Professional Documents
Culture Documents
Beyazlatma
Beyazlatma
Kendine güvenmemek,
Kendini beğenmemek,
Psikolojik problemler
“whitening” / “bleaching”
‘’whitening” ve“bleaching " terimleri sıklıkla birbirinin yerine
kullanılır. Bu ise literatürü yorumlarken kafa karışıklığına neden
olabilir. ABD Gıda ve İlaç İdaresi'ne (FDA) göre whitening dişleri
doğal diş rengine kavuştururken, bleaching dişleri doğal
renklerinden daha açık hale getirir. Başka bir deyişle whitening diş
yüzeyindeki dış lekelerin (örneğin diş macunları aracılığıyla
uzaklaştırılması anlamına gelirken), bleaching diş yapısındaki
renkli maddelerin (iç veya içsel lekeler) değiştirilmesiyle
ilgilidir(örneğin reaktif oksijen türlerinin/ ROS) kullanılması).
“There is no higher glory for one who
professes the healing art [of dentistry]
than of preserving the natural tissues.”
E.P. Wright ( Irish ophthalmic surgeon,
botanist and zoologist).
5/5/1 SOLÜSYONU bir cam gode içerisinde karıştırılır, bu karıştırma esnasında metal spatül kullanılmamalı, çalışma
alanına alev yaratabilecek maddeler sokulmamalıdır (eterin alev karşısında parlama ihtimali nedeni ile).
Bu karışımla ıslatılmış pamuk peletler diş yüzeyine uygulanıp 3-5 dakika beklenir. Daha
sonra mine yüzeyi bitirme diskleri ile zımparalanıp, solüsyon tekrar uygulanır. İşleme
istenen sonuç elde edilene kadar devam edilir.
* Son olarak diş % 5’lik sodyum hipoklorit ile nötralize edilir,dişler yıkanır.
Postoperative photograph showing micro abrasion and bleaching followed by
Preoperative photograph showing moderate score 3 fluorosis resin infiltration after 2 weeks
MAURICIO NEVES GOMES, HELIO DUTRA, ALEXANDRE MORAIS, RICARDO SGURA, ANDRE
GUARACI DEVITO-MORAES . In-Office Bleaching During Orthodontic Treatment. J Esthet Restor
Dent 29:83-92, 2017.
Ofis tekniginde ise karbamid peroksit jelleri ( %
35- 48 konsantrasyonda) ve hidrojen peroksit
jelleri ( % 30-35 konsantrasyonda) kullanılır.
YUMUŞAK DOKULARIN
KORUNMASI
BEYAZLATICI
UYGULANMASI
POWER BLEACH
Anestezi yapılmamalıdır
Yumuşak dokulara beyazlatıcı jel teması olursa, bölgeye
hemen Vitamin E JEL uygulanmalıdır. Kuvvetli antioksidan
olan E Vitamini iritasyonu ve yanmayı hemen hemen derhal
keser.
* Başka bir antioksidan da uygulanabilir.
Daha hızlı ve etkili beyazlatma işlemi için ofis beyazlatma tekniğinde
genellikle ışık kaynakları kullanılmaktadır. POWER BLEACH olarak
isimlendirilen bu uygulamanın başlıca 3 amacı vardır.
1. Beyazlatma ajanında ışığa hassas karotenoidleri aktive etmek
(karoten- silika partiküleri ışığı absorbe eder), Karotenoidler
kırmızı turuncu renkleri ile ışığın daha hızlı absorbe
edilmelerini sağlarlar. 400 - 500 nm dalga boylarında absorbe
edilen yardımcı elemanlar olarak kullanılırlar.
Örneğin ticari bir beyazlatma jeli olan Opalescence Xtra suda
çözünebilen bir organik boya olarak turuncu renkte beta karoten
içerirki aktif beyazlatıcı ışık emilimini daha hızlı
gerçekleştirebilir (www.opalesence.com).
2. Fotokimyasal etki (Fotoliz), (Wavelength 400
nm±10 nm, Irradiance 112 mW/cm2 )
Santos AECG,Bussadori SK, Pinto MM,et al. Evaluation of in-office tooth whitening treatment
with violet LED: protocol for a randomised controlled clinical trial. BMJ Open
2018;8:e021414. Jel
kullanmadan dişleri beyazlatmak amacıyla görünür mor dalga
boyunda LED teknolojisinin kullanımı şu anda kullanılmaktadır.
de Almeida ENM, Besegato JF, dos Santos DDL, de Souza Rastelli
AN, Bagnato VS, Violet LED for non-vital tooth bleaching as a new approach, Photodiagnosis
and Photodynamic Therapy (2019), doi: https://doi.org/10.1016/j.pdpdt.2019.08.024
Bu yeni nesil LED cihazı, tüm dişleri aynı anda aydınlatabilen ışık yayan diyotlara sahip kavisli bir uca
sahiptir. Bu tekniğin etkinliğine ilişkin seyrek literatür mevcuttur; ancak son çalışmalar, mor LED'e (V-LED)
maruz kalmanın tek başına beyazlatmayı teşvik ettiğini veya peroksit jellerinin etkinliğini arttırdığını
göstermektedir.
