You are on page 1of 456

Hormonlara Genel Bakış

Dr. Süleyman DEMİR


Ekzokrin - Endokrin

Kan akımı
Sindirim Hormon Ekstrasellüler
sistemine sıvı
veya vücut dışına
Salgılanan
açılan kanal
madde

Ekzokrin Bez Endokrin Bez

Salgı
hücreleri
Hormon
oluşturan
hücreler
Kapiller

Salgı gastrointestinal yola Hormonlar doğrudan


veya vücut dışına kana salınırlar 3
Sinyal İletimi
Hormon,
nörotansmitter veya
büyüme faktörü
Reseptör: Hücre
yüzeyinde veya hücre
içinde
İntrasellüler Sinyal Reaksiyonları

İyon Metabolizma Gen Hücre


transportu ekspresyonu hareketi
Sinyal İletiminin Özellikleri

• Spesifiklik (=Özgüllük)

• Amplifikasyon (=Çoğalma)

• Desensitizasyon (=Duyarlılığın yitimi)

• İntegrasyon (=Birleştirme)
Sinyal İletimi Özgül ve Duyarlıdır.

Reseptördeki bağlanma
bölgesine yalnızca
sinyal molekülü
bağlanır; Reseptör
diğerleri bağlanamaz
Etki
Amplifikasyon: Sinyalin Çoğaltılması
Düşük konsantrasyondaki
bir sinyale çok kısa sürede
büyük bir yanıt oluşmasını
sağlar. Sinyal
Sinyal bir enzimi aktive
ettiğinde o birkaç enzimi, her
bir enzim de birkaç enzimi
Enzim 1
aktive ederek etki çoğalır.

Enzim 2 Enzim 2 Enzim 2

Enzim 3
Desensitizasyon/Adaptasyon

Sinyal

Sinyalin sürekli olması reseptörü


Duyarsızlaştırır.
Reseptör aktivasyonu reseptörün Reseptör
işlev görmemesine veya yüzeyden
ayrılmasına yol açacak bir
geribesleme yanıtını da tetikler.
Yanıt
İntegrasyon: Birleştirme

Sistem pek çok sinyali alır


gereksinime uygun tek
yanıt verir
Reseptör Reseptör
İki sinyal aynı yönlü etkiye 1 2
sahipse summatif
etkigörülür; zıt etkilere
sahipse, metabolik yanıt
her iki sinyalin birleşik
etkisinin sonucu ortaya
çıkar.
Yanıt
Endokrin Sisteme Genel Bakış
• Hormonlar dolaşıma salgılanan kimyasal sinyaller
• Hormonlara yalnızca hedef hücreler yanıt verir
• Biyolojik etkinlikleri için düşük konsantrasyonları
yeterlidir; nmol, pmol
• Hormonların salgılanma hızları sabit değildir; hormona
duyulan gereksinim ve hormonun inaktivasyon hızı ile
düzenlenir
Salgılanma Hızının Kontrolü
• Hormonların salgılanma hızı negatif feedback
mekanizma ile kontrol edilir.
• Üç şekilde düzenlenir:
– Hormon olmayan maddelerle (örn. Glukoz- insulin)
– Sinir sistemi tarafından uyarılma (örn. epinefrin)
– Diğer bir hormon ile kontrol (örn. TSH-Tiroid hormonları)
Stres, Hipotermi Uyarma
Engelleme

Hipotalamus
Hedef Dokuda
• Metabolizma Hipotalamo-
artar Hipofizyal
• Vücut sıcaklığı Portal sistem

artar
Ön Hipofiz
• Normal
büyüme ve
gelişme artar
T3 ve T4 Tiroid
Bezi
Hormonların Genel Özellikleri
• Bazı hormonlar depolanabilir.
– Katekolaminler, adrenal medulla ve sinir uçlarında;
– tiroid hormonları, tiroid bezinde depolanırlar.
– Steroid hormonlar depolanmazlar.
• Hormonlar dolaşımda transport proteinlerine bağlı
olarak (steroidler ve tiroid hormonları) veya serbest
(peptit hormonlar ve katekolaminler) bulunurlar.
– Hormonun sadece serbest formu biyolojik olarak aktiftir.

13
Hormonların Genel Özellikleri
• Hormonlar metabolizmanın, sıvı-elektrolit dengesinin,
büyümenin, seksüel gelişimin ve seksüel
fonksiyonların düzenleyicileri olarak hayati öneme
sahiptirler.
• Hormonların yokluk, azlık ve fazlalıkları çeşitli hastalık
belirtilerine yol açar; bazılarının yokluğu ölüme neden
olur.

14
Endokrin Sistemin Karmaşıklığı
1. Bir bezden birçok hormon salgılanabilir
Ör. Ön hipofiz

2. Bir hormon birden fazla bezden salgılanabilir


Ör. somatostatin (growth hormon–inhibe edici hormon (GHIH)) hipotalamus
ve pankreastan salgılanır

3. Bir hormon birden fazla hedef hücreyi etkileyebilir


Ör. Vasopressin böbrekleri ve arteriol düz kas hücrelerini etkiler

4. Bir hedef hücre birden fazla hormon tarafından etkilenebilir


Ör. hem glukagon hem insülin karaciğer hücresine etki eder

15
Farklı reseptörler Farklı Hücresel Yanıtlar

Epinefrin Epinefrin Epinefrin

a reseptör  reseptör  reseptör

Glikojen
depoları

Damar
Damar Dilate olur Glikojen
Glycogen
kasılır Parçalanır
breaks down
ve
andhücreden
glucose
glukoz salınır
is released
from cell

Bağırsak kan damarı İskelet kası kan damarı Karaciğer Hücresi

Farklı intrasellüler proteinler Farklı hücresel yanıtlar


Endokrin sistem

http://www.grossmont.edu/shina.alagia/lectures/144/endocrine%20physiology.ppt
Hormonların Salgılandıkları Yere Göre Sınıflandırılmaları:
1) Hipotalamus Hormonları
• Supraoptik paraventriküler çekirdekte
oluşanlar:
– ADH (vazopressin),
– Oksitosin.
Nörofizin denilen taşıyıcı proteinlerle, aksonlar
boyunca hipofiz arka lobuna taşınırlar ve
gerektiğinde salıverilmek üzere depolanırlar.

18
Hormonların Salgılandıkları Yere Göre Sınıflandırılmaları:
1) Hipotalamus Hormonları
• Düzenleyici hormonlar:
– Kortikotropin salıverici hormon (CRH, CRF),
– Tirotropin salıverici hormon (TRH, TRF),
– FSHRH (FSHRF),
– LHRH (LHRF),
– GHRH (GHRF),
– GH salınımını inhibe edici hormon (somatostatin),
– PRH (PRF),
– Prolaktin salınımını inhibe edici hormon (PIH, PIF),
– MSH salınımını stimüle edici hormon (MSHSH),
– MSH salınımını inhibe edici hormon (MIH, MIF).
19
Hormonların Salgılandıkları Yere Göre Sınıflandırılmaları:
2) Hipofiz Hormonları
• Ön lop hormonları:
– Gonadotropinler [Follikül stimüle edici hormon (FSH),
Lüteinize edici hormon (LH), Prolaktin (PRL, LTH)],
– Adrenokortikotrop hormon (ACTH),
– Tiroid stimüle edici hormon (TSH),
– Büyüme hormonu (GH, STH).
• Orta lop hormonu: Melanosit stimüle edici hormon
(MSH).
• Arka lop hormonları:
– Antidiüretik hormon (ADH, vazopressin)
– Oksitosin
20
Hormonların Salgılandıkları Yere Göre Sınıflandırılmaları:

3) Epifiz (pineal bez) hormonu: Melatonin.


4) Timus hormonları: Timik hormonlar.
5) Tiroid hormonları: Tiroksin (T4), triiyodotironin (T3),
Kalsitonin.
6) Parathormon (PTH) ve kalsitonin, Aktif vitamin D3 ile
birlikte kalsiyum ve fosfor metabolizmasını etkileyen
hormonlardır.
7) Pankreas hormonları: İnsülin, glukagon.

21
Hormonların Salgılandıkları Yere Göre Sınıflandırılmaları:

8) Böbrek üstü bezi (sürrenal) hormonları


– Korteks hormonları:
• Glukokortikoidler [Kortizon, Kortizol (Hidrokortizon),
Kortikosteron],
• Mineralokortikoidler (aldosteron),
• Androjenler [Androstenedion, Dehidroepiandrosteron (DHEA)].
– Medulla hormonları: Katekolaminler [Adrenalin
(Epinefrin), Noradrenalin (Norepinefrin)]

22
Hormonların Salgılandıkları Yere Göre Sınıflandırılmaları:

9) Cinsiyet bezleri hormonları


– Erkek cinsiyet hormonları: Androjenler (Testosteron,
Dehidroepiandrosteron (DHEA), Androstenedion).
– Dişi cinsiyet hormonları: Östrojenler [Östradiol (E2), Östriol
(E3)], Gestajenler (Progestron).
10) Doku hormonları
– Eikozanoidler,
– gastrin,
– sekretin,
– kolesistokinin-pankreozimin (CCK-PZ)
– Diğer gastrointestinal polipeptidler.
23
Hormonların kimyasal yapılarına göre
sınıflandırılmaları
1) Protein veya glikoprotein yapısındaki hormonlar: pankreas
hormonları (insülin, glukagon), parathormon, kalsitonin, hormon
olarak kabul edilen gastrointestinal polipeptitler. TSH, LH, FSH ve
hCG ortak a ve farklı -zincirlere sahip glikoproteinlerdir.
2) Peptit yapılı hormonlar: Hipotalamus hormonları, hipofiz ön lop ve
arka lop hormonları,
3) Amino asit türevi hormonlar: Adrenal medulla hormonları
(Katekolaminler), tiroid hormonları (T3 ve T4), melatonin,
seratonin
4) Steroid hormonlar ve Eikozanoidler: Adrenal korteks hormonları
(Kortikosteroidler), cinsiyet hormonları (testosteron, östrojen ve
progesteron), prostaglandinler, lökotrienler, tromboksanlar.

24
25
Hormonların Etki Mekanizmalarına Göre
Sınıflandırılmaları
1. Hücre içi reseptörlere (sitoplazma veya çekirdek) bağlanan
hormonlar: Androjenler, östrojenler, glukokortikoidler,
progestinler, tiroid hormonları (T3 ve T4).
2. Hücre yüzeyindeki reseptörlere bağlanan hormonlar:
a) cAMP’yi ikinci mesajcı olarak kullananlar: ACTH, ADH,
Kalsitonin, TSH, FSH, LH, PTH, CRH, asetilkolin, katekolaminler
(-adrenerjik), anjiotensinler, glukagon, hCG.
b) cGMP’yi ikinci mesajcı olarak kullananlar: ANP, NO
c) Kalsiyum ve/veya fosfatidil inositolü ikinci mesajcı olarak
kullananlar: Gastrin, oksitosin, vazopressin, TRH, GnRH, a-1
adrenerjik agonistler, asetil kolin (muskarinik M1 ), angiotensin
II, kolesistokinin.
d) Otofosforilasyon mekanizması ile etkili: İnsülin. 26
İkincil Habercilerin Yapısı
Sentez, Depolama ve Salgılama

Sentez

• Protein/peptit Hormonlar: Klasik protein sentez


yolunu kullanarak sentez edilirler
• İnaktif prohormon olarak sentezlenip daha sonra
aktif hormona dönüşürler
• Golgi kompleksi son ürünü sitoplazmada veziküller
içinde depolar
• Uygun uyarı ile vezikül plazma membranı ile kaynaşır
ve ekzositoz ile içeriğini boşaltır.
28
Steroid Hormonlar
• Çoğu LDL’den kaynaklanırlar.
• Oluştuktan sonra depolanmazlar
• Sentez edilince plazma
membranından diffüzyon
yoluyla kana geçer
• Salgılanma hızı sentez hızı ile
kontrol edilir
• Steroid hormonlar kana
salındıktan sonra daha güçlü
formlarına dönüşebilirler.
29
Transport
• Çoğu peptit hormonu suda çözünebildikleri için taşıyıcı
proteine gereksinim duymaz.
• Bu onların daha kolay parçalanmalarına ve etki süreleri ve
yarı-ömürlerinin dakikalar gibi kısa olmasına neden olur.
• Hormonların çoğunluğunun yarı ömürleri birkaç dakika ile 20
dakika arasında iken; T4 1 hafta, T3 1 gün ve TSH 1 saat yarı-
ömre sahiptir.
• GH, insülin-benzeri büyüme faktörleri (IGF-1 ve IGF-2) ve CRH
gibi az sayıda peptit hormon dolaşımda taşıyıcı proteinlere
bağlı olarak dolaşır.

30
Transport
• Steroid hormonlar dolaşımda büyük ölçüde taşıyıcı
proteinlere bağlanır.
• Tiroid bağlayıcı globülin (TBG), seks hormonu bağlayıcı
globülin (SHBG) ve kortizol bağlayıcı globilin (CBG) gibi birçok
protein spesifik bir hormona yüksek affinite ile
bağlanmaktadır. Bu hormonlar nonspesifik olarak ve düşük
affinite ile albümine de bağlanırlar. Bazı steroid hormonlar
ise globülinlere bağlanır.
• Dolaşımdaki steroid hormonlarının çoğu taşıyıcı proteinlere
bağlanırken küçük bir bölümü, serbest olarak dolaşır. Serbest
hormonlar biyolojik açıdan aktiftir.
• Sindirim enzimleriyle bozulmadığı için oral olarak alınabilirler
31
Metabolizma ve Atılım
• Suda çözünen • Yağda çözünen
hormonlar enzimler ile hormonlar genellikle
hızla yıkıldıklarından, protein taşıyıcılara
kısa yarı-ömre bağlıdırlar.
sahiptirler. • Bu hormonların yıkım
• Konsantrasyonları kanda hızları yavaştır.
hızla artıp azalır. • Daha uzun yarı-ömre
sahiptirler (saatler).
Metabolizma ve Atılım

• Hormonlar kandan dört yolla uzaklaştırılır.


– Atılım (böbrek, karaciğer)
– Metabolizma (enzimler)
– Aktif transport (hücrere aktif olarak taşınır ve
tekrar sekrete edilir)
– Konjugasyon (hormona suda-çözünen moleküller
bağlanır ve sonra böbrek veya karaciğer tarafından
atılır).
TİROİD HORMONLARININ
SENTEZİ

Dr. Yaşar ENLİ


1. Tiroid Bezine İyodun Alınması
• TSH Aktif taşınma ile iyodun alınır

• Na/I simport proteini

• Na+ / K+ ATPaz (foliküler hücrelerinin


bazal membranında)
2. İyodun Aktivasyonu ve
Organik Yapılara Katılması
(Organifikasyonu)
• Tiroperoksidaz (tetramerik yapı, hem
enzimi)

• 2H+ + 2I- + H2O2 I2 + 2H2O

• Tirozinin 3. ve 5. karbonuna (MIT, DIT)


3. Bağlanma ve Kolloidal Depolanma
• MIT + DIT T3 (3,5,3’) + Alanin

• DIT + DIT T4 (3,5,3’,5’) + Alanin

• Tiroglobulin yapısında depolanırlar.


4. Salgılanması
• İyotlanmış Tiroglobulin (preprohormon)
follikül lümenindedir.

• TSH (cAMP) ile uyarılan folikül hücrelerin


luminal yüzeylerinden içeri alınarak
endositik veziküller oluştururlar.
• Primer lisosomlarla birleşen bu veziküllerdeki
iyodotiroglobulinler proteolitik enzimlerin
etkisi ile sindirilirler.

• T3, T4 (aktif hormonlar) kana difüze olurlar.

