Professional Documents
Culture Documents
DERLEME/REVIEW
Yoğun Bakım Dergisi 2018;12(1):18-30
Zehra EREN1
1 Yeditepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Nefroloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye
Department of Internal Medicine, Faculty of Medicine, Yeditepe University, Istanbul, Turkey
ÖZET
Sodyum dengesi bozuklukları klinik pratikte sık görülen elektrolit bozukluklarıdır. Plazma sodyum konsantrasyonundaki
değişiklikler, yani hipo ve hipernatremi, su dengesindeki değişiklikler tarafından belirlenir. Morbidite ve mortalitesi yüksek
klinik durumlardır. Bu derlemede, hipo ve hipernatremi gelişiminde rol oynayan patofizyolojik ve etyolojik faktörleri, tanı
ve tedavi yaklaşımları güncel bilgiler ışığında özetlenecektir.
Anahtar Kelimeler: Sodyum dengesi, Hiponatremi, Hipernatremi.
ABSTRACT
Disorders of sodium balance sodium is one of the common electrolyte disorders in clinical practice. Changes in plasma sodium
concentration, hypo and hypernatremia, is determined by changes in the water balance. These clinical situations have high
morbidity and mortality. In this review, current knowledge on the pathophysiological and etiological factors that play a role
in the development of hypo and hypernatremia, diagnosis, and treatment approaches will be summarize.
Key Words: Sodium balance, Hyponatremia, Hypernatremia.
tuzları hücre dışı sıvının ana solütlerinden oldu- ozmolalitesinde %2-3 artış güçlü bir su içme
ğu için, ADH salınımında ozmotik açıdan esas isteği doğurur (9). Bu yanıt, hücre dışı sıvı veya
belirleyici olan plazma sodyum konsantrasyo- plazma volümündeki değişikliklerden bağım-
nudur. ADH salınımını kontrol eden ozmoresep- sızdır. Ozmotik susama eşiği genetik faktörlere
törler ön hipotalamusta supraoptik nükleusun bağlı bireysel değişkenlikler göstermekle bera-
yakınında bulunur (7). Ozmoreseptörler plazma ber, sağlıklı erişkinlerde yaklaşık 295 mOsm/kg
ozmolalitesinde %1’lik değişikliklere bile cevap H2O’dur. Bu değer, ADH salgılanmasını uyaran
verebilecek kadar hassas yapılardır. Etkin solüt- ozmotik eşikten yaklaşık 10 mOsm/kg H2O daha
lere bağlı ozmolalite artışı ADH salgılanmasını yüksektir. Hayvan modellerinde susama hissinin
uyarırken, etkin olmayan solütler ADH sekresyo- uyarılması için plazma volümünün veya kan
nuna neden olmazlar. Sekresyonu uyaran ozmo- basıncının en az %4-8 azalması gerektiğini gös-
tik eşik, genetik faktörlere bağlı olarak bireyler terilmiştir. İnsanlardaki yanıt ise küntleşmiştir
arasında faklılık gösterse de, genellikle 280-285 ve su alımı çoğu kez yemek sırasında sıvı alımı,
mOsm/kg H2O’dur (8). tatma gibi gerçek susamadan ziyade psikososyal
Ozmotik olmayan uyarılar içinde en iyi bili- faktörler tarafından belirlenir.
neni hemodinamik değişikliklerdir. Kan hacmin- Ozmoregülasyonun Klinik Önemi
de ve kan basıncında %5-10 azalma ADH sekres- Suyun hemen hemen tüm membranlardan
yonu üzerinde az etkisi varken, bu düzeylerden kolayca geçebildiği göz önüne alındığında, plaz-
fazla azalma durumlarında ADH sekresyonu çok ma sodyum konsantrasyonu ve plazma ozmo-
artar ve %20-30 azalmalarda maksimal antidiü- lalitesinin göreceli olarak sabit tutulması hücre
rez etkisi ortaya çıkar. Hemodinamik değişiklik- hacminin idamesi, özellikle beyinde, son derece
lere bağlı ADH sekresyonuna aracılık eden baro- önemlidir. Plazma osmolalitesinin ve plazma
reseptörler atrium, aort ve karotiste bulunurlar. sodyum konsantrasyonunun akut olarak (1-2
ADH sekresyonunun hemodinamik değişiklik- saat içinde) azalması durumunda suyun hücre
lere duyarlılığı düşük olduğundan, fizyolojik dışı alandan beyin ve diğer hücrelere hareketine
ve patolojik durumlarda sekresyon daha çok neden olan ozmotik bir gradient oluşmaktadır.
