You are on page 1of 43

GİRİŞİMCİLİK VE KARİYER

PLANLAMA
ESENYURT ÜNİVERSİTESİ
MESLEK YÜKSEK OKULU
DR. KAZIM KILINÇ
İKİNCİ BÖLÜM
GİRİŞİMCİLİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ
• Girişimcilik ekonomik, sosyal ve siyasal hayat için lokomotif bir
kavramdır.
• Girişimcilik kavramı; aslında Ortaçağ’dan bu yana tartışılan,
konuşulan, üzerinde çalışılan bir kavramdır.
• O tarihten günümüze birçok teorisyen, girişimcilik kavramını
tanımlamaya çalışmıştır.
• Girişimcilik kavramı, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile
birlikte daha fazla önem kazanmaya başlamıştır.
ORTA ÇAĞ’DA GİRİŞİMCİLİK
• «Orta çağ»da girişimci kavramı, büyük üretim projelerini yöneten
kişileri tanımlamak için kullanılmıştır.
• Bu dönemde girişimci, büyük üretim projelerinde herhangi bir risk
üstlenmeden, kendisine hükümet tarafından verilen kaynakları
kullanarak, projeyi yöneten kişi olarak kabul ediliyordu.
• Orta çağ’ın girişimcileri şato, manastır, katedral ve diğer büyük
mimari yapılardan sorumlu olan rahiplerdi.
17. YÜZYILDA GİRİŞİMCİLİK
• 17. yüzyılda girişimci, bir hizmet sunmak ya da taahhüt edilen bir
malı üretmek üzere sözleşme yapan kişiydi.
• Yapılan bu sözleşmede yer alan fiyat sabit olduğu için mal ya da
hizmet üretimi sonucunda meydana gelen kar ya da zarar girişimciye
aitti.
• Bu dönemin girişimcilerinden biri Fransız John Law’dı.
• John Law, çok büyük bir banka kurma izni alan bir girişimciydi.
RICHARD CANTILLON’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• İrlandalı Fransız ekonomist Richard Cantillon (1680-1734),
girişimcilik alanına çok büyük katkı sağlayan, hatta girişimci
kavramını iktisadi anlamda ilk kez kullanan kişidir.
• Cantillon’a göre girişimci; belli bir fiyattan bir malı alarak belirsiz bir
fiyattan satış yapan kişidir. Bu nedenle kaynakları ele geçirip
kullanarak girişim riskini üzerine alan kişidir.»
ADAM SMITH’E GÖRE GİRİŞİMCİ
• Girişimcilik konusunu elen alanlardan biri de İskoç filozof, Ulusların Zenginliği
adlı kitabın yazarı, modern iktisadın babası olarak tanımlanan, dünyadaki en
önemli iktisatçılar arasında yer alan Adam Smith (1723-1790)’tir.
• Smith girişimciyi şöyle tanımlamıştır: « Girişimci, potansiyel mal ve hizmetleri
sunmak amacıyla ticari bir örgüt oluşturan, kısacası talebi arza dönüştüren
ekonomik bir faktördür»
JEAN BAPTISTE SAY’E GÖRE GÖRE GİRİŞİMCİ
• Fransız ekonomist Jean Baptiste Say (1767-1832), Avrupa’da ilk ekonomi
profesörlerden biriydi. Say, kendi işletmesini yönetiyordu.
• Say, girişimciyi, «hem üretimde hem de dağıtımda merkezi bir
koordinasyon rolü üstlenen kişi» olarak tanımlamıştır.
• Say’a göre girişimci, firma içinde hem koordinatör hem de lider ve
yönetici rollerini üstlenir.
• Say, girişimcinin yönetsel rolünü ilk vurgulayan iktisatçı olarak tarihe
geçmiştir.
• Say’dan itibaren girişimcilik dördüncü üretim faktörü olarak genel kabul
görmüştür.
• Böylece üretim faktörleri olan emek, sermaye ve doğal kaynaklar (tabiat)
faktörlerine, girişimcilik de dahil edilmiştir.
