Professional Documents
Culture Documents
Soğuk bir günde soba ateşinde ısınırken sırtınızı sobaya dönseniz çıkan kıvılcım elbisenizi
tutuştursa yansanız, ağrı olmasa sadece yanık et kokusunu aldığınızda müdahale edebilirsiniz.
“Ağrı vücudun korunma mekanizmalarından biridir.” Ağrı bir semptom olduğu gibi aynı
zamanda sizi durduran bir emniyet butonudur. “Dur zorlama” İnsanlar ağrıyı farklı farklı
algılarlar. Diğer bir özelliği ve son özelliği ağrının kolaylıkla ölçülemeyen öznel, kişisel bir
duygu olmasıdır. Ağrı, sonuçta başta beyin olmak üzere vücudun birçok sisteminin içine
girdiği ve değerlendirdiği çok karmaşık bir olay olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ağrının uzaması insanda kişilik değişikliklerine, farklı bozukluklara da yol açabilmektedir.
Sosyal bir kişilik sergilerken ağrı yaşamında kısıtlamalara neden olursa içe kapanık bir tavır
sergileyebilir. Hatta yol açtığı psikolojik, fizyolojik, patolojik, sosyolojik değişimlere ek
olarak cinsel işlev bozukluklarına da yol açabilir.
Hastada ani başlayan ağrılarda terleme, kan basıncının yükselmesi yada düşmesi, nabız/
solunum hızlanması gibi değişiklikler ortaya çıkabilir.
Ağrının birinci özelliği organik bir nedene/ tahribata bağlı olup olmaması değildir. Hasta bunu
ağrı olarak nitelendirir. İkinci özelliği, geçmişte insanın yaşadıkları ile doğrudan bağlantılı
olmasıdır. İnsanın kültürel özellikleri, yaşam biçimi, bulunduğu çevre, aldığı eğitim, cinsiyeti,
dili, dini ve birçok diğer inançları da etkili olmaktadır.
Ağrılı hasta bir an önce yaşamını zindana çeviren bu durumdan kendini kurtarmaya çalışır. Ne
duyarsa uygular. Bu da onu kısır bir döngü içine sürükler. Hastanın ayrıntılı olarak tıbbi,
fiziksel, emosyonel yönden değerlendirilmesi gerekir.
“Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan veya
olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, hoş olmayan özel bir
duyudur“.
Basit bir iğne batmasından kurşunlanmaya kadar geniş bir ranjda ağrı hissi oluşabilir. Ağrılı
bir uyaranın vücuda ilk temasında ciltte bulunan ağrı algılayıcıları, nosiseptörler tarafından
algılanır. Deri yüzeyinde ısı için, basınç için, kimyasal maddeler için olduğu gibi ağrı için de
algılayıcı küçük hücreler vardır. Bu algılayıcıların ağrı ile uyarılması sonucunda deriden
beyne doğru olan yolculuk başlar.
Darbe oluştuğunda ve sonrasında ciltte kızarıklık ya da şişlik meydana gelir. Darbe dokuda
harabiyet meydana getirir. Cilt ve cilt altından salgılanan çeşitli maddelerce şişlik ve
kızarıklık oluşur. Darbenin hem kendisi hem de salgılanan bu maddeler ağrı reseptörlerini
hassas hale getirir.
Vücuttaki tüm sistemleri beyin idare ederken sinir ağını kullanır. Ağrı reseptörleri de sinirler
ağına bağlıdır. Uyarıyı alan sinir lifi ağrı bilgisini önce omuriliğe oradan da beyne doğru
iletmeye başlar. Vücudumuzda her bilgi için onu taşımaya hassas özel sinirler vardır. Örneğin
basınç hissini taşıyan sinir ile ağrıyı taşıyan sinir lifi genellikle aynı değildir. Sinir lifleri kendi
içlerinde A, B, C ve D olarak sınıflandırılırlar. Ağrı bilgisini genellikle A ve C sinir lifleri
taşır.
