You are on page 1of 8

Alimcan (Galimcan) İbrahimov’un Almaçuar Adlı Eserinin Özeti:

Doğukan Aydemir
Zakir henüz 7-8 yaşlarında cesur, akıllı ve Almaçuar sevdası ile büyüyen bir gençtir. İstekler ve
dilekler yürekten olunca, gerçekleşmesi için bütün doğa el ele verirmiş. Bir gün Zakir’in Ailesine
Alemgol adlı bir Başkurt tarafından Tatarların burlı biye dedikleri aklı kızılımsı renkte bir kısrak
hediye edilir. Kısrak bildiğimiz kısraklara benzemez, alımlı, çevik ve güzel bir kısraktır. Fakat kısrağı
hediye eden Başkurt kötü, korkunç kara yüzlü biri olduğundan Zakir ve ailesini aynı zamanda köylüyü
de şüphe sarmıştır. Kötü olarak tanınan birinin bu güzellikteki kısrağı dualar eşliğinde hediye etmesi
hiçte hayra alamet gözükmemektedir. Tüm köylüler ve Hafız, bunun altında bir kötülük yatacağını
düşünerek işin içinde bir fenalık aramaya başlar. Etrafta konuşulanları duyan Başkurt Alemgol, işin
gerçeğini açıklamaya başlar. Daha önceki Sabantuy bayramında yapılan güreşte, usta ve dürüst güreşçi
olan Hafız ile güreşmiş, Hafız’ı yere sermiştir, sermiştir ama Hafız kısa ve çelimsiz Başkurt’a
yenilecek yiğit değildir. Alemgol Başkurt güreş esnasında Hafız’a çelme takarak onu tuş ettiğini
söyler. O an vicdan azabı duysa da hırsı, doğrularının önüne geçer ve yaratıcının onu bir seferliğine
affedeceğini düşünür. Huda’nın adaleti gecikmez. Sabantoy’dan eve gelen Alemgol yataklara düşer ve
hastalanır. Başına gelen bu fenalığın Hafız’a karşı yaptığı hilenin cezası olarak görür ve iyileşince
siyah üzerinde parça beyaz tüyleri olan kısrağını Hafıza verip hayır duasını alma sözü verir.
İyileştikten sonra nefsine yenik düşer ve kısrağı götürmez. Çok geçmeden aynı hastalığa tekrar
yakalanır ve rüyasına dedesi gelir. “aptal çocuk! Canın mı daha kıymetli, kısrağın mı” der ve kaybolur.
Bunun üzerine yaptığı hatanın pişmanlığıyla kısrağı aldığı gibi Hafız’ların yolunu tutar ve kısrağı
teslim eder. Bazı yaralar ışık içeri girsin diye açık kalır. Zor dönemlerden geçen Hafız için de açılan
yaranın ışığı bu kısrak olmuştur. Öyle bir zamanda yetişmiştir ki Hafız’ı büyük yüklerden kurtarmıştır.
Oğluna iftira atılması, kızının kaçması sonucu Hafız’da oluşan yaraların merhemi olmuştur. Hafız’ın
artık tek dayanağı Zakir ve Alemgol’un getirdiği kısrak olmuştur. Burlıya tez alışan Zakir yeni bir
Almaçuar hevesiyle doğması bekler fakat babası kısrağı zor işlerde çalıştırdığı için kısrak henüz dört
aylık iken kulun atar. Üzüntüden kahrolan Zakir burlının tekrar doğum yapmasını bekler, günler geçer,
aylar geçer ve siyah üstünde beyaz tüyleri olan kısrak tekrar doğurur. Tatarların Almaçuar diye
adlandırdığı atın özellikleri işte bu kulunda mevcuttur. At ustaları, büyükler bunun bir Almaçuar
olduğunu ve yarış atı olacağını söyler. Bunun üzerine Zakir bu Almaçuar için kendini de hiçe sayarak
hem ailesine karşı hem de doğaya karşı mücadelesini verir. Almaçuar büyür ve herkesin hayranlıkla
baktığı güzel bir at olur. Sabantoy bayramı yaklaşırken bayramda yapılacak olan yarışa Almaçuar da
girer. Önceki bayramlarda yarışı birincilikle bitiren gök rengi kısrak da oradadır. Sabantoy’da yapılan
yarışta kıl payı da olsa yarışı Almaçuar kazanır. Sevinçten gözü bir şey görmeyen Zakir mutluluktan
havaya uçar. Yarışı gök rengi atın kazandığını zanneden muhtar birinci gelene verilecek olan yeşil
kaftanı gök kısrağa binen çocuğa, havluyu da Almaçuar’ın boynuna atar. Bunu ören Zakir sinirden
deliye döner ve haksızlığa karşı gelerek kamçı ile muhtara vurup, gök rengi kısrağı binen gencin
elinden de yeşil kaftanı çekip alır. Hayatta hiçbir sevincin sonsuza dek sürmediği gibi Zakir’in de
sevinci kursağında kalır ve o çok sevdiği siyah rengin üzerinde beyaz tüyleri olan burlı biye, Almaçuar
dünyadan göçer. Bunun üzerine Zakir gerek yaşantısında gerekse ilişkilerinde kimseye güvenemez,
sevemez ve yürekten bağlanamaz. Almaçuar’ın Zakir’e yaşattığı bu duygu onun gelecek hayatında da
söz sahibi olmuştur.