JEAN BAPTISTE SAY’E GÖRE GİRİŞİMCİ
• Say girişimci ve sermayedarı ayırmıştır.
• Say’a göre sermayedar, para verip finansal riski alan kişidir. Ona göre
sermayedarın bir girişimci olması gerekmez.
• Say, girişimciyi yeni bir refah yaratacak şekilde üretim faktörlerini uyumlu bir
biçimde bir araya getiren kişi olarak görmüştür.
• Say’a göre girişimci, hem risk alanın hem de yöneticinin özelliklerini bir arada
taşır.
ALFRED MARSHALL’A GÖRE GİRİŞİMCİ
* Girişimcilik literatüründeki en önemli isimlerden biri, neo-klasik
iktisat yaklaşımın öncülerinden biri Alfred Marshall (1842-1924)’dır.
*Marshall’a göre girişimcinin görevi, mal ve hizmet
üretmek ve sorumluluğu üstlenmek, kontrol
fonksiyonunu yerine getirmektir.
ALFRED MARSHALL’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• Marshall’a göre girişimci; firma içindeki bütün üretimi yönlendirir, iş
riskini üstlenir, sermaye ve işgücünü idare eder ve tüm bunların yanı
sıra, hem yönetici hem de işveren olur.
• Marshall’a göre başarılı girişimcilik, bazı beceriler ve yetenekler
gerektirir.
• Örneğin, girişimci aynı anda pek çok şeyi aklında tutmalı, ihtiyaç
duyulan her alanda hazır olmalı, hızlı hareket etmeli, bir şeyler
yanlış gittiğinde sorunu çözecek kaynaklar bulmalı, değişikliklere
uyum sağlamalı, istikrarlı ve güvenilir olmalıdır.
DR. JOSEPH SCHUMPETER’E GÖRE GİRİŞİMCİ
• Girişimcilik teorisinin en önemli kişilerinden biri de Avusturya asıllı
Amerikalı iktisatçı Joseph Schumpeter (1883-1950)’dir.
• Schumpeter, yenilik kavramına özel bir önem verir, yeniliği iktisadi
sistemin ana kuvveti olarak görür.
• Schumpeter, girişimciyi «yenilikçi» bir kişi olarak tanımlar, teknoloji ve
girişim kavramını bütünleştirir.
• Schumpeter’e göre girişimci, kar elde etmeyi ister ve bu amaca ulaşmak
için «yeni bileşimler» ya da yenilikler yaratır.
• Yeni girişimsel bileşimler ekonomideki mevcut dengeyi bozar ve yeni bir
denge yaratır.
• Böylelikle yenilik, sürekli değişimi ve sürekli dengesizliği ifade eder.
DR. JOSEPH SCHUMPETER’E GÖRE GİRİŞİMCİ
• Schumpeter’e göre girişimci, mutlaka bağımsız bir yönetici olmak durumunda
değildir.
• Girişimci, her durumda «yeni bileşimler» yaratan kişidir.
• Girişimci; riski üstlenen ya da sermayeyi koyan kişi olarak değil, yenilik yaratan
ve liderlik yapan kişidir.
DR. JOSEPH SCHUMPETER’E GÖRE GİRİŞİMCİ
• Schumpeter yeni tedarik kaynakları, yeni satış piyasaları, yeni
ürünler, yeni süreçler ve yeni organizasyon şekillerini uygulayarak
eskiyi yeni ile ikame eden, kısaca sürekli bir inovasyon (yenilik)
süreci içinde eskiyi terk edip daha etkin yeni yolları ve yöntemleri
devreye sokarak (yıkıcı yaratıcılık) yaşayan dinamik girişimcileri
ekonomik büyümenin en önemli aktörü olarak ifade eder.
• Özetle Schumpeter’e göre girişimciler, «var olan hizmet ve ürünleri
yeni ürün ve hizmetlere dönüştürerek inovasyon yapan, girişimcilik
sürecini tamamlayan kişilerdir.»
DAVID MCCLELAND’A GÖRE GİRİŞİMCİ
Girişimcilik literatürünün en dikkat çeken isimlerinden biri de
Amerikalı psikolog David McClelland (1917-1998)’dir.
