You are on page 1of 151

 Virüslerin genel özellikleri ve sınıflandırma

VİRÜS YAPISI  viral yapı ile ilgili tanımlar

SINIFLANDIRILMASI  kapsid simetrisi


 Virus genom yapısı
VE REPLİKASYON  Replikasyon

ÖZELLİKLERİ

1 2

virüsler Virüslerin Genel özellikleri


 hastalık yapabilen en küçük (20-400 nm )canlı  Virüslerde tek bir nükleik asit bulunmaktadır
 enfeksiyon etkenidirler, tam bir hücre yapısı göstermezler  ya DNA ya da RNA'dan oluşur
 yaşamak için gerekli olan enerjiyi ve makromolekülleri  Virüsler yalnızca canlı hücreler içerisinde replikasyon denilen,
sentez edemezler. nükleik asidin kopyasının çıkarılması şeklinde, yani eşleşme yoluyla
 enfekte ettikleri hücrelerin metabolik sistemlerinden çoğalırlar
yararlanırlar.  Virüsler yalnızca canlı hücrelerin bulunduğu hücre kültürlerinde ya da
 zorunlu hücre içi paraziti olarak yaşamlarını devam embriyonlu yumurtada üreyebilirler.
ettirirler.
 Virüsler bakteriyolojide kullanılan filtrelerden küçük olmaları
 hücre içine girdikten sonra hem kendi, hem de hücrenin
nedeniyle geçebilirler
metabolik yollarını kullanırlar.
 Bu nedenle virüsler hücre dışında metabolik olarak inaktif,
hücre içinde ise canlı olarak kabul edilirler.

3 4

Dirençlilik
Virüslerin Genel özellikleri  Virüsler genellikle yüksek ısıya karşı dayanıksızdırlar.
 Virüslerin birçoğu 55 - 60 0 C ısıda birkaç dakika içinde inaktive
 Virüslerde ribozom, endoplazmik retikulum, mitokondri, golgi aygıtı
olurlar.
gibi hücre organelleri bulunmaz.
 Virüsler soğuğa karşı ise oldukça dayanıklıdırlar
 Virüsler antibiyotiklerin varlığından hiç etkilenmezler
 En iyi saklama ısısı -70 ile -1960C arasındaki ısılardır
 virüsler interferon varlığında üremelerini sürdüremezler.  Normal koşullarda çoğu virüsler, pH 5 - 9 arasında canlılıklarını
 Virüsler daha iyi antijenik özellik gösterir ve organizmada daha sürdürürler.
kuvvetli ve daha kalıcı bir antikor yanıtı oluştururlar.  Virüslerin hemen hemen tamamı alkali ortamlarda kısa sürede
 Bakteriler ise daha zayıf antijenik özellik gösterir ve daha kısa süreli inaktive olur, bazı virüsler ise asit ortama dirençlilik gösterebilir.
antikor yanıtı meydana getirirler  Ultraviyole, X ve gama ışınları virüsleri kısa sürede inaktive
ederler. nukleik asitlerin yapılarını bozarlar.
 formaldehit, hidroklorik asit, sodyum hipoklorit virüsler üzerine
etkili maddelerdir
 Viral enfeksiyonlara karşı içme sularının klorlanmasında, klor
oranı daha yüksek tutulması gerekir

5 6

1
viral yapı İle İlgili tanımlar

viral yapı ile ilgili tanımlar  Capsid = protein kılıf

 Küçük ,zorunlu hücre içi parazitidirler  Nucleocapsid: viral nükleik asit + onu saran bir protein kılıfdan oluşur
 Viral genomun paketlenmiş bir biçimini temsil
 Virion etmektedir
 Tam virus partikülüdür.  Structural unit = protein subunit
 nükleik asid ve protein kılıf (kapsid) dan oluşur
 Virion = virus partikülü
 Zarflı virüslerde bu yapıyı zarf çevreler
 Hücreleri konağı infekte eden formdur  Bacteriophage
 Prokaryotik (bakteriyel) hücrelerini enfekte eden virüs.
 Viral genom
 Kapsid ile çevrili RNA veya DNA dan oluşur  .

7 8

Viral Yapı
Kapsid
Nucleic acid  Viral genomu çevreleyen, protein yapısında kılıfa kapsid adı verilir.
Nucleocapsid  Kapsidi oluşturan yapıtaşlarına kapsomer adı verilir.
Capsid  Bu kapsomerlerin farklı virüslerde farklı şekilde dizilimleri virüslerin
simetrik yapılarını oluştururlar.
Envelope protein
Viral envelope**  Bu simetrik yapı ise virüslere şeklini vermektedir.
Membrane protein
Spike protein

9 10

VİRAL KAPSİDİN GÖREVLERİ kapsid simetrisi


 Büyüklük,şekil ve simetri açısından farklılıklar gösterir
 Virüs partikülüne morfolojik karakterini verir.  kapsid simetrisi 3 tiptir:
 Cubic (icosahedral)
 20 eşkenar üçgen şeklinde dizilen kapsomerlerin birleşmesiyle oluşan,
 Viral nükleik asidi dış etkilerden ve nükleazlardan korur. 12 köşesi bulunan bir yapıdır.
 Örneğin. Adenovirüs
 Viral nükleik asidin paketlenmesi için uygun bir klıf  Helical
oluşturur.  kapsomerler nukleusun etrafında bir eksen boyunca
 üst üste kıvrılarak boru şeklinde dizilmişlerdir.
 örneğin Coronavirus
 Virüse antijenik özelliğini ve konak hücreye olan
 complex
özgüllüğünü verir.
 ne kübik ne de sarmal örneğin poxvirus

11 12

2
Zarf Zarf
 Viral zarf üzerinde başlıca iki grup protein bulunur.
 Bazı virüslerde nukleokapsidin çevresini lipit bir  Glikoproteinler
yapıçevreler.  Zarf üzerinde bulunan dikensi çıkıntılardır, peplomer denir
 Bu tür virüslere zarflı virüsler adı verilir.
 Virüsün konak hücreye adsorbsiyonu,penetrasyonu ,nörotoksik etki
 Bu virüsler içinde üredikleri hücreden tomurcuklanma ile
hemaglutinasyon yapma,nöroaminidaz etki gibi çok çeşitli görevleri
ayrılırlar.
vardır.
 lipit içermeleri nedeniyle eter ve kloroform gibi lipit
eriticilere duyarlıdırlar.  Matriks proteinleri
 Zarf üzerinde virüse özgül fonksiyonları olan proteinler  M proteinleri olarak da adlandırılırlar
bulunur  glikoprotein çıkıntıların taban kısmında, virüsü çevreleyen proteinlerdir.
 zarfın lipit tabakasına bağlanırlar.
 Matriks proteinleri virüslerin hücre membranından tomurcuklanmasında
önemli rol oynarlar.
13 14

Viral yapI

(a) The helical virus of rabies.


(b) The segmented helical virus of influenza.
(c) A bacteriophage with an icosahedral head and helical tail.
(d) An enveloped icosahedral herpes simplex virus.
(e) The unenveloped polio virus.
(f) The icosahedral HIV with spikes on its envelope. 15 16

Virüs genom yapısı Virus genom yapısı


 Virüslerde tek bir nükleik asit bulunmaktadır
 ya DNA ya da RNA'dan oluşur
 Genomlar iki şekilde incelenebilir

 Nükleik asitler tek ya da çift iplikcikli olabilir  (+) sense: Pozitif polariteli - viral RNA viral mRNA ya identiktir
 DNA veya RNA genomu : ve hemen konak hücre tarafından proteine çevrilir. RNA
polimeraz yoktur
 ss – tek zincirli  Picornaviruslar, Caliciviruslar, Togaviruslar, Coronaviruslar,
 ds – çift zincirli Retroviruslar pozitif polariteli RNA virüsleridir.

 (-) sense: Negatif polariteli - Viral RNA mRNA'ya tamamlayıcıdır


 DNA virüslerinde Çift iplikçikli nükleik asit yapısı yaygındır.
ve translasyondan önce bir RNA polimeraz ile pozitif sense RNA
 Parvovirus hariç bütün DNA virüsleri çift iplikçiklidir. dönüştürülür.
 Retroviruses ?
 Orthomyxoviruslar, Paramyxoviruslar, Rhabdoviruslar,
 RNA virüslerinde ise Tek iplikçikli nükleik asit yapısı Bunyaviruslar, Arenaviruslar negatif polariteli virüslerdir
yaygındır.
 Reovirus hariç bütün RNA virüsleri tek iplikçiklidir.

17 18

3
Virüs genom yapısı
 Bir çok virüslerde genom tek molekül halinde
Virüs genom yapısı
bulunmaktadır.
 Virüslerde nükleik asit yapıları düzlemsel (linear) ya da çembersel
 Bazı virüslerde ise genom parçacıklı olarak görülür. yapıda olabilir.
 DNA virüslerinde parçacıklı genom görülmez.
 Parçacıklı nükleik asit yalnızca bazı RNA virüslerinde  Bütün RNA virüslerinin nükleik asitleri linear yapı gösterir.
vardır.
 Parçacıklı genom içeriği bu virüslerde yüksek sıklıkta  DNA virüslerinde ise hem linear hem de çembersel nükleik asit
yapısı görülür.
rekombinasyon oluşmasına neden olur.
 Buna bağlı olarak da yeni yeni antijenik tipler ortaya
çıkmaktadır.

19 20

Viral Replİkasyon
Virion İçi Enzimler
 RNA Polimeraz Enzimi :  Virüsler zorunlu hücre içi parazitlerdir
 Viral RNA'yı mRNA şekline transkribe ederler.  canlı bir hücrenin yardımı olmadan çoğalamazlar ve kendi
 Bu enzim yalnızca negatif polariteli virüslerde bulunur. genlerini ifade edemezler
 Bu enzim insan ya da hayvan hücresinde bulunmaz.
 Tek bir virüs partikülünün (virion) öncelilkle hücre içine
 DNA Polimeraz Enzimi : girmesi gereklidir
 DNA'dan DNA sentez eden bir enzimdir.
 DNA virüslerinde bulunur.  Replikasyon için gerekli bileşenlerden yoksundur .
 Revers Transkriptaz Enzimi :
 Bir virüs, bir hücreyi infekte ettiği zaman , hücrenin ribozom,
 RNA'dan DNA sentezini yöneten bir enzimdir.
 Bu enzim sayesinde hücre içerisne giren virüs RNA'dan çift iplikçikli enzimler ve çoğaltmak için hücresel makineyi kullanırlar
DNA oluşturarak, yeni oluşan bu DNA'nın hücre kromozomu ile entegre  replikasyon döngüsünün süresi 6-8 saat - 40 saate arasında
değişir
hale gelmesini sağlar.
 Retrovirüslerde bulunan bir enzimdir.

21 22

Viral Replikasyon basamakları


Viral Replİkasyon
 Bir virüs, bir hücreyi infekte edince, nükleik asit kılıfından soyulmuş
olmalıdır ve hücrenin metabolik aktivitesine integre olmalıdır.
 Vİral Replİkasyon basamakları
 bir virüs konağı infekte edince
 attachment – tutunma
 viral progeni bileşenleri konak hücre sistemleri ile oluşturulur
 Virion proteini ile hücre yüzey reseptörünün spesifik bağlanması
 viral kapsid oluşturulması enzimatik olmayan bir işlemdir. Genellikle
 penetration – penetrasyon
kendiliğinden gerçekleşir.
 Konak hücre sitoplazmasına viral partikülün girişi
 Virüsler genellikle sadece sınırlı sayıda konağı infekte edebilir.
 hücre içine nükleik asidin girişi enerji bağımlı (37 ºC)
 Çünkü virüs partikülü üzerindeki bazı proteinler sadece belirli
konağın hücre yüzeyindeki belirli reseptör uygun olmalıdır.  3 şekilde penetre olur

 a.receptor-mediated endocytosis

 b. direct penetration (viropexis)

 c. cell fusion

23 24

4
Viral Replikasyon basamakları Vİral Replİkasyon basamaklarI
 Uncoating –kılıftan soyulma
1. Attachment & adsorption
 Viral kapsidin viral genomdan fiziksel olarak ayrılması
 Viral replikasyonda zorunlu basamaktır
2. Penetration
 virüs genlerinin erken ekspresyonu
 Virüs nükleik asidinin kopyalanması ,replikasyonu
3. Uncoating
 Yeni virion bileşenlerinin sentezi
 Yeni virionların biraraya getirilmesi ve paketlenmesi
4. Early viral mRNA synthesis
 Hücreden çıkış
 2 şekilde çıkış olur:
 1. hücre membranının rüptürü veya lizisi ile
5. Early viral protein synthesis
 2. dış membranından tomurcuklanarak(Budding)

25 26

Vİral Replİkasyon basamaklarI


6. Viral genome replication

7. Late viral mRNA synthesis

8. Late viral protein synthesis

9. Assembly

10. Release

27 28

Viroids ve Prions
Viroids Virüslerin sınıflandırılması-özet
 Tek zincirli RNA (ss RNA) genomuna sahip bilinen en küçük  Nükleik asit yapısı
patojendir.
 bitkileri etkiler
 Virüsün büyüklüğü
 Prions  Morfolojisi
 tamamen protein olan bulaşıcı parçacıklar.  Kapsid simetrisi
 nükleik asit yok
 Son derece ısıya dayanıklı  genom yapısı
 Sinir dokusunu etkileyen hayvan hastalıkları yapar
 Bovine spongiform encephalitis (BSE) “mad cow disease”,
 Polarite
deli dana
 Scrapie in sheep
 Zincir yapısı
 İnsanlarda kuru & Creutzfeldt-Jakob Disease (CJD)  Virion İçi Enzimler
 Hücreden dışarı salınım şekli

29 30

5
 Virüs-konak İlişkileri
 Virüs-konak İlişki Tipleri
 Virüslerin Konağa Giriş Yolları
 Virüslerin Organizmada Yayılım yolları
Virüsün Konak Hücrede Oluşturduğu Hasarın Mekanizması
 Viral Enfeksiyonlarda Hastalık Oluşumunu Etkileyen Faktörler
 Klinik
 Viral Hastalıklarda Patogenez
 Viral Enfeksiyon Tipleri

VİRÜS-KONAK İLİŞKİLERİ
VİRÜS-KONAK İLİŞKİLERİ
 yaşamaları ve çoğalmaları için mutlaka canlı hücrelere ihtiyaçları
vardır  Üretken İlişki
 Progeni :Bir virüsün konak hücreye girmesi ve hücre içinde  virüs konak hücreye girer kendine benzer yeni virüsler (progeni)
çoğalması sonucunda, kendine benzer yeni virüsleri sentez eder
oluşturmasıdır.  hücrede bazı patolojik değişikliklere (sitopatik etki) neden olurlar.
 Bir virüs konak hücreye girdiği zaman, bu hücre içerisinde  Bu ilişkiye permissive ilişki , Konak hücreye ise permissive hücre adı
replikasyon yoluyla yaklaşık 105-106 adet progeni oluşur. da verilir.
 Üretken Olmayan İlişki
 Virüs-konak hücre ilişkileri 2 grupta incelenir.  progeni yapımı gerçekleşmez.
 Bazı hücrelerde virüsün hücreye tutunması ve adsorbsiyonu için
 Üretken İlişki (Prodüktif İlişki) gerekli reseptörler yoksa da virüs için o hücre üretken değildir.
 Üretken Olmayan İlişki (Non produktif İlişki)  Bu özelliğe non permissive özellik ,Bu tür hücreye ise non permissive
hücre denir

3 4

Abortif İlişki Onkojenik Transformasyon


 Onkojenik yeteneği olan bazı DNA virüsleri in vitro olarak hücre
 Bazı virüsler hücre içine girerler , viral nükleik asit ve protein de kültürlerinde onkojenik transformasyon adı verilen bazı değişikliklere
sentezlerler ancak tüm virüs partikülü (progeni) oluşamaz. neden olurlar.
 Bu yüzden infeksiyoz progeni yapımı gerçekleşemez  Onkojenik transformasyonda virüs hücre içine girer.
 Bu tür üretken olmayan ilişkiye ise abortif enfeksiyon adı verilir.  Viral DNA hücre kromozomuna entegre hale gelir ve bazı erken viral
genomlar kodlanır.
 Örneğin adenovirüsler maymun hücrelerini enfekte eder, çekirdekte viral  Transforme hücrelerde Virüse özgül kodlanan iki antijen saptanır.
nükleik asit sentezi meydana gelir.  1. genellikle hücre çekirdeğinde lokalize olan Tümör antijeni (T antijeni) ,
 Sentez edilen mRNA'lar sitoplazmaya taşınarak viral protein sentezini  2. hücre membranında yer alan tümöre özgül transplantasyon antijenidir.
gerçekleştirir.
 Ancak viral proteinler tekrar çekirdeğe taşınıp tüm virüs partikülü
oluşmadığı için replikasyon tamamlanamaz.

5 6

1
Transforme olan hücrelerde ortaya çıkan birtakım yapısal
değişiklikler
interferans
 Transforme hücrelerde temas inhibisyonu kaybolur.  Bir virüsün bir hücreyi enfekte ettikten sonra, ikinci bir virüsün bu

 hücreler kalın tabaka yapacak şekilde üst üste ürerler. hücreyi enfekte etmesini engellemesi olayına interferans adı verilir.

 iki farklı mekanizmayla oluşur

 Hücre morfolojisinde değişiklik oluşur.  virüs, içinde bulunduğu hücrenin yüzeyini değiştirerek, virüsün
 fibroblastik hücre transformasyona uğrayınca epitelyal hücreye tutunmasını sağlayan virüse özgül reseptörleri bloke eder
morfoloji kazanır
 Hücre içerisine giren ilk virüs, içinde bulunduğu hücreden interferon
salgılanmasını sağlar. Bu da virüslerin hücre içerisine girmesine
 Transforme hücrelerin katı yüzeylere tutunma engel olur
yetenekleri azalır

7 8

Virüslerin Konağa Giriş Yolları Virüslerin Organizmada Yayılım yolları

 Solunum Yolu - Damlacık enfeksiyonu ile  vücuda giren virüsün hastalık oluşturabilmesi için primer replikasyonu
takiben, hedef organlara ulaşmak üzere yayılım göstermesi gerekir.
 Lokal Yayılım
 Oral Yol - su ve gıdaların alınmasıyla
 belirli bir mukozal yüzeyde, ya da organda üreyerek buradan sınırlı bir
çevreye yayılırlar
 Deri ve Mukoza Yolu - Deride oluşan çizikler, travmalar,  Rhinovirus
böcek sokmaları,  Primer Hematojen
hayvan ısırmaları  virüsler çeşitli yollardan direkt olarak kan dolaşımına karışarak, kan
yoluyla hedef organlarına ulaşırlar
hepatit B
 Enjeksiyon ve Transfüzyon Yolu 

 Genital Yol - cinsel ilişki


 Plasenta Yolu

9 10

Virüslerin Organizmada Yayılım yolları


Virüsün Konak Hücrede Oluşturduğu Hasarın
Mekanizması
 Sekonder Hematojen Yayılım
 virüsler ilk önce vücuda girdikleri bölgede primer çoğalma gösterirler,lenfatik yolla
kana karışarak hedef organa ulaşırlar
 Virüslerin konak hücrede oluşturduğu hasar mekanizması 2 grup altında incelenir.
 Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak
 Nöral Yayılım
 yüzeyel dokulardan vücuda girdikten sonra periferik sinirlere ulaşarak, sinir sistemi  Litik virüslerin oluşturduğu hasar
yoluyla merkezi sinir sistemine doğru yayılırlar  hücre içerisinde ürediklerinde konak hücreler üzerine öldürücü etki yaparlar.
 Kuduz  Litik olmayan virüslerin oluşturduğu hasar
 Litik olmayan virüsler içinde üredikleri konak hücreleri öldürmezler

 Bu virüsler litik virüslerin tam tersine, enfekte hücrenin virionları ürettiği ve saldığı, ancak

genel hücresel mekanizmanın çok az etkilendiği persistan bir enfeksiyon oluşturur.

11 12

2
Viral Enfeksiyonlarda Hastalık Oluşumunu Etkileyen
Faktörler Hastalık Tablosu
 Virüsün Sayısı ve Virulansı  Virüsler organizmaya girdikten sonra virüsün özelliğine ve vücuda giriş yollarına göre iki türlü
enfeksiyon oluşturur.
 Giriş Yolu ve Hedef Organa Olan Uzaklığı  Lokal ya da yerel enfeksiyonlar
 Virüsün yalnızca konağa girdiği bölgede sınırlı yayılım
 Bağışıklık Durumu göstermesi ile oluşan enfeksiyonlardır
 İmmün cevapta lokal IgA'lar önemli rol oynarlar, bağışıklık
 Konağın Genetik Özellikleri kısa sürelidir,
 nezle
 Konağın Beslenme Durumu
 Sistemik enfeksiyonlar

 Konağın Genel Durumu  bütün vücudu etkileyen enfeksiyonlardır.


 Virüs birden çok bölgede üreme gösterebilmektedir.
 Konağın kötü alışkanlıkları (sigara, içki ,ilaç  Kızamık virüsü - solunum yolu epitel hücreleri - kan - hedef
organ deri
bağımlılığı gibi)  Sistemik enfeksiyonlarda hem lokal Ig A, hem IgG hem de
IgM antikorları oluşur
 Konağın Psikolojik Durumu

13 14

VİRAL HASTALIKLARDA PATOGENEZ


 Çoğu viral enfeksiyonlar semptomsuz seyretmektedir. VİRAL HASTALIKLARDA PATOGENEZ
 Farklı virüsler aynı klinik bulguları oluşturabilmektedir.
 Aynı virüs de farklı klinik bulgulara yol açabilir.  Viral patogenezde virüse bağlı faktörler ve konağa bağlı faktörler rol
oynamaktadır
 Oluşan hastalıkların virüsün morfolojisiyle hiçbir ilgileri
bulunmamaktadır.
 konağı enfekte edip hastalık oluşumuna yol açan bir virüse patojen
 Bazı özel durumlar virüs ile konak hücre arasındaki etkileşimlerden denir.
kaynaklanmaktadır
 Virüslerin virülansı in vitro kültürlerdeki sitopatik etki ile doğru orantılı
değildir.

 Kültürde CPE oluşturan virüsler, insan için (in vivo) zararsız


olabileceği gibi,
 CPE oluşturmayan virüsler insan için oldukça zararlı olabilirler .

15 16

VİRAL ENFEKSİYON TİPLERİ


Viral Patogenez Basamakları
 Çeşitli faktörlerin etkisiyle, virüsün organizmaya girmesi sonucu
 Virüsün konak organizmaya girişi üç türlü enfeksiyon oluşur.
 Belirtisiz enfeksiyon
inapparent ve subklinik enfeksiyonlardır

 Virüslerin organizmada yayılışı Virüsün tipi, konağın fizyolojik durumu ve yaşı önemli

faktördür.
 Akut enfeksiyon
 Hücrelerde hasar oluşumu ve hastalık tablosu  Hastalığa özgül tipik bulguları ön planda olan, hızlı gelişen
enfeksiyon şeklidir
 prodromal dönem, hastalık dönemi ve iyileşme dönemi
görülür.
 Hastalığın sonlanması
 İnatçı viral enfeksiyon
 uzun süreli ya da ömür boyu süren enfeksiyon şeklidir
 Latent enfeksiyon, Kronik enfeksiyon, Yavaş enfeksiyon

17 18

3
İnatçı viral enfeksiyonlar
 Latent Enfeksiyon
 Organizmaya giren virüslerin, konakta oluşan immun yanıta rağmen tamamen inaktive
İnatçı Viral Enfeksiyon Oluşumundaki Faktörler
olmayıp konağın belirli hücrelerine yerleşerek, hiçbir belirti oluşturmaksızın canlı olarak
 Virüse bağlı faktörler
kalması  İmmünolojik olmayan bazı virüslerin yeterli antikor oluşturamaması ve konaktan
temizlenememesi
 Bu tür virüsler korku, heyecan, malign hastalıklar gibi çeşitli hazırlayıcı faktörlerin
 Bazı defektli virüslerin hücresel genetik maddelerle birleşerek yaşamlarını sürdürebilmeleri
etkisiyle reaktivasyona geçerek, tekrar hastalık tablosu oluştururlar. (HSV)  Konağa Bağlı Faktörler
 Kronik Enfeksiyon  makrofaj içinde virüsün üremeye devam edebilmesi
 Persistan enfeksiyonlar olarak da adlandırılırlar  Konağın bağışıklık sistemindeki yetersizlik nedeniyle yeterli antikor oluşamaması
 İmmün sistemi çeşitli nedenlerle baskılanmış kişilerde virüslerin organizmadan
 Bazı akut enfeksiyonları takiben organizmada yeterli antikor oluşmaması nedeniyle,
temizlenememesi
virüs organizmadan temizlenmeyerek uzun süreli, yani yıllarca süren enfeksiyon  nötralizan antikorların oluşmaması nedeniyle Viral antijenlere karşı tolerans gelişim
oluştururlar. (HBV)
 Yavaş Enfeksiyon
 Bazı akut enfeksiyonlardan sonra tamamen iyileşmeye rağmen, yıllar sonra
enfeksiyonun geç komplikasyonları ortaya çıkabilmektedir.

 Örnek : Kızamık - Subakut Sklerozan Pan Encephalit ( SSPE ) tablosu ortaya çıkar

19 20

4
 Morfoloji ve Viral Yapı özellikleri
 Taksonomi
 Genom yapısı ve replikasyon
Adenovirüsler ve Coronavirüsler  Tipleri ,Patogenez ve Hastalık spekturumu
 Risk faktörleri ,Epidemiyoloji
 Tanı
 Korunma ve tedavi

Morfoloji
İNSAN ADENOVİRUSLARI
 ds-linear DNA virus
 70-90nm
 Zarfsız
 ikosahedral virus
 İlk defa 1935 yılında insan adenoid dokularında izole
 Kapsid 3 yüzey kılıf proteininden oluşur
edilmiştir.
 Fiberlar
 İnsan adenovirusları Mastadenovirus cinsine dahildir  Pentonlar
 En az 49 antijenik tipi insanlardan izole edilmiştir  Hexonlar

Antijenik Yapı
 Bütün insan serotipleri Adenoviridae ailesi içinde tek bir
genus içinde bulunur Bütün insan Adenovirusleri ortak grup-spesifik
antijene sahiptir.

Tip spesifik antijenler serotiplemede önemlidir

Sınıflama

Replikasyon Siklusu
1) Absorpsyon ve Penetrasyon
 Hücre yüzey reseptörüne bağlanma
Adenovirusler 6 gruba ayrılır (A -F) :  Endositoz ile hücreye giriş
2) Transkripsiyon
 Erken Transkripsiyon – yapısal olmayan,düzenleyici proteinlerin
 fiziksel, kodlanması
 kimyasal  Geç Transkripsiyon – replikasyon substratlarının kodlanması
3) Assembly
 biyolojik özellikleri temel alınarak 4) Lizis ile hücreden çıkış

Antijenik yapı
- 49 insan serotipi var ,bunların yaklaşık 1/3’ü adenovirüs
hastalıklarından sorumludur

1
patogenez: patogenez :

 Adenovirusler epiteliyal hücreleri infekte eder ve replike


 Bulaş (Direkt,İndirekt) olur :
 Hava kaynaklı,su kaynaklı  farenks,
 konjuktiva,
 El ve göz teması  İdrar kesesi
 Fekal/Oral  İnce bağırsak

 Cinsel temas
 Damlacık
*inkubasyon süresi 2-9 gün

Patogenez Klinik

 Virus lenfoid dokuda latent kalmaya eğilimlidir,


 Adenovirüslerde primer infeksiyon
 çocuklar
 İmmunosupresyon da virüs tekrar reaktive olur
 Daha az sıklıkla erişkinlerde görülür

 Çeşitli klinik sendromlar Adenovirus infeksiyonu ile


ilişkili olabilir.

Klinik A. Respiratuvar hastalıklar


A. Respiratuvar hastalıklar
 Respiratuvar hastalıklar da en önemli etiyolojik
B. Göz infeksiyonları etkendir
 Genç çocuklarda ve daha az oranda erişkinlerde
C. Gastrointestinal hastalıklar
Akut Respiratuvar hastalıkların % 5 inden
D. Diğer hastalıklar
sorumludur
E. Immunokompromize konakta Adenoviral
infeksiyonlar

2
A. Respiratuvar hastalıklar :
A. Respiratuvar hastalıklar :
4 farklı infeksiyon görülür.
 Akut febril farenjit:  Akut Respiratuvar hastalık :
 Infant ve genç çocuklarda,  farenjit,ateş,öksürük ve kırıklık .
 Öksürük , burun tıkanıklığı,ateş ve boğaz ağrısı.  Epidemi yapar (yorgunlukta ve aşırı kalabalık
ortamlarda,kışla vs)
 Faringo konjuktival ateş:  Pnömoni:
 Akut febril farenjit belirtilerine ek olarak konjuktivit eklenir
 Akut Respiratuvar hastalığın komplikasyonu olarak görülür
 Yüzme havuzu konjuktiviti(yaz kampları)
 genç ve erişkinlerde

B. Göz İnfeksiyonları:
C. Gastrointestinal hastalık:
1. Bir hastalık olmaksızın
 Hafif konjuktivit:
1. Birçok Adenovirüsler bağırsak hücrelerinde çoğalır ve GIS
 Respiratuvar faringeal sendromların bir parçası olarak ortaya hastalığı ile ilişkili olmadan dışkıda mevcuttur .
çıkabilir.
 kalıcı bir sekel kalmadan tam iyileşme ile sonuçlanır
 Sporadik olarak ya da salgınlar halinde ortaya çıkabilir
2. Infantil gastroenteritis
Epidemik kerato konjuktivit :
 son derece bulaşıcı ve daha ciddi hastalık yetişkinlerde görülür 1. Two serotip (40, 41) etiyolojik olarak ilşkilidir
 Kornea tutulumu değişik derecelerde görme bozukluğuna neden olabilir

E. İmmün sistemi baskılanmış konakta Adenoviral


D. Diğer Hastalıklar: infeksiyonlar

 Akut Hemorajik sistit


 En sık:
 tip 11, 21 (çocuklarda özellikle erkek)  pneumonia,

 hepatitis

 gastroenteritis.

3
Adenoviruslarda(Adv) immunite
Tanı
 Virus sıklıkla adenoid doku,tonsiller ve peyer plakları gibi bazı
1. Enterik Adenovirusleri üretmek çok güçtür
lenfoid organlarda latent infeksiyon oluşturabilir 2. Lab Tanı direkt tespite dayanır
 Latent virus immun sistemin baskılanması sonucu aktive
olabilmektedir
 Adv infeksiyonuna karşı oluşan konakcı cevabı virusun tipine,
dozuna ,bulaş yoluna, primer lokalizasyon yerine bağlıdır
 Mukozal yüzeylerde oluşan IgA antikorları korunmada belli bir
süre etkin olabilir
 sIgA özellikle solunum sistemi infeksiyonlarında etkindir
 Ig G tipi antikorlar ise uzun süreli korunmada rol oynarlar

Laboratuar tanı Laboratuar tanı


 Direkt tanı: Direkt tanı :
 Dışkıda EM ile Virus partikül tespiti
 İzolasyon
 adenoviral antijenlerin ELISA ile tespiti.
Enteric Adenoviruses
 Seroloji
 PCR ile adenoviral NA tespiti
 Doku örnekleri ve vücut sıvılarında

Laboratuar tanı Laboratuar tanı


Seroloji
İzolasyon  Haemaglutinasyon inhibisyon
 Enfeksiyonun yerine bağlı
olarak boğaz veya konjuktival  Nötralizasyon testleri spesifik antikor tespiti için
swab ve idrar kullanılabilir
 Dışkı ve rektal swablardan
izolasyon zordur

4
Korunma ve Kontrol
 Su ve sabunla El yıkama korunmada en basit yöntem.


Öksürürken ve aksırırken ağzımızı kapatmak
Gözümüze ,ağzımıza ve burnumuza elimizi sürmemek coronaviruslar
 Hasta kişilerle yakın temastan kaçınmak
 Hastayken ev istirahati
 Hipoklorit ,ile çevresel yüzeylerin dezenfeksiyonu

 Yüzme havuzlarının klorlanması


 Amerikada A adenovirus tip 4 ve 7 aşısı 2011 yılında FDA onayı
almıştır.sadece askeri personele kullanılmaktadır. Genel topluma uygun
değildir.

Coronavirus sınıflaması Coronavirus


•İlk coronavirus 1937 de tavuklardan
•coronaviridae ailesi ve coronavirus genusu izole edilmiştir
•(ssRNA)RNA virusudur
•Pleomorfik ve zarflı virüstür

•Zarfında topuz şeklinde çıkıntıları
Coronavirusların 4 major grubu vardır
vardır •Zarflı bir virus olduğu için eter,asit
ve ısıya duyarlıdır
 group 1- HCoV-229E (6 tür)
•Coronavirüsler ortamda 3 saate
 group 2- HCoV-OC43 (7 tür) kadar canlı kalabilmektedir
 group 3- Avian CoV (1 tür) •Viral genom yapısı:
 SARS- CoV (1 tür)- 2003 deki  segmentsiz RNA genomu vardır
SARS salgınından sorumlu Genom boyutu 27 - 32 kb arasında
değişir ,6 ORFs içerir
Virion yaklaşık 100 - 140 nm
http://www-micro.msb.le.ac.uk/3035/Coronaviruses.html#SARS çapındadır www.cell-research.com/ 20033/sars.jpg

Genome organizasyonu
Replikasyon

Viral giriş
Spike proteinleri ile bağlanır,membran
füzyonu veya reseptör aracılığı ile
endositoz içine alınır,sarmal simetrili
nükleokapsid sitoplazmada
Rota. P. et. al olgunlaşarak intrasitoplazmik
membran aracılığı ile tomurcuklanarak
Characteristic gene order of Typical coronaviruses and SARS:
dışarı salınır
5’-- Replicase (Rep)-- Spike (S)-- Envelope (E)-- Membrane (M)-- Nucleocapsid (N) –3’

5
Coronavirusların elektronmikroskobik
görüntüsü
Coronaviruslar
 Coronavirus’ler, mikroskop altında incelendiğinde
bir halkaya veya taca benzeyen bir virus grubudur.
 Bu viruslar, insanlarda hafif-orta derecede üst
solunum yolu enfeksiyonlarına neden olurlar
 Hayvanlarda (kedi, köpek, domuz, fare, kuş) da
solunum, mide barsak, karaciğer hastalıkları ve
nörolojik hastalıklara neden olmaktadır

Salgın
•Çin’in güneyinde kasım 2002 de
SARS
çok bulaşıcı atipik pnömoni  İngilizce ‘Severe Acute Respiratory Syndrome’
görülmüştür ,virus 2003 de Hong kelimelerinin başharflerinden oluşan bir kısaltma olan
Kong ABD ve Almanyada da
görülmüştür SARS ,‘Ani gelişen ciddi solunum yetmezliği hastalığı ’
• tüm dünyayı saran ve çok kısa dır.
sürede ölümlere yol açan bir sağlık
sorunu olarak, en az on yıldan bu
yana ilk kez Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ) tarafından küresel bir tehlike
olarak nitelendirilmiştir.
•Yapılan çalışmalar sonucunda
Coronavirusların (SARS- CoV) 2003
deki SARS (Severe Acute Respiratory
Syndrome) salgınından sorumlu www.medizin.de/news/ kw04/images/sars-cdc.gif
olduğu anlaşılmıştır

SARS doğal konak

 Bilim adamları hastalığın temel etkeninin misk kedisi (Paguma larvata) rezervuar olarak
“coronavirus” denen bir gruba ait gösterilmiş ancak daha sonra rezevuar
olduğunu göstermiştir. Ancak bu virus diğer olmadıkları görülmüş,rakkun yüzlü asya köpeği
coronavirus’lerden farklıdır. raccoon dog (Nyctereutes procyonoides) ve

 Halen SARS’ın etkeni kesin olarak SARS ın Çinde yabani şeytan kuşundan( wild
saptanamamıştır. horseshoe bats) orijin alabileceği www.genomenewsnetwork.org/.../
Paguma_larvata.jpg
düşünülmüştür www.kostich.com/ Indian_Civet.jpg

 Bulgular yeni bir tür Coronavirus


olabileceğine işaret etmektedir.

6
Bulaş Klinik
• Klinik süreç:
 SARS-CoV temel olarak damlacık yolu ile solunum sistemi  inkubasyon süresi kısadır (ort.6 gün,2-
salgıları ile direkt veya indirekt temas ile geçiş gösterir 16 gün arasında değişir)
 3 fazı vardır:
 Daha az olarak oral-fekal yol ilede geçiş olabilir  1.hafta: soğuk algınlığı
belirtileri,ateş,miyalji,titreme boğaz
ağrısı
dışkıda 10. gün pik yapar 13-14 gün virüs bulunur  2.hafta, ateş tekrar eder,diare
eklenir,oksijen saturasyonu bozulur
  %80 hastada ventilasyon cihazı desteği
gerekebilir
semptomlar çıktıktan sonra yaklaşık 10
gün yoğun bakımda tutulmalıdır
www.health24.com/ images/center/sars_flu.jpg
Ölüm oranı % 10

Breathing
difficulties 3-7
days from onset
of symptoms
Sudden onset of high fever (>38°C) & dry cough Chills and shivering & muscle aches

Tanı
EPİDEMİYOLOJİK KRİTERLER
•Hücre Kültürü
 Semptomların başlangıcından önceki 10 gün içinde
•SARS hastalarından alınacak solunum sekresyonları, dışkı veya kan gibi
SARS’ın lokal yayılım gösterdiği ülkelerden birine örneklerde hücre kültürleri ile virüs izole edilebilir. İzolasyonu takiben
virüsün SARS etkeni olduğu diğer testlerle doğrulanır
seyahat (hava alanından transit geçiş yapmış olmak •Antikor testleri
dahil) • ELİSA (Enzyme Linked Immuno Sorbant Assay) SARS hastalarının kan
serumunda oluşan antikorları hastalık belirtilerinin ortaya çıkışından 21 gün
 Semptomların başlangıcından önceki 10 gün içinde sonra güvenilir olarak belirleyebilmektedir.
• Immunofloresans Assay SARS hastalarında antikorları hastalık belirtilerinin
bilinen ya da şüpheli SARS hastasıyla yakın temasta ortaya çıktığının 10. gününden itibaren belirleyebilmektedir.
bulunmuş olmak •Moleküler testler
•PCR, SARS virüsünün genetik materyalini kan, dışkı, solunum yolu salgıları
ve vücut dokuları gibi örneklerden belirleyebilmektedir.

Antiviral ilaçlar/aşı ve korunma Yeni bir Coronavirus "MERS-CoV


 SARS-CoV için spesifik tedavisi yoktur  Ortadoğu solunum yolu sendromu “Middle East Respiratory Syndrome
Coronavirus” (MERS-CoV) ilk kez 2012 yılında Sudi Arabistan'da rapor
 yakın temastan kaçınılmalı edilmiştir.
 Maske kullanılmalı
 Birçok ülkede ciddi hastalıklara ve ölüme neden olmuştur.
 Hastalık konusunda eğitim verilmeli
 Aşı çalışmaları devam etmektedir  Ciddi akut solunum yolu hastalıklarına neden olur.
 ateş,öksürük,solunum zorluğu gibi belirtiler görülür.
 İnaktive ,rekombinant,attenue
 MERS-CoV infeksiyonu tespit edilen hastaların % 30 unda ölüm
 Çind ve ABD de bazı aşı uygulamalrı yapılmaktadır görülmüştür.

7
 Morfoloji ve Viral Yapı özellikleri
 Taksonomi
 Genom yapısı ve replikasyon
İnsan Papilloma ve Polyoma  Tipleri ,Patogenez ve Hastalık ilişkisi

virusleri  Risk faktörleri ,Epidemiyoloji


 Tanı
 Korunma ve tedavi

İNSAN PAPİLLOMAVİRUSLARI
İNSAN PAPİLLOMAVİRUSLARI
 İlk olarak Deri papillomlarında viral etyolojik ajan  Yapı
olarak ortaya atılmış  Papillomaviridae ailesi içinde
sınıflandırılmaktadırlar
 Insan papillomaviruslar 50-55 nm
 Alt genital sistem malignansileri özellikle servikal
 zarfsız DNA virüslerdir.
kanserle ilişkisi saptanmıştır.
 Çift iplikli çembersel DNA içerir,

 72 kapsomerli ikozahedral kapsid ile


çevrilidir.

İNSAN PAPİLLOMAVİRUSLARI İNSAN PAPİLLOMAVİRUSLARI


 epidermis ve mukoz membranları infekte eder
 Viral genom, üç farklı bölgeden
oluşmaktadır.
 HPV kadınlarda cervix, vulva, vagina, ve anus, erkeklerde ise anus ve
 1) erken (El -E8), bölge penis kanserlerine neden olur.
 transformasyon ve
replikasyondan sorumlu  DNA homolojileri ve dış kapsid protein L1 göz önüne alınarak bugüne kadar
yaklaşık 130 HPV tipi identifiye edilmiştir
 2) geç (L 1 - L 2) bölge kapsid
proteinlerini sentez eden
 30-40 HPV tipi mukozal epiteli infekte eder
 3) kodlama yapmayan bölge
(NCR veya LCR) replikasyonun  Seksüel yolla geçen bazı HPV tipleri genital siğillere neden olabilir
orijin aldığı, transformasyon ve
replikasyonun kontrol edildiği  İdentifiye edilen 100’ ün üzerinde HPV tipi numaralandırılmıştır
üç farklı bölgeden oluşmaktadır.
 Tip 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, and 68 “yüksek-risk“li tiplerdir
(kanserler açısından)

1
İNSAN PAPİLLOMAVİRUSLARINDA PATOGENEZ İNSAN PAPİLLOMAVİRUSLARINDA KLİNİK
 Papillomaviruslar deri ve müköz membranların skuamöz epitel hücrelerini  İnfeksiyonlar bazen semptomsuz benign seyrederken,
enfekte eder ve replike olur.
 Sınırlı ve intakt bazal membrana sahip olan bu lokalize hiperplaziye “verruka”
zaman zaman da tekrarlayıcı ve tedaviye direnç
veya papillom adı verilir. infekte bir basal hücrenin monoklonal çoğalmasıdır. gösteren, sürekli proliferasyon ile giden bir tablo
 papillomun oluşumu ıse virusun inokülasyonundan 6 hafta 2 yıl gibi bir zaman karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan bazıları kansere
süresi içinde gerçekleşmektedir. dönüşebilir
 İnkubasyon genellikle 3-4 aydır  100 den fazla farkllı tiplerde HPV vardır
 Skuamoz epitelin bütün tiplerini infekte edebilirler
 Bazı tipleri deriyi infekte eder
 HPV 1-4 plantar siğiller
 HPV 6 ve 11 anogenital siğiller  Bazı tipleri muköz membranları infekte eder
 HPV 16 ve 18 servikal displaziler  Bazı tipleri servikal kanserlere neden olabilen
değişikliklere neden olur

İnsanPapillomavirus Tipleri ve Hastalık ilişkisi


HPV Klinik mukozal/genital nonmukozal/kutaneoz
 Genital, respiratuvar, oral mukazalar ve konjunktiva (~40 tip) (~60 tip)
etkilenen bölgelerdir
 HPV infeksiyona bağlı gelişen klinik tablolar Yüksek riskli tipler
16, 18, 31, 45 düşük riskli tipler deri
 anogenital siğiller (ve diğer) 6, 11
(ve diğer)
siğilleri
 rekürren respiratuvar papillomatosis (eller ve
ayaklar)
 servikal kanser prekürsörleri (servikal intraepithelial
neoplazi •Düşük dereceli •Düşük dereceli
 Kanser (cervical, anal, vaginal, vulvar, penile, ve bazı baş servikal bozukluklar servikal bozukluklar
ve boyun kanserleri) •Kanser prekürsörleri •genital siğiller
•anogenital kanserler •laringeal papillomalar

Genital lezyonlar ve serviks kanserleri Deri infeksiyonları


 Deri infeksiyonları
 Bazı İPV tiplerinin (özellikle tip 16 ve 18) serviks kanseri-  Derideki verrukalar(siğil) en sık
etyolojisinde rol aldığı epidemiyolojik ve moleküler  çocuklarda ve genç erişkinlerde bulunur.
biyolojik verilere dayanarak kesinlik kazanmıştır.
 Yüzme havuzu gibi ortamlarda özellikle plantar verruka geçişi
 Ancak, bir lezyonun malign karakter kazanmasında İPV olabilmektedir.
yanında, diğer bir infeksiyon kaynağı (Herpes simplex  İPV-1 plantar verruka,
 IPV-2 genel verrukalarla ve
virus, sitomegalovirus ve paraziter infeksiyon), onkojen  IPV-3 ve 10 derideki düz verruklarla iişkilidir.
ekspresyonu, sigara, diyet ve immün sistemde değişiklik  Bu sık görülen deri lezyonlarında malign transformasyon görülmez.
gibi çeşitli kofaktörlerin de eşlik etmesi gerekmektedir.  “epidermodisplasia verrucoformis” denilen hastalıkta ve seneler sonra
bu lezyonlar üzerinde skuamoz hücreli karsinom geliştiği bilinmektedir.
 Buna ek olarak sadece güneş gören deri bölgelerinde oluşmaktadır

2
Epidemiyoloji
Oral kavite infeksiyonları ve respiratuvar papillomlar
 Oral kavite infeksiyonları  en sık seksüel temasla bulaşan hastalıklar arasında yer almaktadır.
 oral papillomlar  İnfeksiyon açısından en yüksek riski 20 -24 yaşında kadın ve erkekler
en sık görülen benign lezyon  HPV ;Servikal kanserlerin gelişmesinde en önemli risk faktörüdür
 HPV infeksiyonu seksüel olarak aktif genç kadınlarda oldukça sıktır
her yaş grubunda görülebilir.
 Geçiş hızı tek bir cinsel deneyimden sonra çok artmaktadır (% 26)
.  Kansere gidişte İPV varlığının yanı sıra servikal kanser
 Larengeal papillomlar etyopatogenezinde tanımlanan diğer risk faktörlerinin (cinsel aktivite
özellikleri vs) bu süreci etkilediği öne sürülmektedir
Larenksin en iyi huylu epitelyal tümörüdür.
Ancak solunum yolu tıkanmasına neden oldukları için
çoçukluk çağının tehlikeli tümörlerindendir .

