You are on page 1of 2

Kay-Çörçöktör / Destanlar

Altay Türklerinde kahramanlýk destanlarýna ‘kay- karþýsýnda teatral bir tarzda sunarlar. Tabiî bu çaba
çörçök’, destan anlatýcýsýna da ‘kayçý’ adý verilir. Bu iki sýrasýnda kayçýnýn yüzü þekilden þekile girer. Kayçýnýn
terimin türetildiði ‘kay’ kelimesi ise insanýn göðsünden çaldýðý topþuurun sesi de destanýn temposuna göre
çýkan sese verilen addýr. Destan söylemek de kayla- fiiliyle deðiþir. Kayçý gösterisinin inandýrýcýlýðýnýn artmasý için
ifade edilir. Kadýnlarýn gýrtlaðý destan söyleyebilecek makyaj da yapabilir.
kadar kuvvetli olmadýðý için kayçýlar umumiyetle erkek- Altay kayçýlýk geleneði destancýnýn destaný
tir. Altay Türkleri geleneðe yeni destanlar kazandýrabilecek söylerken sesini çýkardýðý yere göre ikiye ayrýlýr; birinci
kadar kabiliyetli veya çok iyi destan anlatan kayçýlara grupta yer alan Altay-Kiji, Tuba ve Telengit kayçýlar
“Oygor kayçý” adýný verirler. Buna mukabil eðer kayçý destan söylerken sesi göðüslerinden çýkarýrlar, ikinci
kötü sesli ve kabiliyetsiz ise “baka çýlap emeze it çýlap kay- grupta yer alan Kumandu, Çalkandý ve Bayat boylarýna
lap çat.” (Kurbaða gibi veya it gibi kaylýyor) diye tavsif edi- mensup kayçýlar ise sesi damaklarýndan çýkarýrlar. Fakat
lir. Altay kayçýlan içerisinde ayný zamanda “kam” olanlar her iki durumda da destanýn gýrtlak veya boðazdan çýkan
ise “kam-kayçý” olarak adlandýrýlabilir. bas tonundaki sesle icra edilmesi gelenektir. N.A.
Altay-Türk destanlarý her ne kadar kay-çörçök þek- Baskakov kayçýlarýn destan anlatýrken çýkardýðý sesi þöyle
linde adlandýrýlmýþ olsalar da, masal anlamýnda kullanýlan tanýmlar; “Gýrtlaktan çýkan ses hiç deðiþmez, fakat
çörçökle arasýnda önemli farklar vardýr; Çörçökler, kay- kayçý dudaklarýný oynatmak suretiyle bu sese yeni bir
çörçöklerden daha kýsa ve mensur olduklarý hâlde, kay- ses ekler. Bunu da üç þekilde yapar: 1. Küülep kavla-;
çörçökler iki bin ilâ yedi, sekiz bin mýsralýk manzum eser- burada dudaktan çýkan ses hafif bir uðultu þeklindedir. 2.
lerdir. Destaný masaldan ayýrmak için halk ona “kaylap Kargýrlap kcýyla-; Çok ince ve uðultulu bir sestir. 3. Sýgýrtýp
aydar çörçök” (kay eþliðinde, yani naðmeli ve ezgiyle söyle- kavla-; Islýk sesini andýran bir sestir.
nen masal) adýný vermiþtir. Söylenmeleri destanýn uzun- Altay kayçýlýk geleneðinde kayçý destaný mensup
luðuna göre bazen dört, beþ gün sürebilmektedir. Sözlü olduðu boyun usulüne göre söylemesine raðmen diðer
gelenekte destanlarýn nesir kýsýmlarýnýn mevcut olmasýna boylara ait kayçýlardan da destanlar söyleyebilir.
raðmen, kayçýlar çoðunlukla bu bölümleri de manzum Meselâ; ‘Tuba boyuna mensup kayçý Ulagaþev (1867-
olarak icrâ ederler. Yazýya geçirilmiþ bütün Altay destanlarý 1946) Kumandý boyuna mensup kayçý Yayemat’dan
da bu þekildedir. destanlar söylemiþtir.” Ayný zamanda folklorun diðer tür-
Kayçýlar çeþitli zamanlarda bilhassa; uzun av leri için de geçerli olan bu durum Altay-Türk folkloru-
geceleri, bayramlar, düðünler ve eðlencelerde destan nun bir bütün olarak deðerlendirilmesini gerektirir.
