Professional Documents
Culture Documents
2000 3-4 Batakk PDF
2000 3-4 Batakk PDF
Kemal BATAK*
İlim/erin sırlannı kavrtl}'llcak kadar J..'lıwet bulmamış. basiretlen
mez- heblenn en yı7ksekgayelerine açılmamış bir tai(e din ılim/ennın sır
Ianna daır eserlerimizdeki bazı sözlere. bu sözler esla fılozo{/ara (nıın
Keldmf"l-Eviii/) aittir. diyerek ifiraz ettiler. Bir atın kendisınden daha
önce geçen atın izine basması tabiidir. Oysa bu (ah/dk/o ilgili) sözlerden
ba;:w şer "i ldtaplarda, bir çoğunun da manası tasavvıı( kitaplannda
mevcuttur. Farz edellmki o sözlerin hepsi sadece filozofların kitapların
do mevcıtllur. O sözler malaıl.burhanla teyid edilmiş ise. kitap ve sıinnete
muHalif degilse niçin terk ı:e inkar edilsin?... 811 halkın çağıma galip
gelen batı/ bir vehlmdir. Bir söz aniann iyi bildigi kişi}'e isnad edilirse
batı/ da olsa kabul ederler. kötıi bildik/erine isnad edilirse hak olsa dahi
reddederler. Sı7rekli hakkı adamla tanırlar adaım hak/o değil. Bu bti)~ik
bir dalalellir. Bıt afet (Ah/dk/o Ilgili sözler {ılozofların kirapiarında
olduğundan dola)~J reddeden/ere daırdir.
EL-Mımki:., S)'. 70
Gazali'nin TebMiit'ü haklanda Tüıkiye'de bazı ke- ileriye götürmenin bize ilm-i kelfunın kritiğ{ni hatırlatma
simlerde görülen değerlendirme zaafı ve "derinlik" ilginç ması mümkün değildir. İbn Teymiyye'nin ilm1 tavnru
"sığınaklar"oluşturmaktadır. Vulgar ve de lıaiıf birkaç sürdürerneyen selefiterin değerlendirme zaaflan !<aynak
aksiyom konuşma cesareti için yeterli olabilmektedir. ve ideoloji konusundaki belirsizliğin eseri olsa gerek.
Özellikle Gazat1'nin filozoflan eleştirisinin magazine! Felsefi faaliyete sistem atil< bir şeldlde muhalif olmal<
boyutta ele alınabiliyor olması "Gazat1 felsefeyi değiL özü itibariyle tutarsız bir tavırdır. Felsefeyi reddetme
filozoflan eleştirıniştir" denilerek lıaruliyse probleme ya da benimser olma (Felsefeye bulaşma) sonuç olarak
hallolmuş gözüyle bakılması seviyemizin göstergesi olsa bizi aynı kaçınılmaz sona, felsefenin belirlenim ve etki
gerek. İslam dünyası açısından önemli bir açmaz ise alanına itiyorsa meydana çıkmamak, bariçten kelam
Gaıa.I.i'nin iılozoflan eleştirisinin selefilerin manipüle- etmek. en akıllıca (!) yoldur ki bu İbn Teymiyye'nin
sine maruz kalmasıdır. İlın-i kelfurun selerıler tarafından seçmediği bir yöntemdi. Bu ise Gazali'den az da olsa
hor görüldüğü halde yine onlar tarafından caltillilcten felsefenin saclmesinin İbn Teymiyye ·üzerinde görülmesi
beslenmeyen Gazali'nin filozoflan . eleştirisinin önemli demekti Bazı selefiterin felsefe karşısındaki bu para-
bir girişim olarak değerlendiriliyor oluşu, kendisine isti- dokslan kıs.men Tasavvuf erbabı arasında da tu.mtuıaklı
naden bir yerlere vanlıyor olması Gaıa.I.i'nin TeMfütteki ifadelerle ve bir yüceitme ile görülebilmektedir. Bu
diyalektik duruşunu gönnezden gelmenin sonucu olsa durumda Telıa.fü,t'ü yazarken kelamcı olan Gazili
gerek. Oysa diyalektik "tavırla selefi tavnn gelenekleri ve "İmam-ı Gazali Hazretleri" olabilıiıektedir. Bir
şimdiye uzanan etkileri itibariyle uzlaşabilirlikleri kendi- medeniyelin külli olarak, kendisine ivme verebilecek
leri tarafİndan tartışılmıştır. Öte yandan İbn Hazın ve İbn araçlarların tamamıyla yükselebileceğini bilenler için bu
Teymiyye tarafından yapılan reddiyelerde olduğu gibi atıfların -Mlisane olması bir yana, acaleci, dayanaksız ve
argümanlann dayanaklannın, ileri derecedeki analizlerin. safdil olması itibariyle- kayda değer olamayacağı açıktır.
basınından dalıa yetenekli ve akıllıca problemleri daha da Türlôye'de TehMütler konusunda yapılmış en ciddi
çalışma olan "Mubahat Türl<er'in 'Üç Tebflfüt
• 1vlamıam Üniversitesi İ.lahiyaı Fakllltes i
Bakımından Felsefe ve Din Münasebeti" (Ankara clığıııuz gök cisimlerinin basit olduğunu söylüyordu. O.
1956) adlı eserinin gereken ilgiyi görmeyişi ve yayın bununla bu cisirnlerin dört unswdan (Su, hava. ateş,
landığı tarihten bu zamana kadar tekrar başılmaması toprak) başka bir unsurla müellef olduklannı kastediyor-
-ihtiyaç hissedilmemesi- dikkate değer. Yine Türkiye'de du. Çünkü O, bu dört unsurun birbirine dönüştüğünü ve
İbn sına hakkında birçok sempozyum düzenlendiği halde böyl~ce "Kevn ve fesad"a maruz kaldıklarını düşünüyor
Ga.zaıi Haklanda düzenlenmemesi (Kayseri' deki hariç) du. 7 Semavi cisimler ise fiilierinde ve tabiatlarında tebed-
ayrı bir eksiklik olsa gerek. dül ve tegayyür etmedikleriS için yok da olmazlardJ.9
YUNAN KÜLTÜRÜ-İSLAM KÜLTÜRÜ Aristoteles bu düşüncelerden mütevellit "İlk Gök'ün ezeli
ve ebedi olmasının zorunlu olduğu" kanaatindedir.ıo
Aristoteles (d 384-ö. 322) felsefesi üç meselede İslam Aristoteles'in Tannsı hareket etmeksizin hareket ettiren
öğretilerinden uzaktı: 1) İlah fi,kri ve medlfilü, sıfatiarın (el-muharrik ellezi la yeteharrek)l ı ezeli. ebecü, töz ve
tahdidi ve özellikleri. 2) Allah Alem ilişkisi, hareket ve salt fıiJI :! olan bir varlıkttr.l3 Aristoteles münıkün varlığı
maddenin Allah'a ihtiyacının olup olman1ası. 3) Nefsin
sonsuzluğu,. metafiziğe ait kelami nazariyeler, tabii felek-
ler ve Psikoloji. ı 7. -Maddenin değişınesi konusunda İbn Sina 'nın görüş O için bak. S. H.
Nasr. i. K. 6. G. sy. 267.
Aristoleles 'in ilfılıı sadece bir gayeydi, aleme tesiri 8. lbn Sina da Göklerin dört elementten değil. eterden meydana geldiği
ancak kendisine hayran bırakma tarzınday dı. ı Bu ise ve basit olduğu kaııaatindedir. lbıı Stııfr, Risô/e {i İbtlili Ahkômi 'n-
Kur'anın "Allah'ın her şeyi yarattığı" ifadesiyle uyuşa Nı1cfim, Resailu İbn Siııli , İstaııbul 1953. Neşr. H. Ziya Ülken; Eter
hakkırıda bak. M. Rosenthal P. Yudin, Mevsıiatıi '1 Felse{iyye (Eıher
mazdı. Maddenin ve Alemin varlıklan Allalı olmaksızın ınad) sy. 10 (çev. S. Kerem) Beyrut 1987; Aristoteles, Metafizik,
düşünülemezdP Aristoteles Paganist bir çevrede sy. 55-56; S. H. Nasr. i. K. 6. G. sy. 266-8.
yetişınişti. Güneşin, Ay'ın., yıldızların ve diğer göıünen 9. Ömer Feırulı, Buhrl.s ve Mırkarenôt, sy. 207-277; Şelıristaııi, el-
büyük gök cisimlerinin ya il§.lı olduklarına ya da il§.lıların Mi/el ve 'n Nihai, sy. 457-8-9 Beyrut tarihsiz (Daru'I-KütObi'l-
llmiyye) Bağdadi, el-Fark Beyne ·r-Fırak (çev. E. R. Fığl:ılı) sy. 280;
meskenleri olduğuna inanıyordu. 4 Gaz.aJ.i'denönce bu tür Aristoteles, Göl..")?1zı1 Üzerin~, 270 b 20-25, 279 b 15 vd, 283 b 20.
düşüncelerin ciddi olarak taraftar bulduğundan olsa Kunıııu vusta felsefecilerinin Batlanıyus hey'etini tavsifı ve
gerek, İbn Hazm (Ö. 456) bu gök cisimlerinin taştan umumi sıırette bilmeleri, lazım ve faydalı de~il, bir zaruret idi.
(Ecsamun haceriyyetün) olduğunu ve . insanların hayat- Çünkü hey'et, metafizik felsefesinin bir ayağını teşkil ediyordu.
İsliim Felsefesi de dahil ı 5 asıtdan ziyade fıkri beşer üz.:riııe
lanyla bir ilişkisinin olmadığıruS ve onların "yönetilen" hOkünıet süren bu Lıey'et 9 ana feleklen mürekkeptir. Eo dışta bulu-
olduklannı, tabiat kanunianna boyun eğdiklerini söyle- naıı feleğe Felekü' I-Eflak denir. Bunun, saUıı haricisi kainatı ıııad·
mek durumunda kalnuştır.6 Aristoteles yukanda say- diyeyi tahdil eder. Burada, hiçbir madde yoktur. Bu hariç mevhıını
boşluğa Iabala ve lruııela denir. D:ılıa sonra sırasıyla Feleği Sev:ıbiı,
I. lbnı.Jıinı Medkıir. Felôsi{etıi '1-islôm ve 't-Tev{ik beyne '/-Felsefe ve 'd- Zı11ıel yıldıznun feleği, Müşteri, Meıilı, Şenıs. Zı11ıre Utand ve
Din, sy. 412, Risale. ad~d. 141, Mısır 1936. ~amer felekleri gelir. Feteki kanıerin saılıı dahilisi senıaııııı
2. Gök ve canlı varlıkların Tanrıyı taklidi için bakAristoteles. başlaııgıcıdır. Feleki kanıerin ilıata ettiği küreye ıliemi :uıasır diyor-
Metafizik, 1072 b 14. Ayrıca bak. M. Behiy, Islam Dıi~incesirıin lar ki bunlar da birbirinin içerisinde Oç kUreden ibareııir. ı )Kürei nar
ilôhi Yönü (Bund:uı sonra İ. D. 1. Y. deneceklir)sy. 278, Ankara 2) küre i hava. 3) Kore i ma tabakasıyin m es tur olaıı küre i an.
1992. Eskilerin alemin ortasuıda olmak ilzere tasawur ettikleri nlemi
3. 1. 1-.•ledkiır, a. g. 111, sy. 414. ın:ıddi budur. Felekler, şeffaf, tagayyiır ve tehavvüle uğraııı:ıy:uı
4. Aristoteles, Gökyıizı1 Üıerine, 279 a 15-25, 284 :ı 25 (çev. Saffet esiri ve basit bir maddeden ınoıeşekkildir. Faıin Gökıııeıı. ibn
BabOr) Ankara 1997; Alkıııeoıı'un görüşüyle karş. Aristoteles, Ruh Sinô 'nın Hey 'et ve Ri}•a::i}•e Cephesi;- sy. 10-13. Büyük Türk Jilo-
Üzerine , 405 :ı 30. 405 b (çev. Zeki Özcan) İstanbul 2000. zofu ve Tıp Üstadı lbıı Siııfr, Şalısiyeti ve Eserleri Hakkında
5. İbn Sinii Gök cisinılerinin, cisinıler ve ins:inlar azerinde etkili olduğu Tetkikler. İstanbul 1937. (Bundan sonra i. S. H. T denecektir.)
görüşOııdedir. bak. S. Hüse}'in Nasr, İslam Ko~nolaji 6ğrefilerine 10. Aıistoteles, Metafizik 1072 a 25; Aristoteles, G6k'}ıizri Üzerine,
Giriş(Bund:uı sonra t. K. Ö. G. denecektir) sy. 226, aynca 13. dipno- 277b 15, 279 a 15-25. Bununla beraber Aristoteles, "Gök ve doğa
ta bak. İstanbul 1985. Ptolenıaios (Batlaınyus) (d. 100-ö. 170) kendi ilke'ye bağlıdır ve bu taıırisal ezeli-ebedi ilkeyi gök, hareketinin
dönemine kadar var -olan astrononıi bilgilerini topladığı (dOııya tekdüzeliği ile caıılı varlıklar ise oluşun devaııılılığı ile taklit etmeye
merkezli evren ve dünyanın hareketsizliği düşüncelerine day:uı:in) çalışırlar. Taıın lıeın akıldır hemde ma·kuldur yani düşünen ve
ve Yunanca Megali Syntaxis'teo bozarak Arapların "ei-Macesti", düşünülen özdeşliği vardır. Düşünce en iyi olanı, en yüksek
Avnıpalılann da onlardan alarak "Aim:ıgeste" dedikleri kitabını düşüncede iyiyi konu alır. Tann sadece kendi kendisini düşünOr"
yazmıştır. Batlanıyus astroloji üzerine de bir kitap yazmıştı. Fakat bu der. Aristoıeles,lv!eta{izik, ıo12 b 20-25; Aristoıeles, Ruh Üzerine,
devirlerdeYunan tannlan 0/ympos Dağıod:uı göklere ta5ıııdıkları için 430 a. Dolayısıyl::ı Taıın sadece kendisini düşOnür ve bilir.
ll:lüşteri, Merih, Zulıal, Utarid, Zı11ıre, ins:uılığın yaigı ve ınlihine 11. Taıınnıo sadece dış uzayı hareket ettirdiği Aristoteles kozmolo
göklen egemeodiler. Gerçek astronomlar göğü inceleyerek gözlenı jisinin aksine, İbn Sina göklerin hareketinin All:ıh'a bağlı olduğunu
lerini kııydederken, müneccinıler de yıldızlan inceleyerek T:uınlann '<ıırgular. Bak S. H. Nasr. i. K. 6. G. sy. 263. Aync:ı İbn Sina'da
düşüncelerini aıılanıaya çalışıyorlardı. Adnan Adıvar, Tarih Boyıınca melekler gölderin mOteharriki olarak önemli rol alır. A. g. e sy. 265.
ilim ve Din, sy. 65, İstanbul 1994. 12. Tanrıııuı salt ·fiil oluşu alemin kıdeıııine yonılabilecek irade ve
6. Omer Feırulı. Bııhıis ve Mırkôrenlit {i Tôrihi '1 ilm ve Tôrihi ·ı Felsefe zarnaııla ilgili bir problenıin özOdOr.
{i '1-lslôm, sy: 206, Beyrut 1986. Nitekim Aristoteles Tannyı evrenin 13. Aristoteles, Metafizik, 1072 25-30. Taıın hayat salıibi mükemmel
yaratıcısı olarak gönnez. Bak. Aristoteles, G6/q?iZıi Ü;;erine, 279 b 5- bir canlıdır. varlı~ zonınlu ve iyi ol:uıdır. 1072 b 25-30, 1072 b
15, 301 b 30, 302 a 10. 10- ı 5. Aristoteles tannlara adil olmayı, yiğitliği, cömeıtliği ve
'·madde" ve "lıeyula" olarak da adlandıruken 14 mantık ceğini düşünüyordu" demiştir. Ebü Haşim 'in dalıi yaptığı
alarunda "zorunlu varlık"a "saf-mutlak suret" aduu verir reddiyede Aristoteles 'in tabiat felsefesirıi dayandırdığı
ve teoloji alanında onun için "İlıiıı" sözcüğünü kullarur. akü ilkelere ve mantık kurallarına vakıf olmadığı ortaya
Yunan düşüncesindeki idea-gölge. form- madde arasında çıkmaktadır.:!! Bu dunun Gazali'nin filozofları eleştiri
olan dualizın, dindar Müslüman ve Hıristiyanların sine zemin hazırlayacak etmenlerden biri olacak ve ken-
düşüncesinde AlHih-Aıeme dönüştürülmüştiL ıs disinden önceki kelanıcıları fılozoflara yönelik eleştiri
Fikir hayatında, kavimler arası temasiann akislerini lerinin usulsüz olduğu ve avanu bile ikna etmediği
veya neticelerini bilhassa üç sahada görebiliriz: İlim, din gerekçesiyle eleştirecektir.
· ve felsefe.ı6 Müslümanların diğer kavimlerle karşılaş Farabi ve İbn Sina Aristoteles düşüncesine dayandık
maları özellikle felsefe tercümelerini başlatmıştır. Bu Lan gibi metafizikte genel olarak Yeni Eflatunculuğa
aslında büyüyen her devlet için sözkonusu olan tabii bir dayaruyorlardı.:ı:ı Mesela Farabi'ye göre Aristoteles' in.
süreçti. İslam coğrafyasında felsefe1 7 öğrenimini, öğretisiyle Platonun öğretisi arasında kayda değer bir
Emeviler döneminde Urfalı Yakub'la (640-708) erken görüş farldılığı olmadığı gibi arınoru oluşrurd~ğu da
dönemlerde görüyoruz. O Yunan ilairiyatma dair eserler söylenebilir. Farabi'nin Aristoteles ve Platon'un görüş
tercüme ettiği gibi, hıristiyan rahiplerin müslümançocuk- lerin! uzlaştırmaya çahştığı ··eı-Cem"irıi "Esı1lucya"da
lara ders verebileceğini de tecviz etti. ıs Abbasiler döne- Plotinus'urı bir eseri yerine Aristoteles'inkini gösteren
minde tercüme faaliyetleri daha da 1uz kazanmış basit materyal yanlışlığına atfetınek son derece eksik ola-
Memun'urı (ö. 833) Aristoteles' i rüyasında gönnesiyle caktır. Kanaatiınizce problem dalıa çok adı konulmamış
birlikte İbn Nedim 'inde işaret ettiği gibi İslam dünyasın zihni bir duruştarı kaynaklaruyor. Yalnız başına
da felsefe ve kadim ilimler yayılmaya ve çoğalmaya ·'Esülucya"nın Farabi'ye bu tezini savunma imkanı
başlamıştır.ı9 Bilindiği gibi bu rüyasında Memun bir verdiği ileri sürülemez. 23. B u eserde hareket noktasım
öğrenci edasıyla Aristoteles'e "Hüsn" hakkında sorular sağlayan problem, dinsel dogına ile ilgilidir. ·Acaba dünya
sorar ve "Muaalim-i evvel"den gerekli cevapları alır. ezeli midir, yoksa yaratılmış rrudır? Farabiye göre müs-
Felsefenin ~ercüıne edilmesiyle beraber islam kültürüne lümanlar arasın~ tartışmayı besleyen bu iki fılozofun
yab~cı olan bu maıjinal jlme tepkilerde şiddetlenıneye farklı beyanlarda bulundukları inancıdır. Onlar bu ve
başi]yordu.ıo Bir çok eleştirilerden birirıi gerçekleştiren diğer meselelerde uyum içerisindedirler. Müslümarı fılo
Ebu. Haşim el-Cübbai (ö.321/933)Aristoteles'i zoflar Yunan felsefesinin yanılmazlığına dair
"Tafassuh"adlı kitabıyla eleştirrrıiştir. Filozof/mant.ıkçı irıaruşlarının ötesinde, onun tek bir gerçeği ifade ettiğine
Yahya b. Adiyy (ö. 363) bu reddiye hakkında "Mantık inanırlardı. Onlar görüş aynlığı hastalığından konın
kurallarını bilmediği için yaptığı reddiyenin bir anlaıru muşlardır.24 Şu halde Farabi için dinde olduğu gibi
kalınarruştır. Oysa Ebu Haşim, Aristoteles'in şayet felsefede de öğr.e~ilerde farldılık olmayışı bir doğruluk
yaşasaydı bu reddiyeye karşı en ufak bir şey söyleyeme- işaretidir, bu paralelizın tamdır ve felsefe, imarun ölçü-
lerine göre ele alınmaktadır. "Onların, kitaplannı
ölçOIO eylemleri yaioştımınz. "Mesela tanrılar cömert olsa kime
verecekler? Onlaruı parası olsa bu saçına olmaz nu? T:ınnhınn
inceleyenlerin kalplerindeki tereddüdü, şüplıeyi dağıt
çirkin anuları olmadığından onl:ın övmek densizlik olmaz mı?" mayı istediğini" söylediği zaman Farabi'nin tonu din-
Arisıoıeles, Nikom:ıkhos'a Etik, 1178 b 5-10, Ankarıı 1997.
14. M. Belıiy, i. D. i. Y. sy. 274, 277. 21. Cabiri, A. f_ A. O. sy. 244-5; lbıı Nedinı, el-Fihrist, sy. 305;
15. M. B~hiy, i. D. i. Y. sy. 330. Brockelmanıı, Tarihıı'I-Edebi"I-Arobl. sy. 32. cilt. 4, üçiirıcü bıısını
16. Niyazi Berkes, Grek Şehir Devletinin Yıkılışı ve Bunıın Sosyal (tcırc. S. Yakub Bekr, R. Abdü"t-Tew:lb) Kalıir~. Kıırş. M. Kaya,
Dıişıiniiş Üzerindeki Tep!..ilerine Dair. sy. 635, D. T. C. F. D. cilt: 4. Arisıoıeles ve Felsefesi. sy. 150.
!945-6 22. M. Ali Ebu Reyyiiıı, Menhecun Cedidıin Li Dıröseli "1-Felsefiweıi "1-
17. Felsefenin ve ilahiyalın Islam tilpzoflan tar:ıfından nıısıl anla'lıldığı lslömi)rye, sy. 155, FelsefetO"l-İslamiyye içinde. bıısıın yeri ve ta-
na dair bak. S. H. Nıısr, Tiıe Menning And Role Of"Phılosophy" In rihi yok; W alter Ruben., Dağııda ve BaJıda Ortaçağ Felsefesi, D.
Islam, sy. 5-22. Regıonel Cultural institute vol. 6 1973; T. C. F. D, cilt: 2, 1943.
Abdulgaffnr Mukavi, Lime"I-Felse(e. sy. 9·13, İskenderiye, 1981: 23.llginç olan Faribi el-Cem"iıı sonunda Aristoteles'in kitaplaruıı oku·
H. Atay, İslıım Felsefesinin Doğıışıına Dair, sy. 184-7, A. Ü. i. F. yacıık!aruı bilmesi ğereken 7 bususu sayar. Bunlardan biri "kita-
D., cilt: 14, 1967. plaruı Aristoteles'e ait olup obnadıgıdır."
18. Alınıed Emin, Fecn1"1-isl6m sy. 132, Beyrut, 1975; karş T_ J. D. 24. bıtila.f (farklı görüşler) İsianı diirıyıısında ~ıili'nin de değindi!i
Boer İslam"da Felsefe Tarihi, sy. 14, Ankara. 1960. çokönemli bir problemdir. Gazali daha Telıaffit'ünün başmda (sy.
19. !bo Nedim, el-Fihrist, sy. 397, Beyrut 1996. Bu rüyaıııo güzel bir 77, Kalıire tarilısiz, 4 . .bıısım neşr. S. Dünya) ,,Şayet oııJaruı
·tabiri' için bak. Cıibiri, A. i. A. O. sy. 231-243. meıalızik hııkkındaki bilgileri talımindeo ıırındınlmış kesin kawthra
20. G:ırdet'e göre felsefenin 's lanı killiüründe durduğu yer "dini ilinıler" dayanıyor olsaydı, matematikte olduğu gibi bu konuda da
ile "yabancı ilinıler"' (foreign sciences) :ınısını ayıran hattın Ozeridir. (nıeıalızik) görüş aynlığına düşmezlerdi" diyerek bunu fılozoflaruı
L. G:ırdet, Din ve Kıiltıir." sy. 138-9, İsianı Tarihi içinde. cilt. 4. metafizik seferdeki düşüncelerinin zayıflığına delil saymıştır.
