You are on page 1of 44

HÜCRE BİYOLOJİSİ

Hücrenin keşfi
Robert Hooke:1665 yılında şişe mantarından enine kesitler alıp mikroskopta incelemiş ve
içi boş odacıklar görmüş. Bu odacıklara hücre adını vererek ilk hücre tanımını yapan kişi
unvanı almıştır.
Antonie Van Leeuwenhoek:1674 yılında havuz suyunda tek hücreli ve hareketli
gözlemlenmiş. Ayrıca; bakteri, sperm ve kan hücrelerini gözlemlemiştir.
Robert Brown:1831 yılında mikroskopla incelediği bitki hücrelerinin ortasında küçük ve
yoğun yapıdaki dairesel bölgeye çekirdek adını vermiş.

Mathias Schleiden: 1838 yılında bütün bitkilerin hücrelerden oluştuğunu ortaya atmıştır.

Theodor Schwann:1839 yılında bütün hayvanların hücrelerden oluştuğunu ortaya


atmıştır.

NOT: Bu gelişmelerle hücre teorisini temelleri atılmıştır.

Rudolph Wirchow:1858 yılında her hücrenin var olan hücrelerin bölünmesiyle oluştuğunu
söylemiş ve günümüzdeki hücre teorisi ortaya çıkmıştır.

---HÜRE TEORİSİ---

-Bütün canlılar bir ya da birçok hücreden oluşmuştur.


-Hücreler, canlıların temel yapısal ve fonksiyonel birimidir.
-Hücreler daha önce var olan hücrelerin bölünmesiyle oluşmuştur.
-Hücreler, kalıtım materyalini içerir ve bunu yavru hücrelere aktarır.
-Hücreler tüm metabolik olayların gerçekleştiği birimdir.

Bilim teknolojinin gelişmesiyle mikroskoplar gelişmiş ve son iki madde sonradan


eklenmiştir.

1
1 HÜCRENİN YAPISI

Prokaryot Ökaryot
-Çekirdek zarı yoktur. Yani genetik materyal
sitoplazmada belirli bir bölgede -Genetik materyal bir zarla (çekirdek zarı)
bulunur.Ancak etrafında zar yoktur. çevrilidir.
-Zarlı organelleri yoktur. -Zarlı (tek ve çift zarlı) ve zarsız organeller
-Ribozom bulunur. bulunur.
Hangi canlılar prokaryottur? Hangi canlılar ökaryottur?
-Bakteriler -Bitkiler (çok hücreli)
-Siyanobakteriler (mavi-yeşil algler) -Mantarlar (tek ve çok hücreli)
-Arkeler(arkeobakteriler) -Hayvanlar (çok hücreli)
-Tek hücreliridirler. -Protistler(amip,paramesyum,öglena -tek
hücreli-)

Prokaryot ve ökaryot hücrelerin ortak noktaları nelerdir?


-Sitoplazma
-Hücre zarı
-DNA
-RNA
-Ribozom

2
-HÜCRE ZARININ YARISI-

Hüre zarında bulunan glikoproteinin görevleri:


-Ortamdaki uyarıları alır ve tepki gösterilmesini sağlar.
-Hücrede glikolipit ve glikoproteinlerin farklı dağılımı ve sayısı hücrenin özgüllüğünü
sağlar.
-Hücrenin seçici geçirgen olmasını sağlar.
-Hücrenin birbirini tanımasını ve hormonlar gibi bazı özel maddelerin hücreye alınmasında
görev alır.
-Hücreye antijenik özellik kazandırır.(Hücrelerin hücreye girecek yabancı maddeleri
tanımsını sağlar.)
-Madde alışverişini sağlar.
-Benzer yapı ve işlevi olan hücrelerin bir araya gelmesini sağlar.

3
NOT: Hücre zarı canlı değildir. Ancak hareketli ve dinamik bir yapıdadır.
-Hücre zarı seçici geçirgendir. Bazı moleküller geçebilir bazı moleküller geçemez. Böylece
madde alışverişi denetlenmiş olur
-Hücre zarı saydamdır.
-Hücre zarı akışkan(yarı kolloidal) özelliktedir.
-Hücre zarı hücrenin bütünlüğünü korur.

Hücredeki madde geçişlerinde hücre zarından


-Küçük moleküller büyük molleküllere göre,
-Nötr maddeler iyonlara göre,
-Negatif iyonlar pozitif iyonlara göre,
-Yağda çözünen maddeler (A,D,E,K vitaminleri)çözünmeyenlere (B,C vitaminleri)göre,
-Yağı çözen maddeler(alkol,eter,klorofrom vb.) çözmeyenler göre,
daha kolay geçer.

Hücre Çeperi

4
Bitki Alg Bakteri Arkelerde Mantar
Selüloz Selüloz peptidoglikan pseudopeptidoglikan kitin

NOT:Bitkilerin hücre duvarlarında selüloz ile beraber pektin,lignin ve süberin gibi bazı
polisakkaritler de bulunur.

Hücre çeperinde madde alışverişini sağlayan geçit (plazmadezma) adı verilen bölgeler bulunuyor.

Hücre çeperi ;

– Hareketsizdir

– Tam geçirgendir

5
HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞLERİ

6
1-Pasif Taşıma

-Zardan geçebilen moleküllerin (madde ya da su) çok yoğun oldukları yerden az oldukları
yere doğru kendiliğinden geçişidir.

