You are on page 1of 9

Anlamca çeşitlenmekle beraber bunlar da yapı yönünden genellikle karşılıklı

fiiller (verbe réciproque) diye anılırlar.


-iş- eki bazı birleşikler de yaratmıştır. Yukarıda -leş- ekinin geniş ölçüde
isimden karşılıklı fiiller yaptığını gördük, bkz § 186 birleşmek sertleşmek. Bunun gibi
-eş- fiilleri, -iştir- fiilleri ekleri de onun birleşikleridir, bkz § 176, 256
.
Eski ve yeni iş- fiilleri türlü anlatımlarıyla yeni yazı dilimizde Arapça mastarlardan bir takımını
karşılamaktadır:

tartışmak = münakaşa etmek görüşmek = müzakere etmek


duruşmak = mürafaa etmek çarpışmak = müsademe etmek
gelişmek = inkişaf etmek oluşmak = teşekkül etmek dönüşmek =
istihale etmek çelişmek = tenakuz etmek gibi.

19. -işle- Fiilleri:


256. Bunlar fiilden isim yapmış -iş adfiil ekiyle isme ek -le- nin kaynaşma
istidadından doğmuş nadir kelimelerdir. -erle- fiilleri yapısında ve anlatımında olup
bu da -ekle- -ele- -iktir- -iştir- fiilleri gibi (bkz § 242, 243, 246, 256) edeleme fiili
anlatımı bağlamaktadır. Sayılı örnekleri:

itişlemek kakışlamak dürtüşlemek taraşlamak


türüşlemek çakuşlamak.

Bunlardan çoğunun -iştir- ekiyle değişikleri vardır (itişlemek X itiştirmek).


Fakat dikkat etmeli, birincisindeki birleşen isim yapan -iş, ikincisindeki fiil yapan -iş-
tir.

20. -iştir- Fiilleri:

Edeleme fiillerinin çok canlı görünen bir örneğidir. Eski Türkçede -iş-ür-
(yapşurmak tapşurmak krş § 253), dilimizde ise iş-tir- ekleri birleşme istidadı
göstermiştir. Bizimkinin özel bir anlatımla birleşik olarak gelişmesi çok eski
olmayacaktır. Burada -iş- ekinin ortaklaşa fiil anlatımı hakim olmuş görünür:

itiştirmek kakıştırmak dürtüştürmek veriştirmek


atıştırmak çakıştırmak çekiştirmek çırpıştırmak
geçiştirmek çıkıştırmak kırpıştırmak
oğuşturmak savuşturmak kırıştırmak
yoruşturmak gibi.

Bunları karşılıklı ve ettiren çatı eklerinin basitçe üstüste gelmesinden oluşmuş


fiillerle karıştırmamalı (döğ-üş-tür-mek tanı-ş-tır-mak). Hatta aynı kökten kar-ış-tır-
mak (süt ve kahveyi) ve kar-ıştır-mak (yoğurdu) kelimelerinin addaş iki ayrı kelime
olduklarını unutmamalı. Ko-ş-tur-mak (atları arabaya), ko-ştur-mak (sağa sola
koşmak) < koş-uştur-mak addaşları da öyle.
-iştir- eki kullanışlı edeleme ve yerine göre berkitme fiilleri yapmakta, bu sebeple birçok yahin
kavramları karşılayacak kelimeler yaratmak istidadı göstermektedir (Fransızca chercher rechercher gibi). Bu
yolda verimli olmaya başlamıştır:

araştırmak = taharri etmek soruşturmak = tahkikat yapmak


kovuşturmak = takibat yapmak eleştirmek = intikad etmek
(tariz değil) gibi.

21. -it- Fiilleri:

257. En eski ettiren eklerinden biri olan -it- fiil çatı eki olarak erkenden birçok
kullanışta yerini anlatımlarıyla birlikte birleşiği ve daha genç rakibi -dir- ekine
bırakmış, dilimizde de yalnız, çok heceli sesliyle biten ve başlıca akıcılarla kapanan
tabanlara gelir olmuştur, bkz § 358 başlatmak düzeltmek.