!stanbul, 1997. Anlaşılan bu konu Farabi döneminde de ciddi bir probleıı:ıdi.
selciir.25 Oysa Felsefe ile din arasında birini diğerine irca olarak reddedemedikleri için eleştiren Gazali' nin İslam
emıeye karşı bir mukavemet olduğu müddetçe fikir ha- düşüncesi okumalannda felsefe de önemli bir yer işgal
yatı canlılığını muhafaza etm.iştir.26 Şunu rahatlıkla eder. İslam düşüncesinin tamamını gözden geçiren Gazat.i
söyleyebiliriz ki din ile felsefe arasında birinin diğeri başlıca iki şüphe dönemi geçirmişir:l)Şiddetli şüphe 2)
adına rafa kaldınlamayacağı organik bir ilişki vardır. Hafıf şüphe32 Gazali malısılsat (Duyular) ve zarfuiyaH
Tercümeler ve gayri müslim unsurlarla yapılan akliyeden şüphe duyan sofızm doktrinine düşünce ve söz
miinazaialar vasıtasıyla kel~ ilmi, imfunet ve kader gibi itibariyle değil de hal itibariyle 2 ay saplanmış ve bundan
bir bakıma dini naslardan ivme aldığını söyleyebile- kimseye balısetmemiş neticede bu şüphesinden All§lı' ın
ceğimiz problemlerden §.lemi.n kıdemi gibi İslam dinin- kalbine attığı bir 'nur' vasıtasıyla kurtuJmuştur. Bu nnrun
den neşet etmeyen, bu kültüre yabancı ortamlarda palaz- mall.iyetini kavratacak. önemli bir ifadesi şudur: ..Kim
larunış problemlere kayınıştır. Mütekellimlerlerden hakikati keşfetmenin sadece de!Werle olacağını ıanneder
Abbad Allab'ın nmhdisata tekaddüm eden bir varlık se Allaıı· ın geniş olan rahmetini daraltmış olur."33 Gazali
olduğunu söylemenin caiz olmadığını ileri sünnüştür. bu şiddetli şüphesinden kurtulduktan sonra bile hafif
Hatta aleme kadim demeyi bir kenara buakalım AII3.b · a şüphe içerisinde idi: O da kendi dönemindeki doktrinler-
bile herhangi bir şekilde Icidim demeye karşı çıkan den hangisinin bak üzere olduğudur. Gaza..Ii dört fııkadan
mütekellimler varclı. Bağdadlılardan bazılan ise J;.adime ili< önce, gayesi bidat elılinin saldırılarına karşı Ehl-i
ilah anlamı veriyordu.~7 Kelaiiıcılanmızdan Caluz, İbn Sünnet akidesini korumak olan kelfun ilmini incelemeye
Rumani: Muaınmer vb. kelam salıasma yeni meseleler başlar, layıkı ile öğrenir, bu konunun muhak.kiklerinin
katmak zorunda kalclılar: Ahiret hayatı ruhanid.ir, haşr kitaplarını okur, l<elam ilmine dair yazmal< iııiediği
cismfull değildir, kıdem-i zamani, kıdemi z.ati farkı konularla ilgili eserler yazar ve neticede kelam ilminin
vb...ıs Artık insanlar ellemin kı demi problemini tartışmaya kendisi için yetersiz olduğıınu farkeder. Çünkü ketanı
başlamıştır: Nitekim Farabi kendi döneminde bazı insan- cılar sünneti savunma konusunda hasımlanndan aldıklan
Iann Memin budusunu ve kıdemini tartıştıklarını 'el- bazı mantiki öncilllere dayanarak yine hasımlarının söz-
Cem'inin daha başında kaydeder. İslamın dinsel ilimleri lerindeki çelişkileri ortaya koyuyorlardı; oysa bedihi/
oldukça çabuk, mesela Hıristiyanlıktan daha çabuk aksiyoınatik bilgi dışında bir bilgi kabul etmeyenler için
teşekkül etmiştir. Teoloji savunınacı bir apoloji olduğun bunun yararı azdır.34 Gazat.i Kelaından sonra felsefeyi
dan dağmaların savunmasını üzerine alabilmesi için ona. incelemeye başladığını söyler. Oysa Gazali'nin en önem-
" bid'at ve şüphe ebli" nin şoku gerekli idi.29 Eş'arilik ise li kelam eseri olan er-İktisad Telıafüt' ten sonra
müteal rab alddesinin müdafası uğrunda sarfedilen yazılmıştır.35 Bu durum bize GazAli' nin bu dört
gayretierin muhassalasıdır.30 Felasifenin imanca fırkayı kesin çizgilerle sınırlan belli plarak
samirniyetleri olabilse de: zelıab ve akldeleri inzan incelemediğini ve mesela kelam ve felsefeyle ilgilendiği
u1emada ya tehlikeli veya apaşikar bozuk görünüyordu. tarilu dönemin kesiştiğini düşündümıekted.ir. Nitekim
Gazellinin devri keı:ııa.ıinde, ııa.ıa ııanu ve eseri payidar Gazat.i felsefeyi tedrise Bağdat'ta üç yüz talebeye ders
olan İslam filozofu İbn Sina olup ondan başka biç kimse verirken şer'i ilimierin tedris ve tasnifınden boş kalclığı
Gazalinin muvacehesine çıkaınamıştır.3 ı dönemlerde başladığını ve iki seneden az bir vakitte bu
ilmin son haddine muttali olduğunu kaydeder. Felsefeye
Kendisinden önceki ulemayı felsefeyi metodolajik
bu ilirnde en iyi olandan daha iyi valof olunroadıkça bu
25. Roger Amaldez, a. g. 111. sy. 234-5; Behiy, a. g. e. sy. 248: ilimdeki fesadın anlaşılamayacağıru söyleyen Gazall
Farabi.nin dinin felsefeye bağunlı olıu:ısı bağl:ımında di:ıkronik açı
dan din felsefesi için bak. ö. M. Alper. A. g. e, sy. 137 vd. Mahmut
Kaya'ya göre de Far:ibüıin bu uzlaştınna teşebbılsünün altında yatan 32. S. Dünya, FQ}•salı1 't-Te{riko neşri. sy. 93.
gerçek sebep filozofwı "tek h:ıkik:ıt" ilkesine bağlılığıdır. (M. 33. ei-Mımkiz, sy. 54. Neşr. Seruih Rugeym.
Kaya T. D. V. f. A Farôbi mad. sy. 152 Aynca Far:ibi'nin " el 34. ei-Mımkiz, sy. 59-60. Ylılıani Kumeyr, ei-Gazôli. sy. 25, Beyrut,
cc:ru·'inin Carrıı De V:ıux ve De Boc:r tarafından iki farklı değer 1986. Gıııfıli 'nin ei-Mwıkiz·de belirttiği Kelanıcıl:ınn hasımlannın
lendirişi için b:ık. M. Behiy, a. g. e. sy. 308-9. delillerinin çelişkilerini ortaya çıkann :ık şeklinde tczalıür eden yön-
26. Mübalıaı Türker, Oç Tehôflit·. sy. x. Ankıı.ra, 1956; H. Aydın. temleri Gıızali' ııin Telııifütte uyguladığı bir nıetodtu. "Zaten Tehafüt
Niçin islam Felsefesi Vardır, sy. 252, A. O. 1. F. D. cilt: 20, 1975. poleruik bir ruhla kaleme alınmıştır.., M. Said Şeyh, Gazali (çev: M.
27. Eş'ııri, lv!akölötıi ·t-lslöminin. sy: 180. Armağan) sy. 217. 1. D. T. Içinde. ciiL 2.
~8. Y . Ziya Yörükan. islam Akaid Sisteminde Gelişmeler ve Ebu 35. Henry Laoust Gıız:ili"nin el-İkıisad'ı Bağdat"a gitmeden yıızdığını
Mansur-i Manın·aL A.. O. I. F. D, ciiL 2 , 1953. iddia eder. Oysa Gazali ei·İkti.sııd'da Tebıiftlt'ten bahseder, G:ızıili
29. L Gıırdeı, A. g. ııı, sy. 219. Tebıiftlrü 1094-95-488' de Bağdar'ta bulundugu dOnemin son dem-
30. Naliz Danışman Tuğ. Eş ·ari/ik Neden Batıni/iğe ve Hıılıtle Cephe lerinde yazmıştır. o!l-fklisatta TelıMULten bahsettiğine göre ei-İkıis:ıd
Aldı? sy. 135. ciiL 6, 1959. Tehafiil'ten sonr:ı yazılmıştır ve L:ıoust bu konuda yarulmışur.
3 ı. M. Ali Ayni, Hı1ccetı1·ı isla!ıı imam Gaıöli. sy. 40, Istanbul 1327. Henry L:ıousı, islamda A)rrı/ıkçı .4./mıılar. sy. 219.
İslam ulemasmdan dikkatini bu noktaya teksif etmiş aleyhlne işlenmiş bir cinayettir.39 Bu ifadeler onun
kimseyi gönnediğini, mütekelliınlerden felsefecilerin felsefe konusırnda öncekilerden faklı bir tutum
sözlerini reddedenlerin sözlerinin tenakuz ve fesadla dolu
ve derinliksiz-seviyesiz-olduğunU: değil ulemayı avfunı
bile ikna etmekten uzak olduğunu kaydeder. 36 Gazali
felsefecileri üçe ayınrarak Dehriyyün ve Tabiiyyünu
dikkate almaz zira onların küfürleri açıktır. İlôhiwün ise
mezcederek-ilk. y-
geliştirdiğini gösterir.
kel:ıi11S.t!:IDJL..bilmediği.:;lı!U.IJ!l.LOJ?.u_ğ!!!_l~ s'!ll~ :-'\ç~ olar~k 41. M. TOrker, Üç Tehd(iit, sy. 384, 377. .
gÔrOidüğü gibi Gaı:ili Telıafilt'O yazdı~ında mütekellınıd~ . . Louıs 42. J. Puıg Montad.l, İbn Rııshd ı:ersııs al-Ohazali sy. ll ~· Th_e ~4uslım
Gardet, Gazall'nin felsefe deştisini ilm-i Kelanı adına de~ıl ınıanın World. vol. LXXXIf-1992: Montgonıef)' Wntt, lbn Sına Ralizi
gerçekleri ve onun manevi değerleri adına yaptı~ını d_OşünOr. L. midir? Sıinni midir? sy. 233, U. t. T. H. F. B. i. S. sempozyunıu
Gardet, İslam "Din İlim/eri " İçinde İ/m-i Ketamın )leri Uzerine Bazı içinde: M. Watt. Mnslıiman A}•dın Gazdli sy. 44 lzmir_ I~89_; S.
Dıişı1nceler, sy. 612, A. ü. t. F. D. cilt 24 Ankara 1981. Gaz:m_·ni~ Pines, Felsefe. sy. 388, (çev. t. Kutluer.) Islam Tarihı, cılt 4,
Felsefe eleştirisinden başka Eş':ıri'leriıı Tabialçılan ve Mutezıleyı lstanbull997: M. Ali Ay,ni, Gazdli, sy. 43.; B. Karlığa, T. D. V.
eleştirisi için bak. Atıf lr:iki, Tecdid {l'l Mezdhibi "1-Felse{iyyeıi ve"/ l A Gazd/i mad., sy. 521; İ. Hakkı İzmirli, lslamda Felsefe
Keldmiyyeli, sy. 65-85; 175-187, Mısır 1983; H:lk.im et-Tirnıizi (ö. Akım/an, sy. 181, 1staııbul 1995.
3221932) Ehl-i Sünnet adına Rruızilere bir reddiye kııleme alınışll. A. 43. Eş'ari, M:ıkfıl5tO' I-İslıiıniyyin, sy. 1; M. Fahri, Islam Felsef.:si
Subhi Fırat, .4l-Hdf..im.4.l-TJmıizi ve Al-Radd ala '1-Rd{lza Adlı Tarihi, sy. 199.
Risö/esi, sy. 23, 4§, Şarkiyat Mecmuası (6) 1966. 44. Mi 'yar, sy. 27.
biri şöyle veya böyle birbiriyle ilgilidir: Mesela yirminci yegane şey altüst olmuş felsefi bilinci ve onun yüzünden
meselede filozoflaİÜı ruhlann - sonsuzluğu düşüncesi Hermesçiliğe ve onun büyülü evren yaklaşımına tes-
aslında ellemin kıdemine dayanmakla olup Gazılli bunu limiyet göstennesidir.-18 Yapılan yorumlardan ve İbn
~emin kıdeıninde çürüttüğünü ve oraya bakılması gerek- Sina 'f~:in Maşrıki Ilikınetle ilgili eserlerinden günümüze
tiğini söyler. Özel olarak da tl_ç teıqir meseleleri birbir- ulaşan kısıınlann tam olmayışından dolayı çift kutupluluk
leriyle alakah olup bazı noktalarda birbirlerine irca konusunda net bir tutum geliştirilememiş ve fakat İbn
edilebilrneldedirler. · · · · • ·· - ··---.:..- ··
Sina· nın bilinen anlamda bir Meşşai-Aristotelesci
İbn Sina talebesi Ebü Ubeyd el-Cüzcaru'ye yazdırdığı olınadığı izahtan vareste bir bale gelmiştir. İbn Haldun da
hayatında babasının ve kardeşinin İsınaili dıüleİin pro- İbn Sina 'nın fizik ve felsefe ile ilgili konularada
pogandasllll kabul ettiklerini, İsmaililerden bir grubun Aristoteles'e mulıalifmiş gibi bir tavır sergilediğini
sık sık babasının evinde toplandıklarını ve onlardan nefs, düşünür.-~9 Öyleyse ister diakronik ister senkronik olsun
akıl, felsefe. hendese ve hind hesabı hakkında baZJ şeyler ortada Aristoteles'e bilinen anlanuyla bağlı olmayan
duyduğunu; söylediklerinin anlamakla beraber içinden Maşnki bir duruş sözkonusu olduğıı gibi müphem de olsa
bunlan kabul etmediğini söyleınektedir:~s Cabiri, İbn ..Maşrıki" kavramının kullanıını vardır. A. F. Mebren. H.
Sina'nın Maşnkilerden kastmın 4. asırda yaşanmış bir Corbin, S. H. Nasr, İbn Sina'nın Meşşai-İşrili olınak
çatışma olduğunu düşüİıür. Mağribiler Bağdatlı man- üzere iki ayn felsefeye salıip olduğıı kanaatindedirler.
tıkçılar iken Maşrıkller İlıvan-ı Safa ve İsmıüliyye filo- Belki de tercih edilmesi gereken "İbn Sina külliyatı başın
zoflandır. İbn Siru1 kendisini Maşrıkllerden yana görmüş dan sonuna Maşnld hikmet geleneğine bağlı, yarısı
ve aslında Sünrıl ideolojiyle İs!llaili ideoloji arasındaki Meşşai yansıın.istik-esoterik- olmayan, İbn Sina'nin ben-
mücadelenin soyut veebesi olan bu iki grub arasındaki inısediği ve İslam dinine aylan olabileceğini aklından
çatışmaya salt epistemololik olarak akıl ve nefs konusun- bile geçinnediği aynı felsefi fikirlerin çeşitli hacim, üslup
da Mağribilere saldırarak katılmış ve onların Aristoteles'i ve tarzda ifadesinden ibaret mütecanis bir eserler l!
bütünüdür"şeklindeki ifadelerdir.50 Buradaki problem 1
anlayamadıklanru iddia etıniştir.46 İbn sına,
Aristoteles'in eserlerine "Hanbelilerin" hadisiere yak- Gazali'nin İbn Sina ' yı Aristoteles'e tabi oJan filozoflar
lışınu gibi li teralist (Haşvi) bir tutuın sergileyen meşşaile ariısında · gönİıesidir. Fakat Gazelli'nin önemle üzerinde
ri "duvara yaslanmış kütüklere" benzetir ve bınılarıİı durduğıı Farabi ve İbn Sina'nın Aristoteles't~n ~eçip
felsefede derinleşmeyi bid'at, yeniliği ise sapıklık ;ıddet doğru bulduklan görüşleri reddetmekle yetineceğini,
tiklerini söyler. Bu ifadeJelere Şifa'da avama yetecek onlann benimsemeyip terkettiği görüşlerini ise ele alma-
kadar bilgilerin bulunduğıı ve bu eserlerini yetişme yacağıdır. Öyley-se- Gazali'nin bu iki filozofun
dönemlerinde yazdığı sözleri eklendiğinde karşımıza iki Aristoteles'in bazı görtlş.leriru. beniın5emeyijı terkettiğini
farklı felsefi paradigmayı benimsediği düşünülen bir İbn bildiği söylenebilir. Fakat yine de ei-Munkiz'de ve
Sina portresi çıkmaktadır. 47 Cabiri H. Corbin'in TehMüt TehMüt'te bu iki filozofu Aristoteles•e· bağlı --olarak
kelimesine "kendi kendini baltalama" anlamı vermesin- görür. 51 Ashnda bu Yeiti PlatÖ.ncu· ·Prokicis'a ait olan
den mütevellit aslında bunun sebebinin Gaz§.li'nin Esülucya'nın yanlış olarak Aristoteles'e nispet edildiği,
aktardığı gibi onun felsefesini oluştururken mantık kural- saf Aristoculuğun olmadığı bir va5atta çok da yerinde
lanna . uymaması olmadığını bu felsefenin böylesine
ınütenakız olmasının nedeninin -H. Corbin'nin de ifade 48. Cabiri, A. İ. A. O. SY,. 281-2-3. Karş. a.g.e. sy. 279.
49. İbn Haldun, Muknddinıe, sy. 1169, 1170. cilt. 2.
ettiği gibi- son hedefi kendisinin istifasını sunmak olan 50. 1. Kuıluer, Felsefe Tasavı~ını, sy. 102-3. Bu konudaki görüşlerin
bir aklın felsefesi olması olduğunu belirtir. İbn Sina'nın gllzel bir değerlendirilmesi için bak. a.g.e. sy. 61-104. İbn Sina
"kendi kendini baltalama"sürecine girerek irrasyoneli Felsefesinin "Resmi" ve "Batıni''şeklindeki ıasnifı için bak. S. H.
N~r, i. K. Ö. G. sy. 304: S. H. Nasr, Üç Mıislıiman Bilge, sy. 55-
işleyen Maşnki felsefeye kapılmasını haklı kılacak
6. Ibn Tufeyl de lbn Sina 'yı Maşnkiler safında görür. bak. İbn
Tufeyl, Ha)• b. l'akzan, sy. 69, Isı. 1998; M. Bayraklar, islam
Felsefesine Giriş, sy. 91. Ankııra 1997. İbn Siııoi'nın nıanlıkta
45. İbn Ebi Usaybin, Uyılnu'I-Enba ·. İbn Sfnti 'mn Hal Tercı1mesi, sy. Aristoteles'i eleştirisi için bak. ~1. Aydın, Tıirklerin Felsefe
2. i. S. H. T. içinde. çev. M. ş: Yal!kaya; Ciibiri, Nahmi ve 't· Kı1/tı1nine Katkı/an. sy. 5. Ankara 1985. M. F~hri 'iıin · s·iOa;~ın
Tı1ras. sy. 90-l. Beyrut 1993. H. Corbin İbn Sina'nın kendi hayat mesela eı:ış&rat'tıı Meşşailikten inlıir:ıfının sözde kaldığı
hikayesinden moıevellit lsnıaili olınadığuu ikr.ır etmekle beraber kruıaatindedir. Ona göre öğrencilerinin ve İbn ROşd ve Gaziili'nin bu
Oniki İmam Şiiliğine oıensub olduğunu diışOnOr fakııı yine de onu yönde bey:ınl:ınııın olmaması da buna bir delildir. M. Fahri, islam
Yunan Felsefesi çizgisindeki filozoflar adı altında inceler. H. Felsefesi Tarihi. sy. 122-3; T. 1. De Boer, lslamda Felsefe Tarihi,
Corbin, islam Felse(esf Tarihi, sy. 303. fstaııbul 1994. sy. 94-95; S. Pines. Felsefe, sy. 379-380. .;ev: 1. Kutluer, Cilı:4,
46. Ciibiri, .4. İ. il. 0. S)'. 279. Isı. 1997. (İslanı Tarihi içinde)
47. Cabiri, Nahnu ve't-Turtis, sy.· 92. (lvlantıku'I-Maşrıkı))'in'den 51. Telıii/lit. sy. 40. Neşr. M. Falıri; el-Munkiz, sy. 64. Ne.~r. Semih
nakl) karş. Cdbiri, .4. 1. A. 0 .. sy, 278 ; i. Kutluer, a: g. e. sy. 68. Rıi~e~iil..- · · · · · ·.. · ·
olmayan bir düşünce olmasa gerek. En azından İbn sudiir teorisi ki Yeni Platoncu bir etkidir. Fazlurrahman'n
Sina'nın ilerde göreceğimiz faal akılla irrasyonel bir da dediği gibi Aristoteles tarafından fonnule edilen bir
zeminde felsefesini oluşturması Gazali tarafından bilmez- olan Tanrıdan aleme yani çokluğa hiçbir geçit olmadığı
likten gelinir. Bundan dolayı olsa gerek t~ı;t Rüşd __ şeklindeki eli kolu bağlı ve savunulamaz bir Tanrı
TelıMüt ' ünün bir çok_y~rinde iJm. sına :yı kelamcılara anlayışının eksikliklerilli giderme amacına matuftu. Bu
tavTzvenİıekle suç!~,. H. Z. Ülken Gazilli' nin onların İslam geleneği ile uyuşan akli bir sistem arndık
TclıafiitÜİlde~·--ş~iui~taninin Musara'atında filozoflam larını göstermek için iyi bir örnektir. İbn Sinii hiilık ile
hücum edip İbn Sina 'yı da onların içine almalannın hatalı malıluk arasında var olan sının da mahiyet-varlık avrmıı
olduğunu ve bu kanştınnanın kelan1cılar tarafından İbn ile korumaya çalışarak bir çok fılozofu etkileyecek özgün
Sina'nın bütün eserlerinin yeter derecede tahlil edilmeotiş bir adım atmıştır. Yine Aristoteles' te madde bir varlık
olmasından kaynaklandığuu söyler. İbn Sina ~istell\İniıı etmeni iken form oruın günyüzüne çıkmasını sağlar.
tekaınülü gözönüne alırunadan yanlış ınütelaalardan kur- Aristoteles' ten farklı olarak İbn Sina hem maddenin hem
ttiiüiiaiiıaz:· ibii'stna'~n .hitap ettlği insaniann s~~y-e"l~ri de fonnun Taiınya dayandığını söyler ve buradaki ilgin-
nf ae·· d.il<Kate aldığı bir ge~ektir.s:ı İbn Rüşcl 'i3urhani liği etkisi ortaçağa kadar uzanan "araz" kavrnrnıyla izal1
sözle~--~Cak: Aristôteles·iıi' kit;;i~adır, ·yoksa İbo eder fakat siyah vb. arnziardan farklıdır bu. Çünkü İbn
Sina ve ona benzeyenlerin sözlerinde değildir, zira Sina nesnelerle ilişkisi yönünden (mahiyetle olan
onların sözleri zaıulld.ir'' demekl~ ip~ı _Şipa'nın.saf Meşşru ınünasebetinden ayn olarak) varlıktan araz olarak
o4tıa,dığına işCl!'et _e diyor olşa gerek. .ib"ıi Rü.Şd ·kend.i"" balısederken onun Tanrı ile olan ilişkisini kasteder. Akıl
TehMütünüıı birçok __yerind~ .9.kuyucuyu Aİistoteles' in teorisinde de Farabi'nin kabul ettiği peripatetik doklrine
kitaplarına havale eder. Oysa İbn___Sin§'dan öpem lj dere- göre akli faaliyetin nesnesi olan kilililer duyu tecrü-
cede etkilenen ve el-İşıhat'ını ~dı eden F Razi belerinden soyutlandığı balde İbn Sina'ya göre bu doğru
Aristoteles'in kitaplarını İbn Sina'dan daha iyi nakleden dan faal akıldan çıkar. S6
klınsenin olmadığını söyleyerek bu _!<onuda İbn Rij§d'e Gazali'nin lehinde ve aleyhinde İslam medeniyetine
ınuhalefet .eder. 53
güç verdiği ya da duraksattığı noktasında bir çok görüş
: Kısaca İbn Sina'İun belli başlı şu konularda vardır.S 7 Şu da var ki, çöküşte Gaziili'nin rolünü kesin
Anstoteles'te~ aynidığı belirtilebilir: Farabi ve İbn Sina olarak söyleyemiyorsak da onun felsefeyi kelama soktuğu
Aristoteles' teki Alemin Kıdemi problemine orta bir ve mantığı benimsediği kesindir.ss
çöZÜm .bularak madde malıluktur ve kadimdir l )TEHAFÜnE İLGİLİ GENEL PROBLEMLER
demişlerdir. i Medlaır netice olarak""--Farabi ve İbn
Sinii'nın " halk'\ akli ve rulıani olaraktasavvur etselerde;
1. ı . FİLOZOFLARIN KİMLİGİ
Kur'andaki gibi ispat ettiklerilli söyler. Onlar Aıistoteles Gaziili' nin Tehafüt'ünde her ne kadar Aristoteles'in)
ile birlikte iilemin kıdemini teslim etmekle beraberiiiemin İslan1 Dünyasında iki önemli temsilcisi Farabi ve İbn !
mebdeini de ortayakoymuşlardır.~ Nitekim İbn Sinii fail Sina 'yı, kendi ifadelerinden hareketle eleştireceğini
nedenden balısederken önemli bir noktaya değinir. söylemesi neticesinde filozofların kimliğinin· izahtan
İlamyyôoa mensub filozoflarla , Ta büyyuou ayınnakta vareste olduğu söylenebilse de 9aziili'nin "filozoilar
ve Tabiuyyunun fail nedene sadece hareket ettiren diyor ki vb" ifadelerinin akabinde ge!@JOetinleı:in-i:lgili
dedik.lerilli, ilahiyyfioun tabiat varlıldarında fa il :ôTöı.Oflann hangisinin görüşü_g.!.çhığıı,_y.a-d<}-isnatlaun
nedeQin bundan başka bir şey daha yaptığım ortaya
l<oyduldannı Id bunun d a fail nedenin kend i özüne
-- -·
oTalitikl.Jğ'l .tartışilımştır.
