Professional Documents
Culture Documents
Mantık - Ali Durusoy
Mantık - Ali Durusoy
Yusuf Hakan Akgül’e ait mantık notudur. 7.Hafta Bölme ve Sınıflama konusu için Ayşe Nur Köse adlı
öğrencinin notlarından istifade edilmiştir. Notta AA ile geçilmiştir. İlk sınav daha örnekler üzerine iken
ikinci sınav dersin teknik sorularını içermektedir. Başarınız daim olsun.
1.Ders
8- Madde ve Suret
Biçim, içeriği garantiler. Madde ise dış dünyadaki kavramın karşılığıdır. Bilgi bir biçimdir onun
içeriği varsa bilim olur.
İçerikle ilgilendiğimizde hangi alanın ve nerenin diye sorduğumuzdan dolayı bilim olur.
9- Dil ve Yazı
Her bilim dalının kendine özgü yazısı(yöntemleri) ve dili(kavramları) vardır. Dilden kasıt
kavramlardır. Dil uzmanlar arasındaki ortak dildir. Coğrafyada harita onun yazısıdır. Matematikte
rakamlar, noktalar; iktisatta eğriler, çizelgeler vardır. Bir bilim kendi özel yazısını geliştirdikçe
hatalardan kurtulur ve daha da bağımsızlaşır. İşaret ile işaret edileni karıştırmayın.
3.Ders
Niçin Mantık Öğreniyoruz?
A. Araştırmak: Bir alanda verileri toplayıp yazma ve işleme kolaylığı, tümelden temele ya da
temelden tümele gitme gibi beceriler ve de kavram tanımlarını nasıl yapılabileceğimizi
öğreniriz.
B. Öğretme: Bilginin ne olduğunu bilen bir insan bilgiyi öğretebilir ama bilgiyi bilmiyorsa
nasıl öğretebileceğini bilemez ve ezberletir. Her öğrenme ezberlemedir ama her ezberlemek
öğrenme değildir.
C. Öğrenme: Kitap veya hocadan eğitim alınarak öğrenilir. Bilgi nedir ve nasıl elde ediliri
biliyor iseniz yazarın ne anlatmak istediğini, iddialarını, önermelerini ve onun tutarlılığını
görebilirsiniz.
D. Ahlaki Yarar: Mantık bize bir düşünce veriyorsa bu zihni bir alışkanlıktır ve zihni
alışkanlıkta davranışsal alışkanlığa dönüşebilir.
Mantığın Tarihçesi
Cins olan bir kavramdır bir dünya şeyin tarihi vardır. Bilim tarihi de aynı şekilde cins kavramdır.
Bilim Tarihi mümkün müdür? Değildir. Bilim tarihi bilimin kendisidir.
En önemli sorunu değişme “tagayyür” sorunudur. “Bir şey nasıl olmuş?” ve “Bir şey nasıl
meydana gelmiş” sorusudur.
- Thales, Anaksimenes ve Anaksimandros vb. isimler ateş, hava ve su gibi tek ilke söylemişlerdir.
Değişmenin ilkeleri çoğalmış ve aralarında soyut ve somut ayrımı başlamıştır.
- Soyut kabul edenler arasında Pythegorasçılar var ve kasıtlarına “sayı” demişlerdir. Görüşleri ise
“Sayılar sabittir bundan dolayı her şeyin bir sayısı vardır ve sayılar bunların sebebidir.”
- Empedokles’e göre ise toprak, su, hava ve ateşi; sevgi ile nefret birleştirir. Empedokles’e göre
Birleşme ve ayrılma sonsuza kadar süre gelir.
- Demokritos oluşuma, atomlardır veya “atomas” demiştir. Tesadüfen birleşirler ve amacı yoktur.
- Anaksogaras “spermotus” denilen tohumlara bağlamıştır ve görüşü ise “Her şey tohumdandır,
demir tohumları gözü oluşturur ama bunların us denilen akıl denilen ustası vardır yani us bunları
bir amaca göre yapar.”
- Herakleitos, sabitliği savunmaz ve her şey oluş halinde diyerek bağlar ve bu görüşe göre “her şey
akar yıldız, tarih insanlar vs.”. Bunu kanıtlamak içinde Bir nehre iki defa giremezsiniz diyor.
Ateş sürekli akış ve oluş halindedir. Masanın akmaması ise masa da aslında çürüyüp
gideceğinden duyularımız ve gözlemler yanılgıdır. Oluş yasasını(Logos) önemser
- Parmenides ise “yoktan var olmaz ve vardan yok olmaz; var olan vardır, yok olan yoktur.
Gözlemsel değişim bizi yanıltır ve bu aklen mümkün değildir” demiştir.
- Zenon’un İmkânsızlık deneyi ise “her seferinde bir yerde sabit noktada olur ve birine ulaşmak
imkansızdır” demektedir. Bu zihinde böyle olsa da zihin dışında olay farklı gerçekliktedir.
- Sofistlere dil ile düşünceyi bir gördüklerinden yıkıcı diyalektik geliştirmişlerdir. Onlara göre
hukuk veya devlet yoktur ve tüm değer sistemleri ile erdemler çökmüştür
- Sokrates, Erdem ve iyilik vardır; öğrenilen ve öğretilendir. Sokrates, eski sofistlerden olsa da
onlara karşı çıkarak erdem sistemlerini ve iyiliğin aktarılabileceğini savunmuştur ve bunu
diyalektik yöntem ile yapmıştır. Diyalektik yöntem sayesinde düşünce tarihinde ilk kez bilgi
nesnesinin kavramını oluşturmuştur. Gerçek bilgiler bizde bulunmayacağından bir şeyi
yargılarken haklısın demek sadece bizdeki yargıya işaret eder ve bilginin gerçekliği bizden
ayrıdır.
Platon
- Platon kavram meselesini gündeme getirerek doğadan bilgi felsefesine yönelmiştir.
- Platon Metafizik kavramını inşa etmiştir. Platon’un görüşü ise “metafiziğe göre duyusal
dünyamız görüntüler ve gölgeler inşa eder ve bu gördüğümüz kavramlar, ideaların
yansımasıdır.”.
- İdea ve idos kelimeleri görmek demektir.
- Bilmek anımsamak yani hatırlamaktır. İdelerin idesi Tanrı’dır ve en yüce olandır. Var olmak
idelerden pay almaktır. Biz gerçek insanların yansıması olan maske takan sahte insanlarız. Platon
yazılarında diyalektik yöntemi kullanır.
- Akademi kurmuştur. Ona göre Erdemli toplumu yöneten Filozof Kraldır.
Aristoteles (384-322) El-Muallimi Evvel- Bilimi ilk defa tanımlayan Aristoteles’tir.
Tercümeler
Topica(Cedel) ve Medhal = Ebu Osman bin Yahya Ed-Dımaşki
Kategoriler/Makhulat Hüneyn b. İshak
Her bölüm için en az 3 tercüman vardır, ayrıcalıklı olarak Safsata (Mugalata)’nın dört tercümanı
vardır.
- Beyt-ü’l Hikme’nin kurulması gibi sebeplerle 9. yy. tercümeler yüzyılı olarak adlandırılır.
- Ebu Ferec gibi alimler bu eserlerin üzerine çokça şerh yazmıştır. Süryaniler ve Müslümanlar dini
temelli olduklarından ilk çevirdikleri eser kelamcılara binaen “Cedel” kitabıdır.
