You are on page 1of 6

Teknolojinin kullanımı her alanda olduğu gibi eğitimde de çok yaygın.

Teknolojiden
kaçamıyor ve müthiş bir hızla gelişimini izliyoruz. Şimdi size teknolojinin on binlerce kullanım
alanından sadece biri olan eğitimdeki öneminden bahsedelim. Öncelikle başlıklara bir göz
atalım…

Teknoloji Eğitimde;

 Serbestlik,
 Çeşitlilik ve kalite,
 Birinci kaynaktan bilgi,
 Fırsat eşitliği ve yaratıcılık gibi bu başlıklarda çeşitli yararlar sağlıyor.
Şimdi bu başlıkları biraz açalım!
Serbestlik:
Eğitim teknolojilerinin en başta gelen işlevi, öğretmen ve öğrenciyi serbest hale getirmektir.
Bireysel girişim ve serbestlik ile çok seçenekli imkânlar oluşturulabilir. Aynı zamanda
öğretmene ve öğrenciye zaman ve mekân yönünden serbestlik sağlamaktadır.

Çeşitlilik ve Kalite:
Eğitim teknolojileri çok sayıda, çeşitte ve kalitede uygulamalar sunmaktadır.

Birinci Kaynaktan Bilgi:


Geleneksel öğretimde öğretmenler genellikle bilgiyi ikinci veya üçüncü kaynaktan
vermektedirler. Eğitim teknolojileri ile öğrenci birinci kaynakla daha fazla karşılaşır. Birinci
kaynağı sınıfa getirmenin külfetli veya imkânsız olduğu durumlarda eğitim teknolojilerinin
sunduğu araç ve gereçlerle birinci kaynak olan olgu, olay ve nesne vb. ses ve görüntüleri
sınıfa getirebilir.

