You are on page 1of 72

Nisan - Mayıs - Haziran (1442) Sayı 44 www.mirasimiz.org.

tr

“Kudüs’ü Yeniden Fethetmek


İçin Tarihi Doğru Okumalıyız”
Çizgi: Saeed Sadeghi - İran
Gelin hep birlikte
okşayalım başlarını,
yetim kalmış
Kudüslü çocukların…


Kudüs t e
YETİM
Kalmasın
Online Bağış

mirasimiz.org.tr

/mirasimiz
BİRLİK OLMADAN
OLMAZ!
Şüphesiz bu (İslâm), tek bir din olarak sizin dininizdir. Ben de Rabbinizim. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının’’ (Mü’minun
Suresi, 52. Ayet)

Rabbimizin bize emrettiği ibadetlerin tamamı birleşme(tevhide ermek) ve kardeşliği pekiştirmek içindir. Namaz nasıl ki bir
imamın arkasında onun yaptıklarına uyarak birliği ve vahdeti sağlıyorsa, hac ve zekât gibi diğer ibadetlerin tamamında da bu
kardeşlik ruhu ve birlikte hareket etmek vardır. Cami, medrese Kâbe, Arafat ve Mescid-i Aksâ gibi merkezler İslam’ın Müslümanları
birleştirme merkezleridir. Böylece ümmet duygusu daha çok bu merkezlerde hissedilir. Bu ümmetin birleştiği en büyük ibadet
merkezlerinden birisi de Mescid-i Aksâ’dır. Peygamber Efendimiz (sallalahu aleyhi ve sellem): “Ahir zamanda mahşer ve menşer
Kudüs’te olacak” diye buyurmuşlardır. Yani amel defterlerinin arz edilmesi ve mahşerin kurulması orada olacak, orada cem
olacağız, orada toplanacağız.

Kıyamet gününe kadar kesintisiz sürecek olan bir mücadele, cihat ibadeti. Öyle bir ibadet ki; hem kardeşliği pekiştirecek hem de
Müslümanların bütünlüğünü sağlayacak, ümmeti bir arada tutacak en büyük ibadetlerden bir tanesi ve Mescid-i Aksâ’da kıyamet
gününe kadar sürecek olan bir ibadet cihat ibadeti. Müslümanları birleştiren ümmet yapan namaz ibadeti de Mescid-i Aksâ’dan
miraç hadisesi gerçekleştiğinde Müslümanlara orada farz oldu. Dolayısıyla Mescid-i Aksâ Müslümanların ilk kıblesi ve onları
birleştiren mübarek bir merkezdir.

Bu gün Mescid-i Aksâ’mız işgal altındadır. Mescid-i Aksâ’yı bu işgalden kurtaracak en başta yapılması gereken iş Müslümanların
‘’bir vücudun azaları’’, ‘’bir binanın tuğlaları’’ gibi bir araya gelmesini sağlamaktır. Gelinen noktada artık dünya Müslümanları
olarak farklılıklarımızı bir kenara bırakmalıyız. Biz Müslümanlar Ümmet duygusunu, ümmet hassasiyetini Mescid-i Aksâ’nın
özgürlüğü mücadelesinde gerçekleştirebiliriz.

Bizi birleştiren, bizim bir merkezde toplanmamızı sağlayacak olan Mescidi Aksâ’yı ve Kudüs davasını hiçbir zaman
bırakmamalıyız. Kuran-ı Kerim’de rabbimizin bereketli topraklar olarak adlandırdığı Mescid-i Aksâ ve etrafından bu bereketi
almak için mücadelemizi sürdürmeli, ümmeti sürekli olarak ortak noktamız olan Mescid-i Aksâ’da buluşturmalıyız. Bütün
nebilerin ayak bastığı bu mübarek toprak parçasının üzerinde, o toprağın havasını bizim de teneffüs etmemiz için Kudüs ve
Mescid-i Aksâ’nın özgürlüğü mücadelemizi ümmet duygusu içerisinde devam ettirmeli ve adımlarımız ona göre atmalıyız.

Muhammed Demirci
Mirasımız Derneği Genel Başkanı
İÇİNDEKİLER
4
ANALİZ
ABDULLAH AKÇAY
ÜMMET BİLİNCİ ve IRKÇILIK

08
DOSYA
AYŞE DİLARA KOÇYİĞİT

PEYGAMBER EFENDİMİZ
(SAV) DÖNEMİNDE
ASABİYETLE MÜCADELE

14
MAKALE
ENES MALİK YILMAZ
İSRAİL'İN KAMU
Mirasımız Derneği DİPLOMASİSİ POLİTİKALARI
İmtiyaz Sahibi VE GÜNCEL ÖRNEKLERİ
Muhammet Demirci

Genel Yayın Yönetmeni 18


Abdullah Akçay DENEME
ALİ ÇİÇEK
Yayın Koordinatörü MİLLET BİLİNCİ
İbrahim Ethem Ayaz

Editör
Şeyma Çiçek
20
Grafik Tasarım TANITIM
Design Monsters İCLAL KOÇ

Yayın Kurulu YAFA ABDULHAMİD HAN


SAAT KULESİ
Abdullah Akçay
İbrahim Ethem Ayaz
Suna Durmaz
Şeyma Çiçek
Gülşah Ertaş
22 24
DENEME PORTRE
Baskı HAVVA ALTUNTAŞ ŞEYMA ÇİÇEK
Mürekkep Reklam ve Matbaacılık İNSANOĞLUNUN ŞEHBENDERZÂDE
Sanayi Ticaret Ltd. Şti BİRLİKTE YAŞAMA FİLİBELİ AHMET
Tel: 0212 531 80 48 TECRÜBESİ VE KUDÜS HİLMİ EFENDİ

İletişim
Tel: (0212) 524 01 01 32 28
www.mirasimiz.org.tr
Akşemsettin Mh. Halıcılar Cd. No.12, 34080 RÖPORTAJ DEĞERLENDİRME
Fatih / İstanbul / Türkiye PROF. DR. AYDIN USTA MÜCAHİT GÜLTEKİN
İLE RÖPORTAJ KUDÜS'ÜN KILICI: SİLAH,
Mirasımız Derneğinin Hediyesidir. “KUDÜS'Ü YENİDEN PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK
FATHETMEK İÇİN TARİHİ VE BİRLİK
DOĞRU OKUMALIYIZ.”
33
HABER
LİSELİLER İLK KIBLESİYLE
TANIŞMAYA DEVAM EDİYOR

40
MAKALE
SUNA DURMAZ
İSRAİL’İ DOĞURAN
HAREKET
SİYONİZM (5)

44
DENEME
FÂDİ ZATARİ
TÜRKİYE’NİN
FİLİSTİN
DAVASI’NA
DESTEĞİ NASIL
ETKİN OLUR?

46
MAKALE
MUSTAFA ÖZTÜRK
TÜRK EDEBİYATINDA
KUDÜS TEMASI -3

52
MAKALE
YUSUF İZZETTİN OKUMUŞ
TÜRKLER VE YAHUDİLER

58
DENEME
BÜŞRA YILMAZ

36 42 46 54 64
BİYOGRAFİ MAKALE MAKALE KİTAP TAHLİLİ KRONOLOJİ
ŞENAY ŞEKER Y. BİLAL KARASAKAL SUNA DURMAZ KEVSER KIRAN ŞENAY ŞEKER

ALLAH'IN KILICI 1936 BÜYÜK MODERN ARAP YAHUDİ HALKI KUDÜS VE


BÜYÜK KUMANDAN: FİLİSTİN KAVMİYETÇİLİĞİNİN NASIL İCAD MESCİD-İ AKSÂ
HALİD BİN VELİD AYAKLANMASI TEMELİ EDİLDİ? KRONOLOJİSİ
ANALİZ

ÜMMET BİLİNCİ
ve IRKÇILIK

Abdullah Akçay

Ümmet’’ kelimesi Arapça ‘’Ümm’’ keli- ‘’Ey insanlar! gamberin kendisine iman etmiş inananla-
mesinden türetilmiştir. Aynı anneden do- rı vardı, onlara o peygamberin ümmeti de-
Biliniz ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Bü-
ğan çocukları, yaratılıştaki kardeşliği ifade nirdi. Biz Müslüman olduğumuz için Hz. Mu-
tün insanlar Âdem’den gelmiş, Âdem de top-
eder. Bütün insanlık nesli Hz. Âdem(as) ve hammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) pey-
raktan yaratılmıştır. Arap’ın Arap olmayana,
Hz. Havva’nın çocukları olarak bugüne ka- gamberliğine iman etmişiz. Dolayısıyla bi-
Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, si-
dar gelmiştir ve bu kıyamete kadar devam ze Hazreti Muhammed’in (sallallahu aleyhi
yahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Al-
(1) ve sellem) ümmeti anlamına gelen ‘’Ümme-
edecektir. lah katında üstünlük ancak takva iledir.’’
ti Muhammed’’ denir. Ümmeti bir arada tu-
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve İslam anlayışına göre ümmet, aynı dine ina- tan İslam dini, Müslümanların kardeşlik duy-
sellem) Veda Hutbesinde kardeşliğimizi şöy- nan, aynı değerleri paylaşan insanların oluş- gusuyla birbirine sahip çıkmalarını emreder.
le belirtmiştir: turduğu bir inanç topluluğudur. Her pey- Her Müslüman Ümmeti Muhammed’in bir

4 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

nanın birbirine sımsıkı kenetlenmiş taşları


ve tuğlaları gibi birlik, beraberlik oluşturma-
lıdır. Fert olarak, tek başına İslam’ı yaşamak
ve yaşatmak mümkün olmaz. Fertler, dıştan
gelen baskılara karşı tek başına göğüs gere-
İslam anlayışına göre mezler. Baskı ve şiddete karşı koymak ancak
birlik ve beraberlikle olur. Birlikteliğini, bir ol-
ümmet, aynı dine inanan, mayı, başaramayan toplumlar ayakta dura-
aynı değerleri paylaşan maz; yıkılırlar.
insanların oluşturduğu
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve
bir inanç topluluğudur. sellem) yine bu konuda, “Müminler birbirleri-
Her peygamberin ni sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbir-
kendisine iman etmiş lerini korumakta bir vücuda benzerler. Vü-
inananları vardı, onlara cudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer
o peygamberin ümmeti uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli lik olmadığı halde Müslümanlar, kavmiyetçi-
(3)
hastalığa tutulurlar.” buyurmuşlardır.
denirdi. Biz Müslüman liğe sarılırsa din kardeşliği ortadan kalkar ve
İslam toplumunun birliği parçalanır.
olduğumuz için Hz. İslam kardeşliği ümmet olmayı gerekli kıl-
maktadır. Ümmet bilinci ile hareket eden in-
Muhammed’in (sallallahu Peygamber Efendimiz: "Irkçılık davasına kal-
sanların oluşturduğu İslam toplumu; hem
aleyhi ve sellem) yaşadığı ortamda huzur ve güven içerisin-
kışan bizden değildir, ırkçılık üzerine savaşa
(4)
girişen de bizden değildir." Buyurarak ırkçı-
peygamberliğine iman de hayatını mutlu bir şekilde devam ettire- lığın dinimiz tarafından uygun görülmediği-
etmişiz. Dolayısıyla bize bilir, hem de İslam’ı ortadan kaldırmak, Müs-
ni ifade etmiştir.
Hazreti Muhammed’in lümanları ekonomik ve siyasi açıdan zayıf-
Allah (celle celâluhû) Müslümanların birbirle-
(sav) ümmeti anlamına latmak, hatta yok etmek için çaba sarf eden
emperyalist güçlere karşı dimdik ayakta ka- riyle gereksiz yere çekişmelerinin, onları za-
gelen ‘’Ümmeti yıflatıp zor duruma düşüreceğini şöyle di-
labilir. Bu nedenle Müslümanlar, ümmet ola-
Muhammed’’ denir. bilmek için, aralarındaki tartışmalı konuları le getirmektedir: ‘’Allah’a (celle celâluhû) ve
gündeme getirip çekişmek yerine, ortak de- Rasulü’ne (sallallahu aleyhi ve sellem) ita-
ğerlerde birleşip birbirlerine karşı hoşgörü at edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra kor-
ile yaklaşmalıdır. kuya kapılırsınız da gücünüzü kaybedersi-
niz. Sabredin çünkü Allah sabredenlerle be-
Günümüzde Dünya Müslümanlarını ümmet (5)
parçası olduğu için farklı ırka sahip olsa da raberdir.’’
bilincinden uzaklaştıran pek çok etken var-
farklı coğrafyalarda yaşasa da ortak değeri- dır. Bu etkenlerin en önemlisi ise kendi ırkı-
miz olan İslam dini, onları kardeş kılmaktadır. nın diğer ırklardan daha üstün olduğu iddi-
Din kardeşliği kan bağına bağlı olan kardeş- asıyla ortaya çıkan ırkçılık anlayışıdır. Yüce Al-
likten daha sağlam ve daha bağlayıcıdır. lah, insanları yaratırken onlara hangi ırktan
olmak istediklerini sormamıştır. İnsanlar Al-
Peygamber Efendimiz: “Müminin mümi-
ne karşı durumu, bir parçası diğer parçası-
lah’ın uygun gördüğü ve takdir ettiği şekil- Peygamber Efendimiz:
nı sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.”
(2) de bir anne ve babadan dünyaya gelmişler- “Müminin mümine karşı
dir. Dolayısıyla insanların kendi tercihleriy-
buyurmuş, bunu da iki elinin parmakları- durumu, bir parçası
le seçmedikleri ırklarından dolayı övünme-
nı birbiri arasına geçirip kenetleyerek gös-
leri ne kadar mantık dışı bir durum ise başka diğer parçasını sımsıkı
termiştir.
bir ırka mensup bir kişiyi de ırkından dolayı kenetleyip tutan binalar
Ümmet çok değerli ve sağlam bir bina gi- küçümsemek de o kadar yanlıştır. İslam dini; gibidir.” buyurmuş, bunu
bidir. Ümmeti Muhammed’i oluşturan her kavmiyetçilik, cinsiyetçilik gibi insanları birbi- da iki elinin parmaklarını
bir Müslüman da bu değerli binayı oluştu- rinden uzaklaştıran, nefret ettiren hususları
birbiri arasına geçirip
ran birbirine kenetlenmiş tuğlalar gibidir. Bir ortadan kaldırıp Müslümanları tek bir millet
bina ne kadar değerli olursa olsun o bina- yapmıştır. İslam’ın bu gerçeklerinden haber-
kenetleyerek göstermiştir.
dan kopan veya koparılan her bir parça mo- siz olanların kalkıp aynı ülkede yaşayan Müs-
lozdur, çöptür. Müminler, maddî ve manevî lümanları kavmiyetçilik hissiyle parçalama-
yönden birbirlerine yardımcı olmalı, bir bi- ya hakları yoktur. İslam’da ırkçılık, kavmiyetçi-

www.mirasimiz.org.tr 5
ANALİZ

ne ise Ümmet içerisinde ırkı, cinsiyeti, dili ne cid-i Aksâ’’ özlemimizin slogan olmaktan öte-
olursa olsun kişiler de Ümmet kadar değer- ye geçmesi gerekir. Bunun için bölünen, par-
lidir. Eğer Müslümanlar ümmet olmayı ba- çalanan, birbiri ile savaşan Müslümanlar sin-
şarırlarsa pek çok sorun kendiliğinden çözü-
si Siyonist Yahudi oyununu bozup Ümmeti
lecek ve dünyanın en güçlü birliği meydana
Muhammed olmanın şuuru ile yeniden bir-
gelmiş olacaktır.
Müslümanlar din leşmelidir. Maddi, manevi, siyasi ve gerekti-
Siyonizm’in en büyük oyunu; Müslümanla-
kardeşidir. Bu kardeşliğin rı ümmet olma şuurundan uzaklaştırmak,
ğinde askeri güçleri ile Kudüs, Mescid-i Aksâ
gereği olarak birlikte kardeşliğini parçalamak, birbirine düşüre-
ve tüm işgal altındaki toprakları yeniden öz-

hareket ettikleri zaman rek zayıflatıp yine birbirleri ile çarpıştırmak gürlüğüne kavuşturmalıdır.

ancak ümmet olabilirler. olmuştur. Ne yazık ki bugün Siyonist Yahu- Ümmet bilincimizin yeniden oluştuğu, bir
diler yüz yıllık hayalleri olan Kudüs’ü işgal-
Ümmetin değeri ne ise binanın tuğlaları, bir vücudun azaları gibi ol-
ci İsrail’in başkenti ilan etmiş, Mübarek Mes-
Ümmet içerisinde ırkı, cid-i Aksâ’mıza yönelik hedeflerinden (ön-
duğumuzu görmek, Özgür Kudüs ve Özgür
cinsiyeti, dili ne olursa ce zamansal bölme, sonra mekânsal bölme Mescid-i Aksâ’da buluşmak dileğiylle...
olsun kişiler de Ümmet nihayetinde yıkıp yerine tapınak yapma) bi- Kaynaklar:
kadar değerlidir. rincisi olan zamansal bölme hedeflerine na-
(1) Veda hutbesi
maz aralarında Aksâ’ya baskınlar düzenleye-
(2) Buhari, Salât 88
rek neredeyse ulaşmışlardır. İkinci hedefle-
ri olan Mescid-i Aksâ’yı (El Halil şehrinde bu- (3) Müslim, Birr 66
lunan Halil ür-Rahman Camii gibi) ikiye böl- (4) Müslim, İmare 53
me girişimlerine başvurmuşlarsa da Kudüs- (5) Enfal 8/46
Müslümanlar din kardeşidir. Bu kardeşliğin lü Müslüman kardeşlerimiz canları pahasına (6) Kuran’da İslam Ümmeti, Doç. Dr. Ahmet Öz, Ki-
bu olaya karşı çıkmışlardır.
gereği olarak birlikte hareket ettikleri zaman lis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi |
ancak ümmet olabilirler. Ümmetin değeri Gelinen nokta da ‘’Özgür Kudüs’’, "Özgür Mes- 2019/2 | CİLT: 6 | SAYI: 11 | s. 545-564

6 www.mirasimiz.org.tr
ÇİZGİLERLE KUDÜS NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Çizgi: Akbar Torabpour - İran

www.mirasimiz.org.tr 7
DOSYA

PEYGAMBER
EFENDİMİZ (sav)
DÖNEMİNDE
ASABİYETLE
MÜCADELE
Ayşe Dilara Koçyiğit

H
epimiz soy olarak Hz. moğlunun birbiriyle tanışmasını ve yar- den bahsedebiliriz. Fakat bu demek de-
Âdem’den gelsek de çeşitli- dımlaşmasını istemiştir. Hırslarına ve nef- ğildir ki yer çekimine karşı sağlam binalar
liğimiz bizleri birbirimizden sine yenik düşen insan ise acziyetini unu- inşâ edilemez. Şüphesiz insan değişime
farklı kılar. Bu çeşitlilik, karşı- tup fıtratından uzaklaşarak çoğu zaman ve gelişime açık bir varlıktır. Kadim dö-
dakine maddi-manevi muh- farklılığı aykırılık olarak algılamıştır. İnsan- nem Arapları da kabile ve soylarına bağ-
taç olma gereksiniminden ötürü insanla- ların toplumlara, kabilelere ayrılması ihti- lılıklarıyla meşhurdu. Ancak İslâm dini sa-
rı çoklukta birliğe ulaştırabilir. İnsanoğlu- laf sebebi haline gelerek savaşlara sebebi- yesinde aşırıya giden asabiyetten vazge-
nun maddî gücü ve kaynakları ele geçir- yet vermiş ve kıyamete kadar da bu mü- çerek medenîleştiler ve İslâm’a giren çe-
me gayreti ile bu gücün zorunlu olarak cadele inançlar ve değerler üzerinden de- şitli topluluklara karşı daha anlayışlı bir
bölüşülme ihtiyacı da toplulukları kıyasıya vam edecektir. hale geldiler.
birbiriyle çarpıştırır. Dünya hayatının baş- Her milletin kendine has bazı kemikleş- Asabiyet ( ‫ ) العصبية‬Arapça’da "A-se-be"
langıcından itibaren bütün mahlûkatta miş, öne çıkan karakteristik özellikleri var- kökünden gelir. "Asebe", babanın soyuna
benzer bir mücadele görülür. Kur’an-ı Ke- dır. O topluma ait fertler bu mizaç üzeri- dayanan kimselerin akrabalarının oluştur-
rim’de; “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz si- ne doğarlar ve asimile olmadıkları sürece duğu topluluğa verilen isimdir. Asabiyetin
zi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbi- hayatlarında bu hususiyetleri az ya da çok terim anlamı ise nesebe karşı aşırı bağlılık,
rinizi tanımanız için sizi boylara ve kabile- gösterirler. Bir bakıma yer çekimi yasa- her koşulda soyunun veya mensup oldu-
(1)
lere ayırdık...” buyurarak Rabbimiz, âde- sı gibi insanlarda da soya çekim kuvvetin- ğu kabile içerisindeki dayanışma hali ve

8 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Asabiyet ( ‫ ) العصبية‬Arapça’da
"A-se-be" kökünden gelir.
"Asebe", babanın soyuna
dayanan kimselerin
akrabalarının oluşturduğu
topluluğa verilen isimdir.
Asabiyetin terim anlamı ise
nesebe karşı aşırı bağlılık, her
koşulda soyunun veya mensup
olduğu kabile içerisindeki
dayanışma hali ve bir tehlike
halinde topluluğun tüm
fertlerinin tereddüt etmeden
birlik olmasıdır.

(3)
bir tehlike halinde topluluğun tüm fertle- vasıtasıyla elde edilir.” Yine İbn Haldun yatını bu inanışa göre inşa etme vardır.
(2)
rinin tereddüt etmeden birlik olmasıdır. asabiyeti, ‘sebep’ ve ‘nesep’ asabiyeti olmak Asabiyette de ırkçılıkta da kan bağı niren-
(2)
Arapçada “kavmiyye, unsuriyye ve asa- üzere ikiye ayırmaktadır. Nesep asabiyeti, gi noktasıdır. Bu minvalde asabiyet ırkçılı-
biyye”, Batı dillerinde Latince asıllı “racis- kan bağına dayanan birliktelik halidir. Se- ğın bir cüzünü içinde barındırır diyebiliriz.
me, racialisme, racism veya rassismus” ola- bep asabiyeti ise aynı kültür ortamında Asabiyete göre, kabilelerden her topluluk
(*1)
rak ifade edilmektedir. yaşamaktan doğan, ihtiyaç durumundan sadece kendi kabilesinin menfaatini dü-
hasıl olan, hilf ile ayakta duran ve sonra- şünür ve bu yönde dar bir kabilecilik anla-
Asabiyyet mefhumu en çok irdeleyen ki-
dan elde edilen beraberliktir. yışı benimsenir. Irkçılıkta ise ne olursa ol-
şi, İbni Haldun olmuştur. Onun “Mukad-
Mekke’nin Cahiliye Devrinde de görüldü- sun kişiler muhtelif vilayet veya ülkelerde
dime” adlı meşhur eserinde asabiyet kav-
ğü gibi devlet düzenin olmadığı, kabile- de yaşasa hatta bünyesinde kültürel bir-
ramı önemli bir yer teşkil eder. Ancak şu-
lere ayrılan ve bu düzene göre güçlü ola- takım farklıları da barındırsa o ırka men-
nu da belirtmek gerekir ki asabiyet kav-
nın, soy olarak da üstün sayılanın önder sup olan herkes üstün sayılır. Asabiyette
ramı oldukça geniş kapsamlı, şartlara gö-
olduğu toplumlarda asabiyet belki de dü- kavmiyetçilik esastır. Yani bazı durumlarda
re hüviyet kazanan bir kavram olduğun-
zenin ta kendisidir. Ancak bu durum zo- aynı ırka ait farklı kabileler arasında üstün-
dan İbn Haldun’un Mukaddimesinde tek
runlu bir sonucu da doğurur ki bu da ka- lük yarışı vuku bulur. Bu kabileler ancak
bir asabiyet tanımı göremeyiz. İbn Hal-
bile asabiyetinin ırkçılığın bazı yönlerini dışarıdan gelen herhangi bir tehdit veya
dun’a göre asabiyet; “... düşmanların saldı-
içermesidir. Kavmine olan aşırı bağlılık ır- savaş halinde bir araya gelirler. Bu da zo-
rısından korunmak, saldırıları kovmak, (ser-
kına sorgusuz sualsiz taassup derecesin- runlu bir haldir. Kavmiyetçiliğin aşırı yönü
vet kazanmak) ve istilalar, kişilerin bir araya (4)
de yönelimi doğurur ve kabilenin başla- ırkçılığa dayanır.
toplanmasıyla oluşur”, “Bir nesilden gelen-
rına karşı itaati gerektirir. Bunun sonucu
lerin bir araya toplanarak bir kuvvet, kudret Asabiyet kavramı, şovenizm, ırkçılık kav-
olarak da var olabilmek ve kabile aidiye-
ve üstünlük sahibi olmaları ve bir ideal et- ramlarının yanı sıra milliyetçilik ile ben-
ti için soyunun diğerlerinden üstün oldu-
rafında toplanmalarıdır.”, “... kuvvetli boy di- zeştiği söylense de milliyetçilikte soydan
ğuna inanmayı elzem hale getirir.
ğer soy ve boyları kendi idaresi altına alır ve gelenleri birleştirme esas iken asabiyette
bunları büyük bir asabiyet haline getirir.”, Asabiyette, kabileyi diğerlerinden üstün ise aynı soydan gelenlerin kabilelere ay-
“Asabiyetten maksat olan korunma ve kuv- görme varken ırkçılıkta diğer ırklara karşı rışması ve parçalanması esastır. Yani mil-
vetle üstün gelme ancak nesep ve kardeşlik bir üstünlüğü olduğuna inanmak ve ha- liyetçiliğin kapsamı çok daha geniştir, bir

www.mirasimiz.org.tr 9
DOSYA

Asabiyet kavramı, şovenizm,


ırkçılık kavramlarının yanı
sıra milliyetçilik ile benzeştiği
söylense de milliyetçilikte
soydan gelenleri birleştirme
esas iken asabiyette ise aynı
soydan gelenlerin kabilelere
ayrışması ve parçalanması
esastır. Yani milliyetçiliğin
kapsamı çok daha geniştir, bir
topluluğun içinde birbirleriyle
soya dayanan akrabalık ve
menfaat ilişkisi bulunmayan İslam tarihinde Cahiliye Devri olarak ta- da korktukları için müşrik ailelerden her
fertler de o millet içerisinde nımlanan Peygamber Efendimizin nü- bir gence sorumluluk vererek Efendimiz’e
yer bulabilirler. büvveti öncesi zamanı incelediğimiz- (sallallahu aleyhi ve sellem) tuzak kurmuş-
de; Araplar arasında kabilecilik anlayışın- lardır. Özellikle bedevî Araplarda yaygın
da nesebe bağlılık, kendi soyundan gele- olan bu asabiyet bağı, günümüzde de
ni haklı-haksız her koşulda himmet gös- bazı bölgelerde görülmektedir.
terme bir nevi kayırma oldukça yaygındı.
Güzel söze, kelimelerin gücüne bu kadar
Ancak buradaki asabiyetin varlığının ilmî
inanan bir toplumda Araplar, nasıl olu-
topluluğun içinde birbirleriyle soya da- cehaletten kaynaklandığını söyleyeme-
yordu da Kur’an’ın veciz yönünü ve ayet-
yanan akrabalık ve menfaat ilişkisi bulun- yiz. Çünkü Cahiliye Dönemi tanımlaması-
ler arasındaki hem mana hem düzen açı-
mayan fertler de o millet içerisinde yer nın yapılmasının sebebi insanların okuma
(5) sında şiirsel ahengine hayran olmalarına
bulabilirler. yazma bilmemelerinden kaynaklı değil-
rağmen, vahyi muhatap olarak kabul et-
di. Cehalet sadece ilim yoksunluğundan
Özellikle kadim Arap toplumunda adet- mede mukavemet gösterdiler ve putpe-
değil, hakikate uzaklıktan da kaynaklanır.
lere ve dini inanışlara karşı çoğunlukla ta- restlikte ve kavmiyetçilikte bu kadar di-
Arap toplumunun belagat ve hitabet sa-
assup derecesinde bir bağlılık söz konu- rendiler? Bunun temelinde çok açık bir
natında çağının oldukça ileride olduğu-
suydu. Elbette ki bunun en önemli ne- şekilde asabiyetin taassup derecesinde
nu hepimizin malumu ve ayrıca şairlerin
denlerinden biri bedevi bir toplum olma- kavmiyetçiliğin bulunduğunu örnekler-
(6) toplumun en üt tabakasından sayıldığını
larından kaynaklıdır. Çöl iklimini ve bu den görebiliyoruz. Hatta Ebu Süfyan gi-
da biliyoruz.
iklimin meydana getirmiş olduğu olum- bi Mekke’nin ileri gelenleri fakir halkın İs-
suz ve zorlayıcı şartları düşünecek olur- İşte bu Cahiliye Döneminde Mekke’nin lam’a ilk girenlerden olduğunu görün-
sak adeta kutuplarda çetin kar fırtınaların- yönetiminin belli nüfuzlu ailelerin elinde ce “Biz bunlar ile aynı sofrada mı yemek yi-
dan korunmak için birbirine kenetlenen olduğunu biliyoruz. Peygamber Efendi- yeceğiz, aynı derecede mi olacağız, aynı şe-
penguen kolonisinin yaptığı gibi bedevi- miz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) soylu bir kilde mi görüleceğiz?” endişesi sebebiy-
ler de birbirine kenetlenmek zorunda kal- aile olan Kureyş’e mensubiyeti sebebiyle, le kendilerini helak etmişlerdir. Bu hususi-
mışlardır. Zamanla bu zorunluluk hali; ye- diğer kabileler Kureyş ile aralarında büyük yetler bizi asabiyetin din ile bağlantılı ol-
rine kabileciliği ve soya bağlılığı meyda- bir sorun ortaya çıkmasını göze alama- duğu sonucuna götürüyor. Asabiyet, in-
na getirmiştir. O halde şunu söyleyebiliriz dıkları için ilk tebliğ zamanlarında O’na sanlar arasındaki kan bağı sayesinde or-
ki bedevi yaşamda muhtaçlık hali, asabi- doğrudan zarar vermekten bir nebze çe- taya çıkan hısım ve akrabalık bağı (ne-
yetin yaygınlaşmasının en temel âmili ol- kinmişlerdir. Efendimiz (sallallahu aley- seb) meydana getirdiğinden ataların dini-
muştur. Her ne kadar buradaki asabiyet hi ve sellem) Hicret için yola çıkacağı vakit, ne bağlılığı da kapsar. İbni Haldun’a gö-
anlayışı birleştirici bir kuvve olsa da sürek- müşrik kabileler bir araya gelerek Efendi- re dini bağlılık, bir toplumun birlik olma-
li olarak kabileler arasında kan davalarına miz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) suikast sında çok önemli bir rol oynar. O, sebep
neden olmuştur. planı yapmışlar, olası bir kan davasından asabiyeti içerisinde en çok dinî asabiyetin

