Professional Documents
Culture Documents
hafta
1. Hipotalamus ve Hipofiz (Pituiter) Hormonları
• Hormon salgılayan birçok bezi kontrol eden hormonları salgılayan ana endokrin bezdir.
• Hipofiz bezin ana bez olarak kabul edilmesi, bir MSS yapısı olan hipotalamus ile bağlantısı ve birçok başka endokrin
bezin hormon salgılamasını uyaran stimulating yani teşvik edici, uyarıcı, salgılatıcı hormon salgılamasından
kaynaklanır.
• Hipotalamus, beynin sadece 4 cm3 lük bir hacmine sahiptir ve toplam ağırlığı yaklaşık 4 g kadardır.
• Hipotalamus ve pituiter (hipofiz) bez arasında çok sayıda kan damarları ile kurulan bu bağlantı varlığından dolayı
bazıları tarafından hipotalamik-pituiter portal sistem veya hipotalamik-hipofizal portal sistem olarak adlandırılır.
• Hipotalamusta üretilen hormonlar taşıyıcı damarlar vasıtası ile hipofiz anterior loba ya da başka değişle
adenohipofize gelir ve hipofiz hormonlarının salınmasını stimule veya inhibe ederek ayarlar.
• Hipofiz posterior yani arka lobu olan nörohipofiz ile hipotalamus arasında sinir bağlantıları vardır ve zaten adı da
ordan gelmektedir.
Bu hipotalamik-pituiter portal sistem aynı zamanda hipotalamus-pituiter ekseni gibi başka adla da anılır.
Hangi adla adlandırılırsa adlandırılsın endokrin sistemin sinir sistemi tarafından kontrol edildiği açıkça görülmektedir.
Hipotalamusta üretilen releasing yani serbestleştirici hormonlar pituiter bezde hedef organlarda etki gösterecek olan
hormonlara dönüşür. Bu yüzden bu hormonlar hipofisiotropik (hypophysiotropic) hormonlar olarak da adlandırılır.
Ortasında veya içinde "R" ve "I" harflerinin bulunduğu hormonlar hipotalamus hormonlarıdır. "R" harfi
releasing, "I" harfi ise inhibiting sözcüğünün kısaltılmış halidir. Releasing, salıverme, serbestleştirme, sebestleştirici;
inhibiting ise önleme, engelleme, önleyici, engelleyici anlamlarındadır. "I" harfinin bulunduğu hormonlar "R" harfinin
bulunduğu hormonların kontrolünü gerçekleştirir. Örneğin hipotalamus GHIH (Growth hormone inhibiting hormone)
veya diğer adı ile somatostatin gibi inhibe edici hormonla GRH salgısını ve dolayısı ile pituiter bezin GH salgısını
kontrol eder.
• Burada her biri çok önemli görevleri yerine getiren değişik çekirdekler bulunur.
Hipotalamusun başlıca görevleri:
• Kan basıncı ve kalp hızının ayarlanması
• Susama
• Sütün fışkırtılması
• Bilincin ayarlanması
Birçok nöral yanıta aracılık eden integre bir merkez rolüne ek olarak, aynı
zamanda bir endokrin rolüne sahiptir. Bu yüzden, kendi başına ayrı bir endokrin
bez olarak bile kabul edilebilir. Bu endokrin rolü, hipotalamusun tabanına bağlı
küçük bir endokrin bezi olan pituiter bez ile yakın ilişkisine bağlı olan bir roldür.
• Bu nedenle, büyüme hormonunun etkisiyle, enerji için protein ve karbonhidratlara göre öncelikle yağlar kullanılmaktadır.
• Büyüme hormonu, proteinler üzerine anabolik etki göstermesi yağsız vücut kitlesinde artmaya neden olur.
• Büyüme hormonunun yağları serbestleştirici etkisi için saatler gerekirken protein yapımının artması dakikalar içinde başlayabilir.
Büyüme Hormonunun "Ketojenik" Etkisi.
Aşırı miktarda büyüme hormonu salınması, yağ dokusundan yağın serbestleşmesine neden olur ve
karaciğerde büyük miktarlarda asetoasetik asit oluşur ve vücut sıvılarına serbestleyerek ketoza yol açar.
