You are on page 1of 40

ITP 16105

SU TEMİNİ VE ÇEVRE SAĞLIĞI


2. HAFTA
İÇME VE KULLANMA SULARI
İÇME VE KULLANMA SULARI

• Bu bölümde, içme ve kullanma suyu hakkında


genel bilgiler yanında, suların kullanım
alanları, suların fiziksel, kimyasal ve toksik
içerikleri ve sağlık riskleri konusunda bilgi
verilecektir.
• Genel Bilgiler
Erişkin bir kişide kemiklerin %25’i, Yağ dokusunun %45’i,
Derinin %68’i, Kanın %90’ı ve tüm vücut ağırlığının %63’ü sudan
oluşmaktadır.

• Suyun canlı vücudunda çok önemli işlevleri


a-Hücre ve dokuların yapılarını korur
b-Fizyolojik fonksiyonların yerine getirilmesi
c-Hücre ve dokuların beslenmesi için gerekli unsurların
taşınması
d-Hücre ve dokuların metabolizma artıklarının vücut dışına
atılması
e-Vücut ısısının düzenlenmesidir.
•  
• İstirahat halinde bir kişide günlük su ihtiyacı yaklaşık
olarak 27 gr/Kg olup çeşitli durumlarda bu ihtiyaç miktarı
artmakta olup örneğin bedeni çalışma esnasında bu
miktar günlük 40-50 gr/Kg’a kadar yükselebilmektedir.

• Kişide fizyolojik su ihtiyacının yanı sıra kullanım suyu
ihtiyacı da önemli bir yer tutmaktadır. Dünya Sağlık
Örgütü tarafından kullanım suyu ihtiyacı ortalama kişi
başına 150 lt. / Gün olarak kabul edilmekte olup bu
miktar batı ülkelerinde günlük 500 lt. /Gün’e kadar
yükselmekte olup diğer taraftan geri kalmış Asya ve
Afrika bölgelerinde bu miktar 50 lt. /Gün’e kadar
düşmektedir
• Suyun kullanım amaçları sırası ile şöyledir:
a-İçme ve yemek pişirme ihtiyaçları
b-Kişisel temizlik ihtiyaçları (çamaşır, banyo,
temizlik vd. araba yıkama)
c-Konutların temizliği
d-Isınma ve Air-condition ihtiyaçları
e-Tarımda sulama ihtiyaçları
f-Cadde ve sokakların temizliği
)
g-Eğlence ve sportif amaçlar (Yüzme havuzları,
banyo vd.
h-i-Hidroelektrik santralları
j-Ticari ve endüstriyel amaçlar (kâğıt, kok
kömürü, demir vd. üretimi)
k-Acil ihtiyaçlar (yangın söndürme)
l-Atıkların yerleşim yerlerinden taşınması
(kanalizasyon sistemleri) şeklindedir
• Tabiatta Suyun Dolaşımı
• Su tabiatta belli bir dönüşüm içinde
bulunmaktadır. Su yağışlarla (Yağmur, kar)
yeryüzünü ulaşmakta ve yeryüzünde çeşitli
kaynaklarda toplanmaktadır. Bu kaynaklardan
suyun belli bir miktarı tekrar buharlaşarak
havaya karışmakta ve yağışlarla yeryüzüne
tekrar geri dönmektedir. Bu dönüşüme
“tabiatta su dolaşımı” adı verilmekte
• Tabiatta su meteorik, yerüstü ve yeraltı suları
olmak üzere üç şekilde bulunmaktadır.
• Meteorik suları oluşturan yağmur ve kar suları
genelde biyolojik olarak temiz kabul edilirler.

• Ancak son zamanlarda oluşan radyoaktif


serpintiler ve asit yağmurları nedeni ile bu
suların temizliğinden şüphe edilmekte olup bu
tip suların sarnıçlarda toplandıktan sonra belli
bir arıtma kademesinden geçirilerek
kullanılmaları önerilmektedir.

• Yerüstü sularını oluşturan dere nehir ve göl
suları ve hatta son zamanlarda deniz suları
genel olarak kirli kabul edilirler.