-Geçişler hücre içi ve dışında molekül yoğunlukları eşitleninceye kadar devam eder.

NOT: Pasif taşımada kesinlikle ATP harcanmaz.

-Canlı ve cansız hücrelerde pasif taşıma gerçekleşebilir.

-Pasif taşımanın gerçekleşebilmesi için yoğunluk farkı şarttır.

-Pasif taşıma ile iki ortam arasındaki yoğunluk farkı kaybolur ve iki ortamın yoğunluğu
eşitlenir.

-Enzim kullanılmaz.

NOT: Bir hücre uzunca bir süre bulunduğu ortam ile osmotik denge halinde kalıyorsa bu
hücre ölmüştür.

a-Difüzyon

Zardan geçebilen maddelerin çok yoğun oldukları ortamdan az yoğun oldukları ortama
kendiliğinden geçişine difüzyon denir.

Difüzyonun gerçekleşmesini sağlayan kuvvet yoğunluk farkıdır bu yüzden her iki ortam
yoğunluğu eşitleninceye kadar devam eder.

Örn.

-Parfüm kokusunun odaya dağılması,

-Suya damlatılan boyanın suya yayılamsı difüzyona örnektir.

Birçok maddenin hücrelerimize giriş çıkışı difüzyon ile gerçekleşir.

Kandaki oksijenin doku hücrelerine geçişi,

Doku hücrelerindeki karbondioksitin kana geçmesi difüzyon ile olur

7
Özetle difüzyon:

-Çok yoğundan az yoğun ortama doğru yoğunluk eşitleninceye kadar devam eder.

-Enerji harcanmaz

-Enzim kullanılmaz

-Canlılık şart değil.

Difüzyon hızını etkileyen faktörler:

1-İki ortam arasındaki yoğunluk farkı ne kadar fazlaysa difüzyon o kadar hızlı gerçekleşir.
2- Molekül büyüklüğü arttıkça difüzyon hızı azalır.
3- Ortam sıcaklığı arttıkça moleküllerin kinetik enerjisi arttığından difüzyon hızı artar.
4- Zarın yüzey genişliği arttıkça difüzyon hızı artar.
5- Zardaki por sayısı ve büyüklüğü arttıkça difüzyon hızı artar.
Basit difüzyon ve kolaylaştırılmış difüzyon olarak ikiye ayrılır.

Basit difüzyon (geçiş zardaki fosfolipit tabakasından doğrudan gerçekleşir)

Moleküllerin;

-Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama doğru

-Enerji harcamadan

-Enzim kullanmadan

-Taşıyıcı protein kullanmadan

-Canlı ya da cansız ortamlarda

Yoğunluk farkı eşitleninceye kadar kendiliğinden geçişine basit difüzyon denir.

8
Hangi moleküller basit difüzyon ile geçer?

-O2 CO2
-Yağda çözünen vitaminler
-Yağı çözen maddeler
- Su
basit difüzyonda hücre zarından geçer.

Kolaylaştırılmış difüzyon:

Bazı maddeler hücre zarındaki fosfolipit tabakasından geçemezler.Bu maddeler bir taşıyıcı
protein ya da kanal proteini yardımıyla hücreye girerler.

Maddenin;

-Çoktan aza doğru

-Enerji harcamadan

-Enzim kullanmadan

-Taşıyı protein ya da kanal proteini yardımıyla.

- Hücrenin canlı ya da cansız oluşuna bakılmaksızın

taşınmasına kolaylaştırılmış difüzyon denir.

Hangi moleküller kolaylaştırılmış difüzyon ile geçer?

Glikoz, fruktoz , galaktoz ,aminoasitler gibi monomerler


suda çözünen mineral ve tuzlar
Aquaporin denilen taşıyıcı protein kullanıldığında su molekülleri
hücre zarından kolaylaştırılmış difüzyon ile geçerler

9
NOT: Zardaki taşıyıcı proteinler taşınacak maddeye özgüdür yani glikozun taşınmasını
sağlayan taşıyıcı protein bu molekülün izomeri olan fruktozu taşıyamaz.

b- Diyaliz:

Çözünmüş moleküllerin seçici geçirgen zardan difüzyonuna diyaliz denir.

Diyaliz ile bir çözeltideki çözünmüş belirli bir maddenin yarı geçirgen bir zar aracılığı ile
başka bir çözeltiye geçişi sağlanır.

Diyaliz makinesi ile böbrek hastalarının kanında bulunan üre gibi zehirli maddelerin oranı
azaltılır ve kan temizlenir.

10
c-Osmoz: (suyun difüzyonu)

Su moleküllerinin çok olduğu ortamdan az olduğu ortama kendiliğinden geçişine osmoz


denir.

-Hücreler bulundukları ortamın yoğunluklarına göre su alır ya da su verirler.

Birinci durumda sıvı seviyeleri eşit ve a kolundaki sıvı %30 nişasta çözeltisi b kolundaki sıvı
ise %80 nişasta çözeltisi olsun bir müddet sonra su oranının daha fazla olduğu a kolundan
b koluna doğru su geçişi olacaktır. Nişasta hücre zarından geçemeyecek kadar büyük
olduğu için nişasta geçişi olmaz.

a kolu b kolu

Madde oranı %30 %80

Su oranı %70 %20

Su geçişi a kolundan b koluna doğru olur. Çünkü su oranının en fazla olduğu çözelti a
kolundadır.

