You are on page 1of 207

T.C.

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ
MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

MALZEME BİLGİSİ II
SUNUMLAR
Hazırlayan
Doç. Dr. Durmuş ODABAŞ

2022-KAYSERİ
BÖLÜM 15
POLIMERLERIN ÖZELLIKLERI UYGULAMALARI VE İŞLENMESİ

P0LİMERLERİN MEKANİK OZELLİKLERİ


Gerilme-Birim Şekil Değişimi Davranışı
Makro Ölçekte Şekil Değiştirme P0LİMERLERİN DAYANIM ARTT1RMA
Viskoelastik Şekil Değiştirme VE DEF0RMASY0N MEKANİZMALARI
Polimerlerin Hasarı Yarı Kristal Polimerlerin Deformasyonu
Çeşitli Mekanik Özellikler Yarı Kristal Polimerlerin Mekanik
Özelliklerini Etkileyen Faktörler
Malzemenin Önemi Isıyla Büzülerek
Saran Polimer Filmler (Shrink-Wrap)
Elastomerlerin Deformasyonu
P0LİMERLERDE KRİSTALEŞME ERGIME VE CAMSI GEÇİŞ KAVRAMLARI
Kristalleşme
Ergime
Camsı Hale Geçiş
Ergime ve Camsı Hale Geçiş Sıcaklıkları
Ergime ve Camsı Hale Geçiş Sıcaklıklarını Etkileyen Faktörler

P0LİMERLERİN SENTEZİ VE İŞLEME


POLİMER TÜRLERİ
YÖNTEMLERİ
Plastikler
Polimerizasyon
Elastomerler
Polimer Katkıları
Elyaf
Plastiklerin Şekillendirme Teknikleri
Çeşitli Uygulamalar
Elastomerlerin Üretimi
İleri Polimer Malzemeler
Elyaf ve Filmlerin Üretimi
Fenol formaldehit’den (bakalit) yapılan bilardo topları. Malzemelerin Önemi
bölümünde (15.15) fenol formaldehitin icadı anlatılmıştır.

• 1912 yılına kadar bilardo topları


fildişinden yapılıyordu.
• Fenol-formaldehit keşfi-
LeoBaekeland
• Bakalit
• Elastik özellikleri fildişine benzer
• Sert, ısıya dayanıklı
• Çoğu çözeltiye karşı kararlı
• renkli üretilebilir
• ucuz
P0LİMERLERİN MEKANİK OZELLİKLERİ
Gerilme-Birim Şekil Değişimi Davranışı
Makro Ölçekte Şekil Değiştirme
Viskoelastik Şekil Değiştirme
Polimerlerin Hasarı
Çeşitli Mekanik Özellikler
15.2 Gerilme-Birim Şekil Değişimi Davranışı
Değişik karakteristiğe sahip cisimler
Gerilme-Birim Şekil Değişimi Davranışı

Şekil 15.1 Polimer malzemelerin gerilme – birim şekil değişimi


davranışı.

ASTM Standardı: D 638,


“Plastiklerin Çekme Özellikleri
Için Standart Test Metodu

A: Gevrek polimer.
B:plastik polimer.
C:elastik (elastomer) polimer.
A: Gevrek polimer.
B:plastik polimer.
C:elastik (elastomer) polimer.
Mekanik özelliklerin belirlenmesinde basit çekme deneyi kullanılır.

Polimerlerin mekanik özellikler;


1.Deformasyon hızına
2.Sıcaklık
3.Çevrenin kimyasal özelliklerine
karşı aşırı bir hassasiyet gösterir.

Deformasyon hızı: birim şekil değişimi hızı

Çevrenin kimyasal özellikler: Su, oksijen, organik


çözücülerin bulunması
Polimerler
üç değişik gerilme-birim şekil
değişimi davranışı söz konusudur.

A eğrisi
tam elastik şekil değişimiyle
hasara uğrayan,
gevrek bir polimere aittir.
B eğrisi,
elastik davranış, akma ve plastik
şekil değişiminin izlediği bir
polimere aittir.
C eğrisi,
elastomer ve kauçuğa benzer.
Tam elastik davranış gösteren
polimere aittir
Tam elastik:
düşük gerilme değerlerinde
büyük elastik şekil değiştirmeler
Elastiklik modülü
yüzde uzamadaki süneklik
değerleri aynen
metallerde olduğu gibi belirlenir
Şekil 15.2 Bir gerilme birim şekil değişimi eğrisi

Plastik bir polimerin


akma ve çekme dayanımlarının nasıl
bulunacağını gösterir.
Akma noktası olarak,
elastik şekil değişiminin sona
erdiği noktadaki en yüksek
nokta alınır.

Bu en büyük gerilme değeri


akma dayanımıdır.
Çekme dayanımı (ÇD)
hasarın meydana geldiği
gerilmeye karşılık gelir.

ve değeri σAk’dan daha yüksek


veya düşük olabilir.

Bu polimerlerin dayanım değeri


genellikle çekme dayanımı değeri
alınır.
Tablo 15.1 Bazı Polimerlerin Oda Sıcaklığındaki Mekanik Özellikleri
Elastik bir polimerin elastiklik modülü 7 MPa’a kadar düşer.
Rijit polimerlerin modülü 4 GPa’a kadar yükselir.

Metallerin elastiklik modülü 48-410 GPa aralığında olur.


Çok daha yüksek ve geniş bir aralıkta değişir.
Polimerlerin en yüksek çekme dayanımı 100 MPa mertebelerinde olur.
Bazı metaller için bu değer 4100 MPa’a kadar çıkar.

Ancak metallerin plastik uzama değeri çok nadiren % 100’ü geçer.


Bazı elastik polimerlerin uzama miktarı % 1000 değerini aşar
Şekil 15.3 Sıcaklığın Poly (metil metakrilat)’ın gerilme
birim şekil değişimi özelliklerine etkisi
Polimerlerin mekanik özellikleri
oda sıcaklığı civarında, sıcaklık
değişimlerinden çok daha fazla
etkilenir.

Artan sıcaklık
1.Elastik modülünü düşürür
2.Çekme dayanımını düşürür.
3.Sünekliği artırır.

4°C’de tamamen gevrek olur.

50-60°C’lerde plastik davranış


gösterir.
Birim şekil değişimi hızı mekanik davranışı etkiler.

Azalan birim şekil değişimi hızı,


gerilme – birim şekil değişimi davranışını etkiler.

Malzemenin daha yumuşak ve sünek olmasına yol açar.


15.3 MAKRO ÖLÇEKTE ŞEKİL DEĞİŞTİRME

Numunenin ilk kesiti


deformasyon boyunca değişir.

Alt ve üst akma noktaları


kolay fark edilir.

Üst akma noktasında


küçük bir boyun verme oluşur.

Şekil 15.4 Yarı kristale sahip polimerin şematik gerilme - birim şekil değişimi eğrisi.
Kristal blok parçalarına ayrılır.

Boyun verme bölgesinde, zincirler gerilme yönünde uzanır.


Bölgesel dayanım artışına neden olur.

Bu noktada şekil değişiminin devamına karşı bir direnç oluşur.


Zincir yönlenmesi
boyun bölgesindeki uzamayla gerçekleşir.

Numunenin uzaması, boyun verme bölgesi


uzunluğunun ölçü boyunca genişlemesiyle
devam eder.
Yarı kristal bir polimerin plastik deformasyon adımları.

Zincir yönlenmesi boyun bölgesindeki uzamayla birlikte gerçekleşir.


Yarı kristal bir polimerin plastik deformasyon adımları.

İki komşu katlanmış zincir yapısındaki lamel


ve lameller arası amorf bölgenin elastik şekil
değişimi sonrası hali
Yarı kristal bir polimerin plastik deformasyon adımları.

Lamel yapısındaki zincirlerin


yana yatması.
Yarı kristal bir polimerin plastik deformasyon adımları.

Kristal blok parçalarının ayrışması.


Son plastik deformasyon adımında,
blok parçaları ve bağlantı zincirleri çekme yönünde hizalanır.
15.4 VİSKOELASTİK ŞEKİL DEĞİŞTİRME
Amorf polimer düşük sıcaklıkta cam gibi davranır.
Amorf polimer camsı geçiş sıcaklığının üstünde kauçuk gibi davranır.
Amorf polimer daha yüksek sıcaklıkta viskoz akışkan gibi davranır.

Düşük şekil değiştirme ve düşük


sıcaklıklarda mekanik davranış elastik olur.
Hook yasasına σ= Eε uygundur.
Tam elastik davranış

Viskoelastik davranış Viskoz davranış


Anlık yüklemenin zamanla değişimi Birim şekil değişiminin zamanla değişimi

Tam elastik davranış

Yük ta’da uygulanıp tr’de kaldırılır Uygulanan gerilme kaldırılır.


Deformasyon tamamen geri döner,
Numune tekrar başlangıç boyutlarına döner.
Elastik şekil değişimi davranışı anlıktır.
Viskoelastik davranış

Polimer çok yüksek sıcaklıkda


viskoz veya sıvı gibi davranır.

Ara sıcaklıklarda
iki uç mekanik özelliklerin bileşkesi olur
Kauçuğa benzer.

Bir katı davranışı gösterir.

Buna viskoelastik davranış adı verilir.

Polimer çok yüksek sıcaklık değerlerinde, viskoz veya sıvı gibi davranma eğilimi gösterir. Ara sıcaklık değerlerinde ise
polimer bu iki uç mekanik özelliklerin bileşkesi olan kauçuğa benzer bir katı davranışı gösterir ve buna viskoelastik
davranış adı verilir.
Viskoelastik davranış
Viskoz davranış

Yük ta’da uygulanıp tr’de kaldırılır


Viskoelastik davranış
Viskoelastik davranışta
deformasyon zamana bağlıdır.

Uygulanan gerilmeye karşılık


deformasyon gecikir.

Deformasyon zamana bağlı meydana gelir.


Deformasyon tersinir değildir.

Gerilme azaldığında
deformasyon tamamen ortadan kalkmaz.
Viskoelastik davranış

Viskoelastik davranış
anlık bir gerilmenin etkisiyle oluşur.

Anlık şekil değişimini


viskoz ve zamana bağlı şekil değişimi takip eder.

