Professional Documents
Culture Documents
Insanhaklarıhukukunagiris
Insanhaklarıhukukunagiris
Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.
Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.
Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.
Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.
Editör
Yazarlar
Öğretim Tasarımcısı
Dr.Öğr.Üyesi Nuran Öztürk Başpınar
Grafikerler
Ayşegül Dibek
Gülşah Karabulut
E-ISBN
978-975-06-4003-2
iii
Temel Hak ve 1982 Anayasası
BÖLÜM 3 Özgürlüklerin BÖLÜM 4 Düzeninde Kişinin
Sınırlandırılması Hakları ve Ödevleri
Giriş ................................................................. 67 Giriş ................................................................. 97
Olağan Hukuk Düzeninde-Olağanüstü 1982 Anayasası’nda Kişi Haklarının
Hallerde Temel Hak ve Özgürlüklerin Kullanımı ve Ödevlerin Yerine Getirilmesi.... 97
Sınırlandırılması ............................................. 67 Kişi Dokunulmazlığı, Maddi ve Manevi
Hak ve Özgürlük Kavramları ............... 67 Varlığı ..................................................... 98
Sınırlandırmanın Kanuniliği ................. 67 Zorla Çalıştırma Yasağı ......................... 98
Olağan Hukuk Düzeninde - Olağanüstü Kişi Hürriyeti ve Güvenliği ................... 99
Hâllerde ................................................. 68 Özel Hayatın Gizliliği ............................ 100
Temel Hak ve Özgürlüklerin Konut Dokunulmazlığı ......................... 100
Sınırlandırılmasında Kullanılan İlkeler ......... 70 Haberleşme Hürriyeti ........................... 101
Sınırlandırılması Mümkün Olmayan ve Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti ............ 102
Olan Haklar ........................................... 70 Din ve Vicdan Hürriyeti ........................ 102
Kullanılması Sınırlandırılabilen Düşünce Ve Kanaat Hürriyeti ve
Haklar ..................................................... 71 Düşünceyi Açıklama ve Yayma
İnsan Haklarının Sınırlandırılmasında Hürriyeti ................................................ 103
İlkeler ..................................................... 71 Bilim ve Sanat Hürriyeti ....................... 104
Temel Hak ve Özgürlüklerin Basın Hürriyeti ..................................... 105
Sınırlandırılmasında Nedene Bağlılık, Süreli ve Süresiz Yayın Hakkı ............... 105
Genel ve Özel Sebepler ......................... 74 Dernek Kurma Hürriyeti ...................... 105
Sınırlandırmanın Gerekliliği ................. 74 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü
Kanunla Sınırlandırma .......................... 75 Düzenleme Hakkı .................................. 106
Sınırlandırmanın Sebebe Bağlılığı ........ 75 Mülkiyet Hakkı ...................................... 106
Genel Sınırlandırma Sebepleri .............. 76 Hakların Korunması ...................................... 108
Özel Sınırlandırma Sebepleri ................ 81 Hak Arama Hürriyeti ........................... 108
Ölçülülük İlkesi ve Unsurları ........................ 82 Kanuni Hâkim Güvencesi ..................... 108
Ölçülülük İlkesi ...................................... 82 Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar .............. 109
Ölçülülük İlkesinin Unsurları ............... 84 İspat Hakkı ............................................. 110
Demokratik Toplumun Gereklerine Temel Hak ve Hürriyetlerin
Uygunluk İlkesi ve Öze Dokunma Yasağı........ 86 Korunması ............................................. 110
Demokratik Toplum Gereklerine
Uygunluk ............................................... 86
Hakkın Özüne Dokunmama ................ 87
iv
1982 Anayasası İnsan Haklarının Ülke
Düzeninde Sosyal, Düzeyinde Korunması
BÖLÜM 5 Ekonomik ve BÖLÜM 6 ve Ulusal Korunma
Siyasal Haklar Mekanizmaları
Giriş ................................................................. 119 Giriş ................................................................ 143
İnsan Haklarının Sınıflandırılması Bakımından Devletin İnsan Haklarını Koruma
Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Hakların Yeri ........ 119 Sorumluluğu ve Ülke Düzeyinde
Sosyal ve Ekonomik Haklar .......................... 121 Korunma ......................................................... 143
Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları... 122 Devletin İşlevlerine Karşı İnsan Haklarının
Eğitim ve Öğrenim Hakkı ..................... 122 Korunması ...................................................... 145
Çalışma, Sözleşme ve Özel Girişim Yasama İşlevine Karşı Korunma ........... 146
Özgürlüğü .............................................. 123 Yürütme İşlevine Karşı Korunma ......... 146
Çalışma Hakkı ve Ödevi ........................ 123 Yargı İşlevine Karşı Korunma ............... 146
Sendika Kurma Hakkı ........................... 124 Ulusal Korunma Mekanizmaları .................. 147
Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu Sözleşme Yasama Organı Aracılığıyla Korunma.... 148
Hakkı ...................................................... 125 İdari Başvuru Yollarıyla Koruma .......... 150
Grev Hakkı ve Lokavt ........................... 125 Yargısal Başvuru Yollarıyla Koruma .... 153
Sosyal Güvenlik Hakkı .......................... 127 Bağımsız Organlar Aracılığıyla
Siyasal Haklar ................................................. 128 Korunma ................................................ 154
Vatandaşlık Hakkı ................................. 128
Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette
Bulunma Hakkı ...................................... 129
Parti Kurma, Partilere Girme ve
Partilerden Ayrılma Hakkı .................... 130
Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı ........ 131
Vatan Hizmeti Hak ve Ödevi ............... 131
Vergi Ödevi ............................................ 131
Dilekçe, Bilgi Edinme ve Kamu
Denetçisine Başvurma Hakkı ............... 131
v
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin
BÖLÜM 7 Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi
vi
Önsöz
Sevgili öğrenciler,
İnsan hakları; tüm insanların hiçbir fark gö- “İnsan Hakları Hukukuna Piriş” başlıklı bu eser;
zetmeksizin insan olmalarından kaynaklanan ulusal ve uluslararası düzeyde insan haklarına
haklarını ifade eder. İnsan hakları, ulusal ve ilişkin seçme konulardan oluşmaktadır. Bir kez
uluslararası belgelerle koruma altına alınmış daha tekrar etmek gerekirse; insan hakları,
olan her türlü haktır. Ancak insan hakları, bu hem ulusal ve hem de uluslararası düzeyde in-
haklarla sınırlı da değildir; insan hakları gelişen san haklarını kapsar. İnsan haklarının korun-
ve yeni kazanımlara açık olan haklardandır. Bu ması mekanizmaları da ulusal ve uluslararası
itibarla, ulusal düzeyde anayasamızın güvence düzeyde mevcuttur. Bu eserde; insan hakla-
altına aldığı haklar, bölgesel düzeyde Avrupa rının temel kavramları ele alındıktan sonra,
İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, iç hukukta temel hak ve özgürlükler başlığı
Amerika İnsan Hakları Sözleşmesi ve Afrika İn- altında ele alınmış olan insan haklarına ilişkin
san ve Halkların Sözleşmesi gibi sözleşmelerin düzenlemeler işlenmiş, daha sonra ise ulusal,
güvence altına aldığı haklar bu kapsamda düşü- bölgesel ve uluslararası düzeyde insan hakla-
nülebileceği gibi, bölgeler üstü düzeyde Evren- rının korunması mekanizmaları okuyucuların
sel İnsan Hakları Beyannamesi’nin düzenlediği bilgisine sunulmuştur.
haklar da insan haklarına ilişkin örnekleri oluş- Bu eser çeşitli üniversitelerde görev yapan öğ-
turur. Bu arada; hiçbir insan hakları belgesinde retim üyeleri tarafından hazırlanmıştır. Değerli
düzenlenmeyen üçüncü ya da dördüncü kuşak Hocalarımız Prof.Dr. Enver BOZKURT, Prof.Dr.
haklar da insan hakları kapsamında düşünül- İlyas DOĞAN, Dr.Öğr.Üyesi Sezercan BEKTAŞ
melidir. Bu itibarla insan haklarını, günümüz- ve Dr.Öğr.Üyesi Yasin POYRAZ’a bu esere yap-
de mevcut olan ve gelecekte olabilecek bütün tıkları katkılar için teşekkürlerimizi sunuyoruz.
hak kategorilerini kapsayan en üst ve kapsayıcı
haklar olarak adlandırmak gerekir. Bu eserin öncelikle öğrencilerimiz olmak üze-
re, tüm okuyuculara faydalı olmasını diliyoruz.
Editör
Prof.Dr. Hüseyin ÖZCAN
vii
Bölüm 1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
1 2
1 İnsan hakları hukukuna ilişkin temel 2 İnsan haklarının kapsam ve öznelerini
kavramları tanımlayabilme ve insan açıklayabilme, insan haklarının niteliklerini
haklarının kaynağını açıklayabilme ve tarihsel gelişim sürecini özetleyebilme
3
İnsan Haklarının Pozitif Hukuktaki Yeri
3 İnsan haklarının hukuksal gelişimini genel
hatlarıyla özetleyebilme
Anahtar Sözcükler: • İnsan Hakları • Doğal Hukuk • Doğal Hak • Özgürlük • Pozitif Hukuk
• Evrensellik • Bütünsellik
2
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
3
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
kavramın hukuk açısından incelenmesiyle mümkündür(Mumcu ve Küzeci, 2003: 13). Hukuk; özgürlüğü
tanıyarak, korumaya değer bulur kullanım ortam ve koşulları yaratmak amacıyla kuralar koyar. Ancak öz-
gürlük düşüncesinin hukuk kuralına dönüşümü, hassas ve karmaşık sorunları da beslemektedir. Belirlen-
miş toplumsal ilişkilerin biçimini ifade eden hukuk, özgürlüğün biçimini sağlamaktadır. Özgürlük, bireyin
toplum içinde sahip olduğu bağımsızlık alanı olarak ifade edilebilir. Kişisel ve özel olan bu alan, bireye
hareket alanı kazandırmasının yanında mahremiyet mekânıdır. Özgürlük; devletin durduğu, hareketsiz
kaldığı yerden başlamasının karşısında, başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapabilme tanımı özgürlüğün
sonu/sınırını belirlemektedir (Kaboğlu, 2013: 11-12).
Özgürlük, geniş ve dar anlamda kullanılabilir. Geniş anlamda özgürlük; 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş
Hakları Bildirisinin tanımladığı şekliyle kanunun yasaklamadığı her şey özgürlüktür. Burada özgürlük,
düzenlenmemiş serbestliği ifade eder. Özgürlükçü toplum sadece yapılmaması gereken davranışların yasa
ile belirlendiği düzendir. Yapılması gereken, hukuk öznelerinin serbest iradesine bırakılmıştır (Akıllıoğlu,
2019: 28). 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (İHEB)’in geniş anlamda özgürlük üslubu dikkat
çekmektedir. Bu belgede haklar bireylere doğrudan isteme hakkı sağlamayan genel serbestlikler biçiminde
ifade edilmiştir. Sosyal haklar alanında uluslararası düzenlemelerde de aynı yazılım görülmektedir. Örne-
ğin çalışma hakkı genel olarak herkese tanınmış bir özgürlüktür. Belli kişinin bunu talep konusu yapabil-
mesi buna olanak tanıyan düzenlemenin varlığına bağlıdır.
Dar anlamda özgürlük ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 5.maddesi ile düzenlenmiş olan,
aynı şekilde Anayasanın 19.maddesine göre kişi özgürlüğü serbestçe dolaşma hakkıdır. Bu hakkın sınır-
landığı durumlar ise yakalama ve tutuklamadır. Buna dar anlamda özgürlük denilebilir. Diğer bir ifadeyle
özgür insan, yakalanmış ve/veya tutuklu olmayan insandır(Akıllıoğlu, 2019: 28). Tablo 1.1. de dar anlam-
da özgürlük görülmektedir.
4
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
5
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
dikkat
Özgürlük devletin negatif yükümlülüğünde
başlarken, başkasına zarar vermenin sınırı olan
yerde de biter.
6
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
lara gelmektedir. Hukuk düzeni tarafından ko- gürlük hakkı negatif taleplerin, talep hakkı ise hem
runan menfaatlerdir. Diğer bir ifadeyle “hukuk olumlu hem de olumsuz taleplerin dayanağı olabi-
tarafından korunan ve korumadan yararlanılması lir. Diğer bir anlatımla bir hak başkalarına ya sırf
için bireyin iradesine bırakılan menfaat” şeklinde bir kaçınma yükümlülüğü yükler, ya da kaçınmaya
tanımlanmaktadır(Bozkurt, Kanat ve Bektaş, 2018: ek olarak bir edim yükümlülüğü yükler(Bozkurt,
3). İngilizcedeki ‘hak’ kavramının ahlaki ve siyasi Kanat ve Bektaş, 2018: 3).
anlamı bulunmaktadır: Doğruluk ve yetki. Birinci- Tanıma/saygı gösterilme; bir hak iddiası, hak-
sinde bir şeyin doğru ya da haklı olduğundan, doğ- kın konusundan yararlanma yetkisinin genel ve
ru ya da haklı olan eylemden söz edilmiş olur. İkin- özel olarak tanınmasını, ona saygı gösterilmesini
cisinde ise bir kimsenin bir hakka sahip olduğundan istemek durumundadır. “Hukuki haklar söz konu-
bahsedilmiş olur. Normal olarak haklardan söz edil- su olduğunda, bu özellik zorla yerine getirme ile
diğinden ikinci anlam vurgulanmış olmaktadır. güçlendirilir. Hak sahibi, hakkını tanımayan veya
Hak sahibi olmaktan söz edildiği zaman, hak ihlal edenlere karşı yasal yollara başvurarak hak-
sahibi olduğu varsayılan bir kişinin bir şeye yetkili kın konusundan yararlanmasını fiilen sağlatabilir.
olduğunu veya o kişinin bir şeyi meşru olarak talep Sırf bir ahlaki hak durumunda ise, hakkı ihlal edi-
edebileceğini belirtilmelidir. Bir hakkın varlığın- len kişinin buna karşı koyabilmesi ahlaki iddiayla
dan bahsedebilmek için şu unsurların bulunması sınırlıdır”(Coşkun, 2006: 107).
gerekir: yetki, talep, tanıma/saygı gösterme (Kala- Tablo 1.2. de görüldüğü gibi hak konusun-
balık, 2013: 26-27; Coşkun, 2006: 106-107). da genellikle üç felsefi görüş vardır (Erdoğan,
Yetki; hakkın özü, bir şeyi yapabilme yetkisi- 2012:12-20):
dir. Bu, onun aynı zamanda zorunluluk değil, bir
izin niteliği gösterdiği anlamını da taşımaktadır.
Diğer bir ifadeyle hak sahibi, hakkın konusundan Hak; Bir kişi kurum ya da bir şey üzerin-
yararlanıp yararlanmama bakımından bir takdir de gerekçelendirilmiş bir iddia veya talep
yetkisine sahiptir; burada kişi hakkını kullanmaya olarak tanımlanabilir.
zorlanamaz(Coşkun, 2006: 107).
Talep; her hak, sahibine olumlu veya olumsuz
bir talepte bulunma yetkisi sunar. Genellikle öz-
Tablo 1.2 Hak konusunda ileri sürülen belli başlı kuram ve görüşler
Menfaatçi Görüş İradeci Görüş Karma Görüş
(Filozof: Rudolf von Jhering) (Filozof: Eriedrich Carl Von Savigny) (Filozof: Jellinek)
Avantajlı duruma gelmek, Bu kurama göre, “hak, hukuk “İrade ve menfaat kuramlarının
avantajsız durumdan tarafından tanınan ve korunan birleştirilmesinden oluşan
çıkmaktır. Menfaat olmadan iradi bir yetki, bir irade gücü, irade kuram, karma kuram olarak
haktan bahsetmek mümkün üstünlüğüdür. Buna göre, hak sahibi isimlendirilmektedir.”
değildir. “Hakkın özü ve amacı sayılan kişi iradesini kullanarak hukuk İrade zorunlu değildir. Ancak
menfaattir. Menfaat kavramı düzenini harekete geçirme yetki ve hukuk düzeni tarafından
sadece para ile ölçülebilen olanağına sahiptir.” mutlaka bazı menfaatler
maddi menfaatleri ifade Hakka sahip olabilmek için kişinin korunmalıdır. Korunan bu
etmez. Manevi menfaatler, iradeye sahip olması gerekir. Ancak menfaatlere de “hak” denir.
hürriyetler, dokunulmazlıklar, bu görüş günümüze uymamaktadır.
tüzel kişilerin ve irade Hayvanların hakları var mıdır? Bu
hürriyetinden yoksun olanları görüşe göre yoktur; ancak korunması
da menfaat kavramı içinde gereken bir eşyadır.
değerlendirmek gerekir.”
7
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
8
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Resim 1.2 Eşit olmayanlara farklı kuralların uygulanması eşitliğe aykırı değildir.
Kaynak: https://www.kastamonur.com/insanlar-taragin-disleri-gibi-esit-olamazlar-vehbi-kara/
Anayasa Mahkemesi de değişik tarihlerde verdiği kararlarında nispi eşitlik anlayışını benimsemiştir.
Nitekim 11 Mayıs 1999 tarih ve E.1997/65, K.1999/15 karara göre; “ ‘Yasa önünde eşitlik ilkesi’ hukuksal
durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı,
aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında
ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara
ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Durum ve konumlarındaki özel-
likler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Özelliklere, ayrılıklara dayandığı için
haklı olan nedenler, aynı düzenlemeyi eşitlik ilkesine aykırı değil, geçerli kılar. Anayasanın amaçladığı eylemli
değil, hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa
Anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz. Kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalar-
la değişik kurallar konulamaz.”
9
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
Eşitlik, aynı zamanda uluslararası ve bölgesel tartışmalı konusu olmuştur. Günümüzde modern
bildiri ve sözleşmelerde güvence alına alınmıştır. demokrasilerin meşruiyet kaynaklarından biri hali-
1948 tarihli İHEB 2.maddesine göre, “Herkes, ne gelmiştir. Dahası modern devlette iç ve dış poli-
ırk, renk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer tika parametreleri belirlenirken insan hakların göz
herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, ser- ardı edilmesi olası değildir. Bu durum, ulusal ya da
vet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmek- uluslararası bir yapının evrensel insan hakları stan-
sizin işbu Bildiride ilan olunan tekmil haklardan dartlarında ortak paydada buluşmayı gerektirir.
ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.” Benzer
hükümlere diğer metinlerde de rastlanmaktadır.
Örneğin AİHS 14.madde, Afrika İnsan ve Halkları
Hakları Sözleşmesi 2.madde; Ekonomik, Sosyal ve dikkat
Kültürel Hakları Sözleşmesi 2(2).madde gibi. Bun- İnsan hakları din, dil, cinsiyet, ırk, renk gibi
ları çoğaltmak mümkündür. Uluslararası, bölgesel herhangi bir fark gözetmeksizin herkesin sahip
ve ulusal insan hakları metinlerinde eşitlik hususu olduğu haklardır. İnsan haklarının öncelikli mu-
üç değişik içeriğe sahiptir. Birbiriyle ilgili bu üç hu- hatabı devlettir, dolayısıyla insan hakları devleti
sus; kanun önünde eşitlik, eşit hukuki koruma ve sınırlandırırken, özgürlük alanını genişletir.
ayrımcılığa karşı eşit ve etkili korumadır.
10
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
larla ilişkilerini kurmak amacıyla ihtiyaç duyduğu gösteren doğru aklın bir takım ilkeleridir. Doğanın
temel kurallara kaynaklık etmekteydi (Bozkurt, yaratıcısı olan Tanrı da, böyle bir eylemi ya emre-
Kanat ve Bektaş, 2018: 10). der ya da yasaklar. Aklın bize bazı ilkelerini göster-
Doğal haklar kuramına göre; insanlar eşitlik ve diği bu davranışlar, nitelikleri gereği ya uyulması
özgürlüğün hâkim olduğu doğa düzeninden, arala- zorunlu ya da yasaklanmış eylemlerdir. Bu, yalnız
rında yaptıkları bir sözleşme ile çıkıp toplumu ve doğal hukuku insan yapısı hukuktan ayıran özel-
devleti kurmuşlardır. İnsanlar toplum haline geçiş- lik değildir; bu özellik aynı zamanda doğal hukuku
te sadece toplumun kurulması ve yaşaması için bazı Tanrısal iradeye bağlı hukuktan da ayırmaktadır.
haklarından vazgeçmişlerdir. Diğer özgürlerini ise Çünkü Tanrısal iradeye bağlı hukuk, bazı şeyleri
saklı tutmuşlardır, bu özgürlükler devletin doku- niteliklerine bakarak buyurmakta veya yasakla-
namayacağı alanı oluşturur. makta değildir; bir takım şeyleri yasakladığı için
bu şeyler hukuka aykırı buyurduğu için de bunlara
İnsan haklarının doğal haklar olduğu ya da doğal
uymak zorunlu kılınmış olmaktadır.
hukuktan kaynaklandığı düşünülse de doğal haklar
ile insan hakları arasında zorunlu bir bağlantı bulun-
mamaktadır. Genel olarak doğal haklar şu özellikleri
barındırmaktadır. Buna göre; insanlar doğal haklarla
beraber doğar, dolayısıyla doğuştan elde edilen bu dikkat
haklar, devredilmez ve vazgeçilmez haklardır. Yani Doğal hukuk, her yerde geçerli olan ve geçerli-
doğal hakları reddetmek insanı reddetmek olacaktır. liği için herhangi bir makamın onayına ihtiyaç
Bu bakımdan doğal haklar mutlaktır, bunlar hiçbir duymayan, pozitif hukuktan farklı bir hukuk
düşünceyle geçersiz kılınamaz, uygulamadan alıko- anlayışını yansıtmaktadır.
namaz ve kapsamları daraltılamaz.
Peki doğal hakların nelerden oluştuğu nasıl Doğal hukuk sadece insan iradesinin dışında ka-
saptanacaktır? Burada insan aklına başvurulacak- lan şeyleri değil, aynı zamanda bu iradenin herhangi
tır. Doğal hukuk ilkeleri gibi, doğal haklar da akıl bir eyleminden doğan şeyleri de kapsamaktadır. Ör-
yoluyla bulunacak, açıklanacak ve uygulanması neğin bugün yürürlükte olduğu biçimde mülkiyet
sağlanacaktır. Fransız Devrimi sırasında ilen edilen hakkı, başlangıçta insan iradesiyle kabul edilmiştir.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinde doğal Ancak, bu hak bir kez kabul edilmiş olunca da, si-
haklar; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya zin olan bir şeyi rızanıza aykırı olarak almamın suç
karşı direnme olarak sayılmıştır. Doğal haklar yak- olduğunu da doğal hukuk göstermektedir.
laşımı, hakların devlet tarafından verilmediği, dev-
Grotius’a göre; Doğal hukuk değişmezdir de;
let kurulmadan önce var olduğu görüşü ile baskıcı
öyle ki Tanrı bile onda herhangi bir değişiklik ya-
rejimlere karşı özgürlüklerin güvence altına alın-
pamaz. Gerçekle ilişkisi olmasa da şöyle belirtile-
masında önemli başarılar kaydedilmiştir. Bütün
bilir: Tanrı’nın gücü ölçüye ne kadar sığmaz olursa
olumlu sonuçlara rağmen, özünde doğal haklar
olsun, bu gücün bile erişemeyeceği bir takım şeyler
görüşü gerçekçi olmaktan uzaktı. Hakların kayna-
vardır. Nasıl iki çarpı ikinin dört etmemesini sağ-
ğının toplum ve devlet öncesi döneme kadar uza-
lamak Tanrı’nın bile elinde değilse, özü kötü olan
tılmasının bilimsel bir temeli bulunmamaktaydı.
bir şeyin kötü olmamasını sağlamak da O’nun
Bu görüşün dayandığı iki temel varsayım; insan-
elinde değildir. Bundan başka, bazı şeyler doğal
ların “tabiat hali” denen bir dönemde tek başlarına
hukuk kapsamına basit bir ilişki yüzünden değil,
yaşadıkları ve bu dönemden bir sözleşme yaparak
belirli şartların bir araya gelmesiyle girmektedir.
çıktıkları görüşü; tarih, antropoloji, sosyoloji gibi
Nitekim insanlarca mülkiyet hakkının kabulün-
bilim dallarının sonuçları ile çelişmekteydi.
den önce, herkesin her şeyi ortaklaşa kullanması
doğal hukuka uygundu; bunun gibi yasaların ya-
Doğal Hukuk yınlanmasında önce de, herkesin hakkını dilediği
Doğal hukuk, bir eylemin doğaya uygunluğu biçimde zor kullanarak arayabiliyordu(Bozkurt,
veya aykırılığı bakımından gerekli olup olmadığını Kanat ve Bektaş, 2018: 25).
11
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
Öğrenme Çıktısı
1 İnsan hakları hukukuna ilişkin temel kavramları tanımlayabilme ve insan haklarının
kaynağını açıklayabilme
12
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Şüphe yok ki insan haklarının tarihsel gelişimi başvurabilir. Yüksek Sözleşmeci Taraflar bu hakkın
uzunca bir mücadelenin araştırılmasını zorunlu etkin bir şekilde kullanılmasını hiçbir surette engel
kılar. Ancak hacim itibariyle böyle bir tarihsel se- olmamayı taahhüt ederler.” Burada görüldüğü üze-
rüven ayrı bir okuma yapmayı gerektirir. Devlet ik- re sadece gerçek kişinin sahip olduğu (evlenme hak-
tidarının sınırlandırılması bireyin devlet karşısında kı, işkence yasağı gibi) hakların dışında, özel hukuk
belirgin bir rol alması bu uzun mücadelelerin temel tüzel kişilerin de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
konusunu oluşturmaktadır. Bu başlıkta birey - ik- (AİHM)’e Sözleşmede belirtilen (mülkiyet hakkı,
tidar arasındaki ilişkinin düşünsel temelleri kısa bir dernek ve sendika hakkı gibi) haklara ilişkin mağ-
şekilde ortaya konmuştur. dur sıfatıyla başvurabildikleri görülmektedir.
13
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
14
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Doğumla Birlikte Sahip Olunma olarak herkes, hiç kimse gibi terimler kullanılma-
İnsan hakları insanların doğuştan elde ettikleri, sı dikkat çekmektedir. Dolayısıyla tarihsel süreçte
insan kişiliğinden ayrılmaz haklardır. Bu nedenle, insan haklarının ilk olarak bireysel haklar adıyla
varlığı hukuken tanınmasına bağlı olan ya da son- ortaya çıkmış olması bu açıdan oldukça önemlidir.
radan bir şekilde kazanılan diğer haklardan insan
hakları tamamen farklıdır. İnsan hakları insanın Devlete Karşı Olma
var olmasının ve insan kişiliğinin ayrılmaz parçası
İnsan hakları kişiyi devlet karşısında korumayı
olduğundan, bu hakların kategorik olarak redde-
hedeflemektedir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları
dilmesi insanın var oluş haklarının inkârı anlamına
Koruma mekanizmaları ile bölgesel koruma meka-
gelecektir. İnsan haklarının doğuştan olmasının so-
nizmaları, insan haklarının korunmasında devlete
nucu, bu hakların toplum öncesi olmalarıdır. Buna
belli başla yükümlülükler yüklemektedir. Saygı gös-
göre; insanlar herhangi bir sınıfın üyesi olduğu için
terme, koruma ve yerine getirme yükümlülükleri.
sadece insan olmasının bir sonucu olarak bu hakla-
Saygı gösterme yükümlülüğü insan haklarının dev-
ra sahiptir. Bu nedenle insan hakları siyasal toplu-
let tarafından ihlal edilmemesini, koruma yüküm-
mun meşruluk temelidir. İnsan hakları esasen, top-
lülüğü devletin insan haklarının üçüncü kişilerden
luma ve onun temsilcisi sayılan devlete karşı ileri
gelebilecek ihlallere karşı korunmasını, yerine ge-
sürülen haklardır(Kalabalık, 2013: 36).
tirme yükümlülüğü ise devletin insan haklarının
etkili bir şekilde kullanabilmesini sağlamak üzere
Bireysellik yapısal tedbirler alması anlamına gelmektedir.
Klasik yaklaşıma göre insan haklarının öznesi
gruplar ya da topluluklar değil, sadece birey olarak Özgürlükçülük
insanlardır. Yani insan hakları birey haklarıdır. Top-
İnsan hakları pek çok özgürlüğün açılımları-
luluk, grup ve toplum gibi kollektiviteler varlıkları
dır. Ulusal veya uluslararası belgelerde özgürlük
bireylerden bağımsız olan asli gerçeklikler olmayıp,
ve hak kavramları yan yana bahsedilmektedir. Bu
bireylerden ve onların arasındaki etkileşimlerden
kullanım, iki terim arasında bir ilişki olduğuna
oluşan ilişki ağlarıdır. Bundan ötürü kollektivite-
işaret etmektedir. Tarihsel süreçte haklar yöneti-
lerin hakları bireysel insan haklarına göre ikincil
cilerin zorbalıklarına karşı özgürlükler olarak ge-
konumdadır (Kalabalık, 2013: 38).
lişmiş ve bireylerin etrafında dokunulmaz alanlar
İnsan hakları anlayışı onur ve saygınlık sahibi, yaratılması olarak tanımlanmıştır. Genel anlamıyla
akıl ve vicdan yetileri ile donatılmış, ahlaki seçim özgürlük, hayatı hangi değer ve ideallere göre yaşa-
yapabilen, serbestçe davranabilen özgür insan mo- yacaklarına, bir dış müdahale olmaksızın bireylerin
deli üzerine kurulmuştur. Bu özelliklerin her in- kendilerinin karar verebilmelerini ve o yolda hare-
sanda bulunduğu varsayılır. İnsan salt bu nedenle ket edebilmesini mümkün kılar. Özgürlük, insan-
bazı temel hak ve özgürlüklere sahiptir. Bunlar bir ların izleyecekleri amaçlar ve kullanacakları araçlar
bütün olarak insan hakları şeklinde ifade edilir. Ak- konusunda tercih yapabilmesini gerektirir.
sinin kabulü hakların bir otorite tarafından veril-
diği veya gelenek üzerine tanındığı anlamına gelir.
Genel olarak birey ya da kişi kavramları ayrım ya- Temel Nitelik Olma
pılmaksızın kullanılır. Ancak teknik anlamda birey İnsan hakları temel karakterlidir. Ancak insan
nicelikle, kişi nitelikle ilgilidir. İki ayrı kavram söz haklarının ‘temel olması’ ile ‘temel haklar’ aynı şey
konusudur. Bu terimlerle aynı olgunun, insanın iki değildir. İlk kullanım ahlaki bir anlama karşılık ge-
yönü vurgulanmaktadır. lir, ikincisi anayasal hukuki düzene karşılık gelmek-
Bireysel hakların en temel özelliği devletin bu tedir. İnsan haklarının ‘temel’ olması demek haklar
alana karışması, aksine koruması gerektiği düşün- arasında ahlaki hiyerarşinin tepesinde olduğunu,
cesidir. Dokunmama/koruma fikri ‘kişilik’ kavra- insan haklarının mutlak karakterini teyit etmekte-
mı ile ilgilidir. Bu alana karışıldığı takdirde insan dir. İnsan haklarının temel olma karakteri, anaya-
kişiliğinin zedelenebileceği varsayılmaktadır. Bu sal düzenin temelini oluşturduğu ve yasal veya idari
hakların diğer ortak özelliği insanın birey olarak ele tasarrufta bulunulamayacağı anlamına gelmektedir
alınmış olmasıdır. Örneğin insan haklarında genel (Kalabalık, 2013: 42).
15
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
16
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
desinin ne olduğu gibi sorulara cevap aranmaya olandır. Devletin çıkarı ise katı bir sınıf bölünmesi
çalışılmıştır. İlk maddenin ateş, sayı, su olduğu oluşturmaktır. Platon’a göre sınıflar arasındaki bir
gibi düşünceler ileri sürülmüştür. M.Ö.5. yüzyıl- gevşeme devletin yıkılmasına zemin hazırlayaca-
la beraber insanı siyasal ve sosyal ortam içinde ele ğından mevcut durumu bozacak her türlü değişme
alan Sofizm düşünce akımı ortaya çıkmıştır. So- karşı durulmalıdır. Platon’a göre devlet ve adalet
fistlere göre evrenin nasıl meydana geldiği sorusu özdeştir. Aristo’ya göre birey karşısında devlete
pek çok tartışmayı besleyeceğinden gereksiz bir ça- üstünlük ve öncelik tanımaktadır. Aristo’ya göre
badır. Bunun yerine düşüncenin merkezine insanı insan zoon politikon(siyasal bir hayvan)’dır (Coş-
ve toplumu koymuşlardır. Zira Sofistlere göre in- kun, 2006: 57). İnsanı diğer canlılardan ayıran
san her şeyin ölçüsüdür(metron antropos panton) özelliği, onun bir Polise bağlı bulunması olduğunu
(Coşkun, 2006: 34).Sofistler devletin insanlar ta- belirtmektedir. İnsanın ulaşabileceği uygarlığın son
rafından kurulduğunu, devletin ve yasaların varlık aşaması olan Polis, bireye karşı önceliğe sahiptir.
nedeni insan içindir. Devlet, insanın mutluluğunu Aristo köleliğe karşı çıkmaz, toplumdaki eşitsizlik-
sağlayan bir araçtır(Coşkun, 2006: 37). Dolayısıy- çi düzeni doğal bir durum olarak kabul etmektedir.
la en önemli amaç insandır, bu amaç için devlet Eski Yunanda insan hakları düşüncesi bağlamın-
sınırlandırılabilir. Tüm insanlar eşit ve özgürdür, da en önemli düşünce akımı Stoa okuludur. Stoa
insanlar arasında bir ayrım doğru değildir. Bu okuluna göre devletin yüceltilmesi bırakılmalıdır.
anlamda Sofistler insan hakları tarihinde önemli Çünkü bunun üzerinde akil, yasa ve adalet bulun-
bir dönüm noktasıdır. Ancak Eski Yunan’da bu maktadır. Doğal hukuk yaklaşımını sistemleştiren
düşünceler bir tehdit oluşturduğundan sert biçim- Stoizn’e göre devletin kanunları üzerinde evrensel bir
de eleştirilmiştir. Sofist düşünce akımı karşısında kanun bulunmaktadır. Bu kanun insanların birbirini
devlet otoritesinin ağırlığını güçlendiren düşünce sevmelerini emreder, bu yasaya insanlar akıl yoluyla
akımı doğmuştur. Sofistlerin sarstığı devlet otori- ulaşabilirler. Aralarında herhangi bir ayrım bulun-
tesini yeniden tesis etmeyi hedefleyen bu düşün- mayan insanların hepsi, aynı yasa dâhilinde yaşayan
cenin en önemli temsilcileri Sokrates, Platon ve kardeştirler. İnsanlar tek bir devletin değil, dünya
Aristo’dur(Coşkun, 2006: 34). devletinin vatandaşıdır(Gemalmaz, 2012: 33).
Sokrates Sofistlerin düşüncesine yakın olduğu Ortaçağda, devletin sınırlandırılmasını, bi-
kadar karşıdır da. Sokrates’e göre Polis temel de- reyin devlet karşısında güçlü kılınmasını sağla-
ğerdir. Toplumdaki adaletsizlikle ve kötülüklerle yan gelişmelerden birisi Hristiyanlık diğer ise
mücadele ederken bile Polise zarar gelmemesi ko- feodalizmdir(Gemalmaz, 2012: 42). Hristiyanlık
nusunda özen gösterilmesi gerektiğini vurgulaya- siyasal otorite ile dinsel otorite birbirinden ayıran
rak Sokrates, Polisi kutsal bir iyilik olarak görmek- ve insanın iç dünyasını devlet tahakkümünden kur-
tedir. Polisin uygulamaları haksızlık yaratsa da ona tarmayı amaçlamaktadır. Zira her insan Tanrı’nın
uyulması gerekmektedir(Akad, Dinçkol ve Bulut, bir benzeri olarak yaratılmış olduğundan, bir onur
2014: 15). Platon ise toplumu üç sınıfa ayırmakta- taşıdığını bu onura bağlı olarak insan kişiliğine
dır. Çalışanlar, savaşanlar ve yöneticiler. Çalışanlar bağlı bazı hakları bulunduğu savunulmuştur. Hris-
toplum için üretmektedir, savaşanlar toplumu ko- tiyanlık düşüncesi ile Eski Çağdaki insanın devlet
rumakla yükümlüdür, yöneticiler ise toplumun yö- karşısındaki hiç olduğu anlayışı yerini, insanın ön
netimini üstlenecektir. Her bir sınıfın hareket alanı plana çıkarmasına bırakmıştır. Feodalizm, merke-
belirlidir, sınıflar arası geçiş neredeyse mümkün de- zi otoriteyi parçalayan ve yerel otoritelerin hâkim
ğildir. Platon devleti canlı bir organizmaya benzet- olduğu bir örgütlenmeyi ifade etmektedir. Feoda-
mektedir. Mükemmel yönetim ancak filozofların lizmde mutlak ve sınırsız bir iktidarın belirmesine
işbaşında olmasıyla gerçekleşebilecektir. Platon’a imkan bulunmamaktadır. Feodalizmde her birim
göre demokrasi, halkı aydınlatan bir yönetim reji- birbirine bir sözleşme ile bağlandığından tam ege-
mi olmaktan ziyade, halka yaltaklanan bir rejimdir. menlik söz konusu değildir. Yönetilenler yönetici-
Bu rejim demagoglar eliyle halkı kolayca kaçma is- lere hizmet ve sadakatle borçlu, yöneticiler de onla-
tediğini sömürmektedir(Göze, 2016: 21-25). Do- rın can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.
layısıyla demokrasi dayanaklı ve sürekli olmayan Sözleşmenin ihlal edilmesi karşılıklı hak ve ödevle-
rejimdir, demokrasinin muhtemel sonucu tiranlık- rin sonlanması demektir(Bozkurt, Kanat ve Bektaş,
tır. Platon’a göre iyi olan devletin çıkarına uygun 2018: 23). Ortaçağ’da önde gelen isimlerden St.
17
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
Thomas Aquinas ‘Ortaçağ’ın Aristosu’ olarak anıl- doğa düzeninde doğal haklara sahiptir. Bunların da
maktadır. Aquinas’a göre siyasal iktidar, toplumsal başında hayat ve hürriyet hakları gelmektedir (Ka-
huzur ve güveni, iyiliği ve ortak yararı gerçekleştir- pani, 1993: 30). Özgür ve eşit olarak yaşadıkları
meyle yükümlü bir yapıdır. İktidarın kaynağı Tanrı dönemde cezalandırma yetkisini ise yine insanlar
olsa da, iktidarın kullanılışı yeryüzündeki iktidara kendisi kullanmaktaydı. Dolayısıyla anlaşmazlık
aittir. Yasaları yapma ve uygulama hakkı halka ait- durumlarda bir kişi hem mağdur hem de davanın
tir; fakat halk bu yetkisini kendi içinden birilerine yargıcı olmaktaydı. Bu bazı riskleri beraberinde
devredebilir. Aquinas’a göre meşruiyet dayanağını getirmektedir, örneğin kendi davalarında insanlar
iki ölçütte bulmaktadır. Birincisi siyasal iktidarın genellikle intikam duygularından arınması müm-
adalete uygun olarak elde edilmesi, diğeri ise bu kün değildir, hem kendilerini hem de yakınlarının
iktidarın toplumsal çıkarlara uygun bir şekilde kul- menfaatini destekleme bakımından tarafsız dav-
lanılmasıdır. Bu ölçütlere aykırı bir durum diren- ranamazlar. Böyle bir durum suç ve ceza arasında
me hakkını beraberinde getirir. Ancak bu direnme dengenin ortadan kalkması ve adil bir adalet sis-
aktif olarak değil, pasif motiflerle örülü olmalıdır. teminin yokluğu toplumda kargaşa ve düzensiz-
Ancak Aquinas, düşünce sisteminde bazı çelişkilere liği yaratacaktır. İşte bu kaos durumuna son ver-
düşmektedir. Örneğin köleliği savunmaya devam mek için Locke, aynı değer ve haklara sahip olan
eder, kilise toplumdaki tüm değerler üzerinde ve insanların bu değer ve haklarını koruyacak bir
insanın tüm içsel değerler yargılarında mutlak ege- siyasal yapıyı bir toplumsal sözleşme ile yaptık-
menliğe sahiptir (Coşkun, 2006: 64-67). larını savunmaktadır(Bozkurt, Kanat ve Bektaş,
Diğer önemli düşünür Padovalı Marsilius’tur. 2018: 30-34). Bu durum, doğal toplumdan si-
Marsilius’a göre devletin amacı insanların iyi yaşa- yasal topluma geçiştir. Siyasal toplumda kişilerin
yabilmesini temin etmektir. Halkın rızasını yansıtan suçlarını yargılama ve cezalandırma yetkisi toplu-
bir yönetim üç özelliği ihtiva etmelidir: ilki, yasama ma devredilmiştir(Kapani, 1993: 30-33). Toplum
yetkisi halkta toplanmaktadır. Halk, yasayı doğru- yasaları yapar ve insanlar arasında bir anlaşmazlık
dan kendisi yasa koyarak yapabileceği gibi birileri ortaya çıktığında bu anlaşmazlıkları yasanın öngör-
aracılığı ile de yapabilir. İkincisi, yürütme organının düğü biçimde kavuşturur.
yasama organı tarafından tayin edilmesidir. Üçün- Doğal hukuka dayanan insan hakları doktrinin
cüsü ise yasamanın yasamayı yürütmeyi her zaman gelişmesinde Jean Jacques Rousseau da önemli rol
kontrol ederek görevini iyi yapmadığı zaman onu oynamıştır. Rousseau’da doğa durumunda insan
cezalandırması ve iktidardan uzaklaştırabilmesidir. mutludur. Rousseau’ya göre; “Doğanın elindeki in-
Marsilius ile Aquinas arasında ortak paydalar bu- san, altında uyuduğu ağacın meyvesiyle beslenen,
lunsa da, bazı yönlerden farklılıklar bulunmaktadır. yakındaki pınardan suyunu içen, tüm ihtiyaçlarını
Marsilius, kilisenin otoritesini sert olarak eleştirir ve doğadan karşılayan mutlu insandır. Başkasına, do-
insansın vicdan hürriyetini güçlü biçimde savun- layısıyla topluma da ihtiyacı yoktur. Ancak, toprağı
muştur. Siyasal iktidarın halktan geldiğini, halkın işleyecek aracın çıkmasıyla toprağın etrafına çitle
sahip olduğu bu iktidarı kimseye devretmediğini, çevirip ‘burası benim’ diyen ilk insandan sonra di-
yasaların yaratıcısının toplum olduğunu ve birey- ğerleri de ona katılınca sihir bozulmuş, mutluluk
lerin vicdanının kilisenin baskıdan kurtarılması sona ermiştir.” (Akad, Dinçkol ve Bulut, 2014:
gerektiğini belirtmiştir(Coşkun, 2006: 68-72).Eski 146). Rousseau sosyal sözleşme yaklaşımı ile siyasal
Çağa oranla insan onuruna değer verme Orta Çağ- iktidarların insanlar üzerindeki otoritesini rasyonel
da nispeten gelişme olduğu söylenebilir. Ancak ger- bir temele dayandırmıştır. Toplumun varlık nedeni
çek anlamda insan hakları düşüncesinin belirmesi insanların doğa düzeninde sahip olduğu hakların
John Locke ile kendini göstermektedir. korunmasındır. Bir iktidar bu haklara saygı göster-
John Locke, doğal haklara sahip bireyin hak- mezse, emretme gücünü kaybeder ve insanlardan
larını korumakla yükümlü bir devlet düşüncesini kendisine itaat etmelerini isteyemez. Sosyal sözleş-
savunmaktadır. Locke’a göre doğa durumu, in- menin bu ilkeleri Fransız ve Amerikan devrimlerin-
sanların başka bir insanın rızası olmadan, doğa de benimsenecek insan hakları teorisinin temel il-
yasasının sınırları içinde mükemmel özgürlük kelerini meydana getirmişlerdir (Göze, 2016; 235).
durumudur(Gemalmaz, 2012: 96). İnsanlar bu
18
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Öğrenme Çıktısı
2 İnsan haklarının kapsam ve öznelerini açıklayabilme, insan haklarının niteliklerini ve
tarihsel gelişim sürecini özetleyebilme
19
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
line oturtan bildiri, insanların eşit yaratıldığını ve korunması amacıyla yeni mekanizmalar kurulması
yaratının onlara devredilmez ve vazgeçilmez haklar gerektiği anlaşılmıştır.
tanıdığını ifade etmektedir. Yaşam hakkı, mülkiyet Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında, bas-
hakkı, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı bu ni- kıcı rejimlerin etkisiyle insan hakları düşüncesi
teliğe sahip haklar arasındadır(Göze, 2016: 235). farklı tahayyülde yeniden filizlenmiştir. Modern
1789 Fransız Devrimi ile insan hakları anlayı- insan hakları hukukunun kurumsallaşması İkinci
şının yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır. Öz- Dünya Savaşı sonrasına denk düşmektedir. Birinci
gürlük, Eşitlik ve Kardeşlik üzere temellendirilen ve İkinci Dünya savaşı uluslararası toplumda pa-
Fransız Devrimi, Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları radigma değişmesine zemin hazırlamıştır. İnsanlık
Bildiri ile taçlandırılmıştır. Bildiri, ‘insan hakla- bir daha aynı yıkımların olmasını engellemek ama-
rı’ kavramının kullanıldığı ilk resmi belge olarak cıyla bazı önlemleri hayata geçirmiştir. 21.yüzyıl
tarihsel bir öneme sahiptir (Şenel, 1996: 143). itibariyle insan hakları üç farklı boyutta korun-
Bildiri’nin tanımına göre özgürlük, başkalarının maktadır: Uluslararası, bölgesel ve ulusal boyut.
haklarına zarar vermemek şartıyla istediğini yapa- Bu bağlamda uluslararası bir örgüt olan Birlemiş
bilme serbestisi olarak ifade edilmektedir. Özgür- Milletler (BM) Örgütü ilk dikkat çeken yapıdır.
lükler ancak yasayla sınırlanabilir. Fransız Bildirisi BM tarihsel bir süreç sonrasında gerçekleştirilmiş-
başlık itibariyle ‘insan ve yurttaş hakları’ bildirisi tir. Öncelikle ABD Başkanı Roosevelt’in 6 Ocak
olarak kaleme alınmıştır. Zira belge, hem insanın 1941 tarihinde ABD’de Kongreye hitaben yaptığı
doğuştan sahip olduğu hakları sıralamakta hem de ‘Dört Özgürlük Üzerine Konuşması’ndan bah-
bireyin devletin yönetimine katılmasını sağlayan setmek gereklidir. Bu konuşmada ‘dört özgürlük’
siyasal haklara yer vermektedir(Mumcu ve Küzeci, şunlardır: İfade özgürlüğü, inanç özgürlüğü (tapın-
2003: 80-81). Bildirinin etkisi sadece Fransa sınır- ma özgürlüğü), yoksulluktan kurtulma özgürlüğü
larında kalmamıştır, uluslararası etkisi olmuş, ev- ve korkudan kurtulma özgürlüğü(Bozkurt, Kanat
rensel insan hakları anlayışının yerleşmesine katkı ve Bektaş, 2018: 53-57). Bu konuşma sonrasında
sunmuştur. Zaman içinde insan haklarından yarar- Roosevelt 20 Haziran 1941 tarihli Kongreye ilet-
lanmak için sadece özgür olmanın yeterli olmadığı tiği mesajında doğal bir hak olarak; zulme ve in-
anlaşıldı, insanlar özgür olduğu halde yoksulluk ve sanlık dışı muameleye tabi olmama özgürlüğünü
diğer nedenlerden bu haklardan yararlanamıyor- belirtmiştir(Aybay, 2015: 42).
du. Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan işçi Daha sonra 14 Ağustos 1941 tarihli olan ‘Atlan-
sınıfı hareketi insan hakları tartışmalarına yeni bir tik Şartı’, savaşta izleyecekleri ortak stratejiye iliş-
ivme kazandırmıştır. Onurlu bir hayatın devletin kin bazı önerileri olan ABD Başkanı Roosevelt’in
müdahalesi olmadan ifade eden negatif hakların yaklaşımı, İngiltere Başbakanı Winston Churchill
yeterli olmadığını belirten işçiler yaşam koşulları- tarafından da kabul edildi. Almanya’ya karşı sa-
nın düzeltilmesi için pozitif hakların tanınmasını vaşan bazı devletler de Atlantik Şartı’na sonradan
ve devletin buna uygun olarak bazı sorumluluklar katılmıştır. Bu açından Atlantik Şartı, BM Örgü-
üstlenmesini talep etmişlerdir(Uygun, 2000: 23). tünün habercisi olarak değerlendirilebilir. Üçüncü
olarak 1 Ocak 1942 tarihli ‘BM Bildirisi’ ortaya
Birlemiş Milletler(BM) Sonrası çıkmaktadır. Almanya, Japonya ve İtalya’ya karşı
savaşan 26 devlet Washington’da BM Bildirisini
Gelişmeler
imzalamıştır. Türkiye ise BM Bildirisine 24 Şubat
20.yüzyıl insan hakları sahasında birbirine zıt 1945 tarihinde imza koymuştur. 30 Ekim 1943
iki gelişmenin tezahürüdür. Bir taraftan insan hak- tarihli ‘Genel Güvenlik Hakkında Moskova Bil-
ları yoğun bir şekilde anayasalara girmiş ve devle- dirisi’ ile evrensel düzlemde bir örgüt kurulmasına
tin hukuksal düzenlerini şekillendiren en önemli ilişkin kesin karar deklare edilmiştir. Bu bildiriye
unsurlardan biri haline gelirken, diğer taraftan da imza koyan devler: ABD, Birleşik Krallık, Sovyet-
insan hakları hususunda en büyük kitlesel ihlaller ler Birliği ve Çin olarak sıralanabilir. 7 Ekim 1944
görülmüştür. Bu yüzyılda savaşların yarattığı küre- tarihli ‘Bir Genel Uluslararası Örgüt Kurulması
sel tahribat ile totaliter yöntemlerin yarattığı şiddet için Öneriler’ diğer bir adıyla ‘Dumbarton Oaks
ve yıkım, insan haklarının ne kadar değerli oldu- Önerileri’ BM Şartının bir taslağı niteliğindedir.
ğunu göstermiştir. Bunun için insan haklarının Bu önerilerde üzerinde uzlaşılamayan Güvenlik
20
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Konseyindeki oylama usulü gibi konular 11 Şu- kutlanan 10 Aralık 1948 tarihinde Genel Kurul bu
bat 1945 tarihli ABD, Birleşik Krallık ve Sovyetler tasarıyı 8 çekimser oya karşı 48 oyla İnsan Hakları
Birliği temsilcilerinin katıldığı Yalta Konferansında Evrensel Bildirisi (İHEB) kabul ve ilan edilmiştir.
karara bağlanmıştır. 25 Nisan 1945 tarihinde baş- Çekimser oy kullanan devletlerin değişik nedenleri
layan San Francisco Konferansı 25 Haziran 1945 bulunmaktadır. Buna göre; bazı sosyalist devletler,
tarihine kadar sürmüş ve BM Şartı kabul edilmiştir. soyut bazı özgürlüklere yer vermesi ve kişinin devlet
26 Haziran 1945 tarihinde kabul edilen BM Şartı karşısındaki ödevlerini yeterince belirmemesi bakı-
24 Ekim 1945 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tür- mından Bildiriyi gerçekçi bulmamışlardır. Güney
kiye, BM Şartını 15 Ağustos 1945 tarihinde kanun Afrika Birliği, sosyal ve ekonomik hakların bu me-
ile onaylanmıştır. Onay belgesi, 28 Eylül 1945’te tinde yer almaması gerektiği görüşünde oldukları
depo edilmiştir. BM Şartı, diğer devletlerle beraber, için; Suudi Arabistan’da Bildiride benimsenen bazı
Türkiye için de 24 Ekim 1945 tarihinde yürürlüğe ilkelerle İslam ve şeriat kuralları arasında bağdaş-
girmiştir(Şahin, 2015: 107-108). BM Şartı ile in- mazlık olduğu görüşüne sahip olduğu için çekim-
san hakları ilk defa açıkça uluslararası hukuka konu ser oy kullandıklarını ifade etmişlerdir(Kalabalık,
olmuştur. İnsan haklarının ulusal boyuttan çıkarak 2013: 81-84) . İHEB dünya zerinde hak ve özgür-
uluslararası bir nitelik arz etmesi neticesinde, salt lükler çizelgesi öngören ilk belge niteliğindedir. Bil-
ulusal egemenlik kapsamı dâhilinde bir konu ol- dirge kendisinden sonra hazırlanan belgelere esin
maktan çıkmıştır (Kapani, 2011: 22). BM öncülü- kaynağı olmuştur(Kaboğlu, 2013: 66).
ğünde kabul edilmiş bazı insan hakları belgelerine İnsan hakları hukuku açısından önemli bir
örnek vermek gerekirse, bunlardan en önde geleni role sahip İHEB’in uluslararası hukuk bakımın-
10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bil- dan bağlayıcılığı nedir? Günümüzde bazı yazarlar
dirisi (İHEB)’dir. Neden böyle bir Bildiriye gerek- farklı görüşler ileri sürmüş olsalar da, genel olarak
sinim duyulmuştur? kabul edilen görüşe göre Bildiri, uluslararası hukuk
Uluslararası siyasal örgütlemenin temel belge- açısından bağlayıcı bir niteliğe sahip değildir. Yani
sini oluşturan BM Şartı, insan hakları kavramına devletler üzerinde her hangi bir zorlayıcı gücü bu-
defalarca yer vermiş olmasına rağmen, bu kavramın lunmamaktadır. Bildiride bazı hak ve özgürlükler
somut içeriğini açıklamamıştır(Bozkurt, Kanat ve sayılmış olmasına rağmen bunların nasıl bir uy-
Bektaş, 2018: 57-61). Örneğin BM Şartı Önsözün- gulama ve denetim mekanizması ile korunacağı
de; “Bir insan yaşamı içinde iki kez insanlığa tarif belirtilmemiştir(Bozkurt, Kanat ve Bektaş, 2018:
olunmaz acılar getiren savaş felaketinden gelecek 64-65). Belge adı itibariyle ‘Bildiri’ veya ‘Beyanna-
kuşakları korumaya, temel insan haklarına, insan me’ olarak ifade edilmesiyle bir ölçüde ideal haklar
kişiliğinin onur ve değerine…” Şartın 1(3).madde- listesidir. Zaten bu niteliği içindir ki, farklı ideolo-
sinde; “ Ekonomik, sosyal, kültürel ve insancıl ni- jilere, yapılara ve siyasal sistemlere sahip devletler
telikteki uluslararası sorunları çözmede ve ırk, cin- tarafından kabul görmüştür.
siyet, dil ya da din ayrımı gözetmeksizin herkesin Bazı yazarlar Bildirinin başlangıçta hukuken
insan haklarına ve temel özgürlüklere saygının…” bağlayıcı gücü bulunmasa da aradan geçen zaman
gibi Şartın muhtelif yerlerinde ‘insan hakları’ kav- içinde bu niteliği kazanmış olduğu yaklaşımına
ramına referans yapılmıştır (Döner, 2003: 35). BM sahiptir. Bu görüşe BM Şartına ek Uluslararası
Örgütü, insan haklarının uluslararası alana taşın- Adalet Divanının Statüsü’ne dayanak gösterilmek-
ması ve evrensel meşruiyet kazandırmıştır (Kaboğ- tedir. Statünün 38.maddesine göre, uluslararası
lu, 2013: 66). BM Şartı insan hakları ve temel öz- hukukun kaynakları şu şekilde sıralanmaktadır.
gürlüklere sadece referansla yetinmiş, ancak bunları “1-Kendisine sunulan uyuşmazlıkları uluslararası
teker teker belirleyen ve açıklayan bir belge eksik- hukuka uygun olarak çözmekle görevli olan Divan:
liği mevcuttu. Bu belgeyi hazırlama görevi ise BM a-Uyuşmazlık durumundaki devletlerce açık seçik
bünyesinde oluşturan İnsan Hakları Komisyonuna kabul edilmiş kurallar koyan, gerek genel gerek-
verilmiştir(Kapani, 1993: 62). Komisyon 18 aylık se özel uluslararası andlaşmaları; b-Hukuk olarak
çalışmasının ardından, kendi içinde ortaya çıkan kabul edilmiş genel bir uygulamanın kanıtı olarak
değişik görüş ve önerileri büyük ölçüde uzlaştırarak uluslararası yapılagelmiş kurallarını; c-Uygar ulus-
hazırladığı tasarıyı BM Genel Kuruluna sunmuş- larca kabul edilen genel hukuk ilkelerini; d-hukuk
tur. Bugün dünyada ‘İnsan Hakları Günü’ olarak kurallarının belirlenmesinde yardımcı araç olarak
21
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
adli karları ve çeşitli ulusların en yetkin yazarları- sınılama ve hukuksal form bakımından sınıflama
nın öğretileri.”(Bozkurt, 2018: 141). Bunlar ara- (Gemalmaz, 2012: 225-228). Zaman bakımından
sında sayılan iki kaynak bulunmaktadır. Bunlardan sınıflama; BM belgelerinden çok azı 1948 İHEB
birisi, genellikle tanınan ve uygulanagelen ‘teamül öncesinde üretilmiştir. Belgelerin büyük bir oranı
(örf ve adet) hukuk, ikincisi de ‘uygar uluslara ka- Bildiri sonrası hazırlanmış ve Bildiri temel daya-
bul edilen hukukun genel ilkeleridir.” Evrensel Bil- nak olma işlevi görmüştür. Kapsam bakımından
diride yer alan ilkeler de bugün artık bu niteliklere sınıflama; BM öncülüğünde hazırlanan belgeler iki
sahip olduğundan, uluslararası hukuk kuralları dü- grupta toplanabilir. Birincisi ‘genel nitelikli’ olan,
zeyine çıkmış sayılırlar(Döner, 2003: 38-39). insan hakları listesi bakımından değerlendirildiğin-
Diğer tarafta İHEB’in bazı bölümlerini uygu- de birden fazla hak ve özgürlüğü içeren belgeler-
lama olanağından yoksun bulan görüler de ileri dir. İkincisi de ‘özel nitelikli’ yani belirli bir hakka
sürülmüştür. Örneğin, devletler arasındaki siya- odaklanarak biçimlendirilmiştir. Birincisine örnek
si sınırları ortadan kaldıran ve herkesin herhangi Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi
bir devletin ülkesi içinde serbestçe dolaşabileceğini (ESKHS) verilebilir. Bu belgede ekonomik, sosyal
ve kendi isteği ile oraya yerleşebileceğini öngören ve kültürel haklarla çerçeveli olarak bu bağlamda
İHEB 13.maddesi. Ayrıca Bildirinin ileriye dönük pek çok hakkı içermektedir. İkincisine örnek olarak
projeksiyon sunan ve ideal haklar niteliğini taşıdı- Engelli Hakları Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleş-
ğı söylenebilir. Diğer taraftan Bildiride bugün için mesi verilebilir. Konu bakımından sınıflama; 1948
belki gerçekleşmesi zor sayılabilecek bazı hükümler İHEB sonrasında BM öncülüğünde oluşturulan
yanında, derhal gerçekleştirilmesi mümkün ve ge- pek çok insan hakları belgesi, ‘genel’ ve ‘özel’ ni-
rekli hak ve özgürlükler de sıralanmıştır. Bu tarihsel telikli olarak gruplanmasının yanında, konularına
belgenin özünü her ne olursa olsun ertelenmemesi göre de sınıflandırılabilir. Uluslararası insan hakları
gerek hak özgürlükler demetini oluşturmaktadır. manzumesi; kendi kaderini tayin hakkı, ayrımcılı-
Rene Cassin, Bildiriyi bir tapınağın sütunlu giri- ğın önlenmesi; kadın hakları; çocuk hakları; örgüt-
şine benzeterek insan haklarının temel prensiple- lenme özgürlüğü; vatandaşlık, vatansızlık, sığınma
rinin altını çizmiştir(Bozkurt, Kanat ve Bektaş, ve mülteci. Hukuksal form bakımından sınıflama;
2018: 63). Bugün Evrensel Bildirinin dünya çapın- yukarıda belirtilen ana kategoriler altına yerleşti-
da yaratmış olduğu moral ve siyasal etki artık her- rilecek olan insan hakları belgelerinin hukuksal
kesçe bilinmektedir. Devletlerin büyük çoğunluğu, formlarına bakıldığında ise bunların ‘Sözleşme’,
insan haklarına ve temel özgürlüklerine inançları- ‘Bildiri/Deklarasyon’ ve ‘Karar’ formunda üretil-
nı belirtmelerinin ve bunları kendi ülkelerinde ne dikleri görülebilmektedir. Örneğin; Medeni ve Si-
kadar eksik ve yetersiz bir ölçüde gerçekleştirebil- yasi Haklar Sözleşmesi (MSHS), Kadınları Siyasal
miş olsalar da yüksek ideal değerler olarak kabul Hakları Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi,
etmelerinin önemi küçümsenemez. Bildiri’deki pek Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması
çok ilke devletlerin yeni anayasaların hazırlanışın- Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
da ilham kaynağı olduğu ve onlara ışık tuttuğunu Sözleşmesi sıralanabilir. Bildiri formunda ise; Ço-
vurgulamak gerekir. Öyle ki bağımsızlıklarına yeni cuk Hakları Bildirisi, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın
kavuşan bazı ülkelerin anayasalarında Bildiri’ye Ortadan Kaldırılması Bildirisi verilebilir. Diğerleri-
doğrudan göndermeler yapıldığı görülmektedir ne örnek olarak ise; Tıbbi Etik İlkeleri, Mahpuslara
(Kapani, 2011: 27-28). Yapılacak Muamelede Minimum Standart Kurallar
gibi belgeler sıralanabilir.
Bundan sonra İHEB projeksiyonunda BM tara-
fından hazırlanan pek çok insan hakları belgesi bu- Aşağıdaki Tablo 1.3’te BM tarafından oluştu-
lunmaktadır. Bunların çeşitli açılardan sınıflandırıl- rulmuş bu belgelerin öngördüğü Birleşmiş Millet-
ması mümkündür: Zaman bakımından sınıflama, ler Koruma Sisteminin bazıları görülmektedir.
kapsam bakımından sınıflama, konu bakımından
22
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Tablo 1.3 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Koruma Sistemi(Akıllıoğlu, 2019: 677-678)
Görevi Organ
BM Şartı ile öngörülen konuyu görüşebilir ve tavsiye BM Genel Kurulu
kararları almaktadır. Uluslararası andlaşmaların
hazırlanması, kabulü, yürürlüğe girenlerin izlenmesi gibi
temel görevleri arasındadır.
Ekonomik ve sosyal ve bu alanda işbirliği konularında BM Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC)
kararların alınması ve insan hakları ile ilgili konular.
BM İnsan Hakları Sözleşmelerine taraf devletlerde BM İnsan Hakları Konseyi (HRC)
periyodik aralıklarla gözetim yapmaktadır. Önemli
sorunları gündeme alır ve kurulun bireysel başvuru ve
inceleme şikayet usulleri de bulunmaktadır.
Kadınların sorunlarının çözümüne ilişkin uluslararası Kadın Statüsü Komisyonu (CSW)
andlaşmaların hazırlanması ve uygulanmasından çıkan
sorunlar ile görevlidir.
İnsan haklarının kitlesel boyutlarda ihlallerinin dünya Güvenlik Konseyi (SC)
barışını tehdit etmesini önlemek amacıyla, yaptırımlara
karar verme yetkisine sahiptir.
BM’nin yürütme organı olarak insan haklarına ilişkin Genel Sekreter (GS)
andlaşmaların yapılması ve uygulanmasında yönetsel
yetkileri ile kendine bağlı İnsan Hakları Yüksek
Komiserliği bulunmaktadır.
İnsan hakları konusunda inceleme ve eğitim çalışmaları İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR)
yapmaktadır. Ayrıca insan hakları sözleşmelerinin
denetim organlarının idari işlerini yürütmektedir.
İHEB sonrasında Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (MSHS), Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
Sözleşmesi (ESKHS) (ikiz sözleşmeler) öne çıkan belgeler arasındadır. İkiz sözleşmelerden; Medeni ve
Siyasi Haklar Sözleşmesi 16 Aralık 1966 tarihli karar ile kabul edilmiş, 19 Aralık 1966 tarihinde imzaya
açılmış 23 Ocak 1976 tarihinde ise yürürlüğe girmiştir(Bozkurt, Kanat ve Bektaş, 2018: 68). Medeni ve
Siyasi Haklar Sözleşmesinin denetim organı ‘İnsan Hakları Komitesi’dir. Türkiye, bu Sözleşmeyi 15 Ağus-
tos 2000 tarihinde imzalamış, 4 Haziran 2003 tarihinde onaylamış, 15 Eylül 2003 tarihinde depo etmiştir.
Sözleşme 15 Aralık 2003 tarihinde Türkiye açısından yürürlüğe girmiştir. İkiz Sözleşmelerde diğeri ise;
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi 16 Aralık 1966 tarihli karar ile kabul edilmiş, 19 Aralık
1966 tarihinde imzaya açılmış ve 3 Ocak 1976 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye 15 Ağustos 2000
tarihinde imza atmış ve Sözleşme, 23 Aralık 2003 tarihi itibariyle Türkiye açısından yürürlüğe girmiştir.
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesinin denetim organı; Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
Komitesidir(Bozkurt, Kanat ve Bektaş, 2018: 74-77).
Her iki Sözleşme de ikinci maddelerinin ilk fıkrasında devlete düşen görevleri düzenlemeye ayırmıştır.
Maddenin diğer fıkraları ile sonraki 3.,4. ve 5.maddeleri ise, hangi koşullarda ve ne tür önlemlerle bu gö-
revlin yerine getirileceğini üye devletlere açıklamıştır. Diğer bir ifadeyle gerek klasik haklar kategorisinde,
gerekse ekonomik ve sosyal haklar grubunda yer alan haklar ve ödevler, devlet tarafından hiçbir ayrım gö-
zetilmeden ve mevcut kaynaklar devreye sokularak gerçekleştirilecektir, bu görev; devletin temel ve başlıca
ödevidir. İHEB’e atıfla insan haklarının önemini vurgulayan ikiz Sözleşmelerde İHEB’de yer alan sığınma
hakki, serbest dolaşım hakki gibi bazı haklara yer verilirken, self-determinasyon hakki gibi İHEB’de bu-
lunmayan haklara da yer vermiştir(Çalık, 2016: 84).
Medeni(Kişisel) ve Siyasal Haklar Sözleşmesi; Haklar üç bölümde toplanmıştır. Birinci bölüm kendi
durumunu belirleme hakkını düzenleyen üç paragraflı tek maddeden ibarettir: Medeni(Kişisel) ve Siya-
23
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
24
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
ki ideolojik gerilimi ve ‘kuzey’, ‘güney’ çatışmasıdır. Ekonomik ve sosyal hakların parlaması doğu blokunun
tezlerine haklılık kazandıracaktı, diğer taraftan hakların gerektirdiği maliyet politikaları Sözleşmenin doğ-
masını geciktirmiştir.
Sözleşmenin dikkat çeken özelliği içerdiği haklardan önce uluslararası ilişkilerin düzenleyici kurallarını
içermesidir. Sözleşmenin MSHS ile ortak 1.maddesi ile halkların siyasi ve ekonomik durumlarını belirle-
me haklarını tanımakta, taraf devletlerin gerek kendi çabaları ile gerekse uluslararası ekonomik ve teknik
yardım yoluyla kaynaklarını kullanmalarını öngörmektedir. Sözleşmenin ikinci bölümü MSHS’de olduğu
gibi hakların genel hükümleri niteliğinde kurallardan oluşmaktadır. Sözleşmenin 6-12.maddeleri toplum-
sal haklar listesi içermektedir. Çalışma, toplumsal güvenlik, sağlık hakları ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir.
Sözleşmenin 11.maddesi ‘insanca yaşama hakkı’ konusundadır. Herkesin, kendisi ve ailesi için yaşam dü-
zeyini sürekli olarak artırmaya hakları vardır. Yine aynı maddede ‘dünya gıda kaynaklarının gereksinimlerle
oranlı adil bir dağılımı’ öngörülmektedir. Sözleşme eğitim hakkını özel olarak düzenlemiştir. İlk öğretimin
parasız ve zorunlu olmasının yanı sıra, yükseköğretimin de ‘tam bir eşitlikle’, özellikle ‘ücretsizliğin yaygın-
laşmasıyla herkese açık duruma getirilmesi’ öngörülmektedir.
Türkiye, Sözleşmeyi 10 Temmuz 2003 tarihinde 2003/5923 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onayla-
mıştır. ESKHS’nin onayı sırasında Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılan beyanın metinleri, MSHS için
yapılan beyan metinleriyle aynıdır. ESKHS onayı sırasında Türkiye Cumhuriyeti tarafından Sözleşme’nin
13. Maddesinin 3. ve 4. Paragraflarının Anayasanın 3, 14 ve 42.maddeleri çerçevesinde uygulanacağı
şeklindedir(Gemalmaz, 2012: 328).
dikkat
ESKHS’nin 13.maddesinin 3 ve 4. Paragrafları; “3. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, annebabaların ve
uygulanması mümkünse vasilerin de, çocuklarını devlet tarafından kurulan okulların dışında varolan
ama Devlet tarafından konulmuş veya onaylanmış standartların asgari şartlarına sahip bulunan okul-
lara gönderme ve kendi inançlarına uygun bir biçimde çocuklarına dinsel ve ahlaki eğitim sağlama
haklarına saygı gösterir. 4. Bu maddenin hiç bir hüküm, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen
prensiplerin özel eğitim kurumlarında her zaman yerine getirilmesi ve özel eğitim kurumlarında ve-
rilen eğitimin Devlet tarafından gösterilen asgari standartlara uyması halleri saklı kalmak kaydıyla,
kişilere ve kuruluşlara eğitim kurumları kurma ve yönetme serbestisi verecek şekilde yorumlanamaz.”
Bölgesel düzlemde de insan haklarının korunmasına ilişkin örgütler kurulmuştur. Bölgesel boyutta
insan haklarının korunması, insan haklarının gereğinin yerine getirilmesi ve insan haklarının kurumsal-
laştırılması amacıyla yapısal hale getirilen örgütleriyse, kendi işçinde öteki örgütlere kıyasla, görece daha
‘başarılı’ olanlar ve diğer örgütlere kıyasla görece daha ‘başarısız’ olanlar şeklinde ikili tasnif yapılması
mümkündür. Başarılı örgütlere örnek vermek gerekirse; İnter-Amerikan Devletleri Örgütü, Afrika Birliği
Örgütü ve Avrupa Konseyi Örgütü. Başarısız örnekler ise; Arap Devletleri Birliği, Asya-Pasifik Bölgesi, Ba-
ğımsız Devletler Topluluğu(Şahin, 2015:109-125). Avrupa Konseyi dâhilinde imza edilmiş Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi(AİHS) ve bu Sözleşmenin öngördüğü koruma mekanizması olan Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi(AİHM) gelecek bölümlerde etraflıca incelenmiştir.
25
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
Araştırmalarla
İlişkilendir
Tüzel kişilerin insan haklarından bahsedile- ması halinde Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin ka-
bilir mi? Bu kişiler AİHM’e hakları ihlal edildiği pısını çalmaya hazırlanan kulüpler, son çare ola-
gerekçesiyle başvuru yapabilir mi? Araştırın. rak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM’ye
TFF limitte geri adım atmazsa işin sonu kadar konuyu vardıracak.
AİHM GÖRÜŞÜMÜZ DİKKATE ALINMADI
Fenerbahçe ve Kasımpaşa, öncelikle limit- Fenerbahçe ve Kasımpaşa’nın itirazındaki temel
lerin esnetilmesini ve Türkiye şartlarına uy- esas, harcama limitleri konusunun kulüplere danışıl-
gun hale getirilmesini isteyecek. Eğer, TFF geri madan alınması. Yine Bankalar Birliği ile yapılan
adım atmazsa iki kulüp taleplerini TFF Tahkim anlaşmanın getirisi olan 0 faiz ödemesinin de borcu
Kurulu’na taşıyacak. olmayan kulüpler açısıdan bir tür hak kaybı olduğu
Türkiye Futbol Federasyonu tarafından açık- konusunu koz olarak elinde tutan kulüpler, Tahkim
lanan harcama limitleri konusu bugün Riva tesis- Kurulu’nun seçildiği günden bu yana ilk kez tarafsız
lerinde masaya yatacak. Başta Fenerbahçe ve Ka- davranıp, TFF’yi haksız bulmasını bekliyor. Fener-
sımpaşa kulüpleri olmak üzere 10’a yakın kulüp bahçe ise 5 yıllık yeniden yapılandırma anlaşmasının
TFF Başkanı Nihat Özdemir ve yönetim kurulu 10 yıla yayılması halinde kulüpler için avantaj ola-
ile görüşecek. cağı görüşünde.
