2. HAFTA İÇME VE KULLANMA SULARI İÇME VE KULLANMA SULARI
• Bu bölümde, içme ve kullanma suyu hakkında
genel bilgiler yanında, suların kullanım alanları, suların fiziksel, kimyasal ve toksik içerikleri ve sağlık riskleri konusunda bilgi verilecektir. • Genel Bilgiler Erişkin bir kişide kemiklerin %25’i, Yağ dokusunun %45’i, Derinin %68’i, Kanın %90’ı ve tüm vücut ağırlığının %63’ü sudan oluşmaktadır.
• Suyun canlı vücudunda çok önemli işlevleri
a-Hücre ve dokuların yapılarını korur b-Fizyolojik fonksiyonların yerine getirilmesi c-Hücre ve dokuların beslenmesi için gerekli unsurların taşınması d-Hücre ve dokuların metabolizma artıklarının vücut dışına atılması e-Vücut ısısının düzenlenmesidir. • • İstirahat halinde bir kişide günlük su ihtiyacı yaklaşık olarak 27 gr/Kg olup çeşitli durumlarda bu ihtiyaç miktarı artmakta olup örneğin bedeni çalışma esnasında bu miktar günlük 40-50 gr/Kg’a kadar yükselebilmektedir. • • Kişide fizyolojik su ihtiyacının yanı sıra kullanım suyu ihtiyacı da önemli bir yer tutmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından kullanım suyu ihtiyacı ortalama kişi başına 150 lt. / Gün olarak kabul edilmekte olup bu miktar batı ülkelerinde günlük 500 lt. /Gün’e kadar yükselmekte olup diğer taraftan geri kalmış Asya ve Afrika bölgelerinde bu miktar 50 lt. /Gün’e kadar düşmektedir • Suyun kullanım amaçları sırası ile şöyledir: a-İçme ve yemek pişirme ihtiyaçları b-Kişisel temizlik ihtiyaçları (çamaşır, banyo, temizlik vd. araba yıkama) c-Konutların temizliği d-Isınma ve Air-condition ihtiyaçları e-Tarımda sulama ihtiyaçları f-Cadde ve sokakların temizliği ) g-Eğlence ve sportif amaçlar (Yüzme havuzları, banyo vd. h-i-Hidroelektrik santralları j-Ticari ve endüstriyel amaçlar (kâğıt, kok kömürü, demir vd. üretimi) k-Acil ihtiyaçlar (yangın söndürme) l-Atıkların yerleşim yerlerinden taşınması (kanalizasyon sistemleri) şeklindedir • Tabiatta Suyun Dolaşımı • Su tabiatta belli bir dönüşüm içinde bulunmaktadır. Su yağışlarla (Yağmur, kar) yeryüzünü ulaşmakta ve yeryüzünde çeşitli kaynaklarda toplanmaktadır. Bu kaynaklardan suyun belli bir miktarı tekrar buharlaşarak havaya karışmakta ve yağışlarla yeryüzüne tekrar geri dönmektedir. Bu dönüşüme “tabiatta su dolaşımı” adı verilmekte • Tabiatta su meteorik, yerüstü ve yeraltı suları olmak üzere üç şekilde bulunmaktadır. • Meteorik suları oluşturan yağmur ve kar suları genelde biyolojik olarak temiz kabul edilirler.
• Ancak son zamanlarda oluşan radyoaktif
serpintiler ve asit yağmurları nedeni ile bu suların temizliğinden şüphe edilmekte olup bu tip suların sarnıçlarda toplandıktan sonra belli bir arıtma kademesinden geçirilerek kullanılmaları önerilmektedir. • • Yerüstü sularını oluşturan dere nehir ve göl suları ve hatta son zamanlarda deniz suları genel olarak kirli kabul edilirler.
