You are on page 1of 11

İthaf

Bir hükümdarın yakınlığını kazanmak isteyen kimseler, çoğu zaman kendileri için çok değerli olan
veya hükümdarın çok beğeneceği armağanlar sunarlar. Bende ekselanslarına bağlılığımın göstergesi
olarak, büyük insanların erdemli davranışlarına dair bilgilerinin, zamanımıza ait deneyimlerin ve antik
dönemden çıkardığım derselerin ışığında bu kitabı hazırladım.
Sırandan bir kimsenin (ben), hükümdarın yönetimi üzerinde konuşmasını hadsizlik olarak
değerlendirmenizi istemem. Çünkü nasıl dağlar ve yüksek yerler alçaklarda, alçak yerlerse dağların
üzerinde konumlanarak gözlemleniyor ve bu yolla betimleniyorsa; aynı şekilde halkın özelliklerini iyi
anlamak için hükümdar olmak, hükümdarın özelliklerini iyi anlamak için de halktan biri olmak
gerekmektedir.

İnsanlar üzerinde egemenlik sağlamış olan tüm devletler, ya cumhuriyetlerdir (bu kitapta cumhuriyet
yönetimlerine değinmiyor) ya da hükümdarlıklardır. Hükümdarlıklar ya saltanat ya da yeni bir kişinin
hükümdar olması ile sürmektedir. Yeni hükümdarlıkla ise ya tamamıyla yenidir(?) ya da kalıtsal yolla
hükümdar olmuş kişinin bir başka bir krallığı ele geçirerek kendi egemnliğine almasıyla gerçekleşir.
Karma hükümdarlıklar
Yeni olan hükümdarlıkların özellikle bütünüyle yeni olamyan yani var olan devlete yeni bir devletin
katılmasıyla oluşan karma hükümdarlıkların zorluklar barındırdığından bahseder;
ilk olarak bazı devletlerde halk daha iyi olacağına inanarak hükümdara karşı silahlanır. Ancak halkın
girdiği bu yol yanlıştır, çünkü sonrasında durumun her zaman kötüye gitttiği deneyimlenmiştir. (anarşi
durmunun olabileck en kötü seçenek olduğunu söylüyor, Hobbes örnek olabilir.
ikinci zorluk ise bazı yeni hükümdarlar halka karşı silahlanır ve baskı altına almaya çalışır. Böyle bir
durumda ise herkes size düşman olur ve güçlü ordularla çabucak ele geçirilen yerler aniden
kaybedilebilir. Nitekim bir hükümdarın her ne kadar güçlü orduları olursa olsun bir eylate girmek için
o bölge halkının desteğine mutlaka gereksinimi vardır. Halk daha iyi bir gelecek düşüncesiyle
kandırılmış olduklarını anladıklarında işler tersine dönebilir.
Ayrıca böyle bir durum gerçekliştiğinde eğer isyan etmiş olan ülke yeniden eski hükümdar tarafından
ele geçirilirse bu hükümdar eski zayıflıklarıdan giderirken, isyanı fırsat bilerek suç işlemiş olanları
cezalandırırken ve ve şüphe duydularından kurtulurken daha haşin davranır. Böylece daha güçlü hale
gelir.
Bu nedenlerle bir devleti ele geçirmiş bir hükümdar ve iktidarını sürdürmek isteyen bir hükümdar iki
noktaya dikkat etmelidir. Birincisi önceki hükümdarın soyunu tüketmek diğeri ise bölge halkının
yasakarını ve vergilerini değiştirmemek.
Fakat bu iki şeye dikkat edilmesine rağmen dili,gelenekleri ve düzenleri farklı olan bir devlet ele
geçirmişsse bu halk üzerinde oterite kurmak daha zor olacağından oterite kurmak için daha çok
çalışmanız ve kaderin sizden yana olması gerekir. (Şans; machevelli bütün insani konuların yarısını
şansın yönettiğine inanıyordu)
Bu durumda en geçerli çözüm devleti ele geçirmiş kişinin orada yaşamasıdır.(türklerin yunanistanda
yaşaması gibi). Çünkü orada yaşayarak sorunları oluşur oluşmaz görebilir ve halkın size ulaşabiliyor
olmasından dolayı halkın menuniyetini kazanabilirsiniz.12
Bir başa iyi çözümse ele geçirdiğiniz bölgenin devlete bağlılığını kazanmak için silahlı güçler
bulundurmak yerine koloni göndermenizdir. Koleniler askeri güce göre çok az maliyetlidir çünkü
oradaki toprakla geçimini sağlar, bölgenin yerli halkıda topraklarını kolonilere kaptırdığı için
yoksullaşır ve siz saldıramaz, koloniler daha sadıktır çünkü sizden zarar görmüş bölge halkıyla aynı
kadari paylaşmak istemezler. 13
Bu yüzden insanlara ya iyi davranmak ya da onları ortadan kaldırmak gerekir. Çünkü gördükleri
küçük zararlar için intikam alırlar ancak büyük olanlar için alamazlar: Bu nedenle vereceğiniz zarar,
intikamın alınmasından korkmayacağınız ölçüde olsun.13
Sizden daha az güçlü olan iktidarlara iyi davranın ancak onların güçlenmesine izin vermeyin ve
yapılabiliyorsa onların güçlerini zayıflatın. 14Yanınızdaki devletlerle iyi geçinmeye çalışın ama
dostane tavırlarına aldanmayın. Böyle yaparak bilge bir hükümdar gibi gelecekte oluşabilecek
sorunlara önlem alın.15
Savaştan kaçınmak için ya da zaman her şeye çare olur düşüncesine sığınarak sorunlardan kaçınmak
sakıncalıdır. Çünkü savaşdan kaçınmak durumu başkaları için avantajlı hale getirir. Zaman ise size her
şeyi sunabilir iyi şeyleride kötü şeyleride. 15
Sahip olma arzusu son derece doğal ve sıradandır. İnsanlar sahip olmak istediklerine ulaşmak için