söylerler. Kayçý nerede destan söylüyorsa halk hayvan Hemen hemen her varlýðýn “ee” (iye) adý verilen
kesip, yiyecek hazýrlayarak oraya gider ve anlatýlan destaný bir koruyucu ruhu olduðuna inanan Altay Türkleri için
dinler. Bu þekilde içtimaî bir buluþma gerçekleþir. Altay destanýn da “kay iyesi” denilen bir koruyucu ruhu uzun
kayçýlarý destan anlatýrken jest ve mimiklerini de kullanýr- süre topþuurýný eline alýp kaylamadýðýnda kaylamasý için
lar. Bu sayede etraflarýna toplanmýþ insanlara çok deðiþik kayçýyý çaðýrýr.” Kayçý destaný söylerken çaldýðý topþuu-
karakterleri sunabilirler. Kayçýlar anlattýklarý destan run, kay iyesinin ve bunlarla birlikte Altay Kuday’ýn
sýrasýnda insanlarýn yaný sýra at, geyik ve kuþ gibi hay- kendisini dinlediðine inanýr. Bu sebeple destaný daha iyi
vanlarýn yerine de geçebilirler. Destanýn anlatýlmasý sýra- söylemeye gayret eder. A.G. Galkin anlattýðý “Kan
sýnda kayçý çeþitli araçlardan istifade ederek savaþ veya Ceren Attu Kan-Altm” destanýný anlatmayý bitirdikten
dövüþ sahnelerini ve bunlarýn barýþmalarýný halkýn sonra kendisini dinleyenlere destanýn iyeli olduðunu,
avcýlar ava giderken yanlarýnda kayçý götürürlerse diyerek destaný bitirirler.
avlarýnýn iyi geçeceðini þu þekilde anlatýr. Ava giden Altay destan anlatýcýlarýnýn tarih içinde halkýn ve
kayçý kiþi Bu destaný kaylasa vurulmaz yerden av vurur, askerlerin morallerini yükseltmek gibi bir vazifeleri
Görülmez yerden geyik görür. Yüksüz evine dönmez. olduðu söylenebilir. Hatta bazen destancýlar toplum için-
Altay kayçýsý asýl destan metnini anlatmaya baþla- deki anlaþmazlýklarý giderici roller de üstlenmiþlerdir.
madan önce Altay iyesini ve topþuurunu öven bir giriþ Folkolrist K.Ukaçina’nýn Caylu bölgesinde Altay-kiji
yapar. Bu giriþ bölümlerini kayçý, dinleyici topluluðunun A.K. Tuymeþev’den derlediði þu bilgiler kayçýlarýn
psikolojik durumuna göre ayarlayarak, uzun veya kýsa toplum içindeki itibarýný göstermesi bakýmýndan önem-
tutabilir. Bazen de hiç böyle bir giriþe gerek duymadan lidir:
doðrudan destana baþlar. “Kurmaç Baygol’da Gerasim Kandarakov adlý
Kayçý eðer destana giriþ yapmýþsa, bu bölümde ken- büyük bir kayçý vardý. Onun zamanýnda Caylu ve Kurmaç
disini dinlediðine inandýðý Altay iyesine sesine güç ve Baygol’un avcýlarý arasýnda bir anlaþmazlýk yüzünden
güzellik verdiði için þükranlarýný sunar, okuyacaðý destan sürekli kavgalar çýkýyordu. Kandarakov bu duruma son
için ondan kendisine yardým etmesini bekler. Kayçýnýn vermek için avcýlarýn toplandýðý yere gelerek kojoñ
“Altay eezini alkap cadým” (Altay iyesini övüyorum) (koþma, türkü) söyleyip, kay kaylar. Onu dinleyen
dediði bu sözler Anadolu’da âþýklarýn hikâyelerini bezeyip, avcýlarýn kalpleri yumuþar. O günden sonra iki köyün
süsledikleri “döþeme” geleneðinin ilk þekli olarak halký aralarýndaki anlaþmazlýða son vererek birbirlerinden
düþünülebilir. “Döþemeler de anlatandan çok dinleyen kýz alýp vermeye baþlarlar.”
topluluðun din ve mezhebine göre deðiþik olur.” Kayçýlýk ayný zamanda gelir getiren bir meslek
Altay kayçýlarý, Anadolu âþýklarý gibi bu sanatý umu- olarak kabul edilmelidir. Türkiye’deki âþýklýk geleneði
miyetle bir ustanýn yanýnda öðrenirler. Çýrak ustasýndan içinde “kimi zaman belli bir süre boyunca, kendisini,
destanlarý, sesini kullanmasýný ve çathana, topþuur gibi ailesini, konuklarýný eðlendirmesi, kendisine arkadaþlýk
müzik aletlerini çalmayý öðrenir. N.U. Ulagaþev, ve E.K. etmesi için ileri gelenlerden birinin yanýna bir âþýk aldýðý
Tamtamýþeva gibi kayçýlar Kabak Tadýjekov adlý usta bir görülür; bu durumda da kendisine iþinin karþýlýðý olarak
kayçýnýn yanýnda yetiþmiþlerdir. Kayçýlýðýn bazý örnek- para ya da armaðanlar verilir. Âþýk ayný zamanda gezici bir
lerde babadan oðula geçtiði görülmektedir. Meselâ; yaþa- sanatçýdýr: bildiði parçalar tükenince, dinleyicilerin
yan ünlü kayçý ve ayný zamanda bir kam olan Aleksey ilgisinin azalmaya baþladýðýný sezince kalkýp gidecektir.”
