You are on page 1of 128

DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI

TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER

1 - 14 : Anatomi 1 - 42 : Dahiliye
15 - 22 : Histoloji Embriyoloji (Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar)
23 - 32 : Fizyoloji 43 - 72 : Pediatri
33 - 54 : Biyokimya 73 - 108 : Genel Cerrahi
55 - 76 : Mikrobiyoloji (Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar)
77 - 98 : Patoloji 109 - 120 : Kadın Doğum
99 - 120 : Farmakoloji

3. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI

1 E 31 D 61 A 91 A 1 D 31 B 61 E 91 E
2 A 32 B 62 B 92 C 2 C 32 A 62 B 92 B
3 D 33 C 63 C 93 E 3 B 33 D 63 C 93 D
4 D 34 A 64 A 94 B 4 A 34 B 64 B 94 C
5 D 35 E 65 B 95 D 5 E 35 D 65 E 95 E
6 B 36 D 66 E 96 C 6 C 36 E 66 E 96 C
7 C 37 B 67 C 97 A 7 D 37 A 67 A 97 A
8 B 38 D 68 A 98 A 8 A 38 C 68 A 98 D
9 C 39 A 69 E 99 A 9 E 39 D 69 E 99 E
10 C 40 D 70 C 100 B 10 A 40 E 70 E 100 C
11 A 41 C 71 E 101 D 11 A 41 D 71 B 101 C
12 C 42 B 72 B 102 C 12 C 42 C 72 D 102 C
13 D 43 E 73 A 103 B 13 A 43 D 73 B 103 E
14 B 44 A 74 B 104 C 14 E 44 E 74 E 104 C
15 A 45 E 75 E 105 C 15 E 45 D 75 B 105 D
16 B 46 A 76 A 106 B 16 C 46 A 76 D 106 C
17 B 47 B 77 D 107 A 17 E 47 C 77 B 107 C
18 D 48 D 78 A 108 A 18 A 48 A 78 C 108 B
19 B 49 B 79 B 109 E 19 E 49 D 79 D 109 D
20 B 50 C 80 B 110 A 20 C 50 D 80 C 110 B
21 C 51 B 81 D 111 D 21 D 51 E 81 E 111 C
22 D 52 D 82 B 112 B 22 E 52 D 82 D 112 B
23 B 53 C 83 E 113 B 23 B 53 C 83 A 113 B
24 D 54 A 84 B 114 D 24 D 54 A 84 E 114 B
25 A 55 A 85 B 115 D 25 A 55 A 85 A 115 A
26 D 56 E 86 D 116 C 26 A 56 B 86 D 116 C
27 C 57 E 87 D 117 D 27 C 57 D 87 C 117 E
28 B 58 A 88 B 118 C 28 E 58 B 88 A 118 C
29 C 59 E 89 B 119 C 29 C 59 C 89 D 119 A
30 A 60 B 90 C 120 E 30 D 60 A 90 E 120 D

Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz.
Temel Bilimler / T 47 - 3

TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR

1. Aşağıdaki anatomik oluşumlardan hangisi fovea radiocarpalis içinde palpe edilemez?


A) Os scaphoideum
B) Os trapezium
C) Proc. styloideus radii
D) Basis osis metacarpalis I
E) Hamulus ossis hamati

1–E
Fovea radiocarpalis el bileğinin radyal tarafında dorsal yüze daha yakın olarak yer almaktadır. Soruya dikkatli bakılırsa ulnar tarafta
yer alan tek yapı os hamatum’un elin palmar yüzeyine doğru uzanan çıkıntısı olan “hamulus ossis hamati”dir.
Enfiye çukuru olarak da bilinen “Fovea radiocarpalis” sınırları ve içinde palpe edilebilen oluşumlar TUS için mutlaka bilinmelidir.
Enfiye çukuru el bileğinin radyal tarafında yer almaktadır. Seçeneklere dikkatli
Enfiye çukuruna bir göz atalım o zaman;

Fovea radiocarpalis sınırları;


M. abductor pollicis longus ve m. extensor pollicis brevis’in tendonları ile m. extensor
pollicis longus tendonu arasındadır.
Fovea radiocarpalis içinde palpe edilebilen oluşumlar;
- Os scaphoideum, Os trapezium, Proc. styloideus radii, Basis ossis metacarpalis I
- a. radialis, vena cephalica, n. radialis’in superficial dalı

** Fovea radiocarpalis’te aşırı hassasiyet os scaphoideum kırığı bulgusudur. Skafoid kırıklarında a. radialis’in palmar dalının yara-
lanması nedeniyle avasküler nekroz gelişebilir.

www.tusem.com.tr 2
Temel Bilimler / T 47 - 3

2. Aşağıdaki anatomik oluşumlardan hangisi regio pectoralis’teki seyri esnasında fascia clavipectorale’yi delerek geçer?
A) Vena cephalica
B) Vena basilica
C) Arteria thoracica interna
D) Arteria thoracica lateralis
E) Vena brachiocephalica

2–A
Vena cephalica:
Üst ekstremitenin lateralinin yüzeyel venidir .
Sulcus bicipitalis lateralis ve sulcus (trigonum) deltoidopectorale’den geçerek fascia clavipectorale’yi deler ve vena axillaris’e dökülür.

Fascia clavipectorale’yi geçen (delen) oluşumlar;


− vena cephalica
− a.v. thoracoacromialis
− nervus pectoralis lateralis

3. Aşağıdaki açıklıklardan hangisi fossa cranii posterior’da yer almaz?


A) Foramen magnum
B) Foramen jugulare
C) Meatus acusticus internus
D) Foramen lacerum
E) Canalis condylaris

3 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

3–D
Foramen lacerum, fosssa cranii media içinde yer alır ve içinden önemli bir anatomik oluşum geçmez.
Diğer seçeneklerde yer alan açıklıklar fossa cranii posterior içinde yer alırlar;
Foramen magnum: (oksipital) Aa. vertebrales, medulla spinalis ve meninges, N.XI’in spinal kökleri, sinus marginalis ve pleksus
venosus vertebralis internus, aa. Spinales anteriores et posteriores geçer.
Foramen jugulare: (temporal-oksipital arasında) N.IX, N.X, N.XI’in bulbar kökü, v.jugularis interna (sinus sigmoideus ve sinus pet-
rosus inferior), a. meningea posterior,a. occipitalis.
Meatus acusticus internus: (temporalde) N.VII, N.VIII, a. labyrinthi ve vv. labyrinthiales.
Canalis condylaris: (oksipital) Vv. emisseriae occipitalia

4. Aşağıdaki sinirlerden hangisinin felcinde, hastalar etkilenen taraf omuz ekleminde kola abdüksiyon hareketini başlata-
mazlar?
A) Nervus thoracodorsalis
B) Nervus dorsalis scapulae
C) Nervus subscapularis superior
D) Nervus suprascapularis
E) Nervus subscapularis inferior

4–D
N. suprascapularis’in innerve ettiği m. supraspinatus omuz ekleminde 0-15 derece arasında abdüksiyonu yaptırarak bu hareketi başlatır.
Omuz ekleminde m. supraspinatus’un başlattığı abduksiyonu, n. axillaris’ten innerve olan m. deltoideus 90 dereceye kadar devam ettirir.
Omuz ekleminde 90 derece üstü abduksiyonu yaptıran kaslar ise m. trapezius ve m. serratus anterior ikilisidir.

5. Arteria mesenterica inferior, aorta abdominalis’ten hangi vertebra seviyesinde ayrılır?


A) T12
B) L1
C) L2
D) L3
E) L4

www.tusem.com.tr 4
Temel Bilimler / T 47 - 3

5–D
Arteria mesenteria inferior;
-  L3 seviyesinde aorta abdominalis’ten ayrılır.
-  Fleksura coli sinistradan sonra yer alan GIS organlarını besler.
-  Dalları: A.colica sinistra, Aa.sigmoideae ve A.rectalis superior’dur.
-  A.mesenterica inferior iskemisinden en ağır sigmoid kolon etkilenir.

Seviyeler TUS’da sevilirler. Aşağıdaki tabloya diğer damar seviyesi ile ilgili sorular için göz atalım;

6. Aşağıdakilerden hangisi vena cava inferior’a doğrudan dökülmez?


A) Vena hepatica sinistra
B) Vena ovarica sinistra
C) Vena renalis dextra
D) Vena ovarica dextra
E) Vena phrenica inferior sinistra

6–B
V. testicularis (ovarica) sinistra ve v. suprarenalis sinistra v. renalis sinistra’ya dökülürler. Yani vena cava inferior’a direkt olarak
dökülmezler. Bu nedenle sol testisin venöz drenajı daha zor olduğundan varikoseli daha sıktır ve ayrıca sol renal ven trombozu
varikosel sebebidir. Arterler de bu asimetri yoktur her iki tarafta da direkt olarak abdominal aorta’dan beslenirler.
Vena cava inferior’a direkt dökülenler:
• Vv. Lumbales
• V. sacralis mediana
• V. testicularis (ovarica) dextra
• V. renalis dextra
• V. renalis sinistra

5 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

• Vv. suprarenales dextra


• V. phrenica inferior dextra
• V. phrenica inferior sinistra
• Vv. hepaticae dextra ve sinistra

7. Aşağıdakilerden hangisi ventriculus sinister’e ait değildir?


A) M.papillaris anterior
B) Trabecula carnea
C) Trabecula septomarginalis
D) Vestibulum aortae
E) Chordae tendineae

7–C
Trabecula septomarginalis: İçinde ileti sisteminin sağ dalı vardır ve sağ ventrikül hipertrofisini frenler (sağ ventrikül hariç kalbin
konturlarını belirleyen ise fibröz perikarttır). Sağ ventriküle aittir, sol ventrikülde gözükmez!!!

www.tusem.com.tr 6
Temel Bilimler / T 47 - 3

8. Ligamentum vocale aşağıdaki yapılardan hangisi tarafından oluşturulur?


A) Membrana quadrangularis
B) Membrana triangulare
C) Membrana thyrohyoidea
D) Plica aryepiglottica
E) Recessus piriformis

8–B
Membrana triangulare (membrana cricovocalis) (Conus elasticus): Fibroelastik membranın alt bölümüdür. Üst serbest kenarına
lig. vocale denir. Orta kısım sadece deri ile örtülüdür. Cerrahi önemi vardır. Acil laringotomi gereğinde kesilebilir. A. thyroidea
superior’un r. cricoideus’u bu bağı delerek larinks mukozasına girer.

9. Kadınlardaki labium majus’un erkeklerdeki homoloğu aşağıdaki yapılardan hangisidir?


A) Corpus spongiosum penis
B) Vesicula seminalis
C) Scrotum
D) Glans penis
E) Glandula bulbourethralis

7 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

9–C
Kadınlardaki labium majus’ların erkeklerdeki homoloğu scrotum’dur.
Diğer homolog yapılar için aşağıdaki tabloya lütfen göz atınız.

10. Aşağıdaki sinirlerden hangisi karın arka duvarında m. psoas major’u delip bu kasın ön yüzünde aşağıya doğru iner?
A) N. ilioinguinalis
B) N. iliohypogastricus
C) N. genitofemoralis
D) N. cutaneus femoris lateralis
E) N. obturatorius

10 – C
N. genitofemoralis (L1,2): M.psoas major içinde sey-
reden sinir bu kası ön tarafından delerek karın arka
duvarında peritoneum ile örtülü olarak aşağıya doğru
uzanır. Ureter’i arkasından çaprazlar. Genelde m. pso-
as major’ün önünde, bazen de içinde olmak üzere r.
genitalis ve r. femoralis adı verilen dallarına ayrılır.
a. Ramus genitalis: A. v. iliaca’yı çaprazlayıp, anu-
lus inguinalis profundus’tan canalis inguinalis’e gi-
rer. Erkekte m. cremaster’in motor innervasyonu
ve skrotum’un bir bölümünün sensitif innervasyo-
nunu, kadınlarda ise lig. ters uteri ile birlikte cana-
lis inguinalis’i geçip, mons pubis ve labium majus
pudendi’nin innervasyonunu sağlar.

www.tusem.com.tr 8
Temel Bilimler / T 47 - 3

b. R. femoralis: A. iliaca externa’nın dış tarafında lacuna vasorum’dan geçer. Lig. inguinale’nin biraz aşağısında fascia lata’yı dele-
rek yüzeyelleşip trigonum femorale’nin üst kısmının derisinin sensitif innervasyonunu sağlar.
Cremaster refleksi: Erkeklerde görülen yüzeyel bir reflekstir. Uyluğun üst iç kısmı hafifçe çizildiğinde (afferenti n. lioinguinalis veya
ramus femoralis n. genitofemoralis) m. cremaster sayesinde (efferenti ramus genitalis n. genitofemoralis) testisler yukarı doğru
çekilirler.

11. Aşağıdakilerden hangisi kadınlarda yada erkeklerde, anulus inguinalis profundus içinden geçen bir oluşum değildir?
A) Nervus ilioinguinalis
B) Ductus deferens
C) Arteria cremastarica
D) Nervus genitofemoralis ramus genitalis
E) Ligamentum teres uteri

11 – A
Anulus inguinalis profundus fascia transversalis’te bulunur (varsa lig. interfoveolare) ve m.obliquus internus abdominis tarafından
desteklenir.
N. ilioinguinalis, n. iliohypogastricus’tan daha küçük, onun hemen altında seyreden bir sinirdir. M. transversus abdominis ve
m. obliquus internus abdominis’in motor innervasyonlarını sağlar. M. transversus abdominis’i deldikten sonra canalis inguina-
lis ‘e üst duvarından girer. Anulus inguinalis profundus’tan geçmez. funiculus spermaticus ile birlikte ilerleyip anulus inguinalis
superficialis’ten geçerek, erkeklerde penis kökü ve skrotum’un ön tarafının (nn. scrotales anteriores), kadınlarda ise pubis ve labi-
um majus’un (nn. labiales anteriores) sensitif innervasyonunu sağlar.
Ductus deferens, cauda epididymis’in devamı gibidir. Funiculus spermaticus içinde anulus inguinalis superficialis’ten geçerek inguinal
kanaldan girer. Anulus inguinalis profundus’tan geçerek, karın boşluğunda a. v. epigastrica inf. u üst-dıştan, iliak damarları önden
çaprazlar.
Arteria cremastarica, a. epigastrica inferior’un dalıdır**. Anulus inguinalis profundus’tan geçerek, funiculus spermaticus duvarı
içinde devam eder ve burdaki yapıları kanlandırır.
Nervus genitofemoralis ramus genitalis, A. v. iliaca’yı çaprazlayıp, anulus inguinalis profundus’tan geçerek canalis inguinalis’e
girer. Erkekte m. cremaster’in motor innervasyonu ve skrotum’un bir bölümünün sensitif innervasyonunu, kadınlarda ise lig. ters
uteri ile birlikte canalis inguinalis’i geçip, mons pubis ve labium majus pudendi’nin innervasyonunu sağlar.
Ligamentum teres uteri, kadınlarda anulus inguinalis profundus’tan geçerek inguinal kanala girer.

9 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

12. Dizde, femur alt ucu ile patella arasındaki eklemin tipi aşağıdaki seçeneklerden hangisinde verilmiştir?
A) Sellar
B) Sferoid
C) Plana
D) Ginglimus
E) Trokoid

12 – C
Diz eklemi bikondilar tiptedir. Ancak femur ile tibia arasında ginglimus, femur ile patella arasında plana tarzda eklem vardır. Bazı
sınıflamalarda bu yüzden modifiye ginglimus veya ginglimus olarak da geçmektedir.Fibula diz eklemine katılmaz!

DİZ EKLEMİNİN INTRAKAPSÜLER LIGAMENTLERİ:


• Lig. cruciatum anterius: Femurun condylus lateralis’inin iç yüzünün arka kısmı ile tibianın area intercondylaris anterior’u ara-
sındadır alt ucu meniscus lateralis ile kaynaşmıştır. Güce karşı yapılan ekstansiyonda gerilir. Fleksiyonda tibia öne çekildiğinde
tibianın öne kaymasını engeller
• Lig. cruciatum posterius: Femurun condylus medialis’inin dış yüzünün ön kısmı ile tibianın area intercondylaris posterior’u
arasındadır. Güce karşı yapılan fleksiyonda gergindir. Diz fleksiyonda iken tibianın arkaya itilmesi halinde hareketi sınırlar
• Lig. tranversum genu: Her iki menisküsün ön uçlarını birbirine bağlar.
• Lig. coronarium: Menisküsleri tibia kondillerine bağlar.
• Lig. meniscofemorale anterius: Ligamentum cruciatum anterius’la birlikte seyreder meniscus lateralis ile femur arasındadır.
• Lig. meniscofemorale posterius: Ligamentum cruciatum posterius’la seyreder. Meniscus lateralis ile femur arasındadır.

www.tusem.com.tr 10
Temel Bilimler / T 47 - 3

DİZ EKLEMİNİN EKSTRAKAPSÜLER LIGAMENTLERİ:


• Lig. patellae: Yukarıda basis patella’ya aşağıda tuberositas tibia’ya tutunur. M.quadriceps femoris’in tendonunun orta bölümü-
nün bir devamıdır. Önünde bursa infrapatellaris superficialis, arkasında bursa infrapatellaris profunda bulunur.
• Lig. collaterale fibulare (laterale): Eklem kapsülüne ve menisküse yapışmaz! Aralarından m. popliteus’un kirişi geçer. Yukarıda
femurun dış kondiline aşağıda fibula başına tutunur.
• Lig. collaterale tibiale (mediale): Yukarıda femurun aşağıda ise tibianın iç kondillerinin iç yüzlerine tutunur. Kapsül aracılığı ile
iç menisküsün dış kenarına sıkı tutunur. Hasarlarında meniscus medialis’te hasara uğrar.
• Lig. popliteum obliquum: M.semimembranosus tendonunun sonlanma kısmından ayrılan liflerle oluşur. Eklem kapsülünün
arka yüzünü destekler.
• Lig. popliteum arcuatum: Eklem kapsülünün arka kısmını destekler.

13. Mediastinum superius’dan geçen bir kesitte aşağıdaki yapılardan hangisi görülmez?
A) Vena cava superior
B) Arcus aortae
C) Oesophagus
D) Bronchus principales
E) Ductus thoracicus

13 – D
Bronchus principales’ler orta mediastende bulunurlar. Diğer seçeneklerde verilen oluşum mediastinum superius içinde yer alırlar.

MEDIASTINUM SUPERIUS IÇINDE YER ALAN ÖNEMLI OLUŞUMLAR ;


• Thymus
• A.v. thoracica interna
• Vena brachiocephalica dextra ve sinistra
• Vena cava superior (başlangıcı, üst yarısı)
• Arcus aortae ve dallarının başlangıcı***
- truncus brachiocephalicus
- a. carotis communis sinistra

11 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

- a. subclavia sinistra
• N. laryngeus recurrens sinistra***
• N. phrenicus’lar
• N. vagus’lar
• Özofagus
• Trachea
• Arcus vena azygos
• Ductus thoracicus**

14. Şekilde ve manyetik rezonans görüntülemede beynin sagittal kesitinde ok ile işaretli bölüm hangi seçenekte verilmiştir?

A) Corpus callosum
B) Fornix
C) Septum pellucidum
D) Adeshio interthalamica
E) Cingulum

14 – B
Soruda fornix okla işaretlenmiş olan yapıdır. Beynin sagittal kesitinde görülen yapılar TUS’da daha önce de soru olarak karşımıza
geldi. Gray’s anatomi ve Moore klinik anatomi kitaplarındaki şekillerden daha önce sorular hazırlandığını gördük. Bu deneme
sorusu vesilesi ile Gray’s anatomide beynin sagittal kesitinin gösterildiği MR kesitindeki etiketli diğer yapılara mutlaka göz atalım;

*** Şekilde cisterna magna yada diğer adıyla cisterna cerebellomedularis’i gözden kaçırmayalım. Şekil üzerinde sorulabilecek bu
cisternaya 4. ventrikül delikleri (for. magendi ve for. luschka) açılır.

www.tusem.com.tr 12
Temel Bilimler / T 47 - 3

15. 24-26 haftalık arası doğan bir prematüre bebekte diğerlerine göre aşağıdakilerden hangisinin yetersiz üretimi yaşamla
bağdaşmaz?
A) Pulmoner sürfaktan
B) a-Fetoprotein
C) Mekonyum
D) Lanugo
E) İdrar

15 – A
Surfaktanın en temel iki işlevi;
1. Alveolar yüzey gerilimini azaltır ve en uygun gaz alışverişi için dengede tutar
2. Alveollerin kollabe olmasını engeller.
Surfaktan eksikliğinin doğal sonucu Respiratuvar Distress Sendromu(RDS)’dur. RDS çoğunlukla prematüre bebeklerde yaşamın ilk
6 saati içinde belirgin solunum sıkıntısı, retraksiyon ve hipoksemi ile giden, göğüs radyografisinde buzlu cam manzarası biçiminde
izlenen, surfaktan eksikliğine bağlı hastalık olarak tanımlanır.

16. Spermin zona pellucida’yı geçmesiyle zona pellucida’ nın fiziksel özelliklerinin değişerek diğer spermlere karşı geçirgen
olmasını engelleyen olaya ne ad verilir?
A) Kapasitasyon
B) Zona reaksiyonu
C) Akrozom reaksiyonu
D) Morulasyon
E) Kavitasyon

16 – B
 Spermlerin oositi dölleyebilmesi için
 Kadın genital sistemi içinde
− Kapasitasyon ve
− Akrozom reaksiyonu denilen değişiklikleri geçirmesi gerekir.
Kapasitasyon
 Spermin akrozomal bölgesindeki membranın glikoprotein örtüsünün ve seminal plazma proteinlerinin ortadan kaldırılması
işlemidir.
 Bu işlemin gerçekleşebilmesi için spermler ile fallop tüp epitel hücrelerinin etkileşimi gerekmektedir.
 Sadece kapasitasyona uğrayan bir sperm korona hücrelerinin arasından geçerek akrozom reaksiyonuna girebilir.
Akrozom reaksiyonu
 Spermin zona pellucidaya bağlanması sonucu zona proteinlerinden ligand ZP3 tarafından başlatılır.
 Bu reaksiyon ile tripsin, akrozinin gibi enzimler aktive olur ve sperm bu sayede oositi penetre edebilir.
Zona reaksiyonu
 Spermin oositi penetre etmesiyle oositte de zona reaksiyonu denilen değişiklik olur.
 Bu reaksiyon ile reseptör inaktivasyonu sonucunda diğer spermlerin oosit içine girmesi engellenir.

13 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

17. İnsan embriyonal gelişimi sırasında,fertilizasyon sonrasında farklılaşmaya başlayan ilk hücre grupları aşağıdakilerin han-
gisinde birlikte verilmiştir?
A) Notokord-Amnioblast
B) Embriyoblast-Trofoblast
C) Endoderm-Ektoderm
D) Endoderm-Mezoderm
E) Ektoderm-Mezoderm

17 – B
İlk hücre farklılaşması 1.haftada olur.
 Morula aşamasında embriyo ilk hücre farklılaşmasını yaparak blastomer adlı hücrelerin gruplaşmasıyla şu hücreleri oluşturur:
 Embriyoblastlar: İç hücre kütlesi olarak bilinen orta kısımdaki hücreler tarafından yapılırlar. İleride embriyoyu oluştururlar.
 Trofoblastlar: Dış hücre kütlesi olarak bilinen çevredeki hücreler tarafından yapılır. İleride plasentanın embriyonik kısmını yapar.

18. Kan ve kemik iliği yaymalarını incelemekte kullanılan yöntem aşağıdakilerden hangisidir?
A) Masson trikrom yöntemi
B) Alsiyan mavisi
C) PAS
D) Wright boyası
E) Fuelgen yöntemi

18 – D
Romanowsky boyaları (Giemsa, Wright) kan ve kemik iliğini boyamak için kullanılır.

19. Aşağıdakilerden hangisi hem ara madde bileşenlerini sentezleyen, hem de kasılma yeteneği olan ve yara iyileşmesi sıra-
sında sayısı artan bağ dokusu hücresidir?
A) Mast hücresi
B) Myofibroblast
C) Plazma hücresi
D) Histiyosit
E) Fibroblast

19 – B
Fibroblastlar bağ dokusunun sabit hücreleri olup aynı zamanda kök hücresidirler.Fibroblastlar, yara iyileşmesi sırasında hem fib-
roblastların hem de düz kas hücresinin özelliğini gösteren bir hücre olan myofibroblastlara dönüşür. Bu hücreler morfolojik açıdan
fibroblast özelliklerine sahiptir ancak yüksek miktarlarda aktin ve miyozin mikrofilamanları içerir. Doku hasarından sonra yara
kontraksiyonundan bu hücreler sorumludur.

www.tusem.com.tr 14
Temel Bilimler / T 47 - 3

20. Aşağıdaki organlardan hangisinin yapısında yalancı çok katlı sterosilyalı silinidirik epitel bulunur?
A) Kornea
B) Duktus deferens
C) Mesane
D) Bowman visseral epiteli
E) Üreter

20 – B
Ductus deferens ve ductus epididimis, yalancı çok katlı stereosilyalı silindirik epitele sahiptir.

21. Aşağıdaki serebellum ile iligili ifadelerden hangisi doğrudur?


A) Derin serebellar nukleuslar serebellar korteksin afferent bağlantıları arasında bir röle istasyonudur.
B) Purkinje hücreleri aksonlarının büyük çoğunluğu vestibüler nukleusta sonlanır.
C) Derin serebellar nukleuslar serebellumdan MSS’nin diğer bölümlerine bilgi taşıyan efferent liflerin büyük bir kısmının
kaynağını oluşturur.
D) Vestibuloserebellum kas tonusunu kontrol eder.
E) Direkt spinoserebellar traktus organizmada çevrenin değişen durumlarına karşı oluşan sinyalleri serebelluma taşır.

21 – C
• Derin serebellar nukleuslar serebellar korteksin efferent bağlantıları arasında bir röle istasyonudur.
• Purkinje hücreleri aksonlarının büyük çoğunluğu serebellar nukleusta sonlanır.
• Spinoserebellum kas tonusunu kontrol eder.
• İndirekt spinoserebellar traktus organizmada çevrenin değişen durumlarına karşı oluşan sinyalleri serebelluma taşır.

22. Aşağıdakilerden hangisi bazal ganglion ile ilişkili hastalıklarda görülen hareket bozukluklarından birisi değildir?
A) Atetoz
B) Ballismus
C) Kore
D) İntensiyonel tremor
E) Rijidite

22 – D
Bazal Ganglion Hastalıkları
• En belirgin semptomlar;motor semptomlardır.
• En sık karşılaşılan semptom; akinezi (harekete başlamada gecikme) ve bradikinezi (hareket başladığında ise daha yavaş ve
küçük amplitüdlü), istemsiz hareketler (diskinezi)
• Tremor, Atetoz, Ballismus-Hemiballismus,Korea
• SONUÇ: Bazal ganglionlara gelen duraklatıcı impulslar yok olunca, bu nöronlar anormal deşarj yapmaya başlar ve anormal
hareketler görülür.
• Bazal ganglion hastalıklarında istirahat tremoru serebellum hasarında ise hareket halinde artan tremor yani intensiyonel
tremor gözlenir.

15 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

23. Dış uyaranların yokluğunda ritmik kasılma gösteren düz kas, aşağıdakilerden hangisini gösterir?
A) “Yavaş” voltaja duyarlı Ca++ kanalları
B) Pace-maker dalga aktivitesi
C) İstirahatte yüksek sitozolik Ca++ konsantrasyonu
D) Hiperpolarize membran potansiyeli
E) Platolu aksiyon potansiyeli

23 – B
• Bir kasın kendiliğinden ve ritmik olarak kasılması için intrinsik pacemaker aktivitesi gereklidir. Örneğin bağırsak düz kasları,
geçici olarak ritmik yavaş dalga potansiyeli sergiler bu sayede kas zarını depolarize ve repolarize eder.
• Bu yavaş dalga kasılmayı kendisi uyarmaz, ancak genlik yeterliyse Ca ++ akımına ve düz kas kasılmasına neden olan bir veya
daha fazla aksiyon potansiyelini tetikleyebilir.
• Düz kaslarda tipik olmalarına rağmen, ne yavaş voltaja duyarlı Ca ++ kanalları ya da platolu aksiyon potansiyelleri ritmik kasıl-
mada gerekmez. İstirahatte yüksek bir sitosolik Ca ++ konsantrasyonu, sürekli bir kasılmayı destekleyecek ve hiperpolarizasyon
ise gevşemeyi destekleyecektir.

24. 11 yıllık hipertansiyon öyküsü olan 60 yaşında bir kadın sırtüstü pozisyondan ayağa kalkar. Sırtüstü pozisyondan ayağa
kalkmaya yanıt olarak hangi kardiyovasküler değişikliklerin meydana gelme olasılığı daha yüksektir?
Sempatik sinir aktivitesi Parasempatik sinir aktivitesi Kalp atım hızı
A) ↑ ↑ ↑
B) ↑ ↑ ↓
C) ↑ ↓ ↓
D) ↑ ↓ ↑
E) ↓ ↓ ↓

24 – D
Sırtüstü pozisyondan ayakta durma pozisyonuna geçiş, karotis bifürkasyonu ve arkus aortada bulunan arteriyel baroreseptörler
tarafından algılanan arteriyel basınçta akut bir düşüşe neden olur. Arteriyel baroreseptörlerin aktivasyonu, kalbe ve periferik vas-
küler sistemde sempatik çıkışta bir artışa ve kalpte parasempatik sistemin baskılanmasına yol açar. Periferik damarlar üzeerindeki
sempatik aktivitedeki artış, toplam periferik direncin artmasına neden olur. Sempatik aktivitedeki artış ve diğer taraftan parasem-
patik aktivitede azalma, kalp hızında bir artışla sonuçlanır.

25. Bir kişi 1 saat boyunca egzersiz yaptıktan sonra, aşağıdaki organlardan hangisinin kan akışında daha az azalma olacaktır?
A) Beyin
B) Bağırsaklar
C) Böbrekler
D) Egzersiz yapmayan iskelet kası
E) Pankreas

www.tusem.com.tr 16
Temel Bilimler / T 47 - 3

25 – A
Egzersizle beraber sempatik aktivitedeki artışlar sırasında, kan akışını sürdüren ana iki organ beyin ve kalptir. 1 saat boyunca
egzersiz sırasında; böbrek,pankreas ve barsaklar gibi gastrointestinal sisteme ait organlarda kan akışı önemli ölçüde azalır. Aynı
şekilde egzersiz yapmayan iskelet kaslarına giden kan akışı da azalmaktadır. Bu nedenle, serebral kan akışı normal değeriyle hemen
hemen aynıdır.

26. Aşağıdakilerden hangisi istirahatte sakin bir ekspirasyon sonrası akciğerlerde kalan hava hacmini tanımlar?
A) Rezidüel hacim
B) Tidal hacim
C) Vital kapasite
D) Fonksiyonel rezidüel kapasite
E) İnspirasyon kapasitesi

26 – D

İstirahatte sakin bir ekspirasyon sonrası akciğerlerde kalan hava hacmi ekspirasyon yedek hacmi ve rezidüel hacmin toplamıdır.Bu
iki hacmin toplamı fonksiyonel rezidüel kapasiteyi verir (FRK:EYH+RH)

27. 30 yaşında bir kadın bebeğini emzirme sırasında, kadında hangi hormonal tepki beklenir?
A) Supraoptik çekirdeklerden artan ADH salgısı
B) Paraventriküler çekirdeklerden artan ADH salgısı
C) Paraventriküler çekirdeklerden artan oksitosin sekresyonu
D) Nörofizin salgılanmasında azalma
E) Hem oksitosin hem de ADH’nin artan plazma seviyeleri

27 – C
Emme sırasında, memelerin üzerindeki reseptörlerin uyarılması hem supraoptik hem de paraventriküler çekirdeklere nöral girişi
arttırır. Bu çekirdeklerin aktivasyonu, arka hipofiz bezindeki salgılama granüllerinden oksitosin ve nörofizin salınmasına yol açar.
Emzirme, kayda değer miktarlarda ADH salgılanmasını uyarmaz.

17 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

28. Aşağıdakilerden hangisi myenterik pleksus(Auerbach pleksusu)’un özelliklerinden birisidir?


A) Sindirim kanalının histolojik olarak submukoza katmanında yer alır.
B) Preganglionik parasempatik lifler tarafından innerve edilir.
C) Ekzokrin salgı faaliyetleri ve lokal kan akımını kontrol eder.
D) Sirküler düz kas liflerinden oluşur.
E) Kolonda bulunmaz.

28 – B

• Enterik sinir sitemi özefagustan başlayıp anüse kadar uzanmaktadır. Enterik sinir sisteminde 100 milyona yakın nöron bulun-
maktadır. Submukozal ağ (Meisner pleksusu) ve myenterik ağ (Auerbach pleksusu) beraberce sindirim sisteminin motor ve sal-
gı işlevlerini kontrol eden enterik sinir sistemini oluşturur. Bunların etkisiyle sindirim sisteminin sinir sistemi bağlantısı kesilse
bile sindirim işlevleri devam edebilir. Meissner pleksusu; başlıca gastrointestinal salgıları ve lokal kan akımını, bölgesel emilimi
ve mukozanın içe doğru katlanmalarını sağlayan submukozal kasları kontrol eder.
• Myenterik pleksus ise; bağırsak düz kasının longitüdinal ve sirküler tabakaları arasında yer aldığından temel olarak bağırsak
boyunca oluşan motor aktivitenin kontrolü ile ilgilidir (Peristaltik dalga hızında artış).
• Sempatik ve parasempatik sinir sistemi enterik siniir sisteminin iki elemanına da lifler gönderir.Genelde sempatik lifler
postganglionik iken parasempatik lifler preganglioniktir.

29. Kortikal toplayıcı kanalda tübüler sıvı inülin konsantrasyonu 40 mg / 100 ml ve plazma inülin konsantrasyonu 2.0 mg / 100
ml ise, tübülün o noktasında içinde kalan filtre olmuş suyun yaklaşık yüzdesi nedir?
A) % 0
B) % 2
C) % 5
D) % 10
E) % 20

www.tusem.com.tr 18
Temel Bilimler / T 47 - 3

29 – C
İnülin, renal tübüler sistem tarafından reabsorbe veya sekrete edilmediğinden, renal tübüllerde artan inülin konsantrasyonu su
reabsorbsiyonunu yansıtır. Bu yüzden, inulin konsantrasyonunun plazmada 2 mg / 100 ml seviyesinden kortikalde
40 mg / 100 ml seviyesine yükselmesi, inülin konsantrasyonunda 20 kat artış olduğunu gösterir. Başka bir deyişle, renal tübüle
filtre edilen suyun sadece 1 / 20’si (% 5) toplayıcı kanalda o noktada kalmıştır.

30. Kısmi renal kompansasyonlu kronik respiratuvar asidozu olan bir kişide, normal ile karşılaştırıldığında hangi değişikliklerin
olması beklenir? Lütfen boşluklara gelecek olan doğru seçeneği işaretleyiniz.
______ NH4 + idrar atılımı; ______ plazma HCO3− konsantrasyonu; ve _____ idrar pH’ı.
A) Artmış, artmış, azalmış
B) Artmış, azalmış, azalmış
C) Değişiklik yok, artmış, azalmış
D) Değişiklik yok, değişiklik yok, azalmış
E) Artmış, değişiklik yok, artmış

30 – A
Kronik respiratuvar asidoza genellikle yetersiz pulmoner ventilasyon neden olur ve bu da PCO2’de bir artışa neden olur. Asidoz, sı-
rayla, hidrojen iyonlarının tübüler sıvıya salgılanmasını ve asidozu(H+) NH3 ile tamponize etmiş NH4 +’nın renal tübüler üretimini
arttırır. Hidrojen iyonlarının atılımına ve HCO3−’ün böbrek tarafından üretimine, böylece plazma bikarbonat konsantrasyonunun
artmasına neden olur. Hidrojen iyonlarının artan tübüler sekresyonu ayrıca idrar pH’ını azaltır.

31. Normal menstrüel siklusunu bloke etmek için birkaç ay boyunca testosteron benzeri steroidler alan bir kadın atlette bu
durumu aşağıdaki ifadelerden hangisi en iyi açıklar?
A) Testosteron, korpus luteumdan inhibin üretimini uyarır.
B) Testosteron endometriyumdaki reseptörlere bağlanır, bu da endometriyumun normal döngü sırasında gelişememesi ile
sonuçlanır.
C) Testosteron, ön hipofizdeki FSH ve LH salgılanmasını uyaran reseptörlere bağlanır.
D) Testosteron, GnRH’nin hipotalamik sekresyonunu ve LH ve FSH’nin hipofiz sekresyonunu inhibe eder.
E) Testosteron, overlerden progesteron salınımını aktive eder.

31 – D
LH ve FSH salgılayan ön hipofiz hücreleri, GnRH salgılayan hipotalamus hücreleri ile birlikte hem östrojen hem de testosteron ta-
rafından inhibe edilir. Kadın atlet tarafından alınan testosteron içerikli steroidler aylık adet döngüsünün kesilmesine neden olmak
için yeterli inhibisyona neden olmuştur.

32. Portal sistemdeki ferröz demiri ferrik demire dönüştürerek transferrinle taşınmasını sağlayan, enterositten kana bazola-
teral demir transportunu kolaylaştırıcı faktör olarak yer alan plazma proteini aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hepsidin
B) Hefastin
C) Hemopeksin
D) Ferroportin-1
E) Demir düzenleyici protein (IRP)

19 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

32 – B
Demir emilimi büyük orandan duodenumda gerçekleşmekte olup kolaylaştırılmış transport ile gerçekleşir.
Gıda ile alınan ferrik demiri (Fe+3), ferröz demire (Fe+2) çevirenler
Askorbik asit, HCl
• Ferröz demir barsak lümeninden enterosite neyle alınır?
Divalan metal transporter-1 (DMT-1)
• Ferröz demir enterositten kana neyle geçer
Ferroportin (FP)
• Ferroportine etki ederek bağırsaktan demir emilimini azaltan ne
Hepsidin
• Portal sistemdeki ferröz demiri, ferrik forma çevirerek transferrine bağlayan plazma proteini?
Hefastin
*Transporttan sorumlu protein: Demir düzenleyici protein (IRP)

33. Aşağıda verilen aminoasitlerden hangisi fizyolojik pH’da pozitif yüklü olan diamino-monokarboksilik aminoasittir?
A) Glutamat
B) Alanin
C) Lizin
D) Valin
E) Tirozin

33 – C
Soru iki farklı detayı kurgulamak üzere dizayn edilmiştir.
1. Tüm bazik aminoasitler pozitif yüklüdür.
2. İki amino grubuna karşı tek karboksil grubu bulunduran aminoasitler bazik özellik gösterir
Arjinin, Lizin ve Histidin bazik amioasitlerdir.