Farabi Burhan adlı esere dikkat çekmiş ve Ebu Bişr el-Matta b. Yunus’tan kendisine
çevirterek okutturmuştur. 9. ve 10. yüzyıldaki bütün mantık çalışmaları Bağdat’ta Farabi
etrafında toplanmıştır. Daha sonra Bağdat’ın batı ve doğu yönlü olmak üzere iki yönü vardır.
Batı yönünde İbni Bacce devamında İbni Rüşt batıda devam etmiştir. Farabi, Aristo
metinleri üzerine şerhler yazıyor. İbni Rüşt bu şerhleri özetliyor.
Farabi:
4.Ders
Dini Yön
Algıya dönecek olursak Kategorias’ta anlatılan 10 niteliğin 9’u tümellik ve özellik; ilki ise algılama,
tekilliktir ve öznedir.
1- Algılama, 2- Nitelik 3- Nicelik 4- Görelilik/Rölatiftik 5-Yer 6-Zaman 7- Sahiplik (sakal,
tesettür vs.)
8-Durum (Koşan ağlayan vs.) 9-Etken olarak 10- Edilgen olarak
İbni Sina bunlara boş diyor.
Mantıkta Yüklemin ismi özelliktir. Bunlar bizim yapı taşlarımızdır. Mantıkta bilmek had
(tanımlamak)’tır.
Külli suret kavramın bir diğer ismidir. Mantıkta yüklemler tümeldir A, B’dir derken B’lik tümeline A
tekilliğini yükleyemezsiniz.
Tanrı algılanmayacağı için tanımı yapılamaz. Bir bilginin kavram olabilmesi için kalıcı yaşantı olması
lazımdır.
Özün sahip olduğu şeyler özelliktir öz ise cevherdir, 2.cevher ise kavramdır.
Bizim amacımız bir şey bilirken onun kalıcı özelliklerini tespit edip onları bilmektir.
Kavramı yargıya bağladığımızda büsbütün yargı ortaya çıkıyor.
Gazali Hüccetül İslam’da İslam’ın mantıkçısı demektir.
6.Hafta
1- Cevher
2- Nicelik Kemiyet
3- Nitelik Keyfiyet
4- Görelik İzafet
5- İyelik Mülk sahiplik
6- Zaman Meta
7- Yer Eyne
8- Durum Konum vazi
9- Etki Fiil
10- Edilgen İnfial
Hissi suret ve Hayali suret tekildir. Akli suret (Tasavvur) ise tümeldir. Hayali surette kimin hayali
olup olmadığını belirtebiliriz lakin akli suret sadece zihinde bulunur. Akli suretin esas görevi temsil
görevidir. Hangi türün bireylerin elde edilmiş ise o bireylerin tümünü temsil eder. Örneğin karşımızda
5 tane birbirinden farklı insanın o insanların ortak özelliklerindeki kavramdan oluşan insan akli surette
oluşan tasavvurdur. O 5 kişiye de insan diyebiliriz ve “insandır” dememiz onların hepsine karşılık
gelebilir. Bu tümel kavram dış dünyadaki varlıkların benim zihnimdeki temsilidir. Yüklemlerin ve
kavramların hepsi tümeldir. Tikellik ve cüzilik ise dış dünyada tek tek bulunurlar. Dil bilgisi
bakımından el mana külli diyebilirsiniz lakin bu şekilde kullanamazsınız.
İnsan- Öğrenci ikisi de yüklemdir lakin cüzi ve küllilik mukayese bakımından bulunmaktadır.
Kaplamlarına göre olan bir cüzilik veya küllilik içerir. Yüklemlerin kendisine yüklendiği şeyler
onların kaplamıdır. Arapçası Mutabakattır. Kavramda kaplam tekillerdir. Bir kavramın yüklem
olduğu bireylerin özellikleri bulunur. O özelliklere de o kavramın içlemi (Tazammum) denir.
Kavramı oluştururken benzerlikleri dikkate alarak örnek bir form biçim oluşturduk. Bir kavramın
içlemini tespit ederken bu kavrama nedir sorusunu yöneltiyoruz.
“İnsan nedir?” denildiğinde bu sorunun cevabında insanın özelliklerini sayıp dökmemiz onun içlemini
ortaya dökmemizdir. Kategorias’a göre “İnsan benim bildiğim şu özelliklerden hangisine sahiptir?
diyoruz. Açık (Var olan) ve seçik (açıktan olanı seçmek) bir biçimde duyulardan elde ederek sahip
olduğumuz bir bilgidir. 10 Yüklemin en azından dokuzunun dışına çıkılamaz. İnsan nedir denildiğinde
bu 10 özelliğe göre yanıt vererek bir tarif-tanım sunarız.
Tanım bir şeyin ne olduğunu ortaya koymaktır-Kavlü Şarih ya da açıklayıcı söz (Özellikler)-. Bu
özelliklerin hepsini birden yükleyemezsiniz. Bu yüklemlere Makhulat-ı Aşara denir. Bir şeyin
özellikleri o kavramın içlemini oluşturur. Bir kavramın bizim tarafımızdan kaplamı biliniyorsa açık
içlemi biliniyorsa seçik oluyor. Biz önce kaplamı sonra içlemi biliriz. Kaplam ve içlem özellikle
kaplam 5 duyularla alınır ama siz gene de kaplamı 5 duyudan bilin. İçlem zihinde soyut bir kavram
olduğundan 5 duyularla alınır demek biraz somut kaçıyor. Niteliklerin alt dalları da cisimsel ve ruhani
nitelikler gibi bulunmaktadır.
Bir yüklemin özneye yüklenmesi rast gele olmaz. Bu yüklemlerin hepsi eşit derece de yüklenmez.
Bundan dolayı Kalıcı ve Geçici olarak Yüklemler vardır.
Zati ve Arazi Yüklemler.
İnsan, Bilen canlıdır. Bilen olması sonucu gülen ve ağlayan bir canlıdır.
1- Fasıl (Asl) = O türü kuran ve diğer türlerden ayıran özelliktir. Kurucu ve Bölücü vasıftadır.
İnsanın bilen Canlıdır. İnsanı ele alırsak bilen olması ona özgüdür ve kalkarsa insan da kalkar.
Gerçek faslı bilmek isterseniz döndürmeniz gerekir. Bunlar yapıcıdır ve bu özellikleri
kaldırırsanız kavram yok olur.
2- Cins = Canlıdır kısmı türdür ve çoğu şeyde bulunabilir bundan dolayı cins daha genel bir
kavramdır. Diğer türler arasındaki ortak özellikleri kapsar. Fasıl ve tür arasında bir benzerlik
vardır. İkisinin kaplamı eşittir. İnsan ve bilen kaplam bakımından eşittir çünkü onu kuranda
odur.
3- Hasse ise Faslın gerektirdiği özelliktir. Bilim insanlarının araştırma konusudur. Bilen olması
sonucu ağlayan ve gülen canlı olması özelliğine denir. Üçgenin 3 kenarlı olması sonucu 180
derece ve dış açısının 360 derecesi olması. Hasse, Faslın Türevidir. Fasıl olmadan Hasse var
olamaz.
4- Arazi Özellikler (Geçici) Saçın siyahtan beyaz olması, nesnelerin küçük veya büyük olması,
insanın ten renginin renk atması
5- Nevi: Canlı kavramı insanın bir nevisidir. Ali, İnsandır demek alininn insan nevisi olduğunu
söyler.
Bu 5 şey Külliyeti Hamsedir ve bunlar olmadan işlem yapamayız bizim toplamamız ve
çıkarmalarımızdır.
Ek Notlar: Bir türün Faslı başka bir türün arazı olabilir, bize göre beyaz rengi arazdır ama süt için
onun fasılıdır.
