You are on page 1of 46

KİŞİLİK VE KİŞİLİK

KURAMLARI
Gülru YEŞİLKANAT
Klinik Psikoloji Anabilim Dalı
KİŞİLİK
• Kişilik kelimesi, etimolojik açıdan ele alındığında kelimenin
• İngilizcedeki karşılığının “personality”,
• Fransızcadaki karşılığının “personalite”,
• Almancadaki karşılığının ”personlichkeit”,
• Orta Çağ Latincesi’ndeki karşılığının “personalitas”,
• Klasik Latincedeki karşılığının ise “persona” kelimeleri ile
ifade edildiği görülmüştür.
KİŞİLİK
KİŞİLİK
• James ve Mazerolle (2002)’in yaklaşımına göre kişilik, bireylerin çevrelerine
karşı duygusal ve davranışsal tepkilerini şekillendiren, dinamik zihinsel
yapılanmalar ve koordineli zihinsel süreçler olarak tanımlanabilir.

• Morgan (1995)’ a göre; kişilikle ilgili genel tanımlar dikkate alındığı zaman,
özellikle iki kavramın dikkat çektiği görülmektedir: Özgünlük ve devamlılık

• Kişilik bireyin özel ve ayırıcı davranışlarını içermektedir.

• Özeldir, çünkü bireyin sıklıkla yaptığı ya da en tipik davranışlarını temsil eder;


ayırt edicidir, çünkü birey bu davranışlarıyla başkalarından ayrılır (Efilti, 2006:
59).
KİŞİLİK

• Bir insanı başkalarından ayıran bedensel ve ruhsal özelliklerin tümü

*Huy / Mizaç: Kişiliğin doğuştan getirilen, değişmeyen yönü

*Karakter : Kişiliğin toplumun değer yargılarıyla biçimlenen yönü

5
KİŞİLİĞİN TANIMI

• İnsanların duygu, düşünce, algılama, tutum ve davranış bakımından


farklılığı, onların kişiliğini belirler.
• Kişilik, her bir insan için az çok değişmezliği bulunan, duygu, düşünce,
algılama, tutum ve davranış kalıplarının o kişi için olan bütünüdür.

• Düşünce, duygu ve hareket örüntülerimiz


• Bireyi diğerlerinden ayıran ve onu kendisi yapan farklılıkları kapsar.
• Durağan ve süreklidir.
KİŞİLİĞİN TANIMI
Sheldon

Endomorfik  Sindirim sistemi hakimiyeti, vücutta yumuşak yağ dokusu hakim

Mezomorfik  Belirgin kas ve kemik gelişimi, kuvvetli, iri

Ektomorfik  Bel ve sinir sistemi gelişimi belirgin

Kretcmer

Sikloid  Kilolu, rahat, konuşkan, sosyal

Şizoid  İnce ve uzun, zayıf yapıda, içe kapalı, sosyal değil

Jung

İçe Dönük  Az konuşan, hassas, yaratıcı, kendi iç dünyasına dış dünyadan daha fazla önem veren, dış ilişkilerinde güvensiz

Dışa Dönük  İlişkilerden hoşlanan, sosyal ilgi alanı fazla, dış ilişkilerde güvenli, iç dünyadan çok dış dünyaya önem verir.
KİŞİLİK KATMANLARI
• « biyopsikososyal varlık »
Her katman arasında sürekli İletişim ve Etkileşim vardır.

1- Bedensel nitelikler
2- İç salgı bezleri
3- Zeka
4- İçgüdü, dürtü, güdü
5- Duygulanım
6- Benlik (Ego)
7- Davranış ve tutumlar
8- Karakter
9- Kendini var etmek için kullandığı yollar, harcanan çaba ve ortaya çıkan
ürün
10- Kişinin evrendeki yerini ve değerini saptaması

8
Psikodinamik Kuramlar

İnsancıl Kuramlar

Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramları


PSİKODİNAMİK KURAMLAR
• Davranış kişide oluşan genelde bilinçdışı psikolojik dinamiklerin sonucu ortaya
çıkar.

• Davranış bilinçli ve bilinçdışı zihnin dinamik bir etkileşiminin -ilgili güdülerin ve


çatışmaların- sonucu olarak ortaya çıkar.