ellerinden geleni yaptıklarında her zaman övgü alırlar, ancak isteklerine ulaşacak güçleri yokken, her
türlü yola başvurup çırpındıklarında işte burada yanlışlık başlar ve böyle davranan kimseler
suçlanırlar.17
4.Bölüm
Bu bölümde işgal edilen bir halkın hangi sebeplerden dolayı yeni hükümete isyan etmediğinin
nedenlerinden birini anlatıyor 2 farklı yönetim biçimine değinerek.
İlk yönetim biçimi soydan gelen hükümdarın ve lütfu ile göreve gelen yöneticiler tarafından tarafından
yönetilen monarşidir. (Osmanlı Devletini örnek veriyor)20
Diğeri ise soydan gelen hükümdar ve onun lütfu olmadan yine soyda gelen haklarıyla bakanlık
ünvanının sahibi olan derebeylerden oluşan yönetim.(Fransa)20
Bu iki devlet modeli düşünüldüğünde Türklerin devletini ele geçirmek daha zor olacak ancak
sonrasında daha kolay elde tutulacaktır. Ele geçirilmesi daha zordur çünkü hükümdar ve kullarınca
yönetilen bir devlet anlayışı hakimdir bu sebeple halkın ve yöneticelerin hükümdara bağlılıkları daha
sıkı olduğu için, onları ayartma veya içlerinden birisinin hükümdarın kuyusunu kazma olasalığı
düşüktür. Daha kolay elde tutulacaktır çünkü karşısındaki hükümdar türkleri bir bütün olarak
bulacağını hesaba katması ve türklerin iktidarının çatırdamasını beklemektense kendi gücüne
güvenerek savaşması gerektiğini düşünürse ve bu savaşıda kazanırsa halk bir başkasına itaat
etmediğinden dolayı geriye hükümdarın soyundan başka endişelenecek bir konu kalmaz.21
Bunun tam tersini ise Fransa gibi yönetilen krallıklarda görürüz. Bu krallıklara, onların baronlarını
kazanarak kolaylıkla girebilirsiniz, çünkü her zaman yönerimden hoşnut olmayan birileri vardır. Fakat
devleti ele geçirdikten sonra size yardım edenlerin ve baskı yaptıklarınızın hoşnutsuzluğu, size bitmek
bilmeyen sıkıntılar getirebilir. Çünkü onları ne memnun edebilir (sürekli farklı talep ve daha fazla güç
isteyen baronların hedefi artık siz olursunuz) ne de onları ortadan kaldırabilrisiniz (çünkü bu
derebeylerin kendi tasarrufunda olan toprakları ve kulları vardır onları ortadan kaldırmak halkı nefrete
sürükler). Böyle olunca da her aksilikte bu devletteki iktidarınızı kaybetme tehlikesi yaşarsınız.21
5.Bölüm
Kendi yasalarıyla ve özgürce yaşamaya alışkın olan devletler ele geçirildiklerinde bu devlete
egemenlik sağlamanın üç yolu olsada (birincisi bölge halkını ortadan kaldırmak, ikincisi bizzat gidip
oraya yerleşmek, üçücüsü o bölge halkından vergi alarak ve onlarla iyi ilişkiler sürdürmenizi
sağlayacak, az kişiden oluşan bir devlet kurarak, o halkın kendi yasalarıyla yaşamasına izin
vermektir.) Daha kolay bir yolu ise ele geçiren hükümdarın kendi vatandaşlarının orada
yaşamalarıdır.23
Fakat bütün bu yollardan tek güvenli olanı ele geçirilen toprakları yerle bir etmek ve orada yaşamaktır.
Çünkü Halkının özgürce yaşamaya alışmış olduğu bir yeri ele geçirmiş olan hükümdar, onlara iyilikler
de gösterse, uzun yıllar da geçse, bölge halkının isyanlarının gerekçeleri her zaman özgürlükleri ve
önceki yaşam biçimleri olacaktır. Bu halk dağıtılmadığı veya yok edilmediği sürece yapılacak hiçbir
şey, alınacak hiçbir önlem onlara özgürlüğü ve önceki yaşam biçimlerini unutturamaz, her aksilikte
bunlara sarılırlar. Cumhuriyetin enerjisi de, nefreti ve intikam arzusu da daha fazladır.24-25
6. Bölüm
Tamamıyla yeni olan hükümdarlıklarda, egemenliğin sürdürülmesindeki zorlukların derecesi, yeni
hükümdarın becerisinin ölçüsüne göre değişir. Yalın bir vatandaşken hükümdar olma yolunda,
becerinin veya şansın payı büyüktür. Bunlardan birine sahip olan kimse, zorlukların bir parçasının
üstesinden bunlar sayesinde gelebilir. Ancak kim şansa daha az bel bağlarsa, egemenliği daha uzun
sürer.
Yeni bir hükümdar olmanın şöyle bir avantajı vardır, bu kişinin başka devletleri olmadığı için, bizzat
orada yaşamak durumundadır bu da ona kolaylık sağlar. Fakat hükümdarların en üstün olanlarına
bağtımız zaman şanslarının onların karşısına sadece fırsatlar çıkardığını, gereken imkanları
sunduğunu, sonra uygun olan adımları atanların kendileri olduklarını görürüz. Bu fırsatlar olmasaydı
becerileri boşa giderdi, becerileri olmasaydı da bu fırsatları değerlendirilemezdi. Örneğin Musa’nın,
Mısır’da, Mısırlıların baskısı altında kalmış, onların kölesi olmuş ve kölelikten kurtulamak için onun
ardından gitmeye hazır olan İsrail halkını bulması gerekiyordu.
Becerileriyle hükğmdar olanlar, hükümdarlıklarını zor elde ederler ama ancak kolaylıkla ellerinde
tutarlar. Bunun bir ölçüde nedeni , devleti kurmak ve onların güvenliğini sağlamak için oluşturmak
zorunda oldukları yeni sistemler ile ilgilidir. Eski düzenden yaşamaktan çok memnun bir çok kiş ona
