Professional Documents
Culture Documents
Sağlık Bakanlığı
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
Şef: Doç.Dr.İrfan ÖZTÜRK
(Uzmanlık Tezi)
Dr.Burak ŞENER
İstanbul - 2005
1
GİRİŞ VE AMAÇ
Elbileği eklemi, çok yönlü hareket açıklığına sahip bir eklemdir. Günlük
yaşantımızda ince hareketler gerektiren işlerde önemli rolü vardır. Anatomik yeri itibari
ile travmalara en çok maruz kalan eklemlerden birisidir. Bu eklemi ilgilendiren kırıklar,
uygun tedavi edilmediği takdirde yüksek oranda fonksiyon bozukluğuna sebeb olurlar.
Bu nedenle, kırık redüksiyonunun uygun şekilde olması ve gelişebilecek eklem sertliği
nedeni ile mümkün olan en erken zamanda harekete başlanması gerekmektedir.
Radius distal uç kırıkları ile ilgili bir çalışma yapmamın nedeni; travmaya sıkça
maruz kalan bu eklemi incelemek, tedavi farklılıklarının sonuca etkilerini literatür
ışığında tartışmaktır.
2
TARİHÇE
Radius distal uç kırıkları ile ilgili ilk tanımlamayı, 1814 yılında Abraham Colles
yapmıştır. Tanımlamaya göre; bu kırıklar radius eklem yüzeyinin 2 cm proksimal
bölgesini içeren kırıklardır. Çekilen lateral grafide, karpal ve metakarpal kemikler,
elbileğinin dorsal tarafına açılanmış olarak görülür. Karpal kemiklerde çıkık
düşündürecek grafi görünümü olabilmektedir (17). Colles; eklem dışı, dorsale
açılanmış, bu kırığa özgü çatal sırtı deformitesi görünümünde olan kırıkları
tanımlamıştır. Eklem içi kırıkları bu sınıfa dahil etmemiştir.
1838 yılında John Rhea Barton tarafından, elbileği subluksasyonu ile birlikte,
elbileğinin karpal eklem yüzeyi kırığını tanımlanmış ve bu kırığa yazarın kendi adı
verilmiştir (45).
Daha sonra diğer yazarlar tarafından yeni kırık tipleri tanımlanmaya başlamıştır.
1847 yılında Robert William Smith, radiusun distal eklem yüzünün 2 cm proksimaline
kadar olan bölgesini içeren, kırık parçalarının elbileği volar tarafına doğru açılandığı bir
kırık çeşidini tanımlamıştır. Bu kırığa Smith kırığı (ters Colles kırığı) ismi verilmiştir
(45).
1910 yılında Harold J.Edwards, Chauffeur kırığı ismi verilen kırığı tanımlamış,
bu kırık tipini, radiusun distal ucunda, oblik, stiloid çıkıntıyı içeren kırık olarak tarif
etmiştir (45).
Radius distal uç kırığının diğer bir tipi, 1891 yılında Rutherford, 1900 yılında
Cotton tarafından tanımlanmıştır. Bu kırık tipi, radiusun medial eklem yüzeyinin
deplase olduğu kırık tipi olarak tanımlanmış, daha sonra Scheck tarafından “Die-punch
kırığı” olarak isimlendirilmiştir (92).
3
Dupuytren, bu kırıkların yapılan tedaviden bağımsız olarak, iyi prognozlu kırıklar
olduğunu bildirmişlerdir (53). Bu sebeble, önceleri radius distal uç kırıklarının
tedavisinde konservatif tedavi uygulanmış, kötü sonuçların ortaya çıkması ile birlikte,
farklı tedavi seçenekleri aranmaya başlanmıştır.
4
GENEL BİLGİLER
ANATOMİ
Distal radius büyüme kıkırdağı, erkeklerde 0.5 ile 2.3 yaş arasında, kızlarda 0.4
ve 1.7 yaşları arasında ortaya çıkar (50). İlk görünüşü transvers olmasına rağmen, hızla
erişkin şekli olan üçgen şekle dönüşür. Radial styloid, iskelet sistemi olgunluğu arttıkça
uzama gösterir. Distal ulna için olan ikinci kemikleşme merkezi yaklaşık olarak 7 yaş
civarlarında ortaya çıkar. Ulnar büyüme kıkırdağı kızlarda 16, erkeklerde 17 yaşında
kapanırken, distal radial büyüme kıkırdağı, ulnar büyüme kıkırdağından yaklaşık olarak
yaklaşık olarak %75 ile %80’ ini oluştururlar. Üst ekstremitenin büyümesinin ise %40’
5
ını oluşturur (82). Distal radius distal ulna ile eklemleşerek distal radioulnar eklemi
oluşturur.
KEMİK YAPI
RADİUS
Önkol iskeletini yapan ve birbirine paralel olan iki uzun kemikten dış yanda
olanıdır. Radiusun iki ucu, bir cismi vardır. Radiusun üst ucuna extremitas proximalis
adı da verilir. Radiusun üst ucunda bulunan oluşumlarından caput radii silindire benzer.
Bu silindirin üst ucu çukurcadır. Bu çukurluğa fovea capitis radii adı verilir. Bu oluşum,
iskelette, humerusun capitulum humeri’si ile eklem yapar. Fovea capitis radii’nin 7-8
mm yükseklikte olan ve circumferentia articularis adı alan çevresi, iskelette ulna’nın üst
ucunda bulunan ve incisura radialis adı alan çentik ile eklem yapar (Şekil 1).
6
c- Corpus Radii (Radius cismi): Üç yüzü ve üç kenarı vardır. Ön yüzü distale
doğru genişler, dışbükey bir yüzeye, dış yan yüz ise içbükey yüzeye sahiptir. Ortasında
bulunan kısma tuberositas pronatoria adı verilir. Buraya canlıda m.pronator teres’in alt
ucu tutunur. Arka yüzde, üst kısım içbükey orta kısım dışbükeydir. Ön kenar tuberasitas
radii’den başlar ve processus styloideus’da sonlanır. Yuvarlak ve künttür. Radiusun iç
yan kenarı ulnaya bakar ve keskindir, bu kenara interosseöz membran tutunur.
Kemiğin alt ucu yakınında iki kola ayrılarak incisura ulnaris’in ön ve arka kenarlarını
yapar. Arka kenar yuvarlak ve künttür (Şekil 2).
Radiusun alt ucuna extremitas distalis adı verilir. Kemiğin üst ucuna nazaran
daha büyüktür. Tabanı aşağıda, tepesi yukarıda, dört yüzlü bir prizmaya benzetilebilir.
Hafif dışbükey olan yüz ön kısımdır. Dış yan yüz aşağı doğru uzanır ve processus
styloideus adı alan sivri bir çıkıntı ile sonlanır. Arka yüzde parmak ekstansör kaslarının
kirişlerinin geçtiği üç oluk vardır.
İç yan yüz; tabanı aşağıda, tepesi yukarıda incisura ulnaris adı alan üçgen bir
alandan ibarettir. Radius cismi’nin iç yan kenarı, kemiğin alt ucu yakınında iki kola
ayrılarak incisura ulnaris’in ön ve arka kenarlarını yapar. İncisura ulnaris, iskelette
ulna’nın caput ulna’sı ile eklem yapar. Taban kısmı ise, tepesi dış yanda,tabanı içyanda
olan bir üçgene benzer. Elbileği kemiklerinden ikisi (dış yanda os scaphoideum, iç
yanda os lunatum) ile eklem yapar. Bu iki el bilek kemiğine ait eklem yüzleri arasında
7
bir ibik vardır. Bu ibiğin dış yanında kalan eklem yüzeyi üçgen, iç yanında kalan eklem
yüzeyi ise dörtgen biçimindedir. Her iki eklem yüzeyide dışbükeydir.
Radiusun proksimal kısmı kaslar ile örtülüdür. Distal kısmı ise deri altında
kolaylıkla hissedilebilir. Caput radii, epikondylus lateralis’in altında, bilhassa pronasyon
esnasında hissedilebilir. Processus styloideus elbileği ekleminin dış yan tarafında
kolaylıkla hissedilebilir. Radiusun muayenesi sırasında adı geçen bu noktalar önem
taşır.
ULNA
Önkol iskeletini yapan ve birbirine paralel olan iki uzun kemikten içyanda
olanıdır. Ulna’nın iki ucu, bir cismi vardır. Üst ucunda bulunan oluşumlardan birisi olan
incisura trochlearis açıklığı öne ve biraz dışyana bakan derin bir çentiktir. Bu çentik
arkada ve önde birer kuvvetli çıkıntının arasındadır. Ucu yukarıda bulunan arkadaki
belirgin çıkıntıya olecranon adı verilir.