• Psikodinamik psişik enerjinin ne olduğu ve davranışa nasıl yansıdığının


çalışılmasıdır.

• Psikodinamik kuramcılar bu enerjinin ne olduğu konusunda birbirinden


ayrılmaktadır.
• Örneğin Freud’a göre bu enerjinin kökenini cinsellik ve saldırganlık içgüdüleri
oluştururken, karen Horney kişinin bağımlılıkla olan savaşından kaynaklandığını
söylemektedir.
SİGMUND FREUD’UN PSİKOANALİTİK
KURAMI

• Bilinçdışını: normalde farkında olmadığımız duygu ve düşünceler

• Freud’a göre insan davranışı bilinçdışı güdüler ve dürtülere dayanır.


• Bazı güdüler saldırgan ve yokedici, bazıları ise bireyin ve türlerin devamı için
gereklidir (örn. Açlık, kendini koruma, cinsellik).

• Freud cinsel güdüler kavramını sadece erotik anlamda cinselliği ifade etmek
için değil, zevk ve hazzın her türlüsü için kullanmaktadır. Freud bu genişletilmiş
anlamıyla cinsel güdüyü kişilik gelişiminde en önemli faktör olarak kabul
etmektedir.
SİGMUND FREUD’UN PSİKOANALİTİK
KURAMI

• Psikanalitik teorinin 5 ana öğesi vardır:


1. Topoğrafik Öğreti (bilinç, bilinç dışı, bilinç öncesi)
2. Yapısal Öğreti (id, ego, süper ego)
3. Genetik Öğreti [oral, anal, fallik, gizil (latent), genital]
4. Ekonomik Öğreti
5. Dinamik Öğreti
Topoğrafik Öğreti
• Bilinç, bilinçöncesi ve bilinçdışı diye 3’e ayrılır.
• Freud’a göre bu bilinç durumları buzdağına
benzetilebilir.
• Freud’a göre yaşamımızı bilinçdışı yönlendirir.

• Bilinçdışı kolaylıkla erişemeyeceğimiz ancak


serbest çağrışımla, rüya ve fıkra analizi, dil ve
kalem sürçmeleriyle, ulaşabileceğimiz bir bilinç
bölümüdür.
• Burası bizi etkileyen çocukluk yaşantılarının
unutmak istediğimiz, toplum tarafından dışlanan,
içgüdülerimizle bağlantılı bölümüdür.
• Cinsellik ve saldırganlık dürtülerin merkezidir.
Topoğrafik Öğreti
• Bilinçdışına hipnozla ulaşabiliriz. (?)
• Bilinçdışı, yaşamımızı yönlendiren inançları da kapsar.
• Bilinçöncesi, unuttuğumuz ancak hatırlamak istediğimizde hatırlayabileceğimiz,
enformasyonları (bilgi, duygu) içerir.
• Bilinç, farkında olduğumuz yaşantılardır.
• Topoğrafik Öğretide Bilinçdışına Ulaşma Yolları :
• Düşlerin çözümlenmesi
• Serbest Çağrışım
• Dil ve Kalem Sürçmeleri
• Projektif Testler
• Hipnoz
Yapısal Öğreti (Kişilik Yapılanması):
• İd: doğuştan var olan tek yapıdır ve tamamıyla bilinçdışıdır.
• Sürekli doyum arayan bilinçdışı istek ve güdülerden oluşmuştur.

• Haz ilkesine göre çalışmaktadır


• Yani hemen doyum arar ve acıdan kaçınır.

• İd gerçek dünya ile ilişki içinde değildir, bu sebeple doyum sağlamasının iki
yolu vardır.
• tepkisel davranışlar.
• hayal kurma (Freud’un deyimiyle arzu gerçekleştirme)

• Bu yüzden id tek başına güdülerin doyurulmasında etkili olamaz. Eğer bunu


yapacaksa gerçeklikle bağlantı kurmak zorundadır. İdin gerçeklikle bağlantısı
ise egodur.
Yapısal Öğreti (Kişilik Yapılanması):
• Ego: Freud tarafından bütün düşünme ve akıl yürütme etkinliklerini kontrol eden
mekanizma olarak tanımlanmıştır.

• Ego biraz bilinçli, biraz bilinçötesi, biraz da bilinçdışı olarak çalışmaktadır.