• MIT, DIT (iyodotirozin deiyodinaz)


• Tiroksin Bağlayıcı Globulin (TBG)
– T4 (3/4)
– T3 (1/2)

• Tiroksin Bağlayıcı Prealbumin (transtiretin)


– T4 (15-20 %)
– T3 (ilgisi yok)

• Albumin
– T4 (5-10 %)
– T3 (~50 %)

• Serbest (aktif)
– T4 (0.03 %)
– T3 (0.3 %)
• T4 T3 + I- (periferik dokularda)

• “5’-deiyonidaz”
Ters (reverse) T3

– 3, 3’, 5’ triiyodotironin

– “5-deiyonidaz”

– İnaktif
• T3, T4’ten 3-5 kat daha aktiftir.

• Tiroksinin yarı ömrü, 6-7 gün

• T3’ün yarı ömrü, 1 gün

• T3’ün dolaşım düzeyi, T4’ten daha


düşüktür.

• T3, T4’ten 20 kat daha hızlı olarak


hücrelere girer (proteine gevşek bağlıdır).
Glandula thyroidea

Dr. Barış Özgür DÖNMEZ


Exophtalmi
Görevleri:
✓ Büyümenin kontrolü
✓ Metabolizma hızının ayarlanması
✓ Hormonların depolanması ve kana salınımı

Thyroid hormonları:
✓ T3 (triiyodotironin) (%20)
✓ T4 (tiroksin) (%80)
✓ Kalsitonin

Özellikleri:
✓ Endokrin bezlerin en büyüğüdür (15-25 gr)
✓ Kahverengi kırmızımtırak renktedir
✓ «H» yada «U» şeklindedir.
✓ Kadınlarda erkeklere oranla biraz daha ağırdır.
Yeri ve konumu:
Larynx ve trachea’nın ön yan taraflarında hyoid altı kasların arkasında yer alır.
C5-T1 seviyesinde lokalize olmuştur.
Bölümleri:
Lobus dexter ve sinister
(4-5 cm. uzunluğunda,2-3 cm. genişliğinde ve 2 cm. derinliğindedir)
Isthmus glandula thyroidea (2. ve 4. trakeal halkalar)
(1.2 cm boyunda)
Lobus pyramidalis:
İnsanlarda %35-40 oranında görülür
Kapsülleri:
Cerrahi kapsül (fascia cervicalis- lamina pretrachealis)
Gerçek kapsül (fibröz kapsül)
Lig. suspensorium (Berry ligamenti)
Komşulukları:
Lobların iç yüzleri:
Larynx
Trachea
Pharynx
a. throidea sup. ve inf.
n. laryngeus recurrens
oesophagus
Lobların üst trafları:
Cartilago thyroidea
Cartilago cricoidea
Lobların posterolateral yüzleri:
a. carotis communis
n. vagus
v. jugularis interna
Arterleri:
a. thyroidea sup. (a. carotis externa)
a. thyroidea inf. (truncus thyrocervicalis)
a. thyroidea ima (NADİREN GÖRÜLÜR)
Venleri:
v. thyroidea sup. (v. jugularis interna) (ÜST)
v. thyroidea media. (v. jugularis interna) (ORTA)
v. throidea inf. (v. brachiocephalica sinistra) (ALT)
Sinirleri:
Parasempatik: N. vagus ( n. laryngeus sup. ve inf.)
Sempatikler: Ganglon cervicale sup., med. ve inf.
Glandula parathyroidea
SEMPATİK SİSTEM
ANATOMİSİ
Dr. Öğr. Üyesi ŞULE ONUR
Sempatik sistem otonom sinir sisteminin bir parçasıdır.
• Otonom sinir sistemi nasıl bir yapıdır ?
• Kalp kasını, düz kasları ve ekzokrin bezleri innerve eden efferent bir
sistem
• Visseral bir sistemdir.
• Organlardan gelen afferent lifler de vardır.
• Hem merkezi sinir sisteminde ve hem periferik sinir sisteminde
yerleşmiştir.
• Plexuslar, ganglionlar ve sinir lifleri
• İki bölüme ayrılır.
1. Sempatik
2. Parasempatik

(Enterik sinir sistemi)


Otonom sinir sisteminin somatik sinir sisteminden
farkları
Somatik sistem Otonom sistem
• İstekli • İstek dışı
• Anatomik lokalizasyon • Anatomik lokalizasyon
• MS de columna anterior • MS de T1-L3 ve S2-3 segmentlerinin
• Beyin sapı-Kranial sinir somatik motor columna lateralis
nükleusları • Beyin sapı-Kranial sinir visseral motor
nükleusları
• Nöronların aksonları direkt ilgili
kasa gider. • Nöronların aksonları iki aşamada
hedef organa gider.
• Presinaptik nöronlar olup hedef
organa gitmeden önce ganglionlarda
sinaps yapar. Ve postsinaptik nöron
hedef organa gider.
Otonom sinir sistemi ve somatik sinir
sisteminin birlikte çalışması
• İki sistem de afferent impulslara cevap verirler.
• Visseral afferent impuls….. Somatik motor cevap
• Örneğin: karın ağrısı olan kişinin dizlerini karnına çekmesi
• Somatik afferent impuls….. Otonom (visseral) motor cevap
• Örneğin: derinin ağrılı bir uyarı ile pupilla’ların dilate olması
Sempatik ve Parasempatik sistemin anatomik farklılıkları

Sempatik bölüm Parasempatik bölüm


• Medulla spinalis’in tüm torakal • BEYİN SAPI
ve ilk 2 lumbal segmentlerinde • Bazı kranial sinirler (3-7-9-10)
aracılığı ile beyinle doğrudan
yer alır. bağlantısı vardır.
• T1-L3(L2) • Medulla spinalis’in sakral 2.-4.
segmentlerinde yer alır.
• Thoracolumbal sistem • S2-4
• Ganglionların çoğu omur • Kraniosakral sistem
gövdelerinin her iki yanında bir • Ganglionların çoğu organların
bölümü organların civarında yakınında veya içi boş organların
duvarlarında(intramural)
• 15-20 postganglionik lifle • Sadece 4-5postganglionik lifle
bağlantı bağlantı
Sempatik ve Parasempatik sistemin fonksiyonel farklılıkları

Sempatik bölüm (savaş-kaç) Parasimpatik bölüm (istirahat)


• Vücutta enerji çıkışı olur ve vücudu ani • Vücutta enerji depolanmasını sağlar.
tehlikelere karşı hazır tutar.
• Kalbin hızını azaltır.
• Kalbin hızını arttırır.
• Barsak arteriollerini genişleterek kanı
• Deri, barsak arteriollerini daraltır. İskelet sindirim sistemine gönderir. Sindirim
kasındaki damarları genişletir. İhtiyaç sistemi bezlerinin salgısını çoğaltır.
karşısında kanı beyin, kalp ve iskelet Bağırsak peristaltiğini arttırır.
kaslarına gönderir.
• Pupillayı daraltır.
• Pupillayı genişletir.
• Mesane duvarını ve solunum
• Mesane duvarını, bağırsak ve solunum yollarındaki düz kas liflerini kasar.
yollarındaki düz kas liflerini gevşetir.
• Sfinkterleri gevşetir.
• Sfinkterlere kontraksiyon yaptırır.
• Vücuttaki tüm ter bezlerinin salgı
• Mm. errector pyli’ye kontraksiyon yaptırır. yapmasını sağlar. (ekrin ter bezi, genel
• Lokal terlemeyi sağlar.(apokrin ter bezi) terleme)
• Nörotrasmitter asetilkolin ve noradrenalin • Nörotrasmitter asetilkolin (KOLİNERJİK
(ADRENERJİK SİSTEM) SİSTEM)
SEMPATİK SİSTEM - Pars Sympathetica
Presinaptik nöronlar (1. nöron)
• T1-L3 medulla spinalis segmentleri
• Cornu laterale
*nucleus intermediolateralis
• Presinaptik nöronlardan çıkan liflerin seyri :
• Myelinlidir.
• Preganglionik lifler radix anterior içerisinde spinal sinire
katılır.
• Sonra spinal sinirden ayrılır. Ve ramus communicans albus’ları
oluşturur.
• Sonra da paravertebral ganglionlar (Truncus sympathicus) a
gider.
• 22-23 çift ganglion https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Fen.wikipedia.o
rg%2Fwiki%2FIntermediolateral_nucleus&psig=AOvVaw3YYC4ONoCh1N
• Kafa iskeleti tabanı – coccyx -
4kgAM_65i&ust=1621151132854000&source=images&cd=vfe&ved=0C
• Çap: 1-10mm A0QjhxqFwoTCMi5l9yYy_ACFQAAAAAdAAAAABAD
radix anterior
Paravertebral ganglionlar

Rami interganglionares

Truncus sympatheticus
Presinaptik sempatik liflerin bir kısmı paravertebral
ganglionlarda sinaps yapar; bir kısmı sinaps
yapmadan nervus splanchnicus’ları oluşturur.
Splanknik sinirler içindeki bu lifler de karında aort
önünde yer alan prevertebral ganglionlarda yada
Preganglionik lifler sekonder pleksuslarda yer alan ganglionlarda sinaps
yapar.
r. communicans griseus

Postganglionik lifler

r. communicans albus

Paravertebral ganglion

Prevertebral ganglion
Postsinaptik nöronlar (2. nöron) nerede yer alır?
• Paravertebral ganglionlarda
• Prevertebral ganglionlarda
• Pelvik ganglionlarda

Postsinaptik bu lifler myelinsiz olup hedef organa giderler.

Hedef organa lifler hangi yapılar aracılığı ile giderler?


a. Kranial ve spinal sinirler
b. Plexuslar
c. Müstakil visseral lifler
Ggl.prevertebrale
Ggl.prevertebrale
Sekonder plexus ganglionları
Truncus sympathicus

Columna vertebralis’in her iki yanında yer alan


paravertebral ganglionlar ile bunları birbirine
bağlayan inen ve çıkan presinaptik liflere
denir.
Rami interganglionares

Bölümleri
Pars cephalica (kranial bölüm)
Pars cervicalis: 3 ganglion
Pars thoracica: 12 ganglion
Pars abdominalis (lumbalis): 4 ganglion
Pars pelvica (sacralis): 4-5 ganglion

Her iki taraftaki truncus sympathicus coccyx


önünde orta hatta ganglion impar’da birleşir.

https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Fwww.tipa
cilar.com%2Ftrunkus-
sempatikus%2F&psig=AOvVaw0QiQZx2UXKnFDmmZfSkPLb&ust=16
21152997207000&source=images&cd=vfe&ved=0CA0QjhxqFwoTC
KifldWfy_ACFQAAAAAdAAAAABAD
Truncus sympathicus-Pars cervicalis
Bu bölümde ramus communicans albus bulunmaz.
Servikal bölgedeki ganglionlardan
• 1-4 arasındakiler birleşerek ganglion cervicale
superius
• 5-6 birleşerek ganglion cervicale medium
• 7-8 ve birinci torakal ganglion birleşerek ganglion
cervicothorasicum (stellatum)
• Birinci caput costae önünde yer alır.
• 7-8 Servikal ganglion birleşirse ganglion cervicale
inferius denir.
Ggl. paravertebrale
Th. vertebra

r. communicans

Lig. interspinosum

Sağ lateral bakış Sol lateral bakış


12. T ve1.-3. L vertebra Alt torasik- üst lumbal
seviye
Pelvik truncus sympathicus
• L3 altı paravertebral ganglionlar
• Bu bölümde ramus communicans albus
bulunmaz.
Ggl. trunci symphatici’ye gelen preganglionik liflerin seyri
Üç yolla olur.
1. grup preganglionik lifler, kendi 2. grup preganglionik lifler, kendi
segmentine uyan ganglionda II. segmentine uyan ganglionda sinaps
yapmadan truncus içinde yukarı yada
nöronla sinaps yapar. II. nörondan aşağı seyreder.
çıkan postganglionik lifler ramus a) Yukarı çıkanlar:
communicans griseus’u oluşturarak
Servikal ganglionlarda sinaps yapar. II. nöronları
interkostal veya lumbal sinirlere arterlerin çevresinde, kranial ve servikal spinal
katılır. sinirlere katılarak dağılır. (ramus communicans
griseus)
➢ Kan damarlarındaki düz kaslara
➢ Ter bezlerine
b) Aşağı inenler:
➢ Derideki kıl dibi kaslarına gider. 3. lumbal simpatik ganglionun aşağısındaki
ganglionlarda sinaps yapar. II. nöronları
• Paravertebral ganglionlardan segmentine uyan lumbal, sakral ve koksigeal
spinal sinirlerle terkeder. (ramus communicans
direkt olarak çıkan postsinaptik griseus)
lifler de vardır.
Ramus communicans albus’lar nerede bulunur?

Ramus communicans griseus’lar nerede bulunur?

Preganglionik lif
r. communicans griseus Spinal sinir, ramus anterior

2. grup
Postganglionik lifler
1. grup
3. grup

Postganglionik lif r. communicans albus

Ggl. trunci symphatici

2. grup

Ggl.prevertebrale
Ggl. trunci symphatici’ye gelen
preganglionik liflerin seyri (devamı)
3. grup preganglionik lifler, kendi segmentine uyan
paravertebral ganglionda sinaps yapmadan ganglionu
terkeder. Bu sinirlere nn. splanchnici denir.
Plevra ve periton altında seyrederler.
N. splanchnicus major (T 5-9 )
N. splanchnicus minor (T 10-11)
N. splanchnicus imus (T 12)
10
Diafragmanın arkasından geçerek abdomene gelir.
Burada prevertebral ganglionlara yada sekonder 11
pleksuslarda yer alan ganglionlara giderek sinaps
yapar. Buradan da abdominal ve pelvik organlara
giderler.
N. splanchnicus major (T 5-9 ) Ggl. coeliacum, ggl. aorticorenale, gl. suprarenalis’de
sinaps yapar.

N. splanchnicus minor (T 10-11) Ggl. aorticorenale

N. splanchnicus imus (T 12) Pl. renalis

Prevertebral ganglionlar
Ggl. coeliacum
Ggl. mesentericum superius
Ggl. mesentericum inferius
Ggl. aorticorenale
N. splanchnicus major

N. splanchnicus minör

N. splanchnicus imus

N. splanchnicus major
❖Adrenal medulla’ya giden
preganglionik lifleri de vardır.
N. splanchnicus minör
Abdominal bölgedeki otonomik
pleksuslar
• Plexus coeliacus
• Her iki taraftan gelen N. splanchnicus majör, N. splanchnicus
minör ve n vagus dalları
• 2 adet ggl. coeliacum
• Sekonder pleksuslar
• Plexus hepaticus, gastrici,renalis,gonadalis, mesentericus sup,
mesentericus inf….
• Plexus hypogastricus superior
• Bifurcatio aorta önünde
• Plexus hypogastricus inferior
• Plexus hypogastricus superior ve n splanchnici pelvici
• A iliaca interna medialinde
• Sekonder pleksuslar
• Plexus rectalis medius, vesicalis, prostaticus, uterovaginalis
AYRICA
• Paravertebral ganglionlardan direkt olarak çıkan postsinaptik lifler de
vardır.
• Bunlar baş bölgesindeki hedef organlara vasküler pleksus üzerinde dal
gönderir; toraks bölgesinde ise direkt dallar (vejetatif sinirler: nn cardiaci)
vererek hedef organlara gider.
• Ganglion cervicale superius n caroticus
• n caroticus internus, nn carotici externi internus
• N cardiacus cervicalis superior
N cardiacus
• Ganglion cervicale medium cervicalis sup
• N cardiacus cervicalis medius
• Ganglion cervicothorasicum (stellatum)
• N cardiacus cervicalis inferior
N cardiacus
cervicalis med

N cardiacus
cervicalis inf
Paravertebral ganglionlardan direkt olarak çıkan bu postsinaptik
lifler plexus cardiacus, plexus pulmonalis ve plexus
oesophagealis’in oluşumuna katılır.
Bu plexuslar içerisinde nervus vagus’tan gelen parasempatik
lifler vardır.
Kaynaklar
• Fonksiyonel nöroanatomi (Doğan
TANER)
• Sobotta Anatomi Kitabı
• Netter atlas
TIBBİ GÖRÜNTÜLEME
YÖNTEMLERİNİN
TEMEL İLKELERİ

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY


Biyofizik Anabilim Dalı
COVID-19 SALGINI NEDENİ İLE ORTAYA ÇIKAN
UYGULAMA BİÇİMİ DOĞRULTUSUNDA HAZIRLANMIŞTIR.