11
Çözeltilerin isimlendirilmesi nasıl yapılır?

Hipertonik çözelti: Yoğunluğu (çözünmüş madde oranı) karşılaştırıldığı çözelti, ortam ve


hücreye göre fazla olan çözeltiye denir.

Hipotonik çözelti: Yoğunluğu (çözünmüş madde oranı) karşılaştırıldığı çözelti, ortam ve


hücreye göre daha az olan çözeltiye denir.

İzotonik çözelti: yoğunluğu (çözünmüş madde oranı) karşılaştırıldığı çözelti, ortam ya da


hücreyle aynı olan çözeltiye denir.

Hangi çözelti ile karşılaştırılıyorsa o çözeltiye göre

Hipertonik çözelti = Madde yoğunluğu çok su yoğunluğu az

Hipotonik çözelti= Madde yoğunluğu az su yoğunluğu çok

İzotonik çözelti= Madde ve su oranı eşit

A B C D

%30 %40 %70 %40

Yüzdeleri verilen çözeltiler nişasta çözeltisidir.

A, B, C ve D kaplarındaki çözeltilerin hipertonik, izotonik ve hipotonik olma durumlarını


karşılaştırınız.

Not: En çok yapılan hata bir çözeltinin hipertonik, izotonik ya da hipotonik olup olmadığını
o çözeltinin kendi su ve madde oranına bakılarak yapılmasıdır. Oysa biyoloji soruları
çözerken bir çözeltiye izotonik, hipotonik ya da hipertonik diyebilmemiz için onu başka bir
çözelti, ortam ya da hücrenin oranlarıyla karşılaştırmamız gerekir. Yani yukarıdaki örnek
üzerinden anlatacak olursak

12
B çözeltisi A’ya göre hipertonik

C’ye göre hipotonik

D’ye göre izotoniktir

Yani bir çözeltinin hipertonik, hipotonik, izotonik olması ne ile karşılaştırıldığına


bağlıdır.

NOT:

Hipertonik çözelti: Madde yoğunluğu karşilaştırıldğı hücre ya da ortama göre fazla olan
çözeltilerdir.

Hipertonik çözeltiler su almak isterler.

Hipotonik çözelti: Madde yoğunluğu karşılaştırıldığı hücre ya da ortama göre az olan


çözeltilerdir.

Hipotonik çözeltiler su vermek ister.

Plazmoliz: Kendine göre daha hipertonik ortama konulan hücrenin su kaybederek


büzülmesine denir.

Not: Plazmoliz normal boyutlarındaki bir hücrenin büzülerek daha da küçülmesi olayına
denir. Eğer normal boyutlarından daha büyük şişkin bir hücre varsa ve hipertonik ortama
konulduğunda su kaybederek denge sağlandığında normal boyutlarına gelirse bu
plazmoliz olarak isimlendirilmez hücre su kaybetmiştir denir.

Deplazmoliz: Plazmolize uğramış bir hücrenin; kendine göre hipotonik bir ortama
konulduğunda su alır , eğer denge sağlandığında standart boyutuna ulaşmış ve büyüme
durmuşsa bu olaya deplazmoliz denir.

13
Not: Deplazmoliz; plazmolize uğramış bir hücrenin su alarak standart boyutlarına
ulaşmasına denir. Eğer standart boyutlarındaki bir hücre kendinden daha hipotonik bir
ortama konursa daha da büyüyüp şişer bu olay deplazmoliz olarak isimlendirilmez.

Turgor basıncı: Hücre içindeki suyun hücre duvarına yaptığı basınca denir.

Hipotonik ortama konan bitki hücreleri su alır ve şişer, koful büyür ve sitoplazmayı hücre
duvarına doğru iter ve çeperin üzerinde bir basınç oluşur bu basınca turgor basıncı denir.

14
Turgor basıncı bitkilerde:

-Stomaların açılıp kapanmasında

-otsu bitkilerin dik durması

-böcekçil bitkilerde nasti hareketlerinin gerçekleşmesini sağlar.

Not: Plazmoliz olmuş bir hücre kendinden daha çok su içeren bir ortama (hipotonik)
konursa deplazmoliz olur. Eğer deplazmoliz olduğu halde su almaya devam ederse bitki
hücresiyse turgor olur/ hayvan hücresiyse hemoliz olur(patlar).

Hücreye su girerse

T.B artar O.B azalır E.K azalır

Hücre içi su azalırsa

T.B azalır O.B artar E.K artar

15
Osmotik basınç: Hücre içindeki çözünmüş maddelerin oluşturduğu su alma isteğidir.

Not: Hücre içindeki madde yoğunluğu ile hücrenin osmotik basıncı doğru orantılıdır.

O.B bitki ve hayvan hücrelerinin madde alışverişinde etkilidir. Bitkiler topraktaki suyu kök
osmotik basınçları sayesinde alır.

O.B ve T.B ters orantılıdır.

Emme Kuvveti

Osmotik basınç ve turgor basıncı arasındaki fark emme kuvveti olarak bilinir. Emme
kuvvetinin büyüklüğü su alma isteğinin büyüklüğüne bağlıdır yani O.B ve E.K doğru
orantılıdır.