Sinir liflerinin ağrı bilgisini beyne doğru taşıması oldukça kısa zamanda gerçekleşir. Artık
Reseptörlerden alınan bilgi A ve C sinir lifleri ile omuriliğe ulaşır.Ancak sürekli olarak
uyaran altında kalırlarsa beyninizin sürekli olarak hissedeceği biçimde ağrı bilgisi beyne
taşınır.
Ağrı ileten lifler
• A lifler: miyelinli ve uyarıyı hızlı iletir, bu liflerle kesin ve lokal ağrılar iletilir (Akut, yoğun
ağrı iletimi)
• C lifler: miyelinsiz, uyarılar yavaş, bu liflerle ağrı dağınık, sürekli, donuk, sızı veren, yanma
şeklinde, (zonklama, kronik ağrı iletimi)
Dorsal boynuzdan salınan substant P'ye ilaveten C lifleri transmitterleri (glutamat, aspartat,
kalsitonin) gen ilişkili peptid (CGRP) ve nitrik oksit salar. Nitrik oksitin gerçek rolü tam
olarak anlaşılamamıştır fakat pek çok yerlere ilaveten sinapsın diğer taraftan da üretildiği
bilinmektedir
Nitrik Oksitin rolünün belirlenmesi, enflamatuar hastalıklar, ağrı, nörolojik hastalıklar, şok,
ateroskleroz, kanser tedavisinde alternatif yöntemler sunabilir. Eğer bir uyarı dorsal
boynuzdaki sinapsa 3 dakikadan daha sık aralıklarla iletilirse, post-sinaptik elektrik deşarj
daha fazla uzar. Bu da ağrının şiddetinde artışla sonuçlanır. Temporal sumasyon, WİND-UP
olarak anılır. https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2666354621001642
Beyin, Sinir Ağı ve Ağrı (Nöromatriks)
Vücudumuzun ağrı deneyimini açıklarken kullanırız. Genetik olarak yapılanmış sinir
çekirdeklerinden oluşan bir matrikstir. Zamanla, alınan uyaranlarla, deneyimlerle
şekillenmektedir. Tüm bunlar nöromatriksi oluşturmaktadır. Bu sürecin sonunda kişinin sinir
imzası ortaya çıkar. Kişinin ağrı ağı, nöromatriksin mimarisiyle şekillenir. Mimariyi genetik,
kronik, fiziksel, psikolojik stresörler belirlemektedir.
https://www.raynersmale.com/blog/2014/4/22/the-pain-neuromatrix
Nöromatriksin şekillenmesinde insanın geçmişinin bilinmemesi ağrı tedavisinde yaşanılan
eksiklikleri, yetersizlikleri açıklamaktadır.
Temel bilimler ile klinik araştırmalar arasındaki uçurumun nedeni budur. Temel bilimlerde
yapılan araştırmaların ağrı bilimine getirdiği sayısız yararlar olmuştur. Hücre ve genetik
boyutta birçok bilginin son yıllarda açığa çıkmasını sağlamıştır. Ancak tüm bunlara karşın
hala eksik olan bir şey var. Yapılan hayvan araştırmalarında nöromatriksin muazzam mimarisi
eksik kalmaktadır. Hayvanlarda yapılan çalışmalar klinik ağrının küçük bir kısmını
yansıtmaktadır. https://gfycat.com/everlastingaltruisticbaiji
Bugün kullanılan birçok tedavi yönteminin bazı hastalarda işe yararken diğerlerinde etki
göstermemesinin temeli buna dayanır.
Nöromatriks teorisi, profesyonellerin ağrıya yaklaşım vizyonunu genişletmiştir. Stres ve
psikolojik etkenler ağrıyı etkiler. Bunun nasıl şekillendiği nöromatriks teorisi ile
açıklanmaktadır. Vücutta bir harabiyet meydana geldiğinde bilgi ,beyne iletilir. Uyaran
nedeni ile vücudun dengesini sağlamak için bir dizi süreç başlar. Stresin artması bağışıklık
sistemini inhibe eder, baskılar. Ağrı sendromu olan otoimmün hastalıklarda (Skleroderma,
multiple skleroz, romatoid artrit gibi bazı hastalıklarla ) ağrı ve stres arasında bir ilişki vardır.
