You are on page 1of 226

AÖF Kitapları Öğrenci Kullanım Kılavuzu

Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.

Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.

Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.

Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.

Öğrenme Çıktısı Tablosu


Araştır/İlişkilendir/Anlat-Paylaş
İlgili konuların altında cevaplayacağınız soruları, okuyabileceğiniz
ek kaynakları ve konuyla ilgili yapabileceğiniz ekstra etkinlikleri gösterir.
Yaşamla İlişkilendir
Bölümün içeriğine uygun paylaşılan yaşama dair gerçek kesitler
veya örnekleri gösterir.
Araştırmalarla İlişkilendir
Bölüm içeriği ile ilişkili araştırmaların ve bilimsel çalışmaları gösterir.
Borçlar Hukuku

Editör

Dr.Öğr.Üyesi Hayriye ŞEN DOĞRAMACI

Yazarlar

BÖLÜM 1, 2 Doç.Dr. Nejat ADAY

BÖLÜM 3, 4 Prof.Dr. Zafer ZEYTİN

BÖLÜM 5, 6 Prof.Dr. Bilgehan ÇETİNER

BÖLÜM 7, 8 Dr.Öğr.Üyesi Kürşat YAĞCI


T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 4141
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2921

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.


“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 2020 by Anadolu University


All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without
permission in writing from the University.

Öğretim Tasarımcısı
Dr.Öğr.Üyesi Nazmiye Özenbaş Boydağ

Grafik Tasarım ve Kapak Düzeni


Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan

Dil ve Yazım Danışmanı


Öğr.Gör.Dr. Ezgi Aslan

Ölçme Değerlendirme Sorumlusu


Biriçim Altınordu

Grafiker
Ayşegül Dibek

Dizgi ve Yayıma Hazırlama


Diğdem Aydın
Beyhan Demircioğlu
Burak Arslan
Yasin Özkır
Yasin Narin
Handan Atman
Selin Çakır
Kader Abpak Arul

BORÇLAR HUKUKU

E-ISBN
978-975-06-4042-1

Bu kitabın tüm hakları Anadolu Üniversitesi’ne aittir.


ESKİŞEHİR, Aralık 2020
2482-0-0-0-2102-V01
İçindekiler
Borçlar Hukukunun
Konusu-Borç İlişkisi- Sözleşmenin
Edim-Borçlar Hukukuna Geçerlilik Koşulları-
BÖLÜM 1 Egemen Olan İlkeler- BÖLÜM 2
Borç Kaynakları-Hukuki İrade Sakatlıkları-
İşlem Olarak Sözleşme- Temsil
Sözleşme ve Kurulması
Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 31
Borçlar Hukukunun Konusu ......................... 3 Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları .................. 31
Borç Ve Borç İlişkisi Kavramları ................... 4 Kesin Hükümsüzlük .............................. 31
Borcun Konusu: Edim ................................... 5 İptal Edilebilirlik .................................... 31
Edim Yükümlülükleri-Koruma Tamamlayıcı Unsurların Eksikliği ........ 31
Yükümlülükleri ...................................... 5 Kısmi Hükümsüzlük .............................. 32
Edim Türleri ........................................... 6 Sürekli Sözleşmelerde Geçersizlik ........ 32
Hukuki Görev/Yüklenti ......................... 8 Kesin Hükümsüzlük Durumları .................... 33
Culpa İn Contrahendo (cic) Ehliyet .................................................... 33
Sorumluluk ............................................ 8 Hukuka Aykırılık ................................... 33
Eksik (Doğal) Borçlar .................................... 9 Kişilik Haklarına Aykırılık ..................... 34
Dar Anlamda Eksik Borçlar  ................. 9 Ahlaka Aykırılık ..................................... 35
Ahlaki Görevlerden Kaynaklanan Başlangıçtaki Objektif İmkânsızlık ...... 35
Borçlar .................................................... 9 Şekil ve Şekle Aykırılığın Hukuksal
Zamanaşımına Uğramış Borçlar .......... 9 Sonuçları ................................................ 36
Borçlar Hukukuna Hâkim Olan İlkeler ........ 10 Genel İşlem Koşullarının (GİK) Geçerliliği ... 39
İrade Serbestisi (Özerkliği)  .................. 10 Genel İşlem Koşullarının Tanımı .......... 39
Borç İlişkisinin Nispiliği  ....................... 11 Genel İşlem Koşullarının Denetimi  ..... 40
Ahde Vefa (Pacta Sunt Servanda) İrade Açıklamasındaki Sakatlığın
İlkesi  ...................................................... 11 Sözleşmenin Geçerliliğine Etkisi ................... 41
Güvenin Korunması İlkesi .................... 11 İrade Açıklaması ile İç İrade
Borç Kaynakları ............................................. 12 Arasındaki Uyumsuzluk Durumları ..... 41
Genel Olarak  ......................................... 12 Temsil ............................................................. 50
Hukuki İşlem Kavramı, Türleri ve Doğrudan Temsil ................................... 50
Hukuki İşlemin Türlerinden Biri Dolaylı Temsil ........................................ 51
Olarak Sözleşme  ................................... 12 Temsil ile Vekâletin Farklı Olması ....... 51
Kural Olarak Şekil Şartının
Bulunmayışı ........................................... 51
Temsil Yetkisinin Kapsamı .................... 52
Temsil Yetkisinin Sona Ermesi ............. 52
Temsilcinin Kendisiyle Hukuki İşlem
Yapması ve Çifte Temsil  ....................... 53
Yetkisiz Temsil ....................................... 53

iii
Sebepsiz
Haksız Fiilden Zenginleşmeden ve
BÖLÜM 3 BÖLÜM 4
Doğan Borç İlişkileri Vekâletsiz İşgörmeden
Doğan Borç İlişkileri

Giriş ................................................................. 61 Giriş ................................................................. 91
Kusur Sorumluluğu ........................................ 62 Sebepsiz Zenginleşme Kavramı .................... 91
Fiil ........................................................... 62 Sebepsiz Zenginleşmenin Şartları ........ 91
Hukuka Aykırılık ................................... 63 Sebepsiz Zenginleşmenin Hüküm
Zarar ....................................................... 66 ve Sonuçları  .......................................... 94
Kusur ...................................................... 67 Zamanaşımı ve Daimî Def’i Hakkı ....... 96
Nedensellik Bağı .................................... 68 Geri Verme İsteminin Niteliği ve Benzer
Ahlaka Aykırı Fiilden Sorumluluk ........ 69 Olanaklarla Karşılaştırılması ................ 97
Kusursuz Sorumluluk .................................... 70 Vekâletsiz İşgörme ........................................ 100
Hakkaniyet Sorumluluğu ..................... 71 Vekâletsiz İşgörmenin Şartları ............. 100
Adam Çalıştıranın Sorumluluğu ........... 72 Vekâletsiz İşgörmenin Türleri  ............. 101
Hayvan Bulunduranın Sorumluluğu ... 73
Yapı Malikinin Sorumluluğu ................ 74
Tehlike Sorumluluğu ve Denkleştirme ........ 76
Zararın Belirlenmesi ve Tazminatın Tayini ... 78
Tazminat Davası .................................... 78
Zararın Belirlenmesi .............................. 78
Tazminatın Belirlenmesi ....................... 79
Birden Çok Sorumluluk Sebebi veya Birden
Çok Sorumlu Bulunması, Haksız Fiilde
Zamanaşımı .................................................... 81
Bir Kişi İçin Birden Çok Sorumluluk
Sebebi Bulunması (Sebeplerin Yarışması) .. 81
Bir Zarardan Birden Çok Kişinin
Sorumluluğu (Müteselsil Sorumluluk) ... 81
Haksız Fiilde Zamanaşımı ..................... 82

iv
Borç İlişkisindeki Özel
Borçların İfası ve İfa
BÖLÜM 5 BÖLÜM 6 Durumlar-Kayıtlar ve
Edilmemesi
Borcun Sona Ermesi

Giriş ................................................................. 109 Giriş ................................................................. 133


Borçların İfası ................................................. 109 Borç İlişkisindeki Özel Durumlar .................... 133
İfayı Yapacak Şahıs ................................ 109 Üçüncü Kişinin Edimini Taahhüt ........ 133
Üçüncü Şahsın İfası ............................... 109 Üçüncü Kişi Lehine Sözleşme  .............. 134
İfanın Yapılacağı Şahıs .......................... 110 Müteselsil Borçluluk İlişkisi  ................. 134
İfanın Konusu ........................................ 110 Müteselsil Borç İlişkisinin Özellikleri..   134
İfa Zamanı .............................................. 113 Şarta (Koşula) Bağlı Borçlar  ................ 136
İfa Yeri .................................................... 114 Cezai Şart (Sözleşme Cezası)  ............... 137
İfanın İspatı ............................................ 115 Dönme Cezası  ....................................... 138
İki Tarafa Borç Yükleyen Akitlerde Pey Akçesi (Bağlanma Parası)  ............. 139
İfa ........................................................... 116 Pişmanlık (Cayma) Akçesi .................... 139
Alacaklı Temerrüdü ....................................... 117 Borçların Sona Ermesi  .................................. 140
Alacaklı Temerrüdünün Koşulları ........ 117 İbra  ........................................................ 140
Alacaklı Temerrüdünün Sonuçları ....... 117 Yenileme (Tecdit)  ................................. 140
Borcun İfa Edilememesi ................................ 119 Alacaklı ve Borçlu Sıfatlarının
İfa Mümkün Olmadığı İçin İfa Birleşmesi ............................................... 141
Edememe ............................................... 119 İfa İmkânsızlığı  ..................................... 141
İfa Mümkün Olmasına Rağmen İfa İfa Güçlüğü  ........................................... 142
Etmeme .................................................. 120 Takas  ..................................................... 142
Zamanaşımı ........................................... 144

v
Satış Sözleşmesi- Eser Sözleşmesi-
Bağışlama
BÖLÜM 7 Sözleşmesi- BÖLÜM 8 Vekâlet Sözleşmesi-
Kira Sözleşmesi Kefalet Sözleşmesi

Giriş ................................................................. 153 Giriş  ................................................................ 187


Satış Sözleşmesi ............................................. 153 Eser Sözleşmesi .............................................. 187
Satış Sözleşmesinin Tanımı ve Konusu. 153 Eser Sözleşmesinin Unsurları ............... 187
Satış Sözleşmesinin Hukuki Niteliği....   153 Eser Sözleşmesinin Hukuki Niteliği ..... 188
Satış Sözleşmesinin Unsurları .............. 154 Eser Sözleşmesinde Hasarın Geçişi ...... 188
Satış Sözleşmesinin Türleri ................... 154 Eser Sözleşmesinde Yüklenicinin
Taşınır Satışı ................................................... 154 Borçları ................................................... 189
Taşınır Satışının Konusu ....................... 154 İşsahibinin Borçları ve Özellikle
Taşınır Satışının Şekli ............................ 155 İşsahibinin Ücret Ödeme Borcu ........... 194
Taşınır Satışında Yarar ve Hasarın Eser Sözleşmesinin Sona Ermesi .......... 196
Geçmesi .................................................. 155 Vekâlet Sözleşmesi ........................................ 197
Satıcının Borçları ................................... 156 Vekâlet Sözleşmesinin Unsurları ......... 197
Satıcının Satılanın Zaptından Vekâlet Sözleşmesinin Hukuki Niteliği
Sorumluluğu .......................................... 158 ve Özellikleri .......................................... 199
Satıcının Satılanın Ayıptan Vekâletin Kapsamı ................................ 199
Sorumluluğu .......................................... 160 Vekâlet Sözleşmesinde Vekilin
Alıcının Borçları ..................................... 162 Borçları ................................................... 199
Taşınmaz Satışı .............................................. 164 Vekâlet Verenin Borçları ...................... 202
Taşınmaz Satışının Şekli ....................... 164 Vekâlet Sözleşmesinin Sona Erme
Satıcının Ayıptan Sorumluluğu ............ 165 Sebepleri ................................................ 203
Satıcının Zapttan Sorumluluğu ............ 166 Kefalet Sözleşmesi ......................................... 204
Yarar ve Hasarın Geçişi ......................... 166 Kefalet Sözleşmesinin Özellikleri ......... 204
Bağışlama Sözleşmesi .................................... 166 Kefalet Sözleşmesinin Geçerlilik
Bağışlama Sözleşmesinin Tanımı, Şartları .................................................... 205
Hukuki Niteliği ve Unsurları ................ 166 Kefaletin Çeşitleri .................................. 206
Bağışlama Ehliyeti ve Tasarruf Kefilin Sorumluluğunun Kapsamı ........ 208
Yetkisi ..................................................... 167 Kefilin Alacaklıya Karşı İleri
Bağışlamanın Çeşitleri ve Tabi Sürebileceği Def’iler .............................. 208
Oldukları Şekil ....................................... 167 Alacaklının Yükümlülükleri ve
Bağışlamanın Hükümleri ...................... 168 Külfetleri ................................................ 209
Bağışlamanın Sona Ermesi  .................. 168 Kefil ile Asıl Borçlu Arasındaki
Kira Sözleşmesi .............................................. 169 İlişki ........................................................ 210
Adi Kira Sözleşmesi ............................... 169 Kefilin Asıl Borçluya Rücu Hakkı ......... 210
Kira Sözleşmesinde Özel Durumlar...... 175 Kefalet Sözleşmesinin Sona Ermesi ..... 211
Konut ve Çatılı İş Yeri Kira (Kçik)
Sözleşmesi .............................................. 175
Ürün (Hasılat) Kirası
Sözleşmesi (Üks).................................... 178

vi
Önsöz

Sevgili öğrenciler,
Borçlar hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkile- Borçlar hukuku isimli kitabınızın ilk altı üni-
rini konu alır. Söz konusu ilişkilerin çevresi ya- tesi, borçlar hukukunun genel hükümler kıs-
şam ilişkilerimizin büyük bir kısmını bünyesin- mında yer alan düzenlemeleri konu alır. İlk altı
de barıdıracak kadar geniştir. Arkadaşımıza bir ünitenin borçlar hukukunun genel hükümleri-
kitap hediye etmekten tutun da bir sözleşme ne ayrılmış olması bilinçli bir tercihin sonucu-
aracılığıyla büyük bir inşaat projesi çizdirmek dur. Şöyle ki, bu bölümde yer alan hükümler,
veya uluslarası bir uyuşmazlıkta avukatınız Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş borç ilişkile-
aracılığıyla temsil edilmek gibi sayabileceği- rine, pek çok isimsiz sözleşmeye hatta niteliği-
miz pek çok örnek bu kapsamda yer alır. ne uygun düştüğü oranda tüketici işlemlerine
Borç ilişkilerini konu alan kuralların pek çoğu ve ticari işlemlere uygulanır. Kitabınızın son
Türk Borçlar Kanunu’nda yer alır. Anılan Ka- iki ünitesinde gündelik hayatta en çok uygula-
nun iki kısımdan oluşur. Genel hükümler ma bulan sözleşme tiplerine yer verilmiştir. Bu
olarak adlandırılan ilk kısımda tüm borç iliş- kitap sayesinde temel sözleşme tipleri hakkın-
kilerine uygulanacak genel kurallar yer alır. da edindiğiniz bilgiler, ileride karşınıza çıkacak
Borçların kaynakları, hukuki işlem, sözleşme, farklı sözleşme tiplerini yorumlamanızda sizle-
sebepsiz zenginleşme, borçların ifası, ifa edil- re yardımcı olacaktır.
memesine bağlanan sonuçlar, borç ilişkisin- Hukuk yaşantımızın her alanında bizimle bir-
deki özel kayıtlar, borcun sona ermesi, Borç- likte, onu bilmek, uygulamak, hakkını bilen,
lar Kanunu’nun genel hükümler kısmında yer hakkını savunan daha uygar bir toplum yarat-
alan başlıkların bir kısmını oluşturur. Borçlar mak bizim elimizde, kitabımızın sizlere hayatı-
Kanunu’nun ikinci bölümü özel hükümler şek- nızın her alanında yardımcı olmasını temenni
linde adlandırılır. Bu bölümde, çoğunlukla söz- ederim.
leşme tiplerine, havale ve vekaletsiz iş görme
gibi bazı özel borç ilişkilerine yer verilmiştir. Editör
Dr.Öğr.Üyesi Hayriye ŞEN DOĞRAMACI

vii
Bölüm 1
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna
Egemen Olan İlkeler-Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak
Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

1 2
Borçlar Hukukunun Konusu Borç ve Borç İlişkisi Kavramları
öğrenme çıktıları

1 Borçlar Hukukunun konusunu 2 Borç ve borç ilişkisi kavramlarını


belirleyebilme açıklayabilme

3 4
Borcun Konusu: Edim
3 Edim kavramını tanımlayıp edim türlerini Eksik (Doğal) Borçlar
sıralayabilme 4 Eksik borçları tanımlayabilme

5 6
Borçlar Hukukuna Hâkim Olan İlkeler
5 Borçlar Hukukuna hâkim olan ilkeleri Borç Kaynakları
açıklayabilme 6 Borcun kaynaklarını sıralayabilme

Anahtar Sözcükler: • Borç • Edim • Yüklenti • Culpa in Contrehendo • Hukuki İşlem • Sözleşme
• Öneri • Kabul • Güven Teorisi

2
1
Borçlar Hukuku

GİRİŞ Esasen Alman ve Fransız Medeni Kanunları,


Günlük hayatta “borç” kelimesini sık sık ama Borçlar Hukukunu da kapsayacak şekilde tüm Me-
çoğu kez farklı anlamlarda kullanırız. “Bana en deni Hukuk alanını genel ilkeleriyle düzenleyen te-
azından bu kadarını borçlusun!” veya “Bu iyiliğine mel kanunlar olarak biri 19. yüzyılın (1804), diğeri
karşılık borçlandım.” türünden cümlelerde geçen 20. yüzyılın başında (1900) yürürlüğe girmiştir.
“borç” kelimesinin Borçlar Hukuku anlamında bir TMK ve TBK’ye kaynaklık eden İsviçre Medeni
borcu ifade etmediğini hemen anlayabiliriz çün- (İMK) ve Borçlar Kanunları (İBK) ise bazı tarihi
kü bu tür borçlar sosyal veya ahlaki anlamda bir sebeplerle ayrı kanunlar olarak 20. yüzyılın başla-
yükümlülük ifade etse de bunlar hukuki anlam- rında (ilki 1907, ikincisi 1911) yürürlüğe girmiş-
tir ancak bu şeklî ayrılık üzerinde fazla durmadan,
da ifasına zorlanabilen, ihlali hâlinde tazminat vb.
TBK’nın genel hükümlerinin tüm özel hukuk iliş-
ikincil yükümlülüklere kaynaklık edebilen gerçek
kilerinde ya doğrudan ya da kıyasen uygulama ala-
borç olguları değildir. Şu hâlde Borçlar Hukuku
nı bulduğunu ifade etmek gerekir. Benzer biçimde
dersinde öncelikle ifası borçludan talep edilebilen
TMK ile düzenlenen dürüstlük kuralı (MK 2/I),
ve ihlali hâlinde farklı hukuksal sonuçların gün-
kişiliğin korunması (MK 23) ve ehliyet (MK 8 vd.)
deme geldiği tam borçların ne anlama geldiğini;
ile ilgili hükümler, özel hukukun tamamında uy-
bünyesinde tekil bir borçtan farklı olarak birden
gulama alanı bulur. TBK’nın genel hükümleri de
çok borç ve alacak, talep, yüklenti gibi değişik
uygun düştüğü ölçüde Medeni Hukuk alanında kı-
Borçlar Hukuku figürünü barındıran geniş an-
yasen uygulanır. Bunun için TMK’de konuya iliş-
lamda borç ilişkisini; sözleşme dışında da borçlara
kin bir hüküm bulunmaması ve uygulanacak TBK
kaynaklık edebilen haksız fiil, sebepsiz zenginleş-
hükmünün ilgili Medeni Hukuk kurumunun bün-
me, vekâletsiz iş görme gibi Borçlar Hukuku ku-
yesi ve niteliğine uygun düşmesi gerekir. TBK’nin
rumlarını; bu kaynaklardan doğan borçların nasıl
ilk 206 maddesi “Genel Hükümler” başlığını taşıyan
ve hangi koşullarda sona ereceğini ve benzeri ko-
Birinci Kısmını oluşturur. Özel Hukukun diğer
nuları öğrenmeyi beklemeliyiz. Ancak bu kapsamlı
alanlarında da kıyasen uygulanacak olan hükümler
ve zaman gerektiren uğraşının başında, bazı temel
bunlardır. Bu hükümler, özel kısımda hüküm bu-
kavramları öğrenmek ve konular ilerledikçe bu
lunmayan konularda da doğrudan uygulanır.
kavramlar arasındaki ilişkileri de öğrenerek daha
karmaşık borçlar hukuku ilişkilerini ve bunların TBK; temelde dilin yenilenmesi, bazı çeviri
neden olduğu sorunların çözümünde yol gösterici hatalarının düzeltilmesine ilişkin hükümler sevk
ilkeleri kavramayı umabiliriz. etmekle yetinmemiş, BK ve İBK’de yer almayan
yeni düzenlemelere de yer vermiştir. Örneğin şu
düzenlemeler BK ve İBK’de bulunmaz: Borca ka-
BORÇLAR HUKUKUNUN KONUSU tılma (TBK m. 201), sözleşmenin devri (TBK m.
Medeni Hukukun kişiler arasındaki borç ilişki- 205), sözleşmeye katılma (TBK m. 206), genel
lerini düzenleyen bölümü Borçlar Hukuku adıyla işlem koşulları (TBK m. 20-25), tehlike sorumlu-
anılmaktadır. 11.01.2011 tarihinde kabul edilerek luğu ve denkleştirme (TBK m. 71), sürekli edimli
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı sözleşmelerde borçlu temerrüdü (TBK m. 126),
Türk Borçlar Kanunu (TBK) bu alanı düzenlemek- ibra (TBK m. 132), kısmi ifa imkânsızlığı (TBK
tedir. Bu Kanun, İsviçre Borçlar Kanunu’ndan ikti- m. 137), aşırı ifa güçlüğü (TBK m. 138).
bas edilen 22.04.1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Bu açıklamalar, Borçlar Hukukunun konusunu
Kanunu’nun (BK) yerini almıştır. Ancak TBK’nin Özel Hukuk alanındaki borç ilişkilerinin oluştur-
tek başına bu alanın tümünü düzenlediği düşünül- duğunu gösterir. Dolayısıyla borç ilişkisinin nasıl
memelidir. Bizzat TBK, kendisinin, 22.11.2001 kurulduğu, bir diğer deyişle kişinin ne zaman ve ne
tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun şekilde borç altına gireceği, bu borcun nasıl ifa edi-
(TMK) Beşinci Kitabı olup onun tamamlayıcısı leceği, ifa edilmezse bunun hukuksal sonuçlarının
olduğunu belirtmektedir (TBK m. 646). TMK’nın (yaptırım) neler olacağı, dar ve geniş anlamda borç
5. maddesi de “Bu Kanun ve Borçlar Kanunu’nun ilişkisinin ne zaman sona ermiş olacağı gibi olgular
genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm Borçlar Hukukunun konusunu oluşturur. Bu ne-
özel hukuk ilişkilerine uygulanır.” demek suretiyle denle, borç ve borç ilişkisi, Borçlar Hukukunun en
iki kanun arasındaki birliği teyit etmiştir. önemli temel kavramlarındandır.

3
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

Öğrenme Çıktısı

1 Borçlar Hukukunun konusunu belirleyebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Borçlar Kanunu’ndaki dü-


Tarihsel süreç içerisinde Borçlar Kanunu’nda yapı- zenlenmelerin gündelik ha-
Borçlar Hukukundan ay- lan değişiklikleri Kara Avru- yattaki borç ilişkilerinin dü-
rılarak ayrı bir hukuk dalı pası hukuk sistemine dahil zenlenmesinde yeterli olup
hâline gelen hukuk dalı/ ülkelerde yapılan değişiklik- olmadığını kendi kişisel de-
dalları nelerdir? lerle ilişkilendiriniz. neyimleriniz üzerinden dü-
şününüz.

BORÇ VE BORÇ İLİŞKİSİ KAVRAMLARI


Kanun, borç ilişkisini tanımlamamıştır. Bu kavram en basit tanımıyla, alacaklı ile borçlu arasındaki hu-
kuki ilişkiyi ifade eder. Alacaklı, bu hukuki ilişkiye dayanarak borçludan, bir edada bulunmasını (edimini
ifa etmesini) talep etme hakkına sahiptir. Borçlu ise borca uygun davranışta bulunmakla (edimi yerine
getirmekle) yükümlüdür. Tekil bir borç söz konusu olduğunda bile bunun bir alacaklısı olması gerekir.
Alacaklısı olmayan borç olmaz. Her bir tekil borç, alacaklı ile borçlu arasında bir (dar anlamda) borç iliş-
kisinin varlığını gerektirir. Diğer yandan, borç deyimi tek başına borçlunun edim yükümlülüğünü ifade
eder. Hâlbuki borç ilişkisi deyimi, madalyonun ikinci yüzü olan alacaklının, borcun ifasını talep hakkını
da ifade eder.
Borç ilişkisi geniş anlamda kullanıldığında ise çok sayıda borcun doğumuna elverişli; borç dışında
talep, alacak, yüklenti, beklenti gibi farklı Borçlar Hukuku figürlerini kapsayan; organizma benzeri bir
yapıyı ifade eder. Örneğin satış sözleşmesi ile kurulan geniş anlamda borç ilişkisinde; satıcının, satılanın
mülkiyetini alıcıya geçirme, alıcının ise satış bedelini satıcıya verme borcu doğar. Kira sözleşmesi, kiracının
asli borcu olan kira bedelinin her ay yeniden doğumuna kaynaklık ettiğinden, borç ilişkisinin organizmaya
benzetilme sebebini açıklayan iyi bir örnek oluşturur. Borçlu veya alacaklı temerrüdü nedeniyle ortaya
çıkan yeni talepler de böyledir çünkü bunlar borç ilişkisinin kuruluşuyla değil, ilave bazı olguların ger-
çekleşmesi üzerine ortaya çıkar. Diğer yandan sözleşmenin tipini belirleyen, borç ilişkisine adını veren asli
edim yükümlülükleri yanında satılanın belirli bir şekilde ambalajlanması, belirli bir yer ve zamanda teslimi
gibi yan edim yükümlülükleri de geniş anlamda borç ilişkisinin içeriğinde yer alır. Satılanın kullanımına,
alıcı tarafından bilinmesi gereken risklerine ilişkin olarak alıcının aydınlatılması gibi yan yükümlülükler
de bunlar arasında sayılabilir. Hekim-hasta, avukat-iş sahibi gibi ilişkilerde aydınlatma yükümlülüklerinin
daha da önem kazandığını söyleyebiliriz. Asli edim yükümlülüklerinden bağımsız özen ve koruma yüküm-
lülüklerinin varlığı da geniş anlamda borç ilişkisinin kapsamına dair ufkumuzu genişletir.

4
1
Borçlar Hukuku

Öğrenme Çıktısı

2 Borç ve borç ilişkisi kavramlarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Siz de taraf olduğunuz borç


Borç kavramının kökenini Borç ilişkileri ile ticari ilişki- ilişkilerinin hayatınızda ne
araştırınız. leri karşılaştırınız. kadar yer tuttuğunu düşü-
nünüz.

BORCUN KONUSU: EDİM Edim Yükümlülükleri-Koruma


Edim, borçlunun yerine getirmekle yükümlü Yükümlülükleri
olduğu davranıştır. Borçlu bu yükümlülüğü yap- Bir borç ilişkisinde borcun konusunu oluşturan
ma, verme veya yapmama şeklindeki bir davranışı edim yükümlülükleri ile edim niteliği taşımayan
sergileyerek yerine getirir. Borç ilişkisinin niteliğine koruma yükümlülükleri yer almaktadır.
göre bu davranış biçimlerinden birkaçının bir ara-
ya getirilmesinden oluşan edim yükümlülükleri de
Asli Edim Yükümlülükleri
söz konusu olabilir. Örneğin borçlu, alacaklıya bir
şey vermenin yanında bir şey yapmayı da borçlan- Bir borç ilişkisinin nitelendirilmesini sağlayan,
mış olabilir. Edim yükümlülüğü, borcun konusu- ilişkiye adını veren borçlara asli edim yükümlü-
nu oluşturur. lükleri denir. Satışta malın teslimi ve mülkiyetinin
devri böyledir. Bunlar sözleşmenin kurulmasıyla
Edim, genellikle alacaklı bakımından mali bir tarafların iradelerine bağlı olarak doğar.
değer ifade eder ancak bu şart değildir. Manevi bir
menfaatin sağlanması da edimin konusunu oluş-
turabilir. Herhâlde borçlunun davranışı, alacaklı Yan Edim Yükümlülükleri
yararına bir harcama (tasarruf ) oluşturduğunda Asli edim yükümlülüklerin yerine getirilmesi sı-
edim niteliğini kazanır ancak bu harcamanın mal- rasında, bunların ifasına yardım eden veya kalitesini
varlığıyla yapılması şart değildir. Örneğin bir işçi artıran bir takım yan edim yükümlülüklerinin de
beden gücüyle; bir avukat veya mali müşavir, zihin ifası gerekebilir. Örneğin satılanın ambalajlanması,
ve bedenin birlikte çalışması ile karşı tarafa bir har- kullanımına ilişkin bilgilerin alıcıya verilmesi, alıcı-
camada bulunabilir. nın teslim masraflarını ödeme yükümlülükleri böy-
ledir. Bunların asli edim yükümlülükleri ile değiş to-
kuş ilişkisi içinde bulunmadıkları, onların karşılığını
oluşturmadığı açıktır. Bunlar asli edim yükümlülük-
lerinden bağımsız olarak ihlal edilebilir dolayısıyla
dikkat
Edim her zaman bir borcun konusu-
ifaları ayrıca istenebileceği gibi ihlalleri de tazminat
nu oluşturmaz. Bir kimse yanılarak bir
sorumluluğuna yol açar. Yan edim yükümlülükleri,
borcunu ifa ettiği düşüncesiyle aslında
kanundan veya sözleşmeden doğabilir. Kiracının;
alacaklı olmayan birine borçlu olmadı-
kiralananın ayıplarının giderilmesine ya da zarar-
ğı bir edimi ifa edebilir. Bu tür olgular,
ların önlenmesine yönelik çalışmalara katlanmakla
sebepsiz zenginleşme aracılığıyla borç
yükümlü olması, kanundan kaynaklanan (TBK m.
ilişkisinin doğumuna sebep olur.
319) bir yan edim yükümlülüğüdür. İşverenin işçi-
yi bir eğitim seminerine göndermeyi üstlenmesi ise
sözleşmeden doğan bir yan edim yükümlülüğüdür.

5
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

İkincil Edim Yükümlülükleri Kişisel Edim/Maddi Edim


Borç ilişkisinin ilerleyen aşamalarında, bazı olgu- Borçlunun bedensel veya düşünsel gücü ile ye-
ların gerçekleşmesine bağlı olan ikincil (tali) edim rine getirilen edimler kişisel, malvarlığından yerine
yükümlülükleri de ortaya çıkabilir. Örneğin, satıcı getirdiği edimler ise maddi edimler olarak adlandı-
malı teslim etmekte gecikmişse (temerrüt), alıcı hem rılır. Hizmet ve vekâlet sözleşmelerindeki iş görme
ifa hem de gecikme sebebiyle tazminat talep edebilir borçları birincisine, satışta satılanın mülkiyetinin
(TBK m. 125/I). Dikkat edileceği gibi bunlar; söz- geçirilmesi ikincisine örnek oluşturur. Bu ayrım
leşmenin kurulmasıyla değil, onun ihlalinden kay- önemlidir çünkü maddi edimin ifasında borçlu-
naklanan ikincil (tali) nitelikte yükümlülüklerdir. nun durumu dikkate alınmaz. Ödeme gücü olma-
sa bile ifa veya tazminata mahkûm edilebilir. Mal-
varlığından ödenecek borçlar kural olarak üçüncü
Koruma Yükümlülükleri kişi tarafından da yerine getirilebilir (TBK m. 83).
Bir sözleşme ilişkisinin kurulması sırasında ve Borçlunun ölümünde borçlandığı maddi edimler,
sonrasında tarafların, birbirlerinin kişi ve malvarlığı külli halefiyet yoluyla mirasçılara geçer. Oysa kişi-
hakları üzerinde etkide bulunma imkânları artmış sel edimler (örneğin ressamın resim yapma, şarkı-
olur. Bu durum, taraflar arasında bir güven ilişkisi cının konser verme, avukatın davayı takip borçları)
kurulmasının zeminini oluşturur. Dürüstlük ku- mirasçıya geçmez. Borçlu kişisel edimi, bedensel ve
ralı bu güvenin boşa çıkarılmamasını, karşı tara- düşünsel durumuna göre yerine getirir. Toplumun
fın kişiliği ve malvarlığının korunması için gerekli ahlaki anlayışı gereği alacaklı yararına yapılması
önlemlerin alınmasını gerektirir. Bunlar, asli edimi beklenenden daha fazlasını yapması, hayatını veya
sağlığını tehlikeye atacak fiilleri yerine getirmesi,
desteklemek veya kalitesini artırmak gibi bir amacı
kural olarak borçludan beklenemez. Borçlunun ki-
bulunmayan, asli edim yükümlülüğünden bağım-
şisel takatini aşacak bir borç altına girmesi, kişilik
sız davranış ve koruma yükümlülükleridir. Tarafla-
hakkını ihlal etmesi nedeniyle hükümsüz olur.
rın birbirlerine karşı her türlü aydınlatma, uyarma,
açıklama yapma yükümlülüklerini bunlara örnek
verebiliriz. Bunların ifası talep edilemez ancak ihlal- Tür/Parça Borcu
leri hâlinde tazminat yaptırımı söz konusu olabilir. Borcun konusu taraflarca bireyselleştirilerek
özel nitelikleri ile yeterince belirlenebilir. Bu du-
rumda parça borcu veya ferden belirli borçtan
Edim Türleri söz edilir. Buna karşılık borcun konusu belirli bir
Öğretide, borcun konusunu oluşturan edimin türe ait ayırt edici özellikler veya sayı, ölçü ya da
farklı kriterlerden hareketle gruplandırılarak açık- ağırlıkla belirlendiğinde tür (cins/nevi) borcu söz
lanması alışkanlık hâline gelmiştir. Söz konusu konusudur. Birinin kolundaki saat, işe giderken
ayrım edim kavramının tüm yönleriyle anlaşılması kullandığı bisiklet veya motorsiklet, plakası belirli
bakımından oldukça yararlıdır. olan otomobili parça borcu veya ferden belirli borç
oluşturur. Buna karşılık belirli bir marka ve mo-
delden belirli bir sayı veya miktarda üretilen saat,
Olumlu/Olumsuz Edim bisiklet ya da kilo, ton gibi ağırlık ölçüleriyle belir-
Edim yükümlülüğünün konusunu bir şey ver- lenen buğday veya pirinç gibi şeyler; tür borcunun
mek veya yapmak oluşturduğunda olumlu edim- konusunu oluşturur.
den söz edilir. Buna karşılık borçlu rekabet etme- Misli eşya, türünün niteliklerini taşıyan ve ku-
me, manzara kapatmama gibi gerçekte yapabileceği ral olarak ölçme, tartma veya sayma ile belirli hale
bir şeyi yapmamayı üstlendiğinde olumsuz edim- gelen şeylere misli eşya denir. Tür borcu genellikle
den söz ederiz. Olumlu edimler, kişisel ve maddi misli eşyadan oluşur. Örneğin pirinç, buğday gibi
edimler olarak iki alt başlık altında incelenebilir. şeyler misli eşyadır. Bunlar ölçü veya tartı ile belirli

6
1
Borçlar Hukuku

duruma getirilerek tür borcunun konusunu oluştu- mez. Örneğin borçlunun bir işin görülmesi veya
rur ancak bazen misli eşya, belirli bir stoktan belirli bir şeyin verilmesi ya da rekabet edilmemesi borç-
bir miktarda mal olarak belirlenmiş olabilir. Örne- larından birini ifa seçerek borcunu ifa edebileceği
ğin X fabrikasının 2 sayılı silosundaki buğdaydan kararlaştırılabilir. Seçim hakkına sahip olan borçlu,
2 ton gibi. Bu durumda sınırlı tür borcundan söz düşük değerli edimi seçerek bunu ifa etmekle borç-
edilir. Tür borcu imkânsız hâle gelmez (nevi telef tan kurtulabilir.
olmaz). Hâlbuki X fabrikasının 2 sayılı silosundaki Seçimlik yetki, borçlu tek bir edimi üstlenmiş ol-
buğdaylar yangın sonucu yok olursa sınırlı tür bor- masına karşılık bunun yerine başka bir edimi yerine
cu imkânsızlık nedeniyle sona erer. getirerek borçtan kurtulma yetkisine sahipse seçim-
Tür borcunun belirlenmesinde kural olarak lik yetkiden söz edilir. Örneğin, bir otomobilin 100
borçlunun seçim hakkı bulunur. Bu durumda bin TL’ye satımı konusunda anlaşma yapılmış ancak
borçlu ortalama nitelikten daha düşük bir edimi satıcıya dilerse borcunu resim koleksiyonundaki
seçemez ancak taraflar anlaşarak seçim hakkının ünlü bir ressama ait yağlı boya tablo ile ifada bulun-
alacaklıya ait olduğunu kararlaştırabilir. Bazen işin ma yetkisi tanınmıştır. Bu durumda otomobil asli
niteliğinden de seçim hakkının alacaklıya ait oldu- edim, tablo ise yedek edimdir. Borçlu asli edim ola-
ğu anlaşılabilir (TBK m. 86). rak otomobili teslim ederek borcunu ifa eder ancak
ona dilerse yedek edim olarak tabloyu teslim ede-
rek borçtan kurtulma yetkisi tanınmıştır. Seçimlik
borçlarda edimlerden birinin imkânsız hâle gelmesi
dikkat borcu sona erdirmez. Hâlbuki seçimlik yetkide asıl
Tür borcu, parça borcu ayrımı borcun ko- edimin ifası imkânsız hâle gelirse borç kendiliğinden
nusu esas alınarak yapılan bir ayrımdır. Bu imkânsız olur; diğer edim bunun yerine geçmez.
bakımdan ayrımın kriteri sübjektiftir. Misli
eşya nitelendirmesi ise eşyanın niteliği esas
alınarak yapılan bir değerlendirmedir. Bu ba-
kımdan değerlendirme kriteri objektiftir.
dikkat
Seçimlik borç ve seçimlik yetki birbirinden
farklıdır. Bu farklılık asıl edimin imkânsız
Seçimlik Borç/Seçimlik Yetki hâle gelmesinde de kendisini gösterir. Seçim-
lik borçlarda edimlerden birinin imkânsız
Borcun konusu birden çok edimden oluştuğu hâle gelmesi borcu sona erdirmez. Hâlbuki
hâlde borç bunlardan sadece biri veya birkaçı se- seçimlik yetkide asıl edimin ifası imkânsız
çilerek ifa edilmekle sona erecekse seçimlik borç hâle gelirse borç kendiliğinden imkânsız olur.
söz konusu olur: 10 ton sac levha veya 9 ton inşaat
demiri gibi. “Seçimlik borçlarda, hukuki ilişkiden ve
işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimlerden bi-
rinin seçimi borçluya aittir.” (TBK m. 87). Seçim Ani Edim/Sürekli Edim
hakkı, yenilik doğuran bir haktır. Dolayısıyla mu- Alacaklının edimdeki çıkarının bir defada mı
hataba varması gereken bir irade açıklamasıyla kul- yoksa zamana yayılmış bir şekilde mi ortaya çık-
lanılır. Bu hak kullanılınca diğer edimler borcun tığına göre yapılan bir ayrımdır. Örneğin satışta
konusu olmaktan çıkar. mülkiyetin devri ve satış bedelinin ödenmesi ani
Seçimlik borç sözleşmeden, ölüme bağlı tasar- olarak gerçekleşir. Buna karşılık mimarın, avuka-
ruftan, mahkeme kararından ya da kanuni düzen- tın, terzinin, kiralayanın, işçinin edimi genellikle
lemeden doğabilir. Seçimlik borca konu edimlerin zamana yayılmış gibi görünür. Zamana yayılsa da
aynı nitelikte veya aynı değerde olması da gerek- edim sonda belirli bir şeyin (eserin) teslimi ile ger-

7
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

çekleşmiş sayılıyorsa burada yine de ani bir edimden söz edilmelidir. Terzinin elbise dikmek için yaptığı
çalışmaların tümü hazırlık eylemleridir; elbisenin teslimiyle ifa gerçekleşmiş olur. Hâlbuki işçinin edimi
zamana yayılmış olsa da işveren onun her bir faaliyetinden edim çıkarı elde eder. Dolayısıyla burada sürekli
bir edimden söz etmek daha doğrudur. Bu ayrım ani edimli sözleşmelerin geçmişe etkili dönmeyle, sürekli
edimli sözleşmelerin ise geleceğe etkili fesihle sona erdirilmesi bakımından önem taşır.

Hukuki Görev/Yüklenti
Genellikle Aile Hukuku alanında rastlanan görevlerin borç ve yüklenti olgularından ayırt edilmesi ge-
rekir. Eşlerin birbirlerine, ana babanın çocuklarına karşı hukuki görevleri ihlal edilirse karşı taraf bunların
yerine getirilmesini isteyebilir ancak ihlalin hukuksal sonucu ifa davası değil, boşanma davası veya velayetin
kaldırılması gibi yaptırımlardır. Yüklenti denilen olgular ise ifalarının muhataba herhangi bir edim çıkarı
sağlamamasıyla borçlardan ayrılır. Bazı hakların kullanılması (örneğin ayıba karşı sağlamadan doğan hak-
lar) muhatap açısından riskli bir durum oluşturacağından,
hak sahibinin belirli süreler içinde muhatabı bilgilendirmesi
Ayıba karşı sağlama borcu, bir sözleşme (ayıp ihbarı gibi) öngörülmüş olabilir. Karşı tarafa edim çı-
ilişkisinde borçlunun sözleşme konusu karı sağlamasa da borç ilişkisi içinde hakkaniyetin korunma-
şeyi gereği gibi ifa etmekle yükümlü ol- sı amacına hizmet eden bu tür davranış kurallarına yüklenti
masını ifade eder. Örneğin satım sözleş- (külfet/gerekli davranış) adı verilir. Örneğin haksız fiilden
mesinde satıcının teslim ettiği peynirler zarar görenin, zararın artmaması için gerekli önlemleri alma-
bozuksa bu hâlde satıcının ayıba karşı te- sını öngören TBK m. 52 hükmü bir yüklenti olgusu düzen-
keffül borcunun bulunduğu kabul edilir. lemektedir. Bu olasılıkta yüklenti ihlaline bağlanan hukuksal
sonuç (yaptırım), tazminat miktarında indirime gidilmesidir.

Culpa İn Contrahendo (cic) Sorumluluk


Kelime anlamı sözleşme görüşmelerindeki kusur olan cic, sözleşme ilişkisi dışında ortaya çıkan bazı za-
rarların sözleşme sorumluluğu esaslarına göre giderilmesi amacıyla geliştirilmiş bir sorumluluk teorisidir.
Sözleşme görüşmeleri sırasında taraflar arasında bağlantı ve sosyal temasın yoğunlaşması, birbirlerine zarar
verme riskini de artırır. Bu da taraflar arasında bir güven ilişkisi kurulmasına neden olur. Temelini dü-
rüstlük kuralında bulan bu güven ilişkisi, taraflara, birbirlerine zarar vermemek ve karşılıklı çıkarlarını
gözetmek konusunda özen gösterme yükümlülüğü yükler. Sözleşmenin kurulmasında karşı tarafın dikkate
aldığı şartlar konusunda onu aydınlatmak, kişiliğini ve malvarlığını zararlardan koruyacak önlemleri almak
gibi yükümlülükler bu güven ilişkisinden doğar. Bu borç ilişkisini kusuru ile ihlal eden taraf haksız fiil
hükümlerine göre değil, sözleşmeye aykırılık hükümlerine göre sorumlu tutulur.

Öğrenme Çıktısı

3 Edim kavramını tanımlayıp edim türlerini sıralayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Edimin belirlenmesinde ka- Doğal enerji, elektrik ener-


Edim ile para arasındaki
nun tarafından getirilmiş sı- jisi edim olarak belirlenebi-
ilişkiyi değerlendiriniz.
nırlar var mıdır? lir mi? Düşününüz.

8
1
Borçlar Hukuku

EKSİK (DOĞAL) BORÇLAR Ahlaki Görevlerden Kaynaklanan


Gerçek bir borcun tüm özelliklerini taşıyan Borçlar
borçlar, tam veya eksiksiz borçlar olarak kabul edi- Hukuk düzeninin değil ahlakın öngördüğü
lebilir. Eksik borçlar ise, bu özelliklerin bir veya borçlar da eksik borç oluşturur. Bir kimsenin, ka-
birkaçını taşımayan borçlardır. Gerçek bir borç, nunen nafaka alacaklısı olmayan bir yakınına para
alacaklısına kural olarak ifayı talep ve dava etme, vermesi böyledir. Bu olasılıkta hukuki değil doğal
cebri icra yoluyla borçluyu ifaya zorlama imkânı bir borç ifa edilmektedir. Kanun bunların ifa edil-
verir. Bu hukuki imkânlarla donatılmayan eksik mesi hâlinde, tıpkı zaman aşımına uğramış borçlar
borçlar ise, hukuki borçların zıddını ifade eden do- gibi iadesinin talep edilemeyeceğini öngörmüştür.
ğal borçlar olarak da adlandırılabilir. Hâkim bu olguyu dosyadan anlarsa resen dikkate
alır. Dar anlamda eksik borçlardan farklı olarak ah-
laki görevin ifası taahhüt edilirse bu geçerli olur.
Dar Anlamda Eksik Borçlar Böyle bir görevin kefalet veya rehinle teminat altı-
Eksik borçlardan bir kısmında kanun; bunların na alınması da geçerli sayılır.
ifasına değer vermekte, yapılan kazandırmanın se-
bepsiz olmadığını kabul etmektedir. Kumar ve bahis
borçları (TBK m. 604-606) veya evlenme simsarlı- Zamanaşımına Uğramış Borçlar
ğından (TBK m. 524) doğan borçlar böyledir. Ka- Borç zaman aşımına uğramış olsa da varlığını
nun koyucu gerçek borçlardan farklı olarak bu borç- sürdürür. Dolayısıyla bu tür alacaklar talep ve dava
lar için dava hakkı tanımamıştır. Bunlar için borç edilebilir ancak borcun zaman aşımına uğramış ol-
ikrarında bulunulması veya kişisel ya da ayni temi- ması borçluya, ifadan kaçınma konusunda bir defi
nat verilmesi de geçerli olmaz. Hâkim, defi değil iti- hakkı sağlar. Zaman aşımı borcu sona erdiren bir
raz oluşturan bu olguların varlığını dosyadan anlarsa itiraz oluşturmadığından hâkim bu olguyu resen
resen (görevi gereği) dikkate almak zorundadır an- dikkate alamaz. Borçlunun bu defiyi kullanmış ol-
cak bu borçlar borçlunun rızasıyla ifa edilirse artık ması, yani zaman aşımı savunmasında bulunması
geçerli bir borç ifa edilmiş sayılır. Bu söylediklerimiz gerekir. Zaman aşımına uğramış bir borcun ifası
evlenme simsarlığından doğan borçlar için de geçer- geçerlidir, sebepsiz zenginleşme oluşturmaz (TBK
lidir. Dolayısıyla dar anlamda eksik borçlar; kumar, m. 78/II). Böyle bir borç için yeni bir senet veril-
bahis ve evlenme simsarlığından doğan borçlardır. miş veya teminat gösterilmişse bunlar geçerli olur.

Öğrenme Çıktısı

4 Eksik borçları tanımlayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Zaman aşımına uğramış


Ahlaki görevden doğan borç-
borçların dava edilememe- Ahlaki görevden doğan borç-
larla nafaka borçları arasın-
sinin hukuki sebebini araş- lara siz de bir örnek veriniz.
daki ilişkiyi değerlendiriniz.
tırınız.

9
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

BORÇLAR HUKUKUNA HÂKİM sözleşme içeriği ve şekline getirilen kısıtlamalar; kira


OLAN İLKELER sözleşmelerine, iş akitlerine yapılan müdahaleler bu
türden tedbirlere örnek gösterilebilir. Elektrik, te-
Taraflar arasındaki borç ilişkilerini konu alan
lefon, posta, su dağıtımı yapan şirketlerin önceden
borçlar hukuku, taraflar arasındaki bu ilişkiye ka-
belirlenen şartları yerine getiren herkesle sözleşme
rakterini veren birtakım ilkelerden oluşur. Bunlar
yapmak zorunda olması da sözleşme özgürlüğüne
irade serbestisi ilkesi, nisbilik, ahde vefa ve güvenin
getirilen kısıtlamalardandır. Bu, kamu hukukun-
korunması ilkesidir.
dan doğan bir sözleşme yapma zorunluluğudur.
Sözleşme yapma zorunluluğu dürüstlük kuralından
İrade Serbestisi (Özerkliği) da doğabilir. Özellikle belirli bir bölgedeki fiili te-
Borçlar Hukukuna hâkim olan temel ilkelerden kel durumunda olan otel, lokanta gibi işletmelerin,
en önemlisi irade özerkliğidir. Sözleşme özgürlü- haklı bir sebep olmadıkça herkesle sözleşme yapma
ğünü ifade eden bu ilkenin iki yönü bulunur: 1) zorunlulukları bulunduğu söylenebilir.
Sözleşme yapıp- yapmama özgürlüğü ve 2) sözleş-
menin konusunu belirleme ve içeriğini serbestçe
düzenleme özgürlüğü.
Sözleşme özgürlüğünün ilk yönü kişinin, dile- dikkat
diği kimse ile sözleşme yapmakta özgür olduğunu Kamu hukukundan kaynaklanan engelli ve
diğer bir ifadeyle istemediği kimse ile sözleşme hükümlü çalıştırmaya yönelik düzenleme için
yapmaya zorlanamayacağını ifade eder. Sözleşme İş K. m. 30 okunmalıdır. Özel hukuk kaynaklı
özgürlüğünün tip serbestisi de denilen ikinci yönü sözleşme zorunluluğuna örnek olarak TKHK
ise kişinin sözleşmenin konusunu dilediği gibi, di- m. 6 okunabilir. Ayrıca Karayolu Taşıma K.
m. 5/IV ve TTK m. 1483’e de bakılabilir.
lediği tipte belirleme ve düzenleme özgürlüğünü
ifade eder. Taraflar kanunda düzenlenmiş bir tipe
(satım, kira, bağışlama gibi) uygun sözleşme yapa-
bilecekleri gibi bu tipi belirleyerek kanuna atıfta Önsözleşme, bir sözleşmenin sonraki bir tarihte
da bulunabilir. Bunun yerine kanunda düzenlenen kurulması geçerli olarak borçlanılabilir (TBK m.
belirli tipteki sözleşmeleri birleştirmek (bileşik 29). Bu sözleşme, sözleşme yapma zorunluluğu
sözleşme) veya karıştırmak (karma sözleşme) su- doğurur ancak bu zorunluluk önceki bir sözleşme-
retiyle yeni bir sözleşme de yapabilirler. Tarafların den doğduğu için tam anlamıyla sözleşme yapma
yasada hiçbir şekilde öngörülmemiş (isimsiz) bir zorunluluğundan söz edilemezünkü borçlu, iradi
sözleşme tipini özgürce belirleyerek böyle bir söz- olarak böyle bir borç altına girmiştir.
leşmenin (kendine özgü sözleşme) tarafı olmaları Şu hususa dikkat edilmelidir: Ön sözleşme
da mümkündür. ancak borç doğuran sözleşme kurulması için ya-
Sözleşme özgürlüğü anayasal bir haktır ancak pılabilir. Bir tasarruf işleminin taahhüt edildiği
bu kuralın tam bir eşitlik içinde uygulanması çeşitli sözleşmeye ön sözleşme denilmez. Örneğin, bir
açılardan farklı durumlarda bulunan insanlar ara- taşınırın mülkiyetini devir borcu doğuran sözleş-
sında adaletsizliğe yol açabilir. Kişiler arasında mali me, önsözleşme değil borçlandırıcı bir sözleşmedir
güçleri, bilgileri, yetenekleri, belirli hukuki veya çünkü bu sözleşme ile mülkiyeti devretme (tasar-
ticari işlerle haşir-neşir olup olmamaları gibi pek ruf işlemini yapma) borcu üstlenilmektedir. Buna
çok açıdan farklılıklar bulunur. Hukuk düzeni bazı karşılık doğrudan doğruya bir taşınmazın devri
duyarlı sayılan alanlarda sözleşme özgürlüğüne mü- borcunu doğurmayan, bu borcu doğuracak bir
dahale ederek daha zayıf ve güçsüz olan tarafı koru- sözleşmenin yapılması borcunu içeren taşınmaz
mak için tedbirler alır. Tüketicilerin korunması için satış vaadi, bu anlamda bir ön sözleşmedir. Böyle

10
1
Borçlar Hukuku

bir sözleşmenin ifası için açılan dava sonucunda tirilen bir istisnadan söz edilebilir. Bir diğer istis-
verilecek hüküm, asıl sözleşmenin kurulması için na da tapu kütüğüne şerh verilmekle eşyaya bağlı
gerekli irade beyanı yerine geçer. Uygulamada borç haline gelen kişisel haklardır. Bunlar da şerh-
hâkim TMK m. 716 gereğince mülkiyetin alacak- ten sonra taşınmazın mülkiyetini kazanan herkese
lıya geçmesine dair karar vermektedir. Sonuçları karşı ileri sürülebilir. Şerh sayesinde sadece borç
arasında pratik bir fark bulunmaması nedeni ile ilişkisinin tarafına karşı ileri sürülebilen kişisel
öğretide satış vaadinin de aslında önsözleşme de- hak, şerhten sonra taşınmazın maliki olan herkese
ğil, mülkiyeti devir borcu doğuran satış sözleşme- karşı ileri sürülebilmektedir.
si olduğu görüşü de savunulmaktadır.
Ahde Vefa (Pacta Sunt Servanda)
İlkesi
Madde 716 Tescili İsteme Hakkı: “Mülki- Verilen sözün tutulması gerektiğini öngören bu
yetin kazanılmasına esas olacak bir hukukî ilke, irade özerkliğinin karşılığını oluşturur. Bir ba-
sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kıma bu, tarafların özgürce sözleşme yapmalarının
kendi adına tescilini istemek hususunda bedelidir. TMK m. 2/I hükmünde ifadesini bulan
kişisel hakka sahip olan kimse, malikin dürüstlük kuralının kapsamı içinde kalan ahde
kaçınması hâlinde hâkimden, mülkiyetin vefa ilkesi, irade özerkliği ilkesiyle birlikte sözleş-
hükmen geçirilmesini isteyebilir.” me hukukunun temelini oluşturur ancak her ilke
gibi ahde vefanın da sınırları bulunur. Sözleşmenin
kurulduğu sırada öngörülmeyen beklenmedik ko-
Borç İlişkisinin Nispiliği şullar ortaya çıktığında, taraflardan birinin borcu-
nu ifa etmesi (ahdine vefa göstermesi) aşırı ölçüde
Borç ilişkisinden doğan edim yükümlülükleri
güçleşebilir. TBK m.138 hükmünde aşırı ifa güçlü-
sadece bu ilişkinin borçlu tarafına karşı ileri sürü-
ğü başlığı altında özel olarak düzenlenen bu duru-
lebilir. Bu ilişkinin dışında kalan üçüncü kişilerin
mu sonraki ünitelerde ayrıca inceleyeceğiz. Sürekli
borç ilişkisinden doğan alacağa riayet etme, alacak-
borç ilişkilerinde haklı sebeple fesih hakkı da ahde
lının bu hakkını koruma ve benzeri yükümlülükle-
vefa ilkesinin istisnalarından biri olarak anılabilir.
ri bulunmaz. Örneğin bir malın mülkiyetini satış
veya başka bir hukuki sebebe dayalı olarak kaza-
nan bir kimsenin, bu malı daha önce satın almış Güvenin Korunması İlkesi
ancak mülkiyeti kazanmamış kimseye karşı hiçbir Temelini dürüstlük kuralında bulan bu ilke,
yükümlülüğü yoktur. Malı önceden satın alan kişi, Borçlar Hukukunda geniş bir uygulama alanına
sadece satıcıya karşı, ifa etmemeye (borca aykırılı- sahiptir. Kamu Hukuku alanında aynı temele da-
ğa) dayalı talepler ileri sürebilir. Borç ilişkisinin nis- yalı haklı beklentinin korunması ilkesi, Devletin
piliği, malike karşı talepte bulunmasına engel olur. tasarruflarına duyulan güvenden kaynaklanan bek-
İstisnalar. Önceden başkasına satılan fakat mül- lentilerin korunmasını ifade eder. Kazanılmış hak
kiyeti geçirilmeyen malın mülkiyetini, alacaklıya ve müesses durum kurumları da aynı ilkeye dayan-
zarar verme kastıyla kazanan üçüncü kişi malike dırılabilir. Borçlar Hukuku alanında, tarafların bir
karşı, TBK m. 49/II’ye dayalı tazminat talebinde hukuki ilişki sırasında uyandırdıkları güvene aykırı
bulunulabilir. Hâkim bu olasılıkta aynen tazmine hareket etmemeleri gerekir. Özellikle açık olmayan
hükmedebilir çünkü Kanun, ahlaka aykırı davra- irade açıklamaları ve kapalı kaleme alınmış sözleş-
nışla alacak hakkı ihlalini de haksız fiil saymıştır. me hükümlerinin yorumunda güven teorisinden
Bu durumda, alacak hakkının nispiliği ilkesine ge- yararlanılması bu ilkeye dayanır.

11
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

Öğrenme Çıktısı

5 Borçlar Hukukuna hâkim olan ilkeleri açıklayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İrade serbestisi ilkesinin


Borçlar Hukuku dışında Ahde vefa ilkesi ile aşırı ifa Aşırı ifa güçlüğü hâline siz-
Medeni Hukukun diğer güçlüğü kavramlarını bir- de yaşantınızdan örnekler
alanlarında uygulaması var likte değerlendiriniz. bulunuz.
mıdır? Açıklayınız.

BORÇ KAYNAKLARI leşme olmayan hukuki işlemlere de yer verilmiştir.


Taraflar arasındaki borç ilişkisinin doğumuna Birinci Bölümde yer alan hükümler (örneğin ya-
yol açan birden çok kaynak vardır. Bunlar; sözleş- nılma, aldatma, korkutma) niteliği elverdiği ölçüde
me, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme, vekaletsiz iş diğer (sözleşme olmayan) hukuki işlemlere de uy-
görme, nafaka borçlar vb.’dir. gulanır. Örneğin tek taraflı bir irade açıklamasıyla
yapılabilen mirasın reddi işlemi, yanılma sebebiyle
iptal edilebilir.
Genel Olarak
Borçların bir bölümü iradeye bağlı olarak di- Hukuki İşlem Kavramı, Türleri ve
ğer bölümü ise iradeye bağlı olmaksızın doğar.
Hukuki İşlemin Türlerinden Biri
Borçların iradeye bağlı olarak doğduğu borç kay-
nakları hukuki işlem ve haksız fiillerden ibarettir. Olarak Sözleşme
Hukuki işlemler ve bunlar arasında en önemli yeri Kişilerin hukuki sonuç doğurmaya yarayan ira-
tutan sözleşmeler, hukuki sonuca yönelmiş irade de açıklamalarına hukuki işlem denir. Hukuki iş-
açıklamalarına hukuk tarafından uygun sonucun lemle arzulanan hukuki sonuç bazen tek bir tarafın
bağlanmasıyla oluşur. Vasiyetname veya ilan yoluyla irade açıklamasıyla bazen iki tarafın açıklamasıyla
ödül verme sözünde olduğu gibi tek taraflı bir irade sonuç doğurur. Hukuki işlem bir üst kavramdır.
açıklamasından doğması da mümkündür. Haksız Gündelik hayatta hukuki işlemlerin en sık rastlanı-
fiil borç ilişkisinde ise borç, iradenin kusurlu olma- lan türünü sözleşmeler oluşturur.
sına dayalı olarak doğar çünkü failin bir başkasının
mutlak hakkını ihlal eden eylemi, iradesinin bu Hukuki İşlem Kavramı
hukuka aykırılığa karşı koymaması (kasıt veya ih-
Doğal olaylardan bazıları hukuk düzenini ilgi-
mal) nedeniyle tazminat yükümlülüğüne yol açar.
lendirir. Örneğin doğum, ölüm gibi doğal olaylara
Buna karşılık borcun iradeye dayalı olmaksızın Kanun, kişiliğin başlaması ve sona ermesi hukuk-
doğduğu durumların başlıcaları sebepsiz zenginleş- sal sonuçlarını bağlanmıştır. Bunlara hukuki olay
me ve vekâletsiz iş görmedir. Doğrudan doğruya diyoruz. Hukuki olaylardan bazıları insanın iradi
kanunun kaynaklık ettiği nafaka yükümlülüğü gibi davranışlarından oluşur. Bunlara da hukuki fiiller
borçları da buraya dahil edebiliriz. denir. Hukuki fiilleri de kendi içlerinde hukuka
TBK’nin Genel Hükümler başlığını taşıyan Bi- uygun fiiller ve hukuka aykırı fiiller olarak iki alt
rinci Kısımının Birinci Bölümü Borç İlişkisinin başlıkta toplayabiliriz. İradeye kusur izafe edilen,
Kaynakları başlığını taşır. Birinci Bölümün Birinci hukuk düzenince kınanan hukuka aykırı fiiller,
Ayrımı, Sözleşmeden Doğan Borç İlişkilerine (TBK haksız fiiller başlığı altında ilerleyen ünitelerde ay-
1-48) ayrılmıştır ancak bu Ayrımda temsil gibi söz- rıca incelenecektir. Hukuka uygun hukuki fiiller

12
1
Borçlar Hukuku

ise kendi içinde fikir, duygu ve irade açıklamaları Hukuki işlemler genellikle işleme katılanların
şeklinde ortaya çıkar. Bunlardan irade açıklamaları sağlığında hüküm doğurmak üzere oluşturulur.
konumuz açısından özel önem taşır. Örneğin borç- Bunlara sağlararası hukuksal işlemler denir. Bunlar
luya borcunu ifa etmesi için yapılan bildirim bir bir veya daha fazla borcun doğumunu sağlamak
irade açıklamasıdır. Hukuk bu irade açıklamasına için yapıldığında borçlanma işlemi olarak adlandı-
borçlu temerrüdü hukuksal sonucunu bağlamıştır. rılır. Satış, eser, hizmet gibi sözleşmeler borç doğu-
Hukuk düzeni bu açıklamaya temerrüt hukuksal ran sözleşmelerdir. Bunlar, açıklamada bulunanın
sonucunu bağlarken açıklamada bulunanın bu bir hakkını bir başkası lehine doğrudan doğru sona
sonucu isteyip istemediğini dikkate almaz. Bu tür erdiren veya içeriğini değiştiren tasarruf veya har-
irade açıklamalarına hukuki işlem benzeri diyoruz. cama işlemlerinden şu yönüyle ayrılır: Borçlanma
Hukuk; bazı irade açıklamalarına, açıklamada bu- işlemi gelecekteki bir edime yönelir. Edim gerçek-
lunanın arzusuna uygun hukuksal sonucu bağlar. leşmeden önce borç olarak açıklamada bulunanın
Bunlara da hukuki işlem diyoruz. malvarlığının pasifine eklenir; böylece borçlarında
Açıklamayla bildirilen irade; bir hak veya hu- bir artış oluşturur ancak bu borç bir harcama işle-
kuksal ilişkinin kurulması, değiştirilmesi veya sona miyle yerine getirildiğinde borcun konusunu oluş-
erdirilmesine yöneliktir. Örneğin yenilik doğuran turan hak (mülkiyet, alacak hakkı gibi) borçlunun
bir hak olan alım hakkının kullanılması taraflar malvarlığından nihai olarak çıkmış (harcanmış, sarf
arasında satış ilişkisinin kurulmasını sağlar. Alım edilmiş) olur. Bunlara tasarruf veya harcama işlemi
hakkını kullanan kişinin isteği de bu yöndedir. denilmesinin sebebi budur.
Hukuk; irade açıklamasına, açıklamada bulunanın Bazı hukuki işlemler ise sonuçlarını, işlemi ya-
isteğine uygun hukuksal sonucu bağlamıştır. Fesih panın veya yapanlardan birinin ölümünden sonra
veya dönme beyanı ise (kuşkusuz koşulları gerçek- meydana getirir. Bunlara ölüme bağlı tasarruflar
leşmişse) mevcut bir hukuki ilişkiyi sona erdirir. denir. Terekeye ilişkin olan bu işlemler, hukuki
sonuçlarını mirasın açılması üzerine ve miras üze-
rinde doğurur. Vasiyetname ve miras sözleşmesi
bunlardandır.
Alım Hakkı, sahibine tek taraflı irade beya-
nı bir taşınmazın alıcısı olabilme yetkisi veren Hukuki işlemin Temel Unsuru: İrade
hakka, alım hakkı denir. Alım hakkı, taraflar Açıklaması (İrade Beyanı)
arasında yapılacak alım sözleşmesinden doğar.
İşlem iradesi, hukuki işlemin özünü irade açıkla-
ması oluşturur. Açıklamada bulunanın bir hak veya
hukuki ilişkiyi kurduğu, değiştirdiği veya sona er-
Hukuki İşlem Türleri dirdiği yolundaki iradesinin bildirilmesidir. Bildi-
Hukuki işlemler, kendilerini oluşturan irade rimin mutlaka bir muhatabının olması gerekir bu
açıklamalarının sayısına göre gruplandırılabilir: nedenle en az iki kişinin katılımını gerektirir. Bildi-
Tek taraflı hukuki işlemler, sözleşmeler ve kararlar. rimle bildirilen şey, açıklamada bulunanın iradesi-
Örneğin temsil yetkisi tek taraflı bir hukuksal iş- dir. Bu iradenin açıklanması ile hukuki işlem oluşa-
lemle verilir (TBK m. 40 vd.). Vasiyetname (TMK cağından herhangi bir irade değil, işlem iradesi söz
m. 531) ve vakıf kurma (TMK m. 101) işlemleri konusudur. İşlem iradesi ise açıklamada bulunanın
de böyledir. Sözleşmelerde ise kural olarak iki taraf bir hukuki ilişkiyi belirli bir tarzda biçimlendirmek
bulunur. Sözleşme, bu iki tarafın karşılıklı ve bir- yolundaki iradi kararından oluşur. Bu karar; borç
birine uygun irade açıklamasıyla kurulur. İstisnaen altına girmek (borçlandırıcı sözleşme kurmak), bir
şirket veya miras sözleşmesi gibi bazı sözleşmelerde alacaktan vazgeçmek, bir hakkı (alacağı veya mül-
ikiden çok taraf bulunabilir. Kararlarda ise iki veya kiyeti) devretmek veya bir sözleşme ilişkisini sona
daha fazla taraf bulunabilir ancak sözleşmelerden erdirmek (dönme veya fesih) olabilir. Açıklamada
farklı olarak kararlarda taraflar karşılıklı değil, or- bulunanın bu yönde bir işlem iradesi bulunmuyor-
tak bir işleri konusunda tek bir karara varmak için sa hukuki anlamda bir irade açıklaması söz konusu
iradelerini açıklar. Dernek veya şirket genel kurulu olmaz. Bu durumda olsa olsa bağlayıcı olmayan bir
kararları böyledir. hatır ilişkisi kurulmuş olur.

13
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

Açıklama iradesi, hukuki işlemin gerçekleşmesi


için işlem iradesinin yanında açıklama iradesi de
bulunmalıdır. Bu ise açıklamada bulunanın işlem dikkat
iradesini muhataba bildirmek ve böylece hukuki Bir geçerlilik şekline uyularak yapılması gere-
işleme yürürlük (geçerlik, etkililik) kazandırmak yo- ken sözleşmelerde yukarıda sözü edilen araçla-
lundaki iradi kararından oluşur. Açıklamada bulu- rın her zaman bu şekli gerçekleştirmeye uygun
nanın işlem iradesi yoksa bu anlamda açıklama ira- olmadığı, örneğin herhangi bir e-posta değil de
desi de söz konusu olmaz. Bu durumda latife (şaka) güvenli elektronik postanın kullanılması gerek-
beyanı veya aldatma niyeti söz konusu olabileceği tiği, kefalet gibi nitelikli yazılı şekil söz konu-
gibi açıklamada bulunanın hava atma veya ders ver- su olduğunda güvenlik elektronik postanın da
me gibi amaçları da söz konusu olabilir. Bunlardan yeterli olmadığı hatırlanmalıdır. Bu konuda 2.
hangisinin söz konusu olduğu, güven teorisine göre ünitedeki “Şekil” konusuna bakılmalıdır.
yapılacak yorumla ortaya konulmalıdır.
Bildirim yolları, açıklamanın muhataba bildi-
rilmesi çeşitli şekillerde gerçekleşebilir: Söz, yazı,
Bildirim türleri, açıklamanın dolaysız veya do-
işaret, davranış gibi. Bu anlamda her irade açıkla-
laylı olması da önem taşır. Hazırlar arası (TBK m.
masının bir şekli bulunur. İrade açıklamasının so-
nuç doğurması için belirli bir şekilde açıklanması 4) açıklama da denilen dolaysız açıklamada, açık-
gerekip gerekmediği, irade açıklamasıyla kurulacak lamanın yapılması ile muhatabın bunu öğrenmesi
hukuki işleme göre değişir. Kurulması amaçlanan aynı zamanda gerçekleşir. Dolayısıyla hazır olmak,
sözleşmenin geçerli olması şekle bağlı ise irade de yüz yüze olmak (huzurda bulunmak) anlamına
aynı şekilde açıklanmalıdır. Aşağıda bu anlamda gelmez. Telefonla yapılan açıklama da dolaysızdır
şekil değil, irade açıklamasının olası gerçekleşme (Hazırlar arasında yapılmıştır). Dolaylı (gaipler
biçimleri üzerinde duracağız. arası) açıklamada ise açıklamada bulunulması ile
bunun muhatap tarafından öğrenilmesi arasında
İşlem iradesinin doğrudan doğruya ifade edil-
bir iletim sürecinin geçmesi söz konusudur. Sözlü
diği açıklamalara saf açıklama denir. Açıklamada
veya yazılı açıklamanın bir haberci aracılığıyla gön-
bulunanın söz veya işaretlerle iradesinin ne yönde
derilmesi böyledir. Sözlü açıklamanın banda kay-
olduğunu doğrudan doğruya açıklamasıdır. Elverir
dedilerek muhataba verilmesi veya gönderilmesi
ki karşı taraf kullanılan kelime veya işaretlerden
ya da yazılı açıklamanın mektupla veya elektronik
açıklanan iradeyi dolaysız bir biçimde çıkarabilsin.
olarak yollanması da dolaylı açıklama oluşturur.
Açıkça ifade edilmeyen her açıklama ise örtülüdür.
Örneğin susma, kanaat verici davranış (bunun sus- İrade açıklamaları, varmasının gerekli olup
maya dâhil olduğu da söylenebilir) böyledir. Açık- olmamasına göre de sınıflandırılabilir. Bunlar ge-
lamanın bu türünde iradenin ne yönde olduğu, nellikle muhataba varması gerekli olan irade açık-
kullanılan kelime veya işaretlerden (davranıştan) lamalarından oluşur. Özellikle TBK’de düzenlenen
dolaylı olarak çıkarılabilmektedir. Örneğin ticari irade açıklamaları ancak muhataba varmakla et-
satımda alıcının kendisine gönderilen malların da- kisini gösterir. Örneğin dönme ve fesih beyanları
ğıtımını yapması, satın alma iradesini gösterir. ancak karşı tarafa ulaşmakla hüküm ifade eder. Bir
Taraflar anlaşarak veya teamüle dayanarak sö- satış veya eser sözleşmesinin kurulmasına yönelik
zel olmayan bir ifade aracını da kullanabilir. Hatta öneri ancak karşı tarafa ulaşmakla hüküm ifade
şartları gerçekleştiğinde susma’ya bile açıklama an- eder. Dolayısıyla açıklamanın hüküm ifade edip
lamı verilebilir (bk. TBK m. 6) ancak sözleşmeler etmediği veya hangi anda hüküm ifade ettiği husu-
genelde sözlü veya yazılı açıklamayla kurulur. Sözlü sunda varma (ulaşma) belirleyicidir.
açıklamada bulunan, telefon veya bir kayıt aracı da Dolaysız açıklamalarda, açıklamanın muhataba
kullanabilir. Yazılı açıklama ise çoğu kez yazılı bir varması ile öğrenilmesi kural olarak aynı anda ger-
metnin muhataba verilmesi veya gönderilmesi ile çekleşir. Dolaylı açıklamalar ise öğrenilmesinden
gerçekleştirilir. Yazılı açıklamanın elektronik yolla bağımsız olarak varmayla hüküm ifade eder. Var-
yapılması da mümkündür. Teleks, faks, ekran gö- manın ne zaman gerçekleştiği, açıklamanın hangi
rüntüsü veya e-posta ile yazılı beyanda bulunula- araçla iletildiğine bağlıdır. Haberci aracılığıyla gön-
bilir. Muhatabın yardımcı kişisine yapılan bildirim derilen sözlü açıklama, muhatabın haberciyi din-
de kural olarak aynı sonucu doğurur. lemesiyle varmış sayılır. Mektup aracılığıyla gön-

14
1
Borçlar Hukuku

derilen yazılı açıklama ise muhatabın egemenlik teorisi, açıklamada bulunanın gerçek, iç iradesini
alanına girmekle varmış sayılır ancak bunun için iş ortaya çıkarmaya çalışmaz. Muhatabın açıklamaya
hayatının gerekleri ve muhatabın aldığı önlemlerin vereceği objektif anlam esas alınır. Buna, saymaca
değerlendirilmesi sonucunda beyanın muhatap ta- veya farazi bir iradeyi ortaya çıkardığı için norma-
rafından fark edilmesinin beklenebilir olması gere- tif yorum da denir. Ancak açıklamanın yapıldığı
kir. Örneğin mektubun muhatabın posta kutusuna zamanda, makul ve dürüst hareket eden bir mu-
bırakılması, yazılı metnin bizzat ayırt etme gücü hatap tarafından bilinebilecek tüm durumlar de-
bulunan muhataba veya iş yerindeki çalışanlarına ğerlendirilmelidir. Muhatap açıklamanın anlamını
teslim edilmesi, muhatabın cihazına teleks veya değerlendirirken dürüst biri olarak açıklamada bu-
faks mesajının gönderilmesi ile açıklama muhataba lunanın gerçek arzusunu anlamak için kendisinden
varmış sayılır. E-posta ile gönderilen yazılı açıkla- beklenebilir özeni sarf etmelidir ancak açıklamada
ma ise muhatap tarafından (bilgisayarına, telefonu- bulunanın gerçek arzusu belirlenebiliyorsa artık gü-
na, vs.) indirilebilecek duruma geldiğinde varmış ven teorisine başvurulmaz çünkü güven teorisi iş ve
sayılır. E-posta adresini geniş bir kesime duyuran, alışveriş hayatındaki güvenin korunması amacına
böylece bu adres üzerinden yapılacak bildirimlere hizmet eder. Gerçek iradenin belirlenebildiği du-
rıza gösteren (örneğin yazışmalarının başlığında rumlarda açıklamanın objektif anlamına göre hare-
e-posta adresine yer veren) kişinin, posta kutusuna ket edilmesi iş hayatında gerekli olan güveni bozar.
gelen mesajları indirme yüklentisinin (külfet/gerekli
davranış) bulunduğu kabul edilmektedir.
Varması gerekli olmayan irade açıklamalarının
ise yöneltilmesi yeterlidir ancak geçerli olmaları dikkat
belirli birine yöneltilmelerine bağlı değildir. Çok TBK m. 19/I hükmü bu görüşe pozitif bir
sayıda belirsiz kimseye yöneltilmiş olmaları yeterli- gerekçe sunar: “Bir sözleşmenin türünün ve
dir. İlan yoluyla ödül sözü verme de böyledir. Ölü- içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasın-
me bağlı tasarruflarda da (örneğin vasiyetnamede) da, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını
açıklama, o an için belirli olmayan kimselere yö- gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakıl-
neltilmektedir. maksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.”

Güven Teorisi ve İrade Açıklamalarının


Yorumunda Kullanımı Örnek: Satıcı fiyatı Avro üzerinden söylemek
Varması gereken açıklamalar bakımından açık- istediği halde Dolar olarak ifade etmiştir. Alıcı
lamada bulunanın gerçek iradesinin muhatap ta- Dolar denilmesine rağmen kastedilenin Avro ol-
rafından gerçekten doğru bir şekilde anlaşıldığı duğunu anlamışsa açıklamanın objektif anlamı da
belirlenebiliyorsa açıklamanın bu gerçek iradeyi Avrodur. Alıcı fiyatı Dolar olarak anlamış olması-
açıkladığı kabul edilir ancak gerçek iradenin mu- na rağmen kendisinden beklenen özeni gösterseydi
hatapça doğru bir biçimde anlaşılmadığı durum- Avronun kastedildiğini anlayabilecek durumdaysa
larda güven teorisinden yararlanılır. Dürüstlük ku- bu kez açıklamada bulunanın (satıcının) açıklama-
ralından (TMK m. 2) hareketle kabul edilen güven nın nasıl anlaşılacağına duyduğu güven korunur.
teorisi; irade açıklamasının, dürüstlük kuralı çerçe- Bu durumda sözleşme Avro üzerinden (normatif
vesinde muhatabın buna verebileceği veya vermesi anlam) kurulmuş sayılır.
gereken anlama göre yorumlanmasını emreder.
Güven teorisi, öncelikle belirli bir davranışın Eğer alıcı bu açıklamayı Dolar olarak anlamak-
(söz, metin, işaret, susma…) irade açıklaması niteli- ta dürüstlük kuralına göre haklı sayılıyorsa bu kez
ği taşıyıp taşımadığı sorusuna cevap verir. Bu soruya muhatabın açıklamaya verdiği anlam korunur. Söz-
verilen cevap olumlu ise bu kez açıklamanın kime leşme objektif (normatif ) anlam (Dolar) üzerinden
yöneldiği (muhatabın kim olduğu) sorusu cevaplan- kurulmuş sayılır.
dırılır. Nihayet açıklamanın içeriği yani açıklama- Gerek açıklamada bulunan gerekse muhatap
da hangi irade veya arzunun açıklandığı yine güven açıklamayı farklı anlamış olmalarına rağmen açık-
teorisinin yardımıyla ortaya çıkartılır ancak güven lamaya dürüstlük kuralına göre verilecek objektif

15
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

anlam bu ikisi de değilse, bu kez taraf iradeleri şiklik (tadil) yapmak, bütün bir borç ilişkisini (ika-
uyuşmadığından sözleşme kurulmamış (yokluk) le) veya borç ilişkisinden doğan bazı tekil borçları
sayılacaktır. Örneğin İsviçreli satıcı Frank kelime- sona erdirmek (ibra) için de sözleşme yapılabilir.
sini kullanmış ama Amerikan Dolarını kast etmiş, Ayrıca bir alacağı devretmek (temlik) veya borcu
alıcı ise teklifin Fransız Frangı üzerinden yapıldığı- nakletmek (veya üstlenmek) için de sözleşme yapı-
nı kabul etmiştir. Burada güven teorisi sözleşmenin labilir. Bir ayni hakkı devretmek veya doğumunu
kurulmadığını kabul etmeyi gerektirir. sağlamak için yapılan sözleşmeler de (ayni sözleş-
me) borç doğurması için yapılmaz. Satış sözleşmesi
ile bir taşınır malın mülkiyetini devir borcu doğar
Sözleşme Kavramı ve Türleri ancak mülkiyetin nakli için borçlanma işleminin
Sözleşme kural olarak iki tarafın karşılıklı ve yapılması hatta zilyetliğin nakli bile yeterli değildir.
birbirine uygun irade açıklamaları ile kurulan Tarafların zilyetliği devrederken mülkiyetin nakli
hukuki işlemi ifade eder ancak sözleşme ile ku- konusunda da anlaşmış olması gerekir. İşte ayni
rulan hukuki ilişkiyi (sözleşme borç ilişkisi) hatta sözleşme dediğimiz bu tasarruf (harcama) işlemi ile
sözleşmenin yazıldığı metni ifade etmek için de mülkiyet geçmiş olur. Satış sözleşmesi ise harcama
sözleşme deyimi kullanılır. Biz kural olarak söz- işleminin yapılması borcunu doğurur.
leşme deyimi ile hukuki işlem olarak sözleşmeyi
kast ediyoruz. Bu anlamda sözleşmenin kurulması
İki Taraflı/Tek Taraflı Sözleşmeler
için tarafların kendilerini bağlayacak şekilde kar-
şılıklı vaatlerde bulunmaları/bağlanma yönündeki Şirket sözleşmesi gibi bazı istisnalar bir yana
iradelerini açıklamaları yeterlidir. Bu husus TBK bırakılacak olursa sözleşmelerde iki taraf bulunur
m. 1/I hükmünün “Sözleşme, tarafların iradelerini ancak taraflardan birinin, hatta her ikisinin birden
karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla çok kişiden oluşmasına bir engel bulunmaz. Örne-
kurulur.” yolundaki düzenlemesinden anlaşılmak- ğin bir paylı mülkiyete konu bir bağımsız bölümün
tadır ancak taraflar iradelerinin geçmesini (etkili/ 3 paydaşı bir araya gelerek taşınmazı 2 arkadaşa ki-
geçerli olmasını) arzu etseler de hukuk düzeni bu ralayabilirler. Kira sözleşmesinin kiraya veren tara-
isteğe her zaman geçit vermez. TBK m. 27/I, “Ka- fını 3, kiracı tarafını 2 kişi oluştursa da sözleşmenin
nunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düze- sadece iki tarafı bulunmaktadır: Kiraya veren ve
nine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız kiracı. Sözleşmenin her bir tarafındaki irade açık-
olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” şeklin- lamaları, ortak hukuki işlem biçimde ortaya çıkar.
deki düzenlemesiyle sözleşmelerin geçerli olması Şu hâlde bir sözleşmenin iki veya tek taraflı ol-
için aşılmaması gereken sınırları belirlemiştir. Bu duğunu söylediğimizde, bunun sözleşmenin kaç
sınırlar aşıldığında kesin hükümsüzlük yaptırımı tarafı bulunduğuyla bir ilgisinin olmadığı açıktır
devreye girer. çünkü kural olarak her sözleşmenin iki tarafı bulu-
nur. Dolayısıyla iki veya tek taraflı sözleşmeler ay-
rımı, sözleşmenin hangi taraflarının borç altına gir-
Borç Doğuran Sözleşme/Diğer
diği dikkate alınarak yapılan bir ayrıma işaret eder.
Sözleşmeler Bağışlama vaadi ve kefalet gibi taraflarından sadece
Sözleşmelere sadece Borçlar Hukuku alanında birinin borç altına girdiği sözleşmelere tek taraflı
rastlanmaz. Medeni Hukukun her alanında sözleş- sözleşme diyoruz. Satış gibi iki tarafın da borç altına
melere rastlanır: Örneğin –tartışmalı olmakla bir- girdiği sözleşmelere ise iki taraflı sözleşme diyoruz.
likte- dernek kurma ve derneğe üyelik sözleşmeleri Satış, hizmet, kira, eser gibi iki taraflı sözleşmeler-
Kişiler Hukuku sözleşmeleridir. Evlenme ve evlat de taraflardan birinin borcu diğerinin karşılığını
edinme sözleşmeleri Aile Hukukuna, miras söz- oluşturur. Bunlarda edimler arasında karşılıklılık
leşmeleri Miras Hukukuna, ayni sözleşmeler Eşya (sinallagma) ilişkisi bulunur. Bu ilişki, ödemezlik
Hukukuna ait sözleşmelerdir. Ayrıca Borçlar Hu- defi (TBK m. 97) gibi savunmalara gerekçe oluş-
kuku alanındaki her sözleşme de borç doğurmak turur. Hâlbuki borçların birbirinin karşılığını oluş-
amacıyla yapılmaz. Örneğin bir borç ilişkisini kur- turmadığı eksik iki taraflı sözleşmelerde kural olarak
mak için değil de var olan bir borç ilişkisinde deği- ödemezlik define yer yoktur.

16
1
Borçlar Hukuku

Ödemezlik defi, “İfada Sıra” başlığı


altında TBK m. 97’de düzenlenmiş- dikkat
tir. Anılan hüküm şu şekildedir. “Kar- Her kural gibi bu kuralın da istisnaları oldu-
şılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ğu unutulmamalıdır. Örneğin eksik iki taraflı
ifası isteminde bulunan tarafın, söz- sözleşme olan vekâlette vekil masrafları öden-
leşmenin koşullarına ve özelliklerine medikçe vekâlet görevine devam etmekten ka-
göre daha sonra ifa etme hakkı olma- çınabilir çünkü bu iki borç arasında karşılıklılık
dıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ilişkisine benzer bir durum bulunmaktadır.
ifasını önermiş olması gerekir.”

Kanunda Düzenlenen/Düzenlenmeyen
Sözleşmeler
TBK’de vekâlet, satış, trampa, eser, hizmet gibi
dikkat
Borçlu temerrüdünün sonuçlarını dü- çok sayıda sözleşme düzenlenmiştir. TBK dışındaki
zenleyen TBK m. 123-126 hükümleri özel kanunlarla düzenlenen sözleşme tipleri de bu-
de sadece tam iki tarafa borç yükleyen lunmaktadır: Finansal kiralama, faktöring, avukat-
sözleşmeler bakımından uygulanır. lık… sözleşmesi gibi. Bu sözleşmelerin tipini belir-
leyen, bir bakıma bunlara eser, hizmet gibi isimler
verilmesine zemin oluşturan temel düzenlemeler
kanunla belirlendiğinden bunlara tipik sözleşmeler
Eksik iki taraflı sözleşmelerin bir bölümünde denir. Bunların karşısında kanunda düzenlenme-
tarafların borçları karşılıklı olarak aynı anda de- yen atipik sözleşmeler yer alır.
ğil bir sırayla doğar. Örneğin ödünç sözleşmesin- Borçlar Hukukunda irade özerkliği ilkesi bu-
de önce ödünç verenin ödünç alana bir miktar lunduğundan, kanunda düzenlenen sözleşmelere
para verme borcu doğar. Bu borç ifa edilmedikçe ilişkin hükümlerin çoğu emredici nitelikte değildir.
ödünç alanın iade borcu doğmaz. İfadan belirli Taraflar dilediği takdirde bunların yerine başka hü-
bir zaman sonra ödünç alanın ödüncü iade etme kümler kabul edebilir. Kanunda yer alan hüküm-
borcu doğar. Saklama ve kullanma ödüncünde ler, tarafların sözleşmeyle düzenlemediği konularda
de benzer bir durum söz konusudur. Bu tür söz- yedek hükümler (Naturalia Negotii) olarak uygula-
leşmelerde “Önce sen borcunu ifa etmezsen ben de nır. Sözleşmeyle düzenlenen konularda ise sözleş-
borcumu ifa etmiyorum!” anlamına gelen ödemez- me hükümleri Accidentalia Negotii olarak kanun
lik define neden yer olmadığı kendiliğinden anla- hükmünden önce uygulanır. Bunlara accidentalia
şılır çünkü ödünç alanın ödüncü almadıkça iadesi denilmesinin sebebi, sözleşmenin doğal içeriği (na-
gereken bir borcu da söz konusu olmaz. Hâlbuki turalia) sayılan tamamlayıcı veya yedek hükümle-
tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olan sa- rin zıddına düzenlemelerle sözleşmeye dahil edilen
tışta, iki tarafın da borcu muaccel ise satıcı satış noktalardan oluşmasıdır. Bir sözleşmede ikincil
bedeli ödenmedikçe malı teslim etmekten kaçına- noktaların bulunmaması sözleşmenin kurulmasına
bilir veya alıcı mal teslim edilmedikçe bedeli öde- engel olmaz. Bu takdirde varsa kanun hükümleri
mekten kaçınabilir. uygulanır. Kanunda da bu konuda hüküm bulun-
Ücretsiz vekâlet gibi bazı iki taraflı sözleşmeler- muyorsa hâkim işin özelliğine bakarak sözleşme
de ise taraflardan biri (vekil) her zaman borç altına boşluğunu doldurur (TMK m. 2/II).
girmektedir. Vekil, başından itibaren vekâlet göre- İrade özerkliği ilkesinin bir gereği olarak taraf-
vini özen ve sadakatle yerine getirme borcu altında- lar, diledikleri takdirde kanunda düzenlenen bir
dır. Müvekkil ise vekil masraf yaptığında bu mas- sözleşme tipine atıfta bulunarak sözleşme yapabi-
rafları ödeme borcu altına girer. Bu tür iki taraflı lecekleri gibi, dilerlerse bunlardan birkaçının tipik
sözleşmelere de eksik iki taraflı sözleşmeler denir. unsurlarını bir araya getirerek bileşik sözleşme veya

17
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

bunları karıştırarak karma sözleşme şeklinde (arsa Bağlanma iradesi bulunmayan bir açıklama da
payı karşılığı inşaat sözleşmesi gibi) atipik sözleş- öneri değildir. Taraflardan birinin sözleşme yap-
meler de kurabilir. Tarafların kanundaki tipler- maya hazır olduğunu açıklaması veya muhataba
le bağlı olmaksızın kendine özgü (sui generis) bir imzalamadığı bir sözleşme metnini göndermesi,
sözleşme tipi oluşturmaları da mümkündür. Sulh, bağlanma iradesi bulunmadığından öneri sayıl-
satış için bırakma, tek satıcılık, sporcu transfer söz- maz. Bu tür açıklamalar, muhataba yapılan bir
leşmeleri böyledir. öneriye davet olarak değer taşır. Sonuçta açıkla-
manın bağlanma iradesi taşıyıp taşımadığı güven
teorisine göre yapılacak bir yorumla ortaya konul-
Sözleşmeyi Kuran İrade Açıklamaları malıdır. TBK m. 8, bu konuda bir yorum kuralı-
Hukuki işlemlerin bir türünü oluşturan sözleş- na yer vermiştir. Buna göre açıklamada bulunan
meler, iki taraflı hukuki işlemlerdendir. TBK m. önerisiyle bağlı olmadığını açıkça belirtmişse öneri
1’e göre sözleşmenin kurulabilmesi için tarafların bağlayıcı olmaz. Açıklamada bu yönde bir açıklık
karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarına ihti- bulunmuyorsa açıklamanın öneri olduğu sonu-
yaç vardır. Bu irade beyanlarından zaman itibariyle cuna varılmalıdır. Düzenlemeye göre işin özelliği
önce yapılanına öneri, öneriye karşılık teşkil eden veya durumun gereğinden hareketle de önerenin
sözleşmenin kurulmasına yol açan irade beyanına bağlanma iradesinin bulunmadığı sonucuna varı-
ise kabul denir. labilir. Şu hâlde durum ve koşulların değerlendi-
rilmesi, açıklamada bulunanın açıklaması ile bağlı
Öneri olmak istemediği kanaatini verirse açıklamanın
öneri olmadığı kabul edilmelidir. Genele yapılmış
Sözleşme en basit şekliyle taraflardan birinin
kiralık ilanları bu konuda iyi bir örnek oluşturur
teklifte (öneride) bulunması ve karşı tarafın (mu-
çünkü ilanda kira bedeli ve kiralanan belli olsa bile
hatabın) bu öneriyi kabul etmesiyle kurulur. Öne-
kiraya verenin bu ilandaki koşulları kabul eden
ride bulunan kimseye öneren (icapçı, teklif sahibi),
herkesle kira sözleşmesi yapmak istediğini söyleye-
öneride bulunulan tarafa ise muhatap (kabulcü)
meyiz. İşin özelliği, kiraya verenin olası kiracılarla
denir. Sözleşmeyi kuran irade açıklamalarından
yapacağı görüşmeden sonra kararını vermek iste-
zaman itibarıyla önce yapılana öneri, zaman iti-
diğini kabul etmeyi gerektirir.
barıyla sonra gelenine de kabul dememiz gerekir.
Taraflardan hangisinin öneride bulunduğu önem
taşımaz: Örneğin bağışlayan da bağışlanan da öne-
ren olabilir.
Bağlanma iradesi; öneren bu beyanıyla, sözleşme dikkat
ile bağlanma iradesini nihai bir şekilde açıklamış Bir irade açıklamasının öneri olup olmadığının
olur. Buna işlem iradesinin açıklanması diyoruz. tespiti, sadece kabul cevabının sözleşmeyi kurması
Bu irade, sözleşmenin belirli bir içerikle kurulma- bakımından önem taşımaz. Öneri, aşağıda ayrıca
sına yöneliktir ancak sözleşmenin kurulması için açıklanacak kurallar çerçevesinde belirli bir süre
henüz muhatabın kabul beyanı gereklidir. için önereni bağlar. Öneren bu süre içinde öne-
risinden dönemez. Açıklamanın öneri sayılması,
bağlayıcılık süresi bakımından da önemlidir.

dikkat
Kabul için muhatabın “evet”, “kabul” veya bu an- Kanun koyucu, ısmarlanmamış bir şeyin gön-
lama gelecek beyanının yeterli olduğu kabul edilir derilmesini de öneri saymamıştır (TBK m. 7).
ancak bunu genel bir kural olarak kabul etmek TKHK m. 7 bir adım daha ileri giderek, ısmarlan-
doğru olmaz. Örneğin “Bisikletimi satın alır mı- mamış mallar yanında ısmarlanmamış hizmetleri
sın?” şeklindeki bir teklife “evet” cevabı verilme- de kapsayacak şekilde, bunlardan yararlanılmasının
siyle sözleşme kurulmaz çünkü öneride sözleşme- kabul beyanı olarak yorumlanamayacağını düzen-
nin asgari içeriğinden olan fiyat unsuru eksiktir. lemiştir. Hükmün amacı, tüketiciyi olası emrivaki-
lerden korumaktır ancak Türk Borçlar Kanunu’nda

18
1
Borçlar Hukuku

fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fi- ancak yukarıdaki örnekte olduğu gibi bu noktalar
yat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesini dahi taraflar arasında tartışılmışsa bunların subjektif
kural olarak öneri saymıştır (TBK m. 8/II). Bu olarak esaslı nokta hâline geldiğini kabul etmek ge-
iki hüküm arasında bir tutarsızlık olduğu açıktır. rekir. TBK m. 2 bu hususu “Taraflar sözleşmenin
TKHK, sözüne bağlı olarak yorumlanırsa gönde- esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa ikinci derecedeki
rilen malı beğenerek almak isteyen tüketici öneriyi noktalar üzerinde durulmamış olsa bile sözleşme ku-
kabul ettiğini açıklasa bile satıcı önerisiyle bağlı ol- rulmuş sayılır.” şeklinde düzenlemiştir. Hükmün
madığı için tüketiciye yeni bir fiyat önerebilecektir. ikinci fıkrasına göre, “İkinci derecedeki noktalarda
Bu sonucun kanun koyucunun amacıyla çeliştiği, uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine ba-
bu nedenle örtülü bir boşluğun bulunduğu kabul karak karara bağlar.”
edilerek gönderenin önerisi ile bağlı olduğu sonu- Genele yapılmış öneri ve bağlayıcılığı, TBK m.
cuna varılabilir. Diğer yandan gönderilen malı al- 9 ve TKHK m. 53 hükümleri, genele yapılmış ila-
mak istemeyen kimse bu malı kullandığı takdirde nı öneri sayan düzenlemeler içerir. TBK m. 9 ilan
sözleşmeyi kurulmamış saymak yasal düzenlemeye yoluyla ödül verme sözüne ilişkindir. Yasa, genele
uygun olur. Bu durumda malı kullanan kimse, yapılan böyle bir ödül vaadini geçerli saymış ancak
bundan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödül sözü verenin sonuç gerçekleşmeden önce va-
sorumlu olur. Mal henüz tüketilmemişse istihkak adinden caymasına imkân tanımıştır. Kuşkusuz bu
talebiyle iadesi istenebilir. durumda ödül sözü veren, bu vaadine güvenerek
Önerinin İçermesi Gereken Asgari Unsurlar: masraf yapan kimselerin zararını karşılamak zorun-
Önerinin beyanda bulunanın bağlanma iradesine dadır ancak kanun koyucu tazminat sorumluluğu-
ilaveten kurulacak sözleşmenin esaslı noktalarını da nu ödülün değeriyle sınırlı tutmuştur.
içermesi gerekir çünkü sözleşmenin asgari içeriği- Kuşkusuz yukarıda incelediğimiz TBK m. 8/
ni oluşturan objektif ve sübjektif esaslı noktalarını II hükmüyle öngörülen karineyi de genele yapıl-
içermeyen bir irade açıklaması muhatap tarafından mış bir öneri kapsamında değerlendirebiliriz. Buna
kabul edilse bile sözleşme kurulmuş olmaz. Söz- göre fiyat gösterilerek mal sergilenmesi genele ya-
leşmenin tipini belirleyen, olmazsa olmazı sayılan pılmış bir öneri olarak bağlayıcı olacaktır. Buna
asgari unsurlarına objektif esaslı noktalar denir an- karşılık malın kendisi değil de resmi, filmi, modeli
cak taraflardan biri objektif esaslı noktalar yanında gösterilerek fiyatıyla birlikte genele sunulduğunda
başkaca unsurları kendisi açısından sözleşmenin bunu öneri sayamayız. Bu nedenle kitle iletişim
olmazsa olmazı hâline getirmiş olabilir. Örneğin araçlarıyla yapılan satım veya hizmet ilanları fiyatı
satış sözleşmesinde satılan ve satış fiyatı objektif belirtilse bile öneri değil, öneriye davet sayılır ancak
esaslı noktalardır. Bunlar olmadan satış sözleşme- tüketici işlemleri bakımından bu tür ilanların öneri
sinden söz edilmesi mümkün değildir ancak alıcı sayılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Kuşkusuz
satılanın belirli bir paket içinde teslimi konusunda ilanda malın satılık olmadığı anlamına gelen bir
bir müzakere başlatmış ve bu isteğinden vazgeç- ibare konulması mümkündür (TKHK m. 6).
memişse artık satılanın paketlenmesine ilişkin bu Önerinin Bağlayıcılığı: Hazırlar arasında ve ha-
noktayı kendisi açısından (subjektif olarak) esaslı zır olmayanlar arasında olmak üzere ikiye ayrılarak
nokta durumuna getirmiş olur. Bu durumda öne- değerlendirilir.
rinin paketlemeye ilişkin subjektif esaslı noktayı da Hazırlar arasında; önerinin bağlayıcı olması,
içermesi gerekir. kural olarak geri alınamayacağı ve tek taraflı de-
İkincil noktalar, objektif esaslı noktalar dışında ğiştirilemeyeceği anlamına gelir. Bir diğer deyişle
kalan ikincil noktaların eksikliği kural olarak söz- önerinin bağlayıcılığı devam ettiği sürece muhatap
leşmenin kurulmasına engel olmaz. Örneğin satış tek taraflı kabul beyanıyla sözleşmeyi kurma yetkisi
sözleşmesinde satılanın kimin tarafından paketle- veya hakkına sahiptir. Öneren bunu engelleyemez
neceği, paketleme masraflarının kime ait olacağı, ancak her kural gibi önerinin bağlayıcılığı kura-
taşımanın hangi tarafa ait olduğu veya taşıma için lının da istisnaları bulunur. İlk istisna, önerinin
sigorta yaptırılıp yaptırılmayacağı hususları sözleş- hazırlar arasında yapılmış olmasına ilişkindir. Bu
menin kurulması bakımından ikincil noktalardır. durumda muhatabın öneriyi “derhâl” kabul etmesi
Dolayısıyla bunların öneride yer alması gerekmez gerekir (TBK m. 4). Şu hâlde öneri yapıldığı anda

19
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

muhatapça öğrenilebilecek şekilde (örneğin telefon


veya Skype gibi bir program üzerinden) yapılmış ve
“derhâl” kabul edilmemişse bağlayıcılığını kaybe- dikkat
der. Kuşkusuz önerenin bir bağlayıcılık süresi ön- Önerinin bağlayıcılığı kural olarak ölümle sona er-
görmesi de mümkündür. Bu takdirde öneri sürenin mez; öneri-istisnaları bulunsa da-mirasçıları bağla-
sonuna kadar bağlayıcılığını korur. maya devam eder. Hâlbuki sonradan fiil ehliyetinin
Hazır olmayanlar arasında, öneri hazır ol- kaybı önerinin bağlayıcılığını yitirmesine yol açar.
mayan birine yapılmışsa, geri alma açıklamasının
muhataba öneriden önce varıp varmadığı araştırılır.
Öneriden önce veya en geç aynı anda muhataba
Önerene yöneltilmesi gereken ve önerinin red-
ulaşan geri alma beyanı sonuç doğurur. Hatta geri
di anlamına gelen red beyanı açık veya örtülü bir
alma beyanı muhataba daha geç ulaşmış olsa bile
açıklamayla yapılabilir. İstisnaları (örneğin bkz.
muhatap öneriden önce geri alma açıklamasını öğ-
TBK m. 503) bulunmakla birlikte susma, kural
renmişse öneri yine yapılmamış sayılacaktır (TBK
olarak red anlamına gelir ancak öneren, önerisiyle
m. 10). Kanun koyucu bu kuralın kabulün geri
bağlı olduğu süreyi muhataba bildirmişse bu süre
alınmasında da uygulanmasını kabul etmiştir.
sona erene kadar kabul haberi kendisine ulaşmazsa
önerisiyle bağlı olmaktan kurtulur (TBK m. 3).

dikkat
Öneri şekle bağlı olsa bile geri alma şekle bağlı de- TBK m.503, “Kendisine bir işin görülmesi öne-
ğildir. Öneride değişiklik yapan açıklama da öneri- rilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata
nin geri alınması ve yeni bir öneri anlamına gelir. sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise
ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa,
bu öneri onun tarafından hemen reddedilme-
dikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır.”
Öneren, kabul haberi kendisine ulaşana kadar
önerisinden geri dönme hakkını elinde tutmuş
olabilir. Bu şart geçerlidir ancak bu hakkını kul-
lanmadan kabul haberi önerene ulaşırsa sözleşme
kurulmuş olur. Bu yüzden gerçek bir önerinin
dikkat
varlığından kuşku duyulmamalıdır. Buna karşılık
Kabul açıklaması zamanında gönderilse bile öne-
öneren kabul haberinden sonra bile öneriyle bağlı
rene (postadaki gecikme gibi kabulcüye isnat
olmayacağını bildirmişse bu durumda gerçek bir
edilemeyecek nedenlerle) sürenin sona ermesin-
önerinin söz konusu olamadığı sonucuna varılma-
den sonra ulaşmışsa sözleşme yine de kurulmaz
lıdır. Bu tür önerilere karşı yapılan kabul açıkla-
ancak bu durumda önerenin, kabul haberinin
maları uygulamada “sipariş” olarak adlandırılır ve
zamanında gelmediğini muhataba bildirmesi ge-
aslında öneriye davete karşı yapılan yeni bir öneri-
rektiği kabul edilmektedir. Dürüstlük kuralından
dir. İşte bu tür bir öneriye muhatap olan kimsenin
kaynaklanan bu yükümlülüğün ihlali, önerenin
–önerisiyle bağlı olmadığını önceden bildirmiş olma-
sorumluluğunu (culpa in contrahendo) doğurur.
sına rağmen- derhal red cevabı vermek yüklentisi
Sorumluluk, sözleşmenin kurulduğuna duyulan
altında olduğu kabul edilmektedir. Dürüstlük ku-
güven sebebiyle uğranılan zararlarla sınırlıdır.
ralından kaynaklanan bu yüklentisini yerine getir-
memesi (susma) sözleşmenin kurulması sonucunu
doğuracaktır.
Önerinin Bağlayıcılığının Sona Ermesi: Öne- Hazırlar arasında, Öneride bağlılık süresi
rinin reddedilmesi veya kabul için öngörülen za- öngörülmemesi durumunda kanun koyucu öneri-
manın geçmesi ile önerinin bağlayıcılığı sona erer. nin hazırlar veya hazır olmayanlar arasında yapıl-
Önerenin sonradan fiil ehliyetini kaybetmesi veya- mış olmasına göre bir ayrım yapmaktadır. Buna
bazı durumlarda-ölmesi de aynı sonuca yol açar. göre, “Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olan

20
1
Borçlar Hukuku

bir kişiye yapılan öneri hemen kabul edilmezse öne- nucuna varılıyorsa susmaya örtülü kabul anlamı da
ren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur.” (TBK m. 4/I). verilebilir. Susmanın kabul anlamına gelmediği so-
Hazır’dan maksadın yüz yüze bulunmak, aynı yer- nucuna varılsa bile dürüstlük kuralından hareket-
de olmak anlamına gelmez. Bu husus TBK m. 2/ le, kabul cevabının geciktiğini bildirmek yüküm-
II hükmünde şu şekilde ifade edilmiştir: “Telefon, lülüğünün doğduğu kabul edilebilir. Bu durumda
bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğru- sözleşme yine de kurulmuş olmaz ama yükümlülük
dan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar ihlali culpa in contrahendo sorumluluğa yol açar.
arasında yapılmış sayılır.” Öneri muhataba zamanında ulaşmış, kabul ha-
Düzenlemede geçen “hemen” ibaresinin çok beri de zamanında gönderilmiş olmasına rağmen
katı yorumlanması doğru değildir. Öneriden sonra önerene geç ulaşmışsa bu durumda öneride bulu-
görüşmeler kesintiye uğramadan devam ettiği tak- nan artık önerisi ile bağlı olmak istemediğini karşı
dirde öneri hâlâ bağlayıcılığını korur çünkü taraflar tarafa hemen bildirmek zorundadır (TBK m. 5/
henüz karşılıklı sorularla birbirlerini aydınlatmaya III). Aksi takdirde sözleşme kurulmuş sayılır.
devam etmektedir ancak öneriyle irtibatı kesilecek Ehliyet kaybı ve ölüm, taraflardan birinin öne-
şekilde bir başka konuya geçildiğinde önerinin riden sonra ehliyetini kaybetmesi durumunda öne-
bağlayıcılığını yitirdiği kabul edilebilir. Burada da ri nihai olarak bağlayıcılığını yitirmiş olur. Ölüm
güven teorisine göre yapılacak bir yorumla sonuca hâlinde önerinin bağlayıcılığının mirasçılar bakı-
varılmalıdır. mından devam edip etmediği, ölenin kişiliğinin
Hazır olmayanlar arasında, TBK m. 5 hük- öneri ile amaçlanan sözleşme bakımından önem
müne göre “Kabul için süre belirlenmeksizin ha- taşıyıp taşımadığına göre değişir. Özellikle önereni
zır olmayan bir kişiye yapılan öneri, zamanında ve malvarlığı ile yerine getirilecek bir borç altına soka-
usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaş- cak bir sözleşmenin kurulması önerisi mirasçıları
masının beklenebileceği ana kadar, önereni bağlar. / bağlamaya devam eder ancak vekâlet ve eser sözleş-
Öneren, önerisini zamanında ulaşmış sayabilir.” Bu mesi gibi kişiliğin önem taşıdığı durumlarda öne-
düzenleme, bağlayıcılık süresinin hesabında bazı ri bağlayıcılığını yitirir. Bir resim yapılması veya
varsayımlara dayanılmasını zorunlu kılar. Öneren, davanın takibine yönelik öneri, önerenin ölümü
önerisini gönderdiği aracın niteliğine göre önce- hâlinde artık bağlayıcı olmaz. Ölenin mirasçıları-
likle önerisinin muhataba ulaşacağı zamanı hesap nın resim yapma veya davayı takip etme önerisini
etmelidir. Buna ilaveten, muhatabın düşünmesi ve kabul etmeleri veya önereni böyle bir sözleşmeye
cevabını göndermesi için geçecek makul süreyi de zorlamaları söz konusu olmaz. Hâlbuki satış sözleş-
hesaba katmalıdır. Dolayısıyla önerinin muhata- mesi kurulmasına yönelik öneri, önerenin ölümü
ba fiilen ulaştığı tarihten çok, önerenin, önerinin hâlinde mirasçılarını bağlar.
ulaştığını varsaymakta haklı olduğu an önemlidir.
Diğer yandan öneren, önerisini hangi araçla ve hız-
Kabul
la göndermişse cevabın da aynı hızdaki bir araçla
gönderileceğini varsaymakta haklı sayılır. Eğer öne- Sözleşmeyi kuran irade açıklamalarından zaman
rinin gecikmesi sebebiyle kabul haberi de gecik- itibarıyla sonra yapılanına kabul diyoruz. Kabul de
mişse sözleşme kurulmaz çünkü kanun, önerenin öneri gibi sözleşmenin kurulması isteğini kesin bi-
önerisinin zamanında ulaştığı varsaymasını haklı çimde ortaya koyan, tek taraflı bir irade açıklama-
görmektedir. Dolayısıyla öneren bu varsayımında sıdır ve önerene yöneltilmesi gerekir. Dolayısıyla
haklı değilse, örneğin önerisinin geç gittiğini bili- kabulün öneri ile tam bir uyum içinde olması ge-
yorsa, bu imkândan yararlanamaz; bu gecikmeyi rekir. Öneriden sapma oluşturan bir kabul beyanı
de bekleme zamanına eklemesi gerekir. Sonuçta sözleşmeyi kurmaz; bu durum yokluk olarak adlan-
yapılacak hesaplamaya göre bağlayıcılık süresi geç- dırılır. Kurulmuş bir sözleşmenin kesin hükümsüz
tikten sonra gelen kabul haberi sözleşmeyi kurmaz sayılmasından farklıdır. Kabulde bazı şartların öne
ama yeni bir öneri olarak kabul edilir. Bu durumda sürülmesi ise öneriye karşı yeni bir öneride bulu-
önerenin bu yeni öneriye cevap vermemesi güven nulduğu anlamına gelir.
teorisine göre yorumlanmalıdır. Eğer durumun ge- Kabul beyanı da kural olarak şekle bağlı değildir
reği önerenin (geç gelen ve yeni bir öneri sayılan) ancak yapılacak sözleşme için kanun bir şekil ön-
kabul açıklamasına ret cevabı vermesi gerektiği so- görmüşse veya öneren bunu şart koşmuşsa bu du-

21
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

rumda kabulün bu şekle uygun olması gerekir. Böy- gönderilen kabulün ulaşması için geçecek süreden
le bir şekil zorunluluğu bulunmayan durumlarda daha fazla bir zaman geçmişse, sözleşme yine ku-
kabulün sözle, yazıyla, hatta kanaat verici davranış- rulmayacaktır (TBK m. 5).
la açıklanması mümkündür. Özellikle sözleşmenin
konusuna ilişkin olan edimin muhatap tarafından
yerine getirilmeye başlanması, önerinin kanaat veri-
ci davranışla kabul edildiği anlamına gelir.
dikkat
Susmanın kural olarak kabul anlamına gelme-
Zamanında gönderilmesine rağmen kabul açık-
diğini yukarıda ifade etmiştik ancak TBK m. 6’da
laması önerene zamanında ulaşmamışsa önere-
şöyle bir düzenleme bulunmaktadır: “Öneren, ka-
nin önerisi ile bağlı kalmak istemediğini karşı
nun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir
tarafa hemen bildirmek yüklentisi bulunur. Yük-
kabulü beklemek zorunda değilse öneri uygun bir sü-
lentinin ihlali gecikmiş kabul beyanı ile sözleş-
rede reddedilmediği takdirde, sözleşme kurulmuş sa-
menin kurulmuş sayılması sonucunu doğurur.
yılır.” Kanun koyucu bazen susmaya kabul anlamı
verilmesini bir varsayım olarak da düzenleyebilir.
Örneğin TBK m. 503 ve TTK m. 21/III böyledir
ancak böyle bir düzenleme olmaksızın da susma- Sözleşmenin Kurulması
nın kabul anlamına geldiği sonucuna varılabilir. “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbi-
Bunun için işin özelliği veya durumun gereğinden rine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.” (TBK m.
hareketle önerenin açık bir kabulü beklemek zo- 1/I). Kanun koyucu iradelerin değil beyanların uy-
runda olmadığı sonucuna varılmalıdır. Örneğin bir gunluğunu aramıştır. Öneri ve kabulden oluşan bu
malını bağışlamak için öneride bulunan kimse bu irade açıklamalarının, sözleşmenin asgari içeriğini
malı bırakıp gitse, muhatap da hiç sesini çıkarma- kapsaması gerektiğini yukarıda açıkladık. Sözleşen-
sa, bağışlamayı kabul etmiş sayılır. Kendisine bor- lerin irade açıklamaları objektif ve sübjektif esaslı nok-
cundan ibra edilmesi konusunda öneride bulunu- taları içermiyor veya bunlar arasında uyum bulunmu-
lan borçlunun susması da kabul sayılabilir. yorsa sözleşme kurulmamıştır; yoklukla sakattır.
İrade açıklamalarının birbirine uygunluğu
açıkça anlaşılmıyorsa sözleşmenin kurulup kurul-
madığını yukarıda açıklanan güven teorisine göre
dikkat yapılacak yorumla ortaya koymak gerekir. Hatır-
Susmanın kabul sayılması için, sözleşmenin kar- layalım: Öneri, sözleşmenin asgari içeriğini kapsa-
şı tarafa bir yükümlülük yüklememesi gerekir. malı, kabul de bu içerikle sözleşmenin kurulmak
istendiğini ifade etmelidir. Dolayısıyla sözleşmenin
kurulması için irade açıklamaları arasındaki uyuş-
Öneride olduğu gibi kabulde de açıklamanın manın sözleşmenin hem objektif hem de subjektif
geri alınması mümkündür ancak bunun için geri esaslı noktalarını kapsaması gerekir (TBK m. 2).
alma açıklamasının önerene kabul açıklamasından Örneğin kira sözleşmesinde kiralanan ve kira be-
önce veya aynı anda ulaşmış olması gerekir. Geri deli üzerinde uyuşma olmazsa kira sözleşmesi ku-
alma açıklaması sonra ulaşmış olsa da kabulden rulmamıştır çünkü bu iki nokta kira sözleşmesinin
önce öğrenilmişse sözleşme yine kurulmamış olur asgari içeriğini (objektif esaslı noktalarını) oluştu-
(TBK m. 10/II). Buna karşılık hazırlar arasında ya- rur ama kiracı kiralananın tam bir tamirattan geçi-
pılan kabul açıklaması derhal sonuç doğuracağın- rilmesi konusunda ısrar etmişse artık sözleşmenin
dan (sözleşme kurulmuş olacağından) kabul edenin subjektif esaslı noktasını oluşturan bu konuda da
beyanından dönmesi artık mümkün olmayacaktır. irade açıklamalarının uyuşması aranır. Aksi takdir-
Ayrıca kabul açıklamasının kabul için öngörülen de sözleşmenin kurulmadığı kabul edilmelidir. Bu
sürede önerene ulaşmaması durumunda sözleşme- durum, irade özerkliği ilkesinin doğal bir sonucu-
nin kurulmayacağı yönündeki açıklamalarımız da dur. Tarafların ikinci derecedeki noktaları görüş-
hatırlanmalıdır. Hatta kabul için süre belirlenme- meler sırasında tartışmış olması, bunları sözleşme-
miş olsa bile zamanında ve usulüne uygun olarak ye katmak istediklerine karine oluşturur.