V-LED'in dalga boyu (405–410 nm), yüzey lekelerindeki kromofor moleküllerinin emilim zirvesine karşılık
gelebilir. Bu moleküller son derece reaktif olduğundan, mor ışığın varlığının kimyasal bağların dengesizliğini
tetikleyebileceği, bağların bozulmasına yol açabileceği ve fiziksel bir süreçle beyazlatma etkisini artırabileceği
tahmin edilmektedir.
V-LED'lerin renk değişikliklerini destekleme kabiliyetine ilişkin raporlar arasında, siyah çayın bıraktığı
lekelerin azaltılmasının değerlendirilmesi yer almaktadır . Yazarlar, V-LED'in tek başına diş rengini
değiştirebildiğini ancak HP veya CP'ye göre daha az oranda değiştirebildiğini gözlemlemişlerdir. V-LED'e
maruz kalmanın beyazlatma etkisinin, çayın kırmızı ve sarı polifenolik kromoforlarının parçalanması olduğu
varsayılmıştır .
Bu nedenle, V-LED'in beyazlatma yeteneği, dişin dış yapısında bulunan dışsal pigmentin türü ile ilişkili
olabilir, çünkü mor ışığın mine boyunca düşük penetrasyona sahip olduğu iyi bilinmektedir .
3. Işık cihazının ısı oluşturma gücünden
faydalanarak kimyasal reaksiyonu hızlandırmak
(Termokatalitik etki) :
Ağartma işleminde bu cihazların kullanılmasının başlıca amacı,
hidrojen peroksitte ısı artışı sağlayarak, organik moleküllerin oksidasyonu için gereken
serbest radikallerin daha hızlı bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamaktır. Böylelikle
ağartma işleminde hızlı ve etkili sonuçlar elde edilmektedir .
H2O2 + 211 kJ/mol → 2HO eşitliğine göre ısıdaki yükselişle birlikte peroksitten
iyonlarının serbestleşmesi hızlanmaktadır. Bu ısı her 10 ⁰C yükseldiğinde reaksiyon
oranını ikiye katlamaktadır.
Diş sert dokularının oldukça geçirgen olduğu bilinmektedir. En fazla sıvı geçişi mine ve dentinde
interprizmatik alanlar ve dentin tübüllerindendir. Peroksit solüsyonları mine ve dentine penetre olur,
serbest oksijen radikalleri açığa çıkar, bunlar son derece elektrofilik ve kararsızdır. Organik pigment
molekülleri ile oluşan reaksiyonda karbon bağları açılarak, ışık absorbsiyon enerjisini değiştirirler.
Bu nedenle mine ve dentinin yarı geçirgen membranlar gibi davranması ve hidrojen peroksitin buna
göre hareket etmesine izin vermesi beklenir.
Fick'in ikinci difüzyon yasasına göre bir molekülün difüzyonu ; alanı, difüzyon katsayısı ve
konsantrasyonu ile doğru ve difüzyon mesafesi ile ters orantılıdır.
Aktif bileşenler
Hydrogen peroxide (Reaktif oksijen türlerinin (ROS) oluşumu ve pigmentlerin parçalanması)
Carbamide peroxide (Hidrojen peroksit salınımı ve beyazlatma etkisinin hızlanması /alkalin pH)
Aroma vericiler (Nane, anason ve tatlandırıcılar) Diş beyazlatma ürünlerinde tat ve koku
iyileştirmeleri
* Hidrate silika
* Kalsiyum karbonat
* Dikalsiyum fosfat dihidrat
* Kalsiyum pirofosfat
* Alumina
* Perlite
* Sodyum bikarbonat
Kimyasal Ajanlar:
Beyazlatıcı diş macunlarına abraziv temizliğin etkisine katkıda bulunmak ve fırçanın ulaşamadığı
bölgelere macunun etkinliğinin ulaşabilmesinin sağlanmak için çeşitli kimyasal ajanlar
eklenmiştir.
Bu ajanlar;
Hidrojen peroksit
Kalsiyum peroksit
Sodyum sitrat
Sodyum pirofosfat
Sodyum tripolifosfat
Sodyum hekzametafosfat
Enzimler:
Dışsal renklenmeler öncelikli olarak pelikılın yapısına katılarak oluştuğundan,
pelikıl üzerinde etkili proteinleri parçalayan enzimler bu lekelerin
uzaklaştırılmasında kullanılabilir. Beyazlatıcı amaçla macunlara katılan enzimler
genellikle papain ve bromelaindir
Antimikrobiyal ajanlar:
Sensitivitedir.
Devital dişlerde kron pulpa odasına uygulanan peroksit ürünleri ise istenmeyen bir
durum olarak dişin kole bölgesine sızarak servikal rezorbsiyon patolojilerine
neden olabilir.