10 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

üzerinde durmaktadır. Günümüzde söyle- lı değildir elbet. Nitekim Efendimiz’in (sal-


nen çok veciz bir ifade vardır ki bu duru- lallahu aleyhi ve sellem) bu tercihi asabiye-
mu özetler: “Asabiyet-i diniyyesi olmaya- te, soy üstünlüğüne karşı bir başkaldırı ni-
nın asabiyet-i milliyesi olmaz.” teliğindedir.
Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi Allah Rasûlü (sav), kabileler Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sel-
ve sellem) nübüvveti ile birlikte vahye şid- arasındaki kan davalarının lem), asabiyeti yererek, kat’i bir surette ya-
detle karşı çıkanlar da yine asabiyette ile- saklamış ve İslam’ın kardeşlik ruhu ve üm-
bazılarını bizzat kendi
ri gidenler olmuştur. Bu durum öyle bir met olma bilincinin yerleşmesini istemiş-
hastalık haline gelmiştir ki İslam davetine sonlandırmış, mesela Has‘am tir. "Asabiyet, bir kişinin kavminin haksız
karşı düşmanlıkları önce gözlerini sonra kabilesiyle yaptığı antlaşmada davranışına arka çıkmasıdır."
(11)
"Asabiyet
kalplerini kör etmiştir. Bu durumla ilgili Ri- onlara kan davasını duygusuyla öfkelenen, asabiyet uğruna sa-
salet döneminde kaynaklarda birçok olay- yasaklamıştır. Veda Hutbesinde vaşırken veyahut asabiyet davası güderken
dan bahsedilmiştir. Örneğin; Kabileciliğe de “Bütün kan davalarını körü körüne açılmış bir bayrak altında ölen
(12)
sıkı sıkıya bağlı Talha en-Nemeri isimli biri- kimsenin ölümü cahiliye ölümüdür." gibi
si, Yemame şehrindeki peygamberlik iddi-
kaldırdım.” dedikten hemen
hadislerde görüldüğü üzere asabiyetin İs-
asında olan, aynı zamanda kendi kabilesi- sonra “İlk kaldırdığım kan lam’ın anlayışına ters düşen batıl bir dava
ne mensup Müseylimetü’l-Kezzab ile ko- davası aşiretimin güttüğü kan olduğunu vurgulamıştır.
nuştuktan sonra şöyle der: "Sen hiç şüphe- davasıdır.” diyerek ilk örneği
siz yalancısın, Muhammed ise doğru söyle- Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi
vermiştir. Böylece kısır döngü ve sellem), asabiyetle mücadelede soyu ve
mektedir. Fakat Rebia kabilesinin yalancısı,
bana, Mudar kabilesinin doğru söyleyenin-
haline gelen kan davaları kabilesiyle övünme ve bunun neticesin-
(7)
den daha sevimli gelmektedir." Bahsi ge- babadan çocuğa adeta yüz den ayrışmaya sebep olan marazi inanış
çen bu vehim hadise bize, kabile asabiye- kızartıcı bir miras olmaktan biçimlerinin etkisini yok etmeye yönelik
söz ve fiillerinin akabinde, toplum huzuru
tinin kişiyi ve bir kavmi topyekûn haksız- çıkarılmıştır.
lığa ve yanlışa götürebildiğini kanıtlıyor. ve güvenliğini baltalayan intikam duygu-
Burada şu soru aklımıza gelebilir: O halde su ve kan davalarını da ortadan kaldırma-
İslam’ın en azılı düşmanlarından olan ve yı amaçlamıştır. Veda Hutbesi’nde ise; "Ey
ayette lanetlenen, aynı şekilde Peygam- insanlar! Sizin Rabbiniz birdir, babanız da
ber Efendimizin de amcası olan Ebu Le- birdir. Haberiniz olsun ki, takva dışında hiç-
lamıştır. Kur’an’a göre insanlık, çeşitli top-
heb, kendi soyundan ve kanından olan bir Arap’ın Arap olmayana, hiçbir Acem’in
luluk ve kabilelerden yaratılmıştır. İnsan-
yeğeninin İslam davetini neden reddet- Arap’a, hiçbir siyahın beyaza, hiçbir beya-
ların toplumlara, kabilelere ayrılmasının
ti ve husumet haline getirdi? Bu sorunun zın siyaha karşı bir üstünlüğü yoktur. Şüphe-
sebebi ise tanışmaları içindir, yoksa ata-
cevabı ise atalarının dini üzerine yaşama- siz ki ilahî huzurda en değerliniz en müttaki
larla öğünmek ve bunu üstünlük sebebi
nın onlar için kavmine karşı en büyük sa- olanınızdır." buyurarak İslam’a yakışan ada-
saymak için değildir. Nitekim Kur’an’ı Ke-
dakat olduğu ve yeni bir davete icap et- let ve kardeşlik ruhunu tesis etmeye bü-
rim’de; “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek
menin ise kavmine yapılabilecek en bü- yük gayret göstermiştir. Ayrıca Medine’ye
ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi
yük ihanet olarak görmelerindeydi. Bura- hicretin hemen akabinde Ensâr-Muhacir
kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında
da davetin mahiyeti, akıllarına yatıp yat- kardeşliği olarak bilinen Mekkeli Müslü-
en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en
madığı onlar için önemli bir husus değil- manlar ile Medineli Müslümanları kardeş
fazla sakınanızdır. Allah her şeyi hakkıy-
di. Müşrikler için mühim olan bu inancın (9) ilan etmesi de bu duruma uygulamalı gü-
la bilmektedir, her şeyden haberdardır.”
kendi kabile ve din anlayışlarına uygun zel bir örnektir.
İslam’ın tesis etmek istediği eşitlik anlayışı
olup olmamasıydı. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem),
için, Rasul-u Ekrem’in (sallallahu aleyhi ve
İslam’ın reddettiği inanç ve ahlaki değer- sellem) muhabbet beslediği ve İslam’ın ilk kabileler arasındaki kan davalarının bazı-
lerin yaygın olduğu, hatta normal görül- müezzini olan Hz. Bilal (radıyallahu anh); larını bizzat kendi sonlandırmış, mesela
düğü Cahiliye Devri’nin en temel özellik- cariye bir anne ve köle bir babadan kö- Has‘am kabilesiyle yaptığı antlaşmada on-
lerinden biri olan asabiyete karşı Rasulul- le olarak dünyaya gelmiştir. İslam ile şe- lara kan davasını yasaklamıştır. Veda Hut-
lah (sallallahu aleyhi ve sellem), "Irkçılık da- reflendiğinde Hz. Ebu Bekir tarafından besinde de “Bütün kan davalarını kaldır-
vasına kalkışan bizden değildir, ırkçılık üze- âzâd edilmiş, Peygamber Efendimizin da- dım.” dedikten hemen sonra “İlk kaldırdı-
(8)
rine savaşa girişen de bizden değildir." bu- ima yakınında bulunmuş, onunla savaşla- ğım kan davası aşiretimin güttüğü kan da-
(10)
yurarak soya ve kavmine körü körüne ra katılmıştır. İlk müezzin olarak böyle- vasıdır.” diyerek ilk örneği vermiştir. Böy-
bağlılığın ve bu sebeple bir üstünlüğe ka- sine şerefli bir vazifeye seçilmesindeki tek lece kısır döngü haline gelen kan dava-
pılmanın İslam’da yeri olmadığını vurgu- hikmet, sesinin güzel olmasından kaynak- ları babadan çocuğa adeta yüz kızartıcı

www.mirasimiz.org.tr 11
DOSYA

İslam’ın reddettiği inanç ve ahlaki değerlerin yaygın olduğu, hatta


normal görüldüğü Cahiliye Devri’nin en temel özelliklerinden biri olan
asabiyete karşı Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), "Irkçılık davasına
kalkışan bizden değildir, ırkçılık üzerine savaşa girişen de bizden değildir."
buyurarak soya ve kavmine körü körüne bağlılığın ve bu sebeple bir
üstünlüğe kapılmanın İslam’da yeri olmadığını vurgulamıştır.

maları Dergisi / 1 (Ağustos 2017): 76-91 .


*3) İslam Ansiklopedisi, TDV- Irkçılık
*4) Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Uluslararası
Yanlış Algılar ve Doğru İslâm Sempozyumu Tebliğle-
ri, Şanlıurfa, Aralık 2016
*5) Osman KESKİNOĞLU, “Kur’an’ı Kerim Bilgileri”,
Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, Anakara / 1993
*6) Bünyamin YÜKSEL, İSLÂM TARİHİ AÇISINDAN
BİLÂL B. REBÂH EL-HABEŞÎ’NİN HAYATI VE ŞAHSİYE-
Tİ- KONYA – 2007.
*7) Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an’ı Kerim Meali

Dipnotlar:

(1) Hucurat Suresi 13. ayet


(2) Bkz. İslam Ansiklopedisi,TDV,Asabiyet
(3) İbn Haldun, Mukaddime I, Zakir Kadiri Ugan
(çev.), İstanbul: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1968,
s. 329-352-373-463
bir miras olmaktan çıkarılmıştır. Böylelik- nin neticesinde cennetten kovulmuştur. (4) Apak, Adem . "KABİLE ASABİYETİNİN MAHİYETİ
(15)
le, ailenin diğer fertleri, atalarının işlediği İnsanın ise yaradılış olarak yine aynı ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER". İslam Tarihi Araştır-
bir suçun sorumluluğunu yüklenmekten kökten gelen insana karşı övünerek karşı- maları Dergisi / 1 (Ağustos 2017): 76-91 .
kurtuldular. Suçun şahsiliğine dair inen dakini dışlaması ise şaşılacak bir durum- (5) Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Uluslararası
(13)
ayet ve uygulamalar sayesinde katilin dur. Günümüzde her birey adeta kendi Yanlış Algılar ve Doğru İslâm Sempozyumu Tebliğle-
kısasını kabilenin üzerinden alıp İslam hu- kabilesini kurarak diğer tüm insanlara kar- ri –Şanlıurfa, Aralık 2016/ İslam ve Irkçılık s.273
kukuna bağlı devlet otoritesine bırakarak şı dışlayıcı bir tavır takınmaya başlamıştır. (6) Kayapınar, Akif ,İslâm Araştırmaları Dergisi, Sa-
ferdin hakları ve sorumlukları güvence al- Halbuki Kur’an, Allah katındaki üstünlüğü yı15, 83-114, İSAM, İstanbul 2006 İbn Haldûn’un
tına almıştır. ise ancak takvaya bağlamış, güzel ahla- Asabiyet Kavramı: Siyaset Teorisinde Yeni Bir Açılım
Rabbimiz ırkların veya kavimlerin üstün- kın, iman bakımından hassasiyetin ehem- (7) Keskioğlu, Osman, Kur’an-ı Kerim Bilgileri, s. 184.
lükleriyle övünüp böbürlenilmesini de- miyetine net bir şekilde vurgu yapmıştır. (8) Müslim, İmare, 53.
ğil beşerin hilkatteki kardeşliğinin benim- Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de (9) Hucurat Suresi, 13. Ayet, Tekâsür Suresi 1-8. ayetler
senmesini emretmiştir. Kur’an’da ayetler cahiliye adetlerinden olan soy üstünlüğü- (10) Yüksel, Bünyamin, İSLÂM TARİHİ AÇISINDAN
üzerine düşünen toplumların ancak ib- ne dayanan adaletsiz düzeni yıkıp hak ve BİLÂL B. REBÂH EL-HABEŞÎ’NİN HAYATI VE ŞAHSİYE-
ret alabileceği ve dersler çıkaracağını bir- hukuka bağlı yeni bir devlet düzenini ge- Tİ-KONYA – 2007. S.4
(13)
çok yerde vurgulanması, muhatabı ka- tirmeyi amaçlamıştır. (11) Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 107, 160; Ebu Da-
bul ettiği bizlere, vahyin kıyamete kadar Kaynaklar:
vud, Edeb, 112.
her çağda canlı olduğu ve insanlığa hitap (12) Müslim, İmare, 57; Nesai, Tahrim, 28; İbnMa-
ettiğini gösteriyor. Konumuz bağlamın- *1) İslâm Araştırmaları Dergisi, Sayı 15, 2006, 83- ce, Fiten, 7.
da Kur’an’da iblisin hikayesinin anlatılma- 114, İSAM, İstanbul 2006- İbnHaldûn’un Asabiyet (13) Bkz. İsraSuresi 15.ayet, Fatır Suresi 18. Ayet,
sının da şüphesiz sebebi hikmeti vardır. Kavramı: Siyaset Teorisinde Yeni Bir Açılım, Akif Ka- Enam 164. Ayet
Rabbine iman etse bile Hz. Âdem’e kar- yapınar (14) Bkz. Bakara suresi 269. Ayet, Ali İmran Suresi 13.
şı böbürlenerek kendi yaradılışıyla övün- *2) Adem APAK, "KABİLE ASABİYETİNİN MAHİYETİ Ayet, Nahl Suresi 11.13.67. Ayetler
düğü için isyan eden şeytan, itaatsizliği- ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER". İslam Tarihi Araştır- (15) Bkz. Bakara suresi, 34. Ayet, Araf Suresi 11-18

12 www.mirasimiz.org.tr
ÇİZGİLERLE KUDÜS NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Çizgi: Jitet Kustana - Endonezya

www.mirasimiz.org.tr 13
MAKALE

İsrail’in
Kamu
Diplomasisi
Politikaları
ve Güncel
Örnekleri
Enes Malik Yılmaz

K
amu diplomasisi, uluslarara- İsrail, lobi ve propaganda çalışmaları ile
sı ilişkiler alanında her ne ka- kamu diplomasisi faaliyetlerine hiç de
dar 20. Yüzyılın ortalarından iti- uzak değildir. Zira İsrail’in Filistin toprak-
baren kullanılsa da iletişim ola- larında gerçekleştirdiği işgal ve katliam-
naklarının görece daha de- ları uluslararası kamuoyu nezdinde meş-
mokratikleştiği, erişim imkanlarının daha ru kılma çabaları bunu gerektirmiştir. İsra-
kolay hale geldiği 21. Yüzyılda daha faz- il tarihinde bu propaganda faaliyetleri, ya- İsrail, lobi ve
la önem kazanmıştır. Zira bu kavram ge- kın bir tarihe kadar “Hasbara” olarak ifa- propaganda çalışmaları
leneksel diplomasiden farklı olarak devlet de edilmekteydi. Hasbara “açıklamak” an- ile kamu diplomasisi
adamlarının ya da siyasilerin yanında halk lamında kullanılan İbranice bir kelimedir
faaliyetlerine hiç de uzak
kitlelerini hedef almaktadır. Kamu diplo- ve İsrail’in uluslararası toplum karşısında,
masini; bir devletin, hedef bir ülkenin hal- gerçekleştirdiği faaliyetleri meşru kılma değildir. Zira İsrail’in
kını veya karar vericilerini, kendi çıkarla- çabalarının bütünü için kullanılmaktay- Filistin topraklarında
rı doğrultusunda, medya, ekonomi, kültür
(2)
dı. Dolayısıyla, Siyonist İsrail’in kurulma- gerçekleştirdiği işgal ve
gibi unsurları kullanarak etkileme çaba-
(1)
sı sürecinde Herzl’in yaptığı ziyaretler, gö- katliamları uluslararası
sı şeklinde tanımlayabiliriz. Burada ifa- rüşmeler ve sonraki süreçte yapılan tüm
kamuoyu nezdinde meşru
de edilmesi gereken bir diğer önemli hu- medyatik propaganda faaliyetleri de Has-
sus, kamu diplomasisinin geleneksel dip- bara kapsamında değerlendirilebilir. İsra-
kılma çabaları bunu
lomasi faaliyetlerine ilave olarak yapıldığı- il hem kuruluş sürecinde hem de sonra- gerektirmiştir.
dır. Dolayısıyla, etkili bir kamu diplomasi- ki süreçte uluslararası toplumda, arzu etti-
si yürütebilmek için, ekonomik, siyasi ve ği ölçüde bir meşruiyet bulabilmek ama-
kültürel güç sahibi olma gerekliliği bulun- cıyla bu alana çok yönelmiş ve 100 yılı aş-
maktadır. kın bir süredir harcanan bu enerji, birike-

14 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

daha modern araçlarla kamu diplomasisi


yürütmesi gerektiği düşüncesini ifade et-
(3)
miştir. Bunun yanı sıra, 2009 yılında da
İsrail, propaganda ve lobi faaliyetlerini de
uhdesinde yürüteceği Diaspora Bakanlı-
Hasbara “açıklamak” ğı’nı kurmuştur. Bununla birlikte İsrail’in,
anlamında kullanılan Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Savun-
ma Bakanlığı da bu alanda etkin politika-
İbranice bir kelimedir
lar yürütmektedirler.
ve İsrail’in uluslararası
toplum karşısında, İsrail Başbakanlığı, devletin resmi temsil
makamı olması hasebiyle, kamu diploma-
gerçekleştirdiği sisinin de yönlendiricisi konumundadır.
faaliyetleri meşru kılma Ancak bununla beraber, sosyal medyada
çabalarının bütünü yayınladıkları içerikler dışında, uygulama
için kullanılmaktaydı. olarak aşağıda bahsedilen kurumlar kadar 21. yüzyıla gelindiğinde
Dolayısıyla, Siyonist etkin değildir. ise, hasbara kavramının
İsrail’in kurulması İsrail Dışişleri Bakanlığı ise, devlet orga- uluslararası toplumda zor
sürecinde Herzl’in yaptığı nı olarak Diaspora Bakanlığı kadar etkin- anlaşılır olması sebebiyle
ziyaretler, görüşmeler dir. Nitekim bakanlığın kurumsal yapısı in- “kamu diplomasisi,
celendiğinde bu durum görülebilmekte- hasbaranın yerini almıştır.
ve sonraki süreçte dir. Yapıda yer alan Kültür ve Bilim İşleri Bi-
yapılan tüm medyatik rimi ile Medya ve Halkla İlişkiler Birimi, ka-
Bu anlamda, 2005 yılında
propaganda faaliyetleri mu diplomasisi alanında faaliyet yürüt- İsrail Dışişleri Bakanlığı
de Hasbara kapsamında
(4)
mektedir. Ayrıca, bakanlığın resmî site- Halkla İlişkiler Genel
değerlendirilebilir. sinde yer alan “Videoda Diplomasi/Diplo- Müdür Yardımcısı Gideon
macy in Video” başlıklı bölümde de İsra- Meir’in yazdığı “What
il, yaşamakta olduğu güncel olaylara da-
‘Hasbara’ Is Really All
ir video içerikleri paylaşmaktadır. Bu bö-
lümde özellikle Hamas’ı terör örgütü gibi About” başlıklı yazısında,
lanse eden medya içerikleri dikkati çek- İsrail’in artık daha
mektedir. Bununla birlikte, diğer Arap ül- modern araçlarla kamu
keleriyle geliştirilen pozitif ilişkiler de baş- diplomasisi yürütmesi
ta Arap dünyası olmak üzere uluslararası
gerektiği düşüncesini
kamuoyundaki imajını düzeltmek için ya-
yınlanmaktadır.
(5) ifade etmiştir.
İsrail Savunma Bakanlığı başta resmi Twit-
ter hesabı olmak üzere (@IDF) çeşit-
li mecralarda özellikle videolar vasıtasıy-
rek bir tecrübeye yol açmıştır. İsrail’in ka-
la, Hamas’ı terör örgütü olarak ilan etme tarılması için uluslararası düzeyde yürütü-
mu diplomasisi ve propaganda alanın-
gayretinde bulunmakta ve böylece, tıp- len “Momentum” projesi bunlardan birisi-
da bu kadar yaygın çalışmalar yapabilme-
kı diğer kamu diplomasisi faaliyetlerinde dir. İlgili faaliyetin resmî sitesinde belirtil-
si, içinde bulunduğu bu durumla yakın-
olduğu gibi, kendi yaptığı katliam ve zu- diği şekilde bu hareket, “İsrailli annelerin
dan ilişkilidir. (6)
lümleri meşru kılma çabasındadır. Özel- Yahudi değerleri hakkında bilgi edinmeleri-
21. yüzyıla gelindiğinde ise, hasbara kav- likle 2021 Mayıs ayında gerçekleştirdiği ni ve onlarla özdeşleşmeyi seçmelerini sağ-
ramının uluslararası toplumda zor anla- bombardıman faaliyetleri boyunca birçok layarak ve onlara kendilerini Yahudi Halkı-
şılır olması sebebiyle kamu diplomasi- video içeriği ile uluslararası kamuoyunda nın ve tarihinin bir parçası gibi hissettirerek
si, hasbaranın yerini almıştır. Bu anlamda, kendini haklı gösterme çabasına girmiştir.
Yahudiliğe giden yolu açmayı amaçlamak-
(7)
2005 yılında İsrail Dışişleri Bakanlığı Halk- Diaspora Bakanlığı ise kamu diplomasisi tadır.” Bunun dışında, öğrencilere burs
la İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Gide- alanında en teferruatlı ve uzun vadeli po- sağlamak, İsrail’i ziyaret imkânı, anti-semi-
on Meir’in yazdığı "What ‘Hasbara’ Is Real- litikalar yürüten organdır diyebiliriz. Örne- tizm karşıtı faaliyetler aracılığıyla da yurt-
ly All About” başlıklı yazısında, İsrail’in artık ğin, Yahudi kimliğinin sonraki nesillere ak- dışında ve özellikle Amerika Birleşik Dev-

www.mirasimiz.org.tr 15
MAKALE

İsrail Savunma Bakanlığı


başta resmi Twitter
hesabı olmak üzere
(@IDF) çeşitli mecralarda
özellikle videolar
vasıtasıyla, Hamas’ı terör
örgütü olarak ilan etme
gayretinde bulunmakta
ve böylece, tıpkı diğer
kamu diplomasisi
faaliyetlerinde olduğu mektedir. Ancak bununla beraber, İsra- ucuz yolla (sosyal medya ve sair araçlar)
il’in uluslararası hukuka da aykırı olan iş- aktarımı ise İsrail’in bu politikalarına darbe
gibi, kendi yaptığı katliam
gal ve katliam eylemleri, İsrail’in bu politi- vurmaktadır. Özellikle Kudüs’te son aylar-
ve zulümleri meşru kılma kalarını tıkamaktadır. Özellikle Filistin’deki da yaşanılan olaylardan sonra uluslarara-
çabasındadır. direnişin ve İsrail zulmünün sosyal med- sı kamuoyunda da İsrail’e karşı tepkiler gi-
ya aracılığıyla diğer halklara duyurulması, derek artmaktadır.
bu noktada hayati bir önem taşımaktadır.
Kaynaklar:
Nitekim Mayıs 2021 yılında, belki de İsra-
il hiç olmadığı kadar diğer halklar nezdin- (1) Haluk Karadağ, Uluslararası İlişkilerde Yeni Bir Bo-
letleri’nde böylesi faaliyetlerine devam et- de tepki görmüştür. Bu durum, kamuo- yut: Kamu Diplomasisi, Nobel Akademik Yayıncılık,
mektedir. yunun ne derece önemli etki oluşturabil- Ankara, 2020, s. 25
diğini gözler önüne sermiştir. İsrail gerek (2) Fadi Zatari, (2018, 9 Mayıs). Israel: The State of
İsrail, meşruiyet kazanmak maksadıyla
kamu kurumları gerek sivil sosyal med- Hasbara. The Daily Sabah, https://www.dailysabah.
“Hasbara” ile başlattığı faaliyetlerine bu-
ya kullanıcıları vasıtasıyla, kriz dönemle- com/op-ed/2018/05/09/israel-the-state-ofhasbara
gün çok daha organize bir şekilde de-
rinde meşruiyet oluşturmak gayretine gi- (Erişim Tarihi: 01.06.2021)
vam etmektedir. Yukarıda bahsedilen ka-
rişmektedir. Ancak organize ve doğru bil- (3) https://www.mfa.gov.il/mfa/abouttheministry/
mu kurumları dışında da özellikle ABD’de
gi içeren sosyal medya paylaşımlarıyla da pages/what%20hasbara%20is%20really%20all%20
ve Avrupa’da yer alan başka sivil kurum ve
(8) İsrail’in tüm bu imaj düzeltme girişimleri about%20-%20may%202005.aspx (Erişim Tarihi:
kuruluşları yoluyla da İsrail’i meşru gös-
kısmî de olsa boşa çıkabilmektedir. Örne- 06.06.2021)
terme ve güçlendirme çalışmaları yürüt-
ğin, Mayıs 2021’de Başbakan olan Neten- (4) https://mfa.gov.il/MFA/AboutTheMinistry/Pages/
yahu’nun Share the Truth (Gerçeği paylaş) default.aspx (Erişim Tarihi: 06.06.2021)
başlığıyla yayınladığı ve sözde İsrailli sivil- (5) https://mfa.gov.il/MFA/VideoLibrary/Pages/defa-
lerin keyfi bir şekilde zarar gördüğü vide- ult.aspx (Erişim Tarihi: 06.06.2021)
oya yanıt olarak, İsrail’in yaptığı katliamları (6) Bahsi geçen içeriklerin güncel bir örne-
gösteren video paylaşan “zeynep hilal de- ği için bakınız: https://twitter.com/IDF/sta-
mirci (@zhilaldemirci)” adlı kullanıcının bu tus/1395450267055923200
paylaşımı, Netenyahu’nun paylaşımının (7) Momentum In Israel Resmî Sitesi: https://mo-
dört katı kadar yani 100.000’e yakın beğe- mentumunlimited.org/momentum-in-israel/ (Eri-
ni almış ve 2,5 milyona yakın kişi tarafın- şim Tarihi: 07.06.2021)
(9)
dan izlenmiştir. (8) AIPAC (American Israel Public Affairs Committee)
Sonuç olarak, İsrail her ne kadar kamu ve Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) bunlardan sa-
diplomasisi faaliyetlerini profesyonel bir dece ikisidir.
şekilde yürütme çabasında olsa da yap- (9) Bahsi geçen videoyu izlemek için bakı-
tığı katliam ve işgaller, elini zayıflatan bir nız: https://twitter.com/zhilaldemirci/sta-
durumdur. Bu işgal ve katliamların ulus- tus/1392861034692685830 (Erişim Tarihi:
lararası kamuoyunu sağlıklı bir şekilde ve 10.06.2021)

16 www.mirasimiz.org.tr
KİTAP NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

SİYONİZM VE FİLİSTİN
Gülşah Ertaş
SORUNU
YAZAR: MİM KEMAL ÖKE

M
im Kemal Öke, kitabın gi- Şerif Hüseyin İsyanı, Balfour Deklerasyonu, sevî cemaati gibi konular bu bölümde ele
riş bölümünde Avrupa’da İngiliz-Siyonist iş birliği, Talat Paşa’nın poli- alınıyor. Kitap bitti derken olayların özet-
Yahudi düşmanlığının na- tikaları bu bölümde inceleniyor. ABD’den lendiği sonsözden sonra harika bir kay-
sıl oluştuğunu ifade ettik- kredi isteyen Talat Paşa’dan Yahudi iskânı- nakça ile karşılaşıyorsunuz. İyi bir kitap si-
ten sonra Siyonizm kavra- na karşı konulan kısıtlamaların esnetilmesi zi daima başka kitaplara götürür. Mim Ke-
mını ve öncülerini anlatıyor. Siyon Aşıkla- isteniyor. Talat Paşa bu konuda geri adım mal Öke hoca bu titiz çalışmayı karşılaş-
rı Hareketi, Kolonizasyon Faaliyetleri, Rot- atmayınca bir suikaste kurban gidiyor. Şe- tığı onca soruna rağmen -ki arşive girmek
hshild’in desteği ve Herzl’ın faaliyetleri de rif Hüseyin İsyanı ise Türklere 4800 şehit, bile başlı başına olay- okuyucuya ulaştırdı-
bu bölümde tek tek ele alınıyor. Giriş bö- 1600 yaralı, 8000 esire mal oluyor. Bu is- ğı için büyük bir takdiri hak ediyor.
lümünden sonra II. Abdülhamit Dönemi yan, Filistin’den Türklerin kazınmasını sağ-
(1880-1908) ele alınıyor. Bu dönemde Av- lıyor. Peki Ortadoğu tarihinde kilometre
rupa’da Yahudi düşmanlığı başladığı için taşı olan “Balfour Deklerasyonu” ne ma-
göç etmek zorunda kalan Yahudiler Ab- naya geliyor? Kitapta yazılanı olduğu gi-
dülhamit’in hoşgörüsü sayesinde bu Os- bi aktaracağım, Aslen Musevi olan ya-
manlı topraklarında huzur içinde yaşıyor- zar Arthur Koestler: “Bu belgeyle bir mil-
lar. Siyonist hareketi yakından takip eden letin (İngiliz) başka bir millete (Yahudiler),
Sultan Abdülhamid’in bir taviz vermemek üçüncünün (Araplar) ülkesini vaat ettiği-
adına Yahudilere karşı çok hassas ve özen- ni” kaydediyor. Bir mektup olan Balfour
li olduğu görülüyor. Deklerasyonu, İsrail’in tapusu oluyor.
Kitabın ikinci bölümünde II. Meşrutiyet Yine bu bölümde İngilizler ’in gazete-
Dönemi (1908-1914) ele alınıyor. İttihat ve lerde Türkçülüğün dönmelerle Siyonist-
Terakki, ekonomik sorunlar karşısında Ya- lerin teşvikiyle oluştuğu tezini işleyerek
hudi göçünün yararlı olacağını düşünerek Türk milliyetçiliğinin uyanışına engel ol-
ılımlı bir politika takip ediyor. İngiltere’nin mak istediği, Türkçülüğün Araplara ve
Siyonizm’i uluslararası bir mesele haline İslam’a düşman olduğu tezini ele alarak
getirmesi, İttihat ve Terakki’nin Mason ol- İslam cephesini parçalamayı hedef aldı-
duğu iddiası, İngiliz-Arap-İç Muhalefe- ğı anlatılıyor. Bu bölümün sonunda mu-
te karşı İttihat ve Terakki’nin politika ola- kaddes topraklar İngiliz işgaline uğrar-
rak Abdülhamid Dönemi politikasına nasıl ken Türk’ün ruh halini anlatan Faruk Na-
geri döndüğü, sekiz ay gibi kısa bir sürede fiz Çamlıbel’in “Filistin’den Geçerken” şi-
Meşrutiyet’in siyasal bağımsızlık ve toprak irine yer veren Mim Kemal, okumak-
bütünlüğünü korumada sihirli bir tılsım tan yorulup bu kadar planla, oyunla na-
olamayacağı, İttihatçıların çok uluslu bir sıl baş ettiler sorusunu sorarken bu şi-
imparatorlukta hem Türkçü hem de meş- irle sizi bir duygudan başka bir duygu-
rutiyetçi olunamayacağını anladıklarında ya götürüyor.
bizzat yıktıkları Abdülhamit’ın sıkı yönetim 568 sf.
Son bölümde Millî Mücadele Dönemi
biçiminden daha otoriter bir yönetim ser- Baskı Yılı: 2012
(1919-1923) anlatılıyor. Ortadoğu’da yeni
giledikleri bu bölümde anlatılıyor. Dili: Türkçe
uluslararası siyasi düzenin ne olduğu, Fi-
Yayınevi: Timaş
Üçüncü bölümde Savaş Dönemi (1914- listin’in istiklâl davası, Arap-Türk uzlaşması,
1918) ele alınıyor. Cihadın ilan edilmesi, Filistinlilerin Türklerden beklentileri, Mu-

www.mirasimiz.org.tr 17
DENEME

MİLLET BİLİNCİ

Ali Çiçek

K
avramlar konusunda uzun za- lenmiştir. Herhangi bir inanç referansı ve or- yani ‘ümmet’ manasının yok edildiği bir sü-
mandır kafamız çok karışık. Bu tak duygusu olmaksızın millet yapısı teşek- reç. Nation kavramı Batı’nın sömürgeci güç
yüzden her konuda olduğu gibi kül etmez. Örneğin Türk’ten İslâm’ın çıkarıl- yapısıyla şekillendiği için yaklaşık iki asır-
millet bahsinde de bir şey söyle- masıyla geriye ‘Türk’ kalmaz. dır batıya güç kattı. Böylece kendileri dışın-
meden önce kavramsal yaklaşı- daki milletleri bölmeleri kolaylaştı. Osman-
mımızı ortaya koymamız gerekiyor. Günümüzde ise millet kavramının seküler lı da 1856 Islahat Fermanıyla birlikte Müs-
indirgemeye maruz kaldığı için dinî bağla- lüman ve gayri müslim tebâyı eşit kıldı ve
Millet, aynı inançta birleşen insanlar toplu- mından koparıldığı bir dünyada yaşıyoruz. millet mefhumu Batılıların istediği şekilde
luğuna denir. Aynı inançta birleşmek de zi- Bu durum yeni değil elbette; 19. yüzyılın si- yeniden tanımlanmış oldu. Sonraki yıllar-
hinsel bir hazırlık gerektirir. Bunun için dinî yasi ve toplumsal şartlarının ortaya çıkardığı da ise Türk kavramı kasıtlı olarak yanlış kul-
bir referans olmalı ve bu referansa dayanan bir süreçten bahsediyoruz. ‘Nation’ kelimesi lanıldı. Kendi kavramlarımızı Batı lehine fe-
ortak duygu oluşmalıdır. Kısacası milletlerin yerine ‘millet’ kavramının ikame edilmesiy- da etmeye başka örneklerimiz de var maa-
kimliği, dinî düşünce ve duyguyla örüntü- le millet kavramının bizdeki dinî içeriğinin lesef: Meşveret yerine demokrasi, ahlâk ye-