8
a- Tüberositas Ulna: Processus coronoideus’un altında ve ulna’nın ön yüzünde
bulunan pürtüklü kabartıya verilen addır. Bu kabartıya m.brachialis’in alt ucu tutunur.
c- Caput Ulna: Alt ucun dış yanında bulunan yuvarlakça bir çıkıntıdır. İskelette
radiusun incisura ulnaris’i ile eklem yapar. Caput ulna’nın çevresine circumferentia
articularis adı verilir. Caput ulna bileğin arka yüzünün içyan tarafında küçük ve
yuvarlakça bir kabartı deri altında hissedilir.
Ulna’nın alt ucunun distal yüzü düz değildir ve bilek eklemleri ile de eklem
yapmaz. Bilek eklem kemiklerinden biri olan triquetrum kemiği ile ulna’nın alt ucu
arasında diskus bulunur.
Elbileği ekleminde proksimal ve distal olmak üzere iki sıra halinde dizilmiş
sekiz kemik mevcuttur.
1) Os Scaphoideum
2) Os Lunatum
3) Os Triquetrum
4) Os Psiforme
5) Os Trapezium
9
6) Os Trapezoideum
7) Os Capitatum
8) Os Hamatum
1- Os Scaphoideum: Üst sıranın dıştan içe doğru birinci kemiğidir. Ekseni
yukarıdan aşağı,içyandan dış yana doğrudur. Üst yüzü içbükey olup radiusun alt ucu ile
eklem yapar. Alt yüzü ise os trapezium ve os trapezoideum üst yüzleri ile eklem yapar.
Dış yan yüzü ve ön yüzüne ligamanlar tutunur.
2- Os Lunatum: Üst sıranın dıştan içe doğru ikinci kemiğidir. Üst yüzü radiusun
alt ucu ile eklem yapar. Alt yüzü ise dış yandan içyana doğru kapitatum kemiğinin üst
yüzü ve hamatum kemiğinin tepesi ile eklem yapar. İç yan yüzü ise os triquetrum’un dış
yan yüzü ile eklemleşir. Dış yan yüzü os scaphoideum ile eklem yapmaktadır.
4- Os Psiforme: Üst sıranın dıştan içe doğru dördüncü kemiğidir. İki yüzlü,
önden arkaya basık, nohut büyüklüğünde bir kemiktir. M.fleksor carpi ulnaris’in kiriş
iplikleri arasına sokulmuş sesamoid bir kemiktir.
5- Os Trapezium: Alt sıranın dıştan içe doğru birinci kemiğidir. Üst yüzü
scaphoid kemik alt yüzü ile, alt yüzü birinci metakarp’ın üst ucu ile eklem yapar. İç yan
yüzü yukarıda os trapezoideum, aşağıda ikinci metakarp’ın üst ucu ile eklem yapar.
6- Os Trapezoideum: Alt sıranın dıştan içe doğru ikinci kemiğidir. Üst yüzü
scaphoid kemik ile, alt yüzü ikinci metakarp’ın üst ucu ile eklem yapar. İç yan yüzü
capitatum ile eklem yapar. Dış yan yüzü trapezium ile eklem yapar.
10
8- Os Hamatum: Alt sıranın dıştan içe doğru dördüncü kemiğidir. Tepesi
yukarıda, tabanı aşağıda dört yüzlü bir piramite benzer. Tepesi os lunatum ile, tabanı
dördüncü ve beşinci metakarp’ların üst ucu ile eklem yapar. İçyan yüzü os triquetrum
alt yüzü ile, dış yan yüzü os capitatum içyan yüzü ile eklem yapar.
11
Şekil 4:Distal radiusun ulnar taraftan görünüşü
12
triquetrohamat, kapitolunat ve scaphotrapezial kemiklerinden oluşur (101). Youm ve
ark., fleksiyon-ekstansiyon hareketleri ile, radioulnar deviasyon hareketlerinin karpal
kemikler içinde birbirine dik olacak şekilde farklı planlarda olduğunu göstermişlerdir
(111). Bu durum, longitüdinal aks boyunca eksternal uygulanan tork kuvvetine doğal
direnç göstermede önemli rol oynar. Elin bir objeyi tutması esnasında, sabit eksen
çevresinde hareketini mümkün kılan yapılar, radiusun başından ulna stiloid ucuna kadar
uzanan pronator ve supinator kasları tarafından sağlanır.
Distal radius ve distal ulna arasındaki uzunluk ilişkisi, ulnar varyans olarak
adlandırılır. Erişkinlerde bu mesafe, distal ulna eklem yüzeyinin radial tarafı ile, distal
radius eklem yüzeyinin ulnar tarafı arasındadır. Eğer ulna ile radius eşit uzunlukta ise
13
nötral varyans, ulna uzun ise pozitif varyans, ulna kısa ise negatif varyanstan bahsedilir
(10).
Varyans, ulnar styloidin uzunluğuna bağlı değildir (10). Fakat ölçüm, röntgen
tekniğine ve önkol pozisyonuna bağlıdır (43,48,99). Ulnar varyansı tespit etmek için
standart grafiler çekmek gerekmektedir.
Radius alt ucu oldukça geniş olup, karpal kemik dizisiyle eklemleşir. Bu eklem
yüzü ulnar ve volar yüze doğrudur. Radius alt ucundan eklem diski ile ayrılan proksimal
karpal dizideki os scaphoideum, os lunatum, os triquetrum ile eklemleşir. Bu dizide yer
alan os psiforme radius ile eklemleşmez. Bu eklem radiokarpal ve kollateral bağlar ile
desteklenir. Ulna alt ucu eklem kıkırdak diski ile ilişkidedir. Bilek eklemi oluşumuna
katılmaz. Bilek ekleminin görevleri bileğin fleksiyon, ekstansiyon, radial (addüksiyon)
ve ulnar (abdüksiyon) deviasyonudur. Ulna alt ucu ile radius alt ucu arasında bulunan
distal radioulnar eklem supinasyon ve pronasyonu sağlar. Radius styloid çıkıntısı, ulna
styloid çıkıntısına göre 1.25 cm daha distaldedir.
Triangüler fibrokartilaj üçgen yapıda bir şekle sahip 1-2 mm kalınlığında tabana
sahip sigmoid çentiğin distal kısmına yapışan anatomik bir oluşumdur. Yapının
dışbükey olan cismi ulnar eklem kubbesi üzerinden geçerek eksentrik olarak caput
ulna’nın dışbükey yüzü üzerine yapışır ve styloid’i örter (Şekil 5).
14
Şekil 5:Triangüler fibrokartilajın görünüşü
Yapının dışbükey olan cismi ulnar eklem kubbesi üzerinden geçerek eksentrik
olarak ulnar başın dışbükey yüzü üzerine yapışır ve styloid’i örter (Şekil 5). Bu kısım 5
mm kalınlığındadır. Radioulnar eklem içinden bakıldığında styloid yapışma yeri
katlanmış olarak gözükür. Katlar arasında triangüler fibrokartilaja giren damarlar
bulunur. Triangüler fisrokartilaja giren damarsal yapılara ligamentum subcruentum adı
verilir. Katlantılı görünüm triangüler fibrokartilaj ve V ligamentin beraber gitmesinden
oluşur. Bu oluşumlar tepeden başladıktan sonra os lunatum ve os triquetrum’un volar
yüzüne yapışırlar. Triangüler fibrokartilajın periferik kısımları, kalın lamellar
kollajenden ibarettir ve gerim kuvvetleri taşımaya uyum sağlamıştır (91). Bu kısımlar
genel olarak dorsal ve volar radioulnar ligaman kısımları olarak bilinir. İnce santral
bölge bazen artiküler disk olarak söylenir. Morfolojik olarak kondroid fibrokartilaj
yapısındadır ve kompresif kuvvetleri taşımaya uyum sağlamıştır, bazen görülmeyebilir
(14,15).
15
ye kadar değiştikçe, ulnanın yük taşıma oranı %5’ den %40’ a çıkmaktadır. Önkol
rotasyona uğradığında ve tutma güçleri gözönüne alındığında, tablo çok daha karmaşık
bir hal almaktadır.
Sağlam
16
Şekil 7:Hareket sırasında distal radioulnar eklem stabilitesi
A. Radialis
A.Ulnaris
17
Yüzeyel palmar arterial ark: Bu ark, derin palmar arterial arkın distalinde lokalizedir.