düman olur, yeni düzeni destekleyenlerin desteği ise zayıftır. Desteğin zayıf olmasnın ilk nedeni bu
kişilerin karşıt görüşlü olanlardan kormalarıdır çünkü mevcut yasalar onlardan yanadır diğer bir
nedeni ise insanların sağlam bir deneyim yaşamadıkça yeniliklere gerçekten güvenememesidir. Üstelik
insanların değişen doğasından dolayı ikna edilse bile sabit olmalarını sağlamak zordur.28-29
Bütün bunlar düşünüldüğünde insanları ikna etmek ve inançları zayıfladığında kuvvetlendirmek için
zor kullanmak gerekir.(silahlı gücüde kastediyor.)
Her ne kadar atılımlarında büyük zorluklar yaşasalarda onlar(üstün hükümdarlar), korkularının alt
edilmesi erdemle mümkündür. Ancak onları alt ettiklerinde, derin saygı görmeye başlarlar. Kendilerini
kıskananlarıda ortadan kaldırdıklarında güçlü, özgüvenli, onurlu ve mutlu halde yaşarlar.
7.Bölüm
Yalın birer vatandaşken yanlızca şansları sayeside kolaylıkla hükümdar olanlar egemenliklerini
sürdürebilmek için oldukça fazla sıkıntı yaşayan kişilerdir. Bir kişinin şans yoluyla hükümdar olması
bazen bir devletin para karşılığı verilmesi veya lütfedilmesi bazen askerlere rüşvet vererek gerçekleşir.
Bu hükümdarlar iktdidarı onlara sunanların keyfine ve şansına dayalı olarak hareket ederler ki
bunların ikisi de son derece değişken ve güvenilmezdir. Onlar ne bu makamda kalabilmeyi bilirler ne
de bunu başarabilirler. Bilmezler çünkü eğer çok bilge ve erdemli değillerse, uzun yıllar yalın bir
vatandaş olarak yaşadıkları için yönetmeyi bilmemeleri olağandır. Hükümdar oalrak
tutunamamalarının sebebi ise onlara dost ve sadık güçlerin olmamasıdır.
32-33-34–35-36 Borgia örneğinden hareketle bunlar ısöylüyor bu yüzden yeni olan hükümdarlığında
düşmanlarından emin olmak, dostluklar kurmak, zorla veya düzenbazlıkla kazanmak, halkın sevdiği
ve korktuğu, askerlerin saygı duyduğu ve ardından geldiği biri olmak, kendisine zarar verebilecek
veya zarar vermek zorunda olanları ortadan kaldırmak, eski sistemin yerine yenisini getirmek, Yüce,
Özgür, Sert, ama aynı zamanda ılımlı olmak, Sadık olmayan orduyu kaldırıp yenisini kurmak, krallarla
ve hükümdarlarla dostça ilişkiler içinde olmak ve onların kendisine memnuniyetle iyilik yapmalarını
ancak karşı olduklarında da kendisinden çekinmelerini sağlamak.
8. Bölüm
Yalın Bir vatandaşken hükümdarlığa yükselmenin, kadere veya erdeme atfedilmeyecek olan iki yolu
daha vardır. bu yollardan biri kötü ve alçakça yollarla hükümdarlığa gelinmesidir, diğeri de bir
vatandaşın, hemşerilerinin desteğiyle Vatanına hükümdar olmasıdır.( Cumhuriyet)
Erdem vatandaşlarını katletmek, dostlarına ihanet etmek, inançsız, acımasız veya dinsiz olmak demek
değildir; Bunlar imparatorluk kazandırabilir ancak krala Şan kazandırmaz.
birçok kişi sadece Savaş kargaşası olan zamanlarda değil, barış içinde yaşanılan zamanlarda bile,
zalimce davranarak Devleti elinde tutamamışken, bazı hükümdarları bitmek bilmeyen
aldatmacalarından ve zulümlerinden sonra, vatanlarında uzun yıllar Güven içinde yaşayabilmelerinin,
kendilerini yabancı düşmanlara karşı savunabilmelerini ve vatandaşlarının onlara karşı hiç komple
kurmamaları Şiddetin iyi veya kötü yönde kullanımı ile açıklanabilir. Iyi yönde kullanım( kötülüğün
iyi kullanımından bahsedebilirsek Eğer) iktidarı güvende tutabilmek için birden kullanılması ve bunu
sürdürülmemesidir; sonrasında mümkün olduğunca halk için yararlı olacak şekilde kullanılmasıdır.
kötü yönde kullanımsa şiddetin başlangıçta az kullanılması ancak zamanla son bulması gerekirken,
giderek arttırılmasıdır. 1 yolu izleyenler tanrıya ve insanlara bu yaptıklarını gerekçelerini sunabilirler,
devletlerin ayakta tutabilirler. ikinci yolu tercih edenlerin ise iktidarlarını sürdürmeleri imkansızdır.
bu yüzden bir devleti ele geçirirken işgalcinin ugulamak durumunda olduğu şiddeti İyiden iyice
düşünmesi ve şiddet kullanımını tek seferde noktalaması gerekir. başka türlü davrananların Kılıcı
hiçbir zaman kınında duramaz. Ne o hükümdar halkından Emin olabilir ne de halkı Sonu gelmeyen
zulmünden dolayı ona güvenebilir. şiddet tek seferde uygulanmalıdır Çünkü Halk ne kadar az çekerse,
hükümdara o kadar az zarar verir. ancak iyilikler azar azar yapılmalıdır Böylelikle keyfine varılması
sağlanır.
her şeyden öte bir hükümdar halkıyla olan ilişkilerin istikrarlı bir biçimde sürdürmelidir.
Beklenmeyen iyi veya kötü olaylar gerçekleştiğinde de tutumunu değiştirmelidir. çünkü Rüzgar tersine
döndüğünde, halkla ilişkilerindeki istikrarı elden bırakmak zorunda kalırsa şiddet uygulayamaz; iyilik
yapmak da hükümdara kazanç sağlamaz Çünkü bu iyiliğin zorla yapıldığı düşünülür ve kimse bundan
hoşnut kalmaz.

