You are on page 1of 6

GİRİŞİMCİLİK DERS NOTLARI 2

Girişimci Düşünce
Girişimcinin, toplumun mevcut ve olası gereksinimlerini belirleyerek kendi sezgi ve
deneyimlerinden hareketle geleceğe yönelik kararlar alması onun ileriye dönük kişiliğinin
göstergesidir. Davranışsal olarak girişimcilik kavramı, bir fırsatı değerlendirmek, bir iş fikrini
tanımlamak, gerekli kaynakları bulmak, daha sonra bir girişimi faaliyete geçirmek ve
sonuçlarını almak için gerekli olan faaliyetler bütünü olarak tanımlanabilir. Girişimci
düşüncenin dört ana bileşeni vardır:
Bunlar:
• Yenilikçilikçi ve Yaratıcı Olma
• Risk Alma
• Öncü Olma
• Rekabetçi Düşünme
Yenilikçi ve Yaratıcı Olma: Yenilikçi ve yaratıcı olma; problemlere ve ihtiyaçlara yaratıcı,
alışılmamış ve yeni çözümler aramayı ifade eder. Bu çözümler, yeni ürün ve hizmetler, yeni
teknolojiler veya üretim süreçleri kullanılması şeklinde tanımlanabilir. Girişimci, yaratıcı
yıkıcılık görevini yerine getirmektedir. Bir diğer deyişle girişimci, geleneği yıkarak yeniyi
yaratır. Girişimci, bağımsız düşünebilen, esnek, yaratıcı, kendine güvenen, dayanıklı ve ısrarcı
olmalıdır. Küreselleşme ile birlikte iş dünyasında hâkim olan düşünce yenilikçi üretim
olmuştur. Yaratıcı ve yenilikçi olması, yeni fikirleri geliştirmesi ve bu fikirleri uygulamaya
koyması girişimciyi diğerlerinden farklı kılan en belirgin özelliklerdir. Söz konusu nitelikler
girişimcinin her şeyden önce beklentilerine uygun düzeyde risk üstlenen kişi olduğunu da
göstermektedir. Girişimci, eskinin yerine yeniyi, bazı durumlarda da tamamıyla bilinmeyen
yeniyi getirdiği için geleneksele bağlı olanların direncini kırmak zorundadır. Girişimci,
değişimi normal ve yararlı görür. Schumpeter’in söylediği gibi girişimci, yaratıcı yıkıcılık
görevini yerine getirmektedir. Bir diğer deyişle, girişimci, geleneği yıkarak yeniyi yaratır. Zor
olan değişimi yenmek için girişimci, hem üretim hem de kullanım aşamasında karşılaşabileceği
dirençleri iyi hesaplamak ve onları aşmaya yönelik çabalar göstermek zorundadır. Eskiyi çok
iyi tanımak ve yeninin özelliklerini çok iyi anlatabilmek gereklidir. Bu ise, çok yönlü
düşünebilmeyi, yeninin kabul edilmesini sağlayacak ikna gücüne sahip olmayı ve iyi iletişim
kurmayı gerektirmektedir. Girişimci, bağımsız düşünebilen, esnek, yaratıcı, kendine güvenen,
dayanıklı ve ısrarcı olmalıdır. OECD’ye göre yenilikçilik; süreç olarak bir fikri pazarlanabilir
bir mal ya da hizmete, geliştirilmiş bir imalat ya da dağıtım yöntemine ya da yeni bir toplumsal
hizmet yöntemine dönüştürmektir. Avrupa Birliği ise bu tanıma daha geniş bir çerçeve
çizmektedir:
• Ürün, hizmet ve ilgili pazarların kapsamının genişletilmesi ve yenilenmesi

• Yeni üretim, dağıtım ve arz yöntemlerinin kurulması

• İşgücünün yeteneğine, çalışma koşullarına, iş organizasyonuna ve yönetimine değişiklikler


sunulması.

Yeniliklerin en önemli koşullarından biri, bir organizasyonda (devlet ya da işletme) yenilikçilik


kültürü yaratabilmekten geçmektedir. Toplumların ya da işletmelerin gelecekte kendilerine
sağlam bir yer edinebilmeleri yenilikçiliği bugün devlet ya da işletme bünyesinde
sistemleştirmelerine bağlıdır.

Risk Alma: Girişimcilerin risk üstlenme şekli, katma değer üretme sürecini etkileyen
önemli bir davranış türü olmaktadır. Risk üstlenme sürecinin belirleyicileri, yaratma ve fırsat
boyutu, gerçek ve algılanan değer, girişimcinin kişisel becerileri ve hedefleri ile uygunluk ve
rekabet alanının farklılığıdır. Girişimci risk üstlenirken teknolojik değişim, pazar yapısı,
kamusal düzenlemeler ve rekabet türü gibi konulara dikkat etmelidir.