• İki amino ve bir karboksil içeren aminoasitler (Diamino-monokarboksilik): Lizin, arjinin ve histidin (Bazik
aminoasitler)
• Bir amino ve iki karboksil içeren aminoasitler (mono amino-dikarboksilik): Aspartik asit ve glutamik asit (asidik
aminoasitler)
• Bir amino ve bir karboksil grubu içeren aminoasitler: (Monoamino-monokarboksilik): Glisin, alanin, valin,
Iösin ve izolösin
• İki amino ve iki karboksil içeren aminoasitler (diamino-dikarboksilik): Asparajin ve Glutamin

www.tusem.com.tr 20
Temel Bilimler / T 47 - 3

34. Aşağıdakilerden hangisi hemoglobinin oksijen için km değerini arttırır?


A) 2-3 DPG artması
B) 2 fosfogliserat artması
C) Alkaloz
D) PCO2 azalması
E) CO düzeyinin artması

34 – A
Soruda enzimlerin genel özellikleri sorgulanıyor. Km, Michaelis-Menten sabiti olup, şu özelliklere sahiptir.
1. Bir enzime ve belirli bir substrata özeldir ve o enzimin substrata olan ilgisini yansıtır.
2. Km sayısal olarak, reaksiyon hızının 1/2 Vmax’a eşit olduğu noktadaki substrat konsantrasyonudur.
Sayısal olarak küçük Km, enzimin substratına karşı ilgisinin yüksek olduğunu gösterir. Sayısal olarak yüksek Km, enzimin substratına
karşı olan ilginin düşük olduğunu gösterir.
Hemoglobinin oksijen için Km değerinin artması, oksijene olan ilginin azalmasına ve dokuya daha kolay oksijen bırakılmasına
sebep olur. 2,3 DPG artışı Km değerini arttıran ve ilgiyi azaltan en önemli efektördür.

Hb saturasyon eğrisini sola kaydıran (ilgiyi arttıran) faktörler Hb saturasyon eğrisini sağa kaydıran (ilgiyi azaltan) faktörler
2,3 DPG düşmesi 2,3 DPG artışı (Hipoksi)
pH artışı (Alkaloz) pH azalması (Asidoz)
pCO2 düşmesi pCO2 artışı
Sıcaklık düşmesi Sıcaklık artışı
CO artışı
O2 artışı
HbF artışı

35. Süperoksit radikalinin çevre dokulara hasar vermesi aşağıdaki enzimlerden hangisinin aktivitesi sayesinde önlenebilir?
A) Miyeloperoksidaz
B) NADH oksidaz
C) Glutatyon peroksidaz
D) Katalaz
E) Süperoksid dismutaz

21 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

35 – E
Süperoksit radikali, süperoksit dismutaz ile H2O2’e dönüştürülür. H2O2 süperoksit radikalinden daha az toksik olduğu için süpe-
roksit dismutaz antioksidan enzim sınıfına dahil edilir.
Nötrofil ve monositlerde hem oksijene bağımlı hem de bağımlı olmayan bakteri öldürme mekanizmaları vardır. En etkilisi, oksijen
bağımlı olan myeloperoksidaz sistemidir. Fagositoz olduktan sonra, NADPH oksidaz, moleküler oksijeni sürepoksite çevirir. Süpe-
roksit, süperoksit dismutaz ile H2O2’e, bu da Myeloperoksidaz ile Klor iyonları kullanılarak hipokloride çevrilir ve fagosite edilen
bakteriler öldürülür.

36. Karnitinle ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Kas hücresinde bol miktarda bulunur.
B) Karaciğer ve böbrekte lizin ve metionin amino asitlerinden sentezlenir.
C) Karnitin açil transferaz I malonil KoA tarafından inhibe edilir.
D) Uzun ve kısa zincirli yağ asitleri karnitine bağımlı olarak mitokondri içine taşınır.
E) İskelet kasında karnitin açil transferazın konjenital eksikliği egzersiz sonrası güçsüzlüğe yol açar.

36 – D

Karnitin ile ilgili iki detay bilgi sıklıkla sorgulanır:


1. Karnitin uzun zincirli yağ asitlerinin sitoplazmadan mitokondri içine taşınmasını sağlar
2. Kısa ve orta zincirli yağ asitleri karnitinden bağımsız olarak mitokondri içine taşınır

Karnitin organizmada lizin ve metiyonin amino asitlerinden karaciğer ve böbrekte sentezlenir.


Karnitin eksiklerinde yağ asitlerinin mitokondri matriksine taşınımı bozulur ve beta-oksidasyonları yapılamaz. Karaciğer yağ asitle-
rini okside edemediği için glukoneogenezin yüksek maliyetini karşılayamaz, hipoglisemik ataklar görülür.
Karbonhidrattan zengin diyette yağ asidi sentezi, dolayısıyla malonil-KoA artar ve yağ oksidasyonu inhibe olur. Böylece ihtiyaç
dışında kalan karbonhidratların trigliserid olarak depolanması mümkün olur.
Açlıkta asetil-KoA karboksilaz, glukagon etkisiyle inhibe olur, malonil-KoA azalır ve karnitin açil transferaz I üzerindeki inhibisyon
kalkar. Mitokondriye yağ asidi taşınması ve oksidasyonu aktive olur.

www.tusem.com.tr 22
Temel Bilimler / T 47 - 3

37. Pirimidin nükleotid sentezinde dUMP  dTMP dönüşüm basamağında aşağıdakilerden hangisi tek karbon vericisi olarak
görev alır?
A) Metilkobalamin
B) N5, N10-metilen tetrahidrofolat
C) N5-metil tetrahidrofolat
D) S-adenozilmetiyonin (SAM)
E) Biyotin

37 – B
Timidilat sentaz reaksiyonu her zaman sorguya adaydır. Bu reaksiyonu
önemli kılan ise birçok ilacın bu aşamada etki göstermesidir.
Timidilat sentaz tarafından katalizlenen reaksiyon N5, N10-metilen tet-
rahidrofolat gerektirir.
Reaksiyonda kullanılan tetrahidrofolattan, dihidrofolat oluşur ve olu-
şan dihidrofolatın dihidrofolat redüktaz enzimi ile tekrar tetrahidrofo-
lata indirgenmesi gereklidir.
Metotreksat, dihidrofolat redüktaz enzimini inhibe ederek DNA sen-
tezini ve tümör hücrelerinin çoğalmasını engeller.
B12 ve folik asit eksikliğinde dTMP sentezi azalır, eritrosit morfolojisi
bozularak megaloblastik anemi oluşur.

38. Sitozin deaminasyonu ile oluşan DNA hasarının tamirinde aşağıdakilerden hangisinin aktivitesine ihtiyaç yoktur?
A) DNA ligaz
B) Endonükleaz
C) DNA glikozilaz
D) DNA primaz
E) DNA polimeraz

38 – D
DNA replikasyonu sırasında DNA polimerazın ilk nükleotidi ekleyebilmesi için primere ihtiyaç vardır. Ancak DNA tamirinde hatalı
nükleotid çıkartıldığında yeni nükleotidin eklenmesi noktasında serbest bir uç bulunur. Bu nedenle DNA primaz aktivitesine ihtiyaç
yoktur.
DNA ligaz: DNA sentezi ya da tamiri sırasında iki zinciri fosfodiester bağı ile birleştirir.
Endonükleaz: DNA ya da RNA zincirini nükleotidlerin orta kesiminden parçalayan enzimdir.
DNA glikozilaz: DNA onarımda ilk olarak anormal bazları N-glikozid bağını kırarak uzaklaştırır.
DNA primaz: DNA kalıbına komplementer olan kısa kalıp RNA primerini sentezler.
DNA polimeraz: 3’ ucuna deoksiribonükleotid trifosfatları (dATP, dGTP, dTTP ve dCTP) ekleyerek kalıp zincirin koplementer zincirini
sentezler.

23 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

39. İnsan mitokondri genomuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?
A) Çembersel tek iplikli DNA’dır
B) Yapısında histon yoktur
C) rRNA genleri bulundurur
D) Mitokondri matriksinde birden fazla bulunur.
E) tRNA genleri vardır.

39 – A
Mitokondriyal DNA (mtDNA), prokaryotik hücrelere benzer şekilde çift iplikçikli ve halkasaldır. Bu yapı histon proteinlerine
sarılarak nükleozom yapısı oluşturmaz.
Mitokondrilerin 70S ribozomları, tRNA ve protein sentez enzimleri de vardır.
Bazı elektron transport zinciri kompleksleri ve oksidatif fosforilasyon enzimleri mtDNA tarafından kodlanır.
Mitokondrilerin çoğalması mevcut mitokondrilerin bölünmesi şeklindedir.

• Mitokondride birçok protein sentezlenir, ancak bazı proteinler hücre içindeki serbest ribozomda sentezlene-
rek mitokondri içine taşınır.

40. Aşağıdakilerden hangisi bağ dokusu proteinlerinden elastini yıkan elastaz enziminin endojen inhibitörüdür?
A) Fibronektin
B) Desmozin
C) Prealbumin
D) Alfa 1 -antitripsin
E) Lektin

40 – D
Alfa-1--Antitripsin (AAT): Güçlü bir proteaz olan ve alveoler duvardaki elastini yıkan nötrofil elastazı inhibe etmesi en temel
özelliğidir.
AAT α1 bandının % 90’nını oluşturur, eksikliğinde bu bantta çökme gözlenir.
ATT aktif merkezinde serin aminoasiti bulundurduğundan serin proteaz inhibitörü olarak isimlendirilir (serpin).

• Elektorforez şekil sorularında α1 band çökmeleri AAT eksikliğinde oluşan amfizem ve siroz tabloları açısından
dikkate değerlendirilmelidir.

www.tusem.com.tr 24
Temel Bilimler / T 47 - 3

41. Aşağıdaki lipid türevlerinden hangisi proteinlerin hücre membranına tutunmasında önemli rol oynar?
A) Fosfatidik asit
B) Fosfatidilserin
C) Fosfatidilinozitol
D) Fosfatidiletanolamin
E) Fosfatidilkolin

41 – C
Fosfatidilinozitol fosfatidik asidin halkalı bir alkol olan inozitol ile esterleşmesi sonucunda oluşur. Yapısında stearik ve araşido-
nik asitler vardır. Bu nedenle prostaglandin sentezi için gerekli araşidonik asidi sağlar.
Fosfatidilinozitol iki önemli görevi ile sorgulanabilir:
1. Hücre içi sinyal iletimi: Fosfatidilinozitol hücre membranın sitozolik yüzünde yoğundur. Hormon veya farklı mediyatörlerin
etkisi sonucunda fosfatidilinozitolün fosforillenmesi ile oluşan fosfatidilinozitol 4,5-bisfosfat (PIP2), sinyal iletisinde ikinci haberci
olarak görevli inozitol trifosfat (IP3) ve diaçilgliserol (DAG) bileşiklerine ayrılır. IP3 ve DAG, hücre içi depolardan sitozole Ca+2 ser-
bestleşmesi ve protein kinaz C aktivasyonu metabolik etki oluşturulur.
2. Membrana protein bağlanması (protein çapası – kancası) membran yapısında bulunan proteinler, fosfatidilinozitole bir glikozid
bağı ile bağlanarak sabitlenirler.

• Glikozilfosfatidilinozitol sentezinin bozulması paroksismal nokturnal hemoglobinüriye sebep olur.

42. Aşağıdakilerden hangisi böbrek hücresinde fosforuktokinazı aktive ederek glikolizi hızlandırır?
A) Fruktoz 2,6 bisfosfat
B) AMP
C) Kalsiyum
D) Adrenalin
E) Noradrenalin

42 – B
Tuzak soru. Glikolizin en önemli hız kısıtlayıcı basamağı fosfofruktokinazdır. Fosfofruktokinaz enziminin en önemli allosterik
efektörü ise fruktoz 2,6 bifosfattır. Ancak bu aktivasyon sadece karaciğer dokusuna özgüdür, böbrek dokusunda fruktoz 2,6
bifosfat allosterik efektör değildir.
Böbrek hücrelerinde diğer allosterik efektörler devrededir. Bu dokuda AMP, ADP, NAD+ gibi düşük enerji seviyesinde oluşan
moleküller fosfofruktokinazı aktive ederken, ATP ve NADH gibi yüksek enerji seviyesinde oluşan moleküller fosfofruktokinazı
inhibe eder.

25 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

43. Aşağıdakilerden hangisi C vitamininin fonksiyonları arasında yer almaz?


A) Demir emiliminde ferriredüktaz aktivitesi
B) Safra asiti sentezinde koenzim
C) Antioksidan etki
D) Kollojen biyosentezi
E) Tetrahidrobiopterin redüksiyonu

43 – E
Tetrahidrobiopterin redüksiyonu için görev yapan dihidropterin redüktaz indirgeyici ekivalan olarak NADPH kullanır.

Askorbik asitin görev yaptığı önemli reaksiyonlar:


1. Antioksidan savunma sistemi, lipid peroksidasyonuna karşı koruyucudur.
2. Kollojen sentezinde prolil ve lizil hidroksilaz enzimlerinin kofaktörüdür.
3. Safra asidi sentezinde hız kısıtlayıcı 7α-hidroksilaz enziminin kofaktörüdür.
4. Noradrenalin sentezinde, dopamin β hidroksilaz enziminin kofaktörüdür.
5. İmmünite ve yara iyileşmesinde görev alır.
6. Tirozin yıkımında homogensitat basamağı enzimi kofaktörüdür.
8. Demir emiliminde ferriredüktaz aktivitesi gösterir.
9. Lizin ve metiyoninden karnitin sentezinde görev alır.

44. Lenfomalarda aşağıdaki biyokimyasal belirteçlerden hangisi öncelikle kullanılır?


A) β2-mikroglobulin
B) Alfa-fetoprotein
C) Nükleer Matriks Protein 22
D) PSA
E) CEA

44 – A
β2-mikroglobulin tüm çekirdekli hücrelerin yüzeyinde yer alır. Renal tübüler fonksiyonun göstergesidir. Özellikle renal transplant
rejeksiyonunu ve B hücreli tümörlerin izlenmesinde klinik olarak yararlıdır. Başta multiple myeloma olmak üzere lenfoproliferatif
hastalıkların prognoz takibinde kullanılır.
Alfa-fetoprotein: Artmış fetal düzeyleri nöral tüp defektini gösterir, yetişkinde artmış düzeyleri hepatosellüler tümörleri göste-
rebilir.
Nükleer Matriks Protein 22; transizyonel hücreli mesane kanserinde, PSA prostat kanserinde, CEA kolorektal, gastrointestinal,
akciğer ve meme kanserlerinde kullanılan belirteçtir.

www.tusem.com.tr 26
Temel Bilimler / T 47 - 3

45. ATP sentezi için gerekli olan inorganik fosfatın sitozolden mitokondriye geçişi hangi mekanizmayla gerçekleşir?
A) Gliserofosfat şantı
B) Adenin nükleotid translokaz
C) Malat şantı
D) Kreatin fosfat şantı
E) Fosfat translokaz

45 – E
ATP sentezi için 2 yapı gerekilidir: ADP ve fosfat. Mitokondri iç membranı bu iki yapıyı taşıyıcı sistemler ile matrikse alır, ATP’yi
de aynı sistem ile sitoplazmaya verir.
• Fosfat taşıyıcı sistemi: ATP sentezi için gerekli inorganik fosfor, fosfat translokaz taşıyıcı sistem ile mitokondri içine alınır.
• ATP-ADP transportu: Sentezlenen ATP’nin sitoplazmaya gönderilmesi ve ADP’nin mitokondri içine alınması ATP/ADP translo-
kaz (adenin nükleotid translokaz) kompleksi sayesinde yapılır. Bu taşıma işlemi bitkisel bir toksin olan Atraktilozid tarafından
inhibe edilir.

46. Aşağıdaki kromozomal anomalilerden hangisi mikrodelesyon sendromudur?


A) Alagille sendromu
B) Patau sendromu
C) Cri du chat sendromu
D) Turner sendromu
E) Wolf–Hirschorn sendromu

46 – A
Kromozomlardaki trizomi ve monozomi gibi sayı anomalilerinin dışında delesyon, mikrodelesyon, duplikasyon, translokasyon,
izokromozom, inversiyon gibi yapısal anomaliler de görülür.
Mikrodelesyon: Sitogenetik teknikler ile genetik materyalde kayıpların tespit edilememesi sadece özel teknikler (FISH: floresan
in situ hibridizasyon) ile belirlenmesidir. Kardiyak bir defekt olan Di George sendromu, Williams sendromu, Sotos sendromu,
Prader-Willi Sendromu, Alagille Sendromu mikrodelesyondur.
Delesyon: Klasik sitogenetik teknikler ile genetik materyalde kayıpların tespit edilmesidir. Başlıca hastalıkları; Kedi Miyavlaması
Sendromu (Cri du Chat), 5 No’lu kromozomun kısa kolunun delesyonu, Wolf- Hirschhorn Sendromu, 4 No’lu kromozomun kısa
kolunun delesyonudur.
Turner ve Patau sendromu kromozomların sayısal anomalisidir.

27 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

47. Kırk dokuz yaşında alkolizm nedeniyle tedavi gören hasta konfüze bir durumda acil servise getiriliyor. Hasta yakınlarından
alınan bilgide son dönemde artan unutkanlık şikayetleri bulunduğu anlaşılıyor. Hastada aşağıdaki enzimlerden hangisinin
aktivitesinin bozulduğu öncelikle düşünülmelidir?
A) Glutatyon peroksidaz
B) Piruvat dehidrogenaz
C) Sitokrom oksidaz
D) Piruvat karboksilaz
E) Glukojen sentaz

47 – B
Vitamin eksikliği ve etkilenen enzim kademeli olarak sorgulanıyor. Alkolizm tiamin eksikliğinin en önemli sebeplerinden biridir.
Tiamin pirüvat dehidrogenaz ve α-ketoglularat dehidrogenaz enzimlerinin koenzimidir. Tiamin eksikliğinde bu iki enzim aktivi-
tesi azalır sonuçta ATP sentezi de azalır.
Wernicke-Korsakoff sendromu: Yoğun alkol kullanımı sonucu oluşur. Apati, mental konfüzyon, hafıza kaybı ve nistagmus ile ka-
rakterizedir.

• Tiamin tahıllarda mevcuttur diyete bağlı tiamin eksikliği nadirdir, bu nedenle tiamin eksikliği sorgulandığın-
da mutlaka ekstra bir hastalık tablosundan bahsedilir.

48. Ağır egzersiz sonrası rutin inceleme amacıyla kan örneği alınan bir kişide aşağıdaki enzimlerden hangisinin kan düzeyi
altta yatan bir patoloji olmamasına rağmen yüksek çıkabilir?
A) Laktat dehidrogenaz
B) Pseudokolinesteraz
C) Alanin transaminaz
D) Kreatin kinaz
E) GGT

48 – D
Total kreatin kinaz aktivitesinin büyük bir kısmı kasa spesifik CK-MM izoenziminden kaynaklanır. Ağır egzersiz sonrasında kan
düzeyi yükselebilir.
Kreatin kinaz İskelet kası ve kalp kası başta olmak üzere, beyin, gastrointestinal sistem ve üriner sistem de yer alır. Sitoplazmik ve
mitokondriyal yerleşim gösteren üç farklı izoenzime sahiptir.
CKMM’in arttığı klinik durumlar: MI, iskelet kas hastalıkları, travma, ağır fiziksel aktivite ve IM enjeksiyon.
CKMB’nin arttığı klinik durumlar: MI, polimyelit, Reye sendromu ve CO zehirlenmesi.
CKBB’nin arttığı klinik durumlar: SSS patolojileri kan düzeyi artar. Prostat, mesane, testis ve over tümörlerinde tümör belirteci
olarak kullanılabilir.

www.tusem.com.tr 28
Temel Bilimler / T 47 - 3

49. Pentoz fosfat yolunun hız kısıtlayıcı basamağını katalizleyen enzim ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A) Bu enzimin katalizlediği reaksiyonda NADPH üretilir.
B) Reaksiyon glukonat-6-fosfat dehidrogenaz ile geri çevirilir.
C) Substratı glukoz-6-fosfattır.
D) İnsulin hormonu ile aktive olur.
E) Bu enzimin eksikliği hemolitik anemiye neden olur.

49 – B
Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz enzimi pentoz fosfat yolunun (hekzoz monofosfat şantı = Fosfoglukonat yolu) hız kısıtlayıcı enzimidir.
Pentoz fosfat yolunu sitozolde iki aşamadan oluşan reaksiyonlar dizisidir. Bu yolda, ATP tüketilmez veya üretilmez.
1. Aşama tek yönlüdür ve iki adet oksidatif reaksiyondan oluşur. Her bir glukoz 6-P için 2 adet NADPH ve ribuloz 5-P üretilir.
Görevli enzimler glukoz 6-fosfat dehidrogenaz ve glukonat-6-fosfat dehidrogenazdır.
2. Aşama reversibl non-oksidatif reaksiyonlar: 3,4,5, ve 7 C’lu şekerlerin birbirine dönüşümünü sağlar.
NADPH kimyasal enerjiyi indirgen güç olarak taşır ve genellikle enerji gerektiren biyosentez reaksiyonlarında kullanılır. Pentoz fosfat
yolu, yağ asidi ve steroid sentezleyen meme dokusu, adrenal korteks, karaciğer, yağ dokusunda ve eritrositlerde yoğun olarak aktiftir.

50. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin yarı ömrü diğerlerine göre daha uzundur?
A) Glukagon
B) İnsülin
C) T4
D) Adrenalin
E) Prolaktin

50 – C
Soru hormon sınıflamasında Grup I ve II hormonların farkı üzerine kurgulanmıştır. Tiroid hormonları Grup I sınıfına girer. Grup I
hormonlar lipofilik oldukları için kanda taşıyıcı proteinler ile taşınırlar, bu nedenle yarı ömürleri daha uzundur.

  GRUP I HORMONLAR GRUP II HORMONLAR


Hormon Yapısı Steroidler, T3 ve T4, retinoik asit ve kalstriol Peptid, protein, glikoproteinler, aminoasitten dönüşenler
Çözünürlük Lipofilik Hidrofilik
Kanda Taşınma Transport proteinleri Serbest
Plazma yarı ömrü Uzun Kısa
Reseptör Yeri İntrasellüler Plazma membranı
Etki Yolu Reseptör hormon kompleksi cAMP, cGMP, IP3, tirozin kinaz

51. Vücutta enerji kaynağı olarak fonksiyon gören lipidlerin sentez ve yıkımında aşağıdakilerden hangisi rol oynamaz?
A) Kortizol
B) Kalsitonin
C) İnsülin
D) Glukagon
E) Adrenalin

29 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

51 – B
Kalsitonin, kalsiyum homeostazında etkili bir hormondur. Enerji kaynağı olarak fonksiyon gören lipidlerin depolanması ve mo-
bilizasyonunda görev almaz.
İnsülin lipoprotein lipazı aktive eder ayrıca yağ asiti ve kolesterol sentezini uyarır.
Glukagon, kortizol, adrenalin ise hormon duyarlı lipazı aktive ederek lipolizi uyarır.

52. Metil, metilen, formil ve diğer tek karbonlu bileşiklerin taşınmasına aşağıdaki vitamin türevlerinden hangisi rol oynar?
A) Niasin
B) Pantotenik asit
C) Askorbik asit
D) Folik asit
E) Flavin

52 – D
Folik asit biyokimyasal tepkimelerde metil, metilen, formil gibi tek karbonlu yapıların transferi için önemli rol oynar. Pürin ve
timin sentezinde rol alır. Folik asidin büyüme ve hücre bölünmesinde önemli rolü vardır.

Folatın kullanıldığı reaksiyonlar


• Timin nükleotid sentezinde: timidilat sentaz reaksiyonu
• Pürin sentezi
• Serin-glisin dönüşümü
• Histidin katabolizması (FİGLU’nun glutamat’a dönüşümünde)
• Metiyonin sentezi

53. Alkaptonüride aşağıdakilerden hangisinin idrarla atılımı artar?


A) Formiminoglutamik Asit
B) Fenilasetik asit
C) Homogentisik asit
D) Fenil pürivik asit
E) Fenil laktik asit

53 – C
Alkaptonüri klinik özelliği ile sorgulanıyor.
Alkaptonüri’de Homojentisat oksidaz enzimi eksiktir. Tirozin metabolizması bozulur, tirozin parçalanamaz vücutta birikir, idrarla
homojentisat ve oksidatif ürünler atılır.
Formiminoglutamik Asit: Folik asit yetmezliğinde idrarda artar
Fenil pürivik asit, Fenil laktik asit, Fenilasetik asit Fenilketonüri hastalığında yükselir.

www.tusem.com.tr 30
Temel Bilimler / T 47 - 3

54. Aşağıdakilerden hangisinde kreatin yapısına katılan prekürsörler doğru olarak verilmiştir?
A) Glisin, Arjinin, S-Adenozil metiyonin
B) Glisin, Sistein, Metiyonin
C) Arginin, Glisin, Alanin
D) Serin, Sistein, Glisin
E) Alanin, Arjinin, S-Adenozil metiyonin

54 – A
Glisin, arjininin guanido grubunu alarak S-Adenozil metiyonin de katıldığı bir reaksiyonla kreatin oluşturur. Dikkat edilmesi
gereken nokta “kreatin” ile “kreatinin” arasındaki farktır. Kreatinin üç aminoasitin halkalaşması ile oluşan, fonksiyonunu kay-
betmiş atılım şeklidir.

Glisinden köken alan özelleşmiş yapılar TUS’ta sıkça sorulur:


1. Kreatin yapısına katılır.
2. Pürin iskeletinin yapısına katılır.
3. Süksinil-KoA ile birlikte porfirinlerin ve HEM’in başlıca ön maddesidir.
4. Glutatyonun (y-glutamilsisteinil-glisin) yapısına iştirak eder.
5. Safra tuzlarının (Konjuge safra sitleri) yapısına katılır.
7. Glikojenik bir amino asittir, glikolitik ara maddeler üzerinden karbonhidrat, lipid ve diğer amino asitlerin yapı-
larına katılır.

55. Kan kültür şişelerinde bulunan sodyum polietanol sülfonat (SPS) hangi bakterinin üremesini engeller?
A) Moraxella catarrhalis
B) Streptococcus pneumoniae
C) Candida albicans
D) Clostridium septicum
E) Candida krusei

55 – A
Sodyum polianetol sülfonat (SPS);
• Tüm kan kültürü vasatlarına, pıhtı oluşumunu önlemek için eklenen bir antikoagülandır
• Aminoglikozitler başta olmak üzere birçok antibiyotiği inaktive eder kanda bulunan lizozim ve benzeri antibakteriyel faktörleri
inhibe eder, komplemanı inaktive eder ve antifagositik etkilidir.
• Neisseria türleri, Peptostreptococcus anaerobius, Streptobacillus moniliformis, Moraxella catarrhalis ve Mycoplasma hominis
gibi bazı bakterilerin ve Gardnerella vaginalis (protozoon), üremesi üzerine inhibe edici etkisi vardır.
Nötralizanlar: Kan kültürü şişelerinde antibiyotiklerin inhibitör etkisini ortadan kaldırmak için besiyerine nötralizan madde olarak
reçine VEYA kömür besiyerine eklenmektedir. Reçinelerin antibiyotiği nötralize etme yeteneği kömüre kıyasla daha üstündür.

31 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

56. Staphylococcus aureus ile koagülaz negatif stafilokokların ayrımında kullanılabilen seçici-ayırt edici besiyeri aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Eozin metilen blue agar
B) TCBS agar
C) BCYE agar
D) Sorbitol Mac Conkey agar
E) Mannitol salt agar

56 – E
Mannitol salt agar (Chapman besiyeri) Staphylococcus aureus ile koagülaz negatif stafilokokların ayrımında kullanılabilen seçici-
ayırt edici besiyeridir. Bu besiyerinde S.aureus mannitolü hidrolize ederek, sarı renk oluştururken, diğer koagülaz negatif stafilo-
koklar mannitolü hidrolize etmez, besiyerine sarı renk oluşturmaz, beyaz-gri koloniler şeklinde görülebilir.
S.aureus koagülaz pozitif ve DNA’az pozitifken, koagülaz negatif stafilokoklarda DNA’az enzimi negatiftir.
Seçici besiyerleri ve özellikleri Tablo’da gösterildi
Tablo. Besiyerleri
Besiyeri Bakteri Özellik
Seçici/ ayırtedici besiyeri
MacConkey agar ve Gr (-) enterik Bakterilerin laktoza etkisi test edilir. Laktoz pozitif bakteriler pembe koloni (E. coli ve
Eosin methylene blue agar (EMB) bakteriler Klebsiellla), laktoz negatifler renksiz koloni (Salmonella, Shigella ve Proteus) oluşturur.
Mannitol tuzlu agar Staphylococcus Mannitolü kullanan S. aureus sarı koloni oluşturur.
(Chapman besiyeri) aureus
Löwenstein-Jensen veya Midd- Mycobacterium Lowenstein-Jensen yumurta bazlı, Middlebrook agar bazlı besiyeri
lebrook
CHROMagar Mantar Maya mantarlarını ayırt etmek için kullanılır
Kanamisin Vankomisin Laked Anaerob Gr- bakteri- B. fragilis vb.
Blood agar (KVLD) ler için

57. Aşağıdaki bakterilerden hangsi sadece doku (hücre) kültüründe üretilebilir?


A) Mycoplasma pneumoniae
B) Francisella tularensis
C) Legionella pneumophila
D) Mycobacterium avium intracellulare
E) Chlamydia pneumoniae

www.tusem.com.tr 32
Temel Bilimler / T 47 - 3

57 – E
Chlmydialar, Rickettsialar sadece doku (hücre) kültüründe ürerler
Virüsler de sadece doku (hücre) kültüründe ürer. Diğer seçeneklerde yer alan bakteriler besiyerinde üretilebilir
Seçeneklerde yer alan diğer bakteriler ve üredikleri besiyerleri Tablo’da gösterilmiştirç
Löwenstein-Jensen veya Middlebrook Mycobacterium türleri Lowenstein-Jensen yumurta bazlı, Middlebrook agar bazlı besiyeri
BCYE (Buffered charcoal yeast extract) Legionella L- sistein, ferik pirofosfat ve aktif kömür bulunan besiyeri
Francisella
Nocardia
Francis besiyeri, BCYE agar ve çukulata Francisella tularensis
agar
Sorbitol MacConkey agar EHEC Enterohemorajik E. coli (O157:H7) sorbütolü fermente etmediğinden renksiz
koloniler oluşturur
Eaton’s agar Mycoplasma İçerisinde lipit bulunan besiyerinde sahanda yumurta görünümünde
koloniler

58. Aşağıdaki bakterilerden hangisi polimiksin E (kolistin)’ye doğal dirençlidir?


A) Burkholderia cepacia
B) Acinetobacter baumannii
C) Klebsiella pneumoniae
D) E.coli
E) Pseudomonas aeruginosa

58 – A
Burkholderia cepacia kolistine doğal (intrensek) dirençlidir.

Kolistine Doğal Dirençli Mikroorganizmalar


Gram negatif Basiller
–  Burkholderia cepacia,
–  Serratia marcescens,
–   Proteus türleri ( spp.) [Proteus vulgaris, Proteus mirabilis]
–  Providencia spp.
–  Morganella morganii
Diğer bakteriler  
–  Gram pozitif bakterilerin ve gram negatif kokların tümü ( Moraxella catarrhalis,Neisseria türleri) ve anaerob
bakteriler

59. Maki yöntemiyle ekim aşağıdaki klinik örneklerden hangisinde kullanılır?


A) İdrar
B) Yara
C) Balgam
D) Bronkoalveoler lavaj sıvısı
E) Kateter

33 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

59 – E
Maki yöntemi ile kültür ekimi santral venöz kateterlerde (subklavian, juguler, femoral) kullanılan kültür ekim yöntemidir.
Kantitatif ekim (kültürde üreyen bakteri sayısı koloni oluşturan bakteri ünitesi (cfu) olarak ifade edilir, örneğin idrarda 105 cfu /
ml E.coli üredi, BAL’da 103 cfu Acinetobacter baumannii üredi vb.) yapılan klinik örnekler
- İdrar
- Kateter
- Derin trakeal aspirat (DTA)
- Bronkoalveoler lavaj (BAL) sıvısı

60. Aşağıdaki bakterilerden hangisi intravenöz ilaç bağımlılarında en sık infektif endokardite neden olan bakterilerden biridir?
A) Eikinella corrodans
B) Pseudomonas aeruginosa
C) Acinetobacter baumannii
D) Staphylococcus epidermidis
E) Streptococcus mutans

60 – B
İntravenöz ilaç bağımlılarında endokardite en sık neden olan Gram pozitif bakteri Staphylococcus aureus, en sık neden olan Gram
negatif basil ise Pseudomonas aeruginosa’dır.
Endokardit etkenleri Tablo’da gösterilmiştir.
Tablo. Endokardit etkenleri
Endokardit En sık etken Not
Akut endokardit Staphylococcus aureus Normal veya hasarlı kapağı tutabilir. Virülansı yüksek olduğundan kapak deformitesi, mutipl
distal apse, myokardial apse ve perikardite neden olur.
Subakut endokardit Streptococcus viridans HACEK grubu: Kültür negatif endokarditin en sık etkenidir, gram negatif basildir ve oral
florada bulunur.
Bartonella ve Coxiella: atipik pnömoni, granülomatöz hepatit vesubakut endokardit yapar.
Doğal kapak endokarditi Streptococcus viridans Kapak deformitesi olanlarda gelişir.
Protez kapak endokarditi En sık S. epidermidis Candida ve aspergillusta EKO’da geniş vejetasyonlar görülür.
≤ 3 ay (Erken) S. aureus
> 3 ay S. epidermidis
IV ilaç kullananlarda S. aureus (%50) Gram negatif bakteriler (Pseudomonas aeruginosa, serrasia) ve candida’da etken olabilir.
Gastrointestinal ve genitoüri- Enterokok ve S. bovis GIS tümörü olanlarda özellikle S. bovis endokarditi (kolonoskopi endikasyonu).
ner girişim uygulananlarda

61. Türkiye’de karbapeneme dirençli Klebsiella pneumoniae suşlarında karbapenem direncinden en sık sorumlu olan karba-
penemaz enzimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) OXA-48
B) KPC-1
C) OXA-23
D) NDM-1
E) IMP

www.tusem.com.tr 34
Temel Bilimler / T 47 - 3

61 – A
Türkiye’de karbapeneme dirençli Klebsiella pneumoniae suşlarında karbapenem direncinden en sık sorumlu olan karbapenemaz
enzimi OXA-48 enzimidir. Bu enzim Ambler sınıflandırmasında Sınıf D’de yer alır.
Acinetobacter baumannii suşlarında ise OXA karbapenemazlardan OXA-23, OXA 24/40, OXA-58, OXA-143, OXA-235-benzeri
enzimler daha sık görülür.
Bush ve Jacoby sınıflandırmasına göre; A grubunda yer alan karbapenemazlar; Enterobactericea ailesi üyeleri (E.coli, Klebsiella
pneumoniae, Citrobacter vb.) tanımlanan en önemli tipleri; IMI, SME, SFC, GES ve KPC’dir.
B Grubu Karbapenemazlar (Metallo Βeta-Laktamazlar): Aktif kısımlarında bir metal (çoğunlukla Zn+2) iyonu bulundurduklarından
etki spektrumları geniştir ve tüm β-laktamaz inhibitörlerine dirençlidirler. 3 İçerdikleri metal iyonu sayesinde bu enzimler karakte-
ristik olarak EDTA, dipikolinik asit gibi metal şelatörü olan ajanlarla inhibe edilebilirler. B grubu karbapenemazlar arasında IMP, VIM
ve NDM-1 yer alır. Bu enzimler; Enterobacteriaceae, A. baumanii ve P. aeruginosa gibi türler tarafından sentezlenebilir.
D Grubu Karbapenemazlar: Karbapenemaz aktivitesi bulunan OXA (okzasilinaz) enzimleri olarak tanımlanmıştır. Bu ailede yer
alan en önemli enzimler: OXA-23, 24, 27, 25, 26, 40, 48, 51, 58, 66, 69 ve 143’tür. Bu enzimlerin inhibitörü NaCl molekülüdür.

