Professional Documents
Culture Documents
BİZANS TARİHİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Bizans tarihine ait temel kavramları açıklayabilecek;
Bizans Devleti’nin genel özelliklerini açıklayabilecek;
Bizans tarihinin dönemledirilmesi üzerine görüşleri tartışabilecek,
Bizans ve komşularını açıklayabileceksiniz;
Anahtar Kavramlar
• Bizans Coğrafyası • Roma Devlet Geleneği
• Bizans • Ortodoks Hıristiyanlık
• Rum • İstanbul
• Grek • Bizansın Komşuları
• Hellas • Bizans Tarihinin
• Yunan Dönemlendirilmesi
• Antik Yunan Kültürü
İçindekiler
Bizans
Günümüzde Bizans diye adlandırılan devlet kendisi için bu kavramı kullan-
mamıştır. Bizim Bizans olarak isimlendirdiğimiz devlet ve kişiler kendileri için
Romalı tabirini kullanmışlardır. Çünkü gerçekte Bizans, Doğu Roma Devleti
idi. Hatta 6. yüzyıla kadar içinde Roma şehrinin de yer aldığı Batı Avrupa bölü-
mü Cermen kabileleri tarafından işgal edilmiş olmasına rağmen Bizans, devlet
düşüncesi olarak buraları dahi Roma Devletinin bir parçası olarak görüyordu.
Bundan dolayı Roma’nın devamı olarak algıladıkları için kendilerini Romi yani
Romalı olarak görüyorlardı. İstanbul şehrinin 330 yılında inşa edildiği şimdiki
Sarayburnu civarında bulunan eski Antik Yunan kolonisi Bizantion olarak ad-
landırılıyordu. Çok sık olmamakla birlikte devletin başkenti İstanbul için de za-
man zaman Bizantion tabiri kullanılıyordu. İstanbul’da yaşayanlar da yine nadir
olmakla birlikte İstanbullu manasında Bizantios olarak ifade edilebiliyordu. Dola-
yısıyla Bizans tabiri sadece coğrafi bir bölgeyi işaret etmek ve İstanbul’da yaşayan-
ları göstermek için kullanılmış bir tabirdir. Ancak 1453 yılında İstanbul’un fethi
ile Doğu Roma Devleti, tarihin bir konusu haline geldiği zaman bu devletin nasıl
adlandırılacağı sorunu yaşandı. Tarihçiler, Roma dedikleri zaman M.Ö. 7. yüzyıl-
da Roma şehri ve çevresinde kurulan devlet akla geliyordu. Batı Roma daha çok
Roma’nın devamı olarak algılanıyordu. 7. yüzyıldan itibaren Roma ve Batı Roma
İmparatorluğu’ndan pek çok şey taşımakla birlikte kendine özgü bir sistem oluş-
turan Doğu Roma İmparatorluğu’nun diğerleriyle karışmaması için 16. yüzyıldan
itibaren Bizans tabiri kullanılmaya başladı. 1557 yılında Corpus Historiae Byzan-
tinae adlı seriyi başlatan Alman tarihçi Hieronymus Wolf, Bizans tabirini Doğu
Roma İmparatorluğu için kullanarak bu tabiri bilim dünyasına yerleştirdi. Doğu
Roma İmparatorluğu’nun sakinleri için Bizantinus teriminin kullanılması ise an-
cak Rönesans döneminde Avrupa’da kullanılmaya başlandı. (Mango, 2008, s. 9)
Rum
Devletin yıkılışından sonra tarihçiler tarafından Bizans olarak isimlendirilen Doğu
Roma İmparatorluğu, resmî dilinin Latince olduğu 7. yüzyıla kadar kendini Roma
İmparatorluğu manasında Imperium Romanum şeklinde adlandırıyordu. İmpa-
ratorluğunun resmî dilinin 7. yüzyıldan sonra Yunancaya dönüşmesinden sonra
Doğu Roma İmparatorluğu kendini Vasilia ton Romeon yani Roma İmparatorluğu
olarak isimlendirdi. Bu imparatorlukta yaşayanlar da kendilerini Romalı anlamın-
da Romi, ülkelerini de Romalıların yaşadığı topraklar manasında Romania olarak
adlandırdılar. İslam Dünyası’nda ise Romalılar için Rûm kelimesinin kullanımına
Kuran-ı Kerim’de rastlanır. Rum suresinin ikinci ayetinde Rum sözcüğü geçer ve
sureye adını verir. Arap kaynaklarında Bizans imparatorlarının sıfatı için Meliku’r-
Rûm, ‘Azîmu’r-Rûm, Akdeniz’i ifade etmek için Bahru’r-Rûm ve Bizans ülkesini
anlatmak içinde Bilâdü’r-Rûm veya Arzu’r-Rûm, tamlamalarının kullanıldığı gö-
1. Ünite - Bizans Tarihine Genel Bir Bakış 5
rülür (Demirkent 1998, s. 212). Türk Dünyasında ise Bizans’tan bahseden ilk yazılı
kaynak Göktürk yazıtlarıdır. Burada geçen Apurum kelimesi tartışmalı olmakla
birlikte Yunanca -den/-dan eki olan “apo” edatı ile Roma kelimesinin telaffuzu
olan Rum kelimesi birleşerek Bizans’tan (Apurum) gelen elçiler için kullanılmıştır
(Ögel, 1945, s. 63-87). Selçuklular ve Osmanlılar da Arapların kullandığı Rûm ke-
limesini benimsemiştir. Selçuklular, daha önce Doğu Roma’nın sahip olduğu Ana-
dolu için Diyâr-ı Rûm tamlamasını kullanırlarken Osmanlılar da Balkan toprakları
için Rumeli sözcüğünü kullanmışlardır. Fatih Sultan Mehmed de İstanbul’u fethet-
tikten sonra Kayser-i Rûm unvanını almıştır. Ayrıca Bizans’tan Osmanlıya intikal
eden Bizans kökenli Ortodoks Osmanlı tebaası için de Rûm tabiri kullanılmıştır.