Anelastik bir şekil oluşur


Viskoelastik Gevşeme Modülü
Deneysel tekniklerle
viskoelastik davranış sayısal ifade edilebilir.

Bu sayısal değerler üzerinde


zaman ve sıcaklığın etkisi söz konusudur.

Numuneye öncelikle çekme halindeyken


düşük miktarda bilinen bir şekil değişimi
hızlıca yüklenir.

Bu birim şekil değişimini sabit tutan gerilme değeri


sabit sıcaklıkta ve zamana bağlı olarak ölçülür.
Viskoelastik Gevşeme Modülü:
Zamana bağlı gerilme değerinin,
sabit birim şekil değişimine oranı

σ(t): zamana bağlı ölçülen gerilme


εo: sabit tutulan birim şekil değişimi

Bulunan gerilme polimerdeki moleküler gevşemeden dolayı zamanla düşer.


Gevşeme modülü viskolelastik polimerler için zamana bağlıbir elastik modüldür.
Şekil 15.6 Bir viskoelastik polimerin
Er(t) ‘nin logaritmik zamana bağlı davranışı

Gevşeme modülü
sıcaklığın da bir fonksiyonudur,

Viskoelastik özelliklerini tam belirlenmesi için,


sabit sıcaklıktaki gerilme gevşemesi ölçümleri
geniş bir sıcaklık aralığında yapılmalıdır.
Eğriler birçok farklı sıcaklık için çizilir.
Er(t) değeri zamanla azalır

Artan sıcaklıkla eğriler


daha düşük Er(t) değerlerine düşer

Sıcaklığın etkisini görmek için,


Er(t)-log. zaman grafiğinde veriler belirli
bir zaman için alınır.

Şekilde t1 için eğrideki kesim noktasından


log. Er(t1)-sıcaklık elde edilir.
Şekil 15.7 Amorf polistiren için gevşeme modülünün
logaritmik ölçekteki değerinin sıcaklıkla değişimi

Viskoelastik davranış
beş farklı bölge için gösterilir

Şekildeki eğri amorf (ataktik)


polistiren için
t1 değeri yük uygulanmasından 10 s
sonra seçilen rastgele bir değerdir.

Bu grafikte bazı noktalar dikkat


çekicidir.
En düşük sıcaklıklarda, camsı bölgede, malzeme rijit ve gevrekdir.
Er(10) gevşeme modülü başlangıçta sıcaklıktan bağımsızdır.

Bu sıcaklık aralığı için, şekil değişim- zaman


değişimi Şekil 15.5 b ‘de gösterilir.

Moleküler seviyede, uzun molekül zincirleri


bu sıcaklıklarda bulundukları
yerde donmuş durumdadır.
Sıcaklık arttıkça,
Er(10) değeri 20°C’lik sıcaklık farkında
kat gibi çok yüksek bir hızla düşer.

Bu bölgeye bazen kauçuğumsu veya


camsı geçiş bölgesi adı verilir.

Camsı geçiş sıcaklığı Tc bu bölgenin üst


sınır değeri civarında yer alır.

Polistiren için Tc şekilden 100°C’dir.

Bu sıcaklık bölgesinde
polimer deri kıvamında bir davranış
sergiler.
Viskoelastik davranış

Polimer deri kıvamında bir davranış sergiler.

Deformasyon zamana bağlı olur.


Yük kaldırıldığında tamamen geri dönmez.
Viskoelastik davranış
Viskoz davranış

Yük ta’da uygulanıp tr’de kaldırılır


Kauçuğumsu sıcaklık bölgesine ait platoda
malzeme kauçuk gibi deforme olur.

Elastik ve viskoz bileşenlerin her ikisi


mevcut olur.
Gevşeme modülü düşük olur.
Deformasyon kolayca gerçekleşir.
Son iki yüksek sıcaklık bölgeleri,
kauçuğumsu akış ve viskoz akışa aittir.

Bu sıcaklık bölgelerine kadar ısıtılan


malzeme, yumuşak kauçuğumsu bir
durumdan,
viskoz sıvı haline gelir.

Viskoz akış bölgesinde Modül


artan sıcaklıkla çarpıcı bir şekilde
aniden düşer,
Kauçuğumsu akış bölgesindeki
polimer elastik ve viskoz akış
bileşenlerine sahip olur.

Oldukça viskoz bir sıvıdır.


Viskoz davranış
Bu durum Şekilde gösterilmiştir.

Viskoz akış durumunda


zincir hareketleri çok fazla artar.

Zincir parçaları titreşmeye başlar.

Birbirinden büyük miktarda bağımsız


olarak dönmeye başlar.

Bu sıcaklıklarda oluşan deformasyon


elastik olmaz.

Tamamıyla viskoz özelliğe sahiptir.


Bir viskoz polimerin deformasyon davranışı, normal olarak malzemenin
kayma kuvvetleri etkisinde akışa olan direnci olarak tanımlanan viskozite
ile tanımlanır.

Uygulanan gerilme hızı da viskoelastik özellikleri etkiler.

Artan yükleme hızı, malzeme üzerinde düşük sıcaklıkla aynı etkiyi yapar.
Şekil 15.8 Polistirenin çeşitli molekül yapısı için logEr(10)-sıcaklık grafiği.

A : kristal izotaktik gevşeme modülünün


logaritması- zaman değişimi.

B : az sayıda çapraz bağlı ataktik gevşeme


modülünün logaritması- zaman değişimi.

C : amorf yapı için gevşeme modülünün


logaritması- zaman değişimi.

Şekilde polistiren malzemenin çeşitli


molekül yapısı için
log Er (10)-zaman grafiği verilmiştir.
Çok az çapraz bağa sahip ataktik
polistirende (B eğrisi),
kauçuğumsu bölge bir plato oluşturur

Bu plato polimerin bozulduğu


sıcaklığa kadar devam eder.

Bu malzemede ergime görülmez.

Artan çapraz bağla,


Er(l0) platosunun değeri de artar.

Kauçuk veya elastomer malzemeler


bu tip davranış gösterir.

Genellikle bu plato bölgesi içindeki


sıcaklıklarda kullanılırlar.
Amorf malzeme için çizilen C eğrisi, Şekil 15.7’dekinin aynısıdır.
Şekilde gösterildiği gibi,
tamamen kristal izotaktik polistiren (A
eğrisi) sıcaklığa bağımlı bir davranış
gösterir.

Camsı geçiş sıcaklığındaki (Ta),


Er.(10) değerindeki düşüş,
diğer polistiren malzemelere göre çok
daha azdır.

Bunun nedeni, bu malzemenin yalnızca


çok küçük bir bölümünün amorf olması
ve camsı geçiş özelliği göstermesidir.
Er (10) gevşeme modülü değeri,
Te ergime sıcaklığına kadar, artar.

Sıcaklıkta oldukça yüksek değerde


kalır.

İzotaktik polistirenin ergime sıcaklığı


yaklaşık 240°C’dir.
Viskoelastik Sürünme

Pek çok polimer malzeme,


gerilmenin sabit tutulduğu durumda,
zamana bağlı deformasyon özelliği gösterir.
Buna viskoelastik sürünme adı verilir.

Bu tür şekil değiştirme oda sıcaklığında ve


akma dayanımının altında
düşük gerilme seviyelerinde bile görülür.

Bir otomobilin uzun süre


sabit bir noktada parketmesi durumunda lastik düzleşir.
Polimerler için sürünme deneyleri metaller için aynıdır.

Bu deneylerde gerilme aniden uygulanır.


Sabit tutulur.
Zamanla oluşan birim şekil değişimi ölçülür.
Ayrıca bu deneyler sabit sıcaklık ortamında gerçekleştirilir.

Sürünme modülü:

σo: uygulanan sabit gerilme,


ε(t): zamana bağlı birim şekil değişimi.
Sürünme modülü:

σo: uygulanan sabit gerilme,


ε(t): zamana bağlı birim şekil değişimi.

Sürünme modülü sıcaklığa duyarlı olup, artan sıcaklıkla değeri azalır.

Polimerin molekül yapısı sürünme özelliklerine etkir.


Artan kristalleşme derecesiyle sürünmeye duyarlılık azalır.
E (t) artar.
POLİMERLERİN HASARI

Polimer malzemelerin kırılma (hasar) dayanımı


seramik ve metallere göre çok düşüktür.

Genel bir kural olarak,


aşırı çapraz bağlı ve ağ yapısındaki
termoset plastiklerin kırılma şekli (modu) gevrektir.

Kırılma hasarı,
yerel gerilme yığılmasının oluştuğu noktalardan
(çizik, çatlak veya keskin uçlu hatlar) çatlak oluşumu ile gerçekleşir.
Çatlak ucundaki gerilme artışı,
çatlağın ilerlemesine yol açarak hasarı oluşturur.

Ağ yapısındaki kovalent bağlar ve


çapraz bağlı yapılar hasar sırasında kopar.
Termoplastik polimerlerde kırılma gevrek veya sünek olarak oluşur
Çoğunda sünek-gevrek geçişi de görülebilir.

Gevrek kırılmayı teşvik eden şartlar:


1.Düşük sıcaklık,
2.Yüksek birim şekil değişimi hızı,
3.Keskin çentiklerin varlığı,
4.Artan numune kalınlıkları ve
5.Camsı geçiş sıcaklığını (Tc) artıran her türlü değişiklik
Camsı polimerler, camsı geçiş
sıcaklığının altında gevrek davranır.

Ancak sıcaklık arttıkça,

Tc’ye yaklaştıkça süneklik artar

Hasar
plastik akma sonrasında gerçekleşir.

Bu davranışa gerilme—birim şekil


değişimi davranışı Şekilde poli(metil
metakrilat) için verilmiştir.

4°C’de PMMA tamamıyla gevrek,


60°C’de ise son derece sünek olur.
Kılcal çatlak oluşumuna takiben
Şekil 15.9 Bir kılcal çatlakta mikro boşluk makro çatlak oluşumu
oluşumu ve lifli köprüler

Bazı termoplastik polimerlerde hasar öncesi kılcal çatlak oluşumudur.


Kılcal çatlaklar sayesinde plastik deformasyon bölgesel olarak yoğunlaşır.
Küçük ve birbirleriyle birleşmiş mikro boşluklar oluşur.
Kılcal çatlak oluşumuna takiben
Bir kılcal çatlakta mikro boşluk oluşumu ve makro çatlak oluşumu
lifli köprüler

Mikro boşluklar birleşir.