Sonuç olarak nöromatriks dengeyi sağlayan olaylarda bir yetersizlik meydana geldiğinde
yapısal bir değişime uğrar. Bu değişimin anlamı, bir çeşit terör odağı haline gelmesi olarak
düşünülebilir. Nöromatriksin bu yapısı, tedavi edilemeyen, kişiden kişiye farklı yanıtlar
alınan ağrı sendromlarını yaratır.
Nosiseptörlerin uyarılması ile ağrı iletimi:
– Ağrı lifleri
– Substensia gelotinoza
– Talamus
– Hipotalamus
– Beyin sapı
– Retiküler formasyon
– Paryetal ve frontal korteks http://www.rnceus.com/ages/how2.htm
Ağrıda Beynin Rolü
Bugüne değin harabiyet ve ağrı arasında basit bir ilişki kuran psikofiziksel kuramlarla
ilerledik. Vücudun genetik olarak belirlenmiş şablonu, sinirsel, hormonal mekanizmaları ağrı
sürecinde aktif yer alır. Psikolojik faktörler ise, ağrıya karşı reaksiyon değil, ağrının bir
parçası olarak kabul edilir. Descartes’a göre ağrı, basitçe beyne ulaşan bir uyaran olmasıdır.
İki aşamalıdır. Hasardan sonraki birinci aşama uyaranların beyne ulaşması iken ikinci
aşamada beynin içinde bilinçli bir deneyim haline gelmesidir. Beynin içindeki bu öznel
algılamaları ruh ile açıklamıştır. Günümüzde ise, beyinde hangi kodları, hangi kalıpları
algılamaları tetikler. Bu algılar, hangi duygu ve düşünceleri üretir. Ağrı devrimi bu boyutta
incelenir. https://www.semanticscholar.org/paper/Theories-of-pain%2C-up-to-Descartes-and-
after-what-do-Burmistr/d3d72077a4cc5bf41eb523fa9d73259e610f818d
Ağrının algılanmasında beynin rolü görüntüleme teknikleri ile de gösterebilmektedir. Pozitron
emisyon tomografi ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme teknikleri
kullanılmaktadır. Görüntüleme esnasında insanlardaki ağrı deneyimi görüntülenmektedir.Bu
teknikler sayesinde beyinde ağrı sırasında neredeyse bütün beynin işin içine girdiği
gösterilmektedir. Gelecekte genetik çalışmaların da ışığında bilgisayar modelleri, sistem
analizleri ve matematik kavramları da kullanarak beyindeki bu gizem çözülecektir.
Pat Wall verdiği son konferanslarından birinde bu olguyu şu cümle ile açıklamıştı: “Ağrılı
beyin artık normal bir beyin değildir”.
Nöromatriks ağ içinde bir mimari yapıda değerlendirilmesi, genetik yapının da ele
alınmasını gerektirmektedir.
Genetik çalışmalar
Araştırmalar iki yönde sürmektedir. Birincisi hangi süreçlerde yer alır. İkincisi ağrıya
duyarlılık konusunda bireysel farklılıklar. Ağrıya duyarlı genler ağrıya yanıtı etkileyebilir.
Ağrıya duyarlı genlerde hastalığa duyarlı genlerin birbirinden ayırt edilmelidir. Migren gibi
nedeni belli olmayan hastalıklarda ağrıya duyarlı genler ön plana çıkarken, diyabetik nöropati
gibi durumlarda hastalığa duyarlı genler öne çıkar. Ek olarak genetik yapılar analjeziklere
karşı duyarlılığı da etkiler. Bazı hastaların analjeziklere karşı dirençli olmasını genetik
duyarlılıkla açıklamak mümkündür.