Kafkas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çağdaş Türk Lehçeleri bölümü, Yüksek Lisans öğrencisi,
aydemirdogukan3@gmail.com, https://orcid.org/0009-0009-2515-1036
Almaçuar adlı hikâye üzerine:
- XX. yy. başı ve 1930’lu yıllar Tatar Edebiyatının en ünlü isimlerinden olan ünlü devlet ve
cemiyet adamı, filolog, tarihçi, muallim Alimcan İbrahimov, Tatar edebiyatında romantizm’in temelini
atmıştır. 1922 bütün Türk boylarını ilgilendiren at sevdası, toprak, su, doğa, köyde yaşam mücadelesi
ve zorluklarla başa çıkmayı Almaçuar adlı eserinde ele almıştır.
Olaylar Saban işlerinin başladığı yani ekin döneminde gerçekleşir. “Eskiden Tatar Türkleri
Sabantoy (“saban”- saban, “tuy”- düğün) (çift sürme) bayramını kar yerden kalktığı günlerden itibaren
başlayarak, bahar ekini ekmeye başlayıncaya kadar kutlarlardı.” (Çetin, 2017).
Alimcan İbrahimov diğer eserlerinde olduğu gibi Tatar halkının kimliğini, kültürünü, yaşam
şartlarını ve bu şartlarda hayata nasıl tutunduğunu ele almıştır. Tatar Türkleri için kültürün önemini
Sabantuy bayramı üzerinden anlatmıştır. Tatar milletinin, milleti birleştirmede, bütünleştirmede, mo-
ralleri düzeltilmesinde rol oynayan bayram “Sabantuy” dur. Sabanın Türkçe anlamı Saban olarak geç-
mektedir. Tuy (toy) ise Türkçe düğün demektir.
1. Eserdeki Karakterler
1.1. Zakir: Zakir henüz 7-8 yaşlarında genç bir delikanlıdır. Almaçuar hayali ile büyüyen ve
hikâyede başkarakter olarak önümüze çıkmaktadır. Yiğitliği, kahramanlığı ve bahadırlığı temsil
etmektedir. Aynı zamanda Zakir, insanların duygusal yönlerini temsil etmektedir. Almaçuar’ı
kaybettiği andan itibaren körü körüne bir şeye bağlanmanın, sonrasında o şeyi kaybettikten sonraki
yaşanılan duyguyu temsil etmektedir. Zakir üzerinden Tatar halkının kültürel değerlerine de
değinilmiştir.
1.1. Başkurt Alemgol: Başkurt Alemgol hikâyedeki kötü karakterdir. Hile yaparak zafer
kazanmasından sonra yaşadıkları ve sonrasında Zakir ve ailesine atı getirmesi ile olaylar gelişmiştir.
Alemgol ile anlatılmak istenen hiçbir kötülüğün cezasız kalmayacağı ve eninde sonunda karşılık bulup
ortaya çıkacağı gerçeğidir. Dini mesajlar verilmiştir. Cezalandırıcı ve adaleti sağlayan yaratıcı vardır.
Her ne kadar nefsine yenik düşse de vicdanın sesinin kişiyi doğru yola getireceği anlatılmıştır.
1.2. Fatiha nine ve Safa dede
İsimler üzerinden Müslümanlığı ve İslam’ı temsil etmektedirler. Yol gösterici karakterlerdir. “taştan
su çıkar, kavak ağacı elma verir, Ebu Cehil imana gelir.” Türklerin söz varlığı ön plandadır. Deyimlere
ve yetişkin fikirlere değinilmiştir.