E.K = O.B- T.B

16
AKTİF TAŞIMA

Maddenin az olduğu yerden çok olduğu yere doğru ya da iki ortam yoğunluğu eşitse ve
madde örneğin hücrenin içine girecekse yine aktif taşıma ile hücreye girer.

-Canlılık şarttır

-Enerji harcanır (ATP)

-Enzim kullanılır

-Taşıyıcı protein kullanılır

Not: Aktif taşıma mekanizması hangi yönüyle kolaylaştırılmış difüzyona benzer (taşıyıcı
protein kullanılması yönüyle benzer).

17
Zardan Geçemeyeck Büyüklükteki Maddelerin Zardan Geçişi

Endositoz:

Protein ve polisakkarit gibi makromoleküllerin hücre zarından oluşan kofullar yardımıyla


içine alınmasına denir.

Not: Endositoz olayında hücre zarının bir kısmı kopup, koful oluşumuna katıldığı için
hücrenin yüzey alanı azalır.

a-Fagositoz: Büyük moleküllü katı maddelerin hücre içine alınmasıdır.

Katı madde hücre zarından oluşan yalancı ayaklar ile sarılır. Daha sonra bu ayaklar
birleşerek zardan kopar ve besin kofulu halinde sitoplazmaya geçer. Besin kofulu
Lizozomla birleşir ve koful içindeki besin sindirilir. Oluşan monomerler difüzyon ile
sitoplazmaya geçerken sindirilmeyen atıklar ise daha sonra ekzositoz ile dışarı atılır.

ÖR: Amip, akyuvar makrofaj,öglena, paramesyum


Fagositoz yaparak hücrede örnektir

18
b-Pinositoz: Büyük moleküllü sıvı maddelerin hücre içine alınması olayıdır.

Sıvı moleküllerin zara değmesi ile hücre zarı içe doğru çökerek pinositoz cebini oluşturur
ve hücre içine alır.

Ekzositoz: Hücredeki makromoleküllerin hücre dışına atılması olayına denir. Hücrede


üretilen enzim, hormon, tükürük, süt gibi salgılar ve bazı atık maddeler bu yöntem ile
hücre dışına verilir.

Ekzositoz hem bitki hem de hayvan hücrelerinde gerçekleşir.

Not: Ekzositoz olayında koful zarıyla birleştiğinden hücre yüzey alanı artar.

19
Endositoz ve Ekzositoz:

-Zardan geçemeyen büyük moleküllerin taşınması

-Canlılık şarttır

-ATP harcanır

-Enzim kullanılır

-Endositoz= hücre zarı küçülür

Ekzositoz= hücre zarı büyür

-Endositoz= geçiş tek yönlü (hücre içine doğru)

Ekzositoz= geçiş tek yönlü (hücre dışına doğru)

20
HÜCRE ORGANELLERİ

21
1- Zarsız organeller

1.1 Ribozom:

Görevi  protein sentezi

NOT: Ribozom bütün canlı hücrelerde bulunur. O halde bütün canlılar protein sentezi
yapabilir.

Ribozom= rRNA + protein’den oluşmuştur. Yani nükleoprotein yapısındadır.

Ribozomlar;

Büyük ve küçük olarak adlandırılan iki alt birimden oluşur.

Bu alt birimler sadece protein sentezi sırasında bir araya gelir.

Önemli!! Ribozomlar nerelerde bulunur?

-Sitoplazma sıvısı

-Mitokondri (matrixinde)

-Kloroplast (stromasında)

-Endoplazmikretikulüm

-Çekirdek zarının dış kışmında

22
NOT: Protein sentezinin fazla olduğu yerlerde ribozom fazladır.

NOT: Eğer aynı proteinden çok sayıda sentezlenmesi gerekiyorsa ribozomlar teşbih gibi
dizilerek yan yana gelirler bu şekilde polizomları (poliribozom) oluştururlar.

SWEDBERG (S) ribozomların büyüklüğünü ölçen bir birimdir

Prokaryot ribozomları (70S)

Ökaryot ribozomları (80S)

Önemli!!Ribozom aktivitesi artan bir hücrede:

-Protein miktarı artar (Dehidrasyon).

- Su miktarı artar.

-Sitoplazmadaki aminoasit azalır.Bu sebeple pH azalır.

Çok önemli notBir organele bağlı ribozomlar hormon ve sindirim enzimlerinin dahil
olduğu birçok salgı proteinini sentezler. Ayrıca zarlara ve diğer organellerin içinegirecek
olan proteinleride sentezlerler. Serbest ribozomlar ise sitoplazmada çözünmüş halde
kalacak olan proteinleri sentezlerler.

23
1.2 Sentrozom:

Görevi Hücre bölünmeleri sırasında iğ ipliklerinin oluşumunu sağlar. İğ iplikleri


kromozomları hücrenin zıt kutubuna çeker, ayrıca sitokinez için hücreyi boyca uzatır.

Sentrozom 2 tane sentriyolden oluşur. Her bir sentriyol 3’erli halde dizilmiş 9 set halinde
mikrotübüllerden oluşmuştur.

NOT: Olgun alyuvar, yumurta hücresi ve erişkin sinir hücrelerinde sentrozom yoktur. Bu
yüzden bu hücreler bölünemezler.