Ağrı mekanizmasının bilinmesi yanı sıra kullanılacak tedavi yöntemlerini de belirler. Ağrının
tedavisinde ağrıya göre farklılıklar olacaktır. Bir hasar ya da enfeksiyondan sonra başlayan
akut ağrının yaşamsal bir değeri vardır. Alarm sistemi olarak çalışır. Hastanın bir daha aynı
hasara maruz kalmasını engelleyen bir uyarı/alarm sistemidir. Kronik ağrı ise farklıdır. Hiç bir
yararlı amacı yoktur hatta tümüyle yıkıcıdır. Kanser, artrit gibi kronik hastalıklarda vücut
dokularında yıkıma bağlı olarak ortaya çıkar.
Hasar / patoloji ile orantılı olmayan diğer ( trigeminal nevralji, postherpetik nevralji, pelvik ve
ürogenital ağrılar, baş ağrıları, miyofasyal) ağrılar hala hepimiz için önemli sorun
oluşturmaktadır.
“Ağrı eşittir ağrı kesici bir tedavi yöntemi” doğru değildir. Öncelikle her iki boyutun da
mekanizmalarının gözden geçirilmesi gerekir.
12 Ekim 2005’te Cenevre’de Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Uluslararası
Ağrı Araştırma Teşkilatı (IASP) ve onun Avrupa Federasyonu (EFIC) tarafından düzenlenen
ortak basın açıklamasında kronik ağrıyı başlı başına bir hastalık olarak kabul etmiştir. Ağrı
tedavisi bir insan hakkıdır.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, anatomik, etiyolojik, süre ve patofizyolojik sınıflandırmalar en
sık kullanılan sınıflandırma sistemleridir.
Ağrının sınıflandırılması
1. Nörofizyolojik mekanizmalara / Patofizyolojik Sınıflandırma ağrı oluşumu sırasında
ağrıya neden olan patofizyolojik mekanizmaya dayanmaktadır. İki ana patofizyolojik yol
nosiseptif ve nöropatik mekanizmalıdır.
a. Nosiseptif
b. Nöropatik (nonnosiseptif) : * Santral, * Periferik
2. Süreye göre, kişinin ağrıyı yaşadığı süreye göre yapılır. Süreye göre İki temel
sınıflandırma akut ve kronik ağrıdır.
a. Akut
b. Kronik
3. Etyolojik faktörlere göre, daha çok kanserli yada kanserli olmayan olarak ayrılır.
a. Kanser ağrısı
b. Postherpetik nevralji
c. Orak hücreli anemiye bağlı ağrı
d. Artrit ağrısı
4. Ağrı bölgesine/ anatomisine göre, vücutta ağrının hissedildiği belirli bölge veya
bölgeleri tanımlar.
a. Baş ağrısı
b. Yüz ağrısı
c. Bel ağrısı
d. Pelvik ağrı
Ağrı Değerlendirmesinde Ağrı Tanılama Formu, Ağrının yeri, Ağrının şiddeti (sayısal
skalalar),Ağrının niteliği, Başlangıcı, süresi, değişiklikler ve ritm, Ağrıyı ifade etme yolları,
Ağrıya yol açan, artıran ve azaltan faktörler ve ağrının etkileri dikkate alınır.
Günümüzde Ağrı Ölçeklerini hesaplayabilmek için farklı ölçekler bulunmaktadır. Ağrı
ölçümünde bir çok tek ve çok boyutlu ölçek kullanılır. Ağrının tipi, hastanın, ölçeği
kullanacak hekim/hemşirenin özelliği birçok faktörün kullanılacak ölçeği belirlemede
etkilidir.
Tek Boyutlu Ölçekler Çok Boyutlu Ölçekler
• Sözel kategori ölçeği • Mc Gill Melzack Ağrı Soru Formu
• Sayısal ölçekler • Dartmount Ağrı Soru Formu
• Görsel Kıyaslama Ölçeği (GKÖ) • West Haven-Yale Çok Boyutlu Ağrı Çizelgesi
• Burford Ağrı Termometresi (BAT) • Anımsatıcı Ağrı Değerlendirme Kartı
• Wisconsin Kısa Ağrı Çizelgesi
• Ağrı Algılama Profili
• Davranış Modelleri,
MCGILL-MELZACK
AĞRI SORU FORMU
Hastanın Adı:........................................