62. Aşağıdaki biyoterör ajanlarından hangisi A grubu biyoterör ajanları içerisinde yer alır?
A) Brucella abortus
B) Yersinia pestis
C) Mycobacterium tuberculosis
D) Burkholderia cepacia
E) Coxiella burnetii

62 – B
Yersinia pestis, veba hastalığı etkeni olup A grubu biyoterör ajanıdır. Kapsül yapısı protein yapıdadır, F1 kapsüler protein içerir (A
grubu biyoterör ajanı olan Bacillus anthracis’in kapsül yapısı da D-glutamik asitten oluşan protein yapıdadır)
Tablo 1. Hastalıkları kontrol merkezi (CDC)'ye göre Biyolojik ajanların sınıflandırılması
Kategori Biyolojik ajan Hastalık
A grubu Variola major Çiçek
Bacillus anthracis Şarbon
Yersinia pestis Veba
Clostridium botulinum (botulinum toksinleri) Botulismus
Francisella tularensis Tularemi
Filovirüs ve Arena virüsler (Ebola virus, Lassa virus vb.) Viral kanamalı ateşler
B grubu Coxiella burnetii Q ateşi
Brucella spp. Bruselloz
Burkholderia mallei Ruam
Burkholderia pseudomallei Melioidoz
Alpha virüsler (VEE, EEE, WEEa) Ensefalit
Rickettsia prowazekii Tifüs
Chlamydia psittaci Psittakoz
Toksinler (örn, Risin, Stafilokokkal enterotoksin B) Toksik sendromlar
Gıda kaynaklı ajanlar (örn, Salmonella spp., Escherichia coli O157:H7)
Su kaynaklı ajanlar (örn, Vibrio cholerae, Cryptosporidium parvum)
C grubu Nipah virus
Hantavirüsler Hantapulmoner virüs sendrom
Kene kaynaklı viral hemorajik ateşler Kırım Kongo hemorajik ateş
Flavi virüs Sarıhumma
Mycobacterium tuberculosis

35 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

63. Açık kalp cerrahisi ameliyatı uygulanan hastalarda kontamine ısıtıcı-soğutucu cihazlarla ilişkili infeksiyona neden olabilen,
asidorezistan boyanan bakteri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nocardia asteroides
B) Rhodococcus equi
C) Mycobacterium chimaera
D) Legionella micdadei
E) Tsukamurella türleri

63 – C
Seçeneklerde yer alan Mycobacterium chimaera, açık kalp cerrahisi ameliyatı uygulanan hastalarda kontamine ısıtıcı-soğutucu
cihazlarla ilişkili infeksiyona neden olabilen, EZN boyasıyla asidorezistan boyanan bakteridir. Etken tüberküloz kültüründe kulla-
nılan besiyerlerinde (Löwenstein-Jensen, MGIT, Bactec 460 vb.) üretilebilir. Seçeneklerde yer alan diğer bakteriler de ( Nocardia
asteroides, Rhodococcus equi, Legionella micdadei, Tsukamurella türleri) de EZN boyası ile asidorezistan boyanabilir.
Tablo. ARB (asidorezistan) boyanan mikroorganizmalar

BAKTERİ PARAZİT
Mycobacterium Cryptosporidium parvum
Nokardiya İsospora belli
Corynebacterium minittisimum Cyclospora cayetansis
Rhodococcus equii *Microsporidia (mikrospora)
Legionella micdadei Ekinokok protoskolekslerin dikenleri
Tsukamurella türleri (spp.)
Gordoniae spp.

64. Üremesi için besiyerinde X faktörü ve V faktörüne ihtiyaç duyan Gram negatif kokobasil aşağıdakilerden hangisidir?
A) Haemophilus haemolyticus
B) Bordetella pertussis
C) Acinetobacter baumannii
D) Brucella abortus
E) Haemophilus ducreyi

64 – A
Seçeneklerde yer alan bakterilerin tamamı gram negatif kokobasildir. H. influenzae üriyebilmek için X faktörü (hematin) ve V
faktörüne (NAD) ihtiyaç duyar.
Kanlı agar 80 °C’de kaynatılmasıyla oluşan çukulata agarda eritrositlerin parçalanmasıyla V faktörü açığa çıkar. Çukulata agar
besiyeri hem X faktörü hem de V faktörünü içerir.
H. influenzae ve H. haemolyticus X ve V faktörünün ihtiyaç duyar
H. ducreyi sadece X faktörüne ihtiyaç duyar, cinsel yolla bulaşır .
H. parainfluenzae ise sadece V faktörüne ihtiyaç duyar.

www.tusem.com.tr 36
Temel Bilimler / T 47 - 3

65. Yardımcı T lenfositl ve antijen sunan hücre etkileşiminde kostimulatör (sekonder sinyal iletimi) etkilişimini inhibe eden
molekül aşağıdakilerden hangisidir?
A) CD2
B) CTLA-4
C) LFA-3
D) LFA-2
E) ICAM-1

65 – B
CTLA-4 (Sitotoksik T lenfosit antijeni-4, diğer adı CD-152 ), B7 ile CD28 etkile-
şiminin negatif regülasyonu (inhibisyonu)sağlar. Aktive T lenfositlerden salınır.
CTLA-4 inhibisyon görevini gerçekleştirmezse yani B7’ye bağlanmazsa bu du-
urmda T lenfositler sürekli uyarı halinde kalır ve otoimmun hastalıklar görüle-
bilir. Sonuçta, CTLA-4 T hücre aktivasyonunu inhibe ederek T lenfosit homeos-
tazisini sağlar.

66. Aşağıdaki sitokinlerden hangisi Th2 lenfositlerden salınır?


A) IFN-gama
B) TNF-beta
C) IL-2
D) IL-8
E) IL-5

66 – E
Seçeneklerde yer alan IL-5, Th2 lenfositlerden salınan sitokindir. Diğer seçeneklerde yer alan IFN-gama, TNF-beta ve IL-2 Th1 len-
fositlerden, IL-8 ise makrofajlardan salınır.
Th2 lenfositlerden salınan Anti-inflamatuvar sitokinler; IL-4, IL-10, IL-13, TGF-beta’dır
Tablo. Th1 ve 2’den salınan sitokinler
Sitokin TH1 TH2
INF- γ (immünmodülatör) + -
IL-2 (otokrinaktivatör) + -
TNF- β (lenfotoksin) + -
GM- CSF + +
IL- 3 + +
IL-4 - +
IL-5 - +
IL-6 (Mkrofajlardan da salınır) - +
IL-10 - +
IL-13 +
TGF-beta +

37 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

67. Antikorun antijene bağlandığı değişken bölgedeki farklılıklar (VH ve VL)’a ne ad verilir?
A) İzotip
B) Allotip
C) İdiyotip
D) Epitop
E) Paratop

67 – C
Antijenin antikorla birleştiği kısma epitop, antikorun antijenle bağlandığı kısma ise Paratop adı verilir. İmunglobulin molekülünde
antijenin bağlandığı kısım Fab bölgesi (VH ve VL bölgeleri oluşturur), komplemanın bağlandığı kısım ise Fc parçasıdır.
Tablo. Antikorun antijenik bölümleri

Epitop sınıfı Lokalizasyon Yorum


İzotip Sabit bölge (C) Ağır zincirdeki (H) antijenik farklılıklar immünglobulin sınıfını belirler (IgG, A, M, D, E)
Allotip Sabit bölge (C) Bir immünglobulin molekülünde kişiye özgü antijenik değişiklik (kappa ve lambda). En sık IgG’de görülür.
İdiyotip Değişken bölge (V) Antikorun antijene bağlandığı değişken bölgedeki farklılıklar (VH ve VL). Kişi karşılaştığı antijen sayısı
kadar idiyotipe sahiptir.

68. Tinea capitisi olan 10 yaşında çocukta %10 KOH ile yapılan mikroskopik incelemede mekik şeklinde makrokonidiler sapta-
nıyor. Ultraviyolede yeşil floresan saptanıyor. Hasta evde köpek besliyorsa etken aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Microsporum canis
B) Trichophyton rubrum
C) Epidermophyton floccosum
D) Trichophyton tonsurans
E) Epidermophyton verrucosum

68 – A
Soruda Microsporum canis tanımlanmaktadır. Microsporum canis, zoofilik (hayvanlardan insanlara bulaşan) dermatofit infeksi-
yonudur.
Tablo. Deri mikozlarının özellikleri
Deri mikozu Makrokonidi Mikrokonidi İnvazyon Floresans Tutulum
Trikofiton Var Var Endotriks (T.verrukosumve Yok Deri, saç ve tırnak
(kalem veya sigara şeklinde) (T.schoenleinii T. mentagrophytesektotriks) (T.schoenleinii
hariç) hariç)
Mikrosporum Var, mekik şeklinde Var Ektotriks Var (M.gypseum Deri, saç
(M. audouinii hariç) hariç) (T. unguium yapmaz)
Epidermofiton Var Yok Yok Yok Deri, tırnak
(raket veya lobut şeklinde) (T. capitis yapmaz)
Candida Yok Yok Var Yok Deri, tırnak
(T. capitis yapmaz)

www.tusem.com.tr 38
Temel Bilimler / T 47 - 3

69. Azol grubunda yer alan flukonazolün etki mekanizması aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mantar hücresinde nükleik asit sentezinin engellenmesi
B) Mantar hücre duvarı yapısında yer alan betaglukan sentezinin inhibisyonu
C) Mantar hücre zarında yer alan ergosterole bağlanarak porlar oluşturmak
D) Mantarhücre duvarında kitin sentezinin inhibisyonu
E) Mantar hücre zarında yer alan ergosterol sentezini sitokrom P450 aracılığı ile 14-alfa-sterol-demetilasyon basamağında
inhibe ederek membran geçirgenliğini bozarak

69 – E
Azoller, mantar hücre zarında yer alan ergosterol sentezini sitokrom P450 bağımlı bir enzim olan 14-alfa-demetilaz enzimini inhibe
ederek membran geçirgenliğini bozarak ergosterol sentezini inhibe eder.
Tablo. Antifungaller ve etki mekanizması

İlaç Etki Mekanizması Etkinlik


Poliyenler Ergosterole bağlanarak por oluş- *Dermatofitenfeksiyonlarının tedavisinde kullanılmaz. Amfoterisin
Amfoterisin B turur ve membrandaoksidatif B en geniş spekturumluantifungal olmasına rağmen oldukça NEFRO-
Nistatin hasar gelişimine neden olur. TOKSİK (akut tubuler nekroz) bir ilaç olduğundan sadece şiddetli fun-
galenfeksiyonların tedavisinde kullanılır.
Azoller Sitokrom p450 bağımlı bir enzim BOS’a en iyi geçen azol flukonazol’dür. *Candidakrusei, *Aspergillus,
Flukonazol olan 14- α- demetilazıinhibe Zygomycetes ve Fusariumflukonazole dirençlidir. Flukonazol hamile-
Vorikonazol ederek lanosterolden ergosterol lerde kullanılmaz. VorikonazolBOS’a iyi geçer ve primer endikasyonu
Ketakonazol sentezini inhibe eder. invazif aspergillozistir. İtrakonazolün kapsülünün çözünmesi için asit Ph
Itrakonazol vb. gerekir bu nedenle H2 bloker, anti asit ve PPİ ile kullanılmaz. En toksik
olan ketakonazoldür. Antiandrojenik etki, adrenal süpresyonu, kara-
ciğer disfonksiyonuna neden olur. Zygomycetes tedavisinde kullanıla-
bilen azol posakonazol’dur.
Ekinokandinler Beta glukan sentezini Sadece parenteral kullanılır. *Candida’yafungusidal etkili olduğundan
Kaspafungin engelleyerek hücre duvarı flukonazole dirençli kandidaenfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır.
Mikafungin sentezini inhibe eder. Aspergillusa karşı fungustatik etkilidir.
Anidulafungin
Nükleosid Analoğu Nükleik asit (DNA ve RNA) BOS’a en iyi geçen antifungaldir.Candida ve C. neoformansa etkilidir.
Flusitozin sentezini inhibe eder Aspergillus, dimorfik mantarlar, Fusarium ve Zygomyces’e etkisizdir. Ke-
(5- Fulorositozin) mik iliğine toksiktir(Zidovudin ve gansiklovir gibi).
Griseofulvin Mikrotubullerle etkileşime Sadece dermatofitenfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan oral ve to-
girerek mitozu inhibe eder pikal formları var. Onikomikoz tedavisinde kullanılmaz. Teratojen ve
karsinojendir. P450 ve warfarin metabolizmasını arttırır.
Alilaminler (Terbinafin) *Sequalen epoksidazı inhibe Terbinafin günümüzde dermatofitenfeksiyonlarının tedavisinde en
ve Tiokarbamat ederek ergositerol sentezini sık kullanılan ilaçtır. Alilaminlerin oral ve topikal preparatları var.
(Tolnaftat) engeller Tolnaftat’ın sadece topikal preparatı vardır.

70. Amfoterisin-B’ye doğal dirençli olan mantar aşağıdakilerden hangisidir?


A) Candida glabrata
B) Candida krusei
C) Aspergilus terreus
D) Fusarium solani
E) Aspergiius fumigatus

39 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

70 – C
Aspergilus terreus ve Candida lusitaniae amfoterisin B’ye doğal direnç gösterir.
Antifungallere doğal dirençli mantarlar Tablo’da gösterilmiştir.
Tablo. Antifungallere doğal dirençli mantarlar
Antifungal Flukonazol Flusitozin Ketakonazol Amfoterisin B
Dirençli mantar Aspergillus Aspergillus Aspergillus Dermatofitler (poliyenlere dirençlidir)
C. crusei Dimorfik Aspergillus terreus
C. galabrata* mantarlar Candida lusitaniae

71. Afrika kökenli Plasmodium falciparum sıtmasında aşağıdakilerden hangisi kullanılmaz?


A) Meflokin
B) Doksisiklin
C) Amodiakin
D) Halofantrin
E) Klorokin

71 – E
Afrika kökenli Plasmodium falciparum sıtması klorokine dirençlidir.Plasmodium falciparum sıtması tedavisinde Primakin de kulla-
nılmaz . Primakin, Plasmodium vivax ve Plasmodium ovale’nin hipnozoid formlarına etkilidir.
Plasmodium falciparum tedavisinde, meflokin, doksisiklin, amodiakin, halofantrin ve artesunat kullanılabilir.

72. Parazitin amastigot formunun kemik iliği biyopsi örneğinin Giemsa ile boyanması ile tanısı konulan ve artrapoddan (eklem
bacaklı) bulaşan kan ve doku protozoonu hangisidir?
A) Trypanosoma cruzi
B) Leishmania donovani
C) Plasmodium falciparum
D) Babesia microti
E) Plasmodium knowlesi

www.tusem.com.tr 40
Temel Bilimler / T 47 - 3

72 – B
Leishmania donovani, artrapod olan tatarcık sineği( phelebotımus)’in ısırması sonucu parazitin promastigot formunu bulaştırma-
sı sonucu gelişen, retikuloendoteliyal sistemi tutan bir kan ve doku protozoonudur. Leishmania donovani, visseral leişmaniyazis
(Kala-Azar) hastalığının etkenidir.Leishmania donovani’nin promastigot formu 3N besiyerinde üretilebilir.

Kala-Azar tanısı amastigot formunun kemik iliği biyopsisi örneğinin Giemsa ile boyanmasında görülmesi ile konur. Tanıda İm-
munkromatografik yöntem olarak rK39 antijeni ve polimeraz zincir reaksiyonu da kullanılabilir. Ayrıca, formol jel testi de tanıda
kullanılabilen bir diğer testtir. Tedavide +5 değerlikli antimon bileşikleri (Sodyum Stiboglikonat ) veya lipozomal amfoterisin B
kullanılabilir.

73. Çöktürme (sedimentasyon) yöntemi aşağıdaki parazitlerden hangisinin yumurtasının saptanması için en uygun yöntem
olarak kullanılabilir?
A) Fasciola hepatica
B) Necator americanus
C) Ancylostoma duedonale
D) Ascaris lumbricoides
E) Enterobius vermicularis

73 – A
Parazitolojide kullanılan Yoğunlaştırma (Konsantrasyon) Yöntemleri ile Helmint yumurta ve larvaları ile protozoonların kist ve
ookistlerinin saptanma olasılığı yükselir.
Laboratuvar olanakları doğrultusunda çöktürme (sedimentasyon) ve yüzdürme (flotasyon) yöntemleri birlikte veya sadece bi-
risi uygulanabilir.
1. Çöktürme (sedimentasyon); formol-etil asetat ile
Bu teknik yüzdürülmesi zor olan veya yüzdürme sırasında morfolojileri bozularak tanımlanması zor olan Trematod (Soruda A şık-
kında yer alan Fasciola hepatica trematoddur) yumurtalarının aranması için kullanılır
2. Yüzdürme (flotasyon ) çinko-sülfat ile uygulanır.
Bu yöntemin prensibi özgül ağırlıkları fazla olan sıvılar kullanarak yumurta veya kistleri yüzdürmektir.
Trematod yumurtaları hariç diğer parazitlerin yumurta ve ookistler aranır.
Yüzdürme yöntemi; Dışkıdaki protozoon (Entamoeba histolytica ve Giardia intestinalis) kistleri , helmintlerden Ascaris lumbrico-
ides, Enterobius vermicularis, Necator americanus, Ancylostoma duedonale yumurtaları için iyi sonuç

41 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

74. Aşağıdaki RNA virüslerinden hangisinde RNA yapısında segmentasyon görülür?


A) Covid-19
B) Rotavirüs
C) Rubeola (Rubeola)
D) Rubella (Kızamıkçık)
E) HIV virüsü

74 – B
Rotavirüs

RNA yapısında segmentasyon gösteren virüsler; Bunyavirüs (KKKA bu grupta yer alır), Ortomiksovirüs (Örneğin
influenza virüs), Reovirüs (Rotavirüs bu ailede yer alır ) ve Arena virüs (Lenfositik koriomenenjit virüsü vb.) segğ-
mentasyon gösteren RNA virüsleridir
RNA virüsü olmasına rağmen çekirdekte replike olan virüsler; İnflunenza, Retrovirüsler (Örneğin HIV) ve Hepatit
Delta virüsüdür.
DNA virüsü olmasına rağmen sitoplazmada replike virüs: Pox virüs (kompleks kapsid yapısı içerir, çapı en büyük
olan virüstür, DNA bağımlı RNA polimeraz enzimi içerir)

75. Hem kronikleşme gösterebilen, hem de zoonotik geçiş özelliğine sahip zarfsız hepatit virüsü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hepatit A
B) Hepatit B
C) Hepatit C
D) Hepatit D
E) Hepatit E

75 – E
Hem kronikleşme gösterebilen, hem de zoonotik geçiş özelliğine sahip zarfsız hepatit virüsü HEV’dür. İmmün yetmezliklilerde
kronikleşebilir (En fazla Genotip 3)
Gebelikte %20 oranında fulminan hepatit yapabilir.
HEV infeksiyonunda kronikleşmeyle ilişkili başlıca faktörler;
- Bozulmuş HEV’ne karşı gelişen T lenfosit yanıtı
- Tacrolimus kullanımı
- Karaciğer transplantasyonu
- CD2, CD3 ve CD4 T hücrelerinde sayıca azalmadır.HEV, immunyetmezlikli hastalarda kronikleşebilir.
Son yıllarda HEV’nün zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan infeksiyonlar ) geçiş gösterdiği bildirilmiştir

www.tusem.com.tr 42
Temel Bilimler / T 47 - 3

76. HIV infeksiyonu tedavisinde kullanılabilen integraz inhibitörü ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Biktegravir
B) Efavirenz
C) Nelfinavir
D) Lopinavir
E) Abacavir

76 – A
Biktegravir, yeni kullanıma girmiş bir integraz enzimi inhibitörüdür. Emtristabin ve tenofovir alafenamid ile birikte kombine şekilde
tek doz preparatları mevcuttur.
Efavirenz, nükleozid anaolgu olmayan ters transkriptaz (revers transkriptaz) enzim inhibitörüdür.
Nelfinavir, proteaz inhibitörüdür (Diğer proteaz inhibitörleri; indinavir, sakinavir, ritonavir vb.)
Lopinavir de HIV tedavisinde kullanılan bir proteaz inhibitörüdür.
Abacavir, nükleozid analogu ters transkriptaz (revers transkriptaz) enzim inhibitörüdür.
HLAB-5701 aleli pozitif olan bireylerde ölümcül seyreden hipersensitiviteye neden oduğundan bu hastalarda kontrendikedir ve
HIV pozitif hastalarda abacavir başlanmadan önce HLAB-5701 yönünden taranmalıdır.

İntegraz İnhibitörleri;
-Raltegravir
-Dolutegravir
-Elvitegravir/cobisistat (güçlendirici olarak)
-Biktegravir

77. Metaplazi ile ilgili şağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?


A) Kronik irritasyon sonucu oluşur.
B) Normal matür bir hücrenin yerini başka matür bir hücre almıştır.
C) A vitamini eksikliğinde skuamoz metaplazi görülür.
D) Patogenezde fenotipik değişklik mevcuttur.
E) İrritasyon devam ederse displazi gelişebilir.

77 – D
METAPLAZİ; Kronik irritasyon sonucu oluşur. Normal matür bir hücrenin yerini başka matür bir hücrenin almasıdır. En sık epitel
dokuda görülür ve en sık formu columnar epitelin yerini skuamoz epitelin almasıdır.
Sigara içenlerde solunum epitelinde, taş varlıgında tükrük bezlerinde ve pankreas kanallarında ve A vitamini eksikliğinde solunum
sisteminde skuamoz metaplazi görülür.
Kronik gastro özefagial reflü durumunda özefagusta bulunan skuamoz hücrelerin yerini intestinal hücre benzeri columnar hücre-
ler alır. (barret özefagusu) önemlidir çünkü zemininden özefagustan adenokanser gelişebilir.
Travma sonrası iskelet kasında kemik formasyonunun gelişmesine myozitis ossifikans denmektedir.
Metaplazideki bu değişiklikler fenotipik değildir, kök hücrelerin yeniden programlanmasıyla olur.
İrritasyon uzun süre devam ederse metaplazi zemininden displazi ve sonrasında kanser baslangıcı görülebilir.

43 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

78. Granülom oluşumundaki temel sitokin şağıdakilerden hangisidir?


A) İFN-gama
B) TGF-beta
C) İL-10
D) İL-4
E) İL-17

78 – A
GRANÜLOMATÖZ İLTİHAP; Kronik enflamasyonun ayrı bir patternidir. Vücuda girdikten sonra yok edilmesi güç olan mikroorganiz-
malara karşı gelişir. Vazgeçilmez hücresi epiteloid histiositlerdir. Epiteloid histiositler Th1 lenfositlerden salgılanan İFN gama etki-
siyle sitoplazmaları büyümüş, GER’leri hiperplazik ve epitel hücre benzeri bir görünüm kazanmiş makrofajlardır. EH’ler birleşerek
granülomları oluştururlar. Ayrıca granülomlar oluşurken bazen makrofajlar da birleşip 40-50 çekirdekli dev hücreleri oluştururlar.
Dev hücreler
1. Langhans tipi: çekirdekler sitoplazma periferine yerleşir.
2. Yabancı cisim tipi: çekirdekler rastgele yerleşir
3. Warthin-finkeldey: kızamık virüsü etkisitle olusur.

GRANÜLOMATÖZ İLTİHAP ÖRNEKLERİ


Tüberküloz Mikobakterium tuberkulozis Kazeifiye granülomlar (tüberkül), epiteloid histiosit foküsle-
ri ve çevrelerinde lenfositler, langhans tipi dev hücrelerden
oluşur. Granülomların ortalarında şekilsiz kazefifikasyon
nekrozu ve asit-fast basiller
Tüberküloid lepra Mikobakterium lepra Non kazeifiye granülomlar
Sfiliz Treponema pallidum Gom, plazma hücrelerinde zengin infiltrasyon ve sınırları
belirgin nekrotik hücreler
Kedi tırmığı hastalığı Bartonella hanselea Yuvarlak ya da stellat (yıldız) biçimde granülomlar. Bu gra-
Afipia felix nülomlar içerşinde santral granüler debris ve bol miktarda
nötrofil bulunur. Dev hücreler son derece nadirdir.
Sarkoidoz Bilinmiyor Non-kazeifiye granülomlar ile aşırı aktif makrofajlarlar, aste-
roid ve schauman cisimleri
crohn Bireyin kendi antijenlerine ve in- Barsak duvarında non kazeifiye granülomlar
testinal bakterilere karı immun rxn

www.tusem.com.tr 44
Temel Bilimler / T 47 - 3

79. 33 yaşında kadın son 6 aydır periferik ödem, plöritik göğüs ağrısı ve eritematöz döküntü şikayetleri ile hastaneye başvuruyor.
Laboratuvar çalışmalarıda serum kreatininin arttığı görülüyor ve idrar tahlilinde proteinüri saptanıyor. Yapılan böbrek biyop-
sisi şekilde gösterilmiştir.
Aşağıdaki otoantikorlardan hangisi bu hastanın durumuna özgüdür?

A) U1-RNP
B) Ds-DNA
C) RF
D) DNA topoizomeraz 1
E) Mi-2

79 – B
Şekilde SLE hastalığında görülen wire loop görüntüleri mevcuttur. Anti-smith ve anti-Ds-DNA SLE için spesifik antikorlardır.
SİSTEMİK LUPUS ERİTEMATOZUS(SLE); 20-30'lu yaşlardakı kadınlarda sık görülen otoimmün bir hastalıktır(20-30 lu yaşlarda
K/E: 9/1, 65 yaşından sonra K/E: 2/1) . Patogenezinde nükleer elemanlara karşı antikor oluşumu ve immün kompleks birikimleri
mevcuttur. (tip 3 hipersensitivite)
SLE tanı kriteri için 11 özellikten 4’ünün pozitif saptanması gerekir.

SLE tanı kriterleri


Malar rash Nazolabial sulkusların korunduğu eritem
Diskoid rash
Fotosensitivite
Oral ülserler Genellikle ağrısız
Artrit Non-eroziv özellikte
Serosit Plevrit+perikardit
Renal bozukluklar Dirençli proteinüri > 0,5 g/dl
Nörolojikbozukluklar Psikoz+ nöbetler
Hematolojik bozukluklar Hemolitik anemi
Lökopeni+lenfopeni+trombositopeni
İmmünolojik bozukluklar Anti-DNA antikoru
Anti-Sm antikoru
Anti kardiyolipin antikorlarına bağlı anti fosfolipid sendromu
Anti nükleer antikor

SLE’de antikorlar
Anti nükleer antikor (ANA): Hücrelerin nükleuslarına karşı gelişmiş antikorlardır. Aslında ANA; dsDNA, histon proteinlerine, his-
ton olmayan proteinlere ve nükleolar antijenlere karşı gelişmiş antikorlardan oluşan bir havuzdur. ANA , SLE’de %100 pozitiftir ,
sensitiftir fakat spesifik değildir.

45 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

Hücreler bu antikorlarla karşılaştığı zaman diyagnostik olan hematoksilen (LE) cisimleri oluşur.
Antikor Pozitiflik oranı Hastalıklarla ilişkisi
ANA %95-100 En sensitik ama spesifik değil
Ds-DNA(DNA çift sarmalı) %40-60 Böbrek tulumu sıktır
Sle için spesifik
Anti-sm %20-30 SLE için en spesifik olan
Anti Ro (SS-a) ve anti La(SS-B) %30-50 Neonatal lupus
Konjenital kalp bloğu
Anti fosfolipid %30-40 Bu antikor protrombin, annexin Vi beta2 glikoprotein 1, protein S ve C ye karşı gelişir.
Beta2 glikoproteine karşı gelişen antikor aynı zamanda kardiyolipin antijeinini de bağlar bu
nedenle yalancı sifiliz testi pozitifliği olur.
SLE sekonder antifosfolip sendromunun en sık sebebidir.
Bu antikor pozitifliğinde klinik tekrarlayan arteryel ve venöz trombozlarla ilerler.

Boyanma paternleri
Homojen-diffüz Kromatin, histon, DNA çitf sarmalına karşı
Rim-periferal DNA çitf sarmalına karşı
Benekli En sık boyanma paternidir nu nedenle en az spesifik olandır
Sm antijen, ribonükleoprotein, SS-A/SS-B gibi non-DNA antikorları boyar
Nükleolar RNA’ya karşı
En sık sistemik sklerodermada olur
Sentromerik Sentromere karşı
CRESTsendromu

Etyoloji ve patogenez
Ana sebep self tolerans kaybı ve immün kompleks birikimleridir. En karakteristik lezyonlar damarlarda immün kompleks birikim-
lerinin olmasıdır. İlerleyen dönemde immün kompekslerin verdiği hasar ile damar duvarında fibrinoid nekroz görülür.
HLA-DQ ile ilişkildir.
C1q-C2-C4 (erken komplemanlar) eksikliklerinde immün komplekslerin fagositozu bozulur ve buna bağlı olarak SLE’ye yatkınlık artar.
Tip 1 interferon yüksekliği SLE ‘de gösterilmiştir , seviyesi hastalığın şiddeti ile koreledir.
Güneş ışığı, kadın cinsiyet ve ilaçlar ( izoniyazid, prokainamid, hidralazin) ‘da SLE riskini artırır.
SLE’de %100 hematolojik klinik bulgular vardır. Beraberinde yorgunluk artralji, cilt bulguları da olur.
Morfolojik bulgular
Kan damarları: Kapiller, küçük arterler ve arteriollerde akut nekrotizan vaskülitler gelişir. Damar duvarında karakteristik fibrinoid
nekroz görülür.
Böbrek: SLE’de en sık ve en kötü prognozlu olan glomerulonefrit tipi diffüz proliferatif glomerülonefrittir(class 4). Zamanla par-
yetal epitel proliferasyonuyla krensent (yarım ay) oluşur. İmmün komplekslerin birikimiyle glomerül kapiller duvar kalınlaştığı
wire-loop (tel öze) görünümüne neden olur. Wire loop en sık class IV sonrasında class III’te görülür
SLE’de böbrek tutulumları
Class 1 (minimal mezengial) Işık mikroskop görüntüsü normal
En az görülen
Class 2 ( mezengial proliferatif)
Class 3 (fokal proliferatif) %50 altında glomerül tutulumu vardır
Class 4 (diffüz prolifetaf) En sık ve en kötü prognozlu tiptir. Epitel proliferasyonu ile krensetler görülür. Wire loop
birikimi en sık bu tipte olur.
Class 5 (membranoz )
Class 6 (ileri sklerozan tip) Glomerülde %90 dan fazla sklerozis vardır son dönem böbrek yetmezliğini tarifler.

www.tusem.com.tr 46
Temel Bilimler / T 47 - 3

Kalp:
Perikardit: en sık görülen kalp patolojisidir.
Libman –sacks endokarditit (valvüler endokardit): Mitral ve aort kapağının heriki tarafında kalınlaş olur. En sık değil fakat karak-
teristiktir.
Miyokardit: nadirdir
Koroner arter hastalığı: ateroskleroz çoğu hastada vardır. Uzun süre steroid alanlarda daha sık görülür
Dalak:
Splenomegali, kapsüler kalınlaşma , folliküler hiperplazi sıktır. Ayrıca santral penisiler arterlerde konsantrik düz kas kalınlaşması
sonucu onion-skin (soğan zarı) görüntüsü gelişir.
SLE’de cilt lezyonları:
Malar rash: nazolabiial kıvrımların korunduğu heriki yanağa yayılan kelebek kanadı görüntüsü
Ayrıca ütriker, büller, makulopapüler lezyonlar ve ülserasyonlar da görülür
Eklemler: romatoid artritin aksine non eroziv artirler yapar (jaccaud artriti)
Akciğer: en sık (%50) izlenen bulgu plevrit ve plevral efüzyondur.
Diğer SLE tipleri
A. İlaca bağlı lupus: hidralazin, izoniyazid, prokainamid, D-penisalimin ve anti-TNF ajan kullananlarda görülür. Bu ilaçları kulla-
nanlar kişilerde %80 ANA (+) olmasına rağmen 1/3 ‘ünde klinik bulgular vardır.
Anti-histon antikorları yüksektir ama anti-DsDna negatiftir. Böbrek ve santral sinir sistem tutulumu son derece nadirdir.
HLA-DR4 ile hidralazin, HLA-DR6 ile prokainamid arasında güçlü bir ilişki vardır.
İlaç kesilince klinik geriler.
B. Kronik diskoid lupus: sistemik tutulum son derece nadirdir, cilt tutulumuyla gider. Eleve eritematöz sınırları olan cilt lezyon-
ları vardır. % 35 ANA (+) ‘tir ama Anti-DsDNA son darece nadirdir.
C. Subakut kutanöz lupus: kronik diskoid lupus eritematozus’a göre daha fazla sistemik tutulumla gider ve cilt lezyonları skar
bırakmaz.
SS-A yüksekliği ve HLA-DR3 ile ilişkilidir.

80. Marfan sendromu ile ilgili şağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?


A) Fibrilin-1 mutasyonu mevcuttur.
B) TGF-beta düzeyleri azalmıştır.
C) Gözde bilateral yukarı ve dışa lens subluksasyonu görülür.
D) Mitral kapak prolaosus ve çıkan aortada diseksiyon sıklığı artar.
E) Mental retardasyon eşlik etmez

47 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

80 – B
Marfan sendromu;
• OD kalıtım, İskelet sistemi, göz ve kardiovaskuler sistem etkilenir.
• Elastik liflerin hastalığıdır. 15. kromozomdaki FBN1 geni tarafından kodlanan Fibrillin-1 gen defekti vardır.
• FBN2 gen defektinde ise konjenital konraktural araknodaktili(Hect-Beals sendromu) görülür.
• Kemikte aşırı büyümeyi fibrilin kaybıyla açıklamak zordur bu hastalarda TGF beta aktivasyonunda artış saptanmıştır.
• Gözde bilateral yukarı ve dışa lens subluksasyonu (ektopia lentis) Marfan Sendromu için patognomiktir.
• Karviyovasküler sistem anomalileri mortalite nedenidir. En sık izlenen iki bulgu Mitral Valv Prolapsusu ve çıkan aortada Aort
diseksiyonudur. En sık ölüm nedeni Aort diseksiyonudur.
• İskelet sistemi bulguları en belirgin morfolojik bulgularıdır. Uzun boy, uzun ekstremite ve uzun parmaklar (Araknodaktili)
izlenir. Eklemlerde aşırı esneklik vardır.
• Mental retardasyon eşlik etmez.
• Tanı için ghent kriterleri kullanılır.

81. Aşağıdakilerdem hangisi venöz kanın dokudan uzaklaştırılmasındaki yetersizlik sonucu gelişen pasif bir olaydır?
A) Hiperemi
B) Hematom
C) Staz
D) Konjesyon
E) Enfarkt

81 – D
Konjesyon: Venöz kanın dokudan uzaklaştırılmasındaki yetersizlik sonucu pasif bir olay (kalp yetmezliği)
Hiperemi: Arteriolar dilatasyon ve artmış kan akımına bağlı oluşan aktif bir olay (inflamasyon, egz sırasında iskelet kası)

82. Aşağıdaki malignitelerden hangisi vücut boşlularını kullanarak metastaz yapar?


A) Troid folliküler karsinom
B) Mezotelyoma
C) Prostat karsinomu
D) Medüllablastom
E) Bazal hücreli deri kanseri

82 – B
• Metastaz maligniteyi gösteren en önemli kriterdir. Ayrıca sağkalımın azalmasına yol açan da en önemli prognostük gösterge-
dir. Bütün maligniteler farklı sıklıkta metastazlar yapar fakat bazal hücreli deri kanseri ve gliomlar metastaz yapmazlar.
• Metastaz lenfatik, hematojen ve vücut kaviteleri yoluyla olmak üzere 3 yoldan gerçekleşir. Karsinomlar istisnalar hariç önce-
likli olarak lenfatik yolu, sarkomlar ise hematojen yolu kullanırlar.
• Tiroid folliküler kanser, renal hücreli kanser, hepatoselüler kanser ve prostat kanseri hematojen yaılır.
• Mezotelyoma, seröz over kanserleri ve midenin krukenberg tümörü vücut boşluklarını kullanır

www.tusem.com.tr 48
Temel Bilimler / T 47 - 3

• Renal hücreli kanser, wilms tümörü ve hepatoselüler kanser büyük venlere invazyonlar yapıp tıkanıklıklara sebep olurlar. RCC
burda yılanvari görünüm yapar.
• Tiroid, prostat, meme karsinomları paravertebral pleksus ile metastaz yparlar.
• Medüllablastom ve ependimom ise BOS ile yayılarak drop metastazlar yaparlar.
• En sık metastaza uğrayan organlar akciğerler ve karaciğerdir.
• Arter duvarları metastazlara cok dirençlidir bu nedenle metastazlar venöz yolla olurlar.
• Kıkırdak dokuya metastaz olmaz iken iskelet kası ve dalakta da metastaz son derece nadirdir.
• Sentinel lenf nodu: tümörden lenfatik drenajı ilk yapan lenf nodudur. Sentinel lenf nodu biopsisi özellikle meme karsinomu,
kolon kanseri ve melanomlar için önemlidir.

83. Aşağıdaki lezyonlardan hangisinde nekrotizan arteriolit ve böbrek arteriollerinde soğan zarı tarzında fibröz kalınlaşma
görülür?
A) Hyalin arterioloskleroz
B) Ewing sarkomu
C) Akut tubuler nekroz
D) Mikroskobik PAN
E) Hiperplastik arterioloskleroz

83 – E
Bu soruda arterioskleroz çeşitleri sorgulanmaktadır.
HİPERTANSİYONDA KÜÇÜK ÇAPLI DAMARLARDAKİ PATOLOJİLER
1. Hiyalin arterioloskleroz
2. Hiperplastik arterioskleroz
Hiyalin arteroloskleroz: Arteriollerin duvarında pembe, homojen aselüler kalınlaşma görülür. En sık ve yaygın olarak uzun süreli
hafif-orta şiddetli hipertansiyonlu hastaların böbreklerinde görülür(benign nefroskleroz). Ayrıca ileri yaş ve diyabetiklerde de sıktır.
Hiperplastik arterioloskleroz: Malign hipertansiyon olgularında görülür. Başlangıçta böbrek arteriol duvardında fibrin depozitleri
ve nekroza sebep olur (nekrotizan arteriolit) . İlerleyen dönemde böbrek arteriol duvarında soğan zarı/onion skin tarzında kon-
santrik fibröz kalınlaşma yapar. Geç dönemde böbrekte fibrozis, küçülme görülür.(malign nefroskleroz)

84. Aşağıdaki miyokardit çeşitlerinden hangisinde yoğun nekroz alanları görülür ve diğerlerine oranla daha kötü prognozludur?
A) Viral myokardit
B) Dev hücreli miyordit
C) Hipersensitivite miyokarditi
D) Helmintik miyokardit
E) Fungal miyokardit

49 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

84 – B
MİYOKARDİT; En sık nedeni viral enfeksiyonlardır. Özellikle koksaki A-B ve diğer enterovirüsler etkendir.

Majör miyokardit etkenleri


Enfeksiyöz İmmün aracılı
Virüsler: koksaki A-B, ECHO, influenza,HIV,CMV Postviral
Klamidya: C. Psittaci Poststreptokokal (ARA)
Riketsiya: R. Typhii, tifüs ateşi SLE
Bakteri: C. Difteria, N. Menengitis, borrelia (lyme) İlaç hipersensitivitesi (metildopa, sulfonamid)
Mantar: kandida Transplant teddi
Protozoa: T. Cruzi ( chagas hastalığı), toxoplazma
Helmint: trişinella ( en sık miyokardit yapan helmint)
Bilinmeyen: sarkoidoz , dev hücreli miyokardit

Morfoloji
• Aktif miyokarditte intestisyel alanda lenfositlerden zengin, mononükleer hücre infiltrasyonu olur. Fokal miyosit nekrozu görü-
lebilir. İlerleyen dönemde fibrozis eşlik eder.
• Hipersensitivite miyokarditi: Perivasküler interstisyel alanda coğunlugu eozinofil den oluşmak üzere lenfostit ve makrofajla-
rında olduğu infiltrasyon olur.
• Dev hücreli miyokardit: Dev hücreler, Lenfositler, eozinofiller, plazma hücreleri ve makrofajlardan oluşan yaygın infiltrasyonu
vardır. Yoğun nekroz görülür. Prognozu kötüdür.

