Professional Documents
Culture Documents
200444012
2.1.1. kadar önemli bir yere sahiptir. 2013 yılında yayımlanan DSM 5 e göre her bireyde farklı
derecede ve farklı şekilde etkiye sahiptir. Dehb ile ilgili ilerleyen vakitlerde yapılan araştırmalar
sonucunda Dehb semptom sayısı 6 dan 5 e düşürülmüş ve Dehb yaşı 7 den 12 ye çıkarılmıştır. Tanıda
dışlama konusunda otizm semptomları çıkarılmış ve yerini farklı şeyler almıştır .
2.1.2. Tarihçe
Dehb ilk olarak 19. Yüzyılın başlarında Dr. Alexander tarafından dikkat ve huzursuzluğun ön planda
olduğu ve eğitim hayatını etkileyen bir şekilde tanımlamıştır. Daha sonra Benjamin bu bozukluğun
zihin ile ilgili olduğunu belirtmiştir. Daha sonraları Dehb hiperkinetik ve kramer sendromu olacak
şekilde iki farklı durumda incelenmiştir. 1947 yılına gelindiğinde bu durum Strauus ve Lehtinen
tarafından minimal beyin hasar durumu olarak adlandırılmıştır. Fakat günümüze yakın tarihlerde beyin
hasarının sadece hiperaktivite bozukluğu ile ilişkilendirilemeyeceği belirlenip bu durumdan vazgeçil-
miştir.
2.1.3. Epidemiyoloji
DEHB ile ilgili farklı ülkelerde yapılan araştırmalar sonucunda farklı şeyler elde edilmiştir. Bunun
sebebi ise tanı kriterleri, çevresel faktörler, coğrafi konum ve benzeri faktörler etkili olmuştur. Yakın
tarihte yapılan çalışmalara göre de Dehb’in artmasını etkileyecek hiç bir şey bulunamamıştır.
2.1.4. Etiyoloji
Faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmakta ve çoklu nöronla ağlar tarafından
Dehb ile ilgili yapılan çalışmalarda genetik faktörler incelendiğinde Dehb in genetikle alakası
incelendiğinde bu oran %74 olarak bulunup aynı zamanda 30 tane ikiz çocukta incelenmiştir.
Dehb’li bireylerde işlev bozuklukları giderek artan bir problem haline gelmiştir. Yürütücü işlevler
günlük hayatta öğrenme adapte olma gibi konuları kapsıyor.
Yürütücü işlevlerin beyinle alakası incelendiğinde dikkat motive ve zamanlama konularının beyinde
farklı bölgelerle ilişkilendirildiği belirtilmiştir.
kaydırma
2.2.1. Tanım
Çocukluk ve ergenlik döneminde anksiyete bozukluğu görülme olasılığı daha yüksektir. Bu dönemde
görülen belirtiler ileri zamanı etkileyecek önemli sonuçlar doğurabilir. Anksiyete bozukluğunun
çeşitlerine bakıldığında hem heterojenite hem de fenotipik özellikler ortaya konmuştur.
2.2.2. Tarihçe
Günümüze kadar olan çocuklarda anksiyete ile ilgili şeyler eğitim döneminde ilgilenmiştir.19.
yüzyılda ise bu durumun çocukta psikolojik sorunlar ortaya çıkarabileceği belirlenip artık eğitimin
aksine psikolojiyle tam olarak ilişkilendirilmiştir.
2.2.4. Etiyoloji
Kadın cinsiyet, düşük eğitim ve gelir düzeyi anksiyete bozuklukları gelişmesinde risk faktörleri
belirlenmiştir. Anksiyete bozukluğu gelişiminde etkili olan aşırı koruyuculuk ve reddedici ebeveynlik
tutumları sonucu oluşturulur.
İçselleştirilmis bir nesne olarak görülen ve kişiler arası ilişkilerde anksiyetenin önemli rol oynadığı
bilinmektedir. Kişiler arası ilişkilerde anksiyetenin kaygılanma ikili ilişkilerde önemli yer tuttuğu
bilinmektedir.
Ek olarak anksiyete olan bireylerde erken bağlanma ve güvensiz bağlanma olduğu görülmektedir ve
bu durum saptanmıştır.
Bağlanma teorisine göre çocuğun ihtiyaçlarına bakım verenlerine uygun cevap vermesi yani çocuğun
küçük yaşta onun bakımıyla ilgilenen kişi veya kişilerle iyi bir ilişki kurmasına yardımcı olur .
Emosyon regülasyon çocuğun bakım verenleriyle olan ilişkisini korumak için oluşturulan bir
yapılanma da diyebiliriz.
Self regülasyon ise bireyin kendi isteklerini yerine getirmek amacıyla oluşturulan bireyin gelişmesine
katkı sağlayan yaşamındaki kararları etkileyen bir şey olmakla beraber bireyin zihinsel süreçlerini
manipüle etme becerisidir.
3. GEREÇ VE YÖNTEM
Araştırma Dehb tanılı anksiyete bozukluğu olan bağlanma stilleri ve regülasyon çeşitlerini ele alır. Bu
çalışmanın yapılması için Cerrahpaşa tıp fakültesinden izin alınmıştır.
Araştırma ilk olarak Cerrahpaşa tıp fakültesine başvuran 8-13 yaş arası bir çocuğu araştırmakla
başlamıştır. Ve 6 aydır hasta olan bununla birlikte medikal tedavi olmayan 100 kişi dahil edilmiştir.
Veri eksikliği nedeniyle Dehb grubundan 3 sağlıklı gruptan ise 7 kişi araştırmanın güvenilirliği
bozulmasın diye dahil edilmemiştir.
3.4.2. Okul Çağı Çocukları İçin Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi–Şimdi ve
Yaşam Boyu Versiyonu
3.4.3. Turgay Yıkıcı Davranış Bozuklukları için DSM-IV’e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği
4. BULGULAR
Örnekleme grubu 200 kişiden oluşuyor. Bunun 100 kişisi Dehb li olan insanlar kalan 100 kişi ise
normal sağlıklı insanlardan oluşmaktadır. Dehb li çocuklardan 20 kişi dikkat eksikliğine 5 kişi
hareketlilik / dürtüsellik görünüme kalan 75 kişi ise birleşim görünüme hitap etmektedir.
4.1.2. Yaşa Göre Dağılım
Anksiyete bozukluğuna eşlik eden bireyler ele alındığında en az 8 en fazla 13 yaş aralığı ele alınmıştır.
Anksiyete etki etmeyenlerin %20 si kız % 80 i erkektir. Anksiyete etki edenlerde %35 kız % 65
erkektir.
Anne baba eğitim durumu 3 grupta incelenmiştir ama bir farklılık gözlenmemiştir.
Bu duruma bakıldığında aile birliği olduğu sürece çocuklarda bu hastalık oluşması çok az rastlamıştır.
6. SONUÇ
1. DEHB’li çocukların sağlıklı gelişen çocuklara göre anne ve babaları ile bağlanma
ilişkilerinin düzensiz olduğu
2.DEHB’li çocukların sağlıklı gelişen çocuklara göre emosyon regülasyon becerilerinin kötü
olması
3. DEHB tanılı çocuklarda DEHB belirtilerinin ve eşlik eden davranış sorunların regülasyon ile
ilişkili olması
5. DEHB tanılı çocuklarda anksiyete düzeylerindeki artış ile emosyon ilişkili olduğu
7. Kaynakça