Professional Documents
Culture Documents
ENTOMOLOJİ
Yazarlar
Prof.Dr. Bülent YAŞAR (Ünite 1, 2, 3, 4, 5, 6)
Prof.Dr. İsmail KARACA (Ünite 7)
Prof.Dr. Mehmet Salih ÖZGÖKÇE (Ünite 7)
Prof.Dr. Enver DURMUŞOĞLU (Ünite 8, 9)
Prof.Dr. Cengiz KAZAK (Ünite 10)
Doç.Dr. Uğur GÖZEL (Ünite 10)
Editör
Prof.Dr. İsmail KARACA
Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Öğretim Tasarımcıları
Doç.Dr. Evrim Genç Kumtepe
Öğr.Gör.Dr. Zekiye Rende
Kapak Düzeni
Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan
Grafikerler
Nihal Sürücü
Ayşegül Dibek
Ufuk Önce
Entomoloji
E-ISBN
978-975-06-2686-9
İçindekiler
Önsöz .................................................................................................................. ix
Sözlük......................................................................................... 191
İçindekiler ix
Önsöz
İnsanoğlunun gereksinimleri üç başlık altında toplanabilir; barınma, giyinme ve bes-
lenme. Bu temel gereksinimler içinde görüldüğü gibi tarım da yerini almaktadır. Yeryü-
zünde yaşayan ve giderek artan insan nüfusu gözönüne alındığında bunların temel so-
runları arasında beslenme birinci sırayı almaktadır. Artan dünya nüfusu açlık sorununu
beraberinde getirirken, tarımın önemini de artırmaktadır.
Yaşamımızda yadsınmaz bir yeri olan tarımsal ürünlerin önemli sorunlarından biri
de hastalık, zararlı ve yabancıotlardır. Bu etmenler içinde bulunan ve besinlerimize ortak
olan zaralılara karşı savaşımda başarılı olabilmek için zararlı etmenleri tanımak ve onlar
hakkında temel bilgilere sahip olmak gerekir.
Entomoloji kitabında temel entomolojik kavramlar verilmiş, böceklerin sınıflandır-
madaki yerleri işlenerek, biyolojileri ile ilgili geniş bilgiler aktarılmıştır. Kitapta Böcek
ekolojisi ve bunlara karşı savaşım yöntemleri geniş olarak ele alınmıştır. Ayrıca ürün-
lerde önemli ekonomik kayıplara yolaçan akar ve nematodlar hakkında bilgilere de yer-
verilmiştir.
Kitabın hazırlanmasında kuşkusuz bugüne kadar kaleme alınan bir çok kaynaktan ya-
rarlanılmış olup, yazarlar olarak bu kaynak sahiplerine teşekkürü borç biliriz.
Bu eserin öğrencilere yararlı olmasını diliyorum.
Editör
Prof.Dr. İsmail KARACA
1
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Böcekleri diğer yakın eklembacaklı gruplarından ayırt edilebilecek,
Böceklerin kanat, bacak ve anten gibi dış yapıların işlevlerini açıklayabilecek,
Böceklerdeki ağız parçalarının yapısı ile onların bitkilere verdikleri zararla iliş-
kisini kurarak onlara karşı savaşımda yöntemler önerebilecek,
Böceklerin vücut kısımlarını ve yerlerini ayırt edilebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Kanat • Vücut kısımları
• Baş • Bacak
• Anten • Dış çıkıntılar
• Ağız parçaları
İçindekiler
Baş
Embriyo döneminde yirmi bir segmentten (halka) ibaret olan böcek vücudunun
başa ait halkaları, ilk altı tanesidir. Bu dönemden sonra, başın gayet sağlam yapılı
bir kutu şeklini aldığı görülür. Baş genel olarak göğsün ön tarafında yer almıştır.
Fakat bazı familyalarında bazen alt tarafında da bulunabilir. Bundan dolayı bu tür
böceklere üstten bakıldığında baş görülmez. Baş üzerinde yanlarda ve yukarıya
doğru yerleşmiş bir çift petek göz, çoğunlukla bunların arasında ve genel olarak
üç (bazen bir) adet nokta göz, bir çift anten ile ağız parçaları bulunur.
Şekil 1.1
Bir böcek vücut
kısımları (Demirsoy,
1990’dan
değiştirilerek)
Antenler
Pedicellus: Antenin başa Antenler genel olarak gözler arasından çıkmıştır. Daima bir çift olarak mevcuttur.
yakın olan ikinci halkasına Koku, dokunma ve tat alma, yönünü bulma ve eşini bulma görevlerini yapar. De-
verilen isim olup üzerinde
Johnston organı bulunur. ğişik sayıda halkadan meydana gelmiştir ve bunlar baştan itibaren sıra numarası
Bu organ yapılarına göre ile anılır. Bu halkaların ilk ikisi daima diğerlerinden şekil ve boyut olarak ayırt
hava akımını, titreşimleri,
ya da vücut konumunun edilebilir. Birincisine “Scapus” adı verilir ve anteni başa bağlar. İkinci halkanın adı
değişikliğini algılar. “Pedicellus”dur. Diğerleri “Flagellum (Anten kamçısı)” adını alır. Anten halkala-
rının sayısı genel olarak 3 -50 arasında değişir.
Şekil 1.2
Bir arı başının
önden görünümü
Anten Tipleri
Özellikle anten kamçısını meydana getiren şekil değişimleri böceklerin sınıflandı-
rılmasında öneme sahiptir. Bunlar çok değişik olmasına karşılık çoğunlukla görü-
len tipleri Şekil 1.4’ de verilmiştir.
Şekil 1.3
Bir antenin
kısımları
Şekil 1.4
Anten tipleri
a) Kıl gibi;
b) İp gibi;
c) İnci gibi;
d) Dişli;
e) Ucu topuzlu;
f) Tarak gibi;
g) Sopa gibi;
h) Çift taraklı;
i) İki çift taraklı;
j) Fırça gibi;
k) Çatallı;
l) Yanı kıllı;
m) Yelpaze gibi;
n) Dirsekli;
o) Dirsekli ve ucu
topuzlu anten tipleri
(Kansu, 1994)
İ. Akif Kansu’nun, (1994, Ankara) Genel Entomoloji kitabının 29-33 arasındaki say-
falardan antenler ile ilgili daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Ağız Yapıları
Başın alt veya ön tarafına yerleşmiş olan ağız, üç çift uzantı ve diğer bazı parçacık-
lardan yapılmıştır. Ağız, böceğin aldığı besinin sıvı veya katı olması, herhangi bir
hayvansal veya bitkisel doku içerisinde bulunup bulunmaması sebebi ile değişik
yapılar kazanmıştır. Ağız parçalarının yapısı, böcekler ile savaşımda kullanılacak
ilacın seçiminde önemli rol oynar. Başlıca ağız tipleri aşağıda belirtilmiştir.
Çiğneyici ağız: Bu tipe ısırıcı veya kemirici ağız adı da verilebilir. Adından da
anlaşılacağı gibi, bu şekilde ağız yapısına sahip böcekler besinlerini ısırıp çiğne-
mek suretiyle alır. Bu tipe örnek olarak çekirgeler ve kınkanatlılar takımlarına
bağlı böcekler ile tam başkalaşım gösteren böceklerin larvalarını gösterebiliriz.
6 Entomoloji
Larva: Ebeveynlerine Arı takımına bağlı bazı türlerde de (Ör.: Karıncalar) ağız bu yapıdadır. Çiğneyici
benzemeyen tam başkalaşım
geçiren böcek yavrularına ağız tipi temel yapıdır. Bunun değişmesi ile diğer tipler meydana gelmiştir.
denir.
Şekil 1.5
Çiğneyici ağız yapısı
(http://tr.wikipedia.org/
wiki/B%C3%B6cek’.
Erişim Tarihi:
26.02.2011’den
değiştirilerek)
Şekil 1.7
Emici ağız: Kelebeklerin erginlerinde (Lepi-
Emici ağız doptera) görülen bu ağız tipinde iç çiğneyici ge-
yapısı (http://
tr.wikipedia.org/ lişmiş ve bir hortum halini almıştır. Bu hortum
wiki/B%C3%B6cek’. istirahat halinde başın alt kısmında kıvrık ola-
Erişim Tarihi:
26.02.2011’den rak dururken beslenme sırasında açılarak düz
değiştirilerek) bir durum alır. Bitkilerin polen tozlarını emerek
beslenecek yapıdadır.
1. Ünite - Böceklerde Dış Görünüm (Morfoloji) 7
Sokucu-emici ağız: Bazı böcekler bitki ve hayvan dokularını delerek besini sıvı
olarak alır ve ağız yapıları buna özelleşmiştir. Bu tip ağız yapısına sahip böcekler-
de ağız yapısında çeşitli farklılıklar vardır ve bu yüzden birkaç alt tipe ayrılır.
Şekil 1.8
Sokucu-emici
ağız yapısı (Altı
iğneli) (http://
tr.wikipedia.org/
wiki/B%C3%B6cek’.
Erişim Tarihi:
26.02.2011’den
değiştirilerek)
- 6 iğneli Sokucu-Emici Ağız: Üst dudak uzayarak bir hortum şeklini almıştır
ve 6 adet iğne bu hortum içinde yer almaktadır. Bazı sineklerde görülür
(Ör.: Sivrisinekler).
- 4 iğneli Sokucu-Emici Ağız: Değişik kanatlılar ve Eşkanatlılar takımlarında
görülür.
- 2 iğneli Sokucu Emici Ağız: Bazı sineklerde görülür. Ev sineklerinde ağız
yapısı bu şekilde ise de, bu iki iğne de ufalmıştır.
Thysanoptera takımında ise 3 adet iğne bulunur.
Bir üretici serasında zarar yaptığını söylediği bir böceği yakalayarak size getirdiğin-
de bu böceğe karşı öldürücü bir kimyasal ilaç kullanmasını önermeden önce üretici- 2
ye daha başka hangi bilgilere ihtiyacınız olduğunu söylersiniz? Neden?
Şekil 1.9
Bir ergin böceğin
baş ve göğüs
bölgesinin yandan
görünümü
(Çanakçıoğlu,
1989’dan
değiştirilerek)
Bacaklar
Böcekler, ergin dönemde genellikle 3 çift bacağa sahip olup her göğüs halkasında
birer çift bacak bulunur. Bacak; coxa, trochanter, femur, tibia ve tarsus olmak üze-
re beş kısımdan meydana gelmiştir. Böcek bacakları çeşitli kullanım amaçlarına
yönelik olarak bir dereceye kadar değişikliğe uğramıştır. Bu değişim genellikle
birinci ve üçüncü çift bacaklarda görülür.
Şekil 1.10
Bir bacağın
kısımları
Aşağıda verilen bacak tipleri böceklerde çok sık rastlananlar için örnek oluşturmak-
tadır. Bu tiplerin dışında değişikliğe uğramış diğer bacak tipleri de vardır.
1. Ünite - Böceklerde Dış Görünüm (Morfoloji) 9
Ön Bacak Tipleri
Kazıcı bacak: Bu tipe en iyi örnek danaburnudur. Coxa’dan itibaren bütün bacak Danaburnu: Özellikle sebze
gibi tek yıllık bitkilerin toprağa
parçaları kalın ve kuvvetli bir yapıda olup; tibia’nın alt tarafında kazma işini ko- yakın kısmını keserek yiyen
laylaştıracak diş gibi çıkıntılar bulunur ve kazma sırasında tarsus segmentlerinin çekirgegillerden zararlı bir
böcek türüdür. Yaşamının
içeri doğru çekilir. Coleoptera takımına bağlı Scarabaeidae familyası türlerinden büyük birçoğunluğunu toprak
bazılarında da bu bacak tipi görülür. altında geçirir.
Yakalayıcı bacak: Bu tipe örnek olarak peygamberdevesi (Mantis spp.) veri- Peygamberdevesi:
lebilir. Bacağın coxa kesiminin uzaması sayesinde böcek önünde bulunan diğer Çekirgelere benzeyen ve
doğada bulunan diğer küçük
canlıları yakalamak üzere, ön bacağını ileri doğru uzatma yeteneğini kazanmıştır. canlıları yakalayarak beslenen
Femur ile tibia’nın birbirine karşı olan yüzeyleri diken çıkıntıları ile donatılmış avcı bir böcektir.
Şekil 1.11
a) Kazıcı
b) Yakalayıcı
c) Temizleyici
d) Çengelli
e) Tutucu
(Çanakçıoğlu,
1993’dan)
Toplayıcı bacak tipi sadece polen toplayan arılarda bulunur. Diğer arı türlerindeki
arka bacak tipleri daha değişik yapıda olabilir.
Şekil 1.12
Bazı arka bacak
tipleri
a) Sıçrayıcı
b) Yüzücü
c) Toplayıcı
d) Koşucu
(Çanakçıoğlu, 1993)
Ergin böceklerin birinci çift bacakları dinlenme durumunda iken öne, diğer
iki çift arkaya doğru yönelmiştir. Yürüme sırasında bir tarafın bir ve üçüncü çift
bacağı ile diğer tarafın ikincisi birlikte hareket ettirilir. Sonraki harekette, diğer üç
bacak aynı işi yapar. Böylece dengeli bir yürüyüş sağlanır.
Kanatlar
Apterygota: Ergin Böceklerin bacak sayısı sabit iken, kanat durumu değişiklik gösterir. Bazı böcek-
dönemlerinde bile kanatları
olmadan yaşayan böceklerin ler 2 çift kanada sahipken bazılarında hiç kanat yoktur. Apterygota alt sınıfında
bulıunduğu altsınıftır. embriyo döneminde dahi kanat izlerine rastlanmaz. Pterygota alt sınıfında ise
Pterygota: Ergin kanatlar genellikle iki çift olmasına rağmen, bazen bir çifttir ve bazen de tamamen
dönemlerinde genellikle yok olmuştur. Yani bazı böceklerde kanatlar sonradan yok olabilir. Bu böceklerin
kanatlara sahip böceklerin
bulunduğu altsınıftır. embriyo döneminde kanat izleri görülür.
1. Ünite - Böceklerde Dış Görünüm (Morfoloji) 11
Bazı böceklerde aynı türün erkek ve dişileri arasında kanatlı-kanatsız olan türler
olabilir. Yine bazı karınca türlerinde olduğu gibi belli bir döneminde kanat varken
daha sonra bu kanatlar yaşam koşullarından dolayı böcek tarafından atılabilir.
Şekil 1.13
Bir böcek kanadının
genel görünümü
(http://tr.wikipedia.
org/wiki/
B%C3%B6cek#G.
C3.B6.C4.9F.
C3.BCs_b.
C3.B6lgesi. Erişim
Tarihi: 07.03.2011)
Kanatlar vücut duvarının dışa doğru büyümesi ile meydana gelmiş ve iki taba-
kalıdır. Bu tabakalar arasında kanat damarları vardır. Damarlar içerisinde trachae
(solunum borucukları) boşluğu, vücut sıvısı ve sinir kolu bulunur. Kanat damarla-
rı böceklerin teşhis ve sınıflanmasında önemli rol oynar. Bunlar boyuna ve enine
damarlar olmak üzere ikiye ayrılır. Kanatlar göğüs bölgesindeki enine ve boyuna
kasların kasılma ve uzamaları sayesinde hareket eder. Kanatların iki çifti birlikte Elytron (Çoğul: Elytra):
Kınkanatlılar takımının üst
hareket eder ve uçuş sırasında havada ∞ (yatık sekiz) şekli çizer. Uçuşun kuvvet kanatlarının her birine verilen
ve hızı kanatların büyüklüğü ve kanat hareketinin süratine bağlıdır. Kanat sayıları isimdir.
ve yapıları böceklerin takımlara ayrılmasında yararlanılan en önemli özelliktir. Halter: İki kanatlılarda
İki çift kanada sahip böcekler kanatlarının hepsini aynı anda hareket ettirmek (Sineklerde) ikinci çift
kanatların körelip bir topuz
zorundadır. Bu hareket aşağı ve yukarı doğru olur. Uçuş yönünü kınkanatlılarda şeklini almasıdır. Uçarken
elytron, arılarda karın, çekirgelerde arka bacaklar ve sineklerde halter belirler. dengeyi sağlama görevi görür.
Şekil 1.14
Bir böcek abdomeni
(Çanakçıoğlu,
1993’den
değiştirilerek)
Şekil 1.15
Bir çekirgenin yumurta
bırakma borusu
(http://upload.
wikimedia.org/
wikipedia/commons/d/
d2/Leptophyes_
punctatissima_20050822
_737 _part.jpg. Erişim
Tarihi: 09.03.2011)
1. Ünite - Böceklerde Dış Görünüm (Morfoloji) 13
Özet
Böcekleri diğer yakın eklembacaklı gruplarından Böceklerdeki ağız parçalarının yapısı ile onların
1 ayırt etmek 3 bitkilere verdikleri zararla ilişkisini kurarak onla-
Böcekler “Eklembacaklılar” şubesi içinde yer ra karşı savaşımda yöntemler önermek
alan diğer akraba gruplarından en basit şekliyle Böceklerde ağız parçalarının yapısındaki farklı-
erginlerinin üç çift bacağa ve bazı takımlar hariç lıklar onların yaptıkları zarar şeklinin de farklı
genellikle iki çift kanada sahip olmasıyla kolayca olmasına neden olur. Bu da bizim zarar şekline
ayırt edilebilir. Diğer grup ergin eklembacaklı- bakarak o ortamda bulunan böceklerden bunu
larda dört veya daha fazla çift bacak bulunabilir. hangisinin yaptığını tahmin etmede bir ipucu
Örneğin; örümcekler, kırkayaklar, çıyanlar, yen- verir. Genellikle bu zararı yapan böcek o ortam-
geçler vb. gibi. Bu bacak sayıları için her zaman da görünür veya saklı halde bulunabilir. Ancak
böceklerin ergin dönemlerini esas almak gere- ağız yapılarının şekli, böcek takımlarına özgü
kir. Ergin böcek demek cinsel olarak çoğalabile- olarak ayrılabildiği için zararlı böceğin bulun-
cek olgunluğa erişmiş demektir. Ergin olmayan masına yardımcı olur. Ayrıca ağız yapılarının
böcek yavrularında bacak sayıları on-on iki çift bilinmesi ile zarar yapan bir böceğin beslenme
olabilir. şeklinin de farklı olmasından dolayı kullanıla-
cak olan kimyasal ilaçların etki etme şekline de
Böceklerin kanat, bacak ve anten gibi dış yapıla- değişlik göstereceğinden farklı ilaç çeşitleri kul-
2 rın işlevlerini açıklamak lanmak söz konusu olacaktır. Dikkat edilmesi
Diğer tüm canlılarda olduğu gibi evrim sürecin- gereken en önemli noktalardan biri de ergin ve
de böceklerde de birçok iç ve dış yapıda değişik- bunların yavrularının ağız yapıların birbirinden
likler meydana gelmiştir. Dış yapıda meydana farklı olabileceği ve dolayısıyla yaptıkları zarar
gelen bu değişiklikler böceklerin hayatta kalabil- şeklinin de değişik olma olasılığını da göz önün-
me yeteneklerini arttıran özellikler olarak karşı- de bulundurmaktır.
mıza çıkmaktadır. Örneğin böceğin düşmanla-
rından kaçma, aynı zamanda besinine ve eşine Böceklerin vücut kısımlarını ve yerlerini ayırt etmek
4
ulaşabilmek gibi yaşamsal ihtiyaçlarını sağlama- Vücut bölümlerinin diğer canlılardan gösterdi-
da yardımcı olan kanat ve bacaklarındaki deği- ği farklılıkların bilinmesi o böceğin nasıl zarar
şiklikler oldukça önemlidir. Ayrıca antenler, bö- yapabileceğini ve ayrıca sahip olduğu vücut şek-
ceklerde besinin kokusunu alma, dokunma, tat linin davranışlarını nasıl etkileyeceğini de bil-
alma, yönünü ve eşini bulma görevlerini yerine memize yardımcı olur. Ayrıca bu bölümlerdeki
getiren en önemli yaşamsal organlarından biri- değişiklikler böceklerin teşhis edilmesinde ve
dir. Bu yaşamsal öneme sahip dış uzantılar aynı sınıflandırılmasında da yardımcı olur.
zamanda böceklerin görünümünü değiştirir ki
bu da böceklerin bizim tarafımızdan daha kolay
tanınmaları için onları sınıflandırmamızda yar-
dımcı olur.
14 Entomoloji
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangi böceklerde ön bacak tiple- 6. Aşağıdakilerden hangisi böceklerin başında bulu-
rinden biri değildir? nan çıkıntılardan biri değildir?
a. Kazıcı a. Ağız parçaları
b. Tutucu b. Burun
c. Toplayıcı c. Tepe gözleri
d. Temizleyici d. Anten
e. Çengelli e. Nokta gözler
2. Aşağıdakilerden hangisi bir böceğin anteninin gö- 7. Aşağıdaki böcek takımlardan hangisinde sokucu-
revleri arasında yer almaz? emici ağız yapısı bulunur?
a. Besinini bulma a. Sokucu arılar
b. Eşini bulma b. Çekirgeler
c. Tat alma c. Sinekler
d. Besinini yeme d. Kınkanatlılar
e. Sesleri duyma e. Kelebekler
3. Aşağıdaki bacak kısımlarından hangisi yanlıştır? 8. Aşağıdakilerden hangisi böceklerin kanat sayıları
a. Coxa ve yapılarının bilinmesinin faydalarından biridir?
b. Trochanter a. Takımlara ayrılmasında bilgi vermesi
c. Leg b. Nasıl zarar yapacağının bilinmesi
d. Tarsus c. Hangi bitkilerden besleneceğini anlatması
e. Tibia d. Hangi yöne doğru uçacağını bildirmesi
e. Ne kadar süre yaşayacağı hakkında bilgi vermesi
4. Aşağıdakilerden hangisi böceklerde görülen anten
tiplerinden biri değildir? 9. Çiğneyici ağız tipi aşağıdaki böcek gruplarından
a. Ucu topuzlu anten hangisinde bulunmaz?
b. Uzun kıllı anten a. Kelebeklerin yavrularında
c. Kıl gibi anten b. Sineklerin yavrularında
d. Sopa gibi anten c. Çekirgelerin erginlerinde
e. Tarak gibi anten d. Kınkanatlıların erginlerinde
e. Değişik kanatlıların erginlerinde
5. Ovipozitör aşağıdakilerden hangisidir?
a. Dişi böceklerdeki çiftleşme organıdır. 10. Aşağıdakilerden hangisi böceklerdeki ağız parçala-
b. İşçi arılarda bal toplama işini gören organdır. rının yapısının bilinmesinin faydalarından biridir?
c. Dişi böceklerde yumurta bırakma borusudur. a. Takımlara ayrılmasında ışık tutması
d. Erkek böceklerde yumurta bırakma yerini ha- b. Uçarken yönünü bulmasına yardımcı olması
zırlayan organdır. c. Böcekler ile savaşımda kullanılacak ilacın seçi-
e. Ovipoz denilen organın gizlendiği sepet şeklin- minde önemli rol oynaması
deki torbadır. d. Ön bacaklarla birlikte besinleri tanımaya yaraması
e. Ne kadar sıklıkla yemek yiyeceğini belirlemesi
1. Ünite - Böceklerde Dış Görünüm (Morfoloji) 15
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 3 Çanakçıoğlu, H., (1989). Orman Entomolojisi, Genel
Tüm canlılarda olduğu gibi böceklerde de evrim so- Bölüm. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları.
nucunda çok çeşitli yapılar oluşmuştur. Bu yapılardan Ecevit, O., Tuncer, C., Hatat, G., (1998). Bitki Koruma.
en önemlilerden biri de bacaklardır. Özellikle ön ba- Samsun: Ondokuzmayıs Üniversitesi Yayınları.
caklar böceğin yaşamsal faaliyetlerindeki yaptığı işler Demiray, U. (Ed.) Bitki Koruma. in: Böcekler. Kovan-
hakkında bize çok önemli ipuçları verebilir. Örneğin cı, B., Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
ön bacakları kazıcı olan bir böcek gördüğümüzde bu Demirsoy, A., (1990). Yaşamın Temel Kuralları
canlının yaşamında bir yerleri kazmaya ihtiyacı oldu- (Omurgasızlar - Böcekler), Entomoloji. Cilt II. /
ğunu ve dolayısıyla bu faaliyetlerini yapabilmesi için Kısım II, Ankara: Meteksan.
bu uzantılarının ona uygun hale geldiğini düşünme- Kansu, İ., (1994). Genel Entomoloji. Ankara: Kıvanç
memiz gerekir. Sonuç olarak böyle bir ön bacağa sahip Basımevi.
böcek kazma işini toprak gibi bir ortamda kullanabi- Lodos, N., (1975). Türkiye Entomolojisi, Genel, Uy-
lir. Bu da bize bu böceğin toprak altında yaşadığını ve gulamalı ve Faunistik. İzmir: Ege Üniversitesi Ya-
dolayısıyla orada beslenerek yaşadığını gösteren çok yınları.
önemli bir veridir. Biz bu böceği arayacağımız veya
onunla savaşım yapacağımız zaman toprak altına bak-
mamız gerekecektir.
Sıra Sizde 4
Ovipozitör olarak bilinen dişilerdeki “Yumurta bırak-
ma borusu” bütün dişi böceklerde bulunmaz. Bu organ
sadece yumurtasını belli bir derinliğe bırakma ihti-
yacı olan böceklere özgü bir organdır. Örneğin 5 cm
uzunluğundaki bir yumurta bırakma borusuna sahip
olan bir böcek mutlaka yumurtalarını o derinlikte bir
yerin içine bırakma ihtiyacı duymaktadır. Ancak övi-
pozitörü olamayan böcekler de vardır. Bunun nedeni
bazı böceklerin yumurtalarını hemen bir yerin üzerine
(Toprak, yaprak, meyve, dal, çiçek vb.) bırakmasından
dolayı böyle ek bir organa ihtiyaç duymamalarından
ileri gelmektedir.
2
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Böcekleri sınıflandırabilecek,
Başkalaşım geçirmeyen böceklerin genel vücut yapıları ve önemli özelliklerini
tanımlayabilecek,
Kınkanatlı böceklerin genel vücut yapıları ve önemli özelliklerini anlatabilecek,
Sinirkanatlı böceklerin genel vücut yapıları ve önemli özelliklerini açıklayabilecek,
Kelebeklerin genel vücut yapıları ve önemli özelliklerini ifade edebilecek,
Arıların genel vücut yapıları ve önemli özelliklerini anlatabilecek,
Sineklerin genel vücut yapıları ve önemli özelliklerini açıklayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Sınıflandırma • Kelebek
• Kanatsız böcek • Arı
• Kanatlı böcek • Sinek
İçindekiler
• BÖCEKLERİN SINIFLANDIRILMASI
• I. ALTSINIF: APTERYGOTA
Entomoloji Böceklerin Sınıflandırılması I (=KANATSIZ BÖCEKLER)
• II. ALTSINIF: PTERYGOTA
(=KANATLI BÖCEKLER)
Böceklerin Sınıflandırılması I
BÖCEKLERİN SINIFLANDIRILMASI
Sınıflandırmada birbirine yakın ve benzer görünüme sahip hayvan grupları çeşitli
kategoriler içinde bir araya toplanır. Böcekler (=Hexapoda, Insecta) Arthropoda
(=Eklembacaklılar) şubesine bağlı bir sınıf olarak incelenir. Mutlaka her canlıda
bulunan taksonomik kategoriler ve bunun bir böcek türüne uygulanması örneği
Çizelge 2.1’de verilmiştir. Böceklerin diğer eklembacaklılardan en önemli fark-
lılığı ergin dönemde en fazla altı adet bacağa ve en fazla iki çift kanada sahip
olmalarıdır.
Bugün dünyada bir milyondan fazla hayvan türü vardır ve böcek türlerinin
sayısı diğer bütün hayvan türlerinden birkaç kat daha fazladır. Böcekler hayvanlar
alemi içinde Arthropoda şubesine bağlı Hexapoda (=Insecta) sınıfını oluşturur.
Hexapoda sınıfı Apterygota ve Pterygota diye iki altsınıfa ayrılır.
Ağız parçaları çiğneyici tiptedir. Antenler uzun ve çok bölmelidir. Bazıları 4-5 cm
öne ve 10 cm yüksekliğe sıçrayabilir. Abdomenlerinin son kısmında üç tane tüylü
uzantının olması bu takıma bu adın verilmesini sağlamıştır.
Genellikle kuru veya nemli yapraklar arası, toprak üzerinde, kayaların altı
veya yarıkları arasında veya ağaç kabukları altında organik artıklar arasında, çok
defa da karınca ve termit yuvaları içinde bulunurlar. Karanlık yerlerde faaliyet
gösterirler. Rahatsız edildikleri zaman kaçışırlar. Türlerinin çoğu organik artık-
larla, kitap ciltleri veya kâğıtla beslenir.
Şekil 2.1
Bir Kuyrukla
Sıçrayanın Genel
Vücut Görünümü
Kaynak: http://
www.entomology.
umn.edu/
museum/projects /
Interactive _ Keys/
Intro_ tutorial/
GLOSSARY/
Furculum.html.
Erişim Tarihi:
09.03.2011.
I. Grup: Endopterygota
Bu grup içinde yer alan önemli takımlar aşağıda verilmiştir.
Niyazi Lodos, (1989, İzmir) Türkiye Entomolojisi IV, Genel, Uygulamalı ve Faunis-
tik isimli kitabının tamamında ‘Kınkanatlılar takımı’ ile ilgili daha fazla bilgi edi-
nebilirsiniz.
Şekil 2.4
Bir Kelebeğin Genel
Görünümü
Türlere göre farklı olan bir süre içerisinde, yumurtalardan tırtıllar çıkar. Koza (=Kokon):
Tırtılların pupa olmadan
Başlangıçta çok yumuşak yapılı olan bu tırtıllar ilk olarak yumurta kabuğunu yer. önce kendilerini daha iyi
Tırtıllarda görme, nokta gözlerle gerçekleşir. Genel olarak her bir yanda altı nokta korumak için ağ bezlerinden
göz vardır. Larvaların abdomeni 10 bölümlüdür. Birçok türün tırtıllarının üzerin- salgıladıkları salgıda bulunan
ipeğimsi bir iplikçik yardımıyla
de bulunan kıllar kırıldığı zaman dip kısımlarındaki zehir keselerinden salgılanan ördükleri sık dokulu bir
sıvıyla insanlarda kaşınma ve daha sonra da kızarıklığa neden olabilir. korunaktır.
Bazı tırtıllar koza örer. Daha sonrada bunun içinde pupa olur. Pupalarına kri-
zalit adı verilir. Genellikle bu kozaların üzerine, erginlerin dışarı çıkması için bir
kapakçık bırakılır. Pupa süresinin sonuna yaklaşıldığında pupa derisinin saydam-
laştığı görülür.
Birçoğunun yüksek tondaki ve birkaç metre uzaktaki seslere tepki gösterdiği Çiftleşme Feromonu:
Genellikle ergin dişi böcek
gözlenmiştir. Ses alma organı genellikle 3. göğüs bölmesinin yanlarında bulunur. tarafından salgılanan ve aynı
Dişi kelebeklerin kendi erkeklerini cezbeden çok etkili bir koku, yani çiftleşme türün erkek böceklerinin
feromonu salgıladıkları bilinmektedir. Örneğin yeni çıkmış bir Saturnia pavonia çiftleşmeye davet eden
kokudur.
dişisi, bir tül kafeste, 7 saatte 127 erkeği cezbetmiştir. Koku, antenlerle alınır. Bu
nedenle erkeklerin antenleri çok dallanmıştır.
24 Entomoloji
İpek böceğinden ipek elde edilmesi ile ilgili video görüntülerine http://www.youtu-
be.com/watch?v=qkBXWTuIpjI&feature=related adresinden ulaşabilirsiniz.
Bir dişi kelebeğin istediği zaman çiftleşme feromonu salgılaması kendisine ne gibi
2 bir fayda sağlar?
Eşeysel dimorfizm yaygındır. Polen taşıyıcıların, işçilerin, bacaklarında ve Eşeysel Dimorfizm: Aynı
türün erkek ve dişilerinin
abdomenlerinde özel toplama organları bulunur. Yaprak kesen arıların erkekle- görünüm olarak birbirinden
rinin ön bacakları çiftleşme sırasında dişiyi tutabilmek için değişikliğe uğramış- çok farklı olmasıdır.
tır. Bazı türlerin dişilerinde, bazılarının ise erkeklerinde kanatlar sonradan atılır. Sosyal Dimorfizm: Aynı
türün bireylerinin o toplumda
Sosyal yaşayanlarda sosyal dimorfizm görülür (ana, işçi, erkek veya asker gibi). yaptıkları görevden dolayı
Bir kısmında eşey ve sosyal kastlara bağıl olmadan mevsimsel dimorfizm görü- görünüm olarak birbirinden
çok farklı olmasıdır.
lür. Büyük bir kısmı nektarla, bitki özsuları ve diğer tatlı sıvılarla beslenir. Bazı
yaprak arıları avcılıkla, bazı arılar ise avlarını emmek suretiyle parazitoit olarak Mevsimsel Dimorfizm: Bir
bireylerin mevsimlere göre
yaşar. Kısa ömürlü parazitoit türler ergin dönemde beslenmez. Larvalar bacaklı birbirinden çok farklı olarak
görünmesidir.
veya bacaksız olabilir. Larvalarda baş kapsülü gelişmiş, bazıları bacaksız, bazıla-
rında yalnızca göğüs bacakları gelişmiş, bazılarında da abdomende de bacaklar Yalancı Tırtıl: Abdomende
6-8 çift yalancı bacak vardır ve
bulunur. Sonunculara “yalancı tırtıl” denir. Larvaların ağız yapısı çiğneyicidir. bunların ilki abdomenin ikinci
bölmesinde yer alır. Arılardan
Larvalar parazitoit veya avcıdır. Bitkilerde beslenerek daha çok zararlı olan döne- Symphyta alttakımında görülür.
mi larvalarıdır. Pupaları serbest tiptedir.
Aynı türe bağlı fakat dış görünüm olarak birbirine benzemeyen erkek ve dişi böcek-
ler çiftleşip çoğalabilirler mi? 4
Sizce bir eklembacaklıya böcek diyebilmemiz için hangi dönemde kaç bacağı ve ka-
5 nadı olması gerekir?
Bu takımlardan başka tarımda çok fazla ekonomik olarak zarar neden olma-
yan diğer takımlar da aşağıda verilmiştir.
Mecoptera (=Uzunkanatlılar)
Siphonaptera (=Pireler)
Trichoptera (=Tüylü kanatlılar)
Stresiptera (=Bükülü kanatlılar)
2. Ünite - Böceklerin Sınıflandırılması I 27
Özet
Böcekleri sınıflandırmak Kelebeklerin genel vücut yapıları ve önemli özel-
1
Böceklerin yakın akrabalarına çok benzemesi ne- 5 liklerini ifade etmek
deniyle halk arasında genellikle diğer eklembacaklı Kanatları çok narin ve diğer böceklere oranla
olanlarla aynı değerlendirilir. Hepsine böcek veya daha büyük yapıda olan bu böcekler en yavaş ka-
haşere denir. Ama böcekler diğer gruplardan ba- nat çırpan türlere sahip olduğu gibi en hızlı türleri
caklarının altı adet olması ve genellikle iki çift ka- de kapsar. Tam başkalaşım geçiren bu böceklerin
nada sahip olması ile kolayca ayrılır. Böceklerin yavrularına tırtıl denir. Zararlı olan bu dönemle-
kanat yapı ve sayılarına bakarak onları altsınıf ve ridir. Erginlerin beslenme suretiyle zararı yoktur.
daha sonra da takımlarına ayırmak mümkündür. Çiçeklerin polenleriyle beslenir ve dolayısıyla
tozlaşmaya da yardımcı olur. Bazı türlerde ağız
tamamen yok olmuştur. Bundan dolayı hiç bes-
Başkalaşım geçirmeyen böceklerin genel vücut ya-
lenmezler. En önemli özelliklerin biri dişilerin
2 pıları ve önemli özelliklerini tanımlamak
çiftleşmek için feromon denilen koku salgılama-
Bazı ilksel böcekler kanatsız olup bunlar başka-
sıdır. Bu koku salgılanmadan erkek böcek hiçbir
laşım geçirmeden büyür. Yani ayni insanlar gibi
zaman çiftleşmek için bir girişimde bulunmaz.
yavruları ebeveynlerine benzer ama onlardan
daha küçük ve organları tam olarak gelişmemiştir. Arıların genel vücut yapıları ve önemli özellikle-
Ancak deri değiştirdikçe benzerlik artmaya başlar. rini anlatmak
6
Uçmaya ihtiyaç duymayan bu böceklerin kanatları Arılar sineklere benzeyen zar şeklinde kanatları
yoktur. Genellikle karanlık yerlerde gizlenerek ya- olmasına karşılık onlardan kanatlarının iki çift
şar ve bazılarının gözleri de çok iyi gelişmemiştir. olmasıyla ayrılır. Arların ağız yapısının yalayı-
cı emici olanları bitkilerin polenleri ve tatlımsı
Kınkanatlı böceklerin genel vücut yapıları ve maddelerle beslenir. Polenlerle beslenmek veya
3 önemli özelliklerini anlatmak onları toplamak demek bitkilerin döllenmelerine
Kınkanatlı ergin böceklerin üst kantları çok serttir. yardımcı olmaları demektir. Balarısı gibi insanla-
Elytra denilen bu üst kanatları bazen kalın bir iğne ra bal yapan türlerinin bulunması da bu takımın
ile bile bastırarak delmek mümkün olmaz. Bu özel- önemini arttırmaktadır. Ayrıca karıncalar gibi
likleri onları olumsuz dış koşullardan ve bazı doğal ağız yapısı çiğneyici olan sosyal yaşayışlı böcek-
düşmanlarından koruma görevi görür. Örneğin leri kapsar. Böceklerde parazitoit olarak yaşayan
türlerinin çoğu birçok böcek takımının aksine kışı birçok tür de bu takım içinde yer alır. Bundan
ergin olarak geçirebilir. Ayrıca bu kanatlar böcek- dolayı arıları tanıyarak bunların yoğun olarak
ler havada uçarken bir uçak kanadı gibi onu denge- bulundukları bölgelerde zarar verecek kimyasal
de tutmaya ve yönlendirmeye yardımcı olur. ilaçların kullanılmasından kaçınmak gerekir.
Sinirkanatlı böceklerin genel vücut yapıları ve Sineklerin genel vücut yapıları ve önemli özellik-
7 lerini açıklamak
4 önemli özelliklerini ayırt edebilmek
Sinekler diğer böceklerden farklı olarak sadece bir
Türlerinin çoğunda ağız parçaları emici tipte olan
çift kanada sahip olmasıyla kolayca ayırt edilebilir.
bu böcek takımında, avlarının vücut sıvısını em-
Çok hızlı hareket etmelerinden dolayı düşmanla-
meye elverişli bir yapıya dönüşmüştür. Larvaları
rından kaçabilme kabiliyetleri oldukça gelişmiştir.
yumuşak vücutlu böcek ve akarlar üzerinde avcıdır. Genellikle karada yaşan türleri olmasına karşılık
Biyolojik savaşta yaralanılan çok sayıda türe sahip larvaları sularda yaşayan sivrisinekler gibi türle-
önemli bir böcek takımıdır. Diğer böcek takımla- ri de bulunur. Pupalarının fıçı şeklinde olması,
rından kanatlarının zar şeklinde ancak çok sayıda larvalarına kurtçuk denmesi önemli özelliklerin-
enine ve boyuna damarlara sahip olmasıyla kolay- dendir. Evlerimizde bizi rahatsız eden türlerinin
ca ayrılabilir. Erginlerinin kanatlarının çok narin bulunması yanında diğer zararlı böceklerle besle-
yapılı olması nedeniyle çok iyi uçucu değildirler. nen türleri de vardır. Ağız yapıları genelde soku-
Bu özellikleri de onların olumsuz hava koşulları- cu-emici olmasına karşın yalayıcı-emici olanları
na karşı hassas olmasını ve doğal düşmanlarından da vardır. Tam başkalaşım geçiren bu böceklerin
kaçmasında zorluk çıkarmasına neden olabilir. larvalarının ağız yapısı çiğneyici tiptedir.
28 Entomoloji
Kendimizi Sınayalım
1. Yaşamını sadece tek bir canlı üzerinde ve onu öldü- 6. Sıçrama çatalı olan takım aşağıdakilerden hangisidir?
rerek tamamlayan canlılara ne ad verilir? a. Sinekler
a. Arista b. Arılar
b. Feromon c. Kelebekler
c. Avcı d. Kınkanatlılar
d. Parazitoit e. Kuyrukla sıçrayanlar
e. Krizalit
7. Üst kanatlarına elytra denen böcek takımı aşağıda-
2. Larvalarına bazen “kurtçuk” da denilen takım aşa- kilerden hangisidir?
ğıdakilerden hangisidir? a. Sinekler
a. Sinekler b. Arılar
b. Arılar c. Kelebekler
c. Kelebekler d. Kınkanatlılar
d. Kınkanatlılar e. Sinirkanatlılar
e. Sinirkanatlılar
8. Aşağıdaki böcek takımlarından hangisinin larvaları
3. Dişilerinde yumurta bırakma borusu olan böcek ta- yumuşak vücutlu böcekler üzerinde avcı olarak beslenir?
kımı aşağıdakilerden hangisidir? a. Sinekler
a. Sinirkanatlılar b. Arılar
b. Arılar c. Kelebekler
c. Kelebekler d. Kınkanatlılar
d. Kınkanatlılar e. Sinirkanatlılar
e. Çatalkuyruklular
9. Aşağıdaki böcek takımlarından hangisi
4. Alt ve üst kanatları zar şeklinde olan böcek takımı Exopterygota içinde yer almaz?
aşağıdakilerden hangisidir? a. Sinekler
a. Sinekler b. Arılar
b. Arılar c. Kelebekler
c. Kelebekler d. Kınkanatlılar
d. Kınkanatlılar e. Kuyrukla sıçrayanlar
e. Kuyrukla sıçrayanlar
10. Aşağıdaki böcek takımlarından hangisinin pupa-
5. Aşağıdaki böcek takımları içinde hangisinin dişile- larına krizalit denir?
ri, çifleşme feromonu salgılar? a. Sinekler
a. Sinekler b. Arılar
b. Arılar c. Kelebekler
c. Kelebekler d. Kınkanatlılar
d. Kınkanatlılar e. Sinirkanatlılar
e. Sinirkanatlılar
2. Ünite - Böceklerin Sınıflandırılması I 29
Sıra Sizde 2
Çiftleşme feromonu bir dişi böcek tarafından dışa
doğru salgılanır ve bu koku sadece o türün erkek bi-
reylerinden biriyle çiftleşmeye hazır olduğunu göste-
rir. Çiftleşmeye hazır olmak demek dişi böceğin yu-
murtalıklarının olgunlaştığını gösterir. Bu durumda
en yakın erkek kokuya karşılık vererek dişiye yaklaşır
ve çiftleşme gerçekleşir. Çiftleşme sırasında erkek bö-
cek tüm spermlerini dişiye bir paket halinde ulaştırır.
Genellikle bundan sonra çoğu türlerde çiftleşmeye
ihtiyaç duymadan dişi böcek vücudunda özel bir tor-
bada depoladığı spermleri her defasında kullanarak
yumurtayı dışarıya bırakmadan önce döller. Çok sayı-
da yumurta bırakan böcekler her defasında çiftleşme
yerine genellikle bir kez çiftleşerek enerjilerini daha iyi
beslenmeye ve yaşamını korumaya harcar. Bu davranış
dişi böceklerin daha fazla yumurta bırakmasını ve do-
layısıyla neslinin devam etmesi için önemlidir.
30 Entomoloji
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 3 Çanakçıoğlu, H., (1993). Böceklerin Toplanma-Pre-
Aslında bazı arılarda bulunan yumurta bırakma bo- parasyon-Muhafaza Ve Teşhisi. İstanbul: İstanbul
rusu adından da anlaşılacağı gibi dişilere özgü bir or- Üniversitesi Yayınları.
gandır. Ancak balarılarında bu iğneler üreme yeteneği Demirsoy, A., (1990). Yaşamın Temel Kuralları
olmayan ve kovanın tüm işlerini üstlenen işçi arılarda (Omurgasızlar - Böcekler), Entomoloji. Cilt II. /
yumurta bırakma değil savunma amaçlı bir organa dö- Kısım II, Ankara: Meteksan.
nüşmüştür. Gerçek dişi arı ise kraliçe veya ana arı dedi- Kansu, İ., (1994). Genel Entomoloji. Ankara: Kıvanç
ğimiz ve kovanın üreme işini üstlenen tek bireyidir. Bir Basımevi.
de sadece onlarla çiftleşme görevi olan erkek arılar bu- Lodos, N., (1975). Türkiye Entomolojisi, Genel, Uy-
lunur. Erkeklerin sayısı her kovan için birden fazladır. gulamalı ve Faunistik. İzmir: Ege Üniversitesi Ya-
yınları.
