Professional Documents
Culture Documents
Olguya seftriakson 1 gr 2x1 ile metranizadol 500 mg 3x1 intravenöz (ıv) antibiyoterapi başlandı.
Trakeotomiye gerek duyulmadı fakat havayolu dikkatli ve düzenli aralıklarla gözlemlenerek
Cerrahi olarak bilateral submental drenaj yapıldı ve kültür antibiyogram için materyal alındı.
Antibiyoterapiye on gün devam edildi. Zaman içinde, ödem ve sellülit göğüs sağ üst kısmına ve sağ
aksillaya yayılarak aksilladan spontan drenaj meydana geldi.
Bu vakalarda ölüm, sepsisten ziyade havayolu tıkanıklığı sebebiyle oluştuğu için tedavi hastane
şartlarında yapılmalıdır.
MİYOKARD İNFARKTÜSÜ
Uzun süreli iskemi sonucu oluşan irreversibl myokard hasarıdır.
Klinik bulgular;
➢ Substernal veya sol prekardial bölgedeki ağrı
➢ Sol kola ve çeneye yayılan ağrı
➢ Çarpıntı
➢ Solunum güçlüğü
➢ Bulantı, kusma
➢ Anormal nabız
➢ Şok belirtileri
Ağrı anjina ağrısına benzer olarak tarif edilir ancak daha ciddi ve uzundur. Teşhis klinik özelliklere göre
yapılır.
EKG ile doğrulanır.
MI komplikasyonu konjestif kalp yetmezliği ve aritmidir. MI + hastanın koroner arterlerinde defekt
oluşmuştur.
TANI
✓ EKG
✓ SERUM ENZİMLERİ
➢ Kreatinin fosfokinaz (CPK)
➢ ASPARTAT AMİNOTRANSFERAZ (AST- eski ismi Serum glutamik oksalasetik transaminaz(SGOT)
➢ Laktat dehidrogenaz(LDH)
➢ ALANİN AMİNOTRANSFERAZ (ALT - eski ismi Serum glutamik püriviktransaminaz(SGPT)
➢ Laktat dehidrogenaz
➢ 99mTc-pirofosfat taraması (enfarktı bir hot-spot" olarak gösterir).
➢ Göğüs röntgeni (pulmoner ödemi belirlemek için).
✓ SİNTİGRAFİ
✓ POZİTRON YAYAN TOMOGRAFİ
DENTAL TEDAVİ,
➢ İlk 6 ayda dental tedavi uygulanmamalı
➢ Doktoru ile konsültasyon yapılmalı
➢ Tedaviden önce sedasyon uygulanmalı
➢ Aşırı kanamaya karşı tedbirli olunmalı
➢ Cerrahi operasyon öncesi PT ve PTZ ölçülmeli
➢ Randevular sabah saatlerine verilmeli
➢ Seanslar kısa tutulmalı
➢ Tedavi sırasında ağrı oluyorsa tedaviye son verilmeli
➢ Ağrı oluşturmayacak şekilde derin anestezi sağlanmalı
Hastanın MI geçirmesinden 1 sene sonra basit işlemler stres azaltılarak, komplike işlemler hastane
ortamında yapılmalı
➢ Anjinal ağrı 2-5 dakikalık dinlenme ile yavaş yavaş azalır ve geçer. Eğer ağrı devam ederse miyokart
enfarktüsü düşünülmelidir.
➢ Kesin anjina tanısı konamayan her durumda aksi ispatlanana kadar hastaya miyokart enfarktüsü
geçiriyormuş gibi müdahale edilmelidir.
➢ Aynı şekilde herhangi bir kardiyovasküler hastalık hikayesi olmayan hastada da bu tip ağrılar
miyokard enfarktüsü olarak değerlendirilmelidir.
➢ Ağrının karakteriyle ilgili kısa bir sorgulamadan sonra hastaya temel yaşam desteği (ABCDE)
sağlanmalı, oksijen saturasyonu ve vital bulgular değerlendirilmelidir.
Bu hastalar kriz esnasında dik oturur pozisyonda olmayı tercih ederler.
Acil müdahalesinde morfin, oksijen, nitrogliserin ve aspirin verilir.
Öncelikle hastaya transnazal olarak 4-6 l/dakika oksijen verilmelidir.
➢ Hastaya dilaltı nitrogliserin verilmelidir ve ağrı geçmediği takdirde 5 dakikada bir tekrarlanabilir.