22
1
Borçlar Hukuku

Sözleşmenin kurulduğunu ispat yükü, sözleş- deren görüşme içeriğinin farklı olduğunu biliyor
meye dayalı olarak bir hakkının oluştuğunu ile- veya bilmesi gerekiyorsa güven teorisi gereği mu-
ri süren taraftadır. Bu ispat, sözleşmenin objektif hatabın susmasına dayanamayacağı kabul edilmek-
esaslı noktaları üzerinde uyuşma bulunduğuna tedir. Aksi durumda (yani gönderen iyiniyetli ise)
yöneliktir. Bu ispata karşılık olarak diğer taraf sözleşme kurulmuş olur ancak muhatap teyit etme
subjektif esaslı noktalar olduğu hâlde bunlar üze- iradesinin bulunmadığını ileri sürerek yanılma hü-
rinde uyuşma olmadığı ispat edebilir ancak ikincil kümlerinden yararlanabilir.
noktaların taraflarca sözleşmenin olmazsa olmazı
(sübjektif esaslı noktası) durumuna getirilmediği
Tarafların Sözleşmenin Görüşülmesi
anlaşılıyorsa sözleşmenin kurulduğu ama bu nok-
Aşamasındaki Yükümlülükleri
talar konusunda bir boşluk bulunduğu kabul edi-
lir. Hâkim bu durumda uyuşmazlığı sözleşmenin Dürüstlük kuralı, sözleşme görüşmeleri sırasın-
tamamlanması konusundaki takdir yetkisini kulla- da taraflara belirli yükümlülükler yükler. Bunların
narak giderir (TBK m. 2/II). Hâkim bu yetkisini ilki, sözleşmenin yapılması için ciddi bir niyetle
kullanırken öncelikle kanunun tamamlayıcı nite- görüşmelere katılma yükümlülüğüdür. Ciddi bir
likteki yedek hükümlerinden yararlanır. Borcun ne niyeti olmaksızın sözleşme görüşmelerine katılan
zaman muaccel olacağı (TBK m. 90) veya edimin tarafı, karşı tarafın sözleşmenin kurulacağına duy-
nerede yerine getirileceği (TBK m. 89) konusunda- duğu güven nedeniyle uğradığı (olumsuz) zararın
ki hükümler böyledir. giderimine mahkûm edilebilir. Geçerliliği şekle
bağlı bir sözleşmeyi şekle uymaksızın yapmak ni-
yetiyle görüşmelerin yürütülmesi dürüstlük kura-
lına aykırıdır. Sözleşme koşullarının belirlenmesi
veya sözleşmenin imzası konusunda muhatabın
dikkat kararına etkide bulunabilecek konularda aldatıcı
Sözleşme hazırlar arasında kabul beyanıyla davranışlarda bulunulması da dürüstlük kuralını
kurulur ve o anda yürürlüğe girer. Kuşkusuz ihlal eder. Muhatabın yanılgıya düştüğünü fark
tarafların başka bir yürürlük tarihi belirlemesi ettiği hâlde onu uyarmayan, konuya ilişkin doğru
mümkündür. Hazır olmayan birine gönderilen bilgileri vermeyen taraf için de aynı sonuca varabi-
kabul beyanı önerene ulaştığı anda sözleşme liriz. TKHK m. 10/III hükmünde tüketici lehine
kurulur. Kabul haberinin önerenin egemen- özel aydınlatma yükümlülükleri öngörülmüştür.
lik alanına girmesi yeterlidir; öğrenmiş olması Sözleşme görüşmeleri sırasında tarafların, birbirle-
aranmaz ancak sözleşme kabul haberinin gön- rinin mal ve kişi varlığı haklarını zarardan koruya-
derildiği andan itibaren hükümlerini doğurur. cak önlemleri almak zorunda olmalarının (özen ve
koruma yükümlülükleri) da dürüstlük kuralından
kaynaklandığını yukarıda ifade etmiştik.
Teyit Mektubu Yükümlülüğün ve ihlalin türüne göre farklı
yaptırımlar söz konusu olur. Yükümlülüğe aykırı
TTK m. 21/III hükmünde teyit mektubuna davranış bir zarara yol açmışsa her hâlde (culpa in
8 gün içinde itirazda bulunulmamış olmasına, contrahendo) giderim sorumluluğu doğar. Tüketici
taraflar arasında mektupta belirtilen içerikle bir Hukuku bakımından ayıplı ifaya bağlanan seçimlik
sözleşmenin kurulmuş sayılması hukuksal sonucu haklar da gündeme gelebilir (TKHK m. 11). İrade
bağlanmıştır. Sadece tacirler arasında uygulanan sakatlığı nedeniyle sözleşmenin iptali de söz konu-
bu hükümde görüşmenin telefon, telgraf veya her- su olabilecektir.
hangi bir iletişim veya bilişim aracı ya da diğer bir
teknik araçla yapılmış olması arasında bir fark gö-
zetilmemiştir. Yüz yüze yapılan sözlü sözleşmeler de İlan Yolu ile Ödül Sözü Verme
teyit mektubuna konu edilebilir. Teyit mektubunu Bir gazetede, hatta sokaklarda dağıtılan bir el
alan tacir 8 gün içinde içeriğine itiraz etmezse söz- ilanında “Resimdeki köpeği bulup getirene 1.000
leşme mektupta yazılı içerikle kurulmuş sayılacak- TL ödül veriyorum.” veya “Fotoğraftaki oğlum X 2
tır ancak bu sonucun doğması için görüşmenin aydır kayıptır. Yerini bildirene 20.000 TL ödül ve-
gerçekten yapılmış olması gerekir. Mektubu gön- rilecektir.” şeklindeki bir duyuruyla karşılaşabiliriz.

23
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

Dikkat edileceği gibi belirli bir kişiye değil, genele senin ilan verene başvurarak kabul açıklamasında
yapılan bir vaat söz konusudur. Ödül, belirli bir bulunması ile bir sözleşme kurulmuş olur. Bunun
edimin yerine getirilmesi karşılığında verilecektir. sonucunda, taraflar arasında içeriği ilan edilen ya-
Bu durumda ödül sözü verenin, tek taraflı bir ira- rışma şartlarına göre belirlenen bir sözleşme ilişkisi
de açıklaması ile geciktirici şarta bağlı olarak borç kurulmuş olur.
altına girdiği kabul edilmektedir. Vaadin belirli
bir derneğin üyelerine veya kasaba sakinlerine ya- Sebebi Gösterilmeden Borç Tanıması ve
pılması ile genele yapılması arasında fark yoktur. Vaadi
Önemli olan; sayısı belli olmayan kişilere, ilan
Borçlu, borcun sebebini açıklamaksızın borcu-
yoluyla yapılmasıdır. İlanın, duyurunun yapıldığı
nu tanıyabilir. Sebebi gösterilmeyen borç tanıması
kitle tarafından öğrenilmesine elverişli herhangi bir
veya soyut borç ikrarı denilen bu hukuki işlem ge-
araçla yapılması yeterlidir. Elverir ki yerine getiril-
çerlidir (TBK m. 18). Buna göre “A’ya 5.000,00
mesi gereken edim ve ödülün ne olduğu ilandan
TL borçluyum, imza B” şeklinde bir borç tanıması
anlaşılsın. Ayrıca ödülün niteliği, maddi değerinin
geçerli olur. Bu borcun açıklanmayan sebebi, daha
çok veya az olması da önemli değildir. Manevi, es-
önce taraflar arasında kurulmuş ödünç ya da kira
tetik veya sosyal bir çıkar da ödül için yeterli sayılır.
gibi bir sözleşme ilişkisi veya tazminat borcu do-
Ödül sözü veren, bu yöndeki tek taraflı irade ğuran bir haksız fiil olabilir. Bu durumda alacaklı,
açıklamasıyla borç altına girmiş olur ancak bu borcun sebebini ispat etmesi gerekmeksizin sadece
borcun hüküm ifade etmesi için sözün verildiği borç tanımasının yapıldığı senedi ibraz ederek ala-
çevreden birinin edimi yerine getirmesi gerekir. cağını ispatlayabilir ancak borç tanıması sebepten
Böylece geciktirici şart gerçekleşmiş olur. Ödül soyut olsa da borcun mutlaka bir sebebi bulunur.
sözü veren, geciktirici şart gerçekleşene kadar va- Dolayısıyla borçlu, hukuki sebebi ve bunun geçerli
adinden dönebilir. Dönmeden sonra edimi yerine olmadığını ispat ederek kendisine karşı açılan ifa
getiren kimse ödüle hak kazanmaz ancak bu kimse davasının reddini sağlayabilir. Örneğin borçlu, se-
vaade güvenerek iyi niyetle edimi gerçekleştirmek nedin verilmesine sebep olan alt ilişkinin kira oldu-
için yapmış olduğu masrafları ödül sözü verenden ğunu, kiralananın kendisine teslim edilmediğini bu
talep edebilir ancak tazminat miktarı ödülün de- yüzden ödemezlik defini kullandığını ispat ederek
ğerinden fazla olamaz. davayı reddettirebilir.
Ödüllü yarışma, ilan yolu ile ödül vaadinin Yargıtay’a göre temel ilişki geçersiz olsa bile so-
özel bir şekli olan ödüllü yarışmada, yarışmayı ka- yut borç tanıması bundan etkilenmez. Bu durum-
zanan veya kazananlara ödül verileceği ilan edilir. da, soyut borç tanımasına dayalı alacak sebepsiz
Niteliği itibarıyla ilgilileri bu şartları kabul etmek zenginleşme oluşturur. Karşı taraf sebepsiz zengin-
suretiyle başvuruda bulunmaya davet eden bir leşme savunmasında bulunmazsa hâkim bu duru-
öneridir. Şu hâlde, ilandaki şartlara uyan bir kim- mu resen nazara alamaz.

Öğrenme Çıktısı

6 Borcun kaynaklarını sıralayabilme

Araştır 6 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İnternet aracılığıyla kurulan


Borç kaynakları Türk Borç-
Borçlandırıcı işlemlerle tasar- sözleşmeleri, Türk Borçlar
lar Kanunu’nun üçüncü ay-
ruf işlemleri arasında ne tür Kanununda sözleşmelerin
rımında sayılanlarla sınırlı
bir ilişki vardır. Düşününüz. kurulmasına yönelik kurallar
mıdır? Açıklayınız.
çerçevesinde değerlendiriniz.

24
1
Borçlar Hukuku

1 Borçlar Hukukunun konusunu


belirleyebilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Borçlar Hukukunun konusunu Özel Hukuk alanındaki borç
Borçlar Hukukunun Konusu ilişkilerinin oluşturduğunu gösterir. Dolayısıyla borç ilişkisinin
nasıl kurulduğu, bir diğer deyişle kişinin ne zaman ve ne şekilde
borç altına gireceği, bu borcun nasıl ifa edileceği, ifa edilmezse
bunun hukuksal sonuçlarının (yaptırım) neler olacağı, dar ve
geniş anlamda borç ilişkisinin ne zaman sona ermiş olacağı gibi
olgular Borçlar Hukukunun konusunu oluşturur.

2 Borç ve borç ilişkisi kavramlarını


açıklayabilme

Borç ilişkisi kavramı iki farklı anlamda kullanılır. Bunlardan


Borç ve Borç İlişkisi Kavramları biri dar anlamda borç ilişkisi diğeri de geniş anlamda borç
ilişkisidir. Dar anlamda borç ilişkisi borç sözcüğü ile eş anlam-
lıdır. Geniş anlamda borç ilişkisi ise çok sayıda borcun doğu-
muna elverişli, borç dışında talep, alacak, yüklenti, beklenti
gibi farklı Borçlar Hukuku figürlerini kapsayan, organizma
benzeri bir yapıyı ifade eder.

3 Edim kavramını tanımlayıp edim


türlerini sıralayabilme

Borcun konusuna edim denir. Bir borç ilişkisi bünyesinde asli


Borcun Konusu: Edim edim yükümlülükleri, yan edim yükümlülükleri ve koruma
yükümlülüklerini barındırır. Edim yükümlülüğü denince bi-
rincil edim yükümlülüklerinin yerini alan tali edim yükümlü-
lüklerini unutmamak gerekir. Edimin farklı türlere ayrılarak
incelenebilir. Kişisel edim-maddi edim, ani edim-sürekli edim
ayrımı bunlardan sadece birkaçıdır.

25
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

4 Eksik borçları tanımlayabilme


öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Alacaklısına kural olarak ifayı talep ve dava etme, cebri icra


Eksik (Doğal) Borçlar yoluyla borçluyu ifaya zorlama imkânı vermeyen borçlara ek-
sik borçlar denir. Eksik borçlar; dar anlamda eksik borçlar,
ahlaki görevlerden kaynaklanan borçlar ve zamanaşımına uğ-
ramış borçlar şeklinde üç başlık altında değerlendirilir.

5 Borçlar Hukukuna hâkim olan


ilkeleri açıklayabilme

Borçlar Hukukuna Hâkim Olan Borçlar Hukukuna hâkim olan ilkeler, Borçlar Kanunu’ndaki
İlkeler düzenlemelerin temelini teşkil eder. Bu ilkelerden en önemlisi
irade özerkliği ilkesidir. Bu ilkenin yanı sıra borç ilişkisinin
nispiliği, ahde vefa (pacta sund servanda), güvenin korunması
Borçlar Kanunu’nun temelini teşkil eden ilkelerdendir.

6 Borcun kaynaklarını sıralayabilme

Borçlar Kanunu’nun kaynaklarının bir kısmı Borçlar


Borç Kaynakları Kanunu’nun Birinci kitabının Üçüncü Ayrımında düzen-
lenmiştir. Bunlar, sözleşmeden doğan borçlar, haksız fiilden
doğan borçlar, sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlardır.
Bunların yanı sıra Borçlar Hukukunun Özel Hükümler kıs-
mında düzenlenen vekaletsiz iş görmeden doğan borçlar ve
Aile Hukukunda düzenlenen nafaka borçları da borç kaynak-
ları arasında sayılır.

26
1
Borçlar Hukuku

1 Aşağıdakilerden hangisi maddi edime örnek 6 Aşağıdakilerden hangisi tek taraflı hukuki iş-
teşkil eder? lemlerden biridir?

neler öğrendik?
A. Satıcının satılanı teslimi A. Temsil yetkisi verme
B. Vekilin dava dilekçesini hazırlaması B. Satış sözleşmesi yapma
C. Hizmetçinin evi temizlemesi C. Bağışlamada bulunma
D. Doktorun hastayı muayene etmesi D. Kefil olma
E. Şarkıcının konser vermesi E. Miras sözleşmesi yapma

2 Seçim hakkının hukuki niteliği ile ilgili aşağı- 7 Aşağıdakilerden hangisi dar anlamda eksik
daki ifadelerden hangisi doğrudur? borçlardan biridir?
A. Mutlak hak A. Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar
B. Nispi hak B. Zamanaşımına uğramış borçlar
C. Yenilik doğuran hak C. Ahlaki bir vazifenin ifasından doğan borçlar
D. Alacak hakkı D. Haksız fiilden doğan borçlar
E. Kişisel hak E. Kumar ve bahisten doğan borçlar

3 Aşağıdakilerden hangisi borç ilişkisinin nisbi- 8 Borç ilişkisinden doğan hakların üçüncü ki-
liğine istisna teşkil eden hâllerden biridir? şilere karşı ileri sürülememesinin sebebi aşağıdaki-
lerden hangisidir?
A. Ayni hakların tescili
B. Alacak hakkının sınırlanması A. Alacak hakkının nisbi hak olması
C. Borcun süreye bağlanması B. Alacak hakkının malvarlığı hakkı olması
D. Borcun ifasında temsilci kullanılması C. Alacak hakkının zamanaşımına tabi olması
E. Kişisel hakların şerhi D. Alacak hakkının aleni olması
E. Alacak hakkının mutlak haklardan olması
4 Sözleşmenin objektif esaslı unsurlarının ek-
sikliğine bağlanan hukuki sonuç aşağıdakilerden 9 Hazır olmayan kişiler arasında yapılan bir
hangisidir? sözleşme hangi anda kurulmuş sayılır?
A. Yokluk A. Öneride bulunan kabul haberini öğrendiği
B. Kesin hükümsüzlük anda
C. Eksiklik B. Kabul haberi öneride bulunana gönderildiği
D. İptal edilebilirlik anda
E. Fesih C. Öneri kabulcüye ulaştığı anda
D. Kabul haberi öneride bulunana ulaştığı anda
E. Öneri kabulcüye gönderildiği anda
5 Aşağıdakilerden hangisi tek taraflı sözleşme-
lerden biridir?
A. Vekâlet
10 Aşağıdakilerden hangisi tacirler arasındaki
sözleşmelerde taraflardan birinin diğerine sözleşme-
B. Kefalet nin kurulduğunu ve içeriğini bildirmesini sağlar?
C. Satış
D. Eser A. Sözleşme tasarısı
E. Hizmet B. Centilmenlik anlaşması
C. Teyit mektubu
D. Öneri
E. Ön sözleşme

27
Borçlar Hukukunun Konusu-Borç İlişkisi-Edim-Borçlar Hukukuna Egemen Olan İlkeler-

1
Borç Kaynakları-Hukuki İşlem Olarak Sözleşme-Sözleşme ve Kurulması

1. A Yanıtınız yanlış ise “Edim Türleri” bölümü- 6. A Yanıtınız yanlış ise “Hukuki İşlem Türleri”
nü yeniden gözden geçiriniz. bölümünü yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. C Yanıtınız yanlış ise “Edim Türleri” bölümü- 7. E Yanıtınız yanlış ise “Dar Anlamda Eksik Borç-
nü yeniden gözden geçiriniz. lar” bölümünü yeniden gözden geçiriniz.

3. E Yanıtınız yanlış ise “Borç İlişkisinin Nisbili- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Borç İlişkisinin Nisbili-
ği” bölümünü yeniden gözden geçiriniz. ği” bölümünü yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Önerinin İçermesi Ge-


4. A 9. D Yanıtınız yanlış ise “Önerinin Bağlayıcılığı”
reken Asgari Unsurlar” bölümünü yeniden
bölümünü yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

5. B Yanıtınız yanlış ise “Sözleşme Kavramı ve Tür- 10. C Yanıtınız yanlış ise “Teyit Mektubu” bölü-
leri” bölümünü yeniden gözden geçiriniz. münü yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Medeni Hukuk ve Kanun gereği onun bölümlerinden biri sayılan Borçlar Hu-
kuku, Özel Hukukun temelidir. Günümüzde ayrı bir hukuk dalı olan Ticaret
Araştır 1 Hukuku, İş Hukuku önceleri Medeni Hukuk içerisinde değerlendirilen hu-
kuk dallarındandır.

Borç kavramının kökeni Roma Hukukuna kadar dayanır. Roma’da borç


Araştır 2 (schuld) sözcüğü borçluyu, alacaklıya bağlayan bağ anlamına gelirdi.

TBK m 27’de edime birtakım sınırlar getirilmiştir. Anılan hükme göre “Ka-
Araştır 3 nunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı
veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.”

28
1
Borçlar Hukuku

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Eksik borçlar, ifasının talep edilebilme olanağı bulunmayan borçlardır. Bu


borçların ifasının talep edilememesi, bu grupta yer alan borçların niteliğinden
kaynaklanır. Örneğin zaman aşımına uğramış borçların ifası talep edilemez.
Araştır 4 Hukuk düzeni borçluyu ilanihaye alacaklının ifa talebi ile bağlı kılmak isteme-
miş, kural olarak her borcun belirli bir süre sonra zaman aşımına uğrayacağını
hüküm altına almıştır. Buradan da anlaşılacağı gibi eksik borçların dava edile-
memesi bu borçların karakterinden kaynaklanır.

İrade serbestisi ilkesi, Borçlar Hukuku alanında sözleşme serbestisinin, Eşya


Araştır 5 Hukuku alanında mülkiyet özgürlüğünün, Miras Hukukunda ölüme bağlı
tasarruf özgürlüğünün temelini oluşturur.

Borcu kaynakları TBKnin üçüncü ayrımında sayılanlarla sınırlı değildir. Bun-


ların yanı sıra Borçlar Hukukunun Özel Hükümler kısmında düzenlenen ve-
Araştır 6 kaletsiz iş görmeden doğan borçlar ve Aile Hukukunda düzenlenen nafaka
borçları da borç kaynakları arasında sayılır.

Kaynakça
Akıntürk, T., Ateş, D. (2020). Borçlar Hukuku. Eren, F. (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler.
İstanbul: Beta Yayınevi. Ankara: Yetkin Yayınevi.
Kılıçoğlu, A. M. (2019). Borçlar Hukuku Genel Arpacı, A. Serozan, R. Hatemi, H. Kocayusufpaşaoğlu,
Hükümler. Ankara: Turhan Kitabevi. N. (2017). Borçlar Hukuku Genel Bölüm.
İstanbul: Filiz Kitabevi.
Nomer, H. (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler.
İstanbul: Beta Yayınevi. Oğuzman, K. Töz, T. (2018). Borçlar Hukuku Genel
Hükümler, C.I/II. İstanbul: Vedat Kitapçılık.
Antalya, O. G. (2019). Borçlar Hukuku Genel
Hükümler. Ankara: Seçkin Yayınevi.

29
Bölüm 2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-
İrade Sakatlıkları-Temsil

1 2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları Kesin Hükümsüzlük Durumları
öğrenme çıktıları

1 Sözleşmenin geçerlilik koşullarını 2 Kesin hükümsüzlük durumlarını


sıralayabilme açıklayabilme

İrade Açıklamasındaki Sakatlığın


Sözleşmenin Geçerliliğine Etkisi

3 4
Genel İşlem Koşullarının (GİK) Geçerliliği 4 İrade açıklamasındaki sakatlığın
3 Genel işlem koşullarının geçerliliğini sözleşmenin geçerliliğine etkisini
tanımlayabilme açıklayabilme

5 Temsil
5 Temsil kavramının içeriğini belirleyebilme

Anahtar Sözcükler: •Yokluk • Kesin Hükümsüzlük • İptal Edilebilirlik


• Objektif İmkânsızlık • Aldatma • Genel İşlem Koşulu • Temsil • Yetkisiz Temsil

30
2
Boçlar Hukuku

GİRİŞ kesin hükümsüz olur. Kesin hükümsüzlük; ilgisi


Borcun kaynaklarından biri sözleşmelerdir. (hukuki menfaati) bulunan herkes tarafından, her
Sözleşmeler tarafların karşılıklı birbirine uygun zaman ileri sürülebilir. Dosyadan kesin hükümsüz-
irade beyanı ile kurulur. Tarafların karşılıklı irade lüğün anlaşılması durumunda hâkim bunu görevi
beyanı ile kurulan bir sözleşmenin hüküm ifade et- gereği (resen) dikkate alır. Hükümsüzlüğü ileri sür-
mesi sözleşmelerde geçerlilik koşullarının uyulmuş me hakkı zamanaşımına veya hak düşürücü süre-
olmasına bağlıdır. Sözleşmenin geçerlilik koşulları, ye de tabi değildir. Dava yoluyla veya açıklamada
sözleşmenin kesin hükümsüzlüğüne yol açan se- (beyanda) bulunarak sözleşmenin hükümsüz kılın-
beplerle, sözleşmenin iptaline yol açan sebeplerdir. masına da gerek yoktur çünkü geçerlilik şartının
Bunun dışında bazı sözleşmelerin hüküm ifa etmesi eksikliği sözleşmenin hükümsüzlüğü için gerekli ve
için tamamlayıcı olgularla tamamlanması gerekir. yeterlidir. İleride kesin hükümsüzlük durumlarını
ayrı ayrı ele inceleme fırsatını bulacağız.
Kişiler gündelik hayatta ihtiyaç duydukları
sözleşmeleri kendileri yapabileceği gibi bu konu-
da üçüncü kişiden de yararlanabilir. Bir kimsenin İptal Edilebilirlik
işlerinin görülmesini iradesi ile bir başkasına bı- İptal edilebilirlik yaptırımı, kesin hükümsüz-
raktığı durumda temsilden söz edilir. İradi temsil, lüğün aksine kendiliğinden değil iptal hakkının
Türk Borçlar Kanunu’nda dolaylı temsil ve dolaysız geçerli bir şekilde kullanılması sonucunda sözleş-
temsil olmak üzere iki farklı şekilde hüküm altına menin baştan itibaren hükümsüz hâle geleceğini
alınmıştır. ifade eder. Aşağıda ayrıca inceleyeceğimiz yanılma,
aldatma ve korkutma gibi sebeplerle taraflardan bi-
SÖZLEŞMENİN GEÇERLİLİK rinin irade açıklamasının sakat olduğu durumlarda
KOŞULLARI sözleşme baştan itibaren hükümsüzdür ancak bu-
nun için iradesi sakatlanan tarafın süresi içinde ip-
Sözleşmenin kurulması için tarafların birbirine
tal hakkını kullanmış olması gerekir. İptal hakkı sü-
uygun irade açıklamalarının şart olduğunu birinci
resi içinde kullanılmaz veya süre dolmadan iradesi
ünitede açıklamıştık. Sözleşmenin esaslı noktaları
sakat olan taraf sözleşmeye onay verirse sözleşme
üzerinde irade açıklamalarının uyuşması söz ko-
baştan itibaren geçerli hâle gelir. Bu nedenle iptal
nusu değilse yokluk söz konusu olur. Diğer yandan
hakkının bu tür bir hukuksal sonuç doğurduğu du-
sözleşmenin kurulmuş olması da geçerli olduğu
rumlar düzelebilir hükümsüzlük olarak adlandırılır.
anlamına gelmez. Bunun için geçerlilik şartlarını
da taşıması gerekir. Aksi takdirde sözleşme geçer- Aşırı yararlanma (gabin) olgularında ise söz-
siz olur. Geçerlilik sebeplerinin hepsi aynı türden leşme baştan itibaren geçerlidir ancak iptal beyanı
olmadığı gibi eksik olmalarına bağlanan hukuksal sözleşmeyi baştan itibaren hükümsüz hâle getirir.
sonuçlar da farklıdır. Her birini ayrı ayrı inceleye- Bu nedenle iptal edilebilirliğin bu türünde bozula-
ceğimiz geçersizlik sebeplerine örnek olarak ehli- bilir geçerlilikten söz edilir.
yetsizlik (TMK m. 15), sözleşmenin konusunun
emredici hükümlere, genel ahlaka veya kişilik hak- Tamamlayıcı Unsurların Eksikliği
larına aykırı ya da imkânsız olması (TBK m. 27),
Sözleşmenin hüküm ifade etmesi için yukarıda
irade açıklamalarının yanılma, aldatma veya kor-
açıklanan ve sözleşmenin hükümsüzlüğüne neden
kutma nedeniyle sakat olması, muvazaa, aşırı yarar-
olan sebeplerin bulunmaması her zaman yeterli ol-
lanma ve şekle aykırılık anılabilir.
maz. Bazı durumlarda birtakım tamamlayıcı olgu-
ların da gerçekleşmesi gerekir. Aksi takdirde sözleş-
Kesin Hükümsüzlük me eksik kalacağından hüküm ifade etmez. Eksik
Kamu düzenini ilgilendirecek önemdeki geçer- olan olgu gerçekleşinceye kadar sözleşme geçerli
lilik şartlarından bir veya birkaçı gerçekleşmediğin- olup olmayacağı belirsiz bir tür askı hâlinde kalır.
de kesin hükümsüzlük (butlan) yaptırımı devreye Bu olgu gerçekleşince sözleşme tamamlanır ve hü-
girer (TBK m. 27). Örneğin taraflardan birinin fiil küm doğurmaya başlar. Buna karşılık tamamlayıcı
ehliyetinin bulunmaması veya sözleşmenin huku- olgunun gerçekleşmeyeceği kesin olarak anlaşıldı-
ka ya da ahlaka aykırı olması durumunda sözleşme ğında sözleşme kesin hükümsüz olur.

31
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

Ayırt etme gücü bulunan küçük ve kısıtlıların (sınırlı ehliyetsizler), yasal temsilcilerinin iznini almak-
sızın yaptıkları ve kendilerini borç altına sokan sözleşmeler böyledir. Bu tür sözleşmelerin akıbeti, yasal
temsilci tarafından onay (icazet) verilene kadar askıdadır. Onay verilince sözleşme baştan itibaren geçerli
olur. Onay verilmez veya verilmeyeceği anlaşılırsa sözleşme kesin hükümsüz olur.
Yetkisiz temsilcinin temsilci sıfatıyla yaptığı hukuki işlem de temsil olunanı bağlamaz ancak temsil
olunanın sonradan vereceği onay hukuki işlemin baştan itibaren hüküm doğurmasına neden olur.
Bazı sözleşmeler ise bir resmi makamın fiiliyle tamam-
lanmadıkça hüküm ifade etmez (örnek olarak bkz. TMK
m. 184/b. 5, 462, 463, 465). Aile Hukukunda eşin onayını TMK m.194/I “Eşlerden biri, diğer eşin
gerektiren hukuki işlemler de bu konuda bir diğer örneği açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile
oluşturur. Aile konutuna ilişkin bazı işlemlere getirilen sı- ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile
nırlamalar böyledir (TMK m. 194). konutunu devredemez veya aile konutu
üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Kısmi Hükümsüzlük
Sözleşme hükümlerinden sadece bir kısmının hükümsüz olması kural olarak sözleşmenin diğer kıs-
mının hükümsüz olmasına yol açmaz. “Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça
anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.” (TBK m. 27/II). TBK m. 27/I dışında kalan
hükümsüzlük sebepleri de bu hükmün uygulanması için yeterlidir. Kısmi hükümsüzlük hâlinde şu soruyu
sorup cevaplandırmak gerekir: Sözleşmede yer alan ve geçersiz sayılan hüküm veya hükümler olmaksızın
tarafların geri kalan içerikle bu sözleşmeyi yine de yapacakları kabul edilebiliyor mu? Eğer cevap olumlu
ise, sözleşmenin geri kalan kısmı geçerliliğini koruyacaktır. Yasal karine, bu hükümler olmaksızın da söz-
leşmenin yapılacağı yolundadır. Şu hâlde sözleşmenin tamamının hükümsüz olduğunu iddia eden taraf bu
iddiasını ispatlamalıdır.

Sürekli Sözleşmelerde Geçersizlik


Sürekli edimli sözleşmelerde borçlar ifa edilmeye başlanmışsa hükümsüzlük yaptırımının uygulanması
adalete uygun olmayan sonuçlar doğurabilir. Geçersiz bir kira veya hizmet sözleşmesi birkaç ay uygulan-
dıktan sonra hükümsüzlük anlaşılırsa böyle bir durum söz konusu olur. Hizmet sözleşmesi bakımından
TBK m. 394/III’de bu konuda özel bir düzenleme bulunur. Madde hükmü şu şekildedir: “Geçersizliği
sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir hizmet sözleş-
mesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur.” Buna göre sözleşmenin ifa edilen kısımları geçerliymiş gibi
işlem görecek, ifa edilen edimlerin iadesi gerekmeyecektir. Sürekli edimli diğer sözleşmeler bakımından
da bu görüş kabul edilmezse, bu takdirde ifa edilmiş borçlar bakımından vekâletsiz iş görme veya sebepsiz
zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade borçları gündeme gelecektir. İptal edilebilirlikte ise kural olarak
iptalin geçmişe etkili olmadığı, haklı sebeple ileriye etkili fesih imkânı bulunduğu kabul edilebilir.

dikkat
Bazen kanun kısmi hükümsüzlük hakkında özel bir düzenlemeye yer verebilir. Örneğin aşılma-
ması gereken bir fiyat veya ücret sınırının aşılması durumunda sözleşmenin üst sınır üzerinden
geçerli olacağı öngörülebilir. Örneğin bk. Avukatlık K. m. 163/II; TKHK m. 4/I; TTK m.
1530/I, TBK m. 88/II.

32
2
Boçlar Hukuku

Öğrenme Çıktısı
1 Sözleşmenin geçerlilik koşullarını sıralayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Eşlerden birinin aile konu-


Sözleşmenin geçersizliğine tu üzerinde yapacağı işlem-
yol açan sebeplerden kesin Yoklukla sözleşmenin geçer- lerin diğer eşin onayına tabi
hükümsüzlük ve iptal edi- sizliğine yol açan durumlar tutulması hâlinde, işleme
lebilirlik hâlleri arasında ne arasında ne gibi bir fark bu- taraf olmayan eşin izninin
gibi bir fark olduğunu açık- lunduğunu düşününüz. tamamlayıcı olgu olarak de-
layınız. ğerlendirilip değerlendirile-
meyeceğini açıklayınız.

KESİN HÜKÜMSÜZLÜK vires kuralı artık önemini yitirmiştir. Yeni TTK,


DURUMLARI bu görüşün dayanağını oluşturan eski TK m. 137
hükmüne paralel bir düzenlemeye yer vermemiştir.
Sözleşmenin kesin hükümsüzlüğüne yol açan
Bu nedenle tüzel kişilerin fiil ehliyeti konusunda
sebepler TBK m. 27 ‘de düzenlenmiştir. Bunlar;
artık TTK m. 125/II’nin atfıyla TMK m. 48 hük-
ehliyetsizlik, hukuka aykırılık, kamu düzenine ay-
mü uygulanacaktır. Buna göre artık işletme konu-
kırılık, kişilik haklarına aykırılık, ahlaka aykırılık,
su gibi bir sınır olmadığından yaptığı tüm işlemler,
başlangıçtaki objektif imkânsızlıktır.
ana sözleşmede yazılı işlere bakılmaksızın şirketi
bağlar. Bununla birlikte üçüncü kişinin yapılan
Ehliyet işlemin şirketin işletme konusu dışında olduğunu
Gerçek kişilerde; ayırt etme gücü bulunmayan, bildiği veya bilebileceği durumlarda bu işlemler şir-
yani makul şekilde hareket etme yetisinden yoksun keti bağlamaz.
bulunan kişi tam ehliyetsiz olduğundan (TMK m.
13), böyle bir kişinin yaptığı sözleşme kesin hüküm- Hukuka Aykırılık
süzdür ancak ayırt etme gücüne sahip olduğu hâlde
Konusu emredici hukuk kurallarına, kamu dü-
ergin olmayan veya kısıtlı bulunan bir kimse (sınırlı
zenine, genel ahlaka ve kişilik haklarına aykırı olan
ehliyetsiz) kendisini borç altına sokan sözleşmele-
sözleşmeler kesin hükümsüzdür (TBK m. 27). Bu
ri yasal temsilcilerinin izin veya onayıyla yapabilir.
kural, sözleşme özgürlüğünün sınırını oluşturur.
Bunlar, kendilerini borç altına sokmayan sözleşme-
Bu tür hükümler TBK’de bulunabileceği gibi (ör-
leri yasal temsilcinin iznini almadan yapabilir.
neğin TBK m. 148, 301, 388/III), başka kanunlar-
da da bulunabilir.
Ancak her türlü yasağın kesin hükümsüzlük
dikkat yaptırımını davet ettiğini söylemek de doğru olmaz.
Sınırlı ehliyetsiz kendisine yapılan bağışlama- Yasak öngören hükmün amacı önem taşır. Özellik-
yı geçerli bir şekilde kabul edebilir ancak yasal le sözleşmeyle üstlenilen edimlerden birinin ifası
temsilcisi bunu yasaklayabilir veya bağışlananın suç oluşturuyorsa konunun hukuka aykırı olduğu
geri verilmesini emredebilir. Bu durumda bağış- kabul edilmelidir. Buna karşılık “düzen hükmü”
lama ortadan kalkar (TBK m. 287). denilen, amacı geçersizlik değil kuralı ihlal eden
kimseye idari veya cezai yaptırım uygulanması olan
düzenlemeye aykırılık sözleşmenin hükümsüzlüğü-
Tüzel kişilerde, fiil ehliyetinin tüzel kişinin iş-
ne yol açmaz. Örneğin Noterlik Kanunu m. 89’un
letme konusu ile sınırlı olduğunu kabul eden ultra
bir düzen hükmü olduğu kabul edilmektedir. Bu

33
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

hükme göre düzenleme şeklinde yapılması öngörü- aleyhine sözleşme yapılması hükümsüzlük sonucu-
len mirasın taksimi sözleşmesi, Yargıtay’a göre adi nu doğurmaz. TKHK’de tüketiciyi korumak ama-
yazılı şekilde yapılsa da geçerli olacaktır (Yarg. İBK, cıyla öngörülen hükümler de böyledir.
26.11.1980, 5/3; RG. 03.01.1981; S: 17209). Kamu Düzenine Aykırılık (İkinci Düzey Başlık)
TBK m. 27 hükmü kamu düzenine aykırılığı da
ayrı bir kesin hükümsüzlük sebebi gibi düzenlemiş
dikkat ise de bundan maksat, kamu düzenine ilişkin em-
3298 sayılı “Uyuşturucu Maddelerle İlgili Ka- redici bir düzenlemeye aykırılıktır. Dolayısıyla bu
nun”, afyon ve haşhaştan elde edilen diğer uyuş- düzenlemeyi, bir hükmün emredici olup olmadığı-
turucu maddelerin alımı, satımı, imali ve ithalat nı anlamaya yönelik bir ölçüt olarak kabul etmek
ve ihracatını birtakım kurallara bağlamıştır. Bu isabetli olur. Aksi takdirde hakkında yasaklayıcı bir
Kanun kapsamına giren bir maddenin yasaya hüküm bulunmayan bir konuda salt kamu düzeni-
aykırı şekilde satımına ilişkin sözleşme hukuka ne aykırı olduğu düşüncesi ile hükümsüzlük yaptı-
aykırı olduğundan, TBK 27/I gereğince hü- rımı uygulanabilir ki kanun koyucunun bu sonucu
kümsüzdür. Yarg. 21. HD’nin 19.9.2016 tarih arzu etmediği açıktır.
ve 14184/11193 sayılı kararına göre: “… dava-
lıya ait işyerinde davacının tefecilik işi, çek senet Kişilik Haklarına Aykırılık
tahsilatı ile uğraştığı ceza mahkemesi kararı ile
sabit olup, yargılama sırasında beyanı alınan ta-
Taraflardan birinin kişilik hakkını ihlal eden
nıklarca da bu husus doğrulandığından, ahlaka
sözleşmeler, aslında ahlaka aykırı sözleşmelerin bir
ve hukuka aykırı hizmet akdinin tespitini iste-
alt grubunu oluşturur. Kişilik hakkı genel olarak
yemeyeceği açık olup davanın reddi gerekirken
TMK m. 24 vd. hükümleriyle korunmuştur. Bu
mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi;
hükümler arasında TMK m. 23 özel bir önem ta-
usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”
şır. Hükmün II. fıkrasında “Kimse özgürlüklerinden
vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlaka aykırı
olarak sınırlayamaz.” denilmektedir. Hüküm sade-
Bazen sözleşme, konusu itibarıyla olmasa da ce gerçek kişilerin değil, tüzel kişilerin de kişilik
amacı bakımından hukuka aykırı olabilir. Örneğin hakkını korumaktadır.
birine ödünç para vermek hukuka aykırı değildir Taraflardan birinin evlilik, din, aile, vücut bü-
ancak ödünç, suç teşkil eden bir eylemi destekle- tünlüğü, mahremiyet gibi kişilik hakkının kapsa-
mek, örneğin bir suikast aracının sağlanması ama- mında kalan alanlardaki haklarından vazgeçmeyi
cıyla verilmişse sözleşme hukuka aykırı olur. taahhüt ettiği sözleşmeler, konusu bakımından ki-
Hukuka aykırılık kural olarak sözleşmenin şilik hakkına aykırılık nedeniyle kesin hükümsüz
kurulduğu ana göre belirlenir ancak başlangıçta olur. Örneğin evlenmemek, boşanma davası açmak
hukuka aykırı olan sözleşme, mevzuat değişikliği veya açılmış boşanma davasından vazgeçmek, bir
nedeniyle sonradan hukuka uygun hâle gelirse söz- partiye katılmak, kan veya organ bağışlamak gibi
leşmeye artık hükümsüzlük yaptırımı uygulanmaz. taahhütler kişilik hakkına aykırılık nedeniyle hü-
Buna karşılık, yeni kural kamu düzenini ve genel kümsüzdür. Dikkat edilecek olursa bu taahhütlerin
ahlakı koruma amacıyla sevk edilmişse sözleşmenin mutlaka ahlaka aykırı olduğu söylenemez. Örneğin
yine de geçersiz olduğu sonucuna varılmalıdır. bir arkadaşına hiçbir karşılık almaksızın böbrek-
Genellikle İş Hukuku alanında rastlanılan nispi lerinden birini bağışlama sözü veren kişi, ahlaka
emredici hükümler, ekonomik veya fiziksel yönden aykırı davranıyor değildir ancak TMK m. 23/III
zayıf olanları koruma amacıyla sevk edilir. Bu hü- bu taahhüdün ifasının talep edilemeyeceğini ön-
kümler, korunması amaçlanan taraf aleyhine söz- görmüştür.
leşme yapma yasağı getirmekle birlikte, diğer (güç- Bazen de kişilik hakkı alanındaki taahhüt, hak-
lü) taraf aleyhine hükümler düzenlenmesinde bir kın özünü zedeleyecek ölçüde aşırı bir bağlılık ifade
engel bulunmamaktadır. İş Kanunu’ndaki bildirim etmesi nedeniyle kişilik hakkını ihlal eder ve bu ne-
sürelerine, iş güvencesine, yıllık izin sürelerine, işin denle hükümsüz olur. İşçinin rekabet etmeme taah-
düzenlenmesine ilişkin hükümler nispi emredici hüdü bakımından TBK m. 445 bu yönde bir hükme
niteliktedir. İşçi lehine olacak şekilde bu hükümler yer vermiştir ancak böyle özel düzenleme bulunma-

34
2
Boçlar Hukuku

yan durumlarda da kişilik hakkının özünü zedeleye-


cek ölçüde uzun süreli kısıtlamalar içeren sözleşme-
ler TBK m. 27 gereğince hükümsüz sayılabilir. dikkat
İsviçre Federal Mahkemesi uygulamasından ah-
laka aykırı sözleşme örnekleri:
• Özel dedektife, boşanma davasına gerekçe
dikkat oluşturması amacıyla diğer eşi sadakat yü-
“Davacı, 12.4.1995 günlü sözleşmeye dayana-
kümlülüğünü ihlal etmeye kışkırtmak için
rak günlük %5 faize karar verilmesini istemiştir.
para vadedilmesi
Bu faiz oranına göre aylık faizin %150 ve yıllık
• Para karşılığında bitirme ödevi veya doktora
faizin ise %1800 olduğu gözlenmiştir. Belirtilen
çalışmasına yardımcı olma vaadi
bu faiz oranının, borçlu yönünden ekonomik
• Gerçek yazarın adının gizlenerek bir başka-
hürriyetini kısıtlayacak nitelikte olduğu anlaşıl-
sının yazar gösterilmesi suretiyle bilimsel bir
mıştır. Her ne kadar faiz oranını tespit etmek,
metnin yayımlanması sözleşmesi
yasalarımıza göre, serbest ise de, aşırı derecede
• Memuriyet görevine atanma veya resmi bir
yüksek ve kişilerin ekonomik varlığını tehlikeye
unvan elde etme konusunda ücret karşılığı
düşürecek nitelikteki faiz oranları geçersizdir.”
anlaşma
(Yarg. 11. HD., 06.05.1997, 920/3286).
• Radar uyarı cihazının satışı
• Metreslik ilişkisinin sona erdirilmesinin söz-
Ekonomik özgürlük de dahil olacak şekilde ki- leşme cezasına bağlanması
şinin özgürlüğünü zaman, yer ve konu itibarıyla • Şikâyette bulunmamak veya şikâyetini geri
diğer tarafın keyfine tabi kılacak şekilde kısıtlayan almak konusunda suskunluk anlaşması
sözleşmelerin ahlaka, dolayısıyla kişilik hakkına
aykırı olduğunu söyleyebiliriz. Uygulamada kelep-
çeleme sözleşmeleri denilen ve kişinin ekonomik ge- Kişilik hakkına aykırı düzenleme aynı zamanda
leceğini biçimlendirme imkânını elinden alan, eko- ahlaka da aykırı olabilir. Özellikle taraflardan biri-
nomik varlığını tehlikeye atan bu tür sözleşmeler, nin ekonomik özgürlüğünü aşırı derece kısıtlayan
kişilik hakkını ihlal eder. sözleşmeler böyledir. Bu iki durumda da sözleşme
kesin hükümsüzdür ancak sözleşme aynı zamanda
ahlaka aykırılık nedeniyle hükümsüzse bu sözleş-
Ahlaka Aykırılık menin ifası için yapılan kazandırmaların iadesi ta-
Konusu veya amacı bakımından ahlaka aykırı lep edilemez ancak hâkim, kazandırmanın Devlete
olan sözleşme geçersiz olur. Bu anlamda ahlak, bir mal edilmesine karar verebilir (TBK m. 81). Yargı-
yandan hakkaniyetli ve âdil düşünen bir kimsenin tay, konusundaki ahlaka aykırılık sebebiyle geçer-
ahlak anlayışını ölçü kabul eden toplumun genel siz olan sözleşmelerde amaç ahlaka aykırı değilse,
ahlak anlayışını, diğer yandan hukuk düzeninin ta- örneğin; evlenme amacıyla başlık parası verilmişse
mamında içkin olan etik ilkeler ve değer yargıları- evlenme amacı ahlaka aykırı sayılamayacağından
nı ifade eder. Bunlar özellikle temel haklara ilişkin verilenlerin iadesi istenebilir. Buna karşılık nikâhsız
anayasal ilkelerde ifadesini bulmuştur. birlikte yaşama için verilen şeylerin iadesi istene-
Amacı bakımından ahlaka aykırı olan sözleşme- mez çünkü bu durumda amaç da ahlaka aykırıdır.
nin hükümsüz olması için bu amacın iki tarafça da
paylaşılması, en azından diğer tarafın bu durumdan
haberdar olması gerekir. Örneğin rüşvet olarak kul-
Başlangıçtaki Objektif İmkânsızlık
lanılması amacıyla bir mücevher satın alındığında, Kurulduğu sırada sözleşmenin konusunu oluştu-
bu amacı paylaşmayan satıcıya karşı hükümsüzlük ran edimlerden birinin ifası objektif olarak imkânsız
yaptırımı uygulanamamalıdır. Hatta satıcı, alıcının ise sözleşme kesin hükümsüz olur. Bu yaptırım,
amacını bilse bile, onun amacı sattığı ürünün ah- imkânsızlığın subjektif olması hâlinde uygulanmaz.
laka aykırı bir amaçla kullanılması değil gelir elde Yani edimin sadece somut olaydaki borçlu için değil,
etmek olduğundan sözleşmeyi hükümsüz saymak objektif olarak herkes için imkânsız olması gerekir.
yine de doğru olmaz. Sadece borçlu açısından ifası imkânsız olan edim,

35
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

borçlunun ifa etmemeden sorumluluğuna yol açar ikrar, kesin hüküm ve yemin delili de sözleşmenin
(TBK m. 112). Örneğin önceden satıp mülkiyeti- ispatını sağlar. Bunun dışındaki deliller ispat şekli-
ni devrettiği bir taşınır malı ikinci kez bir başkasına ne uyulmadan yapılan sözleşmenin varlığını ispata
satan kimse için başlangıçtaki subjektif imkânsızlık yeterli olmaz. Örneğin HMK m. 200’e göre değeri
söz konusudur. Bu sözleşme geçersiz olmaz çünkü 3.662,408 TL’yi geçen hukuki işlemler ancak se-
imkânsızlık objektif değildir. Satıcının malı ilk alı- netle ispat edilebilir. Hâlbuki geçerliliği belirli bir
cısından alarak sonraki alıcıya vermesi imkânının şekle uyulmasına bağlı olan sözleşmeler, bu şekle
bulunmadığı söylenemez ancak satıcı bunu başara- uyulmadıkça kesin hükümsüzlükle sakattır. Bunla-
mazsa geçerli bir satış sözleşmesini kusurlu olarak ifa rın varlığını karşı taraf kabul etse, itiraz etmese de
etmemeden sorumlu olur. geçerli hâle gelmezler. Bu tür şekil koşuluna geçer-
Başlangıçtaki imkânsızlık fiili veya hukuki ola- lilik (sıhhat/sağlık) şekli denir.
bilir. Parça borcu oluşturan bir taşınırın sözleş- Şekil şartı kanun tarafından öngörüldüğünde
menin kurulduğu sırada (örneğin yanmış olması yasal, taraflarca öngörüldüğünde iradi şekilden
sebebiyle) mevcut olmaması, sözleşmenin fiili söz edilir. Taraflarca öngörülen şekle uyulmaması
imkânsızlık nedeniyle geçersizliğine yol açar ancak da sözleşmeyi hükümsüz kılar (TBK m. 17) ancak
satışa konu misli eşyanın sözleşmenin yapıldığı sı- tarafların iradi şekli ispat şekli olarak kararlaştırma-
rada satıcının deposunda çıkan yangın nedeniyle ları da mümkündür.
yok olması imkânsızlığa neden olmaz çünkü misli Noterlik Kanunu gibi amacı hukuki işlemin
eşyanın başka bir yerden bulunarak alıcıya teslim geçerliliğinden çok noterlik işlemlerine yönelik dü-
edilmesi yine de mümkündür. İmkânsızlık hukuki zen hükmü getirmek olan kanunlar, düzen kuralı
bir nedene de dayanabilir. Örneğin oturma hakkı olarak şekil zorunluluğu getirebilir ancak noter bu
sahibi; bu hakkın devrini taahhüt etmişse bu, ye- düzen kuralına uymazsa örneğin NK m. 89’a ay-
rine getirilmesi hukuken imkânsız bir taahhüttür kırı olarak tapuda işlem yapılmasını gerektiren bir
çünkü oturma hakkı hukuken devredilemeyeceği vekâletnameyi düzenleme şeklinde değil de imza ve
gibi mirasçılara da geçmez (TMK m. 823/II). İmar tarih onayı şeklinde yapsa böyle bir vekâletnameyle
planında imara kapatılan bir alanda inşaat yapıl- yapılan taşınmaz satışını geçersiz sayamayız ancak
ması sözü de hukuki imkânsızlık nedeniyle geçer- düzen kuralına uymayan noter hakkında disiplin
siz olur ancak başlangıçtaki imkânsızlığı bilen veya yaptırımı gündeme gelebilir.
gerekli özeni gösterse idi bilebilecek durumda olan
taraf, sözleşme görüşmelerindeki kusurlu davranışı
(culpa in contrahendo) nedeni ile karşı tarafın olum- Şeklin Türleri
suz zararını giderimle yükümlü tutulabilir. Şekil zorunluluğunun kaynağına göre yasal ve
iradi (rızai) şekil ayrımı yapılabilir. Kullanılan ara-
ca göre yapılacak bir ayırımda ise adi yazılı şekil,
Şekil ve Şekle Aykırılığın Hukuksal nitelikli yazılı şekil ve resmi şekil olmak üzere üç tür
Sonuçları şekilden söz edilebilir.
Sözleşmenin geçerliliği kural olarak hiçbir şekle
bağlı değildir (TBK m. 12/I) ancak bir kanun hük-
Yasal Şekil
mü ile şekil zorunluluğu getirilebilir. Kanun böyle
bir şekil zorunluluğu öngörmüş olduğunda bu şekil Kanunla geçerlilik şekli öngörülmesindeki bi-
kural olarak geçerlilik şeklidir. Bu şekle uyulmama- rincil amaç, sözleşme taraflarını aceleyle sözleşme
sının hukuksal sonucu kesin hükümsüzlüktür (TBK kurmaktan korumak, böylece tarafları sözleşmey-
m. 12/II). Şekilden kasıt, sözleşmeyi kuran irade le üstlenecekleri yükümlülükler konusunda uyar-
açıklamalarının öngörülen şekilde yapılmasıdır. maktır. Diğer yandan şekil, sadece taraflar arasında
değil üçüncü kişiler bakımından da hukuk gü-
Kanun bazen bir şekil şartını sözleşmenin ispatı
venliğini sağlar. Bunu da bir ispat aracı sağlamak,
için zorunlu kılabilir. Bu takdirde ispat şeklinden
sözleşme görüşmeleri ile sözleşmenin kuruluşu ara-
söz edilir. İspat şekline uyulmadan yapılan sözleş-
sında açık bir sınır çizmek, davanın işleyişini ko-
me yine de geçerli olur. Bu sözleşmenin ispatı an-
laylaştırmak ve dışarıya karşı bir ilan/duyuru işlevi
cak öngörülen şekle uygun olarak yapılmış sözleş-
görmek suretiyle yerine getirir. Yasal şeklin bir türü
meyle ispatlanabilir. Kuşkusuz yasal deliller denilen

36
2
Boçlar Hukuku

olan resmi şekil ise resmi sicilin tutulmasına sağlam


bir zemin sağlar. Tüketici sözleşmelerinde ise şekil
(TMK m. 538/I) El yazılı vasiyetname,
daha çok bilgilendirme amacı taşır. Böylece kanun
“El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay
koyucu korunmaya değer saydığı tüketicinin dik-
ve gün gösterilerek başından sonuna kadar
katini belirli konulara çekmiş olur.
mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve im-
zalanmış olması zorunludur.”
Resmi Şekil
Kanunen görevlendirilmiş resmi memur aracı- (TBK 538) Kefalet, “Kefalet sözleşmesi,
lığıyla ve kanunen belirlenmiş usullere göre gerçek- yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin so-
leştirilen şekle resmi şekil denir. Noterler veya tapu rumlu olacağı azamî miktar ile kefalet ta-
sicil müdürleri bu şekilde görevlendirilmiş memur- rihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin,
lardır. Bunların düzenlediği sözleşmelere resmi senet sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet
denir. Yurt dışında noterlik görevini konsoloslar tarihini ve müteselsil kefil olması duru-
yerine getirir. Kanun bazı sözleşmelerin geçerlili- munda, bu sıfatla veya bu anlama gelen
ğini resmi şekilde yapılmalarına bağlamıştır. Taşın- herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına
maz satımı (TBK m. 237/I) ve resmi vasiyetname girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el
(TMK m. 532) böyledir. Tarafların böyle bir zo- yazısıyla belirtmesi şarttır.”
runluluk bulunmayan durumlarda da resmi şekilde
sözleşme yapmalarına bir engel yoktur. Örneğin
kira sözleşmesi noterde düzenleme şeklinde yapıla-
bilir ancak bu durumda iradi bir şekil söz konusu- dikkat
dur. Kanun kira sözleşmesinin geçerliliğini hiçbir El yazılı vasiyetname ile kefalet sözleşmelerinin
şekle bağlamadığından yazılı veya resmi şekle uyul- geçerliliği, Kanun gereği sözleşmede bulunması
muş olsa da yasal şekil söz konusu değildir. zorunlu tutulan bazı şartların varlığına tabi tu-
tulduğu için bu sözleşmeler adi yazılı şekle değil,
Adi Yazılı Şekil nitelikli yazılı şekle tabidir.
Sözleşmeyi kuran irade açıklamalarından biri
veya ikisinin yazılı bir metne geçirilmesi ve altı-
Metin birden çok sayfadan oluşabilir. Bu tak-
nın açıklamada bulunan tarafından imzalanması
dirde farklı sayfaların birbirinin devamı olduğu
şeklinde gerçekleştirilen şekle adi yazılı şekil denir.
metinden anlaşılmalıdır. Sayfaların birbirinin de-
Sadece sözleşme ile borç altına giren tarafın metnin
vamı olduğu anlaşılıyorsa, metnin sonundaki im-
altını imzalaması yeterli olur (m. 15/I). Örneğin
zanın sözleşmenin tümünü kapsadığı kabul edilir
kefalette kefilin, taşınır bağışlama vaadinde vaadde
ancak her sayfanın altının ayrıca imzalanması ted-
bulunanın imzasının bulunması yeterlidir. Bu şe-
bir olarak isabetli olur. İmzaların aynı anda atılması
kilde düzenlenen belgeye senet denir. Kural olarak
şart değildir. Metnin altında imzalardan sonra yazı-
yazının bir kâğıt veya başka bir madde üzerine ya-
lan hususlar, sözleşmenin şekle bağlanması gereken
zılması önem taşımadığı gibi elle veya daktilo ya
içeriğine dâhilse geçerli olmaz. Metinde sonradan
da bir başka makinayla, kurşun veya tükenmez ka-
yapılan değişiklik ve çıkmaların geçerli olması için
lemle yazılmış olması da önemli değildir. El yazılı
bunların ayrıca imzalanmış olmaları gerekir. Faks
vasiyetname (TMK m. 538/I) ve kefalet gibi (TBK
ve benzeri elektronik mesajlarda taraf imzaları ol-
m. 538) istisnalar için Kanun metni okunmalıdır.
madan sözleşmede yazılı şekil şartı gerçekleşmiş
İmzaların aynı metnin altında olması da şart değil-
sayılır. Bunun için, gönderilen metnin onaylandı-
dir. Taraflar sözleşmeden iki örnek hazırlayıp her
ğının gönderene bildirildiği an önemlidir (TBK m.
biri altını imzaladığı metni karşı tarafa verince de
14/II). Bu durumda sözleşme kabulle değil, kabul
sözleşme tamamlanmış olur (TBK m. 14/II). Adi
metninin alındığını önerenin teyit etmesiyle kurul-
yazılı şeklin sağlık şekli olarak öngörüldüğü sözleş-
muş olur. Bu yöntemin e-posta yoluyla gönderilen
melere örnek olarak alacağın devri (TBK m. 183),
metinlerde uygulanmayacağını belirtmek gerekir
önalım sözleşmesi (TBK m. 237/III), taşınırlarda
çünkü bu tür mesajlarda şekle uyulması için bunla-
bağışlama vaadi (TBK m. 288/I) gösterilebilir.
rın güvenli elektronik imza ile gönderilmesi şarttır.

37
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

dikkat dikkat
Güvenli elektronik imza ile gönderilmeyen HMK m. 206 hükmü şu şekildedir. “Okuma ve
e-posta adi yazılı şekli gerçekleştirmeye yeterli yazma bilmediği için imza atamayanların mühür
olmasa da geçerliliği şekle bağlı olmayan bir söz- veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiy-
leşmenin e-posta ile yapılmasına bir engel yoktur. le yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin
senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından
düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlıdır.
Temsil yoluyla yapılan işlemlerle tüzel kişilerin (1) (2) (Ek:22/7/2020-7251/21 md.) Okuma ve
yaptığı işlemlerde imzayı temsilci atar ancak temsilci yazma bildiği hâlde imza atamayanların mühür
sıfatının metinden anlaşılması şarttır. Aksi takdirde veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle
imza temsil olunanı bağlamaz. İmza, irade açıkla- yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet
masında bulunanı teşhis etmeye yarayan bir işaret niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından onay-
olduğundan el yazısıyla atılması gerekir. Genellikle lanmasına veya düzenlenmesine bağlıdır. İmza
öz ad ve soyadını içerse de bu şart değildir. Görme atamayan kimselerin, cüzdanla iş yapmayı usul
engelliler imzalarını el ile atabilir ancak dilerlerse ta- edinmiş kuruluşlarla olan işlemlerde kullanacakları
nık bulundurulabilir (TBK m. 15/III). “İmza ata- mühür, kazınmış imza, işaret veya parmak izinin,
mayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması işlemin başlangıcında hesap defterine veya cüzdanı-
koşuluyla, parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da na basılmış olması veya önceden noterde bir örneği
mühür kullanabilirler.” (TBK m. 16/I). saklanmak üzere onanmış bulunması yeterli olup,
her işlemde ayrıca onamaya bağlı değildir. Yukarıda
belirtilen hükümler dairesinde noterlerce onaylana-
cak veya düzenlenecek olan senetler için ilgilisinden
dikkat harç, vergi ve değerli kâğıt bedeli alınmaz”.
HMK m. 206 bu araçların düzenleme biçiminde
oluşturulmasını aramaktadır. Her hâlde imza ata-
mayan için hazırlanacak mührün noterce onaylan- Şekle Uymamanın Hukuksal Sonucu
ması ve sonraki sözleşmelerde bu mührün kullanıl-
Şekil kuralını ihlal eden sözleşme kesin hüküm-
ması söz konusu değildir. Noterin imza onayı veya
süzlük yaptırımına tabi tutulmuştur (m. 12/II).
düzenleme usullerinden birine göre resmiyet vere-
Kesin hükümsüzlük bir sürenin geçmesi ile düzel-
ceği bir sözleşmenin yapılması öngörülmektedir.
meyeceği gibi sonradan verilecek onayla da ortadan
kalkmaz. Taraflar kesin hükümsüzlüğü her zaman
ileri sürebilir. Hâkim görevi gereği hükümsüzlüğü
Geçerliliği şekle bağlı bir sözleşmede yapıla- kendiliğinden dikkate alır ancak şekle aykırılığın
cak değişikliklerin de kural olarak o şekle uygun ileri sürülmesi, hakkın kötüye kullanılması oluş-
olarak yapılması gerekir ancak sözleşme metniyle turduğunda geçersizlik iddiası dinlenmez.
çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümlerde bu kural Şekle aykırılığın ileri sürülmesi ve hakkın kötü-
uygulanmaz (TBK m. 13). Örneğin taşınmaz satış ye kullanılması yasağı, şekil eksikliği nedeniyle söz-
vaadinde satış bedelini değiştirmek için yine resmi leşmenin geçersiz olduğunu ileri süren tarafın bu
şekle uyulması gerekir. Hâlbuki bu sözleşmede be- davranışı, hakkın kötüye kullanılması oluşturuyor-
lirlenmeyen vade veya ifa yerini belirlemek üzere sa bu iddia dinlenmez. Bu durumda sözleşme san-
yapılacak mutabakatlar şekle tabi değildir. Eklemek ki geçerli imiş gibi sonuç doğurur. Hakkın kötüye
gerekir ki bu düzenleme sadece yasal şekle ilişkin- kullanılması bir itiraz oluşturduğundan, taraflarca
dir. Dolayısıyla iradi şekilde yapılan bir sözleşmede ileri sürülmese bile hâkim bunu görevi gereği araş-
değişiklik yapılması için kararlaştırılan şekle uyul- tırır. Hâkim bu değerlendirmeyi yaparken özellikle
masına gerek yoktur. Örneğin Yargıtay kira sözleş- şekil öngören hükmün amacını dikkate alır. Şekil
mesiyle belirlenen kullanım amacının kanaat verici eksikliğini ileri süren taraf, şekil hükmüyle izlenen
davranışla bile değiştirilebileceği konusunda çok amacın dışında bu hükümden yararlanmak istiyor-
sayıda karar vermiştir. sa hakkın kötüye kullanıldığı sonucuna varılmalı-

38
2
Boçlar Hukuku

dır. Uygulamada tarafların borçlarını önemli ölçüde ifa etmelerinden sonra şekle aykırılığın ileri sürülme-
sinin hakkın kötüye kullanılması oluşturduğu kabul edilmektedir.
Çevirme (Tahvil), şekil şartına uymadığı için kesin hükümsüzlükle sakat bir sözleşme, benzer amaçlı bir
başka sözleşmenin geçerlilik şartlarını karşılayabilir. Örneğin noterde yapılan bir taşınmaz satış sözleşmesi
(tapuda resmi şekilde yapılmadığı için) geçersizdir ancak taraflar benzer amaçlı satış vaadi sözleşmesini
noterlikte geçerli olarak yapabilir. Alman Medeni Kanunu bu tür durumlarda, tarafların geçersizliği bilmiş
olsalardı bu kez geçerlilik şartlarını taşıyan diğer sözleşmenin (satış vaadinin) geçerli olmasını arzu ettikleri
sonucuna varılıyorsa bu ikincisinin geçerli olmasını öngörmüştür (§ 140). Bizde böyle bir hüküm bulun-
masa da uygulama ve öğreti oybirliğiyle aynı esasın uygulanmasını kabul etmektedir.

Öğrenme Çıktısı
2 Kesin hükümsüzlük durumlarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hukuka aykırılık ile ahlaka


Sözleşmenin kesin hüküm- aykırılık kavramlarının ke- Birtakım işlemlerin kanun
süzlüğüne yol açan sebeple- sişen ve birbirinden ayrılan gereği resmi geçerlilik şekli-
rin ortak noktası ne olabi- noktalarını her iki kavra- ne tabi tutulmuş olmasının
lir? Araştırınız. mının sınırlarını esas alarak sebebini düşününüz.
düşününüz.

GENEL İŞLEM KOŞULLARININ (GİK) GEÇERLİLİĞİ


Toplumsal yaşamdaki gelişmelerin bir ürünü olan genel işlem koşulu içeren sözleşmeler, klasik borçlar
hukuku sözleşmelerinin geçerliliğine ilişkin kurallara tabi olduğu gibi karakteristik özelliklerinden doğan
birtakım kurallara ve sınırlamalara da tabidir.

Genel İşlem Koşullarının Tanımı


Otobüs, uçak, tren gibi toplu taşıma araçlarıyla yolculuk yapmak için bilet alırken veya elektrik, su, do-
ğalgaz, telekomünikasyon şirketleriyle abonelik sözleşmesi yaparken bankalarla kredi veya kredi kartı söz-
leşmesi imzalarken yaptığımız sözleşmenin hükümlerini genellikle okumaz, bir göz bile gezdirmeyiz. Çoğu
kez buna imkân da verilmez ancak GİK’lere sadece bu tür çok bilinen sözleşme türlerinde rastlamayız. Çok
sayıda dükkân veya ofis kiralayan AVM türü yapılarda kiracı olmak isteyenler de fiyat ve yer konusunda
pazarlık imkânına sahip olsalar bile, sözleşme hükümlerinin çoğunu tartışmaksızın kabul etmek duru-
munda kalabilirler. Bu hükümlerin tamamı veya bir kısmının GİK oluşturmasına Kanun önemli hukuksal
sonuçlar bağlamıştır. Bu önemli konunun anlaşılması bakımından öncelikle GİK’in tanımı yapılmalıdır.
GİK, taraflardan birinin, ileride yapacağı çok sayıda benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek
taraflı olarak hazırlayarak karşı tarafa pazarlık şansı sunmaksızın imzaya zorladığı sözleşme hükümlerine ve-
rilen genel addır. Bu şartlardan sadece birinin eksik olması, sözleşmede GİK bulunmadığı anlamına gelir. Bu
durumda sözleşme GİK denetimine tabi tutulmaz. GİK içeren sözleşmeler ise çeşitli aşamalardan oluşan bir
denetime tabi tutulur. Bu denetim sonucunda GİK’lerden bazıları yazılmamış sayılma yaptırımına uğrayabilir
(TBK m. 21). Şu hâlde sözleşmede GİK denetimine geçmeden önce, sözleşmenin GİK içerip içermediği
ortaya konulmalıdır. Bunun için öncelikle sözleşmeyi kullanan tarafın, bu sözleşmeyi ileride yapacağı çok
sayıda benzer sözleşmede kullanmak amacıyla hazırlayıp hazırlamadığı araştırılır. Cevap olumlu ise fiilen
çok sayıda sözleşme yapması gerekmez, tek bir sözleşmenin varlığı yeterlidir ancak bu olgu tek başına yeterli

39
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

olmaz, ayrıca sözleşmeyi kullanan tarafın, karşı tara- Yorum Denetimi


fa pazarlık şansı (müzakerede bulunma, hükümleri Sözleşmede GİK kullanan taraf, karşı tarafı GİK
tartışma imkânı) tanımamış olması da gerekir. Bu kullandığı konusunda açıkça uyarmış ve kendisine
iki olgunun varlığı hâlinde sözleşmenin GİK dene- GİK metninden haberdar olma imkânı tanınmış
timinden geçirilmesi gerekir çünkü bir sözleşmede ise artık bunlar sözleşme içeriğine dahil olur yani
GİK bulunması, kendiliğinden yazılmamış sayılma taraflar arasında yürürlüğe girmiş sayılır. Bu kez
yaptırımının uygulanması için yeterli olmaz. GİK’leri yorum denetiminden geçirmemiz gerekir.
Bu aşamada, GİK sayılan bir hükmün anlamı açık
Genel İşlem Koşullarının Denetimi ve anlaşılır değilse ya da birden çok anlama gele-
biliyorsa düzenleyen aleyhine yorum tercih edilir
Genel işlem koşullarının denetimi denilince bu
(TBK m. 23). Örneğin GİK oluşturan hükümde,
konuyu üç ayrı başlık altında incelemek gerekir.
sözleşme konusu ürünün görüldüğü gibi ve satıcı-
Bunlar genel işlem koşullarının yürürlük denetimi,
nın hiçbir ayıptan sorumluluğu olmaksızın satıldı-
yorum denetimi ve içerik denetimidir.
ğı öngörülebilir. Satıcının sorumluluğunun sınır-
landırılmasına ilişkin bu hükmün satılanın gizli
Yürürlük Denetimi ayıplarını da kapsayıp kapsamadığı belirsizdir. Şu
GİK içeren sözleşmede öncelikle yürürlük dene- hâlde yorum denetimiyle alıcı lehine yorum tercih
timi yapılır. Bu denetim bize, GİK’lerin sözleşme edilir ve satıcının gizli ayıplardan sorumlu olduğu
içeriğine dahil olup olmadığını gösterir. Yürürlük sonucuna varılır. Sonuçta yorum denetimine tabi
denetiminden geçmeyen GİK, sözleşme içeriğine tutulacak hükmün bulunmaması veya bulunsa bile
dahil olmadığından, taraflar açısından bağlayıcılığı karşı taraf lehine yorum yapılması suretiyle bu aşa-
söz konusu olmaz. Bunların kanuna aykırı olup ol- mada geçilir.
madığı sorusuna verilecek cevabın bir önemi yok-
tur çünkü zaten sözleşme kapsamı içinde yer alma- İçerik Denetimi
dıkları kabul edilir.
Bu aşamada, GİK’ler arasında dürüstlük kuralı-
Yürürlük denetimini iki aşamalı olarak düşüne- na aykırı olarak karşı taraf aleyhine veya karşı tara-
biliriz: Öncelikle GİK’i kullanan tarafın, karşı tara- fın durumunu ağırlaştıran hükümler bulunup bu-
fı GİK kullandığı konusunda açıkça uyarmış olup lunmadığı araştırılır (TBK m. 25). Ayrıca GİK’ler
olmadığı araştırılır. Bu uyarı yapılmamışsa GİK arasında sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine
sözleşme içeriğine girmemiş sayılır ancak uyarının yabancı olan hükümler bulunup bulunmadığı da
varlığına rağmen karşı tarafa GİK metninden ha- araştırılır (TBK m. 21). Özellikle kanunda düzen-
berdar olma imkânı tanınmamış ise GİK yürürlük lenen bir sözleşme söz konusu olduğunda sözleş-
denetimini yine de geçmemiş olur. Bu durumda medeki düzenlemenin yasal düzenlemeden önemli
sonraki aşamaya geçilmez çünkü GİK zaten taraf- ölçüde sapmış olması dürüstlük kuralına aykırı
lar arasında yürürlüğe girmemiştir (m. 22). Sözleş- şartın varlığı konusunda bir ölçüt oluşturacaktır.
menin GİK dışında kalan hükümleri, sözleşmenin Bu durumda sözleşme hükmü değil, bu sözleşmeye
kurulmuş sayılması için gerekli unsurları taşıyorsa, ilişkin yasal hükümler uygulanır.
sözleşme yine de kurulmuştur ancak GİK’ler söz-
leşme içeriğine dâhil değildir. Bu durumda hâkim,
sözleşmedeki boşlukları TMK m. 1’de belirtilen
esaslara göre tamamlar. dikkat
Bir kredi sözleşmesinde, kredi kuruluşunun ta-
lebi üzerine kredi alanın alacaklarının bazıları-
nı kredi kuruluşuna devretmeyi vadetmesi, işin
dikkat
niteliğine yabancı, şaşırtıcı bir düzenlemedir.
Bir bankanın kullandığı bir kredi sözleşmesinde
İçerik denetimiyle bu hükmün yazılmamış sayıl-
“Banka genel işlem koşulları uygulanır.” denilme-
masına karar verilir.
si yeterli değildir, ayrıca bu koşulların yazılı oldu-
ğu metnin karşı tarafa verilmiş olması da gerekir.

40
2
Boçlar Hukuku

Öğrenme Çıktısı
3 Genel işlem koşullarının geçerliliğini tanımlayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Genel işlem koşullarının


Genel işlem koşulu içeren Yazılmamış sayılma yaptı-
denetlenmesi konusunda
sözleşmelerle en sık hangi rımı ile kesin hükümsüzlük
Kanun’da yer alan düzenle-
alanlarda karşılaşılır. Araş- yaptırımı arasındaki ilişkiyi
meler yeterli midir? Düşü-
tırınız. değerlendiriniz.
nünüz

İRADE AÇIKLAMASINDAKİ kitabı satmak istemediği halde arkadaşını kırama-


SAKATLIĞIN SÖZLEŞMENİN dığı için satışa evet demek zorunda kalmaktadır.
GEÇERLİLİĞİNE ETKİSİ Böylece koyduğu kayıt zihninde kalmakta, gerçek
iradesi dış âleme (açıklamasına) yansımamaktadır.
Sözleşmelerin geçerliliğini etkileyen sebepler- Latife beyanında ise açıklamada bulunanın bağ-
den biri kesin hükümsüzlük hâlleridir. Kesin hü- lanma isteği yoktur. Şaka yaptığını, karşı tarafın
kümsüzlük halleri gibi irade sakatlığı halleri gibi açıklamasını ciddiye almayacağını düşünmektedir.
sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurur. Ancak Her iki durumda da güven teorisine göre yapılacak
irade sakatlığı hâlleri, kesin hükümsüzlük hallerin- bir yorumla açıklamanın bağlayıcı olup olmadığına
den farklı olduğu gibi bu hâllerin varlığı nedeniy- karar verilmelidir. Muhatabın güven teorisine göre
le sözleşmenin geçersiz kılınması da farklı usullere zihni kaydı veya açıklamanın ciddi olmadığını an-
tabidir. laması gerekmiyorsa ve anlamamışsa sözleşmenin
kurulduğu sonucuna varılmalıdır. Zihni kayıtta
İrade Açıklaması ile İç İrade açıklamada bulunanın yanılma hükümlerine daya-
Arasındaki Uyumsuzluk Durumları narak sözleşmeyi iptal etmesi de mümkün değildir
çünkü açıklamayı bilerek (yanılgıya düşerek değil)
İrade açıklamasının sakatlığı, ya iç irade ile bu-
yapmaktadır. Buna karşılık, latife beyanında mu-
nun açıklanması (beyan) arasındaki uyumsuzluktan
hatap açıklamayı ciddi saymakta haklı ise sözleşme
ya da bizzat iç iradenin sağlıklı bir şekilde oluşma-
kurulmuş olursa da açıklamada bulunan yanılma
masından kaynaklanır. İç irade ile açıklama arasın-
hükümlerine dayanabilecektir. Çünkü açıklamada
daki uyuşmazlık istenmeyerek oluşmuşsa açıkla-
bulunan, açıklamasının ciddiye alınmayacağını dü-
mada yanılma (beyan hatası) (TBK m. 31) denilen
şünmekte, böylece karşı tarafın açıklamayı ciddiye
durum söz konusudur. Bu uyuşmazlık açıklamada
almayacağı konusunda yanılmaktadır. Açıklama-
bulunanlardan birinin veya ikisinin isteği ile de or-
larla iç irade arasındaki uyumsuzluğu iki tarafın
taya çıkabilir. Tarafların gerçek iradeleri ile beyan-
birlikte oluşturduğu muvazaalı sözleşmeler ise ke-
ları arasında isteyerek oluşturdukları uyumsuzlukta
sin hükümsüz olup bu konu aşağıda ayrıca incele-
muvazaa (danışıklık) söz konusudur. Taraflardan
necektir.
sadece birinin iradesi ile beyanı arasında isteyerek
oluşturduğu uyumsuzluk, ya niyetinin ciddi olma- İç iradenin sağlıklı oluşmaması herhangi bir
masından (latife-şaka beyanı,) ya da zihni kayıttan dış etkene bağlı olmaksızın, kendiliğinden ortaya
(mental reservation) ileri gelir. çıktığında saikte yanılma (TBK m. 32) söz konu-
sudur. Yanılmanın bu türü, ancak bir temel nitelik
Açıklamada bulunan, gerçekte sözleşmeyi yap-
yanılması durumuna dönüştüğünde sözleşmenin
mak istemediğini zihninden geçirmekte ancak bu
geçerliliğini etkiler. Basit saik yanılması sözleşme-
yöndeki iradesini isteyerek açıklamasına yansıtma-
nin iptaline neden olmaz. İç iradenin sağlıklı oluş-
maktadır. Örneğin, elindeki hatıra değeri yüksek
mamasının nedeni bir dış etkenin müdahalesinden

41
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

kaynaklandığında ise aldatma (TBK m. 36) veya bulde bulunduğu düşüncesiyle kiralama için (veya
korkutma (TBK m. 37) söz konusudur. Bu olgula- tersi) açıklamada bulunmaktadır. Arkadaşının bil-
rın her biri ayrı ayrı incelenmelidir. gisayarını ödünç aldığı zannıyla aslında kiralama
konusunda iradesini açıklayan kişi de sözleşmenin
niteliğinde yanılmaktadır. Sözleşmenin hangi tara-
Yanılma (Hata) fında bulunduğu konusunda yanılgıya düşen kimse
Taraflardan birinin iç iradesi ile irade açıklama- de sözleşmenin niteliğinde yanılmış olur. Örneğin
sı arasında uyumsuzluk olmasına karşın iki tarafın bir kabzımala 10 kasa şeftalisini satmak isteyen bir
irade açıklamaları arasında uyum bulunduğunda çiftçi, 10 kasa şeftali alımı için beyanda bulunmuş
yanılma söz konusu olur. Aksi takdirde yani ira- olabilir. Yanılmanın bu türü esaslı sayıldığından,
de açıklamaları arasında uyumsuzluk bulunması yanılan taraf sözleşmeyi iptal edebilir.
durumunda sözleşme kurulmamıştır, yokluk söz
konusudur. Yanılmada yanılan taraf ya istemediği
hâlde iç iradesine uygun olmayan bir irade açık- Konuda Yanılma
lamasında bulunmaktadır veya iç iradesi ile irade Sözleşmenin konusunda yanılma; satılan, kira-
açıklaması arasında bir uyuşmazlık bulunmamak- lanan, ödünç verilen vb. şeyin ne olduğu konusun-
la birlikte iradesinin oluşumunda etken olan bir da yanılgıya düşülmesidir. Örneğin 10 kasa elma
konuda yanılmaktadır. Birinci olasılıkta açıkla- satın almak için sözleşme yaptığını düşünen alıcı
mada yanılma, ikinci olasılıkta ise saikte yanılma aslında bu miktarda şeftali için açıklamada bulu-
söz konusudur. Örneğin satış sözleşmesini 10.000 nursa konuda yanılmış olur. Bu durumu nitelikte
Amerikan Doları üzerinden kurmak isteyen satıcı, (vasıfta) yanılma ile karıştırmamak gerekir. Konu-
gerçekte 10.000 Kanada Doları üzerinden kabul da yanılmada, iç irade ile bunun açıklanması ara-
beyanında bulunduğunda açıklamada yanılmaya sında uyumsuzluk bulunur. Hâlbuki gerçekten bir
düşmektedir. Buna karşılık, iş yerine çok yakın ol- kasa elma satın almak isteyen kişi, dükkânda kasa
duğunu düşündüğü bir evi kiraladıktan sonra evin içinde görüp beğendiği yapay süs elmalarını gerçek
aslında iş yerine uzak olduğunu fark eden kiracının sanarak satın aldığında konuda değil nitelikte ya-
iç iradesi ile irade açıklaması arasında bir uyumsuz- nılgıya düşmüştür çünkü satın almak istediği şeyi
luk bulunmamaktadır. Gerçekte kiralamak istediği satın almıştır ancak bunların gerçek elma olmadığı-
evi kiralamıştır ancak kiralama yönündeki işlem nı bilmemektedir. Bu olasılıkta açıklamada yanılgı
iradesinin oluşmasında, evin iş yerine yakınlığı söz konusu olmadığından, alıcı ancak saikte yanıl-
yönündeki yanılgısı etkili olmuştur. Bu durumda manın temel yanılmasına dönüştüğünü kanıtlaya-
açıklamada değil saikte yanılgıya düşmüştür. rak sözleşmeyi iptal edebilecektir.
Kanun sadece esaslı yanılmaları sözleşmenin ip-
tali sebebi saymış (TBK m. 30) ve esaslı yanılma Sözleşmenin Tarafında (Kişide) Yanılma
hâllerini sıralamıştır (TBK m. 31) ancak bu sayım Taraflardan biri, sözleşme yapmak istediği kim-
örnek niteliğinde olup tadat edilmiş (numerus clau- seye değil de bir başka kimseye irade açıklamasında
sus) değildir. Kanunda saikte yanılma durumlarına bulunmuşsa tarafta yanılmadan söz edilir. Örneğin
örnek verilmemiş ancak bunların hangi koşulların A, B’ye yapmak istediği satış veya kiralama öneri-
gerçekleşmesi durumunda temel hatasına dönüşe- sini yanlışlıkla C’ye gönderirse kişide veya tarafta
rek sözleşmenin iptaline gerekçe oluşturacağı dü- yanılmış olur. C bu öneriyi kabul ederse sözleşme
zenlenmiştir. Aşağıda önce Kanun’da örnek olarak A ile C arasında kurulmuş olur. A bu sözleşmeyi
sayılan esaslı açıklamada yanılma durumlarını, tarafta yanılma gerekçesiyle iptal edebilir.
sonrasında saikte yanılmayı inceleyeceğiz.

Kimlikte Yanılma
Sözleşmenin Niteliğinde Yanılma
Yanılmanın bu türünde sözleşmenin tarafında
Sözleşmenin niteliğinde yanılma, TBK m. 31/I, veya kişide değil, sözleşmenin konusunu ilgilen-
b. 1 hükmünde Yanılan, kurulmasını istediği sözleş- diren kişide hata yapılır. Örneğin bir evdeki yaşlı
meden başka bir sözleşme için iradesini açıklamışsa ama yatalak olmayan bir kadının bakımı için söz-
şeklinde ifade edilmiştir. Bu olasılıkta, sözleşme leşme yaptığını düşünen bakıcı, gerçekte aynı evde-
taraflarından biri örneğin satış için öneri veya ka-

42
2
Boçlar Hukuku

ki yatalak bir hasta için sözleşme yapmışsa durum Davranışın İrade Açıklaması Sayılması ve
böyledir. Örneği şu şekilde değiştirelim: Bakıcı, Yanılma
bakıcılığını üstlenmeyi vadettiği kimsenin yatalak Bazı davranışların güven teorisi gereğince irade
hasta olduğunu bilmekte ancak hastanın önüne açıklaması sayılacağını daha önce ifade etmiştik.
getirilen yemeği yiyebildiğini veya konuşabildiğini Açıklama sayılan davranış, bir sözleşmeyi kuran
düşünmekte olsun. Bu olasılıkta bakıcı hastanın öneri veya kabul olarak yorumlanabilir. Sonuçta
kimliğinde değil nitelikte yanılgıya düşmektedir. muhatap bu davranışı açıklama saymakta güven te-
Bu durumda açıklamada değil saikte yanılma söz orisine göre haklı sayılırsa sözleşme kurulmuş olur
konusudur. ancak sözleşme açıklamada yanılma nedeniyle iptal
edebilir.
Miktarda Yanılma (Nicelik Yanılması)
Taraflardan biri sözleşmeyle üstlenmek istediği Saikte Yanılma – Temel Yanılması
edimden nicelik olarak daha fazla bir edimi yükle- Tarafları sözleşme yapmaya yönelten çeşitli gü-
nirse miktarda yanılma söz konusu olur. Örneğin, düler (saik/motif ) bulunur. Bunlar sözleşmenin
10 ton malını 1.000.000 TL’ye satmak isteyen sa- hukuki anlamda sebebini oluşturmaz ancak bu
tıcı, kendisine 11 ton için verilen 1.000.000 TL’lik güdüler, sözleşmenin yapılmasına yönelik iradenin
öneriyi kabul ettiğinde miktarda yanılmış olur. Ya- oluşmasında etkili olabilir. Evine bir hizmetçi alan
nılmanın karşı edimin miktarına ilişkin olması da ev sahibi, bu hizmetçinin belirli niteliklere sahip
aynı sonucu doğurur: Satıcı 10 ton mal için yapılan olduğunu düşünür. Bir ev satın almaya veya kira-
900.000 TL’lik öneriyi 1.000.000 TL olduğunu lamaya karar verirken evin belirli yerlere (işvyerine,
düşünerek kabul ettiğinde durum böyledir ancak okula, pazara vs.) yakınlığı, bölgenin suçtan uzak
basit hesap yanılgılarının düzeltilmesiyle yetinile- ve güvenli olduğu, fiyatının uygunluğu gibi özel-
ceğini, bu tür yanılgıların sözleşmenin iptaline ne- liklerini dikkate alır. İç iradenin oluşumuna etki
den olmayacağını hatırlatalım (TBK m. 31/son). eden bu hususlardan bir veya birkaçında yanılgıya
Örneğin tarafların birim fiyatı ve toplam miktarı düşülmesi durumunda saikte yanılma denilen olgu
hatasız belirlemelerine karşılık çarpım hatası so- gerçekleşmiş olur (TBK m. 32).
nucunda bulunan toplam satış fiyatı sözleşmede
Kanun koyucu saikte yanılmanın ilke olarak
yanlış gösterilmişse bu durum sözleşmenin geçer-
esaslı yanılma (temel yanılması) sayılmayacağını
liliğini etkilemez, sözleşme doğru rakam üzerinden
öngörmüştür ancak yanılan, yanıldığı saiki iş iliş-
kurulmuş sayılır. Elverir ki hesabın yanlış yapıldığı
kilerinde geçerli dürüstlük kuralına uygun olarak
irade açıklamalarından anlaşılabilsin. Eğer satıcı
sözleşmenin temeli sayması ve bu durumun karşı
maliyet hesabını yanlış yaparak gerçekte zarar ede-
tarafça da bilinebilir olması durumunda saikte ya-
ceği bir fiyat üzerinden sözleşme yapmışsa sözleş-
nılma temel yanılmasına dönüşür. Bu son koşul ba-
meyi kuran irade açıklamalarına yansımayan bu
kımından muhatabın saikte yanılmayı değil, saikin
yanılgısı ancak saikte yanılma olur ve kural olarak
sözleşmenin temeli yapıldığını bilebilecek durum-
sözleşmenin iptali için yeterli olmaz.
da olması aranır.
Yanılgı, sözleşme yapma arzusunun yani iç ira-
Aracının Yanılması denin oluşmasına etkide bulunan bir konuda ya-
Sözleşmenin haberci veya çevirmen gibi aracı pılmış olmalıdır. Ev kiralarken çevrenin sakin ve
kullanılarak yapılması halinde, aracı irade açıkla- mazbut olduğunu düşünen kiracı, mahallede uyuş-
masını yanlış iletmiş olabilir. Kanun koyucu bu turucu tacirlerinin veya fuhuş evlerinin bulunması
durumda da açıklamada yanılma hükümlerinin halinde saikte yanılmıştır. Tayininin çıktığı düşün-
uygulanmasını öngörmüştür (TBK m. 33). Telgraf cesiyle ev kiralamasına karşılık tayini çıkmamış
gönderen de aracı konumundadır. Bu tür aracıların olan veya başka bir yere tayin olan kimse de saikte
yaptıkları çeviri hatalarında açıklamada yanılma yanılgıya düşmüştür. Kiraya veren, kiracının tayi-
hükümleri uygulanır. ni çıktığını düşündüğü için evi kiraladığını biliyor

43
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

veya bilmesi gerekiyorsa bunun bir temel yanılması iptal hakkını kullanmayı geciktirmesi; uygun bul-
olduğu kabul edilmelidir. Buna karşılık gelecekteki duğu bir zamanda iptal hakkını kullanması da hak-
bir olaya ilişkin tahmindeki yanılma saikte yanılma kın kötüye kullanılması sayılır çünkü karşı tarafın
değildir. Örneğin bir hafta sonra tayininin çıkacağı yanılmasında hiçbir kusuru olmayan diğer tarafın
düşüncesiyle kiralama yapan kişi, bir hafta sonra böyle bir davranıştan zarar görmesine izin verilmesi
tayini çıkmazsa esaslı saik hatası hükmüne dayana- dürüstlük kuralına aykırı olur.
rak sözleşmeyi iptal edemez. Bu durumda TBK m. Yanılan kusurlu da olsa sözleşmeyi iptal ede-
138’de düzenlenen aşırı ifa güçlüğüne ilişkin hü- bilir ancak bu takdirde karşı tarafın sözleşmenin
kümler uygulanabilir. hükümsüzlüğü nedeniyle uğradığı zararı tazmin
etmek zorundadır (TMK m. 35). Bu, kanunla dü-
zenlenmiş bir culpa in contrahendo sorumluluğu-
dur. Tazmini gereken zarar olumsuz (sözleşmenin
dikkat
Ayıp hükümleriyle yarışma. Satış sözleşmesinde geçerli olduğuna duyulan güven yüzünden uğranı-
satılanın vadedilen niteliklerinin bulunmama- lan) zarardır.
sı aynı zamanda malın ayıplı olması anlamına
gelir. Bu durumda yanılma ve ayıp hükümleri- Aldatma
nin yarışıp yarışmayacağı tartışmalıdır. Alıcı için
Aldatma, bir kimsenin hukuki bir işlem yap-
daha avantajlı olan ayıp hükümlerinin uygulan-
masını sağlamak için kasten yanıltılmasıdır. Dikkat
ması kısa ihbar sürelerinin kullanılmasına bağ-
edileceği gibi, aldatmada iç irade ile açıklama ara-
lanmıştır. Ayıp hükümleri ile yanılma hüküm-
sında bir uyumsuzluk bulunmaz. Aldatma, sözleş-
leri arasında özel hüküm-genel hüküm ilişkisi
menin yapılmasına yönelik iç iradenin oluşumuna,
bulunmadığından bu hükümlerin yarıştığı dü-
hukuka aykırı olarak karşı taraf veya bir üçüncü
şüncesinin daha isabetli olduğu kabul edilebilir.
kişinin etkide bulunması sonucunda ortaya çıkar.
Böylece aldatmada sözleşmeyi gerçekte yapmak is-
temeyecek birinin hukuka aykırı araçlarla sözleşme
İptal Hakkı ve Yanılanın Tazminat
yapmaya ikna edilmesi, saikte yanılmaya düşürül-
Yükümlülüğü
mesi söz konusudur. Bu durumda aldatılan taraf
Esaslı yanılgıya düşen tarafa sözleşmeyi ip- dilerse yanılma dilerse aldatma hükümlerine daya-
tal hakkı tanınmıştır ancak bunun için yanılgıya nabilir ancak yanılmada iptal için yanılmanın esas-
düştüğünü anladığı andan itibaren 1 yıllık hak lı olması gerekmesine karşılık aldatmada bu -kural
düşürücü süre içinde diğer tarafa iptal beyanın- olarak- gerekli görülmemiştir.
da bulunması gerekir. Burada bir beyanda bulun-
Aldatmayı sözleşme taraflarından birinin yap-
ma yüklentisi olduğunu söyleyebiliriz. Yüklentiye
mış olması hâlinde yanılma esaslı olmasa bile söz-
aykırı davranmanın hukuksal sonucu, yanılanın
leşme iptal edilebilir ancak yanıltmanın kasten
sözleşmeye onay vermiş sayılmasıdır. Böylece kuru-
yapılmış olması şarttır. Yanıltmanın ihmali bir
luşundaki irade sakatlığı nedeniyle hükümsüz olan
davranışla yapıldığı durumlarda karşı taraf sadece
sözleşme baştan itibaren geçerli duruma gelir. Bu
yanılma hükümlerine göre sözleşmeyi iptal edebilir
nedenle hükümsüzlüğün bu türüne düzelebilir hü-
çünkü kasıt yoksa aldatma da yoktur.
kümsüzlük denir.
Yanıltma olmasaydı sözleşmenin başka şartlarda
Yanılan, süresi içinde olmak kaydıyla iptal
yapılacağı hallerde, TBK m. 34/II’nin kıyasen uy-
hakkını kullanabilir ancak TBK m. 34 yanılanın,
gulanıp uygulanmayacağı tartışmalıdır. Bir görüşe
yanıldığını dürüstlük kuralına aykırı olarak ileri
göre yanıltan taraf, sözleşmeyi yanıltma olmasaydı
süremeyeceğini öngörmektedir. Özellikle karşı ta-
karşı tarafın kabul edeceği şartlarla yapmaya hazır
raf, sözleşmenin yanılanın kastettiği anlamda ku-
olduğunu beyan ederse sözleşme artık iptal edile-
rulmasına razı olduğunu bildirmişse sözleşme bu
memelidir. Yargıtay da bu görüştedir. Aksi görüşe
anlamda kurulmuş sayılır. Aksinin kabulü, hakkın
göre aldatma durumunda bu hükmün uygulanma-
kötüye kullanılmasına zemin hazırlamak olurdu.
sının aldatmaya açık çek vermek anlamına gelir.
Yanılan tarafın, satın aldığı malların piyasadaki du-
İki görüşün de güçlü dayanakları bulunduğu kabul
rumunu gözleyerek spekülasyon yapmak amacı ile
edilmelidir.

44
2
Boçlar Hukuku

Aldatmayı taraflardan biri değil de bir üçüncü rekir. Kurusıkı bir silah bile bu durumdan haberdar
kişi yapmışsa diğer şartlara ilaveten aldatmadan ya- olmayan kimseyi korkutmak için yeterli olabilir.
rarlanan tarafın bu durumu bilmesi veya bilmesi- Yapılacak değerlendirme objektif değil, subjektiftir.
nin gerekmesi aranır. Aksi takdirde sözleşmenin ip- Korkutma aracı olarak kullanılan söz ve davranış-
tali talep edilemez ancak üçüncü kişinin yanıltması ların subjektif olarak o kişi üzerinde uyandıracağı
sonucu düşülen saik hatası esaslı ise bu takdirde etki önem kazanır. Diğer yandan korkutmanın şah-
yanılma hükümlerine dayanılabilir. sına yönelik olması gerekmez; yakınlarına yönelik
bir tehdit de aynı sonucu doğurur. Önemli olan;
korkutmanın, korkutulan tarafı sözleşme yapmaya
zorlayacak manevi bir baskı oluşturmasıdır.
dikkat
Aldatmadan yararlanan tarafın yardımcı kişileri
(örneğin çalışanları) üçüncü kişi sayılmaz; onla-
rın aldatması tarafın aldatması sayılır. dikkat
Tüzel kişiye yönelik korkutmanın organ üzerin-
deki etkisi önemlidir. Korkutmanın doğrudan
Aldatılan taraf sözleşme ile bağlı değildir (TBK tüzel kişiyi hedef alması gerekmez. Organın ya-
m. 36) ancak bu sonucun doğması için aldatılan ta- kınlarına yönelik korkutma yeterlidir.
rafın aldatmayı öğrenmesinden itibaren 1 yıl içinde
sözleşmeyle bağlı olmadığını karşı tarafa bildirme-
si veya verdiği şeyi geri istemesi gerekir. Aldatılan Bir hakkın veya yetkinin kullanılmasına daya-
tarafın bu yüklentisini yerine getirmemesinin hu- nan korkutma hukuka uygundur. Borçluyu ceb-
kuksal sonucu, sözleşmeyi onamış sayılmasıdır an- ri icra ile korkutmak hukuka uygun bir tehdittir
cak bu durumda bile aldatılan taraf aldatandan taz- ancak hak veya yetkiye dayansa bile korkutmanın
minat talep edebilir (TBK m. 39). Üçüncü kişinin karşı taraf için oluşturacağı güç durumdan aşırı bir
aldatmasında aldatılan, sözleşmenin diğer tarafına yararlanma sağlanmış olursa gene de korkutmanın
değil, aldatan üçüncü kişiye karşı haksız fiil esasla- varlığı kabul edilir (TBK m. 38/II). Örneğin borç-
rına göre tazminat talebinde bulunabilir. Her hâlde lusuna, elindeki teminat senedini tahsile vereceğini
olumsuz zararın giderimine hükmedilir. bildiren alacaklının kural olarak hukuka aykırı dav-
randığını söyleyemeyiz ancak bu tür hukuka uygun
tehditleri, amacı dışında kullanıp aşırı yarar sağla-
Korkutma mak korkutma sayılır. Örneğin, bir perakendeci ile
Korkutma, taraflardan birinde, sözleşmenin ku- alıcı arasında sürekli tedarik edilecek bir malın 1 yıl
rulmasına yönelik irade açıklamasında bulunmazsa boyunca satımı konulu bir sözleşme bulunduğunu
kendisi veya yakınlarının başına kötü bir iş gelece- ve alıcının bu sözleşmeden kaynaklanan borçları
ği konusunda bir korku uyandırılmasıdır. Tehlike, bulunduğunu varsayalım. Perakendecinin, mev-
kişilik hakları (hayat, vücut tamlığı, namus) veya cut alacaklarını icra yoluyla tahsil edeceğini alıcıya
malvarlığı haklarına yönelik olabilir. Kanun koyu- bildirmesi, hatta borçlar ödenmedikçe sözleşmeyi
cu, korkutmayı sözleşmenin tarafı veya bir üçüncü yenilemeyeceğini ifade etmesi hukuka uygun bir
kişinin yapması arasında bir fark gözetmemiştir. korkutmadır ancak icra takibiyle korkutarak bir
Üçüncü kişi tarafından korkutulan kimse; sözleş- sonraki yıl için yenilecek sözleşmeye alıcı aleyhine
menin karşı tarafı bunu bilmese, bilmesi gerekmese ağır şartlar koydurmak hukuka aykırı bir korkutma
bile sözleşmeyi iptal edebilir. Bunun için korkutu- sayılır. Bu korkutmanın etkisiyle yapılan yeni söz-
lan tarafın korkunun etkisinin ortadan kalmasından leşme alıcı tarafından iptal edilebilir.
itibaren 1 yıl içinde sözleşmeyle bağlı olmadığını
Korkutulan sözleşmeyi iptal etmese bile kor-
muhataba bildirmesi gerekir. Burada da bildirimde
kutma sebebiyle uğradığı zararı korkutandan talep
bulunma yüklentisinin ihlaline sözleşmeye onay ve-
edebilir. Buna karşılık, üçüncü kişinin korkutma-
rilmiş sayılması hukuksal sonucu bağlanmıştır.
sında, karşı taraf bu durumu bilmiyor ve bilmesi de
Ancak her türlü korkutma bu sonuca yol açmaz. gerekmiyor olmasına rağmen sözleşmenin iptaliyle
Bunun için korkutmanın ağır olması ve yakın bir karşı karşıya kalabilecektir. İşte bu durumda hak-
tehlikenin bulunduğu kanısını uyandırması da ge- kaniyet de gerektiriyorsa korkutulan taraf, korkut-

45
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

mayı bilmeyen ve bilmesi de gerekmeyen karşı ta- muvazaası da denilen, saklı paylı mirasçılardan mal
rafın iptal nedeniyle uğradığı zararı tazmin etmeye kaçırmak amacıyla görünürdeki satış sözleşmesinin
mahkûm edilebilir. arkasında kayırılan mirasçıya yapılan bağışlamanın
gizlendiği olgular bu türün en çok rastlanılan örne-
ğini oluşturur.
Muvazaa
Sözleşmenin kesin hükümsüzlüğüne yol açan se-
beplerden biri de muvazaadır. Muvazaa sözleşmenin Muvazaanın Hukuksal Sonucu
kesin hükümsüzlüğüne yol açan sebeplerden farklı Muvazaanın her iki türünde de görünüşteki
TBK m. 27’ de değil, TBK m. 19’da düzenlenmiştir işlem tarafların gerçek iradesine uygun bulunma-
ancak hukuki sonuçları bakımından bir fark yoktur. dığından her koşulda geçersizdir (TBK m. 19).
Nitelikli muvazaada gizli işlem ise kural olarak ge-
çerlidir çünkü tarafların karşılıklı irade açıklama-
ları, gizledikleri sözleşmenin hüküm ifade etmesi
dikkat konusunda tam bir uyuşma hâlindedir. Kanun ko-
TBK m. 19 “. Sözleşmelerin yorumu, muvazaalı yucu tarafların bu isteklerine kural olarak geçerlilik
işlemler tanır (TBK m. 1) ancak gizli sözleşmenin geçerli
Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesin- olması için kanunen öngörülmüş bir şekil şartı bu-
de ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya lunuyorsa ilaveten bu şekle uyulmuş olması gere-
gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları söz- kir. Aksi takdirde gizli sözleşme, muvazaa sebebiyle
cüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas değilse de şekle aykırılıktan kesin hükümsüz olur.
alınır. Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek Taşınmazların devrine ilişkin sözleşmelerde bu du-
alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin rumla karşılaşılır. Bir taşınmazını mirasçılardan
muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.” birine bağışlamak isteyen mirasbırakan, tenkis da-
vası açılmaması için bağışlamayı satış gösterdiğinde
böyle bir durum söz konusu olur. Paylı mülkiyete
Tanım ve Muvazaanın Farklı Türleri
tabi taşınmazdaki payının önalım hakkına konu
Taraflar gerçekte hüküm doğurmasını isteme- edilmesini önlemek isteyen taraflar da örneğin
dikleri bir sözleşmeyi üçüncü kişilere karşı yapmış satışı gizleyerek görünüşte trampa (mal değişim)
gibi göstermiş veya böyle bir sözleşmenin arkasın- sözleşmesi yapabilir. Yargıtay her iki durumda da
da başka bir sözleşmenin hükümlerini doğurmasını görünüşteki işlemin (bağışlama veya trampa) mu-
amaçlamışsa muvazaadan söz edilir. Tarafları mu- vazaalı olması nedeniyle hüküm doğurmayacağına
vazaalı işlem yapmaya yönlendiren çeşitli sebep- hükmetmektedir. Gizli işlem ise (satış) kural olarak
ler olabilir. En fazla karşılaşılan örneklerden biri; şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olur ancak önalım
alacaklılardan mal kaçırmak isteyen borçlunun, hakkı sahibine karşı satışın hükümsüz olduğunu
taşınmazını bir üçüncü kişiye satmış gibi göstere- ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması sayılaca-
rek olası haciz işlemlerini önlemek istemesidir. Bu ğından geçerli bir satış varmış gibi önalım hakkının
olasılıkta taraflar, muvazaa anlaşması ile dış dünya- kullanılmasına karar verildiği görülmektedir.
da taşınmaz satışı olarak gösterdikleri sözleşmenin
gerçekte hüküm doğurmaması konusunda muta-
bık kalmışlardır. Bu örnekte adi muvazaa (basit, Muvazaanın İleri Sürülmesi
mutlak muvazaa) denilen bir durum söz konusu- Muvazaalı işlem kesin hükümsüz olduğundan
dur: Görünüşteki bir işlem ve bunun hukuki sonuç taraflar her zaman hükümsüzlüğü ileri sürebi-
doğurmayacağına dair muvazaa anlaşması. lir. Hükümsüzlük zamanın geçmesiyle düzelmez.
Ancak muvazaalı işlemde çoğu kez bir de gizli Hâkim de dosyadan muvazaalı olduğunu anladı-
işlem bulunur. Bu olasılıkta taraflar, muvazaa an- ğı sözleşmenin hükümsüzlüğünü kendiliğinden
laşması ile görünürdeki işlemin hüküm ifade et- dikkate alır. Sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü
memesine ilaveten bunun arkasında gerçekte hü- kişilerin muvazaayı ileri sürmesi, somut olayın ko-
küm ifade etmesini arzu ettikleri bir başka işlemi şullarına göre farklı özellikler taşıyabilir. Tüketici
gizler. Bu durumda nitelikli muvazaadan (mevsuf olmamak kaydıyla, bu hususta bazı özellikli du-
veya nispi muvazaa) söz edilir. Uygulamada muris rumlara dikkat çekmekte yarar görüyoruz:

46
2
Boçlar Hukuku

Muvazaalı işlem ile üçüncü kişinin zarara uğra- iyiniyetli bir üçüncü kişi tarafından iktisap edilir-
tılması ona karşı yapılmış bir haksız fiil oluşturabi- se bu iktisap TMK m. 1023 gereğince korunur.
lir. Bu durumda üçüncü kişinin muvazaa iddiası, Taşınırlarda da aynı sonuca TMK m. 988 (emin
muvazaalı işlemin hükümsüzlüğünü ileri sürmek- sıfatıyla zilyetten hak iktisabı) aracılığıyla ulaşılır.
ten çok, muvazaalı işlem ile uğradığı zararın gide- Önalım hakkı sahibine karşı muvazaa ileri sürül-
rilmesi veya tecavüz oluşturan durumun ortadan mesini Yargıtay’ın kabul etmediğini yukarıda be-
kaldırılmasına yöneliktir. Esasen kanun koyucu lirtmiştik. Ayrıca m. 19/II’de düzenlenen istisna da
muvazaalı işlemlere karşı üçüncü kişiyi koruyan hatırlanmalıdır: “Borçlu, yazılı bir borç tanımasına
düzenlemelere yer vermiştir. Borçlunun mal ka- güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı,
çırmasına karşı alacaklıyı koruyan tasarrufun iptali bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında buluna-
davası (İİK m. 277 vd.) böyledir. Mirasçıya, saklı maz.” Örneğin taraflar muvazaalı bir işlemle gö-
payına tecavüz oluşturan tasarrufun saklı pay ora- rünüşte bir alacak oluşturmuşsa, yazılı sözleşmeye
nına indirilmesine talep hakkı tanıyan tenkis davası güvenerek bu alacağı devralan üçüncü kişiye karşı
da böyledir (TMK m. 550 vd.). Bu şekilde yasayla alacağın muvazaalı olduğu ileri sürülemeyecektir.
korunan bir menfaati bulunmayan üçüncü kişinin Bu hükmün kıyasen uygulama koşulları oluştu-
taraf olmadığı bir sözleşmenin muvazaalı olduğunu ğunda muvazaalı alacağı devralmayıp alacak hakkı
ileri sürerek taraflara karşı hükümsüzlüğün tespiti- üzerinde rehin hakkı kazanılmasında da uygulana-
ni talep etmesi hukuka uygun değildir. Üçüncü kişi cağı kabul edilmektedir.
hukuki yararı olduğu takdirde ve bu yararın ko-
runmasına yetecek ölçüde bir dava hakkına sahip
Muvazaa ve İnançlı İşlem
olabilir. Örneğin geçerli bir tahliye sebebi bulun-
mayan kiralayan, taşınmazını tahliye etmek ama- İnançlı işlemde inanan, sahibi olduğu bir hakkı
cıyla ihtiyaç iddiasına dayanabilecek birine satmış (örneğin bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını)
gibi gösterdiğinde, kiracı tarafı olmadığı bu devrin inanılana (mutemet) devreder. Devrin amacı; dev-
muvazaalı olduğunu ileri sürebilir. Dikkat edilecek ralanın (inanılan/mutemet), devredilen hakkı ara-
olursa kiracı burada üçüncü kişi sıfatıyla taşınma- larındaki anlaşmaya göre kullanmasıdır. Örneğin
zın devrinin hükümsüz olduğunu (yani hüküm- taraflar devredilen taşınmazın belirli bir süre inanı-
süzlük nedeniyle yolsuz hale gelen tapu kütüğünün lanın mülkiyetinde kalmasını, bazı şartlar gerçekle-
düzeltilmesini) ileri sürmemekte, kendisine karşı şince üçüncü bir kişiye devretmesini (veya inanana
haksız fiil oluşturan bu satış işleminin tahliye da- iadesini) öngörmüş olabilir. Taraflar bir alacağın te-
vasına gerekçe oluşturmayacağına defi yoluyla da- minatı olması için taşınmaz üzerinde rehin kurmak
yanmaktadır. Bu olasılıkta tahliye davasının reddi yerine taşınmazı satışa konu ettiklerinde böyle bir
üçüncü kişinin korunması için yeterlidir; bunu durum söz konusudur. Burada taraflar devre konu
aşan bir hükümsüzlük kararına gerek bulunmaz. hakkın devrini gerçekten arzu ettiklerinden, muva-
zaadan söz edilemez.
Muvazaalı sözleşmenin tarafları her zaman hü-
kümsüzlük iddiasında bulunabileceğinden, bunların İnanç anlaşmasında, inanılan, kendisine dev-
külli halefi olan mirasçılar da her zaman muvazaa rolunan hakkı belirli bir şekilde kullanmayı taah-
iddiasında bulunabilir ancak bu iddialarını tıpkı hüt etmektedir. İnanılanın bu taahhüdü, inanan
taraflar gibi tanıkla değil yasal delillerle (senet, ik- (devreden) için bir alacak hakkı doğurur. Bu alacak
rar, yemin, kesin hüküm) ispat yükü altındadırlar. hakkının konusunu, devredilen mülkiyetin nasıl
Hâlbuki saklı pay sahibi mirasçı tenkis davasında kullanılacağına dair inanç anlaşmasıyla getirilen
şahsına ait bir hakka dayandığından muvazaalı işlem sınırlamalara uyulmasına yönelik kişisel talepler
bakımından üçüncü kişi sayılır ve davasını tanıkla oluşturur. Bu hakkın konusunu, hakkın inanç an-
da ispat edebilir ancak bu dava sonucunda verile- laşmasına göre kullanılmasından sonra bir üçüncü
cek hükmün muvazaalı tasarrufu tümüyle ortadan kişiye veya inanana devri oluşturuyorsa kural olarak
kaldırmayacağı, saklı payı aşan kısmın hüküm ifade bu taahhüt de geçerlidir ancak bu taahhüdün ko-
etmemesiyle yetinileceği hatırlanmalıdır. nusu bir taşınmazın devri ise bunun da resmi şekil-
de yapılması gerekeceğinden her iki taahhüdün de
Muvazaanın kural olarak üçüncü kişilere kar-
şekle aykırılık yüzünden geçersiz sayılması gerekir
şı da ileri sürülebileceği kabul edilmektedir ancak
çünkü taşınmazın iadesine ilişkin inanç anlaşması,
muvazaalı olarak devredilen taşınmaz, sonradan

47
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

satışın bir unsuru olduğundan bunun resmi şekil- Yasada aşırı yararlanma, tam iki tarafa borç yük-
de yapılan satış sözleşmesine yansıtılması gerekir. leyen sözleşmeler açısından düzenlenmiştir ancak
Bu yapılmadığından görünüşteki satış sözleşmesi diğer sözleşme tiplerine de kıyasen uygulanma-
tarafların gerçek arzularını yansıtmadığından mu- sında bir engel yoktur. Örneğin sulh, şirket, tadil,
vazaalı, bu nedenle geçersizdir. Gizli işlem (inanç mirasın taksimi gibi sözleşmelerde de aşırı yararlan-
anlaşması) ise şekle uygun olmadığından geçersiz ma hükümleri kıyasen uygulanabilir çünkü bu tür
sayılmalıdır ancak uygulamada bu ayrım yapılmak- sözleşmelerde de karşı tarafa hiç veya dengesizlik
sızın taşınmaz satışına ilişkin olsa bile inançlı tem- oluşturacak ölçüde az bir karşı edim veren sömüren
lik geçerli sayılmaktadır. tarafın aşırı yararlanmanın yaptırımından kurtul-
masını gerektiren haklı bir sebep yoktur.
Aşırı Yararlanma (Gabin)
Taraflarından birinin zor durumda kalması veya
deneyimsiz olması ya da düşüncesizliği karşı tarafın dikkat
onu sömürmesine yol açabilir. Sömürme, edimler Yargıtay değeri 150.000 TL olan taşınmazın
arasında açık bir oransızlık oluşturulması şeklinde 40.000 TL’ye veya 60.000 TL olan taşınmazın
ortaya çıkar. Bu durumda sömürülen taraf, “Duru- 22.000 TL’ye satılmasını edimler arasındaki açık
mun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını oransızlık unsuru bakımından yeterli saymıştır.
diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya Ancak değerin düşük kararlaştırılmasının ob-
da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oran- jektif nedenleri bulunuyorsa, örneğin toprak
sızlığın giderilmesini isteyebilir.” (TBK m. 28). Bu kayması nedeniyle boşaltılmış bir köydeki basit
hakkın kullanılmasını 1 ve 5 yıllık hak düşürücü bir barınağın satışında taşınmazın piyasa değeri-
sürelere bağlanmıştır. 1 yıllık süre sömürülen tara- nin kalmadığı kabul edilebilir. Piyasadaki reka-
fın düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; bet koşullarının bozulması durumunda da aynı
zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan sonuca ulaşılabilir. Örneğin normal koşullarda
kalktığı tarihten başlar. 5 yıllık süre ise sözleşmenin daha yüksek bir fiyata satılacak bir taşınmazın
kurulduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. paylı mülkiyete veya elbirliği mülkiyetine tabi
olması hâlinde fiyatın düşük kararlaştırılması
doğal karşılanabilir.
Aşırı Yararlanmanın Objektif Unsuru
Aşırı yararlanmanın objektif unsuru, edimler
arasında açık oransızlık bulunmasıdır. Edimler Aşırı Yararlanmanın Subjektif Unsuru
arasındaki her türlü dengesizlik veya eşitsizlik bu Aşırı yararlanmanın subjektif unsuru; taraf-
unsurun gerçekleşmesinde yeterli olmaz. Oransız- lardan birinde belirli bir zayıflık durumunun bu-
lık açık olmalıdır. Sözleşme ilişkisini inceleyen her lunması ve bu durumun, sömürülmesine yol açan
makul kişinin göreceği, anlayacağı bir dengesizlik sözleşmeyi kurmasının nedeni olmasıdır. Şu hâlde
söz konusu olduğunda aşırı yararlanmanın varlığı edimler arasındaki aşırı oransızlık (objektif unsur)
kabul edilebilir. Bu değerlendirme yapılırken ifa gerçekleşse bile subjektif koşul gerçekleşmedikçe
edilen değil kararlaştırılan edimler dikkate alınır. aşırı yararlanmadan söz edilemez. Kanun koyucu
Dolayısıyla edimlerin sözleşmenin kurulduğu za- üç ayrı zayıflık durumunu söz konusu etmiştir: 1)
mandaki objektif değerleri dikkate alınır. Değer- Zor durumda bulunmak (müzayaka hâli), 2) Dü-
de oluşacak sonraki değişiklikler dikkate alınmaz. şüncesizlik, 3) Deneyimsizlik. Bunların TBK m.
Edimlerin taraflar için ifade ettiği subjektif değere 28’de sınırlayıcı olarak gösterildiği, bunların dı-
de bakılmaz. Piyasa değeri, bu belirlenemiyorsa şında kalan bir sebebe dayanılarak aşırı yararlanma
hâkimin hakkaniyetli ve adil bir değerlendirme so- hükümlerine başvurulamayacağı genellikle kabul
nucunda belirleyeceği ekonomik değer esas alınır. edilmektedir. İsviçre’de ise bunların örnek olarak
Ayrıca bir bütün olarak sözleşmenin tamamı dik- gösterildiği görüşü hâkimdir ancak bu örneklerin
kate alınmalı; yan edimler, tarafların üstlendikleri TBK m. 28 hükmünde sayılan zayıflık durumla-
risk ve sorumluluklar, sorumluluktan kurtulma rından birine dahil edilmesi mümkündür.
koşulları gibi sözleşme hükümlerinin tümü birlikte
değerlendirilmelidir.