DAVID MCCLELAND’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• McCllenland, girişimcilik konusunu kendisinden önceki
ekonomistlerden farklı bir bakış açısı ile ele almıştır.
• McClelland, The Achieving (1961) isimli eserinde, toplumun
ekonomik gelişmesinin bireysel girişimciliğe bağlı olduğunu
savunmuştur.
• McClelland’a göre yüksek derecede başarı güdüsüne sahip olanların
fazla bulunduğu toplumlar, ekonomik gelişmeyi başardılar.
DAVID MCCLELAND’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• McClelland yaptığı deneysel çalışmalarla başarı güdüsünün davranışsal sonuçlarını şöyle
özetlemektedir:
• 1)Başarı güdüsü ile gerçek iş başarısı arasında olumlu bir ilişki vardır. Yüksek başarı güdüsü olan
kişiler, daha iyi iş başarısı gösterirler.
• 2) Bu kişiler, kusursuzluğu, ödüllendirilmekten çok kendi gelişimleri için isterler. Kendilerine iş
ortağı olarak arkadaş değil, uzman kişileri seçerler.
• 3)İşi kadere ya da şansa bırakmaktan çok, kendi rotalarını çizmek isterler. Diğerlerinin
fikirlerinden çok, kendi değerlendirme ve deneyimlerine dayanan bağımsız yargıda bulunma
eğilimindedirler.
• 4) Çeşitli seçeneklerin başarı olasılıklarını dikkatle inceleyerek amaçlarını belirlerler.
• 5) Daha uzun vadeli bir bakış açısına sahiptirler. Zamanın çabuk geçtiğinin bilincindedirler. Bu
nedenle her şeyi yapabilecek yeterli zamanları olmadığını bilirler.
• Özetle McClelland’a göre girişimci, enerjik ve orta düzeyli risk almaya eğilimli kişidir.
• McClelland, bir başka tanımı ise şöyle yapmaktadır: Girişimci; başarı güdüsü yüksek olan, bu
ihtiyacını karşılayabilmek için girişimcilik sürecini başlatan kişidir.
THOMAS C. COCHRAN’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• Girişimciliğin tarihsel gelişimindeki önemli isimlerden biri de
Amerikalı ekonomi tarihçisi Thomas C. Cochran (1902-1999)’dır.
• Cochran, ekonomik değişimde girişimci faktörünü analiz etmiştir.
THOMAS C. COCHRAN’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• Cochran’a göre yöneticilerin sahip olduğu özellikleri belirleyen
unsurlar, o kültürde geçerli olan çocuk yetiştirme tarzı ve
öğrenimdir.
• Buna göre yönetici, çocukken okulda geleneksel unsurları ve
ideolojileri öğrenir ve eğitim gördüğü sınıfta mevcut olan tutumları
özümser.
• Cochran, Amerika’da 1920’lerden önceki çocuk yetiştirme ve
öğrenim tarzlarının, 1920’li ve 1930’lu yıllardan çok farklı koşullar
yarattığını belirtmiştir.
AMERİKA’DA GİRİŞİMCİLİK NİÇİN HIZLI GELİŞTİ?
• Thomas C. Cochran’a göre son 150 yılda işletme yöneticileri,
önlemleri ihmal edilemeyecek üç değişimle karşı karşıya gelmiştir.
• Girişimciliğin Amerika’da daha hızlı bir biçimde gelişmesine neden
olan bu üç tür değişimi şöyle özetlemek mümkündür;
• 1) Hızlı sanayileşme
• 2) Profesyonel yönetimin önem kazanması
• 3) Kitlesel üretimin yaygınlık kazanması
AMERİKA’DA GİRİŞİMCİLİK NİÇİN HIZLI GELİŞTİ?
• 1) HIZLI SANAYİLEŞME
• 19. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan makineleşme olgusuna, Amerika çok
hızlı bir şekilde uyum sağladı.
