You are on page 1of 57

Fizyoloji

Doç.Dr. M. Alper Erdoğan


IKC Tıp Fakültesi Fizyoloji AD
FİZYOLOJİ
• Fizyolojinin amacı canlılarda yaşamın başlangıcından, gelişiminden
ve ilerlemesinden sorumlu olan tüm fiziksel ve kimyasal faktörleri
ortaya koymaktır.
• Fizyoloji yaşamsal fonksiyonları ve bu fonksiyonları sağlayan temel
mekanizmaları inceler.
• Ayrıca bu olayların içinde bulunduğu çevreye uyumuyla ilgili
mekanizmaları açıklamaya çalışır .
• Kısaca: Bir canlı «sağlıklı» bir biçimde nasıl canlılığını korur?
Alt bölümleri:
• İnsan fizyolojisi
• Hayvan fizyolojisi
• Bitki fizyolojisi
• Hücre fizyolojisi
• Bakteri fizyolojisi
• Virüs fizyolojisi
Fizyoloji neden gereklidir ?
• İnsan fizyolojisi temel bilimlerle klinik bilimler
arasında bağlantı sağlayan bir disiplindir.

• Moleküler düzeyden ve/veya hücre


elemanlarından başlayarak , organ sistemlerine
kadar yapıların, canlılık işlevlerini ve
etkileşimlerini sağlayan tüm konuları kapsar.

• Patoloji’nin ayırdedilebilmesi ancak organizmanın


normal işleyiş özelliklerinin bilinmesiyle sağlanır
• Modern anlamda fizyolojiyi ilk tarif eden ve kuran
16. yy da Jean Francois Fernel’dir
• İlk kitabı yayınlayan 17. yy da Rene Descartes dir
• Ülkemizde ilk fizyoloji dersleri 14 mart 1827 ‘de
(II. Mahmut dönemi) tıp eğitiminin başlamasıyla
verilmiştir, 1870 yılına kadar fransızca devam etmiştir
• 1867’de Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye-i Şahane
(imparatorluk Üniversitesi) ile batı anlamda üniversite
kurulmuş
• Fizyoloji derslerini ilk verenler Dr.Stefaniki Karateodri
Dr.Kaspar Sinepyan, Dr. İstepan Paşa ,Dr. Şemsi
Paşa, Dr. Şakir Paşa ,Dr. Kemal Cenap Berksoy
• Dr. Şakir Paşa Claude Bernard ‘ın yanında yetişmiş
Fzy. Kitabı yazmış ve laboratuvarlarını kurmuştur
Fizyolojinin Tanımı
• Vücudun temel canlı birimi hücredir.

• Hücreler → Dokular: Aynı (benzer) fizyolojik işlevi


yerine getiren aynı (benzer) yapıya sahip hücreler
bir araya gelir, bir doku oluştururlar. Farklı dokular
farklı işlevlere sahiptir.

• Dokular → Organlar: Her organ farklı işlevlere


sahip olan birkaç farklı doku tipini beraber içerir.

• Organlar → Sistemler: Her sistem farklı işlevlere


sahip olan birkaç farklı organı içerir.

• Sistemler → Canlı Organizma: Canlı organizma


farklı işlevlere sahip olan sistemlerden oluşur.

• Fizyoloji tüm bu yapılanmanın nasıl çalıştığını


inceler.
Döllenmiş ovum
Hücre bölünmesi Differansiasyon
Dokular
Epitel, Bağ, Kas, Sinir

Organlar
Kalp, Akciğerler, Böbrekler, KC, Beyin, Pankreas, vs....

60,000,000,000,000 200 çeşit hücre


adet hücre
İnsanda organ sistemleri
• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
• Üreme sistemi
• Kas- iskelet sistemi
• Sinir sistemi
• Endokrin sistem
• İmmün sistem
İnsanda organ sistemleri

•Kardiyovasküler sistem
İnsanda organ sistemleri
• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
İnsanda organ sistemleri
• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
İnsanda organ sistemleri
• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
İnsanda organ sistemleri
• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
• Üreme sistemi
İnsanda organ sistemleri
• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
• Üreme sistemi
İnsanda organ sistemleri
• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
• Üreme sistemi
• Kas- iskelet sistemi
İnsanda organ sistemleri
• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
• Üreme sistemi
• Kas- iskelet sistemi
İnsanda organ sistemler

• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
• Üreme sistemi
• Kas- iskelet sistemi
• Sinir sistemi
İnsanda organ sistemleri

• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
• Üreme sistemi
• Kas- iskelet sistemi
• Sinir sistemi
• Endokrin sistem
İnsanda organ sistemleri

• Kardiyovasküler sistem
• Solunum sistemi
• Sindirim sistemi
• Renal sistem
• Üreme sistemi
• Kas- iskelet sistemi
• Sinir sistemi
• Endokrin sistem
• İmmün sistem
İNSAN FİZYOLOJİSİ
• İnsan vücudunun canlı kalmasını sağlayan pek çok mekanizma
sürekli aktif haldedir.
• Bu mekanizmaların çoğu otomatik (bilinçli düşünmeden) ve bizim
kontrolumuz dışında gerçekleşir.
• Açlık duygusu bizi besin aramaya yöneltir...
• Susuzluk duygusu bizi su aramaya yöneltir...
• Korku duygusu bizi kaçmaya veya sığınak aramaya yöneltir...
• Üşüme duygusu bizi sıcak kaynaklarını aramaya yöneltir...
• Başka duygularımız bizi toplum içinde sosyal bağlar kurmaya
(arkadaşlık) ve üremeye yöneltir...
İNSAN FİZYOLOJİSİ
ANCAK:
•Yaşadığımız çevrede şartlar stabil DEĞİLDİR!

•Vücudumuzun canlı kalması için dış ortam şartlarının stabil olması


şart değildir.
•Değişen dış ortam şartlarına belirli ölçüde adapte olma yeteneğine
sahibiz.
•Canlı kalabilmenin temelinde değişen çevre şartlarına adapte
olabilme yeteneği esastır!
Fizyolojide birbiri ile ilişkili iki temel kavram vardır .
Bunlar ;
1- Milieu İnteriour = Milieu İntern = İÇ ortam
2- Homeostazis = Denge
Claude Bernard
(1813-1878)
(Milieu Interiour)
“La fixité du milieu intérieur est
la condition de la vie libre.”

“İç ortam Yaşam için


sabit tutulmalıdır”

Homeostasis

Walter
Cannon
(1929)
İÇ ORTAM
«milieu interieur»
• Fransız fizyolog.

• İlk kez iç ortam (“milieu


interieur”) kavramını ortaya attı.

• Çok hücreli canlıların hücreleri


ekstrasellüler sıvı ile çevrilidir: iç
ortam

• İnsan vücudunun %60’ı su bazlı


bir çözeltidir: %40’ı intrasellüler
kompartımandadır, %20’si
ekstrasellüler
CLAUDE BERNARD (1813-1878) kompartımandadır.
MİLİEU İNTERİOUR =İÇ ORTAM

• Hücreler ekstrasellüler sıvı (hücre dışı sıvısı) dediğimiz


bir iç ortam içerisinde bulunurlar
Homeostazis
• İç ortamın aynı şartlarda sabit ve statik korunmasıdır.
Bunun sağlanabilmesi için devreye giren regülasyon
mekanizmaları dinamik olaydır.
VÜCUT KOMPARTIMANLARI

1. İntrasellüler kompartıman
(%40)

2. Ekstrasellüler kompartıman:
(%20)
a. İntersitisyel kompartıman
(%15)
b. İntravasküler kompartıman
(%5, plazma)
Ekstrasellüler sıvı:
•Sürekli hareket halindedir.
•İçinde, hücrelerin yaşamlarını sürdürebilmeleri
için gereksindikleri oksijen, iyonlar ve besin
maddeleri bulunur.
•Damarlarımızdaki kanla tüm vücudu dolaşır.
•Dokulara ulaşır.
•Her organımıza kanı getiren bir arter bulunur.
•Organın içine giren arterler arteriollere
bölünürler.
•Daha sonra o organın kapiller damar ağını
oluştururlar.
• Doku hücreleri ile kan arası
madde alışverişi kapiller
damarlarda olur!

• Kapiller damar duvarı


üzerinden gerçekleşen
difüzyon, transitozis, filtrasyon
yolu ile damar içindeki sıvı
doku aralığı sıvısı ile karışır.

• Özetle: Tüm hücreler temelde


aynı (benzer) çevre
(ekstrasellüler sıvı) içinde
yaşıyorlar.

• O nedenle ekstrasellüler sıvıya


«iç çevre» de denilir.
EKSTRASELLÜLER VE İNTRASELLÜLER SIVILAR FARKLIDIR
• Ekstrasellüler sıvı ile intrasellüler sıvının içerikleri aynı DEĞİLDİR!
• Ekstrasellüler sıvıda: Na+, Cl-, HCO3-, O2, glukoz daha fazla
• İntrasellüler sıvıda: K+, Mg+, fosfatlı bileşikler, proteinler, amino asitler
daha fazla
• Bu farklılığın temel nedeni hücre membranının seçici geçirgen özelliği!
HOMEOSTAZ
• Ekstrasellüler sıvının sahip olduğu asit-
baz, iyon, O2, CO2 konsantrasyonları gibi
tüm kimyasal ve diğer fiziksel
parametreler (hidrostatik basıç, onkotik
basıç, ozmotik basınç vs) «belirli sınırlar
içinde» sabit tutulur!
• İç çevremizde sabit şartların korunması
özelliğine homeostaz denir.
• İç çevremizdeki şartların sabit
korunabilmesi için tüm hücrelerimizin
işlevleri sürekli olarak o anki
CLAUDE BERNARD (1813-1878) gereksinimlere uygun şekilde düzenlenir!
HOMEOSTATİK MEKANİZMALAR
• Ekstrasellüler sıvının tüm kimyasal ve fiziksel parametreleri tek bir
noktasal değerde değil «belirli bir sınır içinde» sabit tutulur!
Örn: arter içi sistolik kan basıncının normal sınırı (120-90 mmHg)

• Bu sınırın bir maksimum ve bir de minimum değeri bulunur.

• Parametre minimum veya maksimum değerinin dışına çıktığı anda


uygun homeostatik mekanizmalar tetiklenerek parametre normal
sınırlar içine döndürülmeye çalışılır.

• Homeostatik mekanizmalarda bir bozukluk gelişirse veya homeostatik


mekanizmalar yetersiz kalırsa normal sınırların dışına çıkılır →
HASTALIK!
Homeostazis’in korunması neden önemli?

(Çünkü iç ortamın sabit tutulmasını sağlar.)

• Düzenleyici mekanizmalar
çalıştığında
– Homeostasis korunur
(Fizyolojik)
• Kompanzasyon sağlanamadığında
– Patofizyoloji
• hastalık
• ölüm

Figure 1-5: Homeostasis


Ekstrasellüler Sıvının Önemli Bileşenleri ve
Fiziksel Özelliklerinin Normal Sınırları
HOMEOSTATİK MEKANİZMALAR
• Bazı homeostatik mekanizmalar çok basittir.
Basit homeostatik mekanizma örneği: Yemek sonrası kan glukozu artar →
pankreastan insülin salgısı artar → insülin kas ve yağ hücrelerine glukoz girişini
artırır → kan glukozu normal sınırlara iner.

• Bazı homeostatik mekanizmalar ise daha karmaşıktır.


• Bu tip homeostatik düzenlemeler sırasında pek çok farklı organ işlevlerini farklı
yönlerde değiştirirler.
• Hangi organ, hangi işlevini, ne yönde (artma/azalma) değiştirecek?
• Karmaşık homeostatik mekanizmaların idaresini sağlayan en üst düzey merkez:
Santral sinir sistemi-beyindir (hipotalamus)!

Karmaşık mekanizma örneği: Kanama → kan basıncı azalır → beyinde


(hipotalamus) belirli bölgeler uyarılır → sempatik sinirlerde aktivite artar,
adrenal bezden adrenalin salgısı artar → kalpte ve damar düz kasında kasılma
artar → kan basıncı artar.
BEYNİN HOMEOSTATİK MEKANİZMALAR
SIRASINDAKİ GÖREVLERİ

1. Otonom (sempatik/parasempatik) motor sinirlerin aktivitesini


düzenler: iç organlarımızın çalışması düzenlenir.

2. Somatik (çizgili iskelet kaslarını innerve eden) motor sinirlerin


aktivitesini düzenler: motive davranışlarımız, hareketlerimiz
düzenlenir.

3. Endokrin sistemin aktivitesini düzenler: beyin (hipotalamus) gerek


hipofiz üzerinden veya otonom sinirler üzerinden endokrin
bezlerde hormon salgısını düzenler.
Beyin sürekli olarak dış
ve iç çevremizdeki
değişiklikleri
gözlemler:

1.Dış çevremizdeki
uyaranlara duyarlı
reseptör hücreler:
görme, işitme, denge,
dokunma, ağrı, ısı, koku,
tad duyusunun
oluşumundan sorumlu
Beyin sürekli olarak dış
ve iç çevremizdeki
değişiklikleri
gözlemler:

2.İç çevremizdeki
uyaranlara duyarlı
reseptör hücreler:
•Termoreseptörler: ısıya
duyarlı
•Baroreseptörler: damar
içi basınca (ekstrasellüler
kompartımanın su
miktarına) duyarlı
2. İç çevremizdeki
uyaranlara duyarlı
reseptör hücreler:
• Ozmoreseptörler:
ekstrasellüler
ozmolarite miktarına
duyarlı
• Kemoreseptörler:
ekstrasellüler
kompartımandaki
PO2’a, H+
konsantrasyonuna
duyarlı
• Glukostatlar:
ekstrasellüler
kompartımanın
glukoz yoğunluğuna
duyarlı vb
• Duyu reseptör hücrelerinde oluşan duyusal bilgi periferik sinir sisteminin
duyusal sinirleri (afferent yollar) ile beyne iletilir.
• Bu reseptörlerden
gelen bilgi sayesinde
beyin sürekli
ekstrasellüler
kompartımanın
kimyasal ve fiziksel
özelliklerini
(parametrelerini)
gözlemler onların
belirli sınırlar içinde
tutulabilmesi için
uygun nöral ve
endokrin
mekanizmaları
tetikler.
Beyin 2 farklı yol üzerinden
homeostatik
mekanizmaları aktifler:
1.Periferik sinir sistemi
(motor-efferent
sinirler): İstemli
düzenlenen çizgili iskelet
kaslarımız somatik sinirler
ile, istemsiz çalışan iç
organlarımız (endokrin ve
ekzokrin salgı bezleri,
karaciğer, yağ dokusu) ve
iç organlarımızın istemsiz
çalışan kasları (kalp kası ve
düz kaslar) ise otonom
sinirler ile düzenlenir.

2. Endokrin sistem: Hipofiz üzerinden çoğu endokrin bezin işlevleri


ve hormon salgılanması düzenlenir.
HOMEOSTATİK MEKANİZMALARIN 2 TİPİ BULUNUR:
1. NEGATİF GERİ BESLEME TİPİ MEKANİZMALAR:
• Homeostatik mekanizmaların çok
büyük kısmı bu şekilde çalışır.
• Homeostatik mekanizma kendisini
tetikleyen uyarana negatif yönde
(azaltma yönünde) çalışır.
• Parametre artarsa onu azaltmaya
çalışır.
• Parametre azalırsa onu artırmaya
çalışır.

Termostatların çalışma mantığına benzer:


• Ev ısının belirli bir ayar
noktası/bölgesi bulunur. Isı ayar
bölgesinin dışına çıkacak şekilde
düştüğünde  ısıtma mekanizması
devreye girer  ısı yükselir  ısı ayar
bölgesine döner.
• Isı ayar bölgesinin dışına çıkacak
şekilde yükseldiğinde  termostat
ısıtma mekanizmasını kapar  ısı
azalır  ısı ayar bölgesine döner.
NEGATİF GERİ BESLEME TİPİ MEKANİZMALARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1. Parametrenin vücuttaki miktarı sürekli takip edilir:
• Vücutta iç çevremizde oluşan uyaranları algılayan reseptör hücreler
(baroreseptörler, ozmoreseptörler, kemoreseptörler, ağrı reseptörleri, ısı
reseptörleri vb) bulunur.
• Parametrenin vücutta miktarı azalırsa  vücutta üretimi artırılabilir,
dışarıdan yeni parametre temin edilebilir, parametrenin vücuttan atılışı
önlenebilir, vücutta depolanabilen bir parametre ise depo parçalanarak
kullanılabilir.
• Parametrenin vücutta miktarı artarsa  parametrenin vücutta üretimi
azaltılır, vücuttan kaybı artırılır, parametrenin fazlası depo forma
dönüştürülür.

2. Bir parametrenin miktarı birkaç mekanizma ile düzenlenir!


Mekanizmalardan biri bozulursa  parametrenin düzenlenmesini diğer
mekanizmalar üstlenir (kompanzasyon)  böylece hayatta kalırız!
3. Homeostatik mekanizmalar  parametrenin miktarı ayar bölgesi
içinde kalacak şekilde uygun metabolik süreçleri düzenleyebilir.

4. Homeostatik mekanizmalar  parametrenin miktarı ayar bölgesi


içinde kalacak şekilde uygun duyguların ve motive (güdülenmiş)
davranışların ortaya çıkışını da düzenleyebilir.
Motive davranış = belirli bir hedefe ulaşmak amacıyla sergilenen
davranış

5. Bazı parametreleri düzenleyen homeostatik mekanizmalar daha


efektif çalışır: normal sınırlara döndürmekte daha etkilidir. Bazı
parametreleri düzenleyen homeostatik mekanizmalar ise daha az
efektif çalışır: normal sınırlara döndürmekte daha az etkilidir. Örn:
ısı kontrol mekanizmamız kan basıncımızı düzenleyen
mekanizmalardan daha efektif çalışır!
Isı reseptörleri  beyin vücut ısısını
NEGATİF GERİ BESLEME takip eder  vücut ısının 36.1°C-
ÖRNEKLERİ 37.2°C aralığı içinde tutulabilmesi için
gereken nöral ve endokrin
mekanizmaları tetikler!
Vücut ısımız azaldığında:
•Beyin sempatik sinir sistemi
aktivitesini artırır, adrenal medulladan
adrenalin salgısını artırır.
Her iki mekanizma üzerinden:
•Isı üretimini artıran metabolik
süreçler (glikojenoliz, lipoliz) tetikler.
•Isı kaybını azaltan süreçler tetikler:
deride vazokonstriksiyon
Beyin  ısı üretimini artıran titreme
yanıtını tetikler.
Beyin  üşüme duygusunu ortaya
çıkartır  uygun motive davranışlar
ortaya çıkar  barınak, ısı kaynağı
ararız.
NEGATİF GERİ BESLEME
ÖRNEKLERİ
Vücut ısımız arttığında beyin ısı
kaybını artıran süreçleri tetikler:
•Deride vazodilatasyon
•Terleme
•Solunumun artışı

Beyin ısı üretimini artıran süreçleri


baskılar: hareketsizlik eğilimi
başlar.

Beyin  sıcaklama duygusunu


ortaya çıkartır  uygun motive
davranışların ortaya çıkmasını
sağlar  ısı kaynaklarından
kaçarız, üstümüze ince giysiler
giyeriz.
• Aşırı susuz kaldığımız zaman
NEGATİF GERİ BESLEME (dehidratasyon) ekstrasellüler
kompartımanda su hacmi
ÖRNEKLERİ azalır (hipovolemi), damar içi
basınç azalır, ekstrasellüler
ozmolarite artar.
1. Baroreseptörler beyini uyarır:
beyin vücuttan su kaybını
azaltacak mekanizmaları
tetikler:
• ADH salgısını artırır:
böbreklerde idrardan vücuda
su geri-emilimi artar,
vazokonstriksiyonla kan
basıncı artırılır.
2. Ozmoreseptörler beyni uyarır
beyin vücuda dışarıdan su
kazandıracak mekanizmaları
tetikler: susuzluk duygusu 
uygun motive davranışların
ortaya çıkmasını sağlar  su
kaynaklarını arar ve su içeriz.
NEGATİF GERİ BESLEME • Kanama (hemoraji)
geliştiğinde ekstrasellüler
ÖRNEKLERİ kompartımanda hacim
azalır (hipovolemi),
damar içi basınç düşer.
• Baroreseptörler beyni
uyarır, beyin bazı nöral ve
endokrin yanıtları tetikler:
1. ADH salgısını artırır:
idrardan vücuda su geri-
emilimi artar,
vazokonstriksiyonla kan
basıncı artar.
2. Sempatik sinir sistemini
aktifler: kalp ve damar
düz kasında kasılma artar.

Net etki: Damar içi basınç artar


ve normal sınırların içine
dönülür.
NEGATİF GERİ BESLEME ÖRNEKLERİ

• Yüksek irtifaya çıkıldığı zaman atmosfer basıncı azalır → atmosfer


havasında PO2 azalır → kanda PO2 azalma eğilimine girer → PO2’e
duyarlı kemoreseptörler uyarılır → beyin solunum kaslarına giden
uyarıları artırır → solunum frekansı ve derinliği artar → daha çok
hava solunur → akciğerlerden kana geçen O2 miktarını normal
sınırlara doğru artırmaya çalışırız.
POZİTİF GERİ BESLEME TİPİ MEKANİZMALAR:

• Homeostatik mekanizmaların daha az kısmı bu şekilde çalışır.


• Homeostatik mekanizma kendisini tetikleyen uyarana pozitif
yönde (artırma yönünde) çalışır.
• Neden az rastlanan homeostatik mekanizmalardır? İç ortamı
eski stabil durumuna döndürmeye değil onu daha anstabil hale
getirmeye çalışırlar!
• Bir kere tetiklendikten sonra eninde sonunda negatif geri
besleme mekanizmaları ile durdurulmaları gerekir.
• Durdurulmadıkları zaman iç ortamın homeostazını kendileri
bozar ve durum ölüme dek gidebilir!
Pozitif Feedback

• Düşük dereceli bir pozitif feedback negatif feedback mekanizması ile düzeltilebilir. Örneğin: Bir
kişi 2 litre yerine 1 litre kan kaybederse normal negatif feedback mekanizmaları kardiyak
output’u ve kan basıncını kontrol ederek pozitif feedback’in yarattığı bu durumu dengeler ve kişi
normale dönebilir.
Hemorajik Şok: Pozitif Feedback

Şiddetli Hemoraji

Venöz Dönüş
+
Kardiyak Output
Kan Basıncı
Koroner Kan Akımı

Kalp Kasılması
POZİTİF GERİ BESLEME ÖRNEKLERİ

Kanın pıhtılaşması:
•Kan damarı zedelendi: önce trombosit tıkacı.
•Sonra pıhtılaşma faktörleri (trombosit, hasarlı endotel,
plazma kökenli) arka arkaya tetiklenmeye başlar. Son
ürün olan fibrin trombosit tıkacının üzerine çöker. Bu
kaskad sırasında aktive olan bazı pıhtılaşma ürünleri (örn:
trombin) kendilerinden önce gelen bazı basamakları
aktifler. Kaskad kendi kendini artıran bir sürece dönüşür!
Tıkaç hasarlı bölgeyi tam kapatacak büyüklüğe ulaşana
dek bu süreç kendi kendini pozitif geri bildirim ile artırır.
POZİTİF GERİ BESLEME ÖRNEKLERİ
Doğum süreci:
•Uterusta doğum kontraksiyonları
(kasılmaları) sırasında arka
hipofizden oksitosin salgısı artar.
•Oksitosin uterus
kontraksiyonlarını tetikler.
•Bebeğin başı uterusun alt
parçasını (serviks) ittirmeye
başladığında serviksin gerilmesi
mekanoreseptörleri uyarır.
•Mekanoreseptörler beyni
(hipotalamus) uyarır.
•Arka hipofizden oksitosin salgısı
daha da artar.
Principles of “feedback”

You might also like