You are on page 1of 13

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ ODYOLOJİ BÖLÜMÜ

2020-2021 GÜZ YARIYILI FARMAKOLOJİ DERSİ FİNAL ÖDEV SORULARI

AD: ŞÜKRAN NO:192010030

SOYAD: KÜÇÜKOĞLU

1. Kulak burun boğaz hastalıklarında antibiyotik kullanılan durumlar nelerdir? Bu hastalıklarda


hangi grup antibiyotikler tercih edilir? Ve bu hastalıkların tedavisinde antibiyotiğin yanında
tercih edilen diğer ilaç grupları nelerdir?

Hangi durumlarda antibiyotik kullanmak gerekir?

Antibiyotikler bakterileri öldürmeye veya üremelerini durdurmaya etkili ilaçlardır. Bu nedenle sadece
bakterilerin neden olduğu hastalıklarda kullanılır. Yani kış aylarında sıkça rastlanılan nezle, grip gibi
virüslerin neden olduğu hastalıklarda kullanılmaz. Kullanılsa da işe yaramaz. Bunun yanında vücutta
normalde bulunması gereken bakterileri de öldürerek, vücut savunmasını zayıflatır ve fırsatçı
olabilecek başka bakterilerin gelip hastalık yapmasına zemin hazırlar.

AKUT OTİTİS MEDİA

 Orta kulak boşluğu ve timpan zarının akut olarak başlayan enfeksiyonudur.


 En sık yaşamın ilk iki yılında görülür.
Üç tipi vardır;
-Akut viral otitis media,
-Akut bakteriyel (spüratif) otitis media,
-Akut nekrotizan otitis media.

Akut Otitis Media Tedavi

 AOM genellikle hafif şiddette ve kendini sınırlayan bir infeksiyon olmasına karşın hekimlerin
çoğu; hastalığın süresini ve yakınmaların şiddetini azaltmak,kronik otitis media oluşumunu ve
AOM’nin bazen tehlikeli olabilen komplikasyonlarını (kolesteatomoluşumu, kulak zarı
perforasyonu, kulak kemikçiklerinde harabiyet, iletim tipi işitme kaybı, fasiyal sinirparalizisi,
labirentit, sensörinöral işitme kaybı, mas-toidit, petrozit, menenjit, beyin apsesi, epidural
vesubdural apse, lateral sinüs trombozu, otitik hidrose-fali) önlemek amacıyla antibiyotiklere
başvurur.
Akut otitte tercih edilen antibiyotikler genellikle;
+ Amoksisilin
+ Amoksisilin-klavulanik asid
+ Sülfametoksazol-Trimetoprim
+ Sefaklor (sefalosporin grubundan)
Antibiyotiklerin yanında tercih edilenler;
Analjezikler ve dekonjestanlar, antihistaminikler de kullanılabilmekte, hastalığın seyrine göre
parasentez (miringotomi) de denilen kulak zarının çizilmesi ve vakumla sıvının boşaltılması
işlemine de başvurulabilir.
REKÜRREN AKUT OTİTİS MEDİA

 Sık AOM ataklarının geçirilmesidir


Rekürren Akut Otitis Media Tedavisi;
Atak sıklığının azaltılması, Semptomların hafifletilmesi, Düşük doz ve uzun süreli profilaktik
antibiotik tedavisi( amoksisilin), Ventilasyon tüpü tatbiki , Adenoidektomi ve Pnömokokal
aşılar

KRONİK OTİTİS MEDİA

 Orta kulağın kronik inflamasyonudur. Timpanik membranın perforasyonu ve DKY’dan


süpüratif akıntı ile karakterizedir
 Attik perforasyonları kemikçik destrüksiyonu yapmadıkça işitme bozulmaz
 Kemikçik zinciri sağlam zarda küçük
 Perforasyon dB Orta genişlikteki perforasyonlarda yaklaşık 30 dB
 Totale yakın ve pencereleri gören perforasyonlarda 50 dB kayıp
 Kronik otitis media genellikle ağızdan alınan antibiyotiklerle ve antibiyotik kulak damlaları ile
tedavi edilir.

Tedavi ;

+Kulağın sudan koruması gerekir.