• Bu tip sular barajlarda toplanıp, arıtıldıktan


sonra dezenfekte edilerek şebeke sistemi ile
kullanıma verilirler.
• Yeraltı sularını oluşturan kuyu ve kaynak suları
ise özellikle kırsal bölgelerde büyük bir
kullanım alanına sahiptirler.
• Bu tip suların özellikle hela çukuru ve gübrelik
gibi yerlerden uzakta bulunmaları
gerekmektedir.
• Kuyular hela çukuru ve gübreliklerden en az 10
m uzakta bulunmalı, derinlikleri en az 6 m
olmalı, iç duvarları taşla örülmeli ve kuyu
çevresi hayvanların girmemesi için çitle
çevrilmelidir.
• Kaynak suları ise genel olarak temiz kabul
edilirler.

• Kaynak sularının çevresi insan ve hayvanların


girmemesi için kontrol altına alınmalı (kapte
edilmeli), kaynağın çıkış noktasında kaynak
odası bulunmalı, kaynak çevresinde lağım,
drenaj çukuru, çöplük, gübrelik ve endüstriyel
atıklar bulunmamalıdır
• İçme ve Kullanma Sularının Özellikleri

• Dünyadaki toplam su rezervi yaklaşık


1.500.000.000 km3 olup bu suyun ancak %0
2’si içme ve kullanma suyu olarak kullanılacak
niteliktedir. Suyun içme ve kullanma suyu
olarak kullanılabilmesi için birtakım niteliklere
sahip olması gerekmekte olup bu nitelikler
sırası ile aşağıda belirtilmektedir.
•  
• Suların Özellikleri

• Doğal sular çözünmüş ve askıda katı maddeleri


içerirler. Genellikle suyu kullanılabilir hale
getirmek için bu maddeler ya tamamıyla
sudan ayrılır veya miktarları belirli bir değerin
altına düşürülür.
• İçme sularındaki mineral maddelerin tamamen
sudan ayrılması gerekmez. Mutlak olarak saf
olan sular da içmek için uygun değildir.
• Doğal sularda bulunan yabancı maddeler bu
suların temas ettiği hava, toprak ve kullanılmış
sulardan karışır. İçme sularının özellikleri her
ülkenin kendi koyduğu standartlar ile tespit
edilmektedir.
• Ülkemizde TSE tarafından hazırlanan TS 266
numaralı standart içme suları standartlarıdır. .
• Herhangi bir kaynağın suları derlenmeden
önce, su kalitesinin bu standartlara uygun olup
olmadığı araştırılmalıdır.
• Suların özellikleri 4 grupta ele alınır:
• Fiziksel Özellikler
• Kimyasal Özellikler
• Bakteriyolojik Özellikler
• Radyoaktif Özellikler
• 1-Suların Fiziksel Özellikleri
a-Sıcaklık (Tavsiye edilen değer 7-12 o C arası)
b-Bulanıklık (Suyun berrak olması gerekir. Sudaki
bulanıklık, silt, kil, parçalanmış organik madde ve
bakterilerin varlığından ileri gelir.)
c-Renk (Suyun renkli olması, su içerisinde çözünmüş
veya kolloid halde yabancı maddelerin bulunduğunu
gösterir.
d-Tat ve Koku (Canlı veya ölmüş haldeki
mikroorganizmalar, çözünmüş hirojen sülfür H2S, metan
CH4, karbon dioksit CO2 gibi gazlar, org. madde, Sodyum
Klörür NaCl ve demir bileşikleri suya tat ve koku verirler.
• 2-Kimyasal Özellikleri