• Ego duyumlar yolu ile dış dünya hakkında bilgi edinir ve idden gelen güdülerin dış
dünyada doyumunu sağlar.

• Ego gerçeklik ilkesine göre işlemektedir.


• akıl yoluyla güdülerin doyumu için emin ve başarılı bir yol buluncaya kadar idin
isteklerini erteler.
Yapısal Öğreti (Kişilik Yapılanması):

• Süperego: Kişiliğin ahlaki değerleri gözeten yapısı.

(YETİŞKİN DAVRANIŞINI SADECE GERÇEKLİK DEĞİL, AYNI ZAMANDA TOPLUMLA BİR


ARADA OLMAMIZI SAĞLAYAN AHLAKİ KURALLAR DA BELİRLER)

• Doğuştan gelmez (yaklaşık 4-5 yaş)

• Ego gibi hem bilinçdışı hem de bilinç düzeyinde işler.

• Egoya artık sadece gerçek olanı değil aynı zamanda ideal olanı aramasını
söylemeye başlar.
Yapısal Öğreti (Kişilik Yapılanması):

Dürtüsellik
İd

İdealde bu üç yapı bir


denge içinde çalışırlar.
Ego

Süperego

Aşırı Kontrol
Genetik Öğreti (Kişilik Gelişimi):
• Cinsel dürtünün doyurulma biçimini temel alır.

• Freud’a göre cinsel dürtünün yarattığı enerjiye libido denir.


• Psikoseksüel Aşamalar: Bebek büyüdükçe ve olgunlaştıkça libido vücudun
farklı bölgelerinde (erojen bölge) yoğunlaşır

• Freud’a göre çocukların bu dönemde yaşadıkları yetişkinlikte de sürecek


eğilimler olarak kişiliklerini etkiler.

• Saplanma: Eğer çocuk belli bir dönemi temsil eden vücut bölgesindeki
zevkten mahrum edilirse ya da aşırı doyum sağlarsa cinsel enerjinin bir kısmı
o bölgede kalır.
• Herhangi bir gelişim basamağında görülen saplanma belli bir kişilik özelliğine yol
açar
Genetik Öğreti (Kişilik Gelişimi):
• Oral dönem (doğum-18 ay): İhtiyaçlar (cinsel dürtüler) emme ve yutma, ısırma ve
çiğneme ile doyurulur..

• Anal dönem (18-36 ay): Tuvalet eğitimi yer almaktadır.

• Fallik dönem (3-6 yaş arası): Çocuklar cinsel organlarını keşfeder ve karşı cinsiyetten
olan ebeveynlerine karşı bağlılık, aynı cinsiyetten olana ise kıskançlık duymaya
başlarlar.
• Oedipus Kompleksi
• Elektra kompleksi
• Çocukların çoğu aynı cinsiyetten ebeveynleri ile özdeşim kurarak bu çatışmalarını
çözerler.

• Gizil dönem (6-13 yaş): Çocukların cinselliğe olan ilgileri azalır. Genellikle kendi
cinslerinden çocuklarla oynarlar ve iki grup da cinselliğe pek yönelmez.