Sıra Sizde 4 Lodos, N., (1989). Türkiye Entomolojisi IV, Genel,
Tür; çiftleşip kısır olmayan yavru verebilen ve birbirle- Uygulamalı ve Faunistik İzmir: Ege Üniversitesi
rine benzeyen bireyler topluluğudur. Genel olarak aynı Yayınları..
türe bağlı dişiler erkeklere benzer, fakat çok fazla yu-
murta bırakma davranışı yüzünden biraz daha iri vü-
cuda sahip olabilir. Bunun dışında bazı türlerde erkek
ve dişiler yan yana bırakıldığında birbirlerine dış görü-
nüm olarak hiç benzemeyebilir. Ancak çoğalabilmeleri
türün tarifinde açıkça belirlidir. Aynı tür ise görünüşü
farklı olsa dahi çiftleşip çoğalmaları doğalarında var
olan bir olgudur.
Sıra Sizde 5
Altı bacaklılar sınıfından olan böceklerden bahseder-
ken onların ergin dönemlerinden söz ediyoruz demek-
tir. Tüm hayvanların sınıflandırılması onların ergin
yani çoğalabilme özelliklerinin kazanılmasından son-
raki görünümlerine dayanılarak yapılır. Ergin olmayan
böcek yavrularında bacak sayısı altıdan çok fazla ola-
bilir. Ancak ergin dönemde bacak sayısı ya tam olarak
altı adettir ya da bazı türlerde bu bacaklar tamamen
kaybolmuştur.
3
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Exopterygota alt grubu içindeki böcekleri tanımlayabilecek,
Eşkanatlı böceklerin genel vücut yapılarını ve önemli özelliklerini ayırt edebilecek,
Değişikkanatlı böceklerin genel vücut yapılarını ve önemli özelliklerini ayırt
edebilecek,
Çekirgelerin genel vücut yapılarını ve önemli özelliklerini ifade edebilecek,
Kirpikkanatlıların genel vücut yapılarını ve önemli özelliklerini ayırt edebilecek,
Derikanatlıların genel vücut yapılarını ve önemli özelliklerini ayırt edebilecek,
Hamam böcekleri ve peygamber develerinin genel vücut yapılarını ve önemli
özelliklerini açıklayabilecek,
Yusufçukların genel vücut yapılarını ve önemli özelliklerini anlatabilecek,
Taşsinekleri, termitler ve birgünlük böceklerin önemli özelliklerini ayırt ede-
bileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Exopterygota • Termitler
• Eşkanatlılar • Yusufçuklar
• Çekirgeler • Birgünlükler
• Değişik kanatlılar • Hamam böcekleri
• Kulağakaçanlar
İçindekiler
Böceklerin
Entomoloji • II. GRUP: EXOPTERYGOTA
Sınıflandırılması 2
Böceklerin Sınıflandırılması 2
Kaynak:
(http://animals.
howstuffworks.com/
insects/question733.
htm. Erişim tarihi:
12.03.2011)
34 Entomoloji
Fumajin: Halk arasında Bitkilerde beslenirken bir taraftan da tatlımsı madde salgılayarak bunlarla
“karaballık” olarak da bitkilerin üzerlerini kaplar. Daha sonra bu maddeler üzerinde havada bulunan
isimlendirilen bu zarar şekli
bitkinin siyah bir tabaka ile saprofit mantarlar yerleşerek gelişir. Ayrıca rüzgârla taşınan tozlar da buraya ya-
kaplanmasına ve fotosentez pışır ve fumajin ismi verilen siyah bir görünüm alır. Bu zarardan dolayı bitki tam
yapmasını engelleyerek
verimin düşmesine neden olur. olarak gelişmez ve verimi azalır. Ayrıca bu madde ile bulaşık ürünler de büyük
oranda pazar değerini kaybeder. Bitkilerdeki önemli zarar yapan virüs etmenleri-
nin birçoğu homopter türleri tarafından taşınmaktadır.
Niyazi Lodos, (1986, İzmir) Türkiye Entomolojisi II, Genel, Uygulamalı ve Faunis-
tik isimli kitabının 50-337 arasındaki sayfalarda “eşkanatlılar takımı” ile ilgili daha
fazla bilgi ve resimlere ulaşabilirsiniz.
Hemiptera (=Yarımkanatlılar)
Bu takıma bağlı bireyler vücutları az çok yassı ve ovaldir. Ağız parçaları sokucu
emici, hortum serbest ve hemen her zaman başın ön kısmından çıkar. Kanatları
dinlenirken vücut üzerine çoğunlukla yatay olarak katlanmış halde durur. Ön ka-
natların uç kısmı zarımsı, başa yakın kısmı ise kalın, sert çoğu zaman derimsi ya-
pıdadır. Bu nedenle ön kanatlara “hemielytra” ismi verilir. Bazı türleri ellendikleri
zaman, ya da gezdikleri yerlere pis koku salgılar. Bundan dolayı kendilerine “pis
kokulu böcekler” de denir. Pis koku bezlerine ait delikler son göğüs halkasında
bulunur. Pis koku bezlerinin salgıladığı madde karakteristik bir kokuya sahiptir.
Bazı türler bu pis koku maddesini gezindikleri bitki organları üzerine bırakır ve
bu organ bilinmeden ağza konulursa insanın midesini bozacak şekilde etkiler. Pis
koku bezlerinin bir savunma silahı olarak görev yaptığı zannedilmektedir.
Şekil 3.2
Bir değişik kanatlı
böceğin genel
görünümü
Bu takıma bağlı bazı türler su içinde yaşar ve bunlar yalnızca hava gereksinimi
duydukları zaman su yüzüne çıkar. Bu gibi türler kendilerinden küçük olan ve su
içinde yaşayan diğer canlıları yakalayıp sokup emer, yani predatör olarak yaşar.
Bununla beraber Heteroptera takımına bağlı türlerin çoğu karada yaşar ve türle-
rin çoğu bitkilerle beslenir.
Niyazi Lodos, (1986, İzmir) Türkiye Entomolojisi II, Genel, Uygulamalı ve Faunistik
isimli kitabının 398-516 arasındaki sayfalarda “değişik kanatlılar takımı” ile ilgili
daha fazla bilgi ve resimlere ulaşabilirsiniz.
Çok iyi uçucu olan çekirgelerde neden sıçrayıcı bir arka bacağa ihtiyaç duyulur?
3
IV. Takım: Thysanoptera (=Kirpikkanatlılar)
Diğer böcek gruplarına ait türlerden farkı kanatlarının özel bir yapıya sahip ol-
masıdır. Türlerinin çoğunun kanatları kirpik şeklinde saçaklara sahiptir. Erginleri
çıplak gözle kolaylıkla görülür ve genellikle boyları 0,5-2,0 mm arasında değişir.
Thirips türlerinin hepsinde ağız parçaları asimetriktir. Yani ağız yapıları 3 iğneli
sokucu-emici tiptedir.
Kanatlar genellikle uzun, silindirimsi şekilde olup kenarlarında saçaklar bu-
lunur. Bazen bir eşeyde ya da her iki eşeyde de fakat genellikle erkekte olmak
üzere kanatlar hiç bulunmayabilir.
36 Entomoloji
Niyazi Lodos, (1984, İzmir) Türkiye Entomolojisi III, Genel, Uygulamalı ve Faunis-
tik isimli kitabının 5-68 arasındaki sayfalarında “kirpik kanatlılar takımı” ile ilgili
daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Şekil 3.6
Bir
Başkalaşımları basittir. Vücut- hamamböceğinin
genel görünümü
ları genellikle geniş ve yassıdır.
Antenler uzun, iplik şeklinde ve
birçok segmentten meydana gel-
miştir. Çabuk koşan, seri hareket
eden böceklerdir. Bitkisel veya
hayvansal gıda alırlar.
Osman Ecevit’e ait, (2002, Samsun) “İnsan ve hayvan zararlısı arthropodlar” isimli
kitabının 72-82 arasındaki sayfalarında “hamam böcekleri” ile ilgili daha fazla bilgi
edinebilirsiniz.
38 Entomoloji
Ormanda gezerken uçuşan yusufçuklar görürseniz bu size ne gibi bir bilgi verebilir?
5
Osman Ecevit’in, (2000, Samsun) “Böcek (Hexapoda) Sistematiği” isimli kitabının 108-
112 arasındaki sayfalarında “taşsinekleri takımı” ile ilgili daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Bu alt grup içinde verilen takımların dışında tarımda çok önemli türleri içer-
meyen 6-7 takım daha bulunur. Bunlar burada işlenmemiştir.
3. Ünite - Böceklerin Sınıflandırılması 2 41
Özet
Exopterygota alt grubu içindeki böcekleri tanım- kısmında ileriye doğru durur. Karada yaşayan
1 lamak türlerinin yanında sularda yaşayan türleri de
Kanat izleri yavru döneminde dışarıdan görülen bulunur. Bitkilerde zarar veren türlerinden baş-
böceklerin başkalaşımları genellikle yarımdır. ka diğer türler üzerinde avcı olarak yaşayan bi-
Yani yavru ergine benzer ve bunlara nimf denir. yolojik savaşta faydalanılan türleri de vardır.
Ancak bazı böceklerdeki özel başkalaşım du-
rumlarında larva ismi de verilir. Bu böceklerin Çekirgelerin genel vücut yapıları ve önemli özel-
yavrularının ağız yapıları erginleri ile aynıdır. 4 liklerini ifade etmek
Normal olarak pupa dönemleri yoktur. Ancak Üst kanatları deri yapısında parşömenimsi bir
thripsler kabuklubitlerin erkekleri ve eşkanatlı- görünüme sahiptir. Çekirgeler genelde diğer bö-
lar takımı içindeki beyazsineklerde tam başkala- cek takımlarında görülmeyen değişik morfolojik
şım geçiren böceklerle ilişkisi olmayan prepupa yapılara ve davranışlara sahiptir. Bunlardan en
ve pupa dönemleri bulunabilir. Ağız yapıları so- önemlisi bazı türlerin (Ör.: Çöl çekirgesi) ergin-
kucu-emici ya da çiğneyici tiplerde olabilir. leri yaklaşık 100 km hiç yere konmadan uçabilir.
Diğer sosyal olmayan böceklerde bulunmayan
Eşkanatlı böceklerin genel vücut yapıları ve önem- sürü halinde hareket etme davranışları vardır.
2 li özelliklerini ayırt etmek Uçamayan nimflerinde arka bacaklarının iyi ge-
Eşkanatlı böcekler genelde yarı başkalaşım ge- lişmesinden dolayı sıçrama kabiliyetine sahip ol-
çirir. Ancak Neometabola denilen başkalaşım ması diğer önemli bir özellikleridir. Yarı başka-
tipine sahip beyazsineklerde ve kabuklubitlerin laşım geçirirler. Hem ergin hem de nimflerinin
erkeklerinde tam başkalaşım geçiren böcekler- ağız yapıları çiğneyici yapıdadır. Çoğu bitkilerle
le ilişkisi olmayan prepupa ve pupa dönemleri beslenmesine karşın bazı türleri avcıdır. Bitki-
vardır. Ağız yapıları dört iğneli sokucu-emici lerde beslendikleri zaman onların sadece dalları
tiptedir. Bazı türleri vücutlarına aldıkları fazla kalacak şekilde bırakabilirler. Yumurtalarını, yu-
şekerli sıvıyı dışarıya atar. Bu maddeye havada- murta bırakma borusu sayesinde toprağın içine
ki saprofit mantarlar gelerek yaprağın siyah bir bir paket halinde bırakırlar.
görünüm almasına ve bitkilerde fumajin deni-
len zarara neden olur. Ayrıca bu takım üyeleri- Kirpikkanatlıların genel vücut yapıları ve önemli
nin çoğu virüs hastalıklarının sağlıklı bitkilere 5 özelliklerini ayırt etmek
bulaştırır. Ağız parçaları dinlenme anında ge- Türlerinin çoğunun kanatları kirpik şeklinde sa-
nellikle başın alt kısmında geriye doğru kıvrık çaklara sahiptir. Çok küçük bireyleri kapsayan
olarak durur. Bazı türlerde sokup-emme sonu- bu takıma bağlı böcek türleri gözden kaçmala-
cunda bitkilerde ur, gal ve renk değişikliği gibi rından dolayı bazen bitkilerde önemli zarar oluş-
belirtiler ortaya çıkar. Bu takıma bağlı böcekle- turabilir. Diğer sokucu-emici böcek takımlarına
rin tamamı zararlıdır. bağlı türlerden iğne sayılarının üç olmasıyla ayrı-
lır. Bazı araştırıcılar bu ağız yapısını törpüleyici-
Değişikkanatlı böceklerin genel vücut yapılarını emici diye adlandırır. Genelde bitkilerin toprak
3 ve önemli özelliklerini ayırt etmek üstü kısımlarında beslenirler. Yumurtadan çıkan
Değişik kanatlı böceklerin hepsi yarı başkalaşım larvalar genel görünüşleri ve beslenme davranış-
geçirir. Ağız yapıları dört iğneli sokucu-emi- ları, bakımından erginlere çok benzer. Yumurta-
ci tiptedir. Bitkilerin bütün organlarında zarar dan sonra ilk iki döneme larva, ondan sonraki
yapabilirler. Özellikle tohum ve meyvelerde de dönemlere prepupa ve pupa denir. Gerçekte bu
zarar yaparlar. Bazı familyalarındaki türler pis dönemlerin tam başkalaşım geçiren böceklerde-
koku salgılayarak bitkilerin kötü kokmasına ve kilerle ilişkisi yoktur. Thrips’lerin önemli sayıla-
pazar değerinin düşmesine neden olur. Eşka- bilecek davranışlarından birisi de avcılıklarıdır.
natlı böceklerdeki gibi tatlımsı madde salgılama Bazı thrips türleri bitkilerin tozlaşmasında bazen
olayı yoktur. Ağız parçaları genellikle başın ön büyük oranda yardımcı olur.
42 Entomoloji
Derikanatlıların genel vücut yapıları ve önemli Yusufçukların genel vücut yapıları ve önemli özel-
6 özelliklerini ayırt etmek 8 liklerini anlatmak
Tegmina denilen üst kanatları çok kısalmış, Odonata ismi mandibula’nın dişli olmasından
derimsi yapıdadır. Arka kanatlar yarım dai- dolayı verilmiştir. Türkçede ayrıca helikopter-
re şeklinde olup tegmina altına katlanır. Bazı böceği, kızböceği ve subakireleri gibi değişik
formlarında ise kanat bulunmaz. Yarı başkala- isimler verilmiştir. En iyi gören böceklerdir. Er-
şım geçirirler. Abdomen’in sonunda cerci bulu- gin ve larvaların ağız yapıları çiğneyicidir. Avla-
nur ve bu kıskaç şekline dönüşmüştür. Kıskacın rını parçalayarak yerler. Kanatlar çoğunluk cam
görevi kendilerini korumada, hücumda ve ayni gibi saydamdır. Boyuna damarları tam olarak
zamanda çiftleşme esnasında kullanmaktır. Ge- gelişmiş ve enine birçok damarla birbirlerine
nel olarak omnivordur. Bazı türleri bitkilerle, bağlanmıştır. Larvalar sulak yerlerde yaşar ve
diğer bazıları ise ayrışmakta olan bitkiler ile erginlerine hiç benzemez, 7-15 gömlek değiş-
beslenir. Halk arasında “kulağakaçan” olarak tirdikten sonra ergin olur. Su içindeki birçok
yanlış isimlendirilmesi insanların bu böcekten canlıyı avlayarak beslenirler. Yarı başkalaşım
korkmasına neden olur. Ancak özel olarak in- geçirirler. Pek az tür kışı ergin birçoğu ise larva
san kulağı içini aramaları ve oraya saklanmaları halinde geçirir.
söz konusu değildir Bu böceklerin dişileri yu-
murtalarının üzerinde kuluçkaya yatar ve açı- Taşsinekleri, birgünlükler ve termitlerin önemli
lıncaya kadar onlara bakar. 9 özelliklerini ayırt etmek
Taşsinekleri ve birgünlükler genellikle sular-
Hamamböcekleri ve peygamberdevelerinin genel da yaşayan böceklerdir. Özellikle larvaları su-
7 vücut yapıları ve önemli özelliklerini açıklamak larda yaşayan diğer küçük canlılarla beslenir.
Hamamböcekleri çabuk koşan, seri hareket Yarı başkalaşım geçirirler. Taşsineklerde bazı
eden böceklerdir. Gece ışıklar yakıldığında hızla türlerin erginleri bitkilerin çiçek, tomurcuk ve
hareket ederek saklanırlar. Besinleri çok deği- taze yapraklarını yer. Ancak larva dönemi 1-3
şiktir. Ağız parçaları çiğneyici tiptedir. Bitkisel yıl süren ve 20-30 defa gömlek değiştiren bir-
gıda alırlar. Antenler uzun, iplik şeklindedir. günlüklerin erginleri beslenmez. Adı üstünde
Genellikle kapalı yerlerde yaşayan ve insanların bir gün yaşayıp ölürler. Termitler ise toplumsal
yaşadıkları yerde onların açıkta bıraktıkları yi- bir yaşantıya sahiptir. Bunların başlıca besini
yecekler üzerinde dolaşarak onları yerler. Ancak ağaçların ölü olan kısımları; yani odun, tahta,
en önemli zararı taşıdıkları çok sayıda tehlikeli kereste, tomruk, evlerin ağaç aksamı, mobilya-
hastalığı insanlara bulaştırmalarıdır. lar gibi maddelerdir. Esas besini de bu bitkisel
Peygamber develeri ise çekirgelere benzeyen maddelerin selülozlu kısımlarıdır. Bunlar da
ancak onlardan özellikle diğer böcekleri yaka- yarı başkalaşım geçirir.
layarak yemeğe yarayan çok güçlü ve dikenlerle
donatılmış ön bacaklara sahip olmasıyla ayrılır.
Avcı böcek olmalarına karşın faydalı böcek olarak
değerlendirmeye alınmazlar. Çünkü önüne gelen
her türlü böceği yakalayıp yerler. Hem hamam-
böceği hem de peygamberdeveleri yumurtalarını
ootheca adı verilen içlerinde çok sayıda yumurta
bulunan keseler içinde dışarıya bırakırlar.
3. Ünite - Böceklerin Sınıflandırılması 2 43
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki böceklerin hangisinin erkeklerinin alt 6. Hem ergini hem de yavruları avcı olan böcek takı-
kısmında özel ses çıkarma organı bulunur? mı aşağıdakilerden hangisidir?
a. Hamamböcekleri a. Beyazkarıncalar
b. Yaprakbitleri b. Yusufçuklar
c. Ağustosböcekleri c. Eşkanatlılar
d. Piskokulu böcekler d. Hamamböcekleri
e. Birgünlükler e. Birgünlükler
Sıra Sizde 4
Thiripsler çok küçük boyutlu oldukları için çok zor
fark edilir. Bunların ağız yapıları üç iğneli (Diğer bö-
ceklerde iki, dört veya altı iğnelidir) sokucu emicidir.
Çiçeklerde beslenen bazı türleri çiçeklerin tozlaşma-
sında yardımcı olur.
Sıra Sizde 5
Yusufçuklar yumurtalarını su içlerine veya kenarlarına
bırakır. Bu yumurtalardan çıkan yavruları da su içinde
diğer küçük canlıları avlayarak beslenir. Erginleri de
avcı oldukları için diğer küçük vücutlu böcekleri avla-
yarak beslenir. Onlar da değişik habitatlarda avlanma-
larına karşın genellikle su bulunan yerleri tercih eder-
ler. Dolayısıyla ergin bir yusufçuk görmek yakınlarda
bir su kaynağı olduğunun bir belirtisi olarak yorumla-
mak yanlış olmaz.
3. Ünite - Böceklerin Sınıflandırılması 2 45
Yararlanılan Kaynaklar
Demirsoy, A., (1990). Yaşamın temel kuralları
(Omurgasızlar - Böcekler), Entomoloji. Cilt II. /
Kısım II, Ankara: Meteksan.
Ecevit, O., (2000). Böcek (Hexapoda) sistematiği.
Samsun: Ondokuzmayıs Üniversitesi Yayınları.
Ecevit, O., (2002). İnsan ve hayvan zararlısı
arthropod’lar. Samsun: Ondokuzmayıs Üniversitesi
Yayınları.
Lodos, N., (1975). Türkiye entomolojisi, (Genel,
uygulamalı ve faunistik). İzmir: Ege Üniversitesi
Yayınları.
Lodos, N., (1984). Türkiye entomolojisi III. (Genel,
uygulamalı ve faunistik). İzmir: Ege Üniversitesi
Yayınları.
Lodos, N., 1986. Türkiye entomolojisi II (Genel,
uygulamalı ve faunistik). İzmir: Ege Üniversitesi
Yayınları.
Kansu, İ., (1994). Genel Entomoloji. Ankara: Kıvanç
Basımevi.
4
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Böceklerin iç organlarının yerlerini belirleyebilecek,
Böceklerin besinlerini yemesini, sindirmesini ve dışarıya atılmasını analiz ede-
bilecek,
Böceklerde kanın vücutta nasıl dolaştığını ve solunumlarını nasıl yaptıklarını
fark edebilecek,
Böceklerde üreme sistemlerinin yapısını ve işleyişinin onların çoğalmaları üze-
rine etkilerini tartışabilecek,
Böceklerdeki bazı duyu organlarının yerlerini ve işleyişlerini ifade edebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Anatomi • Duyu organı
• Fizyoloji • Dolaşım sistemi
• Sinir sistemi • Boşaltım sistemi
• Solunum sistemi • Üreme sistemi
İçindekiler
• KAS SİSTEMİ
• SİNDİRİM SİSTEMİ
• BOŞALTIM SİSTEMİ
Böceklerin İç Organlarının • DOLAŞIM SİSTEMİ
• SOLUNUM SİSTEMİ
Entomoloji Yapısı ve İşleyişi
• SİNİR SİSTEMİ
(Anatomi ve Fizyoloji) • ÜREME SİSTEMİ
• DİŞİ ÜREME ORGANI
• ERKEK ÜREME ORGANI
• DUYU ORGANLARI
Böceklerin İç Organlarının
Yapısı ve İşleyişi
(Anatomi ve Fizyoloji)
KAS SİSTEMİ
Böcekler vücut ve eklemlerini kasları sayesinde hareket ettirir. Beslenme, yürüme,
zıplama ve uçma gibi hareketler kasların yardımıyla olur. Bir böceğin vücudu içe-
risinde yüzden birkaç bine kadar değişen sayıda kas bulunabilir. Böcek kasları vü-
cudun değişik bölümlerinde değişik şekil ve miktarda bulunmaktadır. Bunlar çok
güçlü olup bazen böceğin kendi ağırlıklarının 20 katı kadar daha ağır maddeleri ta-
şıyabilirler. Genel olarak böcek kasları enine çizgili, yarı saydam, renksiz veya grim-
si yapıda olup, üç grupta toplanır. Bunlar; İç organ, segment ve eklem kaslarıdır.
İç organ kasları, iç organların çalışması ve fonksiyonlarının yerine getirilme-
sinde rol oynayan kaslardır. Örneğin sindirim organı kasları, sindirim sisteminin
çalıştırılmasında görevlidir.
Büyüklük oranları göz önüne alındığında bir böcek mi yoksa bir insan mı daha ağır yük
kaldırabilir? İnceleyiniz. 1
Segment kasları; vücut halkalarının birbirine bağlanmasını sağlar. Ayrıca bu
kaslar bulunduğu bölmedeki ağız parçaları, kanat gibi organların hareket ettiril-
mesinde de rol alır. Eklem kasları ise bacak gibi eklemlerde bulunan kaslardır.
Bunlar eklemin hangi bölmesinde bulunuyorsa o bölümü hareket ettirir.
İ. Akif Kansu’nun, (1994, Ankara) Genel Entomoloji kitabının 58-59 arasındaki sayfalardan
“kas sistemi” ile ilgili daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
SİNDİRİM SİSTEMİ
Böcek bağırsağı veya sindirim kanalı, sindirim sisteminin temel yapısıdır; ağızdan anüse Cardiac valf: Ön ve orta bağırsak
arasında sindirilen besinlerin
kadar uzanan bir tüp şeklindedir. Ancak değişik bölgeler ve yapılarla farklılaşmaya uğ- tekrar ağızdan çıkmasını
ramış bu tüp üç ana bölümden oluşmaktadır. Bunlar; Ön bağırsak, orta bağırsak ve arka engelleyen kapakçıktır.
bağırsak. Bu üç bölüm valf adı verilen kapakçıklar ile birbirinden ayrılmıştır. Ön ve orta
Pyloric valf: Orta ve arka
bağırsak arasında cardiac valf, orta ve arka bağırsak arasında ise pyloric valf vardır. Ön bağırsak arasında işe yaramaz
ve arka barsak embriyonik gelişme sırasında vücut duvarının içe çökmesi ile orta barsak sindirilemeyen besinlerin tekrar
mideye gelmesini engelleyen
ise endoderm tabakasından oluşmuştur. kapakçıktır.
48 Entomoloji
Böceklerin sindirim sisteminde bulunan ve çok önemli olan cardiac ve pyloric valf insanlar-
2 da neden yoktur?
Şekil 4.1
Bir böceğin sindirim
ve boşaltım sisteminin
şematik görünüşü.
Kaynak: http://www.
vuvb.uniza.sk. Erişim
Tarihi: 21.02.2011’dan
değiştirilerek
Besin sindirilirken, yani büyük kısmı orta bağırsakta emildikten sonra arka
bağırsağa gelir. Arka bağırsakta çok az emilim olur. Dışkı maddeleri, rectum’da bu
kısmın kuvvetli kasları sayesinde sıkıştırılarak anüsten dışarı atılır.
BOŞALTIM SİSTEMİ
Böcekler besini alıp ve sindirdikten sonra, sindirilmeyen besin kısımları böcek hücre ve
dokulara toksik olmaktadır. Bu artıkların vücuttan atılmasına boşaltım adı verilmektedir.
Boşaltım sisteminin en önemli organları malpigi tüpleri ve rectum’dur. Malpigi
tüplerinin sayısı böcek türlerine göre değişmektedir. Örneğin bazı kabuklubitler-
de iki adet olan malpigi tüplerinin sayısı balarılarında 200 veya daha fazla olabilir.
Malpigi tüplerinin sonları kapalı ve demet şeklindedir. Malpigi tüpleri ile kanda
bulunan birçok atık madde alınarak bağırsak yoluyla dışarı atılır. Atılan bu mad-
deler arasında ürik asit, nitrojenli bazı maddeler, bazı tuzlar ve fazla su bulunur.
4. Ünite - Böceklerin İç Organlarının Yapısı ve İşleyişi (Anatomi ve Fizyoloji) 49
DOLAŞIM SİSTEMİ
Hayvanlar âleminin çoğunda kan dolaşımı bir damar serisi içinde olur ve “kapalı dola-
şım sistemi” olarak isimlendirilir. Böceklerde ise “açık dolaşım sistemi” vardır. Böceklerin
kanı vücut boşluğu içinde dolaşır. Böylece organ ve dokulara kan sağlanır.
Böceklerde ana dolaşım sistemi organı vücut üzerine yerleşmiş iki bölüme ayrılabilen
bir boru sisteminden oluşmaktadır. Bu boru sistemi karnın sonundan başa kadar uzan-
maktadır. Vücudun abdomen kısmında bulunan birtakım odacıklardan oluşan kısmına
“kalp” adı verilir. Bu kalp odacıkları kanı “ostium” adı verilen yarıklardan içeri çeker ve
kasılarak kanı aort’a doğru pompalar. Aort, kalbin pompaladığı kanı vücudun ön kısmına Aort: Dolaşım sisteminin göğüs
içerisinde bulunan ve çoğunlukla
doğru taşıyan ve baş kapsülü içine boşaltan basit bir tüptür. Bazı böceklerin eklemlerinin baş içerisine açılan boru şeklinde
vücuda bağlandığı yerde yardımcı kalpler bulunur. Bu küçük organlar kanın esas yönden olan kısma denir.
değişik olarak eklem içine akımını sağlar.
Böceklerin kanı kirli sarı veya yeşildir ve “haemolymph” olarak isimlendirilir. Kan
hücrelerine ise “haemocyte” denir. Böceklerde kanın temel görevi sindirilmiş besinleri,
hormonları ve artık maddeleri taşımaktır. Böcek kan hücrelerinde hemoglobin, oksijen ve
karbondioksit taşıma görevi yoktur.
Şekil 4.2
Bir böceğin dolaşım
sisteminin şematik
görünüşü.
Kaynak: http://sharon-
taxonomy2009-p2.
wikispaces.com/
Arthropoda-Insecta.
Erişim Tarihi:
26.02.2011’den
değiştirilerek
Bu bölüm ile ilgili daha detaylı bilgiler için Osman Ecevit’in İnsan ve Hayvan Zararlısı
Arthropod’lar (2002, Samsun) isimli kitabının 36-44 sayfalar arasındaki “dolaşım sistemi”
ile ilgili daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.
SOLUNUM SİSTEMİ
Böceklerde oksijenin alınıp vücut hücrelerine ve dokularına kadar ulaştırılması ve karbondiok-
sitin tekrar dışarı atılmasına solunum adı verilir. Böceklerde vücutta gazların (O2 ve CO2) taşın-
masından sorumlu sistem “Trake” sistemidir. Bu sistem borucuklardan oluşmuştur. Bu borucuk- Stigma (Spiracle): Hava alış
lar vücut içerisine dağılarak her segmente ulaşır ve stigma (Spiracle) denen açıklıkları ile dışarı verişinin yapıldığı, insanlarda
buruna karşılık gelen solunum
açılır. Birçok böcekte orta göğüs ve karın segmentlerinde bulunan stigmalar böcek vücudunun delikleridir.
50 Entomoloji
yan tarafına yerleşmiş bir ile on çift arasındaki sayılarda olabilir. Stigmalar böcekler tarafından
kontrol edilebilen açılıp kapanan kapakçıklara sahiptir.
Trake sistemi embriyo gelişme döneminde vücut duvarının içeri çökmesiyle oluştuğu
için, vücut duvarının özelliklerini gösterir. Trake borucukları iç yüzeylerindeki helezon şe-
killi kitinsel küçük çıkıntılar sayesinde açık olarak durur. Trake borucuklarının hücre, doku
ve kas liflerinin içine kadar uzanan çapı 1 mikrondan daha küçük olan kısmına “trakeol” de-
nir. Trake borucukları birbiriyle enine ve boyuna birleşerek üçlü bir ağ meydana getirmiştir.
Şekil 4.3
Bir cırtlağın solunum
sistemi.
Kaynak:
http://163.16.28.248/
bio/activelearner/44/
ch44c3. html. Erişim
Tarihi: 27.02.2011.
SİNİR SİSTEMİ
Böceklerde sinir sisteminin görevi elektriksel uyarıları almak, beyine iletmek ve alınan
bilgileri değerlendirmek ve kasları harekete geçirmek olarak açıklanabilir. Bu sistem mer-
kezi ve iç organlar sinir sistemi olarak ikiye ayrılabilir.
Böceklerin sinir sistemi baş içerisinde yemek borusu üzerine yerleşmiş bir beyin ve
aynı borunun altında bulunan ve beyin ile iki yan kol ile ilişkili olan suboesophageal Suboesophageal ganglion:
Beyinde bulunan üç çift
ganglion ve sindirim sisteminin altında vücut boyunca uzanan bir sinir kordonundan boğumdan oluşan bu yapıdan sinir
ibarettir. Sinir kordonu vücut segmentlerinde bulunan birer çift ganglionlardan oluşmuş- kolları çıkar ve bunlar göz, anten
veya üst dudağa gider.
tur. Bu durum daha çok ilkel böceklerde, embriyo ve larva dönemlerinde görülür. Geliş-
miş böceklerde bunlar segmentlerdekiler birleşerek tek ganglion haline gelmiştir.
Böceklerin sinir sistemini anatomik yapı bakımından merkezi, iç organlar ve dış taraf-
lar olmak üzere üçe ayırmak mümkündür.
Böceklerin sinir sisteminin temel yapı birimi sinir hücresidir. Bir sinir hücresi, bir veya
daha fazla alıcı (receptor) borucuk ve akson denen uzantıdan meydana gelir.
Sinirsel uyarılar elektriksel olarak iletilir. Sinir hücresi tarafından alınan bir etki diğer
tarafa elektriksel olarak iletilir. Bir duyu organına yapılan etki, duyum sinirleri ile merkezi
sinir sistemine iletilir. Buradan da motor hücreleri ile kaslar ve salgı bezlerine ulaşır. Bu
iletim hızı saniyede 5 m kadardır.
Şekil 4.4
Bir böceğin
genelleştirilmiş sinir
sistemi
Böceklerin sinir sisteminde fonksiyonlar merkezi değil daha çok bölgesel olarak görü-
lür. Bir böceğin başı kesilse bile vücut birtakım fonksiyonlarını devam ettirebilir.
Hasan Çanakçıoğlu’nun “Orman Entomolojisi (1989, İstanbul)” isimli eserinin 54-57 arasın-
daki sayfalarda “sinir sistemi” ile ilgili daha detaylı resim ve bilgilere ulaşabilirsiniz.
52 Entomoloji
Böceklerdeki döllemsiz üreme mi yoksa döllemli üreme mi bizler için daha tehlikelidir?
3
Şekil 4.5
Bir dişi böceğin üreme
organının şematik
görünüşü.
Ovary: Dişi böcekte yeni bireyleri Her bir yumurtalık yumurtaların oluştuğu değişik sayıda yumurta borularından mey-
oluşturacak olan hücrelerin
üretildiği ve yapılandırıldığı
dana gelmiştir. Bunların sayısı ve şekli böcek türlerine göre değişir. Yumurtalıktaki yu-
organdır. murta boruları sapçıkları ile yan yumurta borusuna bağlıdır. Yumurta borularında oluşan
Oviduct: Yumurtalıkta yumurtalar, yan yumurta borusuna geçerek vajinaya doğru hareket eder. Bu arada daha
olgunlaşan yumurtanın dışarıya önceden erkek tarafından çiftleşme ile dişiye ulaştırılan ve sperm kesesi (Spermatecha)
bırakılmak üzere geçtiği borudur.
içinde depolanmış olan spermler dişi böceğin istemi doğrultusunda dışarıya verilerek va-
jinaya doğru çıkmakta olan yumurtayı döller. Burada döllenen yumurta hemen veya bir
süre sonra dışarıya bırakılır.
4. Ünite - Böceklerin İç Organlarının Yapısı ve İşleyişi (Anatomi ve Fizyoloji) 53
Şekil 4.6
Bir erkek böceğin
üreme organının
şematik görünüşü.
Ali Demirsoy’un “Yaşamın temel kuralları (Omurgasızlar - Böcekler), Entomoloji. Cilt II.
/Kısım II (1990, Ankara)” isimli eserinin 71-81 arasındaki sayfalarda “böceklerde üreme
sistemi” ile ilgili daha detaylı resim ve bilgilere ulaşabilirsiniz.
DUYU ORGANLARI
Böcekler birçok fiziksel ve fizyolojik etkiye karşı duyarlıdır ve buna karşı da reaksiyon
gösterir. Böcekler besin ve eşlerini bulmak zorunda olduğu gibi doğal düşmanından
kaçınmak, sığınak yapmak ve bir takım fizyolojik olayı gerçekleştirmek zorundadır. Bu
fiziksel ve fizyolojik etkileri vücutlarının çeşitli yerlerine yerleşmiş duyu organları ile al-
gılar. Bu duyu organları görme, koklama, tatma, dokunma ve duyma ile ilgili duyu or-
ganlarıdır. Bunlar temelde üç gruba ayrılır. Bunlar; Görme, kimyasal ve mekaniksel duyu
organlarıdır.
Görme Organları
Bütün hayvanlar ışığa duyarlıdır. Ancak böcekler gün uzunluğuna, ışık yoğunluğuna,
renklere ve ışığın dalga boylarına karşı özel olarak duyarlıdır.
Bileşik ve nokta gözler birçok böcekte bulunur. Ancak bazı kelebek larvalarında göz
yoktur. Bunların vücutları ışığa duyarlı kutikula ile kaplıdır. Nokta gözler tam başkala-
şım geçiren böceklerin larvalarında “yan nokta gözler” veya diğer böceklerde olduğu gibi
“tepe nokta gözler” olarak bulunabilir. Bunlar tek başlarına görme işini yapamazlar. Pe-
tek gözler veya bileşik gözler ise çok sayıda yan nokta gözlerin birleşmesinden meydana
gelmiştir. Örneğin; Yusufçuklarda bu sayı 28.000 iken karasineklerde 4.000 adet olabilir.
Bunlar insanlar gibi cisimleri tek parça halinde değil, petek şeklinde çok parçalı bir gö-
rüşe sahiptir. En iyi gören böcekler dahi cisimleri insanların görüşünden 300 kat daha az
görme kabiliyetine sahiptir. Ayrıca bazı böceklerin vücutlarında ışığı algılayan alıcılar da
bulunur.
Böcekler 300-650 nm’lik dalga boylarındaki ışınları algılar. Örneğin balarıları sarı,
mavi-yeşil, mavi ve morötesi ışınları algılamalarına karşın, kelebeklerdekinin aksine, kır-
mızıyı algılayamazlar. Ancak kırmızı çiçeklere, bu çiçekler mor ışınları yansıttığı zaman
giderler. Güneş ışınlarındaki morötesi ışınları absorbe eden beyaz çiçekleri, mavimsi-ye-
şil; vişneçürüğü çiçekleri ise mavi olarak görürler. Bazılarında ise renk görme yeteneği
yoktur. Bazıları da farklı renk bantlarında farklı davranışlar gösterir.
Böceklerin görüşü bu kadar çok zayıf olduğu halde nasıl oluyor da besinlerini veya karşı
5 eşeyin kokusunu çok uzaktan bile algılayabiliyorlar?
Çok özel bir ses çıkarma organı ise, eşkanatlı böcek takımı içinde bulunan ağustos
böceklerinin erkeklerinde görülür. Bu ses çıkarma organı göğüs kısmının alt tarafında
bulunur ve akordeon şeklindeki bir zarın titreştirilmesi ile ses çıkartılır.
İ. Akif Kansu’nun, (1994, Ankara) Genel Entomoloji kitabının 87-90 arasındaki sayfalardan
“böceklerdeki duyu organları” ile ilgili daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Işık Organları
Bu organ özellikle toplumda yaygın olarak “ateşböceği” olarak isimlendirilen kınkanatlılar
takımının Lampyridae ve Cantharidae familyalarındaki türlerde bulunur. Bu organ böce-
ğin karın kısmının alt tarafında 11-12 çift halinde bulunur. Yumurta dönemi hariç tüm
dönemlerde görülür. Bu böceklerin meydana getirdiği luciferin maddesinin lusiferinaz
enzimi ile alınan hava içindeki serbest oksijenin okside olması sonucunda ışık oluşur.
Salgı Organları
Böceklerde salgı organları vücut içine veya dışına akıtılanlar olmak üzere ikiye ayrılır.
Özel bir kanalla vücut içine veya dışına salgılayan salgı bezleri:
• Tükürük bezleri: Besinlerin yutulmasına yardımcı olur.
• İpek bezleri: Kelebeklerde ağız parçaları tarafından salgılanan, bazı kınkanatlılarda
ise malphigi tüpleri tarafından salgılanan ve çok ince ipek iplikçikleridir. Örneğin
ipek böceği larvalarının salgıladığı iplikçikler gibi
• Mum bezleri: Özellikle eşkanatlılar takımında bulunan kabuklubitler veya unlu-
bitler dediğimiz böceklerin üzerlerindeki kabuk veya örtüyü yapmak üzere vücut-
larında bulunan salgı bezleri tarafından salgılanır. Bu salgı sonucunda böceklerin
vücutlarının üzeri mum, unumsu bir toz veya parlak bir kabuk şeklinde koruyucu
bir tabaka oluşturur.
• Pis koku bezleri: Bazı böceklerde düşmanlarını korkutmak için koku salgıladıkları
organlardır. Bunlar yarım veya değişik kanatlılar takımındaki böceklerin vücutla-
rının en sonunda bulunan bezlerdir. Diğer takımların üyelerinde de değişik yerler-
Feromon: Özellikle ergin dişi de bulunabilir.
kelebeklerde bulunan ve koku
şeklinde salgılanan bu salgı • Çekici koku bezleri: Dışa doğru salgılanan ve o türün bireyleri üzerinde etkili olan
genellikle dişi böceğin aynı türe salgılara feromon denir. Bunlar genellikle koku yoluyla etkili olan karşı cinse yö-
ait erkek böcekle çiftleşmeye
hazır olduğu haber verir. Bu nelme, uyarı veya iz-işaret feromonlarıdır.
koku salgılanmadan erkek böcek • Zehir bezleri: Özellikle işçi arılarda bulunan ve bir iğne ile birleşmiş olan torba
çiftleşme isteği duymaz.
şeklindeki yapılardır. Arının sokması ile birlikte bu zehirde düşmanına iletilir. Bazı
Tırtıl: Sadece kelebek yavrularına kelebek tırtıllarında ise üzerindeki kılların hemen dip kısmında bulunur. Herhan-
denir. Tam başkalaşım geçiren
diğer böceklerin yavrularına ise
gi bir şekilde bu kılların kırılması durumunda dibindeki bu zehir dışarıya verilir.
“larva” ismi verilir. Bu da insanlarda kaşınmaya bazen de alerjiye neden olur.
Özet
Böceklerin iç organlarının yerlerini belirlemek Böceklerde üreme sistemlerinin yapısını ve işleyişinin
1
Böcekleri anlayabilmek için onların bizlerden 4 onların çoğalmaları üzerine etkilerini tartışmak
veya diğer canlılardan nasıl farklı sistemlere Böceklerin insanlar için en önemli özellikle-
sahip olduklarını ve bu sistemlerini nasıl çalış- rinden biri onların üreme yapıları ve davra-
tırdıklarını bilmek gerekir. Ayrıca bu organların nışlarıdır. Böceklerin binlerce hatta bazı sosyal
vücutta nerelerde bulunduğu bilmek bazı böcek yaşayışlı böceklerin onbinlerce yumurta bıraka-
davranışlarının nedenlerinin açıklanmasında bilmeleri oldukça önemli bir özelliktir. Bu bö-
da bize yardımcı olur. Böceklerdeki iç organları ceklerin enerjilerini çiftleşmeye değil çoğalma-
dışarıdan bakıldığında görülmemesine karşı- ya ayırdıklarını ve bizler için ne kadar tehlikeli
lık bunların yerlerinin sabit olmasından dolayı olabileceklerini gösteren bir özelliktir. Ayrıca
vücudun hangi bölümlerinde olduğu dışarıdan böceklerin çitleşme ve yumurta bırakma davra-
bakıldığında da bilinebilir. nışları onlara karşı ne zaman ve nasıl bir müca-
dele yapacağımız hakkında da bize ipucu verir.
Böceklerin besinlerini yemesini, sindirmesini ve Ayrıca çiftleşmeden çoğalan bazı böceklerin
2 dışarıya atılmasını analiz etmek çoğalma güçlerinin ne kadar fazla olduğunu ve
Böceklerin bizlerden veya diğer canlılardan na- eğer bu böcek zararlı ise onlarla savaşımda her
sıl farklı şekilde beslendiklerini ve besinlerini zaman hazır olmamız gerektiği konusunda bize
sindirebildiklerini öğrenmek, böceklere karşı bilgi verir.
yapılacak savaşımda veya onlardan bazılarını
deneme veya bize faydalı olabileceği için üret- Böceklerdeki bazı duyu organlarının yerlerini ve
mede yardımcı olur. Örneğin; İpekböceği ve ba- 5 işleyişlerini ifade etmek
larısı üretimi gibi. Böceklerin tükettikleri besin Duyu organlarının hemen hepsi diğer hayvan-
miktarı sonuçta anüs yoluyla dışarıya atılacağı larda olduğu gibi böceklerde de türler özgü yer-
için insanların besinlerini yiyerek yaptığı bu za- lerde ve değişik yapıdadır. Bunların ilginç özel-
rar yanında özellikle ev ve depo gibi yerlerdeki liklerinin ve yerlerinin bilinmesi böcekleri daha
besinlerin dışkılarıyla kirleterek bozulmalarına iyi anlamamıza yardımcı olur. Böcekler doğanın
da neden olurlar. Kısacası böceklerle savaşta vazgeçilmez canlıları olmasına karşın genelde
veya onlardan faydalanmak için onların besinle- bizim dostumuz bazen de düşmanımızdır. İşte
rinin nasıl sindirdiklerinin ve dışarıya attıkları- onların bu duyu organlarının işleyişini ve bazı
nın bilinmesi önemlidir. özelliklerinin kullanma zamanlarını öğrenmek
onları daha iyi tanımamıza ve anlamamıza yar-
Böceklerde kanın vücutta nasıl dolaştığını ve solu- dımcı olur. Örneğin böceklerin genelde erkekle-
3 numlarını nasıl yaptıklarını farkedebilmek rinin ses çıkardığını ve bunun sadece dişi böceğe
Böcekler birçok canlılardan farklı bir dolaşım sis- kur yapma davranışı olduğunu bilmek onlardan
temine sahiptir. Açık kan dolaşımı dediğimiz bu korkmamız yerine onlara sempati ile yaklaşabil-
sistemde böceklerin herhangi bir yaralanmasında memize yardımcı olur.
hemolimfleri dışarıya akar. Böceklerin havadan
veya suda bulunan oksijenden nasıl faydalandık-
larını ve bunun vücutta kullanılma aşamalarını
öğrenmek onların yaşamlarının daha iyi anlaşıl-
masını sağlar. Bazı böceklere karşı kimyasal sa-
vaşta uygulanan gaz halindeki ilaçların vücutları-
na nasıl alındıklarını bilmemize yardımcı olur.