Yapım eki olarak bu yapılığın baştan beri çok verimli olduğu ve lûgatimize
çeşitli, fakat başlıca etkin fiiller verdiği görülür. Bunlar da ettiren fiiller diye anılır:

1. Fiil çatı eki işleyişine uygun olarak iki heceli, r l sesdeşleri, veya seslilerle
biten tabanlardan -it- fiillerimiz çoktur. Burada seslilerden önce olduğu gibi
akıcılardan önce de ekin seslisi kurallı (reglé) olarak düşer :

doğrultmak kısaltmak azaltmak yanıltmak


inceltmek belirtmek kabartmak oturtmak
seğirtmek şaşırtmak üşütmek arıtmak kurutmak
donatmak acıtmak eritmek bekletmek gibi.

2. Tek heceli tabanlardan çoğu katı sesdeşlerin birkaçı ile kapanmış olanlara -
it- eki geldiği görülür. Bu sayılı kelimelerde ek seslisi düşmez:

akıtmak kokutmak ürkütmek korkutmak


sarkıtmak eğitmek sapıtmak sıpıtmak azıtmak
kırıtmak gibi.

Bunlardan bir takımı geçişsiz fiiller olurlar.

3. Birinci maddede elealdığımız iki heceli tabanlar takımından, fakat yazı


lehçemizde bırakılmış bir sıra tabanlardan da -it- fiillerimiz vardır. Bunların
yalın hallerini belgelemeye çalışırız, ama bir takımının ettiren anlamından
uzaklaştığını da görürüz:

işitmek somurtmak aldatmak X aldanmak


ısıtmak X ısınmak avutmak X avunmak arıtmak
X arınmak dağıtmak Х dağılmak pekitmek X
pekişmek incitmek X incinmek obartmak
şoşartmak sırıtmak unutmak gibi, krs $ 250.
4. Bir de -it- ekinin daha eski bir verimlilik devrinden kalmış olmaları gerekli
tekheceli -it- fiillerimiz vardır ki bunlar bugünkünün aksine bu ekin
akıcılarla kapanan tek heceli köklere gelmesiyle ve sesli düşmesiyle
oluşmuş olmalıdırlar:

yırtmak < yer-ıt-mak sürtmek örtmek


tartmak burtmak iltmek yontmak eytmek <
ay-ıt-mak gibi.

22. -iy- Fiilleri:

258. Daha Eski Türkçede canlı sayılmayan ve tek açık heceden ibaret bazı fiil
köklerine gelmiş görünen berkitme anlatımında bir -id- eki vardır (ko-d mak to-d-
mak). Orada bunun birleşiği -ed- eki de bir sıra isimden fiiller yapmıştır (kut-ad-mak
yok-ad-mak). Bu ise bir -e-id > -ed- birleşiği olsa gerektir.

Batı Türkçesinde erkenden -id- > -iy- değişmesine uğrayan bu ek bir hatıra
olarak bazı kelimelerimizde kalmıştır:

ko-y-mak sa-y-mak yu-y-mak do-y-mak


yo-y-mak gibi.

23. -iz- Fiilleri:

Eski Türkçede oldukça yaygın ettiren fiilleri olan bu fiiller (tutuzmak emüzmek)
dilimizde tanınmaz olmuş, basit, veya uzatılmış bazı yadigârlar bırakmıştır:

tütüzmek ütüzmek damızmak emzirmek <


emiz-ir-mek ımız-ga-mak gibi.

24. -mele- Fiilleri:

259. Bunlar yukarıda gördüğümüz -işle- fiilleriyle yapı ve anlatımca aynı,


fiilden isimlerden fiil örneğinde, kelimelerdir (dürtüşlemek X dürtmelemek). Bu az
sayıda edeleme fiilleri böyle bir birleşiğe mal edilebilir:

karmalamak kırmalamak çığmalamak


sarmalamak kakmalamak tırmalamak gibi.

