You are on page 1of 12

Kentsel Coğrafya: Giriş

Küreselleşme nedir? Temel belirtileri nelerdir?

Küreselleşme sürecinin başlangıcı 16. yüzyıla kadar gitmekle beraber, küreselleşme


kavramı ilk olarak 1980’lerde bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin
sonucunda işletme ve finans dallarında kullanılmış ve 1990’lardan sonra sosyal
bilimlere ait birçok disiplinin de bu kervana katıldıkları gözlenmiştir. Günümüzde
(çağdaş) küreselleşme kavramı ise, birbirinden farklı anlamlara gelebilecek şekilde
kullanılır. Örneğin literatürde bu kavramın; uluslararasılaşma, evrenselleşme,
liberalizasyon, batılılaşma, karşılıklı bağımlılık, modernizasyon gibi çeşitli
terimlerle eşanlamlı olarak kullanıldığı görülebilmektedir. Buna ilaveten,
küreselleşme kavramı hemen her olayla ilişkilendirilerek, neden-sonuç
çerçevesinde, temel etken olarak yansıtılmakta ve ne olduğu anlaşılamayan bir
klişe haline gelmektedir.

Küreselleşme, en basit anlamda, yerkürenin farklı bölgelerinde yaşayan insan,


toplum ve devletler arasındaki iletişim ve etkileşim derecesinin “karşılıklı bağımlılık”
kavramı çerçevesinde giderek artması olarak tanımlanabilir (Bayar, 2019:25).
Küreselleşme, yerel ve evrensel düzeylerde her iki yöne doğru ilerleyen bir süreci
tarif ederken, ayrıca oldukça dinamik ve değişken bir kavramı da işaret etmektedir.
Bu doğrultuda, küreselleşmenin çok boyutlu bir kavram olduğu kolaylıkla
anlaşılabilmektedir.

Etki alanı insan ve insan toplulukları arasındaki ilişkiler olan küreselleşme


sürecinin baş aktörü/lokomotifi, teknoloji/iletişimdir. 1980'li yıllardan itibaren
teknolojik yeniliklerin her alanda kullanımının yaygınlık kazanması, küresel dünyada
mekan ve mesafe kavramının eski anlamını ortadan kaldırmıştır. Bu durum ilk
etkisini finans piyasalarında hissettirmekle birlikte, günümüzde siyasetten kültüre,
ticaretten çevreye çok daha geniş bir alana yayılmıştır. Bu nedenle küreselleşme
sürecinde teknoloji yeterli koşul değil, zorunlu/olmazsa olmaz koşuldur. Günümüzde
yaygınlık kazanan bilişim teknolojileri, uluslar arasındaki değişim/etkileşim
sürecinde küresel dönüşümü hızlandırmaktadır (Giddens, 2000, 24).

Bir teknolojik yeniliğin ve dolayısıyla teknolojik küreselleşmenin ilk yansıdığı alan


ekonomik alandır. Yeni üretim teknolojilerinin kullanılması, yeni iş bölümü ve
uzmanlaşmaların doğmasına neden olmaktadır. Bu durum yeni mesleklerin
doğması anlamını taşımakta ve teknolojik yeniliklerin ekonomik alandan sonra
sosyal alana yansıdığı görülmektedir. Sosyal alanda ortaya çıkan yeni meslekler
ve sosyal tabakaların, örgütlenerek toplum içinde yeni gelişen sosyal grupların
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

politik mücadelesi gündeme gelmektedir. Her sosyal grup içerisinde kendi


amaçlarının ağırlık ve etkinlik kazanması için yürüttüğü örgütlenme ve ekonomik
amaçlarını gerçekleştirme çabası, bir iktidar ve güç kazanma yarışı olmaktadır.
Böylece köklü teknolojik yenilenmenin ekonomik ve sosyal alandan sonra
yansıdığı alan politik alan olmaktadır. Ekonomik, sosyal ve politik yapıların
teknolojik yenilenmeden yansıyan etkilerle belirli bir değişim ve uyum sürecine
girmesiyle birlikte bu sürece en son katılan kültürel alan olmaktadır. Çünkü
insanlık, kültür olarak geçmiş kuşaklardan miras olarak aldığı değer, norm, davranış
kalıpları ile dünya görüşlerini korumak güdüsündedir. Bu nedenle bir zaman
gecikmesi (literatürde kültürel gecikme) ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda
teknolojik yeniliklerin yansımaları, en son olarak kültürel alanda oluşmaktadır.
(Erkan; 1998; 92-94).

