You are on page 1of 3

HASTALIKTA DEVRİM TOPLUMDA STATÜKO

Semra Somersan

"Mctafor dünyayı değiştirebilir" diyecek kadar iddialı Rimbaud.

Victor Tumer biraz daha alçak gönüllü. "Semboller yaratıcı, ritüeller dönüş­
türücüdür" diye yazıyor.

Afrika'da "Rodezya"nın (1954'lerde, bugün Zambia) Kuzeybatı ucunda yaşa­


yan Ndembu aşiretinin sembol ve ritüellerini İngiliz ampirisist geleneğine ya­
kışır ayrıntı ve titizlikle inceleyen Tumer... Öyle ki sembolik antropoloji
ağırlıklı Manchester ekolonü, birlikte temsil ettikleri Mary Douglas, Natura/
Symbols da (1973: 30) "Ama... Eğer Tumer veya Raymond Firth düzeyinde
bir saha çalışanı, pigmilere gidip geleneksel soruşturmasını yürütseydi, Ro­
ma'nın yedi tepesinde keşfedilebilecek kadar çok sembol grubu bulurdu" diye
yazacaku.

Herkesçe sayıldığı sanılmasın: Bir Amerikalı meslekdaşı (Andreas Fisher,


1978: 40) "Tumer dinamik bir toplum portresi çiziyor, ama özünde hiçbir za­
man değişmeyen bir toplum. Bir yapı sonsuza kadar kendini sürdürüyor ve bu
yapıda herşeyin, çelişkinin bile son tahlilde statükoyu desteklediği İngiliz
işlevci kuramının bakış açısını farkeunek mümkün" yargısına varacaku.

Bir uçtan öbürüne.

Saygıdan öfkeye.

Tumer geçmişte avcılık yapan Ndembular'ın zengin kültüründen bir kesiti göz
önüne serip "ilkel" sözcüğünü ne kadar endişeyle kullanmak gerektiğini vur­
guladığı için bir ucu; değişmez bir dünyanın, ya da değişen bir dünyada insan­
ların değişmez geçmiş özlemlerini, nostaljilerini dile getirdiği için de öbür
ucu uyandırıyor. Ama Tumer'da bu ikincisinin altında biraz da misyoner ruhu­
nun ya da sömürgeci bilinçalunın ayırdına varmak mümkün.

Öfke, daha çok bundan. Gerçi bir kitabında (The Ritual Process, 1969: 3)
"Sanatta olduğu gibi dinde de 'daha basit' insanlar yoktur, sadece bizden daha
basit teknolojileri olan insanlar vardır" diyor. Diyor ama düşüncesini başka
kurumlara, beyin ve bedeninin tüm hücrelerine yayamıyor.

Buna karşılık hastayı sağlığa kavuşturma, "iyileştirme" yöntemlerinin anali-


60 Defter

zi, bunu hazırlarken sosyal yapı ile semboller arasında kurduğu bağlar çok et­
kileyici. Hatta kimine göre Levi-Strauss'u ("The Effectiveness of Symbols",
"The Sorcerer and His Magic", 1963, Structural Anthropology'nin içinde) sol­
luyor. Başka yazılarında da sürdürüyor Turner bu uğraşını. Batı'daki tedavi
yöntemleri ile Ndembu tedavi yöntemleri arasında paralellikler kunnaya de­
vam ediyor (The Forest of Symbols, 1967; The Ritual Process, 1969).
Ndembu'dan diğer Afrika toplumlarına genelliyor yorumlarını zaman zaman.
Zaman zaman da, bu yazıda olduğu gibi, "ilkel" yöntemlerin, "uygar" yön­
temlere üstünlüğünü ortaya koyuyor.

Ama yeterince değil. Buradaki çeviride örneğin. Ndembu'nun hastalık yapan


doğal etkenlerden tamamen habersiz olduğunu belirtiyor. Ndembular'ı birinci
elden tanımayan biri olarak fazla ileri gitmemek gerek. Ama bu damgayı ya­
pıştınnadan önce chimbuki'leri (Ndembu "doktorları") defalarca soru yağmu­
runa tutmalıydı. lmuhan etmeliydi hatta:Chimbuki'ler ritüeller konusunda a­
çık olabilirler ama, meslek sırlarını Tumer'a saunayacaklardı herhalde. Bu bir.

ikincisi daha önemli: Turner hakkındaki "titiz" nitelemesinden vaz mı


geçmeli? Chimbuki'lerin tedavide kullandığı bitkilerden söz ediyor. Bunları
yerel ve bilimsel isimleriyle tek tek sıralıyor. Ama ardından, hiçbir farmako­
loga danışmadan, hiçbir Batılı doktorla işbirliği yapmadan bu bitkilerin
"farmakolojik değeri olduğu şüpheli, zehirli olmamaları yeterli" sonucuna
varıyor. Ve bu noktada İngiliz ampirisistine yakışır titizliğini tüketiyor.

Ama insanların sadece ilaçlarla değil, sembollerle de tedavi edilebileceğini,


edilmesi gerektiğini vurgulaması, daha doğrusu Ndembu kültürünün bu
özelliğini ortaya çıkarıp anlamaya, anlatmaya çalışması çarpıyor insanı. tık
değil bu konuda, ama önemli bir yeri var. Tumer hakkında yazdığı bir yazıda
Mary Douglas ("The Healing Rite", 1975, lmplicit Meanings'ın içinde) daha
da ileri giderek "Tumer'ın bütün yazdıkları uzun vadede sembollerin etkinliği
ile ilgilidir" diyor ve ekliyor, "Tedavi mümkün, çünkü semboller belli bir
toplumsal yapının yaratıcı araçlarıdır ve Tumer'ın en büyük katkısı da bunu
göstennek olmuştur."

Şimdi kilit sözcük: "Belli bir toplumsal yapı". Semboller, geleneksel sem­
boller tabii, ancak belli bir sosyal yapıyla uyum içinde yaşamaya hazır kılı­
yor insanları. Ritüeller de. Amaç o yapının varolması, sürdürülmesi. Yaratıcı­
lık da, dönüştürücülük de belli bir sistem içinde, o sistemin yaşatılmasına,
kendini üretmesine yardım ediyor. En azından Tumer'ın analizinde. Mikro
düzeyde değişimler... Büyük dönüşümleri burada bulmak mümkün değil. Ama
onlar, sembolsöz, ritüelsiz, sadece somutluklar düzeyinde varcdilebilir mi?
Tumer Üstüne 61

Kaynaklar:
Douglas, M., 1973. Natura} Symbols. New Yorlc: Vintage Books.

......... , 1975. lmplicit Meanings. London: Routledge, Kegan and Paul.

Fisher, Andreas, 1978. "The Relationship of Individual a� d Society in Victor Tumer's


The Ritual Process", The Joumal of Anthropology, 1 (1): 34-41.
Levi-Strauss, C., 1967. Structural Anthropolgy, Garden City, New York: Doubleday.

Tumer, V. 1967. The Forest of Symbols. lthaca: Comell Univ. Press.

......... , 1969. The Ritual Process. Chicago: Aldine.

You might also like