Çatlaklar oluşmaya başlar.
Şeki’de gösterildiği gibi, molekül zincirleri yönlenir.
Bu mikro boşluklar arasında lifli köprüler oluşur.
Uygulanan çekme yükü yeterince yüksek ise bu bağlantılar uzar.
Nihayet kopar.
Mikro boşluklar büyür ve birleşir.
Burada sözü edilen, kılcal çatlak yüzeyleri üzerinde yük taşıyabildiği
için, normal bir çatlaktan farklıdır.

Kılcal çatlak oluşum süreci,


çatlak oluşumuna kadar yutulan kırılma enerjisi miktarı artar.

Polimerin kırılma tokluğu önemli ölçüde artar.

Camsı polimerlerde,
çatlak küçük bir kılcal çatlak oluşumuyla hızlıca ilerler.
Şekil 15.10 Bir poli(fenilen oksit)’deki bir
kılcal çatlağı

Kılcal çatlaklar,
yüksek gerilme yığılmasına maruz bölgelerin
yanında çizikli,
kusurlu ve moleküler heterojenliğin
söz konusu olduğu kısımlarda oluşur.

Kılcal çatlaklar uygulanan çekme gerilmesine


dik yönde ilerler.
Yaklaşık 5 µm veya daha yüksek
kalınlığa sahiptir.
Kırılma mekaniği prensipleri,
gevrek ve yarı-gevrek polimerler içinde uygulanabilir.

Çatlak bulunması durumda, bu malzemelerin hasara duyarlılığı düzlem


birim şekil değiştirme kırılma tokluğu ile ifade edilebilir.

K1 büyüklüğü polimerin özellikleri (molekül ağırlığı, kristal yüzdesi gibi)


yanında sıcaklık, birim şekil değişimi hızı ve bulunduğu ortam
şartlarına da bağlıdır.
15.6 ÇEŞİTLİ MEKANİK ÖZELLİKLER

Darbe Dayanımı
Polimer malzemelerin darbeli yüklere olan dayanımı
bazı uygulamalar için önemli olabilmektedir.

Izod veya Charpy testleri


darbe dayanımını değerlendirmede yaygın olarak kullanılır .

Polimerlerde hasar,
sıcaklık, numune boyutu,
birim şekil değişimi hızı ve
yükleme şekline bağlı olarak
sünek veya gevrek olarak meydana gelebilir.
Yarı kristal ve amorf polimerler düşük sıcaklıkda gevrek davranış sergiler.
Kırılma dayanımları oldukça düşüktür.

Bunlar enerji-sıcaklık değişim grafikleri çeliklerinkine benzer.

Ancak sünek davranıştan gevrek duruma geçiş


çok dar bir sıcaklık aralığında gerçekleşir.
Doğal olarak, sıcaklığın artmasıyla polimerler yumuşamaya başlar.
Darbe dayanımları da yavaş yavaş düşer.

Genel olarak polimerlerde iki önemli darbe özelliği istenir:


1.Ortam sıcaklığında yüksek darbe dayanımı gösterir.
2.Sünek -gevrek geçiş sıcaklığı değeri oda sıcaklığının altında olur.
Yorulma
Polimerler, çevrimsel yükleme şartlarında yorulma hasarına uğrayabilirler.
Metallerde olduğu gibi, yorulma akma dayanımının çok altındaki gerilmelerde
meydana gelir.

Ancak polimerlerdeki yorulma deneyleri, metallerde olduğu kadar yaygın değildir,


buna karşılık yorulma verilerinin çizimi ve sonuçta elde edilen eğrilerinin şekli, her
iki malzeme için de aynıdır. Şekil 15.1 l’de bazı bilinen polimerlerin gerilme —
çevrim sayısı
Şekil 15.11 Poli(etilen terefita- 25lat) (PET), naylon, polistiren (PS), poly(metil metakrilat)
(PMMA),polipropilen (PP), polietilen (PE) ve 20 — politetrafloretilen (PTFE) için yorulma
eğrileri (gerilme-yorulma çevrim sayısı).

Deney frekansı 30 Hz için


değişimi logaritmik ölçekte gösterilmiştir. Bazı polirnerler yorulma sınırına sahip
iken (hasarın oluştuğu gerilme değeri çevrim sayısından bağımsızdır), diğerleri için
kesin bir sınır yoktur.

Tahmin edilebileceği gibi, polimerlerin yorulma dayanımı ve yorulma sınırı


değerleri metallere göre çok daha düşüktür.

Polimerlerin yorulma davranışının yükün uygulanma frekansına olan duyarlılığı


metallere göre çok daha fazladır.

Yüksek frekanstaki çevrimsel zorlanmalar ve/veya yüksek çevrimsel gerilmeler,


polimerlerde yerel ısınmalara yol açar.

Yorulma hasarından önce ısıl yumuşama nedeniyle malzeme hasara uğrar.


Yııtılma Dayanımı ve Sertlik

Polimerler, yırtılma dayanırnı ve sertlik gibi diğer mekanik özellikleri


nedeniyle de bazı özel uygulamalar için tercih edilir.

Polimerlerin yırtılma direnci, özellikle paketlemede kullanılan ince film


uygulamalarında çok önemlidir.

Yırtılma dayantını, bir diğer mekanik özellik olup, standart geometride


kesilmiş bir numunenin yırtılarak ayrılması için gerekli
olan enerjinin ölçülmesiyle belirlenir.

Çekme ve yırtılma dayanımı değerleri büyüklük olarak birbiriyle


benzerdir
Metallerde olduğu gibi, sertlik polimer malzemenin çizilmeye, batmaya,
bozulmaya vs. gösterdiği dirençtir.

Polimerler, seramik ve metallere göre daha yumuşak olup, pek


çok sertlik ölçüm yöntemi 6.lO’da metaller için tarif edilen yöntemlere
benzer şekilde, batıcı ucun yüzeye batırılmasıyla gerçekleştirilir.

Rockwell sertlik ölçümleri, polimerler için yaygın kullanılan


yöntemlerdir.3 Kullanılan diğer teknikler; Durometre ve
Barkol’dür.
Polimerlerin Dayanım Arttırma ve
Deformasyon Mekanizmaları

15.7 YARI KRİSTAL POLİMERLERİN


DEFORMASYONU
Kütlesel polimerlerin çoğu yarı kristal yapıda ve
küresel (sferulitik) şekildedir.

Küresel yapı, çok sayıda merkezden dışa doğru yayılan,


kurdele şeklindeki katlanmış zincirler ve lamellerden oluşur.

Bu lamelleri birbirinden ayıran bölgeler amorftur (Şekil 14.13),

Komşu lameller
amorf bölgenin içinden geçen,
bağlayıcı zincirlerle birbirlerine bağlanır.
Bir küresel kristal polimerin detaylı
yapısının şematik gösterimi

Bir polietilen küresel kristal polimerin TEM


fotoğrafı
Elastik Şekil Değiştirme Mekanizması

Polimerlerin elastik şekil değişimi


gerilme birim şekil değişimi
eğrisinde nispeten
düşük gerilme seviyelerinde
meydana gelir. (Şekil 15.1)

Yarı kristal polimerlerdeki elastik


şekil değişimin başlangıcı,
amorf molekül zincirlerinin
uygulanan gerilme yönünde
hizalanmasıyla başlar.
Şekil 15.12 Yarı kristal bir polimerin elastik şekil değişimi adımları.

İki komşu katlanmış zincir


yapıdaki lamel ve lameller Kristal bölgelerindeki eğilme ve
arasında amorf bölgenin İlk deformasyon adımı boyunca uzamalardan dolayı kristal
deformasyon öncesi hali. amorf bağ zincirlerinin uzaması. lamellerinde gözlenen kalınlık artışı
Şekil 15.12 1.adım 2.adım (tersinirdir)

Bu işlem, iki komşu katlanmış zincirden oluşan lamel ve


bu lameller arasındaki amorf bölge 1. Adım olarak gösterilir.
Şekil 15.12
2. Adımda, devam eden şekil değişimi,
amorf ve lamelli kristal bölgelerdeki değişiklik ile
gerçekleşir.
Amorf zincirler, belirli bir doğrultuda dizilerek uzamaya
devam eder.
Kristal yapıda lameller arasındaki kuvvetli kovalent bağlarda
eğilme ve uzama görülür.

Bu lamellerde ∆t ile gösterilen, geri dönüşlü hafif bir kalınlık


artışı görülür
Yarı kristal polimer
amorf ve kristal bölgelerin birleşiminden meydana gelir.

Bir anlamda kompozit malzeme olarak düşünülebilir.

Bu nedenle elastiklik modülü değeri


kristal ve amorf fazların modüllerinin bileşkesi olarak alınir
Plastik Deformasyon Mekanizması
Şekil 15.13 Yarı kristal bir polimerin plastik
deformasyon adımları.
Elastikten plastik deformasyona geçiş
3 adımda gerçekleşir. Şekil 15.3 a-c

3.Adımda
lameldeki komşu zincirler
birbiri üzerinden kayar

Bu lamelin yana yatmasına neden olur.

Böylece katlanmış zincirler


çekme eksenine göre
daha iyi hizalanmır.

Herhangi bir yer değiştirme,


zayıf ikincil bağlar veya van der Waals
bağları tarafindan engellenir
a.İki komşu katlanmış zincir yapısındaki lamel ve lameller
arası amorf bölgenin elastik şekil değişimi sonrası hali

b.Lamel yapısındaki zincirlerin yana yatması.


Yarı kristal bir polimerin plastik deformasyon adımları.

A.İki komşu katlanmış zincir yapısındaki lamel ve lameller arası amorf bölgenin elastik şekil
değişimi sonrası hali

b.Lamel yapısındaki zincirlerin yana yatması.

c.Kristal blok parçalarının ayrışması.

d.Son plastik deformasyon adımında, blok parçalarının ve bağlantı zincirlerinin çekme


yönünde hizalanması.
Bağlayıcı zincirlerle birbirine bağlanmış
kristal blok parçaları
4. Adımda lamelden ayrılır

5. ve son adımda
bloklar ve bağlayıcı zincirler,
çekme yönünde hizalanır .