Hayvan hücreleri ve ilkel yapılı bitkilerde sentrozom vardır.

Gelişmiş bitki(Sentrozom görevi gören mikrotübül organize edici merkez vardır.)

ve mantarlarda sentrozom yoktur.

24
2Tek zarlı organeller

2.1 Endoplazmik Retikulum

Granüllü (ribozomlu\GER)

Granülsüz (ribozomsuz\DER)

-Ökaryotlarda; çekirdek zarı ve hücre zarı arasındaki kanalcık ve borucuklar sistemi

- Alyuvar hariç tüm ökaryotlarda bulunur

25
Temel görevi: Hücre içi iletişim ve madde taşınmasını sağlar.

Ayrıca hücreye destek olur.

Hücre çekirdeğinin sabitlenmesini sağlar.

Hücrede asidik ve bazik tepkimelerin birbirinden ayrılmasını sağlar.

-Zarları üzerinde ribozom bulunup bulunmamasına göre ikiye ayrılır:

2.1.1 Granüllü (ribozomlu) ER

Çekirdek zarından türevlenmiştir.

Üzerinde ribozomlar bulunur

-Hücre dışına salgılanan protein yapılı hormon ve enzimler granüllü endoplazmik


retikulumdaki ribozomlar tarafından üretilir ve hemen ER üzerinden hücre zarına gelir
ve buradan hücre dışına salgılanır.

-Yani protein yapılı hormonlar burada son şeklini alır.

-Karbonhidrat ve proteinlerin birbirine bağlanmasını sağlar ve glikoproteinleri oluşturur.

-Zar proteinleri ve fosfolipitlerin sentezlenmesini sağlar. Bunları hücre zarına ekler

2.1.2 Granülsüz Endoplazmik Retikulum

-Üzerinde ribozom yoktur

Görevi:

-Steroid hormonlar (östrojen, progesteron, kortizol v.s)

-Fosfolipit ve lipit sentezler.

-İlaç ya da zehirlerin detoksifikasyonu. (İlaçlara hidroksil grubu ekleyerek ilaçların


çözünürlüğünü artırarak vücuttan atılmasını kolaylaştırır.)

-Kas kasılması içinde gerekli olan Ca++ (kalsiyum) depolanmasını sağlar.

-Karbonhidratın hücre içinde glikojen şeklinde depolanmasını sağlar.

26
-Glikojenin hidrolizini sağlar. Glikojenin hidrolizinin ilk ürünü glikoz fosfattır. İyonik
formdaki bu şeker hücreyi terk ederek kana karışamaz. Düz ER zarı içinde gömülü
enzimler glikozdaki fosfatı uzaklaştırır ve serbest glikoz hücreyi terk eder.

NOT: Salgı proteinleri oluştuğu zaman ER zarı bunları serbest ribozomlar tarafından
üretilen ve sitozolde kalacak olan diğer proteinlerden ayrı tutar.

Salgı proteinleri vezikül zarları içinde paketlenmiş halde ER’yi terk eder. Transisyonel ER
adı verilen özgül bölgeden vezikülün ayrılışı balona benzeyen tomurcukların oluşmasıyla
gerçekleşir. Hücrenin bir yerinden başka bir yerine aktarılan bu veziküllere transport
vezikül denir.

2.2 Golgi aygıtı:

ER den ayrılan transport veziküllerin çoğu golgiye gelir. Golgi bir üretim, depolama,
ayırma ve gönderme merkezi gibidir. ER ürünleri burada değişikliğe uğrayıp, depolanır ve
daha sonra gidecekleri yere gönderilirler. Golgi aygıtı salgı için özelleşmiş hücrelerde bol
miktarda bulunur.

-Golgi yassılaşmış zarlı keseciklerden oluşur. Bu yapıya sisterne denir.

27
-Olgun alyuvar ve sperm hücrelerinde golgi yoktur.

-Protein ve yağ yapılıdır. Granülsüz ER tarafından üretilen golgi zarları üzerinde ribozom
bulunmaz.

-Salgı yapan hücrelerde bol miktarda golgi organeli bulunur.

NOT:Golgi alıcı yüzeyi (cis) ile ER den gelen maddeleri alır. Gerekli düzenlemeleri
yaptıktan sonra gönderici yüzeyle oluşturduğu kesecikler ile ulaşacakları bölgeye
gönderilir.

Golgi gelen molekülleri değişime uğratarak son şekli verir. Bu olay şöyle olur;
Karbonhidratlara (oligosakkaritler) proteinlerin eklenmesi Granüllü ER de protein
sentezlenirken gerçekleşir ve glikoproteinler oluşur. Bu glikoproteinler ER nin geri kalan
kısmı ve golgi içinden geçtiği sırada değişikliğe uğratılır. Golgide iken bazı şeker
monomerleri çıkarılarak yerlerine yenileri takılır ve çok çeşitli oligosakkaritler
(karbonhidratlar) dolayısıyla glikoproteinler üretilir. )

-ER de üretilen glikoprotein ve lipoproteinler golgide düzenlenerek kesecikler ile hücre


zarına gönderilir.

-Hücreler tarafından salgılanan birçok polisakkarit golgide üretilir. Pektin ve selüloz


olmayan diğer polisakkaritler( bunların ortak adı hemiselülozdur ör; uronik asit, ksilan,
arabinoz molekülleri vs.

