You are on page 1of 10

DİLEKÇE NO: 2133

BANKAYA KARŞI MUNZAM ZARAR DAVA DİLEKÇESİ

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE


İSTANBUL

DAVACI : M. A. Ş. (T.C. No: …….)


Adres
VEKİLİ : Av. Ömer Behic CEYHAN
Osmaniye Mh. İncirli Çıkmazı Sk. Hukukçular
Sitesi B Blok No:2/1 D:9 Bakırköy/İstanbul

DAVALI : K. T. K. Bankası A.Ş.


Adres
KONU : 1. Müvekkile ait hesabından bilgisi dışında
altın bozdurularak çekilen ……….. USD
sebebiyle meydana gelen munzam zararı 2.699
Kg.altın karşılığının ödeme tarihindeki Türk
Lirası karşılığının ödenmesi,
2. Müvekkilimize yaşattığı sıkıntı ve elem ile
davalı tarafın dilekçelerindeki haksız ve
rencide edici ithamlar sebebiyle …..............
TL manevi tazminat talebidir.
Harca esas değer : 2.699 Kg. altının dava tarihindeki değeri:
………….TL + ………….. TL Manevi
tazminat : ………. TL

AÇIKLAMALAR :

1. DAVALI BANKA MÜVEKKİLİMİN HESABINDAN


HAKSIZ VE SÖZLEŞMEYE AYKIRI TUTUMUYLA
ÇEKTİĞİ PARAYI İADEYE MAHKUM OLMUŞ VE
HAKSIZLIĞI HÜKÜM ALTINA ALINMIŞTIR.

Davacı müvekkilimin haksız, müvekkilimle aralarındaki bankacılık


sözleşmesine aykırı ve herhangi bir dayanağı olmadan hesabından
altın bozdurulmuş ve ……….. Tarihinde …………. USD çekilmiştir.

1
……… USD’nin kendisine faiziyle birlikte iadesine İstanbul 4312.
Asliye Ticaret Mahkemesinin ……… E. - ……….. K. ………. tarihli
ilamıyla karar verilmiştir. Bu nedenle aşağıdaki açıklamalarımız
sadece olayı özetlemek adına olup haklılığımız söze konu mahkeme
kararıyla da sabittir.

2. DAVALI BANKANIN SÖZLEŞMEYE AYKIRI VE


HAKSIZ İŞLEMİ HAKKINDA AÇIKLAMALARIMIZ.

Davacı müvekkil 20 Kg. altın almak amacıyla davalı bankanın


Altunizade şubesinde, bir başka bankadaki hesabından EFT yaparak
hesap açmıştır. Bu hesabın açılış amacı altın alım satımıdır.

Müvekkilimin hesabında …………. tarihinde transfer edilen miktar


………… USD, …………. tarihinde yatan miktar ise ………..
USD’dir. Müvekkilim 50 Kg. altın almak istemiş ve banka tarafından
bu işlem için ………….. USD’nin eksik olduğu bildirilince
müvekkilimce tamamlanmıştır. Bundan sonra 50 Kg. altın
müvekkilimce alınmış fakat aynı gün müvekkilimin bilgisi dışında 50
Kg. altın davalı banka tarafından bozdurulmuştur. Bozdurulduktan
sonra da haksız olarak müvekkilime ait …………… USD yine bilgisi
dışında hesabından çekilmiştir. Her ne kadar davalı banka altın
bozdurma işleminin davacı müvekkilimin talimatıyla yapıldığını ileri
sürse de bu iddia ispatlanamamıştır. Şöyle ki; zararına altın
bozdurmak elbette ki zor günlerde söz konusu olabilir. Kişi nakde
sıkıştığında zararına da olsa aldığı fiyattan daha düşük fiyata da
bozdurabilir. Ancak böyle bir durumda müvekkilimin bozdurur
bozdurmaz parayı çekmesi ve sıkışıklık her ne ise o işte kullanması
gerekirdi. Oysa müvekkilimin parası bozdurulduğu halde hesapta
kalmıştır. Bu durum da müvekkilimin altınını zararına
bozdurmayacağının kanıtıdır.