Öncü Olma: Öncü olma, uygulama ile ilişkili bir kavramdır. Başkalarını takip etmek
yerine, yenilikçi fikri zaman kaybetmeden, rakiplerinden daha fazla vizyon sahibi olduğunun
bilinciyle sorumluluk üstlenip, gerekli kararları alarak harekete geçmektir. Yeni süreçler
yaratma ve fırsatları belirleme yeteneği önemli olmakla birlikte, bir kişinin ya da işletmenin
girişimci olarak kabul edilmesi için yeterli değildir. Yenilikçi düşünürlerin birçoğu fikirlerini
eyleme dönüştürememiştir. Bu nedenle girişimci olabilmek için belirlenen fırsatların, bir iş
planına dayandırılarak eyleme dönüştürülmesi gereklidir.

Rekabetçi Düşünme: Rekabet, gerek işletmeler gerekse de tüketiciler açısından sağlıklı


bir piyasa ortamı yaratır. Rekabet, girişimcilerin piyasada tutunabilmeleri için kaliteli ürünler
üretmelerine, verimli çalışmalarına ve tüketici yönlü olmalarını sağlar. Gerek yeni bir firma
kurma, gerek mevcut bir firmayı yeniden yönlendirme (örneğin, işletmenin başka birine
devrinden sonra) yolundaki yeni girişimler verimliliği yükseltebilir. Bu tür girişimler rekabet
baskısını artırarak diğer firmaları etkinliklerini iyileştirmeye ya da yeniliklere gitmeye
zorlamaktadır. İster organizasyonda ve süreçlerde, ister ürün ya da hizmetlerde isterse de
pazarlarda olsun, firmaların artan etkinliği ve getirdikleri yenilikler, bir bütün olarak
ekonominin rekabet gücünü artırmaktadır. Bu süreç, daha fazla seçenek ve daha düşük fiyatlarla
tüketicilere de fayda sağlamaktadır.
Türkiye’de ve Dünyada Girişimcilik
Girişimcilik kavramına, dünya genelinde ve dünyadaki gelişimi açısından bakıldığında,
gelişmiş ülkelerin ekonomik gelişme süreçlerinde girişimcilik faktörünün etkili olduğu
görülmektedir. Örneğin, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’da başlayan hızlı ekonomik
kalkınma hareketinin motor gücünü KOBİ’ler oluşturmuşlardır. 1970’li yıllardaki kriz
sonrasında yapılan bilimsel çalışmalarda ABD’nin krizden en az düzeyde etkilendiği
görülmüştür. Bu durum 1960’lı yılların sonuna kadar devam eden büyük şirketler kurma
eğiliminin, bu yıllardan sonra küçük işletme sayılarındaki artışla yer değiştirmesine sebep
olmuştur. ABD’nin krizden daha az etkilenmesinde ticaret ve sanayide küçük ve orta
büyüklükteki işletmelere verilen önemin büyük etkisi olduğu belirtilmektedir. 1988 yılından
itibaren ABD’deki büyük ölçekli firmaların yaklaşık üçte bire varan oranda küçüldüğü
görülmüştür. Gerçekten farklılaşan ve sürekli değişen ihtiyaçlar ve istekler, esnek ve dinamik
bir üretim işleyişini gerekli kılmaktadır. Bu da optimum üretim ölçeği küçültülmüş, yönetim ve
denetim işlevleri etkinleştirilmiş, pazara uyum yetenekleri arttırılmış küçük ve orta
büyüklükteki işletmelerle mümkün olabilmektedir. Özellikle son 10 yılda Japonya ve ABD gibi
nispeten geniş bir küçük işyeri sektörüne sahip olan ülkelerde, örneğin İngiltere gibi küçük
işyeri sektörünün daha sınırlı olduğu ülkelere nazaran daha hızlı büyüme görülmesi de bunun
kanıtı olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde girişimciliği yaygınlaştıran koşullar girişimciyi ve
girişimi doğrudan etkilediklerinden önemli unsurlardır. Ancak girişimciliği yaratan bu
koşulların belirlenmesi ve ölçülmesi oldukça zordur.