Başlıca A.ulnaris tarafından oluşturulur. Bu ark, üç ana palmar dijital arter verir. Ana
palmar dijital arterler ikinci parmaktan dördüncü parmağa kadar kanlanmayı sağlar.
Derin palmar arterial ark: Bu arklar, metakarp kemikleri boyunca ilerler. Başlıca
A.radialis tarafından oluşturulur. Elbileğine yüzeyel palmar arktan bir parmak daha
yakındır. Derin ark, distale giden üç palmar metakarpal arkı verir. Yüzeyel palmar
arterial arktan gelen palmar dijital arterlere katılır.(Şekil 8a, 8b)
18
Şekil 8a: Elbileği ekleminin arter yapısı Şekil 8b: Elbileği ekleminin arter yapısı
ETYOLOJİ
Radius distal uç kırıkları iki şekilde oluşur:
1) Direkt travma: Radius alt ucuna doğrudan gelen, vurma ve çarpma gibi
zorlamalarla olur.
KLİNİK DEĞERLENDİRME
Elbileği kırığı olan hastalar ilk başvurduğunda gözle görülen bulgu, “çatal sırtı
deformitesi”dir. Kırıkta deplasman mevcut ise, normal şartlar altında distalde palpe
19
edilmesi gereken radial styloid, proksimale doğru yer değiştirir, radius kısalmış olarak
görülür. Distal radioulnar eklemde çıkık mevcut ise, ulnar styloid de belirginleşebilir.
Elbileğinde şişlik ve hareket ile ağrı mevcuttur. Genellikle belirgin ekimoz vardır.
Muayene sırasında çok dikkatli nörovasküler muayene yapılmalıdır. Radial arter ve
ulnar arter muayene edilmeli, median sinir fonksiyonları gözden geçirilmelidir.
Ekstansör ve fleksör tendonlar (özellikle M. ekstansor pollicis longus) titizlikle
değerlendirilmelidir. Aynı zamanda hastanın dirsek ve omuz eklemlerinin de muayenesi
yapılmalıdır.
RADYOLOJİK DEĞERLENDİRME
Elbileği kırığı tanısı düşünülen bir hastada, doğru tanı ve uygun tedavi için rutin
radyolojik muayene ilk olarak uygulanmalıdır. Bu muayenin uygulaması kolay ve
ucuzdur.
Üçüncü ölçüm, AP grafide radius styloidi ile caput ulna tabanı arasındaki
uzunluğun ölçümüdür. Normal olarak bu uzunluğun 11-12 mm arasında olması
gerekmektedir (2, 37, 64, 100).
20
Dördüncü ölçüm, radial shift ölçümüdür. Radisun merkezinden geçen
longitüdinal çizgi ile, radial styloidin en lateral tarafının arasındaki mesafenin, sağlam
ve kırık taraftaki ölçümünün yapılmasıdır. İkisi arasındaki ölçüm farkı 1 mm’yi
aşmamalıdır (64).
Şekil 9a Şekil 9b
Kırık şüphesi mevcut ise veya kırık tanısı konmasına rağmen, deplasmanın
derecesini tesbit etmek amacı ile bilgisayarlı tomografi uygun bir seçenektir (60). Üç
boyutlu BT görüntülemesinin, henüz geniş bir kullanım alanı bulmamasına rağmen
21
elbileği travmalarının değerlendirilmesinde çok yararlı bir yöntem olduğu
bildirilmektedir (42, 65, 110).
Manyetik rezonans görüntüleme ise, akut travmaların teşhisinde sınırlı kullanım
alanına sahip olmasına rağmen uygun olmayan şekilde yaygın kullanılan bir yöntemdir.
MRG yönteminin diğer yöntemlere göre üstünlüğü, kıkırdak yapının durumunun
görüntülenmesine yardımcı olmasıdır. Bu yöntem, aynı zamanda karpal kemiklerde
gelişebilecek avasküler nekrozun değerlendirmesinde kullanılabilir (87)
Colles kırığı
AP
Lat
22
2) Barton kırığı: Elbileği eklem
yüzeyine uzanan kırık ile beraber,
elbileği subluksasyonu görülebilen kırık
tipidir (45) (Şekil 11).
Şekil 11
5) Lunate load veya Die-Punch kırığı: Radiusun medial eklem yüzeyinin deplase
olmuş kırığıdır (52). Scheck tarafından bu isim verilmiştir (92) (Şekil 13).
FRYKMAN SINIFLAMASI
1937 yılında Frykman yaptığı klinik ve biyomekanik çalışmalar sonucunda,
radius distal uç kırıklarını eklem içi ve eklem dışı ve beraberinde ulna styloid kırığı
bulunup bulunmamasına göre tiplere ayırmıştır. Bu sınıflama sistemi içinde çok parçalı
kırıklar daha yüksek tiptir. Sınıflamada yüksek rakam alan kırıkların iyileşmesi
23
komplikasyonludur ve daha kötü prognozludur (49). Frykman sınıflaması radius distal
uç kırıklarının değerlendirmesinde ve tedavisinde distal ulna ve distal radioulnar ekleme
büyük önem verir (20, 46, 51, 61, 109). Distal radius kırıklarında, radioulnar eklemdeki
patoloji göz önünde bulundurulmaz ve düzeltilmez ise distal radioulnar eklemde kalıcı
ağrı şikayeti görülebilir. Bu sınıflamaya göre;
MELONE SINIFLAMASI
1) Diafiz
Bu sınıflama sistemi, distal radiusun medial (lunate) fasetine büyük önem verir
(Medial kompleks). Bu sınıflama kırık tiplerine göre beşe ayrılır. Beşinci tip tamamen
parçalı faset parçalarının olduğu kırık tipidir.
24
Şekil 15: Melone sınıflaması
AO SINIFLAMASI
1986 yılında uygulanmaya başlayan bu sınıflama sisteminde tüm uzun kemikler
öncelikle 3 büyük gruba ayrılır:
Grup A: Ekleme uzanım göstermeyen kırık,
Grup B: Basit eklemiçi kırık,
Grup C: Kompleks kırık (29).
Üç önemli grup ta kendi içinde, kırığın stabilitesine, impaksiyonuna, parçalı
olmasına, kırığın redükte edilebilirliğine ve yerine göre 27 farklı gruba ayrılır (Şekil 16).
AO: A1, A2, A3 Ekleme uzanım göstermeyen kırıklardır.
A1: Ulnanın ekleme uzanım göstermeyen kırığıdır. Radiusta kırık yoktur.
A1.1. Styloid çıkıntı kırığı
A1.2. Sadece metafiz kırığı
A1.3. Metafizyel parçalı kırık
A2: Radiusun basit ve nondeplase kırığıdır.
A2.1. Eğim yoktur. Kırık nondeplasedir
A2.2. Kırık dorsale açılanmıştır.
25
A2.3. Kırıkta volare açılanma
vardır.
A3: Radiusun parçalı ekleme uzanım
göstermeyen kırığı
A3.1. İmpakte, radiusta aksiyel
kısalık mevcut.
2) Açılanmış
3) Parçalı
AO: B Parsiyel eklemiçi kırık
mevcuttur.
B1: Radiusun parsiyel eklemiçi
kırığı
1) Lateral kenar basit kırığı
2) Lateral kenar çok parçalı kırığı
3) Medial kenar kırığı
26
3) Diafize uzanan çok parçalı kırık
RAYHACK SINIFLAMASI
1990 yılında, John Rayhack, radius distal uç kırıklarını eklem içi, eklem dışı,
stabil veya stabil olmamasına göre gruplara ayırmıştır (89,90) (Şekil 17).
A: Redükte (Stabil)
B: Redükte (Stabil değil)
C:Redükte edilemeyen
Tip 1
Mayo Sınıflaması
Eklem dışı
. Nondeplase
. Deplase
. Stabil, Stabil değil
27
Eklem içi
. Nondeplase
. Deplase (Redükte edilebilir)
. Deplase (Redükte edilemez)
. Kompleks
FERNANDEZ SINIFLAMASI
28
DİĞER SINIFLAMALAR
1. Watson- Jones, radius distal uç kırıklarını;
a- kapalı
b- açık
c- parçalı olarak sınıflamıştır (108).
Campbell, bu kırıklar içinde sadece açık kırıklarda cerrahi tedaviyi önermiştir
(41).
2. Gartland-Werley sınflamasında, radius distal uç kırıkları deplasman ve eklem
ilişkisine göre sınıflanır (Tablo 1) (51).
