You are on page 1of 187

Beyazlatma tedavisi günümüz

estetik ve kozmetik diş


hekimliğinin en popüler konusudur.
 Beyazlatma tedavisini diş hekimi uygulamalıdır
Araştırmalar bireylerin;
İngiliz toplumunda % 28 ‘nin, İspanyada % 20.4 ‘nün, Suudi
arabistanda % 50 ‘nin , Amerikada % 34 ‘nün dişlerinin doğal
renginden memnun olmadığını rapor etmişlerdir.
 BİR BAŞKA ÇALIŞMADA İSE % 89
ORANINDA BİREYİN DAHA BEYAZ
DİŞLERE SAHİP OLMAK İSTEDİĞİ
BİLDİRİLMİŞTİR.
Diş rengi diş yüzeyinde dağılan ışığın
hacmi ile belirlenir. İnsan mine ve
dentin dokularından ışığın dağılımının
ölçüldüğü çalışmalarda mine için
hidroksiapatit kristallerinin, dentin için
ise dentin tübülllerinin ışığın
dağılmasındaki önemli etkenler olduğu
bulunmuştur.

***Diş rengininde dentin dokusu temel


rol oynar .
 DİŞ RENKLERİNİN ESTETİK OLMAYAN
GÖRÜNTÜSÜ ;

 Kendine güvenmemek,

 Kendini beğenmemek,

 Psikolojik problemler
“whitening” / “bleaching”
 ‘’whitening” ve“bleaching " terimleri sıklıkla birbirinin yerine
kullanılır. Bu ise literatürü yorumlarken kafa karışıklığına neden
olabilir. ABD Gıda ve İlaç İdaresi'ne (FDA) göre whitening dişleri
doğal diş rengine kavuştururken, bleaching dişleri doğal
renklerinden daha açık hale getirir. Başka bir deyişle whitening diş
yüzeyindeki dış lekelerin (örneğin diş macunları aracılığıyla
uzaklaştırılması anlamına gelirken), bleaching diş yapısındaki
renkli maddelerin (iç veya içsel lekeler) değiştirilmesiyle
ilgilidir(örneğin reaktif oksijen türlerinin/ ROS) kullanılması).
“There is no higher glory for one who
professes the healing art [of dentistry]
than of preserving the natural tissues.”
E.P. Wright ( Irish ophthalmic surgeon,
botanist and zoologist).

(Şifa sanatına sahip biri için doğal dokuları


korumaktan daha yüksek bir zafer yoktur)
 *** Beyazlatma tedavileri alternatif restoratif ve özellikle protetik
restorasyonlara göre kısa sürede gerçekleştirilen, daha az maliyetli
ve diş dokularını koruyucu uygulamalardır.
 Tedavi prosedürüne uygun şekilde gerçekleştirilen beyazlatma
işlemlerinde çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Beyazlatma tedavisinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Renklenmiş dişlerin
beyazlatılması için ideal ajan arayışı 1800'lü yıllarda başlamıştır. O dönemde diş
beyazlatmak için kullanılan tüm ajanlar hekiminin muayenehanesinde bulunan ve
yalnızca kromojene değil aynı zamanda dişin organik kısmına da etki eden
doğrudan veya dolaylı oksitleyicilerden oluşuyordu.
1884'te Harlan ilk olduğuna inanılan Hidrojen dioksit adını verdiği hidrojen
peroksitin kullanımına ilişkin raporu yayınladı. Daha sonra bir üretici firma
tarafından süperoksol piyasaya sürüldü. Etkinliği ve güvenliği nedeniyle diş
hekimlerinin çoğu tarafından tercih edildi ve Nutting ve Poe, sinerjistik bir etki
yaratmak için sodyum perboratı süperoksol ile birleştirmeyi önerdiler.
 Abbott (1918) 30% hydrogen peroxidi ilk kez elektirik ışığı ile
kullandı ve bu uygulama zamanla yaygınlaştı.

 1960 yılında bir ortodontist olan Klusmier, hastalarına gingivitis


tedavisi için önerdiği % 10 karbamid peroksit solüsyonu ile daha
beyaz dişler görmesine rağmen uzun süre unutulan bu ajan (1989)
yılında Haywood ve Heymann isimli araştırmacılarca tekrar
kullanılarak diş hekimliği beyazlatma tedavisinde bir milat başlangıcı
olmuştur.
* Bu tarih OTC ürünlerinin ( over to counter) kullanıma girdiği tarih
olarak da kabul edilmektedir.
 Zamanla hangi renklenmeye karşı hangi ajanın kullanılması ile ilgili
bilgiler netleşmeye başladı.
 Pulpa nekrozu ve kanamayla ilişkili lekelerinin çıkarılması için
oksalik asit ,
 amalgam restorasyonlar sonucu oluşan gümüş ve bakır lekeleri için
klorin,
 metalik restorasyonlardan kaynaklanan en dirençli lekeleri çıkarmak
için potasyum siyanür önerildi, ancak, oldukça zehirli yapısı nedeniyle
kullanımı mümkün olmadı.
Çok Uzun Yıllardan Beri İnsanların Daha Beyaz Dişlere Kavuşma İsteği Nedeni İle Çeşitli Materyaller
Dişlere Uygulanmıştır. Bu Amaca Yönelik Yöntemler Geliştirilirken, Birçok Yeni Ürün Piyasaya
Sürülmüştür.
 Modifiye Lobene Renklenme indeksi (Lobene, 1968)

 Renklenmenin yoğunluğu açısından sınıflandırılması (Y):


0: Dişlerde renklenme yok
1: Dişlerde hafif renklenme var (sarımsı kahverengi)
2: Dişlerde yoğun renklenme var (koyu kahverengi)

 Renklenmenin kapladığı alan açısından sınıflandırılması (A):


0: Dişlerde renklenme yok
1: Gingival veya interproksimal bölgede sınırlı kalmış renklenme mevcut
2: Gingival veya interproksimal bölgeden taşmış renklenme mevcut

 Bir dişteki toplam renklenme (global renklenme=GR), renklenmenin


yoğunluğu (Y) ve kapladığı alanın (A) toplanmasıyla saptanmaktadır
(GR=Y+A).
 TEDAVİ YÖNTEMLERİ
 Günümüzde;
 Mikro-abrazyon,
 Isı-ışık
 Jel teknikleri olarak başlıca üç beyazlatma tedavisi uygulaması
olmakla birlikte jel tekniklerinin kullanılması önem kazanmıştır.
 Bu teknik evde uygulanan (home) ve klinikte uygulanan (ofis)
teknikler olarak iki şekilde gerçekleştirilmektedir.
* Ayrıca dişhekimi kontrolü altında gerçekleştirilen tedavilerin
dışında son yıllarda OTC (reçetesiz ulaşılabilen – tezgah üstü)
beyazlatıcı ürünler hastalar tarafından kullanılabilmektedir.
1) MİKROABRAZYON TEKNİĞİ:
 ASİT (Hidroklorik asit, Sitrik asit, Fosforik asit, Nitrik
asit) + İnce grenli pomza tozunun karıştırılarak
renklenmiş mine yüzeylerine uygulanması esasına
dayanır. Bu esnada düşük devirli mikromotora takılı
cila veya profilaksi lastikleri ile lekeler uzaklaştırılır.
*Selektif etkisi olmadığı için sağlam mine dokusunun da uzaklaşması önemli
dezavantajıdır, yine de yüzeyel mine renklenmeleri ve çocuk dişlerinde ilk
düşünülecek teknik olmalıdır.
 Modifiye Mikroabrazyon tekniği (Mc İnnes tekniği) :

1 ml HCl / 1 ml perhidrol / 0.2 ml eter = 5/5/1 Solüsyonu

5/5/1 SOLÜSYONU bir cam gode içerisinde karıştırılır, bu karıştırma esnasında metal spatül kullanılmamalı, çalışma
alanına alev yaratabilecek maddeler sokulmamalıdır (eterin alev karşısında parlama ihtimali nedeni ile).
Bu karışımla ıslatılmış pamuk peletler diş yüzeyine uygulanıp 3-5 dakika beklenir. Daha
sonra mine yüzeyi bitirme diskleri ile zımparalanıp, solüsyon tekrar uygulanır. İşleme
istenen sonuç elde edilene kadar devam edilir.
* Son olarak diş % 5’lik sodyum hipoklorit ile nötralize edilir,dişler yıkanır.

Postoperative photograph showing micro abrasion and bleaching followed by
Preoperative photograph showing moderate score 3 fluorosis resin infiltration after 2 weeks

 Poorvi Saxena, Mandeep S. Grewal, Pamita Agarwal, Gagandeep Kaur,


Jayant Verma, and Vandana Chhikara. Clinical Efficacy of Resin
Infiltration Technique Alone or in Combination with Micro Abrasion and
in-Office Bleaching in Adults with Mild-to-Moderate Fluorosis Stains
 ISI-IŞIK :
 SIVI % 30 HP RENKLENMİŞ BÖLGELERE PAMUK
PELETLER İLE UYGULANIP, 10 DAKİKA
BEKLENİR, SOLÜSYON YENİLENEREK
UYGULAMAYA DEVAM EDİLİR. YUMUŞAK
DOKULAR KORUNMALIDIR.
 JEL TEKNİKLERİ:
Evde uygulanan teknikte genellikle karbamid peroksit jelleri ( % 10-22
konsantrasyonda) kullanılmaktadır.
Plağın rezervuarlı olması :
 Beyazlatma materyali daha uzun süre plak içinde kalır ve dişle
daha uzun süre temasta bulunur, plağın sıkışma basıncını azaltır.

 Ancak plağın tutuculuğu azalabilir, daha fazla beyazlatma


materyali kullanılmasına neden olur, okluzal uyumsuzluk
(genellikle alt ve üst plağın aynı anda kullanılması ile)
yaratabilir.
İPUCU 1:
 ALT YADA TERCİHEN SADECE ÜST DİŞLERE BEYAZLATMA UYGULANMASI İLE
OLUŞAN RENK FARKI HASTA TARAFINDAN KOLAYCA ALGILANACAKTIR.
İPUCU 2:
 HASTANIZA BEYAZLATMA KİT’İ İÇERİSİNDEKİ AKTİF BEYAZLATICI
İÇEREN TÜPLERİ ( 4-10 ) BİRKAÇ GÜN ARA İLE VERMENİZ AŞIRI
MATERYAL TÜKETİMİNİN ÖNÜNE GEÇECEĞİ GİBİ, KLİNİĞİNİZE YENİ
TÜPÜ ALMAYA GELMESİ BEYAZLAMA DERECESİ VE VARSA YAN
ETKİLERİ DEĞERLENDİRMENİZİ SAĞLAR.
Evde Uygulanan Beyazlatma Tedavisinin Avantajları:
 Ürünlerin jel halinde olması diş yüzeyine uygulama kolaylığı sağlamıştır,
bu sayede sıvı şekildeki beyazlatıcı ürünlerde gözlenen dişetlerine olan
sızma ve zararlı etkiler azaltılmıştır.

 Yüksek konsantrasyondaki beyazlatıcı materyallerde gözlenen yan etkiler


azalmıştır.

 Oldukça başarılı tedavi sonuçları elde edilmektedir.


Evde uygulanan beyazlatma tedavisinin
dezavantajları:
* Hastayı kontrol imkanı azalmıştır,
* Plak kullanımında zamanla isteksizlik oluşabilmektedir,
* Dişetlerinde iritasyon,
* Dişlerde dehidratasyon,
* Geçici öksürük,
* Dişlerde hassasiyet (özellikle gençlerde),
* Maliyetin yüksek olması.
 Hamile ve emziren annelerde kullanılmaması
önerilmektedir.

18 yaş altındaki gençlerde aşırı hassasiyet ve pulpa patolojilerine neden olmaktadır.


