You are on page 1of 3

20 AU ŞERIATI 1 KADIN (FATIMA FATIMADIR)

tıma'mn elinden alır ve Ö mer bir grup insanla Fatıma'nın evine


saldınr. Kapıyı Fatıma'nın böğrüne çarparlar ve Ömer'in vahşi
kölesi Gamfuz Fatıma'yı döver. Fatıma karnındaki altı aylık be­
beği Muhsin'i düşürür. Bundan sonra, Fatıma'nın yaptığı tek iş
çocuklarının elinden tutup, şehrin dışındaki Beyt-ul Ehzan/Hü­
zünler Evi denilen araziye giderek oturup ağlamak ve Fedek
gaspçılarına lanet okumak olur. Saatlerce ağıt yakıp inleyerek
ağlar. Kısa ömrünü ta ölümüne kadar ağlayarak ve nefret ede­
rek geçirdikten sonra defninin gece yapılmasını vasiyet eder. Bu
sayede Ebubekir ve Ö mer'in kendi kabrini kazmalarını engelle­
miş olur . . .
"

Ancak Fatıma'dan öğrenilmesi gereken şeylere gelince, bunlar


hakkında hiçbir şey söylenmemektedir. Onun şahsiyetinin ta­
kipçileri ve yazgıları üzerinde bıraktığı etkiye gelince bu da on­
lara şefaat etmesinden ibarettir ki o da kıyamet gününe hastır.
lşte tüm anlatılanlar bu minvaldedir:
Arşta bir münadi nida eder: "Ey yaratılmışlar! Gözlerinizi kapa­
tın ki Allah'ın sevgilisinin kızı sarayına doğru salına salına gide­
bilsin. Ardından kızım Fatıma üzerinde iki yeşil hale ile geçer.
Yetmiş bin huri de onun etrafında pervane gibi dolanır. Sonra
Hak Teala tarafından ona seslenilir: Sen, çocukların, Şia'n ve ta­
kipçilerin dışında sana ihsanda bulunmuş her kim varsa, bun­
ların hepsi cennete girmeden kullarımı hesaba çekmeyeceğime
ahdettim, der ve ardından Hak Teala kullarının hesabıyla meş­
gul olmadan önce onların hepsini cennetine koyar." 3. 4
Bu büyük şahsiyetle ilgili halkın zihninde mevcut olan bilginin
tamamı bundan ibarettir. Fatıma'nın yüceliğini, azamet ve cela­
lini; bu halk tüm benliğiyle can-ı gönülden itiraf eder ve onun
için bir milletin ve bir insan topluluğunun yapabileceği en bü-

3 Bak: Hakk-ul Yakin: Molla Muhammed Bakır Meclisi ve Muntehel Emal:


Merhum Hacı Şeyh Abbas KumL
4 Meclisi, Hakkul Yakin, Menazil-i Ehlibeyt, Sayfa: 448.
KADIN (FATIMA FATIMADIR) 1 ALI ŞERIATI 21

