You are on page 1of 8

EMRE BİLGİÇ

1. TEMEL KAVRAMLAR

İde: Anlığın nesnesi olarak ortaya çıkan her şeydir. (I:I:8)

İdelerin Kaynakları: Deneyim= Duyum (Dış duyu) ve Düşünüm (İçgözlem) (II:I:2)

Algılamak: İdelere sahip olmak (II:I:9)

Bilinç: Zihinde geçen idelerin algılanması. (II:I:19)

Tikel ideler ⇒ Bellek ve Adlandırma ⇒ Soyutlama ⇒ Genel İde (I:II:15)

Bilgi: İdeler arasındaki uyuşma ya da uyuşmamanın algılanmasıdır (IV:I:2)

2. DOĞUŞTAN İDE VE BİLGİNİN KABULÜNE GETİRİLEN İTİRAZLAR


(Diğer bir deyişle, bir idenin, algılama olmadan zihinde yer almasına getirdiği itirazlar)

2.1. Teorik (I:II)

Bilgi ve idenin doğuştan olduğunu kabul edenlerin dayanaklarının gösterilmesi ve


ortadan kaldırılması:

a) Genel onay doğuştan bilginin kabulü için gereklidir ama yeterli değildir ve bir dayanak
olarak kullanılamaz (2,3,4)
-Genel anlaşmaya varmanın başka bir yolu gösterilebilir.

b) A priori ilkelerin ve apaçıklığın dayanak olarak kullanılamayacak oluşu (12,17,19,23), A


priori ilkeler ile doğuştan ilkeler aynı şeyi imlemez. Çocuklar maksimleri bilmez (Önce tikel
ideler arasındaki ilişkiyi bilir) (25). Hemen onaylama doğuştanlığı göstermez. 'Tatlı, acı
değildir'in doğuştan olması gerekmiyor.

c) Doğuştan ideler yoktur diyenlere karşı onların örtük olarak bilinebilecek olmasının
dayanak olarak kullanılması (Örtük olarak biliniyor=Bunları anlama yeteneği var) (22)

Karşı Kanıtlar

a) Empirik bir kanıt olarak çocuklar ve budalalar örneği (5)

b) Doğuştan idelerin kabulü durumunda, doğuştan ide ve doğuştan olmayan ide arasında bir
ayrım yapılamayacak oluşu (Doğuştan ide var ama bunları deneyimde biliyoruz olası-karşı-
itirazına karşı) (5-10); Anımsama olmadan algılanan bir ide varsa, bu tamamen yeni bir ide
olarak görünür.

2.2. Pratik (I:III)

Bilgi ve idenin doğuştan olduğunu kabul edenlerin dayanaklarının gösterilmesi ve


ortadan kaldırılması:
a) Ahlaki doğruların genel olarak benimsenmesinin doğuştan bilgiye dayanak olarak
kullanılması yanlıştır (empirik karşı çıkış). Empirik karşı çıkışa karşı muhtemel bir itiraz:
pratikleri sahip oldukları ilkelerle çelişiyor olabilir (1-2); o zaman da evrensel onay ortadan
kalkıyor (20)

b) Genel olarak onaylandığı kabul edilse bile bunun sebebi onun yararlı olmasıdır (6)

c) Vicdan kanıt olamaz (8); pişmanlık olmayan zalimlik örnekleri vardır (9).

Karşı Kanıtlar

a) Nedeninin sorulamayacağı bir ahlak kuralının önerilememesi (4). Apaçık değiller.

b) Erdemin ilke olarak alınmaması, ulusların topluca ahlaki kuralları reddedebilmesi (empirik
kanıtlar) (7,11,21)

c) Doğuştan kılgısal önermelerin ne olduklarının söylenmiyor oluşu (14)

İnsanların bir ad üzerinde anlaşmış olmaları ona karşılık gelen bir idenin doğuştan
olduğunu kanıtlamaz.

Daha önce edinilmiş bir algının içsel duyusu olmadıkça anımsama olmaz. Anımsama
yoksa ide yeni görünür.

Kuşkulanmıyorum o halde doğuştandır bir safsatadır.

3. BİRİNCİL VE İKİNCİL NİTELİKLER

İdeler zihinde nitelikler cisimdedir. (II:VIII:7) İdeleri bir taraftan zihinde olan bir şey bir
taraftan da cisimlerdeki özdek değişimleri olarak ayırt etmek gerekir.

