You are on page 1of 4

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER DERSİ FİNAL SINAVI (ÇİFT NUMARALI ÖĞRENCİLER)
15.05.2017 - 09.00
Sınav süresi 100 dakikadır. Başarılar dileriz.

AD ve SOYAD :
ÖĞRENCİ NUMARASI :

OLAY I: Çocuğunun doğum günü için bir parti düzenlemek isteyen (A), işlerinin yoğunluğu sebebiyle
mekan ve fiyat araştırması yapması için arkadaşı (B)’den yardım ister. (A)’nın isteği üzerine mekan
arayışına giren (B), (A) adına hareket ettiğini belirtmeksizin internetten bulduğu organizasyon şirketi (O)’yu
arayarak kendisine 40 kişilik bir doğum günü için elektronik posta yoluyla bir fiyat teklifi göndermelerini talep
eder. Organizasyon şirketi (O), 15.5.2017 tarihinde fiyat bilgisini de içeren sözleşme teklifini (B)’ye gönderir.
Teklif metninde ayrıca (O)’nun bu teklif ile teklifin düzenlenme tarihinden itibaren 3 (üç) gün için bağlı
olduğu bilgisi de yer almaktadır. Teklifin kendisine ulaşmasının ardından (B), 16.5.2017 tarihinde teklifi
kabul ettiğini belirten bir mesaj gönderir. Ancak (B)’nin kabul beyanı internet hatlarında meydana gelen bir
arıza sebebiyle (O)’ya 20.5.2017 tarihinde ulaşır.

SORU 1- (B)’nin (A) adına hareket ettiğini bildirmeksizin yapmış olduğu işlemlerin hukuki sonucu kimin
üzerinde doğacaktır? Gerekçeli olarak açıklayınız. (10 Puan)

“Temsilci temsil iradesi ile hareket etmesine rağmen bu sıfatını karşı tarafa bildirmemişse kural
olarak temsil gerçekleşmez. Bu durumda hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur (BK md 40 f.2
c.1).
Ancak kanun bazı durumlarda temsilci olduğunun bildirilmemiş olmasına rağmen temsilin
sonuçlarının uygulanacağını kabul etmektedir.
Buna göre karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyorsa
ya da karşı taraf için hukuki işlemin temsilci veya temsil olunandan biri ile yapılması farksız ise
yapılan hukuki işlemin sonuçları temsil olunan üzerinde doğar (BK md 40 f.2 c.2).
Olayımıza baktığımızda (O)’nun temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarmasının mümkün
olmadığını görmekteyiz.”

SORU 2- (B) ve (O)’nun karşılıklı beyanlarını hukuki bakımdan nitelendirerek sözleşmenin kurulup
kurulmadığını belirleyiniz. (15 Puan)

“(B)’nin (O)’yu arayarak fiyat teklifi istemesi öneriye davet niteliğindedir. Buna karşılık (O)’nun
cevabı ise fiyat bilgisi de dahil olmak üzere sözleşmenin objektif esaslı unsurları içerdiğinden
öneridir. Buna karşılık (O) tarafından yapılan öneride bir süre sınırlaması öngörülmüş olduğundan
(B)’nin kabul beyanıyla sözleşmenin kurulup kurulmadığının ayrıca değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Hazır olmayanlar arasında süresiz önerileri düzenleyen BK md 5’den farklı olarak; süreli öneriyi
düzenleyen BK md 3’de; önerene kendisine geç ulaşmış kabul beyanıyla bağlı olmadığını derhal
bildirim yükümlülüğü yüklenmemiştir. Bu durum karşısında kabulün (O)’ya belirtilen zamanda
ulaşmaması sebebiyle sözleşme kurulmamış olacaktır. Ancak buna rağmen belirtmek gerekir ki
doktrinde BK md 5’de yer alan düzenlemenin süreli önerilerde uygulanmasını kabul eden görüşler
de bulunmaktadır. Bu görüşlerin kabul edilmesi halinde sözleşmenin kurulmuş olduğu sonucuna
varılması gerekecektir.”

1
OLAY II: Klasik araba meraklısı müşterisi (A) için iyi durumda bir klasik araba arayan galerici (G), bu
özellikte bir araca sahip olduğunu bildiği eski müşterisi (E)’yi arayarak aracını satmayı düşünüp
düşünmeyeceğini sorar. (E), artık yaşlandığını ve arabalarına eskisi kadar vakit ayıramadığını söyleyerek
iyi biri fiyat teklif edilmesi halinde aracını satabileceğini (G)’ye bildirir. (A)’nın belirtilen nitelikteki bir araba
için 100.000 TL ödemeye hazır olduğunu bildirmesi üzerine (G), (E)’ye aracını almak için 80.000 TL’lik bir
teklifte bulunur. Fiyatı uygun bulan (E), noterde yapılan satış sözleşmesiyle aracı 15 gün sonra 30.5.2017
tarihinde teslim etmek üzere (G) ile anlaşır. Bu arada (G), aynı nitelikte benzer bir araç sahibi olan (B)’nin
acilen paraya ihtiyacı olması sebebiyle yaptığı 75.000 TL’lik satış teklifini ise (E) ile olan anlaşmasını
dikkate alarak reddeder. Ancak kararlaştırılan bedelin düşük olduğunu düşünen çocuklarının satışa karşı
çıkmaları üzerine kararsız kalan (E), aracı 30.5.2017 tarihinde teslim etmez.
SORU 1- (E)’nin aracı teslim etmemesi üzerine artık ifayı talep etmek istemeyen (G)’ye nasıl bir tavsiyede
bulunurdunuz? Tavsiye edeceğiniz hukuki yola ilişkin gerekli koşulları da belirterek gerekçeli olarak
açıklayınız. (15 Puan)

“(E)’nin aracı teslim etmemesi üzerine gecikmiş ifayı kabul etmek istemeyen (G)’nin BK md 125’de
sayılan diğer seçimlik haklarından birini kullanabilmesi için - BK md 124’de sayılan süre verilmesini
gerektirmeyen hallerden biri bulunmadığından- öncelikle BK md 123 uyarınca borçluya borcunu ifa
etmesi için uygun bir süre vermesi gerekmektedir. Bu sürenin sonunda borçlu borcunu ifa etmediği
takdirde alacaklı borçlunun kusurlu olması şartıyla ifadan vazgeçerek olumlu zararının tazminini
isteme veya sözleşmeden dönerek olumsuz zararının tazminini talep etme haklarına sahip olacaktır.
Olaydaki verilere baktığımızda (G)’nin ifadan vazgeçerek olumlu zararını talep etmesi durumunda bu
zararının 20 bin TL; sözleşmeden dönerek olumsuz zararını talep etmesi halinde ise 25 bin TL
olduğu sonucuna ulaşılacaktır. Bu durum karşısında verilen sürenin sonunda (E)’nin aracı teslim
etmemesi halinde sözleşmeden dönme seçeneğinin tercih edilmesi daha avantajlı gözükmektedir.”

SORU 2- (E)’nin satışını vaad ettiği araç 31.5.2017 tarihinde bir yıldırım çapması sonucunda yanarak
kullanılamaz hale gelmiş olsaydı. Bu durumun tarafların hak ve borçlarına bir etkisi olur muydu? Gerekçeli
olarak açıklayınız. (10 Puan)

“(E), taahhüt ettiği tarihte borcunu ifa etmemesi sebebiyle temerrüde düşmüş durumdadır.
Temerrüdün borçlu aleyhine doğurduğu sonuçlardan biri de beklenmedik halden sorumluluktur (BK
md 119 f.1).
Buna göre borçlu temerrüt halinde iken meydana gelen zarardan temerrüde düşmekte kusurlu
olmadığını ispat etmedikçe sorumlu olacaktır.
Olayda (E)’nin temerrüde düşmekte kusuru bulunmadığına ilişkin bir bilgi yer almamaktadır. Tam
tersine (E) düştüğü kararsızlık sebebiyle borcunu ifadan kaçınmıştır. Dolayısıyla bu şekilde
sorumluluktan kurtulması mümkün değildir.
Bu konuda kendisine tanınan ikinci imkan ise borcunu zamanında ifa etseydi dahi beklenmedik
halin ifa konusu şeye zarar vereceğini ispat etmektir. (E) bunun ispat etmek kaydıyla sorumluluktan
kurtulabilecektir.
Bu iki imkandan faydalanamaması halinde (E) BK md 112 gereğince alacaklının ifa etmemeden
doğan zararlarını karşılamakla yükümlüdür.”

2
OLAY III: Tarım işleriyle uğraşan (T), kendisine ait bahçenin, komşusu (K)’nın bahçesine sınır olan
kısmında yetiştirdiği domateslerin henüz toplanmadan çürümüş olduklarını fark eder. Durumu araştıran (T),
domateslerin aşırı suya maruz kaldıkları için çürüdüğü, bunun da kısa süre önce çeltik yetiştirmeye karar
veren (K)’nın bahçesindeki sulama kanallarının, kullandıkları suyu (T)’nin bahçesine tahliye etmeleri
sebebiyle gerçekleştiği bilgisini alır. Bunun üzerine (T), zararlarının karşılanması için (K) aleyhine maddi
tazminat davası açar.
SORU 1- (T) tarafından açılan davanın hukukî dayanağı nedir? Söz konusu hukukî dayanağı unsurları ile
birlikte açıklayınız. (10 Puan)
“Olayda haksız fiil sorumluluğu söz konusudur. TBK m. 49/1 hükmüne göre, “Kusurlu ve hukuka
aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bu kapsamda, haksız fiil
sorumluluğundan söz edilebilmesi için hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve hukuka aykırı fiil ile zarar
arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir. Hukuka aykırılık, genel davranış kurallarına
aykırılığı ifade etmektedir. Hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir sebep bulunmadıkça mutlak hakkı
ihlal eden her fiilin hukuka aykırı olduğu kabul edilir. Olayda, fazla suyun (T)’ye ait tarlaya akıtılması
ve bunun neticesinde domateslerin zarar görmesi mülkiyet hakkını ihlal eder nitelikte hukuka aykırı
bir fiil bulunduğunu gösterir. Kusur, hukuka aykırı sonucun gerçekleşmesini istemek veya
istememekle birlikte sonucun gerçekleşmesini engellemek için gerekli iradeyi kullanmamaktır.
Bunlar sırasıyla kast ve ihmal olarak nitelendirilirler. Olayda, sulama kanallarının (K) tarafından
(T)’nin bahçesine tahliye etmesinde hukuka aykırı sonucu istemesi söz konusudur. Bu sebeple kastı
vardır. Kusur unsuru gerçekleşmiştir. Zarar, malvarlığında veya kişi varlığında irade dışı meydana
gelen azalmadır. Olayda, domatesleri çürüyen ve kullanılamaz hale gelen (T) fiilen zarara uğramıştır.
Zarar unsuru da gerçekleşmiştir. Uygun nedensellik bağı, hukuka aykırı fiil ile zarar arasında aranır.
Hayatın olağan akışına göre bir fiilin meydana getirebileceği zarar arasında neden sonuç ilişkisi
kurulabildiği ölçüde uygun nedensellik bağının kurulduğu kabul edilir. Olayda zararın, su kanalları
tahliyesinin (T)’ye ait bahçeye yönlendirilmesi sebebiyle meydana geldiği söylenebilir.”
OLAY IV: Avukat (A), sahibi olduğu apartman dairesindeki elektrik tesisatını yenilemek üzere usta
arayışına girer. Bu iş için talep edilen ücretler karşısında şaşkına dönen (A), son zamanlarda sürekli arıza
çıkaran tesisatın yenilenmesi işini tek başına yapmaya karar verir; ancak daha sonra bunun üstesinden tek
başına gelemeyeceğini anlayarak kararından vazgeçer. Kısa süre sonra, (A)’ya ait dairedeki elektrik
sigortasının patlaması sonucunda çıkan yangın, (A)’ya ve yan komşusu (K)’ye ait daireleri kullanılamaz
hale getirir. (K) her ne kadar uğradığı zararın tazmini talebiyle (A)’ya ihtarname göndermiş ise de, söz
konusu zarar sigorta şirketi tarafından tazmin edilir. İhtarnameye rağmen zararının giderilmemesi üzerine
de tazminat davası açar.
SORU 1- Aleyhine açılan maddi tazminat davasında (A), kusursuzluğunu veya durumun gerektirdiği bütün
özeni gösterdiğini ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir mi? Açıklayınız. (5 Puan)
“Olayda yapı malikinin kusursuz sorumluluğu söz konusudur. TBK m. 69/1 hükmüne göre “Bir
binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki
eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.” Bu hüküm kapsamında, bina veya yapı
eserinin maliki, üçüncü kişilerin bunların yapımındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklikler
sebebiyle ortaya çıkan zararını gidermekle yükümlüdür. Olayda (A), apartman dairesinin maliki
olarak bunun bakımındaki eksiklik sebebiyle ortaya çıkan zarardan sorumludur. Yapı malinin
sorumluluğunda kusur aranmadığından (A) kusuru bulunmadığını ispat etse dahi sorumluluktan
kurtulamaz. Aynı şekilde, her ne kadar yapı malikinin sorumluluğu kanunda özen sorumluluğu
başlığı altında düzenlense de, yapı malikinin her türlü özeni gösterdiğini ispat ederek sorumluluktan
kurtulması mümkün değildir.”
SORU 2- (K)’nın sahip olduğu tazminat hakkını hangi süre içerisinde ileri sürmesi gerekir? Hakkın
süresinde kullanılmış sayılması için ihtarname gönderilmiş olması yeterli midir? Zararı sigorta şirketi
tarafından tazmin edilen (K), arızayı bilmesine rağmen zamanında tamirat yaptırmayan (A)’dan da tazminat
isteyebilir mi? (10 Puan)
“Yapı malikinin sorumluluğunda zamanaşımı özel olarak düzenlenmediğinden haksız fiile ilişkin
zamanaşımı süreleri uygulanmalıdır. Haksız fiile ilişkin genel zamanaşımı süresini düzenleyen TBK
3
m. 72 hükmüne göre “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği
tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle
zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü
cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” Olayda (K), zararı ve zarar göreni
öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık, her halde yangının gerçekleştiği tarihten itibaren on yıllık
zamanaşımı süresi içerisinde zararın tazminini ileri sürmelidir. Hakkın süresinde kullanılmış
sayılması için ihtarname göndermiş olması yeterli değildir. Zararı tazmin edilen (K), ayrıca (A)’dan
da tazminat isteyemez.”
OLAY V: İki katlı bir apartmanın birer katını satın alan (A) ve (B), evin bahçe düzenlemesini yaptırmak
üzere peyzaj mimarı (M) ile görüşür. Görüşmenin sonunda taraflar, bahçeye 20 adet tropikal ağaç dikilmesi,
dikilen ağaçların 2 yıl boyunca her ay düzenli olarak bakımının yapılması, bu işin karşılığında (M)’nin
nakden ve peşinen 20.000 TL alması, kuruyan ağaç olursa her bir kuruyan ağaç başına (M)’nin 1.000 TL
ödeme yapması hususunda anlaşırlar. (M) peyzajı tamamlayıp teslim etmesine rağmen ücreti kendisine
ödenmez. Kısa süre sonra da ağaçların tamamı kurur.
SORU 1- (M), peyzajı tamamlayıp teslim etmesine rağmen kendisine ödenmeyen ücretin tamamını (A)’dan
talep eder. (A)’nın borcun tamamından sorumlu tutulması mümkün müdür? Açıklayınız. (5 Puan)
“(A)’nın borcun tamamından sorumlu tutulması müteselsil borçluluk halinde söz konusu olabilir.
Müteselsil borçluluğu düzenleyen TBK m. 162 hükmüne göre “(1) Birden çok borçludan her biri,
alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk
doğar. (2) Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hâllerde doğar.”
Bu kapsamda, müteselsil borçluluğun söz konusu olabilmesi için bunun sözleşmeden veya kanun
hükmünden doğmuş olması gerekir. Birden fazla borçlunun yer aldığı her borç ilişkisinde müteselsil
borçluluğun kabul edilmesi söz konusu değildir. Olayda, (A) ve (B)’nin müteselsil borçlu olduğuna
dair somut bir bilgi verilmemiştir. Bu halde, sözleşme yorumlanarak müteselsil borçluluk bulunup
bulunmadığına bakılmalıdır.”
SORU 2- (M)’nin her kuruyan ağaç başına 1.000 TL ödemesini hukuken nitelendiriniz? (M)’nin, (A) ve
(B)’nin zarara uğramadıkları gerekçesiyle ödeme yapmaktan kaçınması mümkün müdür? Açıklayınız. (10
Puan)
“Olayda ceza koşulu söz konusudur. Ceza koşulunu düzenleyen TBK m. 179/1-2 hükmüne göre “(1)
Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi
sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. (2) Ceza, borcun
belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından
açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın
ifasını da isteyebilir.” Ceza koşulu, asıl borcun hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi halinde,
alacaklıya ceza olarak kararlaştırılan edimin ifa edilmesini gerektirir. Buradaki koşul borcun hiç
veya gereği gibi yerine getirilmemesidir. Ayrıca TBK m. 180 hükmüne göre “Alacaklı hiçbir zarara
uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir.” Olayda (M)’nin, bu hüküm çerçevesinde
(A) ve (B)’nin zarara uğramadıkları gerekçesini ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçınması mümkün
değildir.”
SORU 3- (M)’nin kuruyan ağaçlara ilişkin ödeme yapmak yerine mevcut alacağından borcunun indirilmesini
talep etmesi mümkün müdür? Hukuken nitelendiriniz. (10 Puan)
“Olayda takas söz konusudur. Takası düzenleyen TBK m. 139/1 hükmüne göre “İki kişi, karşılıklı
olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç
muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.” Takas, tek taraflı yenilik doğuran irade
beyanı ile karşılıklı alacaklı ve borçlu olan iki kişinin borcunun az olan borç miktarınca sona
erdirilmesidir. Takas için iki tarafın karşılıklı, aynı cinsten ve muaccel borcu olması aranır. Bu
koşullar sağlandığı takdirde tek taraflı irade beyanı ile borç sona erer. Takas bir sözleşme olmadığı
için, TBK m. 144 hükmünde yer alan istisnalar haricinde, tek taraflı irade beyanı ile hüküm doğurur.
Olayda, (M) yöneltilmesi gereken tek taraflı irade beyanı ile (A) ve (B)’ye olan borcunu sona
erdirebilir.”

You might also like