You are on page 1of 2

ESKİ MISIR TARİHİNE GİRİŞ-1

1. Coğrafya:

Mısır, 15-25 km genişliğindeki Nil Vadisi’ni kaplar. Dünyanın en uzun nehri (6695 km)
olan Nil, Viktorya Gölü civarından ortaya çıkar ve kuzeye doğru akarak Akdeniz’e dökülür.
Eski Mısır Uygarlığı, Nil Vadisi’nde gelişmiştir. Nil Vadisi’nin batısını dağlık olan Batı Çölü,
doğusunu Doğu Çölü, Kızıldeniz tepeleri ve Kızıldeniz sınırlamaktadır. Kuzeyde Delta
Bölgesi’nden başlayan vadi, güneyde çağlayanlara kadar uzanır. Çağlayanlar bölgesinde
bulunan kayalıklar geçişi zorlaştırır. Çağlayanların güneyinde ise Sudan (Eskiçağ’da Nubya)
yer alır. Eski Mısır’ın geleneksel güney sınırı Birinci Çağlayan’dır. Buradan kuzeye Memfis’e
kadar olan bölge Yukarı Mısır, Memfis’in kuzeyindeki Nil Deltası ise Aşağı Mısır olarak
adlandırılır. Memfis ile Abidos arasındaki bölge bilim adamlarınca Orta Mısır adıyla anılır.
Ancak Eski Mısırlılar “İki Ülke” dediklerinde sadece Aşağı ve Yukarı Mısır’ı ifade etmişlerdir.

Nil Vadisi’nin 200 km batısında vadiye paralel olarak kuzey güney yönünde Siva, Bahariye,
Farafra, Dahla ve El Harga gibi adlar taşıyan vahalar dizisi bulunur. Bu vahalar da Mısırlılar
tarafından iskân edilmiştir.

Eskiçağ’da ülkenin saldırıya en açık bölgesini kuzeyi oluşturmaktaydı. Libya, Sina


Yarımadası ve Suriye’ye de kuzeydeki Delta Bölgesi’nden geçitler vardır. Ülkenin büyük
bölümünün dış dünyadan soyutlanmış olması, homojen bir Mısır uygarlığının yaratılmasına
neden olmuştur.

Eskiçağ’da Nil Vadisi’ne hemen hemen hiç yağmur yağmazdı. Bu nedenle toprağın
verimliliği, tümüyle Nil Nehri’nin taşkınlarına bağlıydı. Güneydeki Etiyopya dağlarına yağan
yaz yağmurları Nil Nehri’nin her yıl düzenli olarak taşmasına neden olurdu. Nil Nehri Mayıs
ayında yükselmeye başlardı ve Temmuz’dan Ekim’e kadar vadi üzerinden akardı. Bu mevsime
eski Mısırlılarca “Taşkın (akhet)” denirdi. Kasım’ın başında sular çekilmeye başlar, nehir yavaş
yavaş yatağına gerilerdi. Nehrin getirdiği balçık, yatağının iki yanında birikir ve verimli tarım
topraklarını oluştururdu. Kasım ile Şubat arasındaki “Ekim (peret)” mevsiminde tarla sınırları
belirlenir, tarlalar sürülür ve tohumlar toprağa ekilebilirdi. Mart’tan Haziran’a kadarki dönem
ise “Hasat (shemu)” mevsimiydi. Olgunlaşan ürünlerin hasadı bu mevsimde yapılırdı.
Herodotos, “Mısır Nil’in bir armağanıdır” diyerek bu nehrin Mısır için taşıdığı hayati önemi
vurgulamıştır. Nil Nehri’nin taşkınlarının getirdiği balçık topraktan, normal mevsim
yağışlarıyla beslenmiş bir topraktan elde edilenin üç - dört katı fazla ürün alınabilmiştir. Eğer
Nil Nehri olmasaydı Mısır’ın Akdeniz kıyısı dışında hiçbir yerinde tarım yapılamazdı.

Eski Mısır’da üretilen başlıca ürünler arasına ekmek yapımında kullanılan düşük kaliteli
Emer buğdayı, arpa, mercimek, nohut, soğan, sarımsak, başta hurma olmak üzere çeşitli
meyveler, yem bitkileri ve susam sayılabilir. Delta kesiminde ve vahalarda yetiştirilen üzüm
kırmızı ve beyaz şarap yapımında kullanılırdı. Ayrıca nar ve hurma şarabı ile bira da yapılırdı.
Bataklık alanlar zenginlerin avladığı av hayvanlarının ve papirüslerin bol bulunduğu alanlardı.
Papirüsler bir tür kâğıt, hasır, tekne ve alet yapımında kullanılırdı. Papirüs ve ekimi yapılan
ketenden giysi, halat ve yelken bezi imal edilirdi. Arıcılık önemliydi ve bal başlıca tatlandırıcı
olarak kullanılırdı.

1
Hayvancılık, bataklık kıyısındaki alanlarda ve Delta Bölgesi’nde yapılırdı. En çok tercih
edilen et türü sığır etiydi, ancak koyun, keçi, domuz ve ceylan eti de yenirdi. Ördek, kaz,
güvercin ve yabani kuşlar da tercih edilen yiyeceklerdendi. Yeni Krallık ve Yunan - Roma
dönemlerinde tavuk yaygınlaşmıştı.

Mısırlılar Nil Nehri’ni ulaşım için de kullanmaktaydılar. Özellikle suların taşma döneminde
nehrin debisi güneyden kuzeye doğru ulaşıma olanak sağlıyordu. Nehir üzerinde seyahat
edenler belli iskelelerde mola vererek dinleniyor ve erzak alıp yollarına devam ediyorlardı.

Nil vadisinin iki yanında bulunan dağlar inşaat faaliyetleri için ihtiyaç duyulan granit, bazalt
ve kalker gibi taş türleri bakımından zengindi. Bunun dışında doğu dağları ve Nubya
Bölgesi’nde (Sudan) çok zengin altın yatakları da bulunmaktaydı. Sina Yarımadası’nda bakır
ve firuze yatakları vardı. İnşaat faaliyetleri ve tekne yapımı için kullanılan ahşap ise bölgede
yetişen hurma, incir, ılgın gibi ağaçlardan sağlanıyordu.

2. Eski Mısır Kültürünün Yayılım Alanı:

Eski Mısır Uygarlığı bugünkü Mısır ve Sudan devletlerinin topraklarına yayılmıştır.

Mısır kültürü, kuzeyde Akdeniz, Güneyde 1. ve 2. çağlayan, doğuda Kızıldeniz ve batıda


ise yüksek çölle çevrilidir.

Politik sınırlar devletin gücüne göre değişmekteydi. Mısır en güçlü olduğu dönemde, örnek
olarak III. Tutmosis döneminde kuzeyde Kargamış’tan güneyde 4. çağlayana kadar uzanmıştır.

You might also like