85. 13 yaşında bir çocuk kronik yorgunluk ile hastaneye başvuruyor. Yapılan fizik muayenede hafif sarılık ve splenomegali görülü-
yor. Laboratuvar çalışmalarının sonuçlarnda 10.6 g / dL hemoglobin, % 33 hematokrit, total bilirubin 2.9 mg / dL ve konjuge
bilirubin 0.9 mg / dL bulunuyor. Periferik kan yayması resimde gösterilmektedir. Ayrıca hastanın osmotik frajilite testinin
pozitif olduğu görülüyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu bozukluğun patogenezinde rol oynar?

A) Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz


B) Eritrosit membran iskeleti
C) DNA sentezi
D) Hemoglobin sentezi
E) Glikozil fofatidil inositol (GPI) eksikliği

www.tusem.com.tr 50
Temel Bilimler / T 47 - 3

85 – B
HEREDİTER SFEROSİTOZ (HS);
• Eritrosit membran iskeletinin intrensek defekti sonucu gelişen otozomal dominant kalıtılan bir anemidir. Membran elastikiye-
tinden sorumlu ankrin ve spektrin genlerinde mutasyon vardır. Bu mutasyon yüzünden eritrositlerin elastikiyetleri azalır, normal
bikonkav şekillerini kaybederek sferoid-yuvarlak şekil alırlar. Bu eritrositler dalak sinüzoidlerinden geçerken yıkıma uğrarlar.
• Sonuç olarak belirgin splenomegali görülür. Dalağı en cok büyüten hemolitik anemidir.
• Splenektomi sonrası anemi düzelir fakat sferosit şekli devam eder.
• Periferik yaymada koyu kırmızı boyanan (hiperkromik), santral zonu olmayan sferosit şekilli eitrositler görülür. En karaktristik
bulgusu sferositozdur (karakteristik ama patognomik değil).
• Klasik klinik anemi, splenomegali ve sarılıktır. Ayrıca %40 hastada kronik yıkıma bağlı kolelitiazis (pigment taşları) görülür.
• Tanı için osmotik frajilite testi yapılır.
• Dalaktaki yıkımın infeksiyöz mononükleoz gibi durumlarla artması halinde hemolitik kriz ve parvovirüs B19 enfeksiyonu ile
aplastik krizler gelişebilir.

86. Yetişkin tip polikistik böbrek hastalığında aşağıdaki patolojilerden hangisinin görülmesi en az olasıdır?
A) Hipertansiyon
B) Karaciğerde kistler
C) Mitral kapak prolapsusu
D) Anemi
E) Berry anevrizması

86 – D
Yetişkin tip polikistik böbrek hastalığı(OD);
Her iki böbrek etkilenir. OD geçişlidir. 4. dekatta saptanır. Yaşla beraber böbrek yetmezlik yapma ihtimali artar ve 70 yasında
yaklaşık %95 böbrek yetmezliği yapar. Hem korteks hem medulla kistlerle doludur. Böbrekler ileri derecede büyüktür.%85-90 16.
kromozomun kısa kolunda bulunan polisistin-1(PKD-1),%10 4. kromozomda bulunan PKD-2 gen defekti vardır. PKD-2 mutasyonlu
hastaların progresyonu PKD-1 mutasyonlulara göre daha iyi prognozludur.
Eşlik eden bulgular;
• En sık bulgu hipertansiyon(%75),
• Karaciğer kistleri (%30-40,en sık eşilk eden lezyon, sıklıkla asemptomatikler)
• Wills poligonunda berry anevrizması(%10-30)
• Mitral kapak prolapsusu(%20-25)
• Anemi görülmez!!!
Diğer kistik böbrek hastalıklarına bakacak olursak;
Çocukluk çağı polikistik böbrek hastalığı(OR)
Hem korteks hem medullada bilateral cok sayıda küçük kistler vardır. Böbrekler normalden büyüktür. Yaşamla bağdaşmaz ya da
infantil dönemde KBY yapar. Tüm olgularda KC’de çok sayıda epitel döşeli kistler, portal fibrozis ve portal safra duktuslarında
proliferasyon vardır.(konjenital hepatik fibrozis). Yaşayan bebeklerde mutlaka siroz gelişir. Tüm tipler 6. kromozumun kısa kolunda
bulunan fibrosistin adlı membran reseptörünü kodlayan PKHD-1 gen mutasyonu sonucu olur.

51 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

Edinsel kistik böbrek hastalığı


KBY li hastalarda gelişir. Böbrek boyutları küçülmüştür. Kanser gelişme riski artmıştır.
Diyaliz kistleri
Uzun süreli diyaliz tedavisi görenlerde oluşur. Sıklıkla asemptomatiktirler fakat Renal hücreli kanser gelişme riski artar ( papiller
tip renal karsinom)
Basit kistler
En sık görülen kistlerdir. Böbrek boyutları değişmez
Kistik renal displazi
Metanefrik diferansiasyon bozukluğu gelişen sporadik bir hastalıktır. Böbrekler büyümüş, irregüler ve multikistiktir. Böbrek içinde
anormal mezenkimal yapılar(undiferansiye mezenkimal doku, kıkırdak adacıkları, immatür toplayıcı tübüller, kistik yapılar bulu-
nur. Çogu olgu üreteropelvik obstrüksiyonla ,üreteral agenezi/atrezi, ya da alt üriner sistem anomalileriyle ilişkilidir.
Medüller kistik hastalıklar
1. Medüller sünger böbrek
2. Nefronofitzis
3. Yetişkin tip medüller kistik hast.
Medüller sünger böbrek
Yetişkinlerde görülür, Kaltısal değildir. Bilateral böbreklerde Medüller toplayıcı kanallarda dilatasyon vardır. Korteks etkilenmedigi
için KBY gelişmez ve Böbrek boyutları değişmez. Ayrıca Marfan, ehler-danlos, caroli hastalıklarına eşlik edebilir
Nefronofitizis
• Karakteristik özelliği kortikomedüller bileşkede kistlerin varlığıdır. Başlangıç döneminde distal tübülde, progresif dönemde
hem medulla hem de kortekste atrofi ve interstisyelfibrozis gelişir. Böbrekler normal boyutlarda küçüktür.
• 3 çeşidi var:
A. Sporadik,nonfamilyal
B. Familyal jüvenil nefronofitzis(en sık ve OR)
C. Renal-retinal displazi
Nefronofitizis’de Nefrosistin gen defekti vardır. Çocuklarda ve genç yetişkinlerde son dönem böbrek yetmezliğinin en sık
genetik nedenidir.
Yetişkin tip medüller kistik hastalık(OD)
• Yetişkin çağda KBY gelişir. Kortikomedüller bileşkede kistler vardır. MCKD1-2 mutasyonu sonucu gelişir ve Böbrek boyutları küçülür

87. 66 yaşındaki daha önce doğum yapmamış kadın geçen ay 4 kez kanlı vajinal akıntı olduğunu tarifliyor. Son adetinin 12 yıl önce
olduğunu söylüyor. Yapılan bimanual muayenede uterusun normal boyutta olduğu ve elle hissedilen herhangi bir adneksal kitle
olmadığı görülüyor. Servikal erozyon veya kitle görülmüyor. Vücut kitle indeksi 34’tür. Yaklaşık 20 yıldır tip 2 diyabetes mellitus
tanısı da olduğu öğreniliyor. Alınan endometrial biopsi örneğinde aşağıdakilerden hangisinin görülmesi en olasıdır?
A) Skuamoz hücreli karsinom
B) Leiyomyosarkom
C) Karsinosarkom
D) Adenokarsinom
E) Mol hidatiform

www.tusem.com.tr 52
Temel Bilimler / T 47 - 3

87 – D
Postmenopozal vajinal kanama endometriyal karsinom için kırmızı bir bayraktır.
• Kadın genital sisteminde en sık görülen kanser endometriyal karsinomdur.
• En sık tipi adenokanserlerdir
• Patogenezde 2’ye ayrılır :
1. Tip 1(endometrioid) karsinoma; %80 en sık ve en iyi prognozu olandır
• östrojen maruziyeti ile endometrial hiperlazi zemininden gelişir
• hastalar obezdir
• 75 PTEN inaktivasyonu vardır
2. Tip 2 (seröz) karsinoma; daha yaşlılarda görülür
• östrojen etkisi yok, atrofi zemininden gelişir
• Hastalar zayıftır.
• %90 p53 mut vardır
• kötü prognozlu olandır
Endometrial kanserlerin histolojik tipleri
• Endometrioid adenokarsinom( en sık)
• Adenoakantoma
• Adenoskuamoz kanser
• Pür skuamoz kanser
• Papiller seröz kanser(en kötü prognozlu)
• Clear cell kanser

88. Çölyak ile ilgili ifadelerden hangisi doğrudur?


A) Glütendeki gliadine karşı IgG yapısında antikorlar gelişir.
B) Deamine adilen gliadin HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 ile etkileşime girer.
C) Bağırsak epitelinde İL-17 artar
D) Villüslarda hiperplazi görülür.
E) En sık kolon etkilenir.

88 – B
Çölyak hastalığı; Tahıl ürünlerindeki glütendeki gliadine karşı IgA yapısında antikorlar oluşur. 30-60 yaş kadınlarda sık görülür.
Deamine edilen gliadin epitelyal hücreleri uyararak İL-15 üretimi yapar→intraepitelyal CD8 T lenfosit proliferasyonu ve aktivas-
yonuna sebep olur. Doku transglutaminazlar tarafından deamine edilen gliadin antijen sunan hücrelerdeki HLA-DQ2 , HLA-DQ8
ile etkileşime girerek CD4+ T hücrelerine sunulur. Çölyak hastalıgı olan herkeste HLA-DQ2(%95) ve HLA DQ8(%5) alleleri vardır.
Çölyak hastalığının tip 1 dm, tiroidit, sjögren ve IgA nefropatisi, ataxi, otizm, depresyon, down ve turner send ile ilişkisi vardır.
İlişkili en sık malignite enteropati ilişkili lenfoma ve ince barsak adenokanseridir. Biopsi en sık etkilenen yer olan doudenum ve
proksimal jejnum’dan yapılır
Mikroskopik olarak
• CD8+ T hücrelerinin sayıca fazla olduğu intraepitelyal lenfositoz olur
• villus atrofisi,
• kript hiperplazisi
• IgA yapısındaki antikorlar deride dermatitis herpetiformis’e neden olur

53 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

89. Fibrolamellar hepatoselüler karsinom ile ilgili bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Kadın ve erkek eşit oran tutulur.
B) Aflatoksin ile ilişkilidir.
C) Skirröz bir tümördür.
D) Mitokondriden zengin hücrelerden oluşur.
E) Prognozu HCC ‘ye göre iyidir.

89 – B
Fibrolamellar HCC; HCC’nin iyi prognozlu varyantıdır. 20-40 yaşlarında, Kadın erkek eşit etkilenir. Zemininde siroz, HBV ve afla-
toksin eşlik etmez. Tek büyük bir nodüldür. İçersinde fibröz bantların olduğu Skiröz (sert) bir tümördür ve tümör hücreleri Mito-
kondriden zengin(onkositik) hücrelerdir.

90. Ciltte nekrolitik migratuar eriteme sebep olan pankreas adacık hücre tümörü aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsülinoma
B) Gastrinoma
C) Glukagonoma
D) Somatistotinoma
E) Vipoma

90 – C
Pankreasın adacık hücreli tümörlerini sorgulayan bir soru.
1. İnsülinoma; en sık adacık hücre tümörüdür
• Agır hipoglisemi yapar
• Benign olma olasılığı en fazla olan adacık hücre tümörüdür(%90)
• Amiloid birikimi izlenir
• Adacık hiperplazisi( nesidioblastozis) ‘e neden olabilir : maternal diabet+ beckwith wiedeman sendromu
2. Gastrinoma; gastrin salgılayan G hücrelerinden gelişir
• zollinger-ellison sendromuna sebep olurlar: mide/duodenumda cok sayıda tedaviye dirençli ülserler
• Yarısından fazlasında lokal invasyon veya metastaz görülür
• %60 malign,%30 benign’dir
• MEN-1 sendromlarına eşlik ederler
• En sık malign adacık hücreli tümördür.
3. Glukagonoma; Sıklıkla perimenapozal ve postmenapozal kadınlarda hafif derecede diyabet yapar , nekrolitik migratuar eri-
tem nedenidir
4. Somatostatinoma; Diabetes mellitus+diare+kolelitiazis+hipoklorhidri+steatorhe kliniğine sebep olur.
5. Vipoma(Verner-Morrison sendromu); pankreatik kolera denir , sulu diare+hipokalemi+aklorhidri’ye sebep olur.

www.tusem.com.tr 54
Temel Bilimler / T 47 - 3

91. 22 yaşında kadın yaklaşık 1 aydır sol memesinde şişlik olduğunu farkediyor. Fizik muayenede, sol meme üst dış kadranda 2
cm’lik bir kitle ele geliyor. Yapılan biyopsi mikroskopik olarak incelendiğinde karsinom olduğu anlaşılıyor. Genetik analiz aynı
annesi ve kız kardeşi gibi BRCA1 gen mutasyonunun taşıyıcısı olduğunu göstermektedir.
Bu bilgiler ışığında Aşağıdaki histolojik meme kanseri türlerinden hangisi, en yüksek ihtimaldir?
A) Medüller karsinom
B) Tübüler karsinom
C) Lobuler karsinom
D) Musinöz karsinom
E) Papiller karsinom

91 – A

Ailesel meme karsinomları;


• İlişkili genler BRCA1-2, p53, CHECK2, ATM, STK11, PTEN’dir.
• En sık → BRCA1(EN SIK) ve BRCA2
• BRCA1 mutasyonunda ek olarak overlerde kanser riski artar ( seroz karsinom)
• BRCA2 mutasyonunda özellikle erkek meme kanseri riski artar.
• BRCA1 kötü diferansiyedir ve medüller özellikler vardır
• Medüller özellikler; sinsityal büyüme paterni+ sınırları düzenli iterek büyüme + lenfositik infiltrasyon ve ER(-),
HER2(-) bazal hücre benzeridir(triple negatif de denir)
• CHECK2→ radyasyon maruziyeti sonrası meme kanseri görülür
• P53→ ayrıca sporadik meme kanserinde de en sık mutasyondur. 70 yaşında kanser gelişme ihtimali %90’dan
fazladır (risk artışının en cok olduğu mutasyondur). Kalıtımsal mutasyonunda Li fraumeni sendromu yapar.

92. Menengiom grade’lemesi aşağıdakilerden hangisine bakılarak yapılır?


A) Nekroz
B) Kalsifikasyon
C) Mitoz
D) Hemoraji
E) Nükleer atipi

92 – C
Menengiom; Sıklıkla erişkinlerde ve kadınlarda sık görülen grade 1 tümörlerdir. Duramatere yapışmış alttaki beyin dokuya bası
yapan sert lobüler iyi sınırlı plak benzeri lezyonlardır. Tümörler progesteron reseptörleri içerir ve gebelikte hızlı büyürler . NF
2’de multiple görülürler. Psammoma cisimleri görülür. Mikroskopik olarak girdap (whorl) yapıları görülürür. Sinsityal, fibroblastik,
transizyonel, psommomatoz,sekretuar, mikrokistik ve papiller tipleri var. Bunlar prognozu etkilemez
• Grade 1 : en sık ,mitoz < 4
• Grade 2: atipik menengioma , clear cell ve chorboid histolojik paternleri vardır ,mitoz 4-10
• Grade 3 :anaplastik menengiom, papiller ve rhabdoid paternleri var, mitoz > 20
• Gradelemede en önemli faktör mitoz sayısıdır

55 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

93. Amyotrofik lateral skleroz ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


A) En sık izlenen motor nöron hastalığıdır.
B) Erkeklerde daha sık görülür.
C) Nöronlarda PAS(+) bunnia cisimleri gözükür.
D) En sık mutasyon SOD1 ve c9orf72 mutasyonudur.
E) Sıklıkla asimetik güçsüzlük ve parestezi ile klinik gösterir.

93 – E
Amyotrofik lateral skleroz; Medulla spinalisin ön boynuzundaki alt motor nöronların sonrasında kortikospinal traktüsteki üst
motor nöronların dejenerasyonu ile olusur . Sporadik ALS familyal ALS’den sıktır. En sık izlenen genetik mutasyon SOD1 ve sonra
c9orf72 dir. Dokularda FUS ve TDP43 proteinleri birikir. Nöronlarda otofajik vakuoller ve PAS(+) bunnia cisimleri bulunur. Motor
fonksiyonlar bozulurken duyu fonksiyonları bozulmaz (parestezi beklenmez). 50 yaşından büyük erkeklerde sık görülür.

94. Aşağıdaki tiroid kanserlerinden hangisinde t(2,3) görülür?


A) Papiller karsinom
B) Folliküler karsinom
C) Medüller karsinom
D) Anaplastik karsinom
E) Papiller kanser tall cell varyant

94 – B
Tiroid karsinomlarında genetik;
Papiller kanser: Map kinaz yolunda overaktivasyon vardır
 RET/PTC translokasyonları, BRAF mutasyonu(en sık) ve NTRK1 mutasyonu vardır (en sık RET/PTC1 sonra RET/PTC3)
 En sık BRAF mut görülür (%30-60)
 BRAF mutasyonları kötü prognoz göstergesidir
Folliküler kanser: PI-3K/AKT sinyal yolunda mutasyon vardır
 En sık RAS mutasyonu olur ayrıca PIK3K ve PTEN mutasyonları görülebilir
 %40 t (2,3) translokasyonu görülür
 %10 hastalarda PAX8-PPARG füzyon geni izlenir
Anaplastik kanser: RAS,PIK3CA mutasyonlarına ek olarak p53 ve ß-catenin mutasyonları izlenir
Medüller kanser: RET mutasyonları izlenir. RET/PTC translokasyonu görülmez

95. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde feokromasitoma görülme riski artmaz?


A) MEN2A
B) Nörofibromatozis tip 1
C) Von hippel lindau sendromu
D) Tuberoskleroz
E) MEN2B

www.tusem.com.tr 56
Temel Bilimler / T 47 - 3

95 – D
Feokromasitoma görülme sıklığı artan hastalıklar
Sendrom Gen İlişkili lezyon
MEN 2A RET Feokromasitoma
MEN 2B RET Feokromasitoma
NF-1 NF-1 Feokromasitoma
Von hippel lindau VHL Feokromasitoma ve paraganglioma
Familyal paraganglioma 1 SDHD Feokromasitoma ve paraganglioma
Familyal paraganglioma 3 SDHC paraganglioma
Familyal paraganglioma 4 SDHB Feokromasitoma ve paraganglioma
Sturge weber - feokromasitoma

96. Aşağıdakilerden hangisi ciltteki malign melanomda iyi prognoz göstergesi değildir?
A) Radyal büyüme olması
B) Tümörü infiltre eden lenfositlerin sayısının çok olması
C) Regresyon olması
D) Lenf nodu tutulumu olmaması
E) Ekstremiterde görülmesi

96 – C
TUS’ta daha önceden sorgulanmış yeniden çıkma ihtimali yüksek olan bir soru. Ayrıca dikkat edin melanin miktarı prognostik
faktörler arasında yoktur!!

Malign melanomda iyi prognoz;


• Tümörün ince olması
• Radyal büyüme olması
• Breslowa göre < 1mm olması
• Az mitoz varlığı
• Regresyon yokluğu
• Tümörü infiltre eden lenfositlerin sayısının çok olması
• Kadın cinsiyet
• Ekstremitede olması
• Üzerinde ülser olmaması
• Satellitlerin olmaması
• Lenf nodu tutulumu olmaması
• < 65 yaş olmak

57 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

97. 15 yasında erkek çocuğun sol tibia proksimalinde 1 aydır şişlik olduğu görülüyor. Çekilen direk grafide periostta soğan zarı
görüntüsü görülüyor. Yapılan biyopside hücrelerin yuvarlak mavi hücreli oldukları, PAS(+)granülleri olduğu ve CD99 (+) bo-
yandığı görülüyor.
Aşağıdaki kromozom anormalliklerinden hangisi bu hastada en olasıdır?
A) T(11,22)
B) T(8,14)
C) T(14,18)
D) T(X,18)
E) T(9,22)

97 – A
Ewing sarkomu;
Kemik ve yumuşak doku kaynaklı primitif nöroektodermal malign bir tümördür(PNET). Cocuklarda osteosarkomdan sonra görülen
en sık malign kemik tümörüdür. Diafizde yerleşim gösterir. En sık femur, tibia ve pelviste görülür. Klinikte agrı, lokal inflamasyon ve
ateş sıklıkla bulunur bu nedenle osteomyelit ile sık karıştırılır. Medüller kaviteyi ekspansif genişletir ve periosta ulaşarak soğan zarı
tarzında reaktif kemik tabakası oluşturur. %80 t(11,22) görülür. Agresif malign bir tümördür ve küçük yuvarlak mavi hücreli tümörler
grubundadır. Işık mikroskupunda Homer-Wright rozetleri görülebilir. Hücrelerinin sitoplazmalarında pas(+) NSE(+), CD99(+) izlenir

98. Aşağıdakilerden hangisinde FGFR3 mutasyonu görülür?


A) Akondroplazi
B) Dev hücreli kemik tümörü
C) Osteogenezis imperfekta
D) Osteopetrozis
E) Paget hastalığı

98 – A
Akondroplazi(Dwarfizm);
Kemigin büyüme plağındaki kıkırdakta bozulmuş maturasyon söz konusudur. OD kalıtım vardır. Konjenital cüceliğin majör nedeni-
dir ve büyüme plağının en sık hastalığıdır. Kafa ve omurga kemikleri normaldir fakat proksimal ekstremitelerde belirgin orantısız
kısalık, kolumna vertebraliste lordozda artış, kafada genişleme,alında kabarıklık vardır. Mental fonksiyonlar ve üreme fonksiyon-
ları normaldir, yaşam süresi değişmez. 4. kromozomdaki FGFR3 geninde aşırı otoaktivasyon vardır(FGFR erkenn dönemde epifiz
plaklarının kapanmasına neden olur ve enkondral büyüme bozulur )

99. Klinik ilaç araştırması sırasında ozgurunbuzoru isimli yeni etken maddenin rifampisin ile birlikte kullanıldığında Faz I me-
tabolik yolağının hızlandığı izleniyor. Ozgurunbuzoru isimli ilacı metabolize eden Faz I enzimi en yüksek ihtimalle aşağıda-
kilerden hangisidir?
A) CYP3A4
B) CYP2E1
C) CYP2D6
D) CYP2C9
E) CYP2C19

99 – A

www.tusem.com.tr 58
Temel Bilimler / T 47 - 3

100. Aynı ilacın bu etkileşme sonrası aktivitesinin arttığı gözlenmekte ise bu ilaç için aşağıdaki ifadelerden hangisinin doğru
olma olasılığı en yüksektir?
A) İlaç presistemik eliminasyona uğramaktadır.
B) İlaç ön ilaç özelliğine sahiptir.
C) İlaç enterahepatik sirkülasyona uğramaktadır.
D) İlaç reseptörünün antagonistidir.
E) İlaç Faz I metaboliti inaktiftir.

100 – B
CYP3A4-5: Klinikte kullanılan ilaçların %50’sinin metabolizmasından sorumludur.
O zaman ozgurunbuzoru isimli ilaç en yüksek ihtimalle bu enzim tarafından metabolize olmaktadır.
İlaç aktivitesi metabolizma sonrası arttığına göre bu ilaç ön ilaç özelliği göstermektedir.

CYP2D6 Genetik polimorfizm gösterir. indüklenmez


CYP2E1 Alkol metabolizması sorumludur
CYP2C9 fenitoin ve warfarin yıkımı soumludur Genetik polimorfizm gösterir
CYP2C19 klopidogreli aktifleştirir
CYP2A6 Nikotin metabolizması
CYP19 (Aromataz) İlaçları metabolize etmeyen CYP’ dir. Testosteronu östradiole çevirir

101. Aşağıdakilerden hangisi kolinerjik aktivite sonucu görülen etkilerden birisi değildir?
A) Özefagus düz kasında kasılma
B) İnce bağırsak düz kasında kasılma
C) İris pupilla sfinkterinde kasılma
D) Mesane sfinkterinde kasılma
E) Bronşial düz kasta kasılma

101 – D

Parasempatik sistemi en güzel özetleyecek foto budur.


Gazete okuyor yakına odaklanır ve pupiller küçülmüş yani iris sfinkteri kasılır.
Defekasyon ve işeme gerçekleşiyor, gis hareketi artmış mesane kasılıyor. GIS ve mesane sifnkteri ise gevşer
Diğer Muskarinik etkiler; Bronkospazm, Bradikardi, indirekt etki ile VAZODİLATASYON, salgılarda artış (tükrük, ter, mide salgısı vb).

59 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

102. Aşağıdakilerden hangisi vazodilatasyon yapmasına rağmen refleks taşikardiye neden olan ilaçlardan birisi değildir?
A) Terazosin
B) Fentolamin
C) Labetolol
D) Tolazolin
E) Fenoksibenzamin

102 – C
Alfa 1 + Beta blokerler vazodilatasyon yapmasına rağmen refleks taşikardiye neden olmaz. Beta reseptörünü bloke ettikleri için
bradikardik etki gösterirler.

103. Aşağıdaki benzodiazepin türevlerinden hangisini bağımlılık yapma ve tolerans geliştirme riski daha yüksektir?
A) Diazepam
B) Midazolam
C) Alprozolam
D) Flurazepam
E) Klordiazepoksit

103 – B
En kısa etkili benzodiazepin 1. Midazolam, 2. Triazolam’dır.
• Uzun Etkili Benzodiazepin/Barbitürat
o Artık etki daha fazladır.
• Kısa Etkili Benzodiazepin / Barbitürat
o Bağımlılık, tolerans ve uyku bozukluğu daha fazladır.

104. Aşağıdaki etki mekanizmalarından hangisi antiepileptik etkinlik için kullanılamaz?


A) GABA salınımının artışı
B) Glutamat salınım inhibisyonu
C) Na+ iyon kanalının aktivasyonu
D) K+ iyon kanal aktivasyonu
E) Ca++ iyon kanal inhibisyonu

www.tusem.com.tr 60
Temel Bilimler / T 47 - 3

104 – C
Epilepsi beyinde nöronların spontan depolarizasyonu oluşan bir
tablodur. Bu spontan depolarizasyonu baskılamak için nöron iç yü-
künün negatif tarafta kalmasını sağlamak ve santral sinir sistemin-
de inhibisyon yapan nörotransmittleri artırıp eksitasyon yapanları
baskılama gerekir.
Na+ kanal aktivasyonu Na+ içeri girişine bu nedenle hücrenin de-
polarize olmasına neden olur.

105. 38 haftalık gebe 27 yaşındaki kadın hastaya doğum sırasında spinal anestezi uygulanıyor, anestezi uygulamasını takiben kar-
diyak arrest gelişiyor.
Bu olguda kullanılan lokal anestezik madde en yüksek olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mepivakain
B) Prilokain
C) Bupivakain
D) Lidokain
E) Tetrakain

105 – C

Bupivakain kardiyotoksik özellik gösteren bir lokal anesteziktir. Kullanımını takiben kardiyak arrest gelişebilir.
Prilokain: methemoglobinemi nedenidir siyanoza neden olabilir
Tetrakain: ester yapılı olmasına rağmen etki süresi uzun olan ajandır
Lokal anesteziklerin genelinde vazokonstriksiyon etkisi yoktur. Kokain kendisi vazokonstriksiyon yapan bu nedenle
adrenalin kombinasyonu gerektirmeyen ajandır.
Tip C ağrı ileten sinir lifleri lokal anesteziklere en duyarlı liflerdir.
Mepivakain fetüse geçtiği kanıtlamış bir ajandır gebede tercih edilmez.

106. 18 yaş erkek hasta başağrısı nedeniyle aspirin kullandığında nefes darlığı şikâyeti olduğunu belirtiyor.
Bu olgudaki nefes darlığının nedeni olan mediatör aşağıdakilerden hangisidir?
A) Histamin
B) LTC4
C) PGF2alfa
D) Prostasiklin
E) Tromboksan A2

61 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

106 – B
Araşidonik asit
Lipoksijenaz (LOX) yolağında Lökotrienler (LT) ve lipoksinlere dönüştürülür. Enzimin inhibitörü zileutondur.
LTB4 güçlü kemotaktik
LTC4-D4-E4 güçlü bronkokonstriktördür. Reseptörünün antagonisti lukastlardır.
Siklooksijenaj (COX) yolağında prostaglandinlere ve trombaksana dönüştürülür
PGI2 (Prostasiklin): Düz kas gevşetir, antiaterosklerotik, antiagregan ve mide koruyucudur
PGE1-2: Gebe uterus dışında düz kas gevşetir, mide koruyucudur peptik ülserde PGE1 analoğu mizoprostol kullanılır. Ağrı ateş
inflamasyon ilişkilidir.
TxA2: güçlü agregan ve vazokonstriktördür
Aspirin COX enzimini irreversible bloke eder bu nedenle lipooksijenaz yolağı aktivitesi artar ve LT düzeyi yükselir. Yükselen
LT’ler bronkokonstriksiyon ve astım atağına neden olabilir.

107. Kanama diatezi öyküsü olan 36 yaş erkek hastada uygun endikasyon durumunda aşağıdaki NSAİ türevlerinden hangisinin
tercih edilmesi daha uygundur?
A) Meloksikam
B) Etodolak
C) Diflunisal
D) Oksaprazosin
E) Fenilbutazon

107 – A
İki adet önemli COX enzimi var COX 1 ve COX 2
• COX 1: Bizim yapısal enzimimiz MİDE, TROMBOSİT VE BÖBREKTE bulunan, mideyi koruyan, trombosit fonksiyonlarını düzenle-
yen bu enzimdir.
• COX 2: İndüklenebilir enzimimiz hastalandığımızda ateş ağrı inflamasyon ilişkili PG’leri sentezleyen enzim. Bu enzim MİDE ve
TROMBOSİT de görevleri kısıtlı bir enzimdir.
• Şimdi sen non-selektif ilaç kullanıp ikisini de inhibe edersen mide korunmuyor trombosit fonksiyonu bozuluyor;
• Peptik ülser ve kanama eğilimi oluşturuyorsun.
• Ama sadece COX2 bloke edersen mide ve trombosite etki göstermiyorsun 
• Kimdir COX2 selektifler; KOKSİkiBloküru. KOKSİB
• Ozaman peptik ülser veya kanama diatezi olan hastada ne verelim derse cevap KOKSİB
• Peki şıklarda yoksa ozaman parasetamol ara şıklarda işaretle geç
• da yoksa cevap meloksikam; koksibler kadar olmasa da o da COX2’ye selektif etki gösteriyor.
• KOKSİBLERİN en önemli yan etkisi nedir?
• Kardiyotoksisite!!! Trombotik olayları ve MI riskini artırır.

www.tusem.com.tr 62
Temel Bilimler / T 47 - 3

108. 46 yaş kadın ataklar halinde gerçekleşen baskı şeklinde göğüs ağrısı tariflemektedir. Kan basıncı 145/90 nabız 90/dk olan
bu olguda aşağıdakilerden hangisinin kullanılması kalp hızını azaltır ve vazospastik atakları engeller?
A) Diltiazem
B) Nifedipine
C) Nitrogliserin
D) Penbutalol
E) Metaprolol

108 – A
• Nifedipin ve Nitrogliserin vazodilatasyona sekonder taşikardi yapar.
• Penbutalol ve metaprolol bradikardiktir ama vazospasmı engellemez.
• Şıklarda hem bradikardi yapacak hem de vazospasmı geri çevirecek tek ilaç diltiazem.

109. Statinler ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru değildir?


A) HMG coA redüktaz enzim inhisyonu yapar.
B) Karaciğerde LDL reseptör sayısını artırarak etki eder.
C) Antioksidan etkiye sahiptir.
D) Miyopatiye neden olur.
E) Genellikle metabolize olmadan renal yoldan atılırlar.

109 – E
• Statinler genellikle Karaciğerde CYP enzimlerince metabolize edilirler. Diğer şıklar doğrudur.

110. 51 yaşındaki major depresyondaki erkek hasta kalp yetmezliği nedeniyle digoksin kullanmaktadır. Bilinç bulanıklığı nedeniyle
acil servise getirilen hastanın 50 tablet digoksin içerek intihar ettiği saptanıyor.
Bu olgunun tedavisindeki en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Intravenöz Digibind
B) Lidokain infüzyon
C) Magnesium infüzyon
D) Oral Fenitonin
E) Oral Potasyum

110 – A
• Önce ilaç alımı kesilir
• Potasyum verilir
• Bradikardi ve AV blok için; Atropin
• Ventriküler aritmi için; Lidokain ve Fenitoin
• Dijitoksin zehirlenmesinde kolestiramin verilir.
• Ağır zehirlenmede digoksin Fab antikoru digibind kullanılır.
• Kardiyoversiyon ve diyaliz yapılmaz (iskelet kasında biriktiği için)
• Verapamil, kinidin verilmez

63 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

111. Aşağıdakilerden hangisi 5HT1F agonist antimigrenoz ilaç aşağıdakilerden hangisidir?


A) Olcegepant
B) Erenumab
C) Palosuran
D) Lasmiditan
E) Sumatriptan

111 – D

Lasmiditan: 5HT1F agonisti migren ilacı


Olcegepant: CGRP antagonisti
Erenumab: CGRP monoklonal antikoru
Sumatriptan: Etkisi en çabuk başlayan, oral-nazal-subkutan-rektal
Palosuran (oral): Ürotensin reseptör antagonsiti

112. Şiddetli plak psöriasis tedavisinde tercih edilen IL17A sitokin inhibitörü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ustekinumab
B) Sekukinumab
C) Tofacitinib
D) Canakinumab
E) Rinolasept

112 – B

Sekukinumab IL17A sitokin bağlanarak reseptörüne bağlanmasını engeller.


Ustekinumab IL12 -23 P40 protein yapısına bağlanır
Tofacitinib Janus kinaz inhibitörü
Canakinumab IL1 BETA inhibitörü
Rinolasept IL1 BETA inhibitörü

113. Aşağıdakilerden hangisi astım profilaksisi sağlamak için kullanılan mekanizmalardan birisi değildir?
A) Antijen maruziyetini azaltma
B) Histamin reseptor blokasyonu
C) Lökotrien reseptor blokasyonu
D) IL-5 sitokin blokasyonu
E) Fosfolipaz A2 inhibisyonu

www.tusem.com.tr 64
Temel Bilimler / T 47 - 3

113 – B
Histamin reseptor blokasyonu: Yeterli etkinliği göstermez bu nedenle antihistaminikler astım tedavisinde endike değildir.
Lökotrien reseptor blokasyonu: Lukastlar
IL-5 sitokin blokasyonu: Mepolizumab
Fosfolipaz A2 inhibisyonu: Kortikosteroidler

114. 13 yaş Tip 1 DM erkek hasta acil servise baş dönmesi ile getiriliyor. Kan testlerin şiddetli hiperglisemi saptanan ve ph 7.15
ölçülen hastada ketoasidoz düşünülüyor.
Bu olguda aşağıdakilerden hangisi öncelikli tercih tedavidir?
A) Gliburid
B) İnsulin glargin
C) NPH insulin
D) Regular insulin
E) Tolbutamid

114 – D
• Diyabetik ketoasidoz tedavisinde oral antidiabetik tedavilerin yeri olamaz ki mevcut hasta zaten Tip 1 DM olgusu olduğu için
bu olguda herhangi bir süreçte kullanımları etkin değildir.
• Diabetik ketoasidozda hızlı etki gösteren ve intravenöz kullanımı mümkün olan regüler insülin tercih edilir.

115. Dirençli diş eti kanaması ile başvuran erkek hastaya aminokaproik asit içeren pansuman uygulanıyor.
Bu hastada uygulanan ilacın etki mekanizması aşağıdakilerden hangisidir?
A) Antitrombin III ün indirek inhibisyonu
B) Direk Faktör Xa inhibisyonu
C) Direk plazmin inhibisyonu
D) Plazminojenden plazmin dönüşümünün inhibisyonu
E) Protein C aktivasyonu

115 – D
Aminokaproik asit, plazminojenden plazmin dönüşümünün inhibisyonu yaparak kanamayı azaltan antifibrinolitik grubu ilaçtır.
Dişhekimliğinde mevcut sorudaki kullanımı şekli yaygındır.
Plazmini direk inhibe eden ajan ise Aprotinin’dir.Aminokaproik asit ile benzer endikasyonlarda kullanılabilir.

65 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

116.
I. Oral kullanımda yeterli sistemik etkiyi gösteremez.
II. Anaerobik enfeksiyonlarda öncelikli tercihtir.
III. Bakterisid etki gösteren protein sentez inhibitörüdür.
IV. Intravenöz kullanıldığında santral sinir sistemine yüksek oranda geçer.
Aminoglikozid grubu antibiyotikler için yukardaki ifadelerden hangisi ya da hangileri doğrudur?
A) I, IV
B) II, III
C) I, III
D) III, IV
E) I, III, IV

116 – C
• Aminoglikozidler bakterisid etki gösteren protein sentez inhibitörüdür.
• Gr (-) aerobik bakterilerde öncelikli tercihtir.
• Etki gösterebilmek için O2 bağımlı transporta ihtiyaç duyarlar bu nedenle anaerobik etkinlikleri yoktur.
• Oral kullanımda emilimleri yeterli değildir sistemik etki için parenteral kullanılırlar. Ancak bu şekilde kullanımda bile santrale
geçişleri düşüktür bu nedenle menenjitte intratekal (bos içerisine) verilerek kullanılırlar.
• Nefrotoksik, ototoksikt ve nörotoksiktir.
• Gebelik kategorisi D grubudur yani ancak kar zarardan büyükse başka alternatif yoksa gebeye verilebilir aksi durumda tercih
edilemez.