1.3. Hafız
Belki de hikâyedeki en önemli etken Hafız’dır. Yaşamış olduğu sıkıntılar ile baba rolünü üstlenmiş, bu
sıkıntılar içerisinden alnının akıyla çıkmıştır. Eserde hem kahraman hem koruyucu hem de mücadeleci
olarak yaşamıştır. Kültürüne bağlı, ailesine karşı sevgili ve saygılı, aynı zamanda da gururlu
karakterdir. Sabantoy bayramlarında yapılan güreşlerde hep birinci gelmiş ve namını yürütmüştür.
Fakat Alemgol denen Başkurt son Sabantoy bayramında Hafız’ı hile yaparak yenmiş, Hafız ise o
günden sonra güreşmeyi bırakmıştır. Hafız ile değinilmek istenen bir başka konu ise aile yapısıdır.
Hafız haksızlığa uğramış oğlu için mücadele verirken kızının bir başkasına kaçması onu derinden
yaralamıştır. Bu acı ile Hafız sözünden dönmemiş ve her ikisini de görmek istememiştir.
1.4. Alemgol’un rahmetli dedesi
“uzun kır sakallı, ak kefeni ve büyük yeşil asası ile…” buradan hayallerdeki kurtarıcıdan çok
inançlarda, rüya içerisinde kurtarıcı olarak görünen âlim rolü verilmiştir.

1.5. Fahri
Hafız’ın zor ve sıkıntılı zamanlarında kızının bırakıp evlenmek için kaçtığı kişidir.

1.6. Gayniye
Hafız’ın kızı. Gayniye’nin kaçması Hafıza’ her ne kadar üzüntü verse de hayata daha sıkı tutunması
için güç kuvvet vermiştir. Bu sayede tüm zorluklarla mücadele etmiştir.
1.7. Zakir’in annesi
Zakir’in annesi burada Zakir için önleyici karakter rolündedir. Sahiplenici, endişeli ve tedirgin bir
yapıya sahiptir. Zakir için heveslendiği şeyin gereksiz olduğu nihayetindedir.
1.8. Apuş
Zakir’in Almaçuar’ı gözetlemek için gittiği akıllı ve zeki olan arkadaşıdır. Zakir’in coğrafi
konumlarını ve etraftaki önemli bölgeleri sorup cevabını aldığı kişidir.
1.9. Fahri’nin oğlu Seper
1.10. Zakir için ona bulunduğu anda mutlu edecek haberi müjdeleyen çocuktur. Türk milletinde
‘Müjdeleme- müjde hakkı’ âdeti günümüzde de devam etmektedir.
1.11. Sadık Amca
Zakir ve diğer yarışanlara yön gösterip, atları sırasıyla yerlerine sokan kişi. Yönlendirici.
1.12. Muhtar
Zakir’in sevincini ve mücadelesini elinden almaya çalışan kişidir. Zakir ona yaptığına karşılık
kamçısıyla vurup yaralamıştır. Muhtar buna rağmen Zakir’i anlayıp, yaptığı şeyin karşılığında aldığı
ceza olarak görüp, Zakir’i tebrik etmiş ve ödüllendirmiştir.

2. Dini unsurlar ve gelenekler


2.1. Günah
Yaratıcının yapılmasını istemediği, sakıncalı, dinde suç sayılan iş ya da davranış. Hikâyede Başkurt
Alemgol’un hile yaparak Hafız’ı yenmesi ve günaha girmesi dini unsur olarak görülmüştür.