• Genital Dönem (Ergenlik dönemi): Cinsel dürtüler tekrar uyanır. Cinsel dürtülerin hemen
karşılanması yerine, doyumun ertelenmesi beklenir.
Ekonomik Öğreti
• Ruhsal aygıt içindeki yapıların, birbirleriyle çatışması veya karşılıklı olarak
etkileşmesi önemli olmakla birlikte, ruhsal olayları anlamak için yeterli değildir.
• Bu karşılıklı etkilerin ya da zıtlaşmaların ne kadarlık bir güçle yapıldığının
bilinmesi gerekir.
• Belirli bir davranış ya da ruhsal durum, id, ego ve süperego arasındaki güç
dengesine bağlı olarak ortaya çıkacaktır.
• Bunların her birinin belirli bir miktar enerjisinin bulunduğu temeline ilişkin bilgiler
ekonomik öğretinin verileridir.
• Bu enerji miktarını arttıracak ya da azaltacak etkenler göze alınıp hesaplar
yapılarak kişilerin tedavisine yöneliriz. Veya onların gelecekteki durumlarının
ne yola yöneleceğini bu yolla önceden kestirebiliyoruz.
Dinamik Öğreti
• Nevrotik, psikotik ve kötü uyumlu kişilerde, davranışın id, ego ve süperego
arasındaki dinamik etkileşiminde, dengesel uyumsuzluklar vardır.
• Dinamik öğreti, ilk üç hipotetik yapı arasında canlı bir etkileşimin bulunduğu ilk
sağlıklı ve uyumsuz davranışların bu etkileşimler ile oluştuğu ile ilgilidir.
• Bu görüş, psikanalize dinamik psikoloji adı verilmesine yol açmıştır.
• Freud’un teorisiyle Freud’un ileri sürdüğü tedavi yöntemi psikanalizdir. Çok
yoğun ve ekonomik olmadığı için kullanılmaz.
• Günümüzde psikanalitik psikoterapi kullanılır. Çocukluk yıllarının çözülmesi
esastır. Geçmişten çok bugünkü gelmiş olan dinamik etkileşim bozuklukları ile
ilgilenirler.
• Psikanalitik kuram yenileşmiştir. Sosyal boyut kazanmıştır. Bireysel olma
özelliğini kaybetmiştir.
Dinamik Öğreti
• ***Sosyopat (topluma aykırı davranma, bencil ve sorumsuzlar) kişide id
dinamizmi hakimdir. Süperego ile ego devre dışı kalmıştır.

• ***Egonun aşırı hakimiyeti ile kişi aşırı gerçekçiliğe bağlı çalışkan, ideal görüntü
veren ama sempatik olmayan yalnız kalan kişilerdir. Can sıkıcıdırlar.

• ***Süperegonun aşırı hakimiyeti ile kişi aşırı ahlakçı, yargılayıcı, aşırı idealist,
sürekli kendini sorguladığı için kolay hareket edemeyen, kendinde ve
dostlarında mükemmeli arayan, bu yüzden yalnızlığa itilen, idealist fakat
yalnız insanlardır. (psikolog olurlar ve en kötü psikologlar onlar olur ☺))))
CARL JUNG
• Kuramını genel hatlarıyla Freud’un ego ve bilinçdışı
prensipleri üzerine geliştirmiş ancak Freud’un kuramına
tamamen farklı bir bakış açısı getirmiştir.

• Kişilik yapısının, tamamen belirlenebilmesi için


bilinçdışının da araştırılması ve karakterlerin gösterilmesi
gereklidir.

• Bilinçdışı egonun güç ve yaşam kaynağıdır ve bilinçdışının iki


kaynağı vardır;
• Kişisel bilinçdışı (bir olay veya duygunun tetiklenmesi ile
bilinç düzeyine çıkabilen bastırılmış düşüncelerimiz)
• Ortak (kollektif) bilinçdışı (içgüdüsel dürtüler, ilkel korkular,
ırk yaşantıları ve inançlara dayalı duygu ve düşünce
eğilimleri)
CARL JUNG

• Arketipler → düşüncelerimizdeki tipik zihinsel imgeler ya da hayali temsillerdir.

• Persona (Maske-Kişilik)  Persona, kişiliğin gerçek egosunun üstüne geçirilmiş olan


sosyal bakımından kabul edilebilir maskedir. Uyumu gerçekleştirir.

• Bu maskenin altında bulunan bastırılmış arzular, coşkular, bağlantılar, gölgeyi temsil


eder (bastırdığımız hayvansal iç güdü ve duygularımız).

• İç davranış denilen gölge, daima personaya zıt karakter taşır, zor değiştirilir ve kişisel
bilinçdışına aittir.

• Anima: erkekteki kadın arketipi (erkek kişiliğindeki yumuşak ve destekleyici


davranış)
• Animus: ise kadındaki erkek arketipidir (kadın kişiliğindeki saldırgan davranış)
CARL JUNG
• Kişilik tiplerini ayırma girişiminde bulunmuş, içe dışa dönük kavramlarını
ileri sürmüştür.
• İçedönük: kendi özel dünyaları ile ilgilenen, sosyal olmayan, dış
gerçeklikten kaçan, güvensiz tipler
• Dışa dönük: dış dünyaya yönelmiş, etraflarıyla ilgili, “katılımcı” ve iyimser
bireylerdir.

