You are on page 1of 6

KIBRIS

93 Harbi sonrası Ruslar Yeşilköy’e kadar ilerlemiş ve İstanbul’un bir kaç kilometre
ötesinde durmuşlardı. Tabi bu durum İngilizleri korkutmuştu Çünkü İngiltere kontrolündeki
Süveyş Kanalı’nın denetimini ve sömürgesi durumundaki Hindistan’a giden yolun
kontrolünü güçleştiriyor ve Ortadoğu’daki emellerini tehdit ediyordu. İngiltere’nin
antlaşmayı kabul etmesi beklenemezdi¹ Şubat ayında İngilizler donanmasını göndererek Rus
emellerine bir son vermek için harekete geçer. Ayastefanos Antlaşması’nın ertesinde Henry
Layard’la bir görüşme yapan Abdülhamid, İngiliz subayları ve parasıyla Rus ordusunu balkan
dağlarının gerisine süreceğini açıklar.² Tabi İngilizler olası bir Rus saldırısı yaşanırsa Osmanlı
İmparatorluğunun yardımlarına koşacakları bir üs edinmeyi düşünmeye başladılar. Bu “hem
yardımlarının karşılığı, hem de bir dayanak noktası” olacaktır. Tabi şayet Osmanlı Devleti bu
teklifi kabul etmez ise İngilizler barış antlaşmasında maddeleri değiştirmeye yardım
etmeyecektir.³ Antlaşmanın 1. maddesi şöyledir:

"Batum, Ardahan, Kars veya bunlardan herhangi biri Rusya tarafından (Türkiye’ye)
geri verilmezse ve Rusya, Haşmetlû Padişahın Asya'da kesin Barış Antlaşmasınca
saptanan ülkelerinden bir bölüğünü bile ileride herhangi bir tarihte ele geçirmek
deneyinde bulunursa, Ingiltere, bu ülkeleri silah gücüyle savunmada Haşmetlû
Padişaha yardımda bulunmayı üstlenir. Buna karşılık olarak, Haşmetlû Padişah,
yönetimde gerekli devrimleri daha sonra iki Devlet arasında anlaşmaya varılacağı
biçimde uygulayacağı ve Babıali'nin söz konusu bölgelerdeki Hıristiyan ve öteki
uyruklarını koruyacağı yolunda İngiltere'ye söz verir. Haşmetlû Padişah, ayrıca,
İngiltere'nin kendi üstlenmelerini yerine getirmesi için gerekli ölçemleri (tedbir)
alabilmesi için, Kıbrıs Adasının İngiltere’ce işgal edilerek yönetilmesini kabullenir.”⁴
Bu da demek oluyor ki Kıbrıs askeri bir üs olarak İngiltere yönetimine bırakılmıştır.

O sırada Abdülhamid Layard’a 4 gün önce yaşanan Ali Suavi olaylarından çok
etkilendiğini ve yorgun olduğunu söylemesi sonucu Layard Safvet Paşaya anlatır.
Kıbrıs idaresinin geçici süre verilmesi sonucu Asya’daki vilayetlerde Hristiyan
nüfusun yaşadığı yerlerde reformlara gidileceği ve Osmanlı Devleti’nin çok kazançlı
olacağını söyler. Böyle bir durumda İngilizler Anadolu’nun doğal kaynaklarını
değerlendirmek için yatırım yapmaya geleceklerini söyler.⁵ ve bunun sonucu
antlaşma II. Abdülhamid tarafından imzalanmıştır ve böylece 307 yıllık Osmanlı
idaresi sona ermiştir.

Tabi şunu da unutmamak gerekir. İsmail Hami Danışmend’in deyimine göre: “Eğer
Devlet-i-Aliyye bu karara muhalefet eyler ise kongrede mukarrerılt-ı sulhiyyeyi tadile
ingiliz murahhaslarının çalışmayacakları şöyle dursun, ingiltere devleti donanmasını
______________________________
¹:Sabahattin İsmail, Kıbrıs Sorununun Kökleri, sf:23.
²:lee, Great Britain and the Cyprus convention policy of, sf:70-71.
³:Yavuz Güler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşuna Kadar Kıbrıs Meselesi, sf:103
⁴:Salahi R. Sonyel, İngiltere Dışişleri Bakanlığı belgelerine göre: Osmanlı Padişahı Abdülhamit, 48
saat içinde Kıbrıs’ı nasıl kiraladı, sf:725
⁵:François Georgeon, Sultan Abdülhamid, 1. Basım, sf:113
kuvvetiyle cebren Kıbrıs'ı istila edecektir.”⁶ Bunları göz önünde bulundurursak o
dönem böyle bir antlaşmanın kaçınılmaz olduğunu söylemek gerekir.