ozmolalite değişiklikleri ile ayarlanır. Bulantı, Gelişen beyin ödemi ciddi nörolojik belirtile-
stres, hipoglisemi, akut hipoksi ve hiperkapni, re ve hatta ölüme neden olabilmektedir (10).
kusma ve çok sayıda farmakolojik ajan ADH Plazma sodyum konsantrasyonunun yavaş
sekresyonunu uyaran diğer ozmotik olmayan azaldığı durumlarda ise sonuç çok farklıdır. Bu
nedenlerdir. durumda beyin suyunda daha az artış olmak-
Susama Hissi ta ve genellikle belirti gelişmemektedir. Beyin
Susama hissi vücut sıvılarındaki azalmaya hücresi hacminin normale doğru azalması için
yanıt olarak su tüketimini arttırma şeklinde tek yol hücreden solüt kaybıdır. Hem iyonlar
işleyen korunma mekanizmasıdır. Hücre dışı sıvı (sodyum ve potasyum) hem de organik solütler
ozmolalitesindeki artış ve hücre dışı sıvı kaybına (inositol ile glutamin ve taurin aminoasitleri) bu
bağlı damar içi hacim azalması susama hissi için adaptif yanıta katkıda bulunurlar (11). Bu orga-
başlıca uyarılardır. ADH sekresyonuna benzer nik solütler önemli fizyolojik role sahiptirler ve
şekilde, ozmotik susamaya anterior hipotala- osmolit olarak adlandırılırlar. Hipernatremide
musta bulunan ozmoreseptörlerin, hipovolemik su ve solütler ters yönde hareket etse de benzer
susamaya ise düşük veya yüksek basınç barore- durumlar söz konusudur. Plazma sodyum kon-
septörlerinin ve dolaşımdaki anjiyotensin II’nin santrasyonunda başlangıçtaki artış hücre dışına
aracılık ettiği düşünülmektedir. ozmotik su hareketine ve beyin hücrelerinde
büzüşme ile sonuçlanmaktadır. Bununla birlikte,
Susama hissi için en güçlü uyarı ozmolali-
ilk günlerden başlayarak hücre solüt konsantras-
te artışıdır. Sağlıklı erişkinlerde etkin plazma
yonunda artış ve hücre içine su hareketi beyin
hücre hacminin normale dönmesine neden hacminin normalin altına inmesine ve ozmotik
olmaktadır. demiyelinizasyon sendromuna yol açabilir (12).
Plazma sodyum konsantrasyonu ve ozmola- Bu bozukluk geri dönüşümsüz ciddi nörolojik
litedeki değişimler nedeniyle oluşan su hareke- hasara neden olabilir ve paraparezi veya kuadri-
tinin, nörolojik semptomların gelişmesi ve teda- parezi, dizartri, disfaji ve koma ile karakterizedir
vi ile önemli ilişkisi bulunmaktadır. Genellikle (Şekil 1).
sadece akut hiponatremi ve hipernatremi sırasıy- HİPONATREMİ
la beyin ödemi ve büzüşmesine bağlı belirtilere Hiponatremi, plazma sodyum konsantras-
(letarji, nöbet, koma) neden olmaktadır. Kronik yonunun 135 mmol/L’den düşük olması olarak
durumlarda (birkaç günden daha uzun zaman tanımlanır. Acil servise başvuran hastaların %15-
içinde gelişen) beyin hacmini normale getiren 20’sinde, hastanede yatan hastaların ise yaklaşık
adaptasyonlar o kadar etkindir ki, değişimler çok %30’da hiponatremi görülür (13).