25. -meş- Fiilleri:

Bu oluşması fiilden -imse- fiillerine benzeyen ve berkitme anlatımı kazanmakta


olan yayılmamış bir ektir, deyebiliriz. -im adlarına isme ek -eş- gelmiş ve -meş-
birleşiği karşılıklı anlatımını da korumuştur. Bu fiilleri -eş- fiillerinin bir özel hali
saymak da mümkündür, bkz § 176.

sarmaşmak karmaşmak almaşmak ilmeşmek


gibi.
Bu filler terim dilinde yer tutmak istidadı gösteriyor:
karmaşık = mu’dil almaşık = mütenavip gibi.

26. -ne- Fiilleri:

Eski Türkçede oldukça yaygın olan ve fiilden -in adlarına isme ek -e- gelmesi
ile oluşmuş olduğu anlaşılan bir birleşik ektir (es-in-e-mek > esnemek yaşnamak).

Dilimizde kalan örnekleri çok değildir:

esnemek kösnemek çiğnemek kişnemek


kaynamak gibi.

2. Dilim: Birleşim

1. Birleşik Kelime:

260. Yukarıda kaydettiğimiz gibi kelime dağarcığımızın yaratıcı


kaynaklarından biri de birleşimdir, bkz § 115, 125. İki, veya daha çok kelimeyi farklı
bir kavram karşılamak üzere belirli şekiller içinde bir araya getirerek birleşik
kelimeler kazanırız.

Üretimde birleşenlerden yalnız biri, taban müstakil anlam taşır, ek o anlamda


değişiklik yapan bir unsurdur. Birleşimde ise iki kelime önceden, ayrı anlamlar
taşırlar. Bunların tek kelime gibi ayrılmaz bir tek kavramı karşılayacak şekilde
kaynaşması birleşik kelimeyi meydana getirir.

zeytin yağı kara dut iş görmek az çok gibi.

Burada birleşenler kendi anlamlarını yeni bir kavram yaratmak için eşit değerle
ortaya koymuş olabilecekleri gibi bunlardan biri ötekini daha yakından belirtmek,
yada tasvir etmek için anlamını yitirmiş olabilir (az çok, ikisi ortası demek olur, ama
zeytin yağı artık zeytin değildir). Birleşimde asıl olan anlamın bütünlüğüdür.

2. Birleşimin Oluşması:

261. Türkçede birleşim iki kelimenin belli bir sıraya göre sayılı birleşim
kalıplarına (moule de composition) dökülmesi ile gerçekleşir. Bu kalıplar da hemen
daima dilin sözdizimi kurallarından gelir. İleride göreceğimiz gibi (bkz § 417) söz
içinde kelimeler ilk önce kavramları daha belirli hale getirmek üzere yaklaşarak
belirtme öbekleri meydana getirirler (ağacın dalı renkli ışık uzaktan bakmak).
Türkçede birleşikler hemen daima bu belirtme öbeklerinin özel bir anlam bağlayarak
tek kelime gibi kullanılır olması ile meydana gelir.
Ancak belirtme öbekleri ile birleşik kelimeler arasında kesin bir sınır çizmek
her zaman kolay olmaz. Çünkü birleşik kelimelerde anlamca ve şekilce bütünleşme
(intégration) derece derecedir. Kimisi daha tıkız, kimisi daha çözük görünürler
(kızkuşu X su kuşu pazartesi X bayram ertesi), krş § 49. Ayrıca bir belirtme öbeği
olarak anlam taşıyan bir kalıpta iki kelimenin bir üreme anlatımla birleşik kelime
olduğu görülür:

kuş palazı (yavru kuş) kuşpalazı (bir hastalık)


kara tavuk (kara bir tavuk) karatavuk (bir kuş)
gibi.

Bununla birlikte bazı birleşim kalıpları ve yer yer vurgular birleşik kelimeyi
belirtme öbeklerinden ayırdetmeye yardım ederler: Bahçenin kapısı bir birleşik
değildir, ama bahçe kapısı bir birleşik olur. Çünkü anlamca cins özelliği kazanmış bir
belirtme öbeğidir. Bunun gibi açık göz bir belirtme öbeği, açıkgöz bir birleşik sıfattır.

3. Farklı tarifler:

262. Aslında ayrı bir lûgat değeri kazanmış olan her belirtme öbeğini birleşik
kelime saymak yerinde olur:

ayakkabı elbezi dereotu kuruyemiş sivrisinek karaağaç


başçavuş biraz karakuru vazgeçmek ilerigelmek seçebilmek
aravermek kabuletmek gibi.