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem 1


öğrencilerine yönelik olup herhangi bir yöntemle
(fotokopi, görüntüleme vb) çoğaltılamaz ve
ticari amaç için kullanılamaz.

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


İnsan vücudu dışından, tanı amaçlı vücut içi
görüntülerin elde edilmesi çabasıdır.

Tıbbi görüntüleme disiplinler arası bir alandır.

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Tıbbi görüntüleme disiplinler arası bir alandır.

⚫ Fiziksel (madde, enerji,radyasyon vb)


⚫ Matematiksel (lineer cebir, istatistik, hesaplama vb)
⚫ İnsan biyolojisi (biyofizik, biyokimya, fizyoloji vb)
⚫ Mühendislik (malzeme, cihaz yapısı, uygulama vb)
⚫ Bilgisayar bilimi (sinyal işleme, görüntü, yazılım vb)

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


TIBBİ TANI (Medical Diagnosis)

⚫ Konsultasyon (Consultation) (Hastadan alınan


bilgiler)
⚫ Fizik İnceleme (Physical Examination)
(muayene/inspection, dinleme/oscultation, ölçümler
vb…)
⚫ Tıbbi Testler (Medical Tests)

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


TIBBİ TESTLER (Medical Tests)

⚫ LABORATUAR ANALİZLERİ
⚫ BİYOSİNYAL ANALİZLERİ (EEG, EKG, EMG vb)
⚫ GÖRÜNTÜ ANALİZİ

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


TANI AMAÇLI GÖRÜNTÜLEME

⚫ YAPISAL GÖRÜNTÜLEME
⚫ İŞLEVSEL GÖRÜNTÜLEME

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


E = h = h/λ
Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)
1881 – Ivan PULIUI (İlk deneyler)
1895 – Wilhelm Conrad Röntgen
1901 - Wilhelm Conrad Röntgen
(NOBEL Fizik Ödülü)

(Kaynak: Scholz M, University of Würzburg, 2007)

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


X-IŞINLARI

SERT (Hard) = 5 pm – 100 pm


YUMUŞAK (Soft) = 100 pm - 10 nm

(Kaynak: Ingebretsen RJ, Physics of the Human Body, 2002)

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


TEMEL RADYOGRAFİK YOĞUNLUKLAR

1 – HAVA
2- YAĞ DOKUSU
3 – YUMUŞAK DOKU
4 – KEMİK
5 - METAL

(Kaynak: Lisle DA, Introduction to Medical Imaging, 2012)

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


BT (CT-Computerized Tomography)

(Kaynak: DeMiranda MA, Dogget AM, Evans JT; Medical Technology, 2005)

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


MR (Magnetic Resonance)

(Kaynak: Larsson J, University of London)

ΔE

LARMOUR FREQUENCY

ν0 =[γ/2π]B0

B0

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


MR (Magnetic Resonance)
1.5 Tesla sistemdeki RF 64 MHz

T1 Gevşemesi (Relaxation)

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı) (Kaynak: Evert B, MRI Physics, 2004)
BOLD (Blood Oxygen Level Dependent) Sinyali

⚫ Enerji ve oksijen tüketen sinaptik aktarım glutamat


salınımına neden olur.
⚫ Glutamat kan akımını artırır.
⚫ Kan akımının artması deoksi-Hb’yi azaltır.
⚫ Deoksi Hb’nin azalması MR sinyalini artırır.

⚫ NÖRAL AKTİVİTEDEKİ ARTIŞ MR SİNYALİNİ ARTIRIR.

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


fMR NEYİ ÖLÇMEKTEDİR?

⚫ Kan oksijen düzeyini


⚫ Kan akımını
⚫ Nöronal ateşleme oranlarını
⚫ Sinaptik aktarımı
⚫ Beyin aktivitesini
⚫ Kafadan gelen radyo dalgalarının yoğunluğunu

⚫ KAFADAN GELEN RADYO DALGALARININ YOĞUNLUĞUNU


ÖLÇMEKTEDİR.

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


ELDE EDİLEN VERİLER MATEMATİKSEL BİÇİMDE
DÖNÜŞTÜRÜLEREK GÖRÜNTÜ ELDE EDİLİR.
Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)
PET – Positron Emission Tomography
Paul DIRAC; 1931 yılında karşıt maddenin
varlığını (positron) öngörmüştür. Bu öngörü
PET’in temelidir.

•Metabolizma (18FDG)
•Perfüzyon (H215O)
•Anjiogenez (18F-Galacto-RGD)
•Proliferasyon (11C-Timidin, 18FLT)
•Hipoksi (18F-MISO)

Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


PET/CT

İŞLEV + ANATOMİ

(Kaynak: http://courses.washington.edu/bioen508/Pysical Aspects of Medical Imaging)

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Görüntülemede Kullanılan Radyonüklidler

DOZ Yarı Ömür Enerji


99mTc 2-10 mCi (IV) 6.02 saat 140 keV
131I 20-100 μCi (Oral) 8.05 gün 364 keV
123I 200-400 μCi (Oral) 13.60 saat 159 keV
İşlevsel değerlendirme için = İyot-123
Anatomik değerlendirme için = Teknesyum – 99m
İyodu konsantre eden kanserlerde, tiroidektomi sonrası izlem = Iyot-131

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


ALFA IŞIMASI

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


BETA IŞIMASI
Yarı Ömür = 5730 yıl
0.156 MeV
30.500 cm (hava)
0.003 cm (su)

Yarı Ömür = 14.3 gün


1.71 MeV
610 cm (hava)
0.8 cm (su)

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


GAMA IŞIMASI

•Gama ışıması yüksek enerjili ışık parçacığıdır.

•Gözle görülmez.

•Havada ve suda yol alabilirler.

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Uranyum -238 radyoaktif
bir izotoptur.

238U> 206Pb dönüşümü


aşamalı radyasyon oluşturur.

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Tıbbi görüntülemedeki radyasyon dozları
etkili doz (effective dose) olarak belirtilir.

Buradaki kavram farklı doku ve organların


hassaslıkları göz önüne alınarak belirlenir.

Etkili doz birimi; joule/kg’dır.

1 Sievert (Sv) = 1.0 J/kg

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


YÖNTEM ETKİLİ DOZ Eşdeğer Doğal Eşdeğer Uçuş
Karşılaşma (12.000 m)
Uzuv X-Ray 0.02 mSv 3 gün 4 saat
Lumbar X-Ray 1.50 mSv 6 ay 300 saat
Kafa CT 2.00 mSv 8 ay 400 saat
Abdomen CT 2-10 mSv 8 ay – 3 yıl 400-1800 saat
DEXA (kemik dansite) 0.001 mSv < 1 gün <1 saat
Mammogram 0.7 mSv 3 ay 150 saat

Yıllık doğal radyasyon yaklaşık olarak 2-3 mSV’dir.

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


RADYASYON BİRİMLERİ

Etkinlik (Activity)
Radyasyon kaynağının etkinliğini gösterir.

Karşı karşıya kalma (Exposure)


Ortamdaki radyasyon miktarının ölçümüdür.

Absorbe edilen doz (Absorbed Dose)


Dokuda alınan radyasyon miktarını belirtir.

Doz eşdeğeri (Dose Equivalent)


Farklı dokularda alınan doz miktarının etki tanımıdır.

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Hastanın uygulama nedeni
ile aldığı radyasyon

Personelin uygulama
sırasında aldığı radyasyon

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)
ALARA İLKESİ
(As Low As Reasonable Achievable)

⚫ Radyasyon ile karşılaşma olgu temelinde farklıdır.


⚫ Olanaklı olan en az sayıda radyografi kullanılmalıdır.
⚫ Fluoroskopik tarama mümkün olan en sürede
yapılmalıdır.
⚫ Mobil cihazlar sadece hasta hareketi kısıtlı olduğunda
kullanılmalıdır.
⚫ Mümkün olduğunca USG ve MR kullanılmalıdır.
⚫ Çocuk hastalar radyasyon etkilerine daha açıktır.

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


RADYASYON KAYNAKLARI

60

50

40

30

20

10

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)
Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)
İnsan vücudu dışından, tanı amaçlı vücut içi
görüntülerin elde edilmesi çabasıdır.

Tıbbi görüntüleme disiplinler arası bir alandır.

Tıbbi görüntülemedeki temel ilkeler aynıdır.

Molekülsel yöntemler, malzeme bilimi ve


yazılımdaki gelişmeler, görüntüleme
sistemlerinin gelişmesini sağlamaktadır.

Prof. Dr. Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Jung KH and Lee KH, Journal of Pathology and Translational Medicine, 2015

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


CERN – MEDİKAL FİZİK

Yeni nesil hızlandırıcıların geliştirilmesi

Yeni nesil izotop üretimi

Hadron tedavisinde yeni nesil hızlandırıcıların


geliştirilmesi

Tanı amaçlı görüntüleme (PET, piksel/kristal


algılayıcılar)

Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


COVID-19 SALGINI NEDENİ İLE ORTAYA ÇIKAN
UYGULAMA BİÇİMİ DOĞRULTUSUNDA HAZIRLANMIŞTIR.

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem 1


öğrencilerine yönelik olup herhangi bir yöntemle
(fotokopi, görüntüleme vb) çoğaltılamaz ve
ticari amaç için kullanılamaz.

Prof.Dr.Erol Ömer ATALAY (PAÜTF Biyofizik Anabilim Dalı)


Glandula thyroidea terminolojisi
✓ Bazal metbolizmayı düzenler
✓ T3 (triiyodotironin) (%20)
✓ T4 (tiroksin) (%80)
✓ Kalsitonin

✓ Hypofizin büyüme hormonu ile birlikte vücudun gelişme ve büyümesini sağlar

✓ Genital bezlerin çalışmasında etkin rol oynar


A. thyroidea inf. iki kapsül arasından n. laryngeus recurrens’i çaprazlar.
Hipotiroid (AZALMIŞ)

Hipertiroid (ARTMIŞ)

Animasyon (1) T3 ve T4 salınım mekanizması


Hipertiroid:
✓ Bazal metabolizma artar
✓ Ekzoftalmi
✓ Taşikardi
✓ Uykusuzluk
✓ Zayıflama
✓ (Basedow-Graves hastalığı)
Hipotiroid:
✓ çocukluk çağında tiroid cüceliği
✓ zeka geriliği
✓ erişkin dönemde ise metabolizma düşüklüğü
✓ saçların seyrek ve az olması
✓ miksödem
✓ bradikardi
Guatr (goitre)
✓ İyot eksikliği nedeniyle oluşur
✓ Tiroid bezi aşırı çalışır
✓ Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür
Hipofiz (gl. pituitaria)

✓ Merkezi sinir sitemi hypothalamus ve hypophysis aracılığı ile hormon yapımını düzenler.

✓ Hypophysis’den hormon salgılanmasını kontrol eden merkez hypothalamus’dur.

✓ Hypophysis’den salgılanan hormonların bir kısmı periferik yapılara direk olarak etki eder, bazıları ise endokrin

organlarda hormon yapımını kontrol eder.


✓ Sella turcica (os sphenoidale)

✓ Oval, gri-kırmızı renkli

✓ 500 mg ağırlığında

✓ infundibulum
Adenohypophysis (3/4) Neurohypophysis (1/4)
Pars tuberalis Eminentia mediana
Pars intermedia infundibulum
Pars distalis Lobus nervosus

Lobus anterior Lobus posterior


a. hypophysialis superior (infundibulum çevresinde)
a. hypophysialis inferior (neurohypophysis çevresinde)
vv. portales hypophysiales

Hipofizin portal sistemi


infundibulum sinuzoidleri
vv. portales hypophysiales
adenohypofizdeki sinuzoidler
✓ Primer kapiller plexus (eminentia mediana ve infundibulum üst kısımlarında)
✓ Sekonder kapiller plexus (pars distalis)
Adenohipofiz
Nörohipofiz
Hypothalamus nöronları (releasing faktörler) -------------------- adenohipofiz

Tr. tuberoinfundibularis (infindubulum sinuzoidleri)

Hipofiz portal sistemi


Hipotalamus-hipofiz-hedef
organ aksı

Prof. Dr. Melek BOR KÜÇÜKATAY


(PIH)
PRH (+)PRL

Nörofizinler

ekzositoz

Melanocyte-stimulating hormone
Ön Hipofiz Hormonları
Tiroid hormonları
Büyüme hormonu
• Tüm vücut
hücrelerinde
protein sentez
hızı artar
• Yağ dokusundan
kana yağ asidi
geçişi artar,
serbest yağ
asitleri kanda
artar, enerji için
serbest yağ
asitleri kullanılır
• Tüm vücutta
glukoz kullanım
hızı azalır
Adrenokortikal hormonlar

CRH
Glukokortikoidler-Kortizol
Mineralokortikoidler-Aldosteron
Gonadotropinler
♀ ♂
Arka Hipofiz Hormonları
Supraoptik Paraventriküler
nuc nuc
ADRENAL MEDULLA
HORMONLARI

Prof. Dr. Melek BOR-KÜÇÜKATAY


*******

(Yetişkinde yaklaşık 1 g)
Travma, Ağrı, Anksiyete, Hipovolemi,
Hipoglisemi, Hipotermi, Hipotansiyon,
Anoksi, aşırı sıcak, aşırı egzersiz

***

***
Ach’e bağlı hücre zarı Na geçirgenliği artışı, depolarizasyon,
Ca girişi, egzositoz, E (NE) salınımı
***
OSS organ
fonksiyonlarını Rest and Digest
değiştirmede çok hızlı ve Fight or Flight
güçlü etkilere sahiptir.

Adrenal medulla esas olarak bir gelişmiş ve özelleşmiş sempatik gangliyonu temsil
eder. Ancak medulladaki nöronal hücre gövdeleri aksonlara sahip değildir; bunun
yerine, buradaki hücreler katekolamin hormon içeriklerini doğrudan kan dolaşımına
başaltırlar. Böylece sinir hücreleri olarak değil, endokrin hücre olarak görev yaparlar.

Adrenal medulla sıklıkla sempatik sinir sisteminin diğer bölümleri ile birlikte aktive
olur ve sempatik sinir sistemi ile birlikte hareket eder.
P
L
* A
Z
M
A

Z
A
*
R

R
E
S
E
P
T
Ö
Katekolaminler R
*α2 L
*Yapısal benzerlik, tek üniteli transmembran glikoproteinleri E
α1 daha yüksek molekül ağırlığa sahip ß3 R
İ
• İki katekolaminin her bir reseptör tipine olan
duyarlılıkları değişkendir.
• E, ß reseptörleri ile daha kuvvetli etkileşme
eğiliminde, NE , α reseptörlerine hassas. Her iki
reseptöre eşit şekilde duyarlı oldukları durumlar
da çok.
• Her bir reseptör tipi için özgün agonist ve
antagonistler geliştirilmiştir.
• ß1, ß2, ß3 adenilat siklaz yolu, cAMP ikinci
haberci, Protein kinaz A aktivasyonu
• α2 inhibitör G proteini ile bağlantı, cAMP ve
Protein kinaz A aktivitesi azalması ile etki
• α1 fosfatidilinozitol zar sistemi le bağlantılı,
Protein kinaz C ve Ca aracılı etki
• Katekolamin salınımı ve katekolamin
agonistlerinin sürekli uyarımı adrenerjik reseptör
sayısını azaltır, hormon etkisine kısmen duyarsızlık
gelişir.
• Sempatektomi, reseptörlerin sayısını arttırır.
Katekolamin duyarlılığı artar.
• Akut katakolamin maruziyeti, sonraki dozlara hızla
duyarlılık azalması meydana getirir (hormon
tarafından aktive edilen protein kinaz A veya C
tarafından çeşitli reseptörlerin fosforilasyonu ile,
fosforilasyon reseptörlerin daha sonraki hormon
bağlanmalarına karşı reseptörleri kapatır,
reseptör duyarlılığının ortadan kalkması hormon
etkilerini sınırlar-negatif hızlı bir geri bildirim
şekli-).
(Miyozis) (Midriyazis)

Norepinefrin (NE) miyokard enfarktüsü gibi ileri derecede stresli hastalıklarda bir hormon gibi davranır, ancak normal durumlarda
genellikle endokrin etki yapmaz. Bunun yerine bir nörotransmitter olarak glukoz üretimi, lipoliz gibi metabolik etkileri ortaya çıkarır.