ağır olmadıkça ya çok az veya hiç belirti gelişme-
Etyoloji
sine yol açmamaktadır. Bu adaptasyonlar aynı
zamanda düzeltme hızı ile ilgili olarak da önem- Hiponatremi esas olarak bir su denge bozuk-
lidir. Eğer hiponatremiye bağlı beyin ödemi hızlı luğudur ve hücre dışı sıvıda sodyuma göre su
gelişmiş ise (saatler içinde) plazma sodyum kon- fazlalığını ifade etmektedir. Hemen hemen tüm
santrasyonunun hızlı bir şekilde düzeltilmesi hastalarda, hiponatremi ekskrete edilemeyen su
beyin hacminin güvenli olarak daha önceki alımı (oral veya intravenöz) sonucunda gelişir
haline gelmesini sağlamaktadır. Bununla birlik- (2). Ciddi böbrek yetersizliği söz konusu değil-
te, beyin ödemi hücre solütlerinin kaybı ile kıs- se, hiponatremiyi kolaylaştıran su ekskresyon
men düzeltildiğinde sonuç çok faklı olmaktadır. defekti hemen hemen her zaman ADH sekres-
Bu gibi kronik durumlarda hızlı düzeltme beyin yonunun baskılanamaması ile ilgilidir. Persistan
ADH salınımı genellikle etkin dolaşım hacmin- kısmında azalmaya bağlıdır. Sodyum iyonları
de azalma, uygunsuz ADH sendromu (UADHS), plazma suyunda çözünmüş halde bulunduğun-
kortizol eksikliği ve hipotiroidi durumlarından dan, su dışındaki bölümde artış plazmanın lit-
birine bağlıdır. resi başına ölçülen sodyum düzeyinin düşük
Sınıflama bulunmasına yol açar. Hiperproteinemi (multipl
miyelom, paraproteinemiler) ve hiperlipidemi
Hiponatremi sınıflaması olgunun serum
durumlarında ortaya çıkan psödohiponatremi-
ozmolalitesi, volüm durumu, serum sodyum
nin, plazma ozmolalitesi ve plazma suyunun
düzeyi, klinik belirtiler veya etyolojik nedenlere
litresi başına sodyum konsantrasyonu normal
göre yapılması önerilmektedir (14).
olduğundan klinik bir önemi yoktur (16). Ölçüm
Serum sodyum düzeyine göre sınıfla- yöntemi olarak iyon spesifik elektrotların kulla-
ma: İyon spesifik elektrotlarla yapılan ölçümler- nılması, bu tür hataları önleyebilir.
de serum sodyum 130-135 mmol/L arasında ise
Hipertonik hiponatremi: Ekstraselüler
hafif, 125-129 mmol/L ise orta, < 125 mmol/L ise
sıvıda sodyum dışındaki bir ozmotik solütün
derin hiponatremi olarak adlandırılır.
yüksek konsantrasyonda bulunmasına bağlıdır.
Hiponatremi gelişim süresine göre Ortaya çıkan ozmotik gradient suyun hücre
sınıflama: Hiponatremi, 48 saatten daha kısa içinden hücre dışına kaymasına neden olur ve
sürede meydana geldiği kesin ise akut, 48 saat- dilüsyonel hiponatremi gelişir. En sık nedeni
ten daha uzun sürede meydana gelmişse kronik hiperglisemidir (17). İntravenöz mannitol uygu-
hiponatremi olarak sınıflandırılır. Eğer hiponat- lamasına veya transüretral prostatektomi sıra-
reminin ne kadar sürede geliştiği bilinmiyorsa sında glisin absorpsiyonuna bağlı olarak da geli-
kronik hiponatremi olarak değerlendirilmelidir. şebilir. Üre, etilen glikol, metanol ve etanol gibi
Ameliyat sonrası dönemde (prostat rezekiyo- solütler hücre membranından serbestçe difüze
nu veya endoskopik uterin rezeksiyon sonrası), olabildiklerinden, transselüler ozmotik su kay-
polidipsi, egzersiz, tiyazid diüretik kullanımı, masına ve hiponatremiye yol açmazlar. Plazma
3,4-Methylenedioxymethamfetamin kullanımı, glukozunda her 100 mg/dL artış sodyum düze-
kolonoskopi hazırlığı, oksitosin, yeni başlanan yinde 1.6 mmol/L azalmaya yol açar. Bu nedenle,
desmopressin tedavisi sonrası akut hiponatremi hiperglisemi durumunda etkin plazma sodyum
gelişebilir (15). konsantrasyonu [Na+ + 0.016 x (Glukoz – 100)]
Klinik belirtilere göre sınıflama: formülü kullanılarak düzeltilmelidir.
