You are on page 1of 48

DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI

TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER

1-6 : Anatomi 1 - 10 : Restoratif Diş Tedavisi


7 - 10 : Histoloji-Embriyoloji 11 - 20 : Protetik Diş Tedavisi
11 - 16 : Fizyoloji 21 - 30 : Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi
17 - 22 : Tıbbi Biyokimya 31 - 40 : Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi
23 - 28 : Tıbbi Mikrobiyoloji 41 - 50 : Periodontoloji
29 - 32 : Tıbbi Patoloji 51 - 60 : Ortodonti
33 - 36 : Tıbbi Farmakoloji 61 - 70 : Endodonti
37 - 40 : Biyoloji ve Genetik 71 - 80 : Çocuk Diş Hekimliği (Pedodonti)

4. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI

TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER


1 A 21 E 1 A 21 B 41 D 61 B
2 B 22 A 2 D 22 B 42 B 62 A
3 E 23 C 3 B 23 A 43 D 63 D
4 A 24 E 4 C 24 A 44 B 64 D
5 C 25 C 5 E 25 E 45 C 65 B
6 D 26 B 6 B 26 A 46 C 66 C
7 E 27 C 7 D 27 D 47 A 67 E
8 C 28 D 8 B 28 C 48 B 68 B
9 D 29 C 9 E 29 E 49 D 69 D
10 B 30 B 10 A 30 A 50 C 70 C
11 A 31 D 11 C 31 B 51 A 71 D
12 E 32 E 12 D 32 A 52 E 72 D
13 A 33 B 13 A 33 B 53 B 73 C
14 C 34 A 14 C 34 A 54 B 74 A
15 B 35 C 15 D 35 A 55 C 75 A
16 D 36 C 16 A 36 D 56 D 76 D
17 D 37 D 17 A 37 E 57 C 77 A
18 B 38 C 18 E 38 E 58 D 78 B
19 B 39 A 19 C 39 D 59 A 79 D
20 A 40 C 20 B 40 A 60 B 80 E

Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.dusem.net) adresinden takip edebilirsiniz.
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

DİŞ HEKİMLİĞİ TEMEL BİLİMLER TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR

1. Fossa infratemporalis’te yer alan, parotis bezine giden parasempatiklerin ganglionu hangisidir?
A) Ganglion oticum
B) Ganglion pterygopalatinum
C) Ganglion submandibulare
D) Ganglion semilunare
E) Ganglion geniculi

1-A
Fossa infratemporalis’in sınırları:
- Dışyandan: ramus mandibulae
- İçyandan: Palatinum pterygoideum lateralis
- Önden: Maksillanın arka duvarı
- Arkadan: Palatinum tympanicum ve temporal kemiğin styloid ve mastoid çıkıntıları
- Üsten: sphenoid kemiğin ala major’ünün alt yüzeyi
- Alttan: M. pterygoideus medialis’in angulus mandibula’daki tutunma noktası tarafından sınırlanır.
Fossa infratemporalis’in içeriği:
- M. temporalis’in alt parçası
- M. pterygoideus medialis ve lateralis
- A. maxillaris ve a. meningea media
- Plexus venosus pterygoideus
- Gg. oticum
- N. mandibularis, n. alveolaris inferior, n. lingualis, n. buccalis, chorda tympani

2. Aşağıdakilerden hangisi orta kulak boşluğunun arka ve iç yan duvarında yer alır?
A) Canalis caroticus
B) Canalis facialis
C) Foramen stylomastoideum
D) Canalis nervi hypgolossi
E) Canalis pterygoideus

2-B
Ön duvar: Paries caroticus adını alır, semicanalis musculotuborius, semicanalis tuba auditiva (ikisine birlikte canalis musculotuba-
rius denir) ve canalis caroticus buradadır.
Arka duvar: Paries mastoideus adını alır, aditus ad antrum adlı delikle cellulae mastoideae’lere açılır, canalis facialis ile komşudur.
Üst duvar: Paries tegmentalis adını alır, temporal kemiğin tegmen tympani’si yapar.
Alt duvar: Paries jugularis adını alır, vena jugularis interna adını alır.
Dışyan duvar: Paries membranaceus adını alır, membrana tympani oluşturur ve chorda tympani (N. VII’in dalı) bu duvara komşudur.
İçyan duvar: Paries labyrinthus adını alır, fenestra ovale (Basis stapes kapatır), fenestra rotundum (membrana tympani secundaria
kapatır) ve promontorium bu duvardadır, ayrıca n. typmanicus (N. IX’un dalı) ve canalis facialis’in bir kısmı bu duvara komşudur.

www.dusem.net
2
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

3. Aşağıdaki eklem tiplerinden hangisinin sadece vertikal ekseni vardır?


A) Plana
B) Spheroid
C) Elipsoid
D) Trochlear
E) Trokoid
3-E
Non-sinovyal fibröz eklemler: Sutura, gomphosis, synostosis ve syndesmosis tipindeki eklemlerdir.
Non-sinovyal kartilaginöz eklemler: Synchondrosis ve symphysis tipindeki eklemlerdir.
Plana: Eksensiz sinovyal eklem
Elipsoid ve sellar eklemler: iki eksenli (transvers + sagittal) flex – ext – abd – add yapabilirler
Trochlear: Tek eksenli (transvers) sadece flex – ext yapabilen;
Trokoid: Tek eksenli (vertikal) ve sadece rotasyon yapabilen sinovyal eklemlerdir

4. Aşağıdakilerden hangisi parasempatik fonksiyonlu bir çekirdek değildir?


A) Nucleus caudatus
B) Nucleus salivatorius superior
C) Nucleus dorsalis nervi vagi
D) Nucleus salivatorius inferior
E) Nucleus accessorius nervi oculomotori
4-A
Nucleus caudatus, telensefalon’da yer alan bazal çekirdeklerdendir, parasempatik fonksiyonu yoktur.

5. N. facialis felcinden hangisi etkilenmez?


A) M. levator labii superior
B) M. orbicularis oculi
C) M. levator palpebrae superior
D) M. stylohyoideus
E) M. digasticus venter posterior
5-C
M. levator palpebrae superior, nervus oculomotorius tarafından innerve edilir, felcinde ağır pitozis görülür.
Nervus facialis tüm mimik kaslarını, m.stapes, m.stylohyoiedus ve m.digastricus’un venter posterior’unu innerve eder.

6. Vena maxillaris ile vena temporalis superficialis’in birleşimi sonucu oluşan ven hangisidir?
A) Vena jugularis externa
B) Vena jugularis interna
C) Vena facialis
D) Vena retromandibularis
E) Vena jugularis anterior
6-D

www.dusem.net
3
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

7. Aşağıdakilerden hangisi diş gelişimi dönemlerinden biri değildir?


A) Proliferasyon dönemi
B) Histodiferansiasyon dönemi
C) Histogenez dönemi
D) Erupsiyon dönemi
E) Maturasyon dönemi

7–E
Diş gelişimi 4 dönemde gerçekleşir:
1. Proliferasyon dönemi (Tomurcuk ve Kep dönemleri): İntrauterin hayatın 6. haftasında ağız boşluğunu döşeyen ektodermin
mezoderm içerisine prolifere olmasıyla proliferasyon dönemi başlar.
2. Histodiferansiasyon dönemi (Çan dönemi): Embriyonel hayatın 12.-13. haftasının sonuna doğru takke şeklindeki mine organı
gelişip çan şeklini alır. Bu safhada diş embriyonuna çan organı denir. Çan safhasında dişin kronunun şekli belirlenir. Çanın sardığı
mezenşimal dokuya dental papil denir, ileride diş pulpası buradan gelişir. İleri çan döneminde (Morfodiferansiasyon) iç mine epitel
hücreleri ileride mineyi oluşturacak olan ameloblast hücrelerine dönüşür. Ameloblastların karşısına dizili mezenkimal bağ dokusu
kökenli silindirik hücreler de dentin dokusu üretecek odontoblast hücrelerine dönüşür.
3. Histogenez dönemi: Amelogenezis (mine yapımı) ve dentinogenezis (dentin yapımı) birlikte ilerleyen olaylardır.
a. Apozisyon: Sert dokuların organik matrikslerinin sentezlenmesine apozisyon safhası denir.
b. Mineralizasyon: Salgılanan organik matriksin üzerine mineral tuzlarının çökelmesi ile mineralizasyon gerçekleşir.
4. Erupsiyon dönemi

8. Hücre zarı akışkanlığı ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi doğrudur?


A) Uzun zincirli yağ asitleri azalırsa hücre zarı akışkanlığı azalır.
B) Kolesterol miktarı azalırsa hücre zarı akışkanlığı azalır.
C) Sıcaklık azalırsa hücre zarı akışkanlığı azalır.
D) Hücreler arası bağlantısı sayısı azalırsa hücre zarı akışkanlığı azalır.
E) Doymuş yağ asitleri artarsa hücre zarı akışkanlığı azalır.

8–C
Membran akışkanlığını etkileyen faktörler
Uzun zincirli yağ asitleri membran akışkanlığını azaltır.
Kolesterol membran akışkanlığını azaltır.
Doymuş yağ asitleri membran akışkanlığını azaltır.
Sıcaklık membran akışkanlığını artırır.
Lipidlerin trans yapısında olması akışkanlığı azaltır.
Hücreler arası bağlantıların sayısının fazla olması akışkanlığı azaltır.

www.dusem.net
4
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

9. Aşağıdakilerden hangisinde kollajen lifler düzenli ve parallel demetler halinde sıralanmıştır?


A) Kemik B) Kıkırdak C) Lamina propria D) Tendon E) Genç diş pulpası

9–D
Esas Bağ Dokusu
Erişkindeki bağ dokusudur. İki alt tipi bulunmaktadır:
• Gevşek bağ dokusu: Areolar doku olarak da isimlendirilir. Seyrek kollajen lifler içeren bir bağ dokusudur. Hücrelerin arasında
bol matriks bulunur. Bu ara madde jel kıvamındadır. Epitel dokunun altında yer alır (lamina propria) ve kan damarlarını çevre-
ler. Gevşek yapısı kan ile dokular arasında madde alışverişine imkan tanımaktadır. Epitel dokusunu geçen bakteri ve virüslerin
bağışıklık sistemi ile ilk karşılaştığı dokudur.
• Sıkı bağ dokusu: Az hücre çok kollajen lif bulunduran bağ dokusudur. Kollajen liflerin fazlalığı mekanik streslere karşı direnç
sağlar. Eğer kollajen lifler demetler halinde farklı yönlere uzanmışsa düzensiz sıkı bağ dokusu denir. Bu yapı özellikle sindirim
sisteminde submukozada, dermişte stratum retikülariste bulunmaktadır.
• Düzenli sıkı bağ dokusu kollajen liflerin yoğun ve daha düzenli ve parallel demetler halinde yerleştiği bağ dokusu tipidir. Ten-
don, ligament ve aponörozlar da düzenli sıkı sağ dokusu bulunur.

10. Aşağıdaki iskelet kasında bulunan proteinler ile ilgili hangi bilgi yanlıştır?
A) Titin, esnek bir proteindir ve sarkomerin aşırı gerilmesini önler.
B) Plektin, bir heat shock (ısı-şok) proteindir ve desmini çeşitli hasarlara karşı korur.
C) Nebulin, Z çizgisine tutunur ve ince filamentlere paralel uzanarak ince filamentlerin boyunu düzenler.
D) Desmin, Z çizgilerini birbirlerine ve hücre membranına bağlar.
E) Tropomodulin, ince filamentin serbest kısmına bağlanarak aktin filamentinin uzunluğunun devamını sağlar.

10 – B
Kasta bulunan yapısal proteinler
Kasta ince ve kalın filament olarak aşağıda anlatılan yapıların stabilitesinin sağlanmasıyla görevli proteinlerdir. Yapısal proteinler
olarak da adlandırılabilecek bu proteinler kastaki tüm proteinlerin yaklaşık %25’ini oluştururlar.

Titin: Büyük ve esnek bir proteindir. Sarkomerin aşırı gerilmesini önler. Z çizgisi ile M çizgisi arasındadır. Miyozinin sarkomerdeki
santral pozisyonunu sağlar. Aktin ve miyozin moleküllerini bir arada tutar.
Alfa aktinin: İnce flamentleri diziler halinde demetler ve onları Z çizgisine bağlar.
Nebulin: Z çizgisine tutunur ve ince filamentlere paralel uzanır. İnce filamentlerin boyunu düzenler.
Tropomodulin: İnce filamentin serbest kısmına bağlanır. Aktin filamentinin uzunluğunun devamını sağlar.
Desmin: Ara filamandır. Z çizgisi hizasında yerleşmiştir. Z çizgilerini birbirlerine ve hücre membranına bağlar. Böylece miyofibrille-
rin stabilizasyonunu sağlar.
Plektin: Komşu desminleri birbirine bağlayarak desminin stabilizasyonunu sağlar.
Kristalin: Kristalin ise bir heat shock (ısı-şok) proteindir ve desmini çeşitli hasarlara karşı korur.
Miyomezin: M çizgisinde bulunur. Kalın filametleri M çizgisi hizasında tutar.
C proteini: M çizgisinde bulunur. Miyozini M çizgisine tutturur.

www.dusem.net
5
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

11. Akson refleksi ve ağrı duyusunda rol oynayan başlıca madde aşağıdakilerden hangisidir?
A) P maddesi
B) Noradrenalin
C) Histamin
D) Serotonin
E) Glisin

11 – A
Substans P (P maddesi)
Taşikinin ailesine ait 11 amino asitli bir peptittir. Bulunduğu yerler:
• İnce bağırsaklar
• Periferik sinirler
• Omurilikteki 1. afferent nöron sonlanmaları-ağrı iletimi
• Nigrostriatal system
• Hipotalamus
Reseptörleri: Nöropeptit-K reseptörü 1 (NK-1)
Önemli işlevleri
• Akson refleksine neden olan nörotransmitterdir.
• Omurilik arka kökte ağrı iletiminde görevlidir.
Akson refleksi
Ağrı uyarısında ağrıyan yerin damarlarında vazodilatasyon olması ve damar duvar geçirgenliğinin artmasıdır. Bunun nedeni ağrıyı
taşıyan C tipi liflere sahip aksonun verdiği kollateral ucundan substance P (CGRP’de etkilidir) salgılamasıdır. Bu maddelerin etkisiyle
vazodilatasyon olur, ağrıyan yerde kızarıklık ve ödem oluşur.

