You are on page 1of 2

Para Hayatı Satın Alamaz!

Gregory Mystery
gregorymystery@live.com
“Dünyayı ele geçirmeye çalışıp ruhunu kaybetme sakın. Bilgelik, altın ve gümüşten
daha değerlidir.” Bu sözlerin sahibi, müzikle özgürlük savaşı veren regi ustası, nefret ve kini
müziğiyle tedavi eden evrensel müzik dehası Bob Marley… Bob Marley, duygu yüklü
şarkıları, yalın sözleri ve ırkçılık karşıtı, barış yanlısı söylemleriyle ülkesinden yola çıkarak
ırkçılığa maruz kalan tüm halkların sesi oldu.
6 Şubat 1945 tarihinde Jamaika’da küçük bir köyde dünyaya gelen efsane sanatçı, şu
an aramızda değil belki ama kendine özgü özgür duruşu, pozitif enerji yüklü şarkıları ile
geçmişin olduğu kadar bugünün dünyasını da fethediyor.
Beyaz bir İngiliz olan deniz subayı Norval Sinclair Marley ile siyah bir Jamaikalı olan
Cedella Booker’ın çocuğuydu Bob Marley. Uzun deniz yolculukları nedeniyle evine sık
uğrayamayan Sinclair Marley, eşini ve çocuğunu göremese de finansal olarak yardımı
esirgemiyordu. Bob, 1955’te henüz 10 yaşındayken, 60 yaşında geçirdiği bir kalp krizi sonucu
babasını kaybetti. Beyaz bir baba ve siyah bir anneden doğduğu için gençliğinde ırkçılıkla
yüzleşmek zorunda kaldı. Bu dönemde bir ömür boyu sürecek kimliğini sorgulama süreci
başlamıştı. Şöyle diyordu:
“Kendime karşı herhangi bir önyargım yok. Babam beyaz, annem siyahtı. Bana ise
melez deniyordu. Ben hiç kimsenin tarafında değilim. Ne siyahın ne de beyazın… Ben
Tanrı’nın tarafındayım, beni siyahtan ve beyazdan yaratan Tanrı’nın…”
5 yaşındayken annesiyle birlikte başkent Kingston’a taşındılar. Burada, birlikte müzik
çalışmalarına başlayacağı ve yaşamı boyunca en iyi arkadaşı olan Bunny Livingston’la tanıştı
Bob. İki çocuk, Amerikan radyolarından dinledikleri ilginç müziklerden etkilenmişlerdi.
Özellikle New Orleans’tan yayın yapan radyolarda çalınan Ray Charles, Fats Domino, Curtis
Mayfield ve Brook Benton’un şarkılarından… Aynı zamanda Jamaika’da o dönemde oldukça
gözde olan Drifters gibi siyahî gruplarla yakından ilgileniyorlardı.
Adadan dünyaya yayılan regi tınıları:
Bob okuldan ayrıldığında tek bir tutkusu vardı: Müzik. Bir kaynakçıda işe girse de
geriye kalan zamanının tümünü kankası Bunny ile birlikte müzik becerilerini geliştirmekle
geçiriyordu.  Aynı şehirde yaşayan ünlü şarkıcı Joe Higgs, bu hevesli gençlere müzik dersleri
verdi. Bu dönemde, kendileri gibi müziğe tutkun bir başka gençle, Peter McIntosh ile
tanıştılar.
1962’de Bob, yerel müzik yapımcısı Leslie Kong ile görüşmeye karar verdi. Bob’un
sesinden çok etkilenen Kong, genç şarkıcıyı stüdyoya alarak bazı şarkıları yorumlattı.
Bunlardan ilki “Judge Not” idi. Bu şarkıyla birlikte Bob Marley’in ilk albümünü de
hazırlayacaktı. Albümdeki “Terror” ve “One Cup of Coffee” isimli şarkıları pek dikkat
çekmese de, Bob Marley’in bir şarkıcı olma yolundaki azim ve hırsını gösteriyorlardı.
Bir sonraki yıl Bob Marley, yoluna bir grupla devam etmeye karar verdi; Bunny ve Peter ile
birlikte The Wailing Wailers’ı kurdular. The Wailers ile Bob Marley, profesyonel anlamda
müziğe ilk adımı attı denilebilir. Üç arkadaş bir süre birlikte müzik yaptıktan sonra ayrılarak
solo çalışmalarına devam ettiler.
Bob, The Wailers’dan ayrıldıktan sonra üç bayan regi sanatçısının oluşturduğu The I-
Threes adlı gruba müzikal alanda destek verdi. Bu çalışmalarıyla regi tınılarının adadan
dünyaya yayılmasını sağlıyordu. Artistik, metafizik ve politik, üzmeyen, yormayan ama
cesaretlendiren şarkıların adamı Bob Marley, 1972 yılında “Catch A Fire”, 1973’te ise