+Topikal antibiyotikler (siprofloksasin)

+Borik Alkol

+Sistemik antibiyotik

SERÖZ OTİT
 Biriken sıvı orta kulağa dışarıdan gelen bir sıvı yada iltihap değildir. Orta kulaktan östaki
borusu kanalıyla genize akması gereken orta kulak salgısı, östaki tüpünün tıkanması sonucu
orta kulakta birikmektedir.
 Orta kulakta biriken sıvı zamanla koyulaşır ve yapışkan hale tutkal kıvamına dönüşür. Orta
kulağın bu koyulaşan sıvı ile dolması kulak boşluğunun havalanmasının olmaması, zarın ve
kemikçiklerin hareketini bozarak işitmeyi azaltır.
 Tedavide gecikilirse zardaki bu çöküntü ilerleyerek zarın orta kulak boşluğuna yapışmasına ve
orta kulaktaki kemikçiklerin hasarlanmasına neden olur. İşitmede kalıcı azalmalar ve kronik
iltihaplar oluşabilir.

Kulakta Sıvı Birikiminde Tedavi;

 Orta kulakta biriken sıvı burun, geniz ve boğazda östaki borusunu tıkayan kalıcı bir sorun
yoksa genellikle 2-3 ay içerisinde düzelir.Bu süre içerisinde hasta ilaçsız izlenebileceği gibi bazı
ilaçlar kullanılabilir.
 Sıklıkla başlangıçta bir enfeksiyon sonucu olduğu için en sık tercih edilen ve etkinliği
kanıtlanmış olan ilaç antibiyotiklerdir.

Antibiyotiklerin yanında tercih edilenler;

 Allerji ilaçları ve dekonjestan,ödem çözücü ilaçlarda kullanılabilir. Daha kalıcı düzelmeyen sıvı
varlığında kortizon gerekebilir

SİNUZİT
 Burun boşluğuna açılan hava dolu cepler olarak tanımlanabilecek sinüslerin iltihaplanması
durumu olan sinüzitlerin tedavisi hastanın yaşı, sinüzitin altında yatan neden, hastalığın hangi
tip bakteri veya virüslerden kaynaklandığı gibi çeşitli faktörler hekiminiz tarafından göz
önünde bulundurularak farklı şekillerde uygulanabilir.

 Hekiminiz burun tıkanıklığını gidermek için kimi burun spreyleri ve yıkamalar ile baş ve yüz
ağrısını gidermek için ağrı kesicileri tedavinizde kullanabilir.

 Bunların yanı sıra, bakteriyel kaynaklı olduğu düşünülen sinüzitlerde tedavide antibiyotikler
kullanılabileceği gibi, viral kaynaklı olduğu düşünülen sinüzitlerde ise bunlara ihtiyaç
bulunmayabilir.
2. Kulak burun boğaz hastalıklarında cerrahi müdahale haricinde ilaçla tedavisi olmayan
durumlar/hastalıklar hangileridir?

Presbiakuzi

 İnsanlarda yaş ilerledikçe tüm sistemlerde olduğu gibi işitme yollarında da fonksiyon
bozuklukları meydana gelir. Yaşa bağlı olarak oluşan ve her iki kulakta simetrik olarak görülen
işitme bozuklukları ‘presbiakuzi’ olarak adlandırılmaktadır.
 Presbiakuzi, tedavi edilebilir bir hastalık olmasa da işitme düzeyinin iyileştirilmesi ve yaşam
kalitesinin artırılması için kişiye işitme cihazı kullanımı önerilir.

Kolesteatom

 Kolesteatom, kulağınızın orta kısmında, kulak zarı arkasında gelişebilecek anormal, kanserli
olmayan bir cilt büyümesidir. Bir doğum kusuru olabilir, ancak en sık tekrarlanan orta kulak
enfeksiyonlarından kaynaklanır.
 Akıntı için antibiotikler, ağrı için ağrı kesiciler kullanılsa da; kolesteatom tanısı konulduğu
anda tedavisi CERRAHİDİR(kesin tanı temizlenen parçaların patolojiye gitmesi ile konur).