Müvekkilim hesap ekstresini talep ettiğinde davalı banka Altunizade


Şubesi ticari satış uzmanı O. Ö. tarafından mail ile hesap ekstresi
gönderilmiştir. Müvekkilim hesap ekstrelerini incelediğinde bilgi ve
talimatı dışında 50 Kg. altının bozdurularak dolara çevrildiğini ve
hesabından ………… USD’nin çekildiğini görmüştür. Şubeye giderek
bu durumu sorduğunda bu kez altının bozdurulması ile ilgili hesap
hareketleri ekstreden çıkarılmış ve ekstreler üzerinde oynanmıştır.

2
…………. tarihinde Beşiktaş 1912. Noterliğinin ihtarnamesiyle
davalıya bu durum ihtar edilmişse de ……………. tarihinde Beyoğlu
1834. Noterliğinin ihtarnamesiyle verdikleri yanıtta haklı taleplerimiz
kabul edilmediğinden dava açılmış ve bu dava İstanbul 4312. Asliye
Ticaret Mahkemesinin ………… E. -……….. K. ……….. tarihli
ilamıyla sonuca bağlanmıştır.

3. DAVACI MÜVEKKİLİMİN ZARARI HÜKÜM ALTINA


ALINAN FAİZDEN ÇOK FAZLADIR

İstanbul 4312. Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. E. - ……… K.


…….. tarihli ilamıyla davacı müvekkilimin hesabından ………
USD’nin haksız olarak çekildiği ve bu sebeple dövize uygulanan en
yüksek banka mevduat faiziyle birlikte iadesine karar verildiği
anlaşılmıştır. Bunun üzerine İstanbul 3612. İcra Müdürlüğünün
………….. E. Sayılı dosyasına davalı banka tarafından yapılan ödeme
sadece asıl alacak olan ………. USD ile bunun faizini kapsamaktadır.
Müvekkilime ………. tarihinde toplam ………… USD ödeme
yapılmıştır. Müvekkilime faiz olarak …… USD ödeme yapılmıştır.
Halbuki davacı müvekkilimin zararı ödenen faizin çok çok üstündedir.

Karamürsel’de yapmakta olduğu 7 adet villa inşaatını da


tamamlayamayarak yarım bırakmak zorunda kalmıştır.

Birleşik Arap Emirliklerine bağlı Ras Al Khayma’da bulunan Julfar


Tower adlı bir merkezden ………….. tarihinde taksitle daire satın
almış, daire ile ilgili ……….. Dirhem yani ……….. USD ödemiş,
bakiye kalan ……….. Dirhem yani …… USD’yi ödeyemediğinden
firmaca dairesine el konularak, ödemiş olduğu ………. USD parasına
da el konmuştur.

Müvekkilim altın ticareti ile uğraşmakta ve davalı bankadaki hesabını


sadece bu iş için açtırmış bulunmaktadır. Ancak yaşanan bu güven
kırıcı olaydan sonra bu hesabını kapattırmış, altın ticaretine yine başka
bankalardaki hesaplarından devam etmiştir. Hem davalı banka
şubesindeki hem de diğer banka hesapları incelendiğinde altın ticareti
yaptığı, bu işi takip ettiği, altının yükseldiği zamanlarda satış yaparak

3
yeniden düştüğü anlarda altın aldığı, bu alım-satımlarla kar elde ettiği
görülebilecektir.

Müvekkilim banka hesabından ……… tarihinde haksız olarak çekilen


…………. USD ile altın aldığında 6.361 kg. altın alınabiliyordu. O
tarihten bu yana bu altınlar hiç bozdurulmamış olsaydı dahi haksız
çekilen paranın geri ödeme tarihi olan ……….. tarihinde ödenen
…………. USD ile ancak 3.662 Kg. altın alınabilmektedir. Aslında
müvekkilimin zararı, yaklaşık 4 sene zarfında birçok kereler altınını
satıp yeniden alabileceği için çok daha fazladır. Bu sebeple hiç alım
satım işlemi yapılmadan sadece altın olarak saklansaydı munzam
zararımız 2.699 Kg. olacaktı. Ancak müvekkilimiz altın ticareti ile
uğraştığından, uzun yıllardır bu konudaki tecrübe ve öngörüsüyle
hareket ettiğinden …………. tarihinden …………… tarihine kadar
zaman zaman yükseliş anında satacak ve yeniden düşüş halinde geri
altın alacaktı. Bu nedenle de arada kazanacağı karlarla bugün itibariyle
daha fazla altını olacaktı. Bu noktada tam olarak zararımızı bilmemiz
ya da hesaplayabilmemiz tarafımızca mümkün değildir. Bu konuda
uzman bilirkişilerden alınacak rapor ile gerçek zararımız
hesaplanabilecektir.

