You are on page 1of 8

Varolmak Algılanmış Olmaktır,

Varolmak Algılanmaktır (esse est


per c"p") Ne Demekt"r?
Ömer YILDIRIM

Pek çok f!lozof sonsuza dek onlara has ve özel olarak !fadelerle
hatırlanacaktır. Rene Descartes !ç!n “düşünüyorum, öyleyse varım”
(ya da cog!to ergo sum) metaf!z!k ve ep!stemoloj! !ç!n b!r başlangıç
noktasıdır. John Locke, her b!r!m!z!n duyumsamadan önce b!rer “boş
levha” (ya da tabula rasa) olduğumuzu söyler. Berkeley !ç!nse bu
!fade, “var olmak algılanmaktır” (ya da esse es perc!p!) olmuştur.

Berkeley’!n felsefes!ne "deal"zm adı ver!lmekted!r, çünkü Berkeley,


aslına bakarsanız, sadece “"deler"n var olduğunu” savunmuştur.
Onun felsefes! ve dış dünyanın b!r şek!lde z!h!n tarafından üret!ld!ğ!
görüşünü ben!mseyen d!ğer felsefeler de "deal"zm olarak
b!l!nmekted!r.
Berkeley felsefes!ne göre var olan sadece !k! tür şey bulunmaktadır:
ruhlar ve !deler. Ruhlar algılayandır, "deler "se algılanandır. İdeler,
yan! f!k!rler pas!ft!r, ama ruhlar akt!ft!r ve !delere sebep olmaya
kab!ld!r.

İnsanlar sonlu ruhlardır, oysa Tanrı sonsuz b!r ruh olup !nsanların
çoğu !des!n!n de sebeb!d!r. Örnekse, b!r gülü algıladığınızda, güle da!r
f!kr!n!z ya da !den!z var olur. Ama gül s!z!n ona da!r !den!zden ayrı var
olmaz.

Berkeley’!n ürkütücü ve kışkırtıcı formülü —”Var olmak


algılanmaktır“— demekt!r k! şeyler yalnızca algılanıyorlarsa ya da
algılanab!l!rlerse vardırlar. Bu da şu anlama gel!r: B!r şey
algılanmıyorsa var olamaz. Var olmak sözcüğünün b!r anlam !fade
edeb!lmes!n!n tek yolu, o şey!n algılanmasından geçer.

“Var olmak algılanmaktır” Berkeley’!n en ünlü sözüdür.

Berkeley şöyle yazmıştır:

“Gökler!n ve yeryüzündek! c!s!mler!n meydana get!rd!ğ! bu


koronun, kısacası dünyanın muazzam yapısının, onların varlığını
algılayacak ya da b!lecek b!r z!h!n olmadan h!çb!r mevcud!yet!
yoktur. Dolayısıyla, bunlar ben!m tarafımdan algılanmadığı sürece
ya da ben!m veya yaratılmış başka b!r ruhun z!hn!nde var olmadığı
sürece, ya h!ç var olamazlar ya da b!r ezel! – ebed! ruhun z!hn!nde
mevcud!yet göster!yorlardır.”

Böyleyken, maddesel şeyler!n algılanıp algılanmadıklarına


bakılmaksızın b!r tür mutlak mevcud!yetler! olduğunu savunanlara
Berkeley’!n cevabı “bu söylenen!n muğlak ve anlaşılmaz” olduğudur.
Berkeley şöyle açıklar:

“Madde g!b!, düşünmeyen şeyler!n (kend!ler!n! düşünen b!r z!h!n


olmadan) mutlak varlıklarından bahsetmek boş laftır.” Burada
duyusal şeyler!n sadece algılanab!ld!kler! dereceye kadar var
oldukları anlatılmaktadır. “Varlığını reddett!ğ!m!z tek şey
f!lozofların madde ya da maddesel töz adını verd!kler! şeyd!r.”

Sonuç şudur k! Locke g!b! f!lozoflar bazı şeylere töz adını taktığı
zaman ya da d!ğerler! madde g!b! ter!mler kullandığında, kullandıkları
kel!meler h!çb!r şeye !şaret etmemekted!r. Töz ve madde derken
kastett!ğ!n!z dünyanın dışında bağımsız olarak var olan b!r şeyse, o
zaman var olmayan b!r şeyden söz ed!yorsunuz demekt!r.
Berkeley aynı zamanda soyut nesneler adı ver!len —ya da Orta Çağ’dak!ler!n “tümeller”,
Platon’un da “!dealar” ded!ğ!— şeyler! de reddeder.