Ancak toplumsal gelişme ve değişmenin merkezi unsuru olan bilgi ve


iletişim teknolojilerindeki yenilenme ve dolayısıyla bu teknolojik yeniliklerin,
ekonomik, sosyal/demografik politik/güvenlik ve kültürel alanlara yansıması belli bir
zaman gecikmesiyle gerçekleşir. Bu durum söz konusu etki alanlarının,
küreselleşme boyutlarının değişim esnekliklerinden kaynaklanır. Bu çerçevede
çağdaş küreselleşme, çok-aktörlü bir yapı içerisinde gelişmektedir: Ulus-
devlet, uluslararası kuruluşlar ve devletler-üstü kurumlar, yerel yönetimler
ve sivil toplum kuruluşları olarak 4 temel aktörden söz edilebilir. Küreselleşme
süreci, bu 4 temel aktörlerin karşılıklı iletişimi ve etkileşimi ile
şekillenmektedir.

O halde, küreselleşmenin temel belirtileri nelerdir? 1) üretim (özellikle


sanayi üretimi) ve hizmet (finansal hizmet) sağlamanın coğrafi olarak
yeniden organizasyonu, 2) çok-uluslu şirketlerin birçok ülkenin sınırları
içine nüfuz etmesi, 3) piyasaların tasarlanması (neredeyse aynı tüketim
mallarını sunan) ve dünya ölçeğinde yayılması, 4) büyük kentlere iç göç
(gelişmiş ülkelerde) ve uluslararası göç (özellikle gelişmekte olan
ülkelerden gelişmiş ülkelere), 5) küresel ekonomi yönetiminin/denetiminin
kentler sistemi aracılığıyla gerçekleştirilmesi, olarak gösterilebilir.

Yani küresel ekonominin sahnesi “küresel kentler sistemi” olarak kabul edilir.
Küresel ekonominin ortaya çıkış nedeni özellikle ulaşım, iletişim ve üretim
teknolojisindeki gelişmeler olarak kabul edilir. Bu ekonominin yönetimi ve denetimi
ise, kendi içinde kademelenmiş, iş bölümü yapılmış, uzmanlaşmış ve işlevleriyle
farklılaşmış bir kentler sistemi aracılığıyla gerçekleştirilmektedir (Özgür, 2019:3).
Bu yeni gelişme, 1980’li yılların ortalarından itibaren, küreselleşme sürecini
etkileyen ve ondan etkilenen kent tanımlarını da neden olmuştur. Örneğin
Friedmann (1986) “dünya kenti”, Castells (1989) “bilgi kenti”, Sassen
(1991) “küresel kent”, Hall ve Hubbard (1996) “girişimci kent” kavramlarını
gündeme getirmişlerdir.

John Friedmann’ın Dünya Kenti

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 2 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

John Friedmann (1986), The World City Hypothesis başlıklı eserinde; dünya
kentlerini “küresel ekonomiyle bütünleşmiş ve onu yöneten kentler” olarak tanımlar.
Bu tanım, mekan organizasyonunda yeni uluslararası işbölümüyle yönetim, finans
ve üretim fonksiyonlarının ayrılarak kapitalist dünya ekonomisinin farklı
lokasyonlarda (uluslararası, ulusal, bölgesel, yerel ölçeklerdeki kentlerde)
uzmanlaşmış roller paylaştırmasına dayanır. Bu hipotezde, dünya kenti
kademelenmesi, dünya kenti olarak işlev gören büyük kentlerin bir sıralamasıdır.

Bu hiyerarşide; 1) kapitalist dünyanın merkezindeki kentler (birincil ve ikincil


kentler), 2) yarı çevre ülkelerdeki kentler (birincil ve ikincil kentler).