18 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

rine etik, kemâlât yerine terakki-ilerleme gibi doğuşunu ve hatta milletlerin teşekkülünü
birçok kelime aslında manasından en önemli de sadece bu hadiseye bağlamak dar bir
kısmını kaybederek dilimizde sekülerleşiyor. bakış açısıdır. Millet bilinciyle ulus devlet
anlayışı birbirinden farklı şeylerdir. Bu far-
Kâfire karşı gazâ etme anlayışımızın törpü- kı görebilmek için ulus devlet fikrinin biz-
lenmesi de millet yapımızın seküler indirge- de nasıl mayalandığını bilmek gerekir. Bu Bugün maalesef Türkçü,
meye maruz kalmasına örnek gösterilebilir.
minvalde Türkiye’de olan bitenin, 1798’de Irkçı ve Turancı denen
Ahmet Cevdet Paşa, Osmanlı’nın çöküşünü
Napolyon’un Mısır’ı işgali ile temelleri atı- yazarların çoğu, seküler ulus
devletin en büyük vazifesi olan gazâ farizası-
nı ifâ etmekten vazgeçilmesiyle açıklar. Hal-
lan Arap kavmiyetçiliğinin bir devamı ol- devlet anlayışı doğrultusunda
duğunu görebilmek gerekir. Batıya kar-
buki bizim için gazâ etmek ve gazi vasfına ortaya çıkan Türkçülük ve
şı manevî teslimiyet manasına gelen Tan-
sahip olmak o kadar yüce bir makamdı ki, Fa-
zimat’tan beri küçük bir ‘aydın’ zümrenin
Turancılık akımında 19. ve 20.
tih Sultan Mehmet bile 1461’de Trabzon’un
düştüğü aşağılık duygusuyla birlikte, ka- yüzyıllarda Avrupalı ve yerli
fethine giden yolda bu vasfa layık olmaktan Yahudilerin oynadığı büyük
ba materyalizme kurban edilen ruhsuz ne-
şöyle bahsetmişti: “Bu zahmetler Allah içindir.
Elimizde İslâm kılıcı vardır. Eğer bu zahmeti
sillerin yetişmesi ilericilik sayılarak millî bir- rolü bilmiyor ya da bilmezlikten
ihtiyar etmesevüz, bize gazî demek layık ol-
liğimiz tehdit edilmiştir. Milletten hazzet- geliyorlar. Halbuki Seyyid
meyen ve çevresinde olup biteni Batı’nın
mazdı.” Biz millî ve İslâmî duyguların ahenk- Ahmet Arvasi’nin deyişiyle
düşünce dünyasında neşvüneva bulmuş
li terkibiyle dünya nizâmı davasına bağlanır-
kavramlarla anlamaya çalışan ‘milliyetçiler’
Türk-İslâm ülkücülüğü, bir
ken Allah’ın cihân hâkimiyetini milletimize
ve kolonyalist ülkelere âşık olan ‘anti-em- siyaset cambazlığı değil,
emânet ettiğine inanıyorduk. Osmanlı cihan
peryalistler’ gibi garip mahlûkât bu toprak- “devleti devlet, milleti millet
hakimiyeti ve dünya nizamı ideali, milli şuur
ve uyanış yanında manevî kudretin kaynağı-
larda yaşayan Müslümanların başına be- yapmak” davasıdır.
la edilmiştir. Böylelikle Batılılar ulus-dev-
nı şüphesiz İslâm mefkûresi ve gazâ ruhun-
let anlayışıyla kendi devletlerini büyütür-
dan alıyordu. Peki, ne oldu da millet yapımız
ken, diğer devletleri ise bölmeye devam
çözülerek manevî zemininden uzaklaştırıldı?
etmektedir.
Öncelikle şunun altını çizelim. Ulus devlet-
Batı bunun için İslâm’dan soyutlanmış
lerin teşekkülünü Fransız İhtilâli’ne bağlayan
bir Türklük anlayışı ihdas edilmesi gerek- Bugün maalesef Türkçü, Irkçı ve Turancı de-
genel görüş doğru ise de millî duyguların
tiğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden özellik- nen yazarların çoğu, seküler ulus devlet an-
le 1930’larda ülkemizde millî kimliğimize da- layışı doğrultusunda ortaya çıkan Türkçü-
ir her şey ‘Türk’ tabiri ile kutsanmaya başlan- lük ve Turancılık akımında 19. ve 20. yüzyıllar-
dı. İşin ilginç yanı, Türkçülerin bir kısmı aslın- da Avrupalı ve yerli Yahudilerin oynadığı bü-
da Türk değildi. Zaten Osmanlı’nın son dö- yük rolü bilmiyor ya da bilmezlikten geliyor-
neminde İngiliz ve Fransızların destekledi- lar. Halbuki Seyyid Ahmet Arvasi’nin deyişiy-
ği bütün ırkçı hareketlerin elebaşları gay- le Türk-İslâm ülkücülüğü, bir siyaset cambaz-
Millet bilinciyle ulus devlet
ri müslimdi. Örneğin Moiz Kohen, yani tak- lığı değil, “devleti devlet, milleti millet yapmak”
anlayışı birbirinden farklı ma adıyla Munis Tekinalp böyle bir adam- davasıdır.
şeylerdir. Bu farkı görebilmek dı. Selanik’te Yahudi bir ailenin çocuğu ola-
için ulus devlet fikrinin rak dünyaya gelmişti. Babası İzhak Kohen bir Devleti devlet yapmanın önemini II. Beyazıt
zamanında yaşamış İzârî Çelebi’nin (v.1496)
bizde nasıl mayalandığını hahamdı. Bir Yahudi olarak Milli Hars Birliği
ağzından ifade edelim: “İnsanlar, devletlerinin
bilmek gerekir. Bu minvalde ve Türk Kültür Cemiyeti’nin kurucuları arasın-
ayıklığında uyurlar.”
daydı. Türkçülük ve Kemalizm ile ilgili kitap-
Türkiye’de olan bitenin,
lar yazmıştı. Türk Ruhu isimli kitabında Türk
1798’de Napolyon’un Mısır’ı ruhunu dört devreye ayırmıştı: (1) Türkler ve
Son olarak milleti millet yapmanın ne demek
olduğu konusunda da Muhammediye yaza-
işgali ile temelleri atılan Arap Moğolların Orta Asya’daki ortak tarihinin ye- rı Yazıcızâde Mehmed Efendi’ye (v.1451) ku-
kavmiyetçiliğinin bir devamı tiştirdiği kahramanlar devri, (2) İslâm ruhu ta- lak verelim:
olduğunu görebilmek gerekir. rafından yutulan İslâmlık devri, (3) Meşru-
tiyette uyanan millî şuur, İslâmcılık ve Os- Velî bil bizi şol milletten idik
manlılık içinde belirmeye başlayan devir, (4) Kur’an okuyan ümmetten idik
Cumhuriyette doğan ve ifadesini Atatürk ve Oruç tutup ederdik hac gazâ biz
İnönü’de bulan asıl milli ruh. Zekâtımızı ederdik edâ biz

www.mirasimiz.org.tr 19
TANITIM

Yafa Abdulhamid
Han Saat Kulesi İclal Koç

1
9. yüzyılda Sultan II. Abdulhamid Han, Bu ferman sayesinde, 16. yüzyıldan bu yana
Anadolu ve çevresinde bulunan birçok Anadolu’da ve Osmanlı İmparatorluğu‘nun
Osmanlı şehrine otoritenin simgesel birçok yerinde saat kuleleri inşâ edilmeye
ifadesi olarak kabul edilen tek kule tipi başlanmıştır. Sayısı yüzü aşkın kule, İsviçre`-
Sultan II. Abdulhamid Han,
yapıları kazandırmıştır. Bu yapılar başta den getirilen özel saatler ile birlikte Osmanlı (1876-1909) hükümdarlığının
halka hizmet olmak üzere, Osmanlı Devleti`- şehirlerine gönderilmiştir. Yapılan araştırma- 25. sene-i devriyesine özel,
nin gücünü görsel olarak yaşatma gayesini lar, içlerinden yedi tane saat kulesinin Filistin valilere gönderdiği irade-i
de barındırmaktaydı. topraklarında olduğunu göstermektedir. seniyye ile birçok şehirde
Sultan II. Abdulhamid Han, (1876-1909) hü-
saat kulesi yaptırma
Diğer kuleler Kudüs-ü Şerif başta olmak üze-
kümdarlığının 25. sene-i devriyesine özel, re; Safed, Akkâ, Nasira, Nazaret ve Hayfa şe-
emrini vermiştir.
valilere gönderdiği irade-i seniyye ile birçok hirlerinde yaptırılmıştır. Günümüzde bu saat
şehirde saat kulesi yaptırma emrini vermiştir. kulelerinden altı tanesi ayaktadır. Ne yazık ki

20 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Sultan II. Abdulhamid Han,


(1876-1909) hükümdarlığının
25. sene-i devriyesine özel,
valilere gönderdiği irade-
i seniyye ile birçok şehirde
saat kulesi yaptırma
emrini vermiştir. Bu ferman
sayesinde, 16. yüzyıldan bu
yana Anadolu’da ve Osmanlı
İmparatorluğu‘nun birçok
yerinde saat kuleleri inşâ
edilmeye başlanmıştır. Sayısı
yüzü aşkın kule, İsviçre`den
getirilen özel saatler ile
Kudüs’deki saat kulesi 1922 yılında İngilizler dır. Dikkatli incelendiğinde camların üzerine birlikte Osmanlı şehirlerine
tarafından yapılan işgal sırasında tahrip edi- Sultan II. Adulhamid Han’ın tuğralarının iş- gönderilmiştir. Yapılan
lip yıkılmıştır. 2004 yılında İsrail Posta İdaresi lendiği fark edilmektedir. Kare yapının üzeri-
araştırmalar, içlerinden yedi
Osmanlı saat kulelerinin resmini pul ve kart- ne eklenen çatısı, dış cepheden üçgen şek-
postalların üzerine bastırmıştır. linde gözükmektedir. Kuledeki saat günü- tane saat kulesinin Filistin
müzde Roma rakamlarıyla yazılmış olsa da topraklarında olduğunu
Gelelim Osmanlı Dönemi’nden kalma önem- kayıtlardaki eski görüntülerden orijinal ya- göstermektedir.
li bir kültürel mirasımız olarak görülen bu sa- pıda Arap rakamlarının kullanıldığı aşikâr-
at kulelerinden en meşhur olanı; nadide Yafa dır. Buna binaen kuledeki saatlerin sonra-
Saat Kulesi‘nin kadim tarihine... dan değiştirilmiş olduğu detayını fark et-
mek mümkündür. Bilinen bir diğer değişik-
Diğer saat kulelerine kıyasla, kitabesi bulun-
lik, 1965 yılında Arie Kohen tarafından yapıl-
mayan bu sade kulenin yapımına 1900-1901 mesi de eşsiz detaylarıyla gelenlerin dikka-
mıştır. Kuleye Yafa şehrinin tarihini anlatan
tarihlerinde başlanmıştır. Kulenin Mahmudi- tini celbeden görülmeye değer bir Osman-
renkli cam vitraylar eklenmiştir. Toplamda üç
ye Camii‘ne giden yolun üzerinde bulunan lı eseridir.
katı bulunan yapının inşâsı 1903 yılında ta-
bir polis istasyonunun yerine inşâ edilmiş ol-
mamlanmıştır.
duğu bilinmektedir. Bu meydan aynı zaman- Yapıldığı dönemde devletin, halkın ve top-
da 19. yüzyılda Yeni Hükümet Binası’nın bu- Kule, bakımsız görüntüsünün giderilebilme- rakların üzerindeki hakimiyetinin bir simge-
lunduğu ve bu sebepten ulaşım bağlantıları- si için, 2001 yılında tadilata alınmış ve gece si olarak görülen bu kadim saat kulesi, hâlâ
nın yoğun olduğu bir merkezdi. ışıkları ile donatılmıştır. İlerleyen yıllarda ise aksamadan çalışmakta ve ziyarete gelenlere
yapının etrafındaki sokakların trafik düzeni ecdadın ayakta olan izlerini hatırlatma ümidi
Kule, Yafa şehrinin kuzey girişine, şimdiki ile Yefet Sokağı`nda beklemekte...
yenilenerek, kule yeniden meydanın merkezi
adıyla Yefet Caddesi üzerine kireç taşından
haline getirilmiştir. Kaynaklar:
inşâ edilmiştir. Tepesinde ön ve arkada ola-
cak şekilde iki adet saat ve dört adet pence- Saat kulesinden yaklaşık beş dakika yürü- (1) Filistin ve İsrail’deki Osmanlı Saat Kuleleri, Meh-
re bulunmaktadır. İki yıl içinde zeminden iti- me mesafesinde Mahmudiye Külliyesi bu- met Tütüncü, Düşünce Tarih: Temmuz July 2016,
baren kare biçiminde yükselen ilk iki katı ta- lunmaktadır. Bu külliye bünyesinde, iç avlu- pp. 19-27
mamlanmış, köşelerin sivriliği ise yapılan su ağaç ve çiçeklerle bezendirilmiş, içeri gi- (2) Kenstel İmge olarak Saat Kuleleri, II. Abdülhamit
gömme kolonlar sayesinde yumuşatılmıştır. renleri sükûnete erdiren Mahmudiye Cami- Han Dönemi Saat Kulelerinin İstanbul Dışı Türkiye
Ahşap kapılar, ağaç motifleri ve gülbezek gi- i`ni bulundurmaktadır. Mahmudiye Külliyesi Coğrafyasında Dağılımları ve Bir Tipoloji Denemesi,
bi bitkisel süslemeleri ile dikkat çekmekte- Osmanlı İmparatorluğu Dönemi‘nde önem- Hicran Hanım Halaç, Sibel Özdemir İlhan, e-Journal
dir. Her kata yapılmış olan pencereler alt se- li bir eğitim kurumu olarak bilinmekteydi. of New World Sciences Academy, 9(4):190-200, Oc-
viyede bulunup, dört yöne doğru açılmakta- Dış cephesinde bulunan Mahmudiye Çeş- tober 2014, Ankara, 2020, s. 25

www.mirasimiz.org.tr 21
DENEME

İNSANOĞLUNUN BİRLİKTE
YAŞAMA TECRÜBESİ
ve KUDÜS Havva Altuntaş

H
ayatın başlangıcından bu yana da ortaya çıkar. İnsanoğlunun sonu gelme- ler çekerler. Öyle ki kendi gibi olmayanı din-
insanoğlu, her daim yeme, iç- yen ham madde arayışı ve açgözlülüğe va- lemez, dinlese bile dikkate almazlar. Çün-
me ve barınmanın başını çekti- ran hırsı sebebiyle bitmek bilmeyen müca- kü böyle bir durumda insanın kendine karşı
ği temel ihtiyaçlarını temin et- deleler yaşanır. Yeni kıtaların keşfedilmesi ile tehdit oluşturabilecek hiçbir unsura taham-
mek için çalışmıştır. Bu uğurda sonuçlanan bu arayışlar, Batılılar tarafından mülü yoktur.
yaşanan mücadeleler, “birlikte olmanın” sağ- büyük coşkuyla karşılanırken bilinçli bir soy-
ladığı güçle aşılabilmiştir. Zorlukların üste- kırım politikasına maruz bırakılan yerli halk- Farklı olmanın insanı soktuğu karanlık deh-
sinden gelmek için el ele vermeyi öğrenen lar açısından trajik sonuçlar doğurmuştur. Zi- lizlerden çıkabilmenin yolu geçmişte saklı-
insanoğlu, bu eşsiz tecrübeyi nesilden nesi- ra Amerika’nın keşfiyle beraber dünya nüfu- dır. Bu noktada toplumların, birlikte yaşama
le aktararak yüzyıllar boyunca büyüklü kü- sunun %5’lik kısmını oluşturan Kızılderili ka- tecrübesini hakkıyla yerine getirmiş örnekle-
çüklü topluluklar şeklinde yaşamını sürdü- bilelerinin sayısının bugün yok denecek ka- ri hatırlamaları son derece önemlidir. Kudüs
regelmiştir. dar az olması bunun en bariz göstergelerin- de hiç şüphesiz bu örneklerin en önemlile-
den biridir. rinden biridir.
Aynı toplum içindeki bireyler, yaşamları-
nı belli bir düzen dahilinde idame ettirir- İnsanlar arasında yaşanan anlaşmazlıkların Mesela, Kanuni Sultan Süleyman Kudüs sur-
ler. Bu düzene yönelik tehditleri savuştur- en önemli sebeplerinden bir diğeri de “fikrî larını tamir ettirirken kadîm şehrin Halil Ka-
mak amacıyla da kadim bilgi ve tecrübele- ayrılıklar” olmuştur. İki toplum bir araya gel- pısı’nın üzerine “La ilahe illallah İbrahim Ha-
re dayalı çeşitli mekanizmalar kurarlar. Ken- diğinde, fikrî eğilim ve inançları da karşı kar- lilullah” ibaresini yazdırmıştır. Bu ifade üç di-
di iç mekanizmasını başarılı bir şekilde işle- şıya gelmiş olur. Kimi zaman birbirinden et- nin de ortak kabul edeceği bir hakikattir. Ay-
ten toplumlarla ilgili en büyük problemler kilenir ve belli sınırlar içinde orta yolu bulur- nı zamanda bu örnek; başkasına rağmen
çoğunlukla başka toplumlarla karşılaşıldığın- lar, kimi zaman ise birbirlerine ulaşılmaz set- onun karşısında durarak yaşamak değil, baş-

22 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021
Kudüs’ün Halil Kapısı’nda bulunan Kitabe.

kasıyla bir arada yaşamanın önemsendiği bir maktadır. Peki Müslüman bir birey olarak bi- lemlerinin sebebi çoğu zaman yine insanın
bakış açısını gösterir. Bu sayededir ki 400 yıl zim milletlerarası ilişkilere bakışımızı belirle- kendisi olmuştur. Kimi zaman bireysel hırs-
Osmanlı hakimiyetindeki Yahudi, Hristiyan yen başlıca faktör ne olmalıdır? lar çatışmayı tetiklemişken çoğu zaman din,
ve Müslüman nüfusuyla Kudüs halkı, yüz- mezhep ve millet ayırımları çatışmaları baş-
yıllarca bir arada yaşayabilmiştir. Örneğin, Bu sorunun doğru bir şekilde cevaplandırıla-
latan unsur olmuştur. Kendinden farklı ola-
Hz. Ömer’in Kıyamet Kilisesi’nde namaz kıl- bilmesi için toplum ve millet kelimelerinin İs-
nı “öteki” olarak adlandırmanın sonucu haya-
mak yerine kilisenin karşısında bir yerde na- lâm dairesi içinde karşılıklarını bilmek önem-
lidir. Arapçadan dilimize geçen ve geleneği- tın merkezinde kendini görmek ve başkasına
maz kılmasıyla, başkasının hukukunu koru-
mizde “Milletü’l-İslâm, milletü İbrâhîm, mille- yaşam hakkı tanımamaktır.
manın ve ibadet özgürlüğünün önü açılmış-
tır. Yine Hz. Ömer’in Kudüs Patriği’ne verdi- tü’l-Mesîh, milletü Yehûd, milletü’l-Mecûs, mil-
Hem geçmişte hem günümüzde birçok sa-
ği Ahitnâme, bugün bile hoşgörünün, insan letü’s-Sâbie” gibi tamlamalarla belli dinleri ifa-
vaşın çıkmasının arkasında yatan başlıca se-
haklarının en önemli belgeleri arasında yer de edecek şekilde kullanılan millet sözcüğü,
(1) bep, başka toplumlara ve milletlere ne olaca-
almaktadır. Kur’ân’da da aynı manada yer almaktadır.
Millet kelimesi, günümüzde kullanıldığı sos- ğını umursamadan atılan adımlar, paylaşıla-
Kudüs’te bulunan ve Hristiyanların en kut- yal ve siyasi (ırka dayalı ulus) anlamını son- mayan mabetler ve topraklar olmuştur. Allah
sal kilisesi kabul edilen Kıyamet Kilisesi’nin
(2)
radan kazanmıştır. Bu doğrultuda Hz. Pey- Teâlâ barış ve huzuru ikame etmek amacıyla
anahtarı bugün hala iki Müslüman ailenin gamber döneminde muhtelif din mensupla- her topluma eşsiz örnekler olan Peygamber-
elindedir ve kapıyı sabah açıp, akşam kapat- rıyla olan ilişkiler bağlamında onlara karşı ta- ler göndermiştir. Ancak insan kendi hırsının
ma yetkisine bir tek onlar sahiptir. Dolayısıyla kınılan tavır, biraz evvel dile getirdiğimiz so- kurbanı olmaktan kurtulamamış, kendi Pey-
insanoğlu başkasını reddederek, yok sayarak ruyu cevaplandırırken çıkış noktamız olma- gamberlerini yalanlamış ya da onların öğreti-
değil, haklar çerçevesinde kabul ederek ve lı diye düşünüyoruz. Misâlen zikredilebilecek lerini bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde göz ar-
kucak açarak bugünlere gelmiştir. Günümüz- en güzel örnek “Medine Vesikası”dır. Her ke- dı etmiş; bazen de ilahi emirleri kendi çıkarla-
de de tam olarak muhtaç olduğumuz duygu simden farklı zümrelerin bir arada barışçıl bir rı doğrultusunda yorumlamıştır. Nitekim Hz.
budur. Başkasının kutsalını çiğnemek en bü- şekilde yaşamasını temin etmek için kaleme İbrahim, Hz. İshak, Hz. Davud, Hz. Süleyman,
yük insanlık suçlarından biridir. İnsanlar, iba- alınan ilk yazılı metin olan “Medine Vesikası”, Hz. Musa ve Hz. İsa gibi pek çok peygambe-
(3)
det mekanlarına güvenlik güçlerinin engeli- Hz. Peygamber döneminde imzalanmıştır. re ev sahipliği yapmış olan kadim Kudüs top-
ne takılmaksızın 21. yüzyılda giremeyecekse rakları günümüzde hala bu peygamberlerin
acaba ne zaman bu noktaya gelebilecektir? Yüzyıllar öncesinde olduğu gibi günümüz-
de de pek çok insan temel ihtiyaçlara ulaşma sağlamaya gayret ettiği barış ve huzur orta-
Tarih kitapları birbiriyle savaşan, binlerce ka- noktasında muhtelif sıkıntılar çekmektedir. mına kavuşmuş değildir!
yıp veren ve bazen de tamamen yok olan Buna yol açan farklı etkenlerden bahsedile- Kaynaklar:
milletlerin hikayeleriyle doludur. Hiç şüphe- bilir. Mesela bulunulan coğrafya ve o coğraf-
siz bu dersler bireylere diğer toplumlara kar- yanın elverişsiz koşulları gibi. Ancak bundan (1) El-Bakara 2/130, 135.
şı takınacağı tavır konusunda fikir vermekte, daha da önemli bir diğer faktör var ki aslında (2) Şentürk, Recep, “Millet” DİA,, XXX, 64.
çoğu zaman o bireylerin toplumlararası iliş- hem sorunun hem de cevabın ta kendisidir. (3) Özkan, Mustafa, DİA “Medine vesikası”,
kilere dair bakışını belirleyen başat unsur ol- Evet, maalesef insanoğlunun en büyük prob- EK-2, 212-213.

www.mirasimiz.org.tr 23
PORTRE
DENEME

“Siyonizme karşı güçlü bir kalem”


Şehbenderzâde Filibeli
Ahmet Hilmi Efendi (1865-1914)
Şeyma Çiçek

Kısa Biyografi: Osmanlı Devleti’nin son döneminde yetişmiş Rumeli-Balkan kökenli bir şahsiyet olan
Şehbenderzâde Ahmed Hilmi Efendi, 93 Harbi’nden sonra Filibe’den göç ederek İstanbul’a gelir. Galatasaray
Sultanisi’nde okuduğuna dair rivayet olsa da kesin değildir. Osmanlı topraklarının farklı yerlerini gezme imkânı
bulur. Bir süre Jön Türkler ile yakınlık kurar ve bu münasebet sebebiyle Fizan’a sürgün edilir. Kadirî tarikatının
Arûsiyye yoluna intisap ederek sürgün dönemini kendini manevi anlamda yetiştirerek geçirir. Jön Türkler ile fikren
ayrılarak zamanının mülhidlerine kalemi ile karşı çıkar. Darülfünûn’da felsefe öğretmenliği yapar. Ayrıca çeşitli
güncel meseleleri felsefi olarak ele alan yazılar yazar. Sonrasında kendi matbaasını da kurarak hem düzenli
neşrettiği Hikmet Mecmuası’nı hem de kitaplarını yayımlar. Birçok eser kaleme alan Şehbenderzâde Ahmed
Hilmi bir yandan kendi hakikatini ararken öte yandan vatanın kurtuluşu için kalemini konuşturur. Herhangi bir
kesimin adamı olmayan hemen her yazarın akıbeti gibi vefatından sonra bir süre eserlerine sahip çıkan olmaz.
Bir süre sonra Â’mâk-ı Hayal isimli romanı sayesinde ismi tekrar gündeme gelir. Arapça, Farsça ve Fransızcayı iyi
bilen Ahmed Hilmi Efendi 1914 yılında vefat eder ve Fatih Camii haziresine defnedilir.

B
iz Şehbenderzâde’yi Â’mâk-ı Hayal manzarayı okura resmetmeye çalışmıştır. Ne hamid’i azletmeye gelen ekip içinde Siyonist
isimli meşhur romanından tanı- var ki yaşadığı vakitte ülkedeki aydın kesimin Emanuel Karasu da vardı. O dönem ülkemiz-
rız. Ahmed Hilmi bu romanı yaz- genel eğilimi körü körüne Batılılaşmak oldu- de birçok etkili ismi masonlaştıran Karasu, bi-
dığı zaman, çok ses getirmemişti. ğu için, Ahmed Hilmi Efendi’nin özgün kim- zi değerlerimizden uzaklaştırmak ve toprak-
Haftalık mecmualarda parça par- liğimizi koruyarak muasır medeniyet seviye- larımızı parçalatmak amacıyla Moiz Kohen
ça neşredilen eser, tıpkı Mehmed Esad Galip sine erişmek gerektiği düşüncesi muhatabını gibi isimlerle birlikte Siyonistlerin ülkemiz-
Dede Efendi’nin Hüsn-ü Aşk’ı gibi manevi bir hakkıyla bulamamıştır. deki temsilcileri olmuştu. Moiz Kohen son-
takım halleri sembollerle anlatarak hakika- radan Munis Tekinalp ismini alarak Siyonist
Benzer şekilde kıymeti pek takdir edilmeyen
tin zihinde daha belirginleşmesini sağlayan Yahudi kimliğini gizleyen ilk dönmelerden
yazılarından belki de en mühim olanları, ya-
bir yöntem ile hikâyeyi anlatır. Bu minvalde oldu ve Türkçülük düşüncesini kadim değer-
şadığı dönemde birçok kimsenin ne olduğu-
Â’mâk-ı Hayal, Aynalı Baba ve Râci’nin soh- lerimizin ikamesi olarak fikir dünyamıza yer-
nu tam idrak edemediği -gerçi bu hala günü-
beti üzerine kurgulanan bir hikmet arayışının leştirmeye çalıştı. Yahudi asıllı bir dönmenin
müzde de böyledir- ve aynı sebeple karşı dur-
romanıdır. Kimi zaman Raci karakterinde Ah- Türklerin ruhu hakkında hiçbir fikri olmaksı-
mayı da başaramadığı Osmanlı’yı yıkan en
med Hilmi Efendi’nin kendi hayatından izler zın “Türk’ün Ruhu” isminde bir kitap yazma-
tehlikeli virüs olan Siyonizm sorununa dair
görülür. Nitekim kendisi de batı düşüncesi ya cüret etmesi, Türk Milleti düşüncesini Türk
kaleme aldığı yazılardır.
temelinde bir tahsil görmüştür. Hem mo- ırkı düşüncesine indirgemek ve milletimizin
dern ilimler hem de dini ilimler ile donanımlı Hatırlarsınız ki Osmanlı Devleti’nin son gün- önce zihniyetini sonra toprağını bölmek için
olmanın muazzam denge gerektiren dik ya- lerinde, ülkenin parçalanmasında Siyonizm yapılmış zehirli bir eylemden başka bir şey
macında, düşmeden durarak gördüğü geniş oldukça etkili bir unsurdu. Maalesef 2. Abdül- değildi.

24 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

İşte böyle bir dönemde; Filibeli Ahmed Hil- bu eserde toplum hayatında dinin ne kadar Şehbenderzâde Ahmed Hilmi Efendi
mi gibi bir düşünür, araştırmacı ve müellif, merkezi bir konumunun olduğunu işleyerek
ümidini kaybetmeksizin araştırmalarına de- İslam Tarihi’nden çeşitli örnekler verir.
vam ederek çeşitli eserler neşreder. Dinin ge-
Ahmed Hilmi Efendi, toplumsal sorunları ele Şehbenderzâde
lişmeye engel olmadığını, dinini suiistimal
edenler yüzünden ortaya çıkan felaketlerin
aldığı yazılarında kurtuluşun “İttihâd-ı İslâm” Ahmed Hilmi Efendi
tarihin her döneminde görülen ve insanın
düşüncesinde birleşmekte olduğunu de- yaşadığı dönemin gerektirdiği
falarca vurgular. Hikmet Mecmuası’nın ya-
karanlık tarafına ait sonuçlar olduğunu, esas çalışmayı, özveriyi, duruşu
yın politikasını, derginin kapağında yer alan
köktenci Batıcılığın bizi felakete götüreceği-
“Va’tesımû velâ teferrakû” yazısı diğer tarafta göstermiş, nispeten kısa
ni anlatır. 1910-1912 yılları arasında fikir ve
da “İttihâd Hayattır, Tefrika Memattır.” yazısın- sayılabilecek 49 yıllık
içerik olarak bütün Osmanlı coğrafyasını ku-
şatan haftalık Hikmet Mecmuası’nı 77. sayı-
da bulabiliriz. hayatında kırka yakın eser
ya kadar çıkarır. Ayrıca posta idaresinde me- Peki, Siyonizme karşı nasıl yazılar kaleme al- kaleme almıştır.
murluk yapar. Sadece roman yazmakla kal- mıştır? Şehbenderzade Ahmed Hilmi, Hik-
maz, 3 cilt İslam Tarihi kaleme alır. Özellikle met Mecmuası’ndaki bir makalesinde Siyo-

www.mirasimiz.org.tr 25
PORTRE

nistler için; “Bu adamlar için bize: ‘Küre-i arzı mak gayretidir. Tekelleşme çeşitli işlerde her-
ikiye yardılar.’ dense yine taaccüb etmeyiz. kesten fazla kazanarak diğerlerine kazandır-
Bunlar dehşetli adamlardır.” diyerek bu ör- mamak, küçük sermayeyi yok edecek koşul-
gütün tehlikesinin ne boyutta olduğunu an- ları sağlamak ve rekabeti ortadan kaldırarak
latmaya çalışmıştır. Ahmed Hilmi Efendi, toplumsal piyasaya hâkim olmak demektir. Bu konuya
dergimizin 43. sayısında Yahudi sermayesi-
“Siyonistlerin Siyaset-i Mahsûsası”, “Itmâ’ ve İf- sorunları ele aldığı yazılarında ni ele alırken bir nebze değinmiştik. Ahmed
sad”, “Tehdid ve Esâfil-i Beşeriyeti İstihdam”, “Bir kurtuluşun “İttihâd-ı İslâm” Hilmi Efendi’nin tekelleşmeyi anlattığı şu ör-
İstitrâd” gibi başlıklar altında Siyonizm üzeri-
düşüncesinde birleşmekte nek çok can yakıcıdır:
ne birbirini tamamlayan yazılar neşreden (5.-
22. Sayılar) Ahmed Hilmi Efendi, onların tipik olduğunu defalarca vurgular. “Sermaye sahibi birkaç celep, küçük sermaye-
faaliyetlerini örneklerle özetler. İşte Siyonist- Hikmet Mecmuası’nın li rakiplerini piyasadan kaçırtmış ve tek başla-
lerin yüz yıldır hem ülkemizde hem de dün- yayın politikasını, derginin rına piyasanın hâkimi olmuşlardır. Kasabaya
yada yaptıkları belli başlı fitne yöntemleri: kapağında yer alan “Va’tesımû satmak için koyun getiren çobanlara sırayla
düşük fiyatlar teklif ederek koyunlarını satmak
Öncelikle Yahudi çocukların çıkarlarının, velâ teferrakû” yazısı diğer
zorunda bırakmışlardır. Daha sonra aldıkları
çıkarlarına en uygun şekilde eğitim görme- tarafta da “İttihâd Hayattır, bu koyunları da mümkün olan en yüksek fiyat-
leri için Alliance Israel Universelle / Evrensel Tefrika Memattır.” yazısında la kasaplara satmışlardır. Kasaplar da halka
Yahudi Birliği, Ahdin Evlatları gibi kurumlar,
bulabiliriz. aldıkları fiyata göre satarlar. Bu alışverişte en
topraklarımızda ve birçok ülkede çeşitli özel
çok zarar eden çoban ve halk olmuş, bütün kâr
okullar kurmuşlardır. 1911 yılında İstanbul’da
ise celeplere gitmiştir.”
yaşayan 65 bin Yahudi’den 4334 çocuk bu
okullara giderken, aynı okullara Müslüman- ***
ların da kabul edilmesi Batı düşüncesini yerli
Başka bir Siyonist yöntem olarak göz boya- 1900’lü yılların başından beri ülkemizin ha-
halka aşılamanın kolay bir yöntemiydi. Nite-
ma, süsleme ve milli duyguları işgal ve iğfal la aynı sorunlarla karşı karşıya olduğunu,
kim yabancı okullar aynı sebeple yüz yıldır
etme amacını örnekleriyle açıklar. Eğitim sa- Ahmed Hilmi’nin kaleme aldığı yazılar ve
ülkemizin başındaki en önemli meselelerden
hasında avuç dolusu paralar harcayarak Av- dert edindiği meselelerden okuyabiliyoruz.
biridir. Çünkü eğitim, burs, özgür imkânlar ve
rupa’ya öğrenci göndermenin tehlikelerini, Bu açıdan yazılarında ülkemizin menfaati-
bireysel alanlar bahşedilmesi suretiyle ken-
göz boyamak için içi boş ve kalitesiz olma- ne olan konuları ele aldığı kadar milletin yüz
dini özgür zanneden gençlerin yapışıp kal-
sına rağmen gösteriş için yürütülen her tür- yüze geldiği tehlikeleri de okurun dikkati-
dığı bu görünmez örümcek ağının ne kadar
lü entelektüel faaliyeti, yüksek maliyetlerle ne sunduğunu görebiliriz. Ahmed Hilmi’nin
sağlam bir şekilde onları tuttuğunu ve kendi
ihale edilen yolları, işletilemeyen tramvayla- bahsettiği toplumsal sorunlarımızdan belki
amaçları için her şekilde sömürdüğünü ba-
rı, parlatma ve süsleme işleri ile basın yayın de en can yakıcı olanı yetişmiş ve donanımlı
zıları hiç fark etmeden Batılılaşma yolunda
alanında saraya yaranmak için yapılan doğru insan kaynağı yoksunluğudur.
yitip gider.
olmayan, milleti yanlış yönlendiren haberle- “Bütün âlem-i İslâm’ın yalnız bir derdi var: Kaht-
Yahudiliğin politikleştirilmesiyle Siyonizm ri hep bu Siyonist siyasetin araçları olarak ör- ı Ricâl! Âlem-i İslâm’ın herhangi noktasına ba-
düşüncesi ortaya çıkmıştır ve sonrasında nek verir. kılsa hep nazar-ı teessüfe çarpan, rehbersizlik,
Hristiyan Siyonistler dâhil, Yahudi olmayanlar
Siyonist siyaset, her statüden insanı kendi muktedir adamların fıkdânıdır. Lâkin emin ol-
da bu menfaat birlikteliği çatısı altında dün-
amaçlarına uygun şekilde manipüle ederek malı ki beşeriyet için bundan daha şedîd fela-
yevî ve zehirli faaliyetlerin bir parçası olur.
kullanma siyasetidir. Özellikle ülkemizde he- ket olamaz. Bir hey’et-i içtimâiyeyi teşkil eden
Türkiye’deki faaliyetlerini ilk etapta Türkçülük
nüz yerli sanat, eğitim ve ticaretin yeni dün- efrâd, ne derece müstaid ve hamiyyetli olursa
üzerinden yürüten örgüt, üstün ırk siyaseti-
yanın koşullarına kıyasla yeterince olgunlaş- olsun, şu güzel evsâfı hayır ve terakki yoluna
ni Kemalizm’i de kullanarak etkili bir biçimde
madığı göz önüne alınırsa, fikir dünyası sağ- imâle edecek rehberler olmazsa o içtimâiyet de
sürdürerek zamanla Müslümanlar içinde ay-
lam olmayan geniş halk kesiminin de rahat sefalet ve mihnetten kurtulamaz.”
rılıkçı grupları desteklemek suretiyle her yön-
den fitnelerine devam etmişlerdir. ve zengin yaşama meyletmesi sayesinde çe- “İşte bugünkü âlem-i İslâm’ı zebûn ve mahkûm
şitli kesimlerden her insan manipüle edile- eden şey de büyük adamlar yetiştirmemesi,
Bu fitne örgütünün en önemli hedefi giri-
rek makam ve mevki gibi karşılıklarla Siyonist milletin rehbersiz kalmasıdır. Nazarımızı umu-
şimci gençlerdir. Zira onların taze fikirleri ve
amaçlar uğrunda yönetilebilir. miyetten hususiyete çevirecek olursak, zavallı
samimi gayretleri istenilen şekilde yönlendi-
memleketimizin de en elîm derdinin rehbersiz-
rildiğinde, dünyevi zevkler ile ödüllendirildi- Diğer bir usul olarak Siyonistlerin düstur-
lik ve kaht-ı ricâl olduğunu görürüz.”
ğinde modern sisteme asla karşı gelmezler, larından biri de Ahmed Hilmi’nin ifadesiy-
makama bağlı sadık birer üyeye dönüşüve- le medeniyetin en dehşetli afetlerinden biri Şehbenderzâde “kâht-ı rical” derken elbette
rirler. olan tekelleşmek ve maddi gücü bir elde tut- üniversite mezunu ve çalışmaya hazır insan