48
2
Boçlar Hukuku

Zor durumda bulunma: Sözleşme taraflarından edebilecek bilgiye sahip olmama durumudur. Do-
birinin sömürülmeye elverişli olma durumunu ifade layısıyla düşüncesiz sayılmayacak bir kişi deneyim-
eder. Bu durumda bulunan gerçek veya tüzel kişi, sizliği sebebiyle sömürülmüşse aşırı yararlanmanın
içinde bulunduğu zor durum nedeniyle aleyhine varlığına yine de hükmedilmelidir. Örneğin hayatı
aşırı dengesizlik oluşturan edimi üstlenmekten ka- ticaretle geçen birinin, evi için bir malzeme alması
çınamamaktadır. Zor durumun mutlaka ekonomik sırasında deneyimsiz sayılması mümkündür. Özel-
koşullarla ilgili olması gerekmez. Sağlıkla ilgili, ruh- likle teknolojideki yenilikler karşısında genelde de-
sal veya ailevi hatta politik sebeplerden de kaynakla- neyimli kabul edilebilecek kimselerin de deneyim-
nabilir. Maddi darlık içinde bulunan kimsenin bir siz sayılabilecekleri kabul edilmektedir.
malını haraç mezat satması birinci duruma, bir ilaca Sömürmenin Varlığı: Yukarıda açıklanan ko-
ihtiyacından dolayı çok para ödeyerek satın almak şullar gerçekleşmiş olsa bile karşı taraf sömürme
ikinci duruma örnek gösterilebilir. bilinciyle hareket etmedikçe aşırı yararlanmanın
Sömürülen tarafın zor durumda olduğuna inan- varlığı kabul edilmez. Yani sömüren, karşı tara-
ması yeterlidir; gerçekten zor durumda olması ge- fın zayıflığını bilmeli ve bundan bilinçli olarak
rekmez. Yargıtay, ekonomik durumu iyi olan ancak yararlanmış olmalıdır. Bu koşulun gerçekleşmesi
eşini ve çocuğunu kaybetmiş birinin yalnızlıktan bakımından, sömürenin gerekli özeni gösterseydi
kurtulmak için edimler arasında dengesizlik bulu- bu durumu öğrenecek olması yetmez. Fiilen karşı
nan bir sözleşme yapmasını zor durumda bulunma tarafın zayıflık durumundan yararlanma kastının
koşulu bakımından yeterli saymıştır. Yakınların zor varlığı da ispatlanmalıdır ancak edimler arasında-
durumda olması sözleşme tarafını da zor durumda ki oransızlık çok büyük olduğunda, bundan ya-
bıraktığı takdirde yine bu şart gerçekleşmiş sayılır. rarlanan kimsenin sömürü bilincine sahip oldu-
Eşinin borcu nedeniyle taşınmazını çok düşük de- ğunu konusunda fiili bir karinenin varlığı kabul
ğere satmak zorunda kalan birinin durumu böyle- edilmelidir.
dir. Zor durumun sonradan kalkmış olması aşırı
yararlanmayı ortadan kaldırmaz, hak düşürücü sü-
Tüzel Kişilerin Aşırı Yararlanmaya Maruz
renin başlamasına yol açar.
Kalması
Düşüncesizlik: İşlerin dikkatsizce, önünü ar-
Tüzel kişiler de aşırı yararlanmaya maruz kala-
kasını hesaplamadan karar vererek yürüten kimse
bilir ancak bu durumda düşüncesizlik ve tecrübe-
düşüncesizlikle hareket etmektedir. Bunun için ki-
sizlik tüzel kişinin organını oluşturan kimse veya
şinin patolojik bir durumda bulunması veya mizaç
kimselerin şahsında aranacaktır. Zor durumda bu-
bozukluğunun olması gerekmez. Sözleşme ilişkisi
lunma ise hem tüzel kişide hem de organ kişide söz
kurulurken herhangi bir sebeple, düşüncesiz ve ta-
konusu olabilir.
sasız hareket ederek edimler arasında kendi aleyhi-
ne açık oransızlığa neden olan kimse düşüncesiz- TTK m. 18/II’nin “Her tacirin, ticaretine ait bü-
likle hareket etmektedir. Dolayısıyla sadece somut tün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket
olayda düşüncesizce davranan, bunun dışında ge- etmesi gerekir.” yolundaki düzenlemesi de tacirlerin
nellikle tedbirli olan bir kişi de aşırı yararlanmaya aşırı yararlanma hükümlerinden yararlanmasına
maruz kalabilir. İsviçre Federal Mahkemesi, evlen- engel değildir. Bir tacirde, ticari işletmesiyle ilgili
meyi umduğu genç bir kadının taşınmazını de- olmayan konularda düşüncesizlik veya deneyim-
ğerinden çok daha yükseğe satın almaya razı olan sizlik iddiasında bulunabilir. Zor durumda kalma
yaşlı erkeğin aşırı yararlanmaya maruz kaldığına koşulu ise herkes gibi tacirler için de gerçekleşebilir.
hükmetmiştir (BGE 61 II 31). Yargıtay da anlaş- Yargıtay bazı olaylarda bankaların bile zor durum-
mazlığa düştüğü kızına sinirlenerek taşınmazlarını da bulunmaya dayalı olarak (özellikle çok yüksek
yeğenlerine bağışlarcasına devreden babanın dü- gecelik faizler verildiği dönemlerde) aşırı yararlan-
şüncesizlikle hareket ettiğini kabul etmiştir (HGK, ma iddiasında bulunabileceklerini kabul etmiştir.
12.2.1969, 966/1-20).
Deneyimsizlik: Sözleşmenin kurulduğu sıra- Aşırı Yararlanmanın Hukuksal Sonucu
da sözleşmeyi doğru bir şekilde değerlendirecek, Sömürülen tarafa, yukarıda açıklanan olguların
edimler arasındaki dengenin kendisi aleyhine bo- gerçekleşmesi koşuluna bağlı olarak iki ayrı imkân
zulmasına neden olan sözleşme koşullarını idrak tanınmıştır: 1) Dilerse sözleşmeyle bağlı olmadığı-

49
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

nı (iptal ettiğini) bildirerek ediminin iadesini veya ifa etmemişse borçtan kurtulmayı talep edebilir. Veya 2)
Edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini (uyarlama) isteyebilir ancak bu taleplerden biri keyfi olarak
değil durumun özelliğine göre belirlenir. Karşı taraf dengesizliği gidermeye hazır olduğunu, örneğin satın
aldığı malın gerçek değerini ödemeye hazır olduğunu açıklarsa iptal yerine uyarlamanın durumun özelli-
ğine uygun olduğu kabul edilebilir. Hâlbuki sömüren tarafın edimler arasındaki oransızlığı giderecek mali
imkâna sahip olmaması hâlinde sözleşmenin iptali durumun özelliğine uygun olabilir.

Öğrenme Çıktısı

4 İrade açıklamasındaki sakatlığın sözleşmenin geçerliliğine etkisini açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Gündelik hayatta korkut-


Her türlü sözleşme bakımın- Açıklamada yanılma ile sa-
manın etkisiyle yapıldığını
dan aşırı yararlanmadan söz ikte yanılma hâlleri arasın-
duyduğunuz sözleşmeler var
edebilir miyiz? Araştırınız. daki ilişkiyi değerlendiriniz.
mı? Düşününüz.

TEMSİL
TBK’nın 40-48. maddeleri arasında iradi temsil düzenlenmiştir. İradi temsil bir kimsenin işinin rızasıy-
la bir başkası için görülmesidir. İradi temsilin doğrudan temsil ve dolaylı temsil olmak üzere iki türü vardır.

Doğrudan Temsil
Fiil ehliyetine sahip herkes bir hukuki işlemi bizzat yapabilir ancak iş hayatının gerekleri, hukuki işle-
min her zaman ilgilisi tarafından yapılmasına izin vermez. Bir kişi, çeşitli nedenlerle hukuki işlemi bizzat
yapamayabilir. Bu durumda söz konusu hukuki işlemi kendi nam ve hesabına yapacak bir başkasının
(temsilci) yardımından da yararlanabilir. Bu yardım, TBK m. 40-48 hükümlerinde düzenlenen temsil ku-
rumu sayesinde mümkün olmaktadır. Şu hâlde temsil, bir hukuki işlemin bir başkasının nam ve hesabına
yapılmasıdır. Bu tanıma göre, hukuki işlemi bir başkası nam ve hesabına gerçekleştiren kimseye temsilci (T)
veya mümessil, bu şekilde yapılan hukuki işleme temsil yoluyla yapılan hukuki işlem, nam ve hesabına işlem
yapılan kimseye temsil olunan (TO), hukuki işlemin muhatabına ise üçüncü kişi (Ü) diyebiliriz.
T’nin temsil yoluyla yaptığı hukuki işlemin hukuksal sonuçları TO üzerinde doğar. Örneğin T, TO’yu
temsilen Ü ile bir kira sözleşmesi imzalarsa, kira sözleşmesi TO ile Ü arasında kurulmuş olur. Sözleşmeyi
kuran irade açıklamalarından biri (öneri veya kabul) bizzat T tarafından yapıldığı hâlde, T değil TO söz-
leşmeye taraf olur (TBK m. 40).
Temsil yetkisinin (TY) kaynağı TO’nun iradesidir. Bu nedenle temsilin bu şekline iradi temsil denir.
Buna karşılık sınırlı ehliyetsizin veli veya vasi tarafından temsili yasal temsil olarak adlandırılır çünkü bu
yetki doğrudan Kanun’a dayanır. Tüzel kişinin organı aracılığıyla temsilinde gerçek anlamda temsil söz
konusu değildir. Organ tüzel kişinin iradesini açıklar ancak tüzel kişi de dilerse kendisine iradi temsilci
atayabilir.
Doğrudan temsilden söz edilebilmesi için T’nin temsil yetkisinin bulunması ve hukuki işlemi TO
adına yapması (temsilci sıfatını Ü’ye açıklaması) gerekir. Burada tarafların iradesi önem kazanır. Yani T,
TO’yu temsil etme iradesiyle hukuki işlemi gerçekleştirecek, Ü de işlemin TO nam ve hesabına yapıldığını
bilecektir. T’nin temsil yetkisi bir sözleşmeden, örneğin vekâletten kaynaklanıyor olabilir. Bu takdirde

50
2
Boçlar Hukuku

T’nin hukuki işlemi TO nam ve hesabına yapması mi bulunmaz. Temsil ancak başka olgularla birlikte
borcu da doğmuş olabilir ama buna rağmen T hu- sözleşme ilişkisinin varlığını gösterebilir. Sözleşme
kuki işlemi yaparken kendi nam ve hesabına hare- ilişkisinden söz edebilmek için temsilcinin aldığı
ket etmişse temsilden söz edilemez. yetkiyle bir işi temsilen görme borcu altına girmiş
T, temsilci sıfatını Ü’ye söz veya yazıyla bildi- olması gerekir. Bunun için de tarafların karşılıklı
rebileceği gibi böyle hareket ettiğini gösteren bir ve birbirine uygun irade beyanlarının varlığı şarttır.
davranışla da bildirebilir. Bu bildirim yapılmadıkça Tek taraflı irade açıklamaları bu sonucu sağlamaya
işlem T ile Ü arasında kurulmuş olur ancak bunun yetmez. Hâlbuki TY’nin varlığı ve geçerliliği bir te-
iki istisnası bulunmaktadır: 1) Ü, kendisine bildi- mel ilişkinin varlığına bağlı değildir. Temsilsiz bir
rilmiş olmasa da T’nin TO adına hareket ettiğini vekâlet olabileceği gibi herhangi bir temel ilişkiye
durumdan çıkarıyorsa veya çıkarması gerekiyor- dayanmayan bağımsız bir temsil yetkisinin varlığı
sa doğrudan temsilin sonuçları yine de doğar. 2) da mümkündür. Vekâletin her zaman bir sözleşme
T temsilci sıfatını bildirmese Ü de T’nin TO’yu ilişkisinin varlığına işaret etmesine karşılık TY’yi
temsil ettiğini durumdan çıkaramasa bile şayet Ü içermesi şart değildir.
açısından işlemin tarafının T veya TO olması fark-
sız ise bu takdirde de doğrudan temsilin sonuçları
doğar (TBK m. 40/f. 2).
dikkat
Kendi adına ve fakat müvekkili hesabına bir
Dolaylı Temsil taşınırı satın alan vekil, vekâlet sözleşmesinden
kaynaklanan borcunun ifası için söz konusu ta-
T, bu sıfatından söz etmeksizin Ü ile işlemi
şınırın mülkiyetini müvekkile geçirir. Vekil satın
yaparsa; hukuki işlemin sonuçları T’nin üzerinde
alma işlemini yaparken iş sahibini -en azından
doğmuş olur ancak T, bu şekilde elde ettiği hakları
doğrudan- temsil etmemiştir ama aralarındaki
ve üstlendiği borçları TO’ya naklettiğinde dolaylı
vekâlet sözleşmesi mülkiyeti devir borcunu do-
veya vasıtalı temsilden söz edilir. Doğrudan tem-
ğurmaya yeterlidir. Konusu bir hukuki işlemin
silde hukuki işlem TO’nun nam ve hesabına ya-
yapılması olmayan vekâlette bu farklılık daha
pılırken dolaylı temsilde hukuki işlem temsilcinin
net görülür. Örneğin hekim ile hasta arasındaki
kendi namına fakat TO hesabına yapılmaktadır.
vekâlet ilişkisinde temsilin yeri yoktur. Vekâlet
sözleşmesinin konusunu bir başka maddi fiilin
yerine getirilmesi oluşturabilir. Örneğin hukuki
dikkat mütalaa veya özel ders verilmesi de vekâletin ko-
Dolaylı temsilde gerçek anlamda bir temsil söz nusunu oluşturabilir ancak bunlarda temsil söz
konusu değildir. Aradaki temel ilişkiye göre – konusu olmaz.
ki bu, çoğu zaman vekâlet veya şirket gibi bir
sözleşme ilişkisidir- T’nin, TO hesabına elde
ettiği hakları ona devretme yükümlülüğü bulu- Kural Olarak Şekil Şartının
nur. Bunun için de taşınırlarda zilyetliğin dev- Bulunmayışı
ri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil gerekir. TY’nin verilmesinde kural olarak belirli bir şek-
Dolaylı temsilde ancak hak ve borçların TO’ya le uyulması gerekmez. TY, kanaat verici davranışla
geçirilmesi üzerine TO ile Ü arasında hukuki da verilebilir. Örneğin bir işin yönetimi kendisine
ilişki kurulmuş olur. Bunun tek istisnası TBK bırakılan kimseye, bu iş için gerekli hukuki işlem-
m. 509’da öngörülmüştür. leri yapma yetkisi verilmiş olur (TBK m. 504/II).
Temsil yetkisi açık bir beyana değil de kanaat verici
davranışa dayandırılıyorsa; bu takdirde üçüncü ki-
Temsil ile Vekâletin Farklı Olması şinin bu davranışa verdiği anlam korunur. Yani T ile
TY’nin tek taraflı bir irade açıklaması ile veril- yaptığı işlemin hukuki sonuçları TO üzerinde doğ-
mesine karşılık, vekâlet bir sözleşmedir. Temsilin, muş olur. Buna karşılık, bizzat temsilci, TO’nun
taraflar arasında sözleşme ilişkisinin varlığı veya kanaat verici davranışla kendisine TY verildiğine
yokluğunu belirlemek açısından çoğu kez bir öne- güveniyor olsa da bu güveni korunmaz yani T’nin

51
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

temsilci sıfatıyla yaptığı hukuki işlemin sonuçları Temsil Yetkisinin Sona Ermesi
TO üzerinde doğmaz çünkü burada Ü’nün güveni- TY belirli bir süre için verilebileceği gibi süresiz
ni korumayı gerektiren bir durum yoktur. de verilmiş olabilir. Nasıl verilmiş olursa olsun TY
TY ile yapılacak işlem şekle bağlı ise bu ko- her zaman geri alınabilir. TO’nun bu yetkiden fera-
nuda yetki verilmesinin de aynı şekle bağlı olma- gat etmesi geçerli olmaz (TBK m. 42/II).
sı gerekir. Nitekim TBK 583/I bu hususu kefalet TO tarafından geri alınmadıkça süreli TY, süre-
bakımından düzenlemiştir. TST m. 18/IV, tapuda nin geçmesiyle sona erer. T’nin veya TO’nun ölü-
işlem yapılmasını gerektiren TY’nin noterlerce dü- mü, gaipliği, fiil ehliyetinin kısıtlanması ve iflası
zenleme şeklinde yapılmasını aramaktadır. Tüzel da TY’ni sona erdirir. Tüzel kişilerde kişiliğin sona
kişilerde ilaveten yetkili mercilerden alınmış yetki ermesi de bu sonucu doğurur.
belgesi ve imza sirküleri de aranır (TST m. 18/V).
TO, ölümünden sonraya etkili olacak şekilde
de TY verebilir (mandatum post mortem). Bunun
Temsil Yetkisinin Kapsamı ölüme bağlı bir tasarruf olup olmadığı tartışma
İradi temsilin kaynağı hukuki işlemdir. Bu ne- konusudur ancak her hâlde ölümden sonra artık
denle TY’nin kapsamı, söz konusu hukuki işleme ölenin temsilinden söz edilemez. T bu durumda ya
yani yetkinin verildiği irade açıklamasına göre be- mirasçıların temsilcisi ya da vasiyeti tenfiz memuru
lirlenir. Bunun için irade açıklamasının yorumlan- sayılacaktır.
ması gerekir. Yapılacak yorumda TY verenin gerçek
arzusu önemlidir ancak onun iradesi güven teorisi-
ne göre belirlenir. Yani T’nin TO’nun açıklamasına
dikkat
güven teorisi çerçevesinde vereceği anlam esas alı- Bazen, işin özelliği gereği TY’nin sona ermediği
nır. TY üçüncü kişilere bildirilmişse yetkinin kap- sonucuna varılabilir. Örneğin müflisin boşanma
samı bu bildirime göre belirlenir (TBK m. 41/II). davası iflas masasına girmez, dolayısıyla boşan-
TO, her türlü hukuki işlemi veya belirli bir ma konusunda verdiği temsil yetkisi iflastan
kategoriye giren her türlü hukuki işlemi yapma sonra da devam eder.
yetkisini TO’ya verebilir. TY’nin bu türüne Genel
temsil yetkisi denir. Genel temsil yetkisi kural olarak
her türlü hukuki işlem için verilebilir ancak bazı T’nin, TY’nin sona erdiğini bilmediği sürece
hukuki işlemler ancak özel temsil yetkisiyle yapı- yaptığı işlemler TO’yu bağlar (TBK m. 45/I) an-
labilir. Örneğin T özel yetkisi olmadıkça dava aça- cak Ü yetkinin sona erdiğini biliyorsa bu kural uy-
maz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın gulanmaz (TBK m. 45/II). TY’nin kaldırıldığının
ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo Ü’ye bildirilmiş olması durumunda böyledir. Bu
taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil durumda T yetkisinin kaldırıldığını öğrenmemiş
olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlan- olsa da hukuki işlem TO’yu bağlamaz. Buna kar-
dıramaz (TBK m. 504/III). Yargılama bakımından şılık TY’nin kendiliğinden sona erdiği durumlarda
özel yetkiyi gerektiren işlemler için HMK m. 74 (ölüm, fiil ehliyetinin kaybı gibi) T’nin işlemi TO
hükmüne bakılmalıdır. veya haleflerini bağlamaz. Bu durumda Ü, yetkisiz

dikkat
Uygulamada çok ayrıntılı temsil belgeleri hazırlanır. Bankalar, resmi kurumlar, şirketler temsil bel-
gesinde kendileriyle işlem yapılmasına yönelik açık bir yetki bulunmadıkça, hatta bu yetkinin işle-
min türüyle birlikte belirtilmediği durumlarda temsilciyle işlem yapmayı reddedebilmektedir. Böy-
lece kanunun istisnaen aradığı özel yetki koşulu, uygulamada kurala dönüşmektedir. Vergi daireleri
dava yetkisi olan avukatın bilgi edinme talebini, bu konuda temsil yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle
reddedebilmektedir. Bu tür hukuka aykırı uygulamaların, ülkemizde hukuk kültürü ve görgüsünün
yerleşmesiyle ortadan kalkacağını umabiliriz.

52
2
Boçlar Hukuku

temsil kurallarına göre T’nin sorumluluğuna gide- Yetkisiz Temsil


bilir (TBK m. 47). Ayrıca, TO veya halefleri temsil Temsil yetkisi bulunmayan bir kimsenin bir
belgesinin T’den alınması için gerekeni yapmaz- başkası (TO) adına hukuki işlem yapması yetkisiz
larsa iyi niyetli Ü’nün zararını gidermeleri gerekir temsildir. Yetkisiz temsilcinin yaptığı işlem, bu iş-
(TBK m. 44/II). leme onay (icazet) vermesi hâlinde TO’yu bağlar.
Onay verilinceye veya onay verilmeyeceği anlaşı-
Temsilcinin Kendisiyle Hukuki İşlem lıncaya kadar işlemin geçerliliği askıdadır (TBK m.
Yapması ve Çifte Temsil 46). Muhatap, belirleyeceği uygun bir süre içinde
TO’nun işleme onay verip vermeyeceğini bildirme-
Temsilcinin kendisi ile hukuki işlem yapabil- sini isteyebilir. TO kendisine süre verilmeden önce
mesi TO açısından tehlike oluşturur. Örneğin veya verilen süre içinde işleme onay verirse hukuki
TO’nun taşınmazını bizzat T satın alırsa, satıcıyı işlem, sanki baştan itibaren TY varmış gibi hüküm
temsil ederken onun çıkarlarını yeterince koruya- ifade eder.
mayacağı düşünülür. Bu nedenle TO’nun buna
açıkça izin vermiş olması veya temsilcinin kendi- Onayın verilmemesi sebebiyle Ü zarara uğramış
siyle işlem yapmasının TO için hiçbir tehlike ya- olabilir. Bu zarara, kendisini yetkili gösteren T ne-
ratmaması gerekir. den olmuştur. Dolayısıyla bu zararının tazminini
Ü, T’den isteyebilir. Bu sorumluluk kusura bağlı
Çifte temsilde de (T’nin aynı anda iki tarafı da değildir (TBK m. 47).
temsil etmesi) aynı sonuca varılır. Sözleşmenin her
iki tarafını temsilen aynı temsilcinin hareket ettiği TO, T’ye TY verdiğini üçüncü kişilere bildir-
durumlarda çifte temsilden söz edilir. miş ama yetkiyi kaldırdığını bildirmemişse TY’nin
kaldırıldığını bilmeyen ve bilmesi de gerekmeyen
kimselere karşı TY’nin bulunmadığını ileri süre-
mez (TBK m. 42/III).

Öğrenme Çıktısı
5 Temsil kavramının içeriğini belirleyebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Özel temsil yetkisi gerekti-


Temsil ile vekalet kavram- Yetkisiz temsil ile aldatma ren durumları hatırlayarak
ları arasındaki farkı açıkla- kavramı arasındaki ilişkiyi sayılan işlemlerin bu grup-
yınız. değerlendiriniz. ta yer almasının nedenini
açıklayınız.

53
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

1 Sözleşmenin geçerlilik
koşullarını sıralayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Sözleşmenin hüküm doğurması için kurucu unsurların yanı


Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları sıra geçerlilik şartlarını da taşıması gerekir. Aksi takdirde söz-
leşme geçersiz olur. Geçerlilik sebeplerinin hepsi aynı türden
olmadığı gibi eksik olmalarına bağlanan hukuksal sonuçlar da
farklıdır.

2 Kesin hükümsüzlük
durumlarını açıklayabilme

Konusu emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, genel ah-


Kesin Hükümsüzlük Durumları laka ve kişilik haklarına aykırı olan sözleşmeler kesin hüküm-
süzdür. Bu kural, sözleşme özgürlüğünün sınırını oluşturur. Bu
tür hükümler TBK’da bulunabileceği gibi başka kanunlarda da
bulunabilir.

Genel işlem koşullarının


3 geçerliliğini
tanımlayabilme

Genel İşlem Koşullarının (GİK) Genel işlem koşulları; taraflardan birinin, ileride yapacağı çok
Geçerliliği sayıda benzer sözleşmede kullanmak amacıyla önceden tek ta-
raflı olarak hazırlayarak karşı tarafa pazarlık şansı sunmaksızın
imzaya zorladığı sözleşme hükümlerine verilen genel addır.
Genel işlem koşulları içeren sözleşmelerde sözleşme içeriği ta-
raflarca müzakere edilerek belirlenmemiştir. Kanun koyucu bu
nedenle genel işlem koşullarının, yürürlük, içerik ve yorum de-
netimine tabi tutulmasını öngörmüştür.

54
2
Boçlar Hukuku

İrade açıklamasındaki sakatlığın


4 sözleşmenin geçerliliğine

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


etkisini açıklayabilme

İrade Açıklamasındaki İrade açıklamasının sakatlığı ya iç irade ile bunun açıklanma-


Sakatlığın Sözleşmenin sı (beyan) arasındaki uyumsuzluktan veya bizzat iç iradenin
Geçerliliğine Etkisi
sağlıklı bir şekilde oluşmamasından kaynaklanır. İç irade ile
açıklama arasındaki uyuşmazlık istenmeyerek oluşmuşsa “açık-
lamada yanılma” (beyan hatası) denilen durum söz konusudur.
Bu uyuşmazlık açıklamada bulunanlardan birinin veya ikisinin
isteği ile de ortaya çıkabilir. İç iradenin sağlıklı oluşmaması
herhangi bir dış etkene bağlı olmaksızın kendiliğinden ortaya
çıktığında “saikte yanılma” söz konusudur.

5 Temsil kavramının içeriğini


belirleyebilme

Temsil, bir hukuki işlemin bir başkasının nam ve hesabına yapıl-


Temsil masıdır. Temsil üç köşeli bir ilişkidir. Bu ilişkide temsilci, temsil
olunan ve üçüncü kişi yer alır. Temsil yetkisinin kaynağı temsil
olunanın iradesidir. Temsilcinin temsil yoluyla yaptığı hukuki
işlemin hukuksal sonuçları temsil olunan üzerinde doğar.

55
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

1 Ayırt etme gücü olmayan küçüğün, yasal 6 Türk Borçlar Kanunu’na göre genel işlem ko-
temsilcisinin iznini veya onayını almadan yaptığı şullarında yer alan bir hükmün açık ve anlaşılır ol-
hukuki işlemin geçerliliği ile ilgili aşağıdaki ifade-
neler öğrendik?

mamasına bağlanan hukuki sonuç aşağıdakilerden


lerden hangisi doğrudur? hangisidir?
A. Yok hükmündedir. A. Hüküm düzenleyenin aleyhine yorumlanır.
B. Askıda geçersizdir. B. Hüküm yok sayılır.
C. Kesin hükümsüzdür. C. Hüküm yazılmamış sayılır.
D. İptal edilebilir. D. Sözleşme kesin hükümsüz sayılır.
E. Feshi istenebilir. E. Sözleşme iptal edilir.

2 Hukuki işlemin içeriğinin ahlaka aykırı olma- 7 Korkutma nedeniyle sözleşmenin iptalini is-
sına bağlanan hukuki sonuç aşağıdakilerden hangi- teyen taraf, iptal talebinin yanı sıra hangi tür zarar-
sidir? larının da tazminini isteyebilir?
A. Kesin hükümsüzlük A. Sınırlı zarar
B. İptal edilebilirlik B. Aşkın zarar
C. Yokluk C. Olumsuz zarar
D. Askıda geçersizlik D. Munzam zarar
E. Nisbi butlan E. Ek zarar

3 Aşağıdakilerden hangisi sözleşmenin kesin hü- 8 Aşağıdakilerden hangisi sözleşmenin iptaline


kümsüzlüğüne yol açan sebeplerden biri değildir? yol açan sebeplerden biridir?
A. Şekle aykırılık A. Aldatma
B. Ahlaka aykırılık B. Muvazaa
C. Muvazaa C. Ehliyetsizlik
D. Aşırı yararlanma D. Kişilik haklarına aykırılık
E. Başlangıçtaki objektif imkânsızlık E. Başlangıçtaki Objektif İmkânsızlık

4 Aşağıdakilerden hangisi adi yazılı geçerlilik 9 Aşağıdakilerden hangisi özel temsil yetkisini
koşuluna tabi sözleşmelerden biridir? gerektiren işlemlerden biri değildir?
A. Alacağın devri sözleşmesi A. Sulh olmak
B. Taşınmaz satımı sözleşmesi B. Dava açmak
C. Resmi vasiyetname C. Kefil olmak
D. Kefalet sözleşmesi D. Taşınmazı devretmek
E. Taşınmazın konu alan bağışlama sözleşmesi E. Ödünç vermek

5 Kira sözleşmesinin tabi olduğu geçerlilik şekli 10 Tarafların aralarındaki sözleşmenin hüküm
aşağıdakilerden hangisidir? ve sonuç doğurmayacağı konusunda anlaşmaları
A. Nitelikli yazılı şekil halinde sözleşmenin geçerliliğini etkileyen hukuki
B. Adi yazılı şekil sebep aşağıdakilerden hangisidir?
C. Resmi şekil A. Muvazaa
D. Herhangi bir geçerlilik şekline tabi değildir B. İnançlı işlem
E. Nitelikli resmi şekil C. Aldatma
D. Korkutma
E. Saikte yanılma

56
2
Boçlar Hukuku

Yanıtınız yanlış ise “Genel İşlem Koşulları-


1. C Yanıtınız yanlış ise “Ahlaka Aykırılık”” konu- 6. C
nın Tanımı” konusunu yeniden gözden ge-
sunu yeniden gözden geçiriniz.
çiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. A Yanıtınız yanlış ise “Ahlaka Aykırılık” konu- 7. C Yanıtınız yanlış ise “Korkutma” konusunu
sunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Aşırı Yararlanmanın


3. D 8. A Yanıtınız yanlış ise “İptal Edilebilirlik” konu-
Hukuki Sonucu” konusunu yeniden gözden
sunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

4. A Yanıtınız yanlış ise “Adi Yazılı Şekil” konusu- 9. E Yanıtınız yanlış ise “Temsil Yetkisinin Kapsa-
nu yeniden gözden geçiriniz. mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. D Yanıtınız yanlış ise “Resmi Şekil” konusunu 10. A Yanıtınız yanlış ise “Muvazaa ve İnançlı İş-
yeniden gözden geçiriniz. lem” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Sözleşmenin kesin hükümsüzlüğüne yol açan sebeplerle, sözleşmenin iptaline


yol açan sebepler Kanununda farklı şekilde düzenlenmiştir. Kesin hükümsüz-
Araştır 1 lük sebepleri, iptal edilebilirlik sebeplerinden farklı olarak yalnızca tarafları
değil kamu düzenini de ilgilendirir.

Kesin hükümsüzlük sebeplerinin ortak özelliği, bu sebeplerin yalnızca tarafla-


Araştır 2 rı değil kamu düzenini ilgilendiren sebepler olmasındandır.

Genel işlem koşulları sıklıkla bankacılık, sigortacılık vb. alanlarda kullanıl-


Araştır 3 maktadır.

Aşırı yararlanma tarafların edimleri arasındaki açık oransızlık hâlini ifade eder.
Araştır 4 Bu nedenle ancak tam iki taraflı sözleşmelerde rastlayabileceğimiz bir iptal
edilebilirlik sebebidir.

Vekalet ve temsil sözcükleri gündelik dilde birbirinin yerine kullanılsa da, ara-
larında önemli bir farklılık vardır. Vekalet, tarafların karşılıklı birbirine uygun
Araştır 5 irade beyanı ile kurulan bir sözleşmedir. Temsil yetkisi ise temsilci tarafından
verilen tek taraflı yetkilendirmeyi konu alır. Vekalet, çoğu zaman temsil yetkisi
içerirse de temsil yetkisi içermeyen vekalet sözleşmeleri de bulunmaktadır.

57
2
Sözleşmenin Geçerlilik Koşulları-İrade Sakatlıkları-Temsil

Kaynakça
Akıntürk, T., Ateş, D. (2020). Borçlar Hukuku. F. Eren, (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler.
İstanbul: Beta Yayınevi. Ankara: Yetkin Yayınevi.
Kılıçoğlu, A. M. (2019). Borçlar Hukuku Genel A.Arpacı, R. Serozan, H. Hatemi, N.
Hükümler. Ankara: Turhan Kitabevi. Kocayusufpaşaoğlu, (2017). Borçlar Hukuku
Genel Bölüm. İstanbul: Filiz Kitabevi.
H.Nomer, (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler.
İstanbul: Beta Yayınevi. K.Oğuzman, T.Öz, (2018). Borçlar Hukuku Genel
Hükümler, C.I/II. İstanbul: Vedat Kitapçılık.
O.G.Antalya, (2019). Borçlar Hukuku Genel
Hükümler. Ankara: Seçkin Yayınevi.

58
Bölüm 3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

1 2
Kusur Sorumluluğu Kusursuz Sorumluluk
öğrenme çıktıları

1 Kusur sorumluluğunun koşullarını 2 Kusursuz sorumluluk hâllerini


sıralayabilme açıklayabilme

3 4
Tehlike Sorumluluğu ve Denkleştirme Zararın Belirlenmesi ve Tazminatın Tayini
3 Tehlike sorumluluğu ve denkleştirmeyi 4 Zararın belirlenmesi ve tazminatın tayinini
tanımlayabilme açıklayabilme

Birden Çok Sorumluluk Sebebi veya


Birden Çok Sorumlu Bulunması, Haksız
Fiilde Zamanaşımı
5 Birden çok sorumluluk sebebini veya

5
birden çok sorumlu bulunması hâlini
açıklayabilme, haksız fiilde zamanaşımını
belirleyebilme

Anahtar Sözcükler: • Haksız Fiil • Hakkaniyet • Tehlike • Hukuka Aykırılık • Haklı Savunma
• Adam Çalıştıran • Denkleştirme • Müteselsil Sorumluluk

60
3
Borçlar Hukuku

GİRİŞ hâllerde de sorumluluk söz konusu olabilmekte-


“Kendi düşen ağlamaz.” atasözünde olduğu gibi dir. Buna karşın hukuka aykırılığın aranmadığı bir
ilke olarak zarar gören, kendi zararına katlanmak haksız fiil sorumluluğu bulunmamaktadır. Haksız
zorundadır. Bu zarardan bir başkasının sorumlu tu- fiil sorumluluğundaki haksız kavramı özellikle hu-
tulması, zararın bir başkası tarafından tazmin edil- kuka aykırılığı ifade etmektedir.
mesi hukukun bunu haklı kıldığı sebeplerin varlığı Haksız fiil sorumluluğu, sorumluluğun da-
hâlinde mümkündür. Türk Borçlar Kanunu’muzda yandığı esas açısından çeşitli ayrımlara tabi tutul-
borçların kaynağı olarak sözleşmeden doğan borç muştur. Kusur esasına dayanan sorumlulukta, bir
ilişkileri, haksız fiilden doğan borç ilişkileri ve se- kimsenin fiilden doğan zararı tazminle yükümlü
bepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri olarak tutulabilmesi için failin (fiili gerçekleştirenin) hem
üç temel borç kaynağı gösterilmiştir. Bunların dı- sosyal anlamda hem de hukuk düzenince kabul
şında diğer kanuni düzenlemelerden kaynaklanan görmeyen bir davranışta bulunması gerekir. Diğer
borç ilişkileri de diğer kanundan kaynaklanan borç bir anlatımla kusurlu olması aranmaktadır. Kanu-
ilişkileri olarak karşımıza çıkabilmektedir. Soyba- numuzda kusura dayanan haksız fiil sorumluluğu
ğına bağlı olarak kan hısımlarından alt-üstsoy ile TBK m. 49 hükmünde genel bir sorumluluk se-
kardeşlerin, yoksulluğa düşmeleri hâlinde birbir- bebi olarak düzenlenmiştir. Buna karşılık gerek
lerine karşı nafaka ödeme borcu, Türk Medeni Borçlar ve Medeni Kanunumuzda gerek bazı özel
Kanunu’nun 364’üncü maddesinde düzenlenmiş kanunlarda kusur aranmayan sorumluluk hâlleri
özel bir kanuni borç ilişkisi örneğidir. de yer almaktadır. Sorumluluk için kusurun aran-
Haksız fiilden kaynaklanan borç ilişkileri, taraf- madığı sebep olma esasına göre de sorumluluğun
ların serbest iradeleri ile kurdukları sözleşme ilişki- olduğu hâller vardır. Kişinin hiçbir kusuru olma-
sinden ve bir sözleşme veya haksız fiil ilişkisi ola- dan başkasına zarar vermesi hâlinde, bu zarara
rak nitelendirilemeyen, insan davranışları ile doğa mağdurun katlanmasını beklemek bazı hâllerde
olayları kaynaklı olabilen sebepsiz zenginleşmeden hakkaniyete ve dolayısıyla adalet duygusuna aykırı
kaynaklanan borç ilişkilerinden farklıdır. Bu fark olabilmektedir. Zarara uğrayan kimse ile zarar vere-
özellikle hukuk düzenin tasvip etmediği davranış- nin menfaatleri dikkate alındığında zarar gören bu
lar sonucu kişilerin zararlarının giderilmesi için ön- hâllerde daha masumdur, korunması gereken taraf-
görülen haksız fiilden kaynaklanan borç ilişkilerine tır. Hukuk düzenin izin verdiği çeşitli faaliyetler,
yönelik yapılan aşağıdaki açıklamalarla daha da iyi insanlar ve çevre için nitelikleri gereği sürekli veya
anlaşılacaktır. büyük tehlike yaratabilmektedir. Bu faaliyetlerden
zarar görenler, çoğu zaman herhangi bir kusuru
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda hak-
ispat imkânından yoksundurlar. Bu sebeple baş-
sız fiilden kaynaklanan borç ilişkileri, kanunun
kaları için tehlike arz eden işlere girişenler, bunun
49-76. maddelerinin yer aldığı ikinci ayrımında
doğuracağı zararlara katlanmalıdır. Bu esasa daya-
Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri başlığı al-
nan sorumluluk ancak özel tehlike gösteren faaliyet
tında düzenlenmiştir. Bu hükümlerde düzenlenen
alanlarında söz konusu olmaktadır. Sorumluluğun
haksız fiilden doğan borç ilişkileri için haksız fiil
doğması için zarar verenin kusurunun aranmadığı
sorumluluğu ifadesi, haksız fiillerden doğan borç
bu tür sorumluluk hâlleri için sebep sorumluluğu,
ilişkilerinde tazminat borcu sorumluluğun esasını
objektif sorumluluk, kusursuz veya tehlike sorum-
oluşturduğundan tercih edilmiştir.
luluğu denilmektedir.
Sözleşme ilişkisinde karşımıza çıkan üstlenilmiş
Kontrol ve yararlanma alanı esasına göre bir
bir borca aykırı davranıştan doğan sorumluluktan
kimsenin, özel bir tehlike yaratmasa dahi kontrolü
farklı olarak, haksız fiil sorumluluğunda genel dav-
alanındaki kişilerden veya mallardan yararlanmasına
ranış kurallarının (koruma, zarar vermeme) ihlali
karşılık, bunların yol açtığı zararları da yüklenme-
ve bundan doğan sorumluluk söz konusudur. Ka-
si gerekir. Adam çalıştıranın, hayvan bulunduranın
nunda haksız fiil sorumluluğu için kusur ve hukuka
veya ev başkanının (TBK m. 66, 67, 369) sorum-
aykırılığın bulunması ilke olarak şart koşulmuştur.
luluğu buna örnek verilebilir. Bunlar olağan sebep
Bu kanunda ve başka kanunlarda kusurun, hat-
sorumluluğu veya objektif özen yükümlülüğüne da-
ta bazen hukuka aykırılığın bulunmadığı istisnai
yanan sorumluluk olarak da tasnif edilmektedir.

61
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

Hakkaniyet esasına göre bir kimsenin davranı- TBK’ye göre genel sorumluluk sebebi olan hak-
şının ona kusurlu olarak yükletilmesi söz konusu sız fiil sorumluluğu, zarar verenin kusurlu olmasına
olmasa da somut olayın özellikleri gereği hâkimin bağlıdır. Bu kural TBK m. 49 hükmünde açık olarak
takdir yetkisine dayanarak sorumluluğu kabul et- düzenlenmiştir. Kusur sorumluluğundan söz edebil-
mesi söz konusu olabilir (TBK m. 65). mek için TBK m. 49 hükmünde yer alan şartların
Fedakârlığın denkleştirilmesinde, hukuka aykırı varlığı gerekir. TBK düzenlenen genel nitelikteki
olmayan bir fiile hiçbir kusuru olmayan bir kişinin kusura dayalı haksız fiil sorumluluğunun dışında,
uğradığı zarara katlanmasının beklenmesi tasvip edil- özel kanunlarda da kusur sorumluluğu düzenlen-
memekte, zarara uğrayan tarafın mali fedakârlığının miştir. Bu hâlde özel kanunun kusur sorumluluğu
menfaat dengesinin sağlanması amacıyla fail tarafın- için aradığı şartların gerçekleşmesi gerekir. TMK m.
dan tazmin edilmesi öngörülmektedir. Fedakârlığın 120 hükmünde düzenlenen nişanın bozulmasında,
denkleştirilmesi esasına dayanan sorumluluk ise, TMK m. 174 yer alan boşanma nedeniyle maddi ve
zarar verici bir davranışın hukuka aykırılığına engel manevi tazminat taleplerinde ve TBK m. 57 hük-
olan bir sebebe rağmen failin sorumlu tutulmasın- münde düzenlenen haksız rekabette kusura dayanan
da görülür. TBK m. 64/II hükmünde düzenlenen sorumluluk özel olarak düzenlenmiştir.
ıztırar hâli fedakârlığın denkleştirilmesi düşüncesine
örnek olarak verilebilir. Bu hâllerde fail haksız fiilden KUSUR SORUMLULUĞU
sorumlu değildir, hukuka uygun bir fiilden sorum-
Kusura dayanan genel nitelikteki haksız fiil
luluk söz konusu olmaktadır.
sorumluluğu TBK’nin 49. maddesinde düzenlen-
Kanunumuzda ve özel kanunlarda düzenlenen miştir. Bu maddeye göre kusurlu olarak ve hukuka
kusursuz sorumluluk hâlleri ya tehlike esasına, ya aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren, bu zararı gi-
hâkimiyet ve yararlanma alanı esasına ya da hak- dermekle yükümlüdür. Madde esas alındığında ku-
kaniyet esasına dayanmaktadır. Bunlardan başka sura dayalı haksız fiil sorumluluğu için fiil, hukuka
hukuka aykırı olmadan verilen zararın, fedakârlığın aykırılık, kusur, zarar ve nedensellik bağı olarak
denkleştirilmesi esası uyarınca tazmininin düzen- beş şart aranmaktadır. Zarar gören kişinin, zarar
lendiği hâllerde de yararlanma esası, özellikle fail verenden tazminat talep edebilmesi için bu beş şar-
açısından mevcuttur. Tehlike esasına dayanan ku- tın varlığını bir arada ortaya koyması, ispat etmesi
sursuz sorumlulukta aslolan tehlike gerçekleşince gerekmektedir. Bu bölümde haksız fiilden doğan
sorumlu kişinin sorumluluktan kurtulması için kusur sorumluluğunun şartları incelenecektir.
herhangi bir imkâna sahip olmamasıdır. Bu sebep-
le bu hâllerde ağırlaştırılmış objektif sorumluluk-
tan veya ağırlaştırılmış sebep sorumluluğundan Fiil
söz edilmektedir. TBK m. 71 hükmünde düzen- Haksız fiil sorumluluğunun ilk şartı olarak gö-
lenen tehlike sorumluluğu, Karayolları Trafik rülmesi gereken fiil, insan davranışını ifade eder.
Kanunu’nda m. 85 hükmünde düzenlenen mo- Yıldırım düşmesi, sel olması şeklindeki doğal afet-
torlu araç işletenin sorumluluğu, Çevre Kanunu ler nedeniyle bir kişinin zarar görmesi hâlinde za-
m. 28 hükmünde düzenlenen çevreyi kirletenin rar, bir insan davranışından kaynaklanmadığından
sorumluluğu gibi sorumluluklar tehlike esasına da- haksız fiil sorumluluğuna dayanarak bir kimsenin
yanan sorumluluk tiplerine örnek olarak verilebilir. zarardan sorumlu olması söz konusu olmayacaktır.
Bazen kanun koyucu kusursuz sorumluluğu Fiil ya da davranış olumlu veya olumsuz biçimde
yararlanma esası ile kabul etmiştir. Sorumlu olan yani yapma veya yapmama şeklinde ortaya çıkabi-
kişiyi, o şeyden en üst derecede yararlanan kişiye lir. Yapma şeklindeki fiille, hukuk düzeninin koru-
göre belirlemiştir. TBK m. 69 hükmünde düzen- duğu hukuki bir değere yönelik, eylemsel, dış dün-
lenen yapı malikinin sorumluluğu ve MK m. 730 yada değişiklik oluşturan bir davranış kastedilir. Bir
hükmünde düzenlenen taşınmaz malikinin so- kişinin rızası olmadan resminin çekilmesi, saçının
rumluluğu bu esasa dayanan kusursuz sorumluluk kesilmesi, malının çalınması, malına zarar verilme-
hâlleridir. Sorumluluk için sebep sonuç ilişkisinin si, vücut bütünlüğüne veya hayatına yönelik sal-
ispatı yeterli olup, sorumlu kişinin gerekli özen ve dırılar yapma/olumlu/aktif şekildeki fiilleri ifade
dikkati gösterdiğinin ispatı ile sorumluluktan kur- eder. Buna karşın belli biçimde davranma yüküm-
tulmasına izin verilmemektedir. lülüğü bulunurken bu şekilde davranılmaması yap-

62
3
Borçlar Hukuku

mama/olumsuz/pasif fiile örnektir. Örneğin dok- niyle B’nin cirosunun düşmesi ve müşteri kaybına
torun hastaya yanlış müdahalesi yapma/olumlu/ neden olması hâlinde, A’nın sorumluluğu için özel
aktif bir fiil iken müdahale edilmesi gereken hasta- bir koruma normu olan haksız rekabet hukukuna
ya müdahale etmemesi yapmama/olumsuz/pasif fi- aykırılığın varlığı gerekir. A, dükkân açmadan önce
ildir. Yapmamaya ilişkin diğer bir örnek de insanlar B’nin hizmetinde çalışmışsa ve işten ayrıldıktan
için tehlikeli olacak bir durumu oluşturanın, diğer sonra B’nin rızası olmadan dükkânı açmışsa bu fiili
kişilerin zarar görmemesi için tedbir almaması- haksız rekabet oluşturabilir.
dır. Örneğin bahçesinde yer alan inşaat sahasında Zarar görenin hakkının ihlal edildiğini ispat
mevzuata uygun olarak sulama için kuyu açan kişi; etmesi hukuka aykırılığın varlığı için yeterli olup
buna insanların düşmemesi, zarar görmemesi için hukuka aykırılığın ayrıca zarar gören tarafından is-
tedbir almalıdır. Aksi hâlde kuyuya düşerek bir ki- patı aranmaz. Örneğin trafik kazası sonucunda ara-
şinin zarar görmesinden, kuyu açmasından dolayı banın zarar gördüğünün, yapılan ameliyatla sağlam
değil almadığı tedbirler nedeniyle sorumluluk söz böbreğin alındığının varlığı aynı zamandan huku-
konusudur. Kuyu açmak tek başına sorumluluk ka aykırılığın da ispatıdır.
doğurmaz çünkü bu hukuk düzeni içerisinde mül-
kiyet hakkının kullanımı sayılır.
Hukuka Aykırılığı Ortadan Kaldıran
Hâller (Hukuka Uygunluk Sebepleri)
Hukuka Aykırılık
TMK m. 24’de kişilik hakkı zedelenen kimse-
Hukuken korunan bir menfaatin, kişisel veya nin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal
mali bir hakkın ihlali hukuka aykırılık anlamına yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılma-
gelir. Özellikle herkesin saygı göstermesi beklen- sı sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik
diğinden herkese karşı ileri sürülebilen ve herkes haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır. Bu
tarafından ihlal edilebilen mutlak hakların ihlalin- düzenlemede sayılan ve hukuka uygunluk sebeple-
de hukuka aykırılık çok açık olarak görülür. Yaşam ri olarak adlandırılan hâller TBK m. 63’te hukuka
hakkına, vücut bütünlüğüne, mülkiyet hakkına aykırılığı ortadan kaldıran hâller olarak genişletile-
yönelik her saldırı, her fiil hukuka aykırılığa ör- rek düzenlenmiştir. Anılan madde hükmü şöyledir:
nektir. Buna karşın bazı haklar vardır ki bunların “Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin
ihlal edilmesinin hukuka aykırılık teşkil etmesi için sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile
kanunen özel bir koruma normunun varlığı aranır. hukuka aykırı sayılmaz. Zarar görenin rızası; daha
Nispi haklar, belirli kişi yahut kişilere karşı ileri sü- üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin
rülebilen haklardır. Alacak hakkı, eşler arası sada- davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetki-
kat yükümlülüğü bunun örneklerindendir. li kamu makamlarının müdahalesinin zamanında
sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını
kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hâllerinde de
Mutlak hak, herkese karşı ileri sürülebilen fiil, hukuka aykırı sayılmaz.” TMK m. 24, TBK m.
ve herkes tarafından ihlal edilebilen haklar- 63 ve sorumluluğu düzenleyen TBK m. 64’te yer
dır. Ayni haklar, bu anlamda mülkiyet hak- alan düzenlemeler dikkate alınınca şu sonuca var-
kı, sınırlı ayni haklar ile kişilik hakkı ve fik- mak gerekir. Kişilik haklarına, ayni haklara, mutlak
ri haklar mutlak haklar grubunda yer alır. nitelikteki diğer hak ve özgürlüklere bir saldırı ve
bunun sonucunda manevi ve maddi bir zarar orta-
ya çıkarsa bu fiil haksız ve hukuka aykırı bir fiildir.
Örneğin A’nın aşırı hız yapıp B’nin aracına Zarar gören hukuka aykırılığı ispat etmek zorunda
çarptığını düşünelim. B, kaza neticesinde yaralan- değildir. Hukuka uygunluk sebeplerini, diğer bir
mış yahut arabası zarar görmüş ise bu durumda ifadeyle hukuka aykırılığı ortadan kaldıran hâlleri
mutlak hak olan mülkiyet hakkı veya beden bü- (TMK 24, TBK md. 63) zarar veren kişi ispat et-
tünlüğü ihlal edilmiştir. Hukuk düzenin koruduğu melidir ki zarardan sorumlu olmasın. Aksi hâlde
bu hukuki değerleri ihlal eden fiil hukuka aykırıdır zarar veren haksız fiil hükümlerine göre sorumlu
ancak A’nın B’ye ait iş yerinin yanına aynı iş ko- olacaktır.
lunda dükkân açarak faaliyette bulunması nede-

63
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

Zarar Görenin Rızası leyeceği için bir hukuka aykırı fiil teşkil eder ancak
Zarar gören fiile rıza göstermiş ise fiil hukuka ilgili haberin halkı aydınlatma amacı taşıması ve
aykırı sayılmaz ancak bu rızanın belirli şartları ta- gerçeği yansıtması hâlinde daha üstün bir kamusal
şıması gerekir. Rıza fiil gerçekleştirilmeden önce, yarar söz konusu olacağı için hukuka aykırılık or-
hukukun emredici kurallarına ve ahlaka uygun bi- tadan kalkacaktır.
çimde verilmelidir. Hakkı ihlal eden, zarar veren Üstün özel yarar ise bilhassa yukarıda belirtilen
fiil, gerçekleştikten sonra verilen rıza, ancak tazmi- tıbbi müdahaleler meselesinde karşımıza çıkar. Ör-
nat talebinden vazgeçme olarak gündeme gelebilir. neğin hastanın bilinci kapalı bir şekilde hastaneye
Verilen rızanın fiili hukuka uygun hâle getirmesi getirildiği ihtimalde, doktorun rıza almadan yapa-
için rızanın da hukukun çizdiği sınırlar içerisinde cağı müdahale bir kişilik hakkı ihlali teşkil edecek-
olması gerekir. Zarar görenin her rızası hukuka uy- tir ancak bu hâlde kişinin daha üstün özel yararı
gun değildir. Yani bir kişinin öldürülmesine ilişkin bulunduğundan doktorun bu müdahalesi hukuka
verdiği rıza bu kapsamda hukuka aykırılığı ortadan uygun olacaktır. Yine meşru müdafaa (haklı savun-
kaldırmayacaktır. Hiçbir tıbbi gerek yokken özürlü ma) hâlinde de savunmada bulunanın fiili; saldır-
olmak amacıyla görme yetisini kaybetmesine; kol, gana zarar verse de korunan özel hak, üstün nitelik-
ayak gibi bir uzvunun kesilmesine yönelik tıbbi te ise fiil hukuka uygun olacaktır.
müdahalelere rıza gösterilemez. Hukukumuzda
ötenazi ister aktif ister pasif olarak gerçekleşsin
Kanunun Verdiği Yetkinin Kullanılması
yasaktır. Bu prensibin en önemli istisnası ve zarar
görenin rızasına ilişkin en temel örnek tıbbi mü- Kamu görevlilerinin kamu hukukuna dayalı
dahalelerdir. Anayasa m. 17/II bu hususu açıkça yetkilerini kullanması, yetkinin sınırlarının aşıl-
düzenlemiştir. “Tıbbi zorunluluklar ve kanunda maması kaydıyla hukuka aykırılığı ortadan kaldı-
yazılı hâller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne do- rır. Örneğin polislere “Polis Vazife ve Salahiyetleri
kunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneyle- Kanunu” kapsamında bir saldırıyı durdurma yahut
re tabi tutulamaz.” Hasta Hakları Yönetmeliğinin saldırganı yakalamak amacı ile silah kullanma yet-
24/I. maddesine göre de bir kimse, kendisine tıbbi kisi tanınmıştır. Ne var ki bu tip yetkiler belirle-
müdahalede bulunmasına ilişkin rıza gösterebilir. nen sınırlar içerisinde kalmalıdır. Örneğin polisin
Rıza ancak bazı geçerlilik şartlarına tabi tutulmuş- kaçan saldırganın yakalanması için öncelikle kişiye
tur. Kişinin ilgili müdahale bakımından gereğince duyabileceği biçimde dur çağrısında bulunması ge-
ve yeterince aydınlatılmış olması gerekir. Bunun rekir. Eğer saldırgan durmaz ise polisin, kişinin ya-
dışında hukuka aykırılığı kaldıran rızayı gösteren kalanmasını sağlamak amacıyla ve bu amacı sağla-
kişinin ayırt etme gücüne sahip olması, iradesinin maya elverişli ölçüde silah kullanma yetkisi vardır.
yanılma (hata), aldatma (hile) yahut korkutma ile Dur emri verilmeksizin ateş edilmesi, kaçan saldır-
sakatlanmamış olması da şarttır. ganın hayati organlarına ateş edilerek öldürülmesi,
el bombası atılması bu sınırın aşılması anlamına
gelecektir. Bu hâlde kanunun verdiği yetkinin kul-
Kamusal ve Üstün Nitelikli Özel Yarar lanılması sınırı aşıldığından hukuka uygunluk se-
Kamusal yarar, ilke olarak üstün bir menfaati bebi olmayacak ve ilgili ateş etme, silah kullanma
içerdiğinden özel yarar için aranan üstün nitelemesi fiili hukuka aykırılık teşkil edecektir.
yapılmamıştır. Zarar görenin menfaatinden üstün Bunun yanında bazı özel hukuk kurallarınca
bir kamusal yahut özel yararın olması hâlinde ka- öngörülen yetkilerin kullanılması da hukuka aykı-
nun koyucu bunun korunmasına üstünlük tanıya- rılığı ortadan kaldırabilir. Örneğin anne ve babanın
rak bu gibi hâllerin hukuka aykırılığı kaldıracağını çocuk üzerinde sahip olduğu velayet hakkı, çocu-
düzenlemiştir. Kamu yararı sebebiyle ilgili mevzu- ğun seyahat, haberleşme ve yerleşme özgürlüğünü
ata uyarak özel mülkiyet konusu bir taşınmazın kısıtlama yetkisi verir. Aşağıda detaylı biçimde in-
kamulaştırılması söz konusu olabildiği gibi basın celenecek olan hayvan bulunduranın sorumlulu-
özgürlüğü kapsamında medya aracılığı ile kişilik ğuna ilişkin TBK m. 68’de alıkoyma hakkı düzen-
haklarına saldırılar olabilmektedir. Örneğin tanın- lenmiştir. Bu madde uyarınca bir kişinin hayvanı,
mış bir iş adamının yolsuzluk yaptığına ilişkin ha- başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği tak-
ber yapılması, bu kişinin şeref ve haysiyetini zede- dirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir,

64
3
Borçlar Hukuku

zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir; hatta durum hukuka uygun kabul edilecektir. Üçüncü
ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla fiil olan hırsızın araç sahibini yaralaması ise
etkisiz hâle getirebilir. araç sahibinin fiili hukuka uygun olduğu
için haklı savunmanın şartlarını taşımaya-
cak ve hukuka uygun kabul edilmeyecektir.
• Güncel ve ciddi olmalıdır. Saldırının başla-
dikkat mış olması yahut başlayacağının çok yakın
Alıkoyma hakkı ile hapis hakkı birbirin- ve kesin olması gerekir. Bir saldırı olasılığına
den farklıdır. Hapis hakkı, Türk Medeni dayanarak haklı savunmada bulunulamaz.
Kanunu’nda düzenlenen kanuni rehin tür- Ayrıca saldırı, ciddi olmalıdır. Saldırı sona
lerinden biridir. Hapis hakkı sahibi, borcun ermiş ve tekrar etmesi de söz konusu değilse
teminatı için zilyetliğinde bulundurduğu şeyi artık haklı savunmada bulunulamaz.
borç ödenmediği takdirde sattırmak hakkına
sahiptir. Oysa alıkoyma hakkı sahibinin böyle
Savunma:
bir yetkisi yoktur. • Haksız saldırıyı önlemeye yönelik ve oran-
tılı olmalıdır. Haklı savunma, yalnızca ilgili
saldırıyı önleme veya sona erdirme ölçü-
sünde olmalıdır. Bu ölçüyü aşan, öç alma
Haklı Savunma (Meşru Müdafaa) veya saldırganı cezalandırma seviyesindeki
Kişinin hukuka aykırı bir saldırı karşısında bu fiiller haklı savunma kapsamında değildir.
saldırıyı önlemek veya sona erdirmek için gerçek- Kişinin kendisine yumruk atan kişiyi kalbi-
leştirdiği fiiller, saldırgana zarar verse de TBK m. ne ateş ederek öldürmesi haklı savunmada
64/I kapsamında düzenlenen haklı savunmanın sınırın aşılması anlamına geleceği için hu-
şartlarını taşıdığı takdirde hukuka uygun kabul kuka uygunluk teşkil etmeyecektir.
edilecek ve haklı savunmada bulunan, saldıranın • Bunun yanında saldırıyı defetmek bakı-
şahıs varlığı veya malvarlığı değerlerine verdiği za- mından işlevsel olmayan savunma fiilleri de
rardan sorumlu tutulmayacaktır. Haklı savunma- haklı savunma kapsamı dışındadır. Vücut
dan bahsedebilmemiz için aşağıdaki şartların var- bütünlüğüne yahut malvarlığına yönelik bir
lığı gerekir: saldırı karşısında cinsel dokunulmazlığa yö-
Saldırı: nelen bir hukuka aykırı fiil, haklı savunma
• Haklı savunmada bulunana yahut üçüncü niteliği taşımayacaktır.
bir kişiye yönelik olmalıdır. Zorunluluk
hâlinden farklı olarak haklı savunmada sa- Zorunluluk Hâli (Iztırar Hâli)
vunmaya yol açan haksız fiilin savunmayı
Bu hâl, TBK m. 64/II de düzenlenmiştir. Ken-
gerçekleştiren kişiye yahut bir üçüncü kişi-
disini veya başkasını açık ya da yakın bir zarar teh-
ye yöneltilmiş olması mümkündür.
likesinden korumak için diğer bir kişinin mallarına
• Bir kişilik hakkına yahut malvarlığı hakkına zarar verenin, bu zararı giderim yükümlülüğünü
yönelik olmalıdır. hâkim hakkaniyete göre belirler. Zorunluluk hâlini
• Hukuka aykırı olmalıdır. Saldırının hukuka haklı savunmadan ayıran en önemli fark, tehlike-
aykırı olması, gerekli ve yeterlidir. Ayrıca nin bir saldırganın fiilinden kaynaklanmasına ge-
saldırıda bulunanın kusurlu olması aran- rek olmamasıdır. Bunun yanı sıra ikinci önemli
maz. Örneğin kişinin, aracını çalmak üzere fark, zararın saldırgan dışında üçüncü bir kişiye
olan hırsızı yakalamak ve etkisiz hâle getir- verilmiş olmasıdır. Zorunluluk hâlinden bahsedi-
mek için yaraladığını, yaralama karşısında lebilmesi için:
hırsızın da araç sahibini yaraladığını varsa- • Zarar verene yahut üçüncü bir kişiye yö-
yalım. Buradaki ilk fiil olan hırsızın mala nelik zarar tehlikesinin bulunması gerekir.
yönelik fiili, bir hukuka aykırı saldırıdır. Bu tehlikenin bir şahıs varlığı değerine veya
Karşısında araç sahibinin hırsızı etkisiz hâle malvarlığı değerine yönelmesi açısından bir
getirmek üzere vücut bütünlüğüne gerçek- fark yoktur. Zorunluluk hâli, öncelikle bir
leştirdiği fiil, haklı savunma teşkil edecek ve kişinin kendisine yahut bir üçüncü kişiye

65
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

yönelik açık, yakın ve güncel bir zarar teh- Kişinin Kendi Hakkını Korumak için Güç
likesinden doğmalıdır. Bu tehlike, bir kişi Kullanması (ihkakıhak)
yahut bir doğa olayı tarafından yaratılmış İlke olarak bir hukuk Devletinde kişinin kendi
olabilir. Kişinin bir evde çıkan yangından hakkını güç kullanarak elde etmesine izin verilme-
kurtulmak için pencereden atlaması ve atla- mektedir. Kişinin güç kullanarak kendi hakkını elde
dığı yerde park etmiş olan bir aracın kapor- etmeye çalışması hukuka aykırı sayılır ancak TBK
tasına zarar vermesi yahut doğa yürüyüşüne m. 64/III uyarınca zarar gören durum ve koşullara
çıkan kişinin kaybolması ve soğuktan don- göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanında
mamak için kapısını kırarak başkasına ait sağlayamayacak ise ve zarar görenin hak kaybına uğ-
dağ evine sığınması gibi hâller zorunluluk ramasını ya da hakkını kullanmasını önemli ölçüde
hâline örnek teşkil eder. zorlaşmasını önleyecek başka bir yol yoksa zarar ve-
• Zarar verenin, tehlikeden kaçmak için zarar rici fiili hukuka uygun kabul edilecektir.
görene zarar vermek zorunda olması ve za-
rarın tehlikeyi gidermek bakımından oran-
tılı olması gerekir. Bu koşuldan anlaşılması Zarar
gereken zorunluluk hâlinde zarar verenin Hukuka aykırı fiilin tazminat sorumluluğuna
zarar verici fiilinin son çare olmasıdır. neden olabilmesi için fiil neticesinde bir başkasına
• Haklı savunma hâlinde saldırganın şahıs zarar verilmiş olması gerekir. Haksız fiil sorumlulu-
varlığı değerine zarar verilmiş olması, hu- ğu açısından zararın iç içe geçmiş iki işlevi vardır.
kuka uygun kabul edilirken zorunluluk Zararın ilk işlevi, sorumluluk şartı olarak olmazsa
hâlinde zararın üçüncü bir kişinin malvar- olmaz bir unsur olarak aranmasıdır. Zarar yoksa so-
lığına yönelmiş olması gerekir. Bir tehlikeyi rumluluk da yoktur. Bununla birlikte zararın ikin-
önlemek amacı ile üçüncü kişinin kişilik ci işlevi ise tazminatın miktarının ve kapsamının
hakkına/şahıs varlığı değerine verilecek za- belirlenmesinde zararın büyüklüğünün belirleyici
rarlar bakımından zorunluluk hâlinden ve unsurlardan biri olmasıdır.
dolayısıyla bir hukuka uygunluk sebebin- Zarar, genel olarak kişinin malvarlığında iste-
den bahsedilemez. Örneğin kişinin ateş meden yaşadığı azalmalar, eksilmelerdir şeklinde
eden silahtan kaçmak için bir başkasının eş- tanımlanmaktadır ve çeşitli açılardan farklı tasnife
yasını kendine siper etmesi hukuka uygun tabi tutulmaktadır. Bu tanım ile kastedilen maddi
olacak iken bir kişiyi kendisine siper etmesi (malvarlığı zararları) zarar, diğer bir ifade ile mal-
hâlinde zorunluluk hâlinden bahsedilemez. varlığı/para ile ölçülebilen zarar kalemleridir ancak
• Verilen zararın önlenmesi amaçlanan tehli- kişinin hukuka aykırı fiil neticesinde kişilik hakkı ile
keden daha büyük olmamalıdır. korunan bir değeri zarar gördüyse kişilik hakkının
ihlali ile ortaya fiziki, biyolojik, psikolojik, sosyal
Zorunluluk hâlinde diğer tüm hukuka uy- eksiklik, duyulan acı, elem ve ıstırap; manevi zarar
gunluk sebeplerinde olduğu gibi hukuka aykırı- olarak karşımıza çıkmaktadır. Esas olarak manevi
lıktan söz edilemeyecek, dolayısıyla haksız fiil- zararın karşılığı olmasa da manevi zarar gören kişiye
den doğan tazminat sorumluluğu doğmayacaktır belli bir miktar paranın tazminat olarak ödenmesi
ancak fedakârlığın denkleştirilmesi düşüncesiyle mümkündür. Bu zarar kalemi, aşağıda incelenecek
zorunluluk hâllerinde istisnai olarak TBK 64/ olan manevi tazminatın konusunu oluşturur.
II’ye göre meydana gelen zararı giderim yüküm-
lülüğünü hâkim hakkaniyete göre belirler. Denk- Zararın hesaplanması bakımından haksız fiilin
leştirme tazminatı, hukuka uygun bir fiile zarar gerçekleştiği an esas alınır. Kişinin haksız fiil ger-
verme hâllerinde zarar görenin katlandığı maddi çekleşmeden önceki malvarlığı durumu ile huku-
fedakârlık ile zarar verenin sağladığı fayda arasın- ka aykırı fiil gerçekleştirildikten sonraki malvarlığı
da adil bir denge kurma düşüncesine dayanmak- durumu arasındaki fark, zararı ifade eder.
tadır. Dolayısıyla hâkim, somut olayın özellikleri
haklı kılıyorsa hakkaniyete göre zarar verenin zarar Zarar Çeşitleri
gören üçüncü kişiye belli miktar para ödemesine Zarar kavramını birbirinden farklı kriterlere da-
hükmedebilir. yanarak gruplara ayırmak mümkündür.

66
3
Borçlar Hukuku

Fiili Zarar - Yoksun Kalınan Kâr aykırı fiil gerçekleştiği anda vuku bulmayan ancak
Fiili zarar, kişinin malvarlığının aktifindeki ileride vuku bulacağı bilinen zararlar ise müstakbel
azalmayı yahut pasifindeki artmayı ifade eder. Yok- zarardır. Muhtemel zarar ise hukuka aykırı fiilin
sun kalınan kâr ise kişinin malvarlığının aktifine gerçekleştiği anda var olmayan ancak ek bir riziko-
girmesi yahut pasifinden eksilmesi beklenen bir de- nun gerçekleşmesi ile meydana gelecek zararlardır.
ğerden mahrum kalmasıdır. Örneğin kişinin trafik Bu tip muhtemel zararlar, hukukumuzda tazminat
kazasında sağ kolunu kaybetmesi hâlinde ödediği kapsamına dahil edilmemektedir.
hastane masrafları fiili zararı, kolunu kaybetmesi Örneğin A, inşaat işçisi B’nin ayağının kırılma-
sebebi ile çalışamaması neticesinde maaşını alama- sına sebep oldu ise hastane masrafları mevcut zara-
yacak olması ise yoksun kalınan kârı ifade eder. rı ifade eder. B’nin iyileştikten sonra işgörme gücü
kaybından doğacak olan zararlar hukuka aykırı fiil
anında mevcut olmamakla birlikte ileride ortaya çı-
Doğrudan Zarar - Dolaylı Zarar
kacağı bellidir, bu tip zararlar müstakbel zarar kale-
Doğrudan zarar, hukuka aykırı fiilin ilk ve temel mini oluşturur ancak B’nin ileride olimpik koşucu
neticesi olan zarardır. Dolaylı zarar ise hukuka ay- olma hayalinin bu yüzden yıkılması ve altın madalya
kırı fiil ve buna eklenen bir sebep neticesinde mey- alamayacak olmasından doğan zarar, bir muhtemel
dana gelen zararı ifade eder. A’nın B’yi bıçaklaması zarardır. Dolayısıyla tazmin edilmeyecektir.
hâlinde vücut bütünlüğüne gelen zarar doğrudan
zarar iken B’nin hastanede yanlış tedavi neticesin-
de böbreklerinden birini yitirmesi dolaylı zarardır. Maddi Zarar – Manevi Zarar
Dolaylı zararların tazmin edilebilmesi için haksız fiil Hukuka aykırı fiil sonucu ortaya çıkan zarar
sorumluluğunun unsurlarından aşağıda açıklanacak malvarlığında kendisini gösteriyorsa, buna maddi
olan nedensellik bağının tesis edilmesi şarttır. veya malvarlığı zararı denmektedir. Aynı hukuka
aykırı fiil ile ortaya çıkan zarar, malvarlığı yanında
veya yerine zarar görenin şahıs varlığı değerlerin-
Yansıma Yoluyla Zarar
de kişilik hakkı ile korunan manevi değerlerinde
Yansıma yoluyla zarar, hukuka aykırı fiile bizzat ortaya çıkıyorsa manevi zarardan bahsederiz. Ma-
maruz kalmadığı hâlde malvarlığında eksilme mey- nevi zararın varlığı için acı, ızdırap gibi duyguların
dana gelen üçüncü kişilerin uğradığı zarar tipidir. varlığı aranmaktaysa da bu bir zorunluluk değildir.
Örneğin bir trafik kazasında kazazedenin vücut Haksız fiil sonucu bitkisel hayata giren bir kişinin
bütünlüğünde, malvarlığında meydana gelen onun de tüm duyuları ile durumunu anlama kabiliyeti
doğrudan doğruya uğradığı bir zarar olmakla be- olmasa da manevi zararı vardır.
raber, kazazedenin hayatını kaybettiği ihtimalde
bakmakla yükümlü olduğu kişilerin maddi deste-
ğinden yoksun kalarak uğradığı maddi zararlar ile Kusur
manevi zararları yansıma yoluyla zarardır. Kazaze- Kusur, hukuka aykırı fiilin kınanabilir bir dav-
denin çalıştığı iş yeri sahibinin de iş gücü kaybı se- ranış olarak faile yükletilmesini ifade eder. Kişinin
bebiyle zarara uğraması söz konusu olabilir. Bu da hukuka aykırı sonucu istemesi yahut hukuka aykı-
yansıma yoluyla zarardır. Esas olarak üçüncü kişi- rı sonucun ortaya çıkmaması için gerekli dikkat ve
lerin haksız fiil nedeniyle uğradığı yansıma yoluyla özeni göstermemesi, kusurlu olduğu anlamına gelir.
zararlar, tazmin edilmez. Bunun istisnası, kanunun Haksız fiil sorumluluğunun doğması açısından ku-
izin verdiği ve aşağıda açıklanacak olan ölenin des- surun ağırlığının bir önemi yoktur yani ister kasıtlı
teğinden yoksun kalan kişilerin talep edebileceği bir davranışla ister ağır ihmal ister hafif ihmal teşkil
destekten yoksun kalma tazminatıdır. eden bir davranışla zarar verilsin tazminat sorumlu-
luğu gündeme gelecektir ancak kusurun ağırlığına
Mevcut Zarar - Müstakbel Zarar - bakılarak tazminatın miktarı belirlenebilir. Tazminat
Muhtemel Zarar hukuku açısından kusurun üç işlevi vardır.
Hukuka aykırı fiil gerçekleştiği anda vuku bu- • Kişinin hukuka aykırı fiilinden sorumlu
lan zarar mevcut zararı (aynı zamanda maddi ve fiili tutulması için kusur kabiliyeti olarak da
zarar olarak da ifade edilebilir) ifade eder. Hukuka ifade edilen ayırt etme gücünün bulunması
gerekir. Bu, kusurun subjektif yönünü oluş-

67
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

turur. Zira TMK m.15 ve 16/II’de düzen- senmelidir. Yani ortalama bir insanın göstermesi
lendiği üzere ayırt etme gücüne sahip olma- gereken dikkat ve özen yükümlülüğü ne ise bu se-
yanlar hukuka aykırı fiillerinden sorumlu viye belirlenmeli ve zarar verenden de buna uygun
değildir. Bu prensibin yegâne istisnasını davranması beklenmelidir. Zarar verenin sakar ol-
aşağıda inceleyeceğimiz hakkaniyet sorum- ması yahut dikkatsiz bir tabiata sahip olması gibi
luluğu oluşturur. Ayırt etme gücü veya ku- özellikleri burada dikkate alınmaz.
sur kabiliyeti, kişinin davranışının/fiilinin İhmalin ağır ve hafif ihmal olmak üzere iki türü
sonuçlarını öngörebilmesini ve ona uygun vardır. Ağır ihmalde zarar veren, ortalama bir kişi-
olarak davranışını yönetebilme yeteneğini nin göstermesi gereken ihtimamı göstermediği için
ifade eder. Zarar verenin fiilinin kendisine kusurludur. Hafif ihmalde ise zarar veren dikkatli
kusurlu bir davranış olarak yükletilebilmesi ve özenli bir bireyin göstermesi gereken özeni gös-
için her olayın özelinde incelenmesi gerekir. termediği için kusurlu olacaktır. Örneğin alkol-
lü sürücünün bir kişiye çarpması ağır ihmal iken
yağışlı havada ani ve sert fren yaparak veya karlı
TMK m. 15 “Kanunda gösterilen ayrık du- havada uygun lastik takmayarak aracı kaydıran
rumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü sürücünün bir kişiye çarpması hafif ihmal olarak
bulunmayan kimsenin fiilleri hukukî sonuç değerlendirilebilir.
doğurmaz.”

TMK m. 16/II “Ayırt etme gücüne sahip kü-


Nedensellik Bağı
çükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorum- Haksız fiil sorumluluğunun dördüncü şartı,
ludurlar.” hukuka aykırı fiil ile zarar arasında nedensellik ba-
ğının bulunmasıdır. Nedensellik, olaylar arasındaki
sebep-sonuç ilişkisine işaret eder ancak kavramın
• Kişinin haksız fiilden sorumlu tutulabilme- netleştirilmesi için bu bağ yolu ile hukuka aykırı
si için kusurlu bir hukuka aykırı fiil gerekir. fiilin ne kadar geriye, zararın ise ne kadar ileriye
Yani kusurun varlığı, haksız fiilin doğması götürüleceği belirlenmelidir.
açısından bir şarttır. Bu bağlamda nedensellik bağını açıklayan ilk
• Bunun yanında kusur, tazminatın miktarı- teori, şart teorisidir. Şart teorisine göre zararın or-
nın belirlenmesi açısından da parametre teş- taya çıkması bakımından olmazsa olmaz (conditio
kil eder. Kusurun derecesinin düşük olması, sine qua non) sebepler, nedensellik bağı içerisinde-
TBK m. 51’de düzenlendiği üzere hâkimin dir ancak bu teori sorumluluğun sınırlarının çok
tazminat miktarını belirlerken dikkate ala- genişletilmesi sonucunu doğuracağı için kabul edi-
cağı bir husustur. lebilir bulunmamıştır. Örneğin bu teoriye göre fai-
lin haksız fiilinden anne babası sorumlu olabileceği
gibi trafik kazasına neden olan sürücü, yaralının
Kusurun Türleri hastanede çıkan yangında ölmesinden de şart te-
Kast: Kusurun en ağır derecesi olan kast, kişinin orisine göre nedensellik bağı kapsamında sorumlu
ihlali bilerek ve isteyerek meydana getirmesi hâlidir. olabilecektir. Bu gibi adaletsizliklerin önüne geçil-
Örneğin A’nın B’yi öldürmek niyeti ile B’ye ateş et- mesi için şart teorisine ek olarak ikinci teori olan
mesi, hukuka aykırı fiil bakımından kasten hareket uygun nedensellik teorisi ortaya atılmıştır. Bu teo-
ettiğini gösterir. riye göre zarar, hukuka aykırı fiilin hayatın olağan
İhmal: Kişinin ihlali istememesine rağmen ih- akışına göre elverişli bir sonucu olmalıdır. Hayatın
lalin meydana gelmemesi için gereken dikkat ve olağan akışına göre failin fiili ile ortaya çıkan zarar
özeni göstermemesidir. arasında bir bağ kurulamazsa sorumluluk doğma-
yacaktır. Örneğin trafik kazası sonucu yaralanan
Kişinin hukuka aykırı fiilin meydana gelme-
kişinin ameliyatta hayatını kaybetmesinden failin
mesi için göstermesi gereken dikkat ve özenin ne
sorumlu olması hâlinde hayatın olağan akışına uy-
derecede olması gerektiği, doktrinde tartışma ko-
gun bir nedensellik bağının varlığı kabul edilirken
nusu olmuştur. Hâkim görüşe göre dikkat ve özen
kaldırıldığı hastanede hastane binasının çökmesi
yükümlülüğü açısından objektif bir kriter benim-

68
3
Borçlar Hukuku

veya hastanede yangın çıkması sonucu yaralının Bunun dışında zarar görenin kusuru ve müc-
hayatını kaybetmesi ise uygun illiyet bağı içerisin- bir sebep de nedensellik bağını kesebilecek diğer
de kabul edilmemektedir. Bu belirleme, her somut sebeplerdir. Örneğin yaya A, intihar etmek amacı
olay özelinde ayrıca yapılmalıdır. ile B’nin aracının önüne atladı ise artık B’nin A’ya
çarpması bakımından nedensellik bağı kesilmiş
olacaktır. Mücbir sebep ise dışsal, beklenmedik ve
Sebeplerin Çokluğu öngörülemez tabiat olaylarını ifade eder. Örneğin
Bazen ortaya çıkan zarara birden fazla hukuka A, aracına yıldırım düşmesi neticesinde direksi-
aykırı fiilin neden olması söz konusu olabilir. Bir- yon hâkimiyetini kaybederek B’nin yaralanmasına
den çok sebebin her biri zararı doğurmaya elverişli sebep oldu ise burada mücbir sebep olan yıldırım
ise yahut tek başına elverişli olmayan birden çok se- nedensellik bağını kesecektir.
bep birleşerek zararı doğurdu ise her bir fiil zararın
doğumunda elverişli kabul edilmektedir. Örneğin
A ve C, birbirinden habersiz B’nin yemeğine kü- Ahlaka Aykırı Fiilden Sorumluluk
çük dozda zehir koydu ve bu iki küçük doz birle- Bir kanun hükmünün özel olarak yasakladığı
şerek ölümcül doza çıktı ise zarardan hem A hem hukuka aykırı bir fiil olarak nitelendirilemeyen an-
de C sorumlu olacaktır. Yahut aynı anda A, B’nin cak ahlaka aykırı kabul edilen fiillerin de TBK m.
kalbine; C ise B’nin kafatasına ateş eder ise bu iki 49/II hükmündeki şartlarla haksız fiil sorumlulu-
hukuka aykırı fiilden her biri tek başına zararı do- ğuna neden olacağı kabul edilmiştir. Ahlaka aykırı
ğurmaya elverişli olacağı için yine hem A hem de C fiilden sorumluluk da kusura dayanan sorumluluk
sorumlu olacaktır. hâlidir ancak sorumluluğun doğması için kusurun
Şayet zarara birden fazla hukuka aykırı fiilden kasıt derecesinde olması aranmaktadır. Ahlaka ay-
hangisinin sebep olduğunun belirlenmesi mümkün kırı fiil aynı zamanda hukuka aykırı ise tazminat
değilse burada alternatif nedensellikten bahsedilir. sorumluluğu için TBK m. 49/II hükmüne dayan-
Örneğin beş kişinin karıştığı arbedede içlerinden bi- maya gerek yoktur. Hukuka aykırı fiilden sorum-
rini öldüren yumruğun kim tarafından atıldığı belir- luluğu düzenleyen TBK m. 49/I hükmü uygulanır
lenemiyor ise kavgaya dahil olan herkes bu zarardan ve sorumluluk için kasıt gerekmez. Kanunların özel
sorumlu olacaktır. Ne var ki örneğin bir kişi ormanda olarak korumadığı fakat herhangi bir kişi tarafın-
yanlışlıkla bir avcı tarafından vuruldu ve kaza kur- dan zarar görenin menfaatinin korunması için ise
şununun o gün ormana avlanmaya gelen 5 avcıdan TBK m. 49/II hükmü kapsamında ahlaka aykırı fi-
hangisinin silahından çıktığı belirlenemiyor ise bura- ille zarar vermenin kasten gerçekleşmesi aranır. Bu
da avcılardan hiçbiri sorumlu tutulmayacaktır. noktada göz önüne alınması gereken ahlak, bireysel
ve subjektif ahlaki düşünce değil, genel ahlaktır.
Birden fazla kişinin aynı zarar bakımından hak-
sız fiil sorumluluğu bulunduğu hâllerde bu kişiler Ahlaka aykırı fiilin ve zarar vermenin kast kap-
bakımından TBK m. 61’de hüküm altına alınan samında olması yani hem bilinmesi hem de isten-
müteselsil sorumluluk esası geçerli olacaktır. mesi ahlaka aykırı fiilden sorumluluğun ayırt edici
özelliğidir. Diğer bir ifadeyle failin kastı sadece fi-
ilin bilerek ve istenerek yapılmasını değil aynı za-
Nedensellik Bağının Kesilmesi manda zararın da bilerek ve istenerek verilmesini
Şayet zararın ortaya çıkmasına yol açan bir se- aramaktadır. Evli kişinin zina etmesi Ceza Kanu-
bep, elverişlilik açısından diğer sebebin önüne ge- nu kapsamında bir suç olmasa da aile hukukuna
çiyor ise diğer sebep ile zarar arasındaki nedensellik ve genel ahlaka aykırı bir davranıştır. Zina ederek
bağı kesilecektir. Örneğin A, B’yi darp ettiği için B eşine karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşin
hastaneye götürüldüğünde B’nin hasmı olan dok- fiiline katılan üçüncü kişinin davranışı, bir suç veya
tor C, yanlış bir ilaç vererek B’nin ölümüne sebep aile hukukundan kaynaklı bir yükümlülük ihlali
olursa C’nin fiili A’nın fiilinin önüne geçerek ne- değilse de genel ahlaka aykırıdır. Üçüncü kişinin
densellik bağını kesecektir. Bu, nedensellik bağını sorumluluğu için bu ahlaka aykırı fiili bilerek ve
kesen sebeplerden ilki olan üçüncü kişinin kusurlu isteyerek işlemesi yeterli olmayıp bunun yanı sıra
fiilini oluşturur. bu ahlaka aykırı fiil ile diğer eşe zarar vermeyi de
istemesi gereklidir.

69
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

Öğrenme Çıktısı

1 Kusur sorumluluğunun koşullarını sıralayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Borçlar Hukukundaki ku-


Kusur ilkesinin haksız fiil-
sur kavramı ile Ceza Hu-
den sorumluluk alanında
Kusurun türlerini araştırınız. kukundaki kusur kavramı
yeterli bir ilke olup olmadı-
arasındaki ilişkiyi değerlen-
ğını düşününüz.
diriniz.

KUSURSUZ SORUMLULUK Kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan


Bir kişinin haksız fiil dolayısıyla tazminat talebin- zararlardan Devletin sorumluluğu (TMK m. 38),
de bulunabilmesi, haksız fiilin kusurlu şekilde ger- ev başkanının sorumluluğu (TMK m. 369), vasi,
çekleştirilmesi şartına bağlıdır. Gelişen teknolojinin kayyum ve yasal danışmanlara tazmin ettirileme-
hayatın bir parçası olması, iş bölümünün giderek yay- yen zararlardan Devletin sorumluluğu (TMK m.
gınlaşması ile birlikte sadece kusurdan kaynaklı so- 468), taşınmaz malikinin sorumluluğu (MK m.
rumluluğa dayanarak zararın giderilmesini sağlamaya 730), tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlar-
çalışmak her zaman zarar görenin zararının gideril- dan Devletin sorumluluğu (TMK m. 1007) Türk
mesi için tatmin edici olamamaktadır. Bazen kusurun Medeni Kanunu’nda düzenlenen kusursuz sorum-
tam olarak kimde olduğunun tespit edilmesinin zor- luluk hâllerine örnek olarak verilebilir.
luğu, bazen kusurun kusurlu kişiler arasında bölüştü- Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan kusursuz
rülmesinin zorluğu, bazen ise herhangi bir kusur söz sorumluluk hâllerine zorunluluk hâlinde verilen
konusu olmasa dahi doğan zararın tazmin edilmesi- zarardan sorumluluk (TBK m. 64/II), ayırt etme
nin gerekli görülmesi, kusur sorumluluğundan ayrıl- gücü bulunmayanların sorumluluğu (TBK m. 65),
manın sebeplerine örnek olarak gösterilebilir. İşte bu adam çalıştıranın sorumluluğu (TBK m. 66), hay-
gibi durumlarda hakkaniyetin sağlanması amacıyla, van bulunduranın sorumluluğu (TBK m. 67), yapı
kusurdan bağımsız şekilde hatta bazen hukuka aykırı malikinin sorumluluğu (TBK m. 69), tehlike so-
fiil dahi olmaksızın sorumluluğun doğduğu hâller ka- rumluluğu (TBK m. 71) örnek olarak verilebilir.
bul edilmiştir ancak kusursuz sorumluluk hâllerinin Bazı özel kanunlarda düzenlenen kusursuz so-
kabul edilmesinin yanı sıra bazı kusursuz sorumluluk rumluluk hâlleri ise şunlardır: Motorlu taşıt araç-
hâllerinde belirli şartlar altında gerekli dikkat ve özeni larını işletenlerin sorumluluğu (Karayolları Trafik
gösteren kişinin kurtuluş kanıtı getirerek sorumlu- Kanunu m. 85), Sivil hava araçlarını işletenlerin so-
luktan kurtulmasına imkân tanınmıştır. rumluluğu (Türk Sivil Havacılık Kanunu m. 134),
Kusursuz sorumluluk hâlleri, sebep sorumluluğu Çevreyi kirletenlerin ve çevreye zarar verenlerin so-
ve tehlike sorumluluğu olarak ikiye ayrılmaktadır. rumluluğu (Çevre Kanunu m. 28), Genetiği değişti-
Sebep sorumluluğu da olağan sebep sorumluluğu rilmiş organizmalar ve ürünlerden doğan zararlardan
ve olağanüstü sebep sorumluluğu olarak ikiye ayrıl- sorumluluk (Biyogüvenlik Kanunu m. 14)
maktadır. Kusursuz sorumluluk için kanuni özel Dersin kapsamı açısından bu başlık altında sa-
bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmakta iken Türk dece Borçlar Kanununda düzenlenen kusursuz so-
Borçlar Kanunu ile getirilen tehlike sorumluluğu rumluluk hâlleri ele alınacaktır.
ile kusursuz sorumluluk için genel bir sorumluluk
sebebinin getirildiği kabul edilmektedir.

70
3
Borçlar Hukuku

Hakkaniyet Sorumluluğu bakımından kusur ilkesi tek başına yetersiz


Ayırt etme gücünün olmaması temel olarak ku- kalmıştır. Bu duruma çare olarak modern
suru ortadan kaldıran bir etkendir. Zira ayırt etme hukuk düzenlerinde haksız fiiller alanında
gücü olmayan bir kimse, fiillerinin sonuçlarını da kusursuz sorumluluk hâllerine yer verilmiş-
öngöremeyecektir. Bu durumda kendisinin kusur- tir. Kusursuz sorumluluk hâllerinin kabulü,
lu hareketinden de söz edilemez fakat bir kişinin söz konusu bir olayda failin kusurlu olup
gerçekleştirdiği fiiller, ayırt etme gücü olmasa dahi olmadığı ile ilgilenilmeksizin yalnızca za-
tazminat sorumluluğuna neden olabilir. rarlı sonucun doğmasına sebep olmasını
doğan zarardan sorumlu tutulabilmek için
yeterli saymıştır.
Ayırt etme gücü TMK m.13 “Yaşının kü- Ayırt etme gücünden yoksun kişinin verdi-
çüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl za- ği zarardan kusursuz olması dolayısıyla sorumlu
yıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebep- tutulmaması, hakkaniyetle bağdaşmamalıdır. Bu
lerden biriyle akla uygun biçimde davranma duruma doktrinde verilen klasik örnek, zengin
yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu ama ayırt etme gücünden yoksun kişinin fakir bi-
Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” rini yaralamasıdır. Bu gibi durumlarda zenginin
verdiği zararın sadece ayırt etme gücünden yok-
Türk Borçlar Kanunu sistematiğinde hakkani- sun olması sebebiyle yok sayılması, hakkaniyet ile
yet sorumluluğu kusursuz sorumluluk hâllerinin bağdaşmayacaktır.
ilki olarak 65. maddede düzenlenmiştir. Hakka- Ayırt etme gücünün kaybı hâlinde akla gelecek
niyet sorumluluğu başlığı altında düzenlenen hü- bir diğer husus ise kişinin ayırt etme gücünü geçici
kümde kanun koyucu, “Hakkaniyet gerektiriyorsa; olarak kaybetmesi hâlidir. Bu hususa ilişkin ola-
hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği rak TBK m. 59’da bir düzenleme mevcuttur. İlgili
zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar düzenlemeye göre, “Ayırt etme gücünü geçici olarak
verir.” şeklindeki ifadesi ile zarara yol açanın ayırt kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle
etme gücü olmasa dahi sorumluluğunun doğabi- yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede
leceğini düzenlemiştir. İlgili düzenleme gereğince kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtu-
kusura bakılmaksızın, ayırt etme gücünden yoksun lur.” TBK m. 59 düzenlemesi ile geçici olarak ayırt
kişinin verdiği zararlardan hâkim kararıyla sorumlu etme gücünü kaybeden kişiler açısından sorum-
tutulması öngörülmüştür. luluk iki şekilde ele alınmıştır. Bunlar ayırt etme
Hakkaniyet dolayısıyla sorumluluktan bahse- gücünü kendi kusuru ile kaybedenler ve kusuru
dilebilmesi için dikkat edilmesi gereken iki unsur olmaksızın kaybedenlerdir.
vardır. Bunlar: Kişi ayırt etme gücünü kendi kusuru ile kaybet-
• Öncelikle sorumluluğun doğması için ge- mişse bu durumda verdiği zararlardan da sorumlu
rekli diğer koşullar (hukuka aykırı fiil, zarar, olacaktır. Burada her ne kadar ayırt etme gücü yok-
uygun illiyet bağı), olayda mevcut olmalı- sunluğu sebebiyle kusurun söz konusu olamayacağı
dır. Bir kişi ayırt etme gücüne sahip olsaydı akla gelse de kişi daha ilk aşamada ayırt etme gücü-
sorumlu tutulmayacağı bir olaydan, sadece nü geçici olarak kaybederken kusurlu davranmak-
ayırt etme gücüne sahip olmaması ve hak- tadır. Burada kusur, üstlenilen zarar verme riskinin
kaniyetin gerektirmesi nedeniyle sorumlu gerçekleşmesi ile ortaya çıkmaktadır. Kişi, ayırt
tutulmamalıdır. Zira burada her ne kadar etme gücünü geçici olarak kaybetse ve bu duru-
bir kusursuz sorumluluk hâli söz konusu mun ortaya çıkmasında kendi kusuru yoksa -örne-
olsa da öncelikle bir haksız fiilin, zararın ve ğin aldığı bir ilacın yan etkisi veya kendisine gizlice
illiyet bağının varlığı tespit edilebilmelidir. alkol veya benzer bir uyuşturucu madde verilme-
sinde olduğu gibi- TBK m. 65’teki düzenleme yine
• Haksız fiile yol açan temel kaynaklardan
uygulama alanı bulacaktır. Kişi, geçici ayırt etme
biri, kusur olsa da artan sanayileşme ve ge-
gücü yoksunluğuna rağmen ancak hakkaniyet ge-
lişen teknoloji nedeniyle zararın giderilmesi
reğince sorumlu olabilecektir.

71
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

Adam Çalıştıranın Sorumluluğu ise adam çalıştıranın sorumluluğundan bah-


İş bölümündeki gelişme sebebiyle artık kişi- sedilmeyecektir. Örneğin aldığı siparişleri
ler meslek ve sanatlarını ifa ederken tek başları- teslim etmesi için piyasada bağımsız çalışan
na tüm işleri yapmamakta, işlerini yürütmek için bir nakliyeci ile anlaşan satıcı, nakliyecinin
başka kişilerden yardım almaktadırlar. Bu durum, trafik kazası yaparak üçüncü kişilere verdiği
adam çalıştıranın işlerini geliştirmesine yardımcı zarardan sorumlu olmayacaktır. İfa yardım-
olmasına rağmen adam çalıştıran bu yolla üzeri- cısı olarak nitelendirilebilen bu kişilerin ver-
ne risk üzerine almaktadır. Adam çalıştıran kişiler, dikleri zararlardan sorumluluk, TBK m. 66
özellikle kendisi altında çalışanların hareketlerin- hükmüne göre değil, TBK m. 116 hükmüne
den dolayı sorumlu tutulabilirler. Bu sorumluluk göre çözümlenecektir.
hâlinde, kişi, kendi kusuru ve hatta hareketi dahi
söz konusu olmaksızın sorumlu tutulabilmektedir.
Adam çalıştıranın sorumluluğu olarak adlandırılan TBK m. 66/I-II “Adam çalıştıran, çalışanın,
bu sorumluluk hâli, TBK m. 66 hükmünde dü- kendisine verilen işin yapılması sırasında
zenlenmiştir. İlgili hükmün ilk fıkrasındaki, “Adam başkalarına verdiği zararı gidermekle yüküm-
çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması lüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken,
sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yü- işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve de-
kümlüdür.” ifadesi ile adam çalıştıranın sorumlulu- netimde bulunurken, zararın doğmasını en-
ğu düzenlenmiştir. gellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat
ederse, sorumlu olmaz.”
Adam çalıştıranın sorumluluğundan söz edile-
bilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekecek-
TBK m. 116/I-II “Borçlu, borcun ifasını veya
tir. Bunlar:
bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılma-
• Adam çalıştıran bir kişinin varlığı gerekir. sını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında ça-
Adam çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ola- lışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun su-
bilir. Adi ortaklık gibi tüzel kişiliği olmayan rette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri
kişi topluluklarında ortakların birbirlerin- sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle
den talimat alması söz konusu olmadığı yükümlüdür. Yardımcı kişilerin fiilinden do-
gibi işçi-işveren arasındaki gibi bağımlılık ğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaş-
ilişkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla or- mayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir.”
takların birbirlerine karşı adam çalıştıran
sıfatı bulunmamaktadır ve adam çalıştıran
gibi ortaklardan birinin diğer ortağın fiilin-
den sorumlu tutulması mümkün değildir.
• Adam çalıştıran ile çalışan arasında bağımlı- dikkat
TBK m. 66 ile TBK m. 116’nın birbiriyle
lık ilişkisi niteliğinde bir iş ilişkisi söz konu-
karıştırılmaması gerekir. TBK m. 66 haksız
su olmalıdır. Zarara sebep olan kişi, adam
fiilden sorumluluğa ilişkin iken TBK m. 116
çalıştıranın talimatları ve kontrolü altında
borca aykırılığa ilişkin bir düzenlemedir.
çalışmalıdır. Kural olarak adam çalıştıran ile
zarar veren arasında bir hizmet sözleşmesi,
iş akdi bulunmalıdır. Bir hizmet sözleşmesi, • Adam çalıştıranın altında çalışan kişi, bir
iş akdi mevcut olmasa da eğer adam çalıştı- başka kişiye hukuka aykırı bir fiille zarar
ran ile zarar veren arasında bağımlılık ilişki- vermiş olması yeterlidir. Yargıtay İçtihatları
si tespit edilebiliyorsa bu durumda da adam Birleştirme Kurulunun 27.03.1957 tarihli,
çalıştıranın sorumluluğundan bahsedilebi- E.1957/1 ve K.1957/3 sayılı içtihadı birleş-
lecektir. Sözleşmenin yokluğuna dayanıla- tirme kararı çerçevesinde çalışanın kusurlu
rak sorumluluktan kaçınılamayacaktır. hareket edip etmediğine dikkat edilme-
• Zarar veren kişi, adam çalıştıranın emir ve yecektir. Adam çalıştıranın sorumluluğu
talimatı altında, bağımlılık ilişkisi içerisinde açısından kusurun aranmayacağı, sorumlu-
çalışmamakla birlikte onun işini görmekte luğun kanun hükmünde düzenleniş şeklin-

72
3
Borçlar Hukuku

den açıkça anlaşılmaktadır. Sadece hukuka lıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğ-
aykırı fiilin mevcut olması, bu fiil ile zarar masını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o
arasında illiyet bağının kurulabilmesi için işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı
yeterlidir. gidermekle yükümlüdür.” Görüldüğü üzere burada
• Üzerinde durulması ve vurgulanması ge- adam çalıştıranın işletmesinin vermiş olduğu zarar-
reken önemli bir konuda çalışanın vermiş lardan sorumluluğu, ancak işletmenin organizasyo-
olduğu zararın, yapmakta olduğu iş ile iş- nunda zararı engelleyecek gerekli bütün önlemleri
levsel olarak bağlantılı olmasıdır. Çalışanın aldığını kanıtlaması hâlinde ortadan kalkacaktır.
iş görmesi esnasında olmayan fiilleri ile iş Son olarak belirtmek gerekir ki TBK m. 66 hük-
esnasında olmakla beraber gördüğü işle il- münün 4. fıkrasında adam çalıştıranın, zarar veren
gilendirilemeyen bir fiili dolayısıyla vermiş çalışanına tazmin ettiği zarar dolayısıyla rücu hak-
olduğu zarardan adam çalıştıran sorumlu kı düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye göre “Adam
tutulamayacaktır. Binanın dış kaplama işini çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışa-
üstlenen firmada çalışanın binadaki daire- na, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu
lerde gece gelip hırsızlık yapmasından veya hakkına sahiptir.” Burada rücu ilişkisi açısından,
dış cephe kaplaması için kurulan iskele- çalışanın zarara kendisinin ne kadar sebep olduğu
den yararlanarak yan binadaki bir dairede dikkate alınacaktır. Çalışanın kusuru bu noktada
hırsızlık yapmasından dolayı yüklenicinin önem arz etmektedir.
sorumlu olması söz konusu olmayacak-
tır ancak aynı çalışan, elindeki malzemeyi
düşürür ve yoldan geçen bir yaya veya araç
Hayvan Bulunduranın Sorumluluğu
zarar görürse işveren, yüklenici bundan so- Hayvan bulunduranın sorumluluğu, kusursuz
rumlu olacaktır. sorumluluk hâllerinden biri olarak TBK m. 67
hükmünde düzenlenmiştir. İlgili düzenleme gere-
Adam çalıştıranın sorumluluğu, kanunda bir
ğince hayvan bulunduran, hayvanın sebep olduğu
özen sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Bir ku-
zararlardan sorumlu olacaktır. Bu zararlar eşyaya
sursuz sorumluluk hâlinin özen sorumluluğu ola-
verilen zararlar olabileceği gibi kişiye verilen za-
rak düzenlenmesinin temel sonucu, sorumlu ki-
rarlar da olabilir. Eşyaya verilen zararlar denilince
şinin gerekli dikkat ve özeni göstermiş olduğunu
akla gelen maddi zararlarken kişiye verilen zararlar
kanıtlaması hâlinde sorumluluktan kurtulabilecek
noktasında akla gelen beden zararları olabilecektir.
olmasıdır. Dolayısıyla her ne kadar yukarıdaki şart-
ların tamamı bir olayda gerçekleşmiş olsa da adam
çalıştıran, kendisinden beklenen dikkat ve özeni
gösterdiğini kanıtlayarak sorumluluğu üzerinden dikkat
atabilecektir. Bu husus, adam çalıştıranın sorum- Hayvan bulunduranın her durumda hayvanın
luluğunu düzenleyen TBK m. 66 hükmünün 2. maliki olması zorunlu değildir.
fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir: “Adam çalıştı-
ran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken,
gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını Hayvan bulunduranın sorumluluğu, TBK m.
engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, 67 hükmünün 1. fıkrasında şu şekilde düzenlen-
sorumlu olmaz.” Adam çalıştıran, ancak ilgili hü- miştir: “Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli
kümde düzenlenen unsurları kanıtlayabildiği ölçü- veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği za-
de sorumluluktan kurtulacaktır. rarı gidermekle yükümlüdür.” Hayvan bulundura-
nın sorumluluğuna gidilebilmesi için ilgili düzen-
Burada göz ardı edilmemesi gereken bir diğer
lemede iki şartın öngörüldüğü açıktır. Bunlar:
husus ise zararın işletmenin faaliyeti dolayısıyla
meydana gelmesi hâlidir. Şayet adam çalıştıranın • Bir kişinin sürekli ya da geçici olarak bir
işletmesi bir zarara sebep olursa, artık özen sorum- hayvanı hâkimiyet alanında bulundurması
luluğundan değil, organizasyon sorumluluğundan gerekir ancak bu yeterli değildir. Burada so-
bahsedilecektir. Zira işletmenin düzeni ile ilgili rumluluk için hayvanı elinde bulunduranın,
sorumluluk, TBK m. 66 hükmünün 3. fıkrasında hayvanın bakımı ve yönetimi konusunda
şu şekilde düzenlenmiştir: “Bir işletmede adam ça- tasarruf etme yetkisi ile hayvanı elinde bu-

73
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

lundurması gerekmektedir. Bu bulundurma, bulunduranın, bu kişilere rücu hakkı saklıdır.” de-


hayvanın zarar vermesi mümkün olduğu nilerek hayvan bulunduranın, sorumluluğunu do-
anda aranır; sorumlu olan hayvanı kont- ğuran olayda hayvanın zarar vermesine sebep olan
rol etme yetkisiyle elinde bulunduran ki- kişilere rücu edebileceği düzenlenmiştir.
şidir. Hayvan bulunduran hayvanın sahibi Hayvan bulunduranın sorumluluğu ile ilgili
olabileceği gibi hayvanı sürekli besleyen ve TBK m. 68’de özel bir düzenleme daha mevcuttur.
hayvana tabiri caizse söz geçirebilen kişi de Bu hükümde temel olarak bir hayvanın başka biri-
olabilecektir. Hayvanın sorumluluğundan ne ait bir taşınmaza zarar vermesi hâlinde, taşınmaz
bahsedilebilmesi için zarar veren hayvanın, zilyedinin, zarar veren hayvanı zararı giderilinceye
üzerinde egemenlik kurulabilecek bir hayvan kadar alıkoyabileceği, hatta durum ve koşulların ge-
olması gerekecektir. Evcilleştirilemeyen vahşi rektirmesi hâlinde hayvanı etkisiz hâle getirebileceği
hayvanların verdiği zararlar, kural olarak bu düzenlenmiştir. Burada taşınmaz zilyedinin hayvan
hüküm çerçevesinde değerlendirilmeyecektir sahibine bilgi verme yükümlülüğü de düzenlenmiş-
fakat vahşi bir hayvanın da hayvanat bahçesi tir. Bu da göstermektedir ki taşınmazın zilyedi, ta-
gibi bir yerde tutulması ve egemenlik altına şınmazı korumak için gerekli önlemleri almaya yet-
alınmış olması hâlinde, TBK m. 67 hükmü kili kılınmış fakat kendisine bildirim yükümlülüğü
yine uygulama alanı bulacaktır. getirilmiştir. İlgili düzenleme şu şekildedir: “(1) Bir
• Hayvan bulunduranın sorumluluğundan kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir
bahsedilmesi için aranan bir diğer şart ise zarar verdiği takdirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı
zararın hayvanın tipik hareketi ile gerçekleş- yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir;
mesidir. Hayvanın bir araç/alet gibi birine hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı
fırlatılması veya hayvanın bir yerden düş- diğer yollarla etkisiz hâle getirebilir. (2) Bu durum-
mesi sonucu ortaya zarar çıkarsa hayvan tu- da, taşınmazın zilyedi derhâl hayvan sahibine bilgi
tucusunun sorumluluğu söz konusu olmaz. vermek ve sahibini bilmiyorsa, onun bulunması için
Buna karşın hayvanın ürkmesi, korkması, gerekli girişimleri yapmak zorundadır.”
korkutulması vb. tipik hareketleri ile bir Bu hüküm, son çare olarak hayvanın telef edil-
zarara yol açması hâlinde TBK m. 67’den mesine izin vermektedir ancak bu izin, hayvanın
doğan sorumluluktan bahsedilebilecektir. verdiği zararın başka şekilde önlenememesi hâlinde
Hayvan bulunduran ya da bir hayvanın bakı- mümkündür. Örneğin bahçesindeki tavuklarına
mını üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararlardan saldıran ve ısırarak öldürmeye başlayan bir köpeği
objektif özen yükümlülüğü çerçevesinde sorumlu başka şekilde engelleyemeyen taşınmazın zilyedi,
olacaktır. Objektif özen yükümlülüğünün söz ko- taş atarak köpeği yaralaması veya onu silahla vur-
nusu olduğunu gösteren ise TBK m. 67 hükmü- ması hâlinde sorumlu olmayacaktır.
nün 2. fıkrasıdır. İlgili fıkraya göre “Hayvan bulun-
duran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli
özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz.” Bu da
Yapı Malikinin Sorumluluğu
göstermektedir ki hayvan bulunduran kişi, gerekli Yapı malikinin sorumluluğu; kanun sistemati-
bütün özeni gösterdiğini ispat etmek suretiyle so- ğinde, özen yükümlülüğüne dayanan sorumluluk
rumluluktan kurtulabilecektir. Hayvan bulundu- hâlleri arasında yer almıştır fakat özen yükümlülü-
ranın kusuru TBK m. 67 çerçevesinde sorumlu ğüne dayanan sorumluluk hâllerinin temel özelliği,
tutulması için aranan bir unsur değildir. Kişinin gerekli dikkat ve özenin sergilendiğinin kanıtlan-
sadece gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini kanıtla- ması hâlinde sorumluluktan kurtulmanın müm-
ması gerekecektir. Bu da hayvan bulunduranın so- kün olmasıdır. Bir başka deyişle özen sorumluluğu,
rumluluğunun, ispat yükünün yer değiştirdiği bir doğası gereği kurtuluş imkânı sunan bir sorumlu-
özen sorumluluğu doğurduğunu göstermektedir. luk türüdür. Yapı malikinin sorumluluğu ise TBK
Maddenin son fıkrasında ise hayvan bulundura- m. 69 hükmünde şu şekilde düzenlenmiştir: “(1)
nın, hayvanın zarar vermesine sebep olanlara rücu Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunla-
hakkı düzenlenmiştir. TBK m. 67 hükmünün 3. rın yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki
fıkrasında “Hayvan, bir başkası veya bir başkasına eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa, hayvanı (2) İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın ba-

74
3
Borçlar Hukuku

kımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle • Son olarak yapı bir üçüncü kişiye zarar ver-
birlikte müteselsilen sorumludurlar. (3) Sorumlula- miş olmalıdır. Bu zarar yapıdan düşen bir
rın, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer parçanın bir başka kişiye zarar vermesi ya da
kişilere rücu hakkı saklıdır.” yapıda kullanılan bir asansörün bozulma-
Görüldüğü üzere yapı malikinin sorumluluğu, sı dolayısıyla kişinin zarar görmesi şeklinde
düzenleniş şekli itibariyle sorumluya sorumluluktan karşımıza çıkabilecektir. Verilen zararlar açı-
kurtuluş imkânı sunmamaktadır. Zaten yapı mali- sından eşyaya verilen zararlar, hükmün ko-
kinin sorumlu tutulmasındaki temel amaç, yapının ruma kapsamına girdiği gibi kişiye verilen
nimetlerinden faydalanan kişinin yapı dolayısıyla zararlar da hükmün koruma kapsamındadır.
üçüncü kişilerin görmüş olduğu zararlara da kat- Bilindiği üzere yapılar; inşa edildikten sonra
lanması gereğidir. Bu da yapı malikinin sorumlu- birçok kez el değiştirmekte, satım yoluyla farklı
luğunu, kanun sistematiğinde yer aldığı gibi özen maliklerin mülkiyetine geçmektedir. Sorumlu ola-
sorumluluğu olmasından ziyade ağırlaştırılmış sebep cak kişi ise yapıda zarara sebep olan yapım bozuk-
sorumluluğu hâline getirmektedir. Yapı malikinin luğuna ya da bakım eksikliğine neden olan kişi de-
sorumluluğundan bahsedilmesi için kusur haricinde ğildir. TBK m. 69 hükmüne göre zararın meydana
bazı şartların gerçekleşmesi gerekecektir. Bunlar: geldiği anda, zarara sebep olan yapının mülkiyetini
• Öncelikle bir bina ya da yapı eserinin mev- elinde bulunduran malik, doğan zarardan sorumlu
cut olmalıdır. Burada bina ile kastedilen olacaktır. TBK m. 69 hükmünün 2. fıkrasında bi-
“İnsanların veya hayvanların oturması veya nanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlarda
barınması yahut sair ihtiyaçları için vücuda intifa ve oturma hakkı sahiplerinin malik ile bir-
getirilen ve sun’i olarak duvar vesairetle etrafı likte müteselsilen sorumlu olacakları düzenlenmiş-
çevrilen, üstü az veya çok örtülü, toprağa bağ- tir. 3. fıkrada ise malikin, zararın doğmasına sebep
lı bir mekân parçasıdır.” Yapı eseri ise “BZi- olan bakım eksikliğinin ya da yapı bozukluğunun,
na tanımına girmeyen fakat yeryüzüne bağlı kendisine karşı sorumlu bir üçüncü kişiden kay-
olan inşa eserleri”dir. naklanması hâlinde, bu kişilere rücu hakkı olduğu
düzenlenmiştir.
• Yapının yapımındaki bozukluklar ya da ba-
kımındaki eksiklikler dolayısıyla bir zarar TBK’nin 70. maddesinde ise bir yapıda zarar
doğmalıdır. Yapının henüz yapımı aşama- tehlikesinin mevcut olması ya da bir tehlike ile kar-
sından doğan bozukluklardan kaynaklanan şılaşılması hâlinde, gerekli önlemlerin alınmasının
zararlardan sorumluluk doğarken yapım yapı üzerinde hak sahibi olan kişilerden istenebile-
aşamasında bir bozukluk olmamakla bera- ceğini düzenlenmiştir. Bu da üçüncü kişilerin, yapı
ber gerekli bakım yükümlülüklerinin yerine maliklerinden tehlikenin ortadan kaldırılması için
getirilmemesi nedeniyle doğan zararlardan talepte bulunma hakkı olarak görülmektedir.
da sorumluluk söz konusudur.