• Amerika, bu anlamda Avrupa’nın önüne geçti. Bunun temel nedeni,
Amerika’da o dönemde yeterli işgücünün olmamasıdır.
• Amerikalı müşterilerin zanaatkarlığa değer vermemeleri ve özellikle yerli
mallarda ucuzluk ve kullanışlılık araması da girişimciliğin gelişimini
etkileyen bir faktör oldu.
AMERİKA’DA GİRİŞİMCİLİK NİÇİN HIZLI GELİŞTİ?
• 2) PROFESYONEL YÖNETİMİN ÖNEM KAZANDI
• İkinci önemli unsur, işletme sahipliğinin profesyonel yöneticilik ile yer
değiştirmesi, yani büyük şirketlerde profesyonel yönetimin yükselişidir.
• 3) KİTLESEL ÜRETİM YAYGINLAŞTI
• Üçüncü önemli değişim ise, gelişmiş kitle-üretim tekniklerinin hızlı bir
biçimde gelişmesidir.
• 1900’lü yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Almanya ve İngiltere’ye
oranla daha büyük ölçekli üretim teknikleri ve daha büyük şirketler
ortaya çıktı. Böylece kitle üretimi daha yaygın bir hale geldi.
2. ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR
1. GEORGE LENNOX SHARMAN SHACKLE
• İngiliz ekonomist George Lennox Sharman Shackle (1903 – 1992),
belirsizlik koşullarında karar vermenin ruhsal yönü ile ilgilenmiş ve
girişimciyi bir aktör gibi «yaratıcı» olarak tanımlamıştır.
• Ona göre girişimci; duygularını, anlam ve duruma ilişkin algılamalar
ile renklendiren kişidir.
2) ISRAEL KIRZNER’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• İngiltere doğumlu Amerikalı ekonomist Israel Kirzner, Competetion and
Entrepreneurrship (1973) adlı eserinde girişimcilik sürecinin iki anlamı olduğunu
belirtmiştir.
• 1) Girişimsel rekabet
• 2) Girişimsel keşifler
• Kirzner’e göre girişimciler, keşif yapma ve kar fırsatlarını değerlendirme konusunda
tetikte olan kişilerdir. Pazardaki dengeleyici güçlerdir.
• Girişimcinin özel bir yeteneğe ya da kişiliğe ihtiyacı yoktur. Girişimcinin ihtiyaç duyduğu
tek şey, özel bir bilgi, yani «bilgi için nereye bakacağını bilmek»tir.
3) MARC CASSON’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• İngiliz ekonomi profesörü Marc Casson, 1982 yılında yazdığı The
Entrepreneur: An Economy Theory adlı eserinde kıt kaynakların
koordinasyonuna ilişkin kararlara ve yargılamalara dikkat çekmiş ve
girişimcilik konusunda iki yaklaşımı öne çıkarmıştır;
• 1) Fonksiyonel yaklaşım
• 2) Belirtici yaklaşım
4) MARC CASSON’A GÖRE GİRİŞİMCİ
• Casson’a göre bu iki yaklaşım arasındaki fark, fonksiyonel yaklaşımın
girişimcinin ne yaptığını ifade etmesi, yani belirli fonksiyonlar ile
girişimcilik fonksiyonunu gerçekleştirebilecek kişiyi tanımlamasıdır.
• Belirtici yaklaşım ise, girişimciyi yasal statüsü, toplumdaki yeri ve
diğer taraflarla ilişkisi bakımından tanımlar.
• Casson, girişimciyi kıt kaynakların koordinasyonunda yargısal
kararlar verme konusunda uzmanlaşmış kişi olarak tanımlar ve
yargısal kararların çok önemli olduğunu söyler.
5) GIFFORD PINCHOT’YA GÖRE GİRİŞİMCİ
• Amerikalı Gifford Pinchot (1865-1946) iç girişimcilik
(intrapreneurship) kavramını tanımlayarak girişimcilik literatürüne
farklı bir boyut kazandırmıştır.
5) GIFFORD PINCHOT’YA GÖRE GİRİŞİMCİ
• Pinchot’a göre iç girişimci, mevcut bir örgüt içindeki girişimciliği
ifade etmek için kullanılan bir kavramdır.