Hidrojen Peroksit KRON PULPA ODASI SERVİKAL BÖLGE
O. Gökay, F. Zıraman,A. Çalı Asal, O. M. Saka. Radicular peroxide penetration from carbamide peroxide gels during intracoronal
O. Gö̈ kay, A.Müjdeci, E. Algin. In vitro peroxide penetration into the pulp chamber from newer bleaching products. International
O Gökay, A Müjdeci, E Algın. Peroxide penetration into the pulp from whitening strips. Journal of Endodontics, 2004
Dec;30(12):887-9.
O Gökay , F Yilmaz, S Akin, M Tunçbìlek, R Ertan. Penetration of the pulp chamber by bleaching agents in teeth restored with
various restorative materials. Journal of Endodontics . 2000 Feb;26(2):92-4.
O Gökay , M Tunçbìlek, R Ertan. Penetration of the pulp chamber by carbamide peroxide bleaching agents on teeth restored with a
composite resin. Journal of Oral Rehabilitation, 2000 27; 428 – 431.
Acetate buffer solution
Leuko-crystal violet
Horse radish peroxidas
Tedavi öncesi önlemler:
Beyazlatmadan 2 hafta önce ve devamında potasyum nitrat +
florürlü diş macunu kullanmak,
Beyazlatma tedavisine başlamadan 2 gece önce beyazlatma ajanı
içermeyen plağın gece boyunca takılması ve plağın denenmesi
(Eğer beyazlatma materyali olmadan hassasiyet var ise plağın
uyumsuzluğunu gösterir, genellikle sert plaklarda meydana gelen
bu olumsuzluğun giderilmesi için yumuşak plak oluşturulur ayrıca
dişeti uyumları gözden geçirilir),
Beyazlatma tedavisine başlamadan 2 gece önce plağın
uygulamaya geçiş)
Özellikle yüksek konsantrasyonda beyazlatma materyallerinin neden
olabileceği hassasiyeti engellemek amacı ile tedaviden önce İbuprofen
içeren ağrı kesici kullanmak (400-600mg), ve daha sonraki gün bu ağrı
kesiciye devam etmek faydalı olacaktır.
Samila Neres de Oliveira 1, Isauremi Vieira de Assunção 1, Boniek Castillo Dutra
Borges .Efficacy of ibuprofen and codeine + paracetamol to reduce immediate
bleaching sensitivity caused by in-office tooth bleaching: A randomized,
controlled, double-blind clinical trialAm J Dent . 2018 Aug;31(4):195-198.
Günümüzde CPP-ACP, topikal etkisinden yararlanmak için solüsyon, şekersiz sakız, gargara, pastil, pat, spor
içecekleri ve restoratif materyal gibi çeşitli ürünlerin içerisine katılarak piyasaya sunulmuştur.
UYGULANACAK TEDAVİ YÖNTEMİNİ
BELİRLEYEN FAKTÖRLER:
Monaghan ve Lim;
42 ağartma ajanının kompozit rezinlerin renkleri üzerindeki
etkilerini inceledikleri araştırmalarında; home-bleaching jellerinin
kullanımının ardından bütün renk değişim değerlerinin normal
görsel kesinlik sınırından daha az olduğunu bildirmişlerdir. Home-
bleaching metodu hiçbir renk değişim etkisi yaratmazken office
bleaching tekniğinde fark edilebilir bir renk değişimi gözlenmiştir.
Monaghan ve ark. daha ileri bir düşünce ile ;
Isı altında %30’luk hidrojen peroksit uygulanan kompozit
rezinlerin gözle görülür bir renk değişimi gösterdiklerini, deneysel
gruplara karşılık gelen kontrol gruplarının görsel olarak
kıyaslanmasıyla, beyazlatma işleminin çoğu materyalin rengini
açtığını onaylamışlardır. Hatta klinikte renk değişimine uğramış
restorasyonların renginin beyazlatma işlemi ile klinik olarak kabul
edilebilir hale getirilebileceği önerilmiştir .
Cullen ve ark. ‘nın çalışmasında % 30 HP ile tüm kompozit
rezinlerin renginin visual olarak fark edilen derecede değiştiği
gözlenmiştir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı %40 hidrojen peroksit kullanılarak yapılan beyazlatma tedavisi
% 10 sodyum askorbat,
% 10 alfa-tokoferol,
% 10 yeşil çay
değerlendirilmektedir.
Sodyum askorbat %10 luk solüsyon ve 10 dakikalık
uygulama süresi ile nötr, toksik olmayan ve
biouyumlu bir antioksidandır.
% 10’ luk aloe vera ekstraktları yapmak için de aynı yöntem uygulandı.
Mine yüzeylerine % 40 hidrojen peroksit (40% hydrogen
peroxide (Opalescence Xtra Boost 40%, Ultradent, South
Jourdan, UT, USA) ) kullanılarak üreticinin önerisi
doğrultusunda beyazlatma uygulandı.
Daha sonra örnekler% 37 fosforik asit (De-trey Conditioner
36, Dentsply De-trey, Konstanz, Almanya) ile 20 saniye
asitle pürüzlendirildi, 30 saniye yıkandı ve 10 saniye havayla
kurutuldu. İnce bir adeziv (XP bond, Dentsply) asitlenmiş
mine üzerine uygulandı, basınçlı hava ile hafifçe yayıldı ve 10
saniye süreyle ışık uygulandı. Bu yüzeylere kompozit rezin
(Ceram X Duo, Dentsply) uygulandı.