117. Akut lösemi tanısıyla siklofosfamid, merkaptopurin, metotreksat, vinkristin ve prednizon rejimi alan hasta, ekstremitlerde
karıncalanma ve kas güçsüzlüğü tarifliyor. Belirgin şekilde konstipasyonu da olan bu olgudaki yan etkiler en yüksek ihti-
malle hangi ilaca bağlı olarak gerçekleşmiştir?
A) Siklofosfamid
B) Merkaptopurin
C) Metotreksat
D) Vinkristin
E) Prednizon

117 – D
Vinkristin nöropatik etkilidir. Buna bağlı parestezi, kas güçsüzlüğü (özellikle quadriseps) ve otonom tutuluma bağlı konstipasyon
görülmektedir.

www.tusem.com.tr 66
Temel Bilimler / T 47 - 3

118. Aşağıdakilerden hangisi Multiple myelom tedavisinden kullanılan SLAMF7 hedef alan dual etkili ajandır?
A) Brentüksimab
B) Panabinostat
C) Elotuzumab
D) Plerixafor
E) Talidomid

118 – C

• Elotuzumab: MM tedavisinden kullanılan SLAMF7 hedef alan dual etkili ajan


• Panabinostat: MM tedavisinde kullanılan histondeasetilaz inhibitörü
• Brentüksimab: CD30 hedefleyen, Hodking lenfoma ilacıdır
• Plerixafor: kök hücre aktivatörüdür
• Talidomid: immün düzenliyici, kaposi sarkomu

119. Aşağıdakilerden hangisi non-beta laktam yapıda Sınıf A ve C beta laktamaz ailesini inhibe edebilen beta laktamaz inhibi-
törüdür?
A) Tazobaktam
B) Sulbaktam
C) Avibaktam
D) Klavulonik asit
E) Betamipron

119 – C
• Avibaktam non-beta laktam yapıda Sınıf A ve C beta laktamaz ailesini inhibe edebilen beta laktamaz inhibitörüdür.
• Sulbaktam, Klavulonik asit, Tazobaktam beta laktam yapısını taklit eder ve sadece Sınıf A’ya etkindir.

67 www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 47 - 3

120. Orofarengeal ve vajinal kandidadiazis tedavisinde lokal olarak kullanılan antifungal ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Amfoterisin B
B) Flusitozin
C) Ketokonazol
D) Griseofulvin
E) Nistatin

120 – E
Nistatin
• Polien yapı(Amf B ile benzer yapıya sahip)
• Oral emilimi yok/İV çok toksik olduğu için kullanılmaz
• Lokal etkili
• Sadece orofarengeal ve vajinal candidadiazis tedavisinde endikedir
• Dermatofitozda kullanılmaz etkin değildir

www.tusem.com.tr 68
Klinik Bilimler / T 47 - 3

KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR

1. 33 yaşında kadın hasta 1 yıldır artan efor dispnesi ile başvuruyor. Hikayesinde 10 yaşında iken ateşli bir hastalık geçirip has-
tanede yattığı, eklem ağrıları ve cildinde kızarıklıkları hatırladığını ifade ediyor. Hastanın muayenesinde S1 sert, S2’de geniş
çiftleşme, TELE’de sol ana bronşun yukarı itildiği, EKG’de atriyal fibrilasyon ve D2 derivasyonunda p dalgasında çentikli görü-
nüm saptanıyor. Laboratuar bulgularında bir anormalliğe rastlanmıyor.
Bu hastanın muayene ve laboratuar bulgularında ek olarak aşağıdakilerden hangisinin olması beklenir?
I. Apekste mid-diyastolik üfürüm
II. Üfürümün ayağa kalkma ile şiddetlenmesi
III. EKO’da sol atriyumda büyüme
IV. EKO’da sol ventrikülde büyüme
V. TELE’de sol kalp gölgesinde çift kontür
A) I, II, III

B) I, III, V
C) I, IV, V
D) I, III
E) II, III

1–D
 Hastada eforla artan dispne mevcut. Dispne nedenlerini kalp, akciğer ve diğer (obezite, anemi, psikolojik) sebeplere bağlı olarak sı-
nıflandırabiliriz. Bu hastada dispnenin akciğer kaynaklı olduğuna dair bir klinik (öksürük-balgam) veya sebep (sigara gibi) verilmemiş.
 Kalp kaynaklı dispne deyince aklımıza hemen kalp yetmezliği (KY)/ koroner arter hastalığı (KAH) gelmelidir. Kalp yetmezliğinin
en sık sebebi KAH/ myokard infarktüsleridir (MI). Bu hastada MI ve KAH öyküsü bulunmuyor. Zaten soruda KY ile ilgili de bir
muayene bulgusu verilmemiş (sol yetmezlikte akciğerde raller; sağ yetmezlikte juguler venöz distansiyon, asit, ödem gibi)
 Dispne deyince ikinci aklımıza gelmesi gereken kardiyak durum kapak hastalıklarıdır. Her türlü kapak hastalığı eforla dispne yapa-
bilse de özellikle sol taraf kapaklarda obstruksiyon ya da yetmezlik gibi durumlar öncelikle düşünülmelidir. Kapak hastalıklarının
tanısında özellikle fizik muayene çok faydalıdır. Soruda hastanın çocukken ateşli bir hastalık geçirmesi (hastanın tarifine göre
eritema marginatum ve artritle olabileceği ve akut romatizmal ateş olabileceği düşünülmeli), S1’in sert olup S2 de geniş çiftleşme
olması; sol ana bronşun yukaru itilmesi ve EKG’de sol atriyum büyüme bulgularının olması (D2’de çentikli p dalgaları) hastada
mitral darlık (MD) ihtimalinin yüksek olduğunu ve öyküsüyle birleştirince de romatizmal MD olduğunu bize düşündürmektedir.
 MD’nin en sık sebebi romatizmal ateştir. Stenoz sonucunda sol atriyum kronik dönemde hipertrofi ve dilatasyona gider (III
doğru). Sol ventrikül hariç diğer tüm kalp odacıklarında basınçlarda artma gözlenir. Sol ventrikül etkilenmez (IV yanlış).
 MD’de muayenede apeksta sırasıyla mitral açılma sesi (opening snap), middiyastolik üfürüm (I doğru), presistolik şiddetlen-
me ve sert S1 durulur. Pulmoner HT gelişirse S2 sert ve geniş çiftleşme duyulur
 MVP ve HOCM üfürümü hariç diğer tüm üfürümler preload ile doğru orantılıdır. Yani ayağa kalkma ile preload azalırsa üfü-
rüm de azalır (II yanlış)
 MD’de TELE’de sağda çift kontür (V yanlış), kalbin sol konturu düzleşme, sol ana bronşta yükselme, anüler kalsifikasyon, pul-
moner konjesyon bulguları (Kerley çizgileri vs) görülebilir. EKG’de sol atriyumda büyüme (p mitrale) saptanır

69 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

2. Daha önceden miyokard infarktüsü ve kalp yetmezliği hikayesi olan 65 yaşında erkek hasta akut gelişen nefes darlığı ile acile
başvuruyor. Muayenesinde hasta ajite ve terli, SatO2 %81, akciğer üst zonlara kadar inspiryum sonu ince raller, juguler venöz
distansiyon, 3+ pretibiyal ödem; kan basıncı 180/100 mmhg saptanıyor.
Bu hastanın tedavisinde aşağıdakilerden hangisinin kullanılması uygun değildir?
A) Morfin
B) Nitrat
C) Dobutamin
D) Nesiritid
E) CPAP (devamlı pozitif havayolu basıncı) ile oksijen

2–C
• Hastadaki klinik tablo tipik hipertansif akciğer ödemi ile uyumludur. Bu durumda vazodilatör (nitrat, nitruprusid, nesiritid),
diüretik, morfin ve O2 kullanılır.
• Sorudaki hasta, aşağıdaki tabloya göre konjesyonu olan ancak düşük perfüzyon bulguları olmayan gruptadır. En sık bu tip akci-
ğer ödemi görülür.
• Eğer benzer klinik bulgularla beraber sistolik kan basıncı <90 mmhg olsaydı (hipotansif akciğer ödemi/ kardiyojenik şok), bu
durumda öncelikle (+) inotrop, vazopresörler (norepinefrin/epinefrin, dopamin, dobutamin, fenilefrin, levosimendan, PDE3
inhibitörleri) kullanmak gerekecekti (tabloda en alt ve sağda; en kötü prognoz).

3. 66 yaşında kadın hasta kardiyak arrest olarak acile getiriliyor. Monitörde ventriküler fibrilasyon (VF) saptanıyor. Hemen de-
fibrile ediliyor ancak monitörde VF’nin devam ettiği görülüyor.
Bir sonraki en uygun yaklaşım hangisidir?
A) Tekrar defibrilasyon
B) Kardiyopulmoner resusitasyon
C) Amiodarone
D) Magnezyum
E) Kardiyoversiyon

www.tusem.com.tr 70
Klinik Bilimler / T 47 - 3

3–B
Kardiyopulmoner arrest (KPA) ile gelen hastada ritm VF ya da nabızsız VT ise hemen defibrile edilir ve ritme bakılır. VF/ VT devam
ediyorsa 2 dakika kesintisiz kardiyopulmoner resusitasyona başlanır. Uygulama aşağıdaki şekilde olduğu gibidir:

4. Wolf Parkinson White (WPW) sendromunda çarpıntı ve ani ölümleri azaltmak için uzun dönemde en iyi tedavi hangisidir?
A) Kateter ablasyon
B) Beta bloker
C) Kalsiyum bloker
D) Amiodarone
E) İntrakardiyak defibrilatör

4–A
 Normal kalpte uyarı sino-atriyal nodda oluştuktan sonra sağ atriyum ve sol atriyum uyarılır. Daha sonra uyarı AV noda gelir ve
AV nodda tek bir yolaktan ventriküllere doğru ilerler. Sağ dalla sağ ventrikül, sol dalla sol ventrikül uyarılır.
 WPW sendromunda bu şekilde normal elektriksel yola ek olarak, atriyumlar ve ventriküller arasında, AV nodu bypass yapan akse-
suar bir yol vardır (Kent demeti). Uyarının bir kısmı normal yol ile, bir kısmı ise aksesuar yol ile ventriküllere iletilir. Aksesuar yol ile
iletim ventrikül içinde kas içine girdiğinden (normalde Purkinje lifleri ile hızlı iletim olur) dolayı ventrikül içindeki iletim normalden
daha uzun olur. Bu nedenle bu hastalarda QRS dalgası p dalgasına doğru genişler, PR mesafesi kısalır ve delta dalgası oluşur.

 Bu hastalarda bazen aritmiler gelişebilir. Gelişebilecek aritmiler 3 şekilde olabilir: Dar QRS’li, 150-250-dk hızında ani başlayıp
sonlanan ortodromik AVRT (en sık), geniş QRS’li antidromik taşikardi ya da AF.
 Çarpıntı ile gelen hastada akut tedavi yapıldıktan sonra aritmilerin devam etmemesi için en kesin tedavi, aksesuar elektriksel
yolun radyofrekans kateter ablasyon ile yakılarak ek yolağın ortadan kaldırılmasıdır

71 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

5. Aşağıdaki bakteriyel infeksiyonların hangisinin tedavisinde intravenöz fosfomisin tedavisi kullanılmaz?


A) Metisiline dirençli Staphylococcus epidermidis
B) Vankomisine dirençli enterokok
C) ESBL pozitif Klebsiella pneumoniae
D) Karbapenemaz üreten Klebsiella pneumoniae
E) Çoğul ilaca dirençli Acinetobacter baumannii

5–E
Acinetobacter baumannii fosfomisine doğal dirençlidir bu nedenle A. baumannii infeksiyonlarında i.v. fosfomisin kullanılmaz. Di-
ğer seçeneklerdeki endikasyonlarda fosfomisin kullanılabilir.
İntravenöz fosfomisinin en önemli yan etkisi, hipernatremi yapmasıdır, bu nedenle serum Na düzeyleri izlenmelidir (Sınavda So-
rulma ihtimali yüksek)

Fosfomisine doğal (intrensek) dirençli bakteriler


Staphylococcus capitis, Staphylococcus saprophyticus
• Acinetobacter spp.
• Burkholderia cepacia
Bacteroides türleri (spp.)

6. COVİD-19 pnömonisi nedeniyle 20 gün entübe izlenen 44 yaşındaki kadın hasta iyileşerek taburcu ediliyor. Sonrasında her-
hangi bir şikayeti olmayan hastada yaklaşık 1 yıl sonra progresif dispne gelişiyor. Akım-volüm eğrisinde inspiratuar ve ekpira-
tuar plato saptanıyor. Nefes darlığı, inhale bronkodilatör ve steroide cevap vermiyor.
Bir sonraki en uygun tetkık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akciğer BT
B) BT pulmoner anjiyografi
C) Laringoskopi
D) Metakolin provakasyon testi
E) PPD testi

6–C
 Santral hava yolu obstruksiyonu (trakea veya ana bronşlarda obstruksiyon kastedilir), hayatı tehdit edebilen, malign veya
non-malign birçok duruma bağlı gelişebilen acil bir durumdur.
 Nedenleri arasında malign durumlardan küçük hücreli dışı akciğer kanserleri sıktır. Non-malign durumlar ise trakeomalazi,
yabancı cisim aspirasyonu, entübasyon ya da trakesotomiye bağlı trakeal striktürler sayılabilir.
 Klinikte dispne, hemoptizi, wheezing görülür. Bronkodilatör ve steroide yanıt yoktur çünkü sebep reversibl bronkokonstriksi-
yon değildir.
 Şüphelenilen hasta hemen entübe edilmeli ve bronkoskopi/ laringoskopi yapılarak tanı konulmalıdır. Havayolu stabilizayonu
sağlandıktan sonra akciğer BT gibi tetkikler yapılarak ileri araştırma yapılabilir.
 Akım volüm eğrisinde expiryum ve inspiryumda plato (düzleşme) saptanır (oklar).

www.tusem.com.tr 72
Klinik Bilimler / T 47 - 3

Akım-volüm eğrisi:

A. Normal
B. Dinamik ekstratorasik obtruksiyon
C. Dinamik intratorasik obtruksiyon
D. Santral hava yolu obstruksiyonu
E. Periferal/ alt hava yolu obstruksiyonu (astım)
 Akciğer BT, akciğer parenkim lezyonlarını tespit etmek için kullanılır
 BT pulmoner anjiyografi, pulmoner emboli için yapılır
 Metakolin provakasyon testi, astım için en sensitif testtir
 PPD testi, latent tüberküloz tanısı için kullanılır.

7. Aşağıdakileden hangisi akut respiratuar distress sendromunda (ARDS) beklenen bulgulardan biri değildir?
A) Akciğer grafisinde bilateral infiltratlar
B) İdrar çıkışı azlığı
C) Hipotansiyon
D) Sol atriyal basınç> 18 mmhg olması
E) Metabolik asidoz

7–D

 ARDS, akut gelişen (1 hafta içinde) ve solunum yetmezliğine iler-


leyen ciddi dispne, hipoksemi ve diffüz pulmoner infiltrasyon ile
karakterizedir. En sık nedeni sepsis ve pnomonidir.
 Temel bulguları taşipne, taşikardi ve hipokseminin ilerlemesidir.
Altta yatan hastalığın ilerlemesine veya direk ARDS’ye bağlı olarak
hastalarda hipotansiyon, idrar çıkışının azalması, böbrek ve ka-
raciğer testlerinin bozulması, metabolik asidoz, konfüzyon gibi
bulgular gelişebilir.
 Ciddi hipoksemi bulgusu olarak Pao2/Fio2 ≤ 300’dür.
 En önemli ayrımı kardiyojenik pulmoner ödem ile yapılır.
 ARDS’de sol atriyal basınç (=pulmoner arter kama basıncı, PKW) < 18 mmhg’dır.
 Kardiyojenik pulmoner ödemde sol atriyal basınç (=pulmoner arter kama basıncı, PKW) > 18 mmhg’dır

73 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

8. Aşağıdakilerden hangisi alveolar dolum hastalıklarından biri değildir?


A) İdiopatik pulmoner fibrozis
B) Diffüz alveolar hemoraji
C) Pulmoner alveolar proteinoz
D) Akut interstisyel pnömoni
E) İnvaziv musinoz adenokanser

8–A
 Alveolar dolum hastalıkları, akciğer filminde buzlu cam görünümünden konsolidasyona kadar ilerleyen, alveolar tutulum ile
karakterize hastalıklardır. Bunlar 4 tanedir (beşincisi TUS sorusu olabilir).

Alveoler tutulum ile karakterize hastalıklar


• Pulmoner alveolar proteinoz
• Akut interstisyel pnömoni
• Difüz alveolar hemoraji
• İnvaziv musinoz adenokanser ve lepidik predominant non-musinoz adenokanser (eski adı: bronkoalveolar hüc-
reli kanser)

9. Astım atağı ile başvuran bir hastada aşağıdakilerden hangisinin varlığı, astımın hayatı tehdit edici seviyede olduğunu gösterir?
A) Arteryel PCO2 < 35 mmhg
B) Wheezing
C) FEV1> %80
D) Taşikardi
E) Sessiz akciğer

9–E
 Astım atağında wheezing beklenen bir bulgudur. Atak ciddiyetini göstermez
 Atak başlangıcında hiperventilasyona bağlı hafif hipoksi ve hipokarbi olur. Yani hipokarbi, atak başlangıcında olduğunu ya da
tedavinin fayda ettiğini gösterir.
 Hasta bu dönemde taşikardiktir.
 Atak ilerledikçe CO2 birikmeye başlar, hipoksi derinleşir. Yani hipoksi ve hiperkarbi gelişir
 Son aşamada alveollere hava giriş çıkışı neredeyse durmuştur. Solunum sesleri alınamaz, ‘sessiz akciğer’ gelişir. Bu dönemde
hasta genelde bradikardiktir.
 Astım hastasında FEV1 ve FEV1/FVC düşüktür (< %75-80).

www.tusem.com.tr 74
Klinik Bilimler / T 47 - 3

10. 65 yaşında kadın hasta, hayatında ilk kez olan nöbet nedeni ile acil servise getiriliyor. Öyküsünde uzun süredir olan hipotiroidi
dışında özellik saptanmıyor. Yaklaşık 3 hafta öncesine kadar yakınması olmayan, erken dönem kolon adenokanseri nedeniyle
parsiyel kolon rezeksiyonu yapılan hastanın operasyon sonrasında, 2 hafta süreyle, sürekli artan halsizlik ve sonrasında laterji
şikayeti olmuş. Hastanın acil serviste bakılan ateşi 35.2 C, TSH: 110 mU/L tespit ediliyor.
Aşağıdaki ifadelerden hangisi bu hasta için doğrudur?
A) Tedavide IV yükleme dozunda levotiroksin verilmelidir.
B) Tedaviye etkisi daha hızlı başladığı ve yan etkisi az olduğu için t3 ile başlanmalıdır.
C) Mortalite oranı düşüktür.
D) IV hidrokortizondan infeksiyon riskini arttırdığı için kaçınılmalıdır.
E) Tedavide oral levotiroksin tercih edilmelidir.

10 – A
Endokrinolojinin acilleri her zaman için sınavlarda soru kaynağıdır.
Miksödem koması; hipotiroidinin hayatı tehdit eden ciddiyetteki komplikasyonudur. Genelde yaşlı kadın veya tedavisini bir şekilde
kesmiş kişilerde görülür. Miksödem komasını tetikleyen faktörler;
enfeksiyon,
kalp/akciğer hastalıkları,
soğuğa maruziyettir.
En sık görülen semptom ve bulgular;
konfüzyondan komaya kadar bilinç değişiklikleri
hipotermi
hipoventilasyon
hiponatremi
hipoglisemi
hipotansiyon
rabdomyoliz - böbrek yetmezliğidir.
Miksödem krizinin tedavisinde;
Glukokortikoid ( Addison ekarte edilemiyor ise )
Parenteral levotiroksin
Hipoglisemiden korunma vardır.

11. 70 yaş erkek hasta, sağ bacak ağrısı şikayeti ile başvuruyor. Hasta şikayetinin yaklaşık 1 yıldan beri olduğunu ve herhangi bir
travma öyküsü bulunmadığını ifade ediyor. Fizik muayenesinde femurda lateral yaylanma görülüyor. Hastanın laboratuar
tetkiklerinde; kalsiyum: 8.4 mg/dl, fosfat: 3.0 mg/dl, AST: 22 U/L, total bilirubin: 0.9 mg/dl ve ALP: 740 U/L tespit ediliyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu hastalığın uzun dönem komplikasyonlarından biri değildir?
A) Böbrek yetmezliği
B) Kalp yetmezliği
C) Osteosarkom
D) İşitme kaybı
E) Kemik kırıkları

75 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

11 – A
Paget hastalığı patogenezinde osteoklast aktivite artışı görülür. Buna sekonder kemik hasarı ve ardından osteoblastik aktivite artışı
saptanır. Dolayısiyle hem osteoklast hem de osteoblast aktivite artışı görülür. Sonuç olarak; damardan zengin, yapısı bozulmuş,
kırığa yatkın bir kemik dokusu oluşur.
Paget hastalığı kliniğinde;
• Asemptomatik (en sık)
• Kemik ağrısı, kırıklar (femur) ve deformiteler
• Sağırlık, vertigo, tinnitus
• Yüksek debili kardiyak yetmezlik saptanabilinir.
Paget hastalığı komplikasyonları ise;
• Yüksek debili kalp yetmezliği
• Gut
• Kırıklar
• Ca taşları ve kasifik perikardit
• Kondrokalsinoz
• Osteojenik sarkom
• İşitme kaybı olarak sıralanabilinir.
Paget hastalığı tanısında;
• ALP yüksekliği
• Asit fosfataz yüksekliği
• Idrar hidroksiprolin yüksekliği
• Kafatasında atılmış pamuk manzarası
• Kafa tabanı düzleşmesi (platibazi) önemlidir.
Tedavide; kalsitonin ve bisfosfonatlar kullanılır.

12. 38 yaşında, kadın hasta, poliüri şikayetiyle başvuruyor. Hastanın 24 saatlik idrar miktarının yaklaşık 4 litre olduğu öğreniliyor.
Aynı zamanda polidipsi şikayeti de mevcut olan hastanın fizik muayenesinde herhangi bir özellik bulunmuyor. Hastanın labo-
ratuar değerlendirmesinde sodyum: 138 mEq/L, potasyum:4.5 mEq/L, kalsiyum: 8.8 meq/L, kreatinin:0.8 mg/dl saptanıyor.
Hastanın idrar osmolalitesi 70 mOsm/kg olarak ölçülüyor.
Bu durumda tanıyı kesinleştirmek için hangisi yapılmalıdır?
A) Vazopressin testi
B) ADH ölçümü
C) Su kısıtlama testi
D) Glukoz supresyon testi
E) Hipofiz MRI

www.tusem.com.tr 76
Klinik Bilimler / T 47 - 3

12 – C
24 saat idrar miktarı > 3 L/gün olması poliüriyi ifade eder. Soru ve seçeneklerden anlaşılacağı üzere diabetes insipidus (DI) sorgu-
lanmaktadır. DI etyolojisinde;
• Santral nedenler: kafa travması, hipoksi, inme, tümör, infeksiyon
• Nefrojenik nedenler: hiperkalsemi, hipokalemi, lityum ve demeklosiklin, orak hücreli anemi, amiloid, multipl myelom, Sjogren
hastalığı.
DI klinik prezentasyonu;
• Ana şikayet poliüri ( ≥3 litre) ve polidipsi
• Hastanın bilinci açık olduğu ve su içebildiği sürece sodyum etkilenmez. Fakat su alımının azalması nedeni ile beraber hipernat-
remi gelişir.
DI tanısında;
• İlk yapılması gereken tanısal tetkik; idrar osmolalitesidir.
• Serbest su kaybından dolayı idrar sodyumu ve osmolalitesi düşük tespit edilir (≤300 osm/L)
• Tanıda en iyi tanı testi: su kısıtlama testidir.
Normal insanlarda su kısıtlaması ile iki şey beklenir;
1. İdrar miktarı azalır
2. İdrar osmolalitesi artar.
• Nefrojenik DI ile santral DI birbirinden ayıran en iyi test: ADH cevabı’dır.

13. Bilinen tip 2 diabetes mellitusu olan, 52 yaşında erkek hastanın; yapılan kan şekeri takibinde açlık plazma glukoz değeri orta-
lama 85 mg/dl, tokluk plazma glukoz değeri ise ortalama 220 mg/dl olarak saptanmıştır.
Bu hastada glisemik regülasyon için gerekn oral antidiyabetik ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Repaglinid
B) Glimeprid
C) Metformin
D) Glipizid
E) Pioglitazon

13 – A
Endokrinoloji sorularının önemli bir kısmı diyabetes mellitus ve onun da vazgeçilmezi antidiyabetik ilaçlardır. Her zaman için bu
ilaçların etki profili ve yan etkileri gözönünde bulundurulmalıdır.
Verilen vakada kan glukoz değerleri dikkate alındığında açlık değerlerinden ziyade tokluk değerlerinin yüksek olduğu görülmekte-
dir. Bilindiği üzere postprandiyal hiperglisemiye daha etkili olan ilaçlar;
• Akarboz
• Meglinidler (repaglinid, nateglinid)
Diğer seçenekler ise daha ziyade açlık glukoz değerleri üzerine etkilidir.

77 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

14. Akciğer tutulumu ve ağır seyir gösteren Covid-19 infeksiyonu tedavisinde aşağıdaki ilaçlardan hangisi kullanılmaz?
A) Favipiravir
B) Kortikosteroidler
C) Düşük molekül ağırlıklı heparin
D) Antisitokin tedavi (IL-1 veya IL-6 antagonistleri) ve konvelasan plazma
E) Oseltamivir

14 – E
Covid -19 tedavisinde nöraminidaz inhibitörü olan oseltamivir kullanılmaz. Tedavide kullanılan favipiravirin influenza virüsüne
karşı da etkinliği mevcuttur.
Favipiravir, virüsün RNA bağımlı RNA polimerazını inhibe ederek antiviral etkinlik gösterir. Karaciğerden atılır. Hepatotoksisite ve
ürik asit düzeylerinde artışa neden olabilir.
Seçeneklerde yer alan diğer ilaçar da Covid-19 infeksiyonu (etkeni SARS-Cov-2 virüsüdür) kullanılabilir.

15. 60 yaşında erkek hasta halsizlik, efor dispnesi ve epigastrik ağrı ile başvurdu. CBC’de hipokrom mikrositer anemi saptanan
hastanın üst endoskopisinde gastrik korpusta 3 cm ülser saptandı.
Bu hastaya yaklaşım için hangisi yanlıştır?
A) Antrum ve korpustan üreaz testi için biyopsiler alınır.
B) Ülserden çok sayıda biyopsiler alınır.
C) HP pozitif çıkarsa eradikasyon verilir.
D) NSAİİ kullanıyorsa kesilir ve sigarayı bırakması önerilir.
E) Anemisi de olduğu için ülser kesinlikle maligndir.

15 – E
• Gastrik ülserler en sıklıkla HP ve/veya NSAİİ kullanımına bağlı peptik ülserlerdir, daha nadiren adenokarsinom, lenfoma, me-
tastaz veya pankreas gibi komşu organ kanserinin invazyonuna bağlı malign lezyonlar ülser şeklinde gelebilir.
• Malign ülserlerde anemi ve kilo kaybı daha sıktır; fakat benign yani peptik ülserlerde gizli veya aşikar kanama yapıp anemiye
neden olabilir.
• Endoskopi yapılan bir hastada gastrik ülser saptanırsa mutlaka gastrik ülser tabanından biyopsiler alınır, ayrıca HP varlığını
araştırmak için antrum ve korpustan üreaz testi ve histolojik inceleme için biyopsiler alınmalıdır.

16. 65 yaşında kadın hasta taze rektal kanama ile başvurduğunda hipotansif, taşikardik idi, hemodinamik bulguları destek
tedavisi ile stabilize edilebilen hastada endoskopi temiz, kolonoskopide ise taze kanama artıkları olmasına rağmen açıkla-
yabilecek bir odak saptanmadı, bu aşamada tanı için hangisi öncelikle seçilmelidir?
A) Endoskopik USG
B) Abdominal USG
C) BT-Anjiyografi
D) Rektosigmoidoskopi
E) Baryumlu kolon grafisi

www.tusem.com.tr 78
Klinik Bilimler / T 47 - 3

16 – C
• Ağır hematokezya olan hastada tanısal yaklaşım hastanın “hemodinamik olarak stabil olup olmadığı”na göre belirlenir. Hemo-
dinamisi stabilize edilebilmiş hastada stabilizasyon sonrası NG/üst endoskopi temizse, kolonoskopi yapılır. Kolonoskopi ile odak
bulunamazsa (verilen soruda olduğu gibi) BT-anjiyografi yapılır.
• Hastanın hemodinamik bulguları ciddi bozulmuş, yoğun destek tedavisi altında; NG/üst endoskopi ile üst GİS kanama ekarte
edilip, kısa zamanda direkt invazif anjiyografiye alınması önerilir (günümüzde BT imkanı yaygınlaştığı için bu senaryoda da invazif
anjiyo öncesinde BT-anjiyografi yapılması önerilir). İnvazif anjiyografi ile hem kanama odağı saptanır hem de tedavisi yapılabilir.

17. 50 yaşında obez kadın hasta öyküsünde son bir yılda birkaç kez 1-2 saat süren sağ üst kadran ağrısı tariflerken; bu sabahtan
beri şiddetli epigastrik ağrı, bulantı, kusma, batar tarzda göğüs ağrısıyla Acil’e başvurdu. Fizik incelemede vücut ısısı 37 derece,
tansiyon 110/70 mmHg, nabız 110/dak, epigastrik hassasiyet saptandı, Murphy negatif, rebouns-defans yoktu. Laboratuvar
testlerinde lökositoz, CRP artışı, hafif KCFT artışı, bilirübin normal, lipaz 1500 IU/L, AC grafisinde solda plevral efüzyon saptandı.
Bu hastaya yaklaşımda hangisi öncelikli değildir?
A) Abdominal USG
B) iv hidrasyon başlanması
C) Analjezik başlanması
D) Oral alımın kesilmesi
E) Acil ERCP planlanması

17 – E
Soruda kolelitiyazise bağlı akut biliyer pankreatit tariflenmektedir. Destek tedavisi başlanıp, USG yapılır; ERCP tanı için gerekli
değildir, ancak eşlik eden kolanjit veya persistan biliyer obstrüksiyon varlığında izleyen dönemde tedavi amaçlı gündeme gelebilir.
Hastada ateş, sarılık gibi ipuçları olmadığı için kolanjit lehine bulgu yoktur; pankreatit yapan koledok taşları genellikle küçük olup
spontan duodenuma geçer ve gayta ile atılırlar, akut pankreatit rutin ERCP endikasyonu değildir.

18. 45 yaşında halsizlik, impotans ve artralji şikayetleri olan erkek hastanın transaminazları yüksek bulunuyor. ANA, ASMA, AMA
negatif; HBsAg, HCV negatif; Doppler USG normal; Transferin satürasyonu % 70 bulunuyor. Genetik analizinde homozigot
C282Y mutasyonu saptanıyor.
Tedavi seçimi ve tedavinin izlemi için hangi seçenek doğrudur?
A) Flebotomi / Ferritin düzeyi
B) Flebotomi / ALT-AST düzeyleri
C) D-Penisilamin / Ferritin düzeyi
D) Trientin / ALT-AST düzeyleri
E) Tenofovir / transferin satürasyonu

18 – A
Hemokromatozis duodenal demir emiliminin artışına bağlı gelişir; ileri evrelerde demirin aşırı birikimine bağlı bronz diyabete ne-
den olur (50-60 yaş civarı, siroz+DM+hiperpigmentasyon), fakat günümüzde rutin biyokimya yaygın olduğu için daha genç yaşlarda
henüz daha kronik hepatit, artralji, impotans gibi şikayetlerle gelen erkek hastada transaminaz yüksekliği araştırılırken tanı konul-
maktadır. Tanı için TS > % 45 ise; öncelikle genetik testler istenir (C282Y veya H63D mutasyonları). Karaciğer biyopsisi hastalığın
şiddetini belirlemek için gerekebilir. Soruda hemokromatozis hastası verilmiştir, tedavide düzenli flebotomi programı başlatılmalı
serum ferritin düzeyine göre izlemi yapılmalıdır.

79 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

19. Aşağıdaki anemilerden hangisi ekstrakorpüsküler hemoliz nedenidir ?


A) Piruvat kinaz eksikliği
B) Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz eksikliği
C) Orak hücreli anemi
D) Paroksismal noktürnal hemoglobinüri
E) Trombotik trombositopenik purpura

19 – E
Anemi çeşitlerine ait her tip soru TUS sınavının klasik, kolay – orta zorlukta ve sıkça sorulan soru örneğini oluşturur. Bu soruda
hemolitik anemiler ile ilgili klasik temel bilgi sorgulayan bir soru örneğidir.
Hemolitik anemiler; eritrositlerin artmış (> %1) veya erken (120 günden erken) yıkımı sonucunda oluşan anemilerdir. Farklı sınıf-
lama şekilleri mevcuttur;
• intrakorpusküler / ekstrakorpusküler
• konjenital / kazanılmış
• ekstravasküler / intravasküler gibi.
Soruda anemilerin intrakorpusküler ve intrakorpusküler sınıflamasına ait bir bilgi sorgulanıyor.

Bildiğimiz gibi genelde eritrosite ait membran, hemoglobin veya metabolizma anormalliği sonucu oluşan kalıtsal hemolitik anemi-
lerde hemoliz intrakorpuskülerdir. İmmün mekanizma, travma veya enfeksiyon nedeni ile oluşan hemolizde ise neden ekstrakor-
puskülerdir. Burada bilmemiz gereken bir ufak detay; familial HÜS; ekstrakorpuskuler iken PNH intrakorpusküler hemolitik anemi
örneğidir. Piruvat kinaz eksikliği, glukoz 6 fosfat dehidrogenaz eksikliği, orak hücre anemisinde de neden intrakorpuskülerdir. Trom-
botik trombositopenik purpurada ise hemoliz ekstrakorpuskülerdir. Bir başka soru PNH hemolizinin intrakorpusküler olduğunu
sorgulayabilir.

www.tusem.com.tr 80
Klinik Bilimler / T 47 - 3

20. 34 yaşında erkek hasta; halsizlik, çabuk yorulma, cildinde oluşan morarmalar nedeni ile başvuruyor. Hastanın hemogramında
pansitopenisi saptanması üzerine yapılan ileri tetkiklerinde hemolitik anemi ve portal veninde tromboz saptanıyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu hastada kesin tanı için yapılmalıdır?
A) Ferritin düzeyi
B) Kemik iliği aspirasyonu
C) İmmünfenotiplendirme
D) Komplemanlı Coombs testi
E) Hemoglobin elektroforezi

20 – C
Soruda vaka ile ilgili az sayıda ama çok belirgin ipuçları veriliyor ancak tanıyı değil de tanı için gereken tetkik sorgulanıyor.
TUS’ta da böyle iki aşamalı soru örneklerine sıkça rastlıyoruz.
• Halsizlik, çabuk yorulma; hematolojinin anemi sorularının klasik giriş örneğidir. Ciltteki morarmalar; erken hemostaza ait bir
kusuru ifade ediyor, zaten hemogramda pansitopenisi saptanarak bunun nedeninin trombositopeniye bağlı olduğunu anlıyo-
ruz. Pansitopenisi olan hastada aneminin hemolize bağlı olduğu soruda veriliyor. Esas önemli ipucu ise bu trombositopenik,
genç hastada tromboz saptanması; derslerimizden de hatırlanacağı üzere pansitopeni + hemolitik anemi + tromboz; paroksis-
mal nocturnal hemoglobinüri (PNH) ifade ediyor.
• PNH; edinsel bir kök hücre hastalığıdır. PIG-A mutasyonu sonucu; hücre yüzeyinde olması gereken CD 55, CD 59 gibi eritro-
sitleri komplemanın hemolizinden koruyan glikoproteinlerin azlığı sonucu oluşur. Komplemanların eritrositlere karşı kronik
intravasküler bir hemolizi mevcuttur. Bu glikoproteinler lökosit ve trombositler üzerinde de eksik olacağından dolayı hasta
pansitopenik hale gelir. Veno oklüzif olaylar; mortalitenin sık nedenidir. PNH bağlı görülen sık komplikasyonlar; Budd Chiari
sendromu, AML – Aplastic anemi gelişmesidir. PNH tanısında en duyarlı tetkik immune fenotiplendirmedir. Tedavide ise
kompleman 5 (C5) blokörü Eculizumab kullanılır.