Öğrenme Çıktısı

2 Kusursuz sorumluluk hâllerini açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Zararın tazmini bakımın-


Gündelik hayatta kusur-
Kusursuz sorumluluk dan kusur sorumluluğu ile
suz sorumluluk hâllerinden
hâllerinin dayandığı esasların kusursuz sorumluluk hâlleri
hangisiyle daha sık karşılaş-
neler olduğunu açıklayınız. arasındaki ilişkiyi değerlen-
maktayız. Düşününüz.
diriniz.

75
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

TEHLİKE SORUMLULUĞU VE • İşletme kavramından ne anlaşılması gerek-


DENKLEŞTİRME tiğini tespit etmek için öncelikle 6102 sayılı
Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 11. mad-
Teknoloji ve sanayinin gelişmesi ile birlikte so-
desi incelenmelidir. İlgili düzenlemeye göre
rumluluk hukukunun alanına giren problemlerin
“Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen
çözümü de zorlaşmaya başlamış, bazı durumlarda
sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tu-
kusursuz sorumluluk hâllerinin dahi yeterli cevabı
tan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde
veremediği görülmüştür. Teknoloji ve sanayideki
yürütüldüğü işletmedir.” Görüldüğü üzere
gelişmelerin sonucu olarak mağdurların bazı şart-
burada ticari işletme kavramı tanımlanmış-
lar altında daha etkili korunması amacıyla tehlike
tır fakat TBK m. 71 hükmü daha genel bir
sorumluluğu ortaya çıkmıştır. Bu sorumluluk tipi,
ifade ile sadece işletme terimini kullanmış-
özel kanuni düzenlemeler ile hukukumuzda mev-
tır. Bu nedenle TTK m. 11 hükmünde ta-
cutken 2012 yılında yürürlüğe giren TBK ile genel
nımlanan ticari işletmeler, bu kapsamda ol-
bir düzenleme hâlini almıştır. İlgili düzenleme TBK
duğu gibi esnaf işletmelerinin ve hatta ticari
m. 71 hükmünde şu şekilde gerçekleştirilmiştir:
amaç güden iktisadi amaçla kurulan diğer
işletmelerin de TBK m. 71 anlamında işlet-
“(1) Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme-
nin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu za- me olarak kabul edilebileceğini göstermek-
rardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen tedir. Hatta işletmenin kazanç paylaşma,
sorumludur. (2) Bir işletmenin, mahiyeti veya fa- ticari ve iktisadi faaliyette bulunma amacı
aliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler dışında bir ideal amaçla da kurulmuş olma-
göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir sı işletme şartını yerine getirmektedir.
kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi duru- • Önemli ölçüde tehlike arz eden faaliyet
munda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya kavramından ne anlaşılması gerektiği ise
elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. İl-
ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu kabul
gili düzenlemeye göre bir işletmenin önem-
edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri
tehlikeler arz eden işletmeler için özel bir tehlike
li ölçüde tehlike arz edip etmediği, ancak
sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli işletmenin faaliyetinin değerlendirilmesi ile
ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır. (3) Belirli anlaşılacaktır. “Bir işletmenin, mahiyeti veya
bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da
hükümleri saklıdır. (4) Önemli ölçüde tehlike ar- güçler göz önünde tutulduğunda, bu işler-
zeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk dü- de uzman bir kişiden beklenen tüm özenin
zenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır
işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonu-
uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler.” cuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehli-
ke arzeden bir işletme olduğu kabul edilir.
Tehlike sorumluluğuna ilişkin düzenlemenin ilk Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri teh-
fıkrası, tehlike sorumluluğundan bahsedilmesi için likeler arzeden işletmeler için özel bir tehli-
gereken şartların neler olduğunu tespit etmektedir. ke sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de
İlgili düzenlemeye göre tehlike sorumluluğu şu şart- önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır.”
ların gerçekleşmesi hâlinde söz konusu olacaktır: • Bu fıkraya göre işletmenin kendisinin ma-
• TBK m. 71 çerçevesinde tehlike sorumlu- hiyeti örneğin elektrik üreten nükleer sant-
luğundan bahsedilebilmesi için öncelikle raller, tehlikeli madde üreten işletmeler bu
önemli ölçüde tehlike arz eden bir işlet- kapsama girecektir. Mahiyeti dışında faa-
menin faaliyeti olması gereklidir. Burada liyetinde kullanılan malzemeler, araçlar ve
dikkat edilmesi gereken iki unsur vardır. güçler de işletmeyi tehlikeli kılabilir. Ör-
Bunlar tehlike sorumluluğundan bahsedile- neğin nükleer atık taşınması, yanıcı ve pat-
bilmesi için bir işletmenin varlığının zaruri layıcı maddelerin satılması, saklanması ve
olması ve işletmenin faaliyetinin önemli öl- nakliyesi bu kapsama girebilecektir. Bu in-
çüde tehlike arz etmesidir. celemedeki temel ölçüt ise, konuda uzman

76
3
Borçlar Hukuku

bir kişinin gerekli tüm özeni göstermesi sahibi ve varsa işleten, işletmenin faaliyetinden doğan
hâlinde dahi zarar meydana gelme riskinin zararlardan müteselsil olarak sorumlu olacaklardır.
ortadan kalkmayacak olmasıdır. Tehlike sorumluluğuna ilişkin genel bir düzen-
• Tehlike sorumluluğu için aranan diğer bir leme yapılmış olmasına karşılık, özel kanunlarda
şart, önemli ölçüde tehlike arz eden bir iş- mevcut düzenlemeler göz ardı edilmemiştir. TBK
letmenin faaliyetini gerçekleştirmesi dolayı- m. 71 hükmünün 3. fıkrası özel kanunlardaki
sıyla zararın açığa çıkmasıdır. Bu şart tazmi- düzenlemeleri koruma amacıyla getirilmiştir. Bu
nat sorumluluğunun olmazsa olmazıdır. düzenleme ile özel kanunlarda var olan tehlike so-
• TBK m. 71 çerçevesinde tehlike sorumlu- rumluluğuna dayanan düzenlemelere atıf yapılmış-
luğundan bahsedilebilmesi için aranacak tır. Buna göre örneğin Karayolları Trafik Kanunu
son şart, işletmenin faaliyeti ile doğan zarar kapsamındaki tehlike sorumluluğuna ilişkin dü-
arasında uygun nedensellik bağının kurula- zenlemeler öncelikli olarak uygulanacaktır.
bilmesidir. Burada aranan nedensellik bağı, Maddenin son fıkrasında ise ilk fıkrada düzenlenen
ilgili hükmün gerekçesinde tipik zarar ile sorumluluğa ek olarak hukuka uygun şekilde faaliyet-
açıklanmıştır. İşletmenin faaliyetinin ne- lerini sürdüren ve tehlikeli faaliyet icra eden işletme-
den olabileceği tipik zararlar, TBK m. 71 lerin, bu faaliyetlerinden doğan zararları denkleştirme
hükmünün düzenlemesine göre nedensellik usulüne göre giderecekleri düzenlenmiştir. İşletme
bağının kurulduğu zararları oluşturacaktır. ister hukuka uygun kurulsun ve faaliyette bulunsun
Tipik zarar ile kastedilenin ne olduğu ise ister hukuka aykırı kurulsun ve faaliyete bulunsun bu
her bir olay bakımından ayrıca incelenmeli- hüküm uygulama alanı bulabilecektir. Buradaki dü-
dir. Örnek olarak, bir benzin istasyonunun şünce hukuka uygun kurulan ve faaliyette bulunan
alev alması dolayısıyla çevreye zarar vermesi bir işletmenin zamanın gereklerine uygun son tekno-
tehlike sorumluluğu kapsamında değer- lojik, bilimsel imkânları kullanarak gerekli tedbirleri
lendirilebilecekken, istasyonda ayağı kayıp alsa ve böylece hukuka uygun olsa da sorumlu olacağı
yere düşen kişinin zararı TBK m. 71 nor- kabul edilmektedir. Buradaki düzenleme ifade ediliş
munun koruma alanına girmeyecektir. şekli itibarıyla bir fedakarlığın denkleştirilmesini de
Tehlike sorumluluğunun şartlarını taşıyan bir amaçlamaktadır. Tehlike sorumluluğunda hukuka
zararın meydana gelmesi hâlinde kimlerin sorumlu aykırılık, riskin ortaya çıkıp zararın doğması ile ger-
olacağı hususu ise yine TBK m. 71 düzenlemesinin çekleşmektedir. İşletme faaliyetinin hukuka uygun
1. fıkrasında açıklanmıştır. İlgili ifadeye göre işletme olması sorumluluğu ortadan kaldırmamaktadır.

Öğrenme Çıktısı

3 Tehlike sorumluluğu ve denkleştirmeyi tanımlayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tehlike sorumluluğu
Tehlike sorumluluğunu ya- Sanayi devrimi ile tehlike hâlinde kurtuluş kanıtı ge-
ratan koşulların neler oldu- sorumluluğu hâlleri arasın- tirilmesine izin verilmemiş
ğunu araştırınız. daki ilişkiyi değerlendiriniz. olmasının nedeni ne olabi-
lir? Düşününüz.

77
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

ZARARIN BELİRLENMESİ VE miktarını ispat etmek mağdur açısından her zaman


TAZMİNATIN TAYİNİ kolay olmayabileceği gibi bazen zararın miktarının
ispatı imkânsız dahi olabilir.
Zarar görenin haksız fiil nedeniyle uğradığı za-
rarın giderilmesini konu alan tazminat davasında İşte bu olasılığı dikkate alan kanun koyucu,
ödenecek tazminat miktarının belirlenebilmesi için TBK m. 50/II’de zararın miktarının tam olarak is-
yapılması gereken ilk şey, zararın belirlenmesidir. pat edilememesi hâlinde hâkime zararın miktarını
Bu yapılmadan tazminatın doğru biçimde tespiti hakkaniyete göre belirlemek yönünde takdir yetkisi
mümkün olmayacaktır. tanımıştır. Bu tür durumlarda hâkim takdir yetki-
sini kullanırken olayların olağan akışını ve zarar
görenin aldığı önlemleri göz önüne alır.
Tazminat Davası Zararın belirlenmesinde genel kabul gören, fark
Haksız fiile maruz kalan bir kimsenin ihlale teorisidir. Teoriye göre haksız fiil olmasaydı zarar
karşı elinde bazı hukuki imkânlar bulunmaktadır. gören hangi hâlde olacaktı ise haksız fiil sonucu bu-
Bunlar; saldırının sona erdirilmesi davası, tazminat lunduğu hâl arasındaki fark zararı ifade etmektedir.
davası ve hatta bazı durumlarda yakın ve ciddi bir Tazminat ile amaç zarar görenin zarar veren fiilden
haksız fiil tehlikesi bulunması durumunda haksız önceki, eski hâle getirilmesidir.
fiil gerçekleşmeden önce saldırının önlenmesine
ilişkin davadır. Özellikle kişilik haklarına ilişkin
hukuka aykırı saldırılara karşı koruma davalarını, Denkleştirme (Zenginleşme Yasağı)
TMK m. 23 vd. hükümlerinde görmek mümkün- Haksız fiil, mağdura verdiği zarar yanında bir-
dür. Haksız fiil sorumluluğunda amaç korumadan takım ekonomik yararlar da sağlamış olabilir. Bu
ziyade zararın tazminidir ve bu da tazminat davası yararların, belirlenen zarardan düşülmesi/mahsup
ile gerçekleşmektedir. edilmesi gerekmektedir. Mağdurun haksız fiil ne-
Tazminat davası bir eda davası niteliğinde olup deniyle elde ettiği yararların zarar miktarından
bu dava ile mağdur, haksız fiil failinden uğradığı za- düşülmesi/mahsup edilmesi işlemine denkleştirme
rarın tazmin edilmesini talep eder. Tazminat dava- denilmektedir. Zarar gören haksız fiil nedeniyle
sında genel olarak zararın belirli bir miktar para ile ekonomik yarar elde ederse bu yararın zarar mikta-
(nakden) giderilmesi söz konusu olmakla birlikte rından düşülmesi gerekir. Aksi hâlde zarar görenin
örneğin bir eşyanın iadesi, tamir edilmesi şeklinde haksız fiilden dolayı ekonomik çıkar elde etmesi,
(aynen) tazminata hükmedilmesi de mümkündür. zenginleşmesi söz konusu olacaktır.

Zararın Belirlenmesi Zararın Belirlenmesinde Özel


Haksız fiilden sorumlulukta kanun koyucu, zararı Durumlar
belirleme yükümlülüğünün zarar görene ait olduğu- Türk Borçlar Kanunu, haksız fiil sonucunda
nu hüküm altına almıştır Böyle olmasına rağmen ölüm ve bedensel zarar meydana gelmesi durumu-
kanun koyucu, zararın belirlenmesinin kimi zaman na özgü olarak zararın kapsamına ilişkin özel hü-
oldukça zor olduğunu gözden kaçırmamış, TBK m. kümler getirmiştir.
50/II’de zararın miktarının tam olarak ispat edileme-
mesi hâlinde hâkime zararın miktarını hakkaniyete Ölüm Durumunda Zarar
göre belirlemek yönünde takdir yetkisi tanımıştır.
TBK m. 53 ölüm hâlinde uğranılan zararları;
(1) cenaze giderleri, (2) ölüm hemen gerçekleş-
Genel Olarak memişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azal-
Zararın belirlenmesi tazminat davasının önemli masından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar
aşamalarından biridir. TBK m. 50/I uyarınca hem (3) ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu
zararın varlığını ve hem de bunun miktarını ispat sebeple uğradıkları kayıplar şeklinde; sınırlı sayıda
etme yükü, zarar gördüğünü iddia eden kimseye olmamak kaydıyla saymıştır. Hemen belirtelim ki
aittir. Bu kural TMK m. 6’daki genel ispat kuralına bir kimse öldüğü takdirde kişiliği sona erdiğinden
uyumlu olmakla birlikte bazı durumlarda zararın bu zararlar kural olarak ölen kişinin mirasçıları ve
bakıp gözettiği kişilerin üzerinde doğar.

78
3
Borçlar Hukuku

TBK m. 53’te ölüm hâlinde uğranılan zararlar Tedavi giderlerinin kapsamına hastane masraf-
arasında sayılan ilk kalem cenaze giderleri olup ları, taşıma giderleri, bakıcı giderleri gibi tedaviye
bunların kapsamına yıkama, defin, tören, ilan, me- ilişkin olabilecek her türlü gider dahildir.
zar ve taşıma masrafları gibi giderler girmektedir. Beden bütünlüğünün ihlali durumunda tedavi
TBK m. 53 b.2’de ise kanun koyucu ölümün süresince tamamen ya da kısmen çalışamayan kim-
her zaman hemen gerçekleşmeyeceği gerçeğini se TBK m. 54 b.2 kapsamında kazanç kaybını talep
dikkate alarak zarar görenin de tedavi giderleri- edebilir ancak çalışma gücünün azalması ya da ta-
ni ve ölenin çalışma gücünün azalması ya da yok mamen yitirilmesi durumunda maruz kalınan, as-
olmasından doğan kayıpları da talep edebilmesi lında gelecekte gerçekleşecek olan kazanç yoksun-
imkânını getirmiştir. luğu TBK m. 54 b.3 kapsamında talep edilir. Zarar
Ölümün hemen ya da sonra gerçekleşmesi- miktarı belirlenirken mağdurun yaşı, işinin türü,
ne bakılmaksızın TBK m. 53 b.3’te ölen kişinin muhtemel çalışma süresi gibi unsurlara bakılır.
desteğinden yoksun kalan kimselere, bu nedenle Beden bütünlüğünün ihlali durumunda talep
uğradığı zararları için tazminat talep etme imkânı edilebilecek bir diğer zarar türü ekonomik geleceğin
tanınmıştır. Buna destekten yoksun kalma tazmina- sarsılmasından doğan kayıplardır. Burada kastedilen
tı denilmektedir. Esas itibarıyla destekten yoksun esas itibarıyla çalışma gücünün kaybının dışındaki
kalan kişiler, doğrudan haksız fiile maruz kalma- nedenler olup yine gelecekteki bir zarar söz konu-
makla birlikte bu hüküm sayesinde yansıma zarar sudur. Örneğin bir tiyatro sanatçısının yüzündeki
niteliğinde olmak üzere tazminat talep etme hak- yara izi bu kapsamda değerlendirilebilir.
ları doğmaktadır. Bu tazminatı talep edebilmek
için destekten yoksun kalanın, ölenin mirasçısı ya Tazminatın Belirlenmesi
da kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişi olması Haksız fiil neticesinde hükmedilecek tazmina-
şart olmayıp ölenin fiilen bu kişinin geçimini sü- tın belirlenmesinde zarar en üst sınırı teşkil eder.
rekli olarak sağlaması ve büyük olasılıkla ileride de Hakim tazminat miktarını belirken indirim yap-
bunu sürdüreceğinin belli olması gerekli ve yeter- ması gereken bazı hususlarla karşılaşılabilir. Sözü
lidir. Bu çerçevede kardeşler, nikâhsız eş ve ileride geçen hususlar aşağıda sıralanmıştır.
kendilerine bakması muhtemel olan ölen çocukla-
rın anne ve babaları dahi şartları varsa destekten
yoksun kalma tazminatı talep edebilirler. Destek- Genel Olarak
ten yoksun kalmada zarar belirlenirken hak sahi- Tazminatın amacı zararın giderilmesi olduğun-
binin ölüm nedeniyle yaşam düzeyinin ekonomik dan tespit edilen zarar hâkim tarafından giderilebi-
olarak düşüp düşmediğine bakılır. Bu yapılırken lecek zararın üst sınırını oluşturur. Diğer bir deyişle
davacının sosyal durumu da nazara alınır. Zararın kural olarak zararın üzerinde bir tazminata hük-
miktarı tespit edilirken davacının ölenden alacağı medilemez ancak bu durum belirli şartlar altında
muhtemel yardım miktarı, muhtemel yardım süre- hâkimin tazminatta indirim yapmasını engellemez.
si ve destek ihtiyacının ortadan kalkma ihtimali de Tazminat ayni ve nakdi olmak üzere iki şekilde
dikkate alınmalıdır. olabilir. Ayni tazminat mağdurun ihlal edilen hak
konusunun eski hâline getirilmesidir. Örneğin ya-
nan otomobilin yenisinin verilmesi, yıkılan duva-
Bedensel Zarar
rın tekrar inşası gibi… Nakden tazmin ise mağdu-
Türk Borçlar Kanunu, beden bütünlüğünün ih- run malvarlığında meydana gelen noksanlığın bir
lali durumunda zararın kapsamının belirlenmesine miktar paranın verilmesi ile giderilmesidir.
ilişkin özel hükümler öngörmüştür. TBK m. 54
sınırlı sayıda olmamak kaydıyla beden bütünlüğü-
nün ihlali durumunda talep edilecek kalemleri (1) Tazminatın İndirilmesi
tedavi giderleri, (2) kazanç kaybı, (3) çalışma gü- TBK m. 51/I, hâkime tazminatın belirlenme-
cünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan si için geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Hâkim,
kayıplar ve (4) ekonomik geleceğin sarsılmasından failin kusurunun ağırlığını ve durumun gereğini
doğan kayıplar olarak saymıştır. dikkate alarak tazminatı belirleyecektir.

79
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

Bu bağlamda failin kusurunun ağırlığı, tazmi- liştirme, geleceğini belirleme hakkı kapsamında
nat miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak en değerlendirilecek olan kişilik hakkı ihlalleri de ma-
önemli unsurlardan biri olup failin kusurunun ha- nevi tazminata neden olabilir. Örneğin anne ba-
fifliği ölçüsünde tazminattan indirim yapılacaktır. banın çocuğu üzerinde velayet hakkının ihlalinde
Mağdurun kusuru da TBK m. 52/II uyarın- de manevi zarar söz konusu ise manevi tazminat
ca tazminatın belirlenmesinde dikkate alınacak gündeme gelebilir.
hususlardan biri olup mağdurun kusuru zararın Bunun yanı sıra manevi tazminata hükmedile-
doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut bilmesi için kişilik hakkı ihlal edilen kimsenin bu
tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ihlal nedeniyle manevi zarara uğraması, şahıs var-
ise hâkim tazminatı indirebileceği gibi tamamen lığı değerinde bir kaybın olması, yani acı, elem ve
de kaldırabilir. Benzer şekilde zarar görenin rızası ızdırap duyması gerekmektedir. Şahıs varlığı değe-
da (şayet rıza hukuka aykırılığı ortadan kaldırmıyor ri, diğer bir ifadeyle kişilik hakkı ihlal edilen kişi-
ise) tazminatın belirlenmesinde bir indirim sebebi nin acı, elem ve ızdırap duyamayacak bir durumda
olarak dikkate alınır. olması onun tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.
Tazminatta indirim nedenlerinden bir diğeri Ameliyata giren ancak bir daha ayılamayıp bitkisel
ise TBK m. 52/II uyarınca düşük kusurlu failin hayat süren kişi acı, elem ızdırap duymasa da onun
tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşmesi ve hak- manevi zararı yok denemez. Şahıs varlığı değerleri-
kaniyetin de gerektirmesi durumu olup hâkim bu nin ihlali; yaşam, vücut bütünlüğü, sağlığın ihlali
şartların varlığı hâlinde tazminatı indirebilir. manevi zararın varlığı tazminat talebi için yeterli-
dir. Elbette kişilik hakkı ihlali ile manevi zarar ara-
Kanunda özel olarak yer almasa da beklen-
sında illiyet bağı da bulunmalıdır. Son olarak kişi-
medik hâl, mağdurun özel sağlık durumu, failin
lik hakkına tecavüz eden kişinin manevi tazminatla
mağdura yardım ederken zarar vermesi gibi du-
sorumlu tutulabilmesi için ya kusurlu olması ya da
rumlar da tazminatta indirim sebebi olarak dik-
sorumluluğunu gerektiren bir kusursuz sorumlu-
kate alınmaktadır.
luk hâli bulunmalıdır.
Manevi zarar genellikle bir miktar paraya hük-
Manevi Tazminat medilmek suretiyle tazmin edilir. Hâkim bu parayı
Manevi tazminat; kişilik hakkı ihlalinden kay- somut olayın durumuna göre takdir eder. Ayrıca
naklanan kişilik hakkı konusu olan şahıs varlığı TBK m. 58/II uyarınca hâkim tazminatın yerine ya
değerlerindeki kayıp, duyulan acı, elem ve ızdırap da tazminatla birlikte özellikle saldırının kınanması
olarak tanımlanabilecek manevi zararın giderilme- ve kararın yayınlanması gibi başka bir giderim yo-
sini amaçlamaktadır. TBK m. 58 uyarınca manevi luna da karar verebilir.
tazminata kural olarak sadece kişilik hakkının ih-
lali durumunda hükmedilebilir. Malvarlığı değer-
lerinin ihlali, kural olarak manevi tazminata yol
açmaz. Somut olayın haklı kıldığı bazı özel durum- dikkat
Manevi tazminat talebinde bulunan kişi,
larda Yargıtay’ın aksi yönde kararları vardır.
hâkimden yalnızca uğradığı zararın tazmin
Bu kapsamda manevi tazminata hükmedilebil- edilmesini talep edebilir. Saldırının kınanması
mesi için öncelikle yaşam, beden bütünlüğü, özel veya kararın yayınlanması gibi zararın başka
hayat, şeref ve haysiyet, resim gibi bir şahıs varlığı bir yolla tazminini isteyemez.. İhtiyaç hâlinde
değerlerinden birinin ihlal edilmiş olması gerekir. buna karar verecek olan hâkimdir.
Sayılan bu değerlerin yanında kişinin kendini ge-

80
3
Borçlar Hukuku

Öğrenme Çıktısı

4 Zararın belirlenmesi ve tazminatın tayinini açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Yapı malikinin sorumlulu-


Haksız fiil sonucunda taz-
ğu tehlike sorumluluğu ola- Tüzel kişi lehine manevi
minat hesaplanırken denk-
rak değerlendirilebilir mi? tazminata hükmedilip edi-
leştirme yoluna neden baş-
Tehlike sorumluluğunun lemeyeceğini düşününüz.
vurulur?
koşulları ile ilişkilendiriniz.

BİRDEN ÇOK SORUMLULUK melerin uygulanmasını engelleyeceği, zarar görenin


SEBEBİ VEYA BİRDEN ÇOK lehine olan sorumluluk sebebine dayanması gerek-
SORUMLU BULUNMASI, HAKSIZ tiği genel düşüncesi ile TBK m. 60’a göre hâkimin
FİİLDE ZAMANAŞIMI “zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorum-
Zarara yol açan bir davranışın birden çok so- luluk sebebine göre” karar vermesinin öngörülmesi
rumluluk sebebinden veya birden çok kişinin gerçek anlamda bir yarışmayı engellemektedir.
davranışından kaynaklanması mümkündür. Sözü Kusura dayanan haksız fiil sorumluluğuna yol
geçen hususlar, TBK m. 60 ve 61’de çözüme ka- açacak bir davranıştan doğan zarardan failin kusur
vuşturulmuştur. aranmayan bir sebeple de sorumlu olması hâlinde
sadece özel hüküm olarak kusur aranmayan sorum-
luluk hükmü uygulanacak; aynı zamanda kusura
Bir Kişi İçin Birden Çok Sorumluluk dayanan haksız fiil teşkil eden kusurlu davranışta-
Sebebi Bulunması (Sebeplerin ki kusur fazladan/eklenen (munzam) kusur olarak
Yarışması) dikkate alınacak ve bunun sonuçlarını doğuracaktır
Bir kişinin davranışının hem bir borca aykırılık çünkü her ikisi de haksız fiil şartlarına tabi iki so-
hem de genel davranış kurallarının ihlalini teşkil rumluluk sebebinden kusursuz sorumluluk daima
etmesi mümkündür. Bu davranışta bulunan için kusur sorumluluğundan daha elverişli olacaktır.
hem borca aykırı davranıştan sorumluluğun hem
de haksız fiil sorumluluğunun şartları gerçekleş-
miş olur. Bunun yanı sıra kişinin sorumluluğunun Bir Zarardan Birden Çok Kişinin
dayandığı sebeplerin hepsi haksız fiil sorumluluğu Sorumluluğu (Müteselsil Sorumluluk)
kapsamına girmekle birlikte birinin kusura daya- Bir zarardan birden çok kişinin sorumlu ol-
nan sorumluluğa diğerinin kusur aranmayan so- ması iki ihtimalde söz konusudur. Bunlardan ilki
rumluluğa dayanması veya her iki sebebin de kusur kişilerin birlikte karar ve hareket ederek bir zara-
aranmayan sorumluluğa ilişkin iki ayrı sebep olma- ra sebebiyet vermeleridir. Diğeri ise aynı zarardan
sı da gündeme gelebilir. çeşitli hukuki sebeplerle sorumlu olmalarıdır. İlk
Zarar veren olayın veya fiilin hem sözleşmeden ihtimalde kişilerin birlikte zarar vermesi yani or-
kaynaklanan sorumluluğa hem haksız fiil sorum- tak kusurları aranmaktadır. Önceden anlaşarak
luluğuna yol açması durumunda, zarar görenin düşmanlarını yaralayan A ve B’nin haksız fiil so-
dilediği sorumluluk esasına dayanabileceği kabul rumluluğu bu kapsamda değerlendirilir. İkinci
edilmektedir. Bir başka deyişle burada sorumluluk ihtimalde kişiler ayrı sebeplerle zarardan sorumlu
taleplerinin/hakların/sebeplerin yarışması söz ko- olacaktır. Bu ihtimalde faillerin birbirlerinin dav-
nusudur ancak özel düzenlemelerin genel düzenle- ranışlarından haberdar olması veya davranışlardan

81
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

birinin diğerine bağımlı olması şart değildir. Bi- süresi içerisinde dava açılmadıysa artık alacak za-
sikletli A ve scooter sürücüsü B’nin çarpışması so- manaşımına uğramıştır. Kanun koyucu bu iki yıllık
nucu yoldan geçen C’nin yaralanması bu ihtimale nispi nitelikteki süre dışında on yıllık mutlak nite-
örnektir. Bir trafik kazasında zarar gören yayaya likte bir süre de belirlemiştir. Haksız fiilin işlendiği
karşı, aracı kullanan sürücünün kusurlu olarak tarihten itibaren on yıl geçti ve zarar gören tazmi-
aracın malikinin ise işleten olarak farklı sebeplerle nat talebini ileri sürmedi ise alacak zamanaşımına
sorumlu olması da ikinci ihtimale örnektir. Türk uğrar. On yıllık mutlak zamanaşımı süresi açısında
Borçlar Kanunu her iki ihtimal kapsamındaki du- zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilip öğ-
rumlarda kişilerin müteselsil sorumlu olduklarını renilemediğinin önemi yoktur. Zarar ve sorumlu
düzenlemektedir. TBK m. 61 şu şekildedir “Birden olan fail öğrenilemediği için iki yıllık süre işlemeye
çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya hiç başlamasa da tazminat alacağı on yıllık süre ge-
aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu ol- çince zamanaşımına uğrayacaktır.
dukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa Belirtilmelidir ki haksız fiil aynı zamanda suç
ilişkin hükümler uygulanır.” teşkil ediyorsa ve ceza davası zamanaşımı süresi 10
Müteselsil sorumluluk hükümleri uyarınca so- yıldan fazla ise bu zamanaşımı süresi hem iki yıllık
rumlulardan her biri dış ilişkide mağdura karşı za- normal zamanaşımı süresinin hem de 10 yıllık üst
rarın tamamından sorumludur. Mağdur; zararının sürenin yerini alacaktır.
tazminini müteselsil sorumluların birinden, birka- Zamanaşımı için öngörülen sürelerin belirli
çından veya hepsinden isteyebilir. TBK m. 166/I şartlar hâlinde durması veya kesilmesi söz konusu
uyarınca “Müteselsil sorumlu olanlardan birinin olabilir. Durma ile kastedilen; durma sebebinin
yaptığı ödeme miktarında, diğerleri de sorumluluktan gerçekleşmesinden itibaren bu sebebin ortadan
kurtulur.” Müteselsil sorumluların iç ilişkide öde- kalkacağı ana kadar zamanaşımı işlemeye başlama-
dikleri miktarlara ilişkin olarak birbirlerine rücu mışsa işlemeye başlamaz, işlemeye başlamışsa süre
edip edemeyecekleri, edeceklerse de rücu mikta- durur. Örneğin zarar veren ile zarar gören evlenir-
rının ne olacağı hâkim tarafından belirlenecektir. lerse evlilik süresince zarar görenin tazminat alacağı
Müteselsil sorumluların iç ilişkideki rücu ilişkisi- için öngörülen zamanaşımı işlemeye başlamaz, iş-
ni düzenleyen TBK m. 62/I hükmü şu şekildedir: lemeye başlamışsa durur. Bu durma, evlilik birliği-
“Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borç- nin sona ermesine kadar devam eder. Evlilik birliği
lular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve sona erince süre kaldığı yerden devam eder (TBK
koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek m. 153 b. 3). Zamanaşımın kesilmesi hâlinde ise
kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu her kesilme sebebinden sonra zamanaşımı süresi
göz önünde tutulur.” işlemeye tekrar başlar. Zarar gören dava açmış ise
davanın açılması ile zamanaşımı kesilir ve zamana-
Haksız Fiilde Zamanaşımı şımı davanın açıldığı tarihten itibaren örneğin on
yıllık mutlak zamanaşımı süresi yeniden işlemeye
Haksız fiil sorumluluğunda tazminat alacağı
başlar (TBK m. 154 b. 2).
(talebi, davası) için uygulanacak zamanaşımı sü-
releri, TBK m. 72’de düzenlenmiştir. Haksız fiil Zamanaşımı borçluya tanınmış hak olduğun-
sebebiyle tazminat alacağı; mağdurun, zararını ve dan (def ’i) hak sahibinin davada zamanaşımı de-
tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren fini ileri sürmesi gerekir. Hâkim tazminat alacağı
iki yıllık zamanaşımına tabidir. Zarar ve tazminat zamanaşımına uğramış olsa da kendiliğinden dik-
yükümlüsü öğrenildi ancak iki yıllık zamanaşımı kate alamaz.

82
3
Borçlar Hukuku

Öğrenme Çıktısı

5 Birden çok sorumluluk sebebini veya birden çok sorumlu bulunmasını hâlini açıklayabilme,
haksız fiilde zamanaşımını belirleyebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Haksız fiilde birden çok


Haksız fiilden sorumlulukta
sorumlunun bulunması
10 yıllık mutlak zamanaşı-
Daimi defi kavramını araş- hâlinde sorumluluğun so-
mı süresinin uzamasına yol
tırınız. rumlulular arasında mü-
açan sebep aşağıdakilerden
teselsilen paylaşılması adil
hangisidir?
midir? Tartışınız.

83
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

Kusur sorumluluğunun koşullarını


1 sıralayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Kusura dayanan genel nitelikteki haksız fiil sorumluluğu TBK


Kusur Sorumluluğu m. 49’da düzenlenmiştir. Anılan hükme göre kusurlu olarak ve
hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren, bu zararı gider-
mekle yükümlüdür. Kusur sorumluluğunun diğer koşullarının
varlığına rağmen fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldıran
sebeplerin varlığı, failin fiilden sorumlu tutulmasını engeller.
Kusur sorumluluğundan söz edebilmek için failin sorumlulu-
ğuna yol açan fiilin hukuka aykırı olmasının yanı sıra, failin bu
fiili işlerken kusurlu da olması gerekir. Kusur, kasıt ve ihmal
görünümünde karşımıza çıkabilir. Kusura dayanan haksız fiil
sorumluluğu denilince bundan failin vermiş olduğu zararı taz-
min etmesi gerektiği anlaşılır. Zarar kavramı öğretide farklı baş-
lıklar altında gruplandırılmıştır. Failin hukuka aykırı ve kusurlu
davranışı ile vermiş olduğu zararın tazminin istenebilmesi için
son bir koşulun daha gerçekleşmesi gerekir. O da ortaya çıkan
zararla failin fiili arasında illiyet bağının bulunmasıdır.

Kusursuz sorumluluk hâllerini


2 açıklayabilme

Haksız fiillerden sorumlulukta genel sorumluluk ilkesi olan


Kusursuz Sorumluluk kusur sorumluluğu esas alındığında bir kişinin haksız fiil dola-
yısıyla tazminat talebinde bulunabilmesi, haksız fiilin kusurlu
şekilde işlenmesi gerekir ancak gelişen teknolojinin hayatın bir
parçası olması, iş bölümünün giderek yaygınlaşması ile birlikte
sadece kusurdan kaynaklı sorumluluğa dayanarak zararın gide-
rilmesini sağlamaya çalışmak her zaman zarar görenin zararının
giderilmesi için tatmin edici olamamaktadır. Bu nedenle başta
Türk Borçlar Kanunu, Türk Medeni Kanunu olmak üzere daha
pek çok özel nitelikteki kanunla, haksız fiilden sorumluluk
alanında kusur ilkesinin yanı sıra kusursuz sorumluluk hâlleri
hüküm altına alınmıştır. Kusursuz sorumluluk hâlleri, sebep
sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu olarak ikiye ayrılmaktadır.
Sebep sorumluluğu da olağan sebep sorumluluğu ve olağanüstü
sebep sorumluluğu olarak ikiye ayrılmaktadır.

84
3
Borçlar Hukuku

Tehlike sorumluluğu ve
3 denkleştirmeyi tanımlayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Teknoloji ve sanayinin gelişmesi ile birlikte sorumluluk huku-
Tehlike Sorumluluğu ve
Denkleştirme kunun alanına giren problemlerin çözümü de zorlaşmaya baş-
lamış, bazı durumlarda kusursuz sorumluluk hâllerinin dahi
yeterli cevabı veremediği görülmüştür. Teknoloji ve sanayide-
ki gelişmelerin sonucu olarak mağdurların bazı şartlar altında
daha etkili korunması amacıyla tehlike sorumluluğu yaratılmış-
tır. Bu sorumluluk tipi, özel kanuni düzenlemeler ile hukuku-
muzda mevcutken 2012 yılında yürürlüğe giren TBK ile genel
bir düzenleme hâlini almıştır.

Zararın belirlenmesi ve
4 tazminatın tayinini açıklayabilme

Haksız fiile maruz kalan kimse, açacağı tazminat davası ile uğ-
Zararın Belirlenmesi ve
Tazminatın Tayini radığı zararın tazmin edilmesini talep eder. Tazminat davası
eda davası niteliğindedir. Bu davanın konusunu maddi veya
manevi zarar oluşturabilir. Türk Borçlar Kanunu’nda zararın
ve tazminatın belirlenmesi yönünde hükümler sevk edilmiştir.
Tazminat talebinde bulunabilmek için öncelikle zararın belir-
lenmesi gerekir. Bizim hukukumuzda tazminatın üst sınırını
zararın oluşturduğu kabul edilir.

Birden çok sorumluluk sebebini veya birden


5 çok sorumlu bulunması hâlini açıklayabilme,
haksız fiilde zamanaşımını belirleyebilme

Birden Çok Sorumluluk Sebebi Bir kişinin davranışının hem borca aykırılık hem de genel dav-
veya Birden Çok Sorumlu
Bulunması, Haksız Fiilde ranış kurallarının ihlalini teşkil etmesi mümkündür. Bunun
Zamanaşımı yanı sıra kişinin sorumluluğunun dayandığı sebeplerin hepsi
haksız fiil sorumluluğu kapsamına girmekle birlikte birinin ku-
sura dayanan sorumluluğa diğerinin kusur aranmayan sorum-
luluğa dayanması veya her iki sebebin de kusur aranmayan so-
rumluluğa ilişkin iki ayrı sebep olması da mümkündür. Birden
çok sorumluluk sebebinin bulunduğu durumlarda sorunun çö-
zümüne ilişkin TBK m. 60’da bir hükme yer verilmiştir. Anılan
hükme göre hâkim, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan
sorumluluk sebebine göre karar vermelidir.
Haksız fiil sorumluluğunda tazminat alacağı (talebi, davası)
için uygulanacak zamanaşımı süreleri TBK m. 72’de düzenlen-
miştir. Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yü-
kümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde
fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamana-
şımına uğrar ancak tazminat, ceza kanunlarının daha uzun bir
zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa
bu zamanaşımı süresi uygulanır.

85
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

1 Aşağıdakilerden hangisi kusura dayanan haksız 6 Aşağıdakilerden hangisi Türk Borçlar


fiil sorumluluğunun unsurlarından biri değildir? Kanunu’nda düzenlenen bedensel zarar kalemle-
rinden biri değildir?
neler öğrendik?

A. Olumlu veya olumsuz bir fiil bulunmalı


B. Fiil hukuka aykırı olmalı A. Tedavi giderleri
C. Fiil Ceza Kanunu bakımından da suç teşkil etmeli B. Kazanç kaybı
C. Çalışma gücünün azalmasından doğan kayıplar
D. Hukuka aykırı fiilden bir zarar doğmuş olmalı
D. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar
E. Hukuka aykırı fiille zarar arasında nedensellik E. Cenaze giderleri
bağı bulunmalı
7 Aşağıdakilerden hangisi Türk Borçlar Kanu-
2
Aşağıdakilerden hangisi fiilin hukuka aykırı- nunda düzenlenen özen esasına dayanan kusursuz
lığını ortadan kaldıran sebeplerden biri değildir? sorumluluk hâllerinden biridir?
A. Üstün nitelikte kamusal yarar A. Motorlu taşıt işletenin sorumluluğu
B. Üstün nitelikte özel yarar B. Çevre kirletenin sorumluluğu
C. Zorunluluk hâli C. Taşınmaz malikinin sorumluluğu
D. Kendi hakkını kuvvet kullanarak koruma D. Hayvan bulunduranın sorumluluğu
E. Kişisel durum sicillerinin tutulmasından Dev-
E. Zorlu savunma letin sorumluluğu

3 Aşağıdakilerden hangisi Türk Medeni 8 Aşağıdakilerden hangisi kusura dayanan so-


Kanunu’nda düzenlenen kusursuz sorumluluk rumluluğun özel olarak düzenlendiği alanlardan
hâllerinden biridir? biri değildir?
A. Adam çalıştıranın sorumluluğu A. Nişanın bozulması
B. Aile başkanının sorumluluğu B. Boşanmada maddi tazminat talepleri
C. Yapı malikinin sorumluluğu C. Boşanmada manevi tazminat talepleri
D. Çevre kirletenin sorumluluğu D. Haksız rekabet
E. Sebepsiz zenginleşme
E. Hayvan bulunduranın sorumluluğu

9 Aşağıdakilerden hangisi haklı savunmanın


4
Aşağıdakilerden hangisi özel kanunlarda dü- koşullarından biri değildir?
zenlenen kusursuz sorumluluk hâllerinden biridir?
A. Haklı savunana yahut üçüncü bir kişiye yöne-
A. Motorlu araç işletenin sorumluluğu lik bir saldırı olmalıdır.
B. Taşınmaz malikinin sorumluluğu B. Saldırı nedeniyle ağır bir zarar doğmalıdır.
C. Adam çalıştıranın sorumluluğu C. Saldırı hukuka aykırı olmalıdır.
D. Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan D. Saldırı güncel ve ciddi olmalıdır.
Devletin sorumluluğu E. Saldırı bir kişilik hakkına yahut malvarlığı hak-
kına yönelik olmalıdır.
E. Ev başkanının sorumluluğu

10 Aşağıdakilerden hangisi bir kimsenin ahlaka


5
Haksız fiil sorumluluğunun tabi olduğu kısa aykırı fiilden dolayı sorumlu tutulmasının koşulla-
zamanaşımı süresi aşağıdakilerden hangisidir? rından biridir?
A. 2 ay A. Fiilin Ceza Kanununa göre suç teşkil etmesi
B. 3 ay B. Fiilden ağır bir zarar doğması
C. 6 ay C. Fiilin subjektif ahlak anlayışına aykırılık teşkil
D. 1 yıl etmesi
E. 2 yıl D. Ahlaka aykırı davranışın kasten işlenmiş olması
E. Fiilin kişilik haklarını ihlal etmesi

86
3
Borçlar Hukuku

1. C Yanıtınız yanlış ise “Kusur Sorumluluğu” ko- 6. E Yanıtınız yanlış ise “Bedensel Zarar” konusu-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Hukuka Aykırılığı Orta- Yanıtınız yanlış ise “Hayvan Bulunduranın
2. E 7. D
dan Kaldıran Hâller (Hukuka Uygunluk Se- Sorumluluğu” konusunu yeniden gözden
bepleri)” konusunu yeniden gözden geçiriniz. geçiriniz.

3. B Yanıtınız yanlış ise “Kusursuz Sorumluluk” 8. E Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.

4. A Yanıtınız yanlış ise “Kusursuz Sorumluluk” 9. B Yanıtınız yanlış ise “Haklı Savunma (Meşru
konusunu yeniden gözden geçiriniz. Müdafaa)” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. E Yanıtınız yanlış ise “Haksız Fiilde Zamanaşı- 10. D Yanıtınız yanlış ise “Ahlaka Aykırı Fiilden So-
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. rumluluk” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

87
3
Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Kusurun derecelerini kasıt ve ihmal olarak ikiye ayırarak inceleyebiliriz. Ku-


surun en ağır derecesi olan kasıt, kişinin ihlali bilerek ve isteyerek meydana
Araştır 1 getirmesi hâlidir. Kişinin ihlali istememesine rağmen ihlalin meydana gelme-
mesi için gereken dikkat ve özeni göstermemesi ihmaldir. İhmalin ağır ve hafif
ihmal olmak üzere iki türü vardır.

Kusursuz sorumluluk hâlleri, birbirinden farklı sorumluluk esaslarına dayanır.


Araştır 2 Bunlar; özen esası, hakimiyet esası, hakkaniyet esası, tehlike esası, fedakârlığın
denkleştirilmesi esasıdır.

Teknoloji ve sanayinin gelişmesi ile birlikte sorumluluk hukukunun alanına


giren problemlerin çözümü de zorlaşmaya başlamış, bazı durumlarda kusur-
Araştır 3 suz sorumluluk hâllerinin dahi yeterli cevabı veremediği görülmüştür. Tekno-
loji ve sanayideki gelişmelerin sonucu olarak mağdurların bazı şartlar altında
daha etkili korunması amacıyla tehlike sorumluluğu ortaya çıkmıştır.

Zarar gören haksız fiil nedeniyle ekonomik yarar elde ederse bu yararın zarar
Araştır 4 miktarından düşülmesi gerekir. Aksi hâlde zarar görenin haksız fiilden dolayı
ekonomik çıkar elde etmesi, zenginleşmesi söz konusu olacaktır.

Haksız fiil, aynı zamanda suç teşkil ediyorsa ve ceza davası zamanaşımı süresi
Araştır 5 10 yıldan fazla ise bu zamanaşımı süresi hem iki yıllık normal zamanaşımı
süresinin hem de 10 yıllık üst sürenin yerini alacaktır.

88
3
Borçlar Hukuku

Kaynakça
Akıntürk, T., Ateş, D., (2020). Borçlar Hukuku. İstanbul: Beta Yayınevi.
Kılıçoğlu, A. M. (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Turhan Kitabevi.
H. Nomer, (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. İstanbul: Beta Yayınevi.
O. G. Antalya, (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayınevi.
F. Eren, (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Yetkin Yayınevi.
A.Arpacı, R. Serozan, H. Hatemi, N. Kocayusufpaşaoğlu, (2017). Borçlar Hukuku Genel Bölüm. İstanbul:
Filiz Kitabevi.
K.Oğuzman, T. Öz, (2018). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.I/II. İstanbul: Vedat Kitapçılık.
R. Serozan, (20189. İfa, İfa Engelleri ve Haksız Zenginleşme, İstanbul: Filiz Kitapçılık.

89
Bölüm 4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz
İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri
öğrenme çıktıları

1 2
Sebepsiz Zenginleşme Kavramı Vekâletsiz İşgörme
1 Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç 2 Vekâletsiz işgörmeden doğan borç
ilişkilerini açıklayabilme ilişkilerini açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Zenginleşme • Fakirleşme • Nedensellik Bağı • İade Borcu • Daimî Defi
• İstihkak Davası • Gerçek Vekaletsiz İşgörme • Gerçek Olmayan Vekaletsiz İşgörme

90
4
Borçlar Hukuku

GİRİŞ lerine karşı ileri sürülebilir. Sebepsiz zenginleşme-


Sözleşmeden ve haksız fiilden doğan borç ilişkile- den kaynaklanan alacak hakkının varlığı diğer bir
rinin yanında Türk Borçlar Kanunu’nun düzenlediği ifadeyle fakirleşenin, iade borcunun doğması için
üçüncü borç kaynağı sebepsiz zenginleşmeden doğan zenginleşenin fiil ehliyetine sahip olması aranma-
borç ilişkileridir. Sebepsiz zenginleşmeden doğan maktadır; kişi olmak yani hak ehliyetine sahip ol-
borç ilişkileri, ki kısaca sebepsiz zenginleşme diye de- mak yeterlidir.
vam eden metinde anılacaktır, ne bir sözleşme ne de
bir haksız fiil ilişkisi olarak nitelendirilmektedir. Bu
olaylarda karşılaşılan problemlerin çözümlenmesinde
sözleşmeden doğan borç ilişkilerine ve haksız fiilden dikkat
doğan borç ilişkilerine ilişkin yasal düzenlemeler ye- Gerçek kişiler bakımından hak ehliyetinin koşu-
tersiz kalacaktır. Bu düşünce ile sebepsiz zenginleş- lu tam ve sağ doğmaktır. Hak ehliyeti bakımından
meye ilişkin hükümler ihdas edilmiştir. eşitlik ilkesi geçerlidir. Herkes hak ehliyetine sahip
olmak bakımından eşittir.
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
KAVRAMI Sebepsiz Zenginleşmenin Şartları
Sebepsiz zenginleşme TBK m. 77-82 hüküm- Sebepsiz zenginleşme, haklı bir sebep olmaksızın
leri arasında düzenlenmiştir. TBK m. 77 hükmü bir kişinin malvarlığı yahut emeğinden bir başka ki-
“Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlı- şinin malvarlığında artış olmasıdır. Bu tanım ışığın-
ğından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi da, sebepsiz zenginleşmenin dört koşulu bulunur,
geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle bunlar aşağıda başlıklar hâlinde sıralanmıştır.
zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş
ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda
doğmuş olur.” şeklindedir. Fakirleşen zenginleşen- Zenginleşme
den zenginleşmeyi alacak davası ile talep edebilir. Sebepsiz zenginleşmeden bahsedilebilmesi için
Geçerli olmayan bir sözleşmeye istinaden biri- öncelikle taraflardan zenginleşenin malvarlığında
ne bir miktar para kazandırılmasında, başkasının bir artış meydana gelmelidir. Bu malvarlığının ak-
tarlasının yanlışlıkla biçilmesinde, ev sahibinin tifinin artması anlamına gelebileceği gibi pasifinin
yokluğunda ve haberi olmadan kırılan kapısının azalması anlamına da gelebilir. Örneğin A’nın yan-
komşusu tarafından koruma amacıyla tamir etti- lış hesap numarasını girerek B’nin banka hesabına
rilmesinde, komşu tarlalarda yapılan hasat sonucu yapacağı havale ile B’nin zenginleşmesi mümkün
yığılan harmanın rüzgâr sebebiyle birinin diğerine iken A’nın yanlış kredi kartı numarasını girerek
ayrılması mümkün olmayacak şekilde karışmasın- B’nin kredi kartı borcunu ödemesi hâlinde B öde-
da sebepsiz zenginleşmeye ilişkin örnekleri görmek mesi gereken bir borçtan kurtulacak ve malvarlı-
mümkündür. Görüldüğü gibi bu hâllerde ne bir ğının pasifinin azalması yolu ile zenginleşecektir.
sözleşme kurma iradesi ne de kınanacak kusurlu Zenginleşmeye konu olabilecek değer; edim teşkil
bir fiille başkasına zarar verme söz konusudur. Bu edebilecek mal, hizmet ve sair her türlü malvarlığı
ve benzeri durumlarda sebepsiz zenginleşmeye iliş- değeri olarak karşımıza çıkabilir.
kin hükümler uygulama alanı bulur ve geçerli bir Ancak göz ardı edilmemesi gereken bir hu-
sebebe dayanmaksızın başkalarının malvarlığındaki sus zenginleşenin malvarlığında ayni veya nispi
zenginleşmenin iadesinin istenmesi mümkündür. bir iktisabın gerçekleşmesidir. Örneğin mülkiyet
Bu kişiler bu iade borcunun ifasını isteyebilmek hakkının karşı tarafın (zenginleşenin) malvarlı-
için ne iade borçlusuyla aralarında böyle bir borcun ğına geçmesi gerekir, bir taşınırın zilyetliğinin
doğumunu sağlayan bir sözleşme bulunduğunu ne zenginleşende olması, mülkiyet hakkı kendisine
de haksız fiilin unsurlarının gerçekleştiğini ortaya geçmediği sürece bir zenginleşme sayılmaz. Bu
koymak zorundadır. hâlde mülkiyet hakkına sahip olan taraf istihkak
Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan iade davası ile malın zilyetliğinin kendisine verilmesini
borcu, alacaklı açısından niteliği itibarıyla nisbi bir isteyebilir, sebepsiz zenginleşmeye başvurması söz
haktır dolayısıyla zenginleşene ve onun külli halef- konusu olmayacaktır.

91
4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri

Haklı Bir Sebebin Bulunmaması Gerçekleşmemiş Sebebe Dayalı İfa


Zenginleşme, haklı bir sebep olmadan gerçek- Geciktirici şarta bağlı sözleşmelerde şart ger-
leşmelidir. Eğer zenginleşme haklı bir sebebe daya- çekleşmeden yapılan ödemeler, şartın gerçekleşme
nıyorsa örneğin bir sözleşmeden doğan edimin ifası ihtimali ortadan kalktığında artık geçerli bir sebe-
veya kanundan doğan bir kazandırma söz konusu be dayanmayacaktır. Örneğin; A, B ile üniversite
ise sebepsiz zenginleşmeden bahsedilemez. Ka- sınavı sonrasında kendisinin Ankara’da bulunan
nunda sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan iade bir üniversiteyi kazanması hâlinde B’nin evini ki-
yükümlülüğünün, özellikle zenginleşmenin geçer- ralayacağına ilişkin bir sözleşme yapmış ve sınav
li olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş sonucunda Ankara’da bir üniversite kazanamama-
bir sebebe dayanması durumunda gerçekleşeceği sına rağmen ilk ayın kirasını peşin ödemiş ise bu
hüküm altına alınarak ifa nedeniyle zenginleşmeye gerçekleşmemiş sebebe dayalı bir ifadır.
işaret edilmektedir ancak maddede özellikle denil-
diğinden sayma sınırlı değil örnek şeklindedir, zen- Sona Ermiş Sebebe Dayalı İfa
ginleşme ifa dışı sebeplerle de gerçekleşebilir. Biz de
bu ikili ayrıma, ifa sonucu sebepsiz zenginleşme ve Sona ermiş sebebe örnek olarak kişinin, feshe-
ifa dışı sebepsiz zenginleşmeye dayanarak konuyu dilmiş yahut dönme yolu ile ortadan kaldırılmış
inceleyeceğiz. veya irade sakatlığı sebebiyle iptal edilmiş sözleş-
meye dayanarak yaptığı ödeme gösterilebilir. Bu
Şayet kişi, bir borcu ifa etme düşüncesi ile hare- hâllerde aslında kazandırmanın yapıldığı anda ya
ket etmiş ancak geçerli olmayan veya gerçekleşme- var olan sözleşme ilişkisi sona ermiştir veya sözleş-
miş ya da sona ermiş bir sebebe dayanıyor ise bura- me mevcut olmakla beraber sonradan kullanılan
da ifa sonucu sebepsiz zenginleşmeden bahsederiz. bir hakka istinaden geçmişe etkili olarak (baştan
itibaren) ortadan kaldırılmıştır.
Geçerli Olmayan Sebebe Dayalı İfa
Geçerlilik koşullarını taşımayan borca örnek İfa Dışı Sebepsiz Zenginleşmeler
olarak kesin hükümsüz sözleşme ilişkileri verile- Bu hâlde bir borç ilişkisinin varlığı, geçerliliği
bilir. Örneğin sözleşmenin kurulmasından önce veya sona ermesi aranmamaktadır. Kişinin kendi
konusu imkânsız olan, geçerli şekil şartına uyulma- arabası sanarak bir başkasının arabasını onarması,
mış olan, irade sakatlığı nedeniyle iptal hakkı kul- kişinin hayvanlarının başka bir tarlaya girerek ora-
lanılarak ortadan kaldırılan sözleşmelerden doğan daki otları yemesi ve bu şekilde kişinin yem parası
edimlerin ifası hâlinde geçersiz bir sebebe dayalı ödemekten kurtulması yanılarak başkasının borcu-
zenginleşme söz konusudur. nu ödemesi gibi hâller örnek gösterilebilir. Bunun
Hukuka ve ahlaka aykırı sözleşmeler TBK m. dışında karışma, birleşme gibi doğa olayları ile de
27 hükmüne göre kesin hükümsüzdür yani geçerli zenginleşme söz konusu olabilir.
olarak doğmadıkları için bir borca veya hakka ne-
den olmazlar ancak bu tip sözleşmelerden doğan
borcun ifasına ilişkin TBK m. 81 şöyle bir düzen-
leme getirmiştir: “Hukuka veya ahlaka aykırı bir
sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istene- dikkat
mez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete Karışma ve birleşme TMK m. 776 ‘de düzenlenmiş-
mal edilmesine karar verebilir.” tir. Anılan hükmün ilk fıkrasında karışma ve birleş-
Bir Devlet memuruna bir işin görülmesi için me sonucu malikler arasında paylı mülkiyet meyda-
rüşvet verildiği hâlde karşılıklı birbirine uygun na geleceği, ikinci fıkrasında ise karışan ve birleşen
irade açıklamaları ile oluşan sözleşme kuşkusuz şeylerin mülkiyetinin ana malın malikine ait olacağı
baştan geçersizdir. Buna rağmen rüşvet olarak ve- hüküm altına alınmıştır. Sebepsiz zenginleşme hü-
rilen miktar sebepsiz zenginleşme kapsamında geri kümleri TMK m.776. maddenin birinci fıkrası değil,
istenemez ancak hakkaniyet zenginleşenin de zen- ikinci fıkrası bakımından uygulama alanı bulacaktır.
ginleşmeye sahip olmasını tasvip etmediğinden açı-
lan davada zenginleşmenin Devlete iade edilmesi
mümkündür.

92
4
Borçlar Hukuku

Sebepsiz Zenginleşme Sayılmayan Hâller bu gibi ödemelerin hataen yapılmış olmasa


Bunun dışında, bazı hâller vardır ki kanun ko- dahi geri alınabileceğini ifade ederek TBK
yucu bunları sebepsiz zenginleşmeden doğan iade m. 78/I’de belirtilen “Ancak kendisini borçlu
borcu kapsamının dışında tutmuştur: sanarak yaptığını ispat ederse geri isteyebilir.”
koşuluna bir istisna teşkil eder.
• Zamanaşımına uğramış borçlar varlığını
devam ettirir. Alacaklı açısından da alacak
zamanaşımına uğramış olsa da sona erme-
miştir, alacak hakkı olarak varlığını devam
ettirir. Ancak zamanaşımına uğramış bir dikkat
alacak hakkının dava yolu ile talep edil- Borçlanılmamış edimin ifası
mesi borçlunun zamanaşımı def ’i hakkını TMK m. 78- “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle
kullanması ile engellenebilir. Bu tip borç- yerine getiren kimse, bunu ancak kendisini borçlu sana-
lara eksik borç denir. Hak vardır ama dava rak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.
yoluyla talep edilmesi engellenebilir. Bu Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından veya ah-
nedenle bu tip borçların (eksik borç) ifa laki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynakla-
edilmesi hâlinde, var olan borcun ifası söz nan zenginleşmeler geri istenemez.
konusudur. Bilmemenin, yanılmanın da bir Borç olmadığı hâlde ödenmiş olan edimin geri istenme-
önemi yoktur. TBK m. 78/II uyarınca za- sine ilişkin diğer kanun hükümleri saklıdır”.
manaşımına uğrayan borçların ifa edilmesi
hâlinde sebepsiz zenginleşme talebi ile geri Fakirleşme
istenmesi mümkün değildir.
Fakirleşmenin sebepsiz zenginleşmenin unsur-
• Yine TBK m. 78/II uyarınca ahlaki bir ları arasında olup olmadığı doktrinde tartışmalıdır.
ödevin yerine getirilmesinden kaynaklanan Öncelikle ifade edilmelidir ki şayet zenginleşenin
zenginleşmeler de geri istenemez. malvarlığındaki artış sebepsiz zenginleşme alacaklısı-
• Kumar borcu, evlilik tellallığından doğan nın malvarlığındaki azalma karşılığında ise bu tartış-
borç gibi eksik borçların ödenmesi hâlinde manın yapılmasına gerek yoktur. Örneğin A, kesin
geri istenmesi mümkün değildir. hükümsüz bir sözleşmenin ifası niyeti ile B’ye 50 TL
• TBK m. 78/I hataen ifa edilen edimlere ödedi ise zenginleşme ile fakirleşme eşittir. Dolayı-
ilişkin bir sınırlama getirmiştir. Maddeye sıyla bu tartışmanın pratik bir işlevi olmayacaktır
göre kişi borçlanmadığı edimi kendi iste- ancak bazı hâllerde taraflardan biri haksız zenginle-
ğiyle yerine getirdi ise bunu ancak kendi- şirken karşı tarafın malvarlığında bir eksilme olma-
sini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat yabilir. Fakirleşmenin bir şart olarak kabul edilmesi
ederse geri isteyebilir. Dolayısıyla ödemeyi hâlinde bu durumlarda sebepsiz zenginleşmeden bir
yapan kişi kendisini borçlu sanarak ödeme talep doğmayacaktır. Örneğin A, para ödemeden B
yaptığını ispat edemezse sebepsiz zengin- otobüs firması ile kimseye satılmayan bir koltukta
leşme hükümlerine başvuramayacaktır an- seyahat eder ise A, ödemediği bilet parası kadar zen-
cak vekâletsiz işgörme hükümleri gündeme ginleştiği hâlde B otobüs firmasının buna mukabil
gelebilir. fakirleşmesi söz konusu olmayacaktır.
• Son olarak TBK m. 78/III, borç olmadığı Tartışmanın temelinde sebepsiz zenginleşme
hâlde ödenmiş olan edimin geri istenmesi- kurumuna atfedilen işlev yatar. Kimi yazarlar se-
ne ilişkin diğer kanun hükümlerini saklı tu- bepsiz zenginleşmeyi yalnızca malvarlığında haklı
tulmuştur. Örneğin TTK m. 1530’da yasa- bir sebep olmadan gerçekleşen zenginleşmenin te-
lar ve yetkili mercilerce en yüksek miktarın lafisi olarak görmekte, bu nedenle fakirleşme şartı
belirlendiği faiz gibi hususlarda bu miktarı aramamaktadır. Zira bu bir tazminat değildir. Do-
aşan sözleşmelerin yapılması hâlinde ilgili layısıyla bu görüş kabul edilirse yukarıdaki örnek
sözleşmenin kısmi butlan yaptırımına tabi bakımından B otobüs firmasının sebepsiz zengin-
olacağı düzenlenmiştir. Dolayısı ile bu be- leşme uyarınca bilet parasını A’dan talep etmesi
lirlenen miktarı aşan edimler ifa edilirse geri mümkündür.
verilmesi gündeme gelecektir. İlgili madde,

93
4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri

Karşı görüşteki yazarlar ise malvarlığı azalması TBK m. 80 hükmüne göre ise iyiniyetli zengin-
yahut fakirleşmeyi sebepsiz zenginleşmenin bir şar- leşen yaptığı faydalı masrafları daima isteyebilecek-
tı olarak değerlendirmektedir. Türk hukuk doktri- ken kötüniyetli zenginleşen, iade anında mevcut
nine günümüzde bu görüş hâkimdir. Bu yazarlara bulunan masraftan kaynaklanan değer fazlalığını
göre yukarıdaki örnekte B otobüs firmasını sebep- isteyebilecektir. Buna karşılık TBK m. 80 hükmü
siz zenginleşmeden doğan bir talebi söz konusu uyarınca zenginleşenin yaptığı zorunlu masrafları
olamaz, bilet parasına ilişkin talepler vekâletsiz iş- isteyebilmesi ve lüks masraf olarak şeye eklediği
görme hükümleri kapsamında çözülmelidir. fazlalığı söküp alma hakkı bakımından iyiniyet kö-
Doktrinde yukarıda anılan görüşler tartışılma- tüniyet ayrımı yapılmamıştır.
ya devam ederken öte taraftan unutulmamalıdır ki İade borcunun kapsamı açısından iyiniyetli
ödeme yapmayarak tasarruf eden zenginleşen öde- olup olmamanın hangi anda aranacağı önemlidir.
me yapsaydı haklı olarak zenginleşecek olan otobüs Sebepsiz zenginleşmede iade borcu sebepsiz zen-
firmasının muhtemel kazancını engellemiş, fakir- ginleşmenin gerçekleştiği anda doğar ve iyiniyetli
leşmesine neden olmuştur. olma hâli iade borcunun doğduğu andan iade anı-
na kadar aranır. Mal zenginleşenin malvarlığından
çıktı ise iade borcunun kapsamı açısından iyiniyetli
Nedensellik Bağı olup olmama zenginleşme konusunun zenginleşe-
Son olarak zenginleşme ile kişinin malvarlığı nin malvarlığından çıkma anına göre zenginleşenin
yahut emeğindeki azalma arasında nedensellik bağı yaptığı masraflar bakımından ise masrafın yapıldığı
bulunmalıdır. Bu, haksız fiildeki nedensellik bağın- ana göre tespit edilir.
dan farklı olarak yalnızca zenginleşme ve fakirleşme
Zenginleşenin iyiniyetli sayılıp sayılmaması
arasındaki sebep-sonuç ilişkisini ifade eder ve bu
TMK m. 3 hükmüne göre belirlenir. İyiniyetin
kapsamda yapılacak belirleme gerekli ve yeterlidir.
varlığı, aksi ispat edilebilir kanuni adi bir karine-
dir. Bu nedenle kötüniyet iddiasında bulunan taraf
Sebepsiz Zenginleşmenin Hüküm ve bunu ispat etmelidir. Zenginleşen, iadeyle yüküm-
Sonuçları lü olduğunu biliyor veya somut olayın özellikleri
nedeniyle bilebilecek durumdaysa iyiniyetli sayıl-
Sebepsiz zenginleşmede iade borcunun kapsa-
maz. Zenginleşen kendisinden beklenen dikkat ve
mı ve iade sırasında hangi masrafların istenebile-
özeni gösterse zenginleşmesinin geçerli bir sebebe
ceği TBK m. 79-80 hükümlerinde düzenlenmiştir.
dayanmadığını anlayabilecek ise kötüniyetli ka-
Burada iade yükümlüsü olan tarafın iyiniyetli olup
bul edilir. Zenginleşenin kötüniyetli sayılması için
olmadığı esas alınarak farklı hükümler getirilmiştir.
kime iadede bulunacağını, fakirleşenin kim oldu-
ğunu bilmesi veya bilmesi gerekmesi aranmamak-
İade Borcunun Kapsamı tadır, iade etmesi gerektiğini bilmesi veya bilebile-
TBK m. 79/I hükmüne göre, iyiniyetli iade yü- cek olması yeterlidir.
kümlüsü iade zamanında elinde kalanlarla sorumlu İade borçlusunun iyiniyetli olması hâlinde,
olacaktır. Buna göre malvarlığına giren bir malı, TBK m. 79/I hükmüne göre zenginleşen, elinde
mal üzerinde tasarruf yetkisi olmadığını bilmeden kalanı iade ile yükümlüdür. Zenginleşen iyiniyetli
tüketen kişinin iade borcu olmayacaktır. Buna kar- olduğu sırada kusurlu olup olmasına bakılmaksızın
şın iade zamanında elinde kalan varsa aynen veya zenginleşmenin ortadan kalkması hâlinde iade bor-
değeri ile iade etmekle sorumludur. Ayrıca elden çı- cundan kurtulur. Sebepsiz iktisap edilen şey, artık
karılan mal yerine bir ikame değer alındıysa bunun iadesi mümkün olmayacak şekilde ortadan kalkmış
iadesi söz konusudur ancak aynı maddenin ikinci olsa dahi bu arada iade borçlusuna bir yarar sağla-
fıkrası uyarınca iktisap konusunu kötüniyetle elden mışsa artık bu yarar zenginleşme olarak göz önüne
çıkaran, zenginleşme ortadan kalkmış veya azalmış alınır ve iade borcunun konusunu oluşturur. Ör-
olmasına rağmen zenginleşme değerini iade ile yü- neğin maaş hesabına yanlışlıkla yatan para ile kira-
kümlü olacaktır. Zenginleşme zamanında iyiniyetli sını ödeyen zenginleşen ya da kirasını malvarlığına
olmakla beraber iade borcunu öğrendikten sonra giren diğer bir malla ödeyen zenginleşen kirasını
malı elinden çıkaran da artık kötüniyetli iade yü- ödemede tasarrufta bulunduğundan ödenen kira
kümlüsü olarak değerlendirilir. bedeli kadar, para hesaptan çekilmiş ve mal da el-

94
4
Borçlar Hukuku

den çıkmış olsa dahi iade borcu altında olacaktır. yükümünden kaçınabilir. Yapılan ve karşılanması
Bazı durumlarda zenginleşmede zamanla artış ola- gereken giderler; zorunlu, yararlı ve diğer lüks gi-
bilir. Bu takdirde iade anında mevcut olan bu fazla- derler olarak üçe ayrılarak değerlendirilmektedir.
lığın da kural olarak iadesi gerekir. Örneğin sürüye
katılan hayvan yavrulamışsa yavrular da iade borcu
kapsamındadır. İade borçlusu iyiniyetli olsa bile
artışın zenginleşme anında olmadığını, sonradan
dikkat
meydana geldiğini ileri sürerek iadeden kaçınamaz. TBK m. 97 ifada sıra başlığını taşımaktadır. Anılan
İade borçlusunun kötüniyetli olması hâlinde, madde hükmü şu şekildedir: “Karşılıklı borç yükleyen
TBK m. 79/II hükmüne göre, malı elden çıkarır- bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleş-
ken iadeyle yükümlü olduğunu bilen veya bilmesi menin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa
gereken kişi, malı elden çıkardığı gerekçesiyle iade etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da
borcundan kurtulamaz. İktisap edilen şeyin bu ifasını önermiş olması gerekir.”
suretle ortadan kalkmasının iade borçlusuna bir
yarar sağlamış olup olmadığının veya ne ölçüde
yarar sağladığının bir önemi yoktur. İade borcu Zorunlu Giderler
azalmaksızın değer üzerinden devam eder. Buna Zorunlu giderler, malın varlığını sürdürmesi ve
karşılık bir dış olay veya üçüncü kişinin davranışı korunması için veya işlevini sürdürmesi için yapıl-
yüzünden ortaya çıkan eksilmelerden iade borçlu- ması gerekli olan masraflardır. Zenginleşme konu-
su olan zenginleşen TBK m. 112 vd. hükümleri- su bir hayvansa bunun yemesi, içmesi ve bakımı,
ne göre sorumlu olur. Buna göre zenginleşmenin gerekirse tedavisi zorunlu giderlerdir.
azalmasında zenginleşeninin bir kusuru yoksa, iade
borcundan kurtulur. Kötüniyetli zenginleşen, zen- TBK m. 80 hükmüne göre iade borçlusu olan
ginleşme sayesinde elde ettiği semere ve kazançları iyiniyetli zenginleşen, zenginleşme konusu mala
elden çıkarsa da bunlardan sorumludur. Semerele- yaptığı zorunlu giderlerin karşılanmasını isteyebi-
rin sonradan dış olay ve üçüncü kişinin davranışı lir. İade anında zorunlu giderlerin malda bir değer
ile ortadan kalkmasında zenginleşen kusurlu ise artışına yol açması veya malın değerinin koruması-
bunlardan da sorumlu olacaktır. na etkisinin olup olmaması önemli değildir. Diğer
bir ifadeyle yapılan zorunlu giderler iade anında
ister mevcut olsun ister olmasın iyiniyetli zengin-
leşen karşılanmasını isteyebilir.
İade borçlusu zenginleşen kötüniyetli ise yap-
dikkat
tığı zorunlu giderlerin karşılanmasını, zorunlu gi-
TBK m. 112 “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse
derler iade anında malda bir değer fazlalığına ne-
borçlu, kendisine hiçbir kusurun
den olmuşsa ya da bir değer azalışını engellemişse
yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan
isteyebilir. Diğer bir ifadeyle zorunlu giderler iade
doğan zararını gidermekle yükümlüdür.”
anında mevcutsa isteyebilir. Örneğin zenginleşme
konusu hayvanın hastalanması hâlinde tedavisi
için masraf yapılmış ve hayvan kurtarılmışsa iadesi
Zenginleşenin Yaptığı Giderleri
anında bu tedavi masraflarının karşılanmasını kö-
İstemesi tüniyetli zenginleşen talep edebilir.
Zenginleşenin iade borcunun söz konusu oldu-
ğu hâllerde yaptığı giderleri talep hakkı, özellikle
aynen iadenin mümkün olduğu hâllerde özel bir Yararlı Giderler
önem kazanır. Burada iade borçlusu sebepsiz ikti- TBK m. 80 hükmüne göre iyiniyetli iade borç-
sap ettiği şeyi iade ederken iade alacaklısına karşı lusu zenginleşen mala yaptığı yararlı giderlerin
TBK m. 80 hükmü kapsamına giren giderlerinin de karşılanmasını isteyebilir. Yararlı giderin yapıl-
ödenmesini istemişse giderler iade anında ödenme- mış olması yeterli olup iade anında yararlı giderin
lidir. İade alacaklısı tarafından giderler ödenmedik- mevcudiyeti, sonuçlarının veya etkisinin sona er-
çe TBK m. 97 hükmüne kıyasen, zenginleşen iade miş olması önem arz etmez. Örneğin zenginleşme
konusu olan bir hayvanın, zorunlu olmayan ancak

95
4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri

yararına olan aşılar yaptırılmışsa bu aşıların etkisi Zamanaşımı


iade anında geçmiş olsa da bu aşılar için yapılan Sebepsiz zenginleşmeden doğan talepler, zama-
masrafların karşılanması istenebilir. naşımı süresine tabidirler. İlgili zamanaşımı süreleri
Kötüniyetli iade borçlusu zenginleşen yaptı- TBK m. 82 hükmünün birinci fıkrasında düzen-
ğı yararlı giderlerden kaynaklanan ve iade anında lenmiştir. İlgili düzenleme şu şekildedir:
hâlen mevcut olan değer fazlalığının karşılanmasını “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak
isteyebilir. Faydalı giderler; yapılması zorunlu ol- sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarih-
mayan, buna karşılık malın varlıksal veya işlevsel ten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin
değerini artıran giderlerdir. gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle
zamanaşımına uğrar.”
Lüks Giderler Zamanaşımı düzenlemesine göre fakirleştiğini
TBK m. 80 hükmüne göre diğer giderler olarak fark eden ve sebepsiz zenginleşmeye dayanan ala-
belirtilen lüks giderleri gerek iyiniyetli gerek kötü- cak talebinde bulunacak kişi, bu talebini hakkın
niyetli iade borçlusu, iade alacaklısından isteyemez. oluştuğunu öğrendikten itibaren iki yıl içerisinde
Lüks giderler, hiçbir gereği yokken sırf kişisel zevk ve her hâlde sebepsiz zenginleşme tarihinden iti-
ve menfaatler nedeniyle yapılan masraflardır. Yapı- baren on yıl içerisinde ileri sürmelidir. Aksi hâlde
lan lüks giderler iade anında mevcut bir değer artışı talep zamanaşımına uğrar. Talebin zamanaşımına
sağlasa bile iade borçlusu bunları isteyemeyecektir uğradığı durumda, sebepsiz zenginleşen zengin-
ancak eğer bu lüks gider mala eklenen bir fazlalık leşmenin iadesine ilişkin talebe karşı zamanaşımı
şeklindeyse ve asıl şeye zarar vermeden çıkarılması def ’ini ileri sürebilecek ve iadeden kaçınabilecektir.
mümkünse iade anında giderin ödenmesi öneril- Zamanaşımı hususunda göz ardı edilmemesi
medikçe fazlalık iade borçlusu zenginleşen tarafın- gereken bir husus da zamanaşımı sürelerinin nasıl
dan sökülüp alınabilir. İade borçlusu ister iyiniyetli hesaplanacağıdır. İki yıllık zamanaşımı süresinin
sayılsın ister kötüniyetli sayılsın, şartları gerçekle- başlangıcı hak sahibinin zenginleşmeyi geri isteye-
şen söküp alma hakkını kullanabilir. bileceğini öğrendiği tarihten itibaren başlayacaktır.
Karşılıklı tasfiye ilişkisinde, iktisap zamanları İade talep etme hakkının şartlarını yani fakirleşti-
farklı olsa da karşılıklı iadenin aynı anda gerçekleş- ğini, buna karşın başkasının zenginleştiğini öğren-
mesi gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre TBK mesine rağmen iki yıl içerisinde talepte bulunma-
m. 97 hükmüne kıyase, taraflardan her biri diğeri yan hak sahibinin bu hakkı zamanaşımına uğramış
iade borcunu ifa veya ifasını teklif etmedikçe kendi olacaktır.
iade borcunu ifadan kaçınabilir. Sebepsiz zengin- Hak sahibinin talepte bulunabilmesi, buna
leşmede iade para ile olacak ise iade yükümlüsü ilişkin dava açabilmesi için sebepsiz zenginleşme-
zenginleşen temerrüt faizi ödeyecekse de bunun ye ilişkin olarak öğrenmesi gerekenler şöyledir:
işlemeye başladığı an, TBK m. 117/2 hükmüne Fakirleşen hak sahibi; zenginleşenin kim olduğu-
göre onun iyiniyetli sayılıp sayılmayacağına göre nu, zenginleşmenin kendisinin emeğinden veya
değişecektir. malvarlığından olduğunu. Hak sahibinin, zengin-
leşmenin miktarını tam olarak tespit etmesi her
zaman mümkün olmayabilir. Bu sebeple zengin-
Zamanaşımı ve Daimî Def’i Hakkı
leşmenin miktarı hususunda, en azından fakirleş-
Sebepsiz zenginleşmeden doğan hak bir alacak mesine tekabül eden yaklaşık olarak zenginleşmeyi
hakkıdır. Alacak hakkı, ilanihaye devam etmez. bilmesi yeterlidir.
Diğer bir ifade ile alacaklı karşısında borçlunun
On yıllık sürenin hesaplanması ise daha farklı-
sürekli bir şekilde borcu ifa ile yükümlü tutulması
dır. On yıllık süre hesaplanırken sebepsiz zengin-
doğru görülmemiştir. Sebepsiz zenginleşmeden do-
leşme anı dikkate alınacaktır. Sebepsiz zenginleşme
ğan alacak hakkı da kanununda öngörülen sürenin
anı dikkate alınırken geçersiz sebebe dayanan ifa
geçmesi ile zamanaşımına uğrar.
sonucu zenginleşmeler ve ifa dışındaki zenginleş-
meler açısından on yıllık sürenin zenginleşme anı
olarak kabul edileceği tartışmasızdır. Öte yandan
sona eren sebebe ve gerçekleşmeyen sebebe da-

96
4
Borçlar Hukuku

yanan zenginleşmelerde on yıllık sürenin hangi


tarihten başlayarak hesaplanacağı hususunda zen-
ginleşme anının mı yoksa sebebin sona erdiği ya
dikkat
da sebebin gerçekleşmeyeceğinin anlaşıldığı tarihin TBK m. 18 Borç Tanınması başlığını taşır. Anılan
mi dikkate alınacağı tartışmalıdır. Bir görüşe göre hüküm şu şekildedir. “Borcun sebebini içermemiş olsa
hak sahibinin hakkının etkili korunması açısından bile borç tanıması geçerlidir.” Örneğin A, B’ye 2000
sebebin sona erdiği ya da gerçekleşmeyeceğinin TL borçluyum şeklinde bir beyanda bulunsa hatta
anlaşıldığı tarih dikkate alınmalıdır. Bir diğer gö- çoğu zaman olduğu gibi bunun için bir senet vermiş
rüş ise hükmün açık lafzı karşısında artık sebepsiz olsa bu beyan veya senet borcun sebebinin-bağışla-
zenginleşme anı haricinde bir zamanın dikkate alı- ma, ödünç- gibi gösterilmemiş olmasına geçerlidir.
namayacağını kabul etmektedir. Doktrinde kabul
edilen hakim görüş de hükmün açık lafzı karşısında
artık sebepsiz zenginleşme anı haricinde bir zama-
nın kabul edilemeyeceği yönündedir. Geri Verme İsteminin Niteliği ve
Benzer Olanaklarla Karşılaştırılması
Sebepsiz zenginleşmeden doğan asli borç, iade
Daimî Def’i Hakkı borcudur. Aşağıda iade borcu ve bunun benzer ola-
Sebepsiz zenginleşme her zaman bir kişinin naklarla karşılaştırılmasına yer verilmiştir.
malvarlığında azalma suretiyle gerçekleşmez. Bazı
durumlarda zenginleşen bir alacak hakkı kazana-
bilecektir. Bu gibi durumlarda zamanaşımı süre- Geri Verme İsteminin Niteliği
leri geçse dahi sebepsiz zenginleşme suretiyle elde Sebepsiz zenginleşme bir borç ilişkisi olduğun-
edilen alacağın talep edilmesi, hakkaniyetin sağ- dan borç ilişkilerinin tipik karakterini taşır: Nisbî bir
lanmasını engelleyecektir. Hakkaniyeti sağlamak haktır. Bundan dolayı fakirleşene nisbî etkili olan ki-
amacıyla TBK m. 82 hükmünün birinci fıkrasında şisel (şahsî) bir hak sağlar. Bu anlamda zenginleşenin
sebepsiz zenginleşmeye dayanan daimî def ’i hak- iflâsı hâlinde, yoksullaşanın geri verme istemi, iflas
kı düzenlenmiştir. İlgili düzenleme şu şekildedir: masasından diğer alacaklıların alacaklarıyla orantılı
“Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazan- (garameten) bir istem hakkından ibaret kalır. Oysa
ması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı onun hakkı mülkiyet olsaydı iflâs hâlinde dahi mül-
zamanaşımına uğramış olsa bile her zaman bu bor- kiyet hakkının geri verilmesini isteyebilirdi.
cunu ifadan kaçınabilir.”
Daimî def ’i hakkını düzenleyen hükme göre
sebepsiz zenginleşme yoluyla alacak elde eden kişi,
bu alacağını borçluya (fakirleşene) karşı ileri sür- dikkat
se fakirleşen borçlu zenginleşmenin iadesini iste- Sebepsiz zenginleşmeden doğan hak nisbi bir haktır.
meden zamanaşımı sürelerini geçirmiş olsa dahi Bunun anlamı, sebepsiz zenginleşmeden doğan hak-
sebepsiz zenginleşmeye dayanarak borcunu öde- ların ve yükümlülüklerin bu borç ilişkisindeki ala-
mekten kaçınabilecektir. Bu düzenlemenin gerek- caklıya ve borçluya ait olduğu ancak tarafları arasında
liliği doktrinde tartışmalıdır. Tartışma konularına ileri sürülebileceğidir.
girmeden soyut borç ikrarının düzenlendiği TBK
m.18 hükmü de dikkate alındığında sebepsiz zen-
ginleşme def ’i borçluyu koruma amacıyla getiril- Zenginleşen borçlu ve fakirleşen hak sahibin-
miştir. Dolayısıyla soyut borç ikrarının geçerli bir de ayırt etme gücünün bulunması, dolayısıyla fiil
sebebe dayanmadığı hâllerde daimî def ’i hakkı an- ehliyeti aranmaz. Haksız fiil niteliğinde olmadığı
lamlı bir düzenlemedir. için kusur araştırılmaz. Haksız fiil davasıyla yarış-
Daimî def ’i hakkının bir diğer özelliği ise zama- ma olursa kusur haksız fiil hükümlerine dayanak
naşımı sürelerinden bağımsız olarak her zaman ileri oluşturan önemli bir tercih noktası olacaktır. Ku-
sürülebilecek olmasıdır. Bu şekilde fakirleşen kişi, sur şart değilse de zenginleşende iyiniyetin ya da
fakirleşmeden kurtulabilecektir. kötüniyetin bulunmasına göre değişen kapsamda
geri verme yükümlülüğü ortaya çıkar.

97
4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri

Sebepsiz zenginleşmeye dayanan iade talebi,


geri verme istemine dayanak oluşturabilen diğer
hukuksal olanaklardan bağımsızdır. Diğer bir ifa-
dikkat
deyle sebepsiz zenginleşmenin koşulları gerçekleş- Mülkiyetin hakkının içeriği başlıklı TMK m.
mişse diğer bir geri vermeyi isteme olanağının da 683/II’de “Malik, malını haksız olarak elinde bu-
koşulları gerçekleşmiş olsa bile sebepsiz zenginleş- lunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği
meye dayanan geri verme istemiyle dava açmak gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de
mümkündür. Bununla birlikte diğer hukuksal ola- dava edebilir.” hükmüne dayanır.
naklardan birine başvurmanın mümkün olduğu
bir durumda sebepsiz zenginleşmeden dolayı geri İstihkak davası ayni hakkı koruyan ayni bir da-
verme isteminde bulunulup bulunulamayacağı ayrı vadır. İstihkak davası herhangi bir hak düşürücü
ayrı değerlendirilmelidir. süre ve zamanaşımı süresine tabi değildir.

Sebepsiz Zenginleşmeden
Kaynaklanan Geri Verme İsteminin Sebepsiz Zenginleşmeye Dayanan İade
Geri Verme Yükümlülüğü Doğuran Talebi ve Haksız Fiil Sebebiyle Tazminat
Benzer Olanaklarla Karşılaştırılması Talebi
Çeşitli özel kanun hükümlerinde iadeye ve taz- Haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan
mine yönelik özel kuralların bulunması hâlinde taleplerin yarışıp yarışmayacağı tartışmalıdır. Her
kural olarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine iki sorumluluk sebebinin şartları farklıdır. Bir
başvurulamaz çünkü burada özel hükümlerin ön- görüşe göre haksız fiilden dolayı tazminat borcu
celiği söz konusudur. Sadece bu özel hükümlerin doğan durumda bu fiili işleyen verdiği zararı taz-
uygulanmasına rağmen kapsamları dışında kalan min borcu altına gireceğinden zenginleşmeyecek
bazı zenginleşmeler varsa sebepsiz zenginleşmenin ve dolayısıyla sebepsiz zenginleşme hükümlerine
diğer şartlarının da gerçekleşmiş olması hâlinde başvurulamayacaktır. Diğer görüş ise haksız fiil ve
ve söz konusu özel hükümlerin bunu özellikle ya- sebepsiz zenginleşmenin birbirinden ilgisiz olması
saklamaması şartıyla söz konusu zenginleşmeler, düşüncesinden yola çıkarak haksız fiilden dolayı
sebepsiz zenginleşmenin iadesi talebiyle istenebilir. tazminat borcu doğmasının sebepsiz zenginleşme
bulunmadığı anlamına gelmeyeceğini ileri sürmek-
tedir. Haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan
Sebepsiz Zenginleşme ve İstihkak Davası talepleri tam olarak yarıştıran bu görüşe göre ala-
İstihkak davasının varlığı sebepsiz zenginleşme- caklı aynı miktarı dilerse haksız fiil dilerse sebepsiz
nin bulunmadığını gösterir. Mülkiyet geçtiği hâlde zenginleşme hükümlerine göre talep edebilir ancak
eski malik ayni hakkını kaybettiğinden istihkak da- her bir talep yerine getirildiği ölçüde diğer talebin
vası açamaz fakat karşı taraf sebepsiz zenginleştiği de kapsamı daralacaktır.
için sebepsiz zenginleşme uyarınca zenginleşmenin
iadesi istenir. Mülkiyetin geçmediği hâlde ise malik
istihkak davası ile bu şeyin geri verilmesini isteye-
bilir. Aynı durum diğer ayni hak sahipliğinde de
dikkat
söz konusudur.
Kusura dayanan haksız fiil sorumluluğunun şartları; fiil,
İstihkak davası ile malın iadesi talep edildiğinde hukuka aykırılık, kusur, zarar ve nedensellik bağıdır.
iade borcunun kapsamının belirlenmesinde haksız
zilyedin iade yükümlülüğüne ilişkin MK m. 906-
908 kuralları uygulanacağından burada sebepsiz Sebepsiz Zenginleşme ve Sözleşmeden
zenginleşmenin iade yükümlülüğüne ilişkin TBK Doğan Talepler
m. 78-80 kuralları uygulama alanı bulmaz. Sözleşmeden doğan taleplerin varlığı, aynı konu-
da sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşmesine engel
olur. Sözleşmeden doğan bir borcun ifası ile sebepsiz
zenginleşmeden kaynaklanan iade talebinin yarış-

98
4
Borçlar Hukuku

ması mümkün değildir çünkü sebepsiz zenginleşme • Keza işsahibi tarafından karşılanmayan
ancak sözleşmenin geçersiz veya iptal edilmiş olduğu masraf alacağı bakımından işgörenin sebep-
durumlarda ya da sözleşmeden geçmişe etkili dönme siz zenginleşme hükümlerine başvurabile-
üzerine söz konusu olur. Bu durumlarda ise sözleş- ceği hükme bağlanmıştır (TBK 529/II). Bu
meden doğan bir borçtan söz edilemez. durumda sebepsiz zenginleşme hükümleri;
Bazen bir sözleşme ilişkisi dolayısıyla kurulan tamamlayıcı işlevle, gerçek vekâletsiz işgör-
temaslar sırasında sebepsiz zenginleşme ortaya çı- mede de uygulanabilecektir.
kabilir. Bir borcun ifası sırasında bunun çerçevesini
aşan kazandırmalar buna örnektir. Örneğin alıcı A, Sebepsiz Zenginleşmeye Dayanan İade
2.000 TL olan bedel borcunu satıcı B’ye ödemek Talebi ile Gerçek Olmayan Vekâletsiz
isterken yanlışlıkla 3.000 TL ödemişse fazla olarak İşgörmeye Dayanan Talep
ödediği 1.000 TL’nin iadesini sebepsiz zenginleşme
Başkasının işinin, işgörenin kendi çıkarına gö-
hükümlerine göre isteyecektir. Zira yapılan kazan-
rülmesine gerçek (caiz) olmayan vekâletsiz işgörme
dırmanın sözleşmeden doğan bir hak veya borçla
denir (TBK m. 530). Bu tip vekâletsiz işgörmede,
ilgisi yoktur.
kimi durumlarda işsahibinin çıkarı bulunabilirse
de asıl olan işgörenin kendi çıkarını gözeterek işi
Sebepsiz Zenginleşmeye Dayanan görmesidir. Gerçek olmayan vekâletsiz işgörmede
İade Talebiyle Gerçek Olan Vekâletsiz aslında bir kimsenin kendi çıkarı için başkasının
İşgörmeye Dayanan Talep hukuk alanına haksız olarak karışması (müdahale-
Vekâletsiz işgörme adından da anlaşılacağı gibi si) söz konusudur.
temelde işi görülen kişinin verdiği bir vekâletin tem- Başkasının konutunu vekâleti olmaksızın kiraya
sil yetkisinin, rızasının olmadığı hâllerde karşımıza verme, izin almadan başkasının resmini veya telif
çıkar. Gerçek vekâletsiz işgörme ile kastedilen işin eserini yayınlama ya da patentini izinsiz kullanma
işsahibinin lehine, menfaatine uygun olarak ger- böyledir. Bu anlamda gerçek olmayan vekâletsiz
çekleştirilmesine denilmektedir. Gerçek vekâletsiz işgörme hukuka aykırı bir eylem niteliğindedir.
işgörmeden bahsedebilmek için işsahibinin bu işin Bu yüzdendir ki bu tip vekâletsiz işgörme huku-
görülmesini açıkça engellememiş olması gerekir. ki ilişkiye sözleşmeye değil, haksız fiile ve sebepsiz
Örneğin başkasının bir borcunu ödemek, baygın zenginleşmeye yakınlık gösterir. Bu özelliği yüzün-
bir kazazedeye yardım etmek gibi. Gerçek vekâletsiz den, bir ve aynı olayda her ikisinin de koşulları ger-
işgörme hükümlerinin uygulanma koşulları ger- çekleşmişse gerçek olmayan vekâletsiz işgörme ile
çekleşmişse sebepsiz zenginleşme hükümlerine sebepsiz zenginleşmenin yarışabileceği kabul edilir.
başvurularak bir istemde bulunulamayacağı kabul Bu tür vekâletsiz işgörmede, işsahibine, işgör-
edilmektedir. Bu anlamda, örneğin subjektif zen- me sırasında elde edilen bütün kazançları isteme,
ginleşme hâllerinde, yani zenginleşenin özel beceri buna karşılık işgörene, yüklenmiş olduğu borçlar-
ve yeteneği ile zenginleşmeden kazanç elde etmiş dan kurtarılmasını ve masraflarının karşılanmasını
olması olasılığında, bu fazlalığın vekâletsiz işgörme isteme hakkı tanınmaktadır. İşgörenin borçlardan
hükümleri uyarınca istenmesi mümkündür ancak: kurtarılmasını ve masrafları isteme hakkı, bu kez
• İşgörende başkasına ait bir işi görme ira- işsahibinin görülen iş dolayısıyla zenginleşmesi öl-
desi yoksa sebepsiz zenginleşme hükümleri çüsüyle sınırlandırılmıştır. Yani, işgören, işsahibin-
uygulanacaktır. Bu durumda, sebepsiz zen- den işin görülmesi nedeniyle sağlanan yararların
ginleşmeye dayanan geri verme istemi aslî yol açtığı zenginleşme oranında borçtan kurtarıl-
niteliktedir. mayı ve masraflarının ödenmesini isteyebilir. Böyle
• İşin görülmesinin gerektirdiği bir irade için bir durumda sebepsiz zenginleşme hükümlerinin
işgörenin ayırt etme gücü sahibi olması işlevi, yine tamamlayıcı nitelikte olup vekâletsiz
gerekmektedir. Oysa işgörende ayırt etme olarak işi görülen işsahibinin yükümlülüğünün
gücü yoksa başkasının işinin görülmesine kapsamını belirlemede ölçüt kabul edilmektedir
vekâletsiz işgörme değil, haksız fiil veya (TBK m. 530).
sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır
(TBK 528).

99
4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri

Öğrenme Çıktısı
1 Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkilerini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Fakirleşmenin her durum- Sebepsiz zenginleşmeden Sebepsiz zenginleşmeden


da sebepsiz zenginleşmenin doğan borçlara sizden gün- doğan taleplerle sözleşme-
esaslı unsurları arasında yer lük hayatımızdan örnekler den doğan taleplerin neden
alıp almadığını araştırınız. bulmaya çalışın. yarışmayacağını düşününüz.

VEKÂLETSİZ İŞGÖRME gördüğü bilincine sahip olup olmayacağı hususu” gibi


Türk Borçlar Kanunu’nda genel hükümler göz ardı edilerek konu genel hatları ile anlatılmak-
arasında düzenlenen ve klasik borç kaynağı olan tadır. Vekâletsiz işgörme, gerçek vekâletsiz işgörme
sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmenin ve gerçek olmayan vekâletsiz işgörme olmak üzere
yanında Borçlar Kanunu’nun özel hükümleri ara- ikiye ayrılarak değerlendirilmektedir.
sında da borç kaynağı olan hukuki ilişkiler düzen- Vekâletsiz işgörmede işgörenin iade borcu, se-
lenmiştir. Bunlardan biri de vekâletsiz işgörmedir. bepsiz zenginleşmedeki gibi işsahibinin fakirleş-
Vekâletsiz işgörme TBK m. 526-531 maddelerinde mesi ile sınırlı değildir. Özellikle kötüniyetli ola-
düzenlenmiştir. Yapılan bu düzenleme ile işgören rak gerçek olmayan vekâletsiz işgörmede işgören
ve işsahibi arasındaki hak ve borçlar düzenlen- zenginleşmeyi iade borcu altındadır. Yine haksız
miştir. Bir yandan başkasının menfaatine hareket fiilden farklı olarak işsahibinin bir zararı var mı
eden kişinin bu davranışı sonucu bazı haklara sa- yok mu önemli değildir. İşsahibinin hiçbir zararı
hip olması kabul edilirken diğer yandan başkası- olmasa da işgörenin elde ettiği menfaati iade etme
nın hak ve hâkimiyet alanına müdahalenin kötüye borcu vardır.
kullanılmasının önüne geçilmesi için işsahibi de
korunmuştur. Vekâletsiz işgörme genel olarak bir
kimsenin sözleşmeden veya kanundan kaynaklan-
mayan bir yükümlülüğü veya yetkisi olmaksızın dikkat
bir başkası ya da kendi menfaati için, başka birinin Vekâletsiz işgörmede işgörenin iade yükü-
işini görmesidir. İşgörme vekâlet olmadan yani bir münden söz edilebilmesi için işsahibinin za-
hukuki işlemle işgörene yetki veya yükümlülük ve- rara uğramış olması şart değildir.
rilmeden yapılmalıdır.
Vekâletsiz işgörme olumlu bir davranışı gerektir.
Bu nedenle olumsuz davranışlar diğer bir ifadeyle İşsahibi görülen işi uygun bulursa yani sonradan
yapmama şeklindeki davranışlar (harekete geçme- rıza gösterirse bu hâlde ilişki artık vekâletsiz işgör-
me, durma) söz konusu ise vekâletsiz işgörmeden me hükümlerine göre değil vekâlet hükümlerine
bahsedilememektedir. Vekâletsiz işgörmede, iş- tabi olacaktır. İşsahibinin uygun bulması yönündeki
görme şeklindeki davranışın konusu hukuki fiiller irade açıklaması hem maddi fiillere hem de hukuki
olabileceği gibi maddi fiiller de olabilir. İşgörenin, işlemlere ilişkin işgörmede söz konusu olabilir.
tatildeki iş arkadaşının bir borcunu ödemesi veya
yangından korunması için evde olmayan komşusu- Vekâletsiz İşgörmenin Şartları
nun aracını çektirmesi vekâletsiz işgörmeye örnek
olarak verilebilir. Hem gerçek vekâletsiz işgörmede hem de ger-
çek olmayan vekâletsiz işgörmede aşağıdaki ortak
Aşağıda vekâletsiz işgörmeye ilişkin tartışmalı şartların varlığı, ilgili özel hükümlerin uygulanması
konular, örneğin “işgörenin başkasının işini vekâletsiz için aranır.

100
4
Borçlar Hukuku

Bir İşin Görülmesi lere başvurabilir. Bu hâlde sebepsiz zenginleşmeye


Vekâletsiz işgörmeden bahsedebilmek için ön- ilişkin hükümlerin uygulama alanı daralmış olmak-
celikle aranan şart bir işin görülmesidir. İşgörme tadır. Kanunun açıkça aradığı “Vekâleti olmaksızın
olumlu, verme, yapma şeklinde bir davranış olabi- başkasının hesabına işgören, o işi sahibinin menfa-
leceği gibi bir irade açıklaması şeklinde de olabilir. atine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle
Bu bağlamda, dış dünyada değişiklik yapan maddi yükümlüdür.” hükümdeki “başkanının hesabına,
fiiller ile hukuki işlemler işgörme konusu olabilir işsahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine” ifa-
ancak olumsuz davranışlar, yapmama şeklindeki deleri en azından işgörende başkasının işini gördü-
fiiller işgörme konusu olamaz. ğü bilincinin aranması gerektiği yönündeki görüşü
haklı kılmaktadır. Görülen işin kimin ve hangi işi
olduğu ise önemli değildir.

Vekâletsiz İşgörmenin Türleri


dikkat
Vekâletsiz işgörme, gerçek vekâletsiz işgörme
Olumsuz davranışlar vekâletsiz iş-
ve gerçek olmayan vekâletsiz işgörme şeklinde
görmeye konu edilemez.
ikiye ayrılarak değerlendirilir. Aşağıda vekâletsiz
işgörmenin türleri ayrı başlıklar altında değerlen-
dirilmiştir.
Görülen İşin Başkasının İşi Olması
Bir başka şart ise görülen işin başkasına ait ol-
Gerçek Vekâletsiz İşgörme
masıdır. İşgören işgörme şeklinde davranışta bulu-
nurken başkasına ait olan bir işi görmelidir. Diğer Gerçek vekâletsiz işgörme, işsahibinin vekâleti
bir ifadeyle işgörme ile başkasının hak ve hâkimiyet bulunmaksızın, onun menfaatine ve farazi iradesi-
alanına müdahalede bulunmalıdır. ne uygun bir biçimde ya da onun yasaklamasına
aykırı olmaksızın yapılan işgörmedir. Bu kapsamda
başkasına ait yanan bir binanın söndürülmesi, tati-
İşin Görülmesi İçin Vekâlet Olmaması le giden komşunun kırılan camının onarılması ger-
Diğer bir şart ise vekâlet olmamasıdır. Bununla çek vekâletsiz işgörme kapsamında değerlendirilir.
kastedilen işgörenin işin görülmesine ilişkin yasal
veya sözleşmeden kaynaklanan bir hak ve yüküm- İşgörenin Borçları
lülüğünün bulunmamasıdır. İşsahibi sözleşme veya
Sözleşme benzeri bir fiil olarak nitelendirilen
tek taraflı bir irade açıklaması ile işgörene işin gö-
gerçek vekâletsiz işgörmede hem işgörenin hem de
rülmesine ilişkin bir görev ve yetki vermişse artık
işsahibinin bazı borçları bulunmaktadır. İşsahibi-
vekâletsiz işgörmeden bahsedilemez.
nin gerçek vekâletsiz işgörme ilişkisi kapsamında-
ki borçlarından ilki TBK m. 526’ya göre, görülen
İşgörme İradesi işin işsahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine
Son olarak tartışmalı olmakla beraber işgörenin uygun yapılmasıdır. Ancak işsahibinin gerçek ira-
işgörme iradesinin yeterli olduğu kabul edilmekte- desi belirlenebiliyorsa varsayılan iradesine gitmeye
dir. Buna işgörenin işin bir başkasına ait olup ol- gerek bulunmamaktadır. TBK m. 530 uyarınca iş-
madığını bilmesi veya bir başkasının menfaatine görenin borçları arasında, işten elde edilen menfa-
yönelik davrandığı bilincinde olması önemli değil- atlerin işsahibine devredilmesi de bulunmaktadır.
dir. Ayırt etme gücüne sahip bir kişinin işi bilerek Son olarak işgörenin işsahibine gördüğü iş hakkın-
ve isteyerek görmesi yeterlidir. da bilgi ve hesap verme borcu da bulunmaktadır.
Kanımızca bu şartın dar yorumlanması yani
sadece işgörme iradesinin, bilincinin aranması İşgörenin Sorumluluğu
vekâletsiz işgörme hükümlerinin uygulama alanını İşgörenin sorumluluğu ise TBK m. 527’de dü-
genişletmektedir. Öyle ki irade sakatlıkları nede- zenlenmiştir. İşgörenin sorumluluğu kusur sorum-
niyle işi, kendi işi sanarak davranan da iptal edilen luluğudur. İşgören hem kastından hem de ihma-
bir sözleşmeye dayanarak işi yapan da bu hüküm-

101
4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri

linden sorumludur. Temel sorumluluk unsurları İşsahibinin masrafları ödeme borcu kapsamın-
işgörenin sorumluluğu bakımından da geçerli olup da; işgören işi görürken gerekli özeni göstermişse
zarar ve kusurlu davranış arasında illiyet bağı da istenilen sonuç gerçekleşmese dahi işsahibinden
bulunmalıdır. faydalı ve zorunlu masraflarını ödemeyi isteme
İşgören işi, işsahibinin karşılaştığı zararı veya hakkı bulunmaktadır. Örneğin işgören, komşusu-
zarar tehlikesini gidermek için yapmışsa sorum- nun kaza sonucu yaralanan hayvanını kurtarmak
luluğu daha hafif olacaktır. Ancak TBK m. 527/II için veterinere götürse, ancak hayvan kurtarılamaz-
hükmüne işgören, işi işsahibinin açıkça veya örtülü sa da işgören masrafları talep edebilir. İşgören mas-
olarak yasaklamış olmasına rağmen yapmışsa ve iş- raflara ilişkin alacağını faizi ile birlikte isteyebilir.
sahibinin yasaklaması da hukuka veya ahlaka aykırı İşgörenin işsahibinden talep edebileceği masraflar
değilse beklenmedik hâlden de sorumlu olur. Bu- görülen iş bakımından zorunlu ve uygun masraflar
radaki beklenmedik hâl; işgörenin kusuru olmayan olup, bu kriteri aşan masrafları işsahibi ödemek zo-
dış etkilerden doğan zararlardan, kazadan sorum- runda değildir.
luluktur. Diğer bir ifadeyle işgörenin sorumluluğu İşsahibinin TBK m. 529/I uyarınca bir diğer
daha ağırdır. Beklenmedik hâllerde işgörenin so- borcu işgöreni, gördüğü iş nedeniyle üstlenmek zo-
rumluluğunu ağırlaştıran kanun koyucu, işgörene runda kaldığı borçlardan kurtarmasıdır. İşsahibi bu
kurtuluş kanıtı sunabilme imkânı getirmiştir. İşgö- borcunu işgörenin borcunu ifa etmekle yerine geti-
ren o işi yapmamış olsaydı da bu zararın beklen- rebileceği gibi borcu üstlenmek suretiyle de yerine
medik hâl sonucunda gerçekleşeceğini ispat ederse getirebilir. İşsahibinin işgöreni üstlendiği borçlar-
sorumluluktan kurtulabilecektir. dan kurtarma yükümlülüğü ve masraflarını ödeme
borcu kanunda düzenlenmiş olmakla birlikte ücret
ödeme borcu açıkça düzenlenmiş değildir. Ancak
İşsahibinin Borçları
işin niteliği gerektiriyorsa –örneğin mesleği gereği
İşsahibinin borçları genel olarak TBK m. 529’da yaptığı bir iş ise- TBK m. 502/III’ün kıyasen uy-
düzenlenmiş olup işsahibinin; işgörenin yaptığı gulanması suretiyle işsahibinin, işgörene ücret öde-
masrafları varsa faiziyle birlikte ödeme, işgörenin iş mesi gerekebilir.
nedeniyle üstlendiği borçlardan kurtarma, onun iş
Son olarak belirtilmelidir ki TBK m. 531 uya-
nedeniyle uğradığı zararları giderme borcu bulun-
rınca işsahibinin yapılan işi uygun bularak icazet
maktadır. Bunlar işgörenin sahip olduğu ve kural
vermesi durumunda, taraflar arasındaki ilişkiye,
olarak işsahibine karşı on yıllık zamanaşımı süre-
geçmişe etkili olarak vekâlet hükümleri uygula-
sinde ileri sürebileceği haklardır.
nacaktır.

Gerçek Olmayan Vekâletsiz İşgörme


dikkat Gerçek olmayan vekâletsiz işgörme TBK m.
TBK m. 529, “Vekâletsiz işgören, her türlü ihma- 530’da düzenlenmiştir. Gerçek vekâletsiz işgörme
linden sorumludur. Ancak, işgören bu işi, işsahibi-
ile arasındaki temel fark, TBK m. 530‘da “İşsahibi,
nin karşılaştığı zararı veya zarar tehlikesini gider-
kendi menfaatine yapılmamış olsa bile…” şeklindeki
mek üzere yapmışsa, sorumluluğu daha hafif olarak
düzenlemeden hareketle, görülen işin işsahibinin
değerlendirilir.
menfaatine olmaması diğer ifadeyle işgörenin ken-
di menfaatine başkasının işini görmesidir.
İşgören, işsahibinin açıkça veya örtülü olarak yasak-
lamış olmasına karşın bu işi yapmışsa ve işsahibinin
Buna göre gerçek olmayan vekâletsiz işgörme,
yasaklaması da hukuka veya ahlaka aykırı değilse,
işgörenin bir başkasının işini kendine menfaat sağ-
beklenmedik hâlden de sorumlu olur. Ancak, işgören
lamak üzere görmesidir. İşgörenin başkasının işini
o işi yapmamış olsaydı bile, bu zararın beklenmedik
görürken işin başkasının olduğunu bilerek ya da
hâl sonucunda gerçekleşeceğini ispat ederse sorumlu-
bilmeyerek hareket etmesi arasında fark görülme-
luktan kurtulur.”
mektedir. Gerçek olmayan vekâletsiz işgörme, ge-
nel olarak haksız fiile yakın görülmektedir. Uygu-
lamada gerçek olmayan vekâletsiz işgörme, en fazla
fikri ve sınai hakların ihlali durumunda karşımıza

102
4
Borçlar Hukuku

çıkmaktadır. Örneğin bir başkasının markasını hu- Gerçek vekâletsiz işgörmenin aksine, gerçek
kuka aykırı olarak kullanan kişinin sattığı malların olmayan vekâletsiz işgörmede işsahibinin, işgöre-
bedelinin marka sahibi tarafından talep edilmesi nin işi görürken uğramış olduğu zararları tazmin
temelde gerçek olmayan vekâletsiz işgörmeye da- etme yükümlülüğü bulunmadığı gibi işgörenin
yanmaktadır. görülen işten dolayı ücret isteme hakkı da bulun-
Madde metninde işgörenin iyiniyetli olup ol- mamaktadır.
mamasına dayalı bir ayrım yapılmamış olsa da
doktrinde iyiniyetli ve kötüniyetli gerçek olmayan
vekâletsiz işgörme olarak ikili bir ayrıma gidilmek-
tedir. Bu ayrıma bağlanan en önemli hukuki sonuç, dikkat
işsahibinin işgörenin elde ettiği tüm kazançları talep Gerçek olmayan vekâletsiz işgörme de işgörenin iade
edebilme hakkının, sadece kötüniyetli gerçek olma- yükümü brüt gelirdir.
yan vekâletsiz işgörmede söz konusu olacağıdır.