Bıçak kenarı, kompozit
ve mine yüzey arasındaki
ara yüze denk gelecek
şekilde yerleştirilerek
yük uygulandı. Bağlanma
kuvveti, kırılma meydana
gelene kadar 1 mm /
dakikalık başlık hızında
ölçülmüştür.
Sonuçlar
Beyazlatma işleminden hemen sonra kompozit rezin kullanılarak restore edilen
örneklerin (Grup2) diğer gruplara kıyasla en düşük bağlanma gücüne sahip olduğu
ortaya konulmuştur (p <0.05).
Grup 1 diğer gruplara kıyasla üretilen en yüksek bağlanma kuvvetine sahiptir,
fakat bu bağlanma kuvetinin değeri beyazlatılmamış kompozit rezin
restorasyondan önce 2 hafta bekleme süresi olan grup 3 ile aynı bulundu.
Diğer antioksidan gruplarına kıyasla %10 luk alfa-tokoferol en yüksek bağlanma
kuvvetini ortaya çıkardı, ancak bu farklılık anlamlı düzeyde değildi (P>0.05), buna
karşılık diğer antioksidan gruplara kıyasla %10 luk aloe vera grubunun en düşük
bağlanma kuvvetine sahip olduğu gözlendi (p>0.05).
Na askorbat
Alfa tokoferol
Yeşil çay
Aloe vera
Kırık örneklerin taramalı elektron mikroskobu gözleminde,
beyazlatma işleminden sonra hemen kompozit rezin kullanılarak
restore edilen örneklerin başarısızlıklarının büyük kısmının adeziv
tipte olduğunu göstermiştir.
Bunun aksine, restorasyondan önce antioksidanlar uygulanan örneklerin
çoğu, adeziv ve koheziv tipleri arasında karışık başarısızlıklar ortaya
koymuştur.
Sonuçlar:
1.Beyazlatma işlemi önemli ölçüde bağlanma kuvvetini
azalttı.
2.%40 hidrojen peroksit uygulaması ile yapılan beyazlatma
işlemini takiben antioksidan uygulamaları kompozit rezinin
bağlanma kuvvetini artırdı.
3.%40 hidrojen peroksit uygulaması ile yapılan beyazlatma
işlemini takiben % 10 sodyum askorbat,% 10 alfa-tokoferol,
% 10 yeşil çay ve% 10 aloe vera özleri kullanımı, kompozit
rezinin bağlanma kuvveti üzerinde aynı etkiyi yarattı.
4.Antioksidan grupları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir fark görülmemiştir.
BU ÇALIŞMAYA BENZER
ARAŞTIRMALAR YAPILMIŞTIR.
Anusha Eggula , Pranitha V , Dwijendra K.S , Nagarjuna G ,
Naseemoon Shaik , Mohammadi Fatima. Reversal Of
Compromised Bond Strength Of Bleached Enamel Using
Cranberry Extract As An Antioxidant: An In Vitro Study. Cureus.
2019. 11(11): e6188.
Çalışmanın amacı, % 10 sodyum askorbat (SA) çözeltisine
kıyasla, % 6 yaban mersini (CB) çözeltisinin minenin
bağlanma gücü üzerinde incelemektir. Beyazlatılmış
minenin zayıflamış bağlanma kuvvetinin geri
kazanılmasında % 10 sodyum askorbat yanısıra % 6 yaban
mersini çözeltisinin de uygun bir antioksidan olarak
kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Diğer bir araştırma:
Rajalekshmy Subramonian, Vijay Mathai, Jeya Balaji
Mano Christaine Angelo, Jotish Ravi. Effect of three
different antioxidants on the shear bond strength of
composite resin to bleached enamel: An in vitro study. , J
Conserv Dent , 2015
% 10 sodyum askorbat,% 10 üzüm çekirdeği ekstraktı ve % 10 çam
kabuğu ekstraktının, kompozit rezinin beyazlatılmış mineye
makaslama bağlanma dayanımı üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir.
Grup I :(negatif kontrol) beyazlatılma yapılmadı.
Grup V: % 10 çam kabuğu özütü gibi antioksidanlar
uygulandı ve kompozit rezin ile birleştirildi.
Grup IV: % 10 üzüm çekirdeği ekstresi
Grup II: bağlanma işleminden önce 3 hafta boyunca
yapay tükürük içinde saklandı.
Grup III: % 10 sodyum askorbat
Grup VI'da (pozitif kontrol), kompozit bağlanma
beyazlatma işleminden hemen sonra yapıldı.
Bu in vitro çalışmanın sınırlamaları dahilinde, kullanılan
farklı antioksidanlar arasında, %10 çam kabuğu özütünün,
kompozit rezinin beyazlatılmış mine ile azalmış bağlanma
kuvvetini tersine çevirmede üstün olduğu gözlenmiştir.