9. bölüm
Yalın bir vatandaş halkın veya ileri gelenlerin desteğiyle hükümdar olabilir .Ileri gelenlerin desteğiyle
hükümdar olan görevde kalma konusunda, halkın desteği ile hükümdar olandan daha fazla güçlük
Yaşar Çünkü bu kişiler hükümdarı kendilerine denk görürler ve bu yüzden ne Emir verebilir ne de
yönetebilir.
Tüm bunların ötesinde birikimler hiçbir zaman kendine düşman bir halkın karşısında güvende olamaz,
çünkü halk kalabalıktır. ancak ileri gelenler az sayıda oldukları için, onların düşmanlığı Güven içinde
yaşamasına büyük engel teşkil etmez. bir hükümdarın düşman halktan bekleyeceği en kötü şey, onu
terk etmeleridir ancak düşman olan ileri gelenlerle yaşayacağı tek sıkıntı terk edilmek değildir, Bu
kişiler aynı zamanda hükümdara karşı da çıkabilirler. daha açık gözlü ve Kurnaz olduklarından, her
zaman kendilerini kurtaracak zaman kazanırlar ve hükümdarlığa yükseltecekleri, çıkar
sağlayabilecekleri Birini ararlar.
Ayrıca hükümdar her zaman aynı halk tabakası ile yaşamak zorundadır, ama aynı ileri gelenlerle
yaşamak zorunda değildir. hükümdar onların görevlerini değiştirebilir itibarlarını yükseltebilir veya
düşürebilir
Sonuç olarak bir hükümdar halkın dostluğunu kazanmak zorundadır, yoksa zor zamanlarda bir çıkış
yolu bulamaz.
Fakat sivil düzenden mutlak düzene geçerken sivil hükümdarlıklar tehlike altındadır. Çünkü
yönetimleri ya Kendi ellerindedir ya da başka yöneticilerin elindedir. ikinci durumda ayakta kalmaları
daha zor ve tehlikeli olur; Çünkü vatandaşlar yöneticilerin tutumuna göre hareket ederler. söz konusu
yöneticiler de zor zamanlarda, hükümdara itaat etmeyerek veya ona karşı çıkarak Devleti kolaylıkla
ele geçirebilirler. Hükümdar, bu sıkıntılı süreçte mutlak otoriteyi elde etmek için zamanında hareket
edemez, Çünkü yöneticilerin idare etmesine alışkın olan ve vatandaşları ve uyruğu, bu hassas
zamanlarda kendisine itaat etmez ve hükümdar istikrarsızlığın yaşandığı dönemlerde kime güvenmesi
gerektiğini bilemez. bu hükümdar Barış ortamının olduğu ve vatandaşlarının devlete gereksinim
duyduğu zamanlardaki desteği bulamaz. çünkü ölümün uzak olduğu Böyle zamanlarda Herkes çok
çalışır, herkes hükümdarın yanında olacağına söz verir. ancak sıkıntılı zamanlarda devletin
vatandaşlara gereksinimi olduğunda çok az kişi öne çıkar.
Bu yüzden Bilge bir hükümdar, vatandaşların Hem iyi hem de kötü günlerde ve sürekli olarak, devlete
ve kendisine gereksinim duyacağı bir yöntem bulmalıdır ki bu sayede Herkes her zaman kendisine
bağlı olabilirsin.

