Professional Documents
Culture Documents
2
Dilin Tanımı
Türkçe Sözlükte;
“ İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir vasıta, kendine ait kanunları
çerçevesinde gelişen canlı varlık, bilinmeyen zamanlarda oluşmuş gizli anlaşmalar
sistemi, seslerden oluşan sosyal bir kurum “ (1993: 3) şeklinde ifade etmiştir.
1
3
İletişim Şeması
İleti
Bağlam
4
Yazı Dili, Konuşma Dili
Dil bu kanal işlevini iki şekilde yerine getirmektedir.
Konuşma
Ses
Yazı Dili
Harf
2
5
Ses Değişimi
Anlaşma Aracıdır.
Doğaldır.
Kuralları Vardır.
Dilin Özellikleri
Canlıdır.
Milletlere Özgüdür.
Gizli Anlaşmalar Sistemidir.
Sosyal Bir Varlıktır.
Seslerden Oluşmuştur.
3
7
Dilin Özellikleri
Anlaşma Aracıdır
Dilin asıl görevi toplumda yaşayan insanlar arasında bir anlaşma aracı olmasıdır.
“İnsanlar duygularını, düşüncelerini, fikirlerini, hükümlerini birbirlerine nakletmek,
meramlarını birbirlerine anlatmak için dil denilen vasıtaya başvururlar.
Doğaldır
Dil kendi doğallığı içerisinde varlığını devam ettirir. Dile sonradan bazı uydurma
kelimelerin empoze edilmeye çalışılması karşısında başarısız olunması, dilin bu
kelimeleri reddetmesi onun doğallığının bir göstergesidir.
4
9
Canlıdır
Dil, kendi kuralları çerçevesinde varlığını devam ettiren canlı bir varlıktır. Canlılığın en
önemli göstergesi değişmeye, gelişmeye ve zamanla farklılaşmaya açık olmasıdır.
Köz Göz
Köksüm Göğsüm
Keçe küntüz Gece gündüz
Emdi Şimdi
Tağ Dağ
10
Milletlere Özgüdür
Her milletin kendine özgü bir dili vardır. Bu yüzden diller millî bir özellik arz ederler.
Her milletin konuştuğu dil, millet adıyla anılır.
Örneğin Türk/Türkçe, Alman/Almanca, Arap/Arapça gibi.
5
11
Türkler Taş
Farslar Seng
Araplar Hacer
12
6
13
Seslerden Oluşmuştur
Dil seslerden oluşmuş bir sistemdir. Fakat bu ses tabiattaki sesler gibi tesadüfi değil,
insanın ses yolunda belirli şekillerde oluşmuş ve biçimlenmiş sestir.
14
Dillerin Doğuşu İle İlgili Kuramlar
Yansıma Kuramı
Ünlem Kuramı
Kuramlar
İş Kuramı
Güneş-Dil Kuramı
7
15
Dillerin Doğuşu İle İlgili Kuramlar: Yansıma Kuramı
Alman bilim adamı Max Müller tarafından ortaya konulan ve dillerin insanların
tabiattaki sesleri taklit etmeleri neticesinde doğduğunu savunan kuramdır.
Vız
Vız
Vızzz…
16
Ünlem Kuramı
İnsanların çeşitli olaylar veya durumlar karşısında çıkardığı, duygularını ve iç dünyasını
yansıtan ünlemlerden dilin doğduğunu savunan kuramdır.
Off…
8
17
İş Kuramı
Bu kuramı savunanlara göre diller, insanların birlikte çalışmaları esnasında çıkardıkları
seslerin birleşmesi, bu seslerin zamanla eylemleri ve varlıkların adları olan isimleri
oluşturması şeklinde meydana gelmiştir.
18
Ruh-Bilimsel Kuram
Bu kurama göre diller, konuşamayan ilk insanların duygu ve düşüncelerini anlatmak
için birtakım sesler çıkarmaları, her sese ait bir jest ve mimik yapmaları şeklinde ortaya
çıkmıştır.
9
19
Güneş – Dil Kuramı
Bu kurama göre dillerin doğuşunda en önemli etken güneştir. Çünkü güneş ılığı,
aydınlığı, ateşi, büyüklüğü, hareketi, rengi, yüksekliği gibi özellikleri yönüyle insanları
etkilemiş ve güneşle ilgili birçok kavram ortaya çıkmıştır.
20
Dil – Millet İlişkisi
“yüzük” kelimesi bizlere bireysel olarak farklı anlamları çağrıştırabilir. Kimi için “süs”,
kimi için “metal parça”, kimi için “sorumluluk” şeklinde algılanabilir. “Nişan/düğün
yüzüğü” ise ortak kullandığımız, hepimiz için geçerli olan, dilin toplumsal yönünün
göstergesidir. Belirli uygulamaları çağrıştırır ve “evlilikte sadakat” anlamı taşır. Bu
yönüyle milletler, kullandıkları kelimelere kendi kültürel anlamlarını yüklerler; bu
unsurlar bu kelimeler yoluyla kuşaktan kuşağa taşınır.
10
21
Dil – Millet İlişkisi
Dil; dünün insanlarından bugünün insanlarına, bugünün insanlarından yarının
insanlarına kesintisiz devam ettiği için sürekli; toplumca oturtulmuş kurallar ve metotlar
dizisi olduğu için sistemli; toplumun bütün bireyleri için geçerli olduğundan geneldir.”
(Göker, 2001: 32)
22
Sonuç Olarak
Dilin iki önemli aracı olan söz ve yazı ile bilim, felsefe, sanat ve teknikte ilerlemeler
sağlanmış ve bunların gelecek kuşaklara aktarımı gerçekleşmiştir. Bu da insanın diğer
insanlarla, hayvanlarla, bitkilerle ve çeşitli varlıklarla bağ kurması; gördükleri, bildikleri
ve anladıklarını diğer insanlara aktarmasıyla yapılmıştır.
11
23
Türk Dili -I
12
Dil - Kültür İlişkisi
2
Kültür Nedir?
• Bir milletin fertlerini ortak bir çatı altında toplayan maddi ve manevi değerler
bütünüdür. Örf, âdet, gelenek ve inançlar kültürün manevi kısmına; giyim kuşam,
yemek, mimari, zanaat ve sanatlar maddi kısmına örnek olarak verilebilir.
1
3
Atatürk’e Göre Kültür Nedir?
“Bir insan cemiyetinin devlet hayatında; fikir hayatında yani ilimde ve güzel sanatlarda
ve içtimaiyatta; iktisadî hayatta yani ziraatta, sanatta, ticarette… yapabildiği şeylerin
muhassalasıdır (toplamıdır).”
4
Doğan Aksan’a Göre Dil – Kültür İlişkisi
“Bir ulusun yaşayış biçimi, inançları, gelenekleri, dünya görüşü, çeşitli nitelikleri ve
hatta tarih boyunca bu toplumda meydana gelen çeşitli olaylar üzerinde hiçbir bilgimiz
olmasa, yalnızca dilbilim incelemeleriyle, bu dilin söz varlığının, söz hazinesinin
derinliğine inerek bütün bu konularda çok değerli bilgiler ve güvenilir ipuçları
edinebiliriz.” (1977: 65)
2
5
Dil – Kültür İlişkisi
Türkçede “bacanak, baldız, elti, yenge, enişte, dayı, teyze, amca, görümce, dede…vs.”
şeklinde akrabalık isimlerinin çokça bulunması bu dili konuşan Türklerin akrabalık
bağlarının güçlü olduğunu göstermektedir.
6
Kültürün Özellikleri
Millidir
Kültürün Özellikleri
Tarihidir
Bir Bütündür
3
7
1- Millidir
Her milletin kendisine has bir kültürü vardır ve milletler bu kültürel unsurları vasıtasıyla
birbirlerinden ayrılır. Bu niteliği dolayısıyla kültürü, bir milletin kimliği olarak
vasıflandırmak mümkündür.
8
2- Tarihidir
Kültürler bir milletin tarihi kadar eskidir. Milletlerin tarih sahnesine çıktığı ilk
zamanlardan itibaren vardır. Bu yüzden kültür unsurlarının kökenleri araştırılırsa tarihi
süreçte çok eskilere kadar gidilir.
4
9
3- Milletlerin Ortak Malıdır
Kültürler o milleti oluşturan fertlerin ortak malıdır. Herkes kültür unsurlarına serbestçe
katılır veya onu yaşatır. Örneğin Türk düğünlerinde geline kına yakma âdeti bir kültür
unsuru olarak herkesin ortak malı kabul edilir. Bütün gelinler kına gecelerinde kına
yakınırlar.
10
4- Temel Yapısı Değişmez
Kültür unsurları yüzyıllar öncesinden varlığını devam ettirirken meydana gelen
ekonomik, teknolojik değişme ve gelişmeler karşısında bazı unsurlarında değişiklikler
meydana gelse dahi özü değiştirilemez. Temel yapısı varlığını devam ettirirken ayrıntıya
ait unsurlar değişebilir.
Örneğin eskiden Türk düğünlerde eğlence olarak at yarışları yapılır, güreşler tertip
edilirken günümüzde bu şekil eğlenceler ortadan kalkmıştır. Fakat kültürün temel
unsuru olan “eğlence” varlığını hala korumaktadır.
5
11
5- Bir Bütündür
Kültür unsurları kendi içerisinde bir bütünlüğe sahiptir. Parçaların bir araya gelmesiyle
oluşan bu bütünlükte bir anlam vardır. Milletin fertleri bu anlamı bilirler ve bütünlüğün
verdiği hazzı ortaklaşa hissedebilirler.
12
Kültürün Özellikleri
Alt Kültür
Popüler Kültür
Kitle Kültürü
Yüksek Kültür
6
13
Genel Kültür / Halk Kültürü
Bir toplumun üyesi olan fertlere toplumun çeşitli kurumları aracılığıyla verilen ortak
kültürdür. Herkesin kültürüdür, bireysel seçim mümkün değildir. Örneğin takı merasimi
Türk düğünlerinin genel kültür ögelerinden biridir.
14
Alt Kültür
Genel kültüre sahip bireyler, yaşadıkları bölgenin
özelliği veya mesleklerine göre genel kültürle
çatışmayan bir kültüre de sahip olabilirler.
7
15
Popüler Kültür
Gündelik yaşam kültürü olarak bilinen, bir anda ortaya çıkan, kısa sürede halk
tarafından benimsenip bir süre sonra ortadan kalkan kültür olarak adlandırılır. Kısa
ömürlüdür. İspanyol paça pantolon bir dönemin popüler kültürüne örnek olarak
verilebilir.
16
Kitle Kültürü
Sanayide ilerlemiş ülkelerde görülen tüketime yönelik kültürdür.
8
17
Yüksek Kültür
Bilgili ve yetişmiş insanlar tarafından üretilen kültürdür. Üst kültür adı da verilir.
Özgürlükçüdür. Başarılı sanat eserleri ve düşünce ürünleri bu kültüre aittir.
18
Medeniyet – Kültür İlişkisi
Medeniyet kelimesi köken olarak “Medine” kelimesinden gelmektedir. Bu kelime
Arapçada “şehir” anlamına gelmektedir. Medenî “şehirli”, medeniyet “şehirlilik”
demektir. Buradan hareketle medeniyetin şehirlerde ortaya çıkıp yaşandığını belirtmek
mümkündür. Bu kelimenin Türkçe karşılığı ise “uygarlık”tır.
9
19
Kültür – Medeniyet Karşılaştırması
1. Kültür millidir; medeniyet ise evrenseldir, bütün insanlığı ilgilendirir.
2. Kültür ayırıcıdır, bir milleti ve toplumu diğer bir millet ve toplumdan ayırır;
medeniyet ise birleştiricidir.