Hicô 5. va da 6. yüzyılda yaşadığı talunin edilen el- hakkında da varittir. Onun Mu tezile ahlakını eleştirisinde
Iralô el-Hanefi kafirler ve sımflar~ başlığı altında Mutezilenin görüşlerini yanlış anladığı yerler vardır.s
FCr;'lSifevı ınceler ve onlar hakkında tabaü inkar ve ~1~ Gazali filozofların Tannya c ev her dedikle~-~eri
areııilil kıdemini--ııerrs-üte.öieicli ı:--<ie7.--J3a;ıa;-· s;iııi· sü (V3u Farabi için geınli iken lbn Sina. cevherin var-
iluitasavverarr:-iaı<iill<ıiaiin ·met- k"adiD.; ına'İclun vucu- 'lıi.(.:ffi<iJıiyet aynmırun yapılacağı varlıklarda kÜliallifacaği
dun;; ··gerektirir, derler. ı· ·K:aclimillet~lulun iç!~- T~!!!:!Y~_ç§.Y.!~!.-~ine~'GazalCri1uiitelemen yal-
vucudüht"rgereıaıiiiies1 görüşünü Gazali de Tı::lı1lfüJ:iinW1 nızca Aristoteles ve Farabi'nin fikirlerinden hareketle
başiiiaaTılozoflarnatfederek-~;erir. Bilindiği gibi p;b- :filozoflann Tann'ya cevher dedikleriıli ileri sünnüş ola-
ıemin diğer a:yağfzaman-l<ÖnÜsmia uzruımakta..ve.öncesiz bilir.
bir'iamarun tasavvur e:d.ijTi~diw~~si..k<J.n?.X.'l.!:'!Y.il!~~tnıek- Filozofların kimliği problenıinde Tehafüt'te hangi
tedir. ·· ·- ·
ifadenin lıangi filozofun hangi kitabından alındığı önemli
İbn_Riişd ve___f{Q_çp.zade Kendi Tehafütlerinde bir soruna işaret etınekte iken aktanlan metnin genel
Gazali'yi y.a~ksik ya da apoktif alınnlar yapmaKla ithfu.u olarak fı.lozoflara rm yoksa filozoflardan bir kesime nıi ait
eımekted~li'nin İbn Sina ve Farabi için kabulu olduğunun önemi çağdaş bazı eserlerde kavranmaıruş
isianı dünyasında A.ristôıcl~~felsef~~i~ -~!!..h:! ak:tarnn görünınektedir. ı ı Yazar sayfa nınnarası verilen yerde
şaluslar oluşudur. Oysa İbi!. Rü§d gibi bir Aristoteles Nesefi'nin Tabsıra 'sından bir alıntı yapmış ve ilgili yeıi
felsefesi aşığı-biç de bu kanaatte değildir. Ona göre Farabi " ... filozofların ezeilliğine inandıkları felekler, Ay,
ve İbn Sina Aristoteles'i tahrif etmiştir._ibn Rüş_d Güneş, zaman, boşlul< vs. girmektedir... ''şeklinde ter-
" Burharü söZlerancak Aristoteles'in kitaplanndadır. ciline etmiştir. Oysa arulan kitapta yazann fılozoflar şek
yoksaİbllSffiaveona be~~erin sözieriricte~d~jilclir: Iinde çevirdiği yerde Delıriyyfuı ve Tabiiuyyun vardır.
zi.ffi orilann sôzlen zaruudı.:3- eınekle bunu teyid eder. İbn Cevzi 'ııin torunlanndan al<tarıldığına göre .:1-56
İb.QB.ijşd, J&ZIDi·yl. Ibn Sina'yı anlarnamakla da itlıaın Ilieri şabanında Abdüssamedin ashabından bir kavim
etmiştir. Gazii.l!_~!!!!l İbn~lı!~ ' ®!U~~ş y~_~s!:J< !lai{let- Bağdat'ta Mutezile'den olanEbu Ali İbn Velid'e söverek
ti~ yerler, İbn Rüşd'e göre, ruhun mücerretôıUıası, sataştı ve şöyle dedi; Bu, Kur'an malıluktur diyor, filo-
Allillı'ın ınalliyeti ve vucudu, Allah'la illemarasında fail- zoflarm ilikadı gib; inarup, insan fiilierine kactirclir. Allalı
fıil alına münasebetine taalluk eder. Mesela İbn Rüşd kıyanıet günü görülmeyecektir iddiasındadır; ayrıca
bazı yerlerde Gazilli'nin ınukaddimelerinden "ilktir" diye
camide namaz kılmaz ve Mutezile mezlıebini tedris
getirdiği şeylerin "neticeler" olduğunu söyler.4 Hatta İbn eder. ı ı
Rjj_şğ_şöyle d~L9azilll bu kitapta (Tehfifüt) ve diğer
ı. 2. GAZALI'NİN KAYNAKLARI
lerinde filozofların gtı"iiiŞlerini aykırı şekilde naklederek
ivilikteDCôk'köruıill(\;ap;n-ıştır.s Yailı.IŞ anlamaya ınev Gazilli Tehafüt'ünde Farabi ve İbn Sina'nın hangi
d~~v~~11~ı11ek..lçinŞu~u Clab"~lirteıim ki ibn Rüşd b.ir ç~k kitaplanndan ne şekilde referans aldığını belirtmemiştir.
(yerde de Gazall'nin fılozoflan doğru naklettiğini ve onun Bundan başka Gazali kendilerine istinaden filozoflan
{ anlayışından şüphe edileıneyeceğini de be!irtir.6 ilzanı edeceğini söylediği! Mutezile. Kerranıiye ve
: Hocazade İb!l.-~!lii'nın fıki!_lerini doğru nakletmeffiği Vakifiyye'den nasıl ve hangi şekilde ve hangi kitaplann-
', hÜsuslarda ve aynca diğer konularda Gazilli'yi tenkit dan istifade ettiğini belirtmemekteclir. Gazilll'nin İslam
eİ.ı~cicte~gerl cfurn1aiiiiştir: b~ne'bilir ·ki~--H:~;~bn öncesi Aristoteles muarızlarından yararlandığı da bir
\ sina~ nın. blı:. bakilna0n9.~!!fasıiY:iQ.ı_mıktadır. •ssa gerçektir, oysa o buna da değinınemektedir.
' Allah'ta vucudun malıiyete eşit olduğu meselesinde ve İslam Dünyasında Aristoteles ve Platonculuk arasında
Allal1 'ın cüz'lleri bilrjıe keyfiyetindeki durumu böyledir. 7 net bir aynm yapılamaııuştır. Aslında bunun neden-
Benzer iddialar Gaziili'nin hacası Cüveyni (Ö. 1085/478)
lerinden biri Esiilucya (Thelogia) adlı Aristoteles·e isnat Yahya ' nın kitabından üç konuda nakilde bulunur.
edilen ve fakat aslında Plotinus'un Enneadlannın 4, 5 ve Şehristani el-Milel ve'n-Nilıal 'de onu zikreder. A. Bedevi
6. bölümlerinden oluşan kitapt.ır. Bu durum lıaliyle fılo bu risaleye muttali olup onu neşrettiğini söylüyor. Gazali
zoflann kaynak problemlerini günyüzüne çıkaıtıı:uştı.r. her ne kadar Tehaflit'te Yahya 'nın ve Proklos·un isiın
Her ne kadar sahneye Aristoteles hakimse de bu otantik lerini zikretmese de Praklos'un delliterini ve Yalıya ' nın
Aristoteles değil; kendisine yapılan yanlış atıftan dolayı reddini biliyordu. Zaten Gazili başta da değindiğimiz gibi
Plotinusçuluğa boyaruruş bir Aristoteles'tir. Fiiriibi"nin kaynaklannı zikretınez. Gaı.fı.1i burnda . özellikle ka)-
ei-Cem' ine illıaın veren. Farabi ve İbn sına·ya sudıir nağını gizler çünkü Yalıya filozoftur. Bununla beraber
teorisini benimseten işte bu başkalaşnuş Aristoteles'tir. birisi Yahya'nın Proklasa Kıdem-i Alem konusunda red-
Rulıun bedenden aynlınca gayb ve melekıit fı.1emi ile iliş dini okursa Gazilli'nin Yahya'run reddini lıülasa olarak
ki kuracağına dair el-Kindi'nin Aristoteles'e iz<ıfeten naklettiği ortaya çıkar. 7 Bede\·i , Gazillr nin ilk huccetinin
verdiği bilgiler aslında ona değil Ploton'un devlet adlı Alemin Kıdeıni konusunda mutlak ·kadimden hadisin
kitabına aittir. Yine Şeluistani ' nin el-Milel'de Aristo- sudünınun ınulıa.lliği olduğunu ve bu delilin Proclos' un ·
teles'io ruh düşüncesini Yeni Platonculukla kanşıırdığı üçüncü delili olduğunu söyler. Örnek olarak Gazfıli"ııin.
görülür. Üstelik o bu bilgileri İbn Sin~rd.an aldığını ve Filozofların, Alemin, Zamanın ve Hareketin ebediliği
onun da adım adım Aristoteles'i takip ettiğini belirtir. ı A. konusunda zikrettiği delillerin tamanunın Proklos 'un
Bedevi Yeni Eflatuncu Proklos'a (ö. -l85) ait olan "ei- delilleri olduğunu kaydediyor. Göıiilüyor ki Gazali
Hayr ei -Malız"adlı eseri bazı isianı müellifleri ve T~Lillfürte bazı :fi.lozoflann görüşlerini diğer bazılanyla
Avrupalı yazariann Aristoteles' e isnat ettiklerini ~öyler. reddetmiştir. s
Bu eserin Aristoteles'e değil Proklos'a ait olduğunu ilk Gazilli Telıafüt'ünde hocası Cüveyni'nin bugün eli-
defa dile getiren Aquinolu Thomas (ö. .1274) olmuştur. ınizde bulunan kitaplanndaki bir çok görüşlerinden de
Bu ldtabın İslam filozoflan üzerindeki etkisine dikkat istifade et.ıniştir. Hatta ömekler bile aynen alıruruşur.
çeken Bedevi, Farabi'nin Uyıinu' l-Mesful'inde, İbn Allah·ın zoıunlu neden değil fail-i mulıtar olduğu konusu
Sina'nın cl-Şifa'sının İla.hiy:lta dair 9. bölümünd·c. bunlardandır. Şu var ki Gazall'nin verdiği bilgiler daha
Gıız~'nin Makası du '1-F!!lasife'sinin İlfihlyat'nın s: sistemli ve aynntılıdır.9 Gazrui diğer mütekellimlerden
bölüpıünde -ki bundan dolayı "ilii.Wyatın özeti" den- de faydalan.nıışllr. Sebebiilik ilkesini ilk defa reddeden
miştir- bunun açık etkilerinin görüldüğünü belirtir.3 Kelamct Eş 'ari'dir. Gazfı.1i de bunu Eşari'den ik'tibas
S. Dünya, Gazfı.1i'nin ·'Eğer onlardan delil olaral\ euniştir. ı u İbn Rüşd ' e göre Gazili' nin bazı konularda
nakledilenleri arılarmaya ve bu konudaki itirazlan zikret- gerekli olan bilgi derecesine ulaşamaması ve bilgisindeki
meye yeltenseydim, bu konuda sayfalarca yazardım"' eksikliklerin sebebi, İbn Sina 'nın kitaplanndan başka hiç
ifadelerini4 filozoflan eleştiri hususunda Gazali'nin önce- bir kitabı incelememiş olmasıdır. ı ı Gazali' nin
ki filozoflardan yardrlandığıru gösterir, demiştir. Gazali Maldisıd'da İbn Sina'nın görüşlerini açıldadığıru aktar-
Telıafüt'te Yeni Eflatuncu yunanlı filozof Proklosa nuştık. Fedailı'de Batinilerin görüşleıi konusunda bir çok
Yahya en-Nalıvi tarafından yapılan reddiyeye de dayan- problemde Bağdaeli'ye dayaruuıştır.
mışur.s Bu kitapta "Alemin kıdemi konusunda '·Had"din tarurru konusunda Gazali, İbn Sina ve
Praklos'un delili" adlı kitaptır ki bunu İshak bin Huneyn Aristoteles mahiyete vurgu yaparak aym noktada bir-
tercüme etmiştir. Yalıya en-Nalwi Alemin Kadim değil leşirler. ı ı Yine Gaza.li' nin zanıan ve mekan tarifi
Hadis olduğunu savunur. Tfuihu '1-Hukema salübi Kifti 6
(Ö. 646/1248-9) Yal1ya en-Nahvi'nin reddinden bir 7· Abdurralım:ın Bed evi, o. g. m. sy. 223-224 Proklos ( 4 ı lt485)
Yahya en-N:ıhvi (500-570) Yahya en-Nalıvi, Hıristiyan dinine
nüsbarun kendisinde olduğunu söyler. Aynca Biruni' de bağlı olarak Alemin Hadis o lduguını ortaya koymuştur. ıvı. Bdıiy.
'Talıkiku ma li' l-Hind min Makıile' adlı kitabında .4. g. e sy. t54-t55-156-142.
8. A. Bedevi., il. g. m sy. 224: Şehrist:ini Praklos'un delillerinden
2. Ayruıtı için bak. A. Bede\•i, Efliuiıı iııde' I·Arab. Öıısöz. sy. 1vd. uzunca bahseder. Şehrisıani, e/-;'v/1/e/ vcı ·n-Nihai. sy. 482-8;
Kuveyt 1977. ~·L Kaya.• Arislote/es ı:e Felsefesi. sy. 189 vd; Zeki C:ibiri, et-Tıirös ve'l-Hadöse. sy. ı70; S. Pines, Felsefe (çev:!.
Özcan, Plotinus EnneadlartercOnıesi, sy. ı4-5-6; Frederick b. Artz. 1\:utluer) sy. 388.
Orta Çağların Tini. sy. ı32. lst:uıbul ı996. 9. M. Dağ. Ciiı:ernide Nedensellik Kuramı. sy. 40-ı-2, O. ?vl. ü. l. F.
3. A. Bedevi, Ef/ötıini}•reii7'1-Muhdese inde "l-.4rap, sy. ll, 1\:uveyt D.. s:ı)ı. 2, 1987. Aync:ı bak. Gazali. Kaı:didrı "1-.4/.:öid. sy. 57,
ı977. Beynıt ı985. .
4. Gaziili, Tehöfiit. sy. 89; çev:B. Karlığ:ı, sy. ı 7. tO. lsııınil Melıdevi, Ebu Höıııid ei-Gazöli. Dırösetıin Cedidetıin
5. Abdumılıman Bedevi, A. g. e. sy. 223. (Mihricaııu-1-Gnziili) Kalıire Lihayölihi ı:e E[kôrlhi. sy. 38, Ad:ıb. aded. 1ı , Beyruı, 1968.
1962: Wolfs:ın, Kelam Felsefesine Giriş. sy. 55, 69. ll. lbn R~t Tehö{iitii ·ı-Tehö(iit. sy. 284.
6. Bir lciıap toplayıcısı olara.R Onleıınıiştir bak. 1. Goldziher, Klasik 12. G:ızıili, Mi"yar, sy. 255; Ö. M. Alper, islam Felsefesinde .4/.:ı/
Arap Literallirfl, sy. 125, Aııkııra, ı993. Vahi>• Felsefe-Din ilişkisi, sy. 187.
meıniş olacak ki şöyle demektedir: Gazali'nin '·Allah 'ın konusunda pragmatik düşünür ve Faysalü't-Tefri.ka'da
kudreıini,ancak nıuhal olmayana kadir olur"demek ancak İslanu müdafaa edecek iilimlere ve kalbine şüphe
suretiyle negatif yönden sımrtaması rasyonalizmin en arız olan akıllı kimselere kelarnla iştigalin haram
keskin nolctasıdır. M .Türker hemen bunun akabinde olmadığını söyler. Gazali bid· atçtlığa karşı sünniliği
şöyle der. '·Fakat Gaziili münakaşalan arasında bir defa savunmalarından ötürü kelfuncılan över. Öyle görünüyor
bile olsa 'bir şeyin bir anda mümkün başka bir anda.ınüs ki, Gazali ketamın metotlanru uygun gönnezken oı:ıun
talıil olması mümkündür' demek suretiyle aklın itibannı görüşlerini tasvip ediyordu: tam zıı olarak, felsefenin
sarsacak bir ifadede bulunmuştur. Bu beyarn onun görüşlerini 1asvip etmeyip onun metotlarını uygun bul-
pelemik endişesine veiilse bile rasyonalist tavn ile telif ınaktaydı.14
edileınez"9 Şu sonuca varabiliriz ki Gaziili' nin ilgili
Gazilli'nin TehMüt'ü yazış m aksadı nı bir ön yargıyla
ifadesi rasyonalizminen keskin noktası ile izah edilebile-
felsefeyi yıkmak olarak değerlendirenler vardır.
cek bir ifade olmayıp bilak:is onun ar izi olaraJ•, po lemil'
içeıisinde kabullendiği bir ifadedir. Gazaıi'nin ceyabıo
Abdüddaim Basri onlardandır. Ona göre Gazali el-
t ahlükinde belirttiği ve sahiplendiği görüşü gereği onun Munkiz'de kendi dönemindeki doktrinJeri dört'e ayınp
daha önce irade meselesinde gördüğümüz gibi "imkan" bunlar arasında bakikat arayışının neticesinde bir sonuca
bahsinde de irade gibi müphem bir vasıtayla ve teolojik vanınş değildir. Çünkü O daha Makasıd'ın başında
olarak meseleyi çözdüğünü söyleyebiliriz. Nitekim Tehifüt' ü yazacağım belirtir. Kendi felsefi görüşlerini
Gazali TelıMüt'te tabliyata ait meseleleri incelediği açıklamak ıçın Tebiifüt'te yazacağım vadetliği
bölümün sonunda, mucize k9nusuna ginneden, bu m ese- ·Kavaidü' l-Akaid'te (İhyarun bir bölümüdür) şöyle der:
leyi ele abş sebebini mucizeterin isp atı ve m~slüman "Bu eseri eskilerden Eş'aıi Ehli Sünne'sinin ak:idelerini
lann üzerind e birleştikleri Allahın her şeye lcldir nakl etmek üzere telif ettim" Abdüddaim el-Basriyye
olduğu in ancını destelu emel• olarak açtldar.ıo Zaten
göre bu da gösteriyor ki onun felsefeyi yıkmak
Mücizeyi ve Allahın kudretini ispat için filozoflann iStemesinin sebebi kelamcı olmasıdır.ıs Bizce el-
seöeblilik teorisini eleştiren bir kişi bu konuda böyle
Basri' nin bu kıınaati daha sonra göreceğimiz gibi bir
düşünemez. Bizim bu görüşürnüzü İbn Sina ' nın şu
problemi göstermekle beraber -ki oda şüphe döneınİ
ifadeleri teyit eder; Tann mümkün olanı yar at a bilir.
Tanrı'nın gücü müınkünün sınırını değil mümkün
içersinde hakikate enniş gibi sistematik olmak ve bu
ayarda konuşmaktır- indirgemecilik de taşır. Çünkii
Ta.tırı'nın gücünü çizer ve Tanrı'nın gücü mümküne
tabi olur. Bir nesne mümkün olduğundan dolayı · Gazilli'nin sadece bu faktörün etkisiyle Tehafüt' ü yaz-
Tanrı ' nın gücü onu varedebilir. yoksaTann 'nın gücü onu ınayıp Mutezile. Viikifiyye ve Kerramiye'nin integrasyo-
var edebileceğinden ötürü o mümkün değildir. 11 nunu arkasına aldığını önceki sayfalarda gördük. Biz
Dolayısıyla Tanrı'nın kudreti mutlak olmayıp ınukayyet Tehii.fiifün yazılış espirisini, Gaziili'nin İbahileri red için
tir. Öyleyse Gazali'nin filozoflana (İbn Sina) bu yazdığı "Hamakat" adlı eserinde belirttiği yazış sebe-
görüşünü M. Türker'in dediği gibi absarbe etıneşi binden çıkarabiliriz: "B azı kimselerin ısrarı ve İbahilerin
mümkün değildir. Kaldı .ki Gaziili zaten yukanda bizim delalei/erinin yayılnuş olması sebebiyle onlann sapıklık
de yazdığınuz gibi "Bu yanlış, hasım olan kimseye mis- ve fasadianna işaret etmeyi vacip tela.kki ettiın. "16
liyle karşılık vennekten alıkoyamaz" demekle buna işaret
eder. M. Said Şeylı Gazali'nin Tasavvufa yöneldiği Cab iı-1 Gazali'nin devletin rumayesi altında
dönemde bile Kelfuucılığından vazgeçmediğini söyler.ı ı yaşadığını ve 28 yaşından itibaren Selçuklu veziri
Oysa bu,. bize göre yanlıştır. Çünkü Gaziili sufıliğinin Nizamülmülk' ün dostlan arasında bulunduğunu. fıkıhıaki
zirve eseri olan İlıya'da (489-495) şöyle bir iman tasni.fı Ta 'lik ve Menlıtll istisna edilirse ki taplannı Büyük
yapar:. ı )Avfuıun imanı. 2) Mütekellimlerin imanı. 3) Ari- ·Selçuklu Devlet adanılannm himayesi altında yazdığım
flerin imanı. O avaının ve mütekelliınlerin imanı arasında söyler ve Selçuklu Devletinin en tehlikeli düşmanııun
fark gönnez.t3 Gazali'nin son dönemlerinde bilinen İsmailiyye olduğunu ekler. Bilindiği gibi Gaziili Abbi\si
anlamıy la bir kelfuncı olmadığını ve el-Munkiz'de lıalifesi Müstazhir'in emriyle Batinilere karşı Fedaihi
kelfurun kendisini tatmin etmediğini şeklindeki ilMesini yazınışu. Cablıi İsmailiyye mezhebinin siya si, fetseti ve
aktamuştık. Tasavvufa yöneldikten sonra keli\m dini bir mezhep· olduğundan ınütevellit, siyasi ve dini
görüşlerinin felsefi görüşlerinin de iptalini de zorunlu
9. wL .Tfırk~r, Oç Teha(iit, sy. 355. 356.
10. G:ız.ali, Tehô(iit, sy. 194, Neşr. lvl. Fahri, Beyrut 1990.
1 ı. İbn Siııli. el· llöhi-;:at, sy. 181. 14. Ayrıntı için bak. H. Austryn \Volfsoıı. 1-:elam. Felse{esine.Giriş. sy.
12. M. S:ıid Şeyh, G~ôli (çev:M. Amıa~m) cilt:2, sy. 213, {lsl:inı 55-6.
D~üncesi Tarihi içinde) İstanbul 1990. 15. H. Ziy:ı Otken. Gazôli ve Felse{e sy. 116-119 A O. i. F. D ci lı. 4.
13. Abdüllı:ılinı M:ılınıud.. .imam Gazli/i ve Maıi{etıi'I Garb sy. 159 1955.
(M.iluicıioO'J.Gazali fi Dınıeşk içinde) Knlıire, 1962. Aynen bnk. 16.G:ızali, Hamakat Ah/ al-ibaha, sy. 6 Münelıeu. 1933; 1. Ag;ıh
ö. Rıza Ooğrul, Tasawu(, sy. 93-94, İstnnbul 1948. Çubukçu, Gazali'ye Gore ibqhilik. sy. 171. cilı. 5, 1971.
Cabiri'nin Gazali'yi ideplojik okuması, Nizamül- düşünmerTıize Fedaili ·deki bir çok ifade izin vermektedir.
millk'ün onu himayesine almasıyla Selçuldu-Abbasi Gazili'ye göre Batiniler dua.Iistlerin -eski dinsiz- filo-
devletinin idari-dini-kültürel yapısım tehdil eden en zoflarm. ınecüsi.Ierin. mazdekilerin izinden gitmekte ve
önemli unsur olan özelde Batinilik genelde Şiiliğin dok- mezheplerini dualistlerden ve filozoflardan aldıkJan
trinlerinin savılınası şeklindeki elzem görevi Ga:za.IJ"nin halde la{ızlarm değiştirip oıjinalilesini bozınuşlardır.
. üzerine aldığı ve Tehafüt'ün aslında Batinileri red için Akıllı kimseler nasıl oluyorda Batinilerin tuzağına düşü
önceden lmrgulanmış bir çalışına olduğu: Mantığın yor sorusuna Gazali akıllann tuzağa düşürecek sekiz
Kıstasü '1-Müstak:im ·de. J.a.ıllanıldığı vechile Batinileri n anzası olduğu şeklinde cevap verir. Bu amalardan dört.