Yaşı:...........
Dosya No:..................Tarih:..............................
Klinik Sorun : ...........................................
Tanı :.....................................................
Analjezik (Şayet verilmişse)
1.Tipi:.......................................................
2.Dozu:.....................................................
Hastanın algılama ölçütü: En iyi tahmini belirtilen sayıyı daire içersine alın.
1 (düşük) 2 3 4 5 (yüksek)
Bu ölçek; ağrınıza ilişkin bize daha fazla bilgi vermek üzere hazırlanmış olup dört bölümden
oluşmuştur. (1) Ağrınızın yeri (2) Özelliği (3) Zamanla ilişkisi (4) şiddeti
Şu anda bizce ağrınızı nasıl hissettiğiniz çok önemlidir. Lütfen her bölümün başında bulunan
açıklamaları izleyiniz.
Nöropatik ağrı, nörolojik bir yapı veya işlevin değişmesiyle ortaya çıkar. Nöropatik
ağrının nosiseptif ağrıdan en belirgin farkı, nosiseptif uyarının sürekli olmasıdır. Sorunu
başlatan fonksiyon bozukluğudur. Sinir mekanik olarak duyarlı hale geldikten sonra ektopik
bir uyarı yayar. Büyük ve küçük lifler arasında çapraz bir iletişim oluşur. Bu arada merkezi
işlevlerde bir hasar oluşur.
Santral nöropatik ağrı: Ağrıya yol açan bir lezyon vardır. Merkezi sinir sisteminde
talamik ağrı, inme sonrası ağrı, parapleji sonrası ağrı, kuadripleji sonrası ağrı gibi. Bu ağrı
sendromlarının tedavisi çok zorludur.
Periferik nöropatik ağrı: İnatçı ağrılı durumlardan sorumlu bir lezyon olduğu
ağrılardır.Periferik sinir sisteminde postherpetik nevralji, diyabette görülen ağrılı nöropatiler
gibi
c.Deafferantasyon ağrı: Periferik ve santral sinir sistemi yaralanmaları sonucunda
somatosensoriyel uyaran iletiminin merkezi sinir sistemine gidişinin kesilmesi ile ortaya
çıkar. Talamik ve fantom ağrıları.
d. Reaktif ağrılar :Motor ya da sempatik afferentlerin refleks aktivasyonuyla nosiseptörlerin
uyarılması sonucu oluşur. Miyofasyal ağrı örnektir.
e. Psikojenik Ağrı: Anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunlarda doku varmış gibi
algılar. Psikojenik ağrı tanısını koymadan önce; somatik patoloji net bir şekilde ekarte
edilmelidir. Tanı koyarken diagnostik sinir bloğu yanında DSM-IV klasifikasyonundaki
ağrının belirgin bir faktör olduğu psikolojik ve psikiyatrik durumlar da göz önüne alınmalıdır.
2. Süreye göre ağrının sınıflandırılması:
a. Akut ağrı: Daima nosiseptif nitelikte olup, vücuda zarar veren bir olayın varlığını
gösterir. Neden olan lezyon ile ağrı arasında yer, şiddet ve zaman ilişkisi vardır.
Travma, enfeksiyon, doku hipoksisi vb.gibi durumlarla varlığını gösterir.
b. Kronik ağrı: 3-6 ay gibi ağrının geçmemesi ile kişinin hayat kalitesini değiştiren
davranışlarını, psikolojisinin etkilenmesi ile sempatik ve nöroendokrin fonksiyonların
katıldığı komplex bir tablodur.