Oysa çoğu zaman birleşim iki kelimenin yeni bir kelime meydana getirmek
üzere sekil, yapı, vurgu, veya anlamca bir değişikliğe uğrayarak kaynaşması diye dar
bir tarife sokulur. Gerçekten her dilde bu cinsten çoğu eski birleşikler de vardır:

hammeli göztaşı kırkayak karafatma öteberi üstünkörü


dalkavuk düztaban kaynana kahvaltı kalıbık doksan nasıl
yalnız öbür, bkz § 49, 50.

Bunları asıl birleşik kelimeler (composé proprement dit) diye ayırmak yerinde
olmaz. Bu tarif kelime dağarcığımızın zenginliklerinden biri olan birleşimi. bütünüyle
kapsamaz. Kavram bütünlüğü esas olduğuna göre Türkçede birleşik kelimeyi şekil
değişikliği ile sınırlayamayız.

Birleşik kelimede birleşenlerin birlikte, yada ayrı yazılmaları itibaridir, bunun


anlamla ilgisi yoktur. Meselâ Almancada birleşikler geniş ölçüde birlikte yazıldığı
halde Fransızcada bunlar daha ziyade ayrı yazılırlar. Dilimizde ise şekilce ve bazı
anlamca değişikliğe uğramış birleşiklerin birlikte yazılması benimsenmiş, daha
birçoklarının birlikte yazılması için de kurallar konmak istenmiştir. Bazan sırf pratik,
çoğu zaman indi mülâhazalarla ileri sürülmüş olan bu yazılışlarla birleşik kelimeler
sözde sınırlanmış, gerçekte ise ölçülerin tutarsızlığı ve anlaşılmazlığı sebebiyle bu
yönden imlâmız ve ona bağlı ise birleşik anlayışımız kararsız kalmıştır. Meselâ:

açıkgöz yeşilbaş karakaş, fakat eli açık başı boş ağzı kara
yazacağız. reddetmek mahcubolmak birleşik sayılacak, kabul
etmek pişman olmak sayılmayacak.
Terkipçi bir dil olan Türkçemizde birleşik kelimeleri birlikte yazmak eğilimi
kuvvetlidir. Yazılışta bitiştirmenin zamanla ilerileyeceğini tahmin ediyoruz. Bu
kitapta da bitişik yazılışa biraz daha çok yer verilmiştir.

Dilimizde birleşik kelime ile deyim terimlerinin de çok defa karıştırıldığı


görülür. İlkin şu noktayı gözden kaçırmamalı ki birleşik kelime bir yapıbilgisi te- rimi,
deyim ise bir anlambilgisi terimidir. Birleşik kelime yeni bir kavram karşılamak üzere
müstekil anlamları olan iki, bazan daha çok kelimenin yukarıda belirttiğimiz gibi -
özellikle dilimizde - belli kalıplar içinde kaynaşmasıyla meydana gelir. Bu yeni
kelime anlamca birleşenlerinin tek tek anlamlarına yakından, veya uzaktan bağlı
olabileceği gibi (balkabağı sivrisinek ebegümeciği), birleşenlerinden ayrı, hatta
başkaca karşılığı olan bir kavramı daha kuvvetli ve renkli ifade eden mecazli bir
anlamda taşıyabilir (gözağrısı fındıkkurdu sapısilik deveyapmak).

Bu sonuncular da yapıca birleşik kelimelerdir. Onları anlamca deyim saymak


bu niteliklerini değiştirmez. Kaldı ki dilimizde birleşikler - deyim sayılsın sayılmasın
- hep belirtme öbeklerinden geldiği halde deyimlerin bir çoğu da yargı öbeklerinden
doğmaktadır (Oldu olacak. İki elin kanda olsa... Yer pek, gök yüksek. Gördün peşin
parayı), bkz § 434.