Dünya kenti hiyerarşisi (Friedmann, 1986:74)

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 3 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

Friedmann’a (1986) göre; küresel ekonomi ve yeni mekânsal iş bölümünde bir


kente yüklenen işlevler ile bütünleşme biçimi ve içeriği, o kentteki bazı
yapısal değişikliklerde belirleyicidir. Küresel sermaye, dünyanın önemli
kentlerini yeni mekan organizasyonunda ve üretimle piyasaların birbirine
eklemlenmesinde temel düğüm noktası olarak kullanılır. Ortaya çıkan
bağlantılar, karmaşık bir mekânsal hiyerarşide dünya kentlerinin dizilmesini
mümkün kılar. Dünya kentlerinin üretim sektörleri ile istihdam yapısı ve
dinamikleri, onların küresel denetim işlevlerini yansıtır. Dünya kentleri; uluslararası
sermayenin ana toplanma ve birikim yerleridir. Ülke içi ve uluslararası
göçmenlerin hedef noktalarıdır. Dünya kenti oluşumu, sanayi kapitalizminin
temel çelişkilerine odaklanmaya neden olur. Mekânsal ve sınıfsal kutuplaşmayı
içinde barındırır. Dünya kentinin büyümesi, o kentin yönetiminin mali
kapasitesini aşacak düzeylerde sosyal maliyet üretir.

Buna göre, dünya kentinin fonksiyonları; hem ulusal hem de uluslararası turizm,
ticaret ve yabancı sermaye yatırım merkezi fonksiyonu, ticaret ve yatırım
bankacılığı, sigortacılık ve diğer finansal hizmetlerin merkezi fonksiyonu,
ulusal ve uluslararası düzeylerde politik güç merkezi; yönetimle ilişkili kâr amacı
gütmeyen kurum, birlik ve örgütlerin bulunduğu yer olması, zengin seçkinler
için özel lüks malların, orta ve düşük gelir grupları için kitlesel tüketim mallarının
tüketim merkezi fonksiyonu, tıp, hukuk, yüksek eğitim ve bilimsel bilgi ve
teknoloji gibi alanlarda ileri profesyonel hizmetlerin merkezi olması, yüksek
değerde bilginin üretim (tescilli bilgi, veri ve rapor) ve bireylere, kurumlara,
yönetimlere ve büyük şirketlere ihraç merkezi fonksiyonu, büyük şirketlerin
toplanma ve onlara eşlik eden ileri üretici ve iş hizmetlerinin kümelenme
merkezi olması, kültür, sanat, eğlence, moda tasarımları merkezi olarak
sıralanabilir.

Sassen’in Küresel Kenti

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 4 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

Saskia Sassen’e (1991, 2003) göre, küresel kentler; tüm dünya için finansı
yönlendiren ve ileri düzeyde hizmet işlevleri sunan, pazarlama ve üretim yerleridir.

Bu küresel kent modeli, bazı temel varsayımlardan oluşur:

1) Ekonomik faaliyetlerin coğrafi dağılımı ve birbirleriyle bütünleşmesi geliştikçe;


şirketlerin faaliyetlerinin merkezden yönetimi, koordinasyonu, servisi ve
finansmanı çok daha önemli ve karmaşık bir hâl almıştır.

2) Merkezi işlevlerin karmaşıklık düzeyi arttıkça; şirketlerin kendi yönetim


merkezlerinde tüm işleri yapabilmelerinin imkânsızlaşması nedeniyle muhasebe,
hukuk, halkla ilişkiler, bilgisayar programcılığı, telekomünikasyon vb.
hizmetler, yüksek düzeyde uzmanlaşmış servis şirketlerinden satın
alınmaya başlanmıştır.

3) Servis şirketlerinin çok karmaşık ve küreselleşmiş piyasadaki


faaliyetleri, yığılma ekonomileri oluşturabilmektedir. Şirketlerin
kompozisyonu, yetenekleri ve farklı alanlarındaki uzmanlıkları, kentlerin belirli
kesimlerini bilgi merkezi haline dönüştürmüştür. Böyle bir kentte bulunmak, başka
bir şekilde tekrarlanamayacak bilgi ortamında yaşamak anlamına gelmektedir.

4) Şirketlerin karmaşık ve standartlaşmamış hizmetleri kendi bünyelerinde


sağlamak yerine, dışarıdan satın alma eğilimleri geliştikçe; yığılma ekonomilerine ve
bunun sonucunda kent merkezlerine olan bağımlılıklar ortadan kalkmaktadır.
Küresel kentin anahtar sektörü, yüksek uzmanlaşma düzeyine erişmiş ve
ağlar şeklinde örgütlenmiş hizmet sektörüdür.