Geçenlerde yapılan bir çalışmada; sadece ileride beyazlatma başarısını olumsuz
yönde etkileyecek bazı spesifik durumlar da erken müdahale tarzında kalmak şartı
ile 14 yaş baz alınarak dikkatli bir şekilde beyazlatma tedavisi uygulanabileceği
rapor edilmiştir.
J. Monteiro · P. F. Ashley · S. Parekh.Vital bleaching for children with dental
anomalies: EAPD members’ survey. European Archives of Paediatric Dentistry
(2020) 21:565–571
(Hasta 17 yaşında)

MAURICIO NEVES GOMES, HELIO DUTRA, ALEXANDRE MORAIS, RICARDO SGURA, ANDRE
GUARACI DEVITO-MORAES . In-Office Bleaching During Orthodontic Treatment. J Esthet Restor
Dent 29:83-92, 2017.
Ofis tekniginde ise karbamid peroksit jelleri ( %
35- 48 konsantrasyonda) ve hidrojen peroksit
jelleri ( % 30-35 konsantrasyonda) kullanılır.
YUMUŞAK DOKULARIN
KORUNMASI

BEYAZLATICI
UYGULANMASI

POWER BLEACH
Anestezi yapılmamalıdır
 Yumuşak dokulara beyazlatıcı jel teması olursa, bölgeye
hemen Vitamin E JEL uygulanmalıdır. Kuvvetli antioksidan
olan E Vitamini iritasyonu ve yanmayı hemen hemen derhal
keser.
 * Başka bir antioksidan da uygulanabilir.
Daha hızlı ve etkili beyazlatma işlemi için ofis beyazlatma tekniğinde
genellikle ışık kaynakları kullanılmaktadır. POWER BLEACH olarak
isimlendirilen bu uygulamanın başlıca 3 amacı vardır.
1. Beyazlatma ajanında ışığa hassas karotenoidleri aktive etmek
(karoten- silika partiküleri ışığı absorbe eder), Karotenoidler
kırmızı turuncu renkleri ile ışığın daha hızlı absorbe
edilmelerini sağlarlar. 400 - 500 nm dalga boylarında absorbe
edilen yardımcı elemanlar olarak kullanılırlar.
Örneğin ticari bir beyazlatma jeli olan Opalescence Xtra suda
çözünebilen bir organik boya olarak turuncu renkte beta karoten
içerirki aktif beyazlatıcı ışık emilimini daha hızlı
gerçekleştirebilir (www.opalesence.com).
2. Fotokimyasal etki (Fotoliz), (Wavelength 400
nm±10 nm, Irradiance 112 mW/cm2 )

Santos AECG,Bussadori SK, Pinto MM,et al. Evaluation of in-office tooth whitening treatment
with violet LED: protocol for a randomised controlled clinical trial. BMJ Open
2018;8:e021414. Jel
kullanmadan dişleri beyazlatmak amacıyla görünür mor dalga
boyunda LED teknolojisinin kullanımı şu anda kullanılmaktadır.
de Almeida ENM, Besegato JF, dos Santos DDL, de Souza Rastelli
AN, Bagnato VS, Violet LED for non-vital tooth bleaching as a new approach, Photodiagnosis
and Photodynamic Therapy (2019), doi: https://doi.org/10.1016/j.pdpdt.2019.08.024
Bu yeni nesil LED cihazı, tüm dişleri aynı anda aydınlatabilen ışık yayan diyotlara sahip kavisli bir uca
sahiptir. Bu tekniğin etkinliğine ilişkin seyrek literatür mevcuttur; ancak son çalışmalar, mor LED'e (V-LED)
maruz kalmanın tek başına beyazlatmayı teşvik ettiğini veya peroksit jellerinin etkinliğini arttırdığını
göstermektedir.

V-LED'in dalga boyu (405–410 nm), yüzey lekelerindeki kromofor moleküllerinin emilim zirvesine karşılık
gelebilir. Bu moleküller son derece reaktif olduğundan, mor ışığın varlığının kimyasal bağların dengesizliğini
tetikleyebileceği, bağların bozulmasına yol açabileceği ve fiziksel bir süreçle beyazlatma etkisini artırabileceği
tahmin edilmektedir.

V-LED'lerin renk değişikliklerini destekleme kabiliyetine ilişkin raporlar arasında, siyah çayın bıraktığı
lekelerin azaltılmasının değerlendirilmesi yer almaktadır . Yazarlar, V-LED'in tek başına diş rengini
değiştirebildiğini ancak HP veya CP'ye göre daha az oranda değiştirebildiğini gözlemlemişlerdir. V-LED'e
maruz kalmanın beyazlatma etkisinin, çayın kırmızı ve sarı polifenolik kromoforlarının parçalanması olduğu
varsayılmıştır .

Bu nedenle, V-LED'in beyazlatma yeteneği, dişin dış yapısında bulunan dışsal pigmentin türü ile ilişkili
olabilir, çünkü mor ışığın mine boyunca düşük penetrasyona sahip olduğu iyi bilinmektedir .
3. Işık cihazının ısı oluşturma gücünden
faydalanarak kimyasal reaksiyonu hızlandırmak
(Termokatalitik etki) :
 Ağartma işleminde bu cihazların kullanılmasının başlıca amacı,
hidrojen peroksitte ısı artışı sağlayarak, organik moleküllerin oksidasyonu için gereken
serbest radikallerin daha hızlı bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamaktır. Böylelikle
ağartma işleminde hızlı ve etkili sonuçlar elde edilmektedir .

 H2O2 + 211 kJ/mol → 2HO eşitliğine göre ısıdaki yükselişle birlikte peroksitten
iyonlarının serbestleşmesi hızlanmaktadır. Bu ısı her 10 ⁰C yükseldiğinde reaksiyon
oranını ikiye katlamaktadır.

 Hidroksil radikallerinin serbestleşmesinin artmasından dolayı, etkinlikte bir artış olabilir.


Isı artışı belli bir dereceye kadar yararlıdır, ancak fazla artış diş pulpasına zarar
Dış kaynaklı renk değişikliğinin olası mekanizması: Gıdalardan
kaynaklanan çok değerlikli metal tuzları içeren kromojenler,
dişin pelikıl tabakası tarafından emilir.
BEYAZLATMA MEKANİZMASI
 Temel işlem oksidasyon/redüksiyon (redoks) reaksiyonudur. Beyazlatıcı madde elektronlarını
vererek indirgenir, beyazlatılan madde bu elektronları alarak yükseltgenir.

 Diş sert dokularının oldukça geçirgen olduğu bilinmektedir. En fazla sıvı geçişi mine ve dentinde
interprizmatik alanlar ve dentin tübüllerindendir. Peroksit solüsyonları mine ve dentine penetre olur,
serbest oksijen radikalleri açığa çıkar, bunlar son derece elektrofilik ve kararsızdır. Organik pigment
molekülleri ile oluşan reaksiyonda karbon bağları açılarak, ışık absorbsiyon enerjisini değiştirirler.
Bu nedenle mine ve dentinin yarı geçirgen membranlar gibi davranması ve hidrojen peroksitin buna
göre hareket etmesine izin vermesi beklenir.

 Fick'in ikinci difüzyon yasasına göre bir molekülün difüzyonu ; alanı, difüzyon katsayısı ve
konsantrasyonu ile doğru ve difüzyon mesafesi ile ters orantılıdır.
Aktif bileşenler
Hydrogen peroxide (Reaktif oksijen türlerinin (ROS) oluşumu ve pigmentlerin parçalanması)

Carbamide peroxide (Hidrojen peroksit salınımı ve beyazlatma etkisinin hızlanması /alkalin pH)

Sodium perborate (Reaktif oksijen’e iyonizasyon)


 İn Aktif bileşenler
 Carbopol (Beyazlatma maddesi viskozitesinin arttırılması ve ROS salınım süresinin arttırılması)

 Stabilizatörler (Fosforik asit ve kalay fosfat) Yüksek pH değerlerinde beyazlatıcı ajanın


bozunmasının önlenmesi

 Taşıyıcılar (Gliserin) Diş beyazlatma ürünlerinde nemin korunması

 Koruyucular (Sodyum benzoat ve propilparaben) Bakteri oluşumunun önlenmesi ve ROS salınımının


hızlandırılması

 Aroma vericiler (Nane, anason ve tatlandırıcılar) Diş beyazlatma ürünlerinde tat ve koku
iyileştirmeleri

 Aktive edici maddeler (LED'ler, kızılötesi lazerler ve ark lambaları)


 Alkali ortamda HP'nin serbest radikallere
ayrışmasının en yüksek olduğu, HP'nin ayrışma
sabitinin (pKa) 11,5 civarında olduğu
bilinmektedir.

 9 pH değerinde HP, 4,4 pH değerine göre 2,7


kat daha fazla ayrışır . Ağartmanın maksimum
etkinliğinin alkalin pH 9'da meydana geldiği
gösterilmiştir.

 Ortamın pH'ı yalnızca ayrışma kinetiğini değil


aynı zamanda üretilen yan ürünlerin türünü de
etkiler. Asidik bir çözeltide serbest oksijen
radikalleri ve hidroksil anyonları üretilir; Alkali
bir ortamda perhidroksil iyonlarının
Şekil CP'nin hidrojen peroksit ve üreye parçalanmasını göstermektedir. Hidrojen peroksit daha
sonra suya ve kromojenleri aktif olarak parçalayan serbest oksijen türlerine (FOS) dönüşecektir.
Daha yüksek pH seviyeleri nde (>7) , HP'nin parçalanarak hidrojen ve perhidroksil oluşturma
olasılığı daha yüksektir, bu da FOS'a kıyasla daha iyi beyazlatma sonuçlarına yol açar.
Diş renginin algılanmasının değişmesine neden olan bu
mekanizma üç farklı aşamaya bölünebilir
  Beyazlatıcı maddenin diş yapısına hareketi;

  Beyazlatıcı ajanın leke molekülleri ile


etkileşimi;

  Diş yapı yüzeyinin ışığı farklı yansıtacak


şekilde değiştirilmesi.
Diş yapılarındaki renk üreten
lekeler genellikle çift bağlar içeren
organik bileşiklerdir. Beyazlatma
hareketiyle, uzun dalga boyu kısa
dalga boyuna dönüşür ki renksiz
veya daha az karanlık alanlar oluşur.
Bu sayede leke molekülleri renksiz ,
daha açık renkli bileşiklere
oksitlenir.

*** Bu olaylar dizisinin sonucu,


beyazlatma sonrası dişin son renk
değişikliği olur.
Bu reaksiyona örnek;
 Kırmızı Beta-Karoten molekülü okside olduğunda 2 molekül A
vitamini meydana gelir ki, A vitamini renksizdir.
Beyazlatma tedavisi uygun
konsantrasyondaki beyazlatıcı ajanlarla
yeterli sürede uygulanmalıdır.
 Doyma noktası : Bu işlemde sadece hidrofilik renksiz yapıların
varolduğu bir noktaya erişilirki bu materyalin doyma noktasıdır.
İşleme devam edilirse karbon bağlarının yıkımı başlar, materyal
daha küçük parçalara ayrılır, diğer oksidasyon reaksiyonlarına benzer
olarak mine kaybı hızlanır, kalan doku karbondioksit ve suya
dönüşür.
 Tahtanın yanması oksidasyonun en bilinen örneğidir. Beyazlatma
ile tahtanın yanması arasındaki fark tepkimenin hızı ve ortaya
çıkan ara maddelerin farklılığıdır. Yanma maddeyi süratle su ve
karbondioksite çevirir, beyazlatma ise organik maddeyi yavaşça
orijinalinden açık bir renge dönüştürür.
BEYAZLATMA TEDAVİSİNİN
ENDİKASYONLARI
+ Yaşlanmaya bağlı renklenmeler,
+ Florozis,
+ Tetrasiklin renklenmeleri (1 VE 2. DERECE),
+Minede demineralizasyona bağlı renklenmeler,
+ Uzun süre çay,kahve,tütün kullanımına bağlı oluşan ve pomza+su ile
uzaklaştırılamayan dış kaynaklı renklenmeler,
+ Dişlerinin doğal renginden memnun olmayan kişiler veya herhangi bir
restorasyon uygulanası öncesi rengin beyazlatılması ,
BEYAZLATMA TEDAVİSİNİN
KONRENDİKASYONLARI
- Çok aşırı koyu renklenmiş dişler
- Geniş pulpa odasına sahip hassas dişler
- Geniş restorasyonlara sahip dişler
- Hipoplastik, çatlak ve aşırı derecede yıkıma uğramış dişler
- Hoşgörüsüz, aşırı beklentisi olan kişiler
- Hamilelik- emzirme,
- Opak florozis,
- Periapikal – Periodontal ve TME patoloji,
- Devital geniş kaviteli dişler
- Atrizyon, abrazyon veya erozyona bağlı yüzey kaybı olan dişler
- Sigara içen hastalar (WHİTE DİET)
 YENİ AĞARTICI
MATERYALLER
 Over-The-Counter
(REÇETESİZ,TEZGAH ÜSTÜ)
 BEYAZLATICI STRİPLER
(Whitening Strip)
Striplerin uygulanışı (genellikle sabah-akşam olmak
üzere 30 dakikadır)
% 5.3 - 6.5 - 14 Hidrojen peroksit içeren yeni
dizayn stripler
Bazı paint-on sistemler
BLEACHİNG PEN
GÜNÜMÜZDE EN FAZLA KULLANILAN
BEYAZLATICI ETKİLİ DİŞ MACUNLARI
Beyazlatıcı Diş Macunlarının İçerikleri:

Abrasivler: Günümüzde macunların içeriğine katılan başlıca abrazivler:

* Hidrate silika
* Kalsiyum karbonat
* Dikalsiyum fosfat dihidrat
* Kalsiyum pirofosfat
* Alumina
* Perlite
* Sodyum bikarbonat
Kimyasal Ajanlar:
Beyazlatıcı diş macunlarına abraziv temizliğin etkisine katkıda bulunmak ve fırçanın ulaşamadığı
bölgelere macunun etkinliğinin ulaşabilmesinin sağlanmak için çeşitli kimyasal ajanlar
eklenmiştir.

