Professional Documents
Culture Documents
İnsan zihni, söz sanatlarını icra etme yolculuğuna muhtemelen "benzetme" Arapça adıyla "Teşbih"
ile başlamıştır. Bu düşünceyle birlikte, söz sanatları genellikle olağandışı biçimlerin olağanın
dışına çıkması olarak kabul edilirse, bu tür sapmalara öncelikle özgün düşünceler yol açmıştır.
İnsan düşüncesinin ve ifade yeteneğinin evrimi göz önüne alındığında, dilin gücünün keşfedilmesi
ve geliştirilmesi sürecinde benzetme, özellikle edebi sanatların temelini atmış olabilir. Bu sanatlar,
insanların çevrelerini, duygularını ve düşüncelerini ifade etme yeteneklerini zenginleştirmiştir.
Betimleme ve tanımlama, yazarlar için, okuyucuların gözünde canlı ve etkileyici bir resim
oluşturmanın önemli bir yoludur.
Edebiyat eserlerinde, yazarlar sıklıkla doğayı, insanları, duygusal deneyimleri veya soyut
kavramları betimlemek için benzetmelere başvururlar. Bu, okuyucunun metni daha derinlemesine
anlamasına ve hissetmesine yardımcı olur. Söz sanatlarının kullanımı, yazının sadece bilgi
aktarmakla kalmayıp aynı zamanda duygusal bir bağ kurmayı ve okuyucunun hayal gücünü
harekete geçirmeyi amaçladığını gösterir.
Benzetme, birbirleriyle ortak özelliklere sahip olan iki varlığın birbirine yaklaştırılması ve
aralarında benzerlik ilişkisi kurulmasıdır. Bu retorik gür, zayıf olan varlığı güçlü olan varlığa
benzeterek, benzer özellikleri vurgulamayı amaçlar.
Benzetme, dilin gücünü kullanarak anlatılan şeyin etkisini artırmak ve okuyucunun veya
dinleyicinin daha iyi anlamasını sağlamak için sıklıkla edebi eserlerde ve retorikte kullanılır. İki
farklı varlık arasında bağlantı kurarak, bir varlığın özelliklerini diğerine aktarırken, bir şeyin
niteliklerini daha anlaşılır ve etkileyici bir şekilde ifade etmeyi sağlar. Örneğin, "O kadın güzel bir
gül gibi açılmıştı" ifadesi, kadının güzelliğini ve zarafetini vurgularken, güzel bir gül ile kadının
benzerliği arasında bir bağlantı kurar.
Edebi eserlerde, şiirlerde, şarkılarda ve söylemlerde sıkça kullanılan bir retorik gürdür. Bu gür,
duygusal etki yaratmak, anlatılanı canlandırmak ve okuyucunun veya dinleyicinin kendini daha iyi
ifade etmesini sağlamak için ustalıkla kullanılır.
Benzetme, dilin yaratıcılığını ve imgelerini kullanarak, anlatılanları daha etkileyici ve akılda kalıcı
bir şekilde ifade etmek için önemli bir araçtır. Doğru kullanıldığında, benzetme, bir metni
zenginleştirir, duygusal bir bağ kurar ve okuyucunun veya dinleyicinin daha derin bir anlayışa sahip
olmasını sağlar.
Attila İlhan, bu dizelerde içindeki kahrı acılığı yönünden bir bibere benzetmektedir. Denizi de dalga
dalga gelmesi yönünden bir düşmana benzetmektedir.
benzeyen: kahır
kendisine benzetilen: biber
benzeyen: deniz
kendisine benzetilen: düşman
Teşbih (benzetme) sanatı, anlam açısından zayıf kabul edilen bir şeyi, anlam bakımından daha
kuvvetli, daha güçlü bir başka şeye benzeterek ifade etmeye denir. Teşbih sanatı, en az iki şey
arasında tercih edilen bir veya daha fazla bir özelliğe bağlı olarak kurulan bir müşterekliktir. Anlam
transferi, yön, ilgi veya özellik aktarması diyebileceğimiz benzetme sanatı, farklı unsurların
müşterek olduğu kabul edilen, öyle varsayılan bir yönüne dayanır. Genellikle ortak vasfın
unsurlarından (benzeyen - benzetilen) birinin bu vasfa gerçekte uygunluk gösterdiği, diğerinin
göstermediği bilinir.