12. Aşağıdaki kalp dokularının hangisinde impuls iletimi en hızlıdır?


A) S-A düğümü
B) Atriyum kası
C) A -V düğümü
D) Ventrikül kası
E) Purkinje lifleri

www.dusem.net
6
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

12 – E
Kalpte iletinin hızı
Atrium ve ventrikül kasında 0.3-0.5 m/sn (kalın sinir liflerindeki hızın 1/250’si, iskelet kası liflerinin 1/10’u) olan ileti hızı, en hızlı
olduğu Purkinje liflerinde 4 m/sn kadar olabilir. SA ve AV düğüm ise iletinin en yavaş olduğu bölgelerdir.

13. Solunum sisteminde görülen Clara (Club) hücreleri ilgili hangisi yanlıştır?
A) Solunum sistemi boyunca bulunan silyalı hücrelerdir.
B) Surfaktan gibi yüzey-aktif bir lipoprotein salgılar.
C) Antiinflamtuvar proteinler salgılar
D) cGMP etkisiyle klor salgılar.
E) Progenitör hücre olarak görevlidir.

13 – A
Clara (Club) hücreleri
Terminal bronşiollerde, tepelerinde silyaları olmayan ve antiinflamatuvar proteinler salgılayan Clara hücreleri (Club hücreleri)
bulunur. Clara hücrelerinin sayısı terminal bronşiol boyunca artar.
Clara hücresinin özellikleri:
• Surfaktan gibi yüzey-aktif bir lipoprotein salgılar.
• Clara hücresi salgı proteini (CC16) salgılar. CC16 bronkoalveoler lavaj sıvısında saptanabilir ve miktarındaki azalma akciğer
hasarını gösterir.
• cGMP etkisiyle klor salgılar.
• Bronşiol hasarında progenitor hücre olarak görevlidir.

14. Duodenum içeriğinde protein yıkım ürünlerinin ve H+ iyonlarının bulunuşu ya da duodenumun distansiyonu mide hareket-
lerini azaltan bir reflekse neden olur.
Bu refleks aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gastrokolik refleks
B) Sefalogastrik refleks
C) Enterogastrik refleks
D) Vago-Vagal refleks
E) Enteroenterik refleks

www.dusem.net
7
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

14 – C
Sindirim sistemindeki refleksler 3 grupta incelenebilir:
1. İntrensek refleksler: Gastrointestinal salgıları, peristaltizmi, karıştırıcı hareketleri kontrol eden reflekslerdir. Intrensek refleks
bileşenlerinin tamamı sindirim sistemi duvarında yerleşmiştir.
2. Bağırsaklardan başlayıp prevertebral sempatik ganglionlara giden ve oradan gastrointestinal sisteme geri dönen refleksler:
• Gastrokolik refleks: Mide dolunca kolonun boşalması,
• Enterogastrik refleks: Ince barsak ve kolondan gelip mide boşalmasını inhibe eden refleks,
• Kolonoileal refleks: Kolon dolunca ileum boşalmasının inhibisyonu.
3. Bağırsaklardan medulla spinalise oradan merkezi sinir sistemine gidip gastrointestinal sisteme dönen refleksler: Midenin
motor hareketleri ve salgısını düzenleyen refleksler, ağrı refleksleri, defekasyon refleksleri bu gruptadır.

15. Aşağıdakilerden hangisi hücre içi reseptöre bağlanarak etki eder?


A) İnsülin
B) Tiroksin
C) Noradrenalin
D) Glukagon
E) Gastrin

15 – B

16. İnsan embriyonal gelişimi sırasında, fertilizasyon sonrasında farklılaşmaya başlayan ilk hücre grupları aşağıdakilerin han-
gisinde birlikte verilmiştir?
A) Notokord-Amnioblast
B) Endoderm-Ektoderm
C) Endoderm-Mezoderm
D) Embriyoblast-Trofoblast
E) Ektoderm-Mezoderm

www.dusem.net
8
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

16 – D
Morula
Fertilizasyondan yaklaşık 3 gün sonra blastomer sayısı 12­32 olduğunda morula adını alır. Bu aşamada embriyo ilk hücre farklılaş-
masını yaparak şu hücreleri oluşturur:
• Embriyoblastlar: İç hücre kütlesi olarak bilinen orta kısımdaki hücreler tarafından yapılırlar. İleride embriyoyu oluştururlar.
• Trofoblastlar: Dış hücre kütlesi olarak bilinen çevredeki hücreler tarafından yapılır. İleride plasentanın embriyonik kısmını yapar.

17. Glukoneogenezde aşağıdaki enzimlerden hangisi görev almaz?


A) Fruktoz 1,6-bifosfataz
B) Fosfoenolpiruvat karboksikinaz
C) Piruvat karboksilaz
D) Piruvat kinaz
E) Glikoz 6-fosfataz

17 – D
Karaciğer ve böbrekte bulunan glukoneogenez yolunda glikolizdeki reverzibl reaksiyonlara ilave olarak 4 adet irreverzibl reaksiyon
daha yer alır. Bu ilave reaksiyonları kataliz eden enzimler pirüvat karboksilaz, fosfoenolpiruvat karboksikinaz, fruktoz 1,6-bifos-
fataz ve glikoz 6-fosfatazdır.
Piruvat kinaz, glikolizde irreverzibl basamak olan fosfoenolpiruvatı piruvata çeviren reaksiyonu katalizler, glukoneogenezde rol almaz.
Glukoneogenezdeki enzimler insülin tarafından inhibe edilirken glukokortikoidler, glukagon ve epinefrin tarafından aktive edilirler.

18. Aşağıdaki hormonlardan hangisi yağ dokusundan yağ asitlerinin salınımını azaltır?
A) Glukagon
B) İnsülin
C) Tiroksin
D) Epinefrin
E) ACTH

18 – B
Yağ dokusundan yağ asitlerinin salınımı hormona duyarlı lipazın etkisiyle gerçekleştirilir.
Bu enzimin aktivasyonu adenilat siklaz enzimi üzerinden gerçekleştirilir. Bu enzimi insülin, nikotinik asit ve prostaglandinler aktive
ederken diğerleri inhibe eder.

19. Aşağıdaki biyolojik aminlerden hangisi triptofandan sentezlenir?


A) Adrenalin
B) Serotonin
C) Dopamin
D) Spermin
E) Spermidin

www.dusem.net
9
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

19 – B
Triptofanın sentezine katıldığı spesifik ürünler;
Seratonin
5-İndolasetik asid
Melatonin
Nikotinik asid

20. Kan dolaşımında aşağıdakilerden hangisi albumine bağlı taşınır?


A) Yağ asidi
B) HDL
C) VLDL
D) Şilomikron
E) LDL

20 – A
Şilomikronlardaki triaçilgliseroller lipoprotein lipaz tarafından serbest yağ asidleri ve gliserole yıkılırlar. Oluşan serbest yağ asidleri doğru-
dan komşu kas veya yağ hücrelerine girebilir. Ya da, hücreler tarafından alınıncaya kadar serum albümine bağlı olarak kanda taşınabilirler.

21. Aşağıdaki enzimlerden hangisi bağırsakta sentezlenir?


A) Pepsin
B) Tripsin
C) Karboksipeptidaz A
D) Karboksipeptidaz B
E) Enteropeptidaz

21 – E
Enteropeptidaz, intestinal hücreler tarafından üretilir ve tripsinojeni tripsin haline çevirir.
Pepsin, midede etkilidir ve HCl ile karşılaşan pepsinojen tarafından üretilir. Tripsin enteropeptidazdır ve arginin ve lizin artıklarının
karbonil ucundaki peptid bağlarını parçalar.
Karboksipeptidaz A ve B, pankreatik ekzopeptidazlardır, bir polipeptid zincirinin C-terminal ucundan bir amino asit ayırırlar.

22. Metilmalonil KoA’nın süksinil KoA’ya dönüşümünde aşağıdakilerden hangisi görev alır?
A) Vitamin B12
B) Tiamin
C) Biotin
D) Tetrahidrofolat
E) Riboflavin

www.dusem.net
10
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

22 – A
B12 vitamini metilmalonil KoA’nın süksinil KoA’ya dönüşümü için gereklidir.
B12 Vitamini’nn en önemli metabolik fonksiyonları:
• DNA sentezi
• Folik asit - THF sentezi
• Sinir sisteminde miyelin kılıf yapısının desteklenmesi
• Metilmalonil KoA - Süksinil KoA reaksiyonu
• Metiyonin sentezi

23. Aşağıdaki bakterilerden hangisi zorunlu hücre içi bakteri değildir?


A) Chlamydia trachomatis
B) Ricketsia prowazekii
C) Streptococcus viridans
D) Coxiella burnetii
E) Anaplasma spp.

23 – C
Chlamydia trachomatis, Ricketsia prowazeki, Coxiella burnetii, Anaplasma spp., Ehrlichia spp başlıca zorunlu hücre içi bakterilerdir.

24. Gram pozitif bakterilerde bulunmayan yapı hangisidir?


A) Peptidoglikan tabaka
B) Lipoteikoik asit
C) Sitoplazmik membran
D) Teikoik asit
E) Dış membran

24 – E
Peptidoglikan tabaka hem Gram (+) hem de Gram (-) bakterilerin duvar yapısında bulunan yapıdır. Buna karşın dış membran ve
içerisinde bulunan lipopolisakkarit, porin Gram (-) bakterilerde ulunan yapılardır. Ayrıca, Gram (-) bakterilerde dış membran ile si-
toplazma membranı arasında periplazmik aralık olarak adlandırılan bir yapı bulunmaktadır. Teikoik asit ve lipoteikoik asit ise Gram
(+) bakterilerin hücre duvar yapısında bulunan elemanlardır. Bu oluşumlar Gram (+) bakterilere antijenite, yapışma (adezyon),
fajlar için reseptör gibi özellikler kazandırırlar.

25. Mikroorganizmanın nükleik asidine hasar vererek sterilizasyon/dezenfeksiyon sağlayan madde hangisidir?
A) Gluteraldehid
B) Perasetik asit
C) Etilen oksit
D) Gümüş nitrat
E) Klorhekzidin

25 – C
UV ışın /radyasyon ve etilen oksit nükleik aside zarar vererek sterilizasyon-dezenfeksiyon sağlayan maddelerdir. Diğer ajan ve yön-
temler protein denaturasyonu ve membran hasarı yaparak etkinlik gösterirler.

www.dusem.net
11
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

26. Aşağıdaki testlerden hangisinin pozitifliği koruyucu bağışıklığı göstermez?


A) anti-HBs B) anti-HCV C) anti-HAV IgG
D) anti-rubella IgG E) anti-Varicella Zoster IgG

26 – B
Anti-HCV pozitifliği geçirilmiş ya da aktif enfeksiyona işaret edebilmektedir. Bu nedenle anti-HCV saptanan kişilerde aktif infeksi-
yon açısından HCV-RNA bakılmalıdır. Anti-HCV pozitifliği koruyucu bir antikor olmayıp reenfeksiyonlar saptanabilmektedir.

27. Immün hücrelerden hangisi antikora bağlı hücresel sitotoksiteye katılmaz?


A) Makrofaj B) Nötrofil C) Bazofil
D) Eozinofil E) Doğal öldürücü hücreler (NKC)

27 – C
Kemik iliğinde üretilen bazofil pıhtılaşmayı engellemesi dışında allerjik reaksiyonlarda rol oynar. Bazofilden dönüşen mast hücreleri
allerjenlere karşı gelişen IgE ile kaplanıp degranüle olarak histamin ve serotonin gibi maddeler salgılayarak tip 1 allerjik reaksiyona
neden olur. Bazofil antikora bağlı hücresel sitotoksiteye katılmaz.

28. Aseksüel spor olan hangisidir?


A) Zygospor B) Oospor C) Basidiospor D) Sporangiospor E) Ascospor

28 – D
Başlıca seksüel sporlar Basidiospor, Ascospor, Zygospor ve Oospor’dur. Aseksüel sporlar ise Artrospor, Klamidyospor, Blastospor
ve Sporangiospor’dan oluşmaktadır

29. Aşağıdakilerden hangisi inflamasyonda kompleman komponentlerinin fonksiyonlarından değildir?


A) Nötrofil kemotaksisi B) Opsonizasyon C) Ağrı ve ateş oluşumu
D) Hücre erimesi E) Anaflaktoid reaksiyon

29 – C
KOMPLEMAN SİSTEMİ:
Konak savunmasında ve inflamasyonda rol oynayan C1’den C9’a kadar numaralandırılmış plazmada bulunan çözünür proteinlerdir.
C3 proteolizi biyolojik etkiye sahip kompleman bileşiklerinin oluşmasında kritik aşamadır.
C3’ün yıkılması 3 yoldan gerçekleşir:
1-Klasik yol: Antijen-antikor (IgM veya IgG) kompleksleri C1üzerinden sistemi aktive eder.
2-Alternatif yol: Bakteri endotoksinleri, lipopolisakkaritler gibi mikroorganizmaların yüzey molekülleri, Faktör B, Faktör D ve pro-
perdin varlığında C3’ü aktive ederler.
3-Lektin yolu: Plazmadaki lektinler mikroorganizma üzerinde bulunan mannoz kalıntılarına bağlanarak doğrudan C1 bileşenlerini
aktive ederler.
Her 3 yol da C3’ü C3a ve C3b’ye ayıran C3 konvertazı aktive eder. Sonrasında C5, C5a ve C5b’ye ayrılır. C5b’ye C6-7-8-9 eklenerek
membran atak kompleksi (MAK) oluşturulur.
Fonksiyonları;
• C5a, C3a ve az miktarda da C4a mast hücrelerinden histamin salınımına neden olarak vasküler permeabiliteyi arttırır ve vazodilatasyona
neden olurlar. C3a, C4a ve C5a’ya anaflatoksinler denir.
• C5a lökositlerde lipooksijenaz yolunu aktive eder.
• C5a lökosit aktivasyonu, adezyonu ve kemotaksisine neden olur.
• C3b ve iC3b opsonindir. Nötrofil ve makrofajların fagositozunu sağlar.
• C5b-C9 (MAK) bazı bakterilerin (Neisseria gibi) membranlarında delikler açarak lizisle hücre ölümüne neden olur.

www.dusem.net
12
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

30. Aşağıdakilerden hangisi genel olarak solid mezenkimal dokulardan köken alan malign tümörlerin isimlendirilmesinde
kullanılan ifadedir?
A) Karsinom
B) Sarkom
C) Lenfoma
D) Blastom
E) Teratom

30 – B
TÜMÖRLERİN İSİMLENDİRİLMESİ
Benign Tümörler:
Benign mezenkimal tümörler, kaynaklandığı mezenkimal hücrenin sonuna –om(a) eki getirilerek isimlendirilir.
- Fibroblast veya fibroblast benzeri hücrelerden köken alan benign mezenkimal tümöre fibrom,
- kıkırdak dokusundan kaynaklanan benign mezenkimal tümöre kondrom,
- kemik dokusundan köken alan benign mezenkimal tümöre osteom,
- yağ dokusundan köken alan benign mezenkimal tümöre lipom denir.
 Sonunda –om(a) eki bulunan her tümör benign mezenkimal tümör değildir. Benign mezenkimal tümörler kaynaklandığı hücrenin sonuna
–om(a) eki getirilerek isimlendirilir.
 Benign epitelyal tümörlerde de –om(a) eki bulunabilir.
 Lenfoma, melanom, mezotelyoma, seminom gibi malign tümörlerde de, sonunda –om(a) eki bulunmaktadır.