58 Entomoloji
Kendimizi Sınayalım
1. Böceklerde sindirim hangi organ veya organlarda 6. Böceklerin sinir sistemindeki suboesophegal gang-
olur? lionların görevi aşağıdakilerden hangisidir?
a. Önmide ve ağız a. Sindirim sistemine uyarılar gönderir
b. Kursak b. Kalp ve beynin çalışması için uyarılar gönderir
c. Mide ve bağırsak c. Solunum sisteminde solunum deliklerinin açı-
d. Malpigi borucukları ve rectum lıp-kapanmasını sağlar
e. Yutak ve önmide d. Baştaki organlara uyarıları iletir
e. Boşaltım sisteminin çalışmasını kontrol eder
2. Trake borularının yanında bulunan ve hava alış ve-
rişinin yapıldığı solunum deliklerine ne ad verilir? 7. Böceklerde kanın temel görevi nedir?
a. Ostium a. Sindirilmiş besin, hormon ve artık maddeleri taşı-
b. Stigma maktır.
c. Pyloric valf b. Oksijenin dokulara taşınmasını sağlamaktır.
d. Solungaç c. Vücuda zararlı olan tuz vb. maddeleri dışarıya at-
e. Trakeol maktır.
d. Kalbin basınç yardımıyla çalışmasını düzenle-
3. Spermatecha’nın tanımı aşağıdakilerden hangisidir? mektir.
a. Erkek böcekteki spermlerin depolandığı torbadır. e. Kırmızı renkli sıvıları nötralize ederek yeşil ren-
b. Erkek böceklerin spermleri dişiye bir paket ha- ge dönmesini sağlamaktır.
linde ulaştırmasıdır.
c. Dişi böceklerde spermlerin depolandığı kese 8. Ergin böceklerde esas görme işini aşağıdakihangi
şeklindeki yerdir. organ yapar?
d. Erkeklerin spermlerini “techa” isimli bir torba- a. Tepe nokta gözleri
da olgunlaşmasını beklediği yerdir. b. Deri
e. Dişi böceklerde yumurtalık içinde bulunan er- c. Petek gözler
kek böceklerden gelen spermlerin olgunlaşması d. Yan nokta gözler
için bekletildiği kese şeklindeki organdır. e. Hem tepe hem de yan nokta gözler birlikte
4. Bir kez çiftleşen dişi böceğin bir daha çiftleşmek 9. Böceklerdeki malphigi tüplerinin görevi aşağıdaki-
istememe nedeni aşağıdakilerden hangisidir? lerden hangisidir?
a. Erkeklerden hoşlanmaması a. Ürik asit, nitrojenli maddeler ve bazı tuzların
b. Erkekler çiftleşmiş dişileri tercih etmemesi vücuttan atılmasını sağlar.
c. Sperm kesesinde yeteri kadar sperm olması b. Sindirilemeyen katı maddeleri vücuttan atar.
d. Çiftleşmeden sonra erkek böceklerin ölmesi c. Kirlenmiş kanın vücuttan atılmasını ve temiz-
e. Bir kez çiftleştikten sonra çiftleşme özelliğini kay- lenmesini sağlar.
betmesi d. Midenin kasılarak besinlerin daha iyi çiğnen-
mesine yardımcı olur.
5. Timpanal organ ne demektir? e. Deri yoluyla atılamayan bazı gazların vücuttan
a. Böceklerde sinirlerin beyne ulaşmasını sağla- atılmasını sağlar.
yan borucuklardır
b. Bazı böceklerde duyma işini gören ses alıcıları- 10. Böceklerdeki eklem kaslarının görevi aşağıdakiler-
dır den hangisidir?
c. Böceklerin kandaki zehirli maddelerini dışarıya a. Bacak ve kanat gibi organların hareketini sağlar.
atan organıdır b. Ağız parçalarının hareket etmesini sağlar.
d. Dişi böceklerdeki erkekleri uyaran ses çıkarma or- c. Böceğin kalbinin çalışmasını sağlar.
ganıdır d. Sadece boşaltım sistemindeki malpigi borucuk-
e. Böceklerde havayı vücut içine alan kapakçıktır ların düzenli çalışmasını sağlar.
e. Sindirim sistemindeki ploric ve cardiac valfla-
rın açılıp-kapanmasını sağlar.
4. Ünite - Böceklerin İç Organlarının Yapısı ve İşleyişi (Anatomi ve Fizyoloji) 59
Sıra Sizde 3
Böceklerde bulunan bu kapakçıklar böceğin besinin
yuttuktan sonra tekrar ağzına gelmesini ve sindirdikten
sonra da sindirilemeyen atık maddelerin tekrar mide-
ye geri dönmesini engeller. Bu kapakçıkların olmasının
nedeni böceğin yere yatay bir konumda yaşamasından
dolayıdır. Ağız ile mide hemen hemen aynı hizadadır.
Örneğin; insanlar dik durdukları için bu tür bir geri dö-
nüşü engelleme kapakçığına ihtiyaç duymazlar.
60 Entomoloji
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 4 Çanakçıoğlu, H., (1989). Orman Entomolojisi, Genel
Bir karınca yaklaşık kendi ağırlığının 20 katı kadar bir Bölüm. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları.
ağırlığı kaldırabilir. Bu 70 kilogram ağırlığındaki bir Demiray, U. (1995) (Ed.). Bitki Koruma. in: Böcekler.
insanın 700 kg kaldırması demektir. Erkek halterciler- Kovancı, B., Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
de ağırlık kaldırmada dünya rekoru 263 kg dır. Bu da Demirsoy, A., (1990). Yaşamın Temel Kuralları
bizlerin böceklerin ne kadar güçlü olduğunu gösteren (Omurgasızlar - Böcekler), Entomoloji. Cilt II. /
bir örnektir. Kısım II, Ankara: Meteksan.
Ecevit, O., (2002). İnsan ve Hayvan Zararlısı
Sıra Sizde 5 Arthropod’lar. Samsun: Ondokuzmayıs Üniversite-
Böceklerde görme olayı metin içinde de anlatıldığı gibi si Yayınları.
en iyisi insanların ancak üç yüzde biri kadardır. Ancak Ecevit, O., Tuncer, C., Hatat, G., (1998). Bitki Koruma.
böceklerin özellikle besinlerini ve karşı eşeyin çiftleş- Samsun: Ondokuzmayıs Üniversitesi Yayınları.
me çağrısı için salgıladığı kokuyu bulmada antenlerin- Kansu, İ., (1994). Genel Entomoloji. Ankara: Kıvanç
de bulunan koku alma organları çok gelişmiştir. Bazı Basımevi.
böcekler bu tür kokuları on kilometre uzaktan bile Serez, M., Zümreoğlu, A., (2001). Tarım ve Orman
alabilirler. Bu tür koku alma kabiliyeti ayı gibi çok az Zararlılarına Karşı Biyoteknik Yöntemler: Ça-
hayvanda bulunan bir özelliktir. nakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ya-
yınları.
5
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Böceklerde üreme çeşitliliğini anlatabilecek,
Böceklerdeki yumurtlama veya doğurmanın onların yaşamlarındaki etkilerini
analiz edebilecek,
Böceklerdeki başkalaşım ile onların biyolojileri arasında ilişkiyi kurabilecek,
Böceklerdeki larva ve pupa çeşitlerini ayırt edebilecek,
Böceklere özgü bazı biyolojik davranışları ve doğurduğu sonuçları üzerine et-
kilerini tartışabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Üreme • Larva
• Başkalaşım • Pupa
• Yumurta
İçindekiler
• YUMURTANIN OLGUNLAŞMASI VE
DÖLLENME
• YUMURTLAMA VEYA DOĞURMA
• BÖCEKLERDE ÜREME ŞEKİLLERİ
• BÖCEKLERDE BAŞKALAŞIM
Entomoloji Böceklerde Üreme, (=METAMORPHOSIS)
Gelişme ve Başkalaşım • YAVRU (LARVA VEYA NİMF) DÖNEMİ
• LARVA TİPLERİ
• PUPA TİPLERİ
• BÖCEK BİYOLOJİSİ İLE İLGİLİ BAZI
TANIMLAR
Böceklerde Üreme, Gelişme
ve Başkalaşım
Bazı dişi böceklerin çiftleşme feromonu salgılaması o türün dişi bireylerinin yararı-
na mı yoksa zararına mı olur? 1
Çiftleşme kural olarak penisin, dişi organa ulaşmasıyla meydana gelir. Bazı bö-
ceklerde sperm ya doğrudan doğruya dişideki sperm kesesi içine boşaltılır ya da
birçoğunda olduğu gibi daha sonra kendileri sperm kesesi içine girer. Birçoğunda,
spermler, spermatofor içinde dişiye ulaştırılır.
Böceklerde spermlerin erkek böcek tarafından dişiye spermatofor denilen bir paket
içerisinde topluca iletilmesi böceklerin çoğalmasına nasıl bir etkide bulunur? 2
çok, uzun alanlarda ise azdır. Ayrıca uzun yaşayan türlerde bu sayı fazla, kısa ya-
şayanlarda yalnız bir defadır.
Böcek yumurtaları ile ilgili detaylı bilgi ve resimlere ingilizce olarak http://com-
mons.wikimedia.org/wiki/Category:Insect_eggs sayfasından ulaşabilirsiniz.
Diyapoz: Dinlenme veya Embriyo gelişmesinden sonra meydana gelen yavru yumurtayı kemirerek açtığı
duraklama anlamındadır. kısımdan veya özel yapılı kapağı kaldırarak, dışarıya çıkar. Yumurta döneminin süresi
Değişik böceklerde bütün
gelişme dönemleri için çok değişir; birkaç saat kadar kısa veya aylarca sürecek kadar uzun olabilir. Fakat bu
duraklama görülebilir. Ancak süre embriyonun oluşması için geçen zamanı göstermez. Bazı türlerin kışı yumurta
bu olayın bitmesi için böceğin
içsel değişimlerinin de döneminde geçirmesi halinde, yumurtadan larvanın çıkması için, bunların kesinlikle
tamamlanması gerekir. kış soğuğuna maruz kalması gerekir. Bu olaya “yumurta diyapozu” da denir.
5. Ünite - Böceklerde Üreme, Gelişme ve Başkalaşım 65
Size göre yumurtlama veya doğurma şekillerinden hangisi böcekler için daha avan-
tajlı olabilir? 3
BÖCEKLERDE ÜREME ŞEKİLLERİ
Böceklerde, diğer bazı hayvan gruplarında görülen, eşeysiz üreme şekilleri yoktur.
Böcekler genellikle yumurta ile ürer. Bunlar; döllemli veya döllemsiz üremedir.
1. Döllemli (=Eşeyli) üreme: Çekirge, kınkanatlı ve kelebekler gibi bazı bö-
ceklerde spermler bir arada “Spermatofor” denilen bir paket halinde bu-
lunur. Sineklerde hiç yoktur. Spermatofor çiftleşme sırasında dişi böceğe
ulaştırılır. Bunar daha sonra dişinin vücudu içinde bulunan ve spermle-
rin depolandığı “sperm kesesine” aktarılır. Yumurta hücresi olgunlaştıktan
sonra bir sperm bunu döller ve döllenmiş yumurta meydana gelir.
Çiftleşme şekilleri böceklerde değişiktir. Bazıları uçarken, bazıları dinle-
nirken bazıları da yüzerken çiftleşebilir. Çiftleşmede eşlerin duruş tarzla-
rı da çok değişiklik gösterir. Fakat en ilginç şekil yusufçuklarda görülür.
Çiftleşme sırasında erkek karnın sonunda bulunan kıskaç ile dişiyi boyun
kısmından yakalar ve cinsel organını kendininkine yaklaştırmağa zorlar.
Bazı böceklerde çiftleşme bir defa olduğu halde (Monogamie), bazıların-
da birden fazladır. Bazılarında bir erkeğin birden fazla dişi ile çiftleşmesi
(Polygamie) ve bir dişinin birden fazla erkek ile çiftleşmesi (Polyandrie) de
olabilir. Böceklerde çiftleşme sayısı böceğin bıraktığı yumurta sayısı ve bö-
ceklerin o topluluk içindeki erkek/dişi oranına bağlıdır. Eğer dişi bir böcek
çok sayıda yumurta bırakıyorsa ve erkeğin kendisine ulaştırdığı spermler
biterse bu böcek birden fazla çiftleşmeye gereksinim duyabilir. Ya da o top-
lulukta dişilerin sayısı az ise dişiler aynı şekilde birden fazla çiftleşebilir.
Ancak bu çiftleşmelerin bir tek amacı vardır. O da böceklerin çok sayı-
da yumurta veya yavru vererek nesillerinin devam etmesini sağlamaktır.
Bunun tam tersi bir durum da erkeklerin sayısının dişilere oranla az olan
topluluklarda erkekler yine nesillerinin devamı için birden fazla çiftleşme
gerçekleştirebilir. Ancak bazı türlerde özellikle erkek böcekler bir kez çift-
leştikten sonra ağız parçaları gelişmediği için çiftleşme görevleri bitince
ölür.
2. Döllemsiz üreme (=Parthenogenesis) Döllenmemiş yumurtayla üremedir.
Yusufçuklarda ve değişikkanatlılar takımlarında görülmez. Üç ayrı üreme
tipi vardır.
a) Arrhenotokie: Dişi böceklerin bırakmış oldukları döllemsiz yumurta-
lardan sadece erkek yavrular meydana gelir. Balarıları ve beyazsinekler
gibi bazı böcek familyalarında bulunur.
b) Thelytokie: Döllemsiz yumurtalardan sadece dişi yavrular meydana ge-
lir. Örnek olarak bazı değnek çekirgesi türlerini gösterebiliriz.
c) Amphitokie: Döllemsiz yumurtalardan her iki cinsiyette de yavru mey-
dana gelebilir. Bu tipe örnek olarak Saga cinsine bağlı çekirgeleri göste-
rebiliriz.
Balarılarının kraliçeleri kendi isteğine bağlı olarak bazı yumurtalarını döl-
lettirmez. Bunlardan erkek arılar çıkar. Döllenmiş yumurtaların da beslen-
me durumuna göre ya kraliçe (10 mg arısütü yiyenler) ya da işçi arı (3 mg
arısütü yiyenler) olur.
66 Entomoloji
Parazitoit böcekler genelde bizler için çok faydalı olan ve biyolojik savaşta kullanılan
yararlılardır. Ancak bir canlının içine çok sayıda yumurta bırakma olayı bizim istedi-
ğimiz bir olay değildir. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi 2.000 değişik böceği öldürmesi
gerekirken sadece bir böceği öldürmesi biyolojik savaş açısından kötü bir sonuçtur.
İ. Akif Kansu’nun, (1994, Ankara) Genel Entomoloji kitabının 98-109 arasındaki say-
falarda “böceklerde üreme şekilleri ve gelişme” ile ilgili daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Resim 5.1
Yarı başkalaşım
geçiren bir
değişikkanatlı böcek
türünün gelişme
dönemleri
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Dosya:Ontwikkelstadia_wespenpoppen.jp
g&filetimestamp=20070411211849 Erişim tarihi: 15.03.2011
Tam veya yarı başkalaşım geçiren böceklerle savaşım yaparken hangisine karşı daha
dikkatli olmamız gerekir? Neden? 5
beş adet, arılarda sekiz adet ve birgünlük böceklerde ise bu sayı 40 adet olabilir.
Genellikle bu sayı beslenme durumuna ya da çevrenin sıcaklığına göre değişebilir.
Yumurtadan çıkan yavruya “Genç larva veya nimf ”, son dönemdeki yavruya da
“Yaşlı, olgun larva veya nimf ” denir.
Hypodermis hücreleri: Deri değiştirme olayında böcek kitinden oluşan derisini yırtarak vücut üzerin-
Böcekleri dıştan koruyan den atar ve yerine yenisinin yapar. Bu olayın başlaması için beyindeki salgı bezleri
sert kitin tabakasının hemen
altında bulunan ve deri tarafından salgılanan hormonlar aracılığıyla olur. Uyarıyı alan hypodermis hüc-
değiştirme sırasında yeni releri dış derinin altına doğru yeniden kitin salgılamaya başlar. Eski ve yeni kitin
kitin tabakasını oluşturan
katmandır. tabakası arasına akıtılan salgılar yardımı ile deri göğüs halkalarının sırt kısmında
bulunan ve kitince zayıf olan “T” şeklindeki kısmı vücut hareketleri ile yırtarak dı-
şarıya çıkar. Böylece eski deri atılmış ve daha büyük olan yeni deri oluşturularak bö-
cek büyümüş olur. Bu dönemde yavru dış saldırılara karşı savunmasız bir hale gelir.
LARVA TİPLERİ
Çoğunlukla ergin vücut yapısına hiç benzemeyen yavrulara larva denir. Bunlar
genellikle tam başkalaşım geçiren böceklerin yavrularıdır. Genel görünümü uzun
ve silindirik yapıdadır. Derileri ince ve yumuşaktır. Antenler genel olarak çok kı-
salmıştır. Ağız parçaları çiğneyici tiptedir. Bazılarında baş çok küçük bir görünüm
almıştır. Bacak sayıları takım ve türlere göre değişiklik gösterir. Bazen tamamen
kaybolmuştur. Tam başkalaşım geçiren böceklerin en zararlı olduğu dönemdir.
Deri değiştirmek ve büyüyerek ergin olmak için oburca beslenerek zarar yaparlar.
Tam başkalaşım gösteren böcek larvaları dört tipe ayrılabilir.
1) Kampodeid larva: Bu tip larvaların bir çift anten ve üç çift göğüs bacağı var-
dır. Genellikle hızlı hareket kabiliyetine sahiptirler. Abdomen sonunda cerci
bulunur. Bazı kınkanatlı ve sinirkanatlı böceklerin larvaları bu tiptedir.
2) Manas tipi larva (kadı lokması): Bu tip larvanın şişman ve silindirik yapılı
vücudu kıvrık olarak durur. Üç çift göğüs bacağı vardır. Vücutlarına oranla
bacakları çok küçük kaldığı için diğer larva tiplerindeki bacaklar gibi bunlar
tam olarak yürüme işini yerine getiremez. Genellikle toprak içerisinde yaşa-
yan bu larvalar, bitkisel ve bozulmuş hayvansal maddeleri yer. Bu tipe en iyi
örnek kınkanatlılar takımının Scarabaeidae familyasına ait böceklerdir.
3) Bacaksız larva: Bu tip larvalarda hiç bacak yoktur. Halkalı solucanlar gibi
kasılarak hareket ederler. Bazıları sıçrama yeteneğindedir. Kapalı yerlerde
yaşadıkları için gözleri yoktur. Bazılarında baş ufalmış veya yok olmuştur.
Resim 5.3
Larva tipleri
PUPA TİPLERİ
Tam başkalaşım geçiren böcekler, larva döneminden ergin dönemine geçebilmek
için bir ara dönem geçirmesi gerekir. Bu ara döneme “pupa” denir. Bu dönem, iç
organların kaynaşarak larvaya ait bazı organların yok olup ergine doğru değişim
gösterdikleri dönemdir. Böcekler, bu dönemi genellikle korunaklı yerlerde geçir-
meğe çalışır. Bu olağanüstü değişimin olduğu dönem süresince böcek hareket et-
mez ve beslenmez. Bütün fizyolojik faaliyetleri azalır. Yumurtadan çıktıktan sonra
böceklerin en savunmasız dönemidir. Bazı böcek larvaları, son larva dönemini ta-
mamlarken, genellikle ağızlarından çıkardıkları ipeğimsi iplikçiklerle sık dokulu
korunaklı bir yapı oluşturur. Bu yapıya “koza veya kokon” ismi verilir. Larva daha
sonra bunun içinde yine korunaklı bir dönem olan pupa dönemine girer. Böylece
böcek dış etkilere karşı kendisini daha iyi korunaklı bir hale getirir. Bu iplikçikle-
rin yapısı türlere göre değişiklik gösterir.
Ayrıca, peygamberdeveleri gibi bazı böceklerin salgıladıkları ve yumurtaları
dış etkilerden koruyan köpük de kokon olarak isimlendirilir. Pupa döneminin
süresi türlere ve çevre şartlarına göre değişiklik gösterir. Ancak olumsuz koşullara
karşı en dayanıklı dönem olması nedeniyle tam başkalaşım geçiren böceklerin
önemli bir kısmı kışı pupa döneminde geçirir. Pupaların hepsi görünüm olarak
birbirine benzemez. Görünümlerine bakılarak değişik tiplere ayrılmasına karşın
genellikle üçe ayırmak mümkündür.
70 Entomoloji
Resim 5.5
Bazı pupa tipleri
1) Serbest pupa (Pupa libera): Bu pupa tipinde anten, bacak ve kanat izleri
vücut üzerinde serbest olarak bulunur. Arılar, kınkanatlılar, sinirkanatlılar
takımı ile bazı sineklerde görülen pupa tipidir.
2) Mumya pupa (Pupa obtecta): Bu pupa tipinde anten, bacak ve kanat izle-
ri vücut üzerine yapışmış olarak bulunur. Ergin hale geçince, böcek pupa
gömleğini sırt tarafında kitinsel olarak zayıf olan bölgeden yırtarak dışarıya
çıkar. Arılar, kınkanatlılar, sinekler takımlarına bağlı bazı familyalar ile ke-
lebeklerin hemen hemen tamamında görülen pupa tipidir. Sadece kelebek
pupalarına “Krizalid” adı verilir.
3) Fıçı pupa (Pupa coarctata): Birçok sinek familyasında bu tip pupa vardır.
Oval şekilli olan yapı üzerinde enine bölüm çizgileri görülür. Böcek ergin
hale gelince, fıçının uç kısmındaki kapak şeklinde kısmı iterek dışarıya çı-
kar. Sadece sineklerde görülen ve son larva derisinin sertleşmesiyle oluşan
bu pupa tipine özel olarak “puparium” adı da verilir.
Biyolojik Dönem
Böceklerin yaşamları boyunca geçirdikleri dönemlerinin her birine (yumurta,
larva veya nimf, pupa ve ergin) biyolojik dönem denir. Tam başkalaşım geçiren
böceklerde bu dönemlerin sayısı dört, diğer böceklerde ise bu sayı üçtür.
Gelişme süresi bazen bir yıldan çok fazla devam eder. Bunlara örnek belli dö-
nemlerinde toprak altında yaşayan kınkanatlıların Scarabaeidae familyasıdır. An-
cak en bilinen ve ilginç örnek onyedi yıllık büyük ağustosböceklerinde görülen ve
ismini almasına neden olan gelişme dönemi sürelerinin onyedi yılda tamamlama-
sıdır. Yine birgünlükler takımına ismini veren böceklerin gelişme süresi yaklaşık
bir yıl veya biraz daha uzun sürdüğü halde erginlerin yaşam süresi bir veya iki
gündür.
Bazen aynı tür böcek sıcak olan yerlerde soğuk olan yerlere oranla daha fazla döl
verir. Bu da sıcaklığın böceklerin yılda verdikleri döl sayısı üzerinde önemli bir be-
lirleyici faktör olduğunu göstermektedir.
Kışlama Dönemi
Böcekler türlere göre değişmek üzere genlerinde var olan bilgiler ışığında kendi
biyolojisi gereği kışı kendileri için en uygun biyolojik dönemde geçirme eğilimi
vardır. Ancak bu durum bazı zorunlu dinlenme dönemi bulunmayan ve kışın da
besin bulabilen böceklerde değişiklik gösterebilir. Örneğin; seralarda bulunan
yaprakbitleri gibi bazı böcek türleri koşullar istedikleri gibi olunca kışlama ihtiya-
cı duymadan beslenme ve üremelerine devam eder. Elbette bu gibi durumlarda o
böceğin yılda verdiği döl sayısında artış olur.
Bir böceğin kışlama dönemi hakkındaki bilgiler bize böceklerle savaş yöntem-
ler ile ilgili çok önemli olanaklar sağlayabilir. Çünkü kışı doğa koşullarında geçir-
meğe çalışan böcekler kendileri için korunaklı bir yer bulur ve orada genellikle
hareketsiz ve beslenmeksizin (Diyapoz) en az enerji harcayarak, vücutlarına bi-
riktirdikleri yağları yakarak buradan sağladıkları su ve enerji ile (yumurta ve pupa
dönemi hariç) olumsuz kış koşullarını atlatmağa çalışır. Bu durumda hareketsiz
olan böcekler o yıl için daha bizim ürünlerimize zarar vermeden uygun bir sava-
şım yöntemi varsa kullanılarak böcek populasyonları önemli oranda azaltılabilir. Populasyon: Ayni türe
Kış aylarında yapılan savaş yöntemlerinin çoğunda böceğin o andaki zarar yapıp- bağlı bireylerin oluşturduğu
topluluklara denir.
yapmamasının savaşa karar vermede hiçbir önemi yoktur. Savaşın amacı böcek
populasyonlarının zarar vermeden önce azaltılmasıdır.
100 g yağın yanmasıyla 105 g su oluşur. Böcekler kötü koşullarda bu suyu kullana-
rak yaşamlarını devam ettirmeğe çalışır.
72 Entomoloji
Böceklerin Ömrü
Böcekler için ömür; nimflerin en son gömlek değişiminden, tam başkalaşım ge-
çiren böceklerin ise pupadan çıktıkları andan ölümlerine kadar geçen süredir. Er-
gin hale gelen böceklerde artık gelişme ve büyüme görülmez. Ancak bazı böcek
türlerinde özellikle dişi böceklerin ergin olmalarına karşın üreyebilme kabiliyet-
lerini kazanmaları için beslenmeleri gerekebilir. Bunun nedeni, özellikle kışı ergin
veya pupa dönemlerinde geçiren böceklerin enerjilerinin büyük bir kısmını ha-
yatta kalmak için kullanmalarından dolayı üreme sistemlerinin çoğalmaya hazır
duruma gelmemiş olabilir. Böceklerin ömür süreleri türlere göre çok değişiklik
gösterir. Ömürleri en kısa olan birgünlük böcekler sadece bir gün yaşarken, sosyal
yaşayışlı böceklerden beyaz karıncaların kraliçesi yaklaşık 15 yıl yaşayabilir.
Olgunlaşma Yemesi
Bazı böceklerin pupa, hatta son dönem larvalarında pek çok sayıda yumurta ol-
gunlaşmış olabilir ve ergin olup çiftleştikten sonra yumurtlama başlar. Ancak, yu-
karıda açıklandığı gibi bazı böceklerde henüz gelişmemiş durumda olabilir. Bir
süre daha erginlerin beslenmesinden sonra yumurtalar olgunlaşır. Bu ergin bes-
lenmesine “olgunlaşma yemesi” denir.
Özet
Böceklerde üreme çeşitliliğini anlayabilmek ayırımı yapamamamızın sonucunda o yavrunun
1 Böceklerde üreme çok çeşitli şekillerde olur. belki de zararlı olmayan bir böceğe ait olabilece-
Üreme şekillerini bilmek bize en başta o böceğin ğini de her zaman için dikkate almamız gerekli-
biyolojisi ve çoğalması ile ilgili önemli ipuçları dir.
verir. Bir böceği daha detaylı tanımak için biyo-
lojisi incelerken bunu bilmek şarttır. Ayrıca bö- Böceklerdeki larva ve pupa çeşitlerini ayırt etmek
4
cek zararlı ise savaşım yapma zaman ve şekline Böceklerin bilimsel olarak teşhisleri veya pra-
karar vermemizde önemli rol oynar. Faydalı bir tik olarak doğada tanınmalarını sağlayan dış
böcek ise o böcekten zararlı böceklerle savaşta görünümleri ilk karşılaşmada bize ön bilgiler
nasıl yararlanabileceğimiz ile ilgili bize yol gös- verebilir. Ancak bu olay için böceklerin ergin
terir. dönemde olmaları gerekir. Doğada ise her za-
man böceklerin ergin dönemleri bulunmayabi-
Böceklerdeki yumurtlama veya doğurmanın on- lir. Genellikle böceklerin ergin öncesi dönemleri
2 ların yaşamlarındaki etkilerini analiz etmek daha fazla zararlı olabildikleri için bunların bu
Böceklerin bazen tehlikeli olabilme eğilimleri- dönemlerinin de teşhis olmasa bile tanınmala-
nin temelinde onların bıraktıkları yumurta veya rını sağlayacak özelliklerinin bilinmesi önem
yavru sayılarının çok fazla olmasıdır. Bazı zararlı taşır. Özellikle tam başkalaşım geçiren böcekle-
böcekler 2.000 adet yumurta bırakabilir. Eğer bu rin yavruları ebeveynlerine hiç benzemediği için
böcek türü yılda çok sayıda döl de verirse sonuç- bunların ergin öncesi dönemde tanınmaları ge-
ta karşımıza savaşılması gereken bir güç olarak rekir. Bu durumda onların ergin öncesi larva ve
çıkar. Ayrıca böceklerin yumurtalarını diğer pupa dönemlerini bilmemiz, kesin teşhis olmasa
canlıların ulaşamayacağı yerler bırakma davra- da yaklaşık bir tanılama yapmak için bize çok
nışı da onların çoğalmalarını destekler. Karada önemli ön bilgiler verebilir. Bu tanılama sonu-
yaşayan diğer memelilere oranla çoğalma güç- cunda onlarla nasıl bir savaş yapmamız gerekti-
lerinin bu fazlalığı, onları engelleyen çok sayıda ğine karar vermemiz daha doğru olur.
faktörlere rağmen bizlere zarar verebilecek dere-
ceye ulaşmaları oldukça dikkat çekici bir olaydır. Böceklere özgü bazı biyolojik davranışları ve do-
Bu yüzden böceklerin kontrol altında tutulması 5 ğurduğu sonuçları üzerine etkilerini tartışmak
için devamlı olarak yakından takip edilmesi ge- Böceklerin yaşamlarında onların türlerine özgü
rekmektedir. olan biyolojik farklılıklar vardır. Bunlar o böcek-
leri tanımamızda bazen bize çok yardımcı olur.
Böceklerdeki başkalaşım ile onların biyolojileri Bu tanıma sonucunda da zararlı bir böcek oldu-
3 arasında ilişkiyi kurmak ğuna karar verilmesi durumunda savaşım için
Yarı başkalaşım geçiren böceklerin yavruları er- gerekli bazı özel ipuçlarını bize verebilir. Böcek-
ginlerine benzediği için bunların bir dereceye lere karşı savaşımda bu ipuçlarının çok büyük
kadar tanınması veya erginlerine benzetilmesi önemi vardır. Örneğin bir böceğin erginin ömür
mümkün olabilir. Ancak tam başkalaşım geçiren süresini, kışı nerede ve nasıl geçirdiği, yılda kaç
böceklerin yavrularının erginlerine benzetilme- döl verdiği, yavru dönemlerinin süresi, uyuşuk
si çoğu zaman çok zordur. Örneğin bir çekirge dönemlerinin hangisi olduğu ve ne kadar sürdü-
yavrusu her zaman erginine benzer. Aradaki ğü gibi bilgiler böcekleri daha yakından tanıma-
dikkat çeken en önemli fark erginin kanatları mıza ve eğer zararlı ise ne gibi savaşım taktikleri
tam oluştuğu için uçabilmesidir. Diğer yapıları uygulayabileceğimize karar vermede bize çok
yavrularında daha küçük olmasına karşın aynı- önemli bilgiler verir.
dır. Ancak tam başkalaşım geçiren böceklerde
durum çok farklıdır. Bir tırtılın kelebek olabile-
ceğini anlayabilsek bile onun hangi tür olabile-
ceğini bilmemiz uzmanlık gerektiren bir iştir. Bu
74 Entomoloji
Kendimizi Sınayalım
1. Dişilerinde defalarca yumurtlama davranışı olan 6. Aşağıdaki başkalaşım şekillerinden hangisinde
böcekler aşağıdakilerden hangisidir ? gerçek bir pupa dönemi görülür?
a. Arılar a. Ametabol
b. Çekirgeler b. Neometabol
c. Ağustosböcekleri c. Hemimetabol
d. Sinekler d. Holometabol
e. Kelebekler e. Hypermetabol
4. Tam başkalaşım geçiren bütün böceklerin yavrula- 9. Aşağıdaki böceklerden hangisinin ergin süresi en
rına verilen ortak ad aşağıdakilerden hangisidir? kısadır?
a. Nimf a. Sinekler
b. Tırtıl b. Birgünlükler
c. Larva c. Kelebekler
d. Kurtçuk d. Arılar
e. Yavru böcek e. Karıncalar
5. Gerçek tırtılda kaç çift bacak bulunur? 10. Diyapoz’un tanımı aşağıdakilerden hangisidir?
a. 3 a. Böceklerin gelişmeye ara vermesidir.
b. 5 b. Dişi böceklerin çiftleşme için çıkardığı kokudur.
c. 6 c. Böceklerin bir yılda iki döl vermesidir.
d. 7 d. Bırakılan bir yumurtadan birçok bireyin çıkmasıdır.
e. 8 e. Döllenmemiş yumurtalardan erkek bireylerin
çıkmasıdır.
5. Ünite - Böceklerde Üreme, Gelişme ve Başkalaşım 75
Sıra Sizde 3
Böceklerin büyük bir çoğunluğunda yumurtalar bıra-
kıldıktan sonra anne veya baba tarafından korunmaz
ve kontrol edilmez. Yani yumurtalar tüm dış etkilere
ve düşman saldırılarına karşı korunmasızdır. Canlı do-
ğurmanın yararı, yavrunun bir süre anne karnında ka-
larak, ilk andaki şaşkınlığının geçtikten sonra dışarıya
bırakılması, onun çevrenin kötü koşullarına dayanabil-
mesini ve doğal düşmanlarına karşı daha hazırlıklı ol-
masını sağlar. Yani canlı doğurma, yumurta bırakmaya
göre daha fazla avantaj sağlar.
76 Entomoloji
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 4 Demirsoy, A., (1990). Yaşamın Temel Kuralları
Her dölde ortalama 100 yumurta bırakan bir böcek (Omurgasızlar - Böcekler), Entomoloji. Cilt
türü eşeyli çoğalsın ve erkek dişi oranı 1/1 yani birbi- II. /Kısım II, Ankara: Meteksan.
rine eşit olsun. Diğer tür ise sadece dişi birey vererek Ecevit, O., (2002). İnsan ve Hayvan Zararlısı
çoğalsın. Bu durumda I. dölde eşeyli üreyen böceğin Arthropod’lar. Samsun: Ondokuzmayıs Üniver-
sayısı; 100 yumurta * 1 =100 birey; II. dölde, 100 yu- sitesi Yayınları.
murta * 50 + 50 =550 birey V. dölde ise bu rakam Lodos, N., (1975). Türkiye Entomolojisi, (Genel,
yaklaşık “58 milyon” olur. Ancak döllemsiz üremede Uygulamalı Ve Faunistik). İzmir: Ege Üniver-
yumurtalardan sadece dişi çıkacağı için hesaplama- sitesi Yayınları.
yı gözden geçirelim; 100 yumurta * 1 =100 birey, Lodos, N., (1984). Türkiye Entomolojisi III. (Ge-
II. dölde, 100 yumurta * 100 =1000 birey; V. dölde nel, Uygulamalı Ve Faunistik). İzmir: Ege Üni-
ise bu rakam tam olarak “100 milyar”olur. Bu durum- versitesi Yayınları.
da döllemli üreyen böcek türü döllemsiz olana oranla Lodos, N., 1986. Türkiye Entomolojisi II (Genel,
yaklaşık olarak 2.000 kat daha fazla üremiştir. Bu he- Uygulamalı Ve Faunistik). İzmir: Ege Üniver-
saptan da anlaşılacağı gibi döllemsiz üreme şeklinde sitesi Yayınları.
böceklerin bizlerin ürünlerine çok daha fazla zarar ve- Kansu, İ., (1988). Böcek Çevrebilimi (Böcek Öko-
receği ortaya çıkmaktadır. lojisi), I. Birey Ökolojisi. Ankara: Ankara Üni-
versitesi Yayınları.
Sıra Sizde 5 Kansu, İ., (1994). Genel Entomoloji. Ankara: Kıvanç
Yarı başkalaşım geçiren böceklerin yavrularının ve er- Basımevi.
ginlerinin ağız yapısı aynı olduğu için bunlarla savaşta
kullanılan yöntemlerde genelde bir değişiklik söz ko-
nusu değildir. Ancak tam başkalaşım geçiren böcekle-
rin yavruları ile erginlerinin ağız yapısı farklı olabilir.
Bu durumda savaş hangi dönem için yapılacaksa o
dönemin ağız yapısına uygun yöntem ve malzemele-
rin seçilmesi gerekir. Bu böceklerin ağız yapıları farklı
olduğu gibi bitkilerde beslendikleri yerler ve zarar şe-
killeri de farklı olabilir. Hatta bazı türlerde larva dö-
neminde zararlı olan türler ergin dönemde o bitkide
hiç zarar yapmayabilir. Bu durumda savaş yapacağımız
türün yanında onun hangi döneminin nerede ve nasıl
zarar yaptığını bilmemiz gerekir.
6
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Böceklerin besinleriyle olan ilişkilerinin onların yaşamları üzerine olan etkile-
rini analiz edebilecek,
Böceklerin değişik maddelere yönelimlerini anlatabilecek,
Böceklerin yuva yapma davranışları ile onların hayatta kalma şansları arasın-
daki ilişkiyi kurabilecek,
Böceklerin yumurta bırakma ve yavrularını koruma davranışlarının nedenleri
ile ilgili yorum yapabilecek,
Böceklerde göç etme davranışlarının nedenlerini analiz edebilecek,
Böceklerde ses çıkarma davranışlarının onların yaşamları üzerindeki etkilerini
ifade edebilecek,
Böceklerde salgı çıkarma davranışlarının onların yaşamları üzerine olan etkile-
rini tartışabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Besin • Göç etme
• Yönelim • Ses çıkarma
• Yumurta • Salgı çıkarma
• Yuva yapma
İçindekiler
• BÖCEKLERDE BESLENME
DAVRANIŞLARI
• YÖNELİMLER
• YUVA YAPMA DAVRANIŞLARI
Böceklerde Beslenme ve • YUMURTA BIRAKMA VE YAVRULARINI
Entomoloji KORUMA DAVRANIŞLARI
Diğer Davranışlar
• GÖÇ ETME DAVRANIŞLARI
• SES ÇIKARMA DAVRANIŞLARI
• SALGI ÇIKARMA DAVRANIŞLARI
• DİĞER DAVRANIŞLAR
Böceklerde Beslenme ve
Diğer Davranışlar
Monofag türler beslendikleri türün dışında yakın akraba olanlar üzerinde bes-
lenmeye zorlansalar bile beslenemedikleri için ölür, ya da besin almalarına karşın
gelişmeleri ya da cinsel olgunluğa erişmeleri mümkün olmaz. Diğer taraftan, mo-
nofag türlerin yeryüzündeki yayılışında bitki, sınırlayıcı bir etki gösterir. Bir yerde
konukçu yok ise, iklim şartları ve diğer etkenler ne derece uygun olursa olsun
böcek oraya yerleşemez. Bu durumda böceğin yayılma alanı beslendiği bitki ile
sınırlı kalır. Polifag böcekler ise çok sayıda bitki ile beslenebilmektedir. Ancak her
zaman için böceğin beslenmeyi daha çok tercih ettiği bitkiler vardır.
80 Entomoloji
Ürünümüze zarar veren bir böceğin bir tek bitki ile beslendiğini öğrendiğimizde bu
1 bilgiden bu böcek türü ile savaşımda nasıl faydalanırız?
Yılda tek döl veren böceklerin zararlı oldukları dönemlerin aynı bitkide zarar
yaptıkları organlar doğal olarak aynıdır. Ancak yılda birden fazla döl veren bö-
ceklerde bazen bu durum değişiklik gösterebilir. Yani böcek her dölünde bitkinin
farklı organlarında beslenebilir. Örneğin; zeytinlerde zararlı zeytin güvesinin çi-
çeklerde beslenen I. dölüne “çiçek dölü”, meyvelerde beslenen II. dölüne “meyve
dölü” ve yapraklarda beslenen III. dölüne de “yaprak dölü” adı verilir.
Besinin çeşitliliği böceklerin gelişmesi üzerinde etkileri değişiktir. Farklı bit-
kilerde böceklerin gelişme süresi, bıraktıkları yumurta sayısı, eşey oranı, ölüm
oranı, yaşam uzunluğu, ağırlıkları ve vücut ölçümleri farklılık göstermektedir.
Böcekler, kışları çok sıcak geçen yerler veya seralar dışındaki bölgelerde deği-
şik dönemlerde uyuşuk halde dinlenerek geçirir. Sıcaklık artışı isteklerine uygun
noktaya gelince de uyuşuk dönemleri biter ve gelişmelerine devam ederler. Bu du-
rumda genellikle saklandıkları yerlerden çıkarak beslenecekleri bitkiye giderler.
Genellikle bu zamanda bitkiler böceklerin beslenebilecekleri durumda olur. Yani
böceklerin beslenecekleri bitki organları gelişmiş durumda olur. Bu da böceklerin
bu bitkilerde beslenerek zarar yapmasına neden olur. Bu bilgiyi kullanarak, bazı
böceklerin kışın saklandıkları yerlerden çıkacakları zaman bitkilerin istedikleri
dönemde olmaması sağlanabilirse böceklerin zararının önüne geçilebilir. Bu du-
rumda erken veya geç ekim yaparak veya çok yıllık bitkilerde erkenci ya da geççi
çeşitler dikerek böcekler ortaya çıktığında bitkimizin onların beslenmesine uy-
gun olmayan dönemde olmasını sağlayabiliriz.
Şekil 6.1 Bitkilerle beslenen böcekler bi-
yolojilerine ve ayrıca sahip olduk-
Zeytin güvesi ları ağız yapılarına göre bitkilerin
a) Ergin
b) Larva değişik organlarında beslenebilir.
c) Çiçeklerdeki Bunlar; bitkilerin yaprak, sürgün,
I. dölün zararı meyve, dal, tohum, gövde ve kök
d) Meyvedeki
II. dölün zararı gibi kısımları olabilir.
e) Yapraklarda Ağız yapısı çiğneyici olup da
III. dölün zararı yaprak ve sürgünlerde beslenenler
(Anonymous, 1962)
onları değişik şekillerde yiyerek
zarar yapar. Bazen yaprağın sa-
dece dış kısmı, bazen tüm yaprak
parçalayarak, bazen sadece yaprak
sap ve damarları kalacak şekilde
ve bazen de delerek zarar yapabi-
lir. Meyve ve tohumdaki zararları
ise onları yiyerek galeriler açma
şeklinde olabilir.
Ağız yapısı sokucu-emici olan
böceklerin zarar şekilleri diğer-
lerinden bazı yönlerden farklılık
gösterir. Çünkü bu ağız yapısında
sokma işleminden önce böceğin,
iğnesi ile dokuları yumuşatarak
6. Ünite - Böceklerde Beslenme ve Diğer Davranışlar 81
daha kolay sokma yapmak için ağzından bir salya salgılaması sonucunda bu sal-
yanın içinde bulunan indolik asitten dolayı bitkilerde değişik şekillerde doku
ölümleri veya şekil bozuklukları şeklinde zararlar ortaya çıkabilir. Öncelikle so-
kulup emilen yerdeki dokular parçalanır ve renk açılması meydana gelir. Daha
sonra buraları koyu renk alıp dökülebilir. Bazen de bitkinin bu salgılara tepkisi
sonucu gal veya tümör oluşumu şeklinde yapılar ortaya çıkabilir. Benzer kanatlı-
lar takımında bulunan böceklerin bazılarında ise beslenme sonucu böcek vücu-
duna alınan tatlımsı maddeler hemen dışarıya atılır. Bunun sonucunda buraya
gelen fungus ve bakteriler bu tatlımsı maddelerin üzerine yapışır ve zamanla bu
organlar siyah bir görünüm alır. Bunun sonucunda ise yapraklar fotosentez yapa-
maz ve bitki zayıf düşer.
Böceklerin besinlerine yönelim davranışlarında ışık, renk, şekil, hareket, ses
ve koku gibi birçok faktörler ya tek tek, ya da çeşitli kombinasyonlar halinde rol
oynar. Besine yönelim, fitofag böceklerin, birçok bitki türleri veya varyeteleri ara-
sında kendi besinlerini bulmalarına yaradığı gibi parazitoit ve avcı böceklerin de
konukçularını ve avlarını bulmalarına yarar. Böceklerin besinlerine yönelmele-
rini sağlayan faktörlerin en önemlisi kokusal ve tatsal uyarı yapan faktörlerdir.
Birçok bitkilerde bulunan eterik yağlar, reçineler, aromatik alkoller ve alkoloit-
ler gibi çeşitli kimyasal maddelerin yapısı, böceklerin konukçusunu seçmesinde
önemli rol oynar.
Böceklerin bu davranışından yararlanılarak bilimsel çalışmalarda veya ta-
rımsal savaşta kullanılabilen çeşitli yem tuzakları, ya da savaş yöntemleri ge-
liştirilmiştir.