Ayrıca, Locke’un b!r!nc!l ve !k!nc!l n!tel!kler (katılık, hareket ve b!ç!m


g!b! yapısal n!tel!klerle renk, koku, ses g!b! n!tel!kler) arasında yaptığı
ve b!r!nc! gruptak!ler!n nesnel, !k!nc! gruptak!ler!n öznel olduğunu !ler!
süren ayrım, savunulamaz; b!r!nc!l n!tel!kler !k!nc!l n!tel!klere bağlıdır;
heps! de eş!t şek!lde özneld!r.

Berkeley aynı zamanda soyut nesneler adı ver!len —ya da Orta


Çağ’dak!ler!n “tümeller“, Platon’un da “"dealar” ded!ğ!— şeyler! de
reddeder. Örneğ!n, eğer b!r!s! kırmızılığın her türlü kırmızı nesneden
ya da !y!l!ğ!n her türlü !y! amelden veya k!ş!den ayrı olduğunu söylerse
o zaman kırmızılığın ya da !y!l!ğ!n bağımsız elemanlar olarak var
olduğunu söylüyor demekt!r.
Berkeley !ç!n bu !mkansızdır; çünkü algılanamayan h!çb!r şey var
olamaz. Kırmızı b!r şey olmadan kırmızı !des! ve !y! b!r şey olmadan
!y!l!k !des! olması saçmadır. Tıpkı duyumsanması olmasa madden!n
de var olamayacağı g!b!.

Pek!, Berkeley, odanızdan çıkıp, mob!lyalarınızı ya da b!lg!sayarınızı


algılamayı bıraktığınız anda bu nesneler!n de var olmayı bıraktığını mı
söylemekted!r?

Hayır. Çünkü b!r başka z!h!n hâlâ bu nesneler! algılamaktadır, s!z


b!nayı terk ett!ğ!n!zde dah!. Çünkü s!z bu nesneler! algılamıyor olsanız
b!le, Tanrı onları algılamaktadır. Berkeley şöyle açıklar:

“Duyusal şeyler!n z!hn!m dışındak! varlıklarını !nkar ederken,


husus! olarak kend! z!hn!mden bahsetm!yorum, bütün z!h!nlerden
bahsed!yorum. Elbette k! şeyler!n ben!m z!hn!m!n dışında da varlık
gösterd!kler! açıktır, çünkü deney!m sayes!nde görüyorum k! onlar
z!hn!mden bağımsızdır. Öyleyse, ben!m onları algılama zamanlarını
arasında geçen süre ya da aralıklar zarfında da !ç!nde var oldukları
b!r başka z!h!n bulunmalıdır. Aynı anda her yerde ve her zaman var
olan; her şey! b!len, kavrayan ve b!ze kend! takd!r ett!ğ!, b!z!m de
Doğa Yasaları adını verd!ğ!m!z kurallara göre ve kend! buyurduğu
yolla sunan, ezel!, ebed! b!r z!h!n mevcuttur.”

Öyleyse, şeyler!n varlığı, Tanrı’nın varlığına bağlıdır ve Tanrı doğadak!


varlıkların düzenl!l!ğ!n!n sebeb!d!r. Doğadak! düzen Tanrı tarafından
yaratılmıştır ve sürdürülmekted!r ve Tanrı, tüm şeyler!n gerçekl!ğ!n!
kend! algısı sayes!nde garant! altına alır.

VAROLMAK, ALGILANMIŞ OLMAKTIR


Berkeley !ç!n var olmak !k! b!ç!mde söz konusudur: Ya algılanarak ya
da algılayarak. Algılanan b!r varlık varolab!lmek !ç!n algılayan b!r varlık
gerekt!recek, algılayan b!r varlık da varolmak !ç!n algılanan varlıklar
bulunmasını gerekt!recekt!r.

Algılanan varlıklar “duyumlanab!len nesne ve n!tel!kler” yan!


“!delerd!r”. Bunlar ed!lg!nd!r. Algılayan varlıklar !se etk!nd!r. Z!h!n ya da
t!n bövled!r. Bunların etk!nl!ğ! algılama ,ve !stenç yet!ler!vled!r. Böylece
ancak !deler ve bunları algılayan t!nler varolab!l!rler. T!nler
algılanamazlar, çünkü ed!lg!n değ!ld!rler.

Algılanmadıklarından da deneyle doğrudan b!l!nemezler. T!nler!


b!lmen!n tek yolu onların etk!nl!kler!n!n sonucunu algılamaktır. B!zde
başkalarının t!n ya da z!h!nler!n!n !des!n!n bulunmaması bundandır.
Başka z!h!nler! gövdelerde neden oldukları davranışlar, söyled!kler!
sözler yoluyla tanır, b!l!r!z.

Berkeley’e göre b!r nesnen!n varolmasının onun algılanıyor olması


anlamına geld!ğ! açıktır. Bu ele almış olduğu ve sonradan yadsıdığı
görüngücülükten anlaşılır. Berkeley b!r nesnen!n varolmasını
algılanab!l!r olmasına bağlamıyor. Varolmak !ç!n o sıra aktüel olarak
algılayan b!r t!n gerekt!r!yor.