Kardiyovasküler etkiler daha çok epinefrin (E)’e bağlı ortya çıkar. Yüksek E konsantrasyonları metabolik etiklere de sebep olur.
ß E>NE ADRENAL MEDULLA HORMONLARI α NE>E
Glikojenolizis (ß2) Glukoneogenezis (α1)
Glukoneogenezis (ß2) Glikojenolizis (α1)
Lipolizis (ß3, ß2, ß1) Katekolamin etkileri vücudu hipoglisemiden korumaya yardım
Kalorigenezis (ß1, ß2) eder, eğer oluşmuşsa kan glukoz seviyesini onarır, merkezi sinir
sistemine glukoz dağıtımını sağlar
Glukoz kullanımı
İnsülin salgılanması (ß2) İnsülin salgısı (α2)
Glukagon salgılanması (ß2) Glukagon salgılanması (α)
Kas K+ alımı (ß2)
Kalp kasılabilirliği (ß1) Kalp kontraktilitesi (α1)
Kalp hızı (ß1)
Kalp ileti hızı (ß1)
Arteriyol dilatasyonu Arteriyol vazokonstrüksiyon
BP (kan basıncı) (ß2) Kasta BP(α1)(karın iç organları, böbrek, deri, genital)
Kas gevşemesi (ß2)(gastrointestinal, üriner, bronşiyal) Sfinkter kasılması (α1) )(gastrointestinal, üriner)
Trombosit agregasyonu (α2)
Terleme («adrenerjik»)
Göz bebeğinin genişlemesi (α1)
α reseptör: Vazokonstrüksiyon, iris dilatasyonu, intestinal sfinkter kasılımı, pilomotor
kasılımı, mesane sfinkter kasılımı

ß2 reseptör: Vazodilatasyon, uterus gevşemesi, bronkodilatasyon, mesane duvarı


gevşemesi

ß3 reseptör: Termogenez

E, bazal metabolik hızı %7-15 arasında arttırır


E, titremesiz termogenez ve diyet etkili termogenezi arttırır E soğuğa maruz kalma
cevabının önemli bir parçasıdır. Genel enerji dengesi ve enerji kaynaklarının
düzenlenmesine yardım eder.
E aynı zamanda diyabetojenik bir hormondur (hastalık veya ameliyat gibi stres
durumlarında)
Çoğu metabolik etki yönleriyle E, NE’e göre daha güçlüdür.
Tiroid hormon salgısı katekolaminler tarafından bazı koşullarda arttırılır, T4’ün T3’e
periferik dönüşümü ß2 reseptörleri aracılığıyla uyarılır.
Katekolamin agonist ve antagonistleri tedavide yaygın olarak kullanılır.
Silier kasta hafif gevşeme (uzak görme)
VK, salınım azalır

S sinir sistemi ter bezlerinde kolinerjik terlemeyi arttırır, PS


sinir sistemi avuç içinde terlemeyi arttırır, S sinir sistemi
apokrin bezlerde koyu, kokulu salgı oluşturur.

Özellikle atriyum üzerine


etki S sinir sistemi coronerlerde ß2’ler üzerinden dilatasyon,
α’lar üzerinden konstrüksion yapar. PS sinir sistemi
coronerleri dilate eder.

*
Aldosteron (Na tutulumu)
İdrar atılımı azalır Sfinkter gevşemesi

İç organ arteriyollerinde kasılma, kas arteriyollerinde α


adrenerjik kasılma, ß2’ adrenerjik dilatasyon, kolinerjik
dilatasyon
safra kesesi ve safra kanalları gevşer

safra kesesi ve safra kanalları daralır


Hafif glikojen sentez

S sinir sistemi kan pıhtılaşmasını (Koagülasyon),


bazal metabolizmayı, adrenal medulla
sekrasyonunu, mental aktiviteyi, iskelet kasında
glikojenoliz ve gücü arttırır, piloerektör kasları kasar,
Yağ dokuda lipolizi arttırır
BİR DİĞER ADRENAL MEDULLA SALGISI: ADRENOMEDULLİN
Peptid yapıda
Damar endoteli ve düz kas hücrelerinde de üretim
Salınımı sitokinler IL-1 ve INF-α ile çeşitli büyüme faktörleri,
mineralokortikoidler, glukokortikoidler tarafından uyarılır.
Kardiyovasküler sistem, böbrek fonksiyonları ve kan basıncının
düzenlenmesinde otokrin-parakrin etkili
Endotelden nitrik oksit (NO) üretimini arttırır ve vazodilatasyon ile kan
basıncında azalmaya sebep olur.
Adrenal bezlerde potasyum ve angiotensin-II ile uyarılan aldosteron
salınmasını engeller. ACTH ve kortizol salınımını inhibe eder. Renal kan akımını arttırır,
natriüretik ve diüretik etkili
SİZ YİNE DE ADRENAL MEDULLANIZI
FAZLA YORMAYIN
Adrenal medulla ve Tiroid Bezi
Prof. Dr. Hülya ÇETİN
BÖBREKÜSTÜ (suprarenal) BEZİNİN GELİŞİMİ:

Korteks ilk defa gelişimin 5-6. haftasında dorsal


mezenter kökü ile gelişmekte olan gonadlar arasında,
sağda ve solda, posterior abdominal duvara yerleşmiş
olan mezotelyal hücrelerin çoğalmasıyla gelişmeye
başlar ve alttaki mezenşim içine girerler.
BÖBREKÜSTÜ (suprarenal) BEZİNİN GELİŞİMİ:
Doğumda zona glomeruloza ve zona fasciculata
oluşmuştur ancak zona retikülaris yaklaşık olarak 3.
yılın sonuna kadar tamamlanamaz. Erişkin korteks
yapısı ancak puberta çağına kadar tam olarak şekillenir.
Fetal korteks ortaya çıkarken, medulla nöral krest
hücrelerinden gelişen komşu bir sempatik gangliondan
köken alır. Bu hücreler fetal korteks ile çevrelenir;
çevrelendikten sonra suprarenal medullayı oluşturmak
üzere salgı hücrelerine farklılaşırlar ve krom boyaları ile
boyandıklarından kromaffin hücreler adını alırlar.
A: 6. hafta fetal korteksin mezodermal primordiyumu
B: 7. haftada nöral krest hücrelerin katılımı
C: 8. haftada fetal korteks ve erken kalıcı korteksin medullayı sarması
D ve E: Korteksin medullayı sarışı
F: Yenidoğanda fetal korteks ve kalıcı korteksin iki zonu izlenmekte (bezin boyutu doğumda oldukça büyüktür)
G: 1. yaşta fetal korteks hemen hemen kaybolmuş
H: 4 yaşında kortikal tabakaların erişkin paternleri görülmekte
BÖBREKÜSTÜ BEZİ (adrenal, suprarenal bezler)
Suprarenal bezler insanda
herbir böbreğin üst
yüzeyinde, yağ dokusu içine
gömülmüş yassı, üçgen şekilli
yapı gösterir. Yaklaşık olarak 4-
6 cm uzunlukta, 1-2 cm
genişlikte ve 4-6 mm
kalınlıktadır. Her ikisinin
toplam ağırlığı yaklaşık 8-10 gr
kadardır.
BÖBREKÜSTÜ BEZİ (adrenal, suprarenal bezler)
Suprarenal bezler dıştan sıkı
kollagen bağ dokusundan oluşmuş
bir kapsül ile çevrelenmiştir. Bez,
birbirinden köken, yapı ve görev
bakımından farklı olan korteks ve
medulla olmak üzere iki kısımdan
meydana gelmiştir; taze kesitlerde
korteks sarı rengi ile periferde,
medulla kırmızı-kahverengi
görünümüyle merkezde ayırt edilir.
Suprarenal bez- adrenal bez
Adrenal medulla
Medulla kromaffin hücre denilen büyük, soluk boyanan epiteloid
hücrelerden, bağ dokusundan, çok sayıda sinüzoidal kan
kapillerlerinden ve sinirlerden oluşmaktadır. Medullada yer alan
kromaffin hücreler presinaptik sempatik nöronlarla innerve olur.
İmpulslar katekolamin salgılayan kromaffin hücrelerden sekretuar
ürünlerin salınmasını sağlar. Bu nedenle kromaffin hücreler
postsinaptik nöronlarla eşdeğer kabul edilir ancak akson uzantısı
bulunmaz.
Medullada ganglion hücreleri de bulunur. Bu hücrelerin aksonları
sekretuar aktiviteyi düzenlemek, kan damarlarını innerve etmek
için perifere, adrenal korteks parankimine ve abdominal organları
innerve etmek üzere splanknik sinirlere uzanır.
Epinefrin ve norepinefrin medullar sekretuar
veziküllerin %20 den azını teşkil eder. Veziküller ayrıca
büyük miktarda kromogranin denen protein içerir. Bu
proteinler ATP ve Ca⁺² ile birlikte katekolaminlerin
bağlanmasını sağlar ve hormonlarla birlikte salıverilir.
Adrenal bez korteksinden salınan glukokortikoidler,
kromaffin hücrelerde norepinefrinin epinefrine
dönüştürülmesini indüklerler. Üretilen glukokortikoidler,
kortikal ve medullar sinüzoidal kapillerlerle direk
medullaya ulaşır. Epinefrin üretmek üzere,
norepinefrinin metilasyonunu katalizleyen enzimi
indüklerler.
Katekolaminler, glukokortikoidlerle beraber vücudu «savaş
ya da kaç» yanıtı için hazırlar.
Ani olarak katekolaminlerin salınması, enerjinin maksimum
kullanımı ve böylece maksimum fiziksel efor için olanak
sağlar.
Hem epinefrin hem de norepinefrin glikojenolizi ve serbest
yağ asitlerinin adipoz dokudan mobilizasyonunu stimüle
eder. Kan basıncında artışa, koroner damar dilatasyonuna,
iskelet kası damarlarının vazodilatasyonuna, kalp atışında
artışa, solunum hız ve derinliğinde artışa neden olur.
Suprarenal bezin hormonları.
hormon kaynak hücre görevi
KORTEKS (%80-90) Sodyum resorbsiyonunu artırarak, potasyum resorbsiyonunu
azaltarak böbrek tübül hücrelerini etkiler ve elektrolit
Mineralokortikoidler Zona glomerulozadaki homeostazise yardımcı olur; serum asidosizin engellenmesinde
(aldosteron) parankimal hücreler ve idrardaki osmotik dengenin sürdürülmesinde görev alır.
(%15)
Özellikle karbonhidrat metabolizmasını etkileyerek normal
metabolizmayı düzenler karaciğere amino asit transferini
Glukokortikoidler Zona fasciculatadaki (bir miktar artırır; iskelet kaslarından proteini uzaklaştırarak karaciğere
(hidrokortison, kortikosteron, da zona retikülaristeki) taşınmasını sağlar, hücrelerin glukoz metabolizma oranını
kortison) parankimal hücreler düşürür, karaciğerde glikojen sentezini stimüle eder, enerji için
(%80) kullanılmak üzere depolanmış yağın mobilizasyonunu stimüle
eder; iltihabi reaksiyonları ve bazı allerjik reaksiyonları baskılar.

Gonadokortikoidler Zora retikülaristeki Bubölgede çok az salgılanmalarından dolayı erkek ve dişi üreme
(seks steroidleri, (bir miktar da zona sistemlerinin spesifik fonksiyonları için yetersizdir.
dehidroepiandrosteron) fasciculatadaki)
parankimal hücreler (%5-7)