TUNUS
Osmanlılar, Doğu ve Batı Akdeniz'i kontrol eden Malta-Sicilya-Tunus üçgeninin bir
ucunu teşkil eden bu yerin Akdeniz hakimiyeti için önemini anladılar. Devlet
hizmetine giren Barbaros Hayrettin Paşa ilk seferini Tunus'a yaptı ve 1534 yılının
sonlarına doğru Tunus ve limana hakim Halkulvad (Goulette) Osmanlı ülkesine
katıldı. Fakat ertesi yıl, 1335 yazında bu bölge ispanyollar tarafından geri alındı.
1569 yılına kadar İspanyollarla yapılan mücadeleler sonunda Halkulvad hariç Tunus
tekrar ele geçirildi. Uzun süren Tunus'un fethi işini sonuçlandırmak üzere; 1574ı
yılında Yemen fatihi Koca Sinan Paşa ve Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa
görevlendirildiler. Aynı yıl Tunus tamamen ele geçirildi. 1881 yılında Fransızlar
tarafından işgal edilinceye kadar 307 sene Osmanlı Devleti hakimiyetinde kaldı.
Tunus valilerinden Mehmet Sadık paşa Sadık Paşa Tunus valiliğinin kendi
evlâdına inhisarını ve bu suretle Osmanlı devletine sıkı surette ilişkisini arz etmek
üzere Müdiran reisi Tunuslu Hayreddin Paşayı 1864 yılında İstanbul'a göndermiş ise
de o tarihte Tunus'un mevcut vaziyetini kendi hesaplarına uygun gören yani Osmanlı
devletine sıkı surette bağlılığını istemeyen Fransa hükümetinin etkisiyle Sadık
Paşa'nın bu arzusuna müsaade edilmedi ve bu hususta uzun uzadıya yazışmalar
cereyan etti.⁷ Sadık Paşa aynı senede Fransa'dan borç aldı ve daha sonraları bu
borcu ödemediğinden Fransa, İngiltere, İtalya ile Tunus'tan ikişer kişilik bir komisyon
teşkili ile Tunus maliyesine el konuldu (1869). Bunu Prusya-Fransa muharebesinde
Fransa'nın mağlûp olması ve krallığın cumhuriyete inkılabından istifade eden Tunus
valisi, tekrar Hayreddin Paşa'yı İstanbul'a yollayarak Tunus'un Osmanlı idaresine
bağlılığından ve beyliğini ailesine inhisar elde etmeye muvaffak oldu.
Bu husustaki ferman gereğince Tunus valisi Osmanlı hükümetinin müsaadesi
olmadan ne harp, ne de sulh yapabilecek ve gerektiğinde de Osmanlı ordusuna
asker gönderecekti Tunus ahalisi tarafından memnuniyetle kabul edilen bu ferman
tatbik edilmedi ve bunun neticesi olarak Sadık Paşa Osmanlı-Rus savaşında sadece
cüzi bir miktar para ve bin kadar hayvan göndermekle yetindi İşte bu sıralarda yani
1881 'de Tunus'un Cezayir hududundaki kabilelerden Humir (Krumir) aşiretinin
aralarında her zaman vukua geldiği üzere Cezayir arazisine tecavüz ile buna mani
olmak isteyen Fransız hudut kuvvetlerinin çatışması Fransa'nın Tunus'u istilasına bir
vesile oldu. 31 Mart 1881 yılında 19. Kolordu Kumandanlığından Harbiye Nezaretine
gönderilen telgrafta Bir neferin öldüğünü ve bir onbaşının tehlikeli yaralandığını, 1
Nisan 1881 tarihli Cezayir vali umumisinden Hariciye Nezaretine gönderilen telgrafta
ise Başkumandanın Tunus hududundaki vakanın cezasız kalmasını istemediği
yazmaktadır.⁸ Tabi sadece bir neferin ölümü sebebi ile değil Mehmet Sadık Paşanın
kötü idaresi, Fransa’dan Alınan ve israf edilen ağır borçların ödenmemesi, İtalyanlara
verilen demiryolu imtiyazı, Fransa __________________________
⁶:İsmail Hami Danışmend, İzahlı Osmanlı Kronolojisi, Cilt.4, sf:314
⁷:Aziz Samih İlter, Şimali Afrika'da Türkler, c2, s.171-172
⁸:Aziz Samih İlter, Şimali Afrika'da Türkler, c2, s.173-174
için hakikî sebeplerdi.⁹ Aslında Fransa daha öncesinde Berlin antlaşması ile ilgili
görüşmeler esnasında tatmin edici çıkar sağlayamadığı için sus payı olmak üzere
İngiltere ve Almanya, Fransa'nın Tunus'taki çıkarlarını tanıyacaklarını belirttiler. Hatta
Fransa'yı bu konuda teşvik ettiler. Lakin günlerde iç sorunlarla uğraşmakta olan
Fransa bu konuda hemen harekete geçemedi.¹⁰ Diğer devletler ise bu konudaki
tavırları işgale karşı çıkacak tavır sergilemedi. Lord Salisbury Fransa dışişleri
bakanına; Britanya’nın Tunus üzerinde hiçbir çıkarı olmadığını ve valinin görevden
alınmasına karşı çıkmayacağını söylemiştir. Keza Almanya yine Fransa’nın Tunus’ta
yapacağı hiçbir işe karışmayacaktır.¹¹ Keza Ruslarda Tunus ile ilgilenmiyorlardı.
İtalyanlar Fransa'nın niyetini gördüler ve bir an iş görmenin uygun olacağını anladılar
Fakat bu hareketleri Fransızlarında Tunus'u işgal için şiddete ve aceleye maruz
bırakacağını anlayamadılar.¹² Lakin isteselerde askeri müdahele yapacak imkana
sahip değillerdi. Olayın cereyan edişi ise General Fergamol komutasında yirmi bin
kişilik bir ordunun Harekete geçişi ile başladı sınır güvenliğini sağlamak için
yapıldığının ilan edilmesi, olayı küçük göstermek ve diğer devletleri endişeye
düşürmemek içindi. Asıl amaç Tunus'un işgal edilmesi idi. Bu durumu gören Tunus
Beyi'nin kardeşi Ali Paşa Fergamol ile görüştü ve güya kriz giderildi diye geri döndü.
Fakat Ali Paşa'nın dönmesinin hemen ardından Fergamol antlaşmaya rağmen 15 mil
ilerledi ve karşısına çıkan ülkesini savunmak isteyen kabilelere bunun bir antlaşma
olduğunu ve Ali Paşa'nın peşinden gittiklerini söyleyerek yatıştırdılar. Bu olay, işgalin
usta aktorler tarafından sahnelendiğini göstermekte idi.¹³ k