21. 26 yaşındaki hasta, diş çekimi sonrasında oluşan aşırı kanama nedeniyle başvuruyor. Hastanın yapılan tetiklerinde; PTZ ve platelet
sayısı normal saptanırken, kanama zamanı ve aPTT hafif uzamış olarak saptanıyor. F 8 düzeyi % 20 olarak ölçülen hastanın öyküsün-
de kendisinde ve kız kardeşinde çocukluğundan beri burun kanamaları, annesinde ise menoraji öyküsü olduğu öğreniliyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Vitamin K eksikliği
B) DİK
C) Protein C eksikliği
D) Von Willebrand hastalığı
E) Faktör 9 eksikliği

81 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

21 – D
Von Willebrand hastalığı TUS’un sevilen, sık sorulan kolay konularındandır, sınavlarda da sıkça karşımıza çıktığını görmekteyiz.
Von Willebrand hastalığı (vWH) hemostaz bozukluğunun en sık konjenital hastalığıdır. Tarama testlerinde kanama zamanı ve aPTT
uzun olan hastalarda mutlaka düşünülmelidir. Bazı hafif vakalarda kanama zamanı, aPTT veya her ikisi birden normal olabilir. F8
ise hafifçe düşebilir. Trombosit sayısı ise normaldir (tip 2 b hariç)
Alt tip Tanım Multimer vWF akt RIPA Gen
Tip 1 Kalitatif değişiklik Hepsi azalmış Azalmış Azalmış OD
Tip 2A Anormal platelet bağımlı vWF fonksionu, azalmış büyük multimerler Büyük multimerler azalmış Azalmış Azalmış OD
Tip 2B Artmış platelet bağımlı vWF fonksionu, azalmış büyük multimerler Büyük multimerler azalmış Azalmış Artmış OD
Tip 2M Anormal platelet bağımlı vWF fonksionu Hepsi azalmış Azalmış Azalmış OD
Tip 2N vWF’nin F8 affinitesinin azalması Normal Normal Normal OD
Tip 3 vWF tam kaybı Yok Yok Yok OR

22. 70 yaşında, erkek hasta; yaklaşık bir haftadır akut miyokard enfarktüsü tanısı ile koroner yoğun bakımda tedavi ediliyor. Has-
tanın izleminin 10. gününde sol bacağında ağrı, kızarıklık ve yaygın şişlik farkediliyor. Hastanın hemogramında Hgb 9 gr/dl,
lökosit sayısı 7000 /mm3, trombosit sayısı 70.000 /mm3 saptanıyor.
Bu hastanın tedavisi için bundan sonra yapılması en uygun olan aşağıdakilerden hangisidir?
A) Heparine devam edilmelidir
B) Heparine devam edilip, trombosit verilmelidir
C) Heparin kesilip, kumadin
D) Heparin kesilip, DMAH başlanmalıdır
E) Heparin kesilip, argatroban başlanmalıdır

22 – E
İlaç yan etkileri özellikle de sık kullanılan ilaçların etkileri, etki mekanizmaları, yan etkileri TUS’un her zaman için favori konula-
rındandır.
Heparine bağlı trombotik trombositopeni (HITT); heparin maruziyeti sonrası 5-14 gün içerisinde oluşur. HITT; heparin-platelet
faktör 4 (PF4) kompleksine karşı IgG tipinde antikorlar nedeniyle oluşur. Bu antikorlar trombosit aktivasyonuna neden olurlar. HITT
durumunun tanısında 4T akılda tutulmalıdır;
4T à Time (zaman),
Tromboz,
Trombositopeni,
oThers (diğer nedenleri dışla)
Seratonin salınım testi ve anti-PF4 ölçümü tanıda kullanılır. Tedavide Direk Trombin İnhibitörleri kullanılır; Argotraban, Lepuridin,
Bivalurdin.
Heparin, düşük molekül ağırlıklı heparin bir daha kullanılmaz.

www.tusem.com.tr 82
Klinik Bilimler / T 47 - 3

23. Tümör dokusunda PD-L 1 ifadesi yüksek olan metastatik akciğer adenokanserli hastaların tedavisinde kullanılan ve immün
kontrol noktası inhibitörü olarak etki gösteren ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Setuksimab
B) Pembrolizumab
C) Alektinib
D) Bevasizumab
E) Erlotinib

23 – B

24. CTLA-4’e bağlanarak aktive T hücrelerinin antitümoral etkinliğini artıran ve metastatik malign melanomada kullanılan ilaç
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sunitinib
B) Trastuzumab
C) Bevasizumab
D) İpilimumab
E) Pembrolizumab

24 – D
İlaç soruları, her zaman için TUS’un vazgeçilmezi olmuştur. Son dönem özellikle yeni geliştirilen, monoklonal antikorlar – hedef-
lenmiş tedaviler; bu ilaçların sınıflandırmaları, kullanıldığı hastalıklar, etki mekanizmaları, yan etkileri sınavlarda belirleyici
olmaktadır. Bu sınıfta çok fazla örnek olduğu gerçeğini kabul etmekle birlikte ipucu olarak şunun da altı çizilmelidir ki sınavlar-
da bu tip soruların seçeneklerinde benzer ilaçlar yer almaktadır. Dolayısiyle seçeneklerdeki her ilaç sorgulanmalıdır. Bir sınavın
sorusunun yanlış seçenekleri başka sınavın doğru seçeneği olmaktadır.
Tümör hücrelerinin üzerinde yer alan antijenlere karşı oluşan T hücre yanıtı, kanser immünolojisinin temelini oluşturmaktadır. T
hücre aktivitesini kontrol eden baskılayıcı reseptörler ise immün kontrol noktaları olarak adlandırılır. Bugün için sitotoksik T len-
fosit antijeni 4 (CTLA-4) ve programlanmış hücre ölüm proteini 1 (PD-1) immünoterapinini hedefi haline gelmiştir. CTLA4 blokajı,
sitotoksik T hücre aktivasyonunu arttırarak antitümör immün yanıtı güçlendirir. Diğer önemli immün kontrol noktası aktif T lenfo-
sitler üzerinde bulunan PD1 reseptörüdür.

• Setuksimab; anti EGFR ajanlardır. İmmün kontrol nokta inhibitörü değillerdir.


• Erlotinib; EGFR mutasyonu olan küçük hücreli hücreli dışı akciğer kanserinde kullanılan bir tirozin kinaz inhibitörleridir.
• Alektinib; ALK mutasyonu olan küçük hücreli dışı akciğer kanserinde kullanılan tirozin kinaz inhibitörleridir.
• Bevasizumab; VEGF hedefleyen monoclonal antikordur.
• Trastuzumab; anti – HER2 hedefli monoclonal antikordur. Mid eve meme kanserinde kullanılabilinir.
• Sunitinib; bir tirozin kinaz inhibitörüdür; renal hücreli karsinom tedavisinde yer almaktadır.
• Pembrolizumab; PD-L1 ifadesi yüksek küçük hücreli dışı akciğer kanserinde kullanılır.
• İpilimumab; Metastatik malign melanoma tedavisinde kullanılan bir immün kontrol noktası inhibitörüdür.

83 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

25. 40 yaşında kadın hasta tüberküloz nedeniyle tedavi başlandıktan 3 hafta sonra iştahsızlık, hafif böğür ağrısı ve cilt döküntüsü
şikâyetleriyle başvuruyor. BUN 25 mg/dL, kreatinin 2.2 mg/dL, idrarda lökositüri, eozinofilüri saptanıyor.
Bu aşamada ne yapılmalıdır?
A) Rifampisin kesilmelidir
B) Böbrek biyopsisi yapılmalıdır
C) Diyaliz yapılmalıdır
D) Diüretik başlanmalıdır
E) Steroid başlanmalıdır

25 – A
Akut tübülinterstisiyel nefrit (TİN) tedavisinde, altta yatan nedenin ortadan kaldırılması (ilaçsa kesilmesi-enfeksiyonsa tedavisi
gibi), steroidler ve ABY tedavisi uygulanır. Steroidler; immün nedenlerde ve ilaca bağlı akut TiN’de ilaç kesilmesine rağmen 2 hafta
içinde düzeme olmazsa kullanılır. Tanıda genel ABY yaklaşımı geçerlidir, bahsedilen ipuçları yetersizse biyopsi yapılır.

26. 55 yaşında erkek hasta diyabetik nefropatiye bağlı KBY nedeniyle ayaktan periton diyalizi ile izleniyor. Ateş, bilinç bulanıklığı,
yaygın karın ağrısı ve periton kateterinden pürülan drenaj gelmesi şikayetleriyle getirildi. Kateterden alınan peritoneal sıvı
örneğinde BK 800 /mm3, % 70 PNL olarak saptandı.
Aşağıdaki enfeksiyon etkenlerinden hangisi daha olasıdır?
A) S. aureus
B) M. tuberculosis
C) P. aeroginosa
D) C. albicans
E) E. coli

26 – A
Periton diyalizinin en sık komplikasyonu peritonittir, en sık etkenler gram pozitiflerden S. Epidermidis ve S. Aureus, gram negatif-
lerden ise P. Aeroginosadır. Dolayısıyla A seçeneği doğrudur.

27. Sınıf 3-4 lupus nefritinde hem indüksiyon hem koruma tedavisinde kullanılan ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hidroksiklorokin
B) İntravenöz pulse steroid
C) Mikofenolat
D) Siklofosfamid
E) Belimumab

www.tusem.com.tr 84
Klinik Bilimler / T 47 - 3

27 – C
 Lupusta hayatı tehdit etmeyen hastalıkta analjezik ve antimalaryaller ile konservatif tedavi uygulanır. Bu tedavilere cevap
vermeyenlerde düşük doz steroid; yine cevap yoksa belimumab kullanılır
 Hayatı tehdit eden proliferatif lupus nefriti gibi durumlarda, sistemik glukokortikoid (İV/ per-oral, yüksek doz) ile beraber Sik-
lofosfamid/ mikofenolat/ azotiopurin (daha az etkili) gibi ilaçlardan birisi kullanılır. Daha sonra devam (koruma) tedavisinde
mikofenolat (en etkin) veya azotiopurin kullanılır. Yanıtsız vakalarda rituksimab veya belimumab kullanılabilir
 Görüldüğü gibi mikofenolat, lupus nefritinde hem indüksiyon hem koruma tedavisinde kullanılan oldukça etkin bir ilaçtır.
 Romatolojide son zamanlarda TUS’ta tedaviden oldukça sık ve zor sorular gelmektedir. Bu nedenle özellikle majör has-
talıkların (RA, SLE, skleroderma, A. Spondilit...) hem bazal tedavilerini, hem de dirençli ya da komplke durumlarda neler
kullanmamız gerektiğini kesinlikle bilmemiz gerekir.

28. Vasküler inflamasyonla seyreden aşağıdaki hastalıklaran hangisinde immunsupresif tedavi faydasızdır?
A) Dev hücreli artrit
B) Granülamotöz polianjitis (Wegener)
C) Henoch-Schönlein purpura
D) Miks kriyoglobulinemi
E) Buerger hastalığı

28 – E
 Buerger hastalığında etkili tek yaklaşım sigarayı bırakmaktır.
 Diğer seçeneklerde verilen hastalıklarda immunsupresif tedavi faydalıdır.

29. 69 yaşında erkek olgu yürümede zorlanma ve yürürken düşme atakları olması nedeniyle Acil servise başvuruyor.Olgunun
son 2 yıldır belirgin hafıza kaybı yaşadığı ve idrarını tutamadığı belirtiliyor. Fizik muayenede bilinç açık ve kas tonusu nor-
mal olarak değerlendirilen olguda en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Alzheimer hastalığı
B) Parkinson plus sendromları
C) Normal Basınçlı hidrosefali
D) Huntington Koresi
E) Pick Hastalığı

29 – C
Cerrahi olarak tedavi edilebilen demans nedeni Normal basınçlı hidrosefalidir. (Adams Hakim sendromu) (Ataksi-demans-inkon-
tinans)
Toplumda en sık demans nedeninin Alzheimer, 2. sırada vasküler demans olduğunu;
En hızlı demans nedeninin Creutzfeld Jakob (Prion) olduğunu ve özellikle HIV-demans kompleksinin enfeksiyon-demans kompleksi
şeklinde sorulabileceği unutulmamalıdır.

85 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

30. 74 yaşındaki erkek hastada, kas tonusunun belirgin arttığı ve sık sık dengesini kaybedip düşmeyle birlikte olan ilerleyici pos-
tural instabilite-antefleksiyon mevcut olduğu tespit ediliyor. Fizik muayenede; aşağıya doğru olan sabit bir bakış, ense sertliği
ve fikse yüz ifadesi tesbit ediliyor. Hastada ayrıca son 7 aydır belirgin hafıza kaybı olduğu yakınları tarafından belirtiliyor.
Kranial BT incelemesinde beyinde atrofi ve periventriküler beyaz cevherde kronik iskemik gliozis odakları izlenen olguya ait
Sagittal T2 ağırlıklı MRG incelemesi aşağıdaki gibidir.

En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?


A) Parkinson hastalığı
B) Levy body demans
C) Kortikobazal dejenerasyon
D) Progressif supranükleer palsy (PSP)
E) Shy-Drager sendromu

30 – D
Tus’un nörolojide son zamanlarda en çok sevdiği konu ----- Parkinson-Parkinson plus sendromları
Parkinson hastalığı(idiopatik): Substantia nigra’da dopaminerjik nöronların dejenerasyonu ile karakterize Nörodejeneratif has-
talıktır. Tremor(en sık), Rijidite, Bradikinezi Postural instabilite tetradı ile genellikle prezentedir. Patolojide Levy body, Farmako-
lojide tedavi alternatifleri-kombine tedavi (dopaminerjik + antikolinerjik) ile sorulmaya aday hastalık. Ekstrapiramidal (en sık
tremor),Psikiyatrik (en sık depresyon) ve Otonomik (en sık hipotansiyon) başta olmak üzere multisemptom mevcuttur.
Parkinson Plus sendromları (Parkinson + x şikayeti=Ekstrapiramidal bulgular +diğer sistem şikayetleri):
1. Multisistem atrofi (MSA):

MR incelemede(aksial T2) mezensefalonda “YAHUDİ ÇÖREĞİ-HAÇ İŞARETİ”


Ekstrapramidal, serebellar ve otonomik bulguların eşlik etmesi
Shy-drager varyantı: Otonomik bulgular belirgin (hipotansiyon)

www.tusem.com.tr 86
Klinik Bilimler / T 47 - 3

2. Progressif supranükleer paralizi:


Subkortikol tip demans, erken denge bozukluğu,bulber tutulum, bakış paralizisine bağlı diplopi ve simetrik rijidite görülebilir.

MR’da Hummingbird (Arıcıkuşu) görünümü


3. Kortikobazal dejenerasyon:
Asimetrik ekstremite bulguları (tipik olarak apraksi, myoklonus) ve ektrapiramidal bulgular
4. Lewy cisimcikli demans:
Ekstrapiramidal bulgular,nöroleptiklere duyarlılık ve vizüel halüsinasyonlarla karakterizedir.
5. Guam’ın Parkinson-demans-amiyotrofik lateral skleroz komleksi

• Hipertrofik Olivary Dejeneration (HOD):Palatal tremor(myoklonus)


• PRION: Myoklonik nöbet + progresif demans
• Pseudobulber Palsi (PBP): Sebepsiz yere gülme-ağlama krizleri

31. 59 yaşında erkek hasta Acil servise nöbet geçirme nedeniyle yakınları tarafından getiriliyor. Son 3 ayda benzer olay nedeniyle
yakınları tarafından 6.kez getirildiği bildirilen olguya yönelik yapılan değerlendirmede herhangi bir kronik hastalık olmadığı
ve ara ara mide bulantısı ve baş ağrısı nedeniyle adını hatırlamadığı ilaçlar kullandığı belirtiliyor. Olgunun babasının genç
yaşta beyin tümörü nedeniyle ex olduğu belirtilmektedir. Kontrastsız beyin BT görüntüsü verilen olguda Sağ serebral hemis-
ferde; ventriküler sistemde kısmi kompresyona yol açmış ve orta hat yapılarını sola doğru itmiş kalsifiye kitle saptanmış olup;
Beyin cerrahisi servisine yatışı yapılarak elde olunan biopsi materyaline yönelik mikroskopik görüntüsü aşağıda verilmiştir.
En olası tanınız nedir?

A) Kraniofaringioma
B) Oligodendroglioma
C) Ependimom
D) Glioblastoma Multiforme
E) Menenjiom

87 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

31 – B
Oligodendroglioma
• Frontal-temporal lobta bant şekilli kalsifiye kitle + rekürren konvulziyon öyküsü , mikroksopide “ kümes teli” görüntüsü ya da
“sahanda yumurta “ görüntüsü , 1p19q kodelesyonu potansiyel ipuçlarıdır.
Erişkin yaş grubu SSS tümörleri
• Malignite olarak;En sık metastaz (ilk sırada Akciğer ca) iken metastaz olasılığı en yüksek maliginite;malign melanomdur.
• Primer SSS maligniteleri içerisinde en sık görülen ve en kötü prognozlu grup;Glioblastoma Multiforme (GBM) ; en sık benign
tümör ise menenjiomdur.
• Erişkin yaş grubunda Supratentorial maligniteler daha sık olmakla birlikte posterior fossa=infratentorial maligniteler de görü-
lebilir.(En sık akustik nörinom)
• Nadiren Primer serebellar tümörler olabilir ve en sık neden hemanjioblastomadır.
• Erişkin yaş grubu için leptomeningeal karsinomatozise en sık yol açan maligniteler prostat ve meme ca iken;pediatrik yaş gru-
bunda lösemi ve lenfomadır.
• En sık görülen çocukluk çağı tümörleri posterior fossa tümörleridir ki; Pilositik astrositom, Medulloblastom, Ependimom, ATRT
(Atipik teratoid rabdoid tümör) olguların %90’ını oluşturmaktadır. En sık görülen çocukluk çağı tümörü pilositik astrositom, en
malign olanı, leptomeningeal yayılım yanı sıra hematojen metastaz bile atabilen vermiş orijinli MR’da hiperintens(parlak) gö-
rülen tömör medulloblastomdur. Ependimomun 4.ventrikülü doldurup hidrosefaliye yol açabileceğini, Magendi ve Luschkaya
girebileceğini ve kanama içerebileceğini unutmamalıyız. Koroid pleksus papillomu ise BOS sentezindeki artış ile hidrosefali
mekanizması farklı olan tümördür.

32. Genel anestezi sonrası peristaltizm kazanım süreleri-peristaltizmin geri dönüşü ile ilgili olarak Mide,İntestinal anslar ve
Kolon anatomik yapılarına ait normal süreler hangi seçenekte doğru verilmiştir?
Mide İntestinal ans Kolon
A) 24 saat 1-2 saat 48 saat
B) 24 saat 6 saat 48 saat
C) 6 saat 24 saat 72 saat
D) 6 saat 1-2 saat 72 saat
E) 12 saat 24 saat 48 saat

32 – A
Genel anestezi sonrası Mide peristaltizmi 24 saat sonra,duedenal-jejunoileal anslarda 1-2 saat,Kolonik anslarda ise 48 saat sonra
geriye dönmelidir.

33. 26 yaş erkek hasta 4 ay önce araç içi trafik kazası nedeniyle T5 düzeyinden spinal kord zedelenmesi öyküsü mevcut olup;
şiddetli baş ağrısı, burun akıntısı ,yüzde ve bacaklarda kızarıklık, ellerde aşırı terleme nedeniyle FTR Polikliniği’ne başvuru-
yor. Bilateral paraparezi ve inkontinans mevcut olguda; tarif edilen posttravmatik tablo ve beklenen hemodinamik bulgu
aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru verilmiştir?
A) Spinal şok : Taşikardi-Hipotansiyon
B) Spinal şok : Bradikardi-Hipertansiyon
C) Otonomik disrefleksi: Taşikardi-Hipotansiyon
D) Otonomik disrefleksi : Bradikardi-Hipertansiyon
E) Otonomik disrefleksi: Bradikardi-Hipotansiyon

www.tusem.com.tr 88
Klinik Bilimler / T 47 - 3

33 – D
• Tarif edilen tablo Otonomik disrefleksidir. T6 ‘nın altı değil T6’nın üstündeki travmatik yaralanmalarda ortaya çıkar şeklinde
klasik cümle ile ezberletilmeye çalışılmış ve son zamanlarda TUS komitesinin ısrarla üzerinde durduğu posttravmatik tablodur.
• Hipertansiyon, bradikardi, şiddetli baş ağrısı, Lezyon üst seviyesinde terleme, piloereksiyon, lezyon üst seviyesinde kızarma,
görmede bulanıklaşma, nazal konjesyon başlıca bulgularındandır.
• Spinal şok ise travma düzeyi distalindeki alanlarda duyu,motor ve otonomik fonksiyon kaybı olup;2-6 ay arasında kaybolan
tablodur. Burada da unutulmaması gereken şey spinal şoktan çıkıldığında ilk geriye dönen refleks bulbokavernöz reflekstir.
(Glans penisin sıkılarak anal sfinkter kontraksiyonunun olması)

34. Demans ve deliryum arasındaki farklar ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Deliryum kısa zaman diliminde sürerken demans yıllarca sürmektedir.
B) Deliryumda algı bozuklukları oldukça nadirdir ancak demansta algı bozukluğu ön plandadır.
C) Deliryumda bilinç düzeyi gün içerisinde fluktuasyon gösterirken demansta bilinç normaldir.
D) Deliryumda tıbbi neden çözüldüğünde tablo geri dönüşümlü iken,demansta geri dönüşümsüzdür.
E) Deliryumda epizodik dalgalı seyir izlenirken demans kronik ve progresiftir.

34 – B
Deliryum, Konfüzyon, bilinç bozukluğu ve ajitasyon ile karakterize akut başlangıçlı reversibl bir durumdur. Algı bozuklukları ve özellikle
görsel halüsinasyonlar vardır. Demans ise progresif-kronik irreversibl bellek kaybı ile karakterize hastalıktır. Algı bozuklukları nadirdir.

35. Kronik alkolizm ve beslenme bozukluğu bulunan 63 yaşında bir hasta bilinç bozukluğu ile acil servise başvuruyor. Nörolojik
muayenede nistagmus ve konjuge bakış paralizileri, ataksik yürüyüş, global konfüzyon ve hafıza bozukluğu saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Marchiafawa Bignami Hastalığı
B) Subakut kombine dejenerasyon
C) Alkolik serebellar dejenerasyon
D) Wernicke-Korsakoff sendromu
E) Strachan sendromu

35 – D

• Marchiafawa Bignami Hastalığı:Kırmızı şarap içicilerinde görülen,korpus kallosumda dejenerasyon ve atrofi ile
devam eden durumdur.
• Subakut kombine dejenerasyon: Posterior kolon subakut kombine dejenerasyonu genellikle parestezi, derin
duyu bozukluğu ve ataksi ile karakterize kronik progressif bir bozukluktur. B12 vitamini eksikliğine sekonder gelişir.
• Wernicke Korsakoff Sendromu:Kronik alkolizmde Tiamin eksikliğine bağlı demans benzeri hafıza bozukluğu, kon-
füzyon, nistagmus, ataksik yürüyüş ile karakterize klinik tablodur.
• Strachnan Sendromu: Triadı: ambliopi, ağrılı nöropati, orogenital dermatitis’tir.

89 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

36. Genişletilmiş Bağışıklama Programı Eliminasyon ve Eradikasyon Programlarında aşağıdakilerden hangisi yer almaz?
A) Polio Eradikasyon Programı
B) Kızamık Eliminasyon Programı
C) Maternal ve Neonatal Tetanoz Eliminasyon Programı
D) Kızamıkçık Eliminasyonu
E) AIDS Eradikasyon Programı

36 – E
• Hangi hastalığın elimine ve eradike edildiğini lütfen bilelim. İlk 4 seçenek mevcut programlarda var iken HIV(+) ile ilgili böyle
bir program yer almamaktadır.
• TBC, Hepatit B, Polio, Boğmaca aşılarını da unutmamak gerekir ve gebe kadınlara mutlaka yapılan aşının tetanoz olduğunu
hatırlamakta fayda var.

37. Doğal Afet ve savaş gibi durumlarda; günde kişi başı sağlanması gereken ortalama su miktarı (a), barınma ve temizlik vb.
amaçla çadır kurulurken kişi başına kaç metrekarelik alan gerektiği (b) ve kaç kişiye 1 tuvalet hazırlanması gerektiği (c)
hangi seçenkte doğru olarak verilmiştir?

(A) (B) (C)


A) 20 litre su 30 metrekare alan Her 20 kişi için
B) 50 litre su 40 metrekare alan Her 50 kişi için
C) 10 litre su 10 metrekare alan Her 100 kişi için
D) 20 litre su 50 metrekare alan Her 80 kişi için
E) 5 litre su 10 metrekare alan Her 20 kişi için

37 – A
Doğal Afet ve savaş gibi durumlarda Sağlık Bakanlığı, Kızılay ve AFAD işbirliği ile toplum sağlığı açısından kesinlikle bilinmesi gere-
ken 3 bilgi unutulmamalıdır.

38. Sağlıklı içme ve kullanma sularının sağlanamadığı durumlarda bireysel klorlama ile bulaşması önlenemeyecek hastalık
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kolera
B) Tifo
C) Hepatit A
D) Paratifo
E) Basilli Dizanteri

www.tusem.com.tr 90
Klinik Bilimler / T 47 - 3

38 – C
Normal klorlama ile kolera, tifo, paratifo ve basilli dizenteri inaktive olmaktadır.

Klorlamanın Etkisiz Olduğu Patojenler


• Hepatit A virüsü
• Giardia İntestinalis
• Amip

39. Tekrarlayan oral aftları olan,cildinde eritemli şişlikler ve her iki gözünde panüveit mevcut yirmi üç yaşındaki erkek olguda
hangi doku uygunluk antijeni araştırılır?
A) HLA DR3
B) HLA DR4
C) HLA B27
D) HLA B51
E) HLA CW6

39 – D
• Behçet hastalığında prognozu kötü etkileyen ve pozitifliği açısından araştıral doku uygunluk antijeni HLA B51’dir.
• Major tanı kriteri(olmazsa olmaz) yılda 3’ten fazla oral aft iken;4 adet minör kriterden ( genital ülser-göz tutulumu-cilt tutulu-
mu ve paterji testi(+)’liği ) 2 tanesinin (+) olması Behçet tanısını koymaktadır.
• En sık ölüm nedeni; Pulmoner arter anevrizması-rüptür/hemoptizidir.
• Nöro-behçette derin SSS yapılarının tutulumu yanısıra; sagittal sinüs trombozu unutulmamalıdır.
• Oküler tutulumda panüveit şeklinde prezente olabilir.

40. Dermatitis herpetiformis için hangisi yanlış bir ifadedir?


A) Çocukluk çağında olabileceği gibi genellikle orta yaş grubunda izlenir.
B) Dermal papilla uçlarında IgA birikimi ile karakterizedir.
C) Rekürren kaşıntılı veziküller ve subepidermal büller izlenir.
D) Nikolsky negatiftir.
E) Tedavide steroid kullanılır.

40 – E
Dermatitis Herpetiformis Çölyak hastalığında görülebilen, dermal papilla uçlarında IgA birikimi ile karakterize rekürren herpe-
tiform veziküller ve kaışıntılı büller ile karakterize hastalıktır. Steroid dermatolojinin olmazsa olmaz ilacı olduğundan Dermatitis
Herpetiformisin steroide yanıt vermeyen bir hastalık olduğu unutulmamalıdır. Tedavide genellikle tercih edilen ilaç Dapsondur.

91 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

41. Aşağıdakilerden hangisi atopik dermatit major kriterleri arasında yer almaz?
A) Kişisel veya ailesel atopi öyküsü
B) Kronik, tekrarlayan dermatit
C) Çocuk ve erişkinlerde fleksural bölge tutulumu
D) Ciltte kuruluk
E) Kaşıntı

41 – D
Majör Kriterler
• Kaşıntı
• Kişisel veya ailesel atopi öyküsü
• Kronik, tekrarlayan dermatit
• Süt çocuğunda yüz ve ektansör bölge tutulumu
• Çocuk ve erişkinlerde fleksural bölge tutulumu
Ciltte kuruluk; Atopik Dermatit için major bulgu değil minor bulgudur.

42. Otuz iki yaşında, sol dirsek ekleminde hızlı büyüyen ve ağrıya yol açan;kahverengi düzensiz sınırlı lezyonu olan erkek olguda
yapılan biyopside Malign melanom tanısı konuyor. Lezyonun retiküler dermise uzandığı ancak tamamen infiltre etmediği
şeklinde gözlenmiştir.

Clark sınıflamasına göre evre kaçtır?


A) Evre I
B) Evre II
C) Evre III
D) Evre IV
E) Evre V

www.tusem.com.tr 92
Klinik Bilimler / T 47 - 3

42 – C

• Malign melanom en kötü prognozlu ve en ölümcül cilt kanseridir.


• En sık: Superifisal (Yüzeyel yayılan),
• En kötü: Nodüler tip,
• En İyi: Lentigo Maligna

43. 28 hafta 1000 gram doğan prematüre bebeğin prematüre retinopatisi yönünden ilk göz muayenesi ne zaman yapılmalıdır?
A) Postkonsepsiyonel 32. haftada
B) Düzeltilmiş yaşı terme ulaştığında
C) Postkonsepsiyonel 36. haftada
D) Postnatal 4. Haftada
E) Postnatal 6. Haftada

43 – D
Prematüre retinopatisi (ROP); son zamanda TUS ve YDUS açısından potansiyel sorudur; lütfen dikkat edelim. ROP ile ilgili en esan-
siyel bilgilere gelince…
32 hafta ve/veya 1500 gramın altındaki tüm bebekler ROP yönünden taranmalıdır. Tarama için altın standart indirekt oftalmosko-
pidir. ROP için en önemli risk faktörü prematüritedir.
22-27 gestasyon haftasındaki bebeklerin ilk muayeneleri postmenstruel 31. haftada; ≥28. gestasyon haftasındaki bebekler ise
postnatal 4. Haftada muayene edilmelidir.

44. Down sendromu tanısıyla izlenen bir bebeğin takibinde aşağıdaki testlerden hangisinin yapılması gerekli değildir?
A) Hemogram, periferik yayma
B) Gluten sensitif enteropati yönünden tarama
C) Ekokordiyografi
D) Nörogelişimsel izlem
E) Kalça ultrasonografisi

93 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

44 – E
Klasik, kolay bir soru… Ama Down sendromu’nun takibi önemli, hatırlatmakta yarar var…
Down sendromu lösemi sıklığını arttırır. Bu nedenle olguların hemogram ve periferik yayma ile lösemi gelişimi ve yine Down send-
romuna eşlik edebilecek trombositopeni yönünden takibi gerekir.
Down sendromulu hastalarda gluten sensitif enteropati sıklığı artmıştır. O nedenle hastalarda bu hastalık yönünden tarama yapılmalıdır.
Down sendromlu olgularda en fazla endokardiyal yastık defekti olmak üzere doğumsal kalp hastalıklarının sıklığı artmıştır; ekokar-
diyografi yapılmalıdır.
Down sendromu mental-motor retardasyon nedenidir; olguların nörogelişimsel takibi yapılmalıdır.
Down sendromunda kalça displazisi açısısından artmış bir risk söz konusu değildir; kalça ultrasonografisi rutin değildir.

45. Aşağıdakilerden hangisi hipoproteineminin gastrointestinal nedenlerinden birisi değildir?


A) Gluten sensitif enteropati
B) İntestinal lenfanjiektazi
C) Enterokinaz eksikliği
D) Abetalipoproteinemi
E) İnflamatuar barsak hastalığı

45 – D
Orta zorlukta bir soru… Tüm malabsorbisyon sendromlarında emilimi bozulan temel molekül/moleküllerin neler olduğunu TUS
açısından net bilmeliyiz..
Gluten sensitif enteropati: Jeneralize malabsorbsiyon (protein, glukoz, yağ)
İntestinal lenfanjiektazi: Protein ve yağ malabsorbsiyonu
Enterokinaz: Sadece protein malabsorbsiyonu
Abetalipiproteinemi: Sadece yağ malabsorbsiyonu
İnfalamatuar hastalıklar: Jeneralize malabsorbsiyon (protein, glukoz, yağ)

46. İki yaşındaki erkek çocuk kronik ishal ve tekrarlayan enfeksiyon şikayetleri ile getiriliyor. Fizik muayenesinde boy kısalığı ve
toraks deformitesi dışında anormal bir bulguya rastlanılmıyor. Olgunun hemogramında nötropeni ve trombositopeni; dışkı
incelemesinde yağ globülleri görülüyor. Dışkıda alfa-1 antitripsin düzeyi yüksek bulunan olgunun serum tripsinojen düzeyi
düşük olarak saptanıyor.
Yukarıdaki olgunun en olası tanısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Schwachman-Diamond sendromu
B) Alagille sendromu
C) Fanconi anemisi
D) Gluten sensitif enteropati
E) İntestinal lenfanjiektazi

www.tusem.com.tr 94
Klinik Bilimler / T 47 - 3

46 – A
Çok güzel bir soru…Benzeri YDUS’ta soruldu, dikkat..
Schwachman-Diamond sendromu ile ilgili unutulmaması gereken üç temel bilgi; ekzokrin pankreas yetmezliği; pansitopeni ve
toraks deformitesi-metafiz displazisi gibi iskelet anomalileridir. Olgularda pankreas yetmezliğine bağlı jeneralize malabsorbsiyon
bulguları ve bu yetmezliği destekler şekilde tripsinojen eksikliği görülebilir.
Alagille sendromu kliniğinde unutulmaması gereken noktalar; karakteristik yüz görünümü, kolestaz, konjenital kalp hastalıkları
(periferal pulmoner stenoz), kelebek vertebra ve posteriyor ebriyotoksondur.
İntestinal lenfanjiektazide unutulmaması gereken noktalar, protein ve yağ malabsorbsiyonu, lenfopeni ve şilöz asittir.
Fankoni anemisinde pnakreas yetmezliği ve toraks deformiteleri; gluten sensitif enteropatide ise toraks deformitesi ve sitopeni
beklenmez…

47.
I. Serum immünglobulinlerinin tümünün düzeyi düşüktür.
II. Kesin tanısı flow sitometri ile koyulur.
III. Etkilenmiş erkek çocuklarda belirtiler ilk 3 ayda ortaya çıkar.
IV. Dolaşımdaki B lenfositleri yetersizdir.
V. Splenomegali ve lenfadenopati beklenmez.
X’e bağlı agamaglobulinemi için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V

47 – C
X’ bağlı agamaglobulinemi en fazla sorulan immün yetmezliklerden birisidir. O yüzden bu hastalığa mutlaka tam hakim olmalıyız….
Bruton agamaglobulinemisi olarak da bilinen bu hastalıkta dolaşımda B lenfositler yoktur. Serumda tüm antikorların düzeyi dü-
şüktür. Anneden geçen antikorların etkisiyle ilk 6 ayda enfeksiyon nadirdir. Özellikle kapsüllü enfeksiyonların sıklığı artmıştır. Kesin
tanısı filowsitometri ile dolaşımda B lenfositlerin olmadığının gösterilmesi ile koyulur. Splenomegali, tonsiller hipertrofi ve lenfa-
denopati beklenmez. Tedavisi yaşam boyu IVIG tedavisidir.

48. Aşağıdaki immün yetmezliklerden hangisinde süt dişlerinin dökülmesi gecikir?


A) Hiper IgE sendromu
B) Kronik granülomatöz hastalık
C) Omenn sendromu
D) Bruton agamaglobulinemisi
E) Ataksi-telenjektazi

95 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

48 – A
Hiper IgE hastalığı ile ilgili olarak unutulmaması gereken bilgiler….Kaba yüz görünümü, eozinofili, egzema, süt dişlerinin dökül-
mesinde gecikme, staf enfeksiyonlarıdır. IgD ve IgE düzeyleri yüksek diğer antikorların düzeyleri düşüktür.
Sakın ama sakın kaba yüz görünümü ve süt dişlerinin dökülmesinde gecikme gibi karakteristik özelliklerini unutmayalım…

49. Bal arısı allerjisi olduğu bilinen bir çocuk bal arısı tarafından sokuluyor.
Aşağıdaki klinik bulgulardan hangisinin varlığında immünoterapi endikasyonu daha az olasıdır?
A) Bilinç bozukluğu
B) Aritmi
C) Stridor
D) Yaygın ürtiker
E) Hipotansiyon

49 – D
Venom duyarlılığından immünoterapi endikasyonu vardır. Venom duyarlılığı 5 yaş altında allerjen immünoterapisine başlamanın
tek endikasyonudur. Özellikle venomla anafilaksi bulguları varlığında mutlaka immünoterapiye başlanmalıdır. Bilinç bozukluğu,
aritmi, stridor ve hipotansiyon anafilaksiye ait yaşamı tehdit eden bulgulardır.

50. Koagülasyon testleri ile ilgili olarak aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Von Willlebrand hastalığında PTT ve kanama zamanı uzayabilir.
B) Faktör 8, 9 ve 11 eksikliklerinde PTT uzar.
C) Afibrinojenemi ve disfibrinojenemide trombin zamanı uzar.
D) Heparin kullanımı reptilaz zamanını uzatır.
E) Trombosit fonsiyon bozukluklarında kanama zamanı uzar.

50 – D
Reptilaz zaman YDUS’ta soruldu; TUS’ta sorulması an meselesi, lütfen dikkat…
Trombin Zamanı, fibrinojenin fibrine çevrildiği basamağı ölçer. Uzadığı durumlar fibrinojen düzeyinde azalma (DİC, hipofibrino-
jenemi, afibrinojenemi) veya fonksiyonel bozukluğudur (disfibrinojenemi). Fibrin polimerizasyonunu etkileyen heparin ve fibrin
yıkım ürünleri de trombin zamanını uzatır. Heparinin uzattığı düşünülüyorsa reptilaz zamanı istenir. Reptilaz zamanı fibrinojen
azalması, disfonksiyone olması ve fibrin yıkım ürünleri varlığında uzar. Ancak trombin zamanının aksine heparinle uzamaz.

51. Aşağıdakilerden hangisi kalıtsal pansitopeni sendromlarından birisi değildir?


A) Amegakaryositik lösemi
B) Fankoni anemisi
C) Schwachmann-Diamond sendromu
D) Diskeratozis konjenita
E) Kostman sendromu

www.tusem.com.tr 96
Klinik Bilimler / T 47 - 3

51 – E
Bu sorunun benzeri TUS’ta soruldu.. Kostman sendromu, konjenital nötropeni ile karakterizedir; pansitopeni beklenmez..

52. Aşağıdakilerden hangisi ergenlik dönemi nonepileptik paroksismal bozukluklardan birisi değildir?
A) Senkop
B) Migren
C) Somnambulizm
D) Hiperekspleksiya
E) Narkolepsi

52 – D
Klasik TUS soru tiplerinden birisi…. Her yaş dönemi için epilepisyle karışan paroksismal bozuklukların neler olduğunu net bilmeliyiz…
Hiperekspleksiya infant dönemine ait nonepileptik paroksismal bozukluklardan birisidir. Hiperekpleksiya genel bir tonus artışı ve
aşırı irkilme ile karakterizedir. Hiperekspleksiya tek başına çok rahat soru olma potansiyelindedir; lütfen dikkat edelim.