Böceklerin besini bulmaları onların uzaktan besin tarafından çekilmesini ge-
rektirir. Besindeki ışık, renk, şekil, ses, hareket, koku ve sıcaklık gibi bazı uyarıcı
faktörler duruma ve türlere göre değişmek üzere ya tek tek ya da çeşitli birleşimler
halinde böceğin çekilmesinde etkili olur. Uyarıların mekanik, optik ve kimyasal
algılayıcılar yardımıyla algılanması sonucu böcekte besine yönelim görülür.
Bu şekilde çeşitli uyarılar sonucu besin bulunduktan sonra böcekler besini
tanımak yani onun, beslenebilmeleri için uygun olup olmadığını anlamak üzere
bazı denemeler yapar. Genellikle temas ve tat algılayıcıları yardımıyla yapılan de-
nemeler sonunda besin uygun bulunduğunda beslenme olayı başlar.
Besinin uygun olarak saptanmasından sonra böcekler, aldıkları besine ve
ağız parçalarının yapısına göre farklı şekillerde beslenir. Örneğin bağda yaprak-
larda zarar yapan türlerden “Bağ uyuzu” yaprakların üst kısmında kabarıklık
oluştururken, Floksera zararlısı tam tersi yerde, yani alt kısmında kabarıklık
yapar. Yine bağlarda zararlı “Sigara böceği” ise yaprakları puro gibi sarar ve
delerek zarar verir.
Şekil 6.2
Bağlarda yaprakta
değişik şekilde zarar
yapan türler a) Bağ
uyuzu
b) Sigara böceği
c) Floksera
(Anonymous, 1962)
82 Entomoloji
Epidermis: Yaprağın en Bazı böcekler ise yaprakların üst epidermis ve parankima dokusunu yalnız
dış kısmındaki koruyucu
tabakadır. alt epidermis kalacak şekilde kemirerek beslenir. Bazı böceklerin çok küçük olan
larvaları ise yapraklarda iki epidermis arasına girerek ve parankima dokusunu
Parankima: Temel doku olup, kemirmek suretiyle beslenir.
bitki bünyesinin büyük bir
kısmını kaplayan, ince çeperli Hayvansal besinle beslenen böceklerde beslenme şekli, avcı böceklerde ve pa-
canlı hücrelerdir. Yaprakta razitoid böceklerde olmak üzere 2 grupta incelenebilir.
epidermis ile çevrilmiş besin
maddelerini bulunduğu iç Peygamberdevesi gibi türler, avlarını canlı olarak parçalayıp yiyerek beslenir.
kısımdır. Ancak değişik kanatlı ve sinekler takımlarına bağlı bazı avcı böcekler avlarını öl-
dürdükten sonra beslenir. Bazı avcı arılar da, özellikle larvaları tarafından besin
olarak kullanılsın diye önce çıkardıkları zehirlerle avını felce uğratır.
Parazitoit böceklerin beslenme şekli, konukçu vücudu içinde yaşayan (en-
doparazitoit) ve konukçu dışında yaşayan (ektoparazitoit) türlere göre farklı
olmaktadır.
Beslenme bakımından farklı bir durum da değişik yaşam biçimleri nedeniyle
sosyal yaşayışlı böceklerde ortaya çıkmaktadır. Bunlar içinde, her biri farklı işlere
özelleşmiş bireylerden işçi bireyler koloni için besin toplama ve hazırlama işini
üstlenmiştir. Balarılarında nektar toplama işini üstlenmiş olan işçi bireyler, bun-
ları bal midesi olarak adlandırılan ön midelerinde biriktirip kovana taşır.
Renge yönelim: Bazı renklerin, belirli bazı böcekleri çektiği, bazı kelebeklerin
ancak belirli renkteki çiçeklere gittiği eskiden beri insanların dikkatini çekmiştir.
Örneğin balarısı sarı rengi fark etmemekte, fakat sarımsı yeşil ve turuncu renkleri
fark etmekte, mavi ile moru, kırmızı ile griyi ayırt edememektedir.
Renk, böceklerin besinlerini seçmesinde, karşı eşeyi bulmasında, yumurtlama
yerini saptamasında tek değil ama önemli bir faktördür. Belirli renkleri algılayan
böcek besinine doğru yönelir ve besinini bulur. Bazen bunda diğer uyarıcı faktör-
lerin de etkisi vardır.
Karşı eşeyin ilginç rengi diğerini çektiği gibi belirli bazı renkteki meyve veya
yapraklar da onların beslenmesi veya yumurta bırakması için uyarıda bulunabilir.
Sera beyazsineği ve yaprakbitleri sarı renk tarafından çekilmektedir. Sivrisinek
ve karasineklerin mavi renge boyanmış camlarda ve duvarlarda hareketsiz kaldığı
saptanmıştır.
Harekete yönelim: Bazı böcekler çeşitli yönelimlerini, objelerin hareketlerini
algılamak suretiyle gerçekleştirir.
Örneğin yeşilçekirgeler besleneceği bitkinin rengini ve şeklini tanımaz. Sadece
yaprakların hareketini ve hareketi sırasında meydana gelen titreşim sesini algılar.
Balarılarında şekil algılaması yanında hareket algılaması da önemlidir. Hareketi
algılama böceklerde çok değişiktir.
Sese Yönelim: Bilindiği gibi ses, cisimlerin titreşimi ile meydana gelir ve can-
lılar bu sesleri vücudunun belli kısımlarında bulunan ses algılayıcıları aracılığıyla
işitir. Böceklerde bu algılama şekli ve duyarlılığı çok değişiktir. Fakat bazı bö-
cekler insanların duyamadığı bazı sesleri rahatlıkla duyabilir. Örneğin insanlar
16-20.000 frekanslı sesleri ancak işitirken, bazı böceklerde bu rakam 90.000’e çık-
maktadır.
Böceklerde işitme, ya işitme kılları ya da tympanal organlarla gerçekleşir. Bu
organların yerleri de böceklerde çeşitli gruplara göre değişir.
Fitofag böceklerden bazıları da, daha önce sözü edildiği gibi, besinin şeklini
ve herhangi bir nedenle kıpırdamasından dolayı meydana getirdiği sesi algılamak
suretiyle buraya yönelim gösterir ve besinini bulur. Zoofag böcekler için durum
biraz farklıdır. Bunlar, beslendiği böceğin çıkarmış olduğu sesi doğrudan doğruya
algılamak suretiyle o yöne doğru yönelim gösterir ve avını bularak beslenir.
Böceklerde eşeylerin birbirini bulmasını sağlayan faktörlerden biri sestir.
Türlere göre değişmek üzere, erkek veya dişi birey, karşı eşeyin çıkarmış olduğu
çağrı seslerini algılayarak o yöne doğru gider, eşini bulur ve çiftleşir. En bilinen
örneği ağustosböceklerinin çiftleşmek için çıkardıkları seslerdir.
Kimyasal Maddelere Yönelim: Böceklerde bulunan bazı özel sinir uçları veya
kemoreseptör (kimyasal madde algılayıcıları) organlar, onların bazı maddeler-
deki tat ve kokuyu almalarına, oraya yönelmelerine veya uzaklaşmalarına neden
olmaktadır.
Böceklerde koku alma organları ağız ve vücudun çeşitli kısımlarında bulun-
makta ise de esas olarak antenlerde yer almaktadır. Bu organların sayısı erkekler-
de, dişilerden daha fazladır. Örneğin; balarılarının erkeklerinde koku alma organı
30.000, kraliçede ise 2.000 kadardır.
84 Entomoloji
Tat alıcı organlar ise koku alıcı organlardan farklı yapıda ve yerdedir. Bu or-
ganların sinir uçları genellikle anten ve ağız parçaları gibi bölgelere yerleşmiştir.
Böcekler insanların algılayamadıkları çok az yoğunluktaki maddeleri dahi algıla-
yabilir. Kokusal veya tatsal uyarı alan bir böcek ya uyarıcı kaynağa doğru hareket
eder ve onu bulur veya oradan uzaklaşır.
Böceğin, uyarıcı kaynağa doğru yönelmesi bazen yaşam için zorunludur.
Tarımsal savaşta, böceklerin bu zorunlu yönelim davranışlarından yararlanmak
mümkündür. Böcekler bazı kimyasal maddelere de yönelim gösterebilir. Böyle
maddelere “Çekici maddeler (atraktant)” adı verilir.
Karşı Eşeyi bulmaya Yönelim: Yaşam için zorunlu yönelimlerden biri de
karşı eşeyi bulmaya doğru yönelimdir. Genellikle dişilerdeki eşey organlarında
bulunan bazı bezlerin çıkardığı kokuların, etrafa yayılarak, karşı eşeyin kimyasal
madde algılayıcılarını uyarması ile yönelim gerçekleşir. Seks feromonu olarak da
isimlendirilen eşeysel çekici kokular, hava koşullarına ve rüzgârın durumuna göre
çok uzak mesafelerden kendisini hissettirir. Örneğin; kelebeklerden kırtırtılı er-
gin erkekleri için bu uzaklık 4 km’dir.
Eşeysel çekici maddeler bugün yapay olarak da elde edilmekte ve pratikte bir-
çok zararlı böcek türü ile savaşa başlamak için uyarıcı tuzaklarda kullanılmaktadır.
Survey: Bir populasyonun Seks tuzakları bugün diğer tuzak tiplerinde olduğu gibi surveylerde, bilimsel
belirli bir bölgede dağılımı ile çalışmalarda, tarımsal savaşa karar vermede uyarıcı olarak kullanılmakta ve gün-
ilgili bilgileri toplamak üzere
arazide çalışmalar yapmak. den güne yaygınlaşmaktadır.
Seks tuzaklarının bugün en çok kullanıldığı, özellikle Türkiye’de de uygulan-
dığı bazı zararlılar arasında meyve sinekleri, elma içkurdu ve salkım güvesi gibi
türler bulunur.
Yumurtlama Yerine Yönelim: Böcekler içgüdüsel bir davranışla, meydana
gelecek olan yavrularını hemen beslenebilecekleri yerlere yumurtalarını bırakır.
Ancak, yumurta koyacağı yerin rengi, şekli, hareketi, sesi ve kokusu gibi uyarı
faktörlerinden biri veya birkaçı tarafından uyarıldıktan sonra buraya yönelir ve
yumurtasını koyar.
Bu uyarı faktörlerinin içinde en önemlisi yine kokudur. Çünkü koku, çok
uzaklardan bile algılanabilir. Bundan dolayı koku böceğin besinini bulmadaki ilk
aşamadır.
Sosyal böceklerin dışında elma ağkurdu, altın kelebek ve yüksük kelebeği gibi
bazı türlerin tırtılları beslendikleri ağaçların uç dallarında ağlar örerek kışı geçi-
recekleri yuvalarını yapar. Bu yuvaların şekli zararlıların tanınmasında önemli rol
oynar.
Şekil 6.3
Elma ağaçlarında
değişik şekilde ağ
yapan türler
a) Elma ağkurdu
b) Yüksük kelebeği
c) Altın kelebek
(Anonymous, 1962)
Böceklerde bırakılan yumurtalar genellikle doğaya terk edilir ve bir daha on-
larla ilgilenilmez. Yumurtadan çıkan larva besinini kendisi arar ve bulur. Kendini
kurtarabilirse gelişir, büyür. Fakat danaburnu ve kulağakaçan gibi türlerde anne
şefkatine benzer bir davranış görülmektedir. Bunlar grup halinde bıraktıkları yu-
murtalar üzerine yatar. Hatta yavrular ilk çıktıkları zaman onlara gözcülük eder,
doğal düşmanlarından korurlar.
Fakat sosyal yaşayışlı böceklerde yumurta ve yavruya tam bir bakım vardır.
Arı, karınca ve beyazkarıncalarda bu bakım için işçi bireyler görevlendirilir. Bir
dadının, çocuğun her şeyi ile ilgilenmesi gibi, bunlar da gerek yumurta, gerekse
larvanın her türlü beslenme bakım, koruma gibi işleri ile ilgilenir.
Böceklerin yumurta bıraktığı yerlerin bilinmesi bize ne gibi bir fayda sağlar?
4
GÖÇ ETME DAVRANIŞLARI
Habitat: Bir canlının yaşadığı Göç bir böcek populasyonunun belli bir habitattan ayrılıp diğer bir habitata git-
ve geliştiği yerdir. me hareketidir. Bu, periyodik olarak gidip dönme şeklinde olduğu gibi devamlı
bir uzaklaşma şeklinde de olabilir.
Böceklerde göç 3 ana grup halinde incelenebilir:
1. Genellikle hayat dönemleri bir mevsimle sınırlandırılmış olan böcek tür-
lerinde görülür. Bunlar çoğalma alanlarından göç eder, yayılır, biyolojisini
tamamlar ve ölür. Çöl çekirgesini bu gruba örnek olarak verilebilir.
2. Çoğalma alanlarından beslenme alanlarına göç eden bu gibi türler, yu-
murtlamak için tekrar çoğalma alanlarına geri döner. Yaprakbitlerini buna
örnek olarak verebiliriz.
3. Çoğalma alanlarından yazlama ya da kışlama alanlarına göç eden türle-
rin aynı bireyleri, bu dönemleri geçirdikten sonra tekrar çoğalma alanla-
rına gelip yumurta bırakır. En bilinen örneği buğdaygillerde zararlı olan
süne’dir.
Şekil 6.4
Bazı böceklerde
ses çıkarma
organlarının yeri
a. Acrididae fam. ve
b. Pneumonidae
fam.
(Kansu, 1994)
6. Ünite - Böceklerde Beslenme ve Diğer Davranışlar 87
İ. Akif Kansu’nun, (1994, Ankara) Genel Entomoloji kitabının 87-90 arasındaki say-
falardaki “Ses çıkarma organları” bölümünden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
88 Entomoloji
DİĞER DAVRANIŞLAR
Böcekler yaşamları boyunca içinde bulundukları çevre faktörleri ve diğer canlı-
larla etkileşim halindedir. Bu etkilere karşı da çok çeşitli davranışlarda bulunur-
lar. Bu davranışlardan bazıları da, saklanma, taklit yapma, saldırı ve savunma
davranışlarıdır.
Pek çok böcek türü kendilerini korumak için tehlikenin bulunduğu ortam-
dan çeşitli hareket biçimleri göstererek uzaklaşır ve bir yere gizlenir. Bu hareket
biçimleri, uçma, koşma, sıçrama, ağ ile sarkma, kendini yere atma gibi davranış-
90 Entomoloji
lardır. Bazı böcek türlerinde taklit yapma davranış biçimi, bireyleri doğal düş-
manlarından koruma amacı taşımaktadır. Böylece birey, düşmanının gözünden
kaçar veya tercih edilmez. Taklit yapma davranışları, bulunduğu ortama uyma,
korkunç görünme, hareketsiz kalarak ölü taklidi yapma gibi davranışlardır.
Peygamberdeveleri kendi rengine uygun ortamda bulunarak ve kendini bitkinin
bir parçası imiş gibi göstererek avlarını yakalar. Birçok kelebek türü de ortama
uyarak düşmanları tarafından fark edilmeyerek yaşama şanslarını arttırabilir.
Pek çok böcek türü ise kendilerini doğal düşmanlarından korumak için aktif
saldırı ve savunma davranışlarında bulunur. Bu davranışlara çoğu kez böceğin
morfolojik yapısı da yardımcı olur. Bazı böcekler düşmanları ile karşı karşıya kal-
dıklarında vücutlarının bazı kısımlarından ürkütücü ve düşmanlarını kaçırtıcı
salgılar çıkarır. Örneğin; Karıncalar rahatsız edildikleri zaman vücutlarından for-
mik asit salgılayarak düşmanlarını kaçırır.
Yine bazı türler vücutlarındaki bezlerden pis koku çıkararak düşmanlarını bu-
lundukları ortamdan uzaklaştırmaya çalışır. Bundan dolayı bazı böceklere “Pis
kokuluböcekler” ismi de verilmiştir.
6. Ünite - Böceklerde Beslenme ve Diğer Davranışlar 91
Özet
Böceklerin besinleriyle olan ilişkilerinin onların Böceklerin yuva yapma davranışları ile onların
1 yaşamları üzerine olan etkilerini analiz etmek 3 hayatta kalma şansları arasındaki ilişkiyi kurmak
Besin tüm canlılar olduğu gibi böcekler için de Böceklerde genellikle yumurta veya yavrular bı-
en önemli yaşamsal gereksinimdir. Genetik ya- rakıldıktan sonra onları korumak çok nadir gö-
pılarında var olan ve yönelim gösterdikleri be- rülen bir davranıştır. Bundan dolayı bazı yavru-
sinlerin varlığı ve bulunma sıklığı göre yaşamla- ların kendilerini korumak için yuva yapma dav-
rı etkilenir. Böceklerin yaşamlarında besinin çe- ranışları vardır. Bunlar genel olarak kelebeklerin
şidi ve kalitesi onların beslenmelerini arttırması tırtıllarının olumsuz koşulları geçirmek veya dış
ve dolayısıyla daha fazla yumurta veya yavru saldırılara karşı kendilerini korumak için ağız-
vermesine neden olur. Sonuçta böceklerin po- larında çıkardıkları ağlarla birlikte ördükleri
pulasyonu daha fazla artar ve bizim ürünümü- yuvaların içinde yaşamlarını devam ettirmeleri
ze daha fazla zarar verir. Böcekler beslendikleri şeklinde olur. Bu ağlar bazen kısa bir dönem için
besin grubuna ve çeşitliliğine göre ayrılabilir. bazen de kış koşullarını geçirmek için örülebi-
Bu durumda böceklerin beslendikleri besinin lir. Bunların dışında karınca, beyazkarınca ve
çeşidini bilmek onlara karşı savaşımda tek veya arı gibi sosyal yaşayışlı böceklerin erginlerinin
en çok sevdikleri ürünlerin ekimine bir yıl ara yaptıkları yuvalar da vardır. Bu yuvalar türlere
vererek onların populasyonlarının azaltılması göre değişiklik göstermelerinden dolayı türlerin
mümkün olabilir. tanınmasında önemli rol oynar. Tabii ki bu yu-
valar sosyal bir görev dağılımı olarak ilgili işçi
Böceklerin değişik maddelere yönelimlerini anlat- grubu tarafından yapılır.
2 mak
Böceklerin davranışları içinde çok değişik yö- Böceklerin yumurta bırakma ve yavrularını ko-
nelim davranışları vardır. Bunların bilinmesi o 4 ruma davranışlarının nedenleri ile ilgili yorum
böceklere karşı yapılacak olan savaşımda kulla- yapmak
nabilme olanakları bulunabilir. Özellikle kimya- Yavrularını koruma davranışı gösteren en bili-
sal savaşın çok fazla olumsuz etkilerinin kesin nen iki örneği kulağakaçan ve danaburnudur.
olarak ortaya konulmasından dolayı böceklere Böceklerde yumurta bırakma yerlerinin seçimle-
karşı diğer savaşım yöntemlerinin kullanılması rinde titiz davranmalarının nedeni genel olarak
daha fazla önem kazanmıştır. Böceklerin değişik onlarla ilişkinin son noktasını oluşturmasıdır.
maddelere yönelimleri, günümüzde zararlılarla Çünkü bundan sonra yumurta ve yumurtadan
savaşta etkin olarak kullanılmaktadır. Bu yön- çıkan yavrular ile ilgilenmek söz konusu değil-
temlerin uygulama kolaylığı ve olumsuz etkileri- dir. Bu davranışın nedenleri arasında böceklerin
nin olmaması gibi özelliklerinden dolayı bilinçli çok sayıda ve değişik zaman ve yerlere yumurta
üreticiler tarafından tercih edilen yöntemlerdir. bırakmalarıdır. Aynı zamanda yumurta bırakan
böceğin kendini korumak için donanımları yok-
sa yine bu görevi yerine getiremez. Bu durumda
ergin böcek yumurtalarını yavrularının ilk çıkışta
tanıyıp beslenebileceği bitkinin ilgili organı üze-
rine veya ona en yakın bölgeye ve varsa daha ko-
runaklı bir tarafına bırakarak son görevini yapar.
92 Entomoloji
Böceklerde göç etme davranışlarının nedenlerini Böceklerde salgı çıkarma davranışlarının onların
5 analiz etmek 7 yaşamları üzerine olan etkilerini tartışmak
Göç etmek genel anlamda yaşam şartlarının Böceklerde salgı çıkarma davranışları içinde en
zorlaştığı ve imkânsız hale geldiği bölgelerden önemlisi feromonlardır. Bunlar aynı türün bi-
daha uygun yerlere gitmek anlamında kullanı- reylerini etkilediği için diğer türler fark etmeden
lır. Böceklerde de bu durum genel olarak aynı- aralarında bir haberleşme aracıdır. Çiftleşme,
dır. Bir bölgede böcek populasyonu çok ise be- yön bulma, savunma gibi davranışlarda tür içi
sin yetersizliği ortaya çıkar ve dolayısıyla bazı uyarıları sağlar. Bunlarda o türün yaşamak ve
böceklerin o ortamdan özellikle daha kanatları üremek için diğer türlerle rekabetinde destek
çıkmamış ve uçamayan yavrularının daha ra- almasını sağlar. Ayrıca diğer savunma davra-
hat beslenebileceği bir ortama doğru gitmeleri nışları böceklerin kendilerini düşmanlarından
gerekir. Ancak bu aynı bitki olursa “göç” yerine korumak için hayati öneme sahip özellikleridir.
“yayılma” terimini kullanmak daha doğru olur. Onları öldürmek isteyen avcılara karşı kendile-
Burada türlerin konukçu veya bölge değiştirme rine önemli bir koruma sağlar.
zorunluluğu söz konusudur. Konukçu değiştir-
me böceklerin yaşamak için ihtiyaç duydukları
diğer besinlere doğru yönelmesidir. Bu bazen
aynı döl içinde olduğu halde aynı böceğin daha
sonraki dölleri için de söz konusu olabilir. Bu
bazı böcekler için zorunludur. Bazı durumlarda
da göç geçici olarak böceğin daha uygun yerlere
gidip koşullar uygun hale geldiğinde geri dön-
mesi şeklinde olabilir. Ancak genlerinde var
olan biyolojilerinden dolayı bazı böceklerde bu
bir zorunluluk olabilir.
Kendimizi Sınayalım
1. Çoğunlukla hayvansal daha az bitkisel besinle bes- 6. Böcekler neden taklit yapar?
lenen böceklere ne ad verilir? a. Daha çekici görünmek için
a. Fitozoofag b. Dişileri çekmek için
b. Fitofag c. Düşmanlarından korunmak için
c. Fitoentomofag d. Daha rahat yumurta bırakmak için
d. Zoofitofag e. Uyurken rahatsız edilmemeleri için
e. Zoofag
7. Böcekler genelde neden ses çıkarır?
2. Aşağıdakilerden hangisi böceklerin besinlerine yö- a. Bir şey battığı için
nelmelerini sağlayan en önemli uyarılardandır? b. Beslenme zamanını yavrularına bildirmek için
a. Kokusal ve tatsal uyarı c. Karşı eşeyi çekmek için
b. Görsel uyarı d. Daha ürkütücü görünmek için
c. Cinsel uyarı e. Kendi alanlarını belirlemek için
d. Duyusal uyarı
e. İşitsel uyarı 8. Böcekler genelde yumurtalarını nereye bırakır?
a. Yavruların hemen beslenebilecekleri yerlere
3. Böceklerin tat alıcı organları nerededir? b. Güneşten faydalanmak için aydınlık yerlere
a. Karın kısmının alt tarafında c. Onları aradığında hemen bulabileceği bir yere
b. Anten ve ağız parçalarında d. Onları rahatça görebileceği bir yere
c. Kanatların dip kısmında e. İnsanların göremeyeceği bir yere
d. Tepe ve nokta gözlerin yanında
e. Ayak uçlarında 9. Sosyal böcekler dışındaki bazı böcek yavruları ne-
den ağ örer?
4. Bazı böcekler neden göç etme isteği duyar? a. Daha rahat bir ortam yaratmak için
a. Rüzgar ters yönden estiği için b. Kuşlardan korunmak için
b. Dişi böcekleri bulup çiftleşmek için c. Olumsuz koşulları saklanarak geçirmek için
c. Ortamda besin azaldığı için d. Aile yapılarından dolayı bir arada yaşamak için
d. Aynı tür bitkiyi yemekten sıkıldığı için e. Beslendikleri bitkilerden aşağıya düşmemek
e. Yumurtalarını daha korunaklı bir bitkiye bırak- için
mak için
10. Yapay cinsel kokular böceklerde savaşımda ne gibi
5. Bazı böcekler neden pis koku salgılar? yarar sağlar?
a. Besinleri kirletmek için a. Böceklerin saklandıkları yerden çıkarmak için
b. Hangi bitkide beslendiğini daha sonra bulmak b. Dişi böceklerin kısırlaştırılması için
için c. Böceklerin birbirlerini tanıması için
c. Karşı cinsi çekmek için d. Böceklerin daha az yumurta bırakmasını sağla-
d. Düşmanlarını uzaklaştırmak için mak için
e. Yumurta bırakma isteğini etrafa bildirmek için e. Böceğin çıkış veya çiftleşme zamanını saptamak
için
94 Entomoloji
Sıra Sizde 3
Böceklerin yönelim davranışları genellikle cins veya
bazen türlere özgü olarak değişiklik gösterebilir. Bu
davranışlardan faydalanılarak o böceklere karşı savaş-
ta değişik yöntem ve taktikleri geliştirip uygulamamız
mümkün olabilir. Bazen bu uygulamalar sonucunda
kimyasal savaş yaparak bile zararını önleyemeyece-
ğimiz böcekleri çok kolaylıkla yakalamak ve savaşım
yapmak mümkün olabilir. Örneğin günümüzde sera-
larda bulunan beyazsinekler için sadece sarı yapışkan
tuzaklara kullanılması bile bu zararlının populasyo-
nunu önemli ölçüde azaltabilmektedir. Ya da mor ışık
kaynağı bulunan elektrikli tuzakların sinekleri yakala-
ması gibi yöntemler en uygun savaşım yöntemi olabilir.
6. Ünite - Böceklerde Beslenme ve Diğer Davranışlar 95
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 4 Anonymous, (1962). “Bayer” Pflanzenschutz Com-
Böcekler yumurtalarını genellikle yavrularının çık- pendium II, Handbooks, Leverkusen.
tıklarında hemen besine temas edecekleri ve buna ek Demirsoy, A., (1990). Yaşamın Temel Kuralları
olarak da düşmanlarının onlara kolaylıkla ulaşama- (Omurgasızlar - Böcekler), Entomoloji. Cilt II. /
yacakları yerlere bırakır. Eğer bize zarar veren bir bö- Kısım II, Ankara: Meteksan.
ceğin yumurtalarını nereye bıraktığını bilirsek onlara Ecevit, O., (2002). İnsan Ve Hayvan Zararlısı
karşı bazı savaşım yöntemleri uygulayabiliriz. Örneğin Arthropod’lar. Samsun: Ondokuzmayıs Üniversi-
toplu halde yumurta bırakılan yerlerden bu yumur- tesi Yayınları.
talar toplanarak, ezilerek veya kesilerek toplanıp yok Kansu, İ., (2005). Böcek Çevrebilimi (Böcek Ökoloji-
edilebilir. Bazen böcekler yüzlerce hatta bazı türlerde si), I. Birey Ökolojisi. Ankara: Ankara Üniversitesi
binlerce yumurta aynı yere bırakılabilir. Bu yumurtalar Yayınları.
çok basit bir şekilde toplanarak bu zararlının başka bir Kansu, İ., (1994). Genel Entomoloji. Ankara: Kıvanç
savaşım yöntemine gerek kalmadan populasyonu azal- Basımevi.
tılabilir. Lodos, N., (1986). Türkiye Entomolojisi II (Genel,
Uygulamalı Ve Faunistik). İzmir: Ege Üniversitesi
Sıra Sizde 5 Yayınları.
Böcekler değişik amaçlar için ses çıkarabilir. Ama bun- Oğurlu, İ., (2001). Böcek ekolojisi. Isparta: Süleyman
lar içinde en önemlisi çiftleşme amaçlı ses çıkarmadır. Demirel Üniversitesi Yayınları.
Bu konuda bilgisi olmayan bir kişi bu sesleri duydu-
ğunda böceklerden korkabilir. Ancak genellikle bu sa-
dece erkek böceklerin dişileri çiftleşmeye çağırmasıdır.
Bu da bu böceklerin en kısa sürede çiftleşip yumurta
ya da yavrularını bırakacakları anlamına gelir. Bilimsel
çalışmalarda ise bazı böceklerde bu sesin çeşidi, şidde-
ti, süresi, iki ses çıkarma arasında geçen süre gibi özel-
likleri kaydedilip laboratuarda bazı aletler yardımıyla
tekrar dinlenerek bu böceklerin hangi tür olduğu teş-
his edilebilir. Ayrıca uzak doğuda birçok ülkede bu ses
çıkaran böcekler hobi olarak yetiştirilerek kafeslerde
sesleri dinlenmekte ve bazen de bunlar için özel ses çı-
karma yarışmaları düzenlenmektedir.
7
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Doğada böceklerin yeri, işlevi ve önemini anlatabilecek,
Bir ekosistemde beslenme, besin zinciri ve enerji akışı arasında ilişki kurabilecek,
Böceklerin doğadaki bolluğu ve bunu etkileyen faktörler hakkında yorum
yapabilecek,
Böceklerin çevresel faktörlere toleransları ve sınırlayıcı madde kavramı hakkın-
da tartışabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Böcek ekolojisi • Böceklerin canlı kalma
• Besin zinciri ve enerji akışı yetenekleri
• Böceklerin bolluğu • Liebig’in minimum yasası
• Böceklerin çoğalma güçleri • Shelford’un tolerans yasası
İçindekiler
• BÖCEK EKOLOJİSİ VE EKOLOJİK
FAKTÖRLER
• BESİN ZİNCİRİ VE ENERJİ AKIŞI
• BÖCEKLERİN CANLILAR İÇİNDEKİ YERİ
VE DOĞADAKİ BOLLUĞU
Entomoloji Böcek Ekolojisi
• BÖCEKLERİN DOĞADA AŞIRI
ARTMASINI ENGELLEYEN FAKTÖRLER
• LIEBIG’İN MİNİMUM YASASI
• SHELFORD’UN EKOLOJİK TOLERANS
YASASI
Böcek Ekolojisi
Şekil 7.1
Taksonomik gruplar
içinde tanımlanmış
türlerin dağılımı.
Kaynak: (http://
visual.merriam-
webster.com/earth/
environment/
food-chain.php’den
değiştirilerek, Son
erişim: 08.05.2011)
100 Entomoloji
Şekil 7.4
Bir pamuk
agroekosisteminde
pamuk üstünde
beslenen bazı fitofag
böcek türleri ve
bunlarla birlikte
gelişen beslenme
ilişkileri
Besin zincirinde enerjinin bir basamaktan diğerine aktarılması hangi oranlarda olur?
2
7. Ünite - Böcek Ekolojisi 101
Fotoğraf 7.3
Kaynak: (http://
tolweb.org/Danaus_
plexippus/76926,
http://www.
photographyontherun.
com/
MilkweedBugNymphs.
aspx, Son erişim:
13.05.2011).
Fotoğraf 7.4
Uyarıcı renklere sahip
larva ve erginler kötü
tatları nedeniyle
avcıları tarafından
tercih edilmezler.
Kaynak: (http://www.
learnaboutbutterflies.
com/Survival%20
Strategies%203.htm,
Son erişim: 13.05.2011)
Fotoğraf 7.5
Tehlikeli türlere
benzemeye iki örnek.
Kaynak: (http://www.
learnaboutbutterflies.
com/Survival%20
Strategies%203.htm,
http://www.galerie-
insecte.org/galerie/
fulgora_laternaria.
html, Son erişim:
13.05.2011)
Inachis io Fulgora laternaria
Böceklerin doğadaki bolluğunu etkileyen diğer önemli bir etken tüm canlıla-
rı doğrudan etkileyen olumsuz çevre koşullarıdır. Böcekler sahip oldukları bazı
özellikleri ve yetenekleri sayesinde uygun olmayan çevre koşullarına karşı koya-
rak yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Örneğin kanatlar böcek yaşamı için son
derece önemli ve büyük bir avantaj sağlamaktadır. Kanatları sayesinde düşman-
larından kaçabildikleri gibi, beslenme, eş bulma, yumurta koymak için kolayca
yer değiştirebilirler ve uygun olmayan çevrelerden veya ani çevresel değişiklikler
karşısında daha hızlı hareket ederek olumsuz ortamlardan uzaklaşabilirler.
Böceklerin evrim süreçlerinde iri türlerin yok olduğu, bunların yerlerine ufak
yapılı türlerin geçtiği görülmektedir (Önder, 1982). En büyük vücutlu böcek türü
olarak 280 mm kanat açıklığı ile Noctuidae familyasına bağlı Thysania agrippina
adlı kelebek türü belirtilirken (Kons, 1998), 71 gr vücut ağırlığı ile en ağır tür Steno-
pelmatidae familyasına bağlı Deinacrida heteracantha adlı çekirge türü gösterilmek-
tedir (Williams, 2001). Buna karşılık en küçük böceğin 139 µm vücut uzunluğuna
sahip olan Mymaridae familyasına bağlı Dicopomorpha echmepterygis adlı bir arı
türü olduğu açıklanmaktadır (Gahlhoff, 1998). Bu sınırlar içinde büyük çoğunluğu
küçük vücutlu olan böcekler iri yapılı olanlara göre saklanma, barınma, beslenme,
hareket etme gibi özellikleri bakımından daha büyük avantajlara sahiptir.
Böceklerin vücudunu saran kitin tabakası fiziksel bakımdan vücudu bir zırh
gibi sararak kalkan görevi yaparken aynı zamanda vücut içi sıcaklık, basınç, su ve
gaz alışverişini de kontrol altında tutarak olumsuz çevreler için önemli bir avantaj
sağlamaktadır. Solunumlarını trakeler vasıtasıyla yapmaları ve çok kuvvetli kas-
lara sahip rektumlarından dışkılarını kuru olarak atmaları da su kaybını önleme
bakımından önemlidir (Önder, 1982).
7. Ünite - Böcek Ekolojisi 105
Fotoğraf 7.6
Kaynak: (http://
mounttotumas.com/
wordpress/?p=292,
Son erişim:
13.05.2011)
(http://www.
ask.com/wiki/
Cryptic_coloration,
http://apbio12007.
blogspot.
com/2007_10_01_
archive.html, Son
erişim: 13.05.2011)
Fotoğraf 7.7
Bazı türler vücut
rengini bulunduğu
ortamın rengine ya
da şekline benzetir.
Kaynak: (http://
en.wikipedia.org/
wiki/File:Orange_
oak_leaf_bottom.
JPG, Son erişim:
13.05.2011)
Fotoğraf 7.8
Zehirli bir böceğe
benzemeye örnek.
Fotoğraf 7.9
Tehlikeli veya tadı
kötü olan böceklere
benzemeye iki örnek.
Kaynak: (http://www.
oardc.ohio-state.edu/
grapeipm/common_
name.htm, http://www.
learnaboutbutterflies.
com/Survival%20
Strategies%204.
htm, Son ereişim:
13.05.2011)
Vespa sp. Cosmosoma sp.
Klimatik Faktörler
Bir bölgenin kliması içiçe geçmiş pek çok faktörden meydana gelmiş bir komp-
leksten oluşur. Ortamın canlı varlıklar üstündeki klimatik etkisi ise türlerin vücut
iriliğine bağlıdır. Örneğin herhangi bir ekosistemde böceklerle birlikte pek çok
bitki ve hayvan türleri de bulunur. Ortam şartalarının etkisi 2 metrenin üstünde
yüksek boylu ağaçlar ve hayvanlar ile otlar arasında dolaşan bir böcek için farklı
olacaktır. Bu nedenle iklim:
Makroklima: Buna meteorolojik iklim veya insan iklimi de denir. Toprak yü-
zeyinden 1.5-2 m. yükseklikteki gözlem istasyonundan alınan iklim değerleridir.
Mikroklima: Bölgesel olarak görülen ve bitki örtüsüne göre değişebilen, çıp-
lak arazide 1.5 m. yüksekliğe kadar olan iklimdir.
Mikromikroklima: Mikroklimadan daha küçük olan diğer bir iklim çeşidi olup
böcek iklimi olarak da adlandırılır. Bu iklimin kalınlığı ancak birkaç mm kadardır.
Böceklerin sığındığı toprağın veya ağaç gövdesindeki yarık ve çatlaklar da buna da-
hildir. Böcek ikliminin hüküm sürdüğü yerde rüzgarın ancak 1/10’u hissedilebilir.
İklim, böceklerin endokrin sistemine, canlı kalma yeteneğine, gelişmesine,
üreme gücüne ve davranışlarına etkide bulunur. İklim etkeni içinde, ısı, nemlilik,
yağışlar, ışık, rüzgar, basınç, yerçekimi ve radyasyon gibi etkenler sayılabilir.
İklim faktörleri içinde ısı üzerinde en çok çalışılan faktörlerdendir. Doğadaki
ısı enerjisinin hemen hemen tamamı güneş enerjisinden sağlanır. Isı hem yaşayan
organizmalara ve hem de çevrelerine etkilerde bulunur. Böcekler sıcaklığa belli sı-
nırlar içinde tolerans gösterirler ve bu tolerans değerleri yaşama alanlarının sınırla-
rını oluşturur. Bazıları dar sınırlar içinde (stenoterm) bazıları ise daha geniş sınırlar
içinde (eurytherm) tolerans gösterirler. Dar tolerans gösterenler sadece belli düşük
sıcaklık değerlerinde yaşayabilirken (stenoterm psikrofil) bazıları sadece belli yük-
sek sıcaklıklarda yaşayabilirler (stenoterm termofil). Stenoterm psikrofillere örnek
olarak Himalayalarda buzlar üzerinde yaşayan Hypogastrura ve Proistoma (Col-
lembola) türleri verilebilir. Stenoterm termofillere örnek olarak ise sıcak su kaplı-
calarında yaşayan bazı böcekler ve çöllerde yaşayan bazı karınca türleri verilebilir.
108 Entomoloji
Eurytherm böceklere örnek olarak da Vanessa cardui adlı kelebek türü ve Lucilia
serricata adlı sinek türü verilebilir. Genellikle böcekler düşük sıcaklığa yüksek sı-
caklıktan daha çok toleranslıdırlar.
Organizmalar sıcakkanlı (homotermal, holotermal) ve soğukkanlı (değişken
sıcaklıklı, heterotermal, poikilotermal) canlılar olarak ikiye ayrılırlar. Böcekler
soğukkanlılar içinde yer aldıklarından vücut sıcaklıkları çevresel şartların etki-
sinde çok kolay değişebilir. Bu nedenle böcekler çeşitli uyum hareketleriyle vücut
ısılarını dengelemeye çalışırlar. Örneğin balarıları kış aylarında bir araya gelerek
kanat hareketleri ve ortamdaki besin maddelerinin oksidaysonu sayesinde kovan
içi sıcaklığını 13 °C’den 25-30 °C’ye kadar yükseltebilirler.
Sıcaklığın böcekler üstündeki etkileri Hunter ve Price isimli araştırıcıların
Anthonomus grandis adlı kınkanatlı üzerinde yaptıkları çalışma ile Şekil 7.7’de be-
lirgin olarak görülmektedir.
Şekil 7.7
Sıcaklığın
Anthonomus
grandis üstündeki
değişik etkileri
Kaynak: (Önder,
1982’den
alınmıştır).
Bir böceğin normal olarak aktivite gösterdiği sıcaklıklar arasına “Etkili sıcak-
lıklar bölgesi” denirken bunu en lat sınırına gelişme eşiği denir (Önder, 1982).
Sıcaklık böceklerin metabolizmaları, hareketleri, morfolojileri, davranışları, bi-
yolojik olayların hızı ve böceklerin üreme gücü (biotik potansiyel) üstünde türe
bağlı olarak çeşitli şekillerde etkilerde bulunur (Önder, 1982). Konuyla ilgili daha
ayrıntılı bilgiler için Önder (1982)’den yararlanınız.
Besin
Canlı hayat için tek enerji kaynağı besindir. Böcekler için besin çeşidine göre ay-
rımları aşağıdaki şekilde olmaktadır (Önder, 1982):
1. Bitkisel besinle beslenenler (Fitofag, herbivor) - Ceratitis capitata
2. Hayvansal besinle beslenenler (Zoofag, carnivor) - Rodolia cardinalis
3. Hem bitkisel, hem de hayvansal besinle beslenenler (Omnivor)
Böcekler besin çeşidi ne olursa olsun 3 grup altında toplayabilir (Önder, 1982):
1. Monofag böcekler: Yaşamını tek bir bitki veya hayvan türüyle sürdüren bö-
ceklere denir. Örneğin Bactrocera oleae sadece zeytinle beslenen bir türdür.
Böyle türler ekonomik entomoloji açısından çok önemlidir. Zoofaglara ör-
nek olarak Rodolia cardinalis verilebilir.
2. Oligofag böcekler: Birbirine yakın bitki ve hayvan türleriyle beslenen bö-
ceklerdir. Fitofaglardan Henosepilachna elaterii-Cucurbitaceae; Eurydema
spp., Crucifera; zoofaglardan Aphytis spp.-Diaspididae familyasına bağlı
türler üzerinde beslenirler.
3. Polifag türler: Her türlü bitki ve hayvan türleriyle beslenen böceklere denir.
Örneğin Quadripidiotus perniciosus 700, Spodoptera exigua 34 familyaya
bağlı 90’dan fazla bitki türü ile beslenir.
Besin çeşitliliğinin böcekler üzerindeki etkileri
Farklı besin çeşitleriyle beslenmenin böcekler üzerindeki etkileri çok değişik-
tir. Bu etki şekilleri:
1. Böceklerin gelişme süresine olan etkisi
2. Böceklerin üreme güçlerine olan etkisi
3. Larva ve pupa ölümlerine etkisi
4. Bireylerin iriliğine olan etkisi
Böceklerin doğada aşırı artışı hangi özelliklerine bağlıdır ve aşırı artmalarını etken nedir?
4
Bütün bu ekolojik faktörler için geçerli olan 2 yasa mevcuttur. Bu yasalar
Şekil 7.8
Herhangi bir
organizma için
sınırlayıcı madde.
Kaynak: (http://
theseventhfold.
files.wordpress.
com/2010/03/
liebigs_barrel.
png, Son erişim:
15.05.2011)
Şekil 7.9
Organizmaların
fiziksel faktörlere
olan toleransı
(Krohne, 2000).
Kaynak: (http://
www.cffet.net/
eco/eco_ch2_a.
shtml, Son erişim:
13.05.2011).
Özet
Doğada böceklerin yeri, işlevi ve önemini an- Böceklerin doğadaki bolluğu ve bunu etkileyen
1 latmak 3 faktörler hakkında yorum yapmak
Böcekler bugün yeryüzünde yaşayan tüm Bu gün yeryüzünde yaşayan böcek tür sayısı 1
canlı organizmalar içinde bolluk açısından en 250 000 ‘in üzerindedir ve tüm canlı organizma-
çeşitli grubu oluşturur. Böcekler gruplarına bağ- ların % 75’ini oluştururlar. Böcekler tür sayıları-
lı olarak zararlı olabildikleri gibi bünyelerinde nın çeşitliliği kadar doğada bulunma bollukları
yararlı ve nötr grupları da barındırırlar. Yeryü- açısından da dikkati çekerler. Böceklerin doğada
zünde böcekler olmasaydı yaşam olamazdı savı- bu kadar bol olmasının nedenlerini aşağıdaki
nı söylemek yanlış olmaz. Böceklerin yaşam or- başlıklar halinde toplayabiliriz,
tamı ile ve birbirleriyle ilişkilerini bilmek onları Böceklerin çoğalma güçlerinin fazlalığı;
daha yakından tanımamıza neden olacaktır. Böceklerin canlı kalma yeteneklerinin yüksek
oluşu
Bir ekosistemde beslenme ilişkisi, besin zinciri ve
2 enerji akışı arasında ilişki kurmak Böceklerin çevresel faktörlere toleransları ve sınır-
Tüm canlılar çevreleriyle ilişki içindedirler ve 4 layıcı madde kavramı hakkında tartışmak
bu ilişkide bir canlı diğeri üzerinde beslenerek Böceklerin doğada bu kadar bol olmalarının ne-
neslini devam ettirir. Böcek ekolojisi açısından denleri başında, bunların çevresel olumsuz fak-
baktığımızda, böceklerin beslenme ilişkisinde törlere karşı töleranslı olmaları gelmektedir. Bö-
besin zincirinin ilk basamağında üreticiler adını cekler olumsuz çevresel faktörlere karşı koymak
verdiğimiz bitkiler bulunur. Bunun üzerinde bi- ve nesillerini devam ettirmek için çok önemli
rincil tüketiciler olarak adlandırılan otçullar yer özellikler geliştirmişlerdir. Çevresel faktörleri şu
alır. Otçullarla beslenen etçil böcekler zincirin başlıklar halinde sıralayabiliriz,
üçüncü halkasını oluşturur. Zincirin en üstünde Cansız etmenler: iklim, ışık, atmosfer gazları,
ise hem otçul hem de etçil özelliğine sahip grup yerçekimi, atmosfer basıncı, fizikokimya ve et-
oturur. kenleri ve toprak.