3. Universal sınıflamada ise kırık tipleri ile beraber tedavileri önerilmiştir (22,
37,100).
UNİVERSAL SINIFLAMALAR
Tablo 2: Universal Sınıflamalar
Kırık Sınıflaması
1) Ekleme uzanmayan nondeplase Alçı ile immobilizasyon
2) Ekleme uzanmayan deplase
a)Stabil redükte edilebilir Alçı ile immobilizasyon
b)Redükte edilebilir instabil Perkütan çivileme
c)Redükte edilemez Açık redüksiyon+eksternal fiksasyon
3) Ekleme uzanımlı nondeplase Alçı ile immobilizasyon+perkütan çivileme
29
TRİANGÜLER FİBROKARTİLAJ KOMPLEKS LEZYONLARININ
SINIFLAMASI
Günümüzde elbileğindeki kronik ağrıların etyolojisinde triangüler fibrokartilaj
yapının yaralanmalarının önemli rol oynadığı bilinmektedir (42).
SINIF 1: TRAVMATİK
A: Merkezi parçalanma
B: Medial avülsion (Ulnar yapışma) distal ulna kırığı var veya yok.
C: Distal avülsion (Carpal yapışma)
D: Lateral avülsion (Radial yapışma) sigmoid çentik kırığı var veya yok.
TEDAVİ
Günümüzde de, radius distal uç kırıklarının tedavisinde tartışmalar devam
etmektedir (16). Distal radius kırıklı hastalarda tedavi seçiminde, hastanın yaşı, mesleği
fonksiyonel durumu ve günlük aktiviteleri önemli rol oynar. Kronolojik yaş yanında,
hastanın fizyolojik durumu ve genel sağlık durumu dikkatle incelenmelidir.
Distal radius kırığı ile başvuran hastanın öncelikle anamnezi alınmalı, fizik
muayene yapılmalıdır. Eşlik eden organ yaralanması ya da birden fazla kırıkları olan
hastalar ile, terminal dönemde sistemik hastalığı olan hastalarda mümkün olan en basit
tedavi şekli uygulanmalıdır.
30
Genç ve aktif hastalarda iyi sonuç elde etmek için, cerrahi tedavi ön planda
düşünülebilir. Bu hasta grubunda amaç, distal radiusun şeklinin ve eklem yüzeyindeki
deplasmanın anatomik olarak düzeltilmesi olmalıdır. Temel prensip, kırık parçalarının
en uygun şekilde redüksiyonu ve bu redüksiyonun tespit edilmesidir.
2. İskelet traksiyonu
Radius distal uç kırıklarında kapalı redüksiyon ve alçı ile tespit, geçmişten beri
uygulanan bir tedavi yöntemidir. Deplase olmayan kırıklarda redüksiyon yapmaksızın
el bileğine alçı uygulanır. Alçının, distalde metakarpofalengeal eklemlere, proksimalde
ise dirseğe (kısa kol sirküler alçı) veya humerus üst 1/3 kısmına kadar uzanacak (uzun
kol sirküler alçı) şekilde olması gereklidir. Yapılan takiplerde kırık redüksiyonunda
bozulma olursa, uygun redüksiyonun tekrar sağlanması şarttır.
a-Böhler yöntemi:
Hasta supin olarak yatırılır, dirsek fleksiyona alınır. Dirsekten karşı traksiyon
yapılırken, başparmak ve diğer parmaklardan da ayrı ayrı sargı ile tutularak traksiyon
uygulanır. Elbileği ulnar tarafa eğilir. Genellikle başparmak vasıtası ile radial
doğrultuda traksiyon devam ettirilirken, distal parça ulnar ve volar yöne doğru
bükülerek redüksiyon sağlanır. El bileği fleksiyon, pronasyon ve ulnar deviasyonda kısa
kol alçısına alınır (12).
b-Charnley yöntemi:
31
dorsal yüzüne yerleştirir. Distal parçanın dorsal fleksiyonunu artırarak dişlenmeyi çözer.
Daha sonra alt parçayı dorsalden volar yöne iter. El bileğini ulnar deviasyona ve
pronasyona getirerek redükte edilen parçaları dişlendirmeye çalışır. Bu pozisyonda kısa
kol alçısına alır (36).
c-Cave yöntemi:
d-Compare yöntemi:
e-Ralston yöntemi:
f-Ege yöntemi:
32
2. İskelet Traksiyonu
33
AMELİYAT SONRASI BAKIM VE REHABİLİTASYON
Radius distal uç kırıklarında ameliyat sonrası bakım çok önemlidir (1, 32, 36).
Bu dönemde hastaların dolaşım takibi çok iyi yapılmalıdır. Hastanın ameliyat günü
taburcu edilmesi planlanıyor ise, dolaşım konusunda çok iyi bilgilendirilmeli, yirmidört
saat sonra cerrah tarafından mutlaka görülmelidir. Erken dönemde parmak hareketleri
başlanmalıdır. Refleks sempatik distrofi açısından değerlendirilmeli, oluşursa uygun
tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
KOMPLİKASYONLAR
Distal radius kırıklarında median sinir lezyonu sık gözlenen komplikasyondur
(6, 68, 76). Median sinir lezyonunun sebeblerinden birisi akut kompartman sendromu
olmasına rağmen, sinir kontüzyonları ve gerilim yaralanmaları sıklıkla bu lezyonun
sebebidir ve bu durumlar acil cerrahi girişim gerektirmez (73). Acil odasında redüksiyon
öncesi ve sonrası mutlaka duyu muayenesi yapılmalıdır. Eğer hasta başvurduğunda
median sinir duyusu orta derecede etkilenmişse takip edilmelidir. Kırığın ameliyat
gerektirdiği durumlarda duyu kaybı tam olmasa bile sinir eksplorasyonu yapılmalıdır.
Eğer ilerleyici bir duyu kaybı mevcut ise ve şiddetli bir ağrı varsa kompartman
sendromu düşünülmelidir(73). İlk tedavi olarak ekstremite kalp seviyesine
kaldırılmalıdr. Eğer bu yöntemler ile klinik bulgularda azalma olmaz ise karpal kanal
gevşetmesi yapılmalıdır. Median sinir lezyonları distal radius kırığından sonra
görülebilir. Bu durum özellikle dorsale açılanmış olarak kaynayan kırıklarda sıktır. Bu
durum mekanik olarak siniri gerebilir (6,49).
34
önemlidir. Çünkü bu hareketlerle tendon yapışıklıkları önlendiği gibi yumuşak doku
şişmesi azaltılır.
35
HASTALAR VE YÖNTEM
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2.Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği
acil polikliniğine Eylül 2002- Şubat 2004 tarihleri arasında başvuran, radius distal uç
kırığı tanısı konulan hastalardan, kırığı stabil olmayan ve takibi yapılabilen 30 hastanın
30 elbileği çalışmamıza dahil edildi.
Hastaların 16’sı (%54) kadın, 14’ ü (%46) erkek, kadın/ erkek oranı 1.14 idi.
Yaş ortalaması 43.8 (14-79) olarak tesbit edildi. Olgulardan 16’sı (%52) 20-44 yaş
arasında, 10’ u (%33) 45-60 yaş arasında, 4’ ü (%15) 60 yaş üzerinde idi (Tablo 3).
Radius distal uç kırıklarının 11’i sağ (%36), 19’u (%64) sol tarafta idi. Takibini
yaptığımız hastalarda en kısa izlem süresi 6 ay, en uzun izlem süresi 24 ay ve ortalama
olarak 13.1 aydır
Tablo 3: Olgularımızın yaş dağılımı
YAŞ GURUPLARI SAYI %
20-44 yaş 16 52
45-60 yaş 10 33
60 yaş üzeri 4 15
TOPLAM 30 100.0
Kırıkların tamamı kapalı kırık idi. Radius distal uç kırığına ek olarak bir olguda
aynı taraf medial malleol kırığı, iki olguda aynı taraf femurda intertrokanterik kırık
saptandı. Hastalarımızda kırığa eşlik eden damar sinir lezyonu tespit edilmedi.
Travmanın oluşma mekanizmasına göre, kırıkların 4’ü (%13) araç dışı trafik
kazası, 4’ü (%13) yüksekten düşme, 22’si (%74) ise yolda yürürken düşme sonucunda
oluşmuştur.