Yağ dokusundan bu aşırı yağ serbestleşmesi sıklıkla karaciğer yağlanmasına (steatosis) neden olur.
6) Büyüme Hormonu Karbonhidrat Kullanımını Azaltır
Büyüme hormonunun hücredeki glikoz metabolizması üzerinde 3 temel etkisi vardır:
1) İskelet kası ve yağ dokusu gibi bazı dokularda glikoz tutulmasının azalması,
2) Karaciğerde glikoz yapımının artması ve
3) İnsülin salgısının artmasıdır.
• Bu değişiklikler büyüme hormonuna bağlı ortaya çıkan "insülin direnci"ne bağlıdır ve etkilerine
diyabetojenik etkiler adı verilir.
• Aşırı miktarda büyüme hormonu salgılanması tip II diyabet hastalarında görülenlere benzer metabolik
bozukluklara yol açar.
Büyüme Hormonunun Büyümeyi Artırıcı Etkileri İçin İnsülin ve Karbonhidrat Gereksinimi
Büyüme hormonunun etkili olabilmesi için yeterli insülin aktivitesi kadar, uygun miktarda karbonhidrat
sağlaması gereklidir.
• Büyüme hormonu, pankreası olmayan bir hayvanda büyüme üzerindeki etkisini gösteremez.
• Eğer diyetten karbonhidratlar çıkarılırsa yine büyüme etkisi olmaz.
• Karbonhidrat ve insüline olan gereksinim kısmen büyüme için gerekli olan enerjiyi sağlayabilmeye yarar.
• Özellikle, insülinin glikoz taşınmasını artırmasına benzer şekilde, bazı amino asitlerin hücre içine
taşınmasını artırıcı özgül etkisi önemlidir.
Büyüme Hormonu Kıkırdak ve Kemik Büyümesini Uyarır
• Büyüme hormonu protein depolarının artışını ve vücutta hemen- hemen tüm dokuların büyümesini uyarır.
• Ancak en önemli etkisini iskelet sisteminin büyümesi üzerine gösterir. Bunlar,
1) Kemik büyümesine neden olan kondrositik ve osteojenik hücrelerce protein depolarının artırılması,
2) Bu hücrelerin çoğalma hızının artması ve
3) Kondrositleri osteojenik hücrelere dönüştürerek yeni kemik depolanmasına neden olması gibi etkileri
içerir.
Kemik Dokusunun Yapım ve Yıkımında Görevli Hücreler
Kemik dokusunun yapım ve yıkımında görevli 4 tip hücre ayırt edilir
1). Osteosit, 2). Osteoblast, 3). Osteoprogenitör hücre, 4). Osteoklast
1. **Osteosit**: Osteositler, genç kemik hücreleri olan **osteoblastların olgunlaşmasıyla** meydana gelir.
Kemik dokusunun içinde, ayrıca **osteoklast adı verilen hücreler** de bulunur. Osteositler, kemik
dokusunda **kanallar açarak yıpranmış kemik hücrelerinin yıkımını sağlayan** hücrelerdir
4. **Osteoklast**: Osteoklastlar, kemik matriksini ortadan kaldırarak kemik dokusunun yok olmasını
sağlayan hücrelerdir. Bu işleme **kemik rezorpsiyonu** denir. Osteoklastlar, monosit veya monosit benzeri
hücrelerden türetilir ve fazla çekirdekli fagositik hücrelerdir
Erişkinlerde Panhipopitüitarizm
Erişkin döneminde oluşan panhipopitüitarizm sıklıkla, üç bozukluktan birinin sonucu olarak ortaya çıkar.
Bunlardan ikisi tümöral durumlardır;
1). Kranyofarinjiyomlar
2). Kromofob tümörler,
İşlev gören ön hipofiz hücreleri tamamen veya tamamına yakın derecede haraplanıncaya kadar hipofiz
bezine baskı yapabilirler.
3). Hipofiz kan damarlarının trombozu'dur.
Bu bozukluk doğumdan sonra annenin dolaşım şokuna girmesiyle ortaya çıkar.