-Lizozom oluşumunda görev alır.

-Golgideki işlev bozukluklarında kistik fibrozis ve Alzheimer vb. hastalıklar oluşur.

28
2.3 Lizozom:

-Golgi organelinden köken alır.

-Sindirim enzimleri içeren tek katlı zarla çevrili bir kesedir.

-Lizozom oluşumunda sırasıyla ribozom granülsüz ER golgi görev alır.

-Ribozomda üretilen enzimler ER ile golgiye getirilir ve burada paketlenerek kesecikler


halinde sitoplazmaya bırakılır.

Bu enzimler  protein yağı, polisakkarit, nükleik asit gibi maddeleri hidrolize eder bu
nedenle lizozom hücre içi sindirim merkezi olarak bilinir.

-Hayvan hücrelerinde bulunur.

Gelişmiş mantar ve biti hücrelerinde bulunmaz.

29
-Lizozom enzimleri pH. 5 te optimum çalışır.

-Yaşlanan yada ölen hücrelerde birçok lizozom birden parçalanır. Serbest kalan lizozom
enzimleri hücreyi parçalar. Bu olaya otoliz denir.

(Amipin fagositoz ile beslenmesi, akyuvar hücrelerinin vücuda giren bakteri ve virüsleri
fagositoz ile yok etmesi) lizozom işlev görür.

NOT:Lizozom içindeki hidrolitik enzimler hücrenin kendi organik materyalini geri


dönüşümü içinde kullanılır. Bu yıpranan organel yada küçük bir sitozol parçasının lizozom
tarafından yutulup parçalanmasına otofaji denir.

-Hücrenin kendi lizozomları tarafından programlı olarak yıkılması çok hücreli


organizmaların gelişiminde önemli bir rol oynar.  (İnsan embriyosunun parmak
aralarındaki perdenin kaybolması; kurbağa yavruları ergin kurbağa dönüşürken
kuyruklarını kaybederler, kuyrukta bulunan hücrelerin lizozomlar parçalar.)

-Lizozomda parçalaması gereken bazı maddeler parçalanmadan zamanla birikebilir. Bu


maddeler yaşlılık pigmenti( Lipofuksin ) denilen pigmentlere dönüşür ve deride
kahverengi lekeler oluşur.

-Ayrıca aşırı sıcak ve soğuk deri hücrelerinde yanıkların oluşmasının sebebi lizozomların
parçalanmasıdır.

-Lizozom işlevi ile ilgili hastalıklar:

Pompe hastalığıLizozomda normal olarak bulunan hidrolik bir enzimde yoksunluktur.


(glikojeni yıkan enzim) Glikojen polisakkariti birimi ile karaciğer hasara uğratılır.

Tay-sachs Lipit sindiren asit yok ya da inaktif. Beyin hücrelerinde lipit birikir ve beyin
fonksiyonları bozulur.

NOT:Lizozomal depolama hastalıkları olarak bilinen çeşitli kalıtsal bozukluklar, lizozomal


metabolizmayı etkiler. Depolama hastası olan bir kişi, lizozomlarda normal olarak bulunan
hidrolik bir enzimden yoksundur. Bu durumda lizozom sindirilmemiş substratlar ile tıkanır
ve diğer hücrelerde etkilenip bozulmaya başlar.

30
2.4 Koful:

-Kofullar golgi, ER, hücre zarı ve çekirdek zarından oluşturulabilir.

2.4.1 Besin kofulu:Endositoz ile hücreye alınan besinlerin bulunduğu kofuldur. Lizozom ile
birleşerek sindirim kofulu olur.

2.4.2 Salgı kofulu: Salgı maddeleri ve metabolizmanın atıklarını hücrenin dışına gönderir.

31
2.4.3 Kontraktil koful: Paramesyum, amip, öglena gibi tatlı suda yaşayan canlılarda
bulunur. Hücreye su girdiğinde fazla suyun dışarı atılmasaınısağlar. (ATP harcanır,
kontraktil koful faaliyeti arttıkça mitokondri faaliyeti artar.)

2.4.4 Depo kofulu: bitki (büyük) ve hayvanlarda (küçük) mevcut.

-Bitkilerde oluşan atık maddeler, zehirli maddeler, boya maddeleri ve organik atıklar vb.
yaprak dökümü ile bitkiden uzaklaştırılır.

-Bazı bitkilere kofullar su ve yağ molekülleri ve hava depolar.

-Bazı bitki kofullarında asit ve bazlarla renk değiştirebilen antosiyanin maddeler vardır.
Bunlar çiçek yapraklanması ve meyve renklenmesini sağlar.

32
-Genç bitki hücrelerinde küçük ve çok sayıda bulunan depo kofulları hücre olgunlaştıkça
birleşip tek ve büyük bir kofula dönüşür. Bu kofula merkezi koful denir. Merkezi koful
osmoz olayında etkili olup turgor basıncını ayarlar.

2.5 Peroksizom:

-Çeşitli substratlardan uzaklaştırdıkları hidrojenleri oksijene aktararak H2O2 (hidrojen


peroksit) oluşturan enzimler içerir. Oluşan H2O2’ler yine burada bulunan katalaz enzimi
ile su ve oksijen parçalanır.