Fenerbahçe ve Kasımpaşa, öncelikle limit-
lerin esnetilmesini ve Türkiye şartlarına uy- Kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr/ha-
gun hale getirilmesini isteyecek. Eğer, TFF geri ber/tff-limitte-geri-adim-atmazsa-isin-sonu-
adım atmazsa iki kulüp taleplerini TFF Tahkim aihm-1757269
Kurulu’na taşıyacak. Buradan da sonuç alınma-
Öğrenme Çıktısı
3 İnsan haklarının hukuksal gelişimini genel hatlarıyla özetleyebilme
26
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Özgürlük bir haktır. Ancak bütün haklar özgürlük olarak değerlendirilmez. Özgürlük, herkese tanınmış bir
insan hakkı olarak değerlendirilebilir. Özgür olmak, başkasına karşı öne sürülebilen haklara sahip olmak-
tır. Hak biçimi sağlar; bununla özgürlük ifade edilir, dışa vurulur; onun varlığı anlaşılır. Hak, özgürlüğün
usul güvencesi ve gerçekleşme aracı olarak nitelenebilir. Özgürlük aynı zamanda fiili bir durumu da ifade
etmektedir. Kişi şu veya bu biçimde karar verme ve davranma, iradesi doğrultusunda yapma veya yapmama
yetkisine sahip olduğu zaman özgürdür. Bunun yanında haklar daha çok normatif alanda yer almaktadır.
Özgürlük, hakların ortak kökenidir; haklar ise özgürlükleri sağlamak amacıyla kişiye hukukça tanınan meş-
ru yetkiler olarak ifade edilebilir. Hukukçular arasında özgürlüğün bir hak olduğu üzerinde fikir birliği
bulunmaktadır. İnsan hakları açısından hak ve ödevler arasında karşılıklı dengenin yaratılması zorunludur.
Sınırsız özgürlükten nasıl bahsedilemediği gibi, sadece ödev sahipliği veya sadece hak sahipliği de düşünüle-
mez. Hiç kimse sonsuz, sınırsız hak sahibi kılınamayacağı gibi insan hakları da sahiplerine ödev ve sorumlu-
luklar yüklemektedir. Eşitliğin, mutlak eşitlik ve nispi eşitlik olmak üzere iki anlamı bulunmaktadır. Mutlak
eşitlik, kişilerin kişisel veya özel durumlarına bakılmaksızın, kanunların herkese eşit olarak uygulanmasıdır.
Nisbi eşitlik ise, aynı durumda bulunan kişilerin aynı işleme tabi tutulmasıdır. İnsan hakları, insanın sadece
insan olmasından dolayı sahip olduğu haklardır.
İnsan haklarının genel olarak doğal haklar oldukları ya da doğal hukuktan kaynaklandıkları düşünülmesi-
ne rağmen; doğal hukukla doğal haklar veya insan hakları arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Ancak şu
vurgulanmalıdır ki; geleneksel yaklaşıma göre doğal hakların genel olarak şu özellikleri barındırmaktadır.
Buna göre; insanlar doğal haklarla beraber doğarlar, bunlar insanın ilk donanım parçasıdır. Doğal haklar,
doğuştan sahip olunan, devredilmez ve vazgeçilmez haklardır. Dolayısıyla, doğal hakları reddetmek insanı
reddetmek demektir. Doğal haklar toplum öncesidir ve dolayısıyla toplumun varlığından bağımsızdırlar.
Doğal haklar herhangi bir toplumsal ürünün, gelişmenin ve siyasal düzenlemenin eseri değildir. Aksine,
siyasi toplumlar doğal hakların tanınması ve uygulanmasını temin etmek amacıyla yaratılabilirler. Doğal
haklar mutlaktır, yani bunlar hiçbir düşünceyle geçersiz kılınamaz, uygulamadan alıkonamaz ve kapsamları
daraltılamaz. Doğal haklar pazarlık konusu yapılamazlar. Doğal haklar evrenseldir, zaman ve mekâna bağlı
olmaksızın bütün insanlar doğal haklara sahiptirler.
27
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
İnsan haklarının, toplumun ya da başka bir topluluğun hakları niteliğinde olan herhangi bir özel bölümü
yoktur. Aslında toplulukların hakları olamaz. Toplumun bireylere karşı meşru iddiaları da yoktur. Topluma
ilişkin olarak bireylerin bazı ödevleri vardır; ancak toplumun hakları insan hakları değildir ve insan hakkını
yeniden tanımladığımız sürece de insan hakları olamazlar. Her iyi şeye insan hakkı diyerek terimin bütün
anlamını boşaltmak tuzağına düşmemek gereklidir. Ancak şu da hatırlatılmalıdır ki; AİHS 34.maddesine
göre; “Bu Sözleşme veya protokollerinde tanınan haklarının Yüksek Sözleşmeci Taraflar’dan biri tarafın-
dan ihlal edilmesinden dolayı mağdur olduğunu öne süren her gerçek kişi, hükümet dışı kuruluş veya kişi
grupları Mahkeme’ye başvurabilir. Yüksek Sözleşmeci Taraflar bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını
hiçbir surette engel olmamayı taahhüt ederler.” Burada görüldüğü üzere sadece gerçek kişinin sahip olduğu
(evlenme hakkı, işkence yasağı gibi) hakların dışında, özel hukuk tüzel kişilerin de Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM)’e Sözleşmede belirtilen (mülkiyet hakkı, dernek ve sendika hakkı gibi) haklara ilişkin
mağdur sıfatıyla başvurabildikleri görülmektedir. İnsan haklarının özneleri konusunda yoğun tartışmalar
bulunsa da özel hukuk tüzel kişilerinin de insan haklarına sahip oldukları belirtilmelidir.
İnsan hakları farklı şekilde kaynaklanan (bir sözleşmeden, pozitif hukuktan veya gelenekten) diğer haklar-
dan farklıdır. Başka hak kategorilerinden daha iyi ayrıştırılması için insan haklarının bazı nitelikleri gözden
geçirilmelidir. İnsan haklarının niteliklerine ilişkin pek çok tartışmaların bulunduğu hatırlatılmalıdır. İnsan
haklarının yaygın temellendirme biçimi olarak doğal haklar yaklaşımına göre; insan haklarına ilişkin bazı
nitelikler şu şekilde sıralanabilir; evrensellik, mutlaklık, vazgeçilmezlik, doğumla birlikte sahip olma, birey-
sellik, devlete karşı olmak, özgürlükçülük, temel nitelik olma, bütünsellik.
Tarihsel çağlar itibariyle özetlemek gerekirse; ilkçağda; Stoacılar köleliği reddetmiştir. Bu bir insan hakları
tartışması değil, insanlık onuru tartışmasıdır. Ortaçağ; bu dönemde Kilise ön plandadır. İnsan haklarının
kaynağı dindir. Tanrı hukukun kaynağıdır. (Doğal/Tabii Hukuk). Yeniçağ ise; Rasyonel Tabii Hukuk insa-
nın doğasından gelir. Konusu insan onurudur. Kaynağı insan aklıdır. Eski Çağa oranla insan onuruna değer
verme Orta Çağda nispeten gelişme olduğu söylenebilir. Ancak gerçek anlamda insan hakları düşüncesi-
nin belirmesi John Locke ile kendisini göstermektedir. Bu alanda en önemli gelişme 17. ve 18.yüzyılların
aydınlanmacı felsefesi ile sağlanmıştır. Toplumsal ve siyasal yaşamı insan aklına dayanan, laik bir düzene
bağlamayı amaçlayan bu felsefi akımın temelinde J.J.Rousseau gibi diğer filozofların da etkisi vardır.
28
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
İlk defa Sofistler ve Stoacılar tarafından ileri sürülen insan haklarının doğuştan sahip olduğu fikrinin ilk
yansıması 1215 Magna Carta Libertatium’da bulunmaktadır. 1688 tarihli Bill of Rights (Haklar Bildirisi),
İngiltere’de Büyük Devrim sonrasında kabul edilmiştir. 1776’da Amerika’da Temsilciler Meclisi, Virginia
Haklar Bildirgesini kabul etmiştir. 1789 Fransız Devrimi ile insan hakları anlayışının yaygınlaşmasında
ciddi köşe taşını oluşturmaktadır. Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik üzere temellendirilen Fransız Devrimi,
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildiri ile taçlandırılmıştır.
Uluslararası bir örgüt olan Birlemiş Milletler (BM) Örgütü ilk dikkat çeken yapıdır. BM tarihsel bir süreç
sonrasında gerçekleştirilmiştir. Öncelikle ABD Başkanı Roosevelt’in 6 Ocak 1941 tarihinde ABD’de Kong-
reye hitaben yaptığı ‘Dört Özgürlük Üzerine Konuşması’ndan bahsetmek gereklidir. Bu konuşmada ‘dört
özgürlük’ şunlardır: İfade özgürlüğü, inanç özgürlüğü (tapınma özgürlüğü), yoksulluktan kurtulma özgür-
lüğü ve korkudan kurtulma özgürlüğü. Daha sonra 14 Ağustos 1941 tarihli olan ‘Atlantik Şartı’, 1 Ocak
1942 tarihli ‘BM Bildirisi’, 30 Ekim 1943 tarihli ‘Genel Güvenlik Hakkında Moskova Bildirisi’, 7 Ekim
1944 tarihli ‘Bir Genel Uluslararası Örgüt Kurulması için Öneriler’ diğer bir adıyla ‘Dumbarton Oaks
Önerileri’ BM Şartının bir taslağı niteliğindedir. 26 Haziran 1945 tarihinde kabul edilen BM Şartı 24 Ekim
1945 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, BM Şartını 15 Ağustos 1945 tarihinde kanun ile onaylanmış-
tır. BM Şartı ile insan hakları ilk defa açıkça uluslararası hukuka konu olmuştur. İnsan haklarının ulusal
boyuttan çıkarak uluslararası bir nitelik arz etmesi neticesinde, salt ulusal egemenlik kapsamı dâhilinde
bir konu olmaktan çıkmıştır. BM öncülüğünde kabul edilmiş bazı insan hakları belgelerine örnek vermek
gerekirse, bunlardan en önde geleni 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirisidir. Daha sonra
Bildirideki hakların Sözleşme itibariyle bağlayıcılık kazandığı 1966 tarihli İkiz Sözleşmeler hazırlanmıştır.
Bunları farklı hukuksal formlarda ve farklı konu ve kapsamlarda Sözleşmeler takip etmiştir.
29
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
1
İnsan haklarının doğuştan sahip olduğu fikri- 5 “BM İnsan Hakları Sözleşmelerine taraf dev-
nin ilk yansıması oluşturan bu belgenin en önemli letlerde periyodik aralıklarla gözetim yapmaktadır.
özelliği şüphesiz, siyasal iktidarın sınırlandırılma-
neler öğrendik?
30
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
8 “Doğal hukuk değişmezdir de; öyle ki Tanrı 10 Aşağıdaki insan haklarının niteliklerinden
bile onda herhangi bir değişiklik yapamaz. Gerçek- hangisi insan hakları arasında hiyerarşi kurulama-
le ilişkisi olmasa da şöyle belirtilebilir: Tanrı’nın yacağını ifade etmektedir?
gücü ölçüye ne kadar sığmaz olursa olsun, bu
A. Vazgeçilmezlik
neler öğrendik?
gücün bile erişemeyeceği bir takım şeyler vardır.
Nasıl iki çarpı ikinin dört etmemesini sağlamak B. Bütünsellik ilkesi
Tanrı’nın bile elinde değilse, özü kötü olan bir şe- C. Mutlaklık
yin kötü olmamasını sağlamak da O’nun elinde D. Doğuştan kazanılmış olma
değildir.” Düşünesini ileri süren düşünür aşağıda- E. Bireye ait olması
kilerden hangisidir?
A. Hugo Grotius
B. Donelly
C. E.Roosevelt
D. Karel Vasak
E. J.Locke
31
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
Yanıtınız yanlış ise “İnsan Haklarına Pozitif Yanıtınız yanlış ise “İnsan Haklarına Pozitif
1. A 6. A
Hukukta Yer Verilmesi” konusunu yeniden Hukukta Yer Verilmesi” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
3. B Yanıtınız yanlış ise “Doğal hak” konusunu 8. A Yanıtınız yanlış ise “Doğal Hukuk” konusu-
yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “İnsan Haklarına Pozitif Yanıtınız yanlış ise “İnsan Haklarının Bü-
5. C 10. B
Hukukta Yer Verilmesi” konusunu yeniden tünlüğü İlkesi” konusunu yeniden gözden
gözden geçiriniz. geçiriniz.
32
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
Her ne kadar bazı yazarlar farklı görüşler iresi sürse de genellikle kabul edilen
görüşe göre İHEB hukuk yönünden bağlayıcı bir niteliğe sahip değildir, onu
tanıyan devletlere herhangi bir zorunlu yükümlülük yüklemez. Zaten farklı
dünya görüşlerine, yapılara ve siyasal sistemlere sahip pek çok devlet tarafın-
Araştır 3
dan kabul edilmesi bu yüzdendir. Bildiri, “ulaşılması gereken hedefleri” belir-
leyen ideal bir haklar listesi niteliği taşımaktadır. Ayrıca dünya devletlerinin
büyük çoğunluğunu moral ve siyaseten etkileyen, bu devletlerin anayasa ya-
pım sürecine ışık tutan çok önemli bir belgedir(Kapani, 2011:27-28).
33
1
Kavramsal Çerçeve, Felsefi ve Hukuki Temeller
Kaynakça
Akad, M., Dinçkol B. V. ve Bulut N. (2014). Genel Kamu Hukuku, İstanbul: Der Yayınları .
Akıllıoğlu, T. (2019). İnsan Hakları Kavram Kaynaklar ve Koruma Sistemleri, Ankara: Yetkin Yayınları.
Akın, İ., Kamu Hukuku, Beta, İstanbul, 1993.
Anayurt, Ö. (2000). Hakların Bütünlüğü İlkesi Açısından İnsan Haklarına İlişkin Sınıflandırılmaların
Değerlendirilmesi, Türkiye’de İnsan Hakları Konferansı, Ankara: TODAİE.
Arsebük, E. (1943). Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 1943-1944 Yılı Açılış Dersi, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.1, S.2, s.181-191
Aybay, R. (2015). İnsan Hakları Hukuku, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Baysal, M. (2015). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Bireysel Başvuruda Mağdur Kavramı, Uyuşmazlık
Mahkemesi Dergisi, Issue 5.
Baysal, M. (2013). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince Başvuruların İncelenme Süreci ve Sürecin Etkin
Kılınmasına Yönelik Uygulamalar, Bireysel Başvuru İnceleme Usulü ve Kabul Edilebilirlik Kriterleri(Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi, Edt. Musa Sağlam, Ankara: Anayasa Mahkemesi Yayınları.
Bozkurt, E. (2018). Genel Hukuk Bilgisi, Ankara, Legem Yayincilik
Bozkurt, E. (2018). Hukukun Temel Kavramları, Ankara, Legem Yayıncılık
Bozkurt E., Kütükçü M.A, Poyraz Y. (2010). Devletler Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları.
Bozkurt E., Kanat S., Bektaş S. (2018). Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Legem Yayıncılık
Bilir, F. (2012). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yargılama Yetkisi, Ankara: Adalet Yayınevi.
Coşkun, V. (2006). İnsan Hakları Liberal Açıdan Bir Tahlil, Ed. Duygu Gücük, Ankara: Liberte Yayınları.
Çalık, T.(2016). Birlemiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmeleri Kapsamından İnsan Haklarının Korunması, Selçuk
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 24, Sayı 1.
Doğru, O. ve Nalbant, A. (2012). İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar 1.Cilt, Ankara:
Legal Yayıncılık.
Donnely, J.(1995). Teoride ve Uygulamada Evrensel İnsan Hakları, Çev., Mustafa Erdoğan /Levent Korkut,
Ankara: Yetkin Yayınları.
Döner, A. (2003). İnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması ve Avrupa Sistemi, Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Erdoğan, M. (2012). İnsan Hakları Teorisi ve Hukuku, Ankara: Orion Kitabevi.
Gemalmaz, M.S.(2012). Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, Cilt 1, 8.Baskı, İstanbul:
Legal Yayıncılık.
Gemalmaz, M.S.(2012). Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, Cilt 2, 8.Baskı, İstanbul:
Legal Yayıncılık.
Gemalmaz, M.S. (2012). Devlet, Birey ve Özgürlük, İstanbul, Legal Yayıncılık,
Gören, Z. (2016). Genel Eşitlik İlkesi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi,
C.22, S.3
34
1
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
35
Bölüm 2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve
Sınıflandırılması
Özgürlüğün Farklı Tanımları ve Özgürlüğe İnsan Haklarının Kaynağı ve Kullanılan
1 2
İlişkin Farklı Yaklaşımlar Başlıca Kavramlar
öğrenme çıktıları
3 4
İnsan Haklarının Özellikleri
3 İnsan haklarının özelliklerini aktarabilme ve İnsan Hakları Tanımlanabilir mi?
farkındalık geliştirebilme 4 İnsan haklarını tanımlayabilme
5 6
Önemi
İnsan Haklarının Sınıflanması 6 İnsan haklarını korumada insan onuruna
5 İnsan haklarını sınıflandırabilme saygının önemini açıklayabilme
36
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
37
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
olan birey özgürlüklerine saygılı davranmak zorundadır. Eğer devlet, kişi hak ve özgürlüklerini çiğnerse
varlık nedenini inkâr etmiş ve meşruluğunu kaybetmiş olacaktır.
Öğrenme Çıktısı
1 Özgürlüğü tanımlama ve özgürlüğe ilişkin farklı yaklaşımları açıklayabilme
38
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
39
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
burjuva sınıfına haklar sağlamadı. Günümüzdeki in- gibi kavramları açıklayarak konunun liberal öğreti
san hakları anlayışının da temeli oldu. temelinde açıklığa kavuşmasını amaçladık. Önce-
1789 Devrimi’yle ilan edilen haklar günümüz- likle öğretide kullanılan “kamu özgürlükleri” kav-
de dünyanın çok geniş bir coğrafyasında ve bütün ramı açıklanacaktır.
insanlığa mal olacak şekilde anlaşılmaya ve uygu- Devlet karşısında korunan özgürlükler bir yö-
lamaya dönüşmüş, evrenselleşmiştir. Türk anayasal nüyle bireysel menfaatlerin devlet otoritesi karşı-
sisteminde de devlet tarafından garanti edilen hak sında korunması demektir. Öğretide bu özgürlük-
ve özgürlüklerin yer almasında bu gelişmelerin etkisi leri ya da bireysel çıkarları ifade etmek için öğretide
vardır. İnsan haklarının üçüncü kaynağı da 19. yüz- farklı kavramlar kullanıldığı görülmektedir. Aşağı-
yıldan itibaren gittikçe güçlenen işçi sınıfının Avru- da bu kavramlara kısaca değinilmiştir.
pa’daki ideolojik mücadelesinin dolaylı sonuçlarıdır.
Kamu Özgürlükleri
İşçi Sınıfın Hak Mücadelesi Fransız yazar Colliard özgürlüğü kamu özgür-
İnsan haklarının kaynağının sadece din ve vic- lüğü olarak adlandırır. Bir yandan da özgürlük
dan özgürlüğü mücadeleleri ve Fransız Devrimi kavramını tanımlamayı hedefler. Buna göre “uygar
ideolojisi ile açıklamak eksik bir yaklaşımdır. Ka- toplumların pek çoğunda kişilere, devletçe düzenle-
naatimizce Sanayi Devrimi sonrası doğan işçi sınıfı nen ve korunan bazı haklar tanınmıştır, bunların
ideolojisi de insan haklarının günümüzdeki biçimi bütününe kamu özgürlükleri adı verilir”. Bir başka
almasında önemli rol oynamıştır. yazarın tanımında ise özgürlük; “herkesin kendine
Sosyal haklar liberal doğal hukukçuların öngör- düşeni yapması ve bunu yaparken iktidardan, çoğun-
dükleri ve savundukları haklar değildi. Ancak Ekim luktan ve yerleşmiş törelerden çekinmemesi” olarak
1917’de Bolşevik İhtilali’nin başarıya ulaşmasıyla ifade edilir. Diğer yandan Harold Laski özgürlüğü
özel mülkiyeti reddeden yeni bir siyasi sistem ku- “kısıtlamanın kalkması” (Akın. 1987:260) olarak
ruldu. Bu durum Batılı liberal devletleri geleneksel tanımlar. Kamu özgürlükleri; hakların “pozitif hu-
olarak kabul ettikleri haklara sosyal hakları da ekle- kuk aracılığıyla düzenlenip güvenceye kavuşturu-
mek zorunda bıraktı. Bu nedenle işçi sınıfı ideolojisi larak uygulamaya taşınan kısmı”(Akad/Dinçkol,
günümüzde geçerli olan sosyal hakların anayasalarda 2011:229-230) bir başka ifade ile “yürürlükteki
yer almasında belirleyici bir rol oynamıştır. hukukun tanıdığı haklar”dır (Uygun 1a, 2011:8).
Bir özgürlüğün kamu özgürlüğü olarak nitelen-
mesi, bu özgürlüğün yürürlükteki hukuk tarafın-
dan korunmasının garanti edilmiş olmasıdır. Bu
dikkat
garanti gerektiğinde yargısal koruma aracılığıyla
Sanayi Devrimi’yle birlikte doğan yeni sosyal sınıf
sağlanır. Ancak hukuk kurallarını uygulayan her
olan işçiler Paris’te ayaklanarak 28 Mart-28 Mayıs
devlet yetkilisi kamu özgürlüklerine saygılı davran-
1871 tarihleri arasında yönetimi ele geçirdiler. İki
makla yükümlüdür.
aydan daha kısa süre iktidarda kalan işçi sınıfınca
oluşturulan yönetim, savaşta ölenlerin eş ve ço-
cuklarına maaş bağlanması, kiralarda indirime
gidilmesi, gece saatlerinde işçi çalıştırılmasının
dikkat
yasaklanması, çocuklara bedava yemek ve giysi
İnsan hakları kavramı kamu özgürlüklerine
dağıtılması gibi kapitalist ekonomi anlayışına ta-
göre daha geniş kapsamlıdır ve genellikle yazılı
mamen zıt uygulamaları hayata geçirdi.
hukuktan daha geniş kapsamlı olarak algılanır.
İnsan haklarından sadece iç hukukta korunan
haklar değil buna ilave olarak uluslararası sözleş-
İnsan Hak ve Özgürlükleri İçin melerde garanti altına alınan haklar da anlaşılır.
Kullanılan Başlıca Kavramlar
Görüldüğü gibi özgürlüklere ilişkin farklı anla-
yışlar ve farklı tanımlar vardır. Ancak biz burada
özgürlük, temel hak ve özgürlükler ve insan hakları
40
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
41
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
42
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
ahlak anlayışına da karşı çıkmak demekti. Bu aynı zamanda burjuva sınıfının bu dünyada mutlu olmayı
hedefleyen bir sınıfsal mücadelesiydi.
Bazı haklara saygı yükümlülüğü ahlaki açıdan kolayca gerekçelendirilebilir. Örneğin işkence yasağı, kö-
lelik ve kulluk yasağı, din ve vicdan özgürlüğü, eşitlik, barış içinde yaşama hakkı, temiz su hakkı, beslenme
hakkı gibi haklar böyledir. O hâlde insan haklarını tarihsel tecrübeleri de dikkate alarak hem ahlaki hem
de siyasi (sınıfsal çıkar) kökenli (Gosepath, 2005: 271) haklar olarak görmek daha isabetli bir yaklaşım
olacaktır.
İnsan haklarının ne olduğu sorusu liberal özgürlükçü devlet kuramının ana konularından biridir. Libe-
ral biri olarak tanınmasa da bu soruya Carl Schmitt şöyle cevap verir: Liberal bir devlet anlayışında “bireyin
özgürlük alanı kural olarak sınırsızdır. Devletin yetkileri ise kural olarak sınırlıdır.” Çağdaş liberal anayasal
devletin ya da diğer ifadeyle çağdaş hukuk devletinin temeli bu iki temel ilkeye dayanır (Schnur, 1964:IX).
dikkat
Anayasal devlet, egemenliğin sınırlandığı bir siyasal düzen demektir. Bu düzende devlet olmaktan kay-
naklanan yetkiler yasama, yürütme ve yargı arasında paylaştırılmıştır. Bu durum öğretide kuvvetler ayrı-
lığı olarak adlandırılır. Gelişmiş demokrasilerde özgür basın da toplum adına denetim yapan bir denge
unsuru olarak görülür. 1982 Anayasası’nın başlangıç bölümünde de bu anayasada kuvvetler ayrılığının
benimsendiği ancak bunun devlet organları arasında bir işbölümü olduğuna vurgu yapılmıştır. Yani
kuvvetler ayrılığı belirli devlet organlarının diğerinden üstün olması değil belirli yetkilerin anayasada
gösterilen devlet organlarınca kullanılmasıdır. Bu durum devlet organları arasında işbirliği ve uyumu
gerektirir. Ancak kuvvetler ayrılığı aynı zamanda devlet organlarının birbirini denetlemesi ve dengele-
mesi anlamına gelir (Bkz. Anayasa madde 6, 7, 8. ve 9). Türk anayasal sisteminde anayasa mahkemesi
yasaların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluğunu denetlemeye yetkilidir. İdare
mahkemeleri kural yürütme işlemlerini kanunlara uygunluk açısından denetler.
Yukarıda kısaca insan hakları alanında kullanılan başlıca kavramlara değinildi. Bu amaçla günümüzdeki
insan hakları anlayışı uzun bir toplumsal gerilim ve mücadeleler sonucu oluşmuştur. Gerçekleşen bu uzun
oluşum sürecinin anlatıldığı ve incelendiği bilim alanı insan hakları hukuku olarak adlandırılır. Aşağıda
insan hakları hukukunun başlıca özelliklerine kısaca değinilecektir.
Öğrenme Çıktısı
2 İnsan haklarının kaynaklarını ve kullanılan başlıca kavramları sıralayabilme
43
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
44
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
İnsan Hakları Arasında Hiyerarşinin 1970’li yıllarda dayanışma hakları (barış içinde yaşama
Olmaması hakkı, çevre hakkı, temiz su hakkı) örnek verilebilir
İnsan hakları arasında bir öncelik-sonralık iliş- (Doğan 1a, 2019: 61). Bu nedenle insan hakları hu-
kisi olmamalıdır. Bir başka ifade ile insan hakları kuku sürekli gelişen bir bilim alanıdır demekteyiz.
arasında önemli-önemsiz şeklinde bir ayrım yapıl- Son yüz yıllık zaman diliminde insan haklarını
mamalıdır. Bunun yanı sıra insan hakları bölün- düzenleyen belgeler, Birleşmiş Milletler başta olmak
mezdir (Lohmann/Gosepath/Pollmann ve diğerle- üzere uluslararası örgütler ve kurumlarca hazırlan-
ri, 2005: 34-35). Bir insan hakkının ihlal edilmesi, mışlardır. Sözleşmeler bu yönüyle uluslarüstü nite-
onunla bağlantılı başka hakların da sınırlanması liktedir. İnsan haklarının devletler açısından bağla-
veya ortadan kalkması sonucuna yol açabilir (Al- yıcı özellik kazanması için bu belgelerin iç hukuk
gan, 2014:58). Haklarının bir kısmından vazge- düzeninin bir parçası hâline gelmesi gerekir. Devlet-
çilip bir kısmının muhafaza edilmesi şeklinde bir ler yetkili ulusal organları ile bu sözleşmeleri onayla-
anlayış yanlıştır. Çünkü her bir hakkın birey ve yarak bunu sağlarlar. İnsan hakları uygar dünyanın
toplum açısından ayrı bir tamamlayıcı yanı vardır. uzlaşmaya vardığı hukuki değerlerdir. Uluslararası
Bununla beraber sosyal haklarda talep yoğunluğu alanda insan hak ve özgürlüklerine yenileri eklendik-
toplumdan topluma değişebilir. Öğretide bu görüş çe bunlar zaman iç hukukta da benimsenmektedir
insan haklarında bütünsellik ilkesi olarak adlandırı-
lır. Yani asıl olan bir hakkın diğerine göre öncelik- Karşılıklılık Şartına Bağlı Olmaması
sonralık ilişkisine tabi tutulması değil, hepsine aynı
İnsan hakları hukukunda mütekabiliyet ilkesi
önemin verilmesidir. Bu anlayışa insan haklarının
(karşılıklılık) aranmaz. Bir devlet başka bir devlet-
bölünmezliği de denir. Burada haklar arasında bir
teki insan hakları ihlallerini öne sürerek kendi ül-
önem sıralaması değil hepsinin eşit değerde oldu-
kesinde insan haklarına saygı göstermekten vazge-
ğu anlamında bir ilkesel yaklaşım söz konusudur.
çemez. Çünkü insan hakkının öznesi (sahibi) birey
Bununla beraber burada AİHM’nin uygulamada
ve birey gruplarıdır. Bireyin Avrupa İnsan Hakları
yaşama hakkı, işkence yasağı (vücut bütünlüğü
Sözleşmesi bağlamında AİHM’de açılan davalarda
hakkı), din ve vicdan özgürlüğü gibi haklara özel
taraf olarak kabul edilmesi artık insan haklarının
bir önem verdiğini ve bu hakları çekirdek haklar
öznesinin (sahibinin) devlet değil insan olduğunu
olarak nitelediğini unutmamak gerekiyor. Gerçek-
göstermektedir.
ten de ücretli izin hakkı ile vücut bütünlüğü hakkı
(işkence yasağı) ihlali aynı kefeye konamaz.
İnsan Haklarına Saygıyı Sağlamakta
Toplumsal Zihniyetin Önemi
İnsan hak ve özgürlükleri sadece tek bir bilimsel
dikkat disiplin ile sınırlı değildir. Kapsamlı bir insan hak-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM)
ları eğitimi ve kavrayıcı bir insan hakları bilinci in-
çekirdek haklar şeklinde özel vurgu yaptığı hak-
san haklarına dayalı bir toplumsal ve siyasal düzen
lar anlayışı ile ihlalin yol açacağı sonuçların ağır-
kurmak için önemlidir. Bu nedenle insan hakları-
lığına dikkat çekme amacı güder. Yoksa devle-
nın anlaşılması için disiplinler (farklı bilim alanla-
tin sadece çekirdek haklara saygı göstermesi ile
rı) arası bir yaklaşıma gereksinim vardır. Bir ülkede
yetinileceği anlamına gelmez. Mahkeme ihlali
sadece anayasal ve yasal düzeyde hatta uluslararası
hâlinde daha büyük yıkımlara yol açan haklara
düzeyde insan haklarının tanınmış olması insan
özel bir vurgu yapmaktadır.
haklarına saygılı bir toplumsal düzen kurulma-
sı için yeterli değildir. Toplumsal anlayış da bunu
Sürekli Gelişme Hâlinde Olması desteklemelidir. Özellikle eğitim kurumlarında
öğütlenen rol modeller, yargıçların insan hakları
İnsan hakları kataloğuna teknoloji, toplumsal
konusunda duyarlılığı, kamu yöneticilerinin tutu-
anlayış ve ihtiyaçların değişimi sonucu yenileri ek-
mu, hatta işverenlerin davranışları ve elbette siyasi
lenmektedir ve eklenmeye devam edecektir. Yani
aktörlerin söz ve fiilleri insan haklarına saygılı bir
toplumsal gelişmelere paralel olarak yeni hak katego-
toplum kurmakta belirleyicidir. Bu durum aşağıda-
rileri ortaya çıkmaya devam etmektedir. Bu manada
ki çizim ile biraz daha somutlaştırılabilir.
45
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
Entelektüel
birikim
Çevre ve Siyaset
insan anlayışı
bilinci
İnsan
Hakları
Eğitimi
Hukuka saygı
Empati (UA Sözleşmeler
duygusunun ve kurumlar
geliştirilmesi hakkında
detaylı bilgi)
Değerler
eğitimi
Öğrenme Çıktısı
3 İnsan haklarının özelliklerini aktarabilme ve farkındalık geliştirebilme
46
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
47
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
48
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
bu durumu kabullenmeleri veya ihlal edene karşı harekete geçildiğinde yargıçların konuya duyarlı davran-
maları hukuken tanımlamaktan çok uygulamanın daha hayati bir konu olduğunu gösterir.
Yaşamla İlişkilendir
Öğrenme Çıktısı
4 İnsan haklarını tanımlayabilme
49
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
mak üzere devletin, insan haklarına saygı gösterme lıklar ve ölçütlere göre sistematik incelemeye tabi
görevinin iktidarın meşru sayılması için şart oldu- tutulmuştur.
ğunu söyler. Ona göre devlet, bireylerin özgürlüğü- İnsan hakları sadece ortaya çıktığı toplumda
nü kullanmasına engel olmamalıdır. Ayrıca devlet değil dünya genelinde yaygınlaşmış ve destek bul-
bu özgürlüklerin kolayca kullanılabilmesi için ge- muştur. Bu anlamda başlangıçta burjuvazi sınıfının
rekli güven ortamını da sağlamakla yükümlüdür. çıkarları doğrultusunda devlet otoritesince kabul
Konuya cumhuriyetçi bir yorumla yaklaşan edilen klasik haklar (Uygun 1b, 2014: 494) daha
Jean Jacques Rousseau (1712-1778) ve günümüz- sonra dünya çapında yaygınlaşmıştır.
de Jürgen Habermas (1929-) insan haklarını daha Özgürlüğü tanımlamak zor olsa da hak ve öz-
çok siyasi katılım hakkı açısından ele almışlardır. gürlüklerin sınıflanması konunun anlaşılmasını
Rousseau hakları kamu yararı ile gerekçelendirir. kolaylaştırır. Georg Jellinek de hakları sınıflaya-
Buna göre birey yasa yapma sürecine katılmakla rak özgürlüklerin daha kolay anlaşılmasına katkı
yükümlüdür (Lohmann, 2005: 10). sağlamıştır. Jellinek kişinin devlet ve toplum kar-
Toplumu fazla öne çıkaran düşünürler genellikle şısındaki konumu ile bireyin devletten beklentile-
bireysel özgürlükleri değil otoriteyi önemserler. Ni- rini esas alan bir sınıflama geliştirmiştir. Ona göre
tekim sosyalist ve faşist siyasi ideolojiler bireyi top- yurttaşların sahip oldukları haklar “aktif, olumlu ve
lum ya da ulusun içinde yok sayan yönetimler ola- olumsuz” statü hakları olarak üç başlık altında in-
rak tarihte yerini almıştır. Otoriter rejimler bireyden celemiştir:
devlet için hep kendini feda etmesini ister. Ancak (1) Olumsuz statü (negatif statü) hakları, dev-
ona değer vermez ve özgürlüklerine saygı duymaz. letin, bireylerin bu hak ve özgürlükleri kullanabil-
İnsan haklarının bütünselliği ya da bir başka de- meleri için dokunamayacağı bir alanın olduğunu
yişle bölünmezliği insan haklarının, belirli katego- ifade eder. Negatif statü haklarına devlet gibi özel
rilere ayrılamayacağı anlamına gelmez. Öğrenmeyi hukuk kişileri de saygı göstermekle yükümlüdür.
kolaylaştırmaya dönük birtakım sınıflamalar bir Örneğin özel hayatın gizliliği, haberleşmenin gizli-
bakıma kaçınılmazdır. Ancak burada kuramsal bir- liği gibi haklara sadece devlet değil diğer devlet dışı
takım sorular ortaya çıkar. İnsan hakları sınıflaması aktörler de saygı göstermekle yükümlüdür. Buna
nasıl yapılmalıdır ve bunu yaparken hangi ölçütler uyulmaması halinde ceza kanunlarındaki yaptırım-
dikkate alınmalıdır? Gelecekte yeni sınıflamalara larla karşı karşıya kalınır.
ihtiyaç duyulacağı daha şimdiden öngörülebilir. Negatif (olumsuz) statü hakları için birinci ku-
Çünkü teknoloji ve toplum değiştikçe yeni insan şak haklar, koruyucu haklar ya da klasik haklar da
hakkı kategorileri ve çeşitleri ortaya çıkacaktır. Bu denir. Din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü,
görüş 20. yüzyıldaki gelişmeler ile de doğrulanmış- kişi güvenliği gibi haklar bunlardandır. Bu özgür-
tır. Kısaca 19. yüzyılda devletçe benimsenen insan lüklerin kullanılabilmesi için devletin müdahale
haklarına 20. yüzyılda yenileri eklenmiştir. Buna etmemesi yeterlidir.
paralel olarak insan haklarına ilişkin yeni sınıfla-
malar ve tanımlar ortaya çıkmıştır. İnsan hak ve öz-
gürlüklerine ilişkin en bilinen sınıflama, 20. yüzyıl
başlarında Alman genel kamu hukukçusu Prof. Dr. dikkat
Georg Jellinek tarafından yapılanıdır. 1982 Anayasası’ndaki hak ve özgürlük sınıf-
İnsan haklarına ilişkin yapılan sınıflamaların bi- laması G. Jellinek’in bakış açısına paraleldir.
raz da yazar ya da araştırmacının tercihlerine göre Anayasa’nın ikinci bölümü “Kişinin Hak ve
biçimlenir. Biz burada üzerinde en fazla uzlaşma Ödevleri” başlığını taşır. Negatif statü hakları bu
olan ayrımlara yer vermekle yetineceğiz. bölümde m.17-40. maddeler arasında düzen-
lenmiştir. Olumlu statü hakları ise Anayasa’nın
üçüncü bölümde Sosyal ve Ekonomik Haklar
Georg Jellinek’in İnsan Hakları ve Ödevler” başlığı altında 41-65. maddeler
Sınıflaması arasında yer almıştır. Katılma hakları olarak da
Hakları hukuki kaynağına göre veya ortaya adlandırılan aktif statü hakları ise Anayasa’nın
çıktığı döneme göre sınıflamak mümkündür (Ko- dördüncü bölümünde m. 67-70. maddeler ara-
kot, 1999:176). Öğretide insan hakları farklı baş- sında düzenlenmiştir.
50
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
(2) G. Jellinek’in sınıflamasında ikinci kategori- hakları, diğer deyişle sosyal hakların devletçe ihlal
yi olumlu statü hakları oluşturur. Bu kategoride yer edildiğinin ulusal veya uluslararası yargı kararı ile
alan haklar sanayi toplumunun doğuşu ile beraber tespiti ancak istisnai durumlarda gündeme gelebilir
beliren toplumsal talepler sonucu anayasalarda yer (Kokot, 1999: 185). Çünkü sosyal güvenlik hakkı,
almaya başlamıştır. Olumlu statü haklarının (pozi- çalışma hakkı, konut hakkı gibi hakların yargısal
tif statü) herkesçe kullanılabilir olması için devletin yolla sağlanması, yoksulluk, eğitimsizlik gibi du-
bazı edimleri yerine getirmesi gerekir. Bu nedenle rumlar, bir devletin ekonomik gücü ile yakından
isteme hakları da denir. İsteme hakları denmesinin bağlantılıdır. Kısaca olumlu statü (pozitif statü)
temel sebebi bireyin gerektiğinde devlete karşı dava hakları ya da sosyal haklar dediğimiz haklara ilişkin
açarak ondan, üzerine düşen görevi yerine getirme- ihtiyaç ve talepler her toplumun ekonomik ve sos-
sini istemesinin mümkün olmasıdır. Sosyalist ülke- yal durumuna göre farklılık gösterir.
lerde bu tür uygulamalara rastlanmaktaydı. (3) Aktif statü hakları ise yurttaşların kamu iş-
Sosyal haklar da denilen olumlu (pozitif ) statü lerine katılmasını sağlayan haklardır. Bu nedenle
hakları devlete bazı görevler de yükler. Bir başka katılma hakları olarak da adlandırılır. Katılma hak-
ifadeyle ekonomik ve sosyal durumu zayıf yurttaş- ları kural olarak sadece vatandaşlarca kullanılabilen
lar devletten kendilerini haklarını gerektiği ölçüde haklardır. Ancak Avrupa Birliği’ne üye devletlerin
kullanabilmek için desteklemesini bekler. Sağlığın vatandaşları Birliğe üye başka devletlerde de belirli
korunması, çalışma hakkının kullanılabilmesi, sos- koşullarda mahalli seçimlerde oy vermede olduğu
yal güvenliğin sağlanması gibi haklar bunlardandır. gibi haklarını kullanabilmektedirler.
Bu kategorideki haklar sosyal haklar olarak da ad- Halk oylamasında oy kullanma hakkı, genel se-
landırılır. çimlere katılma, aday olma gibi toplum yönetimini
belirlemeye dönük siyasi haklardır. Dilekçe hakkı
aktif statü yani katılma haklarındandır. Aktif sta-
dikkat
tü hakları tarihsel açıdan anayasal rejimlerde (birey
Olumlu statü hakları öğretide isteme hakları, özgürlüklerinin gerçekten yaşandığı) ortaya çık-
pozitif statü hakları veya sosyal haklar olarak mıştır (Akın, 1987: 261-262). Aktif statü hakları
da anılır. Bu haklar Sanayi Devrimi sonrasında da devlete olumlu veya olumsuz bir edim yükleye-
ortaya çıkan işçi sınıfının taleplerini karşıla- bilir. Örneğin seçim güvenliğinin sağlanması, me-
mak üzere anayasal devletlerce kabul edilmeye muriyete alınmada objektif ölçütler uygulanması
başlanmıştır. Bu nedenle Marksist toplum fel- gibi durumlarda devlet üzerine düşeni yapma ödevi
sefesinin bu hakların kabulünde önemli rolü ile karşı karşıyadır.
olmuştur. Sosyal haklar devlete ekonomik ve Yukarıda da dile getirildiği gibi G. Jellinek ta-
sosyal durumu zayıf bireyler lehine belirli gö- rafından yapılan negatif (olumsuz) statü hakları,
revler yükler. İkinci Dünya Savaşı sonrasında pozitif (olumlu) statü hakları ve aktif statü hakları
ortaya çıkan anayasalarda sosyal haklara (pozitif öğretide koruyucu haklar, isteme hakları ve katıl-
statü hakları) geniş şekilde yer verildiği görülür. ma hakları olarak da adlandırılır. Sosyal haklar ola-
Türkiye’de 1961 ve 1982 anayasalarında bu hak- rak da adlandırılan olumlu statü haklarının isteme
lara bu şekilde yer verilmiştir. hakları olarak adlandırılması sosyalist rejimlerde
çalışma, emeklilik, eğitim, konut ve sağlık konu-
larında devletten talepte bulunulmasının yasalarla
Georg Jellinek’in sınıflamasında bireyi olduğu garanti altına alınmış olması etkili olmuştur.
gibi sosyal gerçekliği de dışlamayan bir yaklaşım
egemendir. Negatif statü haklarının başlıca özellik-
lerinden biri devletin müdahalesine karşı yargısal İnsan Haklarını Tarihsel Evrelere
korumanın mümkün olmasıdır. Bir başka deyişle Ayıran Sınıflama
liberal anlayışa dayalı devlet, özgürlüğü kullanmayı İnsan haklarının sınıflamasına ilişkin bir başka
engellememekle yükümlüdür. Bunu ihlal ederse, ayrım da hakları birinci, ikinci ve üçüncü kuşak
devlete karşı yargısal koruma yoluna gidilebilir. haklar şeklindedir. Bu sınıflamayı 1979’da yapan
Yani negatif statü hakları dava edilebilme özelliğine Karel Vasak’ın bu sınıflamada izlediği yöntem bi-
sahiptir. Buna karşılık pozitif ya da olumlu statü rey, toplum ve devletin konumunun, tarihsel ve
51
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
ekonomik olayların gösterdiği dönemsel ortak lamıyla devlet egemenliği modeline yönelik inan-
özelliklerinden hareketle hakları sınıflanma şeklin- cın insan hakları lehine zayıflaması, insan hakları-
de olmuştur. nı devletlerin içi işi olarak görme anlayışının terk
edilmesidir. Bu anlayış 1960’lardan itibaren daha
derinden hissedilmiştir. 1968’de dünya genelinde
yayılan protestolar bir ortak insanlık fikrini can-
dikkat landırmış, sağlıklı çevrede yaşama, nükleer silah-
Karel Vasak (1929-2015) Sovyetler Birliği’nin ların yasaklanması gibi insanlığın ortak dayanışma
1968’de Çekoslovakya’daki özgürlük hareketini ruhunu pekiştiren talepler ortaya çıkmıştır. Özgür
şiddetle bastırması sonrası Fransa’ya sığınan bir dünya olarak adlandırılan coğrafyada böyle bir tab-
bilim insanıdır. Hakları kuşaklara ayırmaya iliş- lonun egemen olduğunda kuşku yoktur.
kin bu ayrım Vasak’ın ismiyle ünlüdür.
52
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Bireysel Hak ve Özgürlükler bir irade etrafında topluca bir araya gelerek belirli
İnsan hak ve özgürlüklerinin devlet karşısında bir faaliyette bulunmaları ya da belirli tarzda dav-
garanti altına alınma süreci genellikle bireysel ola- ranmalarıdır. Ortak amaç siyasi, sosyal, kültürel ve
rak kullanılan haklar şeklinde başlamıştır. Örneğin benzeri menfaatlerin korunması (Doğan 1b, 2019:
özel mülkiyet, din ve inanç özgürlüğü, ifade öz- 283) için olabilir. Ancak bu bir araya gelmeler top-
gürlüğü bunların başında gelir. Bireysel özgürlük- lantı ve gösteri yapma özgürlüğündeki gibi kısa sü-
lerin liste olarak sıralandığı en bilinen insan hak- reli ve geçici değildir. Bir süreklilik söz konusudur.
ları belgesi 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Amaç; bir işin başarılması gibi bireysel çıkarların
Bildirgesi’dir. Bireysel haklar klasik haklar olarak hayata geçirilmesine yönelik bir dayanışma olabi-
da adlandırılır. Bu haklar hem sahip olunması hem leceği gibi, kamuoyunda belli bir soruna daha fazla
de kullanılışı itibarıyla bireyseldir. Bireysel hak ve dikkat çekmek de olabilir. Örgütlenme özgürlüğü-
özgürlüklerin devletlere karşı koruma altına alın- nün ortak amaç etrafında birleşme unsuru mevcut
dığı en etkin insan hakları belgesi Avrupa İnsan olmalıdır. Bunun yanı sıra daha önemli diğer öge
Hakları Sözleşmesi’dir ve Türkiye bu Sözleşme’yi de gönüllülük ve şiddetten uzak durmaktır. Hem
10.03.1954 tarihinden itibaren onaylamıştır. Bu bireysel hem de kolektif özgürlükler ancak şiddete
sözleşmede klasik anlamda bireysel hak ve özgür- yönelmediği takdirde hukuk düzenince dikkate alı-
lüklere yer verilmiştir. nır ve korunur.
Dernek kurma hakkı gibi sendika kurma hakkı
ve grev hakkı kolektif özgürlüklerdendir. Hem bu
Kolektif Hak ve Özgürlükler haklar hem de siyasi parti kurma hakkı ve siyasi
Kolektif hak ve özgürlükler birden çok bireyin partilere üye olma hakkı kolektif özgürlükler ara-
bir araya gelerek kullanabileceği haklardır. Tarih- sında hatırlanmalıdır.
sel gelişme sırası açısından kolektif haklar bireysel
haklardan daha geç kabul edilmişlerdir. Bu bağ-
lamda 19. yüzyılda Sanayi Devrimi’nin de etkisiyle Yasayla Tanınıp Tanınmadığına Göre
bu özgürlükler bir talebe dönüşmeye başlamıştır. Hak ve Özgürlükler
Anayasalarda açıkça yer almaya başlaması ise ge- Bu ayrım pozitivist hukuk çevrelerinde ilgi gör-
niş şekilde 20. yüzyılda gerçekleşmiştir. Kolektif müştür. Buna göre bir hak ve özgürlüğün anlam
özgürlüklerde bireyler ortak çıkarlarını korumak ifade etmesi ancak ihlale karşı bir yaptırımla koru-
üzere bir araya gelirler. nuyorsa mümkündür. Haklar ancak bir yasa ile so-
Kolektif özgürlüklerden biri toplanma özgür- mut olarak düzenlenirse geçerli sayılır. Buna karşı-
lüğüdür. Bu özgürlük belirli sayıda bireylerin, ba- lık doğal haklar anlayışı bu görüşü reddeder. Buna
rışçıl bir şekilde kamuya açık bir alanda “anlamlı göre insan hakları yasalardan bağımsızdır ve yasalar
bir ortak amaç için bilinçli şekilde ve geçici ola- henüz ortaya çıkmadan da mevcuttu (Gemalmaz,
rak hazır bulunmaları” şeklinde tanımlanabilir. 2001: 468-469). Bu nedenle doğal hukukçu bir
Özel “alanlarda” yapılan toplantılar da bu özgürlük yaklaşımla, ahlaki olarak, insan hakları bir yasayla
kapsamındadır. Barışçıl amaçlarla özel alanlarda düzenlenmese de vardır. İnsan hak ve özgürlükleri
bir araya gelen belirli sayıda bireyler toplantı öz- var olmak için yasalara bağımlı olmadığı kabul edi-
gürlüğünü kullanmış olurlar. Toplanma özgürlüğü lir. Bu anlayış doğal hukukçu bir yaklaşımdır ve batı
sadece bireylerin değil, aynı zamanda grupların bir demokrasilerinde yaygın şekilde kabul edilmektedir.
araya gelme hakkı anlamına da gelir. Toplanma İhlali halinde yasal yaptırımla korunmak (ihlal
özgürlüğünün yararlanıcıları, özneleri, sadece bi- halinde sorumlular aleyhine ceza verilmesi ya da
reylerden ibaret değildir. Dernekler (Algan, 2014: tazminat ödemenin gündeme gelmesi) elbette öz-
72-73) gibi, birey grupları, kayıtlı olsun ya da ol- gürlüğü daha güçlü hale getirir. Ancak insan hak
masın sivil platformlar da barışçıl olmak koşulu ile ve özgürlüklerine saygıyı sağlamakta yasalar kadar
toplantı düzenleyebilir ve açıklamada bulunabilir- toplumsal bilinç de etkilidir.
ler. Toplantı ve gösteri yapma hakkı kamu düzenini Özgürlüklerin ancak yasayla korunursa anlam
bozmamak şartı ile korunan bir haktır. ifade edeceği görüşü otoriter rejimlerde karşılık
Örgütlenme hakkı bireylerin, ortak amaçların bulacak bir anlayıştır. Bu yasacı anlayışta siyasi ik-
daha kolay gerçekleştirilmesine dönük olarak ortak tidar yasama çoğunluğunu kullanarak özgürlükleri
53
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
rahatça sınırlayabilir hatta ortadan kaldırılabilir. çekleşecek ilerlemenin insanları birçok hastalıktan
Böyle bir anlayış çağdaş hukuk devleti anlayışıyla kurtarmanın yanı sıra insan doğasını değiştirme
bağdaşmaz. tehlikesine de yol açacağını öngörmüştü. Günü-
müzdeki canlıların kopyalanması bu tehlikeyi doğ-
rulamaktadır. Böyle bir teknoloji sadece devletlerce
Klasik Haklar ve Sosyal Haklar Ayrımı değil bireylerce de kötüye kullanılma potansiyeline
Bu başlık altında yapılan açıklamalar büyük sahiptir. Diğer yandan Goerge Orwell da 1949’da
ölçüde Jellinek’in yaptığı insan hakları sınıflama- yayınladığı Türkçeye de çevrilen “Bin Dokuz Yüz
sında olumsuz statü ve olumlu statü hakları ile Seksen Dört” adlı eserinde özgürlükler için bir baş-
örtüşmektedir. Klasik hak ve özgürlüklerden kasıt ka tehlikeye dikkat çekmiştir. Orwell teknolojik
Fransız Devrimi sonrasında yayınlanan bildiriyle gelişmelerin devlete, bireyin özel hayatını kontrol
devlet otoritesinin saygı duymakla yükümlü sayıl- imkânı vereceğini öngörmüştür (uygun 1b, 2014:
dığı hak ve özgürlüklerdir. Bunlar Karel Vasak’ın 559). Her iki yazarın da öngörülerinin doğru çıktı-
sınıflamasında da birinci kuşak haklar olarak ad- ğını gösteren olgular mevcuttur.
landırılır. Klasik hak ve özgürlükler 1789 Fransız
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nde yer verilen
başta mülkiyet hakkı olmak üzere doğuştan özgür-
lük ve kanun önünde eşitlik, kanunsuz suç ve ceza dikkat
olmaz ilkesi, düşünce ve ifade özgürlüğü, kişi gü- Bazı feminist düşünce çevreleri kürtaj hakkını
venliği, inanç özgürlüğü, masumiyet karinesi gibi dördüncü kuşak haklar arasında saymaktadır.
haklardır. Ancak kürtaj bir hak olarak kabul edildiğinde
Buna karşılık sosyal haklar Sanayi Devrimi son- anne karnındaki ceninin yaşama hakkı ortadan
rası anayasalarda yer verilmeye başlayan haklardır. kaldırılmış olacaktır. Bu bakımdan çok sayıda
Sosyal haklar devlete sosyal ve ekonomik bakım- yeni insan hakkını listeye ilave etmek insan hak-
dan zayıf toplum kesimlerine ve bireylere yardım ları arasında kavram enflasyonuna yol açma riski
ve destek sağlama görevi yükler. Yukarıda da açık- de taşımaktadır.
landığı gibi anayasanın üçüncü bölümünde sosyal
ve ekonomik haklara genişçe yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi internet teknolojilerinin
eriştiği düzeyde ortaya çıkan yeni durumları dik-
Dördüncü Kuşak Haklar kate alarak yaslarda ve anayasada yer almamakla
beraber unutulma hakkının var olduğuna karar ver-
İnsan haklarını evrelere göre inceleyen öğretide
miştir. Yani bir kimse hakkında basında çıkan bir
bir de dördüncü kuşak haklar kategorisinden de söz
haberin internet ortamında sürekli erişilir olması
edilmektedir. Yeni teknolojik gelişmelerin insan
unutulma hakkını ihlal sayılmıştır.
onuruna aykırı bir şekilde kötüye kullanılması teh-
likesine karşı yeni bir insan hakkı kategorisinin ka-
bulüne ihtiyaç olduğu düşünülebilir. Bu bağlamda Jürgen Habermas’ın İnsan Hakları
iletişim teknolojilerindeki köklü değişimlerin özel Sınıflaması
hayatın gizliliğine yansımaları, insan kopyalanması İnsan haklarını sınıflayan bir başka düşünür de
gibi durumlar insanların özgürlüğünü devlet karşı- Jürgen Habermas’tır. Yazar insan haklarını üç gruba
sında korumaya ilişkin yeni hakların kabulünü ge- ayırır. Bunlardan ilki bireysel özgürlük haklarıdır.
rektirebilir. Hatta teknolojik gelişmeler bireyin hak Bireysel özgürlük hakları geleneksel olarak devletin
ve özgürlüklerinin sadece devletlerin değil bireyler- saygı göstermekle yükümlü olduğu koruyucu hak-
ce de ihlal edilmesi tehlikesini arttırmıştır. Biyo- lardır. Aynı yükümlülük bireyler için de söz konu-
teknoloji ve tıbbi genetik gibi alanlarda gerçekleşen sudur. Yani başkalarının özgürlüğüne saygı bireyler
devasa gelişmelerin yol açtığı riskler insanı bu yeni açısından da bir zorunluluktur. Bu haklar Fransız
durumda özgürlükleri korumanın gereğini bir kat İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nde de yer alan
daha ortaya koymaktadır. haklardır. Bunların yanı sıra özel hayatın gizliliği-
Daha 1932’de bile Aldous Huxley, “Cesur Yeni nin korunması, kölelik yasağı, özgür iradeyle evlen-
Dünya” adlı kitabında biyoteknoloji alanında ger- me hakkı, toplantı ve gösteri hakları da bunlar ara-
54
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
sındadır. İkinci grup haklar ise hukuki ve siyasi katılım haklarıdır. Yargılamanın aleniliği, topluca düşünce
açıklama ve seçme hakları, insan haklarına uygun bir uluslararası düzen içinde yaşama hakkı bunlardandır.
Son olarak Habermas sosyal katılım haklarından söz eder (Doğan 1a, 2019: 68). Bu bağlamda eşit ve uygun
yaşam koşullarının sağlanması, sosyal güvenlik hakkı, çalışma hakkı, dinlenme hakkı, ücretli izin hakkı,
konut hakkı, bakıma muhtaç hastalar için bakım hakkı, eğitim hakkı ve kültürel hayata katılma hakkı
(Lohmann, 2005: 9) son grup içinde yer alan haklardandır.
internet
Liberal çoğulcu demokratik hukuk devletinde bir özgürlüğün varlığını kabul etmek için yasada onun
açıkça tanınması veya düzenlenmesi zorunlu değildir. Anayasa Mahkemesinin unutulma hakkına ilişkin
kararı bize yeni hak ve özgürlüklerin mahkemelerce yapılan yorumlarla da ortaya çıkabileceğini göster-
mektedir. (Anayasa Mahkemesi kararı için bkz. Başvuru no: 2013/5653, Karar Tarihi 3/3/2016 Başvu-
rucu: N.B.B.) Kararı file:///C:/Users/user/Downloads/2013-5653.pdf adresinden okuyabilirsiniz.
Öğrenme Çıktısı
5 İnsan haklarını sınıflandırabilme
55
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
İnsan Haklarının Evrenselliğine Karşı Sivil toplumun zayıf olduğu ülkelerde devlet
Kültürel İtirazlar yöneticileri de baskıcı bir anlayış içinde olurlar.
İnsan hakları dünya üzerinde yaşayan bütün in- Her konuda kendi otoritelerini sarsabilecek yetki
sanlara verili haklardır. Ancak bu yaklaşıma dönük tartışmaları ya da sınırlamalarından korkarlar. An-
itirazlar mevcuttur. Bu itirazlardan biri toplumlar cak bu korkularını örtmek için ilkesiz aydınların
arasındaki kültür farklılıklarıdır. Kültürel farklılık samimiyetsiz ve sığ cümlelerinden medet umarlar.
nedeniyle insan haklarının evrensel düzeyde geçerli Batı dünyasından insan haklarının evrenselliğini
olmadığı öne sürülmüştür. Sebep olarak bölgesel reddedenlere karşı yapılması gereken insanın aşağı-
farklılıklar öne sürülmüştür. Buna göre insan hak- lanma ve haksızlığı reddeden doğasının esas alına-
ları Batılı uygarlığı ve kültür geleneğinin bir ürü- cağı insan onuru kavramını rehber edinmektir.
nüdür. Diğer kültürlerde bunun karşılığı yoktur.
Çünkü birçok geleneksel kültür anlayışı herkesi İnsan Onurunun Esas Alınması
hak sahibi olarak kabul etmez (Wense, 1999: 17). Zorunluluğu
Baskıcı rejimler her zaman kültürel farklılıklar İnsan haklarının kaynağının bir yandan kanun-
bahane ederek yaptıkları insan onuruyla bağdaş- larla korunması diğer yandan insan onuruna saygı
mayan uygulamalara mazeret bulmaya çalışır. Bu anlayışına bağlanması çift yönlü bir koruma sağlar.
tür itirazlar hem Batı dünyasındaki ırkçı çevrelerde Bu manada 20. yüzyılda biyoloji ve kimya alan-
hem de bazı Asya ve İslam ülkelerinde ilgi görmek- larında gerçekleşen gelişmeler ve yeni teknolojiler
tedir. İnsan haklarını sadece Batı’ya has değerler insan onuru duyarlılığının önemini ortaya koyar.
olarak niteleyen Batılı aydınlar ve bu ülkelerdeki Çünkü bilişim teknolojileri insanların özel hayatın
psikolojik atmosferde çoğu zaman ırkçılık veya İs- gizliliğini tehlikeyle karşı karşıya bırakmıştır. Ge-
lam düşmanlığı gibi eğilimler baskındır. netik alanında (Knoepfler/O’Malley, 2014: 181-
İnsan haklarının evrenselliğine dayanak oluştu- 188) gerçekleşen gelişmeler modern anlamda köle
ran gerekçeler ile kültürel farklılıklardan hareketle insanların üretilmesine doğru gelişmelere gebedir.
her toplumun kendi hak anlayışı olduğunu savu- Bütün bunlar insan haklarının dayanağı olarak in-
nan görüşler arasında bir zıtlık ve gerilim olduğu san onuruna dayanmanın ne denli önemli olduğu-
açıktır. Yerel kültürel farklılıklardan hareketle insan nu göstermektedir.
haklarının evrenselliğini reddedenlerin referans al- Modern toplumda insan salt insan olduğu için
dıkları dayanaklar inandırıcılıktan yoksundur. Akıl değerlidir. İnsan olmak insan onurunu, özgürlüğü
sahibi bir varlık olan insan, hiçbir zaman kendisine ve eşitliği doğurur (Kirchhof, 2014: 92). Kısaca in-
keyfi, ayrımcı ya da aşağılayıcı davranılmasını iç- sanın maddi ve manevi kişiliğine saygının anlam
selleştirmez. kazanması “insan onuruna” saygıyı zorunlu kılar.
Kutsal kitaplar ve evrensel mesajlar içeren hiçbir Kısaca özetlemek gerekirse; günümüzdeki in-
din, dünya görüşü ya da ahlak anlayışı işkence, ırk san hakları anlayışını büyük ölçüde Batı Avrupa
ayrımcılığı, kölelik, insan ticareti gibi davranışla- ve Kuzey Amerika, yani Protestan kültür coğrafya-
rı hoş karşılamaz. Klasik hak ve özgürlüklerin ev- sında yüzyıllara uzanan zaman diliminde yaşanan
rensel değerler olduklarının kabulü gerekir. Ancak toplumsal olaylara, yönetimler karşısında ödenen
sosyal haklar her ülkeye göre az veya çok değişiklik bedellere borçluyuz.
gösterebilir.
56
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Günümüzdeki insan hakları anlayışının oluşumunda tarihsel ve ekonomik olaylar, bu olayların yoru-
munda yararlanılan dini, felsefi ya da ahlaki kabuller belirleyici olmuştur. Bunun yanında dini, felsefi ya da
kültürel anlayışların yol açtığı toplumsal gerilimler ve varılan uzlaşmalar da etkili olmuştur.
Gerçekte her toplumun kendince ödediği bedeller ve elde ettiği haklar veya elde etmekte başarısız kal-
dığı talepler olmuştur. Ancak Batı dünyasında cereyan eden farklı düşünce gelenekleri ve tarihi olayların
rolü yeniden hatırlanmalıdır.
Özetle sivil toplumun güçlendiği toplumlarda devlet yöneticileri kendilerini, haklara saygı göstermek
zorunda hisseder. İstikrarlı bir toplumsal ve siyasi hayat da devletin toplum ve anayasal denetim kurumla-
rınca dengelendiği bir ortamda mümkündür. Buna karşılık sosyal örgütlenmelerin zayıf olduğu, kurum-
sallaşamadığı toplumlarda basit hukuk kurallarının uygulanması bile garanti edilemez. Bu tür toplumlarda
huzursuzluklar süreklilik gösterebilir.
Öğrenme Çıktısı
6 İnsan haklarını korumada insan onuruna saygının önemini açıklayabilme
57
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
Özgürlüğü tanımlama ve
1 özgürlüğe ilişkin farklı
yaklaşımları açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti
İnsan hakları ile bağlantılı konular eski çağlarda daha çok özgürlük ve bireyin irade serbestisi çerçevesinde
anlaşılmakta ve tartışılmaktaydı. Aydınlanma Çağı ile beraber insan hak ve özgürlükleri günümüzdeki an-
lam ve içeriği kazanmıştır. Doğal hukuk taraftarları birey özgürlüklerini önemsemişlerdir. İngiliz, Amerikan
ve Fransız devrimleri bireysel hak ve özgürlüklerin modern anlamına kavuşmasını sağlamıştır.
Aydınlanma akımı aynı zamanda Avrupa’daki modernleşmeyle sürecini ifade eder. Burjuva sınıfının aydın-
lanma ideolojisini sahiplenmesi ile birlikte mutlak egemen krallara karşı mücadele siyasal bir karakter ka-
zanmıştır. Dinde reform akımı başlangıçta krallar tarafından Papalığa karşı savunulmuştur. Fakat Protestan
düşüncesi bireyin bağımsız karar vermesi ve faiz yasağının terk edilmesiyle sermaye birikiminin kültürel
engelleri ortadan kalkmıştır. Bu durum kentlerde yaşayan ve ticaret ve sanata, felsefeye ilgi duyan burjuvazi
için yeni bir dünya görüşü kurmaya hizmet etmiştir. İlerleyen yüzyıllarda burjuvazi sınıfı devlet otoritesinin
sınırlanması ve böylece bireysel özgürlüklere devletin saygı göstermesini talep etmiştir. Bu talep keyfi yöne-
time sahip krallarca her zaman bastırılmak istenmiştir. Ama bunu başaramamışlardır.
Hem İngiltere hem de Fransa ve Amerika’da devlet otoritesinin sınırlanmasını talep eden toplumsal sınıf
burjuvazidir. Burjuvazi merkezi devlet otoritesiyle giriştiği özgürlük ve çıkarlarını koruma mücadelesini her
üç ülkede de kazanmıştır.
19. yüzyılda işçi sınıfının da siyasal bir ideolojiye kavuşması burjuvazi sınıfının talep ettiği hak ve özgürlük-
lere sosyal hakların da eklenmesini sağlayacaktır.
Fransız Devrimi’ni izleyen tarihsel süreçte insan hak ve özgürlüklerini ifade etmek için çok sayıda kavram
ortaya çıkmıştır.
İnsan haklarının
3 özelliklerini aktarabilme ve
farkındalık geliştirebilme
Devletin saygı göstermesi istenen hak ve özgürlükler değişen toplumsal değişimlere paralel olarak sürekli
gelişmekte ve değişmektedir. Modern demokratik hukuk devletinde kamu otoritesi insan hakları arasında
önemli-önemsiz demeden hepsine saygı göstermekle yükümlüdür. Yurttaşlar da haklarını kullanırken üzer-
lerine düşen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Temel hak ve özgürlükler oylamaya konu olamaz.
Çünkü bu haklar uzun yüzyıllar içinde elde edilen uzlaşma ve tecrübelerin birer ürünüdür. İnsan haklarına
saygılı bir toplum için empati duygusu ve farklılıklara tahammül ve hoşgörü kültürü önemlidir.
58
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
4 İnsan haklarını
tanımlayabilme
İnsan haklarını korumaya dönük uluslararası sözleşmelerin sayısı özellikle Birleşmiş Milletler kurulduktan
sonra artmıştır. Bu sözleşmelerde genellikle her hak ve özgürlük kendi içinde tanımlanmakta veya bir tanı-
ma gerek duymaksızın bu hak ve özgürlüklerin niteliklerine ağırlık verilmektedir.
Anayasalarda insan hakları “temel haklar” başlığı altında tek tek yer almaktadır. Ancak bütün insan hakla-
rına ilişkin anlayışı ifade etmek için “insan haklarına saygı” (1982 anayasası m. 2) gibi ilkesel ifadelere de
rastlanmaktadır.
İnsan hak ve özgürlüklerin anayasa ya da yasalarda yer alması tek başına yeterli değildir. Bu özgürlüklerin
kamu yetkisi kullananlar ve toplum önünde dikkate alınması gerekir. Bu bağlamda gelişmiş bir sivil toplum
ve bireylerin özgürlük bilincine sahip olmaları hak ve özgürlüklerin hayata geçirilmesi için temel belirleyi-
ciler arasındadır.
5 İnsan haklarını
sınıflandırabilme
İnsan hakları devlet karşısında başlangıçta bireysel haklar olarak talep edilmiştir. Bu tarz bireysel haklara kla-
sik haklar ya da negatif statü hakları denir. Bu hakların kullanılması için devletin engellememesi genellikle
yeterli sayılmaktadır. Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan işçi sınıfı ideolojisinin de etkisiyle devletin göre-
vinin ekonomik ve sosyal bakımdan zayıf toplumsal kesimleri özgürlüklerini kullanabilmeleri için destek-
lemek olduğu anlayışı benimsenmeye başladı. Bu durum özellikle ikinci dünya savaşı sonrası liberal devlet
anayasalarında açıkça gözlenir. Türkiye’de de 1961 ve 1982 anayasalarında bu anlayış hakimdir.
Hak ve özgürlükler sadece yararlanana (hak öznesine) bazı avantajlardan yararlanma hakkı vermez aynı
zamanda bireye ya da yararlanan gruba da bazı yükümlülükler öngörür. Yurttaşlar sosyal güvenlik, konut
hakkı gibi konularda devletten yardım beklerken aynı zamanda devlete vergi ödeme, askerlik görevini yerine
getirme gibi görevleri de toplumsal yarar için yerine getirmekle yükümlüdür.
İnsan hakları konusunda yapılan sınıflamalar bu hakların daha kolay anlaşılmasına yardım etmektedir.
İnsanın kendini değersiz hissetmesine yol açan devlet davranış ve işlemler insan onurunu zedeleyen olgu-
lardır. Teknolojik gelişmeler otoriter rejimlere özgürlükleri ortadan kaldırmak için daha fazla olanak sağla-
maktadır. Ayrıca gen teknolojisi alanındaki gelişmeler insan neslinin varlığını tehdit edebilecek tehlikeleri
içermektedir. Hukukun üstünlüğünün kabul edilmediği diktatörlük rejimlerine karşı ancak insan onuru
gibi köklü ahlaki ilkelerle mücadele edilebilir.
59
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
1 İnsanın henüz devlet denilen kurum doğmadan 5 Aşağıdakilerden hangisi Karel Vasak’ın yaptı-
önce de doğuştan özgür olduğunun öne sürülmesi in- ğı insan hakları sınıflamasındaki ikinci kuşak hak-
san haklarının korunması açısından ne anlama gelir? lardan biri değildir?
neler öğrendik?
A. Bireylerin ancak yasada izin verilenleri yapmaya A. Siyasi parti kurma hakkı
hakları olduğu B. Sendika kurma hakkı
B. Özgürlüklerin ne olduğuna devlet makamları- C. Çalışma hakkı
nın karar vereceği D. Eğitim hakkı
C. Devletin, doğuştan var olan haklara saygı gös- E. Unutulma hakkı
termek zorunda olduğu
D. Bir kimsenin özgürlüğünün başkalarının öz-
gürlüğüyle sınırlı olduğu
6 Aşağıdakilerden hangisi Jürgen Habermas’ın
insan hakları sınıflamasında sosyal katılım hakla-
E. Herkesin birbirinin özgürlüğüne saygı göster-
rından biri değildir?
mekle yükümlü olduğu
A. Yargılamanın aleniliği
2
Aşağıdaki düşünürlerden hangisi özgürlükler B. Sosyal güvenlik hakkı
karşısında toplumu daha fazla önemsemiştir? C. Dinlenme hakkı
A. Charles de Montesquieu D. Konut hakkı
B. Lois Bonald E. Kültürel hayata katılma hakkı
C. Harold Laski
D. John Locke 7 Aşağıdakilerden hangisi insan hakları huku-
E. Ronald Dworkin kunun özelliklerinden biri değildir?
A. Çoğunluk onayına ihtiyaç olmaması
3
Aşağıdakilerden hangisi aktif statü hakkı B. Sürekli gelişmekte olması
değildir? C. Haklar arasında bir önemlilik-önemsizlik iliş-
A. Beslenme hakkı kisi olması
B. Seçimlerde aday olma hakkı D. Karşılıklılık gerektirmemesi
C. Dilekçe hakkı E. Evrensel değerler olması
D. Siyasi partiye üye olma hakkı
E. Devlet memurluğuna girme hakkı 8 İnsan haklarının korunmasında etkisi en az
olan etken aşağıdakilerden hangisidir?
4 Aşağıdakilerden hangisi günümüz insan hak- A. Sosyal medya
ları anlayışını en iyi tanımlar?