Acil polikliniğimize elbileği travması sebebi ile başvuran hastaların, yapılan
fizik muayene sonrasında, rutin elbileği AP ve Lateral grafileri çektirildi. İncelenen
grafiler sonucunda elbileği ekleminin 2.5 cm proksimaline kadar olan bölge, radius
distal uç kırığı olarak kabul edildi. LaFontaine ve ark. nın tarif ettiği kriterlere göre
stabil olmadığı saptanan olgular çalışma grubumuzu oluşturdu (70).
Hastaların kırıkları Frykman sınıflamasına göre değerlendirildi ve 10 olguda
Frykman tip 1, 6 olguda Frykman tip 2, 2 olguda Frykman tip 3, 1 olguda Frykman tip 4,
2 olguda Frykman tip 6, 2 olguda Frykman tip 7, ve 7 olguda Frykman tip 8 kırık
saptandı (Tablo 4).
Tablo 4: Frykman sınıflamasına göre kırık tiplerinin dağılımı
36
Sayı 10 6 2 1 2 2 7
Cerrahi işlem:
Çalışmamıza dahil edilen hastaların ikisi hariç tümü ayaktan vaka olarak
ameliyat edildi. Ayaktan vaka olarak tedavi edemediğimiz hastalarımız, ek lezyon
olarak kalça kırığına sahipti. Hastalarımızın 8’i (%26) travma oluş tarihinden itibaren 1.
günde, 22‘si (%74) ise 2.gün ve sonrasında ameliyat edildi. Başvuru tarihi ile ameliyat
tarihi arasındaki süre ortalama 4.56 (0-16) gündür. Yapılan anestezi konsültasyonları
sonucunda, genel durumu uygun olan hastalardan 5’ine genel anestezi, 25 hastaya ise
bölgesel anestezi uygulandı.
37
alçılı tespite devam edildi. 6 hafta sonra ekstansiyon kaybının tamamen iyileştiği
saptandı.
Değerlendirme:
38
SONUÇLAR
Gardland Werley klinik değerlendirme kriterlerine göre 30 hastanın 6’sında (%
20) mükemmel sonuç, 17’sinde (%57) iyi sonuç, 6’sında (%20) orta sonuç, 1’inde (%3)
kötü sonuç elde edilmiştir. (Tablo 7)
Mükemmel 6 20
İyi 17 57
Orta 6 20
Kötü 1 3
39
OLGULARIMIZ
Olgu
Dorsal Radial Radial
sıra Cinsiyet Etyoloji Yaş Taraf Ek lezyon Tip Rad Klinik
Açılanma Açılanma Kısalık
no:
Olgu 1 Erkek Araç Dışı 77 Sağ Sağ femur Tip 2 7 5 mm 1 4
T.K İntertrokanterik 1
k.
Olgu 2 Erkek Basit D. 45 Sol Tip 12 12 10 mm 2 10
2
Olgu 3 Kadın Basit D. 70 Sol Tip 12 13 10 mm 2 12
8
Olgu 4 Erkek Basit D. 35 Sağ Tip N 2 0 mm 0 2
2
Olgu 5 Kadın Basit D. 65 Sağ Tip 12 15 15 mm 3 21
1
Olgu 6 Kadın Basit D. 65 Sol Tip 5 7 5 mm 1 3
1
Olgu 7 Kadın Araç Dışı 70 Sol Sol femur Tip 4 6 5 mm 1 4
TK intertrokanterik 1
k.
Olgu 8 Erkek Basit D 20 Sol Tip 5 5 6 mm 1 4
2
Olgu 9 Kadın Basit D. 70 Sağ Tip 3 6 5 mm 1 4
1
Olgu Erkek Y.Düşme 22 Sol Tip 12 10 10 mm 2 13
10 8
Olgu Erkek Y.Düşme 25 Sol Tip N 4 2 mm 0 2
11 2
Olgu Erkek Y.Düşme 37 Sağ Tip 12 12 10 mm 2 9
12 6
Olgu Erkek Araç Dışı 38 Sağ Medial Tip 2 6 5 mm 1 3
13 TK malleol kırığı 8
Olgu Kadın Basit D. 65 Sol Tip 3 5 5 mm 1 3
14 1
Olgu Kadın Basit D. 39 Sol Tip 5 8 6 mm 1 5
15 2
Olgu Kadın Basit D. 65 Sol Tip 12 12 10 mm 2 12
16 1
Olgu Erkek Araç Dışı 66 Sol Tip 5 5 5 mm 1 7
17 Trafik K 1
Olgu Kadın Basit D. 28 Sol Tip 12 12 10 mm 2 10
18 8
Olgu Kadın Basit D. 54 Sol Tip 5 5 6 mm 1 7
19 6
Olgu Erkek Y.Düşme 22 Sağ Tip 10 6 4 mm 1 8
20 8
Olgu Kadın Basit D. 65 Sağ Tip 5 4 5 mm 1 8
21 1
Olgu Kadın Basit D. 30 Sol Tip 14 14 10 mm 1 7
22 3
Olgu Kadın Basit D. 20 Sol Tip N 2 0 mm 0 2
23 3
Olgu Kadın Basit D. 45 Sol Tip N 1 0 mm 0 2
24 2
Olgu Erkek Basit D. 45 Sağ Tip 8 6 5 mm 1 8
25 4
Olgu Kadın Basit D. 70 Sol Tip N 4 0 mm 0 2
26 1
Olgu Erkek Basit D. 67 Sol Tip N 4 0 mm 1 5
27 8
Olgu Erkek Basit D. 20 Sol Tip 10 5 5 mm 1 6
28 7
Olgu Erkek Basit D. 70 Sağ Tip N 4 4 mm 0 2
29 7
Olgu Kadın Basit D. 70 Sağ Tip 10 5 5 mm 1 8
30 8
40
Radius distal uç kırıklarının tedavisi esnasında görülebilen komplikasyonlardan olan
tendon yapışıklığını 1 olgumuzda (%3) tespit ettik. Tendon yapışıklığı sonucunda
oluştuğunu düşündüğümüz bu olgumuzda, K telleri 3. haftada çekildi, yoğun parmak
hereketleri uygulandı ve tedaviye yanıt alındı. Olgularımızdan 10’unda (%34) refleks
sempatik distrofi gelişti. Fizyoterapiye yeterli yanıt veren bu hastaların şikayetleri
geriledi. Geç başvuru nedeniyle redüksiyonun yeterli olarak sağlanamadığı 1 (%3)
olgumuzda yanlış kaynama oluştu. Bu hastamızın fonksiyonel sonuçları da kötü olarak
tespit edildi. Olgularımızda sakatlık bırakmayan komplikasyon oranı %40 olarak
saptanmıştır
41
OLGU ÖRNEKLERİ
Vaka NO.1 : YÖ, 55Y
İYİ SONUÇ
Hastanın ameliyat sonrası 12. aydaki AP Hastanın ameliyat sonrası 12. aydaki
grafisi lateral grafisi
42
Vaka NO.2 : ÇÖ, 52Y
İYİ SONUÇ
Hastanın ameliyat sonrası 15. ay AP grafisi Hastanın ameliyat sonrası 15. ay lateral grafisi
43
Vaka NO.3 : ZA, 65Y
MÜKEMMEL SONUÇ
Hastanın ameliyat sonrası 1. gün AP grafisi Hastanın ameliyat sonrası 1. gün lateral
grafisi
44
Vaka NO.4: HT, 62Y
ORTA SONUÇ
45
TARTIŞMA
Radius distal uç kırıklarının tedavisi, uzun yaşam beklentisi ve yaşam
kalitesinin artması ile birlikte büyük önem kazanmıştır. Genellikle konservatif olarak
tedavi edilen bu kırıklar, günümüzde hastaların kırık sonrası fonksiyonel sonuçlarını
iyileştirmek amacı ile, daha sık olarak cerrahi yöntemlerle tedavi edilmeye başlanmıştır
( 4, 64, 79).
Özellikle, elbileği eklemini ilgilendiren eklem içi kırıklar; genç, aktif insanların
yüksek enerjili travmaya daha sık maruz kalması sonucunda, çoğunlukla genç ve orta
yaşlarda görülmektedir. Weber ve ark. nın yaptığı çalışmada, perkütan çivileme ve alçı
uygulanan radius distal uç kırıklı olguların yaş ortalaması 40.1, Broadway ve ark. nın
çalışmalarında ise 40 olarak saptanmıştır (11,109). Bizim çalışmamızda da
hastalarımızın ortalama yaşı, literatürü destekleyecek şekilde 43.1 olarak tespit
edilmiştir.