• Bu tip sular barajlarda toplanıp, arıtıldıktan
sonra dezenfekte edilerek şebeke sistemi ile kullanıma verilirler. • Yeraltı sularını oluşturan kuyu ve kaynak suları ise özellikle kırsal bölgelerde büyük bir kullanım alanına sahiptirler. • Bu tip suların özellikle hela çukuru ve gübrelik gibi yerlerden uzakta bulunmaları gerekmektedir. • Kuyular hela çukuru ve gübreliklerden en az 10 m uzakta bulunmalı, derinlikleri en az 6 m olmalı, iç duvarları taşla örülmeli ve kuyu çevresi hayvanların girmemesi için çitle çevrilmelidir. • Kaynak suları ise genel olarak temiz kabul edilirler.
• Kaynak sularının çevresi insan ve hayvanların
girmemesi için kontrol altına alınmalı (kapte edilmeli), kaynağın çıkış noktasında kaynak odası bulunmalı, kaynak çevresinde lağım, drenaj çukuru, çöplük, gübrelik ve endüstriyel atıklar bulunmamalıdır • İçme ve Kullanma Sularının Özellikleri
• Dünyadaki toplam su rezervi yaklaşık
1.500.000.000 km3 olup bu suyun ancak %0 2’si içme ve kullanma suyu olarak kullanılacak niteliktedir. Suyun içme ve kullanma suyu olarak kullanılabilmesi için birtakım niteliklere sahip olması gerekmekte olup bu nitelikler sırası ile aşağıda belirtilmektedir. • • Suların Özellikleri
• Doğal sular çözünmüş ve askıda katı maddeleri
içerirler. Genellikle suyu kullanılabilir hale getirmek için bu maddeler ya tamamıyla sudan ayrılır veya miktarları belirli bir değerin altına düşürülür. • İçme sularındaki mineral maddelerin tamamen sudan ayrılması gerekmez. Mutlak olarak saf olan sular da içmek için uygun değildir. • Doğal sularda bulunan yabancı maddeler bu suların temas ettiği hava, toprak ve kullanılmış sulardan karışır. İçme sularının özellikleri her ülkenin kendi koyduğu standartlar ile tespit edilmektedir. • Ülkemizde TSE tarafından hazırlanan TS 266 numaralı standart içme suları standartlarıdır. . • Herhangi bir kaynağın suları derlenmeden önce, su kalitesinin bu standartlara uygun olup olmadığı araştırılmalıdır. • Suların özellikleri 4 grupta ele alınır: • Fiziksel Özellikler • Kimyasal Özellikler • Bakteriyolojik Özellikler • Radyoaktif Özellikler • 1-Suların Fiziksel Özellikleri a-Sıcaklık (Tavsiye edilen değer 7-12 o C arası) b-Bulanıklık (Suyun berrak olması gerekir. Sudaki bulanıklık, silt, kil, parçalanmış organik madde ve bakterilerin varlığından ileri gelir.) c-Renk (Suyun renkli olması, su içerisinde çözünmüş veya kolloid halde yabancı maddelerin bulunduğunu gösterir. d-Tat ve Koku (Canlı veya ölmüş haldeki mikroorganizmalar, çözünmüş hirojen sülfür H2S, metan CH4, karbon dioksit CO2 gibi gazlar, org. madde, Sodyum Klörür NaCl ve demir bileşikleri suya tat ve koku verirler. • 2-Kimyasal Özellikleri
• Yer altısularının kimyasal özellikleri, suyun