3. Kültür sert ve kıyıcıdır. Kültürel unsurlara uymamak toplum fertleri tarafından
dışlanmaya ve ayıplanmaya neden olabilir. Örneğin düğün yapmadan evlenmek Türk
toplumunda hoş karşılanmaz, hatta evlilikleri dahi kabul edilmez. Medeniyet anlayışlı
ve hoşgörülüdür.
20
Kültür – Medeniyet Karşılaştırması
1. Kültür bazen akıl dışı olabilir; fakat medeniyet aklı esas alır.
4. Kültür şehirlere uzak veya nüfus yoğunluğu az olan yerlerde canlı olarak yaşatılırken;
medeniyet şehirlerde ortaya çıkar ve yaşama alanı bulur.
10
21
Edebi Eserlerde Kültür Unsurlarının Yaşatılması
Dil, kültürün yaşatıcısı ve taşıyıcısı olduğu için edebiyatı, dil vasıtasıyla kültürle
ilişkilendirmek doğrudur. Edebiyat aynı zamanda kültürün de bir parçasıdır. Buradan
hareketle edebi metinlerin kültürün aynası olduğunu söylemek mümkündür.
22
Örnek
“Elin kapısında karavaş olan
11
23
Edebi Eserlerde Kültür Unsurlarının Yaşatılması
Dadaloğlu’na ait yukarıdaki dörtlükte ise en çok dikkatimizi çeken kelime “okuntu”dur.
Bu kelime Anadolu Türklerinde hala yaşamaktadır ve düğünlerden önce akraba ve
komşuları düğüne çağırma eylemi (bugünkü davetiye) anlamında kullanır. Dadaloğlu
kültüre ait bir unsuru kullanarak bu unsurun günümüze kadar gelmesini sağlamıştır.
24
Dil – Kültür İlişkisi
Sonuç Olarak;
«Ziya Gökalp, dili kültürün temel unsuru sayar. O, bu görüşünde haklıdır. Zira dil, duygu
ve düşüncenin adete kabıdır. Bir milletin bütün duygu ve düşünce hazinesi, dil kabına
veya kalıbına dökülür ve bu dil kabı ile yerden yere, nesilden nesle aktarılır. Yazı, dilin
sesini kaydeden bir vasıta olarak dilin bir parçasıdır. Fakat kültür, söz ile de bir millet
arasına yayılır.»
12
25
Türk Dili -I
13
Dünya Dilleri ve Türkçe
1
2
2
3
3
4
• Bunların başında, bütün dünya dilleri üzerindeki çalışmaların henüz tamamlanmamış olması gelir.
4
5
Dil sayısındaki belirsizlik; bazı lehçelerin ayrı birer dil sayılıp sayılamayacakları
konusunda kesin dilbilimsel ölçütlerin olmaması, yazı dili durumuna gelmemiş
dillerin varlığı ve bir dile ya da dil ailesine bağlılığı kesinleşmemiş dillerin
bulunmasından kaynaklanmaktadır.
5
6
Bu yüzden yeryüzündeki dillerin sayısı ile ilgili olarak verilen rakamlar 3000-6000
arasında değişmektedir. Bazı kaynaklarda bu sayı 7000’e kadar çıkabilmektedir.
Dilleri listeleyen Ethnologue’un sitesinde 6700’den çok dilden söz edilmektedir.
6
7
7
1- Millidir
8
Ancak ana dili konuşurları bakımından ise Çince bütün lehçeleriyle ilk sıradadır.
Türk dili de tüm lehçeleriyle birlikte 220 milyon konuşuru ile beşinci sırada yer
alır.
8
ÇİNCE 1.300.000.000 Sekiz lehçesiyle
9
İNGİLİZCE 427 milyon
9
10
Dil araştırmacıları;
• şehirleşme
• küçük dillerin yaşama alanlarının daralması
• devletlerin dil politikası
• ailelerin çocuklarına ana dillerini öğretmekten vazgeçmesi
gibi nedenlerle konuşur sayısı az olan dillerin kaybolacağını (öleceği) düşünmektedirler.
10
11
Sözel olarak aktarılan yerel dillerin yok olmasıyla birlikte, dünyadaki yaşama biçimi ve
kültür zenginliği de kaybolacaktır.
11
12
Bir dilin ölümüyle, o dilde üretilen bitkiler, hayvanlar hakkındaki doğal yaşama
ait bilgiler de yok olacaktır. Ayrıca dilini kaybeden toplumlarda kimlik kaybı
sonucu çeşitli sosyal sorunlar da ortaya çıkacaktır.
12
13
Dillerin Sınıflandırılması
13
14
14
15
15
16
Dil akrabalığı, dillerin, ses sistemi, biçim, yapı, söz dizimi bakımından kesinliği ortaya
çıkan ilişkileri sonucunda beliren bağlılıklardır.
16
17
Dil ailesinden söz edebilmek için ise, diller arasındaki ilişki ve bağların çok açık bir
şekilde kanıtlanmış olması gerekir.
17
18
• Diller arasındaki genetik yakınlıkları araştırırken dikkat edilmesi gereken husulardan biri, kültür kelimelerinin ve yansıma
kelimelerin ölçüt olarak kullanılmamasıdır. Örneğin otomobil, telefon, sultan vb. kültür kelimeleri yalnız belli kültür çevrelerine
ait kavramları gösterir.
18
19
19
20
20
21
• Yapı çok geniş bir anlama sahip olmakla birlikte, burada sözü edilen
kelimelerin görünüşü ve taşıdığı anlam ögeleridir. Buna göre, Türkçenin en
tipik temsilci olarak yer aldığı eklemeli dillerde bir isim ya da fiil köküne
çeşitli ekler getirilir.
21
22
Dillerin sınıflandırılmasında başka yollardan da söz edilebilir. Dil olgusunun karmaşık niteliği dolayısıyla,
sınıflandırma girişimlerinin mutlaka kimi yetersizlikleri ve eksiklikleri bulunacaktır. Hatta tam ve geçerli bir
sınıflandırmanın mümkün olmadığı da söylenebilir. Ancak bu sınıflandırma girişimleri, diller arasındaki benzerlik ve
yakınlıkları göstermesi açısından büyük önem taşır.
22
23
• Kaynaklarına göre
• Yapılarına göre
• Cümle ögelerinin dizilişine göre
• Coğrafî ölçütlere göre
• Başka ölçütlere göre
23
24
24
25
Ancak anlama oranı bazı durumlarda % 80-90’a kadar çıkabilir. Örneğin Hint-Avrupa
dil ailesine dahil olan ve yapı bakımından bükümlü olan İngilizce Farsça arasında
anlaşabilirlik oranı % 0; İspanyolca ve Fransızca arasındaki oran da zaman zaman %
50’nin üstüne çıkabilir.
25
26
26
27
27
28
28
Yapı Bakımından Diller
29
19. yüzyılın başlarında ortaya konan biçim bilgisi ölçütüne göre diller tek heceli
(yalınlayan), bükümlü (kaynaşmalı) ve eklemeli olmak üzere üç grupta
incelenirler.
29
Yapı Bakımından Diller
30
30
Yapı Bakımından Diller
31
31
Yapı Bakımından Diller
32
32
Yapı Bakımından Diller
33
33
Yapı Bakımından Diller
34
34
Yapı Bakımından Diller
35
35
Yapı Bakımından Diller
36
3.Eklemeli Diller
36
Yapı Bakımından Diller
37
Eklemeli Diller
Eklemeli bir dil olan Türkçede, eklerin çeşitliliği ve bu çeşitli eklerin yeni
kelimeler oluşturabilmeleri, Türkçeyi çok geniş anlatım olanaklarına
kavuşturmuş, yeni beliren kavramların karşılanmasını, yabancı kavramlara
karşılıklar bulunmasını kolaylaştırmıştır.
37
Yapı Bakımından Diller
38
Eklemeli Diller
• Moğolca
• Mançu-Tunguzca
• Japonca
• Macarca
• Fince
• Samoyetçe
38
Yapı Bakımından Diller
39
Eklemeli Diller
gez-dir-il-e-bil-me-si
göz-lük-çü-lük-ten
kialak-ul-as-a-ban (biçim-len-me-si(n)-de
(Macarca)
39
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
40
Yeryüzünde yaygın olarak konuşulan dillerin, belli dönemlerde, belli dillerden türemiş
oldukları, bir başka ifadeyle akraba oldukları ve bu akrabalık bağlarıyla belli dil aileleri
meydana getirdikleri görülmektedir.
40
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
41
Dillerin kaynak dillerinden ne zaman ayrıldıkları bazı durumlarda belgelerden takip edilmektedir.
41
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
42
1. Bazılarında ise elde yazılı belge bulunamadığından ayrışmanın takip edilemediği olur.
2. Buna örnek olarak da erken bir dönemde Türkçeden ayrılmış olan Çuvaşça ve Yakutça verilebilir.
42
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
43
43
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
44
44
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
45
Dünyada birçok dilin eski dönemlerine ait yazılı belgeleri yoktur ya da yeterli
değildir.
45
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
46
Bütün bunlara rağmen son veriler 108 dil ailesinin varlığını işaret etmektedir.
46
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
47
• Hint-Avrupa dilleri
• Çin-Tibet dilleri
• Hami-Sami dilleri
• Bantu dilleri
• Altay dilleri
• Ural dilleri
• Kafkas dilleri (Kartvel dilleri)
vb. şeklinde sıralanabilir.
47
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
48
1. Hint-Avrupa Dilleri
Bu dil ailesinde Avrupa ve Asya olmak üzere iki büyük kol mevcuttur.
48
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
49
Hint-Avrupa Dilleri
Avrupa kolu:
• Cermen dilleri: Almanca, İngilizce, Felemenkçe ve İskandinav dilleri
• Roman (Lâtin) dilleri: Fransızca, Portekizce, İspanyolca, İtalyanca ve Rumence
• Slav dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça, Lehçe
• Bunların dışında, Yunanca, Arnavutça, Keltçe, Litvanca da Avrupa kolunda yer alır.
49
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
50
Hint-Avrupa Dilleri
Asya kolu:
• Hintçe,
• Farsça,
• Ermenice
başlıca diller arasındadır.
Hititçe, Toharca ve Sanskritçe’yi de Asya kolu içinde sayabiliriz.
50
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
51
2. Hami-Sami Dilleri
Bu dil ailesi adını Nuh Peygamberin oğulları Ham ve Sam’dan almaktadır.
Bu ailede yer alan başlıca diller;
• Arapça
• İbranice
• Aramca
• Akadca
51
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
52
3. Çin-Tibet Dilleri
Çin ve Tibet dilleri bu aile içindedir.
52
NOT
53
Mevcut pek çok eserde genel olarak Türkçenin Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna
mensup olduğu dile getirilir. Ancak eskimiş olan bu görüş yanlıştır.
Son dönemde yapılan araştırmalar, Ural-Altay dilleri diye bir ailenin olmadığı
görüşünü desteklemektedir. Ural dilleri kendi arasında Fin-Ugor ve Samoyed olmak
üzere iki gruba ayrılıp akraba diller sayılmaktadır.
53
NOT
54
Araştırmacıları Ural ve Altay dil birliği görüşüne götüren Ural ve Altay dillerinin
tümünde ses uyumlarının varlığı, dilbilgisel cinsiyetin bulunmaması, söz yapımı
ve çekiminin genellikle eklerle yapılması gibi ortak özellikler olmuştur.
54
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
55
5. Ural Dilleri
55
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
56
6. Altay Dilleri
Elliden fazla alt dile/lehçeye ayrılan Altay dillerinin en büyük kolu Türkçe, en küçük
kolu da Mançu-Tunguzca’dır.