Böylece, yarı kristal polimerlerde


meydana gelen bu çekme yönündeki
gerilme, önemli oranda hizalanmış
(yönlenmiş) bir yapı üretmiş olur.

Bu yönlenme işlemine
çekme adı verilir.
c.Kristal blok parçalarının
ayrışması.
Bu işlem polimer elyaf ve filmlerin
d.Son plastik deformasyon mekanik özelliklerinin attırılmasında
adımında, blok parçalarının ve
bağlantı zincirlerinin çekme yaygın bir şekilde kullanılır.
yönünde hizalanması.
Deformasyon sırasında
yarı kristal küresel yapılar
orta derecede uzama sonucu şekil değiştirir.

Uzamanın büyük miktarda olması durumunda,


bu yapılar tamamen zarar görür.

Ayrıca Şekil 15.13’te gösterilen bu işlem belirli bir dereceye kadar


tersinirdir.

Yani işlem, gelişigüzel bir anda durdurulur ve numune ergime noktasına


yakın sıcaklıklara kadar ısıtılırsa (yani tavlanırsa), malzeme yeniden yarı
kristal küresel yapıya(sferulitik) kavuşarak kristalleşir.

Bunlara ilave olarak numune, şekil değişimi öncesi boyutlarına geri


dönmek üzere bir miktar kendini çekme eğilimindedir.

Bu şekilsel ve yapısal toparlanmanın büyüklüğü tavlama sıcaklığına ve


uzama miktarına bağlı olarak gerçekleşir.
15.8 YARI KRİSTAL POLİMERLERİN MEKANİK
ÖZELLİKLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Polimer malzemelerin mekanik özellikleri birçok faktörden


etkilenir.Şekil 15.2,15.3

Örnek: sıcaklık ve birim şekil değişimi hızı

Artan sıcaklık veya azalan birim şekil değişimi hızı,


çekme modülünün azalmasına,
çekme dayanımının düşmesine
ve sünekliğin artmasına yol açar
Ayrıca, bazı yapısal ve üretime ait faktörler
de polimer malzemelerin mekanik davranışı
(dayanım ve modül) üzerinde etkilidir.

Zincirlerin yoğun bir şekilde birbirine dolanması


veya zincirler arasında
hareketi engelleyici çok miktarda moleküller arası
bağların bulunması örnekler arasındadır.
Her ne kadar ikincil bağlar (van der Waals)
kovalent bağlar kadar güçlü değilse de
zincirler arasında çok sayıda
van der Waals bağı bulunması durumunda
moleküller arası bağ kuvvetleri önemli seviyelere yükselir.

İlave olarak, ikincil bağların güçlenmesi ve


zincirlerin kuvvet doğrultusunda yönlenmesinin artışı
elastiklik modülünü de artırır.
Sonuç olarak polar gruplu polimerler,
daha güçlü ikincil bağlara ve
daha yüksek elastik modülüne sahiptir.
Yapısal üretime dönük faktörler(molekül ağırlığı, kristalleşme oranı, ön
deformasyon-çekme, ısıl işlem) polimerlerin mekanik özelliklerini etkiler.
Molekül Ağırlığı
Çekme modülü değeri molekül ağırlığından doğrudan etkilenmez.

Buna karşılık, pek çok polimerde


artan molekül ağırlığı ile çekme dayanımının arttığı gözlendi.

ÇD sayıca ortalama molekül ağırlığının bir fonksiyonudur

Sonsuz molekül ağırlığına sahip polimerin


çekme dayanımı

A ise bir sabittir.

Artan Mn değeri, zincirlerin daha fazla birbirine dolanmasına neden olur.


Kristalleşme Derecesi
Bir polimerlerde kristalleşme derecesi,
mekanik özellikler üzerinde önemli derecede etkiye sahiptir;

Bunun nedeni, kristalleşmenin


moleküller arası ikincil bağları etkilemesidir.

Molekül zincirlerinin düzenli ve paralel olarak yerleştiği, sıkı


paketlenmiş halde bulunduğu kristal bölgelerdeki komşu zincir
parçaları arasında çok sayıda ikincil bağlar mevcuttur.

Amorf bölgelerde zincirler rastgele yönlendiği için, burada ikinci


bağlara çok daha az rastlanır.

Sonuç olarak, yarı kristal polimerlerde, çekme modülü kristalleşme


derecesiyle ciddi miktarda artış gösterir.

Örneğin polietilende, kristalleşme oranı O,3’ten O,6’ya çıktığında


çekme modülü bir kat artar.
Şekil 15.14 Polietilenin yüzde kristalleşme
değeri ve molekül ağırlığının etkisi

Artan kristalleşme derecesi,


polimerin dayanımını artırır

Malzeme daha gevrek


davranma eğilimine girer.
Çekmeyle Ön Şekillendirme

Mekanik dayanımı ve çekme


modülünü artırmanın
en çok tercih edilen yolu,
polimeri çekme yönünde
kalıcı şekil değişimine uğratmaktır.

Bu işlem, bazen Şekilde(15.4)


şematik olarak gösterilen boyun
verme bölgesinin uzatılması
anlamına gelen çekme (drawing)
adını alır.

Özelliklerde neden olduğu değişiklikler açısından,


çekme işlemi metallerdeki pekleşmeye benzer.

Bu yöntem, rijitleştirme ve dayanımı artırmak için


polimer elyafların ve filmlerin üretiminde kullanılan önemli bir yöntemdir.
Yarı kristal bir polimerin plastik deformasyon adımları.

d.Son plastik deformasyon adımında, blok parçalarının ve


bağlantı zincirlerinin çekme yönünde hizalanması.

Çekme sırasında molekül zincirleri birbiri üzerinde kayar.


Önemli oranda yönlenir (hizalanır).
Malzemenin dayanım ve rijitliğindeki artış miktarı,
deformasyon miktarına (uzama miktarına) bağlıdır.

Çekilmiş polimerler son derece anizotropiktir.

Tek yönlü çekilmiş malzemeler için,


çekme yönündeki çekme modülü ve dayanım değerleri,
diğer yönlerdekine göre önemli ölçüde yüksektir.
Deformasyon yönündeki çekme modülü,
şekil değişimine uğramamış malzemeye göre üç kat artırılabilir.

Çekme modülü değeri


deformasyon yönüne 45° açıda en düşük değerini alır.

Bu yönlenmedeki polimerin modülü,


çekilmemiş polimerin modülünün beşte biri seviyelerindedir
Yönlenmenin oluştuğu
çekme doğrultusundaki çekme dayanımı,
yönlenmenin bulunmadığı malzemeye göre 2-5 kat daha yüksektir.

Yönlenmeye dik yöndeki çekme dayanımı yarıya veya üçte birine düşer.

Amorf polimerlerin yüksek sıcaklıkta çekilmesi


ve hızlıca ortam sıcaklığına soğutulması durumunda,
yönlenmiş molekül yapısı aynen kalır.

Bu dayanımın ve rijitliğin artmasını sağlar.


Eğer polimer, çekme sonrası
aynı deformasyon sıcaklığında bırakılırsa,
molekül zincirleri gevşer.

Ve şekil değişimi öncesindeki rastgele düzene geri döner.

Böylece çekmenin mekanik özelliklere hiçbir etkisi olmaz.


lsıl İşlem

Yarı kristal polimerlere


ısıl işlem (veya tavlama) uygulandığında,
kristalleşme miktarı,
kristal boyutu ve yapının düzgünlüğü artar.

Küresel yapısındaki değişiklikler de artış görülür.

Çekilmemiş malzemeler sabit sürede ısıl işleme tabi tutulursa,


artan sıcaklıkla şunlar meydana gelir: (Metallerin tersi)
1.Çekme modülünde artış,
2.Akma dayanımında artış
3.Süneklikte azalma.
Çekilmiş bazı polimer elyaflar için,
tavlamanın çekme modülüne etkisi,
çekilmemiş malzemelerdeki görülen etkinin tam tersidir.

Artan tavlama sıcaklığıyla,


zincir yönlenmesinin yok olması ve
birim şekil değişimi kaynaklı
kristalleşme modül azalmasına neden olur.
Polimer malzemelerde biçim değiştirme mekanizmaları.

Ana zincirin karbon ortaklaşım bağlarının genişlemesiyle ELASTİK biçim


değiştirme
Ana zincirin düzelmesiyle ELASTİK biçim değiştirme
15.9 ELASTOMERLERİN DEFORMASYONU
Elastomerler kauçuğa benzeyen elastik özelliğe sahiptirler.

Bu özellik sayesinde çok büyük şekil değişimi sonrası,


elastik olarak geriye toparlanarak
ilk şekline tekrar kavuşma yeteneğine sahiptirler.

Bu özellik, polimerdeki çapraz bağların


zincirleri eski düzenine geri dönmesini sağlayan
kuvvetler sayesinde gerçekleşir.

Elastomer davranışı, ilk olarak doğal kauçukta gözlenir,

Ancak geçen birkaç sene içinde çeşitli özelliklere sahip çok


sayıda elastomer sentezlenmiştir.
Şekil 15.1 Polimer malzemelerin gerilme – birim şekil değişimi
davranışı.
A: Gevrek polimer.
B:plastik polimer.
C:elastik (elastomer) polimer.

Elastomer malzemelerin tipik


bir gerilme-birim şekil
değişimi Şekilde verilen C
eğrisi şeklindedir.

Bunların elastiklik modülleri oldukça küçüktür,


Buna karşılık davranışları lineer olmaz.
Elastiklik modülü birim-şekil-değişimine bağlı olarak değişir
Şekil 15.15 Çapraz bağlı polimer zincirlerinin şematik gösterilimi

Gerilmesiz durumda, bir elastomer, yoğun şekilde


burulmuş, kıvrılmış ve sarılmış çapraz bağlı
molekül zincirlerinden oluşan amorf yapıdadır.

Gerilmesiz başlangıç hali


Çekme yükü uygulanması durumunda,
elastik şekil değişimi sırasında
kısmi olarak sarımlar açılır,
burulmalar çözülür

Zincirler düzelerek
zincirlerin çekme doğrultusunda
Uygulanan çekme gerilmesine cevap uzaması ile son bulur.
olarak oluşan elastik şekil değişimi.
Çapraz bağlı polimer zincirlerinin şematik gösterilimi

Uygulanan çekme gerilmesine cevap


olarak oluşan elastik şekil değişimi.