10 bölümü atladım çok gerekli bir şey yok.


11 bölümü atladım

12. bölüm
Paralı askerler ve yardımcı Güçler yararsız ve tehlikelidir
Bunlardan paralı askere değinecek olursak Darmadağındır, hırslıdır, disiplinsizdir ve sadık değildirler;
dostlarının yanında cüretkar, düşmanlarının karşısında ödlektirler. Bunun nedeni onları savaş
meydanında tutan ödeneklerin biraz bağlayıcı olması dışında, başka bir sevdalarının,
vatanseverliklerinin olmayışıdır .
Paralı askerlerin komutanlar işlerinde çok iyi olabilir veya olmayabilirler. eğer iyilerse onlara
güvenemezsiniz Çünkü her zaman kendilerini daha da güçlendirmenin peşindedirler. bu amaç uğruna
Ya onların patronu olan size veya size zararı olmayanlara baskı yaparlar. ancak Eğer komutanlar
işlerinde iyi değillerse bu durumda size zarar vermeleri kaçınılmazdır.
13 bölüm
yardımcı kuvvetler paralı askerlerden daha tehlikelidir, çünkü Kaybettiklerinde onları yardıma
çağıran taraf darmadağın olur, kazandıklarındaysa Onların Tutsağı olur.bu Güçler Birlik içindedir,
hep itaat etmişlerdir. ancak paralı askerlerin, size zarar vermek için daha fazla zamana ve daha büyük
fırsata gereksinimleri vardır. tek vücut olmadıkları ve onları Siz bulduğunuz, asker yaptığınız,
paralarını Siz verdiğiniz için, görevlendireceğiniz 3. bir komutan da size zarar verecek ölçüde otoriteyi
çabucak elde edemez.
özetle paralı askerler de isteksizlik yardımcı güçlerde ise beceri tehlikelidir .
14.bölüm
Bir hükümdarın savaş, ta uygulanacak taktikler ve bu konuda yapılacak düzenleme dışında bir amacı,
düşüncesi veya eylemi olmamalıdır. Çünkü komuta eden kişilere ait tek sanat budur ve bu yolla Öyle
bir Erdem'e ulaşır ki sadece hükümdar olmak üzere doğmuş olanların iktidarın sağlamlaştırması değil,
Yalın vatandaşların da bu makama yükselmeleri mümkün olur.
Bir hükümdarın silahlanması gerekir Çünkü Silahsız olmak sizin aşağılamanıza zemin hazırlar.
Ayrıca silahla olanla Silahsız olan karşılaştırılamaz. silahlı olanın Silahsız olana itaat etmesi; Silahsız
olanın silahlı kişiler arasında güvende olması akıl işi değildir. Çünkü biri hırs diğeri şüphe içinde
olacağından, birlikte iyi iş çıkartmaları olası değildir
Bir hükümdar Savaş konusu üzerine kafa yormaya asla bırakmamalıdır,
Çoğu kişi gerçekte hiç görülmemiş, bilinmemiş Cumhuriyetleri ve hükümdarlıkları hayal etmiştir.
yaşanan ve güçlenen Hayatlar arasında o kadar çok fark vardır ki yaptığını, yapmayı düşlediği için terk
eden kişi, sahip olduklarını da yitirir. Çünkü Her işinde iyi olmaya çalışan bir kişinin, kendisi gibi
olmayanlar arasındaki yıkıma uğraması kaçınılmazdır. Bu bağlamda, tutunmak isteyen bir
hükümdarın, iyi olmamayı ve iyiliği duruma göre kullanmayı öğrenmesi gerekir .Insanlardan, üst
makamlarda olduklarından dolayı da en çok hükümdarlardan söz edilirken, Bu kişiler bir takım
özelliklerinden dolayı yerilirler veya övülürler. Birçok kişi hükümdarın iyi niteliklere sahip olmasının
övülmeye layık olduğunu savunacaktır. ancak bir insan bu iyi niteliklerin tamamına sahip olamaz,
Olsa bile doğası gereği onları layıkıyla kullanamaz. Bu yüzden bir hükümdar devletini devirecek
rezilliklerden uzak durmalıdır ve bu denli büyük zararı olmasa da, yenilmesine sebep olacak
niteliklerden Kendini sakınmalıdır. ancak yapamıyorsa bu durumda üzerine çok durmamalıdır. bu kötü
özelliklerden bazıları olmadan Devleti Kurtarmak zordur, Bu yüzden hükümdar bunlara maruz
kalmayı umursamamalıdır. Çünkü iyiden iyiye değerlendirince şu sonuca varabiliriz: iyi zannedilen
yolda ilerlemek kötü şekilde sonuçlanabilir ve kötü kabul edilen yol sizi iyi yerlere çıkarabilir.
16. bölüm
Bir hükümdarın cömert olarak bilinmesi İyidir Ancak böyle bilinmek için Cömert olmak, ona zarar
verir. Çünkü hükümdar laiki ile cömertlik yaparsa, bu hiç kimse tarafından bilinmez Ne Cömert ne de
cimri olarak anılır. Bu yüzden hükümdar Eğer insanlar arasında Cömert olarak bilinmek istiyorsa,
şatafat ve gösteriş ile cömertlik yapmalıdır. Ancak böyle yapan bir hükümdar da varını yoğunu hep bu
şekilde tüketir sonunda ise insanlara sıra dışı biçimde yüklenir çok fazla vergi toplar ve para kazanmak
için mümkün olan her yola başvurur. bu durum ise hükümdar ve uyruğu arasında nefret doğurur,
fakirleşince de ona değer veren kalmaz. hükümdar böyle bir cömertliğin zararlı olduğunu anlayıp
yolunu değiştirmek istediğinde ise adı anında cimriye çıkar. bu nedenle bir hükümdar zararını
görmeden Cömert olarak anılma erdemine sahip olamayacağından, Eğer akıllıysa cimri sıfatını
umursamamalıdır. Çünkü zamanla Cimriliğiyle yaptığı girişimlerin yeterli geldiği görülünce, ona
Savaş açanlara karşı devletini savunabilince, halka yüklenmeden girişimlerde bulunabilince hep daha
Cömert görünür. Bunun sonucunda yüklenmediği çok sayıda kişi onu Cömert olarak kabul eder, bir
şey vermediği azınlık insanın gözünde cimri olur.
Cömertlik, Hükümdarlığı kazanma yolundaysanız son derece gereklidir ama bunu başardıktan sonra
son verilmelidir.
bir hükümdar kendine ve uyruğuna ait Malı mülkü harcarken hesaplı olmalıdır fakat, Kendinizin ve
uyruğunuzun olmayan malı mülkü hesapsızca harcayabilirsiniz. Örneğin bir hükümdar ordularıyla
savaşa giderken yağmalayıp haraç topluyorsa Cömert olmalı yoksa askerleri ona itaat etmezler.
17. bölüm
Bir hükümdar Zalim olarak değil merhametli olarak anılmak istemelididir Ancak bu Merhameti
kötüye kullanmama konusunda Titiz davranmalıdır. hükümdar, uyruğunu Birlik içinde tutmak ve
kendisine itaat etmelerini sağlayabilmek uğruna Zalim biri olarak görülür ve yerilirse, bunu hiç
önemsememelidir. birkaç Zalim hamlesi olan hükümdar, çok merhametli oldukları için cinayetlerin ve
soygunların izlediği Kargaşalara kayıtsız kalan hükümdarlardan daha az zarara sebep olmuş olur;
sonuç olarak Onlar daha merhametli olur. Çünkü bu kargaşalar herkese zarar verirken hükümdarın
acımasız hamleleri Sadece belli bir kesime zarar verir.
bir hükümdarın tehlikelere tereddütsüz inanmaması, hemen harekete geçmemesi ve kendine Korkular
yaratmaması gerekir. Sağduyulu ve insancıl davranarak, ılımlı bir şekilde ilerlemelidir ki çok fazla
Güven onu tedbirsiz yapmasın ve de çok fazla güvensizlik onu katlanılmaz Biri haline getirmesin.