Benign epitelyal tümörlerin isimlendirilmesi komplekstir. Bir kısmı köken aldığı hücre tipine göre, bir kısmı mikroskopik görüntü-
süne göre, bir kısmı ise makroskopik yapısına göre isimlendirilir.
Genel olarak benign epitelyal tümörlerde kullanılan terimler:
• Adenom: Gland (tübül/bez/asinus) benzeri yapı oluşturan ve/veya glandüler epitelden köken alan tümörlere denir. Mide veya
kolonun glandüler epitelinden köken alan ve gland yapıları oluşturan tubüler adenomlar, böbrek tubül hücrelerinden köken
alan ve gland benzeri yapı oluşturan renal tubüler adenomlar, adrenal kortikal hücrelerden gelişen ve gland yapısı oluşturma-
yan adrenokortikal adenomlar örnek olarak verilebilir.
• Kistadenom: Tipik olarak overlerde görülen içi boş kistik kitlelerdir.
• Papiller kistadenom: Kistadenomda tümör hücreleri kistik yüzeye doğru papiller projeksiyonlar oluşturur.
• Papillom: Epitelyal yüzeyden mikroskopik veya makroskopik olarak parmaksı çıkıntı oluşturan benign epitelyal tümörlere de-
nir. Oral kavitede skuamöz papillom, larenks veya özofagustaki skuamöz papillom, mesanedeki ürotelyal papillomlar örnek
olarak verilebilir.

Dilin lateral yüzeyinde papillom Skuamöz papillom, mikroskobisi

www.dusem.net
13
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

• Polip: Mukozal yüzeylerde lümene doğru büyüyen ve makroskopik olarak görülebilen kitlelere polip denir. Eğer polip glandüler
doku içeriyorsa adenomatöz polip denir. Makroskopik olarak polipoid bir kitle benign olabilir, malign olabilir, neoplastik olmayabilir.

Kolon polipi Adenomatöz polip, mikroskobik görüntüsü


Malign Tümörler:
Solid mezenkimal dokulardan köken alan malign tümörlere sarkom denir. Sarkomlar köken aldığı mezenkimal hücrenin sonuna
–sarkom eki getirilerek isimlendirilir. (fibrosarkom, liposarkom, kondrosarkom, osteosarkom, rabdomyosarkom, leiomyosarkom
gibi) Kandaki mezenkimal hücrelerden gelişen tümörler ise lösemi ya da lenfoma olarak isimlendirilir.
Epitelyal hücrelerden köken alan malign tümörlere karsinom denir.
Karsinomlar isimlendirilirken;
- bazıları köken aldığı hücre tipine göre (skuamöz hücreli karsinom, bazal hücreli karsinom),
- bazıları glandüler paternde gelişimine göre (adenokarsinom),
- bazıları köken aldığı organın ismine göre (renal hücreli karsinom, adrenokortikal karsinom) yapılmaktadır.

31. Aşağıdakilerden hangisinde oral mukoza ve dudakta melanositik maküller görülebilir?


A) Gorlin Gotz sendromu B) Gardner sendromu
C) Apert sendromu D) Peutz Jeghers sendromu
E) Albers Schonberg hastalığı

31 – D
ORAL MELANOSİTİK MAKÜL(FOKAL MELANOZİS)
Oral melanositik makül fokal pigmente lezyondur ve şu durumlarda görülebilir:
- Postinflamatuar pigmentasyon
- İntraoral çil
- Peutz-Jegher’s sendromu, Bandler sendromu veya Addison hastalığı ile ilişkili maküller
• Sıklıkla dudakların vermilion sınırında ve gingivada meydana gelir. Asemptomatiktir ve malign potansiyeli bulunmaz.
Histolojisinde bazal tabakada keratinositlerde melanin pigmenti artmıştır. Melanosit sayısı normaldir veya hafif artmış olabilir.
Lamna propriada melanoflajlar görülebilir.
Peutz-Jeghers sendromu:
Otozomal dominant geçer. 19. kromozomda lokalize STK11/LKB gen mutasyonlarına bağlı gelişir. Hastalarda;
- İntestinal hamartomatöz polipler (malignleşmez),
- Ağız çevresinde (özellikle alt dudak) ve bukkal mukozada 5 mm’den küçük maküller,
- Bazı organlarda (meme, pankreas, kolon, mide, over) kanser gelişme riski yüksektir.

www.dusem.net
14
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

Laugier-Hunziker sendromu:
Edinilmiş pigmentasyon bozukluğudur.
- Dudak, oral mukoza ve parmaklarda pigmente maküller.
- Tırnaklarda çizgi şeklinde pigmentasyon izlenir.
Bandler sendromu:
- İntestinal hemanjiomlar
- Mukokutaneöz maküller (oral mukoza ve perioral bölge) izlenir.
Mc Cune Albright sendromu:
- Monoostatik veya poliostatik fibröz displazi,
- Anormal pigmentasyon,
- Kadınlarda puberte prekoks,
- Dudakların üstünde pigmente maküller görülebilir.
Addison Hastalığı:
Primer adrenokortikal yetmezlik sonucu gelişir. Hipofizden ACTH ve MSH salgısı artar.
- Deride diffüz pigmentasyon
- Oral mukozada yama şeklinde pigmentasyon veya melanositik maküller izlenir.

32. Oral mukoza veya dudakta gelişen beyaz renkli yama ya da plak tarzındaki lezyonlardan hangisi prekanseröz değildir?
A) Submukozal fibrozis
B) Proliferatif verrüköz lökoplaki
C) Aktinik chelitis
D) Eroziv form liken planus
E) Hairy (tüylü) lökoplaki

32 – E
Hairy lökoplaki genellikle AIDS hastalarında Epstein-Barr virüsü (EBV)’nin neden olduğu iyi sınırlı beyaz lezyonlardır. Nadiren de
organ transplantasyonu yapılmış veya hematolojik malignitesi olan immünsüpresif kişilerde de görülebilir. Genellikle dilin lateral
yüzeylerinde gelişir ve plak benzeri veya papiller lezyonlardır.
Histolojisinde epitelde akantoz ve hiperkeratoz izlenir. EBV’nin epitel hücre çekirdeklerinde birikimine bağlı intranükleer inklüz-
yonlar izlenir. Sekonder Candida albicans infeksiyonu görülebilir.
Kozmetik problemler oluşmadıkça tedaviye gerek yoktur. Antiretroviral ve antiviral tedavi ile lezyonlarda regresyon görülebilir.
• Hairy lökoplaki lezyonlarından malignite gelişmez.
• Diğer şıklarda verilen lezyonlar prekanserözdür.

33. Sempatik sistem uyarısına bağlı ortaya çıkan aşağıdaki etkilerden hangisi propranolol tarafından bloke edilemez?
A) Hiperreninemi
B) Midriyazis
C) Bronkodilatasyon
D) Uterusta gevşeme
E) Pozitif kronotropik etki

www.dusem.net
15
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

33 – B
Propranolol nonselektif beta reseptör blokörüdür. Alfa reseptör uyarısına bağlı etkileri doğrudan önleyemez.
Tablo: Adrenerjik Reseptörlerin Etkileri
Reseptör Etki
α1 • Damar düz kasında kasılma
• Pupil dilatör kasında kasılma (Midriyazis)
• Pilomotor ereksiyon
• Prostatta kasılma
• Kalbin kasılma gücünde artma
α2 • Nörotransmitter salgılanmasının inhibisyonu
• Damar düz kasında kasılma
• İnsülin salgısında azalma
• Trombositlerde agregasyon
• Adipoz dokuda lipolizin inhibisyonu
β1 • Kalp hızında ve kalbin kasılma gücünde artma
• Renin salgılanmasında artma
β2 • Kalp hızında ve kalbin kasılma gücünde artma
• Damar, bronş, uteus ve mesane düz kasında gevşeme
• Glikojenoliziste artma
• İskelet kasına potasyum girişinde artma

34. Aşağıdaki lokal anesteziklerden hangisinin potensi en düşük, etki süresi en kısadır?
A) Prokain
B) Tetrakain
C) Bupivakain
D) Ropivakain
E) Tetrakain

34 – A
Tablo: Lokal Anestezikler
Lokal Anestezik Potens Etki Süresi
Prokain 1 Kısa
Kokain 2 Orta
Tetrakain 16 Uzun
Benzokain Yalnızca topikal ---
Lidokain 4 Orta
Prilokain 4 Orta
Ropivakain 16 Uzun
Bupivakain 16 Uzun
Levobupivakain 16 En uzun
Mepivakain 2 Orta
Artikain Bilgi yok Orta

35. Bifosfonatların farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Kemiklerde hidroksiapetit kristallerine sekestre olarak osteoklastik etkinliği inhibe ederler.
B) Kemiklerdeki uzun yıllar kalırlar.
C) Oral absorpsiyonları %75-100 arasındadır.
D) Özefageal ve gastrik irritasyon yaparlar.
E) Çenede osteonekroz ve femur kırıklarına neden olurlar.

www.dusem.net
16
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

35 – C
Bifosfonatlar (Etidronat / Alendronat / Pamidronat)
• Kemiklerde hidroksiapetit kristallerine bağlanarak osteoklastik etkinliği inhibe eder.
• %1-10 absorbe edilirler.
• Kemiklerde uzun yıllar kalabilirler.
• Gastrik ve özefageal irritasyon sık görülen yan tesirleridir.
• Çenede osteonekroz ve femur kırıklarına neden olurlar.

36. Klindamisinin farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Stoplazmik membran geçirgenliğini artırır.
B) Kemiklerde ve apseli dokularda etkili değildir.
C) Beyin ve serebrospinal sıvı dışındaki dokulara yeterince dağılır.
D) Gram(+) ve aneorobik bakterilere etki yapmaz.
E) Psödomembranöz enterokolit tedavisinde kullanılır.

36 – C
Klindamisin
• Bakteri ribozomlarında protein sentezini inhibe eder.
• Gram(+) bakteriler ile aneorob bakterilere etkilidir.
• Kemiklerde ve apseli dokularda etkilidir.
• Beyin ve serebrospinal sıvı dışındaki dokulara yeterince dağılır.
• Böbrek yetmezliğinde dozunu ayarlamaya gerek yoktur.
• Karaciğer transaminazlarını artırabilir.
• Psödomembranöz enterokolit yapabilir.

37. Birden fazla polipeptid zincirin bir araya gelerek oluşturdukları fonksiyonel protein yapısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Primer yapı
B) Sekonder yapı
C) Tersiyer yapı
D) Kuarterner yapı
E) Süpersekonder yapı

37 – D
Kuarterner yapı birden fazla protein zincirinin bir araya gelerek fonksiyonel oldukları son yapıdır. 2 alfa ve 2 beta protein zincirinin
bir araya gelerek hemoglobin olarak özelleşmesi proteinin kuarterner yapısına örnektir.
Primer yapı, peptid bağları ile amino asitlerin dizilimi ile oluşur.
Sekonder yapı, alfa-heliks, beta-kıvrım ve beta-tabaka şeklinde iç katlanmalar ile oluşur.
Tersiyer yapı sulu bir uzayda aldıkları son üç boyutlu şekli ifade eder. Tek başına çalışan proteinler için tersiyer yapı son aktif şekildir.
Süpersekonder yapılar ise sekonder ile tersiyer yapılar arasında geçiş formlarıdır ve enzim substrat, antijen antikor etkileşimleri
sırasında tanımlanan uyarılmış uyum modellerinde hareketli bölgeler olarak görev alırlar.

www.dusem.net
17
Diş Hekimliği Temel Bilimler / D 17 - 4

38. Aşağıdakilerden hangisi kollajen sentezinde hidroksilasyon aşamasında gerekli değildir?


A) Prolil rezidüsü B) Askorbik asit C) Bakır
D) Oksijen E) α-ketoglutarat
38 – C
Peptid yapısındaki prolin ve lizin amino asitleri Prolil hidroksilaz ve Lizil hidroksilaz ile hidroksillenir, hidroksiprolin ve hidroksilizin
oluştururlar.
Bu hidroksilasyon reaksiyonları moleküler oksijen, α-ketoglutarat, demir, Prolil hidroksilaz ve Lizil hidroksilaz ve koenzimi C vita-
mini gerektirir.
Kollojen sentezi yara iyileşmesi ve kemik gelişimi için en temel şarttır.
Bakır ise hücre dışında Lizil oksidaz enziminin çapraz bağlar yapması için gerekli kofaktördür. Bu fonksiyonu ile daha önce sor-
gulandı.

39. Amino açil-tRNA sentetaz enzimi senteze girecek aminoasiti tRNA üzerinde hangi yapıya bağlar?
A) 3’ ucunda adenin nükleotid
B) D loop kolunda adenin nükleotid
C) TψC kolu sitozin nükleotid
D) 3’ ucunda sitozin nükleotid
E) 5’ ucunda adenin nükleotid
39 – A
tRNA’daki Fonksiyonel Yapılar
Amino asit bağlama bölgesi (akseptör kol): 3’ ucunda CCA dizisinde sonlanan yapıdır. Amino asiti ATP kullanılan bir reaksiyon ile
bağlama yeteneğine sahiptir.
D-Kolu: Yapısındaki dihidroüridin bazının varlığından bu ismi alır. Her tRNA’nın spesifik amino açil-tRNA sentetaz tarafından tanın-
masında görevlidir.
TΨC Kolu: Yapısındaki psödoüridin ve sitidin bazlarından ismini alır. Amino açil-tRNA’nın protein sentez konumundaki ribozoma
bağlanmasını sağlar.
Antikodon Kolu: mRNA yapısındaki üçlü nükleotidden oluşan kodonu tanır. Kodonun tamamlayıcı nükleotid dizisine sahiptir ve
tRNA’nın spesifitesinden sorumludur.
Ekstra Kol: tRNA’da en değişken özelliktedir. tRNA’lar arasındaki şekil farklılıklarından sorumludur.