HPV risk faktörleri tanı


 Erken yaşta cinsel temasta bulunmak  Morfolojik tanı
 Çok sayıda partneri olmak  Viral infeksiyon varlığını gösteren karakteristik sitolojik
değişikliklerin Papanicolau boyası ile saptanması
 Çok sayıda partneri olan kişi ile cinsel temasta servikovaginal hücrelerde tarama amacı ile bugün
bulunmak kullanılmaktadır.
 Ancak kesin tanı için immünolojik veya nükleik asit tanı
yöntemleri kullanılmalıdır.

Tanı
Tedavi ve korunma
 Viral nükleik asit saptanması  Papillomaviruslar ile oluşan verruka lezyonları genellikle
 Geçirilmiş veya geçirilmekte olan IPV infeksiyonunu kendiliğinden iyileşerek kaybolurlar.
göstermede güvenilir serolojik bir test olmaması ve virus  Geleneksel tedavi yöntemleri olarak
izolasyonunun yapılamaması nedeniyle,  krioterapi,
 kesin tanı İPV DNA’sının örnekte gösterilmesine  yakıcı ajanların uygulanması (podofilin, triklorasetik asit
dayanmaktadır. v.s.),
 DNA inhibitörlerinin kullanımı (5- florourasil)
 Genellikle DNA hibridizasyon teknikleri (“dot blot”, “slot
biot”, “FISH”, in-situ hibridizasyon v.s.), İPV genomunun  cerrahi müdaheleler yer almaktadır.
gösterilmesine olanak vermekle birlikte  Bu yöntemlerin uygulanması ile kür oranı %90’ı geçmesine
rağmen IPV’lar latent olarak kalabilir ve tekrar lezyon
 son yıllarda polimeraz zincir reaksiyonu ile İPV tiplerinin oluşumuna yol açabilirler.
daha duyarlılıkla gösterilebileceği kanıtlanmıştır

3
AŞI
HPV Korunma  Günümüzde, korunmadaki en önemli faktör infekte doku
 Prezervatif kullanımı ile direkt temastan kaçınılmasıdır.
 Düzenli jinekolojik muayene.(yılda 1)  Immünpatogenenzin de aydınlatılması ile etkin bir aşı
günümüzde kullanılmaya başlanmıştır
 Sigara içilmemesi
 (İPV) aşısı İPV ların servikal kanser,genital siğil,bazı nadir
 HPV aşısı görülen anal,vulva ,vagina,penis kanserleri ile ilişkili belli
türleri için koruma sağlar
 İki tip İPV aşısı vardır Gardasil ve Cervarix
 Her iki aşıda kadınlara uygulanabilir, Gardasil erkekler için
uygundur

İnsan Papillomavirus Aşısı Rutin HPV Aşı Önerileri


 İmmunizasyon için İPV L1 major capsid proteini antijen
olarak kullanılır  11-12 yaş kız çocukları (9 yaşta da uygulanabilir)(13-26)
 Genç kız ve genç kadınlar 26 yaş, genç erkek 21 yaşına kadar.
 Maya hücrelerinde L1 proteini recombinant teknoloji ile
 HPV4 (Gardasil)
eksprese ettirilir  Erkek – kadın 9-26 yaş,
 HPV4 (Gardasil)  HPV4- 0, 2, 6 ay
 HPV2 (Cervarix)
 tip 16 ve 18 (yüksek risk) ve tip 6 ve 11 (düşük risk) içerir  kadın 10-25 yaş ,erkeklere uygulanmaz
 HPV2 (Cervarix)  HPV2- 0, 1, 6 ay
 Üçüncü doz birinci dozdan en az 24 hafta sonra uygulanmalı
 tip 16 ve 18 (yüksek risk) içerir  Minimum aralıklarla şema uygulanmamalıdır
  Şema herhangi bir nedenle kesilirse baştan başlamaya gerek yoktur
 İmmün yetmezliği olanlarda da kullanılabilir

İPV Aşısı
Aşı için özel durumlaar  Aşı yan etkileri
 Lokal reaksiyonlar % 84
 Şüpheli veya anormal Pap test
(ağrı,şişme)
 Pozitif HPV DNA test  Ateş %10
 Genital siğil  Ciddi yan etki rapor edilmemiştir
 Hamilelikte aşı kullanımı
 Immunosupresyon
 Hamilelik bittikten sonra uygulanmalıdır
 emzirme  Aşı başlandıktan sonra hamile kalınılırsa şema
hamilelikten sonra tamamlanmalıdır
 Aşı kontraendikasyonları
 Aşı komponentlerine allerji

*Vaccine can be administered

4
Aşı saklanma koşulları
 2°C-8°C de saklanmalıdır
 Işıktan korunmalı
 Dondurulmamalı
 Buzdolabından çıkarılır çıkarılmaz kullanılmalı

İNSAN POLYOMAVIRUSLARI BK ve JC viruslarının genel özellikleri


 JC virus (JCV) ve BK virus(BKV),
 dünyada yaygın olarak bulunan  Papovaviridae ailesi, Polyomavirus genusunda SV4O (Simian
 özellikle immun sistemi baskılanmış kişilerde reaktive olarak Vacuolating agent-40) virusu ile birlikte sınıflandırılmaktadırlar.
infeksiyon oluşturan latent viruslardır.  4O nm çapında,
 JCV ilk kez Progresif Multifokal Lökoensefalopati (PML)’li bir  çembersel, çift iplikli DNA
hastanın beyin dokusundan,  Zarfsız, ikozahedral yapılı,
 BKV ise böbrek transplantasyonu yapılan bir hastanın idrarından  Isı ve formaline duyarlı, eter ve kloroforma dirençlidirler.
izole edilmiş ve 1971 yılında ardı ardına tanımlanmışlardır  Polyomaviruslar bazı hücrelerde üretken (litik) infeksiyon
oluştururken bazılannda üretken olmayan (transformasyon)
infeksiyona neden olurlar.

Insan Polyomavirus infeksiyonları ve klinik


Genom yapısı bulgular
 Hücreye pinositoz ile giren virionların kapsidi soyulduktan sonra  primer infeksiyon genellikle asemptomatik veya minimal semptomatik
nükleik asitlerin çekirdeğe taşınması ile replikasyon başlamaktadır.  akut üst solunum yolu hastalığı veya nadiren akut sistit geçiren
 Polyomaviruslar tarafından sentezlenen erken proteinler tümör çocuklarda BK virürisi ve serokonversiyon bildirilmektedir.
antijenleri (büyük-T, orta-MT, küçük-t) olarak bilinmektedir.  JCV un ise kemik iliği, dalak ve periferal kan lenfositlerinde polimeraz
zincir reaksiyonu (PCR) ile gösterilmiş olması, lenfoid dokuların primer
 “T” antijenleri çekirdekte,
ve/veya latent infeksiyon bölgeleri olduğunu ortaya koymuştur.
 “ t “ antijenleri stoplazma veya çekirdekte tesbit edilirken,  Birçok toplumda Polyomaviruslara karşı yüksek oranda saptanan
 MT antijenleri membrana bağlanmaktadır. antikor titreleri, kişilerin yaşamları boyunca bu viruslardan biriyle veya
 T ve MT antijenlerinin viral replikasyonun yanısıra her ikisiyle birden, birbirinden bağımsız olarak karşılaştığını
transformasyondan da sorumlu oldukları ileri sürülmektedir. göstermiştir.
 Virion partikülleri olan VP-1 , VP-2 ve VP3 ise geç proteinlerdir

5
klinik Patogenez ve immunite
 Hamile kadınlar ve kanserli hastalarda JCV veya BKV virürisi
ortaya çıkabilmektedir  giriş yolu tam olarak bilinmemekle birlikte solunum yolu ve/veya oral yol ile
 Bu durum hücresel immun sistem ve/veya hormonal
değişikliklerin sonucu olarak virusun reaktivasyonuyla  Genellikle çocukluk döneminde kazanılan primer infeksiyon sırasında viremi
açıklanmaktadır. ile böbreklere giden virus latent döneme geçmektedir.
 Hamilelik sırasında Polyomavirus reaktivasyonunun bilinmesine  Lösemili, AİDS’li hastaların periferal kan mononükleer hücrelerinde
karşın transplasental geçiş ve konjenital infeksiyon ile ilgili Polyomavirus genom dizileri gösterilmiştir ancak kandan virus izolasyonu
kesin kanıtlar elde edilememiştir. yapılamamıştır.
 Normal bireylerin %30-50’sinin böbrek dokusunda Polyomavirus nükleik asit
 Transplantasyon yapılan hastalarda ise immunsüpresif ilaçların dizileri saptanmaktadır.
kullanılması vücutta latent olarak bulunan Polyomavirusların  Bu viruslar organ transplantasyonu vb. gibi immun süpresyon durumunda
reaktivasyonuna yol açmaktadır. reaktive olarak virüri yaptıklarını ve genellikle asemptomatik infeksiyon
 Dolayısıyla böbrek ve kemik iliği transplantasyonu yapılan oluşturmakla birlikte üretral stenoz ve hemorajik sistit gibi bazı klinik
hastalarda Sitomegalovirus’un yanısıra BK ve JC viruslarının bulgulara neden oldukları gösterilmiştir.
önemi de gözardı edilmemeli,

immunite Polyomavirus infeksiyonlarının laboratuvar tanısı


 Primer Polyomavirus infeksiyonu sırasında diğer viral infeksiyonlarda
olduğu gibi hümoral immun cevap ortaya çıkmaktadır.  Primer Polyomavirus infeksiyonlarının genellikle belirtisiz yada hafif ve
 İnfeksiyonun akut döneminde IgM antikorlarının yanısıra IgA tipi spesifik olmayan belirtilerle seyretmesi nedeniyle klinik tanı mümkün
antikorlar da oluşmaktadır. olmamaktadır.
 Polyomaviruslara karşı oluşan IgM ve IgG tipi antikorların nötralizan  Ancak, ayırıcı tanı, transplantlı ve/veya immunsüpresif hastalarda tanı
etkisi olmasına karşın IgA antikorlannın biyolojik rolü tam olarak ve epidemiyolojik çalışma amaçlı olarak Polyomavirusların laboratuvar
bilinmemektedir. tanısına gereksinim duyulmaktadır.
 İnfeksiyon sırasında oluşan hümoral immun cevaba rağmen yüksek  Polyomavirusların laboratuvar tanısı; virus izolasyonu, sitolojik
antikor titreleri virusun reaktivasyonunu ve idrarla salınımını inceleme, elektron mikroskopi. serolojik testler ve moleküler biyolojik
önleyememektedir. yöntemlerle yapılabilir.
 Bu durum hücresel immunitenin daha büyük önemi olduğunu  İdrar örneklerinin hücre kültürlerine ekilmesiyle virus izolasyonu
vurgulamaktadır. mümkün olabilmekle birlikte rutin tanıda pratik değildir.

Laboratuvar tanı Laboratuvar tanı


 idrar sedimentinden hazırlanan preparatların sitolojik incelemesi ve
infekte üriner epitelyal hücrelerin görülmesi oldukça yaygın olarak  Seroloji
kullanılan pratik bir yöntemdir.  Polyomavirus infeksiyonlarında antikorların saptanmasında
 Papanicalou, hematoksilen eosin veya giemsa ile boyanan kullanılan temel serolojik yöntem Hemaglütinasyon Önlenim (HÖ)
hücrelerde karakteristik görünüm çekirdeğin büyümesi ve çekirdek içi testidir. Bu yöntem daha ziyade kazanılmış bağışıklığı belirlemekte
bazofilik inklüzyon cisimciğinin varlığıdır. ve seroepidemiyolojik çalışmalar için önerilmektedir.
 Hücrelerin bu görünümü” kuş gözü (bird eye)” olarak  ELISA testi ile IgM arıtikorlarının saptanması ve akut infeksiyonun
adlandırılmaktadır. tanısı mümkün olabilmektedir.
 Polyomavirusların Oluşturduğu sitopatolojik değişiklikler malignansi  Ayrıca serolojik tanı için immunofloresans, nötralizasyon, western
veya diğer viral infeksiyonlarda oluşan etkilerle karışabilir. immunoblotting ve RIA yöntemleri de daha nadiren de olsa
 Son yıllarda ise idrar, kan ve beyin omurilik sıvısı (BOS) örneklerinde kullanılabilmektedir.
PCR yöntemi ile viral nükleik asitlerin saptanması mümkün
olabilmektedir. 

6
Epidemiyoloji tedavi, korunma ve kontrol
 insan Polyomavirusları dünya üzerinde oldukça yaygındır
,antikor pozitifliği %70-90 arasındadır  Polyomavirus infeksiyonlannın tedavisinde kullanılan bir antiviral ajan
 BKV’un 3-4 yaşlarında, JCV’un ise 10-14 yaşlannda olmak üzere olmadığı gibi infeksiyonların sıklıkla asemptomatik seyretmesi
her ikisinin de çocukluk döneminde kazanıldığını nedeniyle tedaviye de gerek duyulmamaktadır.
vurgulamaktadır.  Bu virusların toplumlarda çok yaygın olduğu ve bulaşma yollarının da
 Ülkemizde de toplumda %78 Oranında seropozitiflik saptanırken tam olarak bilinmediği dikkate alınırsa Polyomavirus infeksiyonlarının
11-17 yaş grubunda bu oran yaklaşık %90 bulunmuştur.
kontrolü pek mümkün görünmemektedir.
 Polyomavirusların doğada yaygın olmalarına karşın kaynağın ne
olduğu bilinmemektedir. Hayvan rezervuarının olmadığı
gösterilmiştir ve bugün için insandan insana bulaştığı kabul
edilmektedir.

7
Herpesviridae

Prof. Dr. Buket Cicioğlu Arıdoğan

Herpesviridae Herpesviridae
 Bu aile içerisinde inceleyeceğimiz virüsler arasında  Virüsün yapısı
 Herpes simplex tip 1 ve 2 (HSV-1, HSV-2),  Yaşam siklusu
 Varicella Zoster virus (VZV)  Geçiş yolları
 Cytomegalovirus (CMV)  Klinik
 Tedavi ve Korunma
 Epstein – Barr( EBV),
 Human herpes virus 6-7( HHV-6, HHV-7)
 Human herpes virus 8 (HHV-8) bulunmaktadır.

3 4

Herpesviridae Herpesviridae
 Bu ailede 3 alt aile bulunmakta olup, bunlar Alphaherpesvirus, Betaherpesvirus ve
 Herpesviridae ailesinde yer alan virüsler insanlarda ve hayvanlarda hastalıklara neden
Gamaherpesvirus alt aileleridir.
olur
 180 - 250 nm büyüklüğünde,ikozahedral simetrili,, çift iplikçikli DNA içeren, zarflı  Herpesviridae ailesindeki 8 virüs insanlarda infeksiyon oluşturabilmektedir
virüslerdir.
 Bu ailenin üyeleri herpesviruslar olarak da bilinir  Alphaherpesvirinae alt ailesindeki virüsler hızlı ürerler ve akut hastalıklara neden
 Familya ismi yunanca bir kelime olan herpein ("to creep"),den köken almaktadır olurlar ,bu grupta
 H.simplex tip 1 ve 2 (HSV-1, HSV-2), varicella Zoster virus (VZV) bulunur
 Deri, mukoza, salgı bezleri ve lenfoid dokularda enfeksiyon oluştururlar
 Betaherpesvirinae alt ailesindeki virüsler yavaş ürerler, ve cytomegalovirusler olarakda
 Primer enfeksiyonu takiben organizmadan atılamayan bu virüsler salgı bezleri, sinir adlandırılırlar, bu grupta
gangliyonları ve lenfoid dokuda latent hale gelerek ömür boyu vücutta kalırlar.
 Cytomegalovirus(CMV),Human herpes virus 6-7( HHV-6, HHV-7) bulunur
 Gama Herpesvirinae alt ailesinde ise Epstein – Barr( EBV), Human herpes virus (HHV-
 İmmün sistemi bozuk kişilerde ağır hastalıklara neden olurlar
8) bulunmaktadır.

5 6

1
Herpesviridae
İnsan herpesvirus ailesi Viral Yapı
 Herpes viruslerin hepsi ortak yapıya sahiptir

 Bütün herpes virüsler geniş çift zincirli linear DNA ya sahiptir,

 DNA genomu 100-200 gen tarafından kodlanmaktadır

 ikosahedral simetrili kapside sahiptir

 çift katlı lipid tabakadan oluşan zarfa sahiptir bu yapının bütününe


virion denmektedir.

 Virüsler infekte hücrenin nükleusunda replike olur,nükleusda


karakteristik inkluzyon cisimciği oluştururlar,bazıları ayrıca
sitoplazmik inkluzyon cisimciği de oluşturabilir

7 8

Herpesvirus Herpesvirus genome

9 10

Virüs grubunun oluşturduğu


Hücre siklusu hastalıklar

 Virüsün hücreye girişi


 Herpes virus gen ekspresyonu
 Tam virüs partikülü oluşumu,
 zarfını kazanma ve salınım

11 12

2
HERPES SİMPLEX VİRÜS İNFEKSİYONLARI
Herpes simplex virus tip 1 ve 2 (HSV)
 Alphaherpesvirus alt ailesinde bulunurlar
 Dünyada yaygın görülen infeksiyonlardır.
 Primer hedef hücre mukoepitheliyal hücrelerdir
 Latent kalma yeri nöronlardır  İnfeksiyon tipleri başlıca 3 tiptir
 HSV -1 ve HSV -2 arasında ve VZV arasında benzer epitoplar  1.Asemptomatik infeksiyon
nedeniyle antijenik çapraz reaksiyon görülür  2.Hafif seyirli cilt yada mukoza lezyonları
 HSV için doğal konak insandır  3.Ansefalit, organ veya sistemik tutulumu yapabilirler
 Primer infeksiyonlar latent kalır ve zaman zaman tekrar
eden uçuk, zona,genital ülserler gibi hastalıklara yol
açabilirler.

13 14

HSV’un latentlikte yaşam siklusu


Epidemiyoloji
 Virus aktif lezyon yeri olan epitelde replike olur ve
trigeminal gangliyona hareket eder
 Bulaşma yakın temas(öpüşme) veya infekte sekresyonlar
 Stres,travma,soğuk,UV,menstruel siklus,immün
(tükrük,gözyaşı,genital ve diğer salgılar) la direkt temas yoluyla olur
süpresyon gibi çeşitli uyaranlar nörondaki virüsü
aktive eder.  HSV'nin doğal rezervuarı insandır.
 Virüs, nöronda yeniden çoğalır.  HSV-1, daha çok oral, (belden yukarı) daha çok küçük yaşlarda
 Periferik duyu sinirleri yoluyla geri dönerek  HSV-2 ise genital sekresyonlarla bulaşır(belden aşağı) puberteden
dermatomda lezyona neden olur sonra cinsel aktivite ile birlikte alınır
 Sadece aktif hastalığı olanlar değil, asemptomatiklerde infeksiyonu
yayarlar.
 Virüsün giriş yeri, mukozalar veya bütünlüğü bozulmuş deridir.
 Ülkemizde yetişkinlerin %90‘ında HSV Ab +.
 Gelişmiş toplumlarda ise bu oran daha düşüktür.

15 16

Patogenez İmmün Cevap


 HSV infeksiyonunun kontrolü, hem hücresel hem de
 Virüs, önce giriş yerindeki mukoza (genellikle) veya cildin epidermis ve dermisinde
ürer humoral immün cevapla olur.
 Primer infeksiyon süresince,HSV mukoepiteliyal hücreleri infekte ederler ve veziküler  Humoral immün cevapta
lezyonlar oluştururlar ve kısa süreli viremi oluştururlar
 Ab'lar hücre dışındaki virüsleri nötralize ederek yayılımı
 Virus vücuda yayılır ve HSV-1 trigeminal gangliona ve HSV-2 ise sacral gangliona sınırlar.
yerleşir
 Virus nöronlarda latent olarak kalır ve latent infeksiyon oluşturur
 Hücresel immün cevapta ise
 Latentliğin kesin mekanizması bilinmemekle beraber ,  natural killer hücreler,
 Latentlikte viral replikasyonun olmadığı, viral persistansta ise düşük düzeyde viral
 Makrofajlar
replikasyon olduğu düşünülmektedir.
 sitotoksik T lenfosit (CTL) grupları ve
 Reaktivasyonu ise travma,soğuk,UV,menstruel siklus, gibi fiziksel veya psikolojik  bu hücrelerden salınan sitokinler (IFN)etkilidir.
Stresler, immün süpresyon ile gerçekleşir

17 18

3
HSV infeksiyonlarının klinik formları HSV İnfeksiyonları
 Oro-fasial HSV İnfeksiyonları
 Gingivostomatit (HSV- 1)
 HSV infeksiyonlarının klinik formları  Herpes Labialis (Uçuk) (HSV- 1)

 virüsün tipi,infeksiyonun yeri, konağın yaşı, konağın immün durumuna göre  Oküler Hsv İnfeksiyonları (HSV- 1)
değişkenlik gösterir.
 Deri İnfeksiyonları
 HSV-1oral, HSV-2 ise genital infeksiyon yaparlar.  Eksema Herpetikum
(kaposi'nin Variselli Form Döküntüsü)
 Uygunsuz cinsel ilişki durumlarında ters yerleşimli olarak da infeksiyon  Herpetik Dolama
 Herpes Gladyatorum
yaparlar
 Genital Herpes (HSV- 2)
 Primer infeksiyon, HSV Ab'u bulunmayan kimselerde oluşan ilk HSV
infeksiyonudur.  Neonatal Herpes
 %95’i asemptomatik seyirlidir.  SSS İnfeksiyonları

 Menenjit (HSV- 2)
 Ansefalit(HSV- 1)

19 20

İmmünyetmezliklilerde HSV inf:


Laboratuvar Tanı
 Genellikle latent inf.reaktivasyonudur  Tanı klinikle konur,Eritematöz zemindeki multipl veziküller tanı koydurur
 Lab.testler tanıyı desteklemek için yapılır
 Progresif ciddi seyirlidir.
 Lezyondan Wright veya Giemsa ile boyama (Tzanck testi) , multinükleer dev hücreler
 HIV/AIDS'lilerde yaygın perineal veya orofasial ülserasyonlara yol ve intranükleer inklüzyonlar görülür
açar.  HSV-1'in intranükleer inklüzyon cisimciklerine Cowdry A (Tzank hücreleri de
denir)
 Virüsü izole etmek kesin tanıyı koydurur.
 Herpetik lezyonlarda multinükleer dev hücrelerin gösterilmesi faydalıdır ancak
diagnostik değildir.
 Asidofilik intranükleer inklüzyon cisimlerinin (Cowdry gösterilmesi ile tanı konabilir.
 Antikorlar 2-4 hafta içinde pik yaparlar.

21 22

Laboratuvar Tanı Lab Tanı


 Direkt Tespit
 Elektron mikroskopu kullanılır,vezikül sıvısı kullanılır,hızlı sonuç verir ancak HSV
ve VZV birbirinden ayırd edemez
 Immunofluorescence (deri döküntüleri) - HSV ve VZV birbirinden ayırd eder
 Ensefalitlerde erken tedaviye başlamak için, hızlı tanı amacıyla biyopsi
materyallerinde floresan antikor testleri uygulanabilir.
 Virus İolasyonu
 HSV-1 ve HSV-2 kültürü en kolay yapılan virüslerdir (1-5 günde sonuç alınabilir)

 Seroloji
 ELISA
 Akut fazda kullanışlı değildir çünkü antikor oluşumu için 1-2 hafta gereklidir
 Anti-HSVIgM,neonatal infeksiyonun tanısını koydurur Cytopathic Effect of HSV in cell
Positive immunofluorescence test
culture: Note the ballooning of
 Blot Teknikler for HSV antigen in epithelial cell.
cells. (Linda Stannard, University
 Western Blot (Virology Laboratory, New-Yale
of Cape Town, S.A.)
 Moleküler Testler Haven Hospital)
 PCR - HSV ansefalitin tanısında rutin olarak kullanılır

23 24

4
Tedavi VARİCELLA ZOSTER VİRÜS

 Alphaherpesvirus alt ailesinde bulunurlar


 Pirofosfataz analogları viral polimeraza direkt inhibitör  Zarflı Çift zincirli DNA virüsüdür
etki gösterir  HHV içinde en küçük genoma sahiptir
 Foscarnet . toxic  Sadece bir antijenik serotipi vardır ancak HSV ile bazı çapraz reaksiyonlar
 Aciclovir; Valacyclovir; Penciclovir; Famciclovir görülebilir
 Yavaş replikasyon gösterir
 Cidofovir
 Primer hedef hücre mukoepitheliyal hücrelerdir
 Latent kalma yeri nöronlardır
 VZV, bilinen en bulaşıcı virüslerdendir.
 Epidemilere yol açar. Tek rezervuarı insandır
 VZV, (HSV)'e benzer.
 HHV – 3 olarak da isimlendirilir

25 26

Epidemiyoloji Patogenez
 VZV su çiçeği (varicella,chickenpox) çocuklukta görülür
 İnkubasyon süresi 14 gün
 Su çiçeği hastalığında döküntüden 1 gün önce ve 6-7 gün sonra
bulaşıcılık devam eder  Ana hedef organ deridir
 Klasik çocukluk çağı hastalığıdır ,en fazla 4-10 yaşlarında görülen  Virüs Latent olarak dorsal kök veya
endemik bir hastalıktır,
 Dış ortama çok duyarlı ama çok infeksiyözdür kraniyal sinir gangliyonunda kalır
 Yayılım solunum(damlacık) ve yakın temas ile olur
 Ganglionda virüs reaktive olunca
 Immunokompromize bireylerde ciddi dissemine hastalık oluşabilir
 Zona (herpes zoster,shingles) rekürren infeksiyondur, erişkinkinlerde sensory sinirin inerve ettiği deri
görülür bölgesinde dermatomda veziküler
 Herpes zoster(zona), su çiçeğinin aksine sporadik oluşur yıl boyunca
görülebilir formunda döküntü olur

27 28

Neonatal Varicella
Konjenital VZV İnfeksiyonu
 Hamile kadınların % 90 bağışık olduğu için primer infeksiyon nadir  Şüpheli varicella vakaları ile temas etmiş hamilelere
görülür ,hamilelik sırasında primer infeksiyon ciddi bir hastalık Zoster immunoglobulini verilmelidir.
riskidir.
 İlk 20 haftada infeksiyon olmas halinde fötusa geçiş oranı % 3 e  Hamileliğin son 7 gününde veya doğumdan sonraki ilk 14
kadar yükselebilmektedir günde suçiçeği olan annelerin bebeklerine de Zoster
 Konjenital varicella sendromu; immunoglobulini verilmelidir
 Derinin skarlaşması
 kol ve bacakların hipoplazisi
 SSS ve göz defektleri
 ölüm

29 30

5
VZV Lab Tanı Tedavi
 Tanı klinik ile konur  Kendi kendini sınırlayan infeksiyondur
 Virüs izolasyonu zordur ve nadir kullanılır 2-3
hafta gerektirir  Acyclovir, valacyclovir, famcyclovir, pencyclovir etkindir
 Direkt Tanı  AŞI
 elektron mikroskobu
 Immunofluorescense Cytopathic Effect of  Su çiçeği aşısı canlı virüs aşısıdır.
 PCR VZV in cell culture:  Rutin aşı şeması içinde yer alır
Note the ballooning
 Seroloji
of cells
 VZV IgM varlığı yeni primer infeksiyonu(Ab
seviyesi genellikle düşüktür) gösterir
 VZV IgG varlığı geçirilmiş infeksiyonu ve
bağışıklığı gösterir

31 32

Cytomegalovirus (HHV-5) Cytomegalovirus (HHV-5)


 Herpesvirüslerin Betaherpesvirus alt ailesinde bulunur
 Zarflı Çift zincirli DNA virüsüdür
 Genom yapısı diğer herpesviruslara benzer
 Primer hedef hücreler monosit,lenfosit ve epiteliyal
hücrelerdir
 Latent kalma yeri monosit,lenfosit, kemik iliğidir
 Geçiş yakın temas, transfüzyon, transplantasyon,
konjenital yolla olmaktadır

33 34

CMV Patogenez
CMV Epidemiyoloji
 Vertikal (uterus içi, perinatal veya postnatal) ve horizantal  Persistant ve latent infeksiyonlar semptomsuzdur
olarak en başarılı geçiş gösteren virüslerden biridir  uterus içi, perinatal veya postnatal geçiş gösterir
 Konağa etkileri minimaldir
 Bir kere infekte olununca, kişi yaşamı boyunca virüsü  Postnatal infeksiyonda geçişte
taşır ve virüs zaman zaman aktive olabilir infeksiyöz  Genital sekresyonlar,
virionlar idrarda ve tükürükte bulunur  Anne sütü
 Tükrük
 Gelişmiş ülkelerde görülme oranı daha düşük (%70)
 Kan ve kan ürünleri
,gelişmekte olan ülkelerde ise oran daha yüksektir (% 90)  Transplante organlar önemlidir

35 36

6
CMV infeksiyonları CMV Lab Tanı
 Konjenital enfeksiyon  Virus izolasyonu
 cytomegalic inklüzyon hastalığı  Konvensiyonel hücre kültürü (diploid fibroblast) altın standarttır,4 hafta
gerektirir
 Perinatal infeksiyon – genellikle asemptomatik  Seroloji
 Postnatal infeksiyon - genellikle asemptomatik.  IgM varlığı ise primer infeksiyonu gösterir, immünsistemi bozuk hastalarda
reaktivasyonuda gösterebilir
 İnfeksiyöz mononukleozis sendromu  CMV IgG antikor varlığı geçirilmiş infeksiyonu,
 İmmünsüprese erişkinlerde ciddi CMV hastalığı görülür pnömoni,  pp65 CMV antijenemi testi immünsistemi bozuk hastalarda hızlı tanıda rutin
kolit,retinit ve sistemik infeksiyonlara yol açar. olarak kullanılır

 İmmunkompetanlarda çoğu kez asemptomatiktir.  PCR ile CMV-DNA tayini immün sistemi bozuk hastalarda yaygın olarak
 Transplantasyonda(böbrek) başarısızlığa neden olur kullanılır
 CMV ile Reaktivasyon veya reinfeksiyon – asemptomatiktir
(İmmünsüprese hastalar hariç)

37 38

Tedavi, korunma ve kontrol


Korunma
 HCMV infeksiyonunun tedavisinde son yıllarda kullanıma giren  a.Antiviral profilaksi: Kİ ve böbrek alıcılarında profilaktik olarak
gansiklovir (GCV) ve foskarnet (fosfonoformik asit) dışında diğer antiviral ilaçlar kullanılmaktadır.
antiviral ajanlar etkisizdir.  b. Pasif immünoprofilaksi: Yüksek doz IVİG seronegatif alıcılarda
 GCV, viral nükleik asit yapısına girerek zincirin sonlanmasına neden etkili olmaktadır. Allojenik Kİ transplantasyonu olgularında da
olur. immünomodülatör etkisiyle GVHH’nı engellediği ileri sürülmüştür.
 Foskarnet ise viral DNA polimerazı inhibe ederek etki eder.  c. Aşılar: Laboratuvara adapte bir KCMV kökeni (Towne kökeni) ile
 Sağlıklı kişilerdeki primer HCMV infeksiyonunda antiviral tedavi atenue aşı çalışmaları yapılmıştır. Virusun çeşitli proteinleri ile
önerilmemektedir. rekombinan veya altbirim aşı çalışmaları sürmektedir.

39 40

Korunma Epstein-Barr Virus


 henüz lisanslı aşısı yoktur
 Henüz aday durumunda olan canlı attenüe bir aşı vardır ancak canlı
aşı uygulaması sonucu latent kalma veya reaktivasyona neden
olabileceğinden korkulmaktadır
 Transplant alıcılarında CMV hastalığını önlemek için alıcı ve vericiler
CMV açısından değerlendirilmelidir.
 Transfüzyonda CMV negatif kanlar kullanılmalıdır
 Seronegatif transplant alıcılarına CMV immunoglobulini verilir
 Proflaktik olarak acyclovir ve ganciclovir gibi antiviral ajanlar
verilmelidir

41 42

7
Epstein-Barr Virus (EBV)
EBV EPİDEMİYOLOJİ
 Gelişmiş ülkelerde 1-6 yaş okul öncesi ve adolesan ve 14-20 yaş

 Herpesvirüslerin gammaherpesvirus alt ailesinde bulunur genç erişkinler olmak üzere iki epidemiyolojik patern gösterir

 Genom linear çift zincirli DNA ya sahiptir  % 80-90 erişkin infekte olmuş durumdadır
 Primer hedef hücreleri B hücreleri ve epiteliyal hücrelerdir  Gelişmekte olan ülkelerde infeksiyon daha erken gelişir
 Latent kalma yeri B hücreleridir  EBV, tükrük ve boğaz salgısıyla bulaşır
 HHV – 4 olarak sınıflandırılır
 yakın temasla, kanla veya kontamine eşyalarla kişiden kişiye
bulaşmaktadır.

 Yakın temasla sık bulaştığı için öpüşme hastalığı"Kissing disease"


olarak da bilinir.
43 44

Patogenez
EBV İnfeksiyonları
 Bir kere infekte olununca hayat boyu taşıyıcılık durumu gelişir,immün  1. İnfeksiyöz Mononükleoz (İM). glandular fever
defans ile hafif infeksiyonlar kontrol altında tutulabilir  2. Burkitt's lenfoma
 3. Nazofaringeal karsinoma
 Seropozitif bireylerin farenksinin epiteliyal hücrelerinde düşük dereceli
 4. İmmunsüprese bireylerde Lenfoproliferatif hastalık ve lenfoma
virüs replikasyonu ve saçılımı gösterilebilir  5. X-linked Lenfoproliferatif sendrom
 EBV çok farklı hastalıklarla ilgili olabilmektedir ,bu hastalıklara direkt  6.kronik İnfeksiyöz Mononükleoz
 7. AIDS hastalarında Hairy oral leukoplakia
etkilli veya çeşitli ko faktörlerden biri olabilmektedir
 8. AIDS hastalarında kronik interstisiyal pnömoni

45 46

İnfeksiyöz Mononükleoz (İM). EBV tanı


 Klinik bulgular
 İM çocuk ve genç erişkinlerde sık  Lab Testleri
 Etken %80 EBV’dir ,İnkübasyon süresi 30-50 gün (çocuk 10-14 gün)  Atipik Lenfositler (Downey hücreler, B lenfositler)
 Heterofil antikor testi(monospot)
 Önce orofarenks ve tükrük bezi epitel hücreleri sonra larenks'in lenfoid dokusundaki B
 Paul-Bunnel testi
lenfositlere yerleşir
 Kendi kendini sınırlayan bir hastalıktır, uzamış ateş, farenjit,boğaz ağrısı  Spesifik serolojik testler
lenfadenopati,splenomegali görülür  Heterofil ab nonspesifik
 Komplikasyonlar nadir görülür ancak splenik rüptür, meningoansefalit, faringeal  EA (early antigen)
obstrüksiyon gibi ciddi komplikasyonlar olabilir
 Anti-VCA(IgM)(viral capsid antigen) + (4-8 hafta)
 Tanı
 Anti-VCA(IgG)+ (ömür boyu) tarama testi
 heterofil antikor testi ve /veya EBV IgM tespiti ile yapılır  EBNA (EBV nüklear antijeni )
 Atipik lenfositler(Downey cells) olabilir  Boğaz çalkantı suyu veya lenfositlerden %80-90 oranında EBV
 Spesifik tedavisi yok izolasyonu mümkündür.
 EBV-DNA (PCR)

47 48

8
 II. Spesifik Antikorlar
 Heterofil antikorların negatif olduğu veya atipik olgularda tanı spesifik testlerle konur.  Epstein-Barr Nükleer Antijene (EBNA-1 ve 2 ) Karşı Oluşlan Antikorlar:
 Viral Kapsid Antijen (VCA), Early Antijen (EA) ve Epsptein-Barr Nükleer Antijen (EBNA)’e karşı  Primer infeksiyondan 3-4 hafta sonra ortaya çıkar ve ömür boyu kalıcı olur
oluşan antikorlar indirekt immunfloresans (IFA) veya daha duyarlı bir yöntem olan ELISA ile
saptanabilir  Sonuç olarak; akut infeksiyonun tanısı için:
 Viral Kapsid Antijene (VCA) Karşı Oluşan IgM Tipi Antikorlar:
 1. Anti-VCA IgM pozitifliği,
 Klinik belirtilerin ortaya çıkmasıyla pozitifleşir. 4-8 hafta süre ile pozitif kalır ve hızlı şekilde düşer  2. Anti-VCA IgG pozitifliği,
 Ancak %10 olguda 4 aydan daha uzun süre pozitif kalır.  3. Anti-EA pozitifliği, gerekir.
 VCA IgM antikorların pozitifliği, sağlıklı kişilerde bulunmaz. Bulunan kişilerde akut primer IM
tanısı koydurur.
 İnfeksiyöz mononükleoz olgularının tümünde, geç dönemde anti-EBNA antikorları pozitifleşir ve
 Latent infeksiyon ve reaktivasyon olgularında VCA IgM antikorları saptanmaz hayat boyu pozitif kalır. Tek başına anti-VCA IgG antikoru ile enfeksiyonun kronikleşmesi
 Viral Kapsid Antijene(VCA) Karşı Oluşan IgG Tipi Antikorlar: değerlendirilemez.
 Klinik belirtilerin ortaya çıkmasıyla pozitifleşir ve ömür boyu kalıcı olur.
 Tek başına pozitif bulunması kronikleşmeyi göstermez.  reaktivasyon
 Early Antijene (EA) karşı oluşan Antikorlar:  Anti-EBNA, anti-VCA IgG ile anti-EA beraber pozitif bulunursa hastalığın reaktivasyonu lehine
 Primer infeksiyon ve reaktivasyonda pozitifleşir. değerlendirilir.

49 50

İnfeksiyöz mononükleozun spesifik serolojik tanısı

İnfeksiyon
EBV
Anti-VCA IgG Anti-VCA IgM Anti-EA Anti-EBNA Tedavi
infeksiyonu
- - - -
geçirmemiş
Akut
infeksiyon +/++ +/++ + -
Yeni geçirilmiş
 Spesifik Tedavisi yoktur
infeksiyon
++ +/- +/++ +/-
Geçmişte
geçirilmiş
+ - - +
infeksiyon
Kronik
/Reaktive
infeksiyon + - +/- +

51 52

HHV-6 ve 7
HHV 6
 Herpesvirüslerin betaherpesvirus alt ailesinde bulunur  Primer infeksiyon genellikle 1-2 yaşlarında görülür.Çoğu infeksiyon

 Çift zincirli DNA genomuna sahiptir (170 kbp) asemptomatiktir.

 Esas hedef hücre T-lenfositlerdir ancak B lenfositlerde infekte olabilir  Exanthema subitum (Roseola infantum ,6. Hast.):4. aydan sonra görülebilir
HHV-6-7 etken olabilir. Ateş ve makülopapüler yada eritemle
 HHV-6 ve HHV-7 sınırlı nükleotid homolojisi ve antijenik çapraz
karakterizedir.Febril konvulsiyonlar,ansefalit gibi komplikasyonlar görülebilir
reaksiyon gösterir
 Mononükleoz:Yetişkinlerde görülür, primer infeksiyon servikal lenfadenopatilerle
 HHV-6 ve HHV-7 hamile kadınların Periferik kanındaki mononükler
karekterizedir.EBV ve CMV benzer tablo oluşturur
hücrelerde izole edilmiştir serviksinde de saptanmıştır ve perinatal
bulaş?

53 54

9
HHV-6 ve HHV-7
HHV7 Epidemiyoloji ve Patogenez

 Bu virüs HHV-6 ya benzer.  HHV-6 ve HHV-7 dünyada yaygın olarak görülmektedir


 HHV-7 için hedef hücre olarak CD4+ T lenfositleri ve tükürük bezleri epiteli  Genellikle tükrük ve anne sütü ile geçiş gösterir
tanımlanmıştır.
 HHV-6 ve HHV-7 4. aydan sonra maternal antikorların azalması ile
 Akciğerler, deri, meme bezleri, karaciğer, böbrek ve tonsillalardada HHV-7
sıklıkla ortaya çıkmaya başlar
saptanmış
 Yetişkinlerin % 90-99 her iki virüsle de infekte olmuş durumdadır
 Pytriasis rosea hastalığında da rol oynayabilmektedir

 Çocuklardaki ateşli hast.nedenlerindendir.