Mançu-Tunguzların toplam nüfusu 150.000’dir.
56
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
57
Altay Dilleri
57
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
58
Altay Dilleri
• Litvanya
• Moldovya
• Polonya
• Tacikistan
• Yunanistan
• Batı Avrupa ülkeleri
58
Kaynak (Köken) Bakımından Diller
59
Altay Dilleri
• Türkçe
• Moğolca
• Mançu-Tunguzca
Altay dilleri arasında yer alırken Korece ve Japonca’nın da bu aile içinde yer aldığını
savunan görüşler mevcuttur.
59
2. Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri
60
• Bütün lehçeleriyle birlikte yaklaşık 220 milyon konuşuru bulunan Türk Dili,
doğuda Pasifik Okyanusu, güneyde Basra –İran Körfezi, batıda Baltık Denizi,
kuzeyde Kuzey Buz Denizi gibi çok geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.
60
61
Bugün Türkiye Türkçesi, Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC’nin resmi dili olup Yunanistan,
Romanya, Bulgaristan, Eski Yugoslavya, Makedonya, Irak vb. ülkelerde azınlık dili
olarak kullanılır. Ayrıca Türkiye Türkçesi, Almanya’daki 2 milyonu aşkın kişi başta olmak
üzere Hollanda, Fransa, Belçika, İsviçre, İngiltere, İsveç, Danimarka, ABD, Kanada,
Avustralya, Arabistan, İsrail, Rusya Federasyonu gibi ülkelerde de yaklaşık 3.5 milyon
Türk vatandaşı tarafından konuşulmaktadır.
61
62
Türk Dili I
Teşekkürler Dünya Dilleri ve Türkçe
Yrd. Doç. Dr. Şeyma KURAN
Ünite 3
62
Türkçenin Tarihî Dönemleri
1
2
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Konu Başlıkları
1. İlk Türkçe
2. Ana Türkçe
3. Eski Türkçe
4. Orta Türkçe,
Orhon (Köktürk) Türkçesi
Uygur Türkçesi
5. Yeni Türk (Yazı) Dilleri Dönemi
2
3
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Türklük bilim içinde en çok tartışılan konulardan biri de Türk dilinin tarihî
dönemleridir. Araştırmacıların uzlaşmasını engelleyen en önemli sebep de
dilin geçirdiği belli başlı aşamaları tespit edecek kesin ölçütler olmamasıdır.
Dilde bulunan her yapı, daha önceki dönemlerde meydana gelmiş bir gelişimin
sonucudur. En eski kaynakların dahi bir geçmişinin olması kaçınılmazdır. Türk
yazı dilinin ilk önemli örnekleri Orhun Yazıtlarıdır. Fakat araştırmalar bu
metinlerin de aslında Türk yazı dilinin ilk örnekleri olmadığını işaret
etmektedir.
Orhun Yazıtlarındaki dil yeni oluşmuş bir yazı dili örneği değildir. Orhon
Yazıtlarındaki gelişmiş ve işlek anlatım biçimleri, soyut ve somut kavramların
varlığı Eski Türkçenin yazı dili olma tarihini en az beş yüz yıl daha geriye
götürür. Bu tarihin bazı Türkologlar miladın ilk yıllarına kadar götürülebileceği
düşüncesindedir.
3
4
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Eski Türkçe dönemi, MS V. yüzyıldan, X-XIII. yy’a kadar sürer. Türkçe, bu dönemde ortak yazı dili
olarak varlığını sürdürmektedir. Hunların Köktürklerin ataları ve Hun dilinin de Türkçenin bir önceki
aşaması olduğu düşünülmektedir.
Ancak bu döneme ait elde sağlam dil malzemesi yoktur. İlk Türkçe ve Ana Türkçe dönemine
tekabül eden Hun dönemine ait dil malzemesi genellikle yazılı kaynaklarda yer alan özel adlardır ve
bazı askeri unvanlardır.
Eski Türkçe dönemini kendi içinde Köktürkçe ve Uygurca şeklinde ikiye ayırmak mümkündür.
Köktürkçe yazıtlar dönemi olarak adlandırılabilir. MS 745 yılında Köktürk İmparatorluğunun
yıkılmasından sonra yeni bir devlet kuran Uygurlar, çok zengin yazılı dil ürünleri bırakmışlardır.
4
5
Türkçenin Tarihî Dönemleri
5
6
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Bir dilin dönemlerini kesin olarak ayırmak mümkün değildir. Bu durumda bir, iki yüz yıllık bir geçiş
döneminden söz edilebilir. Eski Türkçe Dönemi’nde ilk izleri görülen Oğuzca, Kıpçakca ve Çağatayca
arasındaki ayrım Orta Türkçe Döneminde belirginleşmeye ve Türk dili üç ana yazı olarak ayrışmaya
başlar.
XV. ve XVI. yüzyıllarda bu ayrım daha da belirginleşir. Sonraki dönem de Yeni Türkçe olarak
adlandırılır. Yeni Türkçe Dönemi’nde Oğuz grubunda Anadolu alanı Oğuz Türkçesi, Türkmence ve
Azerice; Kıpçak grubunda Kazakça, Tatarca vb. lehçeler ortaya çıkmıştır.
XX. yüzyılın başına kadar süren bu dönem 1910’lu yıllardan sonra, yerini Modern Türk yazı dilleriyle
lehçelerine bırakmıştır. Bugün Türkçe yirmiden fazla resmî yazı dili ve çok sayıda lehçeden oluşan
büyük bir dil topluluğudur.
6
7
Türkçenin Tarihî Dönemleri
İLK TÜRKÇE (MÖ V. yy -Milat)
Başlangıcı bilinmemekle birlikte, İlk Türkçe (Pre-Turkic) döneminin milat sıralarında sona erdiği
kabul edilir. Türkçenin Ana Altay dil birliğinden ayrıldıktan sonraki ilk dönemidir. Türkçe bu
dönemde Moğolca ve Mançu Tunguzca’dan ayrılarak bağımsız bir dil haline gelmiştir. Bu döneme
Türk-Çuvaş dil birliği dönemi adı da verilmektedir (Demir-Yılmaz 2010:71).
İlk Türkçenin en önemli özelliği Ana Altayca’da görülen /r/ ve /l/ seslerini korumuş olmasıdır. Bugün
ise Çuvaşça dışındaki bütün Türk dillerinde /r/ ve /l/ sesleri /z/ ve /ş/ seslerine gelişmiştir. Bu ses
gelişmelerine sigmatizm (ş’leşme) ve zetasizm (z’leşme) adları verilmektedir.
Moğolca Türkçe Çuvaşça
biragu buzağı pĭru
örö(iç) öz var
7
8
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ANA TÜRKÇE (Milât- MS V. yy)
Milat sıralarında başladığı kabul edilen Ana Türkçe (Proto-Turkic) dönemi Türkçenin yazılı ilk
ürünlerinin ortaya çıktığı Eski Türkçe dönemine kadar devam eder. Bu dönemde henüz yazılı
belgeler yoktur. Ana Türkçe döneminde, İlk Türkçeden farklı olarak Çuvaşça görülmez. Ayrıca Ana
Türkçe bir z/ş dilidir (Demir-Yılmaz 2010:72).
Ana Türkçe döneminde ünlü uzunluklarının korunduğu görülmektedir. Bu dönemin en önemli
karakteristiği birincil uzun ünlülerin varlığıdır. “kı:z, o:n, kö:k, be:r- vb.” Bu uzun ünlüler, bugün
ancak Yakutça, Türkmence, Halaçça gibi dillerde yaşayan uzunlukların karşılaştırılmasından
öğrenilmektedir.
Türkmence Yakutça Halaçça Türkçe
8
9
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ANA TÜRKÇE (Milât- MS V. yy)
Ana Türkçenin birincil uzun ünlüleri, Yakutça, Türkmence, Halaçça dışında daha sonraki
dönemlerde bütün Türk lehçelerinde kısalarak, birincil kısa ünlülerle karışmıştır.
9
10
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ESKİ TÜRKÇE (5.-10. YY)
Eski Türkçe denince ilk akla gelen, Arap harfleri ile yazılmış Türkçe kitaplar ve çoğu zaman da
doğrudan doğruya bu harflerdir. Ancak burada anlaşılması gereken Türkçenin tarihi seyri içinde,
bilinen en eski metinlerin yansıttığı şeklidir.
Eski Türkçe (Old Turkic), Türklerin İslâmiyeti kabul etmeden önce Moğolistan bozkırları ile Çin’de
bulunan tarım bölgesi civarında 5.-10. yüzyıllar arasında kullandıkları dildir.
Eski Türkçe kendi içinde ikiye ayrılır.
Orhon Türkçesi (Köktürkçe)
Uygur Türkçesi (Uygurca)
10
11
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ESKİ TÜRKÇE (5.-10. YY)
Budizm
Şamanlık,
Manihaizm
11
12
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ESKİ TÜRKÇE (5.-10. YY)
Bu dönemin dili, günümüze ulaşan taş, kağıt ya da ağaç vb. nesnelere yazılmış metinler vasıtasıyla
önemli ölçüde aydınlatılmıştır. Bu metinlerin büyük bir bölümü, kökeni konusunda farklı görüşler
bulunan, runik yazı ve Soğd alfabesinin işlek biçimi olan Uygur yazısıyla meydana getirilmiştir.
Eski Türkçenin iki döneme ayrılmasında imlâ, bazı ses ve biçim özellikleri belirleyici olmuştur. En
önemli ayrılıklar şunlardır:
12
13
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ESKİ TÜRKÇE (5.-10. YY)
Orhun Türkçesindeki söz içi ve söz sonu /ny/ sesi, Uygurcada /n/ ve /y/ seslerine ayrışmıştır. Ancak
daha çok /y/ sesi kullanılmıştır.
Orhun T. Uygurca
kony (koyun) koy~kon
13
14
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ESKİ TÜRKÇE (5.-10. YY)
Orhun Türkçesindeki söz içi ve söz sonundaki /b/ sesi Uygurcada /w/ olmuştur.
Orhun T. Uygurca
tebe (deve) tewe
eb (ev) ew
14
15
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ESKİ TÜRKÇE (5.-10. YY)
Orhun Türkçesinde ayrılma durumu –DA ekiyle ifade edilirken Uygurcada –Dın eki kullanılmıştır.
Orhun T. Uygurca
kişi oglın-ta üze (insan balık-tın (şehirden)
oğlundan yukarıda)
15
16
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ESKİ TÜRKÇE (5.-10. YY)
Orhun T. Uygurca
bodun-un͂ (halkın) kişi-nin͂ (insanın)
16
17
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Orhun Türkçesi
Eski Türkçenin ilk aşamasını, MS 690-740 yılları arasında hüküm süren Köktürklerin resmi dili
Orhun Türkçesi oluşturmaktadır.
17
18
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Orhun (Köktürk)Yazıtları
Doğu Göktürkleri tarihinden bahseden bu yazıtlar taşlar üzerine yazdırılarak Orhun ırmağının
yatağına dikildikleri için Orhun Yazıtları olarak bilinirler. Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği
ilk Türkçe metin olan bu yazıtlar, Türk tarih ve edebiyatının ilk yazılı belgeleri olarak büyük önem
taşırlar.
Türk kültür ve medeniyetinin çok değerli kaynakları olan VIII. yüzyıldan kalmış Orhun Yazıtları’nda
devletle milletin karşılıklı olarak görevleri dile getirilir. Bu kitabelerde, Bilge Kağan’ın kardeşi Kül
Tigin ile Çinlilere karşı yaptıkları savaş ve Türk milletinin bütünlüğünü sağlamak için verdikleri
mücadele anlatılmaktadır.