40. Aşağıdaki enzimlerden hangisi pürin nükleotidlerin yıkımında görev yapar?


A) Dihidroorataz
B) Arjinaz
C) Ksantin oksidaz
D) Enolaz
E) Ribonükleotid redüktaz
40 – C
Pürin yıkım enzimlerinden en sık sorgulanan ürik asit oluşturan Ksantin oksidazdır. Ürik asit daha önce pürin yıkım ürünü olarak
sorgulandı, sıra onu oluşturan enzimde!!
Ribonükleotid redüktazın deoksiriboz sentezinde yer aldığı hatırlanması gereken bir diğer detaydır

www.dusem.net
18
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

DİŞ HEKİMLİĞİ KLİNİK BİLİMLER TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR

1. Aşağıdakilerden hangisi minenin kırılganlığını önlemek için yapılabilecek uygulamalardan biri değildir?
A) Kavite preperasyonu esnasında kavite köşelerine retansiyon olukları açılması
B) Kavite preperasyonu esnasında minenin devamlılığının bozulmamasına dikkat edilmesi
C) Kavite preperasyonu esnasında mine prizmalarının bütünlüğünün korunması
D) Minenin mümkün olduğunca fazla dentin dokusu ile desteklenmesi
E) Minenin kavite taban maddesi ile desteklenmesi

1–A
Minenin kırılganlığını önlemek için;
1. Kavite preperasyonu esnasında minenin devamlılığının bozulmaması, mine prizmalarının bütünlüğünün korunması
2. Minenin dentin dokusu ya da benzer bir materyal ile desteklenmesi önemlidir

2. Kliniğimize başvuran 60 yaşında erkek hastanın, herhangi bir sistemik hastalığı olmadığı ve 10 yıldır alt-üst çene parsiyel
protez kullandığı öğrenilmiştir. Hastamızda görülen lokalize, servikal bölgede kama şeklinde parlak pürüzsüz alanların en
olası nedeni hangisidir?
A) Dış kaynaklı erozyon
B) Abfraksiyon
C) Patolojik atrizyon
D) Abrazyon
E) Atrizyon

2–D
Abrazyon lezyonları dişlerin insizal, okluzal ve servikal yüzeylerinde kama ve çanak şeklinde pürüzsüz, parlak yüzeyler şeklinde kar-
şımıza çıkar. Klinikte en sık fırça abrazyonu ile karşılaşılır ancak parsiyel protezlerin kroşelerinin geldiği bölgelerde kroşe abrazyonu
görülür. Aşınmada kroşenin mekanik etkisi kadar, orda biriken plak asitlerinin de büyük etkisi vardır.

3. Aşağıdakilerden hangisi non-asidojenik şeker değişkenlerinden biri değildir?


A) Ksilitol
B) Sorbitol
C) Sakkarin
D) Aspartam
E) ASESÜLFAM-K

3–B
Sorbitol, Mutans streptokoklar ve laktobasillerin birçok tipi tarafından metabolize edilebilmesine rağmen, fermentasyonu çok
yavaş olduğundan plakta oluşan asit tamponlanır, buna HİPOASİDOJENİK etki denir. Ksilitol ve besleyici olmayan şeker değişkenleri
ise fermente edilemezler.

www.dusem.net
19
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

4. Amalgamda bozulmalardan sorumlu olan Gamma 2 fazının formülü hangisinde doğru verilmiştir?

A) Ag3Sn
B) Ag2Hg3
C) Sn7-8 Hg3
D) Cu3Sn
E) Cu6Sn

4–C
Gamma Ag3Sn
Gamma 1 Ag2Hg3
Gamma 2 Sn7-8Hg3
Epsilon Cu3Sn
Eta Cu6Sn

5. Smear tabakasıyla ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Altındaki dentin dokusunun yapısını yansıtır.


B) Pulpa ve dentini irritasyonlara karşı korur.
C) Tübül içerisindeki sıvı hareketini azaltır.
D) Büyük kısmı HAP ve denatüre kollojendir.
E) Bakteri içermez.

5–E
Smear tabakası kavite preperasyonu esnasında frez ya da kesici el aletleriyle yapılan kesme ve aşındırma işlemleri sonucunda den-
tin yüzeyide oluşan kan, tükürük, bakteri, HAP kristalleri ve denatüre kollojenden içeren 0,5-2 µm kalınlıkta tabakadır.

6. Primerlarla ilgili yapılan açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A) Hidrofilik fonksiyonel grupları nemli dentinle etkileşime girer


B) Aseton ve etanol esaslı primerler, kuru ortamda daha kuvvetli bağlanma sağlarlar
C) Dentin yüzeyinde daha etkin ve devamlı bir film tabakası oluşturabilmek için iki veya daha fazla kat sürülebilirler
D) Kollojen liflerin büzülmesini önleyip, rezinin bağlanmasını sağlarlar
E) Sıklıkla %35-50 HEMA ve %50-65 su içerirler

6–B
Aseton esaslı primer: Uçuculuğu yüksektir, çabuk buharlaşır bu nedenle hızlı uygulanır ve şişenin ağzı açık bırakılmamalıdır. Do-
kudaki su ile mükemmel yer değiştirir ve kuvvetli kurutucu özelliği vardır. Etanol esaslı primer: Penetrasyon kapasitesi yüksektir,
kollojen yapıyı ıslatarak optimum yüzey enerjisi sağlar. Aseton esaslılar kadar kolay buharlaşmaz.
Su esaslı primer: İyi penetrasyon kapasitesine sahiptir. Buharlaşma hızları düşüktür. Sürtme hareketiyle uygulanmaları gerekir.
Artık su rezin penetrasyonu ve polimerizasyonu olumsuz etkiler.
Aseton ve etanol esaslı primerler, nemli ortamda daha kuvvetli bağlanma sağlarlar. Monomerin nemli dentine penetrasyonunu
hızlandırır, sonra buharlaşırlar.

www.dusem.net
20
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

7. Oksijen inhibisyon tabakasıyla ilgili hangisi yanlıştır?

A) Toksiktir.
B) Renklenme direnci düşüktür.
C) Mekanik kuvvetlere dirençsizdir.
D) Kompozitin retansiyonunu olumsuz etkiler.
E) Monomerden zengindir.

7–D
Oksijen inhibisyon tabakası
Işıkla sertleşen kompozitlerde polimerizasyon sırasında serbest radikallerin, havadaki oksijen ile etkileşime girmesi sonucu oluşan
ince, tam polimerize olmamış tabaka.
Toksiktir.
Renklenmeye yatkındır.
Mekanik kuvvetlere dirençsizdir.
Düzensiz ve yapışkandır.
Monomerden zengindir.
Bu tabaka adeziv ya da kompozitin tabakaları arasında olduğunda yapışkan olması nedeniyle bağlantıyı olumlu etkiler. Ancak kom-
pozitin en son tabakasındaki oksijen inhibisyon tabakası mutlaka bitirme ve polisaj işlemleri ile kaldırılmalıdır.

8. Kuafaj tedavisinde kullanılan, sedatif etkisi ile de pulpadaki sinir aktivitesini inhibe eden materyal hangisidir?

A) Ca(OH)2
B) ZnOE
C) Mineral Trioksit Agregat
D) Biodentin
E) Işıkla sertleşen trikalsiyum silikat siman

8–B
ÇİNKO OKSİT OJENOL (ZnOE)
Toksik ürünlerin pulpaya difüzyonunu sınırlayarak pulpal inflamasyonun bulgularını ortadan kaldırır
Analjezik ve antiseptiktir
Vazodilatasyon etkisi ile toksik birikimini önler
Sedatif etkisi ile de pulpadaki sinir aktivitesini inhibe eder

9. Aşağıdakilerden hangisi dişlerin daha sarı görünmesine sebep olan durumlardan biri değildir?

A) Fizyolojik atrizyonlar
B) Kole bölgesindeki abrazyonlar
C) Sekonder dentin yığılması
D) Dentin kanallarında meydana gelen tıkanmalar
E) Mine kalınlığının artması

www.dusem.net
21
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

9–E
Yaşlanmayla birlikte özellikle dişlerde meydana gelen aşınmalar dişlerin daha koyu renk görünmesine neden olur. Genç dişler daha
açık ve parlaktır. Yaşlanmayla dentin kanallarında meydana gelen tıkanma da dişlerin daha koyu renk görünmesine sebep olur.
Fizyolojik atrizyon ve kole bölgesindeki abrazyon, minenin kaybına ve alttaki dentinin yansımasına neden olduğundan dişlerin
renginin koyulaşmasına neden olur.
Sekonder dentin yığılmasıyla dentin kalınlığının artması da dişlerin daha sarı görünmesine neden olur.
Mine kalınlığının artması ise altındaki dentini daha az yansıtacağından dişin daha sarı görünmesine neden olmaz.

10. Belirli bir zaman periyodu içerisinde çürük oluşma ihtimalini ifade eden terim hangisidir?
A) Çürük riski
B) Risk indikatörü
C) Çürük aktivitesi
D) Çürüğe yatkınlık
E) Risk faktörü
10 – A
Çürük riski: Belirli bir zaman periyodu içerisinde çürük oluşma ihtimali
Risk indikatörü: Çürüğün var olan işaretleri
Çürük aktivitesi: Belirli bir sürede oluşan ve ilerleyen çürük lezyonlarının toplamı
Çürüğe yatkınlık: Dişin çürük oluşturan faktörlere direnci yada yatkınlığı
Risk faktörü: Çürük tahmini için değerli olan değişkenlerdir, çürük oluşmadan önce mevcuttur.

11.

I. Akrilik protez kaidesinin boyutsal değişmelerini kompanse edebilmek


II. Protezin stabilitesine katkı sağlamak
III. Öğürme ve bulantı refleksinin önlemek
IV. Üst protezin iç kısmına yiyecek artıklarının kaçmasını önlemek

Yukarıdakilerden hangisi “Ah” hattı kazımasının faydalarındadır?


A) I, II, III ve IV
B) I, II, III
C) I, III, IV
D) I, II
E) II
11 – C

12. Aşağıdakilerden hangisi metal destekli rezin bağlı sabit bölümlü protez kontrendikasyonlarından biridir?
A) Alt kesici diş eksikliği
B) Üst kesici diş eksikliği
C) Posterior tek diş eksikliği
D) Derin vertikal overbite
E) Pulpa odası geniş dişler

www.dusem.net
22
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

12 – D
Metal destekli rezin bağlı sabit bölümlü protezin kontrendikasyonları Shillingburg’a göre şunlardır:
Geniş çürükler
Nikel allerjisi
Derin vertikal overbite

13. Aşağıdaki ölçü materyallerinden hangisi bitim çizgisinin netliği açısından en kötü özelliğe sahiptir?
A) Reversible hidrokolloid
B) Polisülfit
C) Kondenzasyon silikon
D) Polieter
E) Polivinil siloksan
13 – A

14. Alveol kretleri bıçak sırtı gibi ve aşırı rezorbe olmuş, ayrıca kretler arası mesafesi çok olan yaşlı bir hasta kliniğe başvuru-
yor. Çiğneme ve parafonksiyonel hareketler sonucu oluşan yüklerin horizontal komponentinin azalması gerektiği gözleni-
yor. Fonksiyonel beklentileri öncelikli bu hasta ilk tercih edilmesi gereken oklüzyon tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tek taraflı balanslı oklüzyon
B) Kanin koruyuculu oklüzyon
C) Çift taraflı balanslı oklüzyon
D) Anterior group fonksiyonlu oklüzyon
E) Grup fonksiyonlu oklüzyon
14 – C
Total protez yapımında tercih edilmesi gereken oklüzyon tipi bilateral (çift taraflı) balanslı oklüzyondur. Bu oklüzyon tipinde bütün
eksentrik ve sentrik hareketler sırasında protez dişler arasında temaslar olması arzu edilir böylelikle alveol kretler üzerine devirici
tarzdaki kuvvetlerin etkisi azaltılmış olacaktır.

15. Aşağıdaki dişler arasında kök/kuron oranı en düşük olan diş hangisidir?
A) Üst 1. Molar diş
B) Üst Kanin diş
C) Alt Kanin diş
D) Üst santral kesici diş
E) Alt lateral kesici diş
15 – D
Üst santral kesici dişin kök/kuron oranı 1.25’dir ve diğer tüm dişler arasında en düşük değer budur.

www.dusem.net
23
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

16. Aşağıdaki şekildeki ana bağlayının adı nedir?

A) Anterior posterior çift bant


B) Çift bar
C) U plak
D) Tam palatal plak
E) Tek palatal bant

16 – A

17. Aşağıdaki dental simanlardan hangisi fosforik asit ile çinkooksit tozunun karıştırılması ile elde edilir?
A) Çinkofosfat siman
B) Çinko oksit öjenol siman
C) Polikarboksilat siman
D) Silikat Siman
E) Rezin Siman

17 – A
Çinkofosfar simanın tozu çinko oksit likiti ise fosforik asittir.

18. Hanau’nun oklüzyon kanunlarına göre balansı elde edebilmek için tüberkül açısı arttırıldığında hangisinin yapılması daha
doğru olur?
A) Kompenzasyon eğrisi daha derin yapılmalıdır
B) Oklüzyon düzleminin oryantasyon açısı arttırılmalıdır
C) Overjet arttırılmalıdır
D) Overbite azaltılmalıdır
E) Kesici yolu eğimi arttırılmalıdır

18 – E
Hanau’nun oklüzyon kanunlarına gore tüberkül eğimi, spee ve oryantasyon açısı ile ters, kesici yolu eğimi doğru orantılıdır.

www.dusem.net
24
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

19.
I. Van der Waals bağlantısı
II. Metal alt yapının yüzeyinin pürüzlü olması
III. Metal oksit ile seramik oksit arasındaki kimyasal bağlantı
IV. Metal alaşımın termal genleşme katsayısının seramik materyalinin termal genleşme katsayısınından az olması
Yukarıdakilerden hangisi metal ve seramik arasındaki bağlantıyı arttırır?
A) I, II, III ve IV
B) I, III ve IV
C) I, II, III
D) II, IV
E) II, III ve IV

19 – C
Metal ile seramik termal genleşme katsayıları arasında küçük bir fark olmalı ve metalin termal genleşme katsayısı daha fazla olmalıdır
ki metal seramik yapı fırından çıkartılıp soğurken porselen sıkışma tipi bir kuvvet altında kalabilsin böylece yapı daha sağlam olur.