Kur' anın ancak bir imam.Ia -Rey olmaksızın- anlaşılabile beş ve yedincisi önemlidir. Dördüncü kısımdaki insanlar
ceği şeklindeki iddialarına mukabil pragmatik olarak kul- diğer insanlardan fa rld ı olma. özel kişi olma sevdasında
Ianmak zorunda kaldığı bir araç olduğu ve tasavvufu da olup haJkı calıillikle suçlarlar. Beşinçi kısırndaki insanlar
-Nizamülnıülk'ün- Horasan'da Ebü Said b. Ebi'! Hayr akıl vilrii/me(nazar)yolunu beniınsemişler, cahiUerin
gibi önemli bir şalısiyeti tekke kuımak vb. faaliyetlerinde seviyesin den yükselmişler halkın sevınediği ve anlaşıl
desteklediği çerçevesinde toplanabilir. Zaten ona göre maz ıueselelerde fevkalade kavrayışlı görünmeyi tutl-u
hakikati arayanların sıruflanw -KelaıTLFelsefe, Batinilik, haline getirmişlerdir. Sırf Aristo, Eflatun ve faziJetçe
Tasavvuf- ona dileta eden devletti. Ezcümle ona göre meşhur filozoflan taklit ederek inanç itibariyle kil(re gir-
Batinilik GazaJi'nin faaliyetleriniıı anlaşılması est1aısında '
rnişlerdir, onlan buna sevk eden amil sadece taklittir,
lıer taşın altından çıkmaktadır. Ga:z-111 ise el-Munkiz'de filozoflanı benzeıne tutkusudur. Yedinci topluluk filo-
Batiniliğe reddiye yazma konusunda onu etkiJey.e!ı unsu- zo[lor. dualistler• ve ınülhidlerinden bir topluluktur.
ru Cabiri gibi tek bir sebebe indirgemez -Cabiri. nin iddi- Bunlar Batinilerin lehine şüphe l/reuiler. Cedel yollarını
alanru sarsahilecek ya da itidal noktasına çekebilecek ve mantık kurallarını tuzak olarak hazırladılar. Bu
ifadeleri kuUanarak- halifenin kendisine Biitini mezhe- ifadeler Gazali" nin Tehfuüt' te islam filozoflan için
binin hakikatini ortaya koyacak emrinden önce içsel söyledikleriyle örtüşür. Fedailı' te balısedilen filozofların
olaral( böyle bir düŞüneeye saltip olduğunu halifenin ve küfürlerinin kaynağı taklit -Aristo. Eflatun, Sakrat
emrinin badci bir saik olduğunu belirtir.:!-t Aslında vs.- olduğu gibi Tehafütıeki İslam filozoflannın da
Cabiri'nin iddialan İbn Siİıa'da olduğu gibi Gazali"de de öyledir. Fedaih"teki filozoflar da hal.kı küçük görerek
İbn ' Rüşd'ün söylemlerine dayanmaktadır: İbn Rüşd şeria ll ihmal ettikleri gibi Telıill'ültekiler de öy !edir.
alcıitin kıdemi probleminde nefsin yaratılnuşlığı ile ilgili Fedaih' teki fılozoflar da mantık ilmini diğer iliınlerin sılı
olarak Gaz~' nin filozofların kitaplanru. koymuş olduk- hatinin bir göstergesi olarak sunduldan gibi
lan esaslara ·göre incelemeyip kendisinden bekleruneyen Tehafüttekiler de öyle<lir. Aleme kadim deme konusunda
bir biçimde ele aldığım bunun iki nedenden kayaaklarup da aralannda bir benzerlik vardır. Seneviye ve mecüsiler-
bunlann kötü amaçlı ya da bilgisiz olması olabileceği den aldıklan "Nur ve Zulınef'kavraınlan yerine ·'Sabık
oysa onun bu iki niteliğe sahip olamayacak kadar üstiin veTali"dedikleri gibi kadim varlıklara akıl adını veriyor-
olduğıınu söyler. Fakat kimi zaman iyi bir at da tökez- lar. Gazall bu konulann reddini kclarn ilminde
leyebilir. Gazilli'nin tökezlernesi de bu kitabı ya7JlHŞ -Tehiifüt'ün Fedfıilıten önce yazıldığı hatırlanınalı-bir bir
olmasıdır. Belki de Gazilli bu kitabı yaşadığı zıtmnn ve smılcıdığıru da elder. Nübüvvet teorileri de· filozoflardan
ınel<anın bir gereği olarak yazm ı ştı r.:s Gaztlli okuyu- alıruıuşıır. Cebrail peygambere feyezan eden 'alol'dır ve
culanru kuşkuya ve şaşkınlığa düşürmeden önce sözünü Kur' aıı da bu şekilde oluşınuşnır. Bu tür ifadeler ismaili
ettiği kitabı (Kavfudü'I-A.krud) yazarak gerçeği ortaya Yeni Platonculuk:!7 olarak da adlandınlabilir. Bu bilgiler
koyınalıydı ki bu kitap henüz bize ulaşınanuştır. Onun bu İbn Sina ' ıun da İsmıüli etkilerden uzak olmadığı ve
kitapta belirli bir mezhebe yardım etineyi amaçlamadığı nı fakat Meşşai ve Yeni Platoncu öğelerden de azade
söylemesi ancak Eş'arl mezhebine yard ım etmeyi olmadığı dolayımında Cilbiri'nin iddialanru
amaçladığı sanısıoı uyandırmamal{ içindir,26 destckler görünmektedir. Gazilli Fedaih'te nübüvveı
Şu da bir gerçek ki Tehafüfle Fedillı arasında bir iliş
konusundaki görüşierini redde dalmayacağını onların bu
ki kurularak bu iki eserin -ki Cabiri'ye göre buna mantık
hakkındaki tetifleri de dahildir- bir bütün teşkil ettiğini 27. D:ıhn gcııiş bilgi için bnk. Paul E. Walker, The Universal Soııl anJ .
the Particu/ar soul in f.vmii"ili Neoplotonlsm sy. 149 vd. (Ediı. 1'.
;vıor<!wedgc. N<!oplaıoııısnı And lslanııc ·nıouglıt içinde) New York
24. ei-Mıınki;:, sy. 73; sy. 42. 1992: Mohanııııed A. Alibhai. The Trons(omıacion o( Spıritual
25.lbıı ROŞd, Tehô/litıt"t-Tehö(ıit, sy. 129-130. Sub.ftance i mo Bodilly Substance in ismö 'ili Neoplaıonısm. sy. 167.
26. İbn Rüşd, Telıö(iııı1't-Tehö/lit, sy. 140; Karş. Gazali, Tehö(ıiı, sy. vd. (Ediı. P. :-.·lorewedge. Neoplatonısm And Islaınıc 1lıoııghı
123 (Neşr. s: Dünya); sy. 45-6. (çev. B. Karlığa) içinde) New York 1992.
konudaki görüşlerininbir kısmının kendisinin de kabul çelişkiyi ortaya koymal<tır.';3ı " ... Bu konuda belli bir
edebileceği tarzda tevilinin milınkün olduğunu, kabul mezhebe bağlı kalmayıp aksine bütün mezhepleri onların
etmediği göıiişleıini de filozoflara ''Önelttiği reddive- aleyiline tek bir mezlıep olarak kullanacağım. Çünkü
lerde -Teharut Fedftih'ten önce yazılmıştı- ortaya koy- diğer mezhepler aynntıda (tefasil) bize ters düşseler de
duğunu beli ıiir. Gazall'nin Teharut'te yaptığı filo- filozoflar dinin temel ilkelerine saldırmaktadırlar."32 Şu
zoflann çelişkilerini ortaya koymaksa Fedaihte de bir gerçek ki, Gazali'nin de bir felsefesi vardı. Onun
öyledir. Mesela Fectailıte "Haşr, neşe CenneL Cehennem felsefesi dinidir (ve enne felsefetehu diniyyetün) fa'alün
hakkındaki sözlerinin zalıiô ınanalannın batı! olduğuna liına yurid oları. alim ve kadir bir ilahı savunuyordu.
dair ak/i bir delil voktur" derken Telkilit'teki göster- Aıeın onun kudretiyle yaratılmıştı, madde ve zaman ezeli
diğimiz tavnndan fakldığı var mı?2S Fakat Filozoflarla değildi.33
Bfttiı:ıHer arasındaki masum imaına bağlılık ve iki ilillu
·Görülen o ki, Gazilli metot konusund~ görüşlerini
kabul açısından farklıW< olduğu açıktır. Öyleyse el-İktisafla da devam ettiımektedir.34 Gazali Tanrının
Cabiônin okumasına izin verecek kadaı· Tebarutle Fedaih
iradesinin belli bir anda belli bir fiile taalluk etmesinde
arasında önemli organik ilişkiler vardır.
müreccihinin ne olduğu konusunda dört fırkanın
Gazall'den balıseden hemen hemen bütün kaynal< ve varolduğunu ve gerçeği bulaniann Ehli Sünnet fırkası
araştinnalar onun "tasavvu.ftaki üstadının Ebu Ali el- olduğunu belirtir. Bu konuda fılozoflann görüşlerini
Farmazi (ö. 477/1084) olduğıında ittifak ederler. Fannazi şöyle açıklar: Alem Allalı'ın zatıyla varolmuştur.
vefat ettiğinde Gazali'nin 27 yaşında olduğuna göre Allalı'ın zatı kadim olduğuna göre Aıeınde kaclimdir. Bu
felsefe eleştirisinden ve hakil<at arayışında tasavvufta ma'lulun iliete nispeti gibidir. Elıli Sünnetin görüşünü de
karar kılmasından çok dalıa önce Fannazi ile ilişki şöyle açıklar: kadim irade illemin hudı1suna taalluk ettiği
içersindeydi. Onun babasının kendisini emanet ettiği anda Allalı'ın iradesi hiidis olmaksızın ve kadim sıfatı
kişinin, .amca ve kardeşlerinin ınutasavvıf olduğu değişmeksizin, iilem hadis olmuştur. Filozoflar ise illemin
düşünülürse daha gençlik yıllannda tasai'FU(a olan ıneyli kıdemini, ileıi sürmüşlerdir. Oysa bir fıilin kadim olması
ortaya çıkar.29 Dolayısıyla özellikle el-Munkiz'deki kate- inıkansızdır. Eğer illem ezelde Allalı ile beraber varsa,
gorizasyonun kronolojil< olara!< gerçekliği tartışılabile onun bir fiil olması nasıl mümkün olur.35 Gazali'nin bura-
ceği gibi daha önce belittiğintiz gibi bunlann bazılannın da fılozoflann göıüşüdür şeklinde verdiği metin
Mesela kelanlla felsefenin-iç içe geçtiği iddia edilebilir: Telıafürte mevcuttur. Aynı şekilde Elıli Sül1Iletin
BinaanaJeyh Gazali'nin hiçbir birikimi olmaksızın has- görüşüdür şeklinde verdiği metin de Tel.ı.Miit'te mevcut-
belkader o süreçleri yaşadığı düşünilimemeli bununla tur, fakat bUlk1 Ehli Sünnetin görüşüdür kaydı düşmez.
beraber gençlik yıllannda meşbü olduğu tasavvufun ve Buradan da anlaşılıyor ki, her ne kadar TehMüt'teki tüm
kelaının düşünce haritasım belirlediği ve bize hayatının argüınanlara yayamasak da, O isim venneksizin Elıli
her kesitinden önenlli göndenneler yaptığı unutulıııa Sül1Iletin görüşlerini serinllemiştir. Dolayısıyla onun
malıdır. Telıafüt 'ünün muhtelif yerlerinde savunduğu "Bizim
ınaksadıınız bir tez ortaya atınak değil, sorgulamak ve
Gazali Telıruüt'te ısrarla
belli bir doklri.ne angaje
olmadığını vurgular: "Biliıunelidir ki amaç, filozoflar reddetnıektir. bizim ınal<sadınüz yapmak değil yıkmaktır,
onlanıı sözlerinin burlıani olınadığını,aklın zoruı1.1u
hakkında iyimser olan ve yöntemlerinin çelişkisiz
yargılan olmadığını seriırılemektir" gibi ınetodolojil<
olduğunu sananlan, onların tutarsızlıklannın çeşitli yön-
lerini açıklayaral< uyamıaktır. Bunun için ben bir tez ifadeleri kısmen su götüıür hale gelmektedir. Şunu teslim
ortaya atarak değil · sorgulayarak ve reddederek onlara etmeliyiz ki, onun ·'Belli bir mezhebe (doktrine) bağlı
kalınayıp aksine bütün mezhepleri oruarın aleylıine tek
karşı çıkacağım" 30 ''Maksat onlann görüşlerindeki
bir mezhep olarak kullanacağıın" ifadeleri tamamen
. doğrudur. Çünkü zor zamanda farklı doktriııler. düşman
28. Fedaih, sy. 3, 6, 10, 20. 21, 22, 23, 24, 25. 33. karş. Tch:ifiiL sy. 37:
kardeşler, diğerinin yardımına koşınalıdır ona göre ki o
38, 39 vd.
29. İbn As:ikir, Tebyimı Kiz bi "1-t\/ı/fieri. sy. 295. Dııııeşk 1399; bunun için Mutezileyi, Val<ifı.yyeyi, Keramiyyeyi arkası
M. Denıirci, Ga=dli"nin Ta.mvwı{iaki Üstadla1ı . sv. 75. vd. D. E. na almıştır. Fakat Gaziili biraz çekingenilir Elıli Sünnet
O. 1. F. D.. 1985. . . -
30. Teha/iit, sy. 82; K:ırlığa. sy. ı 1: Kaya, syı62. Gnziili'ııiıı 31. Tehdilit. sy. 122.
Tclui.fiit'ü ynzış amacı ve yöntemi hakkında bak. fetlıullalı Huleyı: 32. Tehd{lil. sy. 82-3.
el-Medhal ile "/-Felsefe. sy. 44-51. İsk~ııd~riye 1982: 1vl. İbrahim. 33. 1. Medkıir. ei-Ga;:dli"l-Feylesti{. sy. 216 (l\•lihricfuıü ' l Gazilli içinde)
Feyylııııi, el-İmdnni "1-Ga;:d/i ve Aldkatıl "1 rakin bi "1 Akl. sy. ı ı 7. ,.d. Kahire. 1962. ·
1-.•lısır 1976; Yilhami Kuıııeyr, İbn Rılşd ve "1-Gazdli. et-Tehdilitcini. 34. Gaztili. el-İktisad li "1-İiıikad . sy. 160.
sy. 12. Beyruı 1986. 35. G:ız:ili, cı-iktisad, sy. 77.
adına hareket ediyorsun suçlamasına mulıatap olmaktan... razı gibi itiraz etmiyoruz. Bilakis biz lıaşnn ve neşrin
Bunun için Teb.:1füt'ünün muhtelif yerlerinde metoda dair tafsilatında açıklayacağınuz gibi şeriatın bunu tasdik
verdiğimiz ifadeleri tekrarlar. Zannediyoruz Gazali. ettiğini biliyonız.37 Açıkça görüldüğü gibi Gazilli filo-
bunun için Tehafüt'ünde Eş 'ariyye ya da Ehli Sünnet zoflarm metodlanna karşı çıkmal•ta fakat bazı temel
adına lıareket ettiğine dair llerhangi bir ifade kullarunaz. tutumianna karşı çıkmamaleta ve yukarıdaki rneselelerde
Gazilli zirkettiğimiz çoğulculuğun integrasyonundan -Rulıun cevherliği konusunda kelamcılara ters düşerek
kendi tomliğinin ve eğilimlerinin genelliğiyle uyuşan filozoftarla aynı kanaali paylaşmaktadır. Gazali
-her ne kadar lıaşr konusl!-Ilda, AJeınin kıdeminde... vb. Tehiifüt' ü sadece filozofların sözleriodeki tutarsızlık ve
diyalektiğin gereği kabullenmiş gibi gözüktiiğü ağu 'lar tenakuzlan (Tebafüt, teniikuz) açıklanıak için tasnif
oisa da- bir kapı açmayı başarabilınişlir. Nitekim üç tek- ettiğini belirtir. Aynı paralelde filozofların ·sözlerinin
tir mev·Luunda altyapının heterojen olmasına mukabil kesin-bir bilgi olduğu (ına'lfunen yaİdniyyen) ve lıatasız
vargılar homojenleş (tiril)miştir. Bunu farkettiğini olduğu iddialanın reddededs Gazai.i'niİl, vehmin ıni 'yar
sandığıınız İbn Rüşt şöyle der: "Gazilli'nin, okuyucularıru olamayacağını göstenne kaygısından olacak şu ifadeleri
şaşkınlığa ve kuşkuya düşürmeden önce, sözünü ettiği ilginçtir;Her ne kadar h asım olan . (filozof) cisınin
kitabı (kavaidül akaid) yazarak, gerçeği ortaya koymalıy lmdinı olduğuna inansa da hayal gücü onun hadis
dı. Bu kitap henÜZ bize· ulaşmarruştır. Onun bu kitapta oldu ğunu düşünmekten geri durmaz. Biz (kelamcılar)
belirli bir mezhebe yardım etmeyi arnaçlaınadığıru her ne kadar cismin hiidis olduğuna inansal• da,
söylemesi ancak Eş'ari mezhebine yardım etmeyi vcltminıiz onun kadim oldu ğu nu düşünmekten geri
amaçladığı samsını uyandırmamak içindir. 36 durmaz.39 Kant'ta rasyonel ınetafiziğin antinomi- ·
Gazall TelıMüt'tefilozoflann ispat ettiklerini lerinden birinin de illemin kıdemi olduğu düşünülürse bu
düşündülderi argüıuanlann sandıklan gibi burhani .
ifade anlaşılabilir.
olmadığını düşünür. · Mesela aşağıda sayacağınuz mese- S. Dünya, Miyar' ı Tehiifüt'ün bir parçası olarak görür.
leler bunu ortaya koyar: "Filozofların fi.lemin sani 'inin İbn Sina el-İşarat'ta mantık, tabliyyat ve ilillliyat şeklinele
varlığına dair delil getinnekten aciz oldukları (4. mesele) bir sıralama takip ebnekte ve manbğı tüm ilimierin
.4.1/iJh:mbir olduğuna ve illeti olmayan ild vacibu' l- anahtarı ve mukadd.imesi olarak gönnektedir. İbn Sina
vücfıd. varsaymanın caiz olmadığına dair delil gelinnek- manbk ile tabiiyyat ve ilillıiyat arasını sanki o ikisi farklı
ten aciz olmaları (5. mesele) Evvel'in cisinı olmadığına ilimlenniş gibi ayınr. Gaziili ise Tebafüt'te ilk 16
dair delil getinnekten aciz olmaları (9. mesele) Evvel ıneselede iliilıiyat bahislerini ele alırken son 4 meselede
gaynm bilıuez.sözlerinde aciz bırakılınaları (ll. mesele) tabiiyata geçer ve İbn Sina'nın hilafına tabiiyat ve ilalü-
insan nefsinin n1hiiru bir cevbeı· olup kendi başına kaim yatı ayınr. İbn Sina tabüyat, ilahiyat ve tasavvuf olarak üç
olduğu, yer tutınadığı, cisiın olmadığı, bedene bitişik şekilde meseleleri inceler. Böylece o tabii~yatı ilk sıraya
olmadığı gibi ondan ay n aa olmadığı; Allalı alemin içinde ilillliyat ve tasavvufu ikinci sıraya koyarken Gaziıli ilalü-
de değildir dışında da, Melekler de öyledir vb. konular- yatı ilk sıraya tabiiyyatı ikinci sıraya koyar ve filozofların
da ak/i burhan getirmekten aciz olmalan (18. mesele) Iıata1arının en çok olduğu iliınle (ilalüyat) kitabına başlar.
Beşer ruhlannın varolduktan sonra yokolmasının "Onların tabüyyat olarak. nitelendird.ikleri ilimler pek
imkansız olduğu, sonsuz olu[) yo luuğunun düşüoül e çoktur. Biz bunlardan bazılarını zikredeceğiz ki şeriat,
meyece~ şeklindeki sö~erinin iptali... (19. mesele) 4. 5. zikrettiğiı~z yerler dışında bunları inkar etmez ve onları
9. 18. ve 19. Meselelerde Gazilli kendi inancına uymayan tartışınaz. "4 0 Dalayısıla Gazali şeriate muhalif olması ve
görünüşte Allillı'ı inkara varabilecek deliller getirmiştir, olmaması açısından ilinleri tasnif eder. "Filozoflann
asimda illemin sanüne, bir olduğuna, cisiın olinadığına, ilfi.lıiyat ve tabiiyyat ilimlerinin tümündeki tenakuzlarını
insan nefsinin bir cevher olup bedene bitişik ya da ondan açıklamak istedik. Riyaziyatı inkar etmenin ya da ona
ayn olmadığına, beşer ruhlannın sonsuz olduğıına inan- mulıalif olmanın bir anlanu yoktur. Çünkü bu ilim hesap
maktadır bununla beraber alden bunların . tersinin ve hendeseye racidir. Mantılö bilimler ise ma 'ku tat
dilşilnülebi/eceği,aklın bunları nakzedebileceğini konusunda düşüncenin aleti olan birnazardır ve bu konu-
dı7şt1nilr.
Mesela 18. meseleyle ilgili olarak şöyle der: da önemli bir ilıtilaf yoktur."4ı Telıafüt'ün beşte dordü
"Biz onların nefsin kendiliğinden kiiim bir cevh er
olduğunu akü burhanJarla bilme iddialarıma itiraz edi-
37. Tehô{iit. sy. 210. ııeşr. M. Fahri.
yoruz. Şeriatın bunu oaJ.uttiğio i ileri süı·enlerin iti- 38. Tehti{ii. sy. 212-3. neşr. M. Fahri.
39. Tehti{ilt. sy. 113; Karlığa, sy. 36,37: Kaya, sy. 187.
36. lbn Rüşd. Tehti{iitı1't-Tehö{ilc; sy. 140. Krş. Gaza!i, Tehti{ilt, sy 123; 40. Tehti/lit. sy. 190. ııeşr. M. Fa!ıri.
çev:B. Karlığa, sy. 45. 41. Tehtif/it, sy. 47. neşr. M. Falui.
iliilıiyat bölümünden oluşur. Gazali Aleminfademini tabi- · tabiiyyat gibi bakmadığı düşünülürse filozofların tutarsız
i.vyatm oıü. olduğu halde niçin ilahiyatm bir problemi lıklanru anlatan bir kitaba daltil olmayabileceği
olarak değerlendirilir? Bunun cevabı İbn Sina okumasıy düşünülebilir. Onun İbn Sina'nın sisteıniııi ters çevirmesi
Ja çözülebilir. El-İşarat'a ,bakılırsa Şeylıu'r-Reis'in ınulıalifiııin metafiziği ınantık kurallarından hareketle
··Halk"ı sadece "mahlfik"un durumu olması itibariyle oluştunnadığını ilısas ettinnek için olabilir. Çünkü İbn
değil "iıaJ:un' durumlanndan bir· durum olması itibariyle Si na mantığı tasavvur ve tasdikte zihni hatadan
ele aldığı görülür. Hill'in ballerinin değişmesi koruyan ve doğru in aruşa ulaştı ı·an bir alet olarak
sözkonusu olamaz çünkü onun için bir zamanda tıalık görür. Gazilll'nin de kalkış noktası bu gibidir: "Filo-
değilken diğer bir zamanda ha.Iık olmak gerekir. zoflann en büyük lıilelerinden biri de şudur:İHihi ilimler
Binaanaleyh eğer o bir vakitte balık değilse tüm va- zihnin anlayabileceği en zor. mu ğl a!\ ve gizli ilimlerdir.
kitlerde halıl.< olınamalıdıt. Öyleyse o halık olduğu müd- Bu problemierin cevabına ancak mantilô ve riyazi ilim-
detçe malılukun da kadim olması zorunludur. Oysa lerin öne alırunasıyla ulaşılabilir. " Onları küfürleri
alemin lıudüsu ilahta durum (bal) değişikliğini gerektirir. konusunda taldit eden kimsenin mezhebieri konusunda
Telıafütü'l-Felasife, el-İşarat ve' t-Tenbihat'ın ilıtiva ettiği aklına bir problem ta.kılsa fılozoflara iyi bir zan besle-
gibi mantık, tabiiyyat, ilalıiyat olmak üzere üç bölüroden yerek şöyle der: "Şüphesiz onlann ilimleri bu zorluklan
oluşur, iki bölümden değil . İbn sına el-İşarat'ta tuğla çözecek mulıtevaya sahiptir fakat anlamarn zor oluyor
tuğla felsefe binasını inşa eder. Tabü bunu bidayette man- çünkü ben ınantiki iliıniere hakim olmad.ığın1 gibi riyazi
tıkla gerçekleştirir. Mantığı bir mum edinerek düşünce ilimleri de tahsil etmedim." Riyaziyyatın ilabiyatla Iıiç
labirentlerinde ilerler. Gazali ise bu binayı kendi ifade- bir alakası yoktur. Yine Filozoflar iliihiyatta .m antı k
siyle 'yıkma' rolünü yerine getirir. Gazfili Tehafüt'ten kuraU annın biçbirine dayanmamışlardn·..ı3 İbn Sina
önce yazdığı Makasıd'da felsefi ilimleri İbo Sina'nın ilimler lıiyerarşisinde metafizik en yüce ilimdir. Çünkü o
talôp ettiği metoda uygun olarak ınantikiyyat, tabüyyat ilk varlığı konu edinir.
ve ilalıiyyat olarak oıtaya koyar. Telıafüt'te ise manuğı 1. 4. MANTIK-METAFİZİK BAGINTISI,
kitabın sonuna ayn bir bölüm olarak koymuştur. Yani
'İN'IKASI EDİLLE' ve REDDÜ'L GA.i:İl İLE'Ş-
mantik bölümü (Mi 'yar ii '1-İ/m)Tehôfiit 'ün bir parçasıdır. şAB:in
FiUıakika o kitabına ilab.iyat ya da tabiiyyat ismini ver-
memiş onun ismini Telıafüt 'ül-Felasife koymuştur. Gazali "Mantık ilimlerin girişidir. Onu tam olarak
Dördüncü mukaddimede Gazali mantığın filozoflara has . bilmeyellin bildiği ilimiere güven olmaz.''l diyerek man-
tık ilıııini zaruri kabul etmiş ve müteahlıirin tarikinin
bir ilim olmadığını mütekellirnlerin ona "K.itabu'l-Cedel,
Medfuiku'l-Ukül, Mi'yaıü 'l-İlm" vs. dediklerilli kayde- ivme vericisi olı;nuştur. O bu devrimiyle. sadece
der. "Fakat biz lôtabın sonunda Medariku '1-Ukül 'u Aristoteles ınantığım içselleştinniş olmuyordu;
açıklaınayı gerekli görüyoruz. ÇÜl]]<ü kitabın ın$sadıru Mütekaddinünin metodolojilerini de yıkıruş oluyor
kavramak için o bir ar aç niteliğindedir. Burada kitabın böylece kelam mirasım yemden şekillendiriliyordu.
sonu (fi iihiıi' l-kitab) ifadesinden kasdedilen kitabın Mütekaddirrün kelaıncılardan olan Eş'ari. Bakillaru,
haricinde değil ve fakat kitabın sonundaki cüzdür. İsfereya.nl'nin Aristoteles rnantı~ konusundaki olumsuz
·'Filozofl~ ilab.iyat ve tabiiyyal ilimlerinin tümündeki
tavrrlanru besleyenargüman şu idi : Delilinin butlanından
teoakuzları açıklamak istedik. Riyaziyatı inkar etmenin
medlülun butlanı lazım gelir. Buna göre mantık mütekel-
ya da ona muhalif olmanın bir anlamı yoktur. Çünkü bu linüerinin delillerini çürütürken bu delillerin müdafa
ettiği asıl dini inançlan da çürütınüş sayılırd.ı. Onlar bazı
ilim hesap ve hendes~ye racidir. Mantıki bilimler ise
ma 'kulat konusunda düşüncellin aleti olan bir nazardır ve alddeleri delillerle ispat etmişlerdi. Mesela "araz vardır,
bu konuda önemli bir ihtilaf yoktur. Mi'yaıü'l-İlm arazlar Mdistir, cisimlerin onlardan hilli olması inlkiın
sızdır, havailisten hilli olmayan da hadistir" diyerek
kitabında bu kitabın içeriğini anlamak için gerekli konu-
Iann bütününü (min cümietihi) açıklayacağız. alemin lıudiisuna istidlal ettiler. 2 Aslında bu atom
"Buradaki "min cümletihi"den kastedilen "Tehafiit
ler için bak. S. H. Nasr, Refleclıoııs On Methodology ln Tiıe Islamıc
kitabı"nın tamamıdır. Mantık konuları Gazali'n.İ.İl ifade-
Scıences. sy. 4 vd. Haındard lslanıicus, vol. 3 no. 3 Pakistan 1980.
siyle Tehafüt'ün bir parçasıdır, müstakil bir kitap değil. 43. Tehô/lit. sy. 44-5; en-Necaı, sy. 6. neşr. M. Anıôir.ı.