 Diğer herpesvirüsler gibi HHV-6 ve HHV-7 de primer infeksiyondan
sonra latent kalır ve zaman zaman reaktive olur

55 56

Human Herpes Virus 8


Tanı  Gammaherpesvirus alt ailesinde bulunur

 HHV-6 infeksiyon tanısı klinik konur  İlk olarak Kaposi sarkomu olan AIDS’li bir hastada bulunmuş ve daha

 Virüs izolasyon tekniği komplikedir ve rutin kullanımı pratik değildir


sonraKaposi sarkomunun tüm formlarında saptanmıştır

 HHV-8 DNA sı Kaposi sarcoma vakalarının yaklaşık % 100 de tespit


 Bu nedenle spesifik IgM ve IgG tespitine dayalı serolojik tanı ve PCR
kullanılır edilmiştir

 Vakaların çoğunda HHV-8 karşı spesfik antikorda tespit edilmiştir


 HHV-6 antikor pozitifliği 2 yaşın altında kazanılır,sağlıklı yetişkinlerde IgM
pozitifliği olabileceği için tanıda tek başına kullanılmaz  HHV-8 seroprevalansı genel toplumda düşüktür HHV-6 ve 7 den farklı

 HHV-7 HHV-6 ya göre daha ileri yaşlarda kazanıllır


olarak seksüel aktif ve özellikle homoseksüel erkeklerde ve HIV + lerde
primer inf. Etkenidir
 HHV-7 tanısında IFA ve PCR kullanılır
 Herpesvirüslerin aksine yaygın değillerdir primer hedef hücre
 Spesifik tedavileri yoktur
lenfositlerdir latent kaldığı hücreler bilinmemektedir

57 58

Human Herpes Virus 8 (HHV 8)

 Kaposi sarkomu gerçekten bir neoplastik hastalık mı ve HHV-8


onkojenbir virüs mü tartışmalıdır

59 60

10
VİRAL HEPATİT ETKENLERİ
 Hepatit A virüsü
 Hepatit B virüsü
 Hepatit C virüsü
HEPATİT A-E VİRUSLERİ  Hepatit D virüsü
 Hepatit E virüsü
 Diğer hepatit virüsleri
 Hepatit G virüsü
 “ Transfusion transmitted
transmitted”” virüs

Hepatitis A Virus
Hepatit Tipleri
A B C D E

Virüs kaynağı feçes kan/kan kan/kan kan/kan feçes


deriveleri,vücut deriveleri,vücut deriveleri,v
sıvıları sıvıları ücut
sıvıları
Geçiş fekal-oral Deri mukoza Deri mukoza Deri mukoza fekal-oral
yolu

Kronik infeksiyon yok var var var olabilir

Maruziyet içme sularının


korunma Maruziyet Maruziyet Kan
öncesi temizliği
öncesi öncesi donörlerinin
ve sonrası
ve sonrası ve sonrası taranması,riskli
bağışıklama
bağışıklama bağışıklama hareketlerden
riskli
kaçınma
hareketlerden
kaçınma

Hepatit A Yapısı
Hepatit A Virus: Yapı ve Sınıflama
 Önceden enterovirus 72olarak anılıyordu,
 Bugün ise Picornaviridae ailesi, hepatovirus genusunda bulunmaktadır
 Zarfsız, SS RNA virüsüdür
 ikosahedral simetrili,
 27-28 nm
 Dünya genelinde tek serotipi vardır
 Rezervuarı sadece insandır
 Bir çok genotip vardır (Genotip IA, IB, II, IIIA,IIIB, IV, V, VI, VII)
 Deneysel infeksiyon oluşturulabilir ve hücre kültürlerinde üretilebilir

1
Hepatit A Virus Geçişi
Hepatit A: Patogenez
 Kontamine besin ve su
 inkubasyon süresi 4 hafta (2-6 hafta)dır
 Oral mukozadan gastrointestinal sisteme geçer kan yolu ile karaciğere
(gelişmekte olan ülkelerde)
gider
 Yakın temas (ev içi, cinsel temas,kreş vs)
 Hepatositlerde replike olur,hücrelere az zarar verir,klinik
semptomlardan 7-10 gün önce safra yolu ile bağırsaklara salınır  Kan yolu (nadir)
 Karaciğerde oluşan hasar ve klinik sendromun oluşması direkt virüsün
etkisi ile değil immün cevap ile ilişkilidir (i.v ilaç kullanımı(düşük endemik bölge), transfüzyon)
 Kronikleşme görülmez

Epidemiyoloji

 Türkiye’de HAV infeksiyonu yaygındır Hepatit A Lab Tanısı


 anti-HAV pozitifliği % 88.8-100  Serumda HAV-IgM antikorlarının ELISA yöntemi ile
 Enfeksiyon 2-6 yaş arasında pik tespiti akut infeksiyon tanısını koydurur.
 Salgınlarda  Serumda HAV-IgG antikorlarının ELISA yöntemi ile
 Vakaların çoğunda risk faktörü tespit edilmez tespiti geçirilmiş infeksiyonu veya bağışıklamayı
 En yüksek atak oranı 5-14 yaş dır gösterir
 Çocuklar infeksiyon kaynağıdır  Hücre kültürü – zordur ve 4 hafta gerektirir rutinde
 Yüksek risk altında olan kişiler kullanılmaz
 yolcular  Direkt Tespit – EM, RT-PCR feçes.serolojiden daha
 Homoseksüel erkekler erken tespiti sağlar ancak nadiren kulanılır
 i.v ilaç kullananlar

Hepatitis B Virus
Hepati A Tedavisi Aşı ve Korunma
 Antiviral tedavinin spesifik rolü yoktur,destek tedavi yapılır
 infeksiyon sonrası veya aşılama ile yaşam boyu bağışıklık oluşur
 ImmunoGlobulin

 Temas öncesi ve Temas sonrası (14 gün içinde)uygulanır


 Ev içi ,Bakım evleri,kreşler,kışlalar

 AŞI
 İnaktive aşı 2 doz uygulanır

 Korunma
 Hijyen (el yıkama)
 Sanitasyon (örn. Temiz su kaynakları)
 Hepatit A aşıları (maruziyet öncesi)
 Immuno globulin (temas öncesi ve sonrası)

2
HEPATİT B VİRÜSÜ VE COĞRAFİK DAĞILIM
HEPATİT B VİRÜSÜ
 Hepadnavirus familyasında ,  HBsAg’de bulunan a, d, y, w aminoasitlerine göre 4 alt tipi fenotipi
 Zarflı virüstür ancak eterden etkilenmez tanımlanmıştır
 çift zincirli DNA virusudur,+ zincir tamamlanmamıştır
 adw, adr, ayw ve ayr.
 Viriona” Dane partikülü” de denir
 Tam Dane partikülü 42 nm dir,  Mutantlar gelişebilir
 28 nm elektron dens core, HBcAg ve HBeAg ni çerir.  HBcAg ninin tek serotipi vardır
 Kılıf ve 22 nm serbest partiküller HBsAg nini içerir
 Core antijenleri merkezde lokalize olmuştur (nucleocapsid)
 Hepatitis B virus (HBV)nun 8 genotipi vardır (A-H).
 Core antijen (HbcAg)  Genotipler farklı coğrafik dağılım gösterir
 e antijen (HBeAg)- bulaşıcılığı gösterir (core un minor komponentidir,
antijenik olarak HBcAg den farklıdır)
 Türkiyede Genotip D
 Major genler S HBsAg’yi kodlar
 Hücre kültürlerinde henüz üretilememişlerdir
 C HBcAg ve HBeAg’yi kodlar
 P Viral replikasyon
 X Transaktivasyon ve transkripsiyon

 Yüksek viremi ve infektiviteye sahip


 Core bölgesi içinde DNA bağımlı DNA polimeraz (revers transkriptaz) bulundurur

replikasyon

HBsAg = surface (coat) protein ( 4 phenotypes : adw, adr, ayw and ayr)
HBcAg = inner core protein (a single serotype)
HBeAg = secreted protein; function unknown

HBV Patogenez
Kronik Hepatit B hastalık spektrumu
 inkubasyon süresi ortalama 60-90 gündür (45-180 gün)
 Virus kan yolu ile hepatositlere girer 1.Kronik Persistent Hepatit- asemptomatik
 Hepatosit hücre yüzeyinde eksprese edilen viral antijenlere karşı
oluşan immün cevap (cytotoxic T cell)klinik sendromdan 2. Kronik Aktif Hepatit-semptomatik
sorumludur
 Kronik taşıyıcılık oranı % 5 tir (HBsAg> 6 ay) 3. K.C sirozu
 Özellikle “e” antijen pozitif kronik taşıyıcılarda hepatocellular ca
görülme oranı daha yüksektir
 Anti HBs,Hepatitis B (surface) yüzey antikoru hayat boyu 4. Hepatosellular karsinom
bağışıklık oluşturur
 AntiHBe,(Hepatitis B e Ab) varlığı bulaşıcılığın düşük olduğunu
gösterir

3
Çeşitli vücut sıvılarında bulunan
Hepatit B Virus Geçiş yolları
Hepatit B Virus konsantrasyonları

 Cinsel temas - seks çalışanları ve Düşük /tayin


homoseksüeller riskli Yüksek Orta edilemeyen
 Parenteral - IVDA,sağlık çalışanları daha
yüksek riske sahiptir kan semen idrar
 Perinatal - HBeAg pozitif anneden bebeğe serum vaginal sıvı dışkı
Perinatal geçiş yüksek riskli toplumlarda sık Yara eksudaları tükrük ter
görülen geçiş yoludur Göz yaşı
Anne sütü

HBV Tanısı
Hepatit B yüksek Risk Grupları  Akut ve kronik hepatit B infeksiyonunun tanısında serolojik
 Çoklu eşlilik veya cinsel yolla bulaşan hastalığı olanlar testler kullanılır.
 HBsAg – genel infeksiyon markeri olarak kullanılır
 homoseksüel erkekler  HBsAb (anti HBs)– iyileşme ve/veya bağışıklığı gösterir
 İnfekte kişilerle cinsel teması olanlar  anti-HBc IgM –akut infeksiyon markeri olarak kullanılır
 i.v ilaç kullananlar  anti-HBcIgG – geçirilmiş veya kronik infeksiyonu gösterir
 kronik infekte olan kişilerle ev içi teması olanlar  HBeAg -virüsün aktif replikasyonunu gösterir, infektiviteyi
gösterir.
 infekte anneden doğan infantlar  Anti-Hbe –replikasyon yoktur ,HBsAg pozitif olabilir
 yüksek riskli bölgelerden gelen göçmenlerin infant ve  HBV-DNA - virüsün aktif replikasyonunu gösterir, kaçak mutant
çocukları vakalarında HBeAg den daha kesindir,tedaviye cevabı takipte
kullanılır
 sağlık çalışanları
 hemodiyaliz hastaları

HBV infeksiyonunda serolojik göstergeler

Tedavi
Interferon
ve Korunma
İnfeksiyon HBsAg Anti- HBs Anti- HBc HBeAg Anti- HBe
 Lamivudine,Adefovir ,Entecavir gibi antiviral ilaçlar kullanılır
Ig G IgM
 Başarılı tedavi HBsAg, HBV-DNA nın kaybolması,HBeAg
serokonversiyonudur
Geç inkübasyon + - - -  -  AŞI
 yüksek efektif rekombinant aşılar kullanılır
Akut B hepatiti + - + + + -
 Erişkin ve 10 yaşın üzerinde:
Akut B hepatiti - - + + - -  0-1-2-12. aylarda 4 doz veya
HBsAg taşıyıcılığı + - + -    0-1-6. aylarda 3 doz. HBV
 Hepatit B Immunoglobulin - HBIG hepatit B ye maruz kalan
Kronik hepatit + - + -   kişilere uygulanır. 48 saat içinde uygulanmalıdır. HBsAg ve HBeAg
pozitif anneden doğan çocuklara da yapılmalıdır.
HBV aşısı - + - - - -
 Diğer önlemler - kan donörleri kontrol edilmeli ve kan
ve vücüt sıvıları için önlemler alınmalı.

4
Hepatit C Virus
özet
 Hepatit A capsid envelope
protein
protease/helica
se
RNA-dependentRNA polymerase

 Fekal-oral c22 33c c-100


 kronikleşmez
5’ 3’
 aşı ile önlenebilir
cor E1 E2 NS2 NS3 NS4 NS5
 Hepatit B e

 kan yolu ile bulaşır


 sıklıkla kronikleşir hypervariable
region
 aşı ile önlenebilir

HCV geçiĢinde risk faktörleri


Hepatit C yapı ve sınıflama
 Flaviridae ailesi üyesidir, Hepacivirus genusunda
 zarflı tek zincirli RNA virüsüdür  transfüzyon /infekte vericiden transplantasyon
 bilinen rezervuarları insan ve şempanzelerdir  i.v ilaç kullananlar
 6 serotipi (genotipleri) ve zarf glikoproteinlerine göre  hemodiyaliz hastaları
birçok subtipi vardır  iğne ile yaralanmalar
 Genotip 1 ve 4 de interferon tedavisine cevap ve prognoz  infekte olan kişilerle cinsel,ev içi teması olanlar
kötüdür
 Çoklu eşlilik
 Avrupa ve ABD’inde genel popülasyonda prevalans %1 %1--2
 infekte anneden doğan infantlar
 Türkiyede en sık görülen genotip 1b dir
 Türkiyede % 2-2.5

HCV patogenez ve klinik


 İnkubasyon süresi ortalama 6-7 hafta (2-26 hafta),

 Kan yolu ile kazanılan patojendir,hepatositleri infekte eder

 Karaciğerde oluşan hasar ve klinik sendromun oluşması direkt virüsün etkisi


ile değil immün cevap ile ilişkilidir
 CTL hasara aracılık eder

 hepatosellüler ca (HCC)ya neden olabilir

 sarılık görülebilir ,

 kronikleşebilir,persistan kalabilir,

 koruyucu antikor yoktur

5
HCV lab tanı Hepatit C virus partikül ve genomu

 HCV antikoru - EIA,genellikle HCV infeksiyon tanısında


kullanılır,akut fazda kullanışlı değildir çünkü antikorun
oluşması için en az 4 hafta gereklidir .
 HCV-antijen - EIA
 HCV-RNA - PCR ve branched DNA gibi çeşitli teknikler
kullanılmaktadır, bu teknikler akut fazda da kullanılabilir
ancak en çok tedaviye cevap ve tedavinin izlenmesi için
kullanılmaktadır

HCV TEDAVĠ VE KORUNMA


Hepatit C: tanı  Tedavi
 Interferon
 ELISA- 3. jenerasyon kitler kullanılır, spesifiklik ve
 Ribavirin
sensitivite % 99
 Korunma
 antikorları tespit ettiği için infeksiyondan sonra 2-5
hafta içinde pozitifleşir  Koruyucu antikor yoktur

 Doğrulayıcı testler  Kan ,organ ve doku vericileri kontrol edilmelidir


 PCR  Yüksek riskli davranışlardan kaçınılmalıdır
 RIBA (recombinant immunoblot assay)-
 Kan ve vücut sıvıları için önlemler alınmalıdır
 Genotip tayini

Hepatit D (Delta) Virus


 antijen HBsAg Hepatit D Virus Yapısı
 sadece insanlarda görülür replikasyonu için HBV ‘ne gereksinim duyar
 HBV satellit virüsü olarak kabul edilmektedir
 36-43 nm,
 düzensiz, sferik bir yapısı vardır.
 HBV’ndan kazanılan zarf yapısı içinde üç tip zarf antijenini ve lipid
içerir.
 HDV nükleokapsidi 1 .7 kb uzunluğunda iplikcikii RNA genomu ve
delta antijeninden oluşur.
 İkozahedral simetride olduğu sanılmaktadır.
 Delta antijeni virusun kodladığı tek proteindir; büyük ve küçük olmak
üzere iki formda bulunur.
 Üç genotip (Genotip 1, 2, 3)
RNA

6
Hepatitis D virus genome
Hepatit D: Patogenez
 HDV’nin patolojik etkileri karaciğer ile sınırlıdır.
 akut veya kronik hepatite neden olur.
 Oluşan histopatolojik değişikliklerden virusun sitopatik
olmaması nedeniyle immünolojik mekanizmaların
sorumlu olduğu düşünülmektedir.
 Virusa karşı oluşan anti delta antikorlarırıın (anti HD)
kronik infeksiyonla birlikte görülmesi, koruyucu
olmadıklarını göstermektedir.
 Bununla birlikte akut geçirilen ve iyileşme ile sonuçlanan
HDV infeksiyonundan sonra ikinci kez geçirilen HDV
infeksiyonu henüz bildirilmemiştir. Bu nedenle koruyucu
bazı mekanizmaların olduğu düşünülmektedir.

Hepatit D - klinik
Laboratuvar tanı
 Primer olarak hepatotrop bir patojen Olduğu için değişik hepatit
tablolarına yol açar.
 Akut HDV hepatiti: Replikasyon için HBV’ne gereksinimi nedeniyle  Oluşan hepatit tablosunun diğer hepatitlerden ayrılması
kişinin daha önceden HBV ile karşılaşmış olma durumuna göre iki
tablo görülür. Her iki durumda da HDV infeksiyonu, henüz için
aydınlatılamamış bir mekanizma ile HBsAg ekspresyonunda  Ag, anti HD IgM ve IgG, serumda HDV RNA saptanması
azalma olmaksızın HBV replikasyonunu baskılar.
gibi testlerden yararlanılabilir.
 1. Koinfeksiyon: HBV ve HDV ile eş zamanlı olarak infekte olan
kişilerde gelişen tablodur. Hastalğın inkübasyon dönemi  HDV enfeksiyonu tanısı hastalarda anti-HDV IgM
inokülumun HBV titresine bağlı olarak 3-7 hafta dır antikorlarının gösterilmesi ile konulur.
 2. Süperinfeksiyon: HBV ile kronik infekte kişilerde gelişen HDV
infeksiyonudur. İnkübasyon donemi 3-4 haftadır.Daha ağır bir hepatit  Anti-HBclgM pozitifliği koinfeksiyon lehinedir.
tablosudur ve olguların %70’inde kronikleşme olur
 Hepatit delta virüs enfeksiyonu tespit edilen hastalarda
koenfeksiyon ile super-enfeksiyonu birbirinden ayıran test
anti-HBc IgM'dir.

Hepatit D Virus Epidemiyoloji ve


Geçiş Yolları Hepatit D - Tedavi, korunma ve kontrol
 HDV infeksiyonunun özgül tedavisi henüz yoktur.
 HDV infeksiyon prevalansı Akdeniz havzas, Ortadoğu ülkeleri, Orta  Alfa-interferon ile yüksek doz ve uzun süreli ile klinik olarak hastalığın
Asya, Batı Afrika, Amazon havzası ve Güney Pasifik adalarında ilerlemesi yavaşlatılabilmekte; fakat HDV RNA’nın kaybolması
yüksektir. sağlanamamaktadır.
 Endüstrileşmiş ülkelerde  HBV infeksiyonundan korunmaya yönelik önlemler HDV
 hemofili hastaları,  de geçerlidir.
 damariçi yoldan uyuşturucu madde kullananlar ve  Fakat HBV ile kronik infekte kişiler HDV infeksiyonu açısından yüksek
 kan ve kan ürünü kullanan hastalar HDV infeksiyonu riski taşımaktadır. risk taşımaktadırlar.
 İnfeksiyonun bulaşmasında en önemli yol parenteral bulaşmadır.  Bu grup olgular için uygulanabilecek d Ag içeren aşı çaışmaları
 Kötü hijyen koşulları ve yakın temasın da rolü olduğu düşünülmektedir. yapılmaktadır.
 Cinsel ilişki ile bulaşma az oranda görülmektedir,

7
Hepatitis E Virus
Hepatit E Virus
 1980’lerin başlarında yapılan çalışmalarda, enterik yolla bulaşan ne-A,
ne-B hepatitinin, hepatitE virüsü (HEV) olarak bilinen yeni bir hepatit
virüsü ile oluştuğu gösterilmiştir.
 HEV, fekal-oral yolla bulaşan, tek ipİikcikli RNA genomuna sahip, bir
hepatotrop virüstür. Persistan veya kronik hepatit oluşturabilir.
 Hamileliğin son üç ayındaki kadınlarda fulminan hepatit oluşturarak
önemli oranda ölüme yol açabilir.
 Gelişmekte olan ülkelerde sporadik olgular yanında epidemiler de
yapabilir.

HEV Virusun genel özellikleri HEV Patogenez ve immünite


 HEV, hepeviridae ailesi ,hepevirus genusunun üyesidir
 Bulaş Fekal-oral yolla
 27-34 nm, çapında,  virus replikasyonu çoğunlukla karaciğerde olmaktadır.
 Hepatositlerdeki hasarın, immunopatolojik olduğu kabul edilmektedir.
 zarfsız, RNA virusu  HEV infeksiyonunda serumda spesifik IgG, IgA ve IgM tipi antikorlar
 4 genotipi ve 24 sub tipi vardır oluşmaktadır.
 IgM antikorları hastalığın akut fazı süresince daha yüksektir ve yaklaşık
 Doku kültürlerinde üretilememiştir 1-2 ay içinde kaybolur.
 IgG antikorlarının kalış süresi kesinlik kazanmamıştır.
 Çevresel koşullara duyarlı  Hastalığı geçirenlerde oluşan antikorların reinfeksiyona karşı yaşam
boyu koruyuculuk sağladığı, henüz tam olarak açık değildir. Hücresel
immünite hakkında pek az bilgi vardır.

Türkiye’de HEV epidemiyolojisi


HEV Laboratuvar tanı
 Hepatit E virusu, infekte kişilerin dışkısı ile kirlenmiş su ve
 E hepatiti klinik olarak diğer akut viral hepatitlerden ayırt edilemez. besinlerle bulaşmaktadır.
 Tanıda  İnfeksiyon, sanitasyon ve hijyen koşullarının yetersiz Olduğu
 anti-HEV IgM ve IgG antikorlarını ölçen serolojik testler gelişmekte olan ülkelerde endemik olup, sporadik olgular ve
 HEV RNA sını tespit eden moleküler yöntemler kullanılmaktadır. epidemiler şeklinde de görülebilir.
 İmmun elektron mikroskopisi, dışkıda virus partiküllerini araştırmada  Ülke genelinde sporadik, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
kullanıldığı gibi antikor taramada da kullanılmaktadır. endemik
 Dışkı ile virus atılımı yaklaşık dört hafta sonra başlamakta ve yaklaşık  Güneydoğu Anadolu bölgesi dışında anti-HEV prevalansı %5-10
iki hafta devam etmektedir.  Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde prevalans %20 dolaylarında
 HEV infeksiyonunu takiben ortalama üç hafta sonra özgül IgG ve IgM
antikorları oluşmakta, anti-HEV IgM erken konvelesan dönemde hızla
azalmakta, anti-HEV IgG ise bir süre daha kalmaktadır.

8
Tedavi, korunma ve kontrol:
 İn vivo etkili spesifik antiviral tedavi yoktur.
 Fulminan olgular hariç, hastalar kendiliğinden iyileşmektedir.
 Sanitasyon ve hijyen koşullarının düzeltilmesi, yiyecek ve içeceklerin
dışkı ile kontaminasyonunun önlenmesi ve suların etkin
dezenfeksiyonu infeksiyon zincirinin kırlmasında en önemli korunma
yollarıdır.
 Aşı araştırma safhasında

A-E hepatitlerin dışındaki yeni virüsler


GBV-C/HGV
Non A-E hepatitlerin %10-20’sinin  Sınıflandırılamamış Flaviridae ailesinde bulunan
etyolojisi bilinmemektedir RNA virüsüdür
Yeni tanımlanan hepatit virüsleri  Bir çok genotipi var
 HCV’na benzer yollarla bulaşır
 GB virüsü tip C/hepatit G virüsü
 Karaciğer hastalıklarındaki etyolojik rolü?
 TT virüs
 Posttransfüzyonel hafif akut hepatit
 SEN-V  Konik karaciğer hastalığına neden olduğuna ilişkin kanıt
yok
 HBV veya HCV infeksiyonlarında HGV ile koinfeksiyon
infeksiyon seyrini etkilemez

SEN virus (SENV) Table 24.12


 SEN virus (SENV) sirkular tek zincirli Zarfsız DNA virüsü
 İlk kez HIV -1 ile infekte hastanın serumunda gösterilmiştir
 SENV 9 genotipi vardır (A-I)
 sekans çalışmalarda Anellovirus genusunda bulunduğu tespit
edilmiştirur
 SENV Circoviridae ailesinde bullunan TT virus (TTV) variantları
olduğuna dair çalışmalarvardır

 Tek başına belirgin karaciğer hasarına yol açmaz


 Transfüzyon ile bulaşır
 Parenteral yol dışı bulaşa ilişkin kanıtlar var

9
Dayanıklılık
 SICAK
 Hepatit A virusu 60º C de 1 saat dayanır. 100 º C de 5 dakika kaynatmayla ölür.
 Hepatit B virusu 60 º C de 4 saat dayanır. 100 º C de 10 dakika kaynatmayla ölür.
 Hepatit C virusu 60 º C de 10 saat dayanır. 100 º C de 5 dakika kaynatmayla ölür.
 KURULUK
 Hepatit virusları kuruluğa oldukça dayanıklıdır.
 Hepatit A ve B viruslarının her ikisi de 180 derecelik fırında 1 saatte canlılıklarını kaybederler.
 UV
 Ultraviyole ıĢığı A, B ve C tipi hepatit viruslarının üçünü de 1-2 dakikada öldürür
 KLOR
 10-15 ppm klor konsantrasyonunda 30 dakikada inaktive olurlar.
 SOĞUK
 Hepatit A virusları +4 C de (buzdolabı sıcaklığı ) haftalarca aktif kalırlar. B viruslarının da -20 derecelik
ortamda 15 yıl gibi uzun bir süre canlılıklarını korudukları saptanmıĢtır.
 SU KAYNAKLARI
 Hepatit A virusunun tatlı su ve deniz suyunda aylarca etkinliğini koruduğu, canlı istiridyede günler ve
aylarca canlı kalabildiği saptanmıĢtır.
 DIġ ORTAM
 Hepatit A viruslarının toprak ve sentetik yüzeylere bulaĢtırılmıĢ kurumuĢ dıĢkıda aylarca canlı kalabildiği ;
Hepatit B viruslarının ise dıĢ ortamda 30 gün kadar canlı kalabildiği tespit edilmiĢtir.

10
 Picornaviridae ailesi insanlarda ve hayvanlarda hastalık
oluşturan geniş bir virüs ailesidir.

 en küçük RNA virüsleridir.

Prof Dr Buket Cicioğlu Arıdoğan

Replication
 yaklaşık 20-30 nm büyüklüğünde, 1 Attachment.
 ikozahedral simetrili,
 tek iplikcikli positive sense RNA içeren virüslerdir. Capsid Nucleus

 Zarfları bulunmamaktadır. RNA Host cell Cytoplasm

 Hücre sitoplazması içinde çoğalırlar.


 4 kılıf proteini var VP1, VP2, VP3,VP4 2 Entry
5 Maturation and uncoating.
 Basit kapsid yapısı var : 60 kapsomerden oluşur and release.
(composed of VP1,2,3) 4 Translation and syn-
thesis of viral proteins.
3 RNA replication by viral RNA-
dependent RNA polymerase.
 The single-strand genome of 7500–8500 nucleotides – strand is transcribed Uncoating releases
from + viral genome. viral RNA and proteins.

Capsid Viral Viral


protein genome protein
(RNA)

+ strand
mRNA is transcribed ssRNA;
from the – strand. + or sense strand;
Picornaviridae
3

 Picornaviridae ailesinde 5 virüs cinsi bulunmaktadır


 Enterovirus'lar ve Rhinovirus'lar insan için önemli olan virüs türlerini
içermektedirler.
 Enterovirus  Bu genusta insanlar için önemli hastalık etkeni
 Poliovirus type 1, 2, and 3 olan virüsler
 Coxsackie A virus types 1 to 22 and 24 1 - Poliovirus
 Coxsackie B virus types 1 to 6 2 - Coxsackievirus
 Echovirus (ECHO virus) types 1 to 9, 11 to 27, and 29 to 34 3 – Echovirus
 Enterovirus 68 to 71  insanlarda sindirim kanalında çoğalırlar
 Rhinovirus types 1 to 100+ genellikle belirtisiz enfeksiyonlara yol açarlar.
 Cardiovirus  SSS nin tutulumuyla karakterize ağır ve öldürücü
 Aphtovirus
hastalıklara nadirde olsa neden olrlar
 Heparnavirus
 HAV

5 6

1
 morfolojik olarak Picornavirus'ların genel  Polyomyelit ya da Çocuk felcinin etkenidirler
özelliklerini gösterirler.  SSS'ninakut enfeksiyonunudur
 Polio 1,2 ve 3 olmak üzere 3 serotipi  Medulla spinalisin motor nöronlarının harabiyeti
bulunur sonucu felçlere yol açarlar.
 Zarfsız oldukları için eter, kloroform ve
 çoğu Poliovirüs enfeksiyonları belirtisiz seyreder
alkolden etkilenmezler
 Klora karşı duyarlıdırlar.

7 8

 ikinci aşama
 iki aşamada gerçekleşir
 primer replikasyonu takiben virüs kana karışarak viremi
oluşturur.
 vücuda giriş kapısı üst solunum yolu, orofarinks ve ince barsaklardır.

 Birinci aşamada  Virüsler hem kan yoluyla, hem de periferik sinirlerin


aksonları yoluyla MSS'ye ulaşırlar.
 ağız yoluyla, nadiren de damlacık enfeksiyonu yoluyla giren virüsler üst
solunum yolu mukozasında primer olarak çoğalır.
 Polioviruslar medulla spinalisin ön boynuz hücreleri, dorsal
 ince barsak epitel hücrelerinde üremeye devam ederler. kök gangliyonu hücreleri, motor hücreleri ve diğer bazı
hücrelere tropizm gösterir ve karakteristik lezyonlar
 Bu dönem belirgin semptomlar ortaya çıkmaz. oluştururlar
 Bu dönemde boğaz salgılarından ve dışkıdan virüs izole edilebilmektedir
 Bu bölgelerdeki tahribata bağlı olarak, çeşitli kas gruplarını
tutan felçler ortaya çıkmaktadır.

9 10

 İnkübasyon süresi genellikle( 3-35) gün


Virüs izolasyonu
ortalama 7-14 gündür. 

farinksten alınan sürüntü ve dışkı örnekleri kullanılır.


 4 türlü klinik tablo gelişebilir

 ilk birkaç günde virüsü boğaz sürüntüsünden izole etmek


 Asemptomatik Polyomyelit
mümkündür.
 Abortif Polyomyelit
 30 gün sonraya kadar dışkıda izole edilebilir.
 Non Paralitik Polyomyelit
 Ayrıca BOS, kan ve rektal sürüntü de kullanılabilmektedir.
 Paralitik Polyomyelit
 özellikle maymun böbrek hücre kültürlerinde iyi ürerler.

 Hücre kültürlerinde 3-6 gün içerisinde CPE oluşturur


 tipe özgül antiserumlar kullanılarak nötralizasyon deneyiyle kesin
tanı ve tiplendirmesi yapılır.

11 12

2
 yaygın olarak görülür.
 virüsün ya da viral antijenlerin araştırılması  Tüm yaş gruplarında görülür, çocuklar daha duyarlıdır.
 Bulaş Fekal oral ve enfekte kişilerin nazofaringeal
 Materyalde elektron mikroskobu, floresan antikor sekresyonları
mikroskobu ve ELISA yöntemiyle araştırılır  Virüs uzun süre dışkı ile dışarı atıldığı için enfeksiyonun
 Seroloji yaygınlığı, ülkelerin sosyoekonomik düzeyi ve alt yapı
yetersizliği ile yakından ilgilidir.
 spesifik IgG ve IgM antikorları araştırılır, ya da total antikor  Alt yapı ve hijyen şartları düzelmiş gelişmiş ülkelerde kişiler
titresinde gittikçe artan yükselme olup olmadığı araştırılır. virüsle ya hiç karşılaşmazlar, ya da ileri yaşlarda
karşılaşırlar.
 Hastalığa karşı en etkin korunma aşılama ile elde edilir.
 Poliovirüs enfeksiyonuna karşı 2 tip aşı bulunmaktadır.
 Salk Aşısı (İnaktive Aşı)
 Sabin Aşısı (Attenüe Aşı)

13 14

 Enterovirus cinsi içinde geniş bir virüs grubudur.


 Picornaviridae ailesinin genel özelliklerini
taşırlar
 Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesi
 A ve B olmak üzere iki alt gruba ayrılırlar.
ile birlikte 21 haziran 2002 tarihinde çocuk
felci hastalığından (polio) arındırılmış olarak  İnsanlarda çeşitli hastalıklar oluştururlar.

sertifikalandırılmıştır

15 16

 Virüs vücuda ağız ve solunum yoluyla girer


 değişik klinik bulgularla seyreden hastalıklara yol açarlar.  Virüs İzolasyonu
 İnkübasyon süresi 2-9 gün arasındadır  ilk birkaç günü içinde boğaz çalkantı suyundan, ilk bir kaç hafta
 Herpanjina Coxsackie A virüsü içinde de dışkıdan izole edilebilir
 Pleurodynia Coxsackie B virüsleri  BOS, vezikül sıvısı, burun ve konjuktiva sürüntüsü de kullanılabilir
 Aseptik Menejit Coxsackie A ve B virüsleri  hücre kültürlerinde 5-14 gün içinde belirgin CPE yaparak ürerler
 Kalp Hastalıkları Coxsackie A ve B virüsleri  Serolojik
 Hafif Yaz Ateşi Coxsackie A ve B virüsleri
 spesifik antikorlar veya total antikorlar araştırılır.
 Soğuk Algınlığı Coxsackie A ve B virüsleri
 Total antikor tayininde gittikçe artan antikor titresi akut enfeksiyon
 El, Ayak va Ağız Hastalıkları Coxsackie A virüsü
yönünden tanı koydurucudr.
 Pankreatit,neonatal infeksiyonlar
 Bağışıklık
 yaşam boyunca bir çok Coxsackievirus tipi ile enfeksiyon geçirilir
 Bu antikorlar yıllarca pozitifliğini sürdürürler

17 18

3
 bütün dünyada yaygın
 Zaman zaman salgınlar oluştururlar.  ismi Enterik Cytopathogenic Human Orphan
 Başta dışkı olmak üzere boğaz salgılarıyla, solunum kelimelerinin baş harflerinden türetilmiştir.
sekresyonlarıyla, vezikül sıvı virüs yayılmasında önemli rol  Enterovirus cinsi içerisinde yer alırlar.
oynarlar.
 30 dan fazla serotipi var, hepsi insanda hastalık
 dışkı ile uzun süre atıldıklarından dolayı lağım sularında oluşturmaz.
devamlı olarak bulunurlar.
 Enterovirüslerin genel özelliklerini gösterirler.
 sinekler ve hamam böcekleri de dolaylı olarak virüsü
yayabilmektedir  insan O grubu eritrositlerini enfekte ederler.
 direkt ya da indirekt yolla bulaşır  Bir çok hücre kültüründe üreyebilirler ve CPE
 Genellikle aile içi enfeksiyon şeklinde seyreder oluştururlar.
 aile içi bulaş oldukça önemlidir

19 20

 ağız ve solunum yolu ile girer.  Aseptik Menenjit : Genellikle çocuklarda


 Tonsillaların lenfoid dokusu ve payer plaklarında görülür. Yaz ve sonbahar aylarında sık görülür
çoğaldıktan sonra kan dolaşımına karışarak  Menengoensefalomyelit

viremi oluştururlar.  Ateşli Hastalıklar Çocuklarda sık görülür.

 Virüs kan yoluyla çeşitli organ ve dokulara  Gastroenterit : Genellikle prematüreler,

yayılarak bu organlarda üremeye devam eder. bebekler, küçük çocuklarda da görülür


 Üst Solunum Yolu Hastalıkları
 Virüs üremesine bağlı olarak çeşitli klinik
 Diğer Hastalıklar : Nadiren perikardit,
bulgular ortaya çıkar.
myokardit, orşit, glomerulonefrit gibi
komplikasyonlar oluşabilir

21 22

 virüs izolasyonu ve serolojik deneylerle  Tüm yeryüzünde yaygındır.


olur.  Enfeksiyonların çoğu asemptomatik seyirlidir.
 boğaz sürüntüsü, dışkı, rektal sürüntü,  Genellikle yaz ve sonbahar aylarında sık görülür.
serebrospinal sıvı kullanılır.  fekal oral yol ile kontamine yiyeceklerle bulaşır.
 hücre kültürlerine ekilerek virüs üreme  solunum yoluyla ve kullanılan eşyalarla da
belirtisi araştırılır. bulaşabilir.
 Sularda ve lağım sularında uzun süre canlı
 Bir çok farklı virüs tipi bulunması kalırlar
nedeniyle serolojik testlerle tanı pratik
değildir.
 tipik klinik bulgular varsa serolojik
deneylerle antikor tayini tanı
koydurucudur.

23 24

4
 soğuk algınlığı ve üst solunum yolu
 Çoğu yönden Picornavirus'ların genel özelliklerini
hastalıklarının en önemli etkenidir. gösterirler
 Genellikle burun ve boğazda  PH 3 gibi asit ortamlarda kolaylıkla inaktive olurlar,bütün
Enterovirus'lar ise bu ortama dirençlidir
yerleştiklerinden dolayı Rhinovirus olarak  50oC'de enfektif özelliklerini muhafaza ederler.
adlandırılmışlardır.  Eter ve kloroformdan etkilenmezler.
 Sadece insanlarda ve şempanzelerde enfeksiyözdür.
 Yüzün üzerinde serotipi bulunmaktadır
 İnsan embriyonik akciğer fibroblastik hücre kültürlerinde
ürerler.
 En iyi 33oC'de ürerler.

25 26

 damlacık enfeksiyonu ya da kontamine ellerin


ağıza ve buruna sürülmesiyle üst solunum yolu  Klinik tipik olması nedeniyle laboratuvar tanısına genellikle gerek
mukozasından bulaşır. duyulmaz.
 nezle ve soğuk algınlığı hastalığına yol açar.  Ancak virüsün tipinin tayin edilmesi, ya da kesin tanı konulması
 tipe özgül bağışıklık gelişir yaklaşık 2 yıl kadar
amacıyla laboratuvar tanısından yararlanılır
koruyuculuk sağlayabilir.
 Virüs izolasyonu
 Hastalığa karşı koruyucu etkiyi burun
 inceleme örnekleri duyarlı hücre kültürlerine ekilir ,CPE bakılır
mukozasında bulunan salgısal IgA'lar  Üreyen virüsün aside duyarlılık durumuna bakılarak Enterovirus veya
sağlamaktadır. Rhinovirus olduğuna karar verilir.
 organizmada oluşan interferon diğer Rhinovirus  Antijen araştırılmasında
tiplerine de dirençli hale gelmeyi sağlar  IFAT ve ELISA testleri kullanılır
 Seroloji
 çok sayıda tip bulunmasından dolayı rutin tanı yönünden pratik
değildir.
 tip tayini ya da araştırma amacıyla kullanılır
27 28

 Çok sayıda virüs tipi bulunması nedeniyle,


aşı uygulamasıyla tam etkin bir koruma
sağlanamamaktadır.

29

5
 Respiratory enteric orphan  Reoviruslar en iyi bilinen ve en yaygın virüslerdir
 9 genusa ayrılır,  Zarfsız viruslardır
 dsRNA virüsleridir
 sadece 4 genus İnsanlar ve hayvanlarda hastalık
 ikosahedral yapıya sahip sferik viruslardır.
oluşturur,diğerleri bitki ve böceklerde hastalık
 iki katlı kapside sahip, İkosahedral kapsid dış (T=13) ve iç
yaparlar
(T=2) protein kabuktan oluşur
 İnsanlarda Gastrointestinal ve solunum  Genomları, çift iplikçikli RNA yapısında olup, 10-12 adet
sisteminde enfeksiyonlara neden olurlar segmentten (birbirinden ayrı RNA molekülü) oluşur
 Genom Boyutlarına göre 3 kategoride gruplandırılan 10-12
segmenti içerir L (large), M (medium) ve S (small).
 Her segment 1-3 protein kodlar, total 10-14 protein kodlar

31 32

Reovirusler: Respiratory Enteric Orphan virus


insanları infekte eden 3 serotip var (tip 1, 2, 3)  Reoviridae proteinleri yunan harfleri ile gösterilir
hafif veya orta şiddette  L segment λ proteinleri kodlar, M segment μ proteinleri
üst solunum yolu enfeksiyonları yapar kodlar S segment σ proteinleri kodlar
 Virion, transkriptazları ve diğer enzimleri içerir
Rotavirusler: insanları infekte eden 3 serotip var (Groups A, B, C)  Sitoplazma içerisinde çoğalırlar.
çocuklarda ciddi diare yapar
Orbiviruses: çoğunlukla insan dışındaki omurgalılarda enfeksiyon yapar

Coltiviruses: Colorado tick fever virus insanlarda hastalık yapar

33 34

 solunum ve sindirim sistemi yoluyla organizmaya


girer.
 mukozada lokal olarak çoğalırlar.
 Zarfsız virüs olmaları nedeniyle mide asiditesinden
etkilenmezler.
 Virüs özellikle bağırsakların payer plaklarının
lenfoid dokusunda çoğalırlar.
 Reovirus'lar genellikle çocuklarda üst solunum yolu
enfeksiyonları, gastrointestinal enfeksiyonlar ve
hafif ateşli hastalıklar oluşturmaktadır.

35 36

6
 Virüs İzolasyonu :  yaygın olarak görülür.
 dışkı,rektal sürüntü, boğaz sürüntüsü, boğaz  Genellikle yaz sonu, sonbahar ve kış aylarında
çalkantı suyu kullanılır. hastalık yaparlar,Tüm yaş gruplarında görülür.
 Fekal oral yol ile bulaşır
 duyarlı hücre kültürlerine ekilir.
 toplumdaki yaygınlığı alt yapı yetersizliği ile
 CPE oluşturarak ürerler.
ilişkilidir.
 Serolojik İnceleme :
 kanda spesifik antikorlar ve total antikorlar
araştırılır

37 38

 Reoviridae ailesinde yer alırlar.


 İnsan Rotavirus'ları A,B,C olmak üzere 3 gruba ayrılır.
 Bebeklerin ve küçük çocukların önemli
 A grubu ise 2 alt gruba ve 4 serotipe ayrılır.
gastroenterit etkenidirler
 Serotipler kapsid proteinlerine bağlı olarak nötralizasyon deneyi
 Morfolojik yapı reoviruslara benzer ile ortaya konulur
 çift iplikçikli, doğrusal RNA içeren virüslerdir.
 Tekerleğe ya da rotaya benzemesinden dolayı
Rotavirus olarak adlandırılmıştır

39 40

 sindirim sistemi yoluyla girerler.  Dışkıda Virüsün ya da Viral Antijenlerin Araştırılması :


 barsak hücrelerinin transport mekanizmaları bozulur.  elektron mikroskobu kullanılır rutin olarak kullanılmaz.
 Hastalık kusma, diyare, ateş, abdominal ağrı gibi  ELISA, lateks aglutinasyon deneyi, immünfloresan,
gastroenterit tablosuyla aniden ortaya çıkar.
immünelektroforez deneyleri ile antijen araştırılması hem
 Dışkıda kan ve mukus bulunmaz. pratik, hem çabuk, hem de daha ucuz bir yöntemdir
 Ateş 38,5oC'ye kadar yükselebilir.  Dışkıdan Virüs İzolasyonu :
 hastalarda uzun süreli (5-8 gün) bol sulu ishal görülür  Dışkı duyarlı hücre kültürlerine ekilir
 Diyarenin uzun sürmesi Rotavirus enfeksiyonunun  Serolojik İnceleme :
önemli özelliğidir.
 Rotavirüse özgül spesifik IgG ve IgM antikorları araştırılır
 Genellikle 6-24 aylık bebeklerde görülür ve oldukça
ağır seyreder.

41 42

7
NOROVIRUS

 Caliciviridae ailesi içinde bulunan farklı bir virüs grubudur.


 1968 yılında Norwalk, Ohio'daki bir okulda gastroenterit
salgınına neden olduğu için Norwalk virüsü adı verilmiştir.
 Daha sonra Norovirus olarak kısaltılmıştır.
 1972 yılında elektron mikroskopu ile dışkı örneklerinde
identifiye edilmiştir.
 Epidemik non bakteriyel gastroenterit salgınlarının
CALICIVIRIDAE - NOROVIRUS %90 nından ve besin kaynaklı gastroenterit
Prof.Dr.Buket Cicioğlu Arıdoğan salgınlarının ise % 50 sinden sorumlu olabileceği
Bu sunu kopyalanamaz ve çoğaltılamaz düşünülmektedir.
44

MORFOLOJİ

 Caliciviridae ailesi
 Single-stranded, positive-sense RNA genom,~7.7 kb
 Zarfsız ve icosahedral.
 27-40 nm.
 Viral genom, viral kapsidi oluşturan 60 kDa'lık bir major
yapısal proteini kodlar.
 2 major genogrubu vardır
GII.4 olarak adlandırılan genogrup II genotip 4 Norovirüsler şu anda
dünya çapında Norovirus salgınlarının% 70-80'inden sorumludur.

45 46

NOROVIRUS BULAŞ
 5 grup norovirüs tanımlanmıştır. üçü insanları
infekte edebilmektedir.  Norovirus hastalığı olan insanlar virüs partiküllerini
 Bu gruplar içinde > 25 farklı norovirus türü dışkı ve kusma ile dış ortama saçarlar
saptanmış ve yeni suşlar ortaya çıkmaya devam  İnsanlara bulaş yolları
etmektedir.
 Taşıyıcılar semptomatik olmayabilir
 insanlar yaşamları boyunca Pek çok farklı norovirüs
 Norovirüs ile kontamine gıda veya sıvıları yemek
türü ile birçok kez enfekte olabilirler. veya içmek
 Belirli türlere karşı bağışıklık gelişebilir, ancak
 Norovirüsler ile kontamine yüzeylere dokunmak
bağışıklığın ne kadar sürdüğü tam olarak
veya nesnelere dokunup elleri ağza sürmek
bilinmemektedir.
 norovirüs ile enfekte birisiyle doğrudan temas
47 etmek,bakım, içecek ve yiyecek paylaşımı 48

8
BULAŞ
 Restaurantlarda norovirus ile infekte Gıda
işleyicileri, başkalarına da yayabilirler.
 Dokundukları yiyecekleri ve içecekleri kolayca
kirletebilirler.
 Bu yiyecekleri ya da içecekleri tüketen insanlara
virüs bulaşmasına ve hastalanmasına neden
olabilirler, bu da norovirus salgınına neden olabilir.
 Gıda kaynaklı tüm salgınlarının yaklaşık% 50'si
norovirüs kaynaklı olabilir
 Bu durumda da en önemli kaynak hasta Gıda
işleyicileridir.
49 50

NOROVİRÜS İNFEKSİYON BULGULAR VE


BELİRTİLERİ KLİNİK SEYİR
 İnsan Norovirus enfeksiyonu halk arasında kış
kusma hastalığı olarak bilinir  Norovirus hastalığı olan insanların çoğu 1-3 gün
 İnkubasyon süresi 24-48 saat ,10-50 saat olabilir içinde iyileşir.
 Akut gastroenterit (mide ve bağırsak  özellikle küçük çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık
inflamasyonu) sistemi zayıflamış olan insanlarda ciddi derecede
 ishal, kusma, mide bulantısı, mide ağrısı dehidratasyon görülebilir
 Ateş, vücut ağrıları, yorgunluk  Her yıl, norovirüs çoğunlukla küçük çocuklarda ve
 Dehidrasyon (günde birçok kez ishal ve kusma yaşlılarda yaklaşık 70.000 hastaneye yatış ve 800
olması nedeniyle) ölüme yol açmaktadır.
 Az idrara çıkma
 Kuru ağız veya boğaz
51 52
 Baş dönmesi

TANI VE TEDAVİ
 TANI
 Noroviruslar önemli bir halk sağlığı problemidir.