Canlı etmenler: besin, canlıların karşılıklı etkile-
ri, popülasyon yoğunluğu ve insan.
7. Ünite - Böcek Ekolojisi 113
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi Ekolojik faktörlerin canlı- 5. Böceklerde oligofag beslenme ne demektir?
lar üstündeki etkilerinden biri değildir? a. Yaşamını tek bir bitki veya hayvan türüyle sür-
a. Uygun olmayan canlıları ortaya çıkarmada düren böceklerin beslenme biçimidir.
b. Gelişme, canlı kalma, üreme, göç gibi populas- b. Yaşamını yakın bitki ve hayvan türleriyle sürdü-
yon dinamikleri üstünde etkilerde bulunmada ren böceklerin beslenme biçimidir.
c. Canlıların zoocoğrafik dağılışlarını düzenlemede c. Yaşamını her türlü bitki ve hayvan türleriyle
d. Canlıların bulundukları şartlara adaptasyonla- sürdüren böceklerin beslenme biçimidir.
rının ortaya çıkmasını kolaylaştırmada d. Yaşamını sadece hayvanlarla beslenerek geçiren
e. Canlıların metabolizmalarında niteliksel veya böceklerin beslenme biçimdir.
niceliksel değişimler sağlamada e. Yaşamını çürümüş bitki ve hayvalar üstünde
beslenerek geçiren hayvanların beslenme biçi-
2. Besin zincirinde bitkiler hangi basamakta bulunur? midir.
a. Üçüncül tüketicilerde
b. Temel besin kaynaklarında 6. Böceklerde polifag beslenme ne demektir?
c. İkincil tüketicilerde a. Yaşamını tek bir bitki veye hayvan türüyle sür-
d. Birincil tüketicilerde düren böceklerin beslenme biçimidir.
e. İnorganik maddelerde b. Yaşamını yakın bitki ve hayvan türleriyle sürdü-
ren böceklerin beslenme biçimidir.
3. Bazı kelebekler kendilerini neden kurumuş bir c. Yaşamını her türlü bitki ve hayvan türleriyle
yaprağa benzetirler? sürdüren böceklerin beslenme biçimidir.
a. Böylece vücutlarından su kaybını engelleyerek d. Yaşamını sadece hayvanlarla beslenerek geçi-
aşırı sıcakların etkisinden korunurlar. nen böceklerin beslenme biçimidir.
b. Böylece yüksek nemli ortamların etkisinden e. Yaşamını çürümüş bitki ve hayvanların üstünde
korunurlar. beslenerek geçiren hayvanların beslenme biçi-
c. Böylece aynı besini paylaştığı diğer rekabetçile- midir.
rinden saklanarak daha iyi beslenir.
d. Böylece düşmanlarından daha iyi saklanırlar. 7. Kuşların beslenmek için çok göz alıcı renklerde
e. Böylece güneşin yakıcı etkisinden korunmuş olan böcekleri tercih etmeme nedeni aşağıdakilerden
olurlar. hangisidir?
a. Renklerinden dolayı görememesi
4. Böcekler için mikroklima ne demektir? b. Tadının kötü olması
a. Geniş bir bölge içinde küçük bir gölün etkisinde c. Besin değeri bakımından pek iyi olmaması
kalan alanın sahip olduğu iklimdir. d. Çok iyi uçtuklarından dolayı kuşların yakala-
b. Toprak yüzeyinden 1,5-2 m yükseklikte olan ik- mak için çok efor sarfetmesi
limdir. e. Daha çok gece uçtuklarından dolayı kuşların
c. Çıplak arazide 1,5 m yüksekliğe kadar olan ik- görememesi
limdir.
d. Bir ağaç gövdesindeki yarık ve çatlaklarda hü- 8. Doğada böceklerin tüm canlılarla oranı aşağıdaki-
küm süren iklimdir. lerden hangisidir?
e. Bir ağaç boyuna kadar etkili olan iklimdir. a. Tüm canlıların 1/3’ü kadar
b. Tüm canlıların 1/4’ü kadar
c. Tüm canlıların 1/5’i kadar
d. Tüm canlıların 1/2’si kadar
e. Tüm canlıların 1/2’sinden daha fazla
114 Entomoloji
Sıra Sizde 2
Teorik olarak canlılar önceki halkadan aldıkları ener-
jinin %90’nını yaşamsal faaliyetleri için kullanırken
ancak %10’unu sonraki halkaya aktarır. Bu aktarılan
enerjiye kullanılabilir enerji denir. Bu kural %10 yasası
olarak bilinir ve beslenme ağının her halkasında yakla-
şık oranlarda gerçekleşir.
7. Ünite - Böcek Ekolojisi 115
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 3 Akers, A.A., (1996). Adapted to Greatest Depth. Univer-
Bazıları özel sokucu iğneleriyle düşmanlarını sokarak, sity of Florida Book of Insect Records, Chapter 19.
bazıları sert yapılı ağız parçalarıyla ısırır, bazıları rahat- Anonim, (2000). Insect Ecology. http://www.commu-
sız edici özel salgılar çıkarır, bazıları vücutlarını saran nityipm.org/docs/Tea_Eco-Guide/08A_Insect%20
uzun zehirli kılları yardımıyla zehirleyerek uzaklaştı- Ecology.PDF (Son erişim: 15.05.2011).
rır, bazıları kötü tatları nedeniyle düşmanları tarafın- Anonim, (2011). Fulgora laternaria. http://
dan tercih edilmezlerken diğer bazıları da kendilerini en.wikipedia.org/wiki/Fulgora_laternaria (Son eri-
bunlara benzeterek düşmanlarından korunmaya çalı- şim: 13.05.2011).
şır. Bazı böcekler yaşadıkları ortam rengine kendile- Brueland, H., (1995). Highest Lifetime Fecundity.
rini benzetirler veya bazıları da korkunç bir görünüm University of Florida Book of Insect Records,
alarak kendilerini tehlikeli bir canlıya benzeterek düş- Chapter 18.
manlarını korkutmaya çalışırlar. Gahlhoff, J.E. Jr., (1998). Smallest Adult. University of
Florida Book of Insect Records, Chapter 38.
Sıra Sizde 4 Hinton, H.E., (1981). Biology of insect eggs. Perga-
Böcekler çok yüksek üreme güçleri ve canlı kalma mon Press, New York. 3 vol.
yetenekleri sayesinde teorik olarak çok yüksek popu- Kansu, İ. A., (1965). Böcek Ekolojisi ve Epidomiyo-
lasyonlar oluşturabilirler. Ancak doğal ortamlarında lojisi A. Ü. Zir. Fak. Yay.: 242, Ders Kitabı :82, An-
böceklerin populasyon yoğunluklarının aşırı artması- kara, 134 s.
nı engelleyen sınırlayıcı etkenler vardır. Bu etkenlere Kons, H.L. Jr., (1998). Largest Lepidopteran Wing
Çevre direnci denir. Bir böcek türüne ait populasyon Span. University of Florida Book of Insect Records,
büyüklüğü üreme gücü ve çevre direnci arasındaki Chapter 32.
dengeye bağlıdır. Lodos, N., (1983). Türkiye Entomolojisi: Cilt I (2. Bas-
kı). E. Ü. Zir. Fak. Yay. No. 282, 364 s.
Sıra Sizde 5 Önder, F., (1982). Böcek ekolojisi. E.Ü. Ziraat Fakülte-
Canlıların bir habitattaki gelişmesi, ortamda bulunan si Yayınları, Teksir No: 56, 89 s.
zorunlu maddelerin minimum miktarına göre değişir. Rasmussen, A., (1996). Least Oxygen Dependent.
Ortamda en az bulunan canlı madde sınırlayıcı mad- University of Florida Book of Insect Records,
de olarak adlandırılır (Şekil 11). Bu madde ortamda Chapter 20.
yoksa canlılar bu maddelere çok benzeyen maddeleri Richman, D., (1996). Most Saline Tolerant. University
alarak yaşamlarını sürdürürler. of Florida Book of Insect Records, Chapter 22.
Schowalter, T.D., (2006). Insect Ecology. An Ecosystem
Sıra Sizde 6 Approach (2nd edition). Academic Press, London,
Bir organizmanın fiziksel faktörlerin en düşük ve en UK, Hardback, ISBN 0:12-088772-x, 576 pp.
yüksek sınırlarına gösterdiği toleransı olarak tanımlan- Shervood, V., (1996). Most Heat Tolerant. University
maktadır. Organizma bu toleransı sayesinde yaşamını of Florida Book of Insect Records, Chapter 21.
sürdürür. Bütün ekolojik faktörlerin en az, en çok ve Li, T., (1995). Shortest Generation Time. University of
normal (optimum) değerleri vardır. Normal değerin Florida Book of Insect Records, Chapter 06.
hemen altında veya biraz üzerinde olan değerlere pes- Williams, D.M., (2001). Largest. University of
simum denir. En az ve en çok değerler arasına “Vital Florida Book of Insect Records, Chapter 30.
Zone” adı verilir.
8
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Doğal denge, ekonomik zarar ve önceden tahmin-erken uyarı gibi böceklerle
savaşta temel ilkeleri tanımlayabilecek,
Böceklerle savaşta temel ilkeleri dikkate alarak hangi durumlarda savaşa karar
verilmesi gerektiğini açıklayabilecek,
Entegre zararlı yönetimi anlam, amaç, hedef ve ilkelerini ifade edebilecek,
Entegre zararlı yönetimi uygulamalarını anlatabilecek,
Örnekleme ve sayım yöntemlerini açıklayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Doğal denge • Gelişme eşiği
• Ekonomik zarar eşiği • Etkili sıcak
• Ekonomik zarar seviyesi • Entegre zararlı yönetim
• Maliyet/Potansiyel yarar oranı • Örnekleme ve sayım yöntemleri
• Önceden tahmin ve erken uyarı
İçindekiler
Doğal Denge
Doğada canlılar genelde bir beslenme ilişkisi içinde bir arada yaşarlar. Bu ilişki çok
sayıda halkadan meydana gelmiş bir zincire benzetilebilir. Tüm organizmalar var-
lıklarını sürdürebilmek için bir başka organizma veya ürünü ile beslenir. Örneğin
bazı böcekler bitkilerle beslenerek, bazı kuş türleri bitkilerle beslenen bu böcek-
lerle beslenerek, bazı yırtıcı veya avcı türler de böcekleri yiyen bu kuşlarla besle-
nerek yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu ilişki doğadaki beslenme zincirinin birer
halkası olup ekosistemde tüm canlıların bir denge içerisinde yaşamalarını sağlar.
İnsanlar, gıda ihtiyaçlarını karşılamak üzere, doğal alanları tarım alanlarına
çevirmiş, sadece kültür bitkilerinin yetiştirildiği agroekosistemler yaratmışlardır.
Agroekosistemlerde doğal ekosistemlere oranla tür çeşitliliği daha azdır. Zira çok
sayıda bitki türü yerine sadece kültür bitkileri ve yabancı otlar ile bu bitkilerle bes-
lenen canlılar besin bolluğu nedeniyle daha büyük popülasyonlar oluşturmaktadır.
Bu alanlarda yaşayan canlılar besin ilişkisi açısından insanlarca farklı sıfatlar al-
maktadırlar. Örneğin domates tarlasında Domates güvesi (Tuta absoluta) larvası,
domates yaprak ve meyvesi ile beslenir. Nesidiocoris tenuis isimli predatör böcek de
Domates güvesinin larvalarıyla beslenmektedir. Her iki organizmanın da doğada-
ki işlevleri aslında varlıklarını sürdürmek açısından birbirinden farksızdır. Ancak
Domates güvesi domates yaprak ve meyvesi ile beslenmesinin sonucu olarak in-
sanların besinine ortak olduğu için “zararlı” sıfatını alır. Domates güvesi ile besle-
nen avcı böcek ise zararlı olan Domates güvesi larvaları ile beslenip onun popülas-
yonunu azaltması nedeniyle insanlar açısından “yararlı” sıfatını alır. Bu örnekte de
görüldüğü gibi, doğadaki organizmaların zararlı veya yararlı sıfatını alışında onla-
rın insanlarla olan ilişkisi rol oynamaktadır. Buna göre doğada zararlı ve yararlı or-
ganizmalar bir arada ve belirli bir denge içinde bulunurlar ki doğadaki bu sisteme
118 Entomoloji
doğal denge adı verilir. Doğal denge, bir kefesinde zararlıların, diğer kefesinde de
yararlıların bulunduğu bir teraziye benzetilebilir. Dışarıdan herhangi bir müdahale
yapılmadığı sürece bu terazi sürekli dengededir. Bu durumda zararlı ve yararlıların
popülasyon yoğunlukları denge halinde olup bunun düzeyi de genelde ekonomik
zarar eşiğinin altındadır. Dolayısıyla zararlının meydana getirdiği zarar, ekonomik
bakımdan önemli değildir ve bunun sonucu da herhangi bir savaş yönteminin uy-
gulanmasına gerek yoktur.
Dışarıdan bu sisteme yapılacak müdahaleler dengenin bozulmasına neden olur.
Bu da genelde yararlıların aleyhine gelişir. Çünkü yararlılar, bu dış müdahaleden
hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkilenirler. Örneğin zamansız uygulanacak
bir savaş yöntemi sonucunda yararlılar bu yöntemden doğrudan, konukçusu yani
besini olan zararlı organizmanın ölümü nedeniyle besinsiz kalmaları sonucu dolaylı
olmak üzere iki türlü etkilenirler. Şüphesiz bunun sonucunda da yararlı popülasyo-
nu aşırı azalır. Aralarındaki beslenme ilişkisi sonucu da zararlı popülasyonu aşırı ar-
tar. Bu durumda denge bozulmuş olup, zararlı üzerindeki baskı unsuru olan yararlı
organizmanın azalmış olması sonucunda zararlı popülasyonu aşırı artar.
Ekonomik Zarar
Kültür bitkileri veya onların ürünleriyle beslenen zararlı böcekler doğada belirli za-
manlarda hep görüleceklerdir. Birkaç bireyin kültür bitkileriyle beslenmeleri ekono-
mik açıdan hiç önemli olmadığı gibi doğal dengenin korunması açısından da gerek-
lidir. Ancak zararlı böcek popülasyonlarının belirli bir düzeyin üzerine çıkması eko-
nomik açıdan önemli kayıplara neden olan istenmeyen bir durumdur. Hangi sayıdaki
zararlı böcek ekonomik açıdan sorun değildir? veya hangi sayıdan fazla zararlı böcek
ekonomik açıdan önemli kayıplara yol açabilir? İşte bu soruların cevapları ekonomik
zarar seviyesi, ekonomik zarar eşiği ve maliyet/potansiyel yarar oranı gibi bilimsel
araştırmalar yapılarak belirlenmiş bazı değerler üzerinden söylenilebilir.
Herhangi bir zararlının ekonomik zarara neden olan en düşük popülasyon yo-
ğunluğuna ekonomik zarar seviyesi (EZS) adı verilir. Zararlı böcek popülasyo-
nunun bu seviyeye ulaşmadan uygun bir savaş yöntemi ile popülasyon artışının
engellenmesi gerekir. Zira bu durumda savaş uygulaması sonucunda elde edile-
cek yarar, uygulama için sarfedilen masraflardan daha fazladır.
Ekonomik zarar eşiği (EZE) ise herhangi bir zararlının artan popülasyonu
karşısında ekonomik zarar seviyesine ulaşmadan popülasyonunu düşürme giri-
şimlerinin gerekli olduğu noktadır. Bu popülasyon yoğunluğunda savaş için har-
cananlarla, savaş sonucunda elde edilecek ürünün değeri eşittir. Diğer bir deyişle
EZE, ekonomik açıdan zararlının kültür bitkisi üzerinde bulunmasına izin verile-
bilecek en yüksek popülasyon yoğunluğudur. Bu yoğunluğun üzerindeki popülas-
yon seviyesi ürüne ekonomik düzeyde zarar verecektir. Bu eşik, zararlıya karşı uy-
gulanacak savaşın sadece ekonomisi açısından değil, aynı zamanda yararlı türlerin
8. Ünite - Böceklerle Savaş I: Temel İlkeler ve Entegre Zararlı Yönetimi 119
nının bölgelere göre farklı olması, keza EZE değerinin saptanmasında etken olan mal
ve hizmet fiyatlarının bölgelere göre farklı olması nedeniyle EZE değerleri de bölge-
lere göre değişir. EZE değeri mevsim ve yıllara göre değişir. Çünkü aynı kültür bitkisi
üzerinde aynı zararlı mevsim ve yıllara göre farklı zarar meydana getirdikleri gibi,
ürünün ve savaş çalışmalarının maliyeti de mevsim ve yıllara göre farklıdır. İnsanların
ürüne verdiği değer de EZE değerini etkileyen faktörlerdendir. Aynı ürünün değeri
kişilere göre değişebilir ve bu da ekonomik unsurları etkilediğinden EZE’nin düşük
veya yüksek olmasında etkilidir. Örneğin ürünü ihraç edebileceğini düşünen ve bu
amaçla alan kişiler ürüne pazar değerinin üzerinde ücret ödeyebilmektedir.
Savaş yönteminin maliyeti: Savaş yönteminin maliyeti yükseldikçe EZE değeri
de yüksek olmalıdır. Zira yüksek maliyetine rağmen düşük yoğunluktaki böcek
popülasyonlarıyla savaşmak potansiyel yarar oranı düşük kalacağı için gereksiz-
dir. Bir zararlı böcekle savaşta yeni ve daha ucuz yöntemlerin geliştirilmesiyle
EZE değeri de düşecektir.
Görüldüğü gibi sadece domates ve yaprakbiti örnek alındığında bile EZE de-
ğerini net olarak ortaya koymak çok zordur. Hele bir de EZE değerini etkileyen
faktörler ve bu değerin değişkenliği dikkate alındığında durum daha da zorlaş-
maktadır. Tüm bu nedenlerle EZE değeri, zararlılarla tarımsal savaşta hem çok
önemli bir kavramdır hem de dinamik bir değer olduğu için ihtiyatla kullanılma-
lıdır. Özellikle belirli bir bölgedeki belirli bir kültür bitkisinde her yıl sorun olan
bir zararlıyla savaşa karar verirken, EZE değeri tek başına düşünülmemeli ve ilgili
zararlının kontrolünde EZE değerinin oluşmasını beklemek yerine tohum ilaçla-
ması gibi alternatif çareler de dikkate alınmalıdır.
zararına başlayacağı zamandan çok önce, örneğin birkaç ay ve hatta bir yıl önceden
yapılan tahmindir. Bunun için zararlı popülasyonu üzerine abiyotik ve biyotik et-
kenlerin etkileri ele alınarak aralarındaki ilişkiden zararlının zarar yapacağı zaman
çok önceden kestirilebilir. Şüphesiz bu uzun süreli önceden tahmin oldukça güçtür
ve gerekli verilerin net bir şekilde elde edilmiş olması gerekir. Örneğin abiyotik
faktörlerin zararlı üzerindeki etkileri, biyotik faktörlerden doğal düşmanların za-
rarlı popülasyonu üzerindeki etkisi ve karşılıklı ilişkileri ile ilgili bilgilerin detaylı
ve net olarak bilinmesi gereklidir. Buna rağmen çoğu kez benzer sonuçların alına-
mayacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
Önceden tahmin ve erken uyarı çalışmalarında genelde üç ayrı yöntemden
yararlanılır ve genel olarak bunlardan bir arada yararlanılarak doğru sonuçların
alınmasına çalışılır.
lifag böceklerde gelişme eşiği ihtiyatla dikkate alınmalıdır. Oligofag böcekler için
de aynı durum söylenebilir. Monofag böceklerde ise gelişme eşiği yine değişebilir
ancak polifag ve oligofag böceklerdeki kadar aşırı değildir.
Ortamın gelişme eşiği üzerindeki sıcaklıklar, söz konusu zararlının gelişmesine
etkili olan sıcaklıklardır ve etkili sıcaklık adı verilir. Bir zararlının belirli gelişme
dönemini veya bir dölünü tamamlayabilmesi için belirli miktarda etkili sıcaklık top-
lamını almış olması gerekir. Bu toplam etkili sıcaklık her tür için ayrı ve genelde
sabit olup termal konstant adını alır. Gelişme eşiği ile ilgili olarak yapılan açıkla-
mada belirtildiği gibi termal konstant teriminde de bu değerin her durumda sabit
olacağını düşünmek hatalıdır. Termal konstant yine böceğin morfolojik, fizyolojik
ve sağlık durumuna; beslendiği besine ve besinin kalitesine; düşük sıcaklık derece-
sine ve bunun süresine; yüksek sıcaklık derecesine ve bunun süresine; nem, yağış,
rüzgar gibi iklim faktörleri ile bunlara benzer diğer etkenlere göre farklı değerler
olarak karşımıza çıkar. Bu eşitlikte sadece gelişme eşiğinin altındaki sıcaklık değer-
leri dikkate alınmaktadır. Gelişme eşiğinin altındaki sıcaklıklar, günlük ortalamayı
etkilediğinden sanki gelişmeyi geriletiyormuş gibi işlev görmektedir. Oysa gelişme
eşiğinin altındaki sıcaklıklar sadece gelişmeyi durduran sıcaklıklardır. Termal kons-
tant eşitliğinde yüksek sıcaklıklar ise sıcaklık arttıkça böceğin gelişme hızının da
artacağı şeklinde varsayılmaktadır. Böceklerde gelişme hızının yüksek sıcaklıklarda
ağırlaştığı, hatta belirli bir sıcaklık derecesinden itibaren, aynı düşük sıcaklıkta oldu-
ğu gibi, gelişme hızının durduğu bir gerçektir. Bu çelişkiler nedeniyle günlük ortala-
ma sıcaklık hesaplamasında, bilinen meteorolojik ortalama yerine günün en düşük
ve en yüksek sıcaklıklarının toplanıp ikiye bölünmesi gibi zorlamalara başvurulabil-
mektedir. Bu hesaplama yöntemi belki bir bölge ve yıl için çelişkiyi gideren çözüm
olabilir. Ancak her bölge ve yıl için genelleşemeyeceği gözden uzak tutulmamalıdır.
İşte bu nedenlerle birçok rapor ve bilimsel çalışmada termal konstant eşitliği yardı-
mıyla bir böceğin bir bölgede vereceği döl sayısını, hatta döllerin başlangıç ve bitiş
tarihlerini ihtiyatla karşılamak gerekir. Biyolojinin bir matematik formül içine sığ-
dırılamayacağı, termal konstant eşitliğinde de birçok faktörün rol oynadığı bilinci
içinde olunması gerekmektedir. O nedenle önceden tahmin ve erken uyarı çalışma-
larında termal konstant eşitliğinden, bu yönleri göz ardı edilmeyerek yararlanılması
ve aşağıda verilecek örneklerin de bu düşünceyle değerlendirilmesi gerekir.
Örneğin Elma içkurdu’nun gelişme eşiği 12.5 °C’dır. 1 Ocak tarihinden itiba-
ren etkili sıcaklıklar toplamı 100 gün.dereceye ulaştığında ilk kelebeklerin çıkma-
ya başladığı, ilk larva çıkışının 250-300 gün.derecede, ikinci döl kelebek çıkışla-
rının 700 gün.derecede ve ikinci döl larva çıkışının ise 800 gün.derecede olduğu
saptanmıştır. İşte bu gibi değerlerin önceden saptanmış olması ile her gün etkili
sıcaklıklar toplanarak zararlının durumu ve dolayısıyla ilaçlaması ile ilgili gerekli
uyarı önceden yapılmış olur.
Böcekler her ne kadar gelişme eşiği üzerinde fizyolojik faaliyetlerine başlarlarsa
da bazı faaliyetleri için belirli sıcaklık koşullarının bulunması gerekir. İşte böceklere
karşı savaşta önceden tahmin ve erken uyarı çalışmalarında bu ilişkilerden de yarar-
lanılır. Örneğin Elma içkurdu erginleri akşamüzeri sıcaklıklarının 15 °C ve üzerinde-
ki sıcaklıklara ulaşmasıyla yumurta bırakırlar. Bu nedenle önceden tahmin ve uyarı
çalışmalarında 1 Ocak tarihinden itibaren etkili sıcaklık toplamının 100 gün.derece-
ye ulaşması yanında, akşam üzeri sıcaklıklarının da 15 °C veya üzerinde olmasıyla
ilaçlamalara başlanır. Benzer bir durum Salkım güvesi için de söz konusudur. Salkım
güvesinde de 1 Ocak’tan itibaren etkili sıcaklıklar toplamının 120 gün.dereceye ulaş-
masının yanında, akşam üzeri sıcaklıklarının da 15 °C veya üzerinde olması halinde
124 Entomoloji
EZY Uygulamaları
EZY çalışmaları bir program içinde yürütülür. Bu programın doğru hazırlanma-
sı ve beklenen sonuçların alınması için bazı verilerin sağlanmış olması gerekir.
EZY’de herhangi bir kültürdeki zararlılar bir bütün olarak ele alınıp bir kompleks
olarak düşünülür. Örneğin bir elma bahçesindeki zararlılar bir kompleks halinde
düşünülüp bir bütün halinde ele alınarak bunların popülasyonları yıl boyu izlenir
ve yoğunluklarının ekonomik zarar eşiğinin üzerine çıkmaması için önlemler alı-
nır. Bunun için de öncelikle zararlıların ekonomik zarar eşiklerinin belirlenmesi
ve bilinmesi, çevre direncinin arttırılması gerekir. Zararlı popülasyonlarının yıl
boyu izlenmesi sırasında popülasyon seviyesinin eşik üzerine çıkması halinde di-
ğer savaş yöntemlerine, örneğin kimyasal savaş yöntemine başvurulur. Bu durum-
da mümkün olduğunca spesifik, yani selektif ilaçlara yer verilir. Aynı zamanda
seçilen bu ilaçlar en uygun zamanda, en uygun doz ve en uygun şekilde kullanılır.
Böylece ilaçların insan ve çevreye olumsuzlukları en düşük düzeye indirilmiş olur.
126 Entomoloji
Anonymous, 2002. Bitki Koruma El Kitabı. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan-
lığı, İzmir İl Müdürlüğü Yayınları No:352, 536 s.
8. Ünite - Böceklerle Savaş I: Temel İlkeler ve Entegre Zararlı Yönetimi 127
Anonymous, 2008. Zirai Mücadele Teknik Talimatları, Cilt 1-6, T.C. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Ankara.
10 da pamuk tarlası ile 1000 da’lık pamuk tarlasında zararlı böcekler açısından ör-
nekleme ve sayım nasıl yapılmalıdır? 5
130 Entomoloji
Özet
Doğal denge, ekonomik zarar ve önceden tahmin- Entegre zararlı yönetimi anlam, amaç, hedef ve
1 erken uyarı gibi böceklerle savaşta temel ilkeleri 3 ilkelerini ifade etmek
tanımlamak
Entegre zararlı yönetimi zararlı türlerin po-
Doğada zararlı ve yararlı organizmalar bir arada pülasyon dinamiklerini ve çevre ile ilişkilerini
ve belirli bir denge içinde bulunurlar ki doğadaki dikkate alarak, uygun olan bütün mücadele me-
bu sisteme doğal denge adı verilir. Zararlı ve ya- totlarını ve tekniklerini uygun bir şekilde kul-
rarlıların popülasyon yoğunlukları denge halinde lanarak, bunların popülasyonlarını, ekonomik
olup bunun düzeyi de genelde ekonomik zarar zarar seviyesinin altında tutan bir zararlı yöneti-
eşiğinin altındadır. Dolayısıyla zararlının mey- mi sistemidir. Amaç; öncelikle çevre direncinin
dana getirdiği zarar, ekonomik bakımdan önemli arttırılması ve buna rağmen zararlı popülasyon-
değildir ve bunun sonucu da herhangi bir savaş ları ekonomik zarar eşiğinin üzerinde ise selektif
yönteminin uygulanmasına gerek yoktur. (seçici) ilaçlar kullanılarak zararlı popülasyonu-
Herhangi bir zararlının ekonomik zarara neden nun düşürülmesidir.
olan en düşük popülasyon yoğunluğuna eko-
nomik zarar seviyesi (EZS) adı verilir. Zararlı Entegre zararlı yönetimi uygulamalarını anlat-
böcek popülasyonunun bu seviyeye ulaşmadan 4 mak
uygun bir savaş yöntemi ile popülasyon artışı- Entegre zararlı yönetimi çalışmalarında öncelik-
nın engellenmesi gerekir. Ekonomik zarar eşiği le ele alınan çevre direncinin arttırılması, zarar-
(EZE) ise herhangi bir zararlının artan popülas- lılara karşı dayanıklı bitki çeşit ve varyetelerinin
yonu karşısında ekonomik zarar seviyesine ulaş- yetiştirilmesi, bitkinin sağlıklı ve kuvvetli bün-
madan popülasyonunu düşürme girişimlerinin yeli yetiştirilmesi için gerekli kültürel önlemle-
gerekli olduğu noktadır. rin uygulanması, zararlıların popülasyonlarının
Önceden tahmin ve uyarı; zararlı popülasyonunun düşürülmesini sağlayan mekaniksel ve fiziksel
değişmesinde etkili olan tüm faktörleri değerlen- savaş yöntemlerinin uygulanması ve doğal düş-
direrek zararlının ekonomik zarar eşiğine ulaşıp manların zararlılar üzerinde etkinliklerini arttı-
ulaşamayacağını, eğer ulaşacaksa bunun zamanını rıcı önlemlerin alınması gibi çalışmaları içerir.
tahmin ederek üreticileri önceden uyarmaktır.
Örnekleme ve sayım yöntemlerini açıklamak
5
Böceklerle savaşta temel ilkeleri dikkate alarak Entegre zararlı yönetimi çalışmalarında zarar-
2 hangi durumlarda savaşa karar verilmesi gerek- lıların ve doğal düşmanların düzenli gözlem
tiğini açıklamak ve sayımlarla takip edilmeleri gereklidir. Bütün
Kültür bitkileri beslenen zararlı böcekler doğada zararlılar ile yararlıların sayımlarında yapılacak
belirli zamanlarda görülür. Birkaç bireyin kültür örneklemenin tarladaki mevcut popülasyonu
bitkileriyle beslenmeleri ekonomik açıdan hiç temsil etmesi gerekir. Bu nedenle her zararlı için
önemli olmadığı gibi doğal dengenin korunması örnek alma şekli, örnek sayısı ve örnek alma za-
açısından da gereklidir. Ancak zararlı böcek po- manı önem taşımaktadır.
pülasyonlarının belirli bir düzeyin üzerine çıkma-
sı ekonomik açıdan önemli kayıplara neden olan
istenmeyen bir durumdur. Hangi sayıdaki zararlı
böcek ekonomik açıdan sorun değildir? veya han-
gi sayıdan fazla zararlı böcek ekonomik açıdan
önemli kayıplara yol açabilir? İşte bu soruların ce-
vapları ekonomik zarar seviyesi, ekonomik zarar
eşiği ve maliyet/potansiyel yarar oranı gibi bilim-
sel araştırmalar yapılarak belirlenmiş bazı değerler
üzerinden söylenilebilir. Buradan yola çıkılarak
zararlılara karşı savaşıma karar verilir.
8. Ünite - Böceklerle Savaş I: Temel İlkeler ve Entegre Zararlı Yönetimi 131
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi zararlılarla savaşta bilinip 7. Aşağıdakilerden hangisi entegre zararlı yönetimin-
dikkat edilmesi gereken ilk temel ilkedir? de geçerli değildir?
a. Doğal denge a. EZY’nde öncelikle kültürel önlemler uygulan-
b. Ekonomik zarar eşiği malıdır.
c. Önceden tahmin erken uyarı b. EZY’nde doğal denge sürekli göz önünde tutul-
d. Ekonomik zarar seviyesi malıdır.
e. Maliyet/Potansiyel yarar oranı c. EZY’nde kimyasal savaşa da başvurulabilir.
d. EZY’nde kimyasal savaşa son çaredir.
2. Bir böceğin ekonomik zarara neden olan en düşük e. EZY’nde kimyasal savaş uygulanmamalıdır.
popülasyon yoğunluğuna ne ad verilir?
a. Doğal denge 8. Aşağıdakilerden hangisi sebzelerde örnekleme şekli
b. Ekonomik zarar seviyesi ile ilgili olarak söylenemez?
c. Ekonomik zarar eşiği a. 1 da alanda örnekleme en az 20 bitkide yapıl-
d. Maliyet/Potansiyel yarar oranı malıdır
e. Ekonomik zarar b. 10 da alanda örnekleme en az 50 bitkide yapıl-
malıdır
3. Aşağıdakilerden hangisi ekonomik zarar eşiğini et- c. 100 da alanda örnekleme en az 100 bitkide ya-
kileyen faktörlerden biri değildir? pılmalıdır
a. Ürünün ekonomik değeri d. Örnekleme sayısı tarlanın büyüklüğüne göre
b. Ürünün değerlendirilme şekli değişmelidir
c. Böceğin türü e. Örneklemede seçilen bitkilerin sadece yaprak-
d. Böceğin ağız yapısı larına bakılmalıdır
e. Böceğin üreme gücü
9. Aşağıdakilerden hangisi böceklerin örnekleme şekli
4. Türkiye’de aşağıdakilerden hangisine karşı önceden ile ilgili olarak söylenemez?
tahmin- erken uyarı çalışmaları henüz yapılmamıştır? a. Yeşilkurt ve Yaprakkurdu için, seçilen bitkilerin
a. Salkım güvesi yaprak, çiçek, sap, meyve ve sürgünleri incelen-
b. Elma içkurdu melidir
c. Süne b. Yaprakkurdu için bulaşık meyve oranı belirlen-
d. Akdeniz meyvesineği melidir
e. Domates güvesi c. Pamuk yaprakkurdu için bitki başına düşen bi-
rey sayısı belirlenmeliridir
5. Önceden tahmin ve erken uyarı çalışmalarında aşa- d. Beyazsinek ve yaprakbiti için yaprak başına dü-
ğıdakilerden hangisinden yararlanılmaz? şen birey sayısı belirlenmelidir
a. Zararlının türü e. Yeşilkurt için bulaşık meyve oranı belirlenmelidir
b. Zararlı biyolosijinin izlenmesi
c. Bitki fenolojisinin izlenmesi 10. Aşağıdakilerden hangisi sebzelerde örnekleme sık-
d. Gelişme eşiği lığı ile ilgili olarak söylenemez?
e. Etkili sıcaklık a. Örneklemeler genelde haftada bir kez yapılmalıdır
b. Örneklemeler genelde ayda bir kez yapılmalıdır
6. Aşağıdakilerden hangisi entegre zararlı yönetimi- c. EZE değerine yaklaşınca örneklemeler 3-4 gün-
nin amacı değildir? de bir yapılmalıdır
a. Sürdürülebilir ürün yetiştirilmesini sağlamak d. Beyazsinekler, yaprakbitleri gibi böcekler 3-4
b. Zararlıların sebep olduğu kayıpları minimize günde bir örneklenmelidir
etmek e. Beyazsinek, yaprakbiti ve yaprak galerisinekleri
c. Her bir zararlı ile ayrı ayrı mücadele edilmesini tuzaklarla takip edilmelidir
sağlamak
d. Üreticilerin mücadele masrafını azaltarak gelir-
lerini arttırmak
e. Doğal dengeyi koruyucu yöntemleri öncelikle
uygulamak
132 Entomoloji
Sıra Sizde 3
Bir sebze tarlasında yaprak başına 7 Beyazsinek nim-
fi sayılırsa bu değer 5 birey/yaprak olan EZE değeri-
ni geçtiği için mücadeleye karar verilmesi gerekirdi.
Ancak tarımsal savaşta ilk ilkemiz doğal dengeyi gö-
zetmek olduğu ve bu tarlada yaprak başına da 2 preda-
tör olduğu (bir predatör günde 5-6 bireyi tüketebilir)
için kesinlikle ilaçlama yapılmamalıdır. Diğer yandan
şayet bu tarlada virüs problemi varsa Beyazsineklerin
virusları taşıdığı göz önüne alınarak doğal düşmanlara
etkisi olmayan bir ilaçla mücadele edilmelidir.
8. Ünite - Böceklerle Savaş I: Temel İlkeler ve Entegre Zararlı Yönetimi 133
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 4 Anonymous, (2002). Bitki Koruma El Kitabı. T.C.
Kısa süreli tahmin en kolay, bazı zararlı böcekler için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, İzmir İl Müdürlüğü
gözlem ve sayımla, bazı zararlı böcekler için ise tuzak- Yayınları No: 352, 536 s.
larla yapılabilir. Yaprakbiti, kabuklubit ve tırtıllar gibi Anonymous, (2008). Zirai Mücadele Teknik Talimat-
böcekler bitki üzerinde fazla hareket edemedikleri için ları, Cilt 1-6, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Ta-
bunların gözlenmesi ve sayımı oldukça kolaydır. Ancak rımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Ankara.
beyazsinek ve meyve sinekleri erginleri gibi oldukça Öncüer, C. ve E. Durmuşoğlu, (2008). Tarımsal Zarar-
hareketli ve sayılması zor böcekler tuzaklar ile yakala- lılarla Savaş Yöntemleri ve İlaçları. Genişletilmiş
nıp popülasyon değişimleri takip edilebilir. Zararlı bö- 6. Baskı. Adnan Menderes Üniversitesi Yayınları
cek sayımı yanında ayrıca bitki fenolojisinin uyumu da No:27, Aydın, 472 s.
dikkate alınarak kısa süreli tahmin yapılmalıdır.
Sıra Sizde 5
Örnekleme ve sayım tarlanın büyüklüğüne göre farklı
yapılmalıdır ama her iki büyüklükteki tarlada da amaç
tarlanın homojen bir şekilde örneklenmesi gereklili-
ğidir. Örneğin 1 da tarlada 20 bitki, 10 da tarlada 50
bitki yeterli iken 1000 da bir alanda öncelikle arazinin
ve toprağın yapısı dikkate alınarak en az 100 da’lık alt
alanlar belirlenerek bu alt alanlarda en az 100’er bitki
incelenmelidir. Seçilen bitkilerin alt, orta ve üst kısım-
larındaki yapraklar, çiçekler ve meyveler dikkatlice in-
celenmelidir.
9
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Böceklerle savaşta kullanılabilecek yöntemleri tanımlayabilecek
Hedef zararlı böceklere karşı uygun savaş yöntemlerini önerebilecek,
Kültür bitkilerinde zararlı olan böceklere karşı savaşım programlarını karşılaş-
tırabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Kuvvetli ve sağlam bünyeli bitki • Genetik savaşım
• Erken-geç ekim-dikim-hasat • Feromon, şaşırtma tekniği,
• Antibiyosis, tercih olunmama, jüvenil hormon, antifeedant,
tolerans repellent
• Monofag, oligofag, polifag • Parazitoit, predatör, mikrobiyal
• Çeşitli tuzaklar savaş
• Solarizasyon
İçindekiler
Kültürel Önlemler
Zararlıların yaşamalarını güçleştirmek, çoğalmalarını azaltmak veya engellemek
amacıyla yapılan tarımsal işlemlere kültürel önlemler denilmektedir. Böceklere
karşı savaşta öncelikle kültürel önlemlerden yararlanılır. Çünkü amaç böcekle-
rin öldürülmesi değil, önceden alınan önlemlerle kültür bitkilerini veya ürünle-
ri böceklerden korumaktır. Kültürel önlemler genellikle ucuz uygulamalar olup,
çoğunlukla bilinen ve uygulanan tarımsal yöntemlerdir. Böceklere karşı bir savaş
yöntemi olarak ortaya çıkmaları ve kullanılmaları için böceklerin biyolojisi, bes-
lenme ve diğer davranışlarının iyi incelenmiş olması gerekir.
136 Entomoloji
Madem böceklere karşı dayanıklı bitki çeşitleri var da neden bunlara karşı her yerde
sadece dayanıklı bitki çeşitleri yetiştirilmiyor? 1
138 Entomoloji
Münavebe
Böckler sadece beslenebilecekleri ve çoğalabilecekleri belirli bitkilere saldırırlar.
Bu nedenle bir bölgede aynı bitkinin üst üste yıllarca yetiştirilmesi, o bitkiye sal-
dıran böceklerin de aşırı çoğalmasına ve bunun sonucu fazla zarar yapmasına ne-
den olur. İşte bu nedenle kültür bitkileri belirli aralıklarla nöbetleşe yetiştirilirse
kültür bitkilerine özelleşmiş zararlıların aşırı çoğalmalarının dolayısıyla da aşırı
zarar yapmalarının önüne geçilmiş olur. Münavebe, yani bitki nöbetleşmesi daha
çok tek yıllık bitkilerde uygulanan bir kültürel önlemdir. Oligofag olan zararlı-
larda familya düzeyinde yapılacak bitki nöbetleşmesi, monofag olan zararlılarda
cins ve tür düzeyinde bitki nöbetleşmesi yapılması gerekir. Polifag zararlılarda ise
bitki nöbetleşmesinden yeterli sonuç almak çoğu kez mümkün olmaz. Münavebe
özellikle toprakaltı zararlılarına karşı uygulanan ve başarılı sonuçlar alınan bir
yöntemdir. Örneğin telkurtları, mayısböcekleri gibi toprakaltı zararlılarına karşı
önerilen önemli tarımsal savaş yöntemidir.
Tuzak Bitkiler
Kültürü yapılan bitkinin arasına zararlıların çok sevdiği ve tercih ettiği bitkilerin
dikilmesi veya ekilmesiyle zararlıların bu tuzak olarak ekilmiş bitki üzerinde top-
lanması sağlanmış olur ve bu tuzak bitki üzerinde bulunan zararlının ortadan kal-
dırılmasıda kolay olur. Bu yöntem özellikle biyolojik savaş etmeni organizmaların
da barınması ve varlıklarını sürdürmeleri açısından önemli bir yöntemdir. Örne-
ğin pancar tarlalarında sıra aralarına yer yer hububat ekilirse telkurtları hububat-
ta toplanacağından şekerpancarının telkurtlarından göreceği zarar azaltılmış olur.
Kültür bitkilerinin iyi bir şekilde yetiştirilmesine yönelik uygulamalar nasıl zararlı
2 böceklerle savaşta kullanılan bir yöntem olabilir? Açıklayınız.
9. Ünite - Böceklerle Savaş II: Tarımsal Savaş Yöntemleri 139
Mekaniksel Savaş
Mekaniksel olarak zararlıları yok edebilmek, ya da zarar yapmalarını önlemek
için el, araç ya da makinalar kullanarak yapılan savaş şeklidir.
Ezme
Yoğun olarak bulunan bazı zararlıların, el veya tel fırça ile ezilmek suretiyle po-
pülasyonları düşürülebilir. Örneğin şeftali ağaçlarının gövde ve kalın dallarında
kış aylarında koloni halinde bulunan Gövde kanlıbiti ilkbahar aylarında elma
ağaçlarında sürgün ve dallarda koloni halinde bulunan Elma pamuklubiti nimf
ve erginleri bir eldiven veya tel fırça yardımıyla ezilerek öldürülür. Meyve ağaç-
larının gövdelerinde odun dokusunda galeri açarak zarar yapan Ağaç sarıkurdu,
Ağaç kızılkurdu ve Cerambycidae larvaları galerilerine tel sokularak öldürülmek
suretiyle popülasyonları azaltılır.
Toplama
Özellikle grup halinde yaşayan zararlıların kendileri bulundukları bitki organları
ile birlikte kesilip toplanarak zararlarının önüne geçilebilir. Örneğin Çam kese-
tırtılı ve Altınkıçlı kelebek gibi zararlılar kış aylarında grup halinde bulundukları
keselerin, üzerindeki bitkilerin dalları ile birlikte kesilerek gömülmesi, bitkilerden
uzaklaştırılması veya yakılması suretiyle öldürülür. Bu yöntem söz konusu zararlı-
lara karşı uygulanabilecek en etkili savaş yöntemidir. Akdeniz meyvesineği, Elma
içkurdu gibi zararlılardan zarar görmüş meyveler yere dökülürler. Bu meyveler
bahçelerde toplanıp derin çukurlara gömülmek suretiyle zararlı popülasyonları
önemli ölçüde azaltılmış olur.
Engelleme
Zararlıların meydana getirecekleri zararları hendek, çit, örtü ve bazı ürkütücü
araçlarla azaltmak mümkündür. Örneğin İncir güvesi erginlerinin yumurtalarını
yazın incir kurutma sergilerindeki meyveler üzerine bırakmalarını önlemek ama-
cıyla sergiler akşam üzerleri ve geceleri naylon veya sık dokulu bir bez ile örtülür.
Böylece büyük ölçüde zararın önüne geçilebilir.
Tuzaklarla Yakalama
Tuzaklar böceklerin yönelimlerinden ve bazı davranışlarından yararlanmak ama-
cıyla geliştirilmiş yakalama araçlarıdır. Böceklerin biyolojilerinin incelenmesin-
de, popülasyon yoğunluklarının belirlenmesinde, göçlerinin izlenmesinde tuzak-
lardan yararlanılır. Tuzaklar böceklere karşı doğrudan böceklerin kitle halinde
yakalanıp popülasyonlarını azaltmak amacıyla veya dolaylı olarak onlarla savaş
zamanının belirlemek amacıyla kullanılır. Doğrudan mücadele amaçlı kullanılan
tuzak tipleri, hedefleri ve kullanım şekilleri aşağıda verilmiştir.