Tarafların Borçları Zamanaşımı


Gerçek olmayan vekâletsiz işgörmede, yapılan Vekâletsiz işgörmede tarafların haklarının ala-
iş işsahibinin kendi menfaati için yapılmasa da cak hakkı olması nedeniyle hem işgörenin hem
işgörmeden doğan yararları işsahibinin edinme de işsahibinin alacağını ileri sürme hakkı, özel bir
hakkı bulunmaktadır. Buna karşın işsahibinin, hükümle düzenlenmediğinden genel hükümlere
zenginleştiği ölçüde işgörenin masraflarını ödeme tabidir. Zamanaşımı açısından vekâletsiz işgörme-
ve onun iş nedeniyle altına girdiği borçlardan kur- nin gerçek veya gerçek olmayan vekâletsiz işgörme
tarma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrıca işsahi- olarak ayrıma tabi tutulmasının bir önemi olma-
binin vekâletsiz işgörenden haksız fiil hükümlerine malıdır. İster sözleşme ilişkisine yakın olan gerçek
göre tazminat talep etme hakkı da bulunmaktadır. vekâletsiz işgörme ister haksız fiil ilişkisine yakın
olan gerçek olmayan vekâletsiz işgörme olsun özel
Gerçek olmayan vekâletsiz işgörmede işgörenin
bir hüküm zamanaşımını düzenlenmediğinden on
en temel borcu, elde ettiği menfaatleri işsahibine
yıllık genel zamanaşımı süresinin tarafların hakları
geri verme borcudur. İşsahibinin bu alacağı, TBK
için geçerli olacağının kabulü yerinde olacaktır.
m. 530 kapsamında işgörenin elde ettiği net gelir-
dir. Yani işgörenin brüt gelirinden masraflarının
düşülmesinden sonra kalan değerdir.

Öğrenme Çıktısı
2 Vekâletsiz işgörmeden doğan borç ilişkilerini açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Gerçek olmayan vekâletsiz Gerçek vekâletsiz işgörme-


Vekâletsiz işgörme ve sebep-
işgörmede işgörenin iade de işgörenin ücret talebinde
siz zenginleşme arasındaki
borcu ve kapsamı hakkında bulunabileceği durumlar
ilişkiyi değerlendiriniz.
bilgi veriniz. var mıdır? Açıklayınız.

103
4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri

Sebepsiz zenginleşmeden doğan


1 borç ilişkilerini açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Borcun kaynaklarından biri de sebepsiz zenginleşmedir. Se-


Sebepsiz Zenginleşme Kavramı bepsiz zenginleşme TBK m. 77-82 arasında düzenlenmiştir.
Sebepsiz zenginleşmenin dört unsuru vardır. Bunlar; zenginleş-
me, fakirleşme, haklı bir sebebin bulunmaması ve nedensellik
bağıdır. Sebepsiz zenginleşmeyi yalnızca malvarlıklarında haklı
bir sebep olmadan gerçekleşen zenginleşmenin telafisi olarak
görmekte olan yazarlarca fakirleşme sebepsiz zenginleşmenin
şartı olarak aranmamaktadır. Sebepsiz zenginleşmeden doğan
asıl borç iade borcudur. Alacaklının iade talebi, sebepsiz zengin-
leşenin iyiniyetli veya kötüniyetli olmasına göre değişmektedir.
Doktrinde bazı taleplerin sebepsiz zenginleşme talebiyle yarışıp
yarışmayacağı değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme istihkak
talebi; sözleşmeden doğan talepler, haksız fiilden doğan talep-
ler, vekâletsiz işgörmeden doğan taleplerle ilgili olarak yapıl-
maktadır.

Vekâletsiz işgörmeden doğan


2 borç ilişkilerini açıklayabilme

Vekâletsiz işgörme, Borçlar Kanunu’nun özel hükümler kısmın-


Vekâletsiz İşgörme da düzenlenmiş, genel borç kaynaklarından biridir. Vekâletsiz
işgörme genel olarak bir kimsenin sözleşmeden veya kanundan
kaynaklanmayan bir yükümlülüğü veya yetkisi olmaksızın, bir
başkası ya da kendi menfaati için başka birinin işini görmesidir.
Vekâletsiz işgörme, gerçek vekâletsiz işgörme ve gerçek olmayan
vekâletsiz işgörme şeklinde ikiye ayrılarak incelenir. Vekâletsiz
işgörmenin her iki türü için ortak olan koşullar şunlardır. Bir
işin görülmesi, görülen işin başkasının işi olması, işin görülmesi
için vekâlet olmaması ve işgörme iradesidir.
Hem gerçek vekâletsiz işgörmede hem gerçek olmayan
vekâletsiz işgörmede işsahibinin ve işgörenin borçları Türk
Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Vekâletsiz işgörmenin her
iki türünden doğan taleplerin genel zamanaşımı süresi olan on
yılda zamanaşımına uğrayacağı kabul edilir.

104
4
Borçlar Hukuku

1 Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlarda 6 Aşağıdakilerden hangisi sebepsiz zenginleş-


alacaklının sahip olduğu hakkın türü aşağıdakiler- meye dayanılarak talep edilebilir?
den hangisidir?

neler öğrendik?
A. Evlendirme aracılığı için verilen ücret
A. Nisbi hak B. Rıza ile ifa edilen kumar borcu
B. Mutlak hak C. Geçersiz hukuksal işleme rağmen ifa edilen şey
C. Yenilik doğuran hak D. Zamanaşımına uğramasına rağmen ifa edilmiş
D. Kişisel hak borç
E. Ayni hak E. Ahlaki bir ödevin ifası için verilen şey

2 Sebepsiz zenginleşmeden doğan borcun ala- 7 Sebepsiz zenginleşme dolayısıyla yoksullaşan


caklısı sayılabilmenin asgari koşulu aşağıdakilerden aleyhine borç doğduğu durumlarda borçluya za-
hangisidir? manaşımının geçmesine rağmen borcu ödemek-
A. Fiil ehliyetine sahip olma ten kaçınma imkânı veren def ’i aşağıdakilerden
B. 18 yaşını doldurmuş olma hangisidir?
C. Kısıtlanmamış olma A. Daimi def ’i
D. Hak ehliyetine sahip olma B. İptal def ’i
E. 15 yaşını doldurmuş olma C. Ayıp def ’i
D. Kaçınma def ’i
3 Vekâletsiz işgörmeden doğan alacakların tabi E. Peşin dava def ’i
olduğu zamanaşımı süresi kaç yıldır?
A. 1 B. 2 8 Sebepsiz zenginleşmeden doğan iadeyi talep
C. 5 D. 10 hakkının tabi olduğu kısa zamanaşımı süresi kaç
E. 20 yıldır?
A. 1 B. 2
4 Başkasının otomobilini vekâleti olmaksızın C. 3 D. 5
satan kişinin fiilinin hukuki niteliği aşağıdakiler- E. 10
den hangisidir?
A. Gerçek olmayan vekâletsiz işgörme
9 Aşağıdakilerden hangisi vekâletsiz işgörmeye
B. Borca aykırı davranış konu edilemez?
C. Gerçek vekâletsiz işgörme
D. Haksız fiil A. Hukuki fiiller
E. Ahlaka aykırı davranış B. Maddi fiiller
C. Olumsuz edimler
5 Bir kimsenin yurt dışında bulunan komşusu- D. Yapma edimi
nun patlayan su borusunu onun haberi olmadan E. Verme edimi
tamir ettirmesi hâlinde, yapmış olduğu masraflar
konusunda komşusuna yönelteceği talebin hukuki 10 Aşağıdakilerden hangisi sebepsiz zenginleş-
niteliği aşağıdakilerden hangisidir? menin unsurlarından biri değildir?
A. Gerçek vekâletsiz işgörme A. Zenginleşme
B. Borca aykırılık B. Yoksullaşma
C. Ahlaka aykırılık C. Kusur
D. Sebepsiz zenginleşme D. Nedensellik bağı
E. Gerçek olmayan vekâletsiz işgörme E. Haklı bir sebebin bulunmaması

105
4
Sebepsiz Zenginleşmeden ve Vekâletsiz İşgörmeden Doğan Borç İlişkileri

Yanıtınız yanlış ise “Geçerli Olmayan Sebebe


1. A Yanıtınız yanlış ise “Sebepsiz Zenginleşme” 6. C
Dayalı İfa” konusunu yeniden gözden geçi-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
riniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. D Yanıtınız yanlış ise “Sebepsiz Zenginleşme” 7. A Yanıtınız yanlış ise “Daimî Def ’i Hakkı” ko-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Zamanaşımı ve Daimî


3. D Yanıtınız yanlış ise “Zamanaşımı” konusunu 8. B
Def ’i Hakkı/Zamanaşımı” konusunu yeni-
yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Gerçek Olmayan


4. A 9. C Yanıtınız yanlış ise “Bir İşin Görülmesi” ko-
Vekâletsiz İşgörme” konusunu yeniden göz-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Sebepsiz Zenginleşme-


5. A Yanıtınız yanlış ise “Gerçek Vekâletsiz İşgör- 10. C
nin Şartları” konusunu yeniden gözden ge-
me” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
çiriniz.

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Fakirleşmenin sebepsiz zenginleşmenin unsurları arasında olup olmadığı


doktrinde tartışmalıdır. Bazı hâllerde taraflardan biri haksız zenginleşirken
karşı tarafın malvarlığında bir eksilme olmayabilir. Fakirleşmenin bir şart ola-
rak kabul edilmesi hâlinde bu durumlarda sebepsiz zenginleşmeden bir talep
Araştır 1 doğmayacaktır. Örneğin A, para ödemeden B otobüs firması ile kimseye sa-
tılmayan bir koltukta seyahat eder ise A, ödemediği bilet parası kadar zen-
ginleştiği hâlde B otobüs firmasının buna mukabil fakirleşmesi söz konusu
olmayacaktır.
Tartışmanın temelinde sebepsiz zenginleşme kurumuna atfedilen işlev yatar.

Gerçek olmayan vekâletsiz işgörmede işgörenin en temel borcu elde ettiği


Araştır 2 menfaatleri işsahibine geri verme borcudur. İşsahibinin bu alacağı TBK m.
530 kapsamında işgörenin elde ettiği net gelirdir. Yani işgörenin brüt gelirin-
den masraflarının düşülmesinden sonra kalan değerdir.

106
4
Borçlar Hukuku

Kaynakça
Akıntürk, T., Ateş, D., (2020). Borçlar Hukuku. F. Eren, (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler.
İstanbul: Beta Yayınevi. Ankara: Yetkin Yayınevi.
Kılıçoğlu, A. M. (2019). Borçlar Hukuku Genel A.Arpacı, R. Serozan, H. Hatemi, N.
Hükümler. Ankara: Turhan Kitabevi. Kocayusufpaşaoğlu, (2017). Borçlar Hukuku
Genel Bölüm. İstanbul: Filiz Kitabevi.
H. Nomer, (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler.
İstanbul: Beta Yayınevi. K.Oğuzman, T. Öz, (2018). Borçlar Hukuku Genel
Hükümler, C.I/II. İstanbul: Vedat Kitapçılık.
O. G. Antalya, (2019). Borçlar Hukuku Genel
Hükümler. Ankara: Seçkin Yayınevi. R. Serozan, (2018). İfa, İfa Engelleri ve Haksız
Zenginleşme, İstanbul: Filiz Kitapçılık.

107
Bölüm 5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi
öğrenme çıktıları

1 2
Alacaklının Temerrüdü
Borçların İfası 2 Alacaklı temerrüdünün şartları ve
1 Borçların ifasını açıklayabilme sonuçlarını sıralayabilme

3 Borcun İfa Edilememesi


3 Borcun ifa edilmemesini açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • İfa • Parça Borcu • Cins Borcu • Seçimlik Borç • Muacceliyet • Faiz • Kötü İfa
• Borçlu Temerrüdü

108
5
Borçlar Hukuku

GİRİŞ İfa; verme, yapma veya yapmama şeklinde ola-


Borçlar Hukuku, Medeni Hukukun bir alanı bilir. İfa verme ya da yapma şeklindeyse hukuki
olup kişiler arası borç ilişkilerini düzenler. Herhan- işlem ya da maddi fiil şeklinde yerine getirilir. Yap-
gi bir şekilde doğmuş bir borcun nasıl ifa edileceği mamada ise olumsuz bir davranış olan kaçınma söz
temelde Türk Borçlar Kanunu hükümlerinde dü- konusudur.
zenlenmiştir Ancak ifa kavramı Borçlar Kanununda
tanımlanmış değildir. Borcun ifası borçlanılan edi- İfayı Yapacak Şahıs
min yerine getirilmesidir. Borçlanılan edimin yerine Normal olarak borç, borçlu tarafından yerine
getirilmesiyle borçlu borcundan kurtulur. Borçlanı- getirilir ancak üçüncü kişinin ifası da kural olarak
lan edimin yerine getirilmesinde çeşitli hususların geçerlidir. TBK m. 83 hükmünde borcun kim ta-
dikkate alınması gerekir. Bunlar özellikle ifanın ko- rafından ifa edileceği düzenlenmiştir. TBK m. 83
nusu, ifanın yapılacağı şahıs, ifanın yeri ve zamanı- hükmüne göre, “Borcun, bizzat borçlu tarafından
dır. Ayrıca Türk Borçlar Kanununda ifanın ispatına ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadık-
ilişkin özel düzenlemelerde bulunmaktadır. ça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü de-
Alacaklı yüzünden ifanın gerçekleşmemesi ğildir.” Borçlu borçlanılan edimi kaideten şahsen
hâllerinin en yaygın biçimlerinden biri alacaklının ifa etmek zorunda değildir. Bu hükme göre bizzat
temerrüdüdür. Alacaklı temerrüdü alacaklının ifayı borçlu tarafından ifada alacaklının menfaati varsa
kabul etmekten ya da kendisi tarafından yapılması borcun borçlu tarafından ifa edilmesi gerekir. Ala-
gereken şeyleri yapmaktan haklı bir sebep olmaksı- caklının da üçüncü kişinin ifasını kaideten kabul
zın kaçınmasıdır. etmesi gerekir. Aksi hâlde alacaklı ifayı reddederek
Borcun gereği gibi ifa edilmemesi ise borcun alacaklı temerrüdüne düşmüş olur.
ifasının imkânsız olmasından ya da borcun ifasının Borçlu borcu bizzat ifa zorunda olduğu hâllerde
imkânsız olmamasına rağmen borçlunun borcunu yerine başkasını ikame etmesi mümkün değildir
yerine getirmemesinden veya kötü ifadan kaynak- ancak borçlunun kendi idaresi altında yardımcı
lanabilir. Türk Borçlar Kanununda temerrüt ve şahıs, yani ifa yardımcısı kullanması mümkündür.
imkânsızlık özel olarak düzenlendiğinden borcun Bu belirleme borç ilişkisinin niteliğine göre yapı-
gereği gibi ifa edilmemesi dar anlamı ile kötü ifayı lır. Örneğin, bir ameliyat yapma borcu altına giren
karşılamaktadır. doktor kendi yerine başkasını ikame edemez fakat
ameliyat sırasında yardımcı olarak asistan ve hem-
BORÇLARIN İFASI şire kullanabilir. Burada söz konusu olan edim yar-
dımcı şahıs kullanılmasına müsait bulunmaktadır.
İfa kanunlarda tanımlanmamıştır. Genel anlamı İfanın başkasına bırakılıp bırakılmayacağı ile ifa
ile ifa, borçlanılan edimin yerine getirilmesidir. Bu yardımcısı kullanıp kullanmayacağı her borç ilişki-
anlamda her türlü edimin yerine getirilmesi ifa sayılır. sinde ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Dar anlamda ifa: Münferit bir borcun yerine Yapmama borcu niteliği itibarıyla bizzat borçlu
getirilmesidir. Örneğin kira sözleşmesinde Ocak tarafından ifa edilir. Yani kaçınma mükellefiyetine
ayının kirası ödenince Ocak ayının borcu sona er- borçlunun şahsen riayet etmesi gerekir.
mekte ama hukuki ilişki devam etmektedir.
Ayrıca tarafların anlaşmasıyla da üçüncü bir
Geniş anlamda ifa: Bütün münferit borç ilişkile- kişinin ifayı gerçekleştiremeyeceği düzenlenebilir.
ri dahil olmak üzere hukuki ilişkiden doğan bütün TBK m. 83 hükmü yedek hukuk kuralıdır.
borçların yerine getirilmesidir. Bir yıllık kira sözleş-
mesinde on iki ayın kirası ödenip ev alındığı gibi
teslim edilmişse borç sona erer. Evde herhangi bir Üçüncü Şahsın İfası
tahribat varsa borç gerektiği gibi ifa edilmediği için Borcun borçlu veya üçüncü şahıs tarafından
sona ermez. Borç devam ettiği için de zararın tazmi- ifasının alacaklı için farksız olduğu hâllerde borç-
ni için borç ilişkisinden doğan haklar kullanılabilir. lu borcun ifasını bir üçüncü şahsa bırakabilir. Bu
Hukuki ilişkinin sona erdiğini söyleyebilmek üçüncü şahıs borçlunun temsilcisi olabilir. Üçüncü
için o hukuki ilişkiden doğan bütün borç ilişkileri- kişi tarafından ifa uygulamada özellikle para borç-
nin sona erdirilmesi gerekir. larında söz konusu olur.

109
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

Üçüncü kişinin ifası borçlunun muvafakati- İfanın Yapılacağı Şahıs


ne gerek olmaksızın alacaklının ifayı kabulüyle İfa kural olarak alacaklıya veya alacaklının yet-
borçluyu borçtan kurtarır. Alacaklının da üçüncü kilendirdiği bir şahsa yapılır. Alacaklının verdiği
kişinin ifasını kaideten kabul etmesi gerekir. Aksi yetki temsil veya vekâletten doğar.
hâlde alacaklı ifayı reddederek alacaklı temerrü-
Borçlu ifayı alacaklıya veya alacaklının yet-
düne düşmüş olur. Ancak üçüncü şahsın ifasına
kilendirdiği bir şahıstan başkasına yaparsa borç
borçlu rıza göstermiyorsa, bu takdirde alacaklının
sona ermez. Alacaklı ifaya kendi yerine katılması
üçüncü şahsın ifasını reddetmesi hâlinde temerrü-
ve özellikle verilecek şeyi ifa olarak kabul etmesi
de düşmeyeceği kabul edilmektedir.
için üçüncü şahsa temsil yetkisi vermişse, temsil-
Bazen üçüncü şahsın ifası zorunlu olabilir. Yani ciye yapılan ifalar geçerlidir ve borcu sona erdirir.
taraflar ifanın mutlaka üçüncü kişi tarafından yapı- Sahte belge (sahte vekâletname ya da sahte mirasçı-
lacağını kararlaştırabilirler. Ödemelerde akreditife lık belgesi gibi) gösteren ama yetkili olmayan şahsa
başvurulmuşsa bu tür bir durum söz konusudur. yapılan ifa geçerli bir ifa olmaz. Alacaklıya yeni bir
Taraflar, eşyayı temsil eden senetlerin belirlenen ifa yapılmalıdır. Kanun ancak ifanın yetkili şahsa
bankaya ulaşmasıyla bankanın malın bedelini öde- yapılması hâlinde borcun sona ereceğini düzenle-
yeceğini kararlaştırmışsa bu tarzda ifayı (yani üçün- mektedir. Burada borçlunun iyi niyetli olması so-
cü şahsın ifasını) asli ifa olarak kabul etmiş olurlar. nucu değiştirmez, zira iyi niyet kanunda gösterildi-
Üçüncü şahsın borçlunun borcunu ifa ettiğin- ği oranda korunur.
den bahsedebilmek için üçüncü kişinin söz konusu Borçlunun üçüncü şahsa ifa yükümlülüğü ta-
borcu ifa amacıyla hareket etmesi gerekir. Şayet ifa rafların anlaşmasından, kanun hükmünden ya da
bir maddi fiil değil de kazandırıcı işlemse alacaklı hâkimin hükmünden kaynaklanabilir. Hacizli bir
ile üçüncü şahsın kazandırıcı sebep üzerinde fikir alacağın borçlusu kanun gereği haczin ihbarından
birliği olmalı ve yapılan kazandırmanın borçlunun sonra ancak geçerli olarak icra memurluğuna ifa-
borcunun ifası olduğu hususunda anlaşmış olma- da bulunabilecektir. İfanın hâkimin hükmü gereği
ları gerekir. üçüncü şahsa yapılması mecburiyetine, eşlerden
Üçüncü şahıs, borçlunun borcunu ifa için borç- birinin aile vazifelerini ihmal etmesi hâlinde bu
luya ait bir hakta tasarruf edecekse tasarruf yetki- eşin borçlularına, ödemeyi diğer eşe yapmaları hu-
sinin de olması gerekir. Borçluya tasarruf yetkisi susunda hâkimin emir vermesi örnek gösterilebilir
vekâlet ya da temsil yoluyla verilebilir. (TMK m. 193). Burada borçlular bu emir uyarınca
Üçüncü şahıs borçluya bağışta bulunmak ama- borcu alacaklı olan eşe değil, diğer eşe ifa edecek
cı dışında bir taahhüdünü yerine getirmek için ve ancak bu şekilde borçtan kurtulabileceklerdir.
borçlunun borcunu ifa etmişse borçluya karşı haiz Borçluların bu emirden sonra alacaklı olan eşe öde-
olacağı haklar borçlu ile üçüncü şahıs arasındaki me yapmaları onları borçtan kurtarmaz ve diğer eşe
sözleşmeye göre çözülecektir. Üçüncü şahıs bağış- yeni bir ifada bulunmak zorunda kalırlar.
lama amacıyla hareket etmediyse veya üçüncü şahıs
ile borçlu arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki İfanın Konusu
yokken üçüncü şahıs borcu ifa etmişse ya vekâletsiz
iş görme ya da sebepsiz zenginleşme hükümlerine İfanın konusu kural olarak, borçlanılan edimdir.
göre borçluya rücu edebilir. Borçlu neyi borçlanmışsa onu ifa etmek zorunda-
dır. Alacaklı da borçlanılan edimden başka bir şe-
Üçüncü şahsın borcu ifası kural olarak borcu yin ifa edilmesini talep edemez. Borçlanılan şey ifa
sona erdirir ancak kanunun belirttiği bazı hâllerde edilmedikçe geçerli bir ifa söz konusu olmayacağı
üçüncü şahsın ifası alacaklıyı tatmin etse de borç gibi borç da sona erme. ancak bu kuralın istisnaları
ilişkisi sona ermez. Kanun buna halefiyet demek- bulunmaktadır. Tarafların anlaşması ile borçlanılan
tedir. Bu durumda üçüncü kişi ifada bulunarak şeyden başka bir şeyin verilmesiyle de geçerli bir
alacaklının yerine geçer ve alacaklıya sağlanan gü- ifa yapılabilir. Bu durumda tarafların ifa safhasına
vencelerden yararlanabilir. gelmeden önce ayrıca bir anlaşma yaparak ifa ko-
nusunu başka bir şeye dönüştürmeleri gerekir. Bu
anlaşma çeşitli şekillerde olabilmektedir.

110
5
Borçlar Hukuku

Borçlu borçlandığı edimi bütün olarak ifa etmek Çeşitli Edimlerin Özellikleri
zorundadır. Bütünüyle ifa için alacağın muayyen Öğretide edim kavramının farklı kriterden ha-
(belirli) ve muaccel (vadesi gelmemiş) olması gerekir. reketle gruplandırılması alışkanlık hâline gelmiş-
Belirli ve muaccel bir alacak varsa kural bütünüyle tir. Aşağıdaki başlıkta çeşitli edim türlerine yer
ifadır ve alacaklı kısmi ifayı kabul etmeye mecbur verilmiştir.
değildir ancak menfaati varsa alacaklı bunu da ka-
bul edebilir.
Parça Borçları-Cins Borçları
Edim niteliği itibariyle bölünebiliyorsa, kısmi
ifa mümkündür. Öte yandan TBK m. 84 gereği, Sözleşme konusu şey, bireysel özellikleri ile be-
alacaklı kısmi ifayı kabule kural olarak mecbur de- lirlenmiş ise parça borcu söz konusu olur. Sözleşme
ğildir ancak bazı hâllerde alacaklı kısmi ifayı kabule konusu şeyin parça borcu mu çeşit borcu mu ol-
mecburdur: duğu taraf iradelerinden anlaşılır. Borcun konusu
parça borcuysa, bunun ifası için mutlaka o parça
• Taraflar kısmi ifa yapılabileceği konusun-
borcunun verilmesi gerekmektedir. İfa olarak her-
da önceden açık veya örtülü olarak anlaş-
hangi bir şey değil, ferden tayin edilmiş olan şey
mışlarsa alacaklı kısmi ifayı kabule mec-
verilecektir.
burdur. Kısmi ifayı kabulden kaçınırsa ifa
edilmek istenen kısım için alacaklı temer- Cins (çeşit) borçları, bunlar çeşidiyle belirlenen
rüdüne düşer. borçlardır. Burada ifanın konusu, söz konusu cinse
dahil şeylerden herhangi bir şey olabilir.
• Borç taksitlere bağlanmış olup da henüz
taksitlerin tamamı muaccel olmuş değil- TBK m. 86’ya göre, “Çeşit borçlarında hukuki
se alacaklı muaccel kısmın ifasını kabule ilişkiden ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça,
mecburdur. Bu husus TBK m. 84 hükmü- edimin seçimi borçluya aittir. Ancak borçlunun seçe-
nün zıt anlamından anlaşılmaktadır. Me- ceği edim, ortalama nitelikten daha düşük olamaz.”
sela, satılan bir malın satış bedelinin 3 ayrı Cins borcunu ifa edecek borçlu, orta vasıftan
vadede ve 3 ayrı taksitte ödenmesinin ka- aşağı bir şeyi ifa konusu yaptığı takdirde alacaklı
rarlaştırılması böyledir. Bu durumu, aynı borçlunun sunduğu ifayı kabul etmeyebilir. Bu du-
sözleşme sebebiyle muhtelif tarihlerde do- rumda borçlu, vasfa uygun ifayı teklif etmedikçe
ğacak ayrı alacakların ifası ile karıştırma- borcu ifa etmemenin sonuçlarına katlanır.
mak gerekir. Kira borçları böyledir. Burada
her ay yeni bir borç doğmakta ve bu ifa
Seçimlik Borç
edilmektedir. Bunun kısmi ifayla bir ilgisi
yoktur. Borcun konusu başlangıçta birden çok olarak
belirlenmiş ama ifanın bu borçlardan yalnızca bi-
• Alacağın bir kısmı ihtilaflıysa ihtilaflı olma-
riyle yapılacağı kararlaştırılmışsa, seçimlik borç söz
yan kısım ifa edilebilir ve alacaklı bu ifayı
konusu olur.
kabule mecburdur.
TBK m. 87’ye göre aksi kararlaştırılmadıkça
• Borçlunun sunduğu kısmi ifayı reddetmek,
seçimlik borçlarda seçim hakkı borçluya aittir fa-
dürüstlük kuralına aykırı olabilir. Bu tak-
kat tarafların açıkça kararlaştırmalarıyla veya işin
dirde alacaklı dürüstlük kuralı gereği kısmi
mahiyeti gereği seçim hakkı alacaklıya veya üçüncü
ifayı kabule mecburdur. Örneğin, edimin
kişiye de ait olabilir. (Lokantada yemek seçmek ala-
çok büyük miktarlarda olması ve bir defada
caklıya aittir.)
ifanın çok zor olması durumu böyledir.
Borçlu ifayı serbestçe seçebilir ve alacaklının
• Kanunun özel hükümleri kısmi ifayı ta-
buna karışma hakkı yoktur. Seçim hakkı sahibi, bu
nıyorsa, alacaklı bunu kabule mecburdur.
hakkını kullanınca ifanın konusu, seçilen o edim
Mesela, TTK m. 709/b.2’ye göre poliçe ha-
olur ve diğer edimler borcun konusu olmaktan çıkar.
mili kısmı ödemeyi reddedemez.
Alacaklı ister rızaen isterse de mecburen kısmi
ifayı kabul etmiş olsun, burada ifa edilen miktar Para Borçları
nispetinde borç sona erer. Başka bir deyişle borçlu Para borçları, kural olarak ülke parasıyla ödenir.
ifa ettiği kısma ait borcundan kurtulur. Bu, ülkede ifa anında tedavülde olan paradır.

111
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

Türk Hukukuna göre yabancı para ile geçer- kanı kararı ile bazı sözleşmelerde Türk Parası üze-
li olarak borçlanmak mümkündür. Yabancı para rinden bedel kararlaştırma zorunluluğu ve mevcut
borçlarının ifasına ilişkin olarak TBK m. 99 hük- yabancı para üzerinden bedel belirlenen sözleşme-
münde bir düzenleme yer almaktadır. Bu hükme lerde de kararın yayımlandığı tarihten itibaren 30
göre eğer borç sözleşmesinde borç konusu olan ya- gün içerisinde Türk Parasına çevirme zorunluluğu
bancı paranın “aynen ödeneceği” bu kelimelerle veya getirilmiştir. Türk Parası Kıymetini Koruma Hak-
başka bir ifade ile şart edilmemişse borç, yabancı kında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No:
para ile ya da ödeme günündeki rayiç üzerinden 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Teb-
ülke parasıyla da ödenebilir. Bu takdirde borçlu liğ (Tebliğ No: 2018-32/51) kapsamında Türk Pa-
bir seçim hakkına sahip olur. Burada borçlu isterse rası ile belirleme zorunluluğu getirilen sözleşmeler
borcu yabancı para ile isterse de vade günündeki belirlenmiştir.
kur üzerinden Türk Lirası ile ifa edebilir. Alacaklı Para borçlarında faiz, anapara (veya sözleşme)
bunu reddedemez ancak aynen ödeme kaydı yok- faizi ve temerrüd faizi şeklinde iki türlüdür.
sa ve borç ödeme gününde ödenmediyse alacaklı
Anapara faizi, kanundan ya da tarafların bu
borcun aynen (yabancı para) veya vade ya da fiilî
hususta sözleşmede anlaşmalarından doğan faizdir.
ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile
Tüketici kredilerindeki faiz böyledir ve sözleşme-
ödenmesini isteyebilir. Borçlunun vadede ifada bu-
den doğmaktadır.
lunmaması üzerine görüldüğü üzere, seçim hakkı
alacaklıya aittir. Borçlunun bu durumda artık bir Temerrüd faizi ise, para borcunun vadesi gelme-
seçim hakkı bulunmamaktadır. sine rağmen ödenmemesi hâlinde borcun zamanın-
da ödenmemesinden doğan faizdir.
Paranın değerindeki değişmelere karşı sözleşme-
ye birtakım kayıtlar konmuşsa (Altın değeri, döviz Temerrüd faizinin sözleşmede belirtilmesine ge-
değeri veya indekse göre ayarlama kaydı gibi) bunlar rek yoktur. Bu faiz vade gelince doğmakta ve ancak
hukuken geçerlidir. Bu gibi durumlarda altın değeri talep edilmesi hâlinde buna hükmedilmektedir.
kaydını ve döviz değeri kaydını, altınla ifa kaydı ve Anapara faizinde ise bunun talep edilmesi gerek-
aynen dövizle ödeme kaydı ile karıştırmamak gere- mese de anapara faizinin doğacağının sözleşmede
kir. Altın veya döviz kaydı değeri varsa borç vade ta- veya kanunda belirtilmesi gerekir.
rihinde söz konusu altının veya dövizin karşılığı kaç Faizin anapara borcundan ayrı olmasından do-
para tutuyorsa o miktar para ile ödenecektir. layı faizin ödenmesi anaparanın kısmi ifası olmayıp,
Mesela l kg külçe altın veya 1000 USD şeklinde ayrı bir borcun ifası niteliğindedir. Borçlu anapa-
bir kayıt varsa borç bu değerler üzerinden belirle- radan önce faiz borcunu ifa etmek isterse alacaklı
nen miktar olarak ödenecektir ancak altınla ifa veya bunu reddedemez. Reddetmesi hâlindeyse alacaklı
aynen dövizle ödeme kaydı varsa ifa ancak belirle- temerrüdüne düşer. Faiz alacağı anaparaya ait ala-
nen şekilde yapılabilecektir. Mesela l kg külçe altın caktan ayrı olarak dava ve takip olunabilir ve ayrı bir
veya 1000 USD borç varsa bunun ifası ancak o l zamanaşımına tabidir. Faiz alacağının anapara alaca-
kg külçe altının ve 1000 USD verilmesiyle sağlanır. ğından ayrı olarak temlik edilmesi de mümkündür.

dikkat
dikkat Genel alacak zamanaşımı süresi 10 yıldır. Faiz
Türk Lirasının döviz kaydına bağlanması ile alacakları ise 5 yılda zamanaşımına uğrar.
üstlenilen bir borcun yabancı para ile ödenmesi
birbirinden farklıdır.
Faiz alacağı ayrı bir alacak olmakla birlikte ana-
paraya bağlıdır. Anaparaya bağlı olması yani fer’i
Bununla birlikte 1567 sayılı Türk Parasının bir alacak olması nedeniyle anapara alacağı doğma-
Kıymetini Koruma Hakkında Kanun kapsamın- dıkça faiz alacağı da doğmaz ve prensip itibarıyla
da 13.09.2018 tarihinde yayımlanan Türk Parası anapara alacağı sona erince artık faiz de işlemez.
Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da Borcun sona ermesi ödemeyle olabileceği gibi za-
Değişiklik Yapılmasına dair 85 sayılı Cumhurbaş- manaşımı gibi nedenlerle de olabilir. Alacak sona

112
5
Borçlar Hukuku

ermişse işlemiş faizlere ilişkin alacak da sona ere- leri uyarınca teselsül hükümleri uygulanır ancak
cektir ancak evvelce işleyen faizleri talep hakkı sak- bölünemeyen bir borcun birçok alacaklısı ya da
lı tutulmuş ise veya durum ve koşullar faizin saklı borçlusu olması durumunda TBK m. 85 hükmü
kalacağını gösteriyorsa anapara alacağı sona ermiş uygulama alanı bulur.
olmasına rağmen işlemiş faiz alacağı sona ermez Borçlu taraf çoksa: Borçlu taraf çoksa ve borç bö-
(TBK m. 131/II). lünebiliyorsa her bir borçlu, borcun kendi payına
Faiz borcunun miktarı, faiz borcunun miktarını düşen kısmını ödemekle yükümlüdür.
tayine esas olacak faiz oranı sözleşmeyle ya da ka- TBK m. 85/II hükmüne göre borçlu taraf çoksa
nunla belirlenmiş olabileceği gibi örf-adete göre de ve borç bölünemiyorsa borçlulardan her biri bor-
belirlenebilir. Kanunda sözleşmeyle kararlaştırılacak cun tamamını ifa ile yükümlüdür. Bu durumda
anapara faizi oranının kanuni faiz oranının yüzde her bir borçludan borcun tamamının ifası istene-
ellisini aşamayacağı (TBK m. 88/II); temerrüt faizi bilir. İçlerinden biri borcu ifa edince alacaklı tat-
oranının da kanuni faiz oranının yüzde yüzünü aşa- min edilmiş olur ve borç sona erer. TBK m. 85/III
mayacağı (TBK m. 120/II) düzenlenmiştir. hükmüne göre hâlin icabından aksi anlaşılmadıkça
Anapara borcunu doğuran sözleşmede faiz bor- ifayı yapan borçlu kendisiyle birlikte borçlu bulu-
cunun doğacağı yazarken bunun miktarının (ya da nan diğer borçlulara rücu ederek payları nispetinde
oranının) ne olacağı yazılmamış olabilir. TBK m. onlardan karşılık isteme hakkını haizdir ve bu nis-
88/I hükmüne göre faiz ödeme borcunda uygulana- pette alacaklının haklarına halef olur.
cak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamış-
Alacaklı taraf çoksa: Alacaklı taraf çoksa ve borç
sa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan
bölünebiliyorsa, her bir alacaklı kendi payına dü-
mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Böyle durum-
şen kısmı borçludan isteyebilir.
larda faiz oranının ne olacağını belirleyen bir kanun
mevcuttur (3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt TBK m. 85/I hükmüne göre alacaklı taraf çoksa
Faizine İlişkin Kanun). Kanuni Faiz ve Temerrüt ve borç bölünemiyorsa alacaklılardan her biri bor-
Faizine İlişkin Kanun m. 1 hükmüne göre; “Borçlar cun ifa edilmesini isteyebilir ve borçlu alacaklıların
Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz öden- hepsine birden ifa yapmak zorundadır. İfanın ala-
mesi gereken hâllerde, miktarı sözleşme ile tespit edil- caklıların tümüne birlikte yapılması gerekir.
memişse bu ödeme yıllık yüzde on iki oranı üzerinden Tek bir alacaklıya ifa yapılmışsa borç sona er-
yapılır. Bakanlar Kurulu, bu oranı aylık olarak belir- mez ve borçlu diğer alacaklılara da ifa yapmak
lemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına zorunda kalabilir ancak bir alacaklıya ifayı kabul
kadar artırmaya yetkilidir.” Bu oran 1 Ocak 2006 etmesi konusunda hepsi adına yetki verilmişse bu
tarihinden geçerli olmak üzere yüzde dokuza indi- takdirde bu tek alacaklıya yapılan ifa borcu sona
rilmiştir. Söz konusu Kanun m. 2 hükmüne göre erdirir. Böyle bir şey yoksa borcun sona ermesi için
bu oran taraflarca sözleşme ile faiz oranı kararlaş- alacaklıların hepsinin ifa sırasında mutlaka bir ara-
tırılmamışsa temerrüt faizi için de uygulanacaktır. da olması gerekir.
Türk hukukunda mürekkep faiz yani faize faiz
yürütülemez. Bunun tek istisnası TTK md.8/II’de
İfa Zamanı
belirtilmiştir. Buna göre “Üç aydan aşağı olmamak
üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz İfa zamanı borcun ne zaman ifa edileceğiyle il-
yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf gilidir. Borcun ifası istenebilir ise borç muacceldir.
bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleş- Bir borcun ifa zamanının gelmesi, o borcun muac-
melerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri cel olması anlamına gelmektedir. Borcun muaccel
tacir olmayanlara uygulanmaz.” olmasıyla alacaklı borcun ifasını talep etme yetkisi-
ni kullanmaya başlayabilir. İfa zamanı sözleşmeyle
veya kanun tarafından belirlenebileceği gibi işin
Alacaklı veya Borçlunun Birden Çok, mahiyeti de ifa zamanını belirleyebilir.
Borcun Konusunun ise Tek Olması Borcun ne zaman ifa edileceği belirlenmişse
Borç, ister bölünebilen ister bölünmeyen bir buna vade denir. Borcun ifası vadeye bağlanmışsa
borç olsun alacaklılar ya da borçlular arasında te- o borç, müeccel bir borçtur. Vadeli bir borç, vadesi
selsül varsa bu durumda TBK m. 162-169 hüküm- gelince artık muaccel borç durumuna girer.

113
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

Bir borcun vadesini taraflar, kanun hükmü veya nı geçtikten sonra ifa yeniden mümkün olabilir.
işin mahiyeti belirleyebilir. Buna karşın bu husus- Kesin vadeli işlemlerde belirlenen tarihte ifa ya-
lardan hiçbiriyle vade tespit edilemiyorsa TBK m. pılmazsa alacaklı, borçluya süre vermeden ve ihtar
90 hükmüne göre borç doğumu anında muaccel çekmeden borçlu temerrüdünün kendisine tanıdığı
olur. Alacaklı da borcun ifasını isteyebilir ancak yetkileri kullanabilmektedir.
buradaki doğumu anında ifadesinin dürüstlük ku- Borcun niteliğine göre ifa zamanı, belli bir za-
rallarına göre yorumlanması ve borçluya ifa için man noktasını veya belli bir süreci ifade eder. Ani
muhtaç olduğu zamanın bu esas çerçevesinde ta- edimli borç ilişkilerinde belli bir zaman noktası
nınması gerekmektedir.
geçerliyken sürekli borç ilişkilerinde belli bir süreç
Vade, belirli bir tarih olarak belirlenebileceği vardır. Bu tür borçlarda temerrüt ifa zamanının
gibi (1.1.2004 veya kurban bayramının ilk günü niteliğine göre belirlenir. Mesela sürekli borç iliş-
gibi) (belirli vade) belirsiz bir tarih de olabilir (ör- kilerinde işe başlamama temerrüt iken işe başlayıp
neğin, bir şahsın ölümü, hasat mevsiminin gelmesi bitirmeme kötü ifadır.
gibi). Bu ikinci durumda vade, gayri muayyen bir
tarih olarak belirlenmiş olur (belirlenebilir vade). Kural, borcun zamanında ifa edilmesidir. TBK
Vade muayyen olarak belirlenmişse o tarih gelince m. 96 hükmüne göre, “Sözleşmenin hükümlerinden
ancak muaccel olur ve borçlu borcunu ifa etmezse veya özelliğinden ya da durumun gereğinden taraf-
ihtara gerek olmadan temerrüde düşer. Gayri mu- ların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edi-
ayyen vadede ise vade gelse bile temerrüt ihtarı ol- mini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. An-
madan, temerrüt durumu ve faizi ortaya çıkmaz. cak, kanun veya sözleşme ya da âdet gereği olmadıkça
Tarafların edimin tam olarak belirli bir zamanda borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim
veya belirli bir zamana kadar yerine getirilmesini yapamaz.” Bu hükme göre borçlu vadeden önce
arzu ettikleri aksi takdirde ifanın artık kabul edil- borcu ifa edebilir. Buna karşın taraflar sözleşmede
meyeceği hususunda mutabık kaldıkları anlaşılı- vadeden önce ifayı kaldırmış olabilecekleri gibi bu
yorsa kesin vade söz konusudur. Örneğin bir malın husus, hâlin icabından veya sözleşmenin mahiye-
en geç 01.10.2016 tarihinde tesliminin kararlaştı- tinden de anlaşılabilir. Alacaklı bu durumda vade-
rılması hâlinde, kesin vade vardır. den önce ifayı kabul etmek durumunda değildir.
Vade, belirli bir tarih olarak tayin edilmiş olma- Alacaklı tarafından ise vadeli bir borcun ifası vade
yıp da bir hesap neticesinde belli olacaksa ve taraflar gelene kadar istenemez.
bu hesabın nasıl yapılacağını kararlaştırmışlarsa he-
sap, bu kararlaştırılan esaslara göre yapılır. Taraflar İfa Yeri
aksini kararlaştırmamışlarsa hesabın nasıl yapılaca-
İfa yerinin tayininde, kanunda yer alan hüküm-
ğı ve tarafların vadeyi tayin ederken kullandıkları
ler yedek hukuk kuralı olduğu için taraflar açık ya
tabirlerin ne anlama geldiği TBK m. 91/92/93’de
da örtülü olarak aksini kararlaştırabilirler. Borcun
yer alan yedek kurallara göre belirlenir.
ifası, kural olarak ifa yerinde yapılır ancak alacaklı
İfa zamanı, bir borcun ifasının söz konusu olabi- ifayı, ifa yerinden başka bir yerde de kabul edebilir.
leceği yegâne (tek) zaman olarak belirlenebilir. Ör- Alacaklı, ifa yerinden başka bir yerde arz edilen ifa-
neğin bir toplantıda konferans verme borcu altında yı kabule mecbur olmamasına rağmen kabul ederse
olan kimse borcunu ancak o toplantı zamanında böyle bir ifa ile de borç sona erer.
ifa edebilir. İfa zamanının böyle tek bir zaman ola-
rak belirlendiği işlemlerde borçlunun kusuru olsun Taraflar ifa yerini borcun doğumundan sonra
ya da olmasın söz konusu zaman kaçırılırsa artık yapacakları bir anlaşmayla değiştirebilirler.
borcun ifası imkânsızlaşır. Bu tür işlemlere mutlak Bazı borçlar için ifa yerini kanun belirlemiş ola-
kesin vadeli işlemler denir. bilir. Örneğin, TBK m. 566’ya göre vedia (emanet)
Bazen de ifa zamanı, bir borcun ifa edilebilece- olarak verilen şey, saklanması gereken yerde iade
ği yegâne zaman parçasını değil tarafların ifa için olunur.
kesin olarak kararlaştırdıkları belli bir tarihi ifade İfa yeri, tarafların anlaşması veya bir kanun
eder. Bu tür muamelelere, kesin vadeli işlemler de- hükmüyle tayin edilmiş değilse borcun niteliğine
nir. Kesin vadeli işlemlerde kararlaştırılan ifa zama- göre belirlenir.

114
5
Borçlar Hukuku

Para borçları, alacaklının ifa zamanındaki yer- Alacaklı borçlunun talep ettiği makbuzu ver-
leşim yerinde ifa edilir. Alacaklının rızası olmadan meyeceğini beyan ederse borçlu, ödemeyi alacaklı-
onun banka hesabına para yatırılması suretiyle ya- ya yapmaktan kaçınabilir ve alacaklının temerrüdü
pılacak ödeme ifa olmaz ancak alacaklı kabul eder- hükümlerinden yararlanarak borçtan kurtulabilir.
se bu da mümkündür. Bu tür borçlara, götürülecek
borç denir.
Senedin İadesi
Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu anda
Borç tamamen sona ermişse borçlu makbuzla
sözleşmenin konusu olan parça nerede bulunuyor-
birlikte varsa borç senedinin kendisine geri verilme-
sa orada ifa edilir. Burada alacaklı parçanın bulun-
si isteyebilir. Alacaklıya alacağı için senet verildiği
duğu yere giderek ifanın yapılmasını sağlamakla
hâllerde, şayet borcun tamamı ödenmişse, kanun
yükümlüdür. Bu tür borçlara aranılacak borç denir.
borçluya senedin iadesini isteme hakkı tanımaktadır.
Parça ve para borçları dışındaki tüm borçlar,
Borçlu, senedi geri almazsa alacaklı o senetle
borcun doğumu zamanında borçlunun yerleşim
ikinci bir ödemenin yapılmasını talep edebilir. Bu
yeri neresi ise orada ifa edilir. Alacaklı alacağını gi-
durum makbuz alınmaması ya da alınan makbu-
dip borçlunun oturduğu yerde arayacaktır. Bu tür
zun kaybedilmesi hâlinde ortaya çıkabilmektedir.
borçlara da aranılacak borç denir.
Gönderilecek borçlarda ise ifa yeri aranılacak
borçlardaki ifa yeri gibidir ancak borçlu hasar ve Senedin İptali
masrafı alacaklıya ait olmak üzere malı gönderme Alacaklı senedi kaybettiğini iddia ediyorsa sene-
yükümlülüğü altındadır. din geri verilmesi söz konusu olamayacağı için borç-
Bir sözleşmeden doğan bütün borçların aynı lu, borcun ödendiğini ve senedin iptal edildiğini gös-
yerde ifası gerekli değildir. Aynı sözleşmeden do- teren resmen düzenlenmiş veya usulen onaylanmış
ğan borçlar farklı yerlerde ifa edilebilir. Bu hem ta- bir belge talep edecektir (TBK m. 105). Alacaklı böy-
rafların anlaşmasından hem de borcun niteliğinden le bir belge vermeyeceğini beyan ederse borçlu borcu
kaynaklanabilir. ödemekten kaçınabilir ve alacaklı temerrüdüne ait
hükümlerden yararlanarak borçtan kurtulabilir.

İfanın İspatı
Ödemenin Senede Yazılması
Bir borcu ifa ettiğini ve böylece borçtan kur-
tulduğunu iddia eden borçlu, bu iddiasını ispatla Borcun tamamı ödenmemiş veya borç senedi
mükelleftir. alacaklıya başkaca haklar da vermekte ise borçlu, an-
cak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedine
Türk Borçlar Kanunu, bu bağlamda borçluya ifa- işlenmesini isteyebilir (TBK m. 103). Borçlu, bor-
yı ispat imkânı sağlamak için alacaklıya ifa sırasında cun tamamını değil de bir kısmını ödemişse senedin
bazı mükellefiyetler yüklemiş ve ispatı kolaylaştıra- iadesini isteyemez ama yapılan ödeme için makbuz
cak bazı karineler kabul etmiştir, (TBK m.103-105). verilmesini istemenin yanında bu ödemenin senedin
üzerine yazılmasını da talep edebilir. Alacaklı bu ta-
Alacaklıya Yükletilen Yükümler lebe uymazsa, borçlu ifadan kaçınabilir.
Borcun ifasını ispat konusunda alacaklıya yük-
letilen yükümlülükler şunlardır. Makbuz verme, Borçlar Kanunun Getirdiği Karineler
senedin iadesi, ödemenin senede yazılması ve se- Borçlar Kanununda borcun ifası konusunda
nedin iptalidir. birtakım karinelere yer verilmiştir. Sözü geçen kari-
neler aşağıda başlıklar şeklinde sıralanmıştır.
Makbuz Verme
Borç ödenince borçlu Türk Borçlar Kanunu’na Senedin İade Edilmiş Olması
göre alacaklıdan makbuz isteyebilir. Makbuz, ala- Alacaklının senedi borçluya iade etmiş olması,
caklı veya temsilcisi tarafından imzalanan ve bor- borcun ödeme veya başka bir sebeple sona erdiğine
cun ödendiğini ifade eden belgedir. Borcu ödeyen karine teşkil eder.
borçlu, makbuz isteme hakkına sahiptir.

115
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

Anapara İçin Makbuz Verilmiş Olması


Anapara için verilen makbuz, faizlerinde ödendiğine karine teşkil eder (TBK m. 104). Alacaklı, TBK
m. 100 hükmüne göre faizler ödenmeden anapara ödenmek istenirse bunu reddedebilir ve ödemenin
öncelikle faize ilişkin olmasını talep edebilir. TBK m. 130’a göre ise anapara alacağı sona erince saklı tu-
tulmamışsa faiz borcu da sona erer.

Periyodik (Devri) Borçlarda Bir Taksit İçin Makbuz Verilmiş Olması


Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin
makbuz verilmişse önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır (TBK m. 104/I). Dönemsel borçlar-
da bir döneme ait borç için alacaklının makbuz vermesi daha önceki borçların ödenmiş olduğuna karine
teşkil eder. Eğer önceki taksitler ödenmeden daha sonraki bir taksit ödeniyorsa alacaklının öncekileri saklı
tutarak makbuz vermesi gerekmektedir.

İki Tarafa Borç Yükleyen Akitlerde İfa


Sözleşmelerden bazıları, taraflardan yalnızca bir tarafa borç yükler. Bunlara tek tarafa borç yükleyen söz-
leşmeler veya kısaca tek taraflı sözleşme denir. Kefalet akdi ve bağışlama vaadi böyledir.
Sözleşme iki tarafa da borç yüklüyorsa bu tür sözleşmelere iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler veya kısaca
iki taraflı sözleşme denir. İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde iki tarafın borcu birbirinin karşılığı olarak
doğuyorsa o zaman tam iki taraflı sözleşme söz konusu olur. Alım- satım ve kira sözleşmeleri böyledir.
İki taraflı sözleşmede bir taraf her zaman borç altına giriyor, diğer taraf ise ancak bazı şartlar gerçekle-
şince borç altına giriyorsa ya da iki tarafta borç altına giriyorsa da bu borçlar birbirinin karşılığı değilse o
zaman eksik iki taraflı sözleşme söz konusu olur.
İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde ifa sırasını taraflar anlaşarak kararlaştırabilirler. Taraflar arasında
böyle bir anlaşma yoksa ifa sırasını kanun, işin niteliği veya teamül belirleyebilir. Örneğin kira sözleşmesin-
de önce kiralayanın, hizmet sözleşmesinde işçinin ifa sırasının daha önce olacağı kanunda öngörülmüştür.
Elektrik veya su kullanımına ilişkin sözleşmelerde ücret, işin niteliği gereği bunların kullanılmasından
sonra ödenir. Lokantada yemek yemede ise teamül gereği önce lokantacı borcunu ifa eder sonra yemek
bedeli ödenir.
Şayet bunlardan hiçbirisi yoksa taraflardan hiçbiri diğerinden önce ifaya mecbur değildir. Başka bir
ifadeyle her iki taraf borcunu aynı anda ifa etmek zorundadır.
TBK m. 97 hükmüne göre karşılıklı sözleşmelerde bir tarafın diğerini, borcunu ifaya zorlayabilmesi
için kendi borcunu ifa etmiş veya ifasını teklif etmiş olması gerekir. Aynı anda ifa kuralı olduğu için kar-
şılıklı sözleşmeyle borçlu olan kimse, kendi borcunu ifa etmeden ya da ifa teklifinde bulunmadan karşı-
sındakinin borcunu ifa etmesini talep edemez. TBK m. 97’de tanınan bu yetkinin bir defi olduğu kabul
edilmektedir (ödemezlik defi). Bu yüzden ileri sürülmedikçe hâkim tarafından dikkate alınmaz. Ödemezlik
defi taraflara karşı edim ifa edilinceye veya hiç değilse ifası teklif edilinceye kadar kendi borcunu ifadan
kaçınma imkânı sağlamaktadır.

116
5
Borçlar Hukuku

Öğrenme Çıktısı

1 Borçların ifasını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

A ile B arasındaki anlaşmaya göre B,


taraflar arasındaki sözleşmenin im-
zalanmasından itibaren on beş gün
Türk Borçlar Kanu-
içerisinde deposunda bulunan 10 ton
nu’nda taraflarca aksi Parça borcu – çeşit borcu
meşe tomruğunu A’ya teslim edecek ve
kararlaştırılmamışsa bor- ayrımını ve hukuki so-
tomrukların bedeli de o gün nakden
cun ifa edileceği yer ne- nuçlarını düşününüz.
ödenecektir. Olaya göre ifanın konusu
residir? Araştırınız.
nedir? İfa yeri neresidir? İfanın yapıla-
cağı kişi kimdir? İfanın zamanı bakı-
mından ne tür bir vade belirlenmiştir?

ALACAKLI TEMERRÜDÜ Edimin ifasının teklifi fiili olarak yapılmış ol-


Alacaklının ifayı kabulü yapma ve verme borçla- malıdır. Alacaklı sözleşmenin başlangıcında, ifayı
rında söz konusu olur. Alacaklı temerrüdü, alacak- kabul etmeyeceğini kesin olarak ifade etmişse borç-
lının kendisine borca uygun şekilde önerilen ifayı lu ifayı teklif etme durumunda değildir ve burada
haklı bir neden olmaksızın kabul etmemesi veya alacaklı temerrüdü doğar.
ifanın gerçekleşmesi için kendi üzerine düşen çalış- Alacaklı temerrüdü için kusur aranmaz. Temer-
maları yapmamasıdır. Alacaklı temerrüdü TBK m. rüt fiili bir durumdur ve buna kusurlu veya kusur-
106- 110 hükümlerinde düzenlenmiştir. Örneğin suz olarak girilmesi önemli değildir.
seçimlik borçlarda seçim hakkının alacaklıda olma- İfanın gerçekleşmesi için alacaklının sadece
sı ve bunun kullanılmaması hâlinde, alacaklı kendi kabulü yeterli değildir ayrıca ifa hazırlıklarına ka-
üzerine düşen hazırlık çalışmalarını yapmamış olur. tılması gerektiği durumlarda alacaklı gerekli davra-
nışta bulunmaktan kaçınırsa yine temerrüde düşer.
Alacaklı Temerrüdünün Koşulları Kaçınmanın haklı bir sebebe dayanmaması, ka-
çınmanın temerrüde yol açması için bunun haklı
Alacaklı temerrüdünün gerçekleşmesi için ala-
bir sebebe dayanmaması gerekir. Alacaklının usu-
caklının kaçınması ve kaçınmanın haklı bir sebebe
lüne uygun olarak arz edilen ifayı kabul etmemesi
dayanmaması gerekir.
haklı bir sebebe dayanıyorsa temerrüt oluşmaz.
Alacaklının kaçınması, alacaklının ifayı kabul-
den kaçındığından bahsedilebilmesi için borçlu
edimini gereği gibi önermiş olmalıdır. Miktar, va- Alacaklı Temerrüdünün Sonuçları
sıf, yer ve zaman bakımından borca uygun olarak Alacaklının temerrüde düşmesi tek başına
önerilen ifa gereği gibi yapılmıştır. borçluyu borcundan kurtarmayacaktır. Alacaklı
Borçlu ifayı yaparken alacaklının makbuz ver- temerrüdünün kendiliğinden doğan ve borçlunun
meyeceğini veya senedi iade etmeyeceğini beyan istemesi hâlinde doğan sonuçları şeklinde iki türlü
etmesi de ifayı kabulden kaçınma sayılır ve alacaklı sonucu vardır.
temerrüdü oluşabilir.

117
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

Kendiliğinden Doğan Sonuçlar lur. Tevdi yeri, para borçlarında genellikle


• Alacaklının temerrüde düşmesi yüzünden bir bankadır. Bunlar dışında parça ve cins
borçlu, borç konusu şeyi saklamaya devam borçlarında da tevdi mümkündür. Borçlu
mecburiyetinde kalırsa ve bu sırada bu şey tevdi ile borcundan kurtulmuş olur. Ala-
bir zarara uğrarsa, borçlunun sorumluluğu caklı tevdi edilen şeyi kabul ettiğini beyan
daha sınırlı kabul edilir. Zira temerrüt ol- etmedikçe borçlu tevdiden dönebilir.
masaydı borçlu malı vererek borçtan kur- • Satma (Satış Bedelini Tevdi), sözleşmenin
tulacaktı. konusu tevdiye elverişli değilse borçlu ala-
• Borç konusu şeyi, alacaklının temerrüdün- caklıya son bir ihtarda bulunduktan sonra
den sonra muhafaza zorunda kalan borç- hakimin izniyle malı sattırıp satış bedelini
lunun muhafaza için yaptığı masrafları, tevdi ederek borcundan kurtulabilir (TBK
alacaklı vekâletsiz iş görme hükümleri uya- m.108). Burada ihtar, borcun konusu şekil
rınca ödemekle yükümlüdür. değiştireceği için yapılacaktır.
Hâkim, satışa izin verebilmek için gerekli
olan bütün şartların bulunup bulunmadığı-
nı araştırmak zorundadır. Zira burada bor-
Vekâletsiz İş Görme: Bir kişinin işi- cun konusu, tevdiye kıyasla değişmektedir.
nin, onun rızası olmaksızın yapılmasına
Satış, kural olarak açık artırma yoluyla ya-
vekâletsiz iş görme denir.
pılır ancak satılacak şeyin borsada rayiç bir
bedeli varsa veya artırmanın masrafı çoksa ya
da malın kıymeti azsa normal satış da yapı-
Borçlunun Talebi Üzerine Doğan labilir. Borçlu malın satılması ile değil satış
Sonuçlar bedelinin tevdii üzerine borcundan kurtulur.
• Tevdi, alacaklı temerrüde düşünce borçlu • Sözleşmenin Feshi (veya Sözleşmeden Dön-
borcun konusunu hâkimin tayin ettiği yere me), borcun konusu bir şeyin teslimi gerek-
tevdi ederek borcundan kurtulabilir (TBK tirmiyorsa alacaklının temerrüdü hâlinde
m.107). Hâkim burada borçlunun tevdiye borçlu sözleşmeden dönerek borcundan
hakkı olup olmadığı hususunda bir incele- kurtulabilir (TBK m.110). Bu durum özel-
me yapmaz. likle yapma borçlarında ortaya çıkar. Satma
Borcun bir yere bırakılmaya yani tevdi et- ve tevdi imkânı olmayan verme borçlarında
meye müsait olması gerekir. Tevdiye en çok da hükmün kıyasen uygulanması gerektiği
para borçları ile kıymetli evrakta başvuru- kabul edilmektedir.

118
5
Borçlar Hukuku

Öğrenme Çıktısı

2 Alacaklı temerrüdünün şartları ve sonuçlarını sıralayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

A ile C arasında 01.07.2020 tarihinde


kurulan sözleşmeye göre A, 50.000 TL
bedel karşılığında 10.000 adet elbisenin
üretimini 01.10.2020 tarihine kadar ta-
mamlayacak ve o tarihte C’nin işyerine
Alacaklı temerrüdünün
Alacaklı temerrüdünün götürerek ona teslim edecektir. A’nın,
borçlu istediğinde doğan
şartlarını açıklayınız. 01.10.2020 tarihinde elbiseleri teslim
sonuçlarını anlatınız.
etmek için C’nin iş yerine gitmiş, C
mali durumunun bozulduğunu belir-
terek elbiseleri teslim almamıştır. Olaya
göre, A hangi hukuki imkânlara sahip-
tir? Açıklayınız.

BORCUN İFA EDİLEMEMESİ varsa imkânsızlıktan önce verilen şeylerin iki taraf-
Burada borç hiç ifa edilmemiştir veya borcun ta borçtan kurtulacak olduğu için bunların sebep-
ifası mümkün olduğu hâlde ifa edilmemiş ya da siz zenginleşme hükümlerine göre iade edilmesi ge-
borcun ifası imkânsızlaşmıştır rekir. Sonradan verilmesi gereken şeylerin ise borç
sona erdiği için verilmesine gerek kalmamaktadır.
Burada imkânsızlığın herhangi bir sebepten
İfa Mümkün Olmadığı İçin İfa kaynaklanması veya üçüncü kişinin borçlunun
Edememe hiçbir katkısı olmaksızın yaptığı eylemlerden do-
Bazen borç ifa edilmemiştir ve artık ifa edilmesi layı olması sonucu değiştirmemektedir. Önemli
de mümkün değildir. Böyle durumlarda borcun ifa olan borçlunun imkânsızlıktan sorumlu olup ol-
edilememesine yol açan sebep ifa imkânsızlığıdır. madığıdır.
Söz konusu imkânsızlık borcun doğumundan son-
ra ortaya çıktığı için buna sonraki imkânsızlık denir.
Kusurlu İfa İmkânsızlığı
Kusurlu ifa imkânsızlığı borç konusu şeyin
Kusursuz İfa İmkânsızlığı sözleşmenin kurulmasından sonra ifa imkânının
TBK md. 117’ye göre, kusursuz ifa imkânsızlığı, borçlunun sorumlu olduğu bir sebepten ortadan
borçlunun hiçbir kusuru olmadan borç konu- kalkmasıdır. Karine olarak borçlu kusurlu sayılır.
su şeyin sözleşmenin kurulmasından sonra ifa Burada baskın olan görüşe göre, kusurlu ifa
imkânının ortadan kalkmasıdır. Sözleşmenin ku- imkânsızlığı varsa borç sona ermez ve tazminat
rulması anında var olan objektif imkânsızlık sözleş- borcuna dönüşür. Yani borcun konusu değişikliğe
menin kesin hükümsüzlük nedeniyle baştan itiba- uğrar. Borcun türünün değişmesine rağmen borç
ren geçersiz sayılmasına neden olur. aynı borç olduğu için borca ait teminatlar ve za-
Kusursuz ifa imkânsızlığında borç sona erer. Bu manaşımı devam eder ve borçla ilgili savunmalar
durumda karşılıklı taahhüt, yani iki taraflı bir borç tazminat alacağına karşı da ileri sürülebilir.

119
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

İfa Mümkün Olmasına Rağmen İfa Borcun Muaccel Olmasına Rağmen İfa Edi-
Etmeme lememesi: Temerrüt için borcun muaccel olması
İfanın mümkün olmasına rağmen borcun ifa ve ifasının talep edilebilir olması gerekir. Muacce-
edilemediği hâller, kötü ifa ve borçlu temerrüdü liyet için vade tayin edilmişse bu tarihin gelmesi
olarak ikiye ayrılır. gerekir. Vade tayin edilmemişse ve işin mahiyeti
ile kanun bir vade belirlemiyorsa derhâl ifa kura-
lı devreye girer. Eğer temerrüt ihtarını gerektir-
Kötü İfa meyen istisnalardan biri yoksa vadenin geçmesi,
Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, otomatik olarak temerrüdün oluşmasına neden
kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini is- olmaz ncak borç muaccel olmasına rağmen borç-
pat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını lu, alacaklının ifa talebine karşı bir defi hakkına
gidermekle yükümlüdür (TBK m. 112). Kötü ifa; sahip bulunuyorsa borçlunun bu defi kullanması
ifanın yer, vade veya nitelik itibarıyla gereği gibi ya- temerrüde engel olur.
pılmamış olmasıdır. Borcun gereği gibi ifa edilme- Temerrüt için muaccel olan borcun henüz ifa
mesi geniş anlamıyla temerrüt ve imkânsızlığı da edilmemiş olması gerekir. Kısmi ifa yapılması, ifa
kapsar ancak imkânsızlık ve temerrüt özel olarak yapılmayan kısım için temerrüdün oluşmasına en-
düzenlendiğinden borcun gereği gibi ifa edilmeme- gel olmaz. Ayıplı ifa teklifinin reddedilmesi de te-
si ifadesi bu hâller dışındaki hâlleri kapsar. merrüdün oluşmasına engel olmaz.
Alacaklı borca uygun olmayan ifayı reddedebilir
ve gereği gibi ifayı talep hakkını sürdürebilir ancak
alacaklı, borcun niteliğine uymayan, yani gereği
gibi olmayan ifayı reddetmek yerine kabul ederse Muacceliyet, borcun ifasının istenebilece-
bu durumda ortaya kötü ifa çıkar. Kötü ifa hâlinde ği en erken zamanı ifade eder.
TBK m. 112 uygulanır. Alacaklı olumlu (müspet)
zararlarının tazminini isteyebilir. Buradaki zarar
kavramının içine borç gereği gibi ifa edilmiş olsay- Alacaklının Temerrüt İhtarı Yapması: Temer-
dı alacaklının malvarlığının alacağı durumla şimdi- rüt için borcun muaccel olması ve ifasının talep
ki durumu arasındaki fark girmektedir. edilebilir olması yeterli değildir. Prensip itibarıyla
alacaklının borçluya borcu ödemesini ihtar etme-
si gerekir. Temerrüt ihtarı bir hukuki işlem benzeri
Borçlu Temerrüdü fiildir. İhtarın borçluyu temerrüde düşürmek ama-
İfası mümkün ve muaccel bir borcu zamanında cıyla yapılması gerekli olmayıp alacaklının alacağı-
ifa etmeyen borçlu ifada gecikmiş durumdadır. Bu nı istediği yolunda bir iradeyle yapılması temerrüt
gecikme, bazı şartların gerçekleşmesi hâlinde borç- için yeterlidir.
lu temerrüdü olarak vasıflandırılır ancak bazı borç- İhtar herhangi bir ispat ya da geçerlilik şekline
larda ifa zamanının geçmiş olması temerrüde değil, tabi değildir. Borcun şekle bağlı bir hukuki mua-
imkânsızlığa neden olur. Bir müzayedeye katılma meleden doğmuş olup olmaması da bu durumda
veya bir toplantıda konferans verme borçlarında bir değişiklik oluşturmaz. Bunun istisnası TTK m.
olduğu gibi. Bu gibi mutlak kesin vadeli işlem- 18/III’de belirtilmiştir. Buna göre tacirler arasın-
lerde ifa zamanının geçirilmesi temerrüde değil, daki temerrüt ihtarının noterden, iadeli taahhütlü
imkânsızlığa neden olur. mektupla, telgrafla ya da güvenli elektronik imza
kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle ya-
Borçlu Temerrüdünün Şartları pılması gerekir.
Borcun muaccel olması tek başına borçlunun İhtar öğrenme anından itibaren hüküm ifade
temerrüde düşmüş sayılması için yeterli değildir. eder ancak burada bir süre verilebilir. İhtarda bu
Bunun için borçlu temerrüdünün koşullarının şekilde bir süre tanınmışsa sürenin sonunda ihtar
gerçekleşmiş olması gerekir. Borçlu temerrüdünün bir şarta bağlanmışsa şartın gerçekleşmesi üzerine
koşullarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür: borçlu temerrüde düşer.

120
5
Borçlar Hukuku

Borcun ifası için belirli vade varsa ihtara gerek Borçlunun Temerrüdünün Sonuçları
yoktur. Belirli vade, 1.5.2004 tarihi gibi belirli bir Borçlu temerrüdünün sonuçları; genel sonuçlar,
tarih olabileceği gibi kurban bayramının ilk günü para borçlarında temerrüdün sonuçları ve son olarak
gibi taraflarca belirlenebilir bir tarihte olabilir. Belli tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde temerrü-
bir süre varsa bu da belirli bir vadedir ve süre geçin- dün sonuçları olmak üzere üçe ayrılarak incelenir.
ce temerrüt kendiliğinden oluşur. Mesela borcun Borçlu Temerrüdünün Genel Sonuçları
sözleşmenin kurulmasından itibaren 30 gün sonra
ödeneceğinin kararlaştırılması böyledir. Borçlu temerrüdünün genel sonuçları gecik-
me tazminatı ve beklenmedik hâlden sorumluluk
Vade bulunmayan hâller ile kanuni vade hâlinde şeklinde iki tanedir ve bunlar her türlü borç için
temerrüt ihtarı yapılmadan borçlu temerrüde düş- geçerlidir. Alacaklının borçludan aynen ifayı talep
mez. Taraflardan birine muacceliyet ihbarı yaparak etmesi temerrüdün bir sonucu değildir, bu muaccel
vadeyi belirleme imkânı tanınmışsa yine temerrüt alacağın normal bir hükmüdür.
ihtarına gerek yoktur. Dürüstlük kuralına göre ih-
Gecikme Tazminatı: Temerrüde düştükten
tarın faydasız kalacağı anlaşılıyorsa yine temerrüt
sonra borcunu ödeyen borçlu, gecikme tazminatı
ihtarına gerek yoktur. Burada da borçlu ihtara
da öder. Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düş-
lüzum kalmadan temerrüde düşer. Haksız fiilde
mekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe borcun
tazminat borçlusu fiilin işlendiği tarihte temerrü-
geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gi-
de düşer. Sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşme-
dermekle yükümlüdür (TBK m. 118). Bu tazmi-
nin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş
nat, alacaklının borcun geç ifa edilmesinden uğradı-
olur ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu ğı olumlu zararı karşılamak amacını taşır. Gecikme
hâllerde temerrüt için yine ihtar gerekir. tazminatı için kusur ve zararın varlığı gerekir.
Borcun İfasının Mümkün Olması: Borç he- Borçlu karine olarak kusurlu sayılır ve ancak
nüz muaccel olmadan önce imkânsız hâle gelirse kusuru bulunmadığını ispat ederek tazminat yü-
burada ifa imkansızlığına ilişkin hükümler devreye kümlülüğünden kurtulabilir.
gireceği için temerrüt oluşmaz.
Gecikme tazminatı için ayrıca gecikmenin ala-
İmkânsızlık borçlu temerrüde düştükten son- caklı nezdinde bir zarar oluşturması gerekir. Gecik-
ra ortaya çıkarsa imkânsızlık meydana gelene me hâlinde bu bir zarara yol açmazsa kusur olsa
kadar temerrüt oluştuğu için bu tarihe kadar te- bile gecikme tazminatı istenemez. Buradaki zarar,
merrüt hükümleri uygulanır, bu tarihten sonra ise alacaklının malvarlığının temerrüde düşülmeden
imkânsızlığa ilişkin hükümler uygulanır ancak te- borç gereği gibi ifa edilseydi alacağı durumla, ge-
merrütten sonra borçlunun borcun konusuna (yani cikmeli ifa sonunda arz ettiği durum arasındaki
mala) gelen zararlardan sorumluluğu ağırlaştırılmış farktır. Gecikme tazminatı için zarar ve kusurun
olacağı için borçlu mala gelen zarardan kusursuz mutlaka bir arada bulunması gerekir.
da olsa sorumlu olur ancak malı zamanında teslim Hâkimin gecikme tazminatına hükmedebilme-
etseydi yani temerrüt olmasaydı dahi mala zarar ge- si için bunun mutlaka talep edilmesi gerekir. Talep
leceğini ispat ederse bundan kurtulur. olmadan hâkim buna karar veremez.
Alacaklının İfayı Kabule Hazır Olması: Borç- Hasardan Sorumluluk: Hasardan sorumluluk,
lu temerrüdü için alacaklının ifayı kabule hazır ol- temerrüde düşen borçlunun temerrütten sonra
ması gerekir. Alacaklının temerrüdü söz konusu ise mala gelen zarardan sorumlu olmasıdır. Borç söz-
bu durum borçlu temerrüdünün oluşmasına engel leşmesi kurulduktan sonra borçlunun kusuru ol-
olur. Borçlunun temerrüde düşmesi için yukarıda- maksızın borcun konusu yok olursa borçlu bundan
ki şartların bulunması yeterli olup ayrıca borçlu- sorumlu olmaz ve TBK m. 136 gereği borç sona
nun kusurunun bulunmasına gerek yoktur ancak erer. Temerrüde düşülmesi hâlinde ise durum de-
temerrüdün bazı sonuçlarının doğabilmesi için ğişmektedir. Temerrütten sonra mala bir zarar ge-
borçlunun kusurlu olması gerekmektedir. Mesela lirse bu zarar, borçlunun kusuru olmaksızın mey-
gecikme tazminatı, sözleşmenin müspet ihlalinden dana gelse bile borçlu bundan sorumlu olur. Zira
doğan zararın tazmini veya sözleşmeden dönme- temerrüde düşülmeseydi mal alacaklıda olacaktı ve
den dolayı ortaya çıkan olumsuz (menfi) zararın zarara uğramayacaktı. Burada borçlu ancak temer-
tazmini için hep borçlunun kusurlu olması gerekir. rüde düşmeden borcu ifa etseydi dahi zararın gene

121
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

o mala gelecek olduğunu ya da temerrüde düşme- hakkının yanı sıra iki ilave seçimlik hakkı vardır: 1)
de kusuru olmadığını ispat ederek sorumluluktan Borcun ifa edilmemesinden doğan olumlu zararın
kurtulabilir (TBK m. 119). tazmini, 2) Sözleşmeden dönme ve sözleşmenin
hükümsüzlüğünden doğan olumsuz zararın tazmi-
ni (TBK m. 125).
Para Borçlarında Temerrüdün Sonuçları
Alacaklının bu iki ek imkândan yararlanabil-
Para borçlarında gecikmeden doğan zararın
mesi için, kural olarak temerrüde düşen borçluya
tazmini özelliklidir. Borçlu para borcunu ödeme-
borcunu ifa etmesi için uygun bir süre (mehil) ver-
de temerrüde düşerse temerrüde düştüğü günden
mesi gerekir. Alacaklının veya onun talebi üzerine
itibaren temerrüt faizi ödemelidir (TBK m.120).
hâkimin verdiği süre içerisinde borçlu yine ifadan
Temerrüt faizi kural olarak borcun ödendiği tari-
kaçınırsa, alacaklı ilave iki seçimlik imkândan ya-
he kadar işler. Zarar temerrüt faizinden fazla ise
rarlanabilir. Bu iki imkândan yararlanmak için ve-
alacaklı, aşan kısmın tazmin edilmesini (munzam/
rilen sürede borçlunun borcunu ifa etmemiş olması
aşkın zarar) de istemek hakkını haizdir (TBK m.
gerekir. Borçluya ek süre verilmesi temerrüdü orta-
122). Borçlu kendisine temerrüde düşmede hiçbir
dan kaldırmaz. Verilen sürede ifa gerçekleşse de ifa
kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe bu za-
gerçekleşinceye kadar ki ana kadar doğan gecikme
rarı da gidermekle yükümlüdür.
zararının giderilmesi istenebilir.
Diğer borçlarda borçlu, temerrüde düşmede
kusurlu bulunmadığını ispat ederek gecikme taz-
minatı ödemekten kurtulabilir ancak para borçla-
rında borçlu temerrüde düşmede kusuru bulun-
masa da para borcu için temerrüt faizi ödemekle dikkat
İhtar ve mehil birbirine karıştırılmamalıdır.
yükümlüdür.
İhtar kural olarak borçlunun temerrüde düşü-
Alacaklının temerrüt faizi istemesi için bir za- rülmesi için gerekli iken mehil yalnızca tam iki
rarı bulunduğunu ispat etmesi de gerekmez. Zira tarafa borç yükleyen sözleşmelerde alacaklının
temerrüt faizi alacaklının kanunen var farzedilen seçimlik haklardan yararlanması için gereklidir.
zararını tazmin için kabul edilmiştir.

Mehil tayini hukuki işlem benzeri bir fiildir ve


bu nedenle ne ispat ne de geçerlilik şekline tabidir.
dikkat Mehil tayini, temerrüt için gereken ihtarla birlikte
Para borçlarında temerrüt hâlinde gecikme taz- de yapılabilir fakat tacirler arasında, ihtar gibi, mehil
minatının yerini temerrüt faizi alır. tayininin de geçerli olabilmesi için noter marifetiyle
veya iadeli taahhütlü mektupla, telgrafla ya da gü-
venli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik
posta sistemi ile yapılması şarttır (TTK m. 18/III).
Ancak şu durumlarda alacaklı mehil tayinine gerek
dikkat olmaksızın ilave seçimlik haklarından yararlanabilir:
Gecikme tazminatından farklı olarak temerrüt 1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya
faizi talep edilebilmesi için borçlunun kusurlu tutumundan süre verilmesinin bir fayda sağla-
olmasına ihtiyaç olmadığı gibi zararın doğmuş mayacağı anlaşılıyorsa (TBK m. 125/b.1)
olmasına da gerek yoktur. 2. Borçlunun temerrüde düşmesi sonucunda
borçlunun yerine getireceği edim alacak-
lı açısından artık bir yarar sağlamayacaksa
Karşılıklı Sözleşmelerde Temerrüdün (TBK m. 125/b.2)
Sonuçları 3. Sözleşmeden, tarafların edimin tam olarak
Ön Şart: Mehil Tayini: Karşılıklı borç doğuran belirli bir zamanda veya belirli bir zamana
sözleşmelerde borçlu temerrüdünde alacaklının, ifa kadar yerine getirilmesini arzu ettikleri, aksi
ve temerrütten doğan zararın giderilmesini isteme takdirde ifanın artık kabul edilmeyeceği

122
5
Borçlar Hukuku

hususunda mutabık kaldıkları anlaşılıyorsa Sözleşmeden dönme, ani edimli sözleşmeler


yani kesin bir vade varsa (örneğin düğün için kullanılmaktadır. Ani edimli sözleşmelerde
pastası sipariş verilmiştir) o takdirde mehil sözleşmenin tek taraflı bir beyanla sona erdirilmesi,
vermek gerekmez (TBK m. 125/b. 3). Sa- sözleşmeden dönmedir. Burada sözleşme başlangıç-
dece belirli bir vadenin öngörülmüş olması tan itibaren geçersiz olur. Bu ana kadar verilenler
mehil şartını ortadan kaldırmaz. de ya istihkak davası ile ya da sebepsiz zenginleşme
Borcun İfa Edilmemesinden Doğan Olumlu hükümleriyle geri alınır.
Zararın Tazmini: Alacaklı borcun ifa edilmesin- Sözleşmenin feshi ise sürekli borç ilişkilerinde
den vazgeçip borcun ifa edilmemesinden doğan sözleşmenin tek taraflı beyanla sona erdirilmesidir.
olumlu (müspet) zararın tazmini hakkını seçebilir. Burada fesih, geçmişe etkili olmayıp fesih tarihin-
Bu durumda tazminat yükümlülüğüne TBK m. den itibaren etkisini gösterir. Fesih tarihine kadar
112 vd. hükümleri uygulanacaktır. Olumlu (müs- verilenler geçerli olduğu için yerinde kalır, bu ta-
pet) zarar, alacaklının borcun ifasındaki menfaati- rihten sonra verilmesi gereken şeylerin de verilme-
nin borcun zamanında gereği gibi ifa edilmemesi sine gerek kalmaz.
nedeniyle gerçekleşmemesi yüzünden uğradığı za- Türk Borçlar Kanunu borcun hiç veya gereği
rardır. Başka bir ifadeyle alacaklının malvarlığının gibi ifa edilmemesi hâllerinde genel kural olarak
borcun gereği gibi ifası hâlinde alacağı durum ile sözleşmeden dönmeyi kabul etmemiştir. Bu yüz-
şu anki durumu arasındaki fark olumlu (müspet) den sözleşmeden dönme ancak kanunun imkân
zarardır. Olumlu (müspet) zarar içinde borcun ko- verdiği durumlarda söz konusu olmaktadır. Buna
nusunun parasal değeri, gecikmenin verdiği zarar- göre karşılıklı sözleşmelerde borçlu temerrüdünde
lar ve borcun ifa edilmemesi nedeniyle oluşan diğer ve yapma borçlarındaki alacaklı temerrüdünde söz-
tüm zararlar vardır. Bu zararın tazmini için borç- leşmeden dönme hakkı bulunmaktadır.
lunun temerrüde düşmede kusurlu olması gerekir.
Sözleşmeden dönülmesi hâlinde taraflar söz-
Öte yandan borçlu temerrüde düşmede kusursuz
leşme çerçevesinde verdiklerini sebepsiz zenginleş-
olduğunu ispat ederse tazminat istenemez.
me hükümlerine göre iade ederler. Ayrıca olumsuz
(menfi) zararın tazmini istenebilir. Olumsuz (menfi)
zarar, hüküm ifade ettiğine güvenilen bir sözleşme-
TBK m. 112 “Borç hiç veya gereği gibi nin hüküm ifade etmemesi nedeniyle uğranılan za-
ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir ku- rardır. Olumsuz zararın içine sözleşmenin kurulması
surun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe için yapılan masraflar ile o sözleşme ilişkisine duyu-
alacaklının bundan doğan zararını gider- lan güven nedeniyle kaçırılan başka teklifler girer.
mekle yükümlüdür.”

Sözleşmeden Dönme ve Olumsuz Zararın


Tazmini: Sözleşmeden dönme ve fesih geçerli bir dikkat
sözleşmenin taraflardan birinin tek taraflı bildiri- Ani edimli sözleşmelerde sözleşmeden dönme, sürekli
miyle sözleşme bağının sona erdirilmesidir. edimli sözleşmelerde sözleşmenin fesih talep edilir.

123
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

Öğrenme Çıktısı

3 Borcun ifa edilmemesini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

A ile arkadaşı B arasındaki anlaşmaya


göre B, taraflar arasındaki sözleşme-
nin imzalanmasından itibaren on beş
gün içerisinde bilgisayarını A’ya teslim
edecek ve bilgisayarın bedeli de o gün
nakden ödenecektir. Taraflar arasındaki
anlaşmanın üzerinden bir ay geçmesine
rağmen, B bilgisayarı A’ya teslim etmez. Borçlunun kusuru bu-
Borçlu temerrüdünün Bunun üzerine A, “Borcu bir hafta içe- lunmaksızın ifanın
şartlarını açıklayınız. risinde ifa etmediğin takdirde yasal yol- imkânsızlaşmasını açık-
lara müracaat etme hakkım saklıdır.” layınız.
beyanını içeren bir ihtarnameyi B’ye
gönderir ancak aradan bir hafta geç-
tikten sonra dahi B borcunu ifa etmez.
Sözleşmede kararlaştırılan sürede B’nin
borcunu ifa etmemesi üzerine, A’nın
elinde hangi hukuki imkân(lar) bulun-
maktadır? Açıklayınız.

124
5
Borçlar Hukuku

1 Borçların ifasını
açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Borçların İfası

Genel anlamı ile ifa, borçlanılan edimin yerine getirilmesidir. Dar anlamda ifa münferit bir borcun yerine
getirilmesidir. Dar anlamda ifa ile borç ilişkisi sona ermez. Kaideten borç, borçlu tarafından yerine getirilir
ancak üçüncü kişinin ifası da kural olarak geçerlidir. İfa kural olarak alacaklıya veya alacaklının yetkilendirdiği
bir şahsa yapılır. Borçlunun üçüncü şahsa ifa yükümlülüğü tarafların anlaşmasından, kanun hükmünden ya da
hâkimin hükmünden kaynaklanabilir. Borçlu neyi borçlanmışsa onu ifa etmek zorundadır. Belirli ve muaccel
bir alacak varsa kural bütünüyle ifadır ve alacaklı kısmi ifayı kabul etmeye mecbur değildir. Para borçları kural
olarak ülke parasıyla ödenir. Bu, ülkede ifa anında tedavülde olan paradır. Türk hukukuna göre yabancı para ile
geçerli olarak borçlanmak mümkündür. İfa zamanı sözleşmeyle veya kanun tarafından belirlenebileceği gibi işin
mahiyeti de ifa zamanını belirleyebilir. Bir borcun ifa zamanının gelmesi, o borcun muaccel olması anlamına
gelmektedir. Borcun ne zaman ifa edileceği belirlenmişse buna “vade” denir. İfa yerinin tayininde kanunda yer
alan hükümler yedek hukuk kuralı niteliğindedir. Bir borcu ifa ettiğini ve böylece borçtan kurtulduğunu iddia
eden borçlu, bu iddiasını ispatla mükelleftir. Türk Borçlar Kanunu borçluya ifayı ispat imkânı sağlamak için
alacaklıya ifa sırasında bazı mükellefiyetler yüklemiş ve ispatı kolaylaştıracak bazı karineler kabul etmiştir.

Alacaklı temerrüdünün
2 şartları ve sonuçlarını
sıralayabilme

Alacaklının Temerrüdü

Alacaklı temerrüdünün gerçekleşmesi için alacaklının kaçınması ve kaçınmanın haklı bir sebebe dayanmaması ge-
rekir. Alacaklının ifayı kabulden kaçındığından bahsedilebilmesi için borçlu edimini gereği gibi önermiş olmalıdır.
Bazı durumlarda ifanın gerçekleşmesi için alacaklının sadece kabulü yeterli değildir; ayrıca ifa hazırlıklarına ka-
tılması gerektiği durumlarda alacaklı gerekli davranışta bulunmaktan kaçınırsa yine temerrüde düşer. Alacaklı te-
merrüdünün kendiliğinden doğan ve borçlunun istemesi hâlinde doğan sonuçları şeklinde iki türlü sonucu vardır.

125
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

3 Borcun ifa edilmemesini


açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Borcun İfa Edilmemesi

Borcun gereği gibi ifa edilmemesi geniş anlamıyla temerrüt ve imkânsızlığı da kapsar ancak imkânsızlık ve
temerrüt özel olarak düzenlendiğinden, borcun gereği gibi ifa edilmemesi bu hâller dışındaki hâlleri kapsar.
Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe
alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.
Temerrüt için borcun muaccel olması ve ifasının talep edilebilir olması yeterli değildir. Prensip itibarıyla alacak-
lının borçluya borcu ödemesini ihtar etmesi gerekir.
Borçlu temerrüdünün genel sonuçları gecikme tazminatı ve beklenmedik hâlden sorumluluk şeklindedir. Borç-
lu para borcunu ödemede temerrüde düşerse, temerrüde düştüğü günden itibaren temerrüt faizi ödemelidir.
Para borçlarında borçlu, temerrüde düşmede kusuru bulunmasa da para borcu için temerrüt faizi ödemekle
yükümlüdür. Karşılıklı borç doğuran sözleşmelerde, borçlu temerrüdünde alacaklının, ifa ve temerrütten doğan
zararın giderilmesini isteme hakkının yanı sıra iki ilave seçimlik hakkı vardır: Bunlar; aynen ifadan vazgeçerek
borcun ifa edilmemesinden doğan olumlu zararın tazmini ve sözleşmeden dönme ve sözleşmenin hükümsüz-
lüğünden doğan olumsuz zararın tazminidir. Alacaklının bu iki ek imkândan yararlanabilmesi için kural olarak
temerrüde düşen borçluya borcunu ifa etmesi için uygun bir süre (mehil) vermesi gerekir.

126
5
Borçlar Hukuku

1 Alacaklı veya borçlunun birden çok, borcun 4 Kısmi ifa ile ilgili aşağıdaki ifadelerden han-
konusunun tek olması hâli ile ilgili aşağıdaki ifade- gisi yanlıştır?
lerden hangisi yanlıştır?

neler öğrendik?
A. Alacaklı, belirli bir alacağın vade tarihinde kıs-
A. Borç bölünebiliyorsa her bir borçlu borcun mi ifasını her zaman kabule mecburdur.
kendi payına düşen kısmını ifa edebilir. B. Borç taksitlere bağlanmış olup da henüz tak-
B. Borç bölünebiliyorsa her bir alacaklı kendi pa- sitlerin tamamı muaccel olmuş değilse alacaklı
yına düşen kısmın ifasını borçludan isteyebilir. muaccel kısmın ifasını kabule mecburdur.
C. Borç bölünemiyorsa borçlulardan her biri bor- C. Alacağın bir kısmı ihtilaflıysa, ihtilaflı olmayan
cun kendi payına düşen kısmını ifa eder. kısım ifa edilebilir ve alacaklı bu ifayı kabule
D. Borç bölünemiyorsa alacaklılardan her biri bor- mecburdur.
cun ifasını isteyebilir. D. Edimin çok büyük miktarlarda olması ve bir
E. Borç bölünemiyorsa borçlu kural olarak alacak- defada ifanın çok zor olması durumunda ala-
lıların hepsine birden ifa yapmak zorundadır. caklı kısmi ifayı kabule mecburdur.
E. Alacaklı kısmi ifayı kabul ettiyse,ifa edilen mik-
2 İfayı yapacak şahısla ilgili aşağıdaki ifadeler- tar nispetinde borç sona erer.
den hangisi doğrudur?
A. Bizzat borçlu tarafından ifada alacaklının men- 5 Karşılıklı sözleşmelerde taraflara, karşı edim
faati olması, ifanın borçlu tarafından gerçekleş- ifa edilinceye veya ifası teklif edilinceye kadar ken-
tirilmesini gerekir. di borcunu ifadan kaçınma imkanı sağlayan huku-
B. Ödemenin akreditifle gerçekleştirileceği kabul ki savunmaya ne ad verilir?
edildiyse ifayı üçüncü şahsın yapması kararlaş- A. İtiraz
tırılmıştır. B. Ödemezlik defi
C. Üçüncü şahsın ifasına borçlu rıza göstermiyor- C. Alacaklının temerrüdü
sa, alacaklı üçüncü şahsın ifasını reddederse, D. Kaçınma hakkı
alacaklı temerrüdüne düşmez.
E. Takas
D. Taraflar ifanın üçüncü şahıs tarafından yapıla-
cağını kararlaştırabilirler.
E. Taraflarca kararlaştırılmadıysa üçüncü şahsın
6 Bir kimsenin kendisine gereği gibi arz edilen
ifayı haklı bir neden olmaksızın kabul etmemesi
ifasını alacaklı hiçbir şekilde kabul etmek zo-
hukuken ne şekilde nitelendirilir?
runda değildir.
A. Borçlu temerrüdü
3 Aşağıdakilerden hangisi faiz alacağının ana- B. İbra
para alacağından ayrı ve fer’i bir alacak olmasının C. Alacağın temliki
sonuçlarından biri değildir? D. Haksız fiil
A. Kural olarak anapara alacağı sona ermişse faiz E. Alacaklı temerrüdü
alacağı da sona erer.
B. Faizin ödenmesi anapara alacağının kısmi ifası 7 Aşağıdakilerden hangisi borçlu temerrüdü-
niteliğindedir. nün şartlarından biri değildir?
C. Anapara alacağı doğmadıkça faiz alacağı da A. Borcun muaccel olmasına rağmen ifa edileme-
doğmaz. mesi
D. Faiz alacağı anapara alacağından ayrı olarak B. Alacaklının temerrüt ihtarı yapması
dava ve takip olunabilir. C. Borcun ifasının mümkün olması
E. Faiz alacağı anapara alacağından ayrı olarak D. Alacaklının ifayı kabule hazır olması
devredilebilir.
E. Mehil vermek

127
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

8 Aşağıdakilerden hangisi menfî (olumsuz) za- 10 Mutlak kesin vadeli işlemlerde, vadede ifa
rarın kapsamına dahil değildir? etmemenin hukuki yaptırımı aşağıdakilerden han-
A. Sözleşme yapma masrafları gisidir?
neler öğrendik?

B. İfa masrafları A. Borçlu temerrüdü


C. Başkası ile sözleşme yapma fırsatının kaçmasın- B. Sözleşmenin uyarlanması
dan dolayı uğranılan zarar C. Alacaklı temerrüdü
D. Sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan D. İfa imkânsızlığı
kâr mahrumiyeti E. Kesin hükümsüzlük
E. Sözleşmenin kurulması için yapılan noter masrafı

9 Borçlu temerrüdünün sonuçları ile ilgili aşa-


ğıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A. Alacaklı gecikme tazminatı talep edebilir.
B. Gecikme tazminatı talep edebilmek için borç-
lunun temerrüde düşmekte kusurlu olması ge-
rekmez.
C. Hâkimin gecikme tazminatına hükmedebilme-
si için mutlaka talep edilmesi gerekir.
D. Kural olarak temerrütten sonra mala bir zarar
gelirse borçlu bundan sorumlu olur.
E. Borçlu temerrüde düşmede kusuru bulunmasa
da para borcu için temerrüt faizi ödemekle yü-
kümlüdür.

128
5
Borçlar Hukuku

Yanıtınız yanlış ise “Alacaklı veya Borçlunun


1. C 6. E Yanıtınız yanlış ise “Alacaklı Temerrüdü” ko-
Birden Çok, Borcun Konusunun ise Tek Olma-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
sı Hâlinde” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “İfayı Yapacak Şahıs” ve
2. A 7. E Yanıtınız yanlış ise “Borçlu Temerrüdünün
“Üçüncü Şahsın İfası” konusunu yeniden
Şartları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Borcun İfa Edilmeme-


3. B Yanıtınız yanlış ise “Para Borçları” konusunu 8. B
sinden Doğan Olumlu Zararın Tazmini” ko-
yeniden gözden geçiriniz.
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Borçlu Temerrüdünün


4. A Yanıtınız yanlış ise “İfanın Konusu” konusu- 9. B
Sonuçları” konusunu yeniden gözden geçi-
nu yeniden gözden geçiriniz.
riniz.

Yanıtınız yanlış ise “İki Tarafa Borç Yükleyen


5. B 10. D Yanıtınız yanlış ise “Borçlu Temerrüdü” ko-
Akitlerde İfa” konusunu yeniden gözden ge-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
çiriniz.

129
5
Borçların İfası ve İfa Edilmemesi

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

Taraflar sözleşme ile ifa yerini kararlaştırmamışsa Türk Borçlar Kanunu’ndaki


yedek hukuk kurallarına göre ifa yeri belirlenir. Bu açıdan borcun niteliğinin
öncelikle tespit edilmesi gerekir. Para borçları, alacaklının ifa zamanındaki
Araştır 1 yerleşim yerinde ifa edilir. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu anda sözleş-
menin konusu olan parça nerede bulunuyorsa orada ifa edilir. Burada alacaklı
parçanın bulunduğu yere giderek ifanın yapılmasını sağlamakla yükümlüdür.
Parça ve para borçları dışındaki tüm borçlar, borcun doğumu zamanında
borçlunun yerleşim yeri neresi ise orada ifa edilir.

Alacaklı temerrüdünün gerçekleşmesi için alacaklının kaçınması ve kaçınma-


nın haklı bir sebebe dayanmaması gerekir. Alacaklının ifayı kabulden kaçın-
dığından bahsedilebilmesi için borçlu edimini gereği gibi önermiş olmalıdır.
Edimin ifasının teklifi fiili olarak yapılmış olmalıdır. Alacaklı sözleşmenin
Araştır 2 başlangıcında, ifayı kabul etmeyeceğini kesin olarak ifade etmişse borçlu ifayı
teklif etme durumunda değildir ve burada alacaklı temerrüdü doğar. Bazı du-
rumlarda ifanın gerçekleşmesi için alacaklının sadece kabulü yeterli değildir.
Alacaklının ayrıca ifa hazırlıklarına katılması gerektiği durumlarda alacaklı
gerekli davranışta bulunmaktan kaçınırsa yine temerrüde düşer. Kaçınmanın
temerrüde yol açması için, bunun haklı bir sebebe dayanmaması gerekir.

Temerrüt için borcun muaccel olması ve ifasının talep edilebilir olması ge-
rekir. Muacceliyet için vade tayin edilmişse bu tarihin gelmesi gerekir. Vade
tayin edilmemişse ve işin mahiyeti ile kanun bir vade belirlemiyorsa derhâl
ifa kuralı devreye girer ve borç muaccel olur. Temerrüt için borcun muac-
cel olması ve ifasının talep edilebilir olması yeterli değildir. Prensip itibarıyla
alacaklının borçluya borcu ödemesini ihtar etmesi gerekir. Borcun ifası için
belirli vade varsa ihtara gerek yoktur. Taraflardan birine muacceliyet ihbarı ya-
parak vadeyi belirleme imkânı tanınmışsa yine temerrüt ihtarına gerek yoktur.
Araştır 3 Dürüstlük kuralına göre ihtarın faydasız kalacağı anlaşılıyorsa yine temerrüt
ihtarına gerek yoktur. Haksız fiilde tazminat borçlusu fiilin işlendiği tarih-
te temerrüde düşer. Sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği
tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli
olduğu hâllerde temerrüt için yine ihtar gerekir.
İmkânsızlık borçlu temerrüde düştükten sonra ortaya çıkarsa imkânsızlık mey-
dana gelene kadar temerrüt oluştuğu için bu tarihe kadar temerrüt hükümleri
uygulanır, bu tarihten sonra ise imkânsızlığa ilişkin hükümler uygulanır. Son
olarak borçlu temerrüdü için alacaklının ifayı kabule hazır olması gerekir.

130
5
Borçlar Hukuku

Kaynakça
Akıntürk, T., Ateş, D., (2020). Borçlar Hukuku. İstanbul: Beta Yayınevi.
Kılıçoğlu, A. M. (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Turhan Kitabevi.
H. Nomer, (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. İstanbul: Beta Yayınevi.
O. G. Antalya, (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayınevi.
F. Eren, (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Yetkin Yayınevi.
A.Arpacı, R. Serozan, H. Hatemi, N. Kocayusufpaşaoğlu, (2017). Borçlar Hukuku Genel Bölüm. İstanbul:
Filiz Kitabevi.
K.Oğuzman, T. Öz, (2018). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.I/II. İstanbul: Vedat Kitapçılık.
R. Serozan, (2018). İfa, İfa Engelleri ve Haksız Zenginleşme, İstanbul: Filiz Kitapçılık.

131
Bölüm 6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun
Sona Ermesi
öğrenme çıktıları

1 2
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar Borçların Sona Ermesi
1 Borç ilişkisindeki özel durumları, özel 2 Borcun sona ermesi hâllerini
kayıtları açıklayabilme sıralayabilme

Anahtar Sözcükler: • Üçüncü Kişinin Edimini Taahhüt • Müteselsil Borçluluk • Müteselsil Alacaklılık
• Şarta Bağlı Borç • Cezai Şart • İbra • Yenileme • Takas

132
6
Borçlar Hukuku

GİRİŞ üçüncü kişi borç taahhütte bulunanın davranışı


Borç ilişkisinde bazı özel durumların ayrıca in- ile borç altına sokulmamaktadır. Taahhüt eden
celenmesi gerekmektedir. Bunlar üçüncu kişinin üçüncü kişiyi borç altına sokmamakta, taahhüt
edimini taahhüt, üçüncü kişi lehine sözleşme, mü- edilene üçüncü kişinin fiili ifa etmemesi hâlinde
teselsil borçluluk, müteselsil alacaklılık, şarta bağlı doğan zararı gidermeyi üstlenmektedir. Üçüncü
borçlar, cezai şart, dönme cezası, pey akçesi, cay- kişinin fiilini taahhüt TBK m. 128 hükmünde
ma akçesidir. Taraflar bir sözleşmesel ilişki içerisi- düzenlenmiştir.
ne girdiklerinde kural olarak bu ilişkinin sonuçları Bu hükme göre “Üçüncü bir kişinin fiilini baş-
üçüncü kişileri etkilemez. Tarafların üçüncü kişile- kasına karşı üstlenen, bu fiilin gerçekleşmemesinden
ri yapacakları bir sözleşmeyle etkilemesi; özellikle doğan zararı gidermekle yükümlüdür.”
üçüncü kişinin edimini taahhüt, üçüncü kişi lehine
Üçüncü kişinin edimini taahhüt bir sözleşme-
sözleşme hâllerinde görülmektedir.
dir ve borçlandırıcı bir işlemdir. Bu işlemin temel
Bir borç ilişkisinde alacaklının ya da borçlunun özelliği, taahhüt edilen edimin bizzat borçlu tara-
birden çok olduğu durumlarda söz konusu olabilir. fından değil üçüncü bir kişi tarafından yerine ge-
Müteselsil borç, alacaklının birden çok borçlunun tirilecek olmasıdır fakat taahhütte bulunulan, bu
her birinden borcun tamamının ifasını isteyebildiği sözleşmeye dayanarak üçüncü kişiye karşı ifa veya
ve borcun tamamı ifa edilinceye kadar borçluların
tazminat talebinde bulunamaz. Üçüncü kişi edimi
tamamının sorumlu olduğu borç ilişkisidir. Bir
yerine getirmezse taahhütte bulunan taraf, karşı ta-
borç ilişkisinde alacaklı taraf birden çok ise ve ala-
rafın bu yüzden uğradığı zararı tazmin eder.
caklılardan her biri borcun ifasını isteme hakkına
sahip ve borçlu da alacaklılardan birine yapacağı Üçüncü kişinin edimini taahhüt kefaletten
ödeme ile borçtan kurtuluyorsa müteselsil alacaklı- farklıdır. Kefilin verdiği teminat, asıl borçlunun
lık söz konusudur. Şart, hukuki işlemin ya da mün- borcunu ifa etmesine ilişkindir. Diğer bir ifadeyle
ferit bir borcun hukuki etkisinin ileride gerçekleşip kefil borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçla-
gerçekleşmeyeceği belli olmayan şüpheli bir olguya rından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlenir. Bu
bağlanması durumudur. Borçlunun borcunu ihlal nedenle kefilin borcu fer’i bir borçtur. Üçüncü ki-
etmesi hâlinde alacaklıya ödemeyi kabul ettiği ceza şinin edimini taahhütten doğan borç ise üçüncü
hususundaki anlaşmaya cezai şart denir. kişinin ediminden bağımsız bir borçtur. Üçüncü
Borcun sona ermesi, bir edimi yerine getirme kişinin hiçbir borcu olmasa veya borç geçersiz bir
mükellefiyetinin hukuken ortadan kalkmasını ifa- borç akdinden doğsa bile taahhütte bulunan, taah-
de eder. Borcun sona ermesi sebepleri; dar anlamda hütte bulunduğu kişinin uğradığı olumlu (müsbet)
borçların sona ermesine ilişkindir. Borcun sona erme zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
sebeplerinden en olağan olanı ifadır. Bunun dışında
yenileme, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi,
ifa imkânsızlığı, takas da borcu sona erdirir.
dikkat
Kefalet sözleşmesi, kişisel teminat sözleşmelerin-
BORÇ İLİŞKİSİNDEKİ ÖZEL den biridir. TBK m. 581 vd.’de düzenlenmiştir.
DURUMLAR TBK m. 581’de kefalet sözleşmesi tanımlanmış-
Bu başlık altında borç ilişkisinde bazı özel du- tır. Anılan hüküm şu şekildedir. “Kefalet sözleş-
rumlar incelenecektir. Bunlar üçüncü kişinin edimi- mesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu
ni taahhüt, üçüncü kişi lehine sözleşme, müteselsil ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak so-
borçluluk, müteselsil alacaklılık, şarta bağlı borçlar, rumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.”
cezai şart, dönme cezası, pey akçesi, cayma akçesidir.
Kefilin borcu feri bir borçtur. Bunun anlamı
kefilin borcunun varlığı ve geçerliliğinin asıl
Üçüncü Kişinin Edimini Taahhüt
borcun varlığı ve geçerliliğine bağlı olmasıdır.
Bir kimsenin bir sözleşmesel ilişki içine gire-
rek üçüncü bir kişiyi borç altına sokması müm-
kün değildir. Üçüncü kişinin fiilini taahhütte de

133
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

Üçüncü Kişi Lehine Sözleşme Bu hükme göre müteselsil borçluluk, tarafların


Üçüncü kişi lehine sözleşme TBK m. 129 hük- anlaşması ya da kanundan doğar. Müteselsil borcun
münde düzenlenmiştir. Herhangi bir borç ilişkisin- kaynağı sınırlı sayıdadır. Müteselsil borç, alacaklı-
de edimlerden birinin üçüncü bir kişiye ifa edileceği nın birden çok borçlunun her birinden borcun ta-
kararlaştırılmışsa üçüncü kişi lehine sözleşmeden mamının ifasını isteyebildiği ve borcun tamamı ifa
bahsedilir. Bu sözleşmenin tarafları taahhüt ettiren edilinceye kadar borçluların tamamının sorumlu
ve taahhüt edendir. Üçüncü kişiye ifa edilecek bor- olduğu borç ilişkisidir. Diğer bir deyişle alacaklının
cun alacaklısı, taahhüt ettiren yani sözleşmenin karşı karşısında birden fazla borçlu varsa ve borçlulardan
tarafıdır. Sözleşmeye katılmayan kişi üçüncü kişidir. her biri borcun tamamından sorumluysa müteselsil
borçluluk ilişkisi mevcuttur.
Üçüncü kişi yararına sözleşmenin geçerliliği
tarafların fiil ehliyetine sahip olmasına bağlıdır. Mesela (B1), (B2) ve (B3), (A)’ya karşı 30.000
Üçüncü kişinin sözleşmeye katılması gerekli değil- TL ödemek konusunda müteselsil borçlu ise (A) bu
dir. Üçüncü kişi yararına sözleşme eksik üçüncü kişi paranın tamamının ödenmesini dilerse bu borçlu-
yararına sözleşme ve tam üçüncü kişi yararına sözleş- lardan sadece birinden veya ikisinden ya da hepsin-
me olarak ikiye ayrılır. den isteyebilir. Kendisine talep yöneltilen borçlu,
buna itiraz edemez ve borçluların kendi aralarında
Üçüncü kişi yararına sözleşmenin ilk türünde
borcun ne kadarından sorumlu oldukları konu-
üçüncü kişinin kural olarak sadece edimi kabul
sunda anlaşma yapmaları alacaklıyı hiçbir şekilde
yetkisi vardır, o, taahhütte bulunandan ifayı talep
bağlamaz. Borçlulardan birisi borcu ödeyince borç
edemez (eksik üçüncü kişi lehine sözleşme). Taah-
bütün borçlular için sona erer.
hüt ettiren, edimin yerine getirilmesini isteyebilir
(TBK m. 129/I). TTK m. 7 hükmüne göre iki veya daha fazla
kimse içlerinden biri için ticari bir iş nedeniyle
Şayet üçüncü kişi lehine sözleşme yapanların ar-
birlikte borç altına girdikleri takdirde borçlular
zusu o yöndeyse veya örf ve adete uygun düşüyorsa
borçtan müteselsilen sorumlu olur. Bu durumda
üçüncü kişi de borcun ifasını borçludan isteyebilir
kanundan doğan bir müteselsil borçluluk ilişkisi
(TBK m. 129/II). Bu durumda üçüncü kişinin de
söz konusudur.
taahhüt edilen edimi talep hususunda bir alacak
hakkı vardır (tam üçüncü kişi lehine sözleşme). Bu Müteselsil borç ilişkisinde borçlulardan her bi-
alacak hakkı, üçüncü kişinin şahsında bağımsız rinin borcu diğerine göre fer’i nitelikte değildir ve
bir hak olarak doğmaktadır. Örneğin üçüncü kişi her bir borçlunun borç konusu aynıdır. Borçlular-
lehine yapılan hayat sözleşmeleri, tam üçüncü kişi dan biri diğerlerinin haberi olmadan borcun tama-
lehine sözleşmedir. Sigorta ettirenin ölümü hâlinde mını ödese bile her birinin borcu sona erer.
lehtara ödenecek sigorta bedeli, sigorta ettirenin İştirak (elbirliği) hâlinde borç ilişkisi varsa mü-
haleflerine ödenir. Tam üçüncü kişi lehine sözleş- teselsil borçluluk yoktur. İştirak hâlinde borç ilişki-
mede üçüncü kişi alacaklı olmakla birlikte sözleş- sinde alacaklı ifayı borçluların tümünden istemek
menin tarafı değildir. zorundadır ve borçlular da borcu ancak birlikte ifa
Üçüncü kişi yararına sözleşmede taahhüt etti- edebilirler. İştirak hâlinde malik olunan taşınmazı
renin üçüncü kişiye yapmış olduğu bir kazandırma satan ortakların mülkiyeti nakil borcu böyledir.
vardır. Bu kazandırmanın hukuki sebebi ifa, alacak
ya da bağışlama sebebi olabilir. Müteselsil Borç İlişkisinin Özellikleri
• Müteselsil borç ilişkisinde alacaklı, borç-
Müteselsil Borçluluk İlişkisi lulardan dilediğine başvurabilir. Alacaklı
Müteselsil borçluluk, TBK m. 162 vd. hüküm- dilerse bir borçluyu, dilerse de borçluların
lerinde düzenlenmiştir. TBK m. 162 hükmüne tümünü takip edebilir. Alacaklı bu imkâna
göre, “(1) Birden çok borçludan her biri, alacaklıya borç ifayla ya da başka bir yolla sona erince-
karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul et- ye kadar sahiptir.
tiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar. (2) Böyle • Müteselsil borç ilişkisi sadece alacaklı ile
bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanun- birden çok borçlu arasında söz konusu olur.
da öngörülen hâllerde doğar.” Buna dış ilişki denir.