bir hükümdarın sevilmesi mi daha iyidir yoksa ondan korkulması mı? ikisi de yarar sağlar ancak
ikisine de aynı anda sahip olmak zordur. birini seçmeniz gerektiğinde korkulmak sevilmekten çok
daha güvenlidir. insanlar korktukları değil sevdikleri bir hükümdara zarar vermekten çekinmezler,
Çünkü sevgi bir şeye zorunlu olduğunda vardır ve insanlar beklentilerine ulaşamadıklarında, bu bağı
koparıverirler. Ancak korku, yakalarını hiç bırakmayan ceza endişesine bağlı olarak varlığını hep
sürdürür.
Bir hükümdar kendinden korkulmasını sağlarken halkın sevgisini kazanamıyor olabilir ancak onların
nefretini çekmemeyi bilmelidir. uyruğunun ve vatandaşlarının malına mülküne ve kadınlarına elini
sürmedikçe bunu kolaylıkla başarabilir ve birisinin canını almaya kalktığında Uygun bir gerekçenin ve
ispat edilebilir bir sebebin olduğundan emin olmalıdır.
insanlar babalarının ölümünü, miraslarının kaybından daha çabuk unuturlar. dahası başkalarının
olanlara el uzatmasının gerekçeleri hiçbir zaman eksik olmaz ve başkalarının kesesinden harcamaya
başlayan, bunu yapmak için her zaman bahane bulur. ancak Birinin canına kastetmenizin gerekçesi
çok daha zor bulunur ve daha çabuk akıllardan çıkar.
buna benzer olarak ordusunu komuta eden bir hükümdar Zalim olarak anılmayı umursamamalıdır,
Çünkü Zalim kabul edilmeden askerlerini bir arada tutamaz, onlara harekete geçiremez.
sevmek insanların kararıdır Ancak korkulmak hükümdarın elindedir. Bilge bir hükümdar başkalarının
değil kendi kontrolünde olana güvenmelidir. daha önce de vurguladığım gibi, nefret edilen bir
hükümdar olmakta kaçınmak için elinden geleni yapmalıdır.
18. bölüm
hükümdarın sözünde durması, içtenlikle ve kurnazlıktan uzak yaşaması övülmeye değerdir. ancak
zamanımızda kurnazlıkla insanların aklına yön vermeyi bilen hükümdarların, sözlerini tutmadan
büyük başarılara imza attıklarını ve sonunda temellerini Sadakat üzerine kuranlardan daha üstün
derecelere ulaştıklarını görüyoruz..
Bu nedenle bir hükümdarın savaşmanın iki yolunu bilmesi gerekmektedir: birincisi yasalarla diğeri
güçle. ilki insanlar için uygundur, ikincisi ise hayvanlar için ancak ilk yöntem çoğu zaman yeterli
gelmediğinden, ikincisine başvurulur.
Hayvanların doğasını anlayıp bundan yararlanacak olan bir hükümdarın Tilki ve aslanı örnek alması
yerinde olacaktır. Çünkü Aslan kendini tuzaklardan savunamaz, tilki de kurtlardan. bu yüzden
tuzakları tanımak için tilki olmak gerekir, kurtları kaçırmak içinse Aslan.
akıllı bir hükümdar, sözünün arkasında durmasının zararını görecekse ve söz vermesinin gerekçeleri
artık tükenmişse, sözlerini tutmak zorunda değildir.
Hükümdarların sözlerini tutmaması yüzünden, ne kadar çok anlaşmanın ve barışın boşa çıktığı örnek
gösterilebilir.
Bununla birlikte tilkiyi örnek almayı bilenin bu özelliği iyi bir şekilde işlemsi, güzel göstermesi ve
her şeyi belli etmemesi gereklidir. Bu Yola başvuran bir hükümdar, aldatılacak kişileri bulmakta hiç
sıkıntı çekmez, Çünkü insanlar düz mantıklıdır ve rüzgarın yönüne hemen kapılıverir.
bir hükümdarın bütün iyi niteliklere sahip olması gerekmez ancak onlara sahipmiş gibi görünmesi
gerekir. bunlara sahip olmak ve bunları gözetmek tehlikelidir; sahipmiş gibi görünmekse yararlıdır.
Bir hükümdar, En çok da yeni bir hükümdar Devleti ayakta tutmak, insanların gözünde iyi olarak
bilinmek için sahip olması gereken nitelikleri gözetmeyerek; sözlerini tutmayı ve iyilik yapmayı
bırakmak, insanlığa ve dine karşı tutumlar sergilemek durumunda kalabilir. Bu yüzden kaderin
cilvesine, rüzgarın yönüne ayak uydurabilecek bir ruhu olmalıdır ve bahsetmiş olduğum üzere Eğer
başarabiliyorsa iyilikten ayrılmamalı ancak gerektiğinde kötü de olabilmelidir.
hükümdar Merhamet, Sadakat, insancılık, içtenlik ve dindarlıkla ilgili olmayan bir şeyi ağzından
kaçırmamak için çok dikkatli olmalıdır ki Bu sayede bu niteliklere gerçekten sahipmiş gibi
görülebilsin veya duyulabilsin. son saydığım özellik olan dindarlık bunlar için en çok gereken
niteliktir.
Insanlar elleriyle değil gözleriyle algıladıklarına göre yargılarlar, çünkü Herkes görebilir ama çok az
kişi gerçeğe dokunabilir. Öyleymiş gibi gösterdiğimiz tarafımızı herkes görür, gerçek sizi çok az kişi
anlar Ve bu çok az kişi, onları savunan devletin haşmetini Taşıyan çok kişinin düşüncesine karşı
çıkacak cesareti gösteremez.
bir hükümdarın iktidarı kazanabilmek ve elinde tutabilmek için yaptıkları her zaman şerefli ve övgüye
değer görülür, Çünkü hükümdar genellikle görüşüne ve girişimlerinin sonuçlarına göre
değerlendirilir.
barış ve sadakatten başka bir şey öğütlemeyen bir hükümdar, Aslında bu ikisinin de Can düşmanıdır.
Barış'ı ve sadakati gözeten bir hükümdar ya itibarını ya da iktidarını kaybeder.

19 bölüm
bir hükümdarın iki konuda korkusu olmalıdır biri içeriye ait, yani uyruğuyla ilgili, diğeri de dışarıyla,
yabancı güçlerle ilgili.
bir hükümdar kendini dış güçlerden iyi silahlarla ve iyi dostlarla savunabilir ve iyi silahlar olduğu
sürece iyi dostları da vardır.
İçeriye ait korkularından ise halkıyla dost olarak kurtulabilir.
sağlam bir düzeni olan devletler ve bilgi hükümdarlıklar ileri gelenleri hayal kırıklığına uğratmamaya
ve halkı memnun etmeye büyük Özen göstermişlerdir. günümüzde sağlam bir düzeni olan ve iyi bir
şekilde yönetilen krallıklara Fransa örnek gösterilebilir. bu hükümdarlıkta kralın özgürlüğünün ve
güvenliğinin dayanağı çoksa da iyi kurum vardır; Bunlardan ilki de parlamento ve onun otoritesidir.
Krallığı düzenleyen odur. güçlerin hırslarını ve küstahlıklarını bildiği için onları frenleyecek, yola
getirecek şekilde yargılamanın gerekliliğini bilir. Diğer taraftan güçlülere karşı duyulan korkuya
dayalı nefret edebildiğinden, onların güvence altına alınması gerektiğini de bilincindedir. kralın halkı
kayırarak, büyüklerle yaşayacağı ve büyükleri kayırarak hakla yaşayacağı sıkıntıları, büyükleri onun
sırtından almak üzere üçüncü bir yerde sistemi düzenlenmiştir. kralın etkisi Olmadan işleyen bu
sistemde ileri gelenlere karşı durulabiliyor ve halk desteklenebiliyordu.
kralım ve krallığın güvenliğini sağlamak için bundan daha iyi, daha akıllıca ve daha mantıklı sistem
olamaz. buradan şu sonuca varabiliriz: hükümdarlar sıkıntılı görevleri başkalarının yerine getirmesini
sağlamalıdırlar ancak memnuniyet uyandıracak olan işleri kendileri yapmalıdırlar.
20. bölüm
Bir hükümdar karşılaştıkları zorlukları, engelleri aşabildikçe güçlenir. Soydan gelen hakla hükümdar
olanlardan çok, itibar kazanmaya gereksinimi olan yeni hükümdarların güçlü olması için Kader
karşılarına Düşmanlar çıkartır, onların üstesinden gelmesi için savaştır. Bu sayede hükümdarlar
düşmanlarını merdiven olarak kullanıp daha yükseklere çıkabilir. Çoğu kişi bilge hükümdarların,
fırsatı olduğunda bir takım düşmanlıklara açgözlülükle yaklaşması gerektiği kanısındadır. Çünkü bu
düşmanlara mücadeleyi çok daha güçlü olmak izler.