Bir hitabet üslubuna sahip Orhun Yazıtları’nda, Türk halkı milli birlik ve bilinç konusunda
uyarılmaktadır.
Köktürk alfabesiyle irili ufaklı taşlara yazılmış olan bu anıtlar, şöyle sıralanabilir:
18
19
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Orhun (Köktürk)Yazıtları
Bugut İhe-Nur
Çoyrın Handigay
HoytuTamir Talas
Ongin Tonyukuk (Tunyukuk)
İhe-Huşotu Kül Tigin (Köl Tigin)
Nalayha Bilge Kağan
19
20
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Orhun (Köktürk)Yazıtları
Orhun Yazıtları, bugün Moğolistan sınırları içinde başkent Ulan Bator’a 400 km uzaklıkta Koşo
Çaydam adlı göl yakınlarındadır.
Bu yazıtlar, 1. ve 2. Doğu Köktürk döneminden kalmıştır. En erken tarihli olan Soğdca Bugut
yazıtıdır. Türk runik yazısının kullanıldığı ilk belge Çoyrın yazıtıdır.
Türk dili ve tarihi açısından en önemli ve en uzun metinler de
Tonyukuk (Tunyukuk)
Kül Tigin (Köl Tigin)
Bilge Kagan yazıtlarıdır.
20
21
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Orhon (Köktürk)Yazıtları
Tonyukuk Yazıtı:
Köktürklere vezirlik yapmış olan Türk devlet adamı Tonyukuk tarafından 720-725 yılları arasında
diktirilmiştir. Vezir Tonyukuk bu anıtta, Çinlilerle yapılan savaşları anı şeklinde anlatmıştır.
Kül Tigin Yazıtı
Doğu Köktürklerini Çin esaretinden kurtaran İlteriş Kağan’ın küçük oğlu Kül Tigin adına
diktirilmiştir. Kül Tigin 731’de ölünce, ağabeyi Bilge Kağan, kardeşinin ölümünden duyduğu
üzüntünün bir ifadesi olarak bu abideyi diktirmiştir.
Bilge Kağan Yazıtı
Bu anıt 734 yılında ölen Bilge Kağan’ın oğlu tarafından 735 yılında diktirilmiştir. Kitabede Bilge
Kağan’ın Türk milletine iletmek istediği mesajlar dikkat çekicidir.
Bu kitabelerin Türk ve dünya kültürüne kazandırılması uzun zaman almıştır. Danimarkalı Türkolog
Vilhelm Thomsen 1893 yılında kitabelerin dilini çözmüş, 1896 yılında da kitabeleri yayımlamıştır.
21
22
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Orhon (Köktürk)Yazıtları
22
23
Uygurca, Köktürk Devleti’nden sonra yerleşik hayata geçen Uygur Türkleri tarafından kullanılan yazı
dilidir. 763 yılında Bögü Kağan’ın Maniheizm’i devlet dini olarak kabul etmesinin ardından Türkler
yerleşik hayata geçmeye başlamış ve yeni dinin gereklerini yerine getirmek için Mani alfabesiyle
dini eserler yazmışlardır.
Uygurlar bu alfabeden sonra Uygur alfabesini kullanmışlardır. Uygurların Maniheist çevrede
yazdıkları eserler arasında öyküler, dinî metinler, Mani manastırı yönetmeliği, dualar ve ilâhiler
sayılabilir.
840 yılında Kırgızların saldırısından sonra Uygurlar, Doğu Türkistan’da tarım bölgesine yerleşerek
yeni bir devlet kurmuşlardır. Bu bölgede Budizm yaygın olduğu için Uygurca eserlerin çoğu Budist
metinlerin çevirileridir. Budist Uygurların meydana getirdikleri eserleri üç grupta toplayabiliriz:
23
24
Türkçenin Tarihî Dönemleri
Uygur Türkçesi
Sutralar: Budaların verdikleri bütün vaazların bir araya toplandığı eserlerdir. Sekiz Yükmek (Sekiz
Yığın), Altun Yaruk (Altın Işık) en önemlilerindendir.
Vinayalar: Buda ve Budist rahiplerin hayatını düzenleyen kuralların yer aldığı eserlerdir.
Abhidarmalar: Herhangi bir dinî-felsefî konunun açıklanması için yazılmış eserlerdir. Bunlardan
başka Irk Bitig (fal kitabı), Üç İtigsizler, Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi gibi eserler de Uygur
Türkçesi ile yazılmış önemli eserler arasındadır.
24
25
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
Eski Türkçenin Uygur devresinin yanı sıra ayrı bir coğrafi bölgede, İslâm medeniyeti etkisi altında
gelişen Türk yazı diline Orta Türkçe dönemi denir. Orta Türkçe dönemi, en az üç yazı dili ve bu
yazı dillerinin çeşitli dallanmalarıyla değerlendirilebilir. Orta Türkçenin ilk aşaması
Karahanlıca’dır.
a) Karahanlı (Hâkâniye) Türkçesi (11- 13.yy)
Esas olarak Arap alfabesiyle yazılmış ilk İslâmi Türk yazı dilidir. Eski Türkçe döneminin sonu ile
Orta Türkçe döneminin başında Türklerin İslâm dinini kitleler halinde kabul etmesi yeni bir
sürecin başlangıcı olmuştur.
Bu yeni süreç dile de etki etmiş ve Türkçe, zamanla Arap ve Fars dillerinin tesiri altında kalmaya
başlamıştır. Karahanlıların İslâm dinini kabul etmelerinin ardından, başkent Kaşgar önemli bir
kültür merkezi haline gelmiştir.
Bu yeni kültür dairesiyle ilgili ilk yapıtlar da 11. yüzyıldan itibaren görülmeye başlamıştır. Bu
eserler arasında en önemlileri şunlardır:
25
26
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
26
27
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
Divânü Lûgati’t-Türk:
Ayrıca eserde satır aralarında dilin kuralları ve yapısıyla ilgili bilgiler bulmak mümkündür. Bu
özelliğiyle de Türk dilinin ilk gramer kitabı sayılabilir. Ayrıca Kaşgarlı Mahmud bu çalışmada bir de ilk
dünya haritası çizimine yer vermiştir.
Atabetül’-Hakayık (Gerçeklerin Eşiği):
Edip Ahmet Yükneki tarafından 12. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen eser dinî ve tasavvufî konuları
içerir. Eserde, iyi bir insan olmanın yolları çeşitli hadis ve ayetlerle açıklanmıştır. Bilginin yararı,
cahilliğin zararı, dili tutmanın önemi, alçakgönüllülüğün güzelliği, kibrin kötülüğü gibi konulara yer
verilmiştir.
Divan-ı Hikmet:
Hoca Ahmet Yesevî’nin şiirlerine hikmet, bu şiirlerin toplandığı esere de Divan-ı Hikmet denir.
Ahmet Yesevi Türklerin İslâmı daha iyi tanımalarına hizmet etmiş, Hacı Bektaşi Velilerin, Yunus
Emrelerin yetişmesine vesile olmuştur.
27
28
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
28
29
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
Nehcü’l-Feradis:
Kerderli Mahmut tarafından 1358’de yazılmış, kırk hadis tercümesi niteliğinde dinî, ahlâkî bir
eserdir.
Hüsrev ü Şirin:
Kutb tarafından 1341 yılında yazılan önemli mesnevilerdendir.
29
30
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
30
31
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
31
32
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
32
33
Türkçenin Tarihî Dönemleri
ORTA TÜRKÇE (11-15. yy)
Yunus Emre-Risalet’ün-Nüshiyye
Şeyhî –Harname
Hoca Mes’ud- Süheyl ü Nevbahar
Aşık Paşa- Garipname
Süleyman Çelebi- Vesilet’ün- Necat (Mevlit)
33
34
Türkçenin Tarihî Dönemleri
YENİ TÜRK DİLLERİ DÖNEMİ (15-21.yy)
Yeni Türkçe (New Turkic), Orta Türkçe döneminden Karahanlıca ve Harezmce aracılığıyla, modern
Türk dillerine geçiş aşamasını oluşturur. Coğrafî olarak üçe bölünen Türkçe, bu dönemde, Kıpçakça
(Kuzeybatı Türkçesi), Oğuzca (Güneybatı Türkçesi), Çağatayca (Doğu Türkçesi) gibi farklı adlarla
gelişimini sürdürmüştür.
Bu üç tarihî Türk lehçesi, Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla birlikte resmî yazı dilleri haline
getirilmiştir.
Kazakça, Kırgızca, Altayca, Karakalpakça, Nogayca; Tatarca,Başkurtça; Karaçay-Balkarca, Kumukça,
Karaimce Kıpçak Türkçesi’nden; Türkiye Türkçesi, Azerîce, Türkmence ve Gagavuzca Oğuz
Türkçesinden, Özbekçe ve Yeni Uygurca ise Çağatayca’dan doğan modern Türk yazı dilleridir.
34
Kaynaklar
35
35
36
Türk Dili I
Teşekkürler Türkçenin Tarihî Dönemleri
Yrd. Doç. Dr. Mediha Mangır
Ünite 4
36
Türk Dilinin Bugünkü Durumu, Tarihi ve Günümüz Örnekleri, Yazı Dili, Konuşma Dili
1
2
Dünyanın en hareketli milletlerinden biri olan Türklerin yerleşim alanları tarih boyunca
sürekli değişmiştir.
Dolayısıyla Türk dilinin yayılma alanları da bu hareketliliğe bağlı olarak bazen genişlemiş
bazen daralmıştır.
2
3
3
4
• Türk dilleri bugün doğuda Pasifik Okyanusu’ndan, batıda Baltık Denizi kıyılarına, kuzeyde Kuzey Buz Denizi
kıyılarından güneyde Basra ya da İran Körfezi kıyılarına kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada konuşulmaktadır.
4
Bu sınırlar içerisinde kalan;
5
İran Kırgızistan
Tacikistan Kazakistan
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
5
6
6
7
1. Ramstedt’e gelinceye kadar yapılan tasnif denemelerinde genellikle coğrafi ölçütler kullanılmış, bölümlemeler içinde de dil ve
diyalektlerin ses özellikleri verilmeye çalışılmıştır.
2. Samoyloviç, Ligeti, Räsänen, Baskakov, Arat Benzing, Menges, Poppe, Doerfer gibi önemli isimler tarafından yapılmış olan tasnif
denemelerinde, ayırıcı ölçütler giderek artmıştır.
7
8
8
9
1. Tekin’in tasnifinde daha önceki denemeler değerlendirilmiş, r/z ve l/ş denklikleri, söz başındaki /h/ sesi, söz içi ve sonundaki
/d/ sesinin durumu, çok heceli kelimelerin sonundaki –ıg ses öbeği ile tek heceli kelimelerin sonundaki –ag ses öbeğinin
durumu ve söz başındaki t- sesinin durumu tespit edilerek Türk dil ve diyelektleri on iki grupta incelenmiştir.
9
10
• Türk dillerinin yanında Türk dünyasının tasnifi konusunda en çok kabul göreni, yönlere
göre yapılan tasniftir.
• Bu tasnifte Hazar Denizi merkez alınmıştır. Buna göre;
10
Batı Türkleri
11
11
Kuzey Türkleri
12
12
Doğu Türkleri
13
13
14
14
15
• Türkçe, başlangıcından 13. yüzyıla kadar tek bir yazı diline sahipti ve bu yazı dili
bütün Türkler için ortaktı.
• 13. yüzyılda Kuzey-Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılan Türk yazı dili, 19.yüzyıla
kadar bu şekilde devam etmiştir.