Tanım yapmak, bir şeyin cinsi ve faslını talep etmektir.
Bilim konuları cinstir çünkü tüketilemeyecek kadar çoktur.
Nevi Cins Fasıl Hasse Araz Bunlara Külliyeti Hamse denir.
Tarif: Tür dediğimiz şeydir.
Her şeyin tarifi yapılır ama en çok türün tarifi yapılır çünkü tür tümel bir mahiyete sahiptir.
Yakın Cins + Fasıl = Tam Had
Uzak Cins + Fasıl = Noksan Had
Yakın ve Uzak cins kaplam bakımından büyüklüğü temsil eder. Yakın olanın kaplamı daha küçük
olduğundan tanım daha kolay yapılabilir şöyle düşünebilirsiniz bir araştırmayı dar alana
küçültmek o alanda göz alanına giren şeyleri azaltacağından araştırmanıza giren edilgenler azalır.
Bu daha karmaşık oldu sanırım.
Had, sınırlamaktır. Had dildeyse deyim; zihindeyse tasavvur diyoruz yani kavram. Kavram ile
deyim arasındaki fark yer farkıdır biri zihinde biri dillerde yüceltir kendini. “Had” kelimesine Ali
Durusoy hariç herkes terim der. (Kitaplara atıf yapıyor Profesörümüz) Kavramlar değişmezdir.
Ama deyimler değişir. Knowledge-Bilgi demen bir şeyin kavramını değiştirmez ama deyimini
değiştirir.
Termoson Latincede sınır tanrısı demektir.
Hasse + Uzak Cins: Eksik Resim
Hasse+ Yakın Cins: Tam Resim
Hasselerle yapılan tanımlar daha çok o alanda özgün kişilere hastır.
Tanım/Had/Kavram/Suri Form = 10 Yüklem x 5 Külli
Önermelerde doğruluk ve yanlışlığa göre açıklık ve seçiklik olur. (WTH)
Bazı şeylerin kaplamı olmayabilir v e onlara nedir sorusunu soramayız. Tabi Mamuller’e zat denir.
İradi Mamullere isim denir. İradi olanlar uzlaşılarak karar verilebilir veya devlet yönetimi, idealar
ve direktiflere göre şekillenebilir. Tabi Mamuller değişmez çünkü açık olanlardır ve açığı
aldığınızda algı oluşmuştur ve cevap verilmiştir.
Yeni Çağ’da Decart’tan itibaren tanıma çok eleştiri gelir. Bizde Razi Batı’da Immanuel Kant
Immanuel Kant’a göre tanım veya analitik önermeler bize bir şey vermez.
El – Cevap: Kant boş yapmış; kırmızılık, sarılık, canlılık, bitki, maden ya da tür isimleri
kedi, köpek, at, eşek ve insan örtü tanımlardır. Biz onu mufassal ederiz. Mantık, bilgiyi
açık olanı alıp seçerek tanımlaştırır.
3-) Kesişim
A’nın kaplamına giren kesişim kümesi kısmı için söylenen şeyler B için söylenebilir.
4-) Kapsama
A, B’yi kapsarsa A’nın kaplamına giren şeyler b için doğrudur. A insan B’ye öğrenci örneği
verilebilir.
Öğrenci için doğru olan şeyler insan için doğru değildir ama insan için doğru olan şeyler öğrenci için
doğrudur.
Bölme ve sınıflama
- Taksim ve Tasnif
- Nicelik bölme bir doğruyu, çokluğu veya büyüklüğü bölmek iken mantıksal bölme böyle bir şey
değildir. Şöyle ki mantıktaki bölme bir tümel kavramı bölmektir (daha çok cins olması lazımdır
o kavram birtakım türleri kaplamına almış olması lazımdır.).
- Küllinin cüziyyatına bölünmesidir.
- Mantıktaki bölmede mutlaka görülen şeyin cins olması lazım çünkü biz türleri alıyoruz.
- Bölünen cinstir adı üzerinde cins yani cins üzerinde birden fazla tür bulunur. Cinsi nevilerine
bölüyoruz. Cinsi nevilerine bölen ise fasıldır. Fasılın diğer ismi mukassimdir. Mukassim, türün
olmazsa olmaz özelliğidir. Mantıksal bölünme gerçek türe kadar bölünür. Gerçek neviden sonra
bireyler gelir. Bu şu o diye işaret ettiğimiz şeyler nesnelerdir.
Örnek işlem:
Canlı=> İnsan, Tavşan, Koyun vs.=> Arabi, Rumi, Farisi
- Bölme ve sınıflama arasındaki fark nedir? Bölme işleminde bölümler arasında mahiyet farkı vardır.
İnsanın mahiyeti, tavşanın mahiyeti veya koyunun mahiyeti aynı değildir.
- Öğrenciyi aldığı derslere göre tasnifi ederiz. 1.sınıftaki bir ders aldıysa 3.sınıftaki 5 ders almıştır.
Ama 3.sınıfı ve 1.sınıfı öğrenci kılan özellikler aynıdır. Tasnif keyfidir ve iradeye bağlıdır yani neyi
ölçü aldıysanız ona göre tasnif edersiniz. Kitapları İngilizce, Arapça, Farsça veya konularına göre
sınıflandırma gibi. Ciltli olup olmamasına göre sınıflandırabilirsiniz. Sınıflar arasında bir derece farkı
vardır mahiyet farkı yoktur.
- 2. Bölme ’de en aşağı gidebileceğimiz yer en son türde bireylere gidilir.
- Bilimlerin türü cinstir. Sınıflandırma bilginin kullanılmasında kolaylık sağlar.
- Bölmede ise tanım yapacağımız durumda gerçek türü bulmaya çalışıyoruz. Bölme asla bir şeyi
tanımlamak ve kanıtlamak değildir. Bölme yoluyla elde ettiğimiz şeyin ne olduğu bilinmez. Bize
verilen kavram cins mi cinsse türü olması lazım değilse sınıfları olması lazımdır.
Tarif Konusu
Açıklayıcı önerme veya Arapçası ile Kavli Şarihi kullanarak tasavvur elde ederiz ve buna kavram
deriz. Ve dilde had yani deyim/terim denilir.
Araştırmalarda gözlem ve vurgularımızı türler üzerine yaptığımızda bir tanımlamayla kavram inşa
ediyoruz.
Gündelik dilden bilim diline geçişi sağlar yani bilim dili inşa ediyoruz ve o dili sadece o bilimin
uzmanları bilir.
Bilim dili gündelik dilin içinden çıkar gelir. Mücmel ve mufassal. Örtü olarak bildiğimiz şeyleri
bilimsel kanıtlarla açık hale getirmek.
Eş anlamlı kelimeler veya farklı dilde aynı anlama gelen kelimelerle yüklemi söylersek tanımlamış
olmayız.
Bilimsel çalışma için gereklidir ama yeterli değildir.
Eğer bir konunun kavramına sahip değilseniz onun kurumuna sahip olamazsınız. Bilim kavramına
sahip değilseniz bilim kurumlarınızda olmaz. Kavram ve kurum ilişkisi önemlidir.
Kavram- Kurum- Kuram
Adalet kavramınız yoksa adaleti gerçekleştiremezsiniz. Kurumların kuralları kavramlara göre
şekillenir. Ve kurumun kurum yapan kurallardır. Kurumun kuralları kurumu bir araya getirir. Kavram
bize kurumlar ve o da kuralları verir. Kurumlar tüzellerdir. Kurumlar bakidir. Devlet sonsuza kadar
devam eder. Kurumları kurallar kavramlarda kurumları oluşturur. Kurumlar soyut düşüncedir.