Epinefrin MEDULLA (%10-20) kalp atım oranını artırır, kan basıncını yükseltir, vissera ve deriye
ve kan akışını azaltır, glikojenin glukoza dönüşümünü stimüle eder,
norepinefrin chromaffin hücreler terlemeyi artırır, bronşiol dilatasyonuna neden olur, respirasyon
oranını artırır, sindirimi azaltır, sindirim enzimlerinin yapımını
azaltır, idrar yapımını azaltır.
Tiroid bezi gelişimi
• Tiroid bezi, erken fetal dönemde gelişen dilin arkasında orta hattında,
foramen cecum hizasında, faringeal bağırsağın endoderminin
büyümesiyle gelişir. Boyunda aşağı inerken hyoid kemik ve larinks
kıkırdaklarının ventraline geçer. Tiroid bezi kısa süre için tiroglossal
kanal ile dile bağlıdır. Normalde tiroglossal kanal dejenere olarak
ortadan kalkar.
• Fetal 11. haftada foliküllerde kolloid görülmeye başlar. 20. haftada
fetal tiroid uyarıcı hormon ve tiroksin artar, 35. haftada erişkin düzeye
ulaşır.
• Parafolliküler hücreler ise 5. yutak cebinden gelişen Ultimobranchial
cisim hücrelerinden köken alır.
Tiroid bezi
Bezi kuşatan bağ doku kapsül ile çevrelenmiştir.
Kapsülden ayrılan bağ dokusu septumları organı
düzensiz lob ve lobüllere böler ve bu septumlar giderek
incelip esas olarak retiküler fibrillerden oluşan ince bağ
dokusu ile birbirinden ayrılan folliküllere ulaşır. Tiroid
follikülleri kolloid bir madde içerir ve tek katlı kübik
epitelyal hücrelerle (folliküler hücreler) çevrelenmiştir.
Zengin lenfatik ve kan kapiller pleksuslar follikülleri
birbirinden ayıran bağ dokusu içinde yer alırlar.
Tiroid bezi
Çok ince bir bazal lamina üzerine yerleşmiş olan
folliküler hücrelerin morfolojik görünümü bezin
fonksiyonel aktivitesine göre değişir. Eğer epitel
prizmatik tipte ise bez aktiftir, yassı folliküler hücreler
ise, bez hipoaktif halde iken görülür. Follikül lümenini
dolduran kolloidal madde hem asidik hem de bazik
boyalarla boyanır ve PAS pozitif reaksiyon verir. Kolloid,
proteolitik enzimler, mukoproteinler ve tiroglobulin
olarak adlandırılan bir glikoproteinden oluşmuştur; bu
tiroid hormonunun depo şeklidir.
Tiroid bezi
Folliküler hücreler: Folliküler hücrelerin görevi tiroglobulin
sentezini, iodinizasyonunu, folliküler lümende tiroglobulinin
depolanmasını, tiroglobulinin rezorbsiyonunu ve hidrolizini,
tiroid hormonlarının (triiyodotironin (T₃) ve tiroksin (T₄)) kan
ve lenfatik kapillerlere salınımını gerçekleştirmektir. Folliküler
hücreler ultrastrüktürel olarak protein sentezi ve salınımını
yapan bir hücrenin bütün özelliklerini gösterir.
Tiroid bezi
Folliküler hücreler: Folliküler hücreler, bir veya birkaç belirgin
nukleolus içeren yuvarlak şekilli ve merkezi yerleşimli bir nukleusa
sahiptir. Apikal sitoplazmada çok sayıda salgı granülü ile 0.5-0.6 
çapında lizozomlar ve ayrıca "kolloidal resorbsiyon damlacıkları" olarak
tanımlanan membranla çevrili veziküller yer alır. Apikal hücre
membranında az miktarda mikrovillus bulunur.
Tiroid bezi
Parafolliküler (C) hücreler: Tiroid
follikülleri arasında izole gruplar halinde
veya folliküler hücrelerin arasında follikül
epiteli şeklinde yerleşmişlerdir.
Parafolliküler hücreler folliküler
hücrelere göre biraz daha iridirler ve
biraz daha soluk boyanırlar.
Ultrastrüktürel olarak bu hücrelerin en
belirgin özelliği çok sayıda yoğun, 0.1-0.2
 çapında membranla sarılı materyal
içeren salgı granüllerin varlığıdır.
Parafolliküler hücreler kan kalsiyumunun
düzenlenmesinde etkili olan kalsitonin
hormonunun sentez ve salınımını
yaparlar.
Tiroid bezi
Parafolliküler (C) hücreler: Kalsitonin
osteoklastların resorbtif aktivitesini
baskılar, kan kalsiyum düzeyini
düşürür. Kemikte kalsiyum
birikimini arttırır. Yüksek kan
kalsiyum düzeyi salgılanmayı
stimüle eder. Kalsitonin
salgılanması hipofiz bez tarafından
etkilenmemektedir.
• KAYNAKLAR
• Abraham L. Kierszenbaum; Laura Tres. Histology and Cell Biology: an Introduction to Pathology. 2015.
• Histology and Cell Biology: Examination & Board Review by Douglas F. Paulsen. 2010. Online via AccessMedicine. Review book.
• Junqueira’s Basic Histology: Text and Atlas, Fifteenth Edition by Anthony Mescher. 2018..
• Textbook of Histology by Leslie P. Gartner. 2020
• Concise Histology by Leslie P. Gartner; James L. Hiatt. 2010.
• Based on content from Color Textbook of Histology. Includes videos. Online via ClinicalKey.
• Histology - A Text and Atlas:with correlated cell and molecular biology, ed.8 by Michael H. Ross; Wojciech Pawlina. 2020. LWW Health Library
• Wheater's Functional Histology: a text and colour atlas, 6th edition by Barbara Young; Alan Stevens; James S. Lowe; John W. Heath; Philip J. Deakin. 2006
• Histology: An Identification Manual by Robert B. Tallitsch; Ronald S. Guastaferri. 2008.
• Stevens and Lowe's Human Histology by James S. Lowe; Peter G. Anderson; Alan Stevens. 2014
• Histology and Cell Biology: Examination & Board Review by Douglas F. Paulsen. 2010. Online via AccessMedicine. Review book.
• Cell Biology. ed.3 by Thomas D. Pollard; William C. Earnshaw; Jennifer Lippincott-Schwartz; Graham T. Johnson. 2016
• Cell Biology and Histology, seventh edition by Leslie P. Gartner; James L. Hiatt. 2014.
• DiFiore's Atlas of Histology with Functional Correlations by Victor P. Eroschenko; Mariano S. H di Fiore. 2012. available, Matas (Books Stacks)
• Color Atlas and Text of Histology by Leslie P. Gartner. 2017. LWW Health Library
• Netter's Histology Flash Cards Updated Edition. William K. OvallePatrick C. NahirneyD. J. Lowrie
• Wolfgang Kuehnel, M.D. Color Atlas of Cytology, Histology, and Microscopic Anatomy. 4th edition, revised and enlarged. Thieme, 2003
• William K. Ovalle, Patrick C. Nahirney, Frank H. Netter. Netter’s Essential Histology. Second Edition. Elsevier Saunders. 2013.
• Robert L. Sorenson. Atlas of Human Histology. A Guide to Microscopic Structure of Cells, Tissue and Organs. 2014.
• Neelam Vasudeva, Sabita Mishra Inderbir Singh’s Textbook of Human Histology. Seventh Edition. Jaypee Brothers Medical Publishers (P) Ltd. 2014.
• https://tr.wikipedia.org/wiki/Adrenal_korteks#/media/Dosya:Adrenal_gland_(cortex).JPG
• Crimean State Medical University named after S. I. Georgievsky. International Medical Faculty. Department of Histology and Embryology. HISTOLOGY, CYTOLOGY &
EMBRYOLOGY. ELECTRON-MICROSCOPIC MICROGRAPH. Simferopol – 2013.
• İnternet erişimine açık olan kaynaklardan da faydalanılmıştır.
ADRENAL MEDULLA
HORMONLARI
Dr. Hülya AYBEK
Adrenal Medulla
• Adrenal bezin kütlesinin
%10 kadarıdır.
Embriyolojik ve fizyolojik
olarak adrenal korteksten
ayrıdır.
• Adrenal medulla aksonal
uzantıları olmayan
özgünleşmiş bir
gangliondur.
• Endokrin organ olarak
önemli işlev gösterirler.
• Adrenal medulla hormonları hayat için
zorunlu olmamakla beraber akut ve
kronik stres uyumu için gereklidir. Ağır
strese yanıtta adrenal medulla
hormonları temeldir. Strese yanıtı
kolaylaştırmada glukokortikoidler, GH,
Vazopressin, anjiotensinII ve glukagon
da yardımcı olur.
Katekolamin nedir?
• Katekolamin molekülünün aromatik halkası katekol alifatik kısmı ise

bir amin grubudur.

Katekol Dopamin
• Katekolaminler:

• Nörotransmitter ve hormonlar

Adrenal medulla hormonları: Dopamin, noradrenalin (norepinefrin)

ve adrenalin (epinefrin). 2
• Katekolaminlerin temel sentez yeri adrenal
medulla ve sempatik sinirlerdir. Adrenal
medulla ve sempatik SS ‘sempatokromaffin
sistem’ olarak adlandırılır.
• Adrenal medullanın endokrin hücreleri
‘Kromaffin hücreler’ olarak adlandırılırlar. Bu
hücreler kalp, karaciğer, böbrekler, cinsiyet
bezleri, postganglionik sempatik sinirlerin
adrenerjik nöronları ve SSS de de bulunurlar.
• Adrenal medullanın temel ürünü Adrenalindir.
Medulladaki katekolaminlerin % 80 nini oluşturur ve
medulla harici sentezlenmez.
• NA’nin çoğu ise postganglionik sempatik sinirlerin
innerve ettiği organlarda sentezlenir ve innerve edilen
dokuda lokal olarak etki eder (%80). Postganglionik
sempatik sinirler katekolaminleri depolamazlar.
Gerikalan % 20 ise diğer sinir uçlarında sentezlenir ve
dolaşım yoluyla hedef organa ulaşır.
• Adrenalin ve NA adrenal medulla ve diğer kromaffin
hücre içeren dokularda depolanırlar.
• Katekol halka yapısı nedeniyle kolaylıkla
kinon formuna oksitlendikleri için ışığa ve
havaya çok duyarlıdırlar.
• Tirozin (hidroksifenilalanin) türevidirler.
Katekolamin sentezi
• Katekolaminler tirozin aminoasitinden 4
basamakta sentezlenirler:
1. Halka hidroksilasyonu
2. dekarboksilasyon
3. yan zincir hidroksilasyonu
4. N- metilasyon
Adrenalin sentezinde tirozin aminoasiti prekürsördür. Tirozin aminoasiti
karaciğerde fenilalaninden sentezlenir veya diyetle alınır.
Sentez I
• 1.basamak: Tirozinin sitozolde dopaya dönüşümü (dopa = 3,4-
dihidroksifenilalanin).
• Enzim: Tirozin hidroksilaz (tirozin-3-monooksijenaz)
• Kofaktörler: Tetrahidrobiopterin ve O2

Oksijen + Su +
tetrahidrobiyopterin dihidrobiyopterin

Tirozin hidroksilaz

TİROZİN Dihidroksifenilalanin
6
(L-DOPA)
İkinci Basamak
Sentez II
• 2. basamak: Sitozolde dopanın dopamine dönüşümü
(dopamin = 2-(3,4-dihidroksifenil) etilamin).
• Enzim: Dopa dekarboksilaz (non-spesifik L-amino asit
dekarboksilaz)
• Kofaktör: Piridoksal fosfat

Aromatik amino asit


dekarboksilaz

DOPAMİN 7
Dihidroksifenilalanin
(L-DOPA)
Üçüncü Basamak
Sentez III
• 3. basamak: Salgı granüllerinde dopaminin
noradrenaline dönüşümü.
• Enzim: Dopamin b-hidroksilaz (dopamin b-
monooksijenaz)
• Kofaktörler: Askorbat ve O2

Oksijen Su +
+
dihidroaskorbat
askorbat

Dopamin b-hidroksilaz

8
DOPAMİN NORADRENALİN

DBH bir monooksijenazdır. Ascorbatı elektron vericisi olarak


kullanır. Bu tepkimede Cu+2 koenzimdir.
Dördüncü Basamak
Sentez IV
• 4. basamak: Sitozolde noradrenalinin adrenaline
dönüşümü.
• Enzim: Feniletanolamin-N-metiltransferaz (PNMT)
• Kofaktör: S-adenozilmetionin ( SAM)

S-adenozilhomosistein

S-adenozilmetionin

Feniletanolamin N-
metiltransferaz

9
NORADRENALİN ADRENALİN
TİROZİN

tetrahidrobiyopterin
Tirozin
cytosol hidroksilaz
SİTOZOL
dihidrobiyopterin

DOPA

Aromatik
amino asit
cytosol
SİTOZOL dekarboksilaz

DOPAMİN

10
DOPAMİN
askorbat
secretory
Salgı
Dopamin vesicle
kesecikleri
b-hidroksilaz
dihidroaskorbat

NORADRENALİN
S-adenozilmetionin cytosol
SİTOZOL
Feniletanolamin
N-metiltransferaz S-adenozilhomosistein

ADRENALİN
11
• Tirozinin hidroksilasyonu ile
dihydroxyphenylalanine (DOPA) sentezinde
tirozin hidroksilaz hız kısıtlayıcı basamaktır.
Tirozin hidroksilaz hücre membranında
lokalizedir. (THB)
• Enzim aktivitesi sempatik uyarı ile artarken
katekolamin sentezi ile azalır. (end-product
inhibition)
• Katekolaminler kan beyin bariyerini geçemez.
Gerektiğinde geçebilen L-Dopa verilir (Örn
Parkinson hast)
• DOPA dekarboksile olarak DOPA
dekarboksilaz enzimi ile stoplazmada
Dopamine dönüşür. (PP)
• Alfa metil dopa gibi L-Dopa benzeri
bileşikler bu tepkimenin yarışmalı
inhibitörleridir ve bazı ht türlerinin
tedavisinde kullanılırlar.
• Adrenal medullada NA depo granüllerinden
salınarak diğer bir sitozolik enzim
phenylethanolamine-N-methyltransferase
(PNMT), için substrat olur ve Bu enzim
SAM’ den bir metil grubunu NA’ e transfer
ederek Adrenalin oluşmasını sağlar.
• Adrenalin depolanmak için granüle tekrar
girmek zorundadır. *
Adrenal medullada depolanma kromaffin
granüllerde yer alır. Bu granüller katekolaminlere
ilave olarak ATP-Mg+2, Ca+2, DBH ve
kromogranin A proteini gibi bazı maddeleri
içerirler.
Adrenal medullanın nöronal uyarılması ile granül
membranı plasma membranı ile birleşir bu olay A
ve NA nin ekzositoz ile salınmasına yol açar. Bu
kalsiyum bağımlı bir olaydır. ATP-Mg+2, Ca+2,
DBH ve kromogranin A proteini de granül içindeki
oranları ile uyumlu olarak salınırlar.*
Katekolaminlerin metabolizması
• Katekolaminler plazmada proteine
bağlanmazlar.Nadiren albumin ile çok gevşek bir
bağlantı içinde dolaşıma katılırlar ve çok kısa yarı
ömürleri (10-30 sn) vardır.
• Katekolaminler katekol-O-metil transferaz
(KOMT) ve monoaminooksidaz (MAO) ile inaktif-
O-metile ve deamine metabolitleri oluşturmak
üzere hızla metabolize olurlar.
• KOMT sitozolik bir enzimdir. Çoğu
dokuda bulunmakla beraber karaciğer,
böbrek ve eritrositlerde en çoktur.
Norepinefrin ve epinefrinin benzen
halkasının 3. konumuna metil
grubunun ilavesini katalizler. SAM
metil donörüdür. Sonuçta
normetanefrin ve metanefrin oluşur.
• MAO monoaminleri okside eden bir
oksidoredüktazdır. Karaciğer, mide, böbrek
ve barsaklarda bol bulunur.
• MAO-A nöral dokulardadır. A ve NA ni
deamine eder.
• MAO-B böbrek dışı dokularda bulunur.
• Dopamin her iki form tarafından da
metabolize edilir.
• Katekolamin metabolitlerinin tanısal anlamlılığı
vardır. Metanefrinler A ve NA’nin metoksi
türevlerini temsil ederler; A ve NA’nin O metil
deamin ürünü 3 metoksi 4 hidroksi mandelik
asittir (VMA).
• MHPG beyin dokusu hariç daha az üretilir.
Beyin dokusunda ise NA’nin major metabolik
son ürünüdür.
• Dopaminin son ürünü oksidatif deaminasyonu
(MOA ile) ve O-metilasyonu (COMT ile) ile
Homovanilic asittir. (HVA)
• Özellikle VMA’nin idrarda ölçümü; A ve
NA’nin vücuttaki üretimini yansıtmaktadır.
Adrenal Medulla Hormonlarının
Fonksiyonları
• Dopamin ve NA; SSS de önemli
nörotransmitterdir. Aynı zamanda vasküler
sistemde belirgin etkileri vardır.
• A ise metabolik proseste özellikle karbonhidrat
metabolizması üzerine olan etkide önemlidir.
• Adrenerjik reseptörlerin iki tipi (alfa ve beta)
üzerinden etki ederler. A ve NA alfa reseptörleri
etkilerken; beta reseptörler A hassas ama NA’e
karşı o kadar hassas değildir. Bundan dolayı A ve
NA dokularda farklı etki yaparlar.
• Αlfa1 reseptörler ile fosfoinozitol yolunu
uyararak
• Alfa2 reseptörler ile adenilat siklaz inh.
yaparak
• Β1 ve B2 reseptörler ile adenilat siklaz
yolunu uyararak etki ederler.
Kalp hızı artar

Norepinefrin Kan basıncı artar


(sempatik sinir)
Lipoliz artar

Periferik
vazokonstriksiyon

Epinefrin
(Adrenal medulla)
Koroner ve bronşial
dilatasyon

Kas ve karaciğerde
Glikojenoliz artar
Glikoneojenez artar
Adrenal Medulla Hormonlarının
Klinik Önemi
• Katekolaminlerin sağlık ve hastalıkta
önemli rolleri vardır.
• Katekolaminlerin aşırı salınımı stres ile
ilgilidir; Kan basıncı veya kan volumünde
düşme, KKY, aritmilerde görülürken
• Katekolaminlerin düşük düzeyleri ise
idiyopatik postural hipotansiyonda
görülmektedir.
Feokromositoma

• Bening veya malign


• Sinir sistemi ya da adrenal medullada
kromaffin hücrelerin artışı ile
karakterizedir.
• NA/A oranı artmıştır.
• En belirgin semptomu hipertansiyondur.
• İdrarda VMA ölçümü ile tanı konulur.
Dr. Gülçin ABBAN METE
HİPOFİZ HİSTOLOJİSİ
Hipofiz

◼ Sfenoid kemiğin Sella Tursikasında


yerleşmiş endokrin bez.
◼ İki ayrı embriyolojik taslağın
birleşmesinden oluşur
◼ Primitif ağız boşluğunun bir çıkıntısı
olan Rathke kesesinden adenohipofiz
◼ Diensefalonun aşağı doğru uzantısı
halinde gelişen nörohipofiz.
Hipofiz

◼ Adenohipofiz ◼ Nörohipofiz
1. Pars Distalis 1. Median Eminens
2. Pars İntermedia 2. Pars Nervoza
3. Pars Tüberalis 3. Infundubulum
Adenohipofiz Histolojisi

Pars Distalis: Hücre kümeleri ve


kordonlarından oluşur. Aralarında sinuzoit
tipte kapillerler bulunur. Pars distalis
bölgesi hücreleri salgı granüllerinin boya
alma özelliklerine göre iki gruba ayrılır.
◼ Kromofob hücreler
◼ Kromofil hücreler
Adenofipfiz histolojisi

Kromofil hücreler bazik ve asidofil


boyanmalarına göre adlandırılır.
Asidofil hücreler:
Mammatrop, somatotrop
Bazofil hücreler:
Triotrop,Gonodotrop,Kortikotrop
Asidofil Hücreler

◼ Somatotrop hücreler: Granülleri


turuncu renkte boyanır. Somatotrop
hormonu (Büyüme hormonu)salgılar
◼ Mammotrop Hücreler: Kırmızı renkte
granüllere sahiptir. Prolaktin (PRH) ya
da laktojenik (LTH) hormon salgılarlar.
Bazofil Hücreler

◼ Triotrop Hücreler: Tiroit salgısını


uyaran TSH salgılarlar
◼ Gonadotrop Hücreler:Follikül Sitümüle
edici hormon (FSH), Lüteinleştirici
hormon (LH)
◼ Kortikotrop hücreler:
Adrenokortikotropik hormon (ACTH)
salgılar
Kromofob Hücreler

◼ Soluk boyanan hücrelerdir.