5) Uzmanlaşmış servis şirketleri, küresel düzeyde hizmet sundukları için ağlar


şeklinde örgütlenmiş küresel katılımlar ve ortaklıklardan oluşmaktadır. Bu, ülke
sınırlarının ötesinde kentlerarası ilişkilerin, ağların ortaya çıkması ve
küresel kentsel bir sistemin oluşması demektir. Kentlerin ekonomik gelişimi,
ulusal etki alanlarıyla ve ülkeleriyle ilişkili olmaktan uzaklaşmaktadır.

6) Yüksek düzeyde profesyonellerin ve yüksek kârlar elde eden


uzmanlaşmış şirketlerin varlığı, kentlerde mekânsal ve sosyo-ekonomik
eşitsizliği arttırmaktadır.

7) Daha küçük ölçekli yerel şirketler, küreselleşen uzmanlaşmış şirketlerle formel


piyasada rekabet edemediklerinden küresel kentlerde uzmanlaşmış hizmet
sunan şirketlerin yanı sıra enformel bir hizmet sektörü de gelişmektedir.

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 5 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

Küresel kent göstergeleri arasında ar-ge merkezi (127/46), yükseköğretim (49/16)


ve banka genel müdürlükleri (48/3) gösterilmektedir. Örneğin Londra’nın yeni
finans bölgesi Canary Wharf, New York’un ise Lower Manhattan, Wall Street’dir.

Canary Wharf, Londra

Wall Street, Lower Manhattan, New York

Sassen’e (2003) göre; tek bir küresel kentten değil, bir küresel kentler ağından söz
edilebilir. Yani her küresel kent ancak bir ağın parçası olarak var olmaktadır. Bu
küresel ağlar sisteminde özellikle hizmet sektörü çok fazla büyümüş ve tüm modern

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 6 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

ekonomilerde baskın hale gelmiştir. Hizmet sektörü kendi içinde iki ana gruba
ayrılır: 1) tüketici hizmetleri -bireysel (berberlik, kuaförlük gibi) ve hane halkı
hizmetleri (süpermarket gibi), 2) üretici hizmetleri -iş ve ticaret hizmetleri
(danışmanlık, muhasebe, reklamcılık gibi) olarak isimlendirilir. Bununla birlikte
gelişmiş üretici hizmetleri, çok yüksek değerdeki profesyonel, yaratıcı (yazılım, film,
video, yayımcılık, müzik, mimarlık, reklamcılık gibi) ve finansal hizmetleri içerir.

Dünya kentleri; Alpha (++, +, ., -), Beta (+, ., -), Gamma (+, ., -) olarak
kategorilere ayrılmıştır. Günümüzde Alpha ++ kategorisinde sadece Londra ve New
York yer alırken, Alpha + kategorisinde ise Singapore, Hong Kong, Paris, Beijing,
Tokyo, Dubai ve Shanghai bulunmaktadır. Ülkemiz kentlerinden, 2000 yılında
İstanbul Beta + iken, 2008-2012 yıllarında Alpha -, 2016 yılında ise Alpha
kategorisine yükselmiştir. Ankara Gamma, İzmir ve Bursa kentlerimiz ise
Sufficiency almıştır.

Alfa Dünya Kentleri, 2000

2008

2012

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 7 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

2016

Alfa Küresel Kentler Ağı, 2010

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 8 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

Küresel kentler ağı, 2012 yılında yapılan çalışmada; temel maddi bağlantılar, imalat
bağlantıları, ticaret bağlantıları, üretici hizmet bağlantılarına göre
haritalandırılmıştır.

Küresel Kentler Haritası, 2010 (ARE, Architecture Research Group,2012)

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 9 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

Küresel kentler ve kapitalizm

Kapitalizm nedir?

Karlılığı, +değeri hedefleyen ekonomik ve sosyal bir sistemdir, bu nedenle rekabet


ve akılcılığa dayanır. Bu bağlamda, sermaye ile emeği birbirinden ayıran bir
organizasyondur. Önce ticari kapitalizm sonra sanayi kapitalizmiyle 16.
yüzyıldan beri varlığını sürdüren bir yapı ve günümüzde ekonomik küreselleşmeyi
sürükleyen bir güçtür. Kapitalizm, dünya ekonomisinin küresel hale gelmesini
sağlamış ve yeni bir iş bölümü yaratmıştır. Ayrıca çokuluslu büyük şirketlerin
oluşmasını sağlamış ve hisselerin küreselleşmesiyle birbirine bağlanmıştır. Yeni bilgi
ekonomisiyle küresel kentsel sistemin tek bir birim olarak çalışmasını sağlamıştır.