Yüklemli Önerme
Elma, Kırmızı- Dır.
Elma= Özne / Kırmızı = Yüklem / Dır= Bağ fiil.
“Dır”, durmak fiilinin kısaltılmasıdır. Bağ fiilin görevi yüklemi özneye bağlamaktır.
El- Kelime- Vücubiyye Arapçada denir.
“Dır”ın işlevleri (Bağ Fiilin işlevleri)
1- Yüklemi, özneye bağlamak, biçimsel açıdan ele alır. Yargı kelimeyi açar. Elma’nın
kırmızılığını açığa çıkarır. Dır bizim yargıcımızdır elma ise fail elmayı sorgularız ve
kırmızılığını açığa çıkarırız.
2- Yüklemin öznede bulunması itibari ile metafiziğin konusudur.
3- Geniş zaman bildirmesi ise gramerin konusudur.
Önerme bize bir bilgi veriyorsa bildirdiği şey bir şeyin özelliğidir.
Bitişik Şartlı için Nedensellik bildiren önerme denir.
Ayrışık Şartlı için olasılık bildiren önerme denir.
Mahiyeti bir dereceleri farklıdır. Ne açıdan farklıdır?
İnsan, bilen canlıdır. Önermeyi inceleme amacımız ileride kanıt yapmak için kullanacak olmamızdır.
Önermeyi herhangi bir koşuldan bağımsız olarak ele aldığımızda içlemi inceliyorsak o önerme tanım
önermesidir.
Eğer önermenin özneden değil de yüklemden özneye gidiyorsak kaplamı bakımından ele alıyoruz ve
bunu kıyasta kullanacağızdır.
Kaplamı bakımından ele almak ise şudur; elma kavramının kaplamına giren bu elma, şu elma ve o
elmada kırmızılık özelliği bulunur yani Kırmızı, elma kavramının kaplamına giren tek tek elmaları
içine almaktadır.
Her elma kırmızıdır, bu sepettekiler elmadır, bu sepetteki elmalar kırmızıdır kıyasını ileride
kullanacağız.
-
Not: Bitişik Şartlıda önermeler birbirini çeker, Ayrışık şartlılarda önermeler birbirini itiyor.
Nedensellik ve Olasılık / Telazum ve Teanud
Önermelerin Niteliği
Olumlu veya olumsuz olması / Mucibe veya Salibe / İspat veya nefy
Bitişik önermede önermenin olumsuz olması ile bitişen ve ayrışanların olumsuz olması aynı şeyler
değildir. A, b değildir c, b değildir o zaman A, C’dir dersek önerme olumludur. A ya b değil ya c değil
a o zaman d’dir denirse gene olumludur.
Doğru ve yanlış olması olumlu ve olumsuz olması aynı şey değildir.
İnsan canlı olmayansa akıllı olmayandır.
Yoksunluk Bildiren sözcükler
“Bilgisiz, görgüsüzdür” olumlu bir önermedir. Bilginin yoksunluğundan görgünün yoksunluğunu
çıkartmaktır. Karınca, gözsüzdür olumlu. Karınca, gözsüz değildir olumsuzdur.
Önermelerin Niceliği:
Belirli ve Belirsiz olarak ikiye ayrılmaktadır. Bir önerme varsa onun niceliği kesinlikle vardır.
Önermenin niceliği özneyle alakalıdır.
A, B’dir veya Elma, Kırmızıdır.
A’nın ne kadarı b’dir. Zorunlu olarak tüm A’yı veya elmayı, b veya kırmızılığını yükleyemezsiniz.
Kırmızılık Elmanın kaplamına giren elmaların hepsinde kırmızılık özelliği varsa her elma, kırmızıdır
deriz. Her elma kırmızıysa tümel olumludur lakin bazıları sarı bazıları yeşilse “bazı elma, kırmızıdır”
deriz. Tikel olumludur. Birkaç ya da bazı gelirse tikel önermedir. Bu, şu o denilirse tekildir.
Tümel Olumsuz:
Hiçbir elma, kırmızı değildir. Önermenin niceliği özneyle alakalıdır. Olumlu olumsuz olması öznenin
yüklemine de bağ fiili getirerek bağın yokluğunu ifade ettik.
Tikel Olumsuz:
Bazı elma, kırmızı değildir. Bazı elma kırmızı değil ama diğer bazısı olabilir de olmayabilir de
demektir. Her elma kırmızı değildir.
Yüklemli önermelerde nicelik kaplamla ilişkilidir.
Diğer önermelerde zamanla ilgilidir. Oluş söz konusu ise zaman devreye girer. Bir şey oluyorsa bir
zaman içerisinde oluyor demektir. Önermelerin niceliği Her ne zaman A, b ise c, b’dir tümel
olumludur. Hiçbir zaman tümel olumsuzdur. Bazen a, b ise c, b değildir.
Ayrışık şartların niceliğinde ise Daima a ya b ya c’dir veya bazen a ya b ya c’dir. Daima a ya b ya c
değildir. Bazen a ya b ya c değildir.
Önermelerde Kip
Kip Türkçede esasında sıkı tutmak demektir.
Madde ve Cihet bakımından
Kipsiz önerme yoktur bütün önermelerde kip vardır. Kipten kasıt A, B’dir denildiğinde “dır” bağ fiilin
niteliğine açığa çıkmasına kip denir. Bütün önermelerde bu nitelik açıkça zikredilmez şayet
zikredilirse kipli önerme zikredilmezse kipsiz denir. Arapça kipsiz önermede mutlak, kipli önermelere
ise müveccehat denir.
Kip, bağın bağlanma derecesidir. Bağ bizim zihnimizin dışında kendiliğinde vacip, mümteni ve
mümkün şekilde bağlanabilir. Eğer biz bunu lisanda açık hala getirirsek kipli önerme diyoruz. Bağla
birlikte zikredilmesi lazımdır Türkçe bakımından.
Eğer bağ çok sert bağlanmışsa = Vacip
Hiçbir zaman bağlanmamışsa ve alakası yoksa= Mümteni
Gevşek bağlanmış olabilir yani bağlanabilir de bağlanmayabilir de = Mümkün
Kiplerde dikkat edilmesi gereken şey önermedeki kiple, kendinde nefsül emirdeki durumu
örtüşmeyebilir. İnsanın, canlı olması vaciptir. İnsanın, yazan olması mümkündür. İnsanın, taş olması
mümtenidir. Burada kiple madde örtüşüyor.
İnsanın, canlı olması mümtenidir denilirse önermenin kipi vacip maddesi mümtenidir.
1- Madde ile kip örtüşebilir veya örtüşmeyebilir
2- Önermenin olumlu ya da olumsuz olması ile kipin olumlu ya da olumsuz olması farklı
şeylerdir.
Misal: A’nın b olmaması mümkündür. İnsanın, yürüyen olmaması mümkündür. = Bu A, b
değildir” mümkündür demek. Önerme olumsuz kip olumludur.
A’nın, B olması mümkün değildir. Burada önerme olumlu kip olumsuzdur.
Vacip ve mümteniye zaruri denir. İmkâna da imkân kipi denir.
Yüklemin öznede bulunması zaruriyse vacip; eğer değilse mümtenidir. Varlıkta Mümteni
3.halin imkansızlığı demektir, bir karşılığı yoktur.
Vacip-Zaruriyet
1- Mutlak = Ezeli ve ebedi zaruret. Kendi zatında zorunlu olarak bulunması misal olarak Allah,
haydır, alimdir, ezelidir.