53. Perinatal afiksiye bağlı evre hipoksik iskemik ensefalopati nedeniyle tüm vücut soğutma tedavisi uygulanan bir hastada
bu tedaviye bağlı aşağıdaki yan etkilerden hangisinin görülme olasılığı daha yüksektir?
A) Akut gastrointestinal kanama
B) Surrenal yetmezlik
C) Trombositopeni
D) Hipokalsemi
E) Beyin ödeminde artış

53 – C
Hipotermi tedavisi TUS’un en sorulabilir konularından birisidir. Unutmamanız gereken temel bilgileri sıralıyorum:
1) Hipotermi tedavisi perinatal asfiksideki en güvenilir ve etkin tedavidir.
2) Hipotermi tedavisi evre 2-3 HİE’de endikedir.
3) Baş soğutma veya tüm vücut soğutma şeklinde uygulanabilir. İki yöntemin etkinliği ve güvenilirliği benzerdir.
4) İlk 6 saatte başlanıldığında en etkindir; tedavi süresi 72 saattir.
5) En sık yan etkileri sinüzal bradikardi ve trombositopenidir.
6) Vücut ısısı bu tedavi süresince rektal 33-34°C’de tutulur.

54. Aşağıdakilerden hangisi Willm’s tümörü ile ilişkilidir?


A) Beckwith-Wiedemann sendromu
B) Medulloblastom
C) Opsoklonus-miyoklonus
D) Ataksi-telenjiektezi
E) Familyal polipozis koli

97 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

54 – A
Willm’s tümörü ve nöroblastoma tam hakim olmadan sınava girmeyin….
Beckwith-Wiedemann, WAGR ve Denys-Drash sendromları Willm’s tümörü ile ilişkili sendromlardır.

55. Aşağıdaki metabolik hastalıklardan hangisi kas tutulumu yapabilir?


A) Karnitin palmitil transferaz eksikliği
B) Orta zincirli açil coA eksikliği
C) İzovalerik asidemi
D) Sistinüri
E) Hartnup hastalığı

55 – A
Hangi metabolik hastalıkların kası tuttuğu bilgisi net sorudur. Yağ asidi oksidasyon bozukluklarından en sık görüleni olan orta zincir-
li açil coA eksikliği hariç hepsi (kısa, uzun zincirli açil coA eksiklikleri, karnitin eksikliği, karnitin palmitil transferaz eksikliği, multipl
açil coA eksikliği) kası tutar!!!!
İzovalerik asidemi, sistinüri ve Hartnup hastalığı kası tutmaz.

56. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi böbreklerde kresent formasyonuna neden olmaz?


A) Good-Pasture sendromu
B) İnce glomerüler bazal membran hastalığı
C) Sistemik lupus eritematozus
D) Berger hastalığı
E) Membranoproliferatif glomerünefrit

56 – B
Kresentik glomerülonefrit nedenleri içinde ince glomerüler bazal membran hastalığı yer almaz. Bu hastalık ailesel geçiş gösteren,
kompleman düzeyini etkilemeyen ve benign seyirli bir hastalıktır.

57. 12 yaşındaki kız hastada metabolik alkaloz ayırıcı tanısı yapılıyor. Olgunun idrarında kalsiyum düzeyinin düşük; magnezyum
düzeyinin yüksek olduğu saptanıyor.
En olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bartter sendromu
B) Konjenital klor diyaresi
C) Kistik fibrozis
D) Gittelman sendromu
E) Fanconi sendromu

www.tusem.com.tr 98
Klinik Bilimler / T 47 - 3

57 – D
Metabolik alkaloz ayırıcı tanısı denilince aklınıza ilk olarak Bartter ve Gittelman hastalıkları gelsin…. İkisinin ayrımında hiiiçç unut-
mamanız gereken Bartter de idrarda kalsiyum atılımın arttığı (loop diüretikler gibi) ; Gittelmanda ise magnezyum atılımının arttığı
(tiyazid grubu diüretikler gibi) bilgisidir.

58. Uzamış sarılık etiyolojisine yönelik tetkik edilen 25 günlük yenidoğdanda, emmede zayıflık şikayeti olması nedeniyle getiri-
liyor. Hastanın fizik incelemesinde geniş alın, basık-geniş burun kökü, orbital kenarlarda siliklik ve mikrognati tespit ediliyor.
Laboratuvarda total bilurubin 13.6 mg/dl, direkt bilurubin 5.2 mg/dl ve indirekt bilurubin 8.4 mg/dl ölçülüyor.
Yukarıdaki hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Down sendromu
B) Alagille sendromu
C) Tirozinemi Tip 1
D) Zellweger sendromu
E) Pierre-Robin sendromu

58 – B
Zellweger sendromu
• Down sendromuna benzer yüz görünümü ve hipotoni
• Konvülziyon, MMR
• Katarakt, glokom, kornea bulanıklığı, Brushfield lekeleri, pigmenter retinopati, optik sinir displazisi
• Mikronodüler siroz, hepatomegali, kolestaz
• Renal kistler

59. Ailesi tarafından rütin kontrole getirilen 8 yaşındaki erkek bir çocukta sternumun sağ üst kısmında en belirgin olan ve bo-
yunda juguler ven üzerine, infraklavikuler ve supraklavikuler alana yayılım gösteren ve sırtüstü yattığında kaybolan, diastolik
komponenti daha baskın devamlı üfürüm duyulmuştur.
Nabız basıncı normal olan ve ek semptom ve bulgusu olmayan hastada en olası tanı hangisidir?
A) Aort Koarktasyonu
B) Aort yetmezliği
C) Venöz Hum (Venöz uğultu)
D) VSD
E) Still üfürümü

59 – C
Venöz Hum: Juguler venöz sistemin türbülansından kaynaklanan, diyastolik kompanenti sistolik kompanentinden daha kuvvetli
olan, devamlı üfürüm niteliğinde sağ ve/veya sol infraklavikuler ve supraklavikuler alanlarda duyulan sırtüstü yatınca ya da juguler
venlere bası uygulandığında şiddeti azalan veya kaybolan, başın pozisyonunun değiştirilmesi ile şiddeti değişen bir üfürümdür.
Tüm diğer masum üfürümler gibi asemptomatiktir.

99 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

60. Aktif şikayeti olmayan, sağlıklı görünümlü dört yaşında bir çocuğun rutin muayenesinde ejeksiyon kliği ve sternum üst sol
tarafında 4/6 şiddetinde sistolik ejeksiyon üfürümü duyuluyor. Bu hastada tedavi amaçlı yapılan anjiyografide sağ ventrikül
sistolik basıncı 100 mmHg, pulmoner arter sistolik basıncı 17 mmHg bulunuyor.
Bu hastada aşağıdakilerden hangisi beklenmez?
A) Telegrafide pulmoner konus çöküktür
B) Akciğer vaskülerizasyonu azalmıştır
C) Kardiyotorasik indeks normaldir
D) 2. Kalp sesinin şiddeti azalmıştır
E) EKG’de sağ prekordiallerde R amplitüdleri yüksektir

60 – A
Valvüler pulmoner stenozda sistolik ejeksiyon kliği vardır (post stenotik dilatasyona bağlıdır), infundubuler darlıkta klik yoktur. S2
geniş çift olabilir. S2 nin şiddeti azalmıştır. Sistolik ejeksiyon üfürümü pulmoner odakta iyi duyulur.
PS’un (valvuler) kardiak bulguları. EC: Ejeksiyon kliği
Valvüler pulmoner stenozda telegrafi: Kalp büyüklüğü genellikle normaldir. Post stenotik dilatasyona bağlı ana pulmoner arter seg-
menti belirgindir. KKY gelişmişse kardiyomegali görülür. Yetersizlik yoksa kardiyomegali olmaz. Pulmoner vasküler imajlar şiddetli
PS’ da azalabilir.
EKG: Orta derecede PS’ da sağ eksen sapması ve sağ ventrikül basınç yükü vardır.
Kesin tanı EKO ve kateterle konulur.

61. Aşağıdakilerden hangisi akut romatizmal ateşin (ARA) karakteristik özelliklerinden biridir?
A) Periferik küçük eklem tutulumu
B) Eklemlerde simetrik tutulum
C) Splenomegali
D) Aspirin tedavisi ile artrit en az 1 hafta sonra kaybolur.
E) 3-4 yaşından küçüklerde ARA olmaz

61 – E
Deri enfeksiyonu ARA yapmaz. Valvüler hasar en sık mitral, daha az olarak aortik ve nadiren triküspit kapaklardadır. <3-4 yaşta ARA
olmaz. En sık 4-15 yaş arasıdır. ARA’da artrit en sık majör bulgudur. Büyük eklemleri tutar (en sık diz). Tutulum sıklıkla birden fazla
eklemdedir, gezici niteliktedir, simetrik değildir. Parmaklardaki artrit ARA tanısından uzaklaştırır. Salisilat tedavisine çok iyi cevap
verir. Salisilata rağmen 48 saatte düzelmemişse, olasılıkla tanı yanlıştır.

62. Üst solunum yolu enfeksiyonu sonrasında kol ve bacaklarda kırmızı-mor, kabarık, kaşıntısız döküntüler; eklem ağrısı ve
karın ağrısı şikâyetleriyle getirilen bir hastada öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Poliarteritis nodosa
B) Henoch Schönlein purpurası
C) Sistemik lupus eritematozus
D) Romatizmal ateş
E) Ailevi Akdeniz ateşi

www.tusem.com.tr 100
Klinik Bilimler / T 47 - 3

62 – B
Henoch Schönlein purpurası (HSP) çocukluk çağının ve ülkemizin en sık görülen vaskülitidir. Ana klinik bulgularını döküntü, eklem
bulguları, gastrointestinal tutulum ve böbrek tutulumu oluşturmaktadır. Hastaların hemen hemen tamamında daha çok saçlı deri-
de belirgin olan yumuşak doku ödemi görülebilir.
Non-trombositik purpuranın en sık nedenidir. Üst solunum yolu enfeksiyonunu (A grubu beta hemolitik streptokok) veya başka
enfeksiyonları (hepatit B , varisella ve yersinia) takiben ve Yine salisilat, ampisilin, penisilin, eritromisin ve klorpromazin kullanan
bireylerde ilaç alımını takiben ortaya çıkar.
Erkeklerde kızlara oranla daha sık görülür. En çok 2-8 yaş arasında ve kış aylarında sıktır.
Patolojik olarak küçük damar duvarlarında IgA depozitleriyle karakterize bir lökoklastik vaskülittir! Dermal Ig A depozitleri gösteril-
miştir. Cilt dışında, inflamasyon barsaklarda, sinoviyal membranlarda, GIS’de, SSS’de görülür. Barsakta ödem ve vaskülit nedeniyle
invajinasyon ve perforasyon olabilir. Böbreklerde fokal glomerülonefrit olup Ig A, Ig G ve kompleman depolanması görülebilir.

63. Henoch Schönlein purpurasında kortikosteroid kullanımının mutlak endikasyonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nefrit
B) Artrit
C) Gastrointestinal tutulum
D) Romatoid nodül
E) Tromboz

63 – C
Gastrointestinal tutulum tek gerçek kortikosteroid kullanım endikasyonudur. Gerekli olursa kortikosteroidler ciddi gastrointes-
tinal tutulumu olan olgulara, nefrotik düzeyde proteinürisi olanlara, yarımay oluşumu ile süren glomerülonefriti olan olgulara ve
SSS tutulumunda kullanılır.
Asıl tedavi destek tedavisidir (hidrasyon, beslenme, elektrolit dengesi bozukluğu, ağrı kontrolü). Eklem bulguları ve yumuşak doku
ödemine karşı gerekir ise ibuprofen kullanılabilir.
İntestinal komplikasyonlar ağır olduğunda (hemoraji, obstrüksiyon, intusepsiyon), MSS tutulumu olanlar steroidler ile tedavi edilir
ve gereğinde intusepsiyon için redüksiyon yapılır.
Nadiren, çocuklarda rekürren veya kronik HSP gelişir ve bu durum yüksek doz metilprednizolona yanıt verir. Renal tutulum teda-
visi diğer akut glomerulonefritlerdeki ile aynıdır. Antikardiyolipin ve antifosfolipid antikorlar saptandığında ve trombotik olaylar
meydana geldiğinde günde tek doz bebek aspirini (80 mg) kullanmak gerekir. Romatoid nodüller gün aşırı kullanılan kolşisine yanıt
verebilir.
Prognozu mükemmeldir. Renal tutulum prognozu belirler. Hastaların yüzde birinden azında persistan renal hastalık; binde birinden
azında ağır renal hastalık görülür. Henoch-Schönlein purpurasında yineleme olabilir. Ülkemizde her HSP’li olguda mutlaka ailesel
Akdeniz ateşi araştırılmalıdır.

101 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

64. Dört yaşında erkek çocuk boyunun yaşıtlarına göre kısa olması yakınmasıyla getiriliyor. Yenidoğan döneminde hipoglisemileri
olması nedeniyle hastanede yatırılarak tedavi edildiği öğreniliyor. Fizik incelemesinde burun kökünün basık olduğu ve alnın
belirgin olarak dikkat çektiği bebeksi bir yüz görünümüne sahip olan hastada küçük el ve ayaklar mevcuttur. Çocuğun kemik
yaşı 1.5 yıl ile uyumludur. Zekası normal olan hastanın boyu 3 persantilin altındadır.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Beckwith-Wiedemann sendromu
B) Büyüme hormonu eksikliği
C) Akondroplazi
D) Konjenital hipotiroidizm
E) Konstitüsyonel boy kısalığı

64 – B
• Hasta dört dörtlük büyüme hormonu eksikliği kliniği yansıtmaktadır. Hipofizer patoloji yenidoğan döneminde apne, siyanoz,
ağır hipoglisemi, konvülziyon, mikropenis ve uzamış sarılık yapabilir.
• Hipopituitarizmli çocuğun doğum boyu ve ağırlığı genellikle normaldir. Ancak ağır GH eksikliği veya direnci olanların 1 ya-
şındaki boyu – 4 SD’nin altındadır. Daha hafif eksikliklerde büyüme yaşıtlarına göre daha yavaştır (< 25 p) ve giderek normal
büyüme eğrisinden sapar (patolojik büyüme). Epifizlerin kapanması geciktiğinden normal kişilerin büyümesi durduktan sonra
da büyüme devam eder.
Tedavisiz erişkin boy, ortalamanın 4-12 SD altındadır. Bebeklik ve çocukluk döneminde bulgular: Bebeksi yüz görünümü vardır:
Baş yuvarlak, yüz kısa ve geniştir. Frontal kemik belirgin, burun kökü basık, eyer şeklindedir. Burun küçük, nazolabial oluk iyi
gelişmiştir. Mandibula ve çene iyi gelişmemiş ve bebeksidir. Dişler geç çıkar, erken dökülür. Boyun kısa, larinks küçüktür. Ses
tizidir ve puberteden sonra öyle kalır. Ekstremiteler orantılı, eller-ayaklar küçüktür. Genitaller yaşa göre iyi gelişmemiştir ve
cinsel olgunlaşma (puberte) gecikmiş veya yoktur. Yüz, aksilla ve pubis kılları genellikle yoktur, saçlar incedir.
• Panhipopituitarizm veya İGHE olan çocukların %10-15’inde açlık sonrası semptomatik hipoglisemi olabilir. Zekâ genellikle nor-
maldir. KY belirgin geridir.

65. İki aylık kız bebek ambigius genitale ve baş çevresinin artmaması nedeniyle getiriliyor. Annede gebelik sırasında kıllanma
artışı ve ses kalınlaşması olduğu öğreniliyor. Fizik muayenede kraniyosinositoz saptanıyor. Laboratuvarda serum 17-OH pro-
gesteron düzeyi yüksek ölçülüyor.
Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) 21-hidroksilaz eksikliği
B) 17-hidroksilaz eksikliği
C) Lipoid adrenal hiperplazi
D) 3β-hidroksisteroid dehidrogenaz eksikliği
E) P450 oksidoredüktaz eksikliği

www.tusem.com.tr 102
Klinik Bilimler / T 47 - 3

65 – E
• P450 oksidoredüktaz (POR) tüm adrenal sitokrom P450 aktivitesi için gereklidir. Komplet eksikliği yaşamla bağdaşmaz.
• Kısmi eksikliğinde 21-hidroksilaz eksikliği, 17-hidroksilaz eksikliği ve plesental aromataz eksikliği ve çoğu kez eş zamanlı konje-
nital anomaliler (Antley-Bixler sendromu)görülür.
• 17-hidroksilaz erkeklerde yetersiz maskülinizasyona
• 21-hidroksilaz eksikliği kızlarda artmış virilizasyona neden olur.
• Plasental aromataz eksiklği, fetal adrenal bez aktivitesinin artmasına bu da dişi fetusun virilizasyon artışına katkıya ve annede
de virilizasyon bulgularının görülmesine neden olur.
• Ek anomaliler kraniyosinositoz, brakisefali, frontal bossing, propitoz, orta yüz hipoplazisi, koanal atrezi, humeroradyal sinositoz,
ulnanın medial eğriliği, zayıf ince parmak, dar iliak kanat, femur eğriliği, böbrek anomalileri ve konjenital kalp hastalıklarıdır.
• Serumda pregnelon, progesteron, 17-hidroksi ve 21-deoksi steroidler artmıştır.

66. On iki yaşında bir erkek hasta 2 yaşından beri devam eden yağlı ishal, öksürük ve balgam çıkarma yakınmasıyla getiriliyor.
Vücut ağırlığı ve boyu 25. persentilde olan hastanın yapılan fizik muayenesinde sağ üst lobda bronşiyal ses ve yer yer krepitan
raller duyuluyor. Çekilen akciğer grafisinde sağ üst lobda atelektazi; yüksek rezolüsyonlu akciğer tomografisinde sağ üst lobta
atelektazi ve bronşiyektazi, diğer akciğer alanlarında yer yer tübüler bronşiyektazi saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Brusella enfeksiyonu
B) Kistik adenoid malformasyon
C) Gastroözofageal reflü
D) Kistik fibrozis
E) Yabancı cisim aspirasyonu

66 – E
Yağlı ishal, büyüme gelişme geriliği, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları denildiğinde kistik fibrozis tanısı akla gelmelidir. Çocuklarda
ekzokrin pankreas yetmezliğinin en sık nedeni KF’dir. KF’li hastaların %80’inde pankreas yetmezliğine bağlı malabsorbsiyon ve
onun yarattığı sekonder patolojiler gözlenir.
Kistif fibrozis her yönüyle bilinmelidir.

67. Sekiz yaşında kistik fibrozisli kız hastada aşağıdakilerden hangisi pankreasa yönelik beklenen komplikasyonlardan biri
değildir?
A) Diyabetes mellitus
B) Gelişme geriliği
C) Boy kısalığı
D) Steatore
E) Hipoproteinemi

103 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

67 – A
- Çocuklarda ekzokrin pankreas yetmezliğinin en sık nedeni KF’dir.
- KF’li hastaların %80’inde pankreas yetmezliğine bağlı malabsorbsiyon ve onun yarattığı sekonder patolojiler gözlenir. Her ne
kadar KF ekzokrin yetmezlik yapsa da nadiren endokrin yetmezliğe yani diyabete neden olabilir. Tekrarlayan pankreatit atak-
ları da görülebilir. Kistik fibrozis hastalarında DM genellikle 10 yaş sonrasında gelişir. Önemli bir diğer nokta ise bu hastalarda
ketoasidozun genellikle beklenmemesidir. 10 yaştan sonra yılda bir kez OGTT ile tarama yapmak gerekir.

68. Kirli, paslı cisimle delici cilt yaralanması olan 4 yaşındaki çocuğun tüm aşılarının zamanında yapıldığı öğrenilmiştir.
Tetanoz proflaksisi açısından en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Herhangi bir proflaksi gerekmez
B) Benzatin penisilin
C) Tetanoz toksoid aşısı
D) Tetanoz immünglobulini
E) Tetanoz toksoid aşısı + immunglobulini

68 – A
Tetanoz tamamen önlenebilir bir hastalıktır. Aktif immünizasyon difteri ve boğmaca ile birlikte 2-4-6. aylarda ilk dozlar, 15-18. ayda
ilk rapel, 6-7 yaşta ikinci rapel ve her 10 yılda bir Td şeklinde yapılır. Gebe kadınların tetanoz toksoidi ile aşılanması neonatal teta-
nozu önler. 7 yaştan sonra ilk kez aşılanacaklara, 3 doz (ilk 2 doz 4-6 hafta arayla, 3.doz 6-12 ay sonra) aşı yapılır.
Yara Bakımında Tetanoz Proflaksisi
Temiz, Minör Yaralar Diğer Yaralar
Önceki Aşı Dozları Td+ TİG Td TİG + < 7 yaş ise DTB
Belirsiz veya < 3 Evet Hayır Evet Evet * son doz >10 yıl ise evet
3 yada fazla Hayır* Hayır Hayır** Hayır ** son doz > 5 yıl ise evet

3 ya da daha fazla doz aşı yapılmış çocukta tetanoz gelişimi açısından endişelenmeye gerek yoktur. Temiz yaralanmalarda son
dozun üzerinden 10 yıl geçmişse bu durum aşı için bir fırsat olarak değerlendirmek gerekir. Kirli yaralanmalarda ise son 5 yıl içinde
aşı yapılmammışsa önlem olarak tetanoz toksoidi yapılmalıdır. Aşısı tam olan çocuğa tetanoz immunglobulini gerekmez. Soruda 5
yaşında ve aşıları tam olan bir çocuk sorulmuştur. Bu çocuğa 4 doz aşı yapılmıştır ve son doz 3-4 yıl öncedir. Dolayısıyla ek önleme
gerek yoktur.

69. Öncesinde bilinen sağlık problemi olmayan on üç yaşındaki hasta, 1 gün önce bacağından zehirli olmayan bir yılanın ısırması
nedeniyle getiriliyor. Daha önce hiç kuduz aşısı olmadığı öğreniliyor.
Bu çocukla ilgili en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sadece kuduz aşısı i.m yapılır
B) Sadece immünoglobulini i.m uygulanır
C) Kuduz aşısı ve kuduz immünoglobulini i.m uygulanır
D) Kuduz aşısı ve tetanoz aşısı yapılır
E) Tetanoz aşısı yapılmalı

www.tusem.com.tr 104
Klinik Bilimler / T 47 - 3

69 – E
Son TUS ve YDUS sınavlarının vazgeçilmez sorusu: KUDUZ aşısı.
Hangi hayvanlardan bulaşır, kimlere aşı yapılır, kaç doz yapılır.
Kuduz açısıından riskli hayvanların bilinmesi önemlidir!!
Kedi, köpek, at, eşek, yarasa, çakal, tilki gibi hayvanların salgıları ile bulaşır.
Kuş, fare, yılan, tavşan, sıçan gibi hayvanlardan bulaşmaz. Su ve sabunla yıkanmalıdır.
Bu hayvanların ısırmaları sonucu kuduz açısından değil ancak enfeksiyona yönelik profilaktlk antibiyotik başlanmalı, tetanoz aşısı
açısından da değerlendirilmelidir
• Temas sonrası ısırık bölgesi sabunlu su ile yıkanır
• Öncesinde hiç kuduz aşısı olunmamışsa 0,3,7,14. günlerde toplam 4 doz 1 ml d i.m aşı ve immunglobulin aşılanmamışlara
• Daha önce aşılanana ise 0 ve 3. Günlerde toplam 2 doz aşı ve IG yapılmaz
• Temas öncesi profilaksi 3 doz (0,7,21 veya 28 veteriner..)
• Kan ile temas ta aşı gerekmez, gebeye yapılabilir.

70. Yirmi dört aylık bebeğin hangisini yapması beklenmez?


A) Bir elinden tutulduğunda merdiven çıkması
B)  Vücut bölümünü tanır.
C) Gizlenmiş oyuncağı yerinden çıkarır.
D) İsmi seslenilince cevap verir.
E) Üç tekerlekli bisiklete biner

70 – E
Çocukların gelişim basamakları son dönemde YDUS sınavında soruluyordu. Beklendiği gibi TUS’ta da sorulmaya başlandı. Ve so-
rulmaya devam edecektir.
Üç tekerlekli bisiklete üç yaşında biner.
İlk 1 Yaş Gelişim Basamakları
Yenidoğan Fleksiyon pozisyonda, fizyolojik hipertonisite vardır, ventral pozisyonda baş öne düşer, emme, yakalama, moro refleksi aktiftir.
1. ay Yüz üstü yatırılınca başı kısa süreli kaldırır, kişiyi izler hareketli nesneleri takip eder, gülümseme başlar
2. ay Yüz üstü yatırıldığında başını kaldırabilir. Nesneleri 180 derece takip eder. Annesini tanımaya başlar, gülümselemeri memnuniyet
ifadesidir. Sesleri ve mırıltıları dinler
3. ay Başı belirgin tutar, öne eğilince baş vücut düzleminde kalır. Defansif hareketler ya da seçici çekme reaksiyonları yapar. Bir nesneye
uzanıp kaçırır, oyuncağı sallar. Sesleri daha uzun süre dinler; ’aah, ınga’ der.
4. ay Baş ve göğsü kaldırır. Nesnelere uzanır, kavrar ve ağızına getirir. Ayakta tutulduğunda ayakları ile bastırır. Yüksek sesle güler, sosyal
temas kaybolursa canı sıkılır, yiyecek gördüğünde sevinir.
7. ay Emekler, yuvarlanır, kısa süreli kendisi oturur, elleriyle öne eğilir. Büyük bir nesneye uzanır, kavrar. Nesneleri bir elinden diğerine
aktarır. Anneyi ister, agular, aynaya bakmaktan hoşlanır.
10. ay Yatar pozisyondan oturur pozisyona geçebilir. Tutunarak ayağa kalkar ve tutunarak yürüyebilir. Baş parmak ve işaret parmağıyla
nesneleri kavrar, işaret parmağı ile nesnelere vurur. Yardımcı kıskaç hareketi ile yerden yuvarlak bir nesneyi alabilir. Gizlenmiş
oyuncağı yerinden çıkarır. Tekrarlayıcı birbiri ile uyumlu sesler çıkarır(‘mama’, ‘baba’). İsmi seslenilince cevap verir.
Ce-cee oyunu oynar, bay bay yapar.
12. ay Bir elinden tutulursa yürür. Desteksiz kalkar ve birkaç adım atabilir. İşaret parmağı ve başparmağı yardımıyla kıskaç hareketi
olmadan yuvarlak bir nesneyi yerden alır, istendiğinde başkasına verir. Mama ve baba dışında bikaç kelime söyler. Basit top oyunu
oynar, giyinirken postural ayarlama yapar.
* 2. ayda nesler 180 derece takip edilir
* 7. ayda aynaya bakmaktan hoşlanır
* 12. ayda işaret ve başparmağı ile kavramasız yuvarlak bir nesnenin yerden alınması

105 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

1-5 Yaş Gelişim Basamakları


15. ay Kendi başına yürür, emekleyerek merdiven çıkabilir, 3 küp ile kule yapar, düz çizgi çizer, üzümü şişeye koyar, basit emirleri uygu-
lar, tanıdık objeyi isimlendirir, adına yanıt verir, bazı ihtiyaçlarını işaret eder, ebeveynlerine sarılır.
18. ay Düzgün koşar, küçük sandalyede oturur, bir elinden tutulduğunda merdiven , çekmece ve sepetleri karıştırır. 4 küp ile kule
yapar, karalama yapar, şişeden üzümü çıkarır. Bir veya daha fazla vücut bölümünü tanır. Kendini besler, altı ıslandığında ya da
kirlendiğinde yardım ister. Ebeveynleri öper.
24. ay İyi koşar, merdiven inip çıkar, kapıları açar, zıplar. 7 küp ile kule yapar( 6 küp 21. ay). Daire şeklinde karalama yapar, horizontal
çigiyi taklit eder. 3 kelime ile cümle kurar. Kaşığı iyi kullanır, resimli öykü dinler.
30. ay Alternatif ayaklarla merdiven çıkabilir. 9 küp ile kule yapar. L harfini bilir ve telafuz eder.
36. ay Üç tekerlekli bisiklete biner. Kısa süreli tek ayak üzerinde durur. 10 küp ile kule yapar. Üç küp ile köprü yapısını taklit eder. Daire
çizer. Yaş ve cinsiyetini bilir. 3 objeyi doğru sayar, 3 rakam veya 6 heceli cümleyi tekrar eder. Ellerini yıkar
48. ay Tek ayak üstünde sekebilir. Makas kullanarak resimleri kesebilir. Kare yapar. 2-4 parçalı insan resmi çizer, iki çizginin uzun olanı
bilir. Öykü anlatır, tuvalete yalnız gider.
60. ay Üçgen kopyalar, iki cisim arasında ağır olanı tanır. 4 rengi adlandırır, 10 heceli cümleyi tekrarlar. Giyinir, soyunur.

71. 9 yaşında kız hasta öksürük ve ateş nedeni ile polikliniğe getiriliyor. Anne kızının ateşinin 38°C’yi geçmediğini, kas ve eklem ağrısı
nedeniyle oyun oynamak istemediğini belirtiyor. Solunum sayısı, kalp tepe atımı ve satürasyon değerleri normal sınırlarda sap-
tanıyor. Muayenede akciğerde bilateral ral duyuluyor, diğer sistem muayeneleri normal saptanıyor. Laboratuvar tetkiklerinde
beyaz küre sayısı 7500/mm3, hemoglobin 12.8 g/dl, trombosit 150,000/mm3 ve soğuk aglütininler pozitif saptanıyor.
Olgu için en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pseudomonas aeruginosa
B) Mycoplasma pnemoniae
C) Adenovirus
D) Klebsiella pnemoniae
E) S.aureus

71 – B
5-9 yaş arasındaki bir çocukta, ağır olmayan bir klinik ile gelişen pnömoni varlığında soğuk aglütininler pozitif saptanırsa en olası
tanı “Mycoplasma pnemoniae”dır. Bu olguların ateşinin yüksek olmaması, genel durumunun iyi olması ve inatçı kuru öksürük bu-
lunması en önemli özellikleridir. Mycoplasma pnemoniae tedavisinde klaritromisin ve eritromisin kullanılır.

72. Aşağıdaki vaskülitlerden hangisinde akciğer tutulumu ve glomerülonefrit beklenmez?


A) Henoch Schönlein purpurası
B) Sistemik lupus eritematozus
C) Mikroskopik poliarteritis nodosa
D) Klasik poliarteritis nodosa
E) Churg-Strauss sendromu

www.tusem.com.tr 106
Klinik Bilimler / T 47 - 3

72 – D
Klasik PAN: Küçük-orta çaplı damarları tutan sistemik nekrotizan vaskülittir. Çocuklarda nadirdir. Kızlar ve erkekler eşit oranda
etkilenir. Etiolojisi net bilinmemekle birlikte GAS, HBV, EBV, Tbc, CMV, Parvovirüs B19 ve HCV enfeksiyonlarından sonra gelişmesi
postenfeksiyöz otoimmun cevap olduğunu düşündürtür.
 İnflamasyonun farklı evrelerinin bir arada bulunması tipik özelliğidir. Tutulum segmental ve özellikle damar bifurkasyonlarındadır.
Anevrizma formasyonu, stenoz ve vasküler oklüzyona neden olur. Gastrointestinal ve renal mikroanevrizmalar görülür. Kalp ve
akciğeri en az tutan vaskülit olduğu bilinmelidir.
Pulmoner vasküler yapılar genellikle korunmuştur.
Antinötrofilik sitoplazmik antikorların negatif olması beklenir.
Glomerülonefrit ve akciğer tutulumu ile birlikte ise mikroskobik polianjiti (MPA) destekler, klasik PAN da yoktur.

73. Aşağıdakilerden hangisi normovolemik hiponatremi için en olası tanıdır?


A) Böbrek yetmezliği
B) Uygunsuz ADH sendromu
C) Su intoksikasyonu
D) Postoperatif ADH artışı
E) Mineralokortikoid fazlalığı

73 – B
Sodyum dengesi anormalliklerinden hiponatremi ve etyolojisi önemlidir. Ayrımda CVP ve plazma osmolaritesini kullanırız. Hi-
pervolemik, normovolemik ve hipovolemik hiponatremi olabilir. Soruda istenilen normovolemik hiponatremi etyolojisi olduğu
için cevap SIADH’tır. CVP normal ve pOsm azalmıştır. C, D ve E şıkları hipervolemik hiponatremi yaparken, A şıkkı hipovolemik
hiponatremi sebebidir.

Hiponatremi
(Na < 130 mEq/lt)
Hipervolemik Normovolemik Hipovolemik
İyatrojenik Hiperglisemi/mannitol Yatersiz Na alımı
Postoperatif katabolizma Sepsis
Postoperatif ADH *­ Plazma lipid ve proteinlerinde ­(psödohiponatremi) GİS kayıpları
Antipsikotikler SIADH Renal
TCA Diüretikler
ACE inh. Primer Bb Hastalıkları

74. Erken açlık ve uzamış açlıkta majör enerji kaynaklarından uygun olanlarını aşağıdaki eşleştirmelerden seçiniz?
Erken açlık Uzamış açlık
A) Keton cisimcikleri Glukojen
B) Glukojen Yağ
C) Yağ Yağ
D) Kas proteini Yağ
E) Yağ Keton cisimcikleri

107 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

AÇLIK ERKEN EVRE (0-5.Gün)ENERJİ METOBOLİZMASI


74 – E
Travmaya metabolik cevap TUS için keşfedilmeye aday bir alandır. Vücudun erken açlıkta majör enerji kaynağı yağlardır. Açlık uza-
dıkça yağların yerini keton cisimcikleri alır.
AÇLIK ERKEN EVRE (0-5.Gün)ENERJİ METOBOLİZMASI

UZAMIŞ AÇLIK ENERJİ METOBOLİZMASI

UZAMIŞ AÇLIK ENERJİ METOBOLİZMASI

75. Aşağıdakilerden hangisi trombositlerin hasarlı damar duvarına yapışması için gereklidir?

A) Protrombin

75. Aşağıdakilerden hangisi


B) trombositlerin hasarlı
von Willebrand damar duvarına yapışması için gereklidir?
faktör
A) Protrombin
C) Prostoglandin GI2
75. Aşağıdakilerden hangisi trombositlerin hasarlı damar duvarına yapışması için gereklidir?
B) von Willebrand faktör
D) Nitrik oksit
A) GI2 Protrombin
C) Prostoglandin
D) Nitrik oksit E) Protein C
B) von Willebrand faktör
E) Protein C 75 – B
C) Prostoglandin GI2
75 – B Trombositlerin hasarlı damar bölgesine yapışarak tıkaç oluşturmasında rol oynayan 2 önemli etken subendotelyal kol
D)ve vWF Nitrik
dür. oksit
Trombositlerin hasarlı damar bölgesine yapışarak tıkaç oluşturmasında rol oynayan 2 önemli etken subendotelyal kollajen ve vWF dür.
E) Protein C

www.tusem.com.tr 75 – B 108

Trombositlerin hasarlı damar bölgesine yapışarak tıkaç oluşturmasında rol oynayan 2 önemli etken subendotelyal ko
ve vWF dür.
Klinik Bilimler / T 47 - 3

76. Antidiüretik hormon(ADH) şoka cevap olarak sekrete edilir ve yaklaşık olarak 1 hafta yüksek kalır.
Aşağıdakilerden hangisi artmış ADH seviyesinin sonuçlarından birisidir?
A) Distal tübülde su geçirgenliğinin azalması
B) Distal tübülde sodyum kaybının artması
C) Mezenterik vazodilatasyon
D) Mezenterik vazokonstrüksiyon
E) Glikojenoliz inhibisyonu

76 – D
Şok ve travmada oluşan hipovolemi ADH yada diğer adıyla Vazopresinin en önemli uyaranıdır. Salgılanan ADH hepatik glukoneo-
genezi ve glikojenolizi arttırır. Böbrekten su tutulumunu arttırır, sodyum atılımını azaltır.Hayati organlara kan akışını sağlayabilmek
adına mezenterik yatakta vozokonstrüksiyon yapar

77. Anastomoz kaçakları en sık ameliyattan sonra 5 ve 7. günlerde izlenir.


Bunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Geçikmiş kollajen yapılanması
B) Artmış kollajen yıkımı
C) Lümen içi bakteri çoğalmasına bağlı fibrin yıkımı
D) Artmış makrofaj göçü
E) Azalmış C vitamini seviyesi

77 – B
Anastomoz kaçaklarını etkileyen fazlaca sebep vardır. Gerginlik ve kanlanma azlığı en iyi bilinenleridir.Bu kaçakların 5 ve 7. Günler-
de daha sık görülmesinin nedeni ise artmış kollajen yıkılımıdır.

78. 26 yaşında erkek hasta kafa travması tanısıyla acil servise getiriliyor.İlk değerlendirmede hastanın gözlerini ağrılı uyaran ile
açtığı,konfüze olduğu ve ağrıyı lokalize edebildiği tespit ediliyor.
Mevcut bilgiler ışığında bu hastanın GKS kaçtır?
A) 7
B) 9
C) 11
D) 13
E) 15

109 www.tusem.com.tr
www.tusem.com.tr

Klinik Bilimler / T 47 - 3

78 – C
Ağrılı uyarana göz cevabı(2)+konfüze(4)+ağrıyı lokalize etme(5)=11

79. Yapılan cilt biyopsisinde 3mm derinliğinde malign melanom tanısı alan 42 yaşında bayan hastaya bundan sonra yapılması
gereken cerrahi nekadar sınır ile olmalıdır?
A) 1 mm
B) 2 mm
C) 1 cm
D) 2 cm
E) 3 cm

79 – D
Malign melanomun cerrahi tedavisinde 1mm in altındaki derinlik için 1 cm,1-4 mm arası 2 cm,4 mm in üstündeki lezyonlar için 3
cm sınırlarla çıkarım önerilmektedir. Bundan daha geniş cerrahinin ise sağ kalıma ek katkısı yoktur.

80. Yanık topikal tedavisinde kullanılan ajanlardan olan Mafenid asetat’ın en sık görülen komplikasyonu /yan etkisiaşağıdaki-
lerden hangisidir?
A) Methemoglobinemi
B) Nötropeni
C) Asidoz
D) Nefrotoksisite
E) Trombositopeni

80 – C
Mafenid asetat krem ve solüsyon formları olan etkili bir topikal ajandır.Hatta eskar varlığında bile kullanılabilir.Kullanımını sınırla-
yan yan etkileri ise Asidoz yapması ve ağrı oluşturmasıdır.
Gümüş Nitrat Mafenid Asetat Gümüş Sülfadiazin
Gr(-) etki İyi İyi Değişken
Gr(+) etki İyi İyi İyi
Mantar etki İyi Zayıf İyi
Avantaj Ağrısız Eskar(+) Ağrısız
Gr(-) direnç yok Gr(-) direnç yok Antifungal etkinlik
Dezavantaj Elektr. Boz. Asidoz, Nötropeni,trombositopeni,
Methemoglobinemi Hipersensitivite Hipersensitivite

www.tusem.com.tr 110
Klinik Bilimler / T 47 - 3

81. Aşağıdaki immünsüpresif ilaçlardan hangisi IL-2 sentez inhibisyonu yapar?


A) Azotiopürin
B) Kortikosteroidler
C) Mikofenolat mofetil
D) Sirolimus
E) Takrolimus

81 – E
Transplantasyon için kullanılan immünsüpresif ilaçlar ve etki mekanizmaları ile ilgili bir soru. Azotiopürin DNA ve RNA sentezini
inhibe eder. Mikofenolat pürin sentezini inhibe eder. Sirolimus lenfosit fonksiyonlarını inhibe eder. Siklosporin ve takrolimus kalsi-
nörin ve IL-2 inhibisyonu yapar. Steroidler antiinflamatuardır ve lenfokin oluşumunu inhibe ederler.