“Burnin” isimli albümleri hazırladı. Bunları, 1975'te “Natty Dread” ve “Live” adlı albümler
izledi. Avrupa ülkelerinde hatırı sayılır bir hayran kitlesi edindi ve pek çok konser verdi.
Tüm dünyadan binlerce kişi Bob’un huzurlu sesinin ve hipnotik müziğinin takipçisiydi
artık. Sadece müzisyen kimliğiyle değil, insancıl yapısıyla da çok sevilmişti Bob Marley.
Verdiği yardım konserleri ve desteklediği uluslararası yardım projeleriyle, yoksul ve sessiz bir
kitlenin sesi olmuştu. Afrikalılara yapılan yardımlara şarkılarıyla destek verdiği için 1978
yılında Birleşmiş Milletler Barış Madalyası’na layık görüldü. Sevginin ve barışın şarkıları,
sert politik sözler değil, basit ve barışçıl ifadeler kuşatıyordu şarkılarını…
No More Trouble şarkısında der ki: “İhtiyacımız olan tek şey sevgi; bize yön verecek
ve bizi koruyacak olan iyiliğin yukarıdan yanımıza inmesini umut ediyorsan, güçsüze yardım
et, şu an güçlüysen eğer… “
Get Up Stand Up’ta ise şöyle seslenir: “Hayatın değerinin ne olduğunu bilirsen, kendi
değerini yeryüzünde ararsın ve şimdi ışığı gördün; kalk ve hakkını ara…
I Know isimli şarkısındaysa şunları söyler: “Çoğu zaman oturur ve düşünürüm; bu
yarışa yetişmek neden bu kadar zor? Ruhuma derim ki, cesur ol, kazanmak için mücadele et;
kızgın denizin silkeleyip sürüklediği bir gemi gibi… Zamanın med-cezirleri öfkeyle
köpürürken, hayır, bana şiddeti musallat etme!
Bob Marley’den özgürleştiren sözler:
 Gözlerini aç ve içine bak. Yaşadığın hayattan memnun musun gerçekten?
 Kendini zihinsel kölelikten kurtar, kendimizden başka hiç kimse zihnimizi
özgürleştiremez.
 Her insan, kendi kaderini belirleme hakkına sahiptir.
 Hayat, birçok işaret içeren büyük bir yol… Tekerlek izlerini takip ederek
ilerlerken, aklının karışmasına izin verme. Öfkeden, kötülükten ve
kıskançlıktan uzak dur. Düşüncelerini gömme, vizyonunu gerçeğe dönüştür.
Uyan ve yaşa!
 İnsan, kendi içinde bir evrendir.
 Sadece bir isteğim var. Gerçekleştiğini görmek istediğim sadece bir şey var:
Tüm insanların, siyah-beyaz, Çinli ya da her neyse, herkesin birlikte barış
içinde yaşaması…
 Müzikle ilgili en güzel şey, sana dokunduğunda hiç acı vermemesidir.
 Ben bir lider değilim. Bir haberciyim. İnsanları etkileyen, şarkıları söyleyen
değil, şarkıları oluşturan sözlerdir.
 Çocuklara daima doğruyu söyleyin.
 Bugünün güzel anları, yarının hüzünlü düşünceleri olabiliyor.
 Bir kapı kapandığında, başka bir kapının açıldığını bilmiyor musun?
 Geçmişin, kaderin değildir, unutma!
 Ben ne siyahın tarafındayım ne de beyazın… Ben Tanrı’nın tarafındayım.
 Suyun bolluğunda, aptal olan insan susuz kalır.
 İnsan Tanrı olmadan yapamaz. Susadığın zaman su içmek istemen gibi, Tanrı
olmadan ilerleyemezsin.
 Belki de en büyük düşmanın en iyi arkadaşın, en iyi arkadaşın da en büyük
düşmanındır.
Efsanevi sanatçının ölümü de yaşamı gibi sıra dışı ve sarsıcı oldu. 1977’de futbol
oynarken ayak başparmağı yara almıştı ve bu yaradan dolayı deri kanserine yakalandı.
Parmağının kesilmesi gerekiyordu ancak bu durumda sahne performansı istediği gibi
olmayacaktı. Bu nedenle parmağının kesilmesini kabul etmedi. 1981 baharında durumu
ağırlaşınca uçakla Almanya’dan Jamaika’ya dönerken durumu kritikleşti ve uçak Miami’ye
zorunlu iniş yapmak zorunda kaldı. Bob Marley buradaki bir hastanede 11 Mayıs 1981’de 36
yaşında hayata gözlerini yumdu. Oğlu Ziggy’e söylediği “Para hayatı satın alamaz” sözleri,
son sözleri oldu. Bir önceki ay, ülkesi Jamaika’da ülke kültürüne katkılarından dolayı
kendisine büyük ödül olan MERIT verilmişti ama bu ödülü alamadı Bob Marley.  

You might also like