2- Öznesine bağlı, İnsan, insan olduğu sürece canlıdır.
3- Özelliğe bağlı zorunluluk, A öznesi b özelliğini sahip olduğu sürece c özelliğine de sahiptir.
İnsan bilen olduğu sürece yazandır.
4- Zamansal zorunluluk, belli zamanlarda zorunlu olması ve o zamanda belli belirsiz olarak ikiye
ayrılıyor. İnsan hayatta olduğu sürece soluması zorunludur.
5- Fiili zorunluluk, Yürüdüğün sürece adım atmak zorundasın.
İmkân kipi- Mümkün
Genel İmkân, kastedilen imkânın sözlük anlamıdır. Mümteni olmayan. A, B’dir denildiğinde mümkün
ya da vacip olmasıdır. Bu manadaki imkân hem vacibi hem mümkünü içerir. Mümkündür
denildiğinde vacip veya mümkün olabilir.
İmkân-ı Has (Özel imkân), olması ve olmaması mümkün olan şeydir. Eğer fiilen olmuşsa imkân
ortadan kalkmaz ve devam eder.
Ehasse imkân (Özelinde özeli imkân), bir şeyi yeteneğe bağlamaktır yani bilguvve imkandır.
Kuvveden fiile çıkarsa bu imkân ortadan kalkar.
İstikbali İmkân: Bugün a, b yok ama yarın a, b olabilir. İbni Sina burada Farabi’den ayrılmaktadır.
Farabi: gelecekte bir şeyin olması için bugün olmaması şart diyor
İbni Sina ise: Gelecekte bir şeyin olup olmaması şu an fiilen olup olmamasına bağlı değildir.
İbni Sina ise: Gelecekte bir şeyin olup olmaması şu an fiilen olup olmamasına bağlı değildir
Önermelerde Doğruluk
Müsellemat
A- Mütekadat (Doğruluğuna inanılan şeyler A, B’dir derken a’nın b de olduğuna inanmaktır.)
1. Vacip- Kabuluha = Doğruluğu zorunlu olan önermeler, Zaruriyet
1.1-Evveliyat: Akıl burada kendi kendine doğru olduğunu belirlemek için yeterlidir. Özne
ve yüklemi akıl doğru tasavvur ediyorsa önerme doğrudur.
a- Celi: Bütün, parçadan büyüktür için başka önermeye gerek yoktur A, b ise c,
d’dir. O zaman a, b’dir fakat c, d’dir.
b- Hafi: Bir şeye eşit olan iki şey, birbirine eşittir. A, b ise c, b ise c ile a eşittir
demek.
1.2-Müşahede (Gibi by İbni Sina): Duyu ve his tek başına yeterlidir. Gözlem ve şu an
burada olanın bilgisini içerir.
a- Mahsusat: Dış gözlemle doğru olduğu görülen, ateş, yakıcıdır.
b- İtibariyye: (İç Gözlem) Kendi içimizde olan gözlem, öznel gözlemler, Bireysel
deneyimler biricik deneyimlerdir bu deneyimler kabul edilmezse tıpçıların tüm
çalışmaları yok sayılır. Acıyı hissetmemiz içimizde olan şeylerin sadece bizim
farkında olmamız. Duygusal ve fiziksel hisler buna örnektir.
1.3-Mücerrebat (Deney): Akıl ve hissin beraber çalışması, gözlemlerin yenilenmesi, tekrar
edip hafızada kalması sonucu yer ediyor. Aynı olayların aynı sonuçları vermesi
sonucu aklın bunu bir nedenselliğe bağlanması,
1.4-Hadsiyat (Sezgi): Sezgi deneye dahil olabilir. Sezgi ile deney arasındaki fark deneyde
uzun tekrarlar bulunur lakin sezgide tek seferde sebep sonuçla sezilebilir bir şeydir.
Zihin alışkanlığı gibi bir şey. Hadisçinin hadisin sahihliğini bilmesi, Uzman doktorun
direkt hastalığını anlaması,
a- Cezm: Kesin bilgi,
b- Ekseri: çoğunluk
1.5-Mütevatirat: bir olayın bize aktarılması, nakli bilgi. Ravilerin bize verilen bilgide
yalan üzerine birleşmelerinin mümkün olmaması şart olarak yeterlidir. Sayısı
önemsizdir ve ravinin sahihliği önemlidir. Bilgilerimizin %90’ı mütevatirattır.
1.6-Kazaya kıyası tuha maaha (Kanıtı kendi içinde olan önermeler): 4 çift sayıdır
denildiğinde her çift sayı ikiye bölünür 4 ikiye bölünür o zaman 4 çift sayıdır deriz.
B- Meşhurat: Kamusal alandaki bilgiler, Evrensel meşhur bilgiler, değer yargıları, belli bir kesim
içinde meşhur olmuş olanlar, tüme varım yoluyla elde edilir genelde. Kabule dayalıdır
bunların hepsi. Çok bilindiği için kimse meşhurat karşısında direnemez. Yanlış bir şey meşhur
olabilir.
a. Vacibat
b. Kamusal Eğitim
c. İlahi Yasalar
d. Duygu, Huy, Ahlak olabilir.
C- Vehmiyyat: Önyargılarımız vardır, vehmin ilacı ya bilimsel bilgi ya da doğru olan hakiki
dindir. Ya bunu yapıyorsalar vesaire. Bir şeyi denemeden görmeden tamamını reddetmek,
Kur’an’a tamamen karşı olmak içinde öldürmeyin, yardım edin vesaire dese bile. Vehim
sahibi kendi vehimlerinin doğru olduğunu savunur ve reddetmez.
4- Tenakuz (Çelişki)
Hem nitelikleri hem de nicelikleri farklı. Her A, B’dir. Bazı A, B değildir. Tümel olumlunun
çelişiği Tikel olumsuz. Hiçbir A, B değildir. Bazı A, B’dir. 2 Çelişik önermeden biri mutlaka
doğru biri mutlaka yanlıştır.
Eşdeğerlilik (Telazüm)
Bize verilen bir önermeye eşdeğer doğrulukta 2.bir önermeye dönüştürmemizdir. İki yolu
vardır.
Düz Döndürme
Tümel Olumlu Önerme= Her A, B’dir. Her B, A’dır. Önermenin niteliğini değiştirmeden
doğruluk ve yanlışlık bakımından eşdeğer bir önerme elde etmektir. Her canlı, insandır. Bazı
canlı, insandır. Eğer Tümel olumlu önermenin öznenin kaplamıyla yüklemin kaplamı eşitse
döner. Yüklemler daima tümel olduğundan öznenin kaplamından daha az olamaz eşit
olduğunda.
İnsanın, bilendir. Bilen, insandır. İnsan=bilen (Kaplam bak.)
Bazı A, B’dir Bazı B, A’dır.
Bazı öğrenci, çalışkandır. Bazı çalışkan, öğrencidir. Tikel olumlu önermenin düz döndürme
yoluyla doğruluk değeri alınabiliyor.
Tümel Olumsuz: Hiçbir A, B değildir. Hiçbir B, A değildir. Eş değerli olarak döndürelebilen
önermedir. Çünkü ikisinin de kaplamları birbirine dahil değildir.
Tikel Olumsuz: Bazı A, B değildir Bazı B, A değildir. Bazı İnsan, mantıkçı değildir. Bazı
mantıkçılar, insan değildir.
Tümel Olumlu ile Tikel olumsuz arasında düz döndürme yapılamıyor.