BEYAZLATMA TEDAVİSİNDEKİ SON UYGULAMALAR:
FOTOLİZ
N on ne
i e
Ter lo r
ma h i d E D
l Pl C Ox e t L
azm Di Vio
l
a
SONİK AKTİVASYON
Nano Partiküller
Bitki özütü Kullanımı
Chlorine Di Oxide
CHLORİNE DİOXİDE ETKİLİ BİR OKSİDE EDİCİ AJAN OLUP DİŞLERİ % 35 KONSANTRASYONDAKİ
HYDROGEN PEROXİDE İLE BENZER ORANLARDA BEYAZLATTIĞI BİLDİRİLMEKTEDİR.
Violet Led, klinik olarak algılanabilir bir renk değişikliği potansiyeline sahip olarak
bulundu,
Ancak peroksit kullanılarak yapılan ağartmayla karşılaştırıldığında etkisi daha azdı.
Violet Led peroksitlerle birlikte kullanıldığında beyazlatma sonucunu arttırdı,
Ancak çalışmalar arasındaki yüksek heterojenlik, klinik çalışmaların az sayıda
olması ve in vitro dahil edilen çalışmalarda kayırma hatası riskinin yüksek olması
nedeniyle sonuçlar kesin değildir ve güvenli kanıtlara ulaşmak için iyi tasarlanmış
ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Lazer :
Alexandra Melo Pingarilho Carneiro · Antonia Patrícia Oliveira
Barros · Roberta Pimentel de Oliveira ·Brennda Lucy Freitas de
Paula · Aryvelto Miranda Silva· Cristiane de Melo Alencar · Cecy
Martins Silva.
The effect of photobiomodulation using low‑level laser therapy
on tooth sensitivity after dental bleaching: a systematic review.
Lazer
Düşük seviyeli lazer tedavisi (LLLT), analjezik, antiinflamatuar ve
biyostimülan etkileri nedeniyle ağrıyı azaltmak için diş hekimliği
ve tıbbın çeşitli alanlarında giderek daha fazla kullanılmaktadır .
Bu özellikler, LLLT'nin muayenehanede kullanılan beyazlatma
ajanlarının (ofis tip) pulpa dokusunda neden olduğu hasarı ve
iltihabı hafifletebileceğini düşündürmektedir. Ayrıca, sensitivite
(TS ) riskini ve yoğunluğunu muhtemelen azaltabilir.
NON TERMAL PLAZMA KULLANIMI:
Diş beyazlatmada atmosferik basınçlı termal olmayan plazmaların uygulanması ilk olarak 2009
yılında Lee ve arkadaşları tarafından rapor edilmiştir. Hibrit helyum plazma jeti ve %28 H2O2
kullandıkları çalışmalarında , Plazma H2O2 ile kombinasyon halinde kullanıldığında ağartma
etkinliğinin ,tek başına H2O2 kullanımına kıyasla 3 kat arttığın rapor etmişlerdir.
Atmosfer basıncındaki plazma hidrojen peroksit ile birlikte kullanıldığında
OH radikalleri açığa çıkar ve yüzey proteinleri uzaklaştırılır. Doğru akım
plazma jeti ve hidrojen peroksit ile de diş beyazlatma işlemi
yapılabilmektedir.
Diş beyazlatma sırasında içsel lekeler her zaman büyük bir endişe
kaynağıdır.
Park ve arkadaşlarına göre içsel lekeyi ortadan kaldırmak için hidrojen
peroksit ile birleştirilmiş düşük frekanslı bir plazma kaynağı kullanılabilir.
Tedavi edilen dişin yüzeyinde 8 dakika sonra renk değişimi (beyazlama)
fark edildi. Bu çalışmada beyazlatmanın birincil kaynağı olarak radikal OH
tanımlandı .
Nam ve ark. vitro araştırmalarda dişleri beyazlatmak için bir plazma jeti
kullandılar ve yazarlar, tek başına karbamid peroksit veya karbamid
peroksit ve diyot lazer kombinasyonundan ziyade plazma jetin , diş
hasarına neden olmadan diş beyazlatmada en başarılı yöntem olduğunu
bildirdiler.
Silik
a ve H
NP) idro
Ag ksi a
P' ler ( pati
t
ü ş N Çinko oksit (ZnO)
Gü m
Birkaç çalışma ise mikro veya nano boyutlu titanyum (Ti) parçacıklarının
hem in vitro hem de in vivo inflamatuar osteoliz, oksidatif stres,
karsinogenez ve genotoksisite gibi olumsuz etkilere neden olabileceğini
bildirmiştir.
Li ve ark. aşınmış insan minesine uygulanan 20 nm boyutlu yapay
nHA'nın güçlü afinitesini, biyouyumluluğunu ve onarıcı
kapasitesini bildirmiştir.
Hidroksiapatit (Ca10(PO4)6(OH)2), bir kalsiyum fosfat bileşiğidir.