Devlik (Jigantizm)
• Bazen ön hipofiz bezinin büyüme hormonu oluşturan asidofilik hücreleri aşırı aktivite kazanır veya bezde
asidofilik tümörler oluşabilir.
• Sonuçta aşırı miktarda büyüme hormonu yapılır.
• Kemikler dahil olmak üzere vücudun tüm dokuları hızla büyür.
• Eğer bu durum adölesan çağından önce, -yani uzun kemiklerin epifizlerinin gövdeleri ile kaynaşmasından
önce- gelişirse boy uzar ve 2.4 metre uzunlukta bir dev olur.
• Devlik durumunda genellikle hiperglisemi görülür ve % 10'unda tam gelişmiş bir diabetes mellitus tablosu
ortaya çıkar.
• Devliğin nedeni, genellikle bezin haraplanana kadar büyüyen bir hipofiz tümörü olduğundan, tedavi
uygulanmadığında panhipopitüitarizm gelişir.
• Hipofiz hormonlarının bir genel yetmezliği genellikle erken erişkin dönemde ölüme neden olur.
• Hastalığın daha fazla ilerlemesi hipofiz bezinden tümörün mikrocerrahi ile çıkarılması veya bezin
radyasyonla tedavisi ile engellenebilir.
Gigantism ve akromegali olanlarda benzer fiziksel değişiklikler ortaya çıkar. Zaten akromegalinin
gigantismden farkı, yaklaşık 18 yaşından sonra yani epifiseal (epiphyfiseal) plak veya epifiseal çizgi veya bir
başka deyişle büyüme çizgisinin de kemikleşmesi sonucunda gelişmesidir. Ortaya çıkan değişiklikler:
-Genel yorgunluk
-Ellerde ve ayaklarda anormal genişleme
-Distal parmak ve ayak parmaklarının genişlemesi, "kürek" ayak parmakları
-Yumuşak eller
-Genişlemiş alın, çene ve göz çıkıntısı
-Büyümüş çenede dişlerin yayılması, dişler arasında boşluklar
-Dil, burun, dudaklar, karaciğer ve böbrek gibi yumuşak dokuların büyümesi
- Erkeklerde sesin derinleşmesi
-Cilt değişiklikleri, yağlı cilt
-Aşırı terleme
-Bileklerdeki artmış doku sinir sıkışımasına yol açabilir, bu da karpal tünel sindromuna neden olabilir
-Artritis yani eklem iltihabına bağlı eklem ağrıları
-Baş ağrısı
-Görme kaybı. Şiddetli olduğunda, bir kişi sadece doğrudan önünde ne olduğunu görebilir. Birçok gigantismli
kişi oldukça şiddetli olana kadar görme kaybının farkına varamaz. Diğer görsel problemler: Görme keskinliği
kaybı (bulanık görme), özellikle tümör ileri doğru büyür ve optik bir siniri sıkıştırırsa ortaya çıkar. Ayrıca
renkler parlak olarak algılanamaz.
-Kolon polipleri, bu poliplerin kolon kanserine dönüşme riski vardır.
-Büyümüş tiroid bezi yani guatr
-Büyümüş prostat, prostat hipertrofisi (hypertrophy: bir doku veya organın hücre bölünmesi olmaksızın
büyümesi, irileşmesi)
Akromegali
Eğer asidofilik tümör adölesan dönemden sonra oluşursa -yani uzun kemiklerin epifizleri gövdeleri ile
kaynaştıktan sonra- kişinin boyu daha fazla uzayamaz,
Ancak yumuşak dokular büyümeye devam edebilir ve kemikler daha da kalınlaşabilir. Bu tabloya
"akromegali" adı verilir.
• Büyüme özellikle el ve ayak kemikleri ile kranyum, burun, alın çıkıntıları, orbita üstündeki kabartılar, alt
çene kemiğinde belirgindir, çünkü bu kemiklerin büyümesi adölesan çağda durmaz.
• Ayrıca vertebralardaki değişiklikler kamburluğa (kifoz) neden olur.
• Özellikle böbrek, dil, karaciğer gibi birçok yumuşak dokulu organda aşırı büyüme gözlenir.