-Karaciğerdeki peroksizomlar alkolü ve diğer zararlı bileşenleri detoksifiye etmek için bu


zehirlerden oksijene hidrojen aktarım yaparlar.

-Bazı peroksizomlar, yağ asitlerini daha küçük moleküllere yıkmak için oksijen kullanır.
Oluşan küçük moleküller hücre solunumu için yakıt oluşturmak üzere mitokondriye
gönderir.

-Kendi kendini çoğaltalabilirler.

-Fotorespiyasyonda kloroplast ve mitokondri ile birlikte görev alır.

33
-Gliyoksizom (glioksizom): özelleşmiş peroksizomlardandır. Bitki tohumlarının yağ
depolayan dokularında yer alır. Yağ asitlerini şekere dönüştürür. Çimlenme sırasında
enerji kaynağı olarak bu şeker kullanılır. Peroksizom ve glioksizomlar birbirine
dönüştürülebilirler.

3 Çift zarlı organeller

3.2 Mitokondri:

Görevi; enerji üretmek (O2`li solunum)

-Kendine ait DNA(halkasal, histon proteinleri yok: tıpkı prokaryotlardaki gibi)

-RNA

-Ribozom (70S tıpkı prokaryotlardaki gibi)

-Enzimleri bulunur

Besin (karbonhidrat/yağ) + O2  CO2+H2O+ATP+ısı

Amino asit + O2  CO2 + H2O + NH3 + ATP + ısı

34
O2’li solunum:

-Glikoliz hücre sitoplazması. Substrat düzeyinde fosforilasyon ile ATP sentezi

gerçekleşir.

-Krebs mitokondri matrixi. Substrat düzeyinde fosforilasyon ile ATP sentezi gerçekleşir.

-E.T.S.  mitokondri kristası. oksidatif fosforilasyon ile ATP sentezi gerçekleşir.

3.1 Plastidler (hepsi çift zarlı):

Kloroplast, kromoplast, lökoplast

3.1.1 Kloroplast:

35
Ökaryot canlılarda fotosentez ile organik madde üretimini sağlar (NOT: içindeki klorofil
pigmenti sayesinde.)

NOT: Fotosentez için mutlaka kloroplast şart değildir. Esas olan klorofil pigmentidir.
Prokaryot canlılar klorofil pigmentleri sayesinde fotosentez yapabilir.

Kendine ait;

DNA,

RNA,

ribozom

ve enzimleri vardır.

Fotosentez denklemi:

6CO2+12H2O(ışık, klorofil)C6H12O6+6H2O+6O2

-Tüm yeşil bitki

-Öglena

-Siyanobakteri( Mavi yeşil algler)

6CO2+12H2S(ışık, klorofil)C6H12O6+6H2O+6S2 (mor sülfür bakterileri.)

NOT: Tüm fotosentez reaksiyonları için CO2 kullanımı , Işık ve Klorofil zorunludur. Her tip

fotosentez reaksiyonunda su kesinlikle açığa çıkar

Her fotosentez reaksiyonunda oksijen açığa çıkmaz ya da her fotosentez reaksiyonu için

su kullanımı ortak değildir

36
Fotosentez:

Aydınlık evre:

Granalarda gerçekleşir.

-Işık krolofil tarafından soğurulur.

-Hidrojen kaynağı su ile O2 burada üretilir.

-Fotofosforilasyon ile ATP üretimi için gerekli olan reaksiyonlar gerçekleşir fakat ADP nin P

bağlayarak ATP oluşması Stromada granaların hemen yanında gerçekleşir.

-NADP nin yakalayacağı hidrojenler eğer suyun kullanıldığı bir fotosentez reaksiyonu ise

suyun granalarda fotolizi sonucu açığa çıkarlar ancak NADP ler bu hidrojenleri stroma da

granaların hemen dibinde yakalararak indirgenir.

Karanlık evre( Karbon tutma reaksiyonları)

-CO2 yakalanır

-ATP tüketilir

-NADP hidrojenlerini ilgili reaksiyonlar için bırakır ve yükseltgenir.

-Besin üretilir( Glikoz, fruktoz, galaktoz, yağ asidi, gliserol ayrıca sentezi için azot gereken

vitamin, aminoasit azotlu organik bazlar ( Adenin, guanin v.s)

37
Kromoplastlar

Çift zarlıdır.

Kromoplastlar

sarı, kırmızı, turuncu renkli plastidlerdir.

Plastidlerin sahip olduğu bu renkler içerdikleri karotenoidlerden kaynaklanmaktadır.

Karotenoidler;

ksantofil (sarı),

karoten (turuncu)

ve likopen (kırmızı)

Kromoplastlar bitkilerin meyve veya çiçek kısımlarında bulunurken bazılarında ise

köklerde de (ör: havuç) bulunabilmektedirler. Bitkinin renkli kısımlarında bulunurlar.

Görevleri;

-Meyve ve çiçeklere renk verir.

-Klorofilin soğuramadığı dalga boyundaki ışığı soğurarak klorofile aktarırlar ve fotosenteze

yardımcı olurlar.

-Klorofile zarar verebilecek dalga boyundaki ışığı emer ve yayarlar böylece klorofiln zarar

görmesini engellerler.

38
Lökoplast

Çift zarlıdır

Lökoplastlar renksiz plastidlerdir.

 Genellikle bitkinin ışık almayan organlarında bulunurlar.