3. Kaynaklanan bölgeye göre;
a) somatik,
b) viseral
c) sempatik
d) periferik olarak 4 şekilde incelenmektedir
Ağrı lokasyonunda birçok sistemin ele alınması önemlidir. Örneğin; visseral bölge otonom
sinir sistemi ile birçok değişimi ardından getirebilmektedir. Ağrı sınıflandırmasında ağrı
lokasyonu da büyük bir öneme sahiptir.
Başka bir sınıflandırmada normal fonksiyon gösteren sinirler ile patoloji sonrası fonksiyonları
değişen sinirler arasındaki farka göredir.
Derin ağrı: Liflerin sonlarının kimyasal maddelerle uyarılması, kas liflerinin gerilmesi gibi
mekanik etkiler sonrası görülür: Eklem, tendon, kas ve fasyadan kalkan uyarılar, cilttekine
benzer olarak ince liflerle taşınır, yine aynı yollarla iletilir. Genellikle künt ve zonklayıcı
tiptedir. İyi lokalize edilemez. Ağrı yayılma eğilimindedir.
Yüzeyel ağrı:Deri ve mukozadan köken alan ağrıdır.
Yansıyan ağrı : Bazı organ ve derin dokulardan kaynaklanan ağrılar, uyarı yerinden farklı bir
yerde duyulabilir. Birçok dermal ve visseral afferent lifin, ağrı yolu üzerinde aynı ikinci nöron
üzerine konverjansı ile açıklanmaktadır. Kardiyak ağrının sol kola, diyafragmatik ağrının sol
omuza yansıması gibi.
Tetik noktaları (Trigger alanlar, Miyaljezik noktalar): Akut yaralanmalarda yaralanma
bölgesi dışında menşeilidir.Cilt, kas ve bağ dokusunda küçük, yuvarlak, hipersensitif
alanlardır. Yansıyan ağrı ile yakından ilgilidir. Sıklıkla miyofasyal yapılarda görülür. Bir
kasta derin, ağrıyan ağrı, devam eden veya kötüleşen ağrı, bir kasta hassas bir düğüm (tetik
nokta) sendrom belirtisidir.
Ağrı nedeniyle uyku zorluğu meydana gelir. Bu noktalar basınç, iğneleme,hareket, gerilme,
ağrı sıcak veya soğukla aktive olur. Kas-iskelet sistemindeki bir çok tetik noktasının
yerleşimi, klasik akupunktur noktalarına uymaktadır. Tedavide, noktanın belirlenmesi ve
lokal anestezik ile bloke edilmesi etkili olmaktadır.
Miyofasiyal ağrı sendromu, tetik noktanın sıkışmasının kas sisteminde ağrıya yol açması
durumudur. Ağrının lokal olarak veya uzak bir organda meydana gelebileceği
unutulmamalıdır. Miyofasiyal ağrı sendromunu teşhis edebilecek hiçbir test (görüntüleme
testleri, laboratuvar testleri, elektromiyografi veya kas biyopsisi) yoktur. Ayrıca kızarıklık,
şişme veya olağandışı kas ısısı gibi görünür belirtiler de yoktur.
Miyofasiyal ağrı ve tetik noktalar vücuttaki herhangi bir kasta gelişebilir. En fazla etkilenen
kaslar şunları içerir:
Sternokleidomastoid
Trapezius
Levator skapula
İnfraspinatus
Rhomboids
Miyofasiyal ağrı sendromu için mevcut tedavi seçenekleri şunlardır:
Kuru iğne tedavisi: Kuru iğne tedavisi akut veya kronik kas iskelet sistemi kaynaklı ağrıların
tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemidir. Kuru iğne tedavisi veya intramüsküler
stimülasyon (İMS) tedavisi olarak da bilinir. Çeşitli sebeplerden nedeniyle oluşan, ağrılı,
gergin kas bantları ve ağrıyı tetikleyen noktaların, değişik boylardaki iğneler ile uyarılması ile
yapılır.
Kuru iğne tedavisi ile kasılıp kısalmış ve bu nedenle ağrıya neden olan kaslar normal
boyutlarına döndürülür. Ayrıca kuru iğne tedavisiyle vücuttan morfin benzeri etkiye sahip
endorfin salgılanır. Endorfin hormonun salgılanması ise insanlarda hemen hemen morfin ile
aynı (güçlü ağrı kesici) etkileri yaratır.