Bir şeyin ters döndürmede tümel olumlu ile tikel olumsuzun ters döndürmesi yapılabiliyor.
Her A, B’dir. Her B olmayan A olmayandır. Her insan canlıdır her canlı olmayan insan
olmayandır.
Hiçbir A, B değildir. Hiçbir B olmayan, A olmayan değildir.
Bazı A, B’dir. Bazı B olmayan, A olmayandır.
Bazı A, B değildir = Bazı B olmayan, A olmayan değildir.
İstikra=Tümevarım
Tüketemediğimiz halde tek tek gözlemlenen müşahedelerden bir genelleme yapmaktır. A1
deneyi yapıldı B1 i verdi A100e kadar deney yapıldı B1 verdiyse Her A, B1’dir deriz.
Tüme varım temsile göre daha güvenli olsa da her zaman doğru olmayabilir. Cinste
tümevarım yapmak şöyle: Her hayvan çiğnerken alt çenesini oynatır derseniz yanlış
olabilir Mısır’da timsahlar üst çenesini oynatır. Cins için yapılıyorsa kesin olmayabilir.
Cins için yapılıyorsa türe göre daha doğru olma olasılığı yüksektir çünkü o özellik cinsin
olmazsa özelliğiyse ve cinsin doğasına aitse doğru olma olasılığı daha yüksektir. Her
insan, güler. Her insan, beslenir.
Sınıftaki tümevarım ise belli bir türün sınıfını ele aldığımızda sınıfın sayısı sayılı ise ve
tümünü tüketebiliyorsak o tam tüme varım ve kesin tüme varım olabilir.
Bundan dolayı eskiler Eksik ve Tam olmak üzere tümevarımı ikiye ayırmaktadır. Tüme
varıma konu olan A’nın kaplamına giren şeylerde B özelliğini gözlemlemiş olmamız
gerekir.
Kesinlik Sıralaması = Tür>Cins>Sınıf
Tür= Her hayvan çiğnerken alt çenesini oynatır. Bu önerme timsahı gördüğümüzde
yanlışlanabilir.
Cins= Her insan, güler. Her insan, beslenir.
Sınıf= Karıncalar, kanatlıdır. Neye göre sınıflandırdığımıza bağlı olarak kesinliği daha
yüksek olabilir.
Kaplam meselesi küçükte kaplamı bulmak her zaman daha kolaydır.
Farabi’ye göre tümevarım, önceden sezgisel olarak hissedilen bir olaya kanıt aranmasıdır.
Bilimsel bir tanım olmuş gibi. İstikra, karyeden gelir. Yani köy köy dolaşarak kanıt
aramak.
Tümevarım ucu açık bir yoldur.
Kıyas- Takdir (Ölçmek) (Tümdengelim)= Tümel önermeden, özel hükme gitmek. Ölçü
=1. Önerme ve genelde büyük önermedir, Ölçülen= 2.Önerme
Her A, B’dir= Ölçü = Her insan, canlıdır. (Büyük öncülü tüme varımla elde ediyoruz.)
Her C, A’dır. = Ölçülen =Her öğrenci, insandır.
Her C, B’dir. = Sonuç =Her öğrenci, canlıdır.
Tümevarım ile tümdengelim birbirini tamamlayan iki döngüdür, biri olmadan diğeri olamaz. Bütün
hareketler, döngüseldir.
Kıyas= Önermelerden yapılan kanıtlama işlemidir. Eğer bu işleme dahil olan önermeler doğru kabul
edilirse bu önermeden başka bir önerme zorunlu olarak doğar (Suri/biçimsel olarak). Bir kıyas işlemi 3
önerme içerir.
Önermelerden yapılan bir işlemdir, bu işleme giren veriler doğru kabul edilirse (doğru olması önemli
değildir) diğer bir önerme zorunlu olarak meydana gelir.
Eşariler buna zorunlu olarak meydana gelmez diye karşı çıkıyor.
Önerme yerine kavil kullanılıyor, bir diğeri müellif kelimesi kullanılıyor. Müellif olmanız için bir
konuda iddia sahibi ve onu kanıtlamış olmanız lazımdır.
Her A, B’dir= Ölçü = Her insan, canlıdır. (Büyük öncülü tüme varımla elde ediyoruz.) =Büyük
Öncül/Ölçü
Her C, A’dır. = Ölçülen =Her öğrenci, insandır. =Küçük öncül/Ölçülen
Her C, B’dir. = Sonuç =Her öğrenci, canlıdır. =Netice, sonuç/redif
Bir kıyas en az 2 öncül,1 sonuç ve 3 deyim (A, B, C)
Öncüllerin doğru veya yanlış olmasından kıyas için zorunlu değildir. Varsayımsal olarak suri olarak
doğru kabul edersek bize göre doğrudur.
Sonucun Yüklemine(B) = Büyük Deyim
Sonucun Öznesine (C) = Küçük deyim
Her iki öncülde geçene (A)= Orta Deyim (bir diğer adı illettir çünkü bu sebeptir ama sonuçta aradan
çekilir.)
Bunlar kaplam bakımından sıralamadır aslında.
Rasyonalize etmek, rasyonel açıklama yapmak= gerekçelendirmek, gerekçe yapmak.
Bunların sonuç vermesi için mutlak surette bir kıyasa mutlaka bir tane tümel bir tane olumlu
önerme olması lazımdır; yoksa o kıyasta sonuç çıkmaz.
Orta Deyim öncüllerde çeşitli konumlarda bulunabilir.
Tarifte İnsan, bilen canlıdır> Her öğrenci, insandır> Her öğrenci, bilen canlıdır. İkisinde de
önerme kullanıldı ama burada ilk başta iki önerme kullanıldı bilmesi ve canlı olması bunu
yapmamız bu terkiptir. Kıyastaki sonuçlandırma/birleştirme ise ta’lil yapmadır.
Tanım ya da Tarifte Özneden Yükleme doğru gidilir ve içlem dikkate alınır. İnsan denen kavramın
altına giren bireylerin özellikleri denir? Bilendir İnsan denen kavramın altına giren bireylerin
özellikleri nelerdir? Canlı olmaktır. O zaman insan, bilen canlıdır.
Kıyas
Madde ve biçim olarak ikiye ayırdık
Biçimden ise istisnai(içkin) ve iktiranı(seçkin) kıyas olarak ikiye ayırdık.
Bu adlandırma İbni Sina’ya aittir. Sonuç, öncüllerde bilguvve bulunuyorsa iktiranı kıyas. Sonucun
kendisi veya çelişiği öncüllerde açık bir şekilde görülüyorsa o kıyasa istisnai kıyas denir.
İktiranı Kıyas (İbni Sina bu ayrımı yapmıştır.)
Kıyasta ise öğrenci canlı insan örneğine göre kaplamlardan hareket ederek yüklemden özneye
gidiyoruz. İnsan denen varlığın kaplamına giren bireyleri canlı kavramının kaplamına alır. Öğrenci
kavramının kaplamına giren bireyleri insan kavramının kaplamına alır. Tarif bir içlem mantığı ise
Kıyas bir kaplam mantığıdır.
Orta Deyim öncüllerde nasıl bulunur? A=Orta Deyim B=Büyük Deyim C=küçük deyim
Dipnot: Kıyasta en az olana göre sonuç çıkar. Bir tane olumsuz varsa sonuç daima olumsuz olur.
1.Şekil (En doğal hali) = 4 Tane sonuç veren işlem
Büyük öncül tümel, küçük öncül olumlu olmalıdır.
Her A, B’dir
Her C, A’dır.