Gerilmesiz başlangıç hali


Gerilmenin kaldırılması durumunda
zincirler şekil değişimi öncesi düzenine geri döner ve
makroskopik boyutta, parça ilk boyutuna gelir.
Elastik şekil değişiminin itici güçlerinden biri de ‘entropi’dir.
Entropi bir sistemdeki düzensizliğin ölçüsüdür.
Termodinamiğe ait bir terimdir.
Artan düzensizlikle entropi artar.

Elastomer uzadığında ve zincirler düzelip hizalandığında


sistem daha düzenli hale gelir.
Zincirler kıvrılmış ve sarılmış durumlarına geri dönerse,
bu durumda entropi artar.

Bu iki şaşırtıcı olay entropik etkilerin sonucudur.

1.Zincirler uzadığında sıcaklık artar,


2.Artan sıcaklıkla elastiklik modülü artar
Bir polimerin elastomer olabilmesi için bazı şartları sağlaması gerekir.
1.Kolayca kristalleşmemeli

Elastomerler molekül zincirleri gerilmesiz durumda


doğal halde kıvrılmış ve sarılmış molekül zincirlerinden oluşan amorftur.

2.Zincir bağlarındaki dönme,


uygulanan kuvvete hemen cevap verebilmek amacıyla
sarılmış zincirlerden bağımsız olmalıdır.
3.Çok büyük elastik şekil değişimlerine
maruz elastomerlerin,
plastik deformasyon başlangıcı gecikmeli
olarak gerçekleşmelidir.

Zincirlerin birbiri üzerinden kayma


hareketi
çapraz bağlarla engellenerek
bu gecikme sağlanır.

Çağraz bağlar, zincirler arasında çengel


gibi davranarak
birbiri üzerinden kaymalarını engeller.

Bu durum, Şekilde gösterilmiştir.


Çapraz bağlanma, pek çok elastomerde vulkanizasyon denilen işlemle sağlanır
4.Elastomer camsı geçiş sıcaklığının üstünde bir sıcaklıkta olmalıdır

Elastomerin sürekli olarak


kauçuğa benzer davranabildikleri
en düşük sıcaklık -50 ile - 90°C arasındadır.
Polimer malzemelerin gerilme – birim şekil değişimi davranışı.

A: Gevrek polimer.
B:plastik polimer.
C:elastik (elastomer) polimer.

Camsı geçiş sıcaklığının altında


elastomer Şekildeki A’da
gösterildiği gibi gevrek davranır
Vulkanizasyon
Elastomerlerdeki çapraz bağlanma,
vulkanizasyon adı verilen,
genellikle yüksek sıcaklıkta uygulanan ve
tersinir olmayan kimyasal bir reaksiyonla elde edilir.
Çoğu vulkanizasyon reaksiyonunda, ısıtılmış elastomere sülfür ilave edilir.

Sülfüre ait zincirler polimerin komşu omurga zincirleri arasında,


aşağıdaki reaksiyona göre karşılıklı olarak bağlanmayı sağlar:
Burada iki çapraz bağ, m ve n sülfür atomlarıyla gösterilir.
Vulkanizasyon öncesi, çapraz bağlı ana zincir noktalarında
çift bağlı karbon atomları bulunur.

Vulkanizasyon sonrası bu noktalar tek bağlı hale gelir.


Vulkanize olmamış kauçuk, çok az sayıda çapraz bağ içerir.
Yumuşak, yapışkan ve aşınma dayanımı zayıf haldedir.

Elastiklik modülü, çekme dayanımı


ve oksijen etkisinde bozunmaya karşı direnç gibi
özelliklerin tamamı vulkanizasyon sonrası iyileşir.

Elastiklik modülü değeri, çapraz bağ yoğunluğuyla doğru orantılıdır.


Şekil 15.16 Vulkanize olmuş ve olmamış doğal kauçuğun
% 600 uzama için gerilme-birim şekil değişimi eğrileri

Vulkanize olmuş ve olmamış


doğal kauçuğa ait gerilme-birim
şekil değişimi eğrileri Şekilde
verilmiştir.
Ana zincirleri zarar görmeden
büyük şekil değişimi kapasitesine sahip
bir kauçuk üretebilmek için,
birbirinden uzak mesafede ve
az sayıda çapraz bağ meydana getirilmelidir.

Kullanıma uygun bir kauçuk için


100 birim kauçuk içine ağırlıkça 1-5 birim sülfür ilave edilir.
Kullanıma uygun bir kauçuk için
100 birim kauçuk içine ağırlıkça 1-5 birim sülfür ilave edilir.

Bu her 10 ila 20 tekrarlayan birimde bir çapraz bağa karşılık gelir.

Sülfür oranının artırılması, kauçuğu sertleştirirken esnekliğini azaltır.

Oluşan çapraz bağlardan dolayı


elastomer malzemeler termoset özelliği göstermeye başlar.
Polimerlerde Kristalleşme
Ergime ve Camsı Geçiş Kavramları

Polimer malzemelerde üç olay:


1.Kristalleşme
2.Ergime ve
3.Camsı geçiş özellikleri
tasarım ve üretim aşamaları için önemli kavramlardır.

Kristalleşme, rastgele yapıdaki sıvı moleküllerinin


soğuma ile düzenli katı faza dönüştüğü (kristal) işlemdir.

Ergime ısıtma sırasında meydana gelen bir işlemdir.


Camsı geçiş kavramı,
amorf veya kristalleşemeyen polimerlerde görülen,
soğuma sırasında sıvı eriyikten katılaşan yapının
sıvı hale özgü düzensiz molekül yapısının korunduğu durumdur.

Bu üç durumda mekanik ve fiziksel özellikler değişikliğe uğrar.

Yarı kristal polimerlerin kristal bölgeleri


ergime (ve kristalleşme) gösterir.

Kristal olmayan bölgeleri direk camsı geçiş bölgesine geçerler.


15.10 KRİSTALLEŞME

Kristalleşme derecesi polimerin mekanik ve ısıl özelliklerini etkiler.


Kristalleşme kinetiği ve mekanizmasının bilinmesi önemlidir.

Erimiş polimerlerin kristalleşmesi,


1.Çekirdeklenme
2.Büyüme
safhalarında meydana gelir. (Metallerin faz dönüşümü gibi)
Şekil 14.12 Levha şeklindeki bir polimer kristaline ait kıvrılmış zincir yapısı

Polimerlerde, erimeden itibaren uygulanan soğuma ile


birbirine dolanmış ve rastgele yönlenmiş
molekül zincirlerinden oluşan küçük bölgeler,
düzenli ve hizalanmış bir durum alır.

Ve böylece çekirdeklenme başlar


Ergime sıcaklığının üzerindeki sıcaklıklarda bu çekirdekler kararlı değildir.

Bunun nedeni, ısıl atomsal titreşimlerin molekül düzeni ve yönlenmesini bozmasıdır.


Şekil 14.13 Bir küresel kristal polimerin detaylı yapısının şematik gösterimi

Çekirdeklenme sonrasında,
kristalleşmenin büyüme aşamasında,
diğer zincir parçaları da
düzenli bir hal alarak hizalanmaya
devam ederler.

Bu aşamada, katlanmış zincir tabakalarının


kalınlığı sabit kalır.
Yanal boyutlar ve küre yarıçapları
büyür
Şekil 15.17 Polipropilen’in 140°C, 150°Cve 160°C sabit sıcaklıkta normalize
edilmiş kristalleşme oranını-logaritmik zaman değişimi grafiği

Kristalleşmenin zamana bağlı


değişimi pek çok katı hal
dönüşümünün aynısıdır

Bu durum, sabit sıcaklıkta


dönüşüm oranı
(kristalleşme oranı) —
logaritmik zaman diyagramında
S eğrisi şeklinde görülür.
Matematiksel olarak kristalleşme oranı,
Avrami denklemine göre zamanın, t, fonksiyonudur;

k ve n: zamandan bağımsız sabitler


Normal şartlarda kristalleşme miktarı,
sıvı ve kristalleşen faz arasında hacim farkı olmasından dolayı,
numunenin hacim değişikliği ölçülerek bulunur.

Kristalleşme hızı(10.3)
kristalleşmenin % 50’sinin tamamlanması için
gereken sürenin çarpıma göre tersinin alınmasıyla bulunur.

Bu hız değeri, kristalleşme sıcaklığına


ve molekül ağırlığına bağlı olup artan molekül ağırlığı ile azalır.
Kristalleşme hızı
kristalleşmenin % 50’sinin
tamamlanması için
gereken sürenin çarpıma göre
tersinin alınmasıyla bulunur.

Bu hız değeri, kristalleşme sıcaklığına


ve molekül ağırlığına bağlı olur.

Artan molekül ağırlığı ile azalır.


Şekil 15.17 Polipropilen’in 140°C, 150°Cve 160°C sabit sıcaklıkta normalize
edilmiş kristalleşme oranını-logaritmik zaman değişimi grafiği

Polipropilen ve diğer tüm polimerler


için % 100 kristal yapının elde
edilmesi imkansızdır.

Bu nedenle, Şekildeki düşey eksen,


“normalize kristalleşme oranı” olarak
seçilir.

1 değeri, mümkün olan en yüksek


kristalleşme oranını gösterir.
15.11 ERGİME
Bir kristal polimerin ergimesi,
bir katı malzemenin
viskoz akışkana dönüşümüne karşılık gelir.

Düzgün moleküllerden oluşan yönlenmiş yapı,


rastgele yönlenmiş viskoz bir sıvıya dönüşür.

Bu olay ergime sıcaklığının Te, üzerinde


sıcaklıklara yapılan ısıtma ile meydana gelir.

Polimerlerin ergimeleri sırasında


molekül zincirleri ve lamel yapısındaki
kristal morfolojisinden dolayı,
meydana gelen kendine özgü birkaç durum,
polimerleri, metal ve seramiklerden ayırır.
Her şeyden önce,
polimerlerin ergimesi bir sıcaklık
aralığında gerçekleşir

Ergime olayı,
numunenin şekil değiştirme geçmişine,
kristalleşmenin gerçekleştiği
sıcaklığa bağlıdır.
Katlanmış zincirlerden oluşan lamellerin kalınlığı
kristalleşme sıcaklığına bağlıdır;

Daha kalın lamel daha yüksek ergime sıcaklığı demektir.