., .Kitap kelimesi ise bilindiği gibi 'kısm' ve 'fasl'anlaırun 1. Gaz:ilf. el-Mıısıas{a, sy. 21; sy. 11.
da kullanılabilme:b.'tedir:U Gazali'ııin mantığa ilab.iyat ve 2. lbn Haldun. ı\-lııkaddime, sy. 1084-5-6, 1166, İstanbul. 1991. Eş'ari
skelanııııdaki ınukaddimeler (öncüller) şunlardı:"Cevher-i ferd
(ntoın)vnrdır'', "Halft vardır". "Araz arazia kaiııı olmaz"Atoıııculuğun
42. Bak. Mi"yarıi'l-İlm, neşr. A. Şeınsuddiıı, sy. 5-17. Karş. en-Necat, ve halanın ıuütekellinılerin delilleriyle olan ilgisi ve nıedllıliitı
sy. 416. Kalıire 1938; Y. Kunıeyr, İbn Sinfı, sy. 23. Beynıt 1985. (Alemin hııdüsu, Alla.Jıııı ispalı) için bak. 1. 1. Hakkı Yeni İ/m-i
nazariyesine dayaruyordu. Bu Ebul Huzeyl'in ortaya birine zıt olduğunu bilıneleridir. Kelamcıların böyle bir
attığı ve özellikle Eş'rui, Bakilliini ve Ga.za.u'nin lıocası metafıziğin dayandığı mantığa karşı çıkmakta ne kadar
Cüveyru çizgisinde önce alemin daha sonra Alllliı'ın var- haklı oldukları meydandadır.s Organon incelenirse. man-
lığı ınedlıllatına sarkan bir delildi. Atom teorisinin temel tığın felsefe ile olan karışıklığı görülür. Aristoteles' te de
varsayınu, aksiyomu yan diru yan akli . idi. Allillı ve mantık metafizilde sıkıdan sıkıya ilgilidir. Gazali'den
alemin nitelikleri itibariyle farklılığı-Allalun sonsuzluğu. önce Ehl-i sünnet alimleri arasında mantığın red-
alemin sonluluğu- bu yargının akli yönünü oluştururken dedilınesini Ali Sedat meıafızikle ilgili lçonulann manuğa
(Cin:28) deki ayete mebni olarak Allillı'ın herşeyi bir bir karıştınlmasına bağlar ve bu konuda Ehli Sünnete destek
sayması için cisimlerin. bir yerde sayı itibariyle nillayete verir. Çünkü onların reddettikleri ıuannk kurallan değiL
ermesi diru yönünü oluşturuyordu. Alem cisiınlerden belki herhangi bir mesleğe bağlı kalınarak yazılan manLık
oluşmaktadır. Öyleyse'yaratılııuşın' 'yaratılmanuş ' olan- kitapla- ndır.6 Aslında ·bir ınesleğe ' bağlı kalınarak ınaıı
dan farklılığının tesbiti cisimler üzerinde yapılacak ana- l.ık kitabı yazınale doğaldı. Nitekim · Aris to tel es Mantığı
lizle gerçekleşecektir. Onlar Yukarıdaki akli ilkeye konusunda olmnlu tavır takınan Gaziili mantık konulaıuu
binaen cisıııin son bir parçada durması gerektiğinden içeren Miyar'da aklı inceled<en ınütekelliınleriıı alul
ınütevellit "cevher-i ferd" i ortaya koyınuşlardır. tarununda İn'ikas-ı Edilleye inanan Kadı Ebü Bekr
Gözleınde bunu desteklemektedir, Mesela fıl ile kannca Bı1ldHinr nin tarunuru verir. ··eaizlerin cevazını müstalul-
ara~ındaki cisiınsel farldılık düşünülürse bu ortaya çıkar. Ierin islihalesini bilmek içiıı zaruri bir iliındir: bir şeyin
Cisiınler ve cevlıer-i ferd , ce\'lıer ve araziardan oluşmuş ayrn anda kadim ve hadis olmasmm nıuhallilıi gibi."
tur, anızlar baki olmadığına tabiri diğerle değişliğine göre Görüldüğü gibi Bakilliini ve Gazali in'ıkasta anlaşa
hadistir öyleyse tüm aıem hadistir çünkü bütü.İl alem masalarda akıl kavramını kendi kelam görüşleri doğrul
cevlıer ve araziardan meydana gelmiştir. Böylece ıllemin tusunda örneklemiştir. Nitekilll Gazilli Telıfrfüt'te alenlin
Jıucj.üsu ispatlaruruş olur. Buradanda hareketle 'Alem la'denıinde bir şeyin ayru anda hem kadim hem de hadis
hadistir, her hadisin bir mulıdisi vardır, Öyleyse Menlin olaınayacağ1rn önemle vurgular.7
de bir muhdisi vardır' denilerek A1H1h'ın varlığım da Eş'arller Mutezile ile girdikleri ınünazara ve
ispatlaınışlardır. Mütealılıirin dönemi kelaıncıları
ınünakaşalarda onlardan etkilenmjşler, onların aldi pren-
me!odolojilerinin önemli tiir aksiyoınu olduğundan atom- sipler olarak ortaya koydukları önemıelerin bir çoğunu
culuğun reddiyle-Cevher-i ferd-Allalı'ın redeli arasmda
ay nen beniınsemişlerdi. Eş'al'!' ler gaib hakkındaki
far~ gömıüyorlardı.3 Bwıa neden olan Aristoteles'in man-
görüşlerinin sılıhatini karutlamak için ınutezilenin yaj)-
tık sisteminin kendi sistemlerine aykırılığı idi ki doğal tığı gibi "Şiib id"e müracat ederlerdi. Böylece bir kelaın
olarak bu · farklı sonuçları doğurur. Gerçeklende
. fiziği oluşınuştu. Şalıid asıl. gaib ise fer' oluyordu.
Aristoteles'in mantığı ınetafızilde sıkıdan sıkıya ilgilidir. Eş'mi' ler de lıasıınlarıyla münazarada kendilerine özgü
Çünkü Aristoteles'e göre zihnin kanunlan ayrn zamanda akli önenneleri oluşturmak zorunda olduklanıu ve bu
varlığın da kanunlarıdır. 4 Ebu'! Huzeyl el-Allaf'a
önem1elerin kendi akidelerini temize çıkanrken hasımlan
(228/849) kadar kelaıncılarda mantık ve felsefe terimler- Mutezileninkileri iptal etmesi gerektiğini gördüler.
ine pek rastlaıunaz. Değindiğiıniz gibi kelaıncılann Böylece iki mezhep aicısmdaki mücadele önermelcr
Aristoteles mannğına karşı çıkmalarının sebebi Kur' an' ın üzerinde yoğıınlaşnuş, önemıelen çürütülenin aldticleri
getirdiği ilaili hakikatlerle Aristoteles metafıziğiıiin bir- de çürütülınüş olacal<t:ı. Mutezile' de akıl nakilden önce
olduğu için mezbeb ile yöntem arasında bir çelişki yoktu.
Kelöm. sy. I 79-180-18 1. H alla, Biikillani "d~liller akid.:ler Bu yüzden filozoflarla tartışmalannda dahi Aristoteles
ınesebesindedir" demiştir. Gıızıilrden itibaren nıüte:ılılıidıı ııı·ıkası
ınanuğına başvurmuyorlardı. Kelamcılar mantığı şer' i
reddettiler. İbn Haldun 1086-7. 1165-6. S. Uludağ Gazıiti"niıı lilo·
zotlıuı reddine rnğıııeıı, ıııuııtıktaki ka ideleri düşünce faaliyetine esas akaidden tamamen farklı olan felsefe ile benzeştiği içiıı
alan kelanıcılarııı aşağı yukan Aristoteles gibi düşündüğünü söyler. dikkate alıuadılar. Eş"ariler Mutezileden devşirdikleri
Aristoteleş fiziğinin ve teolojisinin vllcuda getirilmesi v~ya anlaşıl
yöntemle kendi m~zlıebleri arasmda çelişki yaşaınışlardı.
mıısı için mantık bir alet vazifesini gönnüştür. Mantıktaki düşOnc~
tarzı ele alınarak fizikıeıı meıafızige ul;ışılınıştır. bak. İbn Haldun .
Bu çelişki sebebiyet ilkesi gibi akıl kaynaklı olan ilkeleri
Mukaddinıe, sy. 1169.: Ş. Gonaltay. lbn Sina ve Mantık. sy. 3. 1. S. inkar etmekle birlikte aklın foksiyonlanna sanlmalandır.
H. T içiııde; Y. Şevki Yavuz, T. D. V. 1. A. Delil nıaıl sy. 136-7.:
1. ~ulluer, T. D. V. 1. A. Cevher ıııad .. sy. 453.; Y. Şevki Y avuz. 5. 1\1. ~aya, islam Diişıincı:si ve A rıstoteles Mannğı. sy. 51, lıinı v.:
T . D. Vi. A., Ar.ız nıad. sy. 338.: WoUsan. Ke/am Felsefesine Giri~. Saııaı. S<t)-1:7. 1986.
sy. 53-4-5. 6. N. On~r. Mancık Felsefesi .Vedir? Felsefe Yolunda Dıişıinceler
3. Daha geniş bilgi iı;iı1 bak. A. Sami Neşşar. Neşe tü ·ı.fikri·ı-lslüıni. sy. içinde. sy. 167; İbn Haldiın, .Mukııddiıne. c.2, sy. 1086.
475-6·7 7. Haııa Gazali ilmide kadim w hndis olnnık ikiye ayınr. Gazali, e/-
4. N. Öner, Klasik Mantık. sy. 16, Ankara. 1996. Menhıil. sy. 42.
Bu aklın ürünlerini benimseyip onu tesis eden teorik gerekirdi:Gördüğiim ve incelediğim her ftiil cisimdir. Bu
prensipleri reddetmekle eşdeğerdi. Gazili ile birlikte kıyası yaparıa sen alemin ffulini gönnedin bunun için
mantık şer' i ilimlerden tamamen farklı olan felsefi ilim- onunla ilgili bir lıüküm veremezsini denmelidir.t3
lere benzeınekten kurtulmuş muydu?S Gazilli el-İktisad' - Aristoteles Mantığı Arap-İslam kllltürü içinde tesis
. da maritiki luyasın kclanı ilmindeki tatbikinin en geniş edilirken beyfuü kıyasın (Fiikihlerin layilsı, kelamcılann
örneklerini verir. Buradaki layasta öncüllerden zonınlu reddü'l gil.ib 'i) lafız-nıfuıa ve kıyas-talil problematik-
olarak çıkan sonuçlar Eş'ari kelanunın iddialandır.9 O lerinden elkileruniştir. Bir metod olarak Aristoteles nuuı
ala! yürütme metodlanıu-üçe ayırarak heı· bilgi ild öner- tığının başka bir metodun yerini alınası hedeflenmiştir ki
meden çıkartılarak elde edilir. der. Fakat asıl olan bu o da gaibin şairide kıyas1dır. Lafız-nıana ilişkisi beyan
iki önemıe arasında bir bağ kunn'*tır. Bu bağ şarta mantığının ana problemi olduğu için ileride lafızlar ve
uygun olarak kumiursa üçüncü bir bilgiye ulaşılır. mantıksal delaletleri bölüıuü Farabi'den itibaren mantığm
Buradaki iki önenneden büyük ve küçük önerme· şarttan önde gelen iki konusundan biri olan ·tasavvuratın önemli
da kıyasta asıl rolü oynayan, sebeb ve illet olan orta te- içeriklerinden biri olmuştur. Bakillfuıi (ö. 403) ile birlik-
rimin kastedildiği açıktır. ıo Kelaıncılann akıl yürütme te "hakkında delil olmayan şeyin varlığının yani gaib
metodlannın barındırdığı eksikliklerin lafıa öncelik verip olupta kendisine şa.Iridten delil geririlemeven h~r şeyin
manayı ikinci sıraya itnieleri olduğunun farlanda olan bôtıl olması kanaali ya-ygınlaş11. gayb ve şeluidet aleıni
Gazili ·ye göre önce manalar belirlerunelidir. "Bal" illet malul ilişkisiyle birbirine bağlandı, şcihid gavb için
problenıirıi ele alırken zatın ilim stfatıyla stfatlanrnasıyla varlık şartı oldu." Bu dinin savunulması için bir yol
alim olması arasında fark alınadığı karıaatindedir. Zaten olmaklan çok doğrudan din inanç sistemini olumsuz et-
burada ilmin kendisi bir lıaldir. Fakat ınanaları lafızlardan kileyen bir yaklaşundır.ı.:ı ·
elde edenler iUet ve malul konusunda (Lalil problemi) Aristoteles' te ınantık yöntemleri ontolojik salıada
yarılışa düşerler. Bilindiği gibi talil prensibine göre ilim
zihne hareket imkaru veren metotlan tayin eder.ıs
bir kişinin alim olroasırun illetidir. Öyleyse AUab. da ilim Realitenin kanuniamu yalıuzca ortaya koyan veya onlan
sebebiyle illiındir. Gazili bunun yanlışlığırun çok açıl< ispat eden disipline metafizik denir. İşte Reeri bilen· bu
olduğunu belirtir. Açıktır ki kelamcılann tali! görüşü
zilıni hatadan lcoıumak gerekir. Bunun için de "reelin
geçersiz olursa bütün metodlan geçersiz olur. Bu metod kanunlanın bilmek" lazımdır. Buna göre, Mantık da
da Gazali'nin yanlışlığını belirttiği "Reddü ·ı Gil.ib ile ' ş hareket noktasım Arisloteles'e göre, ancak metafizikten
Şrutid"dir ki bu metodun geçersiz olmasıyla Eş ' ari
alırrak zorundadırt 6 "Felsefe" ile ··metafizik" arasındaki
kelamcılann Allruun sıfatlanrun ispatı ile ilgili deliUeri de
fark "felsefe" nin konusunun hem insan tarafından
geçersiz olur. ı ı yaratılmış şeyleır, hem de insan tarafından yaratılmanuş
Bir cüiide bulunan hükıuün o cüziye benzeyen belirli şeyler olmasına karşılık "ınetafizik" in konusunun insan
başka bir cüziye aktarılmasına "temsil" . denir. Gaz..'Üi tarafından yaraulmamış şey ler olınasıdır.17 Aristoteles' de
temsile fukalıarun kıyas mütekeUim.lerin ise "recldii '1 düşünce varlığı tabidir, mantığın yasaları aslında varlığın
gôib ile 'ş şah id' ( Görünenden hareketle görüroneyen yasalandır. Metafızik' te bir şey in ayru ıaınanda hem A,
hakkında delil getirme) dediklerini kaydeder. 12 O şalıilten lıem A olınayan olınasıru düşürunenin imkansız olduğunu
hareketle gaib hakkında verilen hükümlerde bazı sırurlara söyleyen düşünce yasasını, bir şey in ayru zamanda hem
ıiayet edilmesi gerektiğini düşünür. Mesela bina yapan A, hem de A alınayan olınasırun imkansız olduğunu
ustayı fful ve cisim olarak gören kişi fiii l cisimdir kanaa- söyleyen varlık yasasından çıkarır. ıs Mesela Aristoteles
Line vanr. el-Fai.l kelimesinin başındaki eliflam istigı-ak tabiat felsefesi sadedinde ilk hareket ettirici fıkrini ileri
ifade eder. Bu ise Önenuenin külli olduğunun düşünilime
sine yol açar ve şöyle bir kıyas düzenlenir: (tüm) failler 13. Gaı::ili. Mi)·ar, sy. 157-158. Gaı:ali. ef.:lfenhıil ncşr. M. H;ısan
sürdüğünde, bunu bu " hareket etmeyen barel{et ettiıi bet, safsata ve şiirden ibaret olan ve luyasın uygulama
ci" fikrinin kainattaki hareketin prensibi olmasırun yerini oluşturan beş Iritabı (sanat) bu konu hiÇ mevcut
varsayılmasırun m antı.I<Sal bir zoııınluluk olmasından değilntişcesine ihmal etttiler. Halbuki bu fende mühim
dolayı yapmıştır.t9 Yine Nesnelerin varlığı ile ilgili fonn- ve mu temed olan da bu husustw·.2t
ların yani kat ego rilerin kavranmasına oları ihtiyaç.
Felasife şu ayanda biri zat. diğeri mevcudu müşahed
inceleme konusu tabiat alemi değil de uliihiyet iilemi olmak üzere iki şeyi ispat ediyordu. Aristoteles mahi-
olduğunda sözkonusu olmayacaktır. Çünkü ulühiyet
yet-i neviyeyi mevcudat-ı ayniyye için mufank değil
alemi tanım gereği varlığın nicelik, nirelik, zaman. mekan belki mukiri:n olarak ispat ederek onlann ezeli ve ebedJ
gibi kategorilerin he;lıaı:igi birisiyle sınırıanmadığı bir olduklanna kail olmuştur. Felasife ispat ettikleri eşya
aıemdir. İslam inancına göre de bu alem yaratılniışlara zilunde iken onlar bu eşyayı hariçte sabit itikad ediyor-
benzeınez çünkü Allruı'ın aıemidir. Bu yüzden "katego-
lar,vücüdu zihnfyi vücı?du ayni . zannediyorlardı.
riler" bahsi, mantığı, Eş'ari akidesi gibi kurulu ve hazır MütekeUimin nezdinde ise külli mücerred bir itibari
inanç sistemlerini savunmak için kullanmak isteyenler zihni idi, mahiyeti neviyenin hariçte vücudu yoktu; Bu
için hem tehlikeli kaygan bir zemin ve lıem de gereksiz bir cihetle külliyat-ı iiarns ve ona mübteni olan kavl-i şanh
faaliyet ~am haline gelecektir. Konu yeni bir bilgi edin- (tarif) ve makillat-ı aşara batıl olmak lazım geliyordu.
mek değil hazır inarıçiann savunulması olunca kıyasın Görülüyor ki usillu mantikiyye ile usillu kelfuniyenin biı'
öncüileri ·sadece bu inarıcı destekleyen türden öncüller leşmesi kabil değildi. Gaziili eslafı olan fuhill-i elıl-i
olacaktır. Böylece öncüllerin Aristoteles'in kendi tabiat inzara muhalefet ederek terkib-i akliyyi, malıiyer-i
bilimini matematiksel kesinlik seviyesine yükseltrnek nevi-yyenin hariçte vücudunu, ehl-i mantıka muvafakat
üzere bina ettiği öncüller olarak tasnif edilmesi yerine, ederek. kabul ehniş; İn'ikas-ı edilleyi reddetı:nişti ... Yani
kelam ilminde "burhan"ın öncüllerinin duyulur, müte- kudema-i miitekellimfn ismiyyündan. {elôsife-i İslamiy}'e
vatir )Jaber, mucizenin imkarn vb. öncüller haline geldiği tasdvvuriyyündandı.22 Görüldüğü gibi ( İ. Hal<IG
ni göiüyoruz. Aristoteles mantığı sadece alet olarak.kabul Gazilli'nin eslafına mulıalefet ederek ehl-i mantık gibi
edilmekle farklılaştınldı ve köklü değişiklikler yaşad.ı.2 0 teıkib-i akliyyi ve mfıhiyet-i neviyenin hariçte vücudunu
Gazilli ile birlikte içselleştirilen mantık saf Aristoteles · kabul ettiğini iddia eder. Oysa· başka bir eserinde :filo-
manuğı değil,. farklılaştınlıriış, deforme edilmiş, sadece
zoflann gerçekçilik Gazali 'nin de isıniyye taraftan
alet ol'an ve malıiyelinde bir çok değişikliklere ekiemelere olduğunu söyler.n Doğru olan da budur. Çünkü Gazali
maruz kalan Aristoteles mantığı olmuştur ki İbn Haldun ehl-i ınantık gibi mahiyet-i nev' iyyenin hariçte vücudunu
bu d~mu şöyle tasvir eder: ... Sonra müteahbirio kabul etseydi -Yani filozoflar gibi tasavvuriyyundan
denilen aliniler . zuhur etti. Mantığm terimlerini olsaydı-, İzmirli 'nin Aristoteles için parağrafın başında
değiştirdiler. Beş külliyi tetkik etmenin serneresinden . isabetle dediği gibi alemin kıdemini kabul etntiş olurdu.
ibaret olan hudud ve rusüın balısini beş külliye eklediler. Oysa bu mümkün değildir. Bu konu Tehafüt'te filo-
Bunları kitabu'l-Burhan'dan buraya naklettiler, ınakfr[atı
zoflarm üçüncü ve dördüncü delilleri olarak imkan,
(kategorileri) lıazfettiler. Çünkü makillat konusu doğru ınüınkün, madde, ınadum ve tümeller dolayımında geçer.
dan değil dolaylı olarak mantık açısından tetkik edilmek- Bunu genişçe incelemeyi bir sonraki makaleye bırakırsak
teydi. Kıyası maddesi (kendisi) açıs~an değil istenilen- kısaca şunlar zikredilebilir: Gazali imkan konusunda filo-
led vermesi açısından lrullandılar. Burhan, cedel, hita- zoflarm şöyle dediğini nakleder:"Vucud imkartı var
olmadan önce vardır. Varoluş imkanı izafi bir nitelik
19. Cabiri, A. i. A. K. Y. sy. 595; Aristoteles, Fizik. 250 b 10-267 b
25. Arislotele retoriği de mantık bilimi ile politikamu etik dalının bir
birleşimi olarak görür. Aristoteles, Retorik, 1359 b 5- 10. Aristoteles 21. fbn Haldfın. Mukaddime, cil ı. 2, sy. 1165; N. Öner, Klasik
"her şeyde mateınatiğin kesinliğin i aramamak gerekir. Matematiksel ı'-!anlik. sv. IS4. Ali Sedad kııtegorilerin mantığı değil de ıneıafıziği
kesinlik sadece maddesi olmayan varlıklar sözkonusu olduğunda ilgileııdirdiğiııi söyler ve İslam dOşOııcesinde mantığa hücüm eden-
isteımıelidir. Dolayısıyla ıııateıııaıigiıı yömteıııi doğa biliminin yön- lerin, mantığın bu bölümünü hedef aldıklnnru, kelamcıların da bwı·
temi değildir. Çünkü doğanın ıomo muhtemelen madde_içerir" der. lan dış dünyaya uygulanamayacak sırf zilıni şeyler saydıklarından
Aristoteles, Metafızik, 995 n 15-20; Matematik ve Fizik arasuıd:ıki dolayı, daha sonra gelen mantıkçılann bu konuyu mantık kitaplaruı
fark için W. D. Ross, Aristo'da Tabint Felsefesi, sy. 161 vd. "Şayet darı çıkardıklarını belirtir. N. Öner, Klasik Mantık, sy. 38: 1.
onlann metafiZik lıakkuıd:ıki bilgileri tabminden anndınlmış kesin Eıııiroğlu. Ana Hatlaflyla Klasik Mantık sy. 84.
knıutlara dayanıyor olsaydı, matematikte olduğu gibi bu konuda da 22. 1. f. Hakkı, Yeni İlıu-i Kelô.m, sy. 51-2-3.
(metafizik) görüş ayrılığına d!lşınezlerdi" diyerek bunu filozoflnnn 23.1. 1. Hakkı, İslamda Felsefe Akımlaıı, sy. 188. ~elaıncılaruı
metafizik sferdeki dtişOncelerinin zayıflığıııa delil saymıştır. isıııiyyfından olduğuna ve kOIIiy:ıtın somut varlık sferinde olduğunu
Anlaşılan bu konu Farabi döneminde de ciddi bir problemdi. G:ıziili. dOşOıunedikleri ve nıakfıhitı ziluıi olarak algıladıklan hakkında b:ık.
Teh:i.filt, ııeşr. S. Dünya, sy. 77. Ali Sami, Neşşar, NeşetO ' l-Fikri' l-İslanıi, sy. 475. Kalıire. tarilısiz.