Grek
M.Ö. 197 yılında bugünkü Yunanistan topraklarının büyük bir kısmına hakim
olan Romalılar burada yaşayan insanlar için Latinlerin hizmetkarı, Latinlerin
kölesi manasında Grek kelimesini kullanmışlardır. Ancak Grek kelimesinin si-
yasi manada kullanılması M.S. 800 yılında gerçekleşmiştir. Bu dönemde Kutsal
Roma Cermen imparatoru olan Şarlman, Bizans imparatoru sıfatıyla papanın
elinden taç giymiştir. Bu sıfatın kendilerine ait olduğunu iddia eden Bizanslılar
Şarlman’ın bu unvanı kullanamayacağını dile getirmişlerdir. Halbuki, bu tarihte
Bizans Devleti’nin başında kocası IV. Leon’un 780 yılında ölümü üzerine küçük
yaştaki oğlu VI. Konstantinos’un önce naipliğini üstlenmiş sonra da iktidar için
öz oğlunu öldürtmüş olan imparatoriçe İrini bulunuyordu. Şarlman bir kadının
Roma imparatoru olamayacağını sadece Greklerin kralı manasında “Rex Gra-
ecorum” unvanını kullanabileceğini iddia etti. Şarlman’ın bundaki amacı, artık
Yunanca konuşmaya başlayan Bizans imparatorlarını, daha önce Roma’nın köle-
leri olan Greklerle özdeştirerek onları küçümsemek ve kendini meşru Roma im-
paratoru kabul ettirtmekti. Bizans gerçek Roma imparatoru unvanının kendisine
ait olduğunu, imparatorluğun yıkıldığı son güne kadar iddia etti. Ancak Bizans
imparatoru I. Mihail 812 yılında imzalanan Aachen Antlaşmasıyla Kuzey İtalya
ve Adriyatik’teki bazı toprakların iade edilmesi karşılığında Şarlman’ın Roma
imparatoru sıfatını kendisiyle birlikte kullanabileceğini kabul etti. Bugün de batı
dillerinin pek çoğunda Yunanistan için Greece, Yunanlılar için de Grek kelimesi
kullanılmaya devam etmektedir. (Haldon, 2007, s. 167)
Hellas
Günümüzde Yunanistan Devletinin kendi topraklarını tanımlamak için kullandı-
ğı Hellas kelimesi, Bizans döneminde Selanik ile Atina arasında kalan bölge için
kullanılıyordu. 7. yüzyılda bu bölgede oluşturulan kolordu bölgesinin adı, Hellas
temasıydı. Bu kelimenin Yunanlıların yaşadığı ülke ve bundan türeyen Yunanlılar
manasındaki Hellas kelimesinin siyasi bir mana kazanması 1204 yılında gerçekle-
şen IV. Haçlı Seferinden sonra olur. İstanbul’un Hıristiyan-Katolik Latinler tara-
fından işgal edilmesi ve kaynakların belirttiğine göre hiçbir şehirde o güne kadar
yapılmayan yağmanın İstanbul’da gerçekleştirilmesi, Bizanslıları kimlikleri konu-
sunda bir arayışın içine sevketmiştir. 1204 ila 1261 yılları arasında İstanbul’dan
ayrılarak İzmit’te varlıklarını sürdürmek zorunda kalmaları Bizanslıların, Romalı
tanımının kendilerine ne kadar uyup uymadığını düşünmeye sevk etmiştir. Çünkü
başkentlerini işgal eden, kendilerini sürgüne gönderen Latinler de ana kimliklerini
Hıristiyan ve Romalı olarak tanımlıyorlardı. Bizanslılar da aynı değerlere sahip çı-
kıyorlardı, ama tarihin gördüğü en büyük yağma ile karşılaşmışlardı. O zaman on-
6 Bizans Tarihi
Yunan
Yunanlılar günümüzde kendilerini Hellas, batılılar Grek olarak tanımlarken
Türkiye’de ve İran’da Yunan sözcüğü ile tanımlanmaktadır. Bunun kökeni milat-
tan önce Atina ve Sparta ile İran’da yaşayan Persler arasındaki ilişkilere dayanır.
Tarihi kayıtlara göre Atina ve Spartalıların yanı sıra Batı Anadolu’da İonia bölge-
sinde yaşayanlarla temas kuran ilk doğulu toplum Persler olmuştur. Persler bu
insanları İon olarak kaydederler. Perslerin kullandıkları Fars dilinde canlılar için
ismin çoğul hali sona getirilen “-an” ekiyle gerçekleştirilir. İonyalılar diyebilmek
için İonan kelimesi türetilmiştir. İran’da 7. yüzyıldan sonra İslamiyet yayılmaya
başlayıp Arap alfabesi ile Farsça yazılmaya başlandığı zaman İonan kelimesi Yu-
nan şeklinde okunmaya başlamıştır. Yunanistan kelimesi de İonların yaşadığı ülke
manasına gelmektedir.
Ortodoks Hıristiyanlık
Hz. İsa ile zuhurundan yaklaşık üç asır sonra Hıristiyanlık, horlanma ve yasaklan-
ma süreçlerini tamamladıktan sonra Roma İmparatorluğu tarafından önce ser-
best bırakılmış, daha sonra da resmî din olarak benimsenmiştir. Ancak bu nokta-
ya gelindiğinde İsa ve Havarilerini tanıyanları tanıyan kuşaklar ortadan kalkmış,
Hıristiyanlığın temel ilkelerinin neler olduğu konusunda genel belirsizlik ortaya
çıkmıştır. Bundan dolayı her grup Hıristiyanlığın kendi yorumunun doğruluğunu
savunurken farklı yorum getiren grupları ise sapkın (heretik) olarak tanımlamış-
tır. Bu belirsizliğe son vermek üzere 325 yılından itibaren Hıristiyanlık inancının
ilkelerini belirlemeye yönelik sinod ya da konsil denilen ve yetkili tüm dinî oto-
ritelerin katıldığı toplantılar gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılar sonucunda herkes
tarafından kabul edilmese de imparatorluğun resmî dinî görüşünün ilkeleri ve Hı-
ristiyanlığın kaynakları belirlenmeye çalışılmıştır. Hıristiyanlığın temel kaynakla-
rı İncil, Havari pederleri, kilise babaları ve kilise öğretmenleridir. Hıristiyanlığın
yazılı kaynağı olarak Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncillerinin sahih olduğu
kabul edildi. Havariler zamanında yaşamış ya da havarilerin öğrencileri olmuş
olan Romalı Clement, Antakyalı İgnatius, İzmirli Polikarpos ve Pamukkaleli Pa-
pias gibi erken dönem Hıristiyanlık yazarları olan havari pederleri Hıristiyanlı-
ğın kaynaklarından birisi kabul edildi. Büyük evrensel öğretmenler olarak kabul
edilen Büyük Vasil, Nenizili Gregor ve İoannis Hrisostomos gibi Hıristiyan kili-
sesinin tarihini yazanlar kilise pederleri adı altında Hıristiyanlığın diğer kaynak
grubunu oluşturdu. Ayrıca İskenderiyeli Kiril, Kudüslü Kiril, Şamlı İoannis gibi
din ve bilim adamları da kilise öğretmenleri adıyla Hıristiyanlığın temel kaynak-
larından birisi olarak kabul edildiler.
1. Ünite - Bizans Tarihine Genel Bir Bakış 9
İstanbul
Dioklitianos döneminde (284-305) dört başlı yönetim denilen tetrarhia sistemi-
ne geçildiğinde Roma şehri önemini yitirmeye başladı. İmparatorluğun merkezi
Diokletianos zamanında İzmit’e nakledildi. I. Konstantinos (306-337) başkenti
İstanbul’a taşıma kararı aldı. Bu kararın alınmasında İstanbul’un coğrafi konumu
kadar dönemin askeri, siyasi, ticari ve dini nedenleri de rol oynamıştır. 324 yılında
İstanbul’un inşasına başlandı. Roma’da olduğu gibi Sarayburnu’nda da muhteşem
bir saray, senato binası, hipodrom ve kiliseler yapıldı. Meydanlar, sanat eserleriyle
donatıldı ve karadan gelebilecek saldırılara karşı Marmara’dan Haliç’e kadar uza-
nan surlar inşa edilerek 11 Mayıs 330 tarihinde İstanbul resmen Bizans’ın başkenti
oldu. Şehir, kurucusunun adına izafeten Konstantin’in şehri manasında Konstan-
tinopolis adıyla anıldı. (Demirkent, 1992, s. 230-244)
Bizans tarihi bundan sonra İstanbul’un kaderiyle örtüştü. Pek çok tarihçi, Bi-
zans Devletinin başlangıç noktası olarak İstanbul’un kurulmasını alırken bitiş ta-
rihi olarak İstanbul’un fethini gösterdi. Bizans devletinin diğer bölgelerde geçen
tarihi İstanbul’da yaşanan ve kayda geçirilen olaylar kadar tutmaz. Bu yönüyle
Bizans tarihi bir bakıma İstanbul tarihi de demektir.