Polimer içindeki katışkılar ve


kristaldeki düzensizlikler ergime sıcaklığını düşürür.

Ergime davranışı ısıtma hızının bir fonksiyonudur,


Artan ısıtma hızı ergime sıcaklığında yükselmeye neden olur
Polimer malzemelerin ısıl işleme cevap verme şekli,
yapı ve özelliklerdeki farklılıklarından kaynaklanır.

Lamel kalınlığı artışı,


sadece ergime sıcaklığı altında bir noktada
yapılan tavlamayla gerçekleşebilir.

Tavlama kristal polimerlerin boşluk ve diğer düzensizlikleri azaltır.

Kristal kalınlığını artırdığından ergime sıcaklığını yükseltir


15.12 CAMSI HALE GEÇİŞ
Amorf (veya camsıların) ve
yarı kristal polimerlerin
camsı hale geçişi,
azalan sıcaklıkla
büyük molekül zincir parçalarının
hareketinin azalmasıyla gerçekleşir.

Soğuma sırasında, camsı hale geçiş,


sıvı halden kauçuğumsu hale yavaşça
geçiş ve sonunda rijit katı haline
gelme şeklinde meydana gelir.

Polimerin kauçuğumsu halden


katı hale geçişinin gerçekleştiği
sıcaklığa Tc adı verilir.
CAMSI HALE GEÇİŞ

Doğal olarak
Tc’nin altındaki sıcaklıkta
rijit cam halinde bulunan
bir polimerin ısıtılması halinde,
tam tersi sırayla,
yukarıdaki olaylar gerçekleşir.
Camsı geçişle beraber,
fiziksel özelliklerde de
örneğin rijitlik
ısı kapasitesi ve ısıl genleşme
katsayısında ani değişimler görülür
15.13 ERGİME VE CAMSI HALE GEÇİŞ SICAKLIKLARİ
Ergime ve camsı geçiş sıcaklıkları,

polimerlerin önemli parametrelerdir.

Özellikle yarı kristal polimer için pek


çok uygulamada
bu sıcaklıkların alt ve üst limitleri
tanımlanmalıdır.

Camsı geçiş sıcaklığı,


camsı amorf polimerler için
kullanılabilecek
en yüksek sıcaklık olarak da tarif edilir.

Te ve Tc değerleri, polimer ve polimer matrisli kompozitler için üretim ve işlem


adımlarını belirler.
Şekil 15.18 Polimer için sıvı eriyiğin soğuma sırasında değişen özgül hacim sıcaklık ilişkisi

Tamamen amorf: A eğrisi


Yarı kristal: B eğrisi
Kristal: C eğrisi

Bir polimer için


ergime ve camsı geçiş sıcaklıkları özgül
hacim (yoğunluğun tersi) -sıcaklık
grafiğinden bulunur.

A ve C eğrileri sırasıyla amorf ve kristal


polimerleri temsil etmektedir

Yapısı % 100 kristal olan bir mühendislik polimeri yoktur.


C eğrisinin çizilmesinin nedeni bu tür bir polimer olsaydı eğrisinin nasıl olacağını göstermek içindir
Kristal polimerlerin özgül hacim değeri
değişimi Te(Tm) sıcaklığında kesintiye
uğrar.

Tam amorf polimerde eğri süreklidir


Tc sıcaklığında eğimi bir miktar düşer.

Bu iki sınır değerin arasında yer alan


yarı kristal polimerde (B eğrisi)
camsı ve ergime sıcaklığı etkisi görülür,
Te ve Tc sıcaklıkları
bu yarı kristal malzemedeki sırasıyla,
kristal ve amorf fazlarına ait
özelliklerdir.

Davranış , soğutma ve ısıtma hızına


bağlıdır.
15.14 ERGİME VE CAMSI HALE GEÇİŞ SICAKLIKLARINI
ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Ergime Sıcaklığı
Bir polimerin ergimesi sırasında,
moleküller düzenli halden
düzensiz hale doğru geçer.

Molekül kimyası ve yapısı,


polimer molekül zincirlerinin bu
düzenleme özelliğini ve
Dolayısıyla ergime sıcaklığını etkiler.
Zincir boyunca kimyasal bağların etrafinda
dönme kolaylığı olarak tarif edilen
zincir rijitliği de belirgin şekilde erimeyi etkiler.

Polimerin omurgasında
çift bağların veya aromatik grupların bulunması
zincir esnekliğini azaltarak Te’yi yükseltir.

Yan grubun büyüklüğü ve türü


zincirin dönme serbestliğini ve esnekliği üzerinde etkisi vardır.
Hacimli veya büyük yan
gruplar moleküllerin dönme
hareketlerini sınırlandırarak
Te’yi artırır.

Örneğin polipropilen,
polietilenden daha yüksek
ergime sıcaklığına sahiptir

175°C’ye karşılık 115°C,

Polipropilenin CH3 metil yan


grubu, etilendeki H
atomundan büyüktür.
Polar grubun (Cl, OH ve CN) varlığı,
çok büyük olmamasına rağmen,
önemli ölçüde kuvvetli moleküler bağ
kuvvetler ile ve oldukça yüksek
Te’lere yol açar.

Bu durum, polipropilen (175°C) ve


poli(vinil klorür) (212°C) arasındaki
ergime sıcaklıklarının
karşılaştırılmasıyla daha rahat
anlaşılabilir.
Polimerlerin ergime sıcaklığı aynı
zamanda molekül ağırlığına da
bağlıdır.

Düşük molekül ağırlıklarında M (veya


zincir uzunluğu) artışı Te’yi artırır

Polimerlerin ergimesi
belirli bir sıcaklık aralığında
gerçekleşir.

Bu yüzden polimerler için sadece


tek bir ergime sıcaklığından ziyade,
ergime sıcaklık aralığından bahsedilir.
Bunun nedeni,
her bir polimerin çeşitli molekül
ağırlıklarından oluşan moleküllerden
meydana gelmesidir.

Te molekül ağırlığına da bağlıdır.

Birçok polimer için ergime sıcaklığı


aralığı normalde birkaç santigrat
derecedir.
Dallanma miktarı da polimerlerin
ergime sıcaklığını etkiler.

Yan dalların bulunması, polimerde


hataların bulunması anlamına
gelir ve ergime sıcaklığını
düşürür.

Çoğunlukla lineer zincirlerden


meydana gelen yüksek yoğunluklu
polietilenin ergime sıcaklığı
(137°C,),

bir miktar dallanmaya sahip


düşük yoğunluklu polietilene göre
(115°C) daha yüksektir
Verilen ergime sıcaklıklarında,
genellikle bu aralıktaki en yüksek
sınıra yakın değerler verilmiştir
Şekil 15.19 Molekül ağırlığının polimer özelliklerinden ergime ve camsı dönüşüm
sıcaklığıyla ilişkisi
Camsı Geçiş Sıcaklığı
Katı bir amorf polimer
camsı geçiş sıcaklığının üzerine
ısıtıldığında,
rijit halden kauçuğumsu hale dönüşür.

Sırasıyla, Tc’nin altında donmuş pozisyonda


olan moleküller,

Tc’nin üzerinde dönme ve öteleme hareketi


yapmaya başlar.

Camsı geçiş sıcaklığı değeri zincir


rijitliğini etkileyen faktörlere bağlı hale
gelir

Bunların etkileri daha önce de anlatılan


ergime sıcaklığı etkisi ile aynıdır
Aşağıdaki şartlar sağlandığında zincir
esnekliği azalarak, Tc değeri artar:
1.Hacimli yan grubun varlığı;
Tc değeri polipropilen ve polistiren için
sırasıyla -18°C ve 100°C’dir.

2.Polar grubun varlığı;


Tc değeri poli(vinil klorür) ve
polipropilen için sırasıyla 87°C ve -
18°C’dir.

3.Omurgadaki çift bağın ve aromatik


grupların varlığı;
polimer zincirini rijitleştirir.
Artan molekül ağırlığı aynı zamanda camsı geçiş sıcaklığını da artırır.
Az miktarda dallanma Tc değerini düşürür.

Yapıda dallanmanın çok fazla olması zincirlerin hareketliliğini azaltır.


Camsı geçiş sıcaklığı yükselir.

Bazı çapraz bağlı amorf polimerlerde


çapraz bağlar molekül zincirlerinin hareketlerini kısıtlar.
Tc değeri yükselir.

Yoğun çapraz bağın varlığı durumunda,


moleküllerin hareketliliği neredeyse tamamen durur,
Uzun aralıklı molekül hareketi de önlenir.

Bu tür polimerlerde yumuşama ve camsı geçiş gibi özellikler hiçbir şekilde


görülmez
Aynı molekül özellikler,
ergime sıcaklığı ve camsı geçiş sıcaklığını birlikte düşürür veya yükseltir.

Genel olarak Tc sıcaklığı 0,5 ile 0,8 Te (Kelvin) aralığındadır.

Bir homopolimer için


Tc ve Te sıcaklıkları bağımsız olarak değiştirmek mümkün değildir.

Bu iki parametre üzerinde daha fazla kontrol sağlayabilmek kopolimer


malzemelerin sentezi ve kullanımı ile mümkün olabilir.
Polimer Türleri
-PLASTİKLER
-EIASTOMERLER
-ELYAF

Çevremizde tanıdığımız ve uygulamalarda kullanılan çok sayıda polimer


türü bulunduğu için, polimerlerin sınıflandırılmasında kullanılan
yöntemlerden biri de son kullanımlarına göre yapılır.
Bu türden bir sınıflandırmanın içine plastikler, elastomerler (kauçuklar),
elyaflar, kaplamalar, yapıştırıcılar, köpükler ve filmler girer.
15.15 PLASTİKLER

• Plastikler, yük altında belirli bir yapısal rijitliğe sahip olup, genel amaçlı
uygulamalarda kullanılırlar. Polietilen, polipropilen, poli (vinil klorür),
polistiren ve florokarbonlar, epoksiler, fenolikler ve polyesterlerin
tümü plastikler olarak sınıflandırılabilirler.
Plastikler çok değişik özellik
kombinasyonlarına sahip olabilirler.
Bazı plastikler çok rijit ve gevrektir
(Şekil 15.1,A eğrisi).
Bazıları ise esnek, gerilme altında
hem elastik hem de plastik şekil
değişimi gösterip, hasar öncesi
önemli bir deformasyona
uğrayabilirler (Şekil 15.1, B eğrisi).
• Plastik malzemeler termoplastik veya termoset plastik olabilirler bu
ayrım alt sınıflandırma için kullanılır. Ancak plastikler söz konusu
olduğunda, mevcut şekillerini koruyabilmeleri için lineer veya
dallanmış polimerler, amorf ise camsı geçiş sıcaklığının altında, yarı
kristal ise ergime sıcaklığının altında kullanılmalı veya yeterli çapraz
bağa sahip olmalıdır. Tablo 15.3 ‘te pek çok plastik için ticari isimleri,
özellikleri ve tipik uygulamaları verilmiştir.
Bazı plastikler mükemmel özellikler gösterirler. Optik geçirgenliğin
önemli olduğu uygulamalarda polistiren ve poli(metil metakrilat) uygun
özellikler sunarlar; ancak malzemenin önemli oranda amorf veya içinde
çok az kristal içeren yarı kristal yapıda olması şarttır.