Nesnenin, zihnimizde herhangi bir ide üretme gücüne, nesnedeki biçimiyle, onun niteliği
denir (II:VIII:8)

Birincil Nitelikler: Cisimlerde düşünülen nitelikler.


Her özdek parçasında her zaman bulunan nitelikler: Katılık, uzam, şekil, devingenlik, sayı.
(9). Onların görünmeyen parçalarının bizde devim üretmesiyle oluşuyorlar. (Bu görünmeyen
parçalar da katı, devingen vs.) (11-12) Birincil niteliklerin ideleri, birincil niteliklere benzer
ve bu biçimler cisimlerin kendilerinde gerçekten vardır.

İkincil Nitelikler: Nesnenin birincil niteliklerinin, özneye veya başka bir nesneye etkisiyle,
öznede bu niteliklerden farklı olan nitelikler üretme gücü. Buz soğuk niteliğini taşıyor
dediğimde, suyun bende soğuk idesi ürettiğini söylüyorum. (10)

Birincil niteliklerin ikincil nitelikleri üretme yolu özneyi etkilemesidi ama bu etkinin doğası
kavranamaz. Birincil niteliklerden ikincil niteliklere geçişi anlamak imkansız. Sadece, birincil
niteliklerin birtakım kombinasyonlarının ikincil nitelikler ürettiğini iddia edebiliriz.

Locke'da birincil nitelikler, zihnin dışına bir şey koymak için kilit taşı konumunda.
4. LOCKE'UN İDELER KURAMI: BASİT VE KARMAŞIK İDE

4.1. Basit İdeler

Basit ideler, zihnin yalın nesneleridir. Zihin basit ideleri alırken edilgin pozisyondadır.
Duyumdan (duyulur şeyler üzerinden) veya düşünümden (içgözlemden) elde edilebilirler.

Basit ideler, i) tek duyu yoluyla (sarı, soğuk, belirli bir ses tonu, katılık vs), ii) birden fazla
duyu yoluyla (uzay, uzam, şekil, durgunluk ve devim), iii) düşünüm yoluyla (algılama,
anımsama vs.), bunlar zihnin öteki ideleri üzerine işlemlerdir ve iv) hem duyu hem
düşünüm yoluyla edinilir (haz,acı, güç, ardışıklık, varoluş, birlik). (II:III-VII).

i)Locke Katılık (solidity) idesine özel bir yer verir. Katılıktan daha sürekli olarak edindiğimiz
başka bir ide yoktur. Katılık, birbirine doğru giden iki cismin birbirine yaklaşmasını önleyen
şeydir. Uzamı doldurur ama uzamdan seçiktir (II:IV). Descartes'ın yer kaplayan tözüne
eklenen bir ide.

ii)Düşünümün ilk yalın idesi algıdır. Nerede algı varsa orada ide üretilmiştir. (II:IX)
Düşünümün diğer ideleri: Akılda tutma yetisi (Contemplation), Hafıza, Anımsama, Ayırt
Etme (olmadan bilgi olmaz), Karşılaştırma, Birleştirme, Adlandırma, Soyutlama (Soyut
ideler/Genel isimler üretilir)

Bütün bilgimizin gerekçeleri basit idelerdir.

4.2. Karmaşık İdeler

Zihnin akılda tutma, hafıza, anımsama, ayırt etme, birleştirme ve soyutlama gibi yetileri
vardır.

Karmaşık ideler bu yetiler aracılığıyla basit idelerden türetilir. 1) Birden fazla ideyi tek bir
idede birleştirmek. 2)Birden fazla ideyi birleştirmeden bir araya getirmek (Bağıntı ideleri) 3)
Kendi gerçek varoluşlarında onlara eşlik eden öteki idelerden ayırmak/Soyutlama (Genel
ideler). (II:XII:1)

Karmaşık ideler gönüllü olarak yapılır ve türleri şunlardır:


-Kipler
-Tözler
-Bağıntılar (II:XII:2-3)

Kipler, töze bağlı olarak anlaşılır. İki türü vardır: Basit kipler (örn. Düzine) ve karışık kipler
(örn. Hırsızlık). Basit kipler, aynı basit idenin farklı çeşitlemeleri ile yapılır; karışık kipler
farklı basit idelerden yapılır.