1. Ünite - Bizans Tarihine Genel Bir Bakış 11
ğünlerini Vlaherna sarayında kutlamaya karar verdiğinde halk buna karşı çıkmış-
tı. Hipodrom, İstanbul şehir hayatında öylesine bir rol oynuyordu ki imparatorlar
halkın eğlencesi için önemli miktarda fonlar ayırıyorlardı. Hipodromda senato,
ordu ve halkın önünde yapılan taç giyme töreni, 457 yılında patrik tarafından Aya
Sofya’da taç giydirme seramonisine dönüştü. 532 yılında Nika ayaklanması sırasın-
da yanan Aya Sofya kilisesinin yerine imparator I. Iustinianos, Milet’li İsidoros ve
Aydınlı Antemios adlı mimarlara günümüze kadar ulaşan Aya Sofya kilisesini inşa
ettirdi. Aya Sofya kilisesi yüksekliği ve kubbesi ile uzun asırlar dünyanın en yüksek
binası olarak kaldı. Seyyahlar, Pers etkisiyle oluşturulan, altın ağaçların üstünde
altından kuşların öttüğü imparatorun her iki yanında aslanların kükrediği, su saat-
leri ve astronomik rasat aletlerin bulunduğu, altından yapılmış mutfak eşyalarının
kullanıldığı Bizans sarayını ve İstanbul’u anlatmaktadırlar. Ancak İstanbul’un bu
muhteşemliğinden 1204 yılında gerçekleşen IV. Haçlı Seferinden sonra pek fazla
bir şey kalmaz. Latinler, yağmaladıkları altın at heykellerini ve değerli pek çok
eseri Venedik başta olmak üzere Batı şehirlerine götürürler. Pek çok kilisenin altın
ve gümüşten kaplamaları sökülerek yağmalanır. Bu durum bir çok binanın tabi-
at şartlarına dayanamadan yıkılmasına sebep olur. Türkler, İstanbul’u fethettikleri
zaman nüfusu 40 binin altına düşmüş ve mevcut yapıları başkent olmaya yeterli
olmayan bir şehirle karşılaşırlar.
Orta Bizans dönemi ise Süryani asıllı Leon hanedanının tahta çıkmasıyla baş-
lar. Bu dönemin önemli olayları arasında ikonoklazma hareketi Anadolu’daki
Müslüman ilerleyişinin durdurulması ve 1025 yılında ölen Makedonya haneda-
nından II. Vasil’in Bizans otoritesini Anadolu’da ve Balkanlar’da tekrar kurması,
II. Vasil’den sonra Bizans devletinin zayıflama sürecine girmesi, 1071 yılında Sel-
çuklulara karşı Malazgirt’te ve 1176 yılında Miriokefalon’da alınan yenilgiler ve
1204 yılında Haçlıların İstanbul’u işgali gösterilebilir.
Geç Bizans döneminin önemli olayları arasında 1204 Latin işgali sonucunda
Bizans’ın devamı olduğunu iddia eden Trabzon, Epir ve İznik’te yeni devletçikle-
rin ortaya çıkması, İstanbulla birlikte Selanik, Tiva, Atina ve Mora’da Latin duka-
lıklarının kurulması, 1261 yılında İstanbul’un son Bizans hanedanı Paleologoslar
tarafından ele geçirilmesi, Anadolu’da Osmanlılar, Balkanlarda Sırp ve Bulgarlarla
mücadele, Bizans devletinin İstanbul ve çevresiyle sınırlı bir şehir devletine dö-
nüşmesi ile İstanbul’un 1453 yılında fethi sıralanabilir.
Balkanlarda ve Anadolu’daki pek çok şehir küçülmeye, yok olmaya yüz tutmuş ve
Kastron denilen kale şehirlere dönüşmüştür. Bu dönemin belki de karanlık çağ
olarak anılmasının en önemli nedeni yaklaşık 120 yıl sürecek olan İkonoklazma
iç savaşıdır. İkonaların put mu yoksa tanrıya ibadette araç mı tartışması Bizans’ta
binlerce insanın ölmesine ve Bizans tarihinin erken dönemlerinde oluşturulmuş
pek çok sanat eserinin yok edilmesine sebep olmuştur. Bu dönemde ziraate dayalı
Bizans ekonomisini ayakta tutabilmek için köy halkına kolektif vergiler konulduğu
gibi şâhısa bağlı kelle vergileri de yaygınlaştırılmıştır.
Gelişme dönemi, 800/850 ila 1000 yılları arasındaki dönemi kapsar. Bu döne-
min yönetici ailesi Makedonya hanedanıdır. Dönemin en önemli özelliği Bizans
merkezi yönetiminin kurulmasının başarılmasıdır. Bunun sonucu olarak ekono-
mi canlanmış, bürokrasi gelişmiştir. Müslüman Araplara karşı Güney Anadolu’da
ve Doğu Anadolu’da toprak kazanımları sağlanır. Balkanlarda Bulgarlar kesin bir
yenilgiye uğratılarak I. Bulgar devletine son verilir. Kültür alanında büyük bir iler-
leme görülür. Bizans’tan kalan yazma eserlerin pek çoğu bu döneme aittir. Bundan
dolayı gelişme dönemi, ansiklopedi çağı olarak da adlandırılır. Merkezi otoritenin
sağlanmasının bir sonucu olarak Bizans toplumunda ortak ideolojik düşünce ve
kültürel birlik fikri hakim kılınmıştır.
Batılılaşma ve İznik imparatorluğu dönemi 1000 ila 1261 yılları arasını kapsar.
Bu dönemde Bizans imparatorluğu, Komninos ve Laskaris hanedanlıkları tara-
fından yönetilmiştir. 1204 yılındaki IV. Haçlı seferine kadar taşradaki eyaletlerde
yer alan kasabaların sayısında bir artış gözlemlenir. Bunun sonucu olarak taşralar
da yarı feodal asil sınıfı ortaya çıkmaya başlar. Komninoslar döneminde Bizans,
feodal Avrupa toplumlarına benzemek için uğraşır. Ancak model aldıkları Latin
Batı devletleri tarafından düzenlenen IV. Haçlı seferiyle başkentleri işgal edilir.
Bizans’ın yaklaşık 9 asır boyunca İstanbul’da oluşturduğu hazinesi, sanat eserleri
yağmalanır. Bizans bu işgalin sonucu olarak parçalanır. Trabzon, Epir ve İznik’te
Bizans’ın devamı olduğunu iddia eden beylik düzeyinde devletler ortaya çıkar.
Bunlardan 1204 - 1261 yılları arasında İznik’te varlığını sürdürenler, İstanbul’u
1261 yılında ele geçirerek Bizans’ı tekrar ihya ederler.
Boğazlar imparatorluğu dönemi 1261 - 1453 yılları arasını kapsar. Bizans’ın yö-
netici ailesi bu dönemde Paleologos hanedanıdır. Boğazlar imparatorluğu diye anıl-
masının sebebi imparatorluğun bu dönemde İstanbul, Trakya, Selanik, Mora’nın bir
bölümü ve Ege Denizinde birkaç adayla sınırlı olmasıdır. 13. asırda Bizans, Latin
imparatorluğunun tekrar kurulmaması ve rakibi Epir despotluğunun ortadan kal-
dırılmasıyla uğraşmıştır. Bizans’ın dikkatini Batıya yönlendirmesi Batı Anadolu’da
Osmanlıların da dahil olduğu Türk beyliklerinin ortaya çıkmasını kolaylaştırmış-
tır. 14. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’un Sırp devleti’nin eline geçmesi söz konu-
sudur. Bizans bu tehlikeden Osmanlıdan aldığı yardımla kurtulabilecektir. Bunun
sonucu olarak 1371 yılından itibaren Bizans, Osmanlı devletinin vassalı durumuna
gelir. İstanbul’un Osmanlının eline geçmesini, Timur’un Yıldırım Bayezid’i 1402
yılında Ankara’da mağlup etmesi engeller. Slav, Latin ve Osmanlı dünyası arasında
sıkışmış olan Bizans 1274 yılında Lyon konsilinde 1439 Ferrara - Floransa kon-
silinde Katolik Latin kilisesinin üstünlüğünü kabul ederek Batı’dan hiçbir zaman
yeterince gelmeyen yardımı almayı umar. Osmanlı dünyası arasında bir ada gibi
kalan İstanbul 1453 yılında Osmanlılar tarafından fethedilerek Bizans devleti sona
erer (The Oxford Dictionary of Byzantium, 1991, s. 345 - 362).