Sığır dişlerinden veya kemiklerinden doğal olarak sentezlenir veya
ekstrakte edilir.
nHA içeren macunların dentin tübüllerini tıkamada, dolayısıyla
dentin hassasiyetini azaltmada ve yüzey pürüzlülüğünü önceden
beyazlatılmış koşullara döndürmede daha etkili olduğu
kanıtlanmıştır. Rapor edilen ek bir avantajı da oral floranın daha
uygun bir duruma getirilmesidir. 5 dakikalık nHA uygulamasından
önce ve sonra bakteri oranlarını belirlemek için tükürük numunesi
toplanmış, nHA ‘nın diş ve plak yüzeylerine yapıştığı ve
Streptococcus mutans ve Porphyromonas gingivalis gibi zararlı
bakterileri seçici olarak adsorbe ettiği ortaya konmuştur.
nano-HA
Dişlerini nano-HA NP'ler içeren bir diş macunu ile fırçalayan
katılımcıların, HA NP'siz diş macunları kullanan katılımcılarla
karşılaştırıldığında daha iyi bir diş rengi seviyesine sahip olduğunu
buldular. Ayrıca HA NP'ler kullanılarak yapılan diş beyazlatmanın
olumlu etkileri de çeşitli çalışmalarda rapor edilmiştir. 2006 yılında
Avrupa'da diş beyazlatma amaçlı HA-NP içeren bir diş macunu
piyasaya sürüldü. Üreticiye göre HA NP'lerin maksimum katılımı
diş macunlarında %10− 20 ve gargarada %10'dur ve bu ürünler
halen kullanılmaktadır.
Ancak yukarıda bahsedilen in vitro çalışmalar diş beyazlatma alanında
potansiyel olarak ilerleme sağlayabilecek iyileştirilmiş sonuçlar gösterse
de, bu teknikler klinik olarak test edilmemiştir ve bu nedenle sonuçlar
yalnızca potansiyel olarak umut verici olarak görülebilir.
Seramik Malzeme. HA.
HA (Ca10(PO4)6(OH)2), öncelikle kemik dokusunun inorganik bileşenini oluşturan biyoseramik bir
malzemedir. Bu nedenle HA NP'ler, dişlerin morfolojisi ve mineral yapısına benzemeleri ve mükemmel
biyoaktivite ve biyouyumluluğa sahip olmaları nedeniyle önemli avantajlara sahiptir. Ayrıca HA NP'ler,
minenin doğal yapı taşlarına benzer özelliklere sahip olduğundan, demineralize yüzeylere karşı güçlü bir
afiniteye sahiptirler. Bu nedenle HA NP'ler, interprizmatik ve prizmatik mineyi tamamen kaplayan bir apatit
tabakası oluşturabilir. Özellikle amelogenin gibi mine proteinleri, mine kristallerini değiştirir.Daha sonra
amelogenin proteininin karboksiterminal hidrofilik bölgesi emaye kristal yüzeyine bağlanır. Burada,
amelogeninin hidrofobik kısmı kısmen açığa çıkar ve bu, hidrofobik HA NP'lerin minede gözlenen stabil
prizmatik yapıları oluşturmak üzere bağlanmasına izin verir. İlginç bir şekilde, HA NP'ler, minenin yüzey altı
alanını yeniden canlandırarak ve mineral yoğunluğunu ve yarı saydamlığı geri kazandırarak dişlerin
beyazlığının iyileştirilmesinde çok önemli bir rol oynayabilir. Bu yeniden mineralizasyon, HA dahil kalsiyum
fosfat bazlı biyoseramiklerin ortak bir özelliğidir. Hem Ca hem de fosfat iyonları HA'nın düşük pH koşulları
altında çözülmesiyle üretilir. PH değeri arttığında ve bu iyonların konsantrasyonu arttığında, HA'nın diş
yüzeyinde yeniden çökelmesi başlar ve bu da ışık yansımasının artmasıyla diş beyazlaması ile sonuçlanır HA
ile birlikte flor (F−) gibi belirli anyonların eklenmesinin remineralizasyonu teşvik ettiğini bildiren az sayıda
çalışma bulunmaktadır.235 Ancak son zamanlardaki çalışmaların çoğu çürük inhibisyonu açısından HA'nın
remineralizasyonuna odaklanmıştır. Niwa ve diğerleri. HA NP konsantrasyonu arttıkça diş beyazlatma
AuNP'ler, gümüş NP'ler (AgNP'ler), ZnO ve TiO2 gibi metal veya metal
oksit NP'ler, bakterilere karşı antimikrobiyal aktiviteleri ve antiinflamatuar
özellikleriyle bilinir. Bu nedenle, bu NP'ler son zamanlarda diş çürüğü ve
periodontit gibi ağız hastalıklarını önlemek için ağız bakım ürünlerinde
kullanılmaya başlanmıştır. Kakhki ve ark. AuNP'leri diş beyazlatma için
katalizör olarak kullandıkları çalışmalarında; AuNP'lerin hidrojen
peroksitin beyazlatma etkilerini önemli ölçüde artırdığını gösterdiler.