Fırsat Eşitliği:
Eğitim teknolojilerinin geniş kitlelere ulaşabilmesi, öğretim hizmetlerinin götürülmesi zor
olan yörelerde yaşayan, çalışmak zorunda olan, bedensel özrü olan vb. bireylere eğitim fırsatı
sağlamaktadır. Bunun yanında eğitim teknolojileri öğrencilerin öğretmen yetersizliği ve
imkânsızlıklardan dolayı tamamlanamayan kalan eğitimlerini tamamlama imkânı da
sunmaktadır.
Yaratıcılık:
Yaratıcılığın geliştirilmesinde öğretimin bireyselleştirilme bireyselleştirilmesinin önemli bir
yeri vardır. eğitim teknolojileri öğrenciye çoklu ve seçenekli olanaklar sunarak bireysel
inisiyatif kullanma ve yaratıcılıklarını geliştirmelerini sağlamaktadır. Bireysel Öğretim: Eğitim
teknolojileri araç ve uygulamalarının en önemli ilgili öğretimin bireyselleştirilmesidir.
Uygulamalarla öğrenciler kendi hızlarına göre öğrenmektedirler. Ayrıca bu uygulamaların
çeşitli olması durumunda öğrencilere uygun olan alternatifi seçme fırsatı verilmiş
olacağından öğrenme hızlarından kaynaklanan farklılıkların aza indirilmesi sağlanmaktadır.
Motivasyon: Öğrencilerin dikkatini çekmek ve bunu sürdürebilmek, öğrenme isteklerini
arttırmak için hareketli, renkli materyallerden yararlanmak gerekmektedir. Bu sayede
sağlanan yüksek motivasyonla daha nitelikli öğrenme sağlanmaktadır.
Kopya Edilen Sistem: Eğitim sistemlerine her yıl binlerce öğrenci girmektedir. Sayıca artan bu
öğrenci kitlesine yeterli materyalleri sunmak gerekmektedir. Eğitim teknolojileri kolayca
kopya edilen ve kitle timine uygun uygulamalar geliştirmektedir. Bu sayede üretilen
teknolojik materyal ya da araç-gerecin tekrar ve başkalarınca da kullanımı sağlanır.
Şimdi de teknolojinin eğitimde öğretmene, öğrenciye yararları ve Mekân Sınırlamasının
Ortadan Kaldırılması Açısından Yararları hakkında tek tek açıklayalım;
Öğretmene Sağladığı Yararlar;
Her sistemde öğretmelerin rolü daima büyüktür. Fakat her öğretmen aynı yetenekte ve öz
yeterlikte olduğu söylenemez. Yeni teknolojiler öğretmenler arasındaki bu yetenek ve öz
yeterlik farklarını geniş ölçüde giderebilen yardımcılardır. Ders en seçkin öğretmen
tarafından en yeni metotlarla işlenmekte ve en seçkin öğretmenden hem öğrenciler, hem de
öğretmenler geniş ölçüde yararlanma imkânı bulacaklardır. Öğretmen, kullandığı araçtaki
ders örneğini sürekli olarak göz önünde tutmak ve bundan yararlanarak dersini en iyi ve
kolay anlaşılır şekilde öğrencilerine nasıl vereceğini düşünmek zorundadır. Öğrenci kendi
öğretmenini, araçtaki öğretmen ile zihninde her an karşılaştırmakta ve öğretmenini
etkilemektedir. Bu durum öğretmeni sürekli olarak bilgisini yenilemeye, öğretim metodunu
geliştirmeye, dersini daha iyi hazırlamaya yöneltmekte ve öğretmenler arasında bir birinden
daha iyi öğretim yapma yarışını hızlandırmaktadır. Teknoloji öğreticinin görevini azaltıp onun
yerini alamaz. Teknoloji ne kadar ileri götürülürse götürülsün, dersi yine öğretmenin
hazırlamasına ve sınıfta yine öğretmenin yorumuna gerek vardır. Yeni eğitim teknolojileri,
başta TV okulu ve video olmak üzere, yetişme ve hizmet içi eğitim açısından öğretmenin
eksiklerini süratle gidermeye yarayan, öğretim sürecinde etkinliğini artırıp daha verimli
olmasına ortam hazırlayan ve farklı düzeydeki öğretmenler arasında belirli ölçüde nitelik
eşitliği sağlayan yardımcılardır.
Öğrenciye Sağladığı Yararlar

TV, video gibi araçların sağladığı en büyük kolaylık eğitim malzemesinin öğrencinin emrinde
olmasıdır. Öğretmenin sınıfta anlattığı dersi tekrarlama olanağı sınırlıdır. Ne var ki, dersi
dinlediği halde bir kerede anlayamayan veya o derste bulunmayan bir öğrenci, evvelce
olmayan bir fırsata şimdi video sistemi ile kavuşmuş bulunmaktadır. Çünkü sınıfta banda
kaydedilip okulun video kütüphanesine alınan ders, öğrenci veya öğrenci gruplarınca, uygun
vakitlerde defalarca tekrarlanabilmektedir. Öğrenci konuyu tam öğreninceye kadar videoyu
okulda veya evinde kullanabilmektedir. Tekrarlama, her öğrenciye öğrenmede fırsat eşitliği
sağlamaktadır. Böylece yeni teknolojiler, en iyi şekilde geliştirilmiş malzeme ile hem eğitimin
kitlelere yayılmasında, hem de bireyselleşmesinde etkili rol oynamaktadır. Özellikle
üniversitelerdeki öğretimde, ünlü bilim adamlarının dersleri videobant kayıtları ile diğer
üniversitelerce temin edilmekte ve video kütüphaneleri oluşturularak, gerek sınıfta, gerek
evde öğrencilerin yararlanmasına sunulmaktadır. Böylece öğrenciler, toplumun yetiştirdiği
değerli bilim adamlarından ve seçkin öğretmenlerden yararlanma fırsatını eşit olarak elde
etmiş olmaktadırlar.