Tablo 1.2
YÜZYIL BATI KOMŞULARI DOĞU KOMŞULARI KUZEY KOMŞULARI Bizans ve Komşuları
Tablosu
Ostrogotlar Gotlar,
4. yüzyıl Sasaniler
Vizigotlar Hunlar
Vizigotlar
5. yüzyıl Ostrogotlar Sasaniler Atilla ve Batı Hunları
Vandallar
Vizigotlar
Slavlar
Ostrogotlar
6. yüzyıl Sasaniler Göktürkler
Vandallar
Avarlar
Lombardlar
Avarlar
Sasaniler
7. yüzyıl Lombardlar Bulgar Türkleri
Emeviler
Hazarlar
Avarlar
Lombardlar Emeviler
8. yüzyıl Bulgar Türkleri
Franklar Abbasiler
Hazarlar
Bulgarlar
Franklar Emeviler
9. yüzyıl Hazarlar
Normanlar Abbasiler
Ruslar
Bulgarlar
10. yüzyıl Normanlar Abbasiler Peçenekler
Ruslar
Normanlar Bulgarlar
Varanglar Peçenekler
11. yüzyıl Selçuklular
Haçlılar Uzlar
Venedikliler Ruslar
Normanlar
Kumanlar
Varanglar
12. yüzyıl Selçuklular Bulgarlar
Haçlılar
Ruslar
Cenevizliler
Kumanlar
Venedikliler Osmanlılar Bulgarlar
13. yüzyıl
Cenevizliler Anadolu Beylikleri Tatarlar
Sırplar
Venedikliler Bulgarlar
Osmanlılar
14. yüzyıl Cenevizliler Sırplar
Anadolu Beylikleri
Katalanlar Tatarlar
Venedikliler
15. yüzyıl Osmanlılar
Cenevizliler
18 Bizans Tarihi
BİZANS VE KOMŞULARI
Bizans imparatorluğunun bin yılı aşan tarihinde pek çok komşusu olmuştur.
Bizans bunlar arasında Ortaçağ boyunca varlığını korumuş tek devlet konu-
mundadır. Bizans’ın komşuları ya tarih sahnesine daha geç çıkmışlar ya da
tarih sahnesinden çok çabuk silinmişlerdir. Bizans’ın komşularına baktığımız
zaman bir milletten ya da devletten daha çok halklarla karşılaşırız. Bunların
ortak özelliği belli bir dil grubuna dâhil olmalarıdır. Bu komşuları arasında
Farşça konuşan halklar, Cermen dili konuşan halklar, Türkçe konuşan halklar,
Arapça konuşan halklar ve Slavca konuşan halkların Bizansla daha çok temas
halinde olduğunu söyleyebiliriz. Bunların dışında Bizans’ın İskandinav ile Ve-
nedik ve Ceneviz gibi Latin halklarla da temasları olmuştur. Bizans devletinin
güney sınırı çoğu zaman Akdeniz olduğu için Bizans’ın komşuları Batı, Kuzey
ve Doğu yönünde oluşmuştur. Bizans imparatorluğunun uzun zaman boyunca
kuzey sınırı Tuna Nehri olurken, doğu sınırı ise Fırat Nehri olmuştur. Batı sınırı
ise çok kısa bir süreliğine Atlas okyanusu olmuşken uzun bir süre Batı Balkan-
ların Dalmaçya kıyıları ile Macaristan arasında kalan hat olmuştur. Bizans’ın bu
sınırlarında yer alan komşuları tarih boyunca sürekli olarak değişmiştir. Bizans
bu komşularıyla zaman zaman barış içinde ama çoğu zamanda savaş halinde
olmuştur. Çünkü Bizans’ın komşuları yeni vatanlarını Bizans’ın eski toprakları
üzerinde oluşturmuşlardır.
Sasaniler
Bizansın doğu komşuları Bizans devleti tarafından dünyanın öteki gözü sayılan Pers dünyasında Sasani ha-
hakkında daha fazla bilgiyi nedanı tarafından 224 - 651 yılları arasında kurulmuş olan devlet Sasaniler ola-
Emeviler ve Abbasiler için
bu kitabın 3. ünitesinde, rak bilinir. Pers devlet geleneğini benimsemiş olan Sasanilerde monarşik yönetim
Selçuklular için 5. ünitesinde hâkimdir. Kafkasya, Mezopotamya ve İran’a hükmetmiştir. Bizans’ın kuzeyde ve
ve Osmanlılar için 6.
ünitesinde bulabilirsiniz. batıdaki komşularının pek çoğundan farklı olarak Sasanilerin kuvvetli bir dev-
Bizans’ın kuzey komşularıyla let geleneği vardır. Bundan dolayı Bizans’la yaptıkları savaşlarda Sasaniler, zaman
ilgili ayrıntılı bilgileri ise
Bizans ve Kuzeyli Türk zaman yenilgiye uğrasalar dahi daha sonra coğrafyanın da verdiği avantajdan
Komşuları (4. - 14. yüzyıl) adlı faydalanarak sınırlarını korumuşlardır. 6. yüzyılın son çeyreğinde Batı Roma top-
4. üniteden okuyabilirsiniz.
raklarını kaybeden Bizans 571 yılında Sasanilerle giriştiği savaşta müttefik olarak
Göktürklerle anlaşma yapmıştır. İslamiyetin doğuşundan önce 7. yüzyılın ilk on
yılında Sasaniler, Bizans’ın Orta Doğu toprakları olan Suriye, Filistin ve Mısır’ı iş-
gal etmişlerdir. İmparator Heraklios (610-641) iktidarının ilk yirmi yılını bu top-
rakları alabilmek için Sasanilerle savaşarak geçirmiştir. Bu uzun savaş döneminde
yıpranan Bizans ve Sasani dünyası arkasından gelen hızlı İslam yayılışına engel
olamamıştır. Bunun sonucu olarak İran, İslam dünyasına katılırken Bizans’ın Orta
Doğu toprakları da Müslümanlar tarafından fethedilmiştir (The Oxford Dictio-
nary of Byzantium, 1991, s. 1845-46). Bizans’ın diğer doğulu komşularını krono-
lojik olarak Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar olarak sıralayabiliriz. Ku-
zey komşuları ise daha çok Türk kökenli Hunlar, Göktürkler, Avarlar, Bulgarlar,
Hazarlar, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar ve Tatarlar olarak gösterilebilir.
torluğu Tuna Nehrinin Orta ve Aşağı bölümünün kuzeyinde kalan toprakları Got-
lara bıraktı. Bu tarihten sonra 4. yüzyıl boyunca Gotların Vizigot ve Ostrogot olarak
ikiye ayrıldıklarını ve batı yönüne hareket ettiğini görüyoruz. Batı Gotları olarak
adlandırılan Vizigotlar ağırlıklı olarak Got soyundan gelmekle birlikte Balkanlarda-
ki halklarla karışmış çok etnik yapılı bir halktır. Ostrogotlar ise Don Nehrinin aşağı
bölümünde oturan ve Doğu Gotları olarak adlandırılan Gotları kapsar.