Girişimcilik bir ülkede demokratikleşmenin kilit taşlarından biridir. Serbest piyasa


ekonomisi uygulanan ülkelerde girişimcilik vazgeçilmez bir unsurdur. Çünkü girişimcilik
ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için son derece gereklidir. Dinamik, yenilikçi ve yaratıcı
yapıları ile girişimciler, toplumdaki iş gücü ve sermaye kaynaklarının üretime dönüşmesini
sağlarlar. Girişimciler ürettikleri mal ve hizmetler sayesinde toplumun refah düzeyinin
yükselmesinde önemli rol oynarlar. Türkiye’de girişimcilik konusunun özellikle 1980 yılından
itibaren önemli gelişmeler kaydetmeye başladığı görülmektedir. Bu gelişme de 24 Ocak 1980
kararlarıyla yürürlüğe konulan ekonomik gelişme konusundaki strateji değişikliği önemli bir
yer tutmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye 24 Ocak 1980 kararlarıyla ithal ikamesine yönelik
kalkınma stratejisini terk ederek serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde ihracata yönelik
kalkınma stratejisine geçmeye karar vermiştir. Bu strateji değişikliğine paralel olarak serbest
piyasa ekonomisi sistemini ve bu sistemin en önemli aktörleri durumunda olan girişimciliği ve
özellikle ihracata yönelik girişimciliği destekleme politikaları devreye sokulmuştur. Bu alanda,
aradan geçen sürede ülkemiz olumlu ve olumsuz, başarılı ve başarısı tecrübe ve gelişmelere
sahne olduktan sonra bugün belirli bir yere gelinmiştir. Hayali ihracat ve köşe dönme gibi gerek
ekonomik ve gerekse etik açıdan olumsuz tecrübelerden sonra, özellikle Türkiye’nin Gümrük
Birliği’ne girişinden sonra ve son ekonomik krizde (2001 krizi) Türk girişimcileri oldukça
başarılı bir sınav vermişlerdir. Bu olumlu gelişme ihracat alanında daha belirgin olarak
kendisini göstermiştir.

Ülkemiz açısından girişimciliğin önemi aşağıdaki gelişmelerden kaynaklanmaktadır;

• Etkin girişimcilik faaliyetleri sağlıklı bir özelleştirme için zorunludur.

• Kamu personelinin ücretlerinin artışı, söz konusu personelin bir kısmının girişimci
olarak işten ayrılmalarına bağlıdır.

• Kamu hizmetlerinin kalitesinin artırılması girişimciliğin artmasına bağlıdır.

• Yeni teknolojik gelişmeler girişimcilerle birlikte oluşacaktır.

• İşsizlikle mücadelenin en etkin yolu mevcut ve potansiyel işgücünün kendi işyerlerini


bulmasıdır.

• Ülke kalkınmasıyla ülkede potansiyel girişimcilerin desteklenmesi hayati rol oynar.

• İnsanlar, kendi işyerlerinin sahibi olduklarında daha verimli çalışırlar.

Tipik Türk girişimci özellikleri ise şöyle sıralanabilir;

• Girişimcilik, yöneticilik ve mülkiyetin işletme sahibinde bütünleşmesi

• İşletme sahiplerinin genellikle mühendis, teknisyen ya da usta kökenli kişilerden


oluşması

• Girişimcilerin en önemli hataları genellikle ekonominin büyüme döneminde yapmaları

• Ülkemizde kurulan işletmelerin büyük çoğunluğunun yaşam süresinin, kurucusunun


yaşam süresiyle sınırlı kalması, aile işletmeciliğinin yaygın olması

Son yıllarda ülkeler arasında işbirliği, hızlı teknolojik gelişmeler, üst düzey yönetim
modellerinin gelişmesi, bilgi yönetimindeki gelişmeler, tamamlayıcı stratejiler, KOBİ’lerin
uluslararası alanlara açılma faaliyetleri ve ortak girişimcilik faaliyetlerinin artması, uluslararası
girişimcilik konusunun gündeme gelmesine yardımcı olan faktörlerdir.
Uluslararası girişimcilik faaliyetlerini etkileyen faktörler şunlardır:

• Ülkelerin politik durumu ve hükümet yapıları

• Ülkelerin makroekonomik şartları

• Ülkelerin para politikaları

• Ülkelerin ithalat düzenlemeleri

• Ülkelerin vergi yapıları

• Ülkelerin altyapı şartları

Bir girişimcinin uluslararası pazarlarla ilişkide olmasının dört yolu vardır:

• İhracat

• Ortak girişimler

• Doğrudan yabancı yatırımlar

• Lisans anlaşmaları

Uluslararası girişimciliğin temel aşamaları ise aşağıdaki gibidir:

• İşin yapısının belirlenmesi

• Pazarın ve tüketici yapısının belirlenmesi

• Üretim ve dağıtım aşamalarının planlanması

• Başka girişimlerle işbirliği

You might also like