Hiponatreminin biyokimyasal değerine bakıl- Hipotonik hiponatremi: Hiponatremi-
maksızın hastanın klinik belirtilerine göre yapı- nin en sık görülen tipidir. Hücre dışı sıvı volümü-
lan sınıflamadır. Sadece bulantı, konfüzyon, baş ne göre üç ana gruba ayrılır (Şekil 2).
ağrısı varsa hafif hiponatremi; kusma, kardi-
Hipovolemik hipotonik hiponatremi: Hem toplam
yo-respiratuvar kollaps, derin somnolans, bayıl-
vücut suyu hem de toplam vücut sodyumu
ma, Glaskow koma skalasının ≤ 8 olması ise derin
azalmıştır, ancak sodyum kaybı su kaybından
hiponatremi olarak sınıflandırılır. Bu belirtilerin
fazla olan durumdur. Diüretik uygulaması, sod-
hiponatremi dışı nedenlerden kaynaklanmadığı-
yum kaybettiren nefropati, mineralokortikoid
nın da ispatlanması gerekmektedir.
eksikliği, ozmotik diürez, bikarbonatüri (renal
Plazma ozmolaritesine göre sınıfla- tübüler asidoz, şiddetli metabolik alkaloz) gibi
ma: Hiponatremi, ölçülen plazma ozmolarite- renal kayıplar ile kusma, ishal, üçüncü boşluk-
sine göre izotonik, hipertonik (> 295 mOsm/kg) lara sıvı kayması (yanıklar, peritonit, pankreatit,
ve hipotonik (< 275 mOsm/kg) olarak sınıflandı- rabdomiyoliz) gibi ekstrarenal kayıplar hipovo-
rılabilir. lemik hiponatremiye yol açabilir. Renal veya
İzotonik hiponatremi: Psödohiponatremi ekstrarenal nedenlere bağlı su ve sodyum kaybı-
olarak da adlandırılan bu durum plazmanın su nın yol açtığı etkin dolaşan hacim azalması ile
susama hissi ve ADH salınımı uyarılır. Bu şekilde yumunda artış vardır; ancak vücut suyundaki
su alımı artar ve dilüe idrar çıkarma kapasite- artış daha fazla olduğundan plazma sodyum
si bozulur, sonuçta elektrolitsiz su retansiyo- konsantrasyonu dilüsyona bağlı olarak azalmış-
nu nedeniyle hiponatremi gelişir. Ayrıca, diüre- tır. Genellikle konjestif kalp yetmezliği, karaci-
tikler veya kusma gibi nedenlere bağlı gelişen ğer sirozu ve nefrotik sendrom gibi ödematöz
potasyum eksikliği transselüler iyon değişimine durumlarda görülür. Hiponatreminin derecesi
yol açar. Potasyumun hücre dışına, sodyumun altta yatan hastalığın şiddeti ile ilişkilidir, dola-
hücre içine geçişi hiponatremiye katkıda bulu- yısıyla önemli bir prognostik faktördür. Oligürik
nur. Özellikle tiyazidler olmak üzere diüretikler akut ve kronik böbrek yetmezliklerinde glo-
hipovolemik hiponatreminin en sık nedenidir. merüler filtrasyon hızında azalma ve böbreğin
Tiyazidlerin vazopressinin renal tübüler etkisini ekskresyon yeteneğini aşan miktarda su alımı
arttıran steroid dışı anti-inflamatuvar ilaçlar, hiponatremiye yol açabilir.
sülfonilüre bileşikleri, klorpropamid ve tolbulta-
Normovolemik hipotonik hiponatremi: Toplam
mid ile birlikte kullanılması hiponatremi gelişi-
vücut sodyumu değişmemiş, ancak vücut suyu
mini arttırabilir.
artmıştır; dolayısıyla dilüsyonel bir bozukluktur.