Vizigotlar, 4. yüzyılın sonunda Bizans’a karşı saldırı ve yağmalarda bulunarak
378 yılında İstanbul surlarının önünde görüldüler. Aynı yıl gerçekleşen Edirne sa-
vaşında Bizans imparatoru Valens, Vizigotlar tarafından öldürülür. Bizans antlaş-
ma yaparak onları Tuna eyaletine yerleştirdi. Bundan sonra Bizans ordusunda Got
asıllı askerler ve generaller görülmeye başlandı. Bu yüzyılda Ulfilas adlı bir Got
İncil’i Yunanca’dan Gotça’ya çevirir. Bunun sonucu olarak Gotlar arasında Arius
mezhebi yayılır. Ancak İstanbul’un ileri gelenlerinin ve halkının Gotlar hakkın-
daki şikâyetleri tarihi kayıtlara yansımıştır. Muhtemelen bunun bir sonucu olarak
12 Temmuz 400 tarihinde İstanbul’da Got askerlerine toplu bir katliam uygula-
nır. Gotların Vizigot kolunu birleştirerek onların lideri olan Alarik, Tuna Nehri-
nin güneyinde kalan topraklarla birlikte Makedonya ve Trakya’yı yağmaladıktan
sonra İstanbul surlarına yaklaştı. Bunun üzerine Bizans Alarik’e ordu komutanı
manasında magister militium unvanı vermiştir. Alarik geri çekilerek İtalya’ya yö-
neldi. 401 yılında Alarik, Vizigotları İtalya’ya sevketti. Fakat Vandal lider Stiliho
onu İtalya’dan uzaklaştırdı. 408 yılında Stiliho’nun ölümü üzerine tekrar İlirya böl-
gesinden İtalya’ya yönelen Alarik, 410 yılının Ağustos ayında Roma’yı işgal etti ve
yağmaladı. Tarihçi Jordanes’in ifadesine göre aynı yıl ölen Alarik, güney İtalya’da
bulunan Busento ırmağının altına hazinesiyle birlikte gömüldü. 5. yüzyılın başın-
da Roma şehrinin yağmalanmasından sonra Batı Roma imparatorluğu toprakları
üzerinde Cermen krallıkları oluşmaya başladı. 412 yılından sonra Güney Galya’ya
geçen Vizigotlar, 418 senesinde Tulus şehrinde kendi devletlerini kurdular. 416
yılında Vizigotlar, Güney İspanya’ya gittiler ve burada karşılaştıkları Vandal ve
Alanları yendiler. Batıda kurulan Vizigot ve Ostrogot krallıkları resmen tanınmasa
da Bizans tarafından kabullenildi. 6. yüzyılda I. Iustinianos (527-565) döneminde
İtalya ve İspanya’nın güney bölümü tekrar Bizans’ın hâkimiyetine geçince Gotlar
İtalya’ya yönelen Lombardlara karşı Bizans’ın müttefiki haline geldiler ve zaman
içinde eriyip kayboldular.
Karadeniz’in kuzeyinde Don Nehri civarında yaşayan Ostrogotlar 375 yılın-
da bölgeye göç eden Hunların tazyiki ile Panonya bölgesine gelmişler ve burada
454 yılına kadar kalmışlardır. 5. yüzyılda liderleri Teodorik önderliğinde büyük
bir Ostrogot birliği oluştururlar. Bu sırada İtalya’da imparator Romolus’a karşı
isyan eden Cermen birliklerinin başına geçen general Odovakar devlet otori-
tesini hiçe sayar. Bizans imparatoru Zenon (474-475), Teodorik komutasındaki
Ostrogotları, Odovakar’ı yok etmek üzere İtalya’ya sevkeder. Teodorik, 17 yıl sü-
ren bir mücadeleden sonra Odovakar’ı yener ve İtalya’ya hâkim olur. Bizans adı-
na İtalya’nın idaresini üstlenir. Teodorik halkını Roma ilkelerine uygun olarak
İtalya’ya iskân eder ve Revena’yı kendisine başkent yapar. Arius mezhebine men-
sup olmasına rağmen Papa ile iyi ilişkiler kurar. İtalya’yı öldüğü 526 yılına kadar
yönetir. I. Iustinianos’un meşhur generali Belisarios’un 535 yılında İtalya’yı tek-
rar Bizans’a bağlamak için açtığı savaşa karşı Ostrogotlar 20 yıl savaştı. Ancak
555 yılında Ostrogotlar, Bizans hâkimiyetini tanıdılar ve 568 yılında İtalya’nın
Po vadisine giren Lombardların arasında eridiler. (The Oxford Dictionary of
Byzantium, 1991, s. 862).
20 Bizans Tarihi
Vandallar
Vandallar, Cermen kökenli halklardan birisidir Vandallar tarihçiler tarafından ilk
defa Alan ve Süev ittifakı ile birlikte Ren nehrini geçerek üç yıl boyunca Galya’nın
yağmalanması olayında kaydedilirler. 409 yılında İspanya’ya girmişler ve buraya
yerleşmeden önce İspanya’nın batısını ve güneyini yağmalamışlardır. Vandallar 429
yılında Alanlarla birlikte İspanya’dan Afrika’ya geçmişler ve Kartaca şehrine hâkim
olmuşlardır. Vandallar kurdukları donanma ile Akdeniz’de etkili olmaya başlar ve
Sardunya ile Sicilya adalarını kontrol altına alırlar. Vandal donanması Bizans’ın Ak-
deniz topraklarına sık sık saldırılarda bulunur. 455 yılında Roma şehri de Vandal-
lar tarafından yağmalanır. Bizanslılar, Vandalları Afrika’dan çıkartmaya 465 ve 470
yıllarında iki kez teşebbüs ederler ancak başarılı olamazlar. Bunun üzerine Bizans,
anlaşma yoluyla Afrika’nın kontrolünü Vandallara bırakır. 439 yılında Kartaca’nın
Vandalların eline geçmesinden 533 yılına kadar Afrika’da Vandal krallığı kurulur.
Vandallar da Hıristiyanlığın Arius mezhebine dâhildiler. 533 yılında son Vandal
kralı öldüğü zaman kimin kral olacağı konusunda istikrarsızlık yaşanır. Vandal kral-
lığı içinde yaşayan Romalı nüfusun Ariusçu Vandallardan zulüm görmesini bahane
eden Bizans imparatoru Iustinianos, Belissarios komutasında bir orduyu Kartaca’ya
gönderir. Vandal ordusu yenilir, Kartaca alınır ve Vandallar tarih sahnesinden van-
dalizm tabirini bırakarak çekilir.
Lombardlar
Lombardlar, Batı Cermen halklarından birisidir. 6. yüzyılın başında Panonya böl-
gesini işgal etmişlerdir. Lombard lideri Audoin, 540 yılında imparator Iustinianos
ile ittifak kurar. Iustinianos’un generali Narsis’in emrine 552 yılında 5500 Lom-
bard askeri verilir. 568 yılında Avarların Panonya bölgesine baskıları nedeniyle
Alboin liderliğindeki Lombardlar, İtalya’ya hareket ederek buraya kısa sürede yer-
leşirler. 605 yılında Bizans, Lombardlarla barış anlaşması yapmak zorunda kalır.
Ancak İtalya’ya yerleşen Lombardlar buradaki kültürden etkilenmeye başlar. Ost-
rogotlara da başkentlik yapmış olan Revena’yı 751 yılında ele geçirerek kendile-
rine başkent yaparlar. Bu durum Papa ile aralarının açılmasına neden olur. Papa,
Lombardlara karşı Frankları desteklemeye başlar. Frank kralı Şarlman, 774 yılın-
da Lombardları Frank hâkimiyeti altına alır (The Oxford Dictionary of Byzanti-
um, 1991, s. 1249).