134
6
Borçlar Hukuku

• Borçluların her biri borcun tamamından Borçlular Arasındaki İç İlişki


sorumlu olur. Borçlulardan herhangi biri TBK m. 167/I hükmüne göre, “Aksi kararlaş-
diğer borçluların varlığı nedeniyle borcun tırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki iliş-
ifasından kaçınamaz. Borçlulardan biri bor- kinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her
cun sadece bir kısmını ödeyeceğini diğer biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit
kısmının diğer borçlular tarafından öden- paylarla sorumludurlar.” Müteselsil borçlulardan
mesi gerektiğini ileri süremez. Borçluların
her birinin ifada bulunduktan sonra hangi mik-
iç ilişkilerinde her birinin sorumluluk ora-
tarda borcu paylaşacağı aralarındaki iç ilişkiye göre
nının belirlenmesi de alacaklıyı bağlamaz.
belirlenir. TBK m. 167/I hükmüne göre müteselsil
Müteselsil borçlularının kendi aralarında
borçlular kural olarak borcun eşit kısmını üzerle-
rücu ilişkisinde müteselsil borçluluk söz
rine almıştır. Bu hüküm emredici nitelikte bir hü-
konusu olmaz.
küm değildir. Müteselsil borçluların başka bir yön-
• Her borçlunun, borcunun konusu aynı ol- de anlaşma yapmaları mümkündür.
duğu için sorumlulukları da benzerdir ve
bir borçlu diğerlerinin sorumluluğunu ar- TBK m. 167/II hükmüne göre, “Kendisine dü-
tıracak şekilde hareket edemez. şen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği
fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.
• Müteselsil borçluluk, her türlü borç ilişki-
Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı ora-
sinde söz konusu olabilir.
nında rücu edebilir.” Müteselsil borçlular arasında
• Müteselsil borç ilişkisinde borçlulardan kanundan doğan bir rücu ilişkisi bulunmaktadır.
birine karşı zamanaşımı kesilince diğerine Kendi payından fazlasını ödeyen borçlunun diğer
karşı da kesilmiş sayılır. borçlulara karşı yöneltebileceği bir rücu hakkı var-
• Diğer borçlulara rücu etme hakkına sahip dır. Borçlulardan birinin diğerlerine rücu hakkı ol-
olan borçlu alacaklıyı tatmin ettiği oranda ması için kendi payından fazlasını ya da borcun ta-
onun haklarına halef olur. mamını ödemiş olması gerekir. Ödemede bulunan
borçlu diğer borçlulara iç ilişkideki payı oranında
Alacaklı ile Borçlular Arasındaki rücu edebilir.
Durum TBK m. 167/III hükmüne göre ise, “Borçlular-
dan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular
TBK m. 163/I’e göre “Alacaklı, borcun tamamı-
eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.”
nın veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hep-
sinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.” Alacaklı-
nın borçlulardan ifa talebinde bulunabilmesi için Müteselsil Alacaklılık İlişkisi
borcun muaccel olması gerekir. Alacaklının ifa ta- Müteselsil alacaklılıkta bir borcun birden fazla
lebinde bulunduğu borçlu borcu ödemezse alacaklı alacaklısı vardır. Müteselsil alacaklılık ya kanundan
diğer borçlulara talebini yöneltebilir. Borçluların ya da tarafların anlaşmasından doğar. Alacaklıların
alacaklıya karşı olan sorumluluğu borcun tamamı birden fazla olduğu borç ilişkilerinde eğer alacak-
ifa edilinceye kadar devam eder. lıların her biri tek başına borçludan bütün borcun
Müteselsil borçlulardan her biri, müteselsil bor- ifasını isteyebiliyorsa ve borçlu, alacaklılardan birine
cun sebep ya da konusundan doğan def ’i ve itiraz- ifada bulunduğu zaman diğerlerine karşı da borcun-
ları ileri sürebilir. Bu def ’ilere ortak def ’i denir. Bu dan kurtuluyorsa alacaklılar arası teselsül vardır.
def ’ilerin ileri sürülmesi, müteselsil borçlulardan Borçlunun karşısında birden fazla alacaklı bu-
her birinin hakkı ve yükümlülüğüdür. Örneğin za- lunan her durumda bunların müteselsil alacak-
manaşımı def ’i, ortak bir def ’idir. lı olduğu söylenemez. Eğer alacaklıların her biri
Müteselsil borçlulardan biri, alacaklıya karşı an- borçludan sadece borcun bir kısmının ifasını iste-
cak onunla kendi arasındaki kişisel ilişkilerden do- yebiliyorsa alacaklılar arası teselsül değil, kısmi ala-
ğan def ’i ve itirazları ileri sürebilir. Bu tür def ’ilere caklılık vardır.
de kişisel def ’i denir. Her bir borçlu alacaklıya karşı Borçlunun borcunun ifası ancak bütün alacak-
ancak onunla kendi arasındaki kişisel ilişkilerden lılar tarafından birlikte istenebiliyorsa ve borçlu
doğan def ’ileri ileri sürebilir. Diğer borçlulara ait borcu hepsine birlikte ifa mecburiyetindeyse el-
kişisel def ’iler ileri sürülemez. birliği hâlinde alacaklılık vardır. Elbirliği hâlinde

135
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

alacaklılıkta hiçbir alacaklı tek başına borçludan Bir kimsenin ölümü üzerine yapılan hukuki işlem,
borcun ifasını isteyemez ve borçlu alacaklılardan duruma göre şart ya da vade olarak nitelendirilebi-
sadece bazısına ifada bulunarak borçtan kurtula- lir. Ölüm olgusu genel olarak öngörüldüyse vade,
maz. Bu nedenle elbirliği hâlinde alacaklılık, ala- belirli bir zaman içinde ölüm olgusu öngörüldüyse
caklı teselsülünden farklıdır. Miras ortaklığı devam şart söz konusu olur.
ettiği sürece mirasçıların mirasbırakandan intikal
eden alacak hakları için elbirliği hâlinde alacaklılık
vardır (TMK m. 640).
dikkat
Alacaklı teselsülünde alacaklıların her biri tek A, bir yıl içerisinde ölürse otomobilinin B’ye ve-
başına borçludan ifayı isteyebilir. Borçlu, talep üze- rilmesini istemişse şarta bağlı hukuki işlemden
rine veya kendiliğinden arz ettiği ifayı kabul ederek söz edilir. A, ölümünden sonra otomobilinin
borcu sona da erdirebilir. Bir alacaklının mahkeme- B’ye verilmesini istemişse vadeye bağlı hukuki
ye veya icraya başvurduğunun bildirilmesi üzerine işlemden söz edilir.
diğer alacaklıların ifayı talep imkânı sona erecektir.
Bir alacaklının alacaklı temerrüdüne düşmesi
üzerine diğerleri de alacaklı temerrüdüne düşmüş Şartın (Koşulun) Türleri
olmaz fakat borçlu, TBK m. 107 uyarınca edimi Şart kavramını farklı kriterlerden hareketle grup-
tevdi yoluna başvurursa diğer alacaklıların hakları landırmak mümkündür. Aşağıdaki başlıklarda şart
da son bulur. kavramına ilişkin çeşitli ayrımlara yer verilmiştir.
Alacaklılar arası teselsülde borçlu, kural olarak
hangi alacaklıya ifada bulunursa bulunsun borçtan Olumlu - Olumsuz Şartlar
kurtulur. Başka bir ifadeyle borçlunun ifada bu- Hukuki işlemin hüküm doğurması veya hü-
lunacağı alacaklıyı seçme hakkı vardır. Borçlunun kümden düşmesi, gelecekte gerçekleşmesi bekle-
alacaklılardan birine ifada bulunmakla bütün bor- nen bir olgunun gerçekleşmesine bağlıysa olumlu
cundan kurtulabilmesi, borcun tümünü ifa etme- (müsbet), öngörülen olgunun gerçekleşmemesine
sine bağlıdır. Eğer henüz ifa edilmeyen bir kısım bağlıysa olumsuz (menfi) şart vardır. Mesela bir yıl
varsa bu kısmı da her alacaklı isteyebilir. içinde kaza yapmama şartına bağlı araba bağışla-
Alacaklılardan istediğine tamamen ifada bu- ması menfi, kişinin üç yıl içinde ölmesi şartına
lunmakla hiç ödeme yapmadığı alacaklıya karşı da bağlı olan sözleşme ise müspet şart ile kurulmuştur.
borçtan kurtulabilen borçlu, edimin bölünebilir
olması hâlinde, edimi dilediği gibi alacaklılar ara- Tesadüfi - İradi - Karma Şartlar
sında paylaştırarak her birine kısmi ödeme yapmak Hukuki işlemin hüküm doğurması; taraflardan
suretiyle de borçtan kurtulabilir. birinin iradesine bağlı bir olguya bağlı ise iradi, ta-
rafların iradesi dışındaki olgular şart olarak karar-
Şarta (Koşula) Bağlı Borçlar laştırılırsa tesadüfi, işlem hem bir tarafın iradesine
hem de bir dış olaya bağlanırsa da karma şart mev-
Şart; hukuki işlemin ya da münferit bir borcun
cut olur. Örneğin deneme ve gözden geçirme şartı
hukuki etkisinin bağlandığı, ileride gerçekleşip
ile satış sözleşmesinde iradi bir şart bulunmaktadır.
gerçekleşmeyeceği belli olmayan şüpheli bir olgu-
Yarın yağmur yağarsa şeklinde bir şart kararlaştırıl-
dur. Bir hukuki işlemin hüküm ifade etmesi veya
mışsa, tarafların iradesi dışındaki bir olgu bulundu-
hükümden düşmesi, taraf iradeleriyle ileride ger-
ğundan tesadüfi şart söz konusu olur.
çekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan bir du-
ruma bağlanmışsa şarta bağlı işlemden söz edilir.
Öte yandan bir hukuki işlemin ya da münferit bir Geciktirici - Bozucu Şartlar
borcun hukuki etkisinin bağlandığı olgu kesin bir Tarafların yaptıkları işlemin hüküm doğurması,
olgu ise vade söz konusudur. Hem vade hem şartta, gelecekteki bir olgunun gerçekleşmesine veya ger-
gelecekte gerçekleşecek bir olay bulunmaktadır an- çekleşmemesine bağlanmışsa geciktirici şart söz ko-
cak vade, daima gelmesi kesin olan bir tarihtir. Şart nusu olur. Kira sözleşmesinin kiracının o şehre ta-
ise ileride gerçekleşmesi şüpheli olan bir olgudur. yini çıkması şartıyla yapılması gibi. Geciktirici şart

136
6
Borçlar Hukuku

TBK m. 170 hükmünde düzenlenmiştir. Bu hükme Cezai şartın asıl sözleşmede yer alması zorunlu
göre “Bir sözleşmenin hüküm ifade etmesi, gerçekleşip değildir. Cezai şart ayrı bir anlaşma ile de düzen-
gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılmışsa, lenebilir ancak cezai şartın geçerliliği asıl sözleş-
sözleşme geciktirici koşula bağlanmış olur.” menin şekline tabidir. Örneğin taşınmaz satışına
Geciktirici şarta bağlı işlem, şartın gerçekleş- ilişkin cezai şart sözleşmesinin de resmi şekilde
mesi üzerine ileriye etkili olarak hüküm ifade eder yapılması gereklidir. Benzer şekilde taşınmaz satış
ancak şart gerçekleşmeden önce de yapılmış olan vaadi borcunu sağlamayı amaçlayan cezai şartın da
işlem varlığını sürdürür. Mesela şart gerçekleşme- yine resmi şekle bağlı olarak yapılması gerekecektir.
den evvel sözleşmeden tek taraflı dönme olmaz ya Cezai şarta ilişkin Türk Borçlar Kanunu düzen-
da sözleşmenin geçerliliği için ehliyet şartı, gecik- lemeleri emredici nitelikte değildir ancak cezanın
tirici şartın gerçekleştiği anda değil sözleşmenin indirilmesine ilişkin düzenleme bunun istisnasını
yapıldığı anda aranır. Taraflar aksini kabul etmiş oluşturmaktadır.
olmadıkça şartın gerçekleşmesi geriye etkili değil-
dir (TBK m. 170/II). Şarta bağlı sözleşme, şartın
gerçekleşmesi anından itibaren ileriye etkili olarak
hükümlerini doğurur ve şarta bağlı borç, şartın ger- dikkat
çekleşmesiyle doğar. TBK m. 179 “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi
Bozucu şartın gerçekleşmesiyle şarta bağlı işlem ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırıl-
artık hüküm ifade etmeyecektir. Bozucu şart TBK mışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı-
m. 173 hükmünde düzenlenmiştir. Bu hükme göre ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. Ceza,
“Sona ermesi önceden gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bi- borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmeme-
linmeyen bir olguya bırakılan sözleşme, bozucu koşu- si durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hak-
la bağlanmış olur.” Bozucu şarta bağlı bir sözleşme, kından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz
şart gerçekleşinceye kadar geçecek dönemde, şarta olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte
bağlı olmayan bir sözleşme gibi normal sonuçlarını cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaş-
doğuracaktır. Bozucu şarta bağlı bir borçlandırıcı tırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fe-
işlem yapıldığı anda borç doğacak, muaccel alacak sih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat
ve alacaklı tarafından ifası talep edilebilecektir. Bo- etme hakkı saklıdır.”
zucu şartın gerçekleşmesi üzerine şarta bağlanmış
işlemin hüküm doğurması kendiliğinden son bu-
lur. Herhangi bir ihtara veya bildirime gerek kal- Cezai Şartın Özellikleri
maksızın hatta henüz taraflar şartın gerçekleştiğin-
den haberdar olmasalar bile şart gerçekleştiği anda • Cezai şart, kural olarak her türlü borç için
sözleşme hükümden düşer. kararlaştırılabilir. Geçerli ve ifa edilmemiş
her türlü borç için cezai şart kararlaştırıl-
ması mümkündür. Bu yüzden sözleşmeden
Cezai Şart (Sözleşme Cezası) doğan borçlar dışında, haksız fiilden ve se-
Alacaklı, borçlunun edimini hiç ya da gereği bepsiz zenginleşmeden doğan borçlarla, tek
gibi ifa etmemesi ihtimaline karşı durumunu kuv- taraflı işlemlerden doğan borçlar içinde ce-
vetlendirmek isteyebilir. Borçlunun borcunu ihlal zai şart konulabilir.
etmesi hâlinde (yani zamanında, yerinde veya ayıp- • Her türlü edim cezai şart olarak kabul edilebi-
sız olarak ifa yapmazsa) alacaklıya ödemeyi kabul lir. Bu yüzden para dışında bir şey verme ya da
ettiği ceza hususundaki anlaşmaya cezai şart denir. yapma da cezai şart olarak kararlaştırılabilir.
Cezai şart borçlunun edimini hiç ya da gereği gibi • Cezai şart, fer’i nitelikte bir borçtur. Bu
ifa etmemesi hâlinde ödemeyi üstlendiği cezadır. yüzden cezai şartın bağlandığı asıl borç ge-
Cezai şart, bir tür geciktirici şarta bağlı borç ol- çersizse cezai şartta buna bağlı olarak geçer-
masına rağmen kanunda özel hükümlerle düzen- siz olur. Cezai şartın bağlı olduğu ana borç
lendiğinden şarta bağlı borçlara ilişkin TBK m. 170 ilişkisi geçersiz olarak kurulmuşsa cezai
vd. hükümlerinden önce bu özel hükümlere tabidir. şart da geçersizdir. Asıl borç geçerli olarak
Özel hükümlerde boşluk bulunması hâlinde genel doğmuş fakat sonradan ortadan kalkmışsa,
hükümler bunlara uyduğu ölçüde uygulanır. cezai şart da ortadan kalkar.

137
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

TBK m. 180/I’e göre alacaklı hiçbir zarara uğra-


mamış olsa bile kararlaştırılan cezanın ifası gerekir.
dikkat Alacaklı borcun hiç ya da gereği gibi ifa edilmeme-
Geçerli ve ifa edilmemiş her türlü borç için cezai sinden ötürü, cezai şart tutarından daha fazla bir
şart kararlaştırılması mümkündür. Borcun söz- zarara uğramış olabilir. Bu durumda TBK m. 180/
leşmeden doğması şart değildir. II hükmüne göre “alacaklının uğradığı zarar karar-
laştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun
kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı
Cezai Şartın Türleri isteyemez.” Alacaklı bu aşkın zararı talep etmek için
borçlunun kusurunu ispatlamalıdır.
Cezai şart, ya borcun ifa edilmemesi veya kötü
ifa edilmesi hâlinde ifa yerine istenilmek üzere ka-
rarlaştırılabilir ya da zamanında veya yerinde ifa
edilmeyen borcun ifasına ilave olarak istenebilir.
dikkat
Alacaklının ceza tutarını aşan oranda zararının
İfa Yerine İstenebilecek Cezai Şart tazminini isteyebilmesi için borçlunun kusurlu
TBK. m. 179/I’e göre bir sözleşmenin hiç olduğunun ispatlanması gerekir.
veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir
ceza kararlaştırılmışsa aksi sözleşmeden anlaşıl-
madıkça alacaklıya borcun ya da cezanın ifasını Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebi-
isteyebilir. Burada seçimlik yetki söz konusudur. lirler ancak hâkim kararlaştırılan cezai şartın fahiş
Asıl edim hiç ya da gereği gibi ifa edilmediğinde olduğunu görürse cezai şartı re’sen tenkis edebilir.
seçimlik yetki doğar. Alacaklı cezai şart muaccel Bir kimsenin ekonomik özgürlüğünü veya kişilik
olunca seçimlik yetkiye sahip olur. Borçlu gereği haklarını aşırı sınırlandıran veya ortadan kaldıran
gibi ifa etmediğinde alacaklı cezai şartın öden- şartlar fahiştir.
mesini isterse daha önce almış olduğu sözleşme
Tacir sıfatını taşıyan borçlunun aleyhine konu-
konusunu borçluya geri vermelidir. Bu hüküm
lan cezai şartın tutarı TTK m. 22’ye göre indirile-
emredici nitelikte olmadığı için taraflar bunun
mez. Bu yüzden hâkim, ceza miktarı aşırı olsa bile
aksine anlaşma yapabilirler.
cezai şart tacir borçlu aleyhine konulmuşsa bunu
indiremeyecektir. Bu hükmün uygulanması için
İfayla Birlikte İstenebilecek Cezai Şart cezai şartın ticari bir borç hakkında kararlaştırılmış
TBK. m. 179/II’ye göre ceza, borcun belirlenen olması yetmez, ayrıca borçlunun tacir sıfatını ta-
zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için ka- şıması gerekir. Bu yüzden tacir olmayan kişilerin
rarlaştırılmışsa asıl borçla birlikte cezanın ifasını da ticari nitelikteki işlemlerinden doğan borçları için
istenebilir. Bu hüküm emredici nitelikte olmadığı kararlaştırılmış olan cezai şartlarda TBK m. 182/
için taraflarca aksi kararlaştırılabilir. III uyarınca tenkis edilebilir. Diğer yandan cezanın
ağırlığı ahlaka aykırılık teşkil edecek nitelikteyse
şartın geçersizliğine karar verilebilir.

dikkat Dönme Cezası


Ceza şartın talep edilebilmesi için alacaklının
Dönme cezası, belli bir bedel ödemek şartıy-
zarara uğraması şart değildir.
la sözleşmeden serbestçe dönmeyi sağlar. Başka bir
ifadeyle dönme cezası, ortada herhangi bir geçerli
neden yokken sözleşmeden dönmek isteyen tarafın
Alacaklı cezai şartı talep etme hakkından feragat ödeyeceği bedeldir. Dönme cezası herhangi bir borç
ederse veya gecikmeli ya da eksik olarak yapılan ifa- ihlali bulunmaksızın belli bir meblağı ödemek sure-
yı çekincesiz kabul etmişse TBK. m. 179/II gereği, tiyle borçluya sözleşme bağından kurtulma imkânı
artık bundan sonra cezai şart talep edemez. vermektedir. Dönme cezası kararlaştırıldıysa borçlu-

138
6
Borçlar Hukuku

nun ceza karşılığı sözleşmeden dönme yetkisi vardır. Pişmanlık (Cayma) Akçesi
Kararlaştırılan cezanın sözleşmeden dönme cezası Pişmanlık akçesi, sözleşmeden serbestçe dönül-
olduğunu ispat yükü borçluya aittir. Sözleşmeden mesi karşılığı diğer tarafta kalmak üzere yapılan
dönme hakkı kanundan doğuyorsa bunun kullanıl- ödemedir.
ması hâlinde dönme cezası ödenmez. Cezai şarttan
Pişmanlık akçesi, verilen bir sözleşmede hem
farklı olarak hâkimin dönme cezasını aşırı görerek
bunu veren hem de alan keyfi şekilde sözleşmeden
indirme yetkisi yoktur. Zira dönme cezasını öde-
dönme hakkını kazanmaktadır. Bundan dolayı
mekle yükümlü taraf kanuni bir sebep olmaksızın
pişmanlık akçesini veren sözleşmeden dönmüşse
keyfi olarak sözleşmeden dönmüştür.
verdiğini geriye isteyemeyecek, karşı taraf sözleş-
meden dönmüşse aldığı pişmanlık akçesini misliyle
Pey Akçesi (Bağlanma Parası) iade edecektir.
Pey akçesi, bir sözleşmenin kurulduğuna delil Pişmanlık akçesi verildikten sonra taraflar biri
olsun diye bir tarafın diğerine verdiği paraya denir. için kanunda düzenlenmiş bir sözleşmeden dönme
Sözleşme yapılırken bir miktar para ödenmişse ku- hakkı doğar ve bu hak kullanılırsa pişmanlık ak-
ral olarak bu pey akçesidir, cayma parası değildir. çesini veren bunun iadesini isteyebileceği gibi piş-
Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça bağlan- manlık akçesini alanda sadece aldığını iade etmekle
ma parası esas alacaktan düşülür. yükümlüdür.

dikkat dikkat
TBK m. 177 “Sözleşme yapılırken bir kimsenin TBK m. 178 “Cayma parası kararlaştırılmışsa,
vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası ola- taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili
rak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak ve- sayılır; bu durumda parayı vermiş olan cayarsa
rilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olma- verdiğini bırakır; almış olan cayarsa aldığının iki
dıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” katını geri verir.”

Öğrenme Çıktısı

1 Borç ilişkisindeki özel durumları, özel kayıtları açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Z bankası ile A ve tacir B arasında


10.10.2013 tarihinde kurulan söz-
leşmeye göre A ve B’ye verilecek olan
300.000 TL tutarındaki kredinin,
10.10.2014 tarihinde anapara faizi
ile birlikte geri ödenmesi kararlaştı-
Cezai şartın türleri neler-
rılmıştır. A ve B’ye, 10.10.2013 tari- Şartın türlerini anlatınız.
dir? Açıklayınız.
hinde 300.000 TL tutarındaki kredi
ödenmiştir. Z bankasının 300.000
TL’nin faizi ile birlikte tamamının
geri ödenmesini vadesi geldiğinde
A’dan talep etmesi mümkün müdür?
Açıklayınız.

139
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

BORÇLARIN SONA ERMESİ Bazen ibra bunu gizlemek için alacağı tahsil
Borcun sona ermesi, bir edimi yerine getirme etmeksizin makbuz verilmesi tarzında yapılır. Mu-
mükellefiyetinin hukuken ortadan kalkmasını ifa- vazaalı olması sebebiyle makbuz olarak hükümsüz
de eder. Borcun sona ermesi sebepleri; dar anlamda olan belge ibra açısından geçerlidir.
borçların sona ermesine ilişkindir. Kira ilişkisinde TBK m. 132 hükmüne göre, “Borcu doğuran
kira bedeli ödenirse buna ait borç sona erer, kira işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tu-
akdi ilişkisiyse devam eder. tulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın
Borcun sona erme sebeplerinden en olağan ola- yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen
nı ifadır. Bunun dışında tecdit, alacaklı ve borçlu ortadan kaldırılabilir.” Buna göre borcu doğuran
sıfatlarının birleşmesi, ifa imkânsızlığı, takas da işlem şekle tabi olsa da ibra sözleşmesi şekle tabi
borcu sona erdirir. olmadan yapılabilir. Hem kısmi ibra hem de tama-
men ibrada, ibra sözleşmesi şekle bağlı değildir.
Borcun sona ermesiyle birlikte borca bağlı olan
feri haklar da TBK m. 131/I gereği sona ererler.
Buna karşın taşınmaz rehni, kıymetli evrak ve
konkordatoya ilişkin hükümler saklıdır. Buna göre
dikkat
taşınmaz rehninin verildiği borç sona erse de bu ta-
Borcu doğuran işlem şekle tabi olsa da ibra söz-
şınmaz rehni ancak kaydın terkin edilmesiyle olur.
leşmesi şekle tabi olmadan yapılabilir.
Bu yapılmadıkça taşınmaz rehni nazari olsa da de-
vam eder.
Asıl borç sona erdikten sonra artık yeni faiz iş-
lemeyeceği gibi prensip olarak işlemiş faizleri talep Tam ibrada borcun tamamı sona ererken kısmı
hakkı da sona erer ancak alacaklı faiz alacağını talep ibrada ibra edilen kısım oranında borç sona erer.
hakkını saklı tutmuşsa faiz alacağı sona ermez. Aksine anlaşma yoksa ibra ile birlikte borç ferile-
riyle birlikte sona erer.
Alacaklı ile borçlu borcun ortadan kaldırılma-
sı için değil de sadece alacaklının borçludan ifa
dikkat istemeyeceği hususunda anlaşmışlarsa ortada ibra
Borcun sona ermesi sebepleri; dar anlamda değil, alacak hakkını kullanmama (takip etmeme)
borçların sona ermesine ilişkindir. taahhüdü vardır. Burada alacak mevcut olarak kalır
ama bu takip ve talep edilmez. İbrada borç feri-
Geniş anlamda borcun sona erdirilmesi, borç leriyle birlikte sona erirken takip etmeme taahhü-
ilişkisinin sona erdirilmesi anlamına gelir. Ge- dünde bu taahhüt borçluya gidilmesini engellese
niş anlamda borcu sona erdiren sebepler; geri de alacak mevcut olduğu için kefile ve diğer temi-
alma, fesih, dönme ve ikaledir. natlara gidilebilir.

İbra Yenileme (Tecdit)


İbra alacaklıyla borçlunun anlaşarak borcu kıs- Yenileme, yeni bir borç meydana getirerek mev-
men veya tamamen sona erdirmeleridir. İbranın ge- cut bir borcun sona erdirilmesi sözleşmesidir. Bor-
çerli olabilmesi için mutlaka borçlunun bu hususu cu sona erdiren yenileme; borcun konusunun, tabi
kabul etmesi gerekir. İbra iki taraflı bir hukuki iş- olduğu hükümlerin, borcun sebebinin veya tarafla-
lem, bir sözleşme niteliğindedir. Alacaklı tek taraflı rın değiştirilmesi tarzında olabilir. Örneğin bir satış
irade beyanı ile alacak hakkından feragat edemez. sözleşmesinde satış bedeli yenilendiğinde taraflar
İbra dar anlamda borç ilişkisini sona erdiren bir se- eski borcun yerine yeni bir borç getirmiş olurlar.
beptir. Alacaklının bu iradesinin borçlu tarafından Yenileme için evvelki bir borç olmalıdır. Eski
kabul edilmesi gerekir. İbra sözleşmesi bir tasarruf borç sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme gibi
işlemi niteliğindedir. Alacaklının ibra sözleşmesine bir sebepten doğabilir. Taraflar arasındaki evvelki
konu alacak hakkı üzerinde tasarrufta bulunabil- borç geçerli bir borç olmalıdır. Borçlunun yeni bir
mesi de tasarruf yetkisinin bulunmasına bağlıdır. borç üstlenmesi gerekir.

140
6
Borçlar Hukuku

Yenileme, alacaklı ile borçlu arasında yapılacak


bir yenileme sözleşmesi ile gerçekleşir. Yenileme söz-
leşmesiyle önceki borçta yapılan bu değişikliklerin dikkat
borcu sona erdirebilmesi için bunların yenileme Cari hesap, TBK m. 134’te düzenlenmiştir. Anı-
niyetiyle yani mevcut borcu sona erdirip yeni bir lan hükme göre, “Çeşitli kalemlerin bir cari he-
borç meydana getirme iradesiyle yapılması gerekir. saba sadece kaydedilmiş olması, borcun yenilenmiş
Borçlunun yenileme sözleşmesiyle yeni bir borç üst- olduğu anlamına gelmez. Ancak, hesabın kesilmiş
lenmesi gereklidir. Yenileme tarafların açık iradesiyle ve hesap sonucu diğer tarafça kabul edilmiş olması
gerçekleşmelidir. Karine olarak borcun yenilendiği durumunda, borç yenilenmiş olur. Kalemlerden
kabul edilmez. Bu nedenle de borcun yenilendiğini birinin güvencesi varsa, aksi kararlaştırılmadıkça,
ispat yükü bunu iddia edenin üzerindedir. TBK m. hesap kesilip sonucun kabul edilmiş olması, güven-
133/I’de “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona er- ceyi sona erdirmez.”
dirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile
olur.” şeklinde bir düzenleme benimsenmiştir.
Yenileme ile eski alacak sona erer. Bu nedenle Alacaklı ve Borçlu Sıfatlarının
eski borcun alacaklısının tasarruf yetkisine sahip Birleşmesi
olması gerekir. Tecditle (yenilemeyle); evvelki Borcu sona erdiren sebeplerden biri de alacak-
borç, evvelki borçtan doğan def ’iler, bu borca lı ve borçlu sıfatlarının birleşmesidir. Alacaklı ve
bağlı olan cezai şart, kefalet ve rehin gibi feri hak- borçlu sıfatlarının birleşmesi bir kişinin aynı bor-
lar sona erer. Teminat ve cezai şartların yeniden cun alacaklı ve borçlusu olmasıdır. Bu husus TBK
yapılması gerekir. Yenileme ile oluşan borç yeni m. 135 hükmünde ifade edilmiştir. Bu hükme göre
bir borç olduğu için evvelki borca ait def ’iler yeni “Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşme-
borç için ileri sürülemez. siyle borç sona erer.” Bir borcun alacaklı ve borçlu sı-
Eski alacak hangi zamanaşımına tabi olursa ol- fatlarının aynı şahısta toplanması çeşitli sebeplerle
sun yeni borç TBK md. 146’daki on yıllık zamana- meydana gelebilir.
şımına tabi olur. Örneğin, ölenin borçlusu olan kişi aynı zaman-
Cari Hesap: İki tarafın birbirlerinden olan ala- da bu kişinin tek mirasçısıysa alacaklı ve borçlu
caklarını talep etmeyip bunların bir hesaba aktif ve sıfatları aynı kişide birleşmiş olur. Ayrıca alacaklı
pasif olarak kaydedilmesi ve belirli devreler sonun- ve borçlu iki şirket birleşirse bir kimse alacaklısı bu-
da aktif ve pasifte yer alan alacak ve borçların top- lunduğu işletmeyi devralırsa da alacaklı ve borçlu
luca takas edilerek kalan miktarı borçlanma husu- sıfatları birleşir. Alacaklı ve borçlu sıfatlarının bir-
sunda yaptıkları sözleşme uyarınca tutulan hesaba leşmesi borcu sona erdirir. Borç sona erdiği için feri
cari hesap denir. haklar da sona erer.
Kararlaştırılan hesap devresi sonunda hesabı tu- Diğer yandan TBK m. 135/III hükmünde ta-
tan tarafın alacak ve borçları birbirinden çıkardıktan şınmaz rehni ile kıymetli evraka ilişkin özel düzen-
sonra bulunan bakiye karşı tarafça kabul edilince her lemeler saklı tutulmuştur. Kıymetli evrak borçluya
iki tarafın alacağı da sona ermiş ve bunun yerine ba- ciro edilince veya hamiline yazılı bir kıymetli evrak
kiye yeni bir alacak olarak doğmuş olur. Taraflardan borçluya teslim edilince kıymetli evraka bağlı borç
biri lehine arta kalan tutar diğer tarafça kabul edi- sona ermez. Burada alacak hakkı yeniden başkasına
lince borç yenilenmiş olur. Bu bakiye, yeni bir borç temlik edilebilir.
teşkil etse de hesaptaki bir alacağı ait olan teminatlar
aksi kararlaştırılmadıkça devam eder.
İfa İmkânsızlığı
Borcu sona erdiren ifa imkânsızlığı, borcun
doğumundan sonra ifanın elde edilemez hâle gel-
dikkat mesidir. İmkânsızlık borcun ifası aşamasında değil
Yenileme suretiyle borcun sona erdiğinden söz ede- de başlangıçta varsa sözleşme kesin hükümsüzdür.
bilmek için tarafların sona erdirilen önceki borcun Borçlanılan edim objektif olarak sözleşmenin ku-
yenileme iradesiyle sona erdirilmesi gerekir. rulmasından sonra imkânsız hâle gelmelidir.

141
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

İfa imkânsızlığı kusurlu olsun ya da olmasın çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları,
borcu sona erdirir. TBK m. 136 hükmüne göre kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına
tazminat gerektirmeyen kusursuz imkânsızlık var- aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve
dır. Bu yüzden imkânsızlıktan borçlu sorumluysa borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı
bunun tazminatını öder. ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak
Borcun ifasının imkânsızlaştığı hâllerde sadece ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni
tek taraf borçluysa bu borç sona erer. İki tarafa borç koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı
yükleyen bir borç ilişkisinde ifa imkânsızlığı varsa takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli
bir tarafın borcu ifası imkânsızlaştığı için sona erin- edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkı-
ce TBK m. 136 gereği, karşı taraf da kendi borcun- nın yerine fesih hakkını kullanır.”
dan kurtulur. Hâkimin bu şekilde sözleşmeye müdahale etme-
sine emprevizyon yetkisi veya işlem temelinin çökme-
si denmektedir. Hâkimin sözleşmeyi yeni şartlara
göre ayarlaması veya feshedebilmesi için üç şartın
dikkat varlığı gerekmektedir. TBK m. 138 hükmünün uy-
TBK m. 136/I-II “Borcun ifası borçlunun sorum- gulanması için aranan şartlar aşağıda sıralanmıştır:
lu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç • Sözleşme ilişkisinde tarafların edimlerin
sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde arasındaki denge, borçludan yüklenmesi is-
imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı tenemeyecek kadar büyük ölçüde bozulmuş
taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme olmalıdır.
hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup,
• Edimlerin dengesindeki değişiklik sözleşme
henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme
yapılırken her iki taraf arasından da öngö-
hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun
rülmeyen bir sebepten ileri gelmelidir.
ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş
olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.” • Edimler henüz ifa edilmemiş olmalıdır. Bu
durum ani edimli sözleşmeler için geçerli-
dir. Sürekli borç ilişkilerindeyse ifa süresi-
nin sözleşmeye göre henüz tamamlanma-
İfa Güçlüğü mış olması gerekir.
Borcun ifası imkânsızlaşmış olmakla beraber,
alacaklı ve borçlunun başlangıçta öngöremeyeceği
Takas
olaylar nedeniyle aşırı derecede güçleşmiş olabilir.
TBK m. 139 hükmüne göre, “İki kişi, karşılıklı
Hâkim, zarara giren lehine fakat karşı tarafı çok
olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri bir-
zor durumda bırakmayan bir değişiklik yapmaya
birine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel
çalışır. Bu mümkün olmazsa ancak sözleşmeden
ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.” Takas,
dönülebilir.
birbirine karşı aynı cins alacağa sahip şahıslardan
Bu gibi durumlarda ne olacağına ilişkin Eski birinin tek taraflı beyanı ile bu alacakları az olanı
Borçlar Kanunu’nda genel bir hüküm yoktuı. Sade- oranında sona erdirmesidir. Takas, borcu sona erdi-
ce eser sözleşmesi için eBK md. 365’te bir düzen- ren sebeplerden biridir. Takas hakkı bozucu yenilik
leme bulunmaktaydı. Buna göre borçlunun borcu doğuran bir haktır. Takasın hukuki sonuç doğur-
ondan ifası beklenemeyecek kadar artmışsa hâkim ması karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Takas, iki
sözleşmeyi yeniden düzenleyebilir veya sona erdire- tarafın karşılıklı olarak birbirlerinden hem alacaklı
bilir. Türk Borçlar Kanunu’nda ise bu hususta genel hem de borçlu olması hâlinde uygulanabilir.
bir düzenleme bulunmaktadır. Yeni Borçlar Kanunu
m. 138 hükmü ile genel hükümlerde de aşırı ifa güç-
lüğü hâlinde sözleşmeden dönme ve tek yanlı olarak
değişiklik yapma haklarını tanımıştır. Bu hükme dikkat
göre “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörül- Takas tek taraflı bir hukuki işlemdir. Bu nedenle
meyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir mülkiyeti devir borcu doğuran sözleşmelerden biri
durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya olan trampa sözleşmesi ile karıştırılmamalıdır.

142
6
Borçlar Hukuku

Takasın Şartları - Takas hakkı önceden sözleşme ile kal-


• Karşılıklılık olmalıdır. Bir kimsenin takas dırılmamış olmalıdır. Takas hakkından
hakkını haiz olabilmesi için bir kimsenin feragat edilmemiş olmalıdır. TBK m.
hem karşı tarafa borçlu hem de ondan ala- 145’e göre, bir kimse takas hakkı doğ-
caklı olması gerekir. Bu durum olmadıkça madan bu haktan feragat edebilir. Bazı
takas mümkün değildir. A, B’ye kira sözleş- alacaklar bakımından takas hakkının
mesi nedeniyle 5.000 TL borçlu; B’de A’ya kullanılması alacaklının kabulüne bağ-
satış sözleşmesi nedeniyle 5.000 TL borçlu lanmıştır. Bu alacaklar şunlardır;
ise A ve B’nin alacakları karşılıklıdır. 1. Tevdi edilmiş eşyanın geri verilmesine
• Bu sebeple kefil asıl borçlunun alacaklıya veya bedeline ilişkin alacaklar
karşı mevcut olan alacağını kendisinin ke- 2. Haksız olarak alınmış veya aldatma so-
faletten doğan borcu ile takas edemez. nucunda alıkonulmuş eşyanın geri ve-
• Tarafların birbirine olan borçları aynı cins rilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar
olmalıdır. Para borçları bu şarta en uygun
3. Nafaka ve işçi ücreti gibi borçlunun ve
olan borçlardır. Aynen ödeme kaydı içeren
yabancı para borcu ile Türk parası borcunun ailesinin bakımı için zorunlu olup özel
takasının olabilmesi konusu tartışmalıdır. niteliği gereği, doğrudan alacaklıya ve-
Aynen ödeme kaydı bulunmayan yabancı rilmesi gereken alacaklar
para borçları ise Türk Lirası’na çevrilerek ta-
kas edilebilir. Para borçları dışında çeşit borç- Takasın Sonuçları
ları da aynı çeşittense takasa konu olabilirler.
Parça borçları ise takasa konu olamazlar. Geçerli bir şekilde yapılan takas beyanı, be-
yanda bulunanın karşı tarafa olan borcu ile ondan
olan alacağını azı tutarında sona erdirir. Takas be-
yanı ile her iki alacak da ortadan kalkar. Takasla
meydana gelen bu sonuç geri alınamaz. İki tarafın
dikkat birbirlerinden olan alacakları, takas hakkının doğ-
Parça borçlarının konusunu ferden belirlenmiş duğu yani takas beyanında bulunma imkânının
şeyler oluşturur. Parça borcu konusu şeyin yeri- ortaya çıktığı andan itibaren sona ermiş sayılır.
ni bir başka şeyin alması mümkün değildir. Bu Başka bir ifadeyle takas için bir tarafın beyanı ge-
nedenle de takasa uygun değildir.
rekli ise de bu beyan yapılınca takas, beyandan
itibaren değil karşılıklı borçların takas edilebilme-
• Her iki alacağın da muaccel olması gere- si şartlarının gerçekleştiği andan itibaren hüküm
kir ancak sadece takas beyanında bulunan ifade eder.
kimsenin alacağının muaccel olması yeterli
olacaktır.
• Bir kimsenin alacağının muaccel olmasının
yanı sıra ifasının istenebilir olması da gerek- dikkat
lidir. Bu yüzden bir kimsenin alacağı eksik Takas beyanının hükmü geriye etkilidir. Takas,
borçsa bu kimse bu alacağını takas edemez. beyandan itibaren değil karşılıklı borçların takas
Zira eksik borcun borçlusu bunu isterse edilebilmesi şartlarının gerçekleştiği andan iti-
ödeyecektir. baren hüküm ifade eder.
- Bir alacağın ihtilaflı olması takasa engel
değildir. TBK m. 139/II’ye göre ihtilaflı
alacaklar için takas mümkündür. Takas, yenilik doğuran bir haktır. Bu yüzden ta-
- TBK m. 142 hükmü alacağın muaccel kas beyanın karşı tarafa yöneltilmesi ve ona varması
olmamasına bir istisna getirmektedir. gerekir. Bu şekilde yapılan bir takas beyanı kural
Buna göre borçlunun iflası hâlinde ala- olarak alacaklının rızasına bağlı değildir ancak is-
caklı, alacağı muaccel olmasa da müflise tisnaen bazı borçların takası alacaklının rızasına
karşı takas beyanında bulunabilir. bağlıdır.

143
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

Zamanaşımı 6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusu-


Zamanaşımı ile borcun sona ermesi sadece ala- ruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışın-
cak hakları açısından söz konusu olur. Zamanaşımı da, eser sözleşmesinden doğan alacaklardır.
esasen gerçek anlamda borcu sona erdiren bir sebep Zamanaşımı süresi kaideten muacceliyetten
değildir. Zamanaşımı hâlinde aslında borç sona er- itibaren başlar. Bu yüzden borç için vade varsa bu
memekte, bu durum borçluya bir defi hakkı sağla- tarihten, yoksa sözleşmenin kurulmasından itiba-
maktadır. Borçlu bu def ’îyi kullanarak borcunu ifa ren zamanaşımı işlemeye başlar. Kısaca zamanaşı-
etmekten kurtulabilir. Borçlu zamanaşımı def’îni mı; alacaklının, alacağını talep edebileceği andan
ileri sürmezse bu husus hâkim tarafından re’sen na- itibaren işler.
zara alınmaz. Ayrıca zamanaşımına uğramış bir bor- Prensip itibarıyla her türlü alacak zamanaşımı-
cun ödenmesi de sebepsiz zenginleşme teşkil etmez. na tabidir. Buna karşılık istisnai olarak bazı alacak-
TBK m. 160/I’e göre zamanaşımından önceden lar zamanaşımına tabi değildir. Örneğin gayrimen-
feragat edilemez. Borç ilişkisi kurulmadan önce ya kul rehni (ipotek ile teminat altına alınan alacaklar
da kurulurken yapılan bu tür anlaşmalar hüküm- için) bakımından rehin devam ettikçe zamanaşımı
süzdür. Borç ilişkisi kurulduktan sonra borçlu za- işlemez. Aynı şekilde borçlu için aciz vesikası ve-
manaşımı def ’ini ileri sürmekten feragat edebilir. rilmişse borç için yine zamanaşımı işlemez. Taşınır
rehindeyse zamanaşımı süresi işlemeye devam eder.
TBK m. 148’e göre TBK m. 146 -161 arasın-
daki zamanaşımına ilişkin hükümler sözleşmeyle
dikkat değiştirilemez. Bunlar haricindeki zamanaşımı sü-
Alacak haklarının aksine yenilik doğuran hakla- releriyse sözleşmeyle değiştirilebilirler.
rın kural olarak hak düşürücü süreye tabi oldu-
ğu kabul edilir.

Borcun sona ermesine yol açan diğer sebepler- dikkat


den farklı olarak zamanaşımı borcu sona erdir- Muacceliyet, borcun ifasının alacaklı tarafından
mez, ifanın talep edilebilirliğini ortadan kaldırır. talep edilebileceği en erken zamanı ifade eder.

Zamanaşımı Süresi
Zamanaşımının Durması
Genel zamanaşımı süresi on yıldır. TBK 147’de
Zamanaşımı süresinin işlemeye başlamaması
altı bent hâlinde beş yıllık zamanaşımına tabi ala-
ya da işlemeye başlamışsa durması zamanaşımının
caklar sayılmıştır. Bu alacaklar;
durmasını ifade eder. TBK m. 153’de belirtilen
1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi hâllerde zamanaşımı durur. Zamanaşımını dur-
diğer dönemsel edimler duran sebep devam ettikçe zamanaşımı işlemez ve
2. Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yer- sebep ortadan kalkınca zamanaşımı kaldığı yerden
lerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve işlemeye devam eder. Bu sebepler şunlardır:
benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri
1. Velayet devam ettiği müddetçe çocukların
3. Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta pe- ana ve babalarına karşı olan alacaklarında
rakende satışlardan doğan alacaklar
2. Vesayet devam ettiği müddetçe, vesayet altın-
4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden do- da bulunanın vasiye karşı olan alacaklarında
ğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile
3. Evlilik devam ettikçe, eşlerin birbirine karşı
ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürle-
olan alacaklarında
ri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya
ortaklar arasındaki alacaklar 4. Hizmet ilişkisi devam ettikçe hizmetçilerin
işverenlere karşı olan alacaklarında
5. Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmele-
rinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, 5. Borçlu, alacak üzerinde intifa hakkını haiz
simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar olduğu müddetçe

144
6
Borçlar Hukuku

Zamanaşımının Kesilmesi başvurusuyla mahkemenin, icra dairesinin veya


TBK m. 154’de belirtilen hâllerde zamanaşımı iflas masasının yapacağı her türlü işlemde zama-
naşımını keser.
kesilmiş olur. Zamanaşımının kesilmesi hâlinde bu
ana kadar işlemiş olan süre işlememiş sayılır ve za- Zamanaşımı kesildikten sonra işleyecek olan
manaşımını kesen olaydan itibaren yeni bir zama- yeni süre prensip itibarıyla eski sürenin aynıdır.
naşımı süresi işlemeye başlar. Bunun istisnası borçlunun borcunu bir senetle ik-
rar etmesi hâlidir. Bu durumda başlayan yeni za-
Zamanaşımı borçlunun borcunu ikrar etme- manaşımı süresi on yıldır.
si hâlinde kesilir. Bu her şekilde olabilir. Buna
Müteselsil borçlulardan birine karşı kesilen za-
göre borçlunun borcu kabul etmesi, borca ilişkin manaşımı diğer müteselsil borçlulara karşı da ke-
olarak bir ödemede bulunması (asıl borca veya silmiş olur.
faize ilişkin olabilir.), borç için teminat gösteril-
Asıl borçluya karşı kesilen zamanaşımı kefile
mesi hep borcun ikrar edilmesi anlamındadır ve karşı da kesilmiş olur fakat kefile karşı kesilen za-
zamanaşımını keser. Bunlar dışında alacaklının manaşımı asıl borçluya karşı kesilmiş olmaz.

Öğrenme Çıktısı

2 Borcun sona ermesi hâllerini sıralayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Z bankası ile tacir B ara-


sında 10.10.2013 tarihinde
kurulan sözleşmeye göre
B’ye verilecek olan 300.000
TL tutarındaki kredinin,
10.10.2014 tarihinde ana-
Alacaklının davranışları ne-
para faizi ile birlikte geri Dar anlamda borcun sona
deniyle zamanaşımının ke-
ödenmesi kararlaştırılmıştır. ermesinin borç ilişkisine et-
silmesine yol açan sebepleri
Z bankasının B’yi borcun kisi nedir? Düşününüz.
açıklayınız.
tamamı için sorumluluk-
tan kurtarmak üzere B ile
bir sözleşme kurduğu kabul
edilirse bu sözleşme herhan-
gi bir şekil şartına tabi mi-
dir? Açıklayınız.

145
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

1 Borç ilişkisindeki özel durumları, özel


kayıtları açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Borç İlişkisindeki Özel


Durumlar

Üçüncü kişinin edimini taahhüt bir sözleşmedir ve borçlandırıcı bir işlemdir. Bu işlemin temel özelliği taahhüt
edilen edimin bizzat borçlu tarafından değil, üçüncü bir kişi tarafından yerine getirilecek olmasıdır. Üçüncü
kişi lehine sözleşme, TBK m. 129 hükmünde düzenlenmiştir. Herhangi bir borç ilişkisinde edimlerden birinin
üçüncü bir kişiye ifa edileceği kararlaştırılmışsa üçüncü kişi lehine sözleşmeden bahsedilir. Müteselsil borçluluk
tarafların anlaşması ya da kanundan doğar. Alacaklının karşısında birden fazla borçlu varsa ve borçlulardan her
biri borcun tamamından sorumluysa müteselsil borçluluk ilişkisi mevcuttur. Müteselsil alacaklılık ya kanundan
ya da tarafların anlaşmasından doğar. Şart; hukuki işlemin ya da münferit bir borcun hukuki etkisinin, ileride
gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan şüpheli bir olguya bağlanması durumudur. Bir hukuki işlemin hü-
küm ifade etmesi veya hükümden düşmesi, taraf iradeleriyle ileride gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan
bir duruma bağlanmışsa şarta bağlı işlemden söz edilir. Öte yandan bir hukuki işlemin ya da münferit bir borcun
hukuki etkisinin bağlandığı olgu kesin bir olgu ise vade söz konusudur. Borçlunun borcunu ihlal etmesi hâlinde
alacaklıya ödemeyi kabul ettiği ceza hususundaki anlaşmaya cezai şart denir. Cezai şart kural olarak her türlü
borç için kararlaştırılabilir. Dönme cezası, belli bir bedel ödemek şartıyla sözleşmeden serbestçe dönmedir. Pey
akçesi, bir sözleşmenin kurulduğuna delil olsun diye bir tarafın diğerine verdiği paraya denir. Pişmanlık akçesi,
sözleşmeden serbestçe dönülmesi karşılığı diğer tarafta kalmak üzere yapılan ödemedir.

2 Borcun sona ermesi hâllerini sıralayabilme

Borçların Sona Ermesi

İbra, alacaklıyla borçlunun anlaşarak borcu kısmen veya tamamen sona erdirmeleridir. İbra; iki taraflı bir hukuki
işlem, bir sözleşme niteliğindedir. Yenileme, yeni bir borç meydana getirerek mevcut bir borcun sona erdirilmesi
sözleşmesidir. Borcu sona erdiren yenileme; borcun konusunun, tabi olduğu hükümlerin, borcun sebebinin veya
tarafların değiştirilmesi tarzında olabilir. Borcu sona erdiren sebeplerden biri de alacaklı ve borçlu sıfatlarının
birleşmesidir. Alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi bir kişinin aynı borcun alacaklı ve borçlusu olmasıdır.
Bir borcun alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı şahısta toplanması çeşitli sebeplerle meydana gelebilir. Borcu sona
erdiren ifa imkânsızlığı, borcun doğumundan sonra ifanın elde edilemez hâle gelmesidir. İmkânsızlık, borcun
ifası aşamasında değil de başlangıçta varsa sözleşme kesin hükümsüzdür. Borcun ifası imkânsızlaşmış olmakla
beraber alacaklı ve borçlunun başlangıçta öngöremeyecekleri olaylar nedeniyle aşırı derecede güçleşmiş olabilir.
Bu durumda aşırı ifa güçlüğünden söz edilir. Takas, birbirine karşı aynı cins alacağa sahip şahıslardan birinin
tek taraflı beyanı ile bu alacakları az olanı oranında sona erdirmesidir. Takas hakkı bozucu yenilik doğuran bir
haktır. Zamanaşımı esasen gerçek anlamda borcu sona erdiren bir sebep değildir. Zamanaşımı hâlinde aslında
borç sona ermemekte, bu durum borçluya bir defi hakkı sağlamaktadır. Borçlu bu defîyi kullanarak borcunu ifa
etmekten kurtulabilir.

146
6
Borçlar Hukuku

1 Aşağıdakilerden hangisi takasın koşulların- 5 Yeni bir borç meydana getirerek evvelce mev-
dan biri değildir? cut bir borcun sona erdirilmesine ne ad verilir?

neler öğrendik?
A. Alacakların karşılıklı olması A. İbra
B. Takas beyanında bulunulmuş olması B. İfa
C. Her iki alacağın da para alacağı olması C. Yenileme (Tecdit)
D. Takas hakkından feragat edilmemiş olması D. Zamanaşımı
E. Tarafların alacaklarının aynı cinsten olması E. Alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesi

2 İbra ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi 6 Cezai şart ile ilgili aşağıdaki ifadelerden han-
doğrudur? gisi yanlıştır?
A. İbra alacaklının tek taraflı yöneltilmesi gerekli A. Kural olarak her türlü borç için kararlaştırılabilir.
beyanı ile borcu sona erdirir. B. Her türlü edim, cezai şart olarak kabul edilebilir.
B. Alacaklı ile borçlunun, alacaklının borçludan C. Alacaklı gecikmeli ifayı çekincesiz kabul etmiş-
ifa istemeyeceği hususunda anlaşmaları ibra ni- se, artık bundan sonra cezai şart talep edemez.
teliğindedir. D. Cezai şartın bağlandığı asıl borç geçersiz olsa
C. İbra, alacak için verilmiş olan teminatlardan ya- bile cezai şart geçerli olur.
rarlanılmasını engellemez. E. Cezai şart miktarını aşan zararını alacaklı ancak
D. Borcu doğuran işlem şekle tabi olsa da ibra söz- borçlunun kusurunu ispat etmesi şartıyla talep
leşmesi şekle tabi olmadan yapılabilir. edebilir.
E. İbra borcu sona erdirmez.
7 Sözleşmeden serbestçe dönülmesi karşılığı
3 Takas ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi diğer tarafta kalmak üzere yapılan ödemeye ne ad
yanlıştır? verilir?
A. Alacaklar karşılıklı olmalıdır. A. Cezai şart
B. Tarafların alacakları aynı cinsten olmalıdır. B. Dönme cezası
C. Borç parça borcu olmamalıdır. C. Pey akçesi
D. Takas hakkından feragat edilmemiş olmalıdır. D. Pişmanlık akçesi
E. Borç eksik borç olmamalıdır. E. Edim yükümünden bağımsız borç ilişkisi

4 Aşağıdakilerden hangisinde zamanaşımı 8 Aşağıdakilerden hangisi beş yıllık zamanaşı-


durmaz? mına tabi alacaklardan biri değildir?
A. Velayet devam ettiği müddetçe çocukların ana A. Taşınmaz satışı sözleşmesinden doğan alacaklar
ve babalarına karşı olan alacaklarında B. Vekalet sözleşmesinden doğan alacaklar
B. Vesayet devam ettiği müddetçe vesayet altında C. Anapara faizleri
bulunanın vasiye karşı olan alacaklarında D. Kira bedelleri
C. Evlilik devam ettikçe eşlerin birbirine karşı olan E. Küçük sanat işlerinden doğan alacaklar
alacaklarında
D. Hizmet ilişkisi devam ettikçe hizmetçilerin iş-
verenlere karşı olan alacaklarında
E. Alacaklı alım hakkına sahip olduğu müddetçe
alım sözleşmesinden doğan alacaklarda

147
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

9 Üçüncü kişinin edimini taahhüt ile ilgili aşa- 10 Aşağıdakilerden hangisi şarta bağlı işlemler-
ğıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? den biridir?
neler öğrendik?

A. Üçüncü kişinin edimini taahhüt, bir sözleşmedir. A. 14 Temmuzda evi kiralıyorum.


B. Üçüncü kişinin edimini taahhüt kefalet sözleş- B. Kurban bayramının üçüncü günü koyunlar
mesinin bir türüdür. teslim edilecektir.
C. Üçüncü kişinin edimini taahhüt asıl borca bağlı C. Ahmet öldüğünde kira akdi sona erecektir.
değildir. D. Yaz başında satın aldığınız araba teslim edile-
D. Üçüncü kişinin edimini taahhüt fer’i bir borç cektir.
değildir. E. Borçlar Hukuku sınavında başarılı olduğum
E. Üçüncü kişinin edimini taahhüt, borçlandırıcı takdirde sana kitabımı vereceğim.
bir işlemdir.

148
6
Borçlar Hukuku

1. C Yanıtınız yanlış ise “Takas” konusunu yeni- 6. D Yanıtınız yanlış ise “Cezai Şart” konusunu
den gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. D Yanıtınız yanlış ise “İbra” konusunu yeniden 7. D Yanıtınız yanlış ise “Pişmanlık Akçesi” konu-
gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

3. E Yanıtınız yanlış ise “Takas” konusunu yeni- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Zamanaşımı Süresi” ko-
den gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. E Yanıtınız yanlış ise “Zamanaşımı” konusunu 9. B Yanıtınız yanlış ise “Üçüncü Kişinin Edimini
yeniden gözden geçiriniz. Taahhüt” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. C Yanıtınız yanlış ise “Yenileme” konusunu ye- 10. E Yanıtınız yanlış ise “Şart” konusunu yeniden
niden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Cezai şartın iki türü vardır. Cezai şart, ya borcun ifa edilmemesi veya kötü ifa
edilmesi hâlinde ifa yerine istenilmek üzere kararlaştırılabilir ya da zamanında
veya yerinde ifa edilmeyen borcun ifasına ilave olarak istenebilir.
İfa yerine istenebilecek, cezai şart: TBK. m. 179/1’e göre bir sözleşmenin hiç
veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa aksi
Araştır 1 sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı,ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.
Burada seçimlik yetki söz konusudur. Bu hüküm emredici nitelikte olmadığı
için taraflar bunun aksine anlaşma yapabilirler.
İfayla birlikte istenebilecek cezai şart: TBK. m. 179/2’ye göre ceza, borcun
belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa asıl
borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Bu hükümde emredici nitelikte
olmadığı için taraflarca aksi kararlaştırılabilir.

Araştır 2 Alacaklının başvurusuyla mahkemenin, icra dairesinin veya iflas masasının


yapacağı her türlü işlemde zamanaşımını keser.

149
6
Borç İlişkisindeki Özel Durumlar-Kayıtlar ve Borcun Sona Ermesi

Kaynakça
Akıntürk, T., Ateş, D., (2020). Borçlar Hukuku. F. Eren, (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler.
İstanbul: Beta Yayınevi. Ankara: Yetkin Yayınevi.
Kılıçoğlu, A. M. (2019). Borçlar Hukuku Genel A.Arpacı, R. Serozan, H. Hatemi, N.
Hükümler. Ankara: Turhan Kitabevi. Kocayusufpaşaoğlu, (2017). Borçlar Hukuku
Genel Bölüm. İstanbul: Filiz Kitabevi.
H. Nomer, (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler.
İstanbul: Beta Yayınevi. K.Oğuzman, T. Öz, (2018). Borçlar Hukuku Genel
Hükümler, C.I/II. İstanbul: Vedat Kitapçılık.
O. G. Antalya, (2019). Borçlar Hukuku Genel
Hükümler. Ankara: Seçkin Yayınevi. R. Serozan, (2018). İfa, İfa Engelleri ve Haksız
Zenginleşme, İstanbul: Filiz Kitapçılık.

150
Bölüm 7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-
Kira Sözleşmesi

1 2
öğrenme çıktıları

Satış Sözleşmesi Taşınır Satışı


1 Satış sözleşmesini açıklayabilme 2 Taşınır satışını tanımlayabilme

3 Taşınmaz Satışı
3 Taşınmaz satışını açıklayabilme
4 Bağışlama Sözleşmesi
4 Bağışlama sözleşmesini tanımlayabilme

5 Kira Sözleşmesi
5 Kira sözleşmesini tanımlayabilme

Anahtar Sözcükler: • Ticari Satış • Hasar • Yarar • Tam Zapt/Kısmi Zapt • Ayıp • Elden Bağışlama
• Adi Kira Sözleşmesi • Alt Kira

152
7
Borçlar Hukuku

GİRİŞ Satış Sözleşmesinin Tanımı ve


Birinci bölümde ilk olarak satış sözleşmesi ele Konusu
alınmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 207-281 hü- TBK m. 207/I’e göre “Satış sözleşmesi satıcının,
kümleri arasında düzenlenen satış sözleşmesinin ko- satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme,
nusu, hukuki niteliği ve türleri ayrı ayrı ele alınmıştır. alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu
Satış sözleşmesi, taşınır ve taşınmaz satışı olarak üstlendiği sözleşmedir.”
ayrı hükümlere tabi tutulmuştur. Satış sözleşmesi-
nin bir türü olan “taşınır satışı”, bir yerden bir yere
taşınabilen maddî (cismanî) şeylerden taşınmaz Zilyetlik kavramı TMK m. 973’de “Bir
mülkiyetinin kapsamına girmeyen her şeyin satı- şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse
şıdır. Bu bölümde taşınır satışının şekli, taşınır sa- onun zilyedidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
tışında yarar ve hasarın geçişi incelenmektedir. Bu Zilyetlik, doktrinde bir şey üzerinde zil-
kapsamda satıcının borçları yanı sıra satıcının borç- yetlik kurma iradesi ile fiili hâkimiyetin
larını ifa etmemesi veya kötü ifa etmesine bağlanan kazanılması şeklinde tanımlanmıştır.
hukuki sonuçlar izah edilmiştir. Bunun dışında satı-
cının satılanın zaptından (üçüncü kişinin üstün hak
iddia etmesinden) sorumluluğu ve ayıptan sorum- Satış sözleşmesinin konusu satılan, mal niteliği
luluk hükümleri de detaylı olarak açıklanmıştır. taşıyan eşyalar olabileceği gibi gayri maddi mal-
Diğer bir başlık altında ise taşınmaz satışı ele lar ile eşya ötesi değerler de olabilir. Bu bağlam-
alınmaktadır. Bir arazinin tapu kütüğünde ayrı say- da elektrik enerjisi gibi doğal kuvvetlerin de satış
faya kaydedilen bağımsız ve sürekli hakların ve kat sözleşmesine konu edilmesi mümkündür. Aynı
mülkiyeti kütüğünde kayıtlı bağımsız bölümlerin zamanda alacaklar, patent, mirasçılık durumu, mo-
satışı, taşınmaz satışı olarak nitelenir. del, logo, müşteri kitlesi gibi maddi olmayan şeyle-
rin de satış konusu olması mümkün olabilir.
Bu ünitede ele alacağımız diğer bir sözleşme
türü de “Bağışlama Sözleşmesi”dir. TBK md. 285
hükmüne göre “bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın Satış Sözleşmesinin Hukuki Niteliği
sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından Satış sözleşmesinin tanımından hareketle huku-
bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yap- ki nitelikleri aşağıdaki gibidir:
mayı üstlendiği sözleşmedir.” Bu bölümde bağışla- • Satış sözleşmesi borç doğuran bir söz-
manın hukuki niteliği, unsurları, hükümleri ele leşmedir: Satış sözleşmesinin yapılmasıyla
alınmıştır. beraber satıcı için satılanı alıcıya teslim ve
Bu ünitede ele alacağımız son sözleşme tipi ise bunun üzerindeki hakkı geçirme; alıcı için
“Kira Sözleşmesi”dir. Türk Borçlar Kanunu’nun de bir miktar bedel ödeme borcu doğar.
dördüncü bölümünde üç ayırım şeklinde düzen- • Satış sözleşmesi rızai bir sözleşmedir: Sa-
lenmiştir. Bu ayrımlardan ilki, kira sözleşmesine tış sözleşmesinin kurulabilmesi için taraf-
ilişkin genel hükümlere; ikincisi, konut ve çatılı ların karşılıklı ve birbirine uygun irade be-
işyeri kiralarına; üçüncü ayrım ise ürün kirasına yanları yeterli olup satış konusu olan malın
ilişkin hükümler üç ana başlık altında anlatılmıştır. teslimine ihtiyaç yoktur.
• Satış sözleşmesi tam iki tarafa borç yük-
SATIŞ SÖZLEŞMESİ leyen bir sözleşmedir: Satış sözleşmesinde
satıcı ve alıcının edimleri olan satılanı tes-
Satış sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun lim etme ve satış bedelini ödeme, karşılıklı-
ikinci kısmının birinci bölümünde TBK m. 207- lık ilişkisi içerisinde bulunmaktadır.
281 hükümleri arasında dört ayrımdan ibaret ola-
rak düzenlenmiştir. Bu ayrımlardan ilki, satış söz- • Satış sözleşmesi ani edimli bir sözleşme-
leşmesine ilişkin genel hükümleri; ikincisi, taşınır dir: Satış sözleşmesiyle kurulan borç ilişkisi
sürekli bir borç ilişkisi değildir; satış sözleş-
satışına ilişkin hükümleri; üçüncüsü, taşınmaz sa-
mesinin aslî edimleri sürekli değil kararlaş-
tışı ve satış ilişkisi doğuran hakları; dördüncüsü ise
tırılan zamanda bir defada yerine getiren
bazı satış türlerini içermektedir.
ani edimler olarak karşımıza çıkmaktadır.

153
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

Satış Sözleşmesinin Unsurları


Satış sözleşmesinin kurulabilmesi için tarafların objektif ve subjektif bakımdan esaslı noktalar üzerinde
anlaşmaları gerekir. (TBK m. 1-2/II). Satış sözleşmesinin objektif bakımdan esaslı noktaları; satılan (satış ko-
nusu), satış bedeli (semen, fiyat) ve bunların birbirleriyle yer değiştirmesi hususunda tarafların anlaşmasıdır.
• Satılan (satış konusu): Satış sözleşmesinin konusu; maddi bir varlığı olan veya olmayan eşya, hak
ve alacaklar, ekonomik bir fayda (know-how, müşteriler) olabileceği gibi gelecekteki eşya ve haklar
ile üçüncü şahıslara ait şeyler ve haklar da olabilir.
• Satış bedeli (semen, fiyat): Satış bedeli, alıcının karşı edim olarak ödemeyi taahhüt ettiği bir mik-
tar paradır. Satış bedelinin belirlenmiş veya belirlenebilir olması gerekir. TBK m. 207/III’e göre
mevcut durum ve koşullara göre belirlenmesi mümkün olan bedel belirlenmiş sayılır.
• Tarafların anlaşması: Satış sözleşmesinin tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olmasının bir
sonucu olarak sözleşmenin kurulabilmesi için satıcı ile alıcının, satış konusu ve bedelin birbirleriyle
değiştirilmesi konusunda anlaşmış olmaları gerekir.

Satış Sözleşmesinin Türleri


• Tüketici Satışı: Ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden tüketicinin ticari veya mesle-
ki olmayan amaçlarla kurduğu satış sözleşmeleridir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun’da tüketici satışına ilişkin özel hükümler bulunmaktadır.
• Ticari Satış: Satılanı tekrar satma ve kâr etme amacıyla yapılan satıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nda ticari satışa ilişkin özel hükümler bulunmaktadır.
• Milletlerarası Mal Satışı: Şartlarının bulunması hâlinde Milletlerarası Mal Satışına İlişkin Sözleş-
meler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması hükümlerinin uygulandığı satış türüdür.

Öğrenme Çıktısı

1 Satış sözleşmesini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tüketici satışlarını örnek-


Başkasına ait eşyanın satış
lendiriniz. Gündelik ha-
Satış sözleşmesinin hukuki sözleşmesine konu edilme-
yatta bu satış türü ile ne
niteliğini açıklayınız. si mümkün müdür? Açık-
sıklıkla karşılaşmaktayız.
layınız.
Açıklayınız.

TAŞINIR SATIŞI
TBK m. 209/I’e göre, “taşınır satışı, Türk Medeni Kanunu uyarınca taşınmaz sayılanlar dışında kalan ve
diğer kanunlarda taşınır olarak belirtilen şeylerin satışıdır.”

Taşınır Satışının Konusu


a. Bir yerden diğer yere taşınabilen maddî (cismanî) şeyler taşınmaz mülkiyetine girmeyen ve mülk
edinmeye elverişli doğal güçler (hava gazı, elektrik cereyanı) (MK md. 762),
b. Temelli kalmak amacı olmaksızın başkasının arsası üzerinde yapılan gazete büfeleri gibi kulübe ve
baraka gibi hafif yapılar (MK md. 728),

154
7
Borçlar Hukuku

c. Ürünler, bir yapının yıkıntıları ve taş oca- Hasarın Geçmesi


ğından çıkarılacak olan taşlar gibi taşın- Hasar; satılanın, taraflardan herhangi birinin
mazdan ayrıldıktan sonra mülkiyeti devre- sorumlu olmadığı sebeplerle telef olması veya de-
dilecek olan bütünleyici parçalar (MK md. ğerinin azalmasıdır. Tarafların sorumlu olmadı-
209/II), ğı sebepler, mücbir sebep veya beklenmeyen hâl
d. Aksi kararlaştırılmadıkça eklentiler (MK şeklinde olabilir. Örneğin; satılan tablonun satış
md. 686/I), sözleşmesi kurulduktan birkaç saat sonra meydana
e. Haklar (alacak hakları ve imalat sırları, gelen depremde düşerek kırılması.
know how vb.), Hasarın geçmesi ise sözleşmenin kurulması ile ifa
f. Gemi siciline kayıtlı olmayan gemiler (TTK edilmesi arasında geçen sürede, satılanın hasara uğ-
md. 997), ramasından dolayı sorumlu olma durumudur.
g. Taşınmazların teferruatı niteliğinde olan Maddi edim hasarı, satış sözleşmesinde sözleş-
taşınırlar (fabrikanın, içerisindeki eşyalarla me konusunun yok olmasına veya kötüleşmesine
birlikte satılması) rağmen satıcının gereği gibi ifa ile yükümlü olup
taşınır satışının konusunu oluşturur. olmadığı sorusuna yöneliktir. Şayet satıcının gereği
gibi ifa yükümlülüğü devam ediyorsa bu durumda
maddi edim hasarının satıcıda olduğundan bahse-
Taşınır Satışının Şekli dilir, aksi takdirde hasar alıcıya aittir.
Taşınır satışı, kural olarak herhangi bir şekil şar- Bedel hasarı ise, maddi edim hasarının alıcıya
tına tabi değildir (TBK m. 11) ancak taraflar, bu geçtiği durumlarda, satılanın hasara uğraması ne-
sözleşmenin belirli bir şekilde yapılmasını kararlaş- deniyle satıcının gereği gibi ifa yükümlülüğünden
tırmışlarsa kararlaştırılan şekle uyulmadan yapılan kurtulmasına rağmen alıcının satış bedelinin tama-
sözleşme geçersiz olur (TBK m.17/I). mını ödemek zorunda olması anlamına gelir.
TBK m. 208/I hükmüne göre, “kanundan, du-
rumun gereğinden veya sözleşmede öngörülen özel
koşullardan doğan ayrık hâller dışında, satılanın
dikkat yarar ve hasarı; taşınır satışlarında zilyetliğin devri,
TBK m. 17/I “Kanunda şekle bağlan- taşınmaz satışlarında ise tescil anına kadar satıcıya
mamış bir sözleşmenin taraflarca belirli aittir.”
bir şekilde yapılması kararlaştırılmışsa, Görüldüğü üzere kanun hükmünde, satılanın
belirlenen şekilde yapılmayan sözleşme mülkiyetinin zilyetliğinin alıcıya geçmesi anına ka-
tarafları bağlamaz.” dar hasarın kural olarak satıcıya ait olacağı ilkesi
benimsenmiştir.
Bununla beraber bazı özel kanun hükümleri, Satılanın teslimden sonra yok olması veya değe-
bir kısım taşınır satışı sözleşmelerinin geçerliliğini rinin azalması hâlinde ise hasar alıcıya geçecek ve
şekil şartına bağlamıştır. Eser üzerindeki mali hak- bu durumda alıcı satış bedelini ödemekle yükümlü
lara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve olacaktır.
konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şartını TBK m. 208’e göre maddi edim hasarı zilyetli-
öngören FSEK m. 52 ve trafik siciline kayıtlı her ğin devrine kadar satıcıda, devirden sonra alıcıda;
türlü motorlu taşıt araçlarının satış ve devirlerinin bedel hasarı ise zilyetliğin devrine kadar satıcıda,
noterlikçe düzenlenmesini öngören KTK m. 20/d bu andan itibaren alıcıdadır. Bu durumun kanun-
hükümleri böyledir. dan, durumun gereğinden ve sözleşmeden doğan
istisnaları mevcuttur.
Taşınır Satışında Yarar ve Hasarın • Kanundan doğan istisnalar: TBK m. 208/
Geçmesi II hükmüne göre taşınır satışlarında alıcının
satılanın zilyetliğini devralmakta temerrüde
Satış sözleşmesinde yarar ve hasarın geçmesine
düşmesi hâlinde zilyetliğin devri gerçek-
ilişkin esaslar, TBK m. 208 hükmünde düzenlen-
leşmiş gibi hasar alıcıya geçer. Ayrıca TBK
miştir.

155
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

m. 245 hükmüne göre taşınmaz satışında Satıcının Borçları


taşınmazın teslimi, tescilinden sonraki bir TBK m. 207/I hükmüne göre satıcının iki asli
zamanda teslim edilecekse yarar ve hasar borcu, zilyetliğini devir ve mülkiyeti geçirme bor-
teslimle geçmektedir. cudur. TBK m. 210’a göre de “satıcı, satılanın mül-
• Durumun gereğinden doğan istisnalar: kiyetini geçirmek amacıyla zilyetliğini alıcıya devret-
Sözleşmede hüküm bulunmamasına rağ- mekle yükümlüdür.”
men hasara satıcının katlanmasını haklı Zilyetliği devretme, fiili; mülkiyeti devretme
gösteren özel durumlar varsa bu durumda ise hukuki bir ilişkidir. Satıcının, bu asli borçları
sözleşmenin hakkaniyet düşüncesiyle ta- yanında sözleşmeden, kanundan veya dürüstlük
mamlanması gerekir. kuralından doğan yan borçları da vardır. Bunlara
• Sözleşmeden doğan istisnalar: Hasara iliş- örnek olarak ambalajlama, açıklama yapma, tesli-
kin temel esas olan TBK md. 208 hükmü, me kadar muhafaza etme gösterilebilir.
bir yedek hukuk kuralı olduğundan taraflar,
sözleşmede hasarın geçmesine ilişkin husus-
ları kendileri kararlaştırabilirler.
TBK m. 208/III, mesafe satışlarında hasarın ge- Zilyedin, önceki zilyedin rızasıyla eşyanın
çişini özel olarak düzenlemiştir. İlgili hükme göre, fiili hâkimiyetini kazandığı durumlarda
“satıcı, alıcının isteği üzerine satılanı ifa yerinden zilyetliğin devrinden söz edilir.
başka bir yere gönderirse, yarar ve hasar, satılanın ta-
şıyıcıya teslim edildiği anda alıcıya geçer.”
Satıcının Borçlarını İfa Etmemesi
Yararın Geçmesi veya Kötü İfa Etmesi
Yarar, kendiliğinden veya her malikin normal Satıcı, borçlarını hiç ifa etmemiş veya kötü ifa et-
olarak yapacağı faaliyetler neticesinde satılanda miş olabilir. Bu durumda alıcı, Borçlar Kanunu’nun
meydana gelen her türlü fazlalık veya fazla değer- özel hükümlerine veya özel şekilde bir düzenleme
lerdir. Yarar kavramı, doğal ve hukuki semereler yok ise genel hükümlere dayanarak (TBK m. 112
ile bir şeyin normal kullanılması neticesinde elde vd.) dava açabilir. Borçlar Kanunu’nda özel olarak
edilebilen diğer yararları kapsamaktadır. Örneğin; düzenlenmiş olan hükümler, satıcının temerrüdü-
satılan hayvanın yünü, yumurtası, kira gelirleri. ne ilişkin TBK m. 212-213; zapta karşı tekeffüle
ilişkin TBK m. 214 vd.; ayıba karşı tekeffüle ilişkin
Yarar da hasar gibi hasarın geçtiği andan itiba-
TBK m. 219 vd. hükümleridir.
ren alıcıya aittir. Bu kuralın tek istisnası, geciktirici
şarta bağlı satışlarda satılanın şartın gerçekleşmesin-
den önce teslim edilmesi hâlidir (TBK m. 172/I).

dikkat
TBK m. 112 “Borç hiç veya gereği gibi
dikkat ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir
TBK m. 172/I “Borcun konusunu oluş- kusurun yüklenemeyeceğini ispat et-
turan şey, koşulun gerçekleşmesinden önce medikçe, alacaklının bundan doğan
kendisine verilen alacaklı, koşul gerçekle- zararını gidermekle yükümlüdür.”
şirse, koşulun gerçekleşmesine kadar elde
ettiği yararların sahibi olur.”
Satıcının Temerrüdü
Satıcının temerrüdüne ilişkin sonuçlar TBK m.
212 hükmünde düzenlenmiş, TBK m. 213 hük-
Bir şeyin kiraya verilmesinden elde edilen münde de temerrütten doğan zararın nasıl hesapla-
kira geliri veya paranın faizi, hukuki seme- nacağı belirtilmiştir.
reye örnek gösterilebilir.

156
7
Borçlar Hukuku

Kural TBK m. 212/II ve TBK m. 212/III hükümleri,


TBK m. 212/I hükmü, “satıcının temerrüdü zilyetliğin devri için belirli bir sürenin konulduğu
hâlinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hü- ticari satışlarda satıcı temerrüde düşerse alıcının ay-
kümler uygulanır.” diyerek Borçlar Kanunu’nun nen ifadan vazgeçerek olumlu zararın giderilmesini
genel hükümlerinde yer alan TBK md. 117 vd. hü- talep ettiği kabul edilmektedir (TBK m. 212/II)
kümlerine atıf yapmıştır. ancak alıcı yine de aynen ifa isteyecekse belirlenen
sürenin bitiminde bunu satıcıya hemen bildirmek
zorundadır (TBK md. 212/III).

Ticari Satışlar İçin Öngörülen Karineler


dikkat
TBK m. 117, borçlunun temerrüdünün Ticari satış, tekrar satmak ve kâr sağlamak ama-
koşullarını düzenler. Anılan madde hükmü cıyla yapılan satıştır. Ticari satışlarda borçlunun
şu şekildedir. “Muaccel bir borcun borçlusu, temerrüde düşmesi hâlinde TBK m. 212 iki temel
alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. karineye yer vermiştir.
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş Kesin Vadeli Sözleşme Karinesi: Genel hü-
veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka da- kümlere göre borçlunun temerrüdü hâlinde alı-
yanarak taraflardan biri usulüne uygun bir cının aynen ifadan vazgeçerek olumlu zararının
bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse bu tazminini talep edebilmesi veya sözleşmeden döne-
günün geçmesiyle haksız fiilde fiilin işlendiği, bilmesi için satıcıya uygun bir süre vermesi gerekir
sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin ger- (TBK m. 123) ancak TBK m. 124’te süre verilme-
çekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur sini gerektirmeyen hâller sayılmış ve maddenin 3.
ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu bendinde de bu hâllerden biri olarak da kesin vade-
hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” li sözleşmeler gösterilmiştir.

Satış sözleşmesi; karşılıklı borç yükleyen bir


sözleşme olduğundan TBK m. 123-125 hüküm-
leri, satıcının temerrüdü bakımından uygulama dikkat
TBK m. 124 “Aşağıdaki durumlarda süre
alanı bulacaktır. Söz konusu hükümlere göre alıcı-
verilmesine gerek yoktur:
ya tanınan ilk imkan; her zaman borcun ifasını ve
1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan
gecikme tazminatını isteyebilmesidir. İkinci olarak
veya tutumundan süre verilmesinin etki-
alıcı, borcun aynen ifasından vazgeçtiğini hemen
siz olacağı anlaşılıyorsa
bildirerek olumlu zararının tazminini isteyebilir.
2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun
Son olarak ise alıcıya, sözleşmeden dönerek olum-
ifası alacaklı için yararsız kalmışsa
suz zararını isteme hakkı verilmiştir.
3. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya
Ticari satışlarda adi satışlardan farklı olarak söz- belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi
leşmenin diğer tarafını temerrüde düşürme, söz- üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği söz-
leşmeyi feshetme ve sözleşmeden dönme için ge- leşmeden anlaşılıyorsa.”
rekli ihbar ve ihtarların noter aracılığıyla taahhütlü
mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza
kullanılarak kayıtlı elektronik posta ile yapılması Kesin vadeli bir işlem varsa taraflar, alacaklının
zorunluluğu getirilmiştir (TTK m. 18/III). kararlaştırılan vadeden sonraki ifayı istemediğini
kararlaştırmışlar demektir. TBK m. 212, teslim
için belirli vade öngörülen ticari satışlarda genel
İstisna kuraldan farklı olarak kararlaştırılan vadenin nispi
Satış sözleşmesinde kural, temerrüde düşen bir kesin vadeli işlem olduğunu kabul etmiştir. Do-
borçlu karşısında alacaklının TBK m. 123 vd. hük- layısıyla satıcının, bu nispi kesin vadeli işlem ka-
müne dayanarak seçimlik haklarından birini kul- rinesini çürütebilmesi için kararlaştırılan vadenin
lanmasıdır ancak ticari satışlar bakımından kanun sonraki ifayı bertaraf edeceği anlamına gelmediğini
koyucu bir istisna öngörmüştür. ispatlaması gerekecektir.

157
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

Alıcının Olumlu Zararının Tazminini Talep tarafların bu hükümlerin aksini kararlaştırması


Ettiği Karinesi: Teslim için belirli vade öngörülen mümkündür ancak satıcı, üçüncü kişinin satılan
ticari satışlarda, satıcı kararlaştırılan zamanda tes- üzerindeki üstün hakkını gizlemişse sorumluluğu
lim borcunu yerine getirmezse alıcının aynen ifa- kaldıran ve sınırlayan anlaşmalar kesin hükümsüz
dan vazgeçtiği ve olumlu zararını tazmin ettirmek olacaktır (TBK m.214/III). Alıcı, sözleşmenin ku-
istediği kabul edilir (TBK m. 212/II) ancak alıcı, rulduğu anda elinden alınma tehlikesini biliyorsa
bu karineye rağmen borcun aynen ifa edilmesini bu durumda satıcı zapttan sorumlu olmayacaktır
istiyorsa bunu satıcıya derhâl bildirmekle yüküm- ancak satıcı, bu durumu ayrıca üstlenmişse sorum-
lüdür (TBK m. 212/III). luluğu gündeme gelir (TBK m.214/II).
Üçüncü kişi, satılan üzerinde mülkiyet hakkı
Satıcı Temerrüdünde Zararın Hesabı iddia ediyorsa tam zapt; satılanın bir kısmı üzerin-
de mülkiyet hakkı veya satılanın tamamı üzerinde
TBK m. 213/I’e göre, “borcunu ifa etmeyen sa-
mülkiyetten doğan yetkileri sınırlayan bir hakkı
tıcı, alıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle
(örneğin; rehin hakkı) ileri sürüyorsa kısmi zapt
yükümlüdür.”
meydana gelir.
TBK m. 213/II ve m. 213/III hükümlerinde,
zararın hesaplanmasına ilişkin iki yöntem düzen-
lenmiştir. Bunlardan ilki; somut yöntem, ikincisi Zapttan Sorumluluğun Şartları
ise; soyut yöntemdir. Satıcının, satılanın zaptından sorumlu olabil-
Somut yönteme göre alıcı, temerrüt dolayısıy- mesi için aşağıda yer alan şartların gerçekleşmesi
la elde edemediği satılanı, başka bir yerden temin gerekir.
eder ve satılan için ödediği bedel ile ifa edilmeyen Satılanın zapttan sorumlu olabilmesi için ge-
satış konusu için kararlaştırılan bedel arasındaki rekli ilk şart, satılanın alıcıya geçerli bir satış söz-
fark hesaplanarak zarar olarak talep edilir. leşmesine dayalı olarak teslim edilmiş olmasıdır.
Soyut yönteme göre ise, “satılan, borsada kayıtlı Satış sözleşmesinin geçersiz olması hâlinde satıcı,
veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise alıcı, onun zapttan sorumlu olmaz; bu takdirde ödenen satış
yerine bir başkasını satın alma zorunda olmaksızın, bedeli, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre
satış bedeli ile belirlenmiş ifa günündeki piyasa fiyatı iade edilir.
arasındaki farka göre hesaplanacak zararın gideril- Satılanın zapttan sorumlu olabilmesi için gerek-
mesini isteyebilir(TBK m. 213/III).” li ikinci şart; satış sözleşmesinin kurulduğu anda
üçüncü kişinin üstün hakkının mevcut olmasıdır.
Satıcı, satış sözleşmesinin kurulmasından sonra
Satıcının Satılanın Zaptından
üçüncü kişi lehine bir üstün hak kurarsa bu du-
Sorumluluğu rumda zapttan dolayı sorumlu olmaz fakat TBK
TBK m. 214/I hükmüne göre, “satış sözleşme- m. 112 vd. hükümlerine göre sorumluluğu gün-
sinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, deme gelir.
satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tara-
Satılanın zapttan sorumlu olabilmesi için gerek-
fından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı
li üçüncü şart; alıcının zapt tehlikesini satış sözleş-
alıcıya karşı sorumlu olur.”
mesinin kurulduğu anda bilmemesidir. Şayet alıcı,
Dolayısıyla zapt, satılanın tamamının veya bir zapt tehlikesini biliyorsa bu durumda satıcı, ayrıca
kısmının üçüncü kişi tarafından alıcının elinden taahhüt etmedikçe zapttan dolayı sorumlu olmaz
alınması olarak tanımlanabilir. Zapttan sorumlu- (TBK m. 214/II).
luk, alıcının elinden alınan satılanın doğurduğu
Satılanın zapttan sorumlu olabilmesi için ge-
zararın satıcı tarafından tazmin edilmesidir. Satı-
rekli olan son şart; satılanın üçüncü kişi tarafından
cının bu sorumluluğu, satıcının mülkiyeti geçirme
zaptedilmiş olmasıdır. Bir başka deyişle satıcının
borcunun bir sonucudur.
zapttan sorumlu olması için üçüncü kişinin üstün
Zapttan sorumluluk, kanuni bir borçtur; do- hakkının mevcut olması tek başına yeterli değildir.
layısıyla satıcının bu hususta ayrıca bir taahhütte Üçüncü kişinin, üstün hakkını ileri sürerek satılanı
bulunması gerekmez. Zapttan doğan sorumlulu- zaptetmesi gereklidir.
ğa ilişkin hükümler emredici nitelikte değildir;

158
7
Borçlar Hukuku

Alıcının Üçüncü Kişinin Hak İddiasını Tam Zapt Hâlinde Satıcının


Bildirme Külfeti Sorumluluğunun Kapsamı
TBK m. 215 hükmüne göre, “satılanın elinden Tam zapt hâlinde satıcının sorumluluğunun
alınması tehlikesi ile karşılaşan alıcı, kendisine karşı kapsamı, TBK m. 217 hükmünde düzenlenmiş-
açılan davayı satıcıya bildirdiği zaman satıcı, duru- tir. İlgili hükme göre: “satılanın tamamı alıcının
mun gereğine göre ve yargılama usulü uyarınca ya elinden alınmışsa, satış sözleşmesi kendiliğinden sona
alıcının yanında davaya katılmak ya da alıcı yerine ermiş sayılır ve alıcı satıcıdan aşağıdaki istemlerde
geçerek üçüncü kişiye karşı davayı takip etmek ve sa- bulunabilir: 1. Satılandan elde ettiği veya elde etmeyi
vunmak zorundadır. ihmal eylediği ürünlerin değeri indirilerek, ödemiş ol-
Bildirme, davaya katılmaya ve savunmaya elve- duğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesini.
rişli bir zamanda yapılmışsa, alıcının aleyhinde ve- 2. Satılanı elinden alan üçüncü kişiden isteyemeyeceği
rilen hüküm, onun ağır kusuru yüzünden verildiği giderleri. 3. Davayı satıcıya bildirmekle kaçınılabile-
ispat edilmedikçe, satıcı için de sonuç doğurur. cek olanlar dışında kalan bütün yargılama giderleri
ile yargılama dışındaki giderleri. 4. Satılanın tama-
Dava, kendisine yüklenilemeyen sebeplerden dola- men elinden alınması yüzünden doğrudan doğruya
yı satıcıya bildirilmemişse satıcı, zamanında bildiril- uğradığı diğer zararları.
miş olsaydı daha elverişli bir hüküm elde edilebilece-
ğini ispatladığı ölçüde sorumluluktan kurtulur.” Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini
ispat etmedikçe, alıcının satılanın elinden alınması
Söz konusu hükme göre alıcı, satılanın elinden yüzünden uğramış olduğu diğer zararları da gider-
alınması tehlikesi ile karşılaştığında bu durumu mekle yükümlüdür.”
satıcıya bildirmelidir. Alıcının bu bildirim görevi
külfet niteliğinde olup yerine getirilmediği takdir- Tam zapt hâlinde sözleşme, geçmişe etkili ola-
de alıcının hakkını kaybetmesine veya sınırlı şekil- rak kendiliğinden sona erer. Satıcı, alıcının ödemiş
de kullanabilmesine yol açacaktır. olduğu satış bedelini faiziyle birlikte iade etmekle
yükümlüdür. Bu durumda iade edilecek satış be-
Zapt tehlikesi kendisine bildirilen satıcı, ya delinden, satıcının satılandan elde ettiği veya elde
alıcının yanında davaya katılmak ya da alıcı yeri- etmeyi ihmal ettiği ürünlerin bedeli indirilir.
ne geçerek davayı üçüncü kişiye karşı takip etmek
zorundadır. Satıcı, bu görevini yerine getirmediği Alıcı; satılan üzerinde yaptığı ve üçüncü kişiden
takdirde aleyhe çıkan hükümle bağlı olur. Satıcı, alamadığı masrafların ödenmesini, satıcıdan TBK
bu durumdan kurtulabilmek için davanın aleyhe m. 217/I, b.2 hükmüne göre talep edebilir. Ayrıca
sonuçlanmasının tek sebebinin, alıcının ağır kusu- satıcı, alıcının bütün mahkeme masrafları ile mah-
runun eseri olduğunu ispat etmesi gereklidir. keme dışı masraflarını ödemekle yükümlüdür (TBK
m. 217/I, b. 3). Alıcı, satılanın tamamen elinden
Alıcının davayı vaktinde veya hiçbir şekilde sa- alınması sebebiyle doğrudan uğramış olduğu zararla-
tıcıya haber vermemesi hâlinde ise satıcı, davanın rı da gidermekle yükümlüdür (TBK m. 217/I, b. 4).
zamanında bildirilmesiyle elde edeceğini ispat etti-
ği ölçüde sorumluluktan kurtulur.
Alıcı, mahkeme kararını beklemeksizin satılanı Kısmi Zapt Hâlinde Satıcının
üçüncü kişiye vermiş olabilir. Şayet alıcı, mahkeme Sorumluluğunun Kapsamı
kararını beklemeden üçüncü kişinin üstün hakkını Kısmi zapt hâlinde satıcının sorumluluğunun
tanıyıp satılanı ona vermişse satıcının zapttan do- kapsamı, TBK m. 218 hükmünde düzenlenmiş-
ğan sorumluluğu devam eder (TBK m. 216). tir. İlgili hükme göre, “satılanın bir kısmı elinden
alınmış veya satılan sınırlı ayni bir hakla yüklenmişse
alıcı, sadece bu yüzden uğradığı zararın giderilmesi-
Zapttan Sorumluluğun Kapsamı ni isteyebilir. Ancak alıcının, satılandaki bu durumu
Satıcının zapttan sorumluluğun kapsamına iliş- bilseydi onu satın almayacağı durum ve koşullardan
kin TBK m. 216 ve m. 217 hükümleri, tam zapt ve anlaşılıyorsa, alıcı hâkimden sözleşmenin sona erme-
kısmi zapt hâline farklı sonuçlar bağlamıştır. sine karar vermesini isteyebilir. Bu durumda alıcı,
satılanın elinde kalmış olan kısmını o zamana kadar
elde etmiş olduğu yararlarla birlikte, satıcıya geri ver-
mekle yükümlüdür.”

159
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

Hükme göre kısmi zapt hâlinde alıcı, satış ak- Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğma-
dinin feshini isteyemez; sadece bu yüzden uğradığı sı için gerekli olan ikinci şart; satılandaki ayıbın
zararın giderilmesini talep edebilir. Alıcının üçün- önemli olmasıdır. Bu şartın gerçekleşmesi için ayı-
cü kişinin üstün hakkını bilseydi şeyi satın almaya- bın, satılanın değerini veya elverişliliğini önemli
cağı durumun gereğinden anlaşılıyorsa o, sözleşme- ölçüde azaltması veya tamamen ortadan kaldırması
nin sona ermesine karar verilmesini dava yoluyla gerekir. Bunun dışında önemsiz ayıplardan satıcı
isteyebilir. sorumlu tutulamaz.
Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması
Satıcının Satılanın Ayıptan için gerekli olan üçüncü şart; satılandaki ayıbın
gizli olmasıdır. Alıcının, sözleşmenin kurulması
Sorumluluğu
anında satılandaki ayıpları bilmesi durumunda alı-
Ayıp, satıcının alıcıya bildirdiği niteliklerin eksik- cı bunları kabul etmiş sayılır ve satıcının ayıptan
liği veya satılanda bulunmaması gereken objektif bo- doğan sorumluluğuna başvurma hakkını kaybeder.
zukluklar olarak ifade edilir. TBK m. 219 hükmüne
Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması
göre, “satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği
için gerekli olan dördüncü şart; ayıptan sorumlulu-
niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu
ğun sözleşme ile kaldırılmamış olmasıdır. Ayıptan
olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine ay-
doğan sorumluluk hükümleri emredici nitelikte ol-
kırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alı-
madığından, taraflar aralarında anlaşarak satıcının
cının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya
ayıptan sorumluluğunu kaldırabilirler ancak “satı-
önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik
cı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise,
ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.”
ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her
Bir eşyanın, aynı cinsten normal parçalarla kar- anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” (TBK m. 221)
şılaştırıldığında kendi değerini veya elverişliliğini
Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması
kaldıran veya azaltan niteliklere maddi ayıp denil-
için gerekli olan son şart ise alıcının ayıptan sorum-
mektedir. Maddi ayıba, satılan bir eşyanın kırık
luluk hükümlerinden yararlanabilmesi için kanuni
veya bozuk olması örnek gösterilebilir.
yükümlülükleri yerine getirmiş olmasıdır. TBK m.
Satılanın değerini ve ondan beklenen faydaları 223/I hükmüne göre alıcı, satılanı işlerin olağan
etkileyen kamu hukukunun koyduğu birtakım sı- akışına göre gözden geçirmek ve varlığı iddia olu-
nırlama ve yasaklardan doğan eksikliklere hukuki nan ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Bu
ayıp adı verilir. Hukuki ayıba, satılan bir arsa üze- külfetleri yerine getirmediği takdirde sorumluluk
rinde imar izninin bulunmaması örnek verilebilir. hükümlerinden yararlanamaz.
Satıcının, satılanın değerini veya faydasını azal-
tan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca taahhüt
Gözden Geçirme ve Bildirim Külfeti
etmesine gerek yoktur. Zira TBK m. 219/II hük-
müne göre satıcı ayıpların varlığını bilmese dahi TBK m. 224’e göre hayvan satışında, gözden
bunlardan sorumludur. geçirme ve bildirim hayvanın devralınmasından ve
devralmada temerrüdün gerçekleşmesinden itiba-
Ayıptan sorumluluğa ilişkin hükümler, emredi-
ren dokuz gün içinde yapılmalıdır.
ci nitelikte değildir. Dolayısıyla tarafların ayıptan
sorumluluğu kaldırmaya, sınırlamaya veya geniş- Tacirler arasındaki ticari satışlarda satılanın
letmeye yönelik anlaşmalar yapması mümkündür. ayıplı olduğu teslim sırasında belli ise iki gün için-
de satıcıya bildirilmelidir. Satılanın ayıplı olduğu
ilk bakışta anlaşılamıyorsa da alıcı, teslimden iti-
Ayıptan Sorumluluğun Şartları baren sekiz gün içinde satılanı gözden geçirmeli ve
Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması bir ayıp var ise bunu satıcıya bildirmelidir (TTK
için gerekli olan ilk şart; ayıbın sözleşmede yarar ve m. 23/1/c).
hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda olmasıdır. Gözden geçirme ve bildirim külfetinin yerine
Hasarın geçtiği anda ayıp nedeninin bulunması, getirilmemesi durumu, TBK m. 223/II hükmün-
TBK m. 219 açısından ayıbın varlığı için yeterli de düzenlenmiştir. İlgili hükme göre, “alıcı gözden
olup ayrıca onun sebeplerinin haricen görülebilir geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, sa-
olması gerekmemektedir. tılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir

160
7
Borçlar Hukuku

gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp Satıcının Ayıptan Sorumluluğunun


bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür Kapsamı
bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen sa- Satıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin şartlar
tıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla gerçekleştiği takdirde alıcı, TBK. m. 227-230 hü-
birlikte kabul edilmiş sayılır.” kümlerinde yer alan seçimlik haklara sahip olacaktır.
Alıcının seçimlik hakları:
Mesafe Satışlarında Alıcının a. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildi-
Yükümlülükleri rerek sözleşmeden dönme
Kanun koyucu, satılanın başka yerden gönde- b. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bede-
rildiği mesafe satışlarında alıcıya bazı ek yüküm- linde indirim isteme
lülükler getirmiştir. TBK m. 226 hükmüne göre,
“Başka yerden gönderilen satılanın ayıplı olduğunu c. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde,
ileri süren alıcı, bulunduğu yerde satıcının temsilcisi bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere
yoksa, satılanın korunması için gerekli önlemleri geçi- satılanın ücretsiz onarılmasını isteme
ci olarak almakla yükümlüdür. Alıcı, ayıplı olduğunu d. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile
ileri sürdüğü satılanın korunması için gerekli önlem- değiştirilmesini isteme
leri almaksızın onu satıcıya geri gönderemez. Satıcı, ayrıca genel hükümlere göre tazminat is-
Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne teme hakkına da sahiptir (TBK m. 227/II).
göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmaz-
sa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı Seçimlik Hakların Kullanılması ve
zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer. Sınırlanması
Satılanın kısa zamanda bozulma tehlikesi varsa, Alıcının seçimlik hakkı, hâkim görüşe göre ye-
alıcı onu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığıyla nilik doğuran bir hak niteliğinde olduğu için geçer-
sattırmaya yetkili, hatta satıcının yararı gerektiriyor- li bir şekilde kullanılmasıyla sona erer ve artık bu
sa sattırmakla yükümlüdür. Alıcı, durumu satıcıya en haktan dönmek mümkün olmaz.
kısa zamanda bildirmezse, bundan doğan zarardan
Alıcı, kural olarak seçim hakkını tamamen ken-
sorumlu olur.”
di rızasına göre kullanacaktır ancak bu hakkın kul-
Söz konusu düzenlemeye göre ayıplı bir malı lanılması hakkaniyet gereğince bazı sınırlamalara
teslim alan alıcıya bazı yükümlülükler getirilmiştir. tabi tutulmuştur. Bu sınırlamalar aşağıdaki gibidir:
Alıcı, böyle bir durumda öncelikle satılanın geçici
• Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzeri-
olarak korunması için gerekli tedbirleri almak zo-
ni hemen vererek ve uğradığı zararın tama-
rundadır. Aksi takdirde doğacak olan zararı gider-
mını gidererek seçimlik hakkını kullanma-
mekle yükümlü olacaktır.
sını önleyebilir (TBK m. 227/III).
Alıcı, ayıbın varlığını ispatlayabilmek için satı-
• Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kul-
lanın durumunu vakit geçirmeden mahkeme yo-
lanması hâlinde durum bunu haklı kılmıyor
luyla tespit ettirmekle yükümlüdür. Bu alıcı için
ise hâkim, satılanın onarılmasını veya satış
bir külfettir; ihlali durumunda zararı tazmin borcu
bedelinin indirilmesini isteme haklarından
doğmaz Ancak tespit ettirme külfetini yerine getir-
birini kullanabilir (TBK m. 227/IV).
meyen alıcı, artık satılanın kendisine devredildiği
zaman ayıplı olduğunu kendisi ispatlamak zorunda • Satılanın değerindeki eksiklik satış bede-
kalacaktır. line çok yakınsa alıcı, ancak sözleşmeden
dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle
Satılanın, bozulma tehlikesi olması ihtimalinde
değiştirilmesini isteme haklarından birini
alıcının satılanı satma yetkisi ve yükümlülüğü mey-
kullanabilir (TBK m. 227/V).
dana gelir. Alıcı, satılan malı sattırmak için mah-
kemeye başvurmalı ve durumdan en kısa zamanda Satıcı daha uzun süre için üstlenmiş olmadık-
satıcıyı haberdar etmelidir. Aksi takdirde doğan za- ça satılanın ayıbından doğan her türlü dava, satı-
rarı tazmin etmesi gerekir. landaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın
alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmesiyle za-

161
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

manaşımına uğrar (TBK m. 231/I). Alıcı, satılanın kararları, bedelden indirilecek miktarın hesaplan-
kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildir- masında nisbi metodun uygulanmasını kabul et-
diği ayıptan doğan def ’i hakkı, zamanaşımı süresi mektedir. Söz konusu metoda göre kararlaştırılan
geçmiş olsa bile ortadan kalkmaz (TBK m. 231/II). bedel, satılanın ayıpsız objektif değeri ile ayıplı ob-
Satıcının, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır jektif değeri arasındaki oran dâhilinde indirilerek
kusurlu olması durumunda, iki yıllık zamanaşımı belirlenir.
süresinin kendine sağladığı haklardan yararlanması
mümkün değildir (TBK m. 231/III). Zamanaşımı
Ayıplı Satılanın Değiştirilmesini Talep
süresi, satılanın alıcıya ifa olarak devredildiği andan
Hakkı
itibaren başlar. Alıcının ayıbı öğrendiği tarihin bu
bakımdan bir önemi bulunmamaktadır. Satıcı, satılanın ayıplarından sorumlu olduğu
hâllerde; alıcı, imkân varsa satılanın ayıpsız bir
benzeriyle değiştirilmesini isteme seçimlik hakkına
Sözleşmeden Dönme Hakkının sahiptir (TBK m. 227/I, b. 4).
Kullanılması ve Hukuki Sonuçları
Alıcının satılanın değiştirilmesini istemesi bir
Sözleşmeden dönme hakkı doğrudan doğruya süreye tabi tutulmamıştır. Bu durumda zamanaşı-
dava açmak suretiyle de kullanılabilir. Dönme ister mı açısından TBK m. 146 hükmü uygulanır.
dava yoluyla ister dava dışındaki bir irade açıkla-
masıyla yapılmış olsun sonuç aynıdır: Sözleşme,
geçmişe etkili olarak ortadan kalkar. TBK siste-
minde ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilen görü-
dikkat
şe göre sözleşmeden dönme gerçekleştikten sonra TBK m. 146 “Kanunda aksine bir hü-
henüz yerine getirilmemiş sözleşme edimleri hak- küm bulunmadıkça, her alacak on yıllık
kın sona erdiği itirazı ile kendiliğinden sona ermiş zamanaşımına tabidir.”
sayılacaktır. Yerine getirilmiş sözleşme edimlerinin
ise sözleşmeye dayanan bir geri verme talebi ile
geri verilmesinin sağlanması söz konusu olacaktır Ücretsiz Onarım İsteme Hakkı
(TBK m. 229/I). TBK md. 227/I, b.3’e göre alıcı, “aşırı bir mas-
Dönme hakkı kullanıldığında alıcı veya satıcı rafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satı-
için ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğmaktadır. Bu du- cıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını
rumda alıcı, ilk olarak satılanı geri vermekle yüküm- isteme” hakkına sahiptir. Alıcının bu imkândan
lüdür. Bunun dışında alıcı, satılandan elde ettiği ya- yararlanabilmesi için onarımın, aşırı masraf gerek-
rarları da geri vermek zorundadır (TBK m. 229/I). tirmemesi gerekir. Örneğin; onarım bedelinin satış
Alıcı dönme hakkını kullandığında satıcı, almış bedeline neredeyse eşit olması durumunda alıcı,
olduğu satış bedelini faizi ile beraber alıcıya iade onarım hakkını kullanamayacaktır.
etmek ve mahkeme masrafları ile alıcının satılana
yaptığı masrafları ödemekle yükümlü olur (TBK
Alıcının Borçları
m. 229/I, b. 1 ve b. 2). Satıcı, ayrıca sözleşmeden
dönen alıcının ayıplı maldan doğan zararını tazmin Satış sözleşmesinde alıcının asli edim yükümü,
etmekle yükümlüdür (TBK m. 229/II). Burada sa- satış bedelini ödeme borcudur. Bu yüküm, satış
tıcının kusursuz sorumluluğu söz konusudur. sözleşmesini trampa ve bağışlamadan ayırır.
Taraflar satış bedelini Türk parası olarak karar-
laştırabilecekleri gibi bu bedelin yabancı para cin-
Satış Bedelinin İndirilmesi Davası
sinden ödenmesini de kararlaştırabilirler. Tarafların
TBK. m. 227/I, b.2 hükmüne göre alıcı, “satı- satış bedelini, gabin hükümleri (TBK m. 28) ve
lanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kay-
isteme” hakkına sahiptir. dıyla serbestçe tayin etmeleri mümkündür. Satış
Tarafların indirilecek tutar konusunda anlaşa- bedelinin belirli bir rakam olarak tayini şart değil-
mamaları durumunda indirilecek miktara mahke- dir. Satış bedelinin belirlenebilir olması, satış söz-
me karar verecektir. Doktrinde hâkim fikir ve yargı leşmesinin kurulabilmesi açısından yeterlidir.

162
7
Borçlar Hukuku

TBK m. 233/I hükmüne göre “alıcı, satış bedeli- durumlarda alıcı temerrüde düşerse satıcı, herhangi
ni belirtmeksizin, malı alacağını kesin olarak bildir- bir işlem gerekmeksizin satıştan dönebilir.” (TBK m.
mişse satış, ifa yeri ve zamanındaki ortalama piyasa 235/I) ancak satıcı, sözleşmeden döndüğünü alıcı-
fiyatı üzerinden yapılmış sayılır.” Bu kural, ancak ya derhâl bildirmelidir (TBK m. 235/II). Derhâl
ortalama fiyatı olan malların satışında uygulanır. bildirim görevi yerine getirilmediği takdirde satıcı-
Satış bedeli, satılanın ağırlığına göre hesaplanıyorsa nın sözleşmeden dönmesi ancak genel hükümlere
darası indirilir; ağırlıktan düşülür (TBK m. 233/II). göre olur.
Alıcının, satış bedelini ödemenin yanında bir Veresiye olarak yapılan satış sözleşmelerinde, sa-
de satış sözleşmesinde kararlaştırılmış olduğu bi- tıcı ancak açıkça saklı tutulan hâllerde sözleşmeden
çimde kendisine sunulan satılanı devralma borcu dönebilir. TBK m. 235/III hükmü, sözleşmeden
vardır (TBK m. 232/I). Sözleşmede teslim almanın dönmeyi veresiye satışlar bakımından zorlaştır-
ne zaman olacağına ilişkin bir hüküm veya aksine mıştır. Hükme göre satış veresiye yapılmış ve satış
bir adet yoksa TBK m. 232/II’ye göre alıcının, satı- bedeli ödenmeden satılanın zilyetliği alıcıya devre-
lanı derhâl teslim alması lazımdır. dilmişse satıcının, satış bedelinin ödenmemesin-
Alıcının satılanı devralma borcundan başka den dolayı sözleşmeden dönme hakkı kural olarak
yan borçları da bulunmaktadır. Bunlar; faiz ödeme yoktur. Bu durumda satıcı, ancak satış bedelinin
borcu (TBK m. 234/II), mesafe satışında satılanı ödenmesini ve gecikme dolayısıyla uğradığı zararı
saklama borcu (TBK m. 226/II), mesafe satışında talep edebilecektir ancak sözleşmeye konulan bir
satılanı sattırma borcu (TBK m. 226/III), satıcı- kayıtla satıcıya sözleşmeden dönme hakkı verilmiş-
nın teslimden önce satılan için yaptığı zorunlu ve se o, bu hakkını derhâl kullanmalıdır. Aksi hâlde
yararlı giderleri ödeme borcu (TBK m. 208/I), sadece genel hükümlere göre sözleşmeden dönme
teslim alma ve senet masraflarını ödeme borcu imkânı olur.
(TBK.m.211/I), taşıma giderlerini ödeme borcu Alıcı, satış bedelini ödemede temerrüde düşerse
(TBK m.211/I), satılanla ilgili yükümlülüklere satıcı, temerrüt dolayısıyla uğradığı zararın gide-
katlanma borcu (TBK m. 211/III), satılanın amba- rilmesini isteyebilir (TBK m. 236). Satıcı, alıcının
lajını geri verme borcu olarak sayılabilir. satış bedelinin ödenmesinde temerrüde düşmesi
dolayısıyla uğradığı zararın giderilmesini iki ayrı
seçimlik yönteme göre hesaplatabilir:
Alıcının Temerrüdü
a. Giderimin somut yöntemle hesaplanma-
Alıcı, asli borcu olan satış bedelini ödemede ve
sı: Satıcı, satış bedelini ödemede temerrüde
yan borçlarından olan satılanı devralmada temer-
düşmüş olan alıcıdan, bu bedel ile satılanın
rüde düşebilir.
başkasına dürüstlük kurallarına uygun ola-
Alıcının satış bedelini ödeme borcunda temer- rak satışından elde ettiği bedel arasındaki
rüdün şartları özel olarak düzenlenmediğinden bu farka göre hesaplanacak zararın kendisine
konuda genel hükümler uygulanacaktır (TBK m. ödenmesini isteyebilir (TBK m. 236/II).
117) ancak temerrüdün sonuçlarından olan seçim
b. Giderimin soyut yöntemle hesaplanma-
hakkının şartları ve içeriği (TBK md. 235) ile satı-
sı: Satılan; borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı
cının zararının hesaplanması (TBK m. 236) husus-
bulunan mallardan ise satıcı, böyle bir satışa
ları, özel olarak düzenlenmiştir.
gerek kalmaksızın alıcıdan, satış bedeli ile
malın belirlenmiş ödeme günündeki fiyatı
Alıcının Satış Bedelini Ödemede arasındaki farka göre hesaplanacak zararın
Temerrüdü kendisine ödenmesini isteyebilir (TBK md.
TBK. m. 235; alıcı temerrüdünün sonuçlarını 236/III).
peşin satışlar, ön ödemeli satışlar ve veresiye satışlar
bakımından farklı şekilde düzenlemiştir. Alıcının Satılanı Devralmada Temerrüdü
Peşin satışlar ve ön ödemeli satışlar bakımından Alıcı, kendisine zamanında ve sözleşmeye uy-
TBK m. 235/I-II hükümleri uygulanacaktır. İlgili gun olarak önerilen satılanı devralmakla yüküm-
hükme göre, “satılanın, ancak satış bedeli ödendik- lüdür. Satılanı haksız olarak devralmaktan kaçınan
ten sonra veya ödenme anında devredilmesi gereken alıcı, mütemerrit duruma düşer. Böyle bir durum-

163
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

da satılanı devralma alıcı için bir hak ve aynı za- Satılanı devralma alacaklının hakkı olduğu kadar
manda bir borç olduğundan alıcı, hem borçlu hem borcu da sayıldığı için satıcı borçlu temerrüdü hak-
de alacaklı gibi mütemerrit olacaktır. kındaki hükümlere de başvurabilir ancak genelde alı-
Satıcı, bu durumda kural olarak alacaklının te- cının devralma borcunda temerrüde düşmesi hâlinde
merrüdü hakkındaki hükümlere başvurarak TBK. satıcının gecikme tazminatı isteyebileceği, TBK m.
m. 106-108 hükümleri çerçevesinde satılanı tevdi 125 hükmünde yer alan dönme hakkını kullana-
etmek veya sattırmak suretiyle alıcıya karşı olan sa- mayacağı kabul edilmektedir. Zira satılanı devralma
tılanı devretme borcunu ifa edebilir. borcu, alıcının yan borçlarından sayılmaktadır.

Öğrenme Çıktısı

2 Taşınır satışını tanımlayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Satılanın ayıplı olması


hâalinde Kanunda öngörü-
Ticari satışlarda borçlunun Tüketici satışlarına Türk len seçimlik hakların alıcı-
temerrüdüne bağlanan ka- Borçlar Kanunu hükümle- nın taleplerini karşılamada
nuni karineler hakkında rinin uygulanıp uygulan- ne denli yeterli olduğunu
bilgi veriniz. mayacağını tartışınız. varsa bu konudaki tecrü-
belerinizi de dikkate alarak
açıklayınız.

TAŞINMAZ SATIŞI
Taşınmaz satışı, TBK m. 243-246 arasında düzenlenmiştir. Taşınmaz satışının konusunu, Türk Medeni
Kanunu (TMK) uyarınca taşınmaz sayılanların satışı oluşturur. Taşınmaz mülkiyetinin konusunu düzen-
leyen TMK m. 704 ve tapu siciline nelerin kaydedileceğini düzenleyen TMK m. 998, taşınmaz satışının
tanımını ve konusunu belirlemektedir.
Söz konusu hükümlere göre arazinin, tapu kütüğünde ayrı
sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli hakların ve kat mülkiye-
ti kütüğünde kayıtlı bağımsız bölümlerin satışı taşınmaz satışı dikkat
şeklinde tanımlanır. Taşınmaz satışlarına öncelikle kanunda yer Madde 704 “Taşınmaz mülkiyetinin ko-
alan taşınmaz satışına ilişkin özel hükümler, daha sonra ise taşı- nusu şunlardır:
nır satışı sözleşmesinin hükümleri kıyasen uygulanır. 1. Arazi,
2. Tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedi-
Taşınmaz satışında satıcının mülkiyeti geçirme borcunu len bağımsız ve sürekli haklar,
yerine getirmesi ve alıcının mülkiyeti kazanması, tapu siciline 3. Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağım-
tescil ile gerçekleşir. sız bölümler”

Taşınmaz Satışının Şekli


Taşınmaz satışı sözleşmesinin şeklini düzenleyen TBK. m. 237/I hükmüne göre, “taşınmaz satışının
geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” Bu resmi şekil, tapu sicil muhafızları
veya memurları tarafından yerine getirilecektir. Zira taşınmazlara ilişkin satış sözleşmelerinde geçerlilik
şartını karşılayan resmi senetler, Tapu Kanunu m. 26 hükmü gereği tapu sicil muhafızları veya memurları
tarafından düzenlenir.