süzüldüğü zeminin cinsine, yüzeysel suların kimyasal özellikleri ise hidrolojik havzanın karakterlerine bağlıdır. • a-Ph Değeri: Suyun asit veya alkali karakterde olduğunu gösterir. Ph 0-14 arasındadır. 0-6 asidik, 7-8 nötr, 9-14 bazik dir. Turnusol kağıdı deneyini hatırlayınız. • b-(O2)Oksijen: Suda doğal olarak bulunan Oksijen suya toprak havasından karışmaktadır. Normal koşullarda miktarı 6-12 mg/lt.dir. • Oksijen miktarında düşüş görülen sularda mikroorganizmalar ile oluşan bir kirlenme düşünülmelidir. • Sudaki Oksijen miktarının artması sonucunda ise suda agressivite denen aşındırıcı bir etki ortaya çıkmaktadır. • Özellikle kurşun borularla taşınan sularda aşındırıcı etki sonucu kurşunun su içine karışmasına neden olmakta ve buda bu suyu kullananlarda akut kurşun zehirlenmelerine yol açmaktadır. • Polonya’nın Leipzig şehrinde oluşan ve birçok kişinin kurşun zehirlenmesi ve ölümüne yol açan olay bu şekilde meydana gelmiştir. Bu nedenle günümüzde su şebeke sistemlerinde kurşun borular kullanılmamaktadır. • c-CO2 Miktarı: Fazla miktarda CO2 içeren sular, temas halinde bulundukları metallerde korozyona sebep olur. • Sulardaki CO2, serbest halde bulunabileceği gibi, Karbonat CO3 ve bi karbonat HCO3 olarak ta bulunabilir. • d-Sertlik Derecesi: Suyun içerisindeki tuzların çözünmesi şile oluşur. Suların sertliği 2 grupta incelenir. Geçici ve kalıcı sertlik. • Geçici sertlik Ca ve Mg tuzlarından ileri gelir. Bu tür sertlik suyun kaynatılmasıyla giderilebilir. • Kalıcı sertlik ise Ca ve Mg un sülfat, klorür, nitrat ve silikat tuzlarından ileri gelir. bu tür sertlik suyun soda ile muamelesi ile giderilir.Kalıcı ve geçici sertliğin toplamı suyun toplam sertlik derecesini belirler. • Sertlik birimi Fransız sertlik derecesi olup 1 Fransız Sertlik Derecesi “1 litre suda 10 mg Kalsiyum Karbonatın verdiği sertlik düzeyi” olarak tanımlanmaktadır. • Sertlik düzeyleri Tatlı su (0-7 sertlik derecesi), yumuşak su (7-14 sertlik derecesi), orta sert su (14-28 sertlik derecesi) ve sert su (28 ve üzeri sertlik derecesi) olarak sınıflanmaktadır. • Sert suların kullanıldığı bölgelerde temizlik maddelerinin daha az köpürmesi nedeni ile daha fazla temizlik maddesi harcanması gibi olumsuz bir etki bulunmaktadır. • f-Manganez: Suda genellikle demirle birlikte bulunur. Mn konsantrasyonunun 0,1 mg/l den az olması istenir. • Daha büyük değerler suyun tadını bozabileceği gibi, suya siyah renk verir. • g-Klorürler: Sudaki klorür konsantresi 250 mg/l den fazla olmamalıdır. • Bu miktardan fazla olması durumunda sağlık açısından tehlike olmasa bile tat olarak su içilemez hale gelir. • Klorür bulunan sularda ise insan veya hayvan idrarı ile oluşmuş bir kirlenme düşünülmelidir. • h- Azot Bileşikleri: Azot suda amonyak, nitrit ve nitrat şeklinde bulunur.
• Amonyak ve nitritin bulunması organik bir
kirlenmeyi gösterdiğinden, detaylı bir bakteriyolojik inceleme gerekir. 3,5 mg/l değerinin aşması durumunda suda bakteriyolojik inceleme istenir.
• İçme suyunda amonyak, nitrit ve nitratın
bulunmaması istenir. • Nitrat ve nitrit bulunan sularda insan veya hayvan dışkısı ile kirlenme, düşünülmelidir • i-Zehirli maddeler: Suda belirli bir limitin üzerinde bulunması halinde insan sağlığı için zararlı olan maddelerdir. • Bu maddelerin üst limitleri şunlardır: • Kurşun, 0,05 mg/l • Arsenik, 0,05 mg/l • Krom, 0,05 mg/l • Kadmiyum, 0,01 mg/l • Florür, 1,5 mg/l • Selenyum, 0,01 mg/l • Siyanür, 0,2 mg/l • Baryum, 1,00 mg/l • Flor miktarı litrede 1.5 mg’ın üstünde olan suları içenlerde flourozis denen diş ve kemiklerde kahverengi lekeler ile karakterize bir patoloji oluşmaktadır.