• Jung’a göre her insan kişiliğinde bu iki tipe ait özellikler gösterirler,
ancak genel olarak bir tipe ait özellikler daha baskındır.
• Sanat eserleri, mitolojik temalar, dil ve rüyaların ve fantezilerin
nevrozlarla ilişkisi üzerinde durmuştur.
ALFRED ADLER:

• Adler, kişiliğin bütünlüğünün üzerinde durmuştur.


• Geçmişten çok istek ve beklentilerimiz davranışlarımızı
şekillendirir diyerek davranışların amaçlı olduğunu
belirtmiştir.
• Adler’e göre sadece geçmiş ve çocukluk yaşantılarımız
bizi şekillendirmemekte aynı zamanda birey olarak kendi
kendimizi yeniden yaratmaktayız.
• “Neyle” doğmuş olmamız değil yeteneklerimizle “Ne
yaptığımız” önemlidir.
• Bütüncül, sosyal, hedefe yönelik ve insancıl yaklaşımın
öncüsü olmuştur.
• Adler insan doğasına sosyal-psikolojik yönden bakarak,
Freud’un biyolojik-deterministik görüşünden ayrılmıştır.
ALFRED ADLER:
• Adler’e göre insanlar doğuştan olumlu güdülere sahiptir ve bireysel ve sosyal olarak
mükemmel olmak için çaba harcarlar.

• Ödünleme: Fiziksel zayıflıkla mücadele ederek mükemmele erişme çabası


• İnsanların, çocukluk döneminde kendilerini çevrelerindeki insanlardan daha zayıf
hissetmesinden kaynaklanan, temeli olan veya olmayan aşağılık duygularının üstesinden
gelmeye çabaladıklarını söyler.
• Kişiliği oluşturan bu aşağılık duygusunun üstesinden gelme biçimidir
• Olumlu bir özellik

• Aşağılık kompleksi: Bazı insanlar aşağılık duygusuna kendilerini kaptırırlar veya takılıp
kalırlar.
• Adler aşağılık duygusunu anormallik olarak görmemekte aksine yaratıcılığın kökeni
olduğuna inanmaktadır.

• İnsanların çevreleri tarafından kontrol edilmediğini, kendi kaderini kendi belirleme


gücüne sahip olduğunu ileri sürer.
ALFRED ADLER:
• Adler üç evrensel yaşam görevinde başarılı olmanın
gerektiğinden söz eder:
1. arkadaşlık kurma (sosyal görev);
2. yakın ilişki oluşturabilme (aşk ve evlilik);
3. topluma katkıda bulunabilme (mesleki görev)
• Mosak ve Driekurs(1967) bu listeye iki yeni gelişim görevi
eklemişlerdir;
• Kendi kendimizle iyi geçinebilmek (kendini kabul)
• Yaşamımıza spirtual bir boyut ekleyebilmektir (değerler, yaşamın
anlamı, yaşam amaçlarımız)
• Bu görevlerin yaş, cinsiyet, zaman, millete bakılmaksızın
gerçekleştirilmesini ifade eder. Bunlardan birinin eksik olması
psikolojik rahatsızlığa işaret edebilir.
KAREN HORNEY:
• Kişilik çevresel ve sosyal etmenlerin etkisiyle belirlenir.
• Çocuklukta yaşanan insan ilişkileri ve cinsel olmayan faktörler
(güven gereksinimi, gerçek ve algılanan tehditler gibi) kişiliğin
oluşumunda daha önemli bir rol oynamaktadır.

• Horney’e göre gerçek veya algılanan tehlikelere karşı duyulan


kaygı önemli bir güdüleyicidir.
• Yetişkinliğe geldiğimizde bu tip kaygılarla başa çıkmak ve
duygusal sorunlarla uğraşmak ve güvenliğimizi garantilemek için
çeşitli başa çıkma yolları, bir başka deyişle nevrotik eğilimler
gösterir.
1. insanlara uygun hareket etme,
2. boyun eğme
3. insanlara karşı hareket etme-insanlardan uzaklaşma