140 Entomoloji
Yapışkan tuzaklar, çok küçük uçucu böcekler ile alt kanatları olmadığı için
uçamayan böceklere karşı bazı yapışkan maddeler tuzak olarak kullanılarak po-
pülasyonları azaltılabilir. Örneğin Bağ maymuncukları alt kanatlara sahip olma-
dıklarından uçamazlar. Bunlar, gündüzleri omcaların kök boğazı çevresindeki
toprak çatlakları arasında gizlenir, geceleri ise omca üzerine çıkıp henüz kabar-
makta olan gözleri kemirirler. İşte omcaların gövdelerine çepeçevre 8-10 cm ge-
nişliğinde yapışkan bir macun, kuşak halinde sürüldüğünde Bağ maymuncukları
omca üzerine çıkışları ve kök boğazına inişleri sırasında bu yapışkan macuna ya-
pışıp kalırlar. Yapışkan maddeler diğer tuzaklarla bir arada kullanılarak böcekle-
rin kitle halinde yakalanmasında da yararlanılır. Örneğin Kiraz sineği yaprakbit-
leri ve Cüce ağustosböcekleri gibi zararlılara karşı sarı renk tuzaklarına yapışkan
maddeler sürülerek, eşeysel cezbedici (feromon) tuzaklara yine yapışkan madde-
ler sürülerek böcekler yakalanmış olurlar. Böylece renk veya feromon çekiciliğine
kapılarak tuzağa hızla ulaşan böcekler, yapışkan maddeye takılıp kalırlar.
Böcekler için bazı cezbedici maddeler, örneğin fermente olmuş meyve suları,
pekmez, melas, şarap tortuları, sirke veya protein hidrolizat gibi maddeler genel-
likle zehirli maddelerle birlikte tuzak yemler şeklinde kullanılır. Böylece böcekler
bir yere toplanır ve zehirli maddenin etkisiyle de öldürülür. Örneğin Akdeniz mey-
vesineği ve Zeytin sineği gibi zararlılara karşı kimyasal savaşa zehirli yem kısmi
dal ilaçlaması yöntemi uygulanır. Bu yöntemde cezbedici olarak protein hidrolizat,
zehirli madde olarak bir insektisit kullanılır. Bu karışımla ağaçların güney-doğuya
bakan bir dalı veya 1 m2 kadar alanı ilaçlanır. Üstelik ilaçlamalar bir sıra atlanarak
yapılır. Böylece ergin sinekler cezbedici madde ile ağacın ilaçlanan dalına çekilir ve
karışımda bulunan insektisitin kontakt etkisi ile öldürülmüş olur. İkinci ilaçlamada
ise birincide ilaçlanmayan sıralar ilaçlanır. Böylece ilaç ve ilaçlama masraflarından
tasarruf sağlanır ve ilaçlanmayan kısımlarda doğal düşmanların barınabilme fırsatı
bulmaları nedeniyle doğal denge büyük ölçüde korunmuş olur.
Bazı böceklerin kışlamaları için tercih ettikleri yerler suni olarak kışlak tu-
zakları şeklinde hazırlanır ve tuzakta toplanmış böcekler toplu halde öldürülür.
Örneğin Danaburnuna karşı sonbaharda sebze bahçelerinde bazı yerlere taze at
gübresi konup üzeri toprakla kapatılıp kışlak tuzağı hazırlanır. At gübresinin sıcak
gübre olması nedeniyle Danaburnu nimf ve erginleri kışlamak üzere buralara top-
lanır. Şubat sonlarında buralar açılarak nimf ve erginler toplu olarak imha edilir.
Yazıcıböceklere karşı ekim sonlarında kuru veya zayıflamış ağaçları tercih ettik-
lerinden sağlam ağaçlara demet halinde kuru dallar asılır. Bu böcekler kışlamak
üzere asılan bu kuru dallara toplanırlar ve kışı geçirirler. Kış sonlarında ağaçlara
asılmış kuru dallar toplanıp yakılarak yazıcı böceklere karşı etkili bir şekilde sa-
vaşılmış olur. Küçük bahçelerde eylül ayı sonlarında elma ağaçlarının gövdelerine
eski çuval parçaları veya oluklu mukavvalar sarılarak Elma içkurdu larvalarının
kışlamak üzere buralarda toplanması sağlanır. Kış sonu bunlar toplanıp imha edi-
lerek popülasyonları azaltılır.
Yukarıda açıklanan tuzak tiplerinin dışında bazı tuzak tipleri dolaylı olarak,
örneğin savaş zamanının saptanmasında kullanılır. Önceden tahmin ve erken
uyarı çalışmalarında kullanılan bu tip tuzaklar böceklerle savaş zamanının belir-
lenmesi açısından son derece önemlidir. Bunlar aşağıda detaylarıyla verilmiştir.
9. Ünite - Böceklerle Savaş II: Tarımsal Savaş Yöntemleri 141
Fiziksel Savaş
Zararlıların yaşadıkları ortamın fiziksel özelliklerini değiştirmek suretiyle zararlı-
ları öldürmeye veya faaliyetlerini azaltmaya yönelik çalışmalara fiziksel savaş adı
verilir.
Özellikle yüksek frekanslı elektrik akımı ile ısıtma, mikrodalga veya kızılötesi
ışın yoluyla elektromanyetik enerji, ambar zararlısı böceklere karşı uygulanabilen
bir yöntemdir. Ancak bu yöntem oldukça pahalı olduğundan yaygın değildir.
Yakma
Özellikle toplu olarak bulunan böcekler bu yöntemle yok edilebilir. Ancak doğal
düşmanlar ve tozlayıcı böcekler gibi yararlı organizmaları da yok etmesi nedeniy-
le yakma doğal dengeyi bozan bir işlemdir. Geçmişte Süne’ye karşı kışladığı geven
ve Kirpi otu gibi bitkilerin yakılması suretiyle uygulanmıştır. Ancak erozyona ne-
den olması nedeniyle kısa zamanda vazgeçilmiştir.
Su Altında Bırakma
Bitkiler bir süre su altında bırakılınca özellikle toprakaltı zararlılarının bir kısmı
ölür, bir kısmı da toprak yüzeyine çıkar ve böylece öldürülür. Örneğin Bağ flokse-
rasına karşı bulaşık bağlar kış aylarında su altında bırakılarak zararı azaltılabilir.
Danaburnu da bu yolla toprak yüzüne çıkartılıp öldürülebilir.
Radyasyondan Yararlanma
Böceklere karşı savaşta radyasyon yayıcı Cobalt ve Cesium’un gamma ışınları ir-
radiyatör adı verilen cihazlar yardımıyla değişik dozlarda öldürme ve kısırlaştırma
olarak iki şekilde kullanılır. Bu ışınlar böceklerde mutasyonlara, kısırlaşmaya ve
nihayet ölüme neden olur. Radyasyonun öldürücü etkisinden, sadece ambarlan-
mış ürünlerde zararlı böceklere karşı yararlanılır. Doz türlere göre ve uygulama
süresine göre değişir. Genelde 10-25 kilorad’lık doz iki hafta içinde % 100 ora-
nında ölüm sağlarken 250-500 kilorad’lık dozlar böceklerde 24 saat içinde % 100
oranında ölüm meydana getirir. Ancak insanlar için % 50 oranında ölüm meydana
getiren doz sadece 0,4 kilorad’dır. Bu nedenle radyasyon, irradiyatör adı verilen
cihazlar içinden depolanmış ürünlerin belirli bir süre geçirilmesiyle suretiyle uy-
gulanır. Radyasyonla kısırlaştırmada ise daha düşük dozlar kullanılır. Burada amaç
erkek böceklerin laboratuvarda üretilip radyasyonla kısırlaştırılarak doğaya salıve-
rilmesi ve kısır böceklerin doğadaki normal dişilerle çiftleşerek döllenme olamaya-
cağından döl verememesidir. Buna genetik savaş veya autocide (otosit) savaş hatta
bazı yayınlarda steril male (kısırlaştırılmış erkek) tekniği adı verilir. Kısırlaştırma
için doz, böceklerin türlerine, erkek veya dişi oluşlarına göre değişir ancak genel
olarak 2,5 - 5,5 kilorad arasında değişir. Bu yöntemin başarılı olabilmesi için, bö-
ceğin eşeyli üremesi, mümkünse ada gibi sınırlı, yani izole bir bölgede olması, kitle
halinde üretilebilmesi gibi koşulların yerine gelmesi gereklidir. Örneğin Akdeniz
meyvesineği’ne karşı Meksika’da her hafta milyonlarca kısır böcek salıverilmek su-
retiyle yaklaşık 3 milyon hektarlık alanda bu böcek eradike edilmiştir. Yurdumuz-
da İzmir-Çeşme’de doğa çalışmaları aynı böceğe karşı yapılmış ve olumlu sonuç
alınmıştır. Kısır böcek yöntemi ile Akdeniz meyvesineği, Kiraz sineği, Kavun si-
neği, Elma içkurdu gibi zararlılara karşı savaşmak üzere çalışmalar yapılmaktadır.
Karantina Önlemleri
Ülkemizde bulunmayan veya ülkemizin sadece belirli bir alanında bulunan tüm
bitki hastalık ve zararlıları ile, ithali yasak bitki ve bitki aksamının, dış ülkelerden
yurda giriş ve yayılışını önlemek, ülkenin bir bölgesinde bulunup temiz olan diğer
alanlara bulaşması ve yayılması istenmeyen bitki hastalık ve zararlıları ile bunları
taşıyan nakil vasıtası, ambalaj ve diğer maddelerin, yurt içinde dolaşmasına engel
olmak, ihraç edilecek bitki ve bitkisel ürünlerin muayene ve kontrol edilmelerini
sağlamak amacı ile çıkarılmış olan yasal mevzuat ile buna yardımcı olan teknik
kontrollerin bütününe zirai karantina önlemleri adı verilir. Karantina önlemle-
ri, “Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu” ve buna bağlı “Zirai Karantina
Tüzüğü” çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Bu tüzük kapsamında; Bakanlığın
Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü, Zirai Karantina ve Tohum Hizmetleri Daire
Başkanlığı’na bağlı İç Karantina ve Fumigasyon Şube Müdürlükleri ile Dış Ka-
rantina Şube Müdürlükleri görevlendirilmiştir. Karantina ile ilgili görevler bu
şubelere bağlı Zirai Karantina Müdürlükleri’nde çalışan teknik elemanlarca ger-
çekleştirilmektedir. Karantina Müdürlüğü olmayan yerlerde ise bu görev Tarım İl
Müdürlüklerine bağlı Bitki Koruma Şube Müdürlükleri ve İlçe Tarım Müdürlük-
lerince yürütülmektedir.
Zirai Karantina Müdürlükleri, yurdumuzun bir yerinde yeni görülen veya es-
kiden beri bulunan herhangi bir hastalık veya zararlının salgınlaşmasının yahut
temiz yerlere bulaşmasının önüne geçmek veya mücadeleden doğacak zararları
144 Entomoloji
önlemek amacıyla, bunların ithal veya ihraçları veya transit olarak geçmeleri ve
memleket dahilinde nakilleri veya satışları ve bu bitki ve maddeler hakkında ge-
reken her türlü koruma tedbirlerini almakla yükümlüdürler.
“Zirai Karantina Tüzüğü”ne dayanılarak hazırlanan “Zirai Karantina Yönet-
meliği” çerçevesinde, dış ülkelerden ekim, dikim ve çoğaltmada kullanılmak üze-
re ithal edilecek bitkiler için bir izin belgesi yani “İthal permisi”, ithal edilecek
bitki ve bitkisel ürünler için Uluslararası Bitki Koruma Anlaşmasına uygun “Bitki
Sağlık Sertifikası” düzenlenir. Bu sertifikalar olmadan ürünlerin hareketi müm-
kün değildir.
İthal ve ihraç olacak bitkisel ürünlerin kontrol hizmetleri, belli bir eğitimden
geçirilmiş, Zirai Karantina Mevzuatı ve teknik bilgilerle donatılmış kanun, tüzük
ve yönetmeliklere göre dış karantina çalışmalarını yürüten, belgeli ziraat mühen-
dislerince gerçekleştirilmektedir. Bu teknik elemanlara “İnspektör” adı verilmek-
tedir. “Zirai Karantina İnspektör Yönetmeliği” inspektörlerin seçimi, eğitimi, gö-
rev, yetki ve sorumlulukları ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir. İspektörler,
ithal edilen, ihraç edilen, transit geçen bitki ve bitkisel ürünlerin kontrolleri, “Zi-
rai Karantina Numune Alma ve Analiz Yönetmeliği” çerçevesinde gerçekleştirir-
ler. İncelemeler; ürünlere, ürünlerin ambalaj şekline ve ürünlerin miktarına göre
değişmektedir.
Bitki veya bitkisel ürünlerin depolandıkları boş veya dolu binalarda her hangi
bir zararlı organizmanın bulunması ve bunlara karşı gaz halinde etkili olan pesti-
sitlerin kullanılması durumunda da yetkili ziraat mühendisleri görev yapmakta-
dır. Bu işleme “fümigasyon”, bu işlemleri yürüten yetkili kişilere de “fumigasyon
operatörü” denilmektedir. Fümigasyon işlemleri de “Zirai Karantina Fümigasyon
Yönetmeliği Yetki Kanunu” çerçevesinde yapılmaktadır. Yurt dışından ülkemi-
ze giriş yapacak bitki ve bitkisel ürünler önce inspektörlerce “İthale Mani Teşkil
Eden Zararlı Organizmalar” ile “Bazı Bitki veya Bitkisel Ürünlerde Bulunması
Halinde İthale Mani Teşkil Eden Zararlı Organizmalar” açısından ön zirai karan-
tina kontrollerine tabi tutulur. Zirai Karantina Yönetmeliği ekinde yer alan bu
organizmaların listesi ile “Bitki ve bitkisel ürünlerin ithalatında istenen özel şart-
lar” başlığı altında 64 farklı orijinli üretim materyali ile ilgili şartlar yer almakta-
dır ancak çok detaylı olduğu için burada tekrar verilmemiştir. Yurda girişine izin
verilecek bitki ve bitkisel ürünlerin Zirai Karantina Yönetmeliğin eklerinde yer
alan zararlı organizmaları taşımaması, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan ve Bitki
Sağlık Sertifikasında belirtilmesi istenen özel şartların da Bitki Sağlık Sertifikasın-
da bulunması durumunda ithaline izin verilir. Ürünlerde gerekli görüldüğünde
laboratuvar testleri de yapılır.
http://kkgm.gov.tr/
fide ve fidanlar kontrol edilip temiz olanlarına gerekli sağlık sertifikası verilir. Bu
amaçla fidelik ve fidanlıklar sürekli kontrol edilir.
Biyoteknik Yöntemler
Böceklerin biyoloji, fizyoloji ve davranışları üzerine etkili olan bazı maddeler
kullanılarak onların normal düzenlerini bozmak suretiyle uygulanan yöntemlere
biyoteknik yöntemler adı verilir. Bu amaca ulaşmak için bazı doğal ve sentetik
bileşiklerden yararlanılır. Bunlar aşağıda sırasıyla verilmiştir:
Feromonlar
Bilindiği gibi böceklerde dış ve iç salgı bezleri olmak üzere iki tip salgı bezleri var-
dır. Bazı dış salgı bezleri bir kanal vasıtasıyla salgılarını böceğin vücudunun dışına
salgılarlar ki bu salgılardan biri de feromonlardır. Feromonlar böceklerin beslen-
me, çiftleşme, savunma, gizlenme, kaçma vb. davranışlarını belirlemede etkilidir.
Bunlar içinde zararlı böceklere karşı en fazla kullanılanı seks feromonlarıdır. Seks
feromonları erkek veya dişi böcek tarafından salgılanır. Bir eşey tarafından sal-
gılanan bu feromon ile karşı eşey çiftleşme bakımından uyarılmış olur. Böylece
böcekler arasındaki bu davranış ayarlanmış olur. Seks feromonları böceklere karşı
savaşta dolaylı ve doğrudan olmak üzere iki şekilde kullanılır. Dolaylı kullanıl-
ması, böcek popülasyonlarını izleyip savaşa karar verme ve zamanını belirlemek
şeklindedir. Bunun için geliştirilmiş eşeysel çekici tuzaklar değişik yapılıştadırlar.
Tuzaklara eşeylerin feromonları ya fitillerine sürülerek veya kapsül içinde özel ye-
rine yerleştirilmek suretiyle kullanılır. Böylece karşı eşey tuzağa cezbedilmiş olur.
Sürekli kontrol ve sayımlarla zararlının popülasyon yoğunluğu, ergin çıkışları gibi
zararlıyla savaşa yönelik bilgiler elde edilmiş olur. Örneğin Elma içkurdu, Erik
içkurdu, Doğu meyvegüvesi, Salkım güvesi, Mısır kurdu, yaprakbükenler gibi bö-
ceklere karşı feromonlu cezbedici tuzaklardan özellikle önceden tahmin ve erken
uyarı çalışmalarında yararlanılmaktadır.
Tarımsal savaş çalışmalarında feromonlar böceklere karşı doğrudan genelde
iki şekilde kullanılır. Birincisi, kültür alanlarına belirli aralıklarla ve belirli yo-
ğunluklarda feromonlu cezbedici tuzaklar yerleştirilerek zararlıların kitle halinde
yakalanıp popülasyonlarının azaltılmasıdır. Ormanlardaki kabuk ve odun doku-
sunda zararlı olan böceklere, zeytinliklerde Zeytin sineği’ne ve pek çok kültürde
lepidopterlere karşı başarıyla uygulanan bir yöntemdir. İkincisi, şaşırtma tekniği-
dir. Bu teknikte bir bölge feromonla doyurulup böceklerin karşı eşeyi bulması en-
gellemek suretiyle çiftleşme olmayacağından üreme de engellenmiş olur. Özellikle
ABD’de Elma içkurdu ‘na karşı, yurdumuzda da Salkım güvesine karşı başarılı
sonuçlar alınmıştır.
Uzaklaştırıcılar (Repellentler)
Zararlıların konukçularına yaklaşmalarını önleyen veya bulundukları ortamdan
kaçmalarını sağlayan maddelere repellent adı verilir. Bunlar zararlıları fiziksel
ve kimyasal olmak üzere iki yolla etkiler. Bu nedenle de iki grupta toplanabilir.
Kimyasal repellentler doğadaki cezbedici kokuları maskeleyerek zararlıların be-
sin üzerine gelmesini engellemek veya besinden uzaklaşmasını sağlamak suretiy-
le etki yapar. Bunlar bitkisel orijinli veya sentetik olabilirler. Bazı kimyasal yolla
etkili repellentler böceklerin koku alma duygularını köreltmek veya engellemek
suretiyle de etkili olmaktadırlar. Repellent uygulaması sonucu yazıcı böcekler, Pa-
tates böceği, Doğu meyvegüvesi gibi zararlılara karşı olumlu sonuçlar alınmıştır.
Fiziksel yolla etkili repellentler ise zararlıları fiziksel yapılarıyla uzaklaştırırlar.
Örneğin kaolin bitkiler üzerinde beyaz bir tabaka oluşturarak böceklerin konuk-
çularına gelmelerini engellerler.
Kısırlaştırıcılar (Kemosterilantlar)
Böceklerin üreme gücünü azaltan veya yok eden kimyasal bileşiklerdir. Bunlar
erkek ve dişileri ayrı ayrı veya hem erkek, hem de dişileri kısırlaştırırlar.Kemoste-
rilantlar böceklerde kısırlaştırmayı; -Dominant letal mutasyonlara neden olarak
zigotun ölümünü sağlamak, - Kromozomlarda kopmalar meydana getirip kopan
parçaların değişik kombinasyonlarla heterozigotların meydana gelmesine neden
9. Ünite - Böceklerle Savaş II: Tarımsal Savaş Yöntemleri 147
Biyolojik Savaş
Tarımsal alanlarda yaşayan birçok canlı vardır. Bunlar, doğada canlılar arasında
mevcut beslenme ilişkisinin bir gereği olarak birbirleriyle beslenirler. Zararlı bö-
ceklerle beslenen organizmalar zararlı popülasyonlarını baskı altında tutarlar. Bu
canlılara, kültür bitkisi zararlıları açısından doğal düşmanlar adı verilir. Bu canlıla-
ra insanlar açısından ise yararlılar adı verilir. Zararlılar ile onların doğal düşman-
ları arasındaki ilişki süreklidir. Bu ilişki başlangıcında genelde zararlı popülasyonu
yüksektir ve beslenme ilişkisinin gereği sonradan besin bolluğu nedeniyle doğal
düşmanının popülasyonu artar, bir süre sonra da denge oluşur ve bu denge duru-
mu herhangi bir olumsuzluk olmadığı sürece devam eder. İşte zararlılar ile onların
üzerinde yaşayan canlılar arasındaki bu ilişkiden yararlanarak zararlıların popü-
lasyonları baskı altında, yani ekonomik zarar eşiğinin altında tutulabilir. Zararlı
popülasyonlarını ekonomik zarar eşiği altında tutmak üzere onlar üzerinde yaşa-
yan organizmalardan yararlanılması ile ilgili çalışmalara biyolojik savaş adı verilir.
Biyolojik savaş çalışmalarının tarihi oldukça eski olmasına karşın yurdumuz-
da biyolojik savaş çalışmaları geç başlamıştır ve yeterli düzeyde değildir. Oysa
yurdumuz biyolojik savaşta etmen olarak kullanılabilecek birçok organizmanın
gen merkezidir. Ayrıca doğal denge birçok ülkenin aksine yurdumuzda aşırı bo-
zulmuş değildir. Günümüzde dünyada 327 zararlı türüne karşı değişik ülkeler-
de biyolojik savaş yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Bunlardan 102’sine tam
başarı, 144’ünde önemli düzeyde başarı ve geri kalan 81’inde de kısmen başarı
sağlanmaktadır. Diğer taraftan biyolojik savaş etmeni parazitoit ve predatörle-
rin değişik biyolojik dönemlerini içeren preparatlar oluşturulmuş ve sayıları her
geçen gün artmaktadır. Biyolojik savaş birçok avantaja sahiptir. Herşeyden önce
doğal dengeyi koruyucudur. Çevre ve insan sağlığına olumsuz etkisi yoktur. Da-
yanıklılık sorunları yoktur ve süreklidir. Hatta başlangıç riski hariç diğer savaş
yöntemlerinden daha ekonomiktir. Bu avantajlarının yanında biyolojik savaş ça-
lışmaları zaman gerektirir. Doğal düşman popülasyonunun zararlı üzerinde baskı
kurabilmesi, yani denge durumu için belirli bir sürenin geçmesi gerekir. Bu süre
içinde bir miktar zarara da katlanılması gerekir. Biyolojik savaş çalışmalarında
buna başlangıç riski adı verilebilir. Vegetasyon süresi çok kısa ve entansif tarımın
uygulandığı kültürlerde, bu süre çoğu kez yeterli olmayabilir. Bu nedenle biyolojik
savaş çalışmaları genellikle çok yıllık kültürlerde daha başarılıdır.
Zararlıların doğal düşmanları adı verilen organizmalar zararlılar üzerinde; pa-
razit, parazitoit ve predatör olarak yaşarlar.
Parazit, yaşamını tek bir konukçu bireyi üzerinde tamamlayan ve konukçusunu
öldürmeyip zayıflatan organizmalara denir. Parazitoit, yaşamını tek bir konukçu
148 Entomoloji
bireyi üzerinde tamamlayan ve konukçusunu belirli bir süre sonra öldüren orga-
nizmalara denir. Parazit ve parazitoit organizmalar saldırdıkları konukçu dönem-
lerine göre de isim alırlar. Konukçusunun yumurta dönemine yumurtasını bıra-
kıp ergin olan parazitoitlere yumurta parazitoiti adı verilir. Konukçusunun larva
dönemine yumurta bırakıp ergin olanlara larva parazitoiti, konukçusunun larva
dönemine yumurta bırakıp konukçusunun pupa döneminde ergin olanlara larva-
pupa parazitoiti, konukçusunun pupa dönemine yumurta bırakıp ergin olanlara da
pupa parazitoiti adı verilir. Parazit ve parazitoitler açısından önemli bir olay da hi-
perparazitizm olayıdır. Parazit bir bireyin konukçusundaki diğer bir parazit bireye
saldırması olarak tarif edilebilecek hiperparazitizm zararlılara karşı biyolojik savaş
çalışmalarında istenmeyen bir olaydır. Predatör ise, yaşamını birden fazla konukçu
bireyi üzerinde tamamlayan organizmalara denir. Bunlar avcı türlerdir.
Zararlılara karşı biyolojik savaş yöntemleri üç grup altında toplanır.
1. Doğal düşmanların popülasyonlarının korunması
2. Doğal düşmanların etkinliklerinin arttırılması
3. Doğal düşmanların popülasyonlarının arttırılması
Bu üç yöntem aynı zamanda bir zararlıya karşı uygulanacak biyolojik savaşın
aşamalarını teşkil eder. Biyolojik savaş yöntemleri birbirinden ayrı düşünülme-
melidir. Çünkü bu yöntemler birbirinin tamamlayıcısı durumundadır.
şekilde elde edilip böceklere karşı savaşta kullanılması konusunda yoğun ve hız-
lı çalışmalar yapılmaktadır. Entomopatojen funguslardan Beauveria bassiana’dan
Beauvericin, Beaurolides, Bassiolinide; Isaria türlerinden Isarolide; Metarhizium
anisopliae’den Destruxin, Cytochalasin adı verilen toksinler elde edilmiştir. Ento-
mopatojen bakterilerin toksinlerinden yararlanma konusunda da yoğun çalışma-
lar yapılmaktadır. Bacillus thuringiensis’in endotoksin biyokimyasal olarak belir-
lenmiş ve böceklere karşı yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Kimyasal Savaş
Kimyasal savaş, zararlı böcek popülasyonlarını ekonomik zarar eşiği altında tut-
mak amacıyla kimyasal bileşiklerin kullanıldığı savaş yöntemidir. Zararlılara karşı
bazı kimyasalların kullanılması çok eski tarihlerden beri bilinmektedir. Kükürt
dumanlarının böceklere karşı kullanılması M.Ö. 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
İnorganik bileşiklerden arsenikli insektisitlerin, daha M.S. 900 yıllarında Çinliler
tarafından böceklere karşı kullanıldığı kayıtlıdır. Yurdumuzda da 1870 yılında ilk
kez arsenikli bir bileşik olan Paris yeşili, pamuk zararlılarına, çekirgelere ve Elma
iç kurduna karşı kullanılmaya başlanmıştır. Diğer taraftan petrol ürünü mine-
ral yağların 1300 yıllarında Ortadoğu’da develerin parazitlerine karşı vücutlarına
sürülerek kullanıldığı bilinmektedir. Bitkilerde ise 1865 yılında kerosen kabuklu
bitlere karşı kullanılmıştır. Bilinen ilk bitkisel insektisit ise nikotin’dir. 17. yüzyılda
tütün tozu veya suyu olarak böceklere karşı kullanılmıştır. Eski bir diğer bitkisel
kökenli insektisit de pyrethrumdur. Bu bilgilerden de görüleceği üzere kimyasal
savaş çalışmaları ikinci Dünya Savaşı’na kadar sadece inorganik bileşikler ve bazı
bitkisel ekstraktlarla süregelmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında DDT (Dichlor-
diphenyl trichlorethane)’nin askerlerdeki bitlere karşı kullanılması ve hemen sa-
vaş sonrasında bu bileşiğin tarımsal zararlılara karşı kullanılıp başarı sağlanma-
sıyla kimyasal savaş uygulamaları artmaya başlamıştır.
Zararlılara karşı öldürücü etkisi yüksek kimyasalların sentetik olarak üretil-
melerinin kolay ve ucuz olması, bunların geniş alanlarda yoğun kullanımlarını da
beraberinde getirmiştir. Hemen her zararlı etmene karşı etkili bir tarım ilacının
geliştirilmesiyle kimyasal savaş tüm dünyada en yaygın kullanılan savaş yönte-
mi olmuştur. Tarımsal zararlılara karşı yaygın ve yoğun kimyasal kullanımı kısa
süre sonra pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Zira bilinçsizce tüketilen
bu kimyasallar, gıdalardaki kalıntıları nedeniyle insan sağlığında ciddi tehlikelere
neden olmuş, çevrede yaşayan diğer organizmalara da zehirli etkiler göstermiş,
zararlılarda dayanıklılık gibi sorunlara neden olmuştur. Hatta bazı kimyasalların
uzun süre parçalanmadan kalışı nedeniyle çevrede birikimleri söz konusu olmuş-
tur. Sonuçta 30-40 yıllık bir süre sonunda bazı sentetik organik ilaçlar yasaklan-
mış, bazılarının ise kullanımları kısıtlanmıştır.
Modern kimyasal savaşta, hem pestisit kullanılmadan bitkisel ürün yetiştir-
menin imkansız olduğu hem de pestisit kullanımının sürekli arttırılarak verimin
de sürekli arttırılamayacağı anlaşılmıştır. Bu nedenle, bir yandan pestisitlerin çev-
reye zarar vermeyecek şekilde ve düzeyde kullanılması, diğer yandan maliyetleri
düşürebilmek için gereksiz ilaçlamalardan kaçınılması, kısaca gerçekten gerekli
olduğunda pestisitlerin kullanılması fikri benimsenmiş ve bu konu entegre zararlı
yönetimi stratejilerinin önemli bir unsuru olmuştur.
Kimyasal savaşta ana unsur kimyasal bileşiklerdir. Bu bileşiklere tarım ilaçları
veya özellikle pestisitler adı verilir. Pestisitler hedef aldıkları organizmalara göre
(akarisit, fungisit, herbisit, insektisit) gruplandırıldıkları gibi üretimleri veya elde
9. Ünite - Böceklerle Savaş II: Tarımsal Savaş Yöntemleri 151
Kabuklubitler gibi üzeri mumumsu yapılı bir kabukla örtülü olan zararlılara
karşı kontakt etkili ilaçlar bu kabuk nedeniyle etkisizdir. Bunun için böyle zarar-
lılara yağlar gibi fiziksel ölüm meydana getiren ilaçlar kullanılır. Unlubitler gibi
zararlılara karşı ilaçlamalarda yüksek basınç ilacın böcek vücudu üzerindeki mu-
mumsu salgıyı dağıtıp vücuda ulaşabilmesi için gereklidir.
Doz, kimyasal savaşta başarıyı etkileyen bir diğer konudur. Hedef organizmaya
etkili olması için birim alan veya birim hacime uygulanması gereken aktif madde
veya preparat miktarına doz adı verilir. Tarla bitkilerinde ve tek yıllık bitkilerde
yapılan ilaçlama bir tür yüzey ilaçlamasıdır ve bu nedenle doz örneğin 200 g/da,
50 ml/da veya 500 g/ha gibi birim alana göre verilir. Meyve ağaçları gibi çok yıllık
bitkilerde, depo, ambar gibi kapalı alanlarda ilaçlamalar bir tür hacim ilaçlaması-
dır. Meyve ve bağda doz örneğin 100 litre suya 200 g (200 g/100 litre su), 100 litre
suya 50 ml (50 ml/100 litre su), % 0,1 veya % 0,2 gibi önerilir. Depo ve ambarlarda
yüzey ilaçlamaları için doz örneğin 5 g/m2 veya 5 ml/m2 gibi birim yüzeye göre,
hacim ilaçlamaları için ise örneğin 5 g/m3 veya 5 ml/m3 gibi birim hacme göre
verilir. Doz ile ölüm oranı arasında belirli bir ilişki vardır. Bu ilişkide doz belirli
bir düzeye kadar arttırıldığında ölüm oranı da artar ve belirli bir doz seviyesin-
den sonra ölüm oranı aynı düzeyde sürer gider. Doz ayarlamalarında bu konunun
gözden uzak tutulmaması gerekir. Doz arttıkça ölüm oranının da sürekli artacağı
şeklindeki yanlış düşünce ve uygulamalar gereksiz ve aşırı ilaç harcamasının ya-
nında, doğal dengenin aşırı bozulmasına, çevrenin aşırı kirlenmesine neden olur.
Su ile püskürtülerek kullanılan pestisitlerde belirlenen doz gerek birim alana,
gerekse birim hacime belirli miktardaki su ile dağıtılır. Bu su miktarına püskürt-
me hacmi veya ilaçlama hacmi adı verilir. Kısaca tarif etmek gerekirse püskürtme
hacmi, pestisitin bitkiler üzerine homojen olarak dağıtılması için gerekli su mik-
tarıdır. Püskürtme hacmi tarla bitkileri ve meyve ağaçlarında farklıdır. Örneğin
tarla bitkilerinde orta püskürtme hacmi, meyve ağaçlarında ise yüksek püskürtme
hacmi uygulanır. Tarla bitkilerinde fonolajinin başlangıcında püskürtme hacmi
düşük, çiçeklenme ve meyve tutumu döneminde yüksektir. Meyve ağaçlarında
kış aylarında yüksek, yaz aylarında ise düşük hacimli ilaçlama uygulanır. Ayrıca
püskürtme hacmi hedefe görede değişir. Örneğin durgun hedeflere orta ve yüksek
hacimli ilaçlama, hareketli hedeflere ise düşük ve orta hacimli ilaçlama uygulanır.
Diğer yandan püskürtme hacmi kullanılacak alete göre de değişir. Pülverizatör-
lerde ilaçlama hacmi yüksek, atomizörlerde ise düşüktür. Genel olarak atomizör-
lerde püskürtme, yani ilaçlama hacmi pülverizatörlerin 1/4’ü kadardır. Buna göre
atomizöler belirli bir alanı pülverizatörlerin harcadığı suyun 1/4’ü kadarı ile dam-
lacıklarla kaplayabilir.
Anonymous, 2002. Bitki Koruma El Kitabı. T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan-
e
lığı, İzmir İl Müdürlüğü Yayınları No:352, 536 s.
e
,
Kimyasal Savaşta Alınması Gerekli Önlemler
e
Pestisitlerin insanlar ve çevredeki diğer canlılara olan olumsuz etkilerinin en aza
-
indirilmesi için onların gerek depolanması, yani muhafazası, gerekse kullanılma-
ları sırasında bazı önlemlerin alınması veya bazı kurallara titizlikle uyulması gere-
kir. Böylece pestisitlerin olumsuz etkilerinden mümkün olduğunca korunulmuş
l
ş olur. Bu önlemlerin alınmasında gösterilecek titizlik oranında pestisitlerin olum-
suzlukları da en düşük düzeye indirilebilir.
- İlaçların aplikasyonu sırasında alınması gerekli önlemler şunlardır:
ı • İlaçlama aletleri öncelikle kontrol edilerek sızıntı veya bazı kaçakların bu-
lunup bulunmadığı gözden geçirilmelidir.
• İlaçlamada kullanılacak elbise, eldiven, maske, gözlük gibi teçhizatın sağ-
lam olup olmadığı kontrol edilmelidir.
• Kullanılacak ilacın etiketi iyice okunmalıdır.
- • İlaç hazırlanırken mutlaka eldiven kullanılmalıdır.
• Boş ilaç kapları vakit geçirilmeden imha edilmelidir.
• İlaç hazırlamada kullanılan kaplar ayrı olmalıdır.
• İlaç hazırlama veya kullanımı sırasında hayvanlar uzaklaştırılmalıdır.
• İlaç hazırlama ve ilaçlama sırasında sigara içilmemeli ve herhangi bir yiye-
cek yenmemelidir.
• Hava rüzgarlı veya yağışlı ise ilaçlama yapılmamalıdır.
• İlaçlama sırasında özel elbise, maske, gözlük ve eldiven kullanılmalıdır.
• Az rüzgarlı havalarda ilaçlama yapılma zorunluluğu olduğunda rüzgar sırt-
tan gelecek şekilde hareket edilmelidir.
• Hortum patlaması, alet deposunun sızdırması gibi arızalarda ilaçlama bı-
rakılıp arıza giderilmeli ve eğer vücuda bulaşma olmuşsa bol sabunlu su ile
yıkanmalıdır.
• İlaçlama sırasında bulantı, baş dönmesi gibi zehirlenme belirtileri hisse-
dildiğinde ilaçlama hemen bırakılmalı ve kullanılan pestisitin etiketi veya
ismi ile birlikte hekime veya hastaneye başvurulmalıdır.
• İlaçlama bittikten sonra alet ve diğer teçhizat sabunlu su (deterjan değil) ile
iyice yıkanmalıdır.
• Gerek ilaç hazırlaması, gerekse ilaçlama sonrasındaki temizlik sırasında
ilaçlı su rastgele dökülmemeli, böylece hayvan ve çocukların zarar görmesi
engellenmelidir.
• İlaçlama sonrası el, yüz gibi özellikle açık bulunan vücut kısımları bol sa-
bunlu su ile yıkanmalıdır.
Bunlar ve benzerleri önlemlere gereken titizlik gösterildiğinde ilaçların olum-
suzlukları en aza indirilmiş olacağı gibi zehirlenmelerin de önüne geçilmiş olur.
İlaçların depolanması sırasında alınması gerekli önlemler ise şöyledir:
• Pestisitler ayrı ve genellikle insan ve hayvanların uzağında olan odalarda
depolanmalıdır.
• İlaçların depolandığı yer mutlaka kilitli olmalıdır.
9. Ünite - Böceklerle Savaş II: Tarımsal Savaş Yöntemleri 155
Anonymous, 2008. Zirai Mücadele Teknik Talimatları, Cilt 1-6, T.C. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Ankara.
156 Entomoloji
Özet
Böceklerle savaşta kullanılabilecek yöntemleri ta- Kültür bitkilerinde zararlı olan böceklere karşı sa-
1 nımlamak 3 vaşım programlarını karşılaştırmak
Böceklerle savaş; kültür bitkileri ve ürünlerinin Kültür bitkilerinde önemli zararlara neden olan
böceklerin etkilerinden ekonomik ölçüler içinde böceklere karşı Kültürel Önlemler, Mekaniksel
korunması amacıyla, çevre ve insan sağlığı göz Savaş, Fiziksel Savaş, Karantina Önlemleri, Bi-
önünde tutarak yapılan girişimlerin bir bütü- yoteknik Yöntemler, Biyolojik Savaş ve Kimyasal
nüdür. Savaşım yöntemleri, Kültürel Önlemler, Savaş gibi savaşım yöntemleri uygulanmaktadır.
Mekaniksel Savaş, Fiziksel Savaş, Karantina Ön- Bu savaşım yöntemlerinin uygulanması zararlı
lemleri, Biyoteknik Yöntemler, Biyolojik Savaş organizmaya ve ekosisteme bağlı olarak değişe-
ve Kimyasal Savaş olarak sıralanabilir bilmektedir. Bu nedenle koşullara bağlı olarak
sözkonusu yöntemlerin biri veya birkaçı birara-
Hedef zararlı böceklere karşı uygun savaş yön- da zararlı böceklere karşı uygulanabilir.
2 temlerini önermek
Böceklerle savaşta, bir yandan insan ve çevre
sağlığı dikkate alınarak ürün miktar ve kalite-
sinde olası kayıpları engellemek, diğer yandan
bu işlemin ekonomik olması hedeflenmektedir.
Günümüzde bu amaca ulaşabilmek için Enteg-
re Zararlı Yönetimi (EZY) şeklinde yürütülme-
si gerekmektedir. EZY, kültür bitkisinde zarar
oluşturan etmenlerin popülasyon dinamikleri
ve çevre ile ilişkilerini dikkate alarak uygun olan
tüm mücadele metotlarını ve tekniklerini uyum-
lu bir şekilde kullanarak, zararlı popülasyonla-
rını ekonomik zarar eşiğinin altında tutmaya
yarayan bir yöntemdir.
9. Ünite - Böceklerle Savaş II: Tarımsal Savaş Yöntemleri 157
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi kuvvetli ve sağlam bitkile- 6. Münavebe aşağıdakilerden hangisi için uygun bir
rin yetiştirilmesi için alınan önlemlerden biridir? savaş yöntemidir?
a. Seyrek yetiştirme a. Yaprakbitleri
b. Ekim ve dikim zamanının ayarlanması b. Toprak altı zararlıları
c. Hasat zamanının ayarlanması c. Galeri açan zararlılar
d. Münavebe d. Kabuklubitler
e. Dayanıklı bitkiler yetiştirilmesi e. Beyazsinekler
2. Aşağıdakilerden hangisi böceklere karşı kullanılan 7. Aşağıdaki zararlılardan hangisinde şaşırtma tekni-
biyoteknik yöntemlerden biri değildir? ği başarıyla uygulanmıştır?
a. Çiftleşmeyi engelleyici madde kullanımı a. Salkım güvesi
b. Yumurtlamayı engelleyici madde kullanımı b. Danaburnu
c. Radyasyondan yararlanma c. Şeftali yaprakbiti
d. Feromon kullanımı d. Akdeniz meyvesineği
e. Kısırlaştırıcılar e. Domates güvesi
3. Aşağıdakilerden hangisi mekaniksel savaş yöntemi 8. Meyve sinekleriyle kimyasal savaşta aşağıdakiler-
açısından uygun bir eşleştirme değildir? den hangisi tercih edilir?
a. Şeftali gövde kanlıbiti - Ezme a. Sistemik özelliğe sahip ilaçlar
b. Çam kesetırtılı - Toplama b. Kontakt ilaçlar
c. İncir güvesi - Engelleme c. Mide zehiri ilaçlar
d. Pembekurt - Körkoza imhası d. Yağlar
e. Ağaç sarı kurdu - İlaçlama e. Yüksek püskürtme hacmi
4. Aşağıdakilerden hangisine karşı sarı yapışkan tu- 9. Kiraz sineğiyle kimyasal savaşa ne zaman başlanılır?
zak önerilmez? a. Mayıs ayının başından itibaren
a. Zeytin güvesi b. Ekonomik zarar eşiği olan yeterli vuruk oranı
b. Kiraz sineği saptandığında
c. Yaprak galerisineği c. Tuzaklarda ilk erginlerin görülmesi ve meyvele-
d. Beyazsinek rin alacalanmasıyla birlikte
e. Yaprakbiti d. Yumurtalardan çıkan larvalar meyve etine gir-
meden önce
5. Aşağıdakilerden hangisi fiziksel savaş yöntemlerin- e. Hasat zamanında
den biri değildir?
a. Yüksek sıcak hava 10. Elma içkurdu ile kimyasal savaşa ne zaman başlanılır?
b. Sıcak su a. Temmuz ayının başından itibaren
c. Kaynar su b. Ekonomik zarar eşiği olan yeterli bulaşma oranı
d. Işık tuzakları saptandığında
e. Şoklama c. Tuzaklarda ilk erginlerin görülmesi ve meyvele-
rin alacalanmasıyla birlikte
d. Yumurtalardan çıkan larvalar meyve etine gir-
meden önce
e. Hasat zamanında
158 Entomoloji
Sıra Sizde 4
Böceklerle savaşta feromonlar kültür bitkilerine ilaçlar
gibi püskürtüldüklerinde hedef dışına sürüklenen mi-
katarların ve kültür bitkisi üzerindeki kalıntıların insan
ve çevre sağlığı açısından ne kadar sorun olabilecekleri
araştırılmadan kullanımlarına müsaade edilmez.
Sıra Sizde 5
Böceklere karşı ilaçlamalar, böceğin yılda verdiği döl
sayısıyla da ilişkili olup popülasyonları EZE değerleri-
nin üzerinde olduğu sürece devam ettirilir.
9. Ünite - Böceklerle Savaş II: Tarımsal Savaş Yöntemleri 159
Yararlanılan ve Başvurulabilecek
Kaynaklar
Anonymous, (2002). Bitki Koruma El Kitabı. T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, İzmir İl Müdürlüğü
Yayınları No: 352, 536 s.
Anonymous, (2008). Zirai Mücadele Teknik Talimat-
ları, Cilt 1-6, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Ta-
rımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Ankara.
Öncüer, C. ve E. Durmuşoğlu, (2008). Tarımsal Zarar-
lılarla Savaş Yöntemleri ve İlaçları. Genişletilmiş
6. Baskı. Adnan Menderes Üniversitesi Yayınları
No: 27, Aydın, 472 s.