Basit Kipler: Uzayın basit kipleri (Uzay [yer kaplamaz], uzam[katılığı ve devimi içermez],
sınırsızlık, şekil, yer), Cisimsiz uzay töz mü ilinek mi? Neden 4. bir töz olmasın?; Sürenin
basit kipleri (ardışıklık, süre [geçici uzamdır, düşünümden gelir], ebediyet [eternity], an,
zaman); sayı kipleri; sonsuzluk; hareket kipleri; ses kipleri; renk kipleri; tat kipleri);
düşünme kipleri; haz ve acı kipleri; güç kipleri (İstenç [istenci en fazla baskı yapan kaygı
belirler], Anlama, Özgürlük, Arzunun gidişini askıya alma gücü [consideration'a yol açar])
(II:XIII-XXI)

Karışık kipler: örneğin cinayet, adalet, delilik. Karışık kipleri kolaylık olsun diye zihin yapar
(zihin kurucu pozisyonda). Bileşenleri içinde, sesler ve sözcükler de var. (II:XXII)

Tözler, basit ve kolektif tözler olarak ikiye ayrılır. Tözlerin kendi başına var oldukları
varsayılır, basit idelerin bir kombinasyonu ile yapılır. Töz idelerini biz yaparız. Basit idelerin
sürekli olarak bir arada bulunması ile yapıyoruz. Özgül töz idelerimiz, tek bir şeyde birleşmiş
olarak düşünülen belirli sayıdaki idenin bir toplamıdır. Beden tözleri, tin tözleri ve Tanrı.
Beden tözlerinin birincil ideleri cohesion (katı) ve impulse (devim iletiyor). Tinin birincil
ideleri düşünme ve devindiricilik-motivity (sen başlatıyorsun). Tanrı idesi, belirli idelerin
sonsuzluk idesiyle birleştirilmesi sonucu elde ediliyor. (II:XXIII)

Tözler aslında yalın ide topluluklarıdır. Bunun yanında var olma varsayımı da var. Cisim
idelerini yapan basit idelerin çoğu ikincil nitelikler/güçlerdir.

Bağıntılar: Şeylerin birbiriyle karşılaştırılmasıyla oluşur. (örn. köle, baba, uzun), neden ve
etki bağıntısı, zaman ve yer bağıntıları, mutlak terimler, oran, doğal bağıntı, kurumlaşmış
bağıntı, ahlaksal bağıntı, özdeşlik-başkalık bağıntısı. (II: XXV-XXVI, XXVIII) Bütün
bağıntılar basit idelerde son bulur.

5. KİŞİSEL ÖZDEŞLİK (PERSONAL IDENTITY) (II:XXVII)

Başlangıcının gerçekleştiği belirli bir zaman ve yere göre olan bağıntı, özdeşliğin üzerine
kurulacağı varoluşsal ayrımı temellendiriyor. (Bireyleşim İlkesi)

Tanrı başlangıçsız ve her yerde olduğu için özdeşliği konusunda sıkıntı yok.

Cisimlerin özdeşliği aynı parçacıklardan oluşmasında temelleniyor.

Canlıların özdeşliği yaşamın bir süreklilik içinde organize edilmesiyle temelleniyor.

Kişisel özdeşlik derken neden bahsediyoruz?


a) İnsanın özdeşliği (Bedenin yaşamı üzerinden temelleniyor)
b) Kişinin özdeşliği (Bilinç ve hafıza üzerinden temelleniyor)
c) Ruhun özdeşliği (Varsayıma dayanıyor)

Kişisel özdeşliğin birinci ve üçüncü gözden bakışı farklıdır. Örneğin ceza işlemlerinde kişisel
özdeşliği üçüncü gözden bir varsayım olarak değerlendirip ceza veririz.

6. İDELER ÖZELİNDE 'AÇIK-KARANLIK', 'SEÇİK-BULANIK', 'GERÇEK-


DÜŞLEMSEL' ve 'YETERLİ/UPUYGUN-YETERSİZ/EKSİK', 'DOĞRU-YANLIŞ'
AYRIMLARI

6.1. Açık/Karanlık, Seçik/Bulanık İdeler (II-XXIX)

İdenin karanlık olması duyu organlarının veya belleğin zayıflığı ile ilgili.
İdelerin bulanıklığı adları ile ilgili. Bulanıklık için en az iki ide lazım.
a) Tek ad altında saklayamama
b) Başka birinin karmaşık idesinin hangi idelerin yerini tuttuğunu anlayamamak.