46
kadınlarda daha sık görüldüğü saptanmıştır. Vaughan ve ark., kırıkların, yaşlı
osteoporotik kadınlarda genellikle basit travma ile, genç erkeklerde ise, trafik kazaları
ve düşme gibi yüksek enerjili travmalar ile oluştuğunu bildirmişlerdir (105). Bizim
hastalarımızda da, 40 yaş üzerindeki bütün kadın hastalarda travma sebebi basit düşme
olarak tesbit edilmiştir.
4. Radial inklinasyon açısında 10 derece veya daha fazla kayıp mevcut ise kötü
sonuç alınır (67).
47
Kadavra önkolları üzerinde yapılan biomekanik çalışmada, distal radiusta 2.5
mm kısalmanın yada distal radius eklem yüzeyinde redüksiyon sonrası dorsal
açılanmanın, ulnadaki aksiyel yüklenmeyi belirgin olarak arttırdığı bildirilmiştir (83).
Ulnar yüklenmenin artması sonucunda, posttravmatik artrit ve elbileğinin ulnar tarafında
kronik ağrı ortaya çıkabilmektedir (52). Ayrıca radial kısalma ulnokarpal eklem yükünü
arttırırken, radiokarpal eklemin yükünü azaltmaktadır (23,100).
Farklı bir biomekanik çalışmada, kırık sonrası distal radiusun dorsale açılanması
sonucunda os scaphoideum ve os lunatum arasındaki eklem aralığının azaldığı
saptanmıştır (93). Bu bulguya göre, distal radiusun palmar inklinasyonun kaybı,
zamanla posttravmatik artrite ve kronik elbileği ağrısına sebeb olabilmektedir. Distal
radius kırıklarından sonra görülebilen posttravmatik artrit, bu kırıkların en önemli
komplikasyonlarından birisidir (65,59,88,93,94). Frykman ve ark., bu durumun yalnızca
radiokarpal eklem için değil, aynı zamanda radioulnar eklem için de geçerli olduğunu
bildirmiştir (49). Knirk ve ark., eklem yüzeyinde 1 mm den fazla basamaklaşma olması
durumunda, vakaların %90’ında posttravmatik artrit oluşabileceğini göstermişlerdir
(66). Otuz yaşından genç hastalardaki radius distal uç kırıklarında, aşırı dorsal
açılanmanın midkarpal instabilite ile beraber olabileceği ve sonuçta kronik instabilite
belirtilerinden olan ağrı, kavrama gücünde azalma şikayetleri ortaya çıkabileceği
bildirilmiştir (4,62,63). Çalışmamız sonucunda, 6 ay ile 24 ay izlem süresi olan
hastalarımızın hiç birinde posttravmatik artrit ile karşılaşmadık.
48
Radius distal uç kırıklarında prognozu belirleyen kriterlerin en önemlisinin
hangisi olduğu tartışmalıdır. Gartland ve ark. yaptıkları çalışmaya göre, palmar eğim
ortalama 11 derece, radial deviasyon ortalama 23 derece olmalıdır. Eklem yüzeyine
uzanan kırıkların prognozu kötüdür ve kırığın redüksiyon öncesi dorsal açılanma
miktarının prognoza etkisi yoktur. Redüksiyon sonrası yapılan takiplerde, redüksiyonun
bozulması sonucunda gelişen dorsal açılanma, prognozu kötü yönde etkileyebilir. Radial
inklinasyon açısının bozulması ise prognozu, dorsal açılanma kadar etkilememektedir.
Redüksiyon sonrası gelişen dorsal açılanmanın dorsofleksiyona kötü yönde etkisi
bulunmazken, özellikle 11 dereceden fazla dorsal açılanma palmar fleksiyon hareketini
belirgin biçimde kısıtlayabilir. Redüksiyon sonrası radial inklinasyonda azalma,
elbileğinin laterale hareketlerini azaltır. Radial kısalmanın, dorsal ve lateral açılanmaya
göre daha fazla elbileği lateral hareketlerini etkilediği saptanmıştır. Redüksiyon sonrası
gelişen radial açılanma ile beraber kısalma, artmış radial deviasyon, azalmış ulnar
deviasyona sebeb olur (51). Fernandez ve ark., dorsal açılanmanın 25 dereceden fazla
olmasının, Pogue ve ark. ise 20 dereceden fazla olmasının kötü fonksiyonel sonuçlara
yol açacağını tespit etmişlerdir (44,88). Buna karşılık, Aro ve ark. radius distal uç
kırıklarında sonucu etkileyen en önemli faktörün radial kısalma olduğunu
bildirmişlerdir. Üç mm den fazla kısalma, beraberinde açılanma veya eklem yüzeyinde
basamaklaşmaya bakılmaksızın sonuçları olumsuz yönde etkiler. Bu yazarlar, iyi
prognoz için radyografik olarak 10 derece ve altı dorsal açılanma, 13 derece ve üstü
radial inklinasyon, 2 mm den daha az radial kısalma olması gerektiğini belirlemişlerdir
(5). Diğer çalışmalarda ise, radial kısalmanın 5 mm den fazla olması halinde, tedavide
başarısız sonuç alınacağı bildirilmiştir (24,80,107). Frykman ve ark. ve Depalma ve
ark. göre, fonksiyonel sonucun iyi olabilmesi için gereken şart, radial uzunluğun
sağlanmasıdır (31,49). Bu nedenle palmar tilt ve radial uzunluğun ölçülmesi, distal
radius kırıklarının tedavisinde yol gösterici faktörlerdir (6,10,104).
John ve ark., radius distal uç eklem içi kırıklarında 2 mm den fazla deplasmanın
posttravmatik artrite sebeb olabileceğini bildirmişlerdir (11). Bizim vakalarımızda
prognozun birden fazla faktöre bağlı olduğu saptandı. Bu faktörler, eklem içi
basamaklaşma ile beraber radial kısalmadır. Palmar inklinasyonun bozulmasının, eklem
içi basamaklaşma veya radial kısalma kadar prognozu kötü yönde etkilemediği görüldü.
Hastaların prognozunu kötü yönde etkileyen diğer bir faktör de, radius kırığı ile beraber
ulna styloid kırığının varlığıdır. Knirk ve ark. göre, kaynamayan styloid kırığı prognozu
olumsuz yönde etkiler (67). Pogue ve ark. yaptığı deneysel çalışmaya göre ise, radius
49
distal uç kırığı ile birlikte ulna styloid kırığının varlığı, eklemin toplam temas
yüzeyinde belirgin bir değişikliğe sebeb olmamakta ve bundan dolayı genellikle klinik
bulgu vermemektedir (88). Smaill ve ark., ulna styloid kırığı varlığında, elbileği
rotasyonlarında kısıtlılık olabileceğini fakat ağrıda artma olmayabileceğini
bildirmişlerdir (94). John ve ark. ise, radius distal uç kırıklarında ulna styloid kırığının
kaynamamasının sonucu etkilemediğini düşünmektedirler (11). Bizim vakalarımızda
Gardland-Werley’ in klinik sonuçlarına göre, Frykman tip 1 kırıklı hastalar ın (ulna
styloid kırığı olmayan grup) 1’i mükemmel, 7’si iyi, 1’i orta, 1’i kötü sonuç alırken,
Frykman tip 2 kırıklı hastaların 3’ü mükemmel, 2’si iyi, 1’i orta sonuç aldığı tespit
edilmiştir. Olgu sayısı az olmakla beraber, bize göre styloid kırığının varlığı,
fonksiyonel sonuçlarda belirgin bir değişikliğe sebeb olmamıştır.
Gelişen görüntüleme yöntemleri ile radius distal uç kırıklarının tek tip olmadığı,
stabil ekleme uzanmayan kırıklarda kapalı redüksiyon ve alçı uygulaması ile
fonksiyonel olarak yaklaşık % 80 iyi sonuç alınabileceği gösterilmiştir (21,51,64,72).
50
yeniden oluşturulması için her türlü tedavi şeklinin denenebileceğini bildirmişlerdir
(31). Mason ve ark., ortalama izlem süresi 22 ay olan 100 olgudan oluşan serilerinde,
kapalı redüksiyondan sonra alçı tespitini içeren konservatif tedavi yöntemini
uyguladıklarını, 95 (%95) olguda sonuçların iyi, 5 (%5) olguda ise sonuçların kötü
olduğunu saptamışlardır (74). Maurizio ve ark. konservatif olarak tedavi edilen radius
distal uç kırıklarında özellikle Frykman tip 7 ve tip 8 kırıklarda, takiplerde dorsal
açılanmanın arttığını göstermişlerdir (2). Kapalı olarak iyi redükte edilmiş ve alçılı
tedavi uygulanmış kırıklarda redüksiyon kaybının gelişebileceği, tekrar redüksiyondan
sonra olguların %46’sında redüksiyonda kayıp oluştuğu gösterilmiştir (5,18).
