You are on page 1of 28

1. Aşağıdakikerden hangisi benign bir tümördür?

A) Mezoteliyoma
B) Seminom
C)Papillom
D) Melanom
E) Lenfoma

Tümör isimlendirilmesinde -oma eki genellikle benign tümörler için kullanılır. Malign olduğu halde isminden dolayı benign
izlenimi veren bazı istisnalar ise mezotelioma, seminom, lenfoma, melanom ve hepatomadır.
(Cevap C)

2. Adenom için aşağıdaki tanımlardan hangisi doğrudur?


A) Glandüler epitelden gelişen benign tümör
B) Glandüler epitelden gelişen malign tümör
C) Çok katlı yassı epitelden gelişen benign tümör
D) Mezodermden gelişen malign tümör
E) Bağ dokudan gelişen benign tümör
(Cevap A)

3. Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


A) Yoğun fibröz stroma içeren tümörlere skiroz tümör denir.
B)Sarkom, malign mezenkimal tümördür
C) Blastomlar embrioner hücrelerden kaynaklanan tümördür
D) Hamartom üç germ yaprağından dokular içeren tümördür.
E)Epitelyal malign neoplazmlara karsinom denir.

Adenom: bezlerden kaynaklanan benign epitelyal neoplazilerdir. Papillom yüzey epitelinden gelişen benign tümördür.
Papillom genellikle mikroskopik veya makroskopik olarak parmak benzeri çıkıntılar vardır. Polip daha çok mukozal yüzeylerden
kaynaklanıp lümene doğru kabarıklık oluşturan lezyonlar için kullanılır. Polip benign oluşumlar için kullanılmakla birlikte malign
tümörlerde polipoid büyüyebilirler. Nazal polip gibi bazı polipler ise neoplastik değil inflamatuardır.
Sarkom mezenkimal orijinli malign tümördür. Karsinom epitelyal malign tümördür. Renal tübül (mezoderm), deri (ektoderm) ve
barsaktan (endoderm) yani üç germ yaprağından da karsinom gelişebilir.
(Cevap D)

4. Bir dokunun veya organın olması gereken yer dışında bulunmasına ne ad verilir?
A) Diferensiasyon
B) Heterotopi
C) Akantozis
D) Hipertrofi
E) Hiperplazi
(Cevap B)

5. Pankreas dokusunun mide duvarında bulunmasına ne ad verilir?


A)Hamartom
B)Koristom
C) Metaplazi
D) Klorom
E) Adenom

Koristom veya Heterotopi normal hücre veya dokuların anormal bir yerdeki topluluğudur. Genellikle heterotopik bir dokudan
oluşur. Koristoma pankreas dokusunun mide duvarında bulunması örnek verilebilir. Hamartom dokuyu oluşturan
komponentlerin uygunsuz oranda bulunmasıdır.
(Cevap B)

6. Üç germ yaprağına ait elemanlar içeren tümörlere ne ad verilir?


A) Hamartom
B) Koristom
C) Teratom
D) Karsinom
E) Sarkom

Teratom birden fazla bazen üç germ yaprağına ait hücre ve dokuları içeren tümördür.

Hamartom: olgun ancak organize olmamış dokuların genellikle karaciğer ve akciğerde kitle oluşturacak şekilde yoğunlaştığı
malformasyondur. Çoğunluğu gelişimsel malformasyon olmakla birlikte somatik mutasyon içerenler neoplastik olarak kabul
edilir. Koristoma veya heterotopik hücre kalıntıları normal bir dokunun anormal bir lokalizasyonda örneğin; pankreas
duktus ve adacıklarının mide duvarlarında bulunmasıdır. Yoğun fibroz stroma içeren malign epitelyal tümörlere skiro
karsinom denir. (Cevap C)

7. Birden fazla germ yaprağından kaynaklanan birden fazla neoplastik hücre tipinin olduğu tümör aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Pleomorfik adenom
B) Tükrük bezinin malign mikst tümörü
C) İmmatür teratom
D) Wilms tümörü
E) Nevüs

Birden fazla germ yaprağından kaynaklanan birden fazla neoplastik hücre tipinin olduğu tümörler gonadlar ya da embriyonal
kalıntılardaki totipotansiyel hücrelerden kaynaklanır. Benign olanlarına örnek matür teratom ve dermoid kist, malign
olanlara örnekler ise immatür teratom ve teratokarsinomdur.
Pleomorfik adenom (tükrük bezinin mikst tümörü) ve tükrük bezinin malign mikst tümörü ile renal anlage’dan gelişen Wilms
tümörü genellikle bir germ yaprağından gelişen birden fazla neoplastik hücre tipinin olduğu mikst tümörlerdir. (Cevap C)

8. Hücrelerin birbirine benzerliğinin ve normal yapısal diziliminin kaybolmasına ne denir?


A) Apopitozis
B) Nekroz
C) Hiperplazi
D) Metaplazi
E) Displazi

Hücrelerin birbirine benzemesinin ve normal diziliminin bozulduğu durum displazidir. Hiperkromazi,


pleomorfizm ve normale göre daha sık ve atipik mitoz da görülür. Hafif displaziler geri dönebileceği, aynı
kalabileceği gibi şiddetlenerek kansere doğru da ilerleyebilir. Tüm kanserlerde hücre fizyolojisinde 8 temel değişiklik
oluşur: büyüme sinyallerinde kendine yeterlilik, büyüme inhibitörleri sinyallerine duyarsızlık, selüler metabolizma değişikliği,
apopitozisin aşılması, çoğalma potansiyelinde sınırsızlık (immortalite), anjiogenez, invazyon ve metastaz, bağışıklığın aşılması
(Cevap E)
9. Tümör hücrelerinin biçim, büyüklük ve boyanma özellikleri açısından birbirlerinden farklı olmaları nasıl isimlendirilir?
A)Atipi
B) Pleomorfizm
C) Anaplazi
D) Displazi
E) Andiferansiasyon
(Cevap B)
10. Aşağıdakilerden hangisi tümör hücresinin köken aldığı hücreye morfolojik benzerliğinin ifadesidir?
A) Displazi
B) Diferensiasyon
C) Metaplazi
D) Atipi
E) Anaplazi
(Cevap B)
11. Aşağıdakilerden hangisinde temel özellik tümörün diferansiasyonunda bozukluktur?
A)Skiröz karsinom
B) Karsinoma in situ
C) Anaplastik karsinom
D) Medüller karsinom
E) Karsinosarkom

Pleomorfizm: tümör hücrelerinin biçim, büyüklük ve boyanma özellikleri açısından birbirlerinden farklı olmalarıdır. Tümör
hücresinin köken aldığı hücreye morfolojik benzerliğinin fazla olması diferesnsiasyondur. Diferensiasyon yeteneğini kaybedenler
yani köken aldığı dokuya benzerliği azalanlar o oranda anaplastikleşirler. (Cevap C)

12. Benign ve malign tümörleri ayıran en kesin özellik aşağıdakilerden hangisidir?


A) Mitoz sayısı
B) Kapsül
C) Metastaz
D) Atipik mitozlar
E) Nekroz
(Cevap C)
13. Bir tümör için aşağıdakilerden hangisi kesin malignite kriteridir?
A) Metastaz yapması
B) Sık mitoz içermesi
C) Kapsüllü olmaması
D) Hızlı büyümesi
E) Nekroz içermesi
(Cevap A)

14. Aşağıdakilerden hangisi tümörün malign olduğunu anlamada daha değerlidir?


A) Nekroz içermesi
B) Kapsül içermemesi
C) Çevre organlara infiltre olması
D) Atipik mitoz
E) Mitoz sayısı
(Cevap C)

15. İnsanda kanser için en önemli prognostik faktör aşağıdakilerden hangisidir?


A) Tümörün evresi
B) Tümörün grade’i
C) Vasküler invazyon
D) Mitotik indeks
E) Lenfatik invazyon
(Cevap A)

16. Aşağıdakilerden malign tümörlerden hangisi genel olarak metastaz yapmaz olarak kabul edilebilir?
A) Squamöz hücreli karsinom
B) Bazal hücreli karsinom
C) Adenoid kistik karsinom
D) Seminom
E) Leiomyosarkom

Benign tümörler; genellikle diferensiyedir, kapsüllüdür (istisnaları leiomyom, Schwannom gibi), tiroid foliküler karsinom ve
renal hücreli karsinom gibi bazı malign tümörler de kapsüllüdür. Benign tümörler değişik hızlarla büyüyebilir, mitoz seyrek
veya nadir, çevre dokuları invaze ve infiltre etmeyen ve kesinlikle metastaz yapmayan tümörlerdir. (Anjiomyolipom benign
bir tümördür. Ancak böbrek ve lenf bezlerinde görülmesi metastaz değil multisentrisite olarak kabul edilir) Malign
tümörlerde değişik derecelerde anaplazi vardır. Nükleer pleomorfizm, hiperkromazi, tümör dev hücreleri ve polarite kaybı
olabilir. Mitoz çok veya anormal olabilir. Lokal olarak invazivtir ve çevre dokuları infiltre eder. Kohezyon kaybı görülür.
Metastaz genellikle vardır. Metastaz kesin olarak maligniteyi gösterir.