6.2. Gerçek/Düşlemsel İdeler (II-XXX)

İdelerin gerçekliği ilkörnekle uyuşup uyuşmaması ile ilgili. Basit idelerin hepsi gerçektir.
Karmaşık kipler, birlikte gelen idelerle yapılırsa gerçektir. Töz idelerinin gerçek olması
gerçekliği temsil edip etmemesine bağlı (bunun olasılığını artırabiliriz).

6.3. Upuygun/Yetersiz İdeler (II-XXXI)

İlkörnekleri yetkin bir biçimde temsil edenler upuygundur. Basit idelerin hepsi upuygundur
(kopya olsa da). Kip ve bağıntı ideleri ilkörneklerin kendileri oldukları için upuygundurlar
ancak mevcut dildeki yerleşik adlara göre eksik olabilirler. Töz ideleri yetersizdir.

6.4. Doğru/Yanlış İdeler (II-XXXII)

Normalde doğruluk yanlışlık önermelere ilişkindir. Tek başına bir ide yanlış olamaz. Bu
nedenle yanlışlık için örtük zihinsel önermeler lazım.

İdelerin yanlış olduğu durumlar:


1)İdeler arasındaki yanlışlık, dilsel uzlaşmazlık sonucu olabilir. 2) Belirli ideler toplamı bir
töze bağlandığında, bu bir arada gelen idelerden biri çıkarıldığında veya buraya bu idelerle
gelmeyen bir ide eklendiğinde hala gerçek varoluş iddia ediyorsak 3) Yetersiz ideyi yeterli
olarak yargıladığımızda 4) İdelerin, şeylerin gerçek özünü temsil ettiğini düşündüğümüzde.

7. İDE VE SÖZCÜK (III)

Sözcükler, onları kullananlar için idelerin duyulur imlemleridir.

Soyut ide=öz

Anlığın ürünleri olmaları, şeylere benzer düzenlenmelerini yadsımaz.

Locke'daki anti-platonculuk ve adcılık.

Adsal öz-Gerçek öz ayrımı. Gerçek ve Adsal Öz ayrımı sadece tözler için söz konusudur.
Tözün özü onun özgül varoluşudur.

Bireysel bir şey ancak bu şeyin soyut idesine göre özsel olur. Gerçek olan bir şeyin eksik olup
olmadığını sormak saçmalıktır. İnsanlar sadece belirli niteliklerin birlikte bulunduklarını
gözlemliyor.

Türler ve cinslerin amacı adlandırmadır.

Locke'u anlamak için kritik nokta: bir safsata olarak Reification.


Dilin Kullanımı düzeltme yolları: idesiz sözcük kullanmama, mecaz kullanmama, konuşulan
dile mümkün mertebe bağlı kalma, beraber gitmeyen ideleri tek bir ideyle isimlendirmeme.
Yanlış anlaşılmayı düzeltme yolları: eş anlamlı bir sözcük kullanımı veya nesneyi gösterme,
tanım.

8. BİLGİ VE SINIRLARI MESELESİ (IV)

Bilginin kaynağı idelerdir. İki ide arasındaki uyuşup uyuşmama meselesidir.

Uyuşma biçimleri
1) Özdeşlik, başkalık
2) Bağıntı
3) Birlikte varoluş (aynı öznede)
4) Gerçek varoluş. (I:3)

Aktüel bilgi
Alışkısal Bilgi (a)Edimsel olarak algılayabileceği şekilde, b)kanıtsız sakladığı) (I:8-9)

8.1. Bilginin Dereceleri (II)

1) Sezgisel (İki idenin uyuştuğunu doğrudan bilmek); sayı kipleriyle sınırlı değil.
2) Tanıtlamalı (Ara ideye ihtiyaç var), uslamlama yoluyla gerçekleştirilir.
3) Duyusal (Olasılıksal), bedensel töze dair bilgi.

8.2. İnsan Bilgisinin Kapsamı (III)

Bilgi, idelerin uyuşma ya da uyuşmama algılarını aşamaz.


Birçok şeyde inan ve olasılıkla yetinmemiz gerekir.
İkincil nitelikler ile birincil nitelikler arasındaki bağlantılar bilinemez.
Kendi varoluşumuz üzerine sezgisel bir bilgimiz vardır.

8.3. Bilginin Gerçekliği (IV)

İdelerimizin ilkörnekleri ile uyumlu olmasına gerçek diyoruz.