2.Şekil = 4 Tane sonuç veren işlem/ Daima olumsuzdur. İkinci şeklin sonuç vermesi için iki öncülden
birinin olumsuz ve büyük öncülün tümel olması gerekir.
Her A, B’dir
Hiçbir C, B değildir.
Öyle ise hiçbir C, A değildir.
3.Şekil = 6 Tane sonuç veren işlem/ Daima tikeldir. Üçüncü şeklin sonuç vermesi için küçük öncül
olumlu ve iki öncülden biri tümel olmalıdır. Sonuç daima tikel olur.
Her A, B’dir
Her A, C’dir.
Öyle ise bazı C, B’dir.
4.Şekil = 5 Tane sonuç veren işlem/ Hemen hemen tikel sonuç verir.
Her A, B’dir
Her B, C’dir.
Öyle ise bazı C, A’dır.
Bunların nitelik (Olumlu- olumsuz), Nicelik (Tikel-Tümel), Kipli (Mümkün ve Zorunlu) olmak üzere
3 şekilde incelenebilir.
2 üzeri 6=bir şekilden 64 farklı önerme elde edilir ve toplamda 256 tane farklı işlem yapma olasılığı
var.
İstisnai Kıyas
A, B ise C, D’dir. Fakat A, B’dir öyleyse C, D’dir.
İktiranı kıyasta sonuç bilguvve öncüllerin içinde gizlidir.
İstisnai kıyasta bilfiil görebilirsiniz ve öncüllerin dışındadır.,
İktiranı Kıyasları az önce yüklemli önermelerden yaptık lakin Salt bitişik ve Salt ayrışık şartlı
önermelerde yapılır. Salt yüklemli önermelerde, Bitişik ve ayrışık şartlı önermelerin bileşiminde veya
ayrışık şartlı ve yüklemli önermelerde iktiranı kıyas yapılır. 6 tane öncüllerine göre yapılır.
Her ne zaman A, B ise C, D’dir.
Her ne zaman D, E ise A, B’dir.
Her ne zaman D, E ise C, D’dir.
Bütün kıyaslar formel anlamda kesindir.
Maddesi açısından kıyas 5’e ayrılır. Burhan, cedel, mugalata, hatabe ve şiir kıyasın forumları aynıdır.
Lakin doğruluk değerleri bakımından farklılık gösterirler.
İstisnai Kıyas
Sonucun öncüllerde bilfiil bulunmasıdır. A, B ise C, D’dir. Her ne zaman A, B ise fakat C, D’dir.
Büyük öncül daima tümel ve olumlu olması lazım + Büyük öncül bitişik veya ayrışık şartlı olması
lazım. A ya B ya C’dir Fakat A, B’dir öyle ise A, C değildir. Küçük öncül bitişik şartlıda ön bitişen ya
da art bitişenden bir tanesi olmalıdır. Şartlı önermelerin bir tanesinde küçük öncül olacaktır. İstisnai
edatımız fakattır. İktiranı kıyastaki haddı evsat yerine geçer. İktiranı kıyastaki Orta deyimin
karşılığıdır.
Ayrışık ve Bitişik Şartlı Önermelerin İşlemleri
Bitişik Şartlı Önermelerde Sonuçlar: Gerçeklikte bunların hepsi sonuç vermez gerçekten sonuç
verebilmesi için sebep sonuç ilişkisinin tam olması lazım. Ön bitişen A, B art bitişen ise C, D’dir
Ön bitişen olumlu ise sonuç çıkar, art bitişen olumsuz olursa sonuç çıkar. Diğerlerinde bazen çıkabilir
ama her zaman çıkmaz.
A, B var ise C, D vardır. Her ne zaman yağmur yağarsa yollar ıslanır.
A, B’dir= Sonuç verir Her ne zaman yağmur yağarsa yollar ıslanır
A, B değildir= Her ne zaman yağmur yağmayınca yollar ıslanır. Yağmur yağmasa bile yollar
ıslanabileceğinden sonuç vermez yani ön bitişenin olumsuz olması art bitişenin olmaması anlamına
gelmez.
C, D’dir = Her ne zaman yağmur yağarsa yollar ıslanmıştır. Yollar ıslanmıştır o zaman yağmur
yağmıştır diyemeyiz. C, D’den olumlusundan yola çıkarak A, B önermesi art bitişenin olumlu olması
ön bitişeni olumlu yapmaz.
C, D değildir. = Her ne zaman yağmur yağarsa yollar ıslanmış değildir. Yollar ıslanmamıştır o zaman
yağmur yağmamıştır. Art bitişenin olumsuz olması ön bitişenin olumlu yapar.
Ön bitişen olumlu ise sonuç çıkar, art bitişen olumsuz olursa sonuç çıkar. Diğerlerinde bazen çıkabilir
ama her zaman çıkmaz.
Neden varsa sonuç vardır ama, sonuç varsa nedenin nasıl olabileceğini bilemiyoruz. Ama sonuç yoksa
neden yoktur diyebiliyoruz. O olayın 2 farklı neden olabileceğinden sonuç varsa neden vardıra
gidemiyoruz.
Ayrışık Şartlı- Olasılık kıyasında
Kaç tane önerme varsa onun 2 katı kadar işlem yapabiliriz.
Bunun sonuç vermesi için Hakiki ayrışık şartlı olması lazımdır.
A ya B ya C ya D’dir. A, B’dir/B değildir/C’dir/C değildir/D’dir/ D değildir. Ayrışanların iki ile
çarpımı kadar işlem yapılma olasılığı varsa. Ama her ikisinin olumsuzu istisna edilirse karesi kadar
sonuç çıkabilir. Hakiki değilse daima doğru sonuç alamayız.
Kıyası Müsavat A=B, B=C ise A=C’dir.
Hulfi Kıyas: ters ve dolaylı kıyas, tartışmacılar kullanır genelde. İspat etmek istediğiniz tam tersini
ispat ederek kanıtlamak istenin çelişiğini kanıtlamaya çalışıyorsunuz. Cedelciler kullanır. İbni
Hazm’ın Takribinde örnekleri çokça vardır.
İkilem taraflı kıyas var. Fatih Sultan Mehmet’in 2.Murat’a yaptığı sen padişahsan orduya geç ben
padişahsam orduyu yönet diyor.
Müstakim Kıyas/Doğru kıyas = İktiranı ve istisnai kıyas çeşitlerinin hepsi
Zincirleme Kıyas= Tekerleme gibidir. Daima sonuç bir sonrakinin büyük öncülü şeklinde devam
ediyor. Bir çivi, bir at kurtarır. Bir at, komutan kurtarır. Bir komutan, bir ordu kurtarır. Bir ordu, bir
devlet kurtarır.
Buraya kadar öğrendiğimiz şeyler formundan ibaretti şimdi içeriğine geçeceğiz.
Her A, B’dir Her C, A’dır. C, B’dir. Bu iki önermenin doğruluk değeri kıyasın maddesinden
kastedilen şeydir. Kıyasın maddesi bakımından türü veya çeşidini ortaya çıkarmaktadır. Maddesi
bakımından 5 çeşit kıyas vardır.
Üstteki Burhan, cedel ve mugalata tümel sonuç, şiir ve hatabe tekil sonuca dayalıdır çünkü üstteki üçü
bilim iddiasına dayalıdır; hatabe ve şiirin bilim iddiası yoktur.