Otoskleroz

 Orta kulak kireçlenmesi olarak bilinen otoskleroz, orta ve iç kulakta anormal kemik yapımı
nedeniyle meydana gelen bir hastalıktır.
 Otoskleroz ön tanısı konulan hastalarda, hastalığın şiddeti ve hastanın tercihlerine göre
tedavi planı yapılmaktadır. Yeni başlayan ve klinik olarak kişiyi çok fazla etkilemeyen
durumlarda hasta işitme testleriyle takip edilebilir. İşitme kaybı sosyal yaşantısını etkileyen
hastalar için, ameliyat ya da işitme cihazları ile rehabilitasyon tercih edilebilir. Bunların
dışında hastalığın ilerlemesini yavaşlatan sodyum florür gibi bazı ilaç tedavileri de mevcuttur
ancak bu ilaçlar çok tercih edilen tedavi yöntemi değildir.

3. İşitme kaybına sebep olan durumlar ve işitme kaybına yol açan ilaçlar nelerdir? Bu ilaçların
yol açtığı işitme kayıplarını reversibl-irreversible oluşlarına göre sınıflandırınız. Bu işitme
kayıplarının tedavileri mümkün müdür, neler yapılabilir

İşitme kaybı doğumsal olarak gelişebileceği gibi bazı faktörlere bağlı olarak da ortaya çıkabiliyor.

Bası;

Tümörler veya kafa içinde basınca yol açan hastalıklarda işitme kaybına sebep olabiliyor.

Yaş;

Yaşla birlikte duyuda kayıplar yaşanabiliyor. Özellikle 40 yaş sonrası kişilerde yaşlılığa bağlı iç kulak ve
sinirleri etkileyen hastalıklar gözlemlenebiliyor. Enfeksiyonlar veya metabolik hastalıklar: şeker veya
endokrin hastalıkları gibi enfeksiyonel hastalıklar da işitme kaybında önemli bir rol oynayabiliyor.

Yüksek ses;

Özellikle yüksek sesli yerlerde çalışan kişileri tehdit eden yüksek ses, 95 desibel ve üstü ani işitme
kayıplarına neden olabiliyor. Bunların yanı sıra, aşağıda sayılanlar da işitme kaybına neden olabilecek
durumlar arasında sayılabiliyor:

 Viral veya bakteriyel enfeksiyonlar


 Orta kulakta kronik olarak sıvı birikmesi
 Kafa yaralanmaları
 Anormal kemik büyümesi
 İnme
 Genetik çekim
 Meniere hastalığı

İlaç kullanımı;

Kanser tedavisi gören hastalarda kullanılan kimi kemoterapi ilaçları ve idrar söktürücü (dirüetikler)
olarak tanımlanabilecek bazı ilaçlar işitme kaybına yol açabiliyor.

Aminoglikozidler (sistemik, topikal), diüretikler, aspirin, cisplatin, vankomisin, polimiksin B,


eritromisin bilinen ototoksik ajanlardır.

Bunlar dışında endüstriyel toksinler, civa, altın gibi ağır metaller ve alkol, nikotin bağımlılığı da
ototoksisiteye yol açabilmektedir.

1. AMİNOGLİKOZİD
 Aminoglikozid antibiyotikler Streptomycesveya Micromonosporatürü mikroorganizmalardan
elde edilirler.
 Bu grupta; streptomisin, dihidrostreptomisin, neomisin, framisetin, gentamisin,
apramisin,spektinomisin,amikasin, tobramisin, kanamisin, viamisin, sisomisin, netilmisin
(doğal aminoglikozid) bulunmaktadır.
 İlk bulunanı streptomisindir.
 İşitme kaybı genellikle İrreversibledir.
 Neomisin de oldukça toksiktir. Bu nedenle çoğunluk topikal kullanılır.
 Aminoglikozid antibiyotikler penisilinler ve sefalosporinler ile aynı ortamda geçimsizlik
gösterirler.
 Aminoglikozidler uzun bir postantibiyotiketkiye sahiptir (antibiyotik maruziyetinden sonra
bakteriyel gelişimin inhibisyonunun devam etmesi). Yaklaşık 3-7 saat arasında değişir.
 Aminoglikozid toksisitesinden korunma: 
 Genel önlemler; subklinik düzeyde toksisiteyi belirleyerek ilacı hastanın tedavi programından
erkenden çıkarmak ya da alternatif tedavi uygulamak gerekir.
 Böbrek fonksiyonları gerektiğinde hidrasyon ve diürezisle artırılabilir. Serum düzeyleri takip
edilir.
 İlacın dozu ve doz aralığı dikkatli şekilde ayarlanmalıdır.
 Günlük odyometri (özellikle yüksek frekans odyometrisi) yapılmalıdır.