Kullanılan Ajan Etki mekanizması Yan etkisi


Kortikosteroidler Antiinflamatuar, lenfokin üretimi inhibisyonu Cushing, dbt, osteoporoz
Siklosporin Kalsinörin ve IL2 sentez inhibisyonu Nefrotoksisite, HT,tremor
Takrolimus Kalsinörin ve IL2 sentez inhibisyonu Nefrotoksisite, GİS toksisite
Mikofenolatmofetil Antimetabolit. Lenfositlere özgü enzimleri bloke eder Lökopeni
Sirolimus (Rapamisin) IL2 res. Üzerinden lenfosit inhibisyonu Trombositopeni, LDL ve kolesrtrol artışı
Azathioprin Antimetabolit DNA ve RNA sentez bozar Trombositopeni, nötropeni, KC toksisitesi

82. Sağ tiroid lobunda 1 cm medüller karsinom tanısı alan nodül bulunan, klinik olarak lenf nodu tutulumu olmayan bir hasta
için en uygun tedavi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sağ tiroid lobektomi+istmektomi
B) Sağ tiroid lobektomi+sol subtotal lobektomi
C) Total tiroidektomi
D) Total tiroidektomi+santral lenf nodu diseksiyonu
E) Sağ total tiroidektomi+santral lenf nodu diseksiyonu+sağ lateral lenf nodu diseksiyonu

82 – D
Medüller tiroid kanserinde uygun tedavi tümörün agresif olması,multisentrik olması nedeniyle total tiroidektomidir. Ayrıca iyot
ablasyonu da etkisizdir. Lenf nodu diseksiyonu için ise erken evrelerde bile santral kompartman tutulumu olduğu için rutin santral
lenf nodu diseksiyonu önerilir. Ek tutulum olmadığı sürece ek lenf nodu diseksiyonu rutin olarak önerilmez.

83. Aşağıdaki sendromların hangisinde tipik olarak artmış feokromasitoma riski bulunmaz?
A) FAP
B) Carney sendromu
C) von Hippel Lindau sendromu
D) Sturge-Weber sendromu
E) Nörofibramatozis

111 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

83 – A
Feokromasitoma MEN sendromları,von Hippel Lindau,Sturge Weber,Nörofibramatozis ve Carney sendromu ile birliktelik göstere-
bilir.Ancak FAP ve Feokromasitoma ilişkisi olağan değildir.

84. Meme başını tutan Paget hastalığı için uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Topikal steroid
B) Topikal antifungal
C) Lezyon içi steroid
D) Sadece izlem
E) Rezeksiyon

84 – E
Meme başının Paget hastalığı kronik ekzamatöz lezyon görünümündedir.DCIS ve invaziv kanser birlikteliği nedeniyle tedavisi has-
talığın boyutuna göre MKC den MRM ye kadar yayılan yelpazade cerrahidir.

85. Lobüler karsinoma insitu(LCIS) için hangisi doğrudur?


A) Genellikle premenapozal kadınlarda izlenir
B) İlerleyen dönemde oluşan invaziv kanser genellikle İnvaziv lobüler kanserdir.
C) Genellikle DCIS ya göre daha ileri yaşta izlenir
D) LCIS %10-20 bilateraldir
E) En sık karşılaşılan mamografi bulgusu mikrokalsifikasyondur.

85 – A
LCIS ve DCIS farkları,tedavileri her zaman TUS için soru potansiyeli olan bir konudur.

LCİS DCİS
Yaş 45-50 50-60
İnsidans %2-5 %5-10
Klinik YOK Kitle,ağrı,MB akıntısı
Mammg. - mikrokalsifikasyon
Multisentrisite %60-90 %40-80
Bilateralite %50-70 %10-20
Aksiller met. %1 %1-2
Ca gelişimi %20-35 %30-50
Bilateral aynı tarafta
10-20 yılda 5-10 yılda
İnvaziv duktal ca invaziv duktal ca

86. Özefagial adenokarsinom en sık hangi segmentte izlenir?


A) Servikal özefagus
B) Üst torasik özefagus
C) Orta torasik özefagus
D) Alt torasik özefagus
E) Hiçbiri. Özefagusta Adenokanser görülmez.

www.tusem.com.tr 112
Klinik Bilimler / T 47 - 3

86 – D
Özefagus Adenokarsinomları etyolojisinde sıklıkla Barret vardır.Midenin kolumnar epiteli ile olan bu değişimin sonucu olarak ade-
nokarsinom en sık alt torasik özefagusta ve kardiada izlenir

87. Aşağıdaki obezite ameliyatlarından hangisi en yüksek nutrisyonel komplikasyon oranına sahiptir?
A) Laparokopik ayarlanabilir gastrik band
B) Sleeve gastrektomi
C) Duodenal switch
D) Roux en y gastrik bypass
E) Billroth 2 gastrektomi

87 – C
Dupodenal switch obezite ameliyatları içinde en yüksek nutrisyonel komplikasyon oranına sahip olanıdır.

Ayarlanabilir mide bandı Roux N Y Gastrik By Pass Duedenal switch


Biliopankreatik diversiyon
Kilo kaybı (%) 47,5 61,5 70,1
Mortalite(%) 0,1 0,5 1,1
Morbidite (%) 10-25 13-38 27-33
Nütrisyonel Morbidite (%) 0-10 15-25 40-77

88. NOD2 gen mutasyonu aşağıdaki hastalıkların hangisinin görülme riskini arttırır?
A) Crohn hastalığı
B) İnce barsak adenokanseri
C) Bannayan Riley Ruvelcaba sendromu
D) Tiroid foliküler kanseri
E) Ailevi hipokalsiürik hiperkalsemi

88 – A
Crohn hastalığı ile ilgili yapılan çalışmalarda en ilişkili olan genetik anormalliklerin NOD2,IL23R ve ATG16L1 olduğu görülmüştür.

89. Hangisi akut anal fissür için uygun tedavi yöntemidir?


A) Eksizyon ve primer kapama
B) Lateral internal sfinkteratomi
C) Lateral eksternal sfinkteratomi
D) Laksatif ve sıcak su oturma banyosu
E) Anal dilatasyon

113 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

89 – D
Anal fissür posterior orta hatta olan mukozal yırtıklardır. Akut dönemde önemli olan ağrı, spazm ve iskemi den oluşan kısır dön-
günün kırılmasıdır. Akut dönemde laksatifler, analjezikli pomadlar ve oturma banyosu önerilir. Girişimsel işlemler daha çok kronik
fissür için uygulanmaktadır.

90. 45 yaşında erkek hasta acil servise rektal kanama şikayetiyle başvuruyor. Anamnezinde 3 yıl önce menenjiom nedeniyle
opere edildiği öğreniliyor. Hastaya yapılan elektif kolonoskopide kolon polipleri izleniyor ve polipektomi uygulanıyor.
Patoloji sonucu adenomatöz polip olarak raporlanan hasta için en olası tanınız nedir?
A) Peutz-Jegher sendromu
B) Cowden sendromu
C) Cronkheit-Canada sendromu
D) Gardner sendromu
E) Turcot sendromu

90 – E
Şıklardaki ilk 3 sendrom hamartomatöz poliplerle ilişkilidir. Adenomatöz poliplerle ilişkili sendromlardan Turcot sendromu ise OR
geçiş gösteren, adenomatöz polipler olan ve SSS maligniteleri görülen bir sendromdur.

91. Hangisinde MELD skoru için kullanılan parametreler doğru olarak verilmiştir?
A) Bilirubin,albumin,INR
B) Bilirubin,albumin,asit
C) Bilirubin,ensefalopati,asit
D) Bilirubin,amonyak,INR
E) Bilirubin,kreatinin,INR

91 – E
MELD:yani Model for End-Stage Liver Disease; Bilirubin,kreatinin ve INR üzerinden hesaplanan ve karaciğer yetmezliğinin derece-
sini belirleyen bir skorlama sistemidir.Transplantasyon öncesi mortalite riskini değerlendirmede en kıymetli skorlama sistemlerin-
den biri olarak kabul edilir.

92. 40 yaşında Child B sirozu olan, ayrıca karaciğer segment 6 ‘da 4 cm HCC tespit edilen hasta için en uygun tedavi aşağıda-
kilerden hangisidir?
A) RF ablasyon
B) Karaciğer transplantasyonu
C) Sağ hepatektomi
D) 1 cm sağlam sınırlarla rezeksiyon
E) KT sonrasında yeniden değerlendirme

www.tusem.com.tr 114
Klinik Bilimler / T 47 - 3

92 – B
HCC li hastalar için aslolan tedavi rezeksiyondur ancak etyolojıde en sık siroz olduğu için geride kalan karaciğer sağkalım için ço-
ğunlukla yeterli fonsiyon gösteremez.Rezeksiyon için aday olan grup sıklıkla Child A grubu hastalardır.Rezeke edemediğimiz HCC li
hastalar için ikincil tedavi seçeneği sorudaki hastamızda da olduğu gibi karaciğer transplantasyonudur.Dünyada Transplantasyon
uygunluğu için farklı kriterler kullanılsa da tümör boyut ve sayısına göre karar veren Milano keriterleri en sık kullanılanıdır.

93. Hangisi asemptomatik safra kesesi taşı için ameliyat kriteridir?


A) Çok sayıda taş olması
B) Hastanın kadın olması
C) Gebelik
D) Porselen safra kesesi
E) Hastanın acil apandisit ameliyatına giriyor iken safra kesesinin de alınmasını istemesi

93 – D
Safra kesesi taşlarının çoğu asemptomatiktir.Komplikasyon oranı %1 olduğu için proflaktik kolesistektomi önerilmez.Bu durumun
istisnaları vardır elbette;

PROFİLAKTİK KOLESİSTEKTOMİ
• Diyabetik ve yaşlılarda, 

• Tıbbi kurumlardan uzun süre uzak kalacaklarda,
• Porselen safra kesesi varlığında, 

• 2,5 cm’den büyük taş,
• Uzun ortak safra kanalı ve pankreas kanalı (SK Ca riski yüksek),
• Çocuk hastalarda(Hemolitik anemiler) 

• Kanser şüphesi olması durumunda asemptomatik bile olsalar kolesistektomi yapılmalıdır. 

• Bariyatrik cerrahi yapılacak hastalar(Hızlı kilo kaybının taş oluşumunu artırır, ayrıca ERCP ile koledoktan taş çıkarım ihtimali ortadan kalkar). 

• Transplantasyon sonrası immün sistem baskılanıp enfeksiyon ihtimali artacağı için kolesistektomi önerilir.

94. Pankreasta görülen kistik lezyonlar için; hangisi malignite düşündürür?


A) Kist sıvısında artmış LDH seviyesi
B) Kist duvarının 3 mm’den kalın olması
C) Kist sıvısında müsin tespit edilmesi
D) Kist sıvısında kan görülmesi
E) Hastanın ileri yaşta olması

94 – C
Pankreasın kistik lezyonlarında malignite düşündüren kriterler; Müsin varlığı, CEA>200ng/mL, atipik hücre varlığı, solid kompo-
nent varlığıdır.

115 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

95. 48 yaşında bayan hasta izole gastrik varis kanamasıyla başvuruyor. İncelemelerde splenik vende tromboz tespit ediliyor.
Karaciğer fonksiyonları normal olan hasta için uygun tedavi seçeneği hangisidir?
A) Varis için bant ve beta blokör verilmesi
B) Splenorenal by pass
C) Splenik ven ligasyonu
D) Splenik arter embolizasyonu
E) Splenektomi

95 – E
Splenik ven trombozuna bağlı portal hipertansiyon(diğer adıyla sol taraflı portal hipertansiyon) tedavisi splenektomi olan tek
portal hipertansiyon durumudur.

96. Yumuşak doku sarkomlarının prognozunu göstermede en önemli parametre hangisidir?


A) İnvazyon derinliği
B) Hücre tipi
C) Histolojik grade
D) Tümör çapı
E) Yaş

96 – C
Yumuşak doku sarkomlarında en önemli prognostik faktör histolojik grade dir.

97. 22 yaşında erkek hasta acil servise sağ yan taraf ağrısı ile başvuruyor. Yapılan muayenesinde lokalize hassasiyeti mevcut.
Hastanın ateşi yok,iştahı açık ve yapılan kan tahlillerinde WBC :9.000 olarak tespit ediliyor.Hasta tomografiye gönderiliyor ve
lokalize omental infarkt tespit ediliyor.
Bu hasta için bu noktadan sonraki uygun yaklaşım ne olmalıdır?
A) NSAİ verilmesi ve gözlem
B) Geniş spektrumlu antibiyotik ile morfin verilmesi ve 24 saat içinde düzelme olmaz ise ameliyat
C) Tanısal laparoskopi
D) Tanısal laparoskopi ve omental rezeksiyon
E) Açık veya kapalı total omentektomi

97 – A
Toksik olmayan ve kısmen stabil olan omental infarktlı hastalarda destek tedavisi yeterlidir.Antibiyotik toksik olmayan tabloda
endike değildir.Laparoskopi tanıdan emin olamaz isek ve semptomlarda artma olur ise uygulanabilir.Semptomların arttığı durum-
larda parsiyel omentektomi uygulanabilir.Total omentektomi endike değildir.

www.tusem.com.tr 116
Klinik Bilimler / T 47 - 3

98. Neonatal resüsitasyon odasında yaklaşık 6 saat önce doğan erkek hastada; rutin işlemler uygulanıp servise yönlendir-
meden hemen önce göbeğinden idrar geldiği farkediliyor. Batın duvarında;üretral meada ya da peniste inspektif patoloji
izlenmeyen bu vakada ilk düşünülmesi gereken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ekstrofi vezika
B) Prune Belly Sendromu
C) Hipospadias
D) Patent urakus
E) Patent omfalomezenterik duktus

98 – D

Urakus kanalı, intrauterin dönemin başlangıcında allantois kesesi ile mesane arasında bağlantı sağlayan bir yapıdır.
• Urakal divertikül: Kanalın mesane tarafı açık ise
• Urakal kist: kanalın her iki ucu kapalı ve kistik formda ise
• Urakal sinüs: Kanalın göbek tarafı açık ise
• Patent urakus: Kanalın her iki tarafı açık ise (bu durumda idrar gelebilir)

99. Disgenetik gonad zemininde gelişen, bilateral olma olasılığı en yüksek malignite aşağıdakilerden hangisidir?
A) Seminom
B) Yolk sac tümörü
C) Embriyonel karsinom
D) Koryokarsinom
E) Gonadoblastom

99 – E

• Testisin en sık malignitesi: Mikst tümör (Teratom+embriyonel karsinom)


• Testisin en sık pür/primer malignitesi: Seminom (en iyi prognozlu testis tümörüdür)
• İlk 2 yaş en sık pür/primer malignite: Yolk sac
• 50 yaş üst en sık malignite: Lenfoma
• Testisin en sık bilateral malignitesi: Lenfoma (testise en sık metastaz atan tümördür. Solid organ tümörü ise
prostat karsinomudur.)
• Testisin en sık bilateral pür/primer malignitesi: Seminom
• Bilateral olma olasılığı en yüksek malignite: Gonadoblastom
• İnmemiş testis ile ilişkisiz malignite: Leydig hücreli tümör (İnmemiş testiste en sık seminom görülür)

117 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

100. Otuz üç yaşında erkek hastada bahar aylarında gözlerde sulanma ve yanma batma nedeniyle Göz polikliniğine başvuruyor.
Periferik kanda hipereozinofili saptanan ve serum IgE düzeylerinde yükseklik saptanan olgunun; ayrıca çocukken astım
nedeniyle tedavi aldığı belirtiliyor. Fizik muayenede solda daha belirgin olmak üzere konjonktival hiperemi ve palpebral
konjonktivada belirginleşme, buna bağlı hafif ptozis saptanıyor. Cildinde kuruluk ya da kaşıntı saptanmayan olguda; en
olası tanı ve bulgu hangi seçenekte verilmiştir?
A) Anterior üveit-Köppe/Busacca nodülleri
B) Keratomalazi-Bitot lekeleri
C) Vernal konjonktivit-kaldırım taşına benzer dev papiller hipertrofi
D) Fliktenli konjonktivit-ip bulgusu
E) Atopik keratokonjonktivit-kalkanvari ülserasyonlar

100 – C
Vernal Konjonktivit
• Çocukları ve genç erişkinler
• Bahar nezlesi-fotofobi-yanma-batma-lakrimasyon
• Atopi birlikteliği
• Erkeklerde daha sık
• Periferik kanda eozinofili ve serum IgE
• Palpebral, limbal ve mikst tip
• Palpebral tutulumda kaldırım taşına benzer dev papiller hipertrofi (hafif ptozis yapabilir) ve limbus tutulumunda ise Trantas
noktaları unutulmamalıdır.

101. Göz küresinin pediatrik ve erişkin yaş grubunda görülen en sık maligniteleri (intraoküler malignite) hangi seçenekte sıra-
sıyla verilmiştir?
A) Hemanjiom-Skuamoz hücreli karsinom
B) Retinoblastom-Skuamoz hücreli karsinom
C) Retinoblastom-Malign melanom
D) Retinoblastom-Nevüs
E) Hemanjioblastom-Retinal anjiom

www.tusem.com.tr 118
Klinik Bilimler / T 47 - 3

101 – C
Pediatrik yaş grubunda en sık benign tümör:hemanjiom , malign tümör ise retinoblastomdur.
Erişkin yaş grubunda ise en sık benign tümör:nevüs, malign tümör ise malign melanomdur.
• Lütfen bulbus oculi-intraoküler (göz küresi) tümörü ile orbita (kemik boşluk) tümörlerini terminolojik olarak karıştırmayalım!
• Zira Orbitanın en sık malign tümörü pediatrik yaş grubunda Rabdiomyosarkom; Benign tümörü ise hemanjiomdur.
• Çocuklarda en sık görülen baş boyun tümörü hemanjiomdur. Eğer Konjenital boyun kitlesi der ise;Tiroglossal duct-kisttir.
• Erişkinde Orbitanın en sık malign tümörü ise metastazdır.

102. Aşağıdakilerden hangisi tükrük bezi tümörleri için yanlış bir ifadedir?
A) Tükrük bezi boyutu küçüldükçe, kitlenin malign olma olasılığı artar.
B) En sık görülen benign tümör, erişkinlerde pleomorfik adenom iken pediatrik yaş grubunda kapiller hemanjiomdur.
C) Tükrük bezi tümörlerinde histopatolojik tanı ve evreleme için operasyon öncesi genellikle biyopsi alınmaktadır.
D) Bilateral tutulumda lösemi ve lenfoma akılda tutulmalıdır.
E) Benign olmasına rağmen radyolojik ve klinik bulguları malignite ile karışan tümör warthin tümörüdür.

102 – C
• Tükrük bezi tümörleri benign/malign ayrımı yapılmaksızın genellikle cerrahi operasyon ile tedavi edildiklerinden pre-op biyopsi
tercih edilmez.
• Özellikle pleomorfik adenomda malign transformasyon “karsinoma ex pleomorfik adenom” ve cerrahi sonrası nüks gelişebile-
ceği akılda tutulmalıdır.

103. Otitis Media nedeniyle antibiyotik kullanım öyküsü olan 16 yaşındaki erkek hasta tedavinin 7. gününde sağ yüz yarımında
kızarıklık, sağ gözde şişlik ve yaygın baş ağrısı şikayetiyle acil servise başvurmaktadır. Yapılan muayenesinde timpanik memb-
randa bombeleşme, sol üst ve alt ekstremitede güçsüzlük ve sağ göz dibi ödemli (papil ödem) saptanmıştır. Nörolojik yakın-
malarının progresyonu üzerine acil serviste çekilen beyin BT (kontrastsız) incelemede sağ serebral hemisferde hemorajik
infarkt izlenmiştir.
En olası tanı nedir?
A) Menenjit
B) Beyin Apsesi
C) Subdural Ampiyem
D) İlaç Alerjisi
E) Dural Sinüs Tromboflebiti

119 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

103 – E
Soruda Serebral venöz dolaşımın geri dönüşümünde yetersiz kompansatuar yanıtla birlikte venöz hipertansiyon/parankimde ve-
nöz (hemorajik) infarkt tarif edilmiştir.(Beynin derin,süperfisiel ve dural sinüs yapıları birleşerek İnternal juguler ven aracılığıyla
drene olmaktadır.)
OTİTİS MEDİA KOMPLİKASYONLARI

Dikkat edilmesi gereken noktalar:


• En sık komplikasyon: Mastoidit
• En sık intrakranial komplikasyon: Menenjit
• En mortal komplikasyon: Beyin absesi

104. Sağ uylukta ağrı, kızarıklık, şişlik ve hareket kısıtlılığı nedeniyle acil servise başvuran 6 yaşındaki kız olguda akut faz reak-
tanlarının yüksekliği, röntgenogramlarda hafif periost reaksiyonu dışında herhangi bir bulgu saptanmamış ve osteomyelit
ön tanısı ile tedaviye başlanmıştır. Ancak tedavinin 18. gününde şikayetlerinin gerilememesi üzerine olgu tekrar hastane-
ye başvurmuştur. Güncel X-Ray incelemesi aşağıda verilen olguda en olası tanı nedir?

A) Kondrosarkom
B) Osteosarkom
C) Ewing sarkomu
D) Sinovyal sarkom
E) Kondromiksoidfibrom

www.tusem.com.tr 120
Klinik Bilimler / T 47 - 3

104 – C
Osteomyelitin ; Ewing sarkomu ile klinik olarak karışabileceği kesinlikle unutulmamalıdır.
Ewing Sarkomu
• Pediatrik yaş grubunda sıklıkla femurdan köken alan diafiz yerleşimli;lameller-soğan zarı tarzı reaksiyon,küçük-yuvarlak hücreli
tümördür.
• En sık akciğere metastaz yapar ve radyosensitiftir.
• Patolojide PAS(+) glikojen, Horner-wright rozetleri ve t(11;22) potansiyel soru adayı bilgilerdir.

105. Sekiz yaşında bisikletten düşme nedeniyle Acil Servise başvuran olguda sol ayak bileğinde ağrısı, eklemde şişlik, krepitasyon
ve hareket kısıtlılığı nedeniyle çekilen AP ayak bileği eklem grafisi aşağıda verilmiştir.
Aşağıdaki X-RAY görüntülemedeki fraktür Salter Harris sınıflamasına göre kaçıncı tip olarak ifade edilebilir?

A) Tip 1
B) Tip 2
C) Tip 3
D) Tip 4
E) Tip 5

105 – D
EPİFİZ KIRIKLARI (SALTER HARRİS SINIFLAMASI)

121 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

106. İnternal iliak arterde ve distal dallarında trombotik oklüzyon ve ateroskleroza sekonder impotans gelişimi ile karakterize
tablo aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lemierre sendromu
B) Tolosa Hunt sendromu
C) Leriche sendromu
D) May Thurner sendromu
E) Renal Nutcracker sendromu

106 – C

• Lemierre sendromu: Derin baş-boyun enfeksiyonlarında İnternal Juguler ven trombozu(+)


• Tolosa Hunt sendromu: Kavernöz sinüsün aseptik tromboflebiti(+)
• Leriche sendromu: Abdominal aorta distali ve iliak arterlerde trombotik oklüzyona sekonder ,kladikasyo,impotans
ve femoral arterlerde palpasyonla nabız yokluğu ile karakterize sendrom(+)
• May Thurner sendromu: Sağ ana iliak arterin,Sol ana iliak vene basısı sonucu sol alt ekstremitede venöz-staz
bulguları(+)
• Renal Nutcracker sendromu: Genellikle Sol renal venin Aorta ve SMA arasında sıkışmasıyla karakterize sol gonadal
(ovarian ya da testicular) ven ve pelvis sol yarımındaki venöz yapılarda dilatasyon ile karakterize sendrom (+)

107. Denizde boğularak ölen bir kişide Adli tıp Uzmanı bulgu ararken özellikle hangisine dikkat etmelidir?
A) Koltuk altı ve kasık bölgesinde çamur-kum bulunması
B) Ölü renklerinin oldukça soluk olması
C) Burun etrafında mantar köpüğü
D) Meme çizgisi üzerinde peteşial kanama alanları
E) Çikolata renginde lekelerin olması

107 – C
• Suda boğulmanın, oldukça değerli tanı koyduran bulgusu ağız ve burun kenarında bazen hafif kanla bulaşık bir köpük (Mantar
köpüğü) olmasıdır.
• CO zehirlenmesinde kiraz kırmızısı lekeler, Potasyum klorat zehirlenmesinde çikolata renginde lekelerin olabileceğini;
• Abondan kanamalarda ölü lekelerinin soluk olabileceğini,
• Asılı kalmış cesetlerde eldiven çorap tarzında morluklar potasniyel adli tıp sorusu adaylarıdır.

www.tusem.com.tr 122
Klinik Bilimler / T 47 - 3

108. Acil servise inme (stroke) kliniğiyle başvuran 70 yaş aterosklerotik bir olguda ilk istenmesi gereken nöroradyolojik tetkik
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karotis doppler US
B) Kontrastsız Beyin BT
C) Beyin BT anjiografi
D) Diffüzyon MR
E) Perfüzyon MR

108 – B
Klasik bir soru
• Stroke kliniği ile Acil servise başvuran olgularda ilk istenmesi gereken tetkik hemoraji ekartasyonu nedeniyle Kontrastsız Beyin
BT’dir. Hemoraji mevcut ise olası anevrizma ya da aktif kontrast madde ekstravazasyonu değerlendirilmesi amacıyla Beyin BT
anjiografidir.
• Eğer %80 tabloda olduğu gibi iskemik inme ise Kontrastsız Bryin BT ilk 24 saat sıklıkla negatiftir yani Normal. Bir sonraki aşama
diffüzyon mr iken; İnmeyi en erken-hızlı gösteren tetkik ve özellikle korunabilir alan-penumbra tayini için çekim Perfüzyon
Mr’dır. Ülkemiz şartlarında Acil servis hekimleri tarafından stroke protokolü pratik anlamda Kontrastsız beyin BT ve daha son-
rasında diffüzyon MR ikilisinden oluşmaktadır.

109. Fetal dolaşım sisteminde aşağıdakilerin hangisinde oksijen satürasyonu en yüksektir?


A) Vena kava inferior
B) Ductus Arteriosus
C) Sağ Ventrikül
D) Sol Ventrikül
E) Arteria Umblicalis

109 – D
Fetal dolaşımda oksijen satürasyonun sırayla en yüksek olduğu yapılar.

123 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

110. Vajinal doğum sırasında fetusun yaptığı kardinal hareketlerden olan fleksiyon manevrası aşağıdakilerden hangisinin ger-
çekleşmesini sağlar?
A) Biparyetal çapla orta pelvisi geçmek
B) Suboksipitobregmatik çapı elde etmek
C) Omuz doğmasını sağlamak
D) Dış rotasyonu kolaylaştırmak
E) İç rotasyonu sağlamak

110 – B
FETUSUN KARDİNAL HAREKETLERİ
• Angajman
• İniş
• Fleksiyon
• Fleksiyonla şekilde görüldüğü gibi oksipitofrontal çap suboksi-
• iç rotasyon
bitobregmatik çapa dönüşür
• Ekstansiyon
• Bu sayede suboksipitobregmatik çap olan başın en küçük
• Dış rotasyon çevresi sağlanır.
• Atılım

111.
I. Kızamık
II. Varicella-zoster virüs
III. İnfluenza virüs
Gebelerde yukarıdaki ajanlardan hangilerine karşı aşılama kontrendikedir değildir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve II
E) I ve III

www.tusem.com.tr 124
Klinik Bilimler / T 47 - 3

111 – C
Grip aşısı gebelere önerilmektedir.

CANLI VİRÜS AŞILARI KOTRENDİKEDİR


– Kızamık
– Kızamıkcık
– Kabakulak
– Varicella-zoster

112. İki hafta önce yapılan ultrasonografide intrauterin 16 haftalık, tekil kalp atımı olan gebelik saptanan kadın hasta, yoğun vaji-
nal kanama ve ağrı nedeniyle acil servise başvuruyor. Öyküsünde parça düşürme hikayesinin olmadığı tespit ediliyor.Yapılan
sonografik incelemede, 18 haftalık kalp atımı pozitif olan tekil gebelik, plesental anterior yerleşimli olarak izleniyor. Spekü-
lum muayenesinde serviksin dilate olduğu ve serviksten feto-plesental parçaların sarkmadığı görülüyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Abortus imminens
B) Abortus insipiens
C) Komplet abortus
D) İnkomplet abortus
E) Missed abortus

112 – B
Abortus İncipiens (kaçınılmaz düşük) İnkomplet abortus
• Düşük kaçınılmazdır • Abort gerçekleşmiştir ancak bir kısmı uterin kavitede kalmıştır
• Ağrı çok şiddetlidir • Parça düşürme hikayesi vardır
• Vajinal kanama fazladır ek olarak servikal kanalda açılma vardır • Kanama ve ağrı şiddetlidir
• Parça düşürme öyküsü yoktur • Hemen D&C yapılır

113. Hidrops fetalisi olan 17 haftalık bir gebede fetal aneminin non-invaziv olarak tespit edilmesinde kullanılan yöntem aşağı-
dakilerden hangisidir?
A) Umblikal arter doplerinde diastolik akım kaybı
B) MCA(orta serebral arter) Dopler ile pik sistolik kan akım hızı MoM değeri takibi
C) Kordosentez ile Fetal hematokrit tayini
D) Ductus venosus dopler ile ters a dalgasının görülmesi
E) Umblikal venöz doplerde trifazik akım görülmesi

113 – B
Derslerimizde sıkça vurguladığımız bir bilgi. Fetal Aneminin despitinde ortaserebral arter(MCA) dopleri kullanılmaktadır.
Kordosentez ile Fetal hematokrit tayini—invaziv bir testtir.

125 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

114. 31 yaşındaki G2P1A0Y1 olan anne adayı rutin kontrol için başvuruyor. İlk gebeliğinin sorunsuz tamamladığı ve mevcut gebeliği
için ilk başvurusu olduğu öğreniliyor. Ultrasonografide 20haftalık canlı gebelik görülüyor. Kan tetkiklerinde, kan grubu A Rh(-)
ve eşinin kan grubu ise B Rh(+)olarak saptanan hastanın indirek Cooms testi pozitif, anti-D antikor titresi 1/8 olarak bulunuyor.
Bu aşamada hastaya uygulanabilecek en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anti- D nötralizan antikor enjeksiyonu
B) Anti-D antikor titre takibi
C) Amniyotik sıvı bilirübin seviyesi analizi
D) MCA Dopler ile pik sistolik kan akım hızı MoM değeri takibi
E) Kordosentez ile fetal hemoglobin tayini

114 – B
Sensitize olmuş Rh(-) annenin takibi
• Gebelik süresince 16-18 haftadan sonra her 4 haftada bir IDC testi yapılır
• 1/16 nin altındaki titrelerde anti-D titre takibi yapılır
• Eğer titrasyon artarsa sonografik inceleme ve amniosentez yapılmalıdır
Benzer soru yakın zamanda TUS ta sorulmuştur. Önceki TUS larda hep sensitize olmamış annenin takibi ile ilgili sorular gelirken bu
TUS ta sensitize olmuş anne ile ilgili soru gelmiştir.

115. 60 yaşında Postmenopozal hasta batın da ve toraksta asit, Sonografide sağ adnekste 10cm düzgün sınırlı solid kitle tespit
ediliyor. Parasentez ile yapılan sitolojik incelenede malignite izlenmiyor ve CA-125: 23 IU/dl olarak tespit ediliyor.
Bu hasta ile ilgili en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Meigs sendromu
B) Gorlin sendromu
C) Lynch-2 sendromu
D) Cowden sendromu
E) Li-Fraumeni sendromu

115 – A
Overin seks-kord stromal tümörlerinden olan fibromun Meigs sendromu ile olan birlikteliği TUS’ta sorgulanan bir bilgidir.

Meigs sendromu
Overde fibrom
Asit
Hidrotoraks

116. Aşağıdaki hangisi pelvik organ prolapsusuna(POP) karşı en etkili rolu oynayan kastır?
A) Gluteal kas
B) Obturator kas
C) Pubokoksigeus kası
D) Eksternal anal sfinkter kası
E) İnternal anal sfinkter kası

www.tusem.com.tr 126
Klinik Bilimler / T 47 - 3

116 – C
Levatör ani pelvik diaframın temel kasıdır. Temelde 3 ana anatomik bölümü vardır.
1. Pubokoksigeus kası(bununda 3 parçası var. puboperinealis, pubovajinalis, puboanalis) en büyük parçasıdır.
2. Puborektalis kası
3. İleokoksigeus kası
M. Levatör Ani
• Pelvik relaksasyona karşı en etkili rol oynayan kastır
• Miksiyon ve defekasyona yardımcı,
• M.puborektalis fekal kontinansa yardımcı,
• Doğum sırasında bebeğin başını destekler

117. Evli ve iki çocuklu 35 yaşındaki hasta, bir haftadır devam eden vajinal akıntı şikayetiyle başvuruyor. Akıntının köpüklü sarı-
yeşil renkli olduğu ve beraberinde idrar yaparken yanma şikayeti olduğu ifade ediliyor. Vajinal pH>4.5 olarak tespit ediliyor.
Muayene sırasında vajina ve servikste subepitelyal kanama odakları görülüyor.
Aşağıdaki etkenlerden hangisinin be enfeksiyona neden olma olasılığı en yüksektir?
A) Candida albikans
B) Streptokokal vajinit
C) Herpes simplex
D) Gardnerella vajinalis
E) Trichomonas vaginalis,

117 – E
Trikomonas Vajiniti
• Cinsel yolla bulaşan hastalık grubundadır
• Ancak nemli havlu, klozet kapağına ile de bulaş olabilmektedir
• Anaerobik, 4 adet flajellası bulunan, sadece trofozoit formu olan bir protozoondur
• En sık kötü kokulu, bol miktarda, köpüklü, yeşilimsi akıntı ve kaşıntı yapar
• Mukoza kırmızı ve ödemlidir
• Mukoza altı kanamalardan dolayı Colpitis macularis= strawberry cervix=Çilek serviks görünümüne neden olur
• PH yükselmiştir
• Dizüri ve disparoni yapabilmektedir

118. Elli beş yaşındaki kadın hasta idrar kaçırma şikayetiyle başvuruyor. Sıkıştığında yetişemeyip kaçırdığını ve gün içinde sık sık
idrara çıktığını, bunun yanında gülerken, öksürürken ve hapşırırken de idrar kaçırdığını ifade ediyor. Jinekoloji muayenede
pelvik bir patoloji görülmüyor. Üriner sisteme ilişkin görüntüleme ve laboratuvar incelemeleri normal bulunuyor.
Bu hastada ek inceleme yapmaksızın en olası ön tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Stres inkontinans
B) Taşma tipi üriner inkontinans
C) Mikst tip üriner inkontinans
D) Aşırı aktif mesane
E) İntrensek sfinkter yetmezliği

127 www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 47 - 3

118 – C
Temel olarak 3 tip idrar kaçırma vardır.
1. Stres inkontinanas: Oksürmek,gülmek veya hapşırmak gibi intraabdominal basıncın arttığı durumlarda meydana gelir. Bu tip
bir inkontinanasın temel tedavisi Cerrahidir.
2. Urge(aşırı aktif mesane) inkontinanas: Sık sık idrara çıkmak, lavaboya yetişmeden idrar kaçırmak, gece sık sık idrara çıkmak.
Bu tip inkontinanasın temel tedavisi medikal(anti kolinerjiklerdir)
3. Mixt tip( hem stres hemde urge komponenti olan) inkontinanas.

119. Boyu ve kilosu yaşına uygun 17 yaşındaki kız hasta, meme gelişiminin yeterli olmadığı düşüncesi ve adet görmeme şikayetiyle
getiriliyor. Laboratuvar incelemesinde, FSH düzeyi 2,5 mlU/mL, LH düzeyi 3,5 mIU/mL olarak saptanıyor. Kranial ve pelvik
manyetik rezonans görüntülemede karanial patoloji izlenmiyor, uterus ve overlerin gelişimi normal izleniyor. Hastanın kar-
yotip analizi 46,XX olarak rapor ediliyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağılardakinden hangisidir?
A) Fonksiyonel GnRH yetmezliği
B) Aromataz eksikliği
C) 17α –hidroksilaz eksikliği
D) 46XX saf gonadal disgenezi
E) Müllerian agenezi sendromu

119 – A
Hipogonadotropik amenore( FSH<5, LH<5)
1. Fizyolojik (Yapısal) Gecikme (En sık)—puberte tarda(fonksiyonel Gnrh eksizkliği)
2. Kallmann Sendromu(2. en sık)
3. Stress / Kilo kaybı / Anoreksia nervosa
4. Konjenital yetmezlik sendromları
A) İzole GnRH yetmezliği
B) Hipopitüitarizm formları
C) Konjenital SSS defektleri
1. Kazanılmış anatomik lezyonlar
2. Prolaktin salgılayan adenoma
3. Kraniofarinjioma

120. Postmenopozal hormon replasman tedavisi(HRT) aşağıdaki kanserlerden hangisinin riskini azaltır?
A) Over kanseri
B) Serviks kanseri
C) Endometrium kanseri
D) Kolon kanseri
E) Vulva kanseri

120 – D
Postmenopozal HRT’nin azalttığı temel iki durum TUS için önemlidir
Kalça kırığı
Kolorektal Kanserler

www.tusem.com.tr 128

You might also like