20. Ci\biri, .4. !. .4. K. Y. sy. 596-7. (ikinci b.)
olup l<endi başın a va rolamaz. Onun mulıakkak izafe bir ınaballi zorunlu görmesi üzerine"her muhal bir şeyle
edileceği bir mahalli olması gerekir. Bu malıalde nitelenen maddeve iza{e edilemez, Allahın şerikinin
maddedir. imkan maddenin bir vasfıdır. Maddesi olması muhaldir ve bu konuda iıntinAnuı kendisine izafe
olmayan maddenin hadis olması mümkün değildir. Eğer edilebi leceği bir madde yoktur"diyerek önemli bir
hadis olursa onun varlığuun mümkün oluşu, varlığından karşılık verir.29 Gazali'nin kendisini alenun kıdemine
önce olurdu, varlığırun iınkanı kendiliğinden kaiın olur- götürecek vücUdu ziluılnin vücUdu harice mebru
du ve lıiç bir şeye izafe edilemezdi. Oysa imkan izafi bir olduğunu yani mahiyeti neviyyenin hariçte vücudunu
nitelik olup lieodiliğin deo kaim o lm ası düşünülemez. Aristoteles gibi kabul ederek kavrarncı olması mümkün
imkanın mümkün olması itibariyle kadim olan Allah ' ın değildir, ki yukanda Teharut'ten ve İbn Sina'dan
ilmine irca edilmesi (indirgenmesi) imkansızdır. Çünkü aktardığınuz metinlerden de bu anJaşılnuş olmalıdır. Bu
bilgi bilineni geı·elrtirir; bilinen imkan şüphesiz bilgiden noktada İbn Sina ve Gazali arasındaki öncelikierin fark-
başka bir şeydir. Üstelik o izafi bir nitelik olup. onun lılığı ve terminoloji uyuşınazlığı problematiğini ise bum-
dayanacağı (izafe edileceği) bir zat (öz) gerektirir. bu da da incelenüyeceğiz.
maddedir. 24 Gerçek imkan, bir şeyin yokluk halinde var
Farabi ve İbn Sina'nın metafızik alanda ulaştıklan
olabilmesi, var olacak durumda bulunmasıdır.25 Oluşan sonuçları, onların mantık anlayışlan ışığında değer
her şey oluşmadan önce özü !tibariyle ya, mümkün ya da lendirmeden birfalarn eksik hatta yanlış görüşlere git-
mümteılld.ir. Var olması müınteni olan zaten varolamaz.
meıniz kaçınılmazdır. Mesela Gazali Telu1:füt'te Farabi ve
Var olması müml<ün olanın imldinı varlığınd an
İbn Sina'mn mantık eserlerinde yer alan söz konusu
önccdir.26 Varlıkları mümküıı olanlara varlık dışandan
problemlerle ilgili görüşlerine yeterince dikkat lıar
anz olur, diğer şeylerin maluyetleri vardır ki bu caınış olsaydı, filozofların bazı inanç meselelerinde
ınalıiyetler imkanlar olup şeyler onlara göre varediiir.~7
Kur'an'ın öğrettiklerinden aynldıklannı öne süren
C. Saliba şöy le der: İbn Sina maddenin, suretin. meşhur tarilli suçlamasında biraz daha az acele ederdi.
hareketin, zamanın kıdenıini özünde Aristoteles'in delil- İki filozofta doğru bilginin elde edilmesi için endüktif ve
lerinden farklı olmaksızın dellillendirir. Mesela maddenin dedüktif metotlan birlikte kullandılar. lo
kıdemini şöyle ispatlar: "Her hildis hudusundan önce
Mümkinu'l-Vucuttur. Öyleyse bu varolma imkarn onun Gazali Aristoteles mantığına Kur'an'dan aldığı
varlığından önce hasıl olmuştur. Varlığın iınkanlığı faili n
..mizan" ve "kıstas" gibi isimler verdi. Gazali dalıa da
ona güç yetirebilmesi değildir. Eğer o kendi özüne göre ileri giderek Kur'an'ın temelinde suri mantığın yattığuu,
mümkün olmasaydı. fail, ona güç yetiremezdi. Bir şeyin gerek Hz. Peygamberin gerekse önceki Resullerin hep bu
mantığı kullandıklarını, bu mantığın Allall katında
özünde müml<ün olınası o şeyin makdur o lmasından
farklıdır, çünkü bir şeyin özünde mümkün olınası onun
Cebrail vasıtasıyla yeıyüzüne indirildiğini, onun vazi'ırun
zatımı göredir, bir şeyin mal<dur olması mucidine
ve nmallirninin Allah olduğunu açıkça ileri sürdü. Oysa
göredir. Biz varlığın imkanını varlığın lruwesi olarak bu mantığı, Aristoteles'in kurduğu biliniyor. Yine o
isimlendiriyoruz. Varolma gücünün (kuvve) taşıyıcısına Kur'andaki bazı ifadeleri ve bazı fı.k.bi istidlalleri sı1ri
mantığın kalıplarına dökmüşfür.31
(hamil) ise mcvzu . heyula (öz) veya madde d~riz.
Öyleyse her hadisi madde öncelemi ştir. ıs Gazali filo- 1. 5. GAZALI'NİN FiLOZ OFLARI TEKFİRİ
zoflam imkan dediğiniz şey aklın yargıs ından ibarettir
Teldir İslam dünyasında sosyal, siyasi ve elini bir
der ,;e ·filozofların bu modal kavranıların izafe edileceği
olgudur. Bu olgu o kadar yaygındır ki tekfirle suçlan-
manuş hemen hemen kimsenin kalınamasım tevlil
24. Tehafiit, sy. 1.19, 120; Karlığa, sy. 41-42; Kaya, sy. 192-193.
etmiştir: Filozoflan-Farabi. İbnSin a-tekfir eden Gazali
25. en-Necat. sy. 238.
26. en-Necat. sy. 219.
27. İlôhiyat, sy. 347. 14. Gaz:ili bu konuda şöyle der: '·Kudret imk:uı 2!?. Gazali'nin iınkııııı kad:ii ilkıldan ibaret gömıesi ve nıümkinatın
dan başkasına taalluk etmediğine göre, bundan, her nıümkfiııüıı mahalli olan heyulanın hariçte vücudunu reddetınesi hakkuıdabak.
zorunlu olarak makdur olunmuş ve kudret ile vui,.'U bulıutL~ olduğu 1\·l. AliA)lli, Gazöli. sy. 46. Tehô{lit, sy. 122; Knrlığa, sy. 45; Oli,·er
ortaya çıkar. Yine he.r mulıal. de makdur değildir. "Bak. iktisad sy. Leaman, İslam Felsefesine Giriş, sy. 71. lbn ROşd Gazall'nin bu
62. Böylece Gaziili Ibn Simi'dan farklı olarok bazı nıuhalkriıı mak- kuvvetli .s orusuna karşılık vennez. M. TOrker, Oç Teha{iit, sy. 260,
dur olabileceğini kabul etmiştir. Öyleyse Gaziili Telıafiıt ·ünde filo- 257, 258. Razi'nin de Madunıun sabit olıuadı~ına dair getirdiği delil
zoflarm Allalı'ın nıünıkOn alnıayan bir şeye güç yetirenıeyeccgi"' G:ız;ili"ninki ile ayıııdır. bak. F. Razi, Mıthassal. sy. 80; çev. H.
görüşünü doğru ııa.kleımi.ştir. Bak. Teha{lii. sy. 116; Kaya, sy. 189. Atay. sy. 52. Ayrıca bak. sy. 121: 79-80.
28. İlôhi;·at, sy. 181. 182; en-Necat, sy. 219,220. A}"T. bak. C. Saliba. 30. M. Aydın. Tıirklerin Felsefe J.:ıtlııüiine J.:atkılan, sy. 3.
Tarihul Felsefetil .4rabiyye sy. 230, 231. İşiiriilla ınüınküııüıı 31. Gaz:ili, Kıstôsıt'l-ivfustalı.im, sy. 16. vd. (ıy~v. Y. Arıkan) 1971 ;
varo1ıışu ik ilgili olarak bak. F. Olguner, Oç Tıirk-İslam Miite(ekkıri Süle)"lllaıı Uludağ. İbn Te}•mi}}'l! "de Mantık Meselesi, sy. 42. İsl:ı
İbn Sina F. R&i N. Tılsl Dıişıincesinde Varoluş, sy. 72 vd. ıni ,:\raştırmalar. sayı . .4 1987.
ıvıazeri ve Tartuşi gibi devrin tarunnuş aJ..imleri tarnfuıdan kevn ve fesactdaıı uzak beşinci unsur olduğunu söyleyen-
tek.fi.r edilmiş, kitaplarnun yalolınası için fetvalar verilmiş leri sapıklıkla suçlanuş, Kaderiyye (Mutezile) madumat
hatta bu Gaz.ali' nin Faysalü't-Tefrikayı yazmasına neden yok iken şeydir dediklerinden tekfu olunur çünkü bu
olmuştur: Faysal ' ın daluı başında ''Ey içi şefkat dolu alemin k.ıdemine götürür. Filozoflar arasında Saniin
ııassas ıııhlu ı~·~e:~!_Diııi nıuameıeıerinslriailiia-aair kadim olduğunu kabul edip bununla beraber alemin de
yazdığınuz (Bu eser büyük bir ihtiıruille bir· sonraki kıdeınini savunanların olduğunu belirten Bağdadi
b-öTülnae de göreceğimiz gibi İbya' dır. Gazali bu eserde Mwezile taraftarlanrun tJ/diirülmesi gerektiğini düşünür.-1
muamele ilminden bahsedeceğini söyler) eserlerimiz Q~ Gazali'nin kendisinden önce filozoflara yapılan eleştiri
hasetçi kimseler tarafından kötülenınektedir... iddialarına leri metodsuz ve halkı bile ikna edemeyecek eleştiriler
göre-ifŞ•i\1Tö1eiı1e6Tiiden "'i)fr da.iiııa bile ·aynımak olarak gördüğü lıatırlandığında filozoflan eleştinneden
küfüı:dür." ·'o aziılı bunun· üieririe- aıer ·usıiı tekfirin önce onun kendisinden önceki kel~m geleneğinde
yapıla!nayacağuu, ··oüıüii'1·cıa-·K'ıjrn~Tarüüll· oülillıauğlliıü nerdeyse hiç var olmayan muhalifinin görüşlerini objektif
belirtirieıt·için bu kitaoi ·};a·zi~IŞiit'".Avıil · eserde Gazali olaral< suruna (Makilsıd) -ki BağdMI'nin el-Fark'ı sub-
:Ha-n'beTfıerill-Fe;;k·~;~ isti;ayi.rectctettilcteri için Eş'ariteri. jektif tavırla yazılan eserlerden biridir- gayretinin nedeni
Eş'arilerinde teşbilıe kaydıklan için Hanbelileri, yine anlaşılabilir. Bu arada Gaziili'nin Batinileri reddinde
Eş' arlierin suatlan inkar ettikleri için Mfıteziley i, Bağdadi'ye de dayandığı hatırlanrnalıdır.
Mutezilenin de taaddüdü kudemadan dolayı Eşarileri tek- Gazilli Tehiifütünün biitime bölümünde çok açık bir
fir ettiklerini bunun bir çıkmaz olduğunu belirtir. 1 Dal1a ıarzcia-fılozöflarıtekfir ~e(iiüŞTir. s Tekfiilli iiangi inesele-
Gazali Bağda'f'a-geımeaeri' 475'te - ·NizaııfuiiiıüQ<'üıı lerde varid o1dügu"ko~~unda çok ilginç ayınazlık örnek-
desteklediği Eş 'ari Ebu' I-Kasım el-Bekri Nizamiye
leri varclır. Öyleki bu konuda.görüş bildirenierin bırakın
medresesinde bir dersinde bir ayete dayanarak Gazilli' nin luıngi kitabına dayandıklanm ikincil kay-
Hanb~lileri küfürle suçlar ve böylece şafiileri e Hanbeliler naklardan Ilailgisine ve ne şekilde dayandıklan da belli
arasında bir fitne çıkar. 488'de GazaJ..i' nin Cüveyıll 'den değildir. Bu ay mazlık örneklerinden birini de Hen ry
ders aldığı yer olan Nisabur'da Şafiler ve Hanefiler Laoust 'da gönnekteyiz: Laousı GazaJ..i'nin 20 suçla-
Kerrfu,n iyeye karşı birleşı!J.İşler ve bir çok insan masından dört tanesinin bütünüyle sapıklık ve tekfıri
kaUectilıniştir.::! İbn Sina da kendi hayatında tekfir gerektirdiğini diğer 16 ilirazı benimseyenlerin tekfu·
edildi~ni gönnüş" veoıiriüıila·~ııgırr 'farsÇa bir rubfü edilmesinin gerekmediğini çünhii bunla..--ın bidaUer
yaiiiüŞtir:· Beniı1ı gibi bir adamı tekfir e·tine~ ·kolay bir iş olduğunu söyler ve Watt'ın Muslıın Entellectual'uu refe-
değildir, Çünkü -beruiif ·inuırum gibi ·bfr-lıu~- kinise-efe
rans gösterir.. Oysa aıulan kitapta böyle bir iddia dile
yoktur, bu iısırda benim. gihi tek bir insan· b!Jlünslıi1~·. O
getirilmediği gibi -Watt 3 tektir 17 bidatten balıseder
da kafır olstı:rı:-::.: O halde öüt_ün ~~nyay_~ifin~~Jiir mQs- Gazilli'nin hiçbir kitabında böyle bir ifade buluıunaz .
Iimilüfyok
. ..... . -·- . ..
demektir.3
.
.·
Gazali daha TeJıılfüt'ün ııaıime bölümünde filozoflarun
GazaJ..i'yi tektir konusunda sadece kendi düşünceleri illemin kıdenti, Allall'ın cüziyyatı bilmesi, cismfuü luışr
değil, içinde bulunduğu dönemde halka kötü örnek olan olmak üzere 3 meselede tekfır edilmelerinin zorunlu
ulemfuıın tavn-ki o M unkiz'i bile felsefe ve ta'liın olduğunu çünkü müslümanlardan hiç kimsenin böyle ,
mezhebierinin kötülülderini ve bunları usulsüz tarzda red- düşünmediğini diğer 17 meselede ise müslümanlardanda
dedenlerin venniş oldukları zararlan anlatmak için böyle düşünenler fırkalar olduğu için -mesela
yazımştır (el-Munkiz. sy. 98-9) ve kendisinden gelmiş Mutezilenin tevellüd konusundaki düşünceleri ile fılo
olduğu ilmi gelenekle varolan düşünceler besleıniştir. zoflann tabü sebebierin zorunluluğu doktrinleri birbirine
Bunlardan biri de Bağdadl"dir. BağdMI'nin Ehli Sünnete yakındır- bu 17 meselede sadece bidat elilinden olduk-
mulıalif diye tektir etmediği hemen hemen tek bir fırka Ianna dair bir hüküm verilebileceğini söyler. Bazılan da
kalmarıuşllr: Sünnet Ebli illemin hudusunda, Göklerin tekfu konularına tabii sebebierin zorunsuzluğu meselesi-
yedi kat olduğu konusunda. el-cuz ellezi la yetecezza ni katar ki Gaziili'nin kendi ifadelerinden hareketle bunun
görüşünde ittifak etmiş Nazzaın ve filozoflan tek:fır doğru olıuadığı açıkUr.6 eJ:!YJunki±'çle_A.l@lin-kıdemi
etmiştir, filozoflardan Aıistoteles' in ileri sürdüğü feleğin konusunda fılozoflann görüşlerini hiç bir müslümarnn bu \
ı. FaJ•sal, sy. 24-5. terc. S. Uludağ. 4. Bağdadi, el-Fark, sy. 254, 257-8-9, 260, 280. 284.
2. Aynıılılar için bak. lbn Esir, ei-Kfuııil fi't-T:irilı, sy. 124-5, 176. 5. Tehôf/it. sy, 307 vd.
202, 251,313. Cilt. 10 Beyrut 1979. 6. Henry Lnoııst. Isiınııda Aynlıkçı Görit~ler, sy. 220-1. (çev. E. Ruhi
r"J.' Topkapı Sarayı, ÜçüneO Alımed Kütüplıitnesi, · 3303 sayılı (Şerhi Fığlulı, Sabri Hizınetli) lstruıbııl1999. Karş.l\-1. \Vatt, Mııslını Eııtel
v~·IOI:ılılıası Çegıııuni ·~en); t-..i. Şer.ıfettin· Yaltlaıya, İbn Sina 'nın lectual, sy. 46, 51 (çev, H. Özcruı); Teharutü' I-Feliisife, sy. 254.
Basılmamı ş Şiir/eri. (!. S. H. T. içinde) sy. 47. İstanbul 1939. (neşr. M. Falııi)
tarzda kabul etmediğini ve onların Allalı'ın sıfatiamu . diğer üç fırkanın ise lafsilatta mtilıalif olduklanrtı belir-
nefyeden Mutezile · mezhebine yakın olduğunu fakat lir.13 Valıyin salt dini bir mesele olmasından dolayı
Mutezilenin bu gibi sözlerle tekfirinin doğru olınadıgııu Telıafüt'üne almadığı söylenemez. Çünlcü valıiy üç tekfir
belirtere~ Favsalü 't-Tefrika adh
kitabında kendi ınezİıe ıuevzuundan dalıa fazla dinin usullerine taalluk eder.
bmernUiialii olaiJ!.çıiUıeCacefe--tekf~. ~ct~ci~rin do~ Kaldı ki Gazali Telıafut'ünde diııden yalıtılmış bir seyir
düşünmediklerini açıkladığını söyJ.erJ ··--·- ··-- - -· ·-· · takip etmi.ş değildir. On üçüncü ve yinninci ıneselelerde
-.. -· ·- ·~ -··-··· ......-...-.....-...~ --- -··· . bazı ayetler h'Ullaıuruştır. Bundan da öte üç meselede tek-
q~ali. F~y~~~=Te!:il<a'~~ı ~d..~ fi_!9.z.o(lg:Q ~ tçk:fir fir on yedi meselede bid'atçılıkla suçlaması bize ınütekel
eder. Hatta buna vacipaer. Yalıuz el-Munkiz'de Alenun limleıin tavırlannı hatırlatmaktadır. Çünlru Tekfir. bidat -
.Jodeıniıu --zikrettiği. ·ıüilde· biıi:ada · aıuııaı:.-~ J3u- ilginÇtir. vb. kavramlar kelain geleneği içersinde anlam kazanan
Felsefecilerin ''Allah ·ancak kendi nefsini bilir" yahut ··o. kavramlardır. Valıyin önenıine binaen Gazali'nin bu
ancak külliyatı bilir,s kişilerle ilgili cüzi hususlan bilmez'' problemi ili< olarak incelemesi gerekirdi. Gazall bunu
(feenunel umurul cilziya el-ınüteallika bil eşhas fela Tebfifül'te incelemediğine göre ülozoflann bu göıüşüne
ya'lemuha) sözleri açık olarak peygamberi tel\Ziptir. · sonradan ıuuttali olduğu düşünülebilir. Zaten ei-İktisad
Yine cesetlerin başrini de reddettiklerini ve bu konulann Telk1fütten sonra telif edilmiştir. Öyleyse Gazali tekfıri
tevil götünneyeceğini zira Kur'an ve lk1dislerde geçtiğini gerektiren tüm meseleleri Tehfıfüt'te zikretmemiştir.
zaten onlann bunun tevil olmadığım ·itiraf ettikleriıli Filhalcika el-Murıkiz'de tabiiyyat kısmında 'Tehafütte
söyler: "Halk akli (ruhi) haşri <ml aınak kabiliyetinde zikrettiklerimizden başka meselelerin dine muhalif
olduğu görülürse iyi düşünüldüğünde bunlann zikrettik-
değildiı-. Peygamberin halka bunu böylece anlatması
lerinuze dallll olduğu görülecektir"der.ı4
caizdir. Bu yaJ ancılılcra değildir. Dolayısıyla Peygamber
maslahata uygun olaıu söylemiştir." Gazali'ye göre Gazali tekfirin sözün yalan ve savunaıun iııancııun
nübüvvet ınakanuru bu gibi rezike sözlerden tenzilı calıalet olduğunu haber venne anlanurun da bulunduğunu
etmek lazııu~ır.9 Böylece İbn Rüşd'ün Faysalü'l- ve bunu · akil delillerle bilmenin mümkün olduğunu
Tefrika'da Gazali'nin icınaıun delil olmasının meşkuk söyler. Bir kiınse bir şahsın kafir olduğunu ya şer'i bir
olduğuiO ifadesine dayanarak tekfırde yuınuşadığı iddi- . esasa dayanma!< ya da bu esasa kıyas etmek suretiyle
as~n doğru olmadığı ortaya çıkıruştır. idrak eder. ıs Gazali el-İktisad'ta da fılozoflann tekfıriıun
Gaziili fılozoflann Allalı'la peygamber arasında vuku üç konuda kesin ·olarak yapılacağını söyler. Filozofların
bulan vahyi izalılanndaki görüşlerinin şeriatm tümünü Alemin yaratıcısını, nübüweti ve peygamberinüzi tas-
red anlamına geldiğini söyler. Filozoflar Hz. dik ettiklerini ve fakat şer' i naslara ay kın düşen bir takım
Peygamberin Allalı'ın kelanuru anlamasım uvku esnasın inançlara sahip oldııldannı belirtir. Filozoflam göre
daİ<.i bazı hallere benzetirler_ı ı '·Uykuda olan bi'r kimseıli n peygamber insanlara gerçeği aniatma ve onların bunları ·
gördüğü rüya hayalden ibarettir. Hz. Peygamberin anlamalarırun zorluğundan hatta inılmnsızlığınclan dolayı
Allalı'ın kelanııru anlaması, kanşık bir rüyaya benzeyen bakikati açıklamaya ka dir olan1aınıştır. haklıdır da çünkü
talıayyüle bağlandığı takdirde, Peygamberin buna güven- bununla insaniann iyiliğini murad etınişlir_ ı6
ınemesi gerekir. Sözün özü onla ı· ne dine, ne de İslam' a Peygamberlerin bir takım faydalardan dolayı yalan
inanmaktadırlar. Onlar ancak kılıçtan kendilerini koru- söylemeleri caiz olursa söyledikleri her söze yalan
maya çalışırlar.ı2 Gazau'nin Tehafüt'ünde bu ıneselede nazanyla bakılır. Ga7.iıli "Bununla beraber niçin onları
(valuy) filozofları teldir etmemesi çok ilginçtir. Gazall teldir ettin" denirse '"biz deriz ki'' der: "Kesin olarak
filozoflann dinin usullerine taaruz ettiklerini söyler ve şeriatın bize bildirdiğine göre Allalı' ın elçisini yalanlayan
kimse kafırdir. Onlarda peygamberi yalanlamalüa ve
7. el-Munkiz, sy. 42, 43 (neşr. A. Şeııısuddin); (çev: H. Güngör) sy. 35-
bunun için fasit mazeretler uydunuaya çalışmaktadırlar.
6.
8. A. Şeınşeddin neşıind~ kelimat olarak g~çiyor bak Faysabi 't-Te{rika Gazall hemen akabinde Mutezileyi ve Müşebbiheyi
sy. 133 zikr~der ve fakat görüşlerini ictilıad olarak değerlendiriL
9. Fa}·salıi ·ı -Te{rika (neşr. A. Şeııısuddin) sy. 132-3 Beynıt 1986; çe,·:
Çünkü onlar kıbleye dönerek naıuaz kılarlar ve Allalı'tan
(A. Turan Arslan sy. l70; çev:S. Uludağ sy. 48-9 Ayrıca S. Dünya
da Gazali'nin Telıatlit'teki küli-sözünün Faysal"da da aynen geçerli başka Tanrı yoktur ve Muhaınmed onun elçisidir der-
olduğu kaııaatindedir. Gazali, Fa)'salii't-Te[Nko, sy. 141. ler."Bunlann tekfir edilınelerini meneden delil peyganı
lO. Gazali Fa)'salıi ·ı-Te[i-ika. sy. 54 (çev:S. Uludağ); İbn Rüşd, Faslıı'l beı-i tclu:ib etmemeleıidir; tevilde lk'ltaya düşmek ise
Makdl. sy. 78, 81; Gazıili ve İbn Rüşd'ün icıııa görüşleri için bak.
!ysa A. Bello. Tiıe Medi\'al Jslanıic Controversy Between
Plusoloplıy And Ortlıodo:.-y. sy. 28-5 l. (Islanıic Plıılosophy and (3. Gazali, Tehti(ilt, sy. 83; çev:B. Karlığa, sy. 1I.
Theology içinde edıt. Hans Daıber) I 4. el-Mımki:;:. sy. 67; sy 34.
1 ı. Gaziii i, el-İ/..1isad, sy. 96. I 5. ei-İktisad. sy. 186·7.