ZnO
ZnO, Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından mükemmel
biyouyumluluğa sahip bir malzeme olarak onaylandı.Bu nedenle ZnO,
görüntüleme, ilaç dağıtımı, implant malzemeleri ve biyosensörler gibi
biyomedikal uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle
ZnO'nun fotokatalitik performansı çeşitli çevre ve enerji
uygulamaları için büyük ilgi görmektedir, ancak biyomedikal
alanlardaki potansiyel uygulamaları tam olarak araştırılmamıştır. Bu
öncelikle ZnO'nun yalnızca ultraviyole (UV) ışık gibi kısa dalga boylu
ışığa yanıt vermesine atfedilir. Aynı sebepten dolayı ZnO'nun diş
beyazlatma amacıyla kullanımına ilişkin birkaç çalışma yapılmıştır.
Miao ve ark. biyokütle karbonunun (BC) eklenmesiyle ZnO'nun
bant aralığında bir azalma olduğunu bildirdi ve sentezlenen ZnO-
BC ile uzun dalga boylu ışık kullanıldığında mükemmel bir
beyazlatma etkisi gösterdiğini buldu.
TiO2
TiO2 NP'leri düşük maliyetleri, yüksek stabiliteleri, fotokatalitik aktiviteleri ve
yeniden kullanılabilirlikleri nedeniyle büyük ilgi görmektedir. Bu nedenle, TiO2
NP'leri yaklaşık bir yüzyıldır boyalar, yapıştırıcılar, kauçuklar, plastikler, güneş
kremleri dahil olmak üzere çeşitli endüstriyel ve tüketici ürünlerine uyarlanmıştır.
FDA, TiO2'nin gıda, ilaç kozmetikleri ve diş macunu gibi kişisel bakım ürünlerinde
renk katkı maddesi olarak kullanılabileceğini onaylamıştır. Ancak son zamanlarda
yapılan çalışmalar, TiO2 NP'lerin toksik etkilere sahip olduğunu ve bu NP'lere tekrar
tekrar oral maruz kalmanın, birikimlerinin ardından doku hasarına neden
olabileceğini göstermiştir. Bununla birlikte, TiO2 NP'leri hala diş hekimliğinde
kullanılmaktadır ve birkaç çalışma, TiO2'nin fotokatalitik özelliklerinin diş
beyazlatma ve beyazlatma için kullanılmasının mümkün olduğunu bildirmiştir.
Yüksek konsantrasyonlarda hidrojen peroksit serbest radikallerle ilişkili toksik
reaksiyonlara neden olur, bu nedenle çalışmalar güvenli kullanım için maksimum
Suemori ve ark. TiO2 içeren %3,5 hidrojen peroksitin beyazlatma etkisi üzerinde
farklı ışık türlerinin etkisini değerlendirdiler ve 405 nm diyot lazerin bu madde için
en güçlü beyazlatma etkisine sahip olduğu sonucuna vardılar.
%3,5 hidrojen peroksit içeren TiO2'nin, %35 hidrojen peroksit ile aynı beyazlatma
aktivitesini gösterdiğini buldular.
Ayrıca Tano ve ark. in vitro çalışmalarla 405 nm diyot lazerin %3,5 hidrojen
peroksit içeren TiO2 kullanılarak beyazlatma aktivasyonunda etkili olduğunu
göstermiştir.
Bu sonuçlar, diş beyazlatma veya ağartma için TiO2 kullanılarak hidrojen peroksit
kullanımının azaltılabileceği açısından anlamlıdır.
Zhang ve ark. yakın zamanda polidopamin (PDA) ile işlevselleştirilmiş TiO2
NP'leri (nano-TiO2@PDA) sentezledi ve bunları beyazlatıcı maddelerle birleştirdi,
bu da mine üzerinde beyazlatma etkilerinin artmasına neden oldu ve daha da
önemlisi, insan diş minesinde önemli bir hasar göstermediğini buldular. Yinede,
TiO2 NP formunun diş beyazlatma üzerindeki etkisinin belirlenmesi ve etkinliğinin
arttırılması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Trikalsiyum Fosfat (TCP)
TCP, HA dönüşümü için geçiş fazı görevi gören fosforik asidin bir
kalsiyum tuzudur. Rezvani ve ark. TCP ve HA'nın diş beyazlatma
üzerindeki etkilerini değerlendirdiler. Hem TCP hem de HA'nın
mine lekelenmesini azaltmada etkili olduğunu buldular; %10
TCP'nin, %10 HA'ya kıyasla diş beyazlatma üzerinde en önemli
etkiye sahip olduğu bulundu. Ayrıca TCP'nin suda çözünürlüğünün,
remineralizasyonda etkili olan HA'ya göre daha yüksek olduğunu
belirtmişlerdir. Bu nedenle, HA'ya kıyasla mine üzerinde daha
güçlü beyazlatma etkisinin temel nedeninin TCP'nin daha yüksek
çözünürlüğü olduğu sonucuna vardılar.
Hidratlanmış Silika
Silisik asit olarak da bilinen hidratlı silika, suda çözünmüş bir silikon dioksit formudur.