Hipervolemik hipotonik hiponatremi: Hem top- Uygunsuz antidiüretik hormon sendromu, glu-
lam vücut suyunda hem de toplam vücut sod- kokortikoid eksikliği, hipotiroidizm, ozmostat
değişimi, ilaçlar, fiziksel ve emosyonel stres, akut 3. ADH analogları (desmopressin, oksitosin).
hipoksi veya hiperkapni ve primer polidipsi en d. Fiziksel ve emosyonel stres: Bulantı ve
sık görülen nedenleridir. strese bağlı vazovagal reaksiyonların neden
a. Uygunsuz antidiüretik hormon sendromu: olduğu hipotansiyona sekonder olarak ADH
Normovolemik hiponatreminin en sık nedenidir. salınımının ve ağız kuruluğu nedeniyle su
Posterior hipofizden veya ektopik bir kaynaktan alımının artması hiponatremiye yol açabilir.
fizyolojik olmayan ADH salınımı, renal serbest e. Postoperatif hiponatremi: Hastanede
su atılımını bozarak hiponatremiye yol açar. gelişmiş hiponatremi sıklığı postoperatif
Toplam vücut sodyumu normal olduğundan, olgularda oldukça yüksektir (~%4). Etkilenen
hastalar klinik olarak normovolemik görülür. hastaların çoğunda övolemi gözlenir ve
En sık nedenleri santral sinir sistemi hastalıkları, dolaşımlarında ölçülebilir düzeylerde ADH
nöropsikiyatrik bozukluklar, akciğer hastalıkları bulunur. Bu durum primer olarak hipotonik
ve malignitelerdir. Düşük plazma osmolaritesi (< sıvıların kullanımına bağlı olarak gelişse de
275 mOsm/kg) ve uygunsuz idrar konsantrasyonu hiponatremi ADH sekresyonunda artış sonucu
(idrar osmolalitesi > 100 mOsm/kg) tanısal değere (özellikle de bu olgulara izotonik verilirse)
sahiptir (14). Diyetle normal su ve tuz alımı olan, da görülebilir. Postoperatif hastaların bir alt
diüretik kullanmayan bir kişide idrarla sodyum grubunda ki, bunların tamamına yakını daima
kaybının > 30 mmol/L olması, adrenal, tiroid, premenstrüel kadınlardır, katastrofik nörolojik
hipofiz veya böbrek yetmezliğinin olmaması olaylar gelişebilir, hipoksi ve nöbetlerle neden
tanı için gereklidir. Serum ürik asit düzeyinin olabilir (20).
< 4 mg/dL, serum üre değerinin < 26.6 mg/dL
f. Aşırı egzersiz: Ağır egzersize bağlı oluştuğu
olması, %0.9 salin infüzyonu ile hiponatreminin
düşünülen hiponatremi olguları artmaktadır.
düzelmemesi, fraksiyone sodyum atılımının >
Bu tip hiponatremi, ordu servislerinde, maraton
%0.5, fraksiyone üre atılımının > %55, fraksiyone
ya da triatlon sırasında gelişir ve sıklıkla
ürik asit atılımının > %12 olması, sıvı kısıtlaması
semptomatiktir. Bu olgularda terleme sonucu
ile hiponatreminin düzelmesi destekleyici
yoğun elektrolit kaybı ile birlikte egzersiz
kriterler arasında yer alır (18).
öncesi ve egzersiz sırasında fazla su tüketilmesi
b. Glukokortikoid eksikliği ve hipotiroidizm: hiponatremiye yol açmaktadır.