Sitoplazmalarında granül ya yoktur ya
da çok azdır. Farklanmamış hücre
olarakta adlandırılır.
Pars Tuberalis

◼ Bazofil hücre kordonlarından oluşur.


Oldukça damarlı bir yapıdır. FSH ve LH
salgılanır.
Pars İntermedia

◼ İçi kolloit dolu folliküllerden ve hücre


kordonlarından oluşur.
Proopiomelanokortin hormonu
posttranslasyon geçirir ve α ve β
melanin stimüle edici hormon salgılar
(MSH).
Nörohipofiz

◼ Myelinsiz sinir liflerinden ve Pituisit adı


verilen hücrelerden oluşur.
◼ Hipotalamusta yerleşen Supraoptik ve
paraventriküler çekirdeklerin aksonları
infundubulum içinde birbirine koşut
uzanarak hipotaloma- hipofizer traktusu
oluşturur.
Nörohipofiz
Hormonları
◼ Antidiüretik hormon, ADH( Vazopressin)

◼ Oksitosin

Yapısı
◼ Myelinsiz sinie lifleri

◼ Pituisit: Destek hücreleri

◼ Herring Cisimcikleri:Nörosekretuvar granül birikimidir. Mavi-


siyah renkli olarak izlenir.
HİPOTALAMUS-HİPOFİZ-HEDEF ORGAN AKSI
KLİNİK YAKLAŞIM
Dr.Öğrt.Üyesi Ayten ERAYDIN
Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı
HİPOTALAMUS-HİPOFİZ-HEDEF ORGAN AKSI
1)ACTH→KORTİZOL
KORTİZOL
Fazlalığı
• ACTH BAĞIMLI CUSHİNG SENDROMU
(%80-85)
• Hipofiz adenomu (Cushing Hastalığı)
• Ektopik ACTH Sendromu
• Ektopik CRH Sendromu

• ACTH BAĞIMSIZ CUSHİNG SENDROMU


(%10-15)
• Adrenal adenom
• Adrenal hiperplazi
• Primer pigmente nodüler hastalık
• Massif makronodüler adrenonodüler
hiperplazi
• Adrenal karsinom
CUSHİNG SENDROMU

• Uzun süreli glukokortikoid fazlalılığı ile ilişkili klinik durum

• Nadir bir hastalıktır

• Yıllık insidans milyonda 2-3

• Orta yaş, kadınlarda sık


KORTİZOLÜN ETKİLERİ
CUSHİNG SENDROMU-KLİNİK
ADRENAL YETMEZLİK

Tersiyer adrenal yetmezlik

Sekonder adrenal yetmezlik


ACTH Eksikliği

Primer adrenal yetmezlik


Addison Hastalığı
ADDİSON HASTALIĞI-KLİNİK

• Kortizol eksikliği:
• Yorgunluk, iştahsızlık, bulantı, kusma, hipotansiyon, hipoglisemi
• Mineralokortikoid eksikliği:
• Dehidratasyon, hiponatremi, hiperkalemi, asidoz, hipotansiyon
• Hiperpigmentasyon
• (en erken bulgudur, deri ve mukozadadır) (Sekonder adrenal yetmezlikte hipopigmentasyon!)
• Kilo kaybı
• Hipotansiyon
• Ateş
• Amenore (aksiller ve pubik kılların kaybı)
• Vitiligo
ADDİSON HASTALIĞI
2-BÜYÜME HORMONU→IGF-1
BÜYÜME HORMONU
Fazlalığı Eksikliği

• Akromegali • Erişkin BH eksikliği

• Gigantizm • Büyüme hormonu eksikliği


• Konjenital
• Akkiz
• BH etki bozuklukları (Laron tipi
cücelik, IGF-1 reseptör defekti)
AKROMEGALİ

• Hipofiz bezinin somatotrof hücrelerinden çıkan bir adenomdan aşırı büyüme


hormonu salınımının neden olduğu bir hastalıktır (%95).
• %5 hipotalamik ya da nöroendokrin tümörlerden aşırı GHRH salınımına bağlı olabilir.

• 40-47 yaş
• Prevelansı milyonda 28-137, insidansı yılda 2-11 olgu
• Semptomların başlaması ile tanı arasında geçen süre arasındaki zaman ortalama
5 yıldır!!! (bu sürenin 15 yıla kadar uzayabileceği bilinmektedir!)
BÜYÜME HORMONUNUN ETKİLERİ
Büyüme üzerine etkileri Metabolik Etkileri

• Karaciğer ve diğer dokuları uyararak • Karbonhidrat metabolizması:


IGF-1 sentezini uyarır. karaciğerde glukoz sentezi artar,
• IGF-1 kondrosit çoğalmasını uyarır. plazma glukozu artar.
• IGF-1 kas büyümesini sağlar.
• Kas ve diğer dokulara aminoasit • Lipid metabolizması: lipoliz artar,
alımını artırır, protein sentezini uyarır. plazma yağ asitleri artar.
• Epifiz kapanmadan önce lineer
büyüme (uzunluk) • Protein metabolizması: çeşitli
• Epifiz kapandıktan sonra periostal dokularda aa alımını artırır, protein
perikondral büyüme (genişlik) sentezini uyarır.
AKROMEGALİ-KLİNİK
• El ve ayaklarda büyüme
• Kaba yüz görünümü, özellikle alın, burun,
dudaklar, dil ve çenede büyüme
• Yumuşak doku şişliği
• Mens düzensizlikleri
• Terleme • Osteoporoz
• Baş ağrısı • Diyabet
• Kas güçsüzlüğü / yorgunluk • Hipertansiyon
• Makroglossi • Kardiyomiyopati
• Horlama • Uyku apnesi
• Ciltte kalınlaşma, yağlanma, sivilcelenme • Kolon kanseri
• Eklem ağrısı • Toraks kafesi deformitesi
AKROMEGALİ-KLİNİK
• Yüzük?
• Şapka?
• Eldiven?
• Ayakkabı numarası?
• Eski fotoğraflar?

Newman C. In Atlas of Clinical Endocrinology: Neuroendocrinology and Pituitary Disease


SG Korenman and ME Molitch. Philadelphia, Current Medicine, 2000.
Mary Ann Bevan
1874-1933,Londra, (hemşire)
15 Nisan Akromegali Günü
• Sultan Kösen
• 2.51 m
• 39 yaş
• Mardinli

• Chandra Bahadur Dangi


• 54.6 cm
• 1939-2015
• Nepalli
BÜYÜME HORMONU EKSİKLİĞİ

• Erişkinde vücut kompozisyonunda değişim, yağ dokusunda artış, kemik mineral


dansitesinde azalma, kas kitlesinde azalma ve güçsüzlük

• Çocuklarda büyüme gelişme geriliği, boy kısalığı

• Laron Tipi cücelik → GH reseptör defekti→


3) TSH→T3, T4
TİROİD HORMONLARININ ETKİLERİ
TİROİD HORMONU

Fazlalığı Eksikliği

• Hipertiroidi, tirotoksikoz • Hipotiroidi


TİROİD HASTALIKLARI

Fonksiyonel
• Hipotiroidi
• Tirotoksikoz-Hipertiroidi
• Ötiroidi

Yapısal
• Tiroid bezinin büyümesi=Guatr
• Nodüler (benign, malign)
• Diffüz
GUATR

• Nedeni ne olursa olsun tiroid bezinin büyümesi→ Guatr


TİROTOKSİKOZ NEDENLERİ

HİPERTİROİDİLİ TİROTOKSİKOZ HİPERTİROİDİSİZ TİROTOKSİKOZ

• Graves hastalığı • Subakut tiroidit


• Toksik adenom • Sessiz tiroidit
• Toksik multinodüler guatr • Ekzojen tiroid hormon kullanımı
• TSH salgılayan hipofiz adenomu • İyatrojenik tirotoksikoz
• Amiodarona bağlı tiroidit
TİROTOKSİKOZ SEMPTOM VE BULGULARI

• Kilo kaybı • Ciltte incelme ve nemlilik


• Kaslarda zayıflık • Barsak hareketlerinde artma
• Ellerde titreme • Sinirlilik
• Uykusuzluk • Canlı bakış
• Çarpıntı • Adet düzensizliği
• Saçlarda incelme ve dökülme • Sıcak intoleransı
• Osteoporoz
TSH EKSİKLİĞİ

• Çocuklarda büyüme gelişme geriliği

• Erişkinlerde hipotiroidi bulguları


HİPOTİROİDİ

• Tersiyer hipotiroidi→ Hipotalamus


patolojilerinde, TRH yetersizliğine
bağlı

• Sekonder (santral) hipotiroidi→


Hipofiz bezi patolojilerinde, TSH
yetersizliğine bağlı tiroid bezine uyarı
olmaması

• Primer hipotiroidi→ Tiroid bezinin


yetersiz tiroid hormonu üretmesi
HİPOTİROİDİ NEDENLERİ

PRİMER (TSH yüksek, TH düşük) SEKONDER-TERSİYER (TSH ve TH düşük)

• Hashimoto tiroiditi (Kronik otoimmun • Hipofiz ve hipotalamus patolojileri


tiroidit) • İnflamatuar hastalıklar
• Radyoaktif iyot tedavisi sonrası • İnfiltratif hastalıklar
• Cerrahi sonrası • Hemoraji
• Konjenital • Travma
• İlaçlar • Cerrahi
• Propiltiyourasil, metimazol,
amiodaron, lityum, interferon • Tümörler
HİPOTİROİDİ SEMPTOM VE BULGULARI

• Halsizlik, güçsüzlük, kolay yorulma • Kas krampları


• Üşüme, soğuk intoleransı • Depresyon, uyku hali
• Ses kısıklığı ve kalınlaşması • Kabızlık
• Yüz, el ve bacakta şişlik • Adet düzensizliği
• Ciltte kuruma, kabalaşma, kalınlaşma • Kilo alma
• Saçlarda dökülme • Hareketlerde yavaşlama
4) PROLAKTİN
PROLAKTİNİN ETKİLERİ

• Postpartum dönemde laktasyonu artırır.


PROLAKTİN

Fazlalığı Eksikliği

• Prolaktinoma • Laktasyonun olmaması


• ………..
PROLAKTİNOMA KLİNİK
• Galaktore
• Amenore/oligomenore
• İnfertilite
• Seksüel disfonksiyon
• Hirsutizm
• İmpotans
• Libidoda azalma
• Jinekomasti
• Vajinal kuruluk
• Osteoporoz
• Adenoma ait bası bulguları (baş ağrısı vb…)
HİPERPROLAKTİNEMİ

Hipotalamus – hipofiz
hastalıklarında en sık
görülen hormonal
değişiklik prolaktin
artışıdır…
5) FSH, LH→ÖSTROJEN, TESTESTERON
GONAD HORMONLARININ ETKİLERİ

• Organizmanın reprodüktif işlevlerinin düzenlenmesi (Overler ve testisler


üzerindeki reseptörlere bağlanarak seks steroidlerinin üretimini ve gametogenezi
artırırlar.)

• Cinsel organların gelişmesi

• Folikülogenez, spermatogenez

• Östrojen, progesteron, testesteron sentezinin uyarılması


GONAD HORMONLARI

Fazlalığı Eksikliği

• Gonadotropinoma • Hipergonadotropik Hipogonadizm


(primer)
• Genelde fonksiyon göstermezler • Hipogonadotropik Hipogonadizm
(sekonder)
• Kitle etkisi (baş ağrısı, görme bozuklukları,
hipopitüitarizm)
• Menstrüel bozukluklar • Çocuklarda → gelişme geriliği
• Overlerin aşırı uyarılması
• Testislerde büyüme • Erişkinde → menstrüel siklusta bozulma,
infertilite, erektil disfonksiyon
6) ANTİDİÜRETİK HORMON=VAZOPRESSİN
ANTİDİÜRETİK HORMON (VAZOPRESSİN) ETKİLERİ

• Toplayıcı kanallarda suyun geçirgenliğini artırır.

• Yüksek konsantrasyonlarda vazokonstruksiyon yapar.


ANTİDİÜRETİK HORMON (ADH)

Fazlalığı Eksikliği

• Uygunsuz ADH salınımı sendromu • Diabetes İnsipitus

• Bulantı-kusma • Poliüri, Polidipsi, susama hissinde artış


• Hiponatremi • Hipernatremi
• Hipertonik idrar • Hipotonik idrar
7) OKSİTOSİN
OKSİTOSİNİN ETKİLERİ

• Meme alveolleri etrafındaki myoepitelial hücrelerde kontraksiyon yaptırarak


meme içi basıncı artırır ve sütün salgılanmasına neden olur. Emzirme ve uterus
kasılması!

• Oksitosin yokluğunda süt salgılanmaz.

• Aşırı salgılanması, yokluğu veya rezistan durumlar klinik olarak belirlenmemiştir.

• Klinikte oksitosin, doğumu stimule etmek için kullanılmaktadır.


Başarılar☺☺☺
RADYOLOJİDE
GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

DR. ERGİN SAĞTAŞ

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ


RADYOLOJİ ANABİLİM DALI
TANISAL YÖNTEMLER
◼ Radyografi
◼ Ultrasonografi (US)
◼ Bilgisayarlı Tomografi (BT)
◼ Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)
RADYOLOJİ TARİHİ

Wilhelm Conrad Röntgen


(1845-1923)
RADYOLOJİ TARİHİ
◼ 1870-1880: İngiliz fizikçi William Crook’un geliştirdiği
yarı vakumlanmış Crook tüpleri ile deneyler
yapılıyordu.

◼ Modern floresan ve neon lambalarının öncüsü olan bu


tüplerde yüksek voltaj farkı ile katoddan anoda
elektron akımı oluşturulmaktaydı.