20. Temporomandibular eklemi iki ayrı kompartmana bölen ligament aşağıdakilerden hangisidir?
A) Temporomandibular ligament
B) Discal Ligament
C) Sphenomandibular ligament
D) Kapsüler ligament
E) Stylomandibular ligament

20 – B
Discal ligament TME diskini kondilin yanlarına bağlar ve böylelikle Kapsüler ligamentin çevrelediği eklem boşluğunu alt ve üst
kompartman olarak ikiye böler.

21. Hangi anesteziyi yaparken alışılagelmiş dental enjektörler dışında bir sistem kullanmak daha çok gerekli olabilir?

A) Tuber anestezisi

B) İntraligamenter anestezi
C) İnfraorbital anestezi
D) Akinosi tekniği
E) Halstead tekniği

21 – B
Akinosi tekniğini uygularken bazen iğnenin ucuna biraz eğim vermek gerekebilir fakat bu bir sorun teşkil etmez. Asıl problem
intraligamenter anestezide yaşanır. Basınçla uygulanan bir teknik olduğu için her zaman kullandığımız dental enjektörlerin iğnesi
yerinden çıkabilir, çok dikkat edilmelidir. Özel şırınga ve iğne sistemleri mevcutsa çok faydalı olurlar.

www.dusem.net
25
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

22. Aşağıdakilerden hangisi TME’de görülebilen bir patolojik durumdur?


A) Ranula
B) Ganglion kisti
C) Sinovial psödokist
D) Mukosel
E) Nekrotizan fasiitis

22 – B
Semptomatik ve gerçek bir kisttir. Opere edilmelidir.

23. Tükürük bezi kanalında radyolüsent bir tıkaç bulunması halinde bunu tespit etmesi en muhtemel görüntüleme tekniği
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sialografi
B) MRI
C) CT
D) CBCT
E) CNN

23 – A
Sialografide radyopak maddenin nerelere dağıldığı ve dağılmadığına bakılarak karar verilir. Tıkaç radyopak da olsa radyolüsent de
olsa fark etmez.

24. Hangi ortognatik cerrahi işlemin hava yolu üzerine etki etmesi olasılığı son derece azdır?
A) Alloplast implantasyonu ile genioplasti
B) Le Fort I setback
C) Le Fort II ilerletme
D) SARME
E) BSSRO

24 – A
Burada çene ucunun iskelet yapısı değiştirilmeden sadece yumuşak doku konturu modifiye edilir. Hava yoluna etki etme ihtimali
yok denecek kadar azdır.

25. Hangi fraktür tipinde “çekmece belirtisi” görülebilir?


A) Kondil kırığı
B) Koronoid kırığı
C) Tuber kırığı
D) Nazo-orbito-etmoid kırık
E) Le Fort I kırığı
25 – E
“Çekmece belirtisi” kırık segmentin hafifçe ileri-geri hareket ettirilebilmesidir. Bu manipülasyonu yapmak diğerlerinde anatomik
olarak mümkün değildir.

www.dusem.net
26
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

26. Üç hafta önce yapılan alt yirmi yaş dişi çekimi bölgesi muayene edilmiştir. İntraoral olarak o civarda diffüz kızarıklık gözlenmiş,
çekim soketi ilk bakışta kapanmış gibi görünmekle beraber aslında küçük bir fistül olduğu ve buradan az miktarda pü geldiği
görülmüştür. Bölgede ağrı ve ekstraoral şişlik yoktur. Hasta ASA I durumdadır ve bölgeden alınan periapikal filmde sıradışı bir
durum izlenmemiştir.
Bu vakada uygulanması gereken ilk şey nedir?

A) Soketi kürete etmek


B) Hastaya sistemik antibiyotik başlamak
C) Sokete Alveogyl koymak
D) Hastadan konsültasyon istemek
E) Radyografik görüntü vermeyen yabancı bir cisim bulunma ihtimaline karşı MRI çekmek

26 – A
Bu klinik tablo şunu anlatmaktadır: Yara iyileşmesi gecikmiş fakat büyük bir probleme dönüşmemiştir. İyileşmenin gecikmesi lokal
veya sistemik bir faktöre bağlı olabilir. Hastada ciddi bir sistemik sorun bulunmadığına göre lokal bir şeyler ters gitmiş olmalıdır. Rad-
yografide bir şey görmemiş olabiliriz, çünkü sokete kaçmış bir yabancı madde radyopak olmayabilir fakat bunun için MRI alınmaz.

27. D1 kemik kalitesine sahip bir bölgede implant yapılırken aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) İşaret frezi kullanmaya gerek yoktur.


B) Boyun frezi kullanmaya gerek yoktur.
C) İrrigasyon miktarı azaltılmalıdır.
D) Yiv açıcı frez kullanmak gerekebilir.
E) Kemiğin ısınmasını önlemek için implant uygulaması mümkün olduğunca çabuk bitirilmelidir.

27 – D
Yiv açıcı frez çok sert kemiğe implant yerleştirilmesini kolaylaştırmak için kullanılır.

28. Parotiste ağrısız büyüme ile karakterize olan sendrom hangisidir?

A) Treacher-Collins
B) Goldenhar
C) Heerfordt
D) Marfan
E) Down
28 – C
Diğer belirtileri konjunktivitis, keratitis ve fasiyal sinir paralizidir.

29. Aşağıdakilerden hangisi nüks riski yüksek olan kistlerin tedavisinde uygulanan bir yöntem değildir?

A) Carnoy solüsyonu
B) Kriyocerrahi
C) Küret ile kist duvarlarını kazımak
D) Frez ile kist duvarlarını aşındırmak
E) Düşük seviyeli lazer terapisi

www.dusem.net
27
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

29 – E
Nüks riski yüksek olan kistlerin tedavisinde kist epiteli artıklarının imha edilmesi hedeflenir. Düşük seviyeli lazer terapisi bir şeyleri
yok etmek için değil iyileşmeyi stimüle etmekte işe yarar.

30. Flumazenil hangi ajanların etkisini reverse etmek için kullanılır?

A) Benzodiazepinler
B) Propofol
C) Barbitüratlar
D) Opioidler
E) Ketamin
30 – A
Selektif bir GABAA reseptör antagonistidir. Kompetitif inhibisyon yoluyla benzodiazepinlere hem antagonist hem de antidot olarak
etki eder. Benzodiazepinler hem sedasyon hem de genel anestezide sık kullanıldığı için bunu bilmemiz gerekmektedir. Geçmiş
yıllarda da sorulmuştur.

31. Doz ne kadar küçük olursa olsun sitokastik etkilere yol açabileceği unutulmaksızın, standart kalitede radyografik görüntü
elde etmek için mümkün olan en düşük doz kullanılma gerekliliğine ne ad verilir?

A) Ters kare kanunu


B) ALARA prensibi
C) Doz sınırlandırılması
D) Maksimum müsaade dozu
E) Kolimasyon
31 – B
ALARA (As Low As Reasonably Achievable) prensibine göre; doz ne kadar küçük olursa olsun stokastik etkilere yol açabileceği unu-
tulmaksızın, standart kalitede radyografik görüntü elde etmek için mümkün olan en düşük doz kullanılmalıdır.

32. Aşağıdakilerden hangisi paralaktik tekniklerin kullanılma amaçlarından birisi değildir?


A) Torusların incelenmesi
B) Radyografide görüntü veren bir oluşumun patolojik veya fizyolojik olduğunun ayırt edilmesinde
C) Sürnümerer dişlerin pozisyonunun tespiti
D) Çenelerdeki yabancı cisimlerin saptanması
E) Endodontik tedavide kanal pozisyonlarının tayini
32 – A
Paralaktik yöntemlerin kullanılma alanları;
• Gömülü dişlerin, özellikle kaninlerin ve alt üçüncü molarların yer ve pozisyonlarının saptanması,
• Alt 8 numaralı dişlerin mandibular kanal ile olan ilişkilerinin saptanması,
• Radyografide görüntü veren bir oluşumun patolojik veya fizyolojik olduğunun ayırt edilmesinde,
• Yabancı cisimlerin yer ve pozisyonlarının tayini,
• Endodontik tedavide kanal pozisyonlarının tayini,
• Sürnümerer dişlerin pozisyonunun tespiti.

www.dusem.net
28
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

33. X ışını tüpünde üretilen ışın miktarı aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?


A) Işınlama süresi
B) Işınlama süresi ve tüp akımın miktarı
C) kVp ve tüp akımın miktarı
D) kVp
E) Tüp akımın miktarı

33 – B
mA, üretilen x-ışınının gücünü etkiler. Tüp içindeki elektron akımı, filament devresi tarafından kontrol edilir. Tungsten filamente
gelen elektrik akımı ne kadar fazla ise, filamentin sıcaklığı o kadar artar ve oluşan elektron bulutu o kadar fazla olur. Bu da tüp
içindeki akımın artmasına neden olur. mA, iki katına çıkarılırsa, oluşan x-ışını da iki katına çıkar. Üretilen x-ışını miktarı mA ve süreye
(sn) bağlıdır (mAs).
kV, oluşan x-ışınının kalitesini belirler. kV arttıkça, dalga boyu kısalır, scatter artar, penetrasyon artar.

34.

Yukarıda Konik ışınlı bilgisayarlı tomografi aksiyal ve koronal kesitlerinde ok ve yıldız işaretleriyle gösterilen anatomik
oluşumlar sırasıyla aşağıdakilerden hangisidir?

Aksiyal kesit (Ok) - Koronal kesit (Yıldız)


A) Epiglottis- İnferior nazal konka
B) Vertebra- nazal septum
C) Vertebra- orta nazal konka
D) Hyoid kemik- nazal septum
E) Epiglottis-nazal kavite tabanı

34 – A
Aksiyal kesitte okla gösterilen anatomik oluşum epiglottis, koronal kesitte yıldızla gösterilen anatomik oluşum ise inferior nazal
konkadır.

35. Aşağıdaki dokulardan hangisi bimanuel palpasyon yöntemi ile muayene edilir?

A) Ağız tabanı
B) Dudaklar
C) TME
D) Dil
E) Sert damak

www.dusem.net
29
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

35 – A
Ağız tabanı muayenesi; iyi bir ışıkla inspeksiyon ile yapılır. Daha sonra bir elin işaret parmağı ağız içinden, diğer elin parmakları
ekstraoral olarak çene altından ağız tabanını yukarıya kaldırarak bimanuel olarak palpe edilir.

36. Aşağıdaki görüntüleme yöntemlerinin hangisi tükürük bezi patolojilerinde tercih edilmez?

A) Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)


B) Bilgisayarlı Tomografi (BT)
C) Ultrasonografi (US)
D) Artrografi
E) Radyonükleid görüntüleme

36 – D
TME’nin iltihabi proçesleri ve bunların sebep olduğu kemik ve yumuşak doku değişiklikleri MRG’de görüntülenir. Eklemdeki pos-
toperatif değişiklikler de MRG ile saptanabilir. Ancak disk perforasyonlarını ve erken dejeneratif kemik değişikliklerini MRG’de
saptamak zordur. Disk perforasyonlarının araştırılmasında artrografi daha üstündür.

37. Aşağıdakilerden hangisi ultrasonografi ile ilgili yanlıştır?


A) İyonize radyasyon kullanılmaz.
B) Kısa aralıklarla çok sayıda görüntü alınabilir.
C) Pahalı değildir.
D) Yumuşak doku ayrımı iyidir.
E) Hava içeren yapılar ve kemik görüntülenebilir.

37 – E
Ultrasonografînin Avantajları
• İyonize radyasyon kullanılmaz.
• Zararlı olmadığı için kısa aralıklarla çok sayıda görüntü alınabilir.
• Pahalı değildir, kolaylıkla elde edilebilir.
• Yumuşak doku ayrımı iyidir.
Ultrasonografinin Dezavantajları

• Görüntüleri yorumlamak zordur.


• Baş ve boyun bölgesinde kullanımı sınırlıdır.
• Hava içeren yapılar ve kemik görüntülenemez.
• Şişman hastalarda görüntü kalitesi düşüktür.

38. Trigeminal nevralji hakkında aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?


A) Ağrılar şiddetli ve şimşek çakar tarzdadır.
B) Tedavisinde fenitoin ve karbamazepin gibi antiepileptikler kullanılır.
C) Tetik noktaların uyarılmasıyla başlayabilir.
D) En sık görülen nevralji türüdür.
E) Trigeminal sinirin en fazla tutulan dalı oftalmik daldır.

www.dusem.net
30
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

38 – E
Trigeminal sinir 5. kafa çifti olup, oftalmik, maksiller ve mandibuler sinir olmak üzere 3 ana dalı vardır. trigeminal siniri etkileyen,
sıklıkla ileri yaş hastalarda ve kadınlarda görülen, hayat kalitesini kötü yönde etkileyen paroksismal tek taraflı yüz ağrılarıdır. Ağrılar
keskin, elektrik çarpma tarzında şiddetli olur ve kısa sürer. Trigeminal sinirin bir ve/veya birkaç dalını etkileyebilir, ağrı mandibular
daldan başlayıp, maksiller dala, sonra da oftalmik dala yayılma eğiliminde olabilir ve spazm gün içinde birçok kez olabilir. Yoğun
ağrı yüz yıkama, dokunma, hareket etme, traş olma, soğuk rüzgar ve yemek yeme ile trigger noktalardan stimüle olup başlayabilir.
Farmakolojik tedavisinde, profilaktik antiepileptik olarak sıklıkla karbamazepin 400-1200 mg ya da okskarbazepin 900/1800 mg
kullanılır ve atakları ciddi ölçüde azaltır. Bunun dışında, gabapentin, fenitoin ve klonazepam da kullanılabilir, ancak daha az etkilidir.

39. Kliniğe başvuran ve anamnezinde epilepsi olduğu öğrenilen hastada dişhekimi öncelikle nöbetlerin sıklığı, tipi hakkında nöro-
logdan bilgi edinmiştir. Ancak dental tedavi sırasında epileptik nöbet geçiren hastasıyla ilgili diş hekimi, koltuğu supin pozis-
yonuna getirmiş, hastayı düz bir şekilde yatırmış, hastanın kafasının bir yere çarpmamasını sağlamış ve hastanın protezlerini
kontrol etmiştir.