Tetik nokta enjeksiyonları: Tetik noktaların inaktivasyonu miyofasyal ağrı sendromu
kaynaklı ağrıyı azaltır. Enjeksiyon, ağrıyı hafifletmek ve etkilenen kasları gevşetmek için bir
doz anestezik ilaç verir. Tetik noktasındaki kas dokusunun tamamının veya büyük
çoğunluğunun optimum etkiyi almasını sağlamak için aynı bölgeye enjeksiyonları
tekrarlamak gerekebilir.
İlaçlar: Bu durumdan mustarip hasta orta ila şiddetli ağrı yaşar. Ağrıyı hafifletmek için
hastaya analjezik ilaçlar verilir. Ayrıca, hasta kronik duruma bağlı olarak çok büyük stres ve
depresyon altındadır.
Ayrıca hasta ağrı nedeniyle uykusuzluk çeker. Bazen ağrıyı azaltabilen antidepresanlar ve
sakinleştiriciler de verilerek semptomlar kontrol altına alınabilir.
Fizik Tedavi: Kişiye özel fizik tedavi, kaslardaki ağrı semptomlarını azaltmaya yardımcı
olur. Çeşitli terapiler, ısı, ultrason, duruş eğitimi ve germedir. Sıcak bir paket veya sıcak duır
ve hasarlı kasların gevşemesine yardımcı olur. Germe ve duruş eğitimi, ağrı ve sertliğin
hafifletilmesine yardımcı olur.
Myers Kokteyl İnfüzyonu ağrıya neden olan kas gerginliğini azaltmaya yardımcı olur.
Ultrason tedavisi kan akışını arttır: Bu tedavi yönteminde, kasların ağrı ve sertliğini azaltmak
için çeşitli mineral ve vitaminler serum şeklinde vücuda verilir.
Miyofasiyal ağrı ve fibromiyalji ağrısı benzer hissettirir. Her ikisinin de ağrı yayan tetik
noktaları vardır. Bununla birlikte, miyofasyal ağrı belirli bir bölgede veya birden fazla alan
/alanlar tipik olarak vücudun aynı tarafında bulunur. Fibromiyalji ağrısı tüm vücutta hissedilir.
Fibromiyaljili bir hastada daha fazla tetik noktası, genel ağrı, daha kötü yorgunluk ve uyku
sorunları, baş ağrısı, huzursuz bağırsak, şişme hissi ve bazen yanma, karıncalanma veya
karıncalanma hissi vardır. Bazı araştırmacılar, miyofasyal ağrı sendromunun fibromiyaljiye
dönüşebileceğine inanmaktadır.
Boyun, omuz ve baş kaslarında bir tetik noktası bulunduğunda, gerilim tipi baş ağrısı ile aynı
ağrı modelini oluşturan yansıyan veya yayılan ağrıya neden olabilir. Boyun ve omuz
bölgesindeki tetik noktalarının bazı kişilerde epizodikten kronik gerilim tipi baş ağrısına
dönüşmesine yol açabilir.
https://algoloji.org.tr/agri-siniflandirmasi-ve-agri-tipleri/
https://habibbostan.com/blog?page=8
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/727361
file:///C:/Users/Habibe/Downloads/9-agri-avnibabacan.pdf
https://cms.galenos.com.tr/Uploads/Article_10956/37-48.pdf
https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/145591/mod_resource/content/0/1.A%C4%9Fr
%C4%B1%20%281%29.pdf
https://www.agritr.com/agrinin_vucutta_yolculugu.php#:~:text=Deri%20y%C3%BCzeyinde
%20%C4%B1s%C4%B1%20i%C3%A7in%2C%20bas%C4%B1n%C3%A7,ya%20da
%20%C5%9Fi%C5%9Flik%20meydana%20gelir
http://eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/598.pdf