12. a.g.e, sy. 102. 16. A. g. e. sy. 188.
l>aideler ihmal edilmemelidir. Bedeni taabbüdlere Vüciidat el-Hamse kapsamı içersinde gördüğünü fakat
muvazabet kılınmalıdır, mülk ve ınelekütu düşürunekle daha sonra bu hatasını farkederek üç tekfır meselesinde
meşgul olunmalıctır.ıo filozofların açıkça peygamberi yalanladıklannı. düşünür
ve Gazilll'ye hak verir.29 Gaziili ve daha sık olaral< İbn
Bu konuda bazı değerlendirmelere de yer vermeliyiz:
Teymiyye tarafından ileri sürülen küfür ve ilhad gibi sub-
İbn Rü şd 'ün vereceğimiz ifadeleri hadisenin tÜm boyut-
jektif ve çoğu zaman polerniğe yol açan yersiz suçla-
larını değiştirecek kadar önemlidir. Ona göre "Filozoflar
malan dikkate alınazsak...30
Alemin kıderrıiyle mütekellimlerin kendilerini tekfir
ettikleri manayı kastetınerrıişlerdir. Onlar kıdemle illeti 1. 6. BAGDAT VE S ONRASI:FELSEFEYİ RED
olmayanı değil, varlığının zamanı için bir başlangıcı VETASAVVUF ARASINDAKİ UYUMSUZLUK .
olmamayı kastettiler. ıı Suhreverdi'ye (Ö. 1191) göre Gazali'nin ruh ve varlık gö rü şüyle Tehifüt'teld
filozoflar sadece yaratılandan zaman ve mekan itibariyle duru şu arasındairi farldılıl<
geri kalmadiğını belirtrnek bakınundan aıeme kacliın der-
ler, yoksa onlar yaratılanın yaratandan sonra olduğunu Gazau'nin tasavvufu kabui ettikten sonra önceki eser-
kabul ederler. Bu anlamda aıeıne ezeli demenin sakmcas1 lerindeki düşüncelerine mulıalif ya da onlara aykın bir
voktur. Fakat birisi Alemin yaratıcısı ve sanii yoktur tutum izleyip izlemediği ya da Tehfıfüt'teki tekfiri
anianiında "ill.em ezeljdiı'' derse bu küfür ve zındıklık yumuşatıcı düşünceleri olup olmadığı tartışılmıştır. Özel-
tır."22 Fevlôyye Hüseyin M ahm ud tekfır için yazma likle tekfır ettiği Neo Platonist görüşler dolayımında
nüshalara bakılması gerektiğini ve bu görüşün henüz yazdıkları önemlidir. Bunu görmüş olan İbn Rüşd
araştıniarı bir görüş olduğunu söyler. Mahmud, Eş'arlye Gazilll'nin kitaplarında herhangi bir mezhebi be-
nispet edilen bir kitapla yazma nüshayı k~ilaştırdiğını nimsemediğini Eş'ar!ler ile Eş'ari, Siifıler ile Siifi,
ve taınaıniyle uydurulınuş olduğunu söyler. Ona göre Felsefeciler ile de Filozof olduğunu düşünür ve
Ga.zali'nin tekfıri halkın iyiliği_ içindir yoksa "tekfiı'' için Gazilll'nin halini şu şürle tasvir eder: "Yemenli'ye rast-
değildir. Malunud, bu zayıf görüşün kendi indinde zayıf larsam bir gün Yemenliyinı, Maadlıya rastlarsam da
olmadığım çünkü Farabi ve İbn Sina'nın kendi devir- Adnan'a mensiibum" Müslümanların iınamlarına düşen
lerinde akideye riıulıalif şeyler söyleselerdi boyunlarının görev Gazilll'nin bu ilimleri ilıtiva eden kitaplarını yal-
vurulacağını oysa bunun vuku bulmadiğını söyler.23 nızca iliin ehli olanlara talısis edip diğerlerine yasakli:ı
Yazann ikrar ettiği gibi bizce bu iddia da zayıfur. Çünkü maktır.1
fılozoflann eserleri anlaşılabilecek bir durum'da olmadığı
Ga~illl'de şüphe dönemini i şlerken kısmen
gibi, -İbn Rüşd'ün de ifade ettiği gibi- burhan elilinden
değindiğimiz gibi o her iki çeşidiyle şüphe dönemi içinde
olmayaniann bu kitaplan okumalan teknik olarak
kelam ilmi, felsefe ve Batiniyye'nin tenkidi ile ilgili eser-
mümkün değildir. M. Ali Ayni ise bunlardan farklı olarak
filozofların illemin kıderrıi konusundaki görüşlerinin
ler yaznuştır. Bağdat' da 4 yıl geçiren Gazilll başlıca
gayet açık olarak ilhad olduğu kanaatindedir.:!4 felsefe ve batiniyye tedrisine vakit ayınınştı burada. Çok
Gaziili'den önce Havarezınİ (993-383) gibi filozoflan şid verimli olan bu dört yılda el-Munkiz'de . daha önce
detle tektir edenler vardır.25 İbn Ha~m ve Cüveyni de26 gördüğümüz ifadelerinin de gösterdiği gibi 2 yıl kendi
filozofları eleştirıniştir. 27 Hocazade Allal!_'.ın .. cüz-'ileri başına felsefe tedris etmiş 1 yıl da öğrendiklerini tekrar
bilmediği meselesinde Gaı;ali'niri JP.il...Sina'y+-tektir etmiştir. İşte bu f elsefe okumaları ile meşgul olduğu
· etmesini tasvif~tillez:·if'·s.· t.iii'~y; ise kendisinin dalıa dönemler aynı zamanda onun şüphe dönemine de teka-
·önce: Gazaii'ıtiii-~t~kririni Faysalü't-Tefrika'daki el- bili etmektedir. Hayret verici olan halillmt baldonda
şüphe duyan bir Irişinin halôkate dair müspet eserler
20. İbn Ebi Usaybia, Ag. e. sy. 17-8. yazmas ı ve müspet dersler vennesid ir.2 Bilindiği gibi
21. Y. Kwııeyr, ibn Rı1şd ve'/ Gazd/i et-Tehii{iitdni, sy. 46. (Tehafiiıo·ı
Gazilli Tehafut'te hak mezhebi ispat etmeyeceğini mak-
Tehafiit'ten naklen), İbn ROşd, Tehii{iit et-Tehii{ı11 sy. 147; M.
TOrker, Üç Tehô{iil, sy. 267. sadının yapmak değil yıkmak, sadece çürütmek olduğunu
22. Suhreverdi, i'tikôd ei-Hukemfı (çev:İ. Yakıt) sy. 206-207, Felsefe belirterek -yine hakikate em1eden- hak mezhebi daha
Arkivi, İstanbul, 1987. sonra yazacağı " Kavrudü '1-AJ{aid" te ispat edeceğini
23. F. H. Malınıud, MOzakere bölünıO sy. 216 vd Uluslararası Birinci
İsianı Araşumıalan Senıpozyumu, İzmir, 1985.
söyler. J bn Rüşd de S. Dünya'nın bu tespitini doğrular
24. M. Ali Ayni, Gazdli, sy. 44. casına Gazali'nin filozoflara karşı ~leri sürdüğü görüş-
25. Tevfik Tavil, Kıssatıı's-Sıra · Be)'neddin ve '/-Felsefe, sy. 124-5
Kalıire, 1979. 29. S. Dünya, FO}•sa/ıi 't-Te{rika Neşri, sy. 140-1.
26. Ayrıntı için bak. Abdumıhınan Bedevi, Mezdhibu'/ İsldmiwin, 30. M. Çağı ncı. ibn Teymiyyenin Bakışıy/a Gazôli ibn Rıişt Tartışması,
sy. 741, cilt:J, 1979, basım yeri yok. sy. 77.
27. Tevfik Taı:il. a. g. e, sy. 124. 1. İbn Rüşd, Faslıı'I-Makdl, sy. 98.
28. M. TOrker, Üç Tehd{iit, sy. 380. 2. S. DOııya, FaJ•salu 't-Tefrika neşri, sy. 114-6.
lerinin bir çoğunun bir talam kuşkulardan ibaret sesienmeyi amaçladığı için. bir yerde küfrü gerektirdiği
olduğunu ileri sürer.3 Gazali'nin TeM:fütteki amaçlann- ni söylediği bir şeyi başka bir yerde mübah kılar.6 Tekfir
dan biri de şüphe oluştunnaktı.4 konusunda işlediğiıniz gibi Gazilll'nin temel iddiası filo-
Gazali'nin 489-495 yıllan arasında Bağdat'tan
zoflana peygamberin getirdiklerini ıeşbihl ve temsili
aynidıktan sonra uzlet bayatı içinde iken Şam'da kaleme olarak yorumlamaktan dolayı peygamberi yalanla-
aldığı İhya'da (TeMfiit 488) şöyle der: İlim abiret alemi- maları iken acaba İhya'daki bu ifadeleri ne yapacağız?
Halkın çoğunun anlaması için açık ve kesiıı deWlere
ne göre muamele ve mülclşefe olaıak ikiye aynJır.
dayanıp bir çok gereksiz bilgileri lıazfettiğini söylediği el-
Mük3.şefe ilminden malumun keşfini kastediyorum.
Muamele ilminden de malurnun keşfiyle beraber arneli İktisad'ın sonundaki bu ifadeyle yine halka muamele
kastediyorum. Bu kitabın (İbya) gayesi sadece muamele ilmini anlattığı İlıyil'daki ifadeleri sonucunda, bu açlk
uyumsuzluğun onun tekfirden vazgeçtiği arılanuna
ilm id ir; kitaplarda yazılması yasak olan mül<.1şefe ilmi
geldiğini düşünebilir miyiz? Hayır, çünkü o yaşırun eliiyi
değil. Muamele ilmi mükaşefe ilmine giden bir yoldur.
geçtiği dönemde yazdığıru söylediği (502/1109) el-
Peygamberler insanlara sadece mükaşefeye yol
gösteren muamele ilminden bahsetmişlerdir, mül{aşefe Munkiz'de açıkça tekfire devam eder.
ilminden ise halkın anlayışuun kusurlu, eksik olduğunu Gazali tasavvufu bilinen fıkha mulıalif olmaksızın bir
bildikleri için temsili olaıak ima ve işaret yoluyla fıkıh olaıak ortaya koymuş ve şeriatın batını mesabesin-
icmalen bahsetmişlerdir. Alimıer peygamberlerin varisi deki bu fıkhı akidenin batını mesabesindeki mükaşefe
olduklanndan onlan taklit ederek bu ilim hakkında tefer- ilmine giriş yapmıştl ki o da nUu fıkıh idi. Muamele ilnıi
nıata dalınazlar. İbn Sina ' nın da bu konudaki düşüncesi dindeki namaz, oruç vb. ibadetterin edasının nUıi olarak
Gaza.İi ile pareleldir. İbn Sina peygamberlerin getirdik- nasıl yapılacağını açıklar. Böylece Gazali tasavvufu
leri şeriatta halkın genel yapısını dikkate alarak hitap islal}un resnıi kapısından bir.fikıh babı olarak soktu. İhya
ettiklerini bunun en basit örneğinin tevlıidin halka anlatll- muamele ilminden bahsederken Mişkat, Cevalıir,
masında görülebileceğini düşünfu. Tevlıldin halka anlatll- Maksad, Mearic, el-Madnı1n gibi eserleri mükaşefe ilmin-
ınasında Allillı'ın her tfulü nicelik, nitelik, zaman. mekan,. den bahsediyordu. 7 Biz burada özellikle Mişkat ve el-
dun.un ve değişiklikten uzak olduğu, bu alemin içinde ya Madnün bilıi ala ehlilıi üzerinde duracağız. İlıyada
da dış_ında olmadığı vb. şeklindeki yola başvurulma.ınak mükaşefe ilminin kitaplarda yazılmasının yasak
tadır. ,Çünkü halk bunun aslında var olmayana iıuan olduğunu söyleyen Gazili Mişkat' ta da Nur süresi 35.
olduğunu düşünecektir. Kur' anda yedullaıı vb. bir çok ayeti hakkında sorulan soruya "Öyle kapalı bir kapıyı
ifadeler mecaz ve istiarenin kullanıldığını göstermekte-
dir. Hayatıma yemin ederim ki eğer Allillı ~sullerini yoluyla anlar. N. H. Ebü Zeyd, en-ıVas. es-Sıılta. el-Hakika sy. 198.
Beyrut 1997.. Düıi sembolizm çok az kişinin dikkat harcadıgı bir
halôkatleri, tabiatıeri kaba, velıiınleri sadece duyulurlar- konuydu. Oysa İslam dini de dahil dinlerin bazı senıboller içerdi ~i bir
la ilgili olan halkın geneline ulaştı.nnakla ve sonrada bun- vakıadır. Ebü Tiilip el-Mekki ve Gazali bu konudan bahseden ender
lan ihmal etmeksizin uygularnalan için sonırnlu tutsa idi kişilerdendi. bak. Mulıanımad Hanııdullnlı, Relıgıoııs Symbalızm, sy.
3. Hanıdard Islıımicus, vol. 2 no. 4 1979 Pakistan. İbn ROşt'e göre
beşer kudretinin yetmeyeceği· ağır bir yükle onlan ilk asırdaki bilginierin pek çoğu şeriatın bir biitım bir de zahiri
sorumlu tutmuŞ olurdu. Sonra Kur'an, başı ve sonu sırf olduğunu, ilim ehli olmayaniann şeriatın batmını bilmeleri
teşbih olan ibr.lııi kitabı gibi olmasa da istiare. ve mecaz gerelanediğiııi söyler. Hatta Buhiiri'den Hz. Ali 'nin naklettiği "insan-
lara bildikleri şekilden söyleyin Allatı ve R:ısı1lünün yalanianmasını
yoluyla arab dili ve adetine göre gelmiştir. Bütün burılar
nıı istiyorsunuz?"şeklinde bir hadis nakleder. İbn Riişd, Fas/u '1-
dan arilaşıl.maktadır ki şeriatler halkın anlayamadı.klanru Makôl, sy. 81-2. Biitın ancak burhan ehline ayan olan anlanılıırdır,
teşbih ve temsil yoluyla kavrayış alanianna yaklaştı.nnak Şeriatın bazı ziihiri hiil-.1lmleri vardır ki tevil edilmeleri kiifiirdür,
bazı ilkeleri de vardır ki burhan elılinin onları tevil etmemeleri
suretiyle halkın anlayabileceği bir şekilde gelnıiştir.s
kOfilrdiir: İslivii iiyeti. nOzOI hadisi vb. Bunun için Rasulullah
Gaz.ai.i İbn Tufeyl'e göre eserlerinin çoğunda halka Allalı'ın gökte olduğunu söyleyen siyahi kadının sahibine "onu ıizad
et, .çonkO o inanmış bir kadındır" buyumıuştur. ÇOnk.O o burhan
3. İbn ROşd, Tehti{iitit 't-Tehd{iit, sy. 139-140. eldinden değild~ insanlardan bir kısnu ancak talıayyül yoluyla bir
4. Ferdinan Totıl Yesfıi, İbn Rıişd ve Tehô{ıitıi 't-Tehô(ilt, sy. 25, Maşrik, şeyi tasdik edebilir. a.ğ.e.sy. 93-4. E. R. Fığlah el-Fark'ın önsözOnde
adet. l , Beyrut, 1932. Gazilli ve Descartes şOpheleriniıı karşılaştırıl (sy. 25-6) "Hesap, Mizan. Haş.r. Cerınet, ~hennenı, ile nimet ve
ması için bak. 1\.LHamdi ZakzOk. Menhecıi'I-Felsefi be}'lle'l-Gazôli azapları ebedi mi yoksa İani mi olacağı vs. gibi lıususlar, İsianı
ve Dikart, sy. 89 vd. Kuveyt 1983. altidesinin köküne ve özüne dahil deği ldir. Bunlardan herhangi birini
5. ihya, sy.l3, cill 1, Kalıire 1992; İbn Sina, ei-Adhaviyye /i emri '1- kabul etmemek veya beğeıunemekle , in:uıç esaslannın özüne bir
Meôd, sy. 97-8, 100, 102-3. (Tahkik. Hasan Asi)Beyrut 1987. İbn :zarar gelmez" demekte ve fakat aynı kitapta Bağdiidi cennet nimetleri
Asakir Gaziili'nin İbya'yı Şam'da yazdığını kaydeder. İbn Asil.kir, ile ceherınem azabının son bulacagını görfişünde olan Ebu 'l-Huzeyl' i
Tebyinıı Kizbi '1-Mıi{ieri, sy. 293. Dınıeşkl399. Gaziili akli bilgiyle Elıli Sünnetin teklır ettiğini kııydeder. Bağdiidi, el-Fark, sy. 260.
kalple kazanılan vehbi bilgi arasında bir ilgi kurar. Bu noktada 6. İbn Tufeyl, Hay b. Yakzan, sy. 69-70, İstanbul 1998.
' kıılbin acaibliklerini '(Gııriblik, tulıaflık) zilıin ancak temsil ve mecaz 7. Cdbiri, et-Tıirôs ve 'l-hadôse, sy. 169-170. Beyrut 1991.
caldın ki rasih ilimlerden başkasına açılmaz, hatta bazL edilirse onun İhva'daki aktardığıınız "Peygaınberler
anfler demişlerdir ki Rububiyet sırlarını ifşa etmek sadece muamele ilminden balısetınişlerdir, müka.şefe
küfürdür" şeklinde cevap verir. Fakat Ga.zili soruyu ilminden ise ancak temsili olarak lma ve işaret yoluyla
soranın kalbini ışığa açık bulduğU için gerçekler hakkın icmalen balısetmişlerdir" ifadeleriyle el-i\tladnundaki
da bazı işaretler vermekte bir beis görmediğini zira ilmi ·'Rasulullalıın rulı rabbimin emrindendir diyerek onu
elılinden saklamamu elıli olmayana açmaktan daha az açıklamaktan menedilmesinin nedeni avaının rulıun ilahi
zülüm olmadığını belirtir. s Aslında Gazali'nin ve İbn ve insani özelliklerini anlayaınayacağı hatta bu onlara
Sina'IWl bu düşüncelerini besleyen avaın-havas ayrım söyleuse söyleyeni tekfir ederler"şeklindeki sözleri
larıdır. Bun.daıı dolayı Gazali'nin eserleri arasında çok örtüşmekte ve birbirini desteklemektedir.
açık bir tezad vardır.Bu, Iritap ettiği insanların seviyeleri- Gazali ruh IJa?ariyesini ele aldığı "el-Madniin aHi
ni dikkate almasındaıı ileri gelmiştir. Mesela halka Iritap Eblihi"de rulıun cisim ya da araz olmadığını bilakis
ettiği İhya ve Kimya'da rulıun malriyetini derinliğine ara- cevher, cüz'ün la yetecezziı olduğunu düşünür. Ruhun
ınaktan ziyade kalbin terbiye ve tasfiyesini gözönüne
boşlukta yer tuttuğu görüşünü parçalanma endişesinden
alınıştır. Fikir erbabına hitap ettiği Tehafüt ve . dolayı kabul etmemiş böylece onuncisim olmadığını ve
Madnil.nü's-Sagirde rulmn ınalriyetini derinleştirme ınekaİı tutmadığuu söyleyerek kelamcılardan aynlınıştır.
hususunda felsefi ve .tasavvufi incelemelere dalmıştır.9 Öyleyse Ga.zili İbn Sina gibi ruhun cevher olduğu kabul
Ga.zili'nin Tehafüt'teki en önemli iddialarından aklın eder. Ruhun cevher olması ise felasifenin görüşüdür.
ilalriyat konulannda yetersizliği iddiasına el-Madnunda İzmirli Ga.zili ile beraber Ragıb Isfalıani, Maıner, Şeyh
uymadığı görülür ve sırf metafizik olan rulı problemi
Müfid, Kerramiye ve Su:fiyeden bir gurubun bu görüşte
hakkında rulmn sım ve ma.lriyetinin ebli olmayana açık- . olduklannı söyler. ı ı Gazilll ruhu yukanda geçen ayetten
Ianmast hususunda Allalı resulüne izin verilmediğini mütevellit emir aleminden saymış ve emir ilieminin Iris,
belirtir ve ruh analizlerine başlar. Ona göre Rasululalıın hayal, cihet ve mekan tutmaktan uzak olan varlıkların
"Ruh rabbimin emrindendir" (17/85) diyerek açıklama illenil olduğunu belirtıniştir. YUkanda da geçtiği gibi
yapmaktan menedilmesinin nedeni yine avrundır; ruhun hem insani hem de ilahi karekter taşımasının
Mizacında avamhl{ fazla olan Hanbeliyye ve nedeni emir iliemi ile olan ilişkisinden dolayıdır. Rulıun
Kerraıniyenin rulıun ilahi ve insani oluşunu inkar ettik- emir aleminden olduğıına ina.nıruş olduğu içindir ki bir
lerini avfunlığı fazla olaııların cisme meyyal olduklannı taraftan rulıun yaratılmamış olduğunu savunurken öbür
aviiınlıktan biraz yükselmiş olan Eş'ari'ler ve Mutezile taraftan yaratılımş olduğunu savunur. Fakat ruhun
gibilerin rulıtan cisiınljği nefyettiklerini söyler. Rulmn "yaratılmamış olması" kadim olması demek değil
açıklanaınamasının nedeıılerinden biride avfunın rulmn aksine emir illeminden olması ilibariyle kernıniyet ve ölçü
sıfatlarını -cisimlikten, mekandan ve cihetten miinezzeh
ile takdir olunamaması demektir. Ruhun ''yaratılmış
olmayı- Allah 'tan başkası için imkansız sayn!alarıdır. olması"kadlm olmaması bir başka deyişle hadis olması
Bunu oıılann bazısına aıılatsan seni l{afir sayarlar "Sen · demektir. Ga.zili bu muğlak meseleyi bir misal ile tasvir
Allahın sıfatlan ile kendini vasıflandınyorsun, ilahlık eder:Bir suretin aynada görüntüsü ancak ayna sırlandık
iddia edivorsım" derler. Oysa mesela rengin lezzetten tan soıını kabil olur. Gerçi ayna·· sırlanmadan öncede bu
farkı zam~n ve mekan itibariyle değil zatz itibariyiedir. ı o suret mevcuttur (.Ruh kadlmdir. K.B). Fakat aynada hudu-
Görüldüğü gibi Gazilli İhya, Mişkat ve Madniin adlı su ayna sırlandıktan soıını olmuştur. Bunun gibi nutfede
eserlerinin her üçünde de bazı sırlardan bahsetınekte ve istid~t kabiliyeti haiz olunca onda beşeri rulı hadis olmak~
bunların açıklanmasının küfür olacağını zira peygamber- tadır. Ruh ancak nutfeye verildiğinde hadis olur. Dallll
lerin bile böyle davriındığıni . serimleınektedir. Dikkat önce olmaz. Çünkü istivanın yerleşmesi ile malıallin
değişınesi o andadır, ondan önce değil. Nitekim cismin
8. Miş/ait, sy. 14. S. Ateş. İşôri Tefsir Ekolu, sy. 117-8; lvi. Tavit at- daha önce aynada görülıneyişi müsait olmayışından değil
Tanci, Gazôli'ye Göre Kur'an Tefsiri, A. Ü. İ. F. D. sy. 13, cilt. 4 a)~nanın aksettirmeye hazır ııaıe getirilmeyişindendir. 12
1957.
9. Ş. Gunaltay, Gaziili'nin Ruh Nazari}:esi, sy. 125; Felsefe:; Ula, sy. Gazali'nin daha önce kısmen de olsa değindiğimiz
276. Gazali'nin avam havas aynmında en çarpıcı ve davranışiann Aristoteles'in varlığı tanımada bir ölçü olan ve fakat
buna göre ayarlanması gerektiğini dile getiren ifadelerinden birisi
şudur:Efsunlu kimse küçuk çocuğunun kendisini taklit edeceğini· ı ı. Madntinıı's-Sagir, sy. 90-1; Madntimı'l-Kebir, sy. 42-3; İ. İ. Hakkı,
aniarsa oııun yanmda yılana el sumıenıesi gerekir. Rasih bir :ilinı de Yeni ilm-i Keltim, sy. 195. Ankara 1981; A. Dunısoy, a.g. e. sy. 38;
böyle yapmalıdır. el-MıınJ..iz, sy. 71; sy. 41. Aklın ışığı Al:ilı'ın çok ş. Gunaltay, A. g. m. sy. ı 16; Felsefe-i filfı., sy. 269. İbn Sina da
az laıllarına verdiği bir nimettir. Halkın çoğuna kusur ve cehalet Gazali gibi nefsin yfıce il:ilıın bir parçası olup cevlıer ve sonsuz
hakimdir. el-İ/..1isat, sy. 13. oiduğunu duşrınrır. Ciibiô, A. İ. A. O. sy. 280. .
10. el-Madmin, sy. 89-94. 12. el-Madmin, sy. 88-99; Ş. Gunaltay, Ag. m. sy. 128; Felsefe-i-Ula.
meleklerin de yapısında bulunduğu bu ontik zeminden temolojik olarak keşf yoluyla istidlal arasında ayrını yap-
neşet ,etmiş olduğunu dikkate almaımş gözükmektedir. maz, bilakis mantık kuiallarını keşfe uygular; aslında bu
Oysa : Gazarı'nin melekleri R ab, Allah'ı da Rabb 'üi- Aristoteles'in kıyas sistematiğinin Gazali'nin ziluıindeki
Erbab: olarak isimlendirmesiyle İbn Sina'mn, Aleme hakimiyetini gösterir. Dalıa önce el-İktisad' tan aktanp
Va cibu' l Vücüt bi Gayrihi Allaha da Vacibu'/-Viicud incelediğimiz gibi ona göre her tür bilgi mutlaka iki
demesi bağlaınında antolojilerinde bir fark olmadığı öncüiden oluşmalıydı. İlki olan büyük öneili leviı-i mah-
söylenebileceği gibi sonuçları itibariyle de TeJ.ıafüt't<eki fuzun aynasıdır, ikincisi olan küçük. öneili ise kalbin
Gazali'nin diyeceği gibi illemin kıdeınine gôtüreceği aynasım karşılar. Keşfın gerçekleşmesi bu iki ayna
iddia edilemez mi? arasındaki örtünün kaldınlınası ve ikisi arasında özel bir
Diğer ilginç nokta da kudsi peygamberlik nurunun ilişkinin kurulınasıyla gerçekleşir ki o da orta teriıu
peygaınberlere ve bazı evliyalara ait olduğunu söyleıne (İlmü'l-Muamele) vasıtasıyla gerçekleşir.3 1 Hatta Cilbiri
sidir. Nur ayetinin tefsirinde istidadı saf ve kuwetli İbn Rüşd'te katılarak buİıun bir "Tehafütü 't-Telıafüt"
olaıun yağının ateş değiDese de yana yanması bağlaınında olduğunu ima eder. Tasavvufa davet ve aynı zanıanda
veliler arasında az dalıa peygaınberlerin yardımına muh- filozoflara hücüm, aklın mizfuıı ve ilnıin mi'yan olarak
taç olmadan nuru parlayan kimseler vardır. Peygamberler mantığın kullanılması... niçin? Gazarı'nin Batıililiğin et-
arasında da hemen hemen meleklerin yardımına mulıtaç kisinde kaldığını kabul edenlerden biri olan İ.A.
olmayan nebiler vardır, demektedir.27 Bu satırlan Çubııkçu balısettiğiıniz son dönem eserlerinden hareketle
okuduktaıı sonra insaıun aklına ister istemez Farabi' nin bunu ternellendirir. 32
peygaınberlerle fılozofları derece itibariyle bir tutan yak-
laşımı geliyor. Mişkat ve el-Madnıln' daki bir başka ilginç
28. Mişkôt, sy. 69; e1-Madnıiıı, sy. 102.
yaklaşım ise Aristoteles gibi Allah hakkında mıılıanik
29. İbn Rüşd, Tehcif/itü.'t-Tehô{lit, sy. 140.
30. Nasihatfi '1-Mıi/ıik, sy. 130-144.
kalırken, ruh bakımından Alliilı ve kul bir olurlar. A. g. 111. sy. 147.; 31. ihyfı sy. 14-19 c. 3 tarilısiz; Cfıbiri, et-Tı1rô.s ve "1-Hadcise, sy. !69-
M. Aydın, Gazôli 'nin '"Kw·b ·• Nazariyesinde '.4/lcihın Sıfatları nın· 173. Karş. N. H. Ebü Zeyd, a.g.e, sy. 198.
Anlam ve 6nemi, sy. 307-314. A. Ü. İ. F. D. Cilt. 22. 1978. 32. İ. Agiilı Çubukçu, Gazci/i ve Bôtınilik, sy. 57-60. Ankara 1964.