Bu ajanlar;
 Hidrojen peroksit
 Kalsiyum peroksit
 Sodyum sitrat
 Sodyum pirofosfat
 Sodyum tripolifosfat
 Sodyum hekzametafosfat
Enzimler:
 Dışsal renklenmeler öncelikli olarak pelikılın yapısına katılarak oluştuğundan,
pelikıl üzerinde etkili proteinleri parçalayan enzimler bu lekelerin
uzaklaştırılmasında kullanılabilir. Beyazlatıcı amaçla macunlara katılan enzimler
genellikle papain ve bromelaindir
Antimikrobiyal ajanlar:

 Bazı plak bakterilerinin yeşil, kahverengi ve siyah renklenmelere neden


olacak şekilde kromojenik özellikler taşıdığı çeşitli çalışmalarla
gösterilmiştir. Antimikrobiyal içeren macunlar bakterilerle lipofilik
interaksiyona girerler böylece pelikıldaki bakteriyel yapıyı azaltarak dışsal
lekeler üzerinde etkili olabilirler. Beyazlatıcı diş macunlarında triklosan
ve metil paraben en çok kullanılan antimikrobiyal ajanlardır.
Optik Ajanlar:
 Bir çok in vivo ve in vitro beyazlatma
çalışmasında, sarı tonundan mavi tonuna
renk değişiminin (b* azalma) kişinin kendi
dişini beyaz algılamasında büyük rol
oynadığı gösterilmiştir. Bunun sonucunda
blue covarine içeren silika bazlı beyazlatıcı
diş macunu geliştirilmiştir. Blue covarine
(CI 74160 ) içeren macunlar dişin sarılığında
ani ve önemli bir azalmaya, beyazlıkta ise
artışa neden olurlar.
 Bazı beyazlatıcı macunlar ise beyaz pigment olarak titanyum
dioksit (CL 77891) içermektedirler, titanyum dioksit
yüzeydeki düzensizliklere sızarak daha beyaz bir diş
illüzyonunun ortaya çıkmasını sağlamaktadır .
AKTİF KÖMÜR İÇEREN DİŞ MACUNLARI:
 Aktif Kömür Nedir?
 Karbonlaştırılmış hindistan cevizi kabukları, turba, petrol kok kömürü, maden kömürü, zeytin
çekirdekleri veya talaş ile yapılan ince siyah bir tozdur.
 Aktif Kömür Nasıl Yapılır?
 Aktif kömür, oksijen ile işlenmiş karbondur. Kömür çok yüksek sıcaklıklarda işlenerek
“aktive” edilir. Yüksek sıcaklık, iç yapısını değiştirerek gözeneklerinin boyutunu küçültür ve
yüzey alanını artırır. Bu normal kömürden daha gözenekli bir odun kömürü ile sonuçlanır.
 Aktif kömür, mangal kömürü ile karıştırılmamalıdır. Her ikisi de aynı temel malzemeden
yapılsa da, mangal kömürü yüksek sıcaklıklarda “aktive edilmemiştir”. Dahası, insanlara
toksik olan ek maddeler içerir.
Aktif kömür içeren diş macunlarının etki
mekanizması

* Yüksek oranda gözenekli olması dolayısı ile emiciliği fazladır.


Renkli pigmentler emilerek hapsedilir.
** Abrasiv özelliğinden faydalanılır.
BEYAZLATICI DİŞ PASTALARI
 Temel olarak, geleneksel beyazlatıcı diş pastaları, dışsal lekeleri
gideren ve böylece diş rengini açan silika, pirofosfatlar, hidrojen
peroksit veya karbamid peroksit gibi aşındırıcılar ve ağartma
maddeleri içerir. Diş beyazlatmadaki bu kimyasal bileşenler, diş
minesi ve dişlerin yumuşak dokuları üzerinde istenmeyen zararlı
etkilere neden olabilir. Daha önce yayınlanmış makalelerde ayrıca
diş beyazlatma ürünlerinin ağız içi yumuşak ve sert dokular
üzerindeki yan etkileri konusunda da uyarıda bulunulmuştur.
 Ravi C, Muthappan S, Ponnaiah M, Chandrasekaran D,
Murugavel S, Samson J. Presence of heavy metals in over the
counter teeth whitening products– An evaluative study. Indian
J Dent Res 2023;34:142-4.
 2023 Yılıda basılan bu çalışma over the counter teeth
whitening ürünlerin içeriğindeki olası ağır metallere dikkat
çekmek için yapılmıştır.
 Diş hekimliği profesyonellerinin ve toplumun bu tür ürünlerin
(kurşun, krom, kobalt, arsenik, kadmiyum, nikel ve cıva)
bulunabilirliği ve bunların ağız sağlığı ve genel sağlık
üzerindeki zararlı etkileri konusunda bilgi sahibi olmaları
gerektiği vurgulanmıştır.
 Demir ve manganez gibi bazı ağır metaller vücuttaki belirli
biyokimyasal ve fizyolojik aktiviteler için gerekli olsa da, bu ağır
metallerin yüksek seviyeleri sağlık açısından olumsuz etkilere neden
olabilir. Kurşun, kadmiyum, arsenik ve nikel gibi diğer ağır metaller
oldukça toksiktir. Bu ağır metallerin inhalasyon, dermal emilim ve
sindirim dahil olmak üzere birçok maruz kalma yolu vardır. Bu ağır
metaller ayrıca DNA ve protein ile etkileşime girerek döngü
modülasyonuna, karsinogenez veya apoptoza yol açar. Bu ağır
metallerden kaynaklanan sağlık sorunlarını önlemek için Hindistan
Hükümeti ve ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından öngörülen
tavsiyeleri öneren kılavuzlar yayınlanmıştır. Kurşun seviyeleri
milyonda 20 (ppm) ve kadmiyum ve arsenik için 2 ppm'dir.
Ürünlerde cıva, kobalt, nikel ve krom gibi diğer ağır metaller
yasaklanmıştır.
 Felipe Martins Silveira, Lauren Frenzel Schuch, Tuany Rafaeli
Schimidt, Marina Paparotto Lopes, Vivian Petersen Wagner, Bruna
Barcelos Só, Renato Miotto Palo, Manoela Domingues Martins.
Potentially carcinogenic effects of hydrogen peroxide
for tooth bleaching on the oral mucosa: A systematic review and
meta-analysis.

 Yukarıdaki sistematik inceleme ise hidrojen peroksitin ağız


mukozası üzerinde kanserojen etkilere sahip olmadığını rapor
etmiştir.
Beyazlatma tedavisinde yan etkiler- olumsuz sonuçlar;
Minör ve geçici etkiler:
A) Diş hassasiyeti (dehidratasyon, sensitivite, toth permeability) (erosiv etkileri portakal
suyundan daha az olmakla birlikte bazı OTC ürünlerin bilinçsiz kullanımı zararlı olabilir)
B) Mine yüzeyindeki etkileri (mine yüzey sertliğinde azalma, porözite, morfolojik-kimyasal-
fiziksel değişimler)
C) Rezin esaslı restoratif materyallerin azalmış bağlanma özelikleri (negatif bonding)
D) Restoratif materyallerle ilgili problemler (yüzey sertliklerinde azalma, yüzey pürüzlüğünde
artış, amalgam dolguda korozyon...)
E) Gingival doku iritasyonları (ülserasyon, ağrı, iritasyon)
F) İstenen beyazlatma sonucuna ulaşamamak ( % 10 kadar hastanın tedavi sonucundan memnun
olmadığı görülmüştür).
Beyazlatma tedavilerinde başlıca yan etki;

 Sensitivitedir.

Diş beyazlatma ile ilgili hassasiyet genellikle hafif


ve geçicidir. Hassasiyeti azaltmak için bazı
yöntemler vardır.
 Diş hassasiyeti ile ilgili olarak diş hassasiyetinin
etiyolojisi konusundaki düşünceler:
 Beyazlatmanın neden olduğu durum tam olarak
anlaşılamamıştır. Geniş çapta kabul gören
hidrodinamik teoriyi bazı yazarlar diş hassasiyetini
açıklamak için de kullanmışlardır. Ancak
beyazlatma tedavisi sırasında ve sonrasında oluşan
ağrı hidrodinamik ile keskin bir tezat
oluşturmaktadır. Literatürün yakın tarihli
incelemesinde diş hassasiyetinin en olası
nedeninin geri dönüşümlü pulpitis olduğu
düşüncesidir. Beyazlatma sonrasında pulpada
inflamatuar reaksiyon meydana geldiği hücre
kaynaklı faktör adenozin trifosfat gibi ve
prostaglandinler, inflamatuar mediatörlerin
varlığı ile kanıtlanmıştır.
Bu kimyasal aktivitenin diş sert dokuları ve pulpa üzerindeki
etkilerinin; peroksitin düşük molekül ağırlığı nedeniyle mine
ve dentinden kolaylıkla geçerek derinlere nüfuz etmesiyle
oluştuğu bildirilmiştir.

 Hidrojen Peroksit MİNE DENTİN PULPA

 Devital dişlerde kron pulpa odasına uygulanan peroksit ürünleri ise istenmeyen bir
durum olarak dişin kole bölgesine sızarak servikal rezorbsiyon patolojilerine
neden olabilir.
Hidrojen Peroksit KRON PULPA ODASI SERVİKAL BÖLGE
 O. Gökay, F. Zıraman,A. Çalı Asal, O. M. Saka. Radicular peroxide penetration from carbamide peroxide gels during intracoronal

bleaching. International Endodontic Journal,41, 556–560, 2008.

 O. Gö̈ kay, A.Müjdeci, E. Algin. In vitro peroxide penetration into the pulp chamber from newer bleaching products. International

Endodontic Journal,38, 516–520, 2005.

 O Gökay, A Müjdeci, E Algın. Peroxide penetration into the pulp from whitening strips. Journal of Endodontics, 2004

Dec;30(12):887-9.

 O Gökay , F Yilmaz, S Akin, M Tunçbìlek, R Ertan. Penetration of the pulp chamber by bleaching agents in teeth restored with
various restorative materials. Journal of Endodontics . 2000 Feb;26(2):92-4.