• Kalem gibi ince minare, demir kadar sert yumruk, su gibi akar zaman, örneklerinde kalem,
demir, su kelimelerinin; gösterilen ince, sert, akmak özellikleri; minare, yumruk, zaman
kelimelerine aktarılmıştır.
Teşbihin Ögeleri Nelerdir
• benzeyen, (müşebbeh) benzetme yönü açısından zayıf olan kelime
• benzetilen (müşebbehünbih) benzetme yönü açısından güçlü olan kelime
• benzetme yönü, benzeyen ve benzetilen iki farklı şey arasındaki ortak özellik
• benzetme edatı, benzeyen ve benzetilen arasındaki ortak özelliği ifade etmek üzere ilgi
oluşturan benzetme edatıdır,
Burada gündüzler, çekip durduğumuz bir mercan teşbih
Geceler, içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu (Dilâver Cebeci)
• Bu mısralarda kadar kelimesi, benzetme ilgisini oluşturur; “kadar”, hem nicelik hem de
gibilik anlamlarını düşündürür.
* Hava cehennemi andırıyor. (Burada havanın sıcaklığı cehennem sıcağına benzetilmiş.)
Âh bu türküler, köy türküleri Ana sütü gibi candan Ana sütü gibi temiz
(Bedri Rahmi Eyüboğlu)
Yukarıdaki şiirde şair, “köy türküleri”ni “ana sütü“ne benzetmiş. Köy türküleri ile ana sütü arasında
“temiz” ve “candan” oluş yönüyle de benzetme ilgisi kurulmuş.
UYARI:
Benzetme edatı olarak “gibi” den başka; kadar, sanki, güya, nitekim, meğer ki, misal, andırmak…
gibi sözcüklerde kullanılabilir.
Bir teşbihin (benzetmenin) oluşabilmesi için mutlaka benzetmenin temel öğelerinin bulunması
gerekir. Yardımcı öğeler olmadan da benzetme yapılabilir.
örneklerinde, teşbih-i beliğ sanatının ince kullanımlarını görmekteyiz. Buradaki teşbih-i beliğ
örneklerinin hemen hepsinde nüanslar, bildiğimiz kuralların sınırları dışına çıkar.
Birinci örnekte (a) mühür, (b) göz, (c) mühürdeki yuvarlaklık, irilik, belirginlik, siyahı temsil eden
koyu renklilik, ayırt edici özellik, âmir hüküm veren temsil özelliği vb. anlam ilişkileri
incelenmelidir.
İkinci örnekte; (a) gurbet teşbihinin imâmesi, (b) dağlar, (c) gurbet ve dağ ilişkisi; teşbih ve
coğrafyanın devr-i daimi, imame ve dağ arasındaki coğrafî konum ilişkisi, bir aksesuar ile kozmik
unsurların ilgisi vb. anlam ilişkileri gündeme gelir.
Teşbih-i beliğ’nin birinci unsuruna a, ikinci unsuruna b dersek, a ile b’nin bir arada
kullanılmasından doğan anlam ilişkilerinin hepsine c diyemeyiz, c diyebileceğimiz anlam ilişkisi
standart olmadığı için başka temsil har erine, dolayısıyla başka bilgilere ihtiyaç gösterir.
fl
Mühür ve göz arasındaki anlam ilişkisi; İmâmesidir dağlar bir gurbet teşbihinin ifadesindeki “gurbet
teşbihinin imâmesi” ve “dağ” arasındaki ilişkiden farklı olsa gerektir. Diğer örnekler de benzer
farklara ulaşır. Öyleyse, Yeni Türk Edebiyatı’ndaki sanatlar, eski ölçütlerle değil mesela bir imge
veya bir metafor yahut objeye bakışı etkileyen bir zihniyet vb. terimleri ve ölçütleri ışığında ele
alınmalıdır.
1.
2.
3.
4.
Sümbül
Bir sülüs besmeledir
Ulu mâbetlerde süs
Buram buram Türk kokan
Sultanlar tuğrasıdır
Sümbül (Ali Akbaş)
Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkanında, tek başına gece gündüz,
kıvılcımlar saçarak çalışan Koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir aslanı andırıyordu. (Ömer
Seyfettin)
Güler yüzün çözümleyemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Buzlar güneş karşısında nasıl erirse, en çetin
sorunlar da işe güler yüzle başlayan, öylece sürdüren insanlar elinde çözülür. (Şevket Rado)