T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2002/12732


K. 2003/1776 T. 24.2.2003
ÖZET : Borçlunun munzam zararı tazmin yükümlülüğü, asıl
borç ve temerrüt faizi yükümlülüğünden tamamen farklı, temerrüt
ile oluşmaya başlayan asıl borcun ifasına kadar zaman içinde
artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir
borçtur. Munzam zarar bu hukuki niteliği ve karakteri itibariyle
asıl alacak ve faizleri yönünden icra takibinde bulunulması veya
dava açılmasıyla sona ermeyeceği gibi, icra takibinde
bulunulması veya dava açılması sırasında asıl alacak ve temerrüt
faizi yanında talep edilmemiş olması halinde dahi (BK. 105/2
md.) takip veya davanın konusuna dahil bir borç olarak da kabul
edilemez. Hal böyle olunca, asıl alacağın faizi ile birlikte tahsiline
yönelik icra takibinde veya davada munzam zarar hakkının saklı
tutulduğunu gösteren bir ihtirazi kayıt dermeyanına da gerek
yoktur. Ayrı bir dava ile on yıllık zaman aşımı süresi içinde her
zaman istenmesi mümkündür. Hemen belirtelim ki, munzam
zarar davalarında alacaklı, davacının ispat yükümlülüğü çok sıkı

4
kurallara bağlanmamalı, genel ispat yöntemlerinde olduğu gibi
her olayın kendi yapısı ve özelliği içinde değerlendirmeye tabi
tutulmalıdır. Örneğin, yaşanan hayatın gerçekleri ve
deneyimlerinin zorunlu kıldığı herkesçe bilinen normal durumları
ile fiili karineler, başka bir anla-

5
tımla MK.nun 6. maddesinde ifadesini bulan genel kuralın
istisnaları şeklinde ispat yükümünü ortadan kaldıran olgular, ispat
hukuku açısından alacaklı yararına değerlendirilmeli; bunların
aksini iddia eden borçluya ispat yükünün düştüğü kabul edilmeli,
en önemlisi hükmedilecek zarar miktarı ve kapsamının tespitinde
BK. 43/2. madde ve fıkrası hükmünden yararlanılmalıdır.
Enflasyonist ekonominin olumsuz etki ve sonuçlar kamuca az
veya çok herkesin bildiği, vakıalar olarak kabulü gerekir.
Yasal deyimi ile bunlar "maruf ve meşhur" vakıalardır ve
bunların ispatına gerek yoktur (HUMK 238/2.md).

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2003/13-657


K. 2003/628 T. 5.11.2003
ÖZET : Munzam zararın, asıl alacak temerrüt faizleri yönünden
icra takibi yapılması ve dava açılması sırasında bunlarla birlikte
istenilmemiş olması veya bu zarar hakkının saklı tutulmamış
olması munzam zarar davasının görülmesine engel değildir.
Zaman aşımı süresi içinde her zaman bu yöne ilişkin dava
açabilir.
Ülkemizde yıllardır yüksek oranda seyreden enflasyon oranları
dikkate alındığında alacağını zamanında elde eden tarafın bunu
biran önce mal veya hizmet yatırımlarına yöneltmesi veya en
azından banka mevduat faizine veya devlet tahviline yatırması
veya dövize dönüştürmesi yaşanan hayat gerçeklerine uygun bir
davranış olur. Enflasyon oranları karşısında alacağına geç alan
alacaklının zarar gördüğü ve yasal faizin bu zararın
karşılanmasına yetmeyeceği bir gerçektir. Bu hal zararın varlığı
için fiili karine oluşturur. Bu nedenle enflasyon nedeniyle paranın
alım gücünün azalması ile ortaya çıkan zarar istemlerinin BK.
105. maddesi kapsamında yorumlanması kaçınılmazdır. Hal
böyle olunca fiili karine karşısında alacaklının ayrıca zararını
ispat etmesi gerekmez. Bu vakıa sabit sayılır ve borçlu ise bu
karinenin aksini ve kusursuzluğunu kanıtlamalıdır.