Öyle !se şu sıra k!mse tarafından algılanmayan nesneler konusunda


ne deneb!lecekt!r? !ç!nden çıktığımız odayı b!z algılama-sak b!le onu
!çer!de kalanlar algılayacaktır. Ancak onlar da çıkıp kapısını kapatınca
odanın varlığı ne olacaktır? Berkeley sürekl! yokolup yen!den varolan
b!r nesne kavramına felsefes!nde yer vermez.

Bu onu h!ç de !stemed!ğ! b!r sonuç olan sol!ps!zme (tekbenc!l!k) çok


yakın b!r yere götüreb!l!rd!. O, karşısına çıkan bu sorundan
yararlanmış ve önerd!ğ! çözümü b!r Tanrı kanıtı n!tel!ğ!nde sunmuştur.
H!çb!r sonlu t!n!n algılamadığı nesneler! sonsuz b!r t!n her an her
yerde algıladığı !ç!n nesneler!n kopuk değ!l sürekl! b!r varlığı söz
konusudur. Bu da Berkeley’e göre sonsuz b!r z!h!n, b!r t!n olarak
Tanrı’nın varlığının kanıtıdır.
Berkeley benzer b!r yöntem! aynı bağlamda doğan !k!nc! b!r sorunun
çözümünde de kullanır. İdelere neden olan b!r dış dünya yoksa şu !k!
soru akla gelecekt!r:

Bütün !deler!m!z! kend! kend!m!ze !stenc!m!zle m! yaratırız?


B!leş!k !deler!m!z!n hep aynı tutarlılıkla gelmes!n!n neden! nasıl
açıklanab!l!r?

Evet, der Berkeley, k!m! b!leş!k !deler!m!z! !mgelem g!b! düzeneklerle


b!z oluştururuz. Ancak !deler!n büyük çoğunluğu b!ze !stenc!m!z
dışında gel!r. Bunların düzen ve tutarlılıkları da !stenc!m!z dışındadır.
Berkeley’e göre bu da yalnızca Tanrı’nın varlığını kanıtlar. B!r etk!n t!n
olarak Tanrı üzer!m!zde bu etk!ler!, bu düzenl!l!kte ortaya çıkarır.
Algının tutarlılığı ve düzenl!l!ğ! Tanrı’nın büyüklüğünü göster!r. Bu,
Tanrı’nın varlığını b!lmen!n başlıca yoludur.

İmmateryal!st felsefey! temellend!rmek amacıyla, Berkeley’!n kurduğu


bu uslamlamalar, !lg!nç olmalarına karşın çoğu kez yanlış öncüllerden
türer. Bunlar arasında gerçekten sağlam olan eleşt!rel uslamlama,
algının, gerçekç!l!ğ!n öne sürdüğü özdeksel dünya !le
karşılaştırılamayacağını, bu !k! nedenle de bu !k! ortam arasındak!
h!çb!r !l!şk!n!n deneysel anlamda b!l!nemeyeceğ!n!, gösteren!d!r.

Bu deneyc!l!ğ!n gerçekç!l!kle tutarsız olduğu sonucunu get!ren çok


güçlü b!r eleşt!r!d!r. Descartes ve Locke b!lg!n!n bütünüyle !delerden
oluştuğunu düşünmüşlerd!. Berkeley de bu görüşü ben!mser. Oysa
Descartes ve Locke b!lg!y! oluşturan !deler!n b!r bağımsız dış
dünyanın kopyaları olduğunu da !ler! sürmüşlerd!. Bu görüşler! b!r
yandan gerçekç!, öte yandan da !k!c!d!r (düal!st); varlığı özdeksel ve
z!h!nsel olmak üzere !k! türe ayırır.

Berkeley gerçekç!l!ğ! yadsırken bu !k!c!l!ğ! de yadsımış ve yalnızca


z!h!nsel-t!nsel varlığa yer vererek !deal!zm! savunmuştur. Ona göre
b!lg! yalnızca !delerden oluştuğuna ve b!ld!ğ!m!z her şey de !deler
olduğuna göre, bu !deler!n arkasında varolduğu b!l!nmeyen, ama
varsayılan, b!r gölge dış dünyaya h!ç gerek yoktur. Bu Berkeley !ç!n
algı kuramına gereks!z b!r karmaşıklık get!ren b!r ç!ftlemed!r. Böyle b!r
!k!nc! dünyayı yadsımakla b!lg!den h!çb!r şey y!t!r!lmed!ğ!n!
savunmuştur.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM


Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın K!ş!sel Ders Notları. Atatürk Ün!vers!tes!
Sosyoloj! Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye G!r!ş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe
Tar!h!” Dersler! Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğret!m Felsefe
Ders K!tabı

You might also like