yük fedakarlığı da yapar. Ancak bilgi ve bilinç düzeyi yukanda


anlatılanlarla sınırlıdır.
Deha ve Hakikatperestlik

Kanaatime göre milletimizin tarih boyunca iftihar edebileceği


en büyük övünç kaynağı; tarihin en korkunç, en karanlık ve en
zor döneminde Ali'yi tercih etmiş olmasıdır. Bu övünç kaynağı
onun dehasının ve zekasının en açık göstergesidir. Aynı zaman­
da onun doğruyu teşhis edebilme noktasındaki isabetinin de bir
göstergesidir. Düşünce derinliğinin; zulüm ve zorbalık karşısın­
daki mücadele hırsının; yalanı ve hileyi teşhis edebilme özelli­
ğinin; gasıp, galip egemenlerin maskesini düşürebilme meleke­
sinin; mevcut düzen karşısında isyanının; hilafet imparatorluğu
güdümündeki dinin ve ruhaniyetin yanıltıcı propagandalarının
et, kisi altında kalmama gücünün; batıl, siyah ve kapkalın perde­
lerin arkasına gizlenmiş "meçhul, garip, zayıf ve gizli hakikati"
ortaya çıkarabilme yeteneğinin bir göstergesidir.
Bizim milletimiz hilafet eliyle lslam'a girmiştir. Ve baştan beri
Halifelerin, Emevt ve Abbasl sultanlannın ve bunlara bağlı
Türk, Arap, Moğol ve lranlı han ve hakanların "lslam" adıyla,
"Kur'an hükumeti", "Peygamber sünneti", "Hak cephesi", "Di­
nin hakikati" adıyla yaptıklan bütün uygulamaları müşahede
etmiştir. lslam'ı, tüm yeni inanç ve bilgilerini hilafet sistemin­
den almıştır.- Dinini hilafete bağlı minber, mihrap, kitap, tefsir,
hadis, vaaz, tebliğ, mescit, medrese, imam, kadı, mütekellim,
hakim, edip, şair, tarihçi, mücahid ve hatta sahabe ve tabiin
elinden öğrenmiştir. Ki bunların tümü halife ve sultanın güdü­
münde olup onların birer sözcüleri konumundaydılar. Adeta
hakim sınıf ve egemen güç için megafon, radyo istasyonu, film,
televizyon, dergi, gazete, propagandacı ve teorisyen görevi gö­
rüyorlardı. Bunlar sözde "Kur'an ve sünnetin tlahi hükümeti­
nin", "ümmetin resmi lmametinin", "peygamberin resmi halife­
sinin" bağlılan ve zamanın egemen güçlerinin yardakçılanydı.
Hilafetin maslahatına "mevcut düzeni" korumak ve "hakim ni­
zamı" kutsamak adına icra edilen bu amansız propaganda bom-
22 ALI ŞERiAT! 1 KADIN (FATIMA FATlMADIR)

bardımanı ile dev ve siyah bir ilim, irfan, ilahiyat, hikmet, din,
kültür, tarih, tefsir, kelam ve hadis bulutu arkasına gizlenmiş
bu yalana rağmen; resmi İslam dilinden bile bihaber bu basiret­
li millet tüm bunlann birer yalandan ibaret olduğunu fark et­
miştir. Ve hakkın bu gürültüler arasındaki göz alıcı görüntüler
içinde olmadığını fark edebilmiştir. Bu halk, "hakkın" peygam­
ber mescidinin köşesinde evi olan, lslam'ın seçkin önderleri ve
peygamberin aziz dostlannın siyasetlerinin ve halkının cehale­
tinin kurbanı olmuş bu yalnız adamın yanında bulunduğunu
sezebilmiştir. Şam'ın yeşil köşkü ve Bağdat'ta halifeliğe ait efsa­
nevi binbir gece sarayının arasından, Fatıma'nın çamurdan ya­
pılmış metruk evini bularak Islam'ın bu yalnız, mahzun ve sö­
nük kulübede bulunduğunu teşhis etmiştir.
Dönemin muasır Araplarının ve Medine halkının görmediğini
ya da görmek istemediğini; Bağdat'ın, Şam'ın medrese ve üni­
versitelerinin tanımadığını ya da tanımak istemediğini; halife­
nin kılıcı ile teslim olan ve "hilafet lslam'ının" resmi alimleri ve
ruhanilerinin davetiyle lslam'a giren bu "yabancı kavim" gör­
müş ve tanımıştır.
Bu çok zor ve şaşırtıcı bir tercihti. Bu tercih, bu milletin düşün­
ce dehasının bir göstergesidir. Harikulade zekasının bir göster­
gesidir. Özgürlük aşkının, hakikatperestliğinin ve manevi gücü­
nün bir göstergesidir. Bu halk tarihe isyan etmiştir ve alemi sa­
ran hilafet sistemini reddetmiştir. Hilafet, tarihteki tüm hakim
nizamlardan daha çok askeri ve siyasi güce, itikadı ve dini bir
sermayeye ve engin bir bilim, edebiyat ve kültür mirasına sahip
olmasına rağmen; bu millet bu gücün karşısında durabilmiştir.
Bu bigane millet onca savaş, cihad ve heyecan karmaşası, onca
fetih çığırtkanlığı arasından, ilim, fikir, inkılap, düşünce, kül­
tür, medeniyet hikayesi ve tarihi kör eden ve yeryüzünü sarsan
onca din ve dünya keşmekeşi arasından; bu yalnız adamın dert­
li çığlığını duymuş ve "kendi yurdundaki yalnız" halini görmüş
ve tanımıştır. Bu adam şehirden ve halkın gözünden uzak, Nec­
caroğulları'nın hurmalıklarının karanlık gecelerinde başını ku-

You might also like