• Pincho iç girişimcilik kavramını; bir işçinin, bir girişimci için ücretle
çalışırken kendi işini kurup, hem girişimciye hem de dışarıya üretim
yapması olarak tanımlamıştır.
• İç girişimciler; fırsatları gören, piyasanın ve çevrenin farkında olan,
karakteri güçlü, risk alabilen, organizasyon ve analiz yeteneği yüksek
olan kişilerdir.
• Girişimciler; problemlere yenilikçi, yaratıcı bakış açısıyla yaklaşır ve
değişiklikleri yönetme becerisine sahiptirler.
İÇ GİRİŞİMCİLİĞİN 10 KURALI
• Gifford Pinchot, girişimcilikle ilgili 10 kuralı şöyle sıralamaktadır:
• 1) İç girişimcilik tek kişilik aktivite değildir, takımınızı kurun: Doğru ve
istekli insanlardan bir takım kurun ve projenizi onlarla paylaşın.
• 2) Takım çalışanlarına iş süreçleri hakkında karar alma yetkisi verin,
yenilikle ilgili yanlış kararlar aldıklarında şiddetli eleştiriden kaçının.
• 3) Kaynakları sormadan önce tavsiye alın: «Çok iyi bir fikrim var ve bana
finansal destek gerekiyor» demek yerine, «Tavsiyene ihtiyacım var, bana
beş dakikanı ayırabilir misin?» demek her zaman daha olumlu
yaklaşımlara sebep olur.
• 4) Projeniz ne ise tanımınıza bakmaksızın, projenin gerektirdiği her işi
yapın, hayalinizi gerçekleştirmek için iş tanımınızın dışında da olsa o işi
yapın.
İÇ GİRİŞİMCİLİĞİN 10 KURALI
• 5) Şirketinizin kaynaklarını tanıyın: Şirketin özgürlüklerini, kaynaklarını kullanın
ve danışabileceğiniz insanlardan faydalanın.
• 6)Yanlışlarınızdan ders çıkarın: Yenilik yanlış yapmayı getirebilir. Yanlışlarınızdan
ders çıkarın. Her yanlış, işin nasıl yürüdüğünü anlamaya yaklaştıran bir adımdır.
• 7) Amaçlarınıza sadık kalın ve onlara nasıl ulaşacağınız konusunda gerçekçi
olun.
• 8) Müşteri gibi düşünün: Ne kadar çok müşteri gibi düşünürseniz,
organizasyonunuz, müşterilere nasıl hizmet edilmesi gerektiğini o kadar iyi bilir.
• 9) Sponsor bulun: Öncelikle fikrinizden eminseniz, bir sonraki adım sponsor
bulmaktır. İyi sponsorlar sıradan yetkililer değildir. Onlar alışılmamış bir
cesarete ve yeniliği görme isteğine sahiptir. Sponsorlar, finansal engellerin
üstesinden gelir, çalışanları yenilikçi olmaya inandırır, kaynak ihtiyacını karşılar.
• 10) Size tanınan her fırsatı ve sunulan her özgürlüğü değerlendirin.
TÜRKİYE’DE GİRİŞİMCİLİK
• Gelişmiş Batı ülkelerine kıyasla girişimciliğin tarihi Türkiye’de daha
yenidir. Bunun birçok sebebi var. Bunlardan başında değer yargıları
geliyor.
• Türk kültüründe ticaret yapmak, uzun yıllar olumsuz bir iş olarak
algılanmış, bunun sonucunda da insanlar, girişimci olmak için fazla hevesli
olmamıştır.
• Türkiye’de girişimciliği;
• Osmanlı İmparatorluğu Dönemi,
• Cumhuriyet Dönemi,
• 1970’li Yıllar ve
• 1980’li Yıllar ve Sonrası olmak üzere dört dönemde ele alabiliriz.
1) OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİ
• Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu-Batı ticaret yolları arasında olması
nedeniyle ticaretin gelişmiş olduğunu söylemek mümkündür.
• Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik politikasının temelini, 16.
yüzyıldan itibaren iaşecilik sistemi oluşturmuştur.
• Bu sistemde tüketiciye kaliteli, ucuz fiyatlı, üretim miktarı ve
çeşitliliği bol ürünler pazarlamak esas alınmıştır.
• Bu sistemi uygulamak için üretim ve ticaret kontrol altına alınmış ve
gerektiğinde müdahale edilmiştir.
• Deniz ticareti, oldukça önemli bir yere sahiptir.
• Gemiler, savaş zamanında seferlere gönderilmiştir.
1) OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİ
• Zaman içinde büyük keşifler sonucunda ticaret yollarının değişmesi,
Osmanlı ticaretini de büyük ölçüde etkilemiş ve özellikle
İmparatorluğun son dönemlerinde, Sanayi Devrimi’nden sonra Batı
ile yakın ilişkilerde bulunan Yahudi, Rum, İtalyan asıllı Türk
vatandaşları, ekonomik anlamda Türkiye’nin girişimcileri olmuştur.
• II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki taraftarları, «Milli
İktisat» kavramını ortaya atmış ve ekonomik kalkınma için
«müteşebbis sınıfı» oluşturulmasının gerekliliğini savunmuştur.
1) OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİ
• Milli İktisat kavramının en önemli amaçlarından biri, Osmanlı
ticaretinde büyük rolü bulunan gayrimüslimler ile yabancıların Türk
müteşebbisler üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak
olmuştur.
• Bu çerçevede sanayicilere destekler verilmiş, millileştirmek için
yabancılara verilen imtiyazlar kaldırılmış ve milli bankaların
kurulması desteklenmiştir.
• Bunlar bankerler, ithalatçılar ve genellikle tüccarlardır.
2) CUMHURİYET DÖNEMİ
• Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye, savaştan yeni çıkan bir ülke
olarak ekonomik anlamda güçsüzdü.
• Ülke, nüfusunun önemli bir bölümünü kaybetmişti.
• Tüm bu olumsuzlukları gidermek ve ekonomiyi geliştirebilmek için
çeşitli çalışmalar yapılmıştır.
• Bu dönemin en önemli adımı, 1923 yılında düzenlenen İzmir İktisat
Kongresi’dir.
• Bu Kongre’de çok önemli kararlar alınmıştır.
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ’NDE ORTAYA ATILAN FİKİRLER

• İzmir İktisat Kongresi’nde «Milli İktisat» anlayışı doğrultusunda


Türkiye’nin kalkınması için önemli fikirler ortaya atılmıştır:
• 1) Gayrimüslimler ve yabancıların ticaretten uzaklaştırılması,
• 2) Türk girişimcilerin desteklenmesi,
• 3) Sanayinin geliştirilmesine önem verilmesi,
• 4) Milli bankaların kurulması
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ’NDE ORTAYA ATILAN FİKİRLER

İzmir İktisat Kongresi’nin Türkiye’deki girişimcilik çabalarının


gelişiminde çok önemli bir yeri vardır.
Nitekim bu kararların alınması ile birlikte hızlı bir kalkınma süreci
başlatılmış ve çok önemli kurum, kuruluş ve tesisler, ülkemize
kazandırılmıştır.
2) CUMHURİYET DÖNEMİNDEKİ GİRİŞİMCİLİK ÇABALARI

• 1923 yılının Temmuz ayında Lozan’da barış sağlanıp kapitülasyonlar


kaldırıldıktan sonra ekonomik gelişmeye iki yönden hız verilmiştir:
• 1) Yabancı şirketlerin elindeki imtiyazlar satın alınmış ve
millileştirme atılımı başlatılmıştır
• 2) Endüstrileşmeye gidilirken, ulaşım için ülkemizin yolları ile
planlama yapılmıştır.
• Bu kararla birlikte demiryolu, köprü ve karayollarının inşaasına
imkanlar oranında önem verilmiştir.
3) 1970’Lİ YILLAR
• Devlet, 1970’li yılların başlarından itibaren girişimcilere teşvikler
sağlamıştır.