Mekân Sınırlamasının Ortadan Kaldırılması Açısından Yararlar;

Kitle araçlarının örgün ve yaygın eğitime getirdiği faydalardan biri de ekonomik ve sosyal
boyutlardır. "Bu boyutlar, TV'nin eğitim işlevini, duvarları yıkarak okul dışına taşırması ile
elde edilmiş olmaktadır. Çağımızda yeni eğitim teknolojisi ve iletişim araçları, geleneksel
eğitim duvarlarını aşarak, iş yerinde, evde, seyahatte, her yerde kişiye ulaşmıştır. Açık
öğretim yolu ile her öğretim kademesinde eğitim yapılabilmekte, örgün ve yaygın meslek
eğitimi ülke veya bölge düzeyinde, çeşitli TV kanalları ile açık yayın şeklinde eğitilmek
isteyenlere iletilmektedir. Bu tür eğitim programları içinde sonucu diplomaya bağlayan ve
örgün eğitime eş değerde eğitim verenler olduğu gibi, belli üretim kesimlerindeki üreticilere,
üretim arttırıcı eğitim verenlere kadar, çeşitli uygulamalar vardır. Açık öğretim suretiyle,
ilkokuldan üniversiteye kadar mevcut örgün eğitim kurumlarının görevlerini destekleyen
eğitim TV'si kanallarına sahip ülkelerin sayısı giderek artmaktadır. TV'nin eğitimde bu tür
kullanımından amaç, eğitimde etkinlik kadar ve belki ondan da çok, ekonomik fayda
amaçlarına dayanmaktadır.
Şimdi bu konuda ülkemizdeki ve gelişmiş bazı yabancı ülkelerdeki uygulamaları görelim…
Bugün üniversitelerde teknoloji kullanımı denince öncelikle akla internet erişimi geliyor.
TÜBİTAK’a bağlı olarak oluşturulan ULUSAL AKADEMİK AĞ (ULAKNET) altyapısı ile internet
erişiminden 2,5 milyonun üzerinde eğitmen, araştırmacı ve öğrenci yararlanıyor. Ayrıca
ULAKNET bu hizmeti ücretsiz olarak sunuyor.
İnternet üzerinden sayısal kütüphanelere, elektronik makale ve dokümanlara, e-kitaplara
ulaşımı da önemli. Son 10 yıl içerisinde bu alanda zengin bir içerik oluşmaya başlamıştır.
Gelişmiş ülkelerde ise hem teknolojinin eğitimle bütünleşmesi hem de uzaktan eğitim
konusunda epeyce örnek var. Ancak gelişmekte olan ülkeler arasında, örneğin Tayland’da
1995 yılında başlatılan bir çalışma oldukça kayda değer görünüyor. Bu çalışmada Tayland
Bilim ve Teknoloji Bakanlığı, Bilişim ve İletişim Teknolojileri Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı
tarafından birlikte yürütülen SchoolNet (SküulNet diye okunur) Projesi ile okullar arasında
bilgi alış-verişi sağlanması, şehirler ve kırsal alanlardaki öğrenciler arasındaki farkın
kapanması ve okulların internete bağlantılarının gerçekleştirilmesi planlanmış. Projenin en
kritik görevi ulusal dillerinde içerik hazırlanması ve öğretmenlerin eğitimi konusunda yapılan
ciddi ve kapsamlı çalışmalar olmuş. Halen devam eden bu proje ile bugün on binlerce okulun
öğrencileri ile öğretmenlerinin bu hizmetlerden yararlanması sağlanmış.