 O Gökay , M Tunçbìlek, R Ertan. Penetration of the pulp chamber by carbamide peroxide bleaching agents on teeth restored with a
composite resin. Journal of Oral Rehabilitation, 2000 27; 428 – 431.
Acetate buffer solution
Leuko-crystal violet
Horse radish peroxidas
Tedavi öncesi önlemler:
 Beyazlatmadan 2 hafta önce ve devamında potasyum nitrat +
florürlü diş macunu kullanmak,
 Beyazlatma tedavisine başlamadan 2 gece önce beyazlatma ajanı
içermeyen plağın gece boyunca takılması ve plağın denenmesi
(Eğer beyazlatma materyali olmadan hassasiyet var ise plağın
uyumsuzluğunu gösterir, genellikle sert plaklarda meydana gelen
bu olumsuzluğun giderilmesi için yumuşak plak oluşturulur ayrıca
dişeti uyumları gözden geçirilir),
 Beyazlatma tedavisine başlamadan 2 gece önce plağın

içerisine desensetize edici ajan takılarak plağın kullanılması,

(%5 Potasyum nitrat + %0.32 Sodyum florür)


Beyazlatma materyalini uygulamadan önce 10 - 30
dakika boyunca plak ile florür jeli veya potasyum
nitrat içeren diş macununu diş yüzeylerine uygulamak,
 Genellikle CP jelleri, koyulaştırıcı karbopolün (karboksipolimetilen

polimer) varlığı nedeniyle HP'den daha viskozdur bu yavaş salınma

ve sensitiviteyi azaltmada fayda sağlar.(ofis uygulamadan home

uygulamaya geçiş)
 Özellikle yüksek konsantrasyonda beyazlatma materyallerinin neden
olabileceği hassasiyeti engellemek amacı ile tedaviden önce İbuprofen
içeren ağrı kesici kullanmak (400-600mg), ve daha sonraki gün bu ağrı
kesiciye devam etmek faydalı olacaktır.
 Samila Neres de Oliveira 1, Isauremi Vieira de Assunção 1, Boniek Castillo Dutra
Borges .Efficacy of ibuprofen and codeine + paracetamol to reduce immediate
bleaching sensitivity caused by in-office tooth bleaching: A randomized,
controlled, double-blind clinical trialAm J Dent . 2018 Aug;31(4):195-198.

 2018 YILINDAKİ BU ARAŞTIRMA OFİS TİP DİŞ BEYAZLATMA


İŞLEMİNDEN 1 SAAT ÖNCE KODEİN + PARASETAMOL KULLANIMI,
HASSASİYETİ BÜYÜK ÖLÇÜDE AZALTABİLECEĞİNİ RAPOR
ETMİŞTİR.

 Aynı kullanıma sahip ilk 20 ilaç:


 TrifenAbenolben-u-ron (Acetaminophen), Buscofen Ibucare Addaprin Brufen
Fevadol Alfen Gofen Dolven Anacin (ANALGESICS)Actimol-Fıbutin MinosetI
butenFaspic (Ibuprofen)DeponArtrilAdvil
TEDAVİ SÜRESİNDEKİ UYGULAMALAR
 Sensitivite hastayı rahatsız edecek düzeyde ise öncelikle tedaviye ara
verilir. Devamında yine potasyum nitrat + florürlü diş macunu kullanması
tavsiye edilir. Her türlü uygulamaya rağmen hassasiyet devam ediyor ise
tedavi sonlandırılır.
 Home bleching’de 1 gece beyazlatıcı ajan, 1
gece desensetize edici ajanın alternatif
kullanımı faydalı olabilir, ciddi hassasiyetlerde
ise desensetize ajan uygulaması 1’e 2, yada 1’e
3 şeklinde olabilir.
 Daha düşük
konsantrasyonlarda
beyazlatıcı madde
kullanmak.
 Her gün beyazlatma uygulama süresini
kısaltmak.
 %4-6 potasyum nitrat jellerinin ofis tip tedavi seanslarında lingual
yüzeye uygulanması diş hassasiyetini minimize etmede diğer bir
strateji olabilir.
Kazein fosfopeptit-amorf kalsiyum fosfat(CPP-ACP)’nin kullanımının da faydalı olacağı düşünülmektedir. Ancak
bu ürünlerin diş etlerinde iritasyona neden olabilecek sodyum laurly sülfat içermemesi gereklidir.

Günümüzde CPP-ACP, topikal etkisinden yararlanmak için solüsyon, şekersiz sakız, gargara, pastil, pat, spor
içecekleri ve restoratif materyal gibi çeşitli ürünlerin içerisine katılarak piyasaya sunulmuştur.
UYGULANACAK TEDAVİ YÖNTEMİNİ
BELİRLEYEN FAKTÖRLER:

 Renklenme hangi dokuda ?


 Renklenme nedeni?
 Renklenme derinliği ?
 Renklenmenin krondaki yayılımı ve kapladığı alanı ?
Renklenme mine dokusunda ise prognoz başarılıdır ancak
Tetrasiklin gibi dentindeki renklenme sonuçları daha az başarılıdır.
Beyazlatma uygulanacak dişler için bazı
spesifik durumlar olabilir;
› Beyazlatma yapılacak dişte çürük varsa?
› Beyazlatma yapılacak dişte çeşitli restorasyonlar varsa?
› Beyazlatma yapılacak dişe komşu dişlerde çeşitli
restorasyonlar (cam ionomer, kompomer, kompozit,
amalgam)varsa?
 Genel önerimiz beyazlatma tedavisi öncesi çürük dokunun
temizlenip restorasyonların tamamlanmasıdır. Ancak çalışmalar
aşağıdaki hususu göz önüne almamızı önerir.
Uyguladığımız kompozit restorasyonun rengi beyazlatma
materyalinden etkilenir mi?

 Örneğin mine ile aynı renkte uyguladığımız kompozit


restorasyonun rengi de diş gibi beyazlar mı?
 Dişin beyazlaması ile kompozit restorasyon diş ile aynı oranda mı
beyazlar?
 Kompozit restorasyonun rengi değişmez ise yada diş ile aynı
oranda beyazlamaz ise beyazlayan diş ile arasında oluşacak renk
farkını ortadan kaldırmak için restorasyon yenilenir mi?
 Maalesef net bir cevap yoktur. Bu konuda çok çalışma
yapılmıştır, ancak kesin bir sonuç yoktur. Bunun nedeni
kompozit dolguların beyazlatma ajanı karşısında
gösterecekleri tutumların farklılığıdır.

 Monaghan ve Lim;
 42 ağartma ajanının kompozit rezinlerin renkleri üzerindeki
etkilerini inceledikleri araştırmalarında; home-bleaching jellerinin
kullanımının ardından bütün renk değişim değerlerinin normal
görsel kesinlik sınırından daha az olduğunu bildirmişlerdir. Home-
bleaching metodu hiçbir renk değişim etkisi yaratmazken office
bleaching tekniğinde fark edilebilir bir renk değişimi gözlenmiştir.
Monaghan ve ark. daha ileri bir düşünce ile ;
 Isı altında %30’luk hidrojen peroksit uygulanan kompozit
rezinlerin gözle görülür bir renk değişimi gösterdiklerini, deneysel
gruplara karşılık gelen kontrol gruplarının görsel olarak
kıyaslanmasıyla, beyazlatma işleminin çoğu materyalin rengini
açtığını onaylamışlardır. Hatta klinikte renk değişimine uğramış
restorasyonların renginin beyazlatma işlemi ile klinik olarak kabul
edilebilir hale getirilebileceği önerilmiştir .
 Cullen ve ark. ‘nın çalışmasında % 30 HP ile tüm kompozit
rezinlerin renginin visual olarak fark edilen derecede değiştiği
gözlenmiştir.

 Bailey ve Swift %10’luk CP içeren ağartma ajanlarının dahi


kompozit rezinin renk değerlerinde değişikliklere neden
olduğunu rapor etmişlerdir.

 Hafez ve ark. ise kompozit rezinlerin renginin beyazlatma


işleminden etkilenmediğini ve belirgin renk değişimi
gözlenmediğini bildirmişlerdir.
Kao ve ark. ise tamamen farklı bir görüş ile;
 Kao ve ark. farklı ağartma jelleri kullanımının bir kompozit rezin,
bir cam iyonomer siman ve bir porselen veneer üzerindeki
etkilerini inceledikleri araştırmalarında; en fazla renk değişimini
cam iyonomer simanda, en az değişikliği porselen veneerlerde
gözlemişlerdir. Araştırmacılar mümkünse ağartma ajanlarının
restoratif materyallere temasından kaçınılması gerektiği sonucunu
çıkarmışlardır .
 Çalışma sonuçlarında görüldüğü gibi yeni uygulanmış, yada diş
yüzeyinde eskiden olan bir kompozit dolgunun renginin beyazlatma
uygulamasından nasıl etkileneceği net değildir. Beyazlatma sonrası diş
rengi ile olan fark visual olarak algılanacak fark yaratmıyor ise problem
yok demektir. Ancak aksi durum kompozit dolguyu yenilememiz anlamına
gelecektir.
 Bu ise bizde 2. önemli düşünceye neden olacaktır. Çünkü beyazlatma
sonrası diş dokularında kalan rezidüel peroksit bağlanmayı olumsuz
etkileyerek, kompozit dolgunun dişe bağlanmasını engelleyecektir(artmış
oksijen inhibisyon tabakası gibi düşünebiliriz).
 Kompozit ve mine arasındaki bağlanmada düşüş olacağından
beyazlatma işlemi ve restorasyonların ard arda
uygulanmasında dikkatli olunması gerektiği bildirilmiştir.
 Diş sert dokuları beyazlatma ajanları ile ne kadar uzun süre ve
ne kadar fazla konsantrasyonla temasta kalırsa, mineye
bağlanma dayanımı o oranda olumsuz etkilenmektedir.
Bu residüel ürünlerin mineyi etkileme süresi
ne kadardır?
 Uzun süreli beyazlatma uygulamalarının (home-
bleaching gibi) kompozit rezinin mineye
bağlanabilirliğini üzerindeki olumsuz etkisinin bir
aydan daha uzun süre devam ettiği bildirilmiştir.
Beyazlatma tedavisinden sonra kompozit dolgu uygulanacak ise;

 1) Mine dokusundan aşındırma yapılabilir,


 2) Bir süre beklenebilir (7 gün-1 ay),
 3) Antioksidanlar kullanılarak hemen kompozit dolgu
yapılabilir.
EKSTRAKORONAL beyazlatmayı takiben
kompozit rezinin mİneye bağlanma dayanımı
üzerine antioksidanlarIn etkileri:
 Beyazlatma sonrası karşılaşılan en önemli
problemlerden birisi mine ile kompozit rezin
bağlantısının azalmasıdır, bu sonuç diş yapısında kalan
ve rezin polimerizasyonunu engelleyen rezidüel
peroksid ile ilişkilendirilir.
Bu sorunun üstesinden gelmek için :
 Restorasyondan önce beyazlatılmış mineye alkolle muamele edilmesi,
 Yüzeysel mine tabakasının uzaklaştırılması,
 Organik çözücüler içeren adesivler kullanmak gibi çeşitli yöntemler
denenmiştir.

Genel yaklaşım ise beyazlatma işleminden sonra restorasyon


işlemini ertelemektir, çünkü bağlanma kuvvetindeki azalmanın
geçici olduğu gösterilmiştir. Bekleme süresi beyazlatma sonrası
uygulama prosedürleri için önerilen süre ise 24 saat ile 4 hafta
arasında değişmektedir (Genel öneri en az 15 gündür).
 Ancak hastalar genellikle bu kadar süre beklemeden
dolgunun yapılmasını isterler. Bu yüzden beyazlatma
tedavisi sonrasında gerekli restorasyonları
geciktirmek bazen mümkün olmamaktadır.
Nari-Ratih D, Widyastuti A. Effect of antioxidants on the shear bond strength of composite resin to
enamel following extra-coronal bleaching. Journal of Clinical and Experimental Dentistry.
2019;11(2):126-32.