Franklar
Franklar, Cermen halklarından birisidir. 3. yüzyılda Ren Nehrinin aşağı bölgesinde
yerleşmişlerdir. Bu yüzyılda Frankların Roma ordusu içinde görev aldıkları bilin-
mektedir. Franklar, 6. yüzyılın başında Clovis’in önderliğinde birleşmişlerdir. Clo-
vis, Frank hâkimiyetini Galya’ya kadar genişletir. Clovis, Hıristiyanlığın Ortodoks
mezhebini benimser. Bu durum Arius mezhebini benimseyen Vizigotlara karşı Bi-
zans dünyasının zaferi olarak algılanır. Çünkü Frankların Ortodoksluk mezhebine
geçmesi Bizans’ın Arius mezhebinde olan Vizigot, Ostrogot, Vandal ve daha sonra
da Lombardlar için yeni bir müttefik bulması manasına geliyordu. Bizans ile Frank-
lar arasındaki ilişkiler, İtalya’daki mücadeleler ve Bizans’ın kontrolünden çıkmak
isteyen Papalık yüzünden gerginleşir. 800 yılında Papa, Şarlman’a Roma-Cermen
imparatoru olarak taç giydirir. Bizans bu olayı iktidarına bir ortak oluşturma gi-
rişimi olarak değerlendirir. Şarlman, Aşağı Tuna’dan Bizans topraklarına inen ve
oradan da Orta Avrupa’ya yönelen Avarları yenmeyi başarır. 9. yüzyıl’da Frank im-
paratorluğu çökmeye başlar. 843 tarihli Verdun antlaşmasıyla imparatorluk üç’e ay-
1. Ünite - Bizans Tarihine Genel Bir Bakış 21
rılır. Müslüman Arapların Sicilya ve İtalya’ya akınları Frank kralı II. Louis ile Bizans
imparatoru I. Vasil’i ittifak kurmaya zorlar. 10. yüzyılda Roma - Cermen imparator-
luğunun ağırlığını Almanlar oluşturmaya başlar. Bunun üzerine Franklar, Fransa
krallığı oluştururlar (The Oxford Dictionary of Byzantium, 1991, s. 803).
Normanlar
Kuzeyli adam manasına gelen Normanlar, Bizans’ta Viking, Varang, Rus ve Frank
adlarıyla da isimlendirilmişlerdir. 9. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar Normanlar,
İzlanda’dan Kiev’e kadar geniş bir araziyi yağmalar ve bir kısmı da buralara yer-
leşir. Normanlar 860 yılında İtalya’nın Pisa şehrini yağmalar. 990 ila 1017 yılla-
rı arasında Normanlar, Kuzey İtalya’yı işgal etmişlerdir. Bunu yapmadan önce
Normanlar, Bizans’ın ve Lombardların paralı askerleri olarak Güney İtalya’ya
gelmişlerdir. Normanlar 1040 ila 1071 yılları arasında Bizans’ın İtalya’daki tema-
larını işgal eder. 1072 yılında Normanlar, Sicilya’nın işgalini tamamlar. Bizans’ın
Malazgirt’le doğuda aldığı yenilginin bir benzerini Normanlar Bizans’a Sicilya’da
yaşatırlar. Sicilya’da 1072 yılından 1194 yılına kadar devam edecek devletlerini
kurarlar. 10. yüzyılda toplumunun büyük bir bölümü hala köylü olan Normanlar,
11. yüzyılda şövalyelik gibi askeri tekniklerle tanıştılar. Normanlar, devletlerini
kurduktan sonra Bizans’la yakın ilişki geliştirmek istediler. Devlet idaresinde eski
Bizans memurlarından istifade ettiler. Pek çok Norman asilzadesi Bizans ordusu-
na girerek hizmet verdi. 12. yüzyılda Bizans elit grubu içinde Norman kökenliler
de yer aldı. Bununla birlikte Normanlar, Batı Balkanlarda Bizans’a karşı kendi ege-
menliklerini kurmaya teşebbüs ettiler. 1107 yılında Draç’a saldırdılar. 12. yüzyılda
Bizans’a karşı İstanbul’a bir donanma gönderdiler. II. Roger komutasındaki Nor-
manlar 1147 - 48 yıllarında Mora ve kıta Yunanistan’ını yağmaladılar. Pek çok Bi-
zanslı ipek dokumacısını Sicilya’ya götürdüler. 1185 yılında Normanlar, Selanik’i
işgal ettiler. Ancak kısa bir süre sonra şehri kaybettiler. I. Haçlı seferi sırasında
oluşturulan Antakya prensliğinin oluşumunda Normanlar önemli rol oynadılar.
1194 yılında Sicilya’daki Norman krallığı, hanedanın soyu devam edemediğinden
ortadan kalktı (The Oxford Dictionary of Byzantium, 1991, s. 1193 - 94).
Varanglar
Varang kelimesi 11. yüzyılın sonundan itibaren Bizans’ın ordusunda yer alan Vi-
kingliler ve kuzeyden gelenler için kullanılmıştır. Varang kelimesi aynı zamanda
yine Bizans ordusunda görev yapan Anglo - Saksonları da ifade etmektedir. Bu ta-
bire ilk defa Bizans kaynaklarında 1034 yılında rastlanır. İskandinavyalılar, Rusya
yoluyla Bizans’ta çalışmak için 10. yüzyıldan itibaren İstanbul’a gelmeye başlarlar.
Silah olarak taşıdıkları baltalarından dolayı baltacılar olarak anılmaktaydılar. 11. ve
12. yüzyıllar boyunca Varanglar, Komninos hanedanına Mangana ve Vlaherna sa-
raylarının muhafız askerleri olarak hizmet ettiler. Aynı zamanda ordunun düzenle-
diği seferlere de katıldılar. Varanglar, kuzeyli görünümleri, silahları, katı disiplinleri
ve kıyafetleri ile Bizanslıların ve yabancıların dikkatini çekmişlerdir. Varangların
Meryem adına inşa edilmiş İstanbul’da, Girit’te ve Taranto’da kiliseleri vardı.
Venedik
25 Mart 421 yılında Adriyatik Denizinin kuzey uç noktasında kurulan Venedik, İtal-
ya 9. yüzyıla kadar, Got, Lombard ve Frank işgali görmesine rağmen Bizans’a bağlı
olarak kaldı. 888 - 920 yılları arasında Venedik Doçu olan Peter Tribuno döneminde
Bizans’tan ayrılan Venedik, cumhuriyet idaresi kurdu. Kısa zamanda Venedik deniz
22 Bizans Tarihi
gücü oluşturur. Adriyatik denizinde Müslüman Araplara karşı mücadele verir. Ve-
nedik gemileri, 960 yılında yasaklanıncaya kadar İstanbul’a köle sattılar. 1082 yılında
Aleksios Komninos, Venediklilere bazı ticari imtiyazlar verdi. Bundan sonra Bizans
ticaretinin büyük bir kısmı Venedikliler tarafından gerçekleştirilmeye başlandı. 1204
yılında İstanbul’un işgali ile sonuçlanan IV. Haçlı seferine öncülük yapan Venedik,
eski Bizans toprakları olan İstanbul, Adalar ve Mora’da pek çok yeni Latin devletinin
oluşumuna katkı verdi. Bu durum İznik’e çekilmiş olan Bizanslılar arasında Venedik’e
karşı husumet duygularının oluşmasına neden oldu. Son Bizans hanedanını çıkaran
VIII. Mihail Paleologos, 1261 yılında İstanbul’u ele geçirmek için Venedik’in raki-
bi Cenovalılarla işbirliği yaptı. 1261 - 1328 yılları arası Venedik - Bizans ilişkileri
istikrarsız ve gergin bir şekilde gelişti. 1328’den sonra Bizans, Venedik ve Cenova
arasında bir denge politikası izledi. Bizans imparatorlarından V. İoannis ve II. Ma-
nuil Paleologos, Venedik taraftarı bir politika izler. 14. ve 15. yüzyıllarda Venedik
İstanbul’da ve Karadeniz’de aktif bir ticaret gerçekleştirir. 1376 yılında Bozcaada’nın
egemenliği için Venedik ve Ceneviz savaşır. Selanik’i kuşatan Osmanlılara direne-
meyeceğini anlayan Bizans, şehri Venediklilere satar. II. Manuil ve VIII. İoannis ik-
tidarları döneminde Venedik’i ziyaret ettiler. Günümüzde en zengin Bizans yazma-
larının muhafaza edildiği Bibliotheca Marciana, Kardinal Bessarion’un 1468 yılında
Venedik’e miras olarak bıraktığı eserlerden oluşmaktadır (The Oxford Dictionary of
Byzantium, 1991, s. 2158-2159).