◼ Almanya’da Würzburg Üniversitesinde Wilhelm


Conrad Röntgen benzer deneyler yapıyordu.
RADYOLOJİ TARİHİ
RADYOLOJİ TARİHİ
RADYOLOJİ TARİHİ
◼ 8 Kasım 1895: Katod ışını ve vakum tüpleri ile
deney yaparken tesadüfen keşfetti.
◼ Karanlık odada tüpü siyah kartonla kapattığı halde
uzakta duran floresan bir kağıtta parlama fark etti.
◼ Bilinmeyen bir ışın olduğunu düşünerek x-ışını adını
verdi.
◼ Tüple floresan ekran arasına elini koyduğunda
iskeletinin şekillendiğini fark etti.
◼ Birkaç hafta sonra ilk röntgen filmini elde etti.
◼ İlk Röntgen filmi
RADYOLOJİ TARİHİ
◼ Aralık 1895: X-ışınlarını ilk kez tıbbi amaçla
kullanıldı.
◼ 1901: W.C. Röntgen, ilk fizik Nobel ödülünü aldı. X-
ışınları ilk kez meme kanseri tedavisi amacıyla
kullanıldı.
RADYOLOJİ TARİHİ
◼ 1919-1921: İyotlu bileşikler ilk defa kontrast madde
olarak benimsendi.
◼ 1920: İlk kez mammografi uygulandı.
◼ 1922: Myelografi tekniği geliştirildi.
◼ 1923: İlk anjiografi yapıldı.
RADYOLOJİ TARİHİ
◼ 1966: Diyagnostik ultrason rutin kullanıma girdi.
◼ 1972: Sir Godfrey Hounsfield, ilk bilgisayarlı
tomografi cihazını geliştirdi.
RADYOLOJİ TARİHİ
◼ 1973: Lauterbur ve Damadian görüntüleme yöntemi
olarak manyetik rezonansı geliştirdi.
◼ 1976: Dijital subtraksiyon anjiografiye ait ilk çalışma
sonuçları yayınlandı.
◼ 1981: Manyetik rezonans görüntülemeye ait hasta
üzerinde ilk çalışmalar yayınlandı.
◼ 1988: İlk olarak MR kontrastı kullanıldı.
POZİSYON TERİMLERİ
o Anterior (ventral): Vücudun veya ilgili bölgenin ön
kesimi
o Posterior (dorsal): Vücudun veya ilgili bölgenin arka
kesimi
o Süperior (kranyal): Üst kısım Ü
o İnferior (kaudal): Alt kısım
o Santral: Orta kısım
o Medial: Orta sagittal düzleme yakın olan kısım
POZİSYON TERİMLERİ

o Lateral: Orta sagittal kesimden uzak olan kısım


o Oblik:Tam yan olmayan pozisyon
o Proksimal: Bir vücut parçasının vücut merkezine
yakın olan kısmı
o Distal: Merkezden uzak olan kısım
o Tanjansiyel: Teğet geçiş
o Perpendiküler: Dik
VÜCUT POZİSYON
TERİMLERİ

o Erekt: Ayakta
o Semierekt: Yarıyatar
o Supin: Sırtüstü yatar pozisyon
o Pron: Yüzükoyun yatar pozisyon
o Trendelenburg: Başaşağı
DÜZLEM TERİMLERİ

o Sagital düzlem (vertikal):


Vücudu sağ ve sol olmak üzere
ikiye ayırır
o Koronal düzlem: Vücudu ön ve
arka olmak üzere ikiye ayırır
o Aksiyal düzlem (horizontal):
Vücudu alt ve üst olmak üzere
ikiye ayırır
RADYOLOJİ NEDİR ?
o Radius: Işın
o Logos: Bilim

RADYOLOJİ (Işın Bilimi)


o Radyodiyagnostik (Tanısal yöntemler)
o Girişimsel radyoloji (Girişimsel tanı ve tedavi
yöntemleri)
RADYOLOJİ NEDİR ?
Enerji: x-ışını, ses, manyetik alan, radyo dalgaları

Doku: Atom numarası, elektron yoğunluğu, moleküler


yapı, proton miktarı
(bilgi sinyali)

Kayıt: Film, uyarılabilen fosfor, dedektör, CCD kamera


Analog veya dijital görüntü


TANISAL YÖNTEMLER
◼ Konvansiyonel ve Dijital Radyografi
◼ Kontrastlı tetkikler
◼ Mammografi
◼ Ultrasonografi (US)
◼ Renkli Doppler Ultrasonografi (RDUS)
◼ Anjiografi (DSA)
◼ Bilgisayarlı Tomografi (BT)
◼ Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)
RADYOGRAFİ
RADYOGRAFİ
◼ X-ışını kullanılır
◼ Radyolojinin temel görüntüleme yöntemi
◼ Dansite: Filmin x-ışını fotonlarına vermiş olduğu
siyahlaşma miktarı
◼ İskelet sistemi, toraks patolojilerinde sık kullanılır
◼ Kalsifikasyon ve taşlar belirlenebilir
◼ Avantajı: Ucuz ve kolay erişilir olması,
◼ Dezavantajı: Düşük kontrast rezolüsyonu,
süperpozisyonlar, x-ışını
RADYOGRAFİ
◼ Yumuşak dokular arasında kontrast farklılığı
oluşturmak için “kontrast maddeler” kullanılır
◼ Pozitif kontrast maddeler: baryum, iyod,
◼ Negatif kontrast maddeler: hava, CO2

◼ Kontrastlı tetkikler:
◼ İVP, Sistografi, HSG, İV kolanjiografi, PTK,
Kistografi, Baryumlu tetkikler, Myelografi,
kavernozografi, anjiografi, lenfanjiografi vs.
MAMMOGRAFİ
◼ Mammografi cihazı; düşük enerjili ve homojen
x-ışını üretir
◼ Kullanılan film/kaset kombinasyonu farklı
◼ Uzaysal/kontrast rezolüsyonu yüksek
◼ Memenin iç yapısı (süt bezleri, yağ dokusu,
vasküler yapılar) net olarak ortaya konur
◼ Özellikle meme kanserinin tanısında
◼ 40 yaş üzerinde tarama amaçlı
◼ US ile birlikte
ULTRASONOGRAFİ (US)
ULTRASONOGRAFİ (US)
◼ Yüksek frekanslı ses dalgası (2-18 Mhz)
kullanılır
◼ Görüntüler bilgisayar ortamında saklanabilir
◼ Kesitsel ve 3B görüntü elde edilir
◼ Ekojenite
US Avantajları
◼ Ucuz
◼ Kolay uygulanır
◼ Noniyonizan
◼ Multiplanar görüntü
◼ Portatif olması
US Dezavantajları
◼ Hava, kemik doğal bariyer (Akc, barsaklar)
◼ Hekime ve cihaza bağımlı
US Kullanım alanları
◼ Yumuşak dokular
◼ Pediatrik yaş grubu
◼ Obstetrik, yüzeyel organlar (tiroid, meme,
eklem vs)
◼ Endosonografi (transrektal, transvajinal)
◼ US eşliğinde biopsi, kist drenajı.
RENKLİ DOPPLER
ULTRASONOGRAFİ (RDUS)
◼ Doppler frekans kayması: Ses dalgası, hareketli bir
yapı (eritrositler) ile karşılaştığında frekansı değişir
◼ Kanın akım hızı ve yönü belirlenir
◼ Bu bilgiler bir spektrum olarak, B-mod görüntü ile
birlikte akımın yönüne göre renklendirilerek verilir
(RDUS).
◼ Noninvaziv vasküler tanı yöntemi
◼ Dezavantajları: US ile aynı ve anatomik detay vermez
TİROİD ULTRASONOGRAFİSİ
TİROİD ULTRASONOGRAFİSİ
TİROİD SİNTİGRAFİSİ
ANJİYOGRAFİ (DSA)
◼ Kateter kullanılarak intravasküler kontrast madde
verilerek arteriografi veya venografi yapılır
◼ İnvaziv bir yöntem
◼ Anjiografi cihazları x-ışını ile çalışır
◼ Günümüzde dijitalize cihazlar kullanılmaktadır (DSA:
Digital Subtraction Angiography)
◼ Vasküler lezyonların (AVM, anevrizma, AVF, oklusiv
vasküler hastalıklar, vasküler tümörler) tanısıda
kullanılır
◼ Vasküler lezyonların radyolojik tedavisinde etkin rol
alır
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ
(BT, CT)
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ
(BT, CT)
◼ X-ışını kullanılır
◼ Beyaz-siyah arasında gri tonlar
◼ Dansite (HU)
◼ Attenüasyon değerleri (HU): Saf su“0”, hava“-1000”, yağ
“-100”, y.doku“30-80”, kemik“200-500”, metaller“3000”
◼ Kemik ve kemiksi dokular -parlak
◼ Hava ve hava içeren dokular -koyu
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ
(BT, CT)
◼ Yağ sıvıdan daha koyu, yumuşak doku sıvıdan daha
parlak
◼ WW ve WL (Pencere genişliği ve pencere seviyesi)
◼ Aksial, koronal görüntüler - rekonstrüksiyon
◼ İV kontrast madde ile y. dokular arasında kontrast
farklığı daha iyi ortaya konulabilir
◼ Kullanım alanı: MSS, baş-boyun, toraks, abdomen,
pelvis, iskelet sistemi, kardiyovasküler sistem.
◼ BT eşliğinde biopsi, kist, abse drenajı yapılabilir
BT Avantajları
◼ MR’a göre daha ucuz ve yaygın
◼ Kısa inceleme süresi
◼ US karşılaştırıldığında film vermesi ve içi hava dolu
yapıları göstermesi
BT Dezavantajları
◼ US’den pahalı ve iyonizandır
◼ MR ve US’den kontrast rezolüsyonu düşüktür
◼ Yoğun kemik yapının bulunduğu yerlerde yumuşak
dokuların değerlendirilmesi güç
Multislice (Çok kanallı)
Bilgisayarlı Tomografi
◼ Spiral BT’den farklı değildir.
◼ X-ışını tüpü ve dedektör hasta etrafında 360 derece
senkronize dönerler.
◼ 4, 8, 16, 24, 64, 128, 256 kesitli: Dedektör geometrisi
ile
◼ Gantri rotasyon süresi 0,5 sn altında
◼ Yazılım progamlarındaki gelişme ile: üç boyutlu
görüntüleme, BT anjiografi, BT kolonoskopi, BT
bronkoskopi, dental BT, BT perfüzyon görüntüleme
MANYETİK REZONANS
GÖRÜNTÜLEME
MANYETİK REZONANS
GÖRÜNTÜLEME
◼ Görüntüler, oluşturulan yüksek manyetik alanda,
radyo dalgaları kullanılarak hidrojen atomlarından
gelen elektromanyetik sinyallerin yoğunluğunu
yansıtır.
◼ İntensite
◼ Sinyal yoğunluğu, hidrojen atomlarının yoğunluğu ve
manyetik çevre ile ilişkilidir
◼ Multiplanar kesitler
◼ Kontrast rezolüsyonu BT’den yüksektir
◼ Görüntüler: T1, T2 ve proton dansite (PD) ağırlıklı
MANYETİK REZONANS
GÖRÜNTÜLEME
T1 T2
Lezyon (Tümör) Koyu Parlak
Sivi Koyu Parlak
Yag Parlak Parlak
K as, tendon, fasia Koyu Koyu
K emik korteksi Koyu Koyu
Damar (*) Siyah Siyah
MR Kullanım alanları
◼ SSS
◼ Kas-iskelet sistemi
◼ Abdomen ve genitoüriner sistem
◼ Kardiovasküler patolojiler
◼ MR anjiografi, üç-boyutlu görüntü
MR Dezavantajları
◼ Pahalı
◼ Uzun süreli tarama süresi,
◼ Paramanyetik cisimler (kalp pili, metalik klips ve
protez)
◼ Klostrofobi
◼ Yaşlı-düşkün hastalar, çocuklar
◼ Kemik, kalsifikasyon ve hava sinyalsizdir
TİROİD BEZİ-BOYUN
RADYOLOJİK ANATOMİSİ

DR. PINAR ÇAKMAK


Tiroid gland

 Tiroid bezi trakea önünde, Larynx’in hemen altında, C5 –


T1 Vertebra arasındadır.
 İki ana lobdan ve bu lobları birbirine bağlayan isthmus
dan oluşur.
 Piramidal lob adı verilen, isthmus veya R lob veya L lob
köken alan ve hyoid kemiğe doğru uzanan küçük bir lob
daha bulunur.
 Lobların uzunluğu 4-5 cm, derinliği 2 cm, genişliği 1.5 cm
 Ultrason (USG)
 Bilgisayarlı Tomografi (BT)
 Manyetik Resonans Görüntüleme (MRG)
 Sintigrafi
Boyun Görüntüleme

 Ultrason (USG)
 Bilgisayarlı Tomografi (BT)
 Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)
Lig.
Kartilaj
tirohyoidea
triticea

Memb.
tirohyoidea

Krikotiroid
ligaman

Krikotrakeal
membran

A
P
Gerçek kordlar

Ariepiglottik Rimaglottis
fold
FARİNKS ANATOMİ
Hipofarinks

 Faringoepiglottik bölgeden başlar krikoid kıkırdak alt sınırı


hizasında özefagus ile birleşir
 Hipofarinks 3 alt bölgeye ayrılmıştır
▪ Hipofarinks arka duvar
▪ Priform sinüs
▪ Retrokrikoid alan
OROFARİNKS

 Tonsiller ve plikaları
 Dil kökü (1/3 posterior),
linguler tonsil
 Vallekulalar
 Yumuşak damak inferioru-
uvula
 Arka duvar (C2-3)

Sulkus terminalis
NAZOFARİNKS

 Kafa tabanından yumuşak


damağa kadar ve önde
konkalar vasıtasıyla nazal kavite
ile ilişkili bölüm
 Tabanı yumuşak damağın üst
bölümü
 Posterior duvar C1-C2 vertebra
önü
NAZOFARİNKS

 NF her iki tarafında östaki tüplerinin açıldığı yan duvarlar yer alır
 Östaki borusunun kartilaj kısmı NF de lümene doğru bir kabarıklık
oluşturur >>>>>>>>Torus tubarius
 Rosenmüller fossa
Nazofarinks

Torus tubarius

Rosenmüller fossa Faringeal bursa

Faringeal tonsil
Sert damak

Nazofarinks

Parotis gland

Faringeal reses
Yumuşak damak

Faringeal reses Parotis gland


Dil
Orofarinks

Uvula
Palatin tonsil
Ağız tabanı

Orofarinks -
vallekula

Epiglot

laringofarinks
Preepiglottik yağ

Laringeal lümen

Ariepiglottik fold
Priform sinüs
Tirod kartilaj

Vokal Aritenoidkartilaj
kord

Krikoid kartilaj
İnfraglottik
Tiroid gland kavite

Krikoid kartilaj
Krikoid kartilaj

Tiroid gland

Faringoözofageal
bileşke
Trakea

Tiroid gland
Özofagus
TEŞEKKÜRLER
Tiroid Hormon Etki
Mekanizması ve Fizyolojik
Etkiler

Sunan: Prof. Dr. Melek BOR-KÜÇÜKATAY


%93 %7

-Kalsitonin
Deiyodinaz I karaciğer ve böbrek gibi kan akımı fazla olan dokularda bol bulunur.
Deiyodinaz II beyin ve hipofizde bol bulunur. Serum T4 düzeyleri arttığında bu enzim
aktivitesi azalır ve beyin hücrelerini aşırı T3’den korur.
Deiyodinaz III birçok dokuda bulunur ve rT3 (inaktif bileşik) oluşumuna neden olarak
açlık, katabolik hastalıklar, hamilelik , stres veya bazı sistemik hastalıklarda bazal
metabolizma hızını düşürmeye yönelik adaptif bir mekanizma oluşturur.
◼ Kanda T3 ve T4’ün az bir bölümü hariç çeşitli plazma
proteinleri ile bağlanma,
◼ tiroksin-bağlayıcı globulin (esas)
◼ tiroksin-bağlayıcı prealbumin (transtiretin) ve
albumin (daha az)
◼ Tiroid hormonları hidrofobik yapıda
◼ Fizyolojik olarak etkin olan ve hipofizin TSH
salgılamasını inhibe eden, plazmadaki serbest
hormonlardır. Serbest hormonlar hücrelerin içine
kolaylıkla girebilirler.
T3 T4
Plazma proteinlerine bağlanma Zayıf Kuvvetli
Plazmadaki bağlayıcı proteinlerin ilgisi Fazla FAZLA
Tiroid hormon reseptörlerine bağlanma Kuvvetli Zayıf
Yarı ömür Kısa Uzun
Dokulardaki etki hızı Hızlı Yavaş
Hücre içi proteinlere bağlanma Zayıf Kuvvetli

◼ Tiroid hormonları
hücrelere yavaş serbestleşirler.
hücre içinde depolanır ve günler ve
haftalar içinde kullanılırlar.
etkileri yavaş başlar, etki süreleri
uzundur.
◼ Nukleusta spesifik reseptör
proteinine bağlanırlar.Tiroid hormon
reseptörleri DNA genetik ipliklerine
bitişik veya hemen onlara yakın
olarak bulunur. Hormonun
bağlanması reseptör proteinde
konformasyonel bir değişiklik
oluşturur. Hormon reseptör
kompleksi daha sonra hormon
response element adı verilen ve
reseptöre spesifik olan DNA
dizisine bağlanır. Bu bağlanma için
çinko iyonuna gereksinim vardır.
DNA üzerinde bu bölge yanında yer
alan yapısal genlerin ekspresyonu,
dolayısıyla transkripsiyonu değişir.
Hücre içinde protein sentezi aktive
olur veya baskılanır.