 Amaç: Bu çalışmanın amacı %40 hidrojen peroksit kullanılarak yapılan beyazlatma tedavisi

sonrası çeşitli antioksidanların

 % 10 sodyum askorbat,

 % 10 alfa-tokoferol,

 % 10 yeşil çay

 % 10 aloe vera ekstratı

mine- kompozit rezin retorasyonlarının bağlanma kuvvetine etkisini saptamaktır. Bu

antioksidanların etkisi ile 15 gün bekleme süresinin ortadan kaldırılması

değerlendirilmektedir.
 Sodyum askorbat %10 luk solüsyon ve 10 dakikalık
uygulama süresi ile nötr, toksik olmayan ve
biouyumlu bir antioksidandır.

 Alfa-tokoferol E vitamini kompleksinin en aktif


bileşenidir ve lipit fazında insan vücudunda güçlü
bir antioksidandır.
Antioksidan olarak yeşil çay ve aleo vera özleri gibi doğal
ürünler de kullanılmaktadır.

 Yeşil çay Epikateşin gibi flavanoller veya kateşinler içerir.


 Önceki araştırmacılar yeşil çay kullanımının dentin erozyonunu azalttığını;
beyazlatmadan sonraki bağlanma kuvvetinin değerinin arttığını bildirmişlerdir.
 Yeşil çay, doğal bir ürün, ucuz ve uzun raf ömrü nedeniyle beyazlatma sonrası
kullanım için bir seçenek olabilir.

 Aloe vera jelindeki polisakkaritlerin bağışıklık uyarımı, antiinflamatuar


etkileri, yara iyileştirme ve antioksidan etkilerine sahip olduğu
düşünülmektedir.
Bu çalışmada çekilmiş 70 adet premolar diş
rastgele 7 gruba ayrıldı (n:10).
 Grup 1: beyazlatma tedavisi ve antioksidan
uygulaması yapılmadı.
 Grup 2: beyazlatma işleminden hemen sonra
kompozit yapıldı.
 Grup 3: beyazlatılmış örneklere 2 hafta
gecikmeli kompozit yerleştirildi.
• Grup 4: % 10 sodyum askorbat( Sodium L-ascorbate, Sigma Aldrich, Almanya)
• % 10 sodyum askorbat elde etmek için, 10 g kristal sodyum askorbat distile su içinde
çözüldü.
 Grup 5: % 10 alfa-tokoferol (Sigma Aldrich, Almanya).
› % 10 luk çözelti için 10 g alfa-tokoferol etil etanol içinde
seyreltildi.
 Grup 6: % 10 yeşil çay (Faculty Of Pharmacy,
Universitas Gadjah Mada).
› Yeşil çay yaprağı özleri, etanol çözücü ile
maserasyon yöntemi ile hazırlandı ve % 10
luk konsantrasyon elde etmek için distile su
kullanılarak seyreltildi.
 Grup 7: % 10 aloe vera
(Faculty Of Pharmacy,
Universitas Gadjah
Mada).

% 10’ luk aloe vera ekstraktları yapmak için de aynı yöntem uygulandı.
 Mine yüzeylerine % 40 hidrojen peroksit (40% hydrogen
peroxide (Opalescence Xtra Boost 40%, Ultradent, South
Jourdan, UT, USA) ) kullanılarak üreticinin önerisi
doğrultusunda beyazlatma uygulandı.
 Daha sonra örnekler% 37 fosforik asit (De-trey Conditioner
36, Dentsply De-trey, Konstanz, Almanya) ile 20 saniye
asitle pürüzlendirildi, 30 saniye yıkandı ve 10 saniye havayla
kurutuldu. İnce bir adeziv (XP bond, Dentsply) asitlenmiş
mine üzerine uygulandı, basınçlı hava ile hafifçe yayıldı ve 10
saniye süreyle ışık uygulandı. Bu yüzeylere kompozit rezin
(Ceram X Duo, Dentsply) uygulandı.
 Bıçak kenarı, kompozit
ve mine yüzey arasındaki
ara yüze denk gelecek
şekilde yerleştirilerek
yük uygulandı. Bağlanma
kuvveti, kırılma meydana
gelene kadar 1 mm /
dakikalık başlık hızında
ölçülmüştür.
Sonuçlar
 Beyazlatma işleminden hemen sonra kompozit rezin kullanılarak restore edilen
örneklerin (Grup2) diğer gruplara kıyasla en düşük bağlanma gücüne sahip olduğu
ortaya konulmuştur (p <0.05).
 Grup 1 diğer gruplara kıyasla üretilen en yüksek bağlanma kuvvetine sahiptir,
fakat bu bağlanma kuvetinin değeri beyazlatılmamış kompozit rezin
restorasyondan önce 2 hafta bekleme süresi olan grup 3 ile aynı bulundu.
 Diğer antioksidan gruplarına kıyasla %10 luk alfa-tokoferol en yüksek bağlanma
kuvvetini ortaya çıkardı, ancak bu farklılık anlamlı düzeyde değildi (P>0.05), buna
karşılık diğer antioksidan gruplara kıyasla %10 luk aloe vera grubunun en düşük
bağlanma kuvvetine sahip olduğu gözlendi (p>0.05).
Na askorbat
Alfa tokoferol
Yeşil çay
Aloe vera
 Kırık örneklerin taramalı elektron mikroskobu gözleminde,
beyazlatma işleminden sonra hemen kompozit rezin kullanılarak
restore edilen örneklerin başarısızlıklarının büyük kısmının adeziv
tipte olduğunu göstermiştir.
 Bunun aksine, restorasyondan önce antioksidanlar uygulanan örneklerin
çoğu, adeziv ve koheziv tipleri arasında karışık başarısızlıklar ortaya
koymuştur.
 Sonuçlar:
 1.Beyazlatma işlemi önemli ölçüde bağlanma kuvvetini
azalttı.
 2.%40 hidrojen peroksit uygulaması ile yapılan beyazlatma
işlemini takiben antioksidan uygulamaları kompozit rezinin
bağlanma kuvvetini artırdı.
 3.%40 hidrojen peroksit uygulaması ile yapılan beyazlatma
işlemini takiben % 10 sodyum askorbat,% 10 alfa-tokoferol,
% 10 yeşil çay ve% 10 aloe vera özleri kullanımı, kompozit
rezinin bağlanma kuvveti üzerinde aynı etkiyi yarattı.
 4.Antioksidan grupları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir fark görülmemiştir.
BU ÇALIŞMAYA BENZER
ARAŞTIRMALAR YAPILMIŞTIR.
 Anusha Eggula , Pranitha V , Dwijendra K.S , Nagarjuna G ,
Naseemoon Shaik , Mohammadi Fatima. Reversal Of
Compromised Bond Strength Of Bleached Enamel Using
Cranberry Extract As An Antioxidant: An In Vitro Study. Cureus.
2019. 11(11): e6188.
 Çalışmanın amacı, % 10 sodyum askorbat (SA) çözeltisine
kıyasla, % 6 yaban mersini (CB) çözeltisinin minenin
bağlanma gücü üzerinde incelemektir. Beyazlatılmış
minenin zayıflamış bağlanma kuvvetinin geri
kazanılmasında % 10 sodyum askorbat yanısıra % 6 yaban
mersini çözeltisinin de uygun bir antioksidan olarak
kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
 Diğer bir araştırma:
 Rajalekshmy Subramonian, Vijay Mathai, Jeya Balaji
Mano Christaine Angelo, Jotish Ravi. Effect of three
different antioxidants on the shear bond strength of
composite resin to bleached enamel: An in vitro study. , J
Conserv Dent , 2015
 % 10 sodyum askorbat,% 10 üzüm çekirdeği ekstraktı ve % 10 çam
kabuğu ekstraktının, kompozit rezinin beyazlatılmış mineye
makaslama bağlanma dayanımı üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir.
 Grup I :(negatif kontrol) beyazlatılma yapılmadı.
 Grup V: % 10 çam kabuğu özütü gibi antioksidanlar
uygulandı ve kompozit rezin ile birleştirildi.
 Grup IV: % 10 üzüm çekirdeği ekstresi
 Grup II: bağlanma işleminden önce 3 hafta boyunca
yapay tükürük içinde saklandı.
 Grup III: % 10 sodyum askorbat
 Grup VI'da (pozitif kontrol), kompozit bağlanma
beyazlatma işleminden hemen sonra yapıldı.
Bu in vitro çalışmanın sınırlamaları dahilinde, kullanılan
farklı antioksidanlar arasında, %10 çam kabuğu özütünün,
kompozit rezinin beyazlatılmış mine ile azalmış bağlanma
kuvvetini tersine çevirmede üstün olduğu gözlenmiştir.
 BEYAZLATMA TEDAVİSİNDEKİ SON UYGULAMALAR:
FOTOLİZ

N on ne
i e
Ter lo r
ma h i d E D
l Pl C Ox e t L
azm Di Vio
l
a
SONİK AKTİVASYON

Nano Partiküller
Bitki özütü Kullanımı
Chlorine Di Oxide

 1940’LI YILLARDA DEVİTAL DİŞLERİN BEYAZLATILMASINDA KULLANILAN KLORİN DİOKSİTİN


(LABORAQUE SOLUTİON) SON YILLARDA TEKRAR KULLANIMI DİKKAT ÇEKMEKTEDİR.

 CHLORİNE DİOXİDE ETKİLİ BİR OKSİDE EDİCİ AJAN OLUP DİŞLERİ % 35 KONSANTRASYONDAKİ
HYDROGEN PEROXİDE İLE BENZER ORANLARDA BEYAZLATTIĞI BİLDİRİLMEKTEDİR.

 BUGÜNE KADAR DİŞ HEKİMLİĞİNDE KLOR DİOKSİTİN KULLANIMI SU HATLARININ , YUMUŞAK


PROTEZ ASTARLARININ VE AKRİLİK PROTEZLERİN DEZENFEKSİYONU İLE
SINIRLANDIRILMIŞTIR. AYRICA, BAZI ÇALIŞMALAR AĞIZDAKİ KÖTÜ KOKUYU AZALTMAK İÇİN
AĞIZ ÇALKALAMA MADDESİ OLARAK KULLANILDIĞINI GÖSTERMİŞTİR.

 GELECEKTEKİ ÇALIŞMALAR, KLOR DİOKSİTİN KOMPOZİT YÜZEYİNDEKİ ETKİLERİNİ TEST


ETMEYE ODAKLANMALIDIR VE EĞER BU ETKİ İYİYSE, KLORİN DİOKSİT HİDROJEN PEROKSİTE
OLASI BİR ALTERNATİF OLABİLİR.
KLORİN Dİ OKSİT ESASLI BEYAZLATMA AJANI
KULLANILARAK YAPILAN BİR ÇALIŞMA:

 Dioxi-White (klorin di oksit esaslı beyazlatma ajanı) ofis ağartma


maddesi jeli, klor dioksit konsantrasyonunu sabit tutmak için kapalı
bir kapta karıştırıldı.
 Diş yüzeyine uygulama 5’er dakika süreyle jel değiştirilerek 7 kez
tekrarlandı, bu esnada polimerizasyon ışığı kullanıldı.
 Sonuçlar klorin dioksitin hidrojen peroksitten daha üstün olduğunu
gösterdi.
 FOTOLİZ İLE BEYAZLATMA:
 Violet LED
 Lazer
 Non Termal Plazma
Bianca Rossi , Susana Morimoto , Tamara Kerber Tedesco , Sandra Ribeiro Cunha, Anna Carolina Ratto
Tempestini Horliana , Karen Müller Ramalho . Effectiveness of Violet LED alone or in association with
bleaching gel during dental photobleaching: A Systematic Review .