• Yer altısularının kimyasal özellikleri, suyun


süzüldüğü zeminin cinsine, yüzeysel suların
kimyasal özellikleri ise hidrolojik havzanın
karakterlerine bağlıdır.
• a-Ph Değeri: Suyun asit veya alkali karakterde
olduğunu gösterir. Ph 0-14 arasındadır. 0-6
asidik, 7-8 nötr, 9-14 bazik dir. Turnusol kağıdı
deneyini hatırlayınız.
• b-(O2)Oksijen: Suda doğal olarak bulunan Oksijen suya
toprak havasından karışmaktadır. Normal koşullarda miktarı
6-12 mg/lt.dir.
• Oksijen miktarında düşüş görülen sularda
mikroorganizmalar ile oluşan bir kirlenme düşünülmelidir.
• Sudaki Oksijen miktarının artması sonucunda ise suda
agressivite denen aşındırıcı bir etki ortaya çıkmaktadır.
• Özellikle kurşun borularla taşınan sularda aşındırıcı etki
sonucu kurşunun su içine karışmasına neden olmakta ve
buda bu suyu kullananlarda akut kurşun zehirlenmelerine
yol açmaktadır.
• Polonya’nın Leipzig şehrinde oluşan ve birçok kişinin kurşun
zehirlenmesi ve ölümüne yol açan olay bu şekilde meydana
gelmiştir. Bu nedenle günümüzde su şebeke sistemlerinde
kurşun borular kullanılmamaktadır.
• c-CO2 Miktarı: Fazla miktarda CO2 içeren sular,
temas halinde bulundukları metallerde
korozyona sebep olur.
• Sulardaki CO2, serbest halde bulunabileceği
gibi, Karbonat CO3 ve bi karbonat HCO3 olarak
ta bulunabilir.
• d-Sertlik Derecesi: Suyun içerisindeki tuzların
çözünmesi şile oluşur. Suların sertliği 2 grupta
incelenir. Geçici ve kalıcı sertlik.
• Geçici sertlik Ca ve Mg tuzlarından ileri gelir.
Bu tür sertlik suyun kaynatılmasıyla
giderilebilir.
• Kalıcı sertlik ise Ca ve Mg un sülfat, klorür,
nitrat ve silikat tuzlarından ileri gelir. bu tür
sertlik suyun soda ile muamelesi ile
giderilir.Kalıcı ve geçici sertliğin toplamı suyun
toplam sertlik derecesini belirler.
• Sertlik birimi Fransız sertlik derecesi olup 1
Fransız Sertlik Derecesi “1 litre suda 10 mg
Kalsiyum Karbonatın verdiği sertlik düzeyi”
olarak tanımlanmaktadır.
• Sertlik düzeyleri Tatlı su (0-7 sertlik derecesi),
yumuşak su (7-14 sertlik derecesi), orta sert su
(14-28 sertlik derecesi) ve sert su (28 ve üzeri
sertlik derecesi) olarak sınıflanmaktadır.
• Sert suların kullanıldığı bölgelerde temizlik
maddelerinin daha az köpürmesi nedeni ile daha
fazla temizlik maddesi harcanması gibi olumsuz
bir etki bulunmaktadır.
• f-Manganez: Suda genellikle demirle birlikte
bulunur. Mn konsantrasyonunun 0,1 mg/l den
az olması istenir.
• Daha büyük değerler suyun tadını bozabileceği
gibi, suya siyah renk verir.
• g-Klorürler: Sudaki klorür konsantresi 250 mg/l
den fazla olmamalıdır.
• Bu miktardan fazla olması durumunda sağlık
açısından tehlike olmasa bile tat olarak su
içilemez hale gelir.
• Klorür bulunan sularda ise insan veya hayvan
idrarı ile oluşmuş bir kirlenme düşünülmelidir.
• h- Azot Bileşikleri: Azot suda amonyak, nitrit
ve nitrat şeklinde bulunur.

• Amonyak ve nitritin bulunması organik bir


kirlenmeyi gösterdiğinden, detaylı bir
bakteriyolojik inceleme gerekir. 3,5 mg/l
değerinin aşması durumunda suda
bakteriyolojik inceleme istenir.

• İçme suyunda amonyak, nitrit ve nitratın


bulunmaması istenir.
• Nitrat ve nitrit bulunan sularda insan veya
hayvan dışkısı ile kirlenme, düşünülmelidir
• i-Zehirli maddeler: Suda belirli bir limitin üzerinde
bulunması halinde insan sağlığı için zararlı olan
maddelerdir.
• Bu maddelerin üst limitleri şunlardır:
• Kurşun, 0,05 mg/l
• Arsenik, 0,05 mg/l
• Krom, 0,05 mg/l
• Kadmiyum, 0,01 mg/l
• Florür, 1,5 mg/l
• Selenyum, 0,01 mg/l
• Siyanür, 0,2 mg/l
• Baryum, 1,00 mg/l
• Flor miktarı litrede 1.5 mg’ın üstünde olan
suları içenlerde flourozis denen diş ve
kemiklerde kahverengi lekeler ile karakterize
bir patoloji oluşmaktadır.