1- Burhani
- (Mantıktaki Amaçtır ve bilimsel kanıt dediğimiz şeydir.) Bizim kendi kendimize
yaptığımız araştırmalardır.) Bizim kendi kendimize yaptığımız araştırmadır. Varlık ve
mevcutla doğrudan temas kurmaktır. Burhani kıyasla zihnim ve beş duyularım doğrudan
doğruya varlıkla temasa geçiyor. Aracılar kalkıyor. Burhanda amaç mevcudun sesine
doğrudan kulak vermektir. Bundan dolayı bilimsel bilgidir ve kullandığımız öncüller
kesinlikle veya büyük olasılıkla doğru olan öncüllerdir. Bilimsel kanıtta asıl amaç
kanıtlamakken. Her bilimin bir konusu ilkeleri, konusu ve sorunları vardır. Bilimler
birbirinden konuları ve taksimi bakımından ayrılırlar. Bütün bilimlerde olmazsa olmaz
mevzu, mesail ve mebalidir yani az önceki yazılan. Burhani limni ve Burhani inni vardır.
- Limni Burhan= Varsayımdır. Sebebi ve nedensel açıklamasıdır. Açıklamanın bilgisi
bizim zihnimizde mevcuttur. Ve bu varsayım limni burhan eğer mevcut olarak
bulunuyorsa olgusal olarak varsa da inni burhan denir. Limni burhan inni burhanı içerir
ama inni burhan limniyi içermez. Varsayım doğrulanmayı içermeyebilir ama doğrulanmış
bir varsayım özünde varsayımdan türemiştir. Bilimsel bilgide ya da Burhani bilgide elde
edeceğimiz şey bir kavram ya da tasdiktir. Burhandaki bilimsel sorular iki gruba ayrılır.
Nedir sorusu kavram niçin ve neden ise tasdiktir. Bilimler arası ilke alışverişleri oluyor.
Bilim insanları ilkeleri tartışmazlar çünkü o bilimin mevcudiyetini temellendirdiği için.
Mevcudiyet ise metafiziğin konusu olduğu için ancak felsefe-i ula da incelenir.
- Genel mantık ve özel mantık diye bir şey vardır. Genel mantık bizim gördüğümüz
mantıktır. Her bilim dalının özel mantığı vardır. Özel mantık o bilim dalının ilkelerini
bulup onu yasalaştıran mantıktır ve buna usul denir. Usulu fıkıh usulü hadis usulü kelam
dediğimiz şeyler asıllar ilkelerdir. İlkeler bir bilimde geçerliyse özel tüm bilimlerde
geçerliyse genel mantıktır.
- İlim kelimesi, daha çok bilgi anlamında kullanılır ama bilim için mevzuya izafet ya da
sıfat mevsuf. İlmun nefs yani saykoloji anlamında, tek başına ilim kelimesi bilgi anlamına
gelir ulumda bilgiler. İlimin aklisi naklisi olmaz, islamisi veya gayri islamisi olmaz. İlim,
akılla yapılan şeydir.
2- Cedeli
- Başkasının üzerinden varlıkla temasa geçilir. Cedel’deki asıl amaç karşıdakini aciz bırakıp
susturmaktır. Cedelde kullanılan öncüllerin kaynağı “kamu” dur, meşhur olanlardır.
Cedel, tartışma hangi konularda yapılır? Ahlaki, siyasi ve metafizik konularında yapılır.
“Allah ezeli mi, ebedi mi? Var mı yok mu? İnsan nefsi ölümlü mü ölümsüz mü?” gibidir,
yani deneysel olarak incelenemezler.
- Cedeli kanıttaki asıl amaç ise susturmaktır. Cedel, bilim değildir ve bilim inşa edemez.
Cedel, meşhuratı ve zanni önermeleri kullanır, kesin doğru önermeleri de kullanır lakin
meşhur olduğu için kullanır. Kamunun doğru kabul ettiği önermeler pekâlâ doğru değildir.
3- Muğalata
- Asıl amacı yanıltmaktır. Bilim insanı, mış gibi görünmektir. 2 Şekilde olabilir. Formel
anlamda kıyasın biçimi yanlış olabilir veya kullanılan öncüller yanlıştır. Vehmiyyattan
yapılan öncüllerdir. Mugalatacılar, burhana benzemek istiyorsa sofist denir; eğer cedelciye
benzemek isterse şamatacı denir. Mugalatacılar ikna edici olmak adına küçük öncülü
kullanırlar ve büyük öncülü gizlerler.
- Mantıkta sembolik dil kullanıldığı için mugalata pek öne çıkmamaktadır. Klasik dönemde
mugalata dilden beslenir. Bilim iddiasında ama bilimsel faaliyet değildir.
4- Hatabi
- İnsanlar avam ve havas olmak üzere ikiye ayrılır. Bir insanlık kendi alanının avamı diğer
alanların havasıdır. Bilim insanı birtakım örnek yollarla burhanla öğrendiğini halka
açıklamasıdır. Genelde temsili kıyas kullanılır.,
- İbni Sina der ki: İnsan kendisine anlatırken alim, öğrencilere muallim, halka anlatırken
hatiptir. Tümel olanı tekillerle ikna etmektir/anlatmaktır. İkna edici/iknai olmaktır esas
amaç, yani inandırıcı olmaktır. İkna olmaktan kasıt kandırmak veya yanıltmak değildir,
açıklamaktır. O alanın uzmanı olmayan kişiye bazı örneklerle izah ediyoruz. İkna etmek
amacıyla zanni öncüller kullanılır. Aristo’da siyasi meselelerde kullanmıştır. İbni Sina’da
tüm alanlarda neredeyse kullanmıştır. Amaç talimdir. Hatabeyi mantığın bölümü haline
getiren Farâbî’dir.
Burhan ve hatabe, talim ve bilgi aktarımıyla ilgilidir. Cedel = Yapıcı cedel, Muğalata=Yıkıcı cedel
Hatabi ve Şiiri kıyas “Organon”da yoktur.
5- Şiiir
- Şiir, şuur yani bilinçten gelmektedir. Bu üstteki dördünde hakiki olan tasdik iken şiirde
hakiki olan tahyildir. Yaşanması ya da yaşanılması mümkün olan olayı tekrar
canlandırmaktır. Şiir tek başına yeterli kıyas değildir.
- Şiir, hayal dünyamıza etki ederek duygulandırır. Şiir, insanın yerilen ve övülen özellikleri
konu alması lazımdır. İnsan doğasını anlatması lazımdır. Kendimizi okumamız gerekir.
Amaç ise te’edib, ahlaklandırmadır. Bizde acıma, korku ve ürperti duygusunu yaratması
gerekmektedir. Erdemli ve erdemsiz fiiller anlatırken şok edici ve şaşırtıcı şeyler olması
lazımdır. Kişiler arası ilişkilerden en yakını başımıza gelmesi gibi ihanetler, dramalar
olmalıdır.
- Acıklı ve gülünç olan, trajik ve komiktir. En yakının tarafından tuzağa düşürülmesi
vesaire, Hasetten kaynaklanan şeydir. O güç, başkasının hasedine kıskanılmasına sebep
olmaktadır. Şiiri mantık sanatı haline getiren İbni Rüşttür. Kimse kötülük yapmaz,
buradan kasıt kendini bilen insan kötülük yapmazdır. İnsan bilinci, insanın aşırılıklarını
hem aşağı hem yukarı yönde bir dengeye getirmek için terbiye sanatıdır. Bir şeyi
kanıtlamaz hayal üzerinde etkilenir. İbni Rüşt Şiir sanatında örneklere geldiğinde sadece
Kur’an’ı örnek bulmuştur. Yusuf sûresini örnek olarak kullanmıştır.