2.2. Fatiha
Fatiha Suresi, Kur'an'ın ilk suresidir. Sure, 7 ayetten oluşur. Mekke döneminde inmiştir ve iniş sırasına
göre 5. suredir. Kur'an'ın ilk suresi olduğu için, adını ''başlangıç, açılış'' anlamlarına gelen ''fatiha''
kelimesinden almıştır. Önemine ithafen Fatiha-ı Şerife olarak da hitap edilir. (Vikipedi) hikâyede
Alemgol’un kısrağı getirip Fatiha eşliğinde teslim etmesiyle gerçekleşir.
2.3. Kıble
Müslümanların ibadet esnasında yöneldikleri yer.
2.4. İmana gelme
İşlediği günahlardan ve yaptığı hatalardan tövbe edip bir daha yapmama kararı alma, doğru yola
girme. Alemgol’un yaptığı hile sonrası yaşadıklarından dolayı kısrağı götürüp Hafız’a vermesi.
2.5. Müezzin
Müezzin, camilerde ezan okuyan, sala getiren, namazlarda selam ve tesbih dualarını okuyan
kişidir. Hikâyede müezzin’in öğle ezanını okumak için minareye çıkmasından bahsedilir. Burada da
günlük 5 vakit ezanın öğlen vaktinin okunmasına dikkat çekilmiştir.
Doğum (at ile ilgili kısım)
Hikâyede doğum olayı insanlar üzerinden değil de hayvan üzerinden gösterilmiştir.
Başkurt Alemgol’un Hafız’ın ailesine hediye ettiği kısrağın doğurmasıyla sonuçlanmıştır.

2.6. Ölüm
Hikâyede ölüm pek sık rastlanmasa da hikâyenin sonunda Zakir’in en sevdiği bir canlıyı
Almaçuar’ı kaybetmesiyle gösterilmiştir. ‘zavallım, insanlardan daha akıllıydı, gözleriyle
herkese uzun uzun bakıp, bir hafta boyunca ıhlayarak yattı ve Cuma günü sabah saat onda
dünyadan göçtü.’

3. Hikâyede Tatar Türklerinin kültürel ve milli değerleri


3.1. mevimlerle ilgili gelenekler
Sabantoy Bayramı
Alimcan İbrahimov eserlerinde özellikle üzerinde durduğu konu kültürel ve milli değerleri
olmuştur. Sabantoy bayramı da bu kültürel değerlerden biridir. Kazan Tatarlarında bahar mevsiminde
ekin işleri bittikten sonra kutladıkları çift sürme bayramıdır. Bu bayram Tatarlar için kendilerini en
rahat ve özgür biçimde sergiledikleri bir bayramdır. Sabantoy bayramında dikkat çeken bir diğer
özellik ise gençlerin at binip, yeni gelin alan evlerden havlu ve rengârenk boyanmış yumurta
toplamasıdır. Sabantoy bayramında kişisel marifetler sergilenir, toplu kültürel etkilikler yapılır. Ata
sporları yapılır. At koşturulur, güreş müsabakaları yapılır, insanları bir arada tutacak türden etkinlikler
düzenlenir. Sevgi, saygı, iyilik ve barış dolu bir bayramdır.
3.2. Aile içi gelenekler
Aile içi gelenek ve görenekler
Hafızın kızının fahri ile kaçması

3.3. Örf-Adetler
3.3.1. Müjde hakkı
Tatarlarda müjde hakkı, hayırlı ve sevindirici bir haber karşılığı bu haberi getiren kişiye bir
hediye verilmesidir. Hikâyede Zakir’in sabırsızlıkla doğmasını beklediği Almaçuar’ın doğum haberini
Fahri’nin oğlu Seper, Zakir’e müjdelemiş, Zakir de buna karşılık altı kuruş parayı Seper’e vermişti.
3.4. Halk Edebiyatından Örnekler
3.4.1. Deyimler
Almaçuar eserinde yer yer deyimlere değinilmiştir. “taştan su çıkar, kavak ağacı elma verir,
Ebu Cehil imana gelir.”, “Gönül evliya”, “bıyık altından gülümsemek”, dikensiz gül olmaz.” “kalbi
taş kesilmek.”
3.5. Giyim Kuşam Kültürü
Eserde yer alan giyim kuşam eşyaları, Tatar Türklerinin yaşam koşulları ve kendilerine ait
tasarladıkları giysilerden oluşmaktadır. Özel günlere ait hayvan yünlerinden ve derilerinden
tasarlanmış dikilmiş giysiler mevcuttur. “ beyaz keçe şapka”, “Tübetey (Tatar erkeklerine özgü bir
çeşit milli şapka).”, “Kelepüş (aynı Tübetey gibi Tatar erkeklerine özgü milli şapka).”, “yeşil kaftan.”
3.6. Mutfak Kültürü
Yemek kültürü ve mutfak Türklerin en ortak özelliklerinden biridir. Kullanılan malzemelerin
benzer olmasıyla birlikte mutfak araç gereçleri ve bu araç gereçlere verilen isimler de benzerlik
göstermiştir. “perki ve turna balığı”, “yumurta”, tavuk ve kaz”, “çavdar ekmeği”, “patates”, “çay”,
“fırında akıtma ( Anadolu’da “cızlama” adı verilen, un, süt, yumurta, yağ, şeker ve tuz ile yapılması
hızlı olan yiyecek çeşidi).” Çiftçilik ile uğraşan Tatarlar besledikleri canlıların etinden ve sütünden de
yararlanmaktaydı, “yoğurt”, “süt” gibi hayvansal besinler de eklenebilir. Ekip biçtikleri arazilerden ,
“yulaf”, “arpa”, “buğday” gibi daneleri öğütüp hem“un” ihtiyaçlarını hem de hayvanlarının besin
kaynağını karşılamışlardır.
Bunların dışında Tatar Türklerinin mutfakta kullandıkları “semaver”, “kazan”, “fırın”, “tabak,
kaşık, çatal, bardak, vb.” gibi temel ihtiyaç malzemeleri şeklinde sıralayabiliriz.