15
16
13. yüzyıldan 19.yüzyıla kadar olan sürede bütün Doğu ve Kuzey Türklüğü Kuzey-
Doğu Türkçesini, bütün Batı Türklüğü de Batı Türkçesini kullanmıştır. Ancak
19.yüzyılda Rusya’nın Azerbaycan’ı işgaliyle Batı kolu içinde Azeri Türkçesinin, yine
Rus istilasıyla da Kuzey-Doğu Türkçesi içinde Kazan Tatar Türkçelerinin ayrı ayrı yazı
dili haline gelmeye başladıkları görülür.
16
17
1. 1917 Bolşevik ihtilâlindan sonra ise diğer Türk lehçeleri ayrı birer yazı dili haline getirilmiştir.
2. Sayıları 24’ü bulan Türk dil ve lehçelerinin 20’si yazı dilidir: Türkçe, Azerî Türkçesi, Türkmence, Kumukça, Karaçayca-Balkarca,
Nogayca, Kırım Tatarcası, Gagauzca, Tatarca, Başkurtça, Çuvaşça, Kırgızca, Kazakça, Karakalpakça, Özbekçe, Yeni Uygurca, Altayca,
Hakasça, Tuvaca, Tofaca, Yakutça ve Dolganca.
17
18
• Yazı dili olmayan Türk dil ve lehçeleri ise şunlardır: Çin’in Kansu eyaletinde
konuşulan Sarı Uygurca, Hsün-ha Özerk bölgesinde konuşulan Salarca ile
Batı Sibirya’da konuşulan Baraba Tatarcası da bunlara eklenebilir.
18
Türkiye Türkçesi
19
Türkiye ve KKTC’de resmi dil olarak; Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya
ve Kosova’daki Türkler arasında azınlık dili olarak; Avrupa, Amerika, Avustralya, Rusya
Federasyonu ve Arap ülkelerinde de çeşitli sebeplerle bulunan yaklaşık 3.5 milyon
Türk vatandaşı tarafından konuşulmaktadır.
19
20
20
Batı Türkçesi (Güney-Batı Türkçesi)
21
Azerbaycan Türkçesi:
Azerbaycan ile İran ve Gürcistan’da yaşayan Azeriler arasında kullanılmaktadır.
Türkmen Türkçesi:
Türkmenistan’da, İran’ın Horasan bölgesinde, Afganistan ve Pakistan’daki Türkmenler arasında kullanılır.
21
Batı Türkçesi (Güney-Batı Türkçesi)
22
Gagauz Türkçesi:
Moldovya, Ukrayna, Bulgaristan ve Romanya’daki Türkler arasında kullanılır.
22
23
• Özbek Türkçesi:
Özbekistan ile Afganistan ve Pakistan’daki Özbekler arasında kullanılır.
• Kazak Türkçesi:
Kazakistan’da ve Doğu Türkistan’da yaşayan Kazaklar arasında kullanılır.
23
Doğu Türkçesi (Kuzey-Doğu Türkçesi)
24
Kırgız Türkçesi:
Kırgızistan ve Doğu Türkistan’daki Kırgızlar arasında kullanılır.
Nogay Türkçesi:
Kuzey Kafkasya’da yaşayan Nogaylar arasında kullanılır.
24
Doğu Türkçesi (Kuzey-Doğu Türkçesi)
25
Hakas Türkçesi:
Güney Sibirya’da ve Çin’in Kansu eyaletinde Hakaslar arasında kullanılır.
Karakalpak Türkçesi:
Aral Gölü etrafında yaşayan Karakalpaklar arasında kullanılır.
25
Doğu Türkçesi (Kuzey-Doğu Türkçesi)
26
Kumuk Türkçesi:
Kuzey Kafkasya’da yaşayan Kumuklar arasında kullanılır.
Kırım Türkçesi:
Kırım’da ve Romanya’da yaşayan Kırım Türkleri arasında kullanılır.
26
Doğu Türkçesi (Kuzey-Doğu Türkçesi)
27
Uygur Türkçesi:
Doğu Türkistan’da ve Kazakistan’da yaşayan Uygurlar arasında kullanılır.
Başkurt Türkçesi:
Başkurdistan’da yaşayan Başkurtlar arasında kullanılır.
27
Doğu Türkçesi (Kuzey-Doğu Türkçesi)
28
Karaçay Türkçesi:
Kuzey Kafkasya ve Rusya’da yaşayan Karaçaylar arasında kullanılır.
Altay Türkçesi:
Altay Muhtar Cumhuriyeti’nde kullanılır.
Malkar Türkçesi:
Kuzey Kafkasya ve Rusya’da kullanılır.
28
Doğu Türkçesi (Kuzey-Doğu Türkçesi)
29
Tuva Türkçesi:
Tuva Muhtar Cumhuriyeti’nde ve Moğolistan’da yaşayan Tuvalar arasında
kullanılır.
29
Doğu Türkçesi (Kuzey-Doğu Türkçesi)
30
Karay Türkçesi:
Polonya ve Litvanya’da yaşayan Karaylar arasında kullanılır.
30
31
Türk dili günümüzde üç değişik alfabe ve yirmiden fazla yazı diliyle varlığını
sürdürmektedir. Bu alfabeler;
• Türkiye
• KKTC
• Yunanistan
• Bulgaristan
• Makedonya
• Kosova
31
32
Afganistan
İran
Çin
Irak
32
33
33
34
34
35
Türk dilinin yazılı ürünleri ile tarih sahnesine ilk çıkışı Eski Türkçe dönemidir.
Bundan önceki İlk Türkçe ve Ana Türkçe dönemine ait yazılı metinler yoktur.
35
Eski Türkçe Dönemi
36
Göktürk Dönemi
İnim Kül Tigin kergek boldı. Özüm sakındım. Körür közüm körmez teg, bilir
biligim bilmez teg boldı. Özüm sakındım. Öd tengri yaşar. Kişi oglı kop ölgeli
törümiş. Ança sakındım. Közde yaş kelser tıda köngülte sıgıt kelser yanduru
sakındım. Katıgdı sakındım.
36
Eski Türkçe Dönemi
37
Göktürk Dönemi
Türkiye Türkçesiyle
Küçük kardeşim Kül Tigin öldü. Kendim düşünceye daldım. Görür gözüm görmez
gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar.
İnsanoğlu hep ölmek için türemiş. Öyle düşünceye daldım. Gözden yaş gelse
mani olarak, gönülden ağlamak gelse geri çevirerek düşünceye daldım. Müthiş
(derin) düşünceye daldım.
37
Eski Türkçe Dönemi
38
Uygur Dönemi
Uluş barça tegin üçün busanur yemä ḳan inçä tep yarlıġ-ḳadı tıdu umadam
ärkim tükämädi ärksiz ıdur men amtı siz ḳataġlanıŋ birlä barıŋ barıŋ yerçi boluŋ
tep yarlıġ-ḳadı avıçḳa ḳamaġ taplanmış üçün yerçi boltı…
38
Eski Türkçe Dönemi
39
Uygur Dönemi
Ol ödün kaŋı kan teginkä säptı beş yüz äränniŋ aşı suvı kölüki takı nä kärgäkin alku tükäti
berip uzatıp öntürdi ol ödün ayıġ ögli tegin inisi inçä tep sakıntı ögüm kaŋım eçim teginkä
sevär meni aklayur erti amtı eçim taluy-ka barıp ärdini kälürsär takı aġırlıġ bolġay men takı
uçuz bolġay tep sakıntı amtı birlä barayın ötrü kanı kan-ka inçä tep ötünti eçim teğin ölüm
yerka barır ol.
39
Eski Türkçe Dönemi
40
Uygur Dönemi
Türkiye Türkçesiyle
Bütün ülke prens için üzülüyordu. Han şöyle bir açıkladı:” Onu engelleyemedim. Gücüm buna yetmedi ve istemeye
istemeye gitmesine izin veriyorum. Şimdi siz gayret edin, onunla gidin, onun kılavuzu olun” . Yaşlı adam (öneriyi)
tamamen kabul ettiği için onun kılavuzu oldu. O zaman babası han prensi gerekli malzemelerle donattı.
40
Uygur Dönemi
41
Türkiye Türkçesiyle
Beş adama yetecek yiyecek, su ve yük hayvanından başka gerekli olan her şeyi tam ve eksiksiz verdi; ve onları geçirip uğurladı. Bu
sırada (İyi Düşünceli Prensin) küçük kardeşi Kötü Düşünceli Prens şöyle düşündü:” Babam ve annem hep sadece ağabeyim prensi
sevdiler ve benden hep nefret ettiler. Şimdi ağabeyim okyanusa gider de mücevheri getirirse (onların gözünde) daha da değerli
olacak, beni ise daha çok küçümseyecekler.” diye düşündü.” Şimdi ben de (onunla) gideyim!”
41
Eski Türkçe Dönemi
42
Uygur Dönemi
Türkiye Türkçesiyle
Bunun üzerine babası hana şöyle seslendi: «Ağabeyim prens ölüm ülkesine
gidiyor. Ben niçin kalayım, haşmetlim? Ben de gideyim! İyi de olsak kötü de
olsak beraber olalım!” dedi.”
42
Orta Türkçe Dönemi
43
Karahanlı Türkçesi
43
Orta Türkçe Dönemi
44
Karahanlı Türkçesi
Türkiye Türkçesiyle
44
Orta Türkçe Dönemi
45
Karahanlı Türkçesi
45
Orta Türkçe Dönemi
46
Karahanlı Türkçesi
Atabetü’l-Hakayık’tan Örnek:
46
Orta Türkçe Dönemi
47
Karahanlı Türkçesi
Atabetü’l-Hakayık’tan Örnek:
47
Orta Türkçe Dönemi
48
Harezm Türkçesi
48
Orta Türkçe Dönemi
49
Harezm Türkçesi
Türkiye Türkçesiyle
49
Orta Türkçe Dönemi
50
Kıpçak Türkçesi
50
Orta Türkçe Dönemi
51
Kıpçak Türkçesi
Türkiye Türkçesiyle
Düşünsem pahasız (paha biçilemeyen) kanını
Ki Hristos (Hazreti İsa) döktü sevip kul(lar)unu
(Bu nedenle) Engelleyemem (göz) yaşımı .
Kim unutabilir bunca iyiliği (gençliği)
Ki içip tatlı tatlı kaynak suyunu
Doyurttu canını .
Yezus (Hazreti İsa) (sen) tatlı (ve) yamansız (iyi) iken
Niye azap çektirirsin hiç günahsız
Kendi nazik boyuna (bedenine) ?
51
Orta Türkçe Dönemi
52
Çağatay Türkçesi
Lisanü’t-Tayr’dan Örnek:
Türk nazmıda çü min tartıp alem/ Eyledim ol memleketni yek kalem
52
Orta Türkçe Dönemi
53
Çağatay Türkçesi
Türkiye Türkçesiyle
Ne zaman ki ben Türk şiirinde bayrak yükselttim, o zaman bütün memleketi yek-
kalem eyledim.
53
Orta Türkçe Dönemi
54
Çağatay Türkçesi
54
Orta Türkçe Dönemi
55
Çağatay Türkçesi
Türkiye Türkçesiyle
55
Orta Türkçe Dönemi
56
Yunus Emre
56
Yeni Türkçe Dönemi
57
Ayrılık-Azeri
57
Yeni Türkçe Dönemi
58
Bayrak
58
59
59
60
60
61
61
Yazı Dili
62
• Tarih boyunca ancak medeniyeti, kültürü, edebiyatı olan kavimlerin yazı dilleri
olmuştur.
62
Yazı Dili
63
• Bir dil sahası içinde veya ülkede, şive ve ağızlar çeşitli olduğu halde, tek bir yazı dili bulunur. Türkiye Türkçesinin ağızlarından
İstanbul ağzı, yazımıza ve konuşmamıza esas teşkil eder.
