Professional Documents
Culture Documents
(1858-1917)
Emile Durkheim’ın Yaşamı
David Emile Durkheim 15 Nisan 1858 ‘de Fransa’da
Epinal-Loren’de dünyaya gelmiştir. Durkheim Ecole
Normale Supérieure yüksek öğrenim okuluna gitmiş ve
felsefe öğretmeni olarak kariyerine başlamıştır.
Durkheim Almanya’ya gidip felsefe öğretmenliği
yaptığı sırada sosyolojik olaylara duyduğu ilgi sebebiyle
Almanya’daki yaşamını raporlamıştır.
Almanya’da çıkardığı raporlar neticesinde Almanya’dan
dönüşünden bakanlık kararı ile toplum bilimi ve
pedagoji dersleri vermek üzere 20 Temmuz 1887’de
Bordeaux Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak
atanmıştır.
Durkheim’ın Sosyolojik Yaklaşımı
Durkheim’ın eserlerinde iki hakim görüş bulunmaktadır. Birincisi
toplumsal olguların bireylere dışsal oluşu ikincisi ise toplumun bilimsel
olarak incelenmesi gerektiği fikridir. Durkheim’a göre toplum bizim
sezgisel anlayışımızın ötesinde bilimsel bir şekilde ele alınması gereken
toplumsal olgulardan oluşur.
Toplumsal Olgular
Durkheim toplumsal olguları Latince su generis terimi ile ifade etmiştir.
Bu terimi toplumsal olguların birey bilincine indirgenemeyen,
kendilerine özgü karakteri olduğunu ifade etmek için kullanmıştır.
Toplumsal olgular bireylerin dışında olan ve bireylere zorlayıcı olan
toplumsal yapılar, kültür ve değerlerdir. Toplumsal olgular tek tek
bireylerin eylem ve çıkarları üzerinde kendine özgü özelliklere
sahiptirler. Toplumsal olgular sadece başka toplumsal olgular tarafından
açıklanabilir.
Durkheim'a göre insanlar, ahlaki bağları "patolojik bir şekilde" kaybetme tehlikesi
altındaydılar. Durkheim, ahlaki bağlar olmadığında birey giderek büyüyen ve doymak
bilmeyen tutkuların esiri olacağından onları önemli gördü. İnsanları, çılgınca bir doyum
arayışına zorlayabilir ancak her doyum yalnızca giderek artan gereksinimlere yol açar.
Durkheim'a göre her insanın istediği tek şey, «daha fazlası« dır ve bu mümkün değildir.
Toplumun bireyi kısıtlamaması durumunda birey daha fazlası fikrinin peşinden
gidecektir. Bu nedenle Durkheim bireyin özgür olabilmesi için dışsal denetim
mekanizmalarını gerekli bulmaktadır.
• Kolektif Bilinç
Kolektif bilinci tek başına geniş bir kapsama alanına sahip olması
nedeniyle doğrudan araştırmak zorlayıcıdır bu yüzden kolektif bilince
ilgili maddi toplumsal olgular aracılığıyla yaklaşılması gerekmektedir.
Kolektif temsillerin örnekleri, dini semboller, mitler ve popüler
efsanelerdir. Tüm bunlar, toplumun kendisi hakkında düşünme
biçimleridir. Bunlar kolektif inanç düşünce ve normları temsil ederler.
• Toplumsal Akımlar
Durkheim'ın sözünü ettiği toplumsal olguların çoğu, toplumsal örgütlerle bağlantılıdır.
Bunun yanında kendilerini çok net bir bicinde sunmayan toplumsal olgular vardır
Durkheim bunları toplumsal akımlar olarak adlandırmıştır. Toplumsal akımlar da
toplumsal olgular gibi bireye indirgenemez ama birey üzerinde zorlayıcı güce sahiptir.
• Organik dayanışma
• Mekanik Dayanışma
Organik Dayanışma Mekanik Dayanışma
Organik dayanışma, iş bölümü İş bölümünün sınırlı olduğu, çeşitlilik ve
uzmanlaşma, sosyal farklılık ve çeşitliliğin farklılığın az görüldüğü sanayi öncesi
yoğun olduğu modern toplumlarda toplumlarda görülür. Avcı-baba ve yiyecek
görülür. Bu dayanışma türünde bireyler toplayıcı-annenin bulunduğu ilkel aile,
benzerlikten ziyade farklılıklar gösterir ve pratik olarak kendine yeterlidir.
her bir iş için uzmanlaşmış bireyler
mevcuttur. Fırıncı, kasap, terzi gibi… Durkheim ilkel toplumların daha güçlü bir
kolektif bilince sahip olduğunu modern
Organik dayanışmada farklı alanlarda toplumların ise artan iş bölümü sebebiyle
farklı uzmanlaşmaların olması nedeniyle daha zayıf kolektif bilince sahip olduğunu
mekanik dayanışmadakine göre bireyler ileri sürmektedir. Aynı değer yargılarına
karşılıklı olarak birbirlerine çok daha sahip bireyler toplumsal yapıları kendi
güçlü bir şekilde bağımlıdırlar. içlerinde tutarlı ve farklılaşmamıştır. Bu
bireyler benzer etkinliklerde yer aldıkları
için bireysel eylem kendiliğinden kolektif
bilince dönüşür.
Anthony Giddens iki farklı dayanışma türünün içinde kolektif bilincin dört farklı
şekilde ortaya konulabileceğini söyler. Hacim, kolektif bilincin kuşattığı insanların
sayısına; yoğunluk, insanların onu ne kadar derinden hissettiğine; katılık, onun ne
kadar açıklıkla tanımlandığına ve içerik, iki toplum tipi içinde kolektif bilincin aldığı
biçime işaret eder.
Mekanik bir dayanışmanın nitelendirdiği bir toplumda kolektif bilinç, neredeyse tüm
toplumu ve onun tüm üyelerini kapsar; ona büyük bir yoğunlukla inanılır; aşırı
derecede katıdır ve onun içeriği son derece dini bir niteliğe sahiptir. Organik
dayanışmanın olduğu bir toplumda kolektif bilinç, belirli gruplarla sınırlıdır; bu
bilince, çok daha az yoğunlukla bağlılık vardır; bu bilinç çok katı değildir ve onun
içeriği, bireyin öneminin ahlaki bir ilkeye yükselişiyle ilişkilidir.
Durkheim, mekanik dayanışmanın olduğu bir toplumun ayırt edici özelliğinin, baskıcı
hukuk olduğunu ileri sürmüştür. Bu tip toplumda insanlar çok benzer oldukları için ve
ortak bir ahlaka inanmaya yönelik güçlü bir eğilim gösterdikleri için paylaştıkları değer
sistemine karşı işlenen herhangi bir suçun, çoğu birey için önemli olması muhtemeldir.
Herkesin, işlenen suçu hissetmesi ve ortak ahlak değerlerine derinden inanması
nedeniyle kolektif ahlak sistemini ihlal eden herhangi bir eylem dolayısıyla suç işleyen
bir kimsenin ağır bir şekilde cezalandırılması olasıdır. Hırsızlık, suçlunun elinin
kesilmesine yol açabilir; dine küfretme, dilin kesilmesiyle sonuçlanabilir.
Bunun tersine, organik dayanışmanın olduğu bir toplumun ayırt edici özelliği, suçu
işleyenlerin suçlarını telafi etmelerini gerektiren onarıcı hukuktur. Bu tür toplumlarda
suçların, ahlak sisteminin kendisine karşı değil belirli bir bireye veya toplum kesimine
karşı işlendiğinin düşünülmesi muhtemeldir. Zayıf bir ortak ahlak olduğu için çoğu
insan, yasanın herhangi bir ihlal edilişine karşı duygusal olarak tepki vermez. Organik
bir toplumda, suç işleyenlerin, ortak ahlaka karşı her suç için şiddetli olarak
cezalandırılmaları yerine onların eylemlerinden zarar görenlerin zararlarının
karşılamaları istenir.
İntihar
Toplumların bireye dışsal olduğu fikrinden yola çıkarak Durkheim
intihar çözümlemesinde intihar olgusunu bireysel bir eylemden ziyade
toplumsal bir olgu olarak ele almıştır. İntihar olgusunu dört farklı
başlıkta kategorize etmiştir;
• Bencil intihar
• Anomik intihar
• Özgecil intihar
• Kaderci intihar
Bencil İntihar Anomik İntihar