3.7. Eserde Yaşam Alanları


Hikâye yaşam alanı olayların da mekânsal olarak yaşandığı “ev” bunu dışında hayvanların
bakıldığı “ahır” ve yine yaşam alanı sayılan etrafı çitlerle çevrilmiş tarım arazileri “tarla, çayır, bahçe”
şeklinde gösterilmiştir.

3.8. Eserde Sanat


Almaçuar’da sanat üzerinde pek durulmamış, müzik aleti belirtilerek karşımıza çıkmıştır.
“Garmun (akordeona benzeyen çalgı)”
4. Eserde Sosyal Yaşam
Alimcan İbrahimov diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserde de Tatar halkının yaşam koşulları ve
hayatlarını nasıl idare ettiklerini, ne gibi mesleklerle ve geçim kaynakları ile uğraştıklarına
değinmiştir.

4.1. Geçim Kaynağı


Tatar halkının geçim kaynağı, eski devirlerden beri varlığını devam ettiren ve insanların
yaşamlarını sürdürebilmesi için gerekli gıdaları üreten “çiftçilik ile Hayvancılık olmuştur.” Alimcan
İbrahimov bu konulara Almaçuar adlı eserinde de değinmiştir.

4.2. Meslekler
Eserde çiftçilik ve hayvancılık dışında köy işlerinden sorumlu “muhtar” ve cami-din işlerinden
sorumlu “müezzin” bunun dışında özel günlerde görev alan insanlar da vardır.

5. Coğrafi Bölgeler
Alimcan İbrahimov Tatar Türklerinin geçmişte ve gelecekte bulundukları coğrafyada ne gibi
konumlarda olduklarını, çevresinde sınırlarını çizen ne gibi yerler olduğunu ve doğal güzelliklerini de
öğrenmelerini, sahip çıkmalarını istemiştir. Bu hikâyede de sık sık yer isimlerinden, göllerden,
nehirlerden bahsetmiştir. “Üzen Nehri”, “Acılı Damak”, “Örşek Nehri”, “Dim Nehri”, “Akidil”,
“Ufa”, “Eçterhan”, “Eçterhan Denizi”, “Cemali Dede Geçidi”, “Ayırkol Nehri.” “Kunduzlu Gölü.”

6. Eserde Bitki, Meyve ve Ağaç


Tatar halkının tükettiği meyveler ve bitkiler “kuzukulağı, çilek, böğürtlen, Frenk üzümü, fındık”
şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bir ağaç türü belirterek birlik ve beraberliği, uzun
ömürlülüğü ve bütünlüğü “kayın ağacı” üzerinden anlatmıştır.