B. Siyasal çoğulculuk
A. İnsan hakları: İnsanların doğuştan sahip olduk- C. Yöneticilerin hesap vermeleri
ları ve devletin sınırlayamayacağı özgürlüklerdir. D. Yöneticilerin iyi olmaları
B. İnsan hakları: Kanunlarla tanınan ve devlet yö- E. Sivil toplum bilinci
neticilerinin saygı göstermesi gereken toplum
ve birey arasında denge de gözetilen temel hak
ve özgürlüklerdir.
C. İnsan hakları: Bireylerin ve grupların ulusla-
rarası insan hakları belgelerinde ve iç hukukta
yargısal korumayla devlete karşı korunması ga-
ranti edilen özgürlüklerdir.
D. İnsan hakları: Her toplum ve kültüre göre deği-
şebilen değerlerdir.
E. İnsan hakları: Dünya genelinde devletlerce ka-
bul edilen özgürlüklerdir.
60
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
9 Kullanılış biçimine göre insan hakları ayrımı 10 Aşağıdakilerden hangisi modern çağdaki oto-
aşağıdakilerden hangisidir? riter yönetimlere karşı insan haklarını korumakta
daha kapsayıcı bir felsefi kavramdır?
A. Sosyal haklar-siyasi haklar ayrımı
B. Bireysel haklar-kolektif haklar ayrımı A. Kötü kanun bile iyi uygulanabilir.
neler öğrendik?
C. Yasal haklar-moral haklar ayrımı B. Erdemli yönetici özgürlüklere de saygılı dav-
D. Klasik haklar-sosyal haklar ayrımı ranmalıdır.
E. Küresel haklar-bölgesel haklar ayrımı C. Devletlerin meşruluğu özgürlüklere saygı gös-
termesiyle mümkündür.
D. Devlet yöneticileri için özgürlüklere saygı ahla-
ki bir yükümlülüktür.
E. Devlet yöneticileri insan onuruna saygı göster-
mekle yükümlüdür.
61
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
Yanıtınız yanlış ise “Küresel Çağda İnsan Hak- Yanıtınız yanlış ise “İnsan Hakları Tanımla-
3. A 8. D
larını Korumakta İnsan Onuruna Saygının nabilir mi?” konusunu yeniden gözden ge-
Önemi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. çiriniz.
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Özgürlük kavramı her çağda farklı şekilde anlaşılmıştır. Ayrıca toplumsal kül-
tür farkları da özgürlüğe kesin ve kalıcı bir anlam vermeyi zorlaştıran etkenler-
dendir. Modern anlamda özgürlük kavramı Avrupa’da Rönesans ile başlayana
Araştır 1 ve zamanla akılcılığa dayalı bir dünya görüşüne dönüşen aydınlanma akımı ile
olmuştur. Burjuva sınıfının devlet otoritesini sınırlama yönünde mücadelele-
rine paralel olarak özgürlük bireylerin sahip olduğu serbest hareket alanı ola-
rak devlet otoritesinin saygı göstermek zorunda olduğu haklara dönüşmüştür.
62
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Liberal kuramda insan doğuştan özgür kabul edilir. Böylece özgür olmak için
insan olmanın yeterli olduğu vurgusu öne çıkar. Bu anlayışta devlet bireylere
özgürlük hediye etmemektedir. Birey zaten özgürdür. Devletin öncelikli gö-
revi hak ve özgürlükleri engellememek ve gelişmesine destek olmaktır. Fakat
bu özgürlükler kamu yararı ve diğer insanların haklarını korumak için ölçülü
Araştır 4 olmak koşulu ile devletçe sınırlanabilir.
Sosyalist anlayışta ise insan doğuştan özgür kabul edilmez ve sonradan kazanılır.
İnsan doğaya egemen olabildiği ölçüde özgürleşebilir. Bu da toplumsal koşullar
izin verdiği ölçüde mümkündür. Bu anlayış pratikte sosyalist anlayışta insan
özgürlük iktidardaki komünist parti yöneticileri izin verdiği ölçüdedir. Sovyetler
Birliği ve günümüzde Çin, Kuzey Kore örnekleri sosyalist rejimlerde bireyin
ifade, din ve vicdan özgürlüğü gibi haklara sahip olmadıkları görülmektedir.
63
2
İnsan Haklarının Kaynağı, Temel Özellikleri ve Sınıflandırılması
Kaynakça
Adugit, Y. (2013). Özgürlüğün Kısa Tarihi, Felsefe ve Knoepffler, N. & O’Malley, M. (2014). Grüne
Sosyal Bilimler Dergisi, 16: 63-94. Gentechnik und Syntetische Biologie in
bio- und wirstschaftsethischer Perspektive,
Akad, M. ve Dinçkol, B. V. (2011). Genel Kamu
Maring, Matthias (Hrsg.), Bereichsethiken im
Hukuku, 6. Basım, İstanbul: Der Yayınları.
interdisziplinären Dialog, Zentrum für Technik-
Akın, İ. (1987). Kamu Hukuku, 5. Basım, İstanbul: und Wirschaftsethik, Schriftenreihe für Technik-
Beta. und Wirtschaftsethik am Karlsruher Institut für
Algan, B. (2014). Muhalefet Hakkı ve Türkiye’deki Technologie, 181-188.
Görünümü, Ankara: Adalet Yayınevi. Köhler, R. W. (1999). Das recht auf Menschenrechte,
Çankaya, A.(2015). “Yasa” Üzerine İki Farklı Hrsg. Hauke Brunkhorst/Wolfgang R.
Perspektif: Antigone ve Sokrates, FLSF Felsefe ve Köhler/Mathias Lutz-Bachmann, Recht auf
Sosyal Bilimler Dergisi, 19: 237-248. Menschenrechte, Schurkampf, 113.
Doğan, İ. (2015 1c). Sivil Toplum Anlayışı ve Siyasal Kokot, J.(1999). Der Schutz der Menschenrechte
Sistemler, 4. Basım, Ankara: Astana Yayınları, im Völkerrecht, in Hrsg. Hauke Brunkhorst/
Ankara. Wolfgang R. Köhler, Mathias Lutz-Bachmann,
Recht auf Menschenrechte, Schurkampf, 1.Aufl.,
Doğan, İ. (2019 1b). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Frankfurt am Main.
Hukuku, Ankara: Astana Yayınları.
Lohmann, G.(2005). Die Menschenrechte: unteilbar
Doğan, İ. (2019 1a). İnsan Hakları Hukuku, Ankara: und gleichgewichtig? –Eine Skizze, in Lohmann,
Astana Yayınları. Georg/Gosepath, Stefan/Pollmann, Claudia
Engin, Z. ve Özlem, Ü. (2014). Birey Kavramının Mahler/WEiß, Norman, Die Menschenrechte:
Gelişimi ve İnsan Hakları, İÜHFM, LXXII (1): unteilbare und gleichgewichtig?, Menschen Rechts
201-218. Zentrum der Universität Potsdam.
64
2
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
65
Bölüm 3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
Olağan Hukuk Düzeninde-Olağanüstü Temel Hak ve Özgürlüklerin
Hallerde Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılmasında Kullanılan İlkeler
1 2
öğrenme çıktıları
3 4
3 Temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılmasında nedene bağlılığı Ölçülülük İlkesi ve Unsurları
açıklayabilme, genel ve özel sebepleri ayırt 4 Ölçülülük ilkesini tanımlayabilme,
edebilme unsurlarını anlatabilme
5
5 Temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılmasında demokratik toplumun
gereklerine uygunluk ilkesini ve öze
dokunma yasağını ayırt edebilme
Anahtar Sözcükler: • Temel Haklar • Özgürlükler • Sınırlandırma • Demokrasi • Hakkın Özü • Ölçülülük
66
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
67
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
Bu sınırlandırma ile ilgili Anayasamızın (2001 Temel hak ve özgürlükler normal hiyerarşisinin
değişikliği) 13. maddesi şu şekildedir: “Temel hak en üst normu olan anayasa ile sınırlandırılmış ise
ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasal sınırlama yapılmış demektir. Yani bizzat
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere anayasa tarafından öngörülen sebeplerle sınırlama
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sı- yapılmış ise anayasal sınırlama anlamına gelmek-
nırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokra- tedir. Sınırlar bizzat anayasa tarafından çizilmiştir.
tik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gerekleri- Örneğin daha sonraki bölümde bilim ve sanat öz-
ne ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” gürlüğünden bahsederken detaylıca açıklayacağı-
Görüleceği gibi temel hak ve özgürlüklerin sınır- mız üzere, maddede geçen ifade şu şekildedir;
lanması konusunda madde hükmü ile getirilen ve “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğ-
uyulması gereken ilkeler; öze dokunmama, kanunla retme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü
sınırlama, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygunluk, araştırma hakkına sahiptir. Yayma hakkı, Anayasa-
demokratik toplum düzenine ve laik Cumhuriyetin nın 1 inci, 2 nci ve 3 üncü maddeleri hükümlerinin
gereklerine uygunluk ve ölçülülüktür. değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Bu
İfade edildiği gibi aslında temel hak ve özgür- madde hükmü yabancı yayınların ülkeye girmesi ve
lüklerin sınırlanmasının da sınırları olmalıdır. dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir”.
Keyfi hareket edilmemeli, belli şartlara bağlı ola- Görüldüğü gibi Anayasa’nın kendisi de çeşitli hü-
rak sınırlandırma yapılmalıdır. Buna göre sonraki kümlerle sınırlandırma ile ilgili gerekli alanı çizmiştir.
bölümlerde detaylıca açıklanacak olmakla birlikte Yasal sınırlama ise; anayasada öngörülmüş alan
sınırlamanın sınırlarını şu şekilde sıralayabiliriz. içinde yasama organının yaptığı kanun ile temel
Her şeyden önce sınırlama olağanüstü hâller hak ve özgürlüğün kullanımının daraltılmasıdır.
dışarıda bırakılmak kaydıyla kanunla yapılmalıdır. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında
Normlar hiyerarşisinde anayasanın altında bulu- temel ilke anayasal sınırlamadır ancak anayasalar
nan kanunla sınırlamanın yapılması, temel hak ve bu konuda yasama organına yetki verebilir. 1982
özgürlüklere yürütme erkinin müdahalesini sınır- Anayasası bu konuda 13. madde düzenlemesinde
landıracak, sınırlandırma kamunun denetimine temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulma-
açık yapılmış olacak ve genel nitelik arz edecektir. dan, sadece anayasada belirtilen sebeplere bağlı
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması bir olarak ancak kanunla sınırlanabileceğini açıkça
sebebe dayanmalıdır. Bu sebepler ilerleyen bölüm- belirtmiştir. Böylece yasama organının kanun ya-
lerde başlıklar hâlinde açıklanmıştır. Sebebin varlı- parak temel hak ve özgürlükleri sınırlamasında bir
ğı keyfi sınırlandırmayı önleyecektir. Sınırlama ya- sakınca kalmamıştır.
pılırken ölçülülük ilkesine uygun davranılmalıdır. Yasal sınırlamayı basit yasa kaydı ve nitelikli
Sınırlama anayasaya aykırılık teşkil etmemelidir. yasa kaydı olarak iki şekilde düzenlemektedir.
Kaldı ki kanunla yapılacak bir temel hak ve özgür- Eğer anayasa sadece kanunla sınırlamaya izin ve-
lüğün sınırlandırılması, normlar hiyerarşisi gereği riyor ise basit yasa kaydı ile sınırlamadan bahsedil-
de anayasaya aykırı olamaz. Çünkü alt norm olan mektedir. Görüldüğü gibi herhangi bir sınırlama ne-
kanun, kendisinin üstünde bulunan anayasaya ay- deninin gösterilmesine gerek olmayan sınırlamadır.
kırı olamaz. Sert çekirdekli haklar olarak tanım-
Anayasa, sınırlamanın kanunla yapılabilmesine
lanan temel hak ve özgürlüklere ise dokunulma-
rıza gösterip sınırlama getiren kanunun belli ne-
malıdır. O kadar ki bu haklara savaş hâlinde bile
denlere dayanmasını, belli amaçlara hizmet etmesi-
dokunulamayacaktır. Daha önce öze dokunmama
ni de istiyor ise nitelikli yasa kaydından söz ederiz.
ilkesi olarak 1961 Anayasası’nda yer alan ve 2001
Burada görülebileceği gibi basit yasa kaydından
yılında demokratik toplum ilkesine ek olarak yeni-
farklı olarak ‘sebep’ gösterilmelidir.
den getirilen öze dokunmama ilkesine göre temel
hak ve özgürlüklerin özüne dokunulmamalıdır.
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasın- Olağan Hukuk Düzeninde -
da bahsedilmesi gereken başka bir husus ise anaya- Olağanüstü Hâllerde
sal sınırlama, yasal sınırlama konularıdır. Olağan hukuk düzeninde temel hak ve özgür-
lüklerin sınırlandırılması ile ilgili olarak diğer baş-
68
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
lıklarda bilgi verildiğinden bu başlık altında sadece “Savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde, mil-
olağanüstü hâllerde temel hak ve özgürlüklerin sı- letlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edil-
nırlandırılması ile ilgili bilgi verilecektir. memek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel
Olağanüstü durumlarda olağan dönemlere göre hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tama-
alınan tedbirlerin yetersiz kalacağı açıktır. Bu se- men durdurulabilir veya bunlar için Anayasada ön-
beple savaş, ayaklanma, isyan gibi durumların görülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir”.
ortaya çıkması durumunda olağanüstü tedbirlere Birinci fıkraya göre temel hak ve özgürlükle-
başvurmak gerekir. Gündelik yaşamda kullanılan rin kısmen ya da tamamen durdurulması ifade
temel hak ve özgürlüklerin olağanüstü durumlarda edilmiştir. Dolayısıyla burada kullanım alanının
da aynı şekilde kullanılmaya devam edilmesi düşü- daraltılması ya da hak ve özgürlüklerin tamamen
nülemez. Bu gerekçe ile devlet bu gibi durumlarda ortadan kaldırılmasından değil, kullanımının dur-
olağanüstü yetkilerin kullanılmasına karar verebilir. durulmasından bahsedilmektedir. Sürekli bir orta-
Temel hak ve özgürlükleri olağanüstü durumlarda dan kaldırma değil, geçici bir süreliğine kullanımı-
kısıtlayabilir, sınırlandırabilir. Kamu düzeninin nın durdurulması söz konusudur.
işleyişi, toplumun huzuru ve sükûnu, devlet oto- Temel hak ve özgürlüklerin kısmen ya da tama-
ritesinin istikrarı için bu sınırlamalar doğal kabul men durdurulması için üç hâl öngörülmüştür. Bu
edilmelidir. hâller; savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerdir.
Kanunla sınırlama başlığında değinmiş olsak Bu üç durumda da kısmen veya tamamen durdur-
da olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlük- ma, uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere,
lerin sınırlandırılması bakımından sadece kanun ölçülülük ilkesine aykırı olamayacaktır. Yani ulaşıl-
ile sınırlama ilkesi geçerli değildir. Kanun yanında mak istenen amaç ile durdurma için alınan tedbir
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile de temel hak ve arasında bir ölçü bulunmak zorundadır. Ölçülülük
özgürlükler sınırlandırılabilir. ilkesi sonraki başlıklarda açıklandığından burada
Olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgür- detaylıca değinilmeyecektir.
lüklerin sınırlandırılmasında özel sebepler başlığı Dokunulmaz haklar dışında kalan temel hak
altında ifade ettiğimiz her maddede kendisi için ve özgürlüklere ise dokunulabilir ve sınırlandırıla-
belirlenmiş olan özel sınırlandırma sebeplerine ih- bilir. Öyle ki tamamen durdurma şeklinde bir yol
tiyaç yoktur. Genel olarak kamu düzeninin sağlan- da tercih edilebilir. Örnek olarak verilecek olursa,
ması, otoritenin tekrar kurulması, pandemi sebebi yerleşme ve seyahat özgürlüğü sınırlandırılabileceği
ile genel sağlık sorunlarının giderilmesi ve iyileşti- gibi tamamen durdurulabilir. Ancak bu durdurma
rilmesi gibi gerekçelere dayanılarak da temel hak ve ya da sınırlama yine de geçici olarak olağanüstü hâl
özgürlükler sınırlandırılabilecektir. içerisinde geçerli olacaktır. Dolayısıyla zaman bakı-
Anayasamız da olağanüstü durumlarda temel mından bir sınırlama söz konusudur.
hak ve özgürlüklerin nasıl sınırlandırılacağını ya da Yine Anayasa’nın 119. maddesi olağanüstü hâl
tamamen durdurulacağını hükme bağlayarak ko- yönetimini hükme bağlamıştır. Madde kapsamın-
nuya açıklık getirmiştir. Olağanüstü hâl ilan edile- da hangi durumlarda olağanüstü hâl ilan edilebi-
bilmesi için kanunda belirtilen şartların gerçekleş- leceği, süresi gibi konular ifade edilmiştir. Hükme
mesi gerektiği, yani keyfi olarak ilan edilemeyeceği göre Cumhurbaşkanı kanunda belirtilen sebeplere
gibi, o dönemde temel hak ve özgürlükler alanında dayanarak süresi altı ayı geçmeyecek biçimde ola-
yapılacak olan sınırlamaların veya tamamen dur- ğanüstü hâl ilan edebilecektir. Bu ilan kararı aynı
durmaların da yine kanuna ve hukuka uygun ola- gün yasama organına gelir ve meclis onayına sunu-
rak yapılması, keyfi olmaması gerekir. Bu sebeple lur. Cumhurbaşkanının talebiyle yasama organı her
anayasanın ilgili maddeleri bu yol ve yöntemlere defasında dört ayı geçmemek şartıyla süreyi uzata-
ilişkin aydınlatıcı hükümler içermektedir. bilecektir. Ancak burada savaş istisna tutulmuştur.
Olağanüstü hâllerde temel hak ve özgürlük- Savaş hâllerinde bu dört aylık süre aranmayacaktır.
lerin kullanılmasının durdurulması konusunda Olağanüstü hâllerde vatandaşlar için getirilen
Anayasa’nın 15. maddesine değinmek gerekir. para, mal, çalışma yükümlülükleri ve yukarıda
Metnin birinci fıkrasına göre; açıklamaya çalıştığımız 15. maddedeki ilkeler doğ-
rultusunda (uluslararası hukuktan doğan yüküm-
69
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
lülükler, ölçülülük) temel hak ve özgürlüklerin nasıl sınırlandırılacağı veya geçici olarak durdurulacağı,
hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenecektir.
Öğrenme Çıktısı
1 Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını açıklayabilme
70
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
kısaca madde hükmüne göre; “Avrupa İnsan Hakla- kullanıldığı durumdur. Eğer toplumun menfaati,
rı Sözleşmesi’nin 5. maddesinde öngörülen koşullara kamu yararı var ise, kişinin maliki olduğu bir taşın-
uygun olarak tutulu bulunan bir kimseden, tutulu maz, örnek olarak arsası, yetkili idarece kamulaştı-
bulunduğu sırada veya şartlı tahliyeden yararlandığı rılabilir. Her ne kadar bedeli ödeniyor ya da şartlar
süre içinde olağan olarak yapması istenilen bir iş, as- oluşmuş ise emsal bir taşınmaz ile değiştirilebiliyor
keri nitelikli herhangi bir hizmet veya vicdanî reddin olsa da bu malikine en geniş yetkileri veren, mutlak
meşru sayıldığı ülkelerde, vicdanî reddi seçen kişilere bir hak niteliğinde olan mülkiyet hakkının sınır-
zorunlu askerlik hizmeti yerine gördürülebilecek baş- landırılması anlamına gelmektedir.
kaca bir hizmet, toplumun hayat veya refahını teh- Kısaca toparlayacak olduğumuzda, toplum ya-
dit eden kriz veya afet hallerinde gerekli görülen her şamının gerektirdiği şekilde, yine temel hak ve öz-
hizmet, olağan yurttaşlık yükümlülükleri kapsamına gürlüklerin sınırlandırılmasında kullanılacak olan
giren her türlü çalışma veya hizmet şeklindedir.” ilkelere uygun olarak bireylerin temel hak ve özgür-
Yaşama hakkı kapsamında Avrupa İnsan Hak- lüklerini kullanabilmesi için sınırlandırma yoluna
ları Mahkemesine göre, kanunun ölüm cezası ile gidilebilir. Ancak bu sınırlandırmalar, olağanüstü
cezalandırdığı bir suçtan dolayı, mahkemece hük- dönemde, savaş zamanında bile dokunulması ya-
medilen bir cezanın yerine getirilmesi sırasında sak olan temel haklar ve özgürlüklerin dışında ka-
gerçekleşen öldürme eylemleri yaşama hakkının lan haklar için geçerlidir.
ihlali sayılmayacaktır. Ancak usulüne uygun olarak
verilmiş bir mahkeme kararı dışında bir sebeple
kimse öldürülemez.
İnsan Haklarının Sınırlandırılmasında
İlkeler
1961 Anayasası’nın temel hak ve özgürlükler
Kullanılması Sınırlandırılabilen Haklar noktasında çok geniş yetkiler verdiği ve en özgür-
Temel haklar ve özgürlüklerin kullanılması, bir lükçü anayasa olarak tanımlandığı görülmektedir.
arada yaşamın gerektirdiği ölçüde sınırlandırmaya Buna karşın ise 1982 Anayasası, 61 Anayasası’nın
tabi tutulmasını zorunlu kılar. Her bireyin özgür- verdiği özgürlükler karşısında devletin elinde güç,
lüğünü sınırsız ve mutlak yaşadığı bir toplumda yetki bulunmadığı anlayışıyla düzenlenmiştir.
kullanılan hak ve özgürlüğün alanları üst üste ge- 1961 Anayasası’nda insan haklarına dayalı dev-
lecektir. Örneğin apartman dairesinde yüksek sesle let, 1982 Anayasası’nda ise insan haklarına saygılı
müzik dinleyen bir apartman sakini, diğer dairede devlet kavramları kullanılmıştır. 61 Anayasası’nda
yaşayan kimselerin dinlenme ve huzur hakkını ihlal geçen ifadeye göre; “Kanun, devletin ülkesi ve mil-
eder. O sebeple bir kimse bir arada yaşanan apart- letiyle bölünmez bütünlüğünün insan haklarına da-
manda başkalarını rahatsız edecek şekilde müzik yanan milli demokratik, laik ve sosyal Cumhuriyetin,
dinleyemez. Başka bir örnek daha verecek olursak, milli güvenliğin ve genel ahlakın korunması hâlleri
apartman dairesinin maliki olan kimse, kendi da- dışında kalan bir sebebe dayanarak halkın bu araç-
iresinin dış yüzeyini apartmanın kendi renginden larla haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşma-
farklı bir renge boyatamaz. Dolayısıyla herkes top- sını ve kamuoyunun serbestçe oluşumunu engelleyici
lumsal yaşamın gerektirdiği kurallara uyarak birta- kayıtlar koyamaz”.
kım özgürlüklerinden feragat etmek zorundadır. O
1982 Anayasası ise insan haklarına dayanan
hâlde bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin sınır-
kavramını kullanmayarak “Türkiye Cumhuriyeti,
landırılması aslında yine kendi hak ve özgürlükleri-
toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı
nin kullanılması için gereklidir.
içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçili-
Yukarıda açıklanan sebeplerle kullanımının ğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere daya-
sınırlandırılması mümkün olan sınırlandırılması nan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir”
mümkün olmayan hakların dışında kalanlardır. ifadesine yer vermiştir.
Yaşama hakkı, işkence yasağı, kölelik ve kulluk
Öğretide kullanılan kavramlar arasında fark
uygulamasının yasaklanması gibi temel hak ve öz-
olduğunu savunan yazarlar olduğu gibi, iki kavra-
gürlüklerin dışında kalan hakların kullanımı sınır-
mında farklı olmadığını aynı anlama geldiğini dü-
landırılabilir. Örneğin mülkiyet hakkına getirilen
şünen yazarlar da vardır. Bu tartışmalara girmeden
sınırlamalardan bir tanesi kamulaştırma yetkisinin
insan haklarına saygılı devlet ilkesini ifade etmeye
71
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
çalışacağız. Anayasa Mahkemesi kararları incelen- Söz konusu madde devletin olumlu müdaha-
diğinde her iki kavramın da aynı anlama gelecek lesi ile yerine getirmesi gereken görevlerini eko-
şekilde kullanıldığı görülmektedir. nomik istikrar ve kaynakların izin verdiği ölçüde
1982 Anayasası’nda düzenlenen temel hak ve yapması gerektiğini ifade etmiştir. Aksi durumda
özgürlükleri üç grup altında düzenlemek müm- kaynakların kullanılmasında aşırıya gidilmesi,
kündür. Birinci gruba giren haklara negatif haklar ekonominin zorlanması, mali yaşamı olumsuz et-
denmektedir. Bu haklara devlet mümkün olduğu kileyecektir. Böylece ekonomik konularda sıkıntı
kadar az müdahale etmelidir. Dolayısıyla bu hakla- yaşayan devlet, hayati konuların yerine getirilme-
ra koruyucu haklar da denmektedir. Daha önce de sinde zorlanacaktır. Bunun sonucunda ise kamu
bahsettiğimiz gibi ve ilerleyen bölümlerde de yeri düzeni bozulacaktır.
geldikçe bahsedeceğimiz Anayasa’nın 13. maddesi İlgili madde devlete bu sorumluluklarından
bu haklara ancak istisnai hâllerde dokunulabilece- kaçma hakkını da vermez. Görevler ölçülü olarak
ğini hükme bağlamıştır. Bu haklara örnek olarak yerine getirilmeye devam edecektir. Dikkat edile-
düşünce ve kanaat özgürlüğü, yerleşme ve seyahat cek husus ekonomik kaynakların elverdiği ölçüdür.
özgürlüğü verilebilir. Olumlu görevlerinin yerine getirilmemesi üç şekil-
İkinci grup haklar ise, talep etme, isteme hakları de karşımıza çıkabilir.
olarak da isimlendirilmektedir. Burada bu hakların 1. Eksik kanuni düzenleme yapılması
kullanılabilmesi için devletin aktif rol üstlenmesi ve 2. Anayasa aykırı kanuni düzenleme yapılması
olumlu müdahalede bulunması gerekir. Devlet, bu
3. Hiçbir kanuni düzenleme yapılmaması
hakların kullanılabilmesi için engelleri kaldırmalı,
müdahalede bulunmalı gerekli ortamı hazırlamalıdır. Buna göre eğer anayasada yer alan temel hak ve
Doğal olarak toplumu oluşturan bireyler de bu mü- özgürlüğün konusu tam olarak gerçekleştirileme-
dahalenin yapılmasını talep etme ve isteme yetkisine miş olabilir. Bu durumda eksik bir kanuni düzen-
sahiptir. Ancak devlet bu müdahaleyi yaparken mali leme yapılmış olur. İkinci olarak hakkı kullanacak
kaynakları oranında, uygun öncelikleri gözetecektir. özne bakımından eksik düzenleme yapılmış olabi-
lir. Örneğin sadece emeklilerin konut hakkına sa-
İnsan hakları doğuştan gelen, devletten önce de
hip olabileceği gibi bir düzenleme yapılması, eksik
var olan haklardır. Kısaca doğal yaşam döneminde
kanuni düzenleme anlamına gelir.
yani toplum sözleşmesinden önce de insanın sırf
insan olarak doğması sebebiyle kazanmış olduğu, Anayasaya aykırı kanuni düzenleme yapılması
başka herhangi bir çabaya ihtiyaç duymadan elde durumunda da olumlu görev yerine getirilmemiş
ettiği haklardır. Dolayısıyla devlet, kendisinden sayılır. Anayasaya aykırılık iddiasıyla, yapılan kanuni
önce kazanılmış ve kendisi tarafından bireylere ve- düzenleme iptal edilecektir. Kaldı ki bütün normlar,
rilmemiş haklara saygı göstermek zorundadır. Dev- yönetmelik, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
letin insan haklarına saygılı, onları çiğnemeyen bir gibi, anayasaya uygun olmak zorundadır.
tutum sergilemesi demokratik rejimlerle gerçekle- Son olarak ise ihtiyaç olan ve devletin aktif rol
şebilecektir. Bunun yanında yeterli denetim me- üstlenerek olumlu müdahalede bulunma görevini
kanizmaları öngörülmüş olmalı, bu mekanizmalar hiç yerine getirmemiş olabilir.
adil yargılanma hakkını ihlal etmeden, zamanında Üçüncü gruba giren haklar ise, siyasi iktidarın
çalıştırılabilmelidir. Bireysel hak ve özgürlükleri kullanılmasında söz sahibi olabilme imkanı tanı-
koruyan kanun hükümleri, ihlal edildiğinde ise yan haklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Örnek
yargı erkidir. Dolayısıyla temel hak ve özgürlük- olarak seçme ve seçilme hakkı, kamu hizmetlerine
lerin korunmasında hukuksal koruma yollarının girme hakkı, dilekçe hakkı olarak verilebilir.
etkin bir şekilde çalıştırılması, kurumsallaştırılması İnsan haklarına saygılı devlet ilkesi birtakım
gerekir. Bu husus Anayasa’nın 65. maddesinde şu yükümlülükler yüklemektedir. Devlet insanların
şekilde ifade edilmiştir. insan onuruna yaraşır bir hayat sürmelerini sağ-
Madde 65 – “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlar- lamak durumundadır. Buna ek olarak temel hak
da Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin ve özgürlükleri garanti altına almak zorunda olan
amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynak- devlet, aynı zamanda temel hak ve özgürlüklerin
larının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” herkes tarafından ulaşılabilir olmasını, eşit şekilde
72
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
dağıtılmasını da garanti altına almak zorundadır. Yukarıda sayılanlar ancak demokratik toplum
Sadece belli bir zümrenin insan haklarına, temel gerekliklerine uygun, insan haklarına saygı gös-
hak ve özgürlüklere erişmesinde kolaylık sağlamak teren devletlerde gerçekleşebilecektir. Dolayısıyla
ya da sadece belli bir kesimin insanca yaşama ola- demokratik toplum ile insan hakları kavramları
naklarına sahip olmasını temin etmesi, insan hak- birbiri ile yakın ilişki içindedir.
larına saygılı devlet ilkesini de zedeleyecektir. Bu- Bu ilkelerin yanında hukuk devleti ilkesinden
nun yanında devlete aktif rol almasını gerekli kılan, de bahsetmek gerekir. Hukuk devleti polis devleti-
bireylerin temel hak ve özgürlüklere ulaşmasında ne karşı geliştirilmiş bir kavramdır. Polis devletin-
ya da insanca yaşamasının önündeki engellerin kal- de de hukuk kuralları bulunur ancak bu kurallar
dırılması gerekmektedir. sadece yönetilenleri bağlar. Hukuk devletinde ise,
Burada bahsedilen ve bireylerin insanca yaşa- devlet ülkesinde yaşayan bireylere hukuki güvenlik
masının önündeki engelleri kaldırmak zorunda sağlamakla birlikte, yönetilen ya da yönetici herkes
olan devletin bu yükümlülüğü sosyal devlet ilkesi bu kurallarla bağlıdır.
ile de yakından ilgilidir. Toplumun refah düzeyi Bireylerin hukuk güvenliklerinin sağlanabil-
esas alındığında bireyler arasındaki farklılıkların mesi, iktidarın sınırlandırılması ile mümkündür.
giderilmesi için çalışan devlet, yurttaşlarının sosyal Bireylere güvence sağlamak amacıyla, temel hak
– ekonomik durumlarını iyileştirmek için çaba sarf ve özgürlükler anayasalarda yer alarak iktidarın bu
eder. Temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını ya- haklara dokunması sınırlandırılmış ya da dokunul-
sama organı vasıtasıyla kanun çıkararak düzenleyen ması mümkün olmayan haklar getirilmiştir. Hukuk
ve temel hak ve özgürlükleri tanıyan devletler sos- devleti ilkesi Anayasamızda da kabul edilmiştir.
yal devlet olarak karşımıza çıkar.
Hukuk devleti ilkesinin şartlarını şu şekilde sı-
Bütün bunların yanında bireylerin adalet duy- ralayabiliriz:
gusunu güçlendirmeli, toplumsal adaletin gerçek-
1. Kanunların anayasaya uygun olması
leşmesini sağlamalıdır. Hak ve hukuk anlayışı için-
de insan haklarına saygılı olmalıdır. Eşitlik ilkesine 2. Kanunların yargısal denetime tabi olması
göre sadece temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması 3. İdarenin hukukla bağlı olması
bakımından yaklaşılmamalıdır. Aynı zamanda te- 4. Kanunlar önünde herkesin eşit olması
mel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması konu- 5. Suç ve cezalara ilişkin ilkeler (kanunilik il-
sunda da toplumu oluşturan bireylere eşitlik ilke- kesi gibi)
sine uygun muamele edilmelidir. Dolayısıyla temel
6. Doğal hâkim ilkesi
hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını gerekli kı-
lan bir durumda alınan tedbir, özel koşullar yok ise 7. Mahkeme bağımsızlığı ve tarafsızlığı
bütün herkesi kapsamalı, toplumda yer alan birey- Laiklik ilkesi de Anayasa’nın 13. maddesinde
lere eşit şekilde uygulanmalıdır. Toplumda bireyler temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında
arasında bu eşitliği sağlamak ve herkese yönelik dü- bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Madde laik
zenleme yapma yoluna gidilebilmesi için, başkaca Cumhuriyetin gereklerine aykırı sınırlandırma ya-
sebepleri daha sonra açıklanacak olmakla birlikte pılamayacağından bahsetmektedir.
temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının Laiklik ilkesi Batı’dan gelmiş bir kavramdır.
ancak kanunla yapılabilmesi öngörülmüştür. Çün- Anlamı ise Batı dillerine bakıldığında dine veya
kü kişiye özel kanun çıkarmak mümkün değildir. kiliseye ait olmayan anlamına gelmektedir. Laiklik
Günümüzde özel olarak temel hak ve özgürlük- ilkesine geçiş üç aşamalı şekilde Batı toplumların-
lerin sınırlanmasında 65 yaş üstü kişilerin sokağa da gerçekleşmiştir. Önce devletler resmi olarak bir
çıkmaları yasaklanarak, temel hak ve özgürlükle- din kabul etmiş, sonrasında dini kaldırmış ve en
rinde sınırlandırılmaya gidilmiştir. Ancak burada sonunda da laiklik ilkesine geçiş yapmışlardır.
özel olarak 65 yaş üstü kişilerin sağlığını ve dolaylı Devletin dininin olmaması laiklik ilkesinin bir
yoldan toplum sağlığını etkileyen bir pandemi du- gereğidir. Çünkü laiklik ilkesine aykırı olarak res-
rumu mevcuttur. O sebeple, bu tip özel koşullar mi bir din sahibi olan devletlerde, dinin varlığı din
sonucunda sadece belli bir kesimin temel hak ve özgürlüğüne engel olacaktır. Toplum içinde çeşitli
özgürlüklerinin sınırlandırılması eşitlik ilkesine ay- dine mensup kişiler arasında devlet ne kadar hoş-
kırı düşmeyecektir.
73
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
görü sahibi olursa olsun resmi din sahibi olması, çıkarlar uğruna din ve dini duyguları sömürmeye
din özgürlüğünü zedeleyeceği gibi, devletin resmi hakkı olamaz. Bu şekilde bakılacak olduğunda iki
din sahibi olmadan, toplumdaki dinlerden birine tip özgürlükten bahsetmek mümkündür. İlk olarak
yakın durması da yine laiklik ilkesini zedeleyecek- dini görüşü benimsemek, inanmak olarak karşımı-
tir. Laiklik ilkesine göre herkes dini inançlarında za çıkarken ikinci olarak, ibadet ve dini törenleri
ve dini inancının gereği olan ibadetlerini yapmakta dininin gerektirdiği şekilde yapma özgürlüğü ola-
serbesttir. Anayasamızın 24. maddesi gereğince de rak ifade edilebilir.
herkes vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne Dolayısıyla aynı zamanda birer insan hakkı olan
sahiptir. temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında
Bunun yanında hiç kimsenin devletin, sosyal ve uyulması gereken ilkelerden biri de anayasalarda
ekonomik, siyasi ve hukuki temel düzenini kısmen yer alan laiklik ilkesidir.
de olsa dini kurallara dayandırma, kişisel veya siyasi
Öğrenme Çıktısı
2 Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında kullanılan ilkeleri sıralayabilme
Sınırlandırmanın Gerekliliği
Sınırlandırmanın gerekliliği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili bazı maddelerinde ifade edil-
miştir. Örnek olarak düşünce, vicdan ve din özgürlüğü başlıklı 9. madde “Herkes düşünce, vicdan ve din
özgürlüğüne sahiptir; bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, kamuya açık
veya kapalı ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü
de içerir” verilebilir. Korunan bu temel hak ve özgürlükler milli güvenlik, kamu düzeni, sağlık ve ahlakın
korunması gibi genel sebeplerle sınırlandırılması mümkün haklardır. Bu sınırlandırma sebepleri ile sınır-
landırılabileceği, maddenin ikinci fıkrasında belirtilmiştir. Ancak bu yeterli değildir. Sınırlandırma kanun
ile yapılmalı ve demokratik toplum ilkesine göre gerekli olmalıdır.
Gereklilik ilkesini tanımlarken kullanılacak ölçüt, o tedbirin mutlaka alınması şartı olarak değerlendi-
rilmemelidir. Kısaca şart olan müdahale anlamına gelmemektedir. Burada gereklilik ilkesi ile ifade edilme-
ye çalışılan toplumsal ihtiyacın bu müdahaleyi yapmaya zorlamasıdır. Bunu belirleyecek olan makam ise
idari makamlardır.
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında keyfiliğe yer bırakmamak gerektiğinden, sınırlan-
dırmanın gerekliliğine karar verecek olan makamlar da yine keyfî hareket edemez. Sınırlandırmanın de-
74
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
mokratik bir toplumda gerekli olup olmadığı mü- mesi de yürütme yetkisini kullanırken başvurulan
dahalenin meşru sayılabilecek bir amaca yönelmiş bir işlemdir. Ancak Anayasa’nın 104. maddesi on
olması ve ölçülü olması gerekmektedir. Bu şartların yedinci fıkrasına göre “Anayasanın ikinci kısmının
gerçekleşip gerçekleşmediği ise olası bir bireysel birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel hak-
başvuru da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ta- lar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer
rafından denetlenir. Çünkü bu şartları ortaya içti- alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı ka-
hatları ile koyan mahkeme Avrupa İnsan Hakları rarnamesiyle düzenlenemez. Anayasada münhasıran
Mahkemesidir. kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cum-
hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda
açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı
Kanunla Sınırlandırma kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı karar-
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasın- namesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması
da kullanılacak yolun kanun olduğu anayasa tara- hâlinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük
fından ifade edilmiştir. Burada anlaşılması gereken, Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması du-
hukukun şekli kaynaklarından olan kanunun ger- rumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hüküm-
çekten de sadece şeklen değil, yani usul ve esasla- süz hâle gelir”.
ra ilişkin kanun hâline getirilmiş bir metin değil,
Dolayısıyla görülebileceği gibi Anayasa’nın
içerik olarak da içermesi gereken özelliklere haiz
ikinci kısmının birinci bölümü ve ikinci bölümü
olmasıdır. Aksi durumda kanunla sınırlandırma
yani temel haklar, kişi hakları ve ödevleri, dör-
kuralının gerçekleştiğinden bahsedilemez.
düncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler
Anayasa’nın 13. maddesi temel hak ve özgür- konularında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıka-
lüklerin yalnızca kanunla sınırlanabileceğini hük- rılamamaktadır. Ancak bu olağan dönemler için
me bağlamıştır. Bu sebeple temel hak ve özgürlük- geçerlidir. Olağanüstü dönemlerde temel hak ve
ler konusunda düzenleme yapma ve sınırlandırma özgürlüklerin sınırlandırılması için tek yol kanun
yetkisi bu madde ile birlikte yasama organına veril- değildir. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile de
miştir. Temel hak ve özgürlükler konusunda yasa- temel hak ve özgürlükler sınırlandırılabilir. 119.
ma organına verilen bu yetki, bireylere birtakım gü- madde bu konuyu “Olağanüstü hâllerde Cumhur-
venceler verir. Çünkü kanunlar tartışılarak ve açık başkanı, olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda,
bir şekilde hazırlanır. Bunun doğal sonucu olarak 104 üncü maddenin on yedinci fıkrasının ikinci
toplumun denetimine açık şekilde yapılmış olur. cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın
Ek olarak kanunlar genel niteliklidir. Yani belirli Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun
kişi ya da grupları hedef almaz. O hâlde kanunla hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede ya-
yapılacak bir sınırlama herkes için geçerli olacaktır. yımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur” şeklinde
Kanunla getirilen temel hak ve özgürlüklere ifade etmiştir.
ilişkin sınırlamalar somut olmalı, muğlak ifadelere Demokrasi ile bağlı toplumlarda iktidarın yani
yer vermemelidir. Kişisel görüşlere ya da yorumla- egemen gücün kaynağı yine halkın kendisidir. Ya-
malara göre değişmeyen kesin ifadeler içermelidir. sama organı ise halk tarafından seçilmektedir. O
Aksi hâlde kanun belirsiz kavramlar kullanarak ida- hâlde bireylerin temel hak ve özgürlüklerini sınır-
reyi yetkili kılar ise idari makamlar, bu kavramları landırabilecek yegâne organ da yine halkın seçti-
kendi anlayışlarına göre yorumlayarak keyfi davra- ği yasama organı olmalıdır. Yasama organı ise bu
nabilir. Sonuç olarak kanunun muğlak, belirsiz ifa- temel hak ve özgürlükleri sınırlandırırken kanun
deler içermemesi gerekir. Ancak kanun yapılırken çıkarmaktadır.
bu kurala uyulmamış ya da gözden kaçmış ise idari
makamların kanunu yorumlarken kendi anlayışla-
rını değil, objektif olarak en uygun anlamı bulması Sınırlandırmanın Sebebe Bağlılığı
gerekir. Daha önce bahsettiğimiz gibi insan hakları, ana-
Yürütme yetkisi Anayasa’nın 8. maddesi hükmü yasalarda kendilerine yer bulduğunda temel haklar
gereğince Cumhurbaşkanı’na aittir. Ancak bu yetki olarak adlandırılırlar. Dolayısıyla temel haklar birer
kullanılırken Anayasa ve kanunlara uygun davra- insan hakkı olması dolayısıyla son derece önemli-
nılmak zorundadır. Cumhurbaşkanlığı kararna- dir. O hâlde temel hak ve özgürlüklerin bireyler
75
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
için güvence oluşturduğu ifade edilmelidir. Norm- 2001 sonrası yapılan değişiklikte genel sınır-
lar hiyerarşisine göre en yüksek derecede bulunan lama sebebi olarak sayılanlar kaldırılmıştır. Dola-
ve temel norm olan anayasalarda hükme bağlanmış yısıyla sadece Anayasa’nın ilgili maddelerinde be-
haklar olması sebebiyle ve insan hakkı olmaları ne- lirtilen sebeplerle, temel hak ve özgürlüğün özüne
ticesinde, temel hak ve özgürlüklerin keyfî biçimde dokunmaksızın, kanunla sınırlanabilecektir.
sınırlandırılamamaları gerekir. Her ne kadar yasa- Özgürlüklerin sınırlandırılmasında yetkinin
ma organı tarafından çıkarılan kanunlar ile temel yasama organına bırakılması ve onun tarafından
hak ve özgürlükler sınırlanabilecek olsalar da, bu kullanılması bireylerin temel hak ve özgürlükleri
koruma yetersiz kalabileceğinden, sınırlamaların açısından güvence oluştursa da yeterli koruma sağ-
aynı zamanda da bir sebebe bağlı olarak yapılması lamayacağından nedene bağlılık ilkesinin gereklili-
gerekir. ğinden bahsetmiştik. Bu konuda şüphesiz önemli
1982 Anayasası 13. madde itibarıyla sınırlan- bir belge olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
dırmayı sebebe bağlamıştır. 2001 yılında gerçek- karşımıza çıkmaktadır. Sözleşme’ye göre üç tip
leştirilen anayasa değişikliği öncesi ve sonrası ilgili haktan bahsetmek mümkündür.
hüküm; İlk grupta herhangi bir sebep gösterilmemesi se-
2001 Öncesi madde 13. — Temel hak ve hür- bebiyle sınırlandırılması mümkün olmayan haklar
riyetler. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü- bulunmaktadır. Konu ile ilgili başlıkta incelediğimiz
tünlüğünün, millî egemenliğin, Cumhuriyetin, milli üzere burada işkence yasağı örnek olarak verilebilir.
güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu İkinci grup haklar ise sadece belirtilen sebepler-
yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması le sınırlandırılabilen, bu sebepler dışında herhangi
amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde bir sınırlandırmayı kabul etmeyen haklardır. Ola-
öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ru- ğanüstü durumlarda sınırlandırılabilen bu haklar,
huna uygun olarak kanunla sınırlanabilir. Temel savaş veya devletin ve milletin güvenliği durumla-
hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar rında sınırlandırılabilen ya da ihlal edilebilen temel
demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı ola- hak ve özgürlüklerdir. Örneğin yaşama hakkı. Söz-
maz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz. leşmeye göre bir ayaklanma ya da isyan durumunda
Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel kanuna uygun bastırma eylemi gerçekleştirilirken
hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir. ortaya çıkan ölümler yaşama hakkının ihlali ola-
2001 Sonrası madde 13. — (Değişik: rak kabul edilmemektedir. Başka bir örnek verecek
3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, olursak yine Sözleşme’ye göre bir kimsenin usulü-
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın il- ne uygun olarak yakalanmasını gerçekleştirirken
gili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ya da usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir
ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Ana- kimsenin kaçmasını önleme fiili gerçekleştirilirken
yasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düze- ortaya çıkan ölüm vakıaları yine yaşama hakkının
ninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ihlalini oluşturmayacaktır. Bu gibi durumlar 1982
ilkesine aykırı olamaz. Anayasası’nda da hükme bağlanmıştır. İlgili madde
Görüleceği gibi 2001 öncesi dönemde ilgi- 15 ikinci fıkrasında savaş hukukuna uygun fiiller
li madde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez sonucu meydana gelen ölümleri yaşama hakkının
bütünlüğünün, millî egemenliğin, Cumhuriyetin, dışında tutmuştur. Böylece savaş hukukuna uygun
milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, gerçekleştirilen fiiller neticesinde gerçekleşen ölüm
kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın olayları 1982 Anayasası’na göre de yaşama hakkı-
korunması amaçlarını genel sınırlandırma sebebi nın ihlali sayılmayacaktır.
olarak saymaktaydı. Yine Anayasa’da sayılan özel Üçüncü ve son grupta ise birinci grupta sayı-
sebeplerle de temel hak ve özgürlüklerin sınırlandı- lan haklar arasında sayılmayan haklardan bahsedil-
rılması yoluna gidilebileceğini ifade etmiştir. Ancak mektedir.
özel sebeplerle yapılacak olan sınırlamanın da tıpkı
genel sebeplerde olduğu gibi anayasanın sözüne ve
ruhuna ve demokratik toplum düzeninin gerekleri-
Genel Sınırlandırma Sebepleri
ne aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır. 1982 Anayasası’nda bulunan genel sebeplerin
eleştirilmesi, temel hak ve özgürlüklerin hepsinin
76
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
yasaklanabilmesine olanak tanıdığı için olmuştur. nırlandırılmasında kullanılacak olan genel ölçüt-
Çünkü hem bütün hak ve özgürlüklerin sınırlan- leri tahdidi olarak saymıştır. Böylelikle düzenleme
dırılmasında bir sebep oluşturmakta hem de bir alanı dışında konu bırakmamıştır. Sınırlandırma
temel hak ve özgürlük maddesi kendi içinde özel bakımından kanun koyucu yani yasama organı,
sınırlama sebebi getiriyor ise hem genel hem özel hakkın kullandırılıp kullandırılmayacağı noktasın-
sebebe dayanarak sınırlandırma yapılabilmekteydi. da sınırlama ölçütlerine uygun olarak yetkiyi elinde
1982 Anayasası’nın 13. maddesinde 2001 yılın- bulundurmaktadır.
da yapılan değişiklik öncesinde dokuz adet genel Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması
sınırlama sebebi sayılmıştır. Bu sebepler; konusunda genel ve özel sebepleri ayrı ayrı sayan
1. Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bü- 2001 değişikliği öncesi 1982 Anayasası’nda, bir
tünlüğü özgürlüğün hem genel hem de özel sebeplerle sı-
nırlandırılıp sınırlandırılamayacağı bakımından iki
2. Milli egemenlik
ayrı görüş bulunmaktaydı. Bir görüşe göre genel ve
3. Cumhuriyet özel sebepler birlikte uygulanabilirken diğer görüşe
4. Milli güvenlik göre özel sınırlama nedenlerine ek olarak başka bir
5. Kamu düzeni nedenle temel hak ve özgürlük sınırlanmamalıdır.
6. Genel asayiş Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bü-
7. Kamu yararı tünlüğü ilkesi 1982 Anayasası’nın 26. maddesinde
yapılan değişiklikle 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayı-
8. Genel ahlak
lı Kanun’un 9 uncu maddesiyle getirilmiştir. Buna
9. Genel sağlık göre maddenin son hâli şu şekildedir:
İlgili madde değişiklikten önce şu şekildeydi; “Madde 26 – Herkes, düşünce ve kanaatlerini
“Madde 13- Temel hak ve hürriyetler, Devletin söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu
egemenliğinin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, hürriyet resmî makamların müdahalesi 9 olmaksızın
kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de
genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema
ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin siste-
özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun mine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin
olarak kanunla sınırlanabilir. kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sı- güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin
nırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korun-
aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kulla- ması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılma-
nılamaz. sı, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin
Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri te- açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının,
mel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir”. özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü
meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin
İlgili maddede dokuz adet sebep sayıldıktan gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla
sonra genel sınırlama sebeplerinin temel hak ve sınırlanabilir.”
özgürlüklerin tamamı için geçerli olduğu ifade
edilmiştir. Fakat burada temel hak ve özgürlükle- Bu ilke devletin ülkesinin toprak bütünlüğünü,
rin sınırlandırılmasında kullanılacak olan sebeplere milletin ise bölünmez bir şekilde devletle bağlılığını
dayanılarak keyfî ya da sınırsızca sınırlandırma yo- ifade eder. Cumhuriyetin korunması ilkesi ise Cum-
luna gidilmesi de engellenmeye çalışılmıştır. Buna huriyetin hem devlet hem hükûmet şeklini ifade et-
göre sınırlama yalnızca kanunla yapılabilecektir. miş, hanedanlık sistemine geri dönüşe engel olmak
Ek olarak anayasanın sözü ve özüne aykırılık teşkil amacıyla Cumhuriyetin değişmez olduğu vurgulan-
etmeyecek ve demokratik toplum düzeninin gerek- mıştır. Önceki metinde Cumhuriyetin korunması
lerine aykırı olmayacaktır. olarak geçerken, değişiklik sonrasında Cumhuriye-
tin gerekleri şeklinde kavram ifade edilmiştir.
Görülebileceği gibi 1982 Anayasası 2001 de-
ğişikliğinden önce temel hak ve özgürlüklerin sı-
77
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
2001 yılına gelindiğinde Anayasa’da yapılan de- Kişilerin can ve mallarının güvende olması an-
ğişiklikle birlikte, genel sınırlama nedenleri kaldı- cak onların tehlikeden uzak bir yaşam sürmeleri
rılmıştır. Yapılan değişiklik neticesinde temel hak hâlinde mümkündür. Dolayısıyla kamu güvenliği
ve özgürlükler ancak Anayasa’nın ilgili maddelerin- dendiğinde toplumsal güvenlik ile birlikte bireyle-
de ve o temel hak ve özgürlüğün sınırlandırılması rin can ve mal güvenliğinin de anlaşılması gerekir.
için sayılan sebep ve madde 13’te sayılan sebeplere Gerek kamunun gerekse bireylerin can ve mal
dayanılarak sınırlandırılabilecektir. güvenliklerinin korunabilmesi amacıyla devlet,
temel hak ve özgürlükleri sınırlandırabilir. Örne-
Milli Güvenlik ğin güvenliğin tehdit altında olduğu bir zaman ve
yerde devlet, bireylerin toplu hâlde dolaşmasını,
Milli güvenlik kavramı uluslararası belgelerde
gösteri yapmasını sınırlandırabilir. Ancak önem-
olduğu kadar iç hukuk belgelerinde de temel hak
li olan nokta, bu tedbirin geçici ve istisnai nitelik
ve özgürlüklerin sınırlandırılması için kullanılan
taşımasıdır. Tıpkı diğer sebeplerde olduğu gibi,
bir neden olarak sayılmıştır. Geleneksel bakış açı-
kamu güvenliği sebebine dayanarak temel hak ve
sıyla güvenlik dendiğinde, devlete yönelmiş olan
özgürlüklerin sınırlandırılması, süresiz ve keyfî şe-
tehditlerin bertaraf edilmesi amacıyla kuvvet kulla-
kilde yapılamaz.
nımı da dahil olmak üzere devletin her türlü önle-
mi alabileceği kabul edilmiştir.
Milli güvenlik sebebiyle temel hak ve özgür- Kamu Düzeni
lüklerin sınırlandırılabilmesi için sınırlandırmanın Kamu düzeni kavramı son derece geniş bir kav-
amacı devlet tüzel kişiliğini savunmak olmalıdır. ramdır. Kavramın bu denli geniş olmasından dolayı
Bu nedenle sınırlandırmayla giderilmek istenen içine birçok konu ve kavram da sokulabilir. Öyle ki
tehlikenin bütünüyle ülkenin tamamını ve vatan- özel hukuktaki anlamı başka, kamu hukuku anla-
daşlarını ilgilendirmesi gereklidir. mında kamu düzeni başkadır. Ancak her toplumda
Milli güvenlik kavramını iç güvenlik ve dış gü- bir düzene ihtiyaç vardır. Dolayısıyla kamu düzeni
venlik olarak ayırabiliriz. Dış güvenlik dendiğin- kavramını hukuksal açıdan toplumun temeli ola-
de devletin uluslararası ilişkilerde karşılaşabileceği rak değerlendirebiliriz. Bireylerin güvenliği, sağlığı,
tehlikeler karşımıza çıkar. Bu nedenle gerek dip- toplu hâlde yaşamanın gerekleri kamu düzeni kav-
lomatik, gerek askeri ilişkilerini kapsamaktadır. İç ramı ile sıkı bir ilişki içindedir.
güvenlik ise, ülkenin sınırları içerisinde karşılaşılan Anayasa’nın 13. maddesindeki değişiklikten
isyan, ayaklanma gibi tehlikeleri ifade eder. önceki hâlinde yer alan, kamu güvenliği, kamu sağ-
Milli güvenlik kavramının yanı sıra, devletlerin lığı gibi kavramların da kamu düzeni içinde değer-
varlıklarına, güvenliklerine yönelik tehditlere karşı lendirilmesi mümkündür. Dolayısıyla toplumun
tedbir almak amacıyla güvenlik sistemleri kuru- bulunduğu her yerde bir düzene ihtiyaç vardır. Bu
lur. Türkiye Cumhuriyeti ise Cumhurbaşkanlığı düzenin bozulması tehlikesi ile karşı karşıya kalın-
Hükûmet Sistemine geçtikten sonra Milli Güven- dığında, bunun temel hak ve özgürlüklerin sınır-
lik Kurulu Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yar- landırılması için bir sebep oluşturduğu söylenebilir.
dımcıları, Adalet Bakanı, Milli Savunma Bakanı,
İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Baş-
kanı ve Kuvvet Komutanlarından oluşmaktadır. Kamu Ahlakı
Kamu ahlakı ya da genel ahlak olarak ifade edi-
len kavram toplumun büyük çoğunluğu tarafından
Kamu Güvenliği
benimsenmiş, kabul edilmiş ahlak kurallarıdır. Bu
Kamu düzeninin sağlanması bakımından kamu tanıma göre zaman, nicelik ve kabul etme olarak
güvenliği çok önemli bir yer tutar. Çünkü temel üç unsuru üzerinde taşımaktadır. Kamu ahlakının
hak ve özgürlüklerin kullanılabilmesi ve var ola- korunması aynı zamanda toplum düzeninin de bo-
bilmesi için, güvenlik vazgeçilmez bir şarttır. Eğer zulmasını engellemektedir.
toplumu oluşturan bireyler kendi yaşam alanların-
Kamu ahlakı ile kavuşulmak istenen amaç tek
da ya da ortak yaşam alanlarında kendilerini gü-
tek bireylerin ahlak anlayışlarının ya da düşünce-
vende hissetmezler ise kamu düzeninden bahset-
lerinin denetlenmesi ve kontrol altına alınması
mek mümkün değildir.
78
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
79
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
arasında hakkaniyete uygun bir şekilde paylaştı- rilebilecek ilke anayasanın sözüyle ve özüyle uygu-
rılmasıdır. Böylelikle toplumun ekonomik açıdan lanmasıdır. Dolayısıyla anayasanın sözüne ve özüne
bakıldığında sınıfları arasında, gelirin paylaştırıl- uygunluk ilkesi, diğer bütün sınırlama nedenlerini
masından kaynaklanan büyük farklar meydana gel- de kapsamaktadır.
mez. Ekonomik açıdan meydana gelen bu uçurum Anayasa sözüyle kural koyabileceği gibi özü ile
toplumda düzeni de tehdit eder. de kural koyabilme kabiliyetine sahiptir. Temel hak
Genel refahın sağlanmasında devlet, bireyleri ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında, bu ilkenin
ilgilendiren temel konularda aktif rol üstlenme- sonucuna göre, tedbirin sözüne aykırı olamayacağı
lidir. Bu konular eğitim, ekonomik ve sosyal ha- gibi özüne de aykırı olmaması gerekir. Örnek ola-
yat, sağlık, güvenlik gibi konulardır. Bu konularda rak mülkiyet hakkının sınırlandırılması olarak ka-
vatandaşların kendi başına bırakılmaması, devlet bul edilen kamulaştırma verilebilir. Kamulaştırılan
tarafından bu tip hizmetlerin herkese eşit şekilde bir mal amacına uygun olarak kullanılmaz ya da
götürülmesi gerekir. kullanılamaz ise, makul bir süre içinde malın önce-
ki malikine iade edilmesi gerekir. Eğer bu kural ih-
lal edilirse, anayasanın özüne aykırı hareket edilmiş
Anayasanın Sözüne ve Ruhuna olacaktır. Çünkü anayasada amacına uygun olarak
Uygunluk İlkesi kullanılmayan ve kamulaştırılan bir malın, makul
Temel hak ve özgürlükler konusunda getirilecek bir sürede tekrar eski malikine iade edilmesi gerekir
olan sınırlamalar ilgili madde gereğince anayasanın şeklinde bir söz bulunmamaktadır. Ancak bu şekil-
sözüne ve ruhuna aykırı olamaz. Kısaca anayasanın de yapılan bir fiil, yani eski malike iade edilmemesi
sözü ve ruhuna değinecek olduğumuzda, anayasa- anayasanın özüne aykırı olacaktır.
nın sözü dendiğinde anayasa metni anlaşılmaktadır. Yine bunun yanında yasama organı yani kanun
O hâlde anayasa metninde açıklanan, düzenlenen koyucu anayasayla bağlı olduğu gibi hukukun ge-
kurallardır. Örneğin, Anayasa’nın 18. maddesinde nel ilkeleri ile de bağlıdır. Hukukun genel ilkele-
belirtilen “hiç kimse zorla çalıştırılamaz” hükmüne ri anayasaların dayandığı görüşlerdir. Anayasalara
aykırı olarak ve ikinci fıkrasında belirtilen istisna- yön verirler. Bunun yanında hukukun genel ilke-
lara uygun olmayan ve zorla çalıştırmayı içeren bir leri medeni milletlerce benimsenmiş hukuk ilkeleri
kanun hükmü, açıkça anayasanın sözüne yani met- olarak da tanımlanabilmektedir. Dolayısıyla huku-
nine aykırı olmuş olacaktır. kun genel ilkeleri her ne kadar anayasanın sözün-
Anayasanın ruhu kavramı noktasında çeşitli de belirtilmemiş olsa bile, özünde yer almaktadır.
tartışmalar bulunmaktadır. Bu tartışmalara fazla Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması nok-
girmeden, anayasanın tamamından çıkarılan sonuç tasında yasama organı hukukun genel ilkeleri ile de
diyebiliriz. O hâlde temel hak ve özgürlüklerin sı- bağlı kalmak durumundadır.
nırlandırılması noktasında çıkarılacak bir yasal dü- Aynı zamanda uluslararası antlaşmalar, temel
zenlemenin anayasanın sözüne olduğu gibi ruhuna hak ve özgürlükler noktasında önemli bir yere sa-
da aykırı olmaması beklenir. hiptir. Bu konu daha önce ve sonra yeri geldikçe
Bunların yanında anayasada kendine yer bul- ifade edilmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
muş bir kural, diğer kurallarla birlikte yorumlan- bu konuda önem arz eder. Uluslararası antlaşmala-
malıdır. Yani anayasa bir bütündür. Bu anlayış rın iç hukuktaki yeri bakımından çeşitli tartışma-
anayasanın bütünlüğü ilkesinin bir sonucudur. Bu lar yapılmış ve yapılmakta olmakla birlikte 1982
bütünlüğe anayasanın başlangıç kısmı da dahildir. Anayasası’nın 90/5 hükmü gereğince uluslararası
Anayasa’nın 176. maddesi “Anayasanın dayandı- antlaşmalar kanun hükmündedir.
ğı temel görüş ve ilkeleri belirten başlangıç kısmı, İlgili hüküm şu şekildedir: “Usulüne göre yü-
Anayasa metnine dahildir.” hükmünü getirerek rürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun
başlangıç kısmının da anayasaya dahil olduğunu hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırı-
belirtmiştir. O hâlde anayasanın sözüne ve ruhu- lık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
na uygunluk ilkesi gözetilirken başlangıç kısmı da Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgür-
dikkate alınacaktır. lüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunla-
Anayasanın sınırlama nedenleri arasında en ge- rın aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle
niş kapsamlı alana sahip olan, bu şekilde nitelendi-
80
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
81
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
Özel sınırlama sebepleri yalnızca kendisini içeren madde için geçerlidir. Genel sınırlama sebepleri ise
sınırlandırılabilen diğer hak ve özgürlükler için de hüküm ifade eder. Sınırlandırma sebepleri ancak öngö-
rüldüğü amaç için kullanılabilir. Başka bir amaç için kullanılamazlar. Yani bir özgürlüğe getirilen sınırlama
sebebi, o amaçtan başka bir amaç için sebep teşkil edemez. Bu sınırlama sebebinin öngörüldüğü amacı
dışında kullanılamaması ilkesidir. Bu ilke temel hak ve özgürlükler açısından çok güçlü bir güvencedir.
Öğrenme Çıktısı
3 Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında nedene bağlılığı açıklayabilme, genel ve
özel sebepleri ayırt edebilme
82
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
vunma aracının saldırı ile orantılı olması koşulu da ise ölçülülük ilkesine uygun davranmasını gerekti-
yine ölçülülük ilkesine atıf yapan bir düşüncedir. rir. Bir idari işlemin ya da eylemin hukuka uygun
Savunmanın saldırıya karşı koyabilecek derece- olup olmadığı denetlenecek olduğunda ölçülülük
de ölçülü olması savunmayı hukuka uygun hâle ilkesi denetlemede başvurulması gereken önemli il-
getirecektir. Bununla ilgili başka bir örnek de zo- kelerden biridir. Özellikle temel hak ve özgürlükle-
runluluk hâlidir. Burada da tehlikenin ağırlığı ile rin sınırlandırılması bakımından hâkim, temel hak
korunmak için kullanılan araç arasında ölçü var ise ve özgürlüğün sınırlandırıldığı aracın, ölçülü olup
o kişiye ceza verilmez. Örneğin köpek saldırısı neti- olmadığını değerlendirmek zorundadır.
cesinde bahçe duvarından içeri atlayan kişiye konut Kamu hukuku dalları yanında ölçülülük ilkesi
dokunulmazlığını ihlal suçundan ceza verilemez. özel hukuk alanlarında da kullanılmaktadır. Borç-
Türk Ceza Kanunu’nda ilgili madde ve fıkraları şu lar hukuku, medeni hukuk, ticaret hukuku gibi
şekildedir: alanlarda da ölçülülük ilkesine başvurulmaktadır.
Meşru savunma ve zorunluluk hâli Anayasalarımıza kronolojik olarak baktığımızda
Madde 25- (1) “Gerek kendisine ve gerek başka- 1924 Anayasası’nda ölçülülük ilkesine yer verilme-
sına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşme- miştir. Temel Hak ve Özgürlüklerle ilgili olan Türk-
si veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o lerin Kamu Hakları başlıklı 68. madde şu şekildedir:
anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde Madde 68- “Her Türk hür doğar, hür yaşar. Hürri-
defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı fai- yet, başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmek-
le ceza verilmez. (2) Gerek kendisine gerek başkasına tir. Tabii haklardan olan hürriyetin herkes için sınırı,
ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başkalarının hürriyeti sınırıdır. Bu sınırı ancak ka-
başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve nun çizer.”
muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını Görüldüğü gibi özgürlüğün başkasına zarar
kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile vermeyen her şeyi yapabilme ile ilgili bir kavram
konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak olduğu ifade edilmiştir. Her kişinin özgürlüğü-
koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” nün başkasının özgürlüğünün başladığı yerde
Görüldüğü gibi maddede hem meşru müdafaa bittiğini belirtmiştir. Sınırlamaların kanunla ya-
hem de zorunluluk hâli için orantılılık ilkesi şart pılacağını hükme bağlamıştır. Ancak ölçülülük
koşulmuştur. Orantılılık ilkesi de ölçülülük ilkesi- ilkesinden bahsedilmemiştir. Ancak Anayasa Yar-
nin bir unsuru olduğundan aslında ölçülülük ilke- gısı bulunmadığından denetleyecek bir mahkeme
sinden de bahsedilmiş olmaktadır. de bulunmamaktadır.
Ölçülülük ilkesi uluslararası hukukta da kulla- 1961 Anayasası’nda ise temel hak ve özgürlük-
nılmaktadır. Devletlerin birbirlerine karşı başvura- lerle ilgili 11. madde şu şekildedir:
bilecekleri önlemlerin orantılı olması gerekmekte- Madde 11- “Temel hak ve hürriyetler, Devletin
dir. Örneğin bir karşı önlem olarak zararla karşılık ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, Cumhuriyetin,
yoluna başvuracak devletin fiili, hukuka aykırı olan millî güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının,
ilk fiil ile orantılı olması gerekir. Uluslararası Ada- genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile
let Divanı kararlarında uluslararası hukukta devlet- veya Anayasanın diğer maddelerinde gösterilen özel
lerin tek başlarına kuvvet kullanabilecekleri tek yol sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun ola-
olan meşru müdafaada da ölçülülük ilkesine uygun rak, ancak kanunla sınırlanabilir. Kanun temel hak
davranmaları gerektiğinden bahsetmiştir. ve hürriyetlerin özüne dokunamaz. Bu Anayasada
İdare hukukunda ölçülülük ilkesi daha geniş yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbirisi, insan hak ve
şekilde uygulanmaktadır. Her şeyden önce idare- hürriyetlerini veya Türk Devletinin ülkesi ve milletiy-
nin sahip olduğu yetkilerin kullanımı bakımından le bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve
somut olayın koşullarına göre ölçülü davranması mezhep ayrımına dayanarak, nitelikleri Anayasada
gerekir, amaç ve araç arasındaki dengeyi sağlamak belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak kasdı ile
zorundadır. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandı- kullanılamaz. Bu hükümlere aykırı eylem ve davra-
rılmasında ise bireylerin idareye karşı korunması nışların cezası kanunda gösterilir.”
gerektiği bir gerçektir. Bu da idarenin keyfi sınır- 1961 Anayasası öze dokunmama ilkesini ge-
lamalara gidememesini, yapmış olduğu işlemlerde tirmiştir ancak ölçülülük ilkesine yer vermemiştir.
83
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
Ancak 1961 Anayasası’nda Anayasa Yargısına yer Ölçülülük ilkesi tabidir ki temel hak ve özgür-
verilmiştir. Dolayısıyla bir denetim mekanizması lükler alanında ciddi bir uygulama alanı bulur. İlke
bulunmaktadır. Böylece Anayasa Mahkemesi dene- keyfiyeti ve aşırıya kaçılmasını engeller. Devletin
tim yaparken ölçülülük ilkesine değinerek bu açığı birbirinden bağımsız üç erki olan yasama, yürüt-
kapatmıştır. me ve yargının istisnasız uyması gereken bir ilkedir.