4. Birleşiklerde Çekim ve Birleşim:

263. Yukarıda belirttiğimiz gibi Türkçede birleşim başlıca belirtme öbekleri


kalıplarına uygun olarak oluştuğu için biz de onları bu kalıplara göre sınıflayacağız.
İşaret etmeliyiz ki biz Türkçede (bkz § 417) bağlam, ikileme ve yardımcı öbeklerini
de belirtme öbekleri arasında mütalâa ediyoruz. Buna göre birleşik kelimeleri aşağıda
isim ve fiil tabanları olduklarına göre iki bölümde ve her birini yapıldıkları belirtme
öbekleri sırası ile gözden geçireceğiz.

Birleşik kelimeler tıpkı kök ve üreme kelimeler gibi anlamca sekiz kelime
sınıfından birine girerler, onlar gibi sınıf değiştirebilirler. Şekilce de isim ve fiil
tabanları olarak isim, veya fiil çekimlerine uğrarlar. Söz içinde de kök ve üreme
kelimeler gibi cümlenin unsurlarından olurlar. Öbür yandan bu birleşikler üretime ve
birleşime tabi olarak yeni üremeler ve birleşikler verirler, bkz § 118:

ayakkabıcı aşıboya(sı)lı ağırbaşlılık elçektirmek


önyüzbaşı ayçiçeğiyağı birazönce işbaşı
etmek gibi.

I. BİRLEŞİK İSİM TABANLARI


264. Birleşik isim tabanları sözdizimindeki belirtme öbeklerine paralel olarak:
1. Adtakımı, 2. Sıfattakımı, 3. Zarf öbeği, 4. Takı öbeği, 5. Çekim öbeği, 6. Bağlam
öbeği kalıplarında ve onların çeşitlerinde görülür.

1. Adtakımı Kalıbında:
Adtakımının çeşitlerini aşağıda göreceğiz, bkz § 290. Kimin hali ekiyle
«nesneyi ferde maletme» anlamını getiren belirtilmiş adtakımı birleşik kelime
oluşturmaya pek elverişli değildir. Çünkü burada belirten değişmekle ana kavram
değişmez (evin kapısı bahçenin kapısı) ve belirtme öbeği yeni bir kavram yaratmış
olmaz. Bununla birlikte kimi zaman obartmalı anlatmada (expression emphatique)
kullandığımız deyimler bu kalıba uygun birleşiklerdir:

işin başı malın gözü çocuğun zoru elinin körü


devenin başı.

Bir de berkitme maksadıyla bir sıfattakımını sıfatı belirtilen yaparak adtakımına


çevirdiğimizde bu kalıpta birleşikler elde ederiz:

sözün kısası işin kötüsü ziftin peki delinin biri


Allahın günü yolun doğrusu yalanın kuyruklusu
malın iyisi gibi, bkz § 291.

Buna karşılık belirsiz adtakımı kalıbındaki belirtme öbekleri dilimizde ençok


birleşik kelime veren şekildir. Çünkü burada «nesneyi ferde maleden» kimin hali eki
yoktur, belirtilenin aldığı iyelik eki ise onu sadece cinse maleder. Böylelikle belirtme
öbeği cinsadı olma istidadını kazanır (evkapısı bahçekapısı). Bunlar taşıdıkları
özelliklere göre sabit farklar gösteren yeni kavramları karşılayabilirler. Ayrıca
unutulmamalıdır ki burada iki kavram arasında dar anlamda malolma söz konusu
olmayıp belirten pek çeşitli ilişkilerle cins belirtici, yada vasıflayıcı olabilir,
mülkiyetten tutunuz da benzerlik nispetine varıncaya kadar :

babamalı Turgudeli külrengi başörtüsü


gündönümü kuşbaşı ekmekayvası suböreği
taşocağı ipekböceği gibi.

