ALGI NEDİR? • Bireylerin çevrelerini anlamlandırmak adına, duyumsal izlenimlerini düzenleme ve yorumlama süreçlerine verilen addır. • Ancak algıladığımız şey somut gerçeklikten önemli derecede farklı olabilir. • Yunan filozof Plato, gerçekliği bizim, «bir mağaranın kalın duvarlarından yansıyan gölgelerde gördüğümüzü» söyler. Algılar neden ö nemlidir? • Davranışlarımız neyin gerçek olduğunu algıladığımıza göre şekillenir; gerçekliğin kendisine göre değil. • Davranış açısından önemli olan dünya, algılanan dünyadır. • Örgüt içindeki koşulların çalışanlar üzerindeki olumlu veya olumsuz etkisi, bu koşulların çalışanlar tarafından nasıl algıladığına göre şekillenir. • «Göz bakar beyin görür» Algıyı Etkileyen Faktö rler ALGILANANLA İLGİLİ FAKTÖRLER ●Tutumlar ●Amaçlar ●İlgi alanları ●Deneyim ●Beklentiler DURUMLA İLGİLİ FAKTÖRLER ●Zaman ALGI ●İş Koşulları ●Sosyal Düzenleme HEDEFLE İLGİLİ FAKTÖRLER ●Anılar ●Hareket ●Ses ●Boyut ●Arka plan ●Yakınlık ●Benzerlik İnsanları Algılama: Diğ erleri Hakkında Yargıya Varma • ATIF Teorisi: belirli bir davranışa atfettiğimiz anlama dayanarak, insanları nasıl farklı şekillerde yargıladığımızı açıklamaya çalışır. • Bu teori bir insanın davranışını gözlemlerken, davranışın içsel nedenlerden mi yoksa dışsal nedenlerden mi kaynaklandığını belirlemeye çalıştığımızı anlatır. • İçsel atıf: kişinin kontrol edebileceğini düşündüğümüz atıflardır. Bir davranışı kişinin sahip olduğu kişisel özelliklere bağlı olarak açıklamak. • Dışsal atıf: insanların durumlar tarafından belirli bir şekilde yapmaya zorlandığını düşündüğümüz davranışlardır (çevresel koşullar, dış etkenler vs.). Atıflarda dü ştü ğ ü mü z temel yanılgılar • Temel atfetme yanılgısı: insanları davranışları hakkında yargılarken, dış faktörlerin etkisinin daha düşük, içsel veya kişisel faktörlerin etkisinin daha yüksek algılama eğilimine denir. • Örneğin, bir satış müdürünün, satış elemanlarının gösterdiği düşük performansı, rakibin yeni piyasaya çıkardığı yenilikçi bir ürüne değil de elemanların tembelliğine bağlaması. • Örneğin, Birisinin gergin halini, yetiştirmesi gereken işlerin yoğunluğuna değil de sinirli kişilik yapısıyla açıklayabiliriz. • Kendini kayırma eğilimi (kendine hizmet eden önyargı): bireylerin ve örgütlerin başarılarını kendi yetenek ve gayretleri gibi içsel faktörlere, başarısızlıklarını ise kötü şans veya verimsiz iş arkadaşları gibi dışsal faktörlere atfetme eğilimine denir. • Araştırmacılar bir grup insana «eğer biri size dava ederse ve siz davayı kazanırsanız, davayı açan kişi mahkeme masraflarını ödemeli midir?» diye sormuştur. İnsanların %85’i «evet» cevabını vermiştir. Başka bir gruba ise, «eğer birini dava eder ve davayı kaybederseniz, mahkeme masraflarını ödemeli misiniz?» diye sorulmuştur. Bu grubun sadece %44’ü «evet» cevabını vermiştir. Kendini kayırma eğ iliminin ö zel bir tü rü : Kendini Sabotaj • Size zor gelen bir dersten sınava gireceğinizi ve başarılı olma yönünde hiçbir beklentinizin olmadığını varsayalım. Bu durumda, mümkün olan en fazla sayıda insanın, sizin konuları gözden geçirmediğinizi, derse hiç ilgi duymadığınızı ve bunun yanı sıra birde baş ağrısı çektiğinizi bilmesini istersiniz. Böylece sizin daha sonraki başarısızlığınız dışsal nedenlere yüklenmiş olur, başarısızlığınıza kılıf uydurmaya çalıştığınız yönünde bir görüntü oluşmaz. Berglas (1987) bunu kendine sabatoj olarak adlandırmıştır. • Bu durumu incelemek üzere Berglas