Florokarbonlar, düşük sürtünme katsayısına sahip olup, yüksek


sıcaklıkta bile kimyasal etkilere karşı oldukça dirençlidir. Bunlar
yapışmaz mutfak gereçlerinde, yatak ve burç uygulamalarında ve
yüksek sıcaklıkta çalışan elektronik parçalarda kaplama olarak kullanılır
-15.16 ELASTOMERLER

Tablo 15.4’te çok bilinen elastomerlerin başlıca özellikleri ve


uygulamaları listelenmiştir; bu özellikler, genel özellikler olup doğal
olarak vulkanizasyon miktarı ve takviye kullanımı durumuna göre
değişebilir. Doğal kauçuk, sahip olduğu arzu edilen sıra dışı özellikleri
nedeniyle, hala büyük oranda kullanılmaya devam edilmektedir.

Ancak en önemli sentetik elastomer, karbon siyahıyla güçlendirilerek


otomobil lastiklerinde kullanılan, SBR’dir. NBR ise bozulma ve şişmeye
karşı oldukça dirençli olan bir diğer yaygın elastomerdir.
-ELYAF

Elyaf polimerler, uzunluğun çapa oranı en az 100:1 olan uzun lif olarak
çekilebilme kapasitesine sahiptir. Çoğu ticari elyaf polimerler tekstil
endüstrisinde dokunmuş veya örülmüş olarak kumaşlarda kullanılır

Elyaflar kullanım sırasında, gerilme, burulma, kesilme ve aşınma gibi çok


çeşitli mekanik etkilere maruz kalabilir. Sonuç olarak, bu malzemeler yüksek
çekme dayanımı (geniş bir sıcaklık aralığında) ve yüksek bir elastiklik modülü
yanında abrazif aşınma direncine de sahip olmalıdır. Bu özellikler polimer
zincirlerinin kimyası ve elyaf çekme işlemiyle kazandırılır.
Kıyafetlerin yıkama ve bakım kolaylığı öncelikle, ergime ve camsı
geçiş sıcaklıklarından oluşan elyafın ısıl özelliklerine bağlıdır.
İlave olarak, elyaf polimerler; asitler, bazlar, çamaşır suları, kuru
temizleme çözücüleri ve güneş gibi birçok farklı ortam
şartlarında kimyasal açıdan kararlı olmalıdır. Ayrıca, alev alma
ihtimali düşük olmalı ve çabuk kuruma özelliğine sahip
olmalıdır.
15.18 Çeşitli uygulamalar
Kaplamalar

Kaplamalar, yaygın olarak malzemelerin yüzeylerine aşağıdaki


fonksiyonlardan bir veya birkaçını yerine getirmek amacıyla
uygulanır:

(1)parçayı korozif veya zararlı reaksiyonların olduğu


ortamlardan korumak,
(2) parçanın görünüşünü iyileştirmek ve
(3) elektriksel yalıtım sağlamak.

Kaplama malzemelerinin içindeki pek çok bileşen polimer ve organik içeriklidir.


Bu organik kaplamalar çeşitli gruplarda sınıflandırılabilir: boya, cila, emaye, lak
ve vernik reçinesi.
Pek çok bilinen kaplama latekstir. Lateks, su içinde dağılmış
haldeki çözünmez polimer parçacıklarının kararlı
süspansiyonudur. Bu malzemeler çevrede yayılan organik
çözücüleri çok fazla içermediklerinden, gittikçe daha da
yaygınlaşmaktadır
Yapıştırıcılar

Yapıştırıcı, katı yüzeyi birbirine bağlayan maddeye verilen addır.


Mekanik ve kimyasal olmak üzere iki tür bağlama mekanizması vardır:

-Mekanik bağlamada yapıştırıcı, yüzeyde ki gözenek ve girintileri


doldurur.

-Kimyasal bağlama ise yapıştırılan ve yapıştırıcı arasındaki kovalent


ve/veya van der Waals moleküler kuvvetleriyle bağ oluşturur. Van der
Waals bağlama kuvveti yapıştırıcının polar gruplar içermesi
durumunda artar.
Doğal yapıştırıcılar (hayvansal yapıştırıcı, kazein, nişasta ve reçine) kullanılsa da
sentetik polimer esaslı yeni yapıştırıcı malzemeler de geliştirilmiştir. Bunlar
poliüretanlar, silikonlar, epoksiler, poliimidler, akrilikler ve kauçuk malzemelerdir.
Yapıştırıcılar metaller, seramikler, polimerler, kompozitler gibi birçok farklı
malzemenin birleştirilmesinde kullanılabilir

Hangi yapıştırıcının hangi durumda kullanılacağı konusunda, aşağıdaki


faktörler göz önüne alınır:

(1)bağlanacak malzemeler ve gözenek durumu,


(2) bağlantıdan beklenen özellikler (geçici ve kalıcı olması gibi),
(3) maruz kalacağı en düşük ve en yüksek sıcaklıklar,
(4) işlem şartları.
Filmler

Polimer malzemeler, ince film olarak geniş bir kullanım alanına


sahiptir. 0,025 ile 0,125 mm arasında kalınlığa sahip filmler,
üretilerek gıda ve diğer ticari ürünlerin paketlemelerinde, tekstil
endüstrisinde ve daha birçok alanda kullanılır.

Düşük yoğunluk, yüksek esneklik, yüksek çekme ve yırtılma


dayanımı, nem ve diğer kimyasal etkilere dirençli ve özellikle su
buharı ve gaz geçirgenliklerinin düşük olması film olarak üretilen ve
kullanılan malzemelerin önemli özellikleridir.

Polietilen, polipropilen, selofon ve selüloz asetat bu kriterleri


sağlayan ve üretilen polimerler arasında yer almaktadır.
Köpükler

Köpükler, yüksek oranda küçük hava boşlukları ve sıkışmış gaz boşlukları


içeren polimer malzemelerdir. Hem termoplastik hem de termoset
malzemeler köpük üretiminde kullanılabilir, bunlar poliüretanlar, kauçuk,
polistiren ve poli(vinil klorür)’dür. Köpükler genellikle, otomobil ve mobilya
döşemesi yanında paketleme ve ısıl yalıtım amacıyla da kullanılırlar.
Köpük üretim işlemi, bir miktar malzeme içine üfleme ajanı koyup ısıtıldığında, gazın
açığa çıkmasıyla oluşan ayrışmayla meydana gelir. Sıvı kitle içinde oluşan gaz
boşlukları, soğuma sonucu katılaşan yapıda sıkışıp kalır ve süngerimsi bir yapıya
neden olur. Aynı etki, erimiş polimerin içinde çözünen soy gazlarla da sağlanır. Basınç
hızlıca düşürüldüğünde, gaz çözeltiden çıkar ve katı soğudukça hava boşlukları ve
sıkışmış gaz boşlukları oluşur
15.19 İLERİ POLİMER MALZEMELER
Ultra-Yüksek-MoIeküI-AğırIıklı Polietilen

Ultra-yüksek-molekül-ağırlıklı polietilen (UYMAPE), son derece yüksek


molekül molekül-ağırlıklı ağırlığına sahip, lineer bir polietilendir. Tipik M
değeri yüksek yoğunluklu polietilenden bile daha yüksek olup, yaklaşık 4 X
106 g/mol’dür. Elyaf halinde UYMAPE yüksek oranda yönlenmiştir ve ticari adı
Spectra’dır.
Ultra-yüksek-molekül-ağırlıklı polietilen (UYMAPE)
malzemenin sıra dışı özelliklerinden bazıları şunlardır:

1. Son derece yüksek darbe direnci


2. Abrazif aşınmada dahil olmak üzere, aşınma karşı sıra
dışı dayanım
3. Çok düşük sürtünme katsayısı
4. Kendi kendine yağlanma ve yapışmaz yüzey özelliği
5. Normalde karşılaşılan çözücülere karşı çok iyi kimyasal
direnci
6. Mükemmel düşük sıcaklık özellikleri
7. Sıra dışı ses ve enerji yutma özellikleri
8. Elektriksel olarak mükemmel yalıtım özellikleri
Bu alışılmadık özellikler kombinasyonu nedeniyle, bu malzeme
kurşun geçirmez yelek, askeri kompozit miğfer, olta, kayak
takımlarının yüzeyi, golf topu çekirdeği, bovling koridoru ve buz
pateni alt yüzeyi, biyomedikal protezler, kan filtreleri, markalama
kalemi ucu, kömür, çimento ve toprak gibi malzemelerin
taşınmasında kullanılan ekipman, yatak kovanları, pompa
pervanesi, valf salmastraları ve daha sayısız uygulamalarda
kullanılmaktadır.
Sıvı Kristal Polimerler (SPK)

Temel olarak, SKP’ler uzamış, çubuk


şeklinde ve rijit moleküllerden oluşur.
Moleküler düzenle ilgili olarak, bu
malzemeler sıvı, amorf kristal veya yarı
kristal malzeme gruplarından hiç birine
girmez. Bu nedenle, maddenin yeni bir hali
olarak isimlendirilebilir; çünkü sıvı kristal
ne kristaldir ne de sıvıdır. Erimiş (veya sıvı)
halde, diğer polimerler rastgele yönlenirken,
SKP molekülleri yoğun şekilde aynı yönde
yönlenebilir. Katı hale geldiğinde bu
yönlenme muhafaza edilir ve ilave olarak
moleküller, karakteristik bir moleküller arası
boşluğa sahip alan (domain) yapıları şeklini Erimiş ve katı haldeki çeşitli molekül yapıların
alırlar. şematik gösterimleri. (a) Yarı kristal, (b) amorf
(c) sıvı kristal polimer.
Sıvı Kristal Polimerler (SPK) malzemeler, sıvı kristal ekranlarda
elektronik endüstrisinde (ara bağlantı elemanlarında, röle ve
kapasitör muhafazasında vs.) tıbbi cihaz endüstrisinde (sürekli
sterilize edilecek parçalarda), fotokopi makinaları ve fiber optik
parçalarda yoğun olarak kullanılırlar.
Termoplastik Elastomerler

Gerçekte termoplastik olan ama ortam şartlarında elastomer (kauçuk


gibi) davranış gösteren polimer malzeme türüdür.