164
7
Borçlar Hukuku

TBK m. 237/II hükmünde taşınmaza dair satış ancak şekil noksanını ileri sürme, hakkın kötüye
vaadi ile geri alım ve alım sözleşmelerinin geçer- kullanılması sayılıyorsa bu durumda şekle aykırılık
liliği de resmi şekil şartına bağlanmıştır. Sözleşme iddiası kabul edilemez. Yargıtay’a göre sözleşme,
yapma vaatleri, Noterlik Kanunu m. 60/b. 3 gereği henüz ifa edilmemiş olsa dahi bazı şartların mevcut
noterlerce veya asıl satış sözleşmesini düzenlemeye olması hâlinde şekil noksanı sebebiyle butlan iddi-
yetkili olan tapu sicil müdürlükleri tarafından dü- ası hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir:
zenleme şeklinde düzenlenebilir. Alım ve gerialım • Bir kimsenin şeklin gerçekleşmesine kendi
sözleşmeleri ise Tapu Kanunu m. 26 gereği, tapu yararı için veya yanıltıcı hareketlerle engel
sicil müdürlükleri tarafından düzenlenir. olduğu,
TBK m. 237/III’e göre sözleşmeden doğan • Sözleşmenin sonradan kendi yararına ol-
önalım hakkı için yazılı şekil yeterli olacaktır. madığını görünce ondan kurtulmak iste-
mesi ahlaki duyguları rencide ediyorsa veya
Resmi Şeklin Kapsamı şeklin koruyucu etkisinden yoksun kaldığı
için değil aksin, kendi borçlarını yerine ge-
Taşınmaz satışına ilişkin resmi senette, satış söz-
tirmekten kaçınmak amacıyla şekilsizliği bir
leşmesi taraflarının gerçek kimlikleri ile yer alma-
sebep olarak kullandığı anlaşılıyorsa,
sı gerekir. Sözleşme konusu olan taşınmaz, resmi
senette belirtilmiş veya tereddüde yer kalmayacak • Yine taahhütlerini mutlak ifa edeceği-
şekilde tespitini mümkün kılacak hususlar belirtil- ni, sözleşmenin yapılmasından sonra te-
miş olmalıdır. Tarafların adları, satış konusu taşın- yit etmiş ve diğer tarafın sözleşmeye karşı
maz, satış bedeli ve hukuki sebep; resmi senette yer beslediği güveni sebepsiz ve haksız olarak
almalıdır. Sözleşme vekil veya temsilci aracılığıyla kuvvetlendirmişse artık sözleşmenin şekil
yapılıyorsa vekilin kimliği ve temsil ilişkisi de resmi yönünden geçersizliğini ileri sürmesi hak-
senette gösterilmelidir. kın kötüye kullanılması anlamını taşır ve bu
savunma yasal korumadan yoksun kalır. (Y.
Sözleşmedeki yan edimler, satış sözleşmesinde
13. HD., 2.12.1991, E. 7217/K. 10901)
tarafların üstlendikleri asli edimlerle birlikte kabul
(YKD 1992, s. 239)”
edilmişse ya da asli edimlerin içeriğini açıklamaya
veya bu edimleri teminat altına almaya yönelikse
bunların da resmi senette yer alması gereklidir. Satıcının Ayıptan Sorumluluğu
Taşınmaz satışında satıcının ayıptan sorumlu-
luğuna, taşınır satışı sözleşmesindeki özel hüküm-
ler (TBK m. 219 vd.) kıyasen uygulanır (TBK m.
Asli edim; doktrinde sözleşmenin tür ve
246) ancak TBK m. 244 hükmü, taşınmazın öl-
tipini, nitelik ve özelliklerini belirleyen
çümündeki noksanlıkları ayıp saymış ve binanın
borçlunun yerine getirmek zorunda oldu-
ayıplı olmasından doğan taleplere özel bir zamana-
ğu asıl borç şeklinde tanımlanmıştır. (F.
şımı süresi düzenlemiştir.
Eren. 2019, s. 31).
TBK m. 244/I hükmüne göre, “aksine sözleşme
Yan edim; doktrinde asli olmayan, do- olmadıkça, satılan taşınmaz, satış sözleşmesinde yazı-
layısıyla sözleşmenin tipini belirlemeyen lı yüzölçümü tutarını kapsamıyorsa satıcı, eksiği için
ancak asil edime bağlı, ikinci derecede bir alıcıya tazminat ödemekle yükümlüdür.” Hükme
nitelik ve amaç taşıyan edimler şeklinde göre satış senedinde yazılı olan yüzölçümü miktarı
tanımlanmıştır. (F. Eren. 2019, s. 33). resmi bir ölçmeye dayanmıyorsa satıcı, kural ola-
rak senette yazılı ölçüden eksik kalan kısmı tazmin
etmekle yükümlüdür. Buna karşılık, “taşınmaz,
Şekle Uymamanın Sonuçları resmî bir ölçüme dayanılarak tapu siciline yazılmış
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre taşınmaz olan yüzölçümü tutarını içermiyorsa satıcı, özellikle
satış sözleşmesi resmi şekle uyulmadan yapılmışsa üstlenmiş olmadıkça tazminat ile yükümlü değildir.
bunun yaptırımı butlandır (kesin hükümsüzlük) (TBK m. 244/II)”

165
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

TBK m. 244/III hükmü ise özel bir zamanaşımı süresi getirmiştir. Hükme göre, “bir yapının ayıplı
olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden başlayarak beş yılın ve satıcının ağır kusuru varsa yirmi
yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.”

Satıcının Zapttan Sorumluluğu


Taşınmaz satışında satıcının zapttan sorumluluğuna taşınır satışına ilişkin kurallar (TBK m. 214 vd.)
kıyasen uygulanır (TBK m. 246).

Yarar ve Hasarın Geçişi


Kanundan, durumun gereğinden veya sözleşmede öngörülen özel koşullardan doğan ayrık hâller dışında
satılanın yarar ve hasarı, kural olarak sözleşmenin kurulmasıyla alıcıya geçer ancak satılanın teslimi için söz-
leşmeyle bir süre belirlenmişse yarar ve hasar bu süre dolmadan önce alıcıya geçmeyecektir (TBK m. 245).

Öğrenme Çıktısı

3 Taşınmaz satışını açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Satış sözleşmesinde taşın- Taşınmaz satışının geçerlili-


Taşınmaz satışına konu edi-
mazın ayıplı olmasıyla han- ğinin resmi şekle tabi tutul-
len taşınmazlar nelerdir?
gi durumlarda karşılaşılır? masının gerekçesi ne olabi-
Açıklayınız.
Açıklayınız. lir? Araştırınız.

BAĞIŞLAMA SÖZLEŞMESİ yısıyla bir bağışlamanın söz konusu olabilmesi için


Bağışlama sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun bağışlayanın malvarlığının fakirleşmesi, bağışlana-
ikinci kısmının üçüncü bölümünde düzenlenmiş- nın ise malvarlığının zenginleşmesi ve bu iki du-
tir. TBK m. 285-298 hükümleri arasında bağışla- rum arasında uygun illiyet bağının bulunması ge-
ma sözleşmesinin tanımı, bağışlama ehliyeti, kurul- rekir. Örneğin bir taşınırın verilmesi, bağışlananın
ması, bağışlayanın sorumluluğu ve bağışlamanın borçtan ibra edilmesi bağışlamaya konu olabilecek
ortadan kalkması hususlarına ilişkin hükümler niteliktedir.
getirilmiştir. Bağışlama sözleşmesinin meydana gelebilmesi
için bağışlayanın, bağışlananın karşılığında denk
bir ivaz olmaksızın zenginleştirme amacıyla yapıl-
Bağışlama Sözleşmesinin Tanımı, mış olması gerekir. Dolayısıyla burada kazandır-
Hukuki Niteliği ve Unsurları manın bağışlama sebebiyle yapılmış olması gerekir.
Bağışlama sözleşmesinin tanımı, TBK m. 285 Şayet kazandırma, ifa sebebi ile yapılmışsa bu du-
hükmünde yapılmıştır. İlgili hükme göre, “ba- rumda bağışlama söz konusu olmaz.
ğışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç Bağışlama bir sözleşmedir. Bu sebeple bağışla-
doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana kar- manın kurulabilmesi için iki tarafın karşılıklı ve
şılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği birbirine uygun irade açıklamasında bulunması
sözleşmedir.” gereklidir. Bağışlama, tek taraflı bir hukuki işlem
Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın kendi mal- değil tek tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteli-
varlığından yaptığı kazandırıcı bir işlemdir. Dola- ğindedir.

166
7
Borçlar Hukuku

Bağışlama, sağlararası bir işlemdir. Şayet yerine rü veya görevlendireceği tapu memuru düzenler.
getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı bir bağış- Taşınmaz dışındaki değerlerin bağışlanması ise ya-
lama yapılırsa bu ölüme bağlı bir tasarruf olur ve zılı şekle tabidir. Dolayısıyla taşınırlara, alacaklara
vasiyet niteliğindedir (TBK m. 290/II). ve haklara ilişkin bağışlama taahhüdü yazılı şekilde
yapılacaktır (TBK m. 288/I). Şekil şartına uyulma-
ması nedeniyle geçersiz olan bağışlama sözü verme,
Bağışlama Ehliyeti ve Tasarruf Yetkisi bağışlayan tarafından yerine getirilirse elden bağış-
Bağışlama, sadece tam ehliyetlilerin yapabile- lama hükmündedir ancak geçerliliği resmi şekle tabi
ceği bir sözleşmedir. Zira TMK m. 449 hükmüne olan bağışlamalarda bu hüküm uygulanmayacaktır
göre vasi, vesayet altındaki kişi adına önemli bağış- (TBK m. 288/III). Buna göre örneğin; bağışlama
lamada bulunamaz. Aynı şekilde velayet altındaki sözü verme taşınmaz mala ilişkin ise şekle aykırılık
kişiler adına da yasal temsilcileri bağışlama yapa- nedeniyle bağışlama sözü verme, tescil ve teslim
mayacaktır. TBK m. 286/I hükmüne göre, “fiil işlemleri yapılsa dahi geçerlik kazanamaz ve taşın-
ehliyetine sahip olan herkes,....bağışlama yapabilir.” mazlar hakkında elden bağışlama söz konusu olmaz.
TBK m. 287 hükmü, bağışlamayı kabul için
de bir ehliyet düzenlemesi getirmiştir. İlgili hükme
göre, “ehliyeti bulunmayan kişi ayırt etme gücüne sa-
Elden Bağışlama
hipse, bağışlamayı kabul edebilir. Ancak, bağışlana- Elden bağışlamanın hukuki niteliği tartışmalı-
nın yasal temsilcisi bu kişinin bağışlamayı kabulünü dır. Bir görüş elden bağışlamanın bağışlama sözü
yasaklar veya bağışlanılan şeyin geri verilmesini em- verme ile ifanın birbirine karıştığı bir işlem olduğu-
rederse, bağışlama ortadan kalkar.” Kanun koyucu, nu savunmakta iken diğer görüş; elden bağışlama-
bağışlamayı kabul edebilmek için ayırt etme gücü- nın yalnızca bir tasarruf işlemi olup borç doğurucu
ne sahip olunması şartını aramıştır. bir yönü olmadığını ileri sürmektedir. Bu tasarruf
işleminin hukuki sebebi doğrudan bağışlama sebe-
Evlilik mal rejimlerinden mal ortaklığı ve mal
bidir. O hâlde, ikinci görüşe göre elden bağışlama,
birliği rejimlerinin kabul edilmesi hâlinde, bağış-
aynî bir sözleşme niteliğindedir.
lama konusunda tasarruf yetkisi ile ilgili TMK’da
bazı sınırlamalar bulunmaktadır. Eşler arasındaki Elden bağışlama, bağışlayanın bir taşınırını
mal rejiminden veya miras hukukundan doğan bağışlanana teslim etmesi ile kurulur (TBK m.
sınırlamalar dışında herkes bağışlama yapabilir 289). Taşınırlarda, taşınırın zilyetliğinin geçirilme-
(TBK m. 286/I). Ayrıca bağışlamayı takip eden si; alacaklarda, alacağın temlik edilmesi; haklarda
bir yıl içinde başlatılmış bir yargılama sonucunda ise hakkın geçirilebilmesi için gerekli şekil şartına
bağışlayanın savurganlığı sebebiyle kısıtlanmasına uyulması gereklidir.
karar verilirse, yapılan bağışlama mahkemece iptal Elden bağışlamanın konusunu, taşınmaz değe-
edilebilir (TBK m. 286/II). rindeki hukuki değerler oluşturur çünkü taşınmaz-
larda, tasarruf işleminin yapılabilmesi için tescil
gerekir. Tescilin yapılabilmesi de ancak geçerli bir
Bağışlamanın Çeşitleri ve Tabi hukuki sebebin varlığına bağlıdır.
Oldukları Şekil
TBK’da hukuki nitelikleri birbirinden farklı ba-
ğışlama çeşitleri düzenlenmiştir. Koşullu Bağışlama
Bağışlama, diğer sözleşmeler gibi bozucu veya
geciktirici koşula bağlı olarak yapılabilir. Bağışla-
Bağışlama Sözü Verme (Bağışlama manın, bağışlayanın ölümüne bağlı olarak veya
Vaadi) bağışlayana dönme şartı ile yapılması mümkündür.
Bağışlama sözü verme ile bağışlayan, bağışlanan Bağışlayanın ölümü, bağışlama sözleşmesinin
malvarlığı değerini bağışlanana geçirmeyi taahhüt hüküm doğurması için bir koşul olarak kararlaş-
edebilir. Taşınmazlar ve taşınmazlarla ilgili ayni tırılmış olabilir. Böyle bir durumda bağışlananın,
haklar bakımından bağışlama sözü verme, resmi bağışlayanın ölümünde sağ olması şarttır. Bağışla-
şekle tabidir (TBK m. 288/II). Tapu Kanunu m. yanın ölümü, bağışlama işleminin ifa zamanının
26 hükmüne göre bu resmi şekli tapu sicili müdü- tespit edilmesine yönelik olarak kararlaştırılmışsa

167
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

bu durumda ecel söz konusu olur. Bağışlayanın Bağışlamanın Sona Ermesi


ölümünün sözleşmede şart veya ecel olarak karar- Bağışlama sözü verme yerine getirilmeden ba-
laştırılmış olması durumunda TBK m. 290/II hük- ğışlayanın ölmesi durumunda, TBK m. 298 hük-
mü gereği, gerçek bir bağışlamadan değil ölüme mü gereği dönemsel edimleri içeren bağışlama söz
bağlı tasarruftan bahsedilir. konusu ise bağışlama sona erer.
Koşullu bağışlamanın diğer türü ise bağışlayana Bağışlayan, TBK m. 295-297 hükümlerinde yer
dönme şartı ile yapılan bağışlamadır. Eğer bağışla- alan şartların gerçekleşmesi durumunda tek taraflı
yan, bağışlananın kendisinden önce vefatı hâlinde irade açıklaması ile bağışlamayı geri alabilir. TBK
bağışlanan şeyin kendi mülküne geri dönmesini m. 295 hükmüne göre, “bağışlayan, aşağıdaki du-
şart koşmuşsa bağışlayana dönme şartı ile yapılan rumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya
bir bağışlamadan bahsedilir (TBK m. 292/I). yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve ba-
ğışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde,
Yüklemeli Bağışlama bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir: 1.
Bağışlayanın, bağışlamasına yükleme koyması Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine
mümkündür (TBK m. 291/I). Bağışlayan, bağışla- karşı ağır bir suç işlemişse. 2. Bağışlanan, bağışlayana
ma işleminde bağışlanana bir yükümlülüğü yerine veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan do-
getirme ödevi yükleyebilir. Bu yükümlülük, maddi ğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davran-
değeri olan bir şey olabileceği gibi maddi değeri ol- mışsa. 3. Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı
mayan bir şey de olabilir. Örneğin; (A), (B)’ye bir bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse.”
taşınmazını bağışlayarak bağışlama sözleşmesinde TBK m. 296/I hükmü de bağışlama sözü ver-
(B)’nin 10 öğrenciye burs vermesi ödevini yükle- menin geri alınmasına ilişkin şartları sıralamak-
yebilir. Bu durumda yapılan bağışlama, yüklemeli tadır. İlgili hükme göre, “bağışlama sözü veren,
bağışlamadır. Bağışlanan kişinin yüklemeyi ifa et- aşağıdaki durumlarda sözünü geri alabilir ve onu
mekten kaçınması durumunda bağışlayan, bağışla- ifadan kaçınabilir: 1. Elden bağışlanılan bir malın
nanı yüklemeyi yerine getirmeye zorlayabilir (TBK geri verilmesini isteyebileceği sebeplerden biri varsa.
m. 291/II) veya sözleşmeden dönebilir ancak bağış- 2. Mali durumu, sonradan sözün yerine getirilmesini
lama konusunun değeri, yüklemenin yerine getiril- kendisi için olağanüstü ağır kılacak ölçüde değişmişse.
mesi masraflarını karşılamaz ve aşan kısım kendisine 3. Bağışlama sözü verdikten sonra, kendisi için yeni
ödenmezse bağışlananın yüklemeyi yerine getirmek- aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri
ten kaçınması mümkündür (TBK m. 291/IV). önemli ölçüde ağırlaşmışsa. Bağışlama sözü verenin
borcunu ödeme güçsüzlüğü belirlenir veya iflasına ka-
rar verilirse, ifa yükümlülüğü ortadan kalkar.”
Bağışlamanın Hükümleri
Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği gün-
Bağışlama sözleşmesi ile bağışlayan, bağışlama
den itibaren bir yıl içinde bağışlamayı geri alma
konusunu teslim ve mülkiyetini geçirme borcu al-
hakkına sahiptir (TBK m. 297/I).
tına girer. Buna karşılık, bağışlanan taraf herhangi
bir borç yüklenmemektedir. TBK m. 297/ II-III ve IV hükümlerinde, bağış-
lamanın mirasçılarına da bağışlamayı geri alma hak-
Bağışlama sözü vermeden doğan borcunu yeri-
kı verilmiş ve şartları sıralanmıştır. İlgili düzenleme-
ne getirmeyen bağışlayana karşı bağışlanan, aynen
ye göre, “bağışlayan, bir yıllık süre dolmadan ölürse,
ifa davası açmak suretiyle bağışlamanın yerine geti-
geri alma hakkı mirasçılarına geçer ve mirasçıları bu
rilmesini isteyebilir.
sürenin sona ermesine kadar bu hakkı kullanabilirler.
Bağışlayanın kötü ifadan sorumlu tutulabilmesi Bağışlayan, sağlığında geri alma sebebini öğreneme-
için ağır kusurunun veya kastının bulunması ge- mişse, mirasçıları, ölümünden başlayarak bir yıl için-
reklidir. Aksi takdirde bağışlayan, bağışlanana karşı de bağışlamayı geri alma hakkını kullanabilirler. Ba-
sorumlu olmaz (TBK m. 294/I). Bağışlayanın ayıp- ğışlanan, bağışlayanı kasten ve hukuka aykırı olarak
tan ve zapttan sorumluluğu da yoktur. Bu duru- öldürür veya onun geri alma hakkını kullanmasını
mun istisnası, bağışlayanın özel olarak garanti sözü engellerse, mirasçıları bağışlamayı geri alabilirler.”
vermesidir. Zira TBK m. 294/II hükmüne göre,
Bağışlayanın ödeme güçsüzlüğüne düşmesi
“bağışlayan, bağışlanan şey veya alacak hakkında
veya iflasına karar verilmesi hâlinde, bağışlamayı
ayrıca garanti sözü vermişse, bununla sorumlu olur.”
ifa yükümlülüğü ortadan kalkar (TBK m. 296/II).

168
7
Borçlar Hukuku

Öğrenme Çıktısı

4 Bağışlama sözleşmesini tanımlayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bağışlama sözleşmesi ve va-


Bağışlama ehliyeti ve ta- Koşullu bağışlamanın ifası
siyetname arasında ne gibi
sarruf yetkisi kavramlarını talep edilebilir mi? Açıkla-
benzerlikler ve farklılıklar
açıklayınız. yınız.
vardır? Açıklayınız.

KİRA SÖZLEŞMESİ Kira sözleşmesi, karşılıklı borç doğuran ve ivaz-


Kira sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun dör- lı bir sözleşmedir. Kiraya veren, sözleşme konusu
düncü bölümünde, üç ayırım şeklinde düzenlen- olan şeyi kiracıya devretme; kiracı da kullanma kar-
miştir. Bu ayrımlardan ilki, kira sözleşmesine iliş- şılığında bir bedel ödeme borcu altına girmektedir.
kin genel hükümlere; ikincisi, konut ve çatılı işyeri Kira sözleşmesi, devamlı borç ilişkisi doğurur.
kiralarına; üçüncü ayrım ise ürün kirasına ilişkin Kiralayanın, kiralanan şeyin kiracı tarafından kul-
hükümlere yer vermektedir. lanılmasına katlanma borcu belirli bir zaman dili-
mine yayılmıştır.

Adi Kira Sözleşmesi


“Kira sözleşmesi, bir şeyin kullanılmasını ve kul- Adi Kira Sözleşmesinin Unsurları
lanılması ile birlikte ondan yararlanmasını kiracıya Adi kira sözleşmesinin üç unsuru vardır. Bu üç
bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan unsur aşağıda açıklanmıştır.
kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” (TBK
m. 299/I) Kiralananın Kullanılmasının Devri
Hükümde hem kullanma hem de yararlanma- Adi kira sözleşmesinin konusunu maddi varlığı
dan bahsedildiği için adi kira ile ürün kirası birlikte olan taşınır veya taşınmaz oluşturur. Bunun yanın-
değerlendirilmiştir. Adi kira sözleşmesi, kiraya ve- da haklar veya iktisadi değerler, ürün kirasına konu
renin, bir şeyin belirli bir süre kullanılmasını belirli olabilir.
bir bedel karşılığında kiracıya bırakmayı taahhüt
Kira sözleşmesinin kurulabilmesi için kiralaya-
ettiği bir sözleşmedir. Kira sözleşmesinin satış veya
nın mutlaka malik olması gerekmez ancak bir kişi
bağışlamadan farkı, kira sözleşmesinde bir şeyin
maliki olmadığı bir şeyi kiraya verirse kiralananı
mülkiyetinin kesin olarak değil geçici olarak dev-
kiracıya teslim edememesi durumunda, borcun
redilmesidir.
hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden sorumlu
olacaktır.
Adi Kira Sözleşmesinin Hukuki Adi kira sözleşmesi ile kiralayan, kira konusu
Niteliği şeyin kullanımını kiracıya devretmektedir. Devre-
Kira sözleşmesi, satış sözleşmesine benzer şekil- dilen kullanım hakkı, şahsi bir haktır. Dolayısıyla
de rızaî bir sözleşmedir. Rızaî olmasının bir gereği kiracı, satışta olduğu gibi kiralayanın maliki olmaz
olarak kira sözleşmesinin kurulabilmesi için taraf- yalnızca kiralananı kullanma hakkına sahip olur.
ların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları Kiracı, malik değil fer’i zilyet olur (TMK m. 974)
yeterli olmaktadır. Ayrıca kiralanan şeyin kiracıya ve zilyetliğe bağlı savunma imkanlarından yararla-
teslim edilmesi gerekmez. nabilir (TMK m. 981 vd.).

169
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

Kiracıya devredilen kullanma hakkı, kira süresi Adi Kira Sözleşmesinin Süresi
ile sınırlıdır. Kiracı, söz konusu sürenin bitimin- Kira sözleşmesinde kiralananın kullanımı, sü-
de kiralananı kiralayana iade etmekle yükümlüdür rekli olarak değil belirli bir süre için kiracıya dev-
(TBK m. 334/I). Kiralayan, kiralanan şeyi kullan- redilir. Kira sözleşmesi, belirli veya belirli olmayan
mayı devretmekle borcunu yerine getirmiş olmaz; bir süre için yapılmış olabilir (TBK m. 300/I).
kira sözleşmesinin devamı esnasında da kiralanan Sözleşmenin kurulabilmesi için tarafların kira sü-
şeyi kullanmaya elverişli şekilde bulundurmakla resini belirlemiş olmaları şart değildir. Taraflar, kira
yükümlüdür. sözleşmesi için belirli bir süre kararlaştırmamışlarsa
sözleşme belirli olmayan bir süre için yapılmış sayı-
Kira Bedeli lır (TBK m. 300/II).
Kira sözleşmesinin ivazlı bir sözleşme olması-
nın sonucu olarak kiracı, kullanma karşılığında Adi Kira Sözleşmesinde Kiracının
bir miktar para ödemekle yükümlüdür. Kira bedeli Borçları
ödemek, kiracının asli edim yükümlülüklerinden-
Kira sözleşmesinde kiracının, kira bedelini öde-
dir (TBK m. 299, m. 313).
me borcu (TBK m. 313 vd.); özenle kullanma ve
Kira bedeli, Türk lirası olarak kararlaştırılabi- komşulara saygı gösterme borcu (TBK m. 316),
leceği gibi altın veya yabancı para ile kararlaştı- kiralananı iyi bir durumda muhafazası için özen
rılması mümkündür. Kural olarak, kira bedeli bir göstermek ve gereken bildirimleri yapmak yüküm-
miktar paradır ancak kira bedelinin paradan başka lülükleri, temizlik ve bakım giderlerini ödeme bor-
bir edim olarak kararlaştırılması da mümkündür. cu (TBK m. 317), ayıpları kiraya verene bildirme
Örneğin; kiracının kira bedeli ödemek yerine kira- borcu (TBK m. 318), ayıpların giderilmesine ve
lananı tamir etmesinin kararlaştırılmasına bir engel kiralananın gösterilmesine katlanma borcu (TBK
yoktur. Böyle bir durumda sözleşme, karma sözleş- m. 319), kiralananı geri verme borcu vardır.
meye dönüşür.
Taraflar kira bedelini sözleşme özgürlüğü ilkesi
Kiracının Kira Bedelini ve Yan Giderleri
çerçevesinde serbestçe kararlaştırabilirler. Kira be-
Ödeme Borcu
delinin bir defada ödenmesi kararlaştırılabileceği
gibi dönemlik edimler hâlinde ödenmesi de karar- Kiracının kira bedelini ödeme borcu, tüm kira
laştırılabilir. sözleşmeleri için TBK m. 313 vd. hükümlerinde
düzenlenmiştir. İlgili hükme göre “kiracı, kira be-
delini ödemekle yükümlüdür.”
Tarafların Anlaşması
TBK m. 343 vd. hükümleri ise konut ve ça-
Kira sözleşmesinde kiralayanın kiralananın tılı iş yeri kirasında (KÇİK) kira bedelini ödeme
kullanımını bırakması, kiracının da kira bedelini borcuna ilişkin özel hükümlerdir. Kiraya verenin
ödemesi hususunda tarafların anlaşmaları gerekir. teslim ve kullandırma borcunun karşılığında ki-
Kira sözleşmesinin geçerliliği herhangi bir şekle racının kira bedelini ödeme borcu bulunur (TBK
tabi değildir. Uygulamada “T.C. Maliye Bakanlığı m. 313). Kira bedelini ödeme borcu, kiracının asli
Kira Kontratosu” nüshaları kullanılmaktadır. Bu edim yükümlülüğüdür.
belge, ispat şekli bakımından önem arz etmektedir.
Kira bedeli, kural olarak paradır. Kira bedeli ta-
Kira sözleşmesine ilişkin bir uyuşmazlık meydana
raflarca serbestçe belirlenebilir. Kira bedeli, kiraya
geldiğinde taraflar, sözleşmede yazılı olan madde-
verene veya onun yetkili kıldığı kişiye ödenir. Ki-
lere dayanarak iddialarını kolaylıkla ispat edebilme
ralananın el değiştirmesi hâlinde yeni malik, kira-
imkânı bulacaklardır. TBK m. 359 hükmü, ürün
lananın el değiştirdiğini kiracıya bildirmelidir; aksi
kirası bakımından tutanak düzenleme yükümlülü-
takdirde devirden haberdar olmayan kiracının eski
ğü getirmektedir ancak bu yükümlülük, sözleşme-
malike yaptığı ödemeler geçerli olacaktır.
nin geçerliliği bakımından önem arz etmemektedir.

170
7
Borçlar Hukuku

Taraflar, daha az vergi ödemek amacıyla çifte kiraya verenin ödeme zamanındaki yerleşim yerin-
kira sözleşmesi yaparak kira bedelini, gerçek meb- de ödenir. Kiracı, kira bedelini ya kiraya verenin
lağdan daha az olarak gösterebilirler. Böyle bir du- ikametgahında elden ödeyecek veya masrafı kendi-
rumda kira bedelinde muvazaa söz konusu olur ve sine ait olmak üzere konutta ödemeli olarak posta
tarafların gerçek iradelerinin buluştuğu sözleşme yoluyla gönderecektir. Uygulamada, kira bedelinin
esas kabul edilir. Sözleşmeye göre kira bedeli bu genellikle banka hesabına yatırma şeklinde ödendi-
sözleşme esas alınarak belirlenir. ği görülmektedir ancak sözleşmede kira bedelinin
banka havalesi yoluyla ödenmesi kararlaştırılma-
mışsa kiraya veren, bu şekilde ödemeyi kabul et-
mek zorunda değildir.
Taraflar yaptıkları işlemin hiç hüküm ve
Kira bedelinin ödendiğini ispat yükümlülüğü
sonuç doğurmayacağı veya görünürde
kiracıya aittir. Kiracı ödemeleri ispat edemezse te-
yaptıkları işlemden farklı bir hukuki iş-
merrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi riski ile karşı
lemin sonuçlarını doğuracağı konusunda
karşıya gelebilir.
anlaşmışlarsa söz konusu işlemde muvazaa
olduğu kabul edilir. Muvazaaya bağlanan Kira Bedelinin Uyarlanması: Kira sözleşmesi
hukuki sonuç ise kesin hükümsüzlüktür. süresince taraflar; ödenecek kira bedelini serbestçe
belirleyebilirler ancak uzun süreli kira sözleşmele-
rinde, sözleşmenin kurulduğu andaki mevcut eko-
Kira bedeli, dönemsel edimli (aylık, üç aylık, nomik ve sosyal şartların, ifa sürecinde önceden
haftalık vs.) kira ödemelerinde beş yıllık zamana- tahmin edilemeyecek derecede olağanüstü ve ob-
şımına tabidir (TBK m. 147/I). Buna karşılık kira jektif olarak değişmesi nedeniyle taraflar arasında
bedelinin bir defada ödenmesi kararlaştırılmışsa edim dengesi bozulabilir. TBK m. 138 koşulları
kira bedeli, on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır varsa kiraya veren veya kiracı her zaman kira be-
(TBK m. 146). delinin uyarlanmasını dava edebilir. Böyle bir du-
Kira bedelini ödemede ifa zamanı, TBK md. rumda işlem temelinin çökmesi söz konusu olur.
314 hükmünde düzenlenmiştir. İlgili hükme göre, Yargıtay, işlem temelinin çökmesi durumunda söz-
“Kiracı, aksine sözleşme ve yerel âdet olmadıkça, kira leşmenin dürüstlük kuralı gereği değişen şartlara
bedelini ve gerekiyorsa yan giderleri, her ayın so- uyarlanması gerektiğini kabul etmektedir. Buna
nunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödemekle göre hâkim, işlem temelinin çöktüğünü tespit
yükümlüdür.” ancak söz konusu hüküm emredici ederse kira bedelini dürüstlük ve hakkaniyet kural-
olmadığından taraflar sözleşmede aksini kararlaş- ları çerçevesinde uyarlar.
tırabilirler. Taraflar, sözleşmede aksini kararlaştır- Kira bedelinin uyarlanması davası, bütün kira
mamışlarsa TBK m. 314 hükmü uygulama alanı sözleşmeleri için geçerlidir. Buna karşılık kira be-
bulur. Örnek olarak; 15 Ocak 2019 tarihinde ya- delinin tespiti davası, yalnızca konut ve çatılı iş yeri
pılmış bir yıllık kira sözleşmesinde ilk kira bedelini kiralarında söz konusu olur. Kira bedelinin tespiti-
ödeme tarihi 31 Ocak 2019, son aya ilişkin kira ni aşağıdaki bölümlerde ele alacağız.
bedelini ödeme tarihi ise 14 Ocak 2020 olabilir
ancak uygulamada genellikle sözleşmede her ayın
başında veya ilk haftasında ödeneceğine dair hü-
küm konulmaktadır.
dikkat
Yargıtay; kira bedelinin peşin ödeneceğinin Kira bedelinin uyarlanması davası,
kararlaştırıldığı hâllerde, kira bedelinin vadesinde bütün kira sözleşmeleri için geçerlidir.
ödenmemesi üzerine hemen temerrüt oluştuğunu Buna karşılık kira bedelinin tespiti da-
kabul etmeyerek ödemenin üçüncü günün ak- vası, yalnızca konut ve çatılı işyeri kira-
şamına kadar yapılmasının beklenmesi gerektiği larında söz konusu olur.
görüşündedir.
Kira bedelini ödeme borcu, bir para borcu ol-
Kiracının Temerrüdü: Kiracı, kira bedelini
duğundan TBK m. 89/b. 1 hükmü çerçevesinde
ödemede temerrüde düşerse, “kiraya veren kiracıya
götürülecek borçtur. Dolayısıyla alacaklının yani
yazılı olarak bir süre verip, bu sürede de ifa etmeme

171
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir.” rünün kararıyla alıkoyabilir (TBK m. 338/I). Alı-
(TBK m. 315/I). Bu durumda kiracıya verilecek koyma kararının konusu olan eşyanın, gizlice veya
süre, en az on gün; konut ve çatılı iş yeri kiraların- zorla götürülmesi hâlinde, götürülmelerinden baş-
da ise en az otuz gündür. Bu süre, kiracıya yazılı layarak on gün içinde kolluk gücünün yardımıyla
bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren kiralanana geri getirilebilir (TBK m. 338/II).
işlemeye başlayacaktır (TBK m. 315/II). Kiracının
ihtardan sonra kira bedelini ödemesi durumunda
Adi Kira Sözleşmesinde Kiracının
kiraya veren, fesih hakkını kullanamayacaktır. İh-
Kiralananın Kullanılmasına İlişkin Borçları
tarda verilen sürenin dolması ile sözleşme kendili-
ğinden sona ermez; bunun için kiraya verenin fesih Kiracının, kiralananın kullanılmasına ilişkin
beyanı gerekir. Fesih beyanı kural olarak bir şekle borçları TBK m. 316-319 hükümlerinde düzen-
tabi değildir ancak konut ve çatılı iş yeri kiralarında lenmiştir. Bunlar; kiralananı sözleşmeye uygun ola-
fesih bildiriminin geçerliliği yazılı şekle bağlanmış- rak özenle kullanma borcu, kiracının kiralananın
tır (TBK m. 348). bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara
saygı gösterme borcu, temizlik ve bakım giderleri-
Kiracının kira bedelini ödemede temerrüdü,
ni ödeme borcu, kiralananı iyi durumda muhafaza
tüm kira sözleşmelerinde geçerli bir fesih nedeni-
etmek için gerekeni yapma borcu, ayıpların gide-
dir. Temerrüde düşen kiracı, genel hükümlere göre
rilmesine ve kiralananın gösterilmesine katlanma
temerrüt faizi de ödemekle yükümlüdür. Taşınmaz
borcu olarak sıralanabilir.
kiralarında kiraya veren, kira bedelinin ödenme-
sini güvence altına almak amacıyla kiralananda Kiracı, kiralananı sözleşmeye uygun bir biçim-
bulunan taşınır eşyalar üzerinde hapis hakkını de özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu
kullanabilir (TBK m. 336 vd.). Örneğin kiracının taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli say-
konutundaki TV, garajındaki arabası. Ancak hapis gıyı göstermekle yükümlüdür (TBK m. 316/I). Bu
hakkı, kiracının İcra İflas Kanunu m. 82 hükmüne borcu kapsamında kiracı, kiralananı sözleşmeyle
göre haczedilemeyen malları üzerinde kullanılamaz öngörülen tahsis amacına uygun olarak kullanmalı
(TBK m. 336/III). Ayrıca niteliği itibarıyla paraya ve sözleşmede öngörülen kullanım sınırlarına uy-
çevrilemeyen eşyalar üzerinde de hapis hakkı kulla- malıdır. Kiraya verenin onayı olmadan kiralananın
nılamaz (TMK m. 951). özünü etkileyecek veya ona zarar verecek davranış-
larda bulunmaktan kaçınmalıdır.
Kiracı, kiralananın bulunduğu taşınmazda otu-
ran kişiler ile komşularına saygı göstermekle yüküm-
lüdür (TBK m. 316/I). Bu noktada kiracı, hem TMK
dikkat m. 737 hükmünde bahsedilen komşuluk ödevlerine
TMK m. 950 hapis hakkı, “Alacaklı, uymalı hem de KMK m. 18’de kat malikleri için ön-
borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi görülen yükümlülükleri yerine getirmelidir.
bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı,
Kiracının kiralananı özenle kullanma ve kom-
borcun muaccel olması ve niteliği itiba-
şularına gerekli saygıyı gösterme yükümlülüklerini
rıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bu-
ihlal etmesi durumunda kiraya veren, konut veya
lunması hâlinde, borç ödeninceye kadar
çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün süre vererek
hapsedebilir. Zilyetlik ve alacak ticarî
söz konusu aykırılığın giderilmesini, aksi takdirde
ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu
sözleşmeyi feshedeceğini yazılı ihtarla kiracıya bil-
bağlantı var sayılır. Alacaklı, borçluya ait
dirir. Diğer kiralarda ise kiraya veren, herhangi bir
olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin
ihtarda bulunmadan yazılı bildirimle sözleşmeyi
iyiniyetle kazanılmasının korunduğu öl-
hemen feshedebilir (TBK m. 316/II). Ayrıca konut
çüde hapis hakkına sahip olur.”
veya çatılı iş yeri kiracı, kiralanana kasten ağır bir
zarar verirse, kiracıya süre vermenin anlamsız ola-
Kiracı, taşınmak veya kiralananda bulunan ta- cağı anlaşılırsa veya kiracının davranışının kiraya
şınırları başka bir yere taşımak isterse kiraya veren, veren ile komşular bakımından çekilmez olduğuna
alacağını güvence altına almasını sağlayacak mik- kanaat getirilirse kiraya veren, yazılı bir bildirimle
tardaki taşınırı, sulh hâkiminin veya icra müdü- sözleşmeyi hemen feshedebilir (TBK m. 316/III).

172
7
Borçlar Hukuku

Kiracı, kiralananın olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemelidir. Bu hüküm
kapsamında kiracının yükümlülüğü, kiralananın olağan kullanımı ile alakalı küçük temizlik ve bakım-
lardır. Örneğin; anahtar veya sigortanın değişimi. Kanun, bu konuda yerel adete de bakılacağı hükme
bağlamıştır (TBK m. 317/I).
Kiracı, kiralananı iyi bir durumda muhafaza etmek için özen göstermek ve gereken bildirimleri yap-
makla yükümlüdür. Kiracı, gidermekle yükümlü olmadığı ayıpları kiraya verene gecikmeden haber verme-
lidir, aksi takdirde bundan doğan zarardan sorumlu olacaktır (TBK m. 318). Kiracının bu yükümlülüğü,
kiralananı özenle kullanma borcunun bir sonucudur.
Kiralananda mevcut bir ayıp varsa kiracı, bu ayıpların giderilmesine veya zararların önlenmesine yö-
nelik çalışmalara katlanmalıdır (TBK m. 319/I). Ayrıca kiracı; bakım, satış veya sonraki kiralama için
zorunlu ise kiraya verenin veya onun belirlediği üçüncü bir kişinin, kiralananı gezip görmesine de izin
vermelidir (TBK m. 319/II) ancak kiraya veren de çalışmaları ve kiralananın gezilip görüleceğini, uygun
bir süre önce kiracıya bildirmek ve bunların yapıldığı sırada kiracının yararlarını göz önünde tutmakla
yükümlüdür (TBK m. 319/III).

Alt Kira, Kullanım Hakkının Devri ve Kira İlişkisinin Devri


Kiracı, kanuni koşulları sağlamak kaydıyla, kiralananı
bir başkasına kiraya verebilir. Bu durumda alt kira söz ko-
nusu olur. Bunun yanında kiracı, kiralananı kullanma hak- dikkat
kını da üçüncü bir kişiye devredebilir. Kiracının kiralananı Konut ve çatılı iş yeri kiralarında alt kira söz-
bir başkasına tekrar kiralayabilmesi veya kullanım hakkını leşmesi yapabilmek için, kiraya verenin yazılı
devredebilmesi için kanun koyucu iki şart aramaktadır. Bu rızasına ihtiyaç vardır.
şartlardan ilki, kiraya verene zarar verecek bir değişikliğe yol
açmamaktır (TBK m. 322/I). Alt kira sözleşmesi yapabilmek için gerekli ikinci şart, kiraya verenin yazılı
rızasını almaktır ancak bu şart, yalnızca konut ve çatılı iş yeri kiraları için öngörülmüş olup diğer kiralar
bakımından aranmaz (TBK m. 322/II).
Alt kiracı; kiralananı kiracıya tanınandan başka bir şekilde kullandığı takdirde kiracı, kiraya verene
karşı sorumlu olur. Bu durumda kiraya veren, kiracısına karşı sahip olduğu hakları alt kiracıya veya kulla-
nım hakkını devralana karşı da kullanabilir (TBK m. 322/III). Bu hüküm ile kiraya verene, alt kiracı ve/
veya kullanım hakkını devralan üçüncü kişiye karşı doğru-
dan talep hakkı tanınmıştır. Alt kira sözleşmesinin tarafları
asıl kiracı (alt kiraya veren) ve alt kiracıdır. Asıl kiraya veren
ile alt kiracı arasında sözleşmesel bir bağ yoktur ancak asıl dikkat
kiraya verene, alt kiracıya karşı kanundan doğan talep hakkı “6217 s. K. GEÇİCİ MADDE 2 – Kiracı-
tanınmıştır. Örneğin kiraya veren, alt kiracıdan kiralananı nın tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk
sözleşmeye uygun kullanmasını isteyebilir. ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri
kiralarında, bu madde 1/7/2012 tarihinden
Kiracı, kira sözleşmesinden doğan kullanım hakkını itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu hâlde,
devredebileceği gibi kira ilişkisini de bir üçüncü kişiye dev- kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtil-
redebilir. Böyle bir durumda üçüncü kişi, kiracının yerine miş olan konulara ilişkin olarak sözleşme ser-
geçer. Bir başka deyişle kira sözleşmesinin tarafı değişir. Kira bestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik
ilişkisi devredilirken mutlaka kiraya verenin yazılı rızasının olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan
alınması gerekir (TBK m. 323/I). İş yeri kiralarında kiraya hâllerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri
veren, haklı sebep olmadıkça rızayı vermekten kaçınamaz. uygulanır.
Örneğin üçüncü kişinin ödeme gücü olmaması veya kötü Ancak söz konusu geçici maddenin uygulama-
şöhrete sahip olması durumunda kiraya veren, rızayı ver- sı 12/7/2020 itibarıyla sona ermiştir. Bu tarih-
mekten kaçınabilir. Konut kiralarında, kiraya verenin söz- ten itibaren kiracısı tacir olan kişiler ile özel
leşmenin devredilmesine rıza verme zorunluluğu yoktur. hukuk ve kamu hukuk tüzel kişileri yönünden
Kiraya verenin yazılı rızasıyla kira ilişkisi kendisine dev- de TBK m.331 uygulanacaktır.”
redilen kişi, kira sözleşmesinde kiracının yerine geçer ve dev-

173
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

reden kiracı, kiraya verene karşı borçlarından kur- ölçüde bozulması gösterilebilir. Bu durumda kira
tulur (TBK m. 323/II) ancak iş yeri kiralarında kira ilişkisi kendisi için çekilmez hâle gelen taraf, yasal
ilişkisini devreden kiracı, kira sözleşmesinin bitimi- fesih bildirim süresine uyarak sözleşmeyi feshede-
ne kadar ve en fazla iki yıl süreyle devralanla birlikte bilir (TBK m. 331/I). Hâkim, bu durumda parasal
müteselsilen sorumlu olur (TBK m. 323/III). sonuçları karara bağlayacaktır (TBK m. 331/II).
Kira sözleşmesi, kiracının ölümü sebebiyle mi-
Kiralananda Yenilik ve Değişiklik rasçıları tarafından yasal fesih bildirimi süresine
uyularak feshedilebilir (TBK m. 333). Kiracının
Yapılması
iflası durumunda ise kiraya veren, kiracıya uygun
Kira sözleşmesinde hem kiraya veren hem de ki- bir süre vererek işleyecek kira bedelleri için güven-
racı, kiralananda yenilik ve değişiklik yapabilir. Ki- ce verilmesini isteyebilir (TBK m. 332/I). Bu süre
raya verenin yenilik ve değişiklik yapması, TBK m. içerisinde güvence verilmezse süresine uymaksızın
320 hükmü ile kiracının yenilik ve değişiklik yap- sözleşmeyi feshedebilir (TBK m. 332/II).
ması ise TBK m. 321 hükmü ile düzenlenmiştir.
KÇİK için özel hüküm: TBK 356- “Ölen ki-
Kiraya veren, kiralananda ancak kira sözleş- racının ortakları veya bu ortakların aynı meslek ve
mesinin feshini gerektirmeyen ve kiracıdan kat- sanatı yürüten mirasçıları ve ölen kiracı ile birlikte
lanması beklenebilecek değişiklikleri yapabilir. aynı konutta oturanlar, sözleşmeye ve kanun hüküm-
Bu değişiklik ve yenilikleri yaparken kiraya veren, lerine uydukları sürece, taraf olarak kira sözleşmesini
kiracının menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür sürdürebilirler.”
(TBK m. 320). Kiracı ise ancak kiraya verenin ya-
zılı rızası ile kiralananda yenilik ve değişiklik yapa-
bilir (TBK m. 321). Kiracının Kiralananı Geri Verme
Borcu
Kira Sözleşmesinin Genel Sona Erme Kiracı, kiralananı ne durumda teslim almışsa
kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri ver-
Sebepleri
mekle yükümlüdür ancak kiracı, sözleşmeye uygun
Kira sözleşmesi, sözleşmenin taraflarından bi- kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen
rinin sözleşme hükümlerine aykırı hareket etmesi eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir
sebebiyle sona erebilir. Kiracı, kiralananı kullanma (TBK m. 334/I) ancak kiraya veren, kiralananda
borçlarına aykırı hareket ederse kiraya veren, yazı- kiracı tarafından yenilik ve değişiklikler yapılma-
lı bir bildirimle sözleşmeyi feshedebilir (TBK m. sına rıza göstermişse yazılı olarak kararlaştırılmış
316). Ayrıca kiracı, kira bedeli veya yan giderleri olmadıkça kiralananın eski durumuyla geri veril-
ödemede temerrüde düştüğünde de kiraya veren, mesini isteyemez (TBK 321/II). Kiracının söz-
sözleşmeyi feshedebilir (TBK m. 315). leşmenin sona ermesi hâlinde, sözleşmeye aykırı
Kira sözleşmesi, belirli bir süre için yapılmış ise kullanmadan doğacak zararları giderme dışında,
bu sürenin sonunda kendiliğinden sona erer (TBK başkaca bir tazminat ödeyeceğini önceden taah-
m. 327/I). Taraflar, açık bir anlaşma olmaksızın hüt etmesine ilişkin anlaşmalar geçersiz olacaktır
kira ilişkisini sürdürürlerse kira sözleşmesi, belirsiz (TBK m. 334/II).
süreli sözleşmeye dönüşür (TBK m. 327/II). Kiraya veren, geri verme sırasında kiralananın
Kira sözleşmesi, belirsiz süreli ise yasal fesih durumunu gözden geçirmek ve kiracının sorum-
dönemlerine ve fesih bildirim sürelerine uygun bir lu olduğu eksiklikleri ve ayıpları ona hemen yazılı
biçimde, olağan fesih bildirimi yolu ile sona erdiri- olarak bildirmek zorundadır. Bu bildirim yapıl-
lebilir (TBK m. 328-330). mazsa kiracı, her türlü sorumluluktan kurtulmuş
Kira sözleşmesi, kanunda öngörülen önemli se- olur ancak teslim alma sırasında olağan incelemey-
beplerden dolayı fesih bildirimi yoluyla sona ere- le belirlenemeyecek olan eksiklikler veya ayıplar
bilir. Bu önemli sebebin, taraflardan biri için kira varsa kiracının sorumluluğu devam eder. Kiraya
ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmesi şartı veren, bu tür eksiklikleri ve ayıpları belirlediğinde
aranır. Bu hâllere örnek olarak; kiracının eşinin kiracıya derhâl yazılı olarak bildirmek zorundadır
ölümü, kiracının ekonomik durumunun önemli (TBK m. 335).

174
7
Borçlar Hukuku

Kira Sözleşmesinde Özel Durumlar


Kira sözleşmesinde birtakım özel durumlarla karşılaşılabilmektedir. Söz konusu özel durumlar aşağıda
başlıklar hâlinde sıralanmıştır.

Kiralananın Kullanılmasının Mümkün Olmaması Hâlinde Kira Bedelinin


Ödenmesi
Kiraya veren, kiralananı kullanmaya uygun bir biçimde bulundurmasına rağmen kiracı, kendisinden
kaynaklanan sebeplerle kiralananı kullanamayabilir veya sınırlı olarak kullanabilir. Böyle bir durumda da
kiracı, kira bedelinin tamamını ödemek zorundadır ancak kiraya verenin, kiracının kiralananı kullanma-
ması sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler, kira bedelinden indirilecektir (TBK m. 324).

Kiralananın Sözleşmenin Bitiminden Önce Geri Verilmesi


Kiracı, kira sözleşmesinin bitiminden önce
kiralananı geri vermek isteyebilir. Böyle bir
durumda kiracının kira sözleşmesinden doğan
borçları, kiralananın benzer koşullarla bir baş- dikkat
kasına kiraya verileceği makul bir süre için de- 6217 s. K. GEÇİCİ MADDE 2 – Kiracının tacir olarak
vam eder. Kiracı, bu süre için de kira bedelini sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri
ödemekle yükümlü olur ancak kiracı, bu süre- olduğu işyeri kiralarında, bu madde 1/7/2012 tarihinden
nin geçmesinden önce kiraya verenden kabul itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu hâlde, kira sözleşme-
etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip ve lerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin ola-
kira ilişkisini devralmaya hazır bir kiracı bulur- rak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tat-
sa kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları bik olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan hâllerde
sona erecektir (TBK md. 325/I). Bu durumda mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
kiraya veren, yapmaktan kurtulduğu giderler Ancak söz konusu geçici maddenin uygulaması 12/7/2020
ile kiralananı başka biçimde kullanmakla elde itibarıyla sona ermiştir. Bu tarihten itibaren kiracısı tacir
ettiği veya elde etmekten kasten kaçındığı ya- olan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuk tüzel kişileri yö-
rarları kira bedelinden indirmekle yükümlüdür nünden de TBK m. 325 uygulanacaktır.
(TBK md. 325/II).

Takastan Feragat Yasağı


TBK md. 326 hükmü ile kiracı ve kiraya verenin kira sözleşmesinden doğan alacaklarını takas etme
hakkından önceden feragat etmeleri yasaklanmıştır.

Konut ve Çatılı İş Yeri Kira (Kçik) Sözleşmesi


Konut, barınma ihtiyacının karşılandığı yerdir. İş yeri ise ticari, sınai, ekonomik, mesleki faaliyetlerin
yürütüldüğü yerdir. Bir yerin iş yeri sayılabilmesi için üstü kapalı ve dört tarafı duvarlarla çevrili olmalıdır.
Konut ve çatılı iş yeri kiralarına ilişkin hükümler, bunlarla
birlikte kullanımı kiracıya bırakılan eşya hakkında da uygulanır
ancak bu hükümler, niteliği gereği geçici kullanıma özgülenmiş
taşınmazların altı ay ve daha kısa süreyle kiralanmalarında uygu- dikkat
lanmaz (TBK m. 339/I). Buna göre KÇİK hükümlerinin uygu- Konut ve çatılı iş yeri kiralarına ilişkin
lanmaması için hem geçici kullanıma özgülenmiş bir yer olmalı hükümler, niteliği gereği geçici kulla-
hem de altı ay veya daha kısa süreli kiralama yapılmış olmalıdır nıma özgülenmiş taşınmazların altı ay
ancak kamu kurum ve kuruluşlarının, hangi usul ve esaslar içinde ve daha kısa süreyle kiralanmalarında
olursa olsun yaptıkları bütün kira sözleşmelerine KÇİK hükümleri uygulanmaz.
uygulanacaktır (TBK m. 339/II).

175
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

Konut ve çatılı iş yeri kiralarında, kira sözleş- TBK m. 343 hükmü, kira sözleşmelerinde kira
mesiyle bağlantılı sözleşme yasağı vardır. Buna göre bedelinin belirlenmesi dışında kiracı aleyhine de-
sözleşmenin kurulması ya da sürdürülmesi, kira- ğişiklik yapılamayacağını düzenlemektedir. Yani
cının yararı olmaksızın kiralananın kullanımıyla taraflar arasında ilk başta akdedilen kira sözleşme-
doğrudan ilişkisi olmayan bir borç altına girmesi- si hükümleri, sonradan tarafların bir araya gelerek
ne bağlanmışsa kirayla bağlantılı sözleşme geçersiz yapacakları anlaşma ile değiştirilemez. Bunun tek
olacaktır (TBK m. 340). Örneğin kira sözleşmesi- istisnası, kira bedelinin artırılmasıdır.
nin, kiracının kiralanandaki mobilyayı ve demirbaş
eşyayı satın alması koşuluna bağlanması durumun-
da bu sözleşme geçersizdir.
Kçik’de Kira Bedelinin Tespiti
Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygula-
nacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki
Kçik’de Kiracının Güvence Vermesi kira yılında tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık
Kiraya veren, konut ve çatılı iş yeri kiralarında ortalamalara göre değişim oranını geçmemek ko-
kiracıdan güvence isteyebilir. Uygulamada depozito şuluyla geçerli olur. Bu kural, bir yıldan daha uzun
olarak adlandırılan bu güvence; kira bedeli ve yan süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır (TBK m.
gider alacağı ile tazminat alacaklarını temin eder. Ki- 344/I). Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılma-
racının güvence verme borcu varsa bu güvence, üç mışsa kira bedeli, bir önceki kira yılının tüketici
aylık kira bedelini aşamayacaktır (TBK md. 342/I). fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre
değişim oranını geçmemek koşuluyla hâkim tara-
fından, kiralananın durumu göz önüne alınarak
hakkaniyete göre belirlenecektir (TBK m. 344/II).
Taraflarca kira artışı konusunda anlaşma yapılıp
dikkat
6217 s. K. GEÇİCİ MADDE 2 – Kiracının ta- yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli
cir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde
hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, ve bundan sonraki her beş yılın sonunda yeni kira
bu madde 1/7/2012 tarihinden itibaren 8 yıl yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından
süreyle uygulanmaz. Bu hâlde, kira sözleşmele- geçmiş 12 aylık TÜFE ortalaması, kiralananın du-
rinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara rumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak
ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira söz- hakkaniyete göre belirlenecektir (TBK m. 344/III).
leşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleşme- Sözleşmede kira bedelinin yabancı para olarak
lerinde hüküm olmayan hâllerde mülga Borçlar kararlaştırılması hâlinde, 20/2/1930 tarihli ve 1567
Kanunu hükümleri uygulanır. sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında
Ancak söz konusu geçici maddenin uygulaması Kanun hükümleri saklı kalmak şartıyla beş yıl geç-
12/7/2020 itibarıyla sona ermiştir. Bu tarihten medikçe kira bedelinde değişiklik yapılamaz ancak
itibaren kiracısı tacir olan kişiler ile özel hukuk TBK m. 138 (aşırı ifa güçlüğü) koşulları varsa kira
ve kamu hukuk tüzel kişileri yönünden de TBK bedelinin uyarlanması her zaman istenebilir. Bu hük-
m. 342 uygulanacaktır. me, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32
Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile istisna getirilmiştir.
Karara göre Türkiye’de yerleşik kişilerin yapacakları
Kiracının Kira Bedeli ve Yan Giderleri kira sözleşmelerinde sözleşme bedeli, döviz cinsin-
Ödeme Borcu den veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.
Konut ve çatılı iş yeri kiralarında kiracıya, kira
bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme
yükümlülüğü getirilemez. Özellikl kira bedeli- dikkat
nin zamanında ödenmemesi hâlinde ceza koşulu Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı
ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muac- Cumhurbaşkanı Kararına göre Türkiye’de yerleşik kişile-
cel olacağına ilişkin anlaşmalar geçersiz olacaktır rin yapacakları kira sözleşmelerinde sözleşme bedeli, döviz
(TBK m. 346). Burada amaç, kiraya verenin haksız cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.
kazanç elde etmesine engel olmaktır.

176
7
Borçlar Hukuku

Kira tespit davası, gerçek anlamda bir tespit rimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde
davası değildir. Zira eda hükmü içermemektedir bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.” Bu
ancak karar kesinleştiğinde ilamlı icraya konul- durumda kiraya veren, fesih bildirimi ile fesih ihta-
ması mümkündür. TBK m. 345/I hükmüne göre, rına bağlı bir ödeme süresini kiracıya ve eşine ayrı
“kira bedelinin belirlenmesine ilişkin dava her za- ayrı bildirmek zorundadır (TBK m. 349/III).
man açılabilir.”
Kçik’de Tahliye Sebepleri
Kçik’de Sözleşmenin Sona Ermesi Konut ve çatılı iş yeri kiralarında tahliye sebep-
Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanı- leri, kiraya verenden veya kiracıdan kaynaklanabilir.
labileceği durumlarda (kiracının özenli ve saygılı
kullanma borcuna aykırılığı, kiracının temerrüdü
Kiraya Verenden Kaynaklanan Tahliye
gibi) kiraya veren veya kiracı, sözleşmeyi sona erdi-
Sebepleri
rebilir (TBK m. 347/III).
Kiraya veren, kiralananı kendisi, eşi, altsoyu,
Kiracı, belirli süreli kira sözleşmesinde sözleş-
üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü
menin uzamasını istemiyorsa sözleşmenin süresinin
olduğu diğer kişiler için konut ya da iş yeri ge-
bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bu-
reksinimi sebebiyle kullanmak zorunda ise belirli
lunmalıdır. Aksi takdirde sözleşme aynı koşullarla
süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz sü-
bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, bu du-
reli sözleşmelerde ise kiraya ilişkin genel hüküm-
rumda sözleşme süresinin bitimine dayanarak söz-
lere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için
leşmeyi sona erdiremez ancak on yıllık uzama süresi
öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten
sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama
başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdi-
yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bu-
rebilir (TBK m. 350/b. 1).
lunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksi-
zin sözleşmeye son verebilir (TBK m. 347/I). Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla
esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi
Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise kiracı her
gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı
zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on
imkânsız ise kiraya veren, kira sözleşmesini feshe-
yıl geçtikten sonra genel hükümlere göre fesih bil-
debilir. Bu durumda kiraya veren, kira sözleşmesi
dirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler (TBK md.
belirli süreli ise sürenin sonunda, belirsiz süreli ise
347/II). Fesih bildiriminin geçerliliği, yazılı şekilde
kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine
yapılmasına bağlıdır (TBK m. 348).
ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak
Kiracının ölmesi durumunda “ölen kiracının or- belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde dava
takları veya bu ortakların aynı meslek ve sanatı yürü- açmalıdır (TBK m. 350/b. 2).
ten mirasçıları ve ölen kiracı ile birlikte aynı konutta
Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi,
oturanlar, sözleşmeye ve kanun hükümlerine uyduk-
eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla
ları sürece, taraf olarak kira sözleşmesini sürdürebilir-
yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya iş yeri
ler.” (TBK m. 356).
gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa
kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla
Kçik’de Aile Konutu sona erdirebilir (TBK m. 351/I). Bunun için ki-
Kiracı, taşınmazı aile konutu olarak kullanıl- raya verenin, edinme tarihinden başlayarak bir ay
mak üzere kiralamışsa eşinin açık rızası olmadan içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmesi ge-
kira sözleşmesini feshedemez (TBK m. 349/I). Bu rekir. Kiraya veren, bu hakkını sözleşme süresinin
rızanın alınması mümkün olmazsa veya eş haklı se- bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava
bep olmaksızın rızasını vermekten kaçınırsa kiracı yoluyla da kullanabilir (TBK m. 351/II).
hâkime başvurarak hâkimden bu konuda bir karar Gereksinim amacıyla kiralananın boşaltılma-
vermesini isteyebilir (TBK m. 349/II). sını sağlayan kiraya veren, haklı sebep olmadıkça
TMK m. 194/IV hükmüne göre, “aile konutu kiralananı üç yıl geçmeden eski kiracıdan başkası-
eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleş- na kiralayamaz (TBK m. 355/I). Taşınmaz, yeni-
menin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildi- den inşa ve imar amacıyla boşaltılmışsa eski hâli ile

177
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

haklı sebep olmaksızın üç yıl geçmedikçe başkasına Ertelenen Hükümler


kiralanamaz. Ayrıca eski kiracının yeniden inşa ve 01.07.2012  tarihinde yürürlüğe giren 6098
imarı gerçekleştirilen taşınmazları, yeni durumu sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun tüm hükümleri
ve yeni kira bedeli ile kiralama konusunda önce- aynı tarihte yürürlüğe girmemiştir. 14.04.2011 ta-
lik hakkı vardır. Eski kiracının öncelik hakkı sona rihinde yayınlanan 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin
erdirilmedikçe taşınmaz üç yıl geçmeden başkasına Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Deği-
kiralanamaz (TBK m. 355/II). Kiraya veren, bu şiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 2. mad-
hükümlere aykırı davranırsa eski kiracısına son kira desiyle “Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir
yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu huku-
olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlü olur ku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, TBK’nın
(TBK m. 355/III). 322, 324, 330, 339, 341, 342, 343, 345, 346 ve
353 üncü maddeleri 01.07.2012 tarihinden itiba-
ren 5 yıl süreyle uygulanmaz. Bu hâlde, kira sözleş-
melerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara
dikkat ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşme-
Gereksinim amacıyla kiralananın si hükümleri tatbik olunur.” hükmü getirilmiştir.
boşaltılmasını sağlayan kiraya veren, Daha sonra işbu madde “Kiracının Türk Ticaret
haklı sebep olmadıkça kiralananı üç Kanunu’nda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk
yıl geçmeden eski kiracıdan başkası- ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kirala-
na kiralayamaz. rında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar
Kanunu’nun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344,
346 ve 354 üncü maddeleri 1/7/2012 tarihinden
Kiracıdan Kaynaklanan Tahliye Sebepleri itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu hâlde, kira
Kiraya veren, kiracıdan kiralananı belli bir sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan ko-
tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlenmesini is- nulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira
teyebilir. Böyle bir durumda kiracı, taahhüt et- sözleşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleş-
tiği tarihte kiralananı boşaltmamışsa kiraya ve- melerinde hüküm olmayan hâllerde mülga Borçlar
ren, kira sözleşmesini icraya başvurarak veya Kanunu hükümleri uygulanır.”  şeklinde hüküm
dava açarak sona erdirebilir (TBK m. 352/I). getirilerek sayılan maddelerin uygulanması erte-
Kiracı, kira bedelini ödemediği için kendisine yazı- lenmişti. Belirtmek gerekir ki yürürlüğü 8 (sekiz)
lı olarak iki haklı ihtarda bulunulmasına sebep ol- yıl süreyle ertelenen yukarıda sayılan  hükümler
muşsa kiraya veren, dava yoluyla kira sözleşmesini kiracısı tacir veya özel hukuk ve kamu hukuku
sona erdirebilir. Bunun için bir yıldan kısa süreli tüzel kişi olan işyeri kiraları bakımından geçerli
kira sözleşmelerinde kira süresi içinde; bir yıl ve idi ancak söz konusu geçici maddenin uygulama-
daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira sı 12/7/2020 itibarıyla sona ermiştir. Bu tarihten
yılını veya bir kira yılını aşan süre içinde kira be- itibaren kiracısı tacir olan kişiler ile özel hukuk ve
delini ödememiş olmalıdır. Kiraya veren, tahliye kamu hukuku tüzel kişileri yönünden de ertelenen
davasını, kira süresinin bitiminden veya bir yıldan hükümler artık uygulanacaktır.
uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılı-
nın bitiminden başlayarak bir ay içinde açmalıdır
Ürün (Hasılat) Kirası Sözleşmesi
(TBK m. 352/II).
(Üks)
Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin, aynı
Ürün kirası; kiraya verenin, kiracıya ürün veren
ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya
bir şeyin veya bir hakkın kullanılmasını ve ürünle-
elverişli bir konutu bulunması durumunda kiraya
rin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üst-
veren, kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu
lendiği sözleşmedir (TBK m. 357). Kanunda ürün
bilmiyorsa sözleşmenin bitiminden başlayarak bir
kirasına ilişkin özel hükümler bulunduğu takdirde
ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla sona erdirme
bu hükümler uygulama alanı bulur ancak özel hü-
hakkına sahiptir (TBK m. 352/III).
küm bulunmadıkça kira sözleşmesine ilişkin genel
hükümler, ürün kirası sözleşmesi için de uygulama

178
7
Borçlar Hukuku

alanı bulacaktır (TBK m. 358). Kira sözleşmesinin kiralananın işletme usulünü, kira süresinin biti-
araç ve gereçleri, hayvanları, devredilen eşyayı veya minden sonra etkisi görülebilecek şekilde değiştir-
stoklanmış malları da içermesi durumunda taraf- mesi yasaklanmıştır (TBK m. 364/II).
lar; bunların değerlerini birlikte takdir ederek ve Kiracı, kiralananın bakımını gereği gibi yap-
tutanağa geçirip imzalayarak birbirlerine vermekle makla yükümlüdür. Ayrıca kiracı, yerel adete uy-
yükümlüdürler (TBK m. 359). gun olarak küçük onarımları yapmak, bozulan veya
kullanılma sebebiyle yok olan düşük değerli araç ve
Kiraya Verenin Borçları gereçlerin yerine yenilerini koymakla yükümlüdür
(TBK m. 365).
Ürün kirasında kiraya verenin, öncelikle kira-
lananı, sözleşmeye uygun biçimde kullanılmaya ve Ürün kirasında, kiraya verenin rızası olmaksı-
işletilmeye elverişli bir biçimde kiracıya teslim etme zın alt kira sözleşmesi yapılması veya kiralananın
borcu vardır. Kiraya veren, bu borcu kapsamında kullanım hakkının devredilmesi yasaktır (TBK
sözleşme süresince kiralananı elverişli durumda bu- m. 366/I) fakat kiracının, kiralananda bulunan
lundurmakla da yükümlüdür (TBK m. 360). bazı yerleri, kiraya veren için zarar doğuracak bir
değişikliği gerektirmemek kaydıyla kiraya vermesi
Kiraya verenin bir diğer borcu, kira süresi içinde
mümkündür (TBK m. 366/II).
yapılması zorunlu olan esaslı onarımları zamanın-
da yapmaktır. TBK m. 361 hükmüne göre kiraya
veren, esaslı onarımları kiracı tarafından bildirilir
bildirilmez, gideri kendisine ait olmak üzere yap-
makla yükümlüdür. dikkat
Ürün kirasında, kiraya verenin rızası
olmaksızın alt kira sözleşmesi yapıl-
Kiracının Borçları ması veya kiralananın kullanım hak-
Ürün kirası sözleşmesinde kiracının, öncelikle kının devredilmesi yasaktır.
kira bedelini ve yan giderleri ödeme borcu vardır.
Kiracı; aksi kararlaştırılmadıysa kira bedelini ve yan
giderleri, her kira yılının ve en geç kira süresinin Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi
sonunda olmak üzere ödemek zorundadır (TBK Ürün kirası sözleşmesinin sona ermesi, TBK m.
m. 362/I). Kiracı bu yükümlülüğünü yerine ge- 367-371 hükümleri arasında düzenlenmiş bulun-
tirmezse kiraya veren, kiracıya yazılı olarak en az maktadır.
altmış gün süre verir ve bu süre içinde de kira öden-
mezse sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir (TBK
Sözleşmenin Sona Erme Sebepleri
m. 362/II).
Sözleşme, belirli süreli bir kira sözleşmesi olarak
Kiralanan tarımsal bir taşınmaz ise ve bu taşın-
düzenlenmişse sürenin bitiminde kendiliğinden
mazın her zamanki verimi, olağanüstü felaket veya
sona erer (TBK m. 367/I) ancak taraflar, örtülü bir
doğal olaylar sebebiyle önemli ölçüde azalırsa ki-
şekilde sözleşmeyi sürdürüyorlarsa kira sözleşmesi,
racı, bu sebeple kira bedelinden orantılı bir mik-
birer yıl için yenilenmiş sayılır (TBK m. 367/II).
tarın indirilmesini talep edebilir (TBK m. 363/I).
Yenilenen kira sözleşmesi de yasal bildirim süresine
Kiracı, kural olarak bu haktan başlangıçta feragat
uyulmak suretiyle her kira yılının sonu için feshe-
edemez ancak kira bedelinin belirlenmesi esnasın-
dilebilir (TBK m. 367/III).
da bu gibi olağanüstü durumların meydana gelme
olasılığı göz önünde tutulmuş veya doğan zarar bir Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise fesih bil-
sigorta ile karşılanmışsa kiracı bu hakkından fera- dirim süresi sözleşme veya yerel adetle belirlenme-
gat edebilir (TBK m. 363/II). mişse taraflardan biri, en az altı aylık bir bildirim
süresine uyularak sözleşmeyi feshedebilir (TBK m.
Ürün kirasında kiracı, kiralananı kullanmakla
368/I). Kiralanan tarımsal bir taşınmaz ise ve aksine
ve işletmekle yükümlüdür. Aynı zamanda kira-
bir anlaşma yoksa yerel adetçe uygulanan bahar ve
cının, kiralananı ürün vermeye elverişli bir hâlde
güz mevsimleri için fesih bildirimi yapılabilir. Diğer
bulundurma borcu da bulunmaktadır (TBK m.
ürün kiralarında ise herhangi bir zaman için fesih
364/I). Kiracının; kiraya verenin izni olmaksızın
bildirimi yapılması mümkündür (TBK m. 368/II).

179
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

Kira sözleşmesi olağanüstü fesih yolu ile de sona durumunda kaçınılabilecek olan değer eksiklikleri
erdirilebilir. Olağanüstü fesih için kanunda öngö- için tazminat ödemekle yükümlü olacaktır (TBK
rülen durumlar; kira ilişkisinin devamını taraflar m. 372/II). Kiracının, kiralanana göstermekle yü-
için çekilmez hâle getiren önemli sebeplerin varlığı, kümlü olduğu özen çerçevesinde meydana gelen
kiracının iflası veya kiracının ölümü olabilir. değer artışları için tazminat istemesi mümkün de-
Kira ilişkisinin devamını taraflar açısından çe- ğildir (TBK m. 372/III).
kilmez hâle getiren önemli sebepler varsa taraflar- Kiralanan teslim edilirken tutanağa geçirilmiş
dan biri, sözleşmeyi yasal bildirim süresine uymak olan eşyalara belirli bir değer biçilmiş olması duru-
suretiyle her zaman feshedebilir (TBK m. 369/I). munda kiracı, kira sözleşmesi sona erdiğinde bun-
Kiracının iflas etmesi hâlinde kira sözleşmesi, ları özdeş tür ve değerde olmak üzere geri vermekle
iflasın açıldığı anda kendiliğinden sona erer an- veya değer eksikliklerini gidermekle yükümlüdür
cak kiracı, işlemekte olan kira ve tutanağa geçiri- (TBK m. 373/I). Kiracı, kiraya verenin kusurunu
len eşya için yeterli teminatı verirse sözleşme kira ya da mücbir sebebin varlığını ispat etmek suretiyle
yılının sonuna kadar sürdürülmek zorundadır geri vermekten veya tazminat ödemekten kurtula-
(TBK m. 370). bilir (TBK m. 373/II). Kiracı, kendisinin yapmış
olduğu masraflardan veya emeğinden doğan değer
Kiracının ölümü hâlinde de kiracının mirasçıla-
artışı için tazminat isteyebilir (TBK m. 373/III).
rı ve kiraya veren, altı aylık yasal fesih bildirim sü-
relerine uymak kaydıyla sözleşmeyi feshedebilirler Ürün kirası kapsamında tarımsal bir taşınmaz
(TBK m. 371). kiralanmışsa bu taşınmazın kiracısı, kira sözleşme-
sinin sona erdiği anda henüz devşirilmemiş ürün-
ler üzerinde herhangi bir hak ileri süremez (TBK
Sona Ermenin Sonuçları m. 374/I) ancak kiracının, ürünün yetişmesi için
Kira süresinin bitiminde kiracı; kiralananı, tu- yapmış olduğu tarım giderlerinin hâkim tarafından
tanağa geçirilmiş olan bütün eşyalarla birlikte ve belirlenecek miktarı, kiraya verenden tazminat ola-
bulundukları hâliyle geri vermekle yükümlüdür rak istenebilir ve bu tazminat, işlemiş olan kiralar-
(TBK m. 372/I). Bu durumda kiracı, iyi işletilme dan indirilir (TBK m. 374/II).

Öğrenme Çıktısı

5 Kira sözleşmesini tanımlayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Konut ve çatılı işyeri kirası


Hangi durumlarda kira be- Taşınmaz kirası sözleşmele-
sözleşmelerinin kiraya veren
delinin uyarlanması yoluna rinin tabi olduğu geçerlilik
nedeniyle tahliyesine yol
gidilir? Açıklayınız. şeklini araştırınız.
açan sebepleri açıklayınız.

180
7
Borçlar Hukuku

1 Satış sözleşmesini açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Satış sözleşmesi TBK m. 207/I’de tanımlanmıştır. Anılan hük-
Satış Sözleşmesi me göre, “satış sözleşmesi satıcının, satılanın zilyetlik ve mül-
kiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel
ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” Satış sözleşmesinin
unsurları, satılan, satış bedeli ve tarafların karşılıklı anlaşması-
dır. Satış sözleşmesi borç doğuran, tam iki tarafa borç yükleyen,
ani edimli ve rızai sözleşmedir.

2 Taşınır satışını tanımlayabilme

Türk Medeni Kanunu uyarınca taşınmaz sayılanlar dışında


Taşınır Satışı kalan ve diğer kanunlarda taşınır olarak belirtilen şeylerin sa-
tışı taşınır satışı olarak adlandırılır. Taşınır satışının geçerliliği
kural olarak herhangi bir şekle tabi değildir. Özel kanunlarla
getirilmiş istisnalar mevcuttur. Taşınır satışında hasar ve yararın
geçişi hüküm altına alınmıştır. TBK m. 208 hükmü uyarınca
satılanın hasar ve yararı taşınır satışlarında zilyetliğin devri, ta-
şınmaz satışlarında ise tescil anına kadar satıcıya aittir. Taşınır
satışı sözleşmesinde tarafların hakları ve borçları ile bunların
ifa edilmemesine veya kötü ifa edilmesine bağlanan sonuçlar
düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra satış sözleşmesinde borçlunun
temerrüdü, satıcının satılanın zaptından ve ayıbından doğan
sorumluluğu ayrıntılı olarak hüküm altına alınmıştır.

3 Taşınmaz satışını açıklayabilme

Taşınmaz satışının konusunu, Türk Medeni Kanunu (TMK)


Taşınmaz Satışı uyarınca taşınmaz sayılanların satışı oluşturur. Bu anlamda ara-
zi, kat mülkiyetine tabi bağımsız bölümler, bağımsız ve sürekli
haklar, taşınmaz satışına konu edilir. Taşınmaz satışı sözleşmele-
rinin geçerliliği resmi şekle tabidir. Resmi şekli verecek makam,
tapu memur ve müdürleridir. Taşınmaz satışı sözleşmeleri resmi
şekle uyulmadan yapılmışsa kesin hükümsüz olur. Taşınmaz sa-
tışında satıcının ayıptan ve zapttan sorumluluğuna taşınır satı-
şına ilişkin kurallar kıyasen uygulanır. Taşınmaz satışında Ka-
nundan, durumun gereğinden veya sözleşmede öngörülen özel
koşullardan doğan ayrık hâller dışında, satılanın yarar ve hasarı,
kural olarak sözleşmenin kurulmasıyla alıcıya geçer.

181
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

Bağışlama sözleşmesini
4 tanımlayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Bağışlama sözleşmesinin tanımı, TBK m. 285 hükmünde ya-


Bağışlama Sözleşmesi pılmıştır. İlgili hükme göre, “bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın
sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana
karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir.”
Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın kendi malvarlığından yap-
tığı kazandırıcı bir işlemdir. Bağışlama sözleşmesinin meydana
gelebilmesi için bağışlayanın, bağışlananın karşılığında denk bir
ivaz olmaksızın zenginleştirme amacıyla yapılmış olması gerekir.
Bağışlamanın kurulabilmesi için iki tarafın karşılıklı ve birbiri-
ne uygun irade açıklamasında bulunması gereklidir. Bağışlama,
tek taraflı bir hukuki işlem değil tek tarafa borç yükleyen bir
sözleşme niteliğindedir. Bağışlama, sağlararası bir işlemdir. Ba-
ğışlama, sadece tam ehliyetlilerin yapabileceği bir sözleşmedir.
Tek tip bağışlama sözleşmesinden söz etmek mümkün değildir.
Bağışlamanın, bağışlama sözü verme (bağışlama vaadi), elden
bağışlama, koşullu bağışlama, yüklemeli bağışlama gibi türleri
vardır. Türk Borçlar Kanunu’nda bağışlamanın hükmü ve sona
ermesine ilişkin ayrıntılı hükümlere yer verilmiştir.

5 Kira sözleşmesini tanımlayabilme

Kira sözleşmesi kullandırma borcu doğuran sözleşmelerdendir.


Kira Sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nda kira sözleşmesi üçlü bir ayrım içeri-
sinde düzenlenmiştir. İlk ayrımda kira sözleşmesine ilişkin ge-
nel hükümlere; ikinci ayrımda, konut ve çatılı işy eri kiralarına;
üçüncü ayrımda ise ürün kirasına ilişkin hükümlere yer veril-
miştir. Kira sözleşmesi; tam iki tarafa borç yükleyen, rızai, ivazlı
ve borç doğuran bir sözleşmedir. Kira sözleşmesinin geçerliliği
herhangi bir şekle tabi değildir. Uygulamada ispat bakımından
yazılı şekilde yapılması tercih edilmektedir. Kira sözleşmesinin
üç unsuru vardır. Bunlar; kiralananın kullanılmasının devri,
kira bedeli ve tarafların anlaşmasıdır. Kira sözleşmesinde kira
bedelinin belirlenmesi her zaman önem taşıyan bir konu ol-
muştur. Bu nedenle Türk Borçlar Kanunu’nda hem adi kira
sözleşmesinde hem konut ve çatılı iş yeri kirası sözleşmelerinde
kira bedelinin tespiti ve koşulları oluşmuşsa kira bedelinin uyar-
lanması hususu düzenlemiştir. Kira sözleşmelerinde tarafların
hak ve borçları ile kira sözleşmesinin sona ermesi Türk Borçlar
Kanunu’nda her bir ayrım için ayrı hükümlerle düzenlenmiştir.

182
7
Borçlar Hukuku

1 Satış sözleşmesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden 5 Aşağıdakilerden hangisi ticari satışlarda satıcının
hangisi yanlıştır? temerrüdüne bağlanan kanuni karinelerden biridir?

neler öğrendik?
A. Ani edimli bir sözleşmedir. A. Alıcının sözleşmeden döndüğü karinesi
B. Tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. B. Alıcının müspet (olumlu) zararının tazminini
C. Rızai bir sözleşmedir. istediği karinesi
C. Alıcının menfi (olumsuz) zararının tazminini
D. Ayni bir sözleşmedir.
istediği karinesi
E. Borç doğuran bir sözleşmedir. D. Sözleşmenin kesin hükümsüz sayıldığı karinesi
E. Alıcının gecikme faizini talep ettiği karinesi
2 Adi kira sözleşmesinin tabi olduğu geçerlilik
şekli aşağıdakilerden hangisidir? 6 Aşağıdakilerden hangisi bağışlama vaadine
A. Adi yazılı şekil konu edilemez?
B. Noterde düzenleme şeklinde A. Otomobil B. Bisiklet
C. Tapuda resmi şekilde C. Bir miktar para D. Ev
D. Nitelikli yazılı şekilde E. Bir küp altın
E. Herhangi bir geçerlilik şekline tabi değildir.
7 Bağışlama sözleşmesi ile ilgili aşağıdaki ifade-
3 Satılanın tam zaptına bağlanan hukuki sonuç lerden hangisi yanlıştır?
aşağıdakilerden hangisidir? A. Ani edimlidir.
A. Sözleşme kendiliğinden sona erer. B. Koşula bağlanabilir.
C. Tek taraflı hukuki işlemlerdendir.
B. Alıcı sözleşmeden dönüp menfi (olumsuz) zara-
rının tazmini ister. D. İvazsızdır.
E. Kazandırıcı bir işlemdir.
C. Alıcı müspet (olumlu) zararının tazminini ister.
D. Sözleşme kesin hükümsüz olur.
E. Alıcı sözleşmenin iptalini talep edebilir. 8 Aşağıdakilerden hangisi kiracının borçların-
dan biri değildir?
A. Kira bedelini ödeme
4 Aşağıdakilerden hangisi satılanın ayıbı
B. Kiralananı özenle kullanma
hâlinde alıcıya tanınan seçimlik haklardan biri
değildir? C. Ayıpları giderme
D. Gerekli bildirimleri yapma
A. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek E. Kiralananı geri verme
sözleşmeden dönme
B. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde
indirim isteme
9 Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı kira bede-
lini ödemede temerrüde düşmüşse, sözleşmenin feshi
C. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün için kiracıya tanınacak süre en az kaç gün olmalıdır?
masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın üc-
retsiz onarılmasını isteme A. 10 B. 15
D. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile de- C. 20 D. 25
ğiştirilmesini isteme E. 30
E. Satılanın ayıbını öğrendiği andan itibaren 1 ay
içinde sözleşmenin iptalini dava etme 10 İş yeri kiralarında kira ilişkisini devreden ki-
racının devralanla birlikte müteselsilen sorumlu
tutulacağı azami süre kaç yıldır?
A. 1 B. 2
C. 3 D. 4
E. 5

183
7
Satış Sözleşmesi-Bağışlama Sözleşmesi-Kira Sözleşmesi

Yanıtınız yanlış ise “Bağışlama Sözü Verme


1. D Yanıtınız yanlış ise “Satış Sözleşmesinin Un- 6. D
(Bağışlama Vaadi)” konusunu yeniden göz-
surları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Bağışlama Sözleşmesinin


2. E Yanıtınız yanlış ise “Tarafların Anlaşması” 7. C
Tanımı, Hukuki Niteliği ve Unsurları” ko-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Tam Zapt Hâlinde Satı- Yanıtınız yanlış ise “Adi Kira Sözleşmesinde
3. A 8. C
cının Sorumluluğunun Kapsamı” konusunu Kiracının Borçları” konusunu yeniden göz-
yeniden gözden geçiriniz. den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Satıcının Ayıptan So-


4. E 9. E Yanıtınız yanlış ise “Kiracının Temerrüdü”
rumluluğunun Kapsamı” konusunu yeniden
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Ticari Satışlar İçin Ön- Yanıtınız yanlış ise “Alt Kira, Kullanım Hak-
5. B 10. B
görülen Karineler” konusunu yeniden göz- kının Devri ve Kira İlişkisinin Devri” konu-
den geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Satış sözleşmesinin tanımından hareketle hukuki niteliklerini şu şekilde sıra-


lamak mümkündür. Satış sözleşmesi, borç doğuran bir sözleşmedir. Rızai bir
Araştır 1 sözleşmedir. Tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir ve ani edimli bir
sözleşmedir.

Ticari satışlarda borçlunun temerrüde düşmesi hâlinde TBK m. 212 iki temel
karineye yer vermiştir. Bunlar kesin vadeli işlem karinesi ile alıcının olumlu
zararının tazminini istediği karinesidir. Kesin vadeli bir işlem varsa taraflar,
alacaklının kararlaştırılan vadeden sonraki ifayı istemediğini kararlaştırmışlar
demektir. TBK m. 212, teslim için belirli vade öngörülen ticari satışlarda,
genel kuraldan farklı olarak kararlaştırılan vadenin nisbi bir kesin vadeli işlem
olduğunu kabul etmiştir. Dolayısıyla satıcının, bu nisbi kesin vadeli işlem ka-
Araştır 2 rinesini çürütebilmesi için kararlaştırılan vadenin sonraki ifayı bertaraf edece-
ği anlamına gelmediğini ispatlaması gerekecektir.
Teslim için belirli vade öngörülen ticari satışlarda, satıcı kararlaştırılan zaman-
da teslim borcunu yerine getirmezse alıcının aynen ifadan vazgeçtiği ve olum-
lu zararını tazmin ettirmek istediği kabul edilir (TBK m. 212/II) ancak alıcı,
bu karineye rağmen borcun aynen ifa edilmesini istiyorsa bunu satıcıya derhâl
bildirmekle yükümlüdür (TBK m. 212/III).

Taşınmaz sayılan şeylerin neler olduğu TMK m. 704’te sayılmıştır. Bunlar,


Araştır 3 arazi, kat mülkiyetine tabi bağımsız bölümler ile bağımsız ve sürekli haklardır.
Bu hâliyle taşınmaz satışının konusu burada sayılanlar oluştur.

184
7
Borçlar Hukuku

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Bağışlama, sadece tam ehliyetlilerin yapabileceği bir sözleşmedir. Buna göre


vasi, vesayet altındaki kişi adına önemli bağışlamada bulunamaz. Aynı şekilde
velayet altındaki kişiler adına da yasal temsilcileri bağışlama yapamayacaktır.
Araştır 4 TBK m. 287 hükmü, bağışlamayı kabul için de bir ehliyet düzenlemesi getir-
miştir. Kanun koyucu, bağışlamayı kabul edebilmek için ayırt etme gücüne
sahip olunması şartını aramıştır. Evlilik mal rejimlerinden mal ortaklığı ve
mal birliği rejimlerinin kabul edilmesi hâlinde, bağışlama konusunda tasarruf
yetkisi ile ilgili TMK’de bazı sınırlamalar bulunmaktadır.

Kira sözleşmesi süresince taraflar, ödenecek kira bedelini serbestçe belirleye-


bilirler ancak uzun süreli kira sözleşmelerinde sözleşmenin kurulduğu andaki
mevcut ekonomik ve sosyal şartların; ifa sürecinde, önceden tahmin edile-
meyecek derecede olağanüstü ve objektif olarak değişmesi nedeniyle taraflar
arasında edim dengesi bozulabilir. TBK m. 138 koşulları varsa kiraya veren
Araştır 5 veya kiracı her zaman kira bedelinin uyarlanmasını dava edebilir. Böyle bir
durumda, işlem temelinin çökmesi söz konusu olur. Yargıtay, işlem temeli-
nin çökmesi durumunda sözleşmenin dürüstlük kuralı gereği değişen şartlara
uyarlanması gerektiğini kabul etmektedir. Buna göre hâkim, işlem temelinin
çöktüğünü tespit ederse kira bedelini dürüstlük ve hakkaniyet kuralları çerçe-
vesinde uyarlar.

Kaynakça
Eren, F. (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Aral, F., Ayrancı, H. (2019). Borçlar Hukuku Özel
Ankara: Yetkin Yayınevi. Borç İlişkileri, Yetkin Kitabevi.
Eren, F. (2019). Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Özen, B., Acar, F., Yavuz, C. (2019). Borçlar Hukuku
Ankara: Yetkin Yayınevi. Dersleri (Özel Hükümler), İstanbul: Beta Yayınevi.
Gümüş, M. A. (2017). Borçlar Hukuku Özel Kılıçoğlu, A. M. (2019). Borçlar Hukuku Özel
Hükümler, İstanbul: Filiz Kitabevi. Hükümler, Ankara: Turhan Kitabevi.

185
Bölüm 8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet
Sözleşmesi
öğrenme çıktıları

1 Eser Sözleşmesi
1 Eser sözleşmesini tanımlayabilme
2 Vekâlet Sözleşmesi
2 Vekâlet sözleşmesini açıklayabilme

3 Kefalet Sözleşmesi
3 Kefalet sözleşmesini tanımlayabilme

Anahtar Sözcükler: • Eser • Alt Yüklenici • Özen Borcu • Sadakat Borcu • Genel Vekâlet
• Özel Vekâlet • Adi Kefalet • Müteselsil Kefalet

186
8
Borçlar Hukuku

GİRİŞ meydana getirmeyi bir başkasına bırakan kişidir.


Bu ünitemizde ilk olarak “Eser Sözleşmesi”ni Yüklenici de eser meydana getirip teslim etmeyi
incelemekteyiz. TBK md. 470 hükmüne göre eser borçlanan herhangi bir kişidir.
sözleşmesi, “yüklenicinin bir eser meydana getir-
meyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel Eser Sözleşmesinin Unsurları
ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesi Eser sözleşmesinde yüklenici, bir eser meydana
başlığı altında, eser sözleşmesinin unsurları, huku- getirmeyi taahhüt etmelidir. Sözleşmede iş görme
ki niteliği, eser sözleşmesinde hasarın geçişi (ese- faaliyetinin kendisinden çok bu çalışmadan ortaya
rin teslimden önce beklenmedik bir olay sonucu
çıkan ve objektif olarak beklenen sonuç önemli-
yok olması gibi), yüklenicinin borçları, iş sahibinin
dir. Bir başka deyişle yüklenici, bir sonuç taahhüt
borçları, eser sözleşmesinin sona ermesi konuları
etmektedir. Örneğin; bir gazeteye ilan verilmesi,
açıklanmıştır.
bisiklet yarışı düzenlenmesi, bir düğünde şarkı
Bu ünitede incelemekte olduğumuz diğer bir söylemenin taahhüt edilmesi gibi durumlar eser
sözleşme tipi de “Vekâlet Sözleşmesi”dir. Vekâlet sözleşmesinin konusunu oluşturabilecektir. Buna
sözleşmesinde vekil, vekâlet verenin bir işini görme- karşılık, bağımsız bir hukuki varlık olarak geçici
yi veya işlemini yapmayı üstlenmektedir. Vekil, tea- ve maddi olmayarak da olsa belli bir şekilde orta-
mül gereği veya sözleşmede kararlaştırılmışsa ücrete ya çıkmayan ve bütün teşkil etmeyen, örneğin; bir
hak kazanır. Bu başlık altında, vekâlet sözleşmesinin hastanın tedavi edilmesi, özel ders verilmesi, bir
unsurları, vekâlet sözleşmesinin hukuki niteliği ve taşınmazın idaresi gibi insan emeği olan sonuçlar,
özellikleri, vekâletin kapsamı, vekâlet sözleşmesinde eser sözleşmesinin konusunu oluşturmayacaktır.
vekilin borçları, vekâlet verenin borçları, vekâlet söz-
Meydana getirme fiilinin içerisine bir eser or-
leşmesinin sona erme sebepleri açıklanmıştır.
taya koymanın yanında bir eseri değiştirme veya
Son olarak ele alacağımız sözleşme tipi ise “Ke- onarma faaliyetleri de dahildir. Burada önemli
falet Sözleşmesi”dir. Hukukumuzda teminat sözleş- olan, ortaya çıkarılmış eserin tarafların anlaşması
melerinin genel olarak ikiye ayrıldığından söz ede- veya alışveriş hayatının gerekleri açısından önce-
biliriz: Ayni teminat sözleşmeleri ve kişisel (şahsi) kinden farklı hâle getirilmesidir. Bu anlamda biri-
teminat sözleşmeleri. Örneğin bir taşınır, taşınmaz, ne elbise dikilmesi; yol, köprü, bina inşa edilmesi;
alacak veya işletme üzerinde rehin kurulması duru- doğalgaz tesisatı yapılması; ilaç imal edilmesi; bir
munda ayni (ayına bağlı) teminattan söz edilir. Oysa duvarın boyanması; bir kitabın ciltlenmesi ve ba-
kefalet sözleşmesi şahsi bir teminattır. Şahsi temi- sılması; ayakkabının tamir edilmesi; kilitli kalmış
nat sözleşmelerinde şahsi teminat veren, borçlunun kapının açılması “meydana getirme” olarak nitelen-
borcunun karşılığını teşkil etmek üzere haczi kabil dirilebilir. Buna karşılık örneğin bir nesnenin yal-
bütün malvarlığı ile yükümlülük altına girmektedir. nızca yerinin değiştirilmesi eser sözleşmesine değil
Kefalet Sözleşmesi başlığı altında, kefalet sözleş- taşıma sözleşmesine konu olacaktır.
mesinin özellikleri, kefalet sözleşmesinin geçerlilik Eser sözleşmesinin bir diğer unsuru, yükle-
şartları, kefaletin çeşitleri, kefilin sorumluluğunun nicinin eser meydana getirmesine karşılık ücret
kapsamı, kefilin alacaklıya karşı ileri sürebilece- ödenmesi veya ücret ödenmesinin va edilmesidir.
ği def ’iler, kefil ile asıl borçlu arasındaki ilişki ve Eser sözleşmesinde eser meydana getirme ile ücret
nihayet kefalet sözleşmesinin sona ermesi hâlleri ödeme, karşılıklı değişim ilişkisi içerisinde olan
açıklanmıştır. edimlerdir. Bu durum, eser sözleşmesinin tam iki
tarafa borç yükleyen sözleşme olmasından kaynak-
ESER SÖZLEŞMESİ lanmaktadır. Ücret konusunda taraflar açıkça veya
TBK m. 470 hükmüne göre eser sözleşmesi, örtülü olarak anlaşmış olabilirler.
“yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin Taraflar eğer ücret kararlaştırmadılarsa karşılı-
de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği ğında ücret ödenmesi alışılagelmiş eserler için ücret
sözleşmedir.” Eser sözleşmesinin tarafları, yükle- verileceği hususunda örtülü olarak anlaşıldığı kari-
nici ve işsahibidir. Eser (iş) sahibinin, gerçek kişi ne kabul edilmelidir. Genellikle meslek sahiplerinin
olması mümkün olduğu gibi tüzel kişi olması da veya zanaatkârların gördükleri işlerin ücret karşılığı
mümkündür. Eser sözleşmesinde işsahibi, bir eser olduğu söylenebilecektir. Böyle bir durumda eserin

187
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

çeşidine ve tarafların amacına bakarak değerlendir- bir durumda TBK m. 136/I uyarınca borç
me yapmak gerekir. Eserin bedeli önceden belir- sona erer; hasar TBK m. 136/II ve TBK m.
lenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, 483/I gereği yükleniciye ait olur. Yüklenici,
yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yükle- ücret alacağını ve gidere ilişkin alacağını is-
nicinin giderine bakılarak belirlenecektir (TBK m. teyemeyecektir.
481). Bu noktada mesleki birliklerin tarifesi varsa o • Tamamlanınca çeşidi ile belli olacak eser ise
tarife dikkate alınır. (çeşit borcu) ifa imkânsızlığı söz konusu ol-
Eser sözleşmesinin bir diğer unsuru, meydana maz, yüklenicinin borcu devam eder. Böyle
getirilecek eser ve karşılığında ödenecek ücret ko- bir durumda işi tekrar yapmak yükleniciye
nusunda tarafların anlaşmasıdır. Eser sözleşmesin- aşırı derecede pahalıya mal olacaksa yükle-
de tarafların anlaşması, kural olarak herhangi bir nici, TBK m. 480/II ve TBK m. 482 hü-
şekle tabi değildir ancak ispat açısından sözleşme- kümlerine dayanarak tazminat ödemeden
nin yazılı hâle getirilmesinde fayda vardır ancak işe devamdan kaçınabilir ancak bu durum-
yüklenicinin taşınmaz mülkiyetini geçirme borcu da ücret de isteyemeyecek ve almış olduğu
altına girdiği eser sözleşmelerinin geçerliliği resmi avanslar varsa bunları da iade edecektir.
şekilde yapılmasına bağlıdır. Devlet İhale Kanunu Kural olarak hasar, teslimden önce yüklenici-
gereğince yapılan inşaat sözleşmeleri de noterden dedir ancak istisnai durumlarda hasarın teslimden
tescil edilmeli ve imzalar noterce tasdik edilmelidir. önce işsahibine ait olabilir. Şöyle ki;
• İşsahibinin eseri teslim almakta temerrü-
Eser Sözleşmesinin Hukuki Niteliği de düşmüş olması durumunda (TBK m.
Eser sözleşmesi ivazlı, şekle tabi olmayan, rızaî 483/I)
nitelikte, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme- • Malzemenin işsahibi tarafından sağlanması
dir. Yüklenici, iş sahibine nazaran bağımsız bir şe- durumunda (TBK m. 483/II c. 2) ve
kilde eseri meydana getirme borcu altındadır. Eser • Eserin, işsahibince verilen malzeme veya
sözleşmesinin ani edimli mi yoksa sürekli edim- arsanın ayıplı olması veya işsahibinin tali-
li mi olduğuna ilişkin doktrinde bir görüş birliği matına uygun yapılması yüzünden yok ol-
yoktur ancak hâkim görüş, eser sözleşmesinin ani ması ve yüklenicinin doğabilecek olumsuz
edimli bir sözleşme olduğu yönündedir. Yargıtay, sonuçları zamanında bildirmiş olması du-
arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin ani-sürekli rumunda (TBK m. 483/II) hasara işsahibi
edim karmaşığı bir sözleşme olduğunu belirtmiştir. katlanacaktır.
Bu hükmün uygulanabilmesi için;
Eser Sözleşmesinde Hasarın Geçişi -İşsahibinin ayrıca kusurlu olması gerekme-
Eser sözleşmesinde eser; eserin teslimden önce yecektir. Bir başka deyişle bu durumda kusursuz
beklenmedik olay sonucu yok olması, yüklenicinin sorumluluk olduğu kabul edilir ancak “işsahibinin
işgörme borcunu ifa etmesinin işsahibi yüzünden kusuru varsa, yüklenicinin ayrıca zararının gideril-
imkânsızlaşması veya yüklenicinin ölmesi veya ku- mesini de isteme hakkı vardır. (TBK m. 483/II)”
suru olmaksızın işi tamamlama yeteneğini yitirme- Teslimden önce eserin hasarında işsahibinin kusur-
si şekillerinde meydana gelebilir. Tüm bu ihtimal- lu olduğu her durumda hasara işsahibi katlanacak
ler bakımından hasarın kime ait olacağına ilişkin ve yüklenici, TBK m. 112 hükmüne göre olumlu
kanunda farklı sonuçlar öngörülmüştür. (müspet) zararının tazminini isteyebilecektir.
• Yüklenicinin bildirim yükümlülüğünü za-
manında yerine getirmiş olması gereklidir.
Eserin Teslimden Önce Beklenmedik
Olay Sonucu Yok Olması • Yüklenici bu durumda sözleşmede karar-
laştırılan bedeli değil yalnızca yaptığı işin
Eser teslimden önce beklenmedik olay sonucu değerini ve bu değere dahil olmayan gider-
yok olmuşsa; lerini isteyebilir.
• Tamamlanınca ferdî olarak belirlenebile-
cek nitelikte eser ise (parça borcu) kusur-
suz ifa imkânsızlığı söz konusu olur. Böyle

188
8
Borçlar Hukuku

Yüklenicinin, Borcunu İşsahibinin (TBK m. 486/c. 2). Sözleşmenin bu şekilde


Şahsını ve Riziko Alanını İlgilendiren sona ermesinde yüklenicinin kusuru varsa
Bir Sebeple İfa Edememesi ayrıca tüm müspet/olumlu zarardan sorum-
luluğu da söz konusu olacaktır.
Yüklenici, borcunu işsahibinin şahsını ve riziko
alanını ilgilendiren bir sebeple ifa edememiş ola-
bilir. Bu durumda “eserin tamamlanması, işsahibi Eser Sözleşmesinde Yüklenicinin
ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşırsa Borçları
yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen Eser sözleşmesinde yüklenicinin borçları; eseri
giderlerini isteyebilir. İfa imkânsızlığının ortaya çık- şahsen meydana getirme borcu, sadakat ve özen bor-
masında işsahibi kusurluysa yüklenicinin ayrıca taz- cu, araç, gereç ve malzeme sağlama borcu, işe zama-
minat isteme hakkı vardır. (TBK m. 485)” nında başlama ve devam borcu, eseri teslim borcu ve
Bu durumda; ayıba karşı tekeffül borcu olarak sıralanabilir.
• Hasar işsahibine geçmekte ve işsahibi, ku-
sursuz olsa dahi yükleniciye işin değeri ve Eseri Şahsen Meydana Getirme
bu değere girmeyen giderleri ödemekle yü-
Borcu
kümlü olmaktadır.
TBK m. 471/III hükmüne göre, “yüklenici,
• İşsahibinin ayrıca kusuru varsa yüklenici,
meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendi-
işsahibinden ifaya olan tüm menfaatlerini
si yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla
(müspet/olumlu zararını) gidermesini de
yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde
talep edebilecektir.
yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi
başkasına da yaptırabilir.”
Yüklenicinin, Borcunu Kendi Borçlar hukuku genel hükümlere göre borçlu,
Şahsını İlgilendiren Bir Sebeple İfa şahsen ifada bulunmakla yükümlü değildir (TBK
Edememiş Olması m. 83) ancak eser sözleşmesine ilişkin m. 471/III
Yüklenici, borcunu kendi şahsını ilgilendiren hükmü, bu konuda özel bir kural getirmiş ve eser
bir sebeple ifa edememiş olabilir. Bu ihtimal, TBK sözleşmesindeki borcun kişisel niteliğini karine ola-
m. 486 hükmünde düzenlenmiştir. İlgili hükme rak kabul etmiştir. Dolayısıyla yüklenici, kişisel ni-
göre, “yüklenicinin kişisel özellikleri göz önünde teliklerinin sözleşme açısından önemli olmadığını
tutularak yapılmış olan sözleşme, onun ölümü veya iddia ederse bunu ispatlamak zorundadır.
kusuru olmaksızın eseri tamamlama yeteneğini kay-
betmesi üzerine kendiliğinden sona erer. (TBK m. Yüklenicinin İşi Kendi Yönetimi Altındaki
486 c. I)” “Bu durumda işsahibi, eserin tamamlanan Yardımcı Kişilere Yaptırması
kısmından yararlanabilecek ise onu kabul etmek ve Kural olarak yüklenici, eseri meydana getirir-
karşılığını vermekle yükümlüdür. (TBK m. 486/c. ken yardımcı kişilere başvurabilir. Örneğin; bina
son)” Hükmün uygulanabilmesi için; inşa etmeyi üstlenen yüklenici, usta veya işçileri
• İşsahibi ile yüklenici arasındaki sözleşme, çalıştırabilir ancak işin yardımcı kişiye bırakılma-
yüklenicinin kişisel özellikleri göz önünde sı durumunda daha düşük nitelikte bir eser ortaya
tutularak yapılmış olmalıdır. Örneğin; dü- çıkacaksa yüklenici, yardımcı kişilere başvuramaya-
ğünde sahne alacak bir ses sanatçısının sesi- caktır. Örneğin; bir ressam sipariş edilen tablonun
nin tamamen kısılması. yapımında yardımcı kullanamayacaktır.
• Yüklenici, borcunu ölümü veya kusuru ol- Yüklenici, işi yardımcı kişiye yaptırırken;
maksızın işi yapmaktan aciz kalması dolayı- • İşi kendi yönetimi altında yaptırma borcu-
sıyla ifa edememelidir. na aykırı hareket ettiği durumlarda TBK m.
• Sözleşme bu hükme göre sona erdiğinde 112 vd. hükümlere göre sorumlu olur.
işsahibi, eserin bitmiş kısmını kendisi için • Yardımcı kişi borcu gereği gibi ifa etmezse
kullanılması mümkün olduğu kadar ka- TBK m. 116’ya göre (yardımcı kişilerin fiil-
bul ederek bedelini vermekle yükümlüdür lerinden sorumluluk) sorumlu olur.

189
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Yüklenicinin Şahsen İfa Borcunun TBK m. 116 uyarınca iş sahibine karşı kusursuz
İstisnaları olsa dahi sorumludur ancak alt yüklenicinin fiille-
Sözleşmede yüklenicinin kişisel nitelikleri önem ri, asıl yüklenici ile iş sahibi arasındaki eser sözleş-
taşımıyorsa yüklenici, işi kendi adına ve hesabına mesi bakımından da ayıplı ifa teşkil ediyorsa asıl
başka birine yaptırabilecektir. Yüklenici adı ve he- yüklenici ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca
sabına işi yapana alt yüklenici denilmektedir. Yükle- sorumlu olur.
nici, eseri kendisi yapma ve kendi yönetimi altında Asıl yüklenici, yetkisi olmadığı hâlde işi alt yük-
yaptırmakla yükümlü ise işi başkasına yaptırması leniciye devrederek zarara sebebiyet vermişse bu za-
sözleşmeye aykırılık teşkil eder ve yüklenici bu se- rardan TBK m. 112’ye göre sorumlu olacaktır. Alt
beple doğan zarardan sorumlu olur. Bu durumda yüklenici de işi bir alt yükleniciye devretmişse bu
işsahibi, borçlunun temerrüdü hükümlerine da- durumda asıl yüklenici, TBK m. 116’ya göre so-
yanarak sözleşmeden dönme hakkına da sahiptir rumlu olur. Asıl yüklenici, yetkisiz olarak alt yük-
ancak bu durumu, yüklenicinin ifa yardımcısı kul- leniciye iş yaptırmakta ise işsahibi, asıl yüklenici ile
lanması ile karıştırmamak gerekir. Yüklenicinin ifa aralarındaki eser sözleşmesinde temerrüt hükümle-
yardımcısı kullanması, şahsen ifa borcuna aykırılık rine başvurabilir (TBK m. 123-125).
teşkil etmez ancak taraflar bu durumun aksini ka- Asıl işsahibi ile alt yüklenici arasında akdi bir
rarlaştırabilirler. ilişki yoktur. Asıl işsahibi, alt yükleniciye talimat
veremez, edimin yerine getirilmesini isteyemez.
Elbette asıl iş sahibi, alt yükleniciye karşı koşulları
varsa TBK m. 49 vd. (haksız fiil) hükümlerine baş-
dikkat vurabilir ancak bunun dışında başkaca imkânlar da
Yüklenicinin ifa yardımcısı kul- vardır:
lanması, şahsen ifa borcuna ay-
• Vekâlet sözleşmesine ilişkin TBK m. 507/
kırılık teşkil etmez.
III hükmü kıyasen uygulanarak asıl işsahi-
bi, kendi yüklenicisine karşı ileri sürebile-
Alt yüklenici: Yüklenici, işgörme borcunu ta- ceği bütün hakları alt yükleniciye karşı da
mamen veya kısmen alt yükleniciye devredebilir. ileri sürebilecektir. TBK m. 507/I hükmü
Bunun için aranan iki şart; işsahibinin rızası ve işin gereğince “vekil, yetkisi dışına çıkarak işi baş-
mahiyeti bakımından başka tarafından yapılmasına kasına gördürdüğünde onun fiilinden kendisi
elverişli olmasıdır. Alt yüklenici, sözleşmede öngö- yapmış gibi sorumludur.” Vekil, başkasına
rülen eseri, ilk yükleniciye teslim etmekle yüküm- vekâlet vermeye yetkili ise sadece seçmede
lüdür. Alt yüklenicinin ayıplardan doğan sorumlu- ve talimat vermede gerekli özeni göster-
luğu da ilk yükleniciye karşı gerçekleşir. mekle yükümlüdür. Vekâlet veren, her iki
durumda da vekilin kendi yerine koyduğu
kişiye karşı sahip olduğu hakları, doğrudan
doğruya o kişiye karşı ileri sürebilir.
• Alt yüklenici, asıl yüklenici tarafından ve-
dikkat rilen işleri ayıpsız yapacağı hususunda işsa-
İşgörme borcunu tamamen
hibine karşı taahhüt altına girmişse işsahibi
veya kısmen alt yükleniciye
alt yükleniciye başvurabilir.
devredilebilmesi için iki şartın
gerçekleşmesi gerekir. Bunlar iş- • Alt eser sözleşmesi, üçüncü kişinin yararına
sahibinin rızası ve işin mahiyeti sözleşme gibi yapılmış olabilir. Bu takdirde
bakımından başka tarafından alt yüklenici, TBK m. 129/II hükmü gereği
yapılmasına elverişli olmasıdır. asıl işsahibine karşı doğrudan sorumlu olur.
Asıl işsahibi, alt yükleniciye ücret ödemekle yü-
kümlü değildir. Alt yüklenici, ücret alacağını ancak
Alt yüklenici, iş sahibine karşı asıl yüklenicinin ilk yükleniciye karşı ileri sürebilir., ancak alt yükle-
ifa yardımcısı konumundadır. Dolayısıyla alt yük- nici, asıl işsahibinin taşınmazı üzerinde bir yapı veya
lenicinin verdiği zararlardan dolayı asıl yüklenici, başka bir eser yapımında malzeme vererek veya ver-

190
8
Borçlar Hukuku

meyerek çalışmış ise ilk yükleniciye karşı olan ücret sinde satıcının ayıptan sorumluluğu hükümlerine
alacağı için TMK m. 893/b. 3 ve 895 vd. hükümleri bağlamıştır. Yüklenici; araç, gereç ve malzeme sağ-
uyarınca kanuni ipotek hakkının tescilini isteyebilir. lamaya ilişkin borçlarına aykırı davranışlarından
• TMK m. 893/b.3 gereğince, “bir taşınmaz dolayı TBK m. 112 vd. hükümlerine göre ve borç-
üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde mal- lu temerrüdü gereğince sorumludur.
zeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri Eser sözleşmesinin konusu bir inşaat ise arsa, mal-
için malzeme ve emek karşılığı olarak malik zeme kavramına dahil değildir. Yüklenici, arsayı sağ-
veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici lamışsa taşınmaz satışına ilişkin hükümler uygulanır.
veya zanaatkârlar”, kanuni ipotek hakkına Eser sözleşmesinde taraflar, malzemenin işsahibi
sahiptir. tarafından sağlanmasını kararlaştırabilirler. Bu du-
• TMK m. 895’e göre ise “zanaatkârların ve rumda yüklenici, “malzemeleri gereken özeni göstere-
yüklenicilerin kanunî ipotek hakları, çalışma- rek kullanmakla ve bundan dolayı hesap ve artanı geri
yı veya malzeme vermeyi yüklendikleri andan vermekle yükümlüdür. (TBK m. 472/II)” Hesap ver-
başlayarak tapu kütüğüne tescil olunabilir. me hakkında vekilin hesap verme yükümlülüğüne
Tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından ilişkin hükümler (TBK m. 508) kıyasen uygulanır.
başlayarak üç ay içinde yapılmış olması ge-
rekir. Tescilin yapılması için alacağın malik Yüklenicinin Sadakat Borcu
tarafından kabul edilmiş veya mahkemece Yüklenicinin sadakat borcu, TBK m. 471/I hük-
karara bağlanmış olması şarttır. Malik yeterli münde düzenlenmiştir. İlgili hükme göre, “yükleni-
güvence gösterirse tescil istenemez.” ci, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini
Yüklenicinin İşsahibi Adına İşi Başkasına Bı- gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.”
rakması: Yüklenicinin işsahibi adına işi başkasına Sadakat borcunun iki temel görünümü vardır:
bırakması için işsahibinin rızası gerekir. Yüklenici,
• TBK m. 472/II’ye göre malzeme işsahibi
iş sahibinin rızası olmaksızın işi işsahibi adına ve
tarafından sağlanmışsa yüklenici, onları ge-
hesabına başkasına devretmişse asıl eser sözleşmesi-
reken özeni göstererek kullanmakla ve bun-
ne aykırı davranmış olur. Böyle bir durumda yetki-
dan dolayı hesap ve artanı geri vermekle
siz temsil hükümleri uygulanır (TBK m. 46-47) ve
yükümlüdür.
işsahibi ancak onay verdiği takdirde eser sözleşmesi
ile bağlı olur. Bu şekilde eser meydana getirme bor- • TBK m. 472/son’a göre eser meydana ge-
cunu devreden yüklenicinin, bu devirden doğan tirilirken işsahibinin sağladığı malzemenin
sorumluluğuna vekâlet sözleşmesinde işin üçün- veya eserin yapılması için gösterdiği yerin
cü kişiye gördürülmesine ilişkin hükümler (TBK ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi
507/I) kıyasen uygulanacaktır. Buna göre işsahibi- ya da zamanında meydana getirilmesini
nin işi devralan yükleniciye karşı doğrudan talep tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya
hakkının bulunacağı kabul edilmelidir. çıkarsa yüklenici bu durumu hemen işsa-
hibine bildirmek zorundadır. Bildirmezse
doğacak zarardan sorumlu olacaktır.
Araç, Gereç ve Malzeme Sağlama Yüklenicinin ihbar yükümlülüğünü düzenleyen
Borcu TBK m. 476 ve m. 483 hükümleri de sadakat bor-
Eser sözleşmesinde aksine adet ve anlaşma ol- cuna dahil sayılabilir. Eser sözleşmesinde de vekâlet
madığı sürece yüklenici, eserin meydana getiril- sözleşmesindeki gibi yüklenicinin sır saklama yü-
mesi için kullanılacak araç ve gereçleri sağlamakla kümlülüğü bulunduğu kabul edilmelidir.
yükümlüdür (TBK m. 471/son). Kural gereği mal- Sadakat borcuna aykırı davranan yüklenici, bu
zeme yüklenici tarafından sağlanmışsa yüklenici, davranışı sonucu bir kâr elde etmişse TBK m. 530
bu malzemenin ayıplı olması durumunda iş sahi- (vekâletsiz işgörme) hükmü kıyasen uygulanarak
bine karşı satıcı gibi sorumlu olur (TBK m. 472/I). işsahibi kârın kendisine verilmesini isteyebilir. Eser
Kanunkoyucu burada yüklenici tarafından sağ- henüz tamamlanmadan yüklenicinin sadakat bor-
lanan malzemenin ayıplı olması sebebiyle eserin cuna aykırı davrandığı anlaşılırsa işsahibi, TBK m.
ayıplı olduğu durumları, eser sözleşmesinde ayıp- 484 veya m. 473/II ile birlikte TBK m. 125’e daya-
tan doğan sorumluluktan ayırmış; satış sözleşme- narak sözleşmeden dönebilir.