ve Jones (1987) katılımcıların bir kısmına çözülebilir, bir kısmına ise çözülemez bir takım problemler verdiler ve onlardan bu problemleri çözmeleri istendi. • İlk denemeden sonra tüm katılımcılara problemleri çözmede çok başarılı oldukları söylendi ve ikinci problemi çözmeye geçmeden önce iki seçenek sunuldu; sözüm ona ya entelektüel işlev ve performansı arttıran «actavil» adlı bir ilacı veya bunun tam tersi bir etki yaratan «pandocrin» adlı bir ilacı seçeceklerdi. • İlk denemede çözülebilir problemler sorulan grup hangi ilacı seçmiştir? • İlk denemde çözülemez problemler sorulan grup hangi ilacı seçmiştir? AKTÖ R-GÖ ZLEMCİ YANILGISI • Aktör; davranışta bulunan kişi, gözlemci;aktörün davranışlarını gözlemleyendir. • Aktörlerin, kendi davranışlarını dış etkenlere bağlı olarak açıklama, gözlemcilerin ise aynı davranışları aktörlerin kişisel özelliklerine bağlı açıklama eğilimine aktör- gözlemci yanılgısı denilmektedir. • Örneğin, ben çok güzel konserler olduğu için festivali takip ettiğimi söyleyebilirim, bir başkası ise, benim festivale gitmemi entel gözükmek isteyen özenti biri olmama bağlayabilir. İnsanları yargılarken yaygın olarak kullanılan kısayollar • Algıda Seçicilik: Bir insanın, nesnenin veya olayın ayırd edici özellikleri, onları algılama olasılığımızı arttıracaktır. Neden? • Bu eğilim neden kendi arabanıza benzeyen arabaları hemen fark ettiğinizi veya bir patronun, herkes aynı şeyi yaptığı halde, neden sadece bazılarını payladığını açıklar. • Etrafımızda olan her şeyi algılayamadığımız için, algıda seçicilik yöntemini kullanırız. • Gözlemlediğimizi her şeyi özümleyemediğimiz için, durumları küçük parçalar halinde sindiririz. • Ancak bu seçimi rastgele yapmayız, seçerken ilgi alanlarımıza, altyapımıza, deneyimlerimize ve tutumlarımıza göre seçim yaparız. • Algıda seçicilik, diğerlerini hızlıca atlamamıza ve bir şeye odaklanmamızı sağlar, ancak durumu yanlış algılayabilme riskini de beraberinde getirir. Hale Etkisi Bir birey hakkında genel görüşümüzü, o bireyin zekası, sosyalliği veya dış görünüşü gibi tek bir özelliğe bağlı olarak belirliyorsak burada hale etkisi görüyoruz demektir. Bir çalışmada katılımcılara, zeki, yetenekli, pratik, kararlı, sıcak gibi kişisel özelliklerin yer aldığı bir liste verilir ve bu özelliklere sahip birinin nasıl biri olduğunu tanımlamaları istenir. Katılımcılar bu kişiyi «bilge, esprili, popüler ve hayal gücü yüksek» olarak tarif ederler. Aynı listede «sıcak» kelimesi «soğuk» ile değiştirildiğinde tamamen başka bir tablo ortaya çıkmıştır. Kontrast etkisi • Bir insana verdiğimiz tepki, yakın zamanda ilişki kurduğumuz insanlardan etkilenir. • Örneğin seri bir iş görüşmesi esnasında adayın mülakat sırasına göre, görüşmeyi yapanların aday hakkındaki değerlendirmeleri farklılık gösterebilir. • Eğer bir önceki adaylar ortalama idiyse, aday daha iyi olarak; önceki adaylar daha güçlü ise aday daha zayıf olarak değerlendirilir. Kalıplaştırma • Bir kişiyi ait olduğu gruba göre algılama eğilimindeysek, kalıplaştırma olarak adlandırılan kısa yolu kullanıyoruz demektir. • Çabuk karar verebilmek için genellemeler her gün bize yardımcı olabilir. Çünkü genellemeler sayesinde karmaşık dünyayı basite indirgeyebiliriz. • Örgütlerde sıkça yaşa, ırka, cinsiyete, etnik kökene veya kiloya göre genellemene rastlanır. • Örneğin kadınlar terfi alamaz, Asyalı çalışanlar nazik ve çalışkandır, Latin Amerikalılar tembel ve eğlenceye