10
ENTOMOLOJİ
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Akarları diğer yakın eklembacaklı gruplarından ayırt edilebilecek,
Akarların morfolojik ve biyolojik özelliklerini ifade edebilecek,
Zararlı ve avcı akar türlerini ve kültür bitkilerine etkilerini anlatabilecek,
Akarlar ile mücadelede kullanılan savaşım yöntemlerini açıklayabilecek,
Bitki paraziti nematodları tanıyıp morfolojik ve biyolojik özelliklerini ifade
edebilecek,
Nematodların türlerini ve kültür bitkilerine zararlarını anlatabilecek,
Nematodlara karşı kullanılan mücadele yöntemlerini açıklayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Akar vücut kısımları • Akarlar ile mücadele
• Akar anatomi • Nematod morfoloji
• Akar biyoloji • Nematod anatomi
• Fitofag akar • Nematod biyoloji
• Avcı akar
İçindekiler
• AKARLARIN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ
VE ANATOMİ
• AKARLARIN BİYOLOJİLERİ
• KÜLTÜR BİTKİLERİNDE ZARARLI AKAR
TÜRLERİ VE ZARARI
• AVCI AKARLAR
• KÜLTÜR BİTKİLERİNDE ZARARLI
AKARLAR İLE SAVAŞIM
Entomoloji Tarımda Zararlı Akar ve Nematodlar • BİTKİ PARAZİTİ NEMATODLARIN
MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE
ANATOMİSİ
• BİTKİ PARAZİTİ NEMATODLARIN
BİYOLOJİLERİ
• KÜLTÜR BİTKİLERİNDE ZARARLI BİTKİ
PARAZİTİ NEMATOD TÜRLERİ VE
ZARARLARI
• KÜLTÜR BİTKİLERİNDE ZARARLI BİTKİ
PARAZİTİ NEMATODLAR İLE SAVAŞIM
Tarımda Zararlı Akar
ve Nematodlar
Gnathosoma
Idiosoma’nın ön kısmında yer alan gnathosoma akarların beslenme için kullan- Chelicera: Gnathosoma’ya
dıkları ağız parçalarının yer aldığı bölüm olarak adlandırılır. Akarlar ısırıcı veya bağlı akarın besinini delmesini
ve çiğnemesini sağlayan ağız
sokucu - emici ağız parçalarına sahiptirler. Ağız ana hatları ile bir çift chelicera parçası.
ve 1 çift palpusdan oluşmuştur. Ağız parçaları gaga gibi ileri uzamış bir görüntü
Palpus: Gnathosoma’ya bağlı
oluştururlar. Ağız parçalarından ilki beslenilecek materyalin kesilmesi ve delin- ikinci çift ağız parçası, besinin
mesi işini üstenirken diğeri materyalin tutulması ve hissedilmesi işini üstlenmiştir. tanınması ve hissedilmesinde
kullanılır.
Akarların palpusları segmentli olup sayıları 6 adete kadar çıkmaktadır (Resim 1).
İdisoma ve Bacaklar
Akar vücudunda bacakların yer aldığı kısım olarak göze çarpan idisoma genel Chaeototaxy: Akarların
vücutlarında bulunan setaların
olarak ilk iki çift bacağın bulunduğu propodosoma ve son iki çift bacağın yer aldı- (kıl) sayısı ve vücut üzerindeki
ğı hysterosomadan oluşur (Şekil 10.1). Idiosomanın kütikulası plakalardan oluş- dağılım düzeni.
muş olup bunlar vücut üzerinde yer alan kıllar (setae) ile birlikte (chaeototaxy)
birçok grubun sistematik olarak sınıflandırılmasında önemli rol oynar.
162 Ent om ol oj i
Şekil 10.1
Bir akarın genel
vücut görünüm
ve kısımları
(Zhang, 2003’den
değiştirilerek)
Bir akar bacağı böcek bacağından farklı olarak 6 kısımdan meydana gelir bun-
lar idiosomadan çıkış sırasına bağlı olarak coxa, trochanter, femur, genu, tibia ve
tarsus olarak adlandırılır (Şekil 10.1).
Bulduğunuz her hangi bir canlının akar olup olmadığına hangi morfolojik özellik-
1 lerine bakarak karar verirsiniz, tartışınız.
Anatomi
Sindirim ve boşaltım sistemi: Akarlarda ağızın arkasında kalan sindirim siste-
mi çok farklılık göstermekle birlikte kısmen sabit bir yapıya sahiptir. Ağız boş-
luğu pharynx’e (yutak) açılmaktadır. Bu kısım kutikülarize olmuş ve emme gö-
revini üstlenmiştir. Pharynx merkezi sinir sisteminin arasından esophagus’a,
esophagus’da sindirim sistemi salgılarının devreye gireceği ventriculus’a (mide)
açılır. Alınan besin mide orta kısmının altından uzanan orta bağırsak ile arka ba-
ğırsağa iletilir, rektal boşluk ve anüs yardımı ile vücut dışına atılır. Akarlarda farklı
boşaltım sistemleri vardır. Bunlardan en ilkel olanı coxal bezlerdir. Bu bezler I. ve
II. çift bacağın coxaları arasından dışa açılır. Bu boşaltım sistemine sahip türlerde
akarlar kısa süre içinde kendi vücut ağırlığının 6-7 katı kadar besin alır bu besinin
1/3’ünü coxal bezler aracılığı ile dışarı atarlar. Diğer boşaltım şekli ise arka bağır-
sağa açılan malpigi tüpleri aracılığı ile yapılan boşaltımdır.
Difüzyon: Maddelerin çok Solunum ve dolaşım sistemi: Akarlar tipik olarak trake solunumuna sahiptir. Bazı
yoğun ortamdan az yoğun akarlarda solunum doğrudan integümentden difüzyon yolu ile yapılmaktadır. Acari
ortama göçü.
içinde takımlar trakelerin dış açıklıkları olan stigmaların varlığı veya yokluğuna göre
ve bulunuş pozisyonlarına bağlı olarak birbirlerinden ayrılabilmektedir. Akarlarda da
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 163
böceklerde olduğu gibi açık kan dolaşımı vardır ve sistem böceklerdekine benzer şe-
kilde çalışır. Akarların kanı gri renkte veya renksizdir. Kan sindirilmiş besinler, hor- Hormon: Vücut fizyolojisini
monlar ve işe yaramaz maddelerin naklini yapar, oksijen ve karbondioksit taşımaz. düzenleyen kimyasallar.
Sinir ve üreme sistemi: Akarlarda esophagus’un çevresinde gelişmiş bir merkezi
sinir sistemi bulunmakta; supra ve subesophagal gangliyon olarak iki kısımdan oluş-
maktadır. Bu bölgeden çıkan sinirler ile bacaklar, sindirim, kas sistemleri ve genital
organlar uyarılmaktadır. Akarlar basit üreme sistemlerine sahiptir. Bu sistemler genel
olarak dişide 1 veya 2 yumurtalık, yumurta borusu, uterus ve vagina, erkekte ise testis,
vas deferens, ductus ejaculatorius, aedeagus (penis) ve yardımcı bezlerden oluşur.
AKARLARIN BİYOLOJİLERİ
Akarlar yumurta ile döllemli (amphigonie) ve döllemsiz (parthenogenesis) olarak Durgun dönem: Akarın bir
üreme yeteneğine sahiptirler. Döllemli yumurtalardan dişi ve erkek bireyler mey- sonraki biyolojik döneme geçiş
için fizyolojik ve morfolojik
dana gelirken; döllemsiz yumurtalardan yalnızca erkek bireyler meydana gelir değişikliklerin gerçekleştiği
(arrhenotokie). Akarlar yumurta döneminden ergin olana kadar farklı biyolojik hareketsiz süreç
dönemler geçirirler. Yumurtanın açılmasından sonra ilk olarak 3 çift bacaklı lar- Protonimf ve deutonimf:
va, daha sonra 4 çift bacaklı protonimf ve deutonimf dönemleri meydana gelir. Akarın ergin öncesi dört çift
bacaklı dönemleri
Akar deutonimf döneminden sonra son defa deri değiştirerek ergin olur. Akarlar
yumurta ile larva dönemi arası hariç diğer dönemler arasında bir sonraki döneme
geçmeden önce belirli bir süre durgun dönem geçirirler (Şekil 10.2). Eriophyidae
ve Tarsonemidae gibi bazı familyalarda ise akarlar 2 veya 3 dönem geçirerek ergin
olurlar. Avcı akarlarda ise durgun dönem bulunmayıp birey dakikalar içinde deri
değiştirerek bir sonraki biyolojik döneme geçmektedir. Akarların gelişme süreleri
genel olarak türlere bağlı olarak değişmekle birlikte, bu sürenin uzamasında ve
kısalmasında sıcaklık ve nem, konukçu bitki ile diğer çevresel koşullar önemli rol
oynarlar. Bazı önemli zararlı akar türlerinin gelişme süreleri 25 °C ve normal nem
koşullarında 1 hafta ile 3 hafta arasında değişebilir.
Şekil 10.2
Bir akarın
yumurtadan ergine
kadar olan farklı
biyolojik dönemleri
Kaynak: http://
www.inra.fr/hyppz/
ZGLOSS/6g—-011.
htm. Erişim
Tarihi: 21.04.2011,
değiştirilerek
164 Ent om ol oj i
Tetranychidae
Tetranychidae familyası dünya genelinde Acari içinde en önemli bitki zararlılarını
içeren gruplardan biridir. Larva dışında diğer tüm biyolojik dönemleri 4 çift baca-
ğa sahip olan familya türlerinin renkleri kahverengimsi sarıdan, yeşile ve kırmızı-
ya kadar değişiklik gösterebilir (Fotoğraf 10.1). Dişilerinin ortalama büyüklükleri
0.4 mm’ye kadar ulaşabilir. İklimsel olarak kuru sıcak ve düşük neme sahip bölge-
ler tetranychid akarların gelişmesi ve üremesi için en uygun alanlardır. En önemli
zararlı türler Tetranychus urticae (İki noktalı kırmızıörümcek) Koch, T. cinnabari-
nus Boisd. (Pamuk kırmızıörümceği), Panonychus citri (Turunçgil kırmızıörüm-
ceği) (McGregor), P. ulmi Koch (Avrupa kırımızörümceği) ve Amphitetranychus
vienensis Zacher (Akdiken akarı) gibi türlerdir. Bu türlerden ilk ikisi tarla ve örtü
altında yetiştirilen ekonomik öneme sahip 150’den fazla bitki türü üzerinde emgi
yaparak zarar oluşturmaktadır (Fotoğraf 10.2). P. citri turunçgillerin, P. ulmi ve A.
vienensis ise meyve bahçelerinin en önemli zararlılarındandır. Tetranychid akar-
ların tüm hareketli dönemleri aktif olarak bitkide beslenme yeteneğine sahiptir.
Fotoğraf 10.1
Tetranychus
cinnabarinus dişi
bireyi (Resim: C.
Kazak)
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 165
Fotoğraf 10.2
Fasulyede yoğun
Tetranychus
cinnabarinus
populasyonu ve
zararı (Resim: C.
Kazak)
Eriophyidae
Eriophyid akarlar hem görüntü hemde biyolojileri gereği diğer fitofag akarlar-
dan farklılık gösterirler. Vücut kurtçuğa benzer bir yapıya sahip olup ergin ön-
cesi ve erginlerin bacak sayıları her iki dönemde de 2 çifttir. Büyüklükleri 0.1 ile
0.3 mm arasında değişir (Fotoğraf 10.3). Eriophyid akarlar yumurta bıraktıktan
sonra iki nimf dönemi geçirir ve ergin olurlar. Bu akarlar emgi ile beslenme so-
nucunda oluşturdukları simptomlara bağlı olarak pas akarı, gal akarı, tomurcuk
akarı gibi isimler ile anılırlar. Birçok eriophyid türü monofagdır veya tek bir cins
içindeki bitki türleri ile beslenirler. Eriophyidler basit veya kompleks yaşam dön-
gülerine sahip olabilirler. Kompleks yaşam döngüsüne sahip eriophyid akarlarda
mevsimsel değişikliklere bağlı olarak dişilerin protogyne ve deutogyne olarak Protogyne ve deutogyne:
Kompleks yaşam döngüsüne
bilinen farklı formları oluşur. Dünya genelinde familya içinde yer alan en önemli sahip eriophyidlerde sırası ile
zararlı türler ise Colomerus (Eriophyes) vitis (Pgst.) (Bağuyuzu) (Fotoğraf 10.4). yaz ve kışı geçiren dişiler
Phyllocoptruta oleivora Ashmead (Turunçgil pasakarı), Aceria sheldoni (Ewing)
(Turunçgil tomurcuk akarı) ve Aculops lycopersici Massee (Domates pasakarı) gibi
türlerdir. Eriophyidlerin konukçu bitkilerde beslenme zararı dışında bitkilerde
hastalıklara neden olan virüsleri de taşıdıkları bilinmektedir.
Fotoğraf 10.3
Bir eriophyid akarın
genel görünümü
Kaynak: http://
www.sel.barc.
usda.gov/acari/
frames/plantfeed.
html Erişim Tarihi:
21.04.2011
166 Ent om ol oj i
Fotoğraf 10.4
Asma
yapraklarında
Colomerus
(Eriophyes) vitis
zararı
Kaynak: http://
www.euro-win.pl/
choroby/szpeciel3.
JPG Erişim Tarihi:
21.04.2011
Tarsonemidae
Saprofag: Çürümüş maddeler Tarsonemidae familyası saprofag, fitofag, fungivor ve avcı akarları içerir. Bu fa-
ile beslenen organizma milyaya bağlı akarlar yaklaşık olarak 0.1-0.3 mm boyunda ve çoğu yarı şeffaf so-
Fitofag ve fungivor: Bitki luk, beyazımsı renge sahiptir. Türlere ait bireylerin hızlı hareket etmeleri ve çok
ve funguslar ile beslenen küçük boyutlu olmaları nedeni ile farkedilmeleri oldukça zordur. Gerçek renk
organizma
beslenmeye bağlı olarak oluşur. Tür içinde erkek bireyler yapı ve şekil olarak
dişi bireylerden ayrılırlar. Dişi bireyler genel olarak ovoidal bir şekle sahipken
erkek bireyler dişilerden küçük ve elongate yapıya sahiptirler. Tarsonemid akar-
lar ergin olmadan önce yumurta, larva ve durgun nimf dönemi geçirirler. Nimf
dönemi, birey aktif larva dönemini tamamladıktan sonra durgun dönem içinde
tamamlanır. Polyphagotarsonemus latus Banks (Çay akarı) bu familya içinde yer
alan konukçu dizisi en fazla olan türlerden biridir (Fotoğraf 10.5). Zararlının
emgi yaparak beslenmesi sonucunda genç sürgünlerde yaprakların kıvırılarak
Fotoğraf 10.5 ipliksi bir şekil alması, yaşlı
yapraklarda kaşıklaşma, pas
Polyphagotarsonemus
latus’un yumurta ve rengi ve sürgünlerin boğum
dişi bireyleri aralarında kısalmalar görü-
lür. Konukçuları arasında
Kaynak: http://www. bir çok sebze türü, turunç-
ipm. ucdavis.edu/
PMG/r107400311. giller ve pamuk gibi bitkiler
html. Erişim Tarihi: bulunur. Bu zararlı dışında
21.04.2011 Stenotarsenomus, Phytonemus
ve Hemitarsonemus cinslerine
bağlı türlerde yine çilek ve süs
bitkilerinde emgi yaparak eko-
nomik zarara neden olurlar.
Tenuipalpidae
Bu familyaya ait türler genellikle yavaş hareket eden, yaprak alt yüzeyinde emgi ya-
Polifag: Bir çok tür besin ile parak beslenen ve orta damar etrafında yoğunlaşmış olarak görülürler. Tenuipalpid
beslenen canlılar akarlarda diğer akarların bir çoğu gibi polifagdır. Boyları yaklaşık olarak 0.2-0.4
mm boyunda olup renkleri canlı olduklarında turuncu ile kırmızı arasında değişir
(Fotoğraf 10.6). Yassı akarlar küçük vücut ölçüsü ve yaprak yüzeyine yapışmış şekil-
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 167
de yassı boyutlarından ötürü ilk bakışta kolay olarak ayırt edilemezler. Bu özellik-
lerinden ötürü zararı fungus, bakteri ve diğer hastalık etmenlerinin simptomları ile
karıştırılabilir. Şekilsel olarak ve filogenetik yakınlıklarından ötürü Tetranychidae
familyasına benzerliklerinden dolayı yalancı kırmızı örümcekler olarak da ad-
landırılırlar. Dünyada 4 tenuipalpid türü ana zararlı olarak bilinmektedir, bunlar
Brevipalpus phoenicis (Geijskes), B. californicus (Banks), B. obovatus Donnadieu,
ve B. lewisi McGregor’dir. Bu akarlar bitkilerin yaprak, çiçek, meyve ve sürgünleri
ile beslenme yeteneğindedirler. Cenoplapus pulcher Can. and Fans. (Meyve ağacı
yassı akarı) ve Tenuipalpus granati Sayed (Nar akarı) gibi türlerde meyve ağaçları,
nar, antepfıstığı gibi konukçularda emgi yaparak zarara neden olurlar.
Fotoğraf 10.6
Narda Tenuipalpus
sp.’nin farklı
dönemleri (Resim:
C. Kazak)
AVCI AKARLAR
Avcı akarlar morfolojik olarak uzun bacaklı, hızlı hareket eden, iyi gelişmiş dorsal Dorsal ve ventral:
ve ventral plakaları bulunan, ağız parçaları avları ile beslenecek biçimde özelleş- İdiosomanın
yüzeyleri
üst ve alt
Fotoğraf 10.7
Tetranychus
cinnabarinus dişisi
ile beslenen avcı
akar Phytoseiulus
persimilis dişi bireyi
(Resim: C. Kazak)
Fotoğraf 10.8
Avcı akar
Neoseiulus
californicus
dişi bireyleri ve
yumurtaları (Resim:
C. Kazak)
Dünya üzerinde oldukça geniş bir yayılım alanına sahip olan Phytoseiidae fa-
Ava özelleşme: Avcının milyası türleri, yüksek üreme gücü, avlarına özelleşmiş olmaları ve yüksek av
beslenme açısınında belirli bir arama yeteneklerinden dolayı, diğer avcı akarlardan çok daha fazla öneme sa-
cins veya türü yeğlemesi
hiptirler. Phytoseiidae familyası avcı akarlarından Phytoseiulus persimilis Athias-
Henriot beslenme açısından avına özelleşmiş ve yalnızca Tetrancyhus cinsine
bağlı akarlar ile beslenmektedir (Fotoğraf 10.7). Yine çoğunlukla Tetranychinae
alt familyası içinde yer alan türlere ek olarak diğer küçük akar ve polen ile besle-
nen Neoseiulus californicus (McGregor)’da pratikte biyolojik savaşta yoğun kul-
lanılan türlerden biridir (Fotoğraf 10.8). Bildirilen avcı akarlar dışında Iphiseius
degenerans Berlese gibi avcı akarlar da polifag beslenme özelliği göstermekte,
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 169
Topraktan elde edilen bir canlının bitki paraziti nematod olup olmadığını nasıl
anlarsınız? 6
170 Ent om ol oj i
Bursa: Çiftleşmede rol Bitki paraziti nematodlar ise genellikle 0.2-5 mm uzunluğunda, silindir şeklinde,
oynayan kuyruk bölgesindeki
zarımsı yapı. ipliğimsi formda canlılardır ve toprak solucanlarından küçüktürler.
tabakası üzerinde boyuna ve enine yerleşmiş, değişik şekil ve yoğunlukta çizgiler veya
işaretler bulunabilir. Kütikula üzerinde enine, belli aralıklarla halkalar meydana ge-
tirircesine işaretler arthropoda veya halkalı solucanlarda olduğu gibi gerçek halkalar
olmayıp, kütikula dış dokusunun, iç doku üzerine katlanması sonucu (annule) oluşan
yapılardır. Nematodlar halkalı bir yapıda değildirler.
Anatomi
Sindirim Sistemi
Ağız, ağız boşluğu (stoma), yemek borusu (özefagus) ve bağırsaklardan oluşur.
Ağız kapsül biçimindedir ve başın ön kısmında yer alır. Genellikle 6 dudak ile
çevrilmiştir. Stoma baş kapsülü içerisinde ağızdan sonra gelen kısımdır. Küre veya
silindir şelinde olabilir. Stomanın içerisinde bitki özsuyunun emilmesini sağlayan
iğne şeklinde stilet bulunur. Nematodlar stiletleri yardımı ile bitki dokularını de-
lerek bitki öz suyunu emerler. Tylenchidae familyasına bağlı türlerde stiletin alt
kısmında 3 adet stilet tokmakçığı ile özefagusa açılan ince bir stilet kanalı bulunur. Stilet: Bitki paraziti
nematodların baş kısmında
Stiletin hareketini sağlayan kaslar bu tokmakçığa ve dudak bölgesine bağlıdırlar. bulunan ve bitkinin özsuyunu
Gerek Dorylaimida takımına, gerekse Tylenchida takımına bağlı nematodlarda emmeye yarayan delici iğne.
stiletin uzunluğu ve şekli ile tokmağın görünümü taksonomik bir karakter olup Tylenchida: Bitki paraziti
nematod cinsine ve türe göre değişebilmektedir. Stomadan sonra özefagus gelir nematodların bulunduğu
bu kısım kas yapısında olup içi kitin ile kaplıdır. Ağız yolu ile alınan besinlerin takım.
bağırsaklara gönderilmesine yarar. Corpus, isthmus ve basal bulbus olmak üzere
3 kısımdan oluşur. Corpus kısmı da silindir şeklinde olan procorpus ön kısım ve
şişkince olan metacorpus veya median bulb arka kısım olmak üzere iki kısımdan
meydana gelir. Özefagus bir kapakçık ile bağırsağa açılır. Nematodların beslenme
özelliklerine bağlı olarak özefagus yapısında değişiklikler görülebilir. Tylenchida
takımına bağlı nematodlarda özefagus 3 bölümden, Dorylaimida, Rhabditida ve
Mononchida gibi nematod gruplarında 2 veya 1 bölümden oluşmaktadır. Bağırsak
sindirim sisteminin önemli bir bölümü olup düz bir boru şeklindedir. Depo orga-
nı olarak kullanılır. Bağırsağın sonunda ise içi kitin ile kaplı olan rektum ve anüs
bulunur. Rektum; posterior olarak bağırsağın sonunda yer alır ve anüs açıklığı ile
son bulur. Erkek bireylerde ise rektum aynı zamanda spikulayı da içeren kütiküla
ile çevrili şişkin bir şekil alır.
Sinir Sistemi
Bitki paraziti nematodlarda gelişmiş bir sinir sistemi bulunur. Nöronlar sinir siste-
minin esasını oluşturan sinir hücreleridir. Sinir halkası orta bulbusun hemen altın-
da bulunan boyun kısmını sarar. Boyun kısmındaki sinir halkası 4 sıra halindedir
ve özefagusun bu bölümüne “isthmus” adı verilir. Hemizonid ise bazı örneklerde
görülmeyebilir ve boşaltım deliğinin hemen altında veya üstünde, genellikle sinir
halkasına karşılık gelecek şekilde kütikula tabakasına yakın yer almaktadır. Ayrıca
baş kısmında veya vücudun herhangi bir yerinde papillalar bulunabilir ki bun-
lar dokunma duyusu olarak işlev görürler. Papillalar hafif bir deri çıkıntısı şek-
linde olup genellikle bitki paraziti nematod türlerinde bulunmazlar. Ayrıca sinir
sisteminde ilave olarak kimyasal maddelere duyarlı olduğu belirtilen “amphid” ve
“phasmid” adı verilen organlar vardır. Amphid vücudun ön kısmında başa yakın
veya dudak bölgesinde bulunur ve stilet etrafında bulunan bunlara ait salgı bezleri-
ne bağlanmıştır. Bu organın nematodun konukçusuna yönelmesinde önemli işlevi
vardır. Phasmid, amphidin aksine nematodun kuyruk kısmında bulunur ve sinir
172 Ent om ol oj i
sistemi ile bağlantısı vardır. Phasmid küçük veya büyük yapıda delik gibi kütikula
çöküntüsüdür. Bunun küçük (pore) veya büyük (scutellum) olması ve ayrıca bun-
ların anüsten uzaklığı bazı nematod gruplarında önemli teşhis karakteridir. Sinir
sistemi ile ilişkili olarak kimyasal ve mekanik alıcılar olarak nematodlarda papilla,
seta, amphid, phasmid, deirid gibi yapılar da bulunur.
Boşaltım Sistemi
Nematodlarda boşaltım sistemi nematodun değişik vücut kısımlarında buluna-
bilirken, bazı nematodlarda tamamen yok olmuştur. Bu sistem nematodların iç
yapısında en fazla değişiklik gösteren sistemlerden biridir. Basit bir boşaltım tüp
veya deliğinden ibarettir. Tipik olarak sistem 2 kanaldır ve bu kanal alt ve üstten
birleşmiştir. Bu durum bitki paraziti Tylenchidalarda üst ve alt uzantısı olan tek
bir kanala dönüşmüştür. Bazı türlerde ise bu sistem vücut boyunca uzanan yan
kanallardan oluşur.
Üreme Sistemi
Nematodlar genel olarak ayrı eşeylidirler ancak nadir olarak hermafroditizm de
görülmektedir. Dişilerde üreme organı; bir veya iki yumurtalık, uterus, vagina ve
vulvadan meydana gelir. Yumurtalık uzun bir boru şeklinde olup vücut içinde
kıvrımlar meydana getirir. Bitki paraziti nematodlarda yumurtalık çok gelişmiş
olup meydana gelen yumurtalar yumurtalık içerisinde tek sıra halinde bulunur-
lar. Uterus üreme sisteminin ortasında bulunan geniş bir bölgedir. Yumurtalıkta
meydana gelen yumurtalar uterus içerisinde döllenir, döllenmiş olan yumurtalar
vaginadan geçerek vulvadan dışarı bırakılırlar. Yumurtalık çift olduğu zaman vul-
va vücudun orta kısmına yakın, tek olduğu zaman ise vücudun posteriorunda
yer alır. Erkeklerde üreme organı; testis, sperma kanalı ve spikula denen çiftleşme
organından meydana gelir. Testisler de yumurtalık gibi kıvrımlı borucuklardan
oluşur, sayıları bir veya iki adet olabilir. Testislerde meydana gelen ve olgunla-
şan spermalar vücudun kuyruk kısmında yerleşmiş olan kloakaya gelirler. Spikula
kloakanın içerisinde bulunur ve kitinden yapılmıştır. Çiftleşme sırasında bulun-
duğu yerden dışarı çıkar. Nematodların erkeklerinde spikuladan başka guberna-
kulum adı verilen yardımcı çiftleşme organı da bulunur. Gubernakulum vücut
duvarından meydana gelmiştir, çiftleşme sırasında spikulaya destek olur.
Nematodlarda özel bir solunum ve dolaşım sistemi bulunmaz. Vücut boşlu-
ğunda bulunan sıvı sayesinde hem dolaşım hem de solunum işlevi yerine getirilir.
Şekil 10.4
Bitki paraziti
nematodlarda
hayat döngüsü
(Ayoub, 1980’den
değiştirilerek).
Kuraklık ve yetersiz besin durumu gibi uygun olmayan koşullarda bazı türler
oluşturdukları galler içerisinde uyuşuk halde veya kist halinde canlılıklarını yıl-
larca sürdürebilirler. Bitki paraziti nematodlar beslenme özellikleri ve biyolojile-
rine göre üç gruba ayrılırlar.
1. Endoparazit Nematodlar: Bitki dokuları içerisinde gelişmelerini tamam-
layan ve yumurta bırakan nematodlardır. Genellikle bitki köklerinde yaşar-
lar bazı türler ise bitkilerin sap, gövde, yaprak, çiçek ve tohumlar içerisinde
yaşar ve beslenirler.
2. Yarı Endoparazit Nematodlar: Bu gruba giren nematodlar başlarını ko-
nukçu bitkilerin dokuları içerisine sokarak beslenir ve bu şekilde yaşamla-
rını sürdürürler. Yumurtalarını bitki dokusu dışına bırakırlar.
3. Ektoparazit Nematodlar: Bu nematodlar kök sisteminin dışında, toprakta
serbest olarak yaşarlar.
M. incognita, Kofoid and White (Pamuk kökur nematodu) ile M. javanica, Treub
(Java kökur nematodu)’dır (Eisenback ve Triantaphyllou, 1991). Kökur nematod-
larının en önemli konukçuları arasında; domates, patlıcan, fasulye, hıyar, patates,
şeker pancarı, pamuk, tütün, biber, havuç, ıspanak gibi sebzeler ve muz, şeftali, erik,
incir, dut gibi çok yıllık meyveler yer almaktadır (Whitehead, 1998). Nematodlar
köklerde urlanmaların oluşmasına sebep olurlar köklerde meydana gelen bu ur-
lanmalar en karakteristik zarar şekilleridir (Trudgill ve Blok, 2001) (Fotoğraf 10.9).
Kökur nematodları “endoparazit” nematodlardır. Konukçusu olduğu bitkinin
kök sisteminde urlara neden olarak, bitkinin iletim dokularını bozar, topraktan
su ve besin alışverişini kısıtlarlar. Bitkide gelişme yavaşlar ve durur, bodurlaşma
görülür. Yapraklarda sararma, çiçek ve meyve silkmeleri olur. İnfeksiyon ağır ise
bitki tamamen kuruyabilir.
Şekil 10.5
Meloidogyne
naasi’nin morfolojik
yapısı. A, B, C
erkek; D, E, F dişi;
G, H, I, J, K ikinci
dönem larva.
Kaynak: http://
plpnemweb.ucdavis.
edu/nemaplex/
Taxadata/G076S5.
HTM (Erişim tarihi:
30.04.2011).
Fotoğraf 10.9
Kökur
nematodlarının
köklerde
oluşturduğu
urlanmalar.
Kaynak:
http://www.
plantprotection.
hu/modulok/
angol/grapes/
bignematod02.
htm (Erişim tarihi:
30.04.2011).
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 175
Takım: Tylenchida
Familya: Heteroderidae
Kist Nematodları (Heterodera spp., Schmidt)
Kist formundaki diğer nematodlar gibi Heterodera avenae grubu da bitkinin kök-
lerinde oluşturduğu beyaz kistlerle tanınabilmektedir (Fotoğraf 10.10). Dişiler ge-
nellikle tipik limon şeklinde ve 0.55-0.75 mm genişliğinde; erkekler iplik şeklinde
ve ortalama 1-1.4 mm uzunluğundadır. Toprağa dökülen kistlerden çıkan 2. dö-
nem larvalar bitki kökünü infekte eder. Beslenmeye devam eden larvalar ergin hale
geçip çiftleşirler. İnfekteli köklerde beyaz kist şeklindeki dişiler boyun kısmı kök
dokusu içine girmiş, vücutları kök dışında asılı olarak görülebilir. Dişi öldükten
sonra vücut duvarı sertleşir ve koyulaşır, dış koşullara dayanıklı kahverengi bir kist
halini alarak yumurta ve larvaları korur. Yumurtalar kistin içinde çok uzun yıllar
toprakta canlı olarak kalabilirler. Yumurtadan çıkış genellikle hububat ekiminden
3,5 ay sonrasına rastlar. H. avenae yılda bir döl verir ve kışlık ekimler hariç larvanın
köke girişinden 9-14 hafta sonra hayat dönemini tamamlar. Sonbahardaki ekim-
lerde köke giren 2. dönem larvalar beslenemez ve gelişmelerini devam ettiremezler.
İlkbaharda havaların ısınması ile ergin hale geçerler, bu nedenle kışlık ekimlerde,
nematodun hayat çemberini tamamlama süresi biraz daha uzamaktadır.
Fotoğraf 10.10
Kist nematodlarının
kök dokularında
oluşturduğu kistler.
Kaynak: http://
www.ipm.
iastate.edu/ipm/
icm/2007/7-30/
nematode.html
(Erişim tarihi:
30.04.2011).
Takım: Tylenchida
Familya: Pratylenchidae
Lezyon Nematodları (Pratylenchus spp., Filipjev)
Fotoğraf 10.11
Genellikle 1 mm uzun-
luğunda veya daha kü-
Pratylenchus çük olan uzun ipliksi
crenatus ikinci
dönem larva formdaki, kuvvetli sti-
(Resim: U. Gozel). leti olan nematodlardır
(Fotoğraf 10.11, Şekil
10.6). Pratylenchus tür-
lerinin tanımlanması,
erkek bireylerin nadir
görülmesi ve türlerinin
az sayıda olmasından
dolayı; daha fazla teş-
his karakterine sahip
olan dişi morfolojisine
dayanmaktadır (Loof,
1991). Pratylenchus cin-
sine ait 68 türün sadece 23 tanesinde erkek birey tespit edilmiştir (Castillo ve Vovlas,
2007). Pratylenchus türlerinin vücutları, türlere göre değişiklik göstermek ile birlikte
genellikle küçük yapılıdır. P. angulatus ortalama 0.36 mm vücut uzunluğuna sahip-
ken, P. morettoi ortalama 0.74 mm vücut uzunluğuna sahiptir (Luc ve ark., 1986).
Şekil 10.6
A. Pratylenchus
crenatus dişi,
anterior; B. lateral
alan; C: dişi
posterior; D, E, F:
farklı kuyruk tipleri
(Loof, 1960).
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 177
Çok sayıda ve benzer vücut uzunluğuna sahip türleri vardır. Yalnızca boy
uzunluğuna bakarak türleri birbirinden ayırt etmek ya da gruplara ayırmak zor-
dur. Ayrıca, türlerin vücut uzunluğu biyotik ve abiyotik faktörlere göre değişik-
lik gösterebilir. Pratylenchus’larda stilet kısa ancak stilet tokmakçığı kuvvetli ve
iyi gelişmiştir. Pratylenchus cinsine bağlı türler yaşam döngülerini ortalama ola-
rak 45-65 günde tamamlarlar. Larva, ergin olana kadar dört gömlek değiştirir.
Türlerin gelişimi nem, sıcaklık vb. birçok faktöre bağlıdır (Agrios, 1988).
Pratylenchus türleri beslenme şekillerine göre gruplandırıldığında göç edi-
ci endoparazit nematodlar içerisinde yer alırlar. Genellikle gelişmekte olan kök
uçlarından bitkileri infekte ederler. Nematodlar yaz aylarında daha hızlı gelişme
gösterirler. Toprakta ve ölü bitki dokularında kışlayabilirler. Köklerde çok sayı-
da nematodun endoparazit olarak beslenmesi sonucu, lokal yaralar ve lezyonlar
meydana gelir.
Pratylenchus türleri polifag zararlıdır ve 100’ün üzerinde konukçusu belirlen-
miştir. Tahıllar, pamuk, yonca, tütün, elma, incir, şeftali, muz, çay, ceviz, bazı seb-
ze çeşitleri ve süs bitkileri de önemli konukçuları arasında yer almaktadır. Genel
olarak stoplazmadan ve korteks hücrelerinden beslendiklerinden dolayı hücre
duvarında çökelmelere, korteks içerisinde uzayan kahverengi lekelere neden olur.
Bitkinin su ve besin maddesi alımını azaltır (De ve Elsen, 2002).
Takım: Tylenchida
Familya: Tylenchulidae
Turunçgil Nematodu (Tylenchulus semipenetrans, Cobb)
Turunçgil nematodu dişi bireyleri, baş kısmı boyun bölgesine kadar kılcal kökle- Üç yapraklı: Turunçgil anacı.
rin içinde, vücudun arka kısmı ise böbrek veya fasulye tanesi şeklinde olup kökün
dışında bulunur (Fotoğraf 10.12). Boyları 0.3-0.5 mm arasındadır ve mikroskop
altında köklere bakıldığında, mat beyaz renkte şişkin dişilerin vücutlarının arka
kısımlarının kılcal köklere asılı vaziyette durdukları görülür. Bu bireylerin baş kı-
sımları kökün korteks tabakası içine uzanmıştır. Erkek bireyleri ise iplik şeklinde
ve kök etrafındaki toprakta serbest olarak yaşar. Turunçgil nematodu “yarı endo-
parazittir”. Dişi bireyler, vücudunun ön bölümü kök dokusu içinde, arka bölümü
ise kök dışında kalacak şekilde gelişmelerini tamamlarlar.
Fotoğraf 10.12
Bitki kök
dokusunda beslenen
Tylenchulus
semipenetrans
dişileri
Kaynak: http://
www.ufv.br/dfp/
disciplinasG/fip320/
ChaveNematoides/
Tylenchulus.htm
(Erişim tarihi:
30.04.2011).
178 Ent om ol oj i
Yumurtalarını jelatinimsi bir madde içerisinde ve kökün dış yüzeyine tek tek
bırakırlar. Kök üzerinde yoğun infeksiyon sonucu bu jelatinimsi maddelere top-
rak parçacıklarının yapışması ile infekteli kökler kirli bir görünüm alırlar. Yumurta
bırakma işlemi 1-2 günde tamamlanmaktadır. Yaşamı boyunca köke sabit gelişen
dişi birey 70-120 yumurta bırakabilir. Turunçgil nematodunun gelişme süresi top-
rak sıcaklığı, konukçu tür ve çeşidine bağlı olarak 6-8 hafta sürmektedir. En uy-
gun gelişme sıcaklığının da 25 °C olduğu tespit edilmiştir. Bu türün erkek ve dişi
bireyleri bulunmasına rağmen üreme genellikle partenogenetiktir. Genellikle ha-
fif alkali toprakları tercih ederler. Asidik reaksiyonlu topraklarda ve sıcaklığın 20
°C’nin altına düştüğü durumlarda popülasyonda azalma olmakta ve mevsimlere
göre sıcaklığa bağlı olarak popülasyon dalgalanmaları görülmektedir. Bir yılda po-
pülasyonun genellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında 2 aktif büyüme döneminin
olduğu bilinmektedir. En düşük popülasyon yoğunluğuna ise toprak sıcaklığının
düştüğü ve buna bağlı olarak kılcal kök gelişiminin sınırlı düzeyde olduğu kış ve
kök gelişiminin yavaş olduğu yaz aylarında rastlanır. Turunçgil nematodunun dişi
bireyleri kılcal köklerin kabuk hücrelerini zedeleyerek başlarını içeriye sokarlar ve
kökün özsuyunu emerek köklerde zararlı olurlar. Özsuyun nematodlar tarafından
alınması ve iletken doku hücrelerinin tahrip edilmesi nedeni ile de normal su nakli
yapılamadığından ağaçta su dengesi bozulur. Aynı zamanda ağaç için yeteri kadar
mineral besin elementleri temin edilemez. Bunun sonucunda gelişmede durgunluk,
gerileme ve susuzluk belirtileri görülür. Yapraklarda manganez, demir, bakır, fosfor
gibi mikro besin elementi noksanlıkları görülür. Genç ağaçlarda ise büyümenin azal-
ması nedeni ile bodurlaşma görülür. Turunçgil nematodunun köklerde beslenmesi
sonucu turunçgil ağaçlarının toprak üstü aksamında meydana gelen bu belirtiler,
diğer hastalık etmenlerinin ve besin elementi noksanlığının meydana getirdiği be-
lirtilere çok benzer. Bu nedenle sadece toprak üstü aksamındaki belirtilere bakarak
turunçgil nematodu zararı olduğu konusunda kesin karar verilemez. Kılcal köklerin
dış yüzeyinde bulunan yumurta paketlerindeki jelatinimsi maddeler küçük toprak
parçacıklarının köke yapışmasına, bu nedenle infekteli köklerin sağlıklı köklerden
daha kalın ve kirli bir görünüm almasına neden olurlar. Ayrıca nematodun kılcal
köklerde beslenme yerlerinde oluşan yaralardan mikroorganizmaların infeksiyonu
kolaylaşır ve böyle kökler daha erken çürümeye başlarlar. Bundan dolayı kökün dış
kabuğu rahatça kökten ayrılır. Turunçgil nematodu dünyada turunçgil üretilen her
yerde yaygın olarak bulunmaktadır. Türkiye turunçgil alanlarında da yaygın olarak
bulunmaktadır (Elekçioğlu ve Gözel, 2001). Turunçgil ve çeşitleri (Rutaceae famil-
yasına bağlı 75 tür) esas konukçularını oluşturmaktadır. Rutaceae familyası dışında
sadece asma, zeytin, incir, Trabzon hurması ve leylak bu nematodunun konukçuları
olarak bilinmektedir. Turunçgil nematodunun 3 ırkı tespit edilmiştir.
Citrus ırkı: ABD ve İtalya’da bulunur ve Citrus türlerinde Carrizo citrange, Troyer
citrange, zeytin (Olea europa), asma (Vitis vinifera) ve Trabzon hurmasında (Diospyros
spp.) iyi gelişirken üç yapraklı (Poncirus trifoliata)’da zayıf gelişir veya gelişemez.
Akdeniz ırkı: Akdeniz ülkelerinde yaygın bulunur. Citrus ırkına benzer ancak
zeytinde gelişemez.
Poncirus ırkı: ABD’nin Kaliforniya eyaletinde saptanmıştır. Poncirus
trifoliata’nın da dahil olduğu birçok turunçgil çeşidinde ve asmada gelişirken,
zeytinde gelişemez.
Takım: Tylenchida
Familya: Heteroderidae
Patates Kist Nematodları (Globodera rostochiensis (Wollenweber)
G. pallida) (Stone)
Patates kist nematodları bitki kökleri üzerinde çıplak gözle görülebilen önceleri
krem, altın sarısı renkte olan daha sonra açık kahverengileşen yuvarlak kist-
lerle tanınırlar (Fotoğraf 10.13). Kistlerin ortalama boyu 0.68 mm, eni ise 0.54
mm’dir. Kistler içi yumurta dolu olan ölü dişi vücudu olup posterior kısmın-
da çıkıntı yoktur. Erkekleri ince, uzun iplik şeklindedir. Dayanıklı dönem olan
kistler toprakta konukçu bitkilerinin bulunmaması halinde; canlı yumurtalarını
yıllarca (10-30 yıl kadar) toprakta muhafaza ederler. Uygun şartlar sağlandığın-
da yumurtadan çıkan 2. dönem larvalar kisti delerek dışarı çıkar. Bu larvalar
bitki köklerini infekte eder ve kök içinde beslenerek 3. ve 4. dönem larva haline
geçer daha sonra ergin olurlar. Ergin dişiler kökler üzerinde boyun kısımları
kök içinde vücut kısımları ise kökün dışında olarak beslenmelerine devam eder-
ler. Dişiler başlangıçta armut şeklinde veya beyazımsı renktedir. Daha sonraları
yuvarlaklaşır.
Fotoğraf 10.13
Patates kist
nematodunun bitki
köklerindeki kistleri
Kaynak: http://
gardener.wikia.com/
wiki/Potato_cyst_
nematode (Erişim
tarihi: 30.04.2011).
Takım: Tylenchida
Familya: Anguinidae
Soğan Sak Nematodu (Ditylenchus dipsaci, Kühn)
Dişi ve erkekleri ipliksi formda olup, boyları 1-1.3 mm uzunluğundadır.
Bitkilerin sak, sürgün ve yapraklarında endoparazit olarak beslenir ve zararlı
olurlar. Nadiren bitkilerin köklerinde zarar meydana getirirler. Konukçu bit-
kiler, nematodun yaşamı için uygun olmayan duruma geldiğinde nematodlar
bitkiyi terk ederek toprağa geçerler. Ağır yapılı topraklardaki nematod popü-
lasyonu hafif yapılı topraklara oranla daha fazladır. Soğan sak nematodu bitki
dokusu içinde ve toprakta dördüncü dönem larva halinde uzun süre canlı ka-
labilir. Soğanda 15 °C’de yaşam döngüsünü 19-23 günde tamamlar, dört deri
değiştirdikten sonra ergin bireyler meydana gelir. En hızlı üreme ve en yüksek
zarar 15 °C’de meydana gelir. Bitkilerde hücrelerin orta lamelinin bozulma-
sına neden olurlar. Soğan sak nematodu ile bulaşık bitkilerde şekil bozuk-
lukları meydana gelmekte ve bulaşık yumrular pazar değerini yitirmektedir
(Decker, 1981). Şiddetli infeksiyonlarda bitki ölümleri görülür. Konukçuya,
bölgeye ve nematod popülasyonuna bağlı olarak soğan ve soğanlı süs bitkile-
rinde % 5-100 arasında zarar meydana getirebilir. Ditylenchus dipsaci’nin 44
familyaya bağlı, 450’nin üzerinde konukçusu tespit edilmiştir. D. dipsaci’nin
konukçusuna özelleşmiş çok sayıda ırkı vardır. Bitkilerin gelişimi için uygun,
ancak nematod aktivitesi için yetersiz olabilecek sıcaklıklardaki erken ekim,
nematoddan kaynaklanan ürün kaybını genellikle azaltmaktadır (Roberts ve
ark., 1981).
Takım: Dorylaimida
Familya: Longidoridae
Kamalı Nematodlar (Xiphinema spp., Cobb)
Kamalı nematodlar oldukça uzun, erkek ve dişisi iplik formunda olan nematod-
lardır. Baş bölgesinde 200 mikrona kadar varan uzunlukta çok uzun stiletleri var-
dır. Kamalı nematodlar içerisinde bağlardaki bulaşık soysuzlaşma virüsünün taşı-
yıcısı olan Xiphinema index’in kuyruk kısmının sonunda çok belirgin olmak üzere
parmak şeklinde bir çıkıntı vardır. Köklerin özsuyunu emerek beslenen larvalar
olgunlaştıktan sonra çiftleşerek çevresindeki toprağa yumurtalarını bırakırlar ve
yumurtadan ergin hale geçinceye kadar dört larva devresi geçirirler. X. index sera
şartlarında hayat devresini 22-27 günde tamamladığı halde, diğer türlerde bu süre
1-3 yıl arasında değişir. Kamalı nematodlar genellikle orta ve hafif yapıda ve pH’sı
6,5-7,5 olan toprakları tercih ederler. Gelişmeleri için optimum sıcaklık 16-28 °C
arasında değişmekte ve en yüksek üreme 29 °C’de olmaktadır. Ektoparazit olan
Kamalı nematodların köklerde beslenmelerinden dolayı kök ucunda şişme, sa-
çaklanma, kıvrılma, çürüme ve bir yıllık emici köklerin uç kısımlarında açılmamış
bezelye çiçeğine benzer şişkinlikler gibi belirtiler görülür. X. index’in beslenmesi
sonucu kök uçlarında şişkinlikler ve nekrotik lekeler meydana gelir. Böyle zarar
görmüş köklerin büyümesi zamanla durur ve üzerindeki nekrotik lekeler büyür.