Kortizol eksikliği hem direkt hem de volüm
g. Primer polidipsi: Normal böbrek su atılım
eksikliğine sekonder olarak aşırı ADH sekresyo-
kapasitesi olan günde 12 litreyi aşan miktarlarda
nuna yol açar. Hipotirodizmdeki hiponatremi-
aşırı su tüketilmesi sonucu gelişir. Bu hastalar
nin nedeni ise kalp debisi ve glomerüler filtras-
sıklıkla psikiyatrik bozukluğu olan kişilerdir ve
yon hızında azalmaya yanıt olarak ADH sekres-
fenotiazinler gibi ağız kuruluğuna yol açarak
yonunun artmasıdır (19).
susuzluk hissini arttıran ilaçlar alıyor olabilirler
c. Farmakolojik ajanlar: İlaçlar faklı mekaniz- (21).
ma ile hiponatremiye yol açabilir: Klinik Belirtiler
1. ADH salınımının uyarılması (klorpropa- Hiponatreminin belirtileri plazma sodyum
mid, klofibrat, karbamazepin, nikotin, trisiklik düzeyine, hiponatreminin gelişim hızına, altta
antidepresanlar, antipsikotik ajanlar, vinkristin, yatan hastalığın veya diğer metabolik bozuk-
ifosfamid, narkotikler), lukların varlığına bağlı olarak çok değişken-
2. ADH’nin antidiüretik etkisinin arttırılması dir. Plazma sodyum düzeyinin akut olarak 125
(klorpropamid, metilksantinler, steroid dışı anti- mmol/L’nin altına düşmesi sıklıkla semptoma-
inflamatuvar ilaçlar), tik olur. Akut hiponatreminin klinik belirtileri
beyin hücrelerine ozmotik su kayması sonucu
gelişen beyin ödemine bağlıdır. İlk belirtiler hal-
hipernatremi önemli bir morbidite ve mortalite poliüri ve polidipsidir. Günlük idrar miktarı 3-15
nedenidir. litre arasında değişebilir. Susama hissinde veya
Etyoloji suya ulaşmada sorun olmadıkça, anlamlı hiper-
natremi gelişmeyebilir.
Hipernatremi, hiponatremi gibi esas olarak
bir su dengesi bozukluğudur. Net su kaybı, hiper- Nefrojenik diabetes insipitus ise herediter
tonik sodyum kazancı veya su alım yetersizliği- veya edinsel olarak gelişebilir. Edinsel neden-
ne bağlı olarak gelişebilir. Hipernatremiye nor- ler arasında lityum, amfoterisin, demeklosiklin,
mal fizyolojik yanıt susama hissi uyarılması ile gliburid ve foskarnet gibi ilaçlar, hiperkalsemi,
su alımı ve artmış ADH salınımına yanıt olarak hipopotasemi, çeşitli kronik tübülointerstisyel
maksimal olarak konsantre idrar çıkarılması ile hastalıklar ve orak hücreli anemi gösterilir (30).
su atılımının azaltılmasıdır. Hücre dışı sıvı volü- Ozmoreseptör fonksiyon bozuklu-
müne göre üç ana gruba ayrılır (26): ğu: ADH sekresyonu ve susamayı kontrol eden
Hipovolemik hipernatremi: Su kaybı ozmoreseptörler anterior hipotalamusta bulun-
sodyum kaybından daha fazla olan durumlardır. maktadır. ‘’Adipsik diabetes insipidus’’ olarak
Aşırı terleme, yanık, ishal ve gastrointestinal bilinen patolojide, bu bölgenin lezyonları, hem
fistüller gibi ekstrarenal kayıplar veya loop diüre- ozmotik olarak uyarılan AVP sekresyonunun
tikler, nonoligürik akut böbrek hasarı, akut böb- ve hem de susamanın birlikte bozulmasına yol
rek hasarının poliürik dönemi, üriner obstrük- açarak, hipernatremi ve hiperozmolal bir duru-
siyonun giderilmesi ve glukoz, mannitol veya ma neden olurlar (31). Granülomatoz hastalık,
üreye bağlı ozmotik diürez gibi hipotonik renal vasküler bozukluk (anterior kominikan serebral
kayıplar neden olabilir (27). İdrar sodyum mikta- arter anevrizması), tümör ve spontan ya da cerra-
rı böbrek dışı kayıpları, renal kayıplardan ayırt hi sonrası infarkt bu durumdan sorumlu olabilir.