• Flor miktarı 0.5 mg/lt.nin altındaki suları


içenlerde ise özellikle gelişme çağında diş
çürükleri ortaya çıkmaktadır.
• 3-Bakteriyolojik Özellikleri
• Sularda hastalık yapan bakteri ve
mikroorganizmaların varlığı ancak bakteriyolojik
deneylerle ortaya çıkar. Suların bakterilerle
kirlenmesi, kanal sularının, yerleşim
bölgelerinden gelen kirli yağış sularının temiz
sular ile karışması sonucu ortaya çıkar.
Bakteriyolojik özelliklerin tayini için su temini
tesisinin bütün kısımlarından yeterli sıklıkta
(Nüfusu 100.000 den büyük büyük şehirlerde
her gün) numune alıp analiz edilmelidir.
• 4-Radyoaktif Özellikleri
• Radyoaktif maddeler sulara tabi yollardan veya:
Atomik enerji kullanan sanayi tesislerinden
(Nükleer santraller), Nükleer deneme
merkezlerinden, Tıpta veya diğer araştırmalarda
kullanılan radyoaktif maddelerden ve Uranyum
maden işletmelerinden suya karışırlar.
• Radyoaktif kirleticilerin uzaklaştırılmasında,
gerekli tedbirlerin alınması ve özel bir itina
gösterilmesi gerekir. Aksi halde çevreye
radyoaktif maddelerin yayılması mümkündür.
İçme ve Kullanma Suları ile Oluşan
Hastalıklar
• a-Hastalık etkeninin suya karışması ile oluşan
hastalıklar
• b-Suyun yetersizliği sonucu oluşan hastalıklar
• c-Suda yaşayan canlılar yolu ile oluşan
hastalıklar
• d-Su ile ilişkili vektörler ile oluşan hastalıklar
• a-Hastalık etkeninin suya karışması ile oluşan
hastalıklar
• * Tifo
• * Paratifo
• * Kolera
• * Enfeksiyöz Hepatit
• * Basilli Dizanteri
• * Amipli Dizanter
• b-Suyun yetersizliği sonucu oluşan hastalıklar
• * Askariyazis
• * Uyuz
• * Trahom
• * Basilli Dizanteri
• * İmpetigo
• * Konjonktivit
• c-Suda yaşayan canlılar yolu ile oluşan
hastalıklar
• * Salmonellozis (Midyelerde salmonella
bakterileri)
• * Şistozomiyazis (Salyangozlarda şistozoma
yumurtaları)
• d-Su ile ilişkili vektörler ile oluşan hastalıklar
• * Tripanozomiyazis
• * Sıtma
• * Sarı Yangı
• * Onkoserkaziozis
• Direkt olarak sudan kaynağını alan
hastalıkların etkenleri çeşitli yollarla suya
karışmakta ve bu enfekte suyu içenlerde
hastalık ortaya çıkmaktadır.
• Bu grup hastalıklardan korunmada en önemli
nokta suların bakteriyolojik açıdan temiz
tutulması ve suların arıtma ve dezenfeksiyon
işlemlerinden geçirildikten sonra
kullanılmasıdır.
• Suyun yetersizliği sonucu oluşan hastalıklar
genel olarak suyun yetersiz bulunması
sonucunda gerekli hijyenik şartların
sağlanamaması sonucu oluşmaktadırlar.

• Bu tip hastalıklardan korunmada en önemli


etken suyun yeterli miktarda sağlanmasıdır.
• Suda yaşayan canlıların yenmesi sonucu
oluşan hastalıklardır. Bu tip hastalıklar midye,
salyangoz vd gibi deniz canlılarının yenmesi
sonucu oluşan gıda zehirlenmeleridir.
• Bu tip hastalıklardan korunmada en önemli
nokta enfekte olma şüphesi olan deniz
canlılarının yenmemesidir.
• Su ile bulaşabilen hastalıklar grubunda ise
yaşamlarının belli bir evrim sürecini su içinde
tamamlayan canlıların oluşturduğu hastalıklar yer
almaktadır.
• Bu grup hastalıklar arasında ülkemiz için özellikle
güney bölgelerimizde hala önemi olan sıtma yer
almaktadır.
• Bu grup hastalıklardan korunmada en önemli
nokta durgun su birikintilerinin yok edilmesi, suyun
açıkta değil kapalı şebeke sistemi ile taşınması
bunun yanı sıra sıvı atıklarında yine kapalı
kanalizasyon sistemleri ile taşınmasıdır.
Su ile İlişkili Hastalıkların Dünyadaki
Durumu

You might also like