4. MANEVİ TAZMİNAT TALEBİMİZ.

Davalı banka her şeyden önce basiretli davranması gereken bir


tacirdir. Özellikle bankaların yaptıkları sözleşmelerde güçlü taraf

6
olmaları nedeniyle daha dikkatli ve basiretli davranmaları
beklenmektedir. Davalı banka ise davacı müvekkilim ile yapmış
oldukları sözleşmeye aykırı şekilde, davacı müvekkilimin haklarına
zarar verici davranışta bulunmuştur. Sözleşmeye göre bir güven
kurumu olan bankanın müvekkilimin parasal değerlerini koruyup
kollaması gerekirken elindeki gücü sözleşmeye aykırı olarak
kullanması yasaca korunamaz. Davalı bankanın sözleşmeye aykırı
davranışı sebebiyle davacı müvekkilimin yaşamış olduğu sıkıntı ve
üzüntü nedeniyle manevi tazminat talep ediyoruz.

Müvekkilim davalı bankanın mahkeme kararıyla da haksız olduğu


belgelenen işlemi sebebiyle …………. USD parasını yaklaşık 4 yıl
sonra geri alabilmiştir. Bu süreçte maddi sıkıntıya düşmüştür.
Karamürsel’de yapmakta olduğu 7 adet villa inşaatını da
tamamlayamayarak yarım bırakmak zorunda kalmıştır. Birleşik Arap
Emirliklerine bağlı Ras Al Khayma’da bulunan Julfar Tower adlı bir
merkezden …….. tarihinde taksitle daire satın almış, daire ile ilgili
……… Dirhem yani ……….. USD ödemiş, bakiye kalan ………..
Dirhem yani …… USD’yi ödeyemediğinden firmaca dairesine el
konularak, ödemiş olduğu ……….. USD parasına da el konmuştur.

Toplum ve medya önünde oldukça tanınmış ve ünlü bir araştırmacı,


yazar ve iş adamı olan müvekkilimin davalının sözleşmeye aykırı ve
haksız eylemi sonucunda yaşadığı elem ve sıkıntıyı karşılamaktan çok
uzak olsa da bir nebze olsun hafifletmesi amaçlanmaktadır.

Basiretli tacir olarak davranması konusunda ekstra özen göstermesi


gereken davalı bankanın büyük ve köklü oluşu, davacı müvekkilime
ödemek zorunda kalacağı miktarların bu tür haksız durumların
başkalarına karşı da yapılmaması yönünde bir caydırıcılık taşıması
anlamında olması gerekmektedir.

Ayrıca davalı taraf İstanbul 4312. Asliye Ticaret Mahkemesinin


………E. – ………. K. Sayılı dosyasına sunmuş olduğu karşı dava
talepli dilekçelerinde davacı müvekkilimin davalı bankanın şube
görevlilerinin kendisine duyduğu güveni suistimal ederek haksız
çıkar sağlama peşinde olduğu yönündeki ağır ithamları müvekkilimi
rencide etmiş, küçük düşürmüştür. Müvekkilimin ………… USD gibi
bir meblağa hakkı olmadan tamah edeceğinin iddiası dahi
7
müvekkilimi derinden yaralamıştır. Davalı tarafın bu haksız iddia ve
iftiraları sebebiyle de müvekkilim derin üzüntü yaşamıştır.

Yasanın manevi tazminatla amaçlamış olduğu bir taraf için bir nebze
de olsa acısını hafifletme ve diğer taraf için caydırıcılık unsuru
taşıması önem arz etmektedir.

Büyük ve köklü bir banka için yıllık kar ve kazançları ile davacı
müvekkilimin toplum içindeki yeri, konumu ve ekonomik statüsü
düşünüldüğünde bir caydırıcılığının olması ve manevi tatmin
sağlaması çok önemlidir.

Mahkemece, ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü, tarafların


mali ve içtimai durumları, davalının eyleminin niteliği ve atfedilen
kusur oranı, davacıda yaratılan elem ve ızdırabın ağırlığı ve manevi
tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kurallar nazara alınarak
bir miktar belirlenmelidir.

Yerleşik Yargıtay kararlarında da takdir edilecek manevi tazminatın


yaşanan acıyı bir nebze olsun hafifletebilmesi için uygun miktarda
takdir edilmesi ve caydırıcılık uyandıran oranlarda belirlenmesinin
gerektiği hüküm altına alınmıştır.