edilmesinde yardımcı olabilir. İdrar sodyumun Klinik Belirtiler
20 mEq/L’den fazla olması renal kayıplara işaret Hipernatremi belirtileri hücre dışına ozmo-
etmektedir. tik sıvı kayması sonucu beyin hücrelerindeki
Hipervolemik hipernatremi: Hem top- büzüşmeye bağlı olarak çoğunlukla nörolojiktir.
lam vücut sodyumu, hem de vücut suyu artmış- Bulantı, kusma, huzursuzluk, kas güçsüzlüğü,
tır, ancak sodyum artışı daha fazla olan durum- fasikülasyonlar, konfüzyon, somnolans, konvül-
lardır. Nadir görülen bir durumdur. Aşırı oral tuz ziyon, fokal nörolojik defisitler ve koma görüle-
alımı, hipertonik NaCl veya NaHCO3 infüzyonu bilir. Klinik belirtilerin şiddeti hipernatreminin
veya uygunsuz bileşimde total parenteral nütris- derecesi ve gelişim hızı ile ilişkilidir. Akut olarak
yon neden olabilir (28). gelişen 160 mmol/L’nin üzerindeki düzeylerde
Normovolemik hiponatremi: Net su olgular sıklıkla semptomatiktir. Kronik hiper-
kaybı ile seyreden durumlardır. Toplam vücut natremide ise hücre içine elektrolitler ve organik
sodyumu değişmediğinden hastalar klinik ola- ozmolitlerin göçünün sonucunda hücre hac-
rak övolemik görülürler. minin arttırması nedeniyle belirtiler genellikle
hafiftir (32).
Diabetes insipitus (Dİ): ADH sekresyo-
nundaki bozukluk (hipotalamik) veya renal Tanısal Yaklaşım
tübülüsler düzeyinde ADH etkisine direnç (nefro- Anamnez ve fizik muayene hipernatreminin
jenik) sonucu gelişebilir. Hipotalamik diabetes altta yatan nedeni konusunda önemli ipuçları
insipitusun en sık nedeni travma, operasyon, sağlar. Anamnezde ilaç kullanımı hakkında bilgi
granülomatoz hastalık, tümör, vasküler hasta- alınmalı, fizik muayenede ise mental durum,
lık, cerrahi girişim sonucu gelişebilen nörohipo- nörolojik bulgular ve hücre dışı hacim durumu
fiz hasarıdır. Birçok olguda idyopatiktir, kalıtsal mutlaka değerlendirilmelidir. İdrarda sodyum
formları da bildirilmiştir (29). Başlıca belirtileri atılımı ve idrar ozmolalitesi etyolojik neden
dinamik stabilite sağlanmalı, daha sonra %0.45 10. Strange K. Regulation of solute and water balance and
cell volume in the central nervous system. J Am Soc
NaCl veya %5 dekstroz ile su eksiği yerine konu-
Nephrol 1992;3:12.
lur.
11. Strange K, Jackson PS. Swelling-activated organic osmol-
Normovolemik hipernatremi: Santral yte efflux: a new role for anion channels. Kidney Int
sinir sistemi belirtileri varsa %5 dekstroz ile sıvı 1995;48:994.
replasmanı yapılır. Asemptomatik hipotalamik 12. Sterns RH, Thomas DJ, Herndon RM. Brain dehydration
and neurologic deterioration after rapid correction of
diabetes insipituslu olgulara subkütan (günde iki
hyponatremia. Kidney Int 1989;35:69.
kez 1-2 µg) veya nazal yolla (günde iki kez 10-20
13. Clayton JA, Le Jeune IR, Hall IP. Severe hyponatraemia in
µg) desmopressin uygulanır. Nefrojenik diabetes
medical in-patients: aetiology, assessment and outcome.
insipitusta ise düşük sodyumlu diyet ve tiazid QJM 2006;99:505.
diüretik uygulaması ile yaratılan hafif hipovo- 14. Spasovski G, Vanholder R, Allolio B, et al. Clinical practice
lemik durum proksimal sodyum ve su geri emi- guideline on diagnosis and treatment of hyponatraemia.
limini arttırır, bu şekilde vazopressinin etki yeri Nephrol Dial Transplant 2014;29 (Suppl 2):i1.
olan toplayıcı kanallara su akışı azalır. 15. Campbell GA, Rosner MH. The agony of ecstasy: MDMA
(3,4-methylenedioxymethamphetamine) and the kidney.
