You are on page 1of 2

‘’YUVAM’’ BELGESEL ÖDEVİ

‘’Yuvam’’ belgeseli konu itibari ile insanlığın çözümleyebildiği tarih serüveninin


başlangıcından itibaren dünyanın oluşumunu, gelişimini, canlılığın başlangıcını ve son
olarak insan varlığının dünya üzerindeki tahribatını ele almaktadır. Dünya nüfusu 9
milyara yakın olmakla beraber, yarısından çoğu şehirlerde yaşamaktadır. Bu da suyun
70% inin tarıma yönlendirilmesiyle sonuçlanmakta. Örneğin 1 kg patates
yetiştirebilmek için 100 lt su gerekmektedir. Kırsal kesimin nüfusu kontrolsüz ve hızla
büyümekte olan kent nüfusunu doyurmaya yetersiz kalmakta, bunun sonucu olarak
niteliksiz, ilaçlı, doğal yollarla yetişmemiş hasat hacmi fazla tarım ürünleri ile çıktısını
almaktayız. Doğaya dair pek bir iz bulamadığımız Batı modeli olan Dubai deniz
suyunun tuzunu arıtıp tüketilebilir içme suyu haline getirebiliyor. Las Vegas ise en çok
su tüketen halk olarak verilere geçiyor, bunun yanında Afrika Kıtası başta olmak üzere
kurak bölgelerde yaşayan insanların büyük bir kısmı temiz suya erişimde sıkıntı
yaşamakta. Yeryüzünün 6% sını oluşturan bataklıkların önemli bir bölümü ise
kurutuldu. Halbuki bataklıklar, suyu bir arıtma cihazı gibi temizlemekte ve bir filtre
görevi görmektedir. İnsanoğlunun tek tahribatı tarımla da sınırlı kalmadı; Gerek tarım,
gerek iklim değişikliği, gerekse ormanlık alanların katli ile kendi işini gördüğünü sanan
insanoğlu bozduğu ekolojik dengenin olumsuz etkilerini bir gün bedel olarak
ödeyecektir.
Geriye dönüş için insanlığın çok az bir zamanı kaldı. Her yıl 13 milyon hektar ormanlık
alan yok oluyor. Kağıda olan talep ise 5 kat arttı. Sorunun kaynağı elbette kontrolsüz ve
bilinçsiz nüfus artışına meyilli insanoğludur. Arzlar talebi karşılamamaktadır. Bununla
beraber dünyada hala eşit insani yaşam koşulları sağlanabilmiş değildir. Fakat dünya
üzerinde orduya olan bütçeleri kısıp çevreye ve turizme odaklanmış ülkeler de yok
değildir. Bu ve buna benzer ülkeler geleceğin en büyük sorunu olabilecek çevre
sorunlarını çözmede dünyaya yol gösteren öncü ülkelerden olacaklardır. Bireyleri
bilinçlendirmek ve ekolojik felaketlerin büyüklüğünü daha iyi anlatmak gerekmektedir.
Ülkeler ise çevreci politikalar yapmaya özverili ve istekli olmalıdırlar. Kutupların
erimesi meselesi televizyondaki bir belgeselde koltuğuna yaslanıp izleyen insanoğlu
için uzak bir konuymuş gibi gelir. Bunun etkilerini kısa bir süre zarfında
yaşayacağımızı neredeyse hiç düşünmeyiz ya da çabuk unuturuz çünkü hızlı
hayatlarımız ve koşuşturmalarımız vardır. Buzullar eridiğinde bir Atlantis gibi suyun
altına gömülecek ilk yerler denizlere okyanuslara kıyısı olan ülkeler ve adalardır
Bununla direkt muhatap olmak zorunda kalacak yerlere örnek olarak Hollanda, Venedik,
Japonya ve Yeni Zelanda’yı vermek uygun düşecektir.
İnsanoğlu yeni bir yuva aramakta, bu koşulları biraz olsun sağlayan en yakın adres;
Kızıl Gezegen. Soluk Mavi Noktayı tüketen, sömüren ve onarmaya isteksiz insanoğlu
yeni bir yuva arıyor. Fakat bilinmelidir ki vakit az da olsa hala yuvamızı eski
zamanlarına döndürmek için bir fırsatımız var. Geç olmadan.

You might also like