Bu süreç, coğrafi bağlamda küresel ekonominin, dünya kentlerinin “merkez”, “yarı


çevre” ve “çevre” ilişkileri içinde bölünmesini de ortaya çıkarmıştır. Merkezin dünya
kentleri; kapitalist küresel ekonominin gününe bağlı, kumanda ve denetim noktaları
olan kentlerdir. Yarı çevrenin dünya kentleri; olgunlaşan ve gelişen ekonomisiyle
dünya kenti statüsüne yaklaşan kentlerdir. Çevrenin kentleri ise; denetlenen
(yönetilen) ve küresel ekonominin uçlarında iş gören kentlerdir. Taylor ve
arkadaşları (2001), güç düzeylerine göre dünya kentlerini 4 farklı gruba ayırır:
yüksek düzeyde bağlantılı kentler, baskın merkezler, kumanda merkezleri, giriş
kapısı merkezleri.

Hopkins,T.K.,Wallerstein, I. (1982). World –Systems Analysis: Theory and Methodology.Beverly Hills:Sage.

Küresel şirketler ve eşitsizlikler

Küresel şirket nedir? İki veya daha fazla ülkede faaliyet gösteren bir işletmedir.
Robinson’a (1964) göre, küresel şirketler; çokuluslu şirketler, uluslararası şirketler,
ulusötesi şirketler ve ulusüstü şirketler olarak gruplara ayrılabilir. Çokuluslu
şirketler; sermayenin hangi alanlara yöneltileceğinin sermayenin ana vatanı olan
ülkede belirlendiği ve yerli şirketlerle neredeyse aynı politikalarla yönetilen

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 10 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

şirketlerdir. Uluslararası şirketler; yatırım politikalarını sermayenin kökeni olan


ülkedeki merkez belirlemekle birlikte, uluslararası piyasalara girebilmek için her
türlü uygulamaya açık olan şirketlerdir. Ulusötesi şirketler; herhangi bir ülkeye bağlı
olmayan çeşitli uluslardan sermaye sahiplerinin oluşturdukları şirketlerdir. Ulusüstü
şirketler ise; uluslararası bir kuruluş tarafından kontrol edilen şirketlerdir (Robinson,
1964).

Tüm bunlara rağmen, dünya kentleri zenginlik, iş dünyası ve finansal faaliyetler için
bir mıknatıs etkisi gösterdiği halde, istihdam fırsatlarında kutuplaşma eğilimi
sergiler. Bir yandan yüksek ücretli profesyonelleri ve ileri hizmet işlerini yapanları
kendine çekmekte, diğer yandan da çok sayıda yoksul ve düşük ücretli işlerde
çalışan insanların toplanmasına yol açmakta, işsizlik ve evsizliğe sahne olmaktadır.
Zengin ve yoksul, aynı kent mekânında sıkıştırılmıştır. Ancak onlar aynı kentin
kısmen farklı lokasyonlarında, çok farklı sosyal, ekonomik ve politik koşullarda
yaşamaktadır. Bunun nedenini yeni uluslararası iş bölümünün yarattığı düşük ücretli
imalat işleriyle yüksek ücretli profesyonel işlerinin aynı mekanlarda toplanmasında
aramak gerekir.

Dünya kentleri arasında çeşitli karşılıklı etkileşim türleri olduğunu bildiğimiz halde;
bu ilişkileri araştırmak, veri temin etme güçlüğü nedeniyle oldukça zordur. Ancak
Dünya kentleri arasındaki bağlantıyı ölçmede sıklıkla kullanılan yöntemler: Havayolu
yolcu akışları ve ileri üretici hizmet firmalarının küresel ofis yerleşme stratejileridir.
Bu bağlamda, turizm faaliyetleri önem arz etmektedir. Turizm; kitlesel bir insan
hareketi olmanın yanında; gıda ve içecekler, otel konaklama, havayolu yolculuğu,
araç kiralama, yolcu gemisi ve turistik eşya gibi mal ve hizmetlerin tüketimini içerir.
Turizm, insanların gittikçe daha fazla serbest zaman etkinliğinde bulunmaları,
seyahat için maddi kaynağa sahip olmaları ve emeklilik nedeniyle önemli bir eğlence
faaliyeti haline gelmiştir. Hatta iş seyahatlerine katılanlar bile serbest zamanlarında
geçici turistlere dönüşmüştür. Reklamcılık, TV ve Internet, farklı turizm
destinasyonlarına müşteri çekmektedir (kentlerin satışı). Bu bağlamda dünya
kentleri küresel eğlence sektörü için stratejik yerler haline gelmektedir. Turizm
sektörü, çeşitli faaliyetleri koordine etmek için dünya kentlerinin sağladığı altyapıya
gereksinim duymaktadır. New York ve Los Angeles, küresel eğlence sektörüne yön
veren iki kenttir. Bu iki kent çok sayıda aktör, TV çalışanı, yazar ve yönetici gibi
yaratıcı sınıf üyesine sahiptir. Yüksek çaplı eğlence ürünleri, küresel olarak ihraç
edilmektedir.

