You are on page 1of 2

Cesur Yeni Dünya

Aldous Huxley
Kitap İncelemesi

Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley tarafından 1932 yılında yayınlanan bilim-kurgu distopya
romanıdır. Kitap insanlığın tamamen yapay olarak üretildiği ve davranışlarının bebeklikten
itibaren şekillendirildiği, mutluluğun öneminin değil toplumun işleyişinin ön planda
olduğunu anlatır. Toplumun üzerinden 1984’ teki Büyük Birader baskısı değil, insanların
özgürlüklerinin ve mutluluklarının alınmasının, tamamen mükemmel bir dünyanın
olabileceğiyle hareket etmeye çalışıp, insanın özünden, doğasından kopuşunun ona faydadan
çok zarar vereceğini anlatır Cesur Yeni Dünya. İki kitapta da geçen ortak konu ise geçmişin
otorite tarafından değiştirilmesi, gelecek kuşaklara -hatta şimdiki kuşaklara bile- kendilerinin
çizdiği sınırlar boyunca yaşayabileceklerini anlatırlar. Mutluluğu ararken teknolojinin
getirdiği imkanları sonuna kadar kullanan, bedenini ve zihnini ilaçlar yoluyla bağımlı hale
getirip düşünmekten yoksun oluncaya kadar kendini kaybetmekle yaşamlarını sürdürürler
insanlar. Ve bunun yanlış veya doğru olmasının önemi yoktur, yeter ki düşünmekten yoksun
olup, mutlu olmak için her şey mübahtır düşüncesiyle hareket ederler.

Bilgiye ulaşmak o kadar kolaydır ki bilginin değersizleşmesi gibi bir durum söz konusu
olmuştur. Her yerden, her şekilde o kadar çok bilgiye maruz kalmaktadır ki insanlar artık ona
karşı duyarsızlık, bilmeye karşı isteksizlik göstermeye başlamışlardır. Kişilerarası
hiyerarşinin katı şekilde uygulanması, kontrollü şekilde çalışacak olan kesimin bilgisinin ve
duyularının bebekliklerinden itibaren uyarıcılarla birlikte kontrol altına alınıp, karşı gelme
veya düşünme yetilerinin ellerinden alınması günümüz toplumunda tam olarak görülmese
bile, eğitim sisteminin zayıflatılmasının bu yönüyle benzerlik gösterdiğini düşünebiliriz.

Serileştirme, hızlı üretim gibi Ford sisteminin yazarın yaşadığı dönemdeki etkilerinin bu
kitapta da eksik olmadığını söyleyebiliriz. Yapay şekilde, insanların ‘’seri’’ şekilde üretimi,
anne kavramına artık gerek olmadığından dolayı sadece ve sadece üretimin, tüketimin ve
isteklerin doyurulmasının önemli olduğu bir dünya, ütopya veya distopyayı görebiliriz eserde.
Ve hatta Taylorizm, üretimin en verimli ve en hızlı şekillerde, sadece üretim için üretim
kavramının etkileri baskındır. Her ne kadar insan dışı, yaratıcılıktan yoksun ve insanlığın
düşüncelerinden ziyade ilkel isteklerinin ön planda olduğu bir ‘’kurgu’’ evrende geçen bi eser
olsa da şu anki modern toplumun gerçekliğinden çok uzak olduğunu söyleyemeyiz.

You might also like