2.MAKROLİTLER

 Makrosiklik lakton çekirdeği içerdikleri için makrolid adını almışlardır.


 En yaygın kullanılan ve ilk bulunanı eritromisindir.
 Hem oral hem IV yolla kullanımı sonucu birçok vakada bilateral çoğunlukla yüksek
frekanslarda sensörinoral işitme kaybı bildirilmiştir.
 Çoğu hasta karaciğer veya böbrek hastalığı olan 60 yaş üzerindeki hastalardır.
 İşitme kayıplarına üfleme tarzı tinnitus ve nadiren de vertigo eşlik etmektedir ve bu
semptomlar tedavinin sona ermesinden yaklaşık iki hafta sonra kaybolmaktadırlar.
 Makrolit antibiyotiklere bağlı ototoksisite mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte
hastaların pek çoğunda konfüzyon, diplopi , dizartri ,paranoya , histeri ve baş ağrısı gibi
santral sinir sistemi semptoları da gözlenmiştir.
 Bu bulgular periferal toksisiteden çok santral jeneralize bir toksisiteyi düşündürmektedir.
 Makrolit ototoksisitesi doza bağlıdır.
3.VANKOMİSİN

 Bir glikopeptit olan vankomisin , İV olarak metisiline dirençli Staphylococcus aureus


enfeksiyonları ve enterekok enteritinin tedavisinde kullanılmaktadır.
 Oral olarak sadece Clostridium difficile enterekolitinde kullanılır. Oral emilimi yoktur.
 Vankomisin ototoksisitesi olarak bildirilen olguların tamamına yakını daha önce veya birlikte
AG kullanmış olan hastalardır.
 Vankomisinin AG ototoksisitesini arttırdığı ileri sürülmüştür ve yapılan hayvan çalışmalarında
da bu gösterilmiştir.
 İşitme kaybı ilerleme gösterebilen ve tüm frekanslarda tam bir sağırlığa neden olabilen
bilateral yüksek frekans SN işitme kaybı şeklindedir.
 Toksisite genellikle kalıcıdır. Toksisiteden kaçınmak için ilacın serum düzeyini izlemek, seri
odyogram almak ve diğer ototoksik ilaçlarla kombinasyondan kaçınmak gereklidir.

4. ANTİNEOPLASTİK
 Sisplatin ve karboplatin klinikte en sık kullanılan ve ototoksik etkisi bilinen kemoterapötik
ajanlardır.
 Sisplatin daha çok kokleatoksiktir ve kullanıldığı hastaların yaklaşık % 7 sinde işitme kaybı
görüldüğü bildirilmiştir. Vestibülotoksisitesi nadirdir.
 Sisplatin ototoksisitesine bağlı tinnitus genellikle bilateral ve gelip geçicidir.
 Sıklıkla bilateral , orta derecede veya şiddetli 4000 Hz üzerindeki frekanslardaki işitme
kaybıyla birliktedir.
 İşitme kaybı çocuklarda erişkinlere göre daha şiddetlidir. Bu çocuklardaki baş boyun solit
tümörlerinde daha fazla radyoterapi kullanılmasına bağlanmıştır. Sisplatin ototoksisitesi dozla
ilişkilidir.
 Ototoksik etki genellikle tedavi başlangıcının ikinci günü ortaya çıkar ve tedavi kesildikten
yedi gün sonraya kadar devam edebilir.