Uluslararası medya pazarının gelişmesi önemli bir etkendir. Bu pazarın


büyümesinde iki etmen etkili olmuştur: teknolojik yenilikler ve yönetimsel
serbestleşme (düzenlemelerin ortadan kalkması). Eğlence sektörünün
küreselleşmesi, dev medya şirketlerinin şirket satın alma faaliyetlerine bağlı olarak
şirket birleşmeleriyle hızlanmıştır. Az sayıda büyük medya holdingi sektöre
hakimdir. Turizm ve diğer eğlence ürünlerinin bulunduğu yerler sadece dünya
kentleri değildir. Ancak dünya kentleri sektörün en önemli tüketicileri haline de
gelmiştir. Temalı parklar, çok sayıda alışveriş merkezine sahiptir. Disney ürünleri
gibi. Disney Store, ABD kentlerinde geleneksel yöre kent alışveriş merkezlerinin bir

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 11 | 12
K e n t s e l C o ğ r a f y a |Z i y a G e n ç e l

parçası olmuştur. Turizm ve eğlence sektörlerinin alanı çok geniştir. Times Square
(New York, Manhattan’da) Broadway’ın eğlence merkezi günümüzde Walt Disney
Company tarafından finanse edilerek yeniden canlandırılmıştır. Olimpiyat oyunları
gibi organizasyonlarda dünya kenti olarak bazı kentlerin rolünün artmasına yardımcı
olmuştur.

Kaynaklar

Castells, M. (1989). The Informational City: Information Technology ,Economic


Restructuring, and the Urban-Regional Process. Oxford: Basil Blackwell.
Ercan, F. (1996). Kriz ve yeniden yapılanma sürecinde dünya kentleri ve uluslararası kentler:
İstanbul. Toplum ve Bilim, 71, 61-96.
Friedmann, J. (1986). The World City Hypothesis. Development and Change, 17(1), 69-83.
Hall, T. & Hubbard, P. (1996). The Entrepreneurial City: New Urban Politics, New Urban
Geographies? Progress in Human Geography, 20(2), 153–174.
Kaplan, D., Wheeler, J. O., Holloway, S.(2009). Urban Geography. 2ndEdition, Wiley.
Özkan, E. (2005). Küreselleşme yerelleşme diyalektiğinde “Olmayan Kent”. Değişen ve
Dönüşen Kent ve Bölge içinde, (s.275-293), 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 28.Kolokyumu,
8-10 Kasım 2004, Ankara.
Taylor, P. J. (2010). Advanced Producer Service Centres in the World Economy. GaWC
Research Bulletin 349, http://www.lboro.ac.uk/gawc/rb/rb349.html
Tekeli, İ., (2005). Türkiye’de kent bölgeleri üzerine düşünmek. Değişen-Dönüşen Kent ve
Bölge içinde (s.73-89), 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 28. Kolokyumu 8-10 Kasım 2004.
Tekeli, İ., Türel, A., Eraydın, A., Berkman, G., Şengül, T., Babalık, E. (2006). Yerleşme
Bilimleri / Çalışmaları İçin Öngörüler. Türkiye Bilimler Akademisi Raporları 14, Ankara.
http://www.lboro.ac.uk/gawc/visual/globalcities2010.pdf
Sassen, S. (1991). The Global City: New York, London, Tokyo. Princeton-New Jersey:
Princeton University Press.

A Ü Ş e h i r v e B ö l g e P l a n l a m a B ö l ü m ü - 12 | 12

You might also like