Histolojik olarak X. index’in beslendiği hücreler aşırı büyürler. Bu hücrelerin du-
varları parçalanarak çok çekirdekli hale gelir. Bu şekilde bir oluşum sonucu kök-
lerde şişkinlikler meydana gelir. X. americanum’ da köklerin büyümesini engeller
ve kök sisteminin azalmasına neden olur. Ancak X. index’de olduğu gibi köklerde
şişkinliklere ve belirgin nekrozlara neden olmaz. Ayrıca kamalı nematodlardan
X. index asmalarda bulaşık soysuzlaşma virüsünün taşıyıcısı olduğundan bu tü-
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 181
rün önemi bir kat daha artmaktadır. Bulaşık soysuzlaşma virüsünün X. index ile
birlikte bulunduğu durumlarda asmaların yapraklarında sararmalar, çift yaprak,
çift sülük, boğum aralarının kısalması, yelpaze yapraklılık, asmada bodurlaşma,
çubuklarda yassılaşma, salkımların danelerinin irili ufaklı olması gibi belirtiler
görülür. Kamalı nematodların topraktaki yoğunluğu oldukça az olduğundan bit-
kide sadece beslenmeden dolayı yaptıkları direk zararları önemsenecek oranda
değildir. Fakat virüs vektörü olduğu bilinen X. index, virüs hastalığı ile birlikte
asmalarda zayıflama, durgunluk ve verimde azalma meydana getirerek bağlarda
% 30-40’a varan oranlarda zarara neden olur. X. index’in önemli konukçuları; bağ,
incir, antep fıstığı, gül, turunç, çilek, domates, elma, kuşkonmaz, lahana, havuç,
yonca ve şeftalidir.
Takım: Tylenchida
Familya: Aphelenchoididae
Çeltik Beyaz Uç Nematodu (Aphelenchoides besseyi, Christie)
Bu tür tohum kökenli yani tohumla taşınan bir tür olup “white tip” beyaz uç has-
talığına neden olur. Dişi ve erkek bireyler iplik şeklindedir ve boyları 0.5-0.7 mm
arasındadır. Baş bölgesi yuvarlak, hafif boğumludur. Stileti 10-12.5 mikron uzun-
luktadır. Kuyruk konik olup uç kısmında 2-4 parçalı bir çıkıntı bulunur. Duyarlı
bitkiler belirgin bir semptom göstermemekle birlikte ekonomik kayıp oluşan bit-
kilerde bazı belirtiler görülür. Erken dönemlerde büyüme noktalarında yaprak
kınlarının iç kısmına yerleşerek ektoparazit olarak beslenir. Bu şekilde beslenme
sonucu yeni oluşan yaprakların uç kısımlarında renk açılmaları ve beyazlaşma
meydana gelir. Daha sonra renk açılmaları olan bu uç kısımlar kuruyup kıvrı-
lırken yaprağın diğer kısımları normal kalır. Nematodların sayıları sapa kalk-
ma döneminde artar. Bu belirtiler sapa kalkma döneminde daha da belirgin bir
hal alır. Ayrıca salkımları çevreleyen bayrak yapraklarda bükülme oluşur ve bu
durum gelişmeyi engelleyerek salkımların küçük kalmasına, dane sayısı ve bü-
yüklüğünün azalmasına neden olur. İnfekteli salkım kısalır, başakçık azalır ve az
oranda dane dolumu olur. Daneler küçülür, biçimi değişebilir ve rengi bozulabi-
lir. İnfekteli bitkiler geç olgunlaşır ve kardeşler üzerinde steril başakçık oluşur.
Nematodlar olgun daneden başka bitkinin kuru kısımlarında, salkım ve samanda
da uyuşuk halde bulunur. Tohumları infekte eden nematod sayısı tohum başına
1-64 arasında değişir. Nematodların % 90’ı kavuz iç yüzeyinde, geri kalanı da dane
üzerinde bulunur. Çeltik beyaz uç nematodu ile infekteli tohum ekildiğinde çeltik
danesinin kabuğu altında uyuşuk dönemde bulunan nematodlar hemen aktif hale
geçerler. Bu nematodlar kuru dane kabukları üzerinde 2-3 yıl canlı kalabilirler.
Daneden toprağa geçtiğinde 4 ay içinde ölürler. Bitkinin erken döneminde yaprak
kınları içinde az sayıda bulunurlar ve apikal meristem çevresinde ektoparazit ola-
rak beslenirler. Ana sap genellikle kardeşlerden daha yüksek oranda infekte olur.
Kardeşlenme zamanının sonuna doğru nematod sayısı artar. Nematodlar bitkinin
çiçek salkımlarına ve yaprak sap diplerine yumurtalarını bırakırlar. Bitkinin bü-
yümesi ile yukarı doğru taşınırlar. Gelişmeleri için optimum sıcaklık olan 21-25
°C’de yılda birkaç döl verebilirler. Bu nematod ile mücadelede dayanıklı çeşitler
kullanılabilir. Ayrıca çeltik tohumları 52-53 °C sıcak suda 15 dakika kadar bekle-
tilerek, danelerde bulunan nematodlar öldürülebilir.
182 Ent om ol oj i
Karantina Önlemleri
Kültür bitkilerinde zararlı nematodlar kendi aktif hareketleri ile ancak çok kısa
mesafelere hareket edebilirler. Bu nedenle nematodların bir yerden bir yere ta-
şınması daha çok insanlar aracılığı ile yapılmaktadır. Bunun dışında nematodlar;
rüzgar, su gibi etmenler ve evcil veya yabani hayvanlardan kuşlar ile yayılabilirler.
Aktif dönemlerinde olan nematodlar çevre şartlarına karşı çok hassastırlar
ancak durgun dönemlerinde uzun mesafelere yayılmak için çok uzun süre canlı-
lıklarını korurlar. Nematodlar toprak ve bitki materyallerinin insanlar tarafından
taşınmaları ile kısa veya uzun mesafelere taşınırlar. Özellikle toprak nematodların
taşınmasında önemli bir role sahiptir. Çünkü birçok bitki paraziti nematod top-
rakta uzun süre canlı kalabilir ayrıca infekteli bitkiler ile de taşınabilirler. Örneğin
şeker pancarı kist nematodu H. schachtii şeker pancarı fidelerinde bulunur. Aynı
şekilde Anguina spp., ve Ditylenchus spp.’ler tohum, fide, yumru ve soğan gibi bitki
materyalleri ile taşınabilirler. Nematodlar toprak işlemede kullanılan alet ve ma-
kineler ile de taşınabilmektedir. Örneğin traktörlerin tekerlekleri ve pulluklardaki
topraklar ile bir yerden başka bir yere yayılabilirler. Nematodların taşınmasında,
sulama suyu ve yağmur suları da önemli bir rol oynamaktadır. Nematodlar özel-
likle uzun mesafelere suda uzun süre canlı kalma sürelerine bağlı olarak yayılabi-
lirler. Rüzgar da nematodların yayılmasında önemli bir etkiye sahiptir özellikle de
şiddetli rüzgarlara bağlı olarak, küçük toprak partikülleri ile birlikte nematodlar
da uzun mesafelere taşınabilirler. Ancak bazı nematodlar bu şekilde taşınmaya
dayanamayarak ölebilirler.
Nematodların taşınmasında sözü geçen etmenler oldukça etkili olduğu için,
yayılmalarına engel olacak sanitasyon yöntemlerinin uygulanması ve karantinaya
tabi nematodların yurt içi ve yurt dışı ithal ve ihraçlarına engel olmak gerekmek-
tedir. Sertifikalı tohum, tohumluk, fide veya fidan tercih edilmelidir. Ayrıca iç ve
dış karantina önlemleri üzerinde önemle durulmalı, karantinaya tabi nematodları
içeren bitki materyalleri ithal edilmemelidir.
Ekim Nöbeti
Bitki paraziti nematodların genelde belirli bir konukçu tercihi vardır eğer ne-
matod uygun bir konukçusunun olmadığı ortamda 3-4 yıl kalırsa popülasyonu
çok düşük seviyelere iner ve orada tekrar istenilen bitkinin tarımı yapılabilir.
Özellikle şeker pancarı kist nematodu, H. schachtii ve yoncadaki sak nematodu
D. dipsaci’nin mücadelesinde bu şekilde bir uygulama yapılabilir. Ne yazık ki kö-
kur nematodu gibi oldukça fazla konukçu sayısına sahip olan türlerde, münavebe
yapmak mümkün değildir. Ancak kökur nematodlarının çok sayıda konukçusu
olmasına karşın bu nematodların ırklarının oluşu ve bu ırklarının tespit edilmesi
ile özellikle son yıllarda bu nematoda karşı kısmen münavebe yapma şansı ortaya
çıkmaktadır.
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 183
Kültürel Önlemler
Nematod popülasyonunun yüksek olduğu durumlarda ekim ve hasat zamanla-
rının ayarlanması veya onlara uygun olarak yapılması mücadelede oldukça iyi
sonuçlar verebilmektedir. Patates kist nematod larvalarının, patates yumruları-
na girmeden önce hasat edilmesi ile nematod zararı engellenerek yüksek oranda
ürün artışı sağlanabilmektedir.
Nadas: Sıcak ve kurak iklim koşullarında, ekim nöbetinin bir şekli olarak orta-
ya çıkabilir. Toprağın sıcak ve kurak zamanlarda 2-3 defa sürülerek alt üst edilme-
si ile sıcağa ve güneş ışığına maruz kalan nematodlar ölebilmektedir.
Solarizasyon: Sera ve dar alanlarda toprak işlendikten sonra tava haline ge-
tirilir, üzeri polietilen örtü ile kapatılır ve güneşin etkisi ile toprak sıcaklığı yük-
selir. Toprak derinliğine bağlı olarak nematodların yaşamlarını devam ettirmesi-
nin mümkün olmadığı toprak sıcaklığı değerlerine ulaşıldığından nematodlarda
ölümler meydana gelmektedir. Solarizasyon özellikle sıcak iklim bölgelerinde ve
sıcaklığın en yüksek olduğu yaz aylarında uygulanmalıdır.
Tuzak Bitki Yetiştirilmesi: Belirli nematod türlerine duyarlı ekonomik
önemi olmayan konukçu bitkilerin nematod ile bulaşık alanlarda yetiştiril-
mesi esasına dayanır. Özellikle kökur nematodu gibi endoparazit nematod
türlerinin mücadelesinde kullanılan bir yöntemdir. Bu uygulamada toprakda
bulunan endoparazit nematodların, tuzak bitki köklerine girişinden sonra tu-
zak bitkilerin sökülerek ortamdan uzaklaştırılması ile nematod popülasyonu
azaltılır.
Sıcaklık Uygulamaları
Fiziksel yöntemlerden olan sıcaklık uygulaması ile nematodlarda ölüm meydana
gelir. Bu yöntemde sıcaklık derecesi ve uygulama süresi önemlidir. Ditylenchus
dipsaci ile infekteli soğanlı süs bitkilerinin 43.5 °C’de suda 4 saat bekletilmesi ile
nematodlarda yüksek oranda ölüm meydana gelir. Anguina tritici ile bulaşık buğ-
day danelerinin 49 °C’de 30 dakika veya 50 °C’de 10 dakika tutulması ile nematod
popülasyonunda önemli düşüşler sağlanmıştır.
Biyolojik Mücadele
Nematodlar ile kimyasal mücadelenin çevreye, doğal hayata, sulara ve insan sağ-
lığına olumsuz etkileri ile uygulanmasının zor ve pahalı olmasından dolayı özel-
likle son yıllarda nematodlara karşı mücadelede biyolojik mücadele çalışmalarına
ağırlık verilmektedir. Toprakta bulunan birçok fungus, bakteri ve predatör nema-
tod türleri bitki paraziti nematodların doğal düşmanlarıdır. Bu doğal düşman-
lar arasında nematodları parazitleyen ve popülasyonlarını düşüren antagonistik
özellikteki fungus ve bakteriler büyük öneme ve biyolojik mücadele etmeni olarak
184 Ent om ol oj i
yüksek potansiyele sahiptirler (Viaene ve Abawi, 2000). Son yıllarda yapılan ça-
lışmalarda nematodların biyolojik mücadelesinde antagonistlerin kullanılması ile
oldukça başarılı sonuçların alınabildiği görülmüştür (Stirling, 1991).
Kimyasal Mücadele
Nematisit: Yalnızca nematod Bitki paraziti nematodlar ile mücadele kullanılan ve nematod öldürücü kimyasal
öldürücü özelliğe sahip tarım maddelere “nematisit” adı verilir. Nematisitler genellikle toprağa uygulanırlar.
ilacı.
Nematisitlerden belirli bir süre sonra gaz haline geçenler vardır, bunlar da toprak
Fumigant: Uygulama sonrası fumigantları olarak adlandırılır. Nematisitler sistemik ve kontak etkili olabilirler.
gaz haline geçen tarım ilacı.
Nematisitlerin pahalı olması nedeni ile genellikle çok geniş alanlarda kimyasal
mücadele ekonomik değildir. Bu nedenle sera vb. birim alandan yüksek gelir elde
edilebilen dar alanlarda kimyasal mücadele daha yaygın ve etkin olarak uygulan-
maktadır.
Özet
Akarları diğer yakın eklembacaklı gruplarından Akarlar ile mücadelede kullanılan savaşım yön-
1 ayırt etmek 4 temlerini açıklamak
Akarlar “Eklembacaklılar” şubesi içinde yer Kimyasal mücadele bugün için zararlı akarlara
alan diğer akraba gruplardan en belirgin şekli karşı kullanılan en belli başlı savaş yöntem ol-
ile ergin öncesi ve erginlerinin dört çift bacağa masına karşın, akarlar bir çok doğal düşmanı
sahip olması, antenleri ve kanatlarının olmama- olan organizmalardır. Bu nedenle kimyasal sa-
sıyla kolayca ayırt edilebilirler. Akarların büyük vaştan önce doğada bulunan avcıların akarlar
çoğunluğunda dört çift bacak olmasına karşın ile mücadele kullanımın desteklenmesi en başta
Eriophyidae familyası nimf ve erginlerinin her gelen yöntem olmalıdır. Çünkü akarların yüksek
zaman iki çift bacağa sahip olması onları ken- üreme gücü nedeni ile sürekli yapılan kimyasal
dileri ile akraba eklem bacaklılardan ayıran bir savaş akarların kısa süre içinde insektisit ve aka-
diğer özelliktir. ristlare karşı dayanıklılık kazanmalarına neden
olmaktadır. Bu sonuçta akarlara karşı başarılı bir
Akarların morfolojik ve biyolojik özelliklerini ifa- savaş yapma olanağını ortadan kaldırmaktadır.
2 de etmek
Akarlar farklı vücut morfolojik özellikleri ile di- Bitki paraziti nematodları tanıyıp morfolojik ve
ğer akraba gruplardan ayrılırlar. Bir akar vücudu 5 biyolojik özelliklerini ifade etmek
ağız parçaları olan chelicera ve palpusları barın- Hayvanlar aleminde yer alan bitki paraziti ne-
dıran gnathosoma ve bacakların bulunduğu kı- matodlar özellikle topraktaki benzer diğer can-
sım olan idiosomadan meydan gelmiştir. Bacak lı gruplarından saydam şeffaf bilateral simetri
diğerlerinden farklı olarak genu adı verilen bir gösteren uzun ipliksi vücutları ve bitki paraziti
bölüme daha sahiptir. Akarlar anatomik özellik- olanlarda baş kısmında stiletlerinin olması ile
leri açısından böcekler ile benzerlik göstermele- karakterize edilebilirler. Bazı türlerin ise dişi bi-
rine karşın biyolojilerine bağlı gelişme süreleri reyleri şişkinleşip limon armut vb. değişik form-
genel olarak böceklerden çok daha kısa ve üre- larda olabilirler. Vücutlarında iskelet olmaması
me güçleri oldukça yüksektir. ve sadece boyuna kasların olması nedeni ile
de diğer organizmalardan farklılık gösterirler.
Zararlı ve avcı akar türlerini ve kültür bitkilerine Bunlar toprak solucanlarından da vücutlarının
3 etkilerini anlatmak çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olması
Farklı yaşayış ve beslenme özelliklerine sa- (0.2-5 mm) ve saydam segmentsiz yapıları ile de
hip çok sayıda akar türü olmasına karşın, kül- rahatlıkla ayırt edilebilirler. Genellikle ayrı eşey-
tür bitkilerinde zararlı akarların büyük kısmı li olan ve döllenmiş yumurta ile çoğalan nema-
Tetranychidae, Eriophyidae, Tarsonemidae ve todlarda nadir olarak partenogenetik çoğalmada
Tenuipalpidae gibi familyalar içinde yer almak- görülür. İlk deri değiştirme yumurta içerisinde
tadır. Bu akarlar morfolojik açıdan birbirlerin- gerçekleşir ve ikinci larva döneminde larvalar
den farklılık gösterirler, örneğin eriophyid akar- yumurtadan çıkar, nematodlar çoğunlukla 4
lar iki çift bacağa sahipken, tenuipalpid akarlar deri değiştirdikten sonra ergin olurlar. Bitki pa-
diğerlerine göre çok daha yavaş hareket eden raziti nematodlar beslenme özelliklerine ve bi-
yassı şekilli, tetranychid akarlar ağ örme yete- yolojik farklılıklarına göre de endoparazit, yarı
neğine, tarsonemid akarlar ise şeffaf bir yapıya endoparazit ve ektoparazit olarak 3 gruba ayrılır.
sahiptir. Bu özelliklerin bilinmesi zararlı akar
türü hakkında tahmin yapmada ve bunları avcı
akarlardan ayırmada uygulayıcıya ipuçları vere-
bilir. Böceklerle mücadele de olduğu gibi zararlı
akarlar ile mücadelede de doğru teşhis mücade-
lenin başarı şansını artırır.
186 Ent om ol oj i
Nematodların türlerini ve kültür bitkilerine zarar- Nematodlara karşı kullanılan mücadele yöntem-
6 larını anlatmak 7 lerini açıklamak
Kültür bitkilerinde birçok bitki paraziti nema- Bitki paraziti nematodlar ile savaşım esas yaşa-
tod türü zararlı olabilmektedir. Ancak Dünyada ma ortamlarının toprak olması nedeni ile diğer
ekonomik anlamda zararlı olan ve en yaygın ola- birçok zararlı türe oranla daha zor ve masraflı
rak bulunan başlıca bitki paraziti nematod türle- olmaktadır. Nematisitlerin direkt olarak toprağa
ri ise daha sınırlıdır. Bunlardan en zararlı olan- uygulanıyor olması da gerek uygulama zorluğu
ları kökur nematodları, kist nematodları, lezyon gerekse taban suyuna karışma vb. nedenler ile
nematodları, turunçgil nematodu, patates kist çevreye zararı yüksek olmaktadır. Ayrıca geniş
nematodları, soğan sak nematodu, kamalı ne- tarım alanlarında nematisit uygulamalarının
matodlar, çeltik beyaz uç nematodu gibi nema- maliyetinin yüksek olması gibi nedenlerden do-
todlardır. Bunlar biyolojilerine ve farklı beslen- layı bitki paraziti nematodlar ile kimyasal mü-
me özelliklerine göre kültür bitkilerinin değişik cadele uygulamaları dezavantajlı olabilmektedir.
organlarında zararlı olurlar ve çeşitli simptomlar Bununla birlikte sera vb. küçük alanlarda ise en
meydana getirirler. çok kullanılan savaşım yöntemi yine de kimyasal
mücadeledir. Bitki paraziti nematodlar ile mü-
cadelede bu nedenlerden dolayı uygulanabile-
cek karantina önlemlerine, kültürel yöntemlere
öncelik verilmesi gerekmektedir. Son yıllarda
başarılı örneklerin artış gösterdiği biyolojik mü-
cadele yöntemleri de ön plana çıkmaktadır.
10. Ünite - Tar ımd a Zar arl ı Akar ve Nem at odl ar 187
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi akar vücudunun bölümle- 6. Aşağıdakilerden hangisi bitki paraziti nematodlar-
rinden biridir? da bulunmaz?
a. Thorax a. Stilet
b. Abdomen b. Amphid
c. Gnathosoma c. Kuyruk
d. Caput d. Abdomen
e. Mandibula e. Phasmid
2. Aşağıdakilerden hangisi bir akarın biyolojik dö- 7. Bitki paraziti nematodların larvaları hangi dönem-
nemlerinden biri değildir? de yumurtadan çıkarlar?
a. Pre-pupa a. 1
b. Larva b. 2
c. Protononimf c. 3
d. Deutonimf d. 4
e. Durgun dönem e. 5
3. Aşağıdakilerden hangisi Tetranychidae familyasına 8. Aşağıdakilerden hangisi bitki paraziti nematod tür-
bağlı akarlardan biridir? lerinde bulunmaz?
a. Aceria sheldoni a. Üreme sistemi
b. Tenuipalpus granati b. Sindirim sistemi
c. Cenoplapus pulcher c. Boşaltım sistemi
d. Panonychus citri d. Sinir sistemi
e. Colomerus vitis e. Solunum sistemi
4. Aşağıdakilerden hangisi Phytoseiidae familyasına 9. Aşağıdakilerden hangisi yarı endoparazit bir nema-
bağlı avcı akarlardandır? tod türüdür?
a. Brevipalpus obovatus a. Meloidogyne incognita
b. Polyphagotarsonemus latus b. Heterodera avenae
c. Aculops lycopersici c. Tylenchulus semipenetrans
d. Tetranychus urticae d. Ditylenchus dipsaci
e. Neoseiulus californicus e. Aphelenchoides besseyi
5. Aşağıdakilerden hangisi akarlara karşı biyolojik sava- 10. Aşağıdakilerden hangisi güneşten faydalanılarak
şın en başarılı şekilde yapıldığı üretim alanlarındandır? toprak sıcaklığının artırılması ile nematod mücadele-
a. Açık sebze üretim alanları sinde kullanılan yöntemdir?
b. Sera ve benzeri örtü altı üretim alanları a. Solarizasyon
c. Meyve bahçeleri b. Ekim nöbeti
d. Turunçgil bahçeleri c. Nadas
e. Tarla yetiştiriciliği d. Biyolojik mücadele
e. Karantina
188 Ent om ol oj i
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 8 Agrios, G. N., (1988). Plant pathology, third edition,
Bitki paraziti nematodlar genellikle ayrı eşeylidirler Academic Pres inc., London UK.
ve bu nedenle eşeyli üreme en yaygın görülen üreme Anonymous, (2003). Zirai Mücadele Teknik Talimat-
şeklidir. Bununla birlikte partenogenetik üreme de gö- ları. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal
rülebilmektedir. Bundan dolayı incelenecek nematod Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yayınları. Ankara,
popülasyonlarında erkek bireylerin yoğunluğu, üreme 2003.
şekline bağlı olarak dişi bireylere oranla oldukça düşük Ayoub, S.M., (1980). Plant Nematology: An agricul-
olabilir. tural training aid. NemaAid Publication, Sacra-
mento, USA, 195 pp.
Sıra Sizde 9 Castillo, P. and Vovlas, N., (2007). Pratylenchus (Ne-
Bazı önemli bitki paraziti nematod türlerinde o türün matoda: Pratylenchidae): Diagnosis, Biology,
ırklarının olduğu göz önüne alınmalıdır. Bu nedenle Pathogenicity and Management.
bitki paraziti nematod türünün zararına uğramayacak Childers, C. C., French, J. V., Rodrigues, J. C. V, (2003).
kültür bitkisinin seçilmesi için mutlaka o türün ırkının Brevipalpus californicus, B. obovatus, B. phoeni-
da belirlenmesi gerekmektedir. cis, and B. lewisi (Acari: Tenuipalpidae): a review
of their biology, feeding injury and economic im-
Sıra Sizde 10 portance. Exp. Appl. Acarol., 30: 5-28.
Bitki paraziti nematodlar ile mücadelede en çok uygu- Decker, H., (1981). Plant Nematodes and Their Cont-
lanan yöntemin kimyasal mücadele olmasına rağmen rol (Phytonematology). Qmerind Publishing Co.
bu yöntemin olumsuz özellikleri göz önünde bulundu- Ptv. Ltd. New Delhi, 318-353.
rularak karantina önlemleri, ekim nöbeti, kültürel ön- De Waele, D., Elsen, A., (2002). Migratory Endopa-
lemler, sıcaklık uygulamaları, dayanıklı bitki seçimi ve rasites: Pratylenchus and Radopholus Species in:
biyolojik mücadele gibi diğer mücadele yöntemlerine Plant Resistance to Parasitic Nematodes (eds:
öncelik verilmesi gerekmektedir. Star, J. l. Cook, R. and Bridge, J.) CAB Internatio-
nal: 175-206.
Ecevit, O., Akyazı, F., (2010). Bitki paraziti nematod-
lar. Ordu Üniversitesi Yayınları. No:1. 360 s.
Düzgüneş, Z., (1977). Çukurova’da Çeşitli Kültür Bit-
kilerinde Zarar Veren Akarlarve Mücadeleleri. Ç.
Ü. Ziraat Fakültesi Yayınları No: 100. Ankara Üniv.,
Basımevi, 25 s.
Eisenback, D.E. and H.H. Triantaphyllou, (1991). Me-
loidogyne Species and Races. In: Manual of Ag-
ricultural Nematology, Ed. by: W.R. Nickle. New-
york, USA, Marcel Dekker Inc. 191.
Ecevit, O., (1981). Akarolojiye Giriş. Ondokuz Mayıs
Üniv., Ziraat Fak. Yayınları No:2 Ders Kitapları Se-
risi No:2. Sevinç Matbaası, 259 s.
Gerson, U., Smiley, R. L., Ochoa, R., (2003). Mites
(Acari) for Pest Control. Blackwell Science, Ox-
ford, UK. 539 pp.
Jeppson, L.R., Keifer, H. H., Baker, E.W., (1975). Mites
Injurious to Economic Plants. University of Cali-
fornia Press, Berkeley, CA.
Katı T. ve Mennan S., (2006). Kökur Nematodları
(Meloidogyne spp.) ile Biyolojik Mücadele. OMÜ
Zir. Fak. Dergisi, 21(2): 265-274.
190 Ent om ol oj i
Kılınçer, N., Yiğit, A., Kazak, C., Er, M. K., Kurtuluş, A., Walter, D. E. and Proctor, H. C., (1999). Mites: Eco-
Uygun N. (2010). Teoriden pratiğe zararlılarla biyo- logy, Evolution and Behaviour. Wallingford, UK,
lojik mücadele. Türk. Biyo. Müc. Derg., 1(1): 15-60. CAB Int. 322 pp.
Krantz GW. (1978). A Manual of Acarology. Corvallis: Viaene, N.M. and G.S. Abawi, (2000). Hirsutella rhos-
Oregon State Univ. Book Stores, Inc. 2nd ed. 509 siliensis and Verticillium chlamydosporium as bi-
pp. ocontrol agents of the root-knot nematode Melo-
Loof, P.A.A., (1960). Taxonomic studies on the genus idogyne hapla on lettuce. Journal of Nematology
Pratylenchus (Nematoda). Tijdschrift ober Plan- 32(1): 85-100.
tenziekten 66, 29-90. Zhang, Z-Q., (2003). Mites of Greenhouses, Identi-
Loof, P.A.A., (1991). The family Pratylenchidae Thor- fication, Biology and Control. CABI Publishing,
ne, 1949. In: Nickle, W.R. (Ed.). Manual of agri- Wallingford, UK, 244 pp.
cultural nematology . New York, NY, USA, Marcel
Dekker, pp. 363-421.
Luc, M., Baldwin, J.G. and Bell, A.H., (1986). Praty-
lenchus morettoi n. sp. (Nemata: Pratylenchi-
dae). Reue de Nématologie 9, 119-123.
Luc, M., Sikora, R. A., Bridge, J., (2005). Plant parasitic
nematodes in subtropical and tropical agricultu-
re. CABI publishing, Wallingford, UK, 871 pp.
McMurtry, J. A., Croft, B. A., (1997). Life-styles of
phytoseiid mites and their roles in biological
control. Ann. Rev. Entomol., 42: 291-321.
Overmeer, W. P. J. (1985). Alternative prey and other
food resources. Editör: W. Helle and M.W. Sabelis.
Spider Mites. Their Biology, Natural Enemies and
Control, Vol. lB. Elsevier, Amsterdam, 131-139 pp.
Pehlivan, E., (1980). Nematoloji. Ege Üniversitesi Zi-
raat Fakültesi Yayınları, Ders notları No:35, 78 s.
Roberts, P.A., S.D. Van Gundy & H.E. McKinney,
(1981). Effects of soil temperature and planting
date of wheat on Meloidogyne incognita repro-
duction, soil populations and grain yield. Journal
of Nematology, 13 (3): 338-345.
Steiner, G., (1941). Nematodes parasitic on and asso-
cited with roots of marigolds (Tagetes hybrids).
Proc. Helminth. Soc. Wash. 7 (1): 54-62.
Stirling, G.R., (1991). Biological Control of Plant-
Parasitic Nematodes. CAB International, Walling-
ford, Oxon, 50-85.
Trudgill, D.L. and V.C. Blok, (2001). Apomictic, poly-
phagous root-knot nematodes: Exceptionally
successful and damaging biotrophic root patho-
gens. Annu. Rev. Phytopathol., 39: 53-77.
Uygun, N. (2001). Türkiye Turunçgil Bahçelerinde
Entegre Mücadele. TÜBİTAK TARP Yayınları.
Adana, 2001. 157 s.
Sözlük 191
Sözlük
A Bursa: Çiftleşmede rol oynayan kuyruk bölgesindeki zarım
Abiyotik: Canlı organizmalar ile ilgisi olmayan, cansız. sı yapı. Erkeklerin caudal sonunda lateral kütikulanın
Aedeagus: Böceklerde erkek eşey organı. kanat şeklinde uzaması.
Akarisit: Yalnızca akar öldürücü özelliğe sahip tarım ilacı.
Alarm feromonları: Bazı böcek gruplarında salgılanan ve
koloniyi uyaran kokulardır. C
Alkali: Suda çözünen baz. Chaeototaxy: Akarların vücutlarında bulunan setaların
Amphid: Genellikle dudak yakınında ve dışarıya açılan bir (kıl) sayısı ve vücut üzerindeki dağılım düzeni.
çift lateral duyu organı. Chelicera: Gnathosoma’ya bağlı, akarın besinini delmesini
Annule: Halkaların arasındaki kısım. ve çiğnemesini sağlayan ağız parçası.
Antagonist: Ters etkili, zıt. Cins: Birbirine benzeyen ve ortak birçok karakterleri olan
Antifidant: Zararlıların beslenmesini engelleyen kimyasal türler topluluğu.
maddeler. Corpus: Belirli genişlik ve formda silindir şeklindeki öze
Anüs: Rektumun dışarıya açılan kısmı, sindirim siteminin fagusun anterior kısmı. Bazı örneklerde şişkin bir bulb
posterior açıklığı. formundadır. Procorpus, mesocorpus ve metacorpus
Apikal meristem: Uç kısımdaki meristem. olarak kısımlara ayrılabilir.
Arachnida: Örümcekgillerin bağlı olduğu sınıf. Coxa: Eklem bacaklılarda bacağın vücuda bağlı olduğu ilk
Arrhenotokie: Döllemsiz yumurtalardan yalnızca erkek bi kısım.
reylerin meydana gelmesi. Coxal bezler: Akarlarda boşaltım sistemine yardımcı olan
Arthropoda: Eklem bacaklılar anlamına gelen, omurgasız coxaların dip kısımlarında bulunan organlar.
ların en büyük şubesidir.
Asalak: Konukçusu üzerinde beslenerek onun ölümüne ne
den olan biyolojik mücadele etmeni D
Asidik: Asit özelliği gösteren maddelerin genel adı. Deirid: Büyük cervical papilla. Lateral olarak nerve ring ya
Atraktant: Böcekleri çeken maddelere denir. kınına lokalize olmuş tektoreseptör.
Avcı: Avı üzerinde beslenerek onun ölümüne neden olan bi Deterrent: Böceklerde yumurtlamayı engelleyen maddeler.
yolojik mücadele etmeni Deutogyne: Kompleks yaşam döngüsüne sahip eriophyid
Avcı akar: Fitofag akarlar ile beslenme özelliği gösteren lerde kışı geçiren dişiler.
akar. Deutonimf: Akarların ergin öncesi protonimfden sonraki
dört çift bacaklı dönemi.
Difüzyon: Maddelerin çok yoğun ortamdan az yoğun or
B tama göçü.
Bacaksız larva: Bu tip larvalarda hiç bacak yoktur. Halkalı Diyapoz: Dinlenme, duraklama dönemidir.
solucanlar gibi kasılarak hareket edebilirler. Doğal denge: Doğada zararlı ve yararlı organizmaların bir
Bağırsak: Basit bir tüp şeklinde bir sıra epitelyum hücre arada ve belirli bir denge içinde bulunması.
lerden meydana gelir, gıda maddeleri burada sindirilir. Dorsal: Eklem bacaklıların sırt kısmı.
Bakteri: Tek hücreli mikroorganizma grubudur. Dorylaimida: Bir nematod takımı.
Basal bulbus: Özefagus duvarlarının genişlemesi ile meyda Döl (=Nesil, kuşak): Bir böceğin yumurta döneminden tek
na gelen kaslı ve bezleri içeren posterior kısım. rar ilk yumurtasını bırakasıya kadar geçen süreye denir.
Biyolojik dönem: Böceklerin yaşamları boyunca geçirdik Durgun dönem: Akarın bir sonraki biyolojik döneme geçiş
leri dönemlerinin her birine biyolojik dönem denir. için fizyolojik ve morfolojik değişikliklerin gerçekleştiği
Biyolojik Savaş: Zararlılara karşı canlı etmenleri kullanıla hareketsiz süreç.
rak yapılan mücadele
Biyotik: Canlı organizmalara ait, canlı.
Boşaltım deliği: Boşaltım sisteminin açıklığı. E
Böceklerin ömrü: Nimflerin en son gömlek değişiminden, Ekoloji: Canlı organizmaların birbirleri ve çevreleri ile olan
tam başkalaşım geçiren böceklerin ise pupadan çıktıkla ilişkilerini inceleyen bilim dalı.
rı andan ölümlerine kadar geçen süredir.
192 Entomoloji
Ekonomik zarar eşiği: Herhangi bir zararlının artan po Gerçek tırtıl: Üç çift göğüs bacağından başka, abdomenin 3,
pülasyonu karşısında ekonomik zarar seviyesine ulaş 4, 5 ve 6. bölümlerde birer çift abdomen bacağı (toplam
madan popülasyonunu düşürme girişimlerinin gerekli dört çift yalancı bacak) ve ayrıca son bölümde de bir çift
olduğu nokta. (anal bacak) bulunur. Toplam sekiz çift bacağa sahiptir.
Ekonomik zarar seviyesi: Herhangi bir zararlının ekono Gubernakulum: Erkek nematodlarda yiv şeklinde kütiku
mik zarara neden olan en düşük popülasyon yoğunluğu. larize olmuş yapı, bazen bir çift olabilir ve spikulaya kı
Ektoparazit: Dış parazit. lavuzluk eder.
Embriyo: Nematodların yumurtadan çıkmadan önceki ge
lişme dönemindeki durum.
Endoparazit: Konukçunun iç kısmında hayatını geçiren pa H
razit. Habitat: Bir canlının yaşadığı ve geliştiği yerdir.
Entomofag: Böceklerle beslenen böceklere denir. Hemizonid: Yüksek derecede ışığı yansıtma özelliği olan,
Epidermis: Yaprağın en dış kısmındaki koruyucu tabakadır. uzunluğuna kesitte genellikle bikonveks, nerve ringe bir
Esophagus: Yemek borusu. noktadan bağlı sinir topluluğu (ganglia), ventral olarak
lateral kordondan, lateral kordona uzanır.
Herbivor: Bitkisel besinler ile beslenen canlılar
F Hermafroditizm: Aynı gonad veya ovotestisin önce sperma
Faktör: Canlı ve cansız varlıklar üzerine etkide bulunan her ve sonra ovary meydana getirme durumu.
türlü etmen. Histolojik: Doku bilimi ile ilgili olan.
Familya: Ortak özellikleri aynı olan yakın cinslerin toplu Hormon: Vücut fizyolojisini düzenleyen kimyasallar.
luğu. Hysterosoma: Akarlarda idiosomanın arka kısmı.
Femur: Eklem bacaklılarda bacağın trochanterdan sonra
gelen bölümü.
Feromon: Dış salgı bezleri ile böceğin vücudunun dışına İ
salgılanan ve böceklerin beslenme, çiftleşme, savunma, İdiosoma: Akarlarda bacaklar ve birçok organın bulunduğu
gizlenme, kaçma vb. Davranışlarını etkileyen salgılar. vücut kısmı.
Fıçı pupa (Pupa coarctata): Birçok sinek familyasında bu İnfeksiyon: Nematodların bitki hücreleri veya dokusu ile
tip pupa vardır. Oval şekilli olan yapı üzerinde enine bö doğrudan temasa geçmesi ve bitki dokusuna girerek
lüm çizgileri görülür. orada gelişmesi.
Fitofag: Bitkisel besinlerle beslenen böceklere denir. İsthmus: Özefagusun basal bulbu ile median bulbu arasın
Fitofag akar: Besinini bitkiler ile beslenerek sağlayan akar. daki kaslı kısım.
Fitozoofag: Çoğunlukla bitkisel daha az hayvansal besinler
le beslenen böceklere denir.
Fumigant: Uygulama sonrası gaz haline geçen tarım ilacı. K
Fungivor: Funguslar ile beslenme özelliği gösteren. Koprofag: Dışkılarla beslenen böceklere denir.
Fungus: Klorofil içermeyen ve heterotrof olarak beslenen Karnivor: Hayvansal besinler ile beslenen canlılar.
organizmalar, mantarlar. Kemoreseptör: Kimyasal maddeleri algılayan organlardır.
Kimyasal savaş: Bitki zararlılarına karşı savaşta yalnızca ta
rım ilacı kullanılarak yapılan savaş.
G Kist: Heterodera’da dişinin ölmesi ile ortaya çıkan yumurta
Gelişme dönemi süresi: Bir böceğin, yumurta döneminden ların depo edildiği yapı.
başlayıp, ergin hale gelmesine kadar geçirdiği biyolojik Kitin: Eklembacaklıların dış iskeletini oluşturan bir poli
dönemlerin süresinin toplamıdır sakkarittir.
Gelişme eşiği: Bir böceğin fizyolojik faaliyetlerin başladığı Kloaka: Üreme kanalı ve intestinal ürünlerinin alınmasın
en düşük sıcaklık derecesi. da farklılaşmış kütikula ile astarlanmış erkeklerdeki oda
Genu: Akarlarda bacağın femurdan sonra gelen bölümü. şeklindeki yapı, arka barsak.
Gnathosoma: Akarlarda stylet ve perdipalpuslardan oluşan Kompleks yaşam döngüsü: Eriophyidlerde mevsimsel de
ağız parçalarının yer aldığı vücut bölümü. ğişikliklere bağlı olarak dişilerin farklı formalara sahip
Graminae: Buğday, pirinç, çavdar, mısır, yulaf ve arpa gibi oldukları yaşam döngüsü.
bitkilerin bağlı bulunduğu familya, buğdaygiller. Kontak etkili: Böceklere uygulanan tarımsal ilaçların deri
yolu ile etkili olmasıdır.
Sözlük 193
Konukçu: Nematodların yaşamlarını devam ettirebilmesi Özefagus: Yemek borusu, pharynx, stoma’ya kadar uzanan
için kullandığı, üzerinde beslendiği canlı dokuların ge tüp şeklinde yapı.
nel adı.
Korteks: Kütikulanın dış tabakası.
Krizalid: Sadece kelebek pupalarına denir. P
Kütikula: Su geçirmeyen, koruyucu, mumsu yapıdaki tabaka. Palizat parankiması: Bol klorofil içeren fotosentez yap
makla görevli yaprak katmanı.
Palpus: Gnathosoma’ya bağlı besinin tanınması ve hissedil
M mesinde kullanılan ikinci çift ağız parçası.
Malpigi tüpü: Eklembacaklılarda boşaltım organı. Papilla: Kütikulanın küçük kabarcık veya meme şeklindeki
Manas tipi larva: Bu tip larvanın şişman ve silindirik yapılı çıkıntıları, genellikle basit his organları.
vücudu vardır. Üç çift göğüs bacağı bulunur. Parankima: Temel doku olup, bitki bünyesinin büyük bir
Median bulb: Metacorpus, özefagusa ait orta bulb. kısmını kaplayan, ince çeperli canlı hücrelerdir.
Metacorpus: Oval formda, corpus’un posterior alt bölümü, Parazitik: Yaşamını devam ettirebilmesi için üzerinde bes
median bulb. lenmesi gereken konukçuya gereksinim duyan canlı.
Mikron: Milimetrenin binde birine, metrenin milyonda bi Partenogenetik: Erkek ve dişinin çiftleşmesine gerek olma
rine eşit uzunluk birimi. dan üreme, eşeysiz çoğalma.
Misetofag: Funguslarla beslenen böceklere denir. Phasmid: Lateral precaudal bezler ile bağlantılı olan lateral
Monofag: Tek bir besin türü ile beslenen organizmalar. caudal papilla. Bir çift postanal olarak bulunur.
Mononchida: Bir nematod takımı. Polifag: Birçok tür ile beslenen organizmalar
Morfolojik: Organizmaların formu ve yapıları üzerine olan Popülasyon: Belli bir bölgede belli bir zaman içinde yaşa
çalışmalar ile ilgili. yan ve karşılıklı ilişkiler içinde bulunan aynı türe ait bi
Mumya pupa (Pupa obtecta): Bu pupa tipinde anten, bacak reylerin oluşturduğu topluluk.
ve kanat izleri vücut üzerine yapışmış olarak bulunur. Pore: Gözenek, delik.
Mühendis tırtıl: Üç çift göğüs bacağından başka ve ayrıca Posterior: Arka kısım.
karın bölmelerinin sadece altıncı ve dokuzuncusunda Procorpus: Silindirik formdaki corpusun anterior alt bölümü.
birer çift bacak bulunur. Hepsi beş çifttir. Propodosoma: Akarlarda idiosomanın ön kısmı.
Münavebe: Ekim nöbeti. Protogyne: Kompleks yaşam döngüsüne sahip eriophyid
lerde yazı geçiren dişiler.
Protonimf: Akarın ergin öncesi larva döneminden sonraki
N dört çift bacaklı dönemi.
Nekrofag: Leşlerle beslenen böceklere denir.
Nekrotik leke: Ölü hücrelerden oluşmuş leke.
Nematisit: Yalnızca nematod öldürücü özelliğe sahip tarım R
ilacı. Rektum: Bir büzücü kas tarafından intestinden ayrılan ve
Nematod: Hayvanlar aleminin nematoda şubesine bağlı dorsoventral olarak genişlemiş dar bir tüp.
olan segmentsiz, şeffaf, uzunlukları genellikle 0,2-5 mm Repellent: Zararlıların konukçularına yaklaşmalarını önle
arasında olan canlılardır. yen veya bulundukları ortamdan kaçmalarını sağlayan
Nimf: Yarı başkalaşım gösteren eklembacaklılarda ergin ön maddeler.
cesi dönemler. Rhabditida: Bir nematod takımı.
Nöron: Sinir hücresi. Rutaceae: Sapindales takımına ait bir çiçekli bitki familyası,
sedefotugiller.
O-Ö
Olgunlaşma yemesi: Böceklerin ergin olduktan yumurtala S
rın olgunlaşması için bir süre daha beslenmesine denir. Sanitasyon: Temiz olma, mikroplardan arınmış olma.
Oligofag: Birbirine yakın akraba türler ile beslenen orga Saprofag: Çürümüş maddeler ile beslenen organizma.
nizmalar. Scutellum: Haplolaiminae’lerin bazı türlerinde genişlemiş
Omnivor: Hem bitkisel hem de hayvansal besinler ile bes şekildeki phasmidler.
lenen canlılar. Serbest pupa (Pupa libera): Bu pupa tipinde anten, bacak
Organizma: Herhangi bir yaşam yerinde bulunan bireyler ve kanat izleri vücut üzerinde serbest olarak bulunur.
den her biri.
194 Entomoloji
T
Takım: Canlıların sınıflandırılmasında familya ile sınıf ara
sında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmala
rın oluşturduğu birlik.
Tarsus: Eklem bacaklılarda bacağın yürümeye yarayan ilk
bölümü.
Testis: Erkek nematodun spermatozoa (sperma) üreten üre
me organı.
Teşhis: Organizmaların tanılanması.
Tırtıl: Vücut ince uzun ve üç çift göğüs bacağından başka
abdomende de bacakları bulunur.
Tibia: Akarlarda bacağın genudan sonra gelen bölümü.
Trochanter: Eklem bacaklılarda bacağın coxadan sonra ge
len bölümü.
Tür: Ortak özellikleri olan, yalnızca kendi aralarında verim
li gen alışverişi yapabilen bireylerin oluşturduğu canlı
grubu.
Tylenchida: Bitki paraziti nematodların bulunduğu takım.
Tylenchidae: Bir nematod familyası.