5. Loop diüretikleri:
 Böbrekte henlenin çıkan kolundaki epitel hücrelerinde Na-K pompasını inaktive eden
diüretikler loop diüretikleri olarak bilinir. Bunlar diüretik etkilerini Na , K , Cl ve suyun
emilimini engelleyerek gösterir.
 Furosemid, bumetanid ve etakrinik asit en sık kullanılan ve üzerinde en çok çalışma yapılan
ototoksik diüretiklerdir.
 Etakrinik asit genellikle diğer diüretiklerin yetersiz kaldığı durumlarda veya furosemid allerisi
olduğunda kullanılır.
 Bu drog için yaklaşık işitme kaybı insidansı % 0.7 dir.
 Loop diüretiklerinin ototoksisitesinde tinnitus ve işitme kaybı en sık görülen semptomlardır.
 Vestibüler semptomlar seyrek olarak görülür.
 Etakrinik asit genellikle kalıcı, furosemid İse geçici işitme kaybına neden olmaktadır.
 Furosemidin kalıcı işitme kaybı yaptığı hasta grubunun tamamında böbrek yetersizliği veya
beraberinde başka ototoksik ilaç kullanıldığı tespit edilmiştir.
 Furosemid ototoksisitesi 15 dakikadan daha uzun süreli olan yavaş infüzyon kullanımı ile
azaltılabilmektedir.
 Etakrinik asit genellikle kalıcı, furosemid şse geçici işitme kaybına neden olmaktadır.

6.Salisilatlar :

 Antienflamatuar, antiagregan, analjezik etkileri için kullanılırlar.


 Tinitus bilateral ve simetriktir.
 İşitme kaybı azalan veya düz konfigürasyondadır.
 Serum düzeyi ile ilişkilidir.
 Tipik olarak ilaç kesildikten sonra 48-72 saat sonra iyileşme ortaya çıkmaktadır.
 İşitme kaybı yapısal bir değişikliğe bağlı değil de enzim ve biyokimyasal değişiklikler sonucu
ortaya çıkıyor gibi görünmektedir.

Topikal ajanlar

Topikal ajanların iç kulağa geçişlerindeki en önemli yol yuvarlak pencere membranıdır. Diğer yollar
stapes tabanın annuler ligamenti ve doğumsal dehisanslardır. Topikal ajan kullanmakla oluşan
ototoksisite oranı yaklaşık % 3.4 olarak bildirilmiştir.
Solventler: otolojk preperatlarda antiseptik olarak kullanılır. Hayvan çalışmalarında minimal ototoksik
riski görülmesine karşın insanda ototoksik etki bildirilmemiştir.

Antiseptikler: Povidon iyodin (betadine); ameliyat öncesi deri temizliğinde kullanılan etkili bir
antibakteriyel ve antifungal ajandır.

Klorheksidin ve benzalkolyum: deri temizliğinde kullanılan alternatif iki ajandır. Bu ajanların ameliyat
öncesi deri temizliği için kullanıldığı miringoplasti hastalarında 5 15 oranında sensörinoral işitme kaybı
bildirilmiştir.

Antibiyotikler: AG’lerin topikal uygulamaları da sistemik uygulamaları gibi ototoksiktir.

Antienflamatuar ajanlar: kortikosteroidler pek çok ototopikal ilaçta bulunur. Hidrokortizon ve


deksometazon ototksisitesine ilişkin hiçbir yayın yoktur.

Antifungaller: antifungal amacıyla nistatin pudra ve kremleri amfoterisin-B losyonları ve


klotrimazolün % 1’lik solüsyon ve kremleri topikal olarak kullanılmaktadır. Hiçbir ototoksik etkileri
bildirilmemiştir. Fakat amfoterisin-B orta kulak mukozasına uygulandığında şiddetli mukoza
reaksiyonu geliştirdiğinden perfore kulaklara uygulanmamalıdır.

Ototoksisiteye neden olan toksik maddeler

Arsenik, civa, çinko, kurşun ve manganez gibi birçok ağır metalin ototoksisite riski bulunmaktadır.
Civa zehirlenmesi işitme kaybı, ataksi görsel ve duyusal değişiklikler meydana getirir. Kurşun
zehirlenmesinde vertigo ve SNİK meydana gelir. Manganeze maruz kalan kişilerde yüksek ve düşük
frekanslarda SNİK meydana gelirken orta frekanslarda işitme normaldir. Yapışkan koklayan hastalarda
ve mesleki olarak toluene maruz kalanlarda işitme kaybı olmaktadır, gürültü bu hastalarda işitme
kaybını arttırmaktadır. Toksik gazlar da işitme kaybına neden olur. Karbon monoksit SNİK na neden
olabilir.
Reversibl
İrreversibl
+ Makrolitler
+Aminoglikozid antibiyotikler
+ Antineoplastikler
+Vankomisin
+ Salisilatlar

İlaçların yol açtığı reversibl ototoksisitenin tedavisinde;

+Bol hidrasyon (sıvı alımı)

+Asetilsistein (antioksidan amaçla)

+B vitamini takviyesi yapılabilir.