Kapalı redüksiyon ve alçılı tespit yöntemi ile tedavi edilen hastalarda, ilk
haftadan sonra gelişen redüksiyon kaybına müdahale edilmesi zordur (58). Buna karşın
McQueen ve ark., 60 yaşından genç hastalarda, kapalı redükte edilen ve tekrar deplase
olan kırıkların redüksiyonunun, fonksiyonel sonuçları iyileştirdiğini göstermişlerdir
(78).
51
sonuçları iyi olan bir yöntemdir. DePalma ve ark., eklem içi kırıklarda uyguladıkları
perkütan çivileme ve alçılı tespit yöntemi ile %52.7 mükemmel, %25 iyi, %17.8 orta ve
kötü sonuç bildirmişlerdir (31). Stein ve ark. göre ise bu yöntem, parçalı kırıklarda
radial uzunluğun tespitini sağlar ve takipler sırasında sık görülen dorsal açılanmanın
oluşumunu engeller (97). Stein ve ark. yaptığı başka bir çalışmada, 42 olguya perkütan
çivileme ve alçılı tespit, 15 olguya kapalı redüksiyon ve alçılı tespit uygulanmış,
perkütan çivileme ve alçılı tespit yönteminin daha iyi sonuç verdiği, seyrek de olsa çivi
ile ilgili komplikasyonlar geliştiği bildirilmişlerdir (100).
52
fazla eklem içi radius distal uç kırıklarında açık redüksiyon yönteminin daha iyi
sonuçlar sağladığını savunmaktadırlar (67,109). Melone ve ark., dorsal ve palmar
medial parçaların ayrıldığı eklemiçi kırıklarda açık redüksiyon ve internal fiksasyon
yönteminin uygulanması gerektiğini bildirmişlerdir (80). Eklem içi kırıkların açık
redüksiyon ile tedavi yönteminde, özellikle genç hastalarda buttress (payanda)
plaklarının kullanılması önerilmektedir (30,41,103). Çalışmamızda, kapalı redüksiyonun
sağlanamadığı bir hastamıza, genel durum bozukluğu nedeni ile açık redüksiyon
uygulanamamış ve fonksiyonel sonuç kötü olarak tespit edilmiştir.
Çalışmamızdaki tüm hastalarımızda, alçılı tespit yöntemi olarak kısa kol sirküler alçı
kullanılmıştır .
Sonuç olarak, günümüzde radius distal uç kırıkları ile ilgili kabul edilmiş olan
görüş; bu kırıklarının karmaşık kırıklar olduğu, prognozun kırığın tipine ve yapılan
tedaviye bağlı olarak değiştiği şeklindedir (2, 11, 31, 33).
Depalma ve arkadaşlarına göre ise deplase radius kırıkları unlar çivileme ile
redükte edilebilir ve sonuçlar oldukça iyidir (31).Yazarlara göre çiviler mutlak yivli
olmalıdır ve ulnar taraftan radial tarafa doğru gönderilmelidir. Tellerin yivli olması
deplasmanı engeller. Biz tesbit için radial styloid’den gönderdiğimiz 2 adet yivsiz K teli
kullandık. Olgularımızda iyi sonuç aldık. Depalma ve arkadaşlarına göre alçı sekiz
hafta tutulmalıdır. 6 hafta içinde alçısı çıkarılan olgularda deplasman görülmüştür (31).
Biz tüm olgularımızda alçıyı 6 hafta sonra çıkarttık ve herhangi bir komplikasyona
rastlamadık.
53
SONUÇ
54
ÖZET
Radius distal uç kırıkları, orta yaş üzeri daha sıklıkla görülen kırıklardır.
Geçmişte genellikle tamamen konservatif olarak tedavi edilen bu kırıklar, günümüzde
ortopedik cerrahinin gelişmesi ile daha sıklıkla cerrahi olarak tedavi edilmektedir.
55
KAYNAKLAR
4. Ark J, Jupiter JB. The rationale for precise management of distal radius
fractures. Clin. Orthop North Am. 1993; 24(2): 205-10
5. Aro H, Koivunen T. Mınor axiel shortening of the radius affects outcome of the
Colles fractures treatment. J Hand Surg. 1991; 16: 392-98
7. Bacorn RW, Kurtzke JF. Colles’ fracture; A study of two thousand cases from
the Newyork State Workmen’s Compensation Board. J Bone Joint Surg 1953;
35-A: 643-58
9. Bowers W.H. The distal radioulnar joint pp: 743-769 1982; In: Green DP(ed):
Operative hand surgery. Churchill Livingstone,New-York
10. Bowers W. The distal radioulnar joint. In: Green D,Hotchkiss R,Pederson W,
eds. Green’s operative hand surgery, 4th ed. New-York:Churchill-Liwingstone,
1999: 986-1032
11. Bradway JK, Amadio PC. Open reduction and internal fixation of displaced,
comminuted intraarticular fractures of the distal end of the radius. J Bone Joint
Surg 1989; 71(A): 839
12. Caldwell JA. Device for making traction on the fingers. JAMA 1931; 96: 1226-
31
14. Chidgey LK, Dell PC, Bittar E, Spanier S, Hermansdorfer JD: Tear patterns and
collagen arrangement in the triangular fibrocartilage. J Hand Surg 1990 15A:
826
56
15. Chidgey LK. Histologic anatomy of the triangular fibrocartilage.Hand Clinics
1991; 7: 249-262
17. Cohen S. Mark. Fractures of the distal radius. In: Bruce D, Alan M, Jupiter J,
Trafton P. Skeletal Trauma, 2th ed. Vol 2. Philadelphia: Sounders Company,
1998: 1383
19. Cooney WP, Dobyns JH, Linscheid RL. Complication of colles fractures. J Bone
Joint Surg 1980; 62(A): 613-19
20. Cooney WP, Agee JM, Hastings H II, Melone CP, Rayhack JM: Management of
intra-articular fractures of the distal radius. Contemporary Orthopedics 1990; 21:
71-104
21. Cooney W.P. Management of Colles’ fractures. Editorial. J Hand Surg 1989;
14B: 137-139
22. Cooney WP. Fractures of distal radius. Clin. Orthop North Am 1993; 24(2): 211-
16
23. Cooney WP, Linscheid RI, Fractures and dislocation of the wrist. In:Rockwood
CA Green DP (ed). Fracture in adults. Four ed. Philadelphia-New-York:
Lippincott-Raven, 1996; 745-867
24. Cooney WP. External fixation of the distal radius fractures. Clin.Orthop 1983;
180: 44-49
25. Cooney W.P, Linscheid R.L, Dobyns J.H. External pin fixation for unstable
Colles fractures. J Bone Joint Surg 1979; 61A: 840-845
26. Cooney WP, Bussey R, Dobyns JH, Lincheid R: Difficult wrist fractures:
Perilunat fracture-dislocations of the wrist. Clin Orthop 1987; 214: 136-147
27. Çallı İ. Travma (Ege R). Bilek ve el kırıkları, Ankara: Emel Matbaacılık San.