Ancak metastaz yapmayan malign tümörler de vardır, mesela pilosebase bezlerin bazal hücrelerinden gelişen Bazal hücreli
karsinomun metastaz yapması çok çok nadirdir. Tümör evresi diğer sayılan tüm göstergelerin toplamı olarak prognozu
gösterir. (Cevap B)

17. Desmoplazinin tanımı aşağıdakilerden hangisidir?


A) Stroma invazyonu
B) Fibröz dokudan zengin tümör
C) Artmış anaplastik hücre
D) Yağdan zengin stroma
E) Damar dokusunun aşırı artması
(Cevap B)
18. Aşağıdakilerden hangisi hem mezenkimal hem de epitelyal malign hücreler içerir?
A) Leyomyosarkom
B) Endometriyal stromal sarkom
C) Rabdomiyosarkom
D) Karsinosarkom
E) Adenosarkom

(Cevap D)

19. Aşağıdakilerden hangisi intraepitelyal karsinom ile eş anlamlıdır?


A) Displazi
B) Bowen hastalığı
C) Mikroinvazif karsinom
D) Skiro karsinom
E) Erken gastrik karsinom

İntraepitelyal karsinomun eş anlamlısı insitu karsinom veya bazı yerlerde Bowen hastalığıdır. Erken gastrik karsinom
mide mukoza ve/veya submukozasına sınırlı, muskularis propriaya geçmemiş tümörler için kullanılan terimdir. Desmoplazi
ve skirokarsinom yoğun bağ doku içeren malign epitelyal tümörler için kullanılırlar. Mikroinvazif karsinom küçük oranda,
sıklıkla 3-5 milimetreyi aşmayan invazyonu yansıtır. Karsinosarkomlar hem mezenkimal hem de epitelyal
malign hücreler içerir. (Cevap B)
20. Aşağıdaki dokulardan hangisi metastaza en dirençlidir?
A) Kemik
B) Bağ doku
C) Epitel
D) Sinir
E) Kıkırdak

Histolojik yapısı ve kanlanma durumu nedeniyle metastaza en dirençli doku kıkırdaktır. Kemik, bağ doku, epitel ve sinir dokusu
metastaz alabilir. Metastatik süreçte ilk basamak tümör hücrelerinin birbirinden ayrılması, gevşemesidir. Burada E-cadherin
ve Beta catenin geni rol oynar. Epitelyal tümörlerde E-cadherin genlerinde mutasyona bağlı olarak inaktivasyon veya Beta
catenin geninde aktivasyon sonucu hücreleri bir arada tutan E-cadherin fonksiyonu kaybolmuştur. İkinci basamak tümör
hücrelerinin laminin ve fibronektin gibi ekstraselüler matriks proteinlerine tutunmasıdır. Üçüncü basamak bazal membran
ve interstisyel bağ dokusunun parçalanmasıdır. Tümör hücreleri proteolitik enzim salabilir veya konak hücreleri proteaz
salgılar. Jelatinaz, kollajenaz, stromezilin gibi metaloproteaz adını alan matriks parçalayan enzimler bu sürece katılır.
Özellikle meme kanserinde Kathepsin-D de rol oynar.
İnvazyonun son basamağı göçtür. Parçalanmış bazal membranlar ve matriks bölgelerinden hücreler mobilize olup yer
değiştirirler.
(Cevap E)

21. Tümör anjiyogenezinde en erken aşağıdakilerden hangisinin artışı görülür?


A) VEGF
B) HIF-1 alfa
C) TGF-beta
D) Angiostatin
E) İnsülin benzeri büyüme faktörü

(Cevap B)

22. Aşağıdakilerden hangisi anjiogenezi uyarabilir?


A) Trombospondin - I
B) Anjiostatin
C) Endostatin
D) Vaskulostatin
E) VEGF

Vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) ve basic fibroblast growth faktör anjiogenezde çok önemlidir. Anjiogenik faktörler
tümör hücreleri ve tümörü infiltre eden iltihabi hücrelerden salınır. Tümör hücreleri anjiogenetik faktörler yanında
antianjiogenetik faktörleri de salgılar.
Bunlar arasında trombospondin - I, vaskulostatin, endostatin ve anjiostatin bulunur. Anjiojenik faktörler tümörün ilerleyen
dönemlerinde aktif hale gelir, bu anjiogenetik faktörlerin artışı veya anjiogenez inhibitörlerinin kaybı ile ilgilidir. P 53
allellerinin mutasyonla inaktivasyonu trombospondin - I düzeyini düşürür ve dengeyi anjiogenetik faktör yönünde değiştirir.
Ayrıca büyüyen tümördeki hipoksi, hipoksiye duyarlı faktör-1 (HIF-1) salarak anjiogenezi uyarır. HIF- 1 VEGF
kopyalamasını kontrol eder.
(Cevap E)
23. Aşağıdakilerden hangisi ölüm reseptörü olarak bilinir?
A) CD 95
B) P 53
C) BCL 2
D) BAX
E) BID

Karsinogenezin temelinde öldürücü olmayan genetik hasar vardır. Neoplastik hücrelerin birikimi sadece büyümeyi uyaran
onkojen aktivasyonu ve tümör süpresör genlerin inhibisyonu ile değil, aynı zamanda apopitozu düzenleyen genlerin
mutasyonundan da kaynaklanır. DNA onarımını düzenleyen genler de önemlidir. Hücre büyümesi onkojen ve supressör
genlerle düzenlenirken hücre yaşaması apopitozu uyaran ve inhibe eden genlere bağlıdır. Ölüm reseptörü CD 95 (Fas) ’tir.
BCL 2 ve BCL- XL sitokrom C salınımını önleyerek apopitozu inhibe eder. BAD, BAX ve BID ise sitokrom C salınımını
artırarak apopitozu uyarır. CD 95 düzeyinde azalma tümör hücrelerini Fas L ile apopitoza daha duyarlı hale getirir. CD 95
düzeyi P 53 ile düzenlenir ve P 53 kaybı CD 95 azalmasından sorumlu olabilir. Aşırı BCL 2 yapımı özellikle folliküler B
hücreli lenfomada lenfositleri apopitozdan korur ve uzun süre yaşamasına neden olur. P 53 DNA hasarı olan hücreyi önce G1
fazında duraklatarak tamirine zaman ayırmasını sağlar. Bu başarılamazsa hücreyi P 21 ve bak aktivasyonu ile apopitozise
uğratır. P 53 genomun koruyucusu olarak bilinir. P 53 kaybında DNA hasarları onarılamamaktadır. Mutasyonlar bölünen
hücrelerde sabitlenmekte ve hücreler malign transformasyona doğru ilerler. Hücre siklusunda P 53 ve ATM checkpoint
(kontrol noktası) komponenti olarak fonksiyon yaparlar.

(Cevap A)

24. Epitelyal tümörler aşağıdaki yollardan hangisi ile daha sık yayılır?
A) Hematojen
B) Lenfojen
C) İmplantasyon
D) BOS yoluyla
E) Temasla

(Cevap B)

25. Aşağıdakilerden hangisi BOS yoluyla metastaz yapabilen tümördür?


A) Menengiom
B) Medulloblastom
C) Oligodendrogliom
D) Astrositom
E) Schwannom

Lenfatik yayılım epitelial malign tümörler (karsinom) için tipiktir. Sarkomlar (malign mezenkimal tümörler) hematojen yayılımı
tercih eder. BOS yoluyla medullablastom ve ependimom yayılabilir. Ependimom aslında benign bir tümör olmasına rağmen
yerleşim yeri itibariyle tehlikeli olabilir. Lenfojen yolla yayılan bazı tümörlerde (meme, kolon, melanomda) sentinel lenf
nod uygulaması yapılır. Yani tümörü drene eden ilk lenf nodu incelenir, negatifse diğer grupta negatif olarak kabul edilir.
(Cevap B)

26. Aşağıdaki tümörlerden hangisi ven yoluyla daha sık olarak yayılır?
A) Ependimom
B) Medulloblastom
C) Adenokarsinom
D) Skuamöz hücreli karsinom
E) Renal hücreli karsinom

Karsinomların tipik yayılması lenfatik yolla olurken sarkomlar hematojen yolla yayılır. Medulloblastom ve ependimom BOS
yoluyla yayılabilir, renal hücreli karsinom renal veni tutarak yılan şeklinde sağ kalbe kadar ulaşabilir. (Cevap E)

27. Aşağıdaki organların hangilerinin primer tümörlerinin metastazı tipik olarak ekilme yoluyla olur?
A) Akciğer ve böbrek
B) Over ve beyin
C) Kolon ve uterus
D) Karaciğer ve serviks
E) Prostat ve mesane

Ekilme yoluyla yayılan tümörler genellikle kavitelere yakın lokalizasyondadırlar. Bu nedenle over ve kolon kanserleri abdominal
kaviteye ekilebilir. Nadirde olsa ekilme yapabilen SSS tümörleri glioblastoma multiforme, epandimom ve
medulloblastomdur. Seçeneklerdeki diğer tümörler doğrudan invazyon veya lenfatik yolla yayılır.
(Cevap B)

28. Aşağıdakilerden hangisi primer tümörün drene olduğu, bölgesel, ilk sıradaki lenf nodunu tanımlar?
A) Sentinel lenf nodu
B) Sinüs histiositozis
C) Lenfadenit
D) Skip metastaz
E) Foliküler hiperplazi

Sentinel lenf nodu primer tümörün drene olduğu ilk lenf nodu için kullanılan kavramdır. Negatifse diğer nod grubununda negatif
olduğu kabul edilir. Mavi renkli boya (metilen blue) enjeksiyonu veya işaretli radyonüklid maddeler ile sentinel nod
saptanabilir. Özellikle meme kanserinde ve malign melanomda kullanılır. (Cevap A)

29. Aşağıdakilerin hangisinde primer kanser sıklığı metastatik kanserlere göre daha fazladır?
A) Akciğer
B) Over
C) Kemik
D) Karaciğer
E) Lenf nodu