1982 Anayasası’nda 13. madde kapsamında Anayasa’da yer bulduğundan da anayasal bir ilke-
ölçülülük ilkesi açıkça ifade edilmiştir. Buna göre dir. Yürütme ve yasamanın temel hak ve özgürlük-
“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın lere karşı nasıl tutum sergilemesi gerektiği, yargının
yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen ise yargılama faaliyetlerinde takınacağı tavırda gö-
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabi- zetmesi gereken dengeyi ifade eder.
lir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin
Ölçülülük İlkesinin Unsurları
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
Ölçülülük ilkesi anayasa yargısının kurulması
1982 Anayasası’nın 13. maddesinin değişiklik-
ve genişlemesinden sonra anayasa hukukunda da
ten önceki hâlinde (2001 değişikliği öncesi kaste-
kendine yer bulmuştur. Elverişlilik, gereklilik ve
dilmektedir) genel ve özel sınırlama sebepleri sayı-
larak ölçülülük ilkesine açıkça yer vermemiştir. Son orantılılık ilkeleri birleşerek ölçülülük ilkesini mey-
fıkrasında öngörüldükleri amaç dışında kullanıla- dana getirmektedir. Yasal önlemin sınırlamanın
maz şeklinde bulunan ifadenin hak ve özgürlük- amacını gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir.
lerin sınırlanmasında kullanılacak olan gerek özel Aynı zamanda sınırlamada başvurulan aracın, sı-
gerek genel sebeplerin belli amaçları hedeflediği nırlama amacına ulaşmak için gerekli olması şart-
açıktır. O hâlde öngörülen amaçlar dışında başka- tır. Son olarak amaç ile araç arasında ölçüsüz bir
ca bir amacı gerçekleştirmek için temel hak ve öz- oran olmamalıdır. Böylelikle alınan tedbir bireyin
gürlükler sınırlanamayacaktır. Genel sebepler ara- hak ve özgürlüklerine karşı orantısız bir müdahale
sından örnek verecek olursak kamu güvenliğinin gerçekleştirilmesinin önüne geçilmektedir.
korunması için getirilen bir sınırlama daha sonra Elverişlilik ilkesine göre alınacak önlemin, kul-
kamu sağlığının korunması için de kullanılamaz. lanılacak aracın, amacın gerçekleştirilmesi bakı-
Ya da tam tersi durumda kamu sağlığı için getirilen mından elverişli olması gerekir. Yani alınan tedbir
bir sınırlama sonrasında milli güvenliğin korunma- gerçekleştirilmek istenen amaç için uygun mudur
sı için kullanılamaz. Temel hak ve özgürlüğü sınır- sorusunun cevabını oluşturmaktadır. Böylece eğer
landırmak için kullanılan tedbir o amacın dışında alınan tedbir ile amaç gerçekleştirilebiliyor ise el-
tekrar başka bir amaç için kullanılamaz. Dolayısıy- verişli, amacı gerçekleştirmekten uzak, faydasız ise
la burada amaç ve temel hak ve özgürlüğün sınır- elverişsiz bir araçtan bahsedilir. Ölçülülük ilkesinin
lanmasında kullanılan araç arasında bir bağlantı bir alt unsuru olan elverişlilik prensibi ile birlikte
bulunmak zorundadır. Görülebileceği gibi dolaylı gücü elinde bulunduran idarenin, bireylerin alan-
da olsa ölçülülük ilkesine atıf yapılmıştır. larına gereksiz yere müdahale etmesinin önüne ge-
2001 yılında yapılan değişiklik sonrasında ge- çilmiş olunur.
nel sebeplerin kaldırıldığını daha önce ifade etmiş- Elverişlilik ilkesine göre eğer bir yargısal dene-
tik. Dolayısıyla değişiklik sonrasında artık genel tim gerçekleştirilecek ise, temel hak ve özgürlüğün
sebepler Anayasa’da bulunmamaktadır. sınırlandırılmasını öngören tedbirin amaca ulaş-
Ayrıca 15. maddede temel hak ve özgürlüklerin makta uygunluğu denetlenecektir. Ancak burada
savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde tamamen elverişlilik ilkesine göre, amaca ulaşmak için kulla-
ya da kısmen durdurulabileceğini belirtirken bile nılan aracın, söz konusu bu amacı gerçekleştirmede
ölçülü davranılması gerektiğini ifade etmiştir. 15. tam ehliyete sahip olması gerekmez. Kısmen de olsa
madde kapsamında uyulması gereken tek ilke ölçü- amacın gerçekleştirilmesini sağlıyor ise elverişlilik
lülük ilkesi değildir. Uluslararası hukuktan doğan ilkesi gerçekleşmiş demektir. Burada anlatılmak is-
yükümlülükler de ihlal edilmemelidir. Madde gere- tenen, aracın en mükemmel olandan seçilmesinin
ğince sayılan hâllerde temel hak ve özgürlüklerin ta- zaruri olmamasıdır. Amacın gerçekleştirilmesinde
mamen durdurulması bile söz konusu olsa, mutlaka katkısı olması, az ya da çok yeterli olacaktır. O
ölçü dikkate alınmalı, orantı korunmalıdır. hâlde hedeflenen amacın gerçekleştirilmesinde az
84
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
ya da kısmen de olsa katkı vermeyen temel hak ve lükleri sınırlandırılacak olan bireyler, kullanılacak
özgürlüklerin sınırlandırılması tedbiri, elverişlilik araca tahammül edebiliyor olmalıdır. Böylece top-
ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Yine elverişlilik il- lum katlanılması güç tedbirlerle karşı karşıya bıra-
kesine göre, sınırlandırma yapacak kanunun, o dö- kılmamış olacaktır.
nemin koşullarına, ortamına göre elverişli olması Orantılılık ilkesi, devletin temel hak ve özgür-
gerekir. Bu, yargısal denetimine gidilen bir tedbir- lüklerin sınırlandırmak amacıyla aldığı tedbirin bi-
de, mahkemenin bakacağı koşulun, o tedbiri içeren reye verilen zarar ile toplumun menfaati arasındaki
kanunun hazırlandığı dönemin şartlarına göre de- dengeyi ifade etmektedir. Dikkat edilirse gereklilik
ğerlendirileceği anlamına gelmektedir. ilkesinde alınacak olan tedbirler arasında karşılaş-
Gereklilik ilkesine göre aynı amaca daha yu- tırma yapılarak en yumuşak olanın alınmasını ifa-
muşak bir tedbir ile ulaşılabiliyor ise o tedbir kul- de etmiştik. Orantılılık ilkesinde ise amaç ile araç
lanılmalıdır. Yani aynı amaca birden fazla tedbir arasındaki dengeden bahsederek bir karşılaştırma
ile ulaşılabilecek ise içlerinden en hafif olanı tercih yapmak durumundayız. Buna göre amaç ve araç
edilmelidir. Bu düşüncenin altında şu temel hak arasında bir karşılaştırma yapılmaktadır. Dolayı-
ve özgürlüklerin sınırlanması bakımından ‘kural sıyla amaca ulaşmak için alınan tedbirin makul se-
özgürlük, istisna ise sınırlamadır’ anlayışı yatmak- viyede olması beklenmektedir. Bu sebeple eğer te-
tadır. Kısaca temel hak ve özgürlüklerin sınırlan- mel hak ve özgürlüklerin sınırlanması bakımından
masında kullanılacak olan araçlardan hangisi en alınan tedbir ile ulaşılmak istenen amaca göre açık
az sınırlamaya yol açıyor ise o aracın kullanılması bir orantısızlık var ise, tedbir orantılılık ilkesine ve
gerekmektedir. doğal olarak da anayasaya aykırı olacaktır.
Yürütülen mantık ‘eğer o temel hak ve özgür- Orantılılık ilkesine göre yargısal denetimde ba-
lüğü sınırlandıracak daha yumuşak, daha hafif bir kılacak olan sorunu şu şekilde ifade edebiliriz. Eğer
tedbir yok ise, o sınırlandırma gereklidir’. Gerek- kamu yararı gözetilerek alınan bir tedbir elverişli ve
lilik ilkesinin uygulanmasına göre en yumuşak gerekli ise, bireylere katlanılması güç bir müdahale
tedbirden başlanır. Bu tedbir yeterli değil ise aşa- gerektiriyor mu? Eğer katlanılması imkânsız veya
ma aşama daha ağır tedbirler uygulanır. O hâlde ağır bir tedbir öngörülüyor ise, müdahaleden vaz-
bu düşüncenin sonucuna göre eğer yasama organı geçilmeli midir? Soruları sorularak denetim yapılır.
bir temel hak ve özgürlüğün sınırlandırılmasında Bunun sonucunda eğer orantılı yani makul olma-
doğrudan en ağır tedbiri kullanarak başlıyor ise ge- nın sınırları aşılıyor ise müdahale anayasaya aykırı-
reklilik ilkesi ihlal edilmiş olur. Dolayısıyla da ölçü- lık teşkil edecektir.
lülük ilkesi ihlal edilmiş olur. Aynı amaca ulaşmak Tıpkı elverişlilik ve gereklilik ilkelerinde olduğu
için birden fazla makul ve elverişli araç var ise bun- gibi orantılılık ilkesinde de araç ve amacın karşılaş-
lardan hangisinin seçileceği yasama organının tak- tırılması somut olay çerçevesinde yapılmalıdır. Ya-
dirindedir. Ancak pek tabii denetim yolu açıktır. pılan bu karşılaştırma neticesinde bireyin uğradığı
Anayasa Mahkemesi önüne gelen başvuruda ger- zarar, toplumun kazancı arasında birey aleyhine
çekten de içlerinden en yumuşak olan tedbirin se- makul olmayan ağırlıkta ve katlanılması zor ya da
çilip seçilmediğini karara bağlayacaktır. Elverişlilik imkânsız yükümlülükler çıkıyor ise yine orantılılık
denetiminden farklı olarak burada amaca erişmek ilkesi ihlal edilmiş sayılacaktır.
için elverişli olduğu tespit edilen araçlar arasında
Kısaca toparlanacak olduğunda, temel hak ve
karşılaştırma yapılarak gerçekten de en yumuşak
özgürlüklerin sınırlanmasında anayasanın ilgili
olanın tercih edilip edilmediği araştırılacaktır.
hükmü gereğince ölçülülük ilkesine ve dolayısıyla
Gereklilik ilkesinin uygulanabilmesi için aynı gereklilik, orantılılık ve elverişlilik ilkelerine uygun
amaca birden fazla yol ile ulaşılabiliyor olması gere- hareket edilmelidir. Bu ilkelere aykırı alınacak olan
kir. Çünkü doğal olarak birden fazla seçenek yoksa sınırlama tedbiri, Anayasa’nın 13. maddesine aykı-
en yumuşak olan diye bir seçenek de olmayacaktır. rılık teşkil edecektir.
Orantılılık ilkesine göre ise alınan tedbir ile
ulaşılmak istenen arasında bir ölçü yani dengeli bir
oran bulunmalıdır. Orantılılık ilkesi ile hedeflenen
kabul edilebilir bir dengedir. Temel hak ve özgür-
85
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
Öğrenme Çıktısı
4 Ölçülülük ilkesini tanımlayabilme, unsurlarını anlatabilme
Gereklilik ilkesi ne anlama Elverişlilik ile gereklilik ilke- Orantılılık ilkesi ne demek-
gelmektedir? Araştırın. leri arasındaki bağı açıklayın. tir? Anlatın.
86
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
tidar olabilmek için yarışma yapabilmeleri anlamı- konusu olabilir.” şeklinde getirilen düzenleme ile
na gelir. Hiç şüphe yok ki bu da Anayasamızda da demokratik toplum ilkesine vurgu yapmıştır.
bahsedilen düşünce ve ifade özgürlüğünün serbest- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ifade edi-
çe kullanılabilmesi ile mümkündür. len 8, 9, 10, 11 maddeleri kamu yararı, kamu dü-
Temel hak ve özgürlüklerin var olması ve korun- zeni ve genel ahlakın korunması gibi amaçlarla hak
ması anayasal devlet ile ilgili bir kavram olarak kar- ve özgürlüklerin sınırlanmasının demokratik top-
şımıza çıkar. Temel hak ve özgürlükler yok ise veya lum düzeninde gerekli olmasını aramıştır. Türkiye
var ama korunması zayıf ya da hiç yok ise anaya- söz konusu bu Sözleşme’ye taraf olmasından dolayı
sal devletin ne ölçüde var olduğu tartışmaya açılır. sözleşmenin tanıdığı hakları garanti altına almak
Demokratik toplum gerekleri ilkesine uygunluk ise zorundadır.
önemli uluslararası metinlerde ve iç hukukumuzda Yukarıda açıklanan sebeple 1982 Anayasası’nda
kabul edilmiş olan, temel hak ve özgürlüklerin ko- da demokratik toplum kriteri kendine yer bulmuş,
runması ve sınırlandırılmasında önemli bir ilkedir. Anayasa’nın 13. maddesinde temel hak ve özgür-
Demokrasi ile cumhuriyet kavramları ara- lüklerin sınırlandırılmasında bir ilke olarak ifade
sındaki bağa da değinmek gerekir. Bu kavramlar edilmiştir.
birbiri ile yakın ilişki içerisindedir. Demokrasiye Demokrasi halkın egemenliğine dayanan yö-
göre halk devlet yönetiminde söz sahibi olabilme netim biçimi anlamına gelmektedir. Temel hak ve
hakkına sahiptir. Devlet yönetiminde yer alacak özgürlüklerin sınırlanmasında demokratik toplum
kişilerin halk tarafından seçilmesi, her bir görüşe düzenine aykırı hareket edilmemelidir. Anayasa
oy kullanma imkânı sağlanması anlamına gelmek- Mahkemesine göre, sınırlamalar demokratik yön-
tedir. Cumhuriyet bir yönetim şeklini anlatırken temlere aykırı olmamalı, hak ve özgürlüklerin özü-
demokrasi yönetimin oluşum ve işleyişine ilişkin ne dokunulmamalıdır. Demokratik toplumlarda,
kuralları anlatmaktadır. daha önce ifade ettiğimiz gibi hak ve özgürlükler
Anayasamızda yer alan ulusal egemenlik kavra- kural, sınırlamalar ise istisnadır. O hâlde temel hak
mı “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” şeklinde ve özgürlükler istisna niteliğinde ve geçici ise de-
ifade edilmiştir. Dolayısıyla bu kavram da demok- mokratik toplum düzeni ilkesine uygun olur.
rasi ile yakından ilgilidir. Anayasa’da ilgili maddeye Demokratik toplum gerekleri dendiğinde Avru-
göre egemenliğin kullanılması hiçbir surette bir kişi pa İnsan Hakları Mahkemesi çeşitli kararlarına ba-
ya da zümreye terk edilemez. Böylece halkın yöne- kılarak bazı unsurlar çıkarılabilir. Bunlar özgürlük,
time katılması ilkesi güçlendirilmeye çalışılmıştır. hoşgörü, hukukun üstünlüğü, şeffaflık ya da say-
Demokratik toplum gereklerine uygunluk ilke- damlık gibi unsurlardır. Ancak belirtmek gerekir ki
si, 1961 Anayasasında bulunan öze dokunma ya- demokratik bir toplum düzeninin gerektirdikleri-
sağı yerine getirilmiş olan bir ilkedir. Demokratik nin neler olduğu konusu, ölçütler belirlenmesi zor
toplum düzeni ilkesi Avrupa İnsan Hakları Sözleş- kriterlerdir. Burada hangi demokratik toplumdan
mesinde ilgili hükümlerde belirtilmiştir. Demokra- bahsedildiği, o toplum düzeninin gerektirdiği öl-
tik toplum ilkesine göre temel hak ve özgürlüklerin çütler kişiden kişiye değişebilecek subjektif nitelik
sınırlandırılmasında uygulanacak tedbirler demok- arz etmektedir.
ratik rejime uygun olarak yapılmalıdır. Burada
demokratik rejimin ne olduğu sorusunun cevabı,
genellikle kabul görmüş demokratik anlayışı ola-
Hakkın Özüne Dokunmama
rak ifade edilebilir. Öze dokunmama ilkesine göre 1961 Anayasası’nda benimsenen öze dokunma
daha somut bir ilkedir. yasağına göre her hakkın bir özü bulunmaktadır.
Örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1982 Anayasası ise bu ilkeyi demokratik toplum
8/2’de “Bu hakkın kullanılmasına bir kamu maka- düzeni ilkesi ile değiştirmiş ancak 2001 değişikliği
mının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngö- ile tekrar Anayasamızda 13. madde ile yer almıştır.
rülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, Ancak çeşitli Anayasa Mahkemesi kararlarında öze
kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin dokunmama ilkesine değinildiğini görmekteyiz.
korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya Bu anlayışa göre temel hakkın güvenceye aldığı ve
ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin ko- dokunulamayacak bir değer barındırır. O değere
runması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz dokunulduğunda hak da anlamını yitirir.
87
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
1961 Anayasası’nda temel hak ve özgürlüklerin 1982 Anayasası’nda bu ilkeye yer verilmemiş
kanunla sınırlanacağını belirtirken saymış olduğu olduğu dönemde de öze dokunma yasağı tama-
genel sebepler olan kamu yararı, genel ahlak, milli men ortadan kalkmış değildir. Çünkü hakkın özü
güvenlik gibi sebeplerle bile olsa hakkın özüne doku- dendiğinde, mutlaka dokunulmaması gereken bir
nulamayacağını belirtilmiştir. 61 Anayasası’nda daha çekirdeği bulunur. Dolayısıyla öze dokunmama
sonra değişiklik yapılmış ve değişiklikte ayrı bir fıkra güvencesi temel hakkın niteliğinde, kendiliğinden
olarak öz güvencesi getirilmiştir. Kanun temel hak ve vardır. Dolayısıyla anayasada yer alan hak, dar da
özgürlüklerin özüne dokunamaz denmekteydi. olsa mutlaka bir dokunulmaz alan sağlamaktadır.
Özgürlükler ile otoritenin bir terazinin karşı- Bu sonucun bir nedeni de hakkın anayasada yer
lıklı kefelerine yerleştirildiğini düşünecek olursak almasıdır. Bu durumda normlar hiyerarşisine göre
1961 Anayasası özgürlüklerin bulunduğu tarafta en yukarıda yer alan anayasada yer alan bir kurala,
kendisine yer vermişti. Ancak günün koşulları ge- yasamanın kanun yaparak dokunması, onun kulla-
reği 1982 Anayasası kendisini otoritenin bulundu- nımını durdurması veya güçleştirmesi durumunda
ğu tarafta konumlandırmıştı. Yani 1961 Anayasası anayasal güvence anlamını yitirecektir. Dolayısıyla
özgürlüklerden yana bir anayasa iken 1982 Anaya- hakkın sadece ortadan kaldırılması değil, aynı za-
sası otoriteden yana bir anayasaydı. Bunun sonucu manda kullanılmasının güçleştirilmesi de yine bu
olarak 1961 Anayasası’nda temel hak ve özgürlük- ilkeye aykırı olacaktır. Gerçekten de temel hak ve
lerle ilgili olan 11. madde ve 1982 Anayasası’nda özgürlüğün kullanılmasının son derece ve ciddi
13. madde karşılaştırıldığında, 1961 Anayasası’nda şekilde güçleştirilmesi de ilgili olan temel hak ve
öze dokunmama ilkesi kabul edilirken, 1982 Ana- özgürlüğün özüne dokunulduğunu gösterir. Zira
yasası bu ilkeye yer vermeyerek ağırlığını otorite- tıpkı temel hak ve özgürlüğün ortadan kaldırılması
den yana koymuştu. gibi son derece güçleştirilen uygulama alanı da aynı
sonucu kimi zaman doğurabilir.
1982 Anayasası öze dokunmama ilkesine yer
vermemişti. Bu ilkenin yerine demokratik toplum Gelişmiş demokratik toplumlarda temel hak ve
gereklerine uygunluk kriterini Avrupa İnsan Hak- özgürlükler mümkün olduğunca geniş uygulama
ları Sözleşmesi dikkate alınarak getirilmişti. Hak- alanı bulurlar. Dolayısıyla temel hak ve özgürlük-
kın özüne dokunmama ilkesi ve demokratik top- lerin özüne dokunarak onu tamamen yasaklayan
lum gereklerine uygunluk kriterleri birbirlerinden ya da uygulanmasını son derece güçleştiren sınırla-
farklı kavramlardır. Öze dokunmama ilkesi her bir maların demokratik toplum düzeninin gerekleriyle
temel hak ve özgürlük açısından yasama organı ta- bağdaşmayacağı da açıktır. Yine hukuk devletlerin-
rafından dokunulması mümkün olmayan asgari de de daha önce de bahsettiğimiz temel hak ve özgür-
olsa bir koruma alanı sağlamaktadır. Demokratik lükler geniş yorumlanmalı, sınırlandırmalar ise dar
toplum gereklerine uygunluk kriteri ise, temel hak yorumlanmalıdır. Çünkü temel hak ve özgürlükler
ve özgürlüğün nasıl sınırlandırılabileceği açısından kural, sınırlandırmalar ise istisna niteliktedir. Bu
yol gösterici bir nitelik arz eder. Ancak her ne kadar sebeple, temel hak ve özgürlüğü sınırlandırmak
farklı kavramlar olsalar da hakkın özü bakımından amacıyla getirilen tedbir sadece ölçüsü açısından
getirilen sınırlandırmalar veya tamamen durdur- değil aynı zaman sebebi ve koşulları bakımından
malar demokratik toplum düzeninin gereklerine da demokratik toplum düzeninde kamu düzeninin
de aykırılık teşkil ederler. Çünkü demokrasi ve sağlanması için zorunlu olduğu ölçüde uygulama
hukuk devleti ilkelerinin bulunduğu ve uygulan- alanı bulmalıdır. Yani, sınırlandırma amacı ne olur-
dığı devletlerde temel hak ve özgürlükler güvence sa olsun mutlaka hukuk içinde kalınarak yapılma-
altına alınmaktadır. Daha önce de bahsettiğimiz lıdır. Görülebileceği gibi öze dokunmama ilkesinin
gibi temel hak ve özgürlüklerin varlığı kural, sınır- çağdaş demokrasilerle sıkı bir ilişkisi mevcuttur.
landırılması ise istisna nitelik arz eder. Dolayısıyla Bir hakkın çekirdeğine ya da özüne dokunma-
varılacak sonuç sınırlandırmanın sınırının hakkın ma ilkesinin bir gereği olarak asgari düzeyde onun
özüne dokunmama ilkesi olacaktır. koruma sağladığı bir alan ortaya çıkar. Bu öz, hak-
Her ne kadar 2001 öncesinde Anayasa’da öze kın kullanılabilmesini ya da onu kullanabilmeyi
dokunmama ilkesine yer verilmemesine rağmen elverişli kılan çekirdektir. Bu sebeple öze dokun-
temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmama il- mama ilkesinin ihlali hakkın kullanılmasının zor-
kesinin Anayasa Mahkemesi kararlarında dikkate laştırılması, ortadan kaldırılması gibi, dokunuldu-
alındığı, kararlara bakıldığında görülebilecektir. ğunda o temel hak ve özgürlük anlamını yitiriyor
ise öze dokunmama ilkesi ihlal edilmiş demektir.
88
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Yaşamla İlişkilendir
Anayasa Mahkemesi 2019/70 esas ve İdari yaptırım olarak yayın faaliyetinin tamamen
2019/81 karar sayılı kararında ölçülülük ilkesin- durdurulması kuralını ölçülülük ilkesi açısından
den bahsetmiştir. 6112 sayılı Kanun’a göre ka- ele alan mahkeme, yaptırımı ölçülülük ilkesinin
rasal ortamda yayın yapan kamu ve özel medya unsurları açısından elverişli bir araç olduğunu ka-
hizmet sağlayıcı kuruluşların ödediği yıllık ücre- bul etmekle beraber, bu kuralın geçici maddeyle
tin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun gelirle- düzenlenmesi açısından, geçici durumun sürekli-
ri arasında sayıldığını ifade ettikten sonra, yine lik kazanacak biçimde uygulanamayacağını, do-
6112 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi gereğince layısıyla orantılılık ilkesinin ihlal edildiğine karar
bu ücretin ödenmemesi durumunda hizmet sağ- vererek ölçülülük ilkesinin ihlal edildiğini hükme
layıcının yayın faaliyetinin tamamen durdurula- bağlamıştır.
cağını öngören maddeye kararında atıf yapmıştır.
Öğrenme Çıktısı
5 Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında demokratik toplumun gereklerine
uygunluk ilkesini ve öze dokunma yasağını ayırt edebilme
89
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
Olağan Hukuk Düzeninde- Temel haklar, insan hakları olması dolayısıyla doğuştan gelen
Olağanüstü Hallerde Temel
Hak ve Özgürlüklerin ve anayasada yer alması neticesinde temel hak haline gelen hak-
Sınırlandırılması lardır. Özgürlükler ise her ne kadar farklı tanımlamalara sahip
olsa da kısaca, yapıp yapmama serbestisi olarak tanımlanabilir.
Hem haklar hem de özgürlükler kanunda gösterilen sebeplerle
sınırlandırılabilir. Çünkü, sınırsız talep etme yetkisi ve sınırsız
yapıp yapmama serbestisi genel olarak toplumların yaşamını
anarşiye sürükler.
Temel Hak ve Özgürlüklerin Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması bir gereklilik ola-
Sınırlandırılmasında Kullanılan rak karşımıza çıksa da yapılacak olan bu sınırlandırma da bir
İlkeler takım ilkelere tabiidir. Bu ilkeler yapılacak olan temel hak ve
özgürlüklerin sınırlandırılmasında ulaşılmak istenen amaca ve
kullanılacak araçlara ışık tutmaktadır. Örneğin hukuk devleti
ilkesi kişilerin hukuki güvenliğini teminat altına alan bir ilke
olarak karşımıza çıkar. Dolayısıyla yapılacak sınırlandırmalar
bu ilke ışığında yapılmalıdır.
90
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
91
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
1 2001 Anayasa değişikliği öncesi temel hak ve 6 “Her temel hakkın bir çekirdeği bulunur ve
özgürlüklerin sınırlandırılması bakımından, aşağı- oraya dokunulmamalıdır” önermesi aşağıdaki ilke-
dakilerden hangisi genel sebep sayılmaz? lerden hangisi ile ilgilidir?
neler öğrendik?
92
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
1. E Yanıtınız yanlış ise “Genel Sınırlandırma Se- 6. B Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Özüne Dokun-
bepleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. mama” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. A Yanıtınız yanlış ise “Ölçülülük” konusunu 8. B Yanıtınız yanlış ise “Genel Sınırlandırma Se-
yeniden gözden geçiriniz. bepleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. D Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Özüne Dokun- 9. D Yanıtınız yanlış ise “Kamu Düzeni” konusu-
mama” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
5. D Yanıtınız yanlış ise “Kanunla Sınırlandırma” 10. E Yanıtınız yanlış ise “Ölçülülük” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
93
3
Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
Ölçülülük ilkesi hukukun hemen her alanında kullanılan bir ilke olmakla bir-
likte temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında son derece önemlidir.
Ölçülülük ilkesi gereğince temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında
Araştır 4 kullanılacak aracın ölçülü olması gerekir. Ölçülülük ilkesinin alt unsurları
olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkelerine uygun yapılmayan sınırla-
malar, ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil eder.
94
3
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Kaynakça
Akıllıoğlu, T. (2019). İnsan hakları kavram kaynaklar Keskinsoy, Ö. (2019), Anayasa ve Türk anayasa
ve koruma sistemleri. Ankara: Yetkin Yayınları. hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Atar, Y. (2019). Türk Anayasa hukuku. Ankara: Seçkin Mumcu, A.ve Küzeci, E. (2019). İnsan hakları ve
Yayıncılık. kamu özgürlüğü. Ankara: Yetkin Yayıncılık.
Bozkurt, E. (2018). Devletler hukuku. Ankara: Legem Özbudun, E. (2019). Türk anayasa hukuku. Ankara:
Yayıncılık Yetkin Yayıncılık.
Bozkurt, E. (2018). Hukukun temel kavramları. Sağlam, F. (1982). Temel hakların sınırlanması ve
Ankara: Legem Yayıncılık. özü. Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Yayınları.
Demirkol, M. (2017). Kişi hak ve hürriyetlerinin
korunması karşısında Anayasa Madde 13, bu Sağlam, F. (2017). Temel hakların sınırlandırılması ve
hükme aykırı yasal düzenleme ve faaliyetlerin ölçülülük: Ölçülülük ilkesi evrensel bir naayasal
Anayasa Madde. 11 açısından değerlendirilmesi. ilke midir? Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk
Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, s. 17 v.d. Fakültesi Dergisi, 7 (1): Sayfa 1-74.
Donnelly, J. ve Erdoğan, M. (1995). Teori ve uygulamada Tanör, B. ve Yüzbaşıoğlu, N. (2019). 1982 anayasasına
evrensel insan hakları. Ankara: Yetkin Yayıncılık. göre Türk anayasa hukuku. İstanbul: Beta Yayınları.
Fendoğlu, H. T. (1994). Hukuk tarihimizde temel Tezcan, D., Erdem M. R.,Sancakdar, O.,Önkok, R.
haklar. Ankara: Adalet Yayınevi. M. (2019). İnsan hakları el kitabı. Ankara: Yetkin
Yayıncılık.
Gökpınar, M. (2016). Anayasal devlette temel hak ve
özgürlükler düzeni. Ankara Üniversitesi Sosyal Uslu, F. (2017). Anayasa hukuku. Ankara: Adalet
Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara. Yayınevi.
Gören, Z. (2019). Anayasa hukuku. Ankara: Yetkin Uygun, O. (1992). 1982 anayasasında temel hak ve
Yayınları. özgürlüklerin genel rejimi. İstanbul: Kazancı Kitap.
Gözler, K. (2018). İnsan hakları hukuku. Bursa: Ekin Ünal, Ş. (1997). Temel hak ve özgürlükler ve insan
Yayıncılık. hakları hukuku. Ankara: Yetkin Yayıncılık.
Gözler, K. (2018). Türk anayasa hukuku. Bursa: Ekin
Yayınları.
95
Bölüm 4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
öğrenme çıktıları
1 2
1982 Anayasası’nda Kişi Haklarının
Kullanımı ve Ödevlerin Yerine Getirilmesi Hakların Korunması
1 Kişinin hak ve ödevlerini anlatabilme 2 Kişi haklarının korunmasını açıklayabilme
96
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
97
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
gerekir. Aksi hâlde bireyden ödevlerini yerine getir- Kişi Dokunulmazlığı, Maddi ve
mesini istememesi gerekir. Manevi Varlığı
Ödev konusunda verilecek örneklerden bir ta- İlgili Madde 17- “Herkes, yaşama, maddî ve
nesi çalışma hakkı ve ödevidir. Çalışma hakkı ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip-
ödevi Anayasa’nın 49. maddesinde düzenlenmiştir. tir. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dı-
İlgili madde şu şekildedir: şında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rıza-
Madde 49 – “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevi- sı olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.
dir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan
çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizle- haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye
ri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye tâbi tutulamaz.
elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma ba- Meşrû müdafaa hali, yakalama ve tutuklama ka-
rışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” rarlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hüküm-
Maddeye göre çalışmak hem bir hak hem de lünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya
bir ödevdir. Ancak bu ödev karşılığında devletin de isyanın bastırılması veya olağanüstü hallerde yetkili
birtakım yükümlülükleri vardır. Maddede sayılan merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında si-
bu yükümlülüklere göre, devlet çalışma ortamını lah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu
ve işsizliğin önlenmesi için elverişli ortamı sağla- durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci
malıdır. Bunun yanında çalışmak bazen hukuki bir fıkra hükmü dışındadır.”
yükümlülük olarak karşımıza çıkabilir. Olağanüstü
Madde gerekçesine göre, kişinin maddi ve ma-
hâllerde devletin vatandaşlarından istedikleri hiz-
nevi varlığının bütünlüğü ile birlikte bunların ge-
metler veya tutuklu ya da hükümlülerin çalıştırıl-
liştirilmesine ilişkin hak bir bütünün parçalarıdır.
ması hukuki bir yükümlülük olarak ifade edilebilir.
Dolayısıyla bu iki hak birbirini tamamlamaktadır.
Çalışma şartları ile ilgili olarak ise 50. madde ;
Kişi dokunulmazlığı yaşama hakkını, maddi ve
Madde 50- “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gü- manevi olarak bireyin varlığını koruma ve geliştir-
cüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve me hakkını ifade etmiştir. Ek olarak, ikinci fıkra-
kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar ça- da vücut dokunulmazlığına atıf yaparak işkence
lışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. ve eziyeti yasaklamıştır. İşkence ve eziyet birbirle-
Dinlenmek, çalışanların hakkıdır. Ücretli hafta ve rinden farklı kavramlardır. İşkence özgü suç olup
bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları failin özel nitelik taşıması durumunda söz konu-
kanunla düzenlenir.”
su olur. Yani bazı suçları herkes işleyebilirken bazı
Çevre ile ilgili olan düzenlemede; “Herkes, sağ- suçları yalnızca belli kişiler işleyebilir. İşkence suçu
lıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. ise kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Eziyet ise
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre herhangi bir kişi tarafından işlenebilecek bir suçtur.
kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların öde-
Madde, yaşam hakkının ihlaline ilişkin birta-
vidir.” ifadelerine yer verilerek çevrenin korunması
kım meşruluk koşulları saymıştır. Doğaldır ki ya-
ve kirlenmesinin önlenmesi devletin görevi olduğu
şam hakkının ihlalini doğuracak öldürme fiilinin
gibi bireye de ödev olarak yüklenmiştir.
meşru olabilmesi için, fiili işlemeye mecbur kalın-
Vatan hizmeti başlığını düzenleyen ilgili mad- ması gerekir. Yani tehlikeyi başka bir şekilde sa-
de; “Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. vuşturacak bir yol kalmaması, mümkün olmaması
Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesimin- gerekmektedir.
de ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayıla-
cağı kanunla düzenlenir.” vatan hizmetinin hem bir 2004’te yapılan değişiklikler ile bazı hâller, bi-
hak hem de bir ödev olduğunu düzenlemiştir. rinci fıkradaki yaşama hakkı hakkının ihlaline yö-
nelik istisnalar getirmiştir.
Verilen bu örneklerden de görülebileceği gibi
aslında haklar kendi özlerinde birtakım ödev ve yü-
kümlülükleri de içerirler. Temel hak ve özgürlükle- Zorla Çalıştırma Yasağı
rin sınırsız bir özgürlük alanı oluşturmadığı dikkate İlgili Madde 18- “Hiç kimse zorla çalıştırıla-
alındığında, bu sınırın kendi bünyesinde yer alan maz. Angarya yasaktır. Şekil ve şartları kanunla
ödev ve sorumluluk ile başladığı anlaşılabilecektir. düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk
98
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hâllerde Suç işledikten sonra kişilerin ıslah edilerek
vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçları- topluma tekrar kazandırılması amaçlanmakta-
nın zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık dır. Bu sebeple mahkumların tekrar topluma ka-
ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla zandırılabilmesi için ıslah edilmeleri gerekir. Bu
çalıştırma sayılmaz.” amaçla kişilere çalışma, suç işlemeden hayata tu-
Zorla çalıştırma yasağı Avrupa İnsan Hakları tunmak için geçinebilmesi için imkân verilmesi
Sözleşmesi’nde madde 4’te kölelik ile birlikte yer gerekir. Ancak hükümlülere uygulanacak olan bu
almıştır. Buna göre birinci fıkrada hiç kimse köle çalıştırma aşırıya kaçılmadan yapılmalıdır. İnsani
ya da kul durumunda tutulamaz denmektedir. şartlarda çalışmaktan uzak, kötü muamele dene-
Daha sonra ikinci fıkraya gelindiğinde zorla çalış- bilecek şekilde çalıştırılmaları bu hüküm kapsa-
tırma yasağı ve üçüncü fıkrada zorla çalıştırmanın mında tutulmaktadır.
istisnaları yer almıştır.
“Tutulu bulunan bir kimseden, tutulu bulun- Kişi Hürriyeti ve Güvenliği
duğu sırada veya şartlı tahliyeden yararlandığı süre İlgili Madde 19- “Herkes, kişi hürriyeti ve gü-
içinde olağan olarak yapması istenilen bir iş, Aske- venliğine sahiptir. Mahkemelerce verilmiş hürriyeti
ri nitelikli herhangi bir hizmet veya vicdanî reddin kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine
meşru sayıldığı ülkelerde, vicdanî reddi seçen kişilere getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda
zorunlu askerlik hizmeti yerine gördürülebilecek baş- öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin
kaca bir hizmet, Toplumun hayat veya refahını teh- yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim
dit eden kriz veya afet hâllerinde gerekli görülen her altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması
hizmet, Olağan yurttaşlık yükümlülükleri kapsamına için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için
giren her türlü çalışma veya hizmet” zorla çalıştırma tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde
yasağı kapsamında değerlendirilmez. veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabi-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına lecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya
göre bir eylemin zorla çalıştırma kapsamında de- ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak
ğerlendirilebilmesi için öncelikle çalıştırılan kim- alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şe-
senin o işi iradesine aykırı olarak yani istemeden kilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da hakkında
yapıyor olması gerekir. Bunun yanında işi yapma sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir ki-
yükümlülüğü haksız ya da baskıcı olmalı veya ya- şinin yakalanması veya tutuklanması hâlleri dışında
pılmasının katlanılamaz olması gerekmektedir. kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Kişinin iradesi dışında o işi yapıp yapmadığının Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişi-
değerlendirilmesi açısından, kişinin daha önce o işi ler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya
isteğiyle yapıp yapmadığının belirlenmesi gerekir. değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi
Öyle ki daha önce aynı işte rızası ile çalışmış ise tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen di-
artık bu zorla çalıştırma yasağı kapsamında değer- ğer hâllerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim
lendirilmemelidir. Yine buna ek olarak, vatandaşlık kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü hâlinde
veya mesleki yükümlülük olarak değerlendirilebile- veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapı-
cek çalışmalar da zorla çalıştırma yasağı kapsamın- labilir; bunun şartlarını kanun gösterir. Yakalanan
da değerlendirilmez. veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama
Anayasaya hiç kimsenin zorla çalıştırılamaya- sebepleri ve haklarındaki iddialar herhâlde yazılı
cağını hükme bağlamış ve angaryayı yasaklamıştır. ve bunun hemen mümkün olmaması hâlinde sözlü
Zorla çalıştırılma ve angarya arasındaki fark, angar- olarak derhâl, toplu suçlarda en geç hâkim huzuruna
yada karşılıksız çalıştırma varken zorla çalıştırma- çıkarılıncaya kadar bildirilir.”
da, çalışma karşılığında belli bir miktar ücret öden- Madde her bireyin kişi özgürlük ve güvenliğine
mesi söz konusudur. Hükümlüler için getirilen sahip olduğunu ifade etmiştir. Maddenin devamın-
istisna zorla çalıştırmaya ilişkindir. Angarya tama- da ise bunun istisnaları belirtilmiştir. Çünkü sınır-
men yasak olmakla birlikte, ilgili maddede sayılan sız bir özgürlük, kamu düzeni için, diğer bireylerin
istisnalar haricinde zorla çalıştırma yasaklanmıştır. özgürlükleri için tehlikelidir.
99
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
Bu madde itibarıyla bahsedilen, kişilerin keyfî Kişilerin özel hayatı gerek bireysel gerek aile
bir biçimde özgürlüklerinden alıkonamamasıdır. hayatını da içine alan bir kavramdır. Şüphesiz özel
Hâliyle tutuklama, yakalama, gözaltına alma gibi hayatın korunması, kişinin hayatının gizliliğinin
işlemler adli makamlarca yapılırken ilgili madde sağlanması ile gerçekleştirilebilir. Kısaca kişinin
hükmü dikkate alınacaktır. Buna göre, ilke olarak hayatının toplumun önüne serilmemesi gerek-
hâkim kararı olmadan hiç kimse özgürlüğünden mektedir. Ancak bu koruma yalnızca gerçek kişiler
yoksun bırakılamaz. Fakat suçüstü hâllerinde ya arasında, toplumu oluşturan bireyler arası ilişkileri
da gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde hâkim değil, resmi makamların özel hayata müdahale ede-
memesini de sağlayan bir korumadır.
kararı aranmaz.
Herkesin özel hayat ve aile hayatına saygı göste-
Hükme göre yakalanan veya tutuklanan kişi
rilmesini isteme hakkı kapsamında kişiler hayatla-
en geç kırk sekiz saat içinde eğer suç toplu olarak
rını kendi bakış açılarıyla tasarlayabilir, yaşayabilir.
işlenmiş ise dört gün içinde hâkim önüne çıkarıla- Dolayısıyla devlet bireylere herhangi bir yaşam tar-
caktır. Sıkıyönetim ve savaş hâllerinde sürenin uza- zını dayatamaz.
tılabileceği maddede belirtilmiştir. Ek olarak kişi
Bu hükme göre hiç kimsenin üstü, özel kâğıtları
yakalandığında veya tutuklandığında bu durum
ve eşyası aranamaz, el konulamaz. Herkes aile ha-
yakınlarına hemen bildirilmek zorundadır. yatına ve özel hayatına saygı gösterilmesini isteme
Birey hukuka aykırı olarak işleme tabi tutulan hakkına sahiptir. Ancak üst arama, özel kağıtların
kişiler ise tazminat hakkına sahiptir. Burada tazmi- ve eşyanın aranması ya da el konulması hakkın-
nat hukuku esas alınarak devlet tarafından tazmi- da madde hükmü birtakım istisnalar getirmiştir.
nat ödenecektir. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin ön-
lenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması,
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması se-
Özel Hayatın Gizliliği beplerinden birine ya da birkaçına bağlı olarak an-
İlgili Madde 20- “Herkes, özel hayatına ve aile ha- cak hâkim kararı ile yapılabilir. Eğer gecikmesinde
yatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel sakınca bulunan bir durum var ise yetkili merci de
hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. izin verebilir. Ancak daha sonra en geç yirmi dört
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin saat içinde yetkili merciin izninin hâkim onayına
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması sunulması gerekir.
veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usu- Konut Dokunulmazlığı
lüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu İlgili Madde 21- “Kimsenin konutuna dokunu-
sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan lamaz. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
hâllerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması
emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usu-
merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin lüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu
onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan iti- sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan
baren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde, el koy- hâllerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı
emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez,
ma kendiliğinden kalkar.
arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz.
Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunma- Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli
sını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendi- hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koy-
siyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu madan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi
verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinme- hâlde, el koyma kendiliğinden kalkar.”
sini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp Bu hak, temel hak ve özgürlüklerden sayılmakla
kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, birlikte neredeyse bütün anayasalarda kendisine yer
ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık bulmuştur. Anayasalar yanında uluslararası belgeler-
rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına de de kendisine yer edinmiştir. Bunun yanında ulu-
ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” sal kanunlarda da koruma altına alınmış bir haktır.
100
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Türk Ceza Kanunu 116. madde “Bir kimsenin aslında bireyin yaşamını devam ettirdiği yer olarak
konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı ifade edilebilir. Bu yerin mutlaka bir apartman da-
olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan iresi, bir köy evi ya da bir villa olması gerekmez.
çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan Sokakta yaşayan bir kişinin dört tarafını karton-
iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. larla çevirip kendisine yaşam alanı yaptığı derme
Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir çatma bir yer de konut sayılır ve bu korumadan
rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yararlanır.
yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkın- Konuta da ancak kanunda sayılan sebeplerle,
da işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı hâkim kararı ile girilebilir, arama yapılabilir ve bu-
aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına radaki eşyalara el konulabilir. Eğer gecikmesinde
hükmolunur. sakınca bulunan bir hâl var ise, yirmi dört saat için-
Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konu- de hâkim onayına sunulmak şartıyla, kanunda bu-
tun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak lunan yetkili merciinin kararı ile de bu yapılabilir.
kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rıza-
sı varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Haberleşme Hürriyeti
Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir ama- İlgili Madde 22- “Herkes, haberleşme hürriye-
ca yönelik olması gerekir. tine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Millî
Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi,
da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla ka- genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başka-
dar hapis cezasına hükmolunur” larının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeple-
Görülebileceği gibi rızaya aykırı olarak girilmesi rinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre
kadar, rıza ile konuta girdikten sonra çıkmamakta verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere
konut dokunulmazlığını ihlal suçunu doğurmakta- bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde
dır. Bu suçun istisnası olarak konutun ailenin bir- de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bu-
likte yaşadığı konut olması ya da konutun veya iş lunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine
yerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanıl- dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat
ması durumunda bir kişinin rızası var ise suç oluş- içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, ka-
mayacaktır. Kısaca eşlerden birinin rızasının olması rarını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde, ka-
durumunda diğerinin rızası olmasa bile, bir eş ta- rar kendiliğinden kalkar. İstisnaların uygulanacağı
rafından istenmeyen kişi konut dokunulmazlığını kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir.”
ihlal suçunu işlemiş olmayacaktır. Bireyler birbirleri ile istedikleri gibi haberleşe-
Bunun yanında rıza ile girdikten sonra konutu bilirler. Mektup, SMS, e-mail, whatsapp, telefon,
terk etmesi istenen kişinin makul sürede konutu fax bu haberleşmeye örnek olarak gösterilebilir.
terk etmesi gerekir. Konut dokunulmazlığını ih- Haberleşme serbest olduğu gibi bu haberleşme-
lal suçunun cebir, tehdit veya gece vakti işlenmesi nin içeriği de gizlidir. Dolayısıyla kanunda sayılan
durumu ise ağırlaştırıcı sebep olarak karşımıza çık- hâller dışında bu gizlilik ve haberleşme serbestisi
maktadır. Tıpkı hırsızlık suçunda olduğu gibi gece engellenemez.
vakti işlenen konut dokunulmazlığı suçu daha fazla Türk Ceza Kanunu da bu konuda hükümler
ceza gerektirmektedir. Bunun sebeplerinden biri de getirmiştir. Madde 124, haberleşmenin hukuka ay-
konuta gece girmenin daha kolay olmasıdır. kırı engellenmesini suç olarak düzenlemiştir.
Konut dokunulmazlığı hakkı negatif statü hak- Madde 124- “Kişiler arasındaki haberleşmenin
larından bir tanesidir. Bunun sebebi ise devletin hukuka aykırı olarak engellenmesi hâlinde, altı ay-
kişiye tanıdığı bu hakkı ihlal edememesidir. Birey dan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hük-
dokunulmaz olan bu alanda her türlü saldırıya kar- molunur. Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi
şı koruma altına alınmıştır. hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş
Konut şüphesiz her birey için çok önemlidir. yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Her türlü
Her birey kendini konutunda güvende hissetmek basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir
ister. Bu nedenle Anayasa 21. madde ile birlikte şekilde engellenmesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne
konut koruma altına alınmıştır. Konut dendiğinde göre cezaya hükmolunur.”
101
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
Madde 132 haberleşmenin gizliliğini ihlal Her birey yaşamak ve hayatını devam ettire-
edenlere karşı da bu fiili suç olarak saymış ve yaptı- bilmek için dilediği yere yerleşme, seyahat etme
rımını düzenlemiştir. hakkına sahiptir. Bu hakkın öznesi yani hakkı kul-
Madde 132- “Kişiler arasındaki haberleşmenin lanacak kişiler doğaldır ki bireylerdir. Tüzel kişiler
gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla ka- için bu ilgili madde kanunlarla düzenlenir. Ancak
dar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali burada özne olarak gösterilen her bireyin içine 18
yaşını doldurmayan yani küçükler girmez. Doğal-
haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse,
dır ki küçükler anne ve babası aracılığıyla bu hakkı
verilecek ceza bir kat artırılır. Kişiler arasındaki ha-
kullanacaklardır. Anne ve babası boşanmış olan-
berleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden
lar bakımından ise, mahkeme çocuğun velayetini
kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile ce-
kime vermiş ise, velayetin sahibi ebeveyn tarafın-
zalandırılır. Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içe- dan kullanılacaktır.
riğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı
İlgili hak ve özgürlüğe göre bireyler bir yerden
olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar
başka bir yere seyahat etme ya da yerleşme özgür-
hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin
lüğüne sahip ise, seyahat etmeme, yerleşmeme öz-
basın ve yayın yoluyla yayımlanması hâlinde de aynı
gürlüğüne de sahiptir. Bu sebeple kişilerin başka
cezaya hükmolunur.” bir yere seyahat etmesi ya da yerleşmesi için zor
Ancak haberleşme kanunda sayılan sebeplerle, kullanılması mümkün değildir. Ancak bu şekilde
örneğin kamu güvenliği ve kamu düzeni gibi se- olumsuz olarak anlaşılsa bile yine maddede sayılan
beplerle haberleşmenin gizliliği ihlal edilip haber- ve daha önce bahsettiğimiz sınırlama sebepleri ge-
leşme aracı dinlenebilir. Ancak bunun yapılabil- çerli olacaktır.
mesi için daha önce de belirtildiği gibi kanunda Yerleşme özgürlüğünün sınırlandırılması bakı-
sayılan sebepler olmalı, hâkim kararı olmalı eğer mından kanun, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve
gecikmesinde sakınca bulunan bir durum var ise ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli
yetkili merciin kararı en geç yirmi dört saat içinde kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını ko-
hâkim onayına sunulmalıdır. rumak olarak saymıştır. Seyahat özgürlüğünü ise,
Yukarıda sayılan 20, 21 ve 22. maddeler için soruşturma ve kovuşturma sebebiyle ve suç işlen-
görülebileceği gibi genel sınırlama sebepleri öngö- mesini engellemek olarak sayarak, ancak kanunla
rülmüştür. Bu sınırlama sebepleri kamu düzeni ve sınırlandırılabileceklerini ifade etmiştir. Sıklıkla
alt unsurları olan kamu güvenliği, kamu sağlığı ve duyduğumuz gibi, suç soruşturması veya kovuştur-
genel ahlak ile diğer bireylerin temel hak ve özgür- ması sebebiyle hâkim kararı sonucunda vatandaş-
lüklerinin korunmasıdır. ların yurt dışına çıkmalarına da yasak konulabilir.
Ancak hiç kimsenin yurda dönmesi engellenemez,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun ola- sınır dışı edilmesi söz konusu olamaz. Hiç kimse-
rak konuta girme, arama yapma ve eşyaya el koyma nin yurda yani ülkeye dönmesi engellenemeyecek
için yazılı emir şartı aranmaktadır. olsa da kişi eğer suçlu ise ülkeye girdiğinde tutuk-
lanması ve mahkum edilmesi için bir engel bulun-
Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti mamaktadır.
İlgili Madde 23- “Herkes, yerleşme ve seyahat
hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenme- Din ve Vicdan Hürriyeti
sini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, İlgili Madde 24- “Herkes, vicdan, dinî inanç ve
sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hüküm-
kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç so- lerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve
ruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve tören-
önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Vatan- lere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklama-
daşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruş- ya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı
turması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlâk eğitim ve
bağlı olarak sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edile- öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapı-
mez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.” lır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim
102
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer Söz konusu maddeye göre herkes düşünce ve
alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kanaatlerinde tamamen özgürdür. Kişiler sahip ol-
kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilci- dukları düşünceleri açıklamaya zorlanamaz ya da
sinin talebine bağlıdır. Kimse, Devletin sosyal, ekono- bu düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz.
mik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, Burada bahsi geçen hak herhangi bir sebep göste-
din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çı- rilerek ihlal edilemez. Anayasa’nın 15. maddesinde
kar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olur- sayılan temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının
sa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal kısmen ya da tamamen durdurulması ile ilgili mad-
sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.” de ile bile olsa düşünce ve kanaat hürriyeti sınırlan-
Madde ile koruma altına alınan hak din ve dırılamaz, ihlal edilemez.
vicdan, kanaat özgürlüğüdür. Ancak hiç kimse bu İlgili Madde 26- Herkes, düşünce ve kanaatleri-
hakkını 14. maddeye aykırı yani Devletin ülkesi ni söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya
ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu
insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cum- hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın
huriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de
biçiminde kullanamaz. Yani temel hak ve özgür- kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema
lüklerini kötüye kullanamaz. veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin siste-
Bireyler dini törenlere katılmaya, dini inanç ve mine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin
hürriyetlerini açıklamaya zorlanamaz. Açıkladıkları kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu
durumlarda ise kınanamaz ya da suçlanamaz. Bura- güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin
da dikkat edilmesi gereken husus, hükmün sadece ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korun-
inanç sahibi kişileri değil, ateist ya da deist veya ag- ması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılma-
nostik gibi dini inançlarla bağlı olmayan kimsele- sı, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin
ri de koruduğudur. Ayrıca yalnızca semavi dinleri açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının,
değil, semavi olmayan dinlere (Budizm, Hinduizm özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü
gibi) inan kimseleri de korumaktadır. meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin
gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla
Din kültürü ve ahlak bilgisi zorunlu olarak oku-
sınırlanabilir. Haber ve düşünceleri yayma araçla-
tulurken diğer din eğitim ve öğretimi kişilerin rıza-
rının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler,
sına bağlıdır. Küçüklerin ise kanuni temsilcisinin
bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünce-
talebine bağlanmıştır. Küçük olarak isimlendirilen
yi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sa-
kimseler on sekiz yaşını doldurmamış kişilerdir.
yılmaz. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
Söz konusu hüküm laiklik ilkesi ile de uyumlu- kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller
dur. Laik devlette her birey istediği gibi inanma ya kanunla düzenlenir.
da inanmama hakkına sahiptir. Hüküm bireyleri ko-
Düşünce ve kanaat hürriyeti ile ilgili olan hü-
rurken aynı zamanda dinin ya da dini duyguların is-
küm aslında bireyin kendi dünyasında sahip oldu-
tismar edilmesini, kutsal sayılan bu şeylerin istismar
ğu düşünce ve kanaatler bakımından sahip olduğu
edilerek kötüye kullanılmasının da önüne geçmiştir.
değerlerin açıklanmaya zorlanamayacağını, açık-
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü aynı zamanda landığı takdirde bu düşünce ve kanaatlerden dolayı
Türkiye Cumhuriyeti’nin de taraf olduğu Avrupa İn- kınanamayacağını ve suçlanamayacağını ifade et-
san Hakları Sözleşmesi’nde de kendine yer bulmuş, mektedir. Düşünce ve kanaatlerinden dolayı kim-
bu özgürlük 9. madde kapsamında ifade edilmiştir. senin kınanamayacağı ve suçlanamayacağına göre,
düşüncenin akla ve mantığa uygun olması da şart
Düşünce ve Kanaat Hürriyeti ve değildir. Düşünce o bireyin iç dünyasında taşıdığı
Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti değer yargıları anlamına gelir. Bu yönüyle subjek-
İlgili Madde 25- “Herkes, düşünce ve kanaat tiftir. Görülebileceği gibi madde hükmü bu temel
hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa hak ve özgürlüğe karşı herhangi bir sınırlama getir-
olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zor- memiştir. Dolayısıyla düşünce ve kanaat özgürlüğü
lanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz hiçbir şekilde dokunulmayacak mutlak bir hak ola-
ve suçlanamaz.” rak karşımıza çıkmaktadır.
103
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
26. maddede ise sahip olunan bu düşünce ve için vazgeçilmez olduğu vurgulanmaktadır. Radyo
kanaatlerin yayılması ve açıklanması bakımından ve televizyon gibi araçların diğer kitle haberleşme
temel hak ve özgürlük hükme bağlanmıştır. Bu araçlarından farklı bir niteliği olduğu ifade edil-
açıklama ve yayma fiili söz ile olabileceği gibi yazı mekte ve bu nedenle radyo ve televizyon, sinema
ve resim ile de yapılabilir. Haber verme alma, fikir yayınlarında serbesti sistemi yerine izin sistemi ge-
alma verme serbestliği de bu hüküm içinde değer- tirildiği belirtilmektedir.
lendirilirken, aslında bir haberleşme aracı olan rad- Kitle haberleşme araçlarının toplum üzerindeki
yo televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan etkisi dikkate alınarak, amaca uygun olarak yerine
yayımların izin sistemine bağlanabileceğini istisna getirilmesini sağlayan düzenlemeler denetleme ted-
olarak saymıştır. Burada temel hak ve özgürlüğün
birleri olarak adlandırılmaktadır.
oluşturduğu koruma alanı sadece bireyin açıklama
ve yayma özgürlüğünü kapsamakla kalmaz aynı
zamanda başkalarına ulaşabilmesini de içerir. İlgi- Bilim ve Sanat Hürriyeti
li maddenin birinci fıkrası haber alma şeklinde bu İlgili Madde 27- “Herkes, bilim ve sanatı ser-
hakkı tanımlamıştır. bestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu
26. maddenin sınırlandırılmasını genel sebepler alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.
sayıldıktan sonra, devlet sırrı niteliğinde bilgilerin Yayma hakkı, Anayasanın 1 inci, 2 nci ve 3 üncü
açıklanmamasını, başkalarının haklarının, özel ve maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak
aile hayatlarının ya da kanunun öngördüğü mes- amacıyla kullanılamaz. Bu madde hükmü yabancı
lek sırlarının korunması veya yargılama görevinin yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla dü-
gereğine uygun olarak yerine getirilmesi gibi amaç- zenlenmesine engel değildir.”
larla da sınırlanabileceğini belirtmiştir. Sanat kavramını belli kalıplar içine sokarak bir
İfade özgürlüğü aynı zamanda Avrupa İnsan tanım yapmak mümkün gözükmemektedir. O se-
Hakları Sözleşmesi 10. madde ile kabul edilmiştir. beple akla ilk heykel, edebiyat, dans gibi alanlar
Anayasamızda radyo, televizyon ve sinema veya gelse de sadece bu alanlarla sınırlı düşünmemek ge-
benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine rekir. Bilim ise deney ve gözlem ile gerçeğe ulaşma
bağlanmasını bu hakkın engellenmesi olarak ka- yolu, tutarlı ve istikrarlı bilgi anlamına gelir.
bul edilmemesi, aynı şekilde Avrupa İnsan Hakları
Bilim özgürlüğü devletin karışmamasını yani
Sözleşmesi için de geçerlidir.
negatif yükümlülüğü içerirken bir yandan da po-
Düşünce ve kanaati yayma ve açıklama özgür- zitif yükümlülük ile kendi yararına bir edim isten-
lüğü doğaldır ki hakaret etme özgürlüğünü içer- mesini de içerir. Dolayısıyla bu hak negatif yüküm-
mez. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi iç- lülük ile birlikte her şeyden önce bireye, devletin
tihatlarında da görülebileceği gibi karşı tarafta şok kendisine müdahale etmemesini talep etme hakkı
uyandıracak nitelikte olan düşünce ve kanaatleri de vermektedir. Ancak bu yükümlülük yeterli değil-
kapsamaktadır. Dolayısıyla bu özgürlük karşı tarafı
dir. Devlet aynı zamanda bireye bilimsel faaliyet-
şok ederek rahatsız edici nitelikteki düşünceleri de
lerini gerçekleştirebilmesi için uygun ortamı sağ-
kapsamaktadır. Ancak daha önce belirttiğimiz gibi
lamalı, bilimsel araştırma yapabilmesi için gerekli
hakaret fiilini içermediği gibi, savaş propagandası,
olan araç ve gereçlere ihtiyaç duyuluyor ise bunları
terörün övülmesi, suç işlemeye teşvik edici söylem-
da temin etmesi gerekir. Bu yönüyle bu temel hak
ler bu özgürlüğün kapsamı dışında kalmaktadır. Ek
ve özgürlüğün yerine getirilebilmesi için devletin
olarak her ne kadar düşünce açıklaması ve her türlü
yolla (resim, heykel, yazı) yaymak koruma altına aktif rol alması da gerekmektedir.
alınmış olsa da, bireyin düşüncesini zorla başkasına Her birey bilim ve sanatı serbest bir şekilde öğ-
kabul ettirmesi de yasaktır. renme ve öğretme, açıklama, yayma ve araştırma
26. maddenin gerekçesine bakıldığında, gü- yapma hakkına sahiptir. Ancak yayma hakkı kap-
nümüzde kitle haberleşmesinin ifade hürriyetine samında birtakım sınırlamalar getirilmiştir. Buna
dahil olduğu görülmektedir. Toplumun ifade hür- göre Anayasa’nın 1, 2 ve 3. maddelerinin değişti-
riyetinin ancak kitle haberleşme araçlarıyla kulla- rilmesi amacıyla kullanılamayacağı ifade edilmiştir.
nılabildiği belirtilmekte, serbest kitle haberleşme- Hükme göre, Cumhuriyetin niteliklerinin ve
sinin sağlanmasının, düşünceyi açıklama hürriyeti devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli mar-
104
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
şı ve başkenti hakkındaki madde hükümlerini de- sınırlamalar ise dar yorumlanmalıdır” ilkesine göre,
ğiştirmek maksadıyla kullanılamaz. Anayasa’nın yayım yasağı uygulamasının da dar yorumlanması
madde 4 ile korunan ilk üç maddesi, ilgili 27. ve uygulanması gerekir. Burada bu yasağın uygula-
maddenin kullanılması suretiyle de değiştirilmesi- nabilmesi, gerekçeye göre yargılama görevinin etki-
nin amaçlanmasının mümkün olmadığını ortaya den uzak tutulmasına yönelik olmalıdır.
koymuştur.
Süreli ve Süresiz Yayın Hakkı
Basın Hürriyeti İlgili Madde 29- “Süreli veya süresiz yayın ön-
İlgili Madde 28- “Basın hürdür, sansür edile- ceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına
mez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat bağlanamaz. Süreli yayın çıkarabilmek için kanu-
yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber nun gösterdiği bilgi ve belgelerin, kanunda belirtilen
alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Basın yetkili mercie verilmesi yeterlidir. Bu bilgi ve belgele-
hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 rin kanuna aykırılığının tespiti hâlinde yetkili mer-
nci maddeleri hükümleri uygulanır.” ci, yayının durdurulması için mahkemeye başvurur.
Süreli yayınların çıkarılması, yayım şartları, mali
Basının özgür ve sansür edilemez olduğu, ba-
kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar
sımevi kurmanın izne ve teminat şartına bağlana-
kanunla düzenlenir. Kanun, haber, düşünce ve ka-
mayacağı kabul edilirken devlete de basın ve haber
naatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya
alma özgürlüklerinin sağlanabilmesi için gerekli
zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar
tedbirleri alma yükümlülüğü getirilmiştir. Basın
koyamaz. Süreli yayınlar, Devletin ve diğer kamu tü-
özgürlüğünün sınırlarının düşünceyi açıklama ve
zel kişilerinin veya bunlara bağlı kurumların araç ve
yayma hürriyeti ile bilim ve sanat hürriyeti kapsa-
imkânlarından eşitlik esasına göre yararlanır.”
mında değerlendirileceği de yine ifade edilmiştir.
Ancak maddenin devamında sayılan devletin gü- Süreli veya süresiz yayın çıkarmak da yine ba-
venliğini, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütün- sın hürriyetinde olduğu gibi izne ya da teminata
lüğünü tehdit eden fiiller gibi olası durumlar da bağlanamamaktadır. Süreli yayınlarda kanun tara-
hâkim kararıyla ve gecikmesinde sakınca bulunu- fından öngörülen bilgi ve belgelerin yine kanunda
lan hâllerde yetkili merci kararı ile sınırlandırılabi- öngörülen mercie verilmesi yeterlidir. Bu yayınlar
leceği de belirtilmiştir. Yetkili mercii kararı en geç hakkında çıkarılacak bir kanun, haber, düşünce ve
yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulacaktır. kanaatlerin yayılmasını engelleyici ve güçleştirici
nitelikte olamaz.
Aynı maddede kanunun gösterdiği şartlarda ve
genel sebeplere dayanılarak yayımların hâkim kara- Özetle çıkarılacak bir gazete veya dergi ya da
rı ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yetkili benzeri şekilde çıkarılacak yayınlar için gerekli bilgi
mercii kararına dayanarak toplatılabileceği belirtil- ve belgelerin verilmesi yeterli olacaktır.
miştir. Toplatılan yayımların müsaderesinde genel Süreli ve süresiz yayımların tutulması konusun-
hükümler uygulanacaktır. da, kamuya ulaştırılmış yayımın toplatılmasında
Basın hürriyeti için devletin olumlu tutum ser- kural, hâkim kararıdır. Ancak bu kuralın istisnası,
gilemesi gerektiği maddeden anlaşılmaktadır. Dev- gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde kanunun
letin basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak yetkili kıldığı başka bir merciinin de toplatma ka-
tedbirleri alması gerektiğinden bahsedilmektedir. rarını verebilmesidir. Hâkimden başka bir mercii
Burada alınması gereken tedbirlerden bahsedilir- tarafından bu kararın verilebilmesi için devletin ül-
ken danışma meclisinin madde gerekçesine göre kesi ve milletiyle bütünlüğünün, millî güvenliğin,
devletin yardımı yanında, basın hürriyetini tehdit kamu düzeninin, genel ahlâkın korunması, suçla-
eden tekelleşmenin de engellenmesi gerektiği ifade rın önlenmesi gibi sebeplerin varlığı gerekmektedir.
edilmiştir.
Burada yayım yasağına değinmek gerekmekte- Dernek Kurma Hürriyeti
dir. Danışma meclisinin madde gerekçesine göre İlgili Madde 33- “Herkes, önceden izin almaksı-
yayım yasağı, basın hürriyetini tehdit eden önleyici zın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten
bir tedbirdir. Bu sebeple, daha önceki sayfalarda da çıkma hürriyetine sahiptir. Hiç kimse bir derneğe üye
belirttiğimiz gibi “temel hak ve özgürlükler geniş, olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Dernek
105
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
kurma hürriyeti ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, Herkes izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma
suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk hakkına sahiptir. Ancak bu özgürlük silahsız ve sal-
ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle dırısız şekilde kullanılabilir. Ancak birçok özgürlükte
ve kanunla sınırlanabilir. Dernek kurma hürriyetinin olduğu gibi toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller hakkı da sınırsız değildir. Genel sebepler kullanılarak
kanunda gösterilir. Dernekler, kanunun öngördüğü ve kanunla bu hak sınırlandırılabilmektedir.
hâllerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten Maddede lafzı geçen silahsız kavramı sadece
alıkonulabilir. Ancak, millî güvenliğin, kamu düze- ateşli silahları kapsamamaktadır. Bununla birlikte
ninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin taş, sopa gibi zarar verebilir nitelikte olan ve saldırı
yahut yakalamanın gerektirdiği hâllerde gecikmede amacıyla kullanılabilen çeşitli eşyalar da kullanıla-
sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten maz. Kısaca toplantı ve gösteri yürüyüşünün zarar-
men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmi sız nitelikte yapılması gerekir.
dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur.
Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi Bu maddenin yanında, toplantı ve gösteri yürü-
hâlde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kal- yüşü ile ilgili olarak 2911 sayılı Kanun bulunmak-
kar. Birinci fıkra hükmü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk tadır. Bu Kanun’un birinci maddesi şu şekildedir:
kuvvetleri mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği Madde 1 – Bu Kanun; toplantı ve gösteri yürü-
ölçüde Devlet memurlarına kanunla sınırlamalar ge- yüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygula-
tirilmesine engel değildir. Bu madde hükümleri vakıf- nacak şekil, şart ve usuller ile gerçek ve tüzelkişilerin
larla ilgili olarak da uygulanır.” düzenleyecekleri toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin
Madde gerekçesine göre hem tüzelkişiler hem yerini, zamanını, usul ve şartlarını, düzenleme ku-
gerçek kişiler herkes kavramının içine girmektedir. rulunun görev ve sorumluluklarını, yetkili merciin
Dolayısıyla her birey ya da tüzel kişi izin almadan yasaklama ve erteleme hâllerini, güvenlik kuvvetle-
dernek kurabilir, hâlihazırda var olan bir derneğe rinin görev ve yetkileri ile yasakları ve ceza hüküm-
üye olabilir ve bu dernekten istediği zaman çıkabi- lerini düzenler.
lir. Bunun yanında kimse derneğe üye olmaya ya da Anayasa’da teminat altına alınan bu hakkın kul-
üyelikte kalmaya zorlanamaz. Dernek kurma genel lanılması yukarıda adı geçen Kanun’a göre yapıl-
sınırlama sebepleri kanun ile sınırlanabilecektir. Bu maktadır. Yine bu Kanun’a göre toplantı ve gösteri
sınırlama hâkim kararı ile ve gecikmesinde sakın- yürüyüşü hakkı “Herkes, önceden izin almaksızın,
ca bulunan hâllerde yirmi dört saat içinde hâkim bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız
onayına sunulmak şartıyla yetkili merciin kararı ile olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla
yapılabilir. toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sa-
Devlet memurları ya da TSK mensupları veya hiptir.” şeklinde tanımlanmaktadır.
kolluk kuvvetleri de derneklere üye olmak hakkına
sahiptir ancak kanunla, bu kişilerin derneklere üye Mülkiyet Hakkı
olmasına ve dernek kurmalarına sınırlamalar geti-
rilebilmektedir. İlgili Madde 35- “Herkes, mülkiyet ve miras
haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı
amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
Düzenleme Hakkı Mülkiyet hakkı birçok anayasada ve insan hak-
İlgili Madde 34- “Herkes, önceden izin alma- larını ilgilendiren uluslararası antlaşmalarda kendi-
dan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü ne yer bulmuştur. En temel insan haklarından biri
düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürü- olan mülkiyet hakkı, pozitif hukuka girerek temel
yüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç bir hak olarak karşımıza çıkmıştır. Mülkiyet hak-
işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın kı eşya üzerinde en geniş yetkiyi veren mutlak bir
veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması hak olsa da sınırları vardır. Anayasa kamu yararı
amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gös- amacıyla sınırlandırılabileceğinden ve bu hakkın
teri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında toplumun yararına aykırı kullanılamayacağından
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.” bahsetmektedir.
106
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Söz konusu madde ilk olarak mülkiyetin bir Görülebileceği gibi devlet ve kamu tüzelkişi-
hak olduğunu ve herkesin bu haktan faydalanabi- leri kamu yararının gerektirdiği durumlarda ka-
leceğini hükme bağlarken, sınırlandırılmasından mulaştırma yoluna gidebilir. Bu yetki Anayasa’da
ikinci fıkrada bahsetmiş, mülkiyet hakkının top- kendilerine tanınmıştır. Ancak hiçbir yetki sınırsız
luma zarar verecek biçimde kullanılamayacağını olmadığı gibi, kamulaştırma yetkisi de sınırsız de-
ifade etmiştir. ğildir. Devlet ve kamu tüzelkişileri kamulaştırma
Mülkiyet hakkının sınırlandırılması ile ilgi- yaparken her şeyden önce kanunun gösterdiği esas
li olarak günlük yaşantımızda da karşılaştığımız ve usullerle bağlıdır. Kanuna aykırı olarak kamulaş-
önemli sınırlandırmalardan biri kamulaştırmadır. tırma yapılması mümkün değildir. Kanuna aykırı
Anayasa’nın 46. maddesi kamulaştırmayı şu şekilde yapılan kamulaştırmalarda iç hukukta başvuru yol-
ifade etmiştir. ları tüketilmesi sonrasında Avrupa İnsan Hakları
“Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının ge- Mahkemesine bireysel başvuru yolu da açıktır.
rektirdiği hâllerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek İkinci olarak kamulaştırma bedeli gerçek karşı-
şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların lıkları ödenmek suretiyle yapılmalıdır. Dolayısıyla
tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas mülkün değerinin altında fiyat ile kamulaştırma ya-
ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde pılması mümkün değildir. Mülkün tamamı kamu-
idari irtifaklar kurmaya yetkilidir. Kamulaştırma be- laştırılabileceği gibi bir kısmı da kamulaştırılabilir.
deli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden
ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uy- Kamulaştırılan malın bedeli nakden ve peşin
gulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân ödenir. Ancak taksitle ödenebileceği durumlar ka-
projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların ye- nunda belirtildiği gibi, taksit süresi beş yılı geçemez.
tiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla Gerekçeye göre, mülkiyet hakkının temel hak
kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli olarak anayasada yer alması ülkenin ekonomik du-
kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngö- rumunu da olumlu yönde etkilemektedir. Mülki-
rebileceği bu hâllerde, taksitlendirme süresi beş yılı yet hakkının garanti altına alındığı bir ülkede ya-
aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir. Ka- bancı sermayenin yatırım yapması mümkün hâle
mulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya gelir. Dolayısıyla da toplumun menfaatine olarak
işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her hâlde toplumun refah düzeyi de bundan olumlu yönden
peşin ödenir. İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirme- etkilenir.
lerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştır-
Bu haktan malik sıfatını taşıyan herkes yarar-
ma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en
lanabilir. Bu sebeple gerçek kişiler gibi tüzelkişiler
yüksek faiz uygulanır.”
de malik sıfatıyla mülkiyet hakkına getirilen bu gü-
Belirtmek gerekir ki anayasada mülkiyet hak- venceden yararlanabilirler. Bunun yanında gerçek
kının korunması devlete karşı koruma anlamına
kişiler için fiil ehliyeti ne olursa olsun, ehliyet ayrı-
gelmektedir. Özel kişiler arasında gerçekleşebilecek
mı gözetmeksizin mülkiyet hakkının getirdiği gü-
uyuşmazlıklarda özel hukuka ilişkin kanunlar mül-
vencelerden yararlanabileceği kabul edilmektedir.
kiyet hakkını korumaktadır.
Öğrenme Çıktısı
1 Kişinin hak ve ödevlerini anlatabilme
107
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
108
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
da kişiye göre mahkeme kurulmaması ve hâkim uygulanmasına değinmek gerekir. Herkes işlendiği
görevlendirilmemesi ile birlikte tarafsız yargı da zaman yürürlükte bulunan kanuna göre yargılanır
güvence altına alınmış olmaktadır. ilkesinin bir istisna, zaman bakımından uygulan-
mada lehe kanun olarak karşımıza çıkar. Kişi fiili
işlediğinde var olan kanun daha sonra değişir ya da
Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar başka bir kanun çıkar ise, sonraki kanun ile önceki
İlgili Madde 38- “Kimse, işlendiği zaman yü- kanun sanık bakımından karşılaştırıldığında sonra-
rürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden ki kanun lehine ise, o uygulanır. Böylece kişiye uy-
dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman gulanacak kanun, fiili işlediği sırada var olan değil,
kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır lehine olan kanun olacaktır. Hangi kanunun kişi-
bir ceza verilemez. Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza nin lehine olduğunun ortaya çıkarılması her somut
mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki olayda ayrıca değerlendirilecektir.
fıkra uygulanır. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik Yine kanunilik ilkesinin bir diğer sonucu ve
tedbirleri ancak kanunla konulur. Suçluluğu hük- Türk Ceza Kanunu 2. maddede geçen kıyas yasağı
men sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. Hiç uygulamasıdır. Hükme göre kanunların suç ve ceza
kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını içeren hükümleri arasında kıyas yapılamaz. Suç ve
suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak şekilde ge-
göstermeye zorlanamaz. Kanuna aykırı olarak elde niş yorumlanamaz.
edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez. Ceza Madde 2- “Kanunun açıkça suç saymadığı bir
sorumluluğu şahsîdir. Hiç kimse, yalnızca sözleşme- fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uy-
den doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden gulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik
dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz. Ölüm cezası ve tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine
genel müsadere cezası verilemez. İdare, kişi hürriye- hükmolunamaz. İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç
tinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide ve ceza konulamaz. Kanunların suç ve ceza içeren
uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakı- hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç
mından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir. ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde
Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektir- geniş yorumlanamaz.”
diği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç
Ülkesellik ve şahsilik ilkeleri de kanunilik ilkesi-
sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.”
nin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Ceza
Kanun hukukun şekli kaynakları arasında yer kanunu hangi devlete ait ise, o ülkede, ülke sınırla-
alır. Gerek Türk Medeni Kanunu, gerek Türk Ceza rı içerisinde uygulanmasına ülkesellik ilkesi denir.