Ülkemizdeki yakın gelecekten söz edecek olursak Milli Eğitim Bakanlığı gelecek yıl yürürlüğe
girmesi planlanan Bilişim Teknolojileri dersinde ayrıca program kodlamalarının öğretilmesi,
ülkemizin de teknolojiyi eğitimle bütünleştirerek gelişmiş ülkelerin arasında yerini alması için
yapılan bir çalışmadır. Çünkü artık dünya okur-yazarlık konusunu değil, bilgisayar okur-
yazarlığı konusunu tartışıyor. Bilişim Teknolojileri bir ülkenin gelişmişlik göstergelerinin
başında yer alıyor. Artık uluslar kendini gücüyle değil, teknolojisi ile gösteriyor. Ülkemiz de
bunun için canla başla çalışıyor.
Şimdi eğitimdeki bazı yaygın ve biraz daha evrensel uygulamaları görelim;

 Uzaktan Eğitim Sistemi,


 Bilişim Ağları,
 Bilişim Teknolojileri ve Teknoloji-Tasarım Dersleri,
 Sınıflarda eğitim amaçlı bilgisayar bulundurulması,
 Robot programlama, algoritma ve program yazma kursları,
 Sınıflarda görsel ve işitsel destek (yani sunum ve eğitim videoları) için projeksiyon
Bu konuda söylenmiş söz ve düşünceler;

1. Herbert Simon teknolojiyi insanın kendi yapay iç dünyasıyla dış çevre (doğa)
arasında bir ara-yüz olarak görmektedir.

2. Carnegie Komisyonunun bu konuyla ilgili vardığı sonuç şöyledir: “Teknoloji


öğretimde yardımcı bir rol üstlenmelidir, öğretimin amacı haline getirilmemelidir.
Teknoloji sadece var olduğu için kullanılmaya çalışılmamalı ya da teknoloji
kullanılmadığında çağ dışı kalınacakmış gibi bir korkuya kapılmamalıdır. Bizler,
gelişmiş teknoloji kullanımının öğretimde doyum ve başarıya ulaşabilmek için tek
başına yeterli olduğuna inanmıyoruz. Birçok ders için dönemde birkaç saatlik
teknoloji desteği yeterli olmaktadır. Bazı dersler için teknoloji, dönemin yarısından
çoğunda kullanılabilir; ama bütün bir dönemde böylesine bir teknoloji desteğine
ihtiyaç duyulabileceği ders sayısı yok denebilecek kadar azdır

b) Engler teknolojiyi eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak görmektedir. Şöyle der:
“eğer eğitim her yönüyle öğretmen, öğrenci ve çevre arasındaki bir iletişim ağı olarak
görülürse, o zaman öğretim teknolojisinin bu ilişkileri tanımlamada önemli bir görevi
olduğu anlaşılabilir”

c) Indiana University’den Robert Heinich öğretmenlerin eğitim teknolojisine


yaklaşımlarını şöyle dile getirmektedir: “Peter Drucker’in bir makalesinde
söyledikleri büyük oranda yanlış anlaşılmıştır; bu makalede kısaca şöyle denmekteydi:
-öğrenme ve öğretme, yeni yöntemlerden, hayatın başka hiçbir safhasının
etkilenmeyeceği kadar derinden etkilenecektir. İnsanoğlunun en muhafazakâr olduğu
bu eski öğretme sanatında yeni yaklaşımlara, yöntem ve araçlara ihtiyaç vardır. Bu
yeni geliştirilecek yöntemler sayesinde, öğretmenler beceri ve yeterliliklerini
arttırarak daha etkili olacaklardır. Bu sayede öğretme, henüz araçları ile günümüze
ayak uyduramamış geleneksel bir sanat olsa da, sıradan bir insanın üstün bir
performans sergileyebilmesini olanaklı kılacaktır.- Yanlış anlaşıldığından bahsettim;
çünkü birçok eğitimci bu makaleyi okuduktan sonra başlarını sallayacak ve
kullanılacak araçlar sayesinde sınıf içerisinde öğrenim başarısının artacağını
düşüneceklerdir. Fakat burada asıl söylenmek istenen, ancak öğretim teknolojileri
kullanıldığında sıradan bir insanın üstün bir performans gösterebileceğidir; yoksa
gelişmiş teknoloji kullanmak tek başına yeterli olmayacaktır.