• Yazı dili, dilin dondurulmuş biçimidir. Nesilden nesile kültür aktarımı en sağlıklı şekilde yazı diliyle yapılabilir.
63
Konuşma Dili-Lehçe, Şive, Ağız
64
• Konuşma dili evde, sokakta, günlük hayatta kullanılan ve dilin gelişiminde temel
olan dildir. Konuşma dilinde bir dilin kullanıldığı sınırlar içerisinde bile farklı
söyleyişler ve sözcük ayrılıkları söz konusudur.
• Resmi dil, ticaret dili, dini dil, argo gibi çeşitlemeleri de içine alan günlük dilin
kendine özgü anlamları ve kullanışları vardır.
64
65
• Bir dilin muhtelif lehçeleri, şiveleri ve ağızları vardır. Bunlardan lehçe bir dilin
bilinen ve takip edilebilen tarihinden önce, karanlık bir devirde kendisinden
ayrılmış olup çok büyük ayrılıklar gösteren kollarına denir.
• Şive bir dilin bilinen ve takip edilen dönemlerinde kendisinden ayrılıp bazı ses ve
şekil ayrılıkları gösteren kollarıdır.
65
66
• Ağız ise bir şive içerisinde bulunan ve söyleyiş farklarına dayanan dilin küçük
kollarına, değişik bölge ve şehirlerdeki halkın kelimeleri söyleyiş
bakımından birbirinden ayrı olan konuşmalarına verdiğimiz addır.
66
67
• Ağızlarda ses (söyleyiş), şivelerde ses ve şekil, lehçelerde ise ses ve şekilden başka
kelime ayrılıkları bulunur.
67
68
Türk Dili I
Teşekkürler Türk Dilinin Bugünkü Durumu…
Yrd. Doç. Dr. Mediha Mangır
Ünite 5
68
Dilbilgisinin Tanımı, Bölümleri, Türk Dilinin Özellikleri
1
3
Dilbilgisinin Bölümleri
Cümle bilgisi (sentaks)
• Ses bilgisi, bir dilin konuşmaya yarayan seslerini, bunların oluşum ve değişimlerini inceleyen; bu seslerin sözcük
bünyesinde birbirleriyle olan ilişkilerini saptayıp bunları kurallarla belirleyen dilbilgisinin ana kollarından
birisidir.
• Konuşma dilinin söylenip işitilebilen en küçük parçasına ses denir.
• Bir dilin ana malzemesi ve en küçük parçası olan seslerin tek başlarına anlamları yoktur. Bunların görevi kelime
yapmaktır.
2
Ses Bilgisi (Fonetik)
5
• Seslerin yazıdaki işaretlerine harf denir. Ses ile harf aynı şey değildir.
• Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.
• Türk alfabesinde, ses ile harf arasında birebir ilişki vardır, her ses bir harf ile gösterilir.
• Bir dildeki seslerin yazıdaki işaretleri olan harflerin belli bir sıraya konulmuş bütününe alfabe denir.
• Türkler, önce Göktürk alfabesini daha sonra Uygur alfabesini, İslamiyetin kabulü sonrasında ise Arap
alfabesinden geliştirdikleri alfabeyi kullanmışlardır.
• Türkiye Cumhuriyeti’nde 1 Kasım 1928’den itibaren Latin alfabesi esas alınarak oluşturulan alfabe kullanılmaya
başlamıştır.
3
Ses Bilgisi (Fonetik)
7
Ünlüler
• Oluşumları sırasında ses yolu açık olan, ses organları tarafından herhangi bir engele uğratılmayan seslerdir.
• Ünlülerin oluşmasında sadece ses telleri titreşir.
• Türkiye Türkçesindeki ünlüler a,e,ı,i,o,ö,u,ü dür. Tek başına hece kurabilen sesler olan ünlüler her hecenin yapısında mutlaka vardır.
Ünsüzler
• Meydana gelişleri sırasında ses yolunda bir engelle karşılaşan, takıntıya uğrayan seslerdir.
• Ünsüzler, yanına getirilen bir ünlü yardımıyla telaffuz edilir ve tek başlarına hece kuramazlar.
4
Ses Bilgisi (Fonetik)
9
• Ses organlarının aynı doğrultudaki hareketiyle ve bir nefes hamlesi içinde çıkan tek bir ses veya ses grubundan
oluşan ses birimine hece denir. Bütün hecelerin ortak özelliği, yapılarında bir ünlünün bulmasıdır. Bir yerde
heceden bahsedebilmek için orada bir ünlünün bulunması gerekir.
• Dolayısıyla bir kelimenin içinde kaç tane ünlü varsa orada o kadar hece var demektir.
• Konuşmada belirli bir hecenin, kelimenin ya da cümlenin diğerlerine göre daha baskılı söylenmesine vurgu
denir.
Kelime Vurgusu
5
Ses Bilgisi (Fonetik)
11
Cümle Vurgusu
• Cümle içindeki kelimelerden birinin diğerlerine göre daha baskılı söylenmesidir. Türkçede cümle vurgusu
genellikle yüklemdedir.
• Konuşma sırasında çıkarılan sesler, hiçbir zaman aynı seviyede değildir. Ruh
haline ve kullanılan kelimenin anlamına göre ses alçalır veya yükselir, yumuşar
veya sertleşir.
• Konuşma seste meydana gelen bu değişikliğe tonlama denir.
6
13
• Bir dildeki anlamlı ve görevli birlikler olan kelimeleri, görevli birimler olan ekleri, eklerle köklerin birleşme
yollarını, kelimelerin anlamlarını ve eklerin görevlerini dilin kelime türetme ve çekim özelliklerini inceleyen dil
bilgisi koludur.
• Bir dildeki en küçük öge olan ses, başka seslerle belirli düzende birleşerek heceleri oluşturur. Ancak hem sesin
hem de hecenin yalnız başına anlamı yoktur.
• Bunların bir araya gelmesiyle anlam taşıyan veya belirli bir görev yapan kelimeler meydana gelir.
7
15
• Türkçede kökler genellikle tek hecelidir: su, gel, tat v.b. Canlı ve cansız bütün varlıkları, nesneleri, zihindeki somut
ve soyut kavramları karşılayan köklere isim kökü
(yön, ev, koltuk, kitap, iş) ; varlık, nesne ve kavramlara ait hareketleri karşılayan köklere de fiil kökü (sev-, gül-, sar-,
bil-) denir.
• Kökler anlamlı en küçük parçalar olduğu için daha küçük parçalara ayrılamaz. Her kelimenin mutlaka bir kökü
vardır.
• Bu kök üzerine getirilen bazı eklerle yeni kelimeler türetiriz.
8
Biçim Bilgisi (Morfoloji)
17
18
• Kitap bir varlığın adıdır. Bu kelime kök halindedir. Çünkü herhangi bir ek
almamıştır.
• Bu kelimeye getireceğimiz –çı eki ile oluşturduğumuz ‘kitapçı’ kelimesi kitap
işleriyle uğraşan kişiyi karşılar.
• Burada –çı eki yapım eki görevindedir. ‘kitap’ ve ‘kitapçı’ anlamları farklı olan
iki kelimedir.
9
Biçim Bilgisi (Morfoloji)
19
• Kelimeler arasındaki ilişkiyi sağlayan; kelimeye sayı, zaman, şahıs, durum, soru gibi anlamlar kazandıran eklere
çekim eki denir.
• Varlık ve hareketlerin tamamını kelime kökleriyle karşılamak imkânsızdır; çünkü köklerin sayısı sınırlıdır.
• Dilde yeni kelimelere ihtiyaç duyulduğunda yapım eklerinden faydalanılır.
• Bu eklerle yeni kelimeler türetilir. Köklerden yapım ekleriyle genişletilmiş olan şekillere gövde denir.
20
Örneklerden de görüleceği üzere kökle gövde arasında her zaman bir anlam ilişkisi vardır.
Sev- Sevgi
Sevgili Sevgisiz
Sevimli Sevimsiz
10
21
• Sözcüklerin cümle içindeki sıralanış biçimlerini, görevlerini ve cümlenin yapısını inceleyen dilbilgisi alanına cümle
bilgisi=söz dizimi= sentaks denir.
• Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir durumu bir olayı yargı bildirerek anlatan kelime veya kelime dizisine cümle denir.
• Cümledeki bu duygu, düşünce ve hükmü tam olarak anlatabilmek için farklı görevler üstlenen unsurlara cümlenin
ögeleri denir.
11
Cümle Bilgisi (Sentaks)
23
• Cümlenin kuruluşunda mutlaka bulunması gereken ögeler temel ögelerdir. Bunlar yüklem ve öznedir.
• Cümlenin anlamını çeşitli yönlerden açıklayan tümleçler ise yardımcı ögelerdir.
Cümlenin Öğeleri
• Yüklem,Cümledeki işi, hareketi, olayı üzerine alan, yargı bildiren unsurdur. Cümle yüklem üzerine kurulur.
• Yüklem çekimli bir fiil veya ek-fiille çekimlenmiş isim soyundan bir kelime olabilir.
Örnek
Tatilde başıma gelenleri sana sonra anlatırım.
Sanırım Ali çok cimridir.
12
Cümle Bilgisi (Sentaks)
25
Cümlenin Öğeleri
• Özne,Cümlede yüklemin bildirdiği işi, oluşu, hareketi yapan veya durumu üzerine alan unsurdur.
• Yükleme (‘kim ve ne’ soruları )sorularak cümlenin öznesi bulunur.
Örnek
Mustafa Kemal hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamıştır.(kim?)
Biz, bu konuda söylenmesi gereken her şeyi söyledik.(kim?)
26
• Özne,bazı cümlelerde özne doğrudan doğruya bir kelime veya kelime grubu
olarak bulunmaz.
• Böyle yapılarda özne, yüklemin sonundaki şahıs ekine bakılarak anlaşılır.
Örnek
(Biz) Geçen yıl bu vakitlerde babamın yanındaydık.
(O) Kısa sürede gözden kayboldu.
13
Cümle Bilgisi (Sentaks)
27
Cümlenin Öğeleri
Nesne,yüklemin bildirdiği işten etkilenen unsurdur. Nesne, yükleme belirtme hali ekiyle
(-ı/-i/-u/-ü) veya eksiz olarak bağlanır.
Belirtme hali ekini taşıyan nesnelere belirtili nesne, bu hal ekini taşımayan nesnelere ise belirtisiz nesne adı verilir.
Cümle incelemelerinde yükleme sorulan ‘kimi’ ‘neyi’ ve ‘ne’ soruları nesneyi bulmaya yardım eder.
28
Örnek
Cesaret, insanı zafere, korkaklık ölüme götürür.(kimi?)
Babam, doktorun tavsiyesinden sonra sigara içmiyordu.(ne?)
14
Cümle Bilgisi (Sentaks)
29
Cümlenin Öğeleri
Yer tamamlayıcısı (Dolaylı Tümleç),işin, hareketin veya oluşun yapıldığı, edildiği yeri veya hareketin yönünü
ifade eden unsurdur.
Yer tamamlayıcısı yükleme isim yaklaşma (-a/-e) , bulunma (-da/-de/-ta/-te) veya uzaklaşma (-dan/-den/-tan/-ten) hali
ekleriyle bağlanır.
30
Nereye Nerede
Nereden Kime
Kimde Kimden
soruları sorulur.
15
31
Örnek
Güneş girmeyen eve doktor girer. (nereye?)
Bana sinirli sinirli baktı .(kime ?)
Cümlenin Öğeleri
Zarf Tümleci,yüklemi zaman, tarz, sebep, miktar, yön, vasıta ve şart bildirerek tamamlayan cümle unsurudur.