Kanunu bu hususu ifade etmiştir. Kanunilik ilkesi Dolayısıyla o ülkede bir fiil işlendiğinde mağdur
taraflardan birinin idare olduğu kamu hukuku iliş- ve failin önemi olmaksızın o devletin ceza kanunu
kilerinde bulunmaktadır. Çünkü güçlü konumda somut olaya uygulanacaktır. Türk Ceza Kanunu
olan idareye karşı bireylerin korunması gereklidir. kanunun yer bakımından uygulanması ile ilgili 8.
Özellikle temel hak ve özgürlükler noktasında ka- madde de açıklamalar getirmiştir. Maddeye göre;
nunilik ilkesi, idarenin keyfî uygulamalarının önü- “Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk ka-
ne geçmektedir. Bu açıdan bakıldığında kanunda nunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen
yazmakla belirli hâle gelen kurallardan başkaca bir Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçek-
uygulamaya gidilememesi, temel hak ve özgürlük- leşmesi hâlinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır.
leri koruyacaktır. O hâlde kanunilik ilkesinin en
Suç;
temel sonucu belirlilik ilkesidir.
a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,
Kanunilik ilkesine göre, herkes işlendiği zaman
yürürlükte bulunan kanuna göre yargılanmalıdır. b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında,
Fiil işlendikten sonra çıkarılan bir kanun o yargı- Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,
lama için kullanılamaz. Aynı şekilde fiil işlendi- c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu
ği sırada kanun tarafından öngörülen ceza ne ise araçlarla,
o ceza verilmelidir. Fiil işlendikten sonra cezanın d) Türkiye’nin kıt’a sahanlığında veya münhasır ekono-
artırılması sonucunda kanun değişmesi, faile uy- mik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya
gulanamaz. Burada kanunun zaman bakımından bunlara karşı işlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır”
109
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
Böylece maddeye göre Türk Ceza Kanunu’nun Uluslararası Ceza Mahkemesine taraf olmanın
ülkesellik ilkesine göre uygulama alanı bulacağı getirdiği yükümlülükler dışında vatandaşını yaban-
yerleri ifade etmiştir. Maddede sayılan yerlerde iş- cı ülkeye vermeyeceğini belirtmiştir. Ancak ifade
lenen suçlar bakımından kanun kendisini yetkili etmek gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti henüz Ulus-
görmüştür. lararası Ceza Mahkemesi Statüsüne taraf değildir.
Şahsilik ilkesi ise Türk Ceza Kanunu’nda va-
tandaş tarafından işlenen suç başlığı ile madde İspat Hakkı
11’de, yabancı tarafından işlenen suç başlığı altın- İlgili Madde 39- “Kamu görev ve hizmetinde
da madde 12’de düzenlenmiştir. Türk vatandaşı bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine ge-
tarafından, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir tirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı
yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren bir açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğrulu-
suçu yabancı ülkede işlenmesi durumunda, kendisi ğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki haller-
Türkiye’de ise ve bu suçtan dolayı yabancı ülkede de ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin
yargılanarak hakkında hüküm verilmemiş ise ve doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı
Türkiye’de kovuşturulabilirliği bulunması hâlinde bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına
Türk kanunlarına göre ceza alacağı ifade edilmiştir. bağlıdır.”
11. maddenin ikinci fıkrasında işlenen suç yönün- İspat hakkı ile ilgili maddede kamu görev ve
den yargılama yapılmasını şikayete bağlamış, şika- hizmetinde bulunanlara karşı açılan hakaret da-
yet hakkını zarar görene veya yabancı hükûmete valarında sanığa, isnadın doğruluğunu ispat etme
bırakmış, şikayet süresini ise vatandaşın Türkiye’ye hakkı vermiştir. Bunun yanında diğer hâller ile il-
girişinden itibaren altı ay olarak belirlemiştir. Şi- gili olarak ispat isteminin kabulünü, kamu yararına
kayet süresi Türk Ceza Kanunu’nun şikayete bağlı ya da şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlamıştır.
suçlar bakımından da genel itibarıyla da altı aydır.
Burada kamu yararı kavramına değinmek gere-
12. maddeye göre ise, Türk kanunlarına göre kir. Kamu yararı aslında toplumu oluşturan birey-
aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren lerle tek tek ilgili bir kavram değildir. Kamu yararı
bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işledi- toplumsal düzeninin varlığı ve korunması ile ilgili
ği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk bir kavramdır. Kamu düzeninin sağlanması, birey-
kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılma- sel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında bir se-
sı Adalet Bakanının istemine bağlıdır. beptir. Dolayısıyla toplumsal yaşamın ortak men-
38. madde hükmü aynı zamanda masumiyet faatleri, bireysel çıkarlardan önce gelir. O sebeple
karinesine de atıf yapmaktadır. Suçlu olduğu ke- kamu yararının bulunduğu durumlarda bu yarar,
sinleşmiş bir mahkeme hükmü ile sabitleşene kadar bireysel menfaat ve çıkarlara tercih edilir.
kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse madde hükmüne göre kendisi ya da Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması
yakınları aleyhinde beyanda bulunmaya ya da delil İlgili Madde 40- “Anayasa ile tanınmış hak ve
göstermeye zorlanamaz. Ek olarak kanuna aykırı hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama gecik-
olarak elde edilen deliller de yargılamada kullanı- tirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme
lamaz. Dolayısıyla elde edilecek delillerin hukuka hakkına sahiptir. Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin
uygun nitelik göstermesi gerekir. hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sü-
Ceza sorumluluğu şahsidir. Dolayısıyla bir ki- relerini belirtmek zorundadır. Kişinin, resmî görev-
şinin yaptığı bir fiilden dolayı başka birisi ceza- liler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı
landırılamaz. O sebeple kişilerin fiili ben işledim zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devle-
şeklinde beyanları sebebiyle, sadece bu beyana ba- tin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.”
karak kişi cezalandırılamaz. Çünkü suçu üstlenip Anayasa hükme bağladığı ve koruduğu temel
üstlenmediğinin açıkça bilinmesi gerekir. hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesi durumunda,
Kişi özel hukuk kapsamında yaptığı bir sözleş- herkese yetkili makamlara başvuru hakkını vermiş-
meden doğan yükümlülüklerini yerine getiremedi- tir. Kişinin bu hakkı yasal yollardan nasıl kullana-
ğinde, özgürlüğünden mahrum edilemez. cağını yine devlet tarafından kanunlarla belirtilir.
110
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Başvurunun ne kadar sürede yapılacağı, nereye ya- Bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin birbir-
pılacağı, nasıl yapılacağı açık bir şekilde ifade edilir. lerine karşı korunması da gerekir. Bu konuya daha
Birey yalnızca toplumun diğer bireyleri tarafın- önce değindiğimiz için burada yer vermeyeceğiz.
dan zarara uğratılamaz. Bazı durumlarda devletin Temel hak ve özgürlüklerin korunmasında ulus-
yaptığı işlemler sonucunda da zarara uğratılabilir. lararası koruma sistemi bulunmaktadır. Uluslara-
Bu durum resmi görevliler, memurların devlet gö- rası sistem insan haklarına değer vermekte bunun
revi sebebiyle yaptığı iş ve eylemler sonucu olabilir. korunması için çeşitli mekanizmalar kurmaktadır.
Böyle bir zararın varlığı durumunda devlet zararı Bunlardan en bilineni Avrupa İnsan Hakları Sözleş-
tazmin eder. Ancak devlet, kullanıp kullanmamak- mesi ve Mahkemesidir. Avrupa İnsan Hakları Mah-
ta serbest olmakla birlikte, ödediği tazminat kadar, kemesine başvuru devletlerin başvurusu ve bireysel
zarara sebep olan görevliye başvurabilir. başvuru olarak ikiye ayrılsa da konumuz gereği biz
Temel hak ve özgürlüklerin korunmasında iki yalnızca bireysel başvuru yolundan bahsedeceğiz.
tür korumadan bahsedebiliriz. Bunlardan birincisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, taraf olan
iç koruma, ikincisi ise uluslararası korumadır. devletlerin vatandaşları başvurabileceği gibi, vatan-
İç koruma dendiğinde, ulusal hukukta bireyin daşı olmasa ve vatansız bile olsa, o taraf devletin ül-
temel hak ve özgürlüklerinin yasama, yürütme ve kesinde ve egemenliğini kullandığı yerlerde herkes
en nihayetinde diğer bireylere karşı korumadan başvurabilir.
bahsedebiliriz. Yasama organına karşı korumada Ancak bu başvurunun yapılabilmesi birtakım
temel hak ve özgürlükler yazılı olarak anayasalarda şartlara bağlıdır.
belirtilir. Bu şekilde temel hak ve özgürlüklere ana- • İç hukuk yollarının tüketilmiş olması
yasalarda yer verilerek anayasal güvence sağlanmış • Başka bir uluslararası mekanizmaya başvu-
olur. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Bunun rulmamış olması
yanında anayasa yargısının çalıştırılması gerekir.
• Başvurunun altı aylık süre içinde yapılmış
Denetim mekanizmasının iyi işlemesi, bireyin hak
olması
ve özgürlüklerinin korunması açısından son derece
önemlidir. Ülkemizde anayasa yargısı bireysel baş- • Diğer kabul edilebilirlik şartları
vuru yoluyla da çalıştırılabilmektedir. Yukarıda sayılan şartlar gerçekleştiğinde birey-
İç korumanın içerdiği ikinci koruma türü, yü- sel başvuru yolu ile bireyler, Avrupa İnsan Hak-
rütme erkine karşı sağlanan korumadır. Çünkü ları Mahkemesine başvurabilir. Burada iç hukuk
sadece yasama organına karşı koruma yeterli olma- yollarının tüketilmesi şartına bir parantez açmak
yacaktır. Çünkü idare, tek başına yaptığı düzenle- gerekir. Çünkü bu şart mutlak olarak Mahkeme
tarafından aranmamaktadır. Eğer iç hukuk yolları
yici işlemler vasıtasıyla bireylerin temel hak ve öz-
etkisiz ise ya da o konuda öngörülmüş bir iç hukuk
gürlüklerine müdahale edebilir. Buna karşı hukuk
yolu yok ise iç hukuk yollarının tüketilmesi şartı
sistemimizde idarenin düzenleyici işlemlerine karşı
mutlak olarak aranmamaktadır.
yargı yolu açıktır.
111
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
Yaşamla İlişkilendir
Anayasa Mahkemesi 03.07.2019 tarihli kararında, karar 02.08.2019 tarihinde Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır, deprem nedeniyle kalıcı konut yerine prefabrik konuttan yararlandırılan başvurucunun
yeterli gerekçe gösterilmeden farklı kararlar verilerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine, kalıcı
konut ve tapu kaydının verilmemesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında Anayasa’nın 35. maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
mülkiyet ile ilgili hükmüne atıf yaparak uyuşmazlığı çözmüştür.
Öğrenme Çıktısı
2 Kişinin hak ve ödevlerinin niteliklerini ve ilgili hükümde sınırlandırılmasını açıklayabilme
112
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Kişi hakları Anayasa ile koruma altına alınmış haklardır. Ancak bu haklar aynı zamanda bir takım ödevleri
de beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla hak ile ödev arasında bir ilişki bulunmaktadır. Toplum yaşamı an-
cak kurallarla mümkündür. O halde haklara sahip olurken ve bu hakları kullanırken topluma karşı ödevleri
de yerine getirmek gerekir. Bunun sonucu olarak kişiler haklarını kullanırken toplumun zararına hareket
etmemeli, başkalarının haklarını ve özgürlüklerini de tanımalıdır.
2 Kişinin haklarının
korunmasını açıklayabilme
Hakların Korunması
Kişi haklarının korunması ile ilgili hususlar Anayasa 36 ve devamı maddelerinde sayılmaktadır. Buna göre
her kişi haklarını, hukuki yollarla koruma hakkına sahiptir. Bu korumaya başvurduğunda her somut olaya
göre görevlendirmeyen fakat önceden kurulmuş mahkemenin doğal hakimi önünde, adil yargılanma ilkesi-
ne uygun olarak iddia ve savunmalarını ileri sürebilir. Ceza hukukunun da temel prensiplerinden biri olarak
kişi kanunda suç sayılmayan bir fiilinden dolayı cezalandırılamaz. Kendisine işlediği bir suç sebebiyle yine
kanunda yazmayan bir ceza uygulanamaz.
113
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
1 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel 5 Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti aşa-
neler öğrendik?
114
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
8 Özel hayatın gizliliği ile ilgili aşağıdaki ifade- 10 Dernek kurma hürriyeti ile ilgili aşağıdaki
lerden hangisi yanlıştır? ifadelerden hangisi yanlıştır?
neler öğrendik?
A. Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gös- A. Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma
terilmesini isteme hakkına sahiptir. ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hür-
B. Genel sağlık bir sınırlandırma sebebidir. riyetine sahiptir.
C. Genel ahlak bir sınırlandırma sebebidir. B. Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte
D. Kimsenin üstü hâkim kararı olmadan aranamaz. üye kalmaya zorlanamaz.
E. Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korun- C. Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında
masını isteme hakkına sahiptir. uygulanacak şekil, şart ve usuller yönetmelik
ile gösterilir.
D. Dernekler, kanunun öngördüğü hâllerde
9 Konut dokunulmazlığı ile ilgili aşağıdaki ifa- hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten
delerden hangisi yanlıştır?
alıkonulabilir.
A. Konut dokunulmazlığı anayasa ile garanti altı- E. Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensup-
na alınmıştır. larına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde devlet
B. Konuta yalnızca sınırlandırma sebeplerine bağlı memurlarına, dernek kurma hürriyeti konu-
olarak hâkim kararı ile girilebilir. sunda sınırlama getirilebilir.
C. Kişinin yaşamını devam ettirdiği derme çatma bir
kulübe de konuttur. Üstü kapalı olması gerekmez.
D. Konut dokunulmazlığı genel sağlık sebebi ile
sınırlandırılabilir.
E. Konut dokunulmazlığı genel ahlak sebebi ile
sınırlandırılabilir.
115
4
1982 Anayasası Düzeninde Kişinin Hakları ve Ödevleri
2. E Yanıtınız yanlış ise “Haberleşme Hürriyeti” 7. A Yanıtınız yanlış ise “Suç ve Cezalara İlişkin
konusunu yeniden gözden geçiriniz. Esaslar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Yerleşme ve Seyahat Hür- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Özel Hayatın Gizliliği”
riyeti” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. D Yanıtınız yanlış ise “Din ve Vicdan Özgürlü- 9. C Yanıtınız yanlış ise “Konut Dokunulmazlığı”
ğü” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. E Yanıtınız yanlış ise “Düşünceyi Açıklama ve 10. C Yanıtınız yanlış ise “Dernek Kurma Hürriye-
Yayma” konusunu yeniden gözden geçiriniz. ti” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
Hiç kimse sınırsız bir özgürlüğe sahip olamayacağı gibi sınırsız olarak hak
sahibi de olamaz. Bu ilke, hakların sınırlandırılmasını beraberinde getirdiği
gibi, ödev yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Toplum içinde yaşayan her
Araştır 1 bireyin, yaşadığı topluma karşı sorumlulukları bulunur. Bu denge, bireyin
başkalarının haklarına saygı göstermesi ve kendisine düşeni yerine getirmesi
olarak karşımıza çıkar. Birey ödevlerini yerine getirerek toplumun bir arada
yaşayabilmesini sağlamaya çalışır.
116
4
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Kaynakça
Akıllıoğlu, T. (2019). İnsan hakları kavram kaynaklar Keskinsoy, Ö. (2019) Anayasa ve Türk anayasa hukuku.
ve koruma sistemleri. Ankara: Yetkin Yayınları. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Atar, Y. (2019). Türk anayasa hukuku. Ankara: Seçkin Mumcu, A./Küzeci, E. (2019). İnsan hakları ve kamu
Yayıncılık.
özgürlüğü. Ankara: Yetkin Yayıncılık.
Bozkurt, E. (2018). Devletler hukuku. Ankara: Legem
Yayıncılık Özbudun, E. (2019). Türk anayasa hukuku. Ankara:
Yetkin Yayıncılık.
Bozkurt, E. (2018). Hukukun temel kavramları.
Ankara: Legem Yayıncılık. Sağlam, F. (1982). Temel hakların sınırlanması ve
Demirkol, M. (2017). Kişi hak ve hürriyetlerinin özü. Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
korunması karşısında Anayasa Madde 13, bu Fakültesi Yayınları.
hükme aykırı yasal düzenleme ve faaliyetlerin Sağlam, F. (2017). Temel hakların sınırlandırılması ve
Anayasa Madde. 11 açısından değerlendirilmesi.
ölçülülük: Ölçülülük ilkesi evrensel bir anayasal
Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, S. 17 v.d.
ilke midir? Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk
Donnelly, J. ve Erdoğan, M. (1995). Teori ve Fakültesi Dergisi, 7 (1).
uygulamada evrensel insan hakları. Ankara: Yetkin
Yayıncılık. Tanör, B. ve Yüzbaşıoğlu, N. (2019). 1982 anayasasına
Fendoğlu, H. T. (1994). Hukuk tarihimizde temel göre Türk anayasa hukuku. İstanbul: Beta Yayınları.
haklar. Ankara: Adalet Yayınevi. Tezcan, D. , Erdem, M. R., Sancakdar, O. ve Önkok,
Gökpınar, M. (2016). Anayasal devlette temel hak ve R. M. (2019). İnsan hakları el kitabı. Ankara:
özgürlükler düzeni. Ankara Üniversitesi Sosyal Yetkin Yayıncılık
Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara.
Uslu, F. (2017). Anayasa hukuku. Ankara: Adalet
Gören, Z. (2019). Anayasa hukuku. Ankara: Yetkin Yayınevi.
Yayınları.
Uygun, O. (1992). 1982 anayasasında temel hak ve
Gözler, K. (2018). İnsan hakları hukuku. Bursa: Ekin
Yayıncılık. özgürlüklerin genel rejimi. İstanbul: Kazancı Kitap.
Gözler, K. (2018). Türk anayasa hukuku. Bursa: Ekin Ünal, Ş. (1997). Temel hak ve özgürlükler ve insan
Yayınları. hakları hukuku. Ankara: Yetkin Yayıncılık.
117
Bölüm 5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal,
Ekonomik ve Siyasal Haklar
İnsan Haklarının Sınıflandırılması
Bakımından Sosyal, Ekonomik ve Siyasal
öğrenme çıktıları
1 2
1 İnsan haklarının sınıflandırılması 2 Sosyal ve ekonomik hakların temel
bakımından sosyal, ekonomik ve siyasal niteliklerini belirli haklar çerçevesinde
hakların yerini belirleyebilme açıklayabilme
Siyasal Haklar
3 1982 Anayasası’nın sistematiği
çerçevesinde başlıca siyasal hakları
3
sayabilme
4 Siyasal hakların temel niteliklerini belirli
haklar çerçevesinde açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • İkinci Kuşak Haklar • Aktif Statü Hakları • Sosyal ve Ekonomik Haklar
• Siyasal Haklar • Çalışma Hakkı • Sosyal Güvenlik Hakkı • Vatandaşlık Hakkı • Seçme ve Seçilme Hakkı
118
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
119
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
Resim 5.2 Sanayi Devrimi, 18. yüzyıldan itibaren el sanatlarının yerine üretimde makinelerin kullanılmasıyla
başladı. Öncesinde üretim basit aletlerle ve tüm aile üyelerinin katılımıyla evlerde veya atölyelerde gerçekleşirdi.
Karmaşık makinelerin yapılması ve bunların fabrikalarda buharla çalıştırılması, aile işletmelerinin yok olmasına sebep
oldu. Sanayi Devrimi’nin öncü alanlarından birisi dokuma sanayidir ve ilk makineleşme bu alanda gerçekleşmiştir.
Fabrikada makinelerle yapılan üretim ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sanayileşme, insanların günlük hayatlarını ve
çalışma şartlarını da değiştirdi. Çocuk ve kadınların da içinde yer aldığı nüfusun büyük çoğunluğu çok kötü şartlarda
fabrikalarda çalışmak zorunda kaldı. Sanayi Devrimi ilk olarak İngiltere’de başlamış ve 19. yüzyılın ortalarına kadar bu
dönüşüme tek başına öncülük etmiştir. 19. yüzyılın sonunda Almanya ve ABD kendi sanayi devrimlerini geçirmişler;
bunları 20. yüzyılın başında SSCB ve Japonya takip etmiştir.
Kaynak: Temel Britannica Temel Eğitim ve Kültür Ansiklopedisi, C. 15, “Sanayi Devrimi”, s. 44-48.
Kaynak: https://www.alternatives-economiques.fr/sites/default/files/public/styles/ae-169-custom_user_medium_1x/
public/field/image/gettyimages-956360566.jpg?itok=INLaIqdD×tamp=1565166379
120
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Siyasal haklar seçme-seçilme, siyasi faaliyette bulunma, parti kurma, kamu hizmetine girme, dilekçe
vb. haklar gibi kişilerin siyasal yönetime katılmalarını sağlayan haklardır. Bu yönüyle siyasal haklar, de-
mokrasinin olmazsa olmaz unsurları olarak nitelendirilebilir. Günümüzde, gerçek siyasal partilerin varlığı
ve seçimlerin serbest, eşit ve genel oy ilkelerine uygun biçimde yapılması, demokratik toplum düzeninin
asgari unsurları olarak görülmektedir.
Siyasal haklar, Georg Jellinek’in sınıflandırmasına göre aktif statü hakları içerisinde yer alır. Çünkü bu
haklar bireylerin aktif biçimde siyasal hayata ve yönetimin işleyişine katılmalarını sağlar. Devlet yönetimine
katılmayı garanti eden haklar olmaları sebebiyle siyasal haklar, “katılma hakları” olarak da anılmaktadır.
Siyasal haklar kural olarak sadece vatandaşın kullanacağı haklar olduğundan “vatandaş hakları” olarak da
görülebilir. Siyasal haklar, insan haklarının ortaya çıkış sırasını esas alan kuşak sınıflandırmasına göre, kişisel
haklarla birlikte ilk olarak ortaya çıkan haklar olduğu için “birinci kuşak haklar” arasında yer almaktadır.
Öğrenme Çıktısı
1 İnsan haklarının sınıflandırılması bakımından sosyal, ekonomik ve siyasal hakların yerini
belirleyebilme
Tarihî gelişimi ve içerdiği Sosyal ve ekonomik haklar Sosyal devletin hangi devlet
anlam bakımından sosyal ile sosyal devlet arasındaki anlayışına bir tepki olarak
devlet kavramını araştırın. ilişkiyi belirleyin. doğduğunu belirtin.
121
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
122
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
123
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
Çalışma hakkının hayata geçirilmesi ba- Angarya, bir kişiye veya topluluğa ücret
kımından devletin pozitif yükümlülükleri ödemeksizin zorla yaptırılan işi ifade eder.
anayasal normlarla belirlenmiştir. Bu çer-
çevede devletin gerekli tedbirleri alacağı
konulardan bazılarını şu şekilde sıralamak
mümkündür:
• Çalışanların hayat seviyesini yükseltmek internet
• Çalışma hayatını geliştirmek https://www.milliyet.com.tr/gundem/corona-
• Çalışanları ve işsizleri korumak virusu-covid-19-pandemi-ilan-edildi-pandemi-
• Çalışmayı desteklemek nedir-tarihteki-pandemiler-nelerdir-6167594 )
• İşsizliği önlemek
• Çalışma barışını sağlamak
Anayasamızda çalışma şartlarına ilişkin de dü-
Anayasa, çalışmayı aynı zamanda bir “ödev” zenlemeler getirilmiştir. Hiç kimse yaşına, cinsiyeti-
olarak nitelendirmektedir. Bu değer yargısının, ne ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçük-
Anayasa’nın 12. maddesinde geçen temel hak ve ler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar
özgürlüklerin aynı zamanda “kişinin topluma, aile- çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.
sine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını” Çalışanların dinlenme hakkı vardır (m. 50).
içerdiğine ilişkin düzenlemeyle uyum içinde olduğu
söylenebilir. Buradaki ödev vurgusu genel itibarıy- Sendika Kurma Hakkı
la, birey-toplum ilişkisi bakımından ahlaki bir yü-
Anayasamıza göre çalışanlar ve işverenler, ön-
kümlülüğe işaret etmekte olup; kural olarak, kesin
ceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar
hukuki bir yükümlülükten söz etmek doğru olmaz.
kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten
Çünkü aksi yöndeki düşünce, kişilerin çalışma öz-
serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Örgütlenme
gürlüğünü ortadan kaldıracak biçimde, zorla çalıştı-
yoluyla üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik
rılmasını meşru hâle getirecek bir sonuç doğururdu.
ve sosyal hak ve menfaatlerini koruma ve geliştir-
Yine anayasal bir düzenleme olarak “Hiç kimse zor-
me amacına hizmet etmiş olurlar. Bununla birlikte
la çalıştırılamaz. Angarya yasaktır” (m. 18/1). Buna
hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten
karşın, çalışmanın hukuki anlamda kısmen bir
ayrılmaya zorlanamaz (m. 51/1). Sendikaların ku-
ödev hâline dönüştüğü olağan dışı durumların var-
rulmasında, “önceden izin almaksızın” ifadelerine
lığı da söz konusu olabilir. Örneğin, hükümlülük
yer veren düzenleme biçiminden de anlaşılacağı
ve tutukluluk süresi içindeki çalışmalar, olağanüstü
gibi “bildirim sistemi” kabul edilmiş; “izin sistemi”
hâllerde vatandaşlardan istenecek hizmetler ile ülke
öngörülmemiştir.
ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen
vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir ça- 2001 yılında Anayasa’da yapılan değişiklikle
lışmaları zorla çalıştırma sayılmamıştır (m. 18/2). sendika kurma hakkı, işverenler ile birlikte tüm
Ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı çalışmalara ör- “çalışanlar” için tanınmış olduğundan; yalnız-
nek olarak pandemi sonrası sağlık çalışanlarının du- ca “işçiler” değil, artık kamu görevlileri ya da dar
rumu gösterilebilir: İlk kez Çin’in Wuhan kentinde çerçevede memurlar da sendika kurma hakkına
Aralık 2019’da ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan kavuşmuştur. İşçi statüsünde olmayan kamu gö-
koronavirüs (Covid 19) salgını, 2020 Mart ayında revlilerinin yararlanacağı hakların kapsam, istisna
Türkiye’de olağan dışı tedbirler alınmasını zorunlu ve sınırları, gördükleri hizmetin niteliğine uygun
kılmış; birçok temel hak ve özgürlüğe ilişkin sınır- olarak kanunla düzenlenir (m. 51/4). Ama işaret
lamalar yanında sağlık çalışanları bakımından tüm etmek gerekir ki işçilerden farklı olarak memurla-
izinler kaldırılarak yeni bir çalışma düzeni öngö- rın grev hakkı bulunmamaktadır.
rülmüştür. Hatta ihtiyaçlar oranında, bu konuda Sendika kurma hakkına ilişkin sınırlama sebep-
uzmanlığı bulunmayan bazı sağlık çalışanları bakı- lerine de Anayasamızın ilgili düzenlemesinde yer
mından ek yükümlülükler talep edilmesine ilişkin verilmiştir. Buna göre sendika kurma hakkı ancak,
hazırlıklar ve normatif düzenlemeler yapılmıştır. millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin ön-
124
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
lenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının si bakımından gereksinim duyulan görevliler için
hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve tüm şartların devletçe tek taraflı belirlendiği statüler
kanunla sınırlanabilir (m. 51/2). çerçevesinde idare hukukuna tabidir. Ayrıca, me-
murların kamu hizmetlerini yerine getirdiği düşü-
nüldüğünde; kamu hizmetlerinin sürekliliği esastır
Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu ve bu hizmetlerin kesintiye uğramasının doğuracağı
Sözleşme Hakkı ciddi olumsuzluklar göz ardı edilemez. Son olarak
Anayasamıza göre işçiler ve işverenler, karşılıklı iş hukuku ilişkisinde işçinin grev hakkı, işverenin
olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma lokavta başvurmasıyla dengelenmiştir. Oysa, devle-
şartlarını düzenlemek amacıyla “toplu iş sözleşmesi” tin lokavt hakkı bulunmadığı gibi, böyle bir hakka
yapma hakkına sahiptir. Anayasa’da 2010 yılında ya- sahip olması memurlar için istenir bir durum da
pılan değişiklikle, memurlar ve diğer kamu görevli- değildir. İşte tüm bu sebeplerle idare hukuku sis-
lerine de “toplu sözleşme” yapma hakkı tanınmıştır. temimiz içerisinde, yürütülen hizmetlerin ve sahip
Eğer toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık olunan statünün özellikleri gereği memurlara grev
çıkmış ise taraflar, Kamu Görevlileri Hakem Kuru- hakkının verilmemiş olması bir eksiklik değildir.
luna başvurabilir. Bu Kurulun kararları kesindir ve Grev hakkının kullanılması bakımından bazı
toplu sözleşme hükmü yerine geçer (m. 53). anayasal sınırlamalar getirilmiştir. Her şeyden önce
hakkın kullanımı, toplu iş sözleşmesinin yapılması sı-
Grev Hakkı ve Lokavt rasında uyuşmazlık çıkmış olması şartına bağlanmış-
tır. Greve katılmayanların işyerinde çalışmaları, greve
Anayasamıza göre, toplu iş sözleşmesinin ya-
katılanlar tarafından hiç bir şekilde engellenemez.
pılması sırasında uyuşmazlık çıkmış ise, işçiler
Öte yandan, grev hakkı ve lokavt, iyiniyet kurallarına
grev hakkına sahip bulunmaktadır. Bu hakkın
aykırı tarzda, toplum zararına ve milli serveti tahrip
kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurması-
edecek şekilde kullanılamaz (m. 54/1, 2, 6).
nın usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları ka-
nunla düzenlenir (m. 54/1). Hangi işyerlerinde veya hangi hâllerde grev ve
lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği
Yukarıda da işaret edildiği gibi grev hakkı tüm
kanunla düzenlenecektir. Eğer grev veya lokav-
çalışanlara değil, yalnızca işçilere tanınmış bir hak-
tın yasaklanması veya ertelenmesi söz konusu ise,
tır. Bu sebeple memurların grev yapma hakkı bu-
uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür.
lunmamaktadır. Aslında memurlara grev hakkının
Uyuşmazlığın her aşamasında taraflar da anlaşarak
tanınmamış olması olağan bir durumdur. Her şey-
bu Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. Yüksek
den önce memurlar, işçiler gibi özel hukuk ilişkisi
Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu iş sözleş-
çerçevesinde ve bir hizmet sözleşmesine bağlı olarak
mesi hükmündedir (m. 54/3, 4).
iş hukukuna değil; kamu hizmetlerinin yürütülme-
Araştırmalarla
İlişkilendir
Grev ve lokavt hakkında her şey
İşçi ve işverenin toplu pazarlık süreci çoğu zaman anlaşmayla sonuçlanmıyor, kanuni haklar
kullanılınca anlaşma sağlanıyor. Bugünkü yazımızda grev ve lokavt hakkını inceleyelim...
İşçilerin sosyal ve ekonomik hak ve çıkarlarını düzenlemek ve geliştirmek için imzalanan sözleşme-
lere toplu iş sözleşmesi denilmektedir. Toplu iş sözleşmesinin iki boyutu bulunmaktadır. Bunlardan biri
mevcut hakları detaylandırmak, korunması amacıyla mevzuatta öngörülmeyen düzenlemeler getirmektir.
Diğeri ise mevzuatın tanımadığı menfaatleri bir sözleşme ile taraflara tanıyarak hak haline getir-
mektedir. Bu nedenle işçiler açısından yeni haklar yaratılmasının en etkili aracı toplu iş sözleşmeleridir.
Toplu iş sözleşmesi imzalanması ise öncelikle sendikal örgütlenmeyi sağlamakla akabinde sendikanın
toplu pazarlık sürecini doğru şekilde yürütmesiyle mümkündür.
125
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
Toplu pazarlık süreci çoğu zaman doğrudan İşçiler greve katılıp katılmamakta özgürdür
anlaşmaya gitmemekte, işçi ve işveren tarafının İşçiler greve katılıp katılmamakta serbest.
kanunen düzenlenmiş bazı süreçlerden geçmesi Kimse greve katılmaya ve katıldığı grevi sürdür-
ve hatta birbirlerini zorlayacak kanuni haklarını meye zorlanamaz. Fakat greve katılan işçiler işye-
kullanmalarıyla anlaşma noktasına gelmektedir. rinden ayrılmak zorundadır.
İşçi ve işveren tarafının birbirlerini zorlayacak
Grevin yıkıcı bir hak olduğunu öngören ka-
hakları ise grev ve lokavt haklarıdır.
nun koyucu grev yapmak istemeyen işçilerin be-
Toplu pazarlık sürecine dikkat lirli bir çoğunluğa ulaşması halinde grev yapmayı
Çalışanların grev hakkı toplu pazarlık süre- engelleyebileceklerine hükmetmiştir. Grev oyla-
cinde işverenin özellikle ekonomik yönden zorla- ması denilen bu hakka göre; grev kararının işye-
narak anlaşmaya ikna edilebilmesinin temel aracı rinde ilan edildiği tarihte o işyerinde çalışan işçile-
olmaktadır. rin en az dörtte birinin ilan tarihinden itibaren altı
Grev işçilerin topluca çalışmamak suretiyle iş günü içinde işyerinin bağlı bulunduğu görevli
işyerinde faaliyeti durdurmaları veya işin niteli- makama yazılı başvurarak oylama yapılmasını
ğine göre önemli ölçüde aksatmaları amacıyla, ister ve oylamaya katılan işçilerin yarıdan fazlası
aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı greve hayır derse artık grev yapılamayacaktır.
amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara Karşı hak olarak lokavt nedir?
uyarak işi bırakmalarıdır. İşyerinde her istenilen Lokavt, İngilizce kökenli bir terim olarak,
zamanda grev yapılması bizim hukuk sistemimiz kapı dışarı etme anlamına gelmektedir. İşçilerin
tarafından kabul edilmemektedir. işi bırakmalarına karşılık işverenin işi tamamen
Hukuk sistemimiz ancak toplu pazarlıkta be- durdurarak, işçileri tamamen işten uzaklaştır-
lirli yolların tüketilmesinden sonra grev hakkının masına verilen addır. İşveren sendika üyesi ise,
kullanılmasını kabul etmekte, bu yollar tüketil- işveren adına bu hakkı kullanacak olan işveren
meden yapılan grevi kanun dışı grev saymaktadır. sendikasıdır. Grevde çalışmak isteyen işçiler ça-
Kanun dışı grevin sonuçları ağır olup, işçile- lışmaya devam ederken, lokavtta çalışmak iste-
rin tazminatsız işten çıkarılmasına sebep olabilir. yenler de dahil bütün işçilerin işten uzaklaştırıl-
ması gerekmektedir.
Hangi işlerde grev yapılamaz?
Lokavt hakkı grev kararına bağlı bir haktır.
Bazı iş ve işyerlerinde grev yapılması yasak-
Bunun anlamı ortada bir grev kararı olmadan
lanmıştır. Can ve mal kurtarma işlerinde; cena-
lokavt hakkının kullanılamayacağıdır. Ancak işçi
ze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu,
sendikası bir grev kararı aldı ise işveren lokavta
elektrik, doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve
başvurabilecektir.
dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan pet-
rokimya işlerinde; Millî Savunma Bakanlığı ile 60 gün içinde ilan edilmeli
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Lokavt kararı, işçi sendikasının grev kararı-
Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde; nın tebliğinden itibaren altmış gün içinde alın-
kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve hasta- malı, işveren veya sendikası tarafından işyerinde
nelerde grev yapılamaz. Bu iş ve işyerlerinde grev derhal ilan edilmeli, aynı altmış gün içinde en
kanun dışı kabul edilir. az altı iş günü önceden haber vermek şartıyla
Karar almak için arabuluculuk süreci ta- uygulanmasına başlanmalıdır. Daha önce grev
mamlanmış olmalı... yasaklarında belirtilen iş ve işyerlerinde lokavt
yapılması da yasaklanmıştır. Kanun dışı lokavtın
Grev kararı ancak toplu görüşmelerin arabu-
sonuçları da ağır olup, işçiler haklı nedenle taz-
lucuya rağmen uyuşmazlıkla sonuçlanması ha-
minatlarını alarak işten ayrılabilecekler, kanun-
linde alınabilir. Grev kararı uyuşmazlık tutanağı-
dışı lokavta karar verenler tazminat ödemek zo-
nın tebliği tarihinden itibaren altmış gün içinde
runda kalabilecek ve sorumlular hakkında cezai
alınmalıdır. Yine aynı süre içinde altı iş günü ön-
işleme dahi sebep olabilecektir.
ceden işverene bildirilerek uygulanmaya başlan-
malıdır. Toplu görüşmelerde henüz uyuşmazlık
doğmadan ve arabuluculuk aşaması anlaşmazlık- Kaynak: Cem Kılıç, Milliyet, 27 Ocak 2020:
la sonuçlanmadan yapılacak grev kanun dışı grev https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/
oluşturacaktır. grev-ve-lokavt-hakkinda-her-sey-6130849 )
126
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
127
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
Öğrenme Çıktısı
2 Sosyal ve ekonomik hakların temel niteliklerini belirli haklar çerçevesinde açıklayabilme
128
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
129
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
130
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
131
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakları, Anayasa’nın siyasal haklar bölümünde
düzenlenmiş olsa da sadece vatandaşlara değil, kural olarak herkese tanınmış haklardır. Bilgi edinme ve
kamu denetçisine başvurma hakkı “herkes” için tanınmış; dilekçe hakkı ise, 2001 yılında Anayasa’da ya-
pılan değişiklikle, “vatandaşlar” yanında “karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden
yabancılar” için de tanınmıştır. Buna göre yabancıların dilekçe hakkından yararlanması iki şarta bağlanmış
bulunmaktadır. İlk olarak hakkın kullanımı, karşılıklılık (mütekabiliyet) esasına bağlanmıştır. Buna göre
ve basit anlatımıyla; ilgili yabancının uyruğu altında bulunduğu devlet Türk vatandaşlarına dilekçe hakkı
tanıyor ise, o yabancı Türkiye’de dilekçe hakkını kullanabilecektir. İkinci olarak yabancının bu hakkı kul-
lanımı Türkiye’de ikamet etme şartına bağlanmış; Türkiye’de ikamet sahibi olmayan yabancıların bu hakkı
kullanmasına izin verilmemiştir.
Yaşamla İlişkilendir
132
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
46) Söz konusu Yönetmelik hükmünde yer hesap verilebilirlik, makul sürede ve gerekçeli ka-
alan ilkelerin kaynağını teşkil eden Avrupa Bir- rar verme ve kararın gerekçeli olarak bildirilmesi
liği Temel Haklar Şartı’nın 41’inci maddesinde ilkelerine uygun davrandığı görülmüştür.
de iyi yönetim hakkından bahsedilmekte olup …
benzer ilkelere Avrupa Parlamentosu tarafın-
V. KARAR
dan kabul edilen “Avrupa Doğru İdari Davranış
Yasası”nda da yer verilmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, ŞİKÂYET
BAŞVURUSUNUN KABULÜ’ne,
47) “İdari istikrar ilkesi, hukuk kurallarının
sık sık ve keyfi olarak değiştirilmemesi, böylece 1) Kurumumuza başvuran … ve 116 adayın
kişilerin hukuki düzenlemelerin belli bir süre var- sınav saatinden önce sınav binasında hazır bu-
lıklarını sürdüreceklerine güvenebilmelerini ve lunmalarına rağmen sınav binasına alınmamala-
geleceklerini planlayabilmelerini ifade eder.” (Yü- rından doğan mağduriyetlerinin (LYS’ye girmeye
cel Oğurlu, İdare Hukukunda Kazanılmış Hakla- hak kazanan öğrenciler açısından yeni mağduri-
ra Saygı Haklı Beklentiler Sorunu, sf. 190, Ank. yetlere yol açmayacak şekilde) giderilmesi,
Seçkin Yay. 2003) Haklı beklenti ilkesi, yasal dü- 2) Sınav saatinden 15 dakika önce sınav
zenlemelere, devletin bir taahhüdüne ve yerleşik binası önünde hazır bulunma kuralının gözden
uygulamalara güvenerek, kişinin, bu düzenleme, geçirilerek bundan sonraki sınavlarda benzer ra-
taahhüt veya uygulama yönünde muamele edile- dikal kararların alınması durumunda ölçülü ve
ceğine dair beklentisi olarak ifade edilmektedir. orantılı davranılması ve yumuşak geçiş yapılarak,
Somut olayda, sınavın başlama saati olarak ilan adayların ve ailelerinin iletişim ve medya araçları
edilen saatten 15 dakika öncesinde sınav bina- ile yeterince bilgilendirilmesi,
sında hazır bulunma kuralı ile bu saatten sonra hususlarında ÖLÇME, SEÇME VE YER-
gelen adayların sınav binalarına alınmalarının LEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞINA tav-
yasaklanması, idarenin yıllardır oluşan yerleşik siyede bulunulmasına,
uygulamasının yumuşak ve kademeli geçişle de- Kararın BAŞVURANLAR ile YÜKSE-
ğiştirilmemesi gerek “idari istikrar” gerekse “haklı KÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞINA ve
beklenti” ilkelerine uygun bulunmamıştır. ÖLÇME, SEÇME VE YERLEŞTİRME MER-
48) Sonuç olarak; şikâyet başvurusu kapsa- KEZİ BAŞKANLIĞINA tebliğine,
mında İdareden istenilen bilgi ve belgelerin süre- Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisin-
si içerisinde ve gerekçeli bir şekilde Kurumumu- ce karar verildi.”
za gönderildiği; İdarenin kanunlara uygunluk,
Öğrenme Çıktısı
3 1982 Anayasası’nın sistematiği çerçevesinde başlıca siyasal hakları sayabilme
4 Siyasal hakların temel niteliklerini belirli haklar çerçevesinde açıklayabilme
133
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
İnsan Haklarının
Sınıflandırılması Bakımından
Sosyal, Ekonomik ve Siyasal
Hakların Yeri
1982 Anayasası temel hak ve özgürlükleri çağdaş anayasa örneklerinde olduğu gibi, “Temel Haklar ve Ödevler”
başlığını taşıyan İkinci Kısım’da ayrıntılı olarak düzenleme konusu yapmıştır. İkinci Kısmın Birinci Bölümünde
(m. 12-16) temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel hükümlere yer verilmiştir. Takip eden bölümlerde ise temel
hak ve özgürlüklerin üçlü ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir: “Kişinin Hakları ve Ödevleri” İkinci Bölümde
(m. 17-40); “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” Üçüncü Bölümde (m. 41-65) ve son olarak “Siyasi Hak-
lar ve Ödevler” Dördüncü Bölümde (m. 66-74) düzenlemiştir.
İnsan hakları farklı ölçütler kullanılarak tasnife tabi tutulmaktadır. Yaygın kullanılan sınıflandırmalardan birisi,
Georg Jellinek’in, birey ile devlet arasındaki ilişkiler çerçevesinde oluşan farklı statüleri dikkate alarak yaptığı
üçlü sınıflandırmadır: Negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif statü hakları. Sosyal ve ekonomik hak-
ların gerçekleşmesinde, bireysel haklardan farklı olarak, devletin pozitif yükümlülüğü bulunduğu kabul edildiği
için bu haklar “pozitif statü hakları” içinde yer almaktadır. Başka bir ifadeyle ekonomik ve sosyal hakların
gerçek anlamda değer kazanabilmesi için devletin pozitif müdahalesi beklenmektedir. Pozitif statü hakları aynı
zamanda “isteme hakları” olarak da adlandırılmakta ve hak sahibinin devletten talepte bulunmasına imkân ta-
nımaktadır. Örneğin çalışma veya eğitim hakkının devlet tarafından sadece tanınmış olması yeterli olmayacak;
devletten aynı zamanda, sözü edilen bu hakların hayata geçirilebilmesi için tüm önlemleri alması ve gereken
şartları sağlaması beklenecektir. Hakların tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkış sırasını esas alan ve her biri için
ayrı kuşak sıralaması yapan sınıflandırmaya göre sosyal ve ekonomik haklar, kişisel ve siyasal haklardan çok
daha sonra ve Sanayi Devrimi’nin etkisiyle ortaya çıktıkları için “ikinci kuşak haklar” olarak adlandırılmaktadır.
Seçme-seçilme, siyasi faaliyette bulunma, parti kurma, kamu hizmetine girme, dilekçe vb. haklar gibi haklardan
oluşan siyasal haklar ise, kişilerin siyasal yönetime katılmalarını sağlayan haklardır. Bu yönüyle siyasal haklar ile
demokrasi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Bu haklar, demokrasinin olmazsa olmaz unsurları olarak
kabul edilmektedir. Günümüzde, gerçek anlamda siyasal partilerin bulunması ve seçimlerin serbest, eşit ve ge-
nel oy ilkelerine uygun biçimde yapılması, demokratik toplum düzeninin asgari unsurları olarak görülmektedir.
Siyasal haklar, Georg Jellinek’in sınıflandırmasına göre aktif statü hakları içerisinde yer alır. Çünkü bu haklar
bireylerin aktif biçimde siyasal hayata ve yönetimin işleyişine katılmalarını sağlar. Devlet yönetimine katılmayı
garanti eden haklar olmaları sebebiyle siyasal haklar, “katılma hakları” olarak da anılmaktadır. Siyasal haklar
genellikle vatandaşa özgülenmiş haklar olduğu için “vatandaş hakları” olarak da adlandırılmaktadır. Öte yandan
siyasal haklar, insan haklarının ortaya çıkış sırasını esas alan kuşak sınıflandırmasına göre, kişisel haklarla birlik-
te ilk olarak ortaya çıkan haklar olduğu için “birinci kuşak haklar” arasında yer almaktadır.
134
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
1982 Anayasası’nın “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığını taşıyan bölümde yer verilen başlıca
haklar şunlardır: Ailenin korunması ve çocuk hakları (m. 41), eğitim ve öğrenim hakkı (m. 42), çalışma ve
sözleşme özgürlüğü (m. 48), çalışma hakkı ve ödevi (m. 49), çalışma şartları ve dinlenme hakkı (m. 50), sendika
kurma hakkı (m. 51), toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı (m. 53), grev hakkı ve lokavt (m. 54), sosyal
güvenlik hakkı (m. 60). Sosyal hakların başında çalışma hakkı, toplu sözleşme hakkı, sendika hakkı ve sosyal
güvenlik hakları gibi haklar gelir. Sosyal haklar, “isteme hakları” arasında sayılmakla birlikte; gerçek anlamda bu
hakların hayat bulması karmaşık süreçlere bağlıdır. Buna göre bir yandan devletin çeşitli faaliyetleriyle hakkın
kullanımına imkân tanıyacak ortamı hazırlaması ve öte yandan sivil toplumun belirli yöntemler kullanarak
örgütlenmesi gerekir. Sosyal haklar, aynı zamanda sosyal devlet anlayışının bir sonucudur. Böylece toplumun
bir parçası olarak görece zayıf konumda bulunan kişi topluluklarının güvence altına alınması mümkün olmak-
tadır. Engelliler, hastalar, işçiler, yaşlılar, yoksullar vd. gibi belirli kişi toplulukları çoğu zaman, olağan koruma
rejiminden farklı olarak güvenceye ihtiyaç duymaktadır. İşte sözü edilen gruplar bakımından güvence oluşturan
sosyal hakların ayırt edici özelliği, toplum üyeleri arasında belirli sebeplere bağlı sosyal eşitsizliklerin giderilme-
sine hizmet etmesidir.
Ekonomik haklar, kişilerin toplumsal ilişkilerinde ekonomik faaliyet serbestisini güvence altına alan haklardır.
Bu güvenceyi oluşturan üç temel haktan söz etmek mümkündür: Mülkiyet hakkı, sözleşme özgürlüğü ve özel
teşebbüs kurma özgürlüğü. Bu temel hakların bulunmadığı toplumların özgürlükçü (liberal) olmadığı kabul
edilmektedir.
Ekonomik ve sosyal hakların devlet tarafından yerine getirilmesinde mutlak bir yükümlülükten ziyade bir ölçüt
konularak sınırlama yöntemi benimsenmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, devletlerin “örgütlenmesi ve
kaynaklarıyla orantılı olarak” herkesin ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan yararlanmaya hakkı olduğunu
öngörmektedir. 1982 Anayasası da “Devletin İktisadî ve Sosyal Ödevlerinin Sınırları” başlığını taşıyan 65’inci
maddesinde “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına
uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir” ifadelerine yer vermiştir.
135
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
Siyasal Haklar
1982 Anayasası’nın “Siyasal Haklar ve Ödevler” başlığını taşıyan bölümünde özellikle şu haklar ön pla-
na çıkmaktadır: Türk vatandaşlığı (m. 66), seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları (m. 67),
parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma hakları (m. 68), kamu hizmetlerine girme hakkı (m.
70), vatan hizmeti hak ve ödevi (m. 72), vergi ödevi (m. 73), dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine
başvurma hakkı (m. 74).
Siyasal haklar seçme-seçilme, siyasi faaliyette bulunma, parti kurma, kamu hizmetine girme, dilekçe vb.
haklar gibi kişilerin siyasal yönetime katılmalarını sağlayan haklardır. Bu yönüyle siyasal haklar, demokra-
sinin vazgeçilmez unsurları olarak kabul edilir. Nitekim Anayasamızda siyasi faaliyetleri yürütmenin aracı
olan siyasi partiler, “demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları” olarak nitelendirilmiştir (m. 68/2).
Vatandaşlar, siyasi parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir. Partilerde üye ola-
bilmek ise, on sekiz yaşın doldurulmuş olmasına bağlanmıştır (m. 68/1). Yukarıda örnek verilen haklarda
olduğu gibi kural olarak siyasal hakların kullanımı sadece vatandaşlara tanınmıştır. Örneğin yabancıların si-
yasi partilere üye olması mümkün olmadığı gibi kamu hizmetine girmesi de mümkün değildir. Günümüz-
de gerçek anlamda siyasal partilerin varlığı ve seçimlerin serbest, eşit ve genel oy ilkelerine uygun biçimde
yapılması, demokratik toplum düzeninin asgari unsurları olarak görülmektedir.
Siyasal haklar, bireylerin aktif biçimde siyasal hayata ve yönetime katılmalarını sağladığı için Georg
Jellinek’in sınıflandırmasına göre aktif statü hakları içerisinde yer alır. Devlet yönetimine katılmayı sağlayan
bu haklar, “katılma hakları” olarak da anılmaktadır. Genel itibarıyla siyasal hakların yalnızca vatandaşlar
tarafından kullanılma özelliği sebebiyle “vatandaş hakları” olarak da adlandırılmaktadır. Aynı zamanda si-
yasal haklar, kuşak sınıflandırmasına göre, kişisel haklarla birlikte ilk olarak ortaya çıkan haklar olduğu için
“birinci kuşak haklar” arasında yer almaktadır.
136
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
1 İnsan haklarının Georg Jellinek tarafından 6 1982 Anayasası’na göre, toplu sözleşme ya-
yapılan sınıflandırmasına göre, sosyal ve ekonomik pılması sırasında bir uyuşmazlık çıkmış ise taraflar,
haklar aşağıdaki kategorilerden hangisi içerisinde bu uyuşmazlık için hangi kuruma başvurabilir?
neler öğrendik?
yer alır? A. Yüksek Hakem Kurulu
A. Aktif statü hakları B. Hâkimler ve Savcılar Kurulu
B. Pozitif statü hakları C. Milli Güvenlik Kurulu
C. Negatif statü hakları D. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu
D. Sabit statü hakları E. Ekonomik ve Sosyal Konsey
E. Değişken statü hakları
7 1982 Anayasası, aşağıdaki hak ve özgürlük-
2 İnsan haklarının tarihsel süreç içerisinde or- lerden hangisini yabancılara değil sadece vatandaş-
taya çıkış sırasını esas alan sınıflandırmaya göre, lara tanımıştır?
siyasal haklar aşağıdaki kategorilerden hangisi içe- A. Eğitim ve öğrenim hakkı
risinde yer alır? B. Çalışma hakkı
A. Kuşak-öncesi haklar C. Sözleşme özgürlüğü
B. Birinci kuşak haklar D. Bilgi edinme hakkı
C. İkinci kuşak haklar E. Seçilme hakkı
D. Üçüncü kuşak haklar
E. Kuşak-ötesi haklar 8 1982 Anayasası düzeninde aşağıdaki haklardan
hangisine siyasal haklar arasında yer verilmemiştir?
3 1982 Anayasası düzeninde aşağıdaki haklar- A. Seçme hakkı
dan hangisine, sosyal ve ekonomik haklar arasında B. Seçilme hakkı
yer verilmemiştir?
C. Grev hakkı
A. Eğitim ve öğrenim hakkı D. Siyasi faaliyette bulunma hakkı
B. Çalışma hakkı E. Siyasi parti kurma hakkı
C. Vatandaşlık hakkı
D. Sosyal güvenlik hakkı 9 Aşağıdakilerden hangisi 1982 Anayasası’nın
E. Sendika kurma hakkı vatandaşlık hakkına ilişkin anayasal ilkeleri arasın-
da yer almaz?
4 Aşağıdakilerden hangisi, çalışma hak ve öz- A. Türkiye’de doğan çocuklar Türk’tür.
gürlüğünün bir unsuru olarak kişilere verilen yet- B. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu
kiler arasında yer almaz? Türk’tür.
A. Kişi, çalışmama hakkına sahiptir. C. Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan
B. Kişi, dilediği işte çalışma hakkına sahiptir. herkes Türk’tür.
C. Kişi, çalıştığı işten ayrılma hakkına sahiptir. D. Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlem-
D. Kişi, çalışacağı işyerini seçme hakkına sahiptir. lere karşı yargı yolu kapatılamaz.
E. Kişi, belirlediği bir işin en kısa süre içinde E. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla ka-
kendisine verilmesini devletten isteme hakkı- zanılır ve ancak kanunda belirtilen hâllerde
na sahiptir. kaybedilir.
5 1982 Anayasası’na göre, sendikalar için hangi 10 1982 Anayasası’na göre, Türkiye’de ikamet
kuruluş sistemi öngörülmüştür? eden yabancılar dilekçe hakkını aşağıdaki esaslar-
dan hangisi gözetilmek kaydıyla kullanabilir?
A. Bildirim sistemi
B. İzin sistemi A. Misilleme esası
C. Tescil sistemi B. Uluslararası standartlar esası
D. Onay sistemi C. Kazanılmış hak esası
E. Basamak sistemi D. Karşılıklılık esası
E. En çok gözetilen ulus kaydı esası
137
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Sosyal ve Ekonomik 8. C Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Haklar” konusu-
Haklar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
4. E Yanıtınız yanlış ise “Sosyal ve Ekonomik 9. A Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Haklar” konusu-
Haklar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
5. A Yanıtınız yanlış ise “Sosyal ve Ekonomik 10. D Yanıtınız yanlış ise “Siyasal Haklar” konusu-
Haklar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
138
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
Sosyal devlet, “liberal devlet” veya “jandarma devlet” anlayışına bir tepki ola-
rak ortaya çıkmıştır. Jandarma devlet anlayışına göre devlet, savunma ve gü-
venliği sağlamak gibi belirli görevleri dışında toplum hayatına müdahale etme-
melidir. Liberal düşünceye dayanan bu anlayış devletin, ekonomik süreçlere
karışmasını doğru bulmamaktadır. Oysa Sanayi Devrimi sonrası toplumlarda,
özellikle 19. yüzyıl başlarında, devletin kontrolü dışında işleyen serbest piyasa
ekonomisi, çalışma şartlarının ağırlaşmasına, gelir dağılımının bozulmasına,
ağır sosyal sorunların ortaya çıkmasına ve sınıf çatışmalarının derinleşmesi-
Araştır 1 ne yol açmıştır. Bu gelişmelerden sonra devletin ekonomik ve sosyal hayata
gerektiğinde müdahale edilebileceğini söyleyen sosyal devlet anlayışı kabul
edilmeye başlanmıştır. Sosyal devlet anlayışı, sosyal barışı ve sosyal adaleti
gerçekleştirmek amacıyla devletin belirli müdahaleler yapabilmesini meşru ve
gerekli görür. Bu anlayışın aslında nihai hedefi, tüm toplum üyelerinin insan
onuruna yaraşır bir hayat sürmesine imkân tanımaktır. Sosyal devlet anlayışı,
özellikle ekonomik ve sosyal hak ve özgürlüklere yaklaşımı da değiştirmiştir.
Dolayısıyla devletten beklenen negatif tutum içinde olmak ya da karışmamak
değil; aksine, bu hak ve özgürlüklerin gerçek anlamda sağlanması için gereken
tüm tedbirleri almaktır.
139
5
1982 Anayasası Düzeninde Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Haklar
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
Egemen bir birim olarak devlet ile o devleti oluşturan insan topluluğu arasın-
daki hukuki ve siyasi bağ “vatandaşlık” olarak nitelendirilmektedir. Çağdaş
vatandaşlık anlayışına göre devlet ile kişi arasındaki bu bağ, objektif hukuki
durumu yansıtmakta; ırk, dil, din vb. subjektif durumlar önem taşımamak-
tadır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne göre, herkesin bir vatandaşlığa hakkı
vardır ve hiç kimse keyfi olarak vatandaşlığından veya vatandaşlığı değiştir-
me hakkından yoksun bırakılamaz. Bu düzenlemeden esinlenerek vatandaşlık
hukukuna hâkim olan üç ilkeden bahsetmek mümkündür: a) Herkesin va-
tandaşlığı olmalıdır, b) Herkesin sadece bir vatandaşlığı olmalıdır, c) Herkes
vatandaşlığını değiştirmekte özgür olmalıdır. Ama hemen belirtmek gerekir
ki bu ilkeler, tüm devletleri bağlayıcı nitelikte bir uluslararası hukuk kuralı
değildir. Uygulamada devletlerin bu ilkelere uygun hareket etmek için çaba
gösterdikleri ancak bazen aksine tutum aldıkları söylenebilir. Devletler, ege-
men birimler olarak kimlerin kendi vatandaşı olacağını; vatandaşlığın hangi
şartlarda kazanılıp kaybedileceğini tek taraflı olarak belirlemektedir. İşte bu
şartları üzerinde taşımayan kişiler, vatansız (heimatlos) kalacaktır. Vatansız
kişilerin sayısını azaltmaya yönelik uluslararası çabalara ve imzalanan çok ta-
raflı uluslararası sözleşmelere rağmen bugün önemli sayıda kişi vatansızdır.
Türkiye’de de vatansız kişiler bulunmakta ve bu kişilerin durumları ilgili ka-
nunlarda düzenleme konusu yapılmaktadır. Tüm bunlardan dolayı basitçe
ifade etmek gerekirse vatandaşlık hakkı, vatandaşlığı mutlak bir güvenceye
Araştır 3 kavuşturmak anlamına gelmez.
Kamu denetçiliği (ombudsmanlık), idari birimlerin işlemleri hakkında halkın
şikayetlerini ilettiği özel bir başvuru makamıdır. İlk örneği 19. yüzyılda İsveç’te
görülen kamu denetçiliği uygulaması, 1982 Anayasası’nın 74’üncü maddesin-
de 2010 yılında yapılan değişiklikle getirilen Kamu Denetçiliği Kurumuyla
Türkiye’ye getirilmiştir. 2012 yılında ise, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
yürürlüğe konulmuştur. Kanun’a göre Kurumun amacı, kamu hizmetlerinin
işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikayet mekanizması oluşturmak suretiyle,
idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan hakla-
rına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerin-
den incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmaktır. Anayasa’ya göre Kamu
Başdenetçisi, TBMM tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada
üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunlu-
ğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok
oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla
oy alan aday seçilmiş olur (74/5). Şikayet başvurularına ilişkin inceleme ve
araştırma sonucunda Kurum üç tür karar verebilir: Tavsiye kararı, ret kararı
ve karar verilmesine yer olmadığına dair karar. Şikayetin esasına ilişkin bulun-
mayan diğerleri dışarıda bırakıldığında; sadece tavsiye kararının önem taşıdığı
söylenebilir. Kamu Denetçiliği Kurumunun vermiş olduğu kararlar bir yargı
kararı olmadığı gibi bağlayıcı nitelikte de değildir; şikayetin yerinde olduğunu
tespit eden ve ilgili idareye telafi edici bazı önlemler alınmasını tavsiye eden
bir niteliğe sahiptir.
140
5
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Kaynakça
Akıllıoğlu, T. (2019). İnsan Hakları: Kavram, Gölcüklü, A. F., Gözübüyük, A. Ş. (2002). Avrupa
Kaynaklar ve Koruma Sistemleri, 3. Bası, Ankara: İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması: Avrupa
Yetkin Yayınları. İnsan Hakları Mahkemesinin İnceleme ve Yargılama
Yöntemi, 3. Bası, Ankara: Turhan Kitabevi.
Algan, B. (2007). Ekonomik, Sosyal ve Kültürel
Hakların Korunması, Ankara: Seçkin Yayınları. Gören, Z. (2019). Anayasa Hukuku, 4. Bası, Ankara:
Yetkin Yayınları.
Anayasa Mahkemesi, E. 1993/1, K. 1993/2, T.
23.11.1993. Gözler, K. (2017). İnsan Hakları Hukuku, Bursa: Ekin
Yayınları.
Aybay. R. (2017). İnsan Hakları Hukuku, 3. Bası,
İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Kılıç, C. (2020). “Grev ve Lokavt Hakkında Herşey”,
Milliyet, 27 Ocak 2020, https://www.milliyet.
Balkır, Z. G. (2000). “Çalışma ve Sosyal Güvenlik
com.tr/yazarlar/cem-kilic/grev-ve-lokavt-
Hakları”, içinde: İnsan Hakları, İstanbul: Yapı
hakkinda-her-sey-6130849, E.T: 20.03.2020.
Kredi Yayınları, s. 236-258.
Milliyet, “Corona Virüsü (Covid-19) Pandemi İlan
Benedek, W. (2014). İnsan Haklarını Anlamak: İnsan
Edildi, Pandemi Nedir, Tarihteki Pandemiler
Hakları Eğitimi El Kitabı, Ankara: Türkiye Adalet
Nelerdir?” https://www.milliyet.com.tr/
Akademisi Yayınları.
gundem/corona-virusu-covid-19-pandemi-ilan-
Bozkurt, E., Kanat, S. ve Bektaş, S. (2018). Uluslararası edildi-pandemi-nedir-tarihteki-pandemiler-
İnsan Hakları Hukuku, 3. Bası, Ankara: Legem nelerdir-6167594, 17 Mart 2020, E.T:
Yayınları. 20.03.2020.
Britannica, Temel Britannica Temel Eğitim ve Kültür Mumcu, A. (1994). İnsan Hakları Kamu Özgürlükleri,
Ansiklopedisi, C. 15, “Sanayi Devrimi”, s. 44-48. Ankara: Savaş Yayınları.
Bulut, N. (2009). Sanayi Devriminden Küreselleşmeye Özbudun, E. (2010). Türk Anayasa Hukuku, 11. Bası,
Sosyal Haklar, İstanbul: On İki Levha Yayıncılık. Ankara: Yetkin Yayınları.
Cabrillac, R., Frison-Roche, M.-A. &Revet T. [eds.] Reisoğlu, S. (2001). Uluslararası Boyutlarıyla İnsan
(2001). Libertés et droits fondamentaux, 7e édition, Hakları, İstanbul: Beta Yayınları.
Paris: Editions Dalloz.
Sağlam, F. (2000). “Siyasal Parti Özgürlüğü”, içinde:
Çağıran, M. E. (2006). Uluslararası Alanda İnsan İnsan Hakları, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, s.
Hakları, Ankara: Platin Yayınları. 195-215.
Doğan, V. (2019). Türk Vatandaşlık Hukuku, 16. Bası, Umar, L. [der.] (2006). Birleşmiş Milletler’de İnsan
Ankara: Savaş Yayınevi. Hakları Yorumları: İnsan Hakları Komitesi ve
Donnelly, J. (1995). Teoride ve Uygulamada İnsan Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi,
Hakları, Çev. M. Erdoğan / L. Korkut, Ankara: 1981-2006, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yetkin Yayınları. Yayınları.
Doğan, İ. (2013). İnsan Hakları Hukuku Ders Kitabı, Uygun, O. (2000). “İnsan Hakları Kuramı”, içinde:
Ankara: Astana Yayınları. İnsan Hakları, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, s.
13-44.
Gemalmaz, M. S. (2012). Ulusalüstü İnsan Hakları
Hukukunun Genel Teorisine Giriş, C. I, 8. Bası, Ünal, Ş. (1997). Temel Hak ve Özgürlükler ve İnsan
İstanbul: Legal Yayınları. Hakları Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları.
141
Bölüm 6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve
Ulusal Korunma Mekanizmaları
öğrenme çıktıları
1 2
1 Devletin insan haklarını koruma 2 Devletin işlevlerine karşı insan
sorumluluğu ve ülke düzeyinde haklarının korunmasını sağlayan araçları
korunmanın farkına varabilme açıklayabilme
3
Ulusal Korunma Mekanizmaları
3 Ulusal korunma mekanizmalarını kurumsal
örneklerle anlatabilme
142
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
143
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
internet
Temel hak ve özgürlüklerin sadece devlet tarafın-
dan ihlale uğrayacağı görüşü doğru kabul edilmese Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile yasalar ve
bile; bu hak ve özgürlüklerin kamu personeli olsun diğer mevzuata ilişkin metinlere ulaşmak için
ya da olmasın bireyler tarafından ihlal edilmesinin http://mevzuat.gov.tr adresini kullanabilirsiniz.
önüne geçmek veya sonuçlarını ortadan kaldırmak
devletin sorumluluğu altındadır. Anayasamız, idare- 1982 Anayasası uyarınca memurlar ve diğer
nin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu- kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikle-
nun açık olduğunu (m. 125/1) kabul ettikten sonra ri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine
“İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil
ödemekle yükümlüdür” (m. 125/7) hükmüne yer ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açıla-
vermiştir. Yine Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyet- bilir (m. 129/5). Anayasal düzenleme devletin birin-
lerin korunması” başlığını taşıyan 40’ıncı maddesine ci derecede sorumlu olduğu ilkesini benimsemiştir.
göre, “Kişinin, Resmi görevliler tarafından vaki hak- İdare hukukunda kusurun üç türü sayılmakta; zarar
sız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, memurun kusuru bulunmaksızın oluşursa “hizmet
Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili kusuru”, hizmet sırasında veya hizmet sebebiyle me-
görevliye rücu hakkı saklıdır” (m. 40/3). Anayasal murun kusuruyla oluşursa “görev kusuru” ve bu iki
düzenlemeler çerçevesinde devletin sorumluluğu durum dışında sadece kamu görevlisinin kişisel dav-
kavramına dar bir anlam yüklendiğini; devletin ya- ranışlarıyla oluşursa “kişisel kusur” olarak adlandırıl-
sama, yürütme ve yargı işlevlerinin tamamını kap- maktadır. Dolayısıyla ilk iki kusur türü bakımından
sayıcı nitelikte olmadığını; sadece idarenin eylem ve dava idareye karşı açılacak, anayasal düzenleme bakı-
işlemlerine bağlı olarak yürütme işlevinin sorum- mından hizmet ve görev kusurlarında devlet birinci
luluğunun kabul edildiğini söylemek mümkündür. derecede sorumlu tutulacaktır.
Araştırmalarla
İlişkilendir
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 18 Eylül İlke II
1984 tarih ve 375 sayılı toplantısında, Devletin 1. Birinci ilkenin şartları gerçekleşmemiş olsa
Sorumluluğuna İlişkin 1984 (15) sayılı Tavsiye da aşağıdaki durumlarda mağdurun zarara kat-
Kararı’nı almıştır. Tavsiye Kararı’nda yer alan se- lanmak zorunda kalması açıkça haksızlık oluştu-
kiz ilke şunlardır: ruyorsa zararın karşılanması sağlanmalıdır: İşlem
İlke I kamu yararına yapılmışsa, sadece bir veya sınırlı
Tazminat, zarara uğrayan kimseyle ilgili ola- sayıda kişi zarar görmüşse ve işlem olağan nite-
rak idarenin hukuken kendisinden makul olarak likte değilse veya zarar işlemden beklenmeyen bir
beklenen şekilde davranmaması sonucunda mey- sonuç ise.
dana gelen zararın karşılanmasını güvenceye alır. 2. Bu ilkenin uygulanması sadece belli işlem
Mevcut bir hukuk kuralının ihlali hâlinde kusur türleri ile sınırlı tutulabilir.
varsayılır.
144
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Öğrenme Çıktısı
1 Devletin insan haklarını koruma sorumluluğu ve ülke düzeyinde korunmanın farkına
varabilme
145
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
Fransız düşünür Montesquieu (1689- Katı anayasa, olağan yasalardan daha farklı
1755) tarafından ortaya konulan kuvvet- ve daha zor şartlarda değiştirilebilen anaya-
ler ayrılığı teorisi, devlet iktidarının tek saları ifade eder. Genellikle yazılı anayasalar
bir elde toplanmasına karşı çıkar. Kuvvet- aynı zamanda katı anayasadır. 1982 Ana-
ler ayrılığı; devlete ait yasama, yürütme ve yasası niteliği itibarıyla bir katı anayasadır.
yargı erklerinin dağıtılması ve farklı or-
ganlar aracılığıyla kullanılması anlamına
gelir. Devletin organları arasında denge ve
Yürütme İşlevine Karşı Korunma
kontrolün sağlanmasıyla siyasi otorite sı- Belki devletin diğer işlevlerinden daha çok yü-
nırlandırılmış, keyfi yönetimin önüne ge- rütme işlevine karşı hak ve özgürlüklerin korunma-
çilmiş, temel hak ve özgürlükler güvence sına ihtiyaç duyulacaktır. Yürütme organı, yasama
altına alınmış olacaktır. işlevine benzer şekilde bir yandan karar, kararname
ve yönetmelik gibi düzenleyici işlemleriyle; diğer
yandan idari karar veya eylemleriyle, bireylerin hak
ve özgürlüklerini ihlal edebilir.
Yasama İşlevine Karşı Korunma
İnsan haklarının korunma yolları aslında dar
Anayasamıza göre, “Yasama yetkisi, Türk Mil-
anlamda, sadece yürütme işlevine karşı korunma-
leti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir ve
yı ifade eder. Niteliği gereği idarenin düzenleme,
bu yetki devredilemez” (m. 7). Yasama işlevi çer-
karar ve eylemleri kişilerin haklarına dokunmakta
çevesinde TBMM, kanun koymak, değiştirmek,
ve bu kişiler haklarını elde etmek veya zararlarını
kaldırmak; para basılmasına ve savaş ilanına karar
telafi etmek için idareye karşı ama her zaman idari
vermek; uluslararası antlaşmaların onaylanmasını
nitelikte olmayan başvurular yapmaktadır. Dola-
uygun bulmak, genel ve özel af ilanına karar ver-
yısıyla bireyler açısından korumanın devlete karşı
mek gibi görev ve yetkileri kullanmaktadır (m. 87).
yapıldığı yönünde geleneksel bir görüş mevcuttur.