Şekil 15.21 a)Stiren-bütadien-stiren (S-B-S)


ve
b) stiren-izopren-stiren (S-I-S)
termoplastik polimerlerinin zincir
kimyalarının gösterimi
Termoplastik elastomerlerin şematik
gösterimi. Bu yapı merkezde “yumuşak”
(bütadien veya izopren) tekrar birimleri ve
zincir sonlarında oda sıcaklığında fiziksel
çapraz bağ gibi davranan “sert” (stiren)
birimlerden oluşur.
TPE’nin çekme modülü değişik değerler alır,
merkezdeki zincir başına düşen yumuşak
bileşenlerin sayısı artar ise modül değeri
azalır, böylece rijitlik de azalır.
Polimerlerin Sentezi ve işleme Yöntemleri
15.20 Polimerizasyon

Polimerizasyonu meydana getiren reaksiyonlar, gerçekleşen


reaksiyon mekanizmalarına göre katılım ve yoğuşma olmak üzere
iki ana gruba ayrılır

Katılım polimerizasyonu (bazen zincir reaksiyonu polimerizasyonu olarak


adlandırılır), monomer birimleri lineer makromoleküller meydana
getirmek üzere her defasında bir adet olacak şekilde zincire bağladığı
reaksiyondur.
Bu reaksiyon,
bir katalizör (başlatıcı) (R) ve ‘.’
paylaşılamayan elektronu gösterir.
(R.)bileşen ve etilen monomerinin
reaksiyonuna bağlı olarak oluşan bir aktif
merkezle başlar
Bu aktif büyüyen zincir molekülüne sırayla eklenen
monomerlerle polimer zinciri oluşur.
Yoğuşma Polimerizasyonu
Yoğuşma (veya adım reaksiyonu) polimerizasyonu; polimerlerin, birden fazla
monomerin katıldığı ve adım adım gerçekleşen moleküller arası reaksiyonla
meydana geldiği işlemdir. Sonuçta, genellikle su gibi küçük molekül ağırlığındaki
yan ürün açığa çıkar (veya yoğuşur).

Polyester poli(etilen
terefitalat) (PET) oluşumu,
etilen glikol ve terefitalik
asit arasındaki yandaki
moleküller arası reaksiyonla
gerçekleşir:
15.21 POLİMER KATKILAR

Katkı adı verilen yabancı maddeler, bu özellikleri iyileştirmek veya


değiştirmek amacıyla isteyerek ilave edilir ve böylece polimerlerin kullanım
alanı daha da genişler.
Tipik katkılar;
dolgu malzemeleri,
yumuşatıcılar,
dengeleyiciler,
renklendiriciler ve
alev geciktiricilerdir.
Dolgu malzemeleri genellikle polimerlere çekme ve basma dayanımı,
aşınma direnci, tokluk ve ısıl kararlılık gibi özelliklerini iyileştirmek
amacıyla katılır. Parçacık formunda kullanılan dolgu malzemeleri;
odun unu (çok ince toz haline gelmiş testere tozu), silika unu ve kum,
cam, kil, talk pudrası, kireç ve hatta bazı sentetik polimerlerdir.
Polimerlerin esneklik, süneklik ve tokluğu yumuşatıcı
(plastikleştirici) denilen katkılarla iyileştirilebilir.
Yumuşatıcıların ilavesi aynı zamanda sertlik ve rijitliği de
düşürür. Yumuşatıcılar genellikle sıvı haldedir ve düşük
buharlaşma basıncı ve molekül ağırlığına sahiptirler. Küçük
yumuşatıcı moleküller büyük polimer zincirleri arasına
yerleşerek ve zincirler arası mesafeyi uygun şekilde artırarak
moleküller arası ikincil bağ kuvvetlerini düşürürler. Yaygın
olarak kullanılan yumuşatıcılar poli(vinil klorür) ve bazı
asetat kopolimerleridir.
Dengeleyiciler (stibilizatörler)
Bazı polimer malzemelerin mekanik bütünlüğü, normal atmosfer şartlarında
hızlı bir bozulmaya uğrar. Bu bozulmayı engelleyen katkılara dengeleyici adı
verilir.

Renklendirici, boya veya pigment şeklinde ilave edilerek polimerin belirli


bir renge sahip olmasını sağlarlar. Boya molekülleri polimer içinde tam
anlamıyla çözünür. Pigmentler ise çözünen katkı maddeleri değildir, ayrı bir
faz olarak kalırlar ve normalde küçük parçacık boyutunda ve kırılma indisi
polimerinkine çok yakındır.
Alev Geciktiriciler
Pek çok polimer doğal (saf) haliyle alevlenme özelliğine sahiptir,
sadece büyük oranda florür ve/veya klorür içeren poli(vinil
klorür) ve politetraftoretilen buna istisnadır. Yanıcı polimerlerin
alevlenme direnci, alev geciktirici katkı ile artırılır. Bu
geciktiriciler, gaz fazı boyunca yanma olayıyla etkileşime girerek
veya daha az ısı oluşturan bir reaksiyon meydana getirerek
mevcut sıcaklığı düşürür ve yanmanın yavaşlamasını veya ara
vermesini sağlayarak iş görürler.
15.22 PLASTİKLERİN ŞEKİLLENDİRME TEKNİKLERİ

Bir polimer için seçilecek şekillendirme yöntemi:

(1) malzemenin termoplastik mi termoset mi olduğuna,


(2) termoplastik ise kaç derecede yumuşadığına;
(3) şekillendirilecek malzemenin atmosferik kararlılığına ve
(4) bitmiş parçanın geometrisi ve boyutları gibi faktörlere bağlıdır.
Kalıplama, plastik polimerlerin Pres kalıplama donanımının şematik görünümü
şekillendirilmesinde kullanılan
en yaygın yöntemdir. Kalıplama
tekniklerinden bazıları, pres,
transfer, şişirme, enjeksiyon ve
ekstrüzyon kalıplamadır.
Hepsinde, küçük boyutta pelet
veya granül haline getirilmiş
plastiğin, yüksek sıcaklıkta basınç
yardımıyla kalıp boşluğuna
doldurularak istenen şekli alması
sağlanır.
Enjeksiyon kalıplama donanımının şematik görünümü

Termoplastik malzemeler için


kullanılan en yaygın
yöntemdir. Üretim çok
hızlıdır. Özellikle
termoplastikler için kalıba
enjekte edildikten sonra
malzemenin katılaşması
neredeyse anında (10 ile 30
saniyede) gerçekleşir.
Ekstrüzyon
Ekstrüzyon
Viskoz termoplastiğin
basınç altında açık uçlu
bir kalıptan, basınç
altında geçirilmesiyle
gerçekleştirilen bir
kalıplama yöntemidir.
Şişirme kalıplama
İlk olarak bir parison veya kısa polimer bir boru yarı mamul ekstrüzyon ile
üretilir. Henüz yarı erimiş halde olduğundan, parison iki parçalı ve istenilen
türünün şekline sahip kalıp yarıları arasında yerleştirilir. Üflenen hava veya
buharla şişen parison, kalıp duvarlarına yapışarak kalıbın şeklini alır ve içi
boş parça elde edilir. Doğal olarak bu işlemde, parisonun sıcaklık ve
viskozitesinin dikkatlice ayarlanması çok önemlidir.
Döküm
Metallerde olduğu gibi, plastik malzemeler de erimiş plastik malzemenin
kalıp boşluğuna dökülmesi ve katılaşma sonrası parçanın elde edildiği
döküm yöntemiyle üretilebilir. Hem termoplastik, hem de termoset
polimerler dökülebilirler. Termoplastikler için, katılaşma eriyiğin soğuması
ile elde edilirken, termosetlerde sertleşme yüksek sıcaklıkta gerçekleşen
polimerizasyon veya kürleme işlemiyle elde edilir.
15.24 ELYAF VE FİLMLERİN ÜRETİMİ

Kütlesel polimer malzemeden elyafların elde edildiği işleme


iplik çekme adı verilir. Genellikle elyaflar, ergiyikten elyaf
çekme (melt spinning) işlemiyle elde edilir.

Çekilecek malzeme, ilk olarak viskoz sıvı haline gelinceye kadar ısıtılır.
Ardından, düze (iplik memeciği) denilen üzerinde birçok küçük dairesel
delik olan kalıp plakası içine basınçla gönderilir. Her bir delikten geçen
ergiyik malzeme tek bir elyafı oluşturur ve üflenen hava veya su banyosu
içinde hızlıca katılaşır.
Filmler

Pek çok film, basitçe ince kalıp yarığından ekstrüzyonla çekilir, genellikle de ardından kesit kalınlığını
azaltan ve dayanımı artıran haddeleme (kalenderleme – silindirden geçirme) veya çekme işlemlerine
tabi tutulurlar. Alternatif olarak, film şişirme yönteminde, malzeme ekstrüzyon ile sürekli boru
şeklinde dairesel kesitten çekilir ve daha sonra çekilen boru içine kontrolü bir şekilde basınçlı gaz
üflenir. Ardından kalıp kışından itibaren eksenel yönde film gerdirilir ve içindeki havayla balon gibi
genleşir (Şekil 15.26). Sonuç olarak, kesit kalınlığı sürekli azalan bir silindirik film üretilmiş olur.

You might also like