 Violet Led, klinik olarak algılanabilir bir renk değişikliği potansiyeline sahip olarak
bulundu,
 Ancak peroksit kullanılarak yapılan ağartmayla karşılaştırıldığında etkisi daha azdı.
 Violet Led peroksitlerle birlikte kullanıldığında beyazlatma sonucunu arttırdı,
 Ancak çalışmalar arasındaki yüksek heterojenlik, klinik çalışmaların az sayıda
olması ve in vitro dahil edilen çalışmalarda kayırma hatası riskinin yüksek olması
nedeniyle sonuçlar kesin değildir ve güvenli kanıtlara ulaşmak için iyi tasarlanmış
ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Lazer :
 Alexandra Melo Pingarilho Carneiro · Antonia Patrícia Oliveira
Barros · Roberta Pimentel de Oliveira ·Brennda Lucy Freitas de
Paula · Aryvelto Miranda Silva· Cristiane de Melo Alencar · Cecy
Martins Silva.
 The effect of photobiomodulation using low‑level laser therapy
on tooth sensitivity after dental bleaching: a systematic review.
Lazer
 Düşük seviyeli lazer tedavisi (LLLT), analjezik, antiinflamatuar ve
biyostimülan etkileri nedeniyle ağrıyı azaltmak için diş hekimliği
ve tıbbın çeşitli alanlarında giderek daha fazla kullanılmaktadır .
Bu özellikler, LLLT'nin muayenehanede kullanılan beyazlatma
ajanlarının (ofis tip) pulpa dokusunda neden olduğu hasarı ve
iltihabı hafifletebileceğini düşündürmektedir. Ayrıca, sensitivite
(TS ) riskini ve yoğunluğunu muhtemelen azaltabilir.
NON TERMAL PLAZMA KULLANIMI:

 Sladek, R. E. J. (2006). Plasma needle : non-thermal


atmospheric plasmas in dentistry. Technische Universiteit
Eindhoven.
S. Lata , Shibani Chakravorty , Tamoghni Mitra , Prasanti Kumari Pradhan ,
Soumyakanta Mohanty , Paritosh Patel , Ealisha Jha , Pritam Kumar Panda ,
Suresh K. Verma , Mrutyunjay Suar . Aurora Borealis in dentistry: The applications of
cold plasma in biomedicine
 Mine yüzeyleri asit yapıdaki beyazlatıcı kimyasallardan zarar
görebilir. Minenin mikrosertliği, yapısı ve morfolojisi ağartıcı
kimyasalların nüfuz etmesinden etkilenir. Mine matrisindeki
protein parçalanmasının bir sonucu olarak yüzey gözenekliliği ve
mineral kaybı artar, daha yüksek konsantrasyonlardaki hidrojen
peroksit, daha büyük değişikliklere neden olabilir ve yüzey mine
yapısında mikro gözenekleri derinleştirebilir.
 ​Yine asit yapıdaki beyazlatıcı kimyasallardan dentin pürüzlü hale
gelir ve bunun sonucunda mine yüzeyine bakteri tutunması artar.
Yüzey pürüzlülüğü ve bakteri tutunmasının artması nedeniyle diş
plağı gelişebilir, bu da diş çürüğü ve periodontit riskini artırır. Bu
dezavantajları ortadan kaldırmak için plazma bazlı diş beyazlatma
tekniği çözüm olarak sunulmuştur.
Plasma-Induced and Plasma-Assisted in vitro
Teeth Bleaching

Diş beyazlatmada atmosferik basınçlı termal olmayan plazmaların uygulanması ilk olarak 2009
yılında Lee ve arkadaşları tarafından rapor edilmiştir. Hibrit helyum plazma jeti ve %28 H2O2
kullandıkları çalışmalarında , Plazma H2O2 ile kombinasyon halinde kullanıldığında ağartma
etkinliğinin ,tek başına H2O2 kullanımına kıyasla 3 kat arttığın rapor etmişlerdir.
Atmosfer basıncındaki plazma hidrojen peroksit ile birlikte kullanıldığında
OH radikalleri açığa çıkar ve yüzey proteinleri uzaklaştırılır. Doğru akım
plazma jeti ve hidrojen peroksit ile de diş beyazlatma işlemi
yapılabilmektedir.
Diş beyazlatma sırasında içsel lekeler her zaman büyük bir endişe
kaynağıdır.
Park ve arkadaşlarına göre içsel lekeyi ortadan kaldırmak için hidrojen
peroksit ile birleştirilmiş düşük frekanslı bir plazma kaynağı kullanılabilir.
Tedavi edilen dişin yüzeyinde 8 dakika sonra renk değişimi (beyazlama)
fark edildi. Bu çalışmada beyazlatmanın birincil kaynağı olarak radikal OH
tanımlandı .
Nam ve ark. vitro araştırmalarda dişleri beyazlatmak için bir plazma jeti
kullandılar ve yazarlar, tek başına karbamid peroksit veya karbamid
peroksit ve diyot lazer kombinasyonundan ziyade plazma jetin , diş
hasarına neden olmadan diş beyazlatmada en başarılı yöntem olduğunu
bildirdiler.

Claiborne ve arkadaşlarının in vitro çalışması bu sonucu desteklemektedir.


Claiborne ve ark. Yalnızca %36 hidrojen peroksit yerine plazma jet+%36
hidrojen peroksit jeli kullanıldığında, diş beyazlatmada önemli bir artış fark
ettiler.
 Zhu ve ark. non termal plazma ile tedavi edilen dişlerde mine ile
kompozit bağlanmasında gücün azalmadığını yani takiben
restorasyonun tamamlanabileceğini rapor etmişlerdir.

 Yukarıdaki çalışmalardan ve bulgularından, soğuk atmosferik


plazmanın diş beyazlatma işlemlerinde potansiyele sahip olduğu
ve dokularda istenmeyen toksik hasarlara neden olmadan daha iyi
ve daha hızlı sonuçlar vermek için geleneksel diş beyazlatma
yöntemleriyle birlikte kullanılabildiği sonucunu çıkarabiliriz.
Ancak daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Fig. 6. Application of Non-thermal plasma for bleaching of tooth. The surface of the tooth is treated with non-
thermal plasma which breakdown the carbon particles
present as a dirt on the surface. The carbon particles are then easily get washed away.
35% H2O2 6% H2O2 + PMJ 15% H2O2 + PMJ 25% H2O2+ PMJ 35% H2O2+ PMJ
SONİK AKTİVASYON:

 The effectiveness of in-office dental bleaching with and


without sonic activation: A randomized, split-mouth,
double-blind clinical trial.
 Leandro de Moura Martins,Gabriel Guedes de Azevedo Cardoso
Liliane Motta de Lima,Marcia Rezende MS, Elisama Sutil,
Alessandra Reis , Alessandro D. Loguercio,Luciana Mendonça da
Silva.
 Sonik olarak aktive edilen gruplarda, sonik cihazın ucu
(Cavibrushregular size, FGM) yardımıyla Jel uygulamasında 10 ve
30 dk. her dişin bukkal yüzeyinde 30 s/170 Hz süreyle iki dakikada
aktivasyon gerçekleştirildi. Sonik aktivasyonun kullanılmasının
ofis beyazlatmada fayda sağlamadığı gözlendi.
 NANO PARTİKÜL

Silik
a ve H
NP) idro
Ag ksi a
P' ler ( pati
t
ü ş N Çinko oksit (ZnO)
Gü m

Altın N Titanyum dioksit (TiO2)


P'ler (
AuNP
)
2001'den bu yana nanopartiküllerin (NP'ler) beyazlatmada kullanımı
araştırılmaktadır.

Nanopartiküller sadece aşındırıcı olarak işlev görmez aynı zamanda reaktif


oksijen türlerini de serbest bırakır ve remineralizasyona yardımcı olur.
DİŞ BEYAZLATMA İÇİN NANO PARTİKÜLLER
 Beyazlatıcı ajanların aksine, NP'ler benzersiz biyolojik özellikler sergiler
ve protetik diş hekimliği, restoratif diş hekimliği, implantlar, ağız kanseri
tedavisi ve periodontolojide çeşitli uygulamalarda kullanılır.

 NP'ler antibakteriyel, antiviral ve antifungal özelliklerinden dolayı etkili


bir potansiyele sahiptir. NP'lerin kullanımı dental kompozit üzerinde
biyofilm oluşumunu engeller, böylece mikrosızıntı ve ikincil çürüklerin
önüne geçilir. Ayrıca çalışmalar NP'lerin restoratif materyallerin mekanik
özelliklerini ve dentin ile biyomateryaller arasındaki bağlanma gücünü
arttırdığını bildirmiştir.
NP
 Bazı NP'lerin noninvazif beyazlatmada kimyasal aktiviteyi
arttırdığı da rapor edilmiştir. Bu nedenle diş beyazlatmada NP'lerin
kullanımı son zamanlarda önemli ölçüde artmıştır. Bu amaçla çinko
oksit (ZnO), titanyum dioksit (TiO2), altın NP'ler (AuNP), gümüş
NP'ler (AgNP), silika ve HA diş beyazlatmada kullanımı dikkat
çeken ürünlerdir.
Diş beyazlatma için çeşitli NP'lerin kullanımındaki ilerlemeyi gösteren zaman çizelgesi. 2022'de Scopus'tan alınmıştır.
NP'lerin olası beyazlatma mekanizmaları üç
kategoriye ayrılabilir.
 İlk olarak, metal iyonları gibi belirli iyonların NP'ler tarafından salınması,
Fenton benzeri reaksiyonlar yoluyla karışık redoks döngüsüne ve
kemokataliz reaksiyonlarına neden olabilir. Bu ayrışmış iyonlar, elektron
taşınması yoluyla ROS oluşumunu hızlandırabilir ve bu da diş
beyazlamasına neden olabilir.
 İkincisi, silika ve HA gibi NP'ler, dişlere zarar vermeden lekeleri çıkarmak
için aşındırıcı görevi görebilir.
 ​Üçüncüsü, HA, trikalsiyum fosfat (TCP) ve kalsiyum peroksit gibi
kalsiyum fosfat bazlı seramikler dişin remineralizasyonunu destekleyebilir
ve dişlerin ışık yansımasını artırabilir. Ancak, az sayıda çalışma ile alınan
sonuçların klinik çalışmalar ile desteklenmesi gereklidir.
Kimyasal katkı maddeleri

 Ph değişimi YANISIRA diğer bir kimyasal uygulama AMACI


beyazlatıcı materyallerin daha derine ulaştırılmasının sağlanmasıdır.
 Kalsiyum peroksit nano partiküllerinin dahil edilmesi, aktif beyazlatma
bileşenlerinin mine mikro ve nano yapılarına derinlemesine nüfuz
etmesine olanak tanır, bu da yüzey temasının artmasına ve sonuçta daha
büyük bir beyazlatma etkisine neden olur. Bu yeni katkı maddelerinin
ve taşıyıcı sistemlerin kullanıma sunulması, beyazlatma etkisini
potansiyel olarak en üst düzeye çıkarabilir ve olası yan etkileri
azaltabilir veya hatta ortadan kaldırabilir.
 Bakteriler ağız ortamında mevcut olduğunda, NP'ler süperoksit
radikalleri (O−), oksijen (O2), hidroksil radikalleri (•OH) ve
hidrojen peroksit gibi ROS üretir. İlginç bir şekilde, üretilen ROS
türü NP'lere bağlı olarak farklılık gösterir:
 AgNP'ler OH oluştururken,
 AuNP'ler, ZnO ve CuO hidrojen peroksit üretir. İkincisi (hidrojen
peroksit ) tanınmış bir diş beyazlatma maddesi olduğundan,
AuNP'ler, ZnO ve CuO gibi NP'lerin diş beyazlatmada etkili
olduğu rapor edilmiştir.
Beyazlatıcı ajanlardaki gelişmeler:
*** Bitki özütü Kullanımı