Ceneviz
İtalya’da bir liman kenti olarak kurulan Ceneviz, 539 yılında Bizans’ın eline geç-
miştir. Ancak kısa bir süre sonra şehir Frankların ve 642 yılında da Lombard-
ların işgaline maruz kalmıştır. 10. yüzyılda tekrar tarih sahnesine çıkan Cene-
viz, 930 - 935 yılları arasındaki Müslüman Arap akınlarına karşı koymuş ve 11.
yüzyılda Sardunya’dan gelen Arapları yenilgiye uğratmıştır. Aynı yüzyılda güçlü
donanmasıyla Ceneviz, Tunus’a saldırıda bulunur. Cenevizler I. Haçlı seferinde
yer alırlar. 1155 tarihinde imparator I. Manuil Komninos, Cenevizlilere bazı
ticari imtiyazlar verir. Ceneviz bu dönemde Venedik ve Pisa şehirleriyle rekabet
halindedir. 1171’den sonra Ceneviz, Bizans nezdinde rakiplerine karşı üstün-
lük sağlar. İstanbul’un 1204 yılında Latinlerce işgali üzerine Venedik’in üstü-
ne odaklanan Bizans öfkesinden Ceneviz istifade eder. 1261 yılında Bizans’la
Ceneviz ticari antlaşma imzalar. İstanbul’un 1261 yılında alınmasına Ceneviz
yardım eder. Bunun karşılığı olarak Bizans’tan yeni ticari imtiyazlar elde eder.
İstanbul Pera, Sakız ve Kırım’da pek çok Ceneviz kolonisi oluşur. Cenevizliler,
14. ve 15. yüzyıl boyunca hem Osmanlılar hem de Bizans’la anlaşmalar yaparak
ticari gelirini arttırmak için uğraşırlar (The Oxford Dictionary of Byzantium,
1991, s. 831).
Alanlar
Batıdaki varlıkları 1. yüzyıldan beri bilinen Alanlar kaynaklarda arlarında ant-
laşma dili olarak Doğu İran lehçesini kullanan ve bir etnik unsur olmaktan
ziyade bir arada bulunan savaşçı süvariler olarak tanımlanmaktadır. Bununla
birlikte 471 yılında ölen konsül Flavius Ardaburius Aspar bir Alan olarak be-
timlenmektedir. Coğrafi olarak, Kafkaslar, Balkanlar, Anadolu, Batı Avrupa
ve Afrika’da yaşanan olaylarda bahsedilmektedirler. Alanlar 378 yılında Edirne
1. Ünite - Bizans Tarihine Genel Bir Bakış 23
Özet
Bizans tarihine ait temel kavramları açıklayabi- Bizans tarihinin dönemledirilmesi üzerine görüş-
1 lecek 3 leri açıklayabileceksiniz
Bizans tarihi anlatılırken yaklaşık bin yıldan Bizans tarihinin dönemlendirilmesi konusunda
fazla yaşamış olan devletin sakinleri Bizans, tarihçiler arasında değişik görüşler mevcuttur.
Rum, Grek, Hellas ve Yunan tabirleriyle ifade Bu görüşler arasında hanedanlara göre tasnif,
edilmektedir. Bu ifadeler arasında bazı farklı- kronolojik tasnif ile sosyal ve kültürel olayla-
lıklar söz konusudur. Bizans kelimesi devletin ra göre tasnif en yaygın dönemlendirmelerdir.
yaşadığı dönemde tüm imparatorluk tebaası Hanedanlara göre tasnifte Bizans tarihinde yer
için kullanılmamıştır. Bu tabir Bizans devleti alan doksandan fazla imparator, 14 ana haneda-
yıkıldıktan sonra tarihçiler tarafından kullanı- nı oluşturur. Kronolojik tasnife göre ise 284 ila
lan bir sözcüktür. Bizim Bizanslı dediğimiz in- 1453 tarihleri arasında 3 dönem vardır. 284-717
sanlar kendilerini Romalı (Romi) olarak isim- yılları arası erken Bizans dönemi, 717-1204 arası
lendiriyorlardı. Bu kelime doğu kaynaklarında orta Bizans dönemi ve 1204-1453 seneleri arası
Rum olarak telaffuz edilmiştir. Grek kelimesi geç Bizans dönemi olarak adlandırılır. Sosyal ve
ise siyasi olarak Kutsal Roma - Cermen impa- kültürel olaylara göre tasnifte ise geç Roma im-
ratoru Şarlman’ın 800 yılında kendisini Roma paratorluğu, karanlık çağ, gelişme, batılılaşma ve
imparatoru ilan etmesinden sonra yoğun ola- İznik imparatorluğu ile Boğazlar imparatorluğu
rak kullanılmıştır. Şarlman’ın amacı Latinlerin adlı beş dönem yer alır.
hizmetkârı manasındaki Grek kelimesi ile bir-
likte Rex- Graecorum yani Greklerin kralı un- Bizans ve komşularını tartışabilecek
4
vanını Bizans imparatoru için kullanarak onu Bizans’ın 4. ve 15. yüzyıllar arasında batı, doğu ve
aşağılamak ve kendi imparatorluğunu meşru- kuzey komşuları olarak olmuştur. Güney sınırını
laştırmaktı. Hellas ise 1204 yılındaki IV. Haçlı ise Akdeniz oluşturmuştur. Bizans’ın batı kom-
seferi sonucunda İstanbul’u terk etmek zorunda şuları arasında Ostrogotlar, Vizigotlar, Vandal-
kalan Bizanslıların İznik’te kendilerini Romalı lar, Lombardlar, Franklar, Normanlar, Varanglar,
olarak nitelendiren Katolik Latinlerden ayırmak Haçlılar, Katalanlar, Venedikliler ve Cenevizliler
için kullandıkları bir sözcüktür. Yunan kelimesi sayılabilir. Doğu komşuları ise Sasaniler, Eme-
ise antik dönemde İonia bölgesinde yaşayanlarla viler, Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve Os-
ilk temasta bulunan Perslerin, onları kendi dille- manlılardır. Kuzey komşuları olarak ise Gotlar,
rindeki ismilendirilmesidir. Hunlar, Slavlar, Göktürkler, Avarlar, Bulgarlar,
Hazarlar, Ruslar, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar ve
Bizans Devleti’nin genel özelliklerini açıklayabile- Tatarları söyleyebiliriz. Bizans’ın batı ve kuzey
2 cek komşuları daha çok kurumları olan devletlerden
Aslında Roma imparatorluğunun devamı olan ziyade kabile federasyonu şeklinde örgütlenmiş
Bizans devletini ondan ayıran bazı özellikler halklardır. Doğu komşuları ise merkezi devlet
vardır. Bu özellikler başta Yunanca olmak üzere geleneğine sahip güçlü devletlerdi.