7. Eserde Renkler
Bütün halklarda renk bir semboldür. Tatar halkı için de renkler kültürel özellik ve bilgi
taşımaktadır. İnsanın fiziksel ve duygusal halini etkileyen renkler kültürün oluşmasında önemli birer
faktör olmuştur. Alimcan İbrahimov da eserinde renklere sık sık değinmiştir. “gök rengi”, “beyaz
(ak)”, “alaca”, “boz”, “mavimsi”, “kırmızı”, “yeşil.”
SONUÇ

Kültür, milletin fertleri arasında sosyal akrabalık bağını oluşturan, başta dil olmak üzere tarih,
din, örf ve adetler vb. maddi ve manevi değerlerin tümüdür. Alimcan İbrahimov’un da Almaçuar adlı
eserindeki amacı toplumdan kopmamış, kültürel ve milli değerleri yansıtan, geleneği devam ettirme,
örf, adet, yaşam biçimi, sosyolojik yapı, gerçekçilik ve en önemlisi de İsmail Gaspıralı’nın da
mücadelesini verdiği ‘Dilde, Fikirde, İşte birlik’ maneviyatını sürdürmektir. Tatar edebiyatının
öncülerinden olan yazar, eğitimci ve devlet adamı ve birçok yönü olan Alimcan İbrahimov, Almaçuar
adlı eserinde Tatar halkının yerleşik hayatta yaşayış biçimin ele almış, dönemin getirdiği zorluklar,
yaşanılan sıkıntıları ele almıştır. Geçmişten bugüne şüphesiz ki Türkler için at, bir araçtan ziyade
manevi bir değer haline gelmiştir. Gerek ulaşım, gerek savaş, gerekse duygusal bağların kurulduğu bir
canlıdır. Alimcan İbrahimov da Almaçuar’da Türk boylarının ve Tatar halkının at sevdasını, atın Türk
milleti için ne denli kutsal bir varlık olduğunu göstermiştir. Alimcan İbrahimov eserinde yaşamış
olduğu toplumun, zaman içerisindeki kültürel değerler ve bu kültürel değerlerdeki olumsuzlukların
insanları nasıl etkileyeceğine değinmiştir. Türk milletleri için onların söz varlığından başlayarak
kültürel yapısı kadar değerli ve mühim bir şey yoktur. Kültürler, örf ve adetler toplumların aynasıdır.
Atın cinsiyetinin kısrak ( dişi, doğurgan) olması ile İbrahimov aslında cinsiyet üzerinden berekete ve
soyun devam ettirilmesine vurgu yapmıştır. Alimcan İbrahimov’un Almaçuar’da örtüştürdüğü bir
diğer önemli olay ise Tatarların vazgeçilmez bayramı Sabantoy bayramıdır. Tatarların bu bayramda
belirledikleri bir alanda toplanıp kültürel etkinlikler yaptığı bayramdır. Bütün marifetler burada
sergilenir. Güreşler yapılır, at binilip hediye toplanılır ve yarışlar yapılır. Almaçuar’da ele alınan bir
diğer şey ise İbrahimov eserde sık sık coğrafi konumlardan bahsetmiştir. Etrafında bulunan nehir ve
denizlerden, dağlardan, tepelerden ve ovalardan olaylar üzerinden bilgi vermiştir. Zakir’in ata
kendisinin binmek istemesi de bir bakımdan Tatar halkının bahadırlığı ve çevikliğiyle ilgilidir. Yani
Sabantoy bayramının Alimcan İbrahimov’un gözünde de olduğu gibi birleştirici, eğitici, yol gösterici
ve bağlayıcı gücü vardır. Aydın bir kişi mesleği ve bulunduğu konum ne olursa olsun, işinde başarılı
olmak istiyorsa önce kendi milletinin kültürel değerlerini, zenginliklerini ve özeliklerini tüm hatlarıyla
öğrenmelidir. Milletin varlığını devam ettirmesi kültürel değerlerin korunmasına bağlıdır.
KAYNAKÇA

Zaripova Çetin, Çulpan. (2017). “Alimcan İbrahimov’un Almaçuar Adlı Eserinde Tatarların
Milli Bayramı Sabantuy.”, 22 Uluslararası Türk Kültürü Sempozyumu ve Karma Türk Sanatları
Sergisi. Üsküp- Makedonya, 5-9 Mayıs 2017, Bildiriler v Katalog, Halk kültürü Araştırmaları
Kurulu Yayınları;61, Ankara, 58-66.

Zaripova Çetin, Çulpan. (2022). “Seçme Eserler, Alimcan İbrahimov.”, Bengü Yayınevi,
ANKARA

You might also like