 Ticari olarak temin edilebilen beyazlatma maddelerini doğal, daha az


sitotoksik beyazlatma ürünleriyle etkili bir şekilde değiştirmek amacıyla, pH
değerleri 4,5 ile 7 arasında değişen meyve organik asitleri (oksalik, sitrik,
tartarik, malik, süksinik ve fumarik) içeren bir beyazlatıcı HP jeli, hidrojen
peroksit jeli ile karşılaştırılmıştır. Fibroblastlar üzerindeki sitotoksik etkileri
ve kompozitler üzerine etkilerini değerlendirmek için meyve asidi jeline
veya HP jeline maruz kalmanın ardından yapılan değerlendirmede benzer
seviyelerde beyazlatma elde edildiği ancak meyve organik asitlerinin HP'den
daha az sitotoksiktik etki oluşturacağı bildirilmiştir.
Bitki özütü
 Beyazlatma etkinliğini arttırmak ve beyazlatma sonrası mine
yapısal değişikliklerini azaltmak için bitkisel kaynaklı enzimlerin
eklenmesi literatürde rapor edilmiştir. Polifenol peroksit (PO),
katalaz (CAT) ve süperoksit dismutaz (SOD) içeren tatlı patates
enzimleri, HP'nin iki konsantrasyonuna (%10 ve %35) ilave edilrek
lekelenmiş diş üzerinde test edilmiş, deney grubunun
spektrofotometrik ve SEM görüntüleri, diş beyazlığı seviyelerinin
önemli ölçüde arttığını ve mine yapısal bozulmasının azaldığını
ortaya çıkarmıştır.
KAYNAKLAR
 Samorodnitzky-Naveh, G. R., Grossman, Y., Bachner,Y.G., Levin. L.(2010). Patients' Self-Perception of Tooth Shade in
Relation to Professionally Objective Evaluation . Quintessence Int, 41(5),80-83.
 Patricia W Kihn, P.W. (2007).Vital Tooth Whitening. Dent Clin North Am, 51(2),319-31
 Dishman MV, Covey DA & Baughan LW (1994) The effects of peroxide bleaching on composite to enamel bond strengths,
Dental Materials, 10(1), 33-36.
 Alqahtani, M. Q. (2014). Tooth-bleaching procedures and their controversial effects: A literature review. The Saudi Dental
Journal , 26, 33–46.
 Cheng, Y., Musonda, J., Cheng , H., Attin, T., Zheng, M., Yu, H. (2019). Effect of surface removal following bleaching on
the bond strength of enamel. BMC Oral Health, 19,50, 2 -6.
 Titley KC, Torneck CD, Ruse ND (1992) The effect of carbamide peroxide gel on the shear bond strength of a microfil resin
to bovine enamel. Journal of Dental Research 71(1) 20-24.
 Nari-Ratih. D., Widyastuti, A. (2019). Effect of antioxidants on the shear bond strengt of composite resin to enamel following
extra-coronal bleaching. J Clin Exp Dent., 11(2),126-32 .
 Turkmen C, Guleryus N, Atah PY. Effect of sodium ascorbate and delayed treatment on shear bond strength of composite
resin to enamel following bleaching. Nigerian J Clin Pract. 2016;18:91- 8.
NP
 Diş beyazlatma amacıyla kullanıldığında NP'lerin invaziv beyazlatma
işlemleri yoluyla dişlerde geri dönüşü olmayan hasara neden olabileceği
yönündeki görüşe rağmen, birçok çalışma NP'lerin mükemmel
biyouyumluluğa sahip olduğunu ve terapötik olarak aktif ajanların stabilize
edilmesine ve salınımlarının kontrol edilmesine yardımcı olduğunu
bildirmiştir.

 Birkaç çalışma ise mikro veya nano boyutlu titanyum (Ti) parçacıklarının
hem in vitro hem de in vivo inflamatuar osteoliz, oksidatif stres,
karsinogenez ve genotoksisite gibi olumsuz etkilere neden olabileceğini
bildirmiştir.
 Li ve ark. aşınmış insan minesine uygulanan 20 nm boyutlu yapay
nHA'nın güçlü afinitesini, biyouyumluluğunu ve onarıcı
kapasitesini bildirmiştir.
 Hidroksiapatit (Ca10(PO4)6(OH)2), bir kalsiyum fosfat bileşiğidir.
Sığır dişlerinden veya kemiklerinden doğal olarak sentezlenir veya
ekstrakte edilir.
 nHA içeren macunların dentin tübüllerini tıkamada, dolayısıyla
dentin hassasiyetini azaltmada ve yüzey pürüzlülüğünü önceden
beyazlatılmış koşullara döndürmede daha etkili olduğu
kanıtlanmıştır. Rapor edilen ek bir avantajı da oral floranın daha
uygun bir duruma getirilmesidir. 5 dakikalık nHA uygulamasından
önce ve sonra bakteri oranlarını belirlemek için tükürük numunesi
toplanmış, nHA ‘nın diş ve plak yüzeylerine yapıştığı ve
Streptococcus mutans ve Porphyromonas gingivalis gibi zararlı
bakterileri seçici olarak adsorbe ettiği ortaya konmuştur.
nano-HA
 Dişlerini nano-HA NP'ler içeren bir diş macunu ile fırçalayan
katılımcıların, HA NP'siz diş macunları kullanan katılımcılarla
karşılaştırıldığında daha iyi bir diş rengi seviyesine sahip olduğunu
buldular. Ayrıca HA NP'ler kullanılarak yapılan diş beyazlatmanın
olumlu etkileri de çeşitli çalışmalarda rapor edilmiştir. 2006 yılında
Avrupa'da diş beyazlatma amaçlı HA-NP içeren bir diş macunu
piyasaya sürüldü. Üreticiye göre HA NP'lerin maksimum katılımı
diş macunlarında %10− 20 ve gargarada %10'dur ve bu ürünler
halen kullanılmaktadır.
 Ancak yukarıda bahsedilen in vitro çalışmalar diş beyazlatma alanında
potansiyel olarak ilerleme sağlayabilecek iyileştirilmiş sonuçlar gösterse
de, bu teknikler klinik olarak test edilmemiştir ve bu nedenle sonuçlar
yalnızca potansiyel olarak umut verici olarak görülebilir.
Seramik Malzeme. HA.
 HA (Ca10(PO4)6(OH)2), öncelikle kemik dokusunun inorganik bileşenini oluşturan biyoseramik bir
malzemedir. Bu nedenle HA NP'ler, dişlerin morfolojisi ve mineral yapısına benzemeleri ve mükemmel
biyoaktivite ve biyouyumluluğa sahip olmaları nedeniyle önemli avantajlara sahiptir. Ayrıca HA NP'ler,
minenin doğal yapı taşlarına benzer özelliklere sahip olduğundan, demineralize yüzeylere karşı güçlü bir
afiniteye sahiptirler. Bu nedenle HA NP'ler, interprizmatik ve prizmatik mineyi tamamen kaplayan bir apatit
tabakası oluşturabilir. Özellikle amelogenin gibi mine proteinleri, mine kristallerini değiştirir.​Daha sonra
amelogenin proteininin karboksiterminal hidrofilik bölgesi emaye kristal yüzeyine bağlanır. Burada,
amelogeninin hidrofobik kısmı kısmen açığa çıkar ve bu, hidrofobik HA NP'lerin minede gözlenen stabil
prizmatik yapıları oluşturmak üzere bağlanmasına izin verir. İlginç bir şekilde, HA NP'ler, minenin yüzey altı
alanını yeniden canlandırarak ve mineral yoğunluğunu ve yarı saydamlığı geri kazandırarak dişlerin
beyazlığının iyileştirilmesinde çok önemli bir rol oynayabilir. Bu yeniden mineralizasyon, HA dahil kalsiyum
fosfat bazlı biyoseramiklerin ortak bir özelliğidir. Hem Ca hem de fosfat iyonları HA'nın düşük pH koşulları
altında çözülmesiyle üretilir. PH değeri arttığında ve bu iyonların konsantrasyonu arttığında, HA'nın diş
yüzeyinde yeniden çökelmesi başlar ve bu da ışık yansımasının artmasıyla diş beyazlaması ile sonuçlanır HA
ile birlikte flor (F−) gibi belirli anyonların eklenmesinin remineralizasyonu teşvik ettiğini bildiren az sayıda
çalışma bulunmaktadır.235 Ancak son zamanlardaki çalışmaların çoğu çürük inhibisyonu açısından HA'nın
remineralizasyonuna odaklanmıştır. Niwa ve diğerleri. HA NP konsantrasyonu arttıkça diş beyazlatma
 AuNP'ler, gümüş NP'ler (AgNP'ler), ZnO ve TiO2 gibi metal veya metal
oksit NP'ler, bakterilere karşı antimikrobiyal aktiviteleri ve antiinflamatuar
özellikleriyle bilinir. Bu nedenle, bu NP'ler son zamanlarda diş çürüğü ve
periodontit gibi ağız hastalıklarını önlemek için ağız bakım ürünlerinde
kullanılmaya başlanmıştır. Kakhki ve ark. AuNP'leri diş beyazlatma için
katalizör olarak kullandıkları çalışmalarında; AuNP'lerin hidrojen
peroksitin beyazlatma etkilerini önemli ölçüde artırdığını gösterdiler.
ZnO
 ZnO, Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından mükemmel
biyouyumluluğa sahip bir malzeme olarak onaylandı.Bu nedenle ZnO,
görüntüleme, ilaç dağıtımı, implant malzemeleri ve biyosensörler gibi
biyomedikal uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle
ZnO'nun fotokatalitik performansı çeşitli çevre ve enerji
uygulamaları için büyük ilgi görmektedir, ancak biyomedikal
alanlardaki potansiyel uygulamaları tam olarak araştırılmamıştır. Bu
öncelikle ZnO'nun yalnızca ultraviyole (UV) ışık gibi kısa dalga boylu
ışığa yanıt vermesine atfedilir. Aynı sebepten dolayı ZnO'nun diş
beyazlatma amacıyla kullanımına ilişkin birkaç çalışma yapılmıştır.
 Miao ve ark. biyokütle karbonunun (BC) eklenmesiyle ZnO'nun
bant aralığında bir azalma olduğunu bildirdi ve sentezlenen ZnO-
BC ile uzun dalga boylu ışık kullanıldığında mükemmel bir
beyazlatma etkisi gösterdiğini buldu.
TiO2
 TiO2 NP'leri düşük maliyetleri, yüksek stabiliteleri, fotokatalitik aktiviteleri ve
yeniden kullanılabilirlikleri nedeniyle büyük ilgi görmektedir. Bu nedenle, TiO2
NP'leri yaklaşık bir yüzyıldır boyalar, yapıştırıcılar, kauçuklar, plastikler, güneş
kremleri dahil olmak üzere çeşitli endüstriyel ve tüketici ürünlerine uyarlanmıştır.
FDA, TiO2'nin gıda, ilaç kozmetikleri ve diş macunu gibi kişisel bakım ürünlerinde
renk katkı maddesi olarak kullanılabileceğini onaylamıştır. Ancak son zamanlarda
yapılan çalışmalar, TiO2 NP'lerin toksik etkilere sahip olduğunu ve bu NP'lere tekrar
tekrar oral maruz kalmanın, birikimlerinin ardından doku hasarına neden
olabileceğini göstermiştir. Bununla birlikte, TiO2 NP'leri hala diş hekimliğinde
kullanılmaktadır ve birkaç çalışma, TiO2'nin fotokatalitik özelliklerinin diş
beyazlatma ve beyazlatma için kullanılmasının mümkün olduğunu bildirmiştir.
Yüksek konsantrasyonlarda hidrojen peroksit serbest radikallerle ilişkili toksik
reaksiyonlara neden olur, bu nedenle çalışmalar güvenli kullanım için maksimum
 Suemori ve ark. TiO2 içeren %3,5 hidrojen peroksitin beyazlatma etkisi üzerinde
farklı ışık türlerinin etkisini değerlendirdiler ve 405 nm diyot lazerin bu madde için
en güçlü beyazlatma etkisine sahip olduğu sonucuna vardılar.
 %3,5 hidrojen peroksit içeren TiO2'nin, %35 hidrojen peroksit ile aynı beyazlatma
aktivitesini gösterdiğini buldular.
 Ayrıca Tano ve ark. in vitro çalışmalarla 405 nm diyot lazerin %3,5 hidrojen
peroksit içeren TiO2 kullanılarak beyazlatma aktivasyonunda etkili olduğunu
göstermiştir.
 Bu sonuçlar, diş beyazlatma veya ağartma için TiO2 kullanılarak hidrojen peroksit
kullanımının azaltılabileceği açısından anlamlıdır.
 Zhang ve ark. yakın zamanda polidopamin (PDA) ile işlevselleştirilmiş TiO2
NP'leri (nano-TiO2@PDA) sentezledi ve bunları beyazlatıcı maddelerle birleştirdi,
bu da mine üzerinde beyazlatma etkilerinin artmasına neden oldu ve daha da
önemlisi, insan diş minesinde önemli bir hasar göstermediğini buldular. Yinede,
TiO2 NP formunun diş beyazlatma üzerindeki etkisinin belirlenmesi ve etkinliğinin
arttırılması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Trikalsiyum Fosfat (TCP)
 TCP, HA dönüşümü için geçiş fazı görevi gören fosforik asidin bir
kalsiyum tuzudur. Rezvani ve ark. TCP ve HA'nın diş beyazlatma
üzerindeki etkilerini değerlendirdiler. Hem TCP hem de HA'nın
mine lekelenmesini azaltmada etkili olduğunu buldular; %10
TCP'nin, %10 HA'ya kıyasla diş beyazlatma üzerinde en önemli
etkiye sahip olduğu bulundu. Ayrıca TCP'nin suda çözünürlüğünün,
remineralizasyonda etkili olan HA'ya göre daha yüksek olduğunu
belirtmişlerdir. Bu nedenle, HA'ya kıyasla mine üzerinde daha
güçlü beyazlatma etkisinin temel nedeninin TCP'nin daha yüksek
çözünürlüğü olduğu sonucuna vardılar.
Hidratlanmış Silika
 Silisik asit olarak da bilinen hidratlı silika, suda çözünmüş bir silikon dioksit formudur.
Hidratlanmış silika, kozmetik ve diş macunu gibi kişisel bakım ürünlerinde yaygın olarak
bulunan bir elementtir. Diş macunundaki hidratlanmış silikanın ana avantajı
aşındırıcılığıdır. Collins ve ark. in vivo çalışmalarla diş macunundaki hidratlı silikanın
etkisini bildirmişlerdir. Hidratlı silika içeren diş macunlarının, dişlerin fırçalamadan sonra
daha az sarı ve daha beyaz görünmesini sağlamada önemli ölçüde daha etkili olduğunu
göstermişlerdir. Ayrıca Cho ve ark. yakın zamanda hidratlanmış silika içeren diş
macunlarının diş beyazlatma etkilerini rapor etmiştir. Hidratlanmış silika içeren diş
macunlarının mükemmel leke çıkarma özelliklerine sahip olduğunu ve kahve, siyah çay
ve şarapta önleyici etkilere sahip olduğunu göstermişlerdir. Bununla birlikte, diş
macunundaki hidratlı silikanın bir dezavantajı, sert fırçalama veya yumuşak kıllı bir diş
fırçasıyla fırçalamama durumunda diş hassasiyetine neden olabilmesidir.
Grafen oksit (GO)
 GO, çok sayıda oksijen içeren fonksiyonel grup içeren oksitlenmiş bir grafen
formudur. Genel olarak hidrojen peroksit tarafından üretilen aktif radikallerin son
derece kısa ömürlü olduğu kabul edilir. Bu nedenle birçok araştırmacı, peroksidaz
benzeri aktiviteyi arttırmak için hidrojen peroksite karşı yüksek afiniteye sahip olan
GO NP'lerini kullanmıştır. GO NP'lerin diş beyazlatma için kullanıldığını bildiren az
sayıda çalışma vardır. Su ve ark. GO'nun Co-tetrafenilporfirin ile kombine edilmesinin
diş beyazlatma üzerindeki etkisini değerlendirdi.CoTPP/GO'nun, tek başına hidrojen
peroksite kıyasla hidrojen peroksitin beyazlatma etkisini artırmaya yardımcı
olabileceğini gösterdiler. Co iyonlarının hidrojen peroksit ile reaksiyona girebileceğini
ve güçlü bir oksidatif yeteneğe sahip oldukça reaktif hidroksil radikalleri
üretebileceğini buldular. CoTPP/GO, peroksidaz benzeri katalitik aktiviteyi arttırdı, bu
da hidrojen peroksit için yüksek bir afinite olduğunu ortaya koydu.
Karbopol ve deneysel koyulaştırıcı bio adesivler:
 Evde kullanılan ağartma jellerinin bileşiminde en yaygın kullanılan koyulaştırıcılardan biri
karboksipolimetilen polimer Carbopol'dür. Bu koyulaştırıcı, bir karboksilik asitten türetilen asidik bir
yapıya sahiptir. Bu nedenle, bu polimerin ağartma jellerinde inert bir madde olarak kullanılması için
nötr bir pH'a tamponlanması gerekir.