• Horney insan gelişiminde sosyal statü ve sosyal roller gibi kültürel öğelerin biyolojik
faktörlerden daha önemli olduğunu vurgular.
ERİK ERİKSON:
İleri
Yetişkinlik
Yetişkinlik
Erken Benlik
Yetişkinlik bütünlüğüne
Üretkenliğe karşı
Ergenlik karşı durgunluk umutsuzluk
6 yaş- Yakınlaşmaya
ergenlik karşı yalıtılmışlık
Kimliğe karşı
4-6 yaş kimlik
Çalışmaya ve karmaşası
2-3 yaş başarılı
Girişimciliğe olmaya karşı
0-1 yaş karşı suçluluk aşağılık
Özerkliğe karşı duygusu
utanç ve kuşku
Temel güvene
karşı
güvensizlik
NESNE İLİŞKİLERİ KURAMI
NESNE NEDİR?
• Freud’a göre, bir içgüdüyü
tatmin eden herhangi bir kişi,
şey yada eylem
• Kişinin gelişiminde, kendilik
duygusunun oluşumunda kişi ile
etkileşim içinde olan diğer
kişi/kişiler, şey yada eylemler
bütünü “nesne” olarak
tanımlanabilir.
• Gelişimdeki İlk ve en önemli
nesne “anne”dir.
NESNE İLİŞKİLERİ KURAMI :

• Melanie Klein, W.R.D. Fairbairn ve D.W. Winnicott

• Çocuğun ilk ilişkilerinin önemini vurgular.


• Çocuğun yaşamın ilk 2 yılında temel bakım vereni ile ilişkisi kişilik gelişimi açısından
çok önemlidir.
• Bu dönem içinde çocuklar temel bakım verenleri ile olan ilişkinin kalitesine göre kendilik
imgesi geliştirirler.
• Eğer bu bağımlılık ilişkisinde bir sorun varsa çocuk daha sonraki yetişkinlik döneminde
kişilerarası ilişkilerinde sorun yaşayacaktır.
NESNE İLİŞKİLERİ KURAMI
• Ego psikolojisinde içgüdüsel dürtüler birincil, nesne ilişkileri ikincildir.
Nesne ilişkileri kuramı ise dürtülerin bir ilişki içinde belirdiğini, birbirinden
soyutlanamayacağını savunur.
• Kişiler arası ilişkilerde, ilişkilerin içselleştirilmiş imgelere dönüştürülerek
yaşandığı öne sürülür.
• Bebeğin annesi yada diğerleri ile olan deneyimleri, çeşitli nesne
görünümleri ve çoğunun birleşimi ile nesne tasarımları oluşmaya başlar.
• Bebeğin ilk altı ayının önemini vurguladı ve anne-bebek ilişkisini cinsel
değil,sosyal-bilişsel olarak tanımlanmıştır.
• Bebek ile anne arasındaki nesne ilişkisinin tanımının yada içleştirmenin
gelecek hayatının nesne ilişkilerine genelleyerek uygulanacağını
belirtir.
İNSANCIL (HÜMANİSTİK) İLİŞKİ
KURAMLARI
• İnsancıl kişilik kuramları olumlu güdülerimiz olduğunu ve hep daha üst bir
düzeye doğru ilerlediğimizi vurgular.

• İnsanın varoluşunun amacı gizli çatışmalarla boğuşmak değil, değişme ve


gelişme potansiyelleridir.

• Bu yaklaşıma göre birey kendi yaşamından sorumludur ancak uygun koşullar


sağlandığında kişi olumlu yönde gelişebilir.
ABRAHAM MASLOW
• Maslow insanların ihtiyaçlar hiyerarşisi doğrultusunda güdülendiklerini ileri sürer.

Kendini gerçekleştirme
gereksinimi

Değerli hissetme
gereksinimi

Ait olma gereksinimi

Güvenlik Gereksinimi

Fizyolojik Gereksinimler
ABRAHAM MASLOW
• Maslow kuramını sağlıklı bireylerle çalışarak geliştirmiştir.
• Kendini gerçekleştirme kavramını da yaşamını zengin ve üretken bir
biçimde geçirmiş bireylerden (Abraham Lincoln) ilham alarak
tanımlamıştır.
• Maslow’a göre bu bireyler bazı kişilik özelliklerini paylaşırlar:
• Kendinin farkında, kendini kabullenen, açık, spontan, sevgi dolu, kim oldukları
konusunda güvenli, ben merkezci değil sorun odaklı ilgileri olan bireyler. Az
sayıda derin ilişkiyi pek çok yüzeysel ilişkiye tercih ederler.