 Oldukça bulaşıcıdırlar.
 Moleküler tanı yöntemleri kullanılır
 nörovirüs hastalığı olan insanlar kendi dışkı ve kusmuk içinde virüs parçacıklarını
 PCR veya RT-PCR (real time PCR) milyarlarca saçarlar, ancak kişilerin hasta olabilmesi için çok küçük bir miktarda

 Spesifik tedavisi yok (10-100 parçacıklar) alması yeterlidir.

Özellikle gündüz bakımevleri, bakım evleri, okullar ve yolcu gemileri gibi kapalı
 Dehidratsyona karşı destekleyici tedavi uygulanmalı

mekanlarda kolay ve hızlı bir şekilde yayılırlar.


 Doktor önermedikce ilaç (antibiyotik vs) tedavisinden
 Nesneler ve yüzeylerde günler veya haftalar süresince canlı kaldıkları için önlem
kaçınılmalı almak çok zordur

 dondurma ve ısıtma (kapsamlı yemek pişirmese de) ve hatta bazı dezenfektanlara


da direnç gösterirler,klor bazlı dezenfektanlar tercih edilmelidr

 aşı geliştirmek de zordur


53 54

9
NOROVİRUS SALGINLARINDA SIKLIKLA
YER ALAN GIDALAR ÖNLEM
 Öncelikle gıda işleyicilerine odaklanmalı
 Enfekte yiyecek işleyicileri gıda kaynaklı norovirüs salgınlarının
 Yeşillikler, taze meyveler veya kabuklu deniz ürünleri gibi çiğ yaklaşık % 82 sinden sorumlu olabilirler.
veya az pişmiş gıdalar.  Çoğu salgın, hazırlık sırasında kirlenmiş olan lokantalardan alınan
 Çiğ veya pişirdikten sonra işlenmiş gıdalar yiyeceklerden kaynaklanabilmektedir.
 Mahsulleri sulamak için kullanılan su, çiğ besin üzerinde devam  Gıda görevlileri aşağıdaki kurallara uymalıdırlar.
edecek olan norovirüs kontaminasyonuna neden olabilir.  daima el hijyenine dikkat etmeliler
 İstiridye gibi ham veya az pişmiş kabuklu deniz hayvanları,  Çıplak elle yiyeceklere dokunmamaya özen göstermeliler
kontamine su ile saklandığında sorun yaratabilir.  Hastalandıklarında mutfaktan uzak durmalı ve yiyecekleri
 Hazır gıdalar, sandviçler ve salatalar hazırlamamalıllar
 Genellikle salgına neden olan spesifik gıdayı belirlemek zordur,  İkincisi, gıdalar mutfağa erişmeden önce de bazı önlemleri almalı
çünkü norovirüsler çok çeşitli yollarla yayılım gösterirler.  Kabuklu deniz hayvanlarının ve ürünlerinin neden olduğu bazı
salgınlar, üretim sırasında olabilecek kontaminasyonlara da bağlı
olabilir.
55 56
 Gıdaları üretirken ve sulamak için güvenli su kullanılması
kaynağında kirlenmeyi önlemeye yardımcı olabilir.

KORUNMA
 Aşısı yok çalışmalar devam ediyor
 İlk olarak, her zaman tuvaleti kullandıktan ve çocuk bezini
değiştirdikten sonra ve yemek hazırlamak veya yiyeceklere
dokunmadan önce su ve sabunla dikkatlice ellerinizi yıkayın.
 meyve ve sebzelerinizi iyice yıkayın ve istiridyeleri ve diğer
kabuklu deniz balıklarını yemeden önce iyice pişirin.
 hasta olduğunuzda başkalarına yemek hazırlamayın ya da
dokunmayın.
 Kustuğunuzda veya diyare ile kirlenmiş yüzeyleri temizleyin
ve dezenfekte edin.
 Son olarak, Kustuğunuzda veya diyare ile kirlenmiş
çamaşırları iyice yıkayın.
 , www.cdc.gov/norovirus 57

10
POXVİRİDAE AİLESİ

 en büyük ve en kompleks yapıya sahip virüslerdir.


POXVİRİDAE AİLESİ  Çok büyük virüslerdir(200 nm eninde, 400 nm
boyunda), ışık mikroskobunda küçük noktacıklar
halinde görülebilmektedirler.
Ve diğer DNA VİRÜSLERİ
 Bu aile içerisinde bir çok virüs türü bulunmaktadır.
Parvovirus B19  Bütün Poxvirus'lar morfolojik olarak genelde
birbirlerine benzerler.
 Hayvanlarda ve insanlarda hastalık yapabilmektedirler

Poxvirus Morfoloji

 kompleks bir yapıya sahiptirler.


 Görünüm olarak tuğlaya
benzerler.
 çift iplikçikli DNA'dan oluşan
büyük bir viral genomu
bulunur.
 viral proteinlerden oluşan viral
kor yapısı var
 iki adet lateral cisimcik yer alır.
 lipoproteinden oluşan dış
membran bulunur.
 En dış kısımın yüzeyinde tubuli
şeklinde çıkıntılar ihtiva eden
bir zarf vardır.

3 4

Sınıflandırılması
Sınıflama
 Vertebralıların Poxvirus'ları morfolojik yapıları,
antijenik özellikleri ve konak özellikleri ne göre 6
cinse ayrılmaktadır.
 İnsanlar için önemli olan Poxvirus'lar Orthopoxvirus
ve Parapoxvirus olmak üzere 2 cinste toplanırlar.
 Diğer 4 cinste yer alan virüsler ise yalnızca
hayvanlarda hastalık oluştururlar.
 sınıflandırılamayan Poxvirus grubu insanlarda
enfeksiyon oluşturmaktadır.

5 6

1
SMALLPOX VİRÜSÜ (VARİOLA VİRÜSÜ)
Üreme
 Diğer DNA virüslerinden farklı özellikte replike olurlar  Orthopoxvirus cinsi içerisinde yer alırlar
 Diğer DNA virüslerinde DNA replikasyonu hücre nükleusu içinde
 Poxvirus'larda ise sitoplazma içinde oluşur.
 İnsanlarda çiçek hastalığını oluşturur
 Çiçek virüsü hücre kültürlerinde ve embriyonlu yumurtada üretilebilir.  Çiçek hastalığında kuluçka dönemi 10-12 gün arasındadır.
 Hücre kültüründe CPE oluşturarak ürerler.  Ani başlar, yüksek ateş, baş ağrısı, kırgınlık, vücut ağrıları,
 Embriyonlu yumurtanın ise koryoallantoik zarı üzerinde poks adı verilen
karakteristik lezyonlar oluştururlar.
halsizlik gibi genel hastalık bulguları vardır.
 Bir süre sonra vücutta hastalığa özgül tipik döküntüler
oluşmaya başlar.
 Döküntüler oluşmaya başladıktan 24 saat sonra ateş
normale döner.
 Üredikleri hücrelerin sitoplazmasında çiçek virüsüne tipik, asidofilik
karakterde inklüzyon cisimcikleri oluştururlar.  Hastalığın seyrine ve döküntülerin karakterine göre çiçek
 Bu cisimciklere Guarnieri Cisimcikleri adı verilir. hastalığı klinik yönden çeşitli gruplara ayrılarak incelenir.

7 8

SMALLPOX VİRÜSÜ ENFEKSİYONLARI Patogenez


 Variola Major (Variola Vera)
 en yaygın ve en tipik görülen şeklidir
 Döküntüler önce göz, ağız ve farinks mukozasında, yüzde, ellerde, kollarda ve
bacaklarda başlar, daha sonra hızla gövdeye yayılır.  Etken damlacık enfeksiyonu şeklinde veya çicek lezyonu kabuklarının üst
 Makül, papül, vezikül, püstül, kabuk , en son çiçek sikatriksi adı verilen izler solunum yoluna ulaşmasıyla üst solunum yollarının mukozasından girer.
bırakır.  mukoza epitel hücrelerinde bir miktar üremeyi takiben, lenf düğümlerine
 Variola Minör taşınırlar.
 Çiçek hastalığının daha hafif olan şeklidir  Özellikle servikal lenf düğümlerinde ürerler, buradan kana karışarak primer
 Kanamalı Çiçek viremi yaparlar.
 vücut direnci düşük kişilerde  Kan yoluyla diğer lenf bezlerine, dalak, karaciğer, kemik iliği gibi organlara
 Varioloid diğer taraftan da deri ve mukozalardaki küçük kan damarlarına ulaşırlar.
 Yıllar önce aşılanmış kişilerin çiçek hastalığına yakalanması  bu organlarda sekonder viremi oluşturarak tekrar deri ve mukozalara
ulaşarak,
 Döküntüsüz Çiçek
 hastalığa özgül tipik döküntülerin ve lezyonların oluşmasına yol açarlar.
 Bağışıklığı yeterli düzeyde olan aşılanmış kişilerde görülen klinik formdur
 Lezyonlar başta deri olmak üzere ağız, göz, farinks, trachea ve yemek
 Uterus Ġçinde Bulaşan Çiçek
borusunda da görülebilir.
 Hamilelik döneminde çiçek enfeksiyonu geçirilmesi durumunda, virüs plasenta
yoluyla fetüse geçerek düşüklere, anomalili doğumlara yol açabilir.

9 10

Tanı Tanı

 Tipik vakalarda klinik ile tanı konur  Mikroskobik Ġnceleme


 Virüs İzolasyonu ve İdentifikasyonu  Hastalık materyalinden direkt olarak preparat hazırlanarak ışık
mikroskobu ile incelenir.
 İnceleme örneği olarak vezikül sıvısı, veziküllerin
tabanından alınan kazıntı örneği, kabuklar ve serolojik  enfekte hücreler içerisinde çok küçük noktacıklar olarak
inceleme için kan kullanılır. görülebilirler.
 histolojik preparatlarda Guarnieri adı verilen inklüzyon cisimciklei
 hücre kültürlerine veya embriyonlu yumurtanın görülür.
koryoallantoik membranına inokule edilir.  floresan antikor yöntemiyle viral antijen olup olmadığı araştırılır.
 embriyonlu yumurtanın koryoallantoik membranında poks  elektron mikroskobu ile incelenerek virüsün ayrıntılı yapısı
adı verilen lezyonlar oluşur. görülebilir.
 Hücre kültürlerinde ise CPE oluşturarak ürerler.  Spesifik Antikorların Araştırılması
 Üreyen virüsün çeşitli serolojik yöntemlerle kesin tanısı  serolojik deneyler kullanılarak, hasta serumunda viral antikorların
yapılır. olup olmadığı, ayrıca antikor titresinde yükselme olup olmadığı
araştırılır

11 12

2
Epidemiyoloji

 Çok bulaşıcı bir hastalıktır  VACCĠNĠA VĠRÜSÜ


 Hastalığı geçiren kişilerde ömür boyu bağışıklık oluşur  Orthopoxvirus cinsi içerisinde yer alır
 Çeşitli hayvanlarda enfeksiyon oluşturan bir Poxvirüstür
 1978 yılından sonra hiç bir çiçek olgusuna  Çiçek aşısının hazılanmasında kullanılır
rastlanmamıştır.  MAYMUN ÇĠÇEK VĠRÜSÜ
 Bu yüzden son vakadan 10 yıl sonra, yani 1988 yılında  Orthopoxvirus cinsi içerisinde yer alır
aşı uygulanmasına tüm dünyada son verilmiştir.  Maymunlarda enfeksiyon yapan bir virüstür.
 Maymunlarla direkt teması olan kişilere bulaşır.
 Çiçek hastalığından korunma aşılama ile mümkündür.
 insandan insana çok nadir bulaşır.
 Çiçek aşısı Vaccinia virüsü ile hazırlanan canlı bir aşıdır.  Bu yüzden insanlar arasında oldukça nadir görülür.
Bu aşı deri üzerine uygulanır

13 14

 ĠNEK ÇĠÇEĞĠ VĠRÜSÜ (COWPOX VĠRÜSÜ


 Orthopoxvirus cinsi içinde yer alır.
 İneklerde genellikle memelere yerleşir.
 İnsana genellikle sağım sırasında bulaşır  MOLLUSCUM CONTAGĠOSUM VĠRÜSÜ
 bu virüsle enfekte olan kişiler, insan çiçek virüsüne karşı da bağışıklık  Molloscum Contagiosum yalnızca insanlarda oluşan, derinin
kazanırlar
 SÜTÇÜ NODÜLÜ VĠRÜSÜ
bir nevi iyi huylu tümörüdür.
 Parapoxvirus cinsi içerisinde yer alır.  Etkeni aynı isimle anılan, sınıflandırılamayan bir Poxvirus'tur.
 İneklerde genellikle memelere yerleşerek enfeksiyon oluşturur.  bulaş genellikle direkt olarak hasta kişilerle temas
 İnsanlara süt sağımı sırasında bulaşır.
 Ayrıca hasta kişilerin havlu ve traş malzemelerini kullanmak,
 ORF VĠRÜSÜ
hasta kişilerle aynı havuza girmekle de bulaşabilir.
 Parapoxvirus cinsi içerisinde yer alır.
 Genellikle koyun ve keçilerde enfeksiyon yaparlar.  Gençler arasında seksüel temas nedeniyle daha sık görülür.
 Daha çok hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülür. 
 İnsandan insana bulaş yok

15 16

Parvoviridae

 Parvoviridae familyası ikozahedral simetrili


kapsidi bulunan,zarfsız, tek iplikli DNA
viruslarıdır.
 Parvovirinae ve Densovirinae olmak üzere iki alt
familyası vardır.
Parvovirus B19  Parvovirinae alt familyasında Amdovirus,
Bocavirus, Partetravirus,Parvovirus, Erytrovirus
ve Dependovirus genusları yer almaktadır.

18

3
PARVOVİRÜS B19
 Parvovirus B19, ilk kez 1975 yılında sağlıklı kan donörlerinde
HBsAg için immunoelektroferez ile taranması sırasında
bulunmuştur
 Viral kapsit proteinlerine karşı yetersiz humoral immun
 Parvoviridae familyasının Erytrovirus genusunda yer alan küçük
bir DNA virusudur. cevap viral persistansa neden olmaktadır.
 Son zamanlarda insan eritrosit öncül hücrelerine olan tropizmi  NS1, hücre ölümü ile ilgili olduğu düşünülen proteindir.
nedeni ile Erytrovirus B19 adı da verilmektedir
 Zarfsız, ikosahedral kapsidi vardır.  NS1 proteine karşı gelişen IgG tipindeki antikorlar
 Eter ve kloroform gibi lipid çözücülere dirençli olup hastalarda görülen artrit ve artropati ile ilişkili olabilir
 56°C sıcaklığa pH 3.0’de 60 dakikadan daha fazla dayanabilir
 B19 virusunun üç genotipi tanımlanmıştır
 Parvovirus genomu lineer, tek sarmallı, bir DNA molekülü içerir.
 Genom iki kapsid proteini [VP- 1, VP-2 ], bir yapısal olmayan
(non-structural protein, NS1) protein kodlamaktadır

19 20

Parvovirus B19 Yaptığı hastalıklar

 parvovirus B19 Parvoviridae ailesinin insanları enfekte  Çocukluk çağında eritema enfeksiyozum (5.Hastalık)
ettiği bilinen tek üyesi idi denilen döküntülü hastalıklara ,
 Daha sonraları İnsan bocavirus ve insan parvovirus 4  Erişkinlerde özellikle kadınlarda artropatilere neden
tanımlanmıştır olmaktadır
 Tüm dünyada yaygın olarak bulunur  özellikle kronik hemolitik anemisi olan hastalarda
aplastik krize yol açabilmektedir
 Bulaş solunum yolu sekresyonları başta olmak üzere
kan transfüzyonu,organ nakli ve transplasental yol ile  Hamilelerde hidrops fetalis ve konjenital anemi
maktadır. kan ve kan ürünleri ile bulaş sıktır. gelişebilmektedir
 Ev içi temas gibi yakın temas önemlidir.

21 22

Laboratuvar tanı Epidemiyoloji

 fetal kord kanı ve kemik iliği aspirasyon örneklerinde üretilebilir rutin olarak kullanılmaz
 Parvovirus B19 enfeksiyonu tüm dünyada yaygındır.
 Enfeksiyon en sık okul çağı çocuklarında (5-15 yaş) görülür
 moleküler teknikler ve virusa spesifik kapsid proteinlerine özgül antikorların kullanıldığı
immünolojik yöntemler kullanılır  Tüm yaşlarda görülebilir. Erişkinlerin yaklaşık %65’i enfeksiyonu geçirmiştir.

 parvovirus B19 IgM ve IgG antikorlarını saptayan EIA ve RIA yöntemleri yaygın olarak  Enfeksiyon daha çok kış sonu, erken bahar aylarında görülür
kullanılmaktadır  Eritema enfeksiyozum her iki cinsiyette de eşit oranda görülmektedir; ancak
erişkin artropatisi kadınlarda daha fazladır
 IgM, viremi semptomlarının başlangıcından sonra üç gün için de, IgG’de birkaç gün sonra
saptanabilir.  Kreş çalışanları ve ilkokul personeli mesleksel riski en yüksek olan grubu
 IgM antikorları bir ay boyunca artmaya devam eder, 2-3. aydan sonra kaybolur.  oluşturur
 IgG antikorları ise hayat boyu serumda bulunur
 Ġmmunositokimyasal ve immunohistokimyasal tekniklerle antijende saptanabilir

23 24

4
Korunma

 hastaların izolasyonu imkansızdır.


 El yıkama önemli ?

 Eldiven, gözlük ve maske bu hastalarla temas esnasında kullanılmalı


ve hasta taburcu olana kadar kullanmaya devam edilmelidir.
 Gebe sağlık çalışanları bu hastalarla temasta bulunmamalıdır.
 IgG antikorları pozitif sağlık çalışanları için bu önlemler gerekli
değildir
 VP1 ve VP2 kapsit proteinlerinden oluşan rekombinant insan
 parvovirus B19 aşısıyla yapılan çalışmalarda başarı sağlanmıştır

25

5
ORTHOMYXOVĠRĠDAE

 yalnızca grip etkeni olan Influenza virüsleri


bulunur
ORTHOMYXOVİRİDAE ve PARAMYXOVİRİDAE
 Solunum yolu mukozasında enfeksiyon
oluştururlar
 Ġnsanlarda ve hayvanlarda hastalık yaparlar
 Influenza ya da grip olarak adlandırılan
klinik tabloyu oluştururlar

Virus yapısı Viral genom

 Helikal simetrili, zarflı, tek iplikçikli RNA  Viral genom içerisinde antijenik yapıdan sorumlu
nukleoproteinler yer alır.
virüslerdir
 Nukleik asit genomu helikal simetrili bir kapsid çevreler.
 RNA’ları tek parça halinde olmayıp 8  Kapsidin dıĢında matriks proteini,
parçacıktan oluşmuştur  en dıĢta ise lipid yapısında bir zarf bulunur.
 Bu parçacıkların her biri farklı bir protein  Zarfın yüzeyinde iki tip dikensi çıkıntı bulunur.
yapımından sorumludur  Bu çıkıntılar protein yapısında olup, virüse hemaglutinasyon
ve nöroaminidaz yapma özelliği kazandırır
 Buna bağlı olarak Influenza virüslerinde
antijenik değişim sık olarak görülür
 Ġpliksi, küresel ya da diğer görünümde
olabilirler

3 4

Dört tip antijeni bulunur


Viral Replikasyon

 1. Nukleoprotein Antijeni (NP Antijeni)

 2. Matriks Protein Antijeni (M Antijeni)

 3. Hemaglütinin Antijeni (HA Antijeni)

 4. Nöroaminidaz Antijeni (N Antijeni)


5 6

1
Nukleoprotein Antijeni (NP Antijeni) ve Matriks Protein
Antijeni (M Antijeni)
Hemaglütinin Antijeni (HA Antijeni)

 Viral zarfın yüzeyinde yer alan dikensi


 Nukleoprotein Antijeni genomda, Matriks Protein Antijeni ise viral çıkıntılardır
zarfın alt kısmında yer alırlar
 Ribonukleoproteinler antijenik özellik gösterirler
 Glikoprotein yapıdadır
 Virüsün tiplere ayrılmasını sağlarlar  Virüsün hücreye tutunmasında rol oynar
 Organizmada kendilerine karĢı antikor oluĢumuna yol açarlar  Duyarlı eritrositleri hemaglutine eder
Ġnternal antijen oldukları için oluĢan antikorlar viral enfeksiyonu

engelleyemez  Virüsün alt tiplere ayrılmasını sağlar
 Yüzeyel antijen olduğu için organizmada
oluşan antikorlar viral enfeksiyonu
engeller

7 8

Nöroaminidaz Proteinleri (N Antijeni) Influenza A virüsünün Alt Tipleri

 15 hemaglütinin alt tipi vardır


 Viral zarfın yüzeyinde yer alan dikensi çıkıntılardır
H1,H2,H3,…olarak gösterilir
 Glikoprotein yapısındadır
 nörominidaz ise koruyucu mukus tabakayı  9 nöroaminidaz alt tipi vardır
sulandırarak, reseptörlerin ortaya çıkarır. N1, N2, N3, … olarak gösterilir
 Virüsün duyarlı hücre reseptörlerine ilgisini sağlar  Kuşlarda tüm alt ipler bulunur
 Dokulardaki siyalik asit ve N asetil nöroaminik asit
bağlarını parçalayarak virüsün hücreye tutunmasını  İnsanlarda yalnızca 3 hemaglütinin ve 2
sağlar nöroaminidaz alt tipi bulunur
 Virüslerin alt tiplere ayrılmasında rol alır  Toplam 144 Influenza A alt tipinin olduğu
 OluĢan antikorlar viral enfeksiyonu engeller bilinmektedir

9 10

Influenza Virüslerinin Ġsimlendirilmesi 2018--2019 influenza aĢı kompozisyonu


2018
 „’For 2018-2019, trivalent (three-component) vaccines are CDC recommended to
contain:

 A/Michigan/45/2015 (H1N1)pdm09-like virus


 A/Singapore/INFIMH-16-0019/2016 A(H3N2)-like virus (updated)
 B/Colorado/06/2017-like (Victoria lineage) virus (updated)

 For the 2018-2019 season, All recombinant vaccine will be quadrivalent. (No trivalent recombinant vaccine will be available
this season.)
 Quadrivalent (four-component) vaccines, which protect against a second lineage of B viruses, are recommended to contain:
 the three recommended viruses above, plus B/Phuket/3073/2013-like (Yamagata lineage) virüs’’
 Page last reviewed: August 30, 2018,Page last updated: August 30, 2018
 Content source: Centers for Disease Control and Prevention, National Center for Immunization and Respiratory Diseases (NCIRD)

 WHO It is recommended that quadrivalent vaccines for use in the 2018-


2019 northern hemisphere influenza season contain the following:
 - an A/Michigan/45/2015 (H1N1)pdm09-like virus;
 - an A/Singapore/INFIMH-16-0019/2016 (H3N2)-like virus;
 - a B/Colorado/06/2017-like virus (B/Victoria/2/87 lineage); and
 - a B/Phuket/3073/2013-like virus (B/Yamagata/16/88 lineage).

11 12

2
ANTĠJENĠK DEĞĠġĠM İNFLUENZA VİRÜSÜNÜN ANTİJENİK TİPLERİ

 Influenza virüslerinde sık antijenik değiĢim görülür  Ġnfluenza virüsü grup antijenlerine göre A, B ve C olarak üç ana tipi ve çok
sayıda alt tipi vardır.
 Her yıl yeni serotipler ortaya çıkar
 Influenza D virüsleri öncelikle sığırları etkiliyor ve insanlarda bulaĢtırma ve
 Sürekli yeni salgınlar meydana gelir hastalığa neden olduğu bilinmiyor.
 Ġnfluenza virüsünün antijenik yapısını hemaglutinin (H1,2,3…) ve
 Antijenik değiĢim hemaglütinin ve nöroaminidaz antijenlerinde oluĢur nöraminidaz (N1,2..) adlı yüzey proteinleri belirler.

 Ġki türlü antijenik değiĢim vardır  Tip A bütün yaĢ gruplarında görülür
 orta ve Ģiddetli derecede hastalık yapar
 Minör Antijenik Değişim (Antijenik Drift, Antijen Sürüklenmesi)
 insan ve hayvanlarda hastalık yapar
 Viral genlerde bir noktada mutasyon sonucu oluĢur
 Toplumda dolaĢan etkene benzer fakat antijenik yönden farklı suĢ oluĢur  Tip B hafif epidemilere yol açar ve daha çok çocukları
etkiler.
 Major Antijenik Değişim (Antijenik Shift, Antijen Kayması)  insanda hastalık yapar
 Viral genlerde daha geniĢ alanda daha köklü mutasyon oluĢur
 Genellikle genetik alıĢveriĢler sonucu olur  Tip C insanlarda sık görülmez ve epidemi yapmaz.
 Yeni hemaglütinini ve yeni nöroaminidazı olan farklı bir suĢ oluĢur  Hemaglutininde küçük ve yavaĢ geliĢen zincir değiĢlikleri (antijenik drift)
 Yüzeyel proteinlerde tamamıyla baĢkalaĢım meydana gelir epidemilere yol açabilir, ani ve büyük değiĢiklikler ise (antijenik shift)
 Yepyeni bir virüs ortaya çıkabilir
pandemilere neden olur.

13 14

KLİNİK BULGULAR

 Kişiden kişiye damlacık enfeksiyonu, kontamine eller ve


çeşitli eşyalarla solunum yollarından bulaşır
 Solunum yolları mukozası yapışkan bir müsin tabaka ile
kaplıdır
 nöroaminidaz enzimi ile bu musin tabakayı eritirler
 İnkübasyon süresi 1 - 4 gün arasındadır

 Komplikasyonsuz Grip
 Pnömoni
 Reye Sendromu

15 16

20.Yüzyılda yayılım yapan Influenza virüsleri


LABORATUVAR TANISI ve oluşturdukları pandemiler

 Virüs izolasyonu ve identifikasyonu 1918: “Ġspanya 1957: “Asya Gribi” 1968: “Hong Kong Gribi”
◦ Burun yıkantı suyu ve boğaz sürüntüsü alınır Gribi”
◦ Ġlk üç gün içinde alınması gerekir
20-40 milyon ölüm 1 milyon ölüm
◦ Hücre kültürü ve embryonlu yumurtanın amniotik 1 milyon ölüm
kesesine ekilir
◦ Hücre kültüründe CPE oluĢturmaz
◦ Hemaglütinasyon ,nötralizasyonv e hemadsorbsiyon
deneyleri ile tanı konur
 Antijen Araştırılması
 Floresan mikroskobi ELISA ve diğer yöntemlerle de antijen
H1N1 H2N2 H3N2
araĢtırılabilir
 Serolojik Ġnceleme
1920 1940 1960 1980 2000

17 WHO 18

3
EPĠDEMĠYOLOJĠ VE KORUNMA KuĢ Gribi

 Halk arasında tavuk vebası olarak da bilinir


 Bütün dünyada yaygındır  Genellikle kanatlı hayvanların enfeksiyonudur
 Epidemiler ve pandemiler oluĢturur  Solunum ve sindirim sistemine ait belirtilerle yüksek
 Latent enfeksiyon yapmaz ve kronikleĢmez. morbidite ve mortalite hızıyla seyreden akut, bulaĢıcı bir
 Influenza A daha sık salgın yapar hastalıktır
 Influenza B daha seyrek salgın oluĢturur  Nadiren insanlarda da enfeksiyon oluĢturmaktadır
 Influenza C sporadik vakalar halinde görülür  Ġnsanda enfeksiyon oluĢtuğunda %50‟nin üzerinde
 AĢı ile korunma mümkündür mortalite görülmektedir
 AĢı virüsü embryonlu yumurtanın amniotik kesesinde üretilir  Etken Influenza A virüsüdür
 BulaĢ enfekte hayvan ve hayvan ürünleri ile yakın temas ile
olur

19 20

ĠNSANLARA HANGĠ YOLLARLA BULAġMAZ ? TEDAVĠ


 Pişirilmiş tavuk etleri ve yumurtalarla bulaşmaz  Hastaneye yatırılarak takip
◦ Çiğ tavuk ya da çiğ yumurta ile temastan sonra ellerin bol
sabunlu ya da deterjanlı su ile yıkanması  Antiviral ilaç uygulaması
◦ Tavuk ambalajının etrafı kirletmeden derhal çöpe atılması
◦ Çiğ tavukla temas eden mutfak malzemelerinin derhal bol  Destek tedavisi
deterjanlı su ile yıkanması
◦ Yatak istirahati
 Dış ortamla teması olmayan evde beslenen kuşlarla
bulaşmaz ◦ Sıvı ve elektrolit replasmanı
◦ Bu tür hayvanların yem ve sularına dikkat edilmesi gerekir ◦ Mekanik ventilasyon
◦ Dışarıdan bulaşmayı sağlayacak mekanik taşıyıcılığın engellenmesi

21 22

PARAMYXOVĠRĠDAE PARAMYXOVĠRUS

 bebek ve çocuklarda solunum yollarıyla


bulaşarak çeşitli hastalıklara yol açarlar. 

Orthomyxovirus'lara benzerler,daha büyük ,150-200 nm
Nükleusu helikal simetrili bir kapsit çevreler.
 Kapsidin dıĢında ise lipid yapısında bir zarf yer alır.
 Tek iplikçikli RNA genomuna sahiptirler.
 RNA'ları tek parçadan ibarettir.
 Paramyxovirus'ların tümü antijenik olarak sabittir.
 Zarf üzerinde iki farklı tipte glikoprotein çıkıntı bulunur.
 Büyük çıkıntılar hemaglütinasyon ve nöroaminidaz fonksiyonlarını
kazandırır.
 Küçük olan glikoprotein çıkıntılar ise füzyon oluĢturma kazandırarak,
virüsün hücre içerisine girmesini sağlarlar.
 Bunlar ayrıca virüse hemoliz yapma fonksiyonunu da kazandırırlar.
 Viral zarfın hemen alt kısmında matriks proteinleri ve en iç kısımda
ise ribonükleoproteinler yer alır.

23 24

4
PARAMYXOVĠRĠDAE Paramyxovirus-PARAĠNFLUENZA VĠRÜSÜ

 Paramyxoviridae familyası 3 cins altında


Paramyxovirus'ların genel özelliklerini gösterirler.
toplanır. 
 Ġnsanlarda tüm yaĢ gruplarında akut solunum yolu enfeksiyonları
1 - Paramyxovirus Cinsi : Bu cins oluĢtururlar.
içerisinde Parainfluenza virüsü, Mumps  Ġnsanda patojen olan 4 serotipi bulunmaktadır.
 Tip 1, 2 , 3 bebeklerde ve küçük çocuklarda alt solunum yolu
virüs ve Newcastle virüsü yer alır. enfeksiyonu oluĢtururlar.
2 - Morbilivirus Cinsi : Bu cinste  Tip 4 ise çocuklarda ve yetiĢkinlerde orta Ģiddetli üst solunum yolu
enfeksiyonu oluĢtururlar.
Rubeola virüs (Measles virüs - Kızamık  Virüs Ġzolasyonu ve Ġdentifikasyonu hücre kültürlerinde hemadsorbsiyon
virüsü) yer alır.  Viral antijenlerin Araştırılması immünfloresan
3 - Pneumovirus Cinsi : Bu cins  Serolojik Ġnceleme IgG ve IgM antikorları
içerisinde ise Respiratory Syncytial Virüsü
(RSV) yer alır.

25 26

Paramyxovirus-MUMPS(KABAKULAK VĠRÜSÜ) KABAKULAK VĠRÜSÜ TANI

 kulak altı tükrük bezlerinin irinsiz yangılanması ve büyümesi  klinik bulgular tipik ,laboratuvar tanısına gerek
ile karakterize, akut bulaĢıcı bir enfeksiyon olan kabakulak bulunmamaktadır.
hastalığının etkenidir.  Virüs izolasyonu için inceleme örneği olarak genellikle
 Genellikle 5-15 yaş arası çocuklarda sık görülmektedir tükrük, BOS, idrar, stenon kanalı etrafından alınan sürüntü
 doğal konakları yalnızca insandır. kullanılır
 KiĢiden kiĢiye bulaĢma damlacık enfeksiyonu yoluyladır.  Virüs üreyen hücre kültürlerinde hücrelerin yuvarlaklaĢması
 en çok etkilenen organ parotis bezidir. ve dev hücrelerin oluĢumu ile karakterize belirgin CPE
 Parotis bezinin tutulumu tek ya da çift taraflı olur görülür,serolojik testlerle identifikasyonu yapılır.
 testisler, overler, pankreas, tiroid ve böbrek gibi organlar
tutulabilir
 tek bir antijenik tipi bulunur, antijenik değiĢim göstermezler.
 Bu yüzden bir defa enfeksiyon geçirmekle ömür boyu  Seroloji spesifik antikorlar
bağıĢıklık elde edilir.  Korunma aĢı

27 28

Morbilivirus – Kızamık (Measles


(Measles virüs) Measles virüs
 Paramyxoviridae ailesinin genel özelliklerini gösterir  Kesin tanı hemadsorbsiyon ya da immünfloresan deneyleri ile
 kızamık olarak adlandırılan, genellikle çocuklarda görülen olur.
makülopapüler döküntü, ateĢ ve solunum sistemi semptomları ile
karakterize hastalık tablosunu oluĢturur.  Seroloji spesifik IgG ve IgM antikorları bakılır
 Kızamık akut, çok bulaĢıcı  yalnızca bir serotipi bulunmakta olup, tek konağı insandır.
 Virüs izolasyonu için nazofarinks sürüntüsü, konjuktiva sekresyonu  ömür boyu kalıcı bağıĢıklık bırakır.
ve kan incelenir
 Korunma
 Hücre kültüründe tipik CPE
 Hücreler içerisinde çok çekirdekli dev hücreler ve inklüzyon  Aktif ve pasif bağıĢıklama
cisimcikleri oluĢur.

29 30

5
Pneumovirus - Respiratory Syncytial Virüsü (RSV)
 Paramyxoviridae ailesinin Pneumovirus cinsi içerisinde yer alır.

 YetiĢkinlerde soğuk algınlığı,Bebeklerde ve çocuklarda pnömoni ve bronĢit oluĢtururlar.

 hücre kültürlerinde sinsityal dev hücreler oluĢturması nedeniyle Respiratory Syncytial Virüs adı
verilmiĢtir.

 Virüs İzolasyonu ve İdentifikasyonu

 nazofaringeal sürüntü, boğaz sürüntüsü, boğaz ve burun çalkantı suyu kullanılır.

 hücre kültürlerinde CPE oluĢumu ve karakteristik sinsityal dev hücreler görülür.

 Üreyen virüsün çeĢitli serolojik deneylerle kesin tanısı yapılır.

 viral antijenler immünfloresan mikroskopisi ya da ELISA ile araĢtırılır

 Virüsün hastane içinde yayılımı genellikle hastane personelinin elleri aracılığı ile olur

31

6
Rhabdoviridae

Bu ailede memeliler, balıklar ve kuşlar için patojen olan virüsler


bulunmaktadır.

Rhabdoviridae 175 ten fazla virüs içerir


Rhabdoviridae ve Togaviridiae
Bu ailedeki virüsler 4 cins içerisinde toplanırlar.

 Bu ailenin en ünlü virüsü Rabies Virüs olarak adlandırılan Kuduz


virüsüdür.

 En eski ve en korkulan hastalıklardan birinin etkenidir

Kuduz virüsü Lyssavirus cinsi içerisinde yer alır

Rabies virüs genom yapısı


Rabies virüs  tek iplikcikli, düzlemsel RNA'dan oluşan
genomu bulunur.
Kuduz virüsü Lyssavirus cinsi  Nükleik asidin etrafında helikal simetrili,
içerisinde yer alır silindirik görünümde bir kapsid yer alır.
70 nm eninde ve 170 nm  Nükleokapsid içerisinde nükleoprotein (N),
boyundadır geniş (L) ve non strüktürel (NS) proteinler
yer alır.
Segmentsiz tek zincirli negative-
 Nükleokapsidin hemen dış kısmında ve
sense RNA virüsüdür viral zarfın altında matriks proteinleri
Geniş peplomerleri ile zarflı bir bulunur.
virüsdür  En dış kısımda ise üzerinde glikoprotein
yapısında (G Protein) dikensi çıkıntılar
Helikal silendrik nükleokapsid virüse bulunan bir zarf yer alır.
mermi şeklini verir (conical)  Zarf üzerindeki bu glikoproteinler virüsün
konak hücreye yapışmasını sağlar.
Farklı serotipleri var
 Nükleokapsit içinde yer alan
nükleoproteinler viral RNA'yı, nükleaz
enziminin zararlı etkisinden korur
3 4

Kuduz virüsü Kuduz virüsü


• doğada serbest olarak yaşayamazlar.
 MSS nin akut ve kesin öldürücü olan Kuduz hastalığının etkenidir.
• Ultraviyole ve güneş ışınları virüsü hızlı bir şekilde inaktive
 Zoonozdur, genellikle hayvanların hastalığı olup, çeşitli yollarla
etmektedir.
hayvanlardan insanlara bulaşır.
• Isıya dayanıksız (50oC'de 1 sa, 60oC'de ise 5 dak) inaktive olur  Virüs enfekte hayvanların tükrük bezlerinde, gözyaşı, cilt, adrenal bezler,
• Soğuğa karşı dayanıklı,4oC'de haftalarca, 0oC'nin altında aylarca kalp kası, saç folikülleri ve böbreklerde bulunabilir.
canlı kalabilirler.  Virüs hiçbir zaman kan veya kan hücrelerinde bulunmaz.

• eter ve kloroforma karşı oldukça duyarlıdırlar.  Yarasalar hariç enfeksiyona yakalanan tüm canlılar kısa sürede
karakteristik semptomlarla ölürler
• Kuvvetli asitler ve alkalilerle hızla inaktive olur
 sıcak kanlı hayvanlar ve insanlar virüse karşı duyarlıdır.

5 6

1
Kuduz virüsü Virüs tipleri
 Sokak Virüsü (Vahşi Tip Virüs)
 Doğada yayılmasında yarasalar önemli rol oynar.  Hayvanlarda ve insanlarda doğal olarak enfeksiyon oluşturan
tip
 Yarasaların, kendileri hastalanmazlar,
 inkübasyon süresi uzun 3-8 hafta
 yarasalar tarafından hastalık vahşi hayvanlara bulaştırılır.
 Sabit Virüs (Aşı Virüsü)
 Vahşi hayvanlar evcil hayvanlara bulaştırır.  Doğal enfeksiyonlardan elde edilen sokak virüsünün
 Evcil hayvanlardan ise insana bulaşır. laboratuvar koşullarında, tavşandan tavşana sürekli pasajları
yapılarak hem inkübasyon süresinin kısaltılması(5-7 gün) ve
 Yarasalar mağaralarda taşıdıkları virüsleri inhalasyon ile sabitlenmesi , hem de enfeksiyon yapma yeteneğinin
de insanlara bulaştırabilirler azaltılması ile elde edilen virüs
 sabit virüs aşı hazırlanmasında kullanılmaktadır.
 Fare gibi kemiriciler kuduz bulaştırmazlar.
 Aşı virüsü organizmada negri cisimciği oluşturmadan
üremektedir.

7 8

Patogenez Bulaş ve inkubasyon süresi


 kuduzlu bir hayvanın salyasında bulunan virüs, ısırılma ile  Kuduz hayvan ısırması ve infekte hayvanın salyası ile bulaşır
vücuda girer.  nadiren de olsa solunum yoluyla, kontamine damlacıkların
alınmasıyla, enfekte doku transplantasyonu ile ve sağlam mukoza ile
 girdiği bölgede kas veya bağ dokusunda ilk üremeyi gösterir. temas yoluyla da bulaşabilir
 buradan periferik sinirlere ulaşarak, özellikle duyu sinirleri  Bir hayvanı evde besleme veya elle tutma veya kan, idrar veya
yoluyla yavaş bir şekilde MSS'ye doğru yayılır. dışkılarla temas etme gibi bir temas, tehlikeli temas olarak
değerlendirilmez . Bu durumlarda temas sonrası profilaksisine gerek
 Duyu sinirlerine ulaşan virüsün bir saatte 3 mm hızla MSS'ye yoktur.
yayıldığı bildirilmektedir.  Kuduz virüsü, dış ortamda kuruduğunda ve güneş ışığına maruz
 Bu yayılım sırasında virüs ilk önce omuriliğe ulaşır. kaldığında bulaştırıcı değildir.
 Omurilik yoluyla da beyine doğru yayılır.  İnkübasyon süresi vücuda giren virüs miktarına, ısırma yarasının
derinliğine, ısırılma yerinin beyine olan uzaklığına bağlı olarak
 MSS hücrelerinde hızla üreyen virüs, tekrar periferik sinirler değişir.
yoluyla tükrük bezlerine ve diğer organlara ulaşırlar  İnkübasyon süresi genellikle 2-12 hafta arasında değişmekle birlikte,
 Virüs viremi yapmadığı için kanda bulunmaz nadir olarak yıllar sonra dahi ortaya çıkabilmektedir

9 10

klinik laboratuvar tanı


 Kuduz enfeksiyonunun seyri sırasında üç dönem bulunmaktadır.  ısıran hayvana yönelik olarak yapılır
 insanda kuduz enfeksiyonunun laboratuvar tanısının önemi
1 - Prodromal Dönem bulunmamaktadır.
2 – Eksitasyon Dönemi  ısıran köpeğin canlı olarak ele geçirilmesi oldukça önemlidir.
3 – Felç Dönemi  Canlı olarak ele geçirilen hayvanların 10 gün süreyle gözetim altında
bulundurulması gerekir.
 Semptomlar görülmeye başladıktan sonra en geç 10 gün içinde
ölümle sonuçlanmaktadır.
 Gözetim sırasında ölen ya da ölü olarak ele geçirilen hayvanlarda
çeşitli laboratuvar yöntemleriyle kuduz enfeksiyonu olup olmadığı
araştırılır

11 12

2
Mikroskopik İnceleme
 Işık Mikroskopu ile İnceleme
 beyin dokusundan histolojik preparat hazırlanır.
 intrastoplazmik negri cisimcikleri olup olmadığı araştırılır
 Virüs İzolasyonu
 görülmemesi durumunda şüpheli kabul edilerek
 Deney Hayvanına Ekim
 salgı ya da beyin dokusu, fare beynine enjekte edilir, negri cisimciği
ve viral antijenler araştırılır.
 Hücre Kültürüne Ekim
  hamster ya da fare hücre kültürlerine ekilir. 2-4 günde üretilen
virüsün nötralizasyon deneyi ile kesin tanısı yapılır.
 Floresan Mikroskopu ile İnceleme  Serolojik İnceleme
 Beyin dokusundan hazırlanan preparat floresan boyası ile ile işaretli kuduz  İmmünfloresan, kompleman birleşme ve nötralizasyon deneyleri
antikorları ile boyanır kullanılarak serumda ve BOS'ta kuduz antikorları araştırılır.
 en hızlı ve en doğru tanı yöntemidir.  Ab geç oluştuğu için rutin olarak fazla önemi yok

13 14

tedavi aşı
 Klinik semptomlar gelişmeye başladıktan sonra tedavisi mümkün
değildir.  Sabit virüs ile hazırlanan aşılar uygulanarak hastalık oluşmadan önce
 hastalar 7-10 gün içinde ölmektedir. bağışıklık oluşturulur.
 Kuduzda kuluçka süresinin uzun olması nedeniyle, ısırılmadan hemen
sonra yapılan profilakside % 100 olumlu sonuç alınmaktadır.  Sabit virüsün kuluçka süresi, sokak virüsüne göre çok kısa olduğu için,
 Bu yüzden koruyucu tedaviye mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. sokak virüsünden daha önce beyine ulaşarak, kısa sürede antikor
 İlk ve en acil yapılması gereken oluşmasını sağlar
 Isırılma yarası ilk önce sabun ve bol su ile yıkanmalıdır.
 Bazı durumlarda aşı uygulanması yeterli olmayabilir
 Sabun kuduz virüsünün lipid yapısını eriterek inaktive olmasını sağlar.
 Daha sonra yara zefiran ile temizlenir.  kuduz virüsüne karşı immünglobulin içeren bağışık serum uygulaması
 Zefiran temas ettiği virüslerin hem ilerlemesini durdurur, hem de öldürür. yapılır
 Kan akıyorsa bir süre için durdurulmamalı ve dikiş konulması  bağışık serumun yarısı yara çevresine, yarısı da kas içine enjekte edilir
geciktirilmelidir.
15 16

Korunma ve Kontrol
aşı
 Hiperimmünglobulinler ilk bir hafta içinde uygulanmalıdır, daha sonraki
günlerde yapılmasının bir faydası yoktur.  İnsanlara bulaş en sık köpeklerle, daha az olarak da kedi ve diğer
 Aşı ile ayrı enjektörlerde ve ayrı bölgelerde aynı anda uygulanabilirler.
hayvanlarla temas sonucu olmaktadır
 Isıran hayvan, ısırdıktan sonra 10 gün yaşamışsa hastada aşılama kesilir.
 Temas öncesi aşılama: 0, 7, 21/28'nci günlerde HDCV hayvancılıkla  Hastalığın kontrolünde başıboş kedi ve köpeklerin belediyeler tarafından
uğraşanlara, laboratuvar çalışanlarına, veterinerlere, kırsal kesimlere kayıt altına alınması ve aşılama yapılması önemli rol oynar.
çıkacaklara uygulanır.
 Bu aşı 2 yıl koruma sağlar, ancak sürekli risk altındakilere 6 ayda bir veya  Sahipli kedi ve köpeklerin ise sürekli aşılanması, enfeksiyonun
yılda bir booster aşılama yapılır. yayılmaması yönünden önemlidir.
 Temas sonrası: Temas sonrası korunmanın ilk kademesi yaranın sabunlu su
ile yıkanmasıdır. Kuduz sadece bu uygulama ile %80'in üzerinde  Ayrıca risk grubu olan hayvan bakıcılarının ,veteriner hekimlerin,, kuduz
önlenmektedir. laboratuvarlarında çalışanların koruyucu olarak aşılanması gereklidir.
 HDCV aşılama; 0, 3, 7, 14, 28'inci günlerde deltoid kasına intramuskuler
uygulanır. 