 Basting ve ark. [1], beyazlatma işleminden sonra Carbopol'ün, onu içeren tüm gruplarda minenin
kristal büyümesini tamamen inhibe ettiğini, yüksek kalsiyum bağlama kapasitesinden dolayı mikro
sertlikte önemli bir azalma gösterdiğini belirtmektedir; bu sonuç olarak yapay tükürükte bulunan
mineraller İLE OLUŞABİLECEK REMİNERALİZASYONU ENGELLEDİ.in olası yeniden
mineralleşmesini önledi. Bir polimerin diş yüzeyi ile olan bu etkileşimi,biyoadeziV kapasite olarak
adlandırılır. Ayrıca, bu koyulaştırıcının ağartma işlemi sırasında pH stabilitesi göstermediği ve sulu
ortamla (tükürük) temas ettiğinde, önceden tamponlanmış olsa bile asidik hale geldiği ve dolayısıyla
diş demineralizasyon sürecine daha da fazla katkıda bulunabileceği tahmin edilmektedir. Deneysel
ağartma jellerinde kullanılan diğer bir koyulaştırıcı ise akriloildimetiltaurat ve vinilpirolidon sülfonik
asittir. Aristoflex, iyi tutarlılığa sahip kristal jellerin oluşumuna izin veren, önceden nötralize edilmiş
bir sentetik polimerdir.
Beyazlatıcı ajanlardaki gelişmeler:
Kimyasal katkı maddeleri

 Kimyasal katkı maddeleri , biyoaktif katkı maddeleri ve doğal organik


katkı maddeleri içeren kapsamlı yeni diş beyazlatma ürünleri
bulunmaktadır. Amaç Ph değerlerini değiştirmek üzerine kurulmuştur.
 %5 HP, sodyum tripolifosfat bu etki için kullanılmaktadır. Bu, kimyasal
katkı maddelerinin varlığında daha düşük HP konsantrasyonları
kullanarak beyazlatma verimliliğini en üst düzeye çıkarma potansiyelini
vurgulamaktadır, bu, klinisyenlerin ve hastaların çoğunlukla daha
yüksek HP konsantrasyonlarının uygulanmasıyla elde edilen istenen
beyazlatma sonuçlarına ulaşmalarına yardımcı olacaktır.
 Bu derleme, 2001 yılından beri geliştirilmekte olan NP'lerin yeni nesil diş
beyazlatma ajanları olarak kullanımına odaklanmıştır. AuNP'ler, ZnO NP'ler
ve TiO2 NP'ler gibi metal veya metal oksit NP'ler, ROS üretebilir ve bu da
eş zamanlı diş beyazlatma ve antibakteriyel etkilere neden olabilir. Seramik
NP'ler söz konusu olduğunda, HA gibi kalsiyum fosfat bazlı NP'ler dişlerin
yeniden mineralizasyonunu teşvik ederek onları beyazlatır. Ek olarak,
seramik NP'ler, invaziv bir beyazlatma işlemi yoluyla diş yüzeylerini
mekanik olarak temizlemek için aşındırıcılar olarak işlev görebilir. Bununla
birlikte, diş beyazlatma açısından NP'lerin oral toksisitesi hakkında az
sayıda çalışma rapor edilmiştir. Bu nedenle, NP'lerin yeni nesil diş
beyazlatma ajanları olarak kullanılabilmesi için oral toksisitesine ilişkin
derinlemesine çalışmaların yapılması gerekmektedir. Diş beyazlatma için
gerekli olan NP'lerin en önemli fonksiyonları ROS üretimi ve düşük
sitotoksisite olduğundan, AuNP'ler, ZnO NP'ler ve TiO2 NP'ler gibi metal
veya metal oksit NP'lerin yeni nesil diş beyazlatma ajanları olarak önemli
bir potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz.
Nano-hidroksiapatit
 Mine yapı taşları 20−40 nm boyutunda %97 oranında HA kristalleridir.
Aşındırıcı bir olaydan sonra nano boyutlu HA ile mine dokusunu onarma
girişiminde bulunmak doğru bir uygulama olacaktır.(nHA) parçacıklarının
kendi kendine birleşerek mine benzeri yapı oluşturduğu kanıtlanmıştır.
Remineralizasyon, Streptococcus mutans adsorpsiyonunu azaltma yeteneği
ve aşındırıcı doğası nedeniyle dışsal lekeleri çıkarma yeteneği için nano-
hidroksiapatit (nHA) parçacıkları diş macunlarına dahil edilmektedir.

 1980'lerden bu yana NHA içeren diş macunları kullanılarak çok sayıda


klinik çalışma yapılmıştır.
 Dabanoğlu ve ark. ayrıca HA mikropartiküllerinin (MP'ler) ve
NP'lerin mine yüzeyi üzerindeki beyazlatma etkinliğini de
bildirmiştir. Minede hem HA Mikro partiküllerinin hem de NP'lerin
neden olduğu önemli renk farklılıkları (ΔE) gösterdiler.
 Ayrıca Browning ve ark. HA NP'lerin insan randomize kontrollü
deney çalışmalarında in vitro mükemmel beyazlatma etkilerine
sahip olduğunu ortaya konulmuştur.
 ZnO'nun fotokatalitik performansından dolayı ZnO'nun diş beyazlatma amacıyla
kullanımına ilişkin birkaç çalışma yapılmıştır. ZnO'nun UV ve görünür ışıkla
aktive edildiğinde •OH gibi ROS ürettiği rapor edilmiştir.
 Yine TiO2'nin fotokatalitik özelliklerinin diş beyazlatma ve beyazlatma için
kullanılmasının mümkün olduğunu bildirmiştir.
 CaO2 NP'leri dişin remineralizasyonu, yüzey pürüzlülüğü ne olursa olsun ışık
yansımasında artışa neden olabilir ve sonuç olarak diş beyazlamasına bağlı olarak
berrak bir mine rengi sağlayabilir. Kalsiyum peroksit nano partiküllerinin dahil
edilmesi, aktif beyazlatma bileşenlerinin mine mikro ve nano yapılarına
derinlemesine nüfuz etmesine olanak tanır, bu da yüzey temasının artmasına ve
sonuçta daha büyük bir beyazlatma etkisine neden olur.
 HA'ya kıyasla mine üzerinde daha güçlü beyazlatma etkisinin temel nedeninin
Trikalsiyum Fosfat (TCP)’nin daha yüksek çözünürlüğü olduğu sonucuna
varılmıştır.
 Grafen oksit (GO) iyonlarının hidrojen peroksit ile reaksiyona girebileceğini ve
güçlü bir oksidatif yeteneğe sahip oldukça reaktif hidroksil radikalleri üretebileceği
Eric Mayer-Santos, Bruno Bachiega-Silva, Caroline Vale Twiaschor, , Carlos Alberto Kenji
Violet Shimokawa, Giovanna Bueno Marinho, Aldo Brugnera Junior, Fatima Zanin, Ana Paula
Brugnera, Karen Muller Ramalho, Patricia Moreira de Freitas,
LED Blinded, parallel and randomized clinical evaluation of in-office dental bleaching with violet LED
(405–410nm)

 • jel kullanılmadan sadece mor LED ışığıyla (405–410 nm) beyazlatma, geleneksel tekniğe (%35 HP) benzer
bir derecede renk değişimini oluşturamadı;

 • haftada 1 kez mor LED ışığıyla yapılan beyazlatma, haftada 2 kez yapılanla elde edilene benzer bir
beyazlatma etkisi gösterdi;

 • HP jeli ile birleştirilmiş mor LED ışığıyla beyazlatma (hibrit teknik), geleneksel teknikle elde edilene
benzer diş rengi değişiminioluşturdu,

 • jel ile birleştirilmiş mor LED ışığıyla beyazlatma (hibrit teknik), geleneksel tekniğe kıyasla daha düşük
derecede diş hassasiyetinioluşturdu,

 • jel ile kombine edilmiş veya edilmemiş mor LED ışığıyla beyazlatma hasta memnuniyetinde artışa yol
açmadı;

You might also like