26 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

yoksunluğundan bahsetmiyordu. “Rehber” nümüzde yaşadığımız her sorunu tek başına


derken ismi müdür veya başkan olan söz- Siyonistlerin planlarına bağlamak, Allah’ın
de liderleri de kastetmiyordu. Adam yok- verdiği cüzi iradeye, kudrete karşı büyük bir
sunluğundan dem vururken aslında “ger-
haksızlık olur. Bâtıl, aslı itibariyle sönük, ye-
çek adam”ları, etrafındakileri de adam eden 1900’lü yılların başından beri nik ve devamsızdır. Zulüm, adalet geldiğin-
adamları ima ediyordu. Siyonistlerin çeşitli ülkemizin hala aynı sorunlarla
tuzaklarına düşmeyecek kadar kendi idealle- de tıpkı gecenin üzerine güneşin doğması
rine bağlı, dünya-ahiret dengesini kurabile-
karşı karşıya olduğunu, gibi kaybolur. Bu sebeple ne zaman ki Müs-
cek, hem zamanın gerektirdiği ilmî seviyeyi Ahmed Hilmi’nin kaleme lüman camia kendi toprağından, öz kaynak-
tutturan hem de ebedi hayatına fayda sağ- aldığı yazılar ve dert edindiği larından, özlü ve adaletli adamlar yetiştirir,
layacak niyetler ile dünyayı inşa etme zihni- meselelerden okuyabiliyoruz. ne zaman ki ülkemizi saran ayrılıkçı belala-
yetindeki çok yönlü önderlerden bahsedi- Bu açıdan yazılarında ra karşı sapasağlam durabiliriz, ne zaman ki
yordu.
ülkemizin menfaatine olan gereksiz husumetleri bir kenara bırakarak sa-
Yüzyıldır aşamadığımız dertlerimizin başın- konuları ele aldığı kadar mimiyetle en sağlam ipe tutunmanın yolla-
da gelen “kâht-ı rical”, örnek insan yoksunlu-
milletin yüz yüze geldiği rını ararız, o zaman belki yüzyılı aşkın süredir
ğu kadar örnek insanların kıymetini bilecek
insanların yoksunluğunu da ifade ediyor. Bu- tehlikeleri de okurun dikkatine Müslüman topraklarından silinmeyen göz-
gün çoğu Müslüman, Batılı düşünürleri tak- sunduğunu görebiliriz. Ahmed yaşı belki bir nebze diner. Aksi takdirde bu
dir ettiği kadar Müslüman fikir adamlarını Hilmi’nin bahsettiği toplumsal dehşetli tehlikelerden kurtuluş bir yüzyıl da-
bilmiyor. Kafka’yı, Zweig’ı, Harari’yi duyduğu sorunlarımızdan belki de ha hayal olabilir.
kadar kendi topraklarımızdan yetişen değerli
en can yakıcı olanı yetişmiş Kaynaklar:
büyükleri görmezden geliyor. Onları rehber
edinmekten çekinirken Batılı melankolik ve ve donanımlı insan kaynağı
(1) Şehbenderzâde Filibeli AHmed Hilmi, Amak-ı Ha-
bohem yazarların ikilemlerini miras edinme- yoksunluğudur.
yal, Kaknüs Yayınları, 2014
yi tercih edebiliyor. İşte adam yoksunluğu
(2) Bir Balkan Muhaciri: Filibeli Ahmed Hilmi ve “Hik-
biraz da adam olmak istemeyen adamların
çokluğu sebebiyle olabilir. met” Gazetesinde Balkanlar, Dr. Ahmet Koçak, Motif
Akademi Halkbilimi Dergisi, 2012-2, s. 252-273
Şehbenderzâde Ahmed Hilmi Efendi yaşadı-
(3) Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi’nin Kale-
ğı dönemin gerektirdiği çalışmayı, özveriyi, nist taktikler bugün de aynı şekilde işlemeye
duruşu göstermiş, nispeten kısa sayılabilecek devam etmektedir. Diğer yandan Müslüman minden “Siyonizm” ve “Siyonist Siyaseti”, Dr. Vedat
49 yıllık hayatında kırka yakın eser kaleme al- camia, kendi içindeki kâht-ı rical meselesini Kanat, Dr. Şeyda Özçelik, Osmanlı Mirası Araştırma-
mıştır. Onun özetleyerek bize aktardığı Siyo- bir türlü çözebilmiş değildir. Dolayısıyla, gü- ları Dergisi, 7/19, Kasım 2020, s. 735-745

www.mirasimiz.org.tr 27
DEĞERLENDİRME

KUDÜS’ÜN KILICI:
SİLAH, PSİKOLOJİK
SAĞLAMLIK VE BİRLİK
Mücahit Gültekin

1
0 Mayıs’ta başlayan ve 11 gün devam leri, olayları ve sahneleri bu kavramlar çerçeve- karşılık verebilir bir noktaya geldi. Kudüs’ün Kı-
eden Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’nı ateşkes an- sinde kısaca ele almak istiyorum. lıcı, başta Tel-Aviv olmak üzere İsrail’in tamamı-
laşmasının yapıldığı saate kadar takip et- nı (Havaalanları ve endüstri bölgeleri gibi stratejik
Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’nın hemen her anında
meye çalıştım. Bu çatışma/çarpışma, ilgi- merkezler de dahil olmak üzere) tehdit edebile-
lenen ve dikkat edenler için pek çok ilâhi ibret verici ve etkileyici sahnelere şahit olduk. ceğini gösterdi. Kuşkusuz ABD ve Avrupa ül-
uyarı, hatırlatma ve ikramların olduğu bir ope- Bunların başında kuşkusuz Filistin direnişinin kelerinin ve ek olarak uluslararası sermayenin
rasyon olarak tarihe geçti. Filistinli direniş grup- Siyonist işgal rejiminin her saldırısına füzelerle desteğine sahip olan İsrail ile direniş gücü ara-
larının ümmete hediye ettiği bu zaferde üç karşılık verebilme kapasitesi geliyordu. Geçmiş- sındaki güç orantısızlığı hala devam ediyor. Bu-
anahtar kavram olduğunu düşünüyorum: Psi- te işgal rejimin tanklarına ve tam teçhizatlı as- na bir de işbirlikçi Arap rejimlerinin ihanetleri
kolojik sağlamlık, silah kapasitesi ve birlik/vah- kerlerine “taşlarla” karşılık verebilen direniş, yıllar dahil edilirse güç dengelerindeki orantısızlığın
det. Kudüs’ün Kılıcı’nda yaşanan bazı gelişme- içinde 250 km menzilli balistik füzelerle İsrail’e ne denli İsrail’in lehine olduğu daha açık bir şe-

28 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

kilde görülür. Ama bütün bu orantısız güç den-


gelerine rağmen Kudüs’ün Kılıcı, Filistin direni-
şinin İsrail karşısındaki “caydırıcı” rolünü ortaya
koymuştur. Bu süreçte İsrail, Gazze’ye yönelik
bir kara harekâtı başlatmaya cesaret edeme-
miş, vatandaşlarının %70’i operasyon boyunca
sığınaklarda yaşamış, İsrail’in her yerinde siren
sesleri çalmış, 1948 topraklarındaki Filistinli-
ler direnişe destek vermiş ve nihayetinde İsrail
ateşkes istemek zorunda kalmıştır. Sonuç, “Nice
az topluluklar vardır ki Allah’ın izniyle çok top-
luluklara galip gelmiştir” ayetinin çağlar üstü
bir ilahi hakikat olduğunu ortaya koymaya ye-
terlidir.
Bu nokta üzerinde biraz daha dikkatli bir şekil-
de durmaya ihtiyacımız var. Çünkü dünyevî-
leşmenin Müslümanları kuşattığı bir dönemde
Kudüs’ün Kılıcı savaşının bize yeniden hatırlattı-
ğı bu ilahi hakikat bizim kendimizi dünyevî kir-
lerden temizlememize de vesile olabilir. Açıkça-
sı Filistin direnişinin caydırıcılığında füzelerin ve
direnişin sahip olduğu askerî kapasitenin rolü
açıktır. Ama bundan daha önemli olan zaferin
kazanılmasının ardında yatan psikolojik dina-
miklerdir. Kudüs’ün Kılıcı savaşının ayrıntılarına di hareketlerinizi izliyor ve güçlerini sizden alıyor-
baktığımızda zaferin alt yapısını “teslimiyet, te- lar. Bu yüzden onlara zayıflık veya korku göster-
vekkül, sabır, cesaret ve şehadet tutkusu” gibi meyin ve Allah'tan yardım isteyin."
psikolojik dinamiklerin oluşturduğunu göre-
Bu sahnelerin hepsi çok etkileyiciydi. Ancak iç-
biliyoruz.
lerinden bazıları beni ayrıca etkiledi. Savaşın ilk Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’nın
Örneğin henüz 17 yaşındayken, 12 Mayıs'ta günlerinde Gazze’li bir şehid annesiyle sokakta hemen her anında ibret verici
Umm El-Fahm kentinde Kudüs ve Gazze Şeri- yapılan röportajda şehidin annesi aynen şun- ve etkileyici sahnelere şahit
di'ne destek amacıyla düzenlenen gösteride ları söyledi: "Allah'a şükür o şehadeti aradı ve elde
Siyonist işgal güçlerince şehid edilen Muham-
olduk. Bunların başında
etti. O bunu hak ediyor. Benim sorunum, onun şe-
med Keyvan’ın okul arkadaşlarının, şehidin an- hadeti benden önce elde etmesi."
kuşkusuz Filistin direnişinin
nesine yaptıkları ziyaret Gazze direnişinin en Siyonist işgal rejiminin her
Siyonist işgalcilerin 15 Mayıs’ta Gazze’nin
parlak ve asil sahnelerinden biriydi. Muham- saldırısına füzelerle karşılık
el-Vahde Caddesi’nde yaptıkları bombalama-
med’in arkadaşları "Ey Muhammed'in annesi
larda binalar yıkıldı, pek çok kişi yıkıntıların al-
verebilme kapasitesi geliyordu.
mübarek olsun, Keşke senin yerinde annem olsay-
dı" şeklinde sloganlar atarak Muhammed’in an- tında kaldı. Enkazların altından çıkarılan bir Fi-
nesini tebrik ettiler. listinlinin video görüntüleri sosyal medyada
paylaşıldı. Beton yığınlarının arasından elini
Siyonistlerin El-Şati Mülteci Kampı’na yaptıkları uzatıp “zafer işareti” yapan bu Filistinlinin gö-
saldırıda eşini ve üç çocuğunu şehid veren Mu- rüntüleri kanaatime göre Filistin direnişini en iyi imanlarından dönmezlerdi” ayetini hatırlattı.
hammed el-Hadidi’nin kendisine uzatılan mik- özetleyen sahnelerden biriydi. Ölümle yüz yü-
rofona “Elhamdülillah, her halimize hamdolsun” ze gelmiş, her tarafı ezikler ve yaralar içinde kal- Yine örneğin savaş devam ederken canlı ya-
şeklinde verdiği cevap bütün bir dünyaya sabır mış normal bir insan bu şartlarda travma yaşar, yına katılan bir Siyonist general siren sesleri-
ve tevekkül dersi verir nitelikteydi. ni duyduğunda canlı yayını terk etmişti. HA-
kendinde olmaz ya da bütün konsantrasyonu
Yine Gazze’ye bombardımanların arttığı gece- kendi acısına dönüktür. Ama bu Filistinlinin be- MAS’ın Gazze lideri Yahya Sinvar ise (ki savaş
lerde Gazzeli annelerin oluşturduğu bir grupta tonların arasından uzanan “zafer işareti” başka esnasında Han Yunus’taki evi bombalanmıştı)
dolaşan bir mesaj da zaferin arkasındaki psiko- bir insana, başka bir psikolojiye, başka bir dün- ateşkesten sonra basın mensuplarına yaptığı
lojik dinamikleri yansıtması açısından önemliy- yaya işaret ediyor. Bu görüntüler bana “Onların bir açıklamada, basın toplantısı bittiğinde evine
di. Şöyle deniyordu mesajda: "Çocuklarınız şim- vücutları demir taraklarla taranırdı da yine de Gazze sokaklarında yürüyerek gideceğini söyle-

www.mirasimiz.org.tr 29
DEĞERLENDİRME

miş ve Siyonistlere meydan okumuştu. Sinvar düşmana karşı birleştirebilmesi Allah’ın nusre-
dediğini de yaptı, evine kadar yürüyerek gitti. ti, rahmeti ve inayeti demektir. Filistin’in kendi
içinde sağlamış olduğu birlik; “Çekişip birbirini-
Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’nda yaşanan bütün bu
ze düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz
sahneler Kur’an’ın canlı bir kitap olduğunu ve
gider. Sabredin, kuşkusuz Allah sabredenlerle
bu operasyonda yaşananların Kur’an’ın ameli Mescid-i Aksa Allah’ın beraberdir.” İlahi hakikatini ortaya koyuyor.
bir tefsiri olduğunu gösteriyor. Bir tarafta ilk si-
yeryüzüne sarkıttığı
ren sesinde “sığınakları dolduran”, “valizlerini ha- Nitekim İsmail Heniyye Kudüs’ün Kılıcı operas-
zırlayan”, “canlı yayını terkeden” Siyonistler; diğer ip gibidir; eğer hepimiz yonuna yönelik yaptığı açıklamada “Kudüs or-
tarafta “keşke senin yerinde annem olsaydı” di- bu ipe tutunursak tak cephemizdir.” demişti. Kudüs’ün Kılıcı; mez-
yen çocuklar, oğlunun kendisinden önce şehid biz de kurtuluruz, hebi, etnik veya hizipsel farklılıkları tefrika sebe-
olmasını dert edinen anneler ve ölümün kıyı- Kudüs de kurtulur. bi kılmadan Kudüs cephesinde buluşulduğu
sında zafer işareti yapan eller... takdirde, Siyonist rejimin yıkılacağının ve Filis-
tin’in özgürlüğüne kavuşacağının kanıtı olmuş-
Kudüs’ün Kılıcı savaşında beni en etkileyici olay
tur. O yüzden uluslararası Siyonizm, bundan
ise savaşın dördüncü günü 15 Mayıs tarihinde
sonrası için İslam ümmeti ve ezilenler arasın-
yaşandı. Filistin direniş gruplarının başkomu-
daki bağları koparmaya, sorun çıkarmaya daha
tanı Muhammed Dayf, o gece bir açıklama ya- olan “birlik/vahdet” unsuruna değinmek istiyo- fazla çaba gösterecektir. Biliyoruz ki onların en
pıp sığınaklarda yaşayan Siyonistlere 2 saatlik rum. Bilindiği gibi Kudüs’ün Kılıcı operasyonu önemli silahı fitne, fesad ve manipülasyondur.
bir mühlet verdi. Bu süre içinde bombalama 12 direniş grubundan oluşan “Ortak Operasyon Biz de buna karşı, ihlas, sabır ve doğru bilgiyle
yapılmayacağını, Siyonistlerin çarşı-pazara çı- Odası” tarafından yönetildi. Bu grupların içinde direnmeliyiz.
kıp ihtiyaçlarını giderebileceğini söyledi. Gece sol gruplar da vardı. Hatta Filistin’de yaşayan Hı-
12.00’dan sonra bombalamaların yeniden baş- ristiyanlar da direnişe destek verdiler. Savaş sü- Mescid-i Aksa Allah’ın yeryüzüne sarkıttığı ip
layacağını belirtti. Muhammed Dayf’ın verdiği recinde, Ramallah yönetiminin hakim olduğu gibidir; eğer hepimiz bu ipe tutunursak biz de
mühlet savaşın kurallarını belirleme, savaşma şehirlerde ve 1948 topraklarında yaşayan Filis- kurtuluruz, Kudüs de kurtulur. Eğer, çekişip bir-
iradesi ve psikolojik sağlamlık açısından saha- birimize düşersek bizim esaretimiz de devam
tinliler de direnişe çeşitli ölçülerde destek ver-
daki üstünlüğün Filistinli direniş gruplarında ol- eder, Kudüs’ün de.
diler. Müslümanların ve bütün ezilenlerin, düş-
duğunu göstermesi açısından önemliydi.
mana karşı, aralarındaki nizayı, çekişmeyi, ihti- Kudüs’ün özgür şafağında buluşacağımız gün-
Son olarak bu zaferde önemli bir yere sahip lafı bir tarafa bırakabilmesi ve güçlerini Siyonist leri görmek niyazıyla...

30 www.mirasimiz.org.tr
ŞİİR NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Kudüs’e
Sesleniş
Yüce Rabbim Kudüs’ten, göğe merdiven kurmuş,
Ta ezelden bu şehir, peygamber yurdu olmuş.
Sinesini bürümüş, güngörmüş nice mâbed,
Hakk’a buradan yürümüş, kutlu Nebî Muhammed.

Bir yanda taş duvarlar ve Süleyman Mâbedi,


Şu asılı duran taş, Mîrâc’ın alâmeti.
İşte Mescid-i Aksa! İslâm’ın ilk kıblesi,
İsa’nın mihrabıdır, Kıyamet Kilisesi.

Kudüs şimdi pek mahzun, kederinden ağlıyor,


Meryem’in beşiğinden bebek kanı damlıyor.
Demir zırhını giymiş, yine geliyor Câlut,
Karşısında bekliyor, elinde taşla Dâvut.

Elbet bir gün bitecek, taş demir rekabeti,


Mutlak mağlubiyettir, Câlut’un akıbeti.
Mahzun olma ey Kudüs, karanlık deliniyor,
Korksun artık Ebrehe! Ebabiller geliyor.

Mehmet Teber

www.mirasimiz.org.tr 31
RÖPORTAJ

“Kudüs’ü Yeniden
Fethetmek İçin Tarihi
Doğru Okumalıyız”
Prof. Dr. Aydın Usta

Prof. Dr. Aydın Usta


Röportaj: Gülşah Ertaş

Mimar Sinan Güzel


Sanatlar Üniversitesi
Öğretim Üyesi,
Selçuklu ve Haçlı Seferleri
Uzmanı Prof. Dr. Aydın
Usta ile Kudüs’ün tarihi
üzerine konuştuk.
Mehmet Ali Bulut

32 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Kudüs’e Hristiyanlar açısından baktığımızda Hz. İsa’nın Nasıralı olduğunu yani


Kudüs’ün hemen yakın taraflarında doğduğunu biliyoruz. Onlara göre Goygoda tepesinde
Hz. İsa çarmıha geriliyor. Bizans İmparatorluğu’nda Hristiyanlık kabul edildikten sonra da
Büyük Kostantinus’un annesi ana imparatoriçe Helena Hristiyanlığı kabul edip Kudüs’e gidiyor.
Gittikten sonra burada birtakım arkeolojik kazılar yapılıyor ve Hz. İsa’ya ait olan “Passion”
denilen kalıntılar bulununca Kutsal Mezar Kilisesini inşa ettirmeye başlıyor. Sonra yavaş yavaş
Kudüs’ün Hristiyanlık için de önemli bir şehir haline gelmeye başladığını görüyoruz. Kudüs’ü
ziyaret edenlerin günahlarının affedileceği şeklinde bir inanç söz konusu.

Hocam Kudüs, geçmişten bugüne nasıl önemlisi Miraç mucizesinin gerçekleşmiş oldu- ve çevresinin huzuru için hangi dersleri
bir tarihi arka plana sahiptir? ğu yerdir. Müşriklerin yapmış olduğu saldırılar, çıkarabilirler?
işkenceler neticesinde Mekke’de İslamiyet’in
Kudüs Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm için de Ders çıkarmak için önce tarih okumak lazım.
yayılmayacağını anlayınca Hz. Peygamber (sal-
kutsal sayılan bir şehir. Yahudilere baktığımız- Tarih aslında insanlığın alabileceği en büyük
lallahu aleyhi ve sellem) Taif’e İslamiyet’i orada
da Hz. Davut’un kurmuş olduğu krallığın mer- derslerden bir tanesidir. Kişi tarih okumadıktan
yayabilmek amacıyla gidiyor. Ama orada da iyi
kezi olarak görülüyor. Onlar bir zaman sonra sonra, geçmişi bilmedikten sonra hiçbir şeyi
karşılanmıyor, yaralar alıyor. Böyle zor bir dö-
buradan Asurlular ve Babiller zamanında sür- düzenleyemez, hiçbir şey yapamaz, organize
nemde, bir gün Kabe’nin kenarında uyurken
gün edilmişler. O zamandan itibaren Yahudiler edemez. Her zaman söylediğim bir söz var: Ta-
dünyaya dağılmışlar. Allah’ın mucizesiyle kendisi Kabe’den alınıp Ku-
rihin hammaddesi insandır. İnsan olarak baktı-
düs’e gönderiliyor. Orada da Kutsal kayadan
ğımızda geçmişten günümüze Kabil’le Habil’in
Kudüs’e Hristiyanlar açısından baktığımızda Burak’a binip yedi kat göklere yükselerek Allah
ilk kan dökülmesinden beri bakın aynı şeyler
Hz. İsa’nın Nasıralı olduğunu yani Kudüs’ün ile hemhal oluyor. Bu mucizenin gerçekleşmiş oluyor. İnsanın hırsları, istekleri, arzuları hep ay-
hemen yakın taraflarında doğduğunu biliyo- olduğu yer olduğu için de özellikle biz Müslü- nıdır. Dolayısıyla tarih okuyup geçmişten bu
ruz. Onlara göre Goygoda tepesinde Hz. İsa manlar için kutsaldır. dersleri çıkarıp ona göre bir planlama yapmak
çarmıha geriliyor. Bizans İmparatorluğu’nda
Hz. Ömer tarafından fethedildikten sonra lazım.
Hristiyanlık kabul edildikten sonra da Büyük
Kostantinus’un annesi ana imparatoriçe Hele- 1054’de Haçlıların gelişine kadar Müslümanla- Bugün Ortadoğu’daki İslam dünyası nasılsa
na Hristiyanlığı kabul edip Kudüs’e gidiyor. Git- rın elinde kalmış olan bir şehirdir Kudüs. Peki o dönemdeki olaylar da benzerdir. Bazı Müs-
tikten sonra burada birtakım arkeolojik kazılar baktığınızda yaklaşık 500 senelik periyotta şe- lümanların maalesef tıpkı bu günkü gibi bazı
yapılıyor ve Hz. İsa’ya ait olan “Passion” denilen hir zaten Müslümanların elindeyken neden o Hristiyan devletleriyle ittifak yaptığını görüyo-
kalıntılar bulununca Kutsal Mezar Kilisesini inşa zamana değin gelip de Kudüs’ü kurtarmak is- ruz tarihte. Haçlılar geldiğinde de aslında du-
ettirmeye başlıyor. Sonra yavaş yavaş Kudüs’ün temezler? O dönemde Avrupa’da çok büyük rum aynı. O dönem Büyük Selçuklu Sultanı
Hristiyanlık için de önemli bir şehir haline gel- sosyal, ekonomik, mezhepsel ve siyasi karışık- Melik Şah eşi tarafından zehirlenmiş, ardından
meye başladığını görüyoruz. Kudüs’ü ziyaret lıklar söz konusudur. Bunları alt etmek için bir
edenlerin günahlarının affedileceği şeklinde hedef gösterelim ki bütün insanları harekete
bir inanç söz konusu. geçsin, dini bir motivasyonu olsun diyerek Ku-
düs’ü kurtarmak fikriyle yola çıkarlar. Geldikleri
Kudüs 638 yılında Hz. Ömer tarafından fethe-
zaman önce Yahudileri katlederler daha sonra
diliyor. Ama bunun çok daha öncesinde Müs-
Katolik Hristiyanları katlederler. Bizans’ta Orta-
lümanların ilk kıblesidir. Müslümanlar ilk olarak
doks ahaliyi katlederler. Bütün bunlardan son-
Kudüs’e dönüp namaz kılmaya başlamışlardır.
ra sıra ancak Müslümanlara gelir.
Hicretten sonra birinci yılda Hz. Peygambe-
rimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Beni Seleme Selçukluların Anadolu’ya gelişinden be-
Mescidi’nde namaz kıldırırken Cebrail as. Ku- ri bitmeyen bir mücadele görüyoruz Ku-
düs’e doğru değil de Kabe’ye doğru namaz kıl- düs’te. Bereketli Hilal bölgesi ve İsrai-
liyatta geçen “sözde vadedilen toprak-
Prof. Dr. Aydın Usta

masının emredildiğini ilettiğinde Hz. Peygam-


ber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) namazda yö- lar”ın olduğu bu havzanın tek elde tu-
nünü Kabe’ye doğru çevirdiğini biliyoruz. Hat- tulması oldukça zor olmasına rağmen
ta o mescid bu sebeple Kıbleteyn Mescidi (çift Osmanlı Devleti bunu uzun süre başar-
kıbleli mescid) olarak bilinir. Bizim için daha da mıştır. Bugün Müslüman liderler Kudüs

www.mirasimiz.org.tr 33
RÖPORTAJ

Fatımiler var mesela


bir Müslüman devlet,
Şii’dir. Onlar da Haçlıları
Sünni Selçuklulara karşı
kullanabilecekleri bir araç
olarak görmüşler. Onlara
ittifak teklif ediyorlar. Biz
aşağıdan siz yukarıdan
Selçukluları sıkıştırıp
buradan atalım diyor. Tabi
Haçlılar bunu kabul etmiyor
ama yukarıda Sünniler
Antakya’da Haçlılarla
uğraşırken Fatımiler inip
Kudüs’ü alıyorlar.
Fatımiler var mesela bir Müslüman devlet,
Şii’dir. Onlar da Haçlıları Sünni Selçuklulara kar-
şı kullanabilecekleri bir araç olarak görmüşler.
Onlara ittifak teklif ediyorlar. Biz aşağıdan siz
yukarıdan Selçukluları sıkıştırıp buradan atalım lerde nüfus çok fazla değil. Belki 8.000-10.000
Ders çıkarmak için önce diyor. Tabi Haçlılar bunu kabul etmiyor ama
ama öyle veya böyle burada bir katliam söz
tarih okumak lazım. yukarıda Sünniler Antakya’da Haçlılarla uğra-
konusudur ki bundan sonra Haçlılar artık şeh-
re insan yerleştirmek için birçok şey denerler.
Tarih aslında insanlığın şırken Fatımiler inip Kudüs’ü alıyorlar. O sırada
Evvelinde Müslümanlar burada Hristiyanların
alabileceği en büyük Kudüs Sünni Müslümanların elinde ama Haç-
varlığını kabul etmişler, Hristiyanlar kalmaya
derslerden bir tanesidir. Kişi lılar gelmeden bir sene öncesinde Fatımiler
devam edip ağırlıklı nüfusu oluşturuyorlar ama
tarafından ele geçiriliyor hatta İslam tarihçile-
tarih okumadıktan sonra, rinden İbn Hallikam der ki: “Kudüs eğer -o sı-
Haçlılar girdikten sonra Kudüs’e Müslümanla-
geçmişi bilmedikten sonra rada Artuklular var- Kudüs Artukluların elinde
rın girişi yasaklanır. Sâlâhaddin’in gelişine kadar
hiçbir şeyi düzenleyemez, devam ediyor bu ama şunu da söylemek lazım
kalsaydı Haçlılara çok daha fazla direnirdi.” İş-
Salahaddin Kudüs’ü alan kişidir. Müslümanlar
hiçbir şey yapamaz, te, Müslümanların arasındaki bu ihtilaflar Ku-
Haçlılar karşısında birlik içinde direnemiyorlar.
organize edemez. düs’ün rahatça Haçlıların eline düşmesine ne-
Ama bu olayı değiştiren İmameddin Zengi di-
den oluyor. Haçlılar katliam yapıyorlar.
ye bir adam var ki Zengîler Devleti’nin kuru-
Peki, Haçlılar Kudüs’ü ele geçirdikten cusudur. İmamüddin Zengî’nin yaptığı şey şu:
sonra ne oluyor? “Ben Haçlılara karşı mücadele edeceksem eğer
önce kendi çöplüğümü temizlemeliyim, Müslü-
Kaynaklarda yapılan katliamın büyüklüğün-
manları tek bir bayrak altında toplayamazsam
büyük bir savaş kopmuş, iç mücadele patlak den, çokça insanın öldürüldüğünden bahse-
Haçlılara karşı mücadelede başarılı olamam”
vermiş ve Haçlılar geldiğinde orada iki tane dilir. Yine aynı şekilde oradaki Müslümanların
diyor ve bunun için de önce Müslümanların
öldürülmesini, Yahudilerin öldürülmesini dini
Selçuklu melikliği var: Halep ve Dımaşk. Bunlar üzerine gidiyor. Birlik oluşturmak için Artuklu-
motivasyona bağlıyorlar ve bunları anlatanla-
aslında kardeş. Antakya onlardan yardım isti- ları zorluyor, Dımaşk’ı almaya çalışıyor. Tam ola-
rın hepsi de rahip. Kudüs bundan sonra uzun
rak başarılı olamıyor ama ondan sonra gelen
yor ama Halep ve Dımaşk birbirlerine güven- bir dönem hayalet şehir haline gelmiştir.
oğlu Nurettin Mahmut Bin Zengî’nin gerek Su-
medikleri için, birbirlerinden şüphe duydukları Haçlılar girdikten sonra o kadar büyük bir nü- riye gerekse Mısır’ı tekrardan bir bayrak altın-
için ortaklaşa yardıma bile gidemiyorlar. Ayrı fus katledilmiştir ki 80.000-100.000 değil. Bun- da topladığını görüyoruz. Salahaddin Eyyûbi,
ayrı gittiklerinde ise Haçlılar onları yok ediyor. ları biraz düşünmek lazım çünkü o dönem- Nurettin’in komutanlarından biridir. Nurettin

34 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Zengî Suriye’yi birleştirip Mısır’ı aldıktan son-


ra artık Nurettin diyor ki; hedef artık Kudüs’tür.
Halep’teki bir marangoza minber yaptırıyor.
1960’larda bir Avusturalyalı Yahudi’nin Mescidi
Aksa’da yangın çıkardığını biliyoruz, işte o yan-
gın sırasında bu minber de harap oluyor.
Tabi 1174’te Nureddin Zengî öldüğü için fetih
ona nasip olmuyor. Fakat Sâlâhaddin Eyyûbi 4
Temmuz 1187’de Haçlılara karşı kazanılan en
büyük zaferlerden bir tanesini, Hıttin Zaferi’ni
kazanıyor. 2 Ekim 1187’de Cuma günü aynı
zamanda Miraç kandili olan bir günde Kudüs
fethediliyor.