Clin J Am Soc Nephrol 2008;3:1852.
16. Weisberg LS. Pseudohyponatremia: a reappraisal. Am J 27. Shamsuddin AK, Yanagimoto S, Kuwahara T, et al.
Med 1989;86:315. Changes in the index of sweat ion concentration with
17. Hillier TA, Abbott RD, Barrett EJ. Hyponatremia: evalu- increasing sweat during passive heat stress in humans. Eur
ating the correction factor for hyperglycemia. Am J Med J Appl Physiol 2005;94:292.
1999;106:399. 28. Gault MH, Dixon ME, Doyle M, Cohen WM.
18. Ellison DH, Berl T. Clinical practice. The syndrome of Hypernatremia, azotemia, and dehydration ue to
inappropriate antidiuresis. N Engl J Med 2007;356:2064. high-protein tube feeding. Ann Intern Med 1968;68:778.
19. Schrier RW, Bichet DG. Osmotic and nonosmotic control 29. Diederich S, Eckmanns T, Exner P, et al. Differential diag-
of vasopressin release and the pathogenesis of impaired nosis of polyuric/polydipsic syndromes with the aid of uri-
water excretion in adrenal, thyroid, and edematous disor- nary vasopressin measurement in adults. Clin Endocrinol
ders. J Lab Clin Med 1981;98-1. (Oxf) 2001;54:665.
20. Ayus JC, Wheeler JM, Arieff AI. Postoperative hyponatre- 30. Garofeanu CG, Weir M, Rosas-Arellano MP, et al. Causes
mic encephalopathy in menstruant women. Ann Intern of reversible nephrogenic diabetes insipidus: a systematic
Med 1992;117:891. review. Am J Kidney Dis 2005;45:626.
21. de Leon J. Polydipsia--a study in a long-term psychiatric 31. Crowley RK, Sherlock M, Agha A, et al. Clinical insights
unit. Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci 2003;253:37. into adipsic diabetes insipidus: a large case series. Clin
Endocrinol (Oxf) 2007;66:475.
22. Sterns RH, Cappuccio JD, Silver SM, Cohen EP. Neurologic
sequelae after treatment of severe hyponatremia: a multi- 32. Lien YH, Shapiro JI, Chan L. Effects of hypernatremia on
center perspective. J Am Soc Nephrol 1994;4:1522. organic brain osmoles. J Clin Invest 1990;85:1427.
23. Rozen-Zvi B, Yahav D, Gheorghiade M, Korzets A, Leibovici 33. Alshayeb HM, Showkat A, Babar F, et al. Severe hyper-
L, Gafter U. Vasopressin receptor antagonists for the treat- natremia correction rate and mortality in hospitalized
ment of hyponatremia: Systematic review and meta-a- patients. Am J Med Sci 2011;341:356.
nalysis. Am J Kidney Dis 2010;56:325-337.
24. Verbalis JG, Grossman A, Höybye C, Runkle I. Review and
analysis of differing regulatory indications and expert Yazışma Adresi/Address for Correspondence
panel guidelines for the treatment of hyponatremia. Curr
Dr. Zehra Eren
Med Res Opin 2014;30:1201-7.
25. Palevsky PM, Bhagrath R, Greenberg A. Hypernatremia in Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları
hospitalized patients. Ann Intern Med 1996;124:197. Anabilim Dalı, Nefroloji Bilim Dalı, İstanbul - Türkiye
26. Adrogué HJ, Madias NE. Hypernatremia. N Engl J Med E-posta: zeren@yeditepe.edu.tr
2000;342:1493.