Grigoriç Kalkin kayçýlýðý babasý G. Ý. Kalkin’den öðren- Bu durum bugün için geçerliliðini kaybetmiþ olsa bile
miþtir. Yine yaþayan kayçýlardan Kokuriç Yalatov da babasý yakýn zamana kadar Altay Türklerinin kayçýlýk
Þiran Yalatov’un yanýnda yetiþmiþtir. Son yýllarda yetiþen geleneðinde de görülmekteydi. “Zengin Altay Türkleri
genç kayçýlar içinde ise kendi yaratmalarýyla meydana manevî bir güce sahip olduklarýna inandýklarý kayçý ve
getirdikleri yeni destanlarý söylemek suretiyle geleneði kojoñcularý yanlarýnda tutarlarmýþ. Ayrýca geçmiþte
yaþatmaya çalýþanlar da vardýr. gezici ve ayný zamanda yalnýzca sanatlarýný icra etmek
Altay kayçýlýk geleneðinde görülen usta-çýrak iliþk- suretiyle geçimini temin eden kayçýlarýn var olduðunu
isinin yanýnda kayçý olabilmenin bir diðer yolu da rüya bilmektedir. Bunlar aile, mal mülk sahibi olmadýklarý
yoluyla kayçý olmaktýr. Türkiye’deki âþýk tarzý þiir geleneði gibi köy köy gezerek destan söylerler ve halkýn verdiði
içinde gördüðü bir rüyada pir, Hýzýr veya sevgili elinden hediyelerle yaþarlarmýþ. Meselâ, Mayma oymaðýnýn
bade içmek suretiyle sanatçý kiþiliðini kazanan âþýklara Salgandu köyünde doðan 19. yüzyýl kayçýlarýndan Tuba
“bâdeli âþýk” adý verilir. Altay kayçýlarý arasýnda ise boyuna mensup Kabak Tadýjekov bunlardan biridir.
gördüðü bir rüya neticesinde kayçý olanlara “eelü kayçý” Kay-çörçökler çathana (cadagan) veya topþuur
adý verilmektedir, inanýþa göre “eeli kayçý eðer bir evin adý verilen müzik aletlerinin herhangi birisiyle ki bu
içinde destan söylüyorsa evin kapýsý dýþardakilerin de umumiyetle topþuurdur ve mutlaka müzik eþliðinde icrâ
destaný duyabilmesi için açýlýp kapanýrmýþ.” Halk arasýnda edilirler. Kayçý destana baþlamadan önce bir süre topþuur
manevî bir nüfuza da sahip olan bu tip kayçýlar diðer- çalar. Bu arada kendisi de ay, ey, oy nidalarýyla topþuura
lerinden daha çok itibar görmektedirler. eþlik eder. Daha sonra topþuurunu öven bir giriþ yapar.
Anadolu’da âþýðýn rüyasýna giren pir, Hýzýr veya Altay Destanlarýyla ilgili olarak Türkiye’de ilk
sevgili, kayçýnýn rüyasýnda “arjan eezi” (su iyesi) veya defa Metin Ergun Alýp-Manaþ destanýný yayýmlamýþtýr
“tayga eezi” (dað iyesi) olarak karþýmýza çýkar. Altay (Konya, 1997). Daha sonra Emine Gürsoy Naskali en
destan anlatýcýlarý destan kahramanlarýnýn rüyalarýna gir- uzun Altay destaný olan Maaday-Kara’yý neþretmiþ
erek kendisini rahatsýz etmemesi için destaný anlatmayý (Ýstanbul, 1999), ayný destan üzerinde Selahattin Bekki
bitirdikten sonra genellikle; de bir doktora tezi (Erzurum, 2001) hazýrlamýþtýr. Son
olarak Ýbrahim Dilek Altay Destanlarý I (Ankara, 2002)
Taþ bolup çök! adýyla yedi Altay destanýný Türkiye Türkiye Türkçesine
Tap bolup kaykala! aktarmýþtýr.
Boþ!

You might also like