Hidratlanmış silika, kozmetik ve diş macunu gibi kişisel bakım ürünlerinde yaygın olarak
bulunan bir elementtir. Diş macunundaki hidratlanmış silikanın ana avantajı
aşındırıcılığıdır. Collins ve ark. in vivo çalışmalarla diş macunundaki hidratlı silikanın
etkisini bildirmişlerdir. Hidratlı silika içeren diş macunlarının, dişlerin fırçalamadan sonra
daha az sarı ve daha beyaz görünmesini sağlamada önemli ölçüde daha etkili olduğunu
göstermişlerdir. Ayrıca Cho ve ark. yakın zamanda hidratlanmış silika içeren diş
macunlarının diş beyazlatma etkilerini rapor etmiştir. Hidratlanmış silika içeren diş
macunlarının mükemmel leke çıkarma özelliklerine sahip olduğunu ve kahve, siyah çay
ve şarapta önleyici etkilere sahip olduğunu göstermişlerdir. Bununla birlikte, diş
macunundaki hidratlı silikanın bir dezavantajı, sert fırçalama veya yumuşak kıllı bir diş
fırçasıyla fırçalamama durumunda diş hassasiyetine neden olabilmesidir.
Grafen oksit (GO)
GO, çok sayıda oksijen içeren fonksiyonel grup içeren oksitlenmiş bir grafen
formudur. Genel olarak hidrojen peroksit tarafından üretilen aktif radikallerin son
derece kısa ömürlü olduğu kabul edilir. Bu nedenle birçok araştırmacı, peroksidaz
benzeri aktiviteyi arttırmak için hidrojen peroksite karşı yüksek afiniteye sahip olan
GO NP'lerini kullanmıştır. GO NP'lerin diş beyazlatma için kullanıldığını bildiren az
sayıda çalışma vardır. Su ve ark. GO'nun Co-tetrafenilporfirin ile kombine edilmesinin
diş beyazlatma üzerindeki etkisini değerlendirdi.CoTPP/GO'nun, tek başına hidrojen
peroksite kıyasla hidrojen peroksitin beyazlatma etkisini artırmaya yardımcı
olabileceğini gösterdiler. Co iyonlarının hidrojen peroksit ile reaksiyona girebileceğini
ve güçlü bir oksidatif yeteneğe sahip oldukça reaktif hidroksil radikalleri
üretebileceğini buldular. CoTPP/GO, peroksidaz benzeri katalitik aktiviteyi arttırdı, bu
da hidrojen peroksit için yüksek bir afinite olduğunu ortaya koydu.
Karbopol ve deneysel koyulaştırıcı bio adesivler:
Evde kullanılan ağartma jellerinin bileşiminde en yaygın kullanılan koyulaştırıcılardan biri
karboksipolimetilen polimer Carbopol'dür. Bu koyulaştırıcı, bir karboksilik asitten türetilen asidik bir
yapıya sahiptir. Bu nedenle, bu polimerin ağartma jellerinde inert bir madde olarak kullanılması için
nötr bir pH'a tamponlanması gerekir.
Basting ve ark. [1], beyazlatma işleminden sonra Carbopol'ün, onu içeren tüm gruplarda minenin
kristal büyümesini tamamen inhibe ettiğini, yüksek kalsiyum bağlama kapasitesinden dolayı mikro
sertlikte önemli bir azalma gösterdiğini belirtmektedir; bu sonuç olarak yapay tükürükte bulunan
mineraller İLE OLUŞABİLECEK REMİNERALİZASYONU ENGELLEDİ.in olası yeniden
mineralleşmesini önledi. Bir polimerin diş yüzeyi ile olan bu etkileşimi,biyoadeziV kapasite olarak
adlandırılır. Ayrıca, bu koyulaştırıcının ağartma işlemi sırasında pH stabilitesi göstermediği ve sulu
ortamla (tükürük) temas ettiğinde, önceden tamponlanmış olsa bile asidik hale geldiği ve dolayısıyla
diş demineralizasyon sürecine daha da fazla katkıda bulunabileceği tahmin edilmektedir. Deneysel
ağartma jellerinde kullanılan diğer bir koyulaştırıcı ise akriloildimetiltaurat ve vinilpirolidon sülfonik
asittir. Aristoflex, iyi tutarlılığa sahip kristal jellerin oluşumuna izin veren, önceden nötralize edilmiş
bir sentetik polimerdir.
Beyazlatıcı ajanlardaki gelişmeler:
Kimyasal katkı maddeleri
• jel kullanılmadan sadece mor LED ışığıyla (405–410 nm) beyazlatma, geleneksel tekniğe (%35 HP) benzer
bir derecede renk değişimini oluşturamadı;
• haftada 1 kez mor LED ışığıyla yapılan beyazlatma, haftada 2 kez yapılanla elde edilene benzer bir
beyazlatma etkisi gösterdi;
• HP jeli ile birleştirilmiş mor LED ışığıyla beyazlatma (hibrit teknik), geleneksel teknikle elde edilene
benzer diş rengi değişiminioluşturdu,
• jel ile birleştirilmiş mor LED ışığıyla beyazlatma (hibrit teknik), geleneksel tekniğe kıyasla daha düşük
derecede diş hassasiyetinioluşturdu,
• jel ile kombine edilmiş veya edilmemiş mor LED ışığıyla beyazlatma hasta memnuniyetinde artışa yol
açmadı;