17 18

3
TOGAVIRIDIAE
 Rubivirus-rubella
 İlk defa alman doktorları tarafından teşhis
edilmiştir
 Alman kızamığı denmiştir,3 günlük kızamık

 Alphavirus- Equine Encephalitis, Sindbis


 Pestivirus- hayvan patojenleri
TOGAVIRIDIAE

20

RUBELLA - KIZAMIKCIK RUBELLA KLİNİK


 Rubivirus genusunda bulunur
 Zarflı,ikosahedral simetrili,tek zincirli RNA virüsü
 Damlacık infeksiyonu ile veya transplasental olarak bulaşır
 (ss RNA sense)
 5-14 yaş en sık.
 core proteini tek tabaka lipoprotein zarf ile
 14-21 gün inkubasyon
çevrelenir
 Haif ateş,Nezle belirtileri, LAP, 3 günde geçen Eritematöz
 Zarf üzerinde dikensi 2 tane glikoprotein vardır, E1 makülopapüler döküntü ,yüzden başlayıp vücuda yayılır
ve E2.  Konjenital Rubella: spontan düşükler,Büyüme geriliği,Göz ( Katarakt,
 1 antijenik tipi vardır glokom, retinopati.),Sağırlık, kalp anomalileri,Nörolojik
bozukluk,Hepatomegali vs
 Bilinen tek rezervuarı insandır

21 22
:

RUBELLA TÜMÖR VIRÜSLERI


 Epidemioloji  İnsanlarda ve hayvanlarda tümör oluşumuna katkısı olan virüslerdir.
 Dünyanın heryerinde görülür,Yeni epidemi görülmedi  Bu virüsler direkt olarak tümör oluşumundan sorumlu olmamasına
karşılık, oluşan tümörlerde önemli katkıları bulunmaktadır.
 gebeliğin ilk trimestrinde geçirildiğinde fetal infeksiyona ve
anomalilere neden olması önemli özelliğidir
 RNA virusları (Retroviruslar tip-B ve -C)
 Aşısız genç kadınlar riskli
 DNA virusları (Adenoviruslar, hepadnaviruslar, herpesviruslar,
 Nötralizan antikorlar ve hücresel bağışıklık rol oynar papovaviruslar, parvoviruslar, poxviruslar)
 Tanı
 Klinik,üst solunum yolunda virus izolasyonu, Rubella Ig M  Epstein-Barr virüs Human papillom virus
antikorlarının tayini  Hepatit B virüs polyoma virüs
 Tedavi  Hepatit C virüs pox virüsler
 Spesifik tedavi yok  Human herpesvirüs
 Korunma  HHV8
23 24
 aşı

4
HIV H
I
Human(insan)
Human(insan)
Immunodeficiency (immunyetmezlik
immunyetmezlik))
Human Immunodeficiency Virus V Virus

İnsan İmmun Yetmezlik Virusu


A Acquired (kazanılmış)

I Immuno (İmmün)

D Deficiency (yetmezlik)

Prof.Dr.Buket Cicioğlu S Syndrome (sendrom)


Arıdoğan
2

Morfoloji & Genomik Yapı


The HIV/AIDS Virus
HIV-1 & HIV-2

 HIV-1 ve HIV-2 retrovirus grubunun LENTIVIRUS


genusunda yer alır
 HIV RNA virüsüdür (Ribonucleic acid)
 HIV dış ortama dayanıksızdır(fragil)
 Hücre içinde uzun yıllar yaşayabilir
 HIV-1 Kuzey Amerika ve Avrupa
 HIV-2 ilk Batı Afrika daha sonraları Avrupa,Brezilya,bazı
Asya ülkelerinde de tespit edildi
 En yaygın olan ve dünyada pandemiye neden olan tip HIV-2
HIV1’dir. HIV2’nin yaygınlığı azdır ve daha az virülandır - gp105
fakat sonuçta oluşturduğu klinik tablo benzerdir. - gp36

3 4
By Pr. Justin WANE

HIV YAPISI Viral Genome

 100-120 nm çapında sferik


100-  Genom 3 yapısal
yapısal,, 2 zarf
morfolojiye sahip (envelope
envelope)), 6 düzenleyici
 Dondurma külahı şeklinde protein (3 enzime
enzime ek
“core
core”yapısı
”yapısı vardır olarak)kodlayan 9 genden
 lipid matriks yüzey antijenleri oluşur
ve gl
gliko
ikoprotein
proteinleri
leri içerir  pozitif
po zitif--polariteli
polariteli,, tek zincirli
 Viral core genomik
genomik RNARNA’nın
’nın 2 RNA içerir( 9.2 kb) kb)
kopyası,, reverse transcriptase,
kopyası
integrase and protease içerir
 Nükleokapsid yapısı
ikozahedraldir ve zarfla
çevrilidir The genome of the human immunodeficiency
virus (type 1) is shown in this schematic
diagram.

5 6

1
Viral Genome Yapısal(striktürel) HIV Genleri
Genleri

 Yapısal(striktürel) HIV Genleri


Genleri
 Düzenleyici Genler Yapısal Gen
Genler
ler

 Yardımcı Genler (accessory)


gag
olmak üzere 3 tip gen (grup-spesifik antijen)
pol env
(polymerase) (envelope,zarf)
bulunmaktadır Core bölgesinin
yapısal proteinleri olan Protease, Gp120 ve gp41içeren
Matrix, Reverse transcriptase HIV yüzey antijeni olan
Capsid ve Nucleocapsid ve Gp160 ı kodlar
Proteinlerini kodlar Integrase kodlar gp120 CD4 lenfosite tutunur
p9,p17, p24, p40, p55 bulunur. (p66, p51, p32, p17) . gp120 ve gp41 immunojeniktir

7 8

Düzenleyici Genler Yardımcı Genler (accessory)

 Bu genler HIV’
HIV’in
in hücreyi infekte  Bu genler HIV replikasyonu için gerekli
edebilme,replikasyon(çoğalma) ve hastalık değildir yardımcı fonksiyonları vardır
yapabilmesi için gerekli olan proteinlerin
 vif – viral infectivity factor insan lenfositleri ve bazı hücre serilerinin
üretimi için bilgiye sahiptirler infeksiyonunda gereklidir.Mekanizması bilinmemektedir
 nef – negative factor,
factor, 27 kD AIDS in progresyon determinantıdır
 tat – transactivator of transcription Tat
Tat,, viral viral infek
infektivit
tivite
eyi ve çoğalmayı artırır
transk
trans krip
ripsiyonun
siyonun aktivasyonundan sorumlu
 vpu – viral protein U,
U, 81 aa lik membran proteinidir
proteinidir..infekte hücrenin
bölgedir plazma membranından viral partikülün salınmasını düzenler,
hızlandırır ve CD4’ün endopla
endoplazmik
zmik reti
retik
kulum
ulumda
da degrade eder
 rev – mRNA nın sitoplazmaya transportu için  vpr – viral protein R,
R, 96 aa, 14 kDa luk protein indirekt
indirekt olarak viral
replikasyonu
replikasyonu güçlendirir
gerekli yardımcı protein
proteindir
dir

9 10

HIV SİKLUSU

 1- Virüsün hücre Reseptörüne (Lenfosit) Tutunması


ve adsorbsiyon
 T- lenfosit üzerinde HIV virüsünün
bağlanacağı en az iki reseptör vardır
 Temel reseptör, "CD4",
 İkincisi Co-receptor (CCR5,CXCR4)
 2. Virüsün Hücre içine girişi, Viral RNA içine giriş
 3. Revers Transkripsiyon ile viral DNA sentezi
 reverse transcriptase“(protein) konak hücre içine giren
viral RNA nukleik asit sekansını okuyan ve
komplementer DNA sekansına transkribe eden
enzimdir
 Bu enzim olmadan viral genom konak hücreye
inkorpore olamaz ve çoğalamaz

11 12

2
HIV bir hücreyi infekte etmek için 2 HIV bir hücreyi infekte etmek için 2
yüzeyel proteine bağlanmalıdır yüzeyel proteine bağlanmalıdır

13 14

HIV SİKLUSU
HIV
Konak Hücrede Çoğalması
 4. Viral DNA’nın integrasyonu
 5.Viral mRNA,genomik RNA transkripsiyonu
ve protein sentezi
 Transkripsiyon:RNA’ya geri dönüş
 Translasyon: RNA Proteinlerin yapımı
 Viral Protease
 6.Tam virüs partikülü oluşumu,Tomurcuklanma
ve salınım
 Son olarak , viral RNA ve ilişkili proteinler
paketlenir ve lenfosit yüzeyinden salınır ve
başka lenfositi infekte etmeye devam eder

15

Human Immunodeficiency Virus


Reverse Transcription: viral RNA dan DNA ya dönüş
HIV
Lenfosit membranına bağlanması
Viral RNA (sarı) DNA (mavi)

17 18

3
Reverse Transcriptase Inhibitor (Kırmızı) Viral DNA nın konak DNA ya
AZT- benzeri ilaçlar Reverse Transcriptionu inhibe eder
integrasyonu (Provirus))

19 20

Transcription: Viral DNA ve viral Translation: RNA -> Yapısal


ürünlerin sentezi proteinler ve enzimler sentezlenir
.

21 22

Viral Proteazlar Proteaz İnhibitörleri

23 24

4
Olgunlaşma ve konak
hücreden ayrılma

HIV tomurcuklanarak hücreden ayrılıyor

25 26

HIV cycle

27 28

 Dünyada 2016 yılında yaklaşık 36.7 milyon insan HIV ile birlikte
yaşamaktadır
 Bunların 2.1 milyonu 15 yaşın altındaki çocuklar
 yaklaşık 18.8 milyonu kadın ve genç kızlardır.

 Türkiye de 2016 yılı kayıtlı hasta sayısı 8810 dur


 Bildirimi yapılan vakaların
 %84,8’i erkek, %15,2’si ise kadındır.
 Vakaların %12,2’si yabancı uyrukludur.
 2016 yılında bildirimi yapılan vakalardan 25-29 yaş grubu, diğer
yaş gruplarına göre daha fazla sayıda bildirilmiştir.

29 30

5
Tablo 1. HIV (+), AIDS ve Toplam Vaka Sayısının ve Ölümlerin Yıllara Göre Dağılımı (Türkiye 2012-2016)*
*Son 5 yılda 31 Aralık 2016 tarihi itibarıyla doğrulanarak 30.06.2017 tarihine kadar bildirimi yapılan ve sisteme kaydedilen vaka sayılarıdır.
Vücut sıvıları ile
Yıllar HIV (+) AIDS TOPLAM ÖLÜM
 Kan ve kan ürünleri
2012 986 97 1083 41
 Semen
2013 1309 102 1411 28
 Vajinal
Vajinal sıvı
2014 1894 137 2031 18

2015 2151 119 2270 13  Anne sütü


2016 2470 103 2573 9

TOPLAM 8810 558 9368 109

31 32

HIV in Body Fluids

Blood
Semen
18,000 Vaginal
11,000
Fluid Amniotic
7,000 Fluid
4,000 Saliva
1

33 34
1 ml vücut sıvısında bulunan ortalama HIV partükül sayısı

HIV NASIL BULAŞIR?


Cinsel Temas:
Temas: korunmasız her türlü cinsel ilişki

Kan/kan ürünleri : test edilmemiş kan ürünleri ile temas


i.v ilaç kullanımı
mesleki temas
transfüzyon
Açık yara, deride çatlak,mukozalar
Hamilelik::
Hamilelik Transplasental (hamilelik sırasında)
Doğum sırasında(perinatal
sırasında(perinatal
Anne sütü ile

35 36

6
HIV nelerle bulaşmaz ? Patogenez
 HIV bir hücreyi infekte etmek için 2 yüzeyel
 Cinsellik dışında yakın ilişkiyle proteine bağlanmalıdır. Bunlar;
 Banyolardan -CD4
 Tuvaletten -CXCR4 (fusion
(fusion)) veya CCR5
 Yüzme havuzundan  Eğer HIV virüsü CD4 ve CXCR4’ü kullanıyorsa T- T-
 Duşlardan tropiktir.
 Kan ve kan ürünleri ile geçebilir. T lenfositleri infekte
 Telefonlardan eder.
 Yiyecek-içecek paylaşılmasıyla
 Eğer HIV virüsü CD4 ve CCR5 kullanıyorsa M- M-
 Sinek ve böcek vektörlerle bulaş tropiktir.
gösterilememiş  M-tropik virüsler seksüel yolla geçerler. Makrofaj ve
T lenfositleri infekte eder.
37 38

ilişkili Opportunisti
AIDS ile iliş Opportunistikk
Klinik Belirtiler İnfeksiyonlar
 CDC’nin HIV sınıflaması

 FAZ I – Asemptomatik faz  Bakteriyel


Ba kteriyel
CD4 sayısı >500hücre/ml
 (CD4 > 28%)  Tuberculosis (TB)
Soğuk algınlığı belirtileri
 FAZ II – Semptomatik  Strep pneumonia
CD4 sayısı 200-499hücre/ml
( CD4 % 14 -28)
Kilo kaybı,halsizlik,ishal,infeksiyonlar
 FAZ III – geç semptomatik  Viral
CD4 sayısı <200 hücre/ml  Kaposi Sarcoma
 (CD4 < %14)
tam gelişmiş(full blown) AIDS tablosu
 Herpes
 Influenza (flu)
39 40

ilişkili Opportunisti
AIDS ile iliş Opportunistikk
İnfeksiyonlar İmmunolojik değişiklikler

 Para
Parazitik
zitik  T hücre bozuklukları;
 Pneumocystis  CD4 + T hücre sayısı ve fonksiyonunda azalma
carinii
 CD8 + T hücre değişiklikleri (fonksiyonel bozukluk)

 Monosit, makrofaj hücrelerinde değişiklik


 Fungal
 B lenfositlerde değişiklik (aktivasyon ve spesifik
 Candida antikor yanıtının bozulması)

 Cryptococcus  Doğal öldürücü hücrelerde bozukluk

41 42

7
HIV maruziyeti ve infeksiyon
HIV ile infekte kişiler

 Sağlıklı görünebilir  Bazı insanlar pekçok defa


 İnfeksiyondan habersiz olabilir
maruz kalıp infekte
olmayabilirler
 HIV infeksiyonu tespit edildiği
zaman uzun süreler yaşayabilir
 Riskli hareketlerde bulunduğu
 Bazı insanlar bir defa maruz
zaman diğer kişileri infekte kalıp infekte olabilirler
edebilirler
43 44

Korunma Pencere Dönemi


 HIV testi negatifken infekte olunan
dönem

Steril enjektör Eldiven kullanımı


 %90 vakada temas sonrası 3 ay
içinde test poz
poziti
itifleşir
fleşir

 %10 vakada temas sonrası 3-


3-6 ay
içinde test positifleşir
positifleşir
Eğitim Güvenli cinsel yaşam
45 46

Tanı HIV Testi


 Antikorlar,antijenler veya viral
nükleik asitler (RNA/DNA)tespit  Materyal olarak kan ve oral sıvı
edilebilir kullanılır
 CD4 sayısı ölçülür  HIV testi
testi HIV infeksiyonuna
infeksiyonuna
 Tam kan tayini karşı vücudun oluşturduğu
antikor cevabını tespit eder
 Test HIV virusünü
virusünü tespit etmez

47 48

8
ELISA, Western Blot and
Tanı
PCR
 Tanıda en fazla ELISA testi kullanılmaktadır
 Bu testin duyarlılığı ve özgüllüğü %99 civarındadır
 FDA tarafından lisans alan ELISA kitleri
kullanılmaktadır
 Birçok ELISA testinde HIV ile infekte T lenfosit hücre
kültürlerinden elde edilen viral antijenler kullanılır
 Bu antijenler p24,p17,gp160,gp120 ve gp41’den
zengindir
 Serolojik olarak HIV infeksiyonu takip edilecek ise akut
infeksiyon sırasında serumda ilk saptanan virüs
markerı p24 antijenidir

49 50

PCR Erken Tanı ve tedavinin Önemi

 HIV RT PCR test HIV RNA'sı için bir


nükleik asid amplifikasyon testidir.  Erken tedavi immun cevabının
 Bu test üçlü ilaç tedavisi alan oluşmasına ve devamını sağlar
hastalarda AIDS'e ilerlemenin
gösterilmesi için son yıllarda
 Anneden bebeğe HIV geçiş
kullanılan en duyarlı test yöntemidir.
yöntemidir.
riskini azaltır
 Viral yükün 750 000 kopya/ml'nin
üzerinde olması 5 yıl içinde hastanın
AIDS'e gideceğinin göstergesidir  Yüksek riskli davranışları önler
51 52

Tedavi Tedavi ile neler sağlanır?

 Tam Tedavisi yok,sürekli değişim  viral yük suprese edilir


göstermekte  İmmün fonksiyon eski haline
 Yüksek aktif Antiretroviral tedavi getirilmeye ve muhafaza
(Highly Active Antiretroviral Therapy) edilmeye çalışılır
(HAART)  Yaşam kalitesi artırılmaya
 Fusion Inhibitor çalışılır
Nucleoside Analogs

 Opportunistik infeksiyonların
Reverse Transcriptase Inhibitors

oluşumu ve mortalite
Protease Inhibitors

azaltılmaya çalışılır
53 54

9
Gelecekte Tedavi İmkanları Test yapılırken uyulması gerekli
kurallar
 İsim kullanılmaz
 Aşı  Kimlik numarası verilir
 HIV’in CD4 reseptörüne  Sonuçlar test alıcısına verilir
bağlanmasını engelleyen
Kemokinlerin kullanılabilmesi

55 56

Test yapılırken uyulması gerekli


kurallar
 Kişinin ismi ve pozitif test sonuçları il
sağlık müdürlüğüne rapor edilir
 il sağlık müdürlüğü Sağlık Bakanlığına
bildirir
 Sağlık Bakanlığı the Centers for Disease
Control and Prevention
Prevention(CDC)
(CDC) gönderir

57

10
• Hastalıkların temelinde organizmanın kendi
antijenlerine (self antijen) karşı immün reaksiyon
vardır.
• Normalde bireyler kendi (self) antijenlere
yanıtsızdır (tolerans).
Otoimmün Hastalıklar • Otoimmünite self-toleransta bozulma sonucudur.
• Gelişmiş ülkelerde %2-5 kadardır, insidansı
giderek artmaktadır.
• Belli bir organa yada hücre tipine karşı gelişen
otoantikorlar veya T hücre aracılı reaksiyonla
gelişen lokal doku hasarı ya da birçok organda
lezyonla karakterize multisistemik hastalık olabilir

• İmmünolojik tolerans: spesifik bir antijene Santral tolerans


karşı immün cevap geliştirmemesi
• Otoreaktif / self reaktif olan T ve B
• Self tolerans: kişinin kendi antijenlerine karşı lenfositlerin olgunlaşma sırasında timus ve
immün cevap oluşturmaması kemik iliğindeki immatür formları apopitoz
• T ve B lenfositlerde milyarlarca antijen ile ortadan kaldırılmasıdır
reseptörü gelişmiştir. Self antijenleri tanıyan • Matürasyonu tamamlamış lenfositler self
reseptörlerin gelişmesi olasıdır. Bu nedenle
self reaktif lenfositlerin eliminasyonu gerekli reaktif değildir
• İmmün yanıt oluşturmamayı sağlayan başlıca • Maalesef self reaktif lenfositlerin yok
mekanizmalar: edilmesi mükemmel değildir, otoantijenler
1- Santral tolerans için reseptör taşıyan T ve B lenfosit
perifere kaçabilir
2- Periferik tolerans

Periferik tolerans 1- Hücre ölümü; Aktivasyonun oluşturduğu


hücre ölümüdür.
• Timusta negatif seleksiyondan kaçan T Self antijenleri tanıyıp aktive olan lenfositler
hücreler potansiyel tehlikelidirler, Fas-Fas ligand sistemiyle apoptozla ortadan
• Periferik dokularda bunları etkisiz hale kaldırılır.
getiren mekanizmalar:
1- Hücre ölümü 2- Düzenleyici T hücrelerle süpresyon; T
2- Düzenleyici T hücrelerle süpresyon lenfositlerin self antijenlere yanıtı düzenleyici
3- Anerji T lenfositler ile baskılanabilir.
CD25 eksprese eden düzenleyici T
lenfositlerdir, Foxp3 gen gerekli

1
3- Anerji Otoimmünite Mekanizmaları
• Lenfositlerin fonksiyonel olarak • Self toleransın çökmesi ve otoimmünite
inaktivasyonudur
gelişmesinin yanıtı basit değil, hala
• T hücrelerinin aktivasyonu için iki sinyal çalışmalar devam etmekte
gereklidir.
• Self toleransının bozulmasına:
• Antijen, uygun MHC taşıyan hücre ile T
lenfosite sunulur. APC’de ikinci uyarıcı - self antijenleri ortaya çıkaran, sunumunu
moleküllerin bulunması gerekli (B7) değiştiren enfeksiyonlar ve doku hasarı gibi
• 2. sinyal molekülleri olmadığında T lenfosit çevresel faktörler ile
aktive olmaz ve anerjik hale gelir. - Lenfosit toleransını etkileyen duyarlılık
• B hücreleri spesifik T helper hücre yoksa genetik faktörlerin kombinasyonu sonucu
Ag’le karşılaşırsa anerjik olabilirler olduğuna inanılır

Genetik faktörler
Enfeksiyonun rolü ve doku hasarı
• Genetik faktörler otoimmün hastalık
gelişiminde önemlidir • Bakteri, mikoplazma ve virüsler otoimmün
reaksiyonların tetikleyicisi olarak sorumlu
• Pek çok otoimmün hastalıkta aile öyküsü tutulmuşlardır
vardır. • Viruslar ve diğer mikrobik ajanlar self antijenlerle
• Çeşitli otoimmün hastalıklar, HLA lokusu, çapraz reaktif olan epitoplar içerebilir
özellikle sınıf II MHC (DR, DQ) allelleriyle yakın mikroba karşı gelişen reaksiyon self dokulara
ilişkilidir. hasar verir.
• Bir hastalığın belli bir HLA allelini taşıyan Buna moleküler benzerlik denir
kişilerde görülme sıklığı göstermeyenlere göre En iyi örnek romatizmal kalp hastalığıdır
daha fazla
• Ancak MHC genlerinin otoimmüniteyi nasıl
tetiklediği bilinmiyor

• Enfeksiyon ile oluşan doku nekrozu ve iltihap Sistemik Lupus Eritematozus (SLE)
antijen sunan hücrelerdeki kostimulatuar
moleküllerin ekspresyonunu artırabilirler • İltihabi multisistem hastalıktır
Böylece T hücre anerjisi ortadan kalkabilir ve T • Akut veya sinsi başlar.
hücre aktivasyonuna neden olabilir • Temel defekt selftoleransı sürdürememek.
• Doku antijenleri sadece enfeksiyonla değil Dokularda direkt yada immünkompleks
çeşitli çevresel uyarılarla da değişebilir. depolanmaları yapan otoantikorlar yapılır
- UV hücre ölümü yapar ve nükleer antijenleri • Her organı tutabilir. En sık deri, böbrekler,
ortaya çıkartabilir
seröz membranlar, eklemler, kalp tutulur.
- Sigara self antijenlerin kimyasal değişimine
neden olabilir • Tutulan bütün dokuların ortak özelliği fibrinoid
depolanma, inflamasyon gösteren vaskülit
- Hastalıkların kadınlarda daha fazla
görülmeleri hormon etkisini düşündürebilir varlığıdır (Tip III AD)

2
SLE gelişiminde;
• Genetik faktörler: • İmmünolojik anomaliler
- ailesel ilişki, aile bireylerinde hastalık gelişim riski -yüksek miktarda Tip I interferonlar
yüksektir -B lenfosit toleransın kaybı; otoreaktif B
- HLA-DR2 veya DR3 (sınıf II MHC) içeren kişiler lenfosit fazlalığı
- Bazı olgularda kalıtsal komponent eksikliği vardır.
-DNA ve RNA’yı tanıyan B lenfositleri
immünkomplekslerin uzaklaştırılmasını önleyebilir
aktive eden TLR sinyalleri
• Çevresel faktörler:
-UV radyasyon • En çok organ lezyonu immun kompleks
-sigara alışkanlığı birikimi sonucu oluşur (Tip III AD)
-kadın seks hormonları, üreme çağında fazla • Kan hücrelerine karşı sitotoksisite (tip II AD)
-İlaçlar, prokainamid hidralazin

• SLE de antinükleer antikorlar-ANA 4 tiptir:


1- DNA ya karşı Lezyonların Morfolojisi
2- histonlara karşı
3- RNA’ya bağlanan nonhiston proteinlere karşı • Akut nekrotizan vaskülit: küçük arter ve
4- nukleol antijenlerine karşı arteriollerde görülür. Damar duvarlarında
fibrinoid nekroz ve perivasküler lenfoid
•ANA, SLE’ye spesifik değildir. ANA’lara ilaveten pek infiltrasyon.
çok otoantikor bulunur. Fibrinoid madde: Ig,fibrinojen, C3 birikimidir.
• Deri lezyonları: Yanaklar ve burun üstünde
• Çift sarmal DNA (Anti-dsDNA) veya Smith (Anti-Sm)
kelebek şeklinde döküntü, eritemli
antikorları SLE için tanısaldır.
makülopapuler fiks döküntü, UV ile alevlenir.
Vücutta da döküntü olabilir. Makul, papul,
• kan hücrelerine karşı otoantikorlar, AFA (lupus
bül,vezikül,purpura şeklinde olabilir.
antikoagulanları) Antifosfolipid antikorlar olabilir.

• mikroskopiside epidermis bazal hücrelerinde


likefaksiyon nekrozu, dermoepidermal sınırda ödem, •Böbrek:
kollajen liflerde şişme, belirginleşme. • SLE nin en önemli tutulum yeridir.
• Dermoepidermal sınırda granüler Ig ve C3 • Renal yetmezlikle ölüme yol açar.
birikimleri SLE için karakteristiktir. • Böbrek ışık mikroskobide %30-40 hastada
normal görünür.
• IF ve EM da hemen bütün olgularda renal
bozukluklar görülür.
• Böbrek lezyonları immün kompleks birikimi
sonucu olur.
• İmmün Floresan: Tüm glomerüllerde granüler
Ig ve kompleman birikimi var.

3
WHO tarafından lupus nefriti VI sınıfta incelenir.
•“Class” I : yapısal değişiklik yoktur •Eklem tutulumu: eklemde şişlik vardır.
•“Class” II: Mezangial hücre proliferasyonu var, Deformite yoktur. Sinovial membranda iltihabi
damar tutulumu yok. %10-25 olguda infiltrasyon, nadiren fokal fibrinoid nekroz
•“Class” III: Fokal proliferatif glomerulonefrit. vardır.
Olguların %20-35’i. •SSS tutulumu: Nöbet ve psikoz olur.
•“Class” IV: Diffüz proliferatif glomerulonefrit. Nörolojik bulgular akut vaskülit ve anti nöron
Olguların %35-60 antikorlara, AFA lara bağlı olabileceği
•“Class” V: Membranöz glomerulonefrit: Olguların düşünülmektedir.
%10-15’inde görülür. Damar duvarları •Dalak: Kapsülde fibröz kalınlaşma, folliküler
ışık mikroskobunda Wire loop –tel halka hiperplazi, santral arterler çevresinde onion-
•“Class” VI: Kronik sklerozan glomerulonefrit. skin denilen perivasküler fibrozis görülür.
glomeruloskleroz, tübüler atrofi,
intertisyel fibrozis.

• Seröz kaviteler:
SLE’nin klinik bulguları
İnflamasyon akut, subakut • Yüzde kelebek döküntü, ateş, fotosensitivite
veya kronik olabilir. eklemde ağrı deformite yoktur (ayak, diz,kalça,el
•Kardiovasküler sistem: parmakları,omuz, bilekler), göğüste plörit ağrısı
• Başlıca perikardit şeklindedir • Bazan nedeni belirsiz ateş, üriner bulgular, RA
• Valvüler bozukluklar sıktır. veya romatizmal ateşi taklid eden bir eklem
Sıklıkla aortik ve mitral hastalığı şeklinde olabilir.
kapaklar tutulur. • ANA pozitiftir.
• Libman-Sacks endokarditi → • Anti-çift sarmal DNA, SLE için spesifiktir
nonbakteriyel verrüköz • Konvülsiyon veya psikoz başlangıç bulgusu ve
endokardit dominant bulgu olabilir.
• Koroner ateroskleroz • Küçük retinal eksüda, halsizlik, iştahsızlık,
bulguları sıktır zayıflama olabilir.

Prognoz Sjögren Sendromu


• Seyri kestirilemez. • Göz yaşı ve tükrük bezlerinin immünolojik
mekanizmalarla harabiyetine bağlı kuru göz
• Akut başlangıç ile birkaç ayda ölüm olabilir. (keratokonjonktivit) ve kuru ağız (kserostomi) ile
• Uzun yıllar akut ataklar ve remisyonlarla devam karakterize kronik hastalıktır
edebilir. • Primer tip → sikka sendromu
• Akut ataklar: Steroidlerle ve immünosüpresiflerle • Sekonder tip → başka otoimmün hastalıklarla
tedavi edilir. Tedavi kesilince bulgular nüks eder. birlikte (en sık RA, daha az SLE, polimyozit,
• Tedavi ile 5 yıllık sağkalım % 95’dir. skleroderma, vaskülit)
• En sık ölüm nedeni böbrek yetmezliği ve araya • Kanda otoimmün antikor bolluğu açısından SLE
giren infeksiyonlar, kardiovasküler hastalıklar. den sonra ikincidir

4
•Morfoloji:
• Ekzokrin glandların duktal epitel hücrelerindeki
• Tükrük ve göz yaşı bezleri başlıca hedeftir.
antijenlere karşı CD4+ T hücrelerin reaksiyonu
Solunum yolları, GİS, vajen gibi tüm ekzokrin
olduğu düşünülmekte.
glandlar tutulabilir
• B hücre hiperaktivitesi, ANA, %75 olguda RF+
• Periduktal ve perivasküler lenfositik infiltrasyon,
(RA olmasa da)
lenfoid folliküller , başlıca CD4 + lenfositler vardır
• Primer hastalıkta ribonükleoprotein –RNP-
• Duktal hücrelerde hiperplazi, zamanla asiner
antijenleri SS-A(Ro), SS-B (La) ye karşı
atrofi, fibrozis ve hiyalinizasyon görülür
otoantikorlar vardır. Ancak Sjögren için tanısal
• korneal epitelde kuruma erozyon ülserasyon
değil
……keratokonjonktivit
• Oral mukozada iltihap, fissürleşme, ülserasyon
….kserostomi

Klinik
• Sıklıkla 35-50 yaşında kadınlarda görülür
• Keratokonjonktivit görmede bulanıklık, kaşıntı,
yanmaya neden olur
• Kserostomi katı gıda yutmada güçlük, ağızda
çatlaklara neden olur
• Nazal septumda perforasyon, burun kanaması,
tekrarlayan bronşit, pnömoni görülebilir
• Sinovit, diffüz pulmoner fibrozis, periferik
nöropati

Sistemik Skleroz (Skleroderma)


• Olguların %60’ında RA gibi başka otoimmun
hastalıklara eşlik eder • Multiple dokuda obliteran vasküler yapılar,
yoğun fibrozis ve multipl otoantikor oluşturan bir
• Sjögren sendromu olan bireylerde normal
hastalıktır.
popülasyonon 40 katı fazla tükrük bezi ve lenf
• Major hedef deri olup çeşitli organlarda da (GİS,
nodlarında non-Hodgkin B hücreli lenfoma
akc, böbrek, kalp, çizgili kas) aşırı fibröz doku
gelişebilir. birikebilir.
• Lenf nodu ve glanddaki B hücre proliferasyonu
• En sık 3. ve 5. dekadlarda, kadınlarda fazla
önce poliklonaldir, zamanla monoklonal
Klinik olarak :
neoplastik proliferasyona dönüşebilir (MALT
lenfoma) • Diffüz skleroderma, başlangıçta yaygın deri
tutulumu, seyrek organ tutulum
• Sınırlı skleroderma, deri tutulumu genellikle
parmaklar, ön kol ve yüzle sınırlıdır. Organ
tutulumu geç dönemde çıkar. CREST send

5
• Hastalığın nedeni bilinmemektedir. Genetik
• TGF-β, IL-13 ve PDGF gibi mediatörler
ve çevresel etkenler katkı sağlar.
fibrozisi stimule eder
• Küçük arterlerde endotel hasarı ile aktive T
• Humoral immunitede de bozukluklar
lenfositleri damar çevresinde birikir
vardır.
• Aktive T hücreleri ve makrofajlar
fibroblastları uyarır ve kollajen yapımını
Çeşitli ANA lar vardır:
tetikler
• DNA topoizomeraz’a karşı Anti-SCL70
•Tekrarlayan hasarlar endotel proliferasyonu
oldukça spesifiktir
ve intimal fibrozise yol açar, küçük damarlar
• diğer ANA, antisentromer antikor
tıkanır, iskemik hasar gelişir.

Morfoloji
• Tüm organlar etkilenmekle birlikte başlıca deri, • Ödem, perivasküler CD4+T hücre
GİS, kas-iskelet sistemi, böbrek, akc, kalp tutulur. infiltrasyonu, kollajen liflerde şişme ve
• Deri: El parmakları ve üst ekstremitelerde deri dejenerasyon.
atrofisi. • Kapiller ve küçük arterlerde bazal
• Erken dönemlerde deri ödemli ve kabadır, membranda kalınlaşma, endotelde zedelenme
zamanla atrofi gelişir. ve parsiyel oklüzyon vardır.
• Zamanla el pençe eli şeklini alır, eklemlerde • Zamanla dermiste fibrozis gelişir.
hareket kısıtlılığı vardır.Yüz maske yüzü Epidermis incelir, deri ekleri kaybolur, fibrozis
• İskemik deride ülserasyon ve parmaklarda atrofik subkutan dokuya ilerler, damar duvarlarında
değişikliklere neden olur. hiyalin kalınlaşma vardır.

• Sindirim sistemi:
• Olguların %90’ında tutulur. En çok özofagus
etkilenir. Atrofi ve kas tabakasının yerini
fibrozis alır
• Özofagus alt ucu lastik boru gibi olur. Sfinkter
fonksiyon bozukluğu sonucu reflu ve Barret
özofagusu gelişir.
• Mukoza incelir, ülsere olabilir, lamina propria
ve submukozada yaygın fibrozis vardır.
• Barsakta villus kaybı, malabsorbsiyon
sendromları gelişir.

6
•Kas-iskelet sistemi: Klinik bulgular
• Erken dönmede sinovyal inflamasyon ve
hiperplazi, zamanla fibrozis gelişir, • 50-60 yaş grubu kadınları tutar
• Eklem hasarı sık değil • Disfaji, karın ağrısı, intestinal obstriksiyon,
malabsorbsiyon, solunum güçlüğü, sağ kalp
•Akciğer: pulmoner hipertansiyon, interstisyel fonksiyon bozukluğu, kardiak aritmi, yetmezlik
fibrozis olabilir
• En kötü bulgu malign hipertansiyondur. Böbrek
•Böbrek: interlobüler arterlerde damar yetmezliğiyle hastalar kaybedilebilir.
duvarları kalınlaşması, hipertansiyon, renal • Günümüzde böbrek yetmezliği tedavisinde
yetmezlik gelişmeler sonucunda akciğer hastalığı başlıca
ölüm nedeni halini almıştır.
•Kalp: myokardial fibrozis, perikardit,
intramyokardial arteriollerde kalınlaşma

İmmün Yetmezlik Hastalıkları Primer (Konjenital) İmmün Yetmezlikler

• Kalıtımsal defektler sonucu • B hücre yetmezlikleri:


• Diğer hastalıklar…..enfeksiyon, - X bağımlı Agammaglobulinemi: Bruton hastalığı
malnutrisyon, yaşlanma, otoimmünite, - Common variable immün yetmezlik
kemoterapi, immünsupresyon….sekonder - İzole IgA yetmezliği
etkilerinin sonucu
- hiperIgM sendromu
• Klinik olarak enfeksiyonlara ve bazı
kanserlere hassasiyet artar
• Enfeksiyonun tipi etkilenen immün sisteme
göre değişir

Sekonder (Edinsel) İmmün Yetmezlikler


• T hücre yetmezlikleri
• Edinsel immünyetmezlik Sendromu (AIDS)
- Timik hipoplazi: DiGeorge sendromu
• Etken HIV-1 virus
- Ağır kombine immün yetmezlik
• T hücre aracılı immünitede baskılanma
- Trombositopeni ve ekzemalı
• Fırsatçı enfeksiyonlar, LAP, sekonder
immünyetmezlik: wiskott aldrich sendromu
tümörler, nörolojik belirtiler
• Başlıca Hücre hedefleri:
CD4+ T lenfositler
makrofajlar
dendritik hücreler

7
• Hücrelere virusun girişi kemokin reseptörleri
olan CD4 ve koreseptörleri gerektirir
• Viral gp120 ile bağlanıp viral gp41 protein aracılı
hücre füzyonu olur
• Virus genomu konak hücre DNAsına integre
olur,
• İmmün yanıtı tetikleyen uyarılarla viral gen
ekspresyonu olur
• Enfeksiyon ile mukozal T hücreleri ve dendritik
hücrelerde akut enf, viremi, lenfoid dokularda
latent enf, CD4+ hücrelerin kaybı HIV virüs

Yaşam siklusu

• AIDS’te LAP; Jeneralize ve persistan.


Hastaların %25inde vardır.
• İmmün yetmezliğin nedenleri:
• Fırsatçı enfeksiyonlar; En sık akciğer, GİS,
• CD4+ T lerin kaybı. Viral replikasyon
kemik iliği, lenf nodu tutulur. Ensık P.carini
sırasında T hücre ölümü, kronik uyarı
pnömoni, CMV, mantar, herpes,
sonucu apoptoz,
tokzoplazma enfeksiyonları. Bakteriyel
• Defektli makrofaj ve dendritik hücre pnömoniler, septisemiler sık
fonksiyonları
• Beyin tutulumu: NonHodgkin lenfoma,
• Geç dönemde lenfoid dokuların yapısının tokzoplazma, progresif multifokal
tahribi lökoansefalopati
• Tümörler: NonHodgkin lenfomalar, Kaposi
sarkomu
8
VĠRAL ENFEKSĠYONLARDAN KORUNMANIN ESAS PRENSĠBĠ

 Etkenin bulaĢma zincirinin kırılmasıdır(vektörler)

 Sanitasyon ,Suların, kanalizasyonların kontrolü(Polio, HAV)

 KiĢisel hijyen Ģartlarının düzeltilmesi

 En önemli yol
VĠRAL ĠNFEKSĠYONLARDAN  Konağı immunizasyon yolu ile koruma
KORUNMA VE ANTĠVĠRAL TEDAVĠ
Prof.Dr.Buket Cicioğlu Arıdoğan

VIRAL REPLIKASYON IÇIN ÜÇ MAJOR BÖLGE ANTĠVĠRAL TEDAVĠ


 1. Respiratuvar trakt ve GI trakt. mukosal yüzeyleri
 Antiviral Ġlaçlar
 Rhino; myxo; corona; parainfluenza; respiratory syncytial virus; rotavirus

 2. Mukozal yüzeylerdeki infeksiyonu takiben kan ve/veya nöronlar  Proflakside kullanılanlar


yoluyla hedef organlara yayılım
 hastalık oluĢmadan önce kullanım(risk grup)
 picorna; kızamık; kabakulak; HSV; varicella; hepatitis A ve B

 3. Ġğne veya ısırma ile direkt kanda infeksiyon ve daha


 Tedavide kullanılanlar
sonra hedef organlara yayılım
 Proflakside kullanılacak antiviral ilaç
 hepatitis B; alpha; flavi; bunya; rhabdo

IgA aracılıklı Lokal immünite 1 ve 2 .maddedeki şartlarda çok mutlaka viral üreme kademelerinde etkin olmalıdır.
önemli
 Influenza A da Amantadine
3 4
hücreye adsorbsiyon ve penetrasyonu önler

ANTĠVĠRAL TEDAVĠ ANTĠVĠRAL TEDAVĠ


Etkin bir anti-viral ilaç
 ĠNTERFERONLAR
 Ġnfeksiyon bölgesine herhangi bir yapı değiĢikliğine uğramadan
veya aktivitesini kaybetmeden ulaĢabilmeli
 Hücresel ve antiviral etkili proteinler(1957)
 Ġnfekte hücreye kolaylıkla penetre olmalı
 Lenfosit, lökosit, fibroblastlardan salınır
 Penetrasyondan sonra dıĢarıya sızmalı
 IFN lar 3 tip
 Hücresel makromolekül sentezini interfere etmeden özgül olarak
 IFN-α lökositler antiviral etki
virus üreme kademelerini inhibe etmeli
 IFN-β fibroblastik hücreler
 Serum düzeyi uzun süre stabil kalmalı,
 IFN-γ T- lenfositler vs. immun interferon
 Kan-beyin bariyerini kolaylıkla geçebilmeli
5 6
 Tedavi dozunda hepatotoksik ve nefrotoksik etki göstermemeli

1
ANTĠVĠRAL TEDAVĠ VĠRAL PROFLAKSĠ

 Türe özgül etkililer


 pasif immunizasyon
 insan IFN sadece insana etkilidir
 Ġmmun durumdaki bir insanda veya hayvanda oluĢmuĢ
 Antiviral etki olan antikorların transferi ile gerçekleĢtirilen koruma

 Ġnfekte olmamıĢ hücreleri dirençli kılmak

 Ġnterferonlar yeni sentez edilen antiviral proteinler  aktif immunizasyon


 AĢı yapılan kiĢinin kendisinin aktif olarak koruyucu aktif
aracılığı ile virus replikasyonu üzerine etkinlik
cevap oluĢturması ile gerçekleĢtirilen koruma
gösterir 7 8

PASĠF ĠMMUNĠZASYON

EN SIK PASĠF ĠMMUNĠZASYON UYGULANAN VĠRAL ĠNFEKSĠYONLAR


 Koruma süresi oldukça kısa
 Tam koruma etkene özgül antikorların yüksek titrede olmasına bağlı
 HAV
 Temastan hemen sonra veya önce uygulanmalı

 Kuduz
 PASĠF ĠMMUNĠZASYONDA KULLANILAN Ig KAYNAKLARI
 Belirli bir etkenle infekte olmuĢ ve konvelasan dönemdeki hasta serumları  HBV
 Belirli bir etkenle hiperimmünize edilen birey serumları
 Belirli bir etkene karĢı yüksek antikor titresi saptanan kan donörlerinin
serumları 9 10

ĠNSANLARI ĠMMUNĠZE ETMEKTE KULLANILAN


AKTĠF ĠMMUNĠZASYON (AġI)
AKTĠF ĠMMUNĠZASYON(AġI) TĠPLERĠ

 Ġyi bir immunizasyon


 Klinik hastalık veya tekrarlayan infeksiyonlara karĢı korumalı  Canlı attenue
 Koruma uzun süreli hatta hayat boyu sürmeli
 Ġnaktive (ölü)
 Minimal veya hiçbir yan etkisi olmamalı

 MSS tutma ve kanser oluĢturmamalı  subunit


 Uygulama basit olmalı

 Maliyeti ve riski doğal hastalık maliyeti ve riskinden daha az


olmalı
11 12

2
CANLI (ATTENUE) AġILAR ĠNAKTIVE (ÖLÜ) AġıLAR
 Etkenin replikasyon yeteneği ortadan kaldırılır,
 Virulansı azaltılmıĢ hastalık oluĢturmayan canlı patojenler kullanılır
 ancak immün sistemi uyaracak karakteristikleri korunur
 Attenuasyon virulansın azaltılmasıdır
 Formaldehyde sıklıkla kullanılır
 Ancak attenuasyon çok iyi Ģekilde yapılmalı
 Vücutta replike olmazlar
 AĢı yapılan bireyde virüs replike olmaya devam eder
 Ekzojen antijenler rol oynadığı için TH2 cevabı rol oynar ve bu nedenle ağırlıklı olarak
 Avantajları antikor aracılıklı humoral bağıĢıklığı tetiklemektedir
 Daha kapsamlı ve uzun süreli bağıĢık cevap oluĢtururlar  Hücresel bağıĢıklık zayıftır,mukozal immünite sağlamazlar
 Viral aĢılar TH1 ve CTL baskın olduğu hücresel aracılıklı bağıĢıklığı tetiklemektedir
 Mukozal ve humoral immünitede oluĢur  Avantajlar Dezavantajlar
 Güdümlü bağıĢıklığa imkan tanır  Virulan suĢa geri dönme riski yok Yüksek doz veya multiple doz veya
adjuvana ihtiyaç gösterir
 Dezavantajları
 Ġmmün suprese hastalarda kullanılabilirler Güdümlü bağıĢıklığa imkan tanımaz
 Virulan suĢa geri dönme riski var
 Oda ısısına dayanıklılık yüksek Uzun süreli bağıĢıklık sağlamak zordur
 Viral persistans yapması ve onkojenik özelliği önlenmeli
 Herpes viruslarda bu nedenle aĢı zor yapılmaktadır
 Ġmmunyetmezlikli ve hamile bireylerde kullanılmaz 13  ı 14
 Oda ısısına dayanıklılık düĢük

VĠRAL AġIDA PROBLEMLER


SUBUNĠT,REKOMBĠNANT DNA TEKNOLOJĠSĠ
 I)Farklı virüsler benzer hastalık yapabilir Soğuk algınlığı

 2)Antijenik varyasyon (shift , Drift )

 ANTĠGENĠC SHĠFT
 Viral genomun istenilen bir bölümünün taĢıyıcı molekül  büyük antijenik değiĢiklikler

 Örneğin kuĢ ve insanda hastalık oluĢturan influenza virusları aynı anda domuzu infekte ederlerse,
içerisine eklenmesi ( maya hücreleri veya E.Coli) her iki virus suĢu ile infekte olan domuzda değiĢik rekombinasyonlar ortaya çıkarak yeni salgınlara
yol açabilir.