Bu durumda diş hekiminin yanlışı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Koltuğun supin pozisyonuna getirilmesi


B) Hastanın düz yatırılması
C) Hastanın kafasının bir yere çarpmamasının sağlanması
D) Hastanın düz bir şekilde yatırılması
E) Nörolog ile iletişime geçilmesi

39 – D
Dental tedavi sırasında nöbet oluşursa, koltuk supin pozisyonuna getirilmeli, hasta yana çevrilmeli, nöbet bitene kadar hasta rahat
bir pozisyonda kontrol altında tutulmalıdır. Hastanın kafasını bir yere çarpmaması sağlanmalı, hava yolu açık tutulmalı, kusma
olursa başı yan çevrilmelidir.

40. Klasik triadı özofageal daralma, disfaji ve glossitis olan hastalık aşağıdakilerden hangisidir?

A) Plummer-Vinson sendromu
B) Kavasaki hastalığı
C) Müller Hunter glossiti
D) Orak hücreli anemi
E) Talasemi

40 – A
Demir eksikliği anemisinin semptomları eksikliğin şiddetine göre değişiklik gösterir. Hemoglobin 10 g/100ml’nin altına düştüğünde
deriden kritik organlara kan gönderildiğinden deri ve mukozalarda solgunluk farkedilir. Kardiak output artışına bağlı olarak nabızda
artma (taşikardi) ortaya çıkabilir. Hemoglobin konsantrasyonu 8 g/100ml’nin altına düştüğünde sinirlilik, zayıflık, baş ağrıları ve
dispne görülebilir. Tırnak yatakları yumuşak, kırılgan, çatlak ve kaşık şeklindedir. Oral şikayetler bulunabilir; özellikle hastalığın özel
bir alt grubu olan Plummer-Vinson sendromunda görülür. Bu hastalık neredeyse tamamen orta yaşlı kadınlarda görülür. Plum-
mer- Vinson sendromunun klasik triadı özofageal daralma, disfaji ve glossitistir (ağrı, dilde yanma ve kserostomi). Hastalığın uzun
sürmesi orofarengoözofageal ülserler ve skuamoz hücreli karsinom insidansını arttırır.

www.dusem.net
31
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

41. Aşağıdakilerden hangisi yaşlanma ile periodonsiyumda gözlenen değişikliklerden biri değildir?
A) Yaşlanma ile yapışık dişeti genişliği artar.
B) Epitelde incelme ve keratinizasyonun azalması sonucunda epitelin geçirgenliği artar.
C) Sement kalınlığında yaşla beraber 5-10 kat artış gözlenir.
D) Epitelin bağ dokusu içine yaptığı girintilerin derinliğinin artması ile stippling görünümü belirginleşir.
E) Kollajen metabolizmasında bozulma sonucunda bağ dokusunun mekanik gerilimi artar.

41 – D
Yaşla beraber epitelin bağ dokusuna yaptığı girintilerin (rete-peglerin) derinliği zamanla azalır, stippling görünümü azalır.

42.

I. Sementin ekstrensik lifleri fibroblastlar tarafından üretilirler ve Sharpey lifleri olarak adlandırılırlar.
II. Sement geçirgenliği erken yaşlarda daha fazladır.
III. Mezenşim kökenli, vaskülarize ve kalsifiye bir dokudur.
Periodonsiyumu oluşturan bileşenlerden biri olan sement dokusu ile ilgili yukarıdaki ifadelerden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III D) I ve III E) I, II ve III

42 – B
Sement dişlerin kökünü kaplayan mezenşimal kökenli, vasküler olmayan kalsifiye dokudur. Birçok yönü ile kemik dokusuna benzer
ancak, sinirsel innervasyon, kan ve lenf damarları yoktur. Aktif bir doku olmaması nedeniyle rezorbsiyon ve apozisyon göstermez.
Hayat boyu sürekli yığılım gösterir. Temel yapımdan sorumlu hücreler sementoblastlar, rezorbsiyondan sorumlu hücreleri ise se-
mentoklastlardır. İki tip lif grubu ihtiva eder; periodontal ligament liflerinin semente girmesiyle dokuda görülen fibroblastlardan
oluşan Sharpey fibrilleri (extrinsik lifler) ve sementoblastlar tarafından oluşturulan intrinsik lifler. Non-lollejenöz yapısında prote-
oglikan, glikoprotein ve fosfopreteinler bulunur.
• Organik yapısını ağırlıklı olarak tip I kollajen, daha nadiren tip I kollajen oluşturur.
• İnorganik yapısını hidroksi apatit oluşturmakla birlikte (%45-50); kemikten (%65), mineden (%97) ve dentinden (%70) daha az
hidroksi apatit içerir.
Sementin geçirgenliği erken yaşlarda fazlayken ilerleyen yaşla birlikte azalır.
Yaşla birlikte mineral yapılanması farklılık göstermez.

43.

I. Biyofilm içinde yer alan bakteriler, planktonik yaşayan bakterilere göre antibiyoktik ajanlara yaklaşık 1000 kat direnç
gösterebilirler.
II. Bakteri türlerinin antibiyotiklere direnci, bakterinin büyüme koşullarından, büyüme oranından, ortamın sıcaklık ve pH’ın-
dan ve bakterinin daha önce maruz kaldığı subefektif dozdan etkilenir.
III. Bir ekstrasellüler enzim olan β-laktamaz, bakterilerin hücre dışı matriksinde konsantre olarak hidrofilik antibiyotikleri
etkisiz hale getirebilir.
Biyofilm içinde yer alan bakterilerle ilgili yukarıda yer alan ifadelerden hangileri doğrudur?
A) Yalnız I B) I ve III C) II ve III D) I, II ve III E) I ve II

www.dusem.net
32
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

43 – D
Bir bakteri türünün antibiyotiğe direnci beslenme koşullarına, büyüme oranına, sıcaklık ve pH’a, daha önce maruz kaldığı subefek-
tif konsantrasyona bağlı olarak farklılık gösterir. Bu parametrelerdeki değişiklikler, biofilmin antibiyotiğe cevabını belirler.
• Biofilm içindeki bir bakteri, planktonik bakteriye göre antimikrobiyal ajanlara yaklaşık 1000 kat daha direçlidir.
• Ek olarak; β-laktamaz, formaldehit liaz ve formaldehit dehidrojenaz gibi bazı ekstraselüler enzimler hücre dışı matrikste kon-
santre olabilir ve bazı antibiyotikleri (özellikle pozitif yüklü hidrofilik antibiyotikler) etkisiz hale getirebilirler. Bu yönü ile hidro-
fobik preparatlar (Örn: Makrolidler) bu süreçden etkilenmezler.

44. Kliniğe dişetlerinde yaygın kanama şikâyeti ile başvuran Tip II diyabeti olan (HbA1c<7), sigara kullanmayan 54 yaşında erkek
hastanın klinik muayenesinde tüm ağzın %30’den fazla bölgesinde en fazla 5 mm sondalanabilir cep derinlikleri ve ilgili bölge-
lerde 4 mm’ye ulaşan klinik ataşman kaybı varlığı olduğu saptanıyor. Radyografik değerlendirmesinde kökün %30‘una kadar
uzanan alveoler kemik kaybı ve horizontal kemik defektleri gözlenen, eksik dişi olmayan hastada tüm ağız kanama ve plak
skorlarının %50’nin üzerinde olduğu gözleniyor.

Yukarıdaki bilgilere göre hastanın periodontal hastalık tanısı 2017 sınıflama sistemine göre aşağıdakilerden hangisidir?
A) Evre III, Derece B periodontitis
B) Evre II Derece B periodontitis
C) Evre II, Derece C periodontitis
D) Evre I Derece B periodontitis
E) Evre III, Derece C periodontitis

44 – B
2017 sınıflama sistemine göre kökün koronal üçlüsü ile sınırlı uzanan kemik yıkımları Evre I veya II ile ilişkilidir. %15 ten daha fazla
kemik yıkımı olduğundan Evre II olmalıdır. Derece (% kemik kaybı / hastanın yaşı) ile hesaplanır, 0,25 <%30/54 <1 olduğundan
derece B olacaktır. Derece modifiye edici faktörler olan diyabet hastada bulunmaktadır, fakat kontrol altında olan diyabet zaten
derece B ile uyumlu olduğundan derece değişmez.

45. Sistemik olarak sağlıklı, sigara içmeyen 52 yaşındaki erkek hastaya Evre III, Derece B periodontitis tanısı nedeniyle cerrahi
olmayan periodontal tedavi uygulanıyor. Periodontal tedaviyi takiben 1. Ayda yapılan kontrolde tüm ağızda optimal plak
kontrolü sağlandığı, tüm ağız kanama skorunun %10’un altında olduğu gözlenirken, 46 no’lu dişinde 3. Derece furkasyon
defekti olduğu, furkasyon bölgesindeki kemik kaybının horizontal olduğu belirleniyor. 46 no’lu dişin mezyal kökünde apikal
üçlüye ulaşan kemik kaybı olduğu, kökün mezyal ve distal yüzeylerinde konkavite olduğu, distal kökünde ise kemik kaybının
distal yüzeyde %25, mezyal yüzeyde % 33’e ulaştığı görülüyor.

Köklerin birbirine yakın olduğu dişte furkasyon lezyonunun cerrahi tedavisi için aşağıdakilerden hangisi en uygundur?
A) Rejeneratif tedavi
B) Tünel operasyonu
C) Hemiseksiyon
D) Biküspidizasyon
E) Diş çekimi

www.dusem.net
33
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

45 – C
Distal kökün periodontal desteği yeterliyken, mezyal kökte ileri yıkımın olduğu durumda hemiseksiyon en uygun tedavi yöntemidir.
İlgili dişin mezyal kökünde ileri kemik yıkımı varken distal kökün periodontal desteği idame için yeterlidir. Horizontal kemik kaybının
olduğu durumda rejeneratif tedavi endikasyonu yoktur. Köklerin birbirine yakınlığı ve mezyalde ileri yıkım olması tünel operasyonu
için kontrendikasyondur. Biküspidizasyon için furkasyon lezyonlı dişte iki kökün de periodontal destek miktarlarının yeterli olması
gerekirdi. Dişin periodontal desteği yeterli bir kökü olduğu ve hasta optimal plak kontrolünü sağlayabildiğinden diş çekimi yerine
koruyucu bir yöntemi tercih etmek daha uygundur.

46. Tükürüğün tamponlayıcı fonksiyonu aşağıdaki içeriklerinden hangisinden kaynaklanır?


A) Glukoproteinler
B) Mukoidler
C) Bikarbonat
D) Peroksidaz
E) Lizozim

46 – C
Tükrüğün Fonksiyonları

− Kayganlık (glikoproteinler, mukoidler)


− Fiziksel koruma (glikoproteinler, mukoidler)
− Yıkama (tükrük akışı)
− Tampon görevi (bikarbonat ve fosfat ile antiasit etki)
− Diş yüzeyi kaplanması (pelikıl oluşumu ile mekanik koruma/ mineral etkisi ile remineralizasyon)
− Antibakteriyel etki (IgA, lisosim, lactoperoksidaz..)

47. Protetik tedavi öncesinde 11 no’lu dişin bukkal yüzeyinde kron boyu uzatılması amacıyla kliniğe yönlendirilen 27 ya-
şındaki kadın hastada optimal plak kontrolünün sağlandığı ve periodontal dokuların sağlıklı olduğu saptanıyor. Sulkus
derinliğinin dişin bukkal yüzeyinde 1 mm olduğu hastada, 11 no’lu dişin bukkal yüzeyinde kron boyunun 2 mm uzatılması
isteniyor. Keratinize doku genişliğinin yeterli olduğu hastada alınması gereken kemik miktarı ile ilgili aşağıdakilerden han-
gisi doğrudur? (Biyolojik genişlik (suprakrestal ataşman) değeri ortalama değerler olarak alınmalıdır. İyileşme sırasında
meydana gelecek doku büzülmesi ihmal edilmelidir.)
A) 2
B) 3
C) 4
D) 1
E) 5

47 – A
Kron boyu uzatma amacıyla 2 mm dişeti eksize edilmesi gereken dişte, biyolojik genişlik değeri ortalama değer olarak ve sulkus
derinliği 1 mm olarak alındığında kret tepesi ve dişeti kenarı arası mesafe 3 mm olmalıdır. Bu sağlıklı koşulların korunabilmesi
için tedavi sonunda da bu mesafe 3 mm olmalıdır. 2 mm dişeti eksize edildiğinde, kemikten de 2 mm eksize edilerek bu ilişkinin
korunması sağlanır.

www.dusem.net
34
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

48. Aşağıdakilerden hangisi kemik greft materyali içinde yeni kemik formasyonu ve gelişimini sağlayan hücrelerin bulunması
özelliğidir?
A) Osteokondüktif
B) Osteojenik
C) Osteoindüktif
D) Rejeneratif
E) Osteolitik

48 – B
Kemik rejenerasyonu sağlayan greftler fonksiyonuna göre:
1. Osteojenik
2. Osteoindüktif
3. Osteokonduktif
Osteojenik özellik, greftin içerisinde yeni kemik formasyonu ve gelişimini sağlayan hücrelerin bulunmasını ifade eder. Osteoin-
düktif materyal, içeriğindeki moleküllerin (protein veya büyüme faktörü) kimyasal reaksiyonu ile komşu dokulardaki projenitör
hücrelerin proliferasyonuna ve farklılaşmasına neden olarak, kemik formasyonu sağlar. Osteokondüktif material ise, yeni kemiğin
gelişimi için iskelet görevi görür.

49. Aşağıdakilerden hangisi periodontal membran aralığının daralmasına yol açar?


A) Ani gelen okluzal kuvvet
B) Bruksizm
C) Ortodontik tedavi
D) Fonksiyonel antagonist dişin eksikliği
E) Yüksek dolgu

49 – D
Yetersiz okluzal kuvvetlerin varlığında da, periodontal ligamentte incelme, liflerde atrofi, kemik osteopörözü, kemik yüksekliğinde
azalma görülür. Hipofonksiyon; açık kapanış, fonksiyonel antogonist dişin yokluğu, tek taraflı çiğneme alışkanlığından kaynaklanabilir.

50. Kliniğe getirilen 6 yaşındaki kız hastada ateş, lenfadenopati, ağız mukozasında ortası gri etrafı kırmızı renkli ağrılı, ülsere
alanların bulunduğu gözleniyor. Histopatolojisinde Tzanck hücrelerine rastlanan hastanın klinik tanısının aşağıdakilerden
hangisi olması en olasıdır?
A) Nekrotizan ülseratif gingivitis
B) Steven Johnson’s sendromu
C) Primer herpetik gingivostomatit
D) Büllöz pemfigoid
E) Eritema multiforme

50 – C

www.dusem.net
35
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

51. Aşağıdakilerden hangisi Enlow’un genişleyen V ilkesine göre büyüyen kemiklerden değildir?
A) Zigoma B) Orbita C) Koronoid D) Kondil E) Ramus

51 – A
Enlow’un genişleyen V ilkesine göre büyüyen kemikler;

52.