_____________________
⁹: Mufassal Osmanlı Tarihi, Mustafa Cezar, c.6 s.3344
¹⁰: Mehmet Özdemir, Bir “Zırvata* Olayı Tunus’un İşgali, s.122
¹¹: BOA, Y. EE 103/17.
¹²: Abdülhamid'in devri saltanatı ve hayatı hususiyesi, Osman Nuri, c.2, s.667
¹³: Mehmet Özdemir, Bir “Zırvata* Olayı Tunus’un İşgali, s.123
Tabi Osmanlı Devleti’nin 93 harbindeki kötü vaziyeti ve Rusların Osmanlı Devleti’nin
toprak bütünlüğünü ve kendi çıkarlarını kötü yönde etkilediğini gören Almanya,
İngiltere, Fransa’nın Ruslara baskı yapması sonucu imzalattırdığı, güya Osmanlı
Devleti’nin toprak bütünlüğü için yapılan antlaşma aslında kendi çıkarlarını emniyete
alma maksadıyla iki devlete de imzalattırdılar. Berlin anlaşması ile ilgili görüşmeler
esnasında tatmin edici
çıkar sağlayamayan Fransa'ya sus payı olmak üzere İngiltere ve Almanya,
Fransa'nın Tunus'taki çıkarlarını tanıyacaklarını belirttiler. Hatta Fransa'yı bu konuda
teşvik ettiler. O

You might also like