25. i'vfişkô.t, sy. 49, 42, 43, 24, 20. Karş. Parviz Morewedge, The Plotiıı 'nin Gazali'nin lvlişkat'ine tesiri için bak. F. Jabre, Ploıin "in
Neoplatonic Stnıcture of Sqme Islamic M}•Stical Doctrines, sy. 63. Vecdi Gazcili'nin Fencisı, sy. 137; H. K. Slıerwani, Gazcili'ye Gore
26. Mişkcit, sy. 43. l•lazari ve Tatbiki Siyaseı, sy. 38, çev: H. Gazi Yurdaydın, A. ü. i.
27. Mişkôt, sy. 55-6, 59. F. D. cilt: 4 1955.
gözde bir nur vardır, bu nurla gayb ve aklın idrak ede- Aslında o kendi hakikat arayışının da bir parçası olarak
meyeceği şeyler ortaya çıkar... Nebide sende örneği Aristoteles'ten farklı düşünür ve metafizikte de kesinlik
olmayan bir hassa varsa onu asla anlayamazsın... arar:"Şayet onların metafızil' bakkındaki bilgileri talı
Zevk gözle görmek elle tutmak gibidir, ancak tasavvuf minden anndınlıruş kesin kanıtıara dayanıyor olsaydı,
yolunda bulunur." matematikte olduğu gibi bu konuda da (metafizik) görüş
aynlığına düşmezlerdi" diyerek bunu filozofların
Gazali tıp ve ilm-i nücumıında akıl ve tecrübe yoluy- metafizik sferdeki düşüncelerinin zayıflığına delil
la değil Allalun tevfıki ve ilham-ı ilahi ile elde edileceği saymıştır. Farabi de farldı gö rü ş lerinden dolayı
ni söyler. Zira nücum ilmine ait öyle olaylar vardır ki bin Aristoteles ile Eflatunun arasını cem etıneye çalışmıştı.7
senede bir gerçekleşir. Bu konuda nasıl bir tecrübeye Öyleyse filozoflann birbirine indirgenebilir farklı
ulaşılabilir?5 Tabibl.er tıp ilmini peygamberlerden öğren görüşlere salıip olabileceği filozof Farabi tarafından felse-
mişlerdir. 6 fenin hakikat olma iddiasının önemli bir parçası sayılmış
Gazali aklın farklı
alanlarda farklı şekilde işlediği ve ve bu durum Gazali'ye gelinceye kadar ilahiyat alanında
bulgularının da
mahiyet itibariyle (yakin) farklı olduğunu olduğu gibi diğer alanlarda da o alanın hakikat değeri
söylemekle kategorik bir aynm yapnuştır. Özellikle fılo- taşıyıp taşımamasında önemli bir done olmuştur. Bu
anlamda İbn Sina nazari felsefeyi üçe ayınr:Fizik
ı. M. Türker, Üç Teh6[iit, sy. 384. Gaziili'de aklın geı~ bir değer
(Tabüyyat), matemat~ metafızik (ilalıiyat) ilaııiyat
lendimıesi için bak. M. İbrahim Feyümi, el-İmamıil-Gazôli ve
Alôkotıi "i -Yakin bi "/ .Akl, sy. 95-222. maddeden aynk olan şeyleri araştınıken şam yüce olan
2. a.g.e, sy. 183-184.
3. M. Watı, Gazôli, sy. 45. 7. el-Mıtn!.iz, sy. 65-71. neşr. Senıilı Rugeym; Arisıoıeles, Metafizik,
4. Gaz.ali, el-Mımkiı:, sy. 85-88; sy. 64-70. 995 a 15-20; Maıenıalik. ve Fizik arasındaki fnrk için bak. W. D.
5. el-Mıtnkiı:, sy. 86; sy. 67. Ross, Aristo "da Tabiat Felsefesi, sy. 16lvd; Gaziili, Tehô{iit, sy. 77.
6. el- ,\-/ım!..iz, sy. 89; sy. 71. Neşr. S.Düııyıı.
da müt~lıayyileye feyzinden alatarak bilkuvve makulleri n lıakkında ' arılayaınadığını şey ' bunu kabul eden namaz
bilfıil ~1ak'Uller haline gelnie~ini sağlar ve böylece insan- vakitlerinin sayılanmn felsefe (hikmet) göıüyle anlaşıla
da bilginin oluşmasına neden olur.9 Böylece İbn Sina filo- mayacak (gayr ına'kul) bir takım lıassalardan dolayı
zofun akli bilgi~iyle peygamberin valıyi bilgisini kaynak olduğunu neden kabul etmiyor. Bu hassalar ancal<
yönünden bir yerle irtibatlarıdınr, ve böylece bilginin nübüvvet nuroyla arılaşılabilir, der. n
kaynağını Aristotele.s ve Farabi'den farklı olarak tama- Gazali filozoflam "tecrübey le yetinmeyin çünkü
men faal akla bağlar. Cismam ilintilerinden kurtulamayan nebiler şeriatta varit olan herşeyi tecrübe edip müşahede
insan tam olarak bu yüce akılla ilgi kuraınaz. Dolayıswla ettiler, tecrübe edenleri taklit edin! " der. Tıp ilminde
İbn sına gerçek arılaında tecrübeci bir filozof değilclir. şö hretli b ab ası olan t ecrübesiz bir gencin aldının ,
Bilginin kaynağım aşkın bir kaynağa bağlayarak aklı babasının kendisine verdiği acı ve kötü kokulu bir ilaç
ikinci plana itınesiyle de tam akılcı bir fılozofta değildir. lıakkında, tecrübe etmediğim ilacın şifa vereceğini kabul
Kullandığı kavramlar nedeniyle Meşşai çizgiden lcayıı) ,
etmiyoru.n:ı mu demesinin beldendiğini sorar. Eğer
İşrilô çizgiye yön elmiştir. Nesnel bilginin deği l öznel
peygamberin şefkati ve tıptaki marifeti nerden bilinsin
denirse babanın şefkati maddi ve malısus bir şey değildi
8. İbn Sinii, el-İlıihiyaı, sy. 4, 5, 13, 14-5, 18-9. 21. ki nasıl bildin şeklide mukabele eder. ı 3
9. en-Necaı, sy. 43-4, P<!yganıberlerdeki kudsi kuwe, lıads gücü (gerçek
bilgi olan badsle zilıin orta terimi çıkanr) valıyin faal aklın ilhami Fakat onun aklın işlevselliği
ve sırurları konusundaki
olduğu, peygamberin ımıallim<! ihtiyaç duyroadığı vs. bnk. bak. a.g.e.
düşüncelerinden vulgarize olarak aklın iptalinin çıkmaya
sy. 14; İbn Sina'da bilgi son talılilde illırun ya da valıye dayaıuyordu.
Bu lbn Sina'yı kelamcılara yaklaştırnııştır. İbn Rüşt'ün Tdıiifütü't cağı da şu ifadelerden çıkar sanırız: Kendisine acizlik ve
Telıiifüt'üude İbn-i Sina'yı kelanıcılanı ödün vennekle suçlamasını tutukluk anz olan akla nasıl güvenilir? Aklın adımlannın
haklı çıkaran bu yaklaşun, k<!lauı felsefe yakıııla.~masuıı kolaylaştır kısa, salıasının ise dar ve malıdut olduğu bilimniyor mu?
mış ve felsefenin aleyhine kelii.ıııuı utkusuyla sonuçlanmıştır. M. Dağ,
İbn Sinô'mn Bilgi Kuramı Üzerine Bazı Düşt7nceler, sy. 161. U. İ. T.
H. F. B. İ. S. içinde, Ankara 1990. M. Ali Ayni, İbn Sinô :da 10. Bilal Kuşpıııar, İbn Sirıô 'da Bilgi Teorisi, sy. 147-9, 159-163.
Tasavvu(, sy. 5-6. Aristoteles' de İbn Sinfı gibi faal aklı ışıkla 11. İbn Sina., Uyıinıı'l-Hikme, sy. 13-14. (neşr. H. Z. Ülken 1) İstanbul
(Güneş) izah eder ve onun bilkuvveliği bilfiil halin<! getirdiğini 1951 .
düşünür. Etkin zeka ölünısüzdOr, ebedidir. Arisıoteles, Ruh Üzerine, 12. el-t'v!unkiz, sy. 95-96. Neşr. Senıih Rugeynı; sy. 82-83.
430 a 10-25. 13. el- Mımkiz, sy. 97; sy. 84-85.
gördükleri ve düşündükleri ölçüye göre tasavvur etmek- Adıvar Adnan, Tarih Boyunca İ/im ve Din, İstanbul
tir. Gördükleri ve düşündükleri ile telif edilemezse onun 1994.
mullalliğine hülaneder. 16 Eğer akıl bize Tann lıakk:ında
Alibhai, Mohammed A, The Transformatian of
hiçbir şey anlatnuyorsa ila.J..ıiyat konulannda alalcı tartış Spirilua/ Substance into Bodily Substance in İsma'fli
ınalara girmenin yaran nedir? 17 GaZc\li Kant gibi yalnızca
Neoplatonism, (Edit. P. Morewedge, Neoplatorusm And
akılla brr teoloji kurmanın imkansız olduğunu anladı. 1 s
lslamıc Tbought içinde) New York 1992.
Filozoflann ila.J.ıiyat konularında çoğu görüşlerinin doğru
olmadığını söyledi.l9 Akıl, peygamberin, Allah, alıiret Alper, Ö. M., Islam Felsefesinde Akıi-Valıi~' Felsefe-
ve aklın tek başına idrak ederneyeceği fakat aynı zaman- Din ilişkisi, · İstanbul 2000.
da imkansızlığına da 11ükmecİemeyeceği benzeri konular Altıntaş, Hayrani İbn Sina Meta{lziği, Ankara 1992.
hakionda söylediği şeyleri kabul ettiğini itiraf eder.:!OAkıl Aristoteles, Metafizik, (çev. Ahmet Arslan) İstanbul
bunun için Gazaıt'ye göre şeriatın bildirdiği her şeyi 1996.
bilmekten acizdir.ıı
Aristoteles, Nıkomakhos 'a Etik, (çev. Saffet Babür)
Gazili'nin o dönemde aklın en yüksek ürünü olan Ankara 1997.
felsefe sistenuru altüst etmek.~ aklın _al~tmak
-·---····· ··-··-·---·····
suretiyle mertepı';.Ş..ini. düşiirn!e~ iç!IJ. yi_n~. ~1!\ bir aracı Aristoteles. Gökyüzü Üzerine, (çev. Saffet Babür)
olan diyal;ktiii en yetki~. l?~F..<:İ.!İf~Ye. çıkarması son derece Ankara 1997.
ilğiÇel(iciôif.~::r Effatun "ila.J.ılyatta yakine ve kat'iyyete Aristoteles. Reıorik, (MelımetH. Doğan)İstanbull995 .
vasuölUiıamaz. Bu salıada sadece ' daha doğrudan' ve Aristoteles, Fizik, (çev. Saffet Babür) İstanbull997.
'daha uygundan' yani zandan bahsedilir" demiştir. Şu
Aristoteles, Ruh Üzerine (çev. Zeki Özcan) İstanbul
halde bunca yorgunluktan ve çabalamadan sorua sadece 2000.
bir "zan" elde edeceksek, daha evvel mevcut olan zan da
bize kafidir. İmd.i bu ilimlerin ve onlarla uğraşmarun fay- Amıstrong, Karen, Tanrmm Tarihi, Ankara 1998.
dası nedir? der. 23 Bizce tecrübenıize konu olmayan bir Arslan,. Alırnet Arislote/es ve İbn Haldun 'un Mantık
şeyin bilgisi de olmaz. Eğer bunun hakkı.nda akıl .4nlavışları, ·Erzurum.. 1989, (1. Felsefe ve Sosyal İlim
yürütürsek neticesinde "hayali" bir bilgi elde ederiz. ler Kongresi Bildirileri içinde.)
14. el-İlı.1isat, sy. 8. Her bir kişiyi o kişi yapan ak.ıldır. bak. Arisıoıelc:s. Artı, Frederick B., Orta Çağlarm Tini, İstanbul 1996.
Nıkomakhos"a Etık. 1178 a 5. A.nkarn 1997.
Atademir, H. Ragıp. Arislote/es 'in Mantık ve İ/im
15. GazaJi. el-Menhıil, sy. 8. 14-5.
Anlayışı,Ankara.l974.
16. e/-Mıınkiz, sy. 95.
17. Karen Arnıstroııg, Tanrının Tarihi, sy. 224, Aııknra 1998. Atay, Hüseyin. İslam Felsefesinin Doğusuna Dair, A.
18. M. Said Şeyh. Gaztili, sy. 207, Gazilli "Tch{ıfüın·ı-Felıisife"siyle,
bize, ilaJıiyat anirunuıda fızikötesinin apodeiktik bir bilim olarnk Ü. İ. F. D., cilt. 14, 1967.
savunulrunayaca~uıı söylemektedir. Bu ise onu Kmıt"çı anlayışa
Ateş, Süleyman, İşôri Te{sir Ekolü, İstanbul 1998.
yakınlaştınn:ıktadır. M. Tfuker Küye~ Partibi "nin Şartiii al-Yakin 'i
ve İbn Hindi"nin Cımıa '1-Palsafa "sı, Erdem, cil ı. 5, sayı. 13, 1989. Ati, İbrab.iın, ez-Zaman fi '/-Fikri '1-İslômi, Beyrut
Gazali'de akim yetersizliği ve eleştirisi için bak. Abb3S Cernri,
Halkalu "1. vas{ beyne 'ş-Şark ve '1-Garb, sy. 334; N. Tnylnıı,
1993.
Gaziilinin Dıişı1nce Sisteminin Temelleri, sy. 155-167; M. TOrker, at-Tanci, M. Tavit, Gazali'ye Göre Kur'an Tefsiri, A.
Üç Teha{iit, sy. 389, 390, 39 ı.
19. İ. Medkür, el-Gazôli'l-F"e)'lesıi{, sy. 215; el-Mıın/..iı, sy. 42; çev. Ü. İ. F. D. cilt 4 1957.
H. Güngör, sy. 34. Aydın, Hüseyin, Niçin İslam Felsefesi Vardır, A. Ü. İ.
20. Gazili, el-Mıısıas(ô.. sy. 16, Beyruı, 1998; Cemi! Siilib;ı, Ttirihul
F"else{eti "1-.4rabf)'}'e. sy. 369.
F. D, cilt. 20, 1975.
21. Y. Kumeyr. Gazo/i sy. 40, Beynıı, 1986.
22. 1. Hakkı İzmirli; islamda Pesefe Akımlan, sy. l 86; · H. Corbirı, İsitim 24. AJparslruı Açıkgenç, Uluslarar3Sı İslam Bilim ve Felsefesi Semineri
Felsefesi Tarihi, sy. 326. (1989) Değerlendinnesi, sy. 75. islan1i Araştınnnlar, cilt. 3. Sayı 1,
23. İbn Haldun, ,ı,ı,kaddime, sy. 1251 , cilt:2, Istanbul 1991. 1989.
Cabiri, Arap-İslam Kültürünün Akıl Yapısı, (çev. B. Dinsizlerin Çeşitli ı\tfe?hepleri çev. Yaşar Kutluay)
Köroğlu, H. Hacak, E. Demirli) İstanbul2000. Ankara 1962.
Oibiri, Arap-İslam Ak/mm Oluşumu, (çev. İ. Akbaba) Ebu Reyyfuı, M.Ali, Menhecım Cedidün Li Dıraseti '1-
İstanbul 2000. Felsefiyyeti '1-İs/amiyye, Felsefetü'l- İslamiyye içinde,
Gazali, el-Munkiz mine 'd-Dalôl (neşr. Semilı Hamıdullah, Mulıammad, Relıgıous Symbolızm,
Gazili, ei-Mımkiz mine 'd-Dalal (neşr. A. Şemsuddin) Hauranl. George F., Jııwa)mi 's Cristıcısms of
Beyrut 1998. Mu'talizite Ethics, vol. LXV, 1975.
İbn Esir, ei-Kônıil fi 't-Tiirih, Cilt. 10 , Beyrut 1979. Kutluer. İlhan, T. D. V. İ. A. Cevher mad.
İbo Haldun, Mukaddime, (çev. S. Uludağ) cilt. 2. Laoust, Heruy, İsliimda Avrılıkçı Görüşler. (çev. E.
İstanbu l 1991. Ruhi Fığlalı, Sabri Hizmetli) İstanbul 1999.
İbn Nedim, el-Fihrist, Beyrut 1996. Leaınan, Oliver, İslam Felsefesine Giriş, (çev. T.
Koç) Kayseri 1992.·
İbn Rüşt, Tehiifüt et-Tehô{iit (çev:K. Işık, M. Dağ) ,
İstanbul 1998.
Malunud, Abdülhalim, imam Gaziili ve Marifett7 '/
Gayb (Mihricanü'l-Gazaıi fi Dımeşk içinde) Kahire 1962.
İbn Sına, el-Adhaviwe {i Emri '1-Meôd, (Tahkik.
Hasan As~) Beyrut 1987. Mahmud, F. H. Müzakere bölümü, Uluslararası
Birinci İslam Araştımıalan Sempozyumu, İzmir, 1985.
İbn SiM, el-İlahiyat (neşr:G. C. Anawatı Said Zayed)
Marınura, Michael E. , Quiddity and Universality in
Talınuı.
Avice.nna, {Edit. P. Morew.edge, Neoplatonısm And
İb~ Sirui, el-İ/ah iyat, Kalıire tarilısiz. (1. cilt)
Islarnıc Thouglıt içinde) Ne\v York 1992.
İbn Sina, ei-Mebde ve 'el-ivfead, Talınuı 1984. Medkı1r, İbrahim, el-Gaz ali 'i -Feylesüf.
İbn Sirui, en-Necôt, Kahire 1938. · (Mihricanü'l Gazali fi Dımeşk içipde) Kalıire, 1962.
İbn;sına, en-Neciit, (neşr. M. Amam) Beyrut 1992. Medkur, İbrahim, Felasifetü '/-İslam ve 't-Tevfik
İbn SinA, Uyiınu '1-Hikme, (neşr. H. Z. Ülken ) İstan- beyne '/-Felsefe ve 'd-Din, Risale, Aded: 141, Mısır 1936.
bul 1953. Mehdevi, İsınail, Ebu Hamid ei-Gazôli, Dıraseti/n
İbni Sina, Risale li ibtiili Ahkiimi 'n- Nücıim, Resailu Cedidelün Li hayatihi ve E/kôrihi, Adab, aded: ll, Beyrut
İbn Sina, (neşr. H. Ziya Ülken) İstanbul 1953. 1968.
İbn Tufeyl, Hay b. Yakzan, İstanbul 1998. Montada, J. Puıg, İbn Rushd versus a/-Ghazali The
Muslim World, vol. LXXXII 1992.
İzmirli, İ. Hakkı,. Yeni ilm-i Kelam , Ankara 1981.
Morewedge, Panriz The Neop/atonic Structure of
İzmirli, İ. Hakkı,. İslamda Felsefe Alanı/an, İstanbul
Some lslamic Mystica/ Doctrines, (Edit P. Morewedge,
1995. Neoplatomsm And Islamıc Thought içinde) New York
Jabre, Fand, Plotin 'in Vecd 'i ve Gaziili 'nin Fena 'sı, 1992.
A. Ü. İ. F. D. Cilt. 8, 1961. Mukavi, Abdulgaffar, Lime '/- Felsefe, İskenderiye,
Karlığa Bekir, T. D. V. İ. A. Gazali mad. 1981.
Kaya, Malunut, T. D. V. İ. A Farabi mad. Nasr, S. Hüseyin, İslam Kozmolo; Oğretilerine Giriş,
Kaya, M ahmut, İslam Dilştincesi ve Aristo Mantığı, İstanbul 1985.
tlini ve Sanat, sayı. 7 1986. Nasr, S. Hüseyin, _Üç Müslüman Bilge, İstanbul tar-
Kaya, Mahmut, İslam Felsefesinde Temel Problemler, ihsiz (2. baskı)
Nizfunülmülk, Siytisetntime, İstanbul1995. Türker, Mübahat, Küyel, Fartibi 'nin Şarôit al-Yakin 'i
ve İbn Hindi 'nin Cuma '1-Falsafa 'sı, Erdem. cilt. 5, sayı.
Olguner, Fahrettin, Üç Türk, İslam Mütefekkiri, İbn 13, 1989.
Sına F.Razi N. Titsf Düşüncesinde Varoluş, Ankara 1985.
Türker, Mübahat, Üç Tehii(lit Bakımından Felsefe Din
Öner, N. _Mantık Felsefesi Nedir? Felsefe Yolunda Münasebeti, Ankara,. 1956.
Düşilnceler: içinde, istanbul 1985.
Türker, Mübalmt, Ftirtibi 'de Fizik O tesinin Onenıi ve
Öner, Necati, Klasik Mantık, Ankara 1996. lvfenşei,
D. T. C. F. D. cilt. 20 1962.
Pines, S., Felsefe, çev. i. Kutluer, Cilt 4, İstanbuL Uludağ, Süleyman, İbn Tevmiyye 'Cle Mantık Meselesi,
1997. (İslam Tarilli içinde) İslami Arnştımıalar. sayı. 4 1987.
Plotinus, Enneadlar, (çev. Z. Özcan) Bursa 1996. Ülken, H. Ziya, İbn Sinti 'mn Din Felsefesi, A. Ü. İ. F.
D, cilt. 4, 1955.
Razi, Fahrettin, İ'tiktidiit-ü Fırakı'l-Müslimin ve '1
Müşrikin, Beyrut 1982. Ülken, H. Ziya, Gaztilf ve Felsefe, A. Ü. İ. F. D, cilt.
Razi, Fahrettin, ı\ifuhassal (çev:H. Atay) Ankara 1978. 4, 1955.
Walker, Paul. E, The Universal Soul and the
Razi, Fahrettin, lvfuhassal, E[ktirı7 'l-Mütekaddimin
Particu/ar Soul in lsmô 'ilf Neoplatonism. .(Edit. P.
ve '1-Müteahhirfn Beyrut 1984.
Morewedge, Neoplatorusın And Islamıc Thouglıt içinde)
Reyyan, M. Ali, lı-1enhecun Ce didım li Dırtiseti '1- New York 1992.
Felsefeü '1-İslômiwe, basun yeri ve taribi yok.
Watt, Montgomeıy, Muslım lntellectual, a Study of
Rosentlıal,
M. P. Yudin, Mevşfiatü '/ Felsefiwe, (çev. Ghazali (Müsliiman Aydm Gaztilf) (çev. H. Özcan) İzmir
S. Kerem) Beyrut 1987. 1989.
Ross, W. D, Aristo 'da Tabi at Felsefesi (çev: S. Hayri Watt, Montgomeıy, İbn Sfnti Rafizi midir? Sünni
Bolay) A. Ü. İ. F. D cilt: 19 1973. midir? Uluslararası İbn Türk, Harezıni, Ffufıbi, Beyıilııi
Ruben, Walter, Doğuefa ve Batıda Ortaçağ Felsefesi, ve İbn Sina Sempozyumu içinde Ankara 1990.
(Abidin İtil) D. T. C. F. D cilt:2 1943. Watt, Montgomel}', İslamıc Surveys (İslanıl
Saliba, Cemil, Tiirihu'l-Felsefeti '1-.ıı"rabi_vye, Beyrut Tetkikler, İslam Felsefesi ve Kelaını) Çev. S. Ateş,
1984. Ankara 1968.
Slıerwani, H. K., Gaztill)1e Göre Nazari ve Tatbiki Wolfsan, H. Austryn, Kelam Felsefesine Giriş, İstan
Siyaset, çev: H. Gazi Yurdaydın, A. Ü. İ. F. D. cilt. 4 bul1996.
1955.
Y altkaya, M. Şerafettin, İbn Sin ii 'mn Basılmamış
Sulueverdi, İ'tikiid el-Hukema (çev:İ. Yakıt) Felsefe
Şiir/eri, ( Büyük Türk Filozof ve Tıb Üstadı İbru Sina
Arkivi, İstanbul, 1987.
Şalısiyeti ve Hayatı Hakkında Tetkikler içinde) İstanbul
Şallln, Hasan, Gaziili'nin İ/im, Akıl ve Felsefeye Bakış
1937.
Tarzı Üzerine Duşünceler, E. Ü. İ. F. D, sayı. 2 1985.
Yavuz, Y. Şevki, T. D. Vi. A. Araz mad.
Şelıristani, el-ı\{ilel ve 'n Nihai, Beyrut tarilısiz
(Daru'l-Kütübi'1-İlıniyye) Yavuz, Y. Şevki, T. D. V. İ. A. Delil road.
Şeyh, M. Said, Gaziili (çev:M. Armağan) cilt. 2, Yesı1i, Ferdinan Totıl, İbn Rüşd ve Tehiifütü 't-
(İslam Düşüncesi Tarihi içinde) İstanbul 1990.
Tehtifilt, Maşrik, adet. 1, Beyrut 1932.
Tavii, Tevfik, Kıssatü 's-Sıra' beyne 'd-Din ve'/-
Yörükan, Y. Ziya, İslam Akaid Sisteminde Gelişmeler
Felsefe, Kaltire, 1979.
ve Ebu Mansur-i Maturicli, A. Ü. İ. F. D, cilt. 2, 1953.
Taylan, Necip, Gaziili'nin Düşünce Sisteminin
Temelleri, İstanbull994. Zakzük, M. Hamdi, Menhecü '/-Felsefi beyne '1-
Gaziilt ve Dikart, Kuveyt 1983.
Taylan, Necip, İslam Düşüncesinde Din Felsefe/eri,
İstanbul 1997. Zemalışeri, Keşşa(, cilt. 3, Beyrut 1995.