Şekilde verilen el-bilek röntgen kesitinde A ve B ile gösterilen kemikler sırasıyla aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hamatum – Scaphoideum
B) Trapezoideum – TRİquetrum
C) Capitatum – Scaphoideum
D) Trapezium – Lunatum
E) Capitatum - Lunatum

52 – E

www.dusem.net
36
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

53. Germ tabakası oluşumu ve yapının ilk organizasyonu aşamasında meydana gelen, mental defektler, göz kenarlarında kısa
palpebral fissürler, düz orta yüz, kısa burun, belirsiz filtrum ve ince üst dudak gibi sorunlarla karakterize sendroma aşağı-
dakilerden hangisidir?
A) Goldenhar Sendromu
B) Fetal alkol sendromu
C) Saethre-Chotzen Sendromu
D) Pfeiffer Sendromu
E) Crouzon Sendromu

53 – B
Fetal alkol sendromu
Anne adayının hamileliği süresince alkol tüketimine bağlı olarak ortaya çıkabilen, mental ve fiziksel defektlerle karakterize bir
sendromdur. Germ tabakası oluşumu ve yapının ilk organizasyonu aşamasında meydana gelir.

54. Aşağıdakilerden hangisi fasiyal ve dental görünüşün sistematik muayenesi yapılırken değerlendirilen mikro estetik kriter-
lerinden biri değildir?
A) Diş oranlarının yüksekliği ve genişliği
B) Bukkal koridorların genişliği
C) Diş eti şekli ve konturu
D) Konektörler(kontaktlar) ve embrasürler
E) Dişin tonu

54 – B
Fasiyal ve dental görünüşün sistematik muayenesi aşağıdaki üç adımda yapılmalıdır:
1. Uzayın üç düzleminde yüz oranları Makro estetik
• Asimetri
• Aşırı veya yetersiz yüz yüksekliği
• Mandibular veya maksiller yetersizlik veya fazlalık
Bu değerlendirme, yüzün hem evrimsel hem de doğum öncesi gelişiminin olağandışı yüz morfolojisinin kökeni ve önemine ilişkin
ilave fikir sağlar.
2. Yüz ile ilişkili olarak diş yapısı Mini estetik
• İstirahatte, konuşma sırasında ve gülümsemede dişlerin görünümü
• Yetersiz ön diş görünümü
• Aşırı diş eti görünümü

www.dusem.net
37
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

• Uygun olmayan diş eti yükseklikleri


• Bukkal koridorların genişliği
3. Birbirleriyle ilişkili olarak dişler Mikro estetik
• Diş oranlarının yüksekliği ve genişliği
• Diş eti şekli ve konturu
• Konektörler(kontaktlar) ve embrasürler
• Siyah üçgen boşluklar
• Dişin tonu

55. Ortodontik tedavinin stabilitesi açısından alt keserlerin mandibula düzlemine yaklaşık olarak dik açıyla bitirilmesi gerek-
liliğini lateral sefalometrik analiz üzerinden gösteren parametre aşağıdakilerden hangisidir?
A) FMIA°
B) SN-GoGn°
C) 1 - MnPl°
D) 1-NB°
E) 1-FH°

55 – C
Frankfort Horizontal düzlem - Alt kesici açısı (FMIA°): En ileri konumdaki alt kesici dişin uzun ekseni ile FH düzlemi arasındaki bu
açı alt kesici dişin FH düzleme göre eğimini verir. İyi bir yüz estetiği gösteren olgularda bu açı 65° olmaktadır. Alt keserler dikleştikçe
bu açı artar.
SN - GoGn açısı (Makas açısı): Ön kafa kaidesi düzlemi ile alt çene düzlemi (kemiksel Go ve kemiksel Gn noktalarından geçen)
arasında yer alan açıdır. Normal değeri 32° (±6°) dir. Bu açının artması mandibulanın geriye doğru rotasyona uğradığını dolayısıyla
vertikal yönde gelişimi yani yüz iskeletinin dik yön boyutlarının arttığını ifade eder.
Alt kesici Mandibuler düzlem açısı (IMPA°, 1 - MnPl°): En ileri konumdaki alt kesici dişin uzun ekseni ile alt çene düzlemi arasında
oluşan açıdır. Normal değeri 90°dir. Alt kesicinin mandibuler düz leme göre eğimini, diğer bir deyişle alt kesicinin kendi destek
kemiğiyle olan ilişkisini verir. Tedavi stabilitesi açısından alt keserler mandibula düzlemine dik olarak bitirilmelidir.
1-NB açısı: Alt kesici diş ekseni ile NB düzlemi arasında oluşan açıdır. Normali 25°dir.
1-FH açısı: Üst orta kesicinin uzun ekseni ile Frankfort horizontal düzlemi arasında olan açıdır. Normal değeri 112°dir.

56. Hareketli apareylerde elde edilen en temel diş hareketi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kütlesel hareket
B) Rotasyon
C) Kontrollü tipping
D) Kontrolsüz tipping
E) Ekstrüzyon

56 – D
Hareketli apareylerde elde edilen en temel diş hareketi kontrolsüz tippingdir. Translasyon ve tork elde edilemez. (kontrollü tipping
için de köşeli tel ve tork gerekeceğinden elde edilmesi imkansıza yakındır) Rotasyon, intrüzyon ve ekstrüzyon ise çok kısıtlı miktar-
larda elde edilebilir.

www.dusem.net
38
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

57.

Şekilde verilen kapanışın adı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Teleskop bite
B) Scissors bite
C) Brodie bite
D) Deckbiss
E) Beance

57 – C
Teleskop/Scissors bite; Birkaç dişte olan lokalize dental posterior çapraz kapanış.
Brodie bite; Bukkal non-okluzyon durumu.
Deckbiss; İskeletsel Sınıf 2 div 2
Beance; İskeletsel açık kapanış

58.
I. Tipping bükümleri
II. Ankraj bükümleri
III. İn-out bükümleri
IV. Tork bükümleri
Yukarıda verilen bükümlerden hangisi ya da hangileri standart edgewise tekniğinde üçüncü düzendedir?

A) Yalnız I B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız IV E) II ve III

58 – D

www.dusem.net
39
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

59.

Şekilde verilen aparey genellikle aşağıdaki malokluzyonlardan hangisini düzeltmek için verilir?

A) Dental posterior çapraz kapanış


B) İskeletsel posterior çapraz kapanış
C) Dental anterior çapraz kapanış
D) İskeletsel anterior çapraz kapanış
E) Dental sınıf 2 kapanış

59 – A
Şekilde verilen aparey W ark apareyidir. Sabit yavaş maksiller genişletme apareyidir. Dental posterior çapraz kapanış (darlık) ma-
lokluzyonunda verilir. Yetişkinlerde bile bu amaç için kullanılabilir. 8-9 yaşına kadar sutura palatina media’da açılma sağlandığını
gösteren çalışmalar vardır. Sonraki yaşlarda sutura palatina media’da açılmayı sağlayamaz.

60. Yüz gelişiminin embiyolojik dönemde 4. – 10. Haftalar arasındaki gelişimde etkili olan çıkıntılardan hangilerinin birleşeme-
mesi sonucu macrostomia yarığı oluşur?
A) Maksiller – Lateral Nasal
B) Maksiller – Mandibular
C) Maksiller – Medial Nasal – Lateral Nasal
D) Medial Nasal – Medial Nasal
E) Mandibular – Mandibular

60 – B

www.dusem.net
40
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

61. Așağıdakilerden hangisi Dentin İnnervasyonunu izah etmeye çalışan teorilerdendir?

A) Kompartıman sendromu teorisi


B) Odontoblastik yaralanma teorisi
C) Hidrostatik teori
D) Termomekanik teori
E) Mine inervasyonu teorisi.

61 – B
Dentin İnnervasyonunu izah etmeye çalışan teoriler A- Direkt Dentin inervasyonu, B- Hidrodinamik Mekanizma, C- Odontoblastik
yaralanma

62. Aşağıdaki travmalardan hangisi en çok Pulpa soysuzlaşmasına (dejenerasyonuna) yol açabilen travmadır?
A) Sarsıntı
B) İntrüzyon
C) Ekstruzyon
D) Lateral luksasyon
E) Komplike Kron-kök kirgi

62 – A
Subluksasyon ve Sarsinti yaralanmalari pulpanın canlı kaldığı ve en çok Pulpa soysuzlașmasına yol açabilen travmadır.

63. Aşağıdakilerden hangisi pulpa patolojilerinde Reversible Pulpitis aşamasının histolojik incelemesinde görülmez?
A) Vazodiltasyon
B) Kanlanmada artış
C) Odontoblast tabakasında düzensizlikler.
D) Küçük apse odakları
E) İrritasyon dentini formasyonları.

63 – D
Apse odakları Pulpanın reversibl pulpitis aşamasında histolojik incelemede görülmezler.

64. Standart bir 35 nolu bir aletin D1’i ne kadardır?


A) 0,28 mm
B) 0,30 mm
C) 0,35 mm
D) 0,37 mm
E) 0,40 mm

64 – D
35 nolu aletin Do değeri 0,35 mm dir. D1 değeri ise 0.37 mm’dir.

www.dusem.net
41
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

65. Așağıdaki kök kanal șekillendirme yöntemlerinden hangisi koronalden apikale doğru ilerlenen yöntemlerden değildir?
A) Step down yöntemi
B) Step-back yöntemi
C) Crown-down yöntemi
D) Canal master yöntemi
E) Double-flare yöntemi

65 – B
Step-back yöntemi apikalden koranale bir tekniktir.

66. Aşağıdaki irrigasyon solüsyonlarından hangisi tetrasiklin içerir?


A) Sodyum hipoklorit
B) Klorheksidin
C) MTAD
D) Qmix
E) Etidronik asit

66 – C
MTAD = Mixture of Tetracycline Acid and Detergant.

67. Așağıdakilerden hangisi sodyum hipokloritin etkisini arttırmaz?


A) Isıtılması
B) Sık tazelenmesi
C) Konsantrasyonunun arttırılması
D) Aktive edici sistemler kullanılması
E) Deterjan ilavesi

67 – E
Deterjan ilavesi etkinliği azaltır artırmaz.

68. Aşağıdakilerin hangisinde horizontal kök kırıklarının teşhisinde radyografi alımı için kullanılabilecek açı değerleri doğru
olarak verilmiştir?
A) 30,60, 90 derece Vertikal açılama
B) 45,90, 110 derece Vertikal açılama
C) 45,60, 120 derece Horizontal açılama
D) 30,60, 120 derece Horizontal açılama
E) 45, 90, 120 derece Horizontal açılama

68 – B
Kök kırıklarının teşhisinde kullanılması tavsiye edilen açı değerleri 45, 90, 110 derece Vertikal açılamadır.

www.dusem.net
42
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

69. Așağıdakilerden hangisi Pulpa da da görülen ‘Nörojenik iltihap’ mediyatörlerinden değildir?


A) Calcitonin Gene Related Peptid
B) Substance P
C) Nörokinin A
D) Kininaz
E) Vazoaktif intestinal polipeptid

69 – D
Kininaz bir Nörojenik iltihap mediyatörü değildir.

70. Kök kanal içi uygulanan ilaçlardan hangisinin ‘endotoksin olan LPS’ üzerinde inhibe edici etkisi vardır?
A) İyot
B) MTAD
C) Kalsiyum Hidroksit
D) Kortikosteroid
E) Klorfenol

70 – C
Kalsiyum hidroksit, hem antimikrobiyal etkisi hemde bazı mikroorganizmaların ölümü ile açığa çıkan ve endotoksin olan LPS (Lipo-
polisakkarit)’ler üzerinde inhibe edici etki gösterir.

71. Süt dişi çekimi sırasında karşılaşılabilecek olan kök kırığıyla ilgili hangileri doğrudur?

I. Kökleri ince olduğu için en sık süt keser dişlerin çekimi sırasında karşılaşılır.
II. Kırılan kök parçası enfeksiyona neden olabileceği için mutlaka çıkarılmalıdır.
III. Kalan kök parçası alttaki daimi dişin ektopik erüpsiyonuna neden olabilir.
A) I,II ve III
B) I ve III
C) I ve II
D) Yalnız III
E) II ve III

71 – D
Kırılmış Süt Dişi Köklerinin Tedavisi Özellikle üst süt molar çeken bir Diş hekimi her zaman kök kırılması ile karşılaşabilir. ‘yerinde
kırık olarak bırakılan süt kökleri nasıl olsa rezorbe olacaktır’ diye düşünülse de, postoperatif enfeksiyon olasılığını artırabilir veya
daimi dişin erüpsiyonunu potansiyonel olarak geçiktirebilir, ektopik erüpsiyona neden olabilir.
Agressif bir cerrahi yaklaşım alttan gelen daimi dişin germine zarar verebilir. Bu konuda uygulanacak en iyi yöntem kök kolayca
görülüyorsa, elevatör, sond veya kök davyesi yardımıyla uzaklaştırılmasıdır. Eğer birçok girişime rağmen kök çıkarılamıyorsa, kalan
kök parçası çok küçük veya çok derinde pozisyonlanıyorsa orada bırakılmalı ve süren diş tarafından rezorbe edilmesi beklenmelidir.
Bazı durumlarda bu kök parçacığı rezorbe olmayıp sürmekte olan dişin mezial yada distalinde konumlanır. Bu durum daimi dişin
erüpsiyonunu engellemez. Hasta ve yakınları bu kök kırığı konusunda aydınlatılmalıdır. Kök bırakıldığında hastaya beklenmeyen bir
sekelle karşılaşıldığında hekime danışılması önerilmelidir.
Yapılan preoperatif değerlendirme sonucunda eğer böyle bir kök fraktürü veya alttaki daimi dişin germinin çekim sırasında zede-
lenmesi ve soketten uzaklaşması söz konusu ise alternatif bir teknik düşünülmelidir. Böyle durumlarda bir fissür frezle diş buk-
ko-lingual yönde ikiye ayrılır. Her iki parça ayrı ayrı eleve edilerek çekim gerçekleştirilmelidir.

www.dusem.net
43
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

72. Süt ve daimi dişlerde çürük gelişimiyle ilgili hangisi yanlıştır?


A) Geniş ve düzenli mine prizmaları dişlerin çürüğe dayanıklı olmasında etkindir.
B) Süt dişlerinde mine kalınlığı daimi dişlere göre yarı yarıya olması sonucu da diş çürüğü süt dişlerinde iki kat daha hızlı
ilerler.
C) Süt dişlerinin su içeriğinin daimi dişlere göre daha yüksek, inorganik içeriğin ise daha az olması süt dişinde çürüklerin
daha hızlı ilerlemesine neden olur.
D) Daimi dişlerde hidroksil karbonat (Tip A) daha fazla olması çürük ilerlemesini yavaşlatır.
E) Süt dişlerinde interprizmatik alanın daha geniş olması çürüğün daha hızlı ilerlemesine neden olur.