5. Gebelikte kontrendike olan antibiyotikler ve analjezikler hangileridir?

Gebelikte kontrendike antibiyotikler

Gebelik döneminde, başta antibiyotik olmak üzere herhangi bir ilacı reddetmek ve bunları sadece
akut gereklilik durumunda almak daha iyidir. Özellikleri nedeniyle, gelecekteki bir anneyi tedavi
etmenin yanı sıra, gelişmekte olan bebek üzerinde olumsuz bir etki yaratabilecek ilaçlar vardır. Bu tür
ilaçların isimleri bilinmeli ve kullanımından sakınılmalıdır.
• tetrasiklin serisi (embriyo üzerinde toksik bir etkiye sahiptir, çocuğun kemik sisteminde
birikebilir). Bu maddeler arasında doksisiklin, morfosiklin ve aslında tetrasiklin bulunur.

• fluorokinolon serileri (bu grubun preparatları, gelişmekte olan fetüse olan etkileri nedeniyle
klinik deneylere tabi tutulmamıştır, bu yüzden kullanımları risklidir). Bu ilaçlar arasında en popüler
olanı, atksaksin, siprofloksasin, nadifloxacin, pefloxacin olarak adlandırılabilir.

• Levomitsetinovy serisi (bazı anemi ve kan oluşumu bozuklukları gelişimini provoke edebilir).

• Nitrofuran serileri (furadonin, furazolidone). Çocukta hemolitik anemi ve


methemoglobinemiye neden olabilir.

• Kinoksalin serisi (embriyoyu olumsuz yönde etkileyen ve fetüse zarar verebilen deneysel
olarak kanıtlanmış embriyotoksik etki). Bu gibi preparasyonlar dioksidin içerir.

• sulfanilamid serileri (gebelikte kontrendikedir). Bu preparatlar biseptol, bactrim, oriprim,


triksazol, novotrimed, oribakt, baktrizol'dur.

Gebelikte kontrendike analjezikler

 NARKOTİKLER(MORFİN VE TÜREVLERİ ,MEPERİDİN VE BENZERLERİ ,METADON VE


BENZERLERİ)
 SALİSATLAR; Gebelikte de olabildiğince uzak durulması gerekir özellikle son trimesterde
kullanımı yoktur.
 FENAMİK ASİD TÜREVLERİ
 Mefenamik asid ; Gebelikte kontrendikedir.
 İNDOLASETİK ASİT TÜREVLERİ
 İndometasin; Gebe kadınlarda ,emziren annelerde ,aktif GIS mukoza lezyonu
olanlarda ,epilepsi ve parkinson olgularında ve afektif bozukluğu olanlarda
kontrendikedir.
 FENİLPROPİONİK ASİD TÜREVLERİ
 Naproksen; Doğum öncesi gebeye verildiğinde, fötusa geçmesinden dolayı
neonatal sarılığı artırır

6. Salisilatları ve parasetamol grubunu avantajlı ve dezavantajlı oldukları konularda kıyaslayınız.

SALİSİLATLARIN AVANTAJLARI

 Sailisilatlar santral sinir sistemini etkileyerek ağrıyı azaltır.


 Periferik olarak periferde oluşan yangıyı giderir.
 Ateşli hastalıklarda çabuk etki gösterir.
 Normal vücut ısısını etkilemez.
 Doz arttıkça analjezik etkileri artmaz fakat yan etkileri artar.

SALİSİLATLARIN DEJAVANTAJLARI

 Toksik dozlarda aspirin ve diğer salisilatlar hiperpireksi yaparlar.