Dostlarını yani savaşında kendisine destek olmuş ve olmaya devam eden kişilerin gerekçelerini iyi
değerlendirmesi gerekir. Eğer bu kişilerin desteğinin gerekçesi doğal bir yakınlık değilse, sadece
önceki devletten memnun olmadıkları için yeni hükümdardan yana olmuşlarsa, hükümdar onlarla
dostluğunu sıkıntıyla ve büyük zorlukla sürdürebilir. Çünkü hükümdarın onları memnun etmesi
olanklı değildir.

bir hükümdarın kaleler yaptırması, dönemin şartlarına göre yararlı veya zararlı olabilirler.
Yabancılardansa Halktan daha çok korkan bir hükümdar kaleler inşa ettirmelidir Ancak halktan değil
de yabancılardan daha çok korkan hükümdarın kaleye gereksinim yoktur.
en iyi Kale halkın hükümdardan nefret etmemesidir, halk sizden nefret ediyorsa kaleleriniz olsa da
sizi kurtaramaz, çünkü halk silahlarını Eline alınca her zaman onlara yardım eden yabancı kuvvetler
olur.
21. bölüm
hiçbir şey hükümdarı büyük girişimlerin ve örnek gösterilecek işlerin yaptığı kadar değerli yapmaz.
bir hükümdar iç işlerinde, yararlı veya zararlı Eylem gerçekleştiren kimseleri, ödüllendirerek veya
cezalandırarak kendisinden söz ettirmelidir.
dış işlerinde ise bir hükümdar gerçek bir dost ve gerçek bir düşman olduğunda, yani çekinmeden bir
başkasının yanında veya karşısında olduğunda değer görür. taraf olmak tarafsız olmaktan her zaman
daha yararlıdır.
Çünkü Kazanan taraf şüphe duyduğu ve Zor zamanlarında kendisine yardım etmemiş olan dostları
Istemez. kaybeden taraf da zor zamanında elinizde silahlarınızla onun kaderini ortak olmadığından
dolayı sizi kabul etmez.
Bir hükümdar bir tarafı cesurca desteklediğinde, Eğer desteklediği taraf kazanırsa, gücünden dolayı
onun insiyatifine girseniz bile, o size borçlu duruma gelir, size bağlanır ve insanlar Asla nankör
davranarak sizi baskı altına alacak kadar sahtekar değildirler. Eğer desteklediğiniz taraf korku
duymayacağınız nitelikteyse Yani sizden güçsüzse, sizin desteğiniz olmadan kazanamayacağını ve
kazandığında da artık sizin insiyatifinizde olacağını bilir
Eğer desteklediğiniz taraf kaybederse onun tarafından korunur ve mümkün olduğunca yardım
görürsünüz ve yeniden iyi duruma gelme olasılığı olan bir iktidarın kaderinin ortağı olursunuz.
Fakat bir hükümdar zorunluluk olmadığı sürece, başkalarına saldırmak amacıyla Kendinden daha
güçlü biriyle ilişki içinde olma konusunda temkinli davranmalıdır. Çünkü kazanması halinde, o tarafın
Tutsağı olur ve hükümdarlar mümkün olduğunca başkalarının boyunduruğunda olmaktan
kaçınmalıdırlar.
şunu da belirtmek isterim ki hiçbir devlet sağlam olan tarafla birlikte hareket ettiğini düşünmemeli ve
temkinli davranmalıdır. Çünkü olayların doğası böyledir, bir sıkıntıdan Kaçma çabasındayken bir
başka sıkıntıyla karşılaşılabilir, ancak sağduyulu bir kimse zorlukları iyi bilmeli ve daha az zararla
kurtulabileceği Yollara girmelidir.

bir hükümdar kendini erdemli olmaya değer veren biri olarak göstermelidir ve işlerini iyi şekilde
yapanlarla olduğunda onurlandırmalıdır. ticarette ve tarımda halkını yüreklendirmeli ve de Ellerinden
alınır korkusuyla sahip olduklarını daha güzel hale getirmekten ve vergi korkusuyla iş yeri açmaktan
çekinmemeleri konusunda temin etmelidir. Dahası bu işleri yaparak şehrine ve devletini ilerletmek
niyetinde olan kişileri ödüllendirmelidir. festivaller yapmalı, halkın birlik içerisinde yaşamasına
önem vermeli, halkıyla zaman zaman bir araya gelmeli ve itibarını ve haşmetini daima hissettirerek,
onlara insanlık ve adalet üzerinde kendinden örnekler vermelidir.
22. bölüm
bir hükümdarın bakanlarını seçmesi çok önemli bir konudur. Bir hükümdarın bakanını nasıl
tanıyabileceğini gösteren kesinlikle şaşmayan bir yol vardır. Eğer bir bakanın sizden çok kendini
düşündüğünü, Adımlarını kendi çıkarları doğrultusunda attığını görürseniz, o kişi iyi bir bakan
olamaz. çünkü başka birine ait olan Devleti elinde tutan kişi, asla kendini düşünmemelidir, her zaman
hükümdarı düşünmeli ve ona faydalı olamayacak herhangi bir şeyi aklına getirmemelidir.
Diğer yandan hükümdar, bakanını iyi bir şekilde idare etmek için onu onurlandırarak,
zenginleştirerek, onu kendine bağlı tutarak, onurunu ve görevlerini paylaşarak onu gözettiğini belli
etmelidir. Böylece hükümdar olmazsa aynı konumda kalamayacağını görür. bakan öyle çok
onurlandırılmalı ve zenginleştirilmelidir ki daha fazlasını arzulamasına imkan kalmasın, öyle kıymetli
görevler verilmeli ki onların değişmesinden korksun.