Tözsel olmayan karmaşık idelerin bizi yanıltma olasılığı yoktur. Matematiksel bilginin
gerçekliği de buradan gelir.

Cisimlerin bilgisinin gerçekliği birlikte var olduğunu gözlemlediğimiz basit idelere dayanıyor.
Bu nedenle gerçeklikle uyuşmayabilir. Çünkü ilkörneklerinin nesneler olduğunu kabul
ediyoruz.

8.4. Genel Olarak Doğruluk (V)

İmlerin, imledikleri şeylerin uyuşma veya uyuşmamasına uygun olarak birleştirilmesidir.

1) Zihinsel Doğruluk: İdelerin, zihinde, temsil ettikleri şeye göre birleştirilmesi.


2) Sözsel Doğruluk: İşaretlerin, temsil ettikleri idelerin uyuşma ya da uyuşmamalarına göre
birbirini olumlaması ya da olumsuzlamasıdır (a) Önemsiz b) Öğretici)
Doğruluk, imlenen idelerin kendi ilk örnekleriyle uygun olduğunda gerçektir.
Yanlışlık, idelerin uyuşup uyuşmamasını yanlış temsil etmekten kaynaklanıyor.

8.5. İçi Boş Önermeler (VIII)

İnsan, insandır. (A=A formundaki önermeler)


İnsan, memeli bir hayvandır. (kompleks bir idenin bir parçasını özne olarak kullanma)
Adalet bağışlamak değildir. (İki terimi de soyut ide olan önermeler. Zaten ikisini de kendimiz
oluşturmuşuzdur; sonuç bellidir.)
Su buharlaşabilirdir. (Su idesini buharlaşabilirlik idesini içine alacak şekilde oluşturmuşuzdur
ya da oluşturmamışızdır; sonuç bellidir)

8.6. Varoluş Üzerine Bilgiler

Tümel önermeler varoluşla ilgili değildir. Niceleme mantığında genel önermelerinin formu:
∀x(Fx ⇒ Gx). Tümel önermeler iki kavram arasındaki ilişkiyi anlatır.

Kendilik varoluşu (sezgisel bilgi) ve Tanrı bilgisi (tanıtlamalı bilgi) kesindir. (IX)

Dış dünyadaki nesneler (Duyusal bilgi) olasılıksaldır. Bilgimizin gerçek anlamda genişlemesi
buraya bağlı. (IX)

-Duyu organlarından yoksun olanlar belirli ideleri üretemiyor. Bu nedenle bu idelerin duyu
organlarından geldiğine inanırız.
-Duyu organları bu ideleri kendi başına üretemiyor (empirik olarak açık).
-Öyleyse belirli ideleri dış nedenler üretir. (XI-4)

Bazı ideler zorunlu, bazı ideler zorunlu değil öyleyse bazı idelerin dış nedeni vardır (XI-5).

Tasarımların nitelikleri farklıdır, öyleyse dış neden vardır (XI-6) Acı örneği.

Duyular birbirini destekliyor öyleyse dış neden vardır (XI-7)

Dış bir nedene inanmak yararlıdır.

Nesnelerin bilgisinde tikel deneyimlerden çıkarabildiklerimizle yetinmemiz gerekir.

8.7. Yargı (XIV), Olasılık (XV) ve Onaylama Dereceleri (XVI)

Açık ve kesin bilginin olmadığı yerde onun eksikliğini karşılayan yetidir.

Yargı, bir önermenin doğru ya da yanlış olduğunu varsaymaktır.

Olasılık, doğru olmaya benzemektir. Olasılığın dayanakları, deneyimimize uygun ve tanıklığa


dayanan şeylere inanmaktır.

Onaylama Dereceleri:
Herkesin deneyinin bizimle uyuşması, düzenli neden-etki (Bilgiye yakın)
Çok sayıda güvenilir tanık (2.derece); güven
Uygun tanıklık (3.derece); güvenli inanç
Aktarmalı tanıklık, aktarma sayısı arttıkça derece düşüyor.
Duyu içermeyen konular (Analoji yoluyla)
Vahiy tanıklığı kesin bilgi midir? İnan ve uslamlamanın ayrı alanları. (XVII-XIX)

Yersiz Onaylamanın Nedenleri (XX)

8.8. Bilimlerin Bölümlenmesi (XXI)

-Physica
-Practica
-Göstergebilim

You might also like