 Doz arttıkça analjezik etki artmaz. Yan etkiler artar.
 Yüksek dozlarda periferik damarları genişletirler ve dolaşım depresyonu yaparlar.
 Bulantı, kusma ve mide irritasyonu yaparlar.
 Doz-bağımlı olarak mide ülseri ve kanaması yapabilirler. Midede koruyucu mukus
salgılanmasını inhibe edebilirler
 300 mg gibi düşük dozlarda aspirin kanama zamanını uzatır.
 Karaciğer hastalığı olanlarda K vitamini eksikliği veya hemofilisi olanlarda veya
hipoprotrombinemililerde kullanılmamalıdır.
 Yüksek dozlarda hiperglisemi ve glikozüri yapabilirler.
 Menstrasyonu ve gebelik süresini uzatırlar.
 Çocukların viral enfeksiyonlarına bağlı ateşte kullanıldığında Reye sendromu yapabilirler.
PARASETAMOL AVANTAJLARI

 ağrı kesici ve ateş düşürücü etkiye sahip bir ilaç etken maddesidir.
 Parasetamol ağızdan alındığında gastrointestinal sistemde hızla emilir.
 İlaç alındıktan 30-60 dakika sonra maksimum plazma konsantrasyonlarına ulaşır. Parasetamol
bütün dokulara hızla dağılır..
 Analjezik etkisi yeni nesil analjeziklere göre hafif kalmış olsa da gastrointestinal sistemde yan
etkisinin hemen hemen olmaması, güvenilirliği ve de gebelerde kullanılabilmesi
parasetamolun her zaman ön planda kalmasını ve klasik bir analjezik olmasını sağlar.

PARASETAMOL DEJAVANTAJLARI

 Aşırı dozda parasetamol kullanımı tat kaybı, bulantı, kusma, karın ağrısı, terleme, huzursuzluk
hissi ve halsizlik gibi sorunları beraberinde getirebilir. Bunlara ek olarak idrarda koyulaşma,
ciltte ve gözlerde sararma görülebilir.
 Parasetamol içeren ilaçların yan etkileri arasında deride püriritik makulopapüler döküntüler,
ürtiker, methemoglobinemi ve bazı gastrointestinal belirtiler gibi yan etkiler bulunuyor
 10 gr.ın üstünde alınması durumunda toksisite (zehirlenme) görülmesi muhtemeldir.
 Toksik dozlarda tüketildiğinde zamanında müdehale gerçekleşmezse sonuç ölüme kadar da
gidebilir.

KAYNAKLAR

+AMİNOGLİKOZİD ANTİBİYOTİKLER Aminoglikozid antibiyotikler Streptomyces veya Micromonospora


türü m https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/isitme-kaybi/ ikroorganizmalardan elde edilirler./
+https://docplayer.biz.tr/50455735

https://slideplayer.biz.tr/slide/6296524/release/woothee
+ Gebelikte Antibiyotikler Alexey Portnov , Tıbbi editör /MAKALENİN TIP UZMANI/Profesör Adrian
SHULMAN/Doğum uzmanı-jinekolog, doğurganlık uzmanı

MAKROLİD LİNKOZAMİD KLORAMFENİKOL Dr. Suna Öğücü

https://www.slideserve.com/zarek/la-ned-r

Parasetamol Nedir? Nasıl Bir Maddedir? Etkileri Nelerdir?/ Yazar |Cüneyt Çağala/ TechWorm

https://mehmetdurmusoglu.com/yaslanmaya-bagli-isitme-kaybi/

OTOTOKSİSİTE. Dr.Muhammet Pamukçu İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB ABD.

https://www.sabah.com.tr/saglik/2020/03/24/parasetamol-etken-maddesi-nedir-neye-iyi-gelir-
parasetamol-iceren-ilaclar-nelerdir-corona-viruse-iyi-gelir-mi

Tıp Notları/Dr. Enes Başak/ Notlar 3/Ototoksisite nedir, tedavisi ve ototoksisite yapan ilaçlar

https://www.ent.com.tr/orta-kulakta-sivi-birikimi--seroz-otit-som--eom-837s.html

İnsan Vücudunun Florası/FEYZA DURAN-BÜŞRA ERTÜRK/JM-103

Akut Otitis Media Tedavisi/Uzm. Dr. Selim ÖNCEL/Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi/ Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı/ Çocuk İnfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı

Otitis Media/ Dr. Evren Hızal/Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB-BBC Anabilim Dalı

Otoskleroz (İç kulak kireçlenmesi) nedir? - Doç. Dr. Gediz Murat Serin/ TKBBV

https://www.mustafakuzdere.com.tr/tr/article/desc/48044/kolesteatom-nedir.html

https://metokondri.com/odyoloji-sozlugu/presbiakuzi/

You might also like