• Bu desteklerle birlikte girişimciler, hızla çoğalmaya başlamış, ancak o
yıllarda bir yandan terör olaylarının tırmanması, bir yandan
meydana gelen ekonomik krizler nedeniyle sıkıntılı dönemler
yaşanmıştır.
• Bütün bunlar, krizle birlikte sanayileşmede ve işletmecilikte
tıkanmalar yaratınca, Türkiye’de girişimcilik sekteye uğramıştır.
4) 1980’Lİ YILLAR VE SONRASI
• Özellikle 1980’dan sonra piyasa ekonomisine geçilmesiyle birlikte
Türkiye’de girişimcilik alanında başlayan çalışmalar, yeni bir ivme
kazanmıştır.
• Türkiye, 24 Ocak 1980 Kararları ile «ithal ikamesi»ne yönelik
kalkınma stratejisini terk etmiş, serbest piyasa ekonomisi
çerçevesinde ihracata yönelik kalkınma stratejisine geçmeye karar
vermiştir.
• Bu politika çerçevesinde ihracata yönelik girişimcilik teşvik edilmiş
ve destekleyici politikalar uygulanmaya başlamıştır.
4) 1980’Lİ YILLAR VE SONRASI
• 1994 ekonomik krizinde, Türk girişimcileri oldukça başarılı bir sınav
vermiştir.
• Bu olumlu gelişme özellikle ihracat alanında kendisini açık bir
şekilde göstermiştir.
• 1996 yılında Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük Birliği anlaşması ile
büyük bir darbe yiyeceği tahmin edilen KOBİ’ler tam aksine kaliteli
ürün üretmeyi başarmış ve uluslararası piyasalarda rekabetçi bir
konuma ulaşmıştır.
• Bu durum, Anadolu Aslanları olarak tanımlanan Türk KOBİ’lerinin
büyümesine sebep olmuştur.
GÜNÜMÜZDE TÜRK GİRİŞİMCİLİĞİ
• Özellikle 2000’li yıllardan itibaren Türk girişimcileri ürün ve
hizmetleriyle uluslararası pazarlarda rekabet edecek düzeyde
kuruluşlar haline gelmiştir.
• Anadolu Arslanları veya Anadolu Kaplanları diye adlandırılan Türk
girişimcileri, bugün Kuzey’den Güney’e, Batı’dan Doğu’ya dünyanın
tüm ülkelerinde dünya devleri ile rekabet etmekte, bu ülkelerde de
üretim ve yatırım gerçekleştirmekte, istihdam sağlamaktadır.
• Türk girişimciliği, şimdi teknoloji ağırlıklı projelerle yeni bir sürece
evrilmiş durumdadır.
KAYNAKLAR
• Prof. Dr. Semra Güney, Girişimcilik, Temel Kavramlar ve Bazı Güncel
Konular, Siyasal Kitabevi, 4. Baskı, 2015, İstanbul
• Prof. Dr. Mehmet Marangoz, “Girişimcilik”, Beta Basım ve Yayım, 5.
Baskı, Yayın No: 3793, Ekim 2018, İstanbul, ISBN: 978-605-242-261-8
• Dr. Kazım Kılınç, Girişimcilik Ders Notları,
• Dr. Kazım Kılınç, Turcomoney Dergisi, makaleler ve röportajlar
• Guy Kawasaki, Kendi İşini Kurmak İsteyen Girişimcinin Kitabı, Kapital
Yayınevi, 2019, İstanbul
• Prof. Dr. Vasfi Haftacı, KOBİ’ler ve Girişimcilik, Kocaeli: Umuttepe
Yayınları, 2015, ISBN-ISSN: 9786055100582
• Norman M. Scarborough; Çeviri: Gamze Start, Girişimciliğin ve
Küçük İşletme Yönetiminin Temelleri
• Prof. Dr. Şermin Şenturan, Girişimcilik “Örnek Olaylarla”, İstanbul:
Beta Yayınevi, 2018, ISBN-ISSN: 9786052423080

You might also like