Prof. Dr. Aydın Usta


Avrupalı araştırmacılara baktığımızda, bunlar-
dan bir tanesi ünlü Fransız tarihçilerden biri
Rene Grousset, Haçlı seferlerini ne zaman bi-
tirir biliyor musunuz? İngilizlerin 1918’de Ku-
düs’e girmesiyle bitirir. Böyle bir milliyetçilikleri
vardır. Kudüs’ün İngilizler tarafından alınma- lerle bugünkü mücadele alanları arasın-
sına, tekrardan Hristiyanlığa kazandırıldı diye da bağlantılar kurabilmeleri sağlanabilir
Almanlar bile Berlin’de kutlama yapmışlardır. mi? Tarihsel tecrübeyi gençlerin günde-
Böyle bir fanatizm Avrupa’da hala vardır. Bi- mine nasıl taşıyabiliriz?
ze karşı her daim böyle bir ittifak söz konusu- İngiltere Kralı Rişar, Okumuyoruz maalesef, gençler okumuyor;
dur. Hatta ünlü Fransız generali vardır Goura- Kudüs’e kadar ilerliyor. bırakın gençleri hiçbir kesimimiz okumuyor.
ud, hemen Sâlâhaddin’in mezarına gider. Kalk Hatta Sâlâhaddin Gerekli veya doğru ağızlardan okumuyoruz.
Sâlâhaddin, tekrar geldik. Hadi, kurtar bakalım
endişeleniyor, savunma Genelde bir sosyal medya tarihçiliği söz konu-
Kudüs’ü der. Nasip olur da bir Sâlâhaddin da-
ha çıkar ve tekrardan Kudüs’ün bu kutsal şeh-
tedbirlerini alıyor. Fakat su. Herkes oradan buradan gördüğüyle amel
etmeye çalışıyor. Doğru kaynaklardan doğru
rin Müslümanlığa kazandırıldığını görürüz in- Rişar’ın, Kudüs’ün surlarını
şekilde okunduğu takdirde çok şey yapılabi-
şallah. gördüğü yerde diyorlar lir. Öğrendiklerimizle amel edildiği sürece de
Haçlılar Kudüs’ten şehir ve toplum bağla- ki sen burayı alırsın ama doğrular bulunabilir. Ama hamaset üzerine
mında ne öğrendiler? Avrupa’nın dönü- sen gittikten sonra burayı kurulu bir tarihçilik bize pek bir yarar sağlamaz.
şümünde Kudüs nasıl bir rol oynamıştır? savunamayız Sâlâhaddin Daha akademik, daha doğru tarih, işin ehlin-
Kudüs’ün Haçlılar için çok da önemli olduğu- tekrardan elimizden alır. den olan okumalar yapıldığı sürece gençlerde
bu bilinç rahatlıkla oluşturulabilir. Ancak tarihi
nu düşünmüyorum. Çünkü Kudüs’ün Müslü- Böylece Rişar, Kudüs’e
doğru öğrenirsen doğruyu bulursun.
manlar tarafından alınmasının tarihi ve aradaki girmeden geri dönüyor.
zaman farkı bellidir. 5. Haçlı seferinde neden İslam dünyasında Kudüs’ün önemi bellidir.
tekrar Kudüs’ü geri almak istemediler? Mesela Kudüs ile ilgili toplantılar yapılıyor, der-
Kudüs’ün dini önemi elbette var ama sefere nekler var. Kudüs ile alakalı yayınlar var. Bazı
çıkmak için, insanları harekete geçirmek için şeyler yapılıyor da işin biraz daha doğru git-
sadece bir hedefti. Haçlıların Doğuya yaptık- nasındadır. Aslında hakaret ediyor. Mesela İn- mesi için öncelikle bir şeylerin çok iyi değer-
ları seferlerindeki asıl niyeti buraya yerleşmek, giltere Kralı Rişar, Kudüs’e kadar ilerliyor. Hatta lendirilmesi ve süzgeçten geçirilmesi lazım.
koloni kurmak, ticaret yapmaktı ve bunu ger- Sâlâhaddin endişeleniyor, savunma tedbirlerini Neden kaybettik veya işte bugün ne yaparsak
çekleştirdiler. Kudüs’ün düşmesinden sonra da alıyor. Fakat Rişar’ın, Kudüs’ün surlarını gördü- ne olur? İsrail Amerika’daki lobisi sayesinde ba-
uzun zaman bunu devam ettirdiler. Kudüs el- ğü yerde diyorlar ki sen burayı alırsın ama sen zı şeyleri kabul ettirdi. Biz aynı sorunu aslında
den çıktıktan sonra niye tekrar geri almadılar? gittikten sonra burayı savunamayız Sâlâhaddin Ermeni meselesinde de yaşıyoruz. Sonuna ka-
Burayı abad etmek için sosyal manada, Haçlı dar haklıyız ama elimizdeki malzemeyi kulla-
tekrardan elimizden alır. Böylece Rişar, Kudüs’e
Kralı Amurin; Ermenilerle anlaşıp oraya 30.000 namıyoruz. Kudüs için de aynı, Akdeniz için de
girmeden geri dönüyor.
tane Ermeni’yi getirmeye çalışıyor ama papalık aynı. Bu yüzden de öncelikle okumak, değer-
diyor ki bana “dime vergisi” verecekler o zaman Günümüz gençliğinin Selçuklular dev- lendirmek, kaynak toplamak ve bu kaynakları
kabul ederim. Dime, cizye gibi, baş vergisi ma- rinde yaşanan Haçlı seferleri gibi hadise- çok iyi bir şekilde derleyip sunmak gerekiyor.

www.mirasimiz.org.tr 35
BİYOGRAFİ

Allah’ın Kılıcı Büyük Kumandan:


HALİD BİN VELİD
(radıyallahu anh)

Şenay Şeker

İ
slam ahlakını bir mihenk taşı gibi ya- “Seyfullah” lakabıyla anılan Halid bin Velid
şamlarının merkezine yerleştiren As- (radıyallahu anh), savaşçı bir aileden, Ben-i
hab-ı Kiram Efendilerimizin her biri Mahzumoğulları’ndan Velid bin Muğire’nin
farklı alan ve konularda tarihte iz bırak- oğludur. Mekke’nin askeri yönetimini elinde
mışlardır. Kimi kalemiyle, kelamıyla, ki- bulunduran bu köklü ailede küçüklüğünden
“Seyfullah” lakabıyla
mi de üstün cesaret ve zekasıyla Allah’ın di- itibaren askerî talim ve terbiye ile yetiştirilen
anılan Halid bin Velid Halid bin Velid (radıyallahu anh); ok atma,
nine hizmette bulunmuşlardır. Ama hepsi-
(radıyallahu anh), mızrak, kılıç ve süvarilik eğitimleri almış ve
nin de ortak yönü, Allah’a (celle celâluhû) ve
Rasulû’ne (sallallahu aleyhi ve sellem) olan
savaşçı bir aileden, Ben-i yeteneğini savaş meydanlarında göstererek
muhabbetleri, sadakatleri ve şehadet arzu- Mahzumoğulları’ndan İslam tarihinin en büyük komutanlardan biri
Velid bin Muğire’nin olmuştur. Öyle ki Hz. Ömer Efendimiz (radı-
larıydı. İşte o sahabe Efendilerimizden askerî
yallahu anh), kendisini başkomutanlıktan az-
bir deha olan ve tarihe adını yenilmeyen, yo- oğludur. letmiş ve bunu da insanların artık zaferi Ha-
rulmayan bir komutan olarak yazdıran Ha- lid bin Velid’den (radıyallahu anh), görmesi-
lid bin Velid’den (radıyallahu anh) bahsede- nin doğuracağı tehlikelerden korumak adı-
ceğiz. na yapmıştır.

36 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Peygamberler Diyarı Amed’in Fatihi; Halid Bin Velid (radıyallahu anh)


Hicri 18. yılda fethedilen Diyarbakır (Amed) semalarında on dört asır- On dört yıllık Müslümanlık hayatında cihad meydanlarında destanlar
dır ezanlar yankılanmaktadır. Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan yazan Halid bin Velid (radıyallahu anh) mütevazi kişiliği ile de ilgi çek-
Doğu Anadolu’yu da kapsayan El-Cezire bölgesinin komutanlığını mektedir. Başarıları onu asla kibre sevk etmemiş ve hatta Hz. Ömer
yapan Iyad bin Ğanem’in (radıyallahu anh) ordusunun sol kanadını Efendimiz halifeliği sırasında onu başkumandanlıktan azledip Ebu
kumanda eden Halid bin Velid (radıyallahu anh) tarafından Amed’in Ubeyde’nin (radıyallahu anh) emrinde bir asker olmasına karar verdi-
fethi gerçekleşmiştir. Amed ki kilometrelerce uzunluktaki korunak-
ği zaman tereddüt etmeden zırhını ve kılıcını Ebu Ubeyde’ye (radıyal-
lı surlarıyla geçilmesi adeta imkânsız bir şehirdi. İlâhî lütuflara mazhar
lahu anh)teslim etmiş ve onun emrine girmiştir. Ne Hz. Halid’in gö-
olan fetih ordusuna Allah (celle celâluhû) , bir köpeği vesile kılmış ve
surların dibinde açılan bir gedikten içeri sızarak şehrin kapılarını açan revinden alınması onu kedere sevk etmiş ne de Hz. Ubeyde bin Cer-
Halid bin Velid (radıyallahu anh) ve emrindeki askerler Amed halkını rah’ın bir askeri dehânın yerine geçirilmesi onu sevindirmişti. Zira on-
hazırlıksız yakalayarak şehri teslim almışlardır. Böylelikle peygamber- ların her ameli, her sözü her çabası Allah rızası içindi ve tek amaçla-
ler durağı bu kıymetli şehir bin dört yüz yıldır Anadolu’da İslam’ın sar- rı hakkın üstün gelmesi ve zulmün, karanlığın İslam nuru ile aydınlan-
sılmaz kalesi olmuş ve fethinden sonra hiç işgale uğramamıştır. masıydı.

İslam’ın gelişiyle birlikte Allah Resulü’nün yunca umre ibadetlerini yapma imkânı bul-
(sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke müşrikle- muşlardır. Hudeybiye Antlaşması her ne ka-
rine karşı mücadelesinde tam yirmi yıl Müs- dar yenilgi gibi görülse de sonuç itibariyle
lümanların karşısında yer alan Halid bin Ve- fetihten önce gönüllerin kazanılmasına vesi-
lid (radıyallahu anh), Efendimiz'in (sallallahu le olmuş ve İslam’a girenlerin sayısında hız-
aleyhi ve sellem) vefatından üç yıl önce Müs- lı bir artış olmuştur. İşte Halid bin Velid’in (ra-
Halid bin Velid (ra),
lüman olmuş ve tam on dört yıl cenk mey- dıyallahu anh) kalbinin yumuşaması ve Müs- Efendimiz'in (sav) vefatından
danlarında elinde kılıcıyla at sırtında İslam lüman olmaya karar vermesi de bu günlerde üç yıl önce Müslüman
düşmanlarına, mürtedlere, sahte peygam- yaşanmıştır. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve olmuş ve tam on dört yıl
berlik iddiasında bulunanlara karşı savaşmış- sellem) ile kaza umresine gelen kardeşi Ve- cenk meydanlarında elinde
tır. Sasanîler’in ve devrin en büyük gücü sa- lid bin Velid (radıyallahu anh), şehrin dışına
çıkan kardeşi Halid’i görememiş ve ona bir
kılıcıyla at sırtında İslam
yılan Bizanslıların, Şam topraklarından silin-
mesine sebep olacak fetihler gerçekleştir- mektup bırakmıştı. Mektubu okuyan Halid düşmanlarına, mürtedlere,
miştir. Yüzden fazla katıldığı savaşların hep- bin Velid (radıyallahu anh), Allah Rasûlü ’nün sahte peygamberlik
sinde galip olan Halid bin Velid (radıyalla- (sallallahu aleyhi ve sellem): “Halid nerede?” iddiasında bulunanlara karşı
hu anh), cenk meydanlarında düşman okuy- diyerek kendisini sorduğunu ve “Onun gibi savaşmıştır.
la şehadete ulaşamasa da vücudunda sayısız akıllı bir adamın nasıl olur da İslam’ın yüceli-
kılıç ve ok izleriyle Rabbine yürümüştür. ğini kabul etmediğini ve o üstün cesaretini
ve kuvvetini İslam’a karşı kullanmasına şaşır-
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Hic- dığını, onun Müslüman olmasını beklediği-
ret’in yedinci yılı Zilkade ayında Hudeybi- ni bildiren satırları okuduğunda kalbini hida-
önemli rol alacağına inandığı Halid bin Ve-
ye’de yapılan antlaşma sonrasında kaza um- yet nuru sarmıştı. Yanına Osman bin Talha’yı
resi yapmak üzere iki bin Müslüman ile Mek- lid’in de (radıyallahu anh), İslam’la müşerref
(radıyallahu anh) da alarak yola çıkan Hz. Ha-
ke’ye gelmişti. Müşriklerin olası saldırıları- lid, yolda karşılaştığı Amr bin As (radıyalla- olmasına çok memnun olmuş ve “ Seni doğ-
na karşı hazırlıklı gelen Müslümanlar antlaş- hu anh) ile beraber Allah Rasûlü ’ün (sallalla- ru yola ileten Allah’a hamdolsun. Ben seni
ma gereği silahlarını şehrin dışında Muham- hu aleyhi ve sellem) huzuruna vararak Müslü- akıllı biliyor ve aklının bir gün seni hayra yö-
med bin Mesleme (radıyallahu anh) komu- manlığı kabul ettiğini bildirmiş, bundan ön- nelteceğine inanıyordum.” diyerek sevincini
(1)
tasındaki iki yüz atlı süvari ile bırakarak şeh- ce işlediği günahlarının bağışlanması için de belirtmiştir.
re girmişlerdir. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi dua talep etmiştir. Alemlere rahmet Efen-
ve sellem) ve Müslümanlar ihramlı bir şekilde dimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) aynı Hz.Ö- Halid bin Velid ve Amr bin As (radıyallahu
telbiyelerle, Allah’ın (cc) varlığını ve birliği- mer ‘in (radıyallahu anh), hidayete ermesi- anh), gibi komutanların imana ermesi İs-
ni ilan ederek şirkin hüküm sürdüğü bu top- ne sevindiği gibi askerî bir deha olan ve şe- lam’ı kuvvetlendirmiş ve müşrikleri zayıflat-
raklara hamd ederek girmiş ve üç gün bo- caatiyle İslam topraklarının genişlemesinde mıştır.

www.mirasimiz.org.tr 37
BİYOGRAFİ

rüldüğü yere gitmelerini ve ahaliyi İslam’a


davet etmelerini eğer bu çağrıya uymazlarsa
onlarla çarpışmalarını emretti. Ve orduya her
zamanki gibi şu tavsiyelerde bulundu. “Size,
Allah’a karşı takva üzere olmanızı ve bera-
berinizdeki Müslümanlara karşı iyi davran-
manızı tavsiye ederim. Allah’ı tanımayanla-
ra karşı Allah yolunda Allah’ın adıyla çarpı-
şın. Ganimet mallarına hıyanet etmeyin, ah-
de vefasızlık göstermeyin, çocukları, kadın-
ları, yaşlıları ve ibadethanelerde ibadet eden
kişileri öldürmeyin, ağaçları kesmeyin, bina-
ları yıkmayın. Düşmanı üç şeyden birine da-
vet edin. Müslüman olmaya, cizye vermeye
(3)
ya da savaşmaya."

İslam ordusu Ürdün topraklarına ulaştıkların-


da Hristiyan Arap ve Acemlerden oluşan yüz
bin kişilik ordu ile karşılaştılar. Rivayetlere
göre Bizans kralı Heraklius da Hristiyan Rum-
lardan oluşan kalabalık bir ordu göndermiş-
ti. Müslümanlar aralarında istişare yaptılar
ya kalkışmaları ve Zeyd bin Harise (radıyalla- ve bir kısmı Allah Rasûlü ’ne(sallallahu aley-
hu anh), ve diğer davet elçilerinin yolunun hi ve sellem) mektup yollayıp durumu bildir-
kesilerek düşmanlıkta bulunulmasını zikre- mek istedi fakat Abdullah bin Revaha (ra-
debiliriz. Busra emirine davet mektubu gö- dıyallahu anh) buraya geliş amaçlarının Al-
türen Haris bin Umeyr’in (radıyallahu an- lah’ın (cc) dini için çarpışmak ve arzuladıkla-
Mute Savaşı, İslam h) katledilmesi ve İslam’a davet için Amr bin rı şehadete kavuşmak olduğunu söyleyerek
ordusunun, Kudüs’ü elinde Kab el- Gıfari komutasındaki seriyyenin Za- orduyu cesaretlendirmiştir. Nitekim ilk olarak
bulundurması hasebiyle tü’l Etlah denilen mevkide muhasara altına düşman ordularının arasına atılan Zeyd bin
alınarak tamamının öldürülmesi üzerine Al-
bölgede söz sahibi olan Harise (radıyallahu anh) şehadet şerbetini iç-
lah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) savaş miş ve ardından elleri kesilerek Tayyar lakabı-
Bizans ordusuyla ilk hazırlıklarını başlatmıştır. Davet elçilerinin ve nı alan Cafer bin Ebu Talip (radıyallahu anh)
karşılaşmasıdır ve düşman Medine’ye zaruri mallar taşıyan ticaret ker-
şehadete yürümüştür. İslam sancağını alan
ordusunun zaaflarının tespit vanlarının güvenliği için bu sefer zaruri idi.
üçüncü kumandan Abdullah bin Revaha (ra-
edilmesi açısından önemli Üç bin kişilik ordunun hazırlıklarını tamam- dıyallahu anh) ise gün batımına doğru arzu-
bir yere sahiptir. laması üzerine Allah Rasûlü (sallallahu aley- ladığı şehadet makamına ulaşmıştı. Bir mu-
hi ve sellem) Medine dışında bulunan Curuf cize göstererek şehit olan üç komutanın da
denilen karargâhta toplanılmasını emretmiş şehadet haberini sahabelerine ulaştıran Al-
ve Mescid-i Nebevi’de savaşa katılacak ordu- lah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), ensar
nun komutanlarını açıklarken: “Ordunun ko- efendilerimizden Sabit bin Akram’ın (radıyal-
mutanı Zeyd bin Harise’dir. Eğer Zeyd şehid lahu anh) sancağı dördüncü komutan ola-
Kudüs’ün Fethi Yolunda rak Halid bin Velid’e (radıyallahu anh) verme-
olursa komutan Cafer bin Ebi Talib’dir. Eğer
İlk Askeri Hareket; Mute Savaşı si üzerine: “Sancağı Halid aldı. İşte şimdi sa-
Cafer şehit olursa Komutan Abdullah bin
Mute Savaşı, İslam ordusunun, Kudüs’ü elin- vaş kızıştı! Asıl şimdi savaş başladı.” buyur-
Revaha’dır. Abdullah da şehit olursa Müslü-
de bulundurması hasebiyle bölgede söz sa- muşlardır.
(4)
manlar kendi aralarında bir komutan tayin
hibi olan Bizans ordusuyla ilk karşılaşması- (2)
etsinler.” diye buyurmuştur.
dır ve düşman ordusunun zaaflarının tespit Halid bin Velid (radıyallahu anh) İslam ile şe-
edilmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu açıklama üzerine sahabe efendilerimiz reflendikten sonra ilk defa Mute’de kuman-
Mute savaşına sebep olan olayları zikrede- ağlamaya başladılar. Zira bu, üç cengâver danlık görevini almıştı. Ateşler yakarak, atla-
cek olursak: Kelp Kabilesi’nin Şam’dan Medi- sahabenin şehadet müjdesiydi. Allah Rasû- rı koşturup tozu dumana katarak ve çeşitli
ne’ye giden ticaret kervanlarının önünü kes- lü (sallallahu aleyhi ve sellem) orduya, şehit stratejilerle ordunun yerlerini değiştirmiş ve
mek suretiyle iktisadi ambargo uygulama- edilen davet elçisi Haris bin Umeyr’in öldü- düşmana, Müslümanlara takviye güç geldiği

38 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Fetihten sonra
Uzza putunun
yıkılmasında da görev
alan Hz. Halid, Huneyn,
Taif ve Tebük seferlerinde
de bulunmuştur.

algısını oluşturmuştur. Ebu Katade (radıyal-


lahu anh) şöyle anlatıyor: “O esnada Resulul-
lah (sallallahu aleyhi ve sellem) ellerini kal-
dırarak, Allah’ım! O senin kılıçlarından bir kı-
lıçtır. Onunla İslam ordusunu muzaffer eyle.”
(5)
diye dua etti.

Üç bin kişilik İslam ordusunu yüz bin diğer tasındaki birlikle çatışmak zorunda kalsa da
rivayetle iki yüz bin Haçlı ordusuna karşı uy- kısa zamanda mukavemetlerini kırmış ve so-
guladığı muazzam strateji ile en az zayiatla runu bertaraf etmiştir.
Medine’ye getiren Halid bin Velid (radıyalla-
Halid bin Velid (radıyallahu anh) davet
hu anh), savaş hususundaki becerisini orta-
ya koymuştu.
amaçlı birçok seriyyelere kumandanlık et- Halid bin Velid (ra)
miştir. Bunların içerisinde en önemlisi Ben- İslam ile şereflendikten
Yıllarca İslam’a karşı kılıç tutan eller bu se- i Cezime kabilesiyle yaşadıkları olmuştur. Zi- sonra ilk defa Mute’de
fer küffara savrulacaktı. Zira Müslüman ol- ra aldığı bir karar Allah Rasûlü ’nü (sallalla-
kumandanlık görevini
mak için Allah Rasûlü ’nün (sallallahu aleyhi hu aleyhi ve sellem) gazaplandırmıştır. İslam’a
ve sellem) huzuruna geldiğinde elindeki kılıcı davet ettiği bu kabilenin “İman ettik” yerine almıştı. Ateşler yakarak,
uzatarak: “Ey Allah’ın Rasûlü (sallallahu aley- “Dinimizi değiştirdik” sözünü kullanmaları- atları koşturup tozu
hi ve sellem) şimdiye kadar bu kılıcımla müş- na kalbi mutmain olmamış ve kılıçtan geçi- dumana katarak ve çeşitli
riklerin tarafında oldum, tüm günahlarımın rilmelerini emretmiştir. Olayı haber alan Al- stratejilerle ordunun
bağışlanması için dua eder misin? Dediğin- lah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) elle-
yerlerini değiştirmiş ve
de Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): rini kaldırarak: “Allah’ım! Ben Halid’in yaptı-
Bilmez misin ki İslam kendinden önceki gü- ğından beriyim.” diyerek dua etmiş ve olayın
düşmana, Müslümanlara
nahları siler. Bu kılıcını bundan sonra İslam’ın akabinde Hz. Ali Efendimizi göndererek öl- takviye güç geldiği
lehine kullanacaksın.” diyerek kılıcı tekrar eli- dürülen kişilerin diyetlerini ödemesini em- algısını oluşturmuştur.
ne tutuşturmuştur. retmiştir. Halid bin Velid’in (radıyallahu an-
h) bu sert tabiatı ve kendine has tavırları da-
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), se- ha sonra Hz. Ömer Efendimiz tarafından gö-
fer dönüşünde düşman ordusunu zaferden revden azledilmesinde önemli bir paya sa-
mahrum eden Halid bin Velid’e (radıyalla- hip olmuştur.
hu anh): “Sen Allah’ın kılıçlarından bir kılıç- mak ve yalancı peygamberlik iddiasında bu-
sın, Allah’ın müşrikler üzerine çektiği bir kı- Fetihten sonra Uzza putunun yıkılmasında lunanlara karşı müdahale etmek için hazırla-
lıçsın.” buyurarak onu “Seyfullah” lakabına la- da görev alan Hz. Halid, Huneyn, Taif ve Te- nan ordunun başında bulunan Hz. Halid, ilk
yık görmüştür. bük seferlerinde de bulunmuştur.
olarak Tuleyha bin Hüveylid’i etkisiz hale ge-
Mekke’nin fethinde dörde ayrılan ordunun Hz. Ebubekir Dönemi Ve Ridde Olayları tirmiştir. Daha sonra yalancı peygamber Mü-
sağ kanadını kumanda eden Halid bin Velid Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) ve- sellemetü’l Kezzap’a karşı savaşarak taraftar-
(radıyallahu anh) Safvan bin Ümeyye komu- fatından sonra irtihal hareketlerini bastır- larını bozguna uğratmıştır. Tarihe Yemame

www.mirasimiz.org.tr 39
BİYOGRAFİ

savaşı olarak geçen ve yirmi bin kafirin öldü- yin edilmişti. Üç bin şehidin verildiği Yermük
rüldüğü bu savaşta Hz. Vahşi, Müseyleme- Savaşı ile Bizans ordusu bozguna uğratıl-
tü’l Kezzab’ı ortadan kaldıran kişi olmuştur. mış ve Haçlı ordusu Şam topraklarını terk et-
Kaynaklara göre bu savaşta şehit olan bin mek zorunda kalmıştır. Bu savaştan itibaren
iki yüz Müslüman’ın altı yüzü hafızdı. Bunun Farklı cephelerde savaşan Anadolu’nun kapıları Müslümanlara aralan-
üzerine sahifeler halinde olan Kuran ayetle- İslam komutanlarının bir mıştır. Yermük Savaşı esnasında Rum komu-
tan Cerce, Halid bin Velid (radıyallahu anh)
rinin toplatılarak bir araya getirilmesi kara- araya gelerek oluşturduğu
rı alınmıştır. ile görüşme talebinde bulunmuş ve kendi-
kırk bin kişilik ordunun sine: “Sana niçin Allah’ın kılıcı deniliyor, yoksa
Hz. Ebubekir döneminde İslam toprakla- genel komutanlığına Halid sana gökten bir kılıç mı indirildi? Zira kılıcını ki-
rı Arap Yarımadası’nı aşarak fetihler yoluyla bin Velid (radıyallahu anh) min üzerine sıyırsan galip geliyorsun” diye sor-
Mezopotamya’ya kadar genişlemeye başla- tayin edilmişti. Üç bin şehidin duğunda Hz. Halid cevaben: “Bana ne gök-
mıştı. Irak’ta Sasaniler’e, Şam bölgesinde Bi- ten kılıç indirildi ne de ben üstün bir kimseyim.
verildiği Yermük Savaşı ile
zanslılar’a karşı üstün başarılar elde edilmesi Sadece Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem
ve fetihlerle İslam topraklarının Anadolu’ya
Bizans ordusu bozguna bana “Allah’ın kılıcı” diye hitap etti ve ben bir
kadar uzanarak hudutları aşmasında Hz. Ha- uğratılmış ve Haçlı ordusu zamanlar Müslümanlara karşı salladığım kılı-
lid’in başarıları büyük önem arz eder. Öyle ki Şam topraklarını terk etmek cımı şimdi din düşmanlarına kullanıyorum ve
katıldığı tüm savaşları kazanan ve halk ara- zorunda kalmıştır. Rabbim muvaffak ediyor.” diye cevap vermiş-
sında onun başarıları; Allah’ın (cc) yardımı ve ti. Bu diyalogdan sonra Müslüman olup İs-
“Ahireti dünyadan daha çok seven ve şehade- lam ordusu tarafına geçen Cerce, Yermük’te
ti arzulayan” ordudan ziyade Halid bin Ve- şehit olmuştur.
lid’e isnad edilmesine sebep olacak bir hal Kaynaklar:
almıştı. Bu durum en çok Hz. Ömer’i rahat- lıcını konuşturan Halid bin Velid (radıyallahu
sız ediyordu. anh), Hac ibadeti yapmak niyetiyle yola çıktı- 1) Muhammed Emin Yıldırım/ En Güzel Örneğin En
ğı bir zamanda Bizans kralı Heraklius’un kay- Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 3. Cilt/ Siyer Yayınları
Yermük Savaşı bedilen toprakların hıncıyla iki yüz kırk bin 2) Siyer-i Nebi /Medine Dönemi 2 /Prof. Ali Muham-
Şam topraklarının kaderini belirleyen sefer- med Sallabi/ Ravza Yayınları
kişilik ordu hazırladığı haberini almış ve ge-
lerden biri Yermük Savaşı’dır. Çünkü bu se- Dipnotlar:
ri dönmüştü. Yermük Savaşı, bölgede gücü
ferle birlikte İslam’ın kutlu çağrısı Arap Yarı-
elinde bulunduran Bizans ordusuna karşı ya- (1) Delail,4, 349 352
madası’nı aşarak diğer kıtalara ulaşacak ve
pılmıştır. Farklı cephelerde savaşan İslam ko- (2) İbni Sa’d, Tabakat, II, 131
tüm yeryüzü İslam’ın nuruyla aydınlanacaktı.
mutanlarının bir araya gelerek oluşturdu- (3) El Meğazi 2\757-758
Hicri 13. Senesinde İran ve Irak toprakların- ğu kırk bin kişilik ordunun genel komutan- (4) İbn Sa’d, Tabakat,V, 30.
da yapılan başarılı fetihlerde küffara karşı kı- lığına Halid bin Velid (radıyallahu anh) ta- (5) İbn Sa’d, Tabakat, V,31

40 www.mirasimiz.org.tr
ŞİİR NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Kudüs
Ey mübarek belde,
İki sevgilimin buluşma noktası
Namazımın ilk kıblesi
Adayalım gerekirse biz de Meryem'lerimizi
Geleceğiz bir gün
Ey başucu resmim,
İbrahim'in, Davud'un, Musa'nın hanesi
Bereketine ortak et bizi
Hele yükseltelim göğsümüzden "tek" olan sesi
Geleceğiz bir gün
Ey Kudüs, vardır uğruna şehit nice erler
Kırmazsak çekilen setleri o gün bize ne derler
Bilsin ki zulüm için uzanan eller
Geleceğiz bir gün
Ey namazların ettehiyyatüsü,
Anaların çocuklara anlattığı sevda öyküsü
Bekle, geleceğiz bir gün.

Büşra Şahin

www.mirasimiz.org.tr 41
MAKALE

1936 BÜYÜK FİLİSTİN


AYAKLANMASI
Yusuf Bilal Karasakal

F
ilistin meselesi, son yüzyılın çözüme Yahudi işgalinden kurtarmak ve kendi devlet- lümanlar için anahtarları yalnız azim, gayret ve
kavuşturulamamış en büyük krizi. İn- lerine kavuşmak adına yaptıkları ayaklanmala- tevekkül olan kapıyı açmaya muktedirdir, aça-
sanlığın, dinlerin, medeniyetlerin, so- rın en uzunu ve hiç şüphesiz en büyüklerinden caktır da. Gelin o kapıyı biraz olsun aralamak
runların ve çözümlerin merkezi. İhti- olan 1936 Ayaklanması ele alınacaktır. Özellikle adına tarihin ibret aynasından düne, Filistin
raslara, hayallere, vaatlere, tarihe sıkış- son günlerde yaşanan olaylarla bir kere daha topraklarına bir göz atalım...
tırılamayan ama hepsinin merkezinde ve gün- anlaşılmıştır ki Filistin meselesi insanlık ve dün-
ya kamuoyu için öncelikli bir gündem olma- I. Dünya Savaşı sona ermiş, İtilaf Devletleri
deminde olan küçük bir toprak parçası...
yı sürdürmektedir. Tarih hem bu topraklar için mağlup devletlerin topraklarını bölüşmek üze-
Bu yazıda Filistin topraklarının İngiliz Mandası- hem de uğruna mücadele verenler için teker- re uzun süren müzakereler yapmıştır. Sonunda
na bırakılmasının ardından yaşananları; Filistin- rür etmeye devam etmektedir. Lakin Mutlak 24 Nisan 1920’de imzalanan San Remo Antlaş-
lilerin, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’yı İrade, dünden ders almakla sorumlu biz Müs- ması ile Filistin topraklarının Osmanlı’dan ay-

42 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

24 Nisan 1920’de
imzalanan San Remo
Antlaşması ile Filistin
topraklarının Osmanlı’dan
ayrılmasına resmen karar
verilmiştir. 1922 yılına kadar
bir belirsizlik iklimine giren
Filistin toprakları 24 Temmuz
günü Milletler Cemiyeti’nin
bu toprakları İngiliz
Mandası’na vermesiyle yeni
bir sürece girer. Bu tarihten
itibaren Filistinliler için
ne adalet ne de hürriyet
söz konusudur. vermelerine yetmişti. Acaba İslam dünyası
onun bu açık ufkuna ne zaman ulaşabilecek-
ti? Bu soruyu sizlere bırakıyor ve 1936 Ayak-
lanmalarından bahsetmek istiyorum.
19 Nisan 1936 tarihinde Şehit İzzettin Kas-
sam ile beraber çalışmış Şeyh Ferhân es-Sa‘dî 25 Nisan 1936’da tüm
rılmasına resmen karar verilmiştir. 1922 yılına
(2)
öncülüğünde bir grup direnişçi, Nablus bu mahalli komisyonlar
kadar bir belirsizlik iklimine giren Filistin toprak- kentinde tüm Filistinlileri genel bir greve ça- birleşerek Filistin’in resmi sesi
ları 24 Temmuz günü Milletler Cemiyeti’nin bu ğırmıştır. Tüm şehirlerden hatta tüm köyler-
olmaya namzet bir komiteyi
toprakları İngiliz Mandası’na vermesiyle yeni bir den yoğun bir karşılık bulan bu davet, kısa
sürece girer. Bu tarihten itibaren Filistinliler için süre içinde Filistinlileri her bölgede bir ko-
meydana getirecektir. El-
ne adalet ne de hürriyet söz konusudur. Zira misyon kurmaya yönlendirdi. Ardından 25 Lecnetü'I-Arabiyyetü’l-
bir taraftan Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü fet- Nisan 1936’da tüm bu mahalli komisyonlar ‘Ulyâ li-Filistîn yani Yüksek
hinden bu yana ilk kez şehre hâkim olan Hristi- birleşerek Filistin’in resmi sesi olmaya namzet
(3)
Arap Komitesi adı verilen bu
yanlar adına İngilizlerin baskı ve zulmü devam bir komiteyi meydana getirecektir. El-Lec- komitenin başkanlığına bir
etmektedir. Diğer yandan artan göç dalgası netü'I-Arabiyyetü’l-‘Ulyâ li-Filistîn yani Yüksek
Arap Komitesi adı verilen bu komitenin baş-
zamanlar Osmanlı ordusunda
sonucu toprak satın alarak bölgeye yerleşen
Manda rejiminin güvencesi altındaki Yahudiler kanlığına bir zamanlar Osmanlı ordusunda da görev almış, Filistin davası
söz konusu toprakların asıl sahibi Müslümanlar da görev almış, Filistin davası uğruna büyük uğruna büyük fedakârlıklar
ile hiçbir zaman dost olmayacak, onlara rahat fedakârlıklar göstermiş Kudüs baş müftüsü göstermiş Kudüs baş müftüsü
(4)
da vermeyeceklerdir. Emin el-Huseynî getirilir. Başlangıçta komi- Emin el-Huseynî getirilir.
tenin üç temel isteği vardır: “Yahudi göçleri-
1935 yılının sonlarına gelindiğinde Filistin tari-
nin ve Yahudilere toprak satışının durdurulma-
hinde özgürlük hareketlerinin ilk isimlerinden
sı, seçilmiş halk meclisine karşı sorumlu milli bir
olan, bugün de Hamas’ın askeri kanadına adını
(1) hükûmetin kurulması”. Üç temel istek gerçek-
veren İzzettin Kassam şehit edilmişti. İngilte-
leşinceye kadar isyana devam etme kararı
re’nin yayınladığı Balfour Deklarasyonu’na şid-
alınır. Bu anlamda 1936 Ayaklanması Filistinli-
detle karşı çıkan ve sorunun kaynağının, Yahu- dür. Birinci aşama olarak komitenin yönettiği
lerin örgütlü ilk başkaldırısıdır.
dilerin bölgeye yerleşmesini sağlayan İngilizler genel grev aralıksız 6 ay boyunca devam etmiş,
ve Batılı devletler olduğunu bilen İzzettin Kas- 1936-1939 yılları arasında sürecek olan bu İngilizlere ve Yahudilere ciddi zararlar vermiştir.
sam’ın şehadeti, kendisinden sonrakilerin yolu- ayaklanmayı, “genel grev” ve “büyük isyan” şek- Siyasi ve askeri alanlarda yaptığı girişimler so-
nu takip etme ve örgütlenmelerine onun adını linde iki temel aşamada incelemek mümkün- nuçsuz kalan İngiliz hükûmeti, bu yeni girişimi

www.mirasimiz.org.tr 43
MAKALE

bedeki birinin suikastı ile Filistinliler, haklı dava-


larında gözlerini kırpmadan vatanlarını koru-
yacaklarını, bu uğurda seve seve ölecek ve ge-
rekirse öldüreceklerini İngilizlere ve tüm dün-
yaya kesin bir şekilde göstermişlerdir. İlerleyen
süreçte İngiltere politikalarını sertleştirir, ancak Lord Peel iki tarafın
bu fayda vermez. II. Dünya Savaşı’nın başlaya- liderleriyle görüşmeler
cağını gören İngilizler kendilerine yeni bir cep- yaparak 7 Temmuz 1937’de
he açmak istemedikleri için güya bölge istik- Peel Antlaşması adıyla
rarı için kurdukları manda rejimini terk etmeye
karar verirler.
anılacak olan kararı açıklar.
Bu karara göre Filistin iki
Emin el-Huseynî

