You are on page 1of 2

Kariye Müzesi

Kariye Müzesi İstanbul'da Karagümrük semtinde Edirnekapı bölümünde bulunan müzedir. Bizans döneminde kilise, fetihten
sonra ise cami olarak kullanılmış tarihi bir yapıdır.[1]Tarihçe

Kariye (Chora) Kilisesi, 6. yüzyıla kadar giden bir geçmişe sahiptir. Günümüze ulaşmış hali Osmanlı döneminde ve 20. yüzyılin
ikinci yarısında geçirdiği onarımların sonucudur. Daha önceleri kilise çevresinde, manastır kompleksi de ihtiva etmekteyken bu
yapılar geçen zamana dayanamamışlardır.

İlk önce manastır olarak 534 yılında Justinianus döneminde Aziz Teodius tarafından yapılmıştır. 11. yüzyılda I. Aleksios’un
kayınvalidesi Maria Dukaina tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. 1204-1261 yıllarındaki Latin istilasinda harap olan manastır
Teodor Metokhites tarafından 14. yüzyılda onarılmıştır. Dış narteks ve parekklesion bu dönemde yapıya eklenmiştir.
(Metokhites Parekklesion’u kendisi için inşa etmiştir ve mezarı da kilisenin girişinde mermer Bir taşla belirlenmiş olan
yerdedir.)

Yapının önemi, Bizans İmparatorluğu'nun imparatorluk sarayı ve devlet idare merkezinin, Haliç kıyısında, surlara yakın bir yerde
konumlanmış olan "Blackhernai Sarayı"na taşınmasıyla artmıştır. 1296’daki büyük depremden sağ olarak çıkmıştır. Bina Fatih
Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden 58 yıl kadar sonra 1511 yılında Sultan II. Bayezid sadrazamlarından olan Atik Ali Paşa
tarafından camiye tevdi edilmiştir ve "Atik Ali Paşa Camii" veya "Kariye Camii" olarak anılagelmiştir. Bu dönüştürme sırasında
bu eski kilisenin duvaraları üzerinde bulunan mozaik ve freskler sıva ile kaplanmıştır. Fakat cami olarak yapıya sadece
köşesindeki minare ve içeride güneydoğu köşesindeki mihrap eklenmiş ve yapının orijiinalliğinin korunmasına çalışılmıştır.

20. yüzyılda bu cami kapatılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki "Amerika Bizans Enstitüsü (Byzantine Institute of America)"
ve "Bizans Incelemeleri İcin Dumbarton Oaks Merkezi (Dumbarton Oaks Center for Byzantine Studies)" tarafından, bu camideki
sıvalar altında kalmış mozaik ve freskler ile birçok kez depremlerden zarar görüp restore edilmiş yapının restorasyonu için
çalışmalara sponsorluk verilmiştir. Bu restorasyon çalışmaları, adı geçen Amerikan akademik kurumları mensupları olan
Thomas Whittemore ve Paul A. Underwood idaresi altında başlatılmıştır. 1948'den 1958'e kadar yapılan çalışmalar sonucunda
tüm mozaik ve freskler ortaya çıkarılmıştır. 1956’da açılan yapı, "Kariye Müzesi" adıyla günümüzde de müze olarak hizmet
vermektedir.

Mimari özellikleri

Kariye Kilisesi, tipik bir Bizans yapısıdır. Dışarıdan tuğla duvarlarıyla oldukça sade görünmekle birlikte içi en süslü kiliselerden
biridir. Güney cephede uzanan dar uzun tek nefli bir şapel olan "parekklesion" bir bodrum uzerine yapılmıştır. Üstü kısmen
kubbe, diğer kısımları tonozla örtülüdür. Tek apsisi vardır. Bütün batı cephesi boyunca uzanan dış narteks bugünkü cepheyi
oluşturur. Yapının orta mekanını örten kubbe yüksek kasnaklıdır. Osmanlı döneminde onarım görmüştür ve ahşaptır. Dış
cephelerde yuvarlak kemerler, yarım payeler, nişler ve taş tuğla örgü sıraları ile plastik ve hareketli bir görünüm sağlanmıştır.
Doğu cephesi dışa taşkın apsislerle bitmektedir. Orta apsis dıştan yarım kemerli bir "payanda" ile desteklenmiştir. Bu payanda,
gotik mimarlıkta yaygın olarak kullanılan bir destek ögesidir. Haç tonozların, yük etkisiyle sütun, paye gibi taşıyıcı destekleri
iterek yıkılmalarını önleme amaçlıdır. Yarım kemer biçimlidir, dıştan destek sağlar.

Esas ibadet mekanı işlevini gören "naos", yapının merkezinde yer alır. Naos pandantifler ile geçilen bir kubbeyle örtülüdür.
Naosun doğu uzantısı, "sunak masası"nın yer aldığı "bema" ya da kutsal mekandır. Bema’nın iki yanında "pastoforium" yer alır.
Şükran ayininin hazırlandığı kuzey şapel "prothesis", giyinme odası olarak kullanılmış güney şapel "diakonikon" olarak
adlandırılır. 14. yüzyıldan itibaren "diakonikon" özel şapel işlevi görmüştür.

İki katlı kuzey ek bölüm naosa birleşir. Geçiş niteliğindeki alt katı giyinme odası olarak kullanılmış olabilir. Manastır
kütüphanesini barındıran ve naosa bir pencere ile açılan üst katı büyük olasılıkla kurucunun çalışma mekanıdır.