191
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Yüklenicinin Özen Borcu aşacak bir fiyata mal olacağını fark etmiş ise (TBK
TBK m. 471/II hükmüne göre, “yüklenicinin m. 482/I) bunu işsahibine bildirmekle yükümlü-
özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenme- dür. Bu borcunu ihlal eden yüklenici, TBK m. 112
sinde benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yük- vd. hükümlere göre sorumlu olur.
lenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kural-
lara uygun davranışı esas alınır.” Yüklenicinin özen Yüklenicinin İşe Zamanında Başlama
borcunun kapsamını belirlemede, önce sözleşme ve Devam Etme Borcu
hükümleri sonra da kanuni düzenlemeler göz önü-
Taraflar, sözleşmede eserin teslimi için bir süre
ne alınacaktır.
kararlaştırmış veya kararlaştırmamış olabilirler.
Yüklenici, tecrübeli ve uzman kimsenin gözetece- Yüklenicinin işe zamanında başlama ve devam
ği teknik ve sanat kurallarına riayet etmelidir. Yükle- etme borcunun sonuçları, bu iki ihtimale göre
nicinin üzerine aldığı iş için gerekli uzmanlığa sahip farklılaşacaktır.
olmaması ve işin ifasında uzmanlara danışmaması,
Teslim süresi belli olmayan işlerde; TBK m. 90
özen borcunun ihlali niteliğinde olacaktır. Örneğin;
gereği, eserin teslimi için belli bir süre kararlaştırıl-
eseri teslim ederken nasıl kullanılacağı hakkında iş-
mamış ve işin niteliğinden böyle bir süre çıkarıla-
sahibini aydınlatmak özen yükümlülüğüne dahildir.
mıyor ise sözleşme yapılır yapılmaz işe başlanması
Örneğin iş yeri güvenlik önlemlerine ilişkin kuralla-
gerekir. Aksi hâlde işsahibi, yükleniciyi temerrüde
ra uyulmaması özen yükümlülüğüne aykırılık olur.
düşürerek TBK m. 125 gereği seçimlik haklarını
Özensizlik ayıba yol açmışsa özel hüküm bulunan
kullanabilir. Yüklenici, işi benzer nitelikteki işlere
ayıba karşı tekeffül hükümleri öncelikle uygulanır.
nazaran normal tempoda yürütmüyorsa işsahibi
Yüklenicinin özen borcunu ihlal etmesi duru- yine borçluyu temerrüde düşürerek seçimlik hak-
munda işsahibi; larını kullanabilir. Çalışma temposu belirlenirken
• TBK m. 112 vd. hükümleri çerçevesinde işin niteliği, yüklenicinin işsahibince bilinmesi
tazminat isteyebilir. gereken mesleki yetenekleri ve nitelikleri de göz
veya önünde tutulur.
• TBK 473/II’deki imkânı kullanabilir. TBK
m. 473/II gereği, işin yapılması esnasında
eserin ayıplı veya sözleşmeye aykırı meyda-
dikkat
na geleceği açıkça belli ise ve bu durumda
TBK m. 125/I-II “Temerrüde düşen borç-
yüklenicinin kusuru var ise,
lu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemiş-
1. İşsahibi yükleniciye belli bir süre vererek se veya süre verilmesini gerektirmeyen bir
sonuç alamadığı takdirde işi başkasına dü- durum söz konusu ise alacaklı, her zaman
zelttireceğini ihtar eder, borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat
2. Süre bitiminde ister genel hükümlere göre se- isteme hakkına sahiptir.
çimlik haklarını kullanır (TBK m. 123 vd.) Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme
ya da isterse işi üçüncü bir kişiye yaptırır. tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini he-
men bildirerek, borcun ifa edilmemesinden
doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya
Yüklenicinin Genel İhbar sözleşmeden dönebilir.”
Yükümlülüğü
TBK m. 472/son hükmüne göre, “eser meydana
getirilirken, işsahibinin sağladığı malzemenin veya Teslim süresi belli işlerde ise TBK m. 473/I
eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu an- hükmüne göre yüklenicinin işe zamanında başla-
laşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meyda- maması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak
na getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek
ortaya çıkarsa, yüklenici bu durumu hemen işsahibi- bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden işi ka-
ne bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğa- rarlaştırılan tarihte bitiremeyeceği anlaşılırsa işsahi-
cak sonuçlardan sorumlu olur.” Örneğin yüklenici, bi, teslim için belirlenen günü beklemek zorunda
eserin yaklaşık maliyet tahminlerini aşırı derecede olmadan sözleşmeden dönebilecektir.

192
8
Borçlar Hukuku

TBK m. 473/I hükmünün uygulanabilmesi hükmü uyarınca eserin teslim alınması ve usulüne
için; göre gözden geçirilmesi esnasında görünen ayıplar
• Yüklenicinin sözleşme konusu işe başla- açık, görülmeyenler gizlidir. Açık ayıp söz konusu
makta gecikmesi, ise işsahibi çekincesiz olarak eseri teslim aldığında
eseri ayıplı hâliyle kabul etmiş sayılır. Gizli ayıplar
• Yüklenicinin işgörme faaliyetlerini yavaş
bakımından ise yüklenicinin ayıptan sorumluluğu
yürütmesi ve ertelemesi,
devam eder. Yüklenicinin kasten gizlediği ayıplar
• Yüklenicinin sözleşme konusu eseri tamam- bakımından da sorumluluğu devam edecektir.
lamasını kararlaştırılan tarihe yetiştiremeye-
Eserdeki ayıbın tam önemli ayıp olması ge-
ceğinin anlaşılması veya
rekmez. Tam önemli ayıp, eseri kullanılamaz ve
• Eser tamamlandığında ayıplı veya sözleş- kabule zorlayamaz hâle getiren ayıplardır. Satış
meye aykırı şekilde olacağının belli olma- sözleşmesinden farklı olarak eser sözleşmesinde,
sına rağmen üçüncü kişiye yaptırılmasının önemsiz ayıplar bile ayıptan sorumluluk hüküm-
mümkün olmaması gerekir. lerinin uygulanmasına yol açar ancak Yargıtay,
eserin tamamlanmasına ve işin bitmesine rağmen
Yüklenicinin Meydana Getirdiği Eseri teslime engel olmayan ufak tefek ayıplar sebebiyle
Teslim Borcu işsahibinin eseri teslim almaktan kaçınamayaca-
ğı görüşündedir. Dolayısıyla işsahibinin eserdeki
Yüklenicinin eseri teslim borcunda ifa yeri ve ifa
ayıbı ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması ni-
zamanı genel hükümlere göre tespit edilir (TBK m.
teliği taşımamalıdır.
89-90). Yüklenicinin teslim borcunda temerrüde
düşmesine TBK m. 117-119 ve karşılıklı sözleşme-
lerde TBK m. 123-125 uygulanır.
Yüklenicinin, teslim tarihinin gelmesine rağ-
men borcuna objektif olarak aykırı şekilde eseri dikkat
tamamlamamış veya tamamlanmış eseri henüz Satış sözleşmesinden farklı olarak eser
teslim etmemiş olması durumunda kural olarak iş sözleşmesinde önemsiz ayıplar bile
sahibinin ona teslim borcunu yerine getirmesi için ayıptan sorumluluk hükümlerinin uy-
ihtarda bulunması ile yüklenici temerrüde düşer. gulanmasına yol açar.

TBK m. 117/II’ye göre ihtara gerek olmaksızın


yüklenicinin temerrüde düşeceği hâllerde, eserin
Gözden Geçirme ve Bildirim Külfetleri
teslim edileceği günün gelmesiyle yüklenici temer-
rüde düşecektir. Temerrüde düşen yüklenici, eğer İşsahibinin yükleniciyi ayıptan sorumlu tut-
temerrüde düşmede kusurlu ise TBK m. 119/I ge- mak için yerine getirmesi gereken külfetler, gözden
reği beklenmedik hâl sebebiyle doğacak zarardan geçirme ve bildirim külfetleri olarak adlandırılır.
sorumlu olacaktır. İş sahibi, bu takdirde TBK m. TBK m. 474/I hükmüne göre, “İşsahibi, eserin tes-
123 gereği süre vererek TBK m. 125’te yer alan liminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân
haklardan yararlanabilir. bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları var-
sa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek
zorundadır.” Ayrıca taraflardan her birine, giderini
Yüklenicinin Ayıp Sebebiyle karşılamak suretiyle eserin bilirkişi tarafından göz-
Sorumluluğu den geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlen-
Yüklenicinin ayıptan dolayı sorumluluğunun mesini isteme hakkı verilmiştir (TBK m. 474/son).
doğması için birtakım şartların gerçekleşmesi ge- İşsahibinin eseri gözden geçirmeyi ve yüklenici-
reklidir. ye bildirimde bulunmayı ihmal etmesi durumunda
Öncelikle, eser teslim edilmiş olmalıdır. Tes- işsahibi, eseri kabul etmiş sayılır (TBK m. 477/II).
lim konusu olan eser, ayıplı olarak teslim edilmiş Ayıbın sonradan ortaya çıkması durumunda işsa-
olmalıdır. Ayıp, sözleşmede kararlaştırılan veya hibi, gecikmeden durumu yükleniciye bildirmekle
eserde bulunması gerekli olan niteliğin eksikliğidir. yükümlüdür; aksi takdirde eseri ayıplı hâliyle kabul
Eserdeki ayıbın gizli olması gerekir. TBK m. 477/I etmiş sayılacaktır (TBK m. 477/son).

193
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Gözden geçirme ve bildirim süresi, eserin tam İşsahibinin Ayıptan Doğan Seçimlik
olarak teslimi anından itibaren işlemeye başlar. Ta- Hakları
raflar, sözleşmede gözden geçirme ve bildirim süre- Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu
sini önceden tespit edebilirler ancak taraflar bunun olduğu hâllerde işsahibinin kullanabileceği seçim-
için çok kısa bir süre belirlemişlerse işlerin olağan lik haklar, TBK m. 475 hükmünde düzenlenmiştir.
cereyanına göre gerekli olan süre uygulanacaktır. İlgili hükme göre işsahibi;
• Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hak-
kaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçü-
de ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı
dikkat ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme
Gözden geçirme ve bildirim süresi, • Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indi-
eserin tam olarak teslimi anından rim istem.
itibaren işlemeye başlar.
• Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde
bütün masrafları yükleniciye ait olmak üze-
re eserin ücretsiz onarılmasını isteme hak-
İşsahibinin Seçimlik Hakları Kullanma kına sahiptir. Ayrıca işsahibinin genel hü-
Şartları kümlere göre tazminat isteme hakkı vardır.
TBK m. 475 hükmünde, gözden geçirme ve İşsahibinin sözleşmeden dönmesi durumunda
bildirim külfetlerini yerine getiren işsahibine, yük- tarafların alacakları karşılıklı olarak sona erer; daha
leniciye karşı kullanılmak üzere seçimlik haklar önce yerine getirilmiş edimler bakımından ise geri
tanınmıştır. İşsahibinin ayıptan doğan sorumluluk verme yükümlülükleri doğar.
çerçevesinde bu seçimlik hakları kullanabilmesi ba- Seçimlik haklar, tek taraflı irade açıklamasıyla
kımından birtakım şartların gerçekleşmesi gerekir. kullanılır. Eserin, işsahibinin taşınmazı üzerinde
TBK m. 476’ya göre, “eserin ayıplı olması, yük- yapılmış olması durumunda sökülüp kaldırılması
lenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, işsahibinin ver- aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dön-
diği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir se- me hakkını kullanamaz (TBK m. 475/son).
beple işsahibine yüklenebilecek olursa işsahibi, ayıptan İşsahibi, eserde bulunan ayıbın veya sözleşmeye
doğan haklarını kullanamaz.” TBK m. 477/I’e göre aykırılığın sözleşmeden dönmesini haklı gösterecek
eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra bir ağırlık taşımaması durumunda eseri alıkoyup
yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur. Gizli ayıp oranında bedelden indirim isteme yoluna gide-
olan veya kasten gizlenmiş ayıplar bakımından tes- bilir (TBK md. 475/I b. 2). Bu hakkın kullanılma-
pit edilen ayıp derhâl yükleniciye bildirilmezse yine sı için eserin tamamen değersiz olmaması gerekir.
eser kabul edilmiş sayılır (TBK m. 477/son). Eserin hiçbir değeri olmaması durumunda sözleş-
TBK m. 478 hükmünde ayıp sebebiyle kulla- meden dönme yolu seçilmelidir. İndirim tutarının
nılacak hakların tabi olduğu zamanaşımı düzen- eserin bedeline eşit olması durumunda da sözleş-
lenmiştir. İlgili hükme göre, “Yüklenici ayıplı bir meden dönme yolunun seçilmesi gerekir.
eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, Eserdeki ayıp veya sözleşmeye aykırılık, işsa-
teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dı- hibinin sözleşmeden dönmesini haklı gösterecek
şındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş ağırlıkta değilse işsahibi, “aşırı bir masraf gerektir-
yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin mediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait ol-
niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zama- mak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme” hak-
naşımına uğrar.” kına sahiptir (TBK md. 475/I b. 3).
Hükümde öngörülen sürelerin taraflarca uzatı-
lıp kısaltılması mümkündür ancak ayıplı ifa yük-
lenicinin ağır kusurundan kaynaklanıyorsa kısalt-
İşsahibinin Borçları ve Özellikle
maya ilişkin anlaşmalar geçersiz olacaktır. İşsahibi, İşsahibinin Ücret Ödeme Borcu
bildirim külfetini yerine getirmişse zamanaşımı sü- İşsahibinin borçları; işsahibinin malzemeyi sağ-
relerinin geçmesine rağmen haklarını ileri sürebilir. lama borcu, işsahibinin verdiği malzemenin veya
(TBK m. 231/I, c. son kıyasen) tamir edilecek şeyin kendisince bilinen ve yükle-

194
8
Borçlar Hukuku

nicinin gözüne çarpmayacak tehlikeli veya işi etki- Ücretin götürü olarak tespit edilmesi, eser be-
leyecek diğer niteliklerinden yükleniciyi haberdar delinin önceden ve kesin olarak tespiti demektir.
etme borcu, teknik anlamda borç olmamakla be- Ücret toptan bir rakam olabileceği gibi birim fiyat
raber gözden geçirme ve bildirim külfeti ve ücret üzerinden hesaplanacak bir rakam da olabilir. Üc-
ödeme borcudur. ret olarak para değil de bir şeyin verilmesi karar-
TBK m. 472/son: işsahibinin malzemeyi sağla- laştırılmışsa yine ücretin götürü olarak tespiti söz
ma borcu konusudur.
Eser sözleşmesinde ücret miktarı, taraflarca gö- Sözleşmede ücret götürü olarak belirlenmiş ve
türü olarak veya yaklaşık olarak belirlenebileceği başlangıçta öngörülemeyen durumlar sebebiyle
gibi sözleşmede hiç belirlenmemiş de olabilir. Bu eser götürü bedelle yapılamayacak hâle gelirse veya
durumların her birine, kanun koyucu farklı sonuç- son derece güçleşirse yüklenici, hâkimden sözleş-
lar bağlamıştır. menin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilir. Bu
mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenmedi-
ği takdirde yüklenici, sözleşmeden dönebilir (TBK
Ücretin Sözleşmede Belirlenmemesi m. 480/II). Bunun için, kişisel olmayı aşan, bir
Eser sözleşmesinde ücret miktarı, taraflarca memleketin tüm fertlerini kapsayan genel ve sü-
sözleşmede belirlenmemişse TBK m. 481’e göre, rekli nitelikte bir olay olmalıdır.
“..bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve
yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” Yapılan iş
karşılığı ücret ödenip ödenmeyeceği tartışmalı ise
Ücretin Sözleşmede Yaklaşık Olarak
hizmet sözleşmesine ilişkin TBK m. 394/II kıyasen Belirlenmesi
uygulanarak o işin ancak ücret karşılığı yapılan iş- Ücret miktarının sözleşmede yaklaşık olarak
lerden olup olmadığına bakılarak karar verilmelidir. belirlenmiş olması durumunda ise TBK m. 481’e
Ücret miktarı, taraflarca sözleşmede belirlen- göre, “eserin bedeli yaklaşık olarak belirlenmişse
memişse ücretin belirlenmesinde öncelikle eserin bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve
değerine bakılır. Bunun için eserin teslim edilmesi yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” Yakla-
anındaki rayiç değerler dikkate alınır. Yüklenicinin şık ücrette, ücretin aşırı olmayan derecede üstüne
bu işle elde edeceği mutad kâr da değer belirlenir- çıkılmasının rizikosuna işsahibi katlanacaktır. Üc-
ken hesaba katılır. Yüklenicinin gideri de fiilen ya- retin yaklaşık olarak tespit edildiği, taraflarca be-
pılan giderler, yüklenicinin sözleşmede kararlaştırı- lirlenebileceği gibi işin niteliğinden de anlaşılabilir.
lan eseri meydana getirmek için sağladığı malzeme Yaklaşık ücreti yüklenici tahmin edebilir. Burada
için giriştiği harcamalar, başvurduğu yardımcı ki- yüklenici, dürüstlük kuralı ya da özen borcu çerçe-
şilere ve alt yüklenicilere fiilen ödediği ücret, yük- vesinde gerekli özeni göstererek tahmin yapmalıdır.
lenicinin işte kullandığı araç gereçler için yaptığı Aksi hâlde sözleşmeye aykırılık ya da culpa in cont-
harcamalar toplanarak hesaplanır. Harcamalar he- rahendo sorumluluğu doğabilir.
saplanırken bunların fiilen yapıldıkları zamandaki
tutar göz önüne alınır. Ücretin Ödenme Zamanı ve Tabi
Olduğu Zamanaşımı
Ücretin Sözleşmede Götürü Olarak TBK m. 479’a göre “İşsahibinin bedel ödeme
Belirlenmesi borcu, eserin teslimi anında muaccel olur” (f. 1).
Ücret miktarı sözleşmede götürü olarak belir- “Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve
lenmişse, TBK m. 480/I’e göre, “yüklenici, eseri o bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bede-
bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser ön- li onun teslimi anında muaccel olur.” (f. son).
görülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa Eser sözleşmesinde kural olarak önce iş yapılır
bile yüklenici, belirlenen bedelin arttırılmasını is- sonra bedel ödenir ancak taraflar bu kuralın aksini
teyemez.” Ayrıca eser, öngörülenden az emek ve kararlaştırabilirler.
masrafı gerektirmiş olsa bile işsahibi, belirlenen Eser sözleşmesinde ücretin ödeme yeri, taraf-
bedelin tamamını ödemekle yükümlüdür (TBK ların “Açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir.
m. 480/son). Aksine bir anlaşma yoksa… alacaklının ödeme za-

195
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

manındaki yerleşim yerinde” ödenir. (TBK m. 89/1 Eser Sözleşmesinin Sona Ermesi
b. 1). Yüklenicinin ücret alacağı, muaccel olduğu Eser sözleşmesini taraflar aralarında anlaşarak
günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına sona erdirebileceği gibi kanunda öngörülen diğer
uğrar (TBK m. 147 b. 6). sebeplerle de sözleşme sona erebilir.

Tarafların Anlaşması (İkale) ile Sona


dikkat Erme
Yüklenicinin ücret alacağı, muaccel ol- Sözleşmenin anlaşma ile sona ermesinde, taraf-
duğu günden itibaren beş yıl geçmekle lar arasındaki anlaşmada bir açıklık yoksa sözleş-
zamanaşımına uğrar. menin ortadan kaldırılmasına kadar yapılmış olan
işin bedeli ve ayrıca tazminatın ödenip ödenme-
yeceği hususları, dürüstlük kuralına göre veya ta-
rafların varsayılan iradelerine göre yorumlanarak
İşsahibinin Ücret Ödeme Borcunu
belirlenmelidir.
Ödemede Temerrüdü
İşe daha önce başlanmışsa kural olarak anlaşma
İşahibi bedel ödeme borcunda temerrüde dü- ile sona erdirmenin ileriye etkili sonuç doğuracağı
şerse; kabul edilmelidir. Aynı şekilde aksine anlaşma ol-
1) Yüklenici, TBK m. 125’teki seçimlik hakla- madıkça, tarafların böyle bir sona erdirmenin yol
rını kullanabilir. açtığı zararları için tazminat isteyemeyecekleri ka-
2) Yüklenici, ödemezlik def ’i imkanını kulla- bul olunmalıdır.
nabilir (TBK m. 97).
Yaklaşık Keşif Bedelinin Aşılması
Sebebiyle Sözleşmeden Dönme
TBK m. 482/I’e göre, “başlangıçta yaklaşık ola-
dikkat
rak belirlenen bedelin, işsahibinin kusuru olmaksızın
TMK m. 97 İfada Sıra başlığını taşır.
aşırı ölçüde aşılacağı anlaşılırsa işsahibi, eser henüz
Anılan hüküm şu şekildedir. “Karşılıklı
tamamlanmadan veya tamamlandıktan sonra söz-
borç yükleyen bir sözleşmenin ifası istemin-
leşmeden dönebilir.” Bu durumda eser, işsahibinin
de bulunan tarafın, sözleşmenin koşulları-
arsası üzerine yapılıyorsa işsahibi, bedelden uygun
na ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme
bir miktarın indirilmesini isteyebilir veya eser he-
hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş
nüz tamamlanmamışsa, yükleniciyi işe devamdan
ya da ifasını önermiş olması gerekir.”
alıkoyarak, tamamlanan kısım için hakkaniyete uy-
gun bir bedel ödemek suretiyle sözleşmeyi feshede-
bilir (TBK m. 482/II).
TBK m. 479/II’ye göre kısmi teslimlerde kıs-
İşsahibinin Tam Tazminat Karşılığında Sözleş-
mi ödemenin yapılması gerektiği, sözleşmede belli
meyi Feshetmesi (3. Düzey Başlık)
zamanlarda yükleniciye avanslar ödenmesinin ka-
rarlaştırıldığı hâllerde yüklenici, bu kısmi ödeme TBK m. 484’e göre, “işsahibi, eserin tamam-
veya avanslardan birinin yerine getirilmemesi du- lanmasından önce yapılmış olan kısmın karşılığını
rumunda sonraki teslimlerden veya işe devamdan ödemek ve yüklenicinin bütün zararlarını gidermek
kaçınabilir. İşe devamdan kaçınmanın yol açtığı koşuluyla sözleşmeyi feshedebilir.”
zarara işsahibi katlanmalı ve yüklenicinin zararını Tam tazminat karşılığında sözleşmenin feshe-
kusurlu olarak temerrüde düşmüş olan işsahibi taz- dilebilmesi için eser tamamlanmamış olmalıdır.
min etmelidir ancak işin bırakılması, ödenmemiş İşsahibi, sözleşmeyi feshettiğini yükleniciye bildirir
ücretin tutarına göre orantısız bir önlem olarak ve yüklenicinin yaptığı kısmın bedelini vererek ve
kendini gösteriyorsa hakkın kötüye kullanılması uğradığı zararın tamamını tazmin ederek sözleşme-
niteliğini taşır ve yüklenici, bu yola gitmenin yol yi sona erdirebilir.
açtığı zararlardan sorumlu olur.

196
8
Borçlar Hukuku

Bitmiş ve borç tamamen ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin alacağı sözleşmedeki tam bedelden, işin yarıda
kesilmesi sayesinde yapmaktan kurtulduğu masraflar, serbest kalması sayesinde başka işten elde ettiği ka-
zançlar veya başka bir iş yapmaktan kasten kaçındığı için kaçırdığı kazançlar düşülerek hesaplanır.

İşsahibi Yüzünden İfanın İmkansızlaşması


Eserin tamamlanmasının, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşması durumun-
da yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini isteyebilir (TBK m. 485/I). İfa
imkânsızlığının ortaya çıkmasında işsahibi kusurlu olması hâlinde, yüklenicinin ayrıca tazminat isteme
hakkı vardır (TBK m. 485/II).

Yüklenicinin Ölümü veya Yeteneğini Kaybetmesi


Yüklenicinin kişisel özellikleri göz önünde tutularak yapılan eser sözleşmelerinde, yüklenici ölür veya
kusuru olmadan eseri tamamlama yeteneğini kaybederse sözleşme, kendiliğinden sona erer. Böyle bir du-
rumda işsahibi, eserin tamamlanan kısmı yararlanılabilecek hâlde ise onu kabul etmek ve karşılığını ver-
mek zorundadır (TBK m. 486).

Öğrenme Çıktısı
1 Eser sözleşmesini tanımlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Eser sözleşmesinde eserin


ayıplı olması hâlinde işsahi- Eser sözleşmesi ile vekâlet Eser sözleşmesine konu edi-
binin ayıptan doğan seçim- sözleşmesi arasındaki ilişki- lemeyecek edimlere örnek
lik hakları nelerdir? Açıkla- yi değerlendiriniz. veriniz.
yınız.

VEKÂLET SÖZLEŞMESİ
Vekâlet sözleşmesinde vekil, vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlenmektedir.
Vekil, sözleşmede kararlaştırılmışsa veya teamül gereği ücrete hak kazanır.

Vekâlet Sözleşmesinin Unsurları


Vekâlet sözleşmesinin, sözleşmenin varlığı açısından zorunlu olan unsurları yanında bazı durumlarda
gerçekleşen unsurları da mevcuttur.

Zorunlu Unsurlar
Vekilin vekâlet verene karşı iş görme borcu altına girmesi, vekâlet sözleşmesinin zorunlu unsurlarından
biridir. Vekilin iş görme borcunun kapsamına şunlar girer:
• Maddi fiiller (hekimin hastasını muayenesi, hukukçunun mütalaa vermesi vs.)
• Hukuki işlemler (taşınır/taşınmaz satışı vs.)
• Hukuki işlem benzeri fiiller (ihtar, mehil tayini vs.)

197
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Vekâlet sözleşmesinin unsurlarından bir diğe-


ri, iş görmenin kanunla düzenlenmiş başka bir iş
görme sözleşmesi çeşidinin konusunu oluşturma- dikkat
masıdır. TBK m. 502/II hükmüne göre, “vekâlete Vasiyeti yerine getirme görevlisi TMK m. 550 vd.
ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştüğü ölçüde, düzenlenmiştir. TMK m. 552’de vasiyeti tenfiz
bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmele- görevlisinin görevleri şu şekilde sayılmıştır. “Miras-
rine de uygulanır.” Hükümle beraber, yapılan bir iş bırakan, tasarrufunda aksini öngörmüş veya sınırlı
görme sözleşmesinde TBK’deki iş görme sözleşmesi bir görev vermiş olmadıkça vasiyeti yerine getirme
tiplerinin unsurlarından biri eksik ise veya yapılan görevlisi, mirasbırakanın son arzularının yerine geti-
sözleşme bu tiplere uymuyorsa sözleşmeye vekâlet rilmesi için gerekli bütün işlemleri yapmakla görevli
hükümleri uygulanacaktır ancak sözleşme, TBK’de ve yetkilidir.
düzenlenen diğer iş görme sözleşmesi tiplerinden
Vasiyeti yerine getirme görevlisi, özellikle;
birini oluşturuyorsa böyle bir durumda vekâlet hü-
1. Göreve başladıktan sonra gecikmeksizin tere-
kümleri uygulanmayacaktır.
kedeki malların, hakların ve borçların listesini
Vekâlet sözleşmesinin unsurlarından biri de iş düzenler. Liste düzenlenirken olanak varsa mi-
görmenin başkasının menfaatine ve iradesine uy- rasçılar hazır bulundurulur.
gun olarak yapılması ve iş görmede zaman kaydına 2. Terekeyi yönetir ve yönetimin gerektirdiği öl-
bağlı olunmamasıdır. Vekil, vekâlet sözleşmesinde çüde tereke mallarının zilyetliğinin kendisine
sadece kendi çıkarına göre hareket etmez; başkası- devrini ister.
nın çıkarına göre de hareket eder. 3. Tereke alacaklarını tahsil eder, borçlarını öder.
Vekâlet sözleşmesinde vekil, iş görmeden başa- 4. Vasiyetleri yerine getirir.
rılı bir sonuç elde edilememesi tehlikesini taşıma- 5. Terekenin paylaşılması için plân hazırlar.
maktadır. Diğer bir deyişle vekil, bir sonuca ulaş- 6. Tereke ile ilgili dava ve takiplerde miras ortak-
mak için belli bir yönde iş görmekte ancak gerekli lığını temsil eder. Mirasçılar tarafından açılmış
özeni göstermesine rağmen elde edemediği sonuç- davalardan görevi ile ilgili olanlara müdahil
tan sorumlu olmamaktadır. Vekâlet sözleşmesi, bu olarak katılabilir.
özelliği ile eser sözleşmesinden ayrılmaktadır. 7. Açtığı veya aleyhine açılan davalar ile yapılan
takipleri mirasçılara bildirir.”

dikkat Vekilin, vekâlet verene karşı nisbi bir bağımsız-


Vekil gerekli özeni göstermesine rağ- lığının bulunduğu doktrinde ifade ve kabul edil-
men elde edemediği sonuçtan sorum- mektedir. Vekilin bu nisbi bağımsızlığı, vekâlet
lu değildir. verenin menfaatine belli bir sonuca varmak için iş
görürken amacına erişmek için belli ölçüde karar
verme mecburiyetinde bulunmasının sonucudur;
Zorunlu Olup Olmadığı Durumlara özel uzmanlığı gerektiren işlerde bu bağımsızlık,
Göre Değişen Unsurlar genellikle daha geniş ölçüde olacaktır. Vekâlet ve-
TBK m. 502/f. son’a göre ücret, vekâlet söz- renin talimatları, vekilin bağımsızlığının sınırını
leşmesi için zorunlu bir unsur değildir ancak söz- çizmektedir.
leşmede aksi kararlaştırılmışsa veya teamül gereği Vekil, vekâlet ilişkisini her zaman tek taraflı
ücret istenebilecekse veya özel kanunlarla öngörül- olarak sona erdirebilir (TBK m. 512). Bu husus,
müşse vekil, ücret isteyebilecektir. Vekilin teamül doktrinde hâkim görüş tarafından vekâletin bir
gereği ücret isteyebilmesine örnek olarak vekilin unsuru olarak kabul edilmektedir ancak bu un-
serbest meslek erbabı olduğu mimarlık, mühendis- sur olmadan da vekâlet sözleşmesinin var olabi-
lik, hekimlik hâlleri verilebilir. Ayrıca vekâlet TMK leceğini söylenebilir. Örneğin taşınmazın idaresi,
550/c.son’a göre vasiyeti yerine getirme görevlisi roman yazma, reklam kampanyası yapma gibi iş
hizmetinin karşılığında uygun bir ücret isteyebile- görmeler, vekâlet olarak nitelendirilmelerine kar-
cektir. Bu da vekilin kanundan doğan ücret isteme şın ancak önemli sebepler mevcutsa feshedilebi-
hakkına örnektir. lecektir.

198
8
Borçlar Hukuku

Vekâlet Sözleşmesinin Hukuki Niteliği • Vekâlet veren, daha sonra vereceği talimat-
ve Özellikleri larla yukarıdaki üç kural çerçevesinde kap-
Vekâlet sözleşmesi, prensip itibarıyla tek tarafa samı belirlenen vekâleti, genişletebilir (ve-
borç yükleyen bir sözleşmedir. Vekâlet verenin üc- kilin muvafakatiyle), daraltabilir hatta her
ret ödeme borcu altında bulunduğu durumlarda an vekili azledebilir.
ise vekâlet sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen
sözleşme hâline gelir. Vekâlet sözleşmesi, niteliği iti- Özel Vekâlet
barıyla iş görme borcu doğuran sözleşmelerdendir. Özel vekâlet verilmesini gerektiren durumlar,
Vekâlet sözleşmesi, kural olarak şekle tabi değil- TBK m. 504/son’da belirtilmiştir. İlgili hükme
dir. Şekle bağlı bir hukuki muamelenin yapılması göre “vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava
için verilen vekâletin de şekilsiz olarak verilmesi açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, ifla-
mümkündür ancak bazı özel vekâlet çeşitlerinin sın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo
geçerliliği kanun hükümleriyle şekle bağlanmıştır. taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil
Örneğin; “taşınmazlar konusundaki simsarlık söz- olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınır-
leşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.” landıramaz.”
(TBK m. 520/III). Özel vekâlet aranan durumlarda bu yetki açıkça
verilmelidir. Dolayısıyla özel yetki gerektiren bir işle-
Vekâletin Kapsamı mi yapma hususunda özel yetkiye sahip olmayan bir
Vekâletin kapsamı, TBK m. 504 hükmünde vekilin, bu işlemleri yapma borcunun bulunmadığı
düzenlenmiştir. İlgili hükme göre sözleşmede açık- sonucuna varılabilecektir ancak vekilin özel yetkisi
ça gösterilmemişse bu kapsam, görülecek işin nite- olmamasına rağmen muameleyi yapması durumun-
liğine göre belirlenecektir (f. I). Vekâletin kapsamı- da, vekâlet veren muameleyi isterse onaylayabilir.
na göre vekâletler iki kısımda incelenebilir: genel Doğrudan temsilci sıfatıyla hukuki muamele
vekâlet ve özel vekâlet. yapan vekil, vekâletinin sınırlarını aşmışsa o dış
ilişkide yetkisiz temsilci durumundadır.
Genel Vekâlet
TBK m. 504/II’ye göre “vekâlet, özellikle vekilin Vekâlet Sözleşmesinde Vekilin
üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemle- Borçları
rin yapılması yetkisini de kapsar.” Vekâlet sözleşmesinde vekilin borçları, vekâletin
Genel vekâlet, hukuki işlemlere ilişkin vekâletin sınırları içinde iş görme borcu, vekilin sadakat ve
her türlü işlemin veya bir grup işlemin yapılmasına sır saklama borcu, vekilin hesap verme borcu, ve-
ilişkin olarak verilmesidir. Bu genel vekâlet, kural kilin vekâlet ilişkisi çerçevesinde aldıklarını verme
olarak vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli borcu olarak sayılabilir.
hukuki işlemlerin yapılması yetkisini kapsar. Ör-
neğin bir malvarlığının idaresi için zorunlu fiilleri Vekilin Vekâletinin Sınırları İçinde İş
yapma yetkisi verir.
Görme Borcu
Vekil, doğrudan temsilci olsa da dolaylı temsilci
Vekil, iş görme borcunu hiç ifa etmeyebileceği
olsa da vekâletin kapsamı aynı kurallar çerçevesin-
gibi gereği gibi de ifa etmeyebilir. Bu durumda ve-
de belirlenir. Şöyle ki;
kilin yapma borcunun zorla ifasının istenip istene-
• Vekâletin kapsamı, sözleşmede taraflarca meyeceği meselesi ortaya çıkar. Doktrinde, yapma
açıkça belirlenebilir (m. 504/I). borçlarının ifa edilmemesi durumunda tazminat
• Vekâletin kapsamı, sözleşmede belli edil- istenebileceği kabul edilmektedir. Dolayısıyla ve-
mediyse ilişkili olduğu işin niteliğine göre kilin yapma borcunu ifa etmemesi durumunda da
belirlenecektir (m. 504/I). tazminat istenmesi kabul edilebilir.
• Vekâlet, üstlenilen işin yapılması için zorun- Vekilin, iş görme borcunu gereği gibi yerine ge-
lu hukuki muameleleri yapma yetkisini içerir tirmemesi de söz konusu olabilir. Vekilin, vekâlet
(m. 504/II–sadece hukuki işlemlerde). verenin talimatlarına aykırı davranması durumun-

199
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

da veya bizzat ifa borcuna aykırı hareket etmesi Asıl vekil, vekâlet veren adına yaptığı bir söz-
hâlinde, vekilin borcunu gereği gibi yerine getir- leşmeyle vekâlet sözleşmesinden doğan borçların
memesinden bahsedilir. ifasını üçüncü bir kişiye bırakmışsa böyle bir du-
Vekilin, dolaylı temsilci sıfatıyla vekâletin kap- rumda ikame vekâlet söz konusu olur. Bu durum-
samı içine giren hukuki işlem yapma tarzında iş da vekâlet ilişkisi, ikame vekil ile vekâlet veren
görme borcu altında olması durumunda, vekil arasında kurulur ancak asıl vekilin sorumluluğu
bu hukuki işlemi kendi hesabına yaparsa; Yarg. devam eder.
7.10.1953 İBK’ye göre, “davacılar (eşleriyle) vekâlet Alt vekâlet durumunda ise vekil, kendi adına
akdi münasebetleri mevcut olduğun u… şahit ile sözleşmeden doğan iş görme borcunu tamamen/
ispat edebilirler. Yalnız bu münasebetin mevcudiye- kısmen bağımsız üçüncü bir kişiye bırakır. Alt
tinin ispat edilmiş olması kendilerine taşınmazların vekâlet, vekil ile alt vekil arasında kurulur; vekâlet
namlarına tescilini mahkemeden talep salahiyetini veren ile alt vekil arasında kurulmaz. Alt vekil, asıl
bahşetmez, ancak taahhüdü muhalif hareket etmiş vekile karşı; asıl vekil de vekâlet verene karşı sorum-
olmaktan dolayı vekile tazminat mükellefiyeti tahmil lu olur. Bu durumda tarafları farklı iki sözleşmenin
olunabilir.” varlığına rağmen vekâlet veren, vekâletin gereği gibi
Vekil, aynı nitelikte hukuki işlemler yapmak ifasına ilişkin taleplerini TBK m. 507/II ve III’teki
üzere birden fazla kişiye karşı iş görme borcu al- sınırlar içinde kendi vekiline karşı ileri sürebileceği
tına girmişse kanaatimizce, vekil hangi vekâlet ve- gibi alt vekile karşı da ileri sürebilecektir.
ren hesabına hareket etme niyetiyle hukuki işlemi Vekil, ikame vekâlet veya alt vekâlet şeklinde iş
yapmışsa o hukuki işlemde temsil olunan o kişi görme borcunu başkasına yaptırırsa sorumluluğu;
olacaktır. TBK m. 507 hükmüne göre belirlenecektir. Vekil,
yetkisi dışına çıkarak işi başkasına gördürmüşse
onun fiilinden kendisi yapmış gibi sorumlu ola-
Vekilin İş Görmesinde Özen Gösterme
caktır (f. I). Bu durumda vekilin sorumluluğunun
Borcu
doğması için yerine geçen kişinin kusuru şart de-
Vekil; üstlenmiş olduğu iş ve hizmetleri, vekâlet ğildir. Vekil, başkasına vekâlet vermeye yetkili ise
verenin haklı menfaatlerini gözetmek suretiyle sa- sadece seçmede ve talimat vermede gerekli özeni
dakat ve özenle yürütmek zorundadır (TBK m. göstermekle yükümlüdür (f. II). Vekâlet veren, her
506/II). Vekilin özen borcundan doğan sorumlu- iki durumda da vekilin kendi yerine koyduğu kişi-
luğu belirlerken esas alınacak olan kıstas, benzer ye karşı sahip olduğu hakları doğrudan doğruya o
alanda iş ve hizmetleri üstlenen “basiretli bir vekilin kişiye karşı ileri sürebilecektir (f. III).
göstermesi gereken davranış”tır (TBK m. 506/son).
Vekil, iş görme borcunu yerine getirirken yönel-
diği sonucun elde edilememesinden değil sonuca
ulaşmak için yaptığı faaliyetin özenle yapılmasın-
dan sorumludur. Bir başka deyişle vekil, eser söz- dikkat
Vekilin, işi bizzat yapması borcunun iki is-
leşmesindeki gibi bir sonuç taahhüt etmemektedir.
tisnası vardır: İkame vekâlet ve alt vekâlet.
Vekilin özen borcunu yerine getirmediğini iddia
eden vekâlet veren, bunu ispatlamakla yükümlüdür.
Vekilin İş Görmeyi Vekâlet Verenin
Vekilin İşi Bizzat Kendisinin Yapması İradesine ve Özellikle Talimatına Uygun
Borcu Yapma Borcu
TBK m. 506/I’e göre vekil, kural olarak vekâlet TBK m. 505/I’e göre vekilin, vekâlet verenin
borcunu bizzat ifa etmek zorundadır ancak vekâlet açık talimatına uyma zorunluluğu vardır ancak
veren, vekile yetki vermişse veya durumun zorunlu vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadı-
koşulları ya da teamül bunu mümkün kılıyorsa ve- ğında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık
kil, işi başkasına yaptırabilir. olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilecektir.
Vekilin işi bizzat yapması borcunun iki istisnası Vekâlet verenin talimatları, emredici, ihtiyari veya
vardır: İkame vekâlet ve alt vekâlet. yol gösterici nitelikte olabilir. Vekâlet veren, tali-

200
8
Borçlar Hukuku

mat verme hakkından kural olarak önceden feragat Vekilin özen borcu, işin görülmesi sona erince
edemez. Vekâlet verenin hukuka ve ahlaka aykırı ortadan kalktığı hâlde sadakat yükümlülüğü ve bu
talimatları vekili bağlamaz. yükümlülükten doğan sır saklama borcu, iş bit-
Vekil, vekâlet verenin izni olmaksızın talimat- tikten sonra da devam edecektir. Vekâletin ücretli
tan ayrılırsa bundan doğan zararı karşılamadıkça olup olmaması, vekilin sadakat borcunun varlığı
işi görmüş olsa dahi vekâlet borcunu ifa etmiş ve kapsamı bakımından etkili değildir. Vekil, sada-
olmaz. Maddi fiillere ilişkin vekâlette, genellikle kat borcu gereği bilgilendirme borcu altındadır ve
vekilin bir üçüncü kişiyle hukuki muamele yap- vekâlet verene sözleşme konusu işin görülmesiyle
ması söz konusu olmadığından talimata aykırı ilgili tavsiyelerde bulunma borcunu da üstlenmiş-
hareketin üçüncü kişilere etkisi yoktur; vekâlet tir. Vekilin menfaat çatışmalarını derhâl vekâlet
verene etkisi ise çok defa nitelik bakımındandır. verene haber verme ve bu suretle vekâlet verenin
Dolaylı temsili gerektiren vekâlette ise kural ola- yararına hareket zorunluluğu da sadakat borcu
rak talimata aykırı hareket, sadece vekilin TBK kapsamında değerlendirilebilecektir.
m. 505/II veya TBK m. 527/II’ye göre sorumlu Vekilin sır saklama borcuna ilişkin kanunda bir
tutulmasına yol açacaktır. Vekil, vekâlet verenin hüküm bulunmamakla birlikte bu borcun kapsamı;
açıkça veya örtülü olarak yasaklamasına rağmen görülen işin niteliğine, vekâlet verenin kişiliğine ve
bu işi yapmışsa ve işsahibinin yasaklaması da hu- onun bilinebilen menfaatlerine göre değişebilecek-
kuka veya ahlaka aykırı değilse işgören beklenme- tir. Sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranarak
dik hâlden de sorumlu olur. İşgören, bu durumda vekâlet vereni zarara uğratan vekil, sorumlu olur.
zararın beklenmedik hâl sonucunda gerçekleşe- Bununla birlikte vekilin vekâlet verene ait sırları
ceğini ispatlayabilirse sorumluktan kurtulabilir açıklamaya hakkı hatta zorunlu olduğu durumlar da
(TBK m. 527/II). Doğrudan temsil yoluyla yeri- vardır. Bunların başlıcaları; vekâlet verenin rızasının
ne getirilen vekâlette vekil, iç ilişkide talimatlarla olması, vekâletin icrası veya vekâlet verenin haklı
getirilen sınırlamayı dış ilişkide aşarak sözleşme menfaatlerinin gerekli kılması ve çeşitli kanunlarda
yapmışsa üçüncü kişinin bu sınırlamayı bilmesi buna yönelik bir düzenleme bulunmasıdır.
ya da bilmesinin gerekmesi hâlinde, yapılan söz-
leşme vekâlet vereni bağlamayacaktır.

dikkat
Vekilin sadakat yükümlülüğü ve bu yü-
dikkat kümlülükten doğan sır saklama borcu, iş
TBK m. 40/I, “Yetkili bir temsilci tara- bittikten sonra da devam eder.
fından bir başkası adına ve hesabına ya-
pılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan
doğruya temsil olunanı bağlar.” Vekilin Hesap Verme Borcu
TBK m. 508/I’e göre “vekil, vekâlet verenin
istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve
Vekilin Sadakat ve Özellikle Sır vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene
Saklama Borcu vermekle yükümlüdür.” Vekilin hesap verme borcu,
Vekilin sadakat ve özen borcu TBK m. 506/II başkasına ait bir iş görmesinin doğal bir sonucu
ve m. 506/III’te düzenlenmiştir. İlgili hükme göre, olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu borç, vekilin do-
“vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin hak- laylı temsilci sıfatıyla hareket ettiği vekâlet ilişkile-
lı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürüt- rinde olduğu kadar doğrudan temsili içeren vekâlet
mekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan ilişkilerinde de uygulama alanı bulabilecektir. He-
sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş sap verme borcu, yalnız hukuki işlemlere ilişkin
ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi vekâlette değil maddi fiillere ilişkin vekâlette de söz
gereken davranış esas alınır.” konusu olabilir.

201
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Vekilin Vekâlet İlişkisi Çerçevesinde cu, vekilin vekâleti ifa sebebiyle uğradığı zararı taz-
Aldıklarını Verme Borcu min borcu ve birlikte vekâlet verenlerin vekile karşı
TBK m. 508/I’e göre “vekil, … vekâletle ilişkili müteselsil sorumluluğu olarak sayılabilir.
olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlü-
dür. Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın Vekâlet Verenin Vekilin Yaptığı
faizini de ödemekle yükümlüdür.” Giderleri ve Verdiği Avansları Ödeme
Doğrudan temsili içeren vekâlette, vekilin üçün- Borcu
cü kişilerle yaptığı işlemlerden doğan haklar doğru- TBK m. 510/I’e göre “vekâlet veren, vekâletin
dan vekâlet verene ait olduğundan, bu hakların dev- gereği gibi ifası için vekilin yaptığı giderleri ve ver-
ri suretiyle alınanları verme borcu söz konusu olmaz. diği avansları faiziyle birlikte ödemek ve yüklendiği
Dolaylı temsilci olan vekilin aldıklarını vekâlet vere- borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür.” Bu bor-
ne vermesi ise taşınırlarda dolaysız zilyetliği vekâlet cun doğması için bu giderlerin ve avansların geçerli
verene sağlamakla, taşınmazlarda ise tapuda vekâlet bir vekâlet sözleşmesine dayanarak yapılmış olması
veren adına tescil yaptırmakla, alacaklarda TBK m. gereklidir. Vekilin giderlerin ve avansların ödenme-
509/I ve II’deki hükmün uygulama alanının söz ko- sini isteyebilmesi için bunları vekâletin gereği gibi
nusu olmadığı durumlarda yazılı temlik yapmakla, ifası için yapmış olması aranır.
nama yazılı kıymetli evrakta yazılı temlik ve sene-
din teslimi ile emre yazılı olanlarda ciro ve senedin
teslimi ile hamile yazılı olanlarda ise sadece senedin Vekâlet Verenin Vekile Avans Verme
teslimi ile yerine getirilecektir. ve Karşılık Sağlama Borcu
TBK m. 510 hükmü vekâlet verene, vekile
Birlikte Vekâlet Sebebiyle Birden avans verme ve karşılık sağlama borcu yükleme-
Fazla Kişinin Vekil Olması ve miştir ancak Avukatlık K. m. 173/II’de avukatın
giderleri için vekâlet verenden avans isteme hakkı-
Hükümleri
nı açıkça öngörmektedir. Buradaki avans, vekilin
TBK m. 511/I uyarınca vekâleti birlikte üstle- vekâleti ifa için yapacağı harcamaları veya ücretini
nenler, vekâletin ifasından müteselsil olarak sorum- ya da her ikisini de karşılamak amacıyla onun ta-
ludurlar. Bu kişiler, vekâlet vereni ancak birlikte lebi üzerine veya kendiliğinden verdiği parayı ifa-
yaptıkları fiil ve işlemleriyle borç altına sokabilirler de etmektedir. Vekil de vekâlet verene kredi verme
(TBK m. 511/II). Buradan çıkarılacak sonuçlar yükümlülüğü bulunmadığı için kendi imkânlarıyla
şunlardır: işin giderlerini karşılama riskini almak istemezse ya
Birden fazla vekilin birlikte hareket zorunlu- vekâlet veren ile anlaşarak ondan uygun bir avans
luğu doğmaktadır. Bu zorunluluk, vekâlet vereni alacak ya da vekâlet veren avans vermeyi reddederse
borç altına sokan muameleler bakımındandır. Bu vekâletten istifa edecektir.
zorunluluğa uyulmazsa vekil, iç ilişkide vekâletsiz
işgören; dış ilişkide ise yetkisiz temsilci olacaktır
ancak vekâlet verenin haklarını korumak için ya- Vekâlet Verenin Vekilin Vekâleti İfa
pılan muamelelerde vekillerden her biri tek başına Sebebiyle Uğradığı Zararı Tazmin
vekâlet vereni temsil edebilir. Borcu
Böyle bir durumda birden fazla vekilin vekâlet TBK m. 510/II hükmüne göre “vekil, vekâletin
verene karşı müteselsil sorumluluğu söz konusu olur. ifası sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini vekâlet
Burada kanuna dayanan teselsül karinesi söz konusu verenden isteyebilir. Ancak vekâlet veren, kusuru
olup taraflar bunun aksini kararlaştırabilirler. bulunmadığını ispat ederek bu sorumluluktan kur-
tulabilir.” Vekil, vekâleti ifa ederken bir zarara uğ-
ramışsa vekâlet verenin bu zararı tazmin yüküm-
Vekâlet Verenin Borçları lülüğü meydana gelecektir. Bu tazminat borcu,
Vekâlet sözleşmesinde vekâlet verenin borçları, vekilin zarara uğradığı günden itibaren muaccel-
vekilin yaptığı giderleri ve verdiği avansları ödeme lik kazanır.
borcu, vekile avans verme ve karşılık sağlama bor-

202
8
Borçlar Hukuku

Birlikte Vekâlet Verenlerin Vekile Dolayısıyla haksız azil veya istifa hâlinde karşı taraf,
Karşı Müteselsil Sorumluluğu güvendiği vekâletin uygun olmayan zamanda orta-
TBK m. 511/I hükmü, birlikte vekâlet verenle- dan kalkmasından dolayı uğradığı menfi/olumsuz
rin vekile karşı müteselsilen sorumlu olduklarını dü- zararının tazminini isteyebilecektir.
zenlemektedir. Söz konusu hüküm, kanuni teselsüle
bir örnektir (TBK m. 162/son). Taraflar aralarında Vekâlet Sözleşmenin Taraflardan
anlaşarak bu kuralın aksini kararlaştırabilirler. Birinin Ölümü, Ehliyetsizliği ya da
İflası Sebebiyle Sona Ermesi
Vekâlet Sözleşmesinin Sona Erme TBK m. 513/I’e göre, “sözleşmeden veya işin
Sebepleri niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin
Vekâletin sona erme sebepleri TBK m. 512 ve veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi
TBK m. 513 hükümlerinde düzenlenmiştir. Söz ko- ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur”. Bu
nusu hükümlere göre vekâlet sözleşmesi; vekilin iş düzenleme emredici nitelikte olmayan bir dü-
görme borcunu ifa etmesi, tarafların tek taraflı irade- zenlemedir. Vekâlet ilişkisinden doğan iş görme
siyle (istifa veya azil) veya taraflardan birinin ölümü, borcuna ilişkin hak ve borçlar, sıkı surette taraf-
ehliyetsizliği veya iflası sebepleriyle sona erer. ların kişiliğine bağlı bulunmaktadır. Taraflardan
birinin gaipliğine karar verilmesi de vekâlet ilişki-
sinin kendiliğinden sona ermesini sağlar. Taraflar-
Vekâlet Sözleşmesinin İş Görme
dan birinin sınırlı ehliyetli ya da sınırlı ehliyetsiz
Borcunun İfası ile Sona Ermesi duruma düştüğü durumlarda, vekâletin sona erip
İş görme borcunun gereği gibi ifa edilmesi, ta- ermeyeceği sorununun genel hükümler çerçeve-
rafların sözleşme ile yöneldikleri sonuca ulaşılmış sinde çözümlenmesi gerekir.
olmasa da bu borcu ve dolayısıyla vekâlet sözleşme- Ölüm sebebiyle vekâletin sona ermesinin,
sini sona erdirir. Vekâletin yöneldiği sonuç, vekilin vekâlet verenin menfaatlerini tehlikeye düşürmesi
ifasıyla tamamen elde edilirse ifanın gereği gibi ve durumunda “vekâlet veren veya mirasçısı ya da tem-
tam olarak gerçekleştiği kabul edilir; vekilin özen
silcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye
borcunu yerine getirip getirmediğini ayrıca araş-
kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilcisi, vekâleti
tırmaya gerek kalmayacaktır. Vekil, özen borcu-
ifaya devam etmekle yükümlüdür.” (TBK m. 513/II).
nu gereği gibi ve tam olarak yerine getirmiş fakat
vekâletin yöneldiği başarılı sonuç elde edilmemiş TBK m. 514’e göre, “vekilin sözleşmenin sona
olabilir. Bu durumda vekâletin gereği gibi ifası ola- erdiğini öğrenmeden önce yaptığı işlerden, vekâlet
rak değerlendirilmelidir. veren ya da mirasçıları sözleşme devam ediyormuş
gibi sorumludur.” Zira genel hükümlere göre tem-
silci; yetkisinin sona erdiğini bilmediği sürece
Vekâletin Tarafların Tek Taraflı temsil olunan, temsilcinin yaptığı hukuki işlem-
İradesiyle Sona Ermesi lerin sonuçlarıyla bağlıdır ancak üçüncü kişiler,
TBK m. 512/c. I’e göre “vekâlet veren ve vekil, her yetkinin sona ermiş olduğunu biliyorlarsa bu ku-
zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir.” ral uygulanmayacaktır (TBK m. 45). Vekil sona
Bu hüküm emredici niteliktedir. TBK m. 512/c. II ermeyi biliyorsa vekilin sona erme anından iti-
hükmünde ise uygun olmayan zamanda sözleşmeyi baren vekâlet veren için yaptığı hukuki işlemler
sona erdiren tarafın, diğerinin bundan doğan zara- hakkında yetkisiz temsil ya da vekâletsiz iş görme
rını gidermekle yükümlü olduğu öngörülmektedir. hükümleri uygulanır.

203
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Öğrenme Çıktısı
2 Vekâlet sözleşmesini açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Vekâlet ve temsil kavramı Vekile verilen yetkinin geri


Özel vekâlet kavramını
arasındaki ilişkiyi değerlen- alınıp alınamayacağını araş-
açıklayınız.
diriniz. tırınız.

KEFALET SÖZLEŞMESİ su, alacaklının asıl borcun ifa edilmemesi


Teminat sözleşmeleri temel olarak ikiye ayrılır: yüzünden uğradığı zararı tazmindir. Kefa-
Ayni teminat ve şahsi teminat. letin hukuki sebebi, asıl borçlunun ödeme
gücünün bulunmamasına veya borcu öde-
Teminat sözleşmelerinden bir taşınır, taşınmaz, mek istememesine karşı alacaklıya bir temi-
alacak veya işletme üzerinde rehin tesisi yükümlü- nat sağlamaktır ancak kefale,t sebebe bağlı
lüğünü içerenler; alacaklıya ayni bir teminat sağla- bir işlem olup geçerliliği dayandığı hukuki
maya yönelmektedirler. Kefalet sözleşmesi ise şahsi sebebin geçerliliğine bağlıdır. Kefili; kefalet
bir teminattır. Şahsi teminat sözleşmelerinde şah- sözleşmesini yapmaya sevk eden etkenleri,
si teminat veren, borçlunun borcunun karşılığını kefaletin hukuki sebebi ile karıştırmamak
teşkil etmek üzere haczi kabil bütün malvarlığı ile gerekir.
yükümlülük altına girmektedir.
• Kefalet sözleşmesinde edim, para borcu-
dur. Kefilin borcu, asıl borcu yerine getir-
Kefalet Sözleşmesinin Özellikleri mek değildir. Kefilin ediminin konusu; asıl
TBK m. 581’e göre “kefalet sözleşmesi, kefilin borçlunun yerine getirmek zorunda olduğu
alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesi- edim değil, alacaklının asıl borcun yerine
nin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üst- getirilmesinden beklediği menfaatin karşı-
lendiği sözleşmedir.” Hükümde yer alan tanımdan lanamamasının yani müspet (olumlu) zara-
hareketle kefalet sözleşmesinin başlıca özellikleri rının tazminidir.
şunlardır: • Kefilin borcu, asıl borca yabancı bir borç-
• Kefalet sözleşmesi, kefil ile asıl borcun ala- tur. Kefilin borcu, asıl borç değildir; kefi-
caklısı arasında yapılır. Sözleşmenin kurul- lin borcu para ödeme borcudur. Kefil, asıl
ması için asıl borçlunun rızasına gerek yok- borçlunun edimini yerine getirmez; kendi
tur. Asıl alacaklı ile asıl borçlu arasındaki edimini yerine getirir. Asıl borç, kefilin ala-
hukuki ilişki, herhangi bir hukuki temele caklıya yaptığı ödemeyle birlikte son bul-
dayanabilir. Alacaklı ve kefil arasındaki mayıp yasal halefiyet çerçevesinde kefile
ilişki, doğrudan kefalet sözleşmesinden geçecektir (TBK m. 596/I, c. I).
kaynaklanan hukuki ilişkidir. Kefil ve asıl
borçlu arasındaki ilişki ise alacaklıya ödeme
yapan kefilin yaptığı ödeme oranında ala-
caklıya kanunen halef olması ve borçluya dikkat
rücu edebilmesinde kendini gösterir. Kefilin borcu para ödeme borcudur. Kefil,
• Kefaletin hukuki sebebi, alacaklıya teminat asıl borçlunun edimini yerine getirmez.
sağlamaktır; asıl borç ilişkisinin hukuki se-
bebinden farklıdır. Kefalet ediminin konu-

204
8
Borçlar Hukuku

• Kefilin borcu fer’i bir borçtur; varlığı ve sözleşmesinde olabilir. Esas borcun vadesin-
geçerliliği asıl borç ilişkisindeki borcun var- den önce muaccel olması, kefilin borcunun
lığına ve geçerliliğine bağlıdır. Kefalet an- muaccel olmasına yol açmaz.
cak kefil olunabilen yani hukuk tarafından
tanınan bir asıl borcun varlığı durumunda
doğabilir, varlığını sürdürebilir, asıl borcun Kefalet Sözleşmesinin Geçerlilik
sona ermesi ile birlikte sona erer. Kefilin Şartları
sorumluluğu asıl borçlunun sorumlulu- Kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartları; geçerli
ğundan daha ağır olamaz. Asıl borçtan ayrı bir asıl borcun bulunması, esas bakımından geçerli
olarak kefalet borcu başkasına geçirilemez. bir kefalet sözleşmesinin yapılması ve kefalet söz-
Kefil, alacaklıya karşı kefalet sözleşmesin- leşmesinin yazılı şekilde yapılmasıdır.
den kaynaklanan savunmaları ileri sürebil-
diği gibi aynı zamanda asıl borçlunun ileri
Geçerli Bir Asıl Borcun Bulunması
sürebileceği (asıl borç ilişkisinden kaynak-
lanan) def ’i ve itirazları da ileri sürebilir. Kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir asıl
Fer’i olma, kefaletin en önemli özelliğidir. borç için yapılabilir (TBK m. 582/I, c. I). Kefi-
Fer’iliğin olmaması durumunda ya garanti lin asıl borçla ilgili kesin hükümsüzlük nedenini
sözleşmesi ya da müteselsil borçluluk söz bilmesi, kefaletin geçersizliğini etkilemez. Askıda
konusu olur. hükümsüzlük veya noksanlık nedeniyle asıl borç
geçersiz hâle gelirse kefilin borcu da artık hüküm
ifade etmez.
Yanılma veya ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun
sorumlu olmadığı bir borç için kefil olan kişi, yü-
dikkat
Kefilin borcu fer’i bir borçtur. Bu yönüyle ke- kümlülük altına girdiği sırada sözleşmeyi sakatlayan
falet sözleşmesi bir diğer kişisel teminat sözleş- eksikliği biliyorsa kefaletle ilgili kanun hükümlerine
mesi olan garanti sözleşmesinden ayrılır. göre sorumlu olacaktır (TBK m. 582/II, c. I).

Esas Bakımından Geçerli Bir Kefalet


• Kefalet borcu, kural olarak tali (ikinci de- Sözleşmesi Yapılması
recede) bir borçtur. Bu özellik, özellikle adi Kefalet sözleşmesi de her sözleşme gibi TBK m.
kefalette kendisi gösterir. Adi kefalette borç- 27’deki sınırlamalara tabidir. Bunun yanında kefa-
luya karşı takip yapılıp bu takip karşılıksız let sözleşmesinin geçerli olması için özel şartlar da
kalmadan ve kefaletten önce verilmiş rehne aranmaktadır. Bunlar:
başvurmadan adi kefil takip olunamaz.
• Ehliyet: Kefil tam ehliyetli olmalıdır. Kefil
• Kural olarak kefalet sözleşmesi ivazsızdır, olmak, sınırlı ehliyetsizler için tanımlanan
kefil alacaklıya karşı borç altına girmekte- yasak işlemlerdendir. Bu yasak, velayet al-
dir. Kefalette kefilin borcu, karşılığında ala- tındaki küçüklerde de geçerlidir (vesayette
caklı tarafından yerine getirilmesi gereken MK m. 449; velayette m. 342/III). Dola-
bir karşı edim yoktur. yısıyla sınırlı ehliyetsizler kefil olamazlar.
• Kefalet sözleşmesi, asıl borcu doğuran hu- Yasal danışmanı bulunan kimsenin kefil
kuki ilişkiden ayrı içeriği ve hukuki sebebi olabilmesi için ise danışmanın izni gerekir
olan tamamıyla bağımsız bir sözleşmedir. (MK m. 429 b. 9).
Kefaletin geçerlilik koşulları, asıl borcun • Evli kişilerde eşin rızası: TBK m. 584/I’e
geçerlilik koşullarından farklı olabilir. Asıl göre eşlerden biri ancak diğerinin yazılı rı-
sözleşmede özel ehliyet koşulları olmasa bile zasıyla kefil olabilir; bu rıza, sözleşmenin
kefalet sözleşmesinde bu tarz koşullar var- kurulmasından önce ya da en geç kurul-
dır. Esas sözleşme geçersiz olmasa bile ke- ması anında verilmiş olmalıdır. Eşin rızası
falet sözleşmesinde geçersizlik bulunabilir. somut ve belli bir kefalet sözleşmesine iliş-
Esas borçta koşul veya vade olmayıp kefalet kin olmalıdır. Eşin rızası adi yazılı şekilde

205
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

olmalıdır. Bu rızanın ayrı bir belgede cisim- leşmesi için aranan şekil koşulları ve eşin rızasına
leşmesi mümkündür. Eşin rızasının yer al- ilişkin kurallar, temsil ilişkisinin geçerliliği için de
madığı kefalet sözleşmeleri kesin hükümsüz aynen aranır. Durumu düzenleyen TBK m. 583/
olacaktır ancak kefalet sözleşmesinde son- II, c. I’de kendi adına kefil olma konusunda özel
radan yapılan değişiklikler için eşin rızası yetki verilmesi veya üçüncü bir kişiye kefil olma
aranmaz. Bu durumun istisnası; sözleşme- vaadinde bulunulması durumunda kefaletin şekil
de yapılacak değişikliğin, kefilin sorumlu kurallarının aynen uygulanacağı öngörülmektedir.
olacağı miktarı artırması veya kefil yararına
olan güvencelerin azalmasına sebep olması-
dır. Böyle bir durum meydana geldiğinde Kefaletin Çeşitleri
sözleşmede yapılacak değişiklik için de eşin Kefalet sözleşmesinin, adi kefalet, müteselsil
rızası aranacaktır. kefalet, toplu kefalet, rücua kefalet, kefile kefalet,
zarara kefalet olmak üzere farklı türleri vardır. Aşa-
ğıda kefalet sözleşmesinin türleri ayrı başlıklar al-
tında incelenmiştir.
dikkat
Kefalet sözleşmesinde yapılacak deği- Adi kefalet
şiklik, kefilin sorumlu olacağı miktarın Kefalet sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadık-
arttırılması veya kefil yararına olan gü- ça kefalet sözleşmesinin adi kefalet olduğu kabul
vencelerin azaltılması sonucunu doğu- edilir. Adi kefalette alacaklı, öncelikle borçluya
racaksa değişikliğin yapılmasında eşin başvurmalıdır. Önce borçluya başvurmadan doğ-
rızası aranır. rudan kefili takip edemez (TBK m. 585/I). Şayet
alacaklı, borçluya başvurmadan kefili takip etmişse
adi kefil, tartışma (peşin dava) def ’ini ileri süre-
Kefalet Sözleşmesinin Nitelikli Yazılı bilir. Bir başka deyişle alacaklıdan önce borçluyu
Şekilde Yapılması takip etmesini isteyebilir. Bu durumun istisnaları;
Kefalet sözleşmesinin şekli, TBK m. 583 hük- borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin
münde düzenlenmiştir. İlgili hükme göre, “kefalet aciz belgesi alınması ve borçlu aleyhine Türkiye’de
sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin so- takibatın imkânsız hâle gelmesi veya önemli ölçü-
rumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtil- de güçleşmesi, borçlunun iflasına karar verilmesi
medikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî ve borçluya konkordato mehli verilmiş olmasıdır.
miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması du- Böyle hâllerde alacaklı, doğrudan doğruya kefile
rumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi başvurabilir.
bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet söz- Adi kefalette kefil, alacağın kefaletten önce veya
leşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” kefalet sırasında rehinle de güvence altına alınmış
Kefalet için aranan şekil, nitelikli yazılı şekildir. olması durumunda alacağın, öncelikle rehin ko-
Kanunda öngörülen şekil şartı ispat şekli değil ge- nusundan alınmasını isteyebilir (TBK m. 585/II).
çerlilik şeklidir. Dolayısıyla şekle uyulmaksızın ya- Buna “adi kefilin rehnin paraya çevrilmesi def ’i” denir
pılan kefalet sözleşmeleri, kesin hükümsüz olacak- ancak borçlunun iflasına veya kendisine konkordato
tır. Kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu mehli verilmesine karar verilmiş olması durumunda
azami miktar ve kefalet tarihi kefilin el yazısı ile bu hüküm uygulanmaz (TBK m. 585/II, c. II). Bu-
yazılmalıdır. Ayrıca kefil, müteselsilen kefil olacak- radaki rehnin kapsamına taşınır ya da taşınmaz, ka-
sa sözleşmede bu ibarenin de yer alması şarttır. Aksi nuni ya da akdi rehin hakları ve hapis hakkı da girer.
takdirde kefalet, adi kefalet olarak kabul edilir. Rehin konusu mal; borçluya, üçüncü kişiye ve hatta
Kefalet sözleşmesi gerek kefil gerekse alacaklı kefile ait olabilir. Borcu temin eden rehin konusu
tarafından temsilci vasıtasıyla da yapılabilir. Tem- malın yok olması durumunda kefil, artık rehnin pa-
silci aracılığıyla kefil olunması hâlinde kefalet söz- raya çevrilmesi def’inden yararlanamaz.

206
8
Borçlar Hukuku

Müteselsil Kefalet rücu hakkına sahiptir.” Kefillerden hiçbiri, borcun


Kefalet sözleşmesinde kefil, müteselsil kefil veya kısmen diğer kefil tarafından ödenmesi def ’ini ileri
bu anlama gelen başka bir ifade kullanarak yüküm- süremez. Zira kefillerden her biri, asıl borcun ta-
lülük altına girmişse müteselsil kefalet söz konusu mamından alacaklıya karşı sorumludur ancak aksi-
olur (TBK m. 586/I). Müteselsil kefalette alacaklı, ne anlaşma olmadıkça borcu ödeyen kefil, diğerle-
önce borçluyu takip etmeksizin veya taşınmaz reh- rine karşı payları oranında rücu edebilir.
nini paraya çevirmeksizin doğrudan doğruya mü-
teselsil kefile başvurabilir ancak alacaklının doğ- Kısmi Kefalet
rudan kefile başvurabilmesi için borçlunun ifada Birden fazla kefilden her biri diğer kefillerden
gecikmiş olması ve ihtarın sonuçsuz kalması veya bağımsız olarak ve diğer kefillerden sorumlu ol-
açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması gerekir maksızın, bir borcun bir kısmı için kefil olmakta-
(TBK m. 586/I). Dolayısıyla müteselsil kefil, tar- dır. Bu tür kefalette kefiller arasında herhangi bir
tışma (peşin dava) def ’inden yararlanamaz. ilişki bulunmamaktadır. Yalnızca kefillerin sorum-
Müteselsil kefil, önce rehnin paraya çevrilme- luluğu yan yana getirilmiş durumdadır.
si def ’inden de kısmen yararlanabilir. TBK m.
586/I’e göre alacaklı, taşınmaz rehnini paraya çe- Birlikte Kefalet (Gerçek Birlikte Kefalet)
virmeden müteselsil kefile başvurabilir ancak alaca-
Birlikte kefalet, birden fazla kefilin aynı borca
ğın, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile
müştereken kefil olmaları hâlidir. Birlikte kefaletin
güvenceye alınmış olması hâlinde alacaklı, rehnin
söz konusu olması için:
paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz
(TBK m. 586/II, c. I). Ancak, alacağın rehnin pa- • Birden fazla kişi, aynı ve tek bir borca kefil
raya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayaca- olmalıdır.
ğının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya • Birden fazla kefilin müşterek bir kefalet ta-
borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli ahhüdü altına girmeleri gerekir ancak aynı
verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden anda kefalet taahhüdü altına girmeleri bek-
önce de kefile başvurulabilir (TBK m. 586/II, c. lenmez.
II). Bu tür rehinler, kefaletten önce/sonra veya esas TBK m. 587/III’e göre, “alacaklı, kefilin aynı
borçlu/üçüncü kişi tarafından verilebilir. alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya ola-
TKHK m. 4/6’ya göre, “tüketici işlemlerinde, cağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi
tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi te- gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi
minatlar, her ne isim altında olursa olsun adi kefalet veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet
sayılır (c. 1). Tüketicinin alacaklarına ilişkin karşı ta- borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz
rafça verilen şahsi teminatlar diğer kanunlarda aksine olduğuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet
hüküm bulunmadıkça müteselsil kefalet sayılır (c. 2).” borcundan kurtulur.”
Gerçek birlikte kefalet adi veya müteselsil kefa-
Toplu Kefalet let şeklinde olabilir.
Toplu kefalette birden çok kefil bir ve aynı borç Adi Birlikte Kefalet: Birden çok kişinin, aynı
için kefil olmaktadır. Toplu kefaletler kendi arala- borca birlikte kefil olmaları hâlinde her biri kendi
rında dört gruba ayrılır. payı için adi kefil gibi sorumlu olurlar. Bunun ya-
nında her bir kefil, diğerlerinin payı için de kefile
kefil gibi sorumlu olur (TBK m. 587/I).
Bağımsız Toplu Kefalet (Gerçek Olmayan Birlikte kefil, adi kefilin sahip olduğu tar-
Anlamda Birlikte Kefalet) tışma def ’i ve rehnin paraya çevrilmesi def ’i
TBK m. 587/son’a göre, “birbirlerinden bağım- imkânlarından ayrı olarak alacaklının ancak so-
sız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri, rumlu olduğu payı oranında kendisine başvurul-
kefalet borcunun tamamından sorumlu olur. Ancak, masını sağlamak için bölme def ’inde bulunabilir.
borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça, diğer- Kendi payından fazla ödemede bulunan birlikte
lerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında kefil, diğer kefillere payı oranında rücu edebilir.

207
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Müteselsil Birlikte Kefalet: Müteselsil kefa- Kefilin Sorumluluğunun Kapsamı


let, iki şekilde kurulabilir (TBK m. 587/II): İlki, TBK m. 589/I’e göre, “Kefil, her durumda ke-
kefillerin kendi aralarında müteselsilen kefil olma- falet sözleşmesinde belirtilen azamî miktara kadar
yı kabul etmeleridir. Bu hâlde kefil, en geç kendi sorumludur.”
kefalet anında kefil olmuş ülkede takibi mümkün
“Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa kefil, belir-
olan tüm kefillere karşı takibin yapılmasını ileri sü-
tilen azamî miktarla sınırlı olmak üzere, aşağıdaki-
rebilir. Aksi takdirde kefil, kendi payından fazlasını
lerden sorumludur:
ödemeyeceğini (bölme def ’i) ileri sürebilecektir.
1. Asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrü-
Müteselsil kefaletin ikinci şeklinde, kefiller hem dünün yasal sonuçları
kendi aralarında hem de borçlu ile müteselsil borç
altına girmektedir. Bu durumda kefiller hem tartış- 2. Alacaklının, kefile, onun borcu ödeyerek
ma def ’inden hem önce rehnin paraya çevrilmesi yapılmalarını önleyebileceği uygun bir za-
def ’inden hem de bölme def ’inden feragat etmek- man önce bildirmesi koşuluyla, borçluya
karşı yönelttiği takip ve davaların masrafları
tedirler ancak taraflar, sözleşmede sadece tartışma
ile gerektiğinde rehinlerin kefile tesliminin
ve önce rehnin paraya çevrilmesi def ’inden feragat
ve rehin haklarının devrinin sebep olduğu
etmeyi kararlaştırabilirler.
masraflar
3. İşlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait
Kefile Kefalet akdî faizler ile gerektiğinde tahvil karşılı-
TBK m. 588/I’e göre, “alacaklıya, kefilin borcu ğında ödünç verilen anaparanın işlemiş bir
için güvence veren kefile kefil, kefil ile birlikte, adi ke- yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizleri
fil gibi sorumludur.” Kefile kefil; asıl borçluya karşı, Sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsa kefil,
kefilin borcunu ifasından sorumlu olmayı taahhüt borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasın-
eder. Bir başka deyişle borcu asıl borçlu ve kefil dan sonraki borçlarından sorumludur.
ödemezse kefile kefil ödemekle yükümlü olur. Ke- Kefilin, asıl borç ilişkisinin hükümsüz hâle gel-
file kefil, tartışma def ’i ve rehnin paraya çevrilmesi mesinin sebep olduğu zarardan ve ceza koşulundan
def ’ini ileri sürebilir. sorumlu olacağına ilişkin anlaşmalar kesin olarak
hükümsüzdür. (TBK m. 589/II)”
Rücua Kefalet Hükme göre kefil; kefil olunan borcun aslı,
TBK m. 588/II’ye göre, “rücua kefil, kefilin borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni so-
borçludan rücu alacağı için güvence veren kefildir.” nuçları, dava ve takip masrafları ile işlemiş bir yıllık
Bu durumda sözleşme, ilk kefil ile rücua kefil ara- ve işlemekte olan adi faizden sorumlu olacaktır.
sında yapılmaktadır. Rücua kefil, kural olarak adi Kefil olunan borç muayyen bir vadenin gelmesi
kefalet hükümlerine tabidir ancak rücua kefilin ile ifa edilecekse kefil de bu vadenin gelmesinden
rücu alacağı için müteselsil taahhüt altına girmesi itibaren sorumlu tutulabilecektir ancak “Borçlu-
mümkündür. nun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa
bile, belirlenen vadeden önce kefile karşı takibat ya-
pılamaz. (TBK m. 590/I)” Asıl borç, alacaklı veya
Zarara (Açığın Kapatılmasına) Kefalet borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulun-
Zarara kefalette kefil, yalnızca alacaklının asıl ması ile muaccel olacaksa kefalet borcu için bu
borçludan elde edemediği tutarın kapatılmasını süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihten itibaren
borçlanır. Zarara kefil olunması durumunda, borç- işlemeye başlayacaktır (TBK m. 590/III).
lu aleyhine yapılan takip aciz belgesi alınmasıyla
sonuçlanmışsa veya borçlu aleyhine Türkiye’de ta-
kibat imkânsız hâle gelmişse veya konkordato ke- Kefilin Alacaklıya Karşı İleri
sinleşmişse doğrudan doğruya kefile başvurulabilir Sürebileceği Def’iler
(TBK m. 585/III). ancak sözleşmede, alacaklının TBK m. 591/I c. I’e göre, “kefil, asıl borçluya
önce asıl borçluya başvurmak zorunda olduğu ka- veya mirasçılarına ait olan ... bütün def ’ileri alacak-
rarlaştırılabilir. lıya karşı ileri sürme hakkına sahip olduğu gibi, bun-
ları ileri sürmek zorundadır.”

208
8
Borçlar Hukuku

Kefilin Asıl Borçluya Ait Def’ileri İleri Teminatları ve İspat Vasıtalarını


Sürmesi Saklama Kefile Nakil ve Tevdi Ödevi
Asıl borçlu, zamanaşımı def ’ini ileri sürmek- TBK m. 592/III hükmüne göre, “alacaklı, kefa-
ten feragat etmiş olsa da kefil zamanaşımı def ’inde let sırasında var olan veya asıl borçlu tarafından ala-
bulunabilir (TBK m. 160/son). Zamanaşımı asıl cak için sonradan sağlanan rehinleri ve diğer güven-
borçluya karşı kesilince kefile karşı da kesilmiş olur celeri de kefile teslim etmek veya bunların devri için
(TBK m. 155/II) ancak zamanaşımının kefil hak- gerekli işlemleri yapmak zorundadır. Alacaklının,
kında kesilmiş olması, asıl borçlu için de kesilmesi diğer alacakları sebebiyle sahip olduğu rehin ve hapis
sonucunu doğurmaz (TBK m. 155/III). hakları, kefilin haklarından sıraca önce geldikleri öl-
Asıl borçlunun takası ileri sürme hakkı bulun- çüde saklıdır.” Şayet alacaklı, elde ettiği rehin hak-
dukça kefili de alacaklıya ifada bulunmaktan ka- larını ve güvenceleri kefilin zararına olarak azaltırsa
çınabilir (TBK m. 140). Kefil, alacağın kumar ve kefilin sorumluluğu da buna uygun düşen miktar-
bahisten doğduğunu ileri sürerek edimden kaçına- da azalacaktır (TBK m. 500/I).
bilir (TBK m. 591/son). Kefil, asıl borçlunun öde- Kefaletten sonra verilen teminatlar, esas borç-
me güçsüzlüğünden doğan def ’ileri alacaklıya karşı lu tarafından değil de üçüncü kişiler tarafından
ileri süremez. Asıl borçlu, kendisine ait def ’ilerden verilmiş olmaları durumunda, alacaklının özen
feragat etse dahi; kefil, kural olarak bunlardan ya- yükümünün dışında kalırlar. Bu türden teminat-
rarlanabilir (TBK m. 591/II). Kefil, asıl borçluya lar, halefiyete bağlı olarak alacaklıyı tatmin eden
ait def ’ilerden kefalet sözleşmesi hükümleri çerçe- kefile geçmezler (TBK m. 596/II) Alacaklı, TBK
vesinde feragat edemez; şayet feragat etmişse artık m. 592’ye göre özen göstermekle yükümlü oldu-
garanti sözleşmesinin varlığından bahsedilebilir. ğu teminatlardan vazgeçmemek ve bunları azalta-
Asıl borçluya ait def ’ilerin varlığından haberdar cak davranışlardan kaçınmak zorundadır. Şayet bu
olmaksızın alacaklıya ödeme yapan kefil, rücu hak- teminatları, kanıt belgelerini veya rüçhan hakları-
kını kaybetmez fakat asıl borçlu, kefilin bu def ’ileri nı ağır kusuruyla elden çıkarırsa kefil borcundan
bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispatlarsa kefil, kurtulacağı gibi ek zararlarının tazmin edilmesini
bunlar ileri sürülseydi ödemeden kurtulacağı ölçü- de isteyebilecektir. (TBK m. 592/son). Alacaklı-
de rücu hakkını kaybeder (TBK m. 591/III). nın ağır kusuruyla mevcut bir rehni sona erdirmesi
veya birlikte kefillerden birini ibra etmesi duru-
munda TBK m. 592/son uygulama alanı bulabilir.
Kefilin Şahsi Def’ilerini İleri Sürmesi Birlikte kefil olan birden fazla kişiden birinin
Kefil, asıl borçluya ait def ’ileri ileri sürebileceği alacaklı tarafından borçtan kurtarılmasının, diğer-
gibi kefalet sözleşmesine ilişkin veya şahsi def ’ilerini lerinin kefalet borcunu sona erdirici etkisi bakımın-
de ileri sürebilir. Kefil, kefalet sözleşmesinin geçerli dan TBK m. 587/III de göz önünde tutulmalıdır.
olmadığını veya kısmen ya da tamamen sona erdi- Alacaklının buradaki sorumluluğunu belirlemede,
ğini ileri sürebilir (TBK m. 600-601). Aynı şekilde TBK m. 112 vd. uygulama alanı bulur.
kefil, örneğin; adi kefalette tartışma ve önce rehnin
paraya çevrilmesi def ’ilerini ileri sürebilir.
Ödemeyi Kabul veya Kefili Kefalet
Borcundan Kurtarma Ödevi
Alacaklının Yükümlülükleri ve
TBK 593/I, c. I’e göre, “borçlunun iflası sebebiy-
Külfetleri le olsa bile, borç muaccel olduğu takdirde kefil, ala-
Kefalet sözleşmesinde, alacaklının yerine ge- caklıdan yapacağı ödemeyi kabul etmesini her zaman
tirmesi gereken birtakım yüküm ve külfetler söz isteyebilir.”
konusudur. Bunlar, TBK m. 592 ve devamında
Şayet alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın öde-
düzenlenmiştir.
meyi kabul etmekten kaçınırsa kefil borcundan
kurtulacaktır. Birlikte müteselsil kefalette ise kefil-
lerin sorumluluğu kendilerine düşen pay miktarın-
ca azalır (TBK m. 593/II).

209
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Kural olarak kefil, asıl borç muaccel değilse Kefilin Asıl Borçluya Rücu Hakkı
ancak alacaklının rızası ile ödemede bulunabilir TBK m. 596/III hükmünde, “kefil ile asıl borçlu
(TBK m. 593/III, c. I). Asıl borçlunun TBK m. arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def ’iler
95’e göre vadeden önce ödeme yapmaya yetkili ol- saklıdır.” diyerek kefilin, asıl borçluya aralarındaki
duğu durumlarda, kefile de böyle bir yetki verilme- iç ilişki gereğince de rücu hakkına sahip olduğunu
lidir ancak erken ödeme hâlinde kefil; asıl borçluya belirtmiştir. Kefil ile asıl borçlu arasındaki iç ilişki-
karşı rücu hakkını, borcun muaccel olmasından nin, halefiyete dayanan rücu hakkını sınırlayıcı bir
önce kullanamaz (TBK m. 593/III, c. II). etkisi de olacaktır.
Halefiyete dayanan rücu talebinin kapsamı, asıl
Borçlunun İflası veya Konkordato borçluyla kefil arasındaki iç ilişkiye dayanan rücu
İstemesiyle İlgili Olarak Kefilin talebinin kapsamını geçemez. Kefile halefiyet ayrı-
Ödevleri calığının tanınması, alacaklının elindeki güvence-
TBK m. 594/II hükmüne göre, “asıl borçlunun lerden ve alacağa bağlı öncelik haklarından kefilin
iflasına karar verilmiş veya borçlu konkordato istemişse yararlanmasını sağlamak içindir. Asıl borçluya ait
alacaklı, alacağını kaydettirmek ve haklarının korun- savunma sebeplerini ileri sürmeden asıl borcu öde-
ması için gerekeni yapmak zorundadır. Alacaklının, yen kefil, asıl borçluya olan rücu hakkını kaybeder
borçlunun iflas ettiğini veya borçluya konkordato meh- (TBK m. 591/III). Asıl borcu ödediğini asıl borç-
li verildiğini öğrendiği anda, durumu kefile bildirmesi luya bildirmemesi sebebiyle asıl borçlunun ikinci
gerekir.” Alacaklı, bu ödevleri yerine getirmediği tak- defa alacaklıya ödemede bulunduğu durumda da
dirde kefilin uğradığı zarar miktarınca ona karşı olan kefilin rücu hakkı yoktur (TBK m. 597).
haklarını kaybeder (TBK m. 594/son).
Kefilin Alacaklıya Yaptığı Ödemeyi
Çalışanlara Kefalette Alacaklının Asıl Borçluya İhbar Yükümlülüğü
Gözetim ve Özen Ödevi Kefil, alacaklıya yaptığı ödemeyi asıl borçluya
TBK m. 592/II’ye göre, “çalışanlara kefalet bildirmelidir. Kefil, yaptığı kısmi ödemelerden de
hâlinde alacaklı, çalışanlar üzerinde yükümlü olduğu asıl borçluyu haberdar etmelidir. Kefilin bu bildi-
gözetimi ihmal eder veya kendisinden beklenebilen rimde bulunmaması yüzünden durumu bilmeyen
özeni göstermezse ve borç da bu sebeple doğmuş ya asıl borçlu alacaklıya ifada bulunursa rücu hakkını
da bu özeni göstermesi hâlinde ulaşamayacağı ölçüde kaybeder. Böyle bir durumda kefil, alacaklıya karşı
artmış olursa, bu borcu veya borcun artan kısmını sebepsiz zenginleşme talebinde bulunabilir (TBK
kefilden isteyemez.” m. 597).

Alacaklının Bilgi Verme Ödevi Kefilin Asıl Borçludan Teminat İsteme


Anaparanın veya yarım yıllık döneme ait faizin veya Borçtan Kurtarılmasını İsteme
ödenmesinde ya da yıldan yıla yapılması öngörü- Hakkı
len anapara ödemelerinde altı aylık gecikme olur- Kefil, TBK m. 595’te belirtilen durumlarda,
sa alacaklı durumu kefile bildirmelidir (TBK m. asıl borçludan güvence verilmesini ve borç muaccel
594/I, c. I). Bunun yanında, “istek hâlinde alacaklı, olmuşsa borçtan kurtarılmasını isteyebilir. Bu du-
her zaman asıl borcun kapsamı hakkında kefile bilgi rumlar şunlardır:
vermek zorundadır. (TBK m. 592/I, c. II)” Alacaklı • Asıl borçlunun, kefile karşı üstlendiği yü-
kefile bilgi verme ödevini yerine getirmezse kefilin kümlülüklere, özellikle belirli bir süre için-
uğradığı zarar miktarınca ona karşı olan haklarını de kefili borçtan kurtarma vaadine aykırı
kaybeder (TBK m. 594/son). davranması (TBK m. 595/I)
• Asıl borçlunun temerrüde düşmesi veya
Kefil ile Asıl Borçlu Arasındaki İlişki yerleşim yerini diğer bir ülkeye nakletmesi
Kefil ile asıl borçlu arasındaki ilişki aşağıda ayrı yüzünden hakkındaki takibatın önemli öl-
başlıklar hâlinde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. çüde güçleşmesi (TBK m. 595/II)

210
8
Borçlar Hukuku

• Asıl borçlunun mali durumunun kötüleş-


mesi, güvencelerin değer kaybetmesi veya
borçlunun kusuru yüzünden kefil için mev- dikkat
cut tehlikenin kefaletin yapıldığı tarihe göre Cari Hesap: İki tarafın birbirlerinden olan
önemli ölçüde artması (TBK m. 595/III) alacaklarını talep etmeyip bunların bir hesa-
Hâkim burada, kefilin rücu hakkını güvence ba aktif ve pasif olarak kaydedilmesi ve be-
altına almak için ne tür teminatlar istenebileceği lirli devreler sonunda aktif ve pasifte yer alan
konusunda takdir hakkına sahiptir. alacak ve borçların topluca takas edilerek ka-
lan miktarı borçlanma hususunda yaptıkları
sözleşme uyarınca tutulan hesaba Cari hesap
Kefalet Sözleşmesinin Sona Ermesi
denir. (Bk. Ünite 6)
Kefalet sözleşmesinin sona ermesi ikiye ayrıla-
rak incelenir. Bunlardan ilki asıl borca bağlı olarak
sona erme ikincisi ise kefalet sözleşmesinin kendi-
Soyut ibra, kefilin borcunu sona erdirir; alacak-
sine özgü sona erme sebepleridir.
lının sebepsiz zenginleşme davası ile yeni bir alacak
tesisini sağlaması, kefalet taahhüdünün yeniden
Kefalet Sözleşmesinin Asıl Borca doğumunu sonuçlandırmayacaktır. Sebebe bağlı
Bağlı Olarak Sona Ermesi olarak yapılan ibrada ise sebebin geçerli olmaması
durumunda eski borç devam ettiğine göre kefalet
TBK m. 598/I’e göre, “hangi sebeple olursa ol-
borcu da varlığını sürdürecektir.
sun, asıl borç sona erince, kefil de borcundan kurtu-
lur.” ancak asıl borcun bir üçüncü kişi tarafından
ödenmesi durumunda eğer üçüncü kişi TBK m. Kefalet Sözleşmesinin Bağımsız ve
127’deki şartlar içinde alacaklının haklarına halef Kendine Özgü Sona Erme Sebepleri
olmaktaysa kefilin kefalet borcu varlığını sürdü-
Kefalet sözleşmesinin bağımsız sona erme se-
rür. TBK m. 134/III (cari hesap ilişkisi) ve TBK
bepleri; asıl borçlunun değişmesi, süreli kefalet söz-
m. 135/II (alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi)
leşmesinin sona ermesi, süresiz kefalet sözleşmesi-
çerçevesinde de kefalet borcu devam edebilir.
nin sona ermesi, çalışanlara kefalette feshi bildirme
Borçlunun borcunu zamanında ve temerrü- ile sona erme, yasanın öngördüğü azami sorumlu-
de düşmeksizin ifa etmesi ve takas hâlinde kefalet luk süresinin dolması ve kefaletten dönmedir.
sona erer. Asıl borç, başlangıçta objektif olarak
imkânsızsa kefalet de geçersiz olur. Asıl borç, son-
radan imkânsız hâle gelerek TBK m. 136’ya göre Asıl Borçlunun Değişmesi
sona ermişse kefalet borcunun asıl borç ile birlikte Borçluyu kurtararak borcun üstlenilmesi duru-
sona erdiği kabul edilir. Borçlunun aciz hâle gel- munda kefilin sorumluluğu ancak borcun üstlenil-
mesi durumunda kefilin borcu sona ermez, kefil mesine razı olduğu takdirde devam eder (TBK m.
esasen bu durumun gerçekleşmesi ihtimali çerçeve- 198/II). TMK m. 888’e göre eski borçlunun, ipo-
sinde kefalet taahhüdüne girişmiş olur. tekli taşınmazın yeni malikinin ipotekli borcu üst-
Alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi duru- lenmesi ve alacaklının eski borçluya karşı hakkını
munda TBK m. 135’e göre borç sona ereceğinden koruduğunu bir yıl içinde bildirmemesi sebebiyle
kefalet de sona erecektir. Asıl borçlu ve kefil olma borcundan kurtulması durumunda kefil de kefa-
sıfatları aynı kişide toplanırsa alacaklı için kefalete let borcundan bu değişikliğe muvafakat etmedikçe
bağlı avantajlar devam eder (TBK m. 598/II). Ye- kurtulur.
nileme de asıl borcu ve buna bağlı olarak kefalet TBK m. 202 ve m. 203’e göre bir malvarlığı
taahhüdünü sona erdirir ancak TBK m. 134/III’te ya da işletmenin devralınması veya bir işletmenin
ticari ilişkilerde güveni sağlamak için istisnai olarak diğeriyle birleşmesi ya da nevi değiştirmesi duru-
yenilemenin niteliğine ve kefaletin fer’iliğine aykırı munda da kefilin yeni borçlu ile birlikte sorumlu
düşecek şekilde bir düzenleme getirilmiştir. tutulabilmesi için muvafakatinin olması lazımdır.

211
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Süreli Kefalet Sözleşmesinin Sona Yasanın Öngördüğü Azami Sorumluluk


Ermesi Süresinin Dolması
TBK m. 600’e göre, “Süreli kefalette kefil, süre- TBK m. 598/IIIe göre, “bir gerçek kişi tarafın-
nin sonunda borcundan kurtulur.” dan verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleş-
menin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle
kendiliğinden ortadan kalkar. Kefalet için belirlenen
Süresiz Kefalet Sözleşmesinin Sona
süre on yıldan fazla olsa bile uzatılmış veya yeni bir
Ermesi
kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak on yıllık süre
TBK m. 601/I’e göre, “süreli olmayan kefalet- doluncaya kadar takip edilebilir.”
te kefil, asıl borç muaccel olunca, adi kefalette her
Hükümdeki süre yalnızca gerçek kişilerin verdiği
zaman, müteselsil kefalette ise kanunun öngördüğü kefalette söz konusu olacaktır. Tüzel kişi kefiller, on
hâllerde, alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı yılı aşan süre için de sorumluluk altına girebilirler.
dava ve takip haklarını kullanmasını, varsa rehnin On yıllık süre, kefalet sözleşmesinin meydana gel-
paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesini ve ara ver- diği andan itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu süre,
meden takibe devam etmesini isteyebilir.” zamanaşımı süresi olmadığı için kesilmesi ve durma-
Kefilin alacaklıdan böyle bir talepte bulunabil- sı söz konusu olmaz. Azami süre tamamlandığında
mesi, kendisine başvurulmadan önce esas borçlu- kefilin yükümlülüğü kendiliğinden ortadan kalkar.
nun takip edilmesi veya rehinlerin paraya çevril- Sorumluluk süresinin dolmasından sonra öde-
mesi gerekliliğinin bulunmasına bağlı olacaktır. me yapan kefil, borç olmayan tutarı ifa ettiği için
Adi kefil, esas borç muaccel olunca bir ay içerisinde ödediği tutarı sebepsiz zenginleşmeye dayanarak
esas borçlu hakkında takibe geçmesini alacaklıdan geri isteyebilir. Kefil tarafından daha önce yapılan
isteyebileceği gibi bir ay içinde rehinleri paraya çe- ödemelerin iadesi söz konusu olmaz. TBK m. 598/
virmek için gerekli süreci başlatmasını da alacaklı- III’te öngörülen süre, en erken kefaletin sona er-
dan isteyebilir. Buna karşılık müteselsil kefilin bu mesinden bir yıl önce yapılmak kaydıyla, kefilin
hükümden yararlanabilmesi için alacaklının tesli- kefalet sözleşmesinin şekline uygun yazılı açıkla-
me bağlı taşınır rehni veya alacak rehni türünden masıyla, on yılık yeni bir dönem için uzatılabilir
teminatları elinde bulundurması gerekir. (TBK m. 598/son).
Asıl borç, alacaklının yapacağı bildirime bağlı
olarak muaccel olacaksa durumun ne olacağı TBK Kefaletten Dönme
m. 601/II’de düzenlenmiştir. İlgili hükme göre,
“borç, alacaklının borçluya yapacağı bildirim sonu- TBK m. 599/I’e göre, “gelecekte doğacak bir bor-
cunda muaccel olacaksa kefil, kefalet sözleşmesinin ca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki
kurulduğu tarihten bir yıl sonra alacaklıdan, bu bil- mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından
dirimi yapmasını ve borç bu suretle muaccel olunca, sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumu-
yukarıdaki fıkra hükümleri uyarınca takip ve dava nun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından
haklarını kullanmasını isteyebilir.” Her iki durumda çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya
da “alacaklı, kefilin bu istemlerini yerine getirmezse, yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı süre-
kefil borcundan kurtulur. (TBK md. 601/son)” ce her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir.”
“Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğ-
radığı zararı gidermekle yükümlüdür.” (TBK m. 599/
Çalışanlara Kefalette Feshi Bildirme ile II). Kefaletten dönme şartlarının gerçekleşmesi için:
Sona Erme
• Henüz doğmamış (müstakbel) bir alacak
Çalışanlara kefalette kefalet feshi bildirme ile olmalı.
sona erer. Bu durum, TBK m. 602 hükmünde dü-
zenlenmiştir. İlgili hükme göre, “çalışanlara süreli • Kefilin sorumluluk üstlenmesinden sonra,
olmayan kefalette kefil, her üç yılda bir, ertesi yılın ya asıl borçlunun mali durumu önemli öl-
sonunda geçerli olmak üzere sözleşmeyi feshettiğini çüde kötüleşmeli ya da kefilin asıl borçlu-
bildirebilir.”. nun mali durumunu yanlış değerlendirdiği
ortaya çıkmalıdır. Bu durum, asıl borçlu-
nun kusuruna dayanmasa bile kefil dönme
hakkını kullanabilir.

212
8
Borçlar Hukuku

Dönme hakkını kullanan kefil, kefalet sözleş- Asıl borçlunun ya da kefilin ölmesi, kefalet
mesinden doğan yükümlülüğünü sona erdirmiş sözleşmesini sona erdirmez. Asıl borçlunun ölü-
olur; bundan sonra kefilden herhangi bir talepte mü hâlinde mirasçıları, terekenin defterinin tu-
bulunulamaz; kefil, önceden ifa ettiği edimleri iade tulmasını talep etmişlerse ve mirasın tutulan def-
talebinde bulunabilir. Birlikte kefiller de TBK m. ter gereğince kabul edilmesi hâlinde, alacaklarını
587/III’e dayanarak sorumluluktan kurtuldukları- zamanında yazdırmayan alacaklılara karşı sorum-
nı ileri sürebilirler. Dönme hakkını kullanan kefil, lu olmayacaklardır. Dolayısıyla bu borçlara kefil
TBK m. 599/II uyarınca alacaklının menfi/olum- olan kimsenin kefalet borcu da sona erer (TMK
suz zararını karşılamak zorundadır. m. 629). Eğer alacaklının hiçbir kusuru yoksa asıl
Kefalet sözleşmesinin alacaklı ile kefil arasın- borçlu bu borcundan dolayı mirasçı yalnız tereke-
da yapılacak bir anlaşma ile ortadan kaldırılması den iktisap ettiği mallar nispetinde sorumlu bulun-
mümkün olduğu gibi kefilin borcundan alacaklı- duğundan kefilin borcu da aynı miktar ve nisbette
nın onu ibra etmesi de mümkündür. Bunun gibi, olacaktır. Kefilin ölümü hâlinde ise mirasçılar tere-
sözleşmede belirli bir süre geçtikten sonra kefilin ke defterinin tutulmasını talep etmişler ve mirası
feshi bildirme beyanında bulunabileceği de karar- tutulan defter gereğince kabul etmişlerse; onların
laştırılabilir; böylece kefil, söz konusu akdi feshi kefalet borcundan sorumluluğu, kefalet borcunun
bildirme hakkını kullanarak kefalet sözleşmesine deftere kaydedilmesi şartıyla ve ancak tereke borcu-
son verebilir. nun iflas hükümlerine göre tasfiyesi hâlinde kefale-
ten alacaklı olanlara düşecek miktar nispetindedir
TBK m. 593’e göre kefil, borç muaccel olduk-
(TMK m. 630).
tan sonra kendi yapacağı ödemeyi kabul etmesini
alacaklıdan her zaman isteyebilir. Alacaklı, haklı se-
bep olmaksızın kefilin ödemesini kabul etmekten
kaçınırsa kefil borcundan kurtulur. Borçlunun iflas
etmesi durumunda da TBK m. 594’e göre bunu dikkat
kendisine bildirmeyen ve alacağı iflas masasına Asıl borçlunun ya da kefilin ölmesi,
kaydettirmeyen alacaklıya karşı kefil borcundan kefalet sözleşmesini sona erdirmez.
kurtulur

Öğrenme Çıktısı
3 Kefalet sözleşmesini tanımlayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Gerçek kişiler tarafından


Gündelik hayatta ayni te-
verilen kefalette eşin izninin
minat sözleşmelerine mi ki-
Müteselsil kefalet kavramını alınmasını zorunlu kılan
şisel teminat sözleşmelerine
açıklayınız. kanuni düzenlemeyi ne şe-
daha sık başvurulmaktadır.
kilde değerlendiriyorsunuz.
Gözlemleyiniz.
Anlatınız.

213
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

1 Eser sözleşmesini
tanımlayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Eser Sözleşmesi

TBK m. 470 hükmüne göre eser sözleşmesi, “yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun
karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Eser sözleşmesinin tarafları, yüklenici ve işsahibidir.
Eser sözleşmesi ivazlı, şekle tabi olmayan, rızaî nitelikte, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser
sözleşmesinin ani edimli mi yoksa sürekli edimli mi olduğuna ilişkin doktrinde bir görüş birliği yoktur. Türk
Borçlar Kanunu’nda eser sözleşmesinde yüklenicinin ve işsahibinin borçları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Eser
sözleşmesinde yüklenicinin borçları; eseri şahsen meydana getirme borcu, sadakat ve özen borcu, araç, gereç ve
malzeme sağlama borcu, işe zamanında başlama ve devam borcu, eseri teslim borcu ve ayıba karşı tekeffül borcu
olarak sıralanabilir. Eser sözleşmesinde işsahibinin borçları; işsahibinin malzemeyi sağlama borcu, işsahibinin
verdiği malzemenin veya tamir edilecek şeyin kendisince bilinen ve yüklenicinin gözüne çarpmayacak tehlikeli
veya işi etkileyecek diğer niteliklerinden yükleniciyi haberdar etme borcu, teknik anlamda borç olmamakla
beraber gözden geçirme ve bildirim külfeti ve ücret ödeme borcudur.

2 Vekâlet sözleşmesini
açıklayabilme

Vekâlet Sözleşmesi

Vekâlet sözleşmesinde vekil, vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlenmektedir. Vekil,
sözleşmede kararlaştırılmışsa veya teamül gereği ücrete hak kazanır. Vekâlet sözleşmesi, prensip itibarıyla tek
tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Vekâlet verenin ücret ödeme borcu altında bulunduğu durumlarda ise;
vekâlet sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme hâline gelir. Vekâlet sözleşmesi, niteliği itibarıyla iş
görme borcu doğuran sözleşmelerdendir. Vekâlet sözleşmesi, kural olarak şekle tabi değildir. Şekle bağlı bir hu-
kuki muamelenin yapılması için verilen vekâletin de şekilsiz olarak verilmesi mümkündür. Vekâletin kapsamı
bakımından genel vekâlet, özel vekâlet ayrımından söz edilir. Vekâlet sözleşmesinde vekilin borçları, vekâletin
sınırları içinde iş görme borcu, vekilin sadakat ve sır saklama borcu, vekilin hesap verme borcu, vekilin vekâlet
ilişkisi çerçevesinde aldıklarını verme borcu olarak sayılabilir. Vekâlet sözleşmesinde vekâlet verenin borçları,
vekilin yaptığı giderleri ve verdiği avansları ödeme borcu, vekile avans verme ve karşılık sağlama borcu, vekilin
vekâleti ifa sebebiyle uğradığı zararı tazmin borcu ve birlikte vekâlet verenlerin vekile karşı müteselsil sorumlu-
luğu olarak sayılabilir.

214
8
Borçlar Hukuku

3 Kefalet sözleşmesini

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


tanımlayabilme

Kefalet Sözleşmesi

TBK m. 581’e göre “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından
kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” Kefalet sözleşmesinin kefil ile asıl borcun alacaklısı arasında
yapılır. Sözleşmenin kurulması için asıl borçlunun rızasına gerek yoktur. Kefaletin hukuki sebebi, alacaklıya
teminat sağlamaktır. Kefalet sözleşmesinde edim, para borcudur. Kefilin borcu, asıl borca yabancı bir borçtur.
Kefilin borcu, asıl borç değildir; kefilin borcu para ödeme borcudur. Kefilin borcu fer’i bir borçtur; varlığı ve
geçerliliği asıl borç ilişkisindeki borcun varlığına ve geçerliliğine bağlıdır. Kefalet borcu, kural olarak tali (ikinci
derecede) bir borçtur. Kural olarak kefalet sözleşmesi ivazsızdır, kefil alacaklıya karşı borç altına girmektedir.
Kefalet sözleşmesi, asıl borcu doğuran hukuki ilişkiden ayrı içeriği ve hukuki sebebi olan tamamıyla bağımsız
bir sözleşmedir. Kefalet için aranan şekil, nitelikli bir yazılı şekildir. Kanunda öngörülen şekil şartı ispat şekli
değil geçerlilik şeklidir. Dolayısıyla şekle uyulmaksızın yapılan kefalet sözleşmeleri kesin hükümsüz olacaktır.
Kefalet sözleşmesinin, adi kefalet, müteselsil kefalet, toplu kefalet, rücua kefalet, kefile kefalet, zarara kefalet
olmak üzere farklı türleri vardır.

215
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

1 Yüklenicinin ücret alacağının tabi olduğu za- 6 Aşağıdakilerden hangisi vekâlet sözleşmesin-
manaşımı süresi kaç yıldır? de vekilin borçlarından biri değildir?
neler öğrendik?

A. 1 A. Vekâletin sınırları içinde iş görme


B. 2 B. Sadakat gösterme
C. 3 C. Sır saklama
D. 5 D. Hesap verme
E. 10 E. Talimat verme

2 Aşağıdakilerden hangisi eser sözleşmesinde 7 Aşağıdakilerden hangisi vekilin işi bizzat yap-
yüklenicinin borçlarından biri değildir? ması borcunun istisnalarından biridir?
A. Eseri şahsen meydana getirme A. Art vekâlet
B. Sadakat ve özen gösterme B. Alt vekâlet
C. Araç, gereç ve malzeme sağlama C. İfa yardımcısı
D. İşe zamanında başlama ve devam D. Garantör
E. Eseri tanıtma E. Genel vekâlet

3 Aşağıdakilerden hangisi eser sözleşmesinde iş 8 Aşağıdakilerden hangisi özel vekâlet verilme-


sahibinin ayıptan doğan seçimlik haklarından biri sini gerektiren işlemlerden biri değildir?
değildir?
A. Sulh olmak
A. Tazminat B. Dava açmak
B. Sözleşmeden dönme C. Vasiyetname yapmak
C. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim D. Bağışlama yapmak
isteme
E. Kefil olmak
D. Eserin ücretsiz onarılmasını isteme
E. Eserin devrini isteme
9 Alacağın aşağıdaki rehin türlerinden hangi-
siyle teminat altına alınması hâlinde rehnin para-
4 Yüklenicinin ayıplı eserden dolayı sorumlu- ya çevrilmesi yoluna başvurmadan kefile başvu-
luğunun tabi olduğu azami zamanaşımı süresi kaç rulamaz?
yıldır?
A. Alacak rehni
A. 5 B. Taşınmaz rehni
B. 10 C. Hapis hakkı
C. 20 D. İrat senedi
D. 30 E. İpotek
E. 50
10 Aşağıdakilerden hangisi kefalet sözleşmesinin
5
Gerçek bir kişi tarafından verilen kefaletin türlerinden biri değildir?
geçerli olacağı azami süre kaç yıldır?
A. Adi kefalet
A. 2 B. Müteselsil kefalet
B. 3 C. Rücüa Kefalet
C. 5 D. Birleşik kefalet
D. 10 E. Kefile Kefalet
E. 20

216
8
Borçlar Hukuku

Yanıtınız yanlış ise “Ücretin Ödenme Zama- Yanıtınız yanlış ise “Vekâlet Sözleşmesinde
1. D 6. E
nı ve Tabi Olduğu Zamanaşımı” konusunu Vekilin Borçları” konusunu yeniden gözden

neler öğrendik yanıt anahtarı


yeniden gözden geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Eser Sözleşmesinde Yük- Yanıtınız yanlış ise “Vekilin İşi Bizzat Ken-
2. E 7. B
lenicinin Borçları” konusunu yeniden göz- disinin Yapması Borcu” konusunu yeniden
den geçiriniz. gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “İşsahibinin Ayıptan Do-


3. E 8. C Yanıtınız yanlış ise “Özel Vekâlet” konusunu
ğan Seçimlik Hakları” konusunu yeniden
yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “İşsahibinin Seçimlik


4. C 9. A Yanıtınız yanlış ise “Müteselsil Kefalet” ko-
Hakları Kullanma Şartları” konusunu yeni-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Yasanın Öngördüğü Yanıtınız yanlış ise “Alt Kira, Kullanım Hak-
5. D 10. D
Azami Sorumluluk Süresinin Dolması” ko- kının Devri ve Kira İlişkisinin Devri” konu-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibinin kul-


lanabileceği seçimlik haklar, TBK m. 475 hükmünde düzenlenmiştir. İlgili
hükme göre işsahibi; eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği
kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçü-
Araştır 1
de aykırı olursa sözleşmeden dönme, eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden
indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde bütün masrafları yük-
leniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını isteme hakkına sahiptir.
Ayrıca işsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı vardır.

Özel vekâlet verilmesini gerektiren durumlar, TBK m. 504/son’da belirtilmiş-


tir. İlgili hükme göre “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz,
sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato
talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil
olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.”
Özel vekâlet aranan durumlarda bu yetki açıkça verilmelidir. Dolayısıyla özel
Araştır 2 yetki gerektiren bir işlemi yapma hususunda özel yetkiye sahip olmayan bir
vekilin, bu işlemleri yapma borcunun bulunmadığı sonucuna varılabilecektir
ancak vekilin özel yetkisi olmamasına rağmen muameleyi yapması durumun-
da vekâlet veren muameleyi isterse onaylayabilir.
Doğrudan temsilci sıfatıyla hukuki muamele yapan vekil, vekâletinin sınırla-
rını aşmışsa o dış ilişkide yetkisiz temsilci durumundadır.

217
8
Eser Sözleşmesi-Vekâlet Sözleşmesi-Kefalet Sözleşmesi

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Kefalet sözleşmesinde kefil, müteselsil kefil veya bu anlama gelen başka bir
ifade kullanarak yükümlülük altına girmişse müteselsil kefalet söz konusu olur
(TBK m. 586/I). Müteselsil kefalette alacaklı, önce borçluyu takip etmeksi-
Araştır 3 zin veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeksizin doğrudan doğruya müteselsil
kefile başvurabilir ancak alacaklının doğrudan kefile başvurabilmesi için borç-
lunun ifada gecikmiş olması ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme
güçsüzlüğü içinde bulunması gerekir (TBK m. 586/I). Dolayısıyla müteselsil
kefil, tartışma (peşin dava) def ’inden yararlanamaz.

Kaynakça
Eren, F. (2019). Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Aral, F., Ayrancı, H. (2019). Borçlar Hukuku Özel
Ankara: Yetkin Yayınevi. Borç İlişkileri, Yetkin Kitabevi.
Eren, F. (2019). Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Özen, B., Acar, F., Yavuz, C. (2019). Borçlar Hukuku
Ankara: Yetkin Yayınevi. Dersleri (Özel Hükümler), İstanbul: Beta Yayınevi.
Gümüş, M. A. (2017). Borçlar Hukuku Özel Kılıçoğlu, A. M. (2019). Borçlar Hukuku Özel
Hükümler, İstanbul: Filiz Kitabevi. Hükümler, Ankara: Turhan Kitabevi.

218

You might also like