Bu amaçla 17 Mayıs 1939 tarihinde, belki de


devlete ayrılacak; Kudüs,
kendileri için beyaz bayrağı ifade eden Beyaz
Kitap’ı (White Paper) yayınladılar. İngilizlerin Fi- Nâsıra, Yafa gibi kutsal
listin üzerindeki yeni politikası hem kendilerini mekânların bulunduğu
II. Dünya Savaşı sırasında Araplardan gelecek şehirler İngiliz kontrolünde
engellemek adına Arap ülkelerine çağrıda bu- herhangi bir tehdide karşı güvene almak hem kalacaktı. Bu kararın tarihsel
de Yahudi memnuniyetine devam etmek üze-
lunarak, eğer Filistinliler grevi sonlandırırsa bir süreçte önemi ise ilk taksim
kurul kuracaklarını ve bölgede adil bir paylaşım rine kuruluydu. Zira yayınlanan bu “Beyaz Kitap”
ile İngilizler Arap camiasına 10 yıl içerisinde bir
planı olmasıdır.
yapacaklarını vadederler. Bunun üzerine Irak,
Yemen, Ürdün ve Suudi Arabistan’dan yetkili- Filistin devletinin kurulacağını ve 5 yıl içerisin-
ler ivedilikle Filistinli direniş gruplarına sükûnet de de Yahudi göçünün bitirileceğini vadediyor-
çağrısında bulunmaya başlar. du. Tehlikenin farkına varmış birçok Filistinli bu
açıklamaları “Kara Kitap” olarak adlandırarak bu
Oyunun ve oyuncuların hiçbir zaman değiş-
antlaşmaya karşı çıkmıştı. Nitekim bu antlaş- yönelişimizi, dünyanın merkezine olan rağbeti-
mediği bu topraklarda mücadele de hiç bitme-
ma kimi Arap devletlerinin umduğunun aksine mizi, zulme ve haksızlığa isyanımızı, ayaklanma-
yecektir. Sonuç alamayan İngilizler, Sömürgeler
ilerleyen yıllarda Filistin’i görülmemiş bir Yahu- mızı sürdürelim. Bir kandil yağı ile de olsa dire-
Bakanlığı vasıtasıyla Filistin Kraliyet Komisyonu
di göçüne ve nihayet 1948 yılında da Yahudi nişten, dirilişten ve Filistinli kardeşlerimizle olan
kurulmasına ve başkanlığına Lord Peel’in ge-
devletinin kurulmasına götürecektir. Bu süreçte
tirilmesine karar vermiştir. Lord Peel iki tara- gönül bağımızdan vazgeçmeyelim. Unutmaya-
birçok Filistinli lider ya tutuklanmış ya da şehit
fın liderleriyle görüşmeler yaparak 7 Temmuz lım ki “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer
edilmiştir. İtirazlar yetersiz kalıp 3 yıl gibi uzun
1937’de Peel Antlaşması adıyla anılacak olan inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.”
süre kapsamlı bir grev, sayısız çatışma ve göste-
kararı açıklar. Bu karara göre Filistin iki devlete (Âl-i İmran, 3/139) buyuran Rabbimiz, her kapı-
riyle bitkin düşen Filistin halkı, içerdeki bazı fikrî
ayrılacak; Kudüs, Nâsıra, Yafa gibi kutsal mekân- yı sonuna kadar açmaya muktedir olandır...
ayrışmaların neticesinde ayaklanmayı sonlandı-
ların bulunduğu şehirler İngiliz kontrolünde ka-
rır. Diğer Müslüman ülkelerden ciddi bir destek Kaynaklar:
lacaktı. Bu kararın tarihsel süreçte önemi ise ilk
(5) göremeyen Filistinliler için yapılabilecek başka
taksim planı olmasıdır. (1) Mustafa L. Bilge, “Kâssam, İzzeddin”, Türkiye Diya-
bir şey kalmamıştır.
net Vakfı Diyanet İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 2001,
Filistinlilerin bu kararı reddetmesi üzerine ikinci
Ne yazık ki bu büyük ayaklanma bile haklı ola- XIV/582.
aşama başlar ve Filistinliler topyekûn bir müca-
nın değil güçlü olanın kazandığı dünyaya öz- (2) Hür Mahmut Yücer, “Sa‘diyye”, DİA Türkiye Diya-
deleye girişir. 1937 eylülünden 1939 eylülüne
gür Kudüs arzusunu duyuramaz. Aradan 82 yıl
kadar sürecek olan bu aşamada tüm halk yaka- net Vakfı Diyanet İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 2008,
geçip takvimler 2021 yılı Ramazan ayını göster-
lanmamak için Kufi/Puşiye denen atkıları taka- XXXV/410-413.
diğinde, Filistinlilerin mücadelesinden bir şey
rak, bulundukları bölgede özgürlük mücadele- (3) https://www.paljourneys.org paljourneys, “Fi-
eksilmez ve tüm dünyanın gözü önünde yeni
si verirler. Bu olaylar gerçekleşirken çevre ülke- listin’de Büyük Arap Ayaklanması” (Erişim Tarihi
bir direniş yaşanır. Tüm bu yaşananların ardın-
lerden birçok insan direniş örgütlerine katılır ve 23.05.2021)
dan, araladığımız kapıyı açık bırakarak ve başı-
Filistinlilere destek verirler. (4) Velid el-Arîd, “Emin el-Hüseynî”, Türkiye Diya-
mızı iki elimizin arasına alarak düşünelim. Tarih
Bu olayların belki de zirveye ulaştığı an, İngi- aynasından kendimize ve bir tekerrürün neti- net Vakfı Diyanet İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1995,
lizlerin Celile bölge komiseri olarak atadıkları cesi olarak günümüz olaylarına bakalım. Hep XI/116-117.
Avustralyalı Lewis Yellan Andrews’in direnişçiler tekrar eden boykotları, dökülen kanları, ordula- (5) Kadir Kasalak, “İngilizlerin Filistin Politikası ve Fi-
tarafından öldürülmesidir. İngiltere buna karşı- rın karşısında duran cesur Müslümanları hatırla- listin Mandası”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sos-
lık Emin el-Huseynî’yi ve Yüksek Arap Komitesi yalım. Hepsinin hangi amaçla yapıldığını unut- yal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 2016/3, Sayı: 25, s.
üyelerini tutuklama kararı alır. İlk kez bu merte- mayalım. Nerede olursak olalım ilk kıbleye olan 65-78.

44 www.mirasimiz.org.tr
ÇİZGİLERLE KUDÜS NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Çizgi: Didie Sri Widiyanto - Endonezya

www.mirasimiz.org.tr 45
MAKALE
DENEME

MODERN ARAP
KAVMİYETÇİLİĞİNİN
TEMELİ Suna Durmaz
Harput AmerikanKoleji

Fikr-i milliyet iki kısımdır. Bir kısmı menfîdir, şeâ- iş birliği yapanlar, terörü ve diktatörleri askeri, nanlılar, dış mihrakların kışkırtması neticesinde
metlidir, zararlıdır. Başkasını yutmakla beslenir, di- siyasi ve ekonomik olarak bizzat beslemişler; birbirleriyle savaşmış; neticede 150 bin insan
ğerine adâvetle devam eder, müteyakkız davranır. böylece ülkelerin can damarlarını ele geçirmiş- ölmüş, 1 milyon insan da ülke dışına göç et-
Şu ise muhâsemet [karşılıklı düşmanlık] ve keşme- lerdir. Vatan aşkından yoksun olup koltuk der- miştir. Hiç kuşkusuz, bu sıkıntıların çekilmesin-
keşe sebep olur." (Bediüzzaman) dine yakalanan diktatörler yüzünden, birçok ül- de başrol oynayan grup, Beşîr Piyer el-Cümey-
ke sosyo-ekonomik olarak geri kalmıştır. Buna yil komutasındaki “Güney Lübnan Hrıstiyan Milis
Günümüzde yeryüzü haritasına göz gezdirildi-
bağlı olarak da fakirlik ve cehalet artmıştır. Ce- Kuvvetleri/Hrıstiyan Falanjistler”dir. 1948 Arap-İs-
ğinde, savaşların ve istikrarsızlığın daha çok İs-
halet sebebiyle, yüzyıllardır aynı topraklar üze- rail savaşı neticesinde Lübnan’a sığınan Filistin-
lam toprakları üzerinde yaşandığı görülür. Ha-
rinde barış içinde yaşayan farklı etnik ve dini lileri ülkeden çıkarma perdesi altında İsrail ile iş
diselerin sebeplerini objektif olarak analiz et-
yapıya sahip olan toplulukların menfî hamiyet- birliği dahi yapabilmişlerdir. Karanlık bir kişiliği
mek isteyen, bir zamanlar bu toprakları fiilen
perverlik(kavmiyetçilik) duyguları kabarmış, bu olan Beşîr el-Cümeyyil, Ketâib Partisi lideri ola-
sömürmüş olan devletlerin sorunların arkasın-
da iç savaş veya istikrarsızlığa yol açmıştır. 1975- rak girdiği seçimlerde Lübnan Cumhurbaşkanı
daki esas muharrik olduğunu hemen anlar. Sö-
1991 yılları arasında Lübnan’da yaşanan iç sava- olarak seçilince, “İsrail’in seçtiği ilk Arap Cumhur-
mürülecek kaynakları iyi bilen emperyalistler,
şı buna örnek olarak gösterebiliriz.
teröre karşı mücadele ve halkını ezen dikta re- başkanı” olarak meşhur olmuştur. Ancak, fazla
jimleri devirme gibi çeşitli maskeler altına sığı- Asırlardır küçük bir toprak parçası üzerinde ya- geçmeden bir suikasta kurban gitmiştir. Bunun
nıp İslam topraklarını yeniden işgal etmişlerdir. şayan Sünnî, Şiî, Dürzî, Alevî ve Hristiyanlar gibi intikamını almak isteyen Hrıstiyan Falanjistler,
Bugün terörist ve diktatör dedikleriyle yıllarca 17 farklı dini ve etnik mezhepten oluşan Lüb- İsrail’in de büyük desteğiyle özellikle de Sabra

46 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

ve Şatilla’da Filistinlilere karşı korkunç katliamla- ka asıllı Müslümanlar, kavmiyetçilik hastalığıyla

Abdurrahman el Kevakib
ra girişmişlerdir. 16 Eylül 1982’de başlayan katli- karşı karşıya getirilmiştir.
amda üç gün içinde 3 binden fazla masum Fi-
Filistin’e gelince; Batı’nın ileri karakolu görevi-
listinli acımasızca katledilmiştir. İsrail’in oyununa
ni üstlenen Siyonist Yahudiler, yüzyıldır Filistin
gelen Lübnan, ne yazık ki hâlâ huzura kavuş-
topraklarını karış karış işgal etmeye ve masum
muş değildir.
insanları öldürmeye devam ediyorlar. Zavallı Fi-
İkinci örnek ise Irak’tır. Mısırlı meşhur yazar ve listin halkı toprak hırsızlığına karşı çıkınca, onları
gazeteci olan Muhammed Hasaneyn Heykel’in Amerikan silahlarıyla vuruyorlar. Ramallah’a sı-
deyimiyle, 150 yıldır Irak topraklarına göz dik- kışıp kalan Filistin Özerk İdaresi ise eli kolu bağlı
miş olan emperyalistler, altı enerji, üstü gıda bir şekilde işgali seyrediyor! İşgal altındaki top-
deposu olan bu güzide ülkenin başına Sad- rakların kurtuluş mücadelesini ümmetin davası
dam Hüseyin adında bir zalimin geçmesini olarak görmeyip Arap vatan mücadelesi olarak İslam ümmetinin Arapların
sağlamışlardır. Saddam ülkesini İran ile savaşa yürüten sosyalist fikirli kavmiyetçi el-Fetih ve
benzeri teşkilatlar, işgalci İsrail ile barış antlaş-
önderliğinde kalkınacağına
(1979) sokmuş, Kuveyt’i işgal etmiş (1990), ülke
maları yapmanın faturasını ağır ödemişlerdir. inanan ve İslam’a hizmet
halkına zulümler yapmıştır. Kendisini besleyen
emperyalistlere başkaldırınca da tabiri caizse Mesele, Arapların öncelikli davası olmaktan çık- perdesi altında ulusçuluk
gerek Irak gerekse bölge için cehennemin ka- mıştır artık. Zira, Mısır İsrail ile Camp David’de hareketini yaymaya kalkan
pıları açılmıştır. Amerika Irak topraklarını işgal barış anlaşması (17 Eylül 1978) imzalayınca, bir el-Kevâkibi’nin çabaları boşa
zamanlar “Kiyân es-Sıhyôni/ Siyonist oluşum”
etmiş, Saddam’ı da öldürmüştür. çıkmış; Arapların Müslüman
dedikleri işgalci terör devletini tanıyan ilk Arap
Emperyalistler, zengin petrol kaynaklarına sa- ülkesi olmuştur. Ürdün ise Vâdi Arava Anlaşma-
âyân ve ulemâ tabakası,
hip olduğu anlaşılan Sudan’da da aynı oyunu sı’yla (26 Ekim 1994) ikinci sıraya oturmuştur. İttihad ve Terakki dönemine
oynamışlardır. Nüfusunun çoğunluğunu Hrısti- Son yıllarda da BAE, Bahreyn, Umman, Fas ve kadar Sultan Abdulhamid’in
yanların oluşturduğu Güney Sudan, Dünya Kili- Sudan bir zamanlar Arapların düşmanı olarak muhafazakârlık ve İslam
seler Birliği’nin desteğiyle hareket eden isyancı gördükleri İsrail ile normalleşme sürecine gir- işbirliği politikasını benimsemiş
John Grang önderliğinde Sudan’dan ayrılmıştır. miştir. BAE İsrail’de Büyükelçilik açmış, Siyonist-
Sudan’ın Darfur Bölgesi de aynı yoldadır. Yüzyıl-
ve desteklemişlerdir.
ler tarafından Filistinlilerden gasp edilen top-
lardır Darfur’da kardeşçe yaşayan Arap ve Afri- raklar üzerinde yatırımlar dahi yapmaya baş-
lamıştır.
Bu Duruma Nasıl Gelindi?
Atalarımız “Sürüden ayrılanı kurt kapar.” derken miyetçilik fitnesini kaynatan birer kara kazan
birlik ve beraberlikte olan kuvvete dikkat çek- rolünü üstlenmiştir. Şunu da itiraf etmek ge-
mek istemişlerdir. Bu atasözü ışığında Ortado- rekir: Osmanlı’nın 18.yüzyılının daha başından
ğu bölgesinin acı durumuna bakacak olursak, itibaren gerek idari gerekse askeri olarak zayıf-
Abdurrahman el- sözün maksadı anlaşılır. Irak, Lübnan ve Filis- lamasıyla Siyonist- Emperyalist ittifakın planla-
dığı “Parçala yönet” oyunu, Osmanlı toprakları
Kevâkibi*(1852-1902) gibi tin’in de içinde bulunduğu Osmanlı Devleti
üzerinde sahneye konmuştur. Endülüs’te başa-
nasıl parçalandı? Yüzyıllardır aynı topraklar üze-
hilafetin Arapların hakkı rıyla uygulanmış olan “savaş meydanlarında ye-
rinde barış içinde yaşayan farklı etnik ve dini
olduğuna inanan ve Arap yapıya sahip olan topluluklar, İngiliz, Fransız ve nemediğini içerden çökert” metodu, bu sefer Os-
ırkının faziletlerini haykıran Rus istihbaratına aldanarak içinden çıkamaya- manlı Devleti’nin millet sistemi içinde kardeşçe
kavmiyetçi şahsiyetler cakları tuzağa nasıl düştüler? İşte, içinde bu- yaşayan topluluklar arasına fitne sokmak için
uygulanmıştır. Fransız devrimiyle (1879) Hrısti-
ise ne yazık ki Hrıstiyan lunduğumuz coğrafyada yıllardır yaşanan acı-
yan değerlerinden uzaklaşan Batı, aynı değer-
Arapların öncülük ettiği ların merhemi bu soruların cevabında gizlidir.
leri Osmanlı’yı yıkmak için ustalıkla kullanmıştır.
Zira, yaraların köküne inilmeden tedavi müm-
”Hamiyyetü’l Cahiliyye/ Yabancılara geniş haklar tanıyan Islâhât Ferma-
kün değildir. Mesele çok derin, dert büyük ve
Cahiliye Milliyetçiliği” çağrısına sebepler de sayısızdır. Biz bu yazıda Osmanlı
nı’ndan (1839-1856) etkin bir şekilde faydalana-
uymuşlardır. Devleti’nin çöküşünü hızlandıran Arap kavmi-
rak Anadolu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya mis-
yonerler göndererek kavmiyetçiliği körüklemiş-
yetçilik hareketini doğuran Misyoner Okulla-
lerdir. İstanbul’un fethinden beri Osmanlı Mil-
rı’nın rolünü biraz irdeleyeceğiz.
let Sistemi içinde dinî ve kültürel hakları devlet
Siyonist ve Masonların desteğiyle Osmanlı top- tarafından koruma altına alınmış olan Yahudi,
rakları üzerinde kurulan Misyoner Okulları, kav- Rum ve Ermenilerin yaşadığı İstanbul, İzmir,

www.mirasimiz.org.tr 47
MAKALE
Sivas Amerikan Koleji (1914)

Merzifon, Harput, Diyarbakır, Kayseri, Beyrut ve okullarının kuruluş amacı ortaya çıkar.
Şam gibi şehirlerde Misyoner Okulları açmışlar-
Tarihçiler; Lübnan, Suriye, Mısır ve Filistin Hrısti-
dır. Avrupa ve Amerika’dan gönderilen Katolik
yanlarının Osmanlı Devleti’ne karşı “el-Kavmiye
ve Protestan mezheplerine mensup rahipler
el-Arabiyye (Arap Kavmiyetçiliği)”, ”Yakazatu’l Ara-
önderliğinde açılan bu okullar, eğitim kurumu
maskesi altında istihbarat ve fitne müessesesi
Siyonist ve Masonların b (Arap Uyanışı)” hareketinin başrol oyuncuları
olduklarında, çıkardıkları dergi ve gazeteleri bu
işlevi yapmış, devletin zayıfladığı dönemlerde desteğiyle Osmanlı toprakları
amaca hizmette kullandıklarında müttefiktirler.
iç isyanlara destek vermekte ve azınlıklara ba- üzerinde kurulan Misyoner Mesela; Selim el-Ancevî’nin çıkardığı “Mir’âtü’ş-
ğımsızlık fikirleri aşılamakta etkin rol oynamıştır. Okulları, kavmiyetçilik fitnesini Şark”(1879), Emîl Suayyel’in çıkardığı “el-Hukûk”,
Arap Kavmiyetçiliğinin Temeli kaynatan birer kara kazan Cercis, Mikail Fâris’in çıkardığı ”el-Cerîde el-Mıs-
Misyonerler Tarafından Atılmıştır rolünü üstlenmiştir. rıyye”(1888), İskender Şelhûb’un çıkardığı
Arap kavmiyetçiliğinin temeli Napolyon’un Mı- ”es-Saltana”(1897), dergileri ve Selîm Teklâ ve
sır’ı işgali (1798) sırasında atılmıştır. Napolyon, Bişâra Teklâ’nın çıkardığı”el-Ehram” gazetesi, sö-
İslam dinine saygılı olduğunu, Mısırlıları istib- mürgeci (İsti’mâr) olarak gördükleri Osmanlı’ya
dattan kurtarıp özgürlüğe ve eşitliğe kavuştur- karşı ayaklanmanın öncülerinden olmuşlar-
ma maksadıyla Mısır’a geldiğini ilan etmiştir. dığı Türkçe ve Farsçadan arındırılmış Arapça şi- dır. Ve İttihad Terraki Cemiyeti’nin Arap coğraf-
Fransız işgali altına giren Kahire’de Fransız ço- irler vasıtasıyla kavmiyetçilik fikrinin Müslüman yasında Türkleştirme (Tetrîk) politikasına karşı
cuklarına eğitim veren iki okul açılmış, Arapça Araplar arasında da yayılması için çaba göster- Arap kavmiyetçiliği fikrini savunduklarını iddia
(3)
baskı yapan matbaa kurulmuş, siyasi propa- miştir. Bu dernekten 10 yıl sonra kurulan “el- Ce- etmişlerdir.
ganda yapmak amacıyla Fransızca yayınlanan miyye es- Suriyye el- İlmiyye” ise çalışmalarını Başlangıçta, faaliyetlerini gizli yürüten Hristiyan
(2)
iki gazete kurulmuş, tiyatro gösterileri düzen- daha geniş çapta yürütmüştür. kökenli kavmiyetçi cemiyetler “Ey Araplar! Kal-
lenmiş, ilmi ve kültürel faaliyetler sonucunda Mısır el-Mansûra Üniversitesi Modern Tarih Öğ- ben birleşiniz. Çünkü saldırganlardan özgürlüğü-
Fransız İhtilali’nin ana dinamiklerinden birini retim Üyesi Prof. Süleyman Beyyûmi’nin “çok nüzü koparma davasında çıkarlarınız birdir.” diye-
(4)
oluşturan milliyetçi hisler, Osmanlı Devleti’nin tehlikeli bir cemiyet” olarak vasfettiği Arapları Os- rek sokaklara pankartlar asmışlardır.
(1)
Arap coğrafyasında uyanmaya başlamıştır. manlı Devleti’ne karşı ayaklandıran “Beyrut Gizli Bundan başka, “Cemiyyetü Hıfz Hukûk el-Milleti’l
Kurucuları arasında Butrus el-Bustânî*, Nâsıf Cemiyeti (1875)” kurucularından İbrahim Yazıcı Arabiyye”(1881) derneği de yayınladığı broşür-
Yazıcı* gibi Hrıstiyan Arapların yanı sıra İngiliz (Nasif Yazıcı’nın oğlu), Yakup Sarrûf, Fâris Nemr, lerde, Türklerin Arapları kötülemek için “Dilenci
Sömürgeler Bakanlığı Müsteşarı Winston Chur- İbrahim el-Horâni, Şahin Makarious, İlyas Hib- Arap”, “Ne Şam’ın şekeri ne de Arap’ın yüzü”, “Kör
chill ve bazı Amerikalıların da bulunduğu “Ce- bâl gibi şahsiyetlerin Suriye Protestan Koleji Fellah”, “Pis Arap”,” Arap aklı”, “Bunu yaparsam Arap
miyyetü’l Adâb ve’l Ulûm” derneği (1847) yayınla- mezunları oldukları hatıra getirilirse, misyoner olayım.” gibi lakaplar taktıklarını söylüyordu.

48 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Muhammed Habib el-Ubeydî, Hayri el-Hın-


dâvî, Muhammed el-Huseyn ve Abdulaziz
(7)
el-Cevâhiri.
Abdurrahman el-Kevâkibi* (1852-1902) gi-
Günümüzde yeryüzü haritasına bi hilafetin Arapların hakkı olduğuna inanan
göz gezdirildiğinde, savaşların ve Arap ırkının faziletlerini haykıran kavmiyet-

İbrahim Yazıcı
ve istikrarsızlığın daha çok çi şahsiyetler ise ne yazık ki Hrıstiyan Arapların
öncülük ettiği ”Hamiyyetü’l Cahiliyye/ Cahiliye
İslam toprakları üzerinde Milliyetçiliği” çağrısına uymuşlardır.
yaşandığı görülür. Hadiselerin
Abdurrahman el-Kevâkibi, dinin sarf-ı nazar
sebeplerini objektif olarak
edildiği Arap uyanış hareketine çağırdığı bir hi-
analiz etmek isteyen, bir tabında bakın neler diyor:
zamanlar bu toprakları fiilen
”Ey millet! Yani Dâd harfiyle konuşan Araplar!
sömürmüş olan devletlerin (Araplara kavmi Dâd derler) Sizleri dedelerinizin
sorunların arkasındaki esas Osmanlı Devleti Arap
ve babalarınızın işledikleri kötülükleri ve nefreti
muharrik olduğunu hemen unutmaya çağırıyorum. Ayrılıkçıların evvelinden
coğrafyasında 400 yıl
anlar. Sömürülecek kaynakları beridir aydın olan sizlerin ittihada ulaştıran vesi- boyunca hüküm sürmüştür.
iyi bilen emperyalistler, teröre lelere ulaşmamanız için yapmış oldukları oyala- Bu süreçte Araplara zorla
karşı mücadele ve halkını ezen maya yeter artık. İşte Amerika ve Avusturalya. İlim Türk âdetleri ve dilini öğretme
dikta rejimleri devirme gibi
onların din değil, vatan birliğine; mezhep değil, politikası izlediği kayıtlara
cins birliğine; idari değil, siyasi bağlılığa ulaşma-
çeşitli maskeler altına sığınıp geçmemiştir. Kavmiyetçi
larını sağlamıştır. Bize ne oluyor da bu yollardan
İslam topraklarını yeniden birini veya benzerini takip etmeyi düşünemiyo- Arapların iddia ettikleri gibi
işgal etmişlerdir. ruz. Akıllılarımız, hoşnutsuzluğu ve kavgayı kış- Türkleştirme siyasetine de
kırtan Acemlere diyor ki: Bırakın bizi kendi işimizi başvurulmamıştır.
kendimiz görelim ve muhabbetle anlaşıp iyi ve
kötü günde kardeş olalım. Bırakın da dünya işi-
mizi biz düzenleyelim. Dinler ise sadece ahiret-
te hükmetsin. Bırakın sadece üç kelime üzerinde
“Ed- Dînu lillah ve’l Vatanu lil cemî/ Din Allah’ındır.
toplanalım. Onlar da: Yaşaşın Millet! Yaşasın Va- mak üzere Batı yanlısı fikirlere karşı olan politika-
Vatan ise herkesindir.” sözünün tüm Arapların (8)
tan! Yaşasın Özgür ve Şerefliler” sı, misyonerlik çalışmaları da yapan Batılı konso-
şiarı olması gerektiğini vurguluyor ve devrim
(5) loslukların ve bunlara ait olan müesselerin nüfû-
“es-Sevre” çağrısında bulunuyordu. İslam ümmetinin Arapların önderliğinde kal-
zunun genişlemesine engel olamadı. Ve Avrupa
kınacağına inanan ve İslam’a hizmet perdesi
Bediüzzaman Said Nursi’nin “Asabiyyet-i Cahi- devletleri Yahudi ve Hrıstiyan azınlığın haklarını
altında ulusçuluk hareketini yaymaya kalkan
liyye, birbirine tesânüd edip yardım eden gaflet, himaye(!) etmekte birbirleriyle yarışır hâle geldiler.
el-Kevâkibi’nin çabaları boşa çıkmış; Arapların
dalâlet, riya ve zulmetten mürekkep bir macun- Avrupalıların Filistin şehirlerinde açmış oldukları
Müslüman âyân ve ulemâ tabakası, İttihad ve
dur. Bunun için Milliyetçiler milliyeti mâbud itti- okullar, şehirli orta sınıf tabakasının kültür ve eği-
Terakki dönemine kadar Sultan Abdulhamid’in
haz ediyorlar.” diye vasfettiği bu aldatıcı çağrıya, tim seviyesinin yükselmesinde önemli rol oynadı.
muhafazakârlık ve İslam işbirliği politikasını be-
Müslüman çoğunluk rağbet etmemiştir. Hatta, Ancak, bu okullardan daha çok Hrıstiyanlar fay-
nimsemiş ve desteklemişlerdir. Batılılaşma fik-
İslam Birliği hareketi başlatarak karşı atağa geç- dalanıyordu. Müslümanlar çocuklarını misyoner
rinin öncülüğü ise Hrıstiyan Araplar ile mason
mişlerdir. Bunlar da Bediüzzaman’ın işaret ettiği okullarına göndermedikleri için Hrıstiyan azınlık
localarıyla alakalı olan birtakım menfaatperest
”Hamiyyet-i İslam ise nur-u imandan in’ikas edip ile aralarındaki eğitim ve kültür seviyesinde büyük
(6) sözde Müslümanlara kalmıştır.
dalgalanan bir ziyadır.” müsbet olan İslam açık meydana geldi. Hrıstiyan Araplar Filistin hal-
milliyetçiliğine çağrıda bulunuyorlardı. 2. Abduhamid Dönemi Filistin tarihi uzma- kının %10’nu teşkil ettiği halde, ihracat ve toprak
nı olan ve bu sahada birçok kitapları bulunan alım satımı olmak üzere yeni yatırımlardan en
Bu hareketin öncülerini kısaca sıralayacak olur-
Kudüs İbrani Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Adil çok faydalanan kesimdi. Dolayısıyla Filistin’in tüc-
sak; Mısır’da: Ali Ebu Nâsır, Abdullah Fikri, Ab-
Menn’a “Tarihu’l Filistin” adlı kitabında Avrupa car ve elit tabakası içinde yüksek bir oranı teşkil
dullah Nedîm, İbrahim el-Müveylihi (Filistin
devletlerinin Bilâduş-Şam’da açmış oldukları ediyorlardı. Bu yüzden Batılılaşma fikrinin öncüle-
asıllı olup, Muhammed Abduh ve Cemalleddin (9)
okulların Arap toplumu üzerindeki sosyo-eko- ri olmuşlardır."
Afgani’nin yakın arkadaşıdır) Mustafa Kâmil, Ah-
nomik etkisini şöyle dile getirir:
med Şevki, Mustafa er-Rıfâi, İsmail Sabri, Hafız Arap Kavmiyetçileri İsrail İşgalini
İbrahim, Ahmed Nesîm. Irak’ta: Rıza eş-Şebîbi, ”Abdülhamid’in başta milliyetçilik hareketleri ol- Durduramadı

www.mirasimiz.org.tr 49
MAKALE

Osmanlı Devleti Arap coğrafyasında 400 yıl racakları siyasi partiler aracılığıyla halkın devle-
boyunca hüküm sürmüştür. Bu süreçte Arap- tin idaresinde başrol oynayacağını iddia ettiler.
lara zorla Türk âdetleri ve dilini öğretme politi- Ama bunların tam aksini yaptılar. Kurdukları
kası izlediği kayıtlara geçmemiştir. Kavmiyetçi kavmiyetçi Baas Partilerle diktatörleri iş başına
Arapların iddia ettikleri gibi Türkleştirme siyase- Tarihçiler; Lübnan, Suriye, getirdiler. Kendi halklarını ezdiler. Ülkelerini bü-
tine de başvurulmamıştır. Batılı misyonerlerin Mısır ve Filistin Hrıstiyanlarının yük bir felakete sürüklediler. Filistinli akademis-
kışkırtmasıyla, Türkler tarafından ezildiklerine Osmanlı Devleti’ne karşı “el- yen Dr.Ğâzi et-Tûbe “Arap Kavmiyetçiliği Fikri Bir
inanan kavmiyetçiler, 1916 Haziran ayında Bü- Kavmiye el-Arabiyye (Arap Asırda Ümmete Ne Kazandırdı?” başlıklı yazısın-
yük Arap İsyanı’nı (es-Sevre el- Arabiyye Kübra)
Kavmiyetçiliği)”, da, Arap kavmiyetçiliğinin sebep olduğu zarar-
başlatmışlardır. 1920’de İngilizlerin tayin ettiği ları işlerken şöyle diyor:
Kral Faysal Irak’da ilk kavmiyetçi Arap Devle- ”Yakazatu’l Arab (Arap
ti’ni kurmuştur. Mısır’da 1919’da Saad Za’lûl ve Uyanışı)” hareketinin başrol “Kalkınmanın olmamasında ve 1948 (en-Nek-
1952’de Cemal Abdunnâsır, 1969’da Sudan’da oyuncuları olduklarında, be) 1967 (en-Nekse) mağlubiyetlerinin arkasın-
da, Arap ülkelerinin çoğunluğunun ekonomi,
Cafer Numayri, 1962’de Yemen’de Abdullah çıkardıkları dergi ve
es-Sellâb kavmiyetçi fikirlerle donatılmış politi- medya, toplum ve birey düzeyinde benimsediği
gazeteleri bu amaca hizmette kavmiyetçilik fikri vardır. Neticede; 20.yüzyılın ba-
kalar yürüten siyasetçilerdi. Osmanlı Devleti’n-
den kurtulunca ülkelerini muasır devletler se- kullandıklarında şından beridir beklenen kalkınma olmadı. Arap
viyesine getireceklerini, her yönüyle kalkınma müttefiktirler. Birliği gerçekleşmedi. Bağımsız bir millet ve parlak
hareketi (Harehetü’n-Nahda) içine gireceklerini, ve bağımsız bir ekonomiye sahip olunmadı. Baş-
insan haklarına saygı duyacaklarını, vatandaşın ta İsrail ve Amerika olmak üzere işgalcilere karşı
seçme ve seçilme hakkını tanıyacaklarını, ku- mağlup olundu. Bu felaketin sebebi Arap kavmi-

50 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

yetçiliğinin attığı iki adımdır.