düşkündür vs. Ö rgü tlerde Kısayolların Ö zel Uygulamaları • İş Görüşmeleri: Mülakatı yapanlar bazen yanlış yargısal kararlara varırlar. • Araştırmalar bir insan hakkındaki izlenimin ona ilk bakışta saniyenin onda birinde oluştuğunu göstermektedir (İLK İZLENİM HATASI). • Eğer ilk izlenim olumsuzsa (mülakatta ilk olarak elde edilen bilgiler) sonradan ortaya çıkanlara oranla daha yüksek olarak değerlendirilecektir. • Görüşme yapanların çoğunun fikri mülakatın ilk 4-5 dakikasından sonra kolaylıkla değişmez. • Performans Beklentileri: İnsanlar yanlış yaptıkları zamanlarda bile, gerçeklik algılarını doğrulamaya çalışırlar. • Kendi kendini doğrulayan kehanet (Pygmalion ve Golem Etkisi): bir insanın davranışlarının, diğerlerinin beklentileri doğrultusunda nasıl şekillendiğini gösterir. • Eğer yönetici ekibinde iyi sonuçlar bekliyorsa, ekibi onu yarı yolda bırakmayacaktır (pygmalion etkisi). Benzer şekilde eğer yönetici ekibinden düşük performans bekliyorsa, ekibi bu düşük performans beklentisini yerine getirecektir. (golem etkisi) • Beklentiler gerçeğe dönüşür. Kendi kendini gerçekleştiren kehanetin dairesel aşamaları 1-Yöneticinin yanında çalışan kişiler hakkında geliştirdiği beklentiler 4-Çalışanın 2-Bu beklentilerin davranışlarının yöneticinin zamanla yöneticinin çalışanlarına beklentilerine tutarlı davranış olarak biçimlerini gerçekleşmesi etkilemesi 3-Yöneticinin bu tür davranışlarının çalışanların yetenek ve kendine yeterlilik davranışlarını etkilemesi PERFORMANS DEĞERLENDİRMEDE YANILGILAR • Hale Etkisi: bir yöneticinin, bir elemanı, belli bir iş alanındaki mükemmelliğine bakarak, diğer alanlarda da olduğundan, daha yüksek değerlendirilmesidir. Diğer ifade ile hale etkisi, değerlendiricinin, astının performansında ki birbirinden bağımsız ve belirgin özellikler arasında ki farklılıklarını görememesi ve bu doğrultuda hatalı değerlendirme yapması anlamına gelmektedir. • Hale etkisi ters yönde de işleyebilir. Bir eleman, işin bütün yönlerinde başarılı olduğu halde, bir tek yönde pek başarılı değilse, bu başarılı olmadığı yönün öne çıkarılması; “boynuz etkisi” diye bilinen durumu ortaya çıkarır. Bu durum, o elemanın başarılı olduğu konularda, olduğundan daha düşük değerlendirilmesine yok açabilir. • Kontrast Hataları: Değerlendiriciler kısa bir süre içinde birçok kişiyi değerlendiriyorlarsa, ard arda yapılan bu değerlendirmelerde kişileri birbirleri ile karşılaştırmaları sonucu objektif standartlardan uzaklaşarak, bu karşılaştırmalar doğrultusunda değerlendirme yapmaları kaçınılmaz olacaktır • Diğer bir deyişle her bir ast kendisinden önce değerlendirilen kişinin aldığı puandan etkilenecektir. • Örneğin “vasat” bir işgören oldukça başarısız birkaç kişinin hemen ardından değerlendiriliyorsa, yöneticisi tarafından başarılı olarak görülebilecek yada tam tersi olarak, aynı işgören başarılı birkaç kişinin ardından değerlendirilecek olursa, gerçek performans düzeyinin altında bir puan alma durumunda kalabilecektir. • Merkezi Eğilim (Central Tendency) : Çalışanın hem güçlü hem de zayıf olduğu alanların değerlendirilmesinden kaçınılarak, bütün değerlendirmelerin ortalama bir kategoride toplanarak değerlendirilmesidir. • Bu tür hatalar, yöneticilerin değerlendirme esnasında herkesi, performansını göz- önünde bulundurmaksızın değerlendirme ölçeğinin orta noktasına yakın bir yerlerde değerlendirmesidir. • Müsamaha Etmek (Leniency) : Değerlendiricilerin