Çeşitli seviyelerdeki kullanışlı uygulamaları ve bu uygulamaların vaat ettiklerini


incelerken, düşünce ve yorumlar da kötümserlikten sıyrılıp iyimserliğe doğru kayıyor.

1. Engler 1972′de eğitim teknolojilerinin durumunu şöyle anlatıyor: “şu anki öğretim
yöntemlerimiz hakkında söylenebilecek en doğru söz eski teknoloji ürünü olduklarıdır.
Kitap, tebeşir, öğretmen gibi temel öğretim araçları ve yöntemleri çok uzun zamandan
beri kullanılmaktadır. Bugün öğretmenler daha iyi hazırlanmakta, kitaplar daha iyi
tasarlanıp daha iyi yazılmakta ve renkli tebeşirler kullanılmaktadır; ama bu araçların
işlevleri ve öğrenci için anlamları yüzyılı aşkın bir süredir hiç değişmeden kalmıştır.
Ayrıca bu süre zarfında öğretimin nasıl uygulanacağına ilişkin her hangi bir temel
değişiklik de yapılmamıştır. Öğretim halâ, öğretmen merkezli, gruba yönelik ve ders
kitabı tabanlı hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu yöntem 19.yy’da İngiltere ve
Amerika’da başlayıp yayılan Lancastrian modelinin devamı niteliğindedir Bir buçuk
yüzyıldır birçok değişikliğe uğramasına rağmen bu model endüstriyel üretim
mantığının sonucu olan eğitimde seri üretimi geleneğine sıkı sıkıya bağlı durmaktadır
2. U.S. Agency for International Development’dan Clifford H. Block, İngiliz
Hükümetinin gerçekleştirdiği çok büyük ölçekli uzaktan eğitim denemesini şu şekilde
yorumluyor: “Televizyon, radyo ve posta gibi iletişim araçlarının etkin kullanımı,
BBC’nin üretim yetenekleri, öğretim tasarımları için görevlendirilmiş eğitim
teknolojisi grubunun mükemmel başarısı ve normal bir üniversiteden farklı olmayan
ders/konu içeriğiyle 65.000 öğrencisi olan İngiliz Açık Öğretim Üniversitesi (British
Open University) İngiltere’nin en büyük üniversitesi ve dünyanın sayılı
üniversitelerinden birisidir. Mezunlarının iyi yetişmiş ve entelektüel açıdan yeterli
olması sebebiyle bu fakülteden derece almak İngiliz sosyal-kültürel hayatında önemli
bir yere sahip olmak demektir”

3. Teknoloji ve değişimle ilgili olarak Block şöyle demektedir: “birkaç yıl içerisinde
gerçek olacak bazı teknolojik gelişmelerle ilgili yorumlarda bulunmak gerçekten çekici
bir işi bütün bir kütüphanenin bir disk içine sığabilmesi, internet ve uydu teknolojileri
aracılığı ile evinizden dışarı çıkmak zorunda kalmaksızın tüm dünyadaki eğitim
merkezlerine istediğiniz her an ulaşabilmek ve bunların dışında sayısallaştırılmış her
türlü bilgiye sahip olma şansı bunlar hakkında konuşmak gerçekten çok çekici; fakat
ben de, bu konuda çalışan diğer insanlar gibi, böylesine temelden değişimlerin ancak
aşama aşama ve evrimsel bir süreç içerisinde gerçekleşeceğine inanıyorum. Eğitim
kurumlarının, öğrenci, öğretmen ve yöneticileri, bu yeni öğrenme yöntemlerini
bireysel, toplumsal ve ekonomik yönden hayatlarına adapte edebilmek için mutlaka
zamana ihtiyaç duyacaklardır.”

You might also like