• Eleştiriler:
• Neher daha az gelişmiş çok toplumda insanların sadece geçinebilme sınırında
olmasına rağmen yine de güçlü ve anlamlı sosyal bağlar kurarak sağlam bir
kendilik geliştirebildiklerini, temel düzeydeki ihtiyaçları karşılamadaki güçlüğün
yüksek düzeydeki ihtiyaçların doyurulmasını kolaylaştırdığını öne sürmüştür.
CARL ROGERS
• Rogers’a göre her birey belirli yetenekler, kapasite ve potansiyelle doğar.
«Yaşam ilerledikçe eklemeler yapılabilecek bir taslak»
• Yaşamın amacı olabileceğimizin en iyisi olmaktır.

• “kendini gerçekleştirme” eğilimi: kim olduğumuz ve ne yapmak istediğimiz


konusundaki potansiyelimizi de gerçekleştirme çabası

• Doğuştan getirdiklerimiz ve benlik kavramımız birbiriyle uyuşursa birey tüm


yönleriyle işlevsel bir kişi olur.
• Bu kişiler ne yapmak, kim olmak istedikleri konusunda doğru olmasa bile kendileri
karar verirler. Diğer insanların beklentilerinden etkilenmezler.

• koşullu olumlu kabul:


• Çocuğun çevresinden göreceği kabul ve sevgi, şefkat çocuğun belli biçimde
davranmasına ve bazı koşulları yerine getirmesine bağlıdır.
BİLİŞSEL SOSYAL ÖĞRENME
KURAMLARI:
• Kişilerin kendi beklenti ve değerlerini, kendi davranışlarını yönlendirecek
biçimde örgütlediklerine inanırlar.
• Albert Bandura
• Davranışlarımız bilişler ile öğrenme, geçmiş deneyimler ve yakın çevrenin
etkileşiminin bir ürünüdür.
• Davranışlarımızı koşullanma, diğerlerini gözleme veya diğerlerini taklit etme
yoluyla öğreniriz.

Geribildirimler İçsel
Beklentiler

DAVRANIŞ
BİLİŞSEL SOSYAL ÖĞRENME
KURAMLARI:

• Kontrol odağı (Rotter):


• İnsanlar durumları değerlendirirken bir ön beklenti ya da bilişsel bir strateji
kullanırlar.
• İç kontrol odağı olan kişiler kendi kaderlerini kontrol edebildiklerine inanırlar.
• Çok çalışma, beceri kazanma gibi pekiştireçler alıp cezadan kaçabileceklerini
düşünürler.
• Dış kontrol odağı olan kişiler ise kaderlerini kontrol edebileceklerine
inanmazlar.
• Tam tersine şans kader ve diğer kişilerin davranışları onların geleceğini belirler.
BİLİŞSEL SOSYAL ÖĞRENME
KURAMLARI:
• Öz-yeterlik: Kişinin amaçlarına ulaşabileceği duygusunun derecesi

• Albert Bandura aynı zamanda, kişinin kendi kaderini belirleme gücüne sahip
olduğuna inanmaktadır. Bu bağlamda performans standardı, deneyimler
tarafından şekillendirilebilir.

• Karşılıklı belirleyicilik:
• Kişilikle çevre arasındaki etkileşim
• Kişilik, durumsal değişkenler gerçek davranışlar sürekli bir etkileşim halindedir.
KİŞİLİĞİN ÖLÇÜLMESİ

• Çevreden edinilen bilgiler


• Kişinin Kendisinden edinilen bilgiler
• Doğal Gözlem
• Görüşme
• Testler
KİŞİLİĞİN ÖLÇÜLMESİ

Objektif testler Projektif testler


NEO Kişilik Envanteri Rorschach Mürekkep Lekeleri Testi

MMPI
Tematik Algı Testi (TAT)

Beş Faktörlü Kişilik Envanteri Çocuklar için Algı Testi (CAT)

Kontrol Odağı Ölçeği


Cümle Tamamlama Testleri
Diğer Kendini Değerlendirme Ölçekleri

You might also like