İnsan haklarının yasama işlevine karşı korunma- Bugün devlet dışında güçlü bulunan kişiliklere kar-
sında birinci ve en etkili yol, temel hak ve özgür- şı da bireyin korunmasına ihtiyaç duyulduğu ileri
lüklerin anayasal güvence altına alınmasıdır. Olağan sürülmektedir. Aşağıda ulusal koruma mekanizma-
yasalardan daha zor şartlarda değiştirilme özelliği ları ele alınırken yasamayla, idareyle ve yargıyla iliş-
taşıyan katı anayasa uygulaması, yasama organının kili tüm yollar ele alınacaktır.
temel hak ve özgürlüklere müdahalesine engel teş-
kil eder. İkinci yol olarak anayasa yargısının varlığı
da yasama organına karşı güvence oluşturur. Çün- Yargı İşlevine Karşı Korunma
kü anayasaya uygunluk denetimi, yasama organının Kural olarak yargısal faaliyetleri dolayısıyla dev-
anayasaya aykırı şekilde temel hak ve özgürlüklere letin sorumluluğu kabul edilmemiş ve dolayısıyla
müdahalesini ortadan kaldıracaktır. Yasama organı yargı işlevine karşı koruma mekanizmaları oluş-
yürürlüğe koyduğu bir kanun, bir temel hak ve öz- turulmamıştır. Bu yaklaşım bağımsız mahkemeler
gürlüğe müdahale sonucunu doğuracaksa Anayasa aracılığıyla kullanılan yargı işlevinin, hakların elde
Mahkemesi bu kanun düzenlemesini iptal edecek- edilmesinde yeterli koruma sağladığı varsayımına
tir. 1982 Anayasası’nın yazılı ve katı bir anayasa dayanmaktadır. Bununla birlikte, bazı istisnai du-
olduğunda tereddüt yoktur. Öte yandan temel hak rumlar bakımından yargılama faaliyetleri sırasında
ve özgürlüklerin ayrıntılı ve sistematik bir biçimde oluşan zararlar, adli hataya veya tarafsızlığa aykırı
Anayasada düzenlendiği de bir gerçektir. Yine ya- durumlara bağlanabiliyorsa koruma hükümlerine
saların anayasaya uygunluğunun denetiminde özel yer verilmiştir. Buna göre bir yargılama faaliyetin-
bir yargı organı olarak Anayasa Mahkemesi anayasal de hak arayan, hakimin kusurlu davranışı sebebiyle
bir kurum olarak düzenlenmiştir. Tüm bu normatif zarara uğramışsa doğrudan zararların giderilmesini
düzenlemeler ve kurumsal yapılar göz önünde tu- devletten isteyebilecektir.
tulduğunda; Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin Adli hatadan dolayı devletin sorumluluğu,
yasama organına karşı korunmasında etkin yolların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 7 Nolu
bulunduğunu söylemek gerekir. Protokol’ün 3’üncü maddesiyle belirli durumlar
146
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
bakımından kabul edilmiştir. Örneğin, mahkûmiyet kararından sonra elde edilmiş yeni bir delilin, kesin-
likle adli hata yapılmış olduğunu göstermesi durumunda devletin kanun ve uygulamaları uyarınca tazmin
edilmesi gerekecektir.
Yargı işlevine karşı korunmanın bir yolu da hâkimin çekinmesi veya reddine ilişkin yargılama usulü
kurallarını işler hâle getirmektir. Belirli sebeplerin varlığına bağlı bulunan çekinme ve ret durumu, ger-
çekte tarafsızlığı tehlikeye düşürmemek ve tarafları hak kaybına uğratmamak için öngörülmüş koruma
tedbirleridir. Teknik düzenlemeler içeren bu konunun ayrıntılarına girmeden her biri için bir örnek ver-
mekle yetinelim: Hâkim, kendisine ait olan veya doğrudan doğruya veya dolayısıyla ilgili olduğu davaya
bakamaz ve talep olmasa dahi çekinmek zorundadır. Hâkimin davada iki taraftan birine öğüt vermiş ya da
yol göstermiş olması durumunda, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi, hâkim de bizzat çekilebilir.
Öğrenme Çıktısı
2 Devletin işlevlerine karşı insan haklarının korunmasını sağlayan araçları açıklayabilme
147
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
Devletin üç temel işlevi çerçevesinde, insan ilişkin emir içeremez. Dolayısıyla bu raporların
haklarının korunması bakımından birçok yol kul- siyasi veya manevi etkisinden bahsetmek mümkün
lanarak daha iyiye ulaşma çabasının dinamik bir ise de maddi/hukuki bir zorlama içermediğini söy-
süreçte her zaman güncel kaldığını ifade etmek lemek gerekir. Yasama organının somut başvurular-
mümkündür. Şüphesiz bu dinamik süreç, kurum- dan yola çıkarak temel hak ve özgürlüklerin korun-
sal yapılar aracılığıyla işletilebilir. İnsan haklarının ması amacıyla bir kanun yapması veya mevcut bir
gerçek anlamda hayata geçirilebilme çabasının so- kanunda değişiklik getirmesine bir engel yoktur.
mut göstergelerine örnek olarak; yürürlükteki yasal Öte yandan genel anlamda parlamentoların, Tür-
düzenlemelerin iyileştirilmesi veya eksikliklerinin kiye özelinde ise TBMM’nin yürütmeyi denetleme
giderilmesi, yeni yasal düzenlemeler için taslaklar araçlarını kullanması da mümkündür. Anayasamı-
hazırlanması, idari önlemler alınmasının tavsiye za göre TBMM, meclis araştırması, genel görüşme,
edilmesi, hak ihlallerinin araştırılması, somut insan meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi
hakları sorunlarına veya insan haklarının ülkesel edinme ve denetleme yetkisini kullanır (m. 98/1).
düzeydeki genel durumuna ilişkin raporlar hazır-
lanması, insan hakları ihlallerinin ortadan kaldı-
rılmasına yönelik adım atılmasının hükümetten Genel görüşme, toplumu ve devlet faa-
istenmesi, etkin yargısal yollar kurulması vd. uygu- liyetlerini ilgilendiren belli bir konunun
lamalar gösterilebilir. TBMM Genel Kurulunda görüşülmesidir.
Hak ve özgürlüklerin korunmasında etki
derecesi birbirinden farklı olmakla birlikte aşa-
ğıda belli başlı ulusal koruma mekanizmalarına TBMM Dilekçe Komisyonu
bir sınıflandırma içinde yer verilecektir. Ulusal Anayasamıza göre vatandaşların ve karşılık-
koruma mekanizmalarını, koruma konularını lılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet
belirlemek için kullandığımız ölçüte benzer şe- eden yabancıların kendileri veya kamuyla ilgili di-
kilde ve devletin işlevlerinden yola çıkarak üçlü lek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve
bir ayrıma tabi tutmak mümkün ise de belirli öl- TBMM’ne yazı ile başvurma hakkı bulunmaktadır
çüde bağımsızlığa kavuşturulmuş kurumları ayrı (m. 74/1). Bu hakkın kullanımına hizmet etmek
kategori altında ele alarak dörtlü sınıflandırma için TBMM’de Dilekçe Komisyonu oluşturulmuş-
yapmayı tercih ediyoruz: tur. 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına
a. Yasama organı aracılığıyla korunma Dair Kanun, TBMM’ye gönderilen dilekçelerin,
b. İdari başvuru yollarıyla korunma Dilekçe Komisyonunda incelenmesi ve karara
bağlanmasını öngörmektedir. İnceleme ve karara
c. Yargısal başvuru yollarıyla korunma bağlamanın esas ve usulleri TBMM İçtüzüğünde
d. Bağımsız organlar aracılığıyla korunma gösterilecektir. Kanun’a göre, inceleme ve karara
bağlama süresi altmış gün olarak belirlenmiş; Ko-
misyon tarafından ilgili kamu kurum ve kuruluşla-
Yasama Organı Aracılığıyla Korunma
rına gönderilen dilekçelerin otuz gün içinde cevap-
Temel hak ve özgürlüklerin süjesi olan birey- landırılması öngörülmüştür (m. 8/1).
ler, idare tarafından yapıldığını ileri sürdükleri
Dilekçe Komisyonu, görevleriyle ilgili olarak,
hak ihlalleri bakımından yasama organına, dilekçe
kamu kurum ve kuruluşu ile özel kuruluşlardan
hakkını kullanarak başvurma imkânına sahiptir.
her türlü bilgi ve belgeyi almak, ilgilileri çağırıp bil-
Devletlerin yasama organları bakımından genel
gisine başvurmak, idari denetim yapılmasını iste-
olarak tanıdığı bu hak, dilekçe komisyonu veya
mek, bilirkişi görevlendirmek ve yerinde inceleme
insan hakları komisyonu gibi kurumlar aracılığıyla
yapmak yetkisine sahiptir. Bu yetkinin kullanılma-
kullanılmaktadır. Bu kurumlara yapılan başvurular
sı durumunda ilgili kurum ve kişiler, talep edilen
üzerine, gerekli inceleme ve araştırmalardan sonra,
bilgi ve belgeyi vermek, idari denetim yapmak ve
genellikle somut olaylar bakımından çözüm içer-
yerinde inceleme için gerekli tedbirleri almakla yü-
meyen raporlar hazırlanmaktadır. Bu raporlar, bağ-
kümlüdür (m. 8/2).
layıcı nitelikte olmayıp idarenin belirli şekilde dav-
ranmasına veya doğan zararların tazmin edilmesine TBMM İçtüzüğüne göre Dilekçe Komisyonu,
vatandaşların ve karşılıklılık koşuluyla yabancıla-
148
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
rın TBMM Başkanlığına gönderdikleri dilek ve şi- dukları sandalye sayıları ile üye tam sayısı arasın-
kayetleri inceler (m. 115). Dilekçe Komisyonunun daki oran esas alınır. Komisyon üyelikleri için bir
başkan, başkanvekili, sözcü ve katibinden oluşan yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk seçilenle-
Başkanlık Divanı, gelen dilekçelerden belirli şart- rin görev süresi iki yıldır; ikinci seçimde belirlenen
ları taşımayanların görüşülemeyeceğini karara üyelerin görev süresi yasama döneminin sonuna
bağlar. Örneğin belli bir konusu bulunmayan veya kadar devam eder (m. 3).
yargı organlarının görev alanına giren konularla il- Komisyonun Kanun’da sayılan görevleri (m. 4)
gili olan dilekçeler görüşülmeyecektir. Komisyon arasında şunlar da yer almaktadır:
Başkanlık Divanı, görüşülemeyeceğini karara bağ-
• Uluslararası alanda genel kabul gören insan
ladığı dilekçelerden, kanun olarak düzenlenmele-
hakları konusundaki gelişmeleri izlemek
rinde toplumsal yarar gördüklerinin birer örneğini
TBMM Başkanlığına ve bilgi için Cumhurbaş- • Türkiye’nin insan hakları alanında taraf
kanlığına gönderir (m. 116). Komisyon Başkanlık olduğu uluslararası antlaşmalarla uyum
Divanının görüşülemeyeceğini karara bağladığı sağlamak amacıyla yapılması gereken de-
dilekçeler ile itiraza uğrayanlar Komisyon Ge- ğişiklikleri tespit etmek ve bu amaçla yasal
nel Kuruluna sevk edilir (m. 117/1). Komisyon düzenlemeler önermek
Başkanlık Divanı, Komisyon Genel Kurulunca • Kanun teklifleri ile olağanüstü hâl sırasında
alınan kararları bastırır, bütün milletvekillerine çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamele-
dağıtır ve gereği için Cumhurbaşkanı yardımcı- rini görüşmek, TBMM komisyonlarının
ları ile bakanlara gönderir (m. 118). Milletvekil- gündemdeki konular hakkında, istem üze-
leri alınan bu kararlara itiraz edebilir, eğer itiraz rine görüş ve öneri bildirmek
edilmişse, Komisyon Genel Kurulu itiraza ilişkin • İnsan hakları uygulamalarının, Türkiye’nin
bir rapor hazırlayarak TBMM Başkanlığına sunar. taraf olduğu uluslararası antlaşmalara, Ana-
TBMM’nin alacağı karar kesindir. Kesinleşen bu yasa ve kanunlara uygunluğunu incelemek
kararlar dilekçe sahiplerine ve ilgili Cumhurbaş- ve bu amaçla, araştırmalar yapmak, bu ko-
kanı yardımcılıkları ile bakanlıklara bildirilir (m. nularda iyileştirmeler ve çözümler üretmek
119). Bunlar kesinleşen kararlar hakkında yaptık- • İnsan haklarının ihlale uğradığına dair iddia-
ları işlemleri otuz gün içinde Komisyon Başkanlı- lar ile ilgili başvuruları incelemek veya gerek-
ğına yazıyla bildirirler (m. 120). li gördüğü hâllerde ilgili mercilere iletmek
Yasama organına yapılan başvurular üzerine alı- • Çalışmalar, elde edilen sonuçlar ve insan
nan kararların hukuki bağlayıcılığı yoktur. Bunlar hakları uygulamalarını kapsayan yıllık ra-
yargı organı kararı olmadığı gibi icra gücüne sahip porlar hazırlamak
bir idari karar da değildir.
Komisyonunun sayılan bu görevleri arasında
özellikle, ihlal iddialarına ilişkin başvuruları değer-
TBMM İnsan Haklarını İnceleme lendirme görevi, koruma mekanizması bakımın-
Komisyonu dan ön plana çıkmaktadır. İhlal iddialarının araş-
tırılması da dâhil kendisine verilen tüm görevlerin
Türkiye’de insan haklarının ülke düzeyinde
yerine getirilmesi bakımından Komisyona, 3686
ve bir bütünlük içinde korunması amacıyla oluş-
sayılı Kanun geniş yetkiler de vermiştir. Buna göre
turulmuş yargı dışı ilk mekanizma İnsan Hakları
Komisyon, bakanlıklardan, genel ve katma bütçeli
İnceleme Komisyonudur. Komisyon, 1990 yılında
dairelerden, mahalli idarelerden, muhtarlıklardan,
kabul edilen 3686 sayılı İnsan Haklarını İnceleme
üniversitelerden ve diğer kamu kurum ve kuru-
Komisyonu Kanunu ile varlık kazanmıştır. TBMM
luşları ile özel kuruluşlardan bilgi istemek ve bu-
çatısı altında oluşturulan komisyon, “insan hak-
ralarda inceleme yapmak, ilgililerini çağırıp bilgi
larına saygı ve bu konudaki gelişmeleri izlemek
almak yetkisine sahiptir. Komisyon ayrıca, gerekli
suretiyle uygulamaların bu gelişmelere uyumunu
gördüğü durumlarda, uygun bulacağı uzmanların
sağlamak ve başvuruları incelemek” gibi hedefleri
bilgilerine başvurabilir ve Ankara dışında da çalışa-
gerçekleştirmek üzere görev yapacaktır (m. 1).
bilir (m. 5). Komisyon, insan hakkı ihlaline ilişkin
Komisyon üyelerinin belirlenmesinde, siyasi iddialar hakkında yerinde inceleme yapma yetkisi-
parti grupları ile bağımsızların Mecliste sahip ol- ne sahiptir. İnsan hakları ihlallerinin bulunduğuna
149
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
ilişkin duyumlarından yola çıkarak Komisyonun esas veya tali olarak havale edilen işleri görüşmek,
kendiliğinden harekete geçmesi de mümkündür. istenildiğinde TBMM’ne sunulan kanun teklifleri
Komisyonca hazırlanan raporlar TBMM Baş- ile olağanüstü hâl sırasında çıkarılan Cumhurbaş-
kanlığına sunulmakta; Danışma Kurulunun görüş kanlığı kararnameleri hakkında ihtisas komisyon-
ve önerileriyle bu raporlar, Genel Kurulun günde- larına görüş sunmak üzere Kadın Erkek Fırsat Eşit-
mine alınabilmekte; Genel Kurulda okunmak veya liği Komisyonu kurulmuştur (m. 1).
üzerinde görüşme açılmak yoluyla bilgi edinilmesi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeleri-
sağlanmaktadır. Komisyon raporları Cumhurbaş- nin belirlenmesinde, siyasi parti grupları ile bağım-
kanlığı ve ilgili bakanlıklara TBMM Başkanlığı sızların Mecliste sahip oldukları sandalye sayıları ile
aracılığıyla gönderilmektedir (m. 6/3, 4). üye tam sayısı arasındaki oran esas alınır. Komis-
Komisyon, kendisine havale edilen başvurular yonu üyeleri belirlenirken kadın milletvekilleri ile
ile ilgili konuları inceler, başvuruların sonucu veya insan hakları konusunda uzman milletvekillerine
yapılmakta olan işlem hakkında başvuru sahibine öncelik tanınır (m. 2).
en geç altmış gün içinde bilgi verir (m. 7). Kanunda Komisyonun görevleri sayılmıştır (m.
Kanun’da çerçevesi belirlenen geniş yetkilerine 3). Bu görevlerin bazıları şunlardır:
rağmen Komisyonun, çok etkili bir mekanizma • Kanun teklifleri ile olağanüstü hâl sırasında
oluşturduğunu söylemek zordur. Siyasi parti üyele- çıkartılan Cumhurbaşkanlığı kararnamele-
rinden oluşan Komisyon, siyasi görüşleri, tercihleri rinin kadın erkek eşitliği konusunda Ana-
ve çatışmaları potansiyel olarak barındırdığından; yasaya, uluslararası gelişmelere ve yüküm-
ele alınan konuların seçimine, ele alınış yöntem- lülüklere uygunluğunu inceleyerek ihtisas
lerine ve hazırlanan raporların ortaya konmasına komisyonlarına görüş sunmak
doğrudan etki etmekte ve bu durum, gerçek duru- • Türkiye’de kadın erkek eşitliğinin sağlanma-
mun yansıtılmasına çoğu zaman engel olmaktadır. sına yönelik gelişmelere ve Komisyonun o
Sonuç olarak belirtmek gerekir ki yasama organı yılki faaliyetlerine ilişkin hazırladığı yıllık de-
aracılığıyla koruma yollarının, temel hak ve özgür- ğerlendirme raporlarını TBMM’ye sunmak
lüklerin korunmasında çok etkili yöntemler olma- • Kadın hakları ile kadın erkek eşitliğini sağla-
dığını genel bir tespit olarak söylemek mümkündür. maya yönelik olarak diğer ülkelerdeki ve ulus-
Belirli bir temel hak ve özgürlüğe ilişkin gelişme kay- lararası kuruluşlardaki gelişmeleri takip etmek
detmek adına TBMM, yukarıda ele aldığımız süreç-
• Taraf olduğumuz uluslararası antlaşmaların
lerin etkisiyle ancak bir yasal düzenleme yaptığında
kadın erkek eşitliği ve kadın hakları ko-
sonuç elde edilmiş olacaktır. Aksi durumda, bağla-
nusundaki hükümleri ile Anayasa ve diğer
yıcılığı bulunmayan başvuruların karara bağlanması
ulusal mevzuat arasında uyum sağlamak
veya raporlar hazırlanması gibi faaliyetlerin doğru-
için yapılması gereken değişiklikleri ve dü-
dan korumaya katkısı bulunmayacaktır.
zenlemeleri belirlemek
150
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
• Vesayet makamına başvuru: Eylem ve işlemi • İlgili kurum ve kuruluşlar ile üyelerin gün-
gerçekleştiren idarenin üzerinde vesayet yet- deme getirilen konuları değerlendirmek,
kisini kullanan makama yapılan başvurudur • İnsan hakları ihlal iddialarını incelemek ve
Aşağıda farklı mekanizmalar çerçevesinde idari araştırmak,
başvuru yollarıyla temel hak ve özgürlüklerin ko- • İnsan haklarının korunmasına ve insan hak
runması ele alınacaktır. Yasama organı aracılığıyla ve özgürlüklerinin kullanılmasına mani
korumaya kıyasla idari başvuru yollarıyla koruma- olan durumları incelemek, araştırmak ve
nın daha etkili olduğu söylenebilir. Çünkü idari çözüm önerileri geliştirmek,
başvuru yollarının sonucunda idarenin alacağı ka-
• Hak ihlallerine yol açan sosyal, siyasi, hu-
rar, uygulanabilir ve idareleri bağlayıcı niteliktedir.
kuki ve idari sebepleri incelemek, araştır-
Bununla birlikte, başvuru yollarının önemli bir
mak ve bunların çözümüne ilişkin valilik
kısmında karar makamı yine idarenin bir parçası-
veya kaymakamlık makamına önerilerde
dır. Bu durum, temel hak ve özgürlüklerin korun-
bulunmak,
masını sağlamak adına bir zayıflık olarak görülebi-
lir. İdareye karşı korunmada, ombudsmanlık gibi • Her türlü ayrımcılığın önlenmesi için ge-
bağımsız ve tarafsız kurumlar aracılığıyla yapılacak rekli çalışmaları yapmak,
denetim daha etkin sonuçlar doğuracaktır. • İdarenin uygulamalarında vatandaşlara hoş-
görü ve nezaketle yaklaşılmasını sağlamak
amacıyla gerekli çalışmaları yapmak,
İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulla Çalışmalara ilişkin aylık raporlar hazırlamaktır
İnsan hakları kurulları bakımından ilk düzen-
Yönetmeliğe göre il ve ilçe kurulları, insan hakları
leme 2000 yılında yürürlüğe giren İnsan Hakları-
ihlali iddiaları ile ilgili başvuruları incelemek ve araş-
nın Görev Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında
tırmak, inceleme ve araştırma sonuçlarını değerlen-
Yönetmelik’tir. Bu yönetmeliği yürürlükten kaldıran
dirmek, ulaşılan sonuçları konusuna göre Cumhuri-
ve 2003 yılında yürürlüğe konulan İl ve İlçe İnsan
yet savcılıklarına ya da ilgili idari makamlara iletmek
Hakları Kurullarının Kuruluş, Görev ve Çalışma
ve sonucunu takip etmekle görevlidir (m. 13). Ku-
Esasları Hakkındaki Yönetmelik’le yeni düzenleme-
rula yapılan başvurulara ilişkin kararlar ve yapılan
ler getirilmiştir. İl ve ilçe insan hakları kurullarının
işlemler yazılı olarak başvuru sahibine en geç otuz
oluşturulma amacı, toplumda ve kamu görevlilerin-
gün içerisinde bildirilir. Kurul kararları, ilgili kamu
de insan hakları bilincini geliştirmek, insan haklarını
kurum ve kuruluşları tarafından geciktirilmeksizin
korumak, ihlal iddialarını incelemek ve araştırmak,
öncelikle ele alınıp sonuçlandırılır (m. 18/1-d, i).
insan hak ve özgürlüklerinin kullanılmasının önün-
deki engeller ile hak ihlallerine yol açan sosyal, siya-
si, hukuki ve idari nedenleri incelemek, araştırmak Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu
ve bunların çözümüne ilişkin önerilerde bulunmak Anayasamıza göre herkes bilgi edinme hakkına
şeklinde belirlenmiştir (m. 1). sahiptir (m. 74/3). Aynı hak anayasal düzenleme-
İl İnsan Hakları Kurulları, vali veya bir vali yar- den önce 2003 yılında yürürlüğe giren 4982 sayılı
dımcısının başkanlığında, Yönetmelik’te ayrıntılı Bilgi Edinme Kanunu’nda da yer almıştır (m. 4/1).
olarak belirlenmiş çeşitli kamu kurum ve kuruluş- Kanun’un amacı, demokratik ve şeffaf yönetimin
larının, yerel yönetimlerin, siyasi partilerin, üni- gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine
versitelerin, medya kuruluşlarının ve sivil toplum uygun biçimde kişilerin bilgi edinme hakkını kul-
örgütlerinin temsilcilerinden oluşur. lanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir
İlçe İnsan Hakları Kurulları, kaymakamın baş- (m. 1). Bu amaca uygun olarak kişiler, kamu ku-
kanlığında, benzer şekilde çeşitli kamu kurum ve rum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki
kuruluşlarının, yerel yönetimlerin, siyasi partilerin, meslek kuruluşlarının tüm faaliyetlerine ilişkin bil-
yükseköğretim kurumlarının, medya kuruluşlarının gi edinme başvurusunda bulunabilecektir (m. 2/1).
ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşur. Kişinin bilgi edinme hakkına sahip olması, idare-
İl ve ilçe insan hakları kurullarının Yönetmelik’te nin her türlü eylem ve işlemlerinde daha dikkat ve
belirtilen genel görevlerinin (m. 9) bir kısmını şu özenli davranmasını sağlayacak; bilgi ve belgelerin
şekilde saymak mümkündür: gizlenmesi imkânı bulunmadığından idarenin keyfi
151
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
dikkat
Bilgi edinme hakkı, normatif olarak ilk defa
2003 yılında Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nda
düzenlenmiş; anayasal güvenceye ise 2010 yılın-
daki Anayasa değişikliği ile kavuşmuştur.
Yaşamla İlişkilendir
152
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
İlgili kurum ve kuruluşlar, Kanun’da belirtilen İdarenin eylem ve işlemleriyle hak ve özgürlük-
istisnalar dışında her türlü bilgi veya belgeyi baş- lerinin ihlal edildiğini düşünen her birey mahke-
vuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme melerde dava açabilecektir. Yargısal başvuru yolları,
başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandır- yukarıda ele alınan ayrım ve yargısal korumanın
mak üzere, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla türlerine göre üç farklı yol olarak ele alınabilir:
yükümlüdür (m. 5/1). • Adli Yargıya Başvuru Yolu
Başvuru üzerine ilgili kurum ve kuruluşlar iste- • İdari Yargıya Başvuru Yolu
nen bilgi veya belgeye erişimi on beş işgünü içinde
• Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
sağlarlar. Bazı hâllerde bu süre otuz güne uzamak-
tadır (m. 11/1). Kurum ve kuruluşlar, bilgi edinme
başvuruları ile ilgili cevaplarını yazılı olarak veya Adli Yargıya Başvuru Yolu
elektronik ortamda başvuru sahibine bildirirler. Türk adli yargı teşkilatında hukuk ve ceza mah-
Başvurunun reddedilmesi hâlinde başvuru sahibi, kemeleri şeklinde ikili bir ayrım bulunduğundan;
yargı yoluna başvurmadan önce kararın tebliğin- hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasıyla bi-
den itibaren on beş gün içinde Bilgi Edinme De- reyler, uyuşmazlığın niteliğine göre hukuk veya
ğerlendirme Kuruluna itiraz edebilir. Kurul, bu ceza davası açabilirler.
konudaki kararını otuz iş günü içinde verir. Kurula
itiraz, başvuru sahibinin idari yargıya başvurma sü-
resini durdurur (m. 12, 13). Hukuk Davası Yoluyla Koruma
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile, bilgi edin- Uyuşmazlık veya hak ihlali konusu, idarenin
me başvurularına yapılacak itiraz üzerine, veri- özel hukuka tabi eylem ve işlemlerine dayandırı-
len kararları incelemek ve bilgi edinme hakkının lıyorsa adli yargıda farklı hukuk davaları açılabilir.
kullanılmasına ilişkin kararlar vermek üzere Bilgi Ayrıca, kamu görevlisinin görevini yerine getirir-
Edinme Değerlendirme Kurulu oluşturulmuştur. ken yaptığı eylem ve işlemleri dolayısıyla, salt ki-
Kurul, belirleyeceği konularda komisyonlar ve ça- şisel kusuruna bağlı olarak verdiği zararlara karşı,
lışma grupları kurabilir; ayrıca gerekli gördüğü tak- mağdur kişilerin özel hukuk hükümlerine dayana-
dirde, ilgili bakanlık ile diğer kurum ve kuruluşla- rak adli yargıda tazminat davası açması mümkün-
rın ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini bilgi dür. Ama bu son durumda dava açılmasını yasakla-
almak üzere toplantılarına katılmaya davet edebilir. yan bir hüküm bulunmaması gerekir.
Kurulun sekretarya hizmetleri Adalet Bakanlığı ta-
rafından yerine getirilir (m. 14/1, 8, 9). Ceza Davası Yoluyla Koruma
Bazı temel hak ve özgürlüklerin kamu görevli-
Yargısal Başvuru Yollarıyla Koruma leri tarafından ihlal edilmesi, bir suçun oluşmasına
İdarenin eylem ve işlemlerine karşı insan hak- da sebebiyet verebilir. Anayasamızda yer alan tasni-
larını koruma yollarından birisi de yargısal yollara fe göre özellikle “kişinin hakları” olarak sayılan kişi
başvurmaktır. Diğer başvuru yollarıyla karşılaştırıldı- dokunulmazlığı, zorla çalıştırma yasağı, kişi özgür-
ğında en etkili başvuru yolunun yargısal yollar oldu- lüğü ve güvenliği, özel hayatın gizliliği, konut do-
ğunu belirtmek gerekir. Devletin yargı işlevi, somut kunulmazlığı, haberleşme hürriyeti gibi bazı temel
bir hukuki uyuşmazlığın veya hak ihlalinin, belirli hak ve özgürlükler, Anayasa’nın ve kanunların be-
yargılama usullerine uyarak genel ve soyut nitelikte- lirlediği şartlara aykırı olarak sınırlandırılmışsa bu
ki hukuk kuralları çerçevesinde bağımsız ve tarafsız durum aynı zamanda ceza hukuku anlamında suç
mahkemelerce çözüme kavuşturulması ile gerçekleşir. oluşturan bir eyleme dönüşebilir. Eğer sözü edilen
Uyuşmazlıkların farklı nitelikler taşıması, çözüm için haklara müdahale yasal sınırlamalar içinde kalmış
de farklı usuller kullanılmasını gerektirmiştir. Daha ise suç oluşturmayacaktır.
etkin bir koruma sağlayabilmek için, uyuşmazlığın Temel hak ve özgürlüklerinin kamu görevli-
tür ve niteliğine göre yargı organlarının farklı dallara lerince ihlal edildiğini iddia eden kişiler, savcılığa
ayrıldığı görülmektedir. Türk hukukunda temelde şikayette bulunabilir. Savcılık, şikayet üzerine veya
üç yargı dalından söz etmek mümkündür: Adli yar- duyumlara bağlı olarak resen yaptığı soruşturma
gı, idari yargı ve anayasa yargısı. sonucunda, kamu görevlisinin suç işlediği kanısı-
153
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
na ulaşırsa kamu davası açacaktır. Ceza yargılaması • Başvuruda hem Anayasa hem de Avrupa İn-
sonucunda suçlu bulunan kamu görevlilerine, ceza san Hakları Sözleşmesi tarafından güvence
kanunlarının öngördüğü cezalar uygulanacak ve altına alınmış bir temel hak ve özgürlüğün
böylece kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin ceza ihlal edildiği iddia edilmelidir.
davası yoluyla da korunması sağlanacaktır. • İddia edilen başvuru konusu ihlal, kamu
gücü tarafından yapılmış olmalıdır.
İdari Yargıya Başvuru Yolu • Başvuru yapabilmek için olağan kanun yol-
larının tüketilmiş olmalıdır.
İdarenin eylem ve işlemleriyle hak ve özgürlük-
lerinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, bu ihlalin • İddia edilen ihlal ile başvuru sahibinin gün-
ortadan kaldırılması ve zararlarının giderilmesi için cel ve kişisel bir hakkı doğrudan doğruya
idari yargıya başvurabilirler. Yargı yolu, şüphesiz bir- etkilenmiş olmalıdır.
çok idari ve siyasi yollardan daha etkin sonuçlar elde • Başvuru, başvuru yollarının tüketildiği veya
edilmesini sağlar. İdari yargıda iki tür dava açılması böyle bir yol öngörülmemişse ihlalin öğ-
mümkündür: İptal davası ve tam yargı davası. renildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
İdari yargıda iptal davası, idarenin işlemleri ile yapılmalıdır.
kişisel hakları ihlal edilenlerin, bu işlemlerin yetki, Bireysel başvurular, “kabul edilebilirlik incele-
şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile mesi” ve “esas incelemesi” şeklinde iki aşamadan
hukuka aykırı oldukları iddiasıyla iptal edilmeleri oluşan bir incelemeye tabi tutulur.
için açılan davalardır. İptal davası idarenin hukuka Komisyonlarca yapılan kabul edilebilirlik in-
uygun hareket etmesini sağlamak bakımından et- celemesinde, yukarıda sayılan başvuru şartlarının
kin bir yöntemdir. İptal kararı ile idari işlem tama- olup olmadığına bakılır. Eğer şartlardan biri ger-
men ortadan kaldırılmaktadır. çekleşmemişse kabul edilmezlik kararı verilecektir.
Tam yargı davası ise, idarenin eylem ve işlemle- Ayrıca Anayasa Mahkemesi, “önem taşımayan ve
riyle kişisel haklarının ihlal edilmesine bağlı olarak başvuranın önemli bir zarara uğramadığı başvuru-
zarara uğradıklarını iddia edenlerin, bu zararlarının lar ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların ka-
giderilmesi için idari yargıda açtığı davalardır. bul edilmezliğine karar verebilir”. Kabul edilmezlik
kararları kesindir ve ilgililere tebliğ edilir.
Kabul edilebilirlik kararı verilmiş başvurular
Anayasa Mahkemesine Bireysel
için esas incelemesi aşamasına geçilir. Bölümler ta-
Başvuru rafından yapılan esas incelemesi, genellikle dosya
Türkiye’de Anayasa Mahkemesine bireysel baş- üzerinden yapılmakta; gerekli görülen hâllerde du-
vuru yolu, 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ruşma yapılmasına da karar verilmektedir. Esas in-
ile tanınmıştır. Anayasa’ya göre, “Herkes, Anayasada celemesi sonucunda, hakkın ihlal edildiği veya ihlal
güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlükle- edilmediği yönünde karar verilir. Eğer ihlal kararı
rinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamın- verilmiş ise, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldı-
daki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal rılması için yapılması gerekenlere de hükmedilir.
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabi- Bununla birlikte idari eylem ve işlem niteliğinde
lir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yol- karar verilemez.
larının tüketilmiş olması şarttır. Bireysel başvuruda,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda in-
celeme yapılmaz. Bireysel başvuruya ilişkin usul ve Bağımsız Organlar Aracılığıyla
esaslar kanunla düzenlenir” (m. 148/3, 4, 5). Korunma
Anayasa’nın düzenlenmesini öngördüğü usul ve İnsan haklarının korunması bakımından
esaslara, 2011 yılında kabul edilen 6216 sayılı Ana- Türkiye’de bağımsız iki kurum üzerinde durmak
yasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri gerekir: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu
Hakkında Kanun’da yer verilmiştir. ve Kamu Denetçiliği Kurumu.
Anayasa Mahkemesine yapılacak bireysel baş-
vurunun şartlarını şu şekilde saymak mümkündür:
154
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
İnsan Hakları Başkanlığı, koordinasyonunu sağladığı ve sekretaryasını yürüttüğü insan haklarına ilişkin
koruma ve denetleme kurumları oluşturmuştur. Bu kurumlar, İnsan Hakları Üst Kurulu, İnsan Hakları
Danışma Kurulu ve İnsan Hakları Heyetleridir.
155
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
156
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Kanun’da Kurulun görev ve yetkileri de Kuru- incelemenin özelliğine göre, tarafları uzlaşmaya da-
mun görevlerine koşut olarak sayılmıştır (m. 11). vet edebilir. Uzlaşma, insan hakları veya ayrımcılık
Kurulun görevleri arasında temel hak ve özgür- yasağı ihlali olduğu iddia olunan uygulamaya son
lüklerin korunmasına ilişkin iki görev ön plana verilmesi veya mağdur açısından bu sonucu sağla-
çıkmaktadır: yacak çözümleri içerebileceği gibi mağdura belli bir
• Ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin başvu- tazminatın ödenmesi biçiminde de olabilir. Kurul,
rular ile insan hakları veya ayrımcılık yasağı konusu suç teşkil eden insan hakları veya ayrımcı-
ihlallerine ilişkin resen yapılan incelemeleri lık yasağı ihlallerini tespit ettiği takdirde, bunlarla
karara bağlamak, bu başvuru ve inceleme- ilgili suç duyurusunda bulunur (m. 18).
lere ilişkin gerekli hâllerde uzlaşma sürecini
sonuçlandırmak, ayrımcılık yasağı ihlalleri-
ne ilişkin öngörülen idari yaptırımlara karar
vermek, internet
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun
• Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da
kararları, raporları ve faaliyetlerine ilişkin bilgi
koruma altına alınan kişilerin ulusal önle-
edinmek için http://tihek.gov.tr adresini ziya-
me mekanizması kapsamındaki başvurula-
ret edebilirsiniz.
rını ve bu kapsamda resen yürütülen incele-
meleri karara bağlamaktır.
Kanun’da idari yaptırım hükümlerine de yer
Ayrımcılık yasağı ihlalinden zarar gördüğü id-
verilmiştir. Örneğin ayrımcılık yasağının ihlali
diasında bulunan her gerçek ve tüzel kişi Kuruma
hâlinde, bu ihlalin etki ve sonuçlarının ağırlığı, fa-
başvurabilir. Bu başvurular, illerde valilikler ve il-
ilin ekonomik durumu ve çoklu ayrımcılığın ağır-
çelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da yapılabilir.
laştırıcı etkisi dikkate alınarak ihlalden sorumlu
Başvuru hakkının etkin bir şekilde kullanılmasına
olan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu
hiçbir surette engel olunamayacağı gibi, başvuru
niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve
için ücret de alınamaz. İlgililer, Kuruma başvurma-
özel hukuk tüzel kişileri hakkında, asgari ve aza-
dan önce uygulamanın düzeltilmesini ilgili taraftan
mi miktarları kanunla belirlenmiş idari para cezası
talep eder. Bu taleplerin reddedilmesi veya otuz
uygulanır. Kurul verdiği idari para cezasını bir de-
gün içerisinde cevap verilmemesi hâlinde Kuru-
faya mahsus olmak üzere uyarı cezasına dönüştü-
ma başvuru yapılabilir. Ancak Kurum, telafisi güç
rebilir (m. 25).
veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan
hâllerde doğrudan başvuruları kabul edebilecektir Görüleceği gibi Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
(m. 17/1, 2). Kurulu; ihlal iddialarını karara bağlamak, mağdu-
ra belli bir tazminat ödenmesine de imkân tanıyan
Dava açma süresi içinde Kuruma yapılan başvu-
uzlaşma sürecini sonuçlandırmak ve ayrımcılık ya-
rular, dava açma süresini durdurur. Yasama ve yargı
sağını ihlal edenler için idari para cezası uygulamak
yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler, Hâkimler
gibi etkili araçlar kullanmaktadır. Kurul, kendisin-
ve Savcılar Kurulu kararları ve Anayasa’nın yargı
den önceki İnsan Hakları Kurulundan farklı olarak
denetimi dışında bıraktığı işlemler yargı başvuru
bağlayıcı kararlar alma yetkisine sahiptir. Bu etkili
konusu olamaz. Kuruma yapılacak başvurularda,
uygulama, idareye karşı insan haklarının korunma-
vesayet ya da koruma altında olanlar ve çocuklar ile
sı amacı bakımından mesafe alınmasına yardımcı
talepleri üzerine mağdur veya mağdurların kimlik
olacaktır.
bilgileri gizli tutulur (m. 17/3, 4, 7).
Kurum, başvuruları ve resen yaptığı inceleme-
leri başvuru ve resen inceleme kararı tarihinden Kamu Denetçiliği Kurumu
itibaren en geç üç ay içinde sonuçlandırır. Bu süre, İlk örneği 19. yüzyılda İsveç’te görülen kamu
Başkan tarafından bir defaya mahsus olmak üzere denetçiliği (ombudsmanlık) uygulaması, idarenin
en fazla üç ay uzatılabilir. Kurum ihlal incelemesi- eylem ve işlemlerinden zarar gören kişilerin şikayet-
ni, muhatap tarafın yazılı görüşünün alınmasından lerini sundukları özel bir başvuru makamının oluş-
sonra başvuru sahibinden de yazılı görüş alarak turulmasına bağlıdır. Kamu denetçiliği uygulaması
başlatır. Görüşlerin alınmasından sonra Başkan, Türkiye’ye ilk defa, 1982 Anayasası’nın 74’üncü
157
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
maddesinde 2010 yılında yapılan değişiklikle gir- araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görev-
miştir. Anayasal bir düzenlemeyle oluşturulan lidir”. Görev tanımından da anlaşılacağı üzere Ku-
Kamu Denetçiliği Kurumuna ilişkin ayrıntılı dü- rum, sadece “hukuka uygunluk” denetimi yapma-
zenlemeler, 2012 yılında yürürlüğe konulan 6328 yacak; inceleme, araştırma ve önerileri bakımından
sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nda yer “hakkaniyete uygunluk” ölçütünü de kullanacaktır.
almıştır. Kanun’a göre Kurum, kamu hizmetlerinin Bu denetim aynı zamanda “insan haklarına dayalı
işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikayet mekaniz- adalet anlayışı” çerçevesinde yapılacaktır.
ması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü ey- Kurumun görevlerinin belirlenmesi yöntemin-
lem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan den farklı olarak görev alanı dışında bulunan ko-
haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve nular tek tek sayılmıştır (m. 5):
hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek,
• Yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin iş-
araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere oluştu-
lemler
rulmuştur (m. 1).
• Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin iş-
Kanun’a göre Kurum, TBMM Başkanlığına
lemler
bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip ve özel bütçe-
li olarak kurulmuştur. Kurumun merkezi Anka- • Türk Silahlı Kuvvetlerinin sırf askeri nite-
ra’dadır. Kurum, bir Başdenetçi ve beş denetçi ile likteki faaliyetleri
Genel Sekreter ve diğer personelden oluşur (m. 4). Kuruma gerçek kişiler yanında tüzel kişiler de
Anayasa’ya göre Kamu Başdenetçisi, TBMM tara- başvurabilir. Başvurunun Türkçe dilekçe ile yapıl-
fından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylama- ması; başvuranın kimlik, yerleşim yeri ve adres bil-
da üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada gilerini içermesi ve imzalanmış olması gerekir (m.
üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü 17/1, 2). Belirli nitelikteki başvurular ise, inceleme
oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylama- konusu yapılmazlar (m. 17/3):
da en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama • Başvuru belli bir konuyu içermiyorsa
yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday • Başvuru yargı organlarınca görülmekte
seçilmiş olur (74/5). veya karara bağlanmış olan uyuşmazlıklara
Başdenetçiye ve denetçilere, görevleriyle ilgili ilişkinse
olarak, hiçbir organ, makam, merci veya kişi emir • Başvuru,Türkçe yazılmamış, imzalanmamış
ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve veya kimlik, yerleşim yeri ve adres bilgile-
telkinde bulunamaz. Başdenetçi ve denetçiler, gö- rinden yoksunsa
revlerini yerine getirirken tarafsızlık ilkesine uygun
• Başvuru daha önce sonuçlandırılmışsa veya
davranmak zorundadır (m. 12). Başdenetçi ve de-
yapılmış bir başvuruyla sebepleri, konusu
netçilerin görev süreleri dört yıldır ve bir dönem
ve tarafları aynıysa
daha seçilebilirler (m. 14).
Kuruma başvuruda bulunabilmek için idari yar-
gı yolları ile özel kanunlarda zorunlu hâle getirilen
idari başvuru yollarının tüketilmiş olması gerekir.
internet İdari başvuru yolları tüketilmeden Kuruma baş-
Kamu Denetçiliği Kurumunun kararları, ra- vurulmuş ise bu başvuru, ilgili kuruma gönderilir.
porları ve faaliyetlerine ilişkin bilgi edinmek Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların
için http://ombudsman.gov.tr adresini ziyaret doğması ihtimali bulunan hâllerde, idari başvuru
edebilirsiniz. yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebilir
(m. 17/4). Kuruma yapılacak başvuruların, illerde
valilikler ve ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla
Kurumun görevleri belirlenirken madde-
da yapılması mümkündür. Başvurularda herhangi
ler hâlinde sayım yöntemi benimsenmemiş ve
bir ücret alınmaz. Dava açma süresi içinde yapılan
Kanun’da tek bir cümlede ifade edilmiştir: “Kurum,
başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini
idarenin işleyişi ile ilgili şikayet üzerine, idarenin her
durdurur (m. 17/5, 6, 8).
türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını;
insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka Kurum inceleme ve araştırmalar için istediği
ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarih-
158
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
ten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. cak veya önerilen çözümün uygulanabilir nitelikte
Başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine, olmadığını düşünerek hareketsiz kalacaktır. İlgili
haklı bir neden olmaksızın bu bilgi ve belgeleri sü- merci ilk durumda yaptığı işlemleri; ikinci durum-
resi içinde vermeyenler için ilgili merci soruşturma da ise, işlem yapmama gerekçesini otuz gün içinde
açar. Devlet sırrı veya ticari sır niteliğindeki bilgi Kuruma bildirmesi gerekir (m. 20).
ve belgeler, yetkili mercilerin en üst makam veya Kurumun bağlayıcı karar alma yetkisi yoktur.
kurulunca gerekçesi belirtilmek suretiyle verilme- Şikayet başvurularına ilişkin inceleme ve araştırma
yebilir. Ancak Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve sonucunda Kurum ancak önerilerde bulunabile-
belgeler Başdenetçi veya görevlendireceği denetçi cektir. Dolayısıyla verilen kararlar bir yargı organı
tarafından yerinde incelenebilir (m. 18). kararı olmadığı gibi bağlayıcı nitelikte de değildir;
şikayetin yerinde olduğunu tespit eden ve ilgili
idareye telafi edici bazı önlemler alınmasını tavsiye
eden bir niteliğe sahiptir.
dikkat
Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler, bilgi Kurumun önemli faaliyetlerinden birisi de yıllık
edinme hakkının kapsamı dışında tutulabilir. raporlar hazırlamaktır. Kurum, her takvim yılı so-
nunda yürütülen faaliyetleri ve önerileri kapsayan
bir rapor hazırlayarak TBMM Dilekçe Komisyonu
Kurum, inceleme ve araştırmasını başvuru tari- ile İnsan Hakları Komisyonunun üyelerinden olu-
hinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırır. şan Karma Komisyona sunar. Komisyon, raporu
Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa görüştükten sonra kendi kanaat ve görüşlerini de
önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Ku- içerecek şekilde özetleyip hazırladığı raporu Meclis
rum, başvurana işleme karşı başvuru yollarını, baş- Genel Kuruluna sunulmak üzere Meclis Başkanlı-
vuru süresini ve başvurulacak makamı da gösterir. ğına gönderir. Komisyonun raporu Genel Kurulda
İlgili merci ya önerilere uygun olarak işlemler yapa- ivedilikle görüşülür (m. 22).
Öğrenme Çıktısı
3 Ulusal korunma mekanizmalarını kurumsal örneklerle anlatabilme
159
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
İnsan haklarının ülkesel düzeyde korunması ile uluslararası düzeyde korunması birbirinden tamamen ba-
ğımsız değildir. Gerçekte, ulusal korunma ile uluslararası korunma arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır.
Eğer ülkesel düzeyde ulusal korunma mekanizmaları iyi işletilebilirse, uluslararası korunmaya ihtiyaç kal-
mayacak ya da daha az ihtiyaç duyulacaktır. Çünkü ulusal korunma mekanizmalarının uluslararası yüküm-
lülüklere uygun biçimde hayata geçirilmesi, insan hakları sorunlarının birincil düzeyde çözüme kavuştu-
rulması anlamına gelir. Aksi durumda uluslararası koruma mekanizmaları devreye girecek, insan haklarının
korunması bakımından ikincil düzeyde tamamlayıcı bir işlev görecektir.
Günümüzde insan hakları konusu, ulusal yetki alanı olmaktan çıkmış, uluslararası nitelik kazanmıştır. Ni-
tekim BM Örgütünün amaçları arasında ırk, cins, dil veya din farkı gözetmeksizin herkesin insan haklarına
ve temel özgürlüklerine karşı saygıyı geliştirmek de yer almaktadır. İşte uluslararası toplumun üyesi bulunan
devletlerin, insan haklarını koruma yükümlülüğünün bir sonucu olarak ülkesel düzeyde bu korumayı sağ-
layacak tedbirler alma ve mekanizmalar oluşturma görevleri vardır. Her devlet, kendi ulusal işleyişlerine uy-
gun olarak hukuki, idari ve siyasi bazı mekanizmalarla bu korumayı gerçekleştirir. Eğer bu mekanizmaların
işletilmesi yoluyla ulusal düzeyde insan haklarına ilişkin talep, şikayet veya ihlallere cevaplar verilemiyorsa;
o zaman ikincil düzeyde BM Örgütünün faaliyetleri çerçevesinde oluşturulmuş kurumlar veya Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi gibi uluslararası korunma mekanizmaları devreye girmektedir. Görüleceği gibi ulusla-
rarası düzeydeki korunma mekanizmaları tamamlayıcı niteliktedir.
Devletin üç temel işlevi yasama, yürütme ve yargıdır. Çoğu zaman insan haklarının bu işlevlere karşı ko-
runması gerekir. Yasama işlevi genel itibarıyla yasama faaliyetlerini içerir. İnsan haklarının yasama işlevine
karşı korunmasında birinci ve en etkili yol, temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınmasıdır.
Olağan yasalardan daha zor şartlarda değiştirilme özelliği taşıyan katı anayasa uygulaması, yasama organının
temel hak ve özgürlüklere müdahalesine engel teşkil eder. 1982 Anayasası, temel hak ve özgürlükleri ayrın-
tılı biçimde düzenleyen yazılı ve katı bir Anayasa olduğu için, Türkiye’de yasama organına karşı etkin bir
korunmanın sağlandığı söylenebilir. Belki devletin diğer işlevlerinden daha çok yürütme işlevine karşı hak
ve özgürlüklerin korunmasına ihtiyaç duyulacaktır. Niteliği gereği idarenin düzenleme, karar ve eylemleri
kişilerin haklarına dokunmakta ve bu kişiler haklarını elde etmek veya zararlarını telafi etmek için idareye
karşı başvurular yapmaktadır. Yürütme işlevine karşı dilekçe hakkının kullanılmasından yargısal korumaya
kadar birçok korunma aracı bulunmaktadır. Bağımsız mahkemeler eliyle kullanılan yargı işlevine karşı ko-
ruma mekanizmaları pek oluşturulmamıştır. Bununla birlikte, bazı istisnai durumlar bakımından yargılama
faaliyetleri sırasında oluşan zararlar, adli hataya veya tarafsızlığa aykırı durumlara bağlanabiliyorsa koruma
hükümlerine yer verilmiştir. Hâkimin reddi ve çekinmesine ilişkin kurallar da yargı işlevine karşı kişilerin
korunmasına hizmet eder.
160
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Ulusal korunma
3 mekanizmalarını kurumsal
örneklerle anlatabilme
Ulusal korunma mekanizmalarını dört kategori içerisinde ele almak mümkündür: a) Yasama organı aracılığıyla
korunma, b) idari başvuru yollarıyla korunma, c) yargısal başvuru yollarıyla korunma ve d) bağımsız organlar
aracılığıyla korunma. Bu kategorilerin her biri için, tek sayıyla sınırlı olmak üzere ve sırayla şu örnekleri verebi-
liriz: a) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, b) İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları, c) Anayasa Mahke-
mesine Bireysel Başvuru, d) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu.
Yasama organı aracılığıyla temel hak ve özgürlüklerin korunması öncelikle dilekçe hakkının kullanılmasıyla
gerçekleşmektedir. Devletlerin yasama organları bakımından genel olarak tanıdığı bu hak, dilekçe komisyonu
veya insan hakları komisyonu gibi kurumlar aracılığıyla kullanılmaktadır. Kurumlara yapılan başvurular üzeri-
ne, somut sorunlara ilişkin çözümler üretilemese de raporlama yöntemi kullanılmaktadır. Bu raporlar, bağlayıcı
nitelikte değildir ancak manevi etkisinden bahsetmek mümkündür. Yasama organının somut başvurulardan yola
çıkarak temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla bir kanun yapması veya mevcut bir kanunda değişiklik
getirmesine de bir engel yoktur. Öte yandan meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı
soru gibi TBMM’nin yürütmeyi denetleme araçlarını kullanması da mümkündür. Ayrıca meclis çatısı altında
temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla kurumsal yapılar da oluşturulmuştur. Bunlar arasında Dilekçe
Komisyonu, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunu sayılabilir. Ku-
rumsal işleyişe örnek oluşturması bakımından İl ve İlçe İnsan Hakları Kurullarının Kuruluş, Görev ve Çalışma
Esasları Hakkındaki Yönetmeliğe göre, il ve ilçe insan hakları kurullarının görevlerini şu şekilde özetleyebiliriz:
• Gündemlerindeki konuları değerlendirmek,
• İnsan hakları ihlal iddialarını incelemek ve araştırmak,
• İnsan haklarının korunmasına ve insan hak ve özgürlüklerinin kullanılmasına mani olan durumları incele-
mek, araştırmak ve çözüm önerileri geliştirmek,
• Hak ihlallerine yol açan sosyal, siyasi, hukuki ve idari sebepleri incelemek, araştırmak ve bunların çözümüne
ilişkin valilik veya kaymakamlık makamına önerilerde bulunmak,
• Her türlü ayrımcılığın önlenmesi için gerekli çalışmaları yapmak,
• İdarenin uygulamalarında vatandaşlara hoşgörü ve nezaketle yaklaşılmasını sağlamak amacıyla gerekli çalış-
maları yapmak,
• Çalışmalara ilişkin aylık raporlar hazırlamaktır.
Ulusal korunma mekanizmalarından bir grubu da idari başvuru yollarıyla korunma teşkil eder. Temel hak ve
özgürlüklerinin ihlal edildiğini düşünen her kişi, bu ihlalin veya olumsuz sonuçlarının ortadan kaldırılmasını
idareden isteyebilir. İdareye başvuru yapılması çoğu zaman akla gelen ilk yoldur. Ancak karar alıcı makamların
da idarenin bir parçasını oluşturması, bu yolun zayıf noktasını oluşturmaktadır. Buna karşın, idarenin aldığı
kararların bağlayıcı ve doğrudan uygulanabilir nitelikte olması sebebiyle yasama yoluyla korunmadan daha etkin
olduğu kabul edilmelidir.
İnsan haklarının korunması mekanizmaları içinde en etkili başvuru yolu ise yargısal başvuru yollarıdır. İdarenin
eylem ve işlemleriyle hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini düşünen her birey mahkemelerde dava açabilecektir.
Yargılama işlevi, somut bir hukuki uyuşmazlığın veya hak ihlalinin, belirli usullere uyarak genel ve soyut nite-
likteki hukuk kuralları çerçevesinde bağımsız ve tarafsız mahkemelerce çözüme kavuşturulmasıyla gerçekleşir.
Doğaldır ki uyuşmazlıkların niteliği birbirinden çok farklılık gösterebilir. İşte bu farklı nitelikler dikkate alınarak
uyuşmazlıkların çözümünde farklı yargılama usulleri kullanılmaktadır. Yargılama faaliyetleri bakımından bu
çeşitlilik aslında daha etkin bir koruma sağlamanın da güvencesini oluşturur. Türkiye’de uyuşmazlığın tür ve
niteliğine göre yargı organlarının farklı dallara ayrıldığı görülmektedir: Adli yargı, idari yargı ve anayasa yargısı.
Yargısal başvuru yollarını da bu ayırımdan yola çıkarak sayabiliriz: Adli yargıya başvuru yolu, idari yargıya baş-
vuru yolu, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru.
Bağımsız organlar aracılığıyla korunmaya örnek olarak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulunu ele almak ve görevle-
ri çerçevesinde temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin iki görevinin ön plana çıktığını söylemek mümkündür:
• Ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin başvurular ile insan hakları veya ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin resen
yapılan incelemeleri karara bağlamak, bu başvuru ve incelemelere ilişkin gerekli hâllerde uzlaşma sürecini
sonuçlandırmak, ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin öngörülen idari yaptırımlara karar vermek,
• Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin ulusal önleme mekanizması kapsa-
mındaki başvurularını ve bu kapsamda resen yürütülen incelemeleri karara bağlamaktır.
161
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
1
Henüz daha ihlal gerçekleşmeden temel hak 4 Ulusal insan hakları kuruluşlarının taşıması
ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin önlemler gereken özellikleri belirleyen Paris İlkeleri, aşağıda
alınması aşağıdaki koruma türlerinden hangisini
neler öğrendik?
162
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
8 İdarenin eylem ve işlemleriyle haklarının ih- 10 Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan aşağı-
lal edilmesine bağlı olarak zarara uğradığını iddia daki başvurulardan hangisi, inceleme konusu ya-
eden kişi, bu zararların giderilmesi için idari yargı- pılmayacak başvurular arasında yer almaz?
da hangi davayı açabilir?
neler öğrendik?
A. Belli bir konu içermeyen başvuru
A. Ceza davası B. Yargı organlarınca görülmekte olan bir uyuş-
B. Kapatma davası mazlığa ilişkin başvuru
C. Topluluk davası C. Türkçe yazılmamış başvuru
D. Tam yargı davası D. Daha önce sonuçlandırılmış başvuru
E. İptal davası E. Dava açma süresi içinde yapılmış başvuru
163
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
Yanıtınız yanlış ise “Devletin İnsan Haklarını Yanıtınız yanlış ise “TBMM İnsan Hakları
1. D 6. B
Koruma Sorumluluğu ve Ülke Düzeyinde Ko- İnceleme Komisyonu” konusunu yeniden
runma” konusunu yeniden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Devletin İnsan Haklarını Yanıtınız yanlış ise “Bilgi Edinme ve Değer-
2. B 7. A
Koruma Sorumluluğu ve Ülke Düzeyinde Ko- lendirme Kurulu” konusunu yeniden gözden
runma” konusunu yeniden gözden geçiriniz. geçiriniz.
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
164
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
165
6
İnsan Haklarının Ülke Düzeyinde Korunması ve Ulusal Korunma Mekanizmaları
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
166
6
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Kaynakça
Akıllıoğlu, T. (2019). İnsan Hakları: Kavram, Gölcüklü, A. F. / Gözübüyük, A. Ş. (2002). Avrupa
Kaynaklar ve Koruma Sistemleri, 3. Bası, Ankara: İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması: Avrupa
Yetkin Yayınları. İnsan Hakları Mahkemesinin İnceleme ve Yargılama
Yöntemi, 3. Bası, Ankara: Turhan Kitabevi.
Algan, B. (2007). Ekonomik, Sosyal ve Kültürel
Hakların Korunması, Ankara: Seçkin Yayınları. Gören, Z. (2019). Anayasa Hukuku, 4. Bası, Ankara:
Yetkin Yayınları.
Aybay. R. (2017). İnsan Hakları Hukuku, 3. Bası,
İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Gözler, K. (2017). İnsan Hakları Hukuku, Bursa: Ekin
Yayınları.
Benedek, W. (2014). İnsan Haklarını Anlamak: İnsan
Hakları Eğitimi El Kitabı, Ankara: Türkiye Adalet Kaboğlu, İ. [ed.] (1998). “Çağdaş Anayasalarda
Akademisi Yayınları. Özgürlükleri Korumaya Yönelik Bağımsız İdari
Otoriteler”, içinde: Les Autorités Administratives
Bozkurt, E. (2018). İnsan Hakları Temel Metinler, 3.
Indépendantes / Bağımsız İdari Otoriteler, s. 69-80.
Bası, Ankara: Legem Yayınları.
İstanbul: Alkım Yayınları.
Cabrillac, R. / Frison-Roche, M.-A. / Revet T. [eds.]
Mumcu, A. (1994). İnsan Hakları Kamu Özgürlükleri,
(2001). Libertés et droits fondamentaux, 7e édition,
Ankara: Savaş Yayınları.
Paris: Editions Dalloz.
Özbudun, E. (2010). Türk Anayasa Hukuku, 11. Bası,
Çağıran, M. E. (2006). Uluslararası Alanda İnsan
Ankara: Yetkin Yayınları.
Hakları, Ankara: Platin Yayınları.
Reisoğlu, S. (2001). Uluslararası Boyutlarıyla İnsan
Çağlayan, R. (2019). İdare Hukuku Dersleri, 7. Bası,
Hakları, İstanbul: Beta Yayınları.
Ankara: Adalet Yayınevi.
Umar, L. [der.] (2006). Birleşmiş Milletler’de İnsan
Donnelly, J. (1995). Teoride ve Uygulamada İnsan
Hakları Yorumları: İnsan Hakları Komitesi ve
Hakları, Çev. M. Erdoğan / L. Korkut, Ankara:
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi,
Yetkin Yayınları.
1981-2006, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi
Doğan, İ. (2013). İnsan Hakları Hukuku Ders Kitabı, Yayınları.
Ankara: Astana Yayınları.
Ünal, Ş. (1997). Temel Hak ve Özgürlükler ve İnsan
Eren, A. (2007). Türkiye’de İnsan Haklarının Hakları Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları.
Korunması, Ankara: Turhan Kitabevi.
Yüzbaşıoğlu, N. (2000). “İnsan Haklarının Ulusal
Gemalmaz, M. S. (2012). Ulusalüstü İnsan Hakları Düzeyde Korunması”, içinde: İnsan Hakları, s.
Hukukunun Genel Teorisine Giriş, C. I, 8. Bası, 397-406. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
İstanbul: Legal Yayınları.
İnternet Kaynakları
Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/ Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, http://
cimere-gecen-yil-3-milyon-138-bin-basvuru- sozluk.gov.tr, E.T: 11.03.2020.
yapildi/1738766, E.T: 20.03.2020.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, http://
Cumhurbaşkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel tihek.gov.tr, E.T: 16.03.2020.
Müdürlüğü, Mevzuat Bilgi Sistemi: e-mevzuat,
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu,
http://mevzuat.gov.tr, E.T: 13.03.2020.
h t t p s : / / w w w. t i h e k . g o v. t r / u p l o a d / f i l e _
Kamu Denetçiliği Kurumu, http://ombudsman.gov. editor/2019/03/1551881836.pdf, E.T:
tr, E.T: 16.03.2020. 20.03.2020.
T.C. Cumhurbaşkanlığı, Resmî Gazete, http://
resmigazete.gov.tr, 13.03.2020.
167
Bölüm 7
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin
Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
Özellikleri ve Getirdiği Yenilikler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin
1 2
öğrenme çıktıları
3
bu kapsamda Mahkemenin yargılama
yetkisi ve Mahkemeye başvuru usullerini
açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
• Koruma Mekanizması • Mağdur • İkincilik İlkesi • Avrupa Konseyi • İnsan Hakları
168
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
169
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
170
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Öyle ki AİHM, AİHS’i Avrupa kamu düzeninin Sözleşmenin 17.maddesi özgürlükleri yok etme
‘anayasal’ belgesi olarak tanımlamakta (Şahin, özgürlüğünü yasaklamıştır. Buna göre; “Bu Sözleş-
2015:127), bu yönüyle Sözleşme Avrupa coğraf- me’deki hiçbir hüküm, bir devlete, topluluğa veya
yasında ortak hukuki bir alan yaratmaktadır (Boz- kişiye, Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerin
kurt, Kanat ve Bektaş, 2018: 162-163). yok edilmesi veya bunların Sözleşme’de öngörül-
AİHS 1.maddesine göre “Yüksek Sözleşmeci müş olandan daha geniş ölçüde sınırlandırılmala-
Taraflar kendi yetki alanları içinde bulunan herke- rını amaçlayan bir etkinliğe girişme ya da eylemde
sin, bu Sözleşme’nin birinci bölümünde açıklanan bulunma hakkı verdiği biçiminde yorumlanamaz.”
hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını sağlarlar”. Son olarak Sözleşme, devletlerin çekince koy-
‘Herkes’ ifadesinin burada altı çizilmelidir. Her- ma hakkını sınırlandırmıştır. Uluslararası hukuka
hangi bir kısıtlama olmaksızın bir kişinin milliyeti, göre bir devlet andlaşmayı kabul ederken, çekince
ırkı, yaşadığı, mülkiyeti göz önünde bulundurmak- koyabilir. Bu yöntemle devlet, andlaşmanın kendi
sızın herkesin sahip olduğu haklardır. Ayrıca ilgili açısından uygulanmasını sınırlandırılabilir. Çe-
devletin vatandaşı olmayan, dışardan yasal veya kince, Sözleşmenin belli madde veya maddelerine
yasadışı olarak ülke sınırları içinde bulunan kişi- ilişkin olabilir. Genel nitelikte çekince konamaz.
ler de Sözleşmedeki hakların ihlalini ileri sürerek Çekince, ulusal bir yasanın Sözleşme ile bağdaş-
AİHM’e başvuru yapabilir (Bozkurt, Kütükçü ve madığı durumda ve ölçüde konabilir. Çekince
Poyraz, 2010: 201). konusu olan yasa veya yasa hükümlerinin açıkça
Sözleşmenin bir diğer özelliği ise ulusal hukuku belli edilmesi gerekir. Sözleşme, çekincenin nasıl
etkilemesidir. Buna göre Sözleşmeye aykırı yasala- ve hangi koşullar altında kullanılabileceği Sözleş-
rın Sözleşmeye uygun bir duruma getirilmesi gere- menin 57.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
ğini doğurmaktadır. Sözleşmeye taraf devletlerden “Bu Sözleşme’nin imzası ve onaylama belgesinin
bazılarında Anayasa düzeyinde, bazılarında kanun sunulması sırasında her devlet, Sözleşme’nin belirli
düzeyindedir. Bu, ulusal hukukun Sözleşmeye uy- bir hükmü hakkında, ülkesinde yürürlükte olan bir
gun olmasında etkilidir. yasanın bu hükümle bağdaşmazlığı konusunda bir
çekince koyabilir. Bu madde genel nitelikte çekin-
Özgürlüklerin sınırsız şekilde kullanılamayacağı
celer konmasına izin vermez. Bu madde uyarınca
ilkesinden hareketle Sözleşme, güvence altına aldığı
konulacak her çekince, sözü edilen yasayla ilgi-
hak ve özgürlüklerin düzenlenmesine ilişkin bazı
li kısa bir açıklama içerir”. Bu koşullar dâhilinde
ölçütler öngörmüştür. Örneğin Sözleşmenin 8 –
anlaşılabileceği gibi, Sözleşmeye ancak sınırlı bir
11.maddelerde hak ve özgürlükler birinci fıkrada,
biçimde çekince konabilir. Sözleşmeye taraf devlet
ikinci fıkrada da sınırlamada geçerli ölçütlere yer
tarafından belirtilen koşullara uymayan çekince
vermektedir. Buna göre; ulusal güvenliğin, kamu
konması durumunda, çekince geçerli değildir.
güvenliğinin, kamu düzenin, ülkenin ekonomik
çıkarlarının, kamu sağlığının, genel ahlakın, başka-
larının hak ve özgürlüklerinin korunması ve suçlu- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde
luğun önlenmesi gibi nedenlerle, yasal dayanağının Yer Verilen Haklar ve Sözleşmeye Ek
bulunması ve demokratik toplumda zorunlu önlem- Protokoller (1-16. Protokoller)
ler niteliğinde olması koşuluna dayalı olarak sınırla-
AİHS ve ek protokolleri, BM tarafından ka-
nabilecektir (Bozkurt, Kanat ve Bektaş, 2018: 210).
bul edilen Medeni (Kişisel) ve Siyasi Haklar Söz-
Aynı zamanda sözleşme; savaş veya ulusun var- leşmesi ile 1982 tarihli Türk Anayasasındaki kişi
lığını tehdit eden olağanüstü durumlarda, Sözleş- hakları ve siyasal haklar başlığı altında düzenlenen
meye taraf devletin yükümlülüklerinden bir kısmı- haklar; (klasik) birinci kuşak hakların bir bölümü-
nı askıya alabilmelerine olanak tanımıştır. Ancak, nü içermektedir.
Sözleşme hiçbir taraf devlete olağanüstü durumlar-
da bile kişinin yaşam hakkına saygı gösterme yü-
kümlülüğünden, ya da işkence ve kölelik yasağın-
dan veya suç ve cezaların kanuniliğinden kurtulma dikkat
olanağını vermemiştir. Bu haklara, olağanüstü du- Avrupa Konseyi ‘sosyal hakları’ ayrı
rumlarda bile saygı göstermek bir zorunluluktur. bir mekanizma içinde ele almıştır.
171
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
Güvence altına alınan hakların büyük kısmı AİHS ve sonradan bu Sözleşmeye Ek Protokollerle geniş-
letilmiştir. Bu süreçte AİHM ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonu içtihatlarının rolü oldukça önemlidir.
Sözleşme, tüm hak ve özgürlükleri kapsayıp güvence altına almamaktadır. Sözleşme ve Protokollerde
düzenlenen hak ve özgürlükler oldukça sınırlıdır.
Sözleşme, 4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzalanıp, 3 Eylül 1952 tarihinde yürürlüğe giren ve 18
Mayıs 1954’te Türkiye tarafından onaylanmış bulunan Sözleşmede aşağıdaki haklar yer almaktadır.
Tablo 7.1 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde yer verilen haklar (Bozkurt, Kütükçü ve Poyraz, 2010: 195-198; Şahin,
2015:129-130)
Sözleşmeye Ek Protokollerde ilave haklar ile usule ilişkin düzenlemeler ise şu şekilde özetlenebilir (Şa-
hin, 2015:130-133; Akıllıoğlu, 2019: 370-373).
Sözleşmeye EK-1 No.’lu Protokol;
Protokol, 20 Mart 1952’de Paris’te imzalanmış, 18 Mart 1954’te yürürlüğe girmiştir. Türkiye, 10 Mart
1954 tarih ve 6366 sayılı Kanunla ‘eğitim hakkı bakımından geçerli olacak bir çekince’ koyarak onaylamış-
tır. Toplamda 6 maddeden oluşan bu Protokol ile Sözleşmeye üç önemli hak eklenmiştir. Bunlar; Mülkiyet
Hakkı, Eğitim Hakkı ve Serbest Seçim Hakkı.
Sözleşmeye EK-2 No.’lu Protokol;
Bu Protokol, AİHS hükümlerini ve özellikle diğer organlar ile beraber AİHM’i kuran Sözleşmenin
19.maddesi göz önüne alınarak, Mahkemeye bazı şartlar altında istişari görüş verme yetkisinin tanınmasını
öngörmektedir. Protokol; Mahkemeye Bakanlar Komitesinin isteği üzerine, Sözleşmenin ve Protokolle-
rinin yorumlanması ile ilgili hukuki sorunlar konusunda istişari görüşler vermeyi mümkün kılmaktadır.
Bakanlar Komitesinin Mahkemeden istişari görüş isteme kararı, Komiteye katılma hakkına sahip temsilci-
lerin oylarının üçte iki çoğunluğu ile alınır. Bakanlar Komitesinden gelen görüş isteğinin, bu Protokolün
1.maddesinde belirlenen istişare yetkisine girip girmediğini Mahkeme karara bağlar. İstişari görüş talep-
lerini incelemek üzere Mahkeme genel kurul halinde toplanır, Mahkemenin görüşü gerekçelidir. Sunulan
istişari görüş tamamen veya kısmen bir yargıcın (yargıçların) ortak görüşünü ifade etmemesi durumda, her
yargıç kendi kişisel görüşünü açıklama hakkına sahiptir.
Sözleşmeye EK-3 No.’lu Protokol;
Bu Protokol ile AİHS 29, 30 ve 34.maddeleri değiştirilmiştir. 21 Eylül 1970 tarihinde yürürlüğe
girmiştir.
172
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Sözleşmeye EK-4 No.’lu Protokol; eskiden oybirliği ile karar vermek durumundayken,
Protokol, 16 Eylül 1993 tarihinde imzaya açıl- yeni değişikliğe göre ‘üyelerin üçte iki çoğunluğu’
mıştır. Türkiye tarafından 19 Ekim 1992’de im- ile karar verebilecektir. Bu Protokol 19 Mart 1985
zalanmış ve 23 Şubat 1994 tarih ve 3975 sayılı tarihinde imzaya açılmış ve 1 Ocak 1990 tarihinde
Kanunla onaylanmıştır. Protokol toplamda yedi yürürlüğe girmiştir. Türkiye, bu Protokolü 21 Ni-
maddeden oluşmaktadır. Protokol ile Sözleşmeye san 1986 tarihinde onaylamış bulunmaktadır.
dört hak ilave edilmiştir. Bunlar; Borçtan Dolayı Sözleşmeye EK-9 No.’lu Protokol;
Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmama Hakkı, Ser- Bu Protokol yürürlüğe girene kadar Komisyon
best Dolaşım Özgürlüğü, Vatandaşların Sınır Dışı tarafından incelenerek sonuca bağlanan bireysel
Edilmesi Yasağı ve Yabancıların Toplu Şekilde Sınır bir başvuru, dava konusu olarak ancak Komisyo-
Dışı Edilmesi Yasağı. nun kendisi veya ilgili devlet tarafından Mahkeme
Sözleşmeye EK-5 No.’lu Protokol; önüne getirilebilirken, bu Protokolün yürürlüğe
Bu Protokol ile AİHS 22 ve 40. maddeleri girmesiyle beraber doğrudan doğruya kişiler veya
değiştirilmiş, 20 Aralık 1971 tarihinde yürürlüğe kişi toplulukları tarafından da Mahkemeye gö-
girmiştir. türülebilecektir. Sözleşmede öngörülen denetim
mekanizmasının genişletilmesi anlamına gelen
Sözleşmeye EK-6 No.’lu Protokol;
bu değişiklik, kişiler açısından da ek bir güvence
28 Nisan 1983 tarihinde Strasbourg’da im- oluşturmaktadır. Bu Protokol 1 Ekim 1994’te yü-
zalanmış, 1 Mart 1985 tarihinde yürürlüğe gir- rürlüğe girmiştir. Türkiye tarafından bu Protokol
miştir. Bu Protokol, Türkiye tarafından 26 Hazi- imzalamıştır, ancak onaylanmasına gerek kalmak-
ran 2003 tarihinde onaylanmıştır. Toplam dokuz sızın Protokol, 11 Nolu Ek Protokol ile bütünleş-
maddeden oluşan bu Protokol ile ölüm cezası kal- tirilmiştir.
dırılmıştır. Savaş ve çok yakın savaş tehlikesi du-
Sözleşmeye EK-10 No.’lu Protokol;
rumunda işlenmiş olan fiiller için ölüm cezasının
öngörülebileceği hükme bağlanmıştır. AİHS 32.maddenin değiştirilmesini öngörmek-
tedir. Bakanlar Komitesinin karar alması için 2/3
Sözleşmeye EK-7 No.’lu Protokol;
çoğunluk yerine basit çoğunluk öngörmekteydi.