72 – D
SÜT DİŞİNDE ÇÜRÜĞÜN DAHA HIZLI YAYILIM NEDENLERİ
1. Süt dişlerinin su içeriğinin daimi dişlere göre daha yüksek, inorganik içeriğin ise daha az olması
2. Süt dişlerinin çözünürlüğünün daimi dişlere göre daha fazla olması. Genç daimi dişlerin çözünürlüğünün de yaşlı daimi dişlere
göre daha fazladır.
3. Süt dişi minesindeki prizmaların genişliğinin daimi diş minesindeki prizmalardan daha küçük olması
4. İnterprizmatik alanın daha geniş olması
5. Prenatal minenin postnatal mineye göre %3-4 oranında daha iyi mineralize olması
6. Eser elementler Karbonat, asit fosfat ve magnezyum iyonu içeriğinin daimi dişlere oranla süt dişlerinde daha fazla olması,
(çürüğün asidik etkisi daha fazla)
7. Süt dişinde hidroksil karbonat (Tip A) daha fazla
8. Fizyolojik rezorbsiyonun başlaması ile osteoklastik aktivitenin artması
Süt ve daimi dişlerde çürük gelişimini etkileyen faktörler
1. Bireysel faktörler
I. Diş yapısı ve yapı bozuklukları. Mine kalsifikasyonunu tamamlamamış olması (diş sürdükten 2 yıl sonra tamamlanır) Üst 1. molar
dişin lingual piti, alt 1. molar dişin bukkal piti üst lateral dişin lingual piti diş çürüğü açısından riskli
II. Mine prizmalarının boyu – şekli Geniş ve düzenli mine prizmaları dişlerin çürüğe dayanıklı olmasında etkindir.
III. Mine Prizmalar arası boşluk Daimi dişlerde bu boşluklar süt dişlerine göre daha azdır (Bu nedenle süt dişleri daha beyaz gö-
rünmektedir). Fakat asit ataklarında bu boşluklar asitlerin daha içlere ilerlemesine neden olur, süt dişlerinde mine kalınlığı daimi
dişlere göre yarı yarıya olması sonucu da diş çürüğü süt dişlerinde iki kat daha hızlı ilerler
IV. Süt dişlerinde mine ve dentin kalsifikasyonu Süt dişlerinde prenetal mine daha homojen ve kalsifiye iken postnatal mine daha
yoğun ve az kalsifiyedir, dentinde de prenetal dentin tabakası daha homojen ve iyi kalsifiye iken postnatal dentin kompak ve pörozdür

73. Bu yaş grubundaki çocuklar değişikliklere açık, çevreyle ilgili ve çeşitlilikten hoşlanırlar. Ayrıca bu yaş grubundaki çocuklar
inatçı ve patron havalıdır.

Yukarıda özellikleri verilen yaş grubunun hangisi olması en olasıdır?

A) 2 yaş
B) 5 yaş
C) 4 yaş
D) 12 yaş
E) 8 yaş

www.dusem.net
44
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

73 – C
YAŞ DAVRANIŞ ÖZELLİKLERİ DIŞ HEKIMINİN YAPMASI GEREKENLER
2 Ben merkezli Ebeveynle koltuğa oturtmak
Kolay kırılır HAYIR cevabı alınacak soru sormamak
Ebeveyne bağımlı Sözel anlatımı tercih etmemek
Dikkat süresi 1-5 dk Dokunma, görme, işitme duyularına hitap etmek
Dikkatini tek şey üstünde toplar Birden fazla konuyu anlatmamak
Dün-yarın kavramı yok Ani ses ve hareketten kaçınmak
En sevdiği kelime HAYIR Randevuyu kısa tutmak
Kelime dağarcığı kısıtlı (12-100 kelime)
3 Çok neşeli Ebevenle kliniğe almak
Bağımsız Merak özelliğini kullanarak dikkatini toplamak
Canlı Yapılacak işlemi sözel+görsel anlatmak
Ebeveyni taklit eder Soru sorarak olaya dahil etmek
Meraklı Yardım istemek (çocuktan)
Hayalperest Pozitif geri bildirim vermek
Dikkat süresi 4-8 dk “Ağzını kapatma yerine ağzını açık tut demek”
En sevdiği kelime NEDEN? Konuşurken gözüne bakmak
Kelime dağarcığı daha fazla
4 Egemen ( dominant) Yardım etmesi için fırsat tanımak
Patron havalı Basit işlemleri anlatmak
Sabırsız Ara vermeden çalışmak
İnatçı Kontrolü kaybetmemek
Değişikliğe açık Dış görünüşe iltifat etmek
Çeşitlilikten hoşlanan Ebeveynle tedavi etmek
Kelime dağarcığı geniş
Çevreyle ilgili
Abartma özelliği fazla
Fiziksel yaralanma korkusu fazla
Odipus/Elektra sendromu
5 Dengeli Davranışlarına pozitif geri bildirim yapmak
Kendine güvenli Dış görünümüne pozitif geri bildirim yapmak
Erişkin gibi davranmak isteyen Yapılacak dental işlemleri süsleyip anlatmak
Otoriteyi tanıyan Yardım istemek
Davranışları ile gurur duyan İşlem sırasında eli ile durma işareti yapmasını sağlamak
Çok duygusal
Dış görünümüne çok önem verir
Odipus/Elektra kompleksi
6-12 Kural tanır İlk muayenede ebeveynle alınmalıdır.
Sosyal çevresi vardır Dental tedaviler yaşına uygun anlatılmalıdır.
Dış dünya ile ilişkisi vardır Çocuksu konuşmalar yapılmamalıdır.
Öğrenmeye açıktır
Anksiyete ve korku yoksa tek başına klinikte tedavi
olabilir
Erişkin gibi davranılsın ister
12-18 Genç ergen özellikleri taşır Erişkin birey gibi yaklaşılmalıdır.
Kişilik kazanma dönemindedir Dental problemler açık bir dille anlatılmalıdır.
Erişkin birey davranışı bekler Kişiliğini etkileyecek negatif geri bildirim yapılmamalıdır.
Dış görünüşü çok önemlidir Ebeveyn ile ayrı konuşulmalıdır.
Mesafeli davranır

www.dusem.net
45
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

74. 8 yaşındaki bir çocukta aşağıdaki dişlerden hangilerinin ağız içerisinde görülmesi en olasıdır?
I. Alt daimi 1.molar
II. Alt süt 1. Molar
III. Alt süt kanin
IV. Alt süt keser

A) I,II ve III B) I, II ve IV C) I ve II D) I, II, III ve IV E) I ve III

74 – A
ÜSTÇENE
DİŞ Kalsifikasyon Kronun Sürme Kök
Başlangıcı Tamamlanması (yaş) Gelişimi
1 3-4 ay 4-5 7-8 10
2 10-12ay 4-5 8-9 11
3 4-5 ay 6-7 11-12 13-15
4 1,5 yaş 5-6 10-12 12-13
5 2-2,5 yaş 6-7 10-12 12-14
6 Doğum 2,5-3 6-7 9-10
7 2,5-3 yaş 7-8 12-13 14-16
8 7-9 yaş 12-16 17-21 18-25
ALT ÇENE
Diş Kalsifikasyon Kronun Sürme Kök
Başlangıcı Tamamlanması (yaş) Gelişimi
1 4-5 ay 4-5 6-7 9
2 3-4 ay 4-5 7-8 10
3 4-5 ay 6-7 9-10 12-14
4 1,5-2 yaş 5-6 10-11 12-13
5 2-2,5 yaş 6-7 11-12 13-14
6 Doğum 2,5-3 6-7 9-10
7 2,5-3 7-8 12-13 14-15
8 8-10 12-16 17-21 18-25

75. Tomurcukta epitelyal katlanmanın ilk oluştuğu yerde, diş tomurcuğunun tepesinde gelişir. Dişin erken gelişimini düzenler,
iç mine epitelindeki hücrelerden oluşan bir küme meydana getirir. Şapka evresinde meydana gelen bu yapı diş gelişiminde
organizatör görevi gören sinyalizasyon merkezidir. Bu organizatör bölge şapka evresinin sonunda hücrelerin apoptozla ölmesi
sonucunda yok olur.

Yukarıda anlatılan yapı hangisidir?

A) Mine düğümü
B) Gubernaculum dentis
C) Dental folikül
D) Dış mine epiteli
E) Dental papilla

75 – A
Tomurcukta epitelyal katlanmanın ilk oluştuğu yerde, diş tomurcuğunun tepesinde mine düğümü (enamel knot) gelişir. Dişin erken
gelişimini düzenleyen bu mine düğümünü, iç mine epitelindeki hücrelerden oluşan bir küme meydana getirir. Şapka evresinde
meydana gelen mine düğümü diş gelişiminde organizatör görevi gören sinyalizasyon merkezidir. Bu organizatör bölge şapka evre-
sinin sonunda hücrelerin apoptozla ölmesi sonucunda yok olur.

www.dusem.net
46
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

76. Diş içinde diş olarak da bilinen dens in dente diş gelişiminin hangi aşamasında oluşan bir anomalidir?

A) Proliferasyon B) Amelogenesis C) Dentinogenesis


D) Morfodiferansiasyon E) İnisiasyon

76 – D

77.

Şekilde gösterilen alt çeneye uygulanmış olan yer tutucu ile ilgili hangi bilgiler doğrudur?
I. İsmi Nance apereyidir.
II. Daimi 1. molarların meziale eğimini engeller.
III. Hareketli yer tutuculara örnek olarak verilebilir.
IV. Vertikal boyutun korunmasına yardımcıdır.
A) Yalnız II B) I ve II C) II, III ve IV D) I, II, III ve IV E) II ve IV

77 – A
Lingual Ark
Süt 2. molar veya daimi 1. molara yani en distaldeki dişlere bant uyumlanır, lingual arkla fiske edilerek bilateral posterior boşluğu
korumak amacıyla kullanılır. Daimi 1. molarların meziale eğimini önler. Karışık dişlenmede lee-way mesafesini korur. Daimi keser-
lerin sürme döneminde yapılmaz. Bu durumda çift taraflı bant-loop veya hareketli aparey yapılır.

78. 7 yaşındaki hastanın 75 numaralı dişinde derin dentin çürüğü saptanmıştır, hastada herhangi bir spontan ağrı hikayesi, ilgili
dişte perküsyonda hassasiyete rastlanmamıştır. Radyografik olarak da herhangi bir patoloji bulunmayan diş çürüğün temiz-
lenmesi sırasında mezial yan duvardan 0.5 mm genişliğinde çürüksüz ekspoz olmuştur.
Yukarıdaki durumda hastanın yaşı ve AAPD’nin önerileri doğrultusunda hangi tedavi ve restorasyon seçeneği en doğru
yaklaşımdır?
A) Ferrik sülfat amputasyonu-PÇK restorasyon
B) Formakrezol amputasyonu-PÇK restorasyon
C) Direkt pulpa tedavisi-PÇK restorasyon
D) Formakrezol amputasyon-Amalgam restorasyon
E) Direkt pulpa tedavisi- Amalgam restorasyon

78 – B
Süt dişlerinde aksiyal duvar ekspozlarında tedavi seçeneği amputasyondur.
AAPD 24 aydan daha uzun süre ağızda kalacak dişlerde formakrzolveya MTA amputasyonunu önermektedir.
Süt dişi amputasyon ve kanal tedavilerinden sonra dişler Paslanmaz çelik kronla restore edilmelidir.

www.dusem.net
47
Diş Hekimliği Klinik Bilimler / D 17 - 4

79.
I. Uygulama sırasında lokal anestezi gerektirmez
II. Sodyum hipoklorit, glisin, aminobütirik asit, sodyum klorit, sodyum hidroksit içerebilir
III. Tedavi oldukça uzun sürer
IV. Sağlıklı dokulara zararsızdır
Yukarıda özellikleri verilen çürük uzaklaştırma yöntemi hangisidir?
A) Air abrazyon B) Air polish
C) Kimyasal çürük uzaklaştırma yöntemi D) Kemomekanik çürük uzaklaştırma yöntemi
E) Diagnodent

79 – D
Kemomekanik uzaklaştırma yöntemlerine sorenson tamponu ile birlikte sodyum hipoklorit’de kullanılır.
Sorenson Tamponu: Glisin, sodyum Klorür, Sodyum Hidroksit.
Caridex ve Carisolv olarak piyasada satılmaktadır.
Bu yöntemlerin avantajları;
• Güvenilirdir
• Lokal anestezi gerektirmez
• Sağlıklı dokulra zararsızdır
• Pulpaya zararsızdır, ekspoza neden olmaz
• Etkili ve hasta kabülü yüksektir
Dezavantajaları;
• Tedavinin uzun sürmesi
• Fazla miktarda solüsyon gerektirmesi
• Limitli kullanım
• Raf ömrünün kısa olması
• Çürük kaldırmadaki etkinliğinin tartışılır olması
• Aplikatör sisteminin zayıf termostatik etkilerinin olması
• Akış hızı kontrolünün yeterli olmamasıdır.

80.
I. Gluten içeren tahıllara karşı immünolojik bir intolerans vardır
II. Özellikle demir ve folik asit gibi kan yapımının ana elemanlarının emilimi bozulur.
III. Hastalığa sahip çocuklar akranlarından daha kısa ve zayıf olabilir
Aşağıdakilerden hangisi yukarıda özellikleri verilen hastalığın ağız içi bulgularından değildir?
A) Glossit
B) Tekrarlayan aftlar
C) Mine hipoplazileri
D) Ağız kuruluğu
E) Süt dişinin erken sürmesi

80 – E
Çölyak Hastalığı (Glutene Duyarlı Enteropati)
Gluten içeren tahıllara karşı immünolojik bir intolerans hastalığıdır.
Ağız bulguları glossit, tekrarlayan aftöz ülserler, diş sürmesinde gecikme, ağız kuruluğu ve daimi dişlerde mine hipoplazileridir.

www.dusem.net
48

You might also like