 Yeni ortaya çıkan bu virusa karĢı toplumda bağıĢıklık yoktur.

 Virus toplumda yayılıp epidemi ve daha yayılarak pandemi oluĢturabilir

 DRĠFT: HIZLI MUTASYON

 küçük antijenik değiĢiklikler, antijenik kayma

 influenza suĢlarında zamana bağlı olarak geliĢen doğal mutasyonlardır.

 aĢı uygulamalarında ve bağıĢıklıkta sorunlara neden olur


15 16
 3)geniĢ hayvan konağı olması- re enfeksiyon

BAZI VĠRAL HASTALIKLARA KARġI KULLANILAN AġILAR YENĠDOĞAN VE BEBEKLERĠN BAZI VĠRAL HASTALIKLARA KARġI KORUNMASI ÖNEMLĠ
 POLĠO (çocuk felci)
 Polio (çocuk felci)  Picornaviridae – enterovirüs (RNA)

 Kızamık, Kızamıkcık, Kabakulak (MMR)  Ġki tip aĢı var


 Ġnaktive polio aĢısı (Salk 1954)(IPV)
 Hepatitis B (HBV)
 Attenue polio aĢısı (Sabin 1957)
 Hepatitis A(HAV)  Oral polio aĢısı(Sabin): (OPV)

 Influenza Virus(Grip)  Ülkemizde Ġnaktive polio aĢısı ve Oral polio aĢısı(Sabin)(OPV)


kullanılmaktadır
 Kuduz
 Virusun 3 tipini de içerir
 Su çiçeği  (tip 1,2,3)

 Rotavirus 17  Trivalan attenue aĢı 18

3
POLĠO (ÇOCUK FELCĠ) KIZAMIK, KIZAMIKCIK, KABAKULAK
(MMR,KKK)
2.ayın sonu 4.ayın sonu 6.ayın sonu 18.Ayın sonu ĠÖ 1.sınıf

 Kızamık Paramyxoviridae – morbillivirüs (RNA) Measles


 Kabakulak Paramyxoviridae – rubulavirus (RNA) Mumps
DaBT-ĠPA-Hib I II III R
 Kızamıkcık Togaviridae -rubivirüs (RNA) Rubella
DaBT-ĠPA R
OPA I II  Canlı attenue üçlü aĢı
 Rubella aĢısının ardından genç kadınlara 3 ay süresince
kontrasepsiyon uygulaması yapılır
 KKK 12.ayın bitiminde bir doz ve ilköğretim 1. sınıfta rapel doz
DaBT-ĠPA-Hib: Difteri, aselüler Boğmaca, Tetanoz, Ġnaktif Polio, Hemofilus
influenza tip b AĢısı (BeĢli Karma AĢı) 12.Ayın sonu İÖ 1.sınıf
DaBT-ĠPA: Difteri, aselüler Boğmaca, Tetanoz, Ġnaktif Polio (Dörtlü Karma
AĢı)
KKK (MMR) I R
19 20
OPA: Oral Polio AĢısı (canlı)

HEPATĠTĠS B AġISI
HBV
1965 Avustralya antijenin keĢfi  HBV çift zincirli DNA virüsüdür

Rekombinant gen teknolojisi ile hazırlanan aĢılar kullanılır


1973 Ģempanzelerde HBV infektsiyonun baĢarı ile 

gösterilmesi  HBIg  2-4 ay korur


1981 plasma-derive aĢılar  AĢı uygulama Ģekli

 Doğumda 1 doz ,1. ayın sonunda 2.doz ,6. ayın sonunda 3.doz
1986 recombinant aĢılar
 veya ilköğretim 8. sınıfta 3 doz

1991 Universal infant aĢılaması  EriĢkin ve 10 yaĢın üzerinde:

 0-1-2-12. aylarda 4 doz veya


1996 Universal adolesan aĢılaması 21  0-1-6. aylarda 3 doz. HBV 22

HAV
ERĠġKĠN HBV AġI RĠSK GRUBU
 Picornaviridae – hepatovirüs (RNA)
 Homoseksüel erkekler
 Pasif bağıĢıklama
 Çok eĢli Heteroseksüeller  IgG 14-24 gün yarı ömrü
Koruyuculuk %80-90
 Hayat kadınları 

 Etki süresi 4-6 ay


 i.v ilaç kullananlar  Virüsle temastan 2 hafta önce veya 1‐2 hafta sonra erken inkübasyon
periyodu sırasında uygulandığında anlamlı
 Diyaliz hastaları  BulaĢtan 10 gün sonraya kadar uygulanabilir, daha sonra etkisiz
 ISG dozu 0.02‐0.06 ml/kg IM tek doz
 Sağlık çalıĢanları vs 
23 24

4
HAV SUÇĠÇEĞĠ VĠRÜSÜ (VZV) AġISI
 Aktif BağıĢıklama  Suçiçeği özellikle okul çağı ile birlikte zaman zaman salgınlar yapar.
 Ġnaktif (ölü)  Canlı virus aĢısıdır.
 Attenue (canlı)  1 Ocak 2012 ve sonra doğanlara
 ĠNAKTĠF AġILAR  12. ayın sonunda Tek doz
 Kolun üst kısmında, deltoid kasa uyan bölgeye ya da uyluğun dıĢ
 Ġnsan diploid MRC-5 hücresinde HM-175 suĢu üretilip
tarafına cilt altına-subkutan
 formaldehit ile inaktive edilir.
 0,5 ml
 Aluminyum hidroksit adjuvan olarak kullanılır
 Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun 29.01.2013 tarih ve 9133 sayılı
 Rutin yazısı ile duyurulmuĢtur
 18.ayın sonu 1 doz ve 24.ayın sonu 2. doz i.m  Rutin aĢı Ģemasına girmiĢtir
 6 yaĢ sonrası anti HAV Ig G (-) ise uygulanır
 <13 yaĢ Tek doz
 >13 yaĢ 2 doz: 4-8 hafta arayla
 Yüksek risk grubundaki seronegatif kiĢiler

 Koruma süresi 8-10 yıl ? 25 26

ROTAVĠRÜS (RV) AġISI 2018 AġI TAKVĠMĠ

 Ülkemizde rotavirüsün geliĢmiĢ ülke verilerine


benzer Ģekilde yatan ve ayaktan izlenen akut
gastroenteritlerde önemli bir etken olduğunu
düĢündürmektedir.
 AĢı 6 haftadan sonra uygulanabilir. 1-2 ay ara ile
toplam 2 veya 3 doz, ağızdan verilir, son aĢının 6-8.
ayda tamamlanması gerekir .
 Rotavirüs aĢıları ülkemizde uygulanan diğer
çocukluk çağı aĢılarıyla eĢ zamanlı verilebilir.
 Rotavirüs aĢıları, canlı viral aĢılar olduğundan
immun yetmezliği olanlara önerilmez.
27 28
www.immunize-europe.org/
 Rutin aĢı Ģemasında değildir

INFLUENZA TEDAVĠ VE KORUNMA


INFLUENZA VIRUS
 Çoğu vakada komplikasyon yoktur.
 Yatak istirahatı, bol sıvı, ateĢ kontrolü
 Hastalık Ġlk kez MÖ 412'de Hipokrat tarafından tanımlanmıĢtır  Çocuklarda aspirin verilmez.
 Antiviral tedavi
 2 gün içinde alınmalı genellikle 5 gün kullanım yeterli
 Orthomyxoviridea ailesinden bir RNA virüsüdür.
 Amantadin (Symmetrel)
 Rimantadin (Flumadine)
 Zanamivir (Relenza)
 Oseltamivir (Tamiflu)
 Çocuklar ve hamileler antiviral ilaçları alabilir.
 Ġnfluenza virüsünün A, B ve C olarak üç anatipi ve çok sayıda alt tipi vardır.
 Oseltamivir (Tamiflu®) 2 haftalık ve daha büyük kiĢilere tedavi amaçlı verilebilir.
 1 yaĢ ve daha büyük kiĢilere korunma amaçlıda verilebilir

 Zanamivir (Relenza®) 7 yaĢ ve daha büyük kiĢilere tedavi amaçlı verilebilir


 5 yaĢ ve daha büyük kiĢilere korunma amaçlıda verilebilir
29 30

5
INFLUENZA AġISI
ĠNFLUENZA  Ülkemizde ithal inaktive split aĢı kullanılır.
 AĢı 11 günlük döletli yumurtada hazırlanır.
ANTĠVĠRAL KULLANMA ENDĠKASYONLARI  Trivalan
 i.m uygulanır
 Ġlaçla Koruma Uygulanacak kiĢiler:
 Drift;
 1. AĢılanmamıĢ ancak hastalığı çok ağır geçirebileceği düĢünülenlere,
 2. Riskli gruba bakım verenlere,  Minor bir farklılaĢma olan antijenik kayma, heryıl farklı antijenik tiplerin
 3. Ġmmün yetmezliği olanlara, devreye girmesine ve buna bağlı olarak aĢı içeriğinin değiĢtirilmesine neden
 4. AĢıya alerjisi olanlara, olur;
 5. Salgın kuĢkusu olduğunda toplu yaĢanan yerlerde yaĢayanlara uygulanır.
 bu değiĢimler virüsün “yüzeyglikoproteinleri” olan “hemaglütinin (H)” ve
 6.Antikor cevabının oluĢma süresinin beklenemediği durumlarda(10-14 gün)
 7.AĢının elde edilemediği durumlar “nöraminidaz (N)” bölgelerinde gerçekleĢir.

 8.AĢının kontrendike olduğu durumlarda  Shift;


 9.AĢıya yanıtsız ya da kısmi yanıt
 Daha ender görülen antijenik kırılma mekanizması ise farklı bir alt-tipin
 10.AĢı içeriğinden farklı serotipler.
oluĢumu ile sonlanan majör farklılaĢmaların kaynağıdır ve pandemilere neden
31 32
olur; bu yoldan hayvanlara özgü bir suĢun insana adapte olması söz
konusudur.

INFLUENZA AġISI INFLUENZA AġISI

 AġILAMA ZAMANI  RĠSK GRUPLARI:


 65 yaĢ üzeri
 Eylül ayı baĢında uygulanmalıdır (Ekim ve kasım  bakımevinde kalanlar
 A.C. ve kardiyak problemi olan (çocuk ve yetiĢkin)
ayları uygundur).  Ġmmun sistem rahatsızlığı olanlar
 Zaman zaman hastaneye yatanlar
 9 yaĢ altı: 1 ay ara ile 2 defa  Uzun süreli aspirin tedavisi alanlar (Reye Sendromu olasılığı),
 Ġnfluenza sezonunda gebeliğinin ikinci ya da üçüncü trimesterinde
 kas veya deri altına uygulanır. olacak kadınlar,
 HIV ile infekte kiĢiler
 %90 spesifik Ab meydana gelir  Tropikal bölgede yaĢayanlar (her yıl görülür)
 Tropikal bölgeye gidecekler
 Emziren anneler
33 34

ALL OF THE 2015-2016 ĠNFLUENZA VACCĠNE ĠS MADE TO


PROTECT AGAĠNST THE FOLLOWĠNG THREE VĠRUSES:
INFLUENZA AġISI
 K.E. ve. Y.E ve UYGULAMA

 K.E. OLDUĞU GRUPLAR:  an A/California/7/2009 (H1N1)pdm09-like virus


 Yumurta, yumurta ürünleri ve diğer maddelere alerjisi olanlar  an A/Switzerland/9715293/2013 (H3N2)-like virus
 Yüksek risk grubunda ise kontrollü yapılabilir.  a B/Phuket/3073/2013-like virus. (This is a B
 AteĢ yüksek ise ateĢ düĢünceye kadar.  /Yamagata lineage virus)
 Altı aydan küçük bebeklere uygulanmaz  Some of the 2015-2016 flu vaccine is quadrivalent
 Y.E. vaccine and also protects against an additional B virus
 ateĢ, halsizlik, kas ağrısı 6-12 saat sonra baĢlar, 1-2 gün sürer. (B/Brisbane/60/2008-like virus). This is a B/Victoria
 Alerjik reaksiyon olabilir.
lineage virus.
 Guillan-Barre (nadir)
35 36
 Diğer çocukluk çağı aĢılarıyla beraber uygulanır.

6
RECOMMENDED COMPOSĠTĠON OF ĠNFLUENZA VĠRUS VACCĠNES
FOR USE ĠN THE 2017-2018 NORTHERN HEMĠSPHERE
2018-2019 INFLUENZA Aġı KOMPOZISYONU ĠNFLUENZA SEASON
 „’For 2018-2019, trivalent (three-component) vaccines are CDC recommended to
contain:  an A/Michigan/45/2015 (H1N1)pdm09-like
 A/Michigan/45/2015 (H1N1)pdm09-like virus virus;

37
 A/Singapore/INFIMH-16-0019/2016 A(H3N2)-like virus (updated)
 B/Colorado/06/2017-like (Victoria lineage) virus (updated)  an A/Hong Kong/4801/2014 (H3N2)-like

 For the 2018-2019 season, All recombinant vaccine will be quadrivalent. (No trivalent recombinant vaccine will be available
virus; and
this season.)


Quadrivalent (four-component) vaccines, which protect against a second lineage of B viruses, are recommended to contain:
the three recommended viruses above, plus B/Phuket/3073/2013-like (Yamagata lineage) virüs’’
 a B/Brisbane/60/2008-like virus.
 Page last reviewed: August 30, 2018,Page last updated: August 30, 2018
 Content source: Centers for Disease Control and Prevention, National Center for Immunization and Respiratory Diseases (NCIRD)

 WHO It is recommended that quadrivalent vaccines for use in the 2018-


2019 northern hemisphere influenza season contain the following:  It is recommended that quadrivalent
 - an A/Michigan/45/2015 (H1N1)pdm09-like virus;


- an A/Singapore/INFIMH-16-0019/2016 (H3N2)-like virus;
- a B/Colorado/06/2017-like virus (B/Victoria/2/87 lineage); and
vaccines containing two influenza B viruses
 - a B/Phuket/3073/2013-like virus (B/Yamagata/16/88 lineage). contain the above three viruses and a
B/Phuket/3073/2013-like virus. 38

INFLUENZA

KONTROL
 A / California /7/ 2009 (H1N1)

 Aktif BağıĢıklama en etkin yoldur.

 BağıĢıklama + korunma + Tedavi

39 40

KUDUZ KUDUZ
 Korunma ve Tedavi
 - AĢı
 - Hiperimmunglobulin
 Rhabdoviridae – Lyssavirus (RNA)  - Antiviral tedavi yok

 yara sabun / su ile yıkanır


 2 tip hiper Ig var
 zarflı virus  Ġnsan kuduz immunglobulini
 150 IU /ml ile standardize
 Doz 20 IU /kg
 Dozun yarısı yaraya enjekte edilir
 Diğer yarısı i.m. Enjekte edilir

41  atlarda hazırlanan 42

7
KUDUZ KUDUZ

 Ġnkübasyon dönemi uzun bu nedenle aĢı ile  En emin aĢı insan diploid hücre aĢısı
(Human diploid cell vaccine HDCC)
proflaktik tedavi mümkün  inaktive aĢı
 WI-38 (Ġnsan embriyonik AC fibroblastı)
 Ördek embriyosu aĢısı  Sinir dokusu proteinleri yok Y. E de yok.
 inaktive aĢı  Ultrafiltrasyon ve β-propiolakton ile inaktive edilir

 Doz  Doz
 ısırılmadan sonra 21 gün süre ile her gün 1ml  5 doz aĢı
 son aĢıdan sonra 10 gün ara ile 2 kez daha
 1 ml Ģeklinde 0, 3, 7, 14, ve 28. gün i.m.

 Hayvan kaçmıĢsa kuduz Ģeması uygulanır


 Hayvan kaçmamıĢsa AĢıya baĢlanır ,hayvan 10 gün müĢahede
edilir.
 Hayvan kudurmazsa 10. günün sonunda Ģema durdurulur.

43 44

KUDUZ KUDUZ
 Risk altındakilere

 Ördek Embriyo AĢısı


 1 ay ara ile 1 ml i.m deltoid 2 doz
 Hayvan aĢılaması
 Son aĢıdan 6 ay sonra 3. doz
 tavuk embriyondan hazırlanan Attenue AĢı kull.
 Ġnsanda kullanılmaz
 HDCC
 1 defada 3 ml i.m
 0,7,28.gün i.m deltoid 3 doz
 Devamlı risk grubu 2 yılda bir rapel

45 46

ANTĠ-HIV AġISINA DOĞRU ANTĠ-HIV AġISINA DOĞRU


 Canlı attenue Bütün AĢılardaki Problemler:
 Ġnaktive (ölü)  Antikorun güçlendirilmesi

 Subünit aĢı  AĢının immunosuppressif olabilmesi (anti-MHC)


 Virusun hücre içinde saklanabilmesi
 Etik problemler
 Hayvan modellerinin yokluğu
 Polymorphism/hypervariability: DRIFT
 CD4 TH hücreler deplese ise yararsız olması
 Kan –beyin bariyeri geçememesi
 Onkogenisite
47 48

8
İMMUNOLOJİK TOLERANS
• Antijenlerin vücutta immun sistem hücrelerini
özellikle lenfositleri uyaramamasına bağlı
İMMUNOLOJİK TOLERANS olarak gelişen yanıtsızlık durumuna
immunolojik tolerans denir.
• Tolerans (yanıtsızlık) iki kısımda incelenebilir
Prof.Dr.Buket Cicioğlu Arıdoğan • Vücudun kendi doku antijenlerine karşı gelişen
yanıtsızlığa oto tolerans
• Yabancı antijenik yapılara yönelik duyarsızlığa
immunolojik tolerans denir

İMMUNOLOJİK TOLERANS İMMUNOLOJİK TOLERANS


• lenfositlerin aktivitesini inhibe eden veya uyaramayan • Tolerans immunolojik olarak spesifik bir fenomendir
substanlara tolerojen denir • Antijen spesifik B ve T lenfositlerin çıkarılması veya
• Fizyolojik koşullarda oto antijenler tolerojeniktir inaktivasyonu sonucu Tolerans meydana gelir
• Vücuda yabancı antijenler ise immunojenin • Olgunlaşmamış lenfositler toleransa daha duyarlıdır
türüne,yapısına ,veriliş yoluna,dozuna ve konakçının çünkü hücre yüzeyinde spesifik reseptörler yoktur
türüne göre tolerojenik veya antijenik bir özellik gösterir • Bu hücrelerin DNA larında henüz yüzey
immunoglobulinleri ve diğer moleküller için
reorganizasyon başlamamıştır

İMMUNOLOJİK TOLERANS İMMUNOLOJİK TOLERANS


• T-Lenfosit Toleransı için birinci mekanızma
• İmmunolojik tolerans başlıca üç hücrenin
• Timusta T –hücrelerinin olgunlaşması sırasında
etkinliğinde meydana gelmektedir
meydana gelen otoreaktif T-hücrelerinin (Tc,Th) elimine
• T-Lenfosit Toleransı edilmesi
• B- Lenfosit Toleransı • Tolerans için ikinci mekanızma
• Treg- Lenfosit Toleransı • Th hücrelerinin uyarılması için gerekli olan MHC –II ile
sunulma ve/veya Sitokinlerle stimulasyonun tam olarak
sağlanamamasıdır

1
T-Lenfosit Toleransı B-Lenfosit Toleransı
• Düşük dozda,Fazla dozda ve • İki şekilde tolerojenik duruma gelirler
adjuvantsız antijenler verildiğinde de • Klonal eliminasyon
• Anerji
duyarsızlık gelişebilir
• Klonal eliminasyon
• Kemik iliğinde olgunlaşan B- Hücrelerinin bazıları
otoreaktif olduğundan ayrılmadan önce elimine edilirler
• Anerji, bir antijene karşı tepki göstermeme durumudur
• PreB hücreleri yüzeylerinde sadece IgM
bulundurduklarında bütün antijenlere yanıt verecek
durumda değildir. Bu nedenle tolerans yüksektir
• Yüzey reseptörler oluşunca tolerans ortadan kalkar

OTOİMMUNİTE VE
Treg Lenfosit Toleransı
OTOİMMUN HASTALIKLAR
• Treg hücreleri sentezledikleri supresif
karakterdeki sitokinlerin etkisi ile • Vücutta normal koşullar altında kendi doku antijenlerine
karşı immunolojik yanıtın meydana gelmemesine oto
tolerans denir .
• B ve T hücre proliferasyonunu • normal koşulların bozulduğu durumlarda kendi doku
önleyerek toleransa neden olurlar antijenlerine karşı immunolojik yanıt meydana gelmesine
ise otoimmünite, oluşan hastalıklara ise OTOİMMUN
HASTALIKLAR denir .

Ototoleransın bozulduğu OTOİMMUNİTE VE OTOİMMUN


durumlar HASTALIKLAR
• Dokularda yapısal değişikliklerin • Gizli kalmış dokuların ortaya çıkması
• İnfeksiyonlar
meydana gelmesi
• Kontrol mekanizmasının zayıflaması • Varolan veya sonradan gelişen bu tip
• Yeni antijenik determinantların • Hücre içi komponentler
oluşması • Adjuvan etkiler antijenlere otoantijen
• Otoreaktif B ve T hücrelerinin • Kemoterapötikler
poliklonal aktivasyonu •

Kimyasal maddeler
Genetik faktörler
• Bu antijenlere karşı oluşan antikorlara ise
• T- hücrelerinin kendi doku
antijenlerini tanıma yeteneğinin
• Diğer nedenler otoantikor
kaybolması
• İmmunkompetan hücreler • Bu iki substans arasındaki reaksiyona ise
olgunlaşmadan önce Otoreaktif
karakterdeki B ve T hücrelerinin tam
olarak elimine edilememesi
otoimmun reaksiyon denir

2
OTOİMMUNİTE VE OTOİMMUN HASTALIKLAR Otoimmun Hastalıkların Ortak Özellikleri
• Sağlıklı bireylerde doğal otoantikorların
varlığı tespit edilmiştir • Otoimmnun hastalıkların gelişmesinde temel gıda
komponentlerindeki değişiklikler predispozan etki
gösterir
• Otoimmun hastalıklarda her sınıftan • immun sistem mekanizması bozulur ve vücut direnci
antikor oluşabilmektedir kırılır
• Eskiden yaşlılarda daha fazla görülürdü
• günümüzde ise daha gençlerde de görülebilmekte
• ancak IgM, IgG ve IgE tipi antikorlar daha
• aynı şahısta birden fazla otoimmun hastalık
sık görülmektedir görülebilir

Otoimmun Hastalıkların Ortak Özellikleri Patogenez

• Vücutta oluşan veya bulanan otoantijenlere karşı


• Aşırı duyarlılık reaksiyonları ile benzerlik • Otoreaktif B hücreleri tarafından otoantikor sentezi
gerçekleşir
gösterebilir
• Otoantijen ile otoantikor birleşerek Otoimmun kompleksler
oluşur ve hedef organ veya dokularda toplanır
• Sadece bir hedef organa yönelik olabileceği Oluşan otoimmun kompleksler
• damar endotellerinde
gibi sistemikte olabilir
• böbrek glomerul bazal membranlarında
• eklemler ve diğer hedef doku ve organlarda birikirler

Patogenez ÇEŞİTLİ OTOİMMUN HASTALIKLAR

• Kompleman sistemin klasik yoldan • Lokal otoimmun hastalıklar


aktivasyonu sonucu Dokularda – otoimmun troiditis myasthenia gravis
tahribatın gelişmesi ile Otoimmun – otoimmun nefritis pernisiyöz anemi
hastalıklar ortaya çıkar – sjögren
• – otoimmun trombositopeni
– otoimmun hemolitik anemi
– otoimmun dermetitis
– otoimmun ensefalitis

3
ÇEŞİTLİ OTOİMMUN HASTALIKLAR

• Sistemik otoimmun hastalıklar


– SLE
– romatoid artirit

4
Transplantasyon immunolojisi
Transplantasyon; aynı birey üzerinde veya bir bireyden
Transplantasyon 
diğerine cerrahi yolla hücre, doku veya organın
nakledilmesidir
immunolojisi  Organ veya doku, fizyolojik işlevini yerine getiremediği
zaman başvurulan medikal yoldur
 Böbrek
 Kalp
Prof.Dr.Buket Cicioğlu Arıdoğan  Akciğer
 Karaciğer
 Kemik iliği
 Pancreas
 Deri
 Barsak
 Kornea
 en Sık Yapılan Doku Nakilleridir

Transplantasyon immunolojisi Transplantasyon immunolojisi

 Transplante edilen dokular alıcı ve verici arasındaki genetik


 Graft ,transplant,yama : nakledilen hüce,doku veya organlar yakınlığın derecesine göre sınıflandırılır
 Donor,, verici
Donor :dokunun alındığı birey
 Resipient,alıcı :dokunun nakledildiği birey  Autologous (Otograft)
 Orthotopik transplantasyon :Alınan graft normal anatomik yerine  Bir bireyin bir bölgesinden alınıp başka bir bölgesine transplante
yerleştirilmişse edilen doku
 Heterotopik transplantasyon :Alınan graft normal anatomik
yerinden başka bir yere yerleştirilmişse  Syngeneic (izograft)
 Transfüzyon : dolaşan kan hücrelerinin veya  Bir türün genetik yönden aynı olan bireyleri (singenik,izogenik)
plazmanın bir bireyden diğerine arasında nakledilen dokular .
transplantasyonudur  Tek yumurta ikizleri

3 4

Transplantasyon immunolojisi Transplantasyon immunolojisi


 Transplantasyonun başarısını etkileyen major sınırlama alıcının
 Semisingenik allograft verici dokusuna gösterdiği immün cevaptır.
 genetik yakınlığı olan bireyler arasında nakledilen dokular
 anne babadan yavruya  Peter Medawar ve pek çok araştırmacı deri transplantasyonunu
 Allogeneic(Allograft) çeşitli hayvan modellerinde incelemişlerdir.
 Bu deneyler sonucunda deri graftlarının inflamatuar reaksiyonlar
 Bir türün, genetik yönden Farklı olan bireylerı (allogenik) arasında sonucu kabul edilmediğini ortaya çıkarmışlar ve bu olaya "rejection"
nakledilen dokulardır , "atılım", "doku reddi "demişlerdir.
 Örneğın; akraba olmayan veya farklı ırklardan bireyler arasında
nakledilen dokular  Doğal koşullarda, sadece otograftlar ve singenik bireyler arasında
 Xenograft ,Ksenograft (heterograft heterograft) yapılan doku transplantasyonu başarılı olur, graft alıcı tarafından
kabul edilir.
 iki farklı tür hayvan (ksenogenik) arasında nakledilen dokulardır
 Örneğin; köpekten maymuna nakledilen kalp  Allogenik ve ksenogenik bireyler arasında yapılan transplantasyon
ise "doku reddi ile sonuçlanır, yani graft alıcı tarafından kabul
edilmez.
5 6

1
DOKU REDDİ
REDDİ Graft Reddinin immunolojik Mekanizması
 Bir graftın alıcı vücudunda yaşama şansı direkt
 Graftların MHC antijenlerine karşı gelişen immunolojik olaylarda,
olarak verici ile alıcı arasındaki doku uyumuna immun sistemin çeşitli effektör mekanizmaları rol oynar

bağlıdır.  Eğer ilk kez bir allograft uygulanırsa,yani genetik olarak ilişkisiz
bireyler arasında yapılmışsa graft -yaklaşık 7-12 gün yaşar ve bu
 Doku, alıcı ile graft arasında gelişen immünolojik süre sonunda reddedilir.
olaylara göre reddedilir veya kabul edilir.  Primer immun yanıt mekanizması ile gerçekleştirilen bu red olayına
"birinci set reaksiyonu" denir
 Doku reddinde gelişen olayların tümü immün
 Bu tip reaksiyonda graft akut olarak atılır.
sistem tarafından kontrol edilir.
7 8

Graft Reddinin immunolojik Mekanizması Doku Reddinde MHC'nin Rolü


 Bir süre sonra aynı alıcıya, aynı vericiden ikinci nakil yapılırsa graft ancak 1-
2 gün yaşayabilir. 2-3 gün içinde graft atılır.  Doku reddindeki immunolojik olayların gelişmesini sağlayan genetik
 Sekonder immun yanıt (anamnestik yanıt) mekanizması ile gerçekleştirilen faktörler MHC genleridir.
bu red olayına ise "ikinci set reaksiyonu"denir.
 Bu genlerin kodladığı vericiye ait sınıf I ve sınıf II doku uyuşum
 Aynı alıcıya, bu kez başka bir vericiden nakil yapılırsa, graft birinci set antijenleri, alıcının immün sistemi tarafından yabancı olarak algılanır
reaksiyonu ile 7-12 günde atılır. Bu durum, ikinci set reaksiyonunun vericiye
ve hedef alınır.
spesifik olduğunu göstermektedir.
 Alıcının immun sistemini buna yönelten faktör de yine MHC
 Burada açıklanan red mekanizmaları,
genleridir.
 red süresi dışında, tüm organ ve dokular için geçerlidir,

 çünkü transplantasyon antijenleri çekirdekli hücrelerin tümünde vardır.

9 10

Doku Reddinde MHC'nin Rolü Doku Reddinde MHC'nin Rolü


 MHC antijenlerine, transplantasyon antijenleri de  MHC genleri çok polimorfik yapıdadır
denmektedir.
 MHC genlerinin bu polimorfizmi transplantasyon
 Red olayının gerçekleşmemesi için, alıcı ve
işleminin klinikte yaygın olarak kullanılmasına engel olur
vericinin MHC genleri yönünden aynı genetik
 Doku reddinde daha az etkiye sahip olan bir gen grubu
yapıda olmaları gereklidir.
vardır ki bunlara da "minor doku uyuşum genleri denir.
 MHC genleri tarafından düzenlenen ret olayı
 hızla gelişir ve irreverzibildir (geriye dönüşü yoktur).
11 12

2
Graft Reddinin immunolojik Mekanizması Graft Reddinin immunolojik Mekanizması

 Birinci set reaksiyonunda


 Antijen ile karşılaşan hücreler grafttan çıktıktan sonra, graft bölgesini
 mononükleer hücreler ve T-Ienfositleri, graftın kan damarlarından
direne eden lenf nodüllerine gelirler.
geçerken
 Bu hücreler,lenf nodülünden geçen Effektör T- hücrelerini lenfokinler
 graft hücreleri üzerindeki sınıf I ve sınıf II antijenlerıni ya direkt
vasıtasıyla parakortikal bölgede alıkoyarak biriktirir ve graft
olarak tanırlar
antijenlerine karşı duyarlılaştırırlar.
 Veya, graft hücreleri antijenik moleküllerini ortama bırakır
 medullada da plazma hücreleri birikir ve bunlar graft antijenlerine

spesifik antikorlar üretirler.


13 14

Graft Reddinin immunolojik Mekanizması Graft Reddinin immunolojik Mekanizması

 Bu gelişmelerden sonra,
Damarlarda ki bu yıkımdan dolayı,graftın kan dolaşımı bozulur, infarktüs
 antijene duyarlı CTL lenf nodülünden ayrılır ve damarlar 

oluşur ve graft ölür


vasıtası ile grafta girerler
 SitotoksikT-lenfositlerinden başka,
 Grafta giren T-Ienfositleri graftın damar endoteline
saldırarak direk sitotoksik etki ile endotel hucrelerini  NK (natural killer) hücreler,

parçalarlar  nötrofiller. mononükleer hücreler ve

 Damar endotelinin parçalanması sonucu hemoraji,  graft antijenlerine karşı oluşan antikorlar, komplement aracılığı ile graftın

trombosit birikimi ve Trombüs oluşur yıkımına yardımcı olurlar.

15 16

Graft Reddinin immunolojik Mekanizması ALLOGRAFT REJEKSİYONUNDA EFFEKTÖR MEKANİZMALAR

 Antikorlar ayrıca, ADCC (antikora bağlı hücresel


 Alloreaktif CD4+ T hücreleri, makrofajları da uyararak geç tip

sitotoksite mekanizması) ile graft hücrelerini aşırı duyarlılık yanıtı oluşturarak greft hasarına yol açabilir.

 Alloreaktif CD8+ T hücreleri, greft endotel ve parenkimal


parçalamasını sağlarlar.
hücrelerini direkt olarak lizis edebilir.

 Graftın reddi durumunda, genellikle şiddetli  Alloantikorlar kompleman sistemini uyararak grefti besleyen

hastalık belirtileri ortaya çıkar. damarları hasara uğratabilir.

17 18

3
Doku Reddi Tipleri Hiperakut
 Graft atılımı (doku Reddi) immün efektör mekanizmalar dışında  Nakilden dakikalar ya da saatler içinde olur

 Alıcıda nakledilen dokuya karşı önceden oluşmuş antikorların varlığı


transplantasyondan sonra atılım(rejection) sürecinde görülen
söz konusudur
histopatolojik değişiklikler temel alınarak 3 grupta sınıflandırılabilir.
 Transplantasyonun erken döneminde transplantasyondan önce var

 Böbrek transplantasyondaki süreçler temel alınır olan doğal antikorlar denen IgM tipi alloantikorlar rol oynar

 Doğal antikorların varlığı hayvanlardan insanlara yapılan organ


 Hiperakut DR
nakillerine sınırlama getirir.
 Akut DR  En sık rastlanan şekli ABO uyuşmazlığında yapılan kan naklidir

 Kronik DR

19 20

Hiperakut
Hiperakut
 Hiperakut atılım IgG tipi antikorlar aracılığı ile de olabilir.
 Histopatolojisi:
 IgG tipi antikorlar daha önceki kan transfüzyonları veya multiple

gebeliklere bağlı olarak alloantijenlere maruziyet sonucu gelişir  Polimorf çekirdekli lökositler
 Eğer alloreaktif antikorlar düşük düzeyde ise hiperakut atılım yavaş
 Nakledilen doku damarlarında yaygın
gelişir,birkaç gün
mikrotrombililer
 hiperakut atılımdan kaçınmak için alıcı; bu tip antikorların varlığı

açısından değerlendirilmelidir.
 Yaygın lökosit infiltrasyonu
21 22

Akut Akut
 Akut atılım; transplantasyonun ilk haftasından sonra başlayan T hücreleri ve  Böbrek transplantasyonlarında endoteliyal hücreler akut atılımda en
antikorların aracılık ettiği vasküler ve parankimal hasar sürecidir. erken hedef bölgelerdir.
 Birkaç gün veya haftada doku reddi gerçekleşir

 Kılcal damarlarda fizyolojik fonksiyonlar bozulmaktadır.


 Esas rolü alloantijenlere cevap veren T lenfositler ve vasküler endotelial ve
parankimal hücreler üzerinde bulunan MHC molekülleri oynar.
 microvascular endothelitis akut atılımın erken bulgusudur

 Aktive T hücreleri ya graft hücrelerine direkt litik etki yapar veya graftta
hasar oluşmasına neden olan inflamatuar hücrelerin toplanmasına ve  Hem CD4+ T hücreleri hem CD8+ T hücreleri rol oynar ancak CD8+
aktivasyonuna neden olan sitokinleri salar T hücreleri daha majör görev oynar

23 24

4
Akut Kronik
 Kronik atılım ; graftta fonksiyon kaybına neden olan fibrosis ve
 Histopatolojisi: Nakledilen dokuda lökosit, vasküler anormalliklerle karakterize uzun bir süreçte meydana gelen
bir durumdur. Bu olayların gelişmesi yıllar alabilir

makrofaj ve T hücrelerinin artışı görülür.


 Kronik atılımın patogenezi tam açıklığa kavuşturulamamıştır

 Fibrosis ; fibroblastların sitokinlerle stimulasyonu ile veya parankimal hücresel nekroz


Birlikte enfeksiyon yoksa polimorf sonucu oluşabilir.

 Vaskülarize organ transplantasyonlarında kronik atılımın en sık görülen nedeni

çekirdekli lökositlere pek rastlanmaz. arteriyel oklüzyondur(tıkanma)

 Graft arteriosclerosisi kalp ve böbrek graft atılımında sıklıkla görülür.

 DTH reaksiyonları görülür

 CD4+ TH,B hücreleri,CD8+ CTL rol oyna r


25 26

Kronik Konakçıya Karşı Graft Reaksiyonu (GVH)

 Eğer immunolojik gücü kuvvetli bir vericiden alınan graft, immun yetmezliği
 Kronik atılım her organda farklı patolojik olan veya immun sistemi baskılanmış bir alıcıya nakledilirse,

 graftın lenfositleri alıcının sınıf II antijenlerini yabancı olarak algılayıp çevre


dokulara saldırırlar.
değişiklikler yapar
 Bu durum klinikte genellikle kemik iliği nakillerinde ve kan transfüzyonunda
ortaya çıkar.

 GVH reaksiyonunda, graftın lenfositleri konakçı dokularını kontrolsüz olarak


parçalayarak alıcıyı ölüme kadar götürebilir

27 28

Doku Tiplendirimi Doku Tiplendirimi

 Graftın kabulünü veya reddini belirleyen en önemli faktör verici ve


 Üç grup altında yapılmaktadır
alıcının doku uyumudur.
 Transplantasyondan önce alıcı ve vericilerin doku uyumu  1) Moleküler/DNA Temelli Yöntemler
saptanarak en uygun verici saptanır.
 Bu amaçla yapılan doku tiplendirmesinde,
 2) Antikor Temelli serolojik Yöntemler
 Serolojik testler,  Terazaki yöntemi

 Karışık lenfosit reaksiyonu MLR


 3) Hücre Temelli Yöntemler
(mix lymphocyte reaction )vs  Uygulama zorluğu nedeni ile yaygın kullanılmaz

kullanılır. 

29 30

5
Doku Tiplendirimi Doku Tiplendirimi
 1) Moleküler/DNA Temelli Yöntemler  2) Antikor Temelli serolojik Yöntemler
 herhangi bir çekirdekli hücreden elde edilecek DNA örneği kullanılabilir.  Terazaki yöntemi
 Genellikle kandaki lökositler kullanılır.  saflaştırılmış olan hücreler çeşitli antikorlarla karşılaştırılır Antikorun özgün

 organ ve doku nakillerinde önemi olan MHC I ve II alellerin belirlenmesini olduğu antijeni taşıyan hücreler, ortamdaki antikoru bağlar ortama
kolaylaştırır kompleman eklenerek antikor bağlamış olan hücrelerin ölmeleri sağlanır.

 Canlı hücre gerektirmez  canlı/ölü hücre ayırımı ile serumda hangi antijen ya da antijen gruplarına

 Aynı anda çok sayıda örnek çalışılabilmesi karşı antikor gelişmiş olduğu belirlenebilir

 serolojik olarak tanımlanamayan alellerin tanımlanabilmesi.  hasta serumu ile verici kökenli hedef hücrelerin karşılaştırılması ile
uygulanırsa“crossmatch” olarak değerlendirilir.hiperakut rejeksiyonun
öngörülmesinde yol göstericidir.

31 32

Doku Reddini Etkileyen Faktörler Doku Reddinde koruma ve sağaltım


 klinik uygulamalarda, graftın yaşam süresini uzatmak için çeşitli koruma ve sağaltım
önlemleri alınır.Böylece doğal koşullarda kısa sürede reddedilen allograftların yaşam

 Nakli yapılan doku veya organın cinsi şansı artırılır.

 Bu amaçla kullanılan ilaçlar,


 organın vasküler organizasyonu,
 İmmunosupressif ilaçlar;T lenfositlerini inhibe eder veya öldürür .Örn
.Örn:: cyclosporine
 lenf sistemi ile olan bağlantısı ,  Metabolik Toksinler ;prolifere
;prolifere olmuş matur T hücrelerini öldürür.ilk ve halen kullanılan

 histomorfolojik yapısı ve hücrelerinde taşıdığı doku uyuşum ilaç azathioprine dir .ancak bu ilaç K.İ de lökosit prekürsörlerine ve barsak
enterositlere toksik etki yapmaktadır. en yeni ve en yaygın kullanılan ajan
antijenlerinin yoğunluğuda graftın yaşam süresini etkiler
mycophenolate mofetil
mofetil(MMF)
(MMF)

 Anti inflamatuar ajanlar;graft atılımını önler ve tedavi ederler.Örn


ederler.Örn:: corticosteroidler
 Deri naklinde, graftın damarlaşıp alıcı dolaşımına bağlanması  Monoklonal Antikorlar;akut atılım ataklarını tedavi etmede kullanılırlar

için daha uzun bir süre geçtiğinden immun yanıt daha geç başlar  Bunların ortak özellikleri, alıcının immun sistemini baskılamak \ immunoloiik olaylar
sırasında ortaya çıkan yangısal reaksiyonları azaltmaktır.
ve böbreğe göre daha uzun sürede atılır

33 34

 Transplantasyon immunolojisi
immunolojisi,,

 otoimmunite ve hipersensitivite
reaksiyonlarını kapsayan immun sistemin
en hasar verici yanıt biçimidir.