23.Bölüm
Bir hükümdar dalkavuklardan uzak durmalıdır. Bunu sağlamanın yolu insanların size gerçekleri
söylemesinin sizi rahatsız etmeyeceğini bilmeleridir. fakat herhangi bir biri size gerçeği söyleme
hakkına sahip olursa bu da saygısızlık olur. bu yüzden hükümdar Bilge kişilerden seçtiği devlet
adamlarına sadece kendi yönelttiği sorular hakkında gerçeği konuşma iradesi vermelidir.
başka bir yol izleyen dalkavukların oyunlarına gelir veya başkalarının görüşlerine göre durmadan
değişir bu ise itibarına gölge düşürür. Bu nedenle bir hükümdar her zaman akıl danışmalıdır ancak
başkaları istediğinde değil, kendi istediğinde. çok soru soran biri olmalıdır ve sordukları üzerinde
söylenen gerçekleri sabırla dinlemelidir. birilerinin, herhangi bir gerekçe ile bir şeyleri söylemediğini
sezdiğinde de öfkelenmelidir.

Akıllı olduğu izlenimini veren bir hükümdarın, gerçekten öyle olduğu için değil, etrafımdakilerden iyi
öğütler aldığı için akıllı biri olarak bilindiğini düşünenler Şüphesiz yanılmamaktadırlar. Fakat şuda
hesaba katılmalıdır, kendisi bilge olmayan bir hükümdara, iyi bir şekilde öğüt verilemez.
Nitekim bilge olmayan hükümdar yönetimi çok zeki birinin insiyatifine bırakır, bu kişi kısa süre
içerisinde devleti ele geçirir. Ayrıca bilge olmayan hükümdar birden fazla kişiye danışarak aldığı
önerileri birleştiremeyecektir, bunu kendi kendine yapmayı bilemeyecektir. danışmanlardan her biri
kendi görüşünü kabul ettirmeye çalışacak ancak hükümdar onların iç yüzlerini anlamayacağı için ne
yapacağını bilemeyecektir. bilgi olmayan hükümdarlar başka danışmanlar da bulamaz, çünkü
insanları İyi olmak zorunda bırakan koşullar yoksa insanlar kötü kimseler olarak karşımıza çıkar.
25. bölüm
Insanların, dünya işlerinin Kader Ve Tanrı tarafından yönetildiğine, buna insanların sağ duyuları ile
müdahale edemeyeceklerine, Hatta insanların çaresi olmadığında ellerinden bir şey gelmeyeceğinden
her şeyi kadere bırakmaları gerektiğini önceden beri inandıklarının bilincindeyim. insanoğlunun
kontrolünde olmayan hızlı değişimlerin yaşandığı ve yaşanmakta olduğu bu günlerde bu düşünce daha
çok benimsenmiştir.
bu fikirde olanlara zaman zaman ben de bir parça katılıyorum. fakat kaderin eylemlerimizin yarısını
yönetiyor olduğunu Diğer yarısını veya ona yakın bir kısmını Yönetmeyi, Özgür irademiz var olmaya
devam edebilsin diye bize bıraktığı kanısındayım.
kaderi, coştuklarında taşıp ovaları dolduran, toprağı ağaçlara ve yapılara zarar veren, önüne çıkanları
yıkıp geçen nehirlerden birine benzetiyorum. böyle bir durumda insanların sakin zamanlarda
alabileceği önlemlerden başka bir şey kalmaz. setlerle ve bentlerle bir kanal yaparak, nehirler
coştuğunda onların hızından zarar görmekten kurtulurlar, Böylece onlar insanlar için tehlikeli
olmaktan çıkar.
Kader de benzer şekilde devreye girer. ona direnecek sağlam bir Erdem olmadığında kendini gösterir.
şiddetini, onu tutacak setlerin ve bentlerin olmadığını bildiği için Erdem'in zayıf olduğu tarafa
yöneltir.
Bugün iyi olan hükümdarlıklar, herhangi birbirini niteliğini iyi olmasına karşın eğer bütünüyle kadere
yaslanırsa, rüzgarın yönü değiştiğinde zarar göreceklerdir.

Inanıyorum ki ilerleyişini zamanın şartları ile uyum içerisinde sürdüren hükümdarlar iyi, zamanı ayak
uyduramayanlarda kötü durumda olurlar.
insanları, hedefledikleri zaferlere ve zenginliklere ulaştıracak olan yollar başka başka olabilir. biri her
şeyi layıkıyla yapmaya çalışır, diğeri hızlı ve cesur adımlarla; biri şiddete başvurur, diğeri kurnazlığa,
Biri sabırla, diğeri aceleyle hareket eder Ve herkes başka bir yoldan hedeflerine ulaşır. Aynı yol
izlendiğinde ise biri hedefe varabilir, diğeri varamayabilir.
iyi olup olmamak buna bağlıdır.
Şöyle özetlemek istiyorum; kaderin değişmesine karşın, inatla aynı Yolda kalan insanlar, gidişata
uyum içindeyken başarılıdırlar, ancak Uyumsuz olduklarında kaybederler. her işi İnceden İnce
düşünüp hareket etmektense, Hızlı ve sert adımlarla hareket etmenin daha iyi olduğu konusunda
yardım kesin. Çünkü Kader kadın gibidir, üzerinde Egemen olmak için, onunla savaşmak, ona Sert
davranmak gerekir.
Kader sakin sakin yol alanlardan değil, hızla ve sert adımlarla ilerleyenlerden yanadır. Bu yüzden
kadınlar gibi hep gençlerin dostudur. Çünkü gençler daha az düşünerek daha cüretkar atılımlar
yaparlar ve sonunda Egemen olmayı başarırlar.

You might also like