◼ Tiroid hormonu bağlayıcı bölgeler,


nükleer reseptörlere ek olarak,
ribozomlar, mitokondri ve plazma
membranında belirlenmiştir.
◼ İnsanda 17. kromozomda α reseptör geni, 3.
kromozomda β reseptör geni olmak üzere iki
tane insan tiroid reseptör geni ve bunlar
tarafından düzenlenen ve α1, α2, β1, β2 adı
verilen 4 farklı reseptör bulunur. İlk 3’ü bütün
dokularda vardır, β2 sadece hipotalamus, ön
hipofiz ve gelişmekte olan kulakta bulunur. α2
T3 bağlamaz.
◼ Tiroid folikül hücrelerinin büyüme ve
farklılaşması ve tiroid hormon sentezi için
gerekli olan genlerin ekspresyonu 3 nükleer
transkripsiyon faktörü tarafından uyarılıp
düzenlenir: Tiroid transkripsiyon faktörü 1 ve 2
(TTF-1 ve TTF-2) ve PAX8.
T3 T4 (prohormon)

T3

Mitokondri Çekirdek

Sempatik etki
mRNA
Mitokondri sayısı ve büyüklüğü
artar. Büyüme ve
Na-K-ATPaz olgunlaşma için
Hücresel işlevlere enerji proteinler
(Enerji kullanılır, ısı )
sağlamak için ATP üretim hızı
artar. Solunum enzimleri Oksijen
tüketimi ve metabolik hız (Beyin,
testis, lenf bezi, dalak ve adenohipofiz hariç)
◼Vücudun hemen hemen
bütün hücrelerinde
bazal metabolizma
hızını arttırırlar
(%60-100).
◼ Tiroid hormonlarının
vücuttaki yaygın
etkilerinin bir kısmı
O2 tüketiminin
uyarılmasına
(kalorijenik etki)
ikincildir.
◼ Tiroid hormonları
tüm memeli
canlıların
yaşamları için
gereklidir.
Konsantrasyonları, aktiviteleri ve/veya gen ekspresyonları tiroid hormonları tarafından
düzenlenen bazı moleküller
Artanlar Artanlar
Na-K-ATPaz (beyin, dalak, testis hariç) Ca-ATPaz
Sitokrom oksidaz Osteokalsin
Üre ADH
Glukoz taşıyıcıları cAMP
β-Adrenerjik reseptör Eritropoetin
Uyarıcı G protein
Tirozin Azalanlar
Alkalen Fosfataz TSH (Tirotiropin)
Hidroksipirolin Tiroid hormon reseptörü
Seks steroid-bağlayıcı globulin Miyozin ağır zincir-beta
Kortizol metabolitleri İnhibitör G protein
Alfa-Gliserofosfat dehidrogenaz Total ve LDL kolesterol
Piridin nükleotid transhidrojenaz
Malik enzim
Miyozin ağır zincir alfa
Büyümeye etkileri:
◼ Endokondral kemikleşmeyi, kemiğin doğrusal büyümesini ve epifizel
kemik merkezinin olgunlaşmasını uyarırlar.

◼ T3, kısmen lokal somatomedin üretimi ve faaliyetinin arttırılmasıyla


kıkırdak büyüme plağında kondrositlerin olgunlaşmasını ve
aktivitesini arttırır.

◼ Tiroid hormonu, doğum sonrasına kadar doğrusal büyüme için


gerekmemesine rağmen, gelişen fetüsün kemiklerdeki büyüme
merkezlerinin normal olgunlaşması için gereklidir.

◼ T3, yetişkin kemiğin yeniden düzenlenmesini uyarır.

◼ Diş gelişiminin düzenli ilerlemesi, dişin çıkması, epidermisin, kıl


kökünün ve tırnakların olgunlaşması ve büyümesi tiroid hormonuna
bağlıdır. Bu yapılardaki normal yıkım süreçleri de tiroid
hormonununca uyarılır. (Tiroid hormonunun çok fazla ya da çok az
olması saç kaybı ve anormal tırnak şekline sebep olur.

◼ Fetal hayat sırasında ve doğumdan sonraki ilk birkaç yılda beyin


büyüme ve gelişmesini (nöron olgunlaşması, dendrit oluşumu,
sinaptik organizasyon) sağlarlar.
Karbonhidrat metabolizmasına etkileri:

▪ Glukoz turnover’ını (Glukoz alımı, oksidasyonu, sentezi)


▪Glukozun hücreler tarafından tutulmasını
▪Glikolizi
▪Glikoneojenezi
▪Sindirim sisteminden emilim hızını
▪İnsülin salgılanmasını
▪Bu etkiler olasılıkla tiroid hormonu
tarafından hücresel metabolik enzimlerin
hepsinde oluşturulan artışın sonucudur.
Yağ metabolizmasına etkileri:
▪ Lipid turenoverını arttırırlar (yağ dokusundan serbest
yağ asidi salınımı ve oksidasyonunu arttırırlar)

▪Yağ dokusunda yağ asidi sentez


enzimlerini, asetil-CoA karboksilazı
uyarırlar.
▪ Beta adrenerjik reseptör sayılarını
arttırarak lipolizi arttırırlar.
▪Şilomikron klirensini arttırırlar.
▪Safrayla kolesterolün salgılanma hızını
arttırıp feçesle kaybına yol açarak plazmada
kolesterol, fosfolipid ve trigliseridlerin
miktarını ‘lar .
Protein metabolizmasına etkileri:

◼ Proteinlerin anabolizma hızını ‘lar (gen


transkripsiyonunu hızlandırarak)
◼ Hormon fazlalığında katabolizma hızını da ‘lar .

◼ Büyüme hormonu ile sinerjik etki ile doku


büyümelerinin uyarılması.
Vücut ağırlığına etkileri:
Vücut ağırlığına etkileri:

Hipertiroidi Hipotiroidi

◼ Tiroid hormonları normal duygu durum için gereklidir.


◼ Hipotiroidide beyin kan akımı ve glukoz metabolizması azalır.

Psikomotor gerileme, depresyon


Kardiyovasküler sisteme etkileri:
◼ Vazodilatasyon ve kan akımı

◼ Kalp hızı (Kalbin uyarılabilirliğini etkileyerek)

◼ Kalbin atım gücü (tiroid hormonları çok arttığı


zaman protein katabolizması nedeniyle kalp atım
gücünü azaltırlar).

◼ Kan hacmi hafifçe .

◼ Sistolik basınç , diyastolik basınç . Ortalama


arteriel basınç nabız basıncı
Kardiyovasküler sisteme etkileri:
Tiroid hormonunun en önemli etkisi dokulara yeterli O2 salınımını sağlayan kalp debisini
arttırmasıdır. Diyastolik gevşeme zamanı kısalır.

İndirek (Daha önemli) Direk


Isı üretimi ve doku CO2 Kalp kası
Na-K-ATPaz
Periferik damar direnci Sarkoplazma Ca-ATPaz
β-Adrenerjik reseptör
Diyastolik kan basıncı G protein
uyarılma/inhibisyon oranı
Ventriküler kasılma ve
Adrenerjik uyarıda refleks ‘şı
fonksiyon
Periferik damar direnci

Kalp hızı ve debisi

Kan hacmi
Direk ve indirek
Solunum sistemine etkileri:

◼ Metabolizma hızının ‘sı

◼ Oksijen kullanımı

◼ Karbondioksit oluşumu

◼ Solunum derinliği ve hızı


Dakika ventilasyon
◼ Eritrosit kitlesi oksijen taşıma
kapasitesi (Eritropoetin üretimi artar)
Eritrositte 2,3-difosfogliserat miktarını arttırarak oksijenin
hemoglobinden ayrılmasını kolaylaştırırlar.
Sindirim sistemine etkileri:

◼ İştahı ve besin alımını ‘lar.


◼ Sindirim sıvılarının salgılanma hızını ve mide
barsak kanalının haraketlerini ‘lar.
◼ Tiroid hormon fazlalığında sıklıkla ishal,
eksikliğinde kabızlık gözlenir.
◼ Tiroid hormonları vitamin gereksiniminde (B vit)
artışa yol açarlar.
◼ Bazı hormon (adrenal ve gonadal steroid
hormonlar) ve ilaçların (digoksin) metabolik
kullanımları tiroid hormonları tarafından
arttırılır.
Sinir sistemine etkileri:
◼ Yaşamın 12. haftasından itibaren hipotalamo-hipofizer
uyarılarla fetusun tiroid bezinde hormon sentezi başlar.
◼ Tiroid hormonları MSS gelişme hızına ve hızın
ayarlanması üzerine kritik düzeyde etkilidir.
◼ Tiroid hormonu anne karnı ve bebeklik çağında eksikse,
beyin ve korteksin büyümesi, aksonların proliferasyonu,
dendritlerin dallanması, sinaps oluşumu, miyelinizasyon,
hücre göçü azalır.
◼ Tiroid hormonu nörotropik faktör, nöral hücre adezyon
molekülleri ve nöronal göçte yer alan proteinlerin
sentezini gerçekleştiren genlerin ekspresyonlarını
tetikler.
◼ Tiroid hormonları PSS’e de etki ederler. Gerilme
reflekslerinin tepki zamanı hipertiroidizmde kısalır,
hipotiroidizmde uzar.
Kas-iskelet sistemine etkileri:

◼ Tiroid hormonlarındaki hafif artış kas gücünü


‘rır, ancak hormon miktarı çok yüksek olduğu
zaman protein katabolizması nedeniyle kaslar
güçsüzleşir.
◼ Tiroid hormonu eksikliği kas tembelliğine yol
açar, kaslar kasıldıktan sonra yavaş gevşer.
◼ Hipertiroidizmin en tipik belirtilerinden birisi
ince bir kas tremorudur.
Uykuya etkileri:

◼ Hipertiroidili kişiler sürekli yorgunluk hissederler, ancak


tiroid hormonlarının sinapslardaki uyarıcı etkileri nedeniyle
uyumakta güçlük çekerler.

◼ Hipotiroidizmde gözlenir.

somnolans

◼Tiroid hormonları uyanıklığı, tetikte olmayı, çeşitli uyarılara verilen


cevabı, işitme duyusunu, açlık hissini, hafıza ve öğrenme kapasitesini
arttırırlar.
Diğer endokrin bezlere etkileri:
◼ Endokrin bezlerin çoğunda salgı hızını ‘ lar.
◼ Normal seksüel işlev için gereklidirler.

Normal foliküler gelişim, olgunlaşma, ovulasyon


Normal spermatogenez
Sağlıklı gebelik
Puberte öncesi sertoli hücresi farklılaşması
Tiroid hormon etkisiyle;
◼ Büyüme hormonu, Östrojen/androjen oranı

◼ Prolaktin, paratiroid hormonu, D vitamini üretimi

◼ Böbrek büyüklüğü, böbrek plazma akımı, GFR, birçok


maddenin maksimum tübüler taşınması
Sempatik sinir sistemi ile ilişkileri:
◼ Metabolik hız, ısı üretimi, kalp hızı, motor
aktivite, santral sinir sistemi urarılmasında
tiroid hormonu-S sinir sistemi ortak etki
◼ kalpte ve olasılıkla başka bazı dokularda da
β adrenerjik reseptörlerin sayı ve
afinitesini arttırırlar. β adrenerjik ikinci
haberci olan cAMP artar.
◼ Tiroid hormonları ve katekolaminlerin birlikte
çalışması, maksimal termogenez, lipoliz,
glikojenoliz ve glukoneogenez için gereklidir.
◼ Hipertiroidizmde tiroid hormonları
tarafından oluşturulan tremor, terleme ve
kardiyovasküler etkiler sempatektomi ve β
adrenerjik reseptör blokörü ilaçlarla
azaltılabilir.
◼ Tiroid hormonlarının normal oluşumu için; iyodürler
şeklinde
haftada yaklaşık 1 mg,
günde mimimum 150 µg (bir toplu iğne başı
kadar) iyot alınması gerekir.
◼ Tiroid hormonlarının yıkımından elde edilen günlük
iyot miktarı 60 µg’dır.
◼ İyodür aktif olarak tiroid bezi, tükrük bezleri,
gastrik bezler, lakrimal bezler, meme bezleri ve
karotid pleksusda yoğunlaşmaktadır.
◼ İyodürün 70-80 µg’ı, 250-750 µg iyodür içeren
dolaşım havuzundan tiroid bezi tarafından günlük
olarak alınır.
◼ Tiroid bezinin total iyodür içeriği ortalama 7500 µg
olup hemen hemen tamamı iyodotironin
formundadır.
◼ Normal koşullar altında, iyodürün 70-80 µg’ı veya
totalin %1’i günlük olarak bezden salınır. Bu miktarın
%75’i tiroid hormonu olarak, kalanı serbest iyodür
olarak salınır.
◼ Tiroid hormon formunda depolanmış yüksek orandaki
günlük iyodür döngüsü kişileri iyodür eksikliğinin
etkisinden yaklaşık 2 ay korur. Eksiklik devam
ettiğinde dolaşımdaki miktarın azalması sebebiyle
renal filtrasyon ve atım azalması ile eksikliğin ortaya
çıkması önlenmeye çalışılır.
◼ Normal koşullar altında tiroid/plazma serbest
iyodür=30’dur.
WHO verilerine göre, dünya nüfusunun %54’ ü iyot yetersizliği
hastalıklarından etkilenmektedir.
740 milyon insan guatr,
Yılda yaklaşık 40 milyon çocuk, annelerinin
diyetinde yeterince iyot bulunmaması yüzünden mental retardasyon
riskiyle karşı karşıya
Diyetle iyot alımı yetersiz tiroid hormon
sentezi yetersiz TSH salgısının artar tiroid
hipetrofiye uğrar iyot yetmezliği guatrı

◼ Ülkemiz bir endemik guatr bölgesi, iyot


yetersizliğine bağlı guatr önemli bir halk sağlığı
sorunudur.
◼ Türkiye’nin içme sularında iyot
konsantrasyonları düşüktür.
◼ Türkiye geneli için guatr prevalansı %30.3.
Trabzon (68.5), Malatya (%46.5), Bayburt
(%44.3) ve Kastamonu (%35.3) sırası ile guatrın
en sık rastlandığı 4 ilimizdir.
Korunma;

i) Sofra tuzu NaCl’ün 1/100.000’i oranında


sodyum iyodür katılarak iyotlanır.
ii) Yavaş absorbe olan iyodür preparatlarının yıllık
enjeksiyonu

You might also like