1981: sayfa 354-8
29. Darrach W: Fractures of the lower extremity of the radius: Diagnosis and
treatment. JAMA 1927; 89: 1683-1685
30. De Oliveira J.C. Barton’s fractures. J Bone Joint Surg 1973; 55A: 586-594
31. De Palma, A.F. Comminuted fractures of the distal end of the radius treated by
ulnar pinning. J Bone Joint Surg 1952; 34A: 651-662
57
32. Dobyns JH, Linscheid RL. Fractures and dislocations of the wrist. Fractures in
Adults. Ed by Rockwood CA, Gren DP. 2 nd ed vol 1 Philadelphia: Lippincott
Co, 1984; pp: 423-34
37. Ege R. Kırıklar ve eklem yaralanmaları. In: Ege R,ed. Travmatoloji, Ankara;
Kadıoğlu Matbaası, 1989; 1777-84
38. Ekenstam F, Palmer AK, Glisson RR: The load on the radius and ulna in
different positions of the wrist and forearm. Acta Orthop Scand 1984; 55: 363-
365
39. Ekenstam F, Engvist O, Wadin K: Results from resection of the distal end of the
ulna after fractures of the lower end of the radius. Scand J Plast Reconstr Surg
1982; 16: 177-181
40. Ekenstrom F. The anatomy of the distal radioulnar joint. Clin Orthop Rel Res
1992; 275: 14-18
41. Ellis J. Smith’s and Barton’s fractures: A method of treatment. J Bone Joint Surg
1965; 47B: 724-727
42. Engel J, Salai M, Yaffe B, et al. The role of three dimension computerized
imaging in hand surgery. J Hand Surg 1987; 12B, 349-352
43. Epner R, Bowers W, Guilford W. Ulnar variance: the effect of wrist positioning
and roentgen filming technique. J Hand Surg (Am) 1982; 7: 298-305
44. Fernandez DL: Reconstructive procedures for malunion and traumatic arthritis.
Clin Orthop North Am 1993; 24(2): 341-63
45. Fernandez DL, Scott W. Wolfe. Distal radius fractures In: Green D,Hotchkiss
R,Pederson W, eds. Green’s operative hand surgery, 2005 5th ed. New-York:
Churchill-Liwingstone: 646
46. Fisk GR: An overview of injuries of the wrist. Clin Orthop 1980; 149: 137-144
48. Friedman S, Palmer A, Short W. Changes in ulnar variance with grip. J Hand
Surg (Am) 1993; 18: 713-716
58
49. Frykman G: Fracture of the distal radius including sequelae- Shoulder-hand-
finger syndrome, disturbance in the distal radioulnar joint and impairment of
nerve function. Acta Orthop Scand(Suppl) 1967; 108: 1-153
51. Gardland JJ Jr, Werley WC. Evaluation of healed Colles’ fractures. J Bone Joint
Surg 1951; 33-A: 895-907
52. Gilula LA, Metz VM. Posttraumatic ligamentous instabilities of the wrist.
Radiology 1978; 129: 641
53. Gurd FB: The Colles-Pouteau fracture of the lower end of the radius. Am J Surg
38; 1937 : 526-538
54. Hagert C-G: Functional aspects on the distal radioulnar joint. J Hand Surg 4:
585, 1979
55. Hagert C-G: The distal radioulnar joint. Hand Clinics 1987; 3: 41-50
56. Hold LE, Mackinnon SE: Reflex sympathetic dystrophy in the hands. Clinical
and scintigraphic criteria. Radiology 1984 ; 152: 517
57. Jenkins NH, Jones DG. External fixation of Colles fractures an anatomical
study. J Bone Joint Surg 1987; 69(B): 207-11
58. Jenkins NH: The unstable colles fracture, Journal of Hand Surgery(Br),1989:
4B,p: 149-154
61. Jones KG: Colles’ fracture. J Arkansas Med Soc 1976; 73: 244-247
62. Jupiter JB. Intraarticular fractures of the distal end of the radius. Clin Orthop
1986; 68(A): 647
64. Jupiter JB. Current concepts rewiew:Fractures of the distal end of the radius. J
Bone Joint Surg 1991: 73(A): 461
65. Jupiter J, Rudor J, Roth DA: Computer generated bone models in the planning
of osteotomy of multidirectional distal radius malunion. J hand Surg 1992;17A:
406-419
59
66. Knirk J, Jupiter JB: Late results of intra-articular fractures in young adults.
Orthop Trans 1985; 9: 456-457
67. Knirk JL, Jupiter JB. Intra-articular fractures of the distal end of the radius in
young adults. J Bone Joint Surg 1986; 68-A(5): 647-59
68. Kozin S.H, Wood M.B. Early soft tissue complications after fractures of the
distal part of the radius. J Bone Joint Surg 1993 ; 75A: 144-153
69. Kör Atilla: Radius distal uç kırıklarında tedavi sonuçlarımız. Uzmanlık tezi,
1998, p:1
71. Lewis OJ, Hamshere RJ, Bucknill TM: The anatomy of the wrist joint. J Anat.
1970 106: 539-552
72. Lidstrom A. Fractures of the distal radius: A clinical and statistical study of end
results. Acta Orthop Scand 1959; 41: 1-118
73. Mack, G.R.; McPherson, S.A.; Lutz, R.B. Acute median neuropathy after wrist
trauma: The role of emergent carpal tunnel release. Clin Orthop 1994; 3: 141-
146
74. Mason ML. Colles’ fracture: A survey of End-results. Br J Surg 1953; 40: 340-
46.
75. Mcauliffe TB, Hilliar KM, Coates CJ, Grange WJ. Early mobilisation of Colles
fracture. A prospective trial. J Bone Joint Surg 1987; 69-B: 727-9.
76. McCarroll, H.R., Jr. Nerve injuries associated with wrist trauma. Orthop Clin
North Am 1984; 15: 279-287
79. Melone CP: Articular fractures of the distal radius. Orthop Clin North Am 1984;
15: 217.
80. Melone CPJr: Open treatment for displaced articular fractures of distal radius.
Clin Orthop 1986; 202:103-111.
81. Mino DE, Palmer AK, Levinsohn EM: Radiography and computerized
tomography in the diagnosis of incongruity of the distal radioulnar joint. J Bone
Joint Surgery 1985; 67(A): 247-252
82. Ogden JA, Beall JK, Conlogue GJ, et al. Radiology of postnatal skeletal
development. IV. Distal radius and ulna. Skel Radiol 1981; 6: 255-266.
60
83. Palmer A, Werner F. The triangular fibrocartilage complex of the wrist.
Anatomy and function. J Hand Surg 1981; 6:153-161.
84. Palmer A.K, Glisson R.R, Werner F.W. Ulnar variance determination. J Hand
Surg 1982; 7A: 376-379
85. Palmer AK, Werner FW: Biomechanics of the distal radioulnar joint. Clin
Orthop1984; 187: 26-34.
86. Palmer AK. Fractures of distal radius. In Operative Hand Surgery 1991;929-71
87. Perlic PC, Guilford WB. MRI to assess vascularity of scaphoid. J Hand Surg
1991; 16A: 479-484..
88. Pogue DJ, Viegas SF, Patterson RM. Effects of distal radius fracture malunion
on wrist joint mechanism. J Hand Surg 1990; 15(A): 721.
89. Rayhack JM, Langworthy JN, Belsole RJ: Transulnar pinning of displaced radial
articular fractures: A preliminary report. J Orthop Trauma 1989; 3(2): 107-114.
90. Rayhack JM: Transulnar pinning of displaced radial articular fractures 1990: An
update. Presented at the American Academy of Orthopedic Surgeons 57th
Annual meeting, New Orleans, February.
91. Schumid AN, Reg R, Linscheid RL: A biomechanical study of the distal
radioulnar ligaments 1990. Read at the ASSH 45th Ann Mtg
Toronto,Semptember
93. Short WH, Palmer AK, Wermer FW, Murphy Dİ: A biomechanical study of
distal radius fractures. J Hand Surg 1987; 12A: 529-534
94. Smaıll G.B, Wellington, New Zealand: Long term follow up of colles fracture. J.
Bone Joint Surg(Br) 1965; 47,p: 80-85.
96. Stein AH. The relation of median nerve compression to Sudeck’s syndrome.
Surg Gynecol Obstet 1962; 115: 713-720.
97. Stein A.H. Jr, Katz S.F. Stabilization of comminuted fractures of the distal of
the radius: Percutaneus pinning. Clin Orthop 1975; 108: 174-181.
98. Steward H.D, Innes A.R, Burke F.D. The hand complications of Colles’
fractures. J Hand Surg 1985; 10B: 103-106.
61
100.Szabo RM. Exta-articular fractures of the distal radius. Orthop Clin North Am
1993 24(2): 229-37.
104.Van der Linden W, Ericson R. Colles’ fracture: How should its displacement
be measured and how should be immobilized? J Bone Joint Surg 1981; 63A:
1285-1291.
105.Vaughn P.A.; Lui, S.M.; Harrington, I.J.; Maistrelli, G.L. Treatment of unstable
fractures of the distal radius by external fixation. J Bone Joint Surg 1985; 67B:
385-389.
106.Viktor M.Metz, MD and Louis A, Gilula, MD: İmaging tehniques for distal
radius fractures and related injures. Clin Orthop North America 1993; Volume
24 No:2
107.Villar RN, Marsh D, Rushton N. Three years after Colles’ fractures. J Bone
Joint Surg 1987; 69(B): 365
108.Watson- Jones R. Fractures and joint injuries 1962. ed. 4. Baltimore, Williams
and Wilkins
110.Weeks PM, Vannier MW, Stewens WG, et al. Three dimensional imaging of
the wrist. J Hand Surg 1985; 10A: 32-39.
62