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2004/13-291


K. 2004/370 T. 23.6.2004
Manevi tazminat, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplarından
çıkarılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen
hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı
yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin
duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi
tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının
her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır.
Bu ilkeler gözetildiğinde; aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın
yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin
telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir
nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar
veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek
bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir.

8
T.C. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2009/6573
K. 2009/7622 T. 17.11.2009
Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel
halleri göz önüne alarak manevi zarar adı ile hak sahibine
verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu
para tutarı asıl olarak ne tazminat ne de bir cezadır. Amacı zarara
uğrayanda bir huzur duygusu doğurmak ve ruhi ızdırabını
dindirmek olması nedeniyle tazminata benzer bir fonksiyonu
vardır. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre
belirlenmelidir. Dava konusu olayda, olayın meydana geldiği
tarih, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, duyulan acı gibi
nedenler dikkate alındığında, davacılar için hükmedilen manevi
tazminat miktarı, duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı bir nebze
hafifletebilmek için adalete uygun düşmemektedir.

Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel


halleri göz önüne alarak manevi zarar adı ile hak sahibine
verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.

HUKUKİ SEBEPLER : HMK, BK, TTK ve ilgili tüm mevzuat.

DELİLLER :

1. İstanbul 4312. Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. E. – …….


K. Sayılı mahkeme dosya kapsamı, (Taraflar arasındaki
ilişkinin ve haklılığımızın ispatı için ilgili mahkemeden celbi
gerekmektedir)
2. İstanbul 3612. İcra Müdürlüğünün ……… E. Sayılı dosya
kapsamı, (Müvekkilime yapılan geri ödemenin görülebilmesi
için ilgili icra dairesinden celbi gerekmektedir)
3. Banka kayıtları, (Müvekkilimin altın ticareti yaptığı diğer
banka hesaplarından G. Bankası-Bağlarbaşı Şubesi: Hesap
No. 4232/667291512 ve V. Bankası-Altunizade Şubesi:
Hesap No. 00158007293423497216 hesap hareketleri
müvekkilimin altın ticareti ile uğraştığını gösterecektir)
4. Davalı banka çalışanının gönderdiği mail ekindeki hesap
ekstreleri ile davalı bankaca daha sonra düzenlenen kayıtlarda
oynanmış hesap ektresi (Ekte olup, Müvekkilimin talimatı ve

9
bilgisi dışında 50 Kg. altının bozdurularak hesabından yine
bilgisi dışında ……….. USD çekildiğini gösterir)
5. Müvekkilimin davalı taraf sebebiyle taksitini ödeyemediği ve
bu sebeple el konan Birleşik Arap Emirliklerindeki dairesi ile
ilgili mail (Munzam zarar sebebiyle yaşadığı maddi sıkıntıyı
gösterecektir)
6. Tanık Beyanı (Tanık isim ve adresleri bilahare sunulacak
olup müvekkilimin toplum içindeki yeri ve tanına bir kişi
olması ve bu yaşananlar sebebiyle yaşadığı üzüntü ve manevi
zararı ispat edecektir)
7. Bilirkişi incelemesi (Müvekkilimin munzam zararının
bulunabilmesi için yaklaşık 4 yıl içinde altın ticareti
yapmakta olan müvekkilimin kaybının belirlenmesi
gerekmektedir),
8. Ekonomik ve sosyal durum araştırması (Müvekkilimin manevi
zararının tespit edilebilmesi için)
9. Müvekkilimin kitaplarına dair bilgi ve fotoğraflar
(Müvekkilimin tanınmış ve ünlü bir kişi olduğunu
gösterir),
10. Her türlü yasal deliller.

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarda açıklanan nedenlerle davamızın kabulü ile


1. Müvekkile ait hesabından bilgisi dışında altın bozdurularak
çekilen ……….. USD sebebiyle meydana gelen munzam
zararı 2.699 Kg.altının ödeme tarihinde Türk Lirası
karşılığının ödenmesine,
2. Müvekkilimize yaşattığı sıkıntı ve elem ile davalı tarafın
dilekçelerindeki
haksız ve rencide edici ithamlar sebebiyle …........... TL
manevi tazminatın ödenmesine;
3. Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya
yüklenmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.

Davacı Vekili
Av. Ömer Behic CEYHAN

10

You might also like