Overde primer tümörler metastatik tümörlerden daha sıktır.Diğer tüm seçeneklerde metastatik kanser daha fazladır. Seröz
kistadenokarsinomlar overde en sık görülen kanserlerdir ve meme kanseri overe en sık metastaz yapan kanserdir. Beyine en
çok akciğer, kemiğe meme ve prostat, karaciğere akciğer ve kolon kanseri metastaz yapar. Lenf nodları en sık metastaza
uğrayan organdır.
(Cevap B)
30. Aşağıdakilerden hangisi beyin, adrenal bezler ve karaciğerde bulunan bir metastatik kanserin en muhtemel
kökenidir?
A) Rektosigmoid
B) Mide
C) Özefagus
D) Meme
E) Akciğer

Akciğer, karaciğer, lenf nodları, kemik ve adrenallerde görülen metastatik kanserler primer kanserlerden daha fazladır. Bir
hastadaki beyin, adrenal ve karaciğerdeki metastatik lezyonlar için en sık primer bölge akciğer kanseridir. Akciğer kanseri
kemiğe seyrek olarak metastaz yapar. Rektosigmoid, mide ve özefagus kanserleri en sık karaciğere metastaz yapar. Meme
kanseri ise beyin, akciğer ve kemiğe sık metastaz yapar. (Cevap E)

31. Malign tümörlerin derecelendirilmesinde aşağıdakilerden hangisi dikkate alınmaz?


A) Hücre kökeni
B) Anaplazi derecesi
C) Tümör hücrelerinin diferansiasyon derecesi
D) Hastalığın yayılımı ve dağılımı
E) Mitoz sayısı

Dereceleme (=grade), hastalığın yayılımı ve dağılımına dayanılarak yapılan evrelemenin(=stage) tersine, malign neoplazmların
histopatolojik görünümlerine dayanılarak yapılır. (Cevap D)

32. Kanserlerin evrelendirilmesinde aşağıdaki kriterlerden hangisi kullanılmaz?


A) Primer lezyonun boyutu
B) Lenf bezi tutulumu
C) Anaplazi
D) Metastaz
E) Lokal invazyon

Kanserlerin evrelenmesini primer lezyonun boyutuna, bölgesel lenf düğümlerine yayılma miktarına ve metastaz yapıp
yapmamasına göre (TNM sistemi) evrelendirilir. Anaplazi yani diferensiasyon kaybı veya yokluğu gradeleme yani
derecelendirmede önemlidir. (Cevap C)

33. Kanser kaşeksisinde rolü en belirgin olan aşağıdakilerden hangisidir?


A) İnterferon gama
B) Ubiquitin- proteozom
C) Fas ligandı
D) İnterlökin - 12
E) TGF - Beta

Bir çok kanser hastasında vücut yağı ve yağsız vücut kitlesinde kayıp ile birlikte belirgin zayıflık, iştahsızlık ve anemi görülür.
Bu tükenme sendromu kaşeksi olarak bilinir. Araya giren enfeksiyon durumu daha da kötüleştirir. Daha az besin alınması,
tat alma anomalisi ve merkezi iştah kontrolünde bozukluk oluşur. Besin alımı az, kalori tüketimi yüksek ve bazal metabolik
hız artmıştır. Bunda makrofajlardan salınan TNF ve IL-1 etkilidir. TNF iştahı baskılar ve lipoprotein lipazın etkisini inhibe
eder. Kanser hastalarının serumunda Ubiquitin- peroksizom yoluyla iskelet kası proteininde yıkılma yapan proteini mobilize
eden bir faktör bulunmuştur. Bu maddenin sağlıklı hayvanlara injeksiyonu anoreksi olmadan akut ağırlık kaybı yapar.
(Cevap B)

34. Aşağıdakilerden hangisi meyveleri olgunlaştırmada kullanılır ve lösemi oluşumuna yol açma ihitmali vardır?
A) Krom
B) Kadmiyum
C) Nikel
D) Etilen oksit
E) Berilyum
Etilen oksit meyve olgunlaştırmak amacıyla veya medikal malzemeyi sterilize etmek amacıyla kullanılır ve lösemi oluşturabilir.
Berilyum füze yakıtı olarak ve uzay endüstrisinde kullanılır, akciğer kanseri yapar. Kadmiyum metal kaplama ve pil
sanayinde kullanılır, prostat kanseri oluşturabilir. Nikel kaplama, seramik ve pilde kullanılır, orofaringeal karsinom ve
akciğer kanseri yapar. Krom akciğer kanseri yapar. (Cevap D)

35. Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?


A) Asbestoz - Mezotelyoma
B) Beta-naftilamin-Mesane karsinomu
C) Benzen-Akut myeloid lösemi
D) Vinil klorid -Karaciğer anjiosarkomu
E) Arsenik-Lenfoma

Asbestoz bronkojenik karsinom ve mezotelyomaya, ß naftilamin (lastik, boya işçileri) mesane karsinomuna, Benzen (lastik,
çimento, boya çalışanları) Akut myeloid lösemi, Vinil klorid (plastik) karaciğer anjiosarkomuna yol açar. Arsenik ise deri
ve akciğer kanserine yol açar. Kimyasal maddelerin karsinojen etkisini araştırmak için Ames testi ve salmonellalar kullanılır.
(Cevap E)

36. Aşağıdakilerden hangisi defektif DNA tamir sendromlarından biri değildir?


A) Kseroderma pigmentozum
B) Bloom sendromu
C) Herediter nonpolipozis colon cancer
D) Fanconi anemisi
E) Ataxi-Telenjiektazi
(Cevap C)

37. Aşağıdakilerden hangisi kalıtsal kansere predispozan patolojilerden değildir?


A) Kseroderma pigmentozum
B) Bloom sendromu
C) X’e bağlı agamaglobulinemi
D) Fanconi anemisi
E) Ataxi-Telenjiektazi

Kseroderma pigmentosum, Bloom sendromu, Fanconi anemisi ve Ataxi telenjiektazi DNA tamir mekanizmalarında defekt
olan kalıtsal kansere predispozan durumlardır, otozomal resesif geçişlidirler. Herediter nonpoliposis kolon kanseri (HNPCC)
otozomal dominant geçişlidir. DNA tamir genlerinde inaktivasyonla oluşur ve en sık görülen kanser predispozisyon
sendromudur. Kolon, ince barsak, endometrium ve over kanseri artmıştır. Xeroderma pigmentozada malign melanom, bazal
hücreli karsinom ve skuamöz hücreli karsinom ve diğer üçünde akut lösemiler sık görülür. (Cevap C)

38. Aşağıdakilerin hangisinde malign neoplazm gelişim riski istatistiksel olarak en düşüktür?
A)Servikal skuamöz displazi
B)Uterus leiomyomları
C) Kronik ülseratif kolit
D) Endometriyal atipik hiperplazi
E)Hepatik siroz
(Cevap B)

39. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde kanser gelişim riski artmaz?


A) Kronik cilt fistülünün kenarı
B) Endometrial hiperplazi
C) Kronik atrofik gastrit
D) Solar elastozis
E) Solar keratozis

Osteomyelite bağlı kronik bir cilt fistülünün kenarı rejeneratif hücre replikasyonu olduğu için yassı hücreli karsinoma
predispozedir. Junktional nevüs çok az oranda ve özellikle de displastik nevüs malign melanoma öncüdür.

Karaciğer sirozu hepatomaya yol açar. Endometrial hiperplazi, kronik atrofik gastrit, kronik ülseratif kolit, oral kavite, vulva ve
peniste lökoplaki, barsak villöz adenomları ve solar (aktinik) keratoz, pankreatit, kronik kolesistit, reflü ösefajit ve Barret
ösefagus, hepatitis, kronik servisit ve kronik sistitte kanser gelişim riski artar. Solar elastozis ise güneşe maruziyet sonucu
dermiste elastik liflerde oluşan bazofilik dejenerasyondur. Premalign değildir. (Cevap D)

40. Aşağıdakilerin hangisi kansere daha sık olarak dönüşebilen bir lezyondur?
A) Uterus leiomyomu
B) Prostat hiperplazisi
C) Aktinik keratoz
D) Fibroadenom
E) Kapiller hemanjiyom

Aktinik keratoz güneş ışığına bağlı olarak gelişen bir lezyondur ve derinin skuamöz hücreli karsinomna dönüşme eğilimi vardır.
Leiomyom çok nadiren leiomyosarkoma dönüşebilir. Prostat hiperplazisi prostat karsinomuna dönüşmez. Memede
fibroadenom kansere dönüşmez. Kapiller hemanjiyom anjiosarkoma ilerlemez. (Cevap C)

41. Aşağıdakilerin hangisi kanser gelişimi için daha muhtemel bir prekürsör lezyondur?
A) Endometrial polip
B) Komplet mol
C) Liken sklerozus
D) İntraduktal papillom
E) Travmatik yağ nekrozu

Komplet moller, koryokarsinom vakalarının % 50’sinden sorumlu olan benign koryonik villüs neoplazmlardır. Endometrial
polipler menorajinin sık bir nedenidir, fakat prekanseröz değildir. Endometrial hiperplazi prekanserözdür. Liken sklerozus,
lökoplaki ile kendini gösteren benign bir vulvar dermatozdur. Vulvar squamöz hücreli karsinoma zemin hazırlayabilir.
İntraduktal papillom, 50 yaş altındaki kadınlarda en sık kanlı meme başı akıntısı nedeni olan benign bir tümördür,
prekanseröz değildir. Çok sayıda papillomun olduğu intraduktal papillomatozis de ise malignite riski artar. Travmatik yağ
nekrozu meme kanserini taklit eder fakat prekanseröz değildir.sjögren sendromu ve Hashimoto tiroiditinde MALT lenfoma
görülebilir. (Cevap B)

42. Aşağıdakilerden hangisi kalıtsal neoplazilerden biri değildir?


A) Retinoblastom
B) Meme kanseri
C) Kolon kanseri
D) Osteosarkom
E) MEN tip II

Osteosarkomun görülme sıklığı, retinoblastom gibi kalıtsal tümörlerde artar. Ancak osteosarkomun kendisi kalıtsal bir
tümör değildir. Familyal adenomatöz polipozis coli, Multipl endokrin neoplazi sendromları, nörofibromatozis 1 ve 2 ve Von
Hippel Lindau sendromu otozomal dominant geçen kalıtsal neoplazi sendromlarıdır. Meme kanseri, over kanseri, melanom
ve kolon kanserinde ailesel yatkınlık vardır. Çok ayrıntıya girince birçok tümörün kalıtsal formları olabileceği bilinmelidir.
(Cevap D)

43. Aşağıdakilerden hangisi otozomal dominant geçişli kanser sendromlarından biri değildir?
A)Retinoblastom
B)Li-Fraumeni sendromu
C)Ailesel adenomatöz polipozis
D) Ataksi-telanjiektazi
E)Multipl endokrin neoplazi tip 2
(Cevap D)

44. Otozomal dominant geçen hangi tümörde osteosarkom riski artar?


A) Nörofibromatozis
B) Wilms tümörü
C) Retinoblastom
D) Herediter nonpolipozis kolon kanseri
E) Ailesel adenomatöz polipozis coli

Kalıtsal neoplaziler Retinoblastom, Ailesel adenomatöz polipozis koli, herediter nonpolipozis kolon kanseri, MEN I, MEN II,
Nörofibromatozis Tip I ve Tip II ile Wilms tümörüdür. Hepsi otozomal dominanttır. Retinoblastomun % 40’ı aileseldir ve
osteosarkom riski çok artmıştır.

Onkojenler, Kromozomdaki Lokalizyonu ve bilikte olduğu tümörler:

- abl: Kromozom 9p34 KML


- bcl-1: (PRAD-1) ; Kromozom 11 p 13 paratiroid adenomatozisi, mantle hücreli lenfomalar
- bcl-2; Kromozom 18q21 apopitozisi bloke edebilir. Folliküler lenfoma
- bcl-6; Kromozom 3q27 Diffüz large cell lenfoma
- erb A: 17, Eritrolökemi
- erbB 1: 7p11-12 Skuamöz hücreli karsinom
- neu (erbB 2, HER-2): 17p11-12 Meme karsinomu
- c-myc: 8q24 Burkitt lenfoma
- L-myc: 1p32 küçük hücreli akciğer karsinomu
- N-myc: 2p23-24 Nöroblastom
- RAS; Kromozom 6q16 insan tümörlerinde % 30 ile en sık görülen mutasyondur. Pankreas adenokarsinomlarında daha sıktır.
Pankreas, akciğer, kolon, mesane karsinomları, nöroblastom ve lösemilerde bulunabilir. (Cevap C)

- Tümör Süpressör Genler,Kromozomdaki Lokalizyonu ve bilikte olduğu tümörler:


RB: 13q14 retinoblastom, osreosarkom
P53: 17q13.1 kolon, meme, akciğ er, lö semi, sarkomlar
WT-1: 11p13 Wilms tü mö r, desmoplastik small round cell sarkom
EWS: 22q12 Ewing/primitif nö roektodermal tü mö r, yumulşak doku clear cell sarkom, miksoid liposarkom ve AML
BRCA1: 17q21 Meme kanseri
APC: 5q21 FAP, kolon, mide, pankreas kanseri
DCC: 18q21 Kolon ve mide kanseri
NF1: 17q11 Schwannom, nö rolojik sarkomlar
NF2: 22q12 Schwannomlar ve meningiomlar

45. Aşağıdaki tümörlerden hangisi dominant geçiş göstermez?


A) Medüller tiroid karsinomu
B) Wilms tümörü
C) Nöroblastom
D) Retinoblastom
E) Anjiosarkom

Medüller tiroid karsinomu, Wilms tümörü, Feokromasitoma ve Retinoblastomun herediter formları dominant geçiş gösterebilir.
Nöroblastomun bazı familyal formları otozomal dominant geçiş gösterir. Anjiosarkomun böyle bir özelliği yoktur.

(Cevap E)

46. Philadelphia kromozomu aşağıdaki tümörlerden hangisi için karakteristiktir?


A) Burkitt lenfoma
B) Hodgkin lenfoma
C) Akut myelositik lösemi
D) Kronik lenfositik lösemi
E) Kronik myeloid lösemi

Philadelphia (22) Kromozomu KML’ye özgüdür. KML de 9.ve 22. kromozomlar arasında translokasyon olur. Burkitt lenfomada
8. kromozomla 14. kromozom arasında translokasyon vardır.

Nöroblastom 17q kaybı ve del 1p, retinoblastom del 13q, medulloblastom del 17q, small cell karsinom ve renal hücreli karsinom
del 3p, meningiom del 22, Ewing sarkom/PNET t (11,22), kolorektal karsinomda del 17p ve Wilms tümöründe del 11p
(band p13) de belirtilen bozukluklar vardır. (Cevap E)

47. Aşağıdakilerden hangisinin gelişiminde viral etki söz konusu değildir?


A) Gastrik MALToma
B) Sinonazal papillom
C) Servikal in situ karsinom
D) Nazofarenks karsinomu
E) Hepatoselüler karsinom
(Cevap A)

48. Virus neden olabileceği tümör ilişkisi için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) EBV-Burkitt lenfoma
B) Human Papilloma virus - Serviks karsinomu
C) EBV- Nazofarenks karsinomu
D) HTLV-1-T hücreli lösemi / lenfoma
E) Hepatit A virus - Hepatoselüler karsinom

EBV infeksiyöz mononükleoza neden olmasının yanında Burkitt Lenfoma, AİDS ve transplantasyondan sonra immün süpresif
ilaç alanlarda gelişen B hücreli lenfomalar ile T cell lenfoma, NK cell lenfoma, gastrik karsinoma ve nazofarenks
karsinomuna da yol açar. EBV’de LMP1 onkogen olarak rol oynar. HPV benign verrülerin yanısıra serviks ve anogenital
bölgedeki yassı hücreli karsinomların gelişmesine de yol açabilirken, HTLV-1 T hücreli lösemi lenfomaya ve HBV virusü
hepatoselüler karsinoma yol açar. HAV ise hepatoselüler karsinoma neden olmaz. Kaposi sarkom herpesvirus (KSHV veya
HHV-8) ve HCV de kansere yol açabilir. KSHV primer efüzyon lenfoma ve Castleman hastalığına da yol açar. Ayrıca
bakteriler de (H.pilori) mide MALT lenfoma ve gastrik karsinoma yol açar.
(Cevap E)

49. Aşağıdakilerden hangisi onkojenik RNA virüsüdür?


A) HPV
B) EBV
C) HTLV-1
D) HHV-8
E) Merkel Cell Polyoma Virüs

HTLV-1 onkojenik RNA virüsüdür. Japonyada ve Karayiplerde endemiktir ve erişkin T hücreli lösemi/lenfomaya yol açan bir
retrovirüstür. HIV gibi CD4+ T hücrelerine tropizm gösterir. Cinsel ilişki, kan ürünleri ve emzirme ile geçer. Lösemi
etkilenen bireylerin %3-5’inde gelişir. HPV, EBV, HHV-8 (KSHV), HCV ve HBV ise onkojenik DNA virüsleridir. Hepatit
B virüsünün HBx proteini ve HCV’nin core proteini tümorigenezde etkilidir. Beşinci bir onkojenik DNA virusu merkel
cell polyomavirüstür. Merkel hücreli karsinom oluşturur.
(Cevap C)

50. Aşağıdaki anatomik lokalizasyonların hangisinde HPV ilişkili skuamöz hücreli karsinom görülmesi diğerlerine
göre daha olasıdır?
A) Orofarinks
B) Nazofarinks
C) Larinks
D) Paranazal sinüsler
E) Nazal kavite

(Cevap A)

51. Aşağıdaki HPV tiplerinden hangisi yüksek risk grubudur?


A) HPV tip 1, 2
B) HPV tip 2, 4
C) HPV tip 7, 8
D) HPV tip 6, 11
E) HPV tip 16, 18, 31

HPV tip 1, 2, 4 ve 7 benign squamöz papillom (siğil) oluşturur. Genital siğilde tip 6 ve 11 rol oynar. Bunlar düşük risk grubudur.
HPV tip 16, 18 ve 31 yüksek riskli tiplerdir. Serviks ve anogenital bölge squamöz karsinomlarında rol oynar. Aynı şekilde
orofarenks kanserlerinin en az %20’sinde, özellikle tonsil kaynaklılarda rol oynar.

Yüksek risk HPV tiplerinin eksprese ettiği onkojenik proteinler tümör supressörlerini inaktive eder, siklinleri uyarır ve apopitosis
inhibe eder.

HPV’nin onkojenik potansiyeli E6 ve E7 viral gen ürünleri ile ilişkilidir. (Cevap E)

52. Önceden duyarlaşmaksızın tümör hücrelerini öldürebilme yeteneğine sahip olan aşağıdakilerden hangisidir?
A) Natürel Killer
B) Sitotoksik T lenfositler
C) Makrofajlar
D) Hümöral mekanizmalar
E) Dev hücreler

Sitotoksik T lenfositler, Doğal öldürücü (NK) hücreler, Makrofajlar ile kompleman aktivasyonu ve NK hücreler tarafından
uyarılan ADCC den oluşan hümöral mekanizmalar ile tümör hücreleri öldürülebilir. Ancak bunlardan sadece NK hücreler
önceden duyarlılaşmaksızın IL-2 ile aktive olduktan sonra çok geniş bir yelpazede tümör hücrelerini yok edebilirler. ADCC
tip II hipersensivite örneğidir. (Cevap A)

53. Bağışıklığı baskılanmış kişilerde en sık aşağıdaki kanserlerden hangisi artar?


A) Non-Hodgkin lenfoma
B) Hodgkin lenfoma
C) Küçük hücreli karsinom
D) Squamöz hücreli karsinom
E) Meme karsinomu

Bağışıklığı baskılanan ya da bağışıklık yetersizliği olan hastalarda en sık görülen kanser tipi non-Hodgkin lenfomalar, özellikle
immünoblastik B cell lenfomalardır. Örneğin transplant için suprese edilen hastalarda EBV ile ilişkili lenfoma, HPV ile
ilişkili yassı hücreli karsinom riski ve Kaposi sarkom riski artar. (Cevap A)

54. Paraneoplastik sendromlarla ilgili aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?


A) Serebellar hemanjioblastom- eritropoetin
B) Small cell karsinom- ACTH
C) Bronş squamöz hücreli karsinom - parathormon
D) Kafa içi tümörler -ADH
E) Renal hücreli karsinom ACTH

Paraneoplastik sendromlar tümörün lokal veya uzak yayılımı ya da tümörün kaynaklandığı dokuya özgü hormonların
salınımıyla açıklanamayan semptom kompleksleridir. En sık rastlananlar hiperkalsemi (böbrek karsinomu, meme karsinomu
ve bronş yassı hücreli karsinom) Cushing sendromu (bronkojenik karsinom, pankreas karsinomu, Nöral tümörler) ve
nonbakteriyel trombotik endokardit’tir (ilerlemiş kanserler artmış pıhtılaşmaya neden olarak oluşturur). Bronş
adenokarsinomu hipertrofik artropati ve çomak parmak yapabilir. Serebellar hemanjiom/ hemanjioblastom, böbrek Ca ve
hepatoselüler karsinom eritropoetin salgılayarak polisitemi yapabilir. Bunlar genel olarak en sık yaptıkları paraneoplastik
sendromlardır, seyrek olarak her türlü diğer hormonu salan tümörlerde olabilir.
(Cevap E)

55. Aşağıdaki organlardan hangisinin tümörünün sekonder polisitemi ve hiperkalsemiye neden olması en
muhtemeldir?
A) Akciğer
B) Karaciğer
C) Böbrek
D) Tiroid
E) Meme

Eritropoietin (sekonder polisitemi) veya paratiroid hormonu (PTH) benzeri peptidin (hiperkalsemi) ektopik sekresyonu en çok
renal adenokarsinom ile ilişkilidir. Hepatosellüler karsinom insülin benzeri faktör (hipoglisemi) veya eritropoietin; akciğerin
skuamöz hücreli karsinomu PTH benzeri peptid; Akciğerin küçük hücreli karsinomu ADH (hiponatremi) ve ACTH
(hiperkortizolizm) ; tiroidin medüller karsinomu ACTH veya kalsitonin (hipokalsemi) ve meme kanseri PTH benzeri peptid
üretir. Malignensi klinik olarak aşikar hiperkalseminin en sık nedenidir. Asemptomatik serum kalsiyum yüksekliğinin en sık
nedeni ise primer hiperparatiroidizmdir.
(Cevap C)

56. Aşağıdaki hangi tümör-marker eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?


A) CEA - kolorektal karsinom
B) AFP - hepatoselüler karsinom
C) AFP - yolk sak tümörü
D) HCG - endodermal sinus tümörü
E) CEA - pankreas karsinomu

Normal olarak embriolojik barsak, pankreas ve karaciğer dokularından üretilen karsino embriojenik antijen (CEA)
kolorektal karsinomlarda % 60-90, pankreasta % 50-80, mide ve memede % 25-50 arasında pozitiftir. Ancak siroz, hepatit,
ülseratif kolit, Crohn ve sigara içenlerde de yüksek olabilir. AFP ise hepatoselüler karsinom ve yolk sak tümörlerinde
pozitiftir. AFP ayrıca testis, over teratokarsinom ve embrional karsinom ile seyrek olarak mide ve pankreas karsinomlarında
da yüksektir. Human koryonik gonadotropin koryokarsinom için tipiktir. Kalsitonin tiroid medüller karsinom, NSE small
cell akciğer karsinomu ve nöroblastomda yükselir.
(Cevap D)

57. Metastatik potansiyeli anlamak için yapılan immünohistokimyasal analizlerden olmayan


aşağıdakilerden hangisidir?
A) Laminin
B) Tip IV kollajenaz
C) Cathepsin D
D) Ki-67
E) Keratin

Metastatik potansiyeli tespit için laminin reseptörü, Tip IV kollajenaz, Cathepsin D ve OA 519 kullanılır. Ki-67 ve PCNA
(prolifere hücre nükleer antikor) tümör hücre proliferasyonunu gösteren markırlardır. Hücre çoğalmasının arttığı her
durumda artış gösterirler. Keratin epitelyal tümörler de pozitiftir.
(Cevap E)

58. Aşağıdaki tümör ve elektron mikroskopik bulgu eşleşmelerinden hangisi doğrudur?


A) Akciğer küçük hücreli karsinomu: yoğun nöro sekretuar granüller
B) Anjiyosarkom: Tonofilamentler
C) Rabdomyosarkom: Birbeck granülleri
D) Nöroblastom: Melanozomlar
E) Histiositozis X: Weibel-Palade cisimleri

Akciğerin küçük hücreli karsinomu nöral ektodermden köken alan bir APUD tümörüdür ve karakteristik olarak yoğun
nörosekretuar granüller vardır. Diğer örnekler karsinoid tümörler ve nöroblastomdur. Anjiyosarkomlar, von Willebrand
faktörü içeren Weibel-Palade cisimlerine sahiptir. Tonofilamentler skuamöz hücreli karsinomlarda bulunur.
Rhabdomyosarkomlarda kalın ve ince myofilamentler vardır. Birbeck granülleri bazı histiositlerde (Derideki Langerhans
hücreleri) bulunur. Melanozomlar malign melanomda görülür. (Cevap A)
59. Aşağıdakilerden hangisinde kanser, marker ve patojenik faktör eşleşmeleri doğru olarak verilmiştir?
A) Hepatosellüler karsinom: beta2-mikroglobulin; aflatoksin
B) Meme kanseri: CA125; iyonizan radyasyon
C) Pankreatik karsinom: bombesin; polisiklik hidro karbonlar
D) Mesane karsinomu: CEA; fenasetin
E) Koryokarsinom: beta-HCG: ciddi alfa-talasemi

Koryokarsinom alfa-talaseminin yüksek insidansına ve Hb Bart’s hastalığına sekonder spontan abortuslar nedeniyle uzak doğu
ülkelerinde yaygındır. Hepatosellüler karsinom aflatoksinlere maruziyet ile ilgilidir. Beta2-mikroglobulin ise dialize bağlı
amiloidoz ile ilgilidir. Meme kanseri iyonizan radyasyon ile ilişkilidir, fakat CEA ve CA 15-3 takipte kullanılır. CA 125 bir
over kanser markeridir.

Pankreas tümörü polisiklik hidrokarbonlarla (sigara) ile ilişkilidir fakat marker olarak CA19-9 kullanılır. Bombesin ise APUD
tümörlerinin bir markeridir. Mesane kanserinin belirli bir tümör markeri yoktur. CEA kolorektal, pankreas, meme ve az
oranda akciğer küçük hücreli karsinomunda kullanılan bir markerdir.
(Cevap E)

60. Aşağıdakilerden hangisi en sık görülen deri kanseridir?


A) Skuamöz hücreli karsinom
B) Bazal hücreli karsinom
C) Malign melanom
D) Adenoid kistik karsinom
E) Anjiosarkom

Deri kanserleri genel olarak en sık görülen malign neoplazilerdir. Bunların % 70’i BCC, % 20’si SCC (skuamöz hücreli
karsinom), % 2’si melanom ve % 8 diğerleridir.
(Cevap B)

61. Squamöz hücreli karsinom için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


A) Lökoplaki öncü lezyondur.
B) Açık havada çalışan açık tenliler daha risklidir.
C) Solar elastozis risk oluşturur
D) Uzun süren akıntılı iltihap
E) Radyasyon

Ağız içi ve vulvada oluşan lökoplaki önemli bir öncü lezyondur. Aslında beyaz lezyon anlamına gelir, yüzlerce nedeni vardır,
tüm nedenleri prekanseröz değildir. Ancak biopsi ile açıklığa kavuşturulabilir.
Açık havada çalışan açık tenliler özellikle yatkındır. Aktinik (solar) Keratozis de displazi oluşur ve öncüldür. Arsenik ve
kömür katranlarının etkili olduğu ileri sürülmüştür. Uzun süren akıntılı kronik iltihap, uzun süre drenaj oluşan sınırlarda
veya eski radyasyon veya yanık skarlarında oluşabilir. Solar elastozis risk faktörü değildir.
(Cevap C)

62. Bazal hücreli karsinom aşağıdaki lokalizasyonlardan hangisinde primer olarak görülür?
A) Ayak tabanı
B) Serviks
C) Dudak
D) Avuç içi
E) Kulak

Bazal hücreli karsinom epidermis ve pilosebase deri ekleri basal hücrelerinden kaynaklanan yavaş büyüyen ve neredeyse hiç
metastaz yapmayan, yanlızca deride görülen bir tümördür. Güneşe maruz kalan yerlerde ve açı ktenlilerde daha sıktır. Deri
ekleri içermeyen dudak, dil,serviks gibi mukoza yüzeylerinde, ayak tabanı, avuç içi gibi yerlerde genellikle primer olarak
görülmez. Düzgün yüzeyli incimsi papüller ve telenjiektatik damarlar tipiktir. BCC’nin yüzey epitelini erode etmesiyle
Rodent ülser oluşur. Bazofilik, hiperkromatik nükleuslu çevresinde palizadik dizilimli tümör adaları ile stroma arasındaki
bazofilik müsinöz materyalin görüldüğü kleftler tnıda yardımcıdır. Melanin pigmenti içeren BCC’ler klinik oalrak mlign
melanomla karışırlar. Otozomal dominant geçişli PTCH1’ de defektin olduğu Nevoid bazal cell karsinoma sendromu
(Gorlin Sendromu) ’nda multipl bazal hücreli karsinom görülür ve familyal olabilir. 20 yaştan önce tümörler, ek olarak
medülloblastom, over fibromu ve odontojenik kistler bulunur.
(Cevap E)

63. “Rodent ülser” tipik olarak hangi tümörde görülür?


A) Seminom
B) Squamöz cell karsinom
C) Fibrosarkom
D) Bazal hücreli karsinom
E) Koryokarsinom

Rodent (kemirici) ülser Bazal hücreli karsinomda görülen tümör hücrelerinin epidermisi erode etmesidir. Lokal agresif tümörler
Hedgehog yolağındaki mutasyonla ilişkilidirler. Malign melanom, skuamöz hücreli karsinom ve diğer bir çok tüm
tümörlerde yüzeyi infiltre ederek ülser oluşturabilir.
(Cevap D)

64. Aşağıdakilerden hangisinin malign melanoma dönüşme ihtimali daha fazladır?


A) İntradermal nevüs
B) Junktional nevüs
C) Displastik nevüs
D) Blue nevüs
E) Compound nevüs

Melanositik Nevüs nöral krest kökenli melanositlerin benign tümörüdür.. İntradermal, Junktional ve Compound nevüs ve Blue
nevüs iyi sınırlıdır. Displastik nevüste sınırlar düzensizdir. RAS ve BRAF mutasyonu sıktır. Bunların hepsinden çok çok az
da olsa melanom gelişmesine rağmen displastik nevüs ve konjenital dev nevüste risk daha fazladır. Familyal displastik
nevüs sendromunda malign melanoma gelişimi % 100 ‘ e yakındır. Sporadik vakalarda 10’dan fazla displastik nevüs olması
malign melanom için risklidir.
(Cevap C)

65. Malign Melanom için aşağıdakilerden hangisi en önemli prognostik faktördür?


A) Lezyonun derinliği
B) Anatomik bölge
C) Mitoz sayısı
D) Lenfositik cevap
E) Kanama ve ülserasyon

Lezyonun dikey kalınlığı (derinliği) en önemli prognostik faktördür. 0,76 mm’den az olanlarda 5 yıllık survey %95 iken en az 4
mm olanlarda 5 yıllık survey
%50’dir. Diğer prognostik faktörler anatomik bölge, mitoz hızı ve lenfositik cevaptır.

Horizontal yayılım fazında metastaz çok çok düşük oranda iken vertikal büyüme evresinde metastaz çok sıktır.
(Cevap A)

66. Beş yaş altı çocuklarda en sık görülen 3 tümör azalan sırayla aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lösemi-Lenfoma-Beyin
B) Lösemi-merkezi sinir sistemi tümörleriwilms tümörü
C) Lenfoma-Beyin -Böbrek
D) Beyin-Lenfoma-Böbrek
E) Lösemi-Nöroblastom-Yumuşak doku tümörleri

Beş yaş altı tümörleri %36 Lösemi, %13 Beyin, %10 böbrek, %10 lenfoma, %7 yumuşak doku, %7 nöroblastom, %6
retinoblastom, %2 over ve testis ve diğerleridir. (Cevap B)

67. Beş-9 yaş arası en sık görülen iki tümör aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lösemi-beyin tümörleri
B) Lösemi-lenfoma
C) Lösemi-böbrek
D) Beyin-lenfoma
E) Beyin-böbrek

Beş-9 yaş arası % 31 Lösemi,%25 beyin (Astrositom ve medulloblastom), % 16 Lenfoma,%5 böbrek ve %5 yumuşak doku
tümörleri görülür. (Cevap A)

68. On-yirmi yaş arası en sık görülen iki tümör aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lenfoma-beyin
B) Lösemi-beyin
C) Lenfoma-lösemi
D) Lenfoma-over, testis
E) Lösemi-kemik

On-20 yaş arası en sık lenfoma sonra lösemi, beyin, kemik, over ve testis tümörleri görülür.

(Cevap C)
69. Çocukluk ve adölesan döneminde sık görülen; baş, boyun ve ürogenital bölgede gelişen yumuşak doku sarkomu
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Rabdomiyosarkom
B) Leiomiyosarkom
C) Anjiyosarkom
D) Sinovyal sarkom
E) Fibrosarkom

(Cevap A)
70. Çocukluk çağında en sık görülen yumuşak doku malignitesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Rabdomyosarkom
B) Leiomyosarkom
C) Malign fibroz histiositom
D) Fibrosarkom
E) Liposarkom

İnfant ve çocukta sık görülen tümörler nöroblastom, Wilms tümörü, retinoblastom, akut lösemi ve rabdomyosarkomdur.
Çocukluk çağı en sık görülen malign yumuşak doku tümörü Rabdomyasarkomdur en sık baş ve boyun bölgesinde görülür.
Prognoz 1-7 yaş arası daha iyidir. Alveoler tipte embriyonel tipe oranla daha kötüdür. Embriyonal tip % 66 oranında
görülür. Çizgilenme gösteren rabdomyoblastlar vardır. (Cevap A)

71. Erkeklerde en sık görülen üç tümör aşağıdakilerden hangisidir?


A) Akciğer-mide-kolon ve rektum
B) Prostat-akciğer-pankreas
C) Prostat-akciğer-kolon ve rektum
D) Prostat-üriner trakt-akciğer
E) Akciğer-prostat melanom.

2016 yılı Amerikan kanser istatistiklerine göre erkeklerde


%21 oranında prostat, %14 akciğer ve bronş, %8 kolon ve rektum, %7 mesane, %6 deri melanomu, %5 Non Hodgkin lenfoma,
%4 böbrek, %4 ağız içi ve %4 lösemi görülür. Aslında kadın ve erkekte en sık görülen kanser bazal hücreli karsinomdur.
Prognozu çok iyi olduğu için bu sınıflamaya alınmamaktadır. Tüm kanserlerin yaklaşık % 98’i karsinomlardır.

(Cevap C)

72. Kadınlarda en sık görülen üç tümör aşağıdakilerden hangisidir?


A) Kolon ve rektum-meme- pankreas
B) Meme-akciğer-kolon-rektum
C) Meme-over -serviks
D) Meme-uterus-akciğer
E) Akciğer-kolon ve rektum- uterus

2016 Amerikan kanser istatistiklerine göre kadınlarda %29 oranında Meme, %13 Akciğer, %8 Kolon ve rektum, %7 Uterus, %6
tiroid, %4 lenfoma, %3 lösemi, %3 over, ve %3 melanoma ve diğerleri görülür.

(Cevap B)

73. Erkeklerde ölüme en sık sebep olan üç tümör sırasıyla aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akciğer-karaciğer-kolon
B) Kolon ve rektum-prostat-pankreas
C) Akciğer-kolon ve rektum-prostat
D) Prostat-akciğer-pankreas
E) Akciğer-lösemi-prostat.

2016 Amerikan kanser istatistiklerine erkeklerde ölüme sebep olan kanserlerin %27’si akciğer ve bronş, %8 kolon ve rektum, %8
prostat, %7 pankreas, %6 karaciğer, %4 ösefagus, %4 lösemi, %4 Non-Hodgkin lenfoma, %4 lösemi ve %4 mesane vd. (Cevap
C)

74. Kadınlarda ölüme en sık sebep olan üç tümör sırasıyla aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akciğer-meme-kolon ve rektum
B) Meme-akciğer-lenfoma
C) Meme-over-uterus
D) Akciğer-uterus-meme
E) Meme-kolon rektum-over

2016 Amerikan kanser istatistiklerine kadınlarda ölüme sebep olan tümörlerin %26’sı akciğer ve bronş, %14 meme %8
kolon ve rektum, %7 pankreas, %5 over, %4 lösemi, %4 uterus ve %3 lenfoma kaynaklıdır. (Cevap A)

75. Altmış beş yaşındaki bir erkek hastada plevral efüzyonun sitolojik incelenmesinde malign hücreler görülmektedir.
Primer kanseri en büyük ihtimalle nerededir?
A) Mezotelioma
B) Kolon karsinomu
C) Akciğer karsinomu
D) Prostat karsinomu
E) Lenfoma

Yaşlı hastada maligniteye bağlı plevral efüzyonda erkekte akciğer, kadında meme ilk düşünülmesi gereken primer organlardır.
(Cevap C)

76. Otuz yaşında polisitemi ve hareket güçlüğü olan erkek hastanın pek çok aile üyesinde beyin ve böbrek tümörleri
vardır, beyin tomografisinde serebellumda bir damar lezyonu izlenen bu hastanın en muhtemel teşhisi ne olabilir?
A) Medulloblastom
B) Ependimom
C)Astrositom
D) Anaplastik astrositom
E) Hemanjioblastom

Medulloblastom tipik olarak 14 yaşın altında görülür. Ependimom serebrumda ve ventrikülle ilişkili olarak görülür. Astrositom
serebellumda da görülmekle birlikte klinik ilişkisizdir. Serebellar tümörü ve polisitemisi olan genç hastada en olası tanı
hemanjioblastomdur. Von-Hippel Lindau hastalığının karakteristik özelliği olduğu için ailesinde böbrek ve beyin tümörü
olması hemanjioblastomu akla getirmelidir. Serebellar hemanjioblastom eritropoetin salgılayarak polisitemiye neden olur.
(Cevap E)

77. Oral kavite karsinomları için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?


A) Çoğunlukla adenokarsinomdur
B) Kadınlarda daha sıktır
C) En sık üste dudaktadır.
D) Eritroplazi predispozedir.
E) En sık sert damaktadır.
Oral kavite karsinomları tüm malignitelerin % 5’ini oluşturur. % 90’ı squamöz hücreli karsinomdur. Lökoplaki ve eritroplaki
(displastik lökoplaki) den sonra gelişir. Daha sık erkeklerde görülür. Sigara, tütün çiğneme, kronik iritasyon, sıcağa
maruziyet ve irradyasyon sonrası gelişir. En sık alt dudakta görülür. Sonra ağız tabanında dil anterior, damak ve dil
posteriorunda görülür.Lezyon dudakta olduğunda daha iyi prognozlu iken ağız tabanındaki lezyonlar daha kötü prognoza
sahiptir. Glob korne (keratin incileri) ve tek hücre keratinizasyonları skuamöz hücreli karsinomda görülür. Bu iki özellik ve
interselüler köprüler skuamöz hücreli karsinomda iyi diferansiasyon belirtileridir. Bu tüm organlarda görülen skuamöz
hücreli karsinomlar için geçerlidir.
(Cevap D)

78. Aşağıdaki tümörlerden hangisinde Flexner-Wintersteiner rozetleri görülür?


A) Nöroblastom
B) Wilms tümörü
C) Hepatoblastom
D) Retinoblastom
E) Medulloblastom

Merkezi lümen çevresinde dizilen bazofilik tümör hücrelerinden oluşan Flexner Wintersteiner rozetleri Retinoblastomda
görülür. Retinoblastom herediter, konjenital bir tümördür. İlk bulgular görme bozukluğu, şaşılık, pupilde beyazımsı renk
Lökokori (kedi gözü refleksi) ve gözde ağrıdır. Medyan prezentasyon yaşı 2’dir. Ailesel retinoblastom sıklıkla bilateraldir
ve osteosarkom ve diğer yumuşak doku tümörleri riski artar. Nöroblastom ve koryokarsinomda olduğu gibi retinoblastomda
da spontan gerileme görülebilir. Ama gerileme ihtimali var diye kendi haline bırakılamaz. Nöroblastomda Homer Wright
pseudorozetleri görülür. Medulloblastomda da Homer-Wright pseudorozetleri görülebilir.

(Cevap D)

79. İnfant ve çocukta teratomlar en sık aşağıdaki lokalizasyonlardan hangisinde görülür?


A) Baş ve boyun
B) Mediasten
C) Retroperiton
D) Gonadlar
E) Sakrokoksigeal bölge

İnfant ve çocukta görülen teratomların çoğu sakrokoksigeal bölgede yerleşmiştir. Kızlarda dört kat fazla görülür. Teratomların
%10’unda konjenital anomalilerde görülebilir bunlar meningosel, spina bifida vs. dir.
(Cevap E)

80. İnfantta en sık görülen tümör aşağıdakilerden hangisidir?


A) Hemanjiom
B) Lenfanjiom
C) Teratom
D) Nöroblastom
E) Gangliyon

Hemanjiom infantta en sık görülen tümördür. En sık deri özellikle yüz ve skalpta görülür. Çocuğun gelişimiyle hemanjiom
büyüyebilir. Ancak bunların çoğu spontan geriler. Von Hippel Lindau sendromu ile birlikte olabilirler. Noröblastom infantta
en sık görülen ekstrakranial solit organ tümörüdür. Gangliyon özellikle bayanda el bileğinde görülen kistik yapıdır. Epitelle
örtülü değildir.

(Cevap A)

81. Kistik higroma en sık aşağıdaki lokalizasyonlardan hangisinde görülür?


A) Retroperitoneum
B) El-bileği
C) Ayak bileği
D) Boyun ve aksilla
E) Sırt

Kistik higroma lenfatik damarların benign tümörüdür. Diğer adı kavernöz lenfanjiomadır. Genelde çocukta ve boyun ile
aksillada sık görülür. Nadiren retroperitoneal yerleşir. Çapı 15 cm’ye kadar ulaşabilir. Turner sendromunda sık görülür.
(Cevap D)

82. Abdomende en sık görülen mezenkimal tümör aşağıdakilerden hangisidir?


A) Lipom
B) Hemanjiom
C) Gastrointestinal stromal tümör
D) Lenfanjiom
E) Fibrom

Gastrointestinal stromal tümör (GİST) abdomende en sık görülen mezenkimal tümördür ve bu tümörün yarıdan fazlası midede
görülür. CD-117 (C-kit) ile pozitif reaktivite verir. Eskiden leiomyom en sık denilirdi, ayrıntılı incelemelerde bunların
çoğununda CD 117 (+) GİST olduğu görülmüştür.

Yaklaşık 60 yaşında, erkekte daha fazla görülen bu tümör Carney triadı ile ilişkili olabilir. GIST Cajal’ın interstisyel
hücrelerinden köken alır, bu hücreler muskularis propriada yerleşen barsak peristaltizmi için pacemaker etkisi yapar ve c-
KIT ve CD 34 eksprese eder. GIST soliter, iyi sınırlı kitledir, mukoza ülsere veya intakt olabilir.
(Cevap C)

83. Aşağıdakilerden hangisi T lenfositlerinin neoplastik hastalığıdır?


A) Multipl myelom
B) AML
C) KML
D) Makroglobulinemi
E) Mycozis fungoides

Mycozis fungoides belirgin deri lezyonları olan T hücrelerinin lenfoproliferatif hastalığıdır. Deride Pautrier mikroabseleri,
serebriform hücreler görülür.

Multipl myelom plazma hücrelerinin, KML ve AML myeloid hücrelerin tümörüdür.


(Cevap E)

84. Spontan regresyon göstermeyen tümör aşağıdakilerden hangisidir?


A) Nöroblastomh
B) Koryokarsinom
C) Retinoblastom
D) Malign Melanom
E) Tiroid papiller karsinom

Nöroblastom, retinoblastom, koryokarsinom ve malign melanom çeşitli derecelerde regresyon göstebilirken tiroid papiller
karsinom regresyon göstermez. İlginçtir, regresyon gösteren tümörler genellikle çok malign tümörlerdir.
(Cevap E)

85. Aşağıdaki yumuşak doku tümörlerinin hangisi tipik olarak lenfosit boyutunda, küçük ve yuvarlak hücrelerden
oluşur?
A) Leiomiyosarkom
B) Fibrosarkom
C) Undiferensiye pleomorfik sarkom
D) Malign schwannoma
E) Primitif nöroektodermal tümör
(Cevap E)

86. Küçük yuvarlak mavi hücreli tümörler diye anılan ve mikroskopik olarak birbiriyle karışabilen grupta yer
almayan tümör aşağıdakilerden hangisidir?
A) Rabdomyosarkom
B) Ewings sarkom/PNET
C) Nöroblastom
D) Lenfoma
E) Anjiosarkom

Küçük yuvarlak mavi hücreli tümörler grubu, küçük, bazofilik yuvarlak nükleuslu hücreler ile karakterizedir. Bu grupta
Nöroblastom, Ewing’s sarkom, küçük hücreli akciğer kanseri, Rabdomyosarkom, Primitif nöroektodermal tümör ve
Lenfoma vardır. Ayrımında yaş, klinik ve immünohistokimya çok önemlidir. Lenfoma LCA (Lökosit Common Antijen) ve
bazı tiplerde Td T pozitiftir. Ewing sarkom/PNET Nöron spesifik enolaz MIC 2 (CD 99) ve PAS (+) ’ tir. Rabdomyosarkom
desmin, aktin ve myoglobin pozitiftir. Myogenin ve Myo D1 pozitifliği önemlidir. Retinoblastomda retinal S antijen
ekpresyonu vardır. Anjiosarkom bu gruptan değildir.

(Cevap E)

87. DNA onarım genlerinden hangisinin mutasyonu erkek ve kadınlarda meme kanseri ile prostat, over, pankreas,
mide ve safra kanalı kanserinde artışa yol açar?
A) BRCA 1
B) BRCA - 2
C) APC
D) TP 53
E) ATM

BRCA - 1 mutasyonlu hastalarda meme kanserine ek olarak epitelyal over kanserleri için yüksek risk vardır. Erkeklerde prostat
kanseri hafifçe artmıştır.

BRCA - 2 gen mutasyonunda ise soruda sayılan kanserler artış gösterir.

ATM geni ataksi - telenjiektazide mutasyona uğramıştır.

Kansere predispozisyonda DNA onarım genlerinin rol oynadığı bir diğer tablo herediter nonpolipozis kolon karsinomu (HNPCC)
sendromudur. Uygunsuz DNA onarımının olduğu bu sendromda özellikle çekum ve proksimal kolonda ailesel kolon
kanserleri sıktır. HNPCC de hücre büyümesi ve apopitozisi kontrol eden tip II TGF beta reseptörü ve BAX geni
mutasyonludur.

(Cevap B)

88. On yedinci kromozomun kısa koluna yerleşen p 53 geninde bozukluk sonucu lösemi, lenfoma, osteosarkom ve
meme karsinomu gibi birçok tümörün geliştiği bozukluk aşağıdakilerden hangisidir?
A) Li-Fraumeni sendromu
B) Prader-Willi sendromu
C) Angelman sendromu
D) Beckwith Wiedeman sendromu
E) Denys-Darrier sendromu

Li-Fraumeni sendromu 17. kromozomun kısa koluna yerleşen tümör supressör genlerden olan p 53’ teki bozukluk sonucu
görülür. Kolon kanseri, meme ve akciğer kanseri ile lösemi, lenfoma ve osteosarkom, beyin tümörü gibi bir çok tümör
gelişir. Beckwith Wiedeman sendromu ve Denys Darrier sendromu Wilms tümörü gelişim riskinin arttığı bozukluklardır.
Tümör süpressör genler;
rb (retinoblastoma) gen; kromozom 13 p 14 mutasyonu retinoblastom ve osteosarkom riskini artırır.
- WT-1; Kromozom 11p13 Wilms tümörü gelişir
- EWS; kromozom 22 q 12 translokasyonlarında Ewing sarkom/PNET, myxoid liposarkom ve AML’de görülür.
- BRCA-1; kromozom 17q 21 tüm meme kanserlerinin
%5’inde, ailesinde ikiden fazla kişide meme kanseri olanlarda %80 oranında görülür.
- APC; kromozom 5q 21, familyal adenomatöz polipozis coli, kolon, mide ve pankreas kanseri daha sık görülür.
- Ayrıca NF-1 ve NF-2 de tümör süpressör genlerdendir.
(Cevap A)

89. ras onkogenindeki mutasyonlar aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olan protein üretimiyle sonuçlanır?
A) GTPaz aktivitesinin azalması
B) Geri transkriptaz aktivitesinin azalması
C) Protein fosfataz aktivitesinin artışı
D) Gelişim faktörlerine cevabın artışı
E) Tirozin kinaz aktivitesinin artışı

İnaktivasyon için gerekli olan GTPaz aktivitesi mutant RAS (p21) proteinlerinde azalır. Bu değişiklik GTPaz aktive edici
proteine cevabın azalmasından olur. (Cevap A)

90. Aşağıdakilerden hangisi, sinyal iletimi inhibisyonunda rol oynayan tümör baskılayıcı genlerden biridir?
A) KRAS
B) APC
C) BRAF
D) RET
E) Siklin D

(Cevap B)

91. Aşağıdakilerden hangisinde supresör bir genin inaktivasyonu en az muhtemeldir?


A) Li- Fraumeni multikanser sendromu
B) HPV ile indüklenmiş kanserler
C) Retinoblastom
D) Ailesel polipozis coli
E) Folliküler lenfoma

Kromozom 14’de B-hücresi immünoglobulin ağır zincir geninin kromozom 18’de bcl 2 onkogeninin yakınına translokasyonu, bcl
2 gen ürününün artmış ekspresyonuna neden olur. Bu ürün B hücresinin programlı hücre ölümünden sorumlu apopitozis
genini inaktive eder. Bu translokasyon folliküler lenfoma ile ilişkilidir. Tümör supresör genlerin inaktivasyonu sınırsız
hücre bölünmesine neden olur. Bu genler arasında Rb1, P53 ve APC yer alır. Rb1 kromozom 13’de lokalize olan ve retinal
hücrelerde transkripsiyon faktörü E2F’yi baskılayan bir üründen sorumlu bir gendir. Her iki kromozom 13’de Rb1
inaktivasyonu retinoblastom ile sonuçlanır.

P53 supresor geni kromozom 17’de lokalizedir ve hücre siklus düzenleyici kinazı baskılayan p21/CIP1 ekspresyonunu arttırır.
P53 gen bozuklukları tüm kolon, meme, akciğer ve SSS malignitelerinin yaklaşık
%25-50 ‘sinden sorumludur. P53 inaktivasyonu aynı zamanda otozomal dominant Li-Fraumeni multi kanser sendromunda
mevcuttur (artmış meme kanseri, sarkom, lösemi, beyin tümörü insidansı) . Kromozom 5’de lokalize APC supresör geni,
otozomal dominant ailesel polipozis ve Gardner sendromları ile ilişkilidir.
(Cevap E)

92. Aşağıdakilerden hangisinde her iki onkogen de translokasyon ile aktive olur?
A) ras ve erbB2
B) sis ve N-myc
C) erbB2 ve abl
D) abl ve c-myc
E) c-myc ve ras

Tümör hücrelerinde sık görülen anomali tipleri;

1) Dengeli translokasyonlar

2) Silinmeler ve

3) Gen amplifikasyonlarıdır.
Nonreseptör tirozin kinaz aktivitesi ile ilişkili olan abl onkogenini kromozom 9’dan kromozom 22’ye translokasyonu ve bcr
geni ile füzyonu kronik myelojenöz lösemiye neden olan bir hibrid gene yol açar. bcr -abl’nin önemli rolü, kronik myeloid
hastaların STI 571 adını alan ABL kinaz inhibitörü ile tedaviden sonraki dramatik klinik cevapla desteklenmiştir. Çekirdekte
bulunan bir transkripsiyon aktivatörü c-myc onkogeninin kromozom 8’den kromozom 14’e translokasyonu Burkitt lenfoma
ile ilişkilidir. Folliküler B hücreli lenfomada 14. ve 18. kromozomlar arasında translokasyon görülür.Ras onkogeni bir nokta
mutasyonu ile ilişkilidir ve membran-ilişkili GTP bağlayıcı proteinlerin kodlanmasında önemlidir. Bütün insan tümörlerinin
%30’u mutasyona uğramış RAS geni türleri içerir. Kolon kanseri gibi bazı tümörlerde RAS mutasyon sıklığı daha yüksektir.
RAS geni mutasyonu insan tümörlerindeki en sık tek onkojen anomalisidir. SIS onkogeni büyüme faktörlerinin kodlanması
ile ilişkilidir. Silinmeler daha çok solid tümörlerde görülen kromozom anomalileridir. 13 q bant 14 silinmesi retinoblastomda
sıktır. erbB2 onkogeni tirozin kinaz aktivitesi olan bir büyüme faktörü reseptörünü kodlar ve gen amplifikasyonu ile aktive
olur. N-myc onkogeni de gen amplifikasyonu ile aktive olur.
(Cevap D)

93. Tümörlerin klonalitesi genellikle aşağıdaki özelliklerin hangisindedir?


A) Poliklonal
B) Bi ve monoklonal
C) Bi ve poliklonal
D) Tri ve biklonal
E) Monoklonal

Tümörler genelde monoklonaldir. Ancak biriken farklı mutasyonların etkisi ile heterojenite oluşabilir, yani farklı davranış
kalıpları gösteren farklı alt klonlar ortaya çıkabilir. Bazı mikst tümörler poliklonal olabilir.

(Cevap E)

94. Malignensilerde görülen yapısal genetik anormalliklerden olmayan aşağıdakilerden hangisidir?


A) Translokasyon
B) İnversiyon
C) Delesyon
D) İnsersiyon
E) Trizomi

Trizomi daha çok genetik bozukluğa yol açar.


(Cevap E)
95. Aşağıdaki tümör baskılayıcı genlerden hangisinin mutasyonu böbrek kanserleri, feokromositoma ve böbrek kistlerine eşlik
eder?
A) VHL
B) WT-1
C) NF-1
D) APC
E) RB
(Cevap A)

96. Aşağıdakilerden hangisinde karaciğer, böbrek ve pankreasta kistler ile çok sayıda anjiyom görülür?
A) Von Hippel Lindau hastalığı
B) Von Recklinghausen hastalığı
C) Marfan sendromu
D) Ailevi hiperkolesterolemi
E) Tuberoskleroz

Von Hippel Lindau hastalığı karaciğer, böbrek ve pankreasta kistler ve çok sayıda damar tümörleriyle karakterize otozomal
dominant geçişli bir hastalıktır. Elongin B ve C’de bozukluk vardır. RNA sentezi sırasında elongasyonun inhibe olmasıyla
oluşur.

(Cevap A)

97. İyonize radyasyonun neden olduğu hücresel DNA zedelenmesi sonucu neoplazm gelişiminde, aşağıdaki genlerden hangisinin
mutasyonu önemli rol oynar?
A) c-abl
B) k-ras
C) c-myc
D) p53
E) bcl-2
(Cevap D)

98. Aşağıdaki radyasyon tiplerinden hangisi kanser indüksiyonu ile ilişkisizdir?


A) Ultraviyole
B) Alfa ışınları
C) İnfrared
D) Beta ışınları
E) Protonlar
(Cevap C)
99. İnsan tümörlerinde en sık görülen transkripsiyon faktörü onkogen aşağıdakilerden hangisidir?
A) MYC
B) MYB
C) JUN
D) FOS
E) REL

Sayılan onkogenler için en sık görüleni MYC onkogenidir. MYC histon asetilasyonu, azalmış hücre adezyonu, artmış hücre
motilitesi, telomeraz aktivitesinde artma, protein sentezinde artma ile hücre bölünme hızının artmasında rol oynar.

MYC ekspresyonunda disregülasyon Burkitt lenfomaya yol açar. N-myc nöroblastomda L-myc small cell akciğer kanserinde rol
oynar. (Cevap A)

GÖZDEN GEÇİRME
(Aşağıdaki konularla ilgili olarak hatırladıklarınızı gözden geçiriniz ve yazınız...)
Benign tümörlerin özellikleri?

Malign tümörlerin özellikleri?

Benign ve malign tümör farkları?

Diferensiasyon ve anaplazi?
Metastaz?
Metastaz yolları?
Kanser epidemiyolojisi?
Kanser ve heredite?
Kalıtsal kanserler?
Preneoplastik hastalıklar?
Kanser ve onkogenler?
Kanser supressör genler?
Anjiogenez kavramı?
Karsinojenik ajanlar?

Radyasyon ve karsinogenez?
Viral ve mikrobiyal kanserojenler?
Tümörün lokal etkileri?
Tümörün sistemik etkileri?
Paraneoplastik sendromlar?
Gradeleme?
Stageleme?
Kanserin laboratuar tanısı?
İmmünohistokimyasal markırlar?
Tümör markerları?
Tümör isimlendirmesi?

You might also like