işgörene hak ettiğinden fazla puan vermesidir. • Tolare Etmemek (Severity) : Değerlendiricilerin işgörene hak ettiğinden daha az puan vermesidir. • Benzerlik Hatası (Similar-to-me) : Bazı değerlendiricilerin, işgöreni, yaşam öyküsü, davranışları vb. nedenlerle kendilerine benzettikleri için ona yüksek puan vermeleri durumudur. • Yakın Zaman Etkisi: son zamanlardaki performansa daha fazla ağırlık verme ilk zamanlardaki performansa daha az ağırlık verme durumudur. • Aktör-gözlemci yanılgısı: aktör görev güçlüğü, şans ve çalışma çevresi gibi durumsal faktörlerin sonuçlarda etkili olduğunu düşünürken, gözlemci; yetenek, çaba ve kişilik gibi özelliklere vurgu yapması. • Bunun anlamı performans değerlendiricinin performansın ilk olarak çalışan niteliklerinden kaynaklandığına inanması ve performans çıktılarında durumsal faktörlerin oynadığı rolü göz ardı etmesidir. İş Gö rü şmelerinde Karşımıza Çıkan Yaygın yanılgılar • Klon Etkisi (kendine benzeyen kişileri işe alma): Görüşmeciler, kendisiyle benzer bir özgeçmişe, kişilik özelliklerine ya da ilgi alanlarına sahip olan adaylara daha fazla eğilim göstermektedir. Bilinçli olmayan bu eğilim, görüşmecinin kendisine benzeyen adaydan, diğer adaylara göre daha fazla hoşlanmasına ve daha kolay sorular sormasına yol açabilmektedir. • Kalıplaşmış Tutumların (Kalıp yargı) Etkisi: Kalıplaşmış tutumlar, belli bir grup hakkında başkalarından veya okuduklarımızdan elde edilen bilgilerden yola çıkarak, o gruba yönelik kalıp halinde bir tutum geliştirilmesi ve imge oluşturulması, sonra da bu imgenin gruptaki bütün kişilere genellenmesidir. Görüşmecilerin sahip olduğu kalıp yargılar, görüşme sürecini etkilemekte ve yanlı davranmalarına yol açmaktadır. • Hale Etkisi: Çekiciliği, albenisi olan ya da kişilerarası ilişkilerde beceri sahibi aday, ilk anda görüşmecide, her şeyde iyi olduğu yönünde kuvvetli bir inanç oluşturmaktadır. Gerçekte bir adayın her konuda iyi olması mümkün değildir. Ancak görüşme sırasında yarattığı bu olumlu ilk etki ile adayda aranan diğer birçok beceri, görüşmeci tarafından hale etkisi olarak bilinen bu ilk izlenimin etkisi altında olumlu gözle değerlendirilmektedir. • Boynuz Etkisi: Boynuz etkisinde hale etkisinde yaşanan durumun tam tersi görülmektedir. Görüşmecinin, küçük her hangi bir nedenden dolayı (örneğin adayın görüşmeye nefes nefese geç gelmesi) edindiği olumsuz izleniminin, adayı haksız bir biçimde değerlendirmesine yol açmasıdır. • Zıtlık Etkisi: Adayların görüşmeye alınma sırasıyla ilgili olan zıtlık etkisi, oldukça yetersiz bir adaydan sonra görüşmeye alınan kişinin, olduğundan daha olumlu; oldukça parlak bir adayın ardından görüşmeye alınan kişinin ise olduğundan daha olumsuz değerlendirilmesidir. • Güçlü Bir Özgeçmiş ve Sicilin Etkisi: Aday, başvuruda bulunduğu örgüt ile faaliyet alanları aynı olan bir başka örgütte çalışmışsa ve bunun yanı sıra çok iyi bir özgeçmişe ve sicile sahipse görüşmeci, adayın işinde de iyi olduğu yanılgısına düşebilmekte; görüşme basit bir sohbet havasında geçebilmektedir. • Varsayımlar geliştirme: adayın belli bir durumda ne yapacağını kendine sormak yerine, görüşmeci kendiliğinden onun yerine karar verir. Örneğin bir kadının ailevi nedenlerden bir başka yere taşınamayacağını düşünmesi.
DEĞİŞİM BİLİMİ 4 ADIMDA: Hayatınızda nasıl önemli değişiklikler yaratacağınızı ve bunları zaman içinde nasıl sürdüreceğinizi anlamak için stratejiler ve operasyonel teknikler