Örnek
Buralarda dolaşmayı çok seviyorum. (miktar)
Elindeki silahı yavaşça yere bıraktı. (tarz)
16
Cümle Bilgisi (Sentaks)
33
Cümlenin Türleri
Yüklemin Türüne
Göre Cümleler
Anlamına Göre
Cümle Türleri
Cümleler
Yüklemin Yerine
Göre Cümleler
Yapısına Göre
Cümleler
Cümlenin Türleri
17
Cümle Bilgisi (Sentaks)
35
Cümlenin Türleri
Cümlenin Türleri
18
Cümle Bilgisi (Sentaks)
37
Cümlenin Türleri
Cümlenin Türleri
19
Cümle Bilgisi (Sentaks)
39
Cümlenin Türleri
Cümlenin Türleri
20
Cümle Bilgisi (Sentaks)
41
Cümlenin Türleri
Cümlenin Türleri
21
Cümle Bilgisi (Sentaks)
43
Cümlenin Türleri
Cümlenin Türleri
22
Cümle Bilgisi (Sentaks)
45
Cümlenin Türleri
46
23
Anlam Bilgisi (Semantik)
47
Somut Kavramlar,
ağaç,kuş, dağ,deniz, gibi elle tutulup gözle görülebilen nesnelerin zihindeki tasarım biçimidir.
Soyut Kavramlar,
dostluk, düşmanlık, melek, şeytan, aşk, kıskançlık, gibi elle tutulup gözle görülmeyen duygu ve düşüncelerin zihindeki
tasarım biçimidir.
Sözcük ve Kavram
24
Anlam Bilgisi (Semantik)
49
Sözcük ve Kavram
Eş Anlamlı Sözcükler;
Birden çok sözcüğün aynı kavramı göstermesinden eş anlamlı sözcükler oluşur.
• Yıl=sene,
• çeviri=tercüme,
• değer=kıymet
Sözcük ve Kavram
25
Anlam Bilgisi (Semantik)
51
Sözcük ve Anlam
Sözcüklerin belirttiği kavramların, olayların, hareketlerin ve hayallerin zihindeki değerlendiriliş biçimine anlam denir .
Temel Anlam
Bir sözcüğün herkesçe bilinen en yaygın kullanılan ve akla ilk gelen anlamına temel anlam denir.
Örnek
• Çocuk ağır çantayı güçlükte taşıyordu.
• Odadaki ışık yeterli değildi.
• Ağaçtan düştü, kolu kırıldı.
Sözcük ve Anlam
Yan Anlam
Bir sözcüğün temel anlamı yanında, zaman içerisinde kazandığı yeni anlam veya anlamlara yan anlam denir.
Örnek
• Masanın bir ayağı kırılmış
• Gömleğin kolları kırışmış.
• Ayakkabısının burnu yırtıktı.
26
Anlam Bilgisi (Semantik)
53
Anlam Aktarması
Anlam Aktarması
Bütün-Parça İlişkisi:
Bir varlığın bütünü söylenerek parçası, parçası söylenerek bütünü kastedilir.
Örnek
Marmara’da her yelken (Gemi)
Uçar gibi neşeli
Herkes başının üstünde bir çatı olsun ister.(Ev)
27
Anlam Bilgisi (Semantik)
55
Anlam Aktarması
Anlam Aktarması
Sanatçı-Eser İlişkisi:
Sanatçının adı söylenerek eseri ya da eserleri kastedilir.
Örnek
Yunus Emre’yi okumak insana çok şey katar.(Şiirleri)
Pikapta Zeki Müren dönüyor.(Şarkıları)
28
Anlam Bilgisi (Semantik)
57
Anlam Aktarması
Yer-İnsan İlişkisi:
Yer adı söylenerek insanlar kastedilir.
Örnek
Törende bütün kasaba meydanda toplanmıştı.(Kasaba halkı)
Eve haber verip geleyim.(Ev halkı)
Anlam Aktarması
Şehir-Yönetim İlişkisi:
Bir ülkenin başkenti söylenerek yöneticileri kastedilir.
Örnek
Acaba Ankara bu konuda ne düşünüyor ? (Devlet yöneticileri)
29
Anlam Bilgisi (Semantik)
59
Anlam Aktarması
Deyim Aktarması
Bir sözcüğün benzetme amacı ile başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır.
• İnsandan Doğaya Aktarmalar
• Doğadan İnsana Aktarmalar
• Duyu Aktarması
• Doğayla İlgili Kavramların Doğaya Aktarılması
Anlam Aktarması
30
Anlam Bilgisi (Semantik)
61
Anlam Aktarması
Anlam Aktarması
Duyu Aktarması
Bir duyuya ait olan kavramların başka duyular ile birlikte kullanılmasıdır.
Örnek
Sokaktan acı bir fren sesi geldi .(tatma-duymaya)
Onun keskin bakışları hepimizi korkuttu. (dokunma-görmeye)
31
Anlam Bilgisi (Semantik)
63
Bir sözcüğün anlattığı kavramlardan bir ya da birkaçını kaybederek kavram alanının küçülmesine anlam daralması
denir.
Oğul sözcüğü eskiden kız ve erkek çocuk anlamına gelirdi. Bugün yalnızca erkek çocuk anlamına gelmektedir.
64
Bir kavramı gösteren sözcüğün yeni kavramlar kazanmasına anlam genişlemesi denir.
Dalga eskiden yalnızca suyun hareketini bildirirdi. Daha sonra bu sözcük ses dalgaları,
radyo dalgaları, şekilde de kullanılmaya başlamıştır.
32
65
• Köken bilgisi, bir dildeki sözcüklerin kökenlerini, o dilin diğer dillerle olan
ilişkisini geçmişten günümüze inceleyen bilimdir.
• Köken bilgisi çalışmaları bir dilin tarihi, kültürü, başka ülkelerin dilleriyle
ilişkileri konusunda oldukça ilginç bilgiler vermektedir. Bu bilim dalı sözcüklerin
geçirdiği değişimleri kapsar.
33
67
68
34
69
70
35
71
1. Türk dilinin ve onun da mensubu bulunduğu Ural-Altay dil ailesinin diğer dillerden ayrılan en önemli özelliği, ‘ses uyumunun’
bulunmasıdır.(ağaçtan, çiçekten..)
2. Türkçe yapı bakımından ekmeli bir dildir.
(gözlükçülükten, sınıftan..)
3. Türkçede gramatikal cinsiyet ayrımı yoktur. Bu nedenlerle kelimelerde cinsiyet ayrımını gösteren değişiklik yapılamaz.
(İngilizce’den örnek verecek olursak; he, she…)
4. Türkçede söz diziminde yardımcı unsur başta, ana unsur ise sonda bulunur.
(sarı araba, kapının kolu..)
5. Türkçede sıfatlar isimlerden önce kullanılır.
(iki kalem, çalışkan çocuk..)
6. Türkçede soru eki vardır.
(Soruları çözdünüz mü?)
7. Türkçede tanımlık (artikel) yoktur.
72
36
73
Türk Dili I
Teşekkürler Dilbilgisinin Tanımı, Bölümleri, Türk Dilinin
Yrd. Doç. Dr. Mediha MANGIR Özellikleri
Ünite 6
37
Türk Dilinin Bugünkü Durumu
Türkçenin
Türkçede Ses
Ses HECE
Sesler Değişmeleri
Özellikleri
1
3
Türkçede Sesler
4
Oluşumları esnasında ses yolunda herhangi bir engele uğramadan çıkan seslere ünlü (sesli) sesler; ses yolundaki
kapanmalar ve daralmalar nedeniyle engele uğrayan seslere de ünsüz (sessiz) sesler denir.
2
Ünlüler
5
Türkçede ünlüler dilin, dudakların ve alt çenenin durumuna göre şekil alırlar. Herhangi bir engele uğramadan
çıktıkları için ünlülere özgür fonemler de denilebilir.
3
7
Düz Yuvarlak
Kalın a ı o u
İnce e i ö ü
Ünsüzler
8
Ses yolundaki kapanmalar ve daralmalar nedeniyle engele uğrayan seslere de ünsüz (sessiz) sesler denir.
Bunlara engelli fonemler de denilebilir.
4
Sürekli (=Sızmalı) ve Süreksiz (=Patlamalı) Ünsüzler 9
Havanın, ses yolunun daralmış olan Havanın, ses yolunun tamamıyla kapanmış
noktasından sürtünüp çıkmasıyla olan bir noktasını itip açmasıyla biçimlenen
biçimlenen ünsüzlere sürekli ünsüzler denir. ünsüzlere süreksiz ünsüzler denir.
f, h, ğ, j, l, r, s, ş, v, y, z. b, c, ç, d, g, k, m, n, p, t.
Tonlu ünsüzler, biçimlenirken ses tellerini Tonsuz ünsüzler, biçimlenirken ses tellerini
titreten ünsüzlerdir. Bunlara titreşimli ya da titretmeyen ünsüzlerdir. Bunlara titreşimsiz
ötümlü ünsüzler de denir. ya da ötümsüz ünsüzler de denir.
b c d g ğ j l m n r v y z. ç, f, h, k, p, s, ş, t.
5
Dudak, Diş, Damak ve Gırtlak Ünsüzleri
11
Dudak ünsüzleri
Bunlar iki dudağın birbirine dokunması veya alt dudağın dişlerlerle teması ya da
yaklaşması sonucu oluşurlar: b, p, m, v, f.
Bunlardan b, p, m çift dudak ünsüzleridir.
v, f ise diş dudak ünsüzleridir.
Diş ünsüzleri
Bunlar dil ucunun üst dişlere veya diş etlerine dokunması veya yaklaşması suretiyle
çıkan ünsüzlerdir: d, t, c, ç, z, s, j, ş, n, l, r.
Bunlardan d, t, z, s, n, r asıl diş ünsüzleri; c, ç, j, ş, l ise diş eti ünsüzleridir.
6
Dudak, Diş, Damak ve Gırtlak Ünsüzleri
13
Damak ünsüzleri
Bunlar dil ortasının ön damağa veya dil kökünün art damağa dokunması veya
yaklaşması ile çıkan ünsüzlerdir:
k, g, ğ, y.
Gırtlak Ünsüzü:
Gırtlakta ses tellerinin birbirine yaklaşarak veya çarparak meydana getirdikleri sese
gırtlak ünsüzü denir.
Bir h ünsüzü’dür
7
15
1-) Türkçe kelimelerin başında c, ğ, l, m, n, r, v, z ünsüzleri bulunmaz. İstisna olanların çoğu ses olaylarıyla açıklanabilir.
/c/ sesiyle başlayan Türkçe kelimeler yansıma veya çocuk dilinden alınmadır: civciv, cızırtı, cızla-, , cıvılda-, ciyakla-, cıs, cici vb.
Söz başında ince /l/ ve kalın /l/ ünsüzleri bulunan Türkçe kelimeler yansımadır: lakırdı, lıkır lıkır, lokur lokur, löp löp, lüp lüp.
lale, limon, lojman, lüks vb. kelimeler de yabancıdır.
Kelime başında /m/ ünsüzü yansıma kelimelerde bulunur: mırmır, miyavla-, mızmız, mırıldanmak, melemek, mama vb. Şunlar da
yabancı kökenlidir: masa, miras, müzik, makine vb.
/n/ ünsüzü ile başlayan Türkçe kelimeler, ne soru sözü ve türevleriyle yansımalardır: neden, nereye, niçin, nasıl (<ne+asıl) vb.
naylon, naz, nadir, nasihat, nimet, nur yabancıdır.
Gırtlak Ünsüzü:
/r/ sesi rap rap (yürümek) gibi yansımalarda bulunur. Bu ses alıntı kelimelerin
başında sıkça görülür: radyo, resim, roket, rüya vb.