Birincisi: Arap kavmiyetçiliği; Osmanlı Dönemin-
de, Arap, Türk, Kürt ve Çerkez gibi milletler arasın-
da tesis edilen kaynaşma ve iman kaynaklı bağı
ortadan kaldırmıştır. Ancak yerine başka bir bağ
kuramamıştır. Bunun neticesinde toplum çözül-
müş; kavmiyetçiliğe dayalı vatan fikri, toparlayıcı
olamamıştır. Amerika Irak’ı işgal ettiğinde (2003),
bireyler milli vatan fikri öncesindeki aile, aşiret, ka-
bile ve mezhep bağlarına dönmüşlerdir.
İkincisi: Arap kavmiyetçiliği, dinin birey inşası
ve oluşumundaki rolünü inkâr etmiştir. Çünkü,
milletin dil ve tarih birliği üzerine kurulu oldu-
ğu fikrine itibar etmektedir. Dinin birey hayatına
olumsuz etki yaptığına, hurafe ve vehimlerden
uzaklaşmak için bireyin akıl ve kalbinden dinin
sökülüp atılması gerektiğine inanmaktadır. İs-
lam dinini Orta Çağ kiliselerine benzeterek kaim
olanı söküp atmış ama akıl ve yürekleri başka bir
doğruyla dolduramamıştır. Dinin birey aklından
sökülmesi, onun kişiliği ve varlığı üzerinde olum-
suz etki yapmış ve dengesizlik meydana getirmiş-
tir. Bu dengesizlik, onu medeniyet inşa etmesinde
(10)
kudretsiz kılmıştır.”
Özetle; yukardaki analiz ışığında, kavmiyet ba-
ğı mı daha güçlü, din bağı mı daha güçlü? so-
rusunun cevabını tarih sayfalarında arayacak
olursak, din bağının zafere ulaştıran en güçlü
bağ olduğunu görürüz. Peygamber Efendi-
miz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) de buyurdu- nun tam kenarında iken oradan da sizi Allah
ğu gibi Arap’ın Acem’e, Acem’in de Arap’a olan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açık-
üstünlüğü ancak takva ile olur. Allah Teala bizi lıyor ki doğru yolu bulasınız.” ( Al-i İmran 103)
“İbrahim Milleti” diye isimlendirmiştir. Hangi ırk-
tan olursak olalım, bu isme layık olmamız ve “Allah buyurdu: “Ben sana emretmişken seni
secde etmekten alıkoyan nedir?” (İblîs), “Ben Başlangıçta, faaliyetlerini
gereğini yapmamız gerekir. Zira, üstünlük fikri
şeytani olup, insanı dünya-âhiret helak eder! ondan daha üstünüm; çünkü beni ateşten ya- gizli yürüten Hristiyan kökenli
rattın, onu çamurdan yarattın.” dedi.” (Araf,12) kavmiyetçi cemiyetler “Ey
“Allah yolunda, gerektiği gibi cihad edin. Sizi O
“Allah, “Öyle ise in oradan! Orada büyüklük Araplar! Kalben birleşiniz.
seçti ve size din konusunda hiçbir güçlük yük-
lemedi; ceddiniz İbrâhim’in dininde olduğu gi- taslamak senin haddin değildir. Çık! Artık sen Çünkü saldırganlardan
bi. O size hem daha önce hem de bu Kur’an’da aşağılıklardansın!” buyurdu.” (Araf,13) özgürlüğünüzü koparma
“Müslümanlar” adını verdi ki peygamber size Şeamet: Uğursuzluk davasında çıkarlarınız birdir.”
şahitlik etsin, siz de insanlara şahitlik edesiniz. Adavet: Düşmanlık diyerek sokaklara pankartlar
Haydi namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sım- Müteyakkız: Uyanık, tetikte. asmışlardır.
sıkı bağlanın. Sizin mevlânız O’dur. O ne güzel
Dipnotlar:
mevlâdır ve ne iyi yardımcıdır.” (Hacc 78)
1) Dinsel anlamda misyonerlik, ilk Havariler dönemin-
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölü- den itibaren 19. yüzyıla kadar gelen evriminde, esas iti-
nüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini bariyle İncil’i öğretmek, Hıristiyan olmayanları bu dine
hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de kazandırmak şeklinde algılanmıştır. Misyonerlik tarihi çağ Dönemi (800-1500), Reformasyon Dönemi (1500-
Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti ile uğraşanlar, bu faaliyetleri Havariler dönemi (MS.33- 1650), Reformasyon Sonrası Dönemi (1650-1793) ola-
sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukuru- 100), Kilise Kurucuları Dönemi (MS. 100-800), Orta- rak başlıca beş döneme ayırırlar ve Modern Misyonlar

www.mirasimiz.org.tr 51
MAKALE

Dönemini de 1793 yılında Misyoner William Carey’in Muhît” ve onun muhtasarı “Katru’l Muhît”i yayınladı. Kaynaklar:
Hindistan’a ayak basmasıyla başlatırlar. Ancak kapita- 3) Nasif Yazıcı (1800-1871):Lübnanlı Hrıstiyan. İlk eği-
(1) Halil Uğur Ay ”Arap Birliğini Doğuran Temel İdeo-
lizmin emperyalizm aşamasına dönüşmeye başlama- timini manastırda aldı. İş hayatına bir din adamının
loji Üzerine Bir Değerlendirme: Arap Milliyetçiliğİ”htt-
sından itibaren, misyonerlik faaliyetleri emperyalizmin sekreteri olarak başladı. Daha sonra Amerikalı misyo-
ps://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/46631
uygulama araçlarından birisi olmuştur. Misyonerlik ör- nerler arasına katıldı. Arap ruhunu canlandırmak (İh-
Hâni el-Hindi “el-Hareketü’l Kavmiyyeti’l Arabiyye fi’l
gütleri, bulundukları ülkelerde sadece dinî amaçlı mü- yâ Ruhu’l Urûbe) maksadıyla, manastırlarda saklı olan
Karn” Merkez Dırasâti’l Vahdetil Arabiyye” Beyrut
esseseler olarak kalmamışlar, kendilerini görevlendiren Cahiliye Devri Arap Edebiyatı ile ilgili bazı yazma eser-
ülke lehine olmak üzere ekonomik, sosyal ve kültürel (2) George Antonious, Yakazatü’l Arab” sh:13/ Dâru’l İlm
leri yayınladı.
boyutları olan bir tür nüfuz etme işlevi görmüşlerdir. Lilmelâyin,Beyrut,1982
4) Abdurrahman el-Kevâkibi (1849):Halep doğumlu (3) Alâ ed-Din A’raci “el- Mesihiyyun el- Arab ve en- Nah-
Bu amaçlarını gerçekleştirmede misyoner örgütlerinin
olan el-Kevâkibi, Şamlı meşhur bir ailenin oğludur. İlk datü’l Arabiyye” https://m.marefa.org
en önemli araçlarından birisi de bulundukları ülkeler-
tahsilini Halep’te İslami bir medresede aldı. Gazetecilik (4) Mim Kemal Öke, “Filistin Sorunu” sh:58, Ufuk Kitap-
de kurdukları okullar olmuştur. 1897 istatistiklerine göre
ve avukatlık yaptı. Hayalinde canlandırdığı bir hac ziya- ları,2002
Osmanlı coğrafyasında tam 6739 okul açılmıştır. Bkz:
retinde, Mekke’de buluşan İslam ulemasından oluşan (5) George Antonious, Yakazatü’l Arab” sh:16-18/ Dâru’l
Osmanlı’dan Günümüze Misyonerlerin Kültürel Alan-
22 şahsiyetin aralarındaki hayali münazaraları” Üm- İlm Lilmelâyin,Beyrut,1982
daki Faaliyetleri. https://dergipark.org.tr/tr/download/
mü’l Kura” adlı kitabında yayınladı. Ve bu kitabıyla meş- (6) Bediüzzaman Said Nursi “Mesnevî-i Nuriyye”
article-file/157101
hur oldu. Cemâleddin Afgani’nin İslami uyanış fikirle- (7) George Antonious, Yakazatü’l Arab” sh:19/ Dâru’l İlm
2) Butrus el-Bustani (1819 ): Lübnanlı Hristiyan. On ya-
şında iken Aynu Varaka köyündeki ed-Deyr misyoner rinden etkilenmesine rağmen, hilafet konusunda farklı Lilmelâyin,Beyrut,1982
Koleji’ne kaydoldu. Burada, Lahuti ilimlerin yanısıra İtal- bir yol izledi. Afgani, İslam halifesinin belli bir ırka men- (8) Age sh:17
yanca, Süryanice ve Latince öğrendi. 1840’da Beyrutta sup olmaması gerektiğini savunurken, el- Kevâkibi, Pey- (9) Dr. Adil Menn’a” tarihu’l Filistin” sh:225, Müessesetü’l
tanıştığı Amerikan misyonerleri vasıtasıyla Protestan gamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) Arap Dirâseti’l Filistiniyye
mezhebine girdi. Misyonerler tarafından Kitab-ı Mukad- olduğunu ve Arap milletinin üstün meziyetlere sahip (10) Ğâzi et-Tûbe “Mâzâ cenâ el-Fikru’l Kavmi’l Arabi
des’i tercüme etmesi istendiğinde, İbranice ve Aramice olması sebebiyle hilafetin Araplarda olması gerektiğini Alâ el- Ümmeti Hilâl Karn”
öğrendi. 1870’de iki ciltlik Arapça kamus olan “Muhît- el- savunmaktaydı. https://www.aljazeera.net/opinions/2017/4/20/

52 www.mirasimiz.org.tr
ÇİZGİLERLE KUDÜS NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Çizgi: Anas Lakkis - Lübnan

www.mirasimiz.org.tr 53
KİTAP TAHLİLİ

YAHUDİ HALKI
NASIL İCAD EDİLDİ? Kevser Kıran

A
vusturya doğumlu tarih profesörü ansiklopedinin özeti gibi. 1946 doğumlu Sand, rail’de yaşamayı ve İsrail’in Filistinliler tarafından
Shlomo Sand’ın “Yahudi Halkı Na- Tel Aviv Üniversitesinde Tarih profesörü. Bu ki- kabul edilmesini istemeyi: “Tecavüzden doğan
sıl İcad Edildi?” isimli kitabı, bildiği- tabı 2008 yılında yayımlamış. Türkiye baskısı ise bir çocuğun da yaşamaya hakkı vardır.” gibi bir
mizi sandığımız birçok şeyi aslın- 2011 yılında yapılmış. tabirle açıklıyor. Bu çocuğun eğitilmesi ve ba-
da hiç bilmediğimizi fark etmemi- bası gibi davranmasının engellenmesi koşulu-
Türkçe baskı için ilave bir önsöz hazırlanmış ki
ze sebep olabilir. Modern bilimi kutsallaştıran nu da ekliyor.
başlangıçta bizi bekleyen bu özel bölümde,
kimselerin; ışığın mercekten geçerken o mer-
Mavi Marmara şehitlerimiz için duyduğu üzün- Sonrasında kitabın esas önsözü geliyor, bir hi-
ceğin pürüzsüz ve şeffaf olduğu kadar düzgün tüyü, İsrail adına ise utanç duyduğunu ifade et- kaye kıvamında verilen yaşlı, genç, kadın ve er-
ulaşabileceği gibi, bilimi bize sunan insanların miş. Osmanlı Devleti zamanında ve 1945 olay- kek profillerinden oluşan, birbirinden çok fark-
merceğinden geçerken kırılan bilginin o bilim larında Türklerin yardımlarını teşekkürle yad lı karakterler içeren toplum kesimlerine dikkat
adamı kadar berrak ve kayıpsız ulaşacağını te- ederek devam etmiş. Dünyaya Siyonist gözlük- çekiyor ve devamında, “Aşılanmış Bellek ve Karşı
fekkür etmeleri gerekiyor. Bu kitap gerçekten lerle bakan İsrail’e eleştirileri ve kitabı çıkardığı Tarih” bölümünde, tarih bilimi nezdinde tarih-
çok uzun bir macerayı anlatacak. 395 sayfadan zaman karşı karşıya kaldığı zorluklara da burada çinin entelektüel yöneliminin şekillenmesine
oluşan “Yahudi Halkı Nasıl İcad Edildi?” adeta bir değiniyor ve ilginç bir ifade kullanıyor; halen İs- müdahale eden unsurların, kültürel bağlarının,

54 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

kökleriyle gurur duymaya ihtiyaç duyduğu ai- yormuş gibi temsil edilirler.” Fransız düşünür Ba-
diyet duygusunun, çevresel faktörlerin belle- libar’a ait olan bu sözlerin sadece Amerikan ve
ğinde bıraktığı yönlendirici izlerin etkilerini de- İsrail toplumlarına ait olduklarını söyleyebiliriz
taylar ve örneklerle izah ediyor. Bu ön tanım- aslında. Fakat bu bölüm boyunca ulus, halk, ka-
dan sonra genel olarak dünya halklarına kısa vim gibi kavramlar, referans gösterilmiş sayısız
bir değinme yapıp Yahudi halkının kendine tarihçi ve düşünürün kaleminden yapılmış alın-
kurguladığı sözde destansı tarihini, biraz ironik tılarla son derece flulaştırılmış, kitabın ilerleyen
biraz da alaycı bir bakışla özet geçiyor. Daha bölümlerinde ortaya konacağı üzere; Yahudi
sonra kitap boyunca “ulusal buyruğun” çelişki ve toplumu bilinen ve kabul görmüş tanımlara
gerçekten sapan noktalarda yaptığı katkıyı izah göre bir halk olmasa da zaten hiçbir toplumun
etmek üzere birer paragraflık değinilerle konu- bu tanımlar üzere bir soy birliği, lisan birliği, or-
ya giriyor. Yahudilerin tarihine uzun dalışı, bu tak tarih ve ortak özgün kültür sahibi olmadığı-
güne dek kabul görmüş anlatılardan önemli öl- nı iddia eden bir felsefe inşa edilmiş.
çüde ayrılmakta. Sınırları ve tanımı yapılamayacak kadar belir-
1. Bölüme “Ulus Yapımı, Egemenlik ve Eşitlik” siz halk ve kavim gibi oluşumların, son yüzyılda
başlığı ile giriyoruz. Ulus, halk, millet kavim ke- ulus devletlerin kurulmasıyla birlikte sınırları-
limelerine doğru tanım aramakla geçen bu nın çizildiği, öncül aydınlarla oluşturulan aidiyet
bölümün girişindeki alıntı, bölümün özeti gibi: algısını ise toplumların sevinçle kabul ettiğini
“Hiçbir ulus, doğallığında etnik bir temele sahip öne sürüyor. (S.88)
değildir fakat toplumsal oluşumlar ulusallaştık- 2. Bölüm “Mit Tarih”, Brauch Spinozadan (1670)
ça kapsadıkları, böldükleri ya da tahakküm altına ‘Kitab-ı Mukaddesin ilk beş bölümünü yazanın as-
aldıkları nüfuslar ‘etnikleştirilir’ yani geçmişte ya la Hz. Musa olmadığı ondan yüzlerce yıl sonra ge-
da gelecekte sahici doğal bir topluluk oluşturu- len bir yazar olduğunun gün gibi ortada olduğu-
nu’ itiraf eden alıntısıyla başlıyor. 19. Yüzyılın ikinci yarısında Darwin ve ‘Türlerin
Milattan 100 yıl kadar sonra Flavius Yosefus ta- Kökeni’nden sonra, saygın bir tarih kitabına Tek-
rafından yazılmış “Antik Çağ Yahudileri”, ilk Yahu- vin anlatısıyla başlamak çok güçtü diyor yazar.
di tarihi kitabıdır. Bir Yahudi tarihi kitabının ye- Bu nedenle Graetz, Yosefus’tan farklı olarak kita-
rin ve göğün yaratılması ile Hz. Adem’den baş- bının ilk bölümlerine İlkel tarih ve Kenan ülke-
Avusturya doğumlu tarih layarak yazılması, Yahudilere statü kazandırma sinin fethi adlarını vermiştir. Yahudileri bir ulus
profesörü Shlomo Sand’ın çabası olarak yorumlanmış. Son derece uzun olarak yeniden inşaa etme faaliyetleri, Alman-
“Yahudi Halkı Nasıl İcad bir zaman boyunca hahamlar bu işe bir daha ya’da bir devletin içinde ayrı baş çeken bir ulus
doğması rahatsızlığına yol açarak büyük bir
Edildi?” isimli kitabı, el sürmemişler ki bundan sonraki ilk çalışma
1600 yıl sonra Jacques Basnage tarafından ka- gerilimin fitilini ateşlemiştir. Graetz’in varisi, Be-
bildiğimizi sandığımız birçok yaz Rusya’da doğmuş olan Şimon Dubnov’dur.
leme alınabilmiş. Basnage ve ardılları olan Jost,
şeyi aslında hiç bilmediğimizi Zunz ve Geiger gibi tarihçilerin döneminde Kendisi son derece laik bir kişi olmasına rağ-
fark etmemize sebep olabilir. halen Yahudiler bir halk veya bir kavim değil, men Yahudi tarihini Kitabı Mukaddes kalıbı
Modern bilimi kutsallaştıran bir dini cemaat olarak anılmaktadır. Ve bulun- içinde seslendirmek zorunda kalmıştır. Bu dö-
nemde Rusya, Polonya ve Ukrayna’da baş gös-
kimselerin; ışığın mercekten dukları vatanları sahiplenip aidiyet duygusuyla
yaşamaları özendirilir. Yahudilerin toplumla ka- teren anti-semitist kanlı isyanlar, bölgedeki Ya-
geçerken o merceğin pürüzsüz hudi nüfusun büyük bölümünün ABD’ye göç-
rışık evlilikler yapması, içinde yaşadıkları halk-
ve şeffaf olduğu kadar düzgün mesine yol açmıştır.
larla entegrasyon yaşaması ideal kabul edilen
ulaşabileceği gibi, bilimi bize bir dönemdir bu dönem. Graetzden Dubnov’a geçerken ateşli ve des-
sunan insanların merceğinden tansı tarih yazımı da yerini daha profesyonel bir
Heinrich Graetz (1817-1891), Yahudilerin tarih
geçerken kırılan bilginin o bilim yazımının ilk ulusal modelini oluşturan kişidir,
tarih yazımına bırakır. Dubnov’da, Tekvin kitabı-
adamı kadar berrak ve seleflerinin açtığına inandığı dayanılmaz uçu-
nı tarihsel bir tanık olarak görmek yerine meta-
for olarak kullanıldığını görmek mümkün.
kayıpsız ulaşacağını tefekkür rumu var gücüyle kapatmaya çalışır. “Bundan
etmeleri gerekiyor. böyle Yahudilik, ... vatanı olan Kenan ülkesinden Yine de her ikisindeki ortak nokta, ‘halkın’ tarihi-
kökleri sökülerek Berlin kapılarına kadar varmış ni zaman içinde mümkün olduğunca geri at-
antik bir halk-ırkın özelliği olmuştur.” (S.101) Ulu- manın önemli oluşudur. Bu noktada İsrail tarihi-
sal bir duygu uyandırmak için bir mitoloji ve ni MÖ. 20. yüzyıla kadar götürmekte inad eder-
bir teoloji gerekir. Graetz de bu kartı kullanır. ler. Bu söylemleri için bazı arkeolojik bulguları

www.mirasimiz.org.tr 55
KİTAP TAHLİLİ

kurgulandı. Arkeolojik buluntular bu kurgular-


la ilişkilendirilip renkli, canlı, etkili ve sürükleyi-
ci bir tarih oluşturuldu. Arap topraklarını işgal
ettikçe yeni arkeoloji alanları açan işgalci İsrail
yöneticileri, bu kazı ve incelemelerde çıkan so-
nuçlardan hiç memnun kalmadılar. Zira ken-
di elleriyle binbir detay vererek yazdıkları tarih,
bütün bu anlatının hata değil, özellikle yapıl-
mış bir kurgu olduğunu ele veriyordu. Hege-
monik baskı nedeniyle arkeologların seslerini
çıkarmaları 20 yılı buldu çünkü̈ bulgular res-
mi tarihi hem kronolojik hem de nitelik bakı-
mından yalanlıyordu. Her kazı, her teknolojik
tahlil, “kadim, şanlı ve üstün bir Yahudi tarihi”
fikrinin sadece kendi yazdıkları tarih kitapla-
rında mevcut olduğunu gösteriyordu ve kimi
da kendilerince kullanırlar. Tarihsel veriler, Ki- bundan sonrası için belirleyici rol oynadı. Artık bilim insanları öyle bir noktaya geldi ki artık
tab-ı Mukaddes verileriyle uyuşmadığı zaman, tezlerini ulusal-tarihsel hakikat, bilimsel bakım- Süleyman adında bir kralları olduğundan da-
tarihsel verileri Kitab-ı Mukaddes anlatısına uy- dan nesnel ve yöntemli bir belgeleme ile res- hi şüphe etmeye başladılar. Ancak bu çelişkiyi
durmak için teviller, yorumlar yükledikleri de miyete taşımaya başlarlar. seslendiren herkes susturuldu. İkinci bölümün
yazar tarafından ifade ediliyor. sonlarına doğru, Kitab-ı Mukaddes’in önemli
Dinur, ‘İsrail ülkesi’ ifadesini ve ‘vaad edilmiş top-
raklar’ın genişletilmiş hudutlarının tarifini kita- bir kısmının Pers döneminde, tarihsel çekirde-
Dubnov etnik merkeziyetçi kimlik, Kitabı Mu-
bının başına koydu. Kitabı mukaddesten refe- ğinin Yehuda Krallığı’nın son döneminde, bazı
kaddes üzerine bina edilen laik ve modern bir
rans aldığı kısımları sadece sözlerine tarihi ta- bölümlerinin de Helenistik dönemde yazılmış
Yahudi ulusal ayrılıkçılığı süreci geliştirmiştir.
nıklık olarak kullandı. Teolojiyi metinden bütü- olduğuna dair delilleri incelemiş, biz detayına
Ardılı ise New York’ta mukim Salo Wittmayer girmeyelim.
nüyle kaldırdı, Tanrısal buyruklar es geçilebilir
Baron olmuştur. Baron döneminde halen Siyo-
ve yalnızca ulusal hakikatin buyruklarına sadık 3.BÖLÜM: SÜRGÜNÜN İCADI
nist felsefe doğmamış olmakla beraber, filolojik kalınabilir bir yazım gerçekleştirdi. Elbirliği ile (Din yayma ve Din değiştirme)
araştırmaları gözardı eden, tezlerine bazı arke- icad edilmiş “Yahudi Ulusu”nun başrahipleri ar- Kökünden sökülme ve sürgün, geçirdiği bütün
olojik keşifleri temel alıp her türlü metafizikten tık modern İbranicede yazan tarihçilerdi! dönüşümler boyunca Yahudi geleneğine de-
sıyrılmış, laik bir kabukla çevrili, özgül ve tanım-
1950’lere gelindiğinde, David Ben Gurion, Kut- rinden kök salmıştı. Esasen, “sürgün” Yahudile-
lı bir ulus yanlısı söylem oturuyordu. Graetz ile
sal metni bir politik strateji unsuru olarak kul- rin etnik kimliğinin iskeletini destekleyebilecek
Dubnov’un bu eseri, artık akademik çevrelerde
lanarak yüz binlerce yeni göçmeni birleşik bir kurucu mit olarak algısal anlamda beslenmiş
büyük bir kabul görüyordu.
halk haline getirmeye ve yeni kuşakları bu top- bir kurguydu. Ne Babilliler, Asurlular, ne de Ro-
Tarih biliminin de sosyoloji, antropoloji, arkeo- raklara bağlamaya çalıştı. Ulus tasarımını bir malılar, fethettikleri hiçbir beldenin halkına sür-
loji ve diğer bilim dallarının da onu dillendirip adım öteye taşıyarak İbranilerin, Hz. İbrahim gün uygulamamıştı. Yahudilere de dahil.
yorumlayan akademisyenlerinin şekillendirdiği (as)’ın Kenana gelişinden çok daha uzun süre- Ağlamak ve yakınmak için iyi bir sermaye olan
kalıp ile kalıplandığına bu kısa yakın tarih süre- dir Kenan’da bulunduklarını, Mısır’a sadece bir ‘yakılan yıkılan, sürülen halk’ miti her açıdan iyi
cinde büyük bir ibret vardır. Söz sahibi olmayı ailenin göçtüğünü, vaad edilmiş toprakların Hz. bir hammadde olarak kullanılıp durmuştur.
başaranlar, sözlerini bilime ‘sahip’ olarak ataya- İbrahim ile Sare’nin soyundan gelenlere ait ol-
bilmişlerdir. duğunu ileri sürdü.
1930’lu yıllarda, Yitzak Bayer’e Baron’un kitabı- Bu yıllarda kitap-halk-toprak şeklinde bir teslis
nın eleştiri-analizini yapma görevi verilir. Baerle oluşturulmuş, insanların soyadları ve yerleşim
beraber Siyonist tarih yazımı başlamıştır! ‘Üstün birimlerinin adları İbranice isimlerle değiştiril-
Yahudi ulusunun kutsal modeli olmasaydı, hiçbir miştir. Eğitim sistemi ve okul müfredatları, yeni
ulusal fikir Avrupa’da ortaya çıkmazdı.’ tezi işlenir. yetişen neslin kendisini Kutsal Süleyman Krallı-
Bu tezler uzman etiketli araştırmacılar tarafın- ğı’nda yaşıyor gibi canlı ve yoğun bir algı içinde
dan yazılıp Nazi Almanya’sında yayınlanmıştır. eğitilmesini, Arap ülkelerine tüm kanlı saldırıları
Yitzak Baer de birçokları gibi Germen vatanın- da Davud’un Goliath’a (Caluta) zaferi ile özdeş
dan 1936’da kovulmuştur. Bu tarihte bu kovul- gösterilmesini işliyordu. Hz. İbrahim (as)’ın Ke-
malar doruk noktalarına erişmişti. Baer’in yakın nana göçü, varsayımsal olarak MÖ.20. yy. ola-
dostu tarih profesörü Dinur, baskın kişiliği ile rak kabul edildi ve sonraki olaylar onun üzerine

56 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Sürgün mitinin bir sebebi daha vardır. Hristi-


yanlar dinlerini yaymaya başladığı zaman, sev-
gi dini tanımlı bir lisan yürüttüler. Hz. İsa (as)’ın
bütün insanlığın günahlarına bedel olarak ken-
dini feda edişini dillendirdiler. Bu şefaati kabul
etmeyen Yahudilerin keffareti de “sürgün miti”
olmuştur.
Bölümün devamında bütün Akdeniz havza-
sında Museviliği seçen toplumlar olduğunu,
bölge tarihini ve demografik yapısını detaylı
inceleyerek Yahudilerin kendi neslinden değil,
çevrede yaşayan halkların Museviliğe geçmesi
suretiyle Yahudiliğin yayıldığını delilleriyle ispat-
lıyor. Zaten Kitab-ı Mukaddes’te de bütün dün-
yayı Musa dinini kabule davet cümleleri mev-
cuttur. Her semavi dinin yapması gerektiği gibi son derece iyilik dolu davranışları sebebiyle do- Bu devletler ve liderleri, sağlıklarında var güç-
tebliğin yapılmış olduğu ve bu davetin Akde- ğal olarak Müslümanlığı seçtiklerini, aslen Filis- leriyle Yahudiliğe sahip çıkmış, dinleri için kah-
niz’in kuzey ve güney topraklarında hızla yayıl- tinlilerin kendileriyle aynı etnik kökene ait oldu- ramanca savaşmış olmalarına rağmen, siyonist
dığı ortaya konuyor. Yahudilerin bir etnik-ulus, ğunu iddia eden bir eser yazmaya girişti. tarih yazımının temel dinamikleriyle ters düş-
katıksız bir soy olduğu tezinin de zaten diğer tükleri için ne çabalarına şükran duyulur ne de
iddiaları gibi asılsız olduğunu görebileceğimiz Kudüs ve çevresine işgal yoluyla sahip olmak
adları anılır. Yazarın yorumu şöyledir: “Bir ulusun
bir okuma sunulmuş. isterken aynı zamanda bölge halkının zihinleri-
oluşumunun başlangıcında hazırlanmış söy-
ni de işgal ederek kendi içlerinde eritip entegre
Romalılar zaten çok tanrıcı olduklarından her- lemlerden uzaklaşan tarihsel algılar, ancak so-
etme hülyaları, Filistinlilerin taviz vermeyen asil
hangi bir tanrıya tapan tebaları onları rahatsız nuçlarından duyulan kaygı azaldığında kabul
ve güçlü karşı koyuşu karşısında çöktü. İslam
etmemişti. Romalıların Yahudilerden şikâyeti edilebilir.” (S.305)
toplumunu asimile etmenin kolay lokma ola-
sadece kendi tanrılarını reddedişleri değildi. İn- cağı sarhoşluğundan, Müslüman Filistin halkı- 5. Bölüme damgasını vuran ‘AYRIM’ Israil’de
sanlara değer vermeyişleri, Romalıları ve yasa- nın cesur direnişiyle ayıldılar. kimlik politikası irdelemeleri olmuş. Yazılı yasa-
ları küçümseyişleri, içinde yaşadıkları topluma larında özgürlük, adalet, eşitlik ve barış vurgula-
saygısızlıkları, dindaşları olmayan kimselere yol Bu girişim de boşa çıkınca siyonist düşünce,
rı yaparken ırkçılığın teşvikini yasaklarken reali-
bile göstermeyişleri tarihe geçmiş ve İmparator tekrardan etnik ve tarih söylemini, kendi ideo-
tenin bu ilanla taban tabana ters olduğu gözler
Konstantin ve oğulları zamanında, Yahudilik kü- lojik keyfince şekillendirdi.
önüne seriliyor.
çümsenen bir mezhep halini almıştı. Almanya 4. Bölüm Suskunluk Yerleri adını taşıyor. Bu bö-
ve Rusya’dan kovulma geçmişlerini de hatırla- “Siyonizm, neredeyse imkânsız bir misyonla kendi-
lümde, Yahudiliğin kendi içine kapanmadan
yarak, ayak bastıkları her yere nefret tohumla- ni görevlendirmişti, sayısız etnik birimi, değişik ve
önce inancını yayma davetine devam ettiğine
rı ekmeyi nasıl bu kadar yüksek perdeden ba- çeşitli kökenli kültürel ve dilsel gurupları, tek ve bir-
değiniliyor. Arap yarımadasından Slav toprak-
şardıklarını merak ediyoruz. Tarihte bir dönüm leşik bir ‘ethnos’da kaynaştırmak. Kitabı Mukadde-
larına, Kafkas Dağları’na kadar yayılan tebliğci-
noktası sayılabilecek bu aşamada, artık Hristi- si gerçek bir bellek kitabı olarak benimsemesi böy-
ler anlatılırken Yesrib’deki 3 Yahudi kabilesinin
yan dünyasında ayakta kalabilmek için yöne- le açıklanır.” (S.313)
de isimleriyle beraber bu bölgeye tebliğ amaçlı
lim değiştiren Yahudi merkezi kimlik politikası, gelenlerin nesilleri olduğu ifade ediliyor. Süreç, artık biyolojik iddiaya gelip dayanmalıy-
Hristiyan krallığın tecrit edici hükümlerini kabul dı. Zira modern dönem Yahudileri doğrudan
etti ve kapısını çalan yeni katılımcılara kendi- Bu bölümde, detayına uzun uzun girerek ta-
doğruya ilk sürgünlerin soyundan gelmiyorsa,
ni kapattı. rihlerini ve gelişimlerini anlattığı uzak iklim ve
yalnızca İsrail’in ülkesi olduğu iddia edilen bir
coğrafyalardaki 3 Yahudi devletinin de hikaye-
Kenan illerindeki Yahudilere ne olduğunu da kutsal toprak üzerine yerleşmeleri nasıl meşru
si var. Arap yarımadasının en güney ucundaki
bulmak zor değildi, gerçekte hiçbir sürgün ya- gösterilirdi?.. Genel anlamda ilk siyonist ente-
Himyar Krallığı’nın, Kuzey Afrika Berberileri’nin
şanmamıştı ve bölge halkı; Hristiyanların fethi lektüel olarak tanımlanabilecek Nathan Birn-
kraliçesi Dihya el Kahina’nın ve Hun Türkle-
ve yönetiminde Hristiyanlığa, Müslümanların baum, (1891 yılında Siyonizm kavramını yarat-
ri olan Hazar Devleti’nin. Özellikle Hazar Dev-
fethi ile ve yazar tarafından hakkı büyük ölçüde mıştır.) özel bir halkın entelektüel ve duygusal
leti’nin yıkılmasıyla çevrede yaşamaya devam
teslim edilen şefkatli, adaletli muamelesiyle de özgüllüğünü yalnızca doğa bilimleri açıklaya-
eden halkı, Rusya ve Doğu Avrupa’da yaşayan
Müslümanlığa intisap etti. (S.227) bilir.” (S.315)
ve Akdeniz Bölgesi’ndeki Saferad Yahudilerin-
1918 yılında David Ben Gurion ile ardılı Yitzhak den çok farklı özellikler gösteren Aşkenaz Yahu- Siyonizmin asıl kurucusu Teodor Herzl ise ırksal
Ben Zwi, Müslüman fâtihlerin bölge halkına dilerinin varlığını açıklıyor gibidir kanaatimizce. birlik üstünde durmuyordu. Acil politik eylemi-

www.mirasimiz.org.tr 57
KİTAP TAHLİLİ

Profesör Sand, çözümü iki


uluslu demokratik bir devlette
görüyor. Yazarın son çağrısı
ise düş kabusa dönüşmeden
önce uyanıp geleceği yeniden
düşünmeye başlamak.