Protokol 22 Kasım 1984 tarihinde Strasbourg’da Ancak 1998 tarihli 11 Nolu Ek Protokol ile konu
imzalanıp, katılan devletler için 11 Ocak 1998 ta- çözümlendiğinden yürürlüğe girmemiştir.
rihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye tarafından ise
Sözleşmeye EK-11 No.’lu Protokol;
14 Mart 1985 tarihinde imzalanmıştır. Toplamda
on maddeden oluşan bu Protokol ile beş hak daha Bu Protokol Türkiye tarafından 11 Mayıs
Sözleşme kapsamına dâhil edilmiştir. Bunlar; Ya- 1994 tarihinde imzalamıştır. Onay kararı ve Söz-
bancıların sınır dışı edilirken güvence tanınmasına leşme metni 20 Haziran 1997 gün ve 23025 sa-
ilişkin usulü güvenceler, Cezai konularda iki dere- yılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Türkiye 11
celi yargılanma hakkı, Adli hata halinde tazminat Temmuz 1997 tarihinde onay belgesini tevdi
hakkı ve Eşler arasında eşitlik hakkı. etmiştir. 11 Nolu Ek Protokol ile yenilenen AİHS
bütün onaylar tamamlandıktan sonra 1 Kasım
Sözleşmeye EK-8 No.’lu Protokol;
1998 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Protokol ile
Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna yapılan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ile Avrupa İnsan
başvurular ve Mahkeme önüne gelen davalar za- Hakları Mahkemesi kaldırılarak, tek Mahkeme
manla arttığından, denetim mekanizmasının işle- oluşturulması ve birinci bölüme madde başlıkları
yişinde ciddi tıkanıklıklar ve gecikmeler meydana eklenmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla Protokol,
gelmiştir. 8 Nolu Protokol bu tıkanıkları gidermek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin koruma siste-
ve sistemin işleyişini hızlandırmak amacıyla kabul minde ciddi bir usul yeniliği sağlaması bakımından
edilmiştir. Bu amaçla Protokol, Komisyon ve Mah- çok önemlidir.
kemenin çalışma usulleri ile ilgili bazı değişiklikler
Sözleşmeye EK-12 No.’lu Protokol;
öngörmüştür. Örneğin Komisyon bireysel bir baş-
vuru dilekçesini kabul ettikten sonra, Sözleşmede Her türlü ayrımcılığı yasaklayan bu Protokol,
öngörülen kabul edilmezlik nedenlerinden birinin 4 Kasım 2000 tarihinde Roma’da imzaya açılmış
varlığını tespit ettiği takdirde dilekçenin reddine 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Pro-
173
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
tokol, AİHS 14.madde ile sınırlı olmaksızın her 14 Nolu Protokolü ile değiştirilen kabul edilebilir-
konuda ayrımcılık gerekçesiyle AİHM’e dava açı- lik koşullarına ilişkin 35/3b kuraları ‘önemli zarar’
labilmesini mümkün kılmaktadır. Türkiye 18 Ni- görmeyen mağdurun başvurusunun reddini öngör-
san 2001 tarihinde Protokolü imzalamıştır. Ancak mektedir. Ancak bu fıkraya “ulusal hukuk yargı ur-
bugün itibariyle Protokol, Türkiye için yürürlükte ganı tarafından yeterli inceleme yapılmadığı ortaya
değildir. konduğu takdirde” hiçbir başvurunun önemsiz
Sözleşmeye EK-13 No.’lu Protokol; zarar gerekçesiyle reddedilemeyeceği koşulu eklen-
miştir. 15 Nolu Protokol bu koşulu kaldırmaktadır.
2 Mayıs 2002’de imzaya açılan bu Protokol ile
Diğer bir ifadeyle önemsiz zarar söz konusu ise ulu-
ölüm cezası kesin olarak yasaklanmıştır. 13 Aralık
sal makamın yeterli inceleme yapmadığı ileri sürü-
2005 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış ve
lemeyecektir. Ayrıca Sözleşmenin 30.maddesine
Türkiye için Protokol yürürlüğe girmiştir.
göre başvuruyu inceleyen Daire, Sözleşme hukuku
Sözleşmeye EK-14 No.’lu Protokol; bakımından önem taşıyor ise, Büyük Daire lehine
2010’da yürürlüğe giren 14 No’lu Protokol, işten el çekme kararı alabilmektedir. Ancak taraflar
Mahkemenin işi yükünü hafifletmek için tek itiraz ettiği takdirde el çekme kararı alınamamakta-
hâkimli, üç kişilik komite halinde ve daire halin- dır. 15 Nolu Protokol ile tarafların, Dairece alınan
de çalışma düzenlemiştir. Yeni sisteme göre açıkça Büyük Daire lehine işten el çekme kararına itiraz
dayanaksız işler tek hâkim kararı ile reddedilebilir. hakları kaldırılmıştır. Son olarak 15 Nolu Protokol
Tek hâkime yazı işleri destek verir. Üç kişilik Komi- AİHM üye adaylarının, aday listesinin Parlamen-
te sorun çıkarmayan, bilinen içtihada uygun görü- ter Meclise sunulduğu tarihte 65 yaşı doldurmamış
nen işlerde ilk inceleme ile esası birleştirerek karar olma koşulu getirmiştir.
verir. Bu komitelere davalı ülkeden gelen hâkim Sözleşmeye EK-16 No.’lu Protokol;
üyenin katılması zorunlu değildir.
16 Nolu Protokol Avrupa Konseyi üye devlet-
Sözleşmeye EK-15 No.’lu Protokol; lerin yüksek yargı organlarına Sözleşme hukuku
Türkiye tarafından 2 Mayıs 2016’da onayla- konusunda, örneğin hak ve özgürlüklerin yorumu
nan 15 Nolu Protokol bütün Avrupa Konseyi üye ve uygulamasına ilişkin, AİHM’de görüş alma yet-
devletlerin onayı tamamlanmamış olduğundan kisi tanımaktadır. Sözleşmenin 47.maddesine göre
henüz yürürlüğe girmemiştir. Protokol, devletler Mahkeme, Sözleşmenin yorum ve uygulanması
lehine önemli yenilikler öngörmektedir. Protokol konularında Bakanlar Komitesinin talebi üzerine
ile AİHS’in Başlangıç kısmına devletlerin yetkisi- danışma görüşü verebilir. Bu kez 16 Nolu Ek Pro-
nin asıl olduğuna ve takdir yetkisi bulunduğuna tokol ile onaylayan taraf devletlerin yüksek yargı
ilişkin iki ilke eklenmesini öngörmektedir. Aynı organları önlerinde iş nedeniyle danışma görüşü
zamanda Mahkemeye başvuru süresini altı aydan isteyebilecektir.
dört aya indirmektedir. Diğer taraftan Sözleşmenin
Öğrenme Çıktısı
1 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özellikleri ile bu Sözleşme ve Ek Protokollerinin
içeriklerini özetleyebilme
174
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
175
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
(AİHM) gönderilmekteydi. Bu süreçte Mahkeme- ermekteydi. Esasında bir soruşturma organı olan
nin yanında Komisyon ve Bakanlar Komitesinin Komisyonun, kabul edilirlik kararı vermesi halinde
de yargısal yetkileri bulunmaktaydı. Komisyon ta- ise bir yandan olayların saptanması amacıyla soruş-
rafından haklı görülen başvurular Mahkeme önü- turma yürütülüyor; öte yandan da dostça çözümü
ne getirilmezse, Bakanlar Komitesi AİHS’in ihlal için harekete geçilmekteydi. Komisyon, işin esası
edilip edilmediğine, şayet ihlal edildiğine kanaat hakkında hazırlayacağı raporla, şikâyete konu teşkil
ederse Sözleşmedeki hakkı ihlal edilen kişiye taz- eden Sözleşme hükmünün şikâyet olunan devlet
minat ödenmesine hükmedebilmekteydi. Ancak 1 tarafından çiğnenip çiğnenmediği konusundaki
Kasım 1998’de 11 Nolu Ek Protokolün yürürlüğe görüşünü, danışma niteliğinde bildirmekle
girmesiyle Komisyon ortadan kaldırılmış, Bakan- yetinmekteydi. Bağlayıcı nitelik taşımayan söz ko-
ları Komitesinin yargısal fonksiyonuna da son ve- nusu rapor Bakanlar Komitesine gönderiliyor ve
rilmiştir. Dolayısıyla Komisyon ve Mahkemeden te- bağlayıcı kesin karar, duruma göre bazen Bakan-
şekkül eden iki aşamalı yapı yerine tek aşamalı olan lar Komitesi, bazen yargılama mercii olan Divan
ve tam zamanlı çalışan Mahkeme oluşturulmuştur tarafından alınmaktaydı. Komisyonda Sözleşmeye
(Döner, 2003:135). taraf her devlet adına bir üye bulunmakta ve üyele-
AİHS’in ilk şeklinde koruma mekanizmasının ri, devletlerin Danışma Meclisindeki temsilci par-
organı olarak iki kurum öngörülmüştü. AİHS lamenterlerin gösterdiği üç aday arasından birini,
(eski)19.maddeye göre; “İşbu Sözleşmeden Yüksek altı yıl için Bakanlar Komitesi seçmekteydi. Üye-
Akit Taraflar için hasıl olan taahhütlere riayeti te- ler, adına seçildikleri devletin temsilcisi değil kendi
min maksadıyla: a)Aşağıda ‘Komisyon’ diye zikredi- adlarına bağımsız olarak görev yapmaktaydı. Ba-
lecek olan bir ‘Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’; b) ğımsızlıklarının korunması ve görevlerini gerektiği
Aşağıda ‘Divan’ diye zikredilecek olan ‘Avrupa İnsan şekilde yerine getirmeleri amacıyla kendilerine bazı
Hakları Divanı’ kurulmuştur” ifadesi yer bulmak- ayrıcalıklar ve dokunulmazlık tanınmıştı. Komis-
taydı. Bu iki organ tarafından yürütülen faaliyete, yon, kendi üyeleri arasından üç yıl süreyle başkan
Avrupa Konseyi karar ve yürütme organı tarafın- ve başkan yardımcısı durumundaki daire başkanla-
dan yürütülen faaliyete, Avrupa Konseyi karar ve rını, kendi iç tüzüğüne uygun olarak, seçmekteydi.
yürütme organı olan Bakanlar Komitesi de, belli Komisyonun sekreterya işleri, Komisyonca yapılan
bir safhadan sonra katılmaktaydı. öneri üzerinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterince
atanan Komisyon Sekreterinin yönetiminde
Avrupa İnsan Hakları Komisyonu görevi ve
yürütülmekteydi. Komisyonun içyapısı ve çalışma
özellikleri şu şekilde toparlanabilir; yaklaşık elli
usulüne ilişkin temel hükümler, AİHS ve ayrıntıları
yıl süre ile yürürlükte kalan bu mekanizma içinde
ile de Komisyon tarafından yapılan İçtüzükte
Komisyon, kurulan güvence sisteminin en önemli
bulunmaktaydı.
unsuruydu. Denetim süreci Komisyona başvuru
ile başlıyor; Komisyon ön koşullar açısından AİHS Ek 11 No’lu Protokol, Komisyon ve Diva-
başvurusunun kabul ya da reddi konusunda karar nı birleştirmiş, Strasbourg denetim mekanizmasını
alıyordu; denetim mekanizmasının ikinci ve tek organlı hale getirmiştir. Nitekim Sözleşmenin
üçüncü organı Divan ve Avrupa Konseyi Bakanlar 19.maddesine göre; “Bu Sözleşme ve protokolleri
Komitesi, ancak başvurunun kabul edilmesi üzerine gereği Yüksek Sözleşmeci Taraflar’a yüklenilen ta-
Komisyonun esas hakkındaki raporunu hazırlayıp ahhütlere uyulmasını sağlamak için, bundan böyle
Bakanlar Komitesine sunmasından sonra devreye ‘Mahkeme’ olarak anılacak bir Avrupa İnsan Hak-
girip göreve başlayabiliyordu. ları Mahkemesi kurulmuştur. Mahkeme devamlı
görev yapar.” Mahkemenin yeni şekil ve oluşumu
Komisyonun başvuruyu kabul edilemez bulma-
sonraki başlıkta etraflıca ele alınmıştır.
sı durumunda, kesin olan bu kararla, prosedür sona
176
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Öğrenme Çıktısı
2 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tarihsel gelişim sürecini açıklayabilme
177
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
178
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Tek hâkim oluşumunda hâkimlerin ağır iş yükü bilir bulduğu ancak esası hakkında karar vermediği
altında kalmamaları için Mahkemeye, Mahkeme başvuruları esastan inceler. Ayrıca Komiteler karar-
Başkanının yetkisi altında görev yapan raportörler larını oybirliği ile alamaz ise, böyle bir durumda
tarafından yardım edileceği düzenlenmiştir. Mah- kabul edilebilirlik kararı ve esas hakkındaki karar,
kemede çalışan genellikle tecrübesiz hukukçular bu Daire tarafından verilecektir.
türden başvurularla ilgili kısa bir not hazırlar ve bu Daire, önüne gelen davada Sözleşme ve Proto-
not yargısal olmayan raportör olarak adlandırılan kollerinin yorumu hususunda ciddi sorunlar bulu-
ve bu iş için görevlendirilen kıdemli bir hukukçu nuyorsa veya sorunun çözümü Mahkeme tarafın-
tarafından kontrol edilip imzalandıktan sonra yet- dan önceden verilmiş bir kararla çelişkili olacaksa
kili hakime gönderilir (Baysal, 2013: 21). Daire, yargı yetkisinden Büyük Daire lehine vaz-
Diğer taraftan “üç yargıçlı komitelerin” başvuru- geçebilir.
lar konusunda kabul edilebilirlik veya kayıttan dü-
şürme ile ilgili görevleri vardır. Komiteler, yapılan
başvurularda aynı şekilde filtre görevi görmektedir.
dikkat
Daire kararının verildiği tarihten itiba-
ren üç ay içerisinde davanın tarafların-
dan her biri, istisnai durumlarda, da-
dikkat
vanın Büyük Daireye gönderilmesini
Komiteler bireysel başvurular hakkın-
isteyebilir.
da oybirliği ile kabul edilemezlik kararı
vermektedir.
Büyük Daire bünyesinde beş hâkimden olu-
Komitelerin yargılama yetkisi de bulunmakta- şan bir kurul, istemi kabul ederse, Büyük Daire
dır. Davanın temelini teşkil eden konu, Sözleşme bir karara varır ve davayı sonuçlandırır. Hükümler
ve Protokollerin uygulanması veya yorumlanması ve başvuruların kabul edilebilirliğine ya da kabul
ile ilgili Mahkemenin “yerleşik içtihadına ilişkin” edilemezliğine ilişkin kararlar gerekçelidir. Eğer
ise Komite davayı kabul edilebilir bulabilir ve aynı hüküm, hâkimlerin oybirliğini içermemesi duru-
anda davanın esasına ilişkin karar verebilir. Bu ka- munda her hâkim kendi ayrık görüşünü belirtme
rarlar kesindir. Komitenin karalarının oybirliği ile hakkına sahiptir (Bozkurt, Kanat ve Bektaş, 2018:
alması gereklidir. Komitenin kararlarını oybirliği 264-265).
ile almaması durumunda, kabul edilebilirlik kararı AİHS 36.maddesi bir davaya üçüncü bir tarafın
ve davanın esası hakkındaki karar bir Daire tarafın- müdahalesini düzenlemektedir. Buna göre; “Daire
dan verilecektir. ve Büyük Daire önündeki tüm davalarda, vatan-
daşlarından birinin başvuran taraf olması halinde,
Yüksek Sözleşmeci Tarafın yazılı görüş sunma ve
duruşmalarda bulunma hakkı vardır. Mahkeme
Başkanı, adaletin tecellisinin sağlanabilmesi ama-
dikkat
cıyla, yargılamada taraf olmayan herhangi bir Yük-
Komitelerin esastan karara bağladığı
sek Sözleşmeci Tarafı yazılı görüş sunma veya du-
başvurular hakkında, Daire veya Bü-
ruşmalarda taraf olmaya davet edebilir.” Yine aynı
yük Daireye müracaat imkânı yoktur.
maddenin 3.fıkrasına göre Avrupa Konseyi İnsan
Hakları Komiserinin, Daireler veya Büyük Dairede
Sözleşmeye taraf devlet adına seçilmiş hâkim görülen davalar hakkında yazılı görüş verebilmesini
komite üyesi değilse, komite, davanın her aşama- ve duruşmalara katılabilmesi hükmü getirilmiştir.
sında o yargıcı, komitenin üyelerinden birinin ye- Mahkeme içtüzüğünün 61.maddesine göre;
rine geçmeye davet edebilir. “Bir başvurunun kabul edilebilirliğine dair verilen
Tek hakimin ve üç yargıçlı Komitelerin kabul karar, Yazı İşleri Müdürü tarafından davadaki baş-
edilebilir bulduğu başvuruların esastan incelenece- vurucunun vatandaşı olduğu Sözleşmeci Devlet ile
ği yer Daire’dir. Daireler, Komitelerin kabul edile- birlikte, İçtüzüğün 56/2.maddesine göre davalı Söz-
179
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
leşmeci Devlete tebliğ edilir. Bir Sözleşmeci Dev- Taraflar arasındaki uzlaşma, Sözleşme ve Protokol-
letin, Sözleşmenin 36/1.maddesi gereğince yazılı lerinde tanımlanan insan hakları saygı şartlarına
görüş sunmak veya duruşmada yer almak istemesi uygun olması gerekir. Bu, Mahkemenin takdir
halinde, Daire Başkanı izlenecek usulü tayin eder. yetkisindedir.
Daire Başkanı, adaletin gereği gibi yerine ge-
tirilmesi amacıyla, Sözleşmenin 36/2.maddesine
göre davaya taraf olmayan bir Sözleşmeci Devleti
veya başvurucu olmayan herhangi bir kimseyi yazı- internet
lı görüş sunmaya veya istisnai hallerde duruşmaya https://www.echr.coe.int/Documents/Case_
katılmaya davet edebilir veya bunlara izin verebi- processing_Court_TUR.pdf
lir. Bu konudaki izinler, resmi dillerden birinde
ve usulüne göre gerekçeli olarak, izlenecek yazılı
usulün tayin edilmesinden sonra, makul bir süre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne
içinde istenebilir. Başvuru Usulleri
AİHM davanın incelenmesi sürecinde, olayın AİHS’ de belirtildiği üzere Mahkemeye iki tür
tespiti konusunda geniş yetkilere sahiptir. Örneğin başvuru yolu bulunmaktadır: Devletlerarası başvu-
AİHS 38.maddesine göre, Mahkeme kendisine ya- ru ve bireysel başvuru (Kalabalık, 2013: 257).
pılan başvuruyu kabul edilebilir bulduğu takdirde, Devlet başvurusu Sözleşmenin 33.maddesinde
olayları saptamak amacıyla, tarafların temsilcileri düzenlenmiştir. Buna göre her sözleşmeci devlet,
ile beraber başvuruyu incelemeye devam eder ve sözleşme ve ek protokollerinde belirlenen bir ih-
gerekirse, ilgili devletlerin, etkinliği için gerek- lal nedeniyle Mahkemeye başvurabilir (Kalabalık,
li tüm kolaylıkları sağlayacakları bir soruşturma 2013: 257). Ayrıca bir kişinin hakkının ihlal edil-
yapacaktır. Bu incelemede Mahkeme sadece dava mesi olmaksızın, Sözleşmeyi taraf devletin ulusal
hakkındaki gerekçeleri ve fiili durumları değil, ola- mevzuatının Sözleşmeye aykırı olduğunu ileri süre-
yın hukuki yönlerini de inceleyecektir. İnceleme bilir. Mahkemeye devletlerarası başvurunun, birey-
taraflarından yazılı bilgi ve delil istenmesiyle başlar sel başvurulara göre oldukça sınırlı düzeyde olduğu
ve daha sonra taraflar sözlü açıklama yapmak üzere gözlemlenmektedir.
duruşmaya davet edebilir. Duruşma esnasında,
Diğer başvuru yolu bireysel başvuru yoludur.
Daire üyelerinden biri de taraflara soru yönetebilir.
İnsan haklarına ilişkin uluslararası pek çok söz-
Taraflar da Başkanın izniyle, tanık ve bilirkişilere
leşmeden farklı olarak bir kişinin devlet aleyhine,
sorular yöneltilebilir.
uluslararası bir yargı organı önünde dava açabilme
AİHS 40.maddesine göre istisnai hallerde yetkisi tanınmıştır. Sözleşmenin 34.maddesine
Mahkeme aksine karar vermedikçe, duruşmalar göre Sözleşme ve Protokollerinde tanınan hakların
herkese açıktır. Mahkeme başkanı aksi bir karar sözleşmeye taraf devletin ihlal etmesi nedeniyle,
vermediyse, yazı işlerine tevdi edilen belgeleri her- oluşan zarar nedeniyle her gerçek kişi, hükümet
kes edinebilir. dışı kuruluş ya da kişi toplulukları Mahkemeye
‘Dostane çözüm’ başlığında AİHS 39.maddeye başvuru yapabilir.
göre; başvurunun herhangi bir aşamasında Mahke- AİHM başvurular öncelikli olarak kabul edi-
me, Sözleşme ve Protokollerinde tanımlanan insan lebilirlik incelemesine tabi tutulmaktadır. Bu aşa-
haklarına saygı esasından hareketle, davanın dosta- madan geçemeyen başvurular, davasının esasına
ne çözüm ile sonuçlandırılması için ilgili taraflara girmeden reddedilir.
yardımcı olabilir. Dostane çözüm sürecinde yürü-
tülen işlemler gizlidir. Eğer bu işlemler neticesinde
dostane çözüme ulaşılırsa; Mahkeme, olaylarla ve
ulaşılan çözümle sınırlı kısa bir açıklamayı içeren
dikkat
bir karar ile başvuru kayıttan düşürür. Bu karar, AİHM’in resmi dilleri İngilizce ve Fransız-
kararda belirtilen dostane çözüm şartlarının icra- ca olmasına rağmen, Sözleşmeye taraf bir
sını denetleyecek olan Bakanlar Komitesine iletilir. devletin kendi resmi dili de kullanılarak
Dostane çözümün sağlanması sonunda, başvuru başvuru formu doldurulabilir.
dava listesinden çıkarılır ve dava sonuçlanmış olur.
180
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Başvuru bizzat başvuru tarafından yapılabildiği Tüketilmesi gereken iç hukuk yolları sade-
gibi atanmış temsilciler de başvuru yapabilir. Baş- ce yargısal erkle sınırlı değildir. Yargısal yollar-
vuru için bir avukatın olması gerekli değildir. Ancak dan başka siyasi ve idari yollar da iç hukukta hak
Mahkeme içtüzüğüne göre başvurucunun, dava ihlallerini ortadan kaldırmak için öngörülmüş
edilen taraf devlete bildirilmesiyle bir avukat tara- yollar arasındadır. Ancak bu başvuru yollarının
fından temsil edilmesi gerekmektedir. Sözleşmenin ‘etkili’ olması, sonuç doğurması bakımından ilgili
35.maddesi, geçerli bir bireysel başvuruda bulun- kurumlar üzerinde ‘emredici güce’ sahip olması
ması gereken şartları şu şekilde sıralamıştır (Boz- gerekir. 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile
kurt, Kütükçü ve Poyraz, 2010: 203-206). Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı geti-
• Başvuru dilekçesi imzasız olmamalıdır rilmesiyle, AİHM’e gitmeden önce Anayasa Mah-
(anonim olmamalıdır), kemesine bireysel başvuru, tüketilmesi gereken bir
• Başvuru Mahkemece daha önce incelenmiş iç hukuk yoludur.
bir başvuru ile aynı olmamalıdır. İç hukuk yollarının tüketilmiş olabilmesi için
• Aynı konuda daha önce başka bir uluslarara- ihlal iddialarının ulusal makamlar önünde açık ya da
sı yargı organına başvurulmamış olmalıdır. zımni olarak özü itibariyle ileri sürülmüş olması ge-
rekir. Diğer taraftan iç hukuk yollarının tüketilmesi
• Başvurunun sözleşme ile bağdaşır nitelikte
olması gerekir. hususunda AİHM, mutlak ve aşırı şekilci değildir,
bu kuralı; Sözleşmenin ruhu kapsamında, somut
• Başvuru açıkça temelden yoksun olmaması olayın koşullarına göre değerlendirmektedir. Hakkı
gerekir, ihlal edilmiş edilen bir kişi için, iç hukuk yollarının
• Başvurunun hakkın kötüye kullanılma ni- tüketilmesi bir sonuç doğurmuyorsa, ihlalin yarattı-
teliğini taşımaması gerekir. ğı olumsuz durumu değiştiremiyorsa bu kişi için, iç
Hem bireysel hem de devlet başvuruları için hukuk yollarını tüketmesi beklenmemektedir.
ortak iki şart bulunmaktadır. Birincisi, iç hukuk
yollarının tüketilmesi; ikincisi ise iç hukukta nihai
kararın verilmesinden itibaren altı ay içinde baş-
vurunun yapılmış olması gerekmektedir. Ancak
dikkat
Sözleşmeye taraf bir devlet, herhangi bir kişinin AİHM’e başvuru, başvuruya konu
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmeksizin, diğer
ihlalin gerçekleştiği andan itibaren ya
Sözleşmeci devletin Sözleşmeye aykırılık iddiası söz
da iç hukuk yollarının nihai kararı ver-
konusu ise, bu durumda iç hukuk yollarının tüke-
mesinden itibaren altı aylık süre içinde
tilmesi şartı aranmamaktadır.
yapılmalıdır.
AİHM’e başvuru yapabilmek için öncelikle iç
hukuk yollarının kural olarak tüketilmiş olması ge-
reklidir (Kalabalık, 2013: 259-260). Bu gereklilik Mahkemeye bireysel başvurular imzasız ise,
her somut olayın özel şartları gözetilerek değer- Mahkeme başvuruyu kabul edilemez bulmakta-
lendirilmektedir. Bir devlette iç hukuk yollarının dır. Mahkeme kimliği belirli olmayan, anonim
varlığı sadece ‘kâğıt’ üzerinde tanınması yeterli başvuruları dikkate almamaktadır. Ancak, başvuru
değildir, bu kuralın işletilebilmesi için bu hukuk işleme koyulduktan sonra bireyler kimliğinin gizli
yollarının ‘fiilen ulaşılabilir’ ve ‘sonuç doğurma’ ni- tutulmasını talep edebilir. Böyle bir durumda, baş-
teliğine sahip olması gereklidir. İç hukuk yollarının vurucunun adı, adının baş harfi ya da X, Y gibi ifa-
tüketilmesi şartı, Sözleşmedeki hakların korunma- delerle başvurucuların kimliği gizlenebilmektedir.
sının öncelikli olarak ilgili devlete ait olduğu anla- Başvuru, AİHM tarafından daha önce incelen-
mına gelmektedir. Yani AİHM, ikincil nitelikte bir miş bir başvuru ile aynı ise, yeni olayları içermi-
yapıya sahiptir. Sözleşmeye aykırı bir durum ortaya yorsa Mahkeme tarafından kabul edilmemektedir.
çıktığında ihlalin ortadan kaldırılması öncelikle Aynı zamanda başvuru daha önce, AİHM dışında-
devletin ulusal hukuk meselesidir. AİHM’in amacı ki uluslararası diğer merciler önünde sunulmuş ise
ulusal hukukun yerini alarak veya onun yerine ken- Mahkeme tarafından kabul edilemez bulunmakta-
disini ikame etmek değildir. Bu durum uluslararası dır. Buradaki hedef, aynı konuda birden çok ulus-
hukukun bir sonucu olarak ‘devlet egemenliğine’ lararası makama başvurulmasını önlemektir.
saygı ilkesinin bir gereği olarak görülebilir.
181
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
182
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
ve özgürlüklerden yararlanabilecektir. Bu haklara sında zaman ve materyal bağlantısı mevcut ise baş-
örnek olarak; toplanma ve örgütlenme özgürlüğü vurucunun mağdur olduğu kabul edilebilmektedir.
(AİHS 11.madde), adil yargılanma hakkı (AİHS Sözleşmenin 34.maddesi, Sözleşmenin ihlal
6.madde), mülkiyet hakkı (Sözleşmeye Ek 1 Nolu edildiğini soyut biçimde ileri süren şikâyetlere ce-
Protokol) ve ifade özgürlüğü (AİHS 10.madde) vaz vermez. Dolayısıyla mahkeme, Sözleşmeye ta-
sayılabilir. Bu toplulukların, ancak insanlara özgü raf devletlerin çıkardığı yasa hükmüne veya önleme
olan yaşam hakkı, işkence yasağı ve evlenme hakkı karşı yapılan soyut davalara bakmamaktadır.
gibi hak ve özgürlükleri ileri sürebilmesi mümkün
Mağdur türleri şu şekilde sıralanabilir: Doğru-
değildir.
dan mağdur, dolaylı mağdur ve potansiyel mağdur
(Baysal; 2015; 193-233).
Doğrudan mağdur; AİHM’e bireysel başvuruda
bulunabilmek için başvuranın ihlale konu eylem ya
dikkat
Kısıtlılık, akıl hastalığı ve yaş küçüklüğü gibi da ihmalden doğrudan etkilenmiş olması gereklidir.
ehliyet eksikleri Mahkemeye bireysel başvu- Başvurucunun mağdur olması ve bunu makul ve
ru için engel oluşturmamaktadır. Örnek ol- ikna edici bilgi, belge ya da delillerle ortaya koya-
sun, 13 yaşındaki bir kişi tek başına bireysel bilmesi gereklidir. Sadece şüphe ya da varsayım bu
başvuruda bulunabilir. Bu nitelikteki kişiler, anlamda yeterli değildir. Doğrudan mağdur olma
doğrudan doğruya veya yasal temsilcileri bakımından başvuruların yaşayan kişiler ya da on-
aracılığı ile Mahkemeye başvurabilir (Boz- lar adına temsilcileri aracılığı ile yapılması gerekli-
kurt, Kanat ve Bektaş, 2018: 248). dir. Doğrudan mağdur hayattayken bizzat başvu-
rusunu yapabileceği gibi bir temsilci ya da avukat
aracılığı ile yapabilir.
Kişi toplulukları ise birden fazla bireyin bir ara- Dolaylı mağdur; bir eylem veya ihmalden kişi
ya gelmesiyle oluşan toplulukları ifade etmektedir. doğrudan mağdur olabileceği gibi, bu mağdurla
Bu toplulukların ulusal hukuk bakımından her- yakın ilişkisi olan başka kişileri dolaylı olarak da et-
hangi bir tüzel kişiliğe sahip olmaları şart değildir. kileyebilir. Doğrudan mağdurun kaybolması veya
Devletlerarası başvurularda, bir hakkın ihlal sınır dışı edilmesi gibi durumlarda, ihlalden dolaylı
edilmesi veya başvuruda doğrudan bir çıkarının olarak etkilenen kişilerin kendi adlarına mağdur
bulunması şartları aranmamaktadır. Ancak bireysel olarak mahkemeye başvuru hakkı bulunmaktadır.
başvurularda başvurucunun mağdur olması gerek- Dolaylı mağdurlar, ihlalden zarar gören diğer kişi-
mektedir. Mağdur olma ya da zarar görme durumu lerle ebeveynler ya da bunların yerine geçen kişiler
bireysel başvurularının devlet başvurularından gibi geçerli kişisel menfaati bulunanları kapsamak-
farklı bir yönünü oluşturmaktadır (Bozkurt, Kanat tadır. Mahkeme mağdur kavramının otonom oldu-
ve Bektaş, 2018: 267-269). ğuna atıfla, yapılan başvuruları muhtelif gerekçe-
Mahkeme mağdur kavramını geniş yorumla- lerle kabul etmektedir. Bu çerçevede, ileri sürülen
maktadır. Mağdur kavramı, bir zararın bulunmasa şikâyetlerin incelenmesi başvuruyu devam ettirme-
bile bir ihlalin varlığının söz konusu olabileceği bir de mirasçı olarak başvuranların meşru menfaatle-
eylem ve işlemden doğrudan etkilenen kişiyi karşı- rinin bulunması, başvurunun başvuranların kendi
lamaktadır. Zarar görme, mağdur olmak bakımın- hakları üzerinde direkt etkisinin bulunması veya
dan yeterlidir, ancak gerekli değildir. Mahkemeye insan haklarına saygı ilkesi kapsamında genel bir
göre mağdur kavramı, tartışma konusu bir tasarruf yarar gibi gerekçeler kullanılmaktadır.
ya da ihmalden doğrudan etkilenen kimseyi kas- Potansiyel mağdur; AİHM’e başvurabilecekler
tetmektedir. Genel olarak mağdur kavramı “idari arasında yer alanların ihlal iddiasına konu kamu
bir işlem ya da eylemden veya ihmalden doğru- gücünün işlem, eylem veya ihmalinden doğrudan
dan etkilenen kişi ya da kişiler” olarak tanımlamak etkilenmeleri mecburiyeti bazen olumsuz sonuçla-
mümkündür. Çok genel nitelikte bir yasal düzen- ra neden olabilmektedir. Gelecek bir zamanda bir
lemenin etkileri nedeniyle mağdurluk iddiası kabul uygulamadan etkilenmeleri neredeyse mutlak olan
görmemektedir. Ancak bu düzenleme ve buna bağ- bir önleme karşı başvuru hakkının hiç tanınmaması
lı olarak gerçekleşen bir önlem varsa ve bu ikisi ara- veya başvuru için söz konusu önlemden doğrudan
183
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
etkilenilen anın beklenmesi, mağdur kavramının suçluların geri verilmesi ile ilgili özel güvenceler
esnek uygulamasıyla bağdaşmaz. Bu yüzden Sözleş- konusunu, Sözleşmenin öngördüğü hakların ihla-
me organları, kararlarıyla bir önlemden doğrudan lini oluşturduğu oranda dikkate almaktadır (Soe-
etkilenmiş olmadan önce de belli şartlar altında ring-Birleşik Krallık davası). Bu kapsamda verilebi-
başvuru yapılabileceğini kabul etmişlerdir. İddia lecek başka bir örnek ise insan ticareti konusudur
olunan ihlal ihtimaliyle ilgili olarak, soyut biçim- (Rantsev-, Kıbrıs ve Rusya).
de ilgili hukukun Sözleşmeyle bağdaşmazlığından
ziyade, alınan önlemin başvuranlar üzerindeki doğ-
rudan zarar verme riski, onları potansiyel mağdur
Mahkemenin Zaman Bakımından
statüsüne sokmaktadır. Yetkisi
Uluslararası hukukun genel kaidesine göre; bir
Sözleşmenin devlet tarafından onaylanması ve ulu-
Mahkemenin Konu Bakımından sal hukukun bir parçası haline gelmesinden sonra,
Yetkisi o devlet Sözleşmeyle bağlıdır. (Döner, 2003: 85).
AİHS sadece Sözleşmede ve Ek Protokollerde yer Bu kural, uluslararası bir sözleşme olan AİHS için
alan hak ve özgürlüklerle sınırlı bir koruma sağla- de geçerlidir. Sözleşmeye taraf devletler, kural ola-
maktadır. Dolayısıyla AİHS sisteminde tüm hak ve rak onay tarihinden önce meydana gelen olaylar-
özgürlüklerin güvence altında olduğu söylenemez. dan Sözleşme dâhilinde sorumlu tutulmamaktadır.
Bu, uluslararası hukukta Sözleşmelerin geriye yü-
rümemesinin bir sonucudur (Bozkurt, Kütükçü ve
Poyraz, 2010: 199).
dikkat Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden feshi ihbar
Mahkeme her konuda yetkili ol- edilene kadar AİHS, ilgili devlet için bağlayıcıdır.
mayıp, ancak Sözleşmenin ihlal Sözleşmenin Feshi ihbarı düzenleyen 58.maddesine
iddialarına bakmakla yetkilidir. göre; “Bir Yüksek Sözleşmeci Taraf, bu Sözleşme’yi
ancak Sözleşme’ye taraf olduğu tarihten itibaren
beş yıllık bir sürenin geçmesinden sonra ve Avrupa
Bir başvuru, konusu itibariyle Sözleşme ve Ek
Konseyi Genel Sekreteri’ne altı ay önceden sunu-
Protokollerde güvence altına alınan hak ve özgür-
lacak bir ihbarla feshedebilir. Genel Sekreter bunu
lüklere ilişkin değilse Mahkeme tarafından ince-
diğer Yüksek Sözleşmeci Taraflar’a bildirir. Bu fesih
lenemeyecektir. Aleyhinde başvuruda bulunulan
işlemi, feshin etki doğurduğu tarihten önce ger-
ülkenin bu hakları korumak üzere yükümlülük
çekleşmiş ve yükümlülüklerin ihlali niteliğinde sa-
üstlenmiş olması şarttır. Eğer başvuran Sözleşmede
yılabilecek olan bir olayla ilgili olarak, söz konusu
veya onun Ek Protokollerinde yer almayan hakla-
Yüksek Sözleşmeci Taraf ’ın bu Sözleşme’den doğan
rın ihlalini iddia ediyorsa, Mahkeme bu nitelikteki
yükümlülüklerinden kurtulması sonucunu doğur-
bir başvuruyu konu yönünden Sözleşme ile uyuş-
maz. Avrupa Konseyi üyeliği sona eren her Yüksek
mazlık nedeniyle reddedecektir. Nitekim Sözleş-
Sözleşmeci Taraf ’ın bu Sözleşme’ye de taraf sıfatı
mede güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin
da aynı koşullarla sona erer.”
sınırlı düzeyde olduğu hatırlatılmalıdır. Bu yönüyle
de Sözleşme, eleştiriye açıktır. Sözleşmeye Ek 11 Nolu Protokol çerçevesinde;
Mahkemeye başvurabilmesi için Sözleşmeye taraf
Burada şunu hatırlatmak gerekir ki; Mahkeme,
devletlerin ayrıca Mahkemenin yargı yetkisini bir
Sözleşme ve Ek Protokollerinde getirilen güvenceler
beyanla tanıma zorunluluğu bulunmamaktadır.
hususunda genişletici yorum ortaya koyarak, Söz-
Dolayısıyla artık, Sözleşmenin imzalanmasıyla be-
leşmede düzenlenmemiş bazı hak ve özgürlükleri
raber bireysel başvuru hakkı kabul edilmiş sayıl-
koruma altına alma yoluna gidebilmektedir. Örne-
maktadır. Diğer bir ifadeyle, bu Protokolle beraber
ğin suçluların geri verilmesi hususunda özel güven-
ihtiyari yargı yetkisi bildirimi yerine zorunlu yargı
celer Sözleşmede yer almamıştır. Ancak Mahkeme,
yetkisinin kabulü benimsenmiştir.
içtihatlarıyla bu hususu dikkate almıştır. Mahkeme
184
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
185
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
askeri bir eylem sonucunda sınırları dışında bir cistan, Rusya’ya karşı 2018 itibariyle dör-
bölgeyi fiilen kontrol altına alırsa ortaya belli so- düncü başvuruyu yapmıştır.
rumlulukları çıkarabilir. Bu bölgede AİHS’de be- 3. Ukrayna’nın 2014’de Rusya aleyhine yaptı-
lirtilen hak ve özgürlükleri güvence altına alma ğı üç başvuru bulunmaktadır. Üçüncü baş-
yükümlülüğü ister doğrudan silahlı kuvvetlerin vuru kayıttan düşürülmüş diğerleri incelen-
yürüttüğü bir harekâtla, ister bir yerel yönetim ara- mektedir. Ukrayna, Rusya’ya karşı 2018’de
cılığı ile kurulmuş olsun, bölge üzerinde kurulan yaptığı yeni başvuru ile toplamda yedi dava
kontrolden kaynaklanır.” açmış bulunmaktadır.
Bireysel Başvuru; Aşağıda bazı bireysel başvuru-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi lara yer verilmiştir.
Kararların Çeşitleri 1. Yaşam hakkının devlete pozitif yüküm-
AİHM’in verdiği bazı karar çeşitleri şu şekilde lülükler yüklediğine ilişkin Öneryıldız -
özetlenebilir; Türkiye kararında Mahkeme, İstanbul-Üm-
raniye çöplüğünde 28 Nisan 1993 tarihinde
Devlet Başvurusu; AİHS denetimi sistemini ha-
meydana gelen patlama nedeniyle meydana
rekete geçiren yollardan birisi olan devletlerarası
gelen ölümleri AİHS 2.maddesi çerçeve-
başvuru Sözleşmenin yürürlüğe girdiği 1953’ten bu
sinde değerlendirmiştir. Çöplük patlaması
yana ender kullanılan bir yol olmuştur. Bazı devlet
sonucunda ailesinin dokuz üyesini yitiren
başvurularına örnek vermek gerekirse (Akıllıoğlu,
Öneryıldız tarafından yapılan başvuru hak-
2019: 877-880);
kında Mahkeme, Türkiye’yi hem başvuru-
1. 7 Mayıs 1956- 17 Temmuz 1957 tarihlerin- cunun yakınlarının ölümünden sorumlu
de Yunanistan’ın İngiltere’ye karşı, o zaman tutularak 2.maddenin ihlal edildiği sonu-
İngiliz yönetimi altında bulunan Kıbrıs’ta cuna varmıştır. Ayrıca olaya ilişkin ulusal
uyguladığı bazı önlemlerin Sözleşmeye ay- hukukta alınan önlemlerin yeterli ve etkili
kırı olduğu konusunda yaptığı iki başvuru olmamasından dolayı Sözleşmenin 2.mad-
bulunmaktadır. Yunanistan, birinci başvuru- desinin gerekli kıldığı usulü yükümlülükle-
sunda İngiltere’nin Kıbrıs’ta aldığı olağanüs- rin yerine getirilmediğine karar vermiştir.
tü önlemlerin Sözleşmeye aykırı olduğunu,
2. AİHM’in yerleşik içtihadına göre, sınırdışı
ikincisi başvurusunda ise kırk dokuz olayda
edilen veya geri verilen bir kişinin gönderil-
işkence yapıldığını ve AİHS’in 3.maddesinin
diği devlette Sözleşmenin 3.maddesine ay-
(İşkence yasağı) ihlal edildiğini ileri sürmüş-
kırı muameleyle karşılaşma riski bulunması
tür. Her iki başvuru da Komisyonca kabul
durumunda, Sözleşmeye taraf bir devletin
edilmiş ve Komisyon başvurular hakkında
bu kişiyi sınırdışı etmekten ya da geri gön-
kabul ettiği raporları Bakanlar Komitesine
dermekten kaçınması zorunluluk arz etmek-
iletmiştir. Bu sırada Kıbrıs’ın bağımsızlığını
tedir. Aksi bir durum söz konusu olduğunda
öngören 1959 tarihli Londra ve Zürih and-
sınırdışı etme veya geri verme kararını alan
laşmasıyla Kıbrıs sorunu çözüme kavuşturul-
devletin Sözleşmeye göre sorumluluğuna yol
muştur. Bakanlar Komitesi, bu andlaşmalar
açmaktadır. Soering-Birleşik Krallık kararında
neticesinde Kıbrıs sorununda nihai çözüme
Mahkeme, kişinin gönderildiği ülkede kötü
ulaşıldığını dikkate alarak, başvurularla ilgili
muameleye maruz kalacağı konusunda
daha fazla işlem yapılmasına gerek olmadığı-
‘gerçek bir tehlike’ ile karşılaşacağına ilişkim
na hükmetmiştir.
önemli sebeplerin var olduğuna ikna olma-
Yakın tarihli diğer örnekler ise; sı halinde, devlerin Sözleşmenin 3.maddesi
2. Gürcistan tarafından Rusya’ya karşı açı- çerçevesinde sorumluluğu ilkesini formü-
lan 2007, 2008 ve 2009 yıllarında üç dava le etmiştir. Bu ilke dâhilinde, Sözleşmenin
bulunmaktadır. İlk iki başvuru Rusya’nın 3.maddesinin ihlal edileceği yönünde karar-
Gürcistan’a askeri müdahalesinden kaynak- lar vermiştir. Buna ilişkin örnek kararlar şu
lanan ihlaller hakkındadır. Bu başvuruda şekilde sıralanabilir: Jabari-Türkiye, Chahal-
Rusya’nın Sözleşmenin bazı maddelerini Birleşik Krallık, Mamatkulov ve Abdurasulo-
ihlal ettiği hükmüyle sonuçlanmıştır. Gür- vic-Türkiye kararı gibi.
186
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Mahkemenin bir diğer karar çeşidi Danışma Gö- Mahkemenin bir diğer karar çeşidi Pilot Dava
rüşü vermedir. Mahkemenin danışma görüşü yetki- usulüdür. Öncü dava veya pilot uygulaması olarak
si (Sözleşmeye Ek 2 Numaralı Protokolün bir sonu- ifade edilen bu uygulamada, aynı konuda birden çok
cu olarak) Sözleşmenin 47, 48 ve 49.maddelerinde sayıda dava açılması durumunda, Mahkeme önce
düzenlenmiştir. Buna göre; 47.madde: “Mahkeme, seçtiği bir dava üzerinde karar vererek davalı devlete
Bakanlar Komitesi’nin istemi üzerine, Sözleşme ve benzer durumlarda ne yapması gerektiğini belirt-
protokollerinin yorumlanması ile ilgili hukuki me- mektedir. Nitekim sistematik sorunlar olarak ifade
seleler konusunda danışma görüşleri verebilir. An- edilen, ulusal mevzuatın Sözleşmeyle uyumsuzluğu
cak bu görüşler, ne Sözleşme’nin 1. bölümünde ve birbirine benzer yoğun başvuruları tetiklemektedir.
protokollerinde belirlenen hak ve özgürlüklerin içe- Mahkemenin İçtüzüğüne göre 2011’de eklenen
riği veya kapsamı ile ilgili sorunlara, ne de Mahkeme hükme göre pilot karar, yapısal sorunun ne olduğu-
veya Bakanlar Komitesi’nin Sözleşme’de öngörülen nu, çözüm yollarını ve taraf devletin ulusal hukukta
bir başvuru sonucunda karara bağlamak durumun- atması gereken adımları içeren karar türüdür. Bu
da kalabileceği diğer sorunlara ilişkin olabilir. Ba- hükümle uzun süre Mahkemede uygulanan pratik,
kanlar Komitesi’nin Mahkeme’den görüş isteme yazılı hale getirilmiştir. Böylece, yapısal sorunların
kararı, Komite’ye katılma hakkına sahip temsilcile- ulusal boyutta çözümünde Sözleşmeci devletlere
rin oy çoğunluğuyla alınır.” 48.madde: “Mahkeme, yardımcı olunması, başvuranlara daha hızlı bir ona-
Bakanlar Komitesi’nden gelen görüş isteminin 47. rım sağlanması ve Mahkemenin iş yükünü azaltarak
maddede tanımlandığı biçimiyle Mahkeme’nin yet- diğer davalara daha etkin bakmasına yardımcı olun-
ki alanına girip girmediğine karar verir.” 49.madde: ması amaçlanmaktadır (Baysal, 2013: 40).
“Mahkeme’nin verdiği görüş gerekçelidir. Görüş
içeriği, tamamen veya kısmen, yargıçların kanaat-
lerini oy birliği ile yansıtmadığı takdirde, her yar-
gıç kendi ayrık görüşünü belirtme hakkına sahiptir. dikkat
Mahkeme’nin verdiği görüş Bakanlar Komitesi’ne Pilot karar prosedürü AİHM tarafından
bildirilir.” Görüldüğü üzere, danışma görüşü isteme kendiliğinden başlatılacağı gibi, tarafla-
yetkisi sadece Bakanlar Komitesine tanınmıştır. Gö- rın talebi ile de bu yola gidilebilir.
rüş; Sözleşme’nin ve Ek Protokollerin yorumu hak-
kında hukuki sorunlar ile sınırlandırılmıştır.
Öncü (Leading) Karar Uygulaması; AİHM
uygulamasında, bir ülkenin hukuk sistemine iliş-
kin yapısal bir sorun tespit edildiğinde, bu sorunla
beraber sorunun çözümüne dair öneri doğrudan
dikkat verilmektedir. Yapısal sorun içeren dosyalardan
Danışma görüşü, Mahkeme Büyük Daire-
biri karara bağlanarak aynı ya da benzer konu-
sinin yetkileri arasında sayılmıştır.
larda Mahkeme önünde derdest olan dosyalar bu
karara referans yapılarak daha kısa olarak ve hızlı
Sözleşmeye ek 16 Nolu Protokol, Bakanlar Ko- bir şekilde karara bağlanmaktadır. Özellikle uzun
mitesi dışında ayrıca ulusal yüksek yargı organları- yargılama ve uzun tutukluluğa ilişkin başvurularda
na da danışma görüşü isteme yetkisi tanımaktadır. bu yöntem kullanılır. Bu başvurulara ilişkin rapor
Bu yetki ulusal hukukta görülmekte olan bir dava ve kararlar mümkün olduğunca kısa tutulur ve
hakkında kullanıldığından Bakanlar Komitesinin bu alandaki öncü kararlara atıf yapmakla yetinilir
görüş istemesinden farklıdır. Netice itibariyle ulu- (Baysal, 2013: 43-44).
sal hukukun yüksek yargı organları önlerinde dava
ile ilgili olarak Mahkeme Büyük Dairesinden, Söz-
leşmenin yorumuna ilişkin görüş isteyebilir. Örnek
danışma görüşü için bakınız; 12 Şubat 2008 tarihli
AİHM’in , “Advisory Opinion on Certain Legal internet
Questions Concerning the Lists of Candidates https://hudoc.echr.coe.int/ internet sitesinden
Submitted with a View to the Election of Judges Mahkemenin kararlarına ulaşmak mümkündür.
to the European Court of Human Rights” kararı.
187
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHS 46.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere,
Kararlarının Etkinliği Sözleşmeye taraf devletler Mahkeme kararlarına uy-
Uluslararası bir mahkeme olan AİHM, yine makla yükümlüdür. 46/2.madde hükmü de Bakan-
uluslararası bir Sözleşme olan AİHS kapsamında lar Komitesine, Mahkeme kararlarının yerine getiril-
güvence altına alınan insan hakları ihlallerine ka- mesini denetleme görevi vermiştir. AİHM tarafından
rar vererek, Sözleşmeye aykırılığı saptar. Dolayı- Sözleşmenin ihlal edildiğine ilişkin kararın alınması,
sıyla AİHM’in denetimi ikincil niteliktedir (Bilir, herhangi bir işlem yapılmadan, kendiliğinden iç
2012: 105). hukuk etkilemez. Mahkeme kararı, Sözleşmeye ay-
kırılığı saptanan işlemi ne iptal eder, ne değiştirir ne
de bozar. Mahkeme böyle bir yetkiye doğrudan ve
dolaysız sahip değildir; sadece dava konusu işlemin
veya eylemin Sözleşmeye aykırı olduğunu, Sözleş-
dikkat
AİHM, ulusal mahkemelerin kararlarını
menin çiğnendiğini beyanla yetinir. Diğer yandan,
denetleyen bir temyiz mahkemesi değil-
Sözleşmeye taraf devletler davada taraf oldukları ka-
dir. AİHM tarafından ulusal mahkeme-
rarlara uymak ve bunların gereğini yerine getirmekle
lerin kararları kaldırılamaz veya değiştiri-
yükümlüdür. Ancak bu durum uygulamada pek çok
lemez. Aynı zamanda AİHM Sözleşmeye
sorunu beraberinde getirmektedir.
aykırı bir uygulamayı, işlemi, yasayı yü- Sözleşmeye taraf devlet tarafından Mahkeme
rürlükten kaldıramaz. kararının yerine getirilmesinde dikkat edilecek hu-
sus kararın hüküm fıkrasıdır. Hüküm fıkrasında yer
AİHM kararının yerine getirilmesi süre- almış olan ihlalin, amaca uygun olarak giderilmesi
cini Bakanlar Komitesi denetlemektedir gerekir. Mahkeme kararları, ulusal hukukta doğru-
(Aybay, 2015: 147; Döner, 2003: 177). dan etki doğurabilme kabiliyeti olan kararlardan
olmadığı için kararın yerine getirilmesi için gere-
ken önlemleri almak davalı devlete düşmektedir.
Sözleşme tarafı devletlerin Mahkemenin karar- Mahkemenin pek çok kararında belirtildiği gibi,
ların uygulanması için gereken tedbirleri almaları kararı yerine getirecek devlet, kararı yerine getirme
gerekmektedir. Sözleşmeye aykırılığı tespit edilen yol ve yöntemini seçmekte serbesttir. Mahkeme ka-
durumun ortadan kaldırılması, Sözleşmeci devletin rarlarının yerine getirilmesinde önem arz eden bazı
sorumluluğundadır. Devlet, ihlalin sona ermesini ilkeleri şu şekilde ifade etmek mümkündür;
sağlayacak, zarar görenin Sözleşme ihlalinden ön- Öncelikle ‘ihlal kararı’ saptanan ihlalin ve
ceki durumuna mümkün olduğunca kavuşturacak bu ihlalden doğan sonuçların ortadan kaldırılıp
ve bu ihlaller ile benzer yeni ihlallerin doğmasını silinmesi gerekir. İkinci olarak, devlet egemenliğinin
önleyecek veya devamlı nitelikti ihlallere son vere- geçerli bir ilke olduğu hukuk alanında bulunuldu-
cek önlemler almak durumundadır. ğunun ve bu hukukun, belirli ölçüde devletlerin
Mahkemenin kararlarının bağlayıcılığı nisbi- egemen iradesine bağımlı olduğu akılda tutulma-
dir. Yani yalnız dava konusu ve davanın tarafları lıdır. Yani uluslararası hukukta ‘cebri icra’ yoktur.
ile sınırlıdır. Aynı durumda olan başkaları Mah- Sözleşme ile kurulan sistemde AİHM kararları, ta-
kemenin kesin hüküm niteliğini kazanmış olan raf devletlerin ulusal hukuk düzeninde dolaysız ve
bu kararından hukuken sonuç doğurur şeklinde, doğrudan uygulanıp sonuç doğurma niteliğine sahip
yani somut bir surette yararlanamazlar. Diğer bir değildirler. Verilen bir ihlal kararlarının yerine geti-
ifadeyle bunların herkes için geçerli etkisi yoktur. rilmiş olması için, söz konusu ihlalin gerekli kıldığı
Bunun yanında, Mahkeme kararlarının insan hak- uygun tedbirlerin alınması Sözleşme taraf devletlerin
ları konusunda Avrupa standardını yarattığını ve yetkisinde bulunan bir görevdir. Avrupa Konseyi or-
Sözleşme ile bağlı devletlerin eylem ve işlemlerini ganlarından olan Bakanlar Komitesi ihlal karalarını
bu standarda uydurmak zorunda bulundukları ge- yerine getirmekle değil, bunların yerine getirilmesini
reğinden ayrı tutmak gerekir. gözetmekle görevlendirilmiştir. Nitekim AİHS 46/1
188
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
maddesindeki; “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf ancak Sözleşmeye aykırı bulunan yasada değişiklik
oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleş- yapmakla, yasayı Sözleşmeye uygun bir duruma
miş kararlara uymayı taahhüt ederler” ifadesinde getirmekle mümkün olabilir.
belirtilen ‘uyma’ ne Mahkemenin ne de Bakanlar Sözleşmenin 34.maddesi; “Bu Sözleşme veya
Komitesinin kararların yerine getirilmesi ile görev- protokollerinde tanınan haklarının Yüksek Söz-
lendirildikleri değil, tam tersine, bu olgunun dışında leşmeci Taraflar’dan biri tarafından ihlal edilme-
tutulduklarını ifade etmektedir. Toparlayacak olur- sinden dolayı mağdur olduğunu öne süren her
sak Sözleşme organları, devletlere ne yapacakları hu- gerçek kişi, hükümet dışı kuruluş veya kişi grup-
susunda talimat verme yetkisine sahip değildir. ları Mahkeme’ye başvurabilir. Yüksek Sözleşmeci
AİHM’in Sözleşmenin ihlal edildiğine ilişkin Taraflar bu hakkın etkin bir şekilde kullanılması-
kararlarının, ilgili Taraf devletin yerine getirilmesi nı hiçbir surette engel olmamayı taahhüt ederler”
çeşitli devlet organlarının devreye girmesini zorunlu hükmü uyarınca bireysel başvuru mümkündür
kılabilir. Bunlar; yasama, yargı, yürütme, merkezi (Bozkurt, Kütükçü ve Poyraz, 2010: 201). Devlet
yönetim, hizmet yönünden yerinden yönetim ku- başvurusundan farklı olarak bu başvuruda, yasala-
ruluşları veya yerel yönetimler olabilir. Burada kar- rın soyut olarak Sözleşmeye aykırılığı kural olarak
şılaşılan en büyük zorluk, yasama organının veya ileri sürülmesi olanaklı değildir. Böyle bir dava
yargı organının bir işleminden kaynaklanan ihlalle- Mahkeme önüne geldiğinde, Mahkeme soyut ola-
rin giderilmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. rak ilgili yasanın Sözleşme ile bağdaşıp bağdaşma-
Özellikle kesin hüküm niteliğini almış yargı dığını değil, ancak somut olarak yasanın başvurana
kararlarının Sözleşmeye aykırılığının Mahkeme uygulanmasının Sözleşmeye aykırılık oluşturup
kararı ile saptanması durumunda bu kararın yerine oluşturmadığını inceler ve karara bağlar.
getirilmesi değişik uygulamalara neden olmaktadır. Sözleşmeye taraf devletin pozitif bir yükümlü-
Bunlar arasında; af çıkarmak, şartlı salıverme, tazmi- lüğünü yerine getirmemesi durumunda yani, Söz-
nat ödeme veya yeniden yargılama gibi çeşitli yollar leşmede güvence altına alınmış hak ve özgürlükler-
yer alır. Sözleşmeye taraf devletler Mahkeme kararı- den bireyin yararlanmasını sağlamamış ve mevzuat
nın yerine getirilmesinde karşılaştıkları bu tür güç- boşluğu nedeniyle bir hakkın ihlaline yol açmış ol-
lükleri aşmak için yasal düzenlemelere gitmektedirler. ması mümkün olabilmektedir. Böyle bir durumda
AİHS 33.maddesi; “Her Yüksek Sözleşmeci Mahkeme kararının yerine getirilmiş olması için
Taraf, diğer bir Yüksek Sözleşmeci Taraf ’a karşı değilse bile, gelecekte tekrar Mahkeme önüne da-
Sözleşme ve Protokollerinin hükümlerinin ih- valı sıfatıyla çıkmaması için ilgili devletin bu mev-
lali iddiası ile Mahkeme’ye başvurabilir” olarak zuat boşluğunu ortadan kaldırması gereklidir.
düzenlenmiştir. Yani Sözleşmeye taraf bir devlet
tarafından, Sözleşmeye taraf diğer devletin belli
bir yasanın veya bir yasa kuralının soyut olarak
Sözleşmeye aykırılığını ileri süren bir başvurunun,
dikkat
Mahkemeye getirilmesi durumunda, Mahkeme BM koruma mekanizmaları ve diğer
soyut olarak dava konusu yasanın Sözleşmeye bölgesel mekanizmalar ile kıyaslandı-
aykırı olduğuna hükmedebilir (Bozkurt, Kütükçü ğında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
ve Poyraz, 2010: 200). Bu şekilde bir kararın davalı daha etkili bir koruma sağlamaktadır.
Sözleşme tarafı devlet tarafından uygulanması
189
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
Öğrenme Çıktısı
3 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin organları ile bunların görev ve yetkilerini, bu
kapsamda Mahkemenin yargılama yetkisi ve Mahkemeye başvuru usullerini açıklayabilme
Yaşamla İlişkilendir
Sözleşmenin öngördüğü korumanın tamamlayıcı nitelikte bir koruma olduğunu kendi kişisel
deneyimleriniz üzerinden düşünün:
“İnsan Hakları Mahkemeleri” Uluslararası Mahkemeler arasında sayıca sınırlı düzeydedir. Bu
mahkemelerin adları ve yetkileri konusunda bazı yanlışlıklar yapıldığı görülmektedir. Örneğin, bir
uluslararası “ceza” mahkemesi ile “insan hakları” mahkemesi karıştırılabilmektedir. Basın-yayın or-
ganlarında kimi zaman Türkiye’nin AİHM tarafından “suçlu” bulunduğu; “para cezasına mahkûm ol-
duğu” gibi özensiz anlatımlara rastlanmaktadır (Aybay, 2015: 128). Bkz. https://tr.sputniknews.com/
turkiye/201806061033745653-aihm-turkiye-trafik-cezasi/
190
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Sözleşmenin öne çıkan özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Sözleşme bireyi uluslararası hukukun bir süjesi haline
getirmiştir. Bireysel başvuru hakkı Sözleşmenin en önemli özelliğidir. Sözleşmenin getirdiği güvence sistemi
karşılıklılık ilkesine dayanmamaktadır. Sözleşme ile yargısal nitelikli, bağlayıcı kararlar alabilen bir denetim
mekanizması kurulmuştur. Sözleşme güvence altına alınan hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesi ödevini, yalnız
sözleşen devletlere yüklemekle yetinmemiş, hak ve özgürlüklere saygıyı sağlamak üzere bir ‘Mahkeme’ yani yar-
gısal nitelikte bir denetim organı öngörmüştür.
191
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
AİHS’in ilk şeklinde koruma mekanizmasının organı olarak iki kurum öngörülmüştü. AİHS (eski)19.maddeye
göre; “İşbu Sözleşmeden Yüksek Akit Taraflar için hasıl olan taahhütlere riayeti temin maksadıyla: a)Aşağıda
‘Komisyon’ diye zikredilecek olan bir ‘Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’; b) Aşağıda ‘Divan’ diye zikredilecek
olan ‘Avrupa İnsan Hakları Divanı’ kurulmuştur” ifadesi yer bulmaktaydı. Bu iki organ tarafından yürütülen fa-
aliyete, Avrupa Konseyi karar ve yürütme organı tarafından yürütülen faaliyete, Avrupa Konseyi karar ve yürüt-
me organı olan Bakanlar Komitesi de, belli bir safhadan sonra katılmaktaydı. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu
görevi ve özellikleri; yaklaşık elli yıl süre ile yürürlükte kalan bu mekanizma içinde Komisyon, kurulan güvence
sisteminin en önemli unsuruydu. Denetim süreci Komisyona başvuru ile başlıyor; Komisyon ön koşullar açı-
sından başvurusunun kabul ya da reddi konusunda karar alıyor; denetim mekanizmasının ikinci ve üçüncü
organı Divan ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, ancak başvurunun kabul edilmesi üzerine Komisyonun
esas hakkındaki raporunu hazırlayıp Bakanlar Komitesine sunmasından sonra devreye girip göreve başlayabi-
liyordu. AİHS Ek 11 No’lu Protokol Komisyon ve Divanı birleştirmiş, Strazburg denetim mekanizmasını tek
organlı hale getirmiştir. Nitekim Sözleşmenin 19.maddesine göre; “Bu Sözleşme ve protokolleri gereği Yüksek
Sözleşmeci Taraflar’a yüklenilen taahhütlere uyulmasını sağlamak için, bundan böyle ‘Mahkeme’ olarak anılacak
bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kurulmuştur. Mahkeme devamlı görev yapar.”
AİHS 14. Ek Protokol ile Mahkeme, tek hâkimli düzen, üç hâkimli komiteler, yedi hâkimli daireler ve on yedi
hâkimli büyük daire şekline dönüştürülmüştür.
KOMİTE DAİRE BÜYÜK DAİRE
TEK YARGIÇ
(3 YARGIÇ) (7-5 YARGIÇ) (17 YARGIÇ)
m.35 kapsamında kabul m.35 kapsamında kabul m.35 kapsamında Dairenin kendisine
edilebilirlik incelemesi edilebilirliği tekrar kabul edilebilirlik gönderdiği dosyaları
yapar. inceleyebilir. denetimi yapabilir. inceleyebilir.
Dava konusu şayet Dairenin kararlarına karşı
Kararları kesindir. Bu
yerleşik içtihat ile istinaf yoluyla gelen
karara karşı komite, daire
çözülebiliyorsa yerleşik Esas hakkında karar kararları inceler. (Daire kararı
ya da büyük daireye
içtihat yönünde karar verebilir. verildikten sonra 3 ay içinde
başvuru yapılamaz.
verebilir. taraflar bu yola başvurabilir.)
Dava konusu yerleşik
Şikâyet edilen devletin Konunun önemine İstinaf incelemesinde delil
içtihadı aşan bir konu
yargıcı bu davaya göre davayı büyük incelemesi yapılır. Büyük
olarak görülürse, dava
bakamaz. daireye sevk edebilir. Dairenin kararları kesindir.
daireye gönderilir.
Başvuru; kabul edilebilir, Kararı kesindir. Başvurucu davayı bir Bakanlar Komitesi kararın
komiteye veya daireye Karar büyük daireye üst mercii olan Büyük yeniden incelenmesini talep
gönderilebilir. taşınılamaz. Daire’ye taşıyabilir. edebilir.
192
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
AİHS’ de belirtildiği üzere Mahkemeye iki tür başvuru yolu bulunmaktadır: Devletlerarası başvuru ve bireysel
başvuru. Hem bireysel hem de devlet başvuruları için ortak iki şart bulunmaktadır. Birincisi, iç hukuk yollarının
tüketilmesi gerekmektedir. İkincisi ise iç hukukta nihai kararın verilmesinden itibaren altı ay içinde başvurunun
193
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
1 Demokrasiyi teşvik etmek, Avrupa’da in- 4 AİHS ve Protokolleri gereği Yüksek Sözleş-
san haklarını ve hukukun üstünlüğünü korumak meci Taraflara yüklenen taahhütlere uyulmasını
amacıyla 5 Mayıs 1949’da kurulmuş, merkezi
neler öğrendik?
2 Aşağıda Avrupa İnsan Hakları Sözleşme- 5 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, önüne
si (AİHS) kapsamında verilen bilgilerden hangisi gelen başvuruları incelemek üzere; Tek yargıç,
yanlıştır? Komite, Daire, Büyük Daire düzeninde toplanır.
A. AİHM’e İç hukuk yollarının tüketilmesinden Bunlardan ‘Komite’ kaç yargıçtan oluşmaktadır?
sonra son kararın verilmesinden itibaren 6 aylık A. 9 B. 10
dava açma süresi vardır. C. 8 D. 17
B. İnsan ticareti konusu, AİHS 4.madde kapsa- E. 3
mında değerlendirilir.
C. AİHM içtihatlarına göre, iç hukuk yolu netice-
yi değiştirmeye etkili değilse iç hukuk yolunun 6 Aşağıdakilerden hangisi AİHS Ek 4 Numara-
tüketilmesi gerekli olmayabilmektedir. lı Protokol’de düzenlenmiş olan bir hak değildir?
D. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, AİHM A. Borçtan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakıl-
kararlarının icrasını sağlar. ma yasağı
E. Bir Yüksek Sözleşmeci Taraf, AİHS’i ancak B. Serbest dolaşım özgürlüğü
Sözleşme’ye taraf olduğu tarihten itibaren beş C. Eğitim hakkı
yıllık bir sürenin geçmesinden sonra ve Avrupa D. Vatandaşların sınır dışı edilmeleri yasağı
Konseyi Genel Sekreteri’ne altı ay önceden su-
E. Yabancıların topluca sınır dışı edilmeleri yasağı
nulacak bir ihbarla feshedebilir.
194
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
neler öğrendik?
subsidairity) ve takdir marjı (margin of apprecia-
A. Başvuru açıkça temelden yoksun olmaması ge- tion) buluduğuna ilişkin iki ilke eklenmesini ön-
rekir, gören, aynı zamanda Mahkemeye başvuru süresini
B. Başvurunun hakkın kötüye kullanılma niteliği- altı aydan dört aya indirmeyi öngören Sözleşmeye
ni taşımaması gerekir. ek hangi Protokoldür?
C. Başvuru Mahkemece daha önce incelenmiş bir A. 14 Nolu Ek Protokol
başvuru ile aynı olmamalıdır. B. 15 Nolu Ek Protokol
D. Aynı konuda daha önce başka bir uluslararası C. 16 Nolu Ek Protokol
yargı organına başvurulmamış olmalıdır. D. 13 Nolu Ek Protokol
E. Başvuru yapabilmek için kesinlikle iç hukuk E. 12 Nolu Ek Protokol
yollarının tüketilme zorunluluğu vardır.
195
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Nitelikleri ve Sözleşmenin Öngördüğü Koruma Mekanizması: Avrupa
Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları
1. A 6. C
Mahkemesi’nin Tarihçesi” konusunu yeni- Sözleşmesinin Özellikleri” konusunu yeni-
den gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. D 7. C
Mahkemesi’nin Tarihçesi” konusunu yeni- Sözleşmesinin Özellikleri” konusunu yeni-
den gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları
3. C 8. E
Mahkemesi’nin Yapısı” konusunu yeniden Mahkemesi’ne Başvuru Usulleri” konusunu
gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları
4. B 9. A
Mahkemesi’nin Tarihçesi” konusunu yeni- Mahkemesi’nin Tarihçesi” konusunu yeni-
den gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları
5. E 10.B
Mahkemesi’nin Yapısı” konusunu yeniden Sözleşmesinin Özellikleri” konusunu yeni-
gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
Sözleşme bireyi uluslararası hukukun bir süjesi haline getirmiştir. Bireysel baş-
vuru hakkı Sözleşmenin en önemli özelliğidir. Sözleşmenin getirdiği güvence
sistemi karşılıklılık ilkesine dayanmamaktadır. Sözleşmenin sağladığı güvence
ikincildir. Sözleşmenin benimsediği yapıda insan haklarının ulusal hukukta
korunması asıldır. Uluslararası koruma ikincildir. Bu nedenle bir kişinin Söz-
Araştır 1 leşmenin korumasından faydalanması için bazı istisnalar dışında ulusal hukuk
yollarını tüketmek gereklidir. Sözleşmenin öngördüğü koruma tamamlayıcı ni-
telikte bir korumadır. Sözleşme tarafı devletlerin Sözleşmeden doğan yüküm-
lülükleri karşılıklılık ilkesine (mütekabiliyet) ve vatandaşlık bağına dayanmaz.
Pilot uygulaması olarak ifade edilen bu uygulamada, aynı konuda birden çok
sayıda dava açılması durumunda, Mahkeme önce seçtiği bir dava üzerinde
karar vererek davalı devlete benzer durumlarda ne yapması gerektiğini belirt-
mektedir. Nitekim ‘sistematik sorunlar’ olarak ifade edilen, ulusal mevzuatın
Araştır 3 Sözleşmeyle uyumsuzluğu birbirine benzer yoğun başvuruları tetiklemektedir.
Mahkemenin İçtüzüğüne göre 2011’de eklenen hükme göre pilot karar, ya-
pısal sorunun ne olduğunu, çözüm yollarını ve taraf devletin ulusal hukukta
atması gereken adımları içeren karar türüdür.
196
7
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Kaynakça
Akıllıoğlu, T. (2019). İnsan Hakları Kavram Kaynaklar Gemalmaz, M.S. (2012). Ulusalüstü İnsan Hakları
ve Koruma Sistemleri, Ankara: Yetkin Yayınları. Hukukunun Genel Teorisine Giriş, Cilt 2, 8.Baskı,
İstanbul: Legal Yayıncılık
Aybay, R. (2015). İnsan Hakları Hukuku, İstanbul:
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Gözler, K.(2017). İnsan Hakları Hukukuna Giriş,
Bursa: Ekin.