Batıda, mozaiklerle süslü iki geniş "narteks" yer almaktadır. Özgün planında güneybatı köşesinde bir çan kulesinin yer aldığı dış
"narteks", kapının bulunduğu revaklı cephesi ile dışa açılır. Nartekslerde mozaikler, mermer kaplamalar ve kabartmalar
görünmektedir. Ek şapel konumundaki "parekklesion" mezar şapeli işlevini görmüştür. Buradaki fresklerin hemen hemen tümü
korunmuştur. "Parekklesion"la "naos" arasında, tamamlanmamış depo ve muhtemelen keşiş odası olarak kullanılan özel
bölümü bağlayan geçit bulunmaktadır. Özel bölüm "naos"a bir pencere ile açılmaktadır.

Mozaikler
Kariye mozaik ve freskleri Bizans resim sanatının son dönemine ait (14. yy.) en güzel örneklerdir. Önceki Dönemin yeknesak
fonu burada görülmez. Derinlik fikri, figürlerin hareket ve plastik değerlerinin verilişi, figürlerdeki uzama bu üslubun
özellikleridir. İtalyan Rönesansina paralel ilerleyen Bizans Sanatı'ndaki yeni uyanışın önemli örnekleridir.

Dış nartekste İsa'nın hayatı, iç nartekste ise Meryem'in hayatı ile ilgili sahneler yer alır. Bu sahneler, Meryem'in ve İsa'nın
hayatındaki olaylara göre kronolojik bir sıra takip ederler. Kronolojik sıraya göre iç nartekste mevcut ilk mozaik, çocuğu
olmayan üzgün Joachim'in (Meryem'in babası) dağdaki halini betimler, son mozaik ise Yusuf ve Meryem'in ayrılışını betimler.
Kronolojik sıraya göre, dış narteksteki ilk mozaik ise Yusuf'un düşünü betimleyen mozaiktir.

Dış narteksten iç nartekse geçilen kapının üzerinde bir “Pantokrator İsa” vardır. (Bu betim birçok ortodoks kilisesinde kullanılan
İsa’nin yüceliğini ifade eden, kalıp pozlardan biridir. Sakallı olarak tasvir edilen İsa, sağ eli ile takdis işareti yaparken, sol elinde
yeni ahit’i tutmaktadir.)

Sol tarafta İsa'nın doğumu, vali Quirinus'un önünde nüfus sayımı, meleğin Yusuf'a görünüp Meryem'i alıp gitmesini öğütlemesi,
ekmeğin çoğaltılması, suyun şaraba dönüştürülmesi; sağ tarafta ise haberci krallarin İsa'nın doğumunu haber vermesi,
felçlilerin iyileştirilmesi ve çocukların katli gibi sahneler vardır. İç mekandaki mozaikler “Bakire Meryem”in hayatından kesitler
sunar ve İsa’nın mucizelerini gösterir.

Gerek duvarlarda, gerekse tavandaki mozaik betimlemeler günümüze çok az hasarla ulaşmıştır. Mozaiklerin yanı sıra renkli ve
desenli mermer süslemeler de vardır.

İç nartekse geçildiğinde en güzel ve en eski mozaik “deisis”tir. Bu mozaikte İsa'nın sağ ve sol gözleri birbirinden farklı olarak
tasvir edilmiştir, Ayasofya'daki deisis mozaiğinde olduğu gibi. Mozayikte, ortada İsa, solunda Meryem, Meryem'in altında
İsaakios, Kommenos ve İsa'nin sağında bir rahibe görülür. Bu kadın VIII. Mikhael Palaiologos'un kızıdır. Moğol Prensi Abaka Han
ile evlendirilmiş ve kocasının ölümünün ardından İstanbul'a dönerek rahibe olmuştur. Bu bölümde kubbede İsa ve dilimler
içinde İsa'nın ataları gösterilmiştir. Ana nefe giriş kapısı üzerinde ortada İsa, sol tarafta kiliseyi onaran ve mozaiklerle süsleyen
Theodoros Metokhites kilisenin maketini sunar şekilde gösterilmiştir.

Meryem'in İncil'de yer almayan hayat hikâyesi ise apokriflere dayalı konulardan alınmıştır. İç nartekste Meryem'in doğumu, ilk
adımları, Cebrail'in Meryem'e bir çocuğu olacağını haber vermesi, tapınağa örtülecek örtü için yün alınmasi gibi sahneler yer
almaktadır. Kilisenin ana nefinde abside bakan duvarda Meryem'in ölümünü betimleyen mozayik, yan duvarlarda ise çocuk
İsa'yı taşıyan Meryem ve bir aziz mozaiği yer alır. Parekklesion'un tümü freskolarla süslüdür. Apsiste görülen "Cehenneme İniş",
yani "diriliş" (anastasis) sahnesi çok az hasarla günümüze ulaşmış gerçek bir sanat eseridir. Onun üst kısmında yer alan "son
duruşma" sahnesi burada tüm olarak gösterilmiştir. Tavanın tepe kısmında evren bir salyongozu andırırcasına, spiral biçimde
tasvir edilmiştir. Parekklesionun sağ ve sol duvarlarında görülen nişlerin mezar olduğu bilinir. Parekklesion kubbesinin
ortasında Meryem ve Çocuk İsa, dilimlerinde ise 12 melek tasviri görünmektedir.

You might also like