• Flor miktarı 0.5 mg/lt.nin altındaki suları
içenlerde ise özellikle gelişme çağında diş çürükleri ortaya çıkmaktadır. • 3-Bakteriyolojik Özellikleri • Sularda hastalık yapan bakteri ve mikroorganizmaların varlığı ancak bakteriyolojik deneylerle ortaya çıkar. Suların bakterilerle kirlenmesi, kanal sularının, yerleşim bölgelerinden gelen kirli yağış sularının temiz sular ile karışması sonucu ortaya çıkar. Bakteriyolojik özelliklerin tayini için su temini tesisinin bütün kısımlarından yeterli sıklıkta (Nüfusu 100.000 den büyük büyük şehirlerde her gün) numune alıp analiz edilmelidir. • 4-Radyoaktif Özellikleri • Radyoaktif maddeler sulara tabi yollardan veya: Atomik enerji kullanan sanayi tesislerinden (Nükleer santraller), Nükleer deneme merkezlerinden, Tıpta veya diğer araştırmalarda kullanılan radyoaktif maddelerden ve Uranyum maden işletmelerinden suya karışırlar. • Radyoaktif kirleticilerin uzaklaştırılmasında, gerekli tedbirlerin alınması ve özel bir itina gösterilmesi gerekir. Aksi halde çevreye radyoaktif maddelerin yayılması mümkündür. İçme ve Kullanma Suları ile Oluşan Hastalıklar • a-Hastalık etkeninin suya karışması ile oluşan hastalıklar • b-Suyun yetersizliği sonucu oluşan hastalıklar • c-Suda yaşayan canlılar yolu ile oluşan hastalıklar • d-Su ile ilişkili vektörler ile oluşan hastalıklar • a-Hastalık etkeninin suya karışması ile oluşan hastalıklar • * Tifo • * Paratifo • * Kolera • * Enfeksiyöz Hepatit • * Basilli Dizanteri • * Amipli Dizanter • b-Suyun yetersizliği sonucu oluşan hastalıklar • * Askariyazis • * Uyuz • * Trahom • * Basilli Dizanteri • * İmpetigo • * Konjonktivit • c-Suda yaşayan canlılar yolu ile oluşan hastalıklar • * Salmonellozis (Midyelerde salmonella bakterileri) • * Şistozomiyazis (Salyangozlarda şistozoma yumurtaları) • d-Su ile ilişkili vektörler ile oluşan hastalıklar • * Tripanozomiyazis • * Sıtma • * Sarı Yangı • * Onkoserkaziozis • Direkt olarak sudan kaynağını alan hastalıkların etkenleri çeşitli yollarla suya karışmakta ve bu enfekte suyu içenlerde hastalık ortaya çıkmaktadır. • Bu grup hastalıklardan korunmada en önemli nokta suların bakteriyolojik açıdan temiz tutulması ve suların arıtma ve dezenfeksiyon işlemlerinden geçirildikten sonra kullanılmasıdır. • Suyun yetersizliği sonucu oluşan hastalıklar genel olarak suyun yetersiz bulunması sonucunda gerekli hijyenik şartların sağlanamaması sonucu oluşmaktadırlar.
• Bu tip hastalıklardan korunmada en önemli
etken suyun yeterli miktarda sağlanmasıdır. • Suda yaşayan canlıların yenmesi sonucu oluşan hastalıklardır. Bu tip hastalıklar midye, salyangoz vd gibi deniz canlılarının yenmesi sonucu oluşan gıda zehirlenmeleridir. • Bu tip hastalıklardan korunmada en önemli nokta enfekte olma şüphesi olan deniz canlılarının yenmemesidir. • Su ile bulaşabilen hastalıklar grubunda ise yaşamlarının belli bir evrim sürecini su içinde tamamlayan canlıların oluşturduğu hastalıklar yer almaktadır. • Bu grup hastalıklar arasında ülkemiz için özellikle güney bölgelerimizde hala önemi olan sıtma yer almaktadır. • Bu grup hastalıklardan korunmada en önemli nokta durgun su birikintilerinin yok edilmesi, suyun açıkta değil kapalı şebeke sistemi ile taşınması bunun yanı sıra sıvı atıklarında yine kapalı kanalizasyon sistemleri ile taşınmasıdır. Su ile İlişkili Hastalıkların Dünyadaki Durumu