265. Eski Türkçeden beri yaygın olan belirsiz adtakımı (erdem begi sü başı kişi
oglı Türk teñrisi) geniş bir kullanış kazandığından yalnız yukarıda gösterdiğimiz
anlamca kaynaşma derecesinde birleşik adlar yaratmakla kalmamış, türlü kelime
sınıflarına giren birleşikler meydana getirmiştir:

a. Yoğun ve yalın anlamlarda pekçok cins adları vermiştir:

devedikeni katırtırnağı yabangülü suaygırı


dağkeçisi yeryüzü kayatuzu yüzbaşı
beylerbeyi candamarı başağrısı göznuru elemeği
balayı yüzkarası işbirliği gibi.

b. Yer, topluluk, orun ve kişi adlarında belirsiz adtakımı kalıbı gerek çözük
(Marmara Denizi Macar Kıralı), gerekse tikiz (Beypazarı Köroğlu) anlamlı
birleşikler oluşturmuştur:
Aral Gölü Türk Milleti Kafkas Irkı Rumeli
Akdağmadeni Kadınhanı Süleymaniye Camisi
Bolubeyi Karamanoğlu kızlarağası gibi.

Bazı yeradlarında sondaki iyelik ekinin kısaltma yollu düştüğü görülür


:
Beyşehir Koçhisar Hasankale Kazova
Hacettepe Yerköy Tekirdağ Galatasaray Edirnekapı
gibi.

Bunlardan kimisinde belirtenin sıfat olarak kullanıldığı düşünülebilir, kimisinde


düşmenin başka sebepleri aranabilir. Şu var ki çoğunun aslında iyelik eki taşıdıkları
eski yazılıştan, hatta çekim halinde ekin yine de başgöstermesinden anlaşılır
(Kadıköyü-ne Edirnekapısı-ndan).

Ayrıca adtakımı öbeğindeki iyelik eki anadili Türkçe olmayanlar için kullanışlı
değildir (evin anahtar bahçe kova). Bu sebeple o çevrelerden taşan yabancı kısaltma
örneklerine de yeradlarında rastlanır:

Balyoz Sokak, hatta Sultan Mektep Sokak Tünel Han Zindan


Han gibi.

266. c. Yeni zamanlarda «Denizbank» örneği tartışma konusu olmuş, bunun


Türkçe bir birleşik kalıbı olduğu o yeradlarıyla belgelenmek istenmiş, sonunda bu
kurumun adı yerinde olarak Denizcilik Bankası’na çevrilmiştir. Gerçekten Türkçede
bu türlü bir birleşim kalıbı yoktur, ama benzeri kurumları önceki örneğe göre
adlandırma modası devam etmiştir. Bunlar yabancıya özentiden başka birşey değildir:

Şekerbank Pamukbank Başak Sigorta Ünal Ticaret Koç


Holding İpek Palas Deniz Otel Hacıbaba Restaurant gibi.

Gerçi kurum ve firma adlarından birtakımı üçlü adtakımlarından kısaltma


yoluyla gelip bu kalıba dökülmektedir. Böylece belirtilen düşmüş, belirtenler onun
yerini tutmuş oluyor. Ama o da aynı kapıya çıkıyor:

İstanbul Spor Kulübü > İstanbul Spor Varan Turizm Şirketi >
Varan Turizm.

Bu birleşik kalıbı terimlerde de denenmiştir:

toplumbilim bakır sülfat sodyom klorür demir oksit.

Görülüyor ki bu kullanış bir Denizbank hikâyesinden ibaret değildir. İngilizce


adtakımı kalıbının dilimize sokulması demek olan bu türlü birleşiklerin ilk örnekleri
19. yüzyıl ortalarından beri memleketimize ve dilimize girmeye başlamıştır:
Robert College Yacht Club Pera Palas banknote steamboat
garden party football jazzband beefsteak gibi.

Bu ingilizce birleşikler son zamanlara kadar başka dillerden aldığımız


birleşikler gibi yabancı sayılmış ve benzerleri de aynı dillerden kelimelerle
yapılmıştır:

Dar-ül-Fünun Encümeni Danis Cercle d’Orient Garden Bar.

Şu var ki bunlardan ilk üç yabancı dil birleşiklerinde kelime sırası


Türkçedekinin tersine (yani belirtilen önce, belirten sonra), İngilizce birleşiklerde ise
Türkçedekine uygundur (belirten önce, belirtilen sonra). Ama Türkçede belirtilen
iyelik eki alır. Öteki yabancı dil birleşiklerini Türkçeleştirirken kelime sırasını tersine
çevirmek gerekli olur (Fenler Evi). İngilizce birleşiklerde olmaz (Bahçe Barı).

You might also like