Lökoplastların görevi çeşitli maddelerin depolanmasıdır.

Lökoplastlar, kromoplastlara yada kloroplastlara dönüşebilirler.

Ptates- Nişasta

Fasülye- Protein

Ceviz-Yağ depolar.

39
HÜCRE İSKELETİ

-Ökaryot hücrelere şeklini veren ve hücre içi organizasyonu sağlayan yapıların tümü hücre
iskeleti olarak adlandırılır.

-Prokaryot hücrelerde hücre iskeleti bulunmaz.

-Hücre iskeleti üç temel yapıdan oluşur.

-Bunlar mikrofilament, ara filament ve mikrotübüldür.

-Mikroflament: Kas doku liflerinin (aktin ve miyozin) kısalıp uzamasında, amipte


sitoplazma hareketi ile yalancı ayak oluşumunda ve hayvan hücrelerinde bölünme
sırasında boğumlanmasında görev alır.

-Ara filamentler: Hücre şeklinin ve hücre içi yapıların sabitlenmesinde görev alır. Örneğin
çekirdeğin hücre içindeki yerinin sabitlenmesini ara filamentler sağlar.

-Mikrotübül: Hücre şeklinin belirlenmesinde, hücrelerin ve hücre içindeki organellerin yer


değiştirmesinde, mitoz sırasında kromozomların ayrılmasında görev alır. Ayrıca bitki
hücrelerinde hücre duvarının yapısındaki selüloz liflerinin düzenlenmesinde de rol oynar.

40
Mikroflament Ara filamentler Mikrotübül
-Aktin proteinlerinden -Lifli fibröz proteinlerden -Tübülin denilen proteinlerden
oluşur. -Oldukça incedir. oluşur. oluşur.
-Hücre şeklinin Mikroflamentlerden kalın, -Hücre şeklinin korunmasında,
korunmasında, mikrotübüllerden incedir, -Hücrelerin ve hücre içindeki
-Kasların kasılmasında, - -Hücre şeklinin organellerin yer
Yalancı ayak oluşumunda, - korunmasında, -Hücre içi değiştirmesinde,
Besinlerin ince bağırsaktan yapıların sabitlenmesinde Mitoz sırasında
emilmesinde, -Derinin mekanik etkilerden kromozomların ayrılmasında
- Hayvan hücrelerinde korunmasında görevlidir. görev alır
bölünme sırasında
boğumlanmasında
görevlidir.

41
ÇEKİRDEK

-Bir çekirdek 4 bölümden oluşur.


1. Çekirdek zarı (Karyolemma)
2. Çekirdek plazması
(Karyoplazma)
3. Çekirdekçik (Nukleolus)
4. Kromatin iplik ve kromozomlar

Şekil: Çekirdek ve bölümleri

1.Çekirdek zarı
-Çekirdek hücrenin diğer kısımlarından bir zar ile ayrılır.
-Zar, çekirdeğe şekil ve direnç kazandırır.
-Çekirdek zarı hücre bölünmesi sırasında kaybolur (çözünür), bölünme tamamlandıktan
sonra yeniden oluşur.
-Çift katlı yapıdadır ve hücre organellerinden ER ile bağlantılıdır.
-Çekirdek zarının dış yüzeyinde ribozomlar yer alır.
-Zar üzerinde, por adı verilen geçitler bulunur. Bunlar hücre zarındaki porlardan büyüktür.
-Porlar, RNA, ATP ve protein gibi büyük (polimer) moleküllere geçirgendir.
2. Çekirdek plazması (Karyoplazma)
-Çekirdek içini dolduran sıvıdır. Sitoplazmanın devamı gibidir, ancak çözünmüş madde ve
nükleik asitler bakımından daha yoğundur. Bu yapı içinde protein, enzim ve mineral
maddeler de bulunur. İçinde kromatin iplikler ve çekirdekçik yer alır.
3. Çekirdekçik (Nukleolus)
-Bir zarla çevrili değildir. Yapısında DNA, RNA ve protein bulunur. Çekirdekçikte rRNA
sentezlenir ve proteinlerle birleştirilerek ribozomun alt birimleri oluşturulur.

NOT: Prokaryotik hücrelerde çekirdekçik olmadığı için ribozomun alt


birimleri sitoplazmada üretilir.

-Çekirdekçiğin büyüklüğü ve sayısı, canlının türüne ve hücrenin büyüme evresine göre


değişir.
-Protein sentezinin daha yoğun olduğu hücrelerde çekirdekçiğin daha büyük olduğu
görülmektedir. Çekirdekçik, hücre bölünmesi sırasında çözünür, daha sonra yeniden
oluşur.

42
4. Kromatin iplik ve kromozomlar
-Çekirdekte bulunan DNA histon denilen proteinlerle birlikte kromatin adı verilen yapıyı
oluşturur.
-Hücre bölünmesi sırasında bu kromatinler, kısalıp kalınlaşarak kromozomları oluşturur.
-Kromozomlar birbirinin kopyası iki kromatit içerir. Çünkü, DNA zinciri bölünme öncesi
eşlenmiştir.
-Canlının kalıtsal karakterlerini taşıyan kromozomlar hücrelerde türe özgü sayıda bulunur.
-Örneğin insanda 46, nilüferde 160, köpekte 78 kromozom vardır.

43
44

You might also like