Antik Yunan kültürünün korunması, Roma dev-
let geleneğinin ve hukukunun benimsenmesi,
Ortodoks Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul
edilmesi ve imparatorluk tarihi ile özdeşen baş-
kent İstanbul’dur.
1. Ünite - Bizans Tarihine Genel Bir Bakış 25
Kendimizi Sınayalım
1. Bizans olarak adlandırdığımız devletin sakinleri 6. Aşağıdakilerden hangisi Bizans Devleti’nin başlan-
tarafından kendileri için kullandıkları sözcük aşağı- gıç tarihlerinden biri değildir?
dakilerden hangisidir? a. Dioklitianos’un 284 yılında tahta çıkması
a. Grek b. 324 yılında İstanbul’un inşasına başlanması
b. Romi c. 330 yılında İstanbul’un başkent ilan edilmesi
c. Yunan d. 395 yılında İmparatorluğun Doğu ve Batı Roma
d. İstanbullu olarak ikiye ayrılması
e. Hellas e. 800 yılında Şarlman’ın Roma İmparatoru olarak
taç giymesi
2. Türk Dünyasın’da Bizans’tan bahseden ilk yazılı
kaynak aşağıdakilerden hangisidir? 7. Aşağıdaki verilen hanedan dönemlerinden han-
a. Düstürname gisi yanlıştır?
b. Divânu Lügati’t-Türk a. Heraklios 610-711
c. Kutadgu Bilig b. Amorion 820-867
d. Oğuzname c. Makedonya 867-1056
e. Göktürk Yazıtları d. Laskaris 1057 - 1261
e. Paleologos 1261-1453
3. Doğu Roma İmparatorluğu’nda 7. yüzyıldan sonra
kullanılan resmî dil aşağıdakilerden hangisidir? 8. Aşağıdakilerden hangisi, 1204 Latin İşgali sonu-
a. Latince cunda kurulan Latin Dukaklıklarından biri değildir?
b. Farsça a. Mora Dukaklığı
c. Yunanca b. Epir Dukaklığı
d. Slavca c. Atina Dukaklığı
e. Gotça d. Tiva Dukaklığı
e. Selanik Dukaklığı
4. Aşağıdakilerden hangisi Bizans Devletinin genel
özelliklerden biri değildir? 9. Aşağıdakilerden hangisi Bizans’ın batı komşuları
a. Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesi arasında yer almaz?
b. Antik Yunan Kültürü’nün bazı değerlerine sa- a. Uzlar
hip çıkılması b. Normanlar
c. Delatinizasyon politikasının izlenmesi c. Haçlılar
d. Paganlık dâhil bütün inançlara saygı gösteril- d. Ostrogotlar
mesi e. Venedik
e. İstanbul’un başkent olması
10. Aşağıdakilerden hangisi, 11. ve 12. yüzyıllarda Bi-
5. İslam Dünyasında büyük etki yaratmış ve ilk öğ- zans Sarayında muhafız olarak istihdam edilmişlerdir?
retmen manasına gelen ‘’muallimü’l-evvel’’ unvanıyla a. Vandallar
anılmış Antik Yunan Yazarı kimdir? b. Avarlar
a. Aristo c. Lombardlar
b. Eflatun d. Varanglar
c. Herodotos e. Franklar
d. Homeros
e. Tukididis
26 Bizans Tarihi
Sıra Sizde 3
Bizans’ın başlangıç ve bitiş noktası olarak değişik bakış
açılarına göre farklı tarihler verilmiştir. Bizans’ın baş-
langıç tarihi olarak Dioklitianos’un 284 yılında tahta
çıkışı, 324 yılında İstanbul’un inşasına başlanması, 330
senesinde İstanbul’un resmi başkent olması, 395 yılında
devletin Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılması. 476
senesinde Roma şehrinin Cermenlerin eline geçmesi,
610 yılında Heraklios’un 711 sensinde III. Leon’un tah-
1. Ünite - Bizans Tarihine Genel Bir Bakış 27
Yararlanılan Kaynaklar
ta çıkışı ve 1204 yılları verilmiştir. Bitiş noktası olarak Baskıcı, M. M., (2009), Bizans Döneminde Anadolu,
ise 1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından fethi ile İktisadi ve Sosyal Yapı (900-1261), Phoenix yayınevi,
Trabzon ve Mora despotluğunun Osmanlıya bağlandığı Ankara.
1461 yılı gösterilmiştir. Demirkent, I. (1992), “Bizans”, Türkiye Diyanet Vakfı
İslâm Ansiklopedisi, VI, 230-244.
Sıra Sizde 4 Demirkent, I. (1998), “Herakleios”, Türkiye Diyanet Vakfı
Bizans’ın batı komşularının büyük bir çoğunluğunu İslâm Ansiklopedisi, XVII, 210-215.
Cermen halklar oluşturur. Bunlar Ostrogotlar, Vizi- Haldon, J. (2007), Bizans Tarih Atlası (Çev. Ali Özdamar),
gotlar, Vandallar, Lombardlar, Franklar, Normanlardır. İstanbul: Kitap Yayınevi.
Ayrıca İskandinavyalı kuzeyliler olan Normanlar ile Herrin, J. (2010). Bizans Bir Ortaçağ İmparatorluğunun
Varanglar da Bizans’ın batı komşuları arasında sayı- Şaşırtıcı Yaşamı, çev. U. Kocabaşoğlu, İstanbul:
labilir. Değişik etnik unsurlardan oluşmakla birlikte İletişim Yayınevi.
ortak özelliği Katolik Hıristiyan olan Haçlıların yanı Kayapınar, L., (2006) “Bizans Hakimiyet Sağlama
sıra Katalanlar ile liman şehir devletleri olan Ceneviz Dönemi II. Basileos’tan IV. Haçlı Seferi’ne”,
ve Venedik’i de Bizans’ın batı komşuları olarak sırala- Balkanlar El Kitabı, der. Karatay-Gökdağ, C.1,. 215-
yabiliriz. 231, Karam&Vadi Yayınları.
Mango, C., (2008), Bizans, Yeni Roma İmparatorluğu, çev.
G. Ç. Güven, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Nicolle, D. -J. Haldon-S. Turnbull, (2010),
Konstantinopolis’in Düşüşü, Osmanlıların Bizans’ı Fethi,
çev. A. Özdamar, İstanbul: Kitapyayınevi.
Ostrogorsky, Georg, (1991), Bizans Devleti Tarihi, Türkçe
çev., Fikret Işıltan, Ankara TTK. yayınları.
Ögel, Bahaeddin, (1945), “Göktürk Yazıtlarının
“Apurum”ları ve “Fu-lin” Problemi”, Belleten, LXL33
63-87.
Savvides, A. - B. Hendrickx. (2001), Introducing Byzantine
History (A Manuel for Beginners), Paris: Herodotos.
Sfrancis, Yorgios. (2009), İstanbul’un Fethinin Bizanslı son
Tanığı Yorgios Sfrancis’in Anıları -Chronicon Minus-, çev.
L. Kayapınar, İstanbul: Kitabevi.
The Oxford Dictionary of Byzantium, (1991), ed. Kazhdan,
Alexander, C.1-3, New York: Oxford University
Press.
The Oxford Handbook of Byzantine Studies, (2008), ed.
Jeffreys-Haldon-Cormack, Oxford University
Press.