lara yol açacak ve böyle bir senaryonun ger-


çekleşmesi, Israil’in Orta Doğu’daki varlık tari-
hinde önemli bir dönemeç oluşturacağını da
söylemekten geri durmamış. (S.375) Üstelik de
ABD ve diğer batı ülkelerinin desteğinin gide-
rek azalması ve 35 yaş altı Yahudilerin dahi İs-
rail’e yönelik ilgi ve desteğinin kaybolması gibi
donelerin, işgalci İsrailin kuruluş dinamiklerinin
erimesine işaret ettiğini izah ediyor. Batının ko-
şulsuz desteğinin her zaman devam etmeye-
nin ihtiyaçlarından başka bir kaygı taşımıyordu. yoksun olsa da büyüleyici olan kendine özgü yan- ceği riskine karşı Arap ve Müslüman dünyası-
nın ortasında tecrit olmuş bir etnik devletin ka-
Yine de bir çok Yahudi entelektüel, ısrarla kan ları gerçekten gözlemlenmemiş bir piç.” (S.347)
deri ise varsayımlara açıktır!
bağı ve bu kanın üstünlüğünü işlemeyi sür-
Kitap sona ererken, Yahudi ve Demokratik zıt
dürdüler. Yahudi kanı teorisi çok hızlı bir şekil- Profesör Sand, çözümü iki uluslu demokratik
kavramlar mı sorusuna cevap aramış Prof. Sh-
de kabul gördü. Bu fikir öyle hoşlarına gitti ki, bir devlette görüyor. Yazarın son çağrısı ise düş
lomo Sand. Yasalarında eşitlik ve adaleti telaf-
Doktor Elias Auerbach, Yahudi ırkının daima saf kabusa dönüşmeden önce uyanıp geleceği
fuz ederken, Filistin halkını yok sayıp deniz aşırı
bir ırk olduğunu ve Yahudilerin imparator Titus yeniden düşünmeye başlamak. (S.380)
ülkelerde yaşayan kimilerine aidiyet ilan eden
(MS.70) döneminden beri asla yabancılarla ev-
bir rejimin kalitesini, yurttaşlarının temsili ve yö- İşgalci İsrail’in, kırılması her an mümkün ince
lenmediğini iddia edebildi. Adlarıyla sanlarıyla
netimi noktasında sebep olduğu sorunları dile bir buz tabakası üzerinde durduğunu keşfe-
verilen çok sayıda biyologlar, doktorlar ve ge- den objektif bir anlatıya sahip bu kitabı anla-
getirmeye çalışmış. Dünyadaki çok toplumlu
netikçilerin de furyaya dahil olmasıyla Yahudi mak için yaptığım yan okumalarda Eski Ahit’in
ve çok kültürlü demokrasi örnekleriyle Israil’in
halkının ‘organik tarihi’ tüm eğitim müfredatına Zekeriya kitabında dikkatimi çeken bir kehanet
her alandaki sorunlu muamelelerini karşılaştı-
girdi. Üniversite seviyesinde yürütülen genetik oldu. Dünyanın sonuna dair açıklama yapan
rıyor. Duyarlılığına teşekkür etmekle birlikte, İs-
araştırmalar manipüle edilerek, önceki güdüm- bu kehanette, Mesih’in gelip inananların başı-
rail işgal devletinin Filistin halkını yok saymaya
lü antropologlar gibi aynı ideale hizmet etti. na geçeceği, müminlerin görkemli günlerinin
değil yok etmeye çalıştığını kendisine hatırlat-
Siyonist çete, 1948 yılında dünyanın dört bir mak isterdik. İşgalci İsrail’in kurumsal uygula- geleceği, Kudüs’te tekrar Allah’ın adına bir dev-
yanında yaşayan Yahudileri, yurttaşlık haklarını malarındaki çarpıklıkları son derece dikkatli bir let kuracağı, Tanrı’nın krallığının bütün diğer
gerçekleştirebilmeleri için davet etmeye başla- gözle eleştiren yazar, her gün akan kana, öldü- krallıklara galip geleceği vurgulanır. Bu kısmı si-
dı. Topraklarına kuruldukları bölge halkını yok rülen çocuklara ve kadınlara değinmeden ko- lip yok etmediklerine göre hoşlarına gittiğine
sayarken, dünyanın öbür ucundaki Yahudiyi va- nuyu tanıma getirerek yönetim biçimini “Libe- şüphe yok. Biz Müslümanlar olarak, Haşr Sure-
si 14. ayetten zaten biliyorduk ki onların kendi
tandaş olarak davet ediyor, ayrıca Yahudi oldu- ral özellikler taşıyan bir Yahudi etnokrasisi” olarak
aralarında çekişmeleri şiddetlidir ve kalpleri da-
ğunu ispatlamak isteyenler arasında da kendi adlandırmış.
ğınıktır. Kendi entelektüelleri farkedecek sevi-
kriterlerine göre ayrım yapıp kabul veya redde-
Kendi kurguladığı hayali etnik bütünlük, aynı yede varoluş dinamikleri çatırdamaya başlayan
diyorlardı.
topraklardaki halkın dörtte birini yok sayma, di- işgalci İsrail, şimdiden kendi sonu için yas tut-
“Bu kültür, hem sevilip hayran olunan, fakat bü- ni yasa ve tarih tarafından Yahudi görülmeyen- maya başlamalıdır. Çünkü ‘Kafirler istemeseler
tünüyle meşru olmayan bir evlattı; yetiştirmek ge- ler, bütün bu çelişkilerin ürettiği büyük gerilim, de Allah nurunu tamamlayacaktır.’ (Saff Suresi
reken, fakat tarihsel ya da geleneksel evveliyattan belirsiz bir gelecekte çözümsüz büyük sorun- 8. ayet)

58 www.mirasimiz.org.tr
ÇİZGİLERLE KUDÜS NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Çizgi: Elif Merve Ekin - Türkiye

www.mirasimiz.org.tr 59
SÖYLEŞİ

Kudüs Araştırmaları Platformu bu sene Mayıs ayında, tam da Nekbe


Günü’nün yıldönümünde açıldı. Platform, Kudüs ve çevresi ile ilgili önemli
çalışmalar yapıyor. Bu gönüllü ve dinamik ekip adına Beyzanur Armağan
yaptıkları çalışmaları editörümüz Şeyma Çiçek’e anlattı.

Şeyma Çiçek
Beyzanur Armağan

Bu araştırma sitesini açmanızdaki amaç Aynı zamanda yabancı kaynaklardan önem-


ve motivasyonunuz nedir? li gördüğümüz içerikleri de Türkçe’ye tercüme
Türkiye’de belirli bir Filistin duyarlılığı mevcut ederek yayınlıyoruz. Bunun içerisine arşiv bel-
ancak bu hassasiyetin dışa vurumu genellikle geleri de giriyor, güncel analizler de. Böylece
hamasi sloganların ötesine geçmiyor. Biz, bir Türkiye’deki Filistin üzerine yapılan çalışmalar-
avuç gönüllü olarak toplumda var olan Filistin Türkiye’de belirli bir Filistin daki literatür boşluğunu doldurmayı, bu alan-
hassasiyetini sağlam bir bilgi zemini üzerine duyarlılığı mevcut ancak bu daki akademik çalışmaları teşvik etmeyi amaç-
koyarak pasif değil aktif bir direniş göstermek lıyoruz.
hassasiyetin dışa vurumu
istedik. Bunu yapabilmemiz için de öncelikle Türkiye’de bu alanda benzer bir çalışma
genellikle hamasi sloganların
bu alanda çalışma yapan kişi sayısının artması var mı? Veya bu konuda bir eksiklik mi
gerekiyordu. Çalışma yapmak isteyen kişilerin ötesine geçmiyor. Biz, bir avuç
hissettiniz ki bu adımı attınız?
yaşadığı en temel problemlerden birisi Türkçe gönüllü olarak toplumda Yaptığımız çalışma Türkiye’de bir ilk. Çünkü
kaynakların yetersizliğiydi. Biz Türkçe, İngilizce, var olan Filistin hassasiyetini 10.000’den fazla akademik çalışmayı şu an için
Arapça ve ileride İbranice olmak üzere dört dil- sağlam bir bilgi zemini üzerine üç dilde bir arada sunacağımız bu platform
de çeşitli kaynakları bir araya getirerek araştır- koyarak pasif değil aktif bir Filistin araştırmacıları için bir rehber niteliğin-
macılara kolaylık sağlamayı hedefledik. Böyle- de olacak. Proje üzerine iki yıldır çalışıyoruz.
ce Filistin üzerine çalışma yapan birisi internet
direniş göstermek istedik.
Bu süreçte yurtdışında tasarladığımıza benzer
sitemize girdiğinde ihtiyacı olan anahtar keli- çalışmaların olup olmadığını araştırdık, başlı
meleri aratacak ve pek çok arşiv belgesine çok başına Filistin üzerine açılan pek çok internet
hızlı bir şekilde erişim sağlamış olacak. sitesi keşfettik, birçoğunu sitemizde de kullanı-

60 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

yanın farklı yerlerinden Filistin araştırmacılarına ğımız İbranice eğitim materyalleri ve Diyanet
da önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz. İslam Ansiklopedisinden ilgili maddeleri der-
lediğimiz çalışmalar da mevcut. Bu alanda ça-
Neye, kime ve niçin ulaşmaya
lışma yapan kişiler olarak çok önemsediğimiz
Ekibimizde Siyaset, Hukuk, çalışıyorsunuz?
ve sahayı anlamak için oldukça önemli bir alan
Platformumuzun kapıları Filistin üzerine çalış-
İlahiyat, Arap, İngiliz, İbrani olan Filistin Lehçesi ile ilgili de çalışmalarımız
malar yapmak isteyen, bu alanda kendini geliş-
ve Türk Dili Edebiyatı gibi çok tirmek isteyen, gönüllülük bilinci ve özveri sa-
devam ediyor. Görsel arşiv kısmı ise tarihi fo-
farklı bölümlerden öğrenciler hibi herkese açıktır. Gönüllülerimizin çoğu üni-
toğraflar, çeşitli infografikler ve detaylı haritalar-
dan oluşuyor.
yer alıyor. Bu alanlardan versite öğrencilerinden oluşsa da liseli öğren-
bağımsız olarak Tıp ve ciler yahut çalışan kişilerden de bu işin içinde En önemsediğimiz ikinci kısım ise Blog kısmı.
olanlar var. Bunun dışında her üniversite çatısı Burada dünya basınından gündeme dair analiz
Mimarlık gibi bölümlerden
altında bir Kudüs Araştırmaları Kulübü kurulsun ve raporların tercümelerini yayınlamaya başla-
de gönüllüler var. Aynı istiyoruz, pek çok üniversiteden öğrenciler ile dık. Bu vesileyle okurlar artık Filistin gündemi-
şekilde benzer bölümlerin iletişimdeyiz ancak bunun sayısının artmasını ni çeşitli perspektiflere sahip analistlerin bakış
yüksek lisans ve doktora arzu ediyoruz. Sosyal medyadan ise ilk etapta açısını görme fırsatı yakalayacaklar. Aynı şekilde
seviyesinde olan yahut henüz Türk kamuoyunun her kesimine, ileriki aşama- bizler de hazırladığımız araştırma yazılarını, film
da dünya çapında Filistin üzerine çalışma ya-
lise düzeyinde olup çok azimli ve kitap tahlillerini, raporları burada yayınlıyor
pan herkese ulaşmayı hedefliyoruz. Bunu sağ- olacağız. Dışarıdan katkıda bulunmak isteyen-
çalışan gönüllülerimiz de var. lamak için zaman zaman yabancı İngilizce ve ler için de ayrıca çalışmalarını sunmak için bir
Arapça programlar da düzenliyoruz. platform işlevi görecek.
Sitenizi ziyaret eden insanlar Filistin ve Bunlar dışında miladi takvimin başlangıcından
Kudüs hakkında neler öğrenecek mesela? günümüze dek Filistin tarihi, Yahudi tarihi ve Fi-
cılarla paylaştık. Bu sitelerin önemli kısımlarını
İnternet sitemizdeki çalışmanın en büyük bö- listin-İsrail çatışmasının tarihine dair bir zaman
harmanlayarak arşiv, haritalar, infografikler, gezi
lümünü arşiv kısmı oluşturuyor. Arşiv kısmı Fi- tüneli çalışması hazırladık. Okurlar bu kısımdan
rehberi, Mescid-i Aksa’daki eserler, zaman tüne-
listin ile alakalı yazılan kitaplar, makaleler, tezler; tarihin seyrine geniş bir pencereden bakabi-
li, Filistin köyleri, mülteci kampları, Filistinli şah-
çekilen filmler, belgeseller, diziler, videolar, po- lecekler.
siyetler, Filistin terminolojisi gibi kısımları Türkçe
dcastler; analizler, raporlar ve blog yazılarından
olarak sitemizde sunduk. Bu anlamda yaptığı- oluşuyor. Bunlar dışında özel olarak hazırladı- Şahsiyetler kısmında önemli Filistinli şahsiyet-
mız çalışmanın yalnızca Türkiye’de değil, dün- lerin biyografilerini sunuyoruz, herkesin bildiği

www.mirasimiz.org.tr 61
SÖYLEŞİ

ve ufak bir aramayla bilgi sahibi olunabilecek Siteye katkı sunanlar gönüllü mü yoksa makale formatında sunacak, arşivdeki kitapların
isimlerden ziyade, fazla bilinmemesine rağmen profesyonel bir maaş sistemi mi var? önsöz ve içeriklerine dair doküman girişlerine
Filistin tarihinde önemli rolü olan insanları ön Sitemize ve platformumuzda katkı sunan, içe- de yakın zamanda başlayacağız.
plana çıkarma gayretindeyiz. rik hazırlayan ve içerik girişi yapan herkes tama-
En detaylı çalışmalarımızdan birisi olan Mes-
men gönüllüdür. Herhangi bir sponsorumuz
Nekbe kısmı, Filistinlilerin felaketi olan sürgün cid-i Aksa sayfası için araştırmalarımız hala de-
yahut gelirimiz olmadığı gibi maddi bir kazanç
ve işgal sürecini detaylarıyla, bölge bölge çalı- vam ediyor. Bu kısmı hazırlarken Mesciddeki
da sağlanmamaktadır. Platformun giderleri gö-
şacağımız bir alan. Bu kısımdan harita üzerin- her eser ile ilgili Arapça ve İngilizce olabildi-
den Filistin’in köy ve şehirlerinin işgal tarihini ve nüllülerin destekleriyle sağlanmaktadır.
ğince fazla kaynaktan istifade ettik. Mescid-i
bugünkü durumlarını okuyucuya sunacağız. Siteye katkı sunanlar akademisyen mi, Aksa’da bulunduğum süre zarfında mescidin
Sürgün ile beraber ortaya çıkan Filistin içinde öğrenci mi, gazeteci mi? Nasıl bir çalışma kütüphanesindeki eserleri tarayarak gönüllü-
ve dışındaki mülteci kamplarına dair içerikler grubunuz var? lere gönderirdim ki bu çalışmaya eklesinler.
de yine aynı şekilde bu sayfada olacak. Ekibimizde Siyaset, Hukuk, İlahiyat, Arap, İngiliz,
Bu anlamda Mescid-i Aksa ile ilgili Türkiye’deki
Sözlük bölümü hala çalışması devam eden bir İbrani ve Türk Dili Edebiyatı gibi çok farklı bö-
en kapsamlı çalışmalardan birisini de yakın za-
kısım. Filistin çalışmak isteyen kişiler için el reh- lümlerden öğrenciler yer alıyor. Bu alanlardan
manda sitemizde sunacağız.
beri niteliğinde olacak bu sayfada Filistin termi- bağımsız olarak Tıp ve Mimarlık gibi bölüm-
nolojisine dair tarihi, siyasi pek çok kavram izah lerden de gönüllüler var. Aynı şekilde benzer Sitenin yayına başlama saati de “mani-
edilecek. bölümlerin yüksek lisans ve doktora seviyesin- dar” diyebileceğimiz bir saat olmuştu,
de olan yahut henüz lise düzeyinde olup çok o konuda da bir şeyler söylemek
Gezi Rehberi kısmında ise Filistin topraklarına azimli çalışan gönüllülerimiz de var. Bu farklılık- ister misiniz?
seyahat etmek isteyenler için detaylı bir çalış- lar çalışmalarımıza her daim farklı bir renk ge- Site fikri ortaya çıktığından beri özel bir gün ol-
ma hazırlıyoruz. Burada yine harita üzerinden
tiriyor. Örneğin bir çalışma üzerinde çok farklı ması gerektiği konusunda bütün ekip ittifak et-
şehirler ile ilgili detaylı seyahat bilgileri, turistik
açılardan yorumlar ve öneriler sunulabiliyor. Bu miştik. Bu konuda farklı görüşler de ortaya atıl-
mekanlara dair detaylar yer alacak. Çeşitli üni-
bizim için büyük bir zenginlik. dı. Ancak Filistinlilerin Nekbe günü (Büyük Fela-
versitelerdeki eğitim imkanları anlatılacak. Da-
ha önceden seyahat eden kişilerin yazdığı gezi Site devamlı güncellenecek mi ve nasıl? ket) olan 14 Mayıs 1948 tarihi Filistin tarihinde
yazılarına da burada yer vereceğiz. Filistin’e se- Elbette, site için uzun soluklu bir arşiv çalışması bir dönüm noktasıdır. Çünkü bu tarih aynı za-
yahat etmeden önce herkesin aklına gelebile- yaptık ve 10.000’den fazla veriyi bir araya getir- manda İsrail’in de kuruluş bildirgesini resmi ola-
cek soruların cevaplandığı bir kısım da olacak, dik. Bu verileri siteye her gün onlarca gönüllü- rak yayınladığı gündür. Bu tarihte açılış yaparak
böylece bu noktadaki kaygıları izale ederek Fi- müz eklemeye devam ediyor. Bu yüzden siteye işgalin başladığı noktadan geriye saracağının
listin’e bireysel gidişlerin önünün açılmasını ar- her girdiğinizde muhakkak farklı içerikler bula- ve sürgünün evine dönme vaktinin geldiğinin
zuluyoruz. caksınız. Ayrıca internet sitemizdeki yazıları sesli altını çizmek istedik.

62 www.mirasimiz.org.tr
ÇİZGİLERLE KUDÜS NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

Çizgi: Halil Fethi Develioğlu - Türkiye

www.mirasimiz.org.tr 63
KRONOLOJİ

KUDÜS VE MESCİD-İ
AKSÂ KRONOLOJİSİ -2
(Nisan-Mayıs-Haziran) Şenay Şeker

2 NİSAN 1985 vaya uçuruldu, köyde kalan herkes kurşuna di- dün, Filistin olarak dört parçaya ayrılması ve İn-
Filistinliler ile İşgalci İsrail arasında esir değişimi. zildi ve cesetleri kuyulara atıldı. Manegem Be- giltere ve Fransa arasında paylaşılması.
Bu olayda 3 İsrail askerine karşılık 1100 Filistin- gin bu kanlı eylem için: “Eğer Deir Yasin zaferi
29 NİSAN 1892 Babıâli’nin yabancı uyruklu-
li esir serbest bırakılmıştır. Serbest bırakılanlar olmasaydı İsrail Devleti olmazdı” diye açıklama
ların Filistin’e girişini engelleyen Ferman yayın-
arasında Şeyh Ahmet Yasin de vardı. yapmıştır. Bu açıklama düşmanın zalimlikte ve
laması
hukuk tanımamazlıkta ne kadar ileri gittiğinin
9 NİSAN 1948 Irgun terör örgütünün gerçek-
bir ispatıdır. Sultan Abdülhamid Han Filistin’e Yahudi göçü-
leştirdiği DEİR YASİN katliamı
nü engellemek için mutasarrıflar görevlendir-
15 NİSAN 1936 Kudüs Müftüsü Emin El- Hü-
Fanatik Yahudi Stern ve Irgun terör örgütleri, miştir. Kudüs mutasarrıfı Rauf Paşa bu çalışma-
seyni öncülüğünde Yahudi göçüne karşı genel
Deir Yasin köyünde Filistinli Müslümanlara göz- larda önemli bir konuma sahiptir. Bazı devletle-
grev başlatılması.
dağı vermek ve yurtlarından kaçırmak mak- rin Yahudi göçüne destek verme kararı alması
sadıyla bir katliam yaptılar. Bu katliamda 254 24 NİSAN 1920 SAN-REMO ANTLAŞMASI ile üzerine Babıâli, yabancı uyrukluların Filistin’e gi-
Müslüman sivil acımasızca katledildi. Evler ha- Büyük Suriye topraklarının Suriye, Lübnan, Ür- rişini yasaklayan bir ferman yayınlamıştır.

64 www.mirasimiz.org.tr
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

1 MAYIS 1950 BM Yardım ve Çalışma Ajan- de anahtarlarıyla tekrar evlerine ve yurtlarına için büyük bir komploydu. Bu gizli antlaşmaya
sı (UNRWA)’nın kurulması. Bu kuruluş Filistinli kavuşacakları günü umutla beklemektedirler. göre Arap Bölgesi Irak, Ürdün ve Filistin’de bu-
mültecilerle ilgilenmektedir. 15 Mayıs 1998’den itibaren Büyük Felaket di- lunan Hayfa ve çevresi İngiltere’de; Suriye ve
ye adlandırılan bu sürgün, her yıl aynı tarihte Lübnan Fransa’da kalacaktı. Filistin bölgesi ise
2017 verilerine göre Filistin halkının genel sa-
hatırlanmak vesilesiyle NEKBE GÜNÜ diye anıl- uluslararası bir yönetimde kalacaktı.
yısına kıyasla (12,7 milyon) mülteci sayısı (8,49
maktadır.
milyon) %66,8 ile dünya üzerindeki en yüksek 28 MAYIS 1964 Kudüs’te Filistin Milli Konfe-
iltica Filistinlilere aittir. Filistin topraklarında ka- 15 MAYIS 2015 DİB Mehmet Görmez Mes-
ransı’nın düzenlenmesi
lan oran %33,2 dir. cid-i Aksa’da hutbe îrâd etti.
5HAZİRAN 1967 ARAP-İSRAİL arasında yapı-
Filistinli mültecilerin dağılım oranı: Arap ülkeleri Mescid-i Aksa’da Miraç Kandilinde binlerce ki-
lan 6 Gün Savaşları ve NEKSE (Toprak kaybet-
%66, Gazze şeridi %15, Batı Şeria %9,1, Diğer ül- şinin katılımıyla kılınan Cuma namazında Şeyh
me günü)
keler %8,1, İşgal edilen 1948 toprakları %1,8 İkrime Sabri’nin teklifiyle minbere çıkan ve 22
dakika hutbe îrâd eden DİB Mehmet Görmez 1947 de BM kararı ile Kudüs’ün doğusu Filistin-
UNRWA tarafından bildirilen verilerin dışında
“Mescid-i Aksa’da Arapça hutbe okuyan ilk ve liler, batısı ise Yahudiler arasında paylaştırılmış
Batı Şeria, Gazze Şeridi, Ürdün, Suriye ve Lüb-
tek Diyanet İşleri Başkanı” olma unvanına ka- ve Mescid-i Aksa’ın yönetimi uluslararası yöne-
nan gibi kuşatma altındaki kayıt altında olma-
vuşmuştur. Filistinlileri oldukça memnun eden time devredilmişti. Bu kararın ardında Kudüs’ün
yan ve yardımları reddeden sürgün edilmiş Fi-
bu hutbede Mehmet Görmez Kudüs’ün Filis-
listinliler bu rakamlara dahil değildir. batı tarafında yaşayan Müslümanlar evlerinden
tin’in ilelebed başkenti olduğunu vurgulamış
ve yurtlarında zorla çıkarılmış ve Nekbe deni-
14 MAYIS 1948 İşgalci İsrail’in kuruluş dekla- ve bu konuşmasıyla gönüllere sürur vermiştir.
len “Büyük Felaket” yaşanmıştır. 1948 de varlığı-
rasyonunun yayınlanması Ürdün yönetimi bu hutbeden oldukça rahatsız
olmuş ve sonraki Cuma günü hutbe okuması nı ilan eden işgalci İsrail 1967 yılına kadar adım
Tel-Aviv’de bir tiyatro salonunda David Ben Gu- adım planlarını uygulamaya devam etmiştir.
için Ürdün başkadısı ve Vakıflar Bakanı Ahmed
rion işgalci İsrail devletinin varlığını ilan etti. 1967 de Haziran ayında gerçekleşen Arap-İs-
Huleyl’i Kudüs’e göndermiştir. Fakat Filistin halkı
14- 15 MAYIS 1948 Arap-İsrail savaşının baş- bu durumu hoş karşılamamış ve tekbir ve slo- rail savaşları sonucunda Kudüs’ün doğusu ile
laması ganlarla konuşması engellenmiştir. beraber Batı Şeria, Gazze şeridi düşmüş, Suri-
ye’de Golon tepeleri ve Mısır’ın Sina bölgesi de
İşgalci İsrail’in varlığını ilan etmesinin hemen 16 MAYIS 1916 SYKES-PİKOT ANTLAŞMASI
işgalci yönetimin eline geçmiştir. Bundan son-
akabinde Arap birliği işgalci İsrail’e savaş açtı.
Sömürgeci İngiltere 1917 de Filistin topraklarını ra mukaddes şehrin Yahudileştirilmesi için katı
Mısır, Suriye, Ürdün ve Irak kuvvetleri üç yön-
işgal ettikten sonra bir yandan Şerif Hüseyin ile bir iskân politikası uygulanmaya başlamıştır. 5
den saldırıya geçtiler. Fakat savaş, işgalcilerin
Arap bölgesi üzerinde plan yaparken bir yan- Haziran günü her yıl aynı tarihte NEKSE GÜNÜ
lehine sonuçlanmış ve kendilerine paylaştırılan
dan da gizlice Fransa ile aralarında toprak pay-
%56’lık toprak oranını %78’e çıkarmışlardır. olarak anılmaktadır.
laşımı yapıyordu. İngiliz dışişleri bakanı Mark
15 MAYIS 1998 NEKBE GÜNÜ Sykes ile Fransa dışişleri bakanı François Picot 10 HAZİRAN 1916 Şerif Hüseyn’in Osman-
Sürgün edilen Filistinli Müslümanlar ellerin- arasında imzalanan bu antlaşma Arap alemi lı’ya karşı Arap isyanını başlatması.

www.mirasimiz.org.tr 65
SOSYAL MEDYA

TWİT KÜRSÜSÜ
SOSYAL MEDYA’DA KUDÜS

Cahit SUCİ @cahsuci


Kudüs'ü işgal ettikleri aynı günde içimizden devşirdikleri
hainler eliyle Anadolu'yu düşürmeye çalışanlara 15 Fatma @kucukhanimmmmm_
Temmuz'da aziz milletimiz asil bir direnişle cevap vermiş İmam Hatipliyim! Bir davam var; imanı Mekke'de, inşası
ve Anadolu'nun bir İslam yurdu olduğunu tescillemiştir. Medine'de, sevdası Kudüs'te..
Hainlik iflah olmaz bir alçaklıktır. #TürkiyeGeçilmez

İnzar Dergisi @inzardergisi


Kutad @KutadTR Kudüs “Müslümanım” diyen herkesi ilgilendirir. Hiçbir
Kudüs bizim için kıyamet gününe kadar bitmeyecek bir Müslüman Kudüs’ü belli bir ırka, belli bir zümreye nisbet
aşkın hikâyesi ve dirilişin enerjisidir. edemez.
| Nureddin Yıldız Abdulkuddüs Yalçın / İnzar Dergisi / Temmuz 2021

Sevilay Yağmur @SAlyadua Ahmet Turgut @ahturgut


"İnsan değer verdiği şeylere gözüyle bakar, yüreğiyle taşır." #Srebrebitsa'da binlerce Müslümanın katledilmesi hadisesi
Neşet Ertaş BM askerlerinin izni ve denetiminde gerçekleşti.

Kudüs'ü yüreğinde taşımak.. Buna rağmen işgalci $iyonist saldırılara karşı #Kudüs'ü ve
#MescidiAksa'yı BM kontrolüne vermekten bahsedenleri
ıslah eylesin Mevla!
Sevsen de razıyım, sevmesen de... @
SevsenDeRaziyim
Allah'ım, dualarımızı Kabe'de ve Mescid-i Nebevî'de edilen Talebe @talebe72__
dualara kat. Kudüs'ümüzü zalimlerden kurtar. Ümmeti Bahar sana da gelecek ey Kudüs!
vahdete kavuştur. Sezgin Özbay

@AYZAVERA02
Özgürlük de esarette Kudüs'te başlar. Kudüs, bizim ilk
kıblemiz ve sürekli cihadımızdır....
#DildâdeHanımlar

Nurdgnelif @dgn_elifnur
Gündemin Kudüs'ü bitti...
Ama işgalin Kudüs'ü hala devam ediyor...

66 www.mirasimiz.org.tr /mirasimiz
SOSYAL MEDYA NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2021

/mirasimiz

kudus.surlari huzur__islamda__82 diyarbakir.diyanetadrb

Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Al-


lah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan
(gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.
(Enfâl 22 ayet) Ey Müslüman!!
"Sabrediyor kuşlar ebabil olmamak için" Kudüs hedef seçildi, vurmak için bu dine,
sözü insanın ruhuna işliyor. Çünkü; Kudüs düşerse, düşer Mekke Me-
dine.
kudus__sehidi Cengiz Numanoğlu
Ya Rabbi! Miraca şahitlik ettirdiğin Kudüs'ün,
özgürlüğüne de bizleri şahit kıl!!🤲 Amin
qudus.asigi

Siz de sosyal medyada yaptığınız


Kudüs ve Mescid-i Aksa konulu
paylaşımlarınızda bizi etiketleyebilir
veya paylaşımlarınızı mail
yoluyla bize gönderebilirsiniz.
Kudüs bir şehir değildir. Kudüs; samimiyettir,
sosyalmedya@mirasimiz.org.tr
Zafer Diriliş ile gelir & Diriliş, Direniş ile
unutmamaktır, vefâdır. Ümmet olmak veya
mümkündür...
olamamaktır.

www.mirasimiz.org.tr 67
(Resim)
Lig, grup/ Yardımcı/ Eski Dilde Yaş Ve Kova Arapça
Mescid-i Eski Çin'de, Anne/ Taze ağzını iki Mukaddes Ev
Aksa bir Konfiçyus'un Tarım Üzümler/ kat edip olarak tarif
Doğduğu yer eden terim/
kubbe aracı Din kitabı dikmek
Üretici Güç

Bilmiş/
Aceleci

Bir Vasiyeti Yerine Kanmış,


Getirmekle Görevli
Kimse/
doymuş,
Tavlada varlıklı
üç sayısı
kimse

İran takviminde
Niyobyum
güneş yılı
simgesi/
sekizinci ayı/
Öğe
Kutsal Bir nota

Anlamı
olarak/ Erciyes
Dik, Avusturya
Mescid-i Üniversi-
dikine plakası
Aksa bir tesi kısaca
Medrese

Tüm,
Ced
Bütün

İlave/ İlaç,
Gözde
çare/
sarıya çalan
kestane
Bağırsak-
rengi lar

Beyaz/
Kısaca İçinde
Edebiyat/ anlamını
Sözleşme ifade eden
ek
Soru Mescid-i Aksa içerisindeki 4 minareden biri
Cevap Gavanime
Resimdeki alanı Arapça Mukaddes Ev olarak tarif eden
terim Cevap BeytülMakdis
Internet Ayak Halk dilinde Kısaca
Eski
Explorer direme/ Bağış ayran/ TSK'nın
Mısır'da
kısaca/ Feza yapma Japonya' yüzer
Uysal da bir Irmak Üretici Güç
dozeri

(Erkek)
Dans
yapan kişi

Alüminyum,
bakır,magnez- Dişi ve
Bir şeyin Yetersiz/
yum katılmış yabani
en bayağısı çinko alaşımı/ Ekmek
eşek
Çıtırtı

Mağara/ Su E.D./
Geride
Ağaç ip eğirme
Anlam
aracı
Bir
Veren Önek (Ordu) nota

Su Organik
Kamer
taşkını Madde

Mescid-i
Aksa içerisinde
dört minareden
biri
BİR AYET
"Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık... Ve sizi
millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız... Allah katında
en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (O'ndan en çok korkanınızdır.)"
(Hucurat Sûresi, 13)

BİR HADİS
"Asabiyet dâvâsına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda
mücadele eden kimse bizden değildir."
(Ebu Davut, Edeb, 121)
SON KATILIM

OUR HERITAGE JERUSALEM


4th International Cartoon Contest
‫القدس ميراثنا‬
29 2021EKİM

‫مسابقة الكارتون الدولية الرابعة‬

Özgür Kudüs’ü
Çiziyoruz!
ÖDÜLLER

Birincilik Ödü

20.000 TL
İkincilik Ödülü

15.000 TL
ü lü
Üçüncülük Öd
10.000 TL
Başarı Ödülleri
(5 adet)

1.500 TL
İletişim: kuduscartoon@gmail.com
KudusCartoon KudusCartoon KudusCartoon
JerusalemCartoon JSalemCartoon JerusalemCartoon

kuduscartoon.com I jerusalemcartoon.com

You might also like