/v/ ünsüzü Eski Türkçede yoktur. /v/ ünsüzü ile başlayan bazı kelimeler b>v
değişimiyle ortaya çıkmıştır: var, var-, ver- gibi. Bu ses yansımalarda da başta
bulunabilir: vay, vızıltı, viyaklamak. /v/ sesiyle başlayan birçok yabancı kelime
vardır: vakit, vektör, vinç, vuku vb.
/z/ ünsüzü de zırla-, zırıltı, zangır zangır, zıplamak gibi yansımaların dışında alıntı
kelimelerde bulunur: zafer, zaman, ziyade vb.
8
17
18
3. Türkçe kelimelerde birincil uzun ünlü yoktur. Uzun ünlülü kelimeler hep
Arapça veya Farsça kökenlidir: âlem, cahil [ca: hil], mavi [ma: vi], şair [şa:ir],
tarih [ta: rih], millî vb.
4. Türkçede ikiz ünlü (diftong) yoktur. Türkçede yan yana iki ünlünün bulunduğu
kelimeler yabancı kökenlidir: saat, aile, iade, şair, şiir vb. Türkçede boşluk
(hiatus) yoktur. Bu nedenle ünlüyle biten kelimelere ünlüyle başlayan ekler
gelirken iki ünlünün arasına /y/ bağlayıcı ünsüzü girer: anne-y-e, sevgi-y-i,
bekle-y-ecek vb.
5. Türkçe kelime kökünde ikiz ünsüz yoktur. Alıntı kelimelerde sıkça görülür:
teşekkür, cennet, dikkat, bakkal, sarraf vb.
9
19
6. Türkçe kelime kökünde ikiden fazla ünsüz yan yana gelmez. Ekleşme
durumunda ise Türkçe kelimelerde üç ünsüz yan yana bulunabilir: Türkçe,
yoğurtçu, denklik, sarkmış vb.
7 .Türkçede kelime ve hece başında iki ünsüz bulunmaz. Söz başında çift ünsüz
taşıyan kelimeler alıntı kelimelerdir: spor, stres, plak, program vb.
8. Türkçede kelime sonunda /b/, /c/, /d/, /g/ ünsüzleri bulunmaz. Yabancı
dillerden alıntı kelimelerde de bu ünsüzler sert karşılıkları olan /p/, /ç/, /t/,
/k/'ya dönüştürülerek sesletilir: kitap (<kita:b), tabip (tabi:b), ilaç (ila:ç), metot
(method), renk (reng) vb.
20
rç (sürç), rk (kırk,
lç (ölç), lk (ilk, kalk), nç (dinç), nk (denk), kork-, kürk, Türk), rp
lp (alp), lt (alt). nt (ant). (sarp, serp-), rs (pars,
sars-), rt (ört-).
10
21
a>i : edgü > ezgü > eygü > eyü > eyi > iyi b>p : biş-> piş- barmak> parmak
ked > kez > key > gey > giy
Ses Uyumları
22
11
Ünlü Uyumları
23
Türkçede bir hece grubunun ilk ünlüsünün ince veya kalın olmasına göre, sonraki
ünlüler de ince veya kalın olurlar. Türkçe bir kelimede ya sadece ince ünlüler ya da
sadece kalın ünlüler bulunabilir. Bu durumda Türkçede kelimeler iki gruptur
1. İnce kelimeler:
Çiçekli elbisesi güzeldi.
2. Kalın kelimeler:
Kuşlar ağaçlarda yuva yapar.
24
Kalınlık-incelik uyumu, Türkçenin her devrinde çok sağlam ve yaygın olarak mevcuttur. Ancak bazı sesbilimsel nedenlerle bu
uyumun dışında kalan Türkçe kelimelere rastlanır.
Ayrıca bazı ekler de tek biçimli olduklarından bu ses uyumuna aykırı dururlar. Bu ekler şunlardır: -(ı)yor, -ki, -ken (iken), -daş,
leyin, -(i)mtırak, -gil.
12
Ünlü Uyumları
25
Ünlü Uyumları
26
Ayrıca bu uyum yabancı kökenli kelimeler için geçerli değildir: hususi, doktor, memur
vb.
13
Ünlü-Ünsüz Uyumu
27
Arka damaktan çıkan ka, gı, ğı, ve kalın l ünsüzleri, ancak kalın ünlülerle (a ı o u);
Ön damaktan çıkan ke, ge, ğe (y), ince l ünsüzleri, ancak ince ünlülerle (e i ö ü)
bir arada bulunabilir. İşte bu uyum ünlü-ünsüz uyumu olarak adlandırılır.
Kalın sıradan : kaç, dalga, ağır, kalmak vb.
İnce sıradan : kesik, üzgün, değil, elek vb.
Yabancı kelimelerde böyle bir uyum söz konusu değildir: hakikat, zevk, dakika,
helâk, hilâl vb.
Bu uyum, Türkçe kelimelerde yan yana gelen ünsüzlerin ton bakımından birbirlerine
uyması olayıdır.
a) Tonlu (yumuşak) ünsüzler : b c d g ğ j l m n r v y z.
b) Tonsuz (sert) ünsüzler : ç, f, h, k, p, s, ş, t.
b/p, c/ç, d/t, g/k, ğ/h, v/f, z/s.
l m n r y ünsüzlerin tonsuz karşılıkları yoktur.
Türkçe kelimelerde tonlu ve tonsuz birbirlerinin karşılığı olan ünsüzlerden ancak aynı
türdenolanlar yan yana bulunabilir.
-dan/-den, -tan/-ten: okuldan ,sınıftan vb.
-da/-de, -ta/-te: evde, işte vb.
-cı/-ci, -cu/ -cü; -çı/-çi, -çu/-çü: evci, çiçekçi vb.
14
Ses Olayları
29
Dil sürekli olarak bir değişim içindedir. Ses olayları da bu değişme sürecinde
yaşananların genel adıdır.
Ünlü Türemesi
Ön türeme (protez): Kelime başında bir ünlünün ortaya çıkmasıdır. station>istasyon,
scala> iskele vb
limon> ilimon, lazım> ilazım, Rıza>Irıza, Recep> İrecep vb.
İç türeme: Yabancı kökenli kelimelerin başında veya sonunda çift ünsüz bulunuyorsa
ünsüzlerin arasında bir dar ünlü türer. akl> akıl, ömr> ömür, ilm> ilim vb.Kelime
sonunda söyleyişte, tren> tiren, spor> sipor, kral> kıral
Türkçe kelimelerde: bircik> biricik, azcık> azıcık, sapsağlam> sapasağlam vb.
Ses Olayları
30
Ünsüz Türemesi:
NOT: Türkçede kök ve eklerin dışında tutulan bir de yardımcı sesler vardır. Yardımcı
sesler kök ve ekin birleşmesi esnasında ihtiyaca göre ünlü ya da ünsüz olabilirler.
Ünlü yardımcı sesler ı, i, u, ü; ünsüz yardımcı sesler de n, y’dir. Ünsüz yardımcı
sesler, kaynaştırma harfi olarak da bilinir. Bu olay genel olarak ses türemesi olarak
adlandırılır.
al-ı-r, el-i-m, otur-u-r, söz-ü-n; araba-y-a, el-i-n-den, bilgi-y-i vb.
15
Ses Düşmeleri
31
Ünlü Düşmesi
İlk hecesi açık, ikinci hecesi kapalı iki heceli kelimelere ünlüyle başlayan bir
ek geldiğinde vurgusuz orta hecenin dar ünlüsü düşer:
gönül/gönlümü, burun/burnu, karın/karnında, oğul/oğlum vb.
Ses Düşmeleri
32
Ünlü Düşmesi
16
Ses Düşmeleri
33
Ünsüz Düşmesi
Türkçede, bazı sonu /k/ sesiyle biten kelimelere {+cXk}, {+cAk}, {+rAk} ekleri
gelirken kelime sonundaki sesin düştüğü görülür:
küçük-çük>küçücük, büyük-cek>büyücek, ufak-rak>ufarak vb.
Konuşma dilinde /ğ/ sesi çoklukla düşer:
dağ>[da:], bağlamak>[ba:lamak], doğru>[do:ru] vb.
Konuşma dilinde /r/, /y/,/h/ sesleri de düşme eğilimindedir:
geliyor>[geliyo], şöyle>[şö:le],
kahve>[ga:ve] vb.
Hece Düşmesi
34
17
Ünlü Birleşmesi
35
İlki ünlüyle biten, ikincisi ünlüyle başlayan ve her zaman birlikte kullanılan kelimelerde, yan yana gelen ünlülerin
kaynaşarak tek ünlü durumuna gelmesidir.
sütlü aş>sütlaç, bulama aş>bulamaç, cuma ertesi>cumartesi, kahve altı>kahvaltı, ne için>niçin, ne asıl>nasıl vb.
Ünlü Daralması
36
Türkçede /y/ ünsüzü kendinden önce gelen geniş ünlüyü daraltma eğilimindedir.
başla-yor>başlıyor, özle-yor>özlüyor, de-y-en>diyen, ye-y-en>yiyen vb.
18
Ünsüz Tonlulaşması (Yumuşama)
37
Çok heceli ve bazı tek heceli kelimelerin sonundaki tonsuz (sert) ünsüzler,
kendilerinden sonra ünlüyle başlayan bir ek gelmesi durumunda
tonlulaşırlar(yumuşarlar).
38
Aykırılaşma :
Kelime içinde birbirinin aynı olan iki ünsüzden birinin başkalaşmasıdır:
aşçı>ahçı, attar>aktar, muşamma>muşamba vb.
19
Hece
39
Hece, ses organlarının aynı doğrultudaki hareketiyle ve bir soluk hamlesiyle çıkarılan ses veya sesler topluluğudur. Türkçede her
hecede yalnızca bir ünlü bulunabilir. Türkçe bir hecede biri ünlü olmak üzere en fazla dört ses bulunabilir. Türkçede altı çeşit hece
vardır.
V: vokal/ünlü
C: consonant/ünsüz
Bir ünlüden oluşan heceler (V): a-rı, u-zak vb.
Bir ünlü bir ünsüzden oluşan heceler (VC): aş, ül-ke vb.
Bir ünlü iki ünsüzden oluşan heceler (VCC): ilk, üst vb.
Bir ünsüz bir ünlüden oluşan heceler (CV): gü-zel, bil-gi vb.
Bir ünsüz, bir ünlü, bir ünsüzden oluşan heceler (CVC): çe-şit-ler-den, dir-lik vb.
Bir ünsüz, bir ünlü, iki ünsüzden oluşan heceler (CVCC): yurt, dert, se-vinç vb.
Vurgu
40
Kelime içindeki hecelerden bazıları çeşitli sebeplerle vurgulanır. Türkçede tek heceli kelime vurgulu olur.
Bununla birlikte kelime vurgusunu üzerine almayan ekler de vardır. Bunlara vurgusuz ekler diyoruz.
erkek’çe, bıçak’la, yatar’ken, beklenme’di, uzak’tır vb.
Yer adlarında vurgu genellikle kelime başına doğru kayar:
Or’du, Fat’sa, An’kara, A’masya, Sa’karya, Göl’cük vb.
Bazı yer adları geldikleri tür adından söylenişte vurgularıyla ayırt edilir:
Kar’tal/kartal’, Or’du/ordu’, Sir’keci/sirkeci’, Bah’çe/bahçe’ vb.
20
Vurgu
41
Bazı yer adları geldikleri tür adından söylenişte vurgularıyla ayırt edilir:
Kar’tal/kartal’, Or’du/ordu’, Sir’keci/sirkeci’, Bah’çe/bahçe’ vb.
42
Türk Dili I
Teşekkürler Türk Dilinin Bugünkü Durumu
Yrd. Doç.Dr. Mediha MANGIR
Ünite 7
21