Baysal, M. (2015). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Bireysel Başvuruda Mağdur Kavramı, Uyuşmazlık Gözübüyük, Ş. ve Gölcüklü, F. (2016). Avrupa
Mahkemesi Dergisi, Issue 5. İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi İnceleme ve Yargılama
Baysal, M. (2013). “Avrupa İnsan Hakları
Yönetimi, Ankara: Turhan Kitabevi.
Mahkemesince Başvuruların İncelenme Süreci ve
Sürecin Etkin Kılınmasına Yönelik Uygulamalar”, Kalabalık, H.(2013). İnsan Hakları Hukuku, Ankara:
Bireysel Başvuru İnceleme Usulü ve Kabul Seçkin Yayıncılık.
Edilebilirlik Kriterleri(Avrupa İnsan Hakları
Kapani, M. (2011). İnsan Haklarının Uluslararası
Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi), Edt. Musa
Boyutları, Ankara: Bilgi Yayınevi .
Sağlam, Ankara: Anayasa Mahkemesi Yayınları.
Özdek, Y.(2004). Avrupa İnsan Hakları Hukuku ve
Bilir, F. (2012). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin
Türkiye AİHS Sistemi AİHM Kararlarında Türkiye,
Yargılama Yetkisi, Ankara: Adalet Yayınevi.
Ankara: TODAİE.
Bozkurt E., Kütükçü M.A, Poyraz Y. (2010). Devletler
Özdemir, A. ve Akgül, M. (2017), “Avrupa Birliği
Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları.
ve Devlet Egemenliği İkilemi”, D.E.Ü. Hukuk
Bozkurt E., Kanat S., Bektaş S. (2018) Uluslararası Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Şeref ERTAŞ’a Armağan,
İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Legem Yayıncılık Cilt 19, Özel Sayı.
Doğru, O.ve Nalbant, A. (2012). İnsan Hakları Şahin, A. (2015). Batı’lı Anlamda Özgürlük Versus
Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, İktidar, Trabzon: Celepler Matbaacılık.
1.Cilt, Ankara: Legal Yayıncılık.
https://hudoc.echr.coe.int/
Döner, A. (2003). İnsan Haklarının Uluslararası
https://echr.coe.int/
Alanda Korunması ve Avrupa Sistemi, Ankara:
Seçkin Yayıncılık.
Erdoğan, M. (2012). İnsan Hakları Teorisi ve Hukuku,
Ankara: Orion Kitabevi.
197
Bölüm 8
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
Birleşmiş Milletler Örgütü ve İnsan
Hakları
1 2
Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi
öğrenme çıktıları
3 4
3 Birleşmiş Milletler Örgütü organlarının 4 Amerika kıtası devletlerinde uygulanan
geliştirdikleri denetim usullerini insan hakları koruma usullerini
öğrenebilme açıklayabilme
5 6
5 Afrika kıtasındaki insan hakları koruma 6 İnsan haklarını korumada sivil toplum
mekanizmaları ile Avrupa ve Amerika kuruluşları ve devletlerin işbirliği örneğini
modellerinin karşılaştırılması öğrenebilme
Anahtar Sözcükler: • Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi • Soğuk Savaş • İnsan Hakları Konseyi
• Doğu Blokunun Çöküşü • AGİT
198
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
199
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
Öğrenme Çıktısı
1 İnsan haklarının evrensel geçerliliğe sahip olduğunu anlayabilme
200
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
201
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
202
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Öğrenme Çıktısı
2 Birleşmiş Milletler Örgütünün insan haklarını korumakla görevli organlarını öğrenebilme
203
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
İnsan Haklarının Korunmasında 1503 lerine verilen genel bir isimlendirmedir. Özel
Usulü raportör, genel sekreterin özel temsilcisi, genel
Ekonomik ve Sosyal Konsey 1970’de kabul et- sekreterin temsilcisi, İnsan Hakları Konseyi tem-
tiği 1503 sayılı Kararı’yla İnsan Hakları Komisyo- silcisi, bağımsız uzman gibi sıfatlarla gerçekleştiri-
nuna başvuruları soruşturma yetkisi de vermiştir. len çalışmalar bunlara dahildir (Gemalmaz, 2012:
Bu usul aslında 1235 usulünün tamamlayıcısıdır ve 36-37). Bu usullerin ortak özelliği genel anlamda
2006 yılından itibaren İnsan Hakları Komisyonu inceleme, ziyaret, tavsiye ve rapor sunma olarak
yerine kurulan BM İnsan Hakları Konseyince de kısaca ifade edilebilir.
kullanılmaya devam edilmektedir.
1503 usulünde, bireysel mağduriyetler ile bun- Şikayet Usulü
ların nasıl telafi edileceği değil, şikayet edilen ül- İnsan Hakları Konseyinin geliştirdiği şikayet
kedeki genel durum soruşturulur. Şikayet edilen usulü büyük ölçüde 1503 usulünü andırmaktadır.
devlet birbiriyle bağlantılı, delillere dayanan ağır ve Amaç dünyanın herhangi bir yerinde meydana ge-
sistematik insan hakları ihlalleri incelenir. len ağır ve somut iddialara dayalı bütün insan hak-
1503 soruşturma usulü şikayetçiye tazminat kı ihlallerini belirlemektir (Schmidt, 2010: 401).
alma hakkı vermez. Ancak aynı konuda çok sayıda
şikayet varsa ilgili devlette insan haklarının siste- Acil Eylem
matik ve ağır derecede ihlal edildiğini gösterdiğin- Gerçekleşmesi çok yakın ağır insan haklarına
de araştırma başlatılmasına katkı sağlar (Bozkurt, ilişkin şikâyetler için acil eylem usulü uygulanır.
2006: 89). Bu kapsamda ilgili raportör veya çalışma grubuna
yapılacak şikayete konu durumun acil olduğunun
özellikle belirtilmesi gerekir. Yakın yargısız infaz
tehlikesi, tutuklunun işkenceye maruz kalma tehli-
dikkat kesi veya tutuklunun özen gösterilmemesi nedeniy-
BM İnsan Hakları Komisyonu 1974-2005 le ölümüne yol açacak bir hastalığının bulunması
yılları arasında 1503 usulüyle 84 inceleme bu durumlara örnek olarak verilebilir (Tarhanlı,
gerçekleştirmiştir. İlk inceleme 1981-1984 2000: 416). Böyle bir durum varsa muhatap ülke
yılları arasında Afganistan hakkında yapılmış- durum hakkında bilgilendirilerek olumsuz sonu-
tır. Türkiye ise 1983-1986 yılları arasında sis- cun gerçekleşmesinin engellenmesi amaçlanır.
tematik işkence iddiaları ile bağlantılı olarak
bu yöntemle soruşturulmuştur. Türkiye dün- Evrensel Periyodik Gözden Geçirme
ya kamuoyu önünde imajını korumak için
BM Genel Kurulu İnsan Hakları Konseyi kurul-
BM İşkenceye Karşı Sözleşme’yi onaylamıştır.
duktan sonra Evrensel Periyodik İzleme Mekanizma-
Böylece Türkiye hakkında İnsan Hakları Ko-
sı (EPİM) oluşturulmuştur. Bu usul ile devletlerin
misyonunca özel bir rapor yazıcı atanması en-
insan hakları alanındaki yükümlülükleri yerine ge-
gellenebilmiştir (Eren, 2009: 145).
tirip getirmediği denetlenir (Eren, 2009: 142). İlgi-
li devletin işbirliği yapması gerekse de her durumda
bir denetim söz konusudur. Bu denetim çerçeve-
BM tarafından insan hakları ihlallerini araştır-
sinde, yıl boyunca 48 devlet incelenir. Böylece dört
mak ve soruşturmak için öngörülen yöntemler sa-
senede BM üyesi toplam 193 devlet denetimden
dece 1235 ve 1503 usulleriyle sınırlı kalmadı. Aşağı-
geçmektedir.
da görüleceği gibi BM tarafından uygulanan başka
inceleme ve soruşturma usulleri de mevcuttur. Gözden geçirmeler üç rapora dayanır (Doğan
ve Özdemir 1a, 2019: 212-213):
1. Ulusal rapor: Gözden geçirilen devletin
Özel Usuller kendisi hazırlar. Rapor devlet için öncelik-
Özel usuller, belirli insan hakları konularının leri, sınırları, itirazları, en iyi uygulamala-
veya belirli ülkelerin insan hakları durumunun rı, insan hakları başarılarının ayrıntılarını
incelenmesini içeren BM mekanizma ve usul- içermelidir. Devletlerin rapor hazırlarken
204
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
yerel hükümet-dışı kuruluşlar ve ulusal insan hakları kurumları gibi ilgili çevrelerle kapsamlı bir
danışma sürecine girmeleri beklenir.
2. BM bilgilerinin derlenmesi: Bu raporla özel usul yetkisine sahip olanların, BM sözleşme organları-
nın gözden geçirilen devlet hakkındaki yorum, gözlem ve önerileri bir araya getirilir. Rapor İnsan
Hakları Yüksek Komiserliği tarafından hazırlanır ve on sayfayı geçmemesi gerekir.
3. Üçüncü rapor kişilerin bilgilerinin özetinden oluşur. Bu rapor İnsan Hakları Yüksek Komiserliği
Ofisince hazırlanır. Raporda bölgesel kuruluşlar, akademik kaynaklar, ulusal insan hakları kurum-
ları ve hükümet-dışı kuruluşlar gibi ilgili üçüncü kişilerden edinilen güvenilir ülke bilgisine yer
verilir. Komiserlik rapora böylece kendi araştırmalarıyla ulaştığı bilgileri de eklemiş olur.
BM tarafından geliştirilen sözleşme dışı denetim usulleri insan hakları alanında hazırlanan sözleşmeleri
onaylamaktan kaçınan devletlerin de denetimini sağlamaktadır. Böylece dünya genelinde bütün devletler
sembolik de olsa insan haklarına bakımından gözetlenmiş olmaktadır.
Öğrenme Çıktısı
3 Birleşmiş Milletler Örgütü organlarının geliştirdikleri denetim usullerini öğrenebilme
205
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
her devletin, kültürel, siyasal ve ekonomik hayatını Yukarıda yer alan hakların korunması amacıyla
serbestçe ve doğal olarak geliştirme hakkına sahip Sözleşme’nin 34-51. maddeleri arasında Amerikan
olması (m.17) ile özgürlüklere ve evrensel ahlak İnsan Hakları Komisyonu düzenlenmiştir.
ilkelerine saygı gösterileceğini öngörür (Doğan ve
Özdemir 1b, 2019:316-317). Kurucu antlaşma
bir insan hakları denetim mekanizması öngörmez. Amerikan İnsan Hakları Komisyonu
Ancak bu durum bir noksanlık değildir. Çünkü bu Amerika kıtasındaki insan hakları koruma me-
örgütün kuruluşunun Bogota’da ilan edildiği gün kanizmaları Avrupa ile karşılaştırıldığında görece
yukarıda da değinildiği gibi bir de Amerikan İnsan daha karmaşıktır. Bunun başlıca nedeni sistemin
Hakları ve Ödevleri Bildirgesi yayınlanmıştır. baştan itibaren bir bütün olarak kurulmayıp sonra-
dan yapılan değişiklikler (alınan kararlar ve sözleş-
melerde yapılan değişikliklerle) yapılmasıdır.
Amerikan İnsan Hak ve Ödevleri
Bildirgesi
Amerikan İnsan Hak ve Ödevleri Bildirgesi ile Komisyonun Doğuşu ve Yetkilerinin
devletlere sadece bireysel hak ve özgürlükleri ta- Genişlemesi
nıma yükümlülüğü değil aynı zamanda bu özgür- 2 Mayıs 1948’de Bogota’da ilan edilen Amerika
lükleri koruma ödevi de verilmiştir (Aslan, 2012: İnsan Hakları Bildirgesi’nde başlangıçta bir dene-
267). Bildirge’de oldukça geniş bir haklar listesi- tim mekanizması öngörülmemişti. Ancak bu du-
ne yer verilmiştir. Bu yönüyle BM Evrensel İnsan rum, 1959’da yine Amerikan Devletleri Örgütünce
Hakları Bildirgesi’nden daha ayrıntılıdır. değiştirilmiş ve Amerikan İnsan Hakları Komis-
yonu kurulmuştur. Komisyon 1979’dan itibaren
Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi Amerikan Devletleri Örgütünün kurumsal bir de-
netim organı olarak kabul edildi. Görüldüğü gibi
1969’da kabul edilen ve 1978’de yürürlüğe gi- Washington’da faaliyet gösteren Komisyonun yet-
ren Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi sonradan ki ve görevleri zamanla artmıştır. Komisyon hem
yapılan değişikliklerle (protokollerle) birlikte,
Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’ni onaylayan
Amerikalılar arası insan hakları sisteminin üçüncü
devletleri hem de bundan bağımsız olarak Ameri-
sütununu oluşturur. Sözleşme toplam 82 madde-
kan Devletleri Örgütüne üye bütün devletleri de-
dir. Sözleşme’yi Amerika Birleşik Devletleri imza-
netlemeye yetkilidir (Blome, 2011: 5).
lamakla beraber onaylamamıştır.
Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’nin m. 34.
ve m. 36 uyarınca Komisyon, Amerikan Devletleri
Sözleşmede Tanınan Haklar Örgütü vatandaşı yedi üyeden oluşur. Üyeler, dev-
Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzen- let temsilcileri olarak değil bağımsız yargıç olarak
lenen haklar şunlardır: hukuk önünde kişi olarak denetim faaliyetlerini yürütür.
tanınma hakkı (m. 3), yaşama hakkı (m. 4), insan-
ca muamele görme hakkı (m. 5), kölelik ve kulluk
yasağı (m. 6), kişi özgürlüğü hakkı (m. 7), adil yar-
Komisyonunun Denetim Yetkisinin
gılanma hakkı (m. 8), aleyhe ceza kanunun geriye Kapsamı
yürümezliği ilkesi (m. 9), tazminat alma hakkı (m. Amerikan İnsan Hakları Komisyonunun
10), özel hayat hakkı (m. 11), din ve vicdan öz- 1979’da yürürlüğe giren yeni Statüsü hem Ame-
gürlüğü (m. 12), düşünce ve ifade özgürlüğü (m. rikan Devletleri Şartı hem de Amerikan İnsan
13), cevap verme hakkı (m. 14), toplanma hakkı Hakları Sözleşmesi sistemine hizmet edecek tek
(m. 15), örgütlenme özgürlüğü (m. 16), evlenme bir komisyonun varlığını kabul etti. Böylece Ame-
ve aile kurma hakkı (m. 17), isim hakkı (m. 18), rikan İnsan Hakları Komisyonu, Amerikan İnsan
çocuk hakları (m. 19), vatandaşlık hakkı (m. 20), Hakları Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesi ile iki
mülkiyet hakkı (m. 21), yerleşme ve seyahat öz- farklı koruma sistemine ilişkin görevi birlikte ye-
gürlüğü (m. 22), yönetime katılma hakkı (m. 23), rine getirmeye başlamıştır. Komisyon bir yandan
hukuken eşit korunma hakkı (m. 24), yargısal ko- Amerikan Devletleri Şartı gereğince Amerikan Dev-
runma hakkı (m. 25), ekonomik, sosyal ve kültürel letleri Örgütüne üye devletlerde insan hakları ala-
haklar (m. 26) (Uslan ve Güner, 2014: 312-313). nında inceleme yetkisini ifa ederken, diğer yandan
206
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
da Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 48-50. arasında gösterdiği artışın yer aldığı grafik için bkz.
maddeleri gereğince Amerikan İnsan Hakları Mah- Blome, 2011: 7). Sözleşme’yi onaylayan devletler
kemesinin ön denetim organı olarak görev yapmaya her iki belgedeki haklardan da sorumlu tutulurken
başlamıştır. Bu iki denetim organı zaman içinde Sözleşme’yi onaylamayan devletlerin Amerikan İn-
birbiriyle uyumlu çalışır hâle gelmişlerdir (Doğan san Hak ve Ödevleri Bildirgesi’ne uyup uymadıkla-
ve Özdemir 1b, 2019:326). rı denetlenir.
Amerikan İnsan Hakları Komisyonu Statüsü- Daha etkin bir denetim amacıyla Komisyonu-
nün m.1/II’ye göre Komisyonun denetimi kapsa- nun usul kurallarında zamanla bazı değişikliklere
mında korunan haklar başlıca iki Amerikan insan gidilmiştir. Amerikan İnsan Hakları Komisyonu,
hakları belgesinde yer almaktadır: önüne gelen bireysel başvurularda farklı içerikte
Bunlar: kararlar verir. Bu bağlamda bir insan hakkı ihla-
linin gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit yoluna
a. Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’nde
gidebilir. Bunun yanında ihlalin ortaya çıkarılması
korunan haklar ve
için daha ayrıntılı araştırma yapılmasına dönük il-
b. Amerikan İnsan Hak ve Ödevleri Bildirge- gili devlete yol gösterebilir. Yine ilgili devlete ihlal
si’ndeki haklardır. Bu hüküm ile Amerika durumunu ortadan kaldırmaya dönük fırsat tanı-
İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olmayan mak için başvuruyu karara bağlamayı bir süreliğine
Amerika Devletleri Örgütü üyesi bütün erteleme gibi kararlar da verebilir (Trindade, 2010:
devletler, Şart ile ortaya konulan standart- 640-641).
lara tabi kılınmıştır. Komisyon, Amerikan
İnsan Hakları Komisyonu faaliyete başladı-
Devletleri Örgütüne üye devletlerce yükle-
ğından itibaren giderek daha aktif davranmaya
nilen tüm insan hakları yükümlülüklerini
başlamıştır. Çünkü Komisyon, 1978 sonlarına
denetleme hususunda da yetkilidir (Doğan
kadar 3200 karar vermişken 1990 başlarına ka-
ve Özdemir 1b, 2019: 327).
dar 10.000’den fazla bireysel başvuruyu karara
Sonuç olarak Amerikalılar arası sistem, birbi- bağlamıştır. Komisyon, çalışmaları sayesinde yerli
riyle ilgili ancak birbirinden farklı iki insan hakları halkların haklarının Amerika Devletleri Örgü-
belgesinden köklerini alması dolayısıyla diğer böl- tü gündemine girmesini sağlamıştır. Komisyon
gesel sistemlerden ayrılmaktadır. İlk olarak Ameri- 1995’ten itibaren kadın haklarına daha fazla dik-
kan Devletleri Örgütü Kurucu Antlaşması ile Ame- kat çekecek raporlar hazırlamaya girişmiştir. Aynı
rikan İnsan Hak ve Ödevleri Bildirgesi’nden oluşan şekilde Amerika devletlerinde yargı bağımsızlı-
insan hakları sistemi bulunmaktadır. İkinci olarak ğı ve hukukun üstünlüğüne ilişkin sorunlara da
Sözleşme’nin tarafı hâline gelen Örgüt üyesi devlet- dikkat çekmiş ve temsili demokrasiyi Amerikan
ler bakımından geçerli olan Amerikan İnsan Hakları Devletler Örgütüne üye devletler için ortak değer
Sözleşmesi çerçevesinde insan haklarının korunması olarak niteleyen çalışmalara imza atmıştır (Trin-
mekanizmasıdır. Bu iki koruma sistemi Amerikan dade, 2010: 642-643).
İnsan Hakları Komisyonu aracılığıyla yürütülür.
Her iki durumda da Komisyon, Amerikan Bildir-
gesi veya Amerikan Sözleşmesi ile koruma altına Amerikan İnsan Hakları
alınan insan hakları ihlallerine ilişkin şikayetleri Sözleşmesi’nde Öngörülen Koruma
kabule yetkilidir. Şikayetin Amerika İnsan Hakları Usulleri
Sözleşmesi’ni onaylamamış bir devlet aleyhinde ol- Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi, Amerikan
ması durumunda Komisyon, devletin Amerika İn- İnsan Hakları Komisyonuna iki farklı başvuru usu-
san Hak ve Ödevleri Bildirgesi’nde ortaya konulan lü öngörmüştür. Bunlar bireysel ve devlet başvuru-
korumayı ihlal edip etmediğini belirleyecektir. Bu su olmak üzere iki çeşittir.
kapsamda Amerika İnsan Hakları Komisyonuna bi-
reysel başvuru sisteminin en karmaşık yönü, devlet-
lerin Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’ni onayla- Komisyona Bireysel Başvuru Yöntemi
yıp onaylamayışına bağlı olarak farklı insan hakları Sözleşme’nin 44. maddesine göre bu devlet-
yükümlülüklerine tabi olmalarıdır (Komisyona ya- lerde ikamet eden herhangi bir gerçek kişi ya da
pılan bireysel başvuru sayılarının 1997-2007 yılları kişi topluluğu veya sivil toplum kuruluşu bir veya
207
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
birden çok Amerikan Devletleri Örgütüne üye Amerikalılar Arası İnsan Hakları
devlete karşı Komisyona başvurabilirler. Buna Mahkemesinin Yetkileri
karşılık banka ve şirket gibi ticari özel hukuk ku- Mahkemeye iki şekilde başvuru mümkündür.
ruluşları başvuru yapamazlar (Doğan ve Özdemir Bunlardan ilki çekişmeli yargıdır. Çekişmeli yargıda
1b, 2019: 331). insan hakkını ihlal eden devlet ya da devletler dava
edilir. Bu tür davalara ilişkin ilk karar 1988’de veril-
Devlet Başvurusu Yöntemi miştir (Doğan ve Özdemir 1b, 2019: 338). Mah-
Amerika Sözleşmesi’nde ikinci usul devletler keme önünde böyle bir başvuru daha önce de ifade
arası başvurudur. Amerikan sisteminde Sözleşme edildiği gibi sadece Sözleşme’yi onaylayan devletçe
m. 45/1 uyarınca Komisyona bir devletin diğeri- veya İnsan Hakları Komisyonunca yapılabilir.
ni şikayette bulunabilmesi için uyuşmazlığın tarafı Mahkemenin diğer yetkisi de devletlerin belirli
devletlerin bu Komisyonun yetkisini kabul ettiğini konularda Mahkemeden tavsiye (danışma) görüşü
bildirmesi gerekir. Yani bir devlet tek taraflı olarak istemeleridir.
başka bir Amerikan devletini Komisyona şikayet Bunun yanı sıra Mahkeme, önüne gelen başvu-
etmesi, Komisyonu yetkili hâle getirmez. Bu yön- ruda bireylerin telafi edilemez zararlara uğramasını
tem kapsamında başvurular, ancak karşılıklılık il- önlemek amacıyla geçici tedbirler almaya da yetki-
kesi temelinde kabul edilebilirdir (Doğan ve Özde- lidir (Uslan ve Güner, 2014: 317).
mir 1b, 2019: 333).
2001 yılında gerçekleştirilen usul kuralları re- Çekişmeli Yargı Yetkisi
formu sonrasında, Komisyon kararından itibaren
3 ay içinde ilgili devletin gereğini yapmaması ve Amerika kıtasındaki insan hakları yargısının
Komisyon salt çoğunlukla aksi yönde karar alma- ikinci ve en önemli denetim kurumu Amerikan İn-
ması durumunda konunun neredeyse otomatik san Hakları Mahkemesidir. Sözleşme’nin 61. mad-
olarak Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahke- desine göre Mahkemede dava açma yetkisi sadece
mesi önüne götürüldüğü görülmektedir. Komis- taraf devletler ve Amerikan İnsan Hakları Komis-
yona yıllık bireysel başvurular değişmekle beraber yonuna aittir. Mahkemenin çekişmeli yargı yetkisi-
2000 civarında olmasına karşılık Mahkeme önü- ni kullanabilmesi için Komisyon önündeki işlem-
ne taşınan bireysel başvuru sayısı oldukça sınır- lerin tamamlanması ve dosyanın konu hakkındaki
lıdır. Örneğin 2013 yılında Komisyon sadece 11 ilk raporun taraflara gönderilmesinden itibaren üç
başvuruyu Mahkeme önüne taşımıştır. Komisyon ay içerisinde başvuru dosyasının ilgili devlet veya
1986 – 2013 yılları arasında Mahkeme önüne sa- Komisyon tarafından Mahkemeye gönderilmesi
dece 197 uyuşmazlığı taşımıştır (Krş. http://www. gerekir (Doğan ve Özdemir 1b, 2019: 338).
corteidh.or.cr/; http://handbuchmenschenrech- Dosyanın Mahkemeye gönderilmesi durumun-
te.fes.de/themen/ausseuropaeischer-regionaler- da, Komisyon daha önce kendisine başvuru yapan
menschenrechtsschutz/das-interamerikanische- bireyleri konu hakkında bilgilendirir. Bireyler her ne
menschenrechtssystem.html Erişim Tarihi: kadar kendileri doğrudan Mahkemeye başvuramasa-
09.02.2020). Çünkü birey veya kişi grupları Ko- lar da mağduriyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri Mah-
misyon kararını Amerikan İnsan Hakları Mahke- kemeye sunabilirler (Doğan ve Özdemir 1b, 2019:
mesi önüne götürmeye yetkili değildir. Komisyo- 339). Mahkemenin duruşmaları kamuya açıktır. Ver-
na yapılan bir başvurunun ya Komisyonca veya diği karar ilgili devlet için kesin bağlayıcıdır.
Sözleşme’nin devletçe Mahkemeye götürülmesi
mümkündür. Bu nedenle Komisyonun kararları
da tavsiye niteliğinde olduğundan, yaptığı dene-
tim sınırlı ve sembolik düzeyde kalmaktadır. dikkat
Amerikan İnsan Hakları Mahkemesine
bireyler başvuramazlar. Ancak yine de bu
mahkemeye başvuruları hakkında bilgi ile-
tebilirler. Bunu Amerikan İnsan Hakları
Komisyonu aracılığı ile gerçekleştirirler.
208
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Sözleşme’nin 63. maddesine göre Sözleşme ile Geçici Tedbir Alma Yetkisi
korunan bir hak veya özgürlüğün ihlal edildiği sap- Sözleşme’nin 63. maddesinin 2. fıkrasına göre
tandığında Mahkeme, mağduriyetin giderilmesine Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi geçici tedbir
dönük farklı içerikte kararlar verebilir. Mahkeme kararı alabilir. Mahkeme ciddi ve acil durumlar-
hak ve özgürlüğün ihlalini ortadan kaldıracak bir da, kişiler için telafisi mümkün olmayan zararla-
alternatif çözüm veya adil bir tazminat ödenmesine rı önlemek amacıyla geçici tedbir kararı verebilir.
karar verebilir. Amerikan İnsan Hakları Mahkeme- Bilhassa yaşama hakkı gibi konularda geçici tedbir
sinin karar verme yetkisi, Avrupa sistemine kıyasla kararına gereksinim duyulabilmektedir (Trindade,
daha kapsamlı ve çeşitlidir (Doğan ve Özdemir 1b, 2010:671- 672). Geçici tedbir kararı Amerikan
2019: 339-342). Kararların geniş kapsamına işaret İnsan Hakları Komisyonunun talebi üzerine veri-
edebilmek için Amerikalılar Arası sistemde ihlalin lebileceği gibi, Mahkeme gördüğü lüzum üzerine
telafisi bakımından sunulmuş alternatifleri şu şekil- kendisi doğrudan da karar verebilir (Doğan ve Öz-
de örneklemek mümkündür: demir 1b, 2019: 345). Mahkeme geçici tedbir ka-
Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi dikkat rarına sıkça başvurmaktadır. Bu bağlamda Mahke-
çekici kararlar verebilmektedir. Bunlar kısaca şöy- me, faaliyete başladığı 1978’den 2002 yılına kadar
le sıralanabilir: Başvurucu (mağdur) lehine maddi 1500 müşteki veya tanık için geçici koruma kararı
tazminat kararı verilmesi. Silahlı görev yapan kamu vermiştir (Trindade, 2010: 672). Örneğin sadece
görevlilerinin güç kullanmada uyacakları sınırların 2012 yılında 28 geçici tedbir kararı verilmiş, bun-
belirlenmesi için ilkeler tespit edilmesi. Mağdur lardan 9’u aynı yıl içinde yine Mahkemece kaldırıl-
aleyhine tutulan polis ve arşiv kayıtlarının silinme- mıştır (Uslan ve Güner, 2014: 319).
si. Başvuru konusu olay hakkında devletin yaptığı
soruşturma sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılma-
sı. Mağdur anısına film gösterisine izin verilmesi, Mahkemenin Kararları Hakkında Kısa
heykel dikilmesi, mağdurun adının bir sokak veya Değerlendirme
caddeye verilmesi ve benzeri (Doğan ve Özdemir ADÖ üyesi 35 devletten 25’i Amerikan İnsan
1b, 2019: 340-342). Hakları Sözleşmesi’ni onaylamış, bunlardan 22’si
Amerikan İnsan Hakları Mahkemesinin yetkisini
tanımıştır (Trindade, 2010: 660-670).
Mahkemenin Tavsiyede Bulunma
Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi,
(Danışma Görüşü Verme) Yetkisi
2004-2008 yılları arasında grup hakları ve ağır in-
Mahkemenin tavsiye yetkisi Sözleşme’nin 64. san hakkı ihlalleri ile sonuçlanan katliamlara ilişkin
maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükme göre Ör- başvurularda önemli ve ilginç kararlar vermiştir.
güte üye devletler, Amerikan İnsan Hakları Sözleş- Örneğin 29.04.2004 tarihli kararda yerli Maya
mesi veya Amerika devletlerinde insan haklarının halkının yok edilmesinden dolayı devletin sorum-
korunmasına ilişkin “diğer” sözleşmelerin yorum- lu olduğu ve tazminat ödemekle yükümlü olduğu
lanması hakkında Mahkemeye danışma görüşü sonucuna varmıştır. Mayalara karşı gerçekleşen fi-
talebinde bulunmak için Sözleşme’yi onaylamak illerin muhatap devletler açısından soykırım nite-
gerekmez. Amerikan Devletleri Örgütü üyesi her liğinde bir suç olduğu tespiti yapmıştır (Trindade,
devlet Mahkemeden görüş talep edebilir. Buenos 2010: 695-97).
Aires Protokolü ile değiştirilmiş bulunan Amerikan
Devletleri Örgütü Kurucu Antlaşması’nın 10. bölü-
münde sıralanan organlar da kendi yetki alanları
çerçevesinde Mahkemeye danışabilirler (Doğan ve
Özdemir 1b, 2019: 343).
209
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
Öğrenme Çıktısı
4 Amerika kıtası devletlerinde uygulanan insan hakları koruma usullerini açıklayabilme
Yaşamla İlişkilendir
210
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
211
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
da mazeret olarak kullanılabileceği için sakıncalıdır Çocuk Hakları ve Refahı Afrika Şartı
(Algan, 2007: 230-231). Oysa devletin, işkence ya- Şart 1990’da kabul edilmiş ve 1999’da yürürlüğe
sağı, mülkiyet hakkı, ifade özgürlüğü gibi haklara girmiştir. “Çocuk Hakları ve Refahı Afrika Şartı, ço-
saygı göstermesi için herhangi bir ekonomik külfet cuk haklarını tanıyan, bu hakların iç hukukun idari
söz konusu değildir. ve yargısal prosedürleri içerisinde ileri sürülmesine
Sözleşme’nin taraf devletlere getirdiği yüküm- olanak tanıyan küresel düzeyde ikinci şarttır. Şart,
lülükleri ise şu biçimde sıralamak mümkündür BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun olmasının
(Doğan ve Özdemir 1c, 2019: 369-371): yanı sıra, Afrika’nın sosyokültürel ve ekonomik ger-
1. Sözleşme’de düzenlenen haklar, ödevler ve çeklerini dikkate almaktadır. Şart’ın önsözünde Af-
özgürlükleri tanıma ve bunların yürürlüğe rika çocuklarının özel destek ve yardıma ihtiyaçları
konulmasına yönelik olarak yasal veya diğer olduğu kabul edilmekte, pek çok Afrika çocuğunun
tedbirleri alma yükümlülüğü (m. 1) sosyo-ekonomik, kültürel, geleneksel, gelişmişlik
durumu, doğal felaketler, askeri çatışmalar, sömür-
2. Halkının sağlığını koruma ve hasta olduk-
gecilik ve açlık gibi faktörler nedeniyle bu durumun
larında tıbbi yardıma ulaşmalarını sağlama-
devam etmekte olduğu vurgulanmaktadır. Şart’ın
ya yönelik gerekli tedbirleri alma yükümlü-
temel özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkün-
lüğü (m. 16/2) dür” (Doğan ve Özdemir 1c, 2019: 373):
3. Toplum tarafından tanınan ahlak kuralları Şart ile çocukların nişanlanması ve evlenmesi,
ve geleneksel değerleri koruma ve yükselt- silahlı çatışmalarda askere alınması yasaklanmıştır.
me yükümlülüğü (m. 17/3) Bunun yanında Şart’ta yer alan haklar 18 yaş altın-
4. Halkın fiziki sağlık ve ahlakına özen göze- daki çocuklara istisnasız olarak tanınmıştır.
tilmesi ve aileyi koruma yükümlülüğü; top- Şart ile taraf devletlere iki tür sorumluluk yük-
lum tarafından tanınan ahlaki ve geleneksel lenmektedir: (1) devletler Şart’ta yer alan hak ve
değerlerin koruyucusu olan ailenin destek- özgürlüklerin çocuklara tanımakla mükelleftir. (2)
lenmesi yükümlülüğü; kadınlara karşı her Devletler çocukların her türlü fiziksel ve psikolojik
türlü ayrımcılığın önlenmesini ve kadın ve şiddetten korunması, her türlü kötüye kullanma ve
çocukların uluslararası bildirilerde ve söz- ihmalden, kötü muameleden korunması için kanu-
leşmelerde belirtilen haklarının korunması- ni, idari, sosyal ve eğitsel gerekli tedbirleri almakla
nı sağlama yükümlülüğü (m. 18) yükümlüdür (Doğan ve Özdemir 1c, 2019: 373).
5. Bireysel veya toplu olarak gelişme hakkının
kullanımını sağlama yükümlülüğü (m. 22/2)
Afrika’da Kadın Hakları Üzerine Afrika
İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi
1969 Tarihli Afrika’da Mülteci Ek Protokolü
Sorunları Yönetimi Afrika Birliği Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı’nın (
Sözleşmesi Şart’ın Türkçesi için bkz. Gemalmaz, 2000: 559-
Somut toplumsal ihtiyaçtan kaynağını alan bu 584 ) 66. maddesi ihtiyaç duyulduğu takdirde bu
Sözleşme, yasal bağlayıcılığı olan tek bölgesel mül- Şartı tamamlamak üzere ayrı insan hakları sözleş-
teci antlaşmasıdır. Aynı zamanda benzeri diğer söz- meleri veya bu Şartı tamamlayıcı sözleşmeler hazır-
leşmelerden geniş mülteci tanımı ile ayrışmaktadır. lanabileceğini öngörmektedir. Buradan hareketle
Sözleşme’ye göre “mülteci, kendi menşe ülkesi ya hazırlanan Protokol, 2003 yılında kabul edilmiş,
da vatandaşı olduğu ülkenin bir bölümünde ya da 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Protokol BM
tümünde dış saldırı, işgal, yabancı egemenliği ya da Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
kamu düzenini ciddi biçimde bozan olaylar nedeniy- Sözleşmesi’ne göre daha kapsamlı bir koruma sağ-
le ülkesini terk etmeye zorlanan herkestir.” Bu tanıma lamaktadır. Örneğin Protokol (değişiklik) aile içi
göre iç karışıklıklar, geniş çaplı şiddet ve savaştan şiddet, ticaret, zararlı uygulamaların kaldırılması,
kaçan kişilere, haklı zulüm korkusu duyma kıstası üreme hakları, HIV/AIDS’ten korunma ve yaşı
söz konusu olmaksızın Sözleşme’ye taraf ülkelerde ilerlemiş kadınların saygı görme haklarının bulun-
mülteci statüsü için başvuruda bulunma imkânı ta- duğu (m. 22), miras haklarının korunması (m. 21)
nınmaktadır (Kalabalık, 2009:106-107). hükmünü içermektedir. Kadınlara Karşı Ayrımcı-
212
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
lığı Önleme Komitesi çok eşliliği evlilik içindeki Afrika İnsan Hakları Komisyonu
eşitliğin ihlali olarak görmektedir. Buna karşılık Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi ku-
Protokol, 6/c maddesinde tek eşliliğin evliliğin ter- rulmadan önce Şart’ta yer alan hakların korunmasıy-
cih edilen biçimi olarak cesaretlendirileceğini, ka- la görevli olan Afrika İnsan ve Halkların Hakları Ko-
dınların evlilik ve aile içindeki haklarının çok eşli misyonunun uygulama ve araştırma yetkileri oldukça
evlilik ilişkileri de dahil olmak üzere korunacağını kısıtlıydı (Gemalmaz, 1989: 10-25). Komisyonun
belirtmektedir. Afrika İnsan Hakları Komisyonu ve kararları sadece tavsiye niteliğindedir. Bu çerçevede
Afrika İnsan Hakları Mahkemesi, Protokolün uy- esas yetkiler, kararları bağlayıcı güce sahip olmayan,
gulanmasını izlemekle sorumlu tutulmuştur (Do- siyasi bir organ niteliğinde bulunan Afrika Devletleri
ğan ve Özdemir 1c, 2019: 374). Örgütünde bulunmaktaydı (Kalabalık, 2009: 442-
443). Komisyonun raporunu sunmasından sonraki
Afrika Birliği’nin İnsan Haklarını aşamalar Şart’ta düzenlenmemişti. Komisyonun ha-
Geliştirme Çabaları zırladığı rapor ancak Devlet ve Hükümet Başkanla-
rı Meclisinin kararı ile yayınlanabilmekteydi. Böyle
Afrika Devletleri Örgütü, bütün Afrika devlet- bir düzenleme söz konusu Meclise, Komisyonun
lerinin bölgesel topluluğudur. Örgüt 1963 yılında etkinliğini önleme olanağı tanımaktaydı (Bozkurt,
Etiyopya’nın öncülüğünde otuz bağımsız Afrika 2006:145) Aynı zamanda Komisyonun tavsiyeleri-
devletinin Afrika Devletleri Örgütü Şartı’nı imza- nin uygulanmasını denetlemek üzere özel bir meka-
lamasıyla kurulmuştur. Afrika’da insan haklarının nizma kurulmadığından, tavsiyelerin uygulanması
korunmasına ilişkin çalışmalar esas olarak bu ör- taraf devletin iyi niyetine bağlı kalmaktaydı (Çağı-
güt içerisinde gerçekleştirilmiştir (Çağıran, 2006: ran, 2006: 285 ). Komisyonun tavsiye seviyesindeki
281). Afrika Devletleri Örgütü 2002’de Afrika kararlarının etkisiz kalmasından kaynaklanan sorun
Birliği adını aldıktan sonra insan hakları alanında Afrika İnsan ve Halkların Mahkemesinin kurulma-
önemli adımlar atmıştır (Radunski, 2005: 62). sıyla önemli bir aşama kaydedecektir.
Örgütün öncelikli amaçları barışı korumak,
Afrika ülkeleri arasında birlik ve dayanışmayı ge-
liştirmek, üyelerinin bağımsızlıklarını gözetmek, Afrika İnsan ve Halkların Hakları
sömürgeciliğin her türünü ortadan kaldırmak, Mahkemesi
BM Antlaşması’na ve İnsan Hakları Evrensel 20. yüzyılın ikinci yarısında dünya genelinde
Beyannamesi’ne uygun uluslararası işbirliğini ge- gerçekleşen insan hakları duyarlılığı Afrika karasın-
liştirmektir (Bozkurt, 2006: 140). Bununla bera- da da yansımasını bulmuştur. Bu sayede Afrika’da da
ber her ne kadar ırk ayrımcılığı ve sömürgecilik insan hakları bilinci ile insan haklarının korunması
açıkça reddedilse de Afrika Birliği kurucu antlaş- yönünde gelişmeler yaşanmaktadır. 1993’te Afrika
masında insan haklarına istisnai olarak atıfta bu- İnsan ve Halkların Hakları Şartı’nda 1998’de ya-
lunulduğu dikkati çeker (Doğan ve Özdemir 1c, pılan değişiklikle Afrika İnsan Hakları Mahkeme-
2019: 356-357). si öngörülmüştür. Söz konusu değişiklik 1998’de
yürürlüğe girmiş (Roos, 2005: 284) ve Mahkeme
2004 yılından itibaren çalışmaya başlamıştır (Do-
Afrika İnsan ve Halkların Hakları ğan ve Özdemir 1c, 2019: 361). Bu değişiklikten
Mahkemesinin Kurulmasına İlişkin önce Şart’ta düzenlenen haklara ilişkin garantilerin
Protokol uygulanmasını sağlayacak bir mahkeme bulunma-
Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı 62. maktaydı. Yargısal güvencelerin yokluğu, insan
maddesiyle rapor, 47-54. maddeleriyle devletler haklarının etkili bir şekilde uygulanmasını engel-
arası başvuru, 55-59. maddeleriyle “diğer başvuru” leyici nitelikteydi. Çünkü devlet düzeyinde insan
yöntemlerini benimsemiştir. Burada kast edilen di- hak ve özgürlükleri bağlamında hukuk ve uygula-
ğer başvurular ile birey ve birey gruplarıdır. ma arasında uyumsuzluk gözlenmekteydi.
213
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
1998 değişikliğinin 2. maddesine göre İnsan Hakları Komisyonunun koruyucu yetkisinin tamamlayı-
cısı durumunda olan Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi kesin karar verme yetkisi ile donatılmış-
tır. Mahkeme bu kapsamda herhangi bir ihlale rastlarsa tazminat ve diğer bir biçimde zararların ödenmesi
gibi gerekli tedbirlerin alınmasını isteyebilir. Vahim ve acil durumlarda, kişilere tamir edilemez zarar verme
olasılığı hâlinde geçici tedbirlere de başvurabilir (Doğan ve Özdemir 1c, 2019: 362).
1998 Protokolünün 3. maddesi uyarınca Mahkemenin yetkisinin konu itibarıyla dayandığı Şart ve Pro-
tokol dışında ilgili devletlerce onaylanmış diğer insan hakları belgelerini de içermesi diğer uluslararası yargı
kuruluşlarında rastlanmayan bir özelliktir. Bu çerçevede Mahkeme sadece Afrika Birliği üyesi devletler için
geçerlidir (Çağıran, 2006: 286).
Değişikliğin (Protokolün) 5. maddesi ile Komisyon, Komisyona şikayette bulunan taraf devlet, Ko-
misyona aleyhinde şikayette bulunulan taraf devlet, vatandaşı insan hakkı ihlalinden mağdur olan taraf
devlet ve Afrika hükümetler arası kuruluşları Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesine başvuruda
bulunmaya yetkilidir. Kişilerden gelen başvuruların Mahkeme tarafından incelenmesi, taraf devletin Mah-
kemenin yargı yetkisini kabul etmiş olmasına bağlı bulunmaktadır. Bir başka yol olarak bireylerin Afrika
İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu aracılığıyla başvurularını sunmaları mümkündür. Dosyaların birço-
ğunda Komisyonun ihlali ve devletin önerilerine uygun davranmadığını tespit etmesi durumunda dosyayı
Mahkemeye gönderdiği görülmektedir (Doğan ve Özdemir 1c, 2019: 361).
Öğrenme Çıktısı
5 Afrika kıtasındaki insan hakları koruma mekanizmaları ile Avrupa ve Amerika
modellerinin karşılaştırılması
214
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
215
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
Kopenhag Ölçütleri (29 Temmuz 1990) tabi tutulamaz. Ulusal azınlıklar, etnik ve dini kim-
Kopenhag ölçütlerinin Avrupa Birliği’ne üye likler korunmalıdır.
olmak isteyen ülkelere uygulanan bir test özelliğine
sahip olması, 1975’te başlayan sürecin insan hakla- Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
rı ve demokratik toplum konusunda yaptığı katkıyı (AGİT)
göstermektedir. Böylece insan hakları, demokrasi
ve azınlık haklarının yanı sıra ülke güvenliği birbiri Helsinki Nihai Senedi asıl etkisini 1989 yazında
ile uyumlu hâle getirilmekteydi (Karaosmanoğlu, Macaristan’ın, kendisine sığınan Doğu Almanya
2011: 200). Demokratik rejimlerde gizli oy açık vatandaşlarının seyahat özgürlüğünü kullandıkları-
sayım ilkesine dayalı seçimlerin yapılması, siyasi nı ileri sürerek sığınmacıları sınır dışı etmekten ka-
iktidarların halka hesap vermeleri, devlet ve siya- çınmasıyla başlayan gelişmeler ve özellikle de Berlin
si partilerin açıkça birbirinden ayrılmaları, silahlı Duvarı’nın yıkılması ile (Reindel, 1995: 25) daha
kuvvetler ve kolluğun hükümetlere karşı sorumlu görünür hâle gelmiştir. AGİK süreci 1990’da ortaya
olması ilkesi, insan haklarının uluslararası hukuk koyduğu Paris Şartı ile demokrasi ve insan haklarını
ilkelerine uygun şekilde güvence altına alınması, uluslararası ilişkilerin temeli hâline getirmiştir. 1991
kanun önünde eşitlik, yargının tarafsız ve bağımsız Moskova İnsani Boyut Konferansı Belgesi, askeri
olması ilkelerine yer verilmiştir. darbelerin önlenmesi çağrısı yapmaktaydı.
Kopenhag Belgesi’nde yer alan ilkelerde ko- 1992 tarihli Helsinki Zirve Bildirisi’nde AGİT
lektif haklara ağırlık verme eğilimi ağırlık kazan- Azınlıklar Yüksek Komiserliği kuruldu. Ancak terör
dı (Pfeil, 2006: 457-458). Belge’de kanun önünde örgütlerince desteklenen taleplerin incelenmeye-
eşitlik, ayrımcılık yasağı, gerektiğinde ana dilde ceği açıkça vurgulandı. Komiserlik uygulamada
eğitim, ana dilin resmi kurumlarda kullanılması, konuyla ilgili taraflardan olduğu gibi STK’lerden
azınlıkların kamusal konulara etkin katılımının de sorun hakkında bilgi almaktadır. Bu zirvede
sağlanması, azınlıkların kimliklerinin korunması AGİK Konferansı’nın temel ilkelerini hayata geçir-
öngörülmektedir. Kopenhag Zirvesi’nde dikkat çe- mek için kurumsal bir yapılanmaya gidilmesi ka-
ken bir başka husus ise özel mülkiyet hakkının ilk bul edilerek, 1994’ten itibaren bu örgütün adı ve
defa insan hakları arasında sayılmasıydı (Brandt, yapılanmasında değişiklik yapılarak AGİT’e çev-
1994: 222-223). rilmiştir. AGİT’in en önemli amacı bundan sonra
eski amaçlarının yanında kriz bölgelerinde savaş ve
çatışmaları önlemek olarak ilan edilmiştir.
Paris Şartı (19-21 Kasım 1990)
AGİT, 1973’te başlayan ve 1975’e kadar devam
Toplantının temel parolası insan hakları, de- eden konferans sonucu yayımlanan Helsinki Nihai
mokrasi ve hukukun üstünlüğüydü. İnsanlar temel Senedi ile oluşturulan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
hak ve özgürlükleri doğumdan kazanırlar. Demok- Konferansı, 1995’te AGİT Avrupa Güvenlik ve İş-
ratik yönetim özgür ve adil seçimlerle oluşan yö- birliği Teşkilatı adını aldı. AGİT Avrupa Konseyine
netimdir. Temsili ve çoğulcu demokraside siyasi üye devletlerce, Avrupa’nın güvenliğini sağlamak
iktidarın halka karşı sorumluluğu esastır. Düşün- amaçlı oluşturulsa da diğer devletlerin üyeliğine de
ce, din ve vicdan özgürlüğü, örgütlenme, toplantı açıktır. Hâlen AGİT’e 46’sı Avrupa Konseyi olmak
ve gösteri hakkı herkese verili özgürlüklerdendir. üzere ABD, Kanada, Beyaz Rusya, Vatikan, Taci-
Kimse keyfi tutuklanamaz, aşağılayıcı ve insan kistan (Pfeil, 2006: 442) ve Türk Cumhuriyetleri
onuruyla bağdaşmaz şekilde ceza ve muameleye ile beraber 55 devlet üyedir.
216
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
AGİT’in amaçları arasında güvenlik, ekonomi, bilim ve çevre alanında işbirliği ile insani ve diğer alan-
larda işbirliği yer alır. AGİT çerçevesinde alınan kararlar hukuki bağlayıcılıktan yoksundur. Kararlarını
uzlaşma ilkesine göre alır. Örgüt görece hızlı bir şekilde azınlık hakları ile ilgilenmeye başlamıştır.
AGİT’in merkezi Viyana’dadır ve sürekli bir sekretaryası vardır. Teşkilatın İnsan Hakları ve Demokrasi
Konseyi Moskova’da faaliyet göstermektedir. Örgüt üye devletler arasında çıkan uyuşmazlıkları barışçı yön-
temlerle özellikle, hakem mahkemeleri yoluyla çözmeyi öngörmektedir. Kararlarının tavsiye niteliğinde
olması bu uluslararası örgütün etkinliğini önemli oranda sınırlamaktadır.
Öğrenme Çıktısı
6 İnsan haklarını korumada sivil toplum kuruluşları ve devletlerin işbirliği örneğini
öğrenebilme
217
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi Birleşmiş Milletlerce hazırlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Adolf
Hitler ve Benito Mussolini rejimlerinin sebebiyet verdikleri insan hakları ihlalleri dünyayı bir savaşa ve yıkıma
sürüklemiştir. BM kuruluş aşamasından itibaren bu tür ağır hak ihlallerini önlemek için bütün insanlara verili
hak ve özgürlükleri ilan etmiş ve devletlerin uyması temenni edilen uzunca bir hak ve özgürlükler listesi ilan
etmiştir. Bu özgürlükler genel olarak Batı ülkelerinde daha önceden iç hukukta benimsenen haklardır.
Bildirge’yle bütün devletlerin hem kendi sınırları içinde hem de devletler arası ilişkilerde insan haklarına saygılı
olmaları hedeflenmiştir. EİHB sonrası insan hakları giderek devletler arası ilişkilerde bir meşruluk ölçütü hâline
gelmiştir. Bu süreci 1949-1975 yılları arasında derinden hissedilen Soğuk Savaş ortamı zayıflatsa da bilhas-
sa 1990’da Doğu Blokunun dağılmasıyla insan hakları konusunda duyarlılık daha da yaygınlaşmıştır. Ancak
2001’de ABD’de gerçekleşen New York İkiz Kuleler terör saldırısı sonrasında dünya genelinde insan haklarına
saygı konusunda bir gerileme gözlemlenmektedir. Bu eğilime Çin ve Rusya başta olmak üzere bazı otoriter
devletlerin öncülük ettiği görülmektedir.
Birleşmiş Milletler Örgütü bünyesinde insan haklarını koruma amaçlı birçok organ ve kuruluş yer almaktadır.
Ancak Örgüt İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dünya dengelerine göre biçimlenmiştir. Güvenlik Konseyinde
veto yetkisine sahip devletler olan Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği (1992’den itibaren bu devletin
halefi olan Rusya Federasyonu), İngiltere, Fransa ve Çin (1973’e kadar Milliyetçi Çin o tarihten itibaren Çin
Halk Cumhuriyeti) savaşın da galipleriydi.
BM Örgütünün amaçlarından biri de dünya çapında barışı korumak, devletlerin egemenliğine saygı duyulma-
sını sağlamanın yanında insan haklarını da geliştirmek ve korumaktır. Ancak bunda başarılı olamamıştır. BM,
mültecilik gibi ağır sorunların yanı sıra İnsan Hakları Konseyi aracılığı ile bütün üyelerini denetleyerek insan
haklarına saygı bağlamında duyarlılık oluşturmaya çalışmaktadır.
BM çatısı altında faaliyet gösteren İnsan Hakları Konseyi, Mülteciler Yüksek Komiserliği gibi yardımcı organlar
insan haklarının korunması için çaba harcayan kurumlardır.
Güvenlik Konseyinde veto yetkisine sahip daimi üye devletler sorunlara sadece kendi ulusal çıkarları açısından
bakmaktadırlar. Çin ve Rusya devletleri insan haklarını açıkça reddetmektedirler. BM’nin aldığı kararları doğ-
rudan uygulayabilecek bir zorlama aracı yoktur. Bu nedenle BM ancak güçlü devletler işbirliği yaptığı ölçüde
insan hakları alanında ilerleme sağlanmasına yardımcı olabilmektedir.
218
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
1960’lı yıllarda sömürgelikten kurtulan devletlerin sayıca artması sonrasında devletler üzerinde insan haklarına
saygı konusundaki duyarlılık daha da önem kazanmıştır. 1235 ve 1503 inceleme ve soruşturma usulleri önemli
birer gelişmedir. Bu usulleri geliştiren Ekonomik ve Sosyal Konseyi, BM tarafından hazırlanan insan haklarını
korumaya dönük sözleşmelerin hazırlanmasında da büyük rol oynamıştır.
BM’de insan hakları alanında görev yapan uzman kuruluş ve organların görüşleri tavsiye niteliğinde olsa da öz-
gürlükleri koruma konusunda dünya genelinde bir duyarlılık oluşmasına hizmet etmektedir. Bununla beraber
geçmişteki adıyla BM İnsan Hakları Komisyonu yeterli başarı gösteremediğinden hareketle 2006’da Komisyonun
yerine doğrudan BM Genel Sekreterliği altında faaliyet göstermek üzere İnsan Hakları Konseyi kurulmuştur.
Eski BM İnsan Hakları Komisyonu döneminde geliştirilen 1235 ve 1503 inceleme ve soruşturma usullerinin
İnsan Hakları Konseyince de kullanılmaya devam edilmektedir. Bu durum BM’nin insan hakları denetiminin
sürekliliğini ve ısrarını da göstermektedir. BM İnsan Hakları Konseyi küresel ölçekte hak ihlallerini tespit ama-
cıyla Evrensel Periyodik İzleme usulü adıyla yeni bir denetim yöntemi geliştirmiştir. Konsey eskiye oranla daha
yaygın bir denetim mekanizması anlamına gelmektedir. Çünkü Çin ve Kuzey Kore gibi hemen hiçbir insan
hakları sözleşmesini onaylamayan devletler bile Konseyce gevşek de olsa bir denetime tabi tutulmaktadır.
Amerika Kıtasında
İnsan Haklarını Koruma
Mekanizmaları
Amerikan İnsan Hakları ve Ödevleri Bildirgesi Birleşmiş Milletlerce 10 Aralık 1948’de yayımlanan bildirgeden
daha ayrıntılı ve ondan yedi ay önce yayınlanmıştır. Buna karşılık Amerika kıtasındaki insan hakları ihlallerine
karşı bir koruma mekanizması ancak 1959’da devreye girmiştir.
Amerika kıtasındaki insan haklarını koruma sistemine tabi devletler Brezilya ve diğer İspanyolca konuşan La-
tin Amerika ülkeleridir. Amerikan İnsan Hakları Mahkemesine bireylerin doğrudan şikâyette bulunma (dava
açma) hakkının bulunmaması bu sistemdeki korumada kısıtlılığa yol açmaktadır.
Amerika kıtasında da insan haklarının korunmasına dönük belgelerin ortaya çıkması BM kurulduktan hemen
sonra başlamıştır. Ancak bu kıtadaki insan haklarını koruma mekanizmaları devletlerin ve Amerikan İnsan
Hakları Komisyonunun inisiyatifine bırakıldığı için Avrupa Konseyindeki kadar etkili değildir.
Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada birer ADÖ üyesi olmakla beraber Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’ni
onaylamamışlardır. Bu nedenle bu iki devlet Amerikan İnsan Hakları Mahkemesinin yetkisi dışındadır. Ancak
her iki devlete karşı da sadece Amerikan İnsan Hakları Komisyonuna bireysel başvuru mümkündür. ADÖ üyesi
devletlerin devlet şikayeti yoluyla ABD ve Kanada’ya karşı başvuru yapmaları teorik olarak mümkündür.
219
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
Afrika kıtasının sömürge geçmişi bu kıtadaki insani gelişmişliği de derinden etkilemiştir. Hâlen kıtanın geniş
bir bölümünde toplumsal kültür modern almada bir birey düşüncesini fazlaca tanımamaktadır. Bireyleşmenin
henüz oluşmamasından dolayı hak sahipliği daha çok halk grupları açısından algılanmaktadır. Afrika Halkları-
nın Hakları ifadesinin böyle bir karşılığı olduğu söylenebilir.
Toplumun su ve gıda gibi temel ihtiyaçlara ulaşmakta yaşadıkları güçlükler bu kıtaya ayrı bir pencereden bak-
mayı da zorunlu kılmaktadır. Ancak Afrika kıtasında genellikle otoriter rejimlerin egemen olması, yaşanan aşırı
yolsuzluklar insan onuruna yakışır bir toplum inşa etmeye olanak vermemektedir. Otoriter yöneticiler, keyfi
yönetim anlayışlarını sürdürmek için kıtanın gelişmemişliği bahanesiyle örtmeyi tercih etmektedirler.
İnsan haklarını korumak amacıyla kurulan Afrika İnsan Hakları Komisyonu ve devamında 1998’de Afrika
İnsan hakları Mahkemesinin kurulması, bu konuda Avrupa Konseyi (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) ve
Amerika İnsan Hakları Mahkemesinin örnek alındığını göstermektedir.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Soğuk Savaş ortamının yumuşatılarak yeni bir dünya savaşının önüne
geçmek amacıyla başlamış olsa da daha sonra devletler arası ilişkilerde insan haklarına saygının vazgeçilmez bir
üstün değere dönüşmesine yol açmıştır. İnsan haklarına saygı vurgusu 1975 Helsinki Sonuç Belgesi’nde sadece
bir tavsiye olarak yer almıştı. Ancak Doğu Blokunun aşırı baskıcı rejimlerinin giderek çöküşe yüz tutması bu
ülkelerdeki bireysel özgürlük taleplerini de yükseltmiştir.
1989 sonrası sosyalist ülkelerin çökmesi Batı demokrasilerinin en önemli değerleri olan insan hakları ve demok-
rasiyi böylece devletler arası ilişkilerde önemli bir ölçüte dönüşmüştür. Avrupa Birliği ve AGİT bu anlayışın
taşıyıcısı olmuşlardır.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütünün Soğuk Savaş yıllarında hem devlet hem de sivil toplum örgütlerinin
başlattıkları bir inisiyatif olarak devletler arası ilişkilerde insan haklarına saygı anlayışının gelişmesine önemli bir
katkı sağladığı bilgisini pekiştirmeye hizmet etmiştir.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütünün adı 1995’e kadar Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’ydı ve bu
hâliyle bir sivil katılım görünümündeydi. Konferans’a tanınmış yazarlar, hükümet dışı kuruluşlar yani sivil toplum
örgütleri ve aynı zamanda devlet adamları da katılmaktaydı. Dünyanın pek çok ülkesinden gerçekleşen katılım ile
dünyanın barış, güvenlik ve insan hakları, kalkınma gibi konuları tartışılmaktaydı. Konferans sonrasında ortak bir
bildiri yayınlanarak dünya kamuoyunun dikkatini çekmek amaçlanmıştır. Konferanslar düzenli aralıklarla toplan-
mamıştır. Ancak sosyalist blokun çöküşe doğru gittiğinin anlaşılmasıyla bu toplantılar sıklaşmıştır.
1990 Kopenhag Zirvesi sonunda yayınlanan bildirge Avrupa Birliği’nce de yeni üyeliğe kabul edilecek devletler
için bir ölçüt olarak benimsenmiştir. Türkiye’de Kopenhag Kriterleri olarak bilinen bir ölçütler Türkiye’ye karşı
da ileri sürülmüştür. Kopenhag ölçütleri ideal bir demokratik hukuk devletinin nasıl olması gerektiği konusun-
da bir yol haritası gibi değerlendirilmektedir.
Kopenhag Belgesi’nde yer alan başlıca konular şeffaf devlet yönetimi, özgür seçimler, insan hak ve hürriyetlerine
saygı, kamu kaynaklarını kullananların hesap vermeleri gibi ilkeler olarak göze çarpar.
220
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
1 Amerikan İnsan Hakları Komisyonu kaç yı- 6 Aşağıdaki BM kuruluş ve organlarından han-
lında kurulmuştur? gisi artık mevcut değildir?
A. 1951 B. 1969 A. BM İnsan Hakları Konseyi
neler öğrendik?
C. 1978 D. 1948 B. BM Vesayet Konseyi
E. 1959 C. BM İnsan Hakları Komisyonu
D. BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi
2 Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi aşağıda- E. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği
ki kararlardan hangisini veremez?
A. Bireysel şikayeti doğrudan kabul etmek 7 Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi
B. Üye devletlere tavsiyede bulunma ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
C. Hak ihlali mağduru lehine maddi tazminat A. Grup haklarına yer verilmiştir.
ödenmesine karar verme B. Devletlere geleneksel değerleri koruma ve geliş-
D. Mağdur adına film gösteriminde bulunulması- tirme ödevi yüklenmiştir.
na karar verme C. Sözleşme’de gelişme hakkına yer verilmiştir.
E. Mağduru korumak amacıyla geçici tedbir kara- D. Sözleşme’de birey hakları esas almıştır.
rı verme E. Sözleşme’de siyasal haklara da yer verilmiştir.
3 Aşağıdaki devletlerden hangisi Amerikan İn- 8 Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ile ilgili
san Hakları Mahkemesine şikayet edilemez? aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A. Brezilya B. Şili A. Örgütün ortaya çıkmasını sağlayan süreç 1975
C. Kanada D. Arjantin Helsinki Sonuç Belgesi’yle başlamıştır.
E. El Salvador B. Üye devletler dönük bağlayıcı kararlar vererek
siyasi uyuşmazlıkların silahlı çatışmaya dönüş-
4 Aşağıdakilerden hangisi bölgesel Amerikan mesini önlemeyi amaçlamıştır.
insan hakları koruma mekanizmaları içinde açıkça C. Örgütün toplantılarına sadece devlet yetkilileri
yer almaz? değil sivil toplum kuruluşları da katılır.
A. Bireysel başvuruda bulunma D. Örgütün daha önceki isimlendirmesi Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Konferansı idi.
B. İnsan Hakları Komisyonuna başvuru
E. Kopenhang Ölçütleri, AGİK sürecinde ortaya
C. Devlet sıfatıyla Amerikan İnsan Hakları Mah-
çıkan bir belgedir.
kemesine başvuru
D. Kaybolmuş biri adına yakınının İnsan Hakları
Komisyonuna başvurması 9 Aşağıdakilerden hangisi Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği zirvesi toplantılarından biri değildir?
E. Kadınlara karşı ayrımcılığı önleme komitesi
A. Kopenhag Zirvesi
5 BM tarafından uygulanan 1235 denetim usu- B. Berlin Zirvesi
lü ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? C. Viyana Zirvesi
A. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla D. İstanbul Zirvesi
geliştirilmiş bir inceleme usulüdür. E. Madrid Zirvesi
B. Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararıyla geliş-
tirilmiş bir inceleme usulüdür. 10 Aşağıdakilerden hangisi Birleşmiş Milletler’in
C. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konse- yardımcı organlarından biri değildir?
yi kararıyla benimsenen bir inceleme usulüdür. A. Uluslararası Adalet Divanı
D. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyince B. Uluslararası Hukuk Komisyonu
kabul edilmiş ve geliştirilmiş bir inceleme usu- C. İnsan Hakları Konseyi
lüdür.
D. Mülteciler Yüksek Komiserliği
E. Birleşmiş Milletler Vesayet Konseyince kabul
E. İnsan Hakları Yüksek Komiserliği
edilmiş ve geliştirilmiş bir inceleme usulüdür.
221
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
1. E Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Kıtası” konu- 6. C Yanıtınız yanlış ise “BM Örgütünün Organ-
sunu yeniden gözden geçiriniz. ları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. A Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Kıtası” konu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Afrika” konusunu yeni-
sunu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Kıtası” konu- 8. B Yanıtınız yanlış ise “AGİT” konusunu yeni-
sunu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
4. E Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Kıtası” konu- 9. B Yanıtınız yanlış ise “AGİK” konusunu yeni-
sunu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
5. C Yanıtınız yanlış ise “BM Şartı’nda İnsan Hak- 10. A Yanıtınız yanlış ise “BM Örgütünün Organ-
ları” konusunu yeniden gözden geçiriniz. ları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
222
8
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
223
İnsan Haklarını Küresel ve Bölgesel Koruma Sistemleri
8
(Birleşmiş Milletler, Amerika Kıtası, Afrika Kıtası, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)
Kaynakça
Algan, B. (2007). Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Opitz, P. J. (2002). Die Vereinten Nationen, München:
Hakların Korunması, Ankara: Seçkin Yayıncılık. UTB.
Bielefeldt, H.(2000).“Der Universalität der Mbaya, R.-E. (1999). “Demokratieprinzip und
Menschenrechte und die Pluralität der Kulturen”, Menschenrechte im Afrikanischen Kontext”, in:
in: (Hrsg.) Eduard J.M. Kroker- Bruna Hrsg. Hauke Brunkhorst/Wolfgang R. Köhler,
Deckampst, Das Menschenbild der freien Gesellschaft Mathias Lutz-Bachmann, Recht auf Menschenrechte,
(Globalisierung und Europäische Integration), Schurkampf, 1.Aufl., Frankfurt am Main.
Frankfurter Allgemeine Buch, Frankfurt/Main.
Pfeil, S. B. (2006). “Die Entwicklung des
Blome, K. (2011). “Wie erfolgsprechend ist Minderheitenschutzes im Rahmen des Europarates
die Reproduktion instutionellen Design? und der KSZE/OSZE”, in: Christoph Pan/
Individualbeschwerden im Kontext des Inter- Beate Sibiylle Pfeil, Zur Entstehung des modernen
Amerikanischen Menschenrechtssystems sowie des Minderheitenschutzes in Europa. Handbuch der
juristischen Systems der Andengemeinschaft”, in: europäischen Volksgruppen, Band 3, Springer,
Staatlichkeit im Wandel, Sonderforschungsbereich Wien/New York.
597, Bremen.
Radunski, A. (2005). Die Afrikanische Union und
Bozkurt, E. (2006). Uluslararası İnsan Hakları der Afrikanische Menschenrechtsgerichtshof,
Hukuku, 2. Baskı, Ankara: Asil Yayın Dağıtım. MenschenRechtsMagazin, Information/Meinungen/
Analysen (MRM), 1, (59-73).
Brandt, S. (1994). Eigentumschutz in eurpäischen
Völkerrechtsvereinbarungen (EMRK, Reindel, F. (1995). Die Auslegung menschenrechtlicher
Europäisches Gemeninschaftsrecht, KSZE-unter Verträge am Beispiel der Spruchpraxis des UN-
Berücksichtigung der historischen Entwicklung,) Menschenrechtsausschusses, des Europäischen und
Diss.,Peter Lang Verlag, Frankfurt/Main. Interamerikanischen Gerichtshof für Menschenrechte,
(Diss.), München.
Çağıran, M.E. (2006). Uluslararası Alanda İnsan
Hakları, Ankara: Platin Yayınları, Roos, R.S. (2005). Der internationale
Menschenrechtsschutz vor entwicklungsbedingten
Doğan, İ. ve Özdemir, O. (2019) “Afrika’da İnsan Zwangsumsiedlungen und seine Sicherstellung
Haklarının Gelişimi ve Koruma Mekanizmaları”, durch Recht und Praxis der Weltbank, Berlin:
İlyas Doğan (Editör), İnsan Hakları Hukuku, 3. Baskı, Dunker & Humblot.
Ankara: Astana Yayınları (Doğan ve Özdemir 1c).
Schmidt, M. (2010). “United Nations”, International
Doğan, İ. ve Özdemir, O. (2019). “Amerika Kıtasında Human Rights Law, ed. Daniel Moeckli, Sangeeta
İnsan Haklarının Korunması Bölgesel Rejimi, İlyas Shah, Sandesh Sivakumaran, New York:Oxford
Doğan (Editör), İnsan Hakları Hukuku, 3. Baskı, University Press,391-432.
Ankara: Astana Yayınları. (Doğan ve Özdemir 1b)
Schuman, H. (1994). “Wirtschaftliche Dimensionen der
Doğan, İ. ve Özdemir, O. (2019). “İnsan Haklarının Auβenpolitik”, in: Zeitschrift für Politik, Band XLI.
Birleşmiş Milletler Şartı Temelinde Korunması”,
İlyas Doğan (Editör), İnsan Hakları Hukuku, 3. Steiger, H. (1999). “Brauchen wir eine Universale
Baskı, Ankara: Astana Yayınları. Theorie für eine völkerrechtliche Positivierung der
Menschenrechte”, in: Hrsg. Hauke Brunkhorst/
Eren, A. (2009). “Birleşmiş Milletler Sisteminde Wolfgang R. Köhler, Mathias Lutz-Bachmann,
İşkence Yasağı ve Koruma Mekanizmaları”, Recht auf Menschenrechte, Schurkampf, 1.Aufl.,
İşkencenin Önlenmesi ve İstanbul Protokolü, Ed. Frankfurt am Main.
İlyas Doğan, Ankara: Adalet Bakanlığı Eğitim
Dairesi Başkanlığı,119-180. Tarhanlı, T. (2000). “Birleşmiş Milletler Örgütü ve
İnsan Haklarının Korunmasına İlişkin Başlıca
Gemalmaz, M. S. (2000). Ulusalüstü İnsan Hakları Usuller”, İnsan Hakları, İstanbul: YKY, 407-436.
Belgeleri (Uluslararası ve Bölgesel Sistemler),
İstanbul: Beta. Trindade, A. A. C. (2010). “Die Entwicklung des
interamerikanischen System zum Schutz der
Gemalmaz, M. S. (2012). Ulusalüstü İnsan Hakları Menschenrechte”, (Übersetzer Gabi Wucher) in:
Hukukunun Genel Teorisine Giriş, C.1, 8.Baskı, ZaöRV 70.
İstanbul: Legal.
Uslan, Y. U. ve Güner, T.(2014). “İnsan Haklarının
Hailbronner, K. (1997). “Der Staat und Einzelne Bölgesel Düzeyde Korunması: Amerikan Sistemi”,
als Völkerrechtssubjekte“ in: Vitzthum, von içinde: Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F.
Wolfgang Graf, (Hrsg.), Walter de Gruyter Verlag, Dergisi, 19 (2).
Berlin- New York: Völkerrecht.
Yousefi, H. R. (2013).(Hrsg.) Menschenrechte im
Kalabalık, H. (2009). İnsan Hakları Hukuku, Ankara: Weltkontext, Wiesbaden, Springer.
Seçkin Yayıncılık.
Karaosmanoğlu, F. (2011). İnsan Hakları, Ankara:
Seçkin.
224
İnsan Hakları Hukukuna Giriş
sözlük
A L
Angarya: Bir kişiye veya topluluğa ücret öden- Liberal: Özgürlük ve serbestilerden yana olan;
meksizin zorla yaptırılan iş. serbest ekonomiyi savunan; liberalizm yanlısı.
Lokavt: İşçilerin işi bırakmasına karşılık olarak;
G işverenin işi tamamen durdurup işçileri işten uzak-
laştırması durumu.
Genel Oy İlkesi: Servet, vergi, cinsiyet ve öğ-
renim durumu gibi ölçütler dikkate alınmaksızın
belirli yaşı tamamlamış bütün vatandaşların oy S
hakkına sahip olması. Sosyal Devlet: Tüm toplum üyelerinin insan
Grev: İş bırakımı; işçilerin kendi aralarında onuruna uygun bir hayat sürmelerini sağlamak ve
aldıkları karara göre, işverene taleplerini kabul et- sosyal güvenlik ve sosyal adaleti gerçekleştirmek
tirmek ve bu sebeple baskıda bulunmak amacıyla için gereken tedbirleri alan devlet.
toplu olarak işi bırakma durumu.
T
İ Tam Yargı Davası: İdarenin eylem ve işlemle-
İptal Davası: İdarenin işlemleri ile kişisel hak- riyle kişisel hakları zarara uğrayanların, bu zararla-
ları ihlal edilenlerin, bu işlemlerin yetki, şekil, se- rının giderilmesini sağlayan idari dava türü.
bep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka
aykırı oldukları iddiasıyla iptal edilmeleri için açı-
lan idari dava türü.
H
Heimatlos: Vatansız; hiçbir devletin uyruğu al-
tında bulunmayan kişi.
K
Katı Anayasa: Olağan yasalardan farklı ve daha
zor şartlarda değiştirilebilen anayasa türü.
Kuvvetler Ayrılığı: Devletin yasama, yürütme
ve yargı güçlerinin farklı organlar aracılığıyla kul-
lanılması.
225