35

6
Genel özellikler
• Mantarlar (Fungus), klorofil içermeyen ökaryotik
mikroorganizmalardır.
• Hücre duvarı içerirler (kitin, mannan, glukan içeren)
MANTARLAR • Flamentöz yapıları bulunabilir (küf mantarları)
• Üreme için spor adı verilen hücreleri oluştururlar.
• Eşeysiz ve/veya eşeyli ürerler
• Genellikle saprofitik
• Dünyada 200.000 sınıflandırılmış mantar var
• İnsanlar için 300 civarında tür patojen

Özellik Mantarlar Bakteriler

Hücre çapı Yaklaşık olarak 4 µm (Candida) Yaklaşık 1 µm

Hücre duvarında Kitin fazladır Peptidoglikan fazladır

Nükleus Ökaryotik Prokaryotik


Mantarlar ile bitkiler arasındaki önemli farklar
Ribozom 80S 70S
Özellik Mantarlar Bitkiler
Sitoplazmada mitokondri ve
Vardır Yoktur
endoplazmik retikulum
Hücre duvarında Kitin fazladır Sellüloz fazladır
Hücre membranında sterol Vardır Yoktur (Mycoplasma hariç)

Endosporları vardır. Bunlar uygun Lizin setez yolu L-adipic asid yolu üzerinden Meso-diaminopimelic asid
Seksüel ve aseksüel sporları vardır.
Sporlar Bunlar çoğalmayı sağlar
olmayan şartlarda yaşamayı sağlar,
çoğalmada rolleri yoktur.
Kloroplast Yoktur (fotosentez yapamaz) Vardır (fotosentez yaparlar)
İpliksi (filamantöz) yapılar Vardır Yoktur (Actinomycete'ler hariç)

Bazı mantarlar farklı ısılarda farklı


Termal dimorfizm şekillerde ürer
Dimorfizm göstermezler

Organik karbona gereksinim Çoğu organik karbona ihtiyaç


Metabolizma duyarlar, zorunlu anaerob duymaz, bir çoğu zorunlu
değildirler anaerobur.

Hareket Hareketli değildirler Bazıları hareketli

Üreme şekilleri Mayoz veya mitoz İkiye bölünerek

MORFOLOJİ • Gelişmeleri için uygun ortam bulduklarında, bir hücrenin uzantı teşkil
etmesiyle, hif denilen yapı teşekkül eder.
• Patojenik mantarlar, maya (yeast) veya küf (mold) • Bu hifler uygun olmayan şartlarda spor denilen canlı hücre elementleri
mantarları olarak ikiye ayrılırlar. şeklinde yaşarlar. Uygun ortamda spordan çimlenme borusu oluşur.
Bunun uzaması ile hif teşekkül eder.
• Küf kitlesine miçel adı da verilmektedir. • Hifler bölmelere ayrılmışlarsa bölmeli hif; uzun ve bölmelere
• Mayalar tek hücreli, küfler çok filamentöz hücreli (hücre ayrılmamışlarsa bölmesiz hif denir.
duvarlarıyla kısmen ayrılmış) organizmalardır. • Bu hifler biraraya gelerek miselyum denilen organları oluştururlar.
• Miselyumlar bulundukları seviyenin üstüne doğru gelişirlerse havai
• Maya mantarları tomurcuklanmayla ürerlerken, küf (aerial) (reprodüktif) miselyum adını alırlar veya bulundukları ortamın
mantarları dallanan yapıların üzerinde oluşan sporlanma derinliğine doğru gelişerek vegetatif miselyum denilen Rizoid (kök)
ile ürerler. oluştururlar.

• Küf mantarlarının dallanma özellikleri ayırıcı tanıda


kullanılmaktadır.
• Küf mantarlarında hif yapısı hücreler arasında septa
bulunup bulunmaması yönünden de farklılık gösterir
(septalı / septasız hif)

1
• Blastospor oluşumu
SPORLAR

• Seksüel
• Aseksüel
– Artrospor
– Blastospor
– Klamidospor
– Konidia
• Mikrokonidia
• Makrokonidia

2
• Tallikkonidiumlar, hifin uç kısmındaki hücrelerin
değişmesi ve parçalanmasıyla da
oluşabilmektedir (arthroconidia, arthrospor) • Makrokonidia;
• Büyük, dış ortam koşullarına daha dayanıklı ve
tomurcuklanmayla hücreden ayrılan bazen konidiofor-
vezikül-sterigma denen özel yapıların ucunda gelişen
• büyük, hücre duvarı kalın, içerisinde birden fazla hücre
içerebilen genellikle pseudohifanın veya hifanın ucunda
veya özelleşmiş bir yan dalın ucunda veya ortasında
gelişmiş
• Candida albicans’da görülen makrokonidia
(klamidosporlar) bu tür için ayırt ettirici özelliktedir.
• Mikrokonidia; Daha küçük, tek hücre içeren
sporlar

Artrospor/ artrokonidyum

1. Conidiopspores
2. Phialides
3. Vesicle
4. Conidiophore
5. Septate hyphae 1. sporangium
2. sporangiophore
3. Endospores
4. Nonseptate
hyphae
5. rhizoids

3
1. Ascomycota
SINIFLANDIRMA
• Seksüel üreme ascus adı verilen bir torbacık
morfolojik ve mikroskobik mikromorfolojik özellikler, içinde ascospor adı verilen hücrelerin üremesi
biyokimyasal ve moleküler yapı özelliklerinden yararlanılarak ile oluşmaktadır.
tıbbi önemi olan mantarlar 4 önemli dalda toplanmaktadır.
1. Ascomycota • Aspergillus, Penicillum.
2. Basidiomycota
3. Zygomycota
4. Mitosporic Fungi (Fungi Imperfecti, deuteromycota)

2. Basidiomycota 3. Zygomycota
• Seksüel üreme basidium adı verilen bir • Seksüel üreme hifaların özelleşmesi ile
torbacık üzerinde basidiospor adı verilen gametlerin oluşması sonucu oluşmakta ve
hücrelerin üremesi ile oluşmaktadır. aseksüel üreme zygosporların oluşmasıyla
• Criptococcus. gerçekleşmektedir.
• Absidia, Mucor, Rhisopus.

4
4. Mitosporic Fungi
• Fungi Imperfecti, Deuteromycota
• Seksüel üreme dönemleri bulunmayan ve
insanlarda hastalık oluşturan (dermatofitler ve
Candida gibi) tıbbi açıdan önemli bir çok
mantarı içermektedir

Dimorfik Mantarlar
Bazı mantarlar hem küf hem de maya yapısında • Histoplasmosis dokuda yalancı kapsüllü hücre
bulunabilirler bu tür mantarlara dimorfik
• Coccidioidomycosis maya formu yok, sferül
mantarlar adı verilmektedir.
• Maya formu parazitik veya patojenik form olarak
yapısı
tanımlanır ve dokularda veya 37 derecede besiyerinde • Paracoccidioidomycosis: gemici dümenine
görülebilir.
benzeyen tomurcuklanan hücre
• Küf formu saprofitik formdur, doğada veya 25 derecede
kültüre edildiğinde gözlenebilir. • Sporotrichosis: puro cisimcikleri
• Blastomyces dermatitis
• Penicillum marneffei: sosis biçiminde hücre

Mantar hastalıklarının patogenezi

• İmmünolojik olarak sağlam kişiler ekzojen ya da normal floranın


parçası olan (endojen) mantarların enfeksiyöz şekillerine
devamlı olarak maruz kalmalarına karşın fungal enfeksiyonlara
genel olarak yüksek doğal direnç gösterirler.
• Candida, Aspergillus türleri, Cryptococcus neoformans gibi
fırsatçı patojenler sedece deri ve mukozaların koruyucu
bariyerinde bozulma olduğunda veya konak savunma
sisteminde eksiklik olması durumunda enfeksiyona neden
olabilirler.
• Patogenezde konakla ilgili faktörler yanında fungal virülans
faktörleri de rol oynar
• Bulaş yolları; solunum yolu, perkütan, kan yolu, vs

5
PATOGENEZ MİKOZLARIN KLİNİK
SINIFLANDIRILMASI:
Mantarlarla ilişkili insanlarda 4 tür hastalıktan
söz edilebilir. • Mantar infeksiyonları klinik olarak değişik
1. Hipersensitivite – maya mantarlarına veya küf şekillerde sınıflandırılabilir
mantarlarının sporlarına karşı gelişebilir. a. Süperfisyal (Yüzeyel)
2. İnfeksiyon- insanlar için patojenik olan mantarlar ile b. Kutanöz mikozlar
karşılaşma sonucu değişik dokularda infeksiyon
gelişebilmektedir (mikozlar). c. Subkutanoz (Derialtı) mikozlar
3. Mikotoksikoz – mantar toksinleri ile kontamine d. Sistemik (Yaygın) mikozlar
gıdaların veya tahılların yenmesi ile oluşabilir.
4. Micetismus- doğada bulunan zehirli mantarların e. Oportunistik (Fırsatçı) mikozlar
yenmesiyle oluşmaktadır.

Subkutanöz infektif ajanlar


Kutanöz infektif ajanlar
Actinomadura
Cladosporium
Epidermophyton species
Madurella grisea
Microsporum species
Phialophora
Trichophyton species
Sporothrix schenckii
İnsanlarda Hastalık
oluşturan önemli mantarlar Fırsatçı ajanlar
Candida albicans
Sistemik infektif ajanlar Aspergillus fumigatus
Crytococcus neoformans
Blastomyces dermatitidis Pneumocystis carinii
Coccidioides immitis Absidia corymbifera
Histoplasma capsulatum Rhizomucor
Paracoccidioides brasiliensis Rhizopus oryzae (R.arrhizus)

6
Yüzeyel (süperfisyal) Mikozlar
 Etken, deri, kıl ve tırnakların keratinli
• Pityriasis (Tinea) dış katmanlarında (stratum
corneumda) kolonize olan
YÜZEYEL MİKOZLAR versikolor mantarlardır.
 Bu enfeksiyon konakta çok az veya hiç
• Tinea nigra bağışık yanıt oluşturmaz.
 Genellikle sadece kozmetik kaygı
• Siyah piedra oluşturur
 Tanı ve tedavi kolay
• Beyaz piedra

Pitriasis (Tinea) Versicolor- genel özellikler


• Stratum korneumda yüzeyel kronik enfeksiyon
• Etken: Malassezia furfur (Pityrosporum orbiculare) (Lipofilik
maya)
• Güneş ışığı tetikleyici? Tropikal, subtropikal bölgelerde yaygın
• Genç erişkinlerde sık
• Klinik bulgular: Göğüs, sırt, kollar ve karında hiperpigmente
veya hipopigmente maküler, kaşıntısız lezyon
• Bazen kendiliğinden geriler

Pitriasis (Tinea) Versicolor

Pitriasis (Tinea) Versicolor- klinik /tanı


• Follikülit, seboreik dermatit
• Lipid içeren parenteral nütrisyon sıvısı verilen hastalarda
kateter ilişkili sistemik enfeksiyon
• Mikroskopi: Kısa hif ve maya hücreleri (köfte-spagetti
görüntüsü karakteristik)
• Kültür: Güç ürer, besiyeri yüzeyine veya içine zeytinyağı
eklenmesi üremeyi kolaylaştırabilir. Kültürde krem / sarımsı-
kahverengi maya benzeri koloniler, hif nadir
• Tedavi:
– Topikal selenium sülfit, mikonazol nitrat
– Oral ketakonazol
– Oral itrakonazol
• Pigmentasyonun düzelmesi aylar sürebilir

1
TINEA NIGRA
Tinea Nigra
• Stratum korneumda yüzeyel, kronik, asemptomatik enf.
(feohifomikoz)
• TINEA NIGRA
• Etken: Phaeannellomyces werneckii (Hortae werneckii)
• Tropikal,subtropikal bölgelerde sık
• Klinik bulgular: Avuç içi, parmaklar ve yüz, ayak tabanında
sınırları keskin kahverengi-siyah maküler lezyon
• Ayırıcı tanı: Malign melanom, pigmentli nevüs
• Mikr.: KOH’li preparatta kahverengi pigmentli septalı hifler ve
maya hücreleri
• Kültür: Siyah koloniler (dematisöz /siyah küf kolonisi oluşturan
mantar), 370C’de üremez
• Tedavi: Topikal salisilik asit ve iyot solüsyonları, azol kremleri

SİYAH PİEDRA Piedraia hortae


• Saç ve kıllarda mantar enfeksiyonu
• Etken: Piedraia hortae
• Tropikal bölgelerde sık
• Klinik bulgular: Saç etrafında sert, kahverengi-siyah nodüller
• Tanı:
– Mikroskopide koyu renkli septalı hifler ve askuslar.
– Askuslar içinde tek hücreli, iğ şeklinde, bir ucu hafif kıvrık,
bir ya da daha fazla polar filamenti olan askosporlar
• Kültür: Kahverengi, kırmızımsı siyah küf kolonileri
• Tedavi: Topikal salisilik asit, azollü kremler
• Nüks sık
a photomicrograph of the mycelium
of the fungus Piedraia hortae,
magnified 475X.

BEYAZ (AK) PİEDRA


• Saç, sakal, anüs, aksiller ve genital kıllarda enf
• Etken: Trichosporon beigelii, (T. inkin, T. asahii, T. mucoides, T
asteroides, T. cutaneum)
• Tropikal ve ılıman iklimlerde sık, cinsel yolla bulaşabilir
• Klinik bulgular: Saça az yapışık, yumuşak, beyaz-sarı nodüller
• Mikr.: Septalı, birbirine yapışık hifler, artrokonidya, blastospor
• Kültür: Yumuşak, krem renginde koloniler
• Tedavi: Traş, azollü kremler
• Özellikle T. asahii ve T. mucoides immünsuprese hastalarda
lokalize sistemik veya yaygın enfeksiyonlara yol açabilir.

Trichosporon inkin Trichosporon ashaii

2
Trichosporon mucoides -arthrokonidia (AC) zincirleri hiflerden gelişmiş. Lateral
blastokonidialar (BC), (250X, Nikon)

3
• DERMATOFİTOZ (=Tinea = Ringworm)
Keratinize dokuda(deri, saç, kıl, tırnak) oluşan,
Kutanöz mikozlar / Deri mikozları etkeni dermatofit cinsi küf mantarları olan
enfeksiyonlar
• Microsporum; Saç, deri
Dermatofitoz (Dermatofitlerle) • Epidermophyton; Deri, tırnak
Dermatomikoz (Dermatofit dışı mantarlarla) • Trichophyton; Saç, deri, tırnak
• Lezyonlar yuvarlak, ortası soluk, kepekli,
kaşıntılı

DERMATOFİTLER
• Keratinazları ile keratini hidrolize ederler.
• Siklohekzimide dirençlidirler. • Zoofilik mantarlar inflamatuvar lezyonlar ve
• Enfekte ettikleri konağa ve doğal olarak bulundukları bölgeye bazen püstüller oluşturur
göre 3 gruba ayrılırlar.
– ANTROPOFİLİK (insanlarda): Trichophyton rubrum...
• Antropofilikler çok az inflamasyona yol açar,
– JEOFİLİK (toprakta): Microsporum gypseum... kronikleşir
– ZOOFİLİK (hayvanlarda)
• Microsporum canis : kedi ve köpek
• Microsporum manum : domuz
• Trichophyton verrucosum : at ve sığır…

DERMATOFİTOZ DERMATOFİTOZ
Patogenez / Bulaş Yolları
• Klinik Bulgular
• Travma, temas • Yakın temas – Deride: Yuvarlak, kuru, kızarık, kaşıntılı, pullanan
• Nem • Giysi, tarak, havlu, lezyonlar, miçetoma (nadir)
çarşaf... (İndirek
• Kalabalık yaşam – Saçta: Lezyonlar, ”kerion”, skar, “alopesi”
yollar)
• Hücresel immün • Hayvanlar ile direkt – Tırnakta: Renk değişikliği, kalınlaşma, şekil
temas (Zoofilik) bozukluğu, subungual debri birikimi, Favus (Tinea
yetmezlik (kronik favosa)
enf.)

1
Tinea kapitis
DERMATOFİTOZ / Klinik Sınıflandırma
• Saç ve saçlı deri tutulumu
• Çocukluk çağında sık
• Enfeksiyon tutulan anatomik bölgeye göre • Epidemik enf lar antropofilik, sporadik enflar ise
isimlendirilir: zoofilik mantarlarla olur
a. Tinea barbae (sakal) • Klinik, saç gövdesinin invazyon derecesine göre:
b. Tinea korporis (kılsız/çıplak deri) – Ektotriks inf (kıl kökü dışına çıkıp sporları ile
c. Tinea kapitis (saç, kaş, kirpik) kılı manşon gibi sarar)
d. Tinea kruris (inguinalis) (kasık) – Endotriks enf (artrokonidyumlar kılın içinde
oluşur)
e. Tinea pedis (ayak)
– Favus ( kıl içerisinde hifler, artrokonidyumlar
f. Tinea manum (el)
ve hava kabarcıklarına benzeyen boş alanlar
g. Tinea unguium (tırnaklar) (onikomikoz) (bal peteği görünümü) oluşur

Tinea kapitis
• Trichopyhton (endotriks tipi) ve
Microsporum (ektotriks tipi) türleri ile oluşur
(istisna; T. verrucosum ektotriks tipi)
• En sık Microsporum canis, Trichophyton
mentagrophytes ve T. tonsurans ile
• Yüzeyel inf
• Derin inf.(kerion celsi) (en sık T.verrucosum)
• Favus (T.schoenleinii, kellikle sonuçlanır)
• Patognomonik bulgu saç kaybı

5 haftalık bir bebekte Siyam kedileri ile temas sonrası M.canis’e özgü lezyonlar
Kabarık, eritematöz , genişleyen sınırlar

Tinea kruris
• Enfeksiyon kasıkta
• En sık etken T.rubrum, Epidermophyton
floccosum
• Candidalar da benzer lezyonlar yapar
• Ayırıcı tanı; Eritrasma (Corynebacterium
minutisssimum)
•Tinea cruris; Kasıkta tipik dairesel, kenarlara doğru kabarık
genişleyen eritematöz lezyon

2
Tinea corporis
• Enfeksiyon gövdede
• En sık etken T.rubrum, Epidermophyton
floccosum (inflamasyon az)
• M.canis ve T. verrucosum gibi zoofilik
etkenlerle inflamasyon daha fazla

Tinea manum
• Elde
• En sık T.rubrum
• Sıklıkla onikomikozla birlikte

Onikomikoz
• En sık etken T.rubrum
• En sık form distal ve subungal onikomikoz
• T. mentagrophytes, E.floccosum, Candida,
Aspergillus, Fusarium, Acremonium,
Hendersonula toruloidea da sebep olur

3
Tinea pedis DERMATOFİTOZ / Klinik tanı
• Ayakta • Lezyonların görünümü Wood lambası (UV, 365
• En sık T.rubrum, T. mentagrophytes, daha az nm)
olarak E.floccosum • Lab tanısı; Direk mikroskopik inceleme(%10-25
KOH) Ektotriks enfeksiyon, endotriks
enfeksiyon, favik saç

DERMATOFİTOZ / Tanı / Kültür


• Artrokonidyumların lokalizasyonu • Mikobiyotik agar
– Ektotriks enfeksiyon(saçın yüzeyinde mozaik kılıf, • Sabouraud dekstroz agar (Kloramfenikol, gentamisin (bakteri
wood +) inh.) Sikloheksimit (saprofit mantarların inhibisyonu)
• Littmann Oxall agar(siklohekzimite duyarlı etkenlerin
– Endotriks enfeksiyon(saç köklerinin içinde, wood -)
izolasyonu için)
– Favik saç ( bambu kamışı gibi, sporlar ve hava • Milk solid agar ( T.verrucosum izolasyonu için)
kabarcıkları, wood +) • Patates Dekstroz Agar ( pigment oluşumu ve konidiyum
• WOOD LAMBASI oluşumu için)
• Dermatofit Test Medium
– Saçlı derinin inf.da floresans
– Saçsız deri lezyonlarında (-)
– Eritrazma (Corynebacterium minutissimum)
floresans (+)

DERMATOFİTLER / Tanımlama
Koloni özellikleri
• A. Koloni Morfolojisi
• B. Mikroskopik görünüm (laktofenol pamuk mavisi) • Trichophyton türleri pamuğumsu kompakt
– Makrokonidyum / Mikrokonidyum
• Microsporum iğ / (+) • Microsporum türleri yün gibi gevşek
• Epidermophyton lobut / (-) • E. floccosum kıvrımlı küf kolonileri yapar
• Trichophyton-- -(az)silindir/ --- (+) lobut/iğ tekli, küme
• C. Fizyolojik testler • T.rubrum kırmızı, T.schoenlenii balmumu
– İn vitro saç perforasyon testi (T.mentagrophytes ve M.canis) renginde, E.floccosum beyaz sarı veya zeytin
– Vitamin ve aminoasit gereksinimi rengi koloniler yapar
– Üre hidrolizi
– Pirinçli besiyerinde üreme
– “BCP-milk solids-glucose”da üreme
– Sıcaklık toleransı

4
• Kültürde üreyen mantarlardan laktofenol pamuk mavisi ile
boyalı preparat hazırlanarak mikromorfolojik görünümler
değerlendirilir
• T.schonlenii, şamdan şaklinde hifler oluşturur
• Trichopytonların makrokonidyumları düzgün yüzeyli, ince
duvarlı, bölmeli ve kurşun kalem şeklinde
• Microsporumların konidyumları kalın duvarlı, çok hücreli, Microsporum canis, SDA, 5 gün, 30oC

dikenli, mekik/iğ şeklinde


• E. floccosum’un makrokonidyumları çomak şeklinde

Microsporum canis - Macro & microconidia (LPCB X400)

Trichophyton rubrum, SDA’da önden ve arkadan görüntü, 30oC’de 10 gün sonrası

Trichophyton rubrum, hif üzerinde microconidia . "birds on a wire« /Telde kuş


görünümü. Gözyaşı damlası ve kanca şekilli mikrokonidyalar ve çok hücreli
makrokonidyalar.

Trichopyton tonsurans: SAB agar at 30o C after 14 days incubation, (Nikon)

Trichophyton tonsurans: microconidia growing along hyphae. Hif yapısının


sonlanma kısmında genişleme (genç makrokonidyum veya artrospor
oluşumunun başlaması ? ) (LPCB, X400)

5
Trichophyton mentagrophytes -5 days Trichophyton
growth on SAB at 30oC mentagrophytes - 14 days
growth on SAB at 30oC

Trichophyton mentagrophytes – puro şeklinde


makrokonidyumlar ve üzüm salkımı şeklinde kümeler yapan
mikrokonidyumlar (400x, LPCB)

DERMATOFİTOZ Tedavi
• İdeal tedavi yok
• Antifungaller fungostatik etkili
• Topikal Mikonazol, klotrimazol, ekonazol,
terbinafin...
E.floccosum -colony on SAB after 3
weeks at 30ᵒC
• Oral Grizeofulvin Ketakonazol Itrakonazol
Terbinafin

E.floccosum – çomak şeklinde düzgün


duvarlı çok sayıda macroconidia (250X,
LPCB)

İD REAKSİYONU KERATOMİKOZ (=Mikotik keratit)


• Korneada enfeksiyon
• Bazı kişilerde gözlenen mantarların kendilerine veya • Travma/cerrahi öyküsü
ürünlerine karşı organizmada oluşan aşırı duyarlılık • Etken: Saprofit mantarlar (Aspergillus, Fusarium, Alternaria,
• En sık ellerde, veziküller şeklinde Candida), Histoplasma capsulatum
• En sık T. mentagrophytes’in etken olduğu • Klinik bulgular: Korneal ülser
enfeksiyonlarda • KERATOMİKOZ Tanı: Korneal kazıntı veya operasyon
materyalinin direk incelemesi ve kültür
• Dermatofit inf. İyileşince kendiliğinden kaybolur. • Tedavi: Cerrahi (keratoplasti), Topikal pimarisin, Nistatin,
• İD RXN. İÇİN Vücutta bir dermatofit inf. varlığı, İd Amfoterisin B
lezyonlarında mantar elemanlarının bulunmaması,
Trikofitin deri testinin (+) olması gerekir.

6
Subkutanoz mikozlar
• Deri altında infeksiyona neden olan, sistemik olarak yayılım
göstermeyen fungal infeksiyonlara verilen addır.
• Neden olan mantarlar toprakta ve bitkilerde genellikle
saprofit olarak yaşarlar
SUBKUTANOZ MİKOZLAR • travma sonucu hasarlanmış deriden (el veya ayaktan)
insanlara bulaşırlar
• Genellikle ülsere veya granülamatöz lezyonlarla giden
enfeksiyon tablosu oluşturmaktadırlar
• Genellikle etkene maruz kalma meslek ya da hobi ilişkili
(bahçıvan, marangoz vs)
• Enfekte kişilerde genelde immun yetmezlik bulunmaz
• Genel olarak insandan insana bulaşmaz
• Genel olarak klinik tablo kronik ve sinsi, tedavisi güç enf lar

SUBKUTANÖZ MİKOZLAR SPOROTRİKOZ / Genel özellikler


• Sporotrikoz (Lenfokutanöz (en sık), ekstrakutanöz) • Etken: Sporothrix schenckii (termal dimorfik)
• Kromoblastomikoz • 37°C: Yuvarlak/puro şeklinde pleomorfik maya hücreleri; 25°C:
Septalı hif, konidyoforların ucunda çiçek şeklinde (rozet,
• Ömikotik Miçetoma papatya yaprağı) kümeleşen konidyumlar
• Feohifomikoz • Toprakta yaygın
• Rinosporidiyoz • Cilt, subkütan doku ve lenfatik sistemde kronik enf.
• Lobomikoz • Lenfokutanöz (en sık), ekstrakutanöz form
 Lenfokutanöz sporotrikoz sadece Sporothrix schenckii’nin • Lenfatikler boyunca ağrısız subkutan nodüller
oluşturduğu bir tablo iken diğerleri birden fazla mantar • Sporadik, Bahçe-orman işleriyle uğraşanlarda sık
tarafından oluşturulur • Sağlıklı kişilerde gelişebilir
• Dünyada en sık Meksika’da (Brezilya, Uruguay, Güney Afrika’da
sıcak iklimlerde endemik)

SPOROTRİKOZ / Patogenez ve Klinik Bulgular SPOROTRİKOZ / Tanı


• Deride: Minör travma sonrası • Örnekler: Aspirasyon sıvısı, püy, biyopsi
– Nodül ---ülser ------ nekroz • Direk mikroskopik inceleme (KOH),
– Deri/subkütan doku -- lenf • Histopatolojik inceleme (methenamin gümüşleme) Maya
kanalları ----lenf nodları hücrelerini kuşatan asteroid cisimcik (Splendore-Hoeppli
– Sistemik yayılım: %1’den az maddesi)
(Kemik, eklem, meninksler) • Kültür (2-5 günde ürer)
– Primer pulmoner: Kronik • Dokuda tomurcuklanan pleomorfik maya hücresi şeklindedir,
alkoliklerde ancak bu formu insan lezyonlarında nadiren gözlenir.
• Kronik enf • İmmünolojik; ekzoantijen testi
• Ayırıcı tanı: skuamöz hcli
karsinom, mikobakteri, Nocardia
enf ları

1
Sporothrix
schenckii , küf Sporothrix schenckii , Maya fazı 37ᵒC
formu, SAB, 30ᵒC,
3 hft ink

Sporothrix schenckii , lam kültürü


(400X, LPCB), çiçek demeti görünümü

KROMOBLASTOMİKOZ
SPOROTRİKOZ / Tedavi
• Genel Özellikler
– Travma sonucu subkütan dokuda kronik infeksiyon
• Lenfokütanöz enf.: Potasyum iyodür (Topikal/oral); Itrakonazol
(daha çok tercih edilir) – Alt ekstremitelerde papül, siğil- karnıbahar benzeri
(verrüköz) lezyon
• Yaygın enf.: Itrakonazol
– Sistemik invazyon çok nadir
• Lokal ısı
• Etkenler; Toprakta bulunan, pigmentli (esmer/dematisiyöz)
• Kendiliğinden iyileşme nadir
mantarlar. En sık etkenler; Fonsecaea, Phialophora,
• Kutanöz formda tedaviye yanıt iyi, ekstrakutanöz formda Cladosporium, Exophiala, Cladiophialophora, Rhinocladiella
prognoz kötü
• Sporlarının mikroskopik görünümü cinse göre farklılık gösterir
• Tropikal bölgelerin kırsal kesimlerinde çalışan bireyleri etkiler
• Kişiden kişiye bulaş bildirilmemiştir

KROMOBLASTOMİKOZ / TANI -TED


KROMOBLASTOMİKOZ

• Kronik, kaşıntılı, ilerleyici, ağrısız, tedaviye dirençli – Direk mikroskopik inceleme (KOH) ; dokuda kestane
• İlk lezyonlar siğil benzeri küçük papül renginde (hücre duvarındaki melanin pigmentine bağlı)
muriform hücreler (Sklerotik cisimcik, Medlar cisimleri)
• Yerleşik enf da aynı bölgede kümeleşen çok sayıda, büyük,
siğilimsi ‘’karnabahar benzeri’’ oluşumlar – Kültür Sabouraud dekstroz agar, 4-6 hafta, 37°C
• Plak benzeri lezyonlar büyüdükçe ortalarında skarlaşma – Tanıda Serolojinin yeri yok
• Ülserleşme, kist oluşumu • Tedavi
• Sekonder bakteri enf, bölgesel lenfadenit, lenf tıkanması – Isı (sıklıkla antifungal ted öncesi)
• elefantiyaz – Antifungal tedavi (etkenlerin ilaçlara duyarlılığı değişken)
İtrakonazol, terbinafin

2
Ömikotik Miçetom
MİÇETOM / Etkenler
(=Maduromikoz=Madura ayağı)
• Travma sonucu gelişen deri ve subkütanöz dokuları içine alan • Madurella mycetomatis
bölgesel, kronik, granulomatöz enf. • Pseudallescheria boydii
• Tropikal iklimlerde sık • Acremonium
• Etkenler; Saprofit mantarlar (Ömiçetom) • Curvularia
• Actinomyces (Aktinomiçetom) • Fusarium
• Tipik granül olarak bilinen iri yapıda mantar hif yığınlarının • Exophiala jeanselmei
oluşması ve bunları içeren apselerin ve çok sayıda granülomun • Leptosphaeria
ortaya çıkmasıdır
• Actinomyces
• Bulaşıcı değildir (Aktinomikotik miçetom)
• Nocardia

Etken türü ülkeden ülkeye farklılık gösterir

MİÇETOM / TANI / TED


MİÇETOM / Klinik bulgular • Tanı
– Klinik bulgular özgün değil
– Etkenlerin tanımlanması zor
• Bölge: ayak, alt ekstremite, eller – Tanıda kilit nokta granülün gösterilmesi (sinüs kanalında çıplak gözle
• Bulgular: Apse, kronik sinüs oluşumu, sinüslerden görülebilir, %20 KOH li preparatta görülebilir)
– Granülün özellikleri, koloni morfolojisi ve fizyolojik testler
granül drenajı, deformiteler tanımlamada önemli
• Abseler deri yoluyla dışa drene olur, granüller de bu – Granüller etiyolojik etkene bağlı olarak ya esmer (siyah granül) ya da
hyalendir (soluk veya beyaz)
şekilde atılır
• Tedavi
• Yayılım: Kas ve kemikler – Cerrahi (lezyonun lokal çıkarılması genelde etkili değil, amputasyon tek
• Kas, fasya ve kemik yıkımı ile deforme edici tablo kesin ted)
– Antifungal tedavi (tedavi etkene göre değişir, genellikle çok başarılı
olabilir değil) (Amfoterisin B (P. boydii direncli), Itrakonazol, Topikal nistatin,
Topikal potasyum iyodür)

FEOHİFOMİKOZ FEOHİFOMİKOZ /KLİNİK / TANI


• Pigmentli (esmer) mantarlar tarafından oluşturulan enfeksiyonların
heterojen bir grubu
• Çoğunlukla subkutanöz tek bir inflamatuvar kist ile ortaya
• Etkenler; Exophiala jeanselmei, Wangiella dermatitidis, Bipolaris,
çıkar
Alternaria, Chaetomium, Curvularia, Phialophora
• Serebral feohifomikozda etken Cladiophialophora bantiana • Ayak ve bacaklarda, eller, diğer vücut bölgeleri
• Dokuda koyu renk duvarları olan, düzensiz, septalı hifler ya da maya • Lezyonlar yavaş büyür, aylar yıllar içinde genişler
benzeri şekiller (sklerotik cisim yok) • Genellikle ağrısız
• Hepsi kültürde siyah küf olarak ürer
• Sert, fakat hassas olmayan pigmentli plak benzeri lezyonlar da
• Etken mantarların tümü doğada, toprak, ahşap ve çürüyen bitki saprofiti
olarak bulunur oluşabilir
• Vücuda travmayla girer • Kistin cerrahi olarak çıkarılıp histopatolojik değerlendirme
• Yüzeysel, subkutanöz ya da derin invazyonlu veya yayılım gösteren biçimde • Etken kültürde üretilebilir, sporlanma biçimine göre
ortaya çıkabilir tanımlanabilir
• Ted: Cerrahi, plak benzeri lezyonlarda itrakonazol, nistatin

3
• B. Ranarum; Pelvis, basen, uyluk ve gövdede disk şeklinde lastik gibi esnek, hareketli
Subkutanöz zigomikoz kitleler, zamanla ülserleşebilir
• C. coronatus; Burun boşluğu, paranazal sinüs dokuları tutulabilir.
(Entomophtoromikoz) – Dudak, yüzde şişkinlik, sert, ağrısız
• Entomophthorales takımındaki Zygomyceteslerden
Conidiobolus coronatus ve Basidiobolus ranarum tarafından
oluşturulur
• Tropikal ortamlarda, travma sonrası, sporadik
• Conidiobolus coronatus; erişkinlerde yüz bölgesinde
• Basidiobolus ranarum; çocuklarda ekstremitelerin
proksimalinde subkutanöz lezyon
• Diğer (Mucoraceae familyası) Zygomyceteslerden farklı olarak
hif yapıları seyrek, yoğun şekilde eozinofilik olan Splendore-
Hoeppli materyali ile çevrilmiş hif parçaları şeklinde görünür
• Her iki tip de en sık Afrika’da

Subkutanöz zigomikoz
• Tanı:
– Biyopsi
– Kültür
• Ted:
– İtrakonazol
– Potasyum iyodür

RİNOSPORİDİYOZ
LOBOMİKOZ
• Etken;
• Etken; Rhinosporidium seeberi – Lacazia (Loboa) loboi
– Doğal rezervuarı: su, balık, su böcekleri – Multipl tomurcuklanan, kısa zincirler oluşturan büyük maya hücreleri
– Dokuda içi endosporla dolu sferüller oluşturur
– Asteroid cisimcik
– In vitro koşullarda besiyerinde üretilemedi (parazit??)
• Patogenez ve klinik özellikler
• Genel ve klinik özellikler;
– Kronik progresif enf.
– Ağrısız, polip, tümöral kitle veya siğil benzeri lezyonlar
– Kronik granülomatöz enfeksiyon – Travmatik inokülasyon
– Lezyonlar çok damarlı, kolay kanayan – Doğal enf.: yunuslarda
– Dalgıçlarda – Ekstremiteler, yüz ve kulakta sert, küçük, ağrısız subkütan nodüller
– Burun, konjunktiva, nazofarinks, yumuşak damak, deri, larinks, genital bölge ve – Verrüköz / ülseratif lezyonlar
rektumda karnıbahar şeklinde polipoid kitleler – Kromoblastomikoz, miçetom ve karsinomaya benzer klinik görünüm
– Nazal lezyonlarda seropürülan akıntı
– Etken kültürde üretilemez
– Yaygın enf nadir
– Tanı; histopatolojik
• Tanı; Lezyondan histopatolojik inceleme, etken kültürde üretilemez
• Tedavi;
• Tedavi;
– Cerrahi
– Cerrahi eksizyon
– Klofazimin, Amfoterisin B, Sulfa grubu ilaçlar
– Lokal AmB, Dapson, Etilstilbamidin (Lokal enjeksiyon)

4
• Sistemik mikozlar derin dokularda infeksiyon
oluşturabilen ve yayılım gösterebilen mantar
hastalıklarına verilen addır.
SİSTEMİK MİKOZLAR • Etkenler, doğa ve toprakta bulunan termal
dimorfik mantarlardır.
• Herbirinin coğrafi dağılımı değişkendir. (endemik
patojenler)
• Enfeksiyon çoğunlukla sporların inhalasyonu ile
başlar, pulmoner enf.u takiben diğer organlara
yayılır.
• Sağlıklı kişilerde gelişebilir.

KOKSİDİYOİDOMİKOZ
• Etken: Coccidioides immitis (Kaliforniya ile sınırlı), C.posadasii (Kaliforniya
dışındaki enfların çoğundan sorumlu)
• Bölge: ABD’nin güneybatısı, Meksika’nın kuzeyi, Orta ve Güney Amerika
• Koksidiyoidomikoz(is) • 65 yaş üstü kişiler ve AİDS’lileri daha fazla oranda etkiler
• Histoplazmoz(is) • Tüm insan mikotik patojenlerinin en virülan olanı (birkaç artokonidyum
primer tabloyu oluşturmaya yeter)
• Blastomikoz(is) • neden olduğu bir enfeksiyon kuşkusu durumunda klinik örnekler mutlaka klas
II biyogüvenlik kabinlerinde incelenmeli ve işlenmelidir
• Parakoksidyoidomikoz(is) • Mikr.:
– Dokuda (37°C) sferül (içinde endosporlar),
– 25°C’de hif ve fıçı şeklinde artrokonidya
• Patogenez;
– artrokonidyumların inhalasyonu,
– dokuda sferül oluşması

KOKSİDYOİDOMİKOZ / Klinik bulgular KOKSİDİYOİDOMİKOZ / Tanı


• Çeşitli lezyonlar (büyük taklitçi)
• PRİMER ENFEKSİYON • Örnekler: Balgam, doku
– Çoğunlukla belirtisiz • Direk inceleme (KOH; H&E) Sferül
– Ateş, göğüs ağrısı, öksürük, kilo kaybı • Kültür; SDA: 25 °C’de küf kolonileri %20 CO2 varlığında,
40°C’de zengin besiyerinde sferül oluşumu
– Akciğerde nodüler lezyonlar
• Kültürden ekzoantijen immünodifüzyon testi
• Seroloji;
• SEKONDER (YAYGIN) ENF. (%1 )
– Tüpte presipitin testi: IgM (presipitin) tayini
• Kronik / fulminan
– Kompleman birleşmesi
• Akciğer, meninks, kemik ve deri tutulumu
– Deri testi (koksidyoidin, sferülin antijeni): negatif ise tanıyı
ekarte ettirebilir.

1
KOKSİDYOİDOMİKOZ / Tedavi HİSTOPLAZMOZİS

• Hafif seyreden primer enf. da semptomatik • Etken:


tedavi • Histoplasma capsulatum var. capsulatum (ABD’nin doğu
yarısı, Latin Amerika’da, pulmoner ve yayılım gösteren enf)
• Amfoterisin B, • Histoplasma capsulatum var. duboisii (Afrika’nın tropikal
• Itrakonazol, bölgelerinde, deri ve kemik lezyonları)
• Her ikisi de 25 °C’de hyalen küf, 37°C’de tomurcuklu maya
• Flukonazol (özellikle menenjit varsa) • Doğal rezervuar: Toprak, kuş dışkıları, yarasa mağaraları
• Mikr. Dokuda (37°C’de) maya hücreleri 25 °C’de hif,
mikrokonidyum, makrokonidyum (tüberküllü makrokonidya)
• Patogenez: Mikrokonidyum inhalasyonu, Primer kütanöz
inokülasyon

HİSTOPLAZMOZİS / Patogenez

• Mikrokonidyumların inhalasyonu / primer kütanöz


inokülasyon
• Maya hücrelerine dönüşüm
• Alveolar makrofajlar tarafından fagosite edilmeleri
• Üremenin sınırlanması ya da mantarın kan yoluyla RES’e
yayılması
• Hücresel immünitenin baskılanması

HİSTOPLAZMOZİS / Klinik bulgular AFRİKA HİSTOPLAZMOZİSİ

• PULMONER ENF. Belirtisiz (%95) /hafif/orta/ağır/ kronik • Etken: Histoplasma capsulatum var. duboisii
kaviter • Klasik histoplazmozisden farkları
• YAYGIN ENF.; RES (karaciğer, dalak, lenf nodu, kemik iliği) – Deri ve kemik tutulumu sık,
tutulumu, mukokütanöz enf. – pulmoner tutulum nadir
• PRİMER KÜTANÖZ ENF. – Dokudaki maya formları daha büyük ve kalın duvarlı
– Dokuda dev hücre oluşumu

2
HİSTOPLAZMOZİS / Tanı HİSTOPLAZMOZİS / Tedavi

• Örnekler: Balgam, doku, kemik iliği, BOS, kan • Çoğu olguda gerekmez
• Direk inceleme: Giemsa / Wright Hücre içinde ve dışında • Amfoterisin B
maya hücreleri • İtrakonazol
• Kültür: 25°C’de küf kolonisi 37°C’de zengin besiyerinde • Pulmoner lezyonlar için cerrahi
mayaya dönüşüm
• Seroloji: Kompleman birleşmesi
• Deri testi (Histoplasmin antijeni): Anlamı sınırlı

BLASTOMİKOZİS
• Etken: Blastomyces dermatitidis (termal dimorfik)
• Bölge: Amerika (Missisipi ırmağı havzası, Great Lake çevresi,
Güneydoğu), Afrika, Avrupa, Orta Doğu
• Patogenez:
– Konidyum inhalasyonu
– Primer kütanöz inokülasyon Blastomyces dermatitidis - Conidia
seen growing along hyphae. (400X,
Blastomyces dermatitidis - SAB, 30oC, 7 gün DMD-108)
• Makr: 25 °C’de kültürde beyaz sarımsı kahverengi küf
kolonileri
• Mikr.: Dokuda ve 37°C’de kültürde bağlantı boynu geniş maya
hücreleri, 25 °C’de hif ve konidyum Blastomyces dermatitidis -gram stain
of BAL showing broad-based budding
yeast, characteristic of Blastomyces
dermatitidis. (X1000, Nikon)

BLASTOMİKOZİS / Patogenez BLASTOMİKOZİS / Klinik bulgular


• ASEMPTOMATİK ENF (enfekte bireylerin yarısından azında semptomatik
• Enfeksiyöz partiküllerin inhalasyonu / primer kütanöz hastalık)
inokülasyon • PULMONER ENF.
• Enfekte dokunun makrofajlar ve nötrofiller ile infiltre olması, – Asemptomatik
granülom oluşması – grip benzeri hafif hst
• Nötrofillerin (oksidatif öldürme) ve makrofajların mantarı – şiddetli tablo bakteriyel pnömoniye benzer)
öldürmesi – Radyografik kitle lezyonları, fibronodüler infiltrat (Tbc, Ac ca ayırıcı tanı)

• Her yaş ve cinsde görülür • KRONİK KÜTANÖZ ENF.


– Ac’lerden hematojen yayılım ile (çoğunlukla Ac, lezyonu / sistemik bulgu yok)
• Kişiden kişiye bulaşmaz, lab kaynaklı görülebilir
– Yüz, kafa derisi, boyun, ellerde papül, püstül, ağrısız ülseratif nodül
– Ayırıcı tanı; skuamöz hc li ca
• YAYGIN ENF. (Deri, kemik, GUS, SSS, dalak)
• PRİMER KÜTANÖZ ENF.

