You are on page 1of 2

Hayrettin Yıldırım

Tüfenk nedir?

Tüfe(n)k denince akla ne gelir? Muhtemelen tüfenge bakış açısına göre cevaplar çeşitli
olur.
Ama galiba en muteber cevap ölüm olsa gerek.
Size Doğu Anadolu’nun bir köyünde yaşanan ve başkahramanı tüfenk olan gerçek bir
hikâye.
Hikâye-olayı yazanın henüz sekiz-dokuz yaşında olduğu yıllar… (Şimdi ise 38’inde
bir delikanlı!)
Bu gözlerin şahit olduğu acı, öyle bir acı ki; ya Rab kimseye vermeye! Bir annenin
evlat acısı, hem de on beşinde-on altısında bir evladın acısı...
16 yaşındaki İbrahim ile arkadaşları, baharın o güzelim havasında bağda kırda
eğleşiyor, gezip tozuyorlar.
O vakitler herkesin evinde çifte adı verilen bir tüfenk çeşidi var idi. Kendilerini yabani
hayvanlardan korumak için bulundurulurdu genelde.
Ve delikanlılar da babalarından, amcalarından gördükleri bu tüfenklere merak
sararlardı.
O gün köyün delikanlıları, hep birlikte bir bağda eğlenirken, Hasan da, yanında
babasının çiftesiyle gelmiş ve arkadaşlarına hava atma derdinde idi.
Serde delikanlılık var.
Hasan ve İbrahim, aynı köyde beraber büyümüş, beraber gezmiş tozmuş.
O gün de gezip tozmak için bağda buluşup eğlenirken, Hasan, elinde çifte ile
arkadaşlarına hava atarken, tüfengi İbrahim’e doğrultup ateş eder gibi yapar. İbrahim de
tüfengin önünden kaçmaz, şakalaşırlar ve “Erkeksen ateş et!” der İbrahim. Hasan ısrarla,
“Bak, ateş ederim!” der. İbrahim oralı olmaz ve kıyamet o vakit kopar. Parmağı tetiğe sertçe
basan Hasan, üç metre önünde duran İbrahim’i sağ göğsünden vurur!
Herkes bir şok hâlinde…
Bu şakanın nasıl gerçeğe dönüştüğünün şokunda...
Zira kimse tüfenkte mermi olduğunu bilmez, Hasan dâhil. Herkes şokta iken, İbrahim
kanlar içinde, on metre aşağıya yuvarlanmış bir hâlde ve akan kandan göl olmuş bir çukurda
yatmaktadır.
Haber köye ulaşır.
İbrahim’in annesi Zeynep Ana, bunun gerçek olabileceğini tahayyül bile edemez.
Kadın-erkek tüm köylü, köyün hemen dışında bulunan bağa giderler ve bakarlar ki İbrahim
kanlar içinde, orada son nefesini vermiş…
Bu sahneyi gören Zeynep Ana, feryat figan eder, saçını başını yolar, kendini yerden
yerlere atar. Ne fayda… İbrahim’i, kuzusu yoktur artık…
Bu esnada korkuyla kaçan Hasan, köyde bir akrabasına sığınmıştır ve köyün ileri
gelenleri de bu işin bir kan davasına dönmemesi için Hasan’ın babasına, amcasına ve aile
büyüklerine tembihte bulunmaktadırlar.
Hasan, İbrahim’in cenazesi kalktıktan sonra gidip İbrahim’in ailesine teslim olmaya
ikna edilir. Zira o yörede bir cinayete karışan kişi pişman olup, öldürdüğü kişinin ailesine
gidip “Ben bahtınıza düştüm, beni affedin” derse, köyün büyükleri de araya girerek aileye kan
diyeti öder. Böylece kan davası olmaz. Ama kişi kaçarsa, iş kan davasına dönüşür. Hasan da
cenazeden beş gün sonra İbrahim’in ailesine büyükleriyle beraber gider, teslim olur.
Büyüklerin İbrahim’e biçtikleri değer ise üç çift öküz, on dönüm tarla ve üç dönüm
fıstık bahçesi olur.
Ve Hasan gider jandarmaya teslim olur, bunun kaza olduğunu söyler, hapse yollanır.
Olan ise kuzusunu yitiren Zeynep Ana’ya, Mehmet Amca’ya olur.
Artık İbrahim yoktur.
Ve tüfenk nedir?
Acıdır, gözyaşıdır, kahırdır ve evlat acısıdır.
Hani denilmiş ya; “tüfenk icad oldu mertlik bozuldu” diye. Ne büyük hakikat imiş bu
söz!
Tüfenk nice İbrahimlere kıydı, kimi kaza ile kimi kast ile kimi de namertlik ile.
İşte tüfengin beni otuz sene evvelki olaya götürüşü…
Rabbim sen kimseye verme bu acıyı… Âmin.

You might also like