Anjina kaynaklı ağrı dilaltı nitratla çoğunlukla geçecek ve hasta rahatlayacaktır.
➢ Eğer nitrogliserin uygulamasından sonra ağrı kısa süreli ortadan kalkıp sonra tekrar başlıyorsa bu
tablo da miyokard enfarktüsüne işaret eder.
➢ Acil yardımın gelmesi beklenirken hastanın vital bulguları gözetim altında tutulmalıdır.
➢ Bu esnada hastadan 160-325 mg aspirin çiğnemesi istenir.
➢ Ağrının hafifletilmesi için 5-10 dakikada bir 2-5 mg IV morfin verilebilir.
➢ Damar yolu açılmamışsa morfin yerine %35-40’lık nitröz oksit kullanılabilir.
➢ Miyokard enfarktüsünün ileri komplikasyonları akut disritmiler ve kardiyak arresttir. Bu disritmiler;
bradikardi, ventriküler fibrilasyon/ventriküler taşikardi (VF/VT) veya asistoli şeklinde oluşabilir. Bu
durumda ileri kardiyovasküler yaşam desteğine geçilmesi gerekebileceğinden mutlaka hazırda bir
otomatik eksternal defibrilatör bulundurulmalıdır.
Normal doku pH’ında pKa =7.9 olan lokal anesteziğin 1000 molekülün 750 si katyon, 250 si
serbest formundadır.
250 molekül kılıf’tan geçer.hücreiçi sıvıda 250 molekülün 180 ‘i katyon haline geçer ve 70
serbest molekül kalır
Hücredışında kalan 750 molekülün 570 hücre dışında kalır ve 180 ‘ı serbest hale geçerek sinir
kılıfını geçer.
Hücre içine geçen serbest moleküllerin % 75’ı katyon haline geçerken kalan %25’i serbest
olarak kalır
Katyon haline geçen moleküllerin Na kanallarının reseptör bölgelerine bağlanarak iletim
bloğuna yolaçarlar.
Doku pH’ı 6 olduğunda ise 1000 molekülün %99’ı katyonik halde kalır, %1 ‘i (10 ) molekül
serbest hale geçerek sinir kılıfını geçerler.
10 molekülün hücre içinde 7.5 katyonik hale geçerken 2.5’u serbest halde kalır.
pH 7.5-6 / 750- 7.5 katyonik molekül/ enfeksiyon ve enflamasyona bağlı artmış vaskülartite
sonucu moleküllerin kan damarları ve yumuşak dokuya absorbsiyonu artar
Enflamasyon ve infeksiyon durumunda yeterli blokaj sağlanması hem molekül sayısı azaldığı
hemde dokulara absorbsyonu arttığı için zorlaşır
-Kondensing Osteoitis
-Garre Osteomyeliti
-Tbc Osteomyeliti
Redüksiyonsuz anterior disk deplasmanı: Diskin ağız açık ve kapalı konumdayken kondilin önünde yer
almasıdır. Kapalı kilitlenme olarak da adlandırılır. Kondil diski yakalayamaz ve kondil önünde sıkışan
disk ağrı ve ağız açıklığında kısıtlılığa neden olur. Hasta normal ağız açıklığı seviyesinde ağzını açmaya
kalktığında TME bölgesinde şiddetli ağrı hisseder.
Ağız açmada kısıtlılık vardır (<35mm). Kontralateral hareket 7mm den azdır. Etkilenen taraftaki
hareketler kısıtlı olduğundan ve sağlam taraf hareketleri normal olarak devam ettiği için mandibula
orta hattan etkilenmiş tarafa defleksiyona uğramıştır.
9-AMELOBLASTMA VE ÇEŞİTLERİ
En sık görülen odontojenik tümör
Ameloblast benzeri hücrelerden oluşur, odontojenik sert doku üretimi görülmez.
Diş oluşumunda görev alan epitelyal dokudan, mine organı, dental lamina artıkları, odontojenik kist
epiteli (özellikle dentijeröz kist) ve oral epitelden kaynaklanabilir.
Ameloblastoma;
Solid/multikistik (konvansiyonel)
Periferal/ekstraosseöz,
Malign ameloblastoma, metastaz yapan malign ameloblastoma,
Unikistik.
10-KAZANJİAN TEKNİĞİ
3- Depolarizasyonu azaltarak
4-Repolarizasyonu uzatarak
Lokal anestezik ajanların membran üzerine 1 veya daha çok etkileri olduğu düşünülmektedir.
Lokal anestezikler, sinir lifi membranını stabilize ederek depolarizasyona engel olurlar.
Bir başka deyişle lokal anestezikler, sodyum ve potasyum iyonlarına karşı geçirgenliği bozan membran
stabilizatörleridir.
TIBBİ TEDAVİ
➢ Önleyici tedbirler
➢ Antikoagulan tedavisi TIA 6-12 ay
CVA > 6-12 ay ==== Aspirin, kumadin
SAPTANABİLEN BİR ETKEN OLMAYAN VE LOKAL TEDAVİYE RAĞMEN 10-14 GÜNDEN UZUN SÜREN
LEZYONLAR
KLİNİK OLARAK NORMAL OLAN MUKOZANIN ALTINDA GÖRÜLEN VEYA PALPE EDİLEBİLEN
SUBMUKOZAL ŞİŞLİK
SEBEBİ VEYA TANISI BİLİNMEYEN KIRMIZI, BEYAZ VEYA PİGMENTE MUKOZAL LEZYONLAR
KANSER AÇISINDAN YÜKSEK RİSKLİ BÖLGELERDEKİ (AĞIZ TABANI VE DİL GİBİ) BİLİNMEYEN LEZYONLAR
10-14 GÜNLÜK SÜREÇTE RUTİN KLİNİK TEDAVİYE (ÖRNEĞİN LOKAL İRİTANIN UZAKLAŞTIRILMASI)
YANIT VERMEYEN LEZYONLAR
Mandibula ön kenarı ile 2. molar diş arasındaki mesafenin (M3) gömülü 20 yaş dişi dişin mesiodistal
mesafesi ile ilişkisine göre sınıflanır.
Sınıf I: Mandibula ön kenarı ile 2.molar diş arasındaki mesafe gömülü 20 yaş dişin mesiodistal
mesafesinden fazla ya da eşittir.
Sınıf II: Mandibula ön kenarı ile 2.molar diş arasındaki mesafe gömülü 20 yaş dişin mesiodistal
mesafesinden azdır. Dişin yaklaşık yarısı ramusun ön kenarı içindedir.
Sınıf III: Mandibula ön kenarı ile 2.molar diş komşudur. Gömülü 20 yaş dişi diş ramusun ön kenarı içine
gömülüdür.
Dişin okluzal yüzünün komşu ikinci molar dişe olan mesafesine göre belirlenir.
Sınıf A: Gömülü 20 yaş dişi dişin okluzal seviyesi komşu dişin okluzal seviyesinde ya da ona yakındır.
Sınıf B: Gömülü 20 yaş dişi dişin okluzal seviyesi komşu dişin okluzal seviyesi ile servikali arasındadır.
Sınıf C: Gömülü 20 yaş dişi dişin okluzal seviyesi komşu dişin servikal seviyesinin altındadır.
Distoanguler pozisyon
Klas 3 ilişki
Klas C ilişki
Uzun ince kökler
Birbirinden uzaklaşan kökler
Dar periodontal ligament
Dar foliküler kese
Yoğun (esnek olmayan) kemik
İkinci molar dişle yakın temasın olması
Kanalis alveolaris inferior ile yakın ilişki
Tam kemik retansiyonu
•Nedeni, yatar durumdaki gebede, uterus ağırlığı ile v.cavaya basınç olur, sağ kalbe gelen venöz kan
akımı birden düşer, sonuçta kalbin dakikadaki volümü azalarak bir şok oluşur.
11-ENDOJEN ASTIM HASTASI 2 AY ÖNCE PREDNİZONU BIRAKMIŞ VE
BETAMİMETİK KULLANIYOR NE YAPARSIN
Konsültasyon
Kullanılan ilaçları sorgula
Dispne öksürük hırıltılı solunum varsa seansı ertele
200mg hidrokortizon oral ya da iv preoperatif olarak ver kademeli olarak, ll
azalt. Prednizona devam et
Sistemik yoldan KS alan hastada enfeksiyona karşı direnç azaldığı için profilaksi
uygulanabilir
Aseptik koşullara dikkat et
Stres azaltılır
Diazapem kullanılabilir
Geniş spektrumlu ab kullan (klindamisin eritromisin kontrendike)
Yara iyileşmesinde gecikme olur
Kontraendike
Antihistaminler
Aspirin diğer salisilatlar
Eritromisin, Klindamisin
Epinefrinli lokal anestezi (beta mimetik kullanıyorsa)
12-DİYABETİK NEFROPATİSİ VAR İŞLEM ÖNCESİ VE İŞLEM SIRASINDA NE
YAPARSIN NE REÇETE EDERSİN İŞLEMDEN ÖNCE VEYA SONRA NE ZAMAN
DİYALİZE GİREBİLİR
TESTLER
KANAMA ZAMANI
PT
PTT
PLATELET MİKTARI
TAM KAN SAYIMI
SERUM POTASYUM VE PROTEİN SEVİYELERİ
DDAVP
HEPATİT A-B-C
HA1C
AÇLIK KAN ŞEKERİ
OGTT
GLİKOZÜRİ
KONTRAENDİKE AB
Sefelosporin
Eritromisin
Aminoglikozit
Tetrasiklin
REÇETE
Asetaminofen ağrı kesici olarak
Amoksisilin
LA problem yaratmaz
13-GÜNCEL PROFİLAKSİ TABLOSU
4- Eritrosit süspansiyonu ve diğer kan bileşenlerinin acil durumda kullanımı için hazırlık yapılmalıdır.
5- Cerrahi öncesi kanama olasılığını artıracak ilaçların (trombosit fonksiyonlarını bozan ilaçlar gibi)
kullanılmadığından emin olunmalıdır. İlgili cerrahi birimden (tercihen bir hafta önce) konsültasyon
istenmelidir.
7- Operasyon sabahında, operasyon sırasında istenen düzeyi sağlayacak faktör uygulandıktan sonra
faktör düzeyinin ölçülmesi önerilir, böylece istenen düzeye ulaşıldığından emin olunur. Yeterli cevap
yoksa inhibitör varlığı tekrar kontrol edilmelidir.
2.) Diş çekimi ve diğer cerrahi girişimler:
➢Eksik faktörü kana vermek, hastayı normal hale getirerek cerrahiye hazırlamak hematolojinin
görevidir.
➢Hasta kan tetkiklerini, kan transfüzyonunu ve eksik faktörü kana verecek şartları taşıyan tam
teşekküllü bir hastanede yatırılarak tedavi edilmelidir.
➢Diş çekiminden sonra yara kenarları arasına dikiş konması genellikle tavsiye edilmez.
Çünkü, iğnenin battığı yerde de kanama olur. Dikiş konma mecburiyeti olursa, bunun lokal iltihaba
neden olmaması için 4.günde alınması gerekir.
➢Mukoperiostal flap gerekli ise bukkal taraftan kaldırılmalıdır. Lingual taraftan flap kaldırma tavsiye
edilmez, çünkü kan solunum yollarına akarak tehlikeli olabilir.
➢Akan kanın ağız içine akması tercih edilir. Kavite sıkıca kapatılırsa, kan derin dokulara sızabilir ve
derinlerde hematom ve ekimozlara neden olabilir.
6-Antikoagulan tedavi görenlerde (heparin, cumarin, indandiol) ilaç kesilip PT, normal değerin 1,5
katına gelince işlem yapılır.
➢ Anksiyete fibrinolitik aktiviteyi etkileyeceğinden, işlemden 1 gece önce ve 1 saat önce 5-10 mg oral
diazepam verilir.
Neden olanlar
➢ Aspirin
➢ Non-steroid Antiinflamatuar İlaçlar,
➢ Penisilin,
➢ Sefalosporin,
➢ Tetrasiklin,
➢ Vankomisin Gibi Çeşitli Antibiyotikler,
➢ Ester Tipi Lokal Anestezikler
➢ Lateks sayılabilir
➢ Hasta için alerjen olabilecek bir maddeye maruz kaldıktan sonra kısa sürede (dakikalar veya saatler
içinde) aşağıda belirtilen semptomların en az ikisinin görülmesi
✓ Cilt ve mukoza bulguları (kaşıntı, generalize ürtiker, kızarıklık, şişmiş dudaklar, dil veya uvula)
✓ Hasta için bilinen bir alerjene maruz kaldıktan dakikalar veya saatler sonra hipotansiyon gelişmesİ
YAPILMASI GEREKENLER
Hastane şartlarında tedavi sırasında yapılması gerekenler şunlardır:
1. Tedaviye başlamadan önce hastanın vital bulguları değerlendirilmeli, antijenle teması hemen
kesilmeli deneyimli personele haber verilmelidir.
2. Hasta sırtüstü ve bacakları yukarı gelecek şekilde yatırılmalı ve rahat nefes alması ve maske ile
oksijen alması (8-10 L/dk) sağlanmalıdır. Bulantı veya kusma varsa aspirasyonu önlemek için hasta,
başı yana dönük olacak şekilde yatırılmalıdır. Hamilelerin sol yana yatırılması gerekir. Hastanın
oturur/ayakta pozisyonda tutulması “boş ventrikül sendromuna” yol açarak ölümle sonuçlanabilir.
(Hastanın nefes darlığı yatar pozisyonda artıyorsa, dikkatli bir şekilde oturur pozisyona getirilebilir)
➢ Hastanın temel yaşam desteği (ABCDE) ihtiyacı değerlendirilmeli, hava yolunu açmak için çene ucu
öne yukarı kaldırılmalı ve oksijen verilmelidir.
➢ Laringeal ödem hava yolunu tamamen tıkayacak olursa trakeostomi yapılması gerekebilir.
3. Tedavide verilmesi gereken ilk ilaç adrenalindir. Adrenalinin yetişkin dozu 0.2-0.5 mg; çocuk dozu
0.01 mg/kg olup (maksimum doz 0,30 mg) ilaç vastus lateralis kasına İM yolla verilmelidir. Hastada
semptomlar devam ettiği sürece adrenalin 10-15 dakika ara ile birkaç kez verilebilir, 3 kez
tekrarlayabilirsin.
4. İM yolla verilen adrenaline yanıt alınamazsa ve ağır hipotansiyon ve kardiyovasküler şok belirtileri
ortaya çıkarsa adrenalin infüzyon yoluyla verilebilir. Yetişkinlerde infüzyon pompası ile 2-10 µg/dk
hızında ve kan basıncı izlenerek verilir. Çocuklarda adrenalinin infüzyon şeklinde verilmesi
gerektiğinde 0.1-1 µg/kg/dk dozunda başlanır ve gerekirse hastanın kan basıncına göre doz artırılabilir
(en fazla 10 µg/dk) . İnfüzyon sıvısı hazırlamak için 1 mg adrenalin, 250 ml %5’lik dekstroz içine
konulur. Elde edilen karışımın 1 mililitresinde 4 µg adrenalin bulunur. Ciddi aritmilere yol açabileceği
için sulandırılmamış adrenalin kalp durması dışında infüzyonla verilmemelidir.
5. Damar yolu açılır ve İV yolla sıvı (10 dk. İçinde 10-20 ml/kg) (serum fizyolojik) olarak başlanır.
Verilecek sıvı miktarı hastanın kliniğine göre ayarlanır ve gerektiğinde bu miktar 100 ml/kg'a kadar
artırılabilir
6-Adrenalinden sonra olmak koşulu ile oral, İM veya İV (3-4 dakikada) yollardan H1 antihistamin -
örneğin difenhidramin, 1 mg/kg, maksimum 50 mg- verilir. Gerektiğinde bu doz 4-6 saatte bir
tekrarlanır.
7. Bronkospazm bulguları (hışıltı gibi) varsa 2.5-5 mg salbutamol nebülizatör ile nebülizatör yoksa
salbutamol inhalerden 4 puf olacak şekilde verilir. Gerekirse bu doz 20 dakika ara ile 3 kez
tekrarlanabilir
9. Metilprednizolon, 2 mg/kg (maksimum 50 mg), oral, İM veya İV yavaş infüzyon ile verilir, bu doz
gerekirse 6 saatte bir tekrarlanır.
10. Beta-bloker kullanma öyküsü varsa glukagon, yetişkinlerde 1-5 mg, çocuklarda 20-30 µg/kg,
maksimum 1 mg ve en az 5 dakikadan uzun sürede gidecek şekilde İV yolla verilmelidir. Ardından
glukagon 5-15 µg/dakika, IV infüzyon olarak devam edilir
11. Şok tablosu gelişirse 400 mg dopamin, 500 mL %5’lik dekstroz içine konulmalı ve 2-20 µg/kg/dk
hızında ve kan basıncı kontrol edilerek verilmelidi
MULTİKİSTİK