3
BLASTOMİKOZİS / Tanı-Ted PARAKOKSİDYOİDOMİKOZİS
(Güney Amerika blastomikozu)
• Örnekler: Balgam, BAL, doku • Etken: Paracoccidioides brasiliensis
• Direk inceleme: KOH, H&E Bağlantı boynu geniş maya hücreleri
• Kültür: 25°C’de küf kolonisi 37°C’de zengin besiyerinde mayaya
• Bölge: Güney ve Orta Amerika
dönüşüm • Patogenez: Konidyumların inhalasyonu
• Seroloji: İmmünodifüzyon testi Ekzoantijen A’ya karşı antikorların • Enf. erkeklerde daha sık görülür
ELISA ile saptanması
• Deri testi (Blastomisin kültür filtre antijeni) Anlamı sınırlı • Mikr.: Dokuda (37°C’de) multipl tomurcuklu maya hücreleri,
• Tedavi 25 °C’de hif ve konidyum
– Amfoterisin B • Kiltürde 3-4 hft da tüysüz, buruşuk, kahverengimsi koloniler
– İtrakonazol
– Flukonazol
– Cerrahi

PARAKOKSİDYOİDOMİKOZİS / Patojenite faktörleri PARAKOKSİDYOİDOMİKOZİS / Klinik bulgular

• Mantarın sitoplazmasında bulunan bir protein östrojene • BELİRTİSİZ ENF.


bağlanır (testosterona bağlanmaz). • LATENT DÖNEM (süre değişken)
• Bu bağlanma mantarın 37°C’de maya şekline dönmesini • Belirgin enf tablosu sık değil
engeller. • Akut / kronik pulmoner form subklinik ya da ilerleyici
• Maya formunun duvarında bulunan alfa- glukan granülom • Yaygın hastalık formu akut, subakut ya da kronik tipte olabilir
oluşmasını indükler.
• SEMPTOMATİK ENF. –Akciğerlerde nodüler lezyon –Diğer
organlara yayılım (nadir )
• AC dışı en dikkat çeken yerleşim alanı deri, mukoza, lenf
nodları, adrenal bezler, KC, dalak, SSS, kemikler
• Mukoza lezyonları ağrılı ve ülserleşmiştir, genellikle ağız,
dudaklar, diş eti ve damakta

PARAKOKSİDYOİDOMİKOZİS / Tanı-Ted Penicilloz marneffeii


• Örnekler: Balgam, doku
• Direk inceleme: KOH, H&E Multipl tomurcuklu maya • Etken Penicillium marneffeii
hücreleri; tomurcuk ana hücreye dar bir boyunla • Dimorfik mantar
bağlı
• Kültür: 25°C’de küf kolonisi 37°C’de zengin • Tayland ve Güney Çin’de HIV ile enfekte bireylerde hast
besiyerinde mayaya dönüşüm • Maya formu in vivo hc içi yerleşimli, pleomorfik, uzun,
• Miçelyal form tanımlayıcı değil
tomurcuk oluşturmaz
• Maya formundaki ana hücreye dar bir boyunla
bağlanmış 6 ya da daha fazla blastokonidyumun • İnhalasyonla konidyumların alınması ile
oluşturduğu gemici dümeni görünümü
tanımlayıcıdır • Yayılım gösteren enf
• Seroloji: İmmünodiffüzyon, Kompleman birleşmesi • Ateş, öksürük, pulmoner infiltrat, LAP, organomegali, anemi,
• Spesifik tanımlama için maya formuna dönüşüm ya lökopeni, trombositopeni
da ekzoantijen testi gerekli
• Tedavi; Amfoterisin B, Ketakonazol, İtrakonazol, • Deri lezyonları hematojen yayılım gösterir
Sulfanomidler • Yüz, gövdede molluscum contagiosum benzeri lezyonlar

4
Penicilloz marneffeii / Tanı

• Kan, kemik iliği, BAL, doku örneği


• Kültür: 25°C’de küf kolonisi ( tipik Penicillium morfolojisinde
besiyerine yayılan kırmızı pigment oluşturan),
• 37°C’de mayaya dönüşüm
• Fagosit içinde oval şekilli bölünen maya hc
• Ted. Amfoterisin B ± flusitozin
• AİDSlilerde enf nüksünü önlemek için ömür boyu İtrakonazol

25oC 37oC

Histoplasma capsulatum

Blastomyces dermatitidis

Paracoccidioides brasiliensis

Coccidioides immitis

Penicillium marneffei

5
Tanım / Genel Özellikler

• Fırsatçı mikozlar düşük virulansa sahip doğada


veya insan florasında bulunabilen mantarların
Fırsatçı mikozlar neden olduğu fungus infeksiyonlarına verilen
addır.
• ETKEN MANTARLAR Doğada saprofit / normal flora üyesi
• KONAK İmmün sistemi baskılanmış / altta yatan başka bir
risk faktörü var

Candida türleri
Fırsatçı mikozlar
• Fırsatçı mantar patojenlerinin en yaygın olanı
• Kandidiyazis (kandidoz)
• Birçoğu normal flora üyesi (%80) (ağız boşluğu, vajen,
• Kriptokokkoz(is) gastrointestinal sistem, rektal bölge)
• Aspergilloz(is)
• Vücüt kıvrımlarında sporadik olarak bulunabilir
• Zigomikoz(is)
• Diğer: Trikosporonoz(is), fusaryoz(is), • normal insan derisinden nadiren izole edilir.
penisilloz(is)……
• Çeşitli nedenlerle mukozal bariyer bozulduğunda organizma
orofarinks ve gastrointestinal yoldan hematojen yayılımla veya
***Doğada bulunan mantarların HEPSİ fırsatçı translokasyonla
mikoza neden olabilir***
• Kontamine iv. kateterler ve şiringalarla hematojen yolla vücuda
yayılır.

Morfololoji
• 3-6 µm büyüklüğünde oval veya yuvarlağımsı, • Yalancı hif, arka arkaya tomurcuklanan
tomurcuklanan hücreler (blastokonidyum, blastokonidyumların birbirinden ayrılmayıp uzayarak
blastosporlar) olarak görülürler. ve aralarında boğumlar oluşturarak yaptıkları bir
• Kandida cinsi içindeki mayaların en belirgin morfolojik hücreler zinciridir.
özellikleri blastospor, psödohif ve septalı hif
• Candida türleri arasında C. albicans
oluşturarak çoğalmalarıdır.
blastokonidyum+yalancı hif yanında gerçek hif
• Tek istisna sadece maya hücreleri oluşturan, yalancı
hif oluşturmayan ve üriner sistem infeksiyonları ve
de oluşturarak dimorfik özellik gösterir.
debilize hastalarda sistemik infeksiyonlara neden olan
C. glabrata

1
İnsanda Hastalık Yapan Candida Türleri
• İmmun sistemi baskılanmış kişilerin en sık hastalık etkenleri
arasında
• Hastane kaynaklı bakteriyemilerin 4. sıklıkta nedeni  Sık rastlananlar:  Seyrek rastalananlar:
– Candida albicans – C. ciferrii
 Klinik spektrum:
– C. dubliniensis – C. famata
Süperfisyal infeksiyonlar sistemik, hayatı
– C. glabrata (previously – C. haemulonii
tehdit edici infeksiyonlar Torulopsis glabrata) – C. lipolytica
• En çok tutulan organlar, akciğerler, dalak, böbrekler, karaciğer, – C. guilliermondii – C. norvegensis
kalp ve beyin – C. krusei – C. pulcherrima
• Dissemine (yaygın) infeksiyonu olan hastaların %10-30’unda – C. lusitaniae – C. ruguosa
deri lezyonları görülebilir. Bu gibi lezyonların erken – C. parapsilosis – C. utilis
farkedilmesi önemlidir. Çünkü otopside sistemik candidiazis
– C. pseudotropicalis – C. zeylanoides
olduğu ispatlanan vakaların çoğunda ölmeden hemen önce
alınmış olan kan kültürleri negatiftir. – C. stellatoidea – C. tropicalis
– C. tropicalis

Candida albicans Virülans Faktörleri Antijenik Yapı


• Hücre duvarında bulunan ve potent
• Morfolojik değişiklikler (yeast - filamentous
immünujen olan mannanın yapısal farklarına
pseudohyphae /maya-hif dimorfizmi göstermesi)
göre A ve B diye iki serotipe ayrılır.
• Konak hücrelerine adezyon yeteneği
• Fibrinojen benzeri reaksiyon (konağa ait yapı gibi) • C. albicans’da mannan dışında salgısal
• Hidrolitik enzimler (sekrete edilen aspartyl proteinazlar
proteazlar, enolaz, ısı şok proteini gibi
(Sap), fosfolipaz) antijenler de saptanmıştır.

Predispozan faktörler, altta yatan nedenler Klinik kategoriler


• Travma, oklüzyon gibi mekanik nedenler • Kutanöz: intertrigo, paronişi, onikomikoz
• Geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi, oral kontraseptifler
• AİDS, avitaminoz, hamilelik • Mukokutanöz: pamukçuk, perianal hastalık
• T lenfositler ve makrofajlarda defektler
• İmmünsupresyona yol açan durumlar (endokrinopatiler, • Kronik: Mukokutanöz kandidiaz (erişkinlerde sıklıkla
yanıklar, maligniteler, vs) timoma ile ilişkili), granülomatöz hastalık
• İntravasküler kateterler
• Kemoterapi uygulaması • Sistemik: Fungemi, endokardit, pulmoner infeksiyon,
• iv. ilaç kullanımı üriner sistem infeksiyonu, menenjit, endoftalmit
• Yenidoğanlar

2
Klinik
• Deri ve tırnakların lokalize infeksiyonları (dermatofit Dissemine kandidiazis, immun sistemi
infeksiyonlarına benzer) baskılanmış hastalarda major problem
• Ağız, vajen, özefagus ve bronşların mukozal yüzeylerini etkileyen
hastalıklar AİDS’li hastalarda daha çok orofarinks ve üst
• Birçok organ sistemini etkileyen dissemine infeksiyonlar gastrointestinal sistemin ciddi infeksiyonları
• C. parapsilosis, intravasküler kateter ve implant materyallerinde görülmekte, sistemik hastalık daha nadir
biyofilm oluşturur, özellikle hiperalimentasyon sıvısı uygulanan
hastalarda ön plana çıkan Candida türüdür görülmektedir.
• Hepsinde tanı lezyonda mikroskopik olarak mayanın gösterilmesi
ile desteklenmeli ve kültür ile doğrulanmalıdır.

Kandidiazis
meme altı

Kandidiazis
paronişi

Kandidiazis
pamukçuk

3
Kandidiazis
Kronik mukokutanöz

Oftalmik Kandidiazis
Laboratuvar Tanı
• Histopatolojik kesitlerde ve balgamda
tomurcuklanan maya hücreleri, psödohif ve
septalı hif oluşturabilirler.
• Katı besiyerinde maya ve psödohifli hücreleri
oluşturabilirler.
• Kolonileri opak, krem renkli, soluktur.

Candida türleri 079

Calcofluor White x400: Maya ve


psödohif

Gram boya x1000: Maya ve psödohif

Candida albicans kolonisi


23

4
Kan, serebrospinal sıvı, ve cerrahi örneklerden
izole edilen tüm mayalar tiplendirilmelidir. İdentifikasyon prosedürleri

Balgam, idrar ve diğer steril olmayan vücut


örneklerinden izole edilen mayalarda sınırlı • Morfolojik
identifikasyon (çoğu normal flora üyesi veya
geçici kolonizasyon) • Fizyolojik
• Biyokimyasal testler

• Candida türleri Saboroud Dextrose Agar (SDA) gibi rutin


besiyerlerinde oluşturdukları kolonileri ve mısırunu-
Tween 80 gibi besinden fakir besiyerlerinde saptanan
blastokonidyumlarının özellikleri ve blastokonidyumların
yalancı hif boyunca dizilimlerine göre farklar gösterirler.

• Ancak türlerin kesin tanısı şeker fermentasyon ve


asimilasyon deneyleri ile konulur.

!!! C. albicans identifikasyonu için hızlı ve güvenilir


yöntem: germ tüp testi !!!
• Maya kolonileri serum içinde suspanse edillip 37C’de 2-3 saat
kadar inkübe edildiklerinde C. albicans blastosporları hifsel • Ayrıca Mısırunu - Tween 80 besiyerindeki
çıkıntılar (germ tüp) oluştururlar (bazı izolatlar hariç).
morfolojileri ayırıcı tanıya yardımcıdır
• Testin doğruluğu için 2-3 saat içinde değerlendirilmelidir.
(Uzamış inkübasyonda diğer türler de benzer yapılar • C. albicans Mısırunu - Tween 80 (corn-meal)
oluşturabilir.)
agarda 25C’de klamidospor oluşturur.
• C.albicans ve C.dubliniensis germ tüp pozitiftir.

5
Germ tüp pozitif Germ tüp negatif

Candida albicans
tomurcuklanan maya, psödohif,
klamidospor

Tween 80 agarda klamidospor oluşumu; Tween 80 agarda klamidospor oluşumu


C.albicans C.dubliniensis

6
Maya tanımlanması Maya tanımlanması

C. parapsilosis C. lusitaniae C. dubliniensis C. tropicalis


Short, curved pseudohyphae Slender, branched, curved pseudohyphae Graceful long pseudohyphae
Terminal chlamydospores
short chains of blastoconidia Single/small groups blastoconidia along pseudohyphae

C. guilliermondii C. lipolytica C. krusei C. glabrata


Few, short pseudohyphae Elongated blastoconidia in short chains
37 Elongate blastoconidia No pseudohyphae, small blastoconidia 38
Clusters of blastoconidia at septae arthroconidia Cross-matchsticks, tree-like

Candida albicans
Şekerlerin fermentasyonu

085 Candida antifungal direnç


• Primer (kalıtımsal) direnç
– C. lusitaniae (amphotericin B)
– C. glabrata (fluconazole)
– C. krusei (fluconazole)
• Sekonder (kazanılmış) direnç
– Fluconazole, diğer azoller
– Amphotericin B
– 5-FC

42

7
Tedavi ve Kontrol
• Amfoterisin B / Amfoterisin B + 5-flusitozin

• İmmun sistemi sağlam olan hastalarda kutanöz ve • Azol türevleri (Ketokonazol, flukonazol)
mukokutanöz hastalıkda genellikle topikal tedavi • Primer direnç özelliklerine dikkat!!
tercih edilir, tırnak infeksiyonları dışında bu tedavi ile
• İmmun suprese hastalarda tedaviden en iyi yanıtı
iyi klinik yanıt alınır. alabilmek için hastanın immun durumunu
• Sistemik hastalıkların tedavisi organ tutulumuna ve düzeltmeye çalışmak gerekir.
kişinin immun durumuna göre değişir.
• Entube veya çeşitli kateterleri bulunan hastaların sıkı
takip edilmesi gerekir.

Candida antifungal duyarlılık yöntemleri

• Test metodları
– Referans sıvı mikrodilüsyon (CLSI)
– Alamar blue içeren endüstriyel sıvı mikrodilusyon
sistemi (Sensititre, YeastOne)
– E-test
– Disk difüzyon (CLSI)
– Vitek 2

45 46

E-test

Cryptoccus Neoformans

47

8
Primer / Opportunisti
Primer Opportunistikk Cryptococcus neoformans
Sistemi
stemikk Mantarlar Genel özellikleri
• Doğal rezervuar: kuş dışkısından zengin
toprak,
Blastomyces dermatitidis
Primer Patojenler Coccidioides immitis dimorfik & • Mikroskopi: Yuvarlak ya da oval, 2-20 µm
Histoplasma capsulatum endemik çapında kapsüllü maya mantarı (Çini
Paracoccidioides brasiliensis mürekkebi)
Penicillium marneffei
Cryptococcus neoformans*
• Makroskopik görünüm: Krem rengi, mukoid
Opportunistik
Aspergillus species koloniler (SDA)
monomorfik
Rhizopus, Mucor spp • Serotipler: A-D (en sık A)
(zygomycetes)
Pneumocystis carinii
• Primer infeksiyon bölgesi akciğerler
• Beyin ve meninkslere sistemik yayılım
eğilimi fazla.

4 ana serotip, ve 3 varyetesi vardır


Tüm dünyada,
MORFOLOJİ
C. neoformans var. grubii (Serotip A) AİDS’liler için
C. neoformans var. neoformans (Serotip D) önemli fırsatçı
patojen
• Diğer sistemik mikoz etkenlerinden
farklı olarak dimorfik değildir.
C. neoformans var. gatti (Serotip B ve C)
• İnfekte doku ve kültürde 25 ve 37 0C’de
tomurcuklanan maya formunda ürer.
Tropikal, subtropikal,
Eucalyptus ağaçları ile ilişkili,
• Eşeyli üreme şekli Filobasidiella
Bağışıklığı normal bireylerde ortaya çıkma eğilimli,
SSS’de granülom oluşumu
neoformans olarak adlandırılır.
Mortalitesi düşük, ancak daha ciddi nörolojik sekel

Cryptococcus neoformans
KRİPTO
PTOK
KOKK
KKOOZİ
ZİSS
• Virülans faktörleri
a. Mukopolisakkarit kapsül (fagositozunu
engeller, alternatif kompleman yolunu inhibe • Altta yatan hücresel immünite defekti
eder, serotipi belirler) olanlarda (AIDS, lenfoma)
b. Fenol oksidaz (+) (Staib by/caffeic acid • Görünürde immün defekti olmayanlarda
by)(Fenolik bileşikleri melanine çevirir) (hc
da sistemik hastalığa yol açabilir.
duvarını güçlendirir, fagositozdan korur)
c. üreaz enzimi • Patogenez Mayaların inhalasyonu,
d. Alfa eşey fenotipinde olması (MATalfa,
perkütan inokülasyon

kapsül ve melanin üretimi açısından önemli)

9
Patogenez KRİPTO
PTOK KOKK
KKOOZİ
ZİS
S
Klinik tablolar
• Solunan konidyumlar makrofajlarca yutulur,
hücre içinde hayatta kalır 1. PULMONER (Primer kriptokoksik pnömoni)
• Kapsül fagositozunu engeller Asemptomatik /grip benzeri /hiler LAP / PA grafide solid
nodüler infiltartlar (tek ya da çift taraflı)
• kapsül ve melanin oksidatif hasardan korur
Semptomatik pnömoni (PA grafide diffüz pulmoner
• Kan ve lenfatiklerle beyne yayılım infiltrasyon)
Kavitasyon nadir
Kanserden ayırmak için cerrahi ile solid nodül çıkarılır.

KRİPTO
PTOK KOKK
KKOOZİ
ZİS
S
Klinik tablolar
2. DISSEMİNE (kan yoluyla yayılım)
**Akciğerlerden kan yolu ile meninkslere
• PA grafide yayılarak oluşan kriptokokkal menenjit,
kriptokokkozun en sık tanı konan formudur.
diffüz
pulmoner C. neoformans, fungal menenjitin en sık
infiltrasyon nedenidir!!!
Ateş, baş ağrısı, meningismus, görme
bozuklukları, anormal mental durum ve
nöbetler klinik tabloya hakimdir
Tedavi edilmezse ölüm kaçınımazdır

Santral sinir sisteminin kriptokokkal


hastalığı, nörolojik defisite neden olan 3. Diğer klinik durumlar;
büyüyen bir intraserebral kitle – deri, osteolitik kemik lezyonları,oküler hast
formunda da ortaya çıkabilir. Daha çok
(koryoretinit, optik sinir invazyonu),
var gattii’ye bağlı (Cryptococcoma)
genitoüriner hast (prostat tutulumu
enfeksiyonun asemptomatik kaynağı olabilir)
– Primer kutanöz kriptokokkoz (Molluscum
contagiosum’u taklit eden deri lezyonları)
(%10-15)

10
AIDS Hastasında
Kriptokokkozis
Kriptokokkozis Kriptokokkozis
Kriptokokkozis
Lezyonları

KRİPTO
PTOK
KOKK
KKO
OZİ
ZİSS Cryptococcus neoformans
Tanı çini mürekkebi ile boyamada
• Örnekler: BOS, balgam, deri lezyonundan aspirasyon
• Direk mikr. İnceleme: Çini mürek.(% 50 sensitivite)
kapsüllü maya hücreleri
– Çini mürek ile boyada, BOS’daki parçalanmış lenfositler C.
neoformans ile karışabilir
– C. neoformans hücreleri BOS ya da diğer klinik örneklerde
Gram boyası ile de görülebilir
• Kültür: BOS / Kan (Saboroud Dekstroz Agar,
Siklohekzimide duyarlı olduğu için besiyeri içinde
siklohekzimid olmamalı)
• SDA’da, parlak, mukoid koloniler
• Kafeik asit testi +
• Staib besiyerinde kahverengi koloni ayırıcı tanıda
önemli

Tomurcuklanan maya
Cryptococcus neoformans
• C. neoformans
hücreleri HE,
GMG boyaları ile
boyanabilir.
• Musikarmin
boyası ile kapsül
parlak kırmızı
renkte boyanır

11
Cryptococcus neoformans
melanin formasyonu
formasyonu

Cryptococcus
neoformans

Staib besiyeri
Bird-seed agar

Kriptokokkozis
Kriptokokkozis Serolo
Serolojisi
jisi
KRİPTO
PTOK
KOKK
KKO
OZİ
ZİSS
Tanı

• Seroloji*** BOS’da ve serumda latex


aglutinasyon testi ile kapsül antijeninin
tespiti(>90% sensitive, spesifik ve basit)
• Diğer sistemik mikozlarda ise serolojik
tanıda antikor aranır.

KRİPTO
PTOKKOKK
KKOOZİ
ZİSS
Tedavi ASPERGİLLOZİS
• Kriptokok memenjiti ve kriptokokkozun yayılım
• Etken: Aspergillus spp. (en sık: A. fumigatus)
gösteren şekilleri tedavi edilmezlerse mutlaka
ölümcüldür • Aspergillozis, dünyada en yaygın invazif küf enfeksiyonudur.
– Akut olarak 2 hafta amfoterisin B+flusitozin • Risk faktörleri ve patogenez
– Arkasından ya oral flukonazol ya da itrakonazol ile – İmmünsupresyon, DM, ekzojen enfeksiyon (sporların
pekiştirme tedavisi yapılmalı inhalasyonu)
– Atopik konak tarafından sporların inhalasyonu, Aşırı
duyarlılık reaksiyonları (allerji)
• AİDS’li hastalar için yaşam boyu idame tedavisi
(flukonazol ya da itrakonazol ile) – Aspergillus toksinleri ile kontamine ürünlerin tüketilmesi,
• AİDS’li olmasa bile bir azolle 1 yıla kadar varan uzun Mikotoksikoz / karaciğer ve kolon kanseri
bir pekiştirme tedavisi gerekir.

12
ASPERGİLLOZİS / Klinik tablolar
Aspergillus ÖZELLİKLER • ALLERJİK ASPERGİLLOZİS
– Astım (Tip I)
– Allerjik bronkopulmoner aspergillozis (Tip I, III)
• Doğal rezervuar: hava, toprak • NONİNVAZİV LOKAL KOLONİZASYON
• Patojenite faktörleri: hif, fosfolipaz • Aspergilloma (Fungus topu) (akciğerler, paranazal sinüsler)
• Otomikoz (eksternal otit)
• Enfekte dokuda: damar invazyonu, trombus, • Onikomikoz
infarkt, kanama • Göz enf.u (konjunktival, korneal, intraoküler)
• İNVAZİV ASPERGİLLOZİS
• Makr: pudramsı küf kolonisi (spor rengi her – Pulmoner
türde farklı) – Yaygın: GIS, beyin, karaciğer, böbrek, kalp, deri, göz
– İnvaziv aspergilloz, nötropeni ve nötrofil fonksiyon bozukluğu ile
• Mikr: dikotom dallanan septalı hifler, vezikül, oldukça ilişkilidir
fiyalidler, mikrokonidya  Aspergillus terreus gerçek aspergillemi yapar ve kan kültüründe ürer.
• MİKOTOKSİKOZİS

ASPERGİLLOZİS Tanı ASPERGİLLOZİS Tedavi


• Örnekler Balgam, BAL, doku... • ALLERJİK Steroid
• Direk inceleme Balgamda septalı hif ve • ASPERGİLLOMA Semptomatik ise cerrahi,
konidya. amfoterisin B
• Dokuda damar içinde hifler • LOKAL, YÜZEYEL ENF. Nistatin
• Kültür Siklohekzimidsiz SDA (en az 2 kültürde
üremeli !) • İNVAZİV ENF. Cerrahi debridman, Amfoterisin
B, itrakonazol
• Seroloji Allerji (serumda spesifik IgE-- RAST)
İnvaziv enf. (serumda galaktomannan antijeni- ***Mortalite yüksek
-ELISA)

Aspergillus flavus on SAB media at 72 hour


at 30oC (note greenish-yellow colour with
white edge

Aspergillus fumigatus

13
ZİGOMİKOZİS
• Etkenler: Rhizopus, Rhizomucor, Mucor...
• Doğal rezervuar: Hava, su, toprak
• Risk faktörleri: Diabetik ketoasidoz,
immünsupresyon
• Patogenez: Sporanjiyosporların inhalasyonu
• Enfekte dokuda: Damar invazyonu, trombus,
infarkt, kanama

ZİGOMİKOZİS Klinik bulgular ZİGOMİKOZİS Tanı


• I. RİNOSEREBRAL –Burun, sinüs, göz, beyin ve • Örnekler; Balgam, BAL, sinüs biyopsisi..
meninks tutulumu –Orbital sellülit • Direk inceleme Septasız, kurdeleye benzeyen
• II. TORASİK –Akciğer lezyonları, parenkimde ve dik açılar yaparak dallanan hifler,
nekroz sporanjiyum
• III. LOKAL –Travma sonrası böbrek enfeksiyonu • Kültür SDA (pamuk helva görünümü)
–Yanık veya operasyon sonrası deri enf.u

ZİGOMİKOZİS Tedavi
• Cerrahi debridman Amfoterisin B
***Mortalite yüksek

• Zigomikoz etkeni olan mantarlarda yeni bir triazol


olan posakonazol ile yüksek klinik başarı oranları
bildirilmektedir.

14
Mantarlarla ilişkili insanlarda 4 tür hastalıktan
söz edilebilir.
• 1. Hipersensitivite – maya mantarlarına veya küf
mantarlarının sporlarına karşı gelişebilir.
• 2. İnfeksiyon- insanlar için patojenik olan mantarlar
Mikotoksinler ve Mikotoksikozlar ile karşılaşma sonucu değişik dokularda infeksiyon
gelişebilmektedir (mikozlar).
• 3. Mikotoksikoz – mantar toksinleri ile kontamine
gıdaların veya tahılların yenmesi ile oluşabilir.
• 4. Micetismus- doğada bulunan zehirli mantarların
yenmesiyle oluşmaktadır.

Mikotoksinler / Genel özellikleri


Mikotoksinler / Genel özellikleri • Düşük molekül ağırlığında kimyasal bileşikler
• Küfler tarafından üretilen toksinler (zehirli bileşikler) • Antijen olarak algılanmazlar
• Küflerin ikincil metabolitleri olup hayvanlar ve insanlar • Akut veya kronik toksisite gösterirler.
üzerinde toksik etkilidir. • Akut KC ve böbrek toksisitesi, Mss, deri ve endokrin sistem
• Yunanca'da ‘mantar’ = 'mykes' ve Latince'de zehir veya toksik belirtileri
= 'toxicum'. • Kanserojen, teratojen ve mutajenik etkiler
• 300’den fazla mikotoksin belirlenmiştir. • Hepsi sitotoksiktir.
• Aflatoksinler, okratoksin A, ergot alkaloidleri, fusarium insan • RNA, DNA ve protein sentezi üzerine etki
ve hayvan sağlığını direkt etkiler. • Bütün küf cins ve türleri mikotoksin üretmezler.
• Küflerin görünüşü, kokusu ve tatlarına bakılarak mikotoksin
ürettiklerini söylemek olanaksızdır.
• Bazı besinler görünür küf taşımaksızın da mikotoksinleri
içerebilirler

Mikotoksinler / Genel özellikleri


Mikotoksikozlar
• Klinik olarak ani ölümle tümör oluşumu arasındaki bir aralıkta
• Mikotoksinler bulaşıcı değildir kendini gösteren akut veya kronik hastalık şeklinde ortaya
• Mikotoksikozis üzerine ilaç ve antibiyotik tedavisinin çok az çıkabilir
etkisi vardır veya hiç etkisi yoktur • Mikotoksikozların çoğu mikotoksin bulaşmış gıdaların yenilmesi
• Mikotoksikozislerin yaygın görülmeleri genelde mevsime sonucu ortaya çıkar
bağlıdır
• Salgın şeklinde görülmeleri kontamine olmuş bir besin veya • Ortaya çıkan semptomların ve oluşan tablonun ciddiyeti
yemle ilişkilidir – mikotoksinin tipine,
• Duyarlı besin veya yemin incelenmesi ile küflerin bulunma – temasın miktar ve süresine,
durumu ve aktiviteleri açığa çıkarılabilir. – temas yoluna,
– toksine maruz kalan kişinin yaş, cinsiyet ve sağlık durumuna bağlıdır.
• Kötü beslenme, alkol bağımlılığı ve diğer toksin temasları gibi
çeşitli durumlar da mikotoksin zehirlenmesinin etkisi ve
şiddetini artırıcı etki gösterebilir

1
Mikotoksinler
Akut mikotoksikozis Kronik mikotoksikozis

• Yaşamsal organlarda (en sık Aflatoksinler


• Karaciğer, böbrek, dalakta
hiperplazi KC) hücresel değişiklikler Trikotekenler
• Kalıcı dejeneratif bozukluklar
• Yerel veya yaygın hemoraji Ergot alkaloitleri
• Tümoral bozukluklar
• Diare
• Konvülziyon, tremor
• İmmunsupressif etki Okratoksin
• Deri ve mukozalarda Fumonizinler
lezyonlar
Strinin
• İştahsızlık, kusma
• Ölüm

Aflotoksinler Aflotoksinler
• Üzerinde en fazla durulan mikotoksinlerden birisidir • En riskli besinler yer fıstığı, diğer sert kabuklu meyveler,
• İlk olarak Aspergillus flavusdan izole edilen bu toksin dört yağlı tohumlar, mısır, kırmızı toz ve pul biber, incir
gruba ayrılır. • Aflotoksin içeren yemle beslenen hayvanların eti, sütü ve
– B1, B2, G1, G2.
– Bitkisel ürünlerde farklı oranlarda bulunur
yumurtası gibi yenilebilir kısımlarındaki aflotoksin
– B1 en fazla bulunan ve en toksik etkiye sahiptir kontaminasyonunun oldukça düşük olduğu saptanmıştır.
– Bilinen en güçlü doğal karsinojen Aflatoksin B1’dir • Aflotoksinlerin gıda maddelerinden tam olarak elimine
edilmesi mümkün değildir.
 Aspergillus flavus kültürlerinin yaklaşık %35’inin , Aspergillus • Bu nedenle FDA belirli bir düzeye kadar gıdalarda (20ppb,
parasiticus kültürlerinin ise önemli bir bölümünün aflotoksin
oluşturduğu bilinmektedir. sütte <0.5 ppb) aflotoksin bulunmasını normal kabul
etmiştir.

Aflotoksinler Aflotoksinler
• Sıradan pişirme yöntemleri ve pastörizasyon toksin
parçalanmasında yeterli değildir. • Epidemiyolojik veriler bazı bölgelerde (Kenya, Mozambik,
• Kuru ısıda dehidrate ederek pişirme (kavurma) sonucunda Tayland) gıdalarla alınan günlük aflotoksin düzeyleri ile
kontamine fıstıklarda aflotoksinlerin %50’sinden fazlası primer karaciğer karsinomu arasında bir ilişki olduğunu
saptanmamıştır. göstermekte , hayvan deneyleri bu ilişkiyi kuvvetle
• Hedef organ karaciğer desteklemektir.
• Akut hepatosellüler nekrozdan intrasellüler etkileşim sorumlu • Sıçanlarda yapılan çalışmalarda diyetle alınan aflotoksin
• Hepatokarsinojenik etkiden aflotoksin B1 (AFB1)’in mikrozomal miktarı 5 g/kg olduğunda karaciğer tümörünün ortaya
oksidatif sistem aracılığıyla metabolize olması sonucu oluşan çıkış oranı %4.5 iken, doz 100 g/kg’a çıktığında bu oran
metaboliti “AFB1-2,3 epoksid”in sorumlu olduğu %100 olmuştur.
varsayılmaktadır.

2
Trikotekenler
Aflotoksinler • Esas olarak Fusarium cinsi mantarlar tarafından üretilir
• Trichoderma, Trichothecium, Myrothecium ve Stachybotrys
• Akut aflatoksikoz, ölümle sonuçlanır cinsleri de üretmektedir.
• Akut aflatoksikoz, insanlarda akut hepatit olarak kendini • Mısır, arpa, ve karışık hayvan yemlerinde bulunmuştur.
gösterir • İnsanda toksik doz değerleri konusunda kesin veriler yoktur.
• Kronik aflatoksikoz, kanser ve bağışıklığın baskılanmasını da • Ökaryotik hücrelerde protein sentezinin değişik aşamalarını
içeren daha uzun seyirli, patolojik değişikliklere yol açar. inhibe ederek etki gösterirler
• Gıdalarla kronik olarak aflatoksine düşük düzeyde maruz • Kontamine gıdalar dışında hava ve temas yoluyla da insanda
kalmak hepatoselüler kanser gelişimi için bir risk faktörü etki yapabilmektedir.
olarak kabul edilmektedir
• Kontamine gıdaların tüketimi gastrointestinal kanama ve
kusma ile sonuçlanır
• Direk teması dermatite yol açar

Ergot alkaloidleri
Ergot alkaloidleri
• Ergotun kaynağı olan Clavicepslerin farklı türleri, ortamda bulunan
alkaloidlerin türünü ve ergotizmin klinik tablosunu etkilemektedir.
• Ergotism veya 'Kutsal Ateş' küflerle ilgili olarak IX. yüzyıldan
beri en iyi bilinen hastalıktır. • Claviceps purpurea ergotamine-ergocristine alkaloidleri üretmektedir.
• Ergotism, Claviceps cinsi içindeki küf türlerinin ürettiği ergot – Bu alkaloidler vasokonstriktif etkileri nedeniyle ergotizmin gangrenli ve
alkaloidlerinin neden olduğu hastalıktır. en ağır şekline (gangrenöz ergotizm) neden olmaktadırlar.
• Ergot yapıları, mantarın buğday, arpa veya çavdar başaklarını – Bacaklarda ödem ve şiddetli ağrılar, kaşıntı, ekstremitelerin nekrozu
şeklinde kinik gidiş
istila edip tanelerin yerini alması ile oluşan mantar dokusunun – Deride ağrısız yaralar, tendonlarda gangren ve yanma duyusu
sertleşmiş kütleleridir.
– ölüm oranının %34 gibi yüksek bir oranda olduğu rapor edilmiştir.
• Kontaminasyon olan tahıl tanelerinin ekmek yapımında vs
kullanılması sonucu ergotlar vücuda alınmış olur • C. fusiformis tarafından oluşturulan ergot alkaloidleri ise nörolojik /
konvulsif ergotizme yol açar
– nörolojik / konvulsif ergotizm kas spazmları, nöbetler ve
halüsinasyonlar ile kendini gösterir.

Okratoksinler Fumonizinler
• Aspergillus ve Penicillium cinsi küflerin ikincil metabolitleridir
• Tahıllar, kahve, ekmek ve hayvansal kaynaklı pek çok besinde • Fumonizinler, Fusarium moniliforme ve ilgili küf türleri
bulunmuştur. tarafından üretilen mikotoksinlerdir.
• En sık bulunan ve en toksik olanı Okratoksin A'dır. • Fumonisinlerden toksik öneme sahip olanlar fumonizin B1 ve
• Okratoksin A'nın nefrotoksik, bağışıklığı baskılayıcı, B2'dir
karsinojenik ve teratojenik olduğu test edilen bütün deney • Fumonizin B1,
hayvanlarında gösterilmiştir. – Güney Afrika'da, Çin ve Kuzey İtalya bölgelerindeki mısır unu ve
tanelerinde sık ve yüksek miktarlarda bulunmuştur.
• Okratoksin A, Balkan Endemik Nefropatisinde (BEN) – Yüksek özefagus kanseri riski ile ilişkilendirilmiştir. Bu bölgelerde mısır
böbreklerde neden olduğu fonksiyonel ve yapısal bozukluklar temel besindir
ile bu hastalığın etkeni olarak ileri sürülmüştür . – Sfingolipit metabolizmasını bozar, atlarda lökoensefalomalazi (ciddi
• Balkanlarda pelvis, üreter ve uroepitelyal tümörler endemik nekrotizan beyin hastalığı), domuzlarda akciğer ödemi ve hidrotoraks,
sıçanların karaciğerinde hepatotoksik ve kanserojen etki yapar
olmayan bölgelerden 50-100 kat daha fazla görülmektedir.
• International Agency for Research on Cancer (uluslararası
kanser araştırma ajansı) Fusarium moniliforme'nin
toksinlerini insanlara karşı muhtemel karsinojenik (Grup 2B)
olarak sınıflamıştır

3
Sitrinin
• Penicillium ve Aspergillus’un bazı türleri tarafından oluşturulur
(Peynir ve sake üretiminde kullanılan kökenler)
• Güçlü bir nefrotoksin
• Japonya’daki sarı pirinç hastalığı ile ilişkilendirilmiştir
• Okratoksin A ile sinerjik etki gösterebilir
• Buğday, yulaf, çavdar, mısır, arpa, pirinç gibi gıdalarda
bulunabilir ancak insan hastalığı etkeni olarak bilinmemektedir

Bazı Mikotoksinler ve Etki Şekilleri


Mantar Mikotoksin Substrat Ana etki şekli
Claviceps purpurea Buğday, çavdar ve
Ergot alkaloid diğer yem mad. Ergotismus
Claviceps paspali
Aspergillus flavus Yer fıstığı küs., mısır Karaciğer sirozu
Aflatoksin ve diğer yem mad. ve kanseri
Aspergillus parasiticus
Aspergillus versicolor Mısır, buğday ve Karaciğer
Sterigmatosistin diğer yem mad. kanseri
Aspergillus nidulans
Aspergillus ochraceus K.aciğer yağlan.
Okratoksin A Arpa, mısır
Aspergillus melleus Böbrek dejener.
Zearalenon Mısır, diğer tahıl ve Östrojenik etki,
Fusarium roseum yem mad. kısırlık
(F – 2 toksin)
Fusarium oxsyporum Trikoteken Mısır, diğer tahıl ve Hemorajik
Fusarium tricinctum (T – 2 toksin) yem mad. sendrom

4
1. Mantar sterollerine etkili ajanlar (Poliyenler, azoller,
allilaminler, morfolinler)
2. Mantar hücre duvarına etkili ajanlar (Glukan sentez
Antifungal ilaçlar inhibitörleri, Kitin sentez inhibitörleri, Mannan
inhibitörleri)
3. Nükleik asit inhibitörleri (5 flusitozin)
4. Mitoz inhibitörleri (Griseofulvin)

Ergosterole Etkili Ajanlar

• Poliyenler • Poliyenler
– Amfoterisin B
– Nistatin, pimarisin
• Azoller – Amfoterisin B ve lipid formülasyonları (sistemik
– İmidazol (ketokonazol, mikonazol, ekonazol,klotrimazol)
– Triazol (Flukonazol, itrakonazol, vorikonazol,posakonazol) etkili
• Alilaminler – Nistatin (topikal etkili)
– Terbinafin
– Naftifin
• Morfolinler
– Amorolfin

Amfoterisin B ve lipid formülasyonları


AmB ve Lipid Formülasyonları
• Ciddi mikozların tedavisinde kullanılır
• Lipid formülasyonları konvansiyonel Amfoterisin B’nin • 1995 - AmB lipid kompleks, ABLC, (Abelcet)R
nefrotoksisitesini engellemek için geliştirilmiştir
• Geniş antifungal spektruma sahip • 1996 - AmB kolloidal dispersiyon, ABCD,
• Mantarların çoğuna fungisidal etkili (Amphocil)R
• P. boydii, C. lusitania, Fusarium ve Trichosporon türleri az duyarlı • 1997 - Lipozomal AmB, L-AMB, (AmBisome)R
veya dirençli olabilir
• Primer klinik endikasyonları invaziv kandidoz, kriptokokkoz,
aspergilloz, zigomikoz, blastomikoz, koksidiyoidomikoz,
histoplazmoz, parakoksidiyoidomikoz, penisilloz marneffei,
sporotrikoz

1
AmB Lipid Formülasyonları Başlıca yan etkileri
• Güvenli ancak çok pahalı • Akut-doza bağımsız
• Endikasyonları – İnfüzyon reak.(ateş, titreme, hipotansiyon, nadiren
– Klasik AmB başarısızlığı anafilaksi)
– Var olan veya AmB’ye bağlı gelişen böbrek • Kronik-doza bağımlı
bozukluğu – Nefrotoksisite (afferent arteriollerde vazokonst.)
– AmB ile birlikte nefrotoksik ilaç alma zorunluluğu – GFR düşer
– Renal tübüler asidoz
– Eritropoetin yapımı azalır
– Trombofilebit

Nistatin Poliyenlere direnç


• Toksisite nedeniyle topikal kullanılır • Sekonder direnç nadir, genellikle doğal direnç
• Mayalara etkili söz konusu
• AmB dirençli bazı suşlarda invitro aktivite • Direnç mekanizmaları
görülmüştür – Ergosterolde kalitatif ve kantitatif değişiklikler
• iv kullanım için lipozomal formu Faz III – Poliyene zayıf bağlanan sterol ile değişim
deneme aşamasında (Nyotran)R – Ergosterolün reoryantasyonu ve maskelenmesi

Azoller
• Sitokrom P-450 bağımlı 14-alfa demetilazı inhibe ederek • Triazoller:
ergosterol sentezini önler
– Daha yavaş metabolize olur
• İmidazoller; azol halkasında iki nitrojen (ketokonazol,
mikonazol, ekonazol,klotrimazol…) oral/topikal, yalnız – Daha az toksik (insan demetilazına etkileri
ketokonazolün sistemik etkisi var imidazollerde 1000, triazollerde 10.000 kat az)
• Triazoller; azol halkasında 3 nitrojen (Flukonazol, itrakonazol, – Endokrin yan etkileri yok
vorikonazol,posakonazol…) oral/iv, tümü sistemik etkili
• Genel olarak azoller Candida türleri ve C.neoformans’a • Genel yan etkileri karaciğer toksisitesi
fungistatik aktivite gösterir.

2
• Flukonazol Azollere direnç mekanizmaları
– Spektrumu sınırlı, maya enf.’da tercih edilir (küflere etkisi az)
– Sık ve profilaktik kullanıldığından direnç görülmeye • 14 alfa demetilazda değişiklik
başlanmıştır
– C. krusei’de primer, C. glabrata’da sekonder direnç • 14 alfademetilazın sentezinin artması
– HIV pozitif hastalardan izole edilen C. albicans suşlarında • Sterol biyosentez yolunun değiştirilmesi
kazanılmış direnç
• Aktif efluks pompaları ile ilacın dışarı atılması
• Itrakonazol
– Geniş spektrumlu
– Toksisite ve ilaç etkileşimi sorunu var
• Vorikonazol
– maya ve küflere geniş spektrumda etkili
– C. crusei’ye etkili

Nükleik Asit Sentez İnhibitörleri Griseofulvin


• 5-Flusitozin • Mikrotubulilere bağlanarak mitozu inhibe eder
– oral
– Amfoterisin B ve flukonazolle kombinasyon şeklinde
• Fungustatik
kullanılır • Lipofilik, dermiste yüksek konsantrasyona
– Toksisite ve sekonder direnç sorunu var (Hücreye alımında erişir
veya aktif metabilitine dönüşümünde etkili enzimlerin
kaybı nedeniyle ortaya çıkar) • Yalnızca dermatofitlere etkili
• İtrakonazol ve terbinafinden sonra tedavide
kullanımı azalmıştır

Glukan Sentez İnhibitörleri Ekinokandinler (iv)

• Akulesinler • Caspofungin, Anidulafungin, Mikafungin


• Candida spp, Aspergillus spp ve P. carini ’e karşı fungusidal
• Ekinokandinler ve pnömokandinler • Caspofungin, anidulafungin, mikafungin invaziv kandidoz
• Papülokandinler tedavisi için onay almıştır.
• Caspofungin, aspergilloz tedavisi için onaylı
• C. neoformans doğal olarak dirençlidir
• Aspergillus dışındaki küflere etkisiz

3
Mannan İnhibitörleri
Kitin Sentez inhibitörleri

• Streptomycetes tarafından üretilirler • Actinomadura türlerince üretilir


• Nükleozit peptid yapısında • Serbest karboksil grubu yüzey mannoproteini
• kitin sentezini kompetetif inhibe eder ile kompleks oluşturur
• Nikkomisin Z, invivo aktif tek bileşik olup • Plazma membranında bozulma ve K+ kaybı
araştırma aşamasındadır • Pramidisin invivo çalışma aşamasında

ANTİFUNGAL DUYARLILIK TESTLERİ

• NEDEN GEREKLİ ???


• Sistemik mantar infeksiyonlarının artması,
• Antifungal tedavi seçeneklerinin artması,
• Klinik yanıtı yansıtabilen standart bir yöntemin
olmayışı.

Yöntemler MAYALAR İÇİN REFERANS YÖNTEM (CLSI M27-A3)

• Makrodilüsyon
• Mikrodilüsyon
• Kolorimetrik mikrodilüsyon
• E testi
• Disk difüzyon

4
KÜFLER İÇİN REFERANS YÖNTEM (CLSI M38-A2) SONUÇLARIN YORUMLANMASI (CANDIDA)

Antifungal duyarlılık testlerinde sorunlar

• Pratik ve ucuz yöntem • Antifungal duyarlılık testleri henüz şekilleniyor.


• 48 saatten kısa inkübasyon süresi • Rutin değil, gerekli görülen izolatlara
• Amfoterisin B’ye duyarlı ve dirençli suşları uygulanması öneriliyor.
ayırabilen yöntem • Klinik yanıtın belirlenmesinde, altta yatan
• MIC direnç sınır değerleri hastalığın seyri de önem taşıyor.
